Journal Articles by Anna Maria Beylunioğlu
Gayrimüslimlere ilişkin sosyal bilimsel yazında bir çok etnik azınlığın yaşadığı bir coğrafyada y... more Gayrimüslimlere ilişkin sosyal bilimsel yazında bir çok etnik azınlığın yaşadığı bir coğrafyada yaratılmaya çalışılan homojen ulusal kimliği tartışmaya açan ve ilk defa resmi tarih tezini sorgulayan önemli çalışmalar yapılmıştır; böylelikle kültürler arası diyaloglarla farklı kimliklere yönelik önyargılar tart ışılmaya başlanmıştır. Diğer taraftan bu konu üzerine yoğunlaşan akademik çalışmalar çoğunlukla bu gayrimüslim cemaatleri homojen, çatışmasız gruplar olarak ele almış; bu grupların maruz kaldığı ayrımcılığı anlamlandırmaya çalışmışlardır. Bugün sayıları gittikçe azalmakta olan gayrimüslim azınlıklar yakından incelendiğinde görülecektir ki kendi içlerinde ayrımlara yol açan, çoğu zaman sosyal bütünler olarak hareket etmelerine engel olan sosyo-ekonomik/kültürel, toplumsal cinsiyet farklılıklarına sahiptirler. Gayrimüslim topluluklar arasında Antakyalı Ortodokslar literatürde az çalışılmış gruplardan biridir; özellikle bu alanda niteliksel araştırma yöntemleri ile yapılan, Onları gündelik hayatları içerisinde ele alan çalışmalar ise henüz yok denecek kadar azdır. Antakya ve civarından İstanbul'a göç eden Ortodoksları çalışma konusu olarak seçmemizin ana nedeni, bu grup üzerine yapılan çalışmaların mikro düzeyde olması ve grubun İstanbul kent ölçeğinde sürdürdüğü varoluşun bugüne dek yeteri kadar sorunsallaştırılmamış olmasıdır. Bu çalışma, yapılan derinlemesine mülakatlar aracılığı ile İstanbul'da yaşayan Antakya kökenli Ortodoksların kendi kimliklerini algılama biçimlerini sorunsallaştırmaktadır. Abstract T here have been numerous significant contributions in the social science literature with regard to non-Muslim minorities in Turkey which questioned the idea of homogenous national identity aimed to be constructed in a geography where various ethnic minorities were based paving the way for important academic studies challenging official history arguments for the first time. However, these studies have treated religious/ethnic communities as homogeneous groups disregarding class-based social differences, power relations, intragroup discriminations and conflicts. A close observation of non-Muslim minority communities whose numbers are decreasing day-by-day will demonstrate how diverse these groups are. T hey include economic/cultural and gender differences which prevents them acting together most of the time. Compared to other non-Muslim groups, Antiochian Orthodox is a rarely studied community in social sciences. Indeed, there are scarce amount of qualitative studies which deal with this minority group taking their daily lives into consideration. T he reason why this article chooses to examine Antiochian Orthodox is that the studies focusing on this community which have migrated to Istanbul from Antioch and thereabouts have remained at micro-level and their existence in urban scale cities such as Istanbul have rarely questioned. Benefitting from the in-depth interviews with Antiochian Orthodox based in Istanbul, this study problematizes how the members of this particular community defines their ethno-religious, minority identities.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Poligrafi, 2017
Bookmarks Related papers MentionsView impact
世界宗教文化 (World Religious Culture, by Institute of World Religions at Chinese Academy of Social Sciences, CSSCI) (In Chinese), Feb 2015
