ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DERGİSİ
ISSN: 1308–9196
Yıl : 13
Sayı : 36
Yayın Geliş Tarihi: 23.05.2020
Aralık 2020
Yayına Kabul Tarihi: 26.10.2020
DOI Numarası: https://doi.org/10.14520/adyusbd.741984
GERÇEKÇİ TÜRK SİNEMASINDAKİ KÖY GERÇEKLİĞİNİN KÖY
BELGELERİYLE KARŞILAŞTIRILMASI
(1961-1971)
Menderes AKDAĞ*
Öz
Rus edebiyatında görülen realizmin Rus Devrimi’ne giden süreçte de etkili
olduğu söylenebilir. Çünkü realizm insanları kendi gerçekliğiyle
yüzleştirmektedir. Bu durumun insanları harekete sevk ettiği
düşünülebilir. Rus devrimi sonrası aynı realist çizgiyi erken dönem Rus
sinemacıları da göstermiştir. Türkiye’de realist eğilimler öncelikle
edebiyatta başlamıştır. Bu durum 1961 anayasasının getirmiş olduğu nispi
özgürlük ortamında Türk sinemasına da yansımıştır. Gerçekçi Türk
sineması denilen bu dönemde önemli filmler çekilmiştir. Makalemizde bu
sinema çerçevesinde çekilen köy filmlerinde sunulan gerçeklik o günkü köy
belgeleriyle karşılaştırılmıştır. Yöntem olarak söz konusu sinemayla ilgili
çalışmalar incelenmiştir. Ardından o döneme ait bir film seçkisi
oluşturularak bu filmler izlenmiştir. Köy belgeleriyle dönemin kimi
gazeteleri taranmış, buralardan elde edilen bilgilerle okuma ve film izleme
sonucu elde edilen bulgular karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak filmlerde
sunulan gerçekliğin köy evraklarındaki gerçekliğe yakın olduğu
görülmüştür. Bu filmlerin o dönemi anlamak için birer kaynak olarak
kullanılabileceği düşüncesi oluşmuştur.
Anahtar Kelimeler: Türk sineması, realizm, sosyal gerçekçilik, köy, köy
filmleri
*
Dr. Öğretim Üyesi, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, İletişim
Fakültesi,
Radyo,
Televizyon
ve
Sinema
Bölümü,
menderes.akdag@adu.edu.tr,Aydın/Türkiye.
Gerçekçi Türk Sinemasındaki Köy Gerçekliğinin Köy Belgeleriyle Karşılaştırılması
COMPARISON OF VILLAGE REALITY IN REALISTIC
TURKISH CINEMA WITH THE VILLAGE DOCUMENTS
(1961-1971)
Abstract
Realism, which effective in Russian literature was effective in the process
towards the Russian Revolution. Realism confronts people with their own
reality. This prompts people to act. Early Russian filmmakers followed the
same way. Realist tendencies in Turkey first began in literature. Realistic
Turkish cinema started in the relative freedom environment of 1961
constitution. In this period, important films were shot. In our article, the
reality presented in village films was compared with the village
documents of that day. As a method, studies about the cinema in
question were examined. Movies from that period were watched. The
village documents and some newspapers scanned. The information
obtained from these sites were compared with the findings obtained from
reading and watching movies. In conclusion, the reality presented in the
movies is close to the reality in the village documents. These films could
be used as a source to understand the period.
Keywords: Turkish cinema, realism, social realism, village, village films,
history of Modern Turkey
1. GİRİŞ
Tolstoy, Dostoyevski vb. realist edebiyatçılardır. Onlar, eserlerinde yoksulluğu,
açlığı, esareti konu edinir. Rus toplumu kendi gerçeğiyle yüzleşmiştir. Bu
yüzleşme, 1917 Rus Devrimi’nin nedenlerindendir. Rus sinemasında Eisenstein,
Pudovkin vb. isimler önemlidir. Bu yönetmenler çektikleri realist filmlerle Rus
Devrim’ini pekiştirir (Akdağ 2019a: 2852-2874). Türk sineması uzun süre tiyatro
etkisinden kurtulamamıştır. 1950’deki iktidar değişikliği sinemada da etkisini
göstermiştir (Akad, 1952). Türk izleyicisi sinemada ilk kez İstanbul sokaklarını,
Türk köyünü Akad filmlerinde görmüştür. Akad’ın bu çalışmaları 1961
sonrasında başlayacak olan Gerçekçi Türk Sineması’nı hazırlar. İlk dönem Rus
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
639
640
Menderes AKDAĞ
sinemasından etkilenen bu akım 1961 Anayasası’nın özgürlükçü ortamında var
olur. 12 Mart Muhtırasından sonra etkisini kaybeder. Bu sinemanın dünya
ölçeğinde örnekleri de bulunmaktadır. 1960’larda solun yükselişi, antiemperyalist gelişmeler Türkiye’yi etkiler. Bu akım, dünyadaki gelişmelerle
şekillenirken Türkiye’deki bir takım siyasi oluşumların serpilmesini etkiler. Bu
dönemde çekilen filmleri üçe ayırabiliriz. Bunlar, köy tabanlı filmler, göçü konu
edinen filmler, kent tabanlı filmler şeklindedir. Filmlerin ortak özelliği dönemi
gerçeğe oldukça yakın bir biçimde yansıtabilmesidir. Filmler, o günün gerçek
mekânlarında çekilmiştir. Film oyuncuları o denli ünlü değildir. Kişiler, bu
filmlerde kendilerinin temsillerini bulmuştur. Bu, kişilerin dünya görüşlerini
etkilemiş olmalıdır.
Filmler, çekildikleri dönemin yaşam biçimlerini, adetlerini, ideolojisini, kültürel
değerlerini, sosyal dokusunu, gündelik yaşamını genelde yansıtırlar. (Duruel
2002: 2). Sinema yönetmeni, yapımcısı aslında tarih yazıcılığı yapmaktadır.
Gerçekçi sinema filmlerinin tarihe kaynaklık ettiği dahi söylenebilir (Robert:
1210-1227).
Filmler
o
günkü
yaşamdan
izler
taşımaktadır
(Salman,
20.02.2018).Filmlerin adlarında dahi bu gerçeklik hissedilebilir. Yılanların
Öcü’nde yılan bir mit kullanılsa da bir gerçekliği gösterir. O dönemde bit, pire,
kene, yılan vb. köylüleri tehdit etmektedir. Susuz Yaz’da Bahar karakterini de
yılan sokmaktadır(Akdağ 2016). Filmin adında Akdeniz iklimi vurgulanır. Bu iklim
tipi kışları yağışlı, yazlarıysa kuraktır. Burada akarsu rejimleri düzensizdir.
Nehirlerin çoğu yazın kurumaktadır (Doğrusöz 2016: 28). Suya ulaşmak için
1960’lı yılların Türkiye’sinde taşrada oldukça fazla kuyu açılır. Bazen sağlıklı
olup-olmadığını bakmaksızın köylüler bu kuyu sularını kullanmaktadır. Kuyu
filminin ismi böyle değerlendirilebilir. Beyaz Mendil, bir aşk hikâyesini
anlatmaktadır. Döneminde sözlenme sonrasında aday çiftlerin birbirine mendil
vermesi gelenektir (Cerit, 20.03.2020).
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
Gerçekçi Türk Sinemasındaki Köy Gerçekliğinin Köy Belgeleriyle Karşılaştırılması
Döneminde propaganda etkisi yapan filmler günümüzde o dönemin anlaşılması
için birer materyaldir. Sinema filmleriyle tarih bilinci oluşturmak mümkündür
(Aslan 2019: 86).Türkiye’de tarih bilgisinin somutlaştırılmasında ve tarih
eğitiminde filmler yeni kullanılmaya başlanmıştır (Yakar 2013: 21-336). Bu akım
temelinde çekilen filmler tarih, sosyoloji, sinema gibi disiplinler arası bir bakışla
1961-1971 arası Türkiye’nin anlaşılmasında kullanılabilir.
2. YÖNTEM
Çalışmamızda yöntem olarak köy tabanlı filmlerin sunduğu gerçeklik o günkü
köy belgeleriyle karşılaştırılmış; Yılanların Öcü, Susuz Yaz, Kuyu, Başlık, Beyaz
Mendil gibi filmler değerlendirilmiştir. 1961-1971 arasında oldukça fazla sayıda
köy filmi çekilmiştir. Ancak pek çok film yok olduğu için beş film
değerlendirilebilmiştir. Köy belgeleriyse köy salma defterleri, köy muhtarlık
karar defterleri, köy öğrenci kütükleri, köy bütçe cetvelleri gibi evraklardan
oluşmaktadır. Yine çalışmamamızda sözlü tarih kapsamında elde ettiğimiz
bilgiler ve kimi gazete taramamız sonucu ulaştığımız bulgular değerlendirilmiştir.
3. GERÇEKÇİ TÜRK SİNEMASI KÖY FİLMLERİNDEKİ GERÇEKLİK VE KÖY
BELGELERİ
3.1 Filmlerdeki Genel Gerçeklik
Kostümler, mekânlar, filmlerde kullanılan dil açısından Gerçekçi Türk Sineması
filmleri döneminin gerçekliğine uymaktadır (Akdağ, 2019b: 716-735).
Köy
filmlerindeki gerçekliğin ilki Anadolu köylerinde yaşanan yaygın yoksulluktur.
Yılanların Öcü’nde ilk sahnelerde bu vurgulanmaktadır. Aile çocuğuna bir yıldır
lastik pabuç alamamaktadır. 1980 öncesi köylüler yol, su, sağlık, aydınlatma gibi
problemlerle boğuşmaktadır. Filmlerde evler gaz lambasıyla aydınlatılmaktadır.
Bunu köy evrakları da doğrulanmaktadır. 1974’e kadar Akçeşme’de elektrik
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
641
642
Menderes AKDAĞ
yoktur. Muhtarlığın bakkaldan sürekli gazyağı, gaz lambası ve camı alışverişi
yaptığı kayıtlara yansır (Akçeşme M. Sarf Dosyası, 1953).
Aydın-İzmir demiryoluyla karayoluna 3 km uzaklıktaki Akçeşme’ye 1974 yılında
elektrik getirilmesi için köylüden toplanan 39.685 liranın 4.425 lirası beton direk
ücreti; 1.200 lirası direklerinin taşınması için traktör ücreti olarak harcanmıştır.
