Türk sanatında minyatürün ortaya çıkması Orta Asya'da Uygurlar Dönemi'ne rastlamaktadır. Osmanlı ... more Türk sanatında minyatürün ortaya çıkması Orta Asya'da Uygurlar Dönemi'ne rastlamaktadır. Osmanlı minyatür geleneğine bakıldığında esas olarak Erken Dönem, Yükseliş, Klasik ve Batılılaşma olarak dört ana dönemden bahsedilebilir. Minyatür konu ve üsluplarına bakıldığında ise özellikle dinî ve mitolojik konuların yer aldığı görülür. Kısas-ı Enbiyâlar, Şehnâme ve Acâibü'l-Mahlûkât türü eserlerdeki minyatürler başlıca konulardır. Daha sonra Nizâmî'nin Hamse'si, Leylâ vü Mecnûn gibi iki kahramanlı aşk hikâyelerini barındıran eserlerin minyatürlerinin yapıldığı görülür. Bununla birlikte XVII. yüzyıla dek padişah ve saray etrafında şekillenen minyatürlerin I. Ahmed dönemi ve sonraki dönemlerde günlük hayatı çeşitli şekillerde nakşettiği daha sık görülmeye başlar.
Türk sanatında minyatürün ortaya çıkması Orta Asya'da Uygurlar Dönemi'ne rastlamaktadır. Osmanlı ... more Türk sanatında minyatürün ortaya çıkması Orta Asya'da Uygurlar Dönemi'ne rastlamaktadır. Osmanlı minyatür geleneğine bakıldığında esas olarak Erken Dönem, Yükseliş, Klasik ve Batılılaşma olarak dört ana dönemden bahsedilebilir. Minyatür konu ve üsluplarına bakıldığında ise özellikle dinî ve mitolojik konuların yer aldığı görülür. Kısas-ı Enbiyâlar, Şehnâme ve Acâibü'l-Mahlûkât türü eserlerdeki minyatürler başlıca konulardır. Daha sonra Nizâmî'nin Hamse'si, Leylâ vü Mecnûn gibi iki kahramanlı aşk hikâyelerini barındıran eserlerin minyatürlerinin yapıldığı görülür. Bununla birlikte XVII. yüzyıla dek padişah ve saray etrafında şekillenen minyatürlerin I. Ahmed dönemi ve sonraki dönemlerde günlük hayatı çeşitli şekillerde nakşettiği daha sık görülmeye başlar.
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2021
Molla Câmî’nin en önemli eserlerinden biri olan Baharistan, Osmanlı edebiyatında
büyük ilgi görm... more Molla Câmî’nin en önemli eserlerinden biri olan Baharistan, Osmanlı edebiyatında büyük ilgi görmüş hatta medreselerde ders kitabı olarak da okutulmuştur. Buna paralel olarak eserin çok sayıda şerhi ve tercümesi bulunmaktadır. Baharistan’ın ilk tercümesi ise Hakkı tarafından yapılmıştır. Bilinen tek nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Hazine Dairesi No 1711’de bulunan eserde Hakkı, sadece hayvanlarla ilgili olan sekizinci bölümü tercüme etmiştir. Bu nüshayı sanat açısından değerli kılan husus, içeriğindeki 14 minyatürdür. Eserin bir diğer dikkat çeken yönü ise, sunulduğu Gazanfer Ağa’yı metheden 24 beyitlik kasidenin muvaşşah olarak kaleme alınmasıdır. Makalede ilk olarak Türk edebiyatında muvaşşah şiirler üzerine genel literatür bilgisi verilmiştir. Daha sonra Hakkı’nın Baharistan tercümesi genel hatlarıyla tanıtılmış ve eserdeki muvaşşah kaside üzerinde durulmuştur. Makalenin sonuna da Baharistan tercümesindeki muvaşşah kasidenin çeviri yazı metni ve tıpkıbasımı eklenmiştir.
