Söz sürekli değişen, dinamik bir varlıktır. Dolayısıyla yazı dili de söze bağlı olarak sürekli de... more Söz sürekli değişen, dinamik bir varlıktır. Dolayısıyla yazı dili de söze bağlı olarak sürekli değişim geçirir. Türkiye Türkçesi yazı dili hâline gelmeye başladığından itibaren günümüze kadar sürekli bir değişim yaşamıştır. Resmî dilin ortaya konması ve buna dayalı eğitim dilinin yerleşmesiyle imlanın standart hâle gelmesi ancak mümkün olmuş; iletişimin kolaylaşması, okullaşma oranının artması da bu standartlaşmaya imkân tanımıştır. Klasik Osmanlı Türkçesi döneminde, 16. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar, derviş âşıkların sözlü icrasını yazıya döktüğü görülmektedir. Bu yazılar sözlü icranın takip edilebileceği şekilde olmuştur. Yani âşık, aynı dönemdeki başka yazar ve şairler gibi, konuştuğu şekilde de yazabilmiştir. Bu çalışmada tarih kaydı düşülmüş en eskisi 1656 en yenisi 1810 yılına ait; Tekke Edebiyatı dâhilinde, manzum Şükür-name nüshalarının, tenkitli okunmuş dördü üzerinden, dönemin ağız özelliklerinin yazı diline yansıması tespit edilmiştir. Şimdiye kadar on nüshasını tespit edeb...
İslam âlimlerinin ve tasavvufi akımların ayet ve hadislere dayandırarak benimsediği ve izah ettiğ... more İslam âlimlerinin ve tasavvufi akımların ayet ve hadislere dayandırarak benimsediği ve izah ettiği Nur-ı Muhammedî kavramının hem batı Türk edebiyatında hem de doğu Türk edebiyatında konu edildiği görülmektedir. Allah, kâinatı yaratmadan önce nübüvvet nurunu yaratmış, yüz bin yıl beklemiş ve geriye kalan bütün mahlukatı da bu nurdan yaratmıştır. Nur-ı Muhammedî peygamberden peygambere intikal etmiş, en son Hz. Muhammed’de (sav) karar kılmıştır. Onun vefatından sonra varlığını dört halife ve veliler üzerinden sürdürdüğü, âlemin bu surette ayakta kaldığı, İslam tasavvufunda kabul edilen bir düşüncedir. Nur-ı Muhammedî’yi konu edinen, şimdiye kadar mensur tertip edilmiş bu eserler nur-name adıyla edebiyatta yerini almıştır. 17. yüzyıl başında Osmanlı sahasında, 20. yüzyıl başlarında da Çağatay sahasında nur-name tespit edilmiş ve üzerinde çalışma yapılmıştır. Şimdiye kadar tespit edilmiş Türkçe üç esere ilaveten bu çalışmada ele alacağımız Nur-name, Konya Ahmet Rasih İzzet Koyunoğlu Şe...
Klasik dönem sonrası Çağatay Türkçesinde meslek risaleleri yazma geleneğinin olduğu görülmektedir... more Klasik dönem sonrası Çağatay Türkçesinde meslek risaleleri yazma geleneğinin olduğu görülmektedir. Bakırcılık, demircilik, dokumacılık, kasaplık, çiftçilik gibi zanaatlerin yer aldığı bu risalelerin bulunduğu mecmualarda dualar da önemli bir görünüm arzetmektedir. Çağatayca bir risale mecmuası içinde yer alan Duâ-yı Habîbnâme, Doğu Türklüğünde koruyucu dua yazma ve taşıma geleneğini yansıtmaktadır. Gerek Klasik Türk edebiyatı bünyesinde gerekse halk edebiyatı kapsamında değerlendirilebilecek, her duruma göre, dua mecmuaları ve duanameler görülmektedir. Bilhassa meslek risaleleri ile bu duaların aynı mecmua içinde yer alması ahilik kültürünün de yansımasıdır. Zanaat erbabı koruyucu, bereket verici, işini kolaylaştırıcı olduğuna inandığı dualarla mesleğini icra etmektedir. Metinde geçen térek (kavak) ağacı da Türk mitolojisinin, İslami dönemdeki yansımasıdır. Eski Türkçe döneminde +nI ilgi durum eki ile zamir+edat bağlantısının sağlandığı bilinmektedir. Ancak elimizdeki, Çağatay Türkç...
