T.C.
KÜLTÜR VE T U R İ z M
BAKANLIGI
Kültür Varlık arı
ve Müzeler Genel Müdrlğ
ARŞTIM
21.
SONUÇLARI
TOPLANTISI
•
2. cn.r
26-31 MAYIS 2003
ANKARA
T.C. KÜLTÜR VE TURİzM
Yayın
BAKANLIGI YAıNLR
No: 2995/2
Kültür Varlık
ve Miizeler Genel
Yayın
No: 98
Müdrlğ
YAYINA HAZıRLYN
Koray OLŞEN
Dr. Fahriye BAYRAM
Dr. Adil ÖZME
Nurhan ÜLGEN
DİZG :
Meryem UYANIKER
ISBN: 975-17-3105-4 (Tk.No)
975-17-3107-0 (2. Cilt)
ISSN: 1017-7663
Not: Bildiriler, sahiplerinden
geldiğ
şekliy
ve
sunş
göre yasıran
yınlamştr.
KÜLTÜR VE TURİzM
BAKANLIGI DösİM
ANKARA-2004
BASIMEVİ
içiNDEKiLER
Mine KADİROGLU,
Turgay YAZAR,
Fahriye BAYRAM, Bülent IŞLER
Gürcü Mimarisi 2002 Yıl
Ortaç ğ
Nilay KARAKAYA
Yüzey Araştıms
1
.
2002 Yıl,
Kayseri Yeşilhsar
Ilçesi Erdemli Köyü'ndeki
Kaya Kiliseleri Duvar Resimleri
17
Brian L. PEASNALL
2002
SmaIl Streams Archaeological Survey................................ 29
Diyarbkı
SemaATİK
Anadolu
;
Macel um rı
45
EmelERTEN
Olba 2002 Yüzey
55
Araştıms
Ali Yalçın
TAVUKÇU, Cevat BAŞ ~A ,
Zerrin AYDIN TAVUKÇU, Ertan KUÇUKEFE
Bozcaada-Tenedos Araştımlr
Akın
2002 Yıl
2002
67
ERSOY, Binnur GÜRLER, Onur GÜLBAY
ve Çevresi Yüzey
Şir nce
77
Araştıms
Engin ÖZGEN, Barbara HELWING, Atilla ENGİ
Kilis Ili 2002 Yıl
Yüzey Araştıms
87
Herman A. G. BRIJDER
Project: The Second Campaign by the
The Nemrut Dağ
University ofAmsterdam (2002)
Joel Thomas WALKER
The Tahirler Project
for 2001 Season
~.
Province): Preliminary Report
(Beypazı
101
Giovanni SALMERI, Anna Lucia D' AGATA,
Laura FALESI, Claudia OLIVA, Francesca MARTORANO
Cilicia Survey 2002
Levent Egemen VARDAR
Galatia Bölgesi
Ankara ve Eskişehr
feridun ÖZG:tJMÜŞ
Kale ri/Y leşm ri
ıleri,
2002
.
Yüzey
Araştıms:
Istanbul Fatih Ilçesi Sofular, Iskendrpaş,
Hasan Halife,
Muhtesip ıskendr,
Keçeci Karbş,
Sulukule Mahallelerinde
Yapıl n
2002 Yıl
Arkeolojik Yüzey Araştıms
95
111
117
.
133
Adnan DİLER
Bodrum Yarımad sı
ve Çevresi Yüzey
Taciser TÜFEKÇİ
2002 Yıl
Leleg
SİVA,
Eskişehir,
Haldun Ö~KAN,
ve Bayburt ıleri
Güm şhane
Nurettin YARDıMC
Suruç Ovası
Mylas/Dmıboğz
Yüzey
Yüzey Araştırması
Hüseyin YURTAŞ
Yüzey Araştırması
(2002)
Araştıms
Sema DOGAN
Lykia'da Bizans Dönemi Araştımları:
Anıelis
143
Hakan SİVAS
.
Kütahya, Afyonkarahisar ıleri
Süleyman ÇİGDEM,
2002 Yıl
Yerlşim,
Araştırması-20
167
179
2002
189
PESCHLOW, Cristoph GERBER
Die Arbeiten des Jahres 2002 in Herakleia am Latmos und
Umgebung (Bafa Gölü/Beşparm k)
Maria ANDALORO
Küçük Tavş n
........ 155
Adası:
2002 Report
201
211
Eugenia BOLOGNESI RECCHI FRANCESCHINI
The Western Boundaries of the Great Palace Area:
Some Observations about Küçük Aya Sofya Camii and
Çardaki i Haınm.
225
Aslı
ÖZYAR, Günhan DANIŞMA~,
Hayrullah KARABULUT, Haluk OZENER
Tarsus-Gözlükule 2002 Yıl
Dis plin era sı
Araştırmal rı
235
Armağn
ERKANAL ÖKTÜ, Kaan İ R E N
2002 Güney Aiolis Yüzey Araştırması
245
James CROW, Richard BAYLISS, Paolo BONO
The Water Supply of Constantinople Survey 2001-2002
Alpaslan CEYLAN
2002 Yıl
Mehmet ÖZSAİT
2002 Yıl
Mehmet ÖZSAİT
2002 Y ıl
Harun TAŞKıRAN,
Erzincan, Erzurum, Kars ve
ıleri
Samsun-Amasya Yüzey Araştı mal n ı
Burdur ve Isparta Y üzey
Baraj Gölü Alanı
2002 Y ıl Çalışmr
Ilısu
.
Iğdır
Yüzey Araştırması
ilk Sonuçları
253
263
273
285
Araştıml
Metin KARTAL
Paleolitik
Çağ
Yüzey Araştırması
'" 295
Tayfun YILDIRIM, Tunç şİPAH
2002 Y ıl
çorum ve Çankır
llleri Yüzey Araştıms
Bakiye YÜKMEN EDENS
Adana, Şanlıurf
Yüzey Araştıms
ve Hatay İleri
2002 Yıl
305
Megalitizm
,
Karl STROBEL, Cristoph GERBER
Feldforschungen in Tavium: Bericht Über die Kampagne 2002
Hamza GÜLLÜCE,
Martin HARTMANN, Michael Sp~IDEı,
Mahmut G. DRAHOR, Gökhan GOKTURKLER
Roman Military Installations at "At Meydanı"
Zeugma
315
325
335
ORTAÇAG GÜRCÜ MiMARisi 2002 YILI
YÜZEY ARŞTIMS
Mine KAOiROGLU*
1995 yılnda
başltın
Ortaçğ
Gürcü mimarisi yüze ar ştı mal rın
sekizincisi 30 Ağusto-n:
Eylül 20Q2 tarihleri arsında
Artvin Ili, Ardanuç, Şavşt,
Yusufeli ilçeleri ile Erzurum Ili, Tortum Ilçesi sınrla
içinde kalrı
bölgede gerçkleştirlmştir.
Çalışmar
bizimle birlikte öğrencil mz
Hacettepe Universitesi'nden Nazlı
Ece Göymen, Selçuk Duran, Bora Dedemen, ve Erciyes Universitesi'nden Hülya Güley katıl
mış,
ar ştırma
giderlerimizin bir bölümü Kültür Baknlığ'n
kat ıs
ile karşılnmt.
2002 yıh
arştım
süremizin ilk yarısnd
Ardanuç Suyu, Şavşt
Deresi ve Yusufeli Çayı
vadileri tarnmış,
altı
şapel,
dört kilise ve dokuz yapı
kalınt sı
belgelendiriImişt r.
Süremlzin ikinci yarısnd,
tek yapı
düzeyinde ya ınlam yı
düş ndüğ müz
Artvin Ili, Şavşt
Ilçesi, Cevizli Köyü'ndeki Tbeti Manstır,
M.~ryeman
Katedrali'nde çalı
şılm ,
ayrıc
koruma-kurtarma ön çalışmr
başltın
Oşk
Manstır
Kilisesi ile "tahrip" edilğ
öğrenil
Dolishan Manstır
Kilisesi'nin son durmlaı
belgndirmşt.
I-BELGELENOiRME ÇALIŞM R
A. AROANUÇ SUYU VAoisi
Fahriye BA YRAM
Ahiza i No.lu Şapel
Ferhatlı
Köyü (Ahiza), Ba91ar Mahallesi'nin güneyindeki tepe üzerinde yer alan
şapelt,
dıştan
5.05x7.55 m. ölçüsünde doğu-batı
doğrult sunda
dikdörtgen planhdır,
Yapıd n
günümüze apsisin güneyi, güney duvarın
batı
ve batı
duvarın
güney bölümüne ait duvar dolgusu ulaşmı t r.
Kalınt lard n
apsisin yarım
kubbe ile örtüldügü, duvarların
düzgün sıral.
küçük boyutlu kaba yonu taşlr
dolgu duvar tekniğ de
örüld ğü
anl şı makt dır.
Duvar teknigine göre şapeli,
9. yüzıl
sonu-to. yüz ıl
başl rına
tarihIemek mümkündür.
Ahiza " No.lu Şapel
Ferhatlı
Köyü'nde (Ahiza), i No.lu Şapel'in
Dıştan
10.20x6.60 m. ölçülerinde doğu-batı
doğruıt s nda
1). Içte doğu
duvar, yarım
daire planı
bir apsisle
2
yaklşı
sonla m kt dır.
2 km. güneydoğusaır
dikdörtgen planıdr
2
Doç. Dr. Mine KADiROGlU, Koru Sitesi, Nilüfer Blok, Daire: 3, Çayyolu-AnkarafTÜRKjYE
ve Müzeler Genel Müdrlğ,
Ulus-AnkarafTÜRKiYE
Dr. Fahriye BAYRAM, Kültür Varlık
W. Djobadze, Early MedievalGeorgianMonasteries in Historic Tao,Klarjeti, and Şavşeti,
Stutlgart 1992, s. 22'de şa
pelden kısac
söz edilmştr.
W. Djobadze, a.g.e, s. 22, 23'te şapeldn
söz edilmş
ve çizimi verilmşt.
1
.
(Resim:
Yapın
örtüsü tamamen yık lmış,
duvarl ı
ise yer yer tahrip olmuştr.
kuzey duvarı
ekseninde kapı,
doğu
ve batı
duvarı
ekseninde ise, üst kısmlar
pencere olabilecek birer açıkl
bulnmaktdır.
Duvar örgüsü, i No.lu Şapel
ile benzerlik gösteren yapı ,
9. yüzıl
yıl
başlrın
tarihlemek mümkündür.
Güney ve
yıklmş
sonu-10. yüz-
T DERESi VADisi
B. ŞA VŞA
Sat/el Kilisesi
Şavş t
ilçesi, 8öğütl
Mahallesi (8atlel) içindeki yapı,
çeşitl
dönemlerde yapıl n
eklemeler ve değişklr
günümüze ulaşrm tır
(Resim: 2). Dıştan
15.66x11.70 m. ölkuzeyde yer alan kiliseye sonradan eklndiğ
anl şı
güney kiliseçülerindeki yapı
den meydana gelmiştr.
Yapı
dıştan
üç nefli bazilikal planı
olarak algı nmaktdır.
Içte
kilisenin güneyine iki nefli ikinci bir yapın
eklndiğ
görülise, üç nefli bazilikal planı
mektedir. Ilk yapın
güney, ikinci dönem yapıs n
kuzey nefleri birbirine açılmktadır
ve üzerlerine ikinci bir kat inşa
edilmştr
(Resim: 3). Kuzeydeki ilk dönem yapıs n
yarım
daire planı
apsisinin özgün haliyle iki yanıd
dikdörtgen planı
birer mekan yer almaktdır.
Kuzeydeki mekanı
içi toprak dolu olduğ
için girl~meş,
güneydeki ise
inşa
edilirken güney nefle birleştm.
Ikinci dönem yapıs n
ikinci dönem yapıs
güney nefi kuzeydekinden daha genişt r
ve doğusna
yarım
daire planı
bir apsisi vardır
(Çizim: 1).
Yapı
1923 yıl nda
camiye çevrlnştir',
Bu sırad
ek yapın
güney gir ş
kap tı
larak mihrap niş
ekl nmiş,
kuzey kilisenin ikinci nefinin güney kemerlerinin arsı
dolve pencere açıkl arın,
kilisenin orta ve kuzey nefi ise avluya dönüş
durularak kapı
tür lm ştür.
ilk yapın
duvarlı
dıştan,
düzgün sıral
halinde yerlşti m
küçük boyutlu
ikinci yapın
duvarlı
ise moloz, kaba yonu ve kesme taşlra
örülmoloz aşlr;t
müştr.
Içte tüm yüzeyler freskolarla kaplnmış
olma ıd r,
ancak günümüze gelebilen
kalınt r
sahne ya da figürlerin tanıml biesn
olanak vermeyecek kadar bozulmuş
durmaı.
Vakıflr
Genel Müd rlüğ
tar fında
hazırl na
Artvin ile ilgili yaınd-,
"8öğüt
lü Camii" olarak tanı lan
yapın
özgün ismi bilinmemektedir. Yayın tarmlızda
da farklı
bir isimle de olsa, bölgede saptdığmz
özellikleri taşıyn
bir kiliseden söz
evreleri, farklı
dönemlerdeki eklemelerle ciddt değiş me
edilmemektedir. Kimlik, yapım
uğray n
ilk yapı
döneminin özgün nitelikleri ve yapı
dönemlerinin tarihlendirilmesi için
2003 arştım
mevsiminde 8atlel Kilisesi'ne bir kez daha gidilmesi karlştı m;
yapın
eski eser olarak tescil edilmesi için gerekli işlemr
yapılm şt r.
Rabat Kilisesi
şahs
ait bir bahçe içerisinde yer almktdır.
Köprülü Köyü (Rabat) girşnde,
pıdan
günümüze apsis ve yan mekanlar ile batı
ınrs
belirycğmz
zey ve güney köşed
duvar parç ları
ulaşr u tırs.
3
4
dır.
Türkiye'de fıkaV
Abidelerve Eski Eserler(Artvin ili), Ankara 1984, s. 49.
Ay. es., s. 49-50; Yayınl a
fot ğraf
ve plandan. Satlel Kilise'den "Söğütl
ğu
1923 yılnda,
kiliseden camiye çevrilen yapın
belirtilmektedir. "Soncemaatyerinin ikinci katı
bir kapı
da geniş
5
Yaölçüde ku-
üç nefli olduğ
Camii" olarak bahsedilğ
anlşımkt
ve kuzeyinde iki katlı
son cemaat yerinin bulundu-
zamanda biriketduvarlarla .rutşmlurtşlo
ile girilmekte, kuzeyde iki, doğua
da bir pencere 11e .rıdatkmlıtamdy
ikaduğoD
bir niş
oluştrm.
Ana mekanason cemaatyennden basık
kemerli bir kapıdn
yakın
Burayakuzeyden
pencere apsı
flibi duvargirilmektedlf. ." anl tı
mında ,
kuzeydeki ilk dönem kilisesinden hiç söz edilmğ,
buranı
caminin son cemaat yeri, güneyde yer alan ve
olarak ele alındğ
anlşımktdr.
sonradan eklenen kilisenin de caminin ana mekanı
Rabat adın
ilk olarak ı. Zdanevitch, L'/tineraireGeorgien de Ruy Gonzales de Clavijo et les Eglise$ de aux Contins
ayrıc
K. Köroğlu,
'1995 Yıl
Artvin-Ardahan ıleri
Yüzey Araş
de L'Atabegat, Oxford 1966, s. 12'de rastlnmkdı;
tırmas',
XLV. «mrıtşerA
Sonuçlan Toplantıs,
ı. Cilt, Ankara 1996, s. 369-395 (375)'te kısa
bir bilgi verilmşt.
2
Bu kalıntr
göre yapı
dıştan
yakl şık
18.1 Ox11.80 m. boyutlarınd,
doğu-batı
dikdörtgen planıdr.
Doğuda
içte yarım
daire planı
apsis ve iki yanıd
doğu-batı
doğrultsna
dikdörtgen planı
ve aynı
yönde beşik
tonoz örtülü birer meApsis ile yan mekanlrı
doğu
duvarlı
ekseninde birer dikdörtgen
kan yer almktdır.
niş;
apsisteki niş
üzerinde ve yan mekanlrı
kuzey ve güney duvarl ında
dışa
açı
lan birer mazgal pencere bul nmakt dır.
Yapın
10.93 m. olan genişlğ
ve apsis düzenlemesi, batı
bölümün, orta nefi daüç nefli bir plana sahip olduğn
kesinlştrmd.
Bölgedeki diğer
örnekha geniş
ler inceldğ,
üç nefli düzenlemeye sahip iki farklı
şemanı
kulanıdğ
görülmektedir. Bu. şemalrdn
ilki, Parehi Güney Kilise 6 örneğid
olduğ
gibi üç nefli bazilikal
plandır.
Ikincisi ise Handzta, Külsesl'nde? uygulanan kaplı
haç planı,
batı
bölümü üç
nefli düzenlemedir.
Elimizde yapın
boyutu dışna
plan tipini belirlememize yardımc
olacak baş
ka veri yoktur. Orneklerden Parehi Güney Kilise 13.71x10.28 m., Handzta Kilisesi ise
Rabat Kilisesi boyutları
açısnd
Handzta Kilisesi'ne
19.1Ox12.65 m. boyutlarınd.
daha yakındr.
Bu nedenle yapın ,
Handzta Kilisesi'nde olduğ
gibi, kaplı
haç planı
ve batı
bölümünün üç nefli düzenliğ
şemay
sahip olduğn
düş nmekt yiz.
10. yüzıln
ikinci yarısnd
başlyrk
yagın
bir uygulama alnı
bulan bu plan
ile yapı
10. yüzıln
ortalın
tarihlemek mümkündür.
tipi ve duvar tekniğ
doğrultsna
Gürnateli
Susuz Köyü (Gürnateli) sınrla
içinde.v'Kilise Sırt"
doğuan
tesviye duvarl ına
otur lm ş
bir yapı
ait alıntrk
nümüze gelebilen moloz taş
ile örülü duvarlar yapın
boyutları,
hakınd
yeterli veri sağlmktdır.
denilen yerde, güneyden ve
belqndirmşt.
Güplan tipi ya da işlev
Gogişaur
sı
ğim z
Susuz (Gürnateli) Köyü'nün girşndek
olarak günümüze gel bi m ştir.
Yapın
bir veri tespit edilrnemiştlre.
tarl ın
plan tipi ve diğer
Mahareul Yapı
Kalmtı n
Susuz (Gürnateli) ve Arpalı
(Zendaba) köyleri arsınd,
yapı
ait kalıntr
güneydeki daha büyük boyutlu iki ayrı
riler yapılrn
işlevrn
saptamaya yeterli değilr.
Şindoba
içinde sadece bir duvar kalınt
özelliklerini saptayabilece-
belgndirmşt.
"Mahareul" mevkiinde,
Eldeki ve-
Şapeli?
Yapı,
Dalkırmz
(Ankliya) Köyü,
tarlada yer almktdır.
Doğu-batı
doğrultsna
duvarl ı
yakl şı
m. ölçülerindeki şapelin
yükselen toprak seviyesi nedeniyle kapnmıştr.
Mahallesi'nin girşndeki
bir
dikdörtgen planı
ve içten 7.00x5.50
üç metreye kadar ayktdır.
Dış
duvarlar
Duvarl ın
iç yüzü alt sırad
büyük,
Kızlck
(Şindoba)
XLV.
So-
6
Plan için bkz. M. Kadiroğlu-eb,
ı
Örnekler için bkz. W. Djobadze, a.g.e., s. 31, pl. 6; F. Bayram, Bir 10. Yüzyıl
Eiyazmasma Göre Rahip Grigol Handzte'ın
Gezi Güzergahmdaki Manastlr/arm Mimarisi, (Ankara Universitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi BölüDoktora Tezi), Ankara 2003, s. 58-64, çiz. 8.
mü Yayınlmş
taşv Ş
ve KlareetiGezisinden Notlar, Ermeni Güreü FifoN. Marr, Giorgi Merçule, Rahip Grigol Handzta'nm ,ıtay H
loji Tekstleri, Si. Petesburg 1911, s. 29 ve I. Zdanevitch, a.g.e., S, 12'de kilisenin adı
geçmektedir ve köyün o dönemdolayı
Gürnateli diye adlnırmşt.
deki adın
N. Marr, a.g.e., s. 12'de, kilise olarak tanıml
yapı
hakınd
kısac
bilgi verilmşt
ve mevkinin o dönemdeki adıy
la tanımşr.
8
9
nuçlart Toplantıs,
T. Yazar, Z. Karaca, "1995 Yıl
I, Ankara 1996, Çiz. 5.
3
Tao-Klardjetie Yüzey Araştıms",
ızaK
üst sıral
doğru
giderek küçülen kaba yonu ve moloz taşlra
dayanarak yapı
9. yüzıln
sonu-ro. yüzıln
başlrın
adlı
elyazm sında,
"Wahtang Gorgasali'nin Haytı"
"Şindoba
adıyl
bir manstır
kurl.dğn
510) tarfınd
güne kadar bu manstır
yeri tespit edilm ştir.
Isim enzrliğb
ğim z
bu yapın
Şindoba
Manstır'
ait olup olmadığn
niğe
ğın
şeklind
Balvana Odalan
ilk kez N. Marr tarfınd
kısac
yamcdıre.
tanıl
yapı
topluğn,
örülm ştür.
Duvar tektarihlemek mümkündür.
Wahtang Gorgosali (446bahsedllrnektedlrto. Bu
dışna,
beigeiedidair bir veri yoktur.
ziyaret edilen ve "Balvana'daki mağrl
Kirazlı
(Balvrı)
Köyü'nün
doğus nd ki
ve kilise"
da-
Yapı
topluğ
birbirlerine açıln
farklı
düzlemlerde iki katlı
iki yapı
(Resim: 4),
bu yapılrn
yaklşı
elli metre kuzeyinde yer yer ana kayalar da kulanır
yapılmş
çok katlı
üçüncü bir yapı
ile aralardaki duvar kalınt larında
oluşmakt dır
(Çizim: 2).
üst katın
bezemeli girş
açıkl ğ nda
geçilmektedir. Zemin yüksekGüneydeki yapın
liğ
özgün görünmektedir ve mekanı
üzeri beşi
k tonozla örtülüdür. Doğuda
yüzeyi düzleştirm
kaya kulanımş
ancak bir apsis yarım
dairesi yapım ştır.
Ust kat planı
tekrarlayan alt katın
dışa
açıklğ
yoktur ve iki bölüntetüdür. Bölüntüler birer yarım
daire kemerle doğuya
açılm kt d r.
Kuzeydeki yapın
üst katı
yaklşı
kare planıdr
ve tonozla örtülüdür. Girş
kuzeydendir; batısnd
kapı
ya da pencere olabilecek bezemeli bir açıkl
yer almktdır.
Yaklşı
üst kat ile aynı
boyutlarda ve aynı
yönde tonozla örtülü alt katın
özgün girş
ise saptnmışr.
iki yapıdn
yaklşı
elli metre kuzeyde, kayalardan da yarlnık
örülen duvarlar, çok katlı
bir savunma yapısna
ait olmaıdr.
Duvarlı
daha küçük boyutlu taş
larla ve özensiz bir işçlke
yapılmş
olsa bile, yapıd
günümüze gelebilen duvar payeleri ve takviye kemerleri diğer
iki yapınkiler
ile benzer özellikler göstermektedir ve aynı döneme ait olmaıdr.
Günümüze toplam dört parça işlem i
taş
blok gelbimştr.
Bunlardan üçü dışa
rıda,
biri güneydeki yapın
alt katındr.
Bu taş
bloklardaki süsleme öğelri,
bezemeleri 11. yüzıl
başın
tarihlenen lşhan
ve Tbeti kated ralleri ile Yeni Rabat Kilisesi'nde
rastl dığ m z
tiptedir 13 . Duvar tekniğ,
bezeme ve cephedeki kat ayrımn
belirleyen silmelerden yola çıkar,
her iki yapı
11. yüzıl
başın
tarihlemek mümkündür.
Bu günkü verilerle yapılrn
işlev rin
kesin şekild
saptamak olankı
değils
bile, apsislerinin olma sı
ve özenli işçlğ
ile "Balvana Odalrı"n,
anıt
mezar olarak
değ rl ndi mey
uygun görmekteyiz.
Sıh z r
Şapeli
Kayadibi (Sıhzr)
Köyü'nün kuzeyindeki tarlalar içinde yer alan şapelin
Apsisin orta bölümü yıklmş,
kaplama taşlrı
apsisi günümüze ulaşmı t r.
müşt r.
Apsisin kuzeyinde bulunan bir iki taş
ve dolgu malzemesi, duvarlın
sıral
halinde, kaba yonu taşlr
örüldğn
göstermektedir. Duvar tekniğd
reketle yapı
9.-10. yüzılar
tarihlemek mümkündür.
10
11
12
13
sadece
da döküldüzgün
ha-
"Wahtang Gorgasali'nin Haytı",
Gürcü ŞirSantı,
C. i, Tiflis 1981, s. 560.
N. Marr, a.g.e., s. 4'te, satvı
Dağı'ndki
Balvana mevkiinde, kortulaı
için üst katın
çıkamdlr
iki ırals
mağarl
ve alllaki mağrlın
yanıd,
elinde çekiç tutan bir ligürün yer aldığ
kiliseden söz edilmektedir.
K. Köroğlu,
a.g.e., s. 375, 376, Res. 6-Tde man stır
olabilec ği
belirtilerek yapın
konumu hakınd
kısac
bilgi verilmektedir.
Cuanşeri,
Örnekler için bkz., M. Kadiroglu, TheArchitecture of Georgian Churchat Ishan, Franklurt am Main 1991; W. Djobadze, a.g.e., s.218-233, lig. 317-346 (Tbeti Katedrali), s. 72-76, lig. 92-105 (Yeni Rabat Kilisesi).
4
Dabaketili Şapeli
(Dabaketili) yakınlrda,
Şapelin
ki tarlalar içerisinde yer almktdır.
ğinde
örülm ş
batı
duvarı
günümüze
Yaş rköy
Sıh z r
Şapeli'n
sadece moloz
ulaşmı t r.
taşl r ,
1. km. güneyindedolgu duvar tekni-
yakl şı
Kotetiris Gözetleme Kulesi
Kireçli Köyü, "Kireçhane" mevkiinde kale olarak tanı
gözetleme kulesi ile batıs
ve güneyinde iki ayrı
yapı
ait kalıntr
saptnmışr.
Günümüze gelen kalınt ar
göyapılrn
mimari özelliklerini, boyutların
ve plan tiplerini saptazetleme kulesi dışnaki
1 4
ma ız
yeterli değilr.
Moloz taşn
inşa
edilen gözetleme kulesi ise daire pıanldr
.
Sopora
bir çevre
Yavuzköy'ün Düzenli (Sopora) Köyü'ne bakan yamcınd,
de, kare planı
olduğn
düşnğmz
ancak, boyut, plan tipi ve işlev
hakınd
kalıntr
tespit edilmştr.
rum yapmcğız
Suloban Kışlas
Yapı
Kalmtın
(Suloban) Köyü kışlasnd
tümüyle yık
olduk arı
kalınts
saptnmışr.
Güneyde moloz taşlr/
nemeyen bir grup yapı
duğn
sandığmz
bir kalınt,
batıd
da toprak altınd
kalmış,
bağl n
ancak günümüzde içlerine giriiemeyen mekanlar yer
Meşli
almktdır.
için özellikleri belirleörülü, sarnıç
olbirbirlerine kapılr
Baskallar Şapeli
Veliköy'ün (Mirya) Baskallar Mahallesi içinde, üzerine trafa direğ
pıya
ait kalıntr
saptnmışr.
Tümüyle yık
olan apıny
sadece yarım
apsisinin bir bölümü izlenebilmektedir.
Meşli
içinyo-
duvarı
bir yadaire planı
Dabasurul Kalesi
Köyü (Dabasurul) içindeki yüksek tepede, bir kaleye ait ka/ıntlr
diklmş
saptnmışr.
Sinoban Kilisesi
Meş li
(Dabasurul) Köyü, Sinoban mevkiinde tümüyle yık
durumda, kilise olduğ
anlşı
bir yapı
ait duvar dolgusu ile çevresinde, toprak altınd
kalan, günümüzde içine giriiemeyen mekanlar saptnmıştr.
C. YUSUFELi VADisi
Ahud Kilisesi (Resim: 9)
içerisinde yer almktdır.
Doğu
Kömürlü (Ahud) Köyü'nün kuzeyindeki bağlık
bölümü günümüze gelebilen kilise 15 , tek rnekalı
ve kubbelidir 16 . Yarım
daire planı
apduvarın ki
kapıd n
girilen dikdörtgen planı,
dar ve yüksek bir
sisin kuzeyinde, batı
Kuzey duvardan günümüze ulaş n
kalınt ar,
duvar yüzeylerinin
mekan yer almktdır.
göstermektedir. Kilisenin duvarlı
kaba yonu taş
kör kemerlerle harektlndir ğni
larla dolgu duvar tekniğ nde
örül nüş;
apsisinde tuğla
kul anı m şt r.
14
15
"1996 Yıl
Artvin-Ardahan illeri Yüzey Araştıms",
XV. Araştım
Sonuçlart Toplantıs,
i. Cilt, Ankara
1997, s. 127-156 (131).
Duvar kalıntr
çevresinde ve içindeki yoğun
bitki örtüsü nedeniyle, plan çizimi için gerekli ölçülerin bazılr
alı
K. Köroğlu,
namıştr.
16
içte, kuzeydoğ
köşed
nu göstermektedir.
yer alan pandanti! kalınts
ile dışta,
5
kuzey yöndeki kasnak kalınts
yapın
kubbeli olduğ
Kalıntr
göre kilisenin, tek nefli, kubbeli, bazı
arştımcln
"kubbeli mekan(kuppelhallejt? olarak tanımldkarı
plan tipinde olduğ
söylenebilir. Duvar tekniğ,
apsisteki tuğla
kul anım
ve duvarlın
kör kemerlerle hareketlendirilmesinden yola Çı
karak yapı,
10. yüzıln
2. yarısn
tarihlendirmek mümkündür.
Iı"
Yusufeli Şapeli
ilçeyi Tekkale Köyü'ne bağlyn
yolun çıkşnda,
Çoruh Nehri'nin güney kıy s n
da yer alan şapel,
günümüze oldukça iyi durumda ulaşmıtr.
Dıştan
7.50x5.40 m. boyutlarındki
yapı,
doğu-batı
doğrultsna
dikdörtgen planı
ve beşik
tonoz örtülüdür
(Çizim: 3). Batı
duvarı
eksenindeki açıkl tan
girilen yapın
doğusna,
köşelri
yuvarltımş,
orta bölümü düz bir apsis bulnmaktdır
(Çizim: 3).
Şapelin
duvarlın,
apsisi ve tonozunda bozulm ş
durumda freskolar bulunmakt dır,
Kalınt rda
sapt y bil.d ğ m z
kad rıyl
apsis yarım
kubbesinde "Tahtta
Apsis, Isa figürünün altınd
şeritl
üç bölüme ayrılmşt.
Oturan Isa" yer almktdır.
Ilk şeridn
kuzeyinde, apsis kubbesine de uzanan Meryem ve Vaftizci Yahya, diğer
şe
ritlerde ise "gökyüzünden yere doğru"
hiyeraşk
düzenlerneyete göre havariler, peyfigürler bulnmaktdır.
Batı
duvagamberler veya azizler olarak tanımlyabilecğimz
rın
kuzeyinde ayakta duran üç figür, kuzey duvarın
batısnd
ise miarı
tasvirler ve pozisyonları
belirymdğz
fi,9ürlere ait başlr
yer almktdır.
Bu sahnelerden apsistekinin, "deesis" sahnesi oldugu anlşımktadr.
Kilisenin kaplama taşlrı
dökülm ştür.
Günümüze gelebilen az sayıdki
parçainşa
edilğ
anlşımktdr.
Içte kemerlerde, düzgün kesme
dan, kaba yonu taşlr
taşl r
kul anı m şt r.
Duvar tekniğ e
göre yapı
10. yüzıln
2. yarısn
ya da 11. yüzyıl
başın
tarihlemek mümkündür.
2001 yılnda
belgndirğmz
Hamzat Şapeli
ile bu yıl belgndirğmz
YUyapılms
düşnle
Yusufeli Baraj Gölü suları
altınd
kalctır.
Hesrni
sufeli Şapeli,
kaynaklardan edin ğmiz
bilgilere göre, bu iki şapel
dışna
Çoruh Havzsı'ndaki
badoğruan
etkilenen başk
Gürcü kültür varlıkmz
ait eser yokraj çalışmrnd
sundğmz
raporda, bu iki şapelin
baraj gölü suları
altınd
kalmsın
tur. Baknlığ
engellenmesini; girşmlein
baş rıs zl k a
sonuçla m sı
halinde, ufak boyutlu her iki
yapın
da kültür varlıkmz
verdiğmz
değrin
bir göstergesi olarak, başk
bir yeönerilmşt.
re taşınms
/ı-YAN
YÖNELiK TEK YAP/ DÜZEYiNDEKi ÇALIŞMAL R
Turgay YAZAR*
Meryemana Kilisesi
Tbeti Manstı,
2002 yılnda
yaın
yönelik tek yapı
düzeyindeki çalışm ar
Cevizli Köyü (Tbeti)
Köy içerisinde yer alan yapı
büyük ölçüMeryemana Katedrali'nde gerçklştir mştir.
de tahrip olmuştr.
Yapın
batı
haç kolu ile güney haç koluna bitşk
şapeli
tamamen,
şapelin
ise batı
duvarı
yıklmş,
kuzey haç kolunun güney yükuzey haç koluna bitşk
dökülm şt r.
Beden duvarlın
yer yer dökülmeler ve çatlaklazündeki kaplm arı
rı olan yapın
zemini, örtü ve duvarlın
yıklan
kısmlary
dolarak yükselmiştr.
19. yüzıln
ikinci yarısnd
itibaren bölgeye gelen tüm arştımcl
Tbeti
yer vermişld.
Ancak bazı
arştımcl
yapı
Meryemana Katedrali'ne yaınlr da
17
18
A. Alpago Novello, TheArmenians, New York 1986, s. 36.
üyelerinden Hermann Goltz, 2001 yılnda
Hacettepe ÜniversiHalley Wittenberg Üniversitesi Teoloji Bölümü öğretim
seminerde, kilisede yer ve gök arsınd
göksel bir birleşm
bulndğ;
yapıln
ayinlerin, gökyüzüntesi'nde verdiğ
"teryüzüne bir yansım
şeklind
kabul edild(\jini ve ayinin en önemli yerinde meleklerin
de meleklerin yaptıklrn
inaıldg;
bu nedenle, gökyüzünden yer yüzüne dogru hiyeraşk
bir düzenin olduğn
ifade etde ayine katıldğn
miştr.
Dr. Turgay YAZAR, Hacettepe Üniversitesi, Sanat Tarihi Bölümü öğretim
6
üyesi, Beytepe-AnkararrÜRKiYE
üzerinde detaylı
bir çalışm
yapmadan 19. yüzılda
yapı
inceleyen arştımclarn
bilgileri değrlnikts,
bazılr
ise buna bile gerek görmeden ikinci el atıflr
la yapı
tanımş20
veya sorunlaı
yönelik yorumlar yapmışlrd .
Bu çalışmrn
çoğunda
Pavlinov'un 1888 tarihli yaındki
plan ve kesit doğrul
kontrol edilmeden
kul anılm ştır.
Bu yaınlr
hiç birinde yapın
günümüzdeki durumunu belge/eyen rölöveleri yer almktdır.
24
Kuşksz
Kazbegi 21, Bakradze 22, Pavlinov23, ve Mar'ın
yapı
hakınd
verdikyer alan plan, kesit ve fotğral
yapın
orijinal konumu
leri bilgiler ile bu yaınlrd
hak ında
yapılac k
yorumlarda önemle değrlndi lmesi
gereken belqelerdir. Ancak,
yapılms
gereklidir. Tespitlerimize göre Pavlinov tarfınd
veribu bilgilerin krıtiğn
len ve sonraki arştımcl
da kulanı
plan hatlıdr.
Yapın
boyutu ile plan birbirini tumadığ
gibi, haç planı
kilise ile kuzeydeki şapelin
birleşm s
de hatlı
gösterilmiş;
şapelin
güneyindeki duvarda görülen üçgen niş
plana işlenm iştr.
Bu yıl
gerçklştidğmz
çalışmn
sonuçları
şu
şekild
özetlenebilir. Tbeti
kuzey yüMeryemana Katedra/i'nin ilk evresini, bir bölümü kuzey haç kolu duvarın
zünde korunabilen 3.65. m. uznlğda
düz ve üçgen nişl
cephelere sahip onaltıge
planı
bir yapı
oluştrmakdı.
Bu yapın
iç düzenlemesi hakında
hiçbir veri günümü(Çizim: 4).
ze ulaşmıtr
M.-N. Thierry'ler yapıl
ilgili makalelerinde onaltıge
plan ı
yapı
Tbetl i olarak
2 5.
is mlendirm ş
ve bir restitüsyon sunmşlardı
Bu yapın
katedralin ilk evresi olarak
değ rlendirmesi
doğru
bir tespittir. Thierry'ler, Taoskari Kilisesi'ni örnek alarak hazırl
dıklar
restitüsyon önerisini, kuzey haç kolunun kuzey duvarın
Tbeti i den kalma orijinal duvar olması
tezine daynırmşt .
Bizim tespitlerimize göre bu duvarın
sadece
kuzey yüzünde yer alan kemerli açık
güney yüzü orijinaldir. Tibeti I'in kuzey duvarın
lığ n,
duvarın
güneyinde izlenememesi ve iki yüz arsındki
malzeme farklı ğ,
duvarın
güney yüzünün haç plan/ı
yapı inşa
edilirken yenildğ
göstermektedir. Dolayı
sıyla
Taoskari Kilisesi örnek alınrk
yapıln
öneri kabul edilse bile, sunulan gerekçe
verdiğ
yanlışt r.
ikinci evrede, onaltıge
planı
yapı
bitşk
olarak kuzeydeki tek nefli şapel
ek(Çizim: 5). Yapı
bu evreden sonra bir nedenle tahrip olmuş
ve yerine kuzeydeki apeldş
korunarak bir kısm
günümüze ulaş n
bugünkü haç planı
kilise inşa
edillenmiştr
miştr.
Bu
sarımnd
haç koların
açısnd
varı),
kaplmrı
yapı
şapelin
şapelin
metrisini sağlmk
niş
tulmşr,
işlen ,
19
20
21
22
23
24
25
Tbeti Meryemana Katedrali'nin üçüncü evresidir...Haç planı
kilisenin tabelirleyici bir rolynadığ
anlşımktdr.
Uçüncü evre yapısn
boyutu, şapel
dikkate alınrk
tespit edilmş,
kilise ile uyum sağlmı
güney duvarın
güney yüzü (kilisenin kuzey haç kolunun kuzey dudeğiştrlk
yeniden düzenlmiş
(Resim: 5), ayrıc
dış
cephe siam cıyl ,
güney haç kolunun eni, kuzey haç koluna göre daha ge-
Dördüncü evrede, güney haç kolunun batısn
günümüzde apsis eksdraı
görülebilen şapel
Pavlinov'un
ekl nmişt r.
planı d
Şapelin
yık
olarak
güney haç
218·231; N. M. Tokarski, Tao ve Klarceti'de Ortaçğ
Kiliseleri Arkeolojisinin Tarihi, Erivan
(Rusça); P. Zakaraya, Tao Klarceti Mimarisi, Tiflis 1990, s. 91-99 (Gürcüce); N.-M., Thierry, "La Cathedrale de T'beti, Nouvelles Donness", CahiersArcheologiques, 27, Paris 1999, s. 77-100.
O. Aytekin, Ortaçğ'dn
Osmanlı
Dönemi Sonuna Kadar Artvin'deki Mimari Eserler, Ankara 1999, s. 44-49. Bu yaın
yapın
sorunlaı
değinmy
ve Ikinci el kaynaklar kullanan yüzeysel bir çalışm
nitelğdr.
G. Kazbegi, Türkiye Gürcistan'mda Üç Ay, Batum 1995, s. 78-81 (Gürcüce).
W. Djobadze, e.q.e. s.
1988, s. 41-45
Ardanuç, Artvin, Batum ÇevresindeBilimler Akademisi Tarafmdan Yapıimş
Arkeolojik Areştı
malar, ImparatorlukBilimler Akademisinin Yezılr,
C. i, Si. Pelersburg 1880, s. 153-167 (Rusça).
Kafkas Araştıml
için Materya/ler III, Moskova 1893, s. 71-75. (Rusca)
A. Pavlinov, 1888 Yıl Kafkas Areştımls,
N. Marr, a.g.e., s. 9-25.
N.-M., Thierry, a.g.m., s. 80.
D. Bakradzs, Çorulı,
7
koluna sonradan eklndiğ,
güney kaç kolunun kuzey duvarınki
dilatasyondan anla(Çizim: 6).
Beşinc
evrede yapın
dış
cepheleri yeniden düzenlmiştr.
Doğu
cephede apkaplama altınd
kalsis kemerinin üzerindeki omega kemerin bu düzenleme sıra nd
dığ,
kemerin kesilmesinden anlşımktadr.
Güney haç kolunun batı
duvarın,
şape
lin örtü seviyesinden sonra kalınşms,
duvarda yer alan tonozlu dehlizler ve güney
arsındki
dilatasyon izinin güney cephede izlenememesi, bu cephaç kolu ile şapel
henin şapeli
de kapsayacak şekild
batıy
doğru
uzatıl r k
cephe eksenine göre simetrik bir düzenleme yapıldğnı
göstermektedir. Beşinc
evre küçük tamirler dışna
yapın
son evresini oluştrmakdı.
şılmaktdr
KORUMA-KURTARMA
ÇALIŞM R
Bülent iŞLER*
Öşk
Manastlfl, Vaftizci Yahya Kilisesi J963-973); Çalışm z
kapsammda ilk
belgndirğmz
Erzurum Ili, Tortum Ilçesi, Çamlıyç
Köyü, Oşk
defa 1996 yılnda
Manstır'd
restorasyon çalışmrn
başl tı c ğ n
öğrenm iz
üzerine, 2001 ve
2002 yılarnd,
iki kez gidlmştr.
Kilise, yemekhane, elyazmsı
odası
ve iki şapeldn
oluşan
manstır
restorasyon öncesi durumu çizim ve fotğral
belgndirmşt
(Resim: 7).
daha geç dönemde eklnmiş
mekanVaftizci Yahya'ya adanan kilisenin batısn
haç kolu, apsis ve bemanı
örtüsü yıklmş;
duvar payelerinin alt kısmlarn
lar ile batı
daki taşlr
sökülmş;
kubbe, kuzey ve güney haç koların
tonzlarıd
çatlaklar meydana gelmiştr.
Yıklan
örtüden ve çatlaklardan sızan
yağmur
suları
freskola ın
büyük
Yapın
doğu
ve kubir bölümünün dökülmesine ve hasar görmesine neden olmuştr,
zey cephesine bitşk
evlerin baclrınd
çıkan
dumanlrı
kilise taşlrın
kalıc
zave güney cephede yer alan kabartmadaki beş
figürden Meryem'in, yerinrarlar verdiğ
den düştğ
görülmşt
(Resim: 8). Kilisenin kuzeyindeki yemekhane ve elyazmsı
odasın
örtüsü tamamen yıklmş
ve içi toprak ile dolmuştr.
Kilisenin kuzeybatısnd
ki iki şapeldn
birincisi, iki duvarı
dışna
tamamen yıklmş;
sam nlık
olarak kulanı
diğer
ise çevresine inşa
edilen yapılr
arsınd
kalmıştr.
2002 yıl
çalışmzd,
restorasyon için gerekli ön hazırlk
yüklenen mimarlık
bürosunun kiliseye ait rölöve çiztmleri yerinde kontrol edilmştr.
Kilisenin onarılm
sına
yönelik önerilerimiz firmaya yazıl
olarak bildrmşt.
Restorasyon çalışmr
sı
rasınd
kilisenin geçmişn
korunması,
özgün kimlğn
bozulması
için aslın
uygun malzeme kulanıms,
işç l k
kalitesinin üstün olmasın
özen gösterilmesi istenmiş;
doğru
bir "onarım
projesinin ayrıntl
ve dikkatli bir ön hazırlk
gerktidğn,
statik mühendisler, mimar ve Ortaçğ
uzmanlrı
görüşlei
alınmd
girşleck
bir resdikkat çekilmştr.
torasyonun, istenmeyen sonuçlar doğurabilecğn
Öşk
Man stır
Kilisesi'nin, korunması
ve onarılms
öncelik verilmesi desteklenecek bir girşmd.
Ancak manstır
diğer
yapılr
da proje kapsmın
alınmdr.
Kiliseye bitşk
yapılrn
kaldırms
ve yapı
yeni bir işlev
verilmesi, yapın
korunması
için faydlı
olacktır.
Oalishana Kilisesi: Artvin ili, Merkez ilçesi, Hamlı
Köyü içindeki Dolishana
Man stır ' a
ait kilisenin "tahrip" edilğ
hakındi
söylentiler üzerine, 2002 yıl
çalış
ma progamın
bu yapı
da dahil edilmştr.
ilk defa 1996 yıl
yüzearştıml
sırand
ziyaret etiğmz
Ham lı
Köyü 'nde kilisenin karşısn
yeni bir caminin yapılmkt
olduğ
ve caminin tamamlanmasıyla
kilisenin terk edilerek işlevsz
bırakcğ
görülmşt.
Ayrıca
kilisenin batısn
bitişk
bir yapı
için temel kazılmş
olduğna
ve zaman yitirilmeden önlem alınms
gereBülent iŞLER
(MA), Hacettepe Üniversitesi, Sanat Tarihi Bölümü, Beytepe-AnkarafTÜRKIYE
8
dikkat çekilmşt.
1997 yıl
çalışmrzd
kiliseye yeniden gidlmş
ve batısnd
etkinliklerinin durlğ,
cami olarak kulanı
bölümün çatısn
onarıld
ğı ve duvarlın
sıvandğ
tespit edilmşt.
2002 yılnda
kiliseye tekrar gidlğne,
inşa
edilen yeni caminin ibadete açıld
ğı,
işlev n
yitiren kilisenin ise depo olarak kulanıdğ
görülmşt.
Bu sırad
kilisenin
kat ayrım
kaldırmş,
bu nedenle alt kat duvarlın
günümüze ulaiçindeki, ahşp
şabilen
fresko kalıntr,
dış
etkilere maruz bıraklmşt.
1999 yılna
kadar sağl m
dusaati" (Resim: 9) ve baş
melek kabrtmlı
rumda bulunan güney cephedeki "güneş
ile yapın
miarın
ait olduğ
öne sürülen madalyon içindeki portrenin yüzü de tahKilisenin tüm pencere açıklrn
camlrı
sökülmş
veya kırlmş,
böyrip edilmştr.
lece kilise yağmur
ve kara karşı
korumasız
kalmış,
nemden etkilenen sıvalrd
dökülmeler başlmıtr.
1997 yılnda
inşası
durdurulan, kilisenin batısndki
yapı
tamamlaolarak kulanımy
başlnmı;
ahırn
yanı
bir de tuvalet eklnmiştr.
Aynarak ahır
rıca
kilisenin doğu
cephesine, yöre halkın
kendi eliyle yazıp
çervldiğ
onarım
taiçeren tabelnı
kaldırğ;
köyün girşndek
"Dolishan" adın
da "00rihini (958 yıl)
lishane" olarak değiştrl
saptnmışr.
Taşınmz
kültür varlıkmz
korumak ve devamlığn
sağlmk,
yapılr
yeni
işlev
kazndırlms
ve çevresindeki halka koruma bilincinin aşılnmsy
mümküniçin, özgün işlevnd
kulanıms
mümkün olmayan bu yapıl
dür. Cemaati olmadığ
rın
anıt
müze olarak düzenlenmesi ve ziyarete açılms
uygun olacktır.
Çalışm
süremizle kıstl
olan halkı
bilinçlendirme çablrımzn
da daha uzun süreli toplanır
dönüştrlmesi,
koruma bilincinin oluşmasınd
önemlidir. Gerekirse korumaya yönelik bilinçlendirici broşülei
n de hazırlnms
faydlı
olacktır.
ğine
ki yapım
9
",
, 'I,
,,
,
,,
,,
~-:_
,
__ -l
__ ..1
,
,
,,
,
,, ,
, •
,
--i
- - ...., O ~=:,
, ,
•
,
,, ,
,
i
.."I
,,
"
I'
i
"
, ""
ı
•
'I
"
i
i
i'"
LI
--....!,O ~-
--...,,
,,,
,,
i
r----M-----------
i
i
I,
i
i
lı
i
1
",ı
:,"
f
------------
i i
:l ii
-,
"
"
_
5
Plan 1: Satlel Kilisesi
planı
= · -: '·L:- . ,·~-:.;,= = : ı
a
Plan 2: Balvana
Odal rı,
101'1.
plan
10
i
2
ı
•
ıo.
;r·, ,
:~)
j
~
Jl
A
II
Plan 4: Tbeti Kilisesi, ilk evre, restitüsyon planı
11
ı
e
3
•
II
'-------------------------'
Plan 6: Tbeti Kilisesi, iV. evre, restitüsyon
planı
12
Plan 5: Tbeti Kilisesi\ ii. evre,
restitüsyon pıan
Resim 1: Ahiza ii No.lu
Şapel,
Resim 2: Satrel Kilisesi,
kuzeydoğan
doğu an
13
Resim 3: Satlel Kilisesi, ana mekan, kuzey net
Resim 4: Balvana
Odal rı,
batı
cephe
14
Resim 5: Tbeti Kilisesi, kuzey haç kolu
i'{\\.,"',.'\
15
Resim 6: Tbeti Kilisesi, doğu
pencere
cephedeki
Resim 7: Öşk
Manstır
Kilisesi
Resim 8: ŞkÖ
Manstır
Kilisesi, güney cephedeki kabartma
Resim 9: Dolishana
neş
saati
16
Man stır
Kilisesi, gü-
2002 YILI, KAYSERi YEşiLHsAR
iLÇESi
ERDEMLi KÖYÜ'NDEKi KAYA KiLisELERi
DUVAR RESiMLERi
Ni/ay KARAKA YA *
Kültür Baknlığ:
tar fınd
verilen izinle Erciyes Üniversitesi adın
yürütülen
Ilçesi, Erdemli Köyü Kaya Kiliseleri Duvar Resimleri" konulu yüzey
"Kayseri Yeşihsar
ar ştırması
2-16 Eylül 2002 tarihlerinde gerçklştir mştir.
Araştı m ya
üniversitenin
Sanat Tarihi Bölümü lisans öğrencilrnde;
Mehtap Durm ş,
Derya Parlak, Bilal Aynur
ile Uzman Nihat Karakaya, Mimarlık
Bölümü'nden Araş.
Gör. Hale Koz ve Fotğrafçı
HamzAktş
katılrnjş.
Araştım
iznini veren Kültür Baknlığ'a
ve rnaddl katılrn
dan dolayı
Erciyes Universitesi'ne teşkür
ederim. Araştım
ekibi ile birlikte yardım
ları
lçin ilçe kaymı
ve köy muhtarın,
ayrıc
çalışmy
destekleyen Prof. Dr. Yıl
dız
Otüken'e teş k ür
ederim.
Niğde-Kays ri
yolunun batısnd
bulunan Erdemli, Yeşilhsar'ın
4 km. kuzeyinde
ve Kayseri'ye 65 km. uzaklıtdr.
Köyün içindeki vadi ise Erciyes volkanik dağın
doğusnda
yer alan, Kayseri-Nğd
arsındki
platoyu, Kızlrmak
Vadisi'nden ayır n
kuzey platosuna kadar uzanır.
Aynı
zamanda, Soğanlı
Vadisi'nin de kuzeyinde bulunan
vadi yaklşı
1 km. uznlğda
olup ortasındgeç
derenin kuzey ve güneyinde
kay lık
yerl şim
vardı .
Başköy,
Ortaköy, Güzelöz Yeşilhsar'ın
güneyindeki vadi boyunca uzanan diğer
önemli şehirl d .
Selçuklular Devrinde "Develi Karhis'ı"
ya da "Karahisar" anl mına
gelen
"Zencibar" olarak adlnırlan
Yeşilh sar,
Bizans Döneminde "Kyzistra" dır".
Kyzistra 9.
yüzılda
Araplarla Bizanslı r
ar sındaki
sav şl ra
tanık
olur. "Dül-Kila" olarak anıl
bugünkü Zencibar Kalesi, 806 yılnda
Araplarca kuşatılm r.
839-840 yılarnd
DülKila ve Aksüta kaleleri Araplar tarfında
ele geçirilip yakılr.