Freedom of religion have been a delicate issue since the founding of the Turkish Republic despite... more Freedom of religion have been a delicate issue since the founding of the Turkish Republic despite its secular nature. The rights of religious minorities have gained importance and several reform packages passed in the parliament after the recognition of Turkey as a candidate country to the European Union in 1999. As the content of reforms has been widely criticized by the intellectuals and the press, whether a transformation with regard to the rights of Christians of Turkey has actually occurred in the term of the Justice and Development Party (AKP) is still open to debate. Focusing on the recasting of the legal framework and its practice this paper, therefore, aims to analyze Turkey’s position towards its religious minorities during the term of Justice and Development Party (AKP) and questions the authenticity of the recent reforms regarding religious freedoms with a particular focus on Christians of Turkey.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Turkish Policy Quarterly, Feb 2015
Freedom of religion has been a delicate issue since the founding of the Turkish Republic despite ... more Freedom of religion has been a delicate issue since the founding of the Turkish Republic despite the principle of secularism stated in its constitution. After decades marked by assaults towards non-Muslims in Turkey and confiscation of their properties, several reform packages were adopted by the Turkish government in order better to secure their religious freedoms. This essay focuses on the motives behind and the limitations of the transformation of religious freedoms in Turkey over the last decade. The author argues that the incumbent AKP party’s religious friendly approach, while flexible, is ultimately grounded in Islamic superiority, and therefore remains limiting.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Essays by Anna Maria Beylunioğlu
Modern İpek Yolu, 2018
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Modern İpek Yolu, 2017
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Analist, Jul 2013
Floransa sokakları, modern mimarinin kökenleri kadar modern Avrupa devletler sisteminin ortaya çı... more Floransa sokakları, modern mimarinin kökenleri kadar modern Avrupa devletler sisteminin ortaya çıkışının politik ekonomisine dair de önemli ipuçları veriyor.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Radikal, Feb 18, 2010
Kimlik kartları, esasında devletin vatandaşını tanıması için gerekli bilgileri içeren bir belgedi... more Kimlik kartları, esasında devletin vatandaşını tanıması için gerekli bilgileri içeren bir belgedir. Geçmişte ırk, cinsiyet, din gibi katagoriler barındıran bu belgeler, bu katagorilerin ayrımcılığa yol açtığı gerekçesiyle zaman içinde birçok ülkede kaldırıldı.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Books by Anna Maria Beylunioğlu
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Üç Milliyetçiliğin Gölgesinde Kadim Bir Cemaat: Arapdilli Doğu Ortodoksları, Istanbul: istos yayın, 2018
Uluslar ve etnik grupları, sanki bunlar, dil, din ve âdetlerdeki benzerlikler yoluyla bir araya g... more Uluslar ve etnik grupları, sanki bunlar, dil, din ve âdetlerdeki benzerlikler yoluyla bir araya gelmiş homojen gruplarmış gibi düşünme eğilimi aşikârdır. Ancak gerek yaşanmış deneyimin gerekse geçmişe dair her makul çalışmanın ortaya koyduğu üzere hiçbir şey gerçeğe
bu iddiadan daha uzak değildir. Dahası homojenleştirme eğilimi, farklı ve rekabet halindeki aidiyet biçimleri arasında kalan, yani farklı siyasal, dinsel/mezhepsel ya da etnik gruplar arasındaki “sınır geçişlerinde” yer alan topluluklar söz konusu olduğunda, bu toplulukların hayatta kalma stratejilerini, kültürel mirasını ve işlevini bir
bütün olarak görmezden gelme tehdidi de yaratır.