XVI. yüzyıl Osmanlı edebiyatının önde gelen temsilcilerinden olan Cinânî'nin (öl. 1595) eserlerin... more XVI. yüzyıl Osmanlı edebiyatının önde gelen temsilcilerinden olan Cinânî'nin (öl. 1595) eserlerinden biri de Bedâyiü'l-âsâr'dır. Bir hikâye külliyatı olan bu eser temel olarak kadınlar, savaşlar ve acayip olaylar olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Eserin acayip olaylardan bahseden bölümünün alt başlıklarından biri de cinlerle ilgili hikâyelerdir. "Tabiatüstü ferdi bir tecrübenin yaşayan veya ondan dinlemiş birisi tarafından anlatılan şahsa bağlı hikâye" olarak tanımlanan memorat teriminin kapsadığı konulardan biri de cinlerle tecrübe edilen olağanüstü olaylardır. Çalışmada, Cinânî'nin Bedâyiü'l-âsâr adlı hikâye külliyatında yer alan cinlerle ilgili 12 hikâyenin memorat terimi kapsamında bir değerlendirmesi yapılmıştır. Bu hikâyelerdeki olayların memorat kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar kelimeler: Cinânî, Bedâyiü'l-âsâr, memorat, cinler. Cinânî's stories about jinn as an example of memorate Abstract One of the works of Cinânî (d. 1595), one of the leading representatives of XVI th century Ottoman literature, is Bedâyiu'l-âsâr. A collection of stories, this work consists of three parts mainly of women, wars and strange events. One of the subtitles of the part of the work that talks about strange events is stories about the jinn. Memorate is defined as a person-related story told by someone who has lived or listened to a supernatural individual experience. One of the topics covered by the term memorate is the phenomenon experienced with jinn. In this study, an evaluation of 12 stories about jinn in Cinânî's story corpus named Bedâyiu'l-âsâr was made within the context of memorate term. It was concluded that the events in these stories were evaluated within the scope of the memorate.
Öz Latife mecmuaları, derlendiği zamanın edebî zevkini yansıtan önemli metinlerdir. Bu mecmualard... more Öz Latife mecmuaları, derlendiği zamanın edebî zevkini yansıtan önemli metinlerdir. Bu mecmualarda daha önceye ait metinlerden aktarılan latifelerin yanı sıra yeni ve orijinal anlatılar da bulunmaktadır. Türün örneklerinden biri de Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi YY. 61 numarada kayıtlıdır. 18. yüzyılın ortalarında derlenen ve güzel bir yazısı olan mecmuanın imlası pek de düzgün değildir. Mecmua çerçeve içindeki ana metin ve derkenar metni olarak iki bölümdür. Bu iki bölüm aynı müstensihin kaleminden çıkmasına rağmen aralarında muhteva açısından önemli farklar vardır. Ana metin kısa latifelerden oluşurken derkenar ağırlıklı olarak hikâyelerden oluşmaktadır. Ancak hikâye aralarında latifeler de bulunmaktadır. Mecmuada Osmanlı tarihinden değişik dönemlerde yaşamış meşhur kişilere dair latifelerin yer aldığı bir bölüm vardır. Bu bölümde 994/1586'da vefat eden Kazasker İvaz Efendi'ye dair beş latife bulunmaktadır. Makalenin ikinci kısmında İvaz Efendi'nin hayatı ulaşılabilen kaynaklardan yararlanılarak anlatılmıştır. Mecmuada yer alan latifeler ve hakkında verilen bir azil fetvası ışığında İvaz Efendi'nin hayatı ve şahsiyetine dair somut verilere yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Mecmua, latife, Kazasker Manav İvaz Efendi. Abstract Wit miscellanies are important texts that reflect the literary taste of the time it was compiled. In these miscellanies, there are new and original moments as well as the wits in the texts written in previous times. One of these types of miscellanies is the latife miscellany which registered at Topkapı Palace Museum Library YY. No. 61. The spelling of the miscellany with a beautiful writing compiled in the middle of the 18th century is not as beautiful as its writing. Miscellany, is two sections as the main text in the frame and the marginal text. Although these