1059 yıl nda
itibaren ise
Ani ve Gagik'ten gelen Ermeniler'in akın r a
uğra .
1079 yıl nda
Ani'nin eski kralı
ii.
Gagik, Kyzistra'da ôldürülürs. 1082 yılnda
Kayseri Selçuklular tar fında
istila edilmş,
1091 yılnda
ise Yeşihsar
ele geçirlmşt.
1097'de Haçlı
ordula ı
Yeşilh sar'ı
Ermeni
Symeon ve ordusuna verip Türklere karşı
korumal ın
ister. Bu tarihten sonra ise Ermeni hakimiyeti hüküm sürer. 1201 yılmda
tekrar Selçuk ar'ın
eline geçen Yeşilh sar,
1264 yıl nda
14. yüzılortan
kadar lhan r'ınd e.
Erdemli vadisindeki kaya kiliseleri ve duvar resimleri hakınd i
ya ınl r
az ve
yetersizdir. Konu ile ilgili tek monografik çalışm,
Nicole Thierry'nin 1989 yıl na
ait ma-
1
2
3
Yrd. Doç. Dr. Nilay KARAKAYA, Erciyes Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sanal Tarihi Bölümü, Kayseri rrÜRKiYE
Kyzistra için Bkz. F. Hild, Das 8yzantinische Strassensystem in Kappadokien. Wien 1977, 219.
Kyzistra'daki Ermeniler için Bkz. G. Dedeyan, "L'lmmigration Armenienne en Cappadoce au Xi e Sıecl"
8yzantion
45 (1975), 82-83, 92, 107-109, 111-113.
Kyzistra'nı
tarihçesi için Bkz. Hild, a.g.e. 1977, 219; H. A. Müderisoğlu,
Yeşihsar
Tarihi. Yeşihsar
1978; N.Thierry
"Erdemli, Une vallee monastique inconnue en Cappadoce etude preliminaire" Zograf20 (1989), 6.
17
kalesldir-, Makalede; Kilise Camii, Aziz Eustathios Kilisesi, çift apsisli gömü şapeli,
Aziz
Martir ve tek nefli olarak adlnırğ
sekiz kilise
Nikolaos, Mikhael, Oniki Havari, Kırk
ile bir manstır
yapıs
planrı
ile birlikte tanılr.
Konuları
belirtilen resimler kısac
taskarşıltm
örnekleri ile üslup ve ikonografik özelliklerine dayanavir edilerek sınrl
tarihlenir.
rak 10.-13. yüzılar
diğer
arştım;
Cathrine Jölivet-levy'nin Kapadokya'daki ki IiKonu hakındi
selerin apsisindeki ikonografik progamı
içeren kitabın
kısa
bir bölümünde yaınl
r uşt s.
Araştı m d
yedi kilisenin apsisindeki resimlerin konuları
kısac
belirtilerek,
yüz ıl ar
verilir. Nicole Thierry'nin 1992 yılna
ait Kadayanak göstermeden tarihlendğ
padokya'daki bani portrelerini içeren makalesinde ise Erdemli'deki Oniki Havari ve Ayı
kiliselerindeki bani portrelerine kısac
değin l r k
çizimleri verilir 6.
Vadide, arştımcl
tarfınd
tespit edilen duvar resimli 9 yapı
vardı.
Onbeş
günü kapsayan çalışmzd
vadideki tek nefli, Aziz Nikolaos, Kırk
Martir kiliseleri ile
Kilise Camii olmak üzere dört yapın
duvar resimleri incelmştr.
Ayrıca
Nikolaos Kiküçük şapel,
yeni buldğmz,
yaınlmş
yapılr
lisesi'nin kuzeydoğsnai
arsınd
(Harita: 1).
Tek Nefli Kilise: Vadinin kuzey ucundaki kilise, doğu-batı
doğruıtsna.
Doğusnda
yarım
yuvarlak apsisi olan beşik
tonozlu yapın,
kuzey ve güney duvarl ın
da, eksenin doğusna
birer arkosolium yer alır.
Ayrıca
kilisenin batısnd,
zemininde
bir narteks vardı
(Çizim 1: a-b).
mezarlar olan düzensiz planı
Yapın
kısmen
korunabilmş
duvar resimleri yoğunlka
apsis yarım
kupbesi ve
beşik
tonozdadir, Yapıdki
toplam 20 sahneden 8' i yenidir. Sahnelerden 17'si ıncil,
2'si
apokrif, 1'i Tevrat kaynlıdr.
Ayrıca
yapıdki
toplam 17 figürden, 14'ü yeni bulnmş
tur",
Apsis yarım
kubbesinde, kaynğı
Kitab-ı
Mukadç:tes ve liturji kitaplrın
dayanan
Temel kaynğı
olan Incil'de Yuhan'ı
Vahyi'nden
"Apokaliptik Theophany" yer alır.
başk,
Tevrat'tan, lşay
, Hezekiel ve Daniel (7:9) peygamberlerin ayetlerinden motifKapadokya'da ise Trisagios Hymnos, Pseudo-Germanos'un Iilerle zengilştrdğ,
turjik metinlerinden esinlenen ikonografik motiflerin sahneye girdğ
söylenir", Sahne
kubbesinde bulunurs, Kapadokya
erken dönemlerden itibaren genellikle apsis yarım
tarihlenen arkaik kiliselerin apsisinde sıkça
tasvir edilir. Kibölgesinde ise 9.-10. yüzıla
lisede Teophany sahnesi ile birlikte Deesis sahnesi de dikkati çeker. Her iki sahnenin
alınms
genellikle 1,9. lıyzü
sonundan itibaren görülür. Sahnelerin
apsis progamın
örnekler; Urgüp, Akköy'de 3 No.lu Kilise, Güllüdere Ayvaapsiste birlikte tasvir edilğ
Ii Kilise ve Niğde
Eski Gümş
Manstır
kiliseleridir1o • Ayrıca
kilisenin apsisinin ekseiçinde tahtta Meryem ve iki yanıd
ona doğru
eğilmş
dua eder biçimde iki
nindeki niş
Aynı
tasvir Çavuşin
Güvercinlik Kilisesi'nde diakonikonun apsimelek tespit edilmştr.
sinde qörülür".
Yapın
kuzey ve güney duvarındki
mezar nişlerd
yapın
gömü işlevn
vurgulayan sahneler vardı.
Kuzey duvarınki
arkasoliumun duvarın
bir baş
melek tas4
5
6
7
8
9
10
11
Thierry, a.g.e. 1989, 5-21.
C. Jölivet-Levy, Les EglisesByzantinesde Cappadoce, Paris 1991, 273-275.
N. Thierry, "Le Portrait Funeraire Byzantin, Nouvelles Donnees" Anatipo (1992), 585-586, 590-591.
na lnıyaY
sahne ve figürler için Bkz. Thierry, a.g.e. 1989,18.
B. Çoşkuner,
Görerne Kıliç/ar
Kilisesi Duvar Resim/erinin ikonografisi, HacettepeÜniversitesi, Sosyal Bilimler EnstiYüksekLisansTezi, Ankara 2002, 73.
tüsü, Yayınlmş
Teophany sahnesi için Bkz. J. Lafontaine-Dosogne "Teophanies-Visions Auxquelles ParticipentLes ProphetesDans
L'Art ByzantinApres La Restauration des Images"Synthronon(1968),135-143.
M. Gough, "The Monasleryof Eski Gürnş-A
PreliminaryReport" Anatolian Studies 14 (1964),152-155, çiz.4 (Niğde
Eski Gümş);
N.-M.Thierry, ılayA"
Kilise ou Pigeonnierde Gülli Dere Eglise Inedile de Cappadoce" Cahiers Archeoloçiques 15 (1965), 116-117 (Güllüdere, ;)ılavyA
Jölivel-levy, a.g.e. 1991,149-150, lev.94(Urgüp, Akköy, No: 3).
Çavuşin
GüvercinlikKilisesi için Bkz. M. Restle, ByzantineWa/l Paintingin Asia Minorlll, Recklinghausen 1969, res.
329.
18
viri ile batı
söve iç yüzeyinde "Daniel arslanlar çukurunda" sahnesi görülür. Sahne erait Pürenken dönemlerden itibaren gömü ile ilgili mekanlarda tasvir edilir. 10. yüzıla
liseki Kilisesi'ndeki sahne, mekanı
işlevy
ilintili olması
açısnd
benzer örnektir 12 •
ise muhtemelen Meryem'in ölümü yani KoimeGüney duvardaki arkasolium duvarın
sis sahnesi tasvir edilmştr.
Gömü yapıln
kilise ya da ek gömü şapel rinde
ölüm ve
yaşmı
içeren sahnelere resim progamınd
genellikle 10. yüzıldan
itiölüm sonraı
baren rastlnı.
Tonozun doğu
yarısnd
İsa'nı
göğe
çıkş
sahnesi vardı
(Çitim: 2). Tonozun
batı
yarıs
ise ortada, içinde büst şeklind
azı
figürlerin bulndğ
şeritl
iki bölüme
ayrıl .
Her iki bölümde iki yatay şerit
yer alır.
Siklus güneyde, üst şerit
Müjde ile baş
layıp
saat yönünde, tonozun batı
alınğ
da içermek üzere, alt ve üst şeritld
de deucunda Anastasis sahnesi ile son bulur (Çizim: 3).
vam ederek, tonozun kuzeydoğ
Sahnelerdeki bu hikaye edici proqrarn Kapadokya'daki Arkaik Döneme ait tek nefli ki1 3 • üzellikle 10. yüzılait
Çavuşin
Güvercinlik Kilisesi'nin
Iiselerin tonozunda görüı
Çavuşin'de
tonozun batı
yarıs nd ,
güneyde baş
tonozunda benzer program vardıt-.
layan siklus saat yönünde alt ve üst şeritl,
batı
alınğ
içererek,duvarlara geçer. Küdikkati çeker, acıryA
Arkaik
çük boyutlardaki tek nefli kiliselerde, siklusun kısaltdğ
bu yapıd
olduğ
gibi ısa'n
yetişknl
Döneme ait tek nefli kiliselerin progamınd,
dönemine ait sahne sayı
az olup çektikleri dönemine ait sahneler çoktur.
Müjde sahneSahnelerin ikonografisi genellikle Arkaik Dönem özellikleri taşır.
yapı
ve taht özellikleri, ziyaret ve su deneyinde fisinde Meryem'in önünde bulndğu
Isa sahnesinde yüzbagürlerin sahnedeki yerleri Arkaik Dönem özellikleridir. Çarmıht
şı figürü ve Anastasis sahnesindeki ısa'n
dur ş
biçimi, büst şeklind
tasvir edilmş
peygamber figürleri ile 10. yüzıl
özellikleri gösterir (Çizim: 3). Thierry, resimlerdeki üslubu 10. yüzıln
üçüncü çeyr ğine
tarihleyerek, Ihlara'da Eğritaş
Kilisesi (921-944) ile
benzerlik kurar 15 . Iki boyutlu figürlerdeki çizgisel üslup, arkaik kiliselerden 10. yüzıla
tarihlenen S09anlı
Bal ık
Kilise'deki üsluba da benzer16 • Sonuçta tek nefli kilisenin duArkaik Döneme; 10. yüzıla
tarihlemek mümkündür.
var resimlnı
Şapel:
Vadinin doğusna
yer alan
Aziz Nikolaos Kilisesi ve Kuzeydoğsnaki
ve beşik
tonozludur. Yapın
doğus n
Aziz Nikolaos Kilisesi düzensiz dikdörtgen planı
da, yuvarlak apsis vardı.
Güney duvarda iki açıkl,
kuzey duvarda ise doğuaki
kübüyük olmak üzere dikdörtgen nişler
bulunur. Ayrıca
yapın
kuzey, doğu
çük, batıdki
ve güney duvarın
çok az bir bölümünü çevreleyen seki yer alır
(Çizim 4: a-b ).
olan kilisenin duvar resimleri apsis, kuzey ve batı
duvarlar ile toBir gömü yapıs
noz başlngıçr
alt. yüzeylerindedir. Şapeldki
toplam 8 sahneden 5'i yeni bulunmuşt r.
Sahnelerin 4'ü ıncil,
1'i Apokrif, 1'i Tevrat kaynlıdr.
Ayrıca
toplam 52 tüm ve
tasvir edilen figürün 21'i yenidlr!". Tonozun güney yarıs nda,
doğuda
Müjbüst şeklind
batı
alınğ
da içeren ve tonozun kuzey yarısnda
doğu a
son bulan;
de ile başlyıp,
Doğum,
Çarmıht
Isa sahneleri güçlükle görülür.
Yapın
apsisindeki Teophany ile birlikte Deesis sahnesinin çok az bir bölümü
Bu sahne Erdemli'deki gömü şapelrin
apsisinde sık
tasvir
günümüze...ritşmlibe g
edilm şt r.
üzellikle ikiden fazla tasvir edilen kerubim, serafim melekleri ile sahnenin gelişm
nesi
12
13
14
15
16
17
örneğid.
vardı.
Kuzey duvarda, batıdki
Yeniden dirlş
ve
kurtlş
arkasolium niş
temasın
üzerinde Üç ibrani Genci Fırnda
sahsimgesi olan sahne erken dönemler-
PaPürenliseki Kilisesi için Bkz. N. M. Thierry, Nouvel/es Eglises Rupestres de Cappadoce, Region du Hasan Dağı,
ris 1963,142-143.
Arkaik kiliseler için Bkz. R. Cormack, "Byzanline Cappadocia, The Arehale Group of Wall Painling" Journ. Brit.Ass. 30
(1967), 19-36.
Çavuşin
Güverçinlik Kilisesi için Bkz. ResIle, a.g.e. 1969, çiz.302; lyn Rodley" The Pigeon House Cburch, Çavuşin"
Jahrbuch der Osterreichischen Byzantinischen Gesel/schaft 33 (1983), 301-339.
Thierry, a.g.e. 1989,18.
Soğanı,
Balık
Kilise için Bkz.Jölivat-Levy, a.g.e. 1991, lev.142.
Yayınl
duvar resimleri için Bkz. Thlerry, a.g.e. 1989, 12-14.
19
1 8 • Sahnenin genellikle 11. yüzıldan
den itibaren gömü ile ilgili mekanlarda işlenr
itibaalındğ
bilinir 19 . Kuzey duvarda bir asker aziz, Aziz Niren kiliselerin resim progamın
Doğudaki
niş
içinde Eutymios, Simekolaos ve Hodegetria Meryem tasvir edilmştr.
azizler tespit edilmştr.
Stilit'ler anıtsl
resim santıd
11. yüzıl
on Stylites gibi keşi
dan itibaren resmdilw.Kş
azizlerle birlikte Nikolaos'un portre özellikleri 11. yüzyıl
ve sonraı
verir 21 • Ayrıca,
Meryem'in burada olduğ
9ibi naos'un yan duvarlın
da tasvir edilğ
Kapadokya'daki örnekler, 11. yüzılda
yogundur 22 .
Şapelin
batı
duvarın,
Thierry'nin Boş
Mezar Başınd
Kadınlr
olarak tespit ettiğ
sahne muhtemelen Koimesis'tir 23 . Sahnenin Kapadokya'da genellikle 11. yüzıldan
itibaren Meryem'in yaşmı
ya da ana bayram sahnelerinden ayrılk
naosun batı
duvarın
yerlştiğ
bilinir. Sahnenin sağındki
Thierry'nin Theodoros olarak bildrğ,
asker aziz Andreas Stratelates, 11. yüzıl
ve sonraı
özgü askeri kıyafetlr
lçindedire'.
Tonoz başlngıçr
alt yüzeyinde madalyon içinde büst şeklind,
Ermeni ve Pers'li
(Resim: 1). Göreme'de 10. yüzıl
sonuna tarihlenen Theotokos
azizler tasvir edilmştr
Kilisesi'nde tonoz başlngıçr
alt yüzeylerinde madalyon içinde aynı
azizlerin tasdikkati çeker25 • Madalyonlar arsındki
süslemeler Kapadokya'da genellikvir edilğ
2 6 .
sonu ve 11. yüzıl
başınd
yoğundr
le 10. yüzıl
Kilisenin duvar resimlerindeki üslup 11. yüzıl
başın
tarihlenen Soğanlı
Barbahacim,
ra Kilisesi ile paraleldirs". Saç ve sakallarda birbirine paralel hatlarla oluştran
yüzlerdeki badem biçimli gözler, ince-uzun burun, küçük ağız,
göz altlan. burun ve kaş
ların
üzerindeki beyaz fırça
darbeleri ile vurgulanan ışk,
belirgin üslup özellikleridir
(Resim: 2). Sonuçta Nikolaos Kilisesi'nin duvar resimlerini, özelliklerine dayanarak 10.
yüzıl
sonu 11. yüzıl
başın
tarihleyebiliriz.
Nikolaos Kilisesi'nin kuzeydoğsunaki
şapel,
kuzey-güney doğruıtsnda
düzensiz dikdörtgen planıdr
(Çizim: 4a ). Doğuda
eksenin güneyinde yuvarlak apsis vardır.
Kuzey duvarda, doğua
küçük, batıd
büyük olmak üzere iki dikdörtgen niş
yer alır.
Kuzey duvarın
tümü, doğu
duvarın
ise bir bölümünü seki çevreler. Şapelin
is tabksı
altındki
duvar resimleri sadece apsistedir 28 . Apsis yarım
kubbesinde Deesis sahnesi
ile alt şerit
tüm piskoposlar tespit edilmştr.
Şapelin
..duvar resimlerinin muhtemelen
düşnyoruz.
Uslubun, 11.-12. yüzılar
tarihNikolaos Kilisesi'nden sonra yapıldğn
Gümşler
Manstı
Kilisesi'ndeki resimlerin üslubuna parleoduğ
diklenen Niğde
kati çeker (Resim: 3)29.
Kırk
Martir Kilisesi: Vadinin batısnd
yer alan Kırkmati
Kilisesi, doğu-batı
doğ
rultusunda düzensiz dikdörtgen planhdrr. uğoD
duvarda güneydeki büyük, kuzeydeki
Yapın
güneyinde gömü işlevn
ayrıln
düzensiz
küçük olmak üzere iki apsis yer alır.
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
Yunan Hacı
KiliselerdeResim Prog amı"
Arkeoloji ve Sanat Tarihi
S. Y. Ötüken, " Kapadokya Bölgesindeki Kaplı
Dergisi3 ( 1984),159.
Sahnenin tasvir edil ğ
kiliseler için Bkz. Thierry, a.g.e. 1963, 117 (Kokar), 177-178 (Sümbüllü), 195, çiz,46 (Ala).
Yeni Kilise); a.y. III, plan ii (Göreme, Saklı),
plan XlVI,413 (Soğanlı
H.
Restle, a.g.e. 11,1969, plan X res.120 (Tokalı
Barbara)
H. Eutymios için Bkz. Boberg, 1974: 201-203; H. Nikolaos için Bkz. L.Petzold "Nikolaos von Myra (von Bari)" Lexikon
der Christlischen Ikonographie 8,1976,45-58.
G.Jerphanion, Une Nouvelle Province de L'art Byzantin, Les Eglises Rupestres de Cappadoce, Paris 1925, I, 171Verlag 1958 13-14 (Gö176, lev,43.4 (Göreme Aziz Daniel); L.W. Budde Gôreme, Höhlen Kirchen in Kapdokıer,
reme Eski Tokah): N. Peker, Görerne Kaya Kiliselerinde Isa ye Meryem Tipleri, Hacettepe Universitesi, Sosyal BilimLisans Tezi, Ankara 1994,96 (Urgüp, H.Theodoros)
ler Enstitüsü, Yayınlm ş
Thierry, a.g.e. 1989, 13.
Thierry, a.g.e. 1989,13.
Restle, a.g.e. II, 1969, plan XII (Göreme Theotokos)
res. 194 (Gören.Çaklı),
res.230 (Göreme,
Süslemeler için Bkz. Restle, a.g.e. II, 1969, res. 165 (Göreme, Elmaı),
Karnlık);
a.y. III, res. 291 (Göreme, Kılçar
Kuşlk),
res,463 (Ihlara, Sümbı).
Jölivet-levy, a.g.e. 1991, lev.144-145.
Şapeld ki
duvar resimlerinin bir bölümünü is tabksınd
arınd
Restorator Rıdvan
lş er'
teş k ür
ederim.
Gough, a.g.e. 1964, lev. xıv-.
20
dikdörtgen planı
iki mekan vardı.
Mekanlardan güneydekinin doğu
duvarın
bir mezar niş
bulunur (Çizim 5: a-b ).
Yapıdki
toplam 3 sahnenin 2's; yavınlmştr.
Ayrıca
toplam 49 tüm ve büst
şeklinde
tasvir edilen figürün 21'i yenidr~O.
Resimler, apsislerde, duvarlın
bir kısm,
tavan ve güneydeki rnekadı.
Apsiste Deesis sahnesi yer alır
(Resim: 4, 5). Sahnede madalyon içinde Anna
Deesis sahnelerinde Anna ve loakim figürleri, Kapadokya'da
ve loakim tasvir edilmştr.
sık
görülür. Ayrıca
yarım
kubbenin bıtimndek
kızl
kahve
özelikle 10.-11. yüzılard
şerit ,
Thierry tarfınd
ya ınl ,
"Kilisenin Basileos adlı
kiş
tar fınd ,
mart ayın
3 1 .
da resimlndğ"
yazıl
olduğ
kitabe vardı
Apsis zafer kemerinin iki yanıd
Meryem ve melek figürlerinin oluştrdğ
MÜjMeryem ve melek figürlerinin birbirinden ayrı
olarak, kemer
de sahnesi tespit edilmştr.
tasvir edilğ
örnekler 11. yüzıldan
itibaren görülmektedir32 • Biyüzeyinin iki yanıd
ilk kez Kiev H. Sophia'sınd
görülen "bipolar" düzenlemenin 12.zans resim santıd
yagınlştğ
bilinir 33 . Yapın
duvarlın
üstte, içinde büst şeklinde
13. yüzılard
azizlerin bulndğ
pseudo ikonalar çevreler. Pseudo ikona tasvirlerinin anıtsl
resim
santıdki
örnekleri 11.-12. yüzılar
tarihlenir34 • Kırk
Martir Kilisesi pseudo ikonaların
bul nd ğu
Anadolu'daki sınrl
örneklerden birisidir.
Yapın
tavnıd
madalyonlar içinde büst şeklind
kır
martirler tasvir edilm ş
tir. Resim progamınd
kiliselerin çeşitl
yerlerinde tasvir edilen kır
martirlere, Erdem35 •
çok olarak, Tokalı
Yenı
Kilise'de rastlnı
li'deki gibi sayıc
Güneydeki mezar mekanı
güney duvarınd
karşıl
iki asker aziz; Aziz Georgios ile Aziz Theodoros Stratelates tasvir edilmştr
(Çizim 6). Iki asker aziz, anıtsl
resim santıd
11. yüzıldan
itibaren askeri giysilerle, bazen buradaki gibi yan yana,
mimari ögeler üzerinde karşılf
tasvir edilir 36 • Aynı
mekanı
tavnıd
bazen de ayrı
ise çok az bir bölümü günümüze gelebilen Metamorfosis tespit edilmştr.
Kilisedeki resimler kaliteli üslubu ile dikkati çeker. lfadeli ve hareketli figürlerin
ile oluştran
hacim, özellikle 11. yüzıla
ait Soğan
lı Kayüzlerindeki renk tonlamrı
rabş
Kilisesi'nin resim üslubu ile benzerdir (Resim: 4,5)37.
Kilise Camii: Vadinin doğusna
yer alan kilise iki serbest destekli kaplı
Yunan
haçı
plan tipindedir. Doğuda
ortadaki büyük olmak üzere üç apsis yer alır.
Güney duvarın
doğusna
dikdörtgen mezar niş
bulunur. Yapın
kuzeyınd
yaklşı
kare planIı gömü mekanı
vardı.
Mekanı
doğu
duvarın
güneyde apsis, kuzeyde ise fazla debulunur. Aynı
mekanı
kuzey duvarın
batısnd
dikdörtrin olmayan dikdörgen bir niş
vardı .
Ayrıca
mekanı
zemininde de mezarlar görülmektedir (Çizim
gen bir mezar niş
7: a-b). Yapın
bugün ana ve güney apsislerinde, kuzey, güney haç koların
tonoz
alın kları
ile batı
haç kolu tonozunda resimler vardı.
Kilisede var olan toplam 7 sahneden 5'i yenidir38 .
30
31
32
33
34
35
36
37
38
Yayınl
duvar resimleri için Bkz. Thierry, a.g.e. 1989,16-18.
Kitabe için Bkz. Thierry, a.g.e. 1989, 17.
Hestle, a.g.e. II, 1969, res. 21, 22, 24 (Göreme, Saklı);
a.y.llI, plan 2 (Gülşehir
Karşı);
Jerphanion, a.g.e. II, 192~,
1,
Kar baş);
Ayrıca
apsis kemeri üzerindeki Müjde sahneleri için Bkz. Otü179 (Damsa, Haç), lev. 196,2 (Soğanılder ,
ken, a.g.e. 1984, 154.
Ölüken, a.g.e. 1984,154.
Pseudo ikona tasvirleri için Bkz. R. Hamann-Mac Lean -H.Hallensleben, Die Monumenta/ma/erei in Serbien und Makedonien vom 11. bis zum frühen 14. JahrhundertGiessen 111,1963, res.19 (Ohrid, H. Sophia), plan 6 (Nerezi, H. Panteleimon); C. Mango, "The Monastery of St.Chrysostomos at Koutsovendis (Cyprus) and lt's Wall Painlings, Part i;
Description" Dumbarton Oaks Papers 44 (1990), 75 (Koutsovendis H. Krisostomos); G. Babic, Les Chapelles Annexes des Eglises Byzantines, Fonctlon Liturgique et Programmes /conographiques, Paris 1969,125, 168 (Backova,
Isa)
Kripta ve Pskov Miroz Kurtaıc
Hesıl.
a.g.e. II, 1969, plan X.
Asker azizler için Bkz. S. Y. Ötüken " Selime'de Derviş
Akın
Kilisesi ve Mezar Odası"
Hacettepe Üniversitesi Armağan
Dizisi, Ankara 2, 1984, 300.
Soğanil
Karbş
Kilisesi için Bkz. N. Thierry" Etude Stylistique des Peintures de Karbş
Kilise en Cappadoce (10601061)" Cahiers Arche%giques 17 (1967),161-175.
Yayınl
duvar resimleri için Bkz. Thierry, a.g.e. 1989, 9-10.
21
Yapın
apsis yarım
kubbesinde Teophany, Deesis sahnesi ile birlikte işlenm
tir. Kapadokya'da yoğunlka
11. yüzılda
görülen bu kompozisyon, Thierry'e göre böl3 9 . Apsisin alt şeridn
gede uzun süre bulunan Gürcü etkisine bağlnır
madalyon içinhava ri ve piskopos figürleri (Resim: 6) ile en alt şerit
oniki tüm pisde, büst şeklind
kopos tasvir edilmştr.
Aynı
düzenleme 11. yüzıla
ait Soğanlı
Barbara ile Tagar'daki
4 0 •
trikonchosta vardı
Kilisenin kuzey haç kolu tonoz alrnığmd,
Thierry'nin Boş
Mezar Başınd
Kadınlar
olarak gördüğ
sahne Çarmıht
lsa'dır-t.
Güney haç kolu tonozunda ise muhtemelen Doğum
sahnesi vardı.
ısa'n
yaş mın
ilk ve son anı
belirleyen iki sahnenin
karşıl
tasvir edilmesi bilinçli olarak gerçklşir.
Anıtsal
resim santıd
11. yüzıldan
itibaren görülen tasvirler arsındki
bu ilşk,
Göreme'deki Karnlık
ve Elmaı
kilisele42
rinde aynı
sahnelerln kuzey, güney haç kolarınd
verilmesi ile karşımz
çıkar
• Ayrı
ca Çarmıht
Isa sahnesinin ikonogra,fik özellikleri 11. yüzıl
ve sonraı
tarihlenir43 .
sağ
göğsündeki
yaraya doğru
uzatmış r.
Sahnenin solundaki Meryem ellerini ısa'n
Kapadokya'daki Çarmıht
Isa sahnelerinde sık
rastlanmayan bu özellik, 11. yüzıla
ta4 4 •
rihlenen Belisıram'd
Bahattin Samnlığ
Kilisesi'nde de görüı
Batı
haç kolunun tonozunda, güney yanda havari olması
muhtemelonbir haleli
baş
ile üstte Isa tasvir edilmştr.
Burada muhtemelen "Havarilerin Kutsanm ı
ve Görevlendirilmesi" konulu sahne vardı.
Bazen Göğe
Çıkş
sahnesi ile birleşn
bu sahne
Göreme'deki Kılçar
Kilisesi (10. yüzıl),
aynı
Kapadokya'da çok az resmdilşt.
4 5 •
sahnenin batı
haç kolu tonozunda tasvir edilmesi ile Kilise Camii'ne yaklşır
Resimler, Erdemli'deki 11. yüzıl
üslup özelliklerini gösteren Nikolaos Kilisesi ile
Sonuçta Kilise Camii'nin resimlerini, üslup ve diğer
özellikleri açısn
benzer üsluptadır.
dan genelde 11. yüzıla
tarihleyebiliriz.
10.-11. yüzılar
arsıng
tarihledğmz
beş
yapıd
kuru sıva
üzerine yapıln
Gesso tekniğ
uyglanmıştr.
Ozellikle 11. yüzıla
tarihledğmz
yapılrn,
Erdemli'ye
çok yakın
olan Soğanlı'dki.
resimlerin üslubu ile benzrliğ.
aynı
bölge santçı
eseri olduğn
düşnr.
Insan eli ve doğal
tahribatlar sonucu yok olmaya başlyn
bu önemli resimleri koruma konusunda yöre halkın
bilinçlendirmek, öncelik taşıyn
am çl rım zdan ır.
39
40
41
42
43
44
45
Thierry, a.g.e. 1989, 10; Ayrıca
Gürcü yapılrndki
Teophany sahneleri için Bkz. T. Velmans" l'lmage de la Deesis
dans les eglises de Georgie" Cahiers Archeologiques 29 (1980-81),47-102.
Barbara),lev. 131,2 (Tagar,lrikonchos)
Jölivel-levy, a.g.e. 1991, lev.144, 2 (Soğanı,
Thierry, a.g.e. 1989, 9.
(Göreme, Elmaı),
plan xı
(Göreme, Karnlık);
Ölüken, a.g.e. 1984,153,157.
Resile, a.g.e. II, 1969, plan xvı
Çarmıhl
isa sahneleri için Bkz. M. Mrass "Kreuzigung Chrisli" Reallexikon zur Byzantinischen Kunst, 5 1991, 284356.
Resile, a.g.e lll, 1969, res. 517.
Resile, a.g.e. II, 1969, plan xıv,
res.276.
22
Harita 1:Erdemli vadisindeki kiliseler (Thierry, 1989)
Çizim 1: a) Tek nefli kilise
planı
(H. Kozlu,
2002)
b) Tek nefli kilise planı
(Thierry, 1989)
23
----------_
...
Çizim 2: Tek nefli kilise" tonozun
doğu
bölümü,
Göğe
-
sahnesi (N.Karakaya)
Çık ş
"';~
.~Z;
~
~'
Çizim 3: Tek nefli kilise, tonozun kuzey bölümünün alt
24
şerid,
sahneler (N.Karakaya)
,
'.
,.~"-
-,
\
:t==.
Rolo'·•. !l.c>I(lf.. ",Mimorlial.KOZUJ
T
i(
. --.
Rölövc K~sk'r":(·
Mimar Haıc-
,.-~
KüZ:. \'
ro
ol
':J
n
Çizim 6:
Kırk
Martir Kilisesi, güneydeki mekan, asker azizler (N.Karakaya)
Çizim 7: a) Kilise Camii, planı
Kozlu, 2002)
b) Kilise Camii,
(Thierry, 1989)
26
(H.
planı
Resim 1: Aziz Nikolaos Kilisesi, tonoz başlngıçr
alt
yüzü madalyonda azizler
Resim 2: Aziz Nikolaos Kilisesi,
kuzey duvar, keşi
aziz,
Resim 3: Aziz Nikolaos Kilisesi'nin
Resim 4:
kuzeydoğus ndaki
ayrınt
şapel,
apsisteki Deesis sahnesi,
ayrınt
27
Kırk
Martir Kilisesi, apsis
Deesis sahnesi, ayrınt
Resim 5:
Kırk
Martir Kilisesi, apsis, Deesis sahnesi,
Resim 6:
Kırk
Martir Kilisesi, apsis, Deesis sahnesi,
28
ayrınt
ayrınt
2002 DiYARBKı
SMAll STREAMS
ARCHAEOlOGICAl SURVEY
Brian L. PEASNALL *
BACKGROUND
During the summer of 2002 we began a new archaeological survey in the Diyarbakır
region. The main focus of this survey is a number of smail tributaries of the upper Tigris River that drain the Eastem Taurus highlands between the city of Diyarbkı
and the Batman River. These smail streams include the Ambar çayı,
Kuru çayı,
PaAkçayı,
Hazro çayı,
and the Sinan çayı
(Fig. 1). This region was a key stamuk çayı,
ging area for important events in antiquity. Excavations at Hallan Çemi, Körtik, and Demirköy have shown that this region is important for understanding the transition from
foraging to food production and all of the changes that resulted from this shift (Rosenberg, et aL. 1998). Central and southeastarn Anatolia have also been shown to be an
important area for understanding the political, social and economic interactions between the Uruk cultures of southern Mesopotamia and the indigenous cultures of Anatolia
during the Chalcolithic (AIgaze 1993, Frangipane 2001, Stein 2001). During the earlier
phases of the lron Age, this region formed an important frontier between the Neo-Assyrian Empire to the south and the Urartian Empire to the north and east (Parker 2001).
and the
During this time the region Iying west and east between the city of Diyarbkı
Batman River and north and south between the flanks of the eastern Taurus Mountains and the Tigris River made up the Land of Shubria, about which little is known. During the later stages of the Iron Age this region formed an important frontier between
the Roman and Parthian Empires. In spite of the importance of region for shedding light
on important questions of the past, it is one of the least known areas archaeologically.
We began this survey project in anticipation of the construction of a series of
smail earthen dams along various tributaries of the Tigris in this region. Because the
dams are to be constructed of earth rather than concrete and will be relatively smail, it
is expected that they will be constructed within a short period of time, perhaps within 4
tos years. Because of this and due to key role this region played in the past, we believed that the flooding of these valleys would result in the lass of important archaeological sites. This has since been confirmed by the results of our relatively short field season. During this season which ran from July 20th to July 30 th we focused our attentithe Kuru çayı
and the Ambar çayı.
A
on along the upper reaches of the Pamuk çayı,
Dr. Brian L. PEASNALL, Near East Section, University of Pennsylvania Museum of Archaeology and Anthropology,
University Of Pennsylvania, 33 rd and Spruce Streets, Philadelphia, Pennsylvania, 19104, USA
E-Mail: peasnal/@sas.upenn.edu.
i would like to express my appreciation to Dr. Alpay Pasinli and the staff of raltınA
ve Müzeler !3enel ,üğlrüdM
Mehmet Çavus who served as our goveroment representative during the 2002 season, Necdet lanı and the staff of the
Diyarbakir Museum for theirassistance in facililating this project. i would also like to thank Drs. 8radley Parker and
Lynn Swartz Dodd for helping me to read the pottery detclıo
during the 2002 season. Last but not least i wish to
express my gratitude to the American Research Institute in Turkey for funding the project during the 2002 season.
29
total of 23 sites ranging in time from the Aceramic Neolithic to the Ottoman period were recorded (Figs. 1-6).
RESUL TS OF THE 2002 FIELD SEASON
Büyük Ambar Höyük (Fig. 1: 1): Büyük Ambar Höyük is located next to Ambar
viiiage on the upper reaches of the Ambar çayı.
It is a high multi-period mound that is
round in shape with a diameter of about 100 m. The mound is about 11 meters high.
The site is currently in use as a cemetery and appears to have been used as such over
a long period of time. Ceramics collected from the site include a single piece of local
painted Ubaid ware (Fig. 7), Iate 3 rd millennium dark-rimmed orange ware bowls similar to those found at Teli Brak, a single seal impressed sherd, and green glazed ware.
Periods represented at Büyük Ambar Höyük are Ubaid, Early Bronze, and Islamicl
Byzantine.
çaytepe (Fig. 1: 3): Çaytepe is located within the viIIage of çaytepe about 1 km.
east of the Lice road. A lower terrace runs under the viIIage. The mound is roughly oval
in shape with the slope of the upper portion being significantly steeper than the slope
of the lower portion. The mound has a diameter of about 150 by 200 m. and rises about about 20 m. above the lower terrace. The whole mound is currently in use as a burial ground for the viIIage. Ceramics collected from the mound include 3rd millennium
dark-rimmed orange ware bowls, 2 nd millennium Habur ware, early Iron Age corrugated bowls similar to those recovered from the Keban region, and various decorated and
undecorated wares dating to the Byzantine and Islamic periods. Periods represented
at çaytepe are Early Bronze, Middle Bronze, Early Iron, Byzantine, and islamic.
Derbasa (Fig. 1: 12): Derbasa consists of a seatter of Islamic period ceramics
A spring is located
and roof tiles on a terrace overlooking a branch of the Pamuk çayı.
to the north of the site. The seatter covers an area of about 100 meters in diameter.
Occupation at Derbasa appears to have been restricted to the Islamic period.
Giri Tiltapam Höyük (Fig. 1: 10): Giri Tiltapam Höyük is located on an upper
branch of the Pamuk çayı,
east of Suçıkt
viiiage. It consists of a high, oval mound with
an area of 200x140 m. which rises approximately 26 m. above a lower terrace. The 10wer terrace extends about 100 m. from the east side of the high mound towards the
A dere runs along the north side of the site. To the south the mound had
Pamuk çayı.
been cut by a dirt road. Stone walls and pebble pavements as well as large intact storage jars could be see n along the side of the mound near the road. Materials collected
from the site include Iate 3 rd millennium dark-rimmed orange bowl sherds (Fiq. 8), potential 3 rd millennium cooking pots with triangular lugs, a 3 rd millennium pedestal base,
Habur ware and other early 2 nd millennium wares (Fig. 9), early lron Age corrugated
bowls, and a single sherd of Terra Sigellata ware. The ceramics recovered from Giri Tiltapam Höyük indicate that the site was occupied during the Earlyand Middle Bronze
Age, Early lron Age, and perhaps during the Roman period.
Girimori (Fig. 1: 14): Girimori is located between two branches of the Pamuk Çayı.
The site sits upon a long ridge made up of alluvial deposits. The site extends about 613 meters from north to south with a heavier density of ceramics towards the south end. The site covers approximately 13 ha with the heaviest densities at the south
end covering an area of about 2.8 ha. The site rises from about 7 to 23 m. above the
but the deposits at the site do not appear to be very deep. A
bed of the Pamuk Çayı,
cut in the edge of the ridge indicates that alluvial deposits begin about 2 m. below the
surface of the site. Ceramics collected from the surface include a blue glazed ware
(glazed interior, white painted exterior) as well as a number of wares with impressed
and comb decorations that included straight and wavy bands and circular impressions
(Fig. 10). A piece of iron slag was also found. Occupation at Girimori may have begun
during the Late Roman period and extended through the Islamic period.
Giritemo Tepesi (Fig. 1: 20): Giritemo Tepesi is a low mound set upon anatural
hilL. Most of the material was found on the top of the hilL. Very tittle material was found
30
on the lower flanks of the natural hill or in the surrounding field. The site is fairly smail
eovering an area of about 80 m. in diameter. The top of the site sits about 10 m. above the surrounding field. Ceramies eolleeted from Giritemo Tepesi eonsists of early Iron
Age eorrugated bowls (Fig. 11) as well as other lron Age forms. This site appears to
represent a single period of oeeupation dating to the Early Iron Age.
Hesçimeri MevkU (Fig. 1: 16): Hasçimen mevkii eonsists of a low mound eut by
a north-south running road. A series of at least three large springs exist along the north
edge of the site. The portion of the mound Iying east of the road eontained a lot more
material than the area to the west. Differenee in elevation between the high and low
points of the mound is about 12 meters. The site eovers an area of approximately 1.7
ha. The site yielded obsidian debitage, a large number of fragmentary basalt saddie
querns, some basalt pestles, several door soekets, and eeramies. Most of the pottery
eonsists of thiek cooking vessels. Although nothing partieularly diagnostie was found,
the material appears to be of a rather Iate date, perhaps dating to the Islamie period.
Hirbe Abdi Tarlsı
(Fig. 1: 4): Oeeupation at Hirbe Abdi Tarlsı
is represented by
a seatter of Islamie period green glazed ware (Fig. 12) and erude cooking pots. The
seatter eovers an area of about 100 m. in diameter centered upon a smail spring whieh
runs through a smail east-west trending gully that eross euts the site. This is a single
period site dating to the Islamie period.
Hirbe Abdi Tepesi (Fig. 1: 5): Hirbe Abdi Tepesi is loeated elose to Hirbe Abdi
Tarlsı.
It eonsists of a natural hill with material remains running from the base to the
top of the south faee of the hill. The site eovers an area of about 0.5 ha. A smail spring
is loeated at the base of the hilL. Material reeovered from the surfaee eonsists of a white ware probably dating to the Islamie period.
Hirbe Kazı
(Fig. 1: 22): Hirbe Kazı
is loeated on high ground overlooking two deres. The site lies in a very stoney field. Islamie period eeramies are thinly seattered
throughout the field. The site eovers an area of less than 0.5 ha meters.
(Fig. 1: 15): Hirbe Mehmet Tarlsı
is loeated approximaHirbe Mehmet Tarlsı
tely 450 m. southwest of Girimori. It eonsists of a low mound set upon a terraee overThe river bed sits about 10 m. below the top
looking the east bank of the Pamuk çayı.
of the mound. The mound itself is about 4 to 5 meters high. It eovers an area of about
1.4 ha. A narrow dere runs along the south edge of the site suggesting the presenee
of spring in the area. Materials eolleeted from the site inelude wares with impressed deeorations possibly dating to the Late Roman Period, white ware possibly dating to the
Islamie period, and an Ottoman period tobacco pipe fragment. The finds from Hirbe
Mehmet Tarlsı
suggest that it may have been oeeupied from the Iate Roman period
into the Ottoman period.
(Fig. 1: 8): Kanyatan Tarlsı
eonsists of a seatter of Iate period,
Kanyatan Tarlsı
possibly Islamie period, eeramies and ehipped stone ineluding some obsidian blades
and bladelets. The seatter eovers an area of about 160 meters in diameter. Most of the
obsidian eame from the lower part of the site towards the south. Although nothing partieularly diagnostie was found, the blades may suggest a prehistorie oeeupation. A smail
spring is loeated to the east of the site. This site may have been opeeupied during the
Neolithie or very early Chaleolithie periods and during the Islamie periods.
Küçük Ambar Höyük (Fig. 1: 2): Küçük Ambar Höyük is loeated close to Büyük
Ambar Höyük, just to the south of Ambar Köyü and about 100 m. west of the Ambar
çayı.
This site eonsists of a 3-4 m. high mound measuring about 75 by 60 m. in area.
The surfaee eontained a large quantity of obsidian and flint blades and tools ineluding
a Nemrik point. These pieees date the site to the Aeeramie Neolithie. A smail amount
of Islamie glazed wares (green glazed, blue and white glazed) were found at the top of
the mound. A portion of the north side of the mound had been eut away for use in making mud briek and mortar. This eut revealed some aspeets of the stratigraphy, ineluding the presenee of plastered surfaces, the remains of probable stone arehiteetural features, and large ground stone implements such as querns and mortars. The Islamie
31
occupation of the site was fairly minimal with the main component dating to the early
to Iate Aceramic Neolithic.
Malıg r
Höyük (Fig. 1: 19): Of the sites surveyed during the 2002 season, Malı
gır
Höyük was by far the largest. It is located in Malıgr
viiiage on a branch of the Akçayı.
It consists of a large high, fiat ova i mound 160 m. long and 100 m. wide. The high
mound is surrounded by the terrace of a lower city. The high mound sits about 14-15
m. above the lower town. We were not able to fully measure the area of the lower town
during our visit. However, it appears to extend at least 200 m. beyond the base of the
high mound. Much of the modern viiiage sits on the lower terrace. Most of the high mound is covered by recent graves. The materials collected include Iate 3 rd millennium
dark-rimmed orange ware bowl, 3 rd millennium plain simple ware, a 3 rd millennium pedestal base (Fig. 13), and other forms characteristic of the 3 rd millennium; early 2 nd millennium Habur ware (Fig. 14). Other fairly distinct ceramic types possibly dating to the
Late Bronze or early lron Ages were also collected. On the basis of the material collected Malıgr
Höyük appears to have been occupied primarily during the Earlyand Middle Bronze Ages with possible occupation extending into the early lron Age.
Mezarlık
Tarlsı
(Fig. 1: 11): Mezarlık
Tarlsı
is located on high ground overlooking a spring fed run. The occupation is represented by a seatter of either Iate Roman
or early Islamic period sherds covering an area of about 130x11Ometers. Additionally
a single pice Terra Sigellata ware was collected from the site. Other items observed on
the surface included basalt grinding stones.
Musiya (Fig. 1: 13): Musiya consists of a very light seatter of ceramics, baked
clay roofing tile and a smail amount of chipped stone over looking the east branch of
The site is within view of Girimori which is located approximately 1
the Pamuk çayı.
km. to the south. The seatter covers about 1 ha. A smail spring is located southeast of
the scatter. Musiya appears to represent a single period of occupation dating to the Islamic period.
'
Navakuça Tarlsı
(Fig. 1: 21): Navakuça Tarl sı
is located in a field adjacent to
Ardijeber viIIage. The area of the seatter covers about 2.4 ha. The site is bordered on
the east by adere. Material collected from the site includes Byzantine period incised
wares and various types of Islamic glazed wares.
(Fig. 1: 6): Pamuk Pınar
consists of a scatter of ceramics running
Pamuk Pınar
from the base to about the middle point of a natural hill. The area covered by the seatter is about 1 ha. A smail spring is located at the base of the hilL. Ceramic sherds collected from the site suggests an Islamic period occupatiuon.
Roekeut Han (Fig. 1: 23): The survey along the base of the first set of ranges of
the eastern Taurus mountains revealed an Islamic period rock cut han. This site is currently being used as a stable. Green pigment was noted on a shallow niche that had
been carved into the wall of the han. Above the niche was an engraved crescent.
Seatter 1(Fig. 1: 17): Scatter 1 contained a very thin seatter of flint flakes. Unfortunately no diagnostic material was collected from the site making it impossible to determine the period at which this site was utilized.
Şeyh
Mehmet Tepesi (Fig. 1: 18): Şeyh
Mehmet Tepesi is located on a ridge at
the southwest edge of a smail viIIage. The surface of the site was stili covered by heavy stubble making ground visibility difficult and an accurate size estimation impossible. The area surveyed covered about 1 ha. Islamic period green glazed ware sherds
and flint and obsidian blades were present as were basalt saddie querns and Iimestone pestles. Although no definite diagnostic pieces were present within the Iithic assemblage, the presence of smail obsidian and flint blades may indicate Neolithic or
very early Chalcolithic occupation.
Suçıkt
Köyü Tarlsı
(Fig. 1: 9): Suçıkt
Köyü Tarlsı
is located in a fiat field
Köyü. During our visit to the site, the field had been recently plonorthwest of Suçıkt
wed providing excellent visibility. The site consists of a very thin scattering of chipped
32
stone and Islamic period green glazed ware sherds over an area of no more than 100
meters diameter.
Yılmazr
Köyü Tepesi (Fig. 1: 7): Yılmazr
Köyü Tepesi sits to the north of Yıl
mazlar Köyü. It is asmall, low mound covering an area of about 110x60 meters. The
primary materials gathered from the mound consisted of a smail amount of Islamic period ceramics and chipped stone, including obsidian. The obsidian includes smail blades and may indicate occupation of the site during the Neolithic or very early Chalcolithic period as well as during the Islamic period.
CONCLUSION
Most of the sites with material that could be identified with any degree of certainty dated to the Aceramic Neolithic, Earlyand Middle Bronze Age, lron Age, Roman
period, and Islamic period. Although there appear to be major chronological gaps in the
collected material, particularly in terms of the Pottery Neolithic, most phases of the
Chalcolithic, the Late Bronze Age, and the Helenistic period, many of these gaps ·are
probably due to the shortness of our field season. Furthermore, it must be noted that
this region has never been formally surveyed before and so is relatively unknown arehaeologically. The material collected from the surface of many of these sites consist of
pieces that are relatively distinct but unidentifiable at this time due to the lack of any
parallels from stratigraphic contexts. It is almost certain that this material fits into some
of the gaps noted above. It is hoped that nearbyexcavations at Ziyaret Tepe and Kenan Tepe will provide information that will allow us to attribute the unidentifiable pieces
to particular chronological periods in the future (Matney 2003, Parker, et aL. 2003).
What has been particular surprising about the survey results from the 2002 season is
the number of large mounds located away from major rivers. Future work on these data should yield interesting information concerning the decision making process behind
the settlement pattern observed in this region.
Finally, a comparison of the location of the smail number of sites recorded during the 2002 season with the proposed location for the dams and associated reservoirs shows that a number of these sites will be adversely affected (Fig. 1). Additionally
a number of other sites are close enough to the construction areas to be impacted in
a negative way. When one considers these dams together with other dam projects
(Batman Dam and the lısu
Dam) it becomes clear that most known sites dating to the
Aceramic Neolithic period are in danger. In fact, with the exception of Demirköy, all of
the known Aceramic Neolithic sites in this region will become unavailable for study as
these dams are completed. One, Hallan Çemi, has already disappeared. Likewise sites of other, equally important periods will also disappear, taking with them valuable information about the past. It is hoped that this and other follow-up projects will provide
important data concerning the cultural processes active throughout the millennia in this
part of the southwest Asia before such information is no longer available.
33
2002 DiYARBKı
SMAll STREAMS
ARCHAEOlOGICAl SURVEY
Brian L. PEASNALL *
iRşG
Temmuz 20-30, 2002'de Pamukçay, Kuruçay ve Ambarçay yörelerinde bir arkeyaptlruşı
(Resim: 1). Bu yüzearştımsn
önemi, Torosolojik yüzey arştıms
lardnçık
bu çaylrın
suladıg
ovalarda, ileride bir seri toprak baraj yapılms
ve
böylece arkeolojik yerlşme
yerlerinin kaybolmsıdr.
Bar jl ın
beton yerine topraktan
inşa
edilmesi bunları
dört veya beş
yıl
gibi kısa
bir süre içinde yapılcğna
işaret
eder. Bilndğ
gibi yöre en eski çağ
yerlşimn
odak noktasıdr
ve bu, kültürel verilerin kaybolmsın
garantilemek için arkeolojik çalışm rn
en kısa
zamanda baş
lam sı
uygundur. Yüzeyarştım z
ayrıc
yörede eski çağlrd
yerlşim
ve arazi
kulanım
şekilrn
de ışk
tuackır.
YÜZEYARŞTIMS
ekibimiz, Dr. Brian Peasnall (University of Pennsylvania), Dr. Michael
(Bak nlı
Temsilcisi,Tarsus
Roosenberg (University of Delaware) ve Mehmet Çavuş'tan
Müzesi) oluşyrd.
Her yerlşim
yerinden toplanan yüzey malzemesinin, ait olduğ
kültür alan sınr
ve tarih eğrlndims
yapılmştr.
Ayrıca
çevre ve jeolojik veriler de
Araştım
kaydeilmştr.
Bu veriler daha sonra GIS ve ARCView software ile incelenecektir. Analizin sodayanarak oluşt rac ğım z
bir model ileriki yılard
yörede yerl şme
yerleriolac ktır.
Bu model, baraj gölleri dolmadan kısa
sürede yeni bulabilmemize yardımc
olacktır.
Ikinci bir model de yerlşim
ve araterli bilgileri toplayabilmemize çok yarlı
zi kulanım
şekilrn
zaman içinde değişmn
anl m ıza
yardımc
olac ktır.
Aşağıd ,
tespit et iğ m z
23 yerlşim
yerini sunlmaktdır
(Resim: 1-6).
Büyük Ambar Höyük (Resim: 1-No. 1): Ambar Köyü'nün içindedir. Yuvarlak, 100
yüksek bir höyüktür. Yükseliğ
11 m.dir. Höyüğn
şimd
mezarlık
olarak
m. çapınd,
kul anı m s nda ,
daha evvel ce de uzun bir süre yine mezarlık
olduğn
tahmin ediyobir parça Ubeyid malzeme (Resim: 7), geç 3. bin
ruz. Toplanan seramikler ar sında
"dark-rimmed orange ware", bir mühür baskıl
parça ve yeşil
sırl
malzeme vardı .
