Gezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Mart 2019

Hadi Gel Köyümüze Geri Dönelim


Öyle bir köy düşünün ki şehire bağlantı yolları çift gidiş çift geliş olsun. Köyün içinde yollar asfalt olsun. Evlerin hepsi bakımlı ve önlerinde uçsuz bucaksız tarlaları olsun. Yerleşim yerinde tüm imkanlarını karşılayacak tesisler olsun. Yolda yürürken size kuş sesleri eşlik etsin. Bir evin minik köpeği, siz evlere bakarak gezerken peşinize takılsın. Sizinle yürüsün. Ayrıca köyün evleri rengarenk çiçek motifleri ile bezenmiş olsun.

Buraya kadar okuduysanız, şimdi de yaşadığınız beton yığınları ile dolu şehirleri sadece iki saniye düşünmenizi rica ediyorum. Sonrasında da yukarıda anlattığım köyü hayal edin. Böyle bir köy olsa ve biri sizi "hadi gel köyümüze geri dönelim" derse, cevabınız ne olurdu?

Ben bugün böyle bir köyü ziyaret ettim. Gezerken, insanın böyle bir köyü varsa şehirde yaşaması delilik dedim. Zalipie, Krakow'a (yaşadığım şehire) 100 km uzaklığında yer alan, boyalı evleri ile ünlü bir köy. Bu ününü Halk Sanatcısı olan Felicja Curylowa'ya borçlu. 1904 yılında bu köyde doğan sanatçı motiflerini kendi evinin duvarlarına boyadı. Sonrasında köyde yer alan 20 ev daha bu motifler ile doldu taştı. Bunu ben değil, wikipedia diyor.

Bol güneşli bir gün olduğu için bazı evleri istediğim gibi fotoğraflayamadım. Elimden geldiğince güzel kareler yakalamaya çalıştım. Evlerin sadece dışı değil, odaları ve tavanları da rengarenk çiçeklere bezeliydi.






Bahçelerde yer alan boyalı su kuyuları pek şirindi.

Çok net çıkmadı lakin dikkatli bakarsanız kuyunun üstünde yer alan fil ile ağaçta yer alan leylek figürlerini görebilirsin. Tatlı detaylar bunlar.






Bu sadece gelenlerin ziyaret etmesi için düzenlenmiş bir ev değil. İçinde 80 yaşlarında çılgın bir teyze yaşıyor. Bizi yoldan çevirdi. Gelin evime bakın dedi. Teyze evini boyamakla kalmamış, tüm kıyafetlerini de boyamış.
Burası onun oturma odası. Perdenin arkasında banyosu var. Mutfak tarafı biraz kalabalık olduğu için fotoğraf çekmedim. Mutfakta aynı böyleydi.


Teyze, dediğim gibi hızını alamayıp her şeyi boyamış. Şu dikiş makinesine bayıldım.





Bu evde çok güzeldi. Fakat güneş açısının azizliğine uğradı. Yinede burada yerini alsın istedim.

Güzel ve ruhuma iyi gelen bir pazar geçirdim. Baharın gelmek üzere olduğunu hissettim. Dönüş yolunda ise aklıma "hadi gel köyümüze geri dönelim" cümlesi geldi. İşte bu nedenle bu yazının başlığı, "güzel bir pazar gezisi" değil de " hadi gel köyümüze geri dönelim" oldu.

✄----------------------------------------------------------------------
Paylaş:

8 Ekim 2018

Bir Orta Çağ Hikayesi Ogrodzieniec Castle

Eğer bana ayıracak on dakikanız ve Orta Çağ dönemine ilginiz varsa az sonra göreceğiniz görselleri eminin çok seveceksiniz. Güneşli ve Ekim ayında olmamıza rağmen 15 derecelerde seyreden hava sıcaklığı fırsat bilip, Krakow'a 60 km uzaklıkta olan bir kaleyi ziyaret ettim. Blog için fotoğraf çektim. Şimdi size Ogrodzieniec Kalesi'nin tarihini anlatıp, benim hikayem ile harmanladığım, günümüze kadar kalmayı başarmış olan kısmını gösterme zamanı.
*Görsellere çift tık yaptığınızda büyük halini görebilirsiniz.