Elektrik işlerinin takibi için muhtara Ankara ve Aydın’a gidip gelebilmesi için 600
lira yolluk ödenmiştir. İlgili kuruma peşin 10.500 lira abonmanlık parası
yatırılmıştır. Maliyeye ise 13.500 lira harç ödenmiştir. Elektrik trafosu için 4.890;
trafoyu İzmir’den alınıp gelinmesi içinde 30 lira harcanmıştır. İlginçtir elektrik
için köye gidip gelen nahiye müdürüne 200 lira yolluk verilmiştir. Geri kalansa
elektrik işçilerinin yevmiyesi ve yemek masrafı şeklinde harcanmıştır. Ayrıca
1000 lira damga vergisi ödenmiştir. Bunca mali yük karşısında köy muhtarlığı,
kurban derilerini dahi kendisi toplayıp onları satarak bu parayı da elektrik için
harcamıştır (Akçeşme M. , Gider Dosyası, 1974). Elektrik için muhtarlığa ait kimi
fidanlık, tarlalar muhtarlık tarafından satılmıştır. (Akçeşme M. , Muhtarlık Karar
Defteri (MKD) Karar No (KN):7, 1972). Elektrik direklerinin dikimi sırasında her
evden belli sayıdaki erkek imece (ücretsiz) usulü alanda çalıştırılmıştır (Ündar,
25.02.2020).
Filmlerdeki taş-kerpiç evlerin bakımsızlığı o günkü köy gerçeğine uymaktadır.
Köylü sağlık hizmetlerinden de tam yararlanamamaktadır. Verem, sıtma gibi
hastalıklar toplumda yaygındır. Köylüler kimi zaman bundan şikâyetçidirler
(Anadolu, Parti Kogrelerindeki Vatandaş Taleplerini Söyledi, 1946). 1960’larda
Türkiye’de bebek-çocuk ölüm oranları yüksektir (Akdağ 2018f). Yılanların
Öcü’nde Haceli’nin, Bayram’ın karısının beline taş atmasıyla kadın çocuğunu
düşürür. Hayati risk de yaşar. Köyden köye atla dolaşan, askerlikte iğne yapmayı
öğrenmiş kişi bu kadının yardımına koşar.
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
Gerçekçi Türk Sinemasındaki Köy Gerçekliğinin Köy Belgeleriyle Karşılaştırılması
1980 öncesinde köylere ulaşım, eşeklerle, öküz arabalarıyla sağlanmıştır.
Filmlerde bu gerçeklik göze çarpmaktadır. Beyaz Mendil’deyse bir traktör ve bir
otomobil düğün alayında görülür. Filmin çekildiği dönemde DP iktidardadır.
Marshall yardımıyla köylü ilk kez traktörle tanışır. Bu, yaygın bir durummuş gibi
algılanmamalıdır. Filmdeki damat bir toprak ağasıdır. Filmin genelinde köylüler
eşeklerle, kağnıyla ulaşımını sağlamaktadır. Yılanların Öcü’nde kaymakamla
jandarma komutanının köye atla gelmesi önemli bir detaydır. Kuyu, Beyaz
Mendil ve Başlık’ta yaya kız kaçırılmaktadır. Jandarma bu kişileri yaya
aramaktadır.
Köylü kendi karnı doyuracak kadar ürün yetiştirebilmektedir. Kimi zaman kıtlık
olur. Köylü, her yıl artan salma parasını muhtarlığa ödemek zorundadır. Yol
yapımı, kuyu açma, pınar yeri düzenlemesi gibi işlerde bizatihi köylüler ücretsiz
çalışmaktadır. Köylü kimi teknik işlerin dışarıya gördürülmesi için imece parası
ödemektedir. Salma ve imecelerin çok yüksek olması; her evden aynı miktarda
salma alınması şikâyet konusu olmaktadır (Anadolu, 15.12.1948). Köyde
oturmayan, köy sınırları içinde evi, tarlası bulunan kişilerden salma alınmaması
ilginçtir. Sonraları bu tip kişilerden de salma alınır. (Akçeşme M. MKD KN:20,
1964). Muhtarlığa ait fidanlık, zeytinliklerin imar edilmesi, köydeki sığırların sun’i
tohumlanabilmesi, okul yapılabilmesi, içme suyu pınarlarının tamiri ve bakımı,
bit ve parazitlere karşı DDT’yle ilaçlama, köy mezarlığının bakımı, köy fakirlerine
yardım yapılması, köy yolunun onarımı, köy konuk odası ve ambarı inşası veya
bunların bakımı için imece parası toplanmaktadır. (Akçeşme M. Bütçe Defteri,
1954).
Muhtarlık bünyesinde çalışan sorumluluğu sınırlı bekçilerin maaşı genel
bütçeden karşılanır. Maaşları koruma bekçilerine göre düşüktür. Koruma
bekçileri, köyün merasının, hayvanlarının, tarım mahsulünün korunmasından
sorumludur. 1971’de köylüden 1665; 1972’deyse 3600 lira koruma parası
toplanır. Zeytinlik, pamuk tarlası, sebzelik vb. yerlerden dekar başına köylüden 2
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
643
644
Menderes AKDAĞ
lira koruma vergisi alınmıştır. Başıboş büyükbaş hayvanların her biri için her
defasında 10’ar, küçükbaş hayvanlar için 5’er lira ceza kesilmektedir Ceza
paraları da koruma parasını ödemek için kullanılmaktadır (Akçeşme M. Gider
Dosyası, 1972).
Köylüler kıymetli evrak (ikametgâh vb.) harcı ödemektedir. Kimi yıllarda kıymetli
evrak harçlarının fahiş miktarda arttığı görülmektedir. Kesilecek deve için 2 lira,
koyun için 50 kuruş ödemektedir. Satılan her bir koyun-keçinin satış bedelinin
%1’i, her bir öküz, manda, at, dana, inek, deve ve katır için satış bedelinin
%2’5’u harç olarak kesilmektedir (Akçeşme M. , Köy Bütçesi Evrakı, 1948). Bu
harçları işçi yevmiyeleriyle karşılaştırabiliriz. 1948’de 2 lira civarında olan
yevmiye 1950’de 2,5; 1952’de 4,75 liradır (Akçeşme M. MKD, KN:3, 1962).
Gelir Türü
Salma
Miktarı/Lira
500
İmece
650
Harç vb.
617
Bakaya
3612
Toplam
5380
Şekil 1. 1948’deki Akçeşme Köyünün Gelirleri
Kaynak: Akçeşme M. Köy Bütçesi Evrakı, 1948.
Gelir Türü / Lira
Salma
İmece
Resmi Harçlar
Devreden
Yıllar
1953
450
1640
1142
1357
1954
1081
1250
1727
1468
Toplam
4700
5415
Şekil 2. Akçeşme Köyünün Mukayeseli Bütçe Tutarı
Kaynak: Akçeşme M. Bütçe Defteri, 1954.
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
Gerçekçi Türk Sinemasındaki Köy Gerçekliğinin Köy Belgeleriyle Karşılaştırılması
Bunların dışında muhtarlığa ait tarla, zeytinliklerden gelen mahsul gelirleri veya
bu yerlerle muhtarlığa ait kahvehane gibi mekânların icar paraları muhtarlığın
gelirlerini oluşturmaktadır.
Köy evraklarını belli bir ücret karşılığında belirlenen kişi getirip götürmektedir
(Akçeşme M. , İlan Tutanağı, 1983). 1950’de Akçeşme’de muhtar 50, kâtip 25,
postacıysa 7 lira (Akçeşme M. , Sarf Dosyası, 1950); 1954’teyse muhtar 60, kâtip
40, imam 5, bekçi 5, postacı 4 lira net maaş almaktadır (Akçeşme M. , Bütçe
Defteri, 1954). Maaşlar artarak 1971’de muhtar 200, kâtip 80, imam 50 lira net
maaşa sahiptir (Akçeşme, MKD, KN:19, 1971)1. Köy muhtarları sosyal güvenlik
primlerini yatıramadığından bazı imamlarla bekçiler emekliliği geldiğinde sorun
yaşamaktadır. İmamlarının iaşelerini köylü karşılamaktadır (Cerit, 20.03.2020).
Köylünün zekât ve fitresini imama vermesi gerektiği söylenmektedir. Köylünün
kendisi yoksuldur. Cenaze yıkama, mevlit okuma gibi durumlarda imamlara
köylü tarafından nispeti net belli olmayan ücret ödenmektedir. İmamların köylü
nezdindeki itibarları çok güçlü değildir. (Akdağ 2019c: 156-175). Yılanların
Öcü’nde tarladan evine dönen Bayram, yolda şükür çeken imamla karşılaşır.
İmam hakkında eşine şöyle der: “Şaşıyorum şu Beytullah Hoca’ya. Adımını
atmaya derman bulamaz. Eli bolca bir para görmez. Oğlu sözünü tutmaz. Karısı
yüzüne bakmaz. Gene de şükür çeker.” Köy belgelerine göre Akçeşme’de cami
olmadığı
için
imam
görevinden
azledilmiş,
uzun
süre
imam
görevlendirilmemiştir (Akçeşme M. , MKD, KN:8, 1966).
