Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/9 Summer 2013, p. 2007-2019, ANKARA-TURKEY
LUGÂT-I MANZÛME-İ NÛRİYE BERÂY-I TERCEME-İ LİSÂN-I
RUMİYE ÜZERİNE*
Gökhan ÖLKER**
ÖZET
Yüzyıllarca birlikte yaşayan toplumlarda bunun tabii sonucu
olarak dil etkileşimi yoğun şekilde görülmektedir. Bir arada yaşama,
ticaret, siyaset, kültür ilişkileri, savaşlar aynı din çevresi içinde
bulunma gibi değişik etkenler diller arasında sözvarlığı açısından
alışverişlere yol açmakta, en başta kelime hazinesi olmak üzere,
ilişkilerin artışıyla birtakım ses, yapı ve söz dizimi öğeleri dilden dile
geçebilmektedir.
Bu etkileşimin yanında eski dönemlerde şiir, hafızada kolay
kalması sebebiyle eğitim alanında bir öğretim yöntemi olarak çok fazla
kullanılmıştır. Araplar ve Farslar gibi Türkler de edebiyat alanından
başka tefsir, fıkıh, akait, hadis, tezkire, gramer, tarih, astronomi,
musiki, tıp gibi alanlarda da manzum eserler telif edilmiştir. Bunun da
esas sebebi, manzum olarak yazılan eserin vezin ve kafiye gibi birtakım
ahenk unsurlarını taşımış olma özelliği ile okumayı zevkli bir faaliyet
haline getirmesi ve okunan metnin hafızada daha kolayca kalmasını
sağlamasıdır.
Coğrafya olarak geniş bir alana yayılan Osmanlı İmparatorluğu
birçok milleti bünyesinde barındırmıştır. Farklı din ve dillere sahip olan
bu milletler arasında Rumlar da kendi din ve dilleriyle bu çeşitlilikte
yerlerini almışlardır. Rumların kendi dillerini korumak ve öğretmek
amacıyla birçok eser kaleme aldığı görülmektedir. Geçmişte muhtelif
ilimlerin temel bilgilerini şiirle kavratma geleneği, yabancı dil
öğretiminde de giriş niteliğinde olmak üzere, manzum sözlükler yoluyla
uygulanmıştır.
Biz bu çalışmada kısaca manzum sözlüklerden ve Osmanlı
imparatorluğundaki Rumca Türkçe ilişkisinden ve dil etkileşiminden
bahsedeceğiz. Sonra da Lugât-i Manzûme-i Nûriye Berây-ı Terceme-i
Lisân-ı Rumiye’yi tanıtacağız.
Anahtar Kelimeler: Lugât-ı Nuriye, Hanyalı Nuri, manzum
sözlük, Girit, Rumca-Türkçe sözlük
Bu çalıĢma VII. Uluslararası Türk Dili Kurultayında sözlü bildiri olarak sunulmuĢtur (24-28 Eylül 2012).
Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit
edilmiştir.
**
Yrd. Doç. Dr. Konya Necmettin Erbakan Ün. Ahmet K. Eğitim Fak. Türk Dili ve Ed. Eğt., El-mek: golker@gmail.com
*
Gökhan ÖLKER
2008
ABOUT TO LUGÂT-I MANZÛME-İ NÛRİYE BERÂY-I TERCEMEİ LİSÂN-I RUMİYE
ABSTRACT
Language interaction is normally common in societies in which
there are communities with different languages living together. Different
factors such as living together, commerce, politics, cultural relations
and wars cause changes of linguistic systems in languages. As relations
increase, phonological, morphological and syntactic aspects of
languages interact with each other.
In addition to this interaction, poems have been largely used as a
teaching method in educational area on accounts of that it could be
learnt by heart rather easily. Turks compiled works in areas of tafsir,
fiqh, aqait, hadith, tazkirah, grammar, history, astronomy, music and
medicine like Persians and Arabs. The reason of this is that works in
prose have some qualities such as rhyme which include harmonic
aspects and this makes reading much more enjoyable.
The Ottoman Empire, which expanded to a large deal of territories
geographically, consisted of a lot of nations. Among these nations which
had different languages and religions was Greeks with their own religion
and language.It is seen the Greeks made a lot of works in order to
protect their language and teach it. The tradition teaching with poetry of
the fundamental knowledge of certain sciences were carried out by
means of poem dictionaries. This is primary level in the teaching foreign
language.
In this study, briefly, we will mention about verse dictionaries and
Greek – Turkish relation / language interaction in Ottoman empire.
After we will try to introduce Lugât-i Manzûme-i Nûriye Berây-ı
Terceme-i Lisân-ı Rumiye.
Key Words: Lugat-ı Nuriye, Cretan Nuri, Crete, Greek-Turkish
dictionary, verse dictionary
Giriş
Herhangi bir sebeple iletiĢim halinde olan iki kültürün dillerinin de birbirini etkilemesi
kaçınılmazdır. Aynı dil ailesi içerisinde olan dillerde bu etkileĢim daha çabuk ve farklı boyutlarda
olurken farklı dil ailesinden iki dilin karĢılaĢmasında da etkileĢim karĢılaĢmanın türüne göre
değiĢebilmektedir. Aynı dini inançlara sahip olmak, aynı coğrafyayı paylaĢmak, ekonomik iliĢkiler
gibi dillerin hangi çerçevede karĢılaĢtıkları etkileĢimin türünü ve boyutunu değiĢtirmektedir.
Örneğin birbirinden farklı A dili ve B dili aynı coğrafya üzerinde ortak yaĢamak zorunda
kaldıklarında etkileĢim kültürlerin gücüne göre birkaç boyut da gerçekleĢmektedir. Bunlar; güçlü
kültür dili veya yönetici dili olan A dilinin B dilini 1-bazı ses ve ekler boyutunda 2- kelime
boyutunda 3- tamamıyla B dilini yok etmek Ģeklinde ortaya çıkmaktadır.1
Daha geniĢ bilgi için bk. BRENDEMOEN, Brent (1999), "Greek and Turkish language encounters in Anatolia”,
Language encounters across time and space. Studies in language contact.Eds. Brent Brendemoen, Elizabeth Lanza and
Else Ryen. Novus folag Oslo, 353-378.
1
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/9 Summer 2013
Lugât-ı Manzûme-i Nûriye Berây-ı Terceme-i Lisân-ı Rumiye Üzerine
2009
Bu etkileĢimi hızlandıran faktörlerden biri belki de en önemlisi ötekinin dilini öğrenme
ihtiyacıdır. Türk milleti tarih boyunca birçok milletle kültür alıĢveriĢinde bulunmuĢ bu da
kaçınılmaz olarak kendini dilde çok somut bir Ģekilde göstermiĢtir. Bilhassa Osmanlı devleti gibi
bünyesinde birçok milleti barındıran imparatorluklarda hâkim milletin dilinin yanında kendisine
tabi olan diğer milletlerin dili de imparatorluk bünyesinde kendisine yaĢam alanı bulmuĢtur. Bu
ortak yaĢam karĢılıklı anlaĢılabilirlik için toplumları birbirlerinin dilini öğrenmeye ve kendi
dillerini öğretmeye itmiĢtir. Bu konuda birçok eserler kaleme alınmıĢtır. Bu eserler arasında hiç
Ģüphesiz ilk akla gelenler sözlüklerdir. Bu sözlükler mensur tanzim edildiği gibi manzum olarak da
düzenlenmiĢlerdir.