ÖZ Klasik Türk edebiyatında anlatma esasına dayanan türlerinin en önemlisi hikâyedir. Klasik edeb... more ÖZ Klasik Türk edebiyatında anlatma esasına dayanan türlerinin en önemlisi hikâyedir. Klasik edebiyatta hikâyelerin bulunduğu eserler mecmua Ģeklinde veya belli bir amaçla tertip edilmiĢ kitaplardır. Hikâyelerin belli bir düzenle tertip edildiği eserlerden biri de Hadâyıku'l-cinân'dır. XVII. yüzyılın ilk yarısında Abdurrahman Hıbrî tarafından kaleme alınmıĢtır. ―Cennet bahçeleri‖ gibi sekiz bölümden oluĢan eserde telif hikâyeler dikkat çekmektedir. Dönemin günlük hayatını aksettirmesi bakımından da önem taĢıyan Hadâyıku'l-cinân, ilk defa bu yazıda genel hatlarıyla tanıtılmıĢtır. Eserin nüshaları, kime sunulduğu ve telif tarihi hakkında bilgi verilmiĢtir. Buna ilave olarak eseri oluĢturan sekiz bölümde hangi konuların ele alındığı ve hikâyelerin özetleri verilerek okurun Hadâyıku'l-cinân'ın içeriği hakkında genel bilgi sahibi olması amaçlanmıĢtır. ABSTRACT Short story is of the most important type of the types that are based on narration in classical Turkish literature. In classical literature which work of story in the form of a mecmua or books that have been arranged for a certain purpose. One of the works in which the stories are arranged in a certain order is Hada'ik al-jinan. Hada'ik al-jinan was written by Abd al-rahman Hıbrî, in the first half of the XVIIth century. The works of eight episodes, such as "Gardens of Heaven", draw attention to the copyrighted stories. Hada'ik al-jinan,
Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Hazine 1279 numarada kayıtlı olan Menâkıb-ı Hamsîn, çeşitli hil... more Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Hazine 1279 numarada kayıtlı olan Menâkıb-ı Hamsîn, çeşitli hilelerin anlatıldığı bir hikâye külliyatıdır. Bu kitapta iki fasıl halinde toplam altmışaltı hikâye bulunmaktadır. İlk fasılda hükümdarlara ve bilginlere dair hilelerin konu edildiği hikâyeler yer almaktadır. İkinci fasıl ise esnaf, hırsız, kadın ve hayvanların hilelerini içeren hikâyelere ayrılmıştır. Adı bilinmeyen müellif, bu hikâyeleri önceki dönemlerde kaleme alınan eserlerden veya duyduğu olaylardan meydana getirmiştir. Menâkıb-ı Hamsîn'in asıl önemi, içinde yer alan yerli ve mahalli ögeler de barındıran telif hikâyelerdir. Bazı tarihi kişiliklerin de içinde yer aldığı hikâyeler sosyal tarih açısın-dan önemli birer belge olarak görülmektedir. Bu hikâyeler edebiyatın sosyalliği ve yerliliği açısından da dikkate değerdir. Bu makalede, Menâkıb-ı Hamsîn hakkında genel bilgiler verilmiştir. Eserin nüshası, adı, sunulduğu kişi makalede tartışılmıştır. Hikâyelerin birer cümleyle muhtevaları hakkında bilgi verilmiş ve kendisinden önceki eserlerle ortak olan hikâyeler tespit edilmiştir. Ayrıca makalenin sınırı dâhilinde kişi, mekân ve zaman özelliklerinden kısaca bahsedilmiştir. Makalenin sonunda ise eserdeki yerli ve mahalli özellik taşıyan hikâyelerden biri örnek olarak verilmiştir.
Osmanlı döneminde günlük hayatta kullanılan çeşitli araç ve gereçlerin şiirde bir şekilde kullanı... more Osmanlı döneminde günlük hayatta kullanılan çeşitli araç ve gereçlerin şiirde bir şekilde kullanıldığı görülmektedir. Bu eşyalar içinde şiire en fazla girenlerden biri de mumdur. Mumla ilgili yardımcı çeşitli aletlerin de mumla birlikte şiirde kullanılması normal durumdur. Bu yazıda mumum söndürülmesine yardımcı olan mum makası (mıkraz) ve mum külahının klasik şiirde kendine nasıl bir yer bulduğuna değinilmiştir. Mumun fitilinin mıkrazla kesilmek suretiyle söndürülmesi eylemi genel olarak şiirde başın kesilmesi ve benzeri teşbihlerle birlikte bir benzetme unsuru hâline geldiği görülmüştür. Ayrıca bu makaleyle artık birer antika olarak görülen bu küçük araçların şiir vasıtasıyla hatırlanması amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Şiir, mıkraz (mum makası), mum külahı. Abstract In the Ottoman period, various tools and devices used in Daily life is seen to be used poetry as. Whitin these items, one of the most used in poetry is candle. Use auxiliary tools with candle is a normal condition. In this article, it is mentioned which helps to candle scissor and snuffer how its found their place in classical poetry. Cutting of candle wick with candle scissor has been in poetry head cutting and such has become an anology. In addition, with this article it is aimed to remember those small tools which are seen as antiques through poetry. * Bu makale, 23 Aralık 2015 günü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde yapılan Dîvân Şiirinin Anlam Dünyası Sempozyumunda sunulan Klasik Türk Şiirinde Mıkraz (Mum Kesme Makası) başlıklı bildirinin düzenlenmiş ve genişletilmiş halidir. **Doç. Dr., Manisa Celal Bayar Üniversitesi, İlahiyat Faküktesi, İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü, osm.unlu@hotmail.com.