Yardıma muhtaç asker eşlerine köy bütçesinden maaş verilmiştir (Akçeşme M. ,
Sarf Dosyası., 1953). 1948’de Akçeşme’de asker ailelerine 300 liralık yardım
yapılmıştır (Akçeşme M. , Köy Bütçesi Evrakı, 1948). 1966’daysa asker eşine
ödenen maaş 35 liradır (Akçeşme M. , MKD,KN:12, 1966). Hem askerlik işlerinin
takibi hem asker ailelerine yapılacak yardımların belgelendirilmesi için köy
muhtarlıkları askerlik kayıtlarını titiz biçimde tutmaktadır (Akçeşme M. , Asker
1
MKD, 18.11.1971, KN:20,
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
645
646
Menderes AKDAĞ
Kütük Defteri, 1930-1940). Bütçeden köydeki kimsesi olmayan hastalara,
yaşlılara da yardım edilmektedir (Akçeşme M. , MKD, KN:4, 1972). Bu yardımlar
pek istikrarlı değildir. 1976’da 65 yaş üzeri yoksul kimselere maaş bağlanması
hem köy bütçelerini rahatlatmış, hem de yoksul yaşlılar devlet garantisi altında
istikrarlı gelire kavuşmuştur (Tor, 2016).. Aynı yıllarda köylere su getirilmesi,
elektrik bağlanması gibi nedenlerle köy bütçelerinin yükünün iyice arttığı bir
dönemde böylesine bir karar muhtarlıkları olumlu etkilemiştir (Akdağ 2018a:
454). Jandarma komutanı, nahiye müdürü, kaymakam, adli keşif memuru ve
hâkimlerinin ağırlanması için muhtarlık bütçeden harcama yapmaktadır. Aksi
durumunda tedarik masrafı adı altında köylüden para toplanmaktadır (Akçeşme
M. , Gider Dosyası, 1974).2 Muhtarlığın varsa mahkeme masrafları, borçlarından
doğan faizler, muhtarlığa çıkarılan her türlü vergiler, istimlak bedelleri, sigorta
primleri, matbu evrak bedelleri, damga pulu ücretleri, muhtarlığın kullanacağı
her türlü kırtasiye malzemelerinin ücreti, köy bekçisiyle koruma bekçilerinin
üniforma paraları, köy odasının ısıtma-mefruşat dâhil her türlü ihtiyacının
giderilmesi, köy içinde haşereyle mücadele için harcanacak paranın tamamı, köy
yoluyla köprülerinin yapımı ve onarımı, köy pınarların bakımı ve depo tesisi, köy
bütçesinden karşılanmaktadır. (Akçeşme M. , Bütçe Defteri, 1954).3 Muhtarlık
CHP iktidarında Anadolu gazetesine abone olur (Akçeşme M. , 5 Yıllık Plan,
1947-1951). Sonra bu yayımın yerine başkaları geçer (Akçeşme M. , Gider
Dosyası, 1974). Muhtarla azaların her türlü yollukları bütçeden ödenir (Akçeşme
M. , MKD, KN:1 , 1962).
Köye okul yapılması, okulun her türlü masrafı bütçeden karşılanmaktadır
(Akçeşme M. , Gider Dosyası, 1973). 1947-1951 arasında vilayet Akçeşme’den 5
yıllık plan ister. Muhtarlık Aydın Valiliğince kabul edilen planda 5 yıl içinde köy
tarlasının imar edilmesini, okulun inşa edilmesini, köy içme sularının tamiratını,
sağlık memuru odasının inşasını, bulaşıcı hastalıklarla mücadeleyi, köyün
2
3
Ökten Zeki (1986), Davalı, Sinema Filmi.
Akçeşme, 1948 Yılı Köy Bütçesi Evrakı.
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
Gerçekçi Türk Sinemasındaki Köy Gerçekliğinin Köy Belgeleriyle Karşılaştırılması
temizlenmesini, köy yollarının bakımı ve yapımını taahhüt eder. Ancak muhtarlık
ne okulu ne de sağlık memuru odasını yapabilir (Akçeşme M. , 5 Yıllık Plan,
1947-1951). İlkokula gitmek yasal zorunluluk olduğu halde kimi köylülerin neden
okula gidemediği, köylere neden okul yapılamadığı daha iyi anlaşılmaktadır. Köy
bütçeleri okul, yol, köprü yapımı için yetersizdir. Şöyle ki 1983’te Akçeşme
muhtarlığının 316.219 liralık bütçeye sahip olduğu dönemde kilden yapılma
Atatürk büstü 15.000 liradır (Akçeşme M. , MKD,KN:13, 1983).Yılanların Öcü’nde
muhtarın köye Atatürk büstü yapılabilmesi için Haceli’ye köy meydanından yer
satması burada önemlidir. Muhtarlık mülkiyetindeki kimi arazileri satmasına;
köy merasını kimi zaman başka köylere kiralamasına, mezarlıktaki otu dahi
satmasına rağmen sonuç değişmemektedir (Akçeşme M. , MKD, KN:26, 1964).4
Bazen devletin ilgili kurumlarından muhtarlığının yapamadığı işler için yardım
istenmektedir. 1964’te yol için Karayolları köye yardım eder. Yolun ön
temizliğini köy idaresi işçi tutarak yaptıracaktır. Karayollarının burada
kullanacağı araçların yakıtını da köy idaresi karşılayacaktır (Akçeşme M. , MKD,
KN:22, 1964).
1962’de muhtarlık, okul yapımı için bir kişinin arsasını istimlak eder. Davayı
kaybeder. Muhtarlık, köy sandığından tüm dava masraflarını öder. İstimlak
bedeli yüksek çıkınca köylüye yeni salma salınır (Akçeşme M. , MKD,KN:3, 1962).
Öğretmen okul bahçesinin çevresinin duvarla örülmesini ister. Maliyetli olduğu
için muhtarlık okul bahçesini dikenli telle çevirir (Akçeşme M. , MKD,KN:5,
1965). İki sınıflı okulun helası yoktur. 1964’te hela yapılması için bütçeye ödenek
konur (Akçeşme M. , MKD, KN:19, 1963). Köye de bir hela yapılması
gerekmektedir (Akçeşme M. , MKD, KN:6, 1964). Hela için ek bütçe yapılır
(Akçeşme M. , MKD, KN:9, 1964). Bu tuvalet, bir kuyu kazılarak üzerine tahta
konulması, çevresinin tahtalarla çevrilmesi şeklindedir (Akçeşme M. , MKD,
KN:19, 1963). Köy helası yapımı için de muhtarlık zorlanır (Akçeşme M. , MKD,
4
MKD, 16.6.1966, KN:11.
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
647
648
Menderes AKDAĞ
KN:9, 1964). 1966’da 8.990 lira hesaplanan bütçe, 2.300 lira açık verince
köylülere bu miktarda salma salınır (Akçeşme M. , MKD, KN:2, 1966). 1969’da
1.500 liralık ek salma alınır (Akçeşme M. , MKD, KN:3, 1969). Kâtipler vasıtasıyla
salma ve imece yükümlülüklerinin kayıt altına alınarak borçların ödenip
ödemediği kontrol edilmektedir (Akçeşme M. , Salma Defteri, 1942). 1950’den
1962’ye kadar pek-çok köylü salma, koruma paralarını ödeyemez (Akçeşme M. ,
MKD, KN:4, 1962). Bu borçların haczetme yöntemiyle tahsil edildiği olur
(Akçeşme M. , MKD, KN:13, 1965).
Dönemin filmlerinde köylüler düşük eğitimli gösterilmiştir. Köy evrakları bu
gerçeği doğrulamaktadır. Bazı azalar okuma-yazma bilmediklerinden mühür
kullanmaktadır (Akçeşme M. , Koruma Defteri, 1942-1950). Okul yapımının
köylülere bırakılması, ulaşımdaki zorluklar, yoksulluk, çocukların tarlalarda
ailelerine yardım etmek zorunda olması, köylerdeki eğitim sorunlarının temel
nedenlerindendir (Akdağ, 2019d: 1025-1040). 1948’de DP’yle iktidar partisi CHP
arasında bu tartışılmaktadır. CHP, DP’yi köy okullarını ortadan kaldırmakla
suçlar. DP’den Etem Menderes, Güzelköy’deki parti toplantısında bu iddiayı:
“İncirliova’da CHP müfettişi DP işbaşına geçerse köy okullarını yıktırıp enkazını
köylüye dağıttıracaklarmış diye konuşmuş. Biz buna teessür ederiz. Biz sadece
köylünün üzerindeki angaryaları kaldırmaya kararlıyız” şeklinde cevaplandırır
(Demokrat İzmir, 20.04.1948). Yılanların Öcü’nde Bayram, komşu köyde bulunan
okula yaşı gelip de okula gidemeyen çocuğunu yazdırmayı hayal eder. Bu da
mahsulün iyi olmasına bağlıdır. Belgelere göre kırsalda bahar aylarının sonunda
bağa, yaylaya göç olmaktadır. Bu dönemde çocuklar okulu terk etmektedir.
Bunu azaltmak için devlet taşra okullarını şehirdekilere göre daha erken tatile
sokmaktadır (Erbeyli Köyü İlkokulu, 1933-1953). 1970’lerde Akçeşme’de kimi
çocuklar 5 km uzaklıktaki ilçedeki ortaokula gitmek ister. Köylünün birisi
ortaokulda okuyan öğrencileri getirsin götürsün diye köy muhtarlığına Opel
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
Gerçekçi Türk Sinemasındaki Köy Gerçekliğinin Köy Belgeleriyle Karşılaştırılması
marka araba bağışlar.
Aynı araba kısa bir süre sonra parasızlıktan tamir
edilemeyerek hurdaya çıkartılır.
1961-1971 arasında köylülerde genel politik isteksizlik vardır. Bu durum 19611971 arasında çekilmiş pek çok filme yansımıştır. Yılanların Öcü’nde muhtarın
onca hukuksuzluğuna rağmen tepkisiz kalan köylüler, kaymakamı belli bir onur
ve vakarla karşılayamazlar. Muhtar, köylüden kaymakamı askeri nizamda
karşılamalarını; kaymakama muhtarımız iyidir, çalışkandır demesini ister.
Muhtar, hizmet etmekle yükümlü köylülerin eliyle manipülasyon yapmaktan
çekinmez. Kaymakamı karşılamak üzere beklerken muhtar elbisesi daha temiz,
yeni olanları ön sıraya alır; elbisesinde yırtık olanları arka sıralara gönderir. Köylü
bunların hiçbirisine itiraz etmeden uygular. Irazca’nın kaymakamın önüne
dikilmesi köylüleri harekete geçirmek isteyen sosyal gerçekçi yönetmen
tarafından idealize edilmiş bir durumdur.
Çok partili yaşama geçiş sürecinde köylerde siyasi hareketlenme yaşanmıştır.