Yabancı dil öğretiminde Ģiir ahenk unsurlarından dolayı akılda kalıcılığı daha kolay olduğu
için geçmiĢten beri bir öğretim yöntemi olarak kullanılmıĢtır. Hatta ötekinin dilini bildiğini
göstermek için iki dilli Ģiirler söylenmiĢtir. Bu konu divan edebiyatında “telmi” adıyla bir sanat
olarak ele alınmaktadır. İbn-i kemal, Mevlana, Fuzuli, Recaizâde gibi edebiyatımızda yer etmiş bir
önemli şahsiyet bu tarz şiirler yazmaktan kendilerini alamamışlardır (Öztürk 2003).
Edebiyatımızda Manzum Lügat
Dil etkileĢimin yanında, dil öğreniminin süresini kısaltmak, dil öğrenimini kolaylaĢtırmak
ve yabancı dilin kelimelerini karĢılıklarıyla birlikte ezberletmek gibi amaçlarla kaleme alınmıĢ
manzum sözlükler klâsik dil öğretiminde bir ders kitabı olarak okunmuĢ ve okutulmuĢtur (Öz,
1996: 55).
Manzum sözlük ve gramere dair ilk örnekler Arap dilciler tarafından Arapçanın öğretimi
için verilmeye baĢlamıĢtır. Ġsmail b. Ġbrahim b. Muhammed er-Rib‟î (öl. M. 1087)‟nin Kaydu‟lEvâbid adlı eseri manzum Arapça sözlüktür. ZemahĢerî‟nin M. 1119-20‟de yazdığı el-Mufassal‟ı
Cemâleddîn Ebî Abdullah Muhammed b. Mâlik b. Muhammed et-Tâ‟î (öl. M. 1274)‟nin Teshîlü‟lFevâ‟id ve Tekmiletü‟l-Makâsıd‟ı manzum gramer kitaplarıdır. Edîb Natanazzî (öl. M. 1106)‟nin
Düstûru‟l-Lüga, Arapça-Farsça olup Farslara Arapça öğretmek maksadıyla tertip edilmiĢtir.
Arapçanın gramerine dair bilgileri de nazmen ihtiva etmektedir. Bedrüddîn Ebû Nasr Mes‟ûd b.
Ebî Bekr el-Ferâhî tarafından (öl. M. 1242-43) M. XIII. yüzyılda yazılan Nisâbu‟s-Sıbyân iki dilli
manzum sözlüklerin tertibi bakımından ilk örneğidir. Bu eserde, 1222 Arapça kelime 1088‟i Farsça
karĢılıklarıyla 134‟ü de yalnızca Arapça olarak nazmedilmiĢtir. Arapça öğretmek için okutulan ve
ezberletilen eser özellikle Ġran, Anadolu, Türkistan ve Hindistan‟da rağbet görmüĢtür (Öz, 1996:
52, 53)
Manzum sözlüklerin Anadolu sahasındaki ilk örnekleri ise Arapça-Farsçadır. ġükrullah b.
ġemsüddîn Ahmed b. Seyfüddîn Zekeriyâ tarafından M. 1242-43 yılında yazılan Zühretü‟l-Edeb
ilk örnektir. (Öz, 1996: 54), Bu yolda Türkçe ile karĢılıklı olarak yapılan ilk manzum sözlük ise
Arapça–Türkçe olan FeriĢteoğlu Lügati‟dir (Muhtar, 1993; Çağıran, 2000). Bundan sonra ise
ġemsî‟nin Cevâhirü‟l-Kelimâtını (Ġlhan, 1997), ġeyh Ahmed‟in Nazmu‟l-Leâlini (Gülhan, 2005) ,
Fedâî‟nin Tuhfe-i Fedâîsini (Yakar, 2007), Âsım‟ın Tuhfe-i Âsım‟ını (Dursun, 2005), Vehbî‟nin
Nuhbe-i Vebîsini (Yurtseven, 2003) , Mehmed Fevzî‟nin Tuhfe-i Fevzîsini ile Subha-ı Sıbyân‟ını
(Kılıç, 2006) ve Mahmûdiyye‟yi (Ölker, 2009a) sayabiliriz.
Arapça-Türkçenin dıĢında Farsça-Türkçe olarak da birçok manzum sözlük kaleme
alınmıĢtır. Konyalı Hüsam b. Hasan‟ın Tuhfe-i Hüsam (M. 1399- 1400) adlı eseri Sultan Orhan
Bey adına nazmedilmiĢtir (Öz, 1996: 111), Mevlevî Ģeyhi Muğlalı ġâhidî Ġbrahim Dedenin Tuhfe-i
ġâhidîsi (Öz, 1999; Ġmamoğlu, 2005; Kılıç, 2007b), Sümbülzade Vehbî‟nin Tuhfe-i Vehbîsi
(Külekçi ve Karabey, 1990; Kılıç, 2007a), Ahmet Remzi Akyürek‟in Tuhfe-i Remzîsi
(Karaismailoğlu, 1990; Kartal, 2003), Lâmi‟î Çelebi‟nin Lügat-ı Manzûmu (Öztahtalı, 2004) bu
bağlamda ele alınacak sözlüklerdir.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/9 Summer 2013
Gökhan ÖLKER
2010
Arapça ve Farsçanın dıĢında diğer bazı dillerde de eserler kaleme alınmıĢtır. Ahmed Fevzi
Kîsedârzâde tarafından yazılmıĢ olan Türkçe-Rumca Tuhfetü‟l-„UĢĢâk (Ölker 2009b), Yusuf Hâlis
Efendi tarafından yazılmıĢ Türkçe-Fransızca Miftâh-ı Lisân (Kırbıyık, 2007; Çınar, 2007), Mustafa
Sabri tarafından yazılmıĢ Türkçe-Bulgarca Tuhfe-i Sabri An Lisan-i Bulgarî, Refi‟ Kalayi‟nin
Lügat-ı Ermeniyesi, Bosnalı Üsküfî‟nin BoĢnakça-Türkçe Makbûl-i Ârifi bunlar arasında
sayılabilir.
Türk-Rum Münasebeti
1.Anadolu’da Türk - Rum İlişkisi
Türklerin Anadolu‟ya çok daha önceki dönemlerde geldiklerine ve yerleĢtiklerine dair bazı
veriler bulunmakla birlikte, bu coğrafyanın TürkleĢmesi 11. yüzyıldaki Oğuz fetih hareketleriyle
ĢekillenmiĢtir. Takip eden yüzyıllarda, hızla artan bir Ģekilde Türk nüfusunun yoğunlaĢtığı ve
demografik yapıyı kendi lehine değiĢtirdiği görülür. 12. yüzyıldan itibaren bölgenin “Türkiye” diye
adlandırılması da bu yeni durumu yansıtmaktadır.