Rakım
732 m.dir.
Tarihleme: Ubeyid, Erken Tunç, islam/Bizans.
nuçları
Dr. Brian L. PEASNALL, Near East Section, University of Pennsylvania Museum of Archaeology and Anthropology,
University Of Pennsylvania, 33 rd and Spruce Streets, Philadelphia, Pennsylvania, 19104, USA
E·Mail: peasnall@sas.upenn.edu.
34
çaytepe (Resim: 1-No. 3): Bu höyük Çaytepe Köyü'nde, Lice yoluna yakl şık
1
Höyük köyün altın
uzanır.
Oval bir biçimde olup üst bölümünün sırt
aş ğıdan
daha diktir. Şu
sırad
höyük mezarlarla kaplıdr.
Rakım
884 m.dir.
ve islam/Bizans.
Tarihleme: Erken Tunç, Erken Orta Tunç, Geç Demir çağı
Pamuk çayı'n
bir koluna bakan teDerbasa (Resim: 1-No. 12): Bu sit alnıd
olarak bulnmştur.
Kuzeyinde bir pınar
vardı.
Yaklaras üzerinde seramikler dağınk
şık
100 m. çapındki
alnı rakım
774 m.dir.
Tarihleme: Geç çağ
Dağımk
parça/ar 1 (Resim: 1-No. 17): Az miktarda bir Çakmtşı
kümesi. Yerdeki görünş
çok net.
Rakım
710 m.
Tarihleme: Belirsiz
Giri Tiltapam Höyük (Resim: 1-No. 10): Bu höyük Suçıkt
Köyü'nün doğus
ve
Pamuk Çayı'n
batısndr.
Olçüleri 200x140 m., yüksek ve oval biçimde, altta bir teHöyüğn
terastan yükseliğ
26 m.dir. Teras Pamuk Çayı'n
doğus
rasla çevrilmşt.
na doğru
100 m. kadar uzanır.
Höyüğ n
kuzeyinden bir dere akar; güneyinde ise bir
Höyüğrı
kenarıd,
yola yakın
bölümde taş
duvarlar, çakıl
taşınd
kalpatika vardı.
dırm
kalıntr
ve tn situ olarak bÜy'Çık
erzak kaplrı
vardı .
Toplanan malzemenin arasında,
yine Tel Brakta rastlanan M.O 3. binyıla
ait "dark-rimmed orange ware" (Resim:
8),3. binyıla
ait mutfak kaplrı,
ay klı
kaide, 2. binyıl
başlrın
ait Habur mal rı
(Resim: 9), Erken Demir Çağın
ait "oluklu" mallar (corrugated ware) ve büyük olasıl k a
"Terra Sigellata ware" vardı.
Rakım
yaklşı
760 m.dir.
Tarihleme: Erken Tunç, Erken Orta Tunç, Erken Demir ve Roma
Girimori (Resim: 1-No. 14): Girimori Pamukçy'ın
iki kolunun arsınd.
Alüvyondan oluşm
uzun bir sırtn
üzerindedir ve kuzeyden güneye uzantıs
613 m.dir.
Azeilikle güney bölümünde seramik yoğundr.
Sit alnı
13 ha. olup güneyinde bulunan
seramiğ n
yoğunl ğu
2.8 ha., Pamuk Çayı
yatğı
Girimori'nin üstünden 7 ila 23 m. arasındar
fakat kalınt ar
fazla derinde değil r.
Yan kısmndai
bir kesitteki görüntüye
göre, alüvyal yığntl
yüzeyden 1 ila 2 m. aşğıdr.
Mavi sırl
malzeme, (içi sırl,
dış
beyaz boyalı),
baskı
ve çizgi motifli seramikler toplandı
(Resim: 10). Diğer
motifler ise
dalgı
9.izgi ve yuvarlak baskıdr.
Ayrıca
bir parça demir cürufu da toplandı.
Ortalama
yükse lık
yakl şık
690 m. dir.
Tarihleme: islam ve belki Roma Çağı
Giritemo Tepesi (Resim: 1-No. 20): Doğal
bir tepe üzerinde alçak bir höyüktür.
Yakl şı
olarak bütün malzeme tepenin üzerinde bulnmştr.
Çevresinde çok az malAlan 80 m. çapınd
olup çevresinden 10 m. yüksekliktedir. Seramiklerin
zeme vardı.
içer ğ
"oluk motifli" malzeme (corrugated wares, Resim 11) ve diğer
Demir Çağına
aittir.
Rakım
804 m.dir.
Tarihleme: Erken Demir çağı
Hasçimen Mevkii (Resim: 1-No. 16): Bu sit yeri, kuzey-güney yönündeki bir yolun kestiğ
bir tepenin yanmd ır.
Sitin kuzey ucunda en az üç pınar
vardı.
Yolun doğu
kesiminde, batıy
göre daha çok malzeme vardı.
Tepenin en yüksek ve en alçak
noktal rı
ar sındaki
mesafe 12 m.dir. Sit alnı
yaklşı
1.7 ha. Toplanan malzeme, obparçlı,
birkaç bazalt tokmak, kapı
(?) ları
ve
sidiyen, birçok bazalttan el değirmn
Çan kl rın
çoğu
kalın
cidarlı
mutfak malzemesidir. Bu malbirçok seramikten oluşr.
geç dönemlere aittir.
zemenin çoğu
Rakım
725 m.dir.
Tarihleme: Belki islam
km. uzaklıtdr.
35
Hirbe Abdi
tasınd
doğu-batı
Tarl sı
(Resim: 1-No. 4): Bu sit alnı
yaklşı
yönünde akan bir derenin kalınts
etrafınd.
ve az sayıd
mutfak malzemesi, kaba yapıl
100 m. çapınd
ve orToplanan malzeme
kap kacaktan oluşr
seramiğ
Islam sırl
(Resim: 12).
Rakim: 707 m.dir,
Tarihleme: islam
da Hirbe Abdi tarlsın
yakın
Hirbe Abdi Tepesi (Resim: 1-No. 5): Bu sit alnı
dır.
Doğal
bir tepe üzerinde, güney bölümde buluanan malzeme aşğıdn
yukarı
doğru
bulnmştr.
Sit alnı
yaklşı
5,625 metrekaredir. Malzeme geç çağlr
ait olup
açık
renkli seramiklerden oluşr.
Rakım
718 m.dir.
Tarihleme: islam ve yakın
çağlr
Hirbe Kazı
(Resim 1: No. 22): Burası
taşlı,
hafif yükseklikte bir tarla olup iki dereye bakar. Alan 3250 metrekaredir, toplanan malzeme geç çağ
aittir ve ince bir tabaka halinde yüzeye yaılmştr.
Rakım
856 m.dir.
Tarihleme: islam ve Geç
(Resim: 1-No. 15): Bu sit alnı
Grimori'ye yaklşı
450 m.
Hirbe Mehmet Tarlsı
uzaklıtdr.
Bir teras üzerinde oturan ve Pamuk çayı'n
doğu
yaksın
bakan alçak
höyüğn
tepesinden yaklşı
10 m. aşğıdr.
Höyük 4 ila
bir höyüktür. Nehir yatğı
5 m. yükseklikte olup 14,000 metrekare bir alnı
kapsar. Höyüğn
güney ucunda dar
bir derenin varlığ
burada diğer
su kaynlrı
olduğna
işaret
eder. Toplanan malbeyaz seramik, kare baskıl
seramik ve Osmanlı
Devrine ait bir pipo
zeme arsınd
parçsı
bulnmştr.
Tarihleme: Roma, islam ve Osmanlı
Kanyatan Tarlsı
(Resim: 1-No. 8): Bu alan yola paralel bir sırtn
sonunda, 160
vardı.
Geç çağ
seramikleri, çakmtşı
ve obsidiyen aletler (blades and
m.lik bir çapı
Obsidiyenin çoğu
al nı
alt güneyinden gelmiştr.
Taş
aletler
bladelets) bulnmştr.
prehistorik bir yerlşimn
olduğna
işaret
eder. Doğusnda
bir pınar
vardı.
Rakım
739 ile 786 m.dir.
Tarihleme: Neolitik/Kalkolitik, Geç çağlr
Küçük Ambar Höyük (Resim: 1-No. 2): Ambar Köyü'nün güneyinde ve Ambar
çayı'n
100 km. uzaklıtdr.
Alçak bir höyük olan Küçük Ambar Höyük'te çok miktarbulnmştr.
Bu buluntular Akeramik Neolitik'e tarihlenir.
da obsidiyen ve çakmtşı
mavi ve beyaz sırl
Islam seramiğ
de höyüğn
tepesinde bulnmş
Az miktarda yeşil,
tur. Höyük kuzeyinin bir bölüm toprağın
köylüler kerpiç ve sıva
yapmak için taşımlr.
Höyüğn
ölçüleri 75x60 m., yükseliğ
de 3 ila 4 m.dir.
Rakım
709 m.dir.
Tarihleme: Akeramik Neolitik, islam
Malıgr
Höyük (Resim: 1-No. 19): Bu höyük Akçayı
Deresi'nin bir kolu yanıdki
Malıgr
Köyü'nün içindedir. Olçüleri 160x100 m. olan yüksek, oval biçimde, çevresinde
olduğn
düşnyoruz.
Höyük alt şehirdn
14 ile 15 m. yüksektedir. YÜbir alt şehir
zeyde geç evrelere ait mezarlar vardı.
Toplanan malzeme arsınd,
Tel Brak'tan tanı
dığmz
koyuca renkli "dark-rimmed orange ware" (geç 3. binyılda),
"plain simple ..wamotifli bir parça (yine Brakta bulunan) bir ayklı
kaide ve diğer
M.O. 3.
re", aplike yılan
ait Habur ve ona benzer malzeme vardı
(Resim: 13, 14).
ve 2. binyıla
Rakım
780 m. dir.
Tarihleme: Eski Tunç ve Erken Orta Tunç
36
Mezarlık
Tarlsı
(Resim: 1-No. 11): Bu buluntu alnı
130x110 m.dir ve aşğısn
daki dereden 12 m. yüksekliktedir. Yüzeyde bazalt değirmen
taşl rı
bul nmuşt r.
Seramik buluntular geç malzemeyi içerir; sadece bir parça Terra Sigeillata bulnmştur.
Rakım
753 m.dir.
Tarihlerne: Roma ve Geç (belki de geç Roma ya da islam).
Musiya (Resim: 1-No. 13): Musiya Pamuk çayı'n
doğu
kan dı a.
Girimori'ye
1 km. uzaklıtdr.
Burada az miktarda seramik, işlenm
taş
alet parç ları
ve kiremit
parç l ı
bul nm ştur.
Buluntular 10,000 metrekarelik alnı
kaplar. Güneyinde küçük
vardı.
bir pınar
Rakım
723 m.dir.
Tarihlerne: islam (olası k )
Navukça Tarlsı
(Resim: 1-No. 21): Bu sit alnı
Ardijeber Köyü yanıd
24,000
m 2 yi kapsar. Doğusnda
bir dere vardı.
Toplanan malzemeler arsında
sırl
mallar ve
az miktarda "oyuklu" (kazılmş)
mallar vardı.
Rakım
709 ila 820 m.dir.
Tarihlerne: Bizans ve islam.
Pamuk Pmar (Resim: 1-No. 6): Doğal
bir tepenin tab nı da
orta kısmna
kadar,
11 m. yükseklikteki bir bölümünde bulunan seramikler 9,000 m2lik bir alana ç1ağl mış
tır.
Tepenin güney tab nı da
bir pınar
vardı.
Malzeme yakın
tarihlere ait olup Islam seramiğn
andır.
674 m. dir.
Tarihlerne: islam
Rockcut Han (Taşlı
Han) (Resim: 1-No. 23): Bu sit alnı
Doğu
Torsla'ın
ilk böahır
olarak kulanımktadır.
Hanı
duvarınd ki
bir niş
içinde yeşil
bir
tümündedir. Şimd
Niş n
üzerine bir hilal resmi oyulmştr.
boya görülm ştür.
Rakım
884 m.dir.
Tarihlerne: islam
Şeyh
Mehmet Tepesi (Resim: 1-No. 18): Küçük bir köyün güneybatısdki
bir
sırta
bulunan bu sit yerinde 8550 m2 lik bir alan tarnmış.
Sırtn
üzerinde yeni bir ev
inşa
edilmektedir. Toplanan malzeme seramik, çakmtşı
ve obsidiyen aletler yanı
da bazalt el değirmn
(eyer şeklind)
ve kireçtaşınd
tokmalrdı.
Yeşil
sırl
seramik
parç l ı
dış nda,
toplanan malzemenin çoğun
hangi çağ
ait olduğ
teşhis
edilmemişt r.
Küçük obsidiyen ve çakmtşınd
bıçaklr
(blade?) belki Kalkolitik'e dayanan
erken yerlşim
işaret
edebilir. Sırt,
tabandan 12 m. yüksekliktedir.
Rakım
711 m.dir.
Tarihlerne: islam
Suçıkt
Köyü Tarlsı
(Resim: 1-No. 9): Bu sit alnı
Suçıkt
Köyü'nün kuzeybatı
sındaki
bir tarlada yer alır.
Tarlnı
yeni sürülmesi nedeniyle görüntü çok iyiydi. Yüzeysırl
Islam Dönemine ait seramik parçade az miktarda yonga ve (chipped stone) yeşil
ları
bulundu. 100 m. çaplı
ya da daha az bir alnı
kapldığn
düşnyoruz.
Rakım
797 m.dir.
Tarihlerne: islam
Yı mazl rKöyü
Tepesi (Resim: 1-No. 7): Küçük ve alçak bir höyqk üzerindeki bu
alan 110x60 m. olup Yılmazr
Köyü'nün kuzeyindedir. Az miktarda Islam seramiğ ,
yongalar, obsidiyen parçalar bulnmştur.
Obsidiyen (blades) prehistorik bir çağın
olduğna
işaret
edebilir.
Rakım
774 m.dir.
Tarihlerne: Neolitik/Kalkolitik (olasık),
islam
Rakım
37
SONUÇ
yerlşm
lsıam,
Erken Tunç
Malzemelerini kesin olarak tanımlybidğz
tarihlenebilir. Toplanan malzemedeki kronolojik boşlukarın
olması
ve Demir çağlrın
nı
önemli nedenlerinden biri bu bölgenin sistematik arştımsn
yapılmş
olması ve bundan ötürü de arkeolojik bilgimizin azlığdr.
Yüzey malzemesinin tam tanım
yapabilmemiz için stratigrafisi tanımlş
arkeolojik paralellerin olması
şart ı .
Toplanan malzemenin boşlukarı
dol urac ğın
ve ayrıc
arştım
bölgesinin yakındi
Ziyaret Tepe ve Kenan Tepe kazılrn
ileride bu konuda yardımc
olacgın
umuyoortaya çıkardğı
sonuçlardan biri ge büyük höyük yerlşmin
ruz. Bu arştımn
düşnğmz
aksine nehirlerden uzak olmasıdr.
Ilerideki arştımlzd
yerleşim
şekilrn
nedenlerini daha geniş
çapta açıklğ
kavuştrmyı
umuyoruz.
B/BLlOGRAPHY
ALGAZE, Guillermo
1993
The Uruk World System. Chicago: University of Chicago Press.
FRANGIPANE, Marcella
2001
Centralization Processes in Greater Mesopotamia: Uruk Expansion as the
Climax of Systematic Interactions among Areas of the Greater Mesopotamian Re!;lion. In Uruk Mesopotamia and Its Neighbors: Cross-Cu/tura//nteractions tn the Era of State Formation, M. Rothman, editor. Santa Fe: School of American Research Press. Pp. 307-347.
MATNEY, Timothy
2003
Fifth Preliminary Report on Excavations at Ziyaret Tepe (Diyarbkı
Province), 2001 Season. Kazı
Sonuç/an Top/antlsl24 (1): 233-242.
PARKER, Bradley
2001
The Mechanics of Empire: The Northem Frontier of Assyria as a Case
Study in /mperia/ Dynamics. Helsinki: The Neo-Assyrian Text Corpus Project.
PARKER Bradley, Andrew CREEKMORE, Lynn Swartz DODD, Richard PAINE and Meg ABRAHAM
2003
The Upper Tigris Archaeological Research Project (UTARP): An Overview
of Archaeological Research Conducted at Kenan Tepe during the 2001 Field Season. Kazı
Sonuç/an Top/antlsl24 (2): 1-20.
ROSENBERG, Michael, R. NESBITT, Richard W. REDDING, and Brian L. PEASNALL
1998
Hallan Çemi, Pig Husbandry, and Post Pleistocene Adaptations along the
24(1) :25-41.
Taurus Zagros Arc (Turkey). Pelotiı
STEIN, GiI
2001
Indigenous Social Complexity at Hacinebi (Turkey) and the Organization of
Uruk Colonial Contact. In Uruk Mesopotamia and /ts Neighbors: CrossCu/tura/ /nteractions in the Era of State Formation, M. Rothman, editor.
Santa Fe: School of American Research Press. Pp. 265-305.
38
Fig. 1: Location of sites and planned location of dams
Fig. 2: Possible Neolithic and Chalcolithic sites
39
Sites ContainingEarlyand Middle Bronte Age Material
Fig. 3: Earlyand Middle Bronze Age sites
Sites Containing EarlyIron Age Material
;:1)' ·~A
~!
:S1! ıctem~«KJ; ' : "~. _ ~
2C
Fig. 4: Early Iran Age sites
40
se
Sltes eontaining PllrtbianlRoman Period Mllterial
)~D!sl':
~1
_:.:JM&;.-...",,;.:.:.:.:;.;::;;;::\::'om.1-ENo
2C
sr~
Fig. 5: Parthian-Roman Period sites
Fig. 6: Byzantine and Islamic Period sites
41
Fig. 7: Ubaid sherd from
Büyük Ambar Höyük
Fig. 8: Dark-Rimmed Orange
ware from Giri Tiltapam
i:~ ,'_ .
_c
42
__
1~",
FIg. 9: Early 2nd millennium
wares from Giri Tiltapam
Fig. 11: Early Iron Age corrugated
bowls from Giritemo
:. :. ~tv
:;:;:;:;:);:;:;:;:;:;:::::;:;:;:;:::;:;;:::;;::;;:":::;:::;:;:;:;:::::}:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:::
.
':.>\~
i.•.,. •.•.•. •:. . •.i.,•..,•,.:.i.,:.,.".,.,:. .:,:.,.i,i.•. .•.•,:. .....,I....,•."i..:". .:,i.:,.,..•,. .i,. . '.. . .'.,'.'..',:.."..
.•
I..
I.
I.•.•.I•.:•.
I.!:ı,;·
!.'.!
.•..•
•".•.
'.:.!
•..•.
.,•.•.
:.•.•..:.:.'..
.I:•.
.I,'.·.:
.•·.!.!,.!
..:.,
.•.•.•...I•..I .•.
:.:.II
..I.I.• I,:.!.:.:.!.:.:.:.'.•.
..
43
Fig. 12:
HIs/~ı:lib%azed
wares from
u
Fig. 13: Early 3 rd millennium pedestal base from
Fig. 14: Early 2nd millennium Habur ware from Malıgr
44
Malıgr
ANADOLU MACELLUMLARI
SemaATiK*
Macellum adıyl
bilinen çarşı
binalrı
başt
taze ve işlem
görmüş
balık
olmak
üzere et, et ürünleri, av hayvnlrı,
unlu mamüller, zeytinağı,
garum sosu ile nadir buve lüks ürünlerin satıldğ,
haftnı
her günü açık
lunan sebze ve meyveler gibi pahlı
oları
organize bir market .kompleksidir. Macelumrın
arkeotoilk kalıntr
Yüksek
olduğ
kadar, Roma Impartoluğn
diğer
eyaletImparatorluk Döneminde, ıtaly'd
Yunanistan, Anadolu, Sicilya ve Kuzey Afrika'da rastlnkdı.
Son yıl
lerinde; Kıt'a
larda yapıln
kazılr,
Hispanium, Provincia Arabia ve Gallia'da da macelurın
varlığ
saptnrmşıe.
Amacız;
varlığ
19. yüzıl
sonlarıd
itibaren Lanckoronski ve
ekibinin çalışmry
bilinen, ancak daha sonra oldukça ihmal edilen ve Anadolu arkeolojisinde hakettikleri ilgiyi bugüne kadar görmeyen Anadolu macelurın
karaközelliklerini incelemektir.
teristik miarı
Roma impartoluğ'n
sınrla
içerisinde arkeolojik kalıntrd
ve yazıtlr
dan varlığ
belirnmş
olan 73 adet macellum bulnraktdıe.
Anadolu ve Trakya'da
22 adet macellumun varlığ
sapise, epigrafik kaynaklardan ve arkeolojik kalıntrd
tanmışr.
Bunlardan hem epigrafik belgelerle, hem de arkeolojik kalıntr
lokalizasyonu belirlenen beş
adet örnek vardı;
Aizanoi (Çavdarhisar-Phrygia), Ephesos (Selve Side (Sideçuk-Ionia), Perge (Aksu-Pamphylia), Sagalassos (Ağlasun-Pid)
Pamphylia). Diğer
17 örneği
varlığ
ise henüz yalnızc
epigrafik belgelerle kanıtl
bilmektedir; Aigeai (Kaznlı-ik),
Akmonia (Ahat-Phryqla), Antiokheia (Antakya-KiIikia), Aphrodisias (Geyre-Karia), Konstantinopolis (Istanbul-Thrakia), Korakesion (Alanya-Kilikia), Korykos (Kızkales-St
Kilikia), Larisa (Güzelim Tepe-Lydia), Magnesia
(Marmara Ereğlis-Taky),
ad Meandrum (Ortaklar-Ionia), Perinthos Heraklsı
Rhyndakos Apolniası
(Gölyazı-Msi),
Sardes (Sart-Ionia, dört adet), Sosandra (Gölmarmara-Lydia) ve Thyateira (Akhisar-Lydia). Impartoluğn
sınrla
içerisindeki tüm
bu sayı
oldukça yüksek bir oran oluştrmakdı.
örnekler göz önüne alındğ,
2
3
Dr. Sema ATiK, Başkent
Üniversitesi, S. B. M. Y. O. Bağlıc
Kampusü, Eskişehryolu
20. km., 06530 AnkararrÜRKiYE
atiks@baskent.edu.tr
K. Schneider, RE XiV 1 (1928) 129-133; G. Fuchs, Neue Ausgrabungen und Untersuchungen im nahen Osten, Mittelmeerraum und in Deutschland, Bericht über die Tagung der Koldewey Geselschaft in Berlin (1961) 16-18; H. Thedenat, "Macellum" Daremberg-Saglio III, 2 (1963) 1457-1460; W. H. Gross, DerkPauly iii (1969) 618-619; N. Nabers,
OpRom 9,1973, 173-176; J. B. Ward-Perkins - S. Gibson, LibyaAnt xı - v,
1976-1977,331-377; A. M. Mansel, Side (1978) 149; C. de Ruyt, Macellum. Marche alimentaire des Romains. Publications d'histoire de ten et d'ectıol
gie de /'Universite Catholique de Louvain XXXV (1983); G. Kolb, Rom. Die Geschichte der Stadt in der Ant/ke (1995)
I. v. Perge (IK54) nr. 193 Z,,12, 210; S. Atik, Anadolu Macellumlan. Pamphylia ve Pisidia Macellum500; S. Şahin,
lan lşığmda
bir Tipoloji Denemesi (Ankara Universitesi.Yayınlmş
Doktora Tezi, 2002).
M. Martin-Bueno, Syria 66,1989,177-199; Idem, Studies in the History and ArchaeologyofJordan, 2 1992, 315-319;
M. Martin-Bueno - A. Uscatescu, BVallad60, 1994, 171-185; Idem, BASOR 307, 1997,67-88.
2002 yılnda
Cartegena'da (ispanya) tiyatronun güneyinde bulunan yapı,
kazın
hafirleri tarfınd
macellum olarak
sınrla
içindeki toplam macellum sayı
74 olmuştr.
nitelenmektedir. Bu yeni örnekle birlikte Roma Impartoluğ
Cartegena macellumu hakınd
verdiğ
sözlü bilgiler için R. Asosio'ya ve Cartagena Müzesi asitnlrı
teşkür
ederim.
45
imparatorluk Dönemine tarihlenen çok sayıdki
macella, coğrafi
bölgelerin getirihtiyaçlara göre farklı
mi arı
planlar gösteriyor olsalar da, yapı
ticarı
agaralardan
ayır n
temel ve vazgeçilmez öğe,
merkezde yer alan yuvarlak yapıdr
(tholos). Tholos
dış nda
yapı
etrafı
portikolarla çevrlnmiş
dörtgen bir avlu (area) ve bu portikolara açı
lan dükanır
(tabernae) oluşr.
Yapın
belirgin karakteri, kentin diğer
yapılrn
dan bağımsz,
içe yönelik ve sınrlamş
bir konuma sahip olmasıdr.
diğ
Agora ve Macellum
Bil nd ğ
üzere Yunan agrlı,
Roma forumlaınd
da olduğ
gibi; ticari, politik
belirli alnrdı.
Ancak zamanla
ve dlni amaçlara hizmet eden, kamuya ait ve sınrla
ag r la ın
ticarı
fonksiyonları,
diğer
özelliklerinin yanıd
daha ağır
gelmeye başlr.
Bu
nedenle, agornı
taşıdğ
çifte anlam; politik ve ticarı
fonksiyonlar, yapın
kendi içinyartı-.
M.O. 4. yüzıldan
itibaren, Platon ve Aristotales başt
olmak üzede bir çelişk
re düşnrle
konu üzerinde tarışmy
başl r .
Yalnızc
sosyal ve etik açıdn
değil,
sağlık
açısnd
da önemli bir sorun oluştran
agrlın
ticarı
fonksiyları
politik
fonksiy larınd
ayrıl .
Roma Döneminde ise farklı
coğrafi
bölgeler arsınd
ürün
değişmn
ve ithalın
artmsı
kent planmcrığtu
ticaretin bu yeni ihtyaçlrın
uyum sağlmı
gerğin
ortaya çıkarmştı.
Bu nedenle, macellumlar ve bazilikalar giyapı
tipleri doğmuştr.
Macellumlar, her türlü ticarı
ürünün satıldğ
ticaret
bi yeni ticarı
agor la ınd
(tetragonas), yalnızc
özel ve pahlı
gıda
ürünlerinin satılyor
olması
nedeniyle ayrıl .
Macellumlar hakında
öncelikle akla gelen ilk soru; bir yapı
tipi olarak macellukendi yartıs
mı,
yoksa başk
kültürlerden mi devralınmş
olduğ
mun Romalırn
dur? Antik kaynaklara bakacak olursak, Romalırn
macellumun kendi öz yartıl
olduğna
inadıklr
görürüz. Ancak kendi yartıl
olan bir yapı,
neden Latince ololduğ
sorusu, modern dilbilimcilerin olduğ
gibi, antik yazarmayan bir isim verilmş
ların
da aklın
uzun süre kurcalmış
olsa gerek. Bu nedenle, "macellum" kelimesinin
kökeni Varro'dan bu yana defalarca ele alınmş
ve açıklnmy
çalışmtr.
Ancak
"ubi quid generatim-benden öncekilerin deiğ
gibi", diyerek baş
Varro da anltım
lar ve kendisinden önce kelimenin kökeni ile ilgili olan, ancak günümüze ulaş m yan,
başk
antik kaynaklardaki bir hipotezi tekraldığn
işaret
eder 5 .
ise, kelimenin semitik "mikla" sözcüğnde
türediModern dilbilimciler arsında
ği ve hem Latince, hem de Yunanca sözcüğn
aynı
semitik kökenle ilşk
olduğ
ka6 .
bul gören bir görüşt
4
5
A. von Gerkan, Griechische SUidteanlagen. Untersuchungen zur Entwicklung des Stadtebaues im Altertum (1924)
104; F. Kolb, Art. Aqora, nPauly 1 (1996) 267-273; Chr, Höcker, Art. Forum I. Archiiologisch-urbanislisch, ebd. 4
(1998) 602-613; Arist, Pol. Vii 1331a; Plal. Leg. 778C.
M. Terentius Varro, Lingua Latina 1. 1. V, 146-147; Idem, Humanarum Rerum, 12; Verrius Flaccus, Festus, 48; Plutarch, Aetia Romana, 54; Idem, QuaestRom. 54; J. Collart, M. Terentius Varro, Urgua Latina, Uvre V (1954). Mararsınd
yaşmıtr
ve Lingua Latin'yı
M.Ö. 45 ve 43 yılar
arsınd
yazdı
cus Terentius Varro M.Ö. 119-27 yılar
ğı düşnlmektir.
Metnin Ingilizce çevirisi için bkz.; Nabers, Macella. A Study in Roman Archaeology (1967) 12;
bir sınf
adı
verilir;ForumBovarium, ForumHolitorium da olduğ
gibi, ki bu Ro"; .Biraraya getirilenherhangibirşey,
eski macellumdu. idm Ş
bile Lakedmonilır
bu etnlı
paKeMov olarak,
ma'd,!kibol miktardasebzenin bulndğ
bahçe girşlen
paKeUlorı;n
kale kaptlrın
ise paKi·Ma. olarak adlandmrlar. Portunus adnır l kay
Tiama lonyaır
şeyl
ber Nehri boyuncaForumPiscarium'a macellum ismini verirler. Bu nedenlePlautus "Piscarium'da" der. Çeşitl
rin satldUı
Corneta'dakiForumCuppedinis'in ,ıda
ismi "Iezzet" anım lna
gelen cuppediumdan .rıtşmnla
Bu yüzden
için forum cuppidinis, ısatidpuc
.rmtş ğaç
Yiyecek ile ilgili tüm bu öğelr
bir tek yerde toplanarak, burapekçok kışi
inşa
edilmş
ve bu yapı
"macellum" olarak adlnmıştr.
Bu ismin verilmesinin nedenini bazı
yazarlar
da bir yapı
,nekralğ b
irel ğid
bu alanda aile adı
Macellus olan bir hırszn
evinin buorada önceleribir bahçenin anıs mnul b
lunması
ile açıklr/.
Husızn
evi devlet tarfınd
yıktmş
ve kalıntrd
macellum aşni
şiml de
uğ dlo
için bu
adı
6
etmışr.
."
W. Prellwitz, Etymologisches Wörterbuch der griechischen Sprache (1905) 278-279; Kelimenin kökenini açıklyn
modern dilbilimciler için bkz.: Boisacq Dicl. et 2 IUXICEAa; Herweerden Lex. paıceA.ov;
Lanckoronski II n. 250 S. 4
palıcrAov;
J. M. Stowasser, DunkleWörter(1890) 3-6; H. Lewy, Die Semilischen Fremdwörter im Griechischen (1895)
111-113; H. Frisk, Griechisches etymologisches Wörterbuch (1961) 164. Her ikisi de Varro'nun açıklmrn
dayanarak kelimenin Yunanca'dan Latince'ye geçtiğ
232-235; Atik (supra dn. 1) 44-48.
Nabers (supra dn. 5) 65 vd.; De Ruyt (supra dn. 1)
görüşndeil;
46
Macellumlann
Planlan
mimari formla ı
hak ında
ilk kapsmlı
çalışmy
yapmış
olan N.
coğrafi
bölgelere,
Nabers'a göre; macellumlar kökeni ne olursa olsun, bulndkarı
mikroklimaya, yerel mimari gelenek ve beğniy
göre başlıc
üç gruba ayrıl :
ıtaly ,
Kuzey ~frika,
Kıt'a
Yunanistan macelurı
ve Nabers'ın
yapmış
olduğ
tipolojiden
çıkar l n
iki macellum yapıs
ile temsil edilen Provincia Arabia
sonra, Urdün'de açığ
Mimarı
Macel um rın
macel um arı.
En iyi şekild
Pompeii macellumu ile temsil edilen italya macelu rında,
merdikdörtgen planı
avluyu dört yönden çevreleyen portikolakezinde tholosun yer aldığ
rın,
yalnızc
üç yönünde, arkada dükkanlar yer alır.
Dördüncü yönde, yapın
kısa
kenarıd,
ltalya macel umların
ortak ve en belirgin özeliğ
olan, küçük bir kutsal alan
bir tanesi yapın
dışna
taşınrk,
Romalır
rahatbulunur. Içteki dükkan sıraln
sız
eden yapın
içe kaplığ
yerel mimari ile uyum sağlyck
şekild
çözümleniş
tir 7 .
Kıt'a
Yunanistan'da kalıntr
sapt nmış
olan tek örneği
yalnızc
Korinth'te kurulan Roma kolonlsinde Colonia laus julia corinthiensis'te karşımz
çıkar.
Yapı
kareye
yakın
bir plan gösterir. Iki veya daha fazla kenarda portikolara açıln
dükkanlar yer alır.
Korinth dışna
"makellon" terimi Yunarılst'd
yalnızc
Peloponnes Bölgesi'nde;
Sparta, Tegea ve Mantinea kentlerinde, M.O. 1. yüzıla
tarihlenen yazıtlrd
karşım
8 .
za çıkar
Kuzey Afrika kentlerinde yer alan macellumlar, dikdörtgen planı
olma rı
nedemacel u rın
tersine, Yunan gelnği
yakın
şe
niyle benzerlik gösterdikleri ıtaly
kilde, içe kaplı
bir plana sahiptir. Ancak, yapın
kısa
kenarlıd
bir tanesi fasad
Leptis Magna Macellumu (Trablus-Libya)? "teorik Punik macelluolarak vurgıanmşt.
mu" olarak tanıml
basit mimari planı ,
orijinal formunu temsil eder. Çünkü yapı
nı
ilk evresi etrafı
duvarlarla çevrilmş,
basit büyük bir dikdörtgen alan ve ortasınd
yer
Bu macellum, orijinal planıd
portiko ve tabernae
alan iki adet tholostan oluşmaktdır.
bulunmayan tek örnektir. Bu nedenle yapıd
satışn
profesyonel tüccarlarca değil,
doğ
rudan üreticiler tarfınd
yapıld ğ
düş n lmekt dir.
Eğer
macel u rın
basit formu
eklemeler olmaksızn
ilk evresine benLeptis Magna macellumunun sonradan yapıln
ziyorsa, bu form Romalır
tarfınd
alınrk
portikolar ve bu portikolara açıln
dükolmaıdr.
kanlar eklnmiş
En iyi şekild
Geresa macellumu iletemsil edilen Provincia Arabia macel um arı
dışta
kare planı,
içte ise oktogonal formlu merkezi bir avluya sahiptir. Içte yer alan ikinAvlunun merkezinci oktogonal form, sütunlarla çevrilerek bir perystil oluştrım.
de ise bir tholos değil,
bir çeşm
yer alır.
Yapın
cardoya açıln
cephesi dışa
açıl n
bir dükkan sıra yl
vurq lan uş r".
Anadolu Macelumarı
Roma'da macellum adı
ile tantmlanan gıda
maddeleri için ayrılmş
Anadolu'da karşım za
ancak Yüksek Imparatorluk Döneminde
nası,
7
8
9
10
çıkar.
olan çarşı
Olası k
bibu
J. J. Dobbins, AJA 98, 1994,629-694; K. Waıt,
Die Ostseite des Forums von Pompeji: baugeschichliche Untersuchungen an den kaiserzeitlichen Gebiiuden (1997)153-200,236-240,242-247.
J. H. Kent, Corinth Vlll, 3. The Inscriptions 1926-1950 (1966) 127-128, n. 321; Nabers (1967) 223-235 ; Idem, AJA
73, 1969,73-74; De Ruyt (supra dn. 1) 55-61; C. K. Williams, Roman Corinth as a commercial center. The Corinthia
in the Roman Period, in: T. E. Gregory (eds) The Corinthia in the Roman Period. Including the papers given at a
Symposium held at The Ohio State University on 7-9 March, 1991. JRA Suppl. 8 (1993) 31-46.
R. G. Goodchild, PBSR XViii (New Series, Volume V), 1950, 72- 77; J. M. Reynolds- J. B. Ward-Perkins, The Inscriptions of Roman Tripolitana (1952) 37, n. 319; Nabers (supra dn. 1) 173, dn. 6; H. Jouffroy, La Construction Pub/ique en Italie et dans L'Afrique Romaine. Groupe de recherches d'historie Romaine de tumversite des sciences bumanies de Strasbourg, etudes et travaux ii (1986) 191vd.
U. Wagner- Lux, ADAJ37, 385-395; M. Martin- Bueno, Le onde de la Bible 62,1990,34-35; A. Segal, From Function to Monumen/: Urban Landscapes of Roman Palestine Syria and Provincia Arabia (Oxtord 1997).
47
maddeleri Yunan ticari agor sı
gel n ği n
etkisinde başk
isimlerle anılyor
Oyle anlşıyorki,
bu yapılr
macellumun fonksiyonunu üstlenen bir çeşit
agora olup belki de yalnızc
sebze ve meyvenin satıldğ
yapıl rd .
Bu tip özel çarşı
yapılarn
Anadolu'da bilinen en erken örneği
Priene'de agor nı
bajıs nda,
Batık p s
Caddesi'nin kuzeyinde, et ve balık
pazrı
olarak adlnırlan
ve M.O. 4. yüzıl
tarihleAlanı
günümüzde Athena Kutsal Alanı'
giden merdivenli
nen dörtgen bir alndıru.
yer alan basmklrın
arsınd,
ev blokarın
tam olarak 1/3 büyükyol ile batısnd
lüğ nde,
büyük olası kla
Dorik stoalarla çevrili olduğ
anlşımktdr.
Ana caddeye
yönle dir m ş
olan yapı
güneyde, iki katlı
olduğ
düşnle
bir dükkan sıra
sın rla .
Yapın
et ve balık
marketi olduğ n
kanıtl yan
mensae (satış
tezqahl rı)
ait beş
adet
doğu
kenarıd,
agornı
batı
duvarın
arksınd
yer
ayak ve iki adet tabla, alnı
alır.
Alanı
kuzeyinde ise benzer masalara ait sekiz adet ayak ve üç adet masa tablası in situ durumda ele geçirlmşt.
Tralles'ten bir yazıt,
balık
ve et satış
için ayrılmş
olan maslrın
bir vakıf
tarfınd
inşa
etirldğn
büdirrnektedlrtz. Anadolu'daki ticari
agoral rın
yalnızca
tetragonos agorlaı
ile sınrl
olmadığn
epigrafik kaynaklardan da
öğrenmktyiz.
Şimdlk
yalnızc
Olnoanda'danü Hadrian Dönemine ve Laqln'dı
Antoninler Dönemine tarihlenen iki yazıt
karşımz
çıkan
ve gıda
maddeleri için ayrılmş
olduğ
anlşı
"biotikh agora " adın
bir çarşı
yapısn
varlığ
tanımlbi
mektedir. Ancak her iki yapın
ne topografik konumu, ne de mimari formu, arkeolojik
açıd n
henüz sapt n ma ışt r.
Bu nedenle yapı
tipinin varlığ
ve Anadolu macellum1 5 •
ların
kanonik planı
ile ilşks
hakınd
birşey
söyleyebilmek henüz olası
değil r
Ancak değişk
adlarla da olsa, tarkh fonksiyonlara sahip olan bu agorlın
varlığ
netarihlenen Rhyndakos Apol niası
Macelluden Anadolu'daki kentlerde, M.O. 41 yılna
1 6 .
mu'ndan çok daha erken tarihli bir macellumun bulnmadığn
da belki açıklybir
Anadolu'da arkeolojik kalınt r
bilinen macellumlar özellikle Pamphylia ve Pisidia bölgelerinde yer almktdır.
Anadolu macelu rı
kentin kamu yapılrn
yoğun
olarak bulndğu
alanlarda ve genellikle decumanus maximus ile sınrla
bir konuen belirgin özeliğ
dışa
kap lı
tam kare bir avluma sahiptir. Anadolu macel um arın
ya (area) sahip olma rıd .
Tab nı
genellikle sıkştrlmış
toprak ve bazen de taş
kapavlunun çevresi dört taraftan portikolarla çevrlnmiştr.
Portikolalama ile oluştran
rın
ark sında,
portikolara açıln
dökkanlar (tabernae) yer alır.
Avlunun merkezinde olmazsa olmaz bir öğe
olarak bulunan tholos, dönemin stil gelişmn
uygun şekild
podediliyordu. Yapıy
gir ş
için ltalya ve Kuzey Afrika macelumarınd
yumlu olarak inşa
olduğ
gibi bir cephe mimarisi bulunmaz. Yine ıtaly
macelurın
kanonik bir özelliğ
olan yapın
kısa
kenarıd
yer alan bir kült için ayrılmş
özel bir mekan yoktur.
Planı
temel kuralı
çok sade ancak oldukça fonksiyoneldir; avlu, portikolar ve alnı
çevreleyen dış
duvarlar içiçe geçmiş
üç kareden oluşan,
aksial bir plan gösterirler. Yapıya
girş
birden fazla ve genellikle dört yönde, portiklaın
tam merkezinde yer alan
Bu girşlen
hiçbiri bir cephe mimarisi oluştrack
şekild
vurpropylonlarla sağlnır.
gulanmaz. Avlunun merkezinde bir kült için ayrılmş
olan podyumlu bir tholos yer alır.
Anadolu'da arkeotojik kalınt r
sapt nmış
olan beş
adet macellum vardı;
Aizanoi, Ephesos (Selçuk-Ionia), Perge (Aksu-Pamphylia), Sagalassos (Ağlasun-Pis d a)
ve Side
(Side-Pamphylia).
farklı
olma ıd r.
11
12
13
14
15
16
gıda
T. Wiegand-H. Schrader, Priene. Ergebnisse der Ausgrabungen und Untersuchungen in den Jahren 1895-1898
(1904) 218, Lev. 21; Gerkan (supra dn. 4) 102-104; F. Rumscheid-mit Beitriigen W. Koenigs, Priene. Führer durch
das "Pompeji Kleinasiens" (1998) 83-85.
Wiegand-Schrader (supra dn. 8) 218.
M. Wörrle, Stadt und Fest im kaiserzeitlichen Kleinasien. Studien zu einer agonistischen Stiltung aus Ginoanda. 4, S.
10; Şahin
(supra dn. 1) 210 vd.
I. v. Stratonikeia 1/,1 (I. K. 22.1) n. 530,13,668.
E. Hatzfeld, BCH44, 1920, 5b; M. c. ,nihaŞ
J. J. Coulton, AnatSt32, 1982.45-59; Idem, AnatSt36, 1986,61-90; Idem, AnatSt36, 1986, 15-59.
Fuchs (supra dn. 1) 17; De Ruyt (supra dn. 1) 37 ; Th. Wiegand, AM36, 1911,294-295, no. 4; IGR iV, 1927,547, no.
8, no. 1676.
48
YER
Perge
Aizanoi
Side
Sagalassos
Ephesos
TARIHLEME
MS. 2. yüzıln
ilk yarıs
MS. 2. yüzıln
ikinci yarıs
MS. 2. yüzıl
MS. 2. yüzıl
sonu
MS. 2. yüzıl
veva 3. yüzıl
PT
Kare
Kare
B (m.)
d: 75,92x75, 90
i: 50,80x51 ,20
d: 48x48
M
mermer-granit
mermer
Kare
sonu Kare
d: 90,80x94
i: 65,70x65,50
d: 21x21
i : 16,25x16,25
d: 65x65
sıkştrlm
toprak (?)
j' ?
Kare
TD
kaplama
taş
mermer-granit
sık şt r lm
kireçtaşı
toprak
taş
kaplama
kireçtaşı
?
PT: plan tipi, B: boyut/an; M: malzeme; TO: taban döşemsi
Tablo: Anadolu macella boyutları
area ölçüleri
Perge macellumu kentin decumanus rnaxirnus caddesinin güney bitiminde yer
alan, iki yuvarlak kuleli büyük Hellenistik kapın
merkez aksın
biraz doğusna
ve
güney ham ların karşıs nda
yer alır
(Çizim: 1). Yapı
dışta
75,92x75,90 m.lik boyutları
ile tam bir kare, içte ise 50,BOx51 ,20 m.lik boyutları
kareye yakın
bir plan göstePerge tiyatrosunda ele geçirilen ve S. Şahin
tarfınd
incelenen bir
rir 17 . Son yılard
yazıt,
bizim açımzdn
önemli başlıc
iki konu vardı;
ilki üç sözcüğn
"O'tOUC; ÖtıIcr;
/lUKEUOU" dikkat çekici şekild
birarada kulanımş
olması,
ikincisi ise yazıtl
birlikte,
kesinl şer k
lokalizasyonunun tam olarak yapıl
Perge'de bir macellumun varlığn
bilmesidir 18 .
Pamphylia bölgesinin en önemli liman kenti olan Side'nin macellumu, tiyatro binası
güneydoğusa,
sütun lu caddenin kuzeydoğsna,
günümüzde müze olarak
kul anı
hamam binası
güneyinde ve evlerin güneybatısd
yer alır.
Kentin şimd
ye kadar bilinen tek latrinsı
macellumda yer alır.
Yapı,
Perge ve Sagalassos macellumlarınd
da olduğ
gibi, iç içe geçmiş
üç kare formdan oluşan
aksial bir plan gösterir. Macellum dışta
90,BOx94 m.lik ölçüleriyle yaklşı
bir dikdörtgen, içte 65,50x 65,70 m.lik ölçüleriyle neredeyse tam bir kare plana sahiptir (Çizim: 2). Anadolu'daki bilinen rnacelYaklşı
olarak tam kare
lum örnekleri içerisinde, en büyük boyutlara sahip olanıdr.
planı
olan avlu, dört tarafta Korinth düzeninde 26'şar
sütunlu portikolarla çevrilmşt .
Yapın
birden fazla inşa
evresine sahip olduğ
anlşımktdr.
Avlunun güneybatıs
na doğru,
merkez aksında
3 derece güneybatı
kaymış
şekild
bir tholos yer alır.
Avlunun güneybatıs
doğru,
merkez aksınd
3 derece güneybatı
kaymış
şekild
bir
2,03 m. yükseliğnd
bir podyum üzerinde yükselen yapın
yuvarlak
tholos yer alır.
cel asın
etrafı
12 sütunla çevrilmşt.
Cel anı
üzeri içte bir kubbe, dışta
ise 12 bölümlü konik bir çatı
ile örtülmş.
Latrina dairesel planı,
24 kişl
büyük bir yapıdr.
Mimarı
planıd
anlşıdğ
göre yapı,
tiyatro ve macellum ile birlikte plan mıştr
ve aynı
zamanda tiyatroya da hizmet vermektedir. Yapıy
hem sütunlu caddeden, hem
yer alan tonozlu bölmeden girş
vardı t' .
de yanıd
Aizanoi kent topografisi üzerinde K. Rheidt tarfınd
gerçklştin
çalışm
lar sonucunda kent planı
iki farklı
oryantasyona sahip olduğ
anlşımtr.
Kuzeybatı-güneydoğu
yönündeki ilk planlama Zeus Tapınğ,
agora ve Dorik sütunlu alan ile
17
18
19
Couın,
Mansel AA 1975, 76-83; Şahin
(supra dn. 1) 210.
AJA 75, 1971, 183-184; Şahin
(supra dn. 1) 206-212, 238·240.
Manseı-iB,
Die Agora von Side und benachbarten Bauten. Bericht über die Ausgrabungen im Jahre 1948.
V. Dizi, Sa. 15. Antalya Bölgesinde Araştıml,
Sa.4 (1956) 2-14; Idem, Belleten 26, 1962,45·56;
TTK. Yayınlr
Idem, Die Ruinen von Side (1963); Idem, Side (1978) 149; Şahin
(supra dn. 1) 210 vd., dn. 8.
49
takip edilebilir. Kentin tekrar
ise M.S. 2. yüzıln
ikinci yarısnd,
güneyba1970 Gediz depreminde yıklan
eski
Çavdarhisar Camii'nin bulndğu
alanda, devşirm
malzemeler arsında
açığ
çıkan
tholosa ait iki adet blok ele geçirlmşt.
1971 yılnda
bu alanda yürütülen çalışm ar
sayesinde tholosun rekonstrüksiyonunu gerçklştirmek
mümkün olmuştr
(Çizim: 3). Bu
çalışmr
sonucunda R. Naumann tarfında
tholosun bir macelluma ait olabiecğ
görüş
öne sürlmşte'.
Ephesos'ta bir macellumun bul nd ğu
kanıtl yan
yazıtl r n
varlığ
19. yüzı
lın
sonlarıd
itibaren biliniyor olsa da, yapın
lokalizasyonu henüz tam olarak kesin2 1 . Kent topgrafysınd
lik kaznmıştr
ve yapı
hakındi
bilgiler oldukça kıstldr
yazıt
sözü edilen tiyatroya uzanan bir cadde üzerinde yer alan bir macellum için önerilebilecek en uygun yer, stadiumun batısndaki
alçak tepenin üzerinde yer alan, hava
fotğralınd
izi takip edilebilen tholos ve etrafınd
yer alan dörtgen alndır
(Resim:
iç içe geçmiş
üç kare formdan oluşan
aksial planı
hava fotğralınd
ta1). Yapın
kip edilebilmektedir. E. Falkener'in yapmış
olduğ
plan çiziminden anlşıdğna
göre,
19. yüzılda
alanda bir köşe
sütunu ve kuzeyde yer alan dükanır
yalnızc
birinin
duvarlın
bir kısm
yüzeyde görülebiliyordu. Aradan geçen yaklşı
yüz yılk
süre
zarfınd
korunmadığ
için yok olmuştr.
Tam bir kareye yakın
plan ı
avlu dört taraftan
Korinth düzeninde 18'er sütunu portikolarla çevrilidir. Dökkanlar dört yönde de yapın
içine açılr.
Yapıy
girş
dört yönde portikların
merkezinde yer alan propylonlarla sağ
lanm kt dır.
Avlunun tam merkezinde geniş
bir tholos bulnmaktdır.
Tholosa portiko
proylnaı
aksın
rastlayan dört adet merdivenle ulaşımktadır.
Sütunları
önünde üzerinde heykellerin dur ğ
düş n le
kaideler yer almktdır.
Bu kaideler arka
kısmlarnd
tholos duvarl ına
day nırla ken
ön tarafta dışa
çık nt
yaparlar.
antik limana22 ve kent kapısn
yakınlğ
ile ticaret için ideStadionun karşısnda,
al bir konuma sahiptir. Ayrıca
Iimanda Ephesoslu balıkçr
tar fınd
macellumlarda
satış
yapıln
balık
ilgili olarak yaptırlmş
olan bir balıkç
gümrük binası n
ilk sırad
yer alıyor
olması,
balık
satışn
ilk sırad
yer aldığ
macellumun limana yakın
konumu
merkezinde yer alan tholos Puteoli macellum
oldukça önem kazanmaktadrre". Areanı
tholosu ile gösterdiğ
büyük analoji nedeniyle Anadolu'da varlığ
bilinen macellum tholosarı
içerisinde ünik bir örnek oluştrmakdı.
Tholos 20 m.lik stylobat çapı
ile Anabulunan tücarl ın
Vedidolu'da bilinen en büyük boyuta sahiptir. Burada dükanır
us Hamı'n
latrinsıd
ayrılmş
dört kişl
yerleri olduğn
yazıtlrdn
biliyoruz 24 .
yakın
konumu da göz önüne alındğ
bu alnı
Bu nedenle Vedius hamlrın
Ephesos macellumu için uygun bir konumu olduğ
söylenebilir.
Anadolu'nunRoma Dönemindeki kamu
Pergamon ve Ephesos kentleri ışğnda
yapılrn
ve sponrlaı
karşıltdğ
yeni çalışmsnd
H. Halfmann, M.S. 3. yüzyılda,
Ephesos'ta kamuya ait yapı
faaliyetlerinin artığn
dikkat çeker ve Ephesos macellumunun, Severuslar Döneminde imparatorluk kültünün yeni merkezi olarak inşa
edil ğ n
belirtir. Çünkü H. Halfmann'a göre; sütunlarla çevrili avlunun merkezinde 20
Severiuslar Dönemine tarihlenen 16 niş
yer aldığ
"yuvarlak bir anıt"
yer
m. çapınd
almktdır.
Stadionun batısnd,
yakl şı
30 m. yükseliğnd
tepede yer alan yapı,
tı-kuzeydoğu
20
21
22
23
24
doğrult s nda
plan ması
gerç kl ştir lm ştir.
R. Naumann, IstMittBeiheftX(1973) 21-24; M. Wörrle, Chiran 22,1992,337 vd.: Aizanoi macellumu ve kentin topografysı
hakınd
detaylı
bilgi için bkz. K. Rheidt mit einem Beitrag von M. Wörrle, AA 1993, 475-507; Idem, AA 1995,
699 vd.; Idem mit einem Beitrag von H. Kökten, AA 1997, 431·473.