Menderes, Bayar gibi DP kurucularıyla üyeleri köylünün ayağına gider; onları
onurlandırır. (Demokrat İzmir, 13.11.1946). Bu, CHP teşkilatlarını harekete
geçirir (Anadolu, 12.05.1948).5 DP’yle CHP pek çok köyde teşkilatlanır
(Demokrat İzmir, 30.04.1947).6 1950 seçimlerine doğru tüm partilere radyodan
propaganda yapma hakkının tanınması köylülerin siyasete ilgisini artırır. DP
iktidarında radyodan siyasi propaganda yapmak yasaklanır. 1958 sonrası DP ile
CHP arasında sürtüşme artar. Vatan Cephesi olayları, 27 Mayıs, Yassıada
yargılamaları, Menderes’le iki bakanın idamı, pek çok DP’linin ceza alması,
partilerin köy ocaklarının kapatılması köylülerin siyasete ilgilerini tekrar köreltir
(Akdağ 2018b: 251-270).1950’lerde köylü işsizlik vb. nedenlerle köyünü terk
eder. Kentlerin getirdiği kaotik ortamda görece ahlaki değerlerdeki aşınma,
artan işsizlik köylerde farklı bir biçimde yankılanır. Çocuklarını şehirdeki okullara
yollama konusunda köylülerin bir kısmı şüpheye düşer. Onların en büyük
5
6
Anadolu, 17.06.1949.
Demokrat İzmir, 27.11.1947.
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
649
650
Menderes AKDAĞ
korkusu şehirlerdeki oturak yerlerine (gazino) çocuklarının düşmesidir. Bu korku
kız çocukları için daha fazladır (Refiğ, 1964).
Muhtarlıklarda iki tane yönetim kurulu bulunmaktadır. Köy İhtiyar Heyeti
muhtar başkanlığındaki 5-6 kişilik üyeden oluşmaktadır. Seçimle işbaşına gelir.
Köy genel kurulununsa 18 yaşını doldurmuş her köylü doğal üyesidir. Kurul, her
kasımda muhtarın belirleyeceği gün, saat ve yerde toplanır. Kurulun
toplanabilmesi için en az kurul üye sayısının bir fazlasının bulunması gerekir.
Çoğunluk sağlanamadığı takdirde genel kurul köy muhtarı tarafından ikinci kez
tekrar toplantıya çağrılır. Bu sefer çoğunluğa bakılmaz. Bu kurul; köy
sandığından maaş alanların bir sonraki bütçe döneminde maaşlarının ne kadar
olacağının ve bir sonraki dönem bütçesinin tartışılması ve onaylanması gibi
görevler üslenir (Akçeşme M. , MKD,KN:18, 1972). Ek bütçe yapılması
gerektiğinde de aynı yöntem izlenmektedir (Akçeşme M. , Ek Bütçe Kararı,
KN:12, 1968). Köylüler, köy kurulu toplantılarına katılmakta isteksizdir. 19621983 arasındaki köy kurullarının hiçbirinde çoğunluk sağlanamaz. İkinci
toplantılardaysa katılım oldukça düşüktür. Katılımcıların tamamı ise erkektir
(Akçeşme M. , MKD, KN:12, 1962).7 1964’teki kurulda 35 (Akçeşme M. , MKD,
KN:29, 1964); 1967’dekindeyse 31 kişi bulunmuştur (Akçeşme M. , MKD, KN:17,
1966). 1968’de 250’den fazla seçmenin olduğu Akçeşme’de 21 kişi toplantıya
katılmıştır. (Akçeşme M. , MKD, KN:16, 1968). 1974’teki toplantı aynı sayıyla
gerçekleşmiştir. (Akçeşme M. , MKD, KN:19, 1973). 1975’te 220 seçmenin 26’sı
7
MKD, 26.11.1963, KN:11.
MKD, 23.11.1964, KN:28.
MKD, 26.11.1964, KN:29.
MKD, 4.03.1966, KN:4.
MKD, 16.11.1969, KN:9.
MKD, 11.08.1968, KN:9.
MKD, 19.11.1970, KN:22.
MKD, 26.11.1973, KN:19.
MKD, 11.11.1982, KN:11.
MKD, 29.11.1982, KN:12.
MKD, 18.11.1983, KN:25.
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
Gerçekçi Türk Sinemasındaki Köy Gerçekliğinin Köy Belgeleriyle Karşılaştırılması
toplantıya katılmıştır (Akçeşme M. , MKD, KN:1, 1974). Bir yıl sonra sayı 27 olur
(Akçeşme M. , MKD,KN:35, 1974). 12 Eylül 1980 darbesinden 2 ay sonra
toplanan kurula 25 kişi (Akçeşme M. , MKD,KN:26, 1980); 1982’de 376 seçmenin
olduğu yerde kurula 35 kişi gelmiştir (Akçeşme M. , MKD,KN:12, 1982). 1983’te
toplantıya 28 kişi katılmıştır (Akçeşme M. , 1983).
Filmlerdeki iletişim araçlarıyla ilgili gerçekliğin döneme uyduğu görülmektedir.
Susuz Yaz’da kocası hapse düşen Bahar, telgraf direğine sarılmaktadır. Elektrik
akımının çıkardığı sese kulak vererek bu teller bana Osman’dan haber
getirmektedir der. Dönemin telgraf çağı olduğu hatırlanmalıdır. Yılanların
Öcü’ndeyse köy kahvesinde köylülerle toplantı yapan muhtar çalmakta radyoyu
kapattırır (Akdağ, 2018a). Köylere daha elektrik ulaşmadan 20 yıl önce
transistörlü-bataryalı radyoların ulaştırıldığı bilinmektedir (Sezgin, 22.03.2016).
3.2 Filmler
Yılanların Öcü
Fakir Baykurt tarafından 1952’de yayımlanmış bir roman olan Yılanların Öcü
1962’de Metin Erksan tarafından filmleştirilmiştir. Film, sonraki yıllarda tekrar
çekilmiştir (Gören, 1985). Realizm, rejimleri kimi zaman rahatsız ettiğinden film
defalarca sansüre uğramıştır. Film, ilk kez televizyonda CHP iktidarı zamanında
yayımlanmıştır (Yeni Asır, 30.07.1978).
Köy, Köylü, Bekçi, Muhtarlık
Yılanların Öcü’nün çekildiği 1960’larda Türkiye’de nüfusun çoğunluğu köylerde
yaşamaktadır. Filmin genel açılarına baktığımızda filmin konusunun geçtiği
köydeki insan sayısı fazladır. Bu durum, Susuz Yaz, Kuyu, Başlık, Beyaz Mendil
gibi filmler için de geçerlidir. Akçeşme, Aydın merkez’e 15 km, İncirliova’ya 5
km, Aydın-İzmir demiryolu Erbeyli durağına sadece 3 km uzaklıktadır. Aydın
Dağları’nın, Aydın Ovası’na bakan yamacında kurulmuştur. 1948’de Akçeşme 95
hane, 450 nüfusludur (Akçeşme M. , 5 Yıllık Plan, 1947-1951). 1950 sonrası
köyden kente göçün etkisini bu köyde de görmek mümkündür. Akçeşme’nin
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
651
652
Menderes AKDAĞ
nüfusu 1954’te 203 kadın, 170 erkek, toplam 373 kişidir (Akçeşme M. , Bütçe
Defteri, 1954). 1980’lere kadar Türkiye’nin pek çok yerinde köy nüfusu kent
nüfusundan fazladır. Partiler köylüye özgü politikalar ve söylemler geliştirmiştir
(Akdağ
2019e:
82-110).
Taşraya
dönük
propaganda
yöntemleri
uygulamaktadırlar. Yılanların Öcü’nde Haceli’nin sülalesine Deli Mehmetler
denmektedir. O dönemde kişiler lakaplarıyla tanınmaktadır. O günkü pek çok
siyasi liderin kendisine toplumda yer açmak için değişik lakaplar kullanması
bununla açıklanabilir (Akdağ 2018d). 1980 öncesi köy muhtarları etkili kişilerdir.
Muhtarlar geniş yetkilere sahiptir. Muhtarlık seçimleri aynı nedenlerle kıran
kırana geçmektedir (Akdağ 2018e: 343-349). Muhtarın yetkileri:
- Bekçi, koruma bekçisi, kâtip, imamın belirlenmesi,
-Köy bütçesinin hazırlanması, yönetilmesi, köy mülklerin işletilmesi, okul, su,
elektrik gibi büyük yatırımların finansının ayarlanması, mülklerin satışının ve açık
artırma işlerinin yönetilmesi (Akçeşme M. , MKD,KN:16, 1983), satış işlerinin
tamamlaması, muhtarlığın ihtiyacı olan her şeyin pazarlık yoluyla satın alınması
(Akçeşme M. , MKD,KN:11, 1972),
-Bayram gibi resmi programlarda liderlik yapılması (Akçeşme M. , MKD,KN:22,
1972),
- Anlaşmazlıklarda köy içinden bilirkişi görevlendirilmesi, zarar varsa tazmini
yoluna gidilmesi, uygunsuz davrananlara para cezası verilmesi, bu cezalarla
uslanmayan köylülerin üs makamlara bildirilmesi, gerekirse dava açılması
(Akçeşme M. , MKD,KN:8, 1963),
-Köy kurulu ile köy genel kurullarına başkanlık yapılması (Akçeşme M. ,
MKD,KN:6, 1972),
- Ankara’da gerektiğinde köy adına görüşmeler yapılması (Akçeşme M. ,
MKD,KN:5, 1968),
-Salmayla imece miktarlarının belirlenmesi, imar işlerinin yürütülmesi, resmi
nikâh kıyabilmesi (Akçeşme M. , MKD,KN:15, 1964).
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
Gerçekçi Türk Sinemasındaki Köy Gerçekliğinin Köy Belgeleriyle Karşılaştırılması
-Köye ait mali, askeri vb. tüm kayıtların tutulması ve bunların saklanması,
-Köy adına dava açılması veya açılan davalara karşı liderlik edilmesi.
Muhtar, gelir-gider kayıtlarının tutulması, harcamaların belgelendirilmesi, prim
ve vergilerin hesaplanması ve köy tüzel kişiliği namına ilgili devlet dairlerine
yatırılması için şehirden yüksek ücretle kâtip tutar. Kâtibin yapmış olduğu
işlemler muhtarın hukuki ve siyasi sorumluluğunu ortadan kaldırmaz (Akçeşme
M. , MKD,KN:18, 1964). Kimi zaman kâtiplerin yürüttüğü yanlış işlemlerden
dolayı muhtarlığın adli ve idari ceza aldığı bilinmektedir. Kâtipler bazen
azledilerek yerine yenileri atanmaktadır (Akçeşme M. , MKD,KN:19, 1964).