İsimleşen Cümleler ve Hüküm Grubu / Nominalized Sentences and the Sentential Group , 2022
Dil bilgisinin alanları içerisinde farklı kabullerin en çok olduğu bilim dalı cümle bilgisidir. A... more Dil bilgisinin alanları içerisinde farklı kabullerin en çok olduğu bilim dalı cümle bilgisidir. Araştırmacıların cümleleri farklı yönlerden ele almaları, aynı cümle üzerinde farklı görüşlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu farklılıklar kelime gruplarının sayısından cümlenin yapısına kadar her alanda kendini göstermektedir. Bu kadar farklı görüşlerin olması bilim dalında kabulleri zorlaştırmakta, cümle bilgisinin temel seviye öğretiminde birlik sağlanamamasına yol açmaktadır. Biz bu çalışmamızda bu farklılıklar üzerinde fazla durmadan yazında karşılaştığımız bir kelime topluluğundan bahsedeceğiz ve bu kelime topluluğunu yeni bir kelime grubu olarak ortaya koyup ona yeni bir terim teklif edeceğiz. Yazımıza öncelikle cümle ve kelime grubu üzerine bilim insanlarının görüşlerini içeren bir giriş ile başladık. Daha sonra üzerinde çalıştığımız konuyla ilgili yazından tespit ettiğimiz örnek cümleleri ele alarak makalenin yazılmasına neden olan sorunu ortaya koyduk. Sorunun tarihî temellerini araştırdık, çözümünde yardımcı olacak çalışmaları değerlendirdik. Makalenin ana teması, kaynaklarda değinilmeyen bir kelime grubu ve bu kelime grubuna yönelik yeni bir terim önerisi olduğu için terim kavramı ve olası terimler üzerinde düşüncelerimizi belirttik. Tespit etmiş olduğumuz örneklerin cümle bilgisi açısından çözümlemelerini yaparak cümlenin bir isim gibi kullanılabildiğini, isim çekim eklerini üzerine alabildiğini, başka yapılarla etkileşime girerek gruplar oluşturduğunu, kalıplaşarak yeni kelimeler meydana getirdiğini, geçmişten günümüze bu görevleri üzerinde barındırdığını, tam anlamıyla bir grup olduğunu gerekçeleriyle birlikte göstermiş olduk. Cümle bilgisi çalışmalarında yer almayan bu tarz yapılara “hüküm grubu” adının uygun olduğunu düşünerek bu terimin ve bu grubun bundan sonraki çalışmalarda yer almasını önerdik.
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi
The works that best reflect the vocabulary of the language are undoubtedly dictionaries. Lexicogr... more The works that best reflect the vocabulary of the language are undoubtedly dictionaries. Lexicography, which is accepted as a branch of science, is a branch of science that aims to reveal the vocabulary of a language or various languages comparatively in the form of a dictionary, and shows the ways of application by putting methods for this purpose. Today, a wide variety of dictionaries are prepared for different purposes. While some of these dictionaries, such as "reverse syntax dictionaries", are more recent to be prepared, the history of encyclopedic dictionaries such as "Divanu Lugati't-Türk" dates back to older times. Verse grammar books and dictionaries have been found since the eleventh century. The first examples of verse dictionaries in the Anatolian field are Arabic-Persian and were written in the 14th century. Due to many reasons, especially political and demographic factors, Greek was undoubtedly the language in which the most written material was...