Antakya’nın Arapdilli Doğu Ortodokslarına dair kolektif bir yayın, aslında bir hayli gecikmiş bir projedir. Bu kadim topluluk, Bizans, Osmanlı, Suriye ve Türkiye kültürlerine yaptığı büyük katkılara karşın uluslararası bilim camiasında gözden kaçan bir konu olarak
kalmıştır. Elinizdeki kitap, farklı alanlardan uzmanların bu topluluğun geçmiş ve bugünkü deneyimlerinin farklı boyutlarını aydınlatan çalışmalarını ilk defa bir araya getirmektedir. Birinci bölümde Haris Rigas, Arapdilli Doğu Ortodokslarını bir diyaspora olarak inceleyip, kimliklerinin tarihsel oluşumunu Kemalizm ve Baasçılık gibi iki modern siyasal hareketin açığa çıkardığı
imkân ve tehditlerle karşılıklılık içerisinde ele alırken, ikinci bölümde Şule Can ve Zerrin Arslan, topluluk mensuplarıyla yapılan derinlemesine mülakatlar aracılığıyla topluluğun tarihsel vatanı Antakya’da
karşı karşıya olduğu güncel gerçekliği irdeliyor. Üçüncü bölümde Özgür Kaymak ve Anna Maria Beylunioğlu, topluluğun İstanbul’da yaşayan mensuplarının aidiyet biçimleri ve İstanbul Rum toplumuna meşakkatli entegrasyon sürecine odaklanırken, Polina Gioltzoglou
Tokaçlı köyünde gerçekleştirdiği ve maddi kültür, mutfak pratikleri ve aidiyet arasındaki etkileşimi incelediği katılımcı gözlem çalışmasını okuyucuya sunuyor.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
The current era of modernity has been preoccupied with the relationship between religion and stat... more The current era of modernity has been preoccupied with the relationship between religion and state, and with defining and establishing the boundaries between the two spheres. Over the last decades, different ideas have emerged shaping theories of secularization and paving the road for alternative models of state-religion interaction. This study analyzes the evolution of various relationships between religion, state and citizenship in the modern era, based on a comparison of the Turkish and Greek nation-states. Rather than dealing with all dimensions of religion-state relations, this study focuses on identity card discussions, which emerged following Turkish and Greek attempts to refigure or remove the religion section on the identity cards in 2000 and 2004 respectively. The subtexts of these different courses of action are explored vis-à-vis the two states' experiences during the process of constructing the religion-state relationship, which coincides with the construction of citizenship perception in the formation of those nation-states.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Papers by Anna Maria Beylunioğlu
Poligrafi (Print), Dec 29, 2021
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Momentdergi, Jul 19, 2023
Yemeğin yemek olma ötesinde özellikler taşıdığını, yaşadığımız çevreyi sosyal, politik ve ekonomi... more Yemeğin yemek olma ötesinde özellikler taşıdığını, yaşadığımız çevreyi sosyal, politik ve ekonomik olarak anlamlandırmada çok önemli bir araç olduğunu anlatan yayınlar, dünyada 1980’lerden beri Türkiye'de son 10 yıldır gittikçe artan bir hızla “yemek çalışmaları” alanı altında kümeleniyor. Bugün dünyada ve Türkiye'deki gastronomi bölümlerinde yemek ve kültür bağlantısını sıkça kuran derslerle beraber sosyoloji ve siyaset bilimi bölümlerinde de yemeğin sosyolojik, siyasal ve ekonomik yansımalarının akademik tartışma ve araştırma konusu olduğuna şahit oluyoruz. Bu akademik ve popüler ilginin yanı sıra yemek özellikle kriz zamanlarında çözüm aracı olma özelliğiyle de toplumsal hayatta kendini gösteriyor. Bu makale yemekle ilgili kurulan ilişkinin boyutlarını ortaya koyan bir literatür taramasının yanında, 11 ili etki altına alan 6 ve 20 Şubat Depremlerinin Antakya ve Antakya mutfak kültürü üzerine düşündürdüklerini tartışmaya açmaktadır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Authoritarian Politics in Turkey, 2017
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2018
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Şalom Dergi, 2017
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Book Chapters by Anna Maria Beylunioğlu
Üç Milliyetçiliğin Gölgesinde Kadim Bir Cemaat: Arapdilli Doğu Ortodoksları, 2018