Demografik yapının değiĢmesi Bizans döneminden gelen Ortodoks Rum hakimiyetini yok
etmiĢ, yerine Müslüman Türk hakimiyetini getirmiĢtir. 1453‟te Ġstanbul‟un ve 1461‟de Trabzon‟un
Osmanlı Devleti tarafından fethedilmesiyle bu hakimiyet son Ģeklini almıĢtır (Vahapoğlu, 1992:
16).
Bizans idaresinin tebasına karĢı olumsuz uygulamaları sonucunda Rumlardan ve diğer
gayrimüslimlerden Ġslam‟a geçiĢler olmuĢtur. Bu da Anadolu‟daki Müslümanların çoğunlukta olma
durumlarını daha çok sağlamlaĢtırmıĢtır. Ancak Anadolu‟daki Hristiyan toplumlarından hiçbirinin
yok olduğu söylenemez. Bu geçiĢler Anadoludaki mevcut demografik yapıyı etkileyecek bir
seyirde olmamıĢ, Anadolu birinci dünya savaĢına kadar müslüman ve müslüman olmayanların
karıĢımından oluĢan bir nüfusa sahip kalmıĢtır (McCarthy, 1998: 1).
2.Girit’te Türk Rum İlişkisi
Girit Yunanistan'ın 13 idari bölgesinden biridir. Yunanistan'ın en büyük, Doğu Akdeniz'in
Kıbrıs'tan sonra ikinci büyük, Akdeniz'in beĢinci büyük adasıdır. Girit Ege Denizi'nin güney
sınırlarını belirler ve yüzölçümü 8,336 km²'dir. 2005 itibariyle nüfusu 650,000'dir. Adanın
uzunluğu 260 km olup, geniĢliği ise Diyon burnu ile Litinon burnu arasındaki 60 km'lik en geniĢ
mesafeden, doğu ucundaki Yerapetre kıstağında sadece 12 km'lik bir mesafe arasında
değiĢmektedir. Girintili çıkıntılı sahil Ģeridinin toplam uzunluğu 1,000 km'ye ulaĢmaktadır.
Yunanistan
anakarasının
yaklaĢık
160
km
güneyinde
yer
alır.(http://www.turkcebilgi.com/ansiklopedi/girit 08.08.2012)
Türklerin Girit adası ile iliĢkileri 1341 yılında Aydınoğlu Gazi Umur Bey‟in adaya
düzenlediği baskınlarla baĢlamıĢ, 1669 yılında köprülü Fazıl Ahmet PaĢa‟nın Kandiye‟yi zapt
etmesiyle adanın fethi tamamlanmıĢtır (Bilgehan, 2011: 2-8).
Önemli jeopolitik konumundan dolayı ada, her zaman Akdeniz devletlerinin ilgi odağı
olmuĢtur. Osmanlı devleti adayı fethettikten sonra burada kalıcı olabilmek adına büyük bir iskân ve
imar politikası gütmüĢtür. Hanya‟nın içinde 1875 yılında 11 cami, 5 tekke, 1 medrese, 9 çeĢme, 2
sebilhane, 2 muvakkithane varken sadece 17 yıl sonra 1892-3 tarihli salnameye göre 24 cami, 6
mescit, 14 tekke, 1 medrese, 9 çeĢme, 2, sebilhane, 2 muvakkithane, bir hastahane bulunmaktadır
(Kara, 2006: 16).
1800 yıllarında Girit‟in nüfusunda 200 bin Türk ve 150 bin Rum yaĢamakta iken
Yunanlıların sinsi ve aĢikâr uygulamalarıyla oluĢan göçler sonucunda 1896‟da Türklerin nüfusu 80
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/9 Summer 2013
Lugât-ı Manzûme-i Nûriye Berây-ı Terceme-i Lisân-ı Rumiye Üzerine
2011
bine düĢmüĢ ve 1923 mübadelesinde adada kalmıĢ olan son 35 bin Türk de ayrılarak adanın
tamamı Yunan yönetimindeki Rum nüfus halini almıĢtır (Bilgehan, 2011: 15).
Ortodoks Rumlar, Osmanlı ülkesinde ayrıcalıklı bir etnik gruptu. Ortodoks kilisesinin de
imparatorluktaki imtiyazı nedeniyle Yunan dili ve eğitimi bir engelle karĢılaĢmadan
yaĢayabiliyordu. (Ortaylı, 2006: 62) Anadolu sahasında Arapça ve Farsçadan sonra belki de en
fazla eser verilmiĢ yabancı dil Rumcadır. Ders kitapları, gramer kitapları, sözlükler, edebî ve
bilimsel kitaplar, gazeteler ve bilumum yazılı materyale ait her neviden örnekler Rumca olarak
yayımlanmıĢtır. Konumuz itibarıyla biz burada sadece manzum sözlüklere değineceğiz. Rumca
olarak yazılmıĢ manzum sözlükler arasında Yusufyan Han‟ın Tuhfe-i Rumi’si (1783), Fevzi
Kisedarzade‟nin Tuhfetü’l-Uşşāk‟ı (1817), ve Nuri Osman Hanyavî‟nin Lugât-i Manzûme-i Nûriye
Berây-ı Terceme-i Lisân-ı Rumiye (1797) ile Tezyil-i Nûriye‟si (1809) bunlar arasındadır (Ölker,
2009b: 860)
Biz bu çalıĢmamızda Lügat-ı Nuriye olarak kısaltacağımız Nuri Osman Hanyavî tarafından
kaleme alınan Lugât-i Manzûme-i Nûriye Berây-ı Terceme-i Lisân-ı Rumiye ile Tezyil-i Nûriye‟yi
tanıtarak hakkında bilgi vereceğiz.2
Lügat-i Nuriye‟nin bilinen üç nüshası vardır. Bunlardan ikisi Türk Dil Kurumu Yazma
Eserler Kütüphanesi Türkçe Yazmaları bölümünde Yz.209/1 ve Yz.A 193 numaralarıyla kayıtlıdır.
Birinci nüsha yarı harekeli Ģekilde nestalik olarak kaleme alınmıĢtır. 1b-22a varakları arasında her
sayfa on yedi satırdır. Çoğunlukla çift sütun olmakla birlikte yer yer tek sütuna döndüğü de
görülmektedir. 193 numaralı ikinci nüsha ise temiz bir nesih ile harekeli olarak kaleme alınmıĢtır.
Rumca kelimelerin üstü kırmızı mürekkeple çizilmiĢ, 30 varaktan ibarettir. Her varak 15 satır ve
bazen tek sütun olsa da çoğunlukla çift sütun halindedir. Üçüncü nüsha ise Mısır Milli Kütüphanesi
Türkçe Yazmalar bölümünde Lügatı Türkî Talat 39 arĢiv numarasıyla kayıtlıdır. Bu son nüsha
henüz elimize geçmemiĢtir. Bu yüzden çalıĢmamız Türk Dil Kurumunda bulunan iki nüshayı
kapsamaktadır.