Ogrodzieniec Kalesi 

Tarihinde birçok kez yıkılıp yeniden inşa edilmiş. İlk olarak 12. yüzyılın başlarına yapılan kale 1241 yılında Tatarlar tarafından yıkılmış.
14. yüzyılda Sulima ailesine (Bu Sulima ailesi kim hiçbir fikrim yok) ev sahipliği yapmak için gotik şekilde yeniden inşa edilmiş. Savunma duvarları eklenmiş. 1470- 1545 yılları arasında da birkaç kez el değiştirmiş. 1655 yılında ise İsveçli birlikler tarafından kısmen yakılmış. Yakılan ve zaman içinde harap olan kale İkinci Dünya Savaşı sonrasında kamulaştırılmış. Yani anlayacağınız bu kalenin başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiş. 515 metre yükseklikte yer alan kale tüm heybetiyle şimdilerde Lehlerin uğrak yerlerinden biri. İşi ticarete döküp kalenin eteklerinde çocuklar için oyun parkları yapmışlar lakin kalenin tarihi dokusuna hiç zarar vermemişler.


Vakti zamanında Polonya'nın dağlarında heybetli mi heybetli bir kale varmış. Kendini kaleleri görmeye adayan gezgin merakına yeni düşüp kalenin içine girmek için türlü planlar yapmış.


Kalenin savunma duvarlarını aşıp kale kapısına ulaşmış. Şansı yaver giden gezgin kalenin içine girmeyi başarmış.

Zorlu yollar aştığı için çok susamış ve kalenin mutfağında bir şeyler yemeye ve içmeye  karar vermiş.



Karnını doyurduktan sonra kalenin pencerelerinden kalenin eteklerinde kurulan köylere bakmaya başlamış. İşte tam da o anda olanlar olmuş. Kale muhafızları gezgini fark etmişler.



Gezginin yakalanması için tüm kale şövalyeleri seferber olmuş. Ve kale içinde amansız bir kovalama başlamış.



Kaçmaya çalışan gezgin, kalenin iç planını bilmediği için yanlışlıkla şövalyelerin yaşadığı yere adımını atar atmaz yakalanmış. 
Kalenin meydanında cezasını çekmeyi beklerken, çok korkmuş, ürkmüş ve artık sonunun geldiğini düşünmüş. Gezgin bir kadınmış ve bir anda kalenin içinde belirdiği için cadı olduğa karar vermişler. 


Gezgini sucunu itiraf etmesi ve infaz edilmesi için işkence kalesine doğru götürmüşler. O zamanlarda cadı olduğuna inandıkları kişinin, cadı olduğunu itiraf etmesi için yaptıkları çivili sandalyeye doğru ilerlerken, şans yine gezginin yüzüne gülmüş. Baş celladın ilgisini çeken gezgin tam çivili sandalyeye oturtulmak üzereyken, Celladın " durun, ona yeni bir işkence yönetemi uygulamak istiyorum" sesiyle bu kötü deneyimi yaşamaktan son anda kurtulmuş.






 Ama işkence odasında onu bekleyen şeyler en az çivili sandalye kadar ürkütücüymüş. Baş cellat " Neden buralarda tek başına geziyorsun gezgin?" diye sormuş.
Gezgin "Yaşadığım süre boyunca Dünya'nın tüm güzellikleri görmek istiyorum" demiş. Küçücük bir odada tüm gün türlü işkenceler yapan cellat bundan çok etkilenmiş. "Hiçbir zaman hayallerimin peşimden gidemedim. Keşke benim de senin gibi bir amacım olsaydı" demiş.
Ve akşam hava kararırken gezgini serbest bırakmaya karar vermiş.



Hava kararırken, celladın yardımı ile kaleden kaçan gezgin, uzun yollar katetmiş. Kalenin karşısında bulunan tepeye doğru yol almış. Bulduğu tahta bir barakada geceyi geçirmek için mola vermiş.


Uçsuz bucaksız uzanan yeşilliklere bakıp, geride bıraktığı celladı düşünmüş. Ona özgürlüğünü veren celladın ölüm cezasına çarptırılacağını biliyormuş. İçi sızlamış sızlamasına da kendi özgürlüğüne kavuştuğu için sevinmiş.


Sevincinden hoplayıp zıplamış. Ve yeni rotaların hayalini kurmaya başlamış.





Kıssadan hisse: İnsanoğlu hayallerinin peşinden koşmalı. Şans yaşama süresini arttırır. Ve unutulmamalıdır ki her zaman her hikayenin bir kazananı ve bir kaybedeni vardır.

✄----------------------------------------------------------------------
Paylaş:

14 Eylül 2018

Doğa Gezisi Yapmanın İncelikleri


Gezi ve doğa aynı cümle içerisinde nasıl da birbirine yakışıyor. Çocukluğumdan kalma bir alışkanlık mı bilemiyorum lakin dağ bayır çayır gezerken çok keyif alıyorum. Geçen hafta sonu bu keyfi uzun bir aradan sonra yeniden tattım. Şimdi o keyifli dakikaları ve tecrübelerimi bloga yazma vaktidir.