Matbuating Kiskace Tarihi” adli yazisini calismayla alakali olmasi ve yeni aras- tirmacilarin hiz... more Matbuating Kiskace Tarihi” adli yazisini calismayla alakali olmasi ve yeni aras- tirmacilarin hizmetine sunmak dusuncesiyle yer yer kisaltarak “Afganistan Di- linin Gecmisi ve Bugunku Hali” basligi altinda Turkiye Turkcesine aktarmis ve bu bolumde okuyucunun hizmetine sunmustur
Her dil söz varlığı açısından öteki dillere göre farklılık arz eder. Bazı dillerin kelime hazines... more Her dil söz varlığı açısından öteki dillere göre farklılık arz eder. Bazı dillerin kelime hazinesi genişken, bazıları onlara nispeten daha kısıtlıdır. Ancak kelime hazinesi ister zengin olsun isterse az, bir insan ortalama 300-500 kelime ile konuşur. Bu sayı yazı dilinde biraz daha artar. Geniş bir söz varlığına sahip olduğunu söyleyen yazar dahi en fazla 5000 kelime kullanmaktadır. Konuşurun veya yazarın hangi kelimeleri kullandığını belirlemeye yarayan en önemli yöntem ise hiç şüphesiz sıklık çalışmalarıdır. Kelime sıklığı çalışmaları bir dilde kullanılan kelimelerin kullanım sıklığını ortaya koyan istatistiksel verilerdir. Türkiye’de bugüne kadar yazılı Türkçeyi kapsayan iki önemli kelime sıklığı çalışması yapılmıştır. Bunlardan birincisi tarafımızca hazırlanan, 1945-50 yıllarını kapsayan, “Yazılı Türkçenin Kelime Sıklığı Sözlüğü”dür. Diğeri ise İlyas Göz tarafından hazırlanan, 1995-2000 yıllarını kapsayan, “Yazılı Türkçenin Kelime Sıklığı Sözlüğü”dür. Bu çalışmamızda kelime sıklığı sözlüklerinin faydaları üzerinde durduktan sonra yabancılara Türkçe öğretiminin yanı sıra ilköğretim düzeyinde ana dili eğitiminde Türkçenin temel kelimelerinin tespiti ve tasnifi üzerinde durulacaktır. Bu doğrultuda örnek olması açısından birkaç tarihî sözlüğe kısaca değindikten sonra 21. yüzyılda Türkçenin öğretimi için hazırlanacak ders kitaplarında nasıl bir tematik tasnif yapılacağı ve bu tasniflerde hangi kelimelere yer verileceği konusundaki görüşlerimizi ortaya koyacağız.
Söz sürekli değişen, dinamik bir varlıktır. Dolayısıyla yazı dili de söze bağlı olarak sürekli de... more Söz sürekli değişen, dinamik bir varlıktır. Dolayısıyla yazı dili de söze bağlı olarak sürekli değişim geçirir. Türkiye Türkçesi yazı dili hâline gelmeye başladığından itibaren günümüze kadar sürekli bir değişim yaşamıştır. Resmî dilin ortaya konması ve buna dayalı eğitim dilinin yerleşmesiyle imlanın standart hâle gelmesi ancak mümkün olmuş; iletişimin kolaylaşması, okullaşma oranının artması da bu standartlaşmaya imkân tanımıştır. Klasik Osmanlı Türkçesi döneminde, 16. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar, derviş âşıkların sözlü icrasını yazıya döktüğü görülmektedir. Bu yazılar sözlü icranın takip edilebileceği şekilde olmuştur. Yani âşık, aynı dönemdeki başka yazar ve şairler gibi, konuştuğu şekilde de yazabilmiştir. Bu çalışmada tarih kaydı düşülmüş en eskisi 1656 en yenisi 1810 yılına ait; Tekke Edebiyatı dâhilinde, manzum Şükür-name nüshalarının, tenkitli okunmuş dördü üzerinden, dönemin ağız özelliklerinin yazı diline yansıması tespit edilmiştir. Şimdiye kadar on nüshasını tespit edeb...