ÇalıĢmamızın devamı niteliğinde olan Tezyil-i Nuriye‟nin de üç nüshası vardır. Bunlardan
ikisi yine Türk Dil Kurumu Yazma Eserler Kütüphanesi Türkçe Yazmaları bölümünde Yz.209 ve
Yz.A 193 numaralarıyla kayıtlıdır. Her iki Tezyil de Türk Dil Kurumunda bulunan ve yukarıda adı
geçen Lügat-ı Nuriye‟lerin devamı niteliğinde olduklarından ve aynı yazma eser içinde
bulunduklarından fiziksel olarak o metinlerden bir farklılık arz etmemektedirler. Sadece 209
numaralı nüsha 12 varaktan, A 193 numaralı nüsha ise sondan 103 beyit eksik olmak kaydıyla 11
varaktan oluĢmaktadır. Üçüncü nüsha ise Çorum Hasan PaĢa Ġl Halk Kütüphanesinde 1876/4 arĢiv
numarasıyla kayıtlıdır.3 Talik olarak kaleme alının bu nüshanın her sayfası on beĢ satırdan
oluĢmaktadır. 19 varaktan oluĢan nüsha bazen tek bazen de çift sütunludur. Rumca kelimelerin üstü
kırmızı mürekkeple çizilmiĢtir.
Sondan eksik olan Tezyil nüshası hariç incelediğimiz bütün nüshaların sonunda tarih beyti
ile beraber rakamla da bir tarih vardır. Lügat-ı Nuriyeler 1212/1797-1798 tarihinde, Tezyiller ise
bun dan 12 yıl sonra yani 1224/1809-1810 tarihinde yazılmıĢtır. Yine bütün nüshalarda tarihten
önce kırmızı mürekkeple Nuri adı geçmektedir.
2Bugüne kadar eser üzerinde Hacettepe Üniversitesinde bir lisans tezi hazırlanmıĢ (Erik 1982); bir de hakkında bildiri
sunulmuĢtur (GünĢen 2009).
3
Bu nüsha birçok kaynakta 1876/2 arĢiv numarasıyla geçmektedir. Ancak 1876/2 arĢiv numarasında kayıtlı eser Ahmet
Fevzi Kisedarzâde tarafından kaleme alınan Tuhfetü‟l-„UĢĢak adlı farklı bir Türkçe-Rumca manzum sözlüktür.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/9 Summer 2013
Gökhan ÖLKER
2012
Nuri Osman Hanyavî
Nuri Osman 1181 (1767-68) yılında Hanya‟da doğmuĢtur. Dedesi Osman Emin Efendi,
babası Ahmet Beydir. Nuri Osman 1800 yılında Hanya muhafazasına memur yerli Yeniçeri
ocağının tımarlı kâtibi olmuĢ ve uzun bir süre bu görevde bulunmuĢtur (Kurtoğlu, 2006: 15-16).
ġiirlerinde Nuri mahlasını kullanan Ģair hakkında yazılan iki tercüme-i hâl öğrenim durumu
hakkında bilgi verirken onun çok iyi yetiĢtirildiğine değinmiĢlerdir (Aydın 2009: 181).
Nuri, 18 Safer 1230 / 30 Ocak 1815 tarihinde pazartesi günü Hanya‟da vefat etmiĢtir.
Vefatına Hanyalı Vehbi aĢağıdaki tarihi düĢmüĢtür.
Seb‟a-i seyyâreveĢ geldi mücevher târîhi
Lücce-i Nûra gark ola o rûh-ı enverî (Aydın, 2009: 180)
Nurinin Divan (Aydın 2009), Tezkire-i ġu‟ara-yı Cezire-i Girid (Kurtoğlu 2006), Tarikü‟lĠhtisar, Tarih-i Girid ve Lugât-i Manzûme-i Nûriye Berây-ı Terceme-i Lisân-ı Rumiye ile Tezyil-i
Nûriye olmak üzere bilinen altı eseri vardır.
Lugât-i Manzûme-i Nûriye Berây-ı Terceme-i Lisân-ı Rumiye ve Tezyil-i Nûriye
Lügat-ı Nuriye‟ni giriĢ kısmı aruzun fâilâtün fâilâtün fâilün vezninde mesnevi nazım
tarzıyla yazılmıĢtır. Manzum sözlük geleneğine uyularak hamdele ve salvele ile bir giriĢ
yapılmıĢtır. On dört beyitlik hamdele ve on üç beyitlik salveleden sonra sebep-i telif baĢlığı atılarak
Lügat-ı Nuriye‟nin yazılıĢ hikâyesi kaleme alınmıĢtır.
Nuri Osman sebep-i telif kısmından önce Hanya‟da konuĢulan dilin Rumca olduğunu
belirterek, eserin yazılıĢ hikâyesine geçmeden, kendi eserinin gerekliliğini okuyucuya sezdirmek
istemiĢtir.
Çünki Rūmīdir Giridde söylenen
Müptelādır bu dile hep merd ü zen
Bā-ḫuṣūṣ köylerde Türkçe yoḳ bilür
Mǖmin ü tersāda Rūmī söyleĢür
Bilmeyenler diŋledikçe meyl ider
Ezber eyler bacżını ġāyet sever
Daha sonra ise eserin asıl yazılıĢ sebebine geçer. Nuri, sebep-i telifini dedi-dedim Ģeklinde
manzum bir konuĢma üslubuyla ele almıĢtır. Ahbabından olan bir kiĢinin Nuri‟den ġahidi tarzında
Rumca bir lügat yazmasını istemesiyle baĢlar.
ġöyle teklif itdi ibrām eyledi
Meyl mā-fi ḳalbin iclām eyledi
Didi kim ey Nūrī-i naẓm-āĢinā
Eylerem redditme sizden bir recā
ġāhidī ṭarzında bir manẓume yap
Lehçe-i Rūmīde olsun bir kitāb
Nuri Rumcanın kaba ve galatlarla dolu bir dil olduğu, nazma gelmeyeceği gibi sebeplerle
arkadaĢının bu isteğini geri çevirir.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/9 Summer 2013
Lugât-ı Manzûme-i Nûriye Berây-ı Terceme-i Lisân-ı Rumiye Üzerine
2013
Didim ol dem cemca hīç Ģāyān degil
Yazmaġa ḥıfẓ itmege çübān degil
Bu Giridin Rūmīsidir pek ḳaba
Ḫilcat-i naẓma degil ḳaṭcan sezā
Hep ġalaṭdır hep ġalīẓ elfāẓı hep
Bacẓ-ı terkibātı ḫāric ez-edeb
Ancak dostu yazması için ona ısrar edince,
Didi kim ġalīzden ol me‟mūn olur
Naẓma geldikde hemān mevzūn olur
Nuri, bir müslümanın gayri-müslim dilini taklit etmesinin ayıp karĢılanacağını söyler.