Öncelikle gittiğim lokasyon hakkında kısa bir bilgi vereyim.
Krynica Krakow'a yaklaşık 2,5 saat uzaklıkta bulunan küçük, kendi halinde bir şehir. 11bin kişilik nüfusunun çoğunluğunu yaşlılar oluşturuyor. Biz sokaklarında gezerken yaş ortalamasını oldukça aşağıya çektiğimizi söyleyebilirim.
Küçük olması kendi halinde kalmasını neden olmamış. Harika doğası sayesinde insanların yazın dağ yürüyüşü, kışın ise kayak yapmasından dolayı oldukça fazla turist ağırlıyor. Ayrıca doğanın sunduğu ve şifalı olduğu düşünülen su kaynaklarına sahip. Bol mineraller içeren suları satmak için bir tesis bile yapmışlar. Orada kaldığım süre boyunca kalp sağlığına iyi geldiği düşünülen suyu içtim. Tadı konusunda bir yorum yapmak istemiyorum. Şifa niyetine dedik, diktik kafaya.
Bu kısa bilgiden sonra gelelim doğa gezisi yapmanın inceliklerine;

- Rahat ve uygun giysiler giymeye özen gösterin.

Uzun bir rotanız olacağı için rahat kıyafetler giymekte fayda var. Ayrıca ayakkabı seçimi çok önemli. Ayağınızı kavrayan, mümkünse yürüyüş için özel olan bir ayakkabı seçmek önemli.


- Gözünüzü dört açın ki doğanın size sunduğu ayrıntıları kaçırmayın.

Kendinizi yolun sonuna odaklamayın. Gezerken sağınıza solunuza bakın. Ağaçların tepelerine, yürüdüğünüz yolların kenarlarına. Bazen tatlı şeyler size oradan göz kırpabilir. Mesela bu mantar benim objektifime böyle takıldı. 




- Eğlenmeyi ve eğlenirken dikkatli olmayı ihmal etmeyin.

Unutmayın tamamlamanız gerken bir parkur var. Eğlenin, hoplayın zıplayın ama kontrolü kaybetmeyin. Temkinli olmakta yarar var.



- Doğayla bütünleşin.

Yorulunca kendinizi çimlerin üzerine bırakın. Börtü böcekten korkuyorsanız çantanızda fenistil adlı jeli tanışmanızı tavsiye ederim. Oldukça işe yarıyor.


-Acele etmeyin. 

Doğanın günü selamlamasını veya uğurlamasını yakalayın. Güneşin ağaç dalları arasından size göz kırpmasına izin verin. 








-Kat kat giyinmeye özen gösterin. 

Böyle yazınca saçma oldu sanırım. Olaya bir açıklama getirelim. Rakım yükseldikçe havanı soğumasını göz önüne alın. Yürürken terleyeceksiniz ama molalarda size soğuk gelebilir. Bunu unutmayın. Bir tişört giydiniz diyelim. Çantanızda hafif kalınlıkta bir giysi ve bir mont olsun. Mesela bu fotoğraflar aynı gün ve sadece iki üç saatlik ara ile çekildi. 





- Gittiğiniz yere ait yerel tatları denemeyi unutmayın.

 Oranın suyundan, bitkilerinden yapılmış yemekleri tadın. Şehirde yediklerinizden çok daha leziz olduklarını göreceksiniz.

- Gezi için eğlenceli arkadaşlar seçin.

Böylelikle gezmek daha eğlenceli bir hal alır ve gördüğünüz güzellikleri paylaşırsınız. 


Eğer bunları sağlarsanız harika bir doğa gezisi anınız olur ve hoplaya zıplaya poz vermekten büyük bir keyif alırsınız.





Not: Bu fotoğrafta neden tam olarak hoplayamadığımız hikayesini bir sonraki yazıda yerini alacak.
Takipte kalın.
Sevgiler.

✄----------------------------------------------------------------------
Paylaş:
Fotoğrafım
Mam na imię Yasemin. Jestem z Turcji. Mieszkam w Stambule, a teraz w Krakowie. Mówię po turecku i angielsku znam też trochę po polsku. Z zawodu ksiegowa. Moje ulubione słowa oczywiście :) Interesuję się literaturą i sportem. Lubię kawę. Uwielbiam mój rower.