Türkiye’de son on yılı aşkın süredir hız kazanan demokratikleşme süreci çerçevesinde tartışılan ö... more Türkiye’de son on yılı aşkın süredir hız kazanan demokratikleşme süreci çerçevesinde tartışılan önemli konulardan biri gayrimüslim yurttaşların vatandaşlık ve din özgürlüğü konularında yaşadıkları sıkıntılar olmuştur. Bu konu üzerine yoğunlaşan akademik çalışmalar çoğunlukla bu gayrimüslim cemaatleri homojen, çatışmasız gruplar, sosyal bütünler olarak ele almış; bu grupların maruz kaldığı ayrımcılığı bu eksende anlamlandırmaya çalışmışlardır. Cemaatleri homojen bir grup olarak ele almak, bu dini-etnik grupların kendi içlerindeki sınıfsal, sosyal farklılıkları, güç ilişkilerini, grup içi ayrımcılıkları ve çatışmaları göz ardı etme riskini barındırmaktadır. Oysa bugün sayıları gittikçe azalmakta olan gayrimüslim azınlıklar yakından incelendiğinde görülecektir ki kendi içlerinde derin ayrımlara yol açan, çoğu zaman sosyal bütünler olarak beraber hareket etmelerine engel olan sosyo-ekonomik/kültürel, toplumsal cinsiyet farklılıklarına sahiptirler. Arapça konuşan Rum Ortodoksların İstanbullu Rum Ortodoks cemaati ile kurdukları ilişki de zaman zaman sosyo-kültürel çatışmalara yol açan bu tip farklılıklara çarpıcı bir örnek oluşturmaktadır. Arapça konuşan Rum Ortodokslar, Türkiye’deki Rum Ortodoks cemaatinin bir parçası olarak görüldüğünden Lozan Antlaşmasındaki Azınlık statüsünü korumakta; ancak anadilleri ve kültürleri ile İstanbul’da yaşayan Rum Ortodoks cemaatinden ayrışmaktadırlar.
Bu çalışmada, İstanbul’a göç etmiş ve yaşamını bu şehirde devam ettiren farklı sınıflardan, kuşaklardan, kadın-erkek, 15-20 kişi ile derinlemesine mülakat görüşmesi yapılması amaçlanmaktadır. Çalışmanın birinci kısmı yapılan görüşmeler sonucu İstanbul’da yaşayan Arapça konuşan Rum Ortodoksların kendi kimlik algılarını anlamaya çalışmak üzerine kurulmuştur. Çalışmanın ikinci kısmı da Arapça konuşan Rum Ortodoksların İstanbul Rum cemaati ile ilişkiselliğini, iki grup arasındaki farklılıkları ve gerilimleri anlamaya yönelik düzenlenmiştir. Çalışmanın hipotezi Rum Ortodoks cemaatinin kendi içinde homojen, sabit bir yapıya sahip olmadığı; dini-etnik cemaatlerin de kendi içlerinde değişken, akışkan farklılıklar ve tansiyonlar barındırdığıdır. Bu çalışmanın sonunda aynı dini cemaate ait iki grup olan İstanbullu Rum Ortodokslar ile Arapça konuşan Rum Ortodokslar arasında mekan-köken ilişkisinden kaynaklı sosyo-kültürel bir çatışma, ayrışma ve ötekileştirme yaşandığı gösterilecektir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Book Chapter in Authoritarian Politics in Turkey: Elections, Resistance and the AKP, IB Tauris, 2017
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Drafts by Anna Maria Beylunioğlu
The relationship between state and non-Muslim communities has been a delicate issue since the fou... more The relationship between state and non-Muslim communities has been a delicate issue since the founding of the Turkish Republic despite the principle of secularism stated in its constitution. Against this background, the association of national identity with Sunni-Islam has been the main marker of inclusion/exclusion to the national identity. Especially since 2002 when the Justice and Development Party (JDP) came to power, the debates with regard to freedom of religion and the rights of religious minorities came to fore. Over the course of decades there have been numerous studies approaching the state’s perspective towards religious minorities. However, there are still scarce amount of academic studies that focuses on citizenship experiences of the members of these communities in their daily and social life practices. In this article, we first provide a historical perspective of the state towards religious minorities from the establishment of the Republic until today including the JDP period. In the second part of this study we aim to explore recasting perspectives of the non-Muslim minorities over the previous decade by taking the standpoint of the members of Greek Orthodox, Jews and Armenian communities. To this end, we conduct in-depth interviews with the members of these communities who are residing in Istanbul. Finally, new negotiation fields which have been flourishing among these communities will be addressed.