Didim ammā caybdır kim müslimīn
Ġde taḳlīd zebān-ı kāfirīn
Bunun üzerine Mevlana‟nın da eserlerinde yer yer Rumca beyitler yazdığını dile getiren
dostunun elinden kurtulamayacağını anlayan Nuri, sonunda eseri yazmayı kabul eder.
Didi kim bilmez misin burhān-ı caĢḳ
Muḳtedā-yı evliyā sultān-ı caĢḳ
Menbac-ı irfān ve deryā-yı culūm
Sırr-ı Mevlā Hazret-i Molla-yı Rum
Mesnevisinde buyurmuĢ Ġlya
Bir mahallinde daxı Ġstafilya
Ba-husus divanlarında pek güzel
Var nice Rumi gazeller bi-bedel
Nice rumiyyü-l-cibare varidat
nakl ider hünkârdan bazı ikat
Kudretince sen de terk it bir eser
Var-ısa destinde cālemde hüner
Gördüm ol yarıŋ elinden yok halas
Bendeye olmuĢ idi mahbub-ı hās
Tuhfe bir kandil ikaz eyledüm
Acni bir Nuriyye icad eyledim
Dostunun ısrarıyla eseri yazmaya karar veren Osman Nuri, hicri 1212 (1797-98) yılında,
bir hafta içinde Lügat-ı Nuriye‟yi bitirir.
Bu bimeal asardır amma ki sehl-i mümtenic
Bir hafta içre eyledim nazmına kasd u ihtimam
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/9 Summer 2013
Gökhan ÖLKER
2014
Nuri, yukarıdaki sebep-i teliften de anlaĢılacağı gibi bu eseri pek yazma taraftarı değildir.
Ancak rica eden dostunu kıramadığı için yazmak zorunda kalmıĢtır. Buna rağmen bir müslümanın
gayrimüslimin dilini taklit etmesini pek de uygun görmemektedir. Bu yüzden her ne kadar sehl-i
mümteni‟ bir eser olduğunu söylese de hatime bölümünde iki yerde bu eserin anlamsız ve boĢ
olduğunu dile getirmektedir.
Bu bimeal asardır amma ki sehl-i mümtenic
Bir hafta içre eyledim nazmına kasd u ihtimam
.....
Rumi lügatdir bu Giridin ıstılahıyla pür
Bir nazm-ı ma-la yacnidir maczur ola cinde’l-kiram
Tezyil-i Nuriye‟nin yazılıĢ hikâyesini ise Nuri Osman Ģöyle anlatmaktadır: Lugat-ı
Nuriye‟nin yazılıĢından yaklaĢık üç dört sene sonra bir gün Seyfeddin Efendi namında bir dostunun
meclisinde otururken söz Lügat-ı Nuriye‟den açılır. Eser hakkında çok güzel sözler söylenir, hatta
Nuri Osman‟a birkaç beyit okutturulur. Nuri Osman aldığı bu iltifatlardan oldukça memnun olur.
Ancak yer yer de sıkılmaktadır. Çünkü yazdığı eserde birçok hata olduğunu kendi dahi bilmektedir.
Bu yüzden bazı hataları düzelterek okur. Ancak bu durumdan rahatsız olan Nuri hem eserinin
hatalarını düzeltecek hem de eksik gördüğü yerleri tamamlayacak bir zeyl yazmağa karar verir.
Hicri 1224 (1809-10) senesinde on iki günlük bir mesai ile zeylini tamamlar.
Tezyil-i Nuriye adını verdiği bu çalıĢmasına Nuri Osman 29 beyitlik sebep-i telif
niteliğinde bir giriĢ yazmıĢtır. Yukarıda zeylin yazılması ile ilgili söylediğimiz sebepler ve
ayrıntılar bu giriĢ bölümünde ele alınmıĢtır. Yazıyı fazla uzatmamak için zeylin giriĢ bölümünü
buraya almıyoruz.
Buradan sonra söyleyeceklerimizde Nuri Osman Hanyavî‟nin 1212 (1797-98) yılında
meydana getirdiği Lügat-ı Nuriye‟yi ve bundan on iki yıl sonra 1224 (1809-10) yılında kaleme
aldığı Tezyil-i Nuriye‟yi bir bütün olarak ele alıp değerlendirmelerimizi tek bir eser olarak
yapacağız. Yeri geldikçe iki eser arasındaki dikkat çekici farklılıklara değineceğiz.
Eser, giriĢ ve hatime bölümleri hariç toplam 50 kıta, bir terci-i bend bir de müstezattan
oluĢmaktadır. Her kıtanın baĢında hangi bahrin kullanıldığı kırmızı mürekkeple yazılmıĢ bir satırla
belirtilmektedir. Böylece 12 hezec, 8 remel, 5 recez, 4 muzari, 3 hafif, 3 münserih, 3 mütekarib, 3
müctes, 2 matvî, 2 kâmil ile birer de tavil, mütedarik, seri‟ ve vafir bahirleri kullanılmıĢtır. BaĢta
verilen bahirlerin dıĢında her kıtanın sonunda hümayun beyti ile hangi kalıbın kullanıldığı tekrar
belirtilmiĢtir.
Der-baḥr-i hezec-i müemmen-i sālim
....
mefācīlün mefācīlün mefācīlün mefācīlün
Beni Ģeydâ ider cânândaki ol ateĢîn simâ
Buna rağmen eserde çok fazla vezin hatası vardır. Zaten bu durum manzum sözlüklerin
genel bir özelliğidir. Hatta Lügat-ı Nuriye‟nin vezinlerinde hata olduğunu Tezyil-i Nuriye‟nin giriĢ
kısmında Nuri Osman da dile getirmektedir.
Namevzun idi baczı buhurunda da evzan
Tacbirde dahi var idi noksan heman
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/9 Summer 2013
Lugât-ı Manzûme-i Nûriye Berây-ı Terceme-i Lisân-ı Rumiye Üzerine
2015
Lügat-ı Nuriye toplam 551 beyitten oluĢmaktadır. Bunun 56‟sı giriĢ 7‟si ise hatime
beytidir. Tezyil-i Nuriye ise 330 beyit olup bunun 29‟u giriĢ 9‟u hatime beytidir. Eser toplam 881
beyitten meydana gelmektedir.
Eserde toplam 2304 Rumca kelime ve ibare geçmektedir. Bunun 1611‟i Lügat-ı Nuriye‟de,
693‟ü Tezyil-i Nuriye‟dedir. Sözlükte çok az bir kelimenin veya ibarenin Türkçe karĢılığı
verilmemiĢtir. KarĢılığı verilmeyen kelimeler genelde özel adlar veya o yöreye ait yiyecek adları,
bitki adları gibi kelimelerdir.
Hem Aḳroṭorda bir köy Aroni4
....
Siyah kuzguni bir nevci koçifali letafetlü
Yukarıdaki ayrı ayrı verilen iki mısranın birinde bir köy adı birinde de Girit‟e özgü bir
üzüm çeĢidi verilmektedir. Lügat-ı Nuriye‟nin bazı yerlerinde de Türkçe karĢılığı verilmeden bazı
Rumca cümleler yazılmıĢtır. Aslında eserin en zor kısımları buralardır. Çünkü ilerde değineceğimiz
gibi daha birçok zorlukla beraber eser Girit lehçesiyle kaleme alındığından bu tarz yapıları çözmek
hiç de kolay olmamaktadır.