Yılanların Öcü’nde Bayram’ın ailesinin, Haceli’nin kerpiçlerini kırmasıyla köyün
muhtarı zararın tazmin edilmesini kendilerinden ister. Daha sonraysa Haceli’nin
Bayram’ın hamile karısını dövmesi sonucu kadın çocuğunu düşürür. Köye iğneci
çağrılır. Bu sefer muhtar Bayram’a bütün bu masrafların Haceli’den alınacağını
söyler. Filmdeki bu durum muhtarların yasal bir yetkisini vurgulamaktadır. Köy
belgelerine göre muhtar, bir köylünün veya muhtarlığın bir malına zarar veren
kişiyi köy odasına çağırır. Köyden bu konularda bilgili iki kişiyi ehl-i vukuf olarak
görevlendirir. Bu kişiler, yapılan zararı hesaplar. Bu temelde muhtar, zarara yol
açan kişi veya kişilerden bu zararın tazminini ister. Bu paranın üzerine ayrıca ehli vukufun ücreti de dâhil edilir. 1963’te zarara yol açan kişiler, köy bekçisi
tarafından köy odasına çağrılır. Zarara yol açan köy odasına gelmediği gibi
bekçinin yanından muhtarlığa küfreder. Ehli vukuf’un zarar tespitine ben
ödemem diye cevap verir. İş üst makamlara havale edilir (Akçeşme M. ,
MKD,KN:13, 1963). İlgili kişi 25 liralık cezayı ödemediğinden evine muhtarlık
haciz gönderir. Kişi muhtara küfürden dolayı ayrıca ceza alır (Akçeşme M. ,
MKD,KN:18, 1963). Kişilerin ılımlı davranmaları karşısında ödeme konusunda
muhtarlık kolaylık sağlamaktadır. 1970’te bir köylünün atı ekili yere girer.
Köylüye 68 lira zarar bedeli; 20 lira ehli vukuf ücreti toplam 88 lira ceza gelir.
Muhtarlık, kişinin talebi üzerine bu borcu taksitlendirir (Akçeşme M. ,
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
653
654
Menderes AKDAĞ
MKD,KN:12, 1970). 1966’da hayvanlarını kontrollü bir biçimde meraya getirip
götürmeyenden hayvan başına her defasında 10 lira ceza alınmasına karar verilir
(Akçeşme M. , MKD,KN:6, 1966). Ayrıca hayvanlardan oluşacak zarar tespiti
sonucu zarara yol açandan zararın tazmini yoluna gidilir. Bir kişi bundan dolayı
30 lira zarar bedeli ve vukufluk ücreti 10 lira olmak üzere 40 lira tazmin cezası
kesilir. Zarar tazmini, ehl-i vukuf ücreti, ceza muhtarlığa yatırılmadığı takdirde
mahkemeye gidilir. Bu sefer kişiden mahkeme masrafları da alınır (Akçeşme M. ,
Zarar-Ziyan Zaptı Evrakı, 1962).
Yılanların Öcü’nde bekçinin durumu dikkati çekmektedir. Bekçi muhtarın her
dediğini yapmaktadır. Bayram ve ailesinin onların evinin önüne ev yapmak
isteyen Haceli’ye direnmesi üzerine muhtar Bayram’ı bekçi vasıtasıyla köy
odasına çağırır. Köy kahvesinde yapılacak köy genel kurulunun köylüye
duyurulması için muhtar bekçiyi görevlendirir. Kaymakamın köy gelişini
erkenden haber vermesi için köyün dışına bir gözcü dikilmesinden; asayişin
sağlanmasından bekçi sorumludur. Haceli’nin Bayram’ın karısını dövmesi sonucu
komşu köydeki iğneci kişinin köye çağrılması için de muhtar tarafından bekçi
gönderilir. Köy defterlerine göre bekçi köy halkından birisidir. Onun görev icrası
zordur. Bazı kişilerle dostluğu vardır. Bu kişilerle dahi zaman zaman karşı karşıya
gelmektedir. Yılanların Öcü’nde Irazca’nın evine gelen ve muhtarın mesajını
ileten bekçinin elçiye zeval olmaz diye söze başlaması bu açıdan anlamlıdır.
Muhtarın Bayram’ı köy odasına davet etmesi, Bayram’ın oraya gitmek
istememesi üzerine bekçinin beni buraya ikinci kez yordurma şeklinde ricada
bulunması ilginçtir.
Yılanların Öcü’ndeki bekçi karakteri gerçeğe yakındır. Köy belgelerine göre
bekçilik, köylünün likidite sıkıntısı çektiği yıllarda nakit para anlamına
gelmektedir. Sigorta primlerinin ödeniyor olması onlar için köylüler arasında hiç
de yaygın olmayan emeklilik anlamına gelmektedir (Akçeşme M. , MKD,KN:17.,
1972). Bekçilik için talep fazladır. İş tanımının net yapılmamış olması, çalışma
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
Gerçekçi Türk Sinemasındaki Köy Gerçekliğinin Köy Belgeleriyle Karşılaştırılması
saatlerinin olmayışı, bekçinin kendi köylüleri ve akrabalarıyla köy muhtarlığının
kimi uygulamalarından dolayı karşı karşıya gelmesi bu işi güçleştirmektedir.
Muhtarın, aşırı yetkili olması, bekçi üzerinde bazen aşırı baskı kurması yaşanan
diğer problemlerden birisidir. Kimi zaman koruma bekçisi tutulmayarak, köy
bekçisinden onun görevlerini de üslenmesi istenmektedir (Akçeşme M. ,
MKD,KN:21, 1964). Köy dışında köylünün malını çalan hırsızla, köyün merasını
izinsiz kullanan yabancılarla, zarar ziyana yol açan kendi köylüsüyle
korumasız(silahsız) bir biçimde bekçi karşı karşıya gelmek istememektedir.
Akçeşme muhtarlığına köy mallarının korunması için Kırıkkale marka silah
alınması ilginç bir ayrıntıdır (Erbeyli, 1970). Muhtarlığının talimatı üzerine
kahvehane en geç 23:00’te kapanacaktır. Muhtarlık, köyde içki içip bağırmayı,
gece geç saatlere kadar zeytin alışverişini, hayvanların başıboş bırakılmasını;
00.00’dan sonra köy içinde dolaşmayı; kahvede gençliğin ahlakı bozulmasın diye
poker oynamayı yasaklar (Akçeşme M. , MKD,KN:18, 1969).8 Köy bakkalında içki
satılmayacaktır (Akçeşme M. , MKD,KN:39, 1978). Köy içine çamaşır sularıyla pis
sular akıtılmayacaktır (Akçeşme M. , MKD,KN:26, 1973). Bütün bunların
denetiminden köy bekçisi sorumludur.
Köydeki başıboş gezen köpeklerin
zehirlenmesi işini de bekçi yapar. Bekçi kendi işlerine vakit ayıramamaktadır.
Köy evraklarına göre 1962-1983 arasındaki sıkça bekçi değişmiştir. Kimisi
görevlerinden istifa ederken kimisi de muhtarlık tarafından görevinden
azledilmektedir (Akçeşme M. , MKD,KN:5, 1963).9
8
MKD, 26.11.1963, KN:10.
MKD, 11.08.1968, KN:9.
MKD, 11.08.1968, KN:10.
9 MKD, 10.05.1962, KN:3.
MKD, 20.09.1963, KN:6,
MKD, 06.02.1972, KN:5,
MKD, 22.01.1964, KN:3.
MKD, 07.03.1964, KN:10.
MKD, 12.06.1964, KN:14.
MKD, 10.01.1965, KN:28.
MKD, 7.08.1965, KN:15.
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
655
656
Menderes AKDAĞ
Toprak Mülkiyeti, Kamusal Alan, Egemenlik
Erksan, Yılanların Öcü’nde klasik anlatıyı tercih etmiştir. Bu anlatı tarzında
genelde iyinin kazanmasıyla hikâye sonlandırılmaktadır. Filmde iyiyi Bayram’la
ailesi temsil etmektedir. Kötüyse Haceli, onun akrabalarıyla muhtardır. Çatışma
daha çok Haceli’yle Bayram arasında yaşanır. Çatışmaya yol açan muhtarın
uygulamalarıdır. Bunu görmeyen iki aile kıyasıya kendi aralarında çatışır. Muhtar
sonra duruma göre taraf değiştirir. Muhtarın seçilmiş kişi olması, başka soruları
da beraberinde getirmektedir. Bu filmden dünyanın pek-çok yerinde yaşanan
çatışmaların arkasında egemen güçlerin olduğu, çatışan tarafların ise bunun
farkında dahi olmadığı şeklinde geniş bir yorum dahi çıkarılabilir. Filmde
demokrasi mefhumu ayrıca tartışılmaktadır. Köylülerin, köy genel kurullarına
katılımındaki isteksizlik bir sorundur. İş seçimle bitmemekte, katılımcı
demokrasinin önündeki her türlü engelin kaldırılması gerekmektedir.
Yılanların Öcü’nde hikâye, muhtarlığa ait bir yerin köye Atatürk büstü
yapılması için muhtarlıkça satılmasıyla başlar. 1990’larda Aydın Kardeşköy’de
muhtarlık merayı parselleyip köylülere satarak muhtarlığa gelir irat eder. Köy
merasının satılmasına kimse tepki koymaz. Bu yıllarda İkizdere çayı üzerinden
köye aktarılan su kesilerek köydeki değirmeninin çalışması durur. Bu suyun
meraya salınması işlemi de biter. Mera yaz aylarında tamamen kurur. Köyün
Aydın merkeze 5 km uzaklıkta olması, ulaşım imkânlarının genişlemesi köyde
yaşayan kişilerin algılarını değiştirir. Hayvancılık terkedilir. Pek çok kişi şehre
çalışmaya gitmektedir (Akdeniz, 27.03.2020). Yılanların Öcü’nde muhtarlığın
MKD, 10.05.1965, KN:12.
MKD, 3.01.1966, KN:1.
MKD, 7.11.1966, KN:15.
MKD, 27.02.1969, KN:6.
MKD, 31.05.1969, KN:10.