Key Words: National Identity, non-Muslim minorities, ethno-religious minorities, Turkey, religion-state relationship, civil society
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Uploads
Journal Articles by Anna Maria Beylunioğlu
Essays by Anna Maria Beylunioğlu
Books by Anna Maria Beylunioğlu
bu iddiadan daha uzak değildir. Dahası homojenleştirme eğilimi, farklı ve rekabet halindeki aidiyet biçimleri arasında kalan, yani farklı siyasal, dinsel/mezhepsel ya da etnik gruplar arasındaki “sınır geçişlerinde” yer alan topluluklar söz konusu olduğunda, bu toplulukların hayatta kalma stratejilerini, kültürel mirasını ve işlevini bir
bütün olarak görmezden gelme tehdidi de yaratır.
Antakya’nın Arapdilli Doğu Ortodokslarına dair kolektif bir yayın, aslında bir hayli gecikmiş bir projedir. Bu kadim topluluk, Bizans, Osmanlı, Suriye ve Türkiye kültürlerine yaptığı büyük katkılara karşın uluslararası bilim camiasında gözden kaçan bir konu olarak
kalmıştır. Elinizdeki kitap, farklı alanlardan uzmanların bu topluluğun geçmiş ve bugünkü deneyimlerinin farklı boyutlarını aydınlatan çalışmalarını ilk defa bir araya getirmektedir. Birinci bölümde Haris Rigas, Arapdilli Doğu Ortodokslarını bir diyaspora olarak inceleyip, kimliklerinin tarihsel oluşumunu Kemalizm ve Baasçılık gibi iki modern siyasal hareketin açığa çıkardığı
imkân ve tehditlerle karşılıklılık içerisinde ele alırken, ikinci bölümde Şule Can ve Zerrin Arslan, topluluk mensuplarıyla yapılan derinlemesine mülakatlar aracılığıyla topluluğun tarihsel vatanı Antakya’da
karşı karşıya olduğu güncel gerçekliği irdeliyor. Üçüncü bölümde Özgür Kaymak ve Anna Maria Beylunioğlu, topluluğun İstanbul’da yaşayan mensuplarının aidiyet biçimleri ve İstanbul Rum toplumuna meşakkatli entegrasyon sürecine odaklanırken, Polina Gioltzoglou
Tokaçlı köyünde gerçekleştirdiği ve maddi kültür, mutfak pratikleri ve aidiyet arasındaki etkileşimi incelediği katılımcı gözlem çalışmasını okuyucuya sunuyor.
Papers by Anna Maria Beylunioğlu
Book Chapters by Anna Maria Beylunioğlu
Bu çalışmada, İstanbul’a göç etmiş ve yaşamını bu şehirde devam ettiren farklı sınıflardan, kuşaklardan, kadın-erkek, 15-20 kişi ile derinlemesine mülakat görüşmesi yapılması amaçlanmaktadır. Çalışmanın birinci kısmı yapılan görüşmeler sonucu İstanbul’da yaşayan Arapça konuşan Rum Ortodoksların kendi kimlik algılarını anlamaya çalışmak üzerine kurulmuştur. Çalışmanın ikinci kısmı da Arapça konuşan Rum Ortodoksların İstanbul Rum cemaati ile ilişkiselliğini, iki grup arasındaki farklılıkları ve gerilimleri anlamaya yönelik düzenlenmiştir. Çalışmanın hipotezi Rum Ortodoks cemaatinin kendi içinde homojen, sabit bir yapıya sahip olmadığı; dini-etnik cemaatlerin de kendi içlerinde değişken, akışkan farklılıklar ve tansiyonlar barındırdığıdır. Bu çalışmanın sonunda aynı dini cemaate ait iki grup olan İstanbullu Rum Ortodokslar ile Arapça konuşan Rum Ortodokslar arasında mekan-köken ilişkisinden kaynaklı sosyo-kültürel bir çatışma, ayrışma ve ötekileştirme yaşandığı gösterilecektir.