Nahi panda osroso ḳaymo ke pina
Ke pandaadis toḳrasida napini5
Manzum sözlüklerde hedef öğretilmek istenen yabancı bir dilin bütün kelimelerinden
ziyade o dile ait akla ilk gelen ve günlük hayatta kullanılan kelimelerin verilmesidir. Bunlar
arasında baĢta gelmek, gitmek, yemek gibi temel kavramlar olmak üzere organ adları, sayılar, renk
adları, akrabalık adları, fauna, flora vardır. Bunlara çekirdek kelimeler denir (Aksan 1996: 26). Biz
de buradan hareketle üzerinde çalıĢtığımız eserin günlük konuĢma dilini ne kadar yansıttığını
görebilmek adına eser de geçen kelimeleri belirli baĢlıklar altında gruplandırdık. Kelimeleri
“zaman adları, akrabalık adları, yiyecek ve içecek adları, giysi adları, hayvan adları, bitki adları,
organ adları, özel adlar, renkler, sayılar, fiiller, dinî kavramlar, kelime grupları ile cümleler ve diğer
kelimeler adı altında toplam 14 grupta inceledik. Tezyil-i Nuriye‟de manzum sözlüklerde çok da
karĢılaĢmadığımız elkap yapıları verilmiĢtir. Ġlerde üzerinde duracağımız bu ilginç yapıyı da
dikkatlere sunmak için ayrı bir grup olarak olarak ele aldık. Ġncelememiz sonucunda Ģöyle bir tablo
ortaya çıkmıĢtır.
Gruplar
dini kelimeler
zaman adları
giysi adları
akrabalık adları
hayvan adları
bitki adları
yiyecek ve içecek adları
özel adlar
organ adları
LN. Kelime Sayısı
46
39
29
14
97
107
72
17
58
TN Kelime
Sayısı
1
4
0
0
4
44
9
54
9
Toplam
47
33
29
14
103
151
81
71
67
Hanya sancağı: Hanya kazası Akrotor nahiyesi Aroni köyü
Να εσει πανηα ηοζο καημο και πινει / Και πανηα ηο κπαζι να πινει (Daima özlem ve açlık içindesin/ Daima Ģarap
içiyorsun)
4
5
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/9 Summer 2013
Gökhan ÖLKER
2016
sayılar
renkler
kelime grupları ile
cümleler
fiiller
diğer kelimeler
elkap
TOPLAM
12
7
63
31
1
119
43
8
182
147
903
0
1611
171
227
19
693
318
1130
19
2304
Tablodan da anlaĢılacağı gibi Nuri Osman Lügat-ı Nuriye‟de herhangi bir yöntem
gütmeden aklına geldiği gibi kelimeleri sıralayıp gitmiĢtir. Bu yüzden de kelimelerde tekrara
düĢmüĢtür. Ayrıca bir dil için en önemli unsurlardan biri olan sayılar çok düzensiz ve yetersiz bir
Ģekilde ele alınmıĢtır. Fiiller ise ilk bakıĢta yeteri derecede varmıĢ gibi görünse de eserdeki mevcut
kelime sayısını göz önüne aldığımızda elimizdeki rakamın çok yüksek olmadığı ortaya çıkacaktır.
Diğer kelimeler baĢlığı altında bu gruplara girmeyen bütün kelimeleri topladık. Sıfatlar,
zamirler, maden adları, zirai aletler, hastalıklar, ev eĢyaları vs gibi kelime çeĢitleri bu gruba dâhil
edildi.
Tezyil-i Nuriye ise daha düzenli ve birinci eseri tamamlayıcı niteliktedir. Her kıta kendi
içerisinde tutarlıdır. Yani bir kıtada fiiller iĢleniyorsa o kıta da baĢka kelimelere mümkün olduğu
kadar yer verilmemiĢtir. Yukarıdaki tablodan hareket edecek olursak Tezyil‟in ağırlık noktasını
fiiller, kelime grupları ile cümleler, özel adlar ve sayılar oluĢturmaktadır. Rumca yapısına göre
bükümlü dillerden olduğu için fiiller çekim esnasında farklı yapılara bürünmektedirler. Bunu göz
önüne alan Nuri Osman Tezyil-i Nuriye‟de fiilleri farklı zaman çekimleri ile ele almıĢtır. Böylelikle
okuyucuya dili öğrenme noktasında önemli bir kolaylık sağlamıĢtır. Hemen araksından da isim
tamlaması ve sıfat tamlaması gibi kelime gruplarını ve çok da uzun olmayan cümleleri vererek
okuyucunun öğrendiğini pekiĢtirmesini amaçlamıĢtır. Ayrıca kelimelerden yapılara geçerek dilin
daha girift olan diğer boyutunu göstermeye çalıĢmıĢtır.
Lügat-ı Nuriye‟deki en büyük eksikliklerden biri olarak göze çarpan sayı adlarının
verilmeyiĢi, Nuri Osman‟ın da dikkatini çekmiĢ olmalı ki Tezyil-i Nuriye‟de etraflı bir Ģekilde bu
konu ele alınmıĢ Rumca sayılar Türkçe karĢılıklarıyla birlikte bir bölüm içerisinde sırasıyla
verilmiĢtir.
Özel adlar ise Nuri Osman‟ın Girit‟i özellikle de Hanya‟yı tanıtma isteğinden dolayı Lügatı Nuriye‟den fazla bir sayıda burada geçmiĢtir. Girit‟teki önemli yapılar, limanlar, koylar,
güzellikleriyle ön plana çıkan köyler ve Girit‟in etrafındaki adalar bu kısımda anlatılmıĢtır.
ÇalıĢmada dikkatimizi çeken unsurlardan birisi de Osmanlı Ġmparatorluğunda elkap 6 olarak
geçen unvanların Rumcalarıyla birlikte verilmesidir. Bu tarz kelimeler özel kelimelerdir ve günlük
konuĢma dilini hedef alan bir sözlüğün içerisinde bulunması oldukça dikkat çekicidir. Bunun
nedeni bizce Nuri Osman‟ın Tezyil-i Nuriye‟sini rütbeli dostlarıyla birlikte olduğu bir mecliste
aldığı karar neticesinde yazmasındandır. Zira Tezyil-i Nuriye‟nin giriĢinde Sadrazam Ragıp
PaĢayla aynı mecliste bulunmuĢ Seyfeddin Efendi adlı bir dostunun meclisinde bu Tezyili yazmağa
karar verdiğini söylüyor. 12 beyitlik bir kıta içerisinde 22 elkap ve Rumca karĢılıkları verilmiĢtir.