İslam âlimlerinin ve tasavvufi akımların ayet ve hadislere dayandırarak benimsediği ve izah ettiğ... more İslam âlimlerinin ve tasavvufi akımların ayet ve hadislere dayandırarak benimsediği ve izah ettiği Nur-ı Muhammedî kavramının hem batı Türk edebiyatında hem de doğu Türk edebiyatında konu edildiği görülmektedir. Allah, kâinatı yaratmadan önce nübüvvet nurunu yaratmış, yüz bin yıl beklemiş ve geriye kalan bütün mahlukatı da bu nurdan yaratmıştır. Nur-ı Muhammedî peygamberden peygambere intikal etmiş, en son Hz. Muhammed’de (sav) karar kılmıştır. Onun vefatından sonra varlığını dört halife ve veliler üzerinden sürdürdüğü, âlemin bu surette ayakta kaldığı, İslam tasavvufunda kabul edilen bir düşüncedir. Nur-ı Muhammedî’yi konu edinen, şimdiye kadar mensur tertip edilmiş bu eserler nur-name adıyla edebiyatta yerini almıştır. 17. yüzyıl başında Osmanlı sahasında, 20. yüzyıl başlarında da Çağatay sahasında nur-name tespit edilmiş ve üzerinde çalışma yapılmıştır. Şimdiye kadar tespit edilmiş Türkçe üç esere ilaveten bu çalışmada ele alacağımız Nur-name, Konya Ahmet Rasih İzzet Koyunoğlu Şe...
Klasik dönem sonrası Çağatay Türkçesinde meslek risaleleri yazma geleneğinin olduğu görülmektedir... more Klasik dönem sonrası Çağatay Türkçesinde meslek risaleleri yazma geleneğinin olduğu görülmektedir. Bakırcılık, demircilik, dokumacılık, kasaplık, çiftçilik gibi zanaatlerin yer aldığı bu risalelerin bulunduğu mecmualarda dualar da önemli bir görünüm arzetmektedir. Çağatayca bir risale mecmuası içinde yer alan Duâ-yı Habîbnâme, Doğu Türklüğünde koruyucu dua yazma ve taşıma geleneğini yansıtmaktadır. Gerek Klasik Türk edebiyatı bünyesinde gerekse halk edebiyatı kapsamında değerlendirilebilecek, her duruma göre, dua mecmuaları ve duanameler görülmektedir. Bilhassa meslek risaleleri ile bu duaların aynı mecmua içinde yer alması ahilik kültürünün de yansımasıdır. Zanaat erbabı koruyucu, bereket verici, işini kolaylaştırıcı olduğuna inandığı dualarla mesleğini icra etmektedir. Metinde geçen térek (kavak) ağacı da Türk mitolojisinin, İslami dönemdeki yansımasıdır. Eski Türkçe döneminde +nI ilgi durum eki ile zamir+edat bağlantısının sağlandığı bilinmektedir. Ancak elimizdeki, Çağatay Türkç...
İsimleşen Cümleler ve Hüküm Grubu / Nominalized Sentences and the Sentential Group , 2022
Dil bilgisinin alanları içerisinde farklı kabullerin en çok olduğu bilim dalı cümle bilgisidir. A... more Dil bilgisinin alanları içerisinde farklı kabullerin en çok olduğu bilim dalı cümle bilgisidir. Araştırmacıların cümleleri farklı yönlerden ele almaları, aynı cümle üzerinde farklı görüşlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu farklılıklar kelime gruplarının sayısından cümlenin yapısına kadar her alanda kendini göstermektedir. Bu kadar farklı görüşlerin olması bilim dalında kabulleri zorlaştırmakta, cümle bilgisinin temel seviye öğretiminde birlik sağlanamamasına yol açmaktadır. Biz bu çalışmamızda bu farklılıklar üzerinde fazla durmadan yazında karşılaştığımız bir kelime topluluğundan bahsedeceğiz ve bu kelime topluluğunu yeni bir kelime grubu olarak ortaya koyup ona yeni bir terim teklif edeceğiz. Yazımıza öncelikle cümle ve kelime grubu üzerine bilim insanlarının görüşlerini içeren bir giriş ile başladık. Daha sonra üzerinde çalıştığımız konuyla ilgili yazından tespit ettiğimiz örnek cümleleri ele alarak makalenin yazılmasına neden olan sorunu ortaya koyduk. Sorunun tarihî temellerini araştırdık, çözümünde yardımcı olacak çalışmaları değerlendirdik. Makalenin ana teması, kaynaklarda değinilmeyen bir kelime grubu ve bu kelime grubuna yönelik yeni bir terim önerisi olduğu için terim kavramı ve olası terimler üzerinde düşüncelerimizi belirttik. Tespit etmiş olduğumuz örneklerin cümle bilgisi açısından çözümlemelerini yaparak cümlenin bir isim gibi kullanılabildiğini, isim çekim eklerini üzerine alabildiğini, başka yapılarla etkileşime girerek gruplar oluşturduğunu, kalıplaşarak yeni kelimeler meydana getirdiğini, geçmişten günümüze bu görevleri üzerinde barındırdığını, tam anlamıyla bir grup olduğunu gerekçeleriyle birlikte göstermiş olduk. Cümle bilgisi çalışmalarında yer almayan bu tarz yapılara “hüküm grubu” adının uygun olduğunu düşünerek bu terimin ve bu grubun bundan sonraki çalışmalarda yer almasını önerdik.