Öz Mizah, insanlığın var olduğu zamanlardan bugüne kadar hayatın değişmez parçası olmuştur. Klasi... more Öz Mizah, insanlığın var olduğu zamanlardan bugüne kadar hayatın değişmez parçası olmuştur. Klasik Türk Edebiyatında da bu durum hayli belirgindir. Temel karakteristiği ahlaki, eğitici ve öğretici olan mizahın her dönemde sayısız örneği bulun-maktadır. Bunun yanında güldürme özelliği ön planda olan eserlerin sayısı az değildir. Klasik edebiyatımızın bu tür eserlerinde yer alan bazı karakteristik tipler de bulunmaktadır. Bu tiplerden biri Delle-i Muhtâle'dir. Günümüz edebiyat araştırmacılarının üzerinde pek fazla durmadığı ve dikkat çekmediği görülen bu mizahî tiple ilgili çok sayıda malzeme işlenmeyi beklemektedir. Arap edebiyatı kaynaklı bir tip olan Delle-i Muhtâle, hem bir mazmun hem de müstakil olarak edebiyatımızda yer almıştır. Kötü ve hilekâr bir tip olarak karşımıza çıkan Delle-i Muhtâle birçok şiir ve mesnevide kötü kadın tipine örnek olarak veya karakterlerin benzetildiği kişi olarak ele alınır. Bu makalede, doğrudan Delle-i Muhtâle'yi konu edinen metinlerden yola çıkılarak bu kötü kadın tipi hakkında bilgi verilmiştir.
ÖZET Nâbî Divânı " ndaki mesneviler bölümünün son kısmında " makâle " baĢlığını taĢıyan iki mesne... more ÖZET Nâbî Divânı " ndaki mesneviler bölümünün son kısmında " makâle " baĢlığını taĢıyan iki mesnevi bulunmaktadır. Bu iki mesnevide iki manzum hikâye yer almaktadır. Hayr-âbâd " ın dıĢında tahkiyeye dayalı baĢka bir eseri bulunmayan Nâbî " nin iki mesnevisi bu açıdan bakıldığında ayrı bir değer taĢır. Mesnevilerden biri Hakîm Senâyî ile Külhânî-i Lâyhâr arasında geçen bir olayı ele alır. Ġkinci mesnevide de XVII. yüzyılın önemli bürokratlarından biri olan Ekmekçi-zâde Ahmet PaĢa " nın hayatının gençlik dönemlerinde Edirne " de baĢına gelen bir olay ele alınmıĢtır. ÇalıĢmada, bu iki hikâye metni anlatı teknikleri açısından değerlendirilmiĢ, klâsik hikâyenin özellikleri ile karĢılaĢtırılmıĢtır. Ayrıca ikinci hikâyenin baĢka kaynaklarda yer alan Ģekilleri ile metinler arası bağlamda karĢılaĢtırması yapılmıĢtır. ABSTRACT In Diwan of Nâbî, there are two mathnavi that are entitled " makâle " in the last part of mathnavi. In these two mathnavi, there are two poetic stories. The two mathnavi of Nâbî who doesn " t have a work based on fiction except for Khayr-âbâd, have an exceptional value in this respective. One of mathnavis is about an event between Hakeem Sanayi and Gyulkhani-i Lâykhâr. In the second mathnavi, an event that happened to Ekmekçi-zâde Ahmed Pasha, who was one of the important bureaucrat of XVII th century, in his youth period in Edirne was handled. In this study these two stories were evaluated in terms of their narrative technique and were compared with the features of classical story. In addition, a comparison was made among the versions of the second story in other sources in intertextual contexts.
Türk sanatında minyatürün ortaya çıkması Orta Asya'da Uygurlar Dönemi'ne rastlamaktadır. Osmanlı ... more Türk sanatında minyatürün ortaya çıkması Orta Asya'da Uygurlar Dönemi'ne rastlamaktadır. Osmanlı minyatür geleneğine bakıldığında esas olarak Erken Dönem, Yükseliş, Klasik ve Batılılaşma olarak dört ana dönemden bahsedilebilir. Minyatür konu ve üsluplarına bakıldığında ise özellikle dinî ve mitolojik konuların yer aldığı görülür. Kısas-ı Enbiyâlar, Şehnâme ve Acâibü'l-Mahlûkât türü eserlerdeki minyatürler başlıca konulardır. Daha sonra Nizâmî'nin Hamse'si, Leylâ vü Mecnûn gibi iki kahramanlı aşk hikâyelerini barındıran eserlerin minyatürlerinin yapıldığı görülür. Bununla birlikte XVII. yüzyıla dek padişah ve saray etrafında şekillenen minyatürlerin I. Ahmed dönemi ve sonraki dönemlerde günlük hayatı çeşitli şekillerde nakşettiği daha sık görülmeye başlar.