Yazılr
için bkz. Wilberg FiE III (1923) 105-106, n.15, 153, n. 70; De Ruyt (supra dn. 1) 97; E. Falkener, Ephesosand
the temple of Diana (1862) 106; J. T. Wood, Discoveries at Ephesos (1877) 99; L. Robert, Les gladiateursdans l'Otient grec (1940; Tıpkbasm
Amsterdam 1971) 24-27, 196, n. 202; W. Alzinger, Die StC/.dt des Siebten Weltwunders
(1962) 195; J. Keil, Ephesos:Ein Führer durch die Ruinenstatte und ihre Geschichte. Osterreiches Archaologisches
Institut (1964) 63-65 ; Nabers (supra dn. 1[1967J ) 266-268; De Ruyt (supra dn. 1) 97; H. Thür, FiE XI/1 (1989) 92,
95,96, şek.
155, 156; Şahin
(supra dn. 1) 210, dn. 8.
H. HalImann, Stadtebauund Bauherren im römischen Kleinasien. Ein Vergleich zwischen Pergamon und Ephesos.
IstMitt Beih. 43 (2001) 89.
Rumscheid-mit Beitragen W. Koenigs (supra dn. 11 ) 83-85.
Alzinger (supra dn. 21) n. 2 .
50
boyutları
nedeniyle sponsoru bilinmese de, şimdye
kadar M.S. 3. yüzıla
tarihlenen ve
2 5 .
göze batan tek yapıdr
Sagalassos macellumunun kalıntr
ise; yukarı
agornı
güneybatı
yönünde ve
birkaç metre aşğısnd
yer almktdır.
Yapı
dışta
21x21 m., içte ise 16,25x16, 25
ile tam bir kare plan gösterir (Çizim: 4). Bu boyutları
ile yapı
Anadolu'da
m.lik boyutları
arkeolojik kalıntr
bilinen macellum örnekleri arsınd
en küçük planı
olanıdr.
YÜanl şı d ğ
üzere yapı;
kare planı
bir avlu, avluyu
zeyde takip edilebilen kalıntrd
gerisinde dükkan sıral
ve avlunun merkezinde yer
çevreleyen portikolar, portikalın
alan 6,35 m. çapınd
bir tholostan oluşmaktdır.
Kalıntr
arazinin eğimnd
kaynaklanan erozyon nedeniyle oldukça tahrip olmuştr
ve henüz kazı
yapılmruşt'".
Macellumun avlusunu çevreleyen portikalın
arşit vl ı
üzerinde üç yönde de,
aşğı
yukarı
eşit
olarak, tam üç kez tekrarlanan bir yazıt
vardı.
Yazıtn
Baqalassos'ta
yüksek rahip olan Publius Aelius Antiochus Neonos Rhodonos Acylus tarafmdan, Imparator Marcus Aurelius Commodus'un onuru ve zaferi nedeniyle, kentte bir macelluiçin, toplam 13.000 dinarı
bağışlnm
olduğ
anlşımktdr.
Yazıt
taramun inşası
fında
da belgndiğ
üzere, Sagalassos'ta, yukarı
agor nı
karşıs nd
yüzeyde kalıntar
görülen macellum için terminus ante quem olarak kesinlş
tarih Commodus
yazıt n
birden fazla kez tekralnmsı
Anadolu dışn
dönernldlr'". Macellumlarda aynı
da da karşıln
bir durumdur. Aesernia (Samnium-Italya), Auzia (EI Gozlan-Cezayir)
inşa
ve
ve Timgad (Colonia Marciana Traiana Thamugadi-Cezayir) macelu arınd
bağış
yazıtlrn
birden fazla kez tekralndığ
saptnmışr.
Bu fenomenin uç bir örneği
olarak, Timgad macellumunda aynı
yazıt n
hem heykel kaidelerinde, hem de thoüzerinde tam 13 defa tekralnmsıy
karşımz
çıkar.
Bunun
losun arşhitvlın
nedeni, bu yapılrn
finasmlrı
genellikle kişlerc
karşıl nm
olması
ve finansörlerin kendi soyların
untlması
istemesidir.
impartoluğn
sınrla
içerisindeki tüm örnekler göz önüne alındğ,
Anadolu macelurın
sayı,
oldukça yüksek bir oran oluştrmakdı.
Korinth dışna
"makellan" teriminin Kıt'a
Yunaiş,t'd
yalnızc
Peloponnes Bölgesi'nde; Sparta, Tegea ve Mantinea kentlerinde, M.O. 1. yüzıl
tarihlenen yazıtlrd
karşım z
çıkt ğ
düşünldğe,
Anadolu macelu rın
Kıt'a
Yunanistan başlığ
altınd
sınflamy
devam edilmesinin ne derece doğru
olduğ ,
tekrar üzerinde tarışlms
gereken bir konudur.
25
26
27
HalImann (supra dn. 22) 89.
K. G. Lanckoronski, Stiidte Pamphyliens und Pisidiens, /i Pisidien (1892) 129, 135; Fuchs (supra dn. 1) 16·18; Nabers (supra dn. 1[1967]) 62, 249-265; De Ruyt (supra dn, 1) 188-190; L. Vandeput, The Architectural Decoration in
(supra dn. 1) 210, dn. 8.
Roman Asia Minor, Saga/assos: Case Study, SEMA 1(1997) 214-215; Şahin
Lanckoronski, a.g.e., 228-229, n. 210 (Hirschled'ın
çevirisi); Nabers (supra dn. 1[1967]) 62;. H. Srandt, Gesellschaft
und Wirtschaft Pamphyliens und Pisidiens im Altertum. Asia Minor Studien 7 (1992) 108 " Imparator Sezar Marcus
Aurelius Commodus Antoninus'un zaferi için, Publius Aelius Antiochus Neonos Rhodonos Diskononos Acylus, impaPisidia kentlerinin bırincs,
en parlak, en hoş
ve en mutlusu ve Romalilann mütefiğn
makelrator küllü başr hib ,
13.000 denarius harcayarak yaptırd."
L. Vandeput'un da belirtğ
gibi; De Ruyt yanlış
bir saptaIonunun doneım
Antoninus Pius'a adnmış
oldugunu söyler. Vandeput, a.g.e., 214, dn. 541.
ma yaparak yapın
51
o
Çizim 1: Perge Macellumu
o
Çizim 2: Side Macellumu
52
·r _..-- ~.
- -
.,.,.. -- ~
~
--
i
r·.······:····-·------·.·l.1
i
i i
i
Q
AI'l . .ı •.-.:•'.-:. '.~ . •. •
~',
i
L _ '_'
.
~
i
.\
r.
~lL_
..
{
....'
i
ı
!
i
i
i
'
i
i ,.
.
Çizim 3: Aizanoi Macellumu
.r·.. . . --·.......··_·······
r~ ı
i
i
i
i
f
i
i
f
L
r'-
i .
.~
,.L~
.......... -,
ı
ı
i ,
i ",
i
,.J
L.. J
i
i
i
i
i
L
~
1
---i
.......... -
i
-'
Çizim 4: Sagalassos Macellumu
53
1----,
i i
ı
i
r-·-··_ d
i
L_. __._ J
Resim 1: Ephesos Macellumu
54
OLBA 20~
YÜZEY ARŞTIMS
Emel ERTEN"
Mersin, Silifke, Olba (Ura-ğulnı)
ören yerinde 2001'de başltın
yüzey
2002'de de sürdürüldü. Kent, Dağlık
Kilka'nı
Olba territorium'unun yönetsel ve dinsel başkenti
Olba-Diocaesarea'ya en yakın
konumda yer alan yaşmsl
yerlşim
merkezidir. Ayrıca,
ona bir antik yol ile bağlıdr.
Anımsacğ
gibi, Olba'daki
ilk dönem çalışmrzd,
kentin başlıc
mimari anıtların
ait kalıntr
incelenerek,
arkeolojik verilerin değrlnims
yapılmşt.
Bu arada, 01yüzeydeki taşınbilr
ba'nı
anıtsl
yapılrnd
biriolan nymphaeum'un mimari ölçüm ve çizimlerinin yapıl
masın
başl nmı t .
..2002 Temmuz ayı
içinde gerçklştin
ikinci yıl çalışmr
baş
kanlığmd,
Mersin Universitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim
elemanlrıd
Okt. Klasik Filo.!og Murat Ozyıldrm'n,
aynı
bölüm öğrencis
Tuna Akçay'ın
ve Orta Doğu
Teknik Universitesi, Mimarlık
Fakültesi'nden Taha 8elicoğu'n
katılmry
yapıld.
Silifke Müze Müdrlğ
ve onun değrli
müdürü IIhame Oztürk,
çalışmrzd
her zaman olduğ
gibi bizden yardım
ve ilgilerini eksik etmediler.
Araştı m
ekibimizin ulaşım
giderlerini karşılmt
sağl dık r
maddi kat ı
nedeniyle Mersin Seyahat Turizm Şirket'n
teşkür
ederim.
Olba'da antik yerlşimn
akropolisini oluştran,
sur ve ku2002 arştımsnd
olan Kale Tepe'nin batı
etğind
yer alan anıt
mezar öncelikli olalelerle güçlendirmş
Yapın
kısa
bir tanım
ve basit bir planı
1931 tarihinde Keil ve Wilhelm
rak ele alınd.
tar fınd
ya ınl a
Monumenta Asiae Minaris Antiqua III adlı
yaınd
bulunmaktadır".
Ayrıca,
Kilikia ya da Anadolu'daki mezar mimarisi konusundaki ·bazı
çalışm r
kaps mınd
Olba'daki anıt
mezara da değinl
saptnır'.
Keil ve Wilhelm'in öncü yayınlardki
söz konusu anıt-mezr
ait fotğra3,
bugünkü durum ile karşıltdğn
da, aradan geçen yaklşı
70 yıl içinde yeni yıkmlarn
da yaşndığ
görülür (Resim:
1, 2). Bu nedenle, anıt
günümüzdeki durumunu belgelemek ve arkeolojik, mimari etüdünü gerçklştim
işlemn
2002 çalışmsnd
öncelik tanıd.
Anıt-mezar,
prostylos tapınk
formunu yansıtr.
1.55 m. yükseliğnd
ve üç sıra
taşn
oluşan
bir podium'a sahiptir. Yapıln
ölçüm/ere göre, birçok noktada 0.32 m.lik
bu podium üzerinden yükseldiğ
sapt nır.
Podium, anı
bir girinti ile mezar duvarl ın
tın
en iyi korunmş
durumdaki kuzeybatı
(arka) duvarın
net olarak (Çizim: 1); uzun
kenarlarda yani, kuzeydoğ
ve güneybatı
duvarlın
ise, kısmen
izlenebilir (Çizim: 2,
önyüzü tümüyle yıktr.
Bu durum, cephe rekonstrüksiyonu yapmı
ve
3, 4). Mezarın
anıt
uzun kenar ölçüsünun hassas biçimde belirlenmesini güçleştir.
Ancak, Keil ve
ar ştırma ız
1
2
3
Yrd. Doç. Dr. Emel ERTEN, Mersin Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, MersinrrÜRKiYE
eerten@mersin.edu.tr
Keil-Wilhelm 1931, 84-85, lig.110.
MacKay 1976, 642; Hild-Hellenkemper 1990, 370; Hallett 1993, 54-55, n.39; Hall-Milner-Coulton 1996, 112-113, n.8.
nO.33.
Keil·Wilhelm 1931, res. 109.
55
Wilhelm'in Olba'ya yaptıklr
ziyaret sırand
bu cephenin benzer durumda olduğ
anlaşır.
Onlar, anta duvarlı
arsınd
iki, önde dört sütunun yer aldığ
bir tetrastylos
prostylos düzenlemenin söz konusu olabiecğn
önerlrter-. 2002 çalışmal rı
sırasın
da yapıln
ot temizlğ
sonucu görülen iki büyük taş
blokun (Resim: 3), anıt
styı 0bat'ın
ön cephesine ait ve in situ konumlarıd
biraz kaymış
durumda oldukarı
sanılmakt
ve buradan yola çıklar,
anıt
uzun kenarı
yaklşı
12 m. olabiecğ
tarafımzdn
düşnlmektir.
Keil ve Wilhelm'in çizdikleri planda da bu ölçü 11 m. dolayrınd
gösterilir. Ote yandan, mevcut kalıntrd
styloba'ın
8.7 m.lik kısa
kenar
ölçüsünü kesin olarak belirlemek olasıdr.
Anıt
cephe kesiminde 2002 ar ştırma
döneminde yapıln
temizlik sırand
öndeki tetrastylos düzenlemeye ait olması
gereken,
çok aşınm
durumdaki bir Korinth sütun başlığ
da saptndı.
Anıt-mezar,
yerel kireçtaşınd,
rektagonal taş
blokarın
harç kulanımsz
örüldğ
duvar tekniğ
yansıtr.
Yapın
en iyi korunan arka duvarın
ait toplam 8 taş
sıra
dıştan
izlenebilir (Çizim: 5). Buna karşıl,
aynı
duvarın
iç kesiminde sadece 7 sı
ra taş
görülebilir. Bunun nedeni, anıt
iç mekanı
büyük ölçüde moloz, yıknt
ve toprakla dolu olmasıdr.
Böylece, içeride herhangi bir mezar yeri, kline ya da niş
saptanması
da olası
değilr.
Yapın
arka dış
duvarın
köşelrind
pilasterler yer alır
(Çizim: 6). Bunlardan
biri, Korinth düzenindeki pilaster başlığ
düzeyine dek ayktdır.
Anıt
yakın
çevresinde yaptığmz
yüzearştıml
sırand
üst yapı
elmanrı
ve diğer
pilaster
başlığn
ait bazı
miarı
parçalara da rastlndı.
Plan konusunda yapıln
çalışmrd,
tapınk-mezr
naos ve pronaos bölümlerinden oıuştğ
görüldü (Çizim: 7). Keil ve Wilhelm yaınldkr
planda pronaos'u
naos'tan ayırn
duvara yer verrnezlers. Oysa ki, bu duvara ait kalıntr
in situ izlenebilir. Buna göre, naosun derinlğ,
içten içe ölçüdğne
3.25 m.dir.
Olba tapınk
planı
mezarı,
Dağlık
Kilikia'da başt
Elaiussa-Sebaste ,)şayA(
Korykos (Kızkalesi)6
olmak üzere Imbriogon (Dösene-Demircili)7, Kanytelis (Kanlıdiv
ne), Carnbazh", Mezgit Kale, Diocaesarea (Uzuncaburç)? gibi birçok merkezde saptanan bir yapısl
formun temsilcisidir. nı'aiklK
ıtab
kesiminde lotape'de de tapınk
mezarlar saptnmkdır',
Daha geniş
bir ölçekte bakılrs,
benzer rnimarl örneklere, Kilika'nı
yanı
sıra,
Pamphylia, Pisidia, Lykia kentlerinde de rastlaruru. Orneği,
Side'de
"avlulu tapınk
mezar tipi" olarak adlnır
bir anıt
mezar yer alır 1 2. lasos'ta Balık
Pazrı
olarak tanı
tapınk
mezar da yine bir avlu içindedir13. ıtaB
Anadolu'da da
Pergamon ikadnı kay
Ketios Vadisi, Niyazi Tepe'de görkemli bir tapınk
mezar vardı.
LS. 2. yüzılortan
tarihlenen, Korinth düzeninde tapınk
formundaki anıt
mezar da
yine bir temenos lçindedirt-. Daha içeride, Hierapolis'te tapınk
mezarlar yer almakta1 5.
dır
Ayrıca,
ev ya da tapınk
biçimii mezarlar Suriye'de yagındr
ve özellikle de
1 6.
Palmyra bu konuda öne çıkar
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
Keil-Wilhelm 1931, 84-85.
Keil-Wilhelm 1931, 85, lig.110.
Machatschek 1967; Equini Schneider 2003,261-273.
Keil-Wilhelm 1931, 23-31, lig.32,33,36,42; Machatschek 1974, 251-261.
Keil-Wilhelm 1931,34-36, lig.54, 56.
Wegner 1974, 575-583.
iotape'deki kanıpt
mezarlardan birinin (Mezar 11.30) kentin .vı Antiochos nadıfrat
Ls. 1. adlıyzü
yeniden şulrk
dönemine yani, Geç Hellenistik Döneme iğecliben.lhirat
ve bu nedenle de korunabilen örnekler içinde en erkeni oluğ d
önerilir: Rosenbaum 1967, 61-62, lig.36. lotape'nin uşlruk
ile ilgili olarak bkz. Sayar 1999,210.
Balboura: Hallett-Goulton 1993, 41-68; Ariassos: Gormack 1989, 31-40; Cormack 1996, 1-25; Oinoanda: Hall-Milnerırotlu C
1996, 111-144; Arykanda: Saner 2001,209-222; Termessos (Mamatis :)ırazeM
Grema 1959, 499, 501, lig. 647.
Manse11978, 296-318; Cormack 1997, 145, lig.6; Gros 2001,460, lig.562.
Berti 1993, 198-202.
Radt 2002,271-272, re.215.
Equini-Schneider 1972; De Bernardi Ferrero 1993, 164-172.
ılaB
2001, 364-365, p1.125.
56
formunda yapılm arı,
Roma inaçlrı
uyarınc
ölümleri ile
ya da "tanrıslş
kişlern
yatmlrı
gereken mi arı
isteğ
olarak açıklrut".
Ote yandan, bağımsz
mezar anıtları
oluş
turmanı
da Anadolu'da kökleri Klasik, hatta Arkaik Döneme dayanan bir geleneksel
tutumla da bağlntı
olabiecğ
düşnlebirt.
Dağlık
Kilikia tapınk-mezrl
n kesin tarihlemelerinin yapılmsnda
güçlükler
bulunmakla birlikte, bunları
Roma Imparatorluk Döneminde, 1.8. 2. ile 3. yüzıln
ilk
yarıs
arsındki
dönemde yapılm ş
olma rı
gerekir. Buna göre, Olba tapınk
mezarı
nı da aynı
yılar
tarihlemek olasıdr.
Bak nlığ m z n
2003 yıl
için verdiğ
arştım
izni kapsmınd,
bu anıt
ayrın
tıl
bir rekonstrüksiyonunu yapabilmek için tarfımz
birkaç sondaj açma izninin verildiğn
memnuniyetle öğrendik.
Böylece, yeni çalışm
döneminde anıtl
il şk
daha fazböylece planı
için gerekli olan tamlrı
yapabilmeyi umula bilgi sahibi olmayı,
yoruz.
arştımsnd
akropolis'in tepe noktasıd
bulunan yapı
da incelen2001 yıh
di 19 (Resim: 4). Yaklşı
6.40x6.75 m. boyutunda masif bir kaya kütlesinden oluşan
podium üzerinden yükselen, yer yer kayaya oyularak yer yer de rektagonal taş
duvarlarla oluştran
bu yapın
işlevn
ve miarı
özelliklerinin ne olabileceQ,i .ıdnalugros
Ancak, dinamitleme ya da yıldrm
çarpmsı
gibi bir nedenle tahrip oldugu anlşı
anı
tın
nitel ğ
belirlemek güçtür. Yıkntlar
arsınd
Korinth düzeninde pılaster
başlık r
na ait parçlın
da yer almsı
(Resim: 5) ve bunları
yukarıd
sözü edilen tapın k
plan ı
anıt
mezara ait başlıkr
gösterdiğ
yakınl,
benzer bir işlev
(anıt-mezr)
ve tarihe işaret
eder görünür. Ancak, arutın
tüm kente hakim bir noktada yer almsı,
onun
bölgede örnekleri bilinen 20 Roma Imparatorluk kült .tapınklrd
biri olabiecğn
de
düşnr>.
Kilikia'da Geç Cumhuriyet ve Erken Imparatorluk Döneminde imparatorbunun merkezden uzaktaki yerleri yönetmekte bir yöntem olaluk kültlerinin kurldğ;
rak Romalırc
kulanıdğ
bilinmektedir 22 . Diocaesr'nı
Roma Döneminde koruduğ
dinsel merkez olma özeliğn
karşıl,
aynı
dönemde Olba rakip-omşu
kenttir23 .
yaş m
biçimini yansıt
bir yerlşim
alnı
olmaya yönelik olan geOnun günlük taşr
lişm,
kentin akropolis'inde Roma yönetimini simgeleyen bir tapıng
var olabilec ği
Mezarlın
birlikte "kahrmnlştı
formun sağlnmsı
nı
tapınk
düş ndür .
Olba'da gözlemlenen zengin gömü biçimleri arsınd
kaya mezarlı
da yer alır.
kaya mezarlı
oluştrma
gelnği
Roma Döneminin ,Çok öncesine dayandığ
bilinir 24 . Antik dünyada, kaylrı
oyarak mezar yapma geleneginin en erken örneklerinin 1.0. 3. binyıla,
Mısr'a
daynığ;
Anadolu'daki en eski kaya mezarlın
ise,
2 7 . Bilndğ
Urartutar'a-'' ve Frigler'e 26 daynığ
öne sürı
gibi,
1.0. 8.-7. yüzılar,
Doğuda
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
Toynbee 1996, 130; Cormack 1997, 145.
Bu tip mezartnı
Anadolu'daki erken örnekleri ile ilgili olarak bkz. Phokaia şaT
Kule: Cahill1988, 481-501, ; Özyiğt
2002, 181-187, Ozyiğt
2003,333-336; 1.0. 4. yüzıla
gelindğ
bağımsz
anıt
mezarlın
sayın
ve yaımn
artığ
izlenir. En ünlü örnekleri: Halikarnassos Mausoleum; Limyra, Heroon (Borchhardt 1999, 45-52), Ksanthos, NeEphesus Belevi Anıt
(Buluç 1978, 1085-1092; Pollitt 1986, 289-290). Anadolu'daki mezar mimarisi konureidler Anıt,
için bkz. Waelkens 1982, 421-445; Cormack 1997, 137-156; Gros 2001, 455-461 (ch. 18).
sunda genel değrlnim
Erten 2003, 188, 196, res. 13.
tapınklr
ile ilgili olarak bkz.: Söğüt
2001,479-504; Cestrus, Lamus, lotape, Laertes, Claudiopolis,
Laertes, Kralı
ve bölgedeki imparatorluk kültü ile ilgili bilgiler için bkz.:
Selinus, Antiocheia ad Cragum Imparatorluk kült tapınklr
Elton 2002, 179-180 vd.
bulnması
gerktiğ
daha önce de önerilmşt:
Hild-Hellenkemper 1990,
Akrepolis'te bir Roma Dönemi tapınğ
369; Imparator kültü konusunda genel bilgiler için bkz.: Baydur 2001, 25-31.
Zorğlu
2001,425-426; Kilikia'da Romalıştr
süreci ile ilgili olarak bkz.: Sayar 1999, 201 vd.
iki merkez arsındki
ilşker
ilgili olarak bkz.: Gotter 2001,289-325; Bent 1891, 222.
Cormack 1997, 139.
Van-Tuşp
Kalesi'nde, i. Sarduri, ıspuin,
Menua ve II. Sardurl'ye ait Urartu kaya mezarlı
vardı
(Tarhan 2001,161162). AYrıca,
Altınep'd
de kaya mezarlı
yer alır
(Sevin 2001, 180-181). Yoğunhas
kaya mezarı
Menua dönemine (1.0.810-786) tarihlenir (Belli 2003, 162).
Frig kaya mezarlınd
Arslan Taş
ve Yılantş
konusunda ve Frig kaya mezarlın
ilşkn
kaynakça bilgileri için bkz.:
von Gall 2001,257-266.
Öğün-Işık
2001, 171. Anadolu'daki kaya mezarlın
ayrıntl
bir değrlnims
için bkz.: Çevik 2003, 163.
57
cepheli kaya mezarl ın
Roma Dönemi öncesi örnekleri ile Lykia bölgesi Ter2 8 . Karı'd
messos, Pınar,
Ksanthos, Arykanda gibi merkezlerle öne çıkar
da Kaunos
29 .
başt
olmak üzere çok sayıd
kaya mezarı
vardı
Roma Döneminde impar to luğ n
doğu
topraklannda kaya mezarl ın
yapım
ve kulanımr
sürer. Bunun en anıtsl
örnekleri Urdün'deki Petra kaya mezarlıd.
Anadolu'da Roma Döneminde, daha önceki ~elnği
devam et ir ld ği
ve pek çok merkezde kaya mezarlın
yapıldğ
izlenir. Daglık
Kilikia'da da çoğunl
dış
cephe süslemelerine sahip olmayan birçok Roma kaya mezarı
yer alır.
Olba'da ve Diocaesayol boyunca çok sayıd
süslemesiz kaya mezarı
rea'da ve hatta iki merkezi birleştirn
vardı.
Ancak, Olba'daki iki adet tapınak
cepheli kaya mezarı
dikkat çekicidir. Bunlarsonuçların
sunarken söz etiğmz
Korinth düdan biri 2001 dönemi çalışmal rım z n
3 0 ; diğer
ise 2002'de inceleme olan ğı
bulduzenlndeki bir cepheye sahip kaya mezarı
ğum z
lon düzenindeki örnektir31• 2.85x2.43 m. boyutlarındki
dörtgen mezar odası
nı
maksimum yükseliğn
1.70 m. olduğ
saptndı.
Mezar odasın
tav nı n
tonoz
görülmektedir. Mezar odasın
içinde, girşn
sol
biçiminde, kayaya oyularak işlendiğ
yanıd
1.85 m. uzunlukta ve 0.85 m. genişlkt
taşlr
çevrili bir mezar yeri bulunmaktdır.
Kaya mezarın
dış
cephesinde ise, mezar odasın
gir ş n
iki yanıd
birer
lon sütunu yer almakta, bunun üzerinde 0.32 m. yükseklikteki arşit v
ve üçqen alın k,
sütunlar gibi kabartma olarak kayaya oyulm ş
bul nmakt dır.
Sütunları
lon düzeninKilikia için alışm
bir özelliktir.
de olmarı
tarihlemesinde kulanı bileck
kriterlerin azlığn
karOlba kaya mezarlın
şın,
kentin yoğun
yerlşim
ve hareketli yapım
etkinliklerine sahne olduğ
Roma Imbilinen ancak modern kentparatorluk Dönemi önerilebilir. Silifke'de de pek çok örneği
leşm
nedeniyle çoğu
yok olan kaya mezarlınd
biri de 1982 yıl nda
Paz rkaşı
Mahallesi'nde bir inşat
sırand
bulunur. Müze Müdrlğ
tarfınd
duruma el konmasına
karşıl ,
mezarın
tümüyle ortadan kalmsına
engelolunamaz. Ancak, buradan
çıkan
mezar arm ğanl rı
olan cam, pişm
toprak, madeni buluntular, takılr
müzeye
yaptığm
çalışmr,
bunları
kesin olarak LS.
getirilir. Buluntular üzerinde son yılard
3. yüzıla
ait oldukarın
gösterdi. Bu örnek de mezarlarla ilintili plastik ve epigrafik vebölgedeki kulanım
kanıtl r.
rilerle birlikte Roma Döneminde kaya mezarlın
Kilikia'da Roma Dönemi kaya mezarlın
örnekler çoğaıtlbi r.
Elaiussa Sebaste-Merdivenlikuyu'da 1973 yıl nda
kaya mezarlınd
yapıln
kazılrd
ele geçirilen cam eserler de birlikte bulndkarı
Claudius sikkesi uyarınc
LS. 1. yüzıla
tarihdöneminde Elaiussa Sebaste'nin kuzeydoğu
.nekropolisinde kaya
lenirler32 . 2001 kazı
mezarlın
rastlndığ
belirtilir ve bulntarı
uyarınc
bunları
LS. 1. yüzıla
ait oltapınk
dukları
saptnır'.
Olba'da 2001 'den başlyrk
yaptığmz
yüzearştımsn
ilk dönem sonuçda yaınlms
başlnmı
bulnmaktdır.
1-4 Haziran 2002 tarihlerinde toplanan iii. Ulusarı
Kilikia Arkeolojisi Sempozyumu'na verilen iki bildiri, şimdye
kadar Olba'ya ilşkn
var olan yaınlr
yenilerini katmaktadrrs-.
ların
28
29
30
31
32
33
34
genel değrlnims
için: Schweyer 2002, Arykanda: Bayburtloğ
2003, 163.
Lykia kaya mezarlın
2001, 163-166; Roos 1978, 427-432.
Erten 2003 (a) , 188, 195, res.11. Bu mezarla ilgili ilk saptamalar konusunda bkz.: Keil-Wilhelm 1931, 5.85, res.112
(lev.37), res.113; ayrıc
Scarborough 1991.
kapsmınd
incelmştr:
Scarborough 1991,
Söz konusu mezar daha önce bir doktora çalışms
1999, 173, n.18.
Erten Yağcı
Equini Schneider 2003, 262, lev. 51, gig.2.
2003,145-159.
Erten 2003 (b), 185-196; Özyıldrm
Öğün-Işık
58
KA YNAKÇA VE KISAL TMALAR
BAYBURTOGLU 2003 C. Bayburtloğ,
Yüksek Kaylığn
Yanıdki
Yer-Arykanda, istanbuL.
BAYDUR 2001
N. Baydur, "İrnpato
Kültü ve Tarsus", adniğışlnÜG
Anadolu-Anatolia in
Daylight- Cevdet Bayburtloğu
için Yazilar-Essays in Honour of Cevdet
Bayburtl oğ u,
Istanbul, 25·31.
BELli 2003
O. Belli, "2001 Yılnda
Doğu
Anadolu Bölgesinde Urartu Baraj, Gölet ve Sulama Kanlrı
Araştıms",
20. Areştım
Sonuçlan Toplantıs,
Ankara, (Cilt 2),159-170.
J.1. Bent, "A Journey in Cilicia Tracheia", The Journal of Hellenic Studies
BENT 1891
Xii, 206-224.
BERTI 1993
F. Berti, "Iasos di Caria", Arslantepe, Hierapolis, lesos, Kyme- Scavi archeologici italiani in Turchis. Venezia, 189-248.
BULUÇ 1978
S. Buluç, "The Tomb at Be/evi near Ephesos", The Proceecjings of the Xth
International Congress of Classical Archaeology Ankar-ızmi,
23-30.1X.
1973,Ankara, 1085-1092.
BORCHHARDT 1999 J. Borchhardt, Limyra-Zemuri Teşlrı,
istanbuL.
BALL 2001
W. ,ılaB
Rome in the East-The Transformation of an Empire, London-New
York.
CAHILL 1998
N. Cahilı,
"Taş
Kule: A Persian Tomb near Phokaia", American Journal of
Archaeology 92, 481-501.
CORMACK 1989
S.Cormack, "A Mausoleum at Ariassos, Pisidia", Anatolian Studies XXXiX,
31-40.
CORMACK 1996
S. H. Cormack, "The Roman-Period Necropolis of Ariassos, Pisidia", Anatolian Studies XLVI, 1-26.
CORMACK 1997 S. H. Cormack, "Funerary Monuments and Mortuary Practice in Roman Asia
Minor", The Early Roman Empire in the East (ed. S. E. Alcock, Oxbow Monograph 95.
CREMA 1959
L. Crema, Enciclopedia Classica- Sezione 111- Arceologia e storia dell'Arte
Classica (VoI.XIII).
çEviK 2003
N. Çevik, "Anadolu'daki Kaya Mimarlığ
Örneklerinin Karşıltms
ve
Kültreası
Etkileşm
Olgusunun Yeniden /rdelenmesi", OLBA ViII, 213250.
DE BERNAROl FERRERO D. De Bernardi Ferrero, "Hierapolis", Arslantepe, Hierapolis, lasos, Kyme- Scavi archeologici italiani in Turchis. Venezia, 105-187.
ELTON 2002
H. W. Elton, "The Economic Fringe: The Reach of the Roman Empire in
Rough Cilicia", The Transformation of Economic Life under the Roman
Empire-Proceedings of the Second Workshop of the International Network
Impact of Empire (Roman Empire, c. 200 B.C-A.D. 476) Nottingham, July
4-7,2001 (ed. L. de B/ois-J. Rich), Amsterdam, 172-183.
EQUINI SCHNEIDER 1972 E. Equini Schneider, La Necropoli di Hierapolis, Roma.
EQUINI SCHNEIDER 2003 E. Equini Schneider, "Some Considerations on Elaiussa's NorthEastem Necropolis" OLBA VII, 261-273, lev.50-58.
"Kilikia'da Cam", OLBA ii (cilt 1),169-183.
ERTEN YAGCI1999 E. Erten Yağcı,
ERTEN 2003 (a)
E. Erten, "Olba (Uğuralnı)
2001 Yüzey Araştıms",
20. Areştıms
Sonuç(cilt 1), 185-196.
lan Toplantıs-Akr
ERTEN 2003 (b)
E. Erten, "Glass Finds from Olba Survey-2001 ". OLBA Vii (Özel Sayı),
Mersin, 145-154.
und des Zerbrochenen
VON GALL
H. von Gall, "Die Löwenbilder des Büyük Arslan Taş
Löwengrabes (Yılantş)
in Phrygien", GÜnlşığmda
Anadolu- Anatolia in
Daylight- Cevdet Bayburtloğ
için YazılrEssays in Honour of Cevdet
Bayburtl oğ u,
Istanbul, 257-266.
59
GOnER 2001
U. Gotter, "Tempel und Grossmacht: Olba/Diocaesarea und das lmperium
Romanum", Varia Anatolica XIII Kilikia: Mej(anlar ve Yerel Güçler-Uluslara sı
Yuvarlak Masa Toplantıs
Bildirileri-IstanbuI2-5 Kasım
1999, 289325.
GROS 2001
P. Gros, L'Architecture Romaine (vol ii), Paris.
HALL-MILNER-COULTON 1996
A. S. Hall- N. P. Milner- J. J. Coulton, "The Mausoleum of Licinnia Flavilla and Flavianus Diogenes of Oinoanda: Epigraphy and Archaeology", Anatolian Studies XLVI, 111-144.
HALLEn-COULTON 1993 C.H. Hallett-J. J. Coulton, "The EastTomb and Other Tomb Buildings
at Balboura'', Anatolian Studies XLIII, 41-68.
HILD-HELLENKEMPER 1990F Hild- H. Hellenkemper, Tabula Imperii Byzantini 5-Kilikien und
Isaurien, Wien.
KEIL-WILHELM 1931 J. Keil- A. Wilhelm, "Denkmaler aus dem Rauhen Kilikien", Monumenta
Asiae Minoris Antiqua III, Manchester.
MACHATSCHEK 1967 A. Machatschek, Die Nekropolen und Grabmaler im Gebiet von Elaiussa Sebaste und Korykos im Rauhen Kilikien, Wien.
MACHATSCHEK 1974 A. Mathatschek, "Die Grabtempel von Dösene im Rauhen Kilikien",
(Melanges Mansel), Ankara, 251-261.
Manse/'e Armağn
MACKAY 1976
The Princeton Encyclopedia of Classical SiT.S. MacKay, "Olba (Uğura)",
tes, Princeton- New Jersey, 641-642.
MANSEL 1978
Kaztlan ve Araştımln
Sonuçlan,
A. M. Mansel, Side 1947-1966 Yılan
Ankara.
B. Öğün-C.
ÖGÜN-IŞK
2001
lşık-A.
Diler-O. Özer-B.Schmaaltz-Chr. Marek-M. Doyran, Kaunos Kbid-35 Yıltn
Araştım
Sonuçlan (1996-2001), Antalya.
"ilkçağ
ve Erken Hıristyanlk
Kaynklrıd
Olba Sözcüğ
ÖZYILDIRIM 2003 M. Özyıldrm,
nün Değişk
Kulanım",
DLBA Viii, 145-159.
ÖZYiGiT 2002
~'201
Yıl
Phokaia Kazı,
Restorasyon ve Çevre Düzenleme ÇaÖ. Özyiğt,
lışmar",
ızmir
Kent Kültürü Dergisi, sayı
5, 181-187.
Ö. Özyiğt,
ÖZYiGiT 2003
"2000-2001 Yılar
Phokaia Kazı
Çalışm r ",
24. Kazı
SonuçAnkara (Cilt 2), 333-350.
lan Toplantıs,
POLLIn 1986
J.J. Pollitt, Art in the Helienistic Age, Cambridge.
RADT 2001
W. Radt, Pergamon-Antik Bir Kentin Tarihi ve Yapıln,
istanbuL.
ROOS 1978
P. Roos, "The Rock Tombs of Caria", The Proceedings of the Xth International Congress of Classical Archaeology Ankara- ızmir,
23-30. ıx. 1973,
Ankara, 427-432.
ROSENBAUM 1967 E. Rosenbaum- G. Huber- S. Onurkan, A Survey of Coastal Cities in Western Cilicia- Preliminary Report, Ankara.
SAN ER 2001
T. Saner, "Arykanda Nekropolünde 5 Numarlı
Mezar (Aristainete Mezarı)",
Gümşığtnda
Anadolu- Anatolia in Daylight- Cevdet Bayburtloğ
için YazılarEssays in Honour of Cevdet Bayburtloğ,
Istanbul, 209-222.
SAYAR 1999
M. H. Sayar, "Antik Kilikya'da Şehirlşme",
XII. Türk Tarih Kongresi, 12-16.
EylÜ1.1994, Ankara, 193-215, lev. 63.
SCARBOROUGH 1991 Y. E. Scarborough, The Funerary Monuments of Cilicia Tracheia (CorDoktora Tezi)
nell Univ. , Yayınlmş
SCHWEYER 2002 A. V. Schweyer, Les Lyciens et la Mort, Varia Anatolica XLV, Paris.
Excavations", istanbull/niversity's CanttiSEVIN 2001
V. Sevin-A. Özürat. "Van Altınep
butions to Archaeology in Turkey 1932-2000 (ed. O. Belli), Istanbul, 179-183.
SÖGÜT 2001
"Kilikia Bölgesindeki Roma imparatorluk Çağı
Tapın kl r ",
Varia
B. Söğüt,
Anatolica XIII Kilikia: Mek,anlar ve Yerel Güçler-Uusaı
Yuvarlak MaBildirileri -lstanbuI25.Ksım19,
479-504.
sa Toplantıs
TARHAN 2001
M. Taner Tarhan, 'Tushpa-Van Fortress: Researches and Excavations at
the Mysterious Iron Age Capital", Istanbul Univereity's Contributions to Arehaeology in Turkey 1932-2000, (ed. O. Belli), Istanbul 157-164.
60
TOYNBEE 199
WEGNER 1974
WAElKENS 1982
ZOROGlU 2001
J. M. C. Toynbee, Death and Burial in the Roman World, Baltimore-london.
M. Wegner, "Kunstgeschichtliche Beurteilung der Grabtempel von Olba/Di(Melanges Mansel), Ankara, 575-583.
ocaesareia, Manse/'e Armağn
M. Waelkens, "Hausahnliche Graber in Anatolien vom 3. Jht. v. Chr. Bis in
die Römerzeit", Palast und Hütte-Beitrage zum Bauen und Wohnen im AItertum von Archaologen, Vor- und Frühgeschichtlern, Mainz am Rhein,
421-445.
l. Zor ğlu,
"Dağlık
Kil k a-Ov lık
Kilikia", Varia Anatalica XIII Kilikia:
Mekanlar ve Yerel Güçler-Uusaı
Yuvarlak Masa Toplantıs
BildirileriIstanbul 2-5.Kasım19,
425-428.
61
Çizim 1: Anıt
mezar (kuzeybatı
Çizim 2: Anıt
OL8;,\
mezar (kuzey-
OLl':c':
,'At,nT .t~iE
2DC~
.1.150
cmN: A TA\H )E\'CIO~l;
doğu
~
ZAR
f...JZ:::Y-oor;u
C::PIlBI
"1
mezar (güney-
Çizim 3: Anıt
batı
62
Çizim 4: Anıt
mezar (B-Bl
kesiti
Çizim 5: Anıt
r-..
r (;1 BAıo
;-- c.t t s,
:-~ıv
j-4riH<l A rNU.~i
/ANIT MEzAr<
- - ; - br:-AY
ÇlZ.L~\
mezar (pilasÇizim 6: Anıt
ter, podium)
63
mezar (A-A1
kesiti)
,.,.
........
"'.,''''','
..
'-,
Y,>(,
Resim 1: 20. yüzıl
da anıt
..
"'"
başlrın
ku(arka) duvarın
görünümü
(Kell-Wilhelm 1931,
zey-batı
mezarın
res. 109)
Resim 2:
64
Anıt
mezar, arka duvar (2002)
Resim 3: Anıt
mezarın
ön cephesine ait mimari bloklar
Resim 4: Akropolis üzerindeki
anıtsal
yapı
kalınt s
65
Resim 5: Akropolis üzerindeki yapı
Resim 6: ion tapınak
ait Korinth düzenindeki pilaster başlığ
cepheli kaya mezarı
66
parç sı
BOZCAADA-TENEDOS
2002
AR ŞTI MAL RI
Ali
Zerti ı
TAVUKÇU*
Cevat BAŞ R N
AYDIN TAVUKÇU
Ertan KÜÇÜKEFE
Ya/çın
Bak nlığ mız,
Anıtlar
ve Müzeler Genel Müdrlğ'n
12.08.2002 gün ve
yazılr
izin verilen "Bozcad-TensArştıml,
19-28 Ağusto
013288 sayıl
2002 günleri arsınd
qerçklştin".
Bozcaada-Tenedos, bugün Çanakkale Boğazı'n
19 km. güneybatısd,
Ana6 km. açığnd
bulunan, 40 km 2lık
yüzölçümüyle yurdumuzun üçüncü
dolu karsın
büyük adsır
(Harita: 1). En yüksek noktası
(Göztepe) 192 m. olan Bozcaada, genelde düz bir araziye sahiptir. Kıylar
dik ve kaylı
falezferden oluşan
Bozcaada'da yer
Bağcıln
ön plana çıktğ
adnı
bitki örtüsü maki, Katyer kumsallar ve koylar vardı.
ran ardıc
ve kızl
çamdan oluşmaktdır.
2 BozPrehistorik Dönem ve Erken Bronz çağ
tarihlenen mezarlın
bulndğ
cad'nı,
Herodot'a göre 3 , ilk sakinleri Pelasglar veya Pelazir'dı.
Ayrıca
adada bir
Strabon'a göre 5 ise, Tenedos'ta iki limanı
ve bir Apolion
de Aeol yerlesimi vardı-.
Smintheus Tapınğ
olan Aeol kenti vardı.
Adanı
adı
da önceleri Kalydna ya da Leukophrys'tir. Tenes mitosunun burada geçmesinden sonra adaya "Tenes'in Kenti" anlamın
gelen "Tenedos" denmiştlrv.
Terıdos
adı
Kolonaia kralı
Kyknos'un oğlun
ön
adır
ve Yunanca değilr.
Delphi'ye hediye edilen? ve sikkeler üzerinde de görülen çift
ağızl
balta Tenedos'un sembolü durmnaı.
Strabon'un adnıçevrsi
yaklşı
80 stadia olarak belirtmesine 8 rağmen,
bugünkü ölçümlere göre, adnı
çevresi yaklşı
6 deniz mili (160 stadia) dir.
2
3
4
5
6
7
8
Y(9. D.oç. Dr. Ali Yalçın
TAVUKÇU, Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, 25240-Erzuruml
TURKIYE
Tel: 04422314387
e-posta: atavukcu@atauni.edu.tr
Prof. Dr. Cevat BAŞRN,
Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, 25240-ErzurumITÜRKjYE
Tel: 04422314384
e-mail: cbasaran@atauni.edu.tr
Araş,
Çlör. Zerrin AYDIN TAVUKÇU,Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, 25240-Erzuruml
TURKIYE
Tel: 04422314295
e-posta: zaydin@atauni.edu.tr
Aras. Gör, Ertan KÜÇÜKEFE, Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji AnabilmDı,
25240-Erzuruml
TURKIYE
Tel: 04422314391
e-posta: ekucukefe2002@yahoo.com
Çalışm
için gerekli izni sağlyn
Kültür ve Turizm Baknlığ
Kültür Varlık
ve Müzeler Genel Müdrlğ'ne
burada bir kere daha teşkür
ederiz.
Kurtarma Kazıs",
LV. Müze Kurtarma Kazıln
Semineri 1993,
N.Sevinç, "Bozcaada (Tenedos) Nekropolü 1992 Yıl
314; N. Sevinç, "Tenedos Kurtarma Kazılr"
V. Müze Kurtarma Kazıln
Semineri, 1994,114 - 115.
Herodol, i. 57, V. 26.
Herodot, I, 151.
Strabon, Xiii, i, 46.
1. Özkan, Tenedos Arkaik ve Klasik Nekropo/ü (Ege Ünversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Klasik Arkeoloji Anabilim
Dalı
Yayınlmş
Doktora Tezi, ızmir
1993) 15.
Pausanias, X. 14. 1.
Strabon, XIII, 1,46.
67
Tendosluar'ı
ilk yerlşim
yeri olarak bilinen Anadolu kıysndai
Akhalon? ve
antik çağdki
nüfuz alnı
gösterirken, jeopolitik konumu nedeniyle
l.arlssau', adnı
sürekli önemini korumş,
Hornerosn, Her dot sıe,
Pausabölgede geçen olaylar içınde
geçmesine neden olmuştr.
nias 13 ve Strabon 14 gibi antik kaynaklarda sürekli adın
Tarihi, Prehistorik Çağlr
kadar uzanan ada, Troya Savşlrı sırand
Aka karaghı
oiarak'> ilk stratejik önemini sergilmştr.
Aeoller tarafindan istila edilen 16 kent,
lan ayklnmsı
sırand
Persler tarfınd
işgal
edilrn şt",
Peleponnessos Savşl
1 8.
rı s ı r a n d
Atina' ı
yanı d
yer almıştr
2. Attika-Delos Deniz Birlğ'ne
üye olmuş,
Korinth Savşlrı
sırand
(389)19 Lakedaimanlar tarfınd
tahrip edilmştr.
Antalkides Barış'yl
Persler'in eline geçen kent, 377'de tekrar 3. Attika Delos Deniz Birlğ'ne
2 o.
girmşt
346'da Philokrat Barış'n
delege qönder işo
ve ii. Parnabazos zamnı
da, yeniden Pers egmnliğ
kabul etmişr~.
268-267'de Selukosar'ın
eline geçen
Tenedos 23, 2. yüzılda
Atalosr'ın
yanıd
olan Mithridates'le ada önlerinde yapıln
deniz savşlrınd
sonra çok zayıflnc,
1. yüzılda
Aleksandreia Troas'a baglanmıştr
2 4.
Tenedos'tan bahseden çok sayıdki
antik yazar ve seyahın
yanı
sıra
modern
da. vardı.
Bunları
en erkeni 1926'da bölgeyi gezerj Leaf'tir25. Bunun ardına
1959'da Istanbul Arkeoloji ve Çanakkale müzeleri adın
i. Akşit'n
adada ger26
çeklştirdğ
kazı
gelmektedir. Bozcaada'da, 1969'da tekrar bir kurtarma kazıs
yapıl
2 7.
mışt r
1973'te bölgede geniş
çaplı
bir arştım
gerçklştin
Cook da Tenedos'a
uğramış
ve "The Troad" adlı
eserinde28 Bozcaada'dan bahsetmişr.
Çanakkale Müze3 0 ve 1993 31 ile 2001 32 yılarnd
si, adadaki kazı
çalışm r nı
1990 29, 1Ş92
tekrarlamışt r.
Bu kazılrdn
çıkan
malzeme T. Ozkan tarfınd193
yılnda
doktora tezi olanak çalışmtr.
2002 sezonunda tar fım zdan
gerç kleştir len
ar ştı mal r
adadaki
son bilimsel aktivitedir.
stratejik konumu göz önüne
Önceden belirlenen program çerçevesinde, adnı
alın rak
burada pek çok kültürün izlerinin olabiecğ
ve bunları
yüzeydeki kalınt r
nı
tespitine yönelik çalışm ar
başl ndı:
Öncelikle bugünkü yerlşimn
altınd
kaldığ
anl şı
antik Tenedos'un kalınt
rın
tespiti için mahalle arlınd
dolaşı .
Ancak tarihı
seyir içinde pek çok kez el dearştımcl
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
RE,494.
W. Oörpfeld, Troja und /lion, II, (1902), 572.
Homeres. II, 138,452.
Heredot. 1151, V. 26.
Pausanias, X, 14.3/1.
Slrabon Xiii, i, 46.
Homeros 11,38.452
Özkan, a.g.e. 16.
Heredot. Vi, 31.
Thukydides, III, 2.
Xenephon, Helenika VI,I,6.
Özkan, a.g.e. 17.
Özkan, a.g.e. 17.
ırai A
Anabasis iii 2-3.
Özkan, a.g.e. 18.
Özkan, a.g.e. 18.
W. Leaf, Strabon on the Troad (1923) 215.
Bu kazıy
ail raporlar yaımlnşr.
Özkan, a.g.e. 10
J. M. Cook, The Troad (1973).
Özkan "1990 ılY
Tenedos Nekropol Çalışmr"
II. Müze Kurtarma Kazıln
Semineri 1991.
N. Sevinç, "Bozcaada (Tenedos) Nekropolü 1992 ılY
Kurtarma Kazıs"
LV. Müze Kurtarma Kazıln
N. Sevinç, "Tenedos Kurtarma Kazıs"
V. Müze Kurtarma Kazıln
Semineri, 1994.
Bu kazıy
ait bilgiler henüz yaınlmştr.
68
Semineri, 1993.
ğiştren
ve ıkmay
uğrayn
kentin tekrar tekrar aynı
yerde kurldğ
gerçğiyl
yüz yüen elvriş
yeri burasıyd
(burası
kuzey
ze gelindi. Çünkü yeniden kurmak için adnı
rüzgalın
kaplı,
doğalimnı
olan ve Anadolu karsın
en yakın
kıydr).
Ancak adanı
tarihi kaynaklardaki zengilğ
yüzeydeki arkeolojik verilere yansımdğ
gözlendi.
Adanı
her yıkmnda
sonra eski malzemelerin devşirlk
yeniden kulanıd
ğına
dair en somut izleri Cumhuriyet Mahallesi'ndeki bir kilisede görmek mümkün olbirkaç mermer ya da andezit blokun yanı
sıra
bahçe
du. Kilisenin bahçe duvarınki
kapıs
sövesi olarak kulanımş
biri mermer, diğer
andezit iki monolit sütun (Resim: 1)
devşirm
malzeme kulanım
en güzel örnekleriydi.
Aynı
mahalledeki Otel Kaiks'ın
büfe binası
duvarın
köşey
gelecek şekil
de yerlştin
mermer Attik Efes sütun altığ
ile üzerinde yer alan kireçtaşı
sütun parçası
(Resim: 2), otelin içinde sergilenen 40 cm. yükseliğnd
impost başlık
da (Resim:
söz konusu otelde adadan toplanmış
çok sayıdki
küçük
3) bunlara eklenebilir. Ayrıca
buluntu "Çanakkale Müzesi'nin bilgisi dahilinde" resepsiyonda sergilenmekteydi 33 .
Cumhuriyet Mahallesi'nde eski dokunun korundğ
dar sokalı
evlerin önünde,
ad nı
pek çok yerinde gördüğmz
25-30 cm. çaplı
monolit andezit sütun parçl ı
ve basamak taşı,
kapı
eşiğ
ya da duvar elmanı
olarak kulanımş
mermer mimari
bloklar gözlendi.
başln
Bozcaada Hükümet Konağı
inşatı
temel kazıs
sıra
2001 yılnda
sında
ortaya çıkarln
16 mezar arsınd,
lahit ve diğer
mezarlı
oluştran
çok sayı
da taş,
inşat
alnı
içerisinde bir kenara toplanmış
olarak bıraklmşt
(Resim: 4). Bukurtarma kazıs
sonucu ortaya çıkan
bulunrada Çanakkale Müzesi'nin gerçklştidğ
tular Çanakkale Müzesi'ne taşınm r.
Mezarlardan birini oluştran,
226x72x80 cm. ölbıraklmş
cidara sahip lahit teknesi ve onun 230x 78x16/9 cm.
çülerinde oldukça yalın
ölçülerindeki kapğı,
bölgesel bir taşn
(Assos taşı?)
yaprlmışt.
Buradan Bozcaada Kalesi'ne kaldırn
grimsi beyaz mermerden yapılmş
büyük
bloklar, 304 cm. veya 270 cm. kısa
kenarlı
tabanda geniş
kurlmş
ve gittikçe daraIıp
semerdam bir tonozla sonlanan mezara ait olmaıdr.