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi
The works that best reflect the vocabulary of the language are undoubtedly dictionaries. Lexicogr... more The works that best reflect the vocabulary of the language are undoubtedly dictionaries. Lexicography, which is accepted as a branch of science, is a branch of science that aims to reveal the vocabulary of a language or various languages comparatively in the form of a dictionary, and shows the ways of application by putting methods for this purpose. Today, a wide variety of dictionaries are prepared for different purposes. While some of these dictionaries, such as "reverse syntax dictionaries", are more recent to be prepared, the history of encyclopedic dictionaries such as "Divanu Lugati't-Türk" dates back to older times. Verse grammar books and dictionaries have been found since the eleventh century. The first examples of verse dictionaries in the Anatolian field are Arabic-Persian and were written in the 14th century. Due to many reasons, especially political and demographic factors, Greek was undoubtedly the language in which the most written material was...
Matbuating Kiskace Tarihi” adli yazisini calismayla alakali olmasi ve yeni aras- tirmacilarin hiz... more Matbuating Kiskace Tarihi” adli yazisini calismayla alakali olmasi ve yeni aras- tirmacilarin hizmetine sunmak dusuncesiyle yer yer kisaltarak “Afganistan Di- linin Gecmisi ve Bugunku Hali” basligi altinda Turkiye Turkcesine aktarmis ve bu bolumde okuyucunun hizmetine sunmustur
Her dil söz varlığı açısından öteki dillere göre farklılık arz eder. Bazı dillerin kelime hazines... more Her dil söz varlığı açısından öteki dillere göre farklılık arz eder. Bazı dillerin kelime hazinesi genişken, bazıları onlara nispeten daha kısıtlıdır. Ancak kelime hazinesi ister zengin olsun isterse az, bir insan ortalama 300-500 kelime ile konuşur. Bu sayı yazı dilinde biraz daha artar. Geniş bir söz varlığına sahip olduğunu söyleyen yazar dahi en fazla 5000 kelime kullanmaktadır. Konuşurun veya yazarın hangi kelimeleri kullandığını belirlemeye yarayan en önemli yöntem ise hiç şüphesiz sıklık çalışmalarıdır. Kelime sıklığı çalışmaları bir dilde kullanılan kelimelerin kullanım sıklığını ortaya koyan istatistiksel verilerdir. Türkiye’de bugüne kadar yazılı Türkçeyi kapsayan iki önemli kelime sıklığı çalışması yapılmıştır. Bunlardan birincisi tarafımızca hazırlanan, 1945-50 yıllarını kapsayan, “Yazılı Türkçenin Kelime Sıklığı Sözlüğü”dür. Diğeri ise İlyas Göz tarafından hazırlanan, 1995-2000 yıllarını kapsayan, “Yazılı Türkçenin Kelime Sıklığı Sözlüğü”dür. Bu çalışmamızda kelime sıklığı sözlüklerinin faydaları üzerinde durduktan sonra yabancılara Türkçe öğretiminin yanı sıra ilköğretim düzeyinde ana dili eğitiminde Türkçenin temel kelimelerinin tespiti ve tasnifi üzerinde durulacaktır. Bu doğrultuda örnek olması açısından birkaç tarihî sözlüğe kısaca değindikten sonra 21. yüzyılda Türkçenin öğretimi için hazırlanacak ders kitaplarında nasıl bir tematik tasnif yapılacağı ve bu tasniflerde hangi kelimelere yer verileceği konusundaki görüşlerimizi ortaya koyacağız.