ġaliotatos mülük cünvanı kim Ģevketlüdür
krateotatos cihangir macnası kudretlidir
Elkap: Devlet tarafından her hangi cinsten olursa olsun bir rütbe tevcih olunan kimseye, bu rütbenin cinsine ve
derecesine göre verilen resmi unvan (Ünal, 2011: 222)
6
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/9 Summer 2013
Lugât-ı Manzûme-i Nûriye Berây-ı Terceme-i Lisân-ı Rumiye Üzerine
2017
übbehetlü ipsilotatos reficü‟Ģ-Ģandır
anigitos yacni kim sahibkıran sultandır
Eser üzerinde çalıĢılırken karĢılaĢılan en büyük zorluklardan biri hiç Ģüphesiz eserin Girit
Rumcasıyla yazılmıĢ olmasıdır. Giritlice de diyebileceğimiz Girit Rumcası Yunanca ile cümle
yapısı her ne kadar aynı ise de arada çok sayıda farklı sözcüklerin bulunması nedeniyle bazı
cümlelerin saf Yunanca konuĢan karĢı tarafça anlaĢılmakta zorlanıldığı bir gerçektir. Bunun
yanında Girit Rumcasıyla Yunanca arasında ses farklılıkları da bulunmaktadır. Çoğunlukla
kullanımda k- > ç-, -y->-j-, -g->-c- ve -h->Ģ- harf değiĢikliklerine rastlanır (Bilgehan, 2011: 21).
Osman Nuri‟nin eserinde de Rumca/Yunanca sözlüklerde bulamadığımız birçok kelimenin yanında
Türk Dili Kurumu‟nda bulunan 193 numaralı nüsha ile Çorum Hasan PaĢa Ġlk Halk
Kütüphanesinde bulunan Tezyil nüshasında h>Ģ ses değiĢikliğine uyularak Yunanca h (x = hi) ile
geçen kelimeler Ģ ile yazılmıĢtır. Birkaç yerde s (ζ/ρ = sigma) sesinin de Ģ ile yazıldığı
görülmektedir. (axili > aĢili „dudak‟).
Bunun dıĢındaki sessiz harfler genel itibarıyla karĢılıklarıyla verilmiĢtir. Ancak
peltekliklerinden dolayı δ (delta) harfi peltek z ( ) ذ, θ (tita) harfi ise peltek s ( ) ثile gösterilmiĢtir.
Ayrıca sessiz harfler noktasında kelimeyi tespit etmekte karĢılaĢılan bir diğer sorun ise Rumcanın
yapısından kaynaklanan bir sorundur. Çünkü Rumcada, bazı farklı durumlar hariç, yan yana gelen
iki sessiz tek sesli imiĢ gibi okunur. Manzum sözlüklerdeki kelimeler de okunduğu gibi
yazıldığından içerisinde aynı cinsten iki sessizi yan yana barındıran kelimelerin tespiti oldukça
zordur.
Rumcanın Arap harfleriyle yazılması sesliler noktasında da ayrı bir sıkıntı meydana
getirmektedir. Bilindiği gibi sesliler yönünden çok kısıtlı olan Arap alfabesinin Rumcada bulunan
ve on bir çeĢit harf veya harf bileĢeni (α alfa, ε epsilon, η ita, ι yota, ο omikron, ς ipsilon, ω omega,
αι, ει, οι, ος) ile gösterilen seslileri karĢılaması zaten beklenemez. Bu da eser üzerinde çalıĢan bir
kiĢinin bilemediği bir kelime için sözlüğe baktığında bütün ihtimalleri göz önünde bulundurması
demektir ki çok zahmetli ve zaman alan bir iĢtir. Ortaylı‟nın da dile getirdiği gibi “Yunanlılık
geçmiĢle özdeĢleĢtirilmiĢ ve tıpkı Türklerin Osmanlıcası gibi konuĢulmayan bir dil ve yaĢayan
telaffuzla bağdaĢmayan bir imladan oluĢan katarevusa 7, edebi dil olarak muhafaza edilmiĢtir.
Yunanlının hayatındaki bu dil ikiliği bu güne kadar uzanan siyasal ve kültürel bir sorundur” (2006,
81). Bu yüzden de tarihi Rumca/Yunanca ile hem de Arap harfli olarak yazılmıĢ bir metin üzerinde
çalıĢmak hem çok emek ve zaman isteyen hem de hata payı yüksek bir iĢtir.
Sonuç olarak, ortaya çıkan kelime sayısına ve kelimelerin dağılım tablosuna baktığımızda
Lügat-ı Nuriye ile Tezyil-i Nuriye günlük konuĢma seviyesinde Rumcayı öğrenmek için yeter
derecede kelime ve bilgiyi bizlere sunmaktadırlar. Bunun yanında eserde geçen kelimeleri dikkatli
bir gözle incelediğimizde Nuri Osman Hanyavî‟nin dönemine göre iyi bir eğitim aldığı ve kültürlü
bir insan olduğu da ortaya çıkmaktadır.
KAYNAKÇA
AKSOY, Azmi (2003): Yunanca – Türkçe Türkçe – Yunanca Sözlük, Ġstanbul: Alfa Yayınları
_____________ (2003): Türkçe Açıklamalı, Dilbilgisi Uygulamalı Modern Yunanca Ġstanbul:
Fono Yayınları
AYDIN, Abdullah (2009): Hanyalı Nuri Divanından Hareketle Giritli ġairlere Ek, Türklük Bilimi
AraĢtırmaları Dergisi XXVI-/2009-Güz s.45-58.
7
Katarevusa (καθαπεύοςζα): Son zamanlara kadar Yunanistan‟ın resmi dili olan ağdalı Yunanca.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/9 Summer 2013
Gökhan ÖLKER
2018
BĠLGEHAN, Hakkı (2011): Girit, Ġzmir: BarıĢ Yayınları.
ÇAĞIRAN, Önder (2000). FeriĢteoğlu Sözlüğü Üzerine Bir Dil Ġncelemesi. Kayseri.
ÇELGĠN, Güler (2011): Eski Yunanca-Türkçe Sözlük, Ġstanbul: Kabalcı Yayınları.
ÇINAR, Bekir (2007). Miftâh-ı Lisân Manzum Türkçe-Fransızca Sözlük. Ankara: Akçağ
Yayınları.
DOĞAN, Aksan (1996): Türkçenin Sözvarlığı, Ankara, Engin Yayınları.
DURSUN, Mehmet (2005). Manzum Sözlükler ve Tuhfe-i Âsım. International Journal of Central
Asian Studies, Volume 10-1, Editor in Chief: Choi Han-Woo, The Ġnternational
Association of Central Asian Studies Intitute of Asian Culture and Development, p. 197216, Korea
ERĠK, Bayram Ali (1982): Tuhfe-i Nuriyye ve Zeyl-i Tuhfe-i Nuriyye, Ankara: Hacettepe
Üniversitesi (BasılmamıĢ Lisans Tezi).
FARDĠ, K. T., (1860): Hazine-i Lügat-ı Rumiye vü Osmaniye, Ġstanbul, Anatoli Matbaası.