Mezarın
kısa
kenarı
denk
gelen aynı
malzemeden yapılmş
blok arın
birinin iç yüzünde 31 cm. çapınd
iki sade
işlev
tam olarak anlşımy,
kabartma bir zemin üzeçelenk izlenirken diğern
rinde oyma bir çerçeve içinde bir lale kabrtılmş
(Resim: 5). Bu mezarın
benzerini
biraz küçük boyutlu olarak Tenedos Nekropolü'nde görmek mümkündür. Klasik Çağ
tarihlenen nekropol örneği,
hükümet konağı
inşa tı
temel kazısnd
ortaya çıkan
mermimari açıdan
Trakmer mezar için de ipucu verir niteliktedir. Tenedos mermer mezarı
ya dromoslu dolmenlerini34 anımstkdr.
Ancak Tenedos örneğid
dromosun
hakınd
bilgimiz yoktur.
olup olmadığ
8'oouçta.hükümet konağı
inşa t
al nı d
ortaya çıkan
mezardan elde edilen bulguların
1.0. 2.-1.8. 1. yüzıl
civarın
işaret
etmesi, Tenedos Nekropolü'nün, bu tepeyi
geç dönemlerde genişldğ
göstermektedir. Çünkü önceden
de içine alacak şekild,
3 5 .
bilinen nekropol Tunç Çağınd
Hellenistik Çağ
kadar buluntu vermişt
Adanı
Yenikale mevkiinde g.eç dönem bir Osmanlı
kalesi yer almktdır
(Çizim:
büyük bloklar içinde moloz taş
ve harç karışm
ile yapılmş
110 cm. ka1). Köşelrd
Iınlğdaki
sur duvarlı
yer yer zemin seviyesine kadar yıktr.
Korunan kısmlard
surlara açılmş
dar mazgal pencereleri vardı
(Resim: 6). Çokgen planı
kalede kuzeybatıy
bakan kemerli kapıs
ile 4.60x 3.1cm. ölçülerinde duvarlı
sıval
tonozlu bir meKalenin bulndğ
tepede yüzeyde Grek ve Roma çağın
ait sekan yer almktdır.
pişm
toprak figürin parçlı
ve iki adet Osmanlı
pipo parçsı
gözlenramik parçlı,
mişt r.
Kalenin kuzeyinde bir mezara ait olabilecek kalıntr
ile doğusna
gözetleme
kulesi olabilecek küçük bir mekan tespit edildi.
33
34
35
Bu eserleri ayrıntl
inceleme talebimiz otel yetkilileri tarfınd
uygun bulnmaıştr.
i. Venedikov, )(ih International Congress of Class/cal Archaeology, (1952), pl. 318. tip 4.
Bkz. Dn.1, 5.
69
Bozcaada Adliye Binası'
batısndki
alanda yer alan Tenedos Nekropolü'nde
gerçklştim.
9 deği
daha önce Çanakkale Müzesi birkaç sezon kurtarma kazıs
şik
mezar tipinin gözlendiğ
ve Tunç Çağınd
Roma Dönemine kadarki geniş
zaman
varlığ,
Tenedos Nekropolü'nün ne kadar zendilimini kapsayan seramik parçlın
ortaya koymatdır
(Resim: 7).
gin olduğn
bakıldğn
bir tiArazide üzerinde yürürken fark edilemeyen ancak, karşıdn
olduğn
düşnğmz
alan, nekrapolün bulndğ
yamcın
yükyatro çukrlğ
seklerinde yer almktdır.
Tiyatroya ait malzemeler de diğer
Tenedos kalıntr
gibi zaman içinde yok edilmş
durmaı.
Adanı
doğu
sahilinden güneye doğru
gid l ğ nde
ulaşı n
Tekirbahçe mevAttik-Efes
kiinde yer alan Güler Motel önünde 16x44x46 cm. ölçülerinde 37 cm. çaplı
52x52 cm. tablı,
40 cm. çaplı
bir mermer Dor sütun baş
tipli bir mermer sütun altığ,
lığ
ile (Resim: 8) 34x20x9 cm. ölçülerinde bitkisel süslemeli mermer bir blok, duvara
yaslnmış
olarak durmaktı.
Bozcad'nı
güney sahilinde, Sulubahçe (Eski Ayazma) mevkiinde yazlık
evlerin bahçesine diklmş
durumda, adnı
her tarfınd
rastldığmz
cinsten, birkaç anrastlndı.
Ancak bölgede yüzeyde başk
herhangi bir budezit monolit sütun parçsın
bunları
adnı
değişk
yerlerinden getirlmş
olabileceklerini
luntuya rastlnmı
düş n r .
Bugün bir kısm
müze olarak kulanı
Bozcaada Kalesi'nin önünde yer alan bibahçe kapıs
sövelerinden birinin üzerinde 30x40 cm. dil yaprklı
kalın
grenli
mermer başlık
(Resim: 9) ile diğern
üzerinde yer alan 33x30 cm. ölçülerinde kenger
yaprklı
kalın
grenli mermer Korinth başlığ
yer almktdır.
Bahçe içinde ise, monolit
vardı.
andezit sütun parçlı
Kale içinde, iç kale girşn
sağınd,
sonradan su kuyusu bilezğ
olarak kulanı
mış
3Şx95
cm. ölçülerinde Attik Efes tipli mermer sütun altığ
(Resim: 10) yer almaktadır.
Iç kale duvarlın
dibine dizmş
durumda adadan toplanmış,
65 cm. yüksekliğinde,
iki sıra
akantus yaprklı,
Roma Çağın
ait bir Korinth başlığ
(Resim: 11), 52x
60x29x27 cm. ölçü le4üx33 cm. ölçülerinde bir mermer Bizans Dönemi sütun başlığ,
bezemeli mermer ante başlığ
(Resim: 12) 41x61 cm. ölçülerinde renkli
rinde kıvrdal
damrlı
Roma Dönemine ait yükseltimş
mermer altık,
65x65x33cm. ölçülerinde Attik
DöneEfes tipli bir mermer pedestal (Resim: 14), 60x33x42 cm. ölçülerinde, Osmanlı
minde kenarı
Arapça bir yazıt
eklenerek, su yalğı
olarak tekrar kulanımş
ante baş
lığ
(Resim: 15) ile 33 cm. çaplı,
45x45x21 cm. ve 50 cm. çaplı
70x70x23 cm. ölçülerinde iki mermer Dor sütun başlığ
(Resim: 16) yer almktdır.
Kalede kaplı
bir mekanda camekanlar içinde çok sayıd
seramik parçsı,
piş
miş
toprak figürin parçlı
ve pişm
toprak kalıp
sergilenmektedir (Resim: 13). Farklı
bir mekanda ise, değişk
formlardaki amphoralar ve farklı
formlardaki denizden çıkarl
mış
seramikler yer almktdır.
Bozcaada arştımn
bu yılki
bölümü adnı
antik çağdki
ününün tersine
buluntuyu yüzeyde sakldığn
göstermiş.
Yüzeydeki bu fakirlğe
karçok az sayıd
şın
daha önce yapıln
kazılrdi
buluntular ve müzede sergilenen eserler, Tenetoprak ve mermer eserler üretiğn
dos'un çok uzun zaman diliminde zengin pişm
göstermektedir. Bu yılki
arştımldn
çıkarlc
bir başk
sonuç ise, adnı
hemen
sütunlu cadde, agora veya
her yerinde rastlanan monolit andezit sütun parçlın
başk
bir yapı
ait olabiecğ;
çok sayıdki
Attik-Efes tipli mermer altıkrn
büyük
(tapınk
?) ait olabiecğ
ve adada bir de Dor ve Korinth düzenve görkemli bir yapı
bulndğr.
li yapılrn
Bozcaada'da yapıln
ar ştı m lar,
antik dokunun bugünkü yerlşimn
altınd
kalmsı
nedeniyle, ilçenin miarı
yaılm
ihtyacı
yüzünden zarar görebilcğ
ni göstermiş.
Dolayıs
arştımln
yoğunlaştırms
ve hatta acil kurtarma kazılrn
yapılms
gerekmektedir. Bu amaçla, önümüzdeki sezonlarda da arştımzn
devamı
naı
planmktdır.
70
,
Gökçeada (iMSROl
BO"~EDS
Al~i'ts0REI
.
Ezine
i
!
"L
/
~
-=:~ıo.;
\o
30krn.~
(1/
Harita: 1
Çizim: 1
71
Resim: 2
Resim: 3
Resim: 4
72
Resim: 5
Resim: 6
73
Resim: 7
Resim: 8
74
Resim: 9
Resim: 10
75
Resim: 11
Resim: 12
Resim: 13
76
2002. YILI ŞiRNCE
VE ÇEVRESi YÜZEY ARŞTIMS
Akm ERSOY*
Binnur GÜRLER
OnurGÜLBAY
izmir ili, Selçuk ilçesi, Şirnce
Köyü çevresinde 2002 yılnda
da devam eden
çalışmrnd
2001 yılnda
saptanan anıt
ve buluntu noktalrı
ilave olave küçük buluntu alnrı
saptnmışr.
rak 17 noktada daha miarı
Ephesos'a çok yakın
olan yörenin kır yaşmın
arkeolojik be/gelerle ortaya koyve Şir nce
Köyü merkezli kültürel ilgiyi köy
mak, yörenin tarihl envanterini oluştrmak
çevresindeki tarihl mirasa dikkat çekmek gayretli bu arştım
49 km21ik bir alanda gerçeklşmi,
anıt
ve küçük buluntu alnrı
GPS ile belirlenerek harita üzerine işlenmtir.
arştım
SERAMiK BUL UNTUSU VEREN ALANLAR
arştımln
verdiğ
deneyim ve sonuçlar çerçevesinde 2002 yıl
2001 yıl
arştımsnd
alan büyklğ
(3-6 hektar), seramik yoğunl
ve nitelğ
ile köy yerleşim
çerçevesinde değrlnibecğmz
yüzey malzemesi veren alanlara rastlanma ışt r.
çatı
kiremiti parçlı
dışna
miarı
unsurlara sahip olmayan bu alanlardan
belirlenen 8 noktadan "çiftlik alnı"
olarak tanımlbieck
alan büyüklü2002 yılnda
ğü,
malzeme yoğunl
ve nitelğ
olan 5 nokta tespit edilmştr.
Diğer
3 nokta ise dave az sayıd
küçük buluntu yoğunl
ile 2001 yıl
tespitleri çerçeha küçük alnrı
"köy yerlşim"
ve "çiftlik alnı"
özelliklerinin dışna
kalm t dır.
vesinde tanıml
1) Antik ve Ortaçğ
Çiftlik Alanlan
numarsı
ile tespit edilen alan (Koordinatlar: 35 S 0539767200211 arştım
Köyü'nün yaklşı
2 km. kuzeydoğsnai
Elemn-Fıdkçş
4200603) Şirnce
mevkiindedir (Harita: 1). 460+1- 10 m. seviyesinde yer alan buluntu alnı
eğiml
bir yaYrd. Doç. Dr.Akın
E.flSQY, Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Kaynaklar Kampüsü
35160 Buca-IzmirfTURKIYE
Doç. Dr. Binnur GÜi3lEı= ,
Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Kaynaklar Kampüsü
Araş.
Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Kaynaklar Kampüsü
35160 Buca-IzmirfTURKIYE
Gör. Onur GÜ.~BAY,
35160 Buca-IzmirfTURKIYE
Araştı m
çalışm a
D.E.Ü. Mimarlık
Fakültesi Araş
...GÖr. Y. Mimar Restoratör Mina Tanaç, D.E.Ü. SB Enstitüsü
Oğrencis
Arkeolog Barış
Salman ve E.U. SB Enstitüsü Yüksek Lisans Öğrencis
Arkeolop Murat Fı
Yüksek ıjsan
rat; D.E.U. Fen Edebiyat..Fakültesi Arkeoloji Bölümü irel cn rğö
Soner Liman ve Çağdş
Yılmaz,
E.U. Edebiyat FaAli Altın;
D.E.U. Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Oğrencis
Ali Çelik katıl
kültesi Arkeoloji Bölümü Oğrencis
m 1:ı.ardl
r. Araştım
ekibinin ikame ve iaşes
Selçuk Belediyesi tarfınd
karşılnmt.
Belediye Başknı
Sayın
VeŞirnce
Köyü Muhtarı
Sayın
Ali Vurmazdere ve köy sakinlerinden Ozer
fa Ulgür nezdinde tüm belediye çalışnr,
Kaya nezdinde tüm köy halkın
ilgi ve desteklerinden dolayı
teş k ür
etmeyi borç biliyoruz. Ayrıca
Prof. Dr. Nuran Şa
hin, Prof. Dr. Ali Akar ve Arkeolog Şehnaz
Baç Forcellese'ye teknik ve bilimsel katılrnd
dolayı
teşkür
ediyoruz.
Ersoy-Gürler 2003, 169-178.
77
maç üzerindedir. 5-6 dekarlı
bu alan m 2 de 6-7 adet seramik ve çatı
kiremiti yoğunl
ğuna
sahiptir. çatı
kiremiti parçlı
dışna
herhangi bir miarı
unsuru ifade edecek
buluntu vermeyen bu alanda elde edilen malzeme M.S. 2. yüzıldan
başlyrk
Geç
olarak Geç Bizans dönemlerini işaret
etmektedir.
Roma ve yoğunlk
200212 arştıma
numar sı
ile tespit edilen alan (Koordinatlar: 35 S 0538335Vadisi tabnıd
yer almktdır
(Harita: 1).
4200958), köyün 1.3 km. kuzeyinde Şirnce
kiremiti parçsı
yo299+/-10 m. seviyesinde yer alan m2 de 2-3 adet seramik ve çatı
ğunla
sahiptir. Yaklşı
1 hektarlı
alana yaılmş
olan malzeme günümüzde sürdürülen tarımsl
faaliyetlerle daha geniş
bir alana ya~ılmş
görünmektedir. çatı
kiremitbaşkc
miarı
unsurlara rastlnmış
degildir. Elde edilen malzeme günlük
leri dışna
mutfak kaplrın
ait parçalar olup Geç Roma ve Bizans dönemlerine işaret
etmektedir.
numarsı
ile tespit edilen alan (Koordinatlar: 35 S 0534254200213 arştım
4.2 km. kuzeybatısnd
Değirmn
Boğazı-Sütin
mevkiindedir
4201737) Şirnce'
yakın
bir noktada yer alan alan 40+/-10 m. seviyesindedir.
(Harita: 1). Vadi tabnı
Yaklşı
1 hektarlı
alanda seramik ve çatı
kiremiti yoğunl
m2 de 10-12 adettir. Çatı kiremiti dışna
başkc
miarı
unsura rastlnmış
değil r.
Araştı m
al nı
Ephenoktalrıd
biri olan bu alanda elde edilen malzeme içinde M.O. 4.
sos'a en yakın
yüzıl
siyah firnisli bir kaide parçsı
alnı
ve yörenin en erken buluntu örneklerinden
biridir (Resim: 1). Diğer
seramik buluntular Roma Imparatorluk Döneminden Geç Bizans'a kadar geniş
bir kronolojik yelpaze içindedir.
numarsı
ile tespit edilen alan (Koordinatlar: 35 S 0534516200214 arştım
4.2 km. kuzeybatısnd
Söğütçk
Tepe mevkiindedir (Harita: 1).
4202096) Şirnce'
5-6 dekarlı
alanda seramik ve çatı
kiremiti yo140+/-10 m. seviyesinde ve yaklşı
ğunl
azdır.
Alan içinde planı
izlenemeyen yıknt
halindeki bir yapı
gözlenmekte
olup özellikle bu yapın
etrafınd
çatı
kiremiti yoğunl
dikkat çekmektedir. Yüzey
işaret
etmektedir.
malzemesi Hellenistik, Roma ve Geç Bizans dönemlriı
numarsı
ile tespit edilen alan (Koordinatlar: 35 S 0540027200218 arştım
2.5 km güneydoğusa
Sinekli Tepe'nin doğusnaki
Karaca
4198154) Şirnce'
Çeşm
mevkiindedir (Harita: 1).470+/-10 m. seviyesindeki alanda yüzey malzemesi
bir alanda izlenmektedir. Yoğun
alaturka kiremit parçlı
ve geç dönem
1.5-2 hektarlı
profilleri ile bezeme anlyış
sahip seramik parçlı,
köylülerden alın
duyumlar ile
birleştdğn
bu alanda yakın
tarihe kadar yörenin Rum dönemine ait bir köy yerleşimn
olduğ
değrlnims
yapımştr.
Buna karşın
seramik yoğunl
içinde Geç
Antik ve Ortaçğ
formlaı
da tespit edilmştr
(Resim: 2).
2) Yüzey Malzemesi Veren Tanımly
Alanlar
numar lı
buluntu alnı
(Koordinatlar: 35 S 0538824-4201629)
200215 arştıma
Şir nce'
2 km. kuzeyinde Karıncl
mevkii, Karınclyokuş
Tepe'nin kuzeybatı
eteği üzerindedir (Harita: 1). 240+/-10 m. seviyesindeki alan 2-3 dekarlı
bir alnı
kapsamakta olup seramik ve çatı
kiremiti parçsı
yoğunl
10 m2 de 1 adettir. Az sayıdki
yüzey malzemesi Geç Roma ve Geç Bizans dönemlerini işaret
etmektedir.
200216 arştıma
numar lı
buluntu alnı
(Koordinatlar: 35 S 0538854-4201937)
Şir nce'
2.4 km. kuzeyinde, Maden Tepe'nin güney yamcında
300+/-10 m. seviyesinde yer almktdır
(Harita: 1).4 dekarlık
bir alana yaılmş
9örülen ve sadece çatı
kiremiti parçlınd
oluştğ
gözlenen malzemenin yoğunlg
10 m 2 de 1 adettir.
200217 ar ştırma
numar lı
buluntu alnı
(Koordinatlar: 35 S 0540086-4197591)
Şir nce' i
3 km. güneydoğusa
Merçemyelesi Tepe'nin keskin bir kaylı
sırt
yaparak aşğıy
indğ
doğu
yamcındr
(Harita: 1). 580+/-10 m. seviyesindeki alan yaklaşık
3 dekar boyutlarınd
olup 10 m 2 de 1 adet seramik veya çatı
kiremiti yoğunl
na sahiptir. Buluntu alnıd
çatı
kiremiti parçlı
dışna
miarı
unsura rastlım
mıştr.
Alanı
bulndğ
yer tarımsl
faaliyetlere uygun Arpacık
mevkii ile Ortaklar 11çesi'ni görmekte ve dolayıs
bugün olduğ
gibi Magnesia ad Meandrum üzerinden
Yüzey malzemesi Geç
Ephesos'a yönelebilecek uygun bir tall yola hakim durmaı.
Roma ve Bizans dönemlerini işaret
etmektedir (Resim: 3).
78
MiMARi BULGULAR VE DiGER UNSURLAR
1) Antik ve Ortaçğ
200219 arştım
numarsı
ile belirlenen yapı
(Koordinatlar: 35 S 05383774202539) Şirnce'i
3 km. kuzeyinde, Maden Tepe'nin batı
ucunda yer alm ktadır
(Harita: 1). Yapı
orta ve büyük boyutlu kalker taşlrdn
yapılm ş
1.5 m. kalınğdi
bir duvarın
yuvarltımş
bir plan çerçevesinde yaklşı
170 m2 lik bir alnı
çevreleme(Resim: 4, 5). Duvar yükseliğ
yer yer 1.00-1.20 m. seviyelerinde korunsi şeklindr
muşt r.
Maden Tepe'nin kalkerden ana kaysı
üzerine bindrlmiş
olan duvarın
kapladığ
alanda ve dışna
yüzey malzemesine rastlnm ıştr.
515+/-10 m. seviyesindeki bu alandan Şirnce,
Ephesos, Selçuk Kalesi, Pranga mevki i ve Keçi Kalesi hakim bir
bakış
açıs
ile izlenebilmektedir. Yüzey malzemesi ve özellikle seramik bulgarın
eksiklğne
karşın,
burada ifade edilen özellikler ile yapın
taş
temelli arkaik (?) bir kale
(?) olup olmadığ
değrlnimkt
olup bu değrlnim
için yeni arştıml
ve
yüzey malzemesine ihtiyaç duylmaktdır.
2002110 arştıma
numar sı
ile tespit edıln
bir başk
yapı
(Koordinatlar: 35 S
3 km. batısnd,
Incirlgedğ
mevkiindedir (Harita: 1). Yö0535487-00142) Şirnce'i
yapıld ~
izlenen bir yapı
yıgn
şeklindr.
Bu yıknt
kümesinrenin kalker taşlrında
ve bu planı
yorumlamak, aynı
zamanda yığ n
bitki örtüsü ile
den bir plan çıkarm
kaplnmış
olması
nedeniyle de mümkün olam ıştr.
Ancak yığnt
kümesinin kuzeyinortaya çıkarldğı
anl şı ,
yığ n
kümesine ait tek plan ve strüktür
de kayak kazılr
özelligi okunabilen, tavnı
çökmüş
bir mekan izlenmektedir (Resim: 6). Altta taş,
üst
yapıd
tuğla
malzeme kul anılm ş
olan mekanı
kuzey yarıs
toprak altınd
olup izlekorunmş
duvar yükseklikleri 2.5 m.ye ulaşm k
nen bölüm 1.75x1.10 m. boyutlarınd,
tadır.
Mekanı
izlenen bölümünde batıy
doğru
1.22xO.55 m. boyutlarınd,
mekan derinlğde
kemerli bir niş
ilave edilğ
de görülmektedir. Asıl
mekanı
güney duvarı
üzerindeki 0.23 m. genişlğdk
kemerli bir açıkl
yığn
kümesinin altın
doğru
uzanmakt dır.
Mekan duvarlı
kalın
bir tuğlakır
sıvay
sahiptir. Mekanı
bu özellikleri
ile belki bir villa (?) olan yapı
ait bir sarnıç
olakot olarak da altta bulunuyor olması
255+/-10 m. seviyesindeki bu yapın
çevresinde elde edilen
rak değrlnimktJ.
ile Geç Roma-Erken Bizans arsında
kesintisiz bir
arkeolojik malzeme M.O. 4. yüzıl
süreci işaret
etmektedir (Resim: 7).
numarsı
ile belirlenen nokta (Koordinatlar: 35 S 343222002111 arştım
01950), Şirnce'
4.2 km. kuzeybatısnd,
Değirmn
Boğazı'n
hakim noktadaki SÜolarak bilinen mağrdı
(Harita: 1).2001 yıl
ar ştırmasında
da konu editini Mağrsı
len 2 bu mağry
2002 ar ştırma
projesi içinde ulaşımtr.
120+/-10 m. seviyesinde
ile ilgili yapıln
değrlnim
Erol Atalay tarfında
ya ınl m ş
bulunan mağr
t1 3 . Mağr
ikisi altta, diğer
üstte 3 girşe
sahiptir (Resim: 8). Mağr
cephesindeki
mevcut fresk parçlı
ve zorlukla izlenen aziz figürleri, cephenin belki de tümüyle dini
çerikli fresklerle kaplı
olduğ na
işaret
etmektedir. Mağrnı
cephesinde mimari müsağ
alttaki girşe
doğru
doğal
dahaleler de izlenmektedir. Bunlardan en belirgin olanı
kaylrın
merdiven şeklind
oyulmasıd r
ki, bu girş
aynı
şekild
müdahalelerle fonksibir iç' mekana açılmktadır.
Ulaşı n
iç mekanı
fresklerle kaplı
olyonel hale getirlmş
duğ
gözlendiğ
gibi aynı
zamanda tavnı
bir kubbe şeklind
işlenm
olduğ
da belirenmşt.
Çobanlar tar fında
kul anı d ğ
anl şı an
mağ r nı ,
yakıl n
ateşl r e
yer
fresklerinin ve mağr
duvarlın
kalın
bir is tabksı
ile kaplndığ
göyer korunmş
cephesinde de düzensiz noktalarda yer alan küçük nişler
burülmektedir. Mağrnı
lunmaktdır.
Yaklşı
man sığnak
olan ön kısmn
kilisenin parçsı
2
3
80 m. derinlğ
ulaşn
mağrnı
Ephesoslular tarfında
zaman zaolarak kulanıdğ
ve U. Muss'a göre, mağrnı
müdahaleler görmüş
Panaghia Galeteri (Soutlou Panagia=Sütlü Panaya)'ye ait küçük bir
olduğ
değ rl n i m s
yaprlm kt dı -.
Atalay ve Muss'un tespit etti-
Ersoy-Gürler2003, 173-174.
Atalay 1984, 63-65.
79
grattitolar çerçevesinde mağrnı
kul anım
süreci Geç Bizans-20. yüzıl
arsı
olaSarkıtlnd
akan suyun, annelerin sütünü artıdğ
inacı,
rak değrlnimşt.
20. yüzılda
bu yöreye göçen Türkler tarfınd
da, bu kez Sütini adıyl,
mağrnı
saygı
görmesine neden olmuştr.
Mağrnı
bulndğ
nokta Değirmn
Boğazı'n
yanı
sıra
Selçuk Kalesi'ni de görmektedir.
Mağr
çevresinde tespit edilen yüzey malzemesi de daha önceki arştımc
ların
tarihlerini destekler nitelikteki parçldı
(Resim: 9). Mağrnı
üç girşn
çevresindeki freskler ve yukarıd
ifade edilen merdivenler ile küçük nişler
şeklind
müdoğal
görüntüsünü korudğ
anl şı m kt d r.
Zira ne mağrnı
dodahaleler dışna
ğal
cephesinde ne de dışna
mağrnı
önünü kapatan bir mimarinin olduğn
gösterir izlere rastlnmış.
2002112 arştıma
numar sı
ile tespit edilen bir başk
yapı
(Koordinatlar: 35 S
34261-01016) Şirnce'
4 km. batısnd,
Kuydağ
Tepe'nin kuzey yamcındr
(Ha6.50x7.50 m. boyutlarınd
dikdörtgen planıdr
rita: 1). 150+1-10 m. seviyesindeki yapı,
(Resim: 10). Duvar kalınğ
0.50 m., korunmş
duvar yükseliğ
yaklşı
3 m. olan yapın
iki kısa
duvarı
yık
durmaı.
Tuğla
kulanımsz
sıral
halinde kulanı
orta boy taşlr
inşa
edilmştr.
Kaçak kazılr
ve yoğun
bitki örtüsü ile tahrip olduğ
gözlenen yapın
bulndğ
nokta Sütini Mağrsı'n
ve Selçuk Ovası'n
görmektedir.
boyunca hiçbir açıklğn
olması
yapı
girşn
kısa
duvarlar üzerinden
Uzun duvarlı
sağlndı
işaret
eder görünmektedir. Yapın
fonksiyonuna ait hiçbir artı
bulgunun
olma sı,
konumu gerği
bir savunma yapıs
olup olamycğın
düşnrtmeki.
Yapı
çevresinde 4 dekarlı
bir alana yaılmş
olan stroter parçlı
dışna
başk
yüzey malzemesine rastlnmışr.
Stroter parçlın
nitelikleri yapın
Bizans Dönemi ile ilşkendrbcğ
göstermektedir.
numar sı
ile Şirnce'
2.1 ile 3.1 km. batısnd,
incirligedi2002113 arştım
ği mevkiinde yaklşı
1 km. boyunca yer yer izlenebilen pişm
toprak su iletim hatı
belirnmşt
(Hatın
gözlemndiğ
doğuaki
ilk nokta kordinatlı:
35 S 35994-99438,
35 S 35010-99979) (Harita: 1). Hatın
gözlemndiğ
son nokson nokta kordinatlı:
tada, modern bir şose
yolun altınd
kalmış
bölümde, in situ olarak izlenmektedir. Bu0.18 m. çapındr.
Su iletim hatın
mevcut duradaki borular 0.49 m. uznlğda,
göstermekle birlikte yoğun
tarımsl
faaliyetler ve bitki örtüsü
rumu Selçuk'a yöneldiğ
nedeniyle başlngıç
ve ulaştığ
noktalar konusunda mevcut veriler dışna
bulgular
Bu anlamda daha kapsmlı
arştıml
ihtiyaç
saptamak mümkün olam ktdır.
duy lac ktır.
Buna rağmen
bu iletim hatın
yönü dolayıs,
2001 yılnda
tespit ettiğimz
Suyun Anası
olarak adlnır
kaynak yapısnd
başlyrk
Selçuk'a ulaşn
Şir nce/S l us
su yolunun bir parçsı
olarak şimdlk
değrlnib.
Bu hatın
baş
langıç
noktasıd
özellikle gözlenen, ama hat boyunca da karşıln
farklı
profilli boru parçlı
birden fazla iletim hatı
ile veIveya onarıml
ilşkendrb
görünmektedir.
numarsı
ile Şirnce'
4.7 km. kuzeybatısnd,
Söğütçk
2002114 arştım
Tepe kuzey yamcınd
yer alan (Harita: 1), 1'den 4'e kadar numarldı
ve daha
tarfınd
da tespit edilmş
olan 5 , Belevi yönünden Ephesos'a su
önce arştımcl
ileten KaypınrlPg
su iletim sistemine ait dört adet tek açrkhkh kemer yer almaktadır
(Resim: 11). 20 m. seviyesinde su ileten bu dört kemerin kemer açıklr
(sıra
sıyla
kemer kordinatlı:
35 S 0534468-4203201; 35 S 0534638-4203208; 35 S
0534926-4203197 ve 35 S 0535259-4203510) 1.92 ile 3.80 m. arsınd
değişmkt
olup korunmş
kemer genişlkr
yaklşı
2.78 m., korunmş
kemer uznlkarı
8.80
kemer kalınr
0.30 ile 1.10 m. ve korunmş
kemer yüksekile 18.63 m., korunmş
likleri 2.40 ile 4.22 m. arsınd.
Yüzyılarn
tahribın
rağmen
ayakta kalmış
olan
örülmş
olup yukarıd
verilen rakmlın
da işaret
ettibu kemerler kalkerden taşlr
ği
4
5
Muss 1995,117-119.
Forchheimer, 239-250; Öziş
ve diğer
..1997, 131-134, Fig. 12
80
ği
gibi öngörülen seviyeyi yakalamak noktasıd
ana kaynıli
durumuna göre kemerIerin inşa
edilğ
anlşımktdr.
Söğütçk
Tepe'nin kuzey yam cında
yer alan kemerIer, bu tepenin batısndki
Bayrkçı
Tepe'nin batı
yamcınd
özellikle net olarak izlendiğ
gibi ana kayaya oyulmş
iletim sistemi ile devam ederek Selçuk'a doğru
yönIenmektedir.
2) Geç Dönem Unsur/an
numar sı
ile Şirnce'
650 m. güneyinde (Koordinatlar: 35
Döneminin Rum yerlşimcn
ait bir su kemeri belirS 0538187-4199101) Osmanlı
lenmiştr
(Harita: 1). Aynı
kemerin Cumhuriyet Döneminde de bir süre kulanıdğ,
sonrasınd
önce beton destekli açık
bir su yolu, sonra ise demir bir boru ile yenilenerek
qörülmşt,
Mağr
Deresi üzerinde 415+/-10 m. sevigünümüzde halen kulanıdğ
yesinde yer alan kemer, 0.84 m. genişlğd,
2.73 m. açıkl
tek kemerlidir. 2001 yı
lında
belirlenen Mağr
Deresi üzerindeki Suyun Anası
adı
ile anıl
Roma Dönemi
kaynak yapısnd
başlyrk
Şirnce'y
ulaşn
su iletim sisteminin bir parçsı
duru-
2002/15 ar ştırma
mundaır.
2002116 arştım
numarsı
ile Şirnce'
yaklşı
2 km. kuzeyinde (Koordinatlar: 35 S 0537980-4201723) Maden Tepe'nin Maden Deresi'ne bakan güney yam cın
da Osmanlı
Döneminde, 20. yüzıln
başlrınd
kulanı
bir maden ocağı
tespit edilmiştr
(Harita: 1). 230+/-10 m. seviyesindeki ocaktan çıkarln
artık
malzemenin ocağın
önüne dökül ğ
ve zaman içinde ocak girşn
taş
ve bitki örtüsü ile kapndığ
izlenmiştr.
Ocaktan çıkarln
artık/dö ün
malzeme bu ocağın
bir zımpar
taşı
ocağı
olabilecğn
işaret
etmektedir". Osmanlı
belgelerinden Şirnce
yöresinde bir zımpar
taşı
ocağın
olduğ
bilinmekte, 22 Haziran 1903 tarihinde Çerkez Mehmet Paş'nı
bu yörede zımpar
taşı
çıkarm
izni aldığn
kaydedilmektedir".
numarsı
ile belirlenen bir diğer
yapı
Şirnce'
4.5 km. ku2002117 arştım
zeybatısnd,
Değirmn
Boğazı
mevkiinde (Koordinatlar: 35 S 0535112-4201520) yer
alan Osmanlı
Dönemi Rum yerlşimc
ait değirmn
yapısdr
(Harita: 1). Aynı
mevbelirlenen üç değirmn
yapıs
ile birlikte dördüncü değirmn
yapıs
kide 2001 yılnda
dır.
Su kemeri günümüzde onarılmş
olan yapın
havuz kısm
zorlukla izlenmekte, iş
lik kısm
ise harabe halindedir. Diğer
üç değirmn
ile birlikte 20. yüzıln
ortalın
kadar Türkler tarfında
işlet d ği
yöre sakinlerince ifade edilmektedir.
Şirnce
çevresinde 31 noktada saptdığmz
ve tümü M.Ö. 4. yüz2001 yılnda
yıldan
başlyrk
20. yüzıln
başlrın
kadar süren tarihsel sürecin birer unsuru olan
ilave olarak 2002 yılnda
17 noktada daha alan ve yapı
eklnmiştr.
alan ve yapılr
Böylece Şirnce
kırsal nd
yakl şı
49 km21ik alanda, 48 noktada antik dönemden baş
layarak Cumhuriyet'in ilk yılarn
kadar olan geniş
tarihsel perspektifte alan ve yapılr
saptnmışr.
Tüm bu alan ve yapılr
antik ve Ortaçğ
Bizans kenti Ephesos'un ve sonrasında
Beylikler ve Osmanlı
kenti Ayasuluk'un doğu
yönündeki kırsal
alnıd
kır
yaşmı
ve
kent-ır
ilşksn
ortaya koyacak veriler sunmaktdır.
Tüm alan ve yapılrn
yerleri tespit edilerek harita üzerine yerlştim
ve böylece Şirnce
yöresinin arkeolojik ve tarihi
haritsı
oluştrm,
Hemen her kilometresinde bir veri sunan bu alnı
kırsal
yapı
sı ve kentle olan ilşkern
sorgulanmı
sonraki çalışmrd
değrlnickt.
6
7
D.E.Ü. Maden Mühendislğ
ra taşı
ocağı
olabiecğn
Berber 1999, 143.
Bölümü'nden ProfDr. Ali Akar bu döküntü malzemeden yola çıkar
sözlü olarak aktrmış.
81
madenin bir zımpa
KA YNAKÇA VE K/SAL TMALAR
ATALAY 1984
BERBER 1999
ERSOY-GÜRLER 2003
ozıs
FORCHHEIMER 1923
MUSS 1995
ve diğer.197
Atalay, E., Sütini ve Kemalpş
Mağrlınd
Buluna Bizans
Freskleri, 2. Araştım
Sonuç/an Top/antıs,
1984, 63-65.
Berber, E., Yeni Onbinlerin Gölgesinde Bir Sancak: lzrnir, izmir,
1999.
Ersoy, A. & Gürler, B., Şirnce
Köyü ve Çevresi 2001 Yıl
Yüzey
Araştıms,
20. Araştım
Sonuç/an Toplantıs,
2003, 169-178.
Forchheimer, Ph., Wasserleitung, FiE III (1923) 224-255
Muss, U., Jenseit von Ephesos: Die Griechen von Şirnce,
ÖJh 64,
1995,118-142.
Öziş,
Ü., Atalay, A., Becerik, M., Özdikmen, K., Efes'in Tarihi Su
Getirme Sistemleri, 1. Ulusarı
Geçmiştn
Günümüze Se/çuk
Sempozyumu, Selçuk, 1997, 125-136.
82
Harita: 1 Şirnce
ve çevresi
Resim 1: 2002/3
arştım
numarlı
alandan seramik örnekleri
83
Resim 2: 2002/8
ar ştırma
alandan seramik örnekleri
numar lı
Resim 3: 2002/7
ar ştırma
alandan seramik örnekleri
numar lı
Resim 4: 2002/9
ar ştırma
alandan seramik örnekleri
numar lı
84
Resim 5: 2002/9
ar ştırma
alandaki erken kalenin
(?) taş
malzemeleri
sur duvarı
numar lı
Resim 6: 2002/10 arştı
ma numarlı
alandaki bir villa
(?) yapısn
ait
sarnıç
Resim 7: 2002/10 arştı
ma numarlı
alandan seramik
örnekleri
85
Resim 8: 2002/11
Mağrsı'
arştım
nı
girş
numarlı
cephesi
Sütini
Resim 9: 2002/11
arştım
alandan
seramik örnekleri
numarlı
Resim 10 : 2002/11
arştım
numarlı
alanda-
kiyapı
Resim 11 : Kaypınr-Eheso
na ait tek
86
açıkl
su iletim hatı
(4 No.lu) kemer
xlus
ıu
2002 YILI YÜZEY ARŞTIMS
EnginÖZGEN*
Barbara HEL WING
Atilla ENGiN
ilk kez 2000 yılnda
ile üçüncü yıln
tamlışr.
da, yaklşı
üç hafta
oluşm t r.
sındaki
Yüzeyar ştı m s
sürmşt.
başln
Kilis ili yüzearştıms
2002 yıl
yüzearştıms
çalışm r ,
Araştım
çalışmr
2002 sezonu
1-20 Eylül tarihleri arsın
ekibi Oylum Höyük kazı
ekibi üyelerinden
Elbeyli ve Musabeyli ilçeleri ile Kilis'in batı
alanda yoğunlaştırm.
Önceki yılard
gerçklştin
yüzearştıms
çalışmrnd,
Kilis çevresinde toplam 101 arkeolojik sit alnı
belirnmşt.
2002 yıl
çalışmrnd
ise 43 merkez
daha belirnmşt.
Bu merkezler; 16 höyük, 8 düz iskan yeri, 8 yamaç yerlşmsi,
4
kale, 2 kale yerlşmsi,
2 paleolitik buluntu yeri, 1 nekropol, 1 doğal
mağr
ve 1 su
kemerinden oluşmaktdır:
.
1D2-Çamurlu Höyük
Elbeyli ilçesi'nin yaklşı
2 km. güneyinde yer almktdır.
Orta boyutlu bir höetği,
toprak alım
sonucu tahrip edilmştr.
Höyüğn
doğu
eteklerinde, kuyüktür. Batı
zey-güney yönünde yaklşı
300 m. uznlğda,
büyük mekanlardan oluşan
taş
temeller, yüzeyde görülmektedir. Seramik türü malzemenin bulnmadığ
bu yapı
temelleri olasık
Ortaçğ'
aittir.
1D3-Alahan Höyüğ
Elbeyli ilçesi, Alahan Köyü'nde yer alan küçük boyutlu bir höyüktür. Höyüğn
üzerinde eski bir taş
ev ve su kuyusu yer almktdır.
Höyüğn
batı
ve güneyetekleri
üzerinde modern köy yerlşim
bulnmaktdır.
Köy içerisinde bir evin duvarın,
Roma Devrine ait bazalttan bir kartal kabrtmsın
rastlnmış.
1D4-Salhan Höyüğ
Elbeyli ilçesi, Alahan Köyü'ne bağlı
Salhan mezrasınd
te bir höyüktür. Höyüğn
çevresinde modern köy yerlşmsi
Alahan Höyüğ'n
hemen güneyinde, Türkiye-Suriye
sınr
yakınlrd
bulnmaktdır.
yer alan orta büyüklükMerkez,
yer almakta-
Prof. Dr. Engin ÖZGEN, Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, 06532 Beytepe-Ankara.rrÜR-
KIYE
Dr. Barbara HELWING, Oeutsches Archiiologisches Institut, Eurasienabteilung, Im 001 2-6, 0-14195 Berlin/
OEUTSCHLANO
Araş,
KIYE
Gör. Atilla ENGiN, Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, 06532- Beytepe-Ankara.rrÜR-
87
dır.
miştr.
Höyüğn
kesimi köylülerce toprak alım
kuzeybatı
sonucu büyük ölçüde tahrip edil-
105-Tileyli Höyük
Elbeyli ilçesi'nin Taşlıbkr
şık
2 km. kuzeybatısnd
dan, sürülerek yavnlşmıtr.
106-Taşı/bkr
yaklakulanıdğ
Höyüğ
Elbeyli iıçes,
yinde yer almktdır.
leşim
izi belirnmşt.
doğusna,
Köyü sınrla
içerisinde, Elbeyli'nin kuşçm
yer alan küçük bir höyüktür. Höyük tarla olarak
Taşlıbkr
yerlşimn
Köyü sınrla
içerisinde, köyün yaklşı
500 m. kuzeHöyükten kuzeydoğa
doğru
uzanan sırt
üzerinde Ortaçğ
yerBu kesimde yüzeyde, taş
temel izleri görülmektedir. Höyüğn
su ihtyacın
karşılyn
bir su kaynğı
bulnmaktdır.
107-Tepecik Harabesi
Köyü sınrla
Elbeyli ilçesi'nin Taşlıbkr
yaklşı
300 m. kuzeydoğsna,
yeridir. Yüzeyden Ortaçğ
alan düz bir tskarı
neme ait 4 seramik parçsı
toplanmışr.
Yerlşim
içerisinde yer almktdır.
Taşlıbkr
yolun doğu
kesimindeki tarlada yer
seramik parçlı
ile birlikte Kalkolitik Döyeri tarla olarak kulanımtdr.
Höyüğ'n
Harabesi
108-Şehmrdin
Kilis ili, Merkez ilçe'ye bağlı,
Karakoyunlu Köyü sınrla
içerisinde yer alan bir
dağ
köyüdür. Yüksek bir tepe üzerine kurulan yerlşim
yerinde, yapılr
ait taş
duvar kalıntr
görülmektedir. Yoğun
taş
yığnts,
yapılrn
tamamen taşl
inşa
edildiğin
göstermektedir. Çevreden çakmtşı
alet ve çekirdekler ile Ortaçğ
seramik parOrtaçğ
çalrı
toplanmışr.
109-Kesmelik ıerzM
Elbeyli ilçesi, Yeşilyurt
Roma Devrine ait, soyulmş
alnrı
ve mekanlrı
110-Yeşilyurt
Köyü, Kesmelik mezrasın
kuzeyindeki kireçtaşlı
kaya oyuğ
mezarlar ile ana kayaya oyulmş
alanda,
çeşitl
işlk
belirnmşt.
Höyüğ
Elbeyli ilçesi'ne bağlı
Yeşilyurt
Köyü'nde yer alan orta büyüklükte bir höyüktür. Höyük üzerinden, Neolitik Dönemden Roma Devrine kadar birçok dönemi temsil
eden seramik parçlı
toplanmışr.
ıı
ı-Kreç
Mevkii
dırlan
Elbeyli ilçesi'ne bağlı
alanda, doğal
mağrl
Akçağıl
belirnmşt.
Köyü'nün güneyindeki Kıraç
Çevrede çakmtşı
mevki i olarak adlanaletlere rastlanma-
mıştr.
112-Yaz/I/becer üğyöH
Elbeyli ilçesi, Yenidğrm
Köyü'nde yer alan orta büyüklükte bir höyüktür. Hönüğ y
üst kısmnda
taş
temel izleri kısmen
izlenebilmetedir. Güneyetek üzerinde modern köy yerlşimn
ait terkdimş
ve yıklmş
ev kalıntr
bulnmaktdır.
Höyük, geç
ev gelnği
yüzünden neredeyse tamamen taşlr
kaplıdr.
dönemlerdeki taş
88
13-Kocabğ/r
Mevkii
Kilis ili, Merkez ilçe, Karamelik Köyü sınrla
ridir. Yerlşim
yeri tarla ve bağ
olarak kulanımtdr.
çalrı
ve çatı
kiremitleri Ortaçğ'
aittir.
içerisinde yer alan düz bir iskarı
yeYüzeyden toplanan seramik par-
14-Cağber/i
Harabesi
Elbeyli ilçesi'nin kuzeybatısnd
yer alan bir tepe yerlşmsid.
Tarla olarak kullanı
yerlşim
yerinden toplanan seramik parçlı
Hellenistik/Roma ve Ortaçğ
dönemlerine aittir.
115-Kuyu/uok Harabesi
Elbeyli ilçesi, Sağlıck
Köyü'nün 2 km. batısnd
yer alan düz bir iskarı
yeridir.
Köyü'ne doğru
giden yolun hemen güneyinde bulunan yerlşim
Elbeyli'den Sağlıck
yerinden Ortaçğ'
ait seramik ve çatı
kiremiti parçlı
toplanmışr.
Yerlşim
yeri tarOlasık
mimariye ait olan taşlr
tarla sınrda
birktImş
la olarak kulanımtdr.
tir. Güneye doğru
giden dar bir yol, yerlşim
ikiye bölmüştr.
Merkez adın,
bugün kapanmış
olan bir su kuyusundan almıştr.
1 6-Sağ/ıc k
Köyü
Elbeyli ilçesi'ne bağlıdr.
Köy içerisinde Ortaçğ'
Köy içerisinde yer alan bazalt bir sütun da
yerlşimn
işaret
etmektedir.
taçğ
mıştr.
117-ikizkaya Höyüğ
Elbeyli ilçesi, Kalbursait K9Yü, ikizkaya mezrası
büyüklükte bir höyüktür. Höyük, Ikizkaya mezrasın
dır.
Höyüğn
hemen kuzeyinde doğal
su kaynlrı
118-Tefellez Sırt
Elbeyli ilçesi. Günece Köyü'nün yaklşı
üzerinde Orta Paleolitik Döneme ait bir çakmtşı
ait seramilk parçlı
toplanseramikleri ile birlikte bir OrOrtaçğ
bulnmaktdır.
yaklşı
sınrla
1 km. güneybatısd,
alet ele
geçirlmşt.
içerisinde yer alan orta
600 m. kuzeybatısnd
Tefellez sırt
119-Havann Harabesi
Köyü'nün 700 m. kuzeydoğsna,
köy yolunun yaklaElbeyli ilçesi'nin Havrın
şık
400 m. kuzeyinde yer alan avlulu, korunalı
kalın
duvarlara sahip büyük kompleks
ait taş
duvarlar yüzeyden izlenebilmektedir. Mekanlar iki büyük avluya açıl
bir yapı
makt dır.
120-Ti/kip Höyüğ
Elbeyli ilçesi, Karçğıl
Köyü, Tilkip mezrasınd
yüktür. Karamelik Höyüğ
ile birlikte Elbeyli sınrla
biridir. Höyük yüzeyinden, Geç Kalkolitik'ten Ortaçğ'
eden seramik parçlı
toplanmışr.
121-A/imantara Höyüğ
Elbeyli ilçesi'nin 1 km. doğusna,
alan küçük bir yerlşim
yeridir. Yerlşimd
resi tarla olarak kulanımtdr.
yer alan orta büyüklükte bir höiçerisindeki en büyük höyüklerden
kadar kesintisiz iskana işaret
asfalt yolun yaklşı
alçak bir höyükleşm
89
SO m. güneyinde yer
söz konusudur. Çev-
122-Büyük Harabe
Köyü sınrla
içerisinde yer alan bir Ortaçğ
düz skanı
Elbeyli ilçesi, B. Şekp
yeridir. Elbeyli'nin yaklşı
2 km. doğusna,
asfalt yolun hemen kuzey tarfınd
yer
almktdır.
Yerlşim
yeri tarla olarak sürldğne,
seramik parçlı
oldukça geniş
bir alana yaılmştr.
Olasık
mimariye ait olan taşlr,
tarla sürümü sonraıd
belirli
yerlerde toplanmışr.
123-Kumsurun Höyüğ
Elbeyli ilçesi, Kumsurun (Geçerli) Köyü'nde yer alan orta büyüklükte bir höyüktür. Höyüğn
güney ve güneybatı
eteklerinde modern bir köy yerlşim
bulnmaktdır.
Kumsurun Höyüğ,
çevredeki diğer
höyüklere göre daha iyi korunmşt.
124-Sinekseken Tepesi
yer alan Sinekseken Tepesi üzerinde, Orta Paleolitik
Elbeyli ilçesi sınrlad
alet, yonga ve çekirdek parçlı
ile Ortaçğ'
ait seramik parDöneme ait çakmtşı
çalrı
toplanmışr.
Denizden 630 m. yükseklikte olan tepe üzerinde bağ
ve bahçeler
Yüzey malzemesi daha çok tepenin tarım
alnı
olarak kulanımy
yer almktdır.
güney yamçlrınd
toplanmışr.
tadır.
125-Havuzluçam Höyüğ
Elbeyli'nin batısnd
Havuzluçam Köyü'nde yer alan küçük ve oldukça yayvan
büyük bir kısm
üzerinde modern bir köy yerlşmsi
bulunmakbir höyüktür. Höyüğn
126-Fatmcık
Harabesi
içerisinde, Türkiye-Suriye sınr
Elbeyli ilçesi, Alahan Köyü sınrla
askeri kontrol bölgesinde yer alan bir düz iskarı
yeridir. Tarla olarak kulanı
yerinden toplanan seramik parçlı
Ortaçğ'
aittir.
yakınl r d ,
yerlşim
127-Alahan Harabesi
yer alandüz bir iskan yeridir.
Elbeyli ilçesi, Alahan Köyü'nün hemen doğusna
Merkez, Alahan Höyüğ
dışna
aynı
yerdeki ikinci yerlşmdi.
Yerlşim
yeri yayvan
taş
çıkartm
için kazıln
çukurlarda, tahrip edilmş
bir tepe görünümündedir. Olasık
miarı
kalıntr
görülebilmektedir. Yerlşim
yerinden toplanan seramik parçlı
Orta
Tunç Çağı,
Roma Devri ve Ortaçğ'
aittir.
128-Saatfl Höyüğ
Kilis ili'ne bağlı
Satlı
Köyü'nün kuzeyinde, bir yamaç üzerinde yer alan orta büüzeri tarla olarak kulanımtdr.
Höyüğn
üst kesiyüklükte bir höyüktür. Höyüğn
modern bir mezar, höyüğn
üzerinden yaklşı
1,5minde yer alan yerinde korunmş
toprağın
alındğ
göstermektedir. Höyük üzerinde rastlanan çok sa2 m.kalınğd
yıdaki
insan kemikleri de toprak alım
sırand
tahrip edilen mezarlara işaret
etmektedir. Aynı
jekilde höyük üzerinde rastlanan mozaik parçlı
da mozaikli yapılrn
tahrip edildigini göstermektedir.
129-Bulamaçll Köyü
Bulamçı
Köyü'nün hemen güneyindeki tarla ve
Kilis ili, Merkez ilçe'ye bağlı
Köylülerden alın
bilgiye göre, kaçak kazılr
zeytinliklerde mezarlara rastlnmış.
bu alandaki taş
sanduka ve küp mezarlardan çıkan
göz yaşı
şielr
Roma Devri mezarlığn
işaret
etmektedir.
90
130-Martavan Höyüğ
Kilis ili, Martavan Köyü'nde yer alan küçük bir höyüktür, Höyüğn
etekleri üzerinde modern köy yerlşim
bulnmaktdır.
güney ve batı
mı
sonucu oldukça tahrip olmuş
ve küçlmştr.
üst kesiminde,
Höyük toprak alı
131-Sapkanll Harabesi
Sapknlı
Köyü'nün batısndki
yamaç üzerinde yer alan bir geç
Kilis ili'ne bağlı
dönem yerlşmsid.
Yüzeyden toplanan seramik parçlı
Roma ve Ortaçğ
özellikyerinin doğusna,
soyulmş
bir kaya oyuğ
mezar belirleri göstermektedir. Yerlşim
lenmiştr.
Köylülerin verdiğ
bilgiye göre, köy içerisinde de Roma Devri mezarlı
bulunmaktdır.
132-Domuzbeleni Mevkii
Musabeyli ilçesi'ne bağlı
Has ne lı
Köyü sınrla
içerisinde yer alan Domuzbesonucu tahrip edilmş
taş
Ieni mevkiinde, bir zeytin bahçesi içerisinde, kaçak kazılr
sanduka mezarlara rastlnmış.
Hiçbir buluntuya rastlanmayan alan, olasık
Roma
Devri mezarlığd.
133-Kandil Harabesi
Topallar Köyü'nün kuzeydoğsnai
Kandil Tepesi
Musabeyli ilçesi'ne bağlı
üzerinde yer alan bir yamaç yerlşmsid.
Ortaçğ
seramik parçlı
ve çatı
kiremitlealanda, yüzeyden izlenebilen yapı
taş
temelleri bulnmaktdır.
Oldukrinin toplandığ
ça kalın
taş
duvarlar, büyük mekanlrı
ya da avlurın
varlığn
işaret
etmektedir. Yerleşm,
kuzey-güney yönünde yaklşı
200 m. uzanmktdır.