MKD, 01.09.1970, KN:16.
MKD, 22.11.1970,KN:23.
MKD, 17.10.1973, KN:15.
MKD, 12.03.1982, KN:3.
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
Gerçekçi Türk Sinemasındaki Köy Gerçekliğinin Köy Belgeleriyle Karşılaştırılması
Haceli’ye ev yapması için arsa satması şeklen doğrudur. Aile, muhtarlığın arsa
satmasına karşı değildir, köyde içinde yıkık evlerin bulunduğu arsaların
satılabileceğini
söylemektedir.
Muhtarlıkça
Haceli’ye
satılan
arsa
köy
meydanındadır, Bayram’ın evinin hemen önündedir. Bayram’la Irazca’nın itiraz
ettikleri nokta budur. Aile güneş haklarının ellerinden alınmasına karşı
çıkmaktadır. Meydan, halkın ortak kullanım alanıdır. Buranın satış yoluyla
daraltılması insanların vakit geçirebilecekleri alanların yok edilmesi anlamına
gelmektedir. Köye gelen kaymakam da muhtarlıktan satışın durdurulmasını,
diğer uygun yerlerden arsa satışının yapılmasını ister. Bu durum köy defterlerine
bakıldığında daha net anlaşılmaktadır. Akçeşme muhtarlığının yolgeçen
yerlerden tarla şeklinde kullanılmayacak çıkma alanları ev yapımı için köylüye
satması bu anlamda doğru bir uygulamayı göstermektedir (Akçeşme M. ,
MKD,KN:22., 1980)
Susuz Yaz
Necati Cumalı tarafından 1962’de yayımlanmış bir roman olan Susuz Yaz, Erksan
tarafından 1963’te filme alınır. Film Osman ile diğer köylüler arasında
geçmektedir. Osman’ın yanında onun kardeşi Hasan da vardır. Sonra aynı eve
Bahar, gelin gelir. Hasan zamanla ağabeyi Osman’ın karşısına geçecektir. Film,
bu nedenle iki kardeş çatışmasından dolayı Hz. Âdem’in çocukları olan Habil ile
Kabil hikâyesine benzetilmektedir. Film temelde su sorununu tartışmaktadır.
Tarlanın iyisi suya; dağın iyisi eve yakın olandır şeklindeki atasözü bu sorunu
vurgulamaktadır (Akad, 1973). Filmde kadın sorunu da işlenmektedir.
Su Sorunu
Susuz Yaz’da baştan sona su problemi işlenirken Yılanların Öcü’nde doğrudan su
sorununa değinilmez. Filmin ilk sahnesinde tarlaya doğru kağnısıyla ilerleyen
çocuklu çiftten kocası karısına eğer bu yıl iyi gelirse bir tosun daha alacağım der.
Burada kuraklıktan söz edilmektedir. Bunun yanında bir de sel tehdidi vardır. Su
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
657
658
Menderes AKDAĞ
yine problemdir (Erksan, 1962).Filmde tarlada çapa yaparken kadın eşine bana
basma alma, leğen al der. İnsanlar köyünden genelde askerlik nedeniyle
çıkabilmektedir. Erkek karısına askerde gördüğü hamamı, duşu anlatır. Kadın
duşa hayran olur. İki yıl daha bekleyelim. Sen git duş al gel der. Kadın ısrar
edince erkek kazanı aldın peki onun suyunu nereden getireceksin diyerek bir
gerçeği vurgular. Kadın suya olan özlemini leğen alalım, pınardan su getirir
ısıtırım, yıkanırım, suyun içinde ölesim geliyor diyerek anlatır.
Demirel o dönemde sıklıkla su sorununu dile getirir. Bu sorunun çözümünü
memleket meselesi addettiğini söyler. Seçimlerde AP’nin aldığı sonuçlar
düşünüldüğünde Demirel’in halkın gerçek sorunlarına dokunduğu sonucunu
çıkartabiliriz (Akdağ 2019f: 115). Demirel için Barajlar Kralı lakabının geliştirilmiş
olması bu bağlamda anlamlıdır (Aydınoğlu, 28.02.2016). CHP lideri Ecevit de su
sorununu çözeceğini dile getirir. Ecevit’in su kullananın, toprak işleyenin sloganı
döneminde dağlara taşlara yazılır (Akdağ 2019g: 83-98). Susuz Yaz’daki su
probleminin köy belgelerine baktığımızda gerçeğe yakın bir şekilde ele alındığını
görürüz. Akçeşme’de dağların eteğinde bulunan pınardan köylüler suyunu temin
etmektedir. Pınardan sızıntı şeklinde çıkan su önce iptidai bir depoda
biriktirilmektedir. Deponun ağzındaki bir tıpa kaldırılarak buradan su
alınmaktadır. Yazın bu pınar neredeyse kurumaktadır. Köyde hem susuzluk
problemi hem de su üzerindeki mülkiyet problemine bağlı olarak ciddi sorunlar
yaşanır. Muhtarlık pınarla deponun kendi uhdelerinde olduğunu söyler. Suyun
yetersiz geldiği zamanlarda önce muhtarlığa ait incirliklerin sulanacağını
duyurur. Deponun üzerindeki tıpayı açmaya çalışanlar hakkında yasal işlem
yapılacağını bildirir (Akçeşme M. , MKD,KN:15, 1971). Kimi köy mülkiyetinde
bulunan tarla, tütün ekim yeri veya incirliklerin icarı durumunda depoda su
olduğu zaman buraları icarlayana öncelik tanınacağı, dört depo suyun ücretsiz
verileceğini belirtir (Akçeşme M. , MKD,KN:1972/1, 1972). 1972’de köy suyunun
tamamen kesilmesiyle muhtarlığa ait tütün fidanlığının sulanabilmesi için Aydın
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
Gerçekçi Türk Sinemasındaki Köy Gerçekliğinin Köy Belgeleriyle Karşılaştırılması
DSİ’den 800 liraya bir tanker kiralanmasına ve bunun bir kısım ücretinin salma
usulü köylü tarafından karşılanmasına karar verilir (Akçeşme M. , MKD,KN:8,
1972). Suyun kimi zaman fazla gelmesi durumundaysa suyun adil dağıtımından
öte muhtarlıkça bir kişiye satıldığı görülmektedir (Akçeşme M. , MKD,KN:3,
1968).Köyün çok dışında kalan pınar yatağının bakımı, pınara giden yolun
tesviyesi gerekmektedir. Bu durum köy bütçesini zorlamakta köylünün sırtına
ilave yük bindirmektedir (Akçeşme M. , MKD,KN:11, 1972).
1970’lerde köylüler, su sorununu çözme konusunda harekete geçerler. Muhtara
köye içme suyu getirilmesi için İzmir Yol Su Elektrik İşleri müdürlüğü nezdinde
girişimlerde bulunması için yetki verilir. İlgili kişilerin yollukları köy bütçesinden
karşılanacaktır (Akçeşme M. , MKD,KN:13, 1972). Muhtarlık yol girinti ve
çıkıntılarının satışıyla elde edilecek geliri su için harcamayı planlanmaktadır
(Akçeşme M. , MKD,KN:2, 1971). Köye elektrik-su getirmek için köy mülkü arazi
500 liraya satılır (Akçeşme M. , MKD,KN:7, 1972) Aşağıdaki köy bütçesinden
yapılan harcamalara bakılacak olursa su getirmenin maliyeti yüksektir. Su
meselesi köye elektrik getirilmesiyle paralellik göstermektedir. Pompalarının
çalışabilmesi için elektriğe ihtiyaç duyulmaktadır.
Gider Türü
İşçi yevmiye
İzmir’e vana almaya giden kişinin
yolluğu
Vana masrafı ve nakliyesi
Maliyeye yatan işletme parası
Miktarı/Lira
30
100
Toplam
4.460
130
4200
Şekil 3. Akçeşme Köyü 1974 Yılı Su Giderleri
Kaynak: Akçeşme M. , Gider Dosyası, 1974
Devlet, Cumhuriyet’in ellinci yılı için pek çok kutlamaya hazırlanırken köylüler bu
durumdan yararlanmayı düşünür. İlgili yerlere Cumhuriyet’in 50. yılında köyün
suya kavuşması cumhuriyetin bir onurudur şeklinde ifadeyle gidilmesi gerektiği
vurgulanır (Akçeşme M. , MKD,KN:8, 1973). Bunun için muhtar Ankara’ya köy
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
659
660
Menderes AKDAĞ
kasasından 250 lira yollukla yollanır (Akçeşme M. , MKD,KN:10., 1973). Bunlar
yaşanırken su yeterli olmadığından pınardaki depo kilitlenir. Testilerle gelen
köylüye belli zaman dilimi içinde belli miktarda su verilir (Akçeşme M. ,
MKD,KN:13, 1973). Deponun anahtarı muhtarda kalmaktadır (Akçeşme M. ,
MKD,KN:13, 1974). Tamamen susuzluğa düşüldüğü zaman yakıtını köylünün
ödediği belediye tankeriyle Aydın’dan köye su getirilir (Akçeşme M. ,
MKD,KN:15, 1974).
Su için bazı istimlaklerin yapılması gerekmektedir. Su kaynaklarının verimli
kullanılabilmesi ve hane başına düşen maliyetin azaltılması için ortak isale hattı
döşenebilecek köylerle işbirliği yapılır. Bir kez daha köylüden kurban derilerini
bu iş için muhtarlığa bağışlaması istenir (Akçeşme M. , MKD,KN:3, 1974). Bir
komisyon oluşturulur (Akçeşme M. , MKD,KN:10, 1974). Su ve elektrik
yatırımının 1/3’ünü köylüler karşılayacaktır. Toplam 40.000 lira toplanıp ilgili
kurullara verilir. Mevsim kurak geçince köylü zeytinden para kazanamaz.