ΓΙΑΝΝΑΚΟΠΟΤΛΟΤ, Γ., ΙΑΡΕΝΟΤ, Ε Ανγγλο-Ελληνικο, Αθηναι: Π. Κοςηζοςμπορ.
GÜLHAN, Abdülkerim (2005). Manzum Sözlük Nazmü‟l-Leâl‟in Dil ve Üslûp Özellikleri Üzerine
Bir Değerlendirme. Celal Bayar Üniversitesi II. Uluslararası Türk Tarihi ve Edebiyatı
Kongresi, 11-12-13 Kasım. Manisa.
GÜNġEN, Ahmet (2009) 18. Yüzyıla Ait Manzum Bir Türkçe-Rumca Lügat: Tuhfe-i Nûriyye, V.
Uluslararası Klâsik Türk Edebiyatı Sempozyumu, 16-18 2009 (basılmamıĢ) (Kaynak:
http://www.dilbilimi.net/2009_harun_tolasa_sempozyumu.pdf).
HLORĠDĠS, Yanko (1899): Kamus-ı Osmani, Türkçe Rumca Lügat Ġstanbul: Ektog Matbaası,
HOLTON, David; MACKRĠDGE, Peter; WARBURTON-Philippaki Irene (2007): Greek A
Comprehensive Grammar of the Modern Language, London: Routledge.
_____________, (2008): Greek An Essential Grammar of the Modern Language, London:
Routledge.
ĠLHAN, Seyfettin (1997). ġemsi, Cevâhirü‟l-Kelimât (Mukayeseli Ġnceleme). Fırat Üniversitesi,
SBE, (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi)
ĠMAMOĞLU, Ahmet Hilmi (2005). Tuhfe-i ġahidi: Muğlalı ġahidi Ġbrahim Dede (Farsça-Türkçe
manzum sözlük). Muğla: Muğla Üniversitesi Yayınları.
KÂMĠ, Hüseyin (1887): Kelimât, Türkçeden-Rumcaya, Hanya: Mekâtib-i Ġslâmiye Matbaası.
KARA, Ġsmail (2006): Hanya/Girit Mevlevîhânesi, Ġstanbul: Dergâh Yayınları.
ΚΑΡΑΣΖΑ, Λεωνίδαρ; TUNCAY, Faruk, (1994): Ελληνο Σογπκικο Λεξικο – Yunanca Türkçe
Sözlük, Αθήνα: Ροδαμόρ Εκδοζειρ
KARAĠSMAĠLOĞLU, Adnan, “Manzum Sözlüklerimizden Tuhfe-i Remzî”, Millî Kültür, sayı: 74,
Temmuz 1990, 60-61.
KARTAL, Ahmet (2003). Tuhfe-i Remzî. Ankara: Akçağ Yayınları.
KILIÇ, Atabey (2006). Klâsik Türk Edebiyatında Manzum Sözlük Yazma Geleneği ve TürkçeArapça Sözlüklerimizden Sübha-i Sıbyân. Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi (Prof. Dr. Tuncer Gülensoy Armağanı) S. 20, s. 65-77. Kayseri.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/9 Summer 2013
Lugât-ı Manzûme-i Nûriye Berây-ı Terceme-i Lisân-ı Rumiye Üzerine
2019
_____________ (2007a). Türkçe-Farsça Manzum Sözlüklerimizden Tuhfe-i Vehbî. Turkish
Studies,
Volume
2/2
s.
410-475.,
Spring.
http://www.turkishstudies.net/dergi/cilt1/sayi4/kilicatabey.pdf
_____________ (2007b). Türkçe-Farsça Manzum Sözlüklerden Tuḥfe-i ġâhidî (Metin). Turkish
Studies,
Volume
2/4
s.
516-548.,
Fall.
http://www.turkishstudies.net/sayilar/sayi6/34kılıçatabey.pdf
KIRBIYIK, Mehmet (2007); Yûsuf Hâlis, Miftâh-ı Lisân Manzum Fransızca-Türkçe Sözlük,
Ġstanbul: BeĢir Kitabevi
KURTOĞLU, Orhan (2006): Nuri Osman Hanyavî, Girit ġâirleri, Ankara: Akçağ Yayınları.
KÜLEKÇĠ, Numan; KARABEY, Turgut (1990). Sünbülzâde Vehbî, Tuhfe (Farsça Türkçe
Manzum Sözlük), Erzurum: Fen-Edebiyat Fakültesi Yayınları.
MCCARTHY, Justin (1998). Müslümanlar ve Azınlıklar, Ġstanbul: Ġnkîlap Yayınları.
MĠLYOPOLOS, Yanko P. (1894): Lügat-ı Türkiyye Rumiyye, Ġstanbul.A. K. Yerardu.
MUHTAR, Cemal (1993). Ġki Kur‟an Sözlüğü Luğat-ı FeriĢteoğlu ve Luğat-ı Kânûn-ı Ġlâhî.
Ġstanbul: Marmara Üniversitesi, Ġlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları.
OHANĠ, Yorgaki (1897) Ta‟lim-i Lisan-ı Rumi, Ġstanbul: Kasbar Matbaası.
ÖLKER, Perihan (2009a): Klâsik Edebiyatımızda Manzum Lügat Geleneği Ve Mahmûdiyye,
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of
Turkish or Turkic Volume 4/4 Summer 2009, s.873-888.
ÖLKER, Gökhan (2009b): Rumca Türkçe Manzum Sözlük Tuhfetü‟l-„UĢĢâk, Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 4/4 Summer 2009, s.856-872.
ÖZ, Yusuf (1996). Tarih Boyunca Türkçe-Farsça Sözlükler. Ankara Üniversitesi SBE (Yayın
AĢamasında Olan Doktora Tezi)
ÖZTAHTALI, Ġbrahim, Ġmran (2004).Lâmi‟î Çelebi ve Lügat-ı Manzûmu (Tuhfe-i Lâmi‟î), Bursa:
Gaye Kitabevi.
ÖZTÜRK, Rıdvan (2003): Rumca-Türkçe Mülemma Mani Tarzı SöylenmiĢ ġiirler Üzerine, Selçuk
Üniversitesi Türkiyat AraĢtırmaları Enstitüsü Türkiyat AraĢtırmaları Dergisi, Prof. D. A.
Bican Ercilasun Armağanı, Konya.
PANAYĠOTĠDĠS, Yuvanaki (1897): Kamus-ı Rumi, Rumcadan Türkçeye Lügat, Ġstanbul:
Panayotidis Matbaası.
REDHOUSE, Sir James (2001). A Turkish And English Lexıcon, Ġstanbul: Çağrı Yayınları.
TEMASTOKLĠ Ahtena (1896): Kamus-ı Osmani, Rumcadan Türkçeye Lügat, Ġzmir: Amaltiya
Gazetesi Matbaası Yayınları.
TĠNĠDĠ, Kostan PaĢa (1891): Usul-i Lisan-ı Rumi, Neologos Ġstanbul: Matbaası.
ÜNAL, Mehmet Ali (2011): Osmanlı Tarihi Sözlüğü, Ġstanbul, Paradigma Yayınları,
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/9 Summer 2013