Türk sanatında minyatürün ortaya çıkması Orta Asya'da Uygurlar Dönemi'ne rastlamaktadır. Osmanlı ... more Türk sanatında minyatürün ortaya çıkması Orta Asya'da Uygurlar Dönemi'ne rastlamaktadır. Osmanlı minyatür geleneğine bakıldığında esas olarak Erken Dönem, Yükseliş, Klasik ve Batılılaşma olarak dört ana dönemden bahsedilebilir. Minyatür konu ve üsluplarına bakıldığında ise özellikle dinî ve mitolojik konuların yer aldığı görülür. Kısas-ı Enbiyâlar, Şehnâme ve Acâibü'l-Mahlûkât türü eserlerdeki minyatürler başlıca konulardır. Daha sonra Nizâmî'nin Hamse'si, Leylâ vü Mecnûn gibi iki kahramanlı aşk hikâyelerini barındıran eserlerin minyatürlerinin yapıldığı görülür. Bununla birlikte XVII. yüzyıla dek padişah ve saray etrafında şekillenen minyatürlerin I. Ahmed dönemi ve sonraki dönemlerde günlük hayatı çeşitli şekillerde nakşettiği daha sık görülmeye başlar.
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2021
Molla Câmî’nin en önemli eserlerinden biri olan Baharistan, Osmanlı edebiyatında
büyük ilgi görm... more Molla Câmî’nin en önemli eserlerinden biri olan Baharistan, Osmanlı edebiyatında büyük ilgi görmüş hatta medreselerde ders kitabı olarak da okutulmuştur. Buna paralel olarak eserin çok sayıda şerhi ve tercümesi bulunmaktadır. Baharistan’ın ilk tercümesi ise Hakkı tarafından yapılmıştır. Bilinen tek nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Hazine Dairesi No 1711’de bulunan eserde Hakkı, sadece hayvanlarla ilgili olan sekizinci bölümü tercüme etmiştir. Bu nüshayı sanat açısından değerli kılan husus, içeriğindeki 14 minyatürdür. Eserin bir diğer dikkat çeken yönü ise, sunulduğu Gazanfer Ağa’yı metheden 24 beyitlik kasidenin muvaşşah olarak kaleme alınmasıdır. Makalede ilk olarak Türk edebiyatında muvaşşah şiirler üzerine genel literatür bilgisi verilmiştir. Daha sonra Hakkı’nın Baharistan tercümesi genel hatlarıyla tanıtılmış ve eserdeki muvaşşah kaside üzerinde durulmuştur. Makalenin sonuna da Baharistan tercümesindeki muvaşşah kasidenin çeviri yazı metni ve tıpkıbasımı eklenmiştir.
XVI. yüzyıl Osmanlı edebiyatının önde gelen temsilcilerinden olan Cinânî'nin (öl. 1595) eserlerin... more XVI. yüzyıl Osmanlı edebiyatının önde gelen temsilcilerinden olan Cinânî'nin (öl. 1595) eserlerinden biri de Bedâyiü'l-âsâr'dır. Bir hikâye külliyatı olan bu eser temel olarak kadınlar, savaşlar ve acayip olaylar olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Eserin acayip olaylardan bahseden bölümünün alt başlıklarından biri de cinlerle ilgili hikâyelerdir. "Tabiatüstü ferdi bir tecrübenin yaşayan veya ondan dinlemiş birisi tarafından anlatılan şahsa bağlı hikâye" olarak tanımlanan memorat teriminin kapsadığı konulardan biri de cinlerle tecrübe edilen olağanüstü olaylardır. Çalışmada, Cinânî'nin Bedâyiü'l-âsâr adlı hikâye külliyatında yer alan cinlerle ilgili 12 hikâyenin memorat terimi kapsamında bir değerlendirmesi yapılmıştır. Bu hikâyelerdeki olayların memorat kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar kelimeler: Cinânî, Bedâyiü'l-âsâr, memorat, cinler. Cinânî's stories about jinn as an example of memorate Abstract One of the works of Cinânî (d. 1595), one of the leading representatives of XVI th century Ottoman literature, is Bedâyiu'l-âsâr. A collection of stories, this work consists of three parts mainly of women, wars and strange events. One of the subtitles of the part of the work that talks about strange events is stories about the jinn. Memorate is defined as a person-related story told by someone who has lived or listened to a supernatural individual experience. One of the topics covered by the term memorate is the phenomenon experienced with jinn. In this study, an evaluation of 12 stories about jinn in Cinânî's story corpus named Bedâyiu'l-âsâr was made within the context of memorate term. It was concluded that the events in these stories were evaluated within the scope of the memorate.