Kandil Harabesi, konumu
itibariyle vadiye hakim, korunalı
bir konumda yer almktdır.
134-Bağocsl
Kalesi
Musabeyli ilçesi'ne bağlı
Topallar Köyü'nün kuzeydoğsna,
Kandil Tepesi'nin
ve ağç
kuzey ucunda, yamaç üzerinde yer alan bir kaledir. Alan tümüyle fundalıkr
larla kaplı
olduğ
için duvarlar her yerde izlenmştr.
Bir yerde oldukça geniş
bazalt
bir duvar kuzey-güney yönünde uzanmktdır.
Fundalıkr
arsınd
düzgün kesilm ş
yapı
taşl rına
rastl nmışt r.
135-Akdut Mevkii
Topallar Köyü'nün kuzeyinde, Ödlek Tepesi'nin güney
Musabeyli ilçesi'ne bağlı
et ğinde
Ortaç ğ'a
ait bir yamaç yerlşmsi
belirnmşt.
Yerlşmni
kuzeyinde, kayalık
kesimin eteklerinde, yarım
kalmış
bir bazalt tekneye, yerlşim
yerinin güneydoğu
kesiminde ise bazalttan bir öğütme
taşın
ve havana rastlnmış.
136-Hanik Höyüğ
Kilis'e bağlı
Gözkaya Köyü sınrla
içerisinde, Kilis-islahiye karayolunun yaklaşık
400 m. güneyinde yer alan orta büyüklükte bir höyüktür, Yerlşmni
hemen günebulnmaktdır.
Höyüğn
etekleri tarla olarak sürldğne
olyinde bir akarsu yatğı
dukça yavnlşmıtr.
137-Hasanca/r Höyüğ
Musabeyli ilçesi'ne bağlı
Has ne lı
yayvan bir höyüktür. Tarla olarak kulanı
maktdır.
Köyü'nün güneybatısd
höyüğn
91
batısnd
yer alan küçük ve
bir akarsu yatğı
bulun-
Harabesi
Kilis'e bağlı
Demirciler Köyü'nün güneydoğus nda,
ormanlık
bir arazi içinde, DeYüzeyden toplamirciler Köyü'ne giden yol üzerinde yer alan bir yamaç yerlşmesidr.
nan seramik türü malzeme Ortaç ğ
yerl şim ne
işaret
etmektedir.
138-Heybtoğlu
139-Çerçi/i Köyü
Kilis ili'ne bağlı
Çerçili Köyü içerisinde toplanan Roma ve Ortaçğ
çalrı
bir yamaç yerl şmesin
varlığ n
göstermektedir. Köy içerisinde
tan bir kapı
modeline de rastlnmış.
140-HasancaIJ Harabesi
Has ne lı
Köyü'nün güneybatıs d,
Musabeyli ilçesi'ne bağlı
sına
giden yol üzerinde bulunan bir yamaç yerlşmesidr.
türü malzeme Roma Devri ve Ortaçğ'
aittir.
Kalesi
t aı-Hesnct
Musabeyli ilçesi'ne bağlı
sındaki
tepe üzerinde kurlmş
olan kalenin doğu
ve batısnd
ve çeşitl
yapılr
ait duvar kalınt arı
Ortaç ğ
özellikleri yansıtmkadır.
ayrıc ,
seramik parbazalt-
Üçevler mezraYüzeyden toplanan seramik
Has ne lı
Köyü'nün doğusna,
dar bir vadinin ortabir kale yerlşmsid.
Uç tarfı
tepelerle çevrlnmiş
akarsu yatklrı
bul nmakt dır.
Tepe üzerinde bir sura
iztenebilrnektedir.Yüzeyden toplanan seramikler
142-Resulosman Kalesi
Resulosman Dağı'n
doğu
yükseltisi üzerinde yer
Kilis'in kuzeyini sınrlad
alan kale, denizden 964 m. yüksekliktedir. Kilis Ovası'n
kontrol eden kalenin taş
duvarlı
ve iç mekanlrı
kaçak kazılra
büyük ölçüde tahrip edilmştr.
Çevreden toplanan seramik parçl ı,
Hellenistik/Roma Dönemine ve Ortaçğ'
işaret
etmektedir. Kaaletlere rastlnmışr.
le çevresinde ise Orta Paleolitik Döneme ait çakmtşı
143-Afrin Vadisi-Su Kemeri
Cengin Köyü'nün kuzeybatısnd,
Elbeyli ilçesi'ne bağlı
bir vadide, olasık
Roma Devrine ait olan iki katlı
Afrin Nehri'ne açıln
bir su kemeri kalınts
rastlnmış
dar
tır.
144-Afrin Harabesi
Elbeyli ilçesi'ne bağlı
da, Afrin Nehri'nin batı
kıy s ndaki
ramik malzemeye göre yerlşm
Cengin Köyü'nün kuzeybatısnd,
su kemerinin yakınlr
bir sırt
üzerinde yer alan bir tepe yerlşmsid.
Hellenisitik/Roma ve Ortaçğ'
aittir.
Se-
SONUÇ
Sonuç olarak 2002 yıl
çalışmrnd
elde edilen bulgular şöylec
sıral n bi r:
1) Kilis ili'ndeki arkeolojik ören yerleri, büyük bir merkez olan Oylum Höyük dışında
genelolarak küçük ya da orta büyüklükte yerlşm dir.
Bu yerlşim
yerlerinden
günümüzde tarım
al nı
olarak kulanıre,
daha fazla sayıd
yerlşm
mibir kısm
ait bazalt taşlr
ve yoğun
bitkisel örtü ile kaplıdr.
Bu nedenle de sonuçmari kalıntr
lar az miktarda toplanabilen malzemeye göre değrlnimşt.
Bu durum, Neolitik,
Halaf ve Ubeyd gibi erken dönem malzemelerinin oldukça az sayıd
yerlşim
yerinde
belir nm ş
olmasın
da bir nedeni gibi görünmektedir.
92
2) Kilis'in batısnd,
Elbeyli ilçesi sınrladki
höyükler düzlüklerde yer alırken,
Kilis'in daha engebeli olan batı
kesiminde höyükler, genellikle çanak biçiminde, tepelerle çevrili dar alanlarda görülmektedir. Bu coğrafi
özellik, platodaki çeşitl
dönemler
boyunca yerlşmin
kulandığ
arazinin doğal
bir sınra
da işaret
etmektedir.
Hellenistik/Roma Devrinde yerlşim
görmeye başl
3) Kilis genelinde, bir kısm
yan Ortaçğ
yerlşmin
büyük bir kısm
üzerinde, modern köy yerlşmin
görülmesi, yakın
dönemde bölgede devam eden kesintisiz iskana işaret
etmektedir.
merkezlerdeki seramik bulnt arı,
bazı
alanlarda dönem4) Birbirine çok yakın
ler boyunca yerlşm/in
yer değiştrn
göstermektedir.
NO
MERKEZ
MERKEZTipi
,(9
-c
c>
~
'j::
':J
'j::
«
o
~
'j::
':J
o
~
oW
':J
if
o
>w
z
:J
...J
oW
-
~
,(9
en
~
,(9
«
c>
c>
z
,~
«
c>
oz
...J
-c
:J
:J
oW
'5;2
~
(9
l(f)
W
l-
o:
o
«
:2
,6
-c
o
o
=ı
,~
oo:
z
l-
ow
QJ
«
~
'j::
o:
'2
.~
W
...J
...J
c>
o
(f)
W
'(9
-c
c>
~
o:
w
o
:ı
102
Çamurlu Höyük
Höyük
X
X
X
X
X
X
X
103
Alahan Höyüğ
Höyük
X
X
X
X
X
X
X
104
Salhan Höyüğ
Höyük
X
X
X
X
7
7
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
lileyli Höyük
105
Höyük
X
Taşlıbkr
107
Tepecik Harabesi
108
Şehmrdin
Höyüğ
Harabesi
Düz iskarı
X
X
Kesmelik Mezraı
Düz iskarılnep.
110
Yeşilyurt
Höyük
Höyüğ
112
Yazılbecr
113
Kocabğlr
Mevkii
Kıraç
Mevkii
Cağberli
Doğal
mağr
X
115
Kuyuluok Harabesi
116
Sağlıck
Köyü
X
X
X
X
7
X
X
X
X
X
X
X
X
Düz ıskan
118
Tefellez
Paleolilik bul.yeri
119
Havrı
X
X
X
X
X
X
7
7
X
X
X
Kale (7)
120
lilkip
Höyüğ
Höyük
X
X
X
X
X
X
121
Alimanlara Höyüğ
Höyük
X
X
X
7
7
X
122
Büyük Harabe
Düz Iskarı
123
Kumsurun Höyüğ
Höyük
124
Sinekseken Tepesi
Paleolilik bul, yeri
125
HavuzluçamHöyük
126
Falmcık
127
Alahan Hatabesi
128
129
Satlı
Harabesi
Höyüğ
Bulamaçh Köyü
X
X
Düz iskarı
Höyük
7
X
Tepe yerlşmsi
ikizkaya Höyüğ
n Harabesi
X
Düz iskarı
117
ıtr S
X
7
Höyük
Höyüğ
Harabesi
114
X
Yamaç yerlş.
109
111
X
Höyük
106
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
Höyük
X
Düz ıskan
Düz iskan
Höyük
X
Yamaç yerl.lnekrpl.
93
X
X
7
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
Martavan Höyüğ
130
131
Höyük
Harabesi
Sapknlı
X
X
X
X
X
Yamaç yer1.1nekrpl.
X
X
?
?
132
Domuzbeıni
Nekrapol
X
133
Kandil Hatabesi
Yamaç isemş lrey
?
134
Kalesi
Bağocsı
X
Kale
X
135
Akdut Mevkii
Yamaç isemş lrey
136
Hanik Höyüğ
Höyük
?
137
Hasnelı
Hövük
?
138
Heybtoğlu
Höyüğ
Harabesi
X
X
X
?
?
?
X
X
X
X
X
X
Yamaç isemş lrey
139
Çerçili Köyü
Yamaç isemş lrey
X
X
140
Hasnelı
Harabesi
Yamaç isemş lrey
X
X
141
Hasnelı
Kalesi
Kale
142
Resulosman Kalesi
X
X
143
Alrin Su Kemeri
Su kemeri
X
144
Alrin Harabesi
Tepeyerlşmsi
X
Kale/PaL. buL. yeri
X
X
X
olarak Kalkolitik ve Tunç çağlrı
ile geç dönem yerlşm
5) Höyüklerde yoğun
Orta büyüklükteki (150-200 m. çapınd)
birçok höyükde ele geçirilen
çeşitl
dönemlere ait seramik türü malzeme, bereketli Kilis Ovası
dışna,
plato kesidönemler boyunca yoğun
olarak yerlşidğn
göstermektedir.
minde de çeşitl
6) Belirlenen yerlşm in
büyük bir çoğunl,
oldukça küçük su yatklrı
üzerinde yer almktdır.
Ancak bugün bu akarsulardan Balık
Suyu, Sinnep Suyu, Akpınar
Deresi dışnaki
küçük akarsular ya tamamen kurmştur
ya da mevsim yağışlrn
bağlı
olarak az miktarda su potansiyeline sahiptir. Erken dönemlerde, günümüzde tamamen kurmş
olan ve yerlşim
yerlerinin yakınlrd
bulunan bu su yatklrın
aktiv olduğ
düşnlebir.
Su yatklrın
bugün kurmş
olması,
olasık
iklim deği
şiklernd
ve artan tarım
faaliyetlerine bağlı
olarak yeraltı
suların
fazlaca kulanı
leri
masınd
belirnmşt.
kayn l mış
olma ıd r.
94
THE NEMRUD DAG PROJECT:
THE SECOND CAMPAIGN BY THE UNIVERSITY OF
AMSTERDAM (2002)
Herman A. G. BRIJDER*
lt is an honour to inform you about the restoration and conservation work that
was, thanks to the permit granted by the Ministry of Culture to the University of Amsterdam, carried out in June and July 2002 by a team of Turkish and international experts at the famous archaeological site of Nemrud Dağ
under supervision of the Turkish Ministry of Culture and the Amsterdam Archaeological Centre of the University of
Amsterdam. The team was composed of archaeologists, epigraphists, ceramologists
and construction engineers.
In my paper, i will first give you an impression of the work carried out during our
second campaign in the summer of last year. Further, i will share my thoughts and ideas on the specific nature and future development of the restoration and conservation
program.
Nemrud Dağ
(Fig. 1) has an importance that goes far beyond the province of
Adıyamn,
the region of Anatolia or even the country of Turkey itself. Not without reason the site of Nemrud Dağ
has been placed on the list of the world's most important
archaeological sites by the World Monuments Fund. Due to its unique character and
preservation, Nemrud Dağ
is world heritage. We see it therefore only as logical, and
even necessary, that different opinions on the future of the site and the ongoing project
are ventured and discussed. From the very start of our project, We have tried to form
of group of international conservation specialists and archaeologists to function, as it
were, as a critical body.
In the 2002 campaign, the archaeological research -- started in our first season
of 2001-- was continued and further developed. We worked on the Site Information
System (SIS) and -- just as in the previous season -- our documentation of the site generated new observations and ideas (Fig. 2).
Herman A.G. BRIJDER, Amsterdam Archaeological Centre University of Amsterdam, Niewe Prinsengracht 130 1018
V2 Amsterdam/NETHERLAND
.
Composition of the team: Prof. Dr. Herman A.G. Brijder (project manager), Prof. Dr. Eric M. Moormann and Dr. Miguel John Versluys (acting managers), drs Tesse Stek and Ellen Thiermann (archaeologists), all University of Arnsterdam; Prof. Dr. Onno M. van Nijf and Marlies Schipperheijn (epigraphists), Huib Waterbolk and Frits Steenhuisen (iaser scanninq), all University of Groningen; Dr. Abraham van Ast (ceramologist), University of Leiden; Dr. Charola Api,
University of Pennsylvania, and Paolo Pagnin (stone conservers); Prof. Dr. Pedrag Gavrilovic (seismologist), University of Skopje; Mark Weber (WMF); ir. Maurice L. A. Crijns (president of the INF, project coordinator); Anne ten Brink
(prehistorian); ir. Jaap Groot (constructing enqlneer); Prof. Dr. Bernd Fitzner, Dr. Kurt Heinrichs and D. La BoucharDr. Evin Erder,
diere (stone diagnostic team); Prof. Dr. Tamer Topal (geological enqineer), Dr. Emine N. Caner-Sltık,
Qr. Ayşe
Tavukçoğl,
Dr. Ahmet Turer, Materials Conservation Laboratory at METU; Soner Ateşoğuları
and Lalif
Ozen, representatives of the Ministry of Culture of Turkey. We would like to thank the Turkish Minstry of Culture for
its kind cooperation, especially Dr. Alpay Pasinli for his personal commitment to the project. We are also grateful to
Halil lçık,
governor of the province of Adıyamn,
and Bülent Akarclı
for their great help and support.
95
The members of our epigraphic team continued their research using a digital
scanner, that gave new perspectives, but also posed practical problems. We operated
a Minolta VI-900 non-contact scanner that uses alaser to determine the surface topography and simultaneously measures the colour of each measuring points in order to
create a texture. Per scan we recorded approximately 300,000 measuring points. The
scanner was set at a distance of about one metre from each stone, so that we could
scan a large number of smail segments of approximately 20x20 cm. These segments
were later digitally processed and joined together.
Initially there were some technical problems to be solved. The sensors did not
cope well with the high concentrations of scattered UV and IR in the Iight at the altitude of 2,200 metres. A major problem was caused by reflections from the Iight-coloured
Iimestone. This problem was solved by using a makeshift tent, which blocked off enough the incoming Iight. We are now working on a more permanent solution by using
special filters and providing effective shielding from direct sunlight. The seans were
made by means of the software package RapidForm and joined the individual seans,
per stele. The next step is to render the topography of the stelae in the form of aTıN
raster (triangular irregular network) and read the data into the SiS.
New aspects of our archaeological research on Nemrud Dağ
and its monuments
are the study of the scarce ceramics found in the 2001 campaign and a plan to produce an inventory of artefacts from the monument, dispersed over many Turkish and international museums. All of the scholars who have worked on the site of Nemrud Dağ
in the past have collected pieces of stone and sculpture that were Iying around the site in order to protect and study this material. This was done on a very modest scale by
the earliest explorers and on a far greater scale by Theresa Goell and Friedrich Karl
Dörner, and their teams. As a result many fragments and parts of stelae and ancestor
reliefs are now dispersed over Turkish and international museums. More than a century after the discovery of the site, there is no overview of 'what is where', although it
is clear that the bulk of material should stili be in the storerooms of the museum of Adı
yaman.
For two reasons, we intend to produce an inventory that is as complete as possible in subsequent campaigns: first of all, to complete our documentation, and secondly, for practical reasons. To restore the reliefs we need to know exactly which missing pieces of a specific relief have been preserved and can be integrated with the reIief. To start this project, we began an inventory of the bulk of material in the storeroom of the Adıyamn
Museum. In the next years we will describe, photograph and identify all larger pieces.
Most importantly, the 2002 campaign also saw the start of a stone conservation
program. It was undertaken in close co-operation with the World Monuments Fund.
The need of such a conservation and restoration project was, once again, underlined by the state of the monument after the winter of 2001-2002. During the severe winter, several metres of snow covered the tumulus and the terraces. At the start of
the thaw, masses of snow coming from the tumulus hit the rear of the row of dexiosis
reliefs and lion horoscope on the West Terrace. Two of these - the dexioseis of the king
with Zeus and with Kommagene - fell down. Immediate intervention seemed necessary. After a lengthy discussion with technical experts and representatives of the Ministry of Culture, we decided to leave the stelae as theyare and install a snow barrage behind them (Fig. 3). i am happy to inform you that these barrage kept the snow
from the stelae during the past winter (see e.g. the lion horoscope in Fig. 4).
Same modest pre-conservation was done on the surfaces of the stelae that are
stili standing. We hope to remove the reliefs during the next campaign to a provisional
restoratian house for more extensive treatment .
Research into the structural stabilisation of the colossal statues on the East Terrace has shown their in-stability. To preserve them, they will need to be consolidated
96
and, in same cases, restored. The situation of the substructure under the statues of
Herakles and Zeus is dangerous; there are gaps under the Herakles statue. There are
two ways to arrive at such a consolidation: one, in situ stabilisation, or two, dismantling
and rebuilding. The first optian, in situ stabilisation, is obviously preferable for several
reasons and is alsa in accordance with modern restoratian ethics. Over the next few
years, we will try to stabilize (and partly restore) the colossal statues using aminimal
intervention strategy. It stili has to be decided whether or not to put the heads of the
colossal statues back on top of their bodies.
During the 2002 campaign we prepared this project in two ways: one, as a kind
of pilot project we experimented with using a computerized crane to move the heads
of the colossal statues and two, we took same emergeney measures with regard to
parts of statues that needed to be consolidated as soan as possible. As a result of these interventions the situation on the East Terrace is now different from the previous state of affairs. In this regard it is important to realise that the East Terrace (and alsa, for
that matter, the West Terrace) did not show the in situ situation as discovered by Theresa Goell in the 1950s.
In Fig. 7 the new, temporartly, situation on the East Terrace is shown. In order to
exhibit the heads well and safely in front of the statues, we prepared bases made of
galvanized iran rings filled with stanes. These supports serve to stabilise the heads and
prevent contact with plants growing on the terrace. Obviously this operation is completely reversible.
The transportatian of the heads and other parts by means of the computerized
crane proved to be rather easy, safe and, mareaver, very much precise. Soft bands of
cloth were wrapped around the pieces in order to hoist them. This operation alsa enabled us to establish the weight of same of the heads (and same other parts) of the colossal statues. In Figs. 5 and 6 the transportatian of the heads of Antiochos and Kommegene by the computerized crane are shown. They had been fallen to the back of the
colossal statues and have now been placed on the terrace in front.
Despite its impressive dimensions and striking appearance the monument on
Nemrud Dağ
is in great danger of collapse and lacks stability. Concerning the protection and conservation of the site we have developed two plans to be executed in the
next summer campaign. One focuses on the sandstone elements on all three terraces,
the other regards the colossal statues on the East Terrace.
All sandstone elements are in a very poor state and in need of protection, conservation and restoratian. The decay of the reliefs is most clear, of course, in the Lion
relief and the dexiosis stelae on the West Terrace. On bath the West and East Terraces more sculptured sandstone elements are now deteriorating rapidly: ancestor
and/or other reliefs, and guardian animals (Fig. 8, the so-called three-heade lion). We
therefore intend to move them to an on-site restoratian house - to be built during the
next summer campaign -- where they will be conserved and restored in the next years.
After this they should, in my opinion, be exhibited in a (future) site museum. And very
well made copies should replaced them in their original positions.
As already mentioned, research on the structural consolidation of the colossal
statues on the East Terrace has shown their instability. This necessitates a project of
stabilisation and reconstruction starting as soan as possible. Structural consolidation,
repair, reinforcement and reconstruction must be done with due respect for international conservation standards. 'Nemrud Dağ
must remain an archaeological site, but a
documented, restored and protected one. Besides these restoratian activities, archaeological research will be carried out. This research primarily aims at an inventory and
documentation of the remains on and from Nemrud Dağ.
Lastly, during the 2002 campaign a provisional routing system was made.
97
98
Fig.5
99
100
THE TAHiRLER PROJECT (BEYPAZARI PROVINCE):
PRELlMINARY REPORT FOR 2001 SEASON
Joel Thomas WALKER*
The Tahirler Project is a regional archaeological reconnaissance investigating
the Roman-Byzantine road system of western Galatia, with particular attention to the
integration of literary and archaeoloçlcal evidence for the Byzantine period. Initial research for the project was conducted in 1996-1998 with funding from Princeton Universityt. Field research was renewed in 2001 with joint funding from Princeton University
and the University of Washington in Seatt/e 2 . As the project field director, i wish to
thank the Turkish Ministry of Culture for permission to conduct this archaeological research and the kaymakam and municipal administration of Beypazrı
for their logistiwho served as the
cal support. i also would like to acknowledge Ms. Rukiye Akdoğan,
government representative for the 2001 field season. Numerous residents of the Beypazrı
region, especially farmers from the villages of Fasıl,
Dikmen, and Tacettin, provided invaluable assistance by sharing with us their knowledge of the region's topography and antiquities. For further acknowledgements, please see the end of this report.
Project Overview and Accomplishments of 2001 Season
The reconnaissance zone of the Tahirler Project encompasses a rectangu/ar
area of approximately 1200 km 2 in the district of the provincial capital Beypazrı,
which
is located ca. 90 km northwest of Ankara. Our survey focuses on the identification, recording, and analysis of sites along the Roman-Byzantine highway that traversed this
region en route from Constantinople to Ancyra (Ankara) and the eastern frontier. This
region holds particular importance for the study of early Byzantine Anatolia because of
the literary sources associated with the viIIage Sykeon, an official rest station on this
Roman-Byzantine highway, located halfway between the cities of Juliopolis and Anastasiopolos (Fig. 1). As the home of the Christian ascetic Theodore of 8ykeon (t613
CE), this viiiage became the center of a substantial monastic complex during the Iate sixth and early seventh centuries. Modern historians have long praised the biography of "St. Theodore of Sykeon" for its vivid account of viIIage society on the eve of
region thus offers a superb
the Arab invasions of Anatolia. Our survey in the Beypazrı
opportunity to integrate Iiterary and archaeological sources for the study of Iate Roman
and Byzantine Anatolia.
2
Joel Thomas WALKER, Department of History, University of Washington, Sealtle, WA, 98195, USA
Professor Peter Brown of Princeton University has directed this research, with the assistance of Mr. David Barchard
(1996) and the author (1996-present).
Funding for the 2001 field season (September 5-24) and the 2002 study season (September 5-19) came from the Royal Research Fund of the University of Washington, with additional support from the Department of History (the Howard and Francis Keller Research Fund) and the Department of History at Princeton University.
101
Field research during the 2001 field season focused on the recording of Roman/Byzantine sites on both the northern and southerı
side of the Kirmir River (the ancient Siberis) (Figs. 2-3). The primary goal of this research was to identify and compare Roman and Byzantine material from several difterent types of settlement along the
Roman-Byzantine highway. Accomplishments for the 2001 season include: 1) Confirmation of the general route of the Roman-Byzantine road between the cities of Juliopoand Anastasiopolis (Dikmen Höyük); 2) Mapping of the Byzantine cave
lis (Gülşehir)
complexes above Kiliseler and near Kardğ;
3) Surveyand mapping of the archaeological remains at Uyku, where there appears to have been a monumental building
(possibly a temple) of the Roman period; 4) Recovery of an inscribed marble capital
near the location of the Justinianic bridge
and other Byzantine material from Pınarck,
over the Siberis; 5) Interruption and documentation of iIlegal excavation of major
Byzantine building at Dikmen Höyük (Anastasiopolis). In what follows, i ofter a preliminary report of the results of these investigations.
I. The Roman Highway Between Ju/iopo/is and Anastasiopolis
Earlier scholarship had already documented the basic route of the so-called
"Pilgrim's Way" that traversed western Galatia en route from Constantinople to Ancyra
and the eastem frontier (Fig. 1). In his multi-volume study on this Roman-Byztıe
highway, Dr. David French, then Director of the British Institute of Archaeology in Ankara, synthesized the evidence of milestones, ancient itineraries, and surface remains
to trace the route of this ancient highway as it passed through the cities of Juliopolis
and Lagania (renamed Anastasiopohs ca. 500 C.E.)3. The first of these Roman cities,
Jullopolls, is well-attested in the Iıteray
sources. Pliny the Younger, in his correspondence while governor of Bythinia, describes the city as a "frontier town... with a great
deal of traftic passing through it"4. The signatures of the Christian bishops of Juliopolis
appear regularly in Byzantine synodical records between the fourth and ninth centuries C.E.5 The town, renamed Basilium after the emperor Basil i (867-886), survived in
some form into the eleventh century, but thereafter falls completely out of the literary
records. The city's location in the modern topography was first established by French,
who identified the ruins of Juliopolis on the northeastern bank of the Sarıy
ReservoAnderson had visited the same site
ir, two km. south of the modern city of Çayırhn".
in 1898 and recorded the stone foundations of a Roman bridge over the Aladag River8.
Unfortunately, it appears that no fuller documentation of the bridge was completed prior to its submersion under the Sarıy
Heservolrs. The Roman-period chamber tombs
3
4
5
6
7
8
9
David French, Roman Roadsand Mifestones of Asia Minor, l., ThePifgrim's Road (London: BIAA Monograph No. 3,
1981), pp. 33-38, correcting the earlier work ol Ramsay (1890) and Anderson (1899), cited below.
Pliny the Younger, Letters, X, 77-78: in capite Bythyniae, plurimisque per eam commeantibus transitum praebent."
Pliny the Elder (Natural History, V, xl, 143) explains how the city received its name: aGalatian chiel named Cleon,
who was anative olthe viiiage Gordiu, elevated the settlement to the rank ol apolis and renamed itJuliopolis in honor olAugustus.
For the references, see KI. Belke and M. Restle, Tabula ImperiiByzantinii4: Galatienund Lykaonien (Vienna: Österreichschen Akademie der ,netahcsne ıW
1984), 181-82. The earliest attestations are at the Synod ol Ancyra, ca.
314, and the Council olNicaea in 325; Bishop Philadelphos ol Juliopolis attended both councils.
Belke and Restle, Galatien, p. 182. French, Roman Roads, p. 34. On the probable date (ca. 886-900) ol the adoption of the name Basilium, see W. M. Ramsay, TheHistorical Geography of Asia Minor (Amsterdam: Adoll M. Hakkert,
1962; orig. London, 1890), pp. 244-245.
French, Roman Roads, p. 38, correcting Anderson (1899), who examined the site, then simply known as "riheşksE"
('old city'), but misidentified itas the location ol the Roman viiiage ol Sykeon. French's idenüfieation ol the site as JuIiopolis has been accepted in all subsequent scholarship. See, esp. S. Mitchell, Anatolia:Land,Men, and Godsin Asia
Mmor: Volume 1/ The Rise of the Church (Oxford, 1993), p. 126.
J. G. C. Anderson, "Exploration in Galatia Cis Halym: Part II. - Topography, Epigraphy, Galatian Civilisation," Journal
of Hellenic Studies 19 (1899): 52·134, here 66·69. For asimilar Justinianic bridge in northwestern Bythinia, see M.
Whitby, "Justinian's Bridge over the Sargarius and the Date of Procopius' De Aedificiis," Journalaf Hellenic Studies
105 (1985): 129-148. it is instructive to compare the architectural drawings ol the !WO bridges: Anderson, p. 67 and
Whitby, p. 130.
C. O'Connor, Roman Bridges (Cambridge, 1993), p. 124,202 (T15). Belke and Restle, Galatien, p. 226 ("Skopas").
i. W. MacPherson, "Roman Roads and Milestones ol Galatia" Anatolian Studies 4 (1954): 111-120 provides only a
very poor photo of the bridge.
102
at Gülşehir,
excavated by Turkish archaeologists in 1991, presumablyshould be associated with the necropolis of the now submerged ancient city10.
A well-preserved segment of the Roman highway leading east from Juliopolis
can stili be seen on the southarn side of the modern paved road connecting Çayırhn
and Beypazrı.
Figure 2 shows this segment of Roman highway marked in red. During
our field season, two staff members traced the route of this Roman highway on toot.
The width of the road (ca. 6.5 meters) and size of its outer paving stones (ca. 0.4-0.8
meters) are consistent with the normal measurements of a major Roman highway11.
We were able to trace the path of the road to apoint just west of Kardğ
butte. The
road must have then descended through the broad valley west of the butte into the Kirmir River f100d plain. The 'Kirmir River cave complex' deseribed below is carved into
the clitfs on the western side of this valiey. Although we have now located the Roman
road on both the northern and southern sides of the Kirmir River (Fig. 2), the precise
location of the Justinianic bridge and breakwater deseribed by Procopius (Buildings, V,
iv. 1-6) remains unclear. The most likely crossing point seems to be 6-8 km upstream,
at or near the remains of the Byzantine settlement at Pınarck
(Fig. 3), but no architectural features survive in situ in this area. The ferocity of the river's winter floods, noted
both by Procopius and the biographer of Sİ. Theodore of Sykeon, may account for this
absence. The fine Iate Roman ashlars incorporated into the Ottoman bridge ca. 8 km
upstream from Pınarck
could come from the Justinianic bridge and breakwater, although this is difficult to prove12.
After crossing the Siberis (Kirmir) River, the Roman roadgradually ascends througha broad valley hemmedin on eitherside by high, sharply eroded mesas (marked
'Tahirler Valiey' on Fig. 2). A visible segment of road ca. 2 km. northeast of the modern
viiiage of Tahirler indicates that the road passed through this valiey, before climbing onto the Taeettin plateau. The documentation of this route confirms that the Roman/early
Byzantine settlement at Kiliseler stood in close proximity to the Roman highway. This
discovery strengthens the proposal advanced in the First Preliminary Report to identify
the ruins at Kiliseler as the ancient viiiage of Sykeon13. After ascending onto the Tacettin plateau, the Roman road continues southeast towards the city of Anastasiopolis,
correctly identified by French with the ruins at Dikmen Höyük (Figs. 2, 3)14.
II. The 8yzantine Cave Complexes at Kilise/er and Kar dağ
A) Kilise/er Caves
Members of the Tahirler Project statf first visited the Byzantine cave complex at
Kiliselerin 1996. The site is well-known among local residents since the cave complex is
clearly visible in the elitfs high above the modern road leading from Beypazrı
to the villages of Tahirler and Tacettin. A direct line of visian connects the cave complex to the
"North Churches area" at Kiliseler, where in 1997 we identified and mapped the remains
of a pair of early Byzantinechurches (Fig. 4)15. Though clearly visiblefrom below,the caves are ditficult to access, and it was not until this past season, in 2001, that we had the
10
11
12
13
14
15
T. Güneı,
E. Yurttaqül. and R. Yağcı,
"Çayırhn-Gülşei
ri Müzesi (1992): 29-70.
French, Roman Roads, p. 35. For views,
Nekropol ınalA
Kurtama KazlsI1991," Anada/u Medeniyet/e-
see the images Iinked to the "North Roman Road" in the sites section of the
Tahirler Project website: http://courses.washington.edu/tahirler/.
For images, see the "Bridge" section of the Tahirler Project website: http://courses.washington.edu/tahirler/sites/. The
modern bridge leading south from ırazpyeB
directly abuts the remains of this Attornan stone bridge. Survey of the
riverbed and banks between the Attornan bridge and kıcranP
revealed no evidence of Roman settlemenL.
P. Brown, ırazpyeB"
Tahirler Köyündeki Kiliseler Üzerine Alan "ısamşlÇ
emutşerA
ıra/çunoS
51/sıtna/poT
(1998):
239-243.
French, Roman Roads, pp. 38, 42-43; see now Belke and Restle, Galatien, pp. 228-229, with full bibliography of the
primary sources on the Roman and Byzantine city.
Brief visits to Kiliseler during the 2001 field seasons documented continued iIIegal excavation in and around these basilicas. For aplan of the churches and photo-documentation of the progressive destruction, see the "Kiliseler" section of the Tahirler Project website. The apse of the Lower North Church was completely destroyed between 1998 and
2001.
103
time and expertise to fully document the complex. Figure 5 provides an architectural plan
of the cave complex that extends over three levels (connected by two spiral stairwells)
and inCıudes
twelve rooms of varying shapes and sizes. The maın
hall of the complex,
oriented rıoth-su,
is over 23 meters long and 4 meters wide, with a series of three
storage pits on its southern end (where there is more naturallight and less darnpness)«.
There are further sunken, large rectangular rooms at the north end of the main hall, with
a short, dead-end hallway (once sealed) at the northeast corner of the halL.
Adjacent to the first set of pits and adjoining the main hall is a doorway with a
raised niche on its left side and the indentation of a Maltese cross above its linteL. The
interior of the niche preserves fragments of ancient plaster, on which there are traces
of paint (and abundant modern graffiti). This doar leads into a rectangular room (4.2 by
3.5 meters), ariented to the east, with a slightly raised and roughly apsidal area on its
eastern end. We have tentatively identified this room as the "chapel room." The chapel
room has a Iight well on its southern side, and the indentation left by a second cross is
visible on the interior of the sill where the light well joins the chapel room. A further series of indentations on the north wall and tloor of the room (marked with a dotted line
on the plan) may indicate the placement of a wooden dividing wall or iconostasis.
Although there is limited evidence to determine the exact use and occupational
history of these caves, the basic architectural layout of the complex, combined with its
surviving Christian decoratian, strongly suggests a Byzantine origin for the complex.
Few sherds were found within the cave, and of these sherds onlyone can be dated as
early Byzantine. Careful survey of the steep and badly eroded slope immediately beneath the mouth of the caves, however, produced a more substantial concentration of
ceramics. The ceramics collected from the slope included several fine ware indicators
with green and brown glazes that can be firmly dated to the Middle Byzantine periodı".
Courseware rims found at the same location suggest an earlier phase of Byzantine occupation and may provide a direct Iink to the Iate Roman/early Byzantine ceramics
from the "North Churches" area at Kiliseler 18 •
Caves
B) Kardğ
Members of the Tahirler Project first visited the "Kirmir River Caves" on the north
side of the Kirmir River immediately west of Kardğ
in 1998. During the 2001 season,
we mapped this cave complex and began photography of the badly-faded, but stili beautiful, fresco cyıe
contained in the "chapel room' on its main floor. Figure 6 shows
the architectura layout of this complex that contains eighteen rooms extending across
three levels. The main level has two long exterior porches on its eastern and southern
sides. The eastern porch overlooks the path of the Roman/Byzantine highway, where
the road descended to cross the Kirmir River. Inside the complex, the chapel room
(marked with a "C" on the diagram) contains the remains of a Byzantine fresco cycle
of standing saints. Complete figures can stili be discerned on both the northern and southern walls. Additional figures are noticeable around the windowapse and light well
at the eastern end of the room. i am currently seeking a Byzantine art historian or graduate student qualified to assist with the publication of these frescoes. Further photography and on-SIte examination, however, will be necessary for this publication. Survey
of the slopes and fields beneath the complex produced only very smail quantities of
pottery, though at least one piece of green-glaze ware recalls very similar sherds found at the Kiliseler Cave complex.
11/. Uyku
The 2001 field season alsa provided an opportunity to begin detailed mapping
of other major sites in the region not discussed in previous archaeological Iiterature.
16
17
18
For images of the cave interior, see the "Kiliseler Caves" seetion of the Tahirler Project website.
Catalogue numbers: CAV-01-1 (rim and handie); CAV-01-2 (polychrome glazed basel.
Catalogue numbers: CAV-01-3 and 4.
104
The site of Uyku Iies approximately 3 km. north of the paved modern highway that connects Beypazrı
to Çayırhn.
The site, covering an area of ca. 300 by 400 meters,
spreads across a series of narrow stony terraces above a dry streambed. On the 10west terrace (marked area A), we identified and photographed the remains of a monumental building with steps on its southem side. Located immediately above these steps
are several enormous marble blocks (one possibly a lintel; another with architectural
carving), presumably from the same ancient building. At the eastern end of this building are the remains of what appears to be a very large apse constructed with re-used
marble blocks. Beneath this buiIding there is a streambed, dry in summer but clearly
side of the streambed, a robber
subject to heavy flooding in winter. Above the eastrı
hole has revealed the remains of a second monumental building composed of medium-size marble blocks, some of which are apparently stili in situ. Humps under the ground suggest the presence of several further stone buildings located on the narrow terraces rising above terrace A. Aerial photography could probably confirm this hypothesis, but weather conditions stymied our attempt to use a balloon for this purpose.
The map in figure 7 is based upon readings taken from an electronic total station set atop the high fiat ridge (Area B) that overlooks the lower terraces. Project staff
collected ceramics from across these terraces, using a combination of systematic walking (along transects that followed the contours of the terraces) and 'random grab' across the who le area. Due to the abundance of sherds in this area, only fine ware and
indicators were collected. Initial analysis of this material suggests that there was Bronze and lron age settlement on top of the ridge (Area B), while the lower terraces were
occupied primarily during the Roman and Byzantine periods. Finds of early-mid Roman
fine ware were concentrated around area A. Other finds confirmed that settlement at
the site continued down to the end of the Byzantine period. We found one coin, later
identified as a fairly common Iate twelfth-century Seljuk denomination. And in an emergency exeavation approved by the Department of Antiquities, we excavated a large
Middie Byzantine storage jar, which had been exposed by erosion along the eastern
bank of the streambed marked on the map as area C. This Byzantine ceramic vat has
since been reconstructed and is now stored in the Museum of Ancient Anatolian Civilizations in Ankara.
Although our research on Uyku is stili at a preliminary stage, we have developed
the following hypotheses about the site. The monumental building at Uyku was probably a Roman temple, with its ear/iest phases of construction during the early-mid Roman period. From the Roman highway approximately four km south of Uyku, one has
a clear line of sight up the narrow, fiat valiey that leads north towards Uyku; a monumental building on terrace A would thus have been visible to travelers along the Roman highway between Juliopolis and Lagania. It is our theory, therefore, that the ruins
at Uyku represent a rural Roman shrine, with a series of modest 'service' buildings surrounding a central monumental temple. The apse at the eastarn end of this temple may
indicate that the building was converted into a church during the early Byzantine period. Settlement at the site continued until at least the eleventh-twelfth centuries, when
growth of the new Seljuk city at Beypazrı
diverted attention from Uyku.
IV. Pınarck
and Ma/tepe
At this stage of our research, less can said about the archaeoloqical remains at
two sites in the vicinity of the viIIage Fasil, on the northern side
Maltepe and Pınarck,
of the Kirmir River (Figs. 2, 3). Maltepe is complex site, as it includes both: a) a höyük
with extensive evidence for Iron age and later settlement, adjacent to b) a high and defensible mesa, on top of which are visible the foundations of several hundred smail rectangular and square buildings (but very little pottery). The buildings atop the mesa at
Maltepe appear to be Iate (Le. Ottornanjt'', but perhaps with earlier phases. The cera19
Anderson, "Exploration in Galatia," p. 65 reports that the site was formerly used as the summer residence (yayla) by
lhe cilizens of Beypazrı.
105
mics collected from the adjacent höyük have not yet been studied; they include a wide
range of fine and coursewares, prehistoric through Roman.
are, by contrast, from a much more limited chroThe finds from nearby Pınarck
nological range: virtually all of the ceramics from the site are early-mid Byzantine coursewares, with Iittle or no evidence of Roman or Iate Roman fine wares. The Karaasalsa brought us several items uncovered by
lan family who own the land at Pınarck
their plow. Foremost among these items is beautiful Middle Byzantine capital with a
very finely carved Greek inscription. Thelnscrtptlon which reads "... to you, the servant
[of Gad] Theod[ore?]" can be dated by orthography and verbal formula to the eleventhtwelfth centuries. We do not yet have the context to determine whether this formula refers to asaint (Le. Theodore of Sykeon)20, a lay or episcopal donorst. This dedication
suggests that the capital -- which deserves to be placed on public display in the Ankara or Beypazrı
museums -- comes from a Middle Byzantine church at or near the place where the Byzantine road crossed the Kirmir River 22.
V. Dikmen Höyük (Anastasiopolis)
We concluded our survey work during the 2001 field season with a brief visit to
Dikmen Höyük, where there is a large höyük and extensive evidence for urban settlement during the Roman and Byzantine periods. The site can be identified as ancient Lagania/Anastasiopolis, where the Christian 'holy man' Theodore of Sykeon was bishop
during the Iate slxth century CE Our visit to Dikmen was timely, as it drew attention to
(and hopefully ended) an iIIegal excavation that has exposed the remains of a Middle
Byzantine church. Although the illegal excavation had already extensively damaged this
medieval building, we were able at least to photograph same of its architectural elements, including incised soft-stone floor with geometrical decorations and crosses.
ACKNOWLEDGEMENTS
lt is a pleasure to thank here the many individuals who have contributed to this
report. Staff for the 1997-98 and 2001 field seasons included: Ms. Betsy Brown (199698); Mr. Gregory Civay (2001); Ms. Burcak Delikan (1997-98); Dr. Anne McClannan
(1997); Ms. Kathleen Males (2001); Mr. Mark Stallings (1997-98,2001); Mr. Phil Stinson (1997); and Dr. Erika Thorgeson (1998). All maps were prepared by Gregory Civay, with the exception of figure 4 which was drawn by Anne McClannan. Dr. Daniella
Cottica of the University of Venice was responsible for ceramics analysis during the
2001-2002 seasons with the assistance of Elizabeth Campbell (University of Washington) and Nancy Khalek (Princeton University). Dr. Andy Goldman of Gonzaga College
conducted the initial ceramics analysis for the 1997-98 field seasons. In Ankara, the directors and staff of the BIAA (British Institute of Archaeology in Ankara) and ARIT (the
American Research Institute in Turkey) have provided generous and efficient support.
Mr. MehmetTod has been an indispensable local guide and problem solIn Beypazrı,
ver. Special thanks to Greg Civay, Mark Stallings, and Kathleen Males for their assistance in the preparation of this report.
20
21
22
For the cult of Theodore in the Middle Byzantine period, see Nicephorus Sceuophylax, Encomium in sanctum Theodorum 44, ed. C. Kirch Analecta Bollandiana 20 (1901): 249-272.
Inscriptions from the vicinity of JuHopolis, which Anderson copied in the viiiage of Sarıl
("Exploration in Galatia," pp.
68-69, no. 17-18), document the use of "Theodore" and "Theodotus" as episcopal names in the early Byzantine period; and in the sixth century, a certain Theodosius and later Theodore of Sykeon served as bishops ol Anastasiopolls. No "Theo-" compound names, however, are preserved in the (Iragmentary) synodicallists lor Juliopolis and Anas-
taslopolls,
lt is signilicant that the capital was lound at Pınarck,
in the midst ol a Byzantine site located just a few hundred meters north ol the Kirmir's riverbed. The Justinianic bridge over the Siberis (Kirmir) was supplemented by a onuren built on the western (i.e, northem) side of the river as a "reluge lor travelers" (Procopius, Buildings V, iv, 16]). It is tempcapital comes from the Middle Byzantine successor ol this Justinianic church.
ting to propose that the Pınarck
106
BlackSm
Fig.1
Fig.2
107
...../~
\
+
+
+
+
\
. LOWER CHURCH
+
,/
"
+
+
-"ıo~
NORfH CHURCHES PLAN
Fig.4
108
+
+
imıON
EB
KilisUer Caves
Ol'
ım
~t\lı=o$)CpV
"''<w..o.
Fig.5
dıreg L
~ :! R
!li...
i»w.:~ı·10"
~Iıl':o
Entrance
IQ'...Rd....
Fig.6
109
ol>
..
U
p~
e
H<:,I(oj.'Cc·~g
X
.
~."
(
....
".
::.....
"
; ·1
~h
,..
~
;.~
\"\ \\ . ,
·.·l ) '\
.
')
~
-,
..'
,..........
,. . . . . . .
.;...........,
::.:..........................................
.. .'"
::
"'
'
i·;·
-v-,
).
.
\.... . ,. . \.",
.~:, \.\.
'\ '\
\..
\...
-,\
'\:,\.\."\: \.
......
\~
..,.....
-,..
.
,
,
:....
t
.)
.
.P
..
,
t
/
~.
o,'
~;: ':;:
.~:
~'" ·_ 4I<>l·
••••••••
.:
<,
.., ··,·..·· ·..··:···.·::.::·:·: :Jc
'.
,../
.
w •••.••
'.
.. ....... ,....
~;ı.
t
.u:.:;....
"" ".. . . . . . . . ..;:)' .;,[{
'.
w ..... ,.
...
":
''',
••••..
,
..
<, . " ,
\"".-, <,..,.. .
\.
..··1.
,
<;
{
:!
•.s::%;:
(".
.'v.,,............
\ . \\ .;\:.. "
.;. .
O
.........'
...... .';:" . . . M:(
.(", , '" ',,::::::::<, ,"~:.=;!j?:,"~
';'"
iı.f
..
......'
......i······
\.
.,
/· r,;~J.
Et
....
";: i ·..,;,
";';" ;; {•..;;..;.;E\ ".;.•.•.•• '.•••'
........
~
Legend
.
/
.:•••••
;;
.;. .
..
.
'
,.. . . -'". . ,./
.l;·
.".;:
\;,.\..
......
.
.
.:(
,.
.....",.
';;
. ~ :~ .c;::..:J..:/:,:: .
".""
.,."
'.
'.-,
,
,
.~ )~;!,.:
.~ ~
-,, ,.........
..,
'~.,
.,
'
..... ...., ~:
. :'......:. .·;r;;.L
,;.t'm<:l
':a;;,J
..........'V
.
nı-;,
E
;,
\
.
" , - ~ " . , ...........
..............................................-.
/,:~'.
.
~
'
.
.
.
,.t-
:
:-.,
<:
'~, ~.
···:·':i
.: .
..r"<:,/:...'
.
.
~
,
/
~
.....
:'·(~.8
/
,
.....
ı".
~; ,:.~t
J
..;",'.' ,
... ·a ,.
•
... ...
....,...................
/~
li
..f·
: ~ ~:
(.
r",:"
t
j
'1
~
/......
J:: ../.
{t~
/ ...
/
..
.....L
,,'
/
••••1"•••
Uyku
Fig.7
110
cıus
SURVEY 2002
Giovanni SALMER/*
Anna Lucia D'AGATA
Laura FALESI
Claudia OL/VA
Francesca MARTORAND
In 2002 the third campaign of the Cilicia Survey Project was carried out under
the auspices of the University of Plsat. The principal aim of the project is to study the
"Hellenization" processes that took place between the Late Bronze Age and the 4th
century BC in a specific area of Çukurova, corresponding to a section of the alluvial
plains of the rivers Ceyhan and Seyhan, bounded to the north by the Taurus mountain
range and to the south-east by the Cebelinur massit.
The season was devoted to:
1. Non-systematic survey of the strip of land south of Misis, situated between the
river Ceyhan and the Cebelinur heights;
2. Topographic investigation in Misis (ancient Mopsuhestla);
3. Geo-electric survey, again in Misis, in order to assess the archaeological potential of the centre as far as the earliest occupation phases are concerned.
Survey in the Area Between the River Ceyhan and the Cebelinur Massit
The survey was carried out on the long, narrow strip of land south of Misis situated between the river Ceyhan, to the west, and the Cebelinur heights to the east.
This was a densely populated area in antiquity: here, in fact, together with a series of artificial mounds rising along the left bank of the Ceyhan at intervals of a few kilometres we find settlements Iying on the slopes of the law calcareous hills constituting
the western offshoots of the Cebelinur massit. However, the settlement pattern results
to be especially dense along the riverside, which may well have had to do with the need for communication with the southern coast and the eastem regions through the nearby Kurtulak pass. The visited sites - shown on the map (Fig. 1) - in general yielded
Prof. Giovanni SALMERI, Universityof Pisa, ITALY
Dr. Anna Lucia D'AGATA, CNR, Roma, ITALY
Dr. Laura FALESI, Universityof Genova, ITALY
Dr. Arch. Claudia OllVA, Palermo, ITALY
Dr. Arch. Francesva MARTORANO, Universityof ReggioCalabria, ITALY.
For assistancein aLi aspects of our work, our sinceregratitudegoes to stalt of the Directorate-General of Monuments
and Museums, and to our govemmentrepresentative, Mehmet Şenr.
111
a few prehistoric fragments, probably attributable to the Branze Age, but no appreciable evidence of occupation was found prior to the Archaic Age and the Helienistic, Roman and Medieval-Byzantine periods.
lt must be pointed out that the modern agricultural technologies applied for
systematic exploitation of the fertile alluvial soil have dramatically changed the features of the area, and indeed continue to do so. Implementation of a system of irrigation
channels and the bulldozing of a number of tepe have had the obvious consequence
of destroying ancient sites along the riverside, archaeological material being scattered
over very extensive areas.
A good example of this is the Dombur site. Originally a tepe, then levelled down
to plant a citrus fruit orchard, Dornbur is now a fiat area of land of about 20,000 m2 ,
along the north side of which there runs a piece of raised ground constituting all that
can now be seen of the original mound. Part of the earth and rubble from the mound
can be seen piled up at about 1 km. from the site, on the left side of the river Ceyhan.
The material collected in the orchard and among the rubble along the riverside inciudes: a considerable number of Middle Iran Age fragments, most of which attributable
to fine table ware of Cypriote derivation, Helienistic sherds, both of black-glazed type,
and local plain, Roman terra sigillata and Medieval glazed ware.
Investigation in the Centre of Misis (ancient Mopsuhestia)
The core of ancient Mopsuhestia consisted of an acropolis and a low hill, extending contiguously north of the river Ceyhan and today partially occupied by the modern
urban centre of Misis. A number of surface surveys were performed on the site between 1930 and 1951, while Theodor Bossert carried out various exeavation soundings in
the 1950s 2 . The main aim of the German archaeologist was to identify the remains of
the late Bronze Age and Early Iran Age city, but the results proved disappointing. The
most significant product of these campaigns was a volume by ludwig Budde entitled
Frühchristlichen Mosaiken in Misis-Mopsuhestia3 , which also includes publication of a
sketch map of the site.
Our survey began in the year 2000 on a systematic basis, the site being split up
into a number of manageable study units. Each unit was defined in terms of its relative homogeneity of current land use, and ten archaeological sites were thus ldentlfted-.
In the year 2002 work focused mainıyo
topographic localization of the visible
remains and many architectural fragments scattered about Misis. The -as yet stili preliminary- result of this work can be observed in Fig. 2. The 2002 season saw identification of eleven new sites, mainly in the area to the west of the acropolis, and one Iying
beyond the left bank of the river. In confirmation of the pattern reconstructed for the surrounding territory, most of the sites show signs of appreciable occupation in the Middle/late Iron Age: worthy of note among the pottery collected are part of an imported
Black-on-Red jug, of Cypriot-Geometric III/Cypriot Archaic I, from Misis 13. Equally interesting is the kiln slag collected at Misis 17, apparently from the Byzantine pottery kiln
excavated by Bossert in the 1950s. It seems to have been located in the area to the
east of the acropolis, where in fact we noticed the remains of an old excavation trench.
With regard to the Helienistic and later monuments of Misis, as we had already
been able to note in previous years, their fate appears to be progressive, inexorable
2
3
4
cı.
E. Gjerstad, "Cilieian Studies", R. Arch. 3, vı s. (1934), 161; M. V. Selon-Williams, "Cilician Survey", AS 4 (1954),
164-165; H. Th. Bossert, TAD7, 1 (1957),40-41; Id., TAD8, 2 (1958), 5; Id., AOF18 (1957),186-189; Id., TAD9, 1
(1959), 11. See alsa: AJA 60 (1956), 376-377; AJA 62 (1958), 97-98; AS 8 (1958), 32-33; AJA 63 (1959), 79; AJA64
(1960),65.