Drafts by Anna Maria Beylunioğlu
Key Words: National Identity, non-Muslim minorities, ethno-religious minorities, Turkey, religion-state relationship, civil society
bu iddiadan daha uzak değildir. Dahası homojenleştirme eğilimi, farklı ve rekabet halindeki aidiyet biçimleri arasında kalan, yani farklı siyasal, dinsel/mezhepsel ya da etnik gruplar arasındaki “sınır geçişlerinde” yer alan topluluklar söz konusu olduğunda, bu toplulukların hayatta kalma stratejilerini, kültürel mirasını ve işlevini bir
bütün olarak görmezden gelme tehdidi de yaratır.
Antakya’nın Arapdilli Doğu Ortodokslarına dair kolektif bir yayın, aslında bir hayli gecikmiş bir projedir. Bu kadim topluluk, Bizans, Osmanlı, Suriye ve Türkiye kültürlerine yaptığı büyük katkılara karşın uluslararası bilim camiasında gözden kaçan bir konu olarak
kalmıştır. Elinizdeki kitap, farklı alanlardan uzmanların bu topluluğun geçmiş ve bugünkü deneyimlerinin farklı boyutlarını aydınlatan çalışmalarını ilk defa bir araya getirmektedir. Birinci bölümde Haris Rigas, Arapdilli Doğu Ortodokslarını bir diyaspora olarak inceleyip, kimliklerinin tarihsel oluşumunu Kemalizm ve Baasçılık gibi iki modern siyasal hareketin açığa çıkardığı
imkân ve tehditlerle karşılıklılık içerisinde ele alırken, ikinci bölümde Şule Can ve Zerrin Arslan, topluluk mensuplarıyla yapılan derinlemesine mülakatlar aracılığıyla topluluğun tarihsel vatanı Antakya’da
karşı karşıya olduğu güncel gerçekliği irdeliyor. Üçüncü bölümde Özgür Kaymak ve Anna Maria Beylunioğlu, topluluğun İstanbul’da yaşayan mensuplarının aidiyet biçimleri ve İstanbul Rum toplumuna meşakkatli entegrasyon sürecine odaklanırken, Polina Gioltzoglou
Tokaçlı köyünde gerçekleştirdiği ve maddi kültür, mutfak pratikleri ve aidiyet arasındaki etkileşimi incelediği katılımcı gözlem çalışmasını okuyucuya sunuyor.
Bu çalışmada, İstanbul’a göç etmiş ve yaşamını bu şehirde devam ettiren farklı sınıflardan, kuşaklardan, kadın-erkek, 15-20 kişi ile derinlemesine mülakat görüşmesi yapılması amaçlanmaktadır. Çalışmanın birinci kısmı yapılan görüşmeler sonucu İstanbul’da yaşayan Arapça konuşan Rum Ortodoksların kendi kimlik algılarını anlamaya çalışmak üzerine kurulmuştur. Çalışmanın ikinci kısmı da Arapça konuşan Rum Ortodoksların İstanbul Rum cemaati ile ilişkiselliğini, iki grup arasındaki farklılıkları ve gerilimleri anlamaya yönelik düzenlenmiştir. Çalışmanın hipotezi Rum Ortodoks cemaatinin kendi içinde homojen, sabit bir yapıya sahip olmadığı; dini-etnik cemaatlerin de kendi içlerinde değişken, akışkan farklılıklar ve tansiyonlar barındırdığıdır. Bu çalışmanın sonunda aynı dini cemaate ait iki grup olan İstanbullu Rum Ortodokslar ile Arapça konuşan Rum Ortodokslar arasında mekan-köken ilişkisinden kaynaklı sosyo-kültürel bir çatışma, ayrışma ve ötekileştirme yaşandığı gösterilecektir.
Key Words: National Identity, non-Muslim minorities, ethno-religious minorities, Turkey, religion-state relationship, civil society