Öz Latife mecmuaları, derlendiği zamanın edebî zevkini yansıtan önemli metinlerdir. Bu mecmualard... more Öz Latife mecmuaları, derlendiği zamanın edebî zevkini yansıtan önemli metinlerdir. Bu mecmualarda daha önceye ait metinlerden aktarılan latifelerin yanı sıra yeni ve orijinal anlatılar da bulunmaktadır. Türün örneklerinden biri de Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi YY. 61 numarada kayıtlıdır. 18. yüzyılın ortalarında derlenen ve güzel bir yazısı olan mecmuanın imlası pek de düzgün değildir. Mecmua çerçeve içindeki ana metin ve derkenar metni olarak iki bölümdür. Bu iki bölüm aynı müstensihin kaleminden çıkmasına rağmen aralarında muhteva açısından önemli farklar vardır. Ana metin kısa latifelerden oluşurken derkenar ağırlıklı olarak hikâyelerden oluşmaktadır. Ancak hikâye aralarında latifeler de bulunmaktadır. Mecmuada Osmanlı tarihinden değişik dönemlerde yaşamış meşhur kişilere dair latifelerin yer aldığı bir bölüm vardır. Bu bölümde 994/1586'da vefat eden Kazasker İvaz Efendi'ye dair beş latife bulunmaktadır. Makalenin ikinci kısmında İvaz Efendi'nin hayatı ulaşılabilen kaynaklardan yararlanılarak anlatılmıştır. Mecmuada yer alan latifeler ve hakkında verilen bir azil fetvası ışığında İvaz Efendi'nin hayatı ve şahsiyetine dair somut verilere yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Mecmua, latife, Kazasker Manav İvaz Efendi. Abstract Wit miscellanies are important texts that reflect the literary taste of the time it was compiled. In these miscellanies, there are new and original moments as well as the wits in the texts written in previous times. One of these types of miscellanies is the latife miscellany which registered at Topkapı Palace Museum Library YY. No. 61. The spelling of the miscellany with a beautiful writing compiled in the middle of the 18th century is not as beautiful as its writing. Miscellany, is two sections as the main text in the frame and the marginal text. Although these
ÖZ Klasik Türk edebiyatında anlatma esasına dayanan türlerinin en önemlisi hikâyedir. Klasik edeb... more ÖZ Klasik Türk edebiyatında anlatma esasına dayanan türlerinin en önemlisi hikâyedir. Klasik edebiyatta hikâyelerin bulunduğu eserler mecmua Ģeklinde veya belli bir amaçla tertip edilmiĢ kitaplardır. Hikâyelerin belli bir düzenle tertip edildiği eserlerden biri de Hadâyıku'l-cinân'dır. XVII. yüzyılın ilk yarısında Abdurrahman Hıbrî tarafından kaleme alınmıĢtır. ―Cennet bahçeleri‖ gibi sekiz bölümden oluĢan eserde telif hikâyeler dikkat çekmektedir. Dönemin günlük hayatını aksettirmesi bakımından da önem taĢıyan Hadâyıku'l-cinân, ilk defa bu yazıda genel hatlarıyla tanıtılmıĢtır. Eserin nüshaları, kime sunulduğu ve telif tarihi hakkında bilgi verilmiĢtir. Buna ilave olarak eseri oluĢturan sekiz bölümde hangi konuların ele alındığı ve hikâyelerin özetleri verilerek okurun Hadâyıku'l-cinân'ın içeriği hakkında genel bilgi sahibi olması amaçlanmıĢtır. ABSTRACT Short story is of the most important type of the types that are based on narration in classical Turkish literature. In classical literature which work of story in the form of a mecmua or books that have been arranged for a certain purpose. One of the works in which the stories are arranged in a certain order is Hada'ik al-jinan. Hada'ik al-jinan was written by Abd al-rahman Hıbrî, in the first half of the XVIIth century. The works of eight episodes, such as "Gardens of Heaven", draw attention to the copyrighted stories. Hada'ik al-jinan,
Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Hazine 1279 numarada kayıtlı olan Menâkıb-ı Hamsîn, çeşitli hil... more Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Hazine 1279 numarada kayıtlı olan Menâkıb-ı Hamsîn, çeşitli hilelerin anlatıldığı bir hikâye külliyatıdır. Bu kitapta iki fasıl halinde toplam altmışaltı hikâye bulunmaktadır. İlk fasılda hükümdarlara ve bilginlere dair hilelerin konu edildiği hikâyeler yer almaktadır. İkinci fasıl ise esnaf, hırsız, kadın ve hayvanların hilelerini içeren hikâyelere ayrılmıştır. Adı bilinmeyen müellif, bu hikâyeleri önceki dönemlerde kaleme alınan eserlerden veya duyduğu olaylardan meydana getirmiştir. Menâkıb-ı Hamsîn'in asıl önemi, içinde yer alan yerli ve mahalli ögeler de barındıran telif hikâyelerdir. Bazı tarihi kişiliklerin de içinde yer aldığı hikâyeler sosyal tarih açısın-dan önemli birer belge olarak görülmektedir. Bu hikâyeler edebiyatın sosyalliği ve yerliliği açısından da dikkate değerdir. Bu makalede, Menâkıb-ı Hamsîn hakkında genel bilgiler verilmiştir. Eserin nüshası, adı, sunulduğu kişi makalede tartışılmıştır. Hikâyelerin birer cümleyle muhtevaları hakkında bilgi verilmiş ve kendisinden önceki eserlerle ortak olan hikâyeler tespit edilmiştir. Ayrıca makalenin sınırı dâhilinde kişi, mekân ve zaman özelliklerinden kısaca bahsedilmiştir. Makalenin sonunda ise eserdeki yerli ve mahalli özellik taşıyan hikâyelerden biri örnek olarak verilmiştir.