Recklinghausen 1969: Antike Mosaiken in Kilikien, Band i.
Ci. G. Salmeri, A. L. D'Agala, L. Falesi, B. Buxlon, "Cilicia Sursey 2000", AST 19,2 (2002), 39-44; G. Salmeri, A. L.
D'Agala, "Cilicia Survey 2001", AST20, 1 (2003),207-211.
112
ruin due to the presence of the modern viIIage, drawing on them as a quarry for building material. Plunderers, too, are playing their part in this, as can be seen in the case of the theatre, dismembering monuments to feed the antique market. Systematic
study of the monuments of the ancient city before they disappear is therefore amatter
of real urgency.
For this reason, in the course of the 2002 campaign we set to work on analysis
of the city wall, which constitutes the most substantial archaeological evidence stili visible at Misis.
Oespite the considerable gaps, the circuit can stili be traced out in its entirety,
enclosing a fairly extensive area on the two banks of the river Ceyhan. The wall rising
beyond the left bank of the river is not indicated in Fig. 2; it shows, at any rate, greater
structural continuity, and is now occupied within by the settlement of Geçitli. In addition to the outer circuit there is also an internal fortified line following the right bank of
the river. As for the techniques employed in building the outer curtains of the wall, with
general examination various phases of construction have been identified, mostly datable to Late Antiquity in the broadest sense of the term.
Particularly noteworthy in the west section of the wall is a gate opening between two structures joining the wall at right angles. The gateway is 1.31 m. wide and
slightly asymmetrical with respect to the two lateral structures. The curtain containing
the gate was built in uniform horizontal blocks. A subsequent phase of construction can
be made out in the structures arranged orthogonally. At a height of 1.90 m. the structure becomes yet looser, and moreover shows reuse of architectural fragments including part of a smail fluted column remaining c1early visible.
The sector of the wall along the Ceyhan shows planimetric traces of a tower built on a U-shaped plan, incorporated in alater structure. Onlyone side of the tower survives in its height, built in blocks of uniform proportions. The tower is incorporated in a
structure conserving part of the marble facing, consisting of architectural members with
moulding which support the large facing slabs.
The state of the structures calls for closer examination in order to determine
whether we are dealing here with a monumental building of a public nature, hiding the
tower; or with material recovered from other buildings and incorporated in the original
construction to reinforce it.
Geo-eleetrie Investigation to Deteet Remains Below Ground Level
Non-pervasive high-resolution geophysical survey has been carried out in some
areas of Misis, in order to explore its archaeological potential with respect to the earliest phase of occupation. The survey was based on determination of the subsurface resistivity, by taking measurements on the ground surface. The resistivity measurements
were made by injecting current into the ground through 24 electrodes connected to a
multi-core cable, and the geometries of the buried remains were reconstructed by means of 30 electrical imaging 5 .
In order to detect the possible presence of remains of archaeological interest
predating the Hellenistic-Roman Age geo-electric investigation was carried out on Misis sites 6, 9, 10 and 14. The sites selected are all situated on the limits of the modern
centre, in areas free from buildings and characterised by the presence of Bronze Age
and Middie lron Age pottery on the surface. Large rectangular trenches of variable dirnensions'' were delimited within the sites, shown with a broken line in Fig. 2. The presence of possible archaeological remains was detected at various depths within the
areas thus demarcated.
5
6
Dr. Alessandro Agostini of Resource Management Company, Pisa, with the assistance of Dr. Alessandra Adorni, was
in charge of this analysts.
Misis 6: m.20x6; Misis 9: m.25x60; Misis 10: m.40x40; Misis 14: m.55x60.
113
The geological context of the Misis region is characterised by the presence of alluvial deposits of recent formation from the river Ceyhan, and of lacustrine limestone
(travertine) forming hills rising to a height of 40/50 m. around the alluvial deposits. Limestone deposits crop out from the slopes in banks and crags,in some cases showing
levels of rock that have undergone alteration due either to erosion or to extraction of
freestone. Thanks to the evidence obtained with geoelectric investigation it was in the
first place possible to determine that the limestone bank lies at a variable depth of 3 10 m. below the present ground leve!.
Tests carried out at Misis 9 and Misis 14, to the north of the acropolis, showed
the rock bank Iying at a depth no greater than 3 m. In both cases, on the surface the
rock bank appears to have been worked, while signs of occupation are scanty, apart
from the utilisation made of the bank itself. However, Misis 10, on the western slopes
of the Acropolis, shows what may be reconstructed as a stratigraphic sequence inciuding, at relatively shallow levels (up to 3/4 m. in depth), remains from the collapse of
the West Gate". At somewhat lower levels, between 4 and 6 m. in depth, geo-electric
tomography revealed a zone of high resistivity which, given its geometric characteristics, may have been caused either by a wall structure or by a hewn bank of rock. In the
light of its particular stratigraphic position, at 5 m. below ground level, this structure can
be attributed to a phase preceding the construction of the Gate.
If this evidence were to be borne out by the result of an exeavation campaign,
this would prove the earliest architectural structure so far identified at Misis, possibly
coeva i with the, Bronze Age or slightly earlier, structures which can be observed in
cross section on the site known as Misis 3, and were incidentally brought to light through the opening of a country road in the eastern side of the inhabited area.
7
See above.
114
,:: V;i',i
o
N
J
(~.
"......... -....
,
\
'
( ...
\
'-
i
"
,ii
ii
archaeologlcal
eüee
1: 100.000
2.000
i
cıLiCİA
c.ouvx
4.000
f
SURVEY 2002
Fig.1
115
116
GALATiA BÖLGESi KALERilYLEŞM Ri
AR ŞTIRMASI:
ANKARA VE ESKişHR
YÜZEY
iLLERi, 2002
Levent Egemen VARDAR*
Ankara çevresindeki antik çağ
kale ve yerlşmin
arkeolojik değrlnim
sine yönelik, 1996 yılnda
başldığmz
yüzearştımsn
2002 yılnda
da devam
edilm ş,
toplam 10 gün arazide çalışmtr.
Çalışmd
iki ilin (Ankara, Eskişehr),
6 il(Harita: 1). Ayrıca
geçtiğmz
yılard
incelenen, ançesinde, 10 antik alan saptnmışr
konusunda yeterli bilgi elde edmiğz
Karglı
ve Çeltikçi kalelerinin plancak planı
ları
çıkartlmş.
Dümrek'teki incelemelere devam edilmştr.
Bu yıl ayrıc
Çayyolu ve
ıncek'ti
höyüklerde qözlernler yapılmştr.
Babadat (Mihalıçck),
Yukarı
Çavundur
(Çubuk), Koçaş
(Sivrihisar) ve ıncek
(Gölbaşı)
köylerinde bulunan antik döneme ait değişk
mimari blokarın
dijital fotğralı
çekilmştr.
Yüzeyarştıms,
fiilen Levent
plancıs),
Doç. Dr. Sema Doğan
(sanat taEgemen..Vardar (arkeolog), Ali Vardar (şehir
rihçisi), Omer Kıral
(şehir
plancısuve
Azra Vardar (etnoloji öğrencis)
tarfınd
gerçeklştirm.
Arazi çalışmrn,
önceki yılard
yeterince inceleme olanğı
bulamadığz,
Ankar'ı
batısndki
4, güneyindeki 5 ve kuzeyindeki 1 antik alnı
incelenmesiyle devam edilmştr.
GEÇEN YıL ARD
SAPTANAN ALANLARDA SÜRDÜRÜLEN ÇALIŞM AR:
KARGALlKALEt
Polat ı
ilçesi, Karglı
Köyü; rakım
1040 m.dir. Köyün 1.5 km. güneybatısdr.
Yaklşı
50 m. yükseliğnd
konik tepenin üzeri yoğun
kaylıtr.
Tepe, özellikle gühakimdir. 8-9 km. mesafedeki Polatı
görüş
alnıdr.
1996 yılnda
ney ve batısn
inceldğmz
alanlardan; kuzey-batı
yönde olmak üzere Basrikalee ve güneybatı yönde olmak üzere Çankçıleile görsel ilşks
vardı.
2002 yılnda
çalışn
ve raolan Polatlr/küçükkale ise yine bu yönde,
porumuzun izleyen bölümünde ele alınck
yaklşı
11 km.lik mesafeden görüş
alnıd
kalmtdır.
Kaylığn
doğus
10-15 m.
yükseliğnd
sarp bir biçimdedir. Bu özellik, bir savunma avntjı
olarak düşnlebir
ancak kaya gruplaın
yoğunl,
boyutları
ve birbirine yakınlğ,
tepe üzerinin iskanı
na çok uygun değilr.
Zirvede kaylrın
çevrldiğ
ve imkan verdiğ,
doğu-batı
doğ
rultusunda yaklşı
60 m. boyunda bir alan yapılşm
görece uygundur (Çizim: 1).
Eğiml
alnı
genişlğ
20 m.yi aşmdığn,
yaklşı
1 dönümlük bir alan ortaya çıkLevent Egemen VARDAR, Arkeolog,..Külfür ve Turizm Baknlığ,
Kültür Varlık
ve Müzeler Genel Müdrlğ,
Şubesi,
06100 Ulus-AnkararrURKIYE
e-posta: levent.vardar@kultur.gov.tr
L. E. Vardar-N Akyürek Vardar, "Galatia Bölgesi KaleriYşm
Yüzey Araştıms:
Ankara ili 1996" XV.
Araştım
Sonuç/an Toplerıts
t. Cilt, Kültür Baknlığ,
Ankara, 1998, S. 262-263.
L. E. Vardar-N, Akyürek Vardar, a.g.e. 1998, S. 248.
L. E. Vardar-N Akyürek Vardar, a.g.e. 1998, S. 249-250; L. E. vardar-N Akyürek Vardar, "Galatia Bölgesi KalelerilYerleşmri
Yüzey Araştıms:
Ankara Ili 1998" 17. Araştım
Sonuç/an Top/antsı
/. Cilt, Kültür Baknlığ,
Ankara,
2000, S. 163.
Kazılr
2
3
117
maktdır.
Bu kesimdeki kayalar doğal
hallerindedir ya da başk
bir deyişl,
kaya yüya da yapılşm
iI!şkn
kanıt
olacak bir miarı
iz ya da
zeylerinde herhangi bir yapı
düzenleme, 1-2 kesim haricinde görülemişt.
Isti nayı
oluşt ran
düzenleme, doğu
yanda, uçta ve kaylığn
üzerindedir. Burada kaylığn
yatayolarak, olası
bir duvara
zemin oluştrmak
üzere düzleniğ
söylenebilir. Olasık
bu özeliğnd
dolayı
hemen yanıd
bir kaçak kazı
çukuru görülmektedir. Tepe üzerinde, biçimsiz, irili ufaklı
kaya parçlın
dışna,
herhangi bir duvara ait olabilecek taşlr
rastl nm ış r.
Yine de, tepe alnı,
doğal
özelliklerine müdahale edilmeden, bu özellikleri benimsenerek iskarı
edilmş
ve belki çevresine savunma amçlı
bir duvar inşa
edilm ş
olabileceğin
düş nmek
çok yanıltc
olmaz. Zira yüzeyde Kalkolitik, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait seramikler görülmşt.
Tepeye ulaşım,
köyün de bulndğ
kuzeydoğu
yönden görece kolaydır.
Bu yönde bizim de üzerinden ilerdğmz
bir sırt,
ulaşım
kolayığ
sağlr.
Uygun eğim
bakımnd
yapın,
var ise kapısn
kaylığn
kuzey yönünde, kaylrın
imkan verdiğ
birkaç kesimde arnmsı
yerinde olur. Zirvenitelğdk,
karakol ya da iç kale konumunda olan alade bir tür çevre kontrol noktası
nı
dışna,
tepenin yamçlrında,
yapı
inşası d
kul anı m y
uygun, biçimsiz, küçük
taşlrın
varlığ
i ve yoğunl
dikkat çekebilir. Taşlr
özellikle güney yamaçta bir teras
Bu yamaçta taşlr
paralelolarak seramik parçlın
da
üzerinde fazlşmktdır.
artan sayıd
gözlemndiğ
belirtmek gerekir. Yamcın
eğimn
bitğ
alana kadar, en
az 100 m.lik bir mesafede bu durum geçerlidir. Anlaşı,
tepenin, yamçlrı
dışna
eğimn
azldığ
güney yöndeki düzlük iskan edilmştr.
Ayrıca
tepe eteklerini güneyden
sın rlay n
tümsek dikkat çekicidir. Karglıke
yamaç seramiklerini olasık
Demir
çağın
ait bir örnek dışna,
Hellenistik ve Roma dönemlerine tarihlendirmekteyiz.
ÇELtiıcç!
KALESi4
ma h clız K
ilçesi, Çeltikçi Beldesi: Zirve rakım
1260 m. ile yörenin en yükÇeltikçi-Kurumcu yolu üzerinde, yolun doğusnaır.
Çeltikçi'ye 4, Kusek noktasıdr.
Kuzeyinde ve doğusna
Pazar çayı
ve sarp vadisi bulurumcu'ya 3 km. uzaklıtdr.
Çeltikçi'nin güneyindeki Kirmir Çayı
vadisine doğru
nur. Çaydan 450 m. yukarıd.
geniş
bır
görüş
açıs
bul nmakt dır.
Kuzeydog - üneybatı
yönde uznlamsı
300400 m.lik bir tepe üzerinde, yaklşı
80x130 m. boyutlarınd
bir alan surla çevrilerek
(Çizim: 2). Yaklşı
8.5 dönüm büyklğndei
bu alanda, çevre surulskan edilmştr
sıra
yapı
kalıntr
duvarlı,
temlrı
seviyesinden izlenebilmektedir. Kanun yanı
üzerinde yer almktdır
ancak, surlar bu sırtn
en üst kesimine değil,
yamaçle bir sırt
ların
inşa
edilmştr.
Bu bakımdn,
kabaca kuzey ve güney yönlerdeki uzun yanlar boedilen surlar birbirini göremezler. Tepenin en üst kesimi, kalenin ortasınd
yunca inşa
batıy
ilerleyen hat üzerinde, merkez ile batı
yarıs
arsınd
kalmtdır.
Surlar }:'amaçlara doğru,
en az 10 m. aşğıd
inşa
edilmştr.
Ancak sur batı
yanda kay lıg n
üzerinde yer almktdır.
Sur duvarlı
hemen hemen tüm yönlerde izlenebilmektedir.
hatlar izler, doğua
bu iki kenar topografyaya uygun biçimde
Uzun yanlarda doğrusal
birleş ,
batıd
ise 8-10 m. yükseliğnd
dik kaylı
üzerinde yer alır.
Tepe yamaçlarında
eğim
diktir; belki de bu nedenle surlar tahrip olmuştr,
ancak toprak seviyesinden
0.55x.40xO.35 m. boyutlarınd,
dörtgen
izlenebilmektedir. Temel seviyesinde yaklşı
biç mlend ri m ş
iri taşlr
kulanımştr.
Eğimn
görece azldığ
güneydoğu
yönde surun
da izlenbdğ
kesimler bulnmaktdır.
Burada sur duvarın
genişlğ
2.20
iç yanı
Dış
yanlardaki iri dörtgen blokarın
arsınd,
pembe renkli harç
m. olarak belirnmşt.
dolgu malzemesi olarak kulanımştr.
Sur üzerinde burçve daha küçük moloz taşlr
Güneydoğu
yanda, bölgede en iyi korunmş
örneklerden biri olan
lar yer almktdır.
yaklşı
7 m.dir. Sur üzerine, dışa
dönük, uzunkulenin (çlzirnde A Kulesi) yükseliğ
lukarı
2.70x6.50 m. arsınd
değişn
beş
eşit
olmayan ama düzgn/oğrusal
duvarla
inşa
edilm şt r.
Kulenin dıştan
ölçüleri, sur üzerindeki genişlğ
8.80 m. surdan dışary
mesafesi ise 9.30 m. olarak saptnmışr.
Kulenin 2.20 m. genişlğdk
kalın
duvarla4
L. E. Vardar-N. Akyürek Vardar, "Galatia Bölgesi KaleriYşm
Araştım
Sonuç/an Top/antıs.
Ci/t, Kültür Baknlığ,
Yüzey Araştıms:
Ankara, 1999, S. 288.
118
Ankara
ili
1997" XVI.
rına
karşın,
kule içinde genişlğ
4.40 m.yi bulan büyükçe bir mekan oluşmaktdır.
Kule duvarın
iç yüzünde farklı
bir duvar malzemesi ve tekniğ
gözlenmektedir. Orta ve
küçük boy, kabaca işlenmiş
taşl r
ar sında
beyaz harç ile oluştrm
geniş
derz içinde tuğla
hatıl
tekniğd
duvar örgüsü, farklı
bir yapı
evresini belirlemektedir. Mekanı
tav nı
kubbemsi tonoz olduğ
anl şı makt dır
ancak, kısmen
yık lm ştır.
Kulenin dı
şa
dönük iki yanıd,
bitşk,
mevcut iç dolgu seviyesinde iki, yaklşı
aynı
büyüklükte
delik bulnmaktdır.
Bu delikler düzensiz kenarl ında
dolayı
kuş suz
sonradan
açılm ştır;
başl ngıçta
öng rülmediğ ,
iç yüzden olduğ
kadar dış
yüzden de anlşı
maktdır.
Pencerelerin yapı
sonradan açılm s na
karşın
yine de bazı
kaygılrn
göz
önüne alınd ğ
düş n lebi r.
Mekanı
dış
yanı da,
eksene hemen hemen simetrik yerleştirm
olan pencerelerin boyutları,
biçimleri ve konumlarıdi
ilşk
de dikkate değerdi.
Pencerelerin bulndğu
bu cephenin, Bizans dinsel yapılrnda
olduğ
gibi doğuya
yönelik olması
dikkat çekicidir. Acaba bu pencereler yapın
ilk amcın
pekiştr
mek üzere mi yerlştim,
yoksa yapın
sonradan değiş n
işlev n
bir kanıt
mıd r?
Buna ek olarak sorulacak bir diğer
soru ise, sur üzerinde ancak temel seviyesinden izlenebilen başk
kuleler de yer almsın
karşın,
niçin bu kule tüm boyutları
ve özellikleri ile sağlm
kalbimştr?
Sağlmı,
yapın
bir başk
işlevn
gösterebilir mi? Yapın
bu tanımlyc
inşa
özellikleri değrlni mekl
beraber, malzeme ve duvar tekniğ
ile yapın
Bizans Dönemine ait olduğn
söylemek yanıltc
olmaz. Yüzeyde görülen seramik buluntular da bu döneme aittir. Sadece bir örnek Demir çağın
ait görünmektedir. Sur üzerinde bundan başk
en az 6 kulenin olası
varlığ nda
söz edilebilir. Doğu
yönde birbirine yakın
kule olabilecek iki ta~
yığn
belki bir kapıy
ait olabilir.
Sur ve kulelerin dışna,
özellikle sırta
ve güneydogu yamaçta yoğunlaş n
dik köşeli
taş
duvar temelleri, mekanlar hak ında
fikir vermektedir. Kale, bir yanıl
yerlşim
uygunken, diğer
yandan kuzey-güney ve doğu-batı.
yönlerindeki yol qüzerahlnı
ve
bunları
kesiştğ
kavşğı
kontrol eder niteliktedir. Incelenen kalenin yaklşı
1 km. kuzeydoğusna
ve 100 m. kadar altınd,
llteratürdee söz edilen ve Geç Bizans Dönemine tarihlenen savunma yapıl r
yer almktdır.
Bu iki yapı
grubu olasıhkla
çağd ş
inşa
edilm ş
bir savunma ve kontrol yapı
kompleksine aittir. Kale, Ankara-Istanbul otoyol undan, batıd
kalmak suretiyle görülebilmektedir.
DÜMREK
Geçen yılki
ar ştırmal n e
devamı
olarak bu yı Dümrek'te gerç kleştir len
çalış
malarda iki alan incelmştr.
Ilki, geçen yıl belgelenen Kale'nin (Kalebşıtp)
yaklaşık
600 m. güneydoğusaki
Büyükkale Tepe'dir, diğer
ise bu iki alan arsındki
arazidir. Geçen yıl saptanan Kybele tapımn
ait "Merdıvnkay
Anıt"
(Çizim: 3; Resim: 1) güneyindeki Büyükkale Tepe'de mimari kalınt lar
belir en me işt r.
Sadece tepenin en üst kesiminde, Sakarya ırmağı'na
paralel bir taş
sıra,
kayalara uyd rulm ş
bir duvar izlenimi vermektedir. Bunun dışna
ise tepenin ,güneybatı
yam cında
i. binyıla
ait gri monokrom seramik örnekleri gözlemniştr.
Iki tepe arsındki,
Sakarya
ırmağı'na
bakan eğiml
alanda ise, geçen yıl incelenen Kybele tapımna
ait "Merdivenkaya Anıt"
ile paralellik kurulabilecek ve çağdş
olabilecek iki Kybele altrı
daha saptanmışt r.
Her iki sunak da monoblok birer kaya üzerine biçmlendirlmş
olup Midas
Şehri'nde
bilinen örneklerle büyük benzerlik qösterrnektedir? (Çizim: 4). Toprak seviyesinin altınd
kalan ve kazılr
ortaya çıkarlmış
bulunan ilkinin önünde, üç sembolik basamak yer almktdır.
Yüzeyde görülebilen in kaynı
üzerindeki diğer
altarda ise
bu basamaklar daha belirsizdir. Bu bakımdn
ya daha stilize betlm n ştir
ya tamamlanm sı
mümkün olma ışt r
ya da daha fazla tahrip olmuştr.
Her iksınde
de basamaklara göre yönleri doğu
veya güneydoğud r
ki, bu yönlerde Sakarya ırmağı
akmaktadır.
Her iki örnekle, bulunan altr ın
sayı
üçe çıkmştr.
Anıtlar
münferit kalma5
6
7
K. Belke - M. Restle, Galatien und Lykaonien, Tabula Imperii 8yzantini 4, Wien 1984, s. 150.
KaleriYşm
Yüzey Araştıms:
2001" 20. Araştım
Sonuçlart Toplantıs
Ci/t, Kültür Baknlığ,
Ankara, 2003, s. 207-208.
D. Berndt, Midasstadt in Phrygien, Mainz am Rhein, 2002, s. 32, 34.
L. E. Vardar. "Galatia Bölgesi
119
2.
tıg
bir alana yaıldğ
göz önüne alınrs,
bölgenin dinsel öneminin daha da arortaya çıkmatdr.
Yamcın
jeomorfolojik yapıs
özgünlük gösterir. ırmağn
sarp
çok iri, yuvarlak biçimli kaya gruplaı
yoğundr.
Bu özellik, çevrevadisinin iki yanıd
de benzer anıtlr
yapımn
kolayştı
racğ
i gibi, yeni örneklerin bulunma olasığn
da yükseltmektedir. Görülen seramik bulntarı
Erken Tunç, Orta Tunç, i. binyıl
ve Bizans Dönemine ait olması,
yöredeki yerlşimn
sürekliğn
ortaya koymatdır.
yıp
geniş
2002 YıLNDA
SAPTANAN ALANLARDA SÜRDÜRÜLEN ÇALIŞM R
ALACAATLI- ÖdÜNÇ YAPI KOOPERATiFi
.. ışablöG-e lah mineY
ilçelerine bağlı
Alac t ı
ve incek köyleri arsındki
araziYapı
Kooperatifi arsın
ya ıçinde
ya da bitşğnde.yr
alan bir karakol/kade, Oğünç
Kale, Alactı'n
2.5 km. güneydoğusa,
ıncek'i
aynı
mesafede
le belirnmşt.
1125 m. rakımd.
Kuzeyinde alçalan yamaçlar, bu yönde
kuzeyinde yer almktdır.
ve derin bir görüş
alnı
yartı.
Kalenin doğus
ve kuzeyi yumşak
eğiml,
daha geniş
batıs
ve özellikle güneyı
sarptı .
Kale, bizim yaklştığmz
kuzey yönden yayvan bir tüözellikle güney yanda ya kaylı
üzerine ya da kayamülüs gibi görünmektedir. Yapı,
inşa
edilmştr
(Çizim: 5). Yapın
genel planı,
yaklşı
25 m. çalardan yarlnık
pında,
düzgün olmayan daire biçimindedir. Böylece yaklşı
500 m21ik bir iç alan ortaGüneydoğu
yandaki bir kaçak kazı
çukuru. kale iç alnı
1/3'i büyükya çıkmatdr.
lüğndeir.
Sur gövdesini oluştran
duvarlar temel seviyesinde, yapın
kuzey yarısn
da izlenebilmektedir. Dış
yanlardaki iri, kabaca işlenm
dörtgen blokarın
ar sınd
dadolgu malzemesi olarak kulanımştr.
Sur duvarın
genişlğ
en
ha küçük moloz taşlr
geniş
kesimde 2.40 m.dir. Sur üzerinde en az 6 yarı
daire burcun varlığnd
söz etBurçlarm taban boyutları,
belirndğ
kadrıyl
4.70x5.50 m. arsın
mek olasıdr.
da değişmktr.
Ote yandan birbirine en yakın
iki burcun arsı
4.60 m.dir. Yapın
güdik eğimdn
ve kaçak kazıdn
dolayı
tahrip olmuştr.
Bu nedenlerle, sura ve
ney yanı,
olası
burçlara ait yapısl
verı
bu yanda yeterli değilr.
Kale iç alnıd
yer yer iri kaya
blokarı
görülmektedir. Bu bakımdn
yapı
iç alnı
iskana uygun bulnmaktdır.
Ote
boyutları
bakımnd
da buna imkan olmadığ
gibi, iç alanda herhangi
yandan yapın
ait olabilecek belirgin kalınt
izi de saptnmışr.
Kalenin kapıs
belirlebir yapı
burcun boyutları
ve yapıs
açısnd
spekülatif bir yaklşım"
nememekle birlikte, doğu
la olası
kapıy
destklği
düşnlebir.
Karakolun, raporumuzun izleyen bölümünde
olan ıncekalsi
ile görsel ilşks
vardı.
Birbirilerine olan uzaklırn
kuş
ele alınck
uçş
2 km. kadar olduğ
düşnlrse,
ilşkn
görsellik ötesine geçtiğ
ve fizik! bir hal
aldıg
ileri sürülebilir. Bu bakımdn,
bu karakol yapısn
ileride ele alınck
ıncekal
si'nden bağımsz
değrlnimk
gerekir. Zira her iki alanda da görülen ve Bizans
Ayrıca
az sayıd
Geç Roma DönemiDönemine ait seramikler, birbirilerinin çağdşır.
Imar alnı
içinde giderek sıkşan
bu antik yapın
ne ait seramik de gözlemniştr.
koruma koşuların
ivedi sağlnmı
çok yarlı
olacktır.
iNCEKKALE
ilçesi, incek Köyü'nün 1250 m. batısnd,
Göllü tabir edilen mevkidedir.
Rakım
yaklşı
1150 m.dir. Kale, köyün ikadnıs tab
kecnikşE-ül öG
Deresi'nin yartı
ğı sarp vadinin batı
yaksınd
ve bogazın
bitğ
kuzey uçta, dere yatğınd
yaklşı
30 m. yukarıd,
tepe üzerinde yer almktdır
(Çizim: 6). Vadinin doğusna
köy evleyakada henüz bir imar faaliyeti yoktur. Kale, güney-kuzey
ri bulunmakla beraber, batı
doğrult s ndaki
vadi bitiminden kuzeyini kontrol eder bir konumdaır.
Sadece bu yönaçıktr,
diğer
yönlere göre aşğıd
kalmtdır.
Kuzeyindeki açıklt,
Oğünç
de görüş
Yapı
Kooperatifi başlığnd
anl tı
karakol/kale ön planda yer almktdır.
Bu topoggizlenmş
gibdır.
rafik konumuyla çevresini kontrol etmekten ziyade, bir vadi köşesin
Kalenin de üzerinde yer aldığ
tepenin, dere ile sınrl
doğu
ve kısmen
kuzey yanı
sarp
kaylıtr.
Kale bu kaylığn
en üst kesimine inşa
edilmştr.
Duvar temelleri toprak seyüzey ise inşa
edilmek üzere düzenlenmediyse,
viyesinden izlenebilmektedir. Kaylık
alnı
olarak biçmlendrşt.
Yapın
genel biçimi düzgün, kısa
hatlı,
basit bir yaşm
çokgendır.
Doğu-batı
doğrultsn
uznlğ
30 m. kadarken, kuzey-güney doğrultGölbaşı
120
su 45 m.yi aşr,
oval bir biçim alır.
Böylece yakl şık
büy klüğ
1 dönüm
sadece dış
yanl rı
belir nebild ğ n e ,
duvar genişl ğinde
söz
etmek olası
değil r.
Sadece taşl rın
0.45 m.lik derinlikleri ölçüebimştr.
Duvarın
en
belirgin bölümü kuzeybatı
yönde 18 m. uznlğda
izlenebilmektedir. Bu bölümde kabaca biçmlendrş,
yaklşı
1 m. boyundaki dörtgen blok arın
dış
yüzlerde kulanı
dığ
anl şı makt dır.
Sur üzerinde belirgin bir kule ya da burç belirnmşt.
Sadece batı
yanda, surun 3.60 m. dışna
ikinci bir duvarın
varlıg
saptnmışr.
Tepe üzerinde ve kale iç alnıd
birkaç büyük kaçak kazı
çukuru görülmektedir. Kaçak kazı
çukur/aınd
görülen yapı
taşl rı,
kale içindeki, artık
tahrip olmuş
mekanl rın
varlığ na
kanıt sayılbir.
Kalenin dışna
ancak güney bit şiğ nde
izlenebilen dik köşeli,
düzgün sı
ralı
temeller, olasık
son birkaç yüzıl
içindeki kırsal
yerl şm e
ait olmaıdr.
Ancak
bunun dışna
kale ile dere arsındki
güneye uzanan yamaç al nı
150-200 m.lik kesiminde seramik bulnt arın
yoğunl ,
kale iç alnı
almycğı
kadar büyük bir
nüfusa işaret
eder, Anlaşı,
yerlşim
bu doğal
haliyle gizli kalmakta ve dolayıs
korunmaktydı.
Ote yandan kale, önceki bölümde anltıan
bir ileri karakolla da güvenlik
altına
alınm ş
olabilir. Seramik buluntular ağırlka
Hellenistik ve Bizans dönemlerine
aittir. Terra Sigillata kaplrın
yanı
sıra
Roma Çağınd
ve Ortaçğ'
kadar gözlemlenen seramik örnekler, yerlşimn
sürekli ğ n
göstermektedir.
kad r ı .
Duvarl ın
bu bakımdn
POLA TL! KÜÇÜKKALE
ılta oP
ilçesi'nin 5 km. güneyindedir. Polatı-YunkAşehir
devlet yolunun, bu
mesafede, 600 m. batısnd
kalmtdır.
Rakım
900 m.dir. Çevre Bak nlığ
ve PolatII Belediyesi işbrlğ
ile "Yeşiltp
Ağaçlndırm
Sahsı"nd
gerçklştin
çalışm
larla tepe üzerine yeni bir yol açılmştr.
Böylelikle tepede yer alan kaleye toprak yolla
u/aşm k
olasıd r.
Kale, çevresindeki düzlükten yaklşı
60 m. yükseliğnd
konik biçimli, sarp bir kaylı
tepe üzerindedir (Çizim: 7). Tüm yön/erde açık
bir görüş
al nı
vardı .
Doğuda,
önceki bölümde anltıan
Karg lıka e,
kuzeyde geçen yılard
incelediğ m z
Basrika/e ile güneyde Çan kçı ale
görüş
al nı da ır.
Batıs ndaki
Sakarya ır
mağı
ve vadisi kontrol edilebilir. Kale, güneyden kuzeye doğru
yükselerek uzanan sır
tın
kuzey ucunda yer almktdır.
Güneyi dış nda
diğer
yanlar, savunma duvarı
inşa
etmeye gerek bırakm yac k
biçimde sarp kaylıtr.
Belki bu nedenle, sur nitelğd
bir
çevre duvarı
izlen m işt r.
Kale alnı
bu sırt
üzerinde uz nluğ
yakl şı
80 m.dir.
Sırtn
geniş
kesimi ise 30 m. kadrı.
Böylece 1.5-2 dönümlük bir kale/yrşim
alnı
ortaya çıkma t dır.
Görülebilen duvar/ardan ilki, kuzeydeki en üst teras önünde yer alrnaktdı.
Bu duvar, 0.07-0.15x0.40 m. boyutlannda küçük taşlrdan,
harçla inşa
edilmiştr.
Olçülebilen boyutlarıy
yükse liğ
0.50 m., uznlğ
2.00 m. olan duvarın
geniş/ğ
belirlenememekle beraber 1.00 m. den az değilr.
Bu duvar, doğu
ve batısnd
yartığ
iki mekanı
ortasınd
kalmtdır.
Batı
yanda ise ayrıc
çatı
kiremitleri gözlemniştr.
En yüksekteki bu duvardan aş ğıya,
güneye doğru
iler ndiğ nde
teras
duvarı
izlenimi veren birkaç duvar parç sı
kalınt arın
dış nda,
biri batı
yanda, diğer
ise güneydoğu
uçta duvarlarla belir nmş
iki mekan dikkate değ r i .
Bunlardan batı
da yer alan ve "C" olarak adl n ırd ğ mız
mekan, doğua
3.00 m. yükseliğnd
kayalığ
yaslnırke
diğer
yönlerde dik köşe
yapan duvarlarla çevrilidir. Böylece, kabaca
dikdörtgen bir mekan oluş r.
Benzer bir biçimde kaylığn
önüne düzenlenen "D" mekanı
ise daha belirgin duvarlarla görülebilmektedir. Dik köşeli
mekanı
kısa
yanlrı
4.20
ve 5.00 m., uzun yanı
7.50 m.dir. Buna paralel kaylı
ise 6.60 m. uznlğdaır.
Kabaca "harçlı"
ve harçsız"
olarak ayırbilecğimz,
en az iki teknikte duvar örneği
alanda görülmektedir. Seramik buluntular Hellenistik ama ağırl k a
Bizans dönemlerine aittir. Mimarı
ve seramik örneklerin birbirilerini destekler nitelikte olmasın
karşın,
yerl şi
min bütünündeki ve sürekliğnd
ilşky
açıklybimetn
şimdlk
uzağı.
iLÖREN KEÇiKALE
Eskişehr
ili, Sivrihisar ilçesi, llören Köyü'nün 6 krn., Porsuk (Tembris) ırmağ'n
4 km. kuzeyinde yer almktdır.
Porsuk Vadisi'nden 100 metre kadar yüksekte, vadi
boyunca kilometrelerce uzayan ve "kırma
denen sarp tepe yamçlrınd
en yükseği
121
olan, vadiden yaklşı
250 m. yükseklikteki tepe üzerinde kale yer almktdır
(Çizim:
8). Kuzeyi dışna
üç tarfı
sarp kireç platoya, güneydeki ova tarfınd
çıkma
olanaksızdr;
arabayla kuzeyine kadar ıler yip
ar b yı
en yüksek noktada bırakt an
sonra yumşak
eğiml
kuzeyden ilerlemek gerekir. Yarım
saatten fazla süren kolay bir
yürşle
ulaşıbir.
Çevrede hiç ağç
görünmemektedir, etrafa kalkerli bozkır
peyzajı egemendir. Büyük bir tesadüf sonucu von Diest, Keçikalesi'ne ekibimizden, günü gününe 110 yı önce, 4 Haziran 1892 günü çıkmştr.
Gözlemi şôyledirs:
"Tepenin üzerinde Ortaçğ
veya Roma Döneminde inşa
edilm ş,
120 cm. kalınğd,
3 metreye kataşlrdn,
iyi
dar yükseklikte, üzerinde seyirdimi olan, ortalama 65 cm. uznlğda
yontulmş
ve kireç harçla işlenm
bir duvar. 150 metre murablık
tepe elem; güneyde akarsu vadisi ve yanlarda sarp yamaçlar var (kireçtaşı
ve a/ftşı)".
Oysa ekibimiz
3.00 m. yükseliğnd
bir duvar yerine, 0.60 - 0.80 m. yüksekliginde, 3.00 m. genişl
ğinde
(tabanda taş
ya ılm
al nı)
bir tümsekle karşı
karşıy
kalmışt r.
Doğu-batı
yönündeki iki sarp yamcı
birleştn
sur duvarı
yaklşı
138 m. olarak ölçümştr.
Araziyi kuzeyden sınrladı n
duvarın
batı
ucunda, çok belirgin dörtgen bir kule ve hemen
2.70 m. genişlğd
bir kapı
seçilebilmektedir. Doğu
uçtaki bir kulehemen ortasınd
nin varlığnd
da söz etmek olasıdr.
Duvar genişlğ
güçlükle, yaklşı
0.80 m. ölçülebimştr.
Von Diest, yaınd
kapı
ve burçlardan söz etmemektedir. Duvarın
güneyinde yaklşı
21000 m2lik, çok büyük sayılck
bir alan korunalı
haldedir. Kalenı
ku. zeyi dışna
tüm yönlerde geniş
bir görüş
alnı
bulnmaktdır;
özellikle 9üneyinde yer
doğuya
akan Porsuk (Tembris) ırmağ'n
ve onun yartıg
ovalık
vadialan ve batıdn
yi kontrol eder. Yüzey dokusunun özeliğnde
dolayı,
satıh
mimari ve küçük buluntu
gözlemlemek son derece güçtür. Ancak yapı
temlı
olabilecek bir grup taş
sıra ,
kale
kuzeydoğ
yönde izlenbimştr.
Bunun dışna
kayda değr
bir gözlem
iç alnıd,
yapıl ma ışt r.
Yüzeyde birkaç örnek dış n a
seramik görülemiştr.
Kanaatimizce
özelliklerine oranla daha baskınd r.
kalenin Roma Dönemi özellikleri, Ortaçğ
KOÇAŞ
ili, Sivrihisar ilçesi, Koçaş
Köyü'nün 4 km. batısnd
yer almktdır.
Arayıt
(Dindymon) Dağı'n
kuzeyinde yer alan 1694 m. rakıml
Çürükçal Tepesi'nin doğu
yam cınd ,
200-250 m. yükseliğnd,
konik biçimli kaylı
bir
tepe üzerinde yer alır
(Çizim: 9). Kuzey ve güneyinde dere yatklrı
ile çevrilidir. Batı
sı dışna
tüm yanlrı
dik eğimldr
ve bu yönlerde açık
bir görüş
alnı
bulnmaktdır.
Kalenin tüm yönlerde doğal
bir savunma av ntajı
bul nduğ
anl şı makt dır.
Kale, zirüstünde ve kaylığn
güneydoğu
alt cevresinde olmak üzere iki teras
vedeki kaylığn
edilm şt r.
Iç kalenin alnı
yakl şı
400 m 2dir. Her iki terasta da kaya gruphalinde inşa
ları
arsınd
yer yer iskana uygun alanlar bul nmakt dır.
Zirve teraslın
yaklşı
30
m. altınd,
kuzeydoğa
yer alan diğer
bir terasın
çevresinde, kayalarla uyumlu ve onduvarlar (sur?), kaçak kazılr
ortaya çıkartlmış
olup, kısmen
izlara entegre edilmş
lenmektedir. Bu duvarlarda 1 m.den büyük, kabaca biçmlendirlmş,
iri dörtgen blokların,
harçsız
kuru duvar tekniğ de
kul anı d ğ
anl şı makt dır.
Ayrıca
çeşitl
yapı
duvarların
ait olabilecek taşlr
da bu terasta saptnmışr.
Yapı
duvarl ı
ve bu duvarlın
taşlrı,
doğu
yandaki kaçak kazı
çukrlaınd
belirgindir. Zirve terasın
güney yanı
da, 4.60x2.30 m. boyutlarınd
dikdörtgen bir mekan 0.50 m.ye yaklşn
yükseliğ
ile
görülebilen bu duvarda, küçük boy
belirgin biçimde görülmektedir. 1 m. kadar kalınğ
dörtgen taşlr,
yatay sıral
halinde, harç ile örülmşt.
Harç içinde moloz taşl r a
birlikte tuğla
parçlın
da kulanımş
olduğ
anlşımktdr.
Duvarlın
sıval
olduğ
çevredeki parçalardan anlşımaktdır.
Birkaç örnekte sıvan
üzerinde koyu kırmz,
sarı
ve beyaz renkli, fresk sayılbieck
boya izleri mevcuttur. Aynı
yapın
olasık
duvarlın,
bütününde olmasa da yer yer mermerle kaplnmış
olduğ ,
çevrede görüparçalardan ortaya çıkmatdır.
Yapı,
kay lığ n
güney yam cında
ve tam
len kır
bu yöndeki duvarlar kesin izlenememektedir. Ancak anlşıdğ
ucunda yer aldığn,
Rakım
8
riheş ksE
KALETEPE
1400 m.dir.
W. von Diest, Neue Forschungen in nordwestlichen Kleinasien, Gotha, 1895; 5.27.
122
duvarlar doğrusalı.
Bu haliyle de yapın
dinsel bir işlev
olduğn
düşn
olmaz. Mekanı
bir şapel
olduğn
ifade etmek, kesin olmasa da güçlü
Iç kalenin, kaya gruplaın
sıkşlğnda
kaynaklanan dar at nıuyqun
kay ların
kabaca tıraşlnk
düzenlenmesiyle kulanıbir
hale getirlmş.
Iç kale
alnı
çevresinde koruma amçlı
bir duvar bulunmamakla birlikte,
olarak tanıml
dik kaya oluşmarın
yüzeyleri, buna
çevresindeki YÜksekliQi 5.00 m.den başlyn
pek de ihtiyaç olmadıgn
göstermektedir. Kalenin üzerinde yer aldığ
kaylı
tepenin
kuzeydoğu
yanı d ki
düzlük (alt teras), bir yerlşim
alnı
için uygun bulunabilir. Burada gözlemlenen seramik örnekler, eğr
kaleden akmdıys,
yerlşimn
kanıt
olmaıdr.
Gözlemlenen veriler değrlni
yerlşimn
ağırlk
Bizans Dönemine ait bir
al nı
olduğ
düş n lebi r.
Kalenin 200-300 m. güneyinkale ve çevresindeki yerlşim
antik yerlşimn
üzerinde yer aldığ
tepede benzer biçimde iş
deki granit ocaklrın,
letilmesi halinde tahribata yol açacak en büyük tehdit olacktır.
Bu bakımdn
koruyuzorunludur. Koçaşklesi'n,
Hamamkarahisar'da olduğ
sanı
cu önlemlerin alınms
lan Eudoxias? yerlşmsi
birlikte değrlnims
yarlı
olacktır.
Koçaş
Köyü
çeşmd
Bizans Dönemine ait bezeli yapı
taşlrın
kulanıd
içinde, gölet yanıdki
kadrıyl
mek
bir olasıktr.
ğı
yanıltc
görülmşt.
SARAYIO
riheş ksE
ili, Mihalıçck
llçesi, Saray Köyü'nün 1.5 km. batısnd
yer alm ktadır.
Kale, 1085 m. rakıml
Dikmentepe'nin üzerinde ama zirve düzlğn
biraz altınd,
güyanıdr.
Arazi orrnanlrktrr. kışal Y
150 m. yükseliğnd
neydeki sivri bir kaylı
tepenin hemen doğu
bitşğnde,
bu yönde akan Karsı
Deresi bulnmaktdır.
Sakarya ırmağ
ise 8.5-9 km. batıd
akmtdır.
Kalenin de üzerinde yer aldığ
yamcın
manzrsı
özellikle doğuya
yönelik olmakla birlikte, kale, doğusnaki
yaklşı
20
m.lik kaylığn
batı
yanıd
yer almktdır
(Çizim: 10). Böylece kale, bulndğ
mevkiden çevresini göremez, bu bakımdn
kalenin, kaylığn
arksın
sanki saklnmış
olduğn
düşnmek
yanlış
olmaz. Kale, kaylı
ile batısndki
az eğiml
yamcın
arsın
da kalan bir teras üzerindedir. Kavisli kaylı,
içbükey bir biçimdedir, kaylığn
uçları
ise yuvarlğ
yakın
kavisli duvarla birleşt mir.
Böylece oval biçimli, korunalı
düz
Oval biçimin kuzey-güney doğrultsna
uz nl ğ
47.5 m. doğu
bir alan yartılmş.
batı
doğrultsna
ise yaklşı
30 m.dir. Sur duvarın
boyları
1.00 m. civarınd,
kairi bloklar kulanımştr.
Bu duvarda yer yer bir iki sıra
taş
dizisi
baca biçlrnedş
görülebilmektedir. Iç ve dış
yüzlerdeki iri blokarın
arsı
moloz taşlr
dolurmşt,
duvarda harç kalınts
gözlemniştr.
Iri bloklar duvarın
temeli seviyesinde izle nebilirken, üzerinde düzgün olmayan taşlrdn
oluşan
bir yığn
bulnmaktdır.
Duvar genişlğ
ise 1.70 m.den fazla olmamak üzere ölçümştr.
Kaylık
bu duvar ar sındaki
alan, yaklşı
1250 m2lik düz bir teras halindedir. Ust terasta birkaç yapı
temeli olabilecek taş
bloklar görülmektedir. Surun ortalama 20 m. dışna
ancak birkaç metre ile
en fazla 6.00-8.00 m. kadar aşğısnd,
duvara paralel ve kavisli ikinci bir duvar belirlenmişt r.
Bu durumda iki duvar arsındaki
eğim
yer yer 45 dereceyi bulmaktdır.
Dış
taki ikinci duvarı,
benzer yapım
tekniğ
nedıyl,
dış
sur olarak nitelendirmek yanlış
olmaz. Bu özellik, duvarlın
çağdş
olabiecğn
düşnrmekti.
Iki duvar ar sında
ki alan ise 1400 m 2 kadrı.
Dış
surun üzerinde kuzeybatı
yönde bir kesinti gözlemlenmişt r.
Bu açıkl
kapı
olarak yorumlanabilir. Her iki sur üzerinde de burç ya da kule
benzeri bir yapılşm
görülemişt.
Kalenin güney yanıd
gözlemlenen yapı
taşı
olabilecek kalınt,r
ve seramiklerin yoğunl,
yerlşimn
kale dışnaki
varlıgn
gösterge sayılbir.
Iki sur duvarın
çağdşlı
düşncemiz
tersine, seramik parçl ı
Kalkolitik, Orta Tunç (?), Hellenistik (?) ve Bizans gibi farklı
dönemlere aittir.
9
10
K. Belke - M. Restle, a.g.e. 1984, s. 163.
W. von Diest, a.g.e. 1895; Tafellll.
123
AKTEPE
Köyü'nün 4 km. batı-güneysd,
1869 m. rakıml
AkÇubuk ilçesi, Hacılr
(Çizim: 11). Aktepe, ekibımzn
şimdye
dek inceldğ
en
tepe üzerinde yer almktdır
yerlşimd.
Tepeden tüm yönler, seçilbdğ
kadrıyl
30-40 km.
yüksek rakımdi
kalenin bulndğ
tepe de her yönden, çok
mesafeyle görülebilmektedir. Doğal rk
Aktepe'nin 4 km. doğusna
ve 3 km. batısnd,
kuzeyden
uzaklardan a\gılnmktdr.
1250 m. rakıml
iki vadi bulnmaktdır.
Bugün de vadilerde
güneye alçalan, yaklşı
ulaşım
sağlyn
yollar mevcuttur. Günümüzde kaleye ulaköyler ve bunlar arsındki
şım,
doğusnaki
vadiden, Hacılr
Köyü üzerinden, kalenin kuzeyinden yaklşm
suÇevre topografik açıdn
engebelidir. Arazide orman alnrı
geniş
yer
retiyle sağlnır.
320x75 m. boyutlarınd
topografyaya uygun
tutar. Tepenin en üst kesiminde yaklşı
doğrultsna
yer alan bir kale bulnmaktdır.
Böylece
olarak kuzeydoğ-günbatı
kale iç alnı
15.000 m 2 olarak hesaplanabilir. Bu bakımdn
üteratürdeu 180x40 m. oladüzeltilmesi gerekir. Boyutlar göz önüne alındğ
rak belirtilen kale boyutların
1/4'den fazla bir oranla, oldukça ince uzun bir biçim ortaya çıkar.
Tüm kale iç alnıd
görülmekle birlikte, yüzeyin 2/3'ü kaylıtr.
Kayrık
yüzey daha çok doğal
hallerinde bı
rakılm ş
gibidir, imar iz'eri pek görülemişt.
Kale iç alnı
başlıc
iki kesimde, güney
yarıd
üst ye kuzey v.ırda
alt teraslar halinde incelenebilir. Kaylık
üst terasta, alt teolmasa da yapı
kalıntr
kanıt
sayılbieck
taş
yığnlar
ve yer
rastaki kadar yoğLı,.
ancak asıl
yerlşim
alan, kaylığn
görece azldığ
yer temel izleri gözlemniştr;
kuzeydedir. Kalenin tüm çevresindeki surlar kesintisiz izlenebilmektedir. Surlar kale
kotta değilr;
topografik yapı
göre inş
çıkşlar
vardı.
Tepe sırtn
çevresinde aynı
daki kaylı
ile surlaın
arsındki
yükseklik farkı
10 m.den az değilr.
Bu bakımdn
kale iç alnıd
herhangi bir noktadan her yer görülemez. Diğer
bir ifadeyle, uzun yangöremezler. Sur, yer yer oldukça sağlm
kalmışt r.
Bu bölüm
lardaki surlar birlenı
batı
yanıd
görülebilmekte olup, sur yükseliğı
3.5 m. kadrı.
Sur kagüney yarın
lınğ
2.60 m. olarak ölçümştr.
Duvarın
iç ve dış
yüzlerinde iri ve orta boy, kabaca
biç mlend ri m ş
ve kır,
çokgen taşlr,
irili ufaklı
bir arada kulanımştr.
Duvar içinde
harçla dolurmşt.
Moloz içinde küçük çakıl
ve taşlr
da yer
ise küçük moloz taşlr
almktdır.
Surun dış
yüzünde kule belirnmşt
ancak bu konuda, örneği
kuzey
alanlar bulnmaktdır.
Surda kule belirlenmemesine karşın,
surun iç yanı
uçta, olası
da ve ona bitşk
mekanlrı
varlığ
dikkati çeker. Dikdörtgen mekanlar sura paralel olodalar surun her yönünde belirnmştir.
Alt teramak üzere görülmektedir. Sura bitşk
sın
batı
yanıd,
sura yakın
büyük bir çukurluk tanıml ak
beraber sarnıç
olasılğ
üzerinde durlmaktı.
Aynı
terasta birçok yapı
kalınts
ait temeller izlenebiIkuzey ucunda, sura yakın
bir yerde 4-5 basmğı
seçilebilen bir mermektedir. Terasın
terasın
kuzey yanıdki
sur üzerinde bir kapın
varlığ
düşnl
diven belirnmşt;
mektedir. Kalenin dışnaki taş
yıgnlar
ise yıklan
sura ait olmaıdr.
Döküntü taşlr
eğim
qöre 20-30 m. mesafeye kadar yaımştr.
Yüzeyde görülebilen seramik parçaları
Hitit Imparatorluk Çağı,
Hitit Imparatorluk Sonrası
ve Erken Demir Çağı
ve Bizans
ile önceki yılard
inceldğmz
Uçemkalesi'ne benDönemine aittir. Kale, genel yapıs
olma ıd r.
zer olup Bizans Döneminde çağdş
KARAGEDiK MANASTlRI VE BiZANS NEKROPOLÜ
Gölbaşı
ilçesi, Karagedik Beldesi sınrla
içinde llteratürdents bilinen manstır
mevcut durumu saptnmış
ve çevresinde buna bağlı
olarak düzenliğ
anlşı
nekropol alnı
belirnmştı
(Çizım:
12).
Ainswort'un 1839 yılnda
saptdığn
göre, iki katlı
inziva yerlşmsin
(manastırn)
alt katınd,
birinin içinde sütun ve mezar nişler
bulunan, birkaç büyük mekan bulunyormş.
Ust katta ise biri şapel
(6.50x4.50 m.), biri büyük (17 m. derinlğ
merkezi mekan), diğer
küçük (ancak bir kişn
sığabilec)
olmak üzere 3 mekan yer alı11
12
R. Leonhard, Paphlagonia, Berlin 1915. s. 59; K. Belke - M. Restle, e.q.e. 1984, s. 201.
W. Ainswort, Travels and Researches in Asia Minor, Mesopotamia, Chaldea and ArmeniaVol. I, London, 1842, s. 147.
124
Ancak arştımlz
sonucunda Karagedik'in 2 km. doğusna,
yolun 1.5
km. güneyinde, yaslndığ
tepenin batı
yam cınd
bul nm ş
olan manstır,
köylülerin ifadesiyle 1970'lerin ortalınd
kaçak kazılr
tümüyle tahrip edilmş
olduğ
anlaşılmtr
(Çizim: 12, C noktası).