Muhtarlık borcu ödemek için köy arazilerinin bir kısmını satışa çıkarır (Akçeşme
M. , MKD,KN:16, 1974). 1970’lerin başında başlanan köye su getirme çabaları,
Cumhuriyet’in 50. yılına yetişmez. Su, 1974’ün sonunda getirilebilir. Köylüler,
kullandıkları kadar su parasını muhtarlığa öder. Suyun pompalanması için ciddi
elektrik parası gelmeye başlar. 1980’lerin başında aylık üç yüz elli bin liradan
daha fazla elektrik parası gelir. Muhtarlığın bu borcu ödemek güçlük çektiği
bilinmektedir. Muhtarlık köyün elektriğinin kesilmemesi için borcunu takside
bağlatarak öder (Akçeşme M. , MKD,KN:27, 1983). Çareyi hane başına elektriğe
ve suya zam yapmakta bulur. (Akçeşme M. , MKD,KN:21, 1983). Borcunu
ödemeyen köylünün elektrik ve suyunun kesileceği de bildirilir (Akçeşme M. ,
MKD,KN:10, 1984).
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
Gerçekçi Türk Sinemasındaki Köy Gerçekliğinin Köy Belgeleriyle Karşılaştırılması
Beyaz Mendil, Başlık, Kuyu
Beyaz Mendil, yönetmenliğini Akad’ın üslendiği 1955 yapımı bir filmdir. Bu film
Gerçekçi Türk Sineması köy filmlerinin hazırlayıcısı kabul edildiği için burada
incelemeye alınmıştır. Başlık, 1965 yapımı, yönetmenliğini Kemal İnci’nin yaptığı
filmdir. Kuyu ise 1968’de Erksan tarafından çekilmiştir. Bu üç filmde doğrudan
kadın sorunu tartışılmaktadır. Erksan ve Akad zaten pek çok filminde kadın
sorunu işlemiştir (Akad, 1973).
Kadın
1980’lere kadar Türkiye’de okuma-yazma oranı düşüktür. 1924 yılında 14 milyon
nüfusa sahip Türkiye’de nüfusun %51,8’i kadınlardan; %48,2’si erkeklerden
müteşekkildir. 7 yaş temel alındığında nüfusun %10,6’sı okuma yazma
bilmektedir. Kadınlarda okuma-yazma oranıysa %4’tür (Tütengil 1977: 55-70).
Gelişme oldukça yavaş seyretmiştir. Anadolu’daki ilk demiryolu güzergâhında
bulunan Aydın’da 1945’te CHP üyesi 41.473 kişiden 157’si yüksekokul; 267
kişisiyse lise mezundur. 21.685 üye okuma-yazma bilmemektedir (Cumhuriyet
Arşivleri-BCA). İlin ilk lisesi 1948’de açılabilecektir. Aynı yıllarda Aydın’da 248
köyde okul bulunmamaktadır. Ankara’da tıp öğrencisi M. Kazım Küçükalp
dağcılığa ilgi duyar. 1974’te Artvin-Yusufeli’nde dağdan düşerek hayatını
kaybeder. Dilek Kaya, bu gencin belgeselini yapar. Olaydan 44 yıl sonra bölgeye
gittiğinde oradaki pek çok köylü, hatta döneminde çocuk olan birçok kişi olayı
hatırlar. Bunlardan birisi olan Mehmet Karahan, olayı nasıl unuturum, ben
hayatımda üniversite okuyan bir kişiyi ilk kez o zaman görmüştüm der
(2018).Bu, taşradaki eğitim açmazını göstermektedir.
Köylerde kimi yargılar kızların okula gitmesini engellemektedir. Okula giden
kadın oranı düşüktür. Okulu terk oranı kızlar arasında yüksektir. Öğrenci
kütüklerinde dahi kızların evlendirildiği yazılmaktadır (Erbeyli Köyü İlkokulu,
1933-1953). Cerit, 1940’larda ilkokulda okurken babasının kendisini okuldan
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
661
662
Menderes AKDAĞ
aldığını; kocaya vermek istediğini söyler. Buna itiraz edince maşayla kendisini
dövdüğünü dillendirir. (Cerit, 03.20.2020). Kimi kızlar, evlenmeyi reddettikleri
için katledilir (Akdağ, 2018f). Beyaz Mendil, Başlık, Kuyu gibi filmler bunları
gerçeğe yakın yansıtır. Filmlerde köylü kadınlarının okuma-yazma bilmiyor
şeklinde gösterilmesi mevcut durumun yansımasıdır.
Döneminde birbirini seven iki genç evlenmeleri için bir engel çıkınca birlikte
kaçarlar. Kızı kaçırılan aile çoğu zaman kızı kaçıran erkeğin evini taş yağmuruna
tutar. Ardından jandarmaya şikâyetçi olurdu (Gökmen, 01.12.2019). Normal
şartlarda kız çocuklarını erken yaşta evlendiren aileler, husumet durumunda
gençler birbirini seviyor olsa dahi kızlarının yaşlarının küçüklüğünü dile getirip
erkeğin ağır bir ceza almasına neden olurlar. Bir kızın bazen zorla kaçırıldığı da
olmaktadır. Kuyu böylesine bir kız kaçırma olayını aktarmaktadır. Bu,
dönemindeki Türkiye gerçeğine uymaktadır. Mevcut yasalar kadını koruyor olsa
da toplumsal tabanda ve taşrada değişim ağır ilerlemektedir. Kız kaçıran erkek
hapse girer. En büyük ceza kadına kesilmektedir. Kadın köyünde izole edilerek
yaşlı bir adamla evlendirilir. Kadın, dul hükmünde olduğu için ona duvak
giydirilmez. Burada bakirelik söylemi altında kız aşağılanmaktadır. Yaşlı bir
adamla kızın evlendirilmesindeki alt neden budur (Akdağ vd. 2012: 38-39) Kız
düğün yerinden kaçarak intihara teşebbüs eder. Kız bu haldeyken yaşlı damadın
yakınları damada köpeğin kokladığı et yenmez demektedir. Bu durum gerçek
yaşamda o günlerde görülmektedir. Bakirelik üzerinden geliştirilmiş o günlerde
cinsiyetçi pek-çok söylem vardır. Hapishaneden çıkan aynı saplantılı erkek kadını
bir kez daha zorla kaçırır. Sonunda kadın kuyuya inen erkeği taşla öldürür. Sonra
kuyuyu taşla tamamen doldurur. Bir şeylerin üstünü örtüyor gibidir. Kadının
öfkesi dinmek bilmez. Burada toplum içinde kadının harekete geçmesini isteyen
yönetmenin ideolojik söylemi devreye girmektedir (Akdağ 2019h: 115-161).
Sonra kadın intihar eder. Bu durum o günkü toplumsal baskı sonucu sıkıntıya
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
Gerçekçi Türk Sinemasındaki Köy Gerçekliğinin Köy Belgeleriyle Karşılaştırılması
düşen ve intihar eden pek çok kadının temsilidir denebilir (Akdağ vd. 2012: 7677).
Yılanların Öcü’nde kaymakamın köye gelişini kadınlar damlardan izler. Kuyu,
Başlık, Beyaz Mendil adlı filmlerde düğünlerde gelin alayında hep erkekler
görülür. Kadınlar uzaktan seyretmektedir. Kadın neredeyse her yerde pasiftir.
Köy defterlerine bakıldığında 1963’le 1983 arasında yapılan Akçeşme Köy Genel
Kurulu toplantılarının hiçbirine kadının katılmadığı görülmektedir. Kadına verilen
siyasi ve sosyal haklar uzun süre sembolik kalmıştır. Gül Esin Türkiye’de seçilen
ilk kadın muhtar olmasından dolayı değil aynı zamanda onun seçilmesi uzun
süre sembol olarak kalması; örneklerin yaygın hele getirilememesi nedeniyle de
önemlidir (Güneş 2010: 171-190).
4. TARTIŞMA ve SONUÇ
Sosyal Gerçekçi Türk Sineması 1961-1971 arasında etkili olur. Bu dönemde
önemli filmler çekilmiş; yönetmenler yetişmiştir. Bu akımı temsil eden filmler üç
türe ayrılmaktadır. Bunlar köyü anlatan filmler, köyden kente göçü anlatanlar,
bir de kent soylu kişilerin hikâyelerinin anlatıldığı filmlerdir. Bu filmler, kendi
dönmelerinin yaşamına ayna tuttukları iddiası içerisindedir. Çalışmamızda köy
tabanlı Sosyal Gerçekçi Türk Sinema filmlerinde sunulan gerçekliği döneminin
köy evraklarıyla karşılaştırdık. Sözlü tarih yöntemiyle döneme tanıklık etmiş
kimileriyle görüştük. Sonuç itibariyle bu filmlerde sunulan gerçekliğin büyük
ölçüde doğru olduğu sonucuna ulaştık. Filmler, birer kurgu ürünü olduğu için
belki bu filmleri tarihi birer belge olarak kabul etmek güç olacaktır. Ancak
çekildikleri dönemin anlaşılmasında, somutlaştırılmasında işe yarayacağı
sonucunu çıkartabiliriz.
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
663
664
Menderes AKDAĞ
KAYNAKÇA
Akad, Ö. L. (Yöneten) (1952). Beyaz Mendil [Sinema Filmi].
________(Yöneten) (1973). Gelin [Sinema Filmi].
Akçeşme, Muhtarlığı (1950-1965). Muhtarlık Karar Defteri(MKD). Aydın.
________(1966-1983). Muhtarlık Karar Defteri(MKD). Aydın.
________(1930-1940). Asker Kütük Defteri. Aydın.
________(1942). Salma Defteri. Aydın.
________(1942-1950). Koruma Defteri. Aydın.
________(1947-1951). 5 Yıllık Plan. Aydın.
________(1948). Köy Bütçesi Evrakı. Aydın.
________(1950). Sarf Dosyası. Aydın.
________(1953). Sarf Dosyası. Aydın.
________(1954). Bütçe Defteri. Aydın.
________(1962, 02 05). Zarar-Ziyan Zaptı Evrakı. Aydın.
________(1968, 09 20). Ek Bütçe Kararı. Aydın.
________(1972). Gider Dosyası. Aydın, Türkiye.
________(1973). Gider Dosyası. Aydın.
________(1974). Gider Dosyası. Aydın.
________(1983, 02 17). İlan Tutanağı. Aydın.
Akdağ, M. (Yöneten) (2016). Yılan [Sinema Filmi].
Akdağ, M. (Yöneten) (2018a). Komik Sözler ve Anlar [Sinema Filmi].
Akdağ, M. (2018b). Adnan Menderes Propagandası ve Adnan Menderes
Algısının Yıkımına Dönük Darbe Propagandasının Karşılşatırılması.