Osmanlı döneminde günlük hayatta kullanılan çeşitli araç ve gereçlerin şiirde bir şekilde kullanı... more Osmanlı döneminde günlük hayatta kullanılan çeşitli araç ve gereçlerin şiirde bir şekilde kullanıldığı görülmektedir. Bu eşyalar içinde şiire en fazla girenlerden biri de mumdur. Mumla ilgili yardımcı çeşitli aletlerin de mumla birlikte şiirde kullanılması normal durumdur. Bu yazıda mumum söndürülmesine yardımcı olan mum makası (mıkraz) ve mum külahının klasik şiirde kendine nasıl bir yer bulduğuna değinilmiştir. Mumun fitilinin mıkrazla kesilmek suretiyle söndürülmesi eylemi genel olarak şiirde başın kesilmesi ve benzeri teşbihlerle birlikte bir benzetme unsuru hâline geldiği görülmüştür. Ayrıca bu makaleyle artık birer antika olarak görülen bu küçük araçların şiir vasıtasıyla hatırlanması amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Şiir, mıkraz (mum makası), mum külahı. Abstract In the Ottoman period, various tools and devices used in Daily life is seen to be used poetry as. Whitin these items, one of the most used in poetry is candle. Use auxiliary tools with candle is a normal condition. In this article, it is mentioned which helps to candle scissor and snuffer how its found their place in classical poetry. Cutting of candle wick with candle scissor has been in poetry head cutting and such has become an anology. In addition, with this article it is aimed to remember those small tools which are seen as antiques through poetry. * Bu makale, 23 Aralık 2015 günü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde yapılan Dîvân Şiirinin Anlam Dünyası Sempozyumunda sunulan Klasik Türk Şiirinde Mıkraz (Mum Kesme Makası) başlıklı bildirinin düzenlenmiş ve genişletilmiş halidir. **Doç. Dr., Manisa Celal Bayar Üniversitesi, İlahiyat Faküktesi, İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü, osm.unlu@hotmail.com.
Öz Mizah, insanlığın var olduğu zamanlardan bugüne kadar hayatın değişmez parçası olmuştur. Klasi... more Öz Mizah, insanlığın var olduğu zamanlardan bugüne kadar hayatın değişmez parçası olmuştur. Klasik Türk Edebiyatında da bu durum hayli belirgindir. Temel karakteristiği ahlaki, eğitici ve öğretici olan mizahın her dönemde sayısız örneği bulun-maktadır. Bunun yanında güldürme özelliği ön planda olan eserlerin sayısı az değildir. Klasik edebiyatımızın bu tür eserlerinde yer alan bazı karakteristik tipler de bulunmaktadır. Bu tiplerden biri Delle-i Muhtâle'dir. Günümüz edebiyat araştırmacılarının üzerinde pek fazla durmadığı ve dikkat çekmediği görülen bu mizahî tiple ilgili çok sayıda malzeme işlenmeyi beklemektedir. Arap edebiyatı kaynaklı bir tip olan Delle-i Muhtâle, hem bir mazmun hem de müstakil olarak edebiyatımızda yer almıştır. Kötü ve hilekâr bir tip olarak karşımıza çıkan Delle-i Muhtâle birçok şiir ve mesnevide kötü kadın tipine örnek olarak veya karakterlerin benzetildiği kişi olarak ele alınır. Bu makalede, doğrudan Delle-i Muhtâle'yi konu edinen metinlerden yola çıkılarak bu kötü kadın tipi hakkında bilgi verilmiştir.