Uploads
Papers by Gökhan ÖLKER
Yazımıza öncelikle cümle ve kelime grubu üzerine bilim insanlarının görüşlerini içeren bir giriş ile başladık. Daha sonra üzerinde çalıştığımız konuyla ilgili yazından tespit ettiğimiz örnek cümleleri ele alarak makalenin yazılmasına neden olan sorunu ortaya koyduk. Sorunun tarihî temellerini araştırdık, çözümünde yardımcı olacak çalışmaları değerlendirdik. Makalenin ana teması, kaynaklarda değinilmeyen bir kelime grubu ve bu kelime grubuna yönelik yeni bir terim önerisi olduğu için terim kavramı ve olası terimler üzerinde düşüncelerimizi belirttik. Tespit etmiş olduğumuz örneklerin cümle bilgisi açısından çözümlemelerini yaparak cümlenin bir isim gibi kullanılabildiğini, isim çekim eklerini üzerine alabildiğini, başka yapılarla etkileşime girerek gruplar oluşturduğunu, kalıplaşarak yeni kelimeler meydana getirdiğini, geçmişten günümüze bu görevleri üzerinde barındırdığını, tam anlamıyla bir grup olduğunu gerekçeleriyle birlikte göstermiş olduk. Cümle bilgisi çalışmalarında yer almayan bu tarz yapılara “hüküm grubu” adının uygun olduğunu düşünerek bu terimin ve bu grubun bundan sonraki çalışmalarda yer almasını önerdik.
Bu çalışmamızda kelime sıklığı sözlüklerinin faydaları üzerinde durduktan sonra yabancılara Türkçe öğretiminin yanı sıra ilköğretim düzeyinde ana dili eğitiminde Türkçenin temel kelimelerinin tespiti ve tasnifi üzerinde durulacaktır. Bu doğrultuda örnek olması açısından birkaç tarihî sözlüğe kısaca değindikten sonra 21. yüzyılda Türkçenin öğretimi için hazırlanacak ders kitaplarında nasıl bir tematik tasnif yapılacağı ve bu tasniflerde hangi kelimelere yer verileceği konusundaki görüşlerimizi ortaya koyacağız.
Yazımıza öncelikle cümle ve kelime grubu üzerine bilim insanlarının görüşlerini içeren bir giriş ile başladık. Daha sonra üzerinde çalıştığımız konuyla ilgili yazından tespit ettiğimiz örnek cümleleri ele alarak makalenin yazılmasına neden olan sorunu ortaya koyduk. Sorunun tarihî temellerini araştırdık, çözümünde yardımcı olacak çalışmaları değerlendirdik. Makalenin ana teması, kaynaklarda değinilmeyen bir kelime grubu ve bu kelime grubuna yönelik yeni bir terim önerisi olduğu için terim kavramı ve olası terimler üzerinde düşüncelerimizi belirttik. Tespit etmiş olduğumuz örneklerin cümle bilgisi açısından çözümlemelerini yaparak cümlenin bir isim gibi kullanılabildiğini, isim çekim eklerini üzerine alabildiğini, başka yapılarla etkileşime girerek gruplar oluşturduğunu, kalıplaşarak yeni kelimeler meydana getirdiğini, geçmişten günümüze bu görevleri üzerinde barındırdığını, tam anlamıyla bir grup olduğunu gerekçeleriyle birlikte göstermiş olduk. Cümle bilgisi çalışmalarında yer almayan bu tarz yapılara “hüküm grubu” adının uygun olduğunu düşünerek bu terimin ve bu grubun bundan sonraki çalışmalarda yer almasını önerdik.
Bu çalışmamızda kelime sıklığı sözlüklerinin faydaları üzerinde durduktan sonra yabancılara Türkçe öğretiminin yanı sıra ilköğretim düzeyinde ana dili eğitiminde Türkçenin temel kelimelerinin tespiti ve tasnifi üzerinde durulacaktır. Bu doğrultuda örnek olması açısından birkaç tarihî sözlüğe kısaca değindikten sonra 21. yüzyılda Türkçenin öğretimi için hazırlanacak ders kitaplarında nasıl bir tematik tasnif yapılacağı ve bu tasniflerde hangi kelimelere yer verileceği konusundaki görüşlerimizi ortaya koyacağız.