Uluslararası Darbe Sempozyumu II (s. 251-270). Aydın: Adnan
Menderes Üniversitesi.
Akdağ, M. (2018c). Tüm Yönleriyle Siyasi Algı ve Propaganda. Aydın: Başkar.
Akdağ, M. (Yöneten) (2018d). Lakaplar ve Unvanlar Birer Propganda Aracı mıdır?
[Sinema Filmi].
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
Gerçekçi Türk Sinemasındaki Köy Gerçekliğinin Köy Belgeleriyle Karşılaştırılması
Akdağ M. (2018e). Bir Başbakanın Doğuşu ve Onu Doğuran Şehir. Aydın: Başkar.
Akdağ, M. (Yöneten). (2018f). Türkiye'nin Acılar Tarihi [Sinema Filmi].
Akdağ, M. (2019a). Realist Rus Edebiyatından Erken Dönem Sovyet Sinemasına
Gerçekçi Mekân Kullanımı MANAS Dergisi, 2852-2874,.
Akdağ, M. (2019b). Sosyal Gerçekçi Türk Sinemasında Sözlü Kültür (1961-1971).
Yörük Ali Efe Uluslararası Halk Kültürü Araştırmaları Sempozyumu.
Aydın: Adnan Menderes Üniversitesi. s. 716-735.
Akdağ, M. (2019c). Sosyal Gerçekçi Türk Sinemasında Din ve Din Adamı
Temsiline Tarihi Perpektiften Bir Bakış. M. Aslan içinde, Tarihi
Aydınlatan Sinema. (s. 156-175). Konya: Atlas.
Akdağ, M. (2019d). Cumhuriyet'in İl Yıllarından Çok Partili Yaşama Geçiş
Sürecine Türk Eğitimi ve Eğitim Uygulamalarının Bir Köye Yansıması.
Turkish Studies Educational Sciences, 1025-1040.
Akdağ, M. (2019e). Yakın Dönem Türk Siyaset Duayenlerinin Medya Kullanım
Deneyimleri ve Propganda. Aksaray Üniv. İletişim, 82-110.
Akdağ, M. (2019f). İletişim Sosyolojisi. Ankara: Dorlion.
Akdağ, M. (2019g). Siyasetin Temelleri. Ankara: Dorlion.
Akdağ, M. (2019h). Toplumsal Gerçekçi Sinemada İdeolojik Söylem. M. Aslan
içinde, İnterdisipliner Bir Bakışla İletişim Üzerine İncelemeler s. 115161. Konya: Litera-Türk
Akdağ, M. vd. (2012). Oku-ma Kitabı. Aydın: Çağdaş.
Akdeniz, T. (2020, 03 27). (M. Akdağ, Röportaj Yapan)
Anadolu. (1946, 10 23). İzmir.
________(1948, 05 12). İzmir.
________(1948, 12 15). İzmir.
Aslan, M. (2019). Türk Sinemasında Tarih Filmlerinin Genel Görünüşü: 20072017 Yılları Arasında Vizyona Giren Filmler Üzerine Bir İnceleme. M.
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
665
666
Menderes AKDAĞ
Aslan, & S. Yetimova içinde, Tarihi Aydınlatan Sinema. s.86. Konya:
Atlas.
Aydınoğlu, M. (2016, 02 28). (M. Akdağ, Röportaj Yapan)
Cerit, E. (2020, 03 20). (M. Akdağ, Röportaj Yapan)
Cumhuriyet Arşivleri-BCA (tarih yok). 490.01/139.560.1.
Demokrat İzmir (1946, 11 13). İzmir.
________(1947, 04 30). İzmir.
________(1948, 04 20). İzmir.
Doğrusöz, K. ( 2016). Coğrafya 10 . Ankara: Palme Yayıncılık.
Duruel, S. A. (2002). Sinema Tarih İlişkisi ve Türk Sinemasında Tarihe Bakış 2002,
.
(Yayımlanmamış Sanatta Yeterlilik Tezi). İstanbul, Marmara
Üniversitesi.
Erbeyli Köyü İlkokulu (1933-1953). Öğrenci Kütükleri. Aydın.
Erksan, M. (Yöneten) (1962). Yılanların Öcü [Sinema Filmi].
Gökmen, G. (2019, 12 01). Eskiden Evlilikler. (M. Akdağ, Röportaj Yapan)
Gören, Ş. (Yöneten) (1985). Yılanların Öcü [Sinema Filmi].
Güneş, G. (2010). Türk Kadınının Muhtarlık ve Köy İhtiyar Heyetlerine Seçme
Seçilme Hakkını Kazanması ve Türkiye’nin İlk Kadın Muhtarı Gül Esin
(Hanım). ÇTTAD, 171-190.
Kaya, D. (Yöneten). (2018) Kazım [Sinema Filmi].
Refiğ, H. (Yöneten) (1964). Gurbet Kuşları [Sinema Filmi].
Robert, B. T. (tarih yok). The Filmmaker as Historian, The American Historical
Review.
Salman, İ. (2018, 02 20). Sinema, (Tuba Emlek'le İz Bırakanlar TV Program). (T.
Emlek, Röportaj Yapan)
Sezgin, İ. (2016, 03 22). (M. Akdağ, Röportaj Yapan)
Tor, F. O. (2016, 04 07). 65 Yaş Üzeri Muhtaçlara Bağlanan Maaş Hakkındaki
Kanunla İlgili Konuşma. Ankara, TBMM, Türkiye.
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
Gerçekçi Türk Sinemasındaki Köy Gerçekliğinin Köy Belgeleriyle Karşılaştırılması
Tütengil, C. O. (1977). 1927 Yılında Türkiye. Atatürk'ün Söylevinin 50. Yılı (s. 5570). Ankara: TTK.
Ündar, A. (2020, 02 25). İmece. (M. Akdağ, Röportaj Yapan)
Yakar, H. G. (2013). Sinema Filmlerinin Eğitim Amaçlı Kullanımı, Tarihsel Bir
Değerlendirme. Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Dergisi, 21-336.
Yeni Asır. (1978, 07 30). İzmir.
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
667
668
Menderes AKDAĞ
EXTENDED ABSTRACT
Introduction
In Russian cinema, names such as Eisenstein and Pudovkin are important. These
directors reinforce the Russian Revolution with their realist films. Turkish
cinema could not be saved from the theatrical effect for a long time. The
change in power in 1950 had its effect on cinema as well. The Turkish audience
has seen the streets of Istanbul and the Turkish village in Akad films for the first
time in the cinema. These works of Akad prepare the Realistic Turkish Cinema,
which will start after 1961. This movement, which was influenced by the first
time Russian cinema, exists in the libertarian environment of the 1961
Constitution. It loses its effect after the March 12 Memorandum. There are
examples of this cinema on a world scale. The rise of the left in the 1960s, antiimperialist developments. The common feature of the films shot in this period is
that they can reflect the period very close to reality. Movie actors are not so
famous. People found their representations in these films. This must have
influenced people's worldviews. The movies generally reflect the lifestyles,
customs, ideology, cultural values, social fabric and daily life of the period they
were shot. Movies have traces of life from that day. This reality can be felt even
in the titles of the films. Although a snake myth is used in the Yılanların Öcü
(Snakes Revenge), it shows a reality. At that time, lice, fleas, ticks, snakes, etc.
threaten the villagers. Susuz Yaz (Dry Summer), The name of that film
emphasizes the Mediterranean climate. This climate type is rainy in winters and
dry in summers. Stream regimes are irregular here. Most rivers dry in the
summer. To reach the water in the 1960s in upstate Turkey opens a lot of wells.
Sometimes villagers use these well waters regardless of whether they are
healthy or not. The name of the well(Kuyu) film can be evaluated like this. Beyaz
Mendil (White Handkerchief) tells a love story. It is customary for the candidate
couples to give a handkerchief to each other after the contract.Films that had a
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
Gerçekçi Türk Sinemasındaki Köy Gerçekliğinin Köy Belgeleriyle Karşılaştırılması
propaganda effect during the period are now materials for understanding that
period.
Method
In our study, the reality presented by village-based films was compared with the
village documents of that day. Films such as Yılanların Öcü, Susuz Yaz (Dried
Summer), Kuyu, Başlık, Beyaz Mendil were evaluated. A great number of village
films were shot between 1961-1971. However, because of many films
disappeared, five films evaluated. Village documents consist of: Village tax
(money received by the Mukhtar Office) books, village mukhtar decision books,
village student registers, village budget tables. Also, in our study, the
information we obtained within the scope of oral history and the findings we
reached as a result of our scanning of newspapers were evaluated. Sum up, it
can be said that as a method, studies about the cinema in question were
examined. Then, a selection of movies from that period was created and these
films were watched. The village documents and some newspapers of the period
were scanned, and the information obtained from these sites were compared
with the findings obtained from reading and watching movies.
Findings (Results)
As a result, it is seen that the reality presented in the movies is close to the
reality in the village documents. The shooting locations of the movies consist of
real places. It can be said that costumes and decors were not used in the
movies. Movie actors wear whatever villagers wear that day. Movie actors
speak in the movies like the villagers of that day. When we compare it with the
village documents, it is seen that the movie heroes were created in accordance
with the village characters of that day. When looking at the village documents,
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020
669
670
Menderes AKDAĞ
the problems faced by the villagers coincide with the issues and problems in the
films.
Conculusion and Discussion
Social Realistic Turkish Cinema becomes effective between 1961-1971. During
this period, important films were made; directors are existed. The films
representing this trend are divided into three types. These are the films about
the village, the ones about the migration from the village to the city, and the
stories about the nobility of the city. These films claim to be mirroring the life of
their own rotations. In our study, we compared the reality presented in the
village-based Social Realistic Turkish Cinema films with the village documents of
the period. We interviewed some of the witnesses who witnessed the period
with the oral history method. As a result, we came to the conclusion that the
reality presented in these films is largely true. Since the films are fictional
products, perhaps it will be difficult to accept these films as historical
documents. However, we can conclude that it can be used in understanding and
concreting the period they were shooted. The films in question can be used in
history studies and history education. Especially in high school and
undergraduate level history education, these films can be useful in
understanding a certain period.
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 13, Sayı: 36, Aralık 2020