ÖZET Nâbî Divânı " ndaki mesneviler bölümünün son kısmında " makâle " baĢlığını taĢıyan iki mesne... more ÖZET Nâbî Divânı " ndaki mesneviler bölümünün son kısmında " makâle " baĢlığını taĢıyan iki mesnevi bulunmaktadır. Bu iki mesnevide iki manzum hikâye yer almaktadır. Hayr-âbâd " ın dıĢında tahkiyeye dayalı baĢka bir eseri bulunmayan Nâbî " nin iki mesnevisi bu açıdan bakıldığında ayrı bir değer taĢır. Mesnevilerden biri Hakîm Senâyî ile Külhânî-i Lâyhâr arasında geçen bir olayı ele alır. Ġkinci mesnevide de XVII. yüzyılın önemli bürokratlarından biri olan Ekmekçi-zâde Ahmet PaĢa " nın hayatının gençlik dönemlerinde Edirne " de baĢına gelen bir olay ele alınmıĢtır. ÇalıĢmada, bu iki hikâye metni anlatı teknikleri açısından değerlendirilmiĢ, klâsik hikâyenin özellikleri ile karĢılaĢtırılmıĢtır. Ayrıca ikinci hikâyenin baĢka kaynaklarda yer alan Ģekilleri ile metinler arası bağlamda karĢılaĢtırması yapılmıĢtır. ABSTRACT In Diwan of Nâbî, there are two mathnavi that are entitled " makâle " in the last part of mathnavi. In these two mathnavi, there are two poetic stories. The two mathnavi of Nâbî who doesn " t have a work based on fiction except for Khayr-âbâd, have an exceptional value in this respective. One of mathnavis is about an event between Hakeem Sanayi and Gyulkhani-i Lâykhâr. In the second mathnavi, an event that happened to Ekmekçi-zâde Ahmed Pasha, who was one of the important bureaucrat of XVII th century, in his youth period in Edirne was handled. In this study these two stories were evaluated in terms of their narrative technique and were compared with the features of classical story. In addition, a comparison was made among the versions of the second story in other sources in intertextual contexts.
Uploads
Papers by Osman Ünlü
büyük ilgi görmüş hatta medreselerde ders kitabı olarak da okutulmuştur. Buna paralel
olarak eserin çok sayıda şerhi ve tercümesi bulunmaktadır. Baharistan’ın ilk tercümesi
ise Hakkı tarafından yapılmıştır. Bilinen tek nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi
Hazine Dairesi No 1711’de bulunan eserde Hakkı, sadece hayvanlarla ilgili olan sekizinci
bölümü tercüme etmiştir. Bu nüshayı sanat açısından değerli kılan husus, içeriğindeki
14 minyatürdür. Eserin bir diğer dikkat çeken yönü ise, sunulduğu Gazanfer Ağa’yı
metheden 24 beyitlik kasidenin muvaşşah olarak kaleme alınmasıdır.
Makalede ilk olarak Türk edebiyatında muvaşşah şiirler üzerine genel literatür bilgisi
verilmiştir. Daha sonra Hakkı’nın Baharistan tercümesi genel hatlarıyla tanıtılmış ve
eserdeki muvaşşah kaside üzerinde durulmuştur. Makalenin sonuna da Baharistan
tercümesindeki muvaşşah kasidenin çeviri yazı metni ve tıpkıbasımı eklenmiştir.
büyük ilgi görmüş hatta medreselerde ders kitabı olarak da okutulmuştur. Buna paralel
olarak eserin çok sayıda şerhi ve tercümesi bulunmaktadır. Baharistan’ın ilk tercümesi
ise Hakkı tarafından yapılmıştır. Bilinen tek nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi
Hazine Dairesi No 1711’de bulunan eserde Hakkı, sadece hayvanlarla ilgili olan sekizinci
bölümü tercüme etmiştir. Bu nüshayı sanat açısından değerli kılan husus, içeriğindeki
14 minyatürdür. Eserin bir diğer dikkat çeken yönü ise, sunulduğu Gazanfer Ağa’yı
metheden 24 beyitlik kasidenin muvaşşah olarak kaleme alınmasıdır.
Makalede ilk olarak Türk edebiyatında muvaşşah şiirler üzerine genel literatür bilgisi
verilmiştir. Daha sonra Hakkı’nın Baharistan tercümesi genel hatlarıyla tanıtılmış ve
eserdeki muvaşşah kaside üzerinde durulmuştur. Makalenin sonuna da Baharistan
tercümesindeki muvaşşah kasidenin çeviri yazı metni ve tıpkıbasımı eklenmiştir.