Bu bakımdn
alanda manstır
miarı
yapısn
tanım
layabilecek arkeolojik veriler çok sınrld.
Sadece biçmlendirlmş
kaya yüzeylerinden
yormuş.
bazı
ipuçları
çıkar l bi .
al nı
yakl şı
1 km. güneydoğusa,
"Samnık
olarak adl ndır
kayaya oyma yer altı
mezar odalrı
bulunan alan, köyün kuşçm
3.5 km. doğusnda,
Ankara-Konya karayolunun ise 1250 m. batısnd,
bu mevkideki Hanife Çeş
me'nin 50 m. kadar batısnd
yer almktdır
(Çizim: 12, B noktası).
Rakım
1130 m.dir.
ve kayı
oymak suretiyle düzenlmiş
bir mezar alnı
belir nm ş
Burada yer altınd
tir. Girş
doğuaır
ve batıy
doğru
ilerlemektedir. Girşten
itibaren 12.60 m. uzunluğunda,
3.70 m. genişlğd
ve 2.40 m. yükseliğnd
dörtgen ilk odanı
uzun yanlarında
karşıl
olmak üzere zeminden 0.20-0.80 m. yükseliğnd
nişler
bulnmaktdır.
Nişlern
genişlkr
0.85-1.90 m. arsınd
değişrkn,
yükseklikleri 0.95-1.40 m. arsın
daır.
Derinlikleri ise 0.50-0.80 m. arsınd
değişmktr.
Böylece mekanı
kuzey duvarınd
5, güney duvarınd
ise 6 niş
saptnmkdır.
Girşn
karşısndi
duvarda daha küçük bir niş
ile yanıd
0.85 m. genişlğd
ve 1.60 m. yükseliğnd,
dik olarak
4.00 m. uznlğdaki
koridor, aynı
yönde,
ilerleyen, dar bir koridor bulnmaktdır.
ve 2.90 m. genişlğd,
dışarsyl
doğal
kır
ya da baca ile ilin8.10 m. uznlğda
tili, yine dikdörtgen ama daha küçük bir odaya açılmktdr.
Mekanı
yükseliğ
ise
1.85 m.dir. Bu mekanı
sadece kuzey duvarınd
benzer biçimde 3 niş
görülmektedir.
yer altı
odalrı
Bizans Döneminde, olasık
gömü am cıyla
kul75 m 2 büyklğndei
lanımş
olmaıdr.
Bu mekanlrı
yaklşı
20-30 m. batısnd
diğer
iki yeraltı
mekanı
nı
girş,
toprakla dolmuş
olduğ n a
sadece dışar n
seçilebilmektedir.
Kaya yamcındki
kayaya oyma tek mekanı
i mezar odası
ise Karagedik Beldebeldeyi Ankara asfltın
bağlyn
yolun 750 m. kadar güsi'nin 3 km. kuzeydoğsna,
neyinde, doğuya
yönelik bir tepenin, dik kaylı
yüzeyinde bulnmaktdır
(Çizim: 12, A
noktası).
Yaklşı
1150 m. rakımd.
Burada yine doğu-batı
doğrultsna
uzanan,
3.50 m. genişlğd,
10.75 m. uznlğda
ve 2.40 m. yükseliğnd,
kayaya oyma, dikdörtgen bir oda bulnmaktdır.
37 m2lik odanı
doğu
yanı
açıkt r.
Mekanı
kuzey duvarında,
"Samnlık
mezarınd
olduğ
gibi 5 niş
yer almktdır.
Nişlern,
zeminden yüksekliğ
0.75-0.85 m., genişlkr
1.50-1.80 m., yükseklikleri 0.85-1.05 m., derinlikleri ise 0.600.70 m. arsınd
değişmktr.
Bu mekan da aynı
döneme ait mezar yapıs
olmaıdr.
Mezarlın
birbirine ve manstır
yakınlğ,
bu alnı
"nekrapol" olarak nitelendirmemize neden olmuştr.
Phrygia'daki yerlşimd
çoğunl k a
vadi içlerinde yer alan
boyutları
ve kaba yonu duvar işçlğ
ile ortak özelbenzer kayaya oyma mezarlar, niş
likler taşrmkdıc.
Man stır
ve Samnlık
mevkiindeki yer altı
mezar odası
çevrelerinde Hellenistik, kayaya oyma mezar odası
çevresinde ise Bizans Dönemine ait seramik örnekler gözlem niştr.
dığ mız
Man stır
SELAMETLiKALE
Gölbaşı
ilçesi, Selametli Köyü'nün 3 km. kuzeybatısnd
yer almktdır.
Kale mevKöyü'nün 2.5 km. güneyinde kalmtdır.
Rakım
1125 m.dir. Güneyindeki düzlük
kii, Kırkl
alanda birkaç dere doğu-batı
doğrultsna
akmtdır.
Kale, enerji nakil hatın
tam altında
kalmak üzere, 20-30 m. yükseliğnd
bir tepe üzerindedir (Çizim: 13). Kalenin yer
aldığ
sırt,
duvar dışna
güneye doğru
60 m. kadar yumşak
bir eğiml
inmektedir. Batı
yamacı
ise daha dik eğimldr.
Kabaca kuzeybatı-gündoğ
doğrultsna
uzanan ve 80x20
m. boyutlarınd,
ince uzun, 1600 m2 büyklğnde,
oval planıdr.
Kaleyi çevreleyen sur duvarı
genelde tümsek olarak algınmktdr.
Sur, iç aınd
1.60 m. kadar yükseliğ
ulaş13
C.H.E. Haspels, The Highlands of Phrygia, Sites and Monuments, Princeton,New Jersey 1971, s. 242,547,551, lig.
85-88,418.
125
Duvarda düzgün olmayan taşlr,
dolgu malzemesiyle birlikte kulanımştr.
Harç
Genişlğ
1.00 m.den az olmaıdr.
Sur üzerinde doğua
4, batıda
1 olmak üzere yarım
daire biçimli 5 kule belirnmşt.
Bir kulede genişlk
6.40 m. olaKuleler, 2.20-6.50 m. uznlğdaki
yay biçimli duvarlı
ile belirgindir. Sur
rak ölçümştr.
ve batıd
olmak üzere iki kapın
varlığnd
söz edilebilir. Batıdki
kapı,
üzerinde doğua
yanıdki
kuleye bitşkr.
Kale dışna,
özellikle kuzey ve güneybatıd
kalan tarlalarda, en
gözlemndiğ,
kalenin kuzey
az 350 m. mesafede olmak üzere, bol seramik parçlı
düz alnrı
ıskan
edilmş
olduğ
sonucu çıkartlbi.
Bu kesimdeki seve doğusnaki
(?) (2 örnek), Hellenistik, Roma ve Bizans döramikler, Orta Tunç (?) (2 örnek), Demir çağı
yer alan Irga Çeşm'd
Yunanca bir yanemlerine tarilüenebllir, Kalenin 750 m. doğusna
zıt
saptnmışr.
LS. 11.-111. ar l ıyzü
tarihlendirilen yazıt,
bir mezar taşı
üzerindedir.
maktdır.
kalınts
saptnmışr.
KEPENEKÇiKALE
ışablöG
ilçesi, Selametii Köyü'nün 2.5 km. güneydoğusa
yer almktdır
(Çi1170 m.dir. Kuzeyi kendisinden daha yüksek bir tepeliktir, güneyi ise
zim: 13). Rakım
zamanda doğu-batı
doğrult sunda
bir yol Jlüzergahı
yaratdüzlüktür, bu düzlük aynı
makt dır.
Düzlükte birkaç dere de yer almktdır.
20-30 m. yüksekli!ilindeki höyük bi40x50 m. boyutlarınd
oval plan ı
bir kale belirçimli tepe üzerinde, eksenleri yakl şı
lenmiştr.
Kale üzerinde çok sayıd
kaçak kazı
çukuru görülmektedir. Tepeyi çevrelekul anı d ğ
belir nmişt r.
Gözlemlenen
yen sur olabilecek duvarda, iri dörtgen blok arın
Hellenistik ve Bizans dönemlerine aittir. Kale dışnaki
seramik
seramikler Demir Çağı,
dağıl m na
bakarak, surlaın
dış n a
da yerlşim
olduğ
anlşımktdr.
Kepenekçikasürdürülecektir.
le üzerinde çalışm ar
çalışmrz
sırand
Ankara imar al nı
içinde kalan iki höyükte gözBu yılki
Yenimahalle Ilçesi Çayyolu Höyük'te Kalkolitik, Eski Tunç ve Hellelemler yapılruşt .
Ilçesi, ıncek
Höyük'te yine aynı
dönemlere ait seramikler belir enmişt r.
nistik; Gölbaşı
Galatia yüze ar ştırmasın
önümüzdeki yıl da devam edilecektir.
ALMANCA ÖZET - DEUTSCHE KURZFASSUNG
Burgen und Siedlungsspuren in Galatien
Die Bestandsaufnahme und Bewertung der Burgen und Siedlungsspuren in
Galatien wurden auch 2002 mit folgenden Arbeitsschwerpunkten fortgesetzt:
• Erarbeitung von Lageskizzen für die bereits in den Vorjahren untersuchten
Çeltikçi und Fortsetzung der Untersuchungen des schon 2001
Anlagen in Karglı,
bearbeiteten Dümrek. In Dümrek wurden die Arbeiten auf das Gebiet ausserhalb des
bereits aufgenommenen .Kalebaşıtep "
ausgedehnt. In diesem Bereich wurde neben
dem 2001 endeckten Kybelealtar "Merdivenkaya" zwei zusatzliche phrygische
Felsenaltaere gefunden, die fast identisch sind mit den Altaeren in Midasstadt.
• Ein weiterer Arbeitsschwerpunkt war die Dokumentierung des aktuellen
Zustandes von Anlagen, die in der aelteren Literatur erwaehnt werden. So wurden die
Burgen Aktepe (Leonhard) und Keçikalesi (von Diest) sowie die Klosteranlage
Karagedik (Ainswort) untersucht. In Aktepe wurden die von Leonhard genannten
Angaben zu den Dimensionen der Burg korrigiert. Für Keçikalesi und Aktepe wurden
Lageskizzen erarbeitet. In Karagedik konnten leider nur Spuren von der zerstörten
Klosteranlage festgestellt werden.
• Schliesslich konnten acht Anlagen neu dokumenüert werden, die überwieqend
byzantinischer Spuren aufweisen. Dazu zahlen: lncekkale, Alac tlı
Oğünç
Kooperatifi, Polatı
Küçükkale, Koçaş,
Saray, Selametli, Kepenekçi, und die byzantinische Nekropole bei Karagedik. In Selametli wurde eine einzeilige griechischische
Grabinschrift (2. oder 3. Jh. n. Chr.) gefunden.
Aıle
o.g. Anlagen sowie die Keramikbeispiele aus diesen Anlagen wurden mit
digitalen Fotos dokumentiert.
,ıteq utseF
126
50 km
i
KIZILCAHAMAM
O
o
AKTEPEl
JSi-'" ,!~AR K:O
SiVRiHisAR
O
O
o
HAYMANA
~
,.,<1'
'b-
ljhEMi!~O
OfKEPENEKÇIl
GALA.TIA KALE i YERLŞMi
YUZEY ARŞTIML
2002
Levent Egemen Vardar
2002 YILI ÇALIŞM
ALANLARI
Harita: 1
GALATlA KALE f YERLŞMI
YUZEY ARŞTIML
2002
levent Egemen Vardar
Polatı
Karglı
i
- Ankara
Karglıke
ölçekli kroki
kroki: Ari Vardar
Çizim: 1
127
GALATIAKALE1 YERLŞMI
YÜZEY ARŞTIML
2002
Levent Egemen Vardar
Kızlcahm
- Ankara
Çeltikçi i Asartepe
ölçekli kroki
kroki. Ali Vardar
Çizim:2
GA~i\TIA
KALE i YERLŞMI
YUZEY ARŞTlMLI
2002
Levent Egemen Vardar
Mlheçcık-,
Eskişehr
Dümrek r
Merdlvenkaya Kybele Altan
çlzlm: AliVardar
Çizim:3
128
GALATrA KALE
i YERLŞMI
YÜZEYARŞTJMlI20
Levent Egemen Vardar
Mıh<çck_
Fskişehr
Dümrek i
Alta" (C)
Kybeh~
çlzım:
Atı
Vardar
Çizim:4
kalenin
yeri
~
~
,-,
,
<>
k:~(
.~ç
kaya
--- c':
•
kale
alnı
600m 2
<,
~/J'ıl\:.
5
i
240 cm
kaçı
10
i
ı\ '
kap'
olası
\1 /
t: )()
çukuru-"
~.
<,
- /......
/C./.("
..~
duvar genişl ği
yaklşı
",~
//".....
sarPky~
\
0> ··.:"tE.,.....")
-. (POligon
-.::.
~.
".
· r;:~"'.
\
\~:j
.
--0,).7,
\
~"t3V
O
r
GALATIA KALEi YERLŞMi
YÜZEYARŞTIML
2002
Levent Egemen Vardar
.
'
.. , - - /
20m
i
Öğünç
Gölbaşı-
Alac tlı
Yapı
Ankara
Kooperatifi i Kale
- incekarsı
ölçekli kroki
krokk Ali Vardar
Çizim:5
129
Çizim:6
'"i
"i "i
.,
i
....
i
A hırçl
dLlv~r
B duvar lemoll
Cb;ıt'm<l1,n
D günoymekı
Çizim:7
Çizim:8
130
Çizim:9
Çizim: 10
Çizim: 11
131
yeri
man stır n
Akayonıezrds
Haymana- Ankara
Karagedik
Manastln ve Nekropolü
ölçekli kroki
ıuncl
yiık-;:l{j"120
(ın
B yeraltı
mezar odatan
krOkl.A1iVilH.!;lr
Çizim: 12
GAUHIA KALE: i YERLŞMI
YÜZEYARŞTIML
Levent Eg&m6rı
Gölbaşı
2002
Vardar
- Ankara
Selametli
ölçekli kroki
kroki:AIIVBrdar
-
kalenin '. kllpbOltkçl kal~
yeri
~.P\
~o'
Çizim: 13
1
2km
10
i
20
i
Resim 1: Merdlvenkaya
132
iSTANBUL FAT!H iLÇESi SO~UAR,
iSKENDRPAŞ,
HASAN HALIFE, MUHTESIP ıSKENDR,
KEÇECI
KARBŞ,
SULUKULE MAHALLELERiNDE YAPILAN
2002 YILI ARKEOLOJiK YÜZEY ARŞTIMAS
Feridun ÖZGÜMŞ*
istanbul sur içindeki arkeolojik yüzearştıml n
beşinc
sezonu 2002 yıl
eylül aymda tam lanmışt r.
Kültür Baknlığ,
Anıtlar
ve Müzeler Genel Müdürlüğü'rı n
izniyle Istanbul Universitesi Güzel Sanatfar Bölümü adın
yapıl n
bu çalışm
ya Istanbul Universitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü'nden Yrd. Doç. Dr. Ahmet Vefa Çobanğlu,
Ayşe
Denknalbant. Melda Ermiş,
Haluk Çetinkaya, Uludağ
UniversiteIstanbul Teknik Universitesi'nden Yük. Mim. Funda
si'nden Hayri Fehmi Yılmaz,
Armutç oğlu
ve öğrenci
Sevgi Gel ile Ozgen Kadıoğlu
katılmşrd.
Geçen senelerde
olduğ
gibi bulntarımz
sütun başlıkr
ve gövdeleri, miarı
eserler, yazıtlr
ve kabartmlı
levhalar olarak gruplandı bilr.
Sütun Başlık r:
2002 yıl,
en az sütun başlığn
ele geçirldğ
sezon olmuşt r,
Bunlardan bir tanesi ve iyi durumda olanı
Edirnekapı
Aya Yorgı
Kilisesi'ndedir. OlçüleVolütlü ve ikı böri alt r: 0,27 cm., üst kare taban 0,54xO,54, h: 0,38 olarak ahnruştı".
lümlü olan başlık
6. yüzılda
yapılmş
olmaıdr.
Iki volüt ar sı
gövde aşındrlmıştr.
Volütleri ise sağlm
olarak durmaktdır.
Aynı
kilisede Korinth üslubunda olduğ
anl şı an
ve kötü durumda olan ikinci bir başlık
daha vardı .
Gün geçtikçe tahrip olrnaktadrrz.
durumdaki bir başk
başlık
Sofular Mahallesi Yeşil
Tekke
Üçüncü, daha sağlm
Sok. No: 40'taki evin bahçesinde bulnmştr.
Ojçüleri: alt r: 0,40 m., kare üst taban
getirlmş
0,83xO,83, h: 0,50 m.dir. Mermerden olup benzeri Istanbul 1O No.lu sarnıçt
tir 3 .
nı
Mimarı
Buluntular
lskend rpaş
Mah. Hacı
Salih Sok. Alt Yapı
(Kambur Mustafa Paş
Camii veya
bilinen bu cami, eski bir Bizans sarnıc
üzerine inşa
Yayla Camii): Oteden beri varlığ
edilm ş
olup cami ve haziresi hemen hemen ortadan kalmıştr.
Buna Yayla Camii de
2
3
4
5
pr. Feridun Ö~GÜMŞ,
istanbul Üniversitesi, Güzel Sanatlar Bölümü, Kuyucu Muratpş
Medresesi Vezneciler IstanbulITURKIYE
[Hebdemon]'de benzeri bulnmştr.
Thoman Zollt Kapitelplastik Konstantinopels vom 4. Bir 6.
istanbul Bakıröy
Jahrhundert n.chr. Asia Minor Studien 14 Bonn 1994. S.222 (Iev. 45/638).
Bulgaristan Preslav'daki benzeri için Martin Dennert Mittelbyzantihische Kapitelle-Asia Minor Studien 25 Bonn (1997)
s.6Iev.113a.
Lev. 48/838 s.233)
(Bkz. R. Kautzsch, Kapitelstudien Berlin Leipzig (1936) s.136 lev.131175 acıry
Bu camiye niçin Yayla Camii deniğ
bilinmemektedir. S. Eyice; "istanbul'un Ortadan Kalkmış
Bazı
Tarihi Eserleri Kambur Mustapş
(veya Yayla) Camii", Tarih Dergisi 26 (1972) s.158 not.91.
Eyice, a.g.e., s.161.
133
denir-. Cami 1950'li yılar
kadar ayakta duruyordu. 1954'te tamamen yok otrnuşıs.
Caminin üzerine oturd ğ
alttaki sarnıc
girmek mümkün olma ışt r.
Sarnıç
ve cami
arazisi, 1940 yıl nda
Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdrlğ,
tarfınd
tapu su MilBaknlığ
adın
istirnlak edilmştr.
Vakıflr
Genel Müdrlğ'ne
ise vakfiyesi
li Eğitm
bul nam r ştı e.
Buradaki sarnıc
uz nl ğ
23.60x12.20 m. olarak ölçümşt.
Beşerdn
2 sıra
halinde onar 10 adet sütunu vardı.
Başlıkr
ise kaba işlenrt".
Os8 . Eylül ayındki
manlır
zamnıd
yapı
(sarnıç)
Ermeni iplikçilerin eline geçmiştr
çaIışmalrzd
dıştan
ölçülebilen duvarlın
14.50x15.10 m. olarak ölçtük. Dışardn
görülebilen kemerlerinin yükseliğ
3.50 m.dir.
Bu haliyle bu Bizans sarnıc
bir zamanlar üzerinde duran cami için çok iyi bir teras görevi görmüş
olmaıdr.
Strzygowski tamamen tuğla
olan yapın
tuğla
ölçülerini
kalınğ
ise 0,04 m. veya 0,05 m.dir 9 (Resim: 1). Tarih0,38-0,40 m. olarak verir. Tuğla
Iemesi oldukça zor olan bu sarnıç
7. yüzıl
sonlarıd
yapılmş
olmaıdr.
Resimlerde
1 0 . Bazı
görülen kapıs
kap lı
olup anhtrı
kimde olduğ
belli değilr
yazarlar buKilisesi'nin olduğn
antatmarn. Bu görüş
destekleyen Türk
rada bir Kırkmatile
arştımcl
da vardı
fakat, Semavi Eyice bu idanı
hiçbir daynğı
olmadığ n
söylernektedlrte, Bugün harap vaziyettedir. Mülkiyetinin kime ait olduğ
ise karış
bir
gömülü olduğ
bu eser acilen kurtaılmy
bekkonudur. Haziresinde önemli insalrı
lemektedir.
Sofular Caddesi'ndeki Setıç:
Bu muazzam alt yapı,
adı
geçen caddedeki üç büyük binaı
arksındi
adada yer almktdır.
Bunlardan bir tanesi No: 110/A Tirebokatındi
malı
müşavirlk
bürosu arksınd,
devamı
aynı
cadde No: 112lu Apt. girş
114 Yenilmez Apt. bahçesinde, üçüncü bölümü ise bu caddenin Aksaray'a yakın
ucunda, yukarıdi
apartman ile aynı
hizada olan No: 108/1 Gül Apt. arksındi
bahçedeMüller-Wienner görmüş
olma ıd r.
Çündir [1061 ada 169 parsel]. Bu son iki parçsın
kü Gül Apt. arksındi
yapı
Kambur Mustafa Paş
Camii ile beraber gösteren vazi1 3 • Fakat aynı
yet planı
vardı
ars nı
yukarıy
doğru
giden bölümündeki kısmn
görmeiştr
[Sofular Cad. 110/A Tirebolu Apt. mali müşavirl k
bürosu arksındai
kıs m].
Alt yapın
bu en üstteki bölümü tuğladn
yapılmştr
(Resim: 2). Güneyinde 2.28 m.
kalınğd
bir duvar vardı,
bu kalınt
uznlğ
9.10 m., tuğla
kalınğ
ise 0,03
impost bir başlık
görülür. Bunun yanıdki
Yenilmez Apt. No:
m.dir. kuzey tarfında
bu sarnıç
kalınts
devam etmektedir ve burada in situ bir sütun göv112-14 arksınd
desi vardı.
r: 0,65, h: 1,43'tür ve bir seki üzerine oturmakdı,
buradaki duvarın
uzunluğ
17.70 m., h: 7,36 m.dir [her iki apt. için olan uzunluk Tirebolu ve Yenilmez Apt.].
olan kısmndai
Gül Apt. avlusunda [No: 108/1]
Bu caddenin (Sofular) Aksaray'a yakın
bu sarnıc
ona dıştan
destek olan yuvarlak kemeri i tonozu görülmştr
(Resim: 3).
Taş,
tuğla
almşık
olarak örülmş
yuvarlak kemeri i tonoz 1.84 m. derinlğ
olup, yerden 5 m. yükseliğndr
ve 2.17 m. açıklğndr.
Dıştan
dışa
2 payenin arlığ
4,97
m. olarak ölçümştr.
Taşl rın
bazıl r
tuğla r
çer~ v lendiğ en,
bunun Orta Biedilm ş
olabilecegini düşnmektyiz.
Payelerinin
zans (842-1204) Döneminde inşa
oturd ğ
zemin Gül Apt. zemininden 2.90 m. yüksekliktedir. Böylece yapın
tüm yüksekliğ
8 m. aşmktdır.
Sofular Yejil Tekke Sak. Kuyulu Çıkmaz
Doğan
Apt. No: tO'daki Altyapı:
BuraMarkianos sütununun bulndğ
alana çok yakın
olup Yeda bulunan bir diger alty pı
6
7
8
9
10
11
12
13
Eyiee, a.g.e., s.160-161.
Eyiee, a.g.e., s.162-163. Ph Foreheimer - J. Strzygowski, Die byzantinischen Wasserbeha/ter von Konstantinople,
Wien 1893 s.78.
Ph Foreheimer - J- Strzygowski, a.g.e., s. 79.
Ph Foreheimer - J- Strzygowski, a.g.e. s. 79.
W. Mül1er - Wiemer istanbu/'un Tarihi Topgrafysı
(Çev: Ülker Sayıs)
istanbul 2001, s. 282.
J. P. Richter, Quelfen der Byzanlinischenkunst geschichte Wien 1897 s.204-206; R. Janini; La geographie de L'empire byzantin I. Constantinople 3. Les Eglises et Les Monasteres, Paris 1953, s. 498-502.
Eyiee, a.g.e., s.163.
Mül1er - Wienner, a.g.e., s. 282, lig. 320.
134
Tekke Sokağı'n
Sofular Caddesi'ne bağlndı
yerdeki yukarıd
anltı
Kambur
Camii'ndeki Bizans altypısn
da çok yakındr.
Yukarıd
anltı
TireMustafa Paş
arksındi
yapı
bu Yeşil
Tekke Sok. Sarnıç
ve
bolu, Yenilmez ve Gül aprtmnlı
altındki
sarnıç
Markianos Meydanı'
yakınl r dan
dolayı
Kambur Mustafa Paş
birbirleri ile aynı
sistemin parçsı
olarak görülseler bile Müller - Wienner Dülgerzade
altypısn
bu sistemler alksız
olduğn
söyler!", Fakat Ye(Kambur Mustafa Paş)
şil
Tekke Sokak'taki bu yapı
Müller - Wiener görmeişt
daha doğrus
daha önce
görülmeiş
bir yapıdr.
Bizim görüşmze
göre burası
Markianos Meydanı'
zemin
teşkil
etsin diye inşa
edilmş
ve dolaysız
olarak o meydanla ilşk
bir yapıdr
.. Çünkü bu
alan meyilli bir araziye yapıldğn
bu tip rnekanlara ihtiyaç duylmştre.
Iki ağır
papayeler duvarlara ve birbirlerine kemerleri e bağlnmıştr
yeye oturantonozlu yapıda
(Resim: 4). Olçüleri yaklşı
9.30xS.63 m.dir. Tüm iç yüzey sıvayl
kaplnmıştr.
Tuğ
la tonoz bir yerde patlımş
olduğna
orijinal Bizans tuğları
görülebilmektedir. To4 m.dir. Osmanlır
zamnıd
da kulanımş
olmaıdr.
Bugün özel mülnoz yükseliğ
son zamanlarda ağır
bir restorasyon geçirmşt.
kiyette olan yapı
Bıçak
Alaeddin Camii Avlusundaki Altyapı:
Bu camiye yanlışk
Bıçak
AlaEsas ismi Alaeddin Mescidi ve Tekkesi'dir 16 . Sofular'daki bu caminin
eddin denmiştr.
avlusuna bitşk
Yıldz
Apt. No: 35/37'nin temeli eski bir Bizans sarnıcd
ve oldukça
sağl m
dur m adır.
Cami avlusunda, şadırvn
bakan sarnıç
duvarı
13,30 m. uzunluğunda
olup 5 m. yükseliğndr.
Tuğla
kalınğ
0,04xO,07 m.dir. Bugüne kadar yapı
lan arştım/d
yer almış
bir sarnıçt
(Resim: 5).
yönündeki kenannda bir oluktan akan su sarnıçt
geldiğn,
Caminin kıble
içerisinin su dolu olması
lazımdr.
Uzerindeki Yıldz
Apt. içine girmek mümkün olmamıştr.
Tuğla
kalınrd
erken döneme ait bir sarnıç
olduğ
düşnlebir.
Fenari isa Camii, Eski Konstantinos Lips Manastm'ndaki Çelışm t:
Eski adı
Konstantinos Lips Manstır
olan yapın,
eylül ayı
başınd
son durumunu incelemeye
git ğ m zde,
çok önceleri yapıln
kazılrdn
çıkan
bir kısm
malzemenin güney kilisenin dışnaki
avluda atılmş
olarak durğn
qördük!". Hem 1930'lu yılard
hem de
burada kazı
yapan Makridi Bey'in bulntarı,
60'11 adrlıy
önce
sonraki çalışmrd
1 8 . BuraGrabar'da, sonra da Megaw, Mango ve Hawkins'in çalışmrnd
yer almıştr
olan plastik eserlerin Ayasofya ve Arkeoloji Müzeleri'ne götürldğ
bilinda bulnmş
düşnle
bir grup fragman halindeki bumektedir. Herhalde daha az önemli olduğ
luntu, kuzeydeki yapın
dışna
atılmş
vaziyette bıraklmşt
ve bunlardan çoğu
not
1S'de belirtilen yaınlrd
yer almktdır.
2002 yıl
sütun başlıkrnd
bir tanesi de
..kuzey kilisesinin apsisi önündedir. Mermerden yapılmş
olup Korinth üslubu yapın
bundaır.
Olçüleri r: 0,40 m. üst kare taban 0,42x0,42 m., h: 0,15 m.dir ve kır
vaziyettedir 19 . Buradaki yığnt
içinde bulunan 0,50 m. uznlğdaki
rnerrner korniş
parçası
da çok tahrip olmuştr.
Muhtemelen 10. yüzıla
ait olup üzerinde bitkisel motifler
20
vardı
. Araştı m c ların
notları d
yer alan ve gene 10. yüzıla
tarihlenen bir başk
parça da üzerinde haç ve stilize çiçek süslemesinin yer aldığ
kornişt.
Mermerden yaşi
14
15
16
17
18
19
20
21
Müller - Wienner, e.q.e., s.282, lig.320.
E. Mamboury, "Contribution 11 la Topographie generale de Constantinople". Actes du Vi eme Congres Intem d'Etudes Byzantines 1948 Paris (1951), ii $.243-253).
(1993), 5.176.
M. Baha Tanman, "Aleaddin Mescidi ve Tekkesi", Dünden Bugüne istanbul Ansiklopedisi 1, istanbuı
için Müller - Wienner, a.g.e., 5.126-131.
Fenari isa Camii bilyogrası
Siec/~
Paris (1963), s.100 vd. Th. Macridy A. H. S. MeA. Grabar, Sculptures Byzantines de Constantinople ıve
gaw, C. Mango, E. J. W. Hawkins, "The Monastery ol Lips (Fenari,lsa Camii) at Istanbul", DOP 18 (1964), 5.303-310,
C. Mango-E. J. W. Hawkins, "Additional linds at Fenari Isa Camii Istanbul" DOP 22 (1968), 5.178-181.
[3enzerleri için Kautzsch, a.g.e., Lev: 24 ve 30, C. Mango - E. J. W. Hawkins, a.g.e. 5.178 Lev. 75 Fig: 8'de Fenari
ısa'd
bulnmş
benzerleri vardı.
Bu korntşi
Fenari isa'da bulunan diğer
parçlı
için Mango, Hawkins, a.g.e. 5.179.
Bulndğ
zamandaki resimı
için bkz. Th. Macridy A. H. S. Megaw-C. Mango. E. J. W. Hawkins, DOP 18 (1964).
C. Mango E. J. W. Hawkins, DOP 22 (1968),
5.280 [Megaw I.g. 135.302 ve 310 Mango - Hawkins, lig. 5-39]. Ayrıca
5.179 Lev. 90, lig. 17.
-x.
135
ve parçlı
0,30 m. uznlğdaırs".
sütun kaideleri, sütun gövdeleri
pılmştr
ğında
olarak
yaın
bul nm ş
Bütün bunlara ilaveten
olup tek tek fişlenm
aynı
bulrıtü
yı
ve Ingilizce
hazırlnmşt.
Muhtesip iskender Mahallesi'ndeki Kalınt:
Muhtesip İskendr
Mahallesi'nin EsCaddesi'ndeki Fatih Apt. No: 15'teki binaı
altınd
[1528 ada 6 parsel] Biki Ali Paş
zans Dönemine ait duvar kalınts
tespit edilmştr.
Yakl şı
1 m. uznlğdaki
bu dualtın
doğru
gitmektedir. Devamın
görmek için aprtmnı
altın
girmek
var binaı
mümkün olmaruştı
(Resim: 6).
Edirnekapı
ve Sulukule Arasındki
Surlar: ii. Theodosius (408-450) surlaın
Edirnekapıs ' d n
Vatan Caddesi'ne inen bölümünde, sur üzerinde, Orta Bizans tamiryapılmş
süslemeler görülüp bunları
fot ğra l ı
çekilm şt r.
Bunlar bu
leri esnaıd
dönemde (842-1204) görülen tipik süslemelerdir. Stilize bitkisel motifler ve haçlar, hal(Resim: 7)22. ınyA
nıral us
ıpakenridE
iş r g
yakalar halinde alternatif olarak dizmştr
kında
demet künk su kanlrı
surlardan daha önceki döneme ait olmaıdr
(Resim:
8). Deniz seviyesinden olan yükseklikleri Bozdğan
Su Kemerleri'yle aynı
seviyede olması,
bu buluntuyu daha ilginç hale getirmektedir23. Muhtemelen bu su sistemi hem
şehrin
dışnaki
kaynaklardan hem de Lykos Deresi'nden şehr
su sağlmd
önemli
bir vazife qörüyordue',
Sütun Gövdeleri: 2002 çalışm
sezonunda başlıkrdn
daha fazla sütun gövdesi bulnmştr.
Bunlardan bir tanesi Sofular Yeşil
Tekke Sak. No: 10'daki evin bahçe1 m. uznlğda
granit sütun gövdesidir. Vatan Caddesi metro durasinde, yaklşı
ğı yakındi
parkta bulunan bir diğer
sütun hayli büyüktür. r: 0,75 uzunluk 5.80 m.dir.
Sütun gövdelerinden en ilgi çekici grubu, Edirnekapı
Mihrimah Sultan Camii'ndeki grup
oluştrmakdı.
Sütunlar kıble
yönündeki duvara yaslnmış
olarak durmaktı
(Resim: 9). Bunlar mermer ve granit olmak üzere çeşitl
malzemeden yapımştr.
Bazı
kayyapıldğ,
Rumnaklarda Mihrimah Camii'nin eski Bizans kilisesi Aya Yorgi'nin arsın
2 5.
lar'a ise bugünkü kilise arazisinin verildğ
yazl ıd r
Bu sütunlar buraya ait olabileceği gibi başk
yerlerden de buraya getirlmş
olabilirler. Müller-Wienner, Hebdemon (Bakıröy)'dei
loannes (Yahya) Kilisesi'nin malzemesinin cami yapımnd
kulanıdğ
bildirir 26, acırya
cami avlu revaklın
sütunlarıd
bazılr
da devşirm
Bizans malzemesidir.
Edirnekapı,
Kariye Bostan! Sokağı'ndi
Ksiınt
(Resim: 10): Derviş
Ali Mahallesi, otobüs parkın
olduğ
yerdedir. Aynalı
tonozlu bir Bizans alt yapıs
olup muhteme3.1Ox2.1 Om. ölçülerindedir. Tonoz aynsı
h: 1.50 m.dir. Tuğla
kalınğ
0,03
len sarnıçt.
m., harç 0,05 m.dir. Bu ölçüler bize bunun bir Orta Bizans (842-1204) yapıs
olduğ n
anl tır.
Kariye kompleksine ait bir parça olmaıdr.
Robert Austerhout 1979'a kadar
açıkt
olduğn,
sonradan buldozerlerle yıkldğ!")
söyler. 1996'da ise bugünkü kısm
hariç tamamen ortadan kalrmştı'".
16. yüzılda
Istanbul'a gelen bazı
seyahlrın
da
22
23
24
25
26
27
Bu tip dekorasyon için Claudia Barsanti, "Scultura Anatolica di Epoca Mediobyzantina"Milion 1 (1988) s.275-306, Lev.
11112 Afyon Lev: IV/3 Afyon Müzesi.
Şehrin
batısnd
su getirldğ
bilinmektedir. Ayrıca
bu buluntunun eski adı
Lykos Deresi olan Bayrmpş
Deresi Vatan Caddesi'ne olan yakınlğ
onun işlevn
önemini vurglamktdı.
vaıens
Su Kemerleri için Kazım
Çeçen, Mimar Sinan ve Kırk
Çeşm
Tesisleri Istanbul (1988), s.23-26. S9n yılard
Istanbul'daki su tesislerini ve şehr
gelen
su sistemlerini arştın
James Crow ve Richard Bayliss adlı
iki Irıgilz
arştımc
bu kanaltarlaValens Su Kemeri'nin
(Bozdğan)
aynı
yükseklikte oldukarın
tespit etmişlrd.
Bu iki Ingiliz'in çalışmr
için bkz. James Crow - Richard
Bayliss "The Fortifications and Water Supply System of Constanstinople" XXe Congres International des Etudes
Byzantines Pre Actes" II. Tables Rondes Paris 2001, s.249.
oluş
bu kuleyle bulunan künk borular arsındki
ilşky
ortaya koymatdır.
Sulukule için
Özellikle su kulesine yakın
"Kharisus Kapıs"
da denirdi. ii. lustinianus (685-695 ikinci defa 705-711) büyük ihtimalle şehr
buradan girip ikinci
kez irnparatoroldu. A.V. Millingen Byzantine Constantinople The Wallsof the City and Adjoining Histo~cal
Sites, London 1899, s.86-Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi (Çev: Fikret lşıtan),
Ankara (1981), s.132. Incieyan Kharisue adın
eskiden Edirnekapı
için kulanıdğ
söyler. P.G. Incieyan, 18. Asırda
Istanbul(Çev: Hrand Andreasyan),
Istanbul (1976), s.14-15, not: 40).
Zafer Karaca, istanbul'da ılnamsO
DönemiRum Kiliseleri, istanbul (1995), s.122.
Müller - Wienner, e.ç.e., s.441.
R. Ousterhout, "Later Churches of Constantinopie, DOP 54 2000, s.242.
136
(Stephan Gerlach) bu samıc
gördüğ
bilinmektedir. O sırald
Yahudi iplikçiler buramesken turnşladıw.
Bugün harap vaziyetteki Kariye manstır
kompleksinden bu
altınd
gizlenmş
ve çöplük olmuştr.
tek parça, bir evin basmğı
Yezıü r
ve Kebrtmlı
Levhalar: Bu sezon ele geçirilen kabrtmlı
levha, Edirnekapı
Aya Dimitri Kilisesi'nde bulnmştur.
Bu kilise Sarmşık
Aya Dimitri Kilisesi di2 9 ve bu levha kilise avlusunda, avlu duvarın
ye de adlnır
gömülü vaziyette ve çok
kötü durmaı
(Resim: 11). Bir mezar steli olması
muhtemel bu levhada oturm ş
vaziyette bir kadın
ve kucağınd
bir çocuk vardı.
Sarmşık
Aya Dimitri'de önceden bili3 o . Binen ve Zafer Kar c 'nı
da gördüğ
mezar steli, bugün kilisede mevcut değild r
bu stel yeni butnarı
ikinci bir levhadır
ve bu da Zafer Kar ca'nı
dazim gördüğmz
ha önce gördüğ
stel gibi, M.O. 1-M.S. 1. yüzılar
arsın"!
tarihlendirilmelidir. Mermerbu kabartma O,72xO,50 m. ölçülerinde olup Istanbul ve çevresinde buna
den yapılmş
benzer başk
mezar stelleri buhınmştre.
Çalışmrz
sırand
Fatih Neslişah
Mahallesi, Neyzanlar Sak. No: 14'teki
haziresinde, kır
vaziyette O,5xO,28 m. ölçülerinde mermerden muheski bir Osmanlı
temelen Geç Bizans Dönemi mezartşı
bulnmştr
(Resim: 12). Ilk iki satır
tam olason satır
tamamlanmaya çalış dğı
gibi NEOFOTJSTOS ise bu bir
rak okunabilir. Eğer
sıfatr
ve Hıristyanlğ
yeni geçmiş
olanlar için kulanır.
lulianos muhtemelen mezar
sahibinin ismidir. Yazıtn
diğer
kısmlar
okunamtdır.
yı
EN8AL\E
KATAKITE
(?) L\NTXANOY
"bAKAlEl
OYAlANOE
*
BURADA
YATAN
*
[IU]L1ANOS
NEOFOT[ISTOS]
NEOcI> )T[l~ O ]
levha Aya Dimitri Kilisesi'nin güney duvarın
dış
yüzünde, yere
malzeme olarak kulanımş
ve yapı
badnlıc
üzeri iyice örtülmş
ve okunamaz hale gelmiştr
(Resim: 13).
Edirnekapı
Aya Yorgi Kilisesi'nde de sur tamirı
sırand
oradan getir ld ği
tahmalzeme olarak kulanı
bir başk
yazıt
daha görülm ştür.
min olunan ve devşirm
Kilise transep.tinin güneyinde dış
duvarda görülebilir vaziyettedir. TOKPAT yazıs
AVTOKPATOP (Imperatar veya IIANTOKPATOR - ISA) olarak da okunabilir. Sur tamirle- AVTOKPATOP - IMPERATOR dirinde genelde imparatorlar isimlerini yazdıklrna
ye okunmalıdr
(Resim: 14).
yakın
28
29
30
31
32
Bir diğer
bir şekild,
yazıl
devşirm
R. Ousternout, A. Sixteenth Century Visitor to the Chora, DOP39 (1985), 5.117-24, özellikle 120, resim 3.
armşıkS
Aya Dimitri Kilisesi için bkz. Zafer Karaca, istanbu/'da Osmanlı
Dönemi Rum Kilise/eri, istanbul (1995),
5.243-48).
Karaca, a.g.e. 5.246.
Les stetes Funerelres de Byzance Greco Romanie, Paris (1964). Küçükçekmece Firuzköy'de bulunan
Nezih Fıratl,
mezartşı
için 5.80 lev: XXV/93. Beyazıt
Vezneciler'de bulunan benzeri için 5.111, lev: XLlV/183.
Wolfgan Müller - Wienner, "Spoilennutzung in Istanbul", Beitrage zur A/tertumskunde Kleinasiens Festschrift tür Kurt
Bittel (Yay. R. Boehmer - H. Hauplman) Mainz am Rhein (1983) 5.381 rev. 78/2.
137
BizANS KALINTISI RÖLÖVE PROJESI
SOFULAR CADDESi, GÜL APT. NO: 108/1
ÇiZEN: SEDA ÖZEN (MiMAR)
TARIH: EYLÜL2002
'i'
.1 i
-r
r,j' '"i ;;
ÖN GÖRÜNŞ
Resim 1: Sofular, Kambur
Camii'ndeki Bizans
Mustafpş
138
Çizim: 1
altypıs
Resim 2: Sofular Cad. Tirebolu ve Yenilmez Apt. arkasındaki
Bizans yapıs
Resim 3: Sofular Cad. Gül Apt.
daki Bizans kalınts
Resim 4: Sofular, Yeşil
Tekke Sokak'ta bulunan Bizans Dönemi ait
yapıs,
içten
139
ark sın
Resim 5: Sofular, Bıçak
Alaeddin Camii avlusundaki Bizans sarnıc
Resim 6: Muhtesip iskender
Mah. Eski Ali Paş
Cad. Fatih Apt. No:
15, Bizans kalınt sı
Resim 7:
140
Edirnekapı
surlaın
da Orta Bizans Dönemi frizi
Resim 8: Sulukule önündeki
Bizans Dönemi su
künkleri
Resim 9: dirnekapıE
Mihrimah Camii'ndeki sütun gövdesi
Resim 10: Kariye
kağı'ndi
kalınt sı,
141
Bostanı
SoBizans
içten
Resim 11:
Resim 12:
Aya Dimitri Kilisesi'ndeki levha
Sarmşık
Neslişah
Mah. Neyzenler
Sok. No: 14 hazinede bulunan yazıt
Resim 13:
Resim 14:
Edirnekapı
Aya Yorgi Kilisesi'nde bulunan yazıt
parçsı
142
Sarmş
ık
si'ndeki
Aya Dimitri Kiliseyazıt
BODRUM YARıMDS
LELEG YERLŞiM,
MYLASAlDAMLlBOGAZ VE ÇEVRESi YÜZEY
AR ŞTIRMASI-20
Adnan OiLER*
Le/eg Yerlşim/:
Küçük Asya'nı
Ege ve Akdeniz'e açıl n
Karya bölgesi Anadolu, Adalar, Anakara Helienistan arasında
doğu
ve batı
kültürlerini bulştran
önemli coğrafi
konumuyla Eski Tunç Çağın
dan başlyrk
her dönemde çeşitl
halk rın
yaş m
ve gelişm
alnı
olmuştr.
Karya bölgesini yurtlanan halkrın
kimlik ve kültürleriyle ilgili bilgilerimiz ise oldukça kıst
lıd r.
Antik kaynaklar ışğnda
tanıd ğ m z
ancak, haklrınd
yeterli bilgiye sahip almadığmz
bölge halkrınd
biri de Lelegler'dir. Leleg tanım
bugün etnik bir halk ve onların
yartığn
inaıl
kalıntr
için kulanıyor
olsa da, gerçekte kültür tanım
oluşt ran
dil, yazı,
kült, sanat gibi fiziksel malzeme ile birarada bugüne dek -çalışma
ların
yet rsizl ği
nedeniyle- açıklğ
kavuşt r l m ı .
Bu nedenle Karya Araştıma
ve Uygulama Merkezi adın
yarımd
sürdğmz
Leleg kültürünü ve onun izlerini arştımy
yönelik çalışmrz
büyük önem taşırnkd".
Leleg sözcüğ
bugün için sadece Halikarnassos Yarımds
merkez olmak üzere yarımdn
başly
rak giderek azalan bir yoğunlka,
Milas, lasos ve Bafa Gölü'ne dek uzanan bir bölgeolan Hekatomnidler zamnıda
daha önceki bir süreçde, Persler'in Karya satrplı
te taş
kulanımy
oluştrm
başt
yuvarlak yapılr
ve yerlşim
için kulanıbir.
Genel bir kanıyl
yöreye özgü ve süreç olarak Hekatomnidler zamnıda
daha eski
için ayrı
bir kriter kabul edilmektedir. Bizim çalışmrz
Lelegolma Leleg kalıntr
ler'e atfedilen değişk
plan ve işlevdk
mimari kalınt arın
"ağır
ve kaba taş
işçlğ
gösterdiğ"
şeklind
bir düşncei
doğru
olmadığn,
tersine "Leleg tarzı"
plan taş
yapı
ve yaşm
gelnği
yarımd
ve çevresinde Maussollos sonraı
Hel n şme
sürecinde ve Roma Çağınd
da devam etiğn
göstermiş.
Antik belgelerde Troya Savaşı 'nda ve sonraıd
Karlar'la birlikte anıl
Lelegler bugünkü Bodrum Yarımds'n
sekiz kent kurmşladı.
Kurulan bu şehirldn
en önemlilerinden biri belki de en
önemlisi Pedasa'd ır:
Pedasa ve Territoriumu: Halikarnassos Yarımds'n
en önemli Leleg Çağı
ve
ve kalıntr
saklayan Pedasa ve onun geniş
territoriumunda 2002
öncesi yerlşim
yıl nda
da çalışmr
devam edilmştr.
Geçen yıl Göktepe'den başlyrak
Pedasa
Kalesi ve kuzeye doğru
Torba Limanı'
dek uzanan geniş
bir alanda yüzey ar ştırmagüneybatı
Bodrum Yanmdsı
köşesinde
yerl şik
Pal. Dr. Adnan DiLER, Muğla
Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü 4800 MuğlafÜRKjYE
Muğla
Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ve Karya Araştım
ve Uygulama ..Merkezi çalışmr
kapsmınd
yürtğmz
2002 yüzearştımsn
Araş.
Gör. Uluk Çörtük, Araş.
Gör. Selda Ozhan, yüksek lisans öğrencild
Arkeolog
Arkeolog Tülay Kozak ve Belgin Aksoy katılmşrd.
Verdiğ
izinle çalışm
Ebru Velioglu, Ali Gök, Banu Gündoğa,
mıza
destek veren Anıtlar
ve Müzeler Genel Müdrlğ'ne
ayrıc
bizlere her türlü kolayığ
gösteren Bodrum Sualı
Arkeoloji Müzesi ve Milas Müzesi yetkililerine, Konacik Belediyesi'ne, Konacık
Kalkındrm
ve Güzelştirm
Derneği'ne,
ayrıc
Yücel Zilan Bey ve Damlıboğz
kaplrın
konservasyon giderlerini karşılyn
Muğla'yı
Kalkındrm
VakIı'na
ve özellikle çalışmrz yakın
ilgi gösteren Muğla
Valisi Sayın
Hüseyin Aksoy'a teşkür
borçluyuz.
143
Bu yı çalışmrz
iki alanda yoğunlaştırdk.
Bunlardan ilki PeBitez ve Halikarnassos limanrı
ar cıl ğ y
denizle de ilşksn
gösteren ve
olan Konacık'
hemen kuzeyinden başlyn
Çakal Tepe ve
daha önce arştılm
kuzeyi, diğer
ise doğua
en yoğun
Leleg gömüt ve yerlşimn
içeren Çıkran
ve 8ivElmadğ
ve çevresidir.
riçam Tepesi arsındki
Bu çalışmrn
sonucunda Konacık'
yerl şik
olduğ
düzlük alnı
hemen kuzeyinde (Göktepe'nin doğusnaki
vadinin doğusnaki
tepe) Hamasa mevkiinde kudoğru
yükselen tepenin üstünde Pedasa territoriumunun güneyde Halizey ve batıy
karnassos'a ve denize en yakın
kalıntr
saptnmışr
(Resim: 1). Hamasa mevkiinde
yakl şı
50 m. genişlğd
bir alanda saptdığmz
kalıntr,
bir bölümü yakın
zamanımzda
onarılk
tarla sınr
ve hayvan ağıl
olarak yeniden işlevndr
çevre duvarlı
ile konut ve hayvan barınğ
olarak kulanımş
olan yapı
duvarlı.
Hamasa mevkiinin en güney ucunda büyük bir eşik
bloku belirnmşt.
Özgün
anlşı
blokun bir ucu, eski bir köyevinin dış
duvarı
altında
yerinden uzaklştırdğ
kalmışt r
(Resim: 2). Bu nedenle tam uznlğ
kesin olarak ölçemdiğz
kalınt
0.77 m. genişlğd,
en az 1.90 m. uznlğda
ve 0.31 m. kalınğdr.
Alandaki
yoğun
tahribat nedeniyle ait olduğ
yer kesin olarak bilinmese de anıtsl
bir yapı
ait
olduğ
açıktr.
Eşik
blokunun saptndığ
alnı
çevresinde bazı
mimari parçalar ile astarsız
ve bezemesiz lokal üretim bazı
kaba çanak-çömlek parçlı
da saptnmışr.
Tabu parçalar hamur özellikleriyle Arkaik Çağ
ve daha öncerihlemede güçlük çektiğmz
sine tarihlendirilebilir.
blokunun 60 m. kadar kuzeyinde başlyıp
kuzeye; teHamasa mevkiinde eşik
peye doğru
yükselen alanda geniş
çevre duvarlıy
kuşatılm
iki alan ve bunları
ortasınd
yan yana sıralnmş
yaşm
mekanlrı
belirnmşt.
Doğu-batı
yönünde yerleşik
yapın
duvarlarla sınrla
al nı
içten 24x13 m. boyutlarınd.
Yer yer 2 m.
yükseliğnc
ayakta kalmış
ve 0.75-0.80 m. kalınğdi
çevre duvarlın
batıd
olanı
iyi korunmşt.
Burada duvarı
oluştran
taşlrın
yatayolarak yerlştirldği
ve Leleg duvarlı
özeliğnd
sağlm
bir yapıd
oldukarı
gözlemlenmektedir. Kalınt
güalt bölümüyle korunabilmş
ve duvarın
üst kesimi ise onarılk
kulanı
ney duvarlı
mıştr.
Batı
iç alana girş,
yaşm
mekanlrı
güneyinden sağlnmktdır.
Yaş m
mekanl rı d
kuzeyde olanı
yan tarfınd
2 m. genişlğd
3 m. uznlğdaki
merdivenlerden, mekanlrı
kuzey önündeki alana ulaşımktdr.
Yaşm
mekanlrı
dikdörtgen iki odadan oluşr.
Bunlardan güneyde olanı
oldukça iyi korunmşt
ve doğu
avlusuna açıln
bir kapıs
vardı.
Mekanlrı
doğusna
yerlşik
alnı
sınrlay
duvarlar daha sonraki dönemde onarıl k
kul anı m şt r.
Batıd
konumla nı
yaklaşık
yarı
büyklğndei
alnı
biri güneybatıd
diğer
kuzeydoğan
olmak üzere iki
girş
vardı.
Yaşm
mekanlrı
her iki tarfınd
yerlşik
alnı
çepeçevre kuşatn
çevre duvarlı
yapın
işlev
konusunda önemli bilgiler vermektedir. Bu mekanlar Bodrum Yarımds'n
sıkça
gördüğmz
konut ve onunla birleşk
hayvnlrı
korunmasına
yönelik hayvan ağıl
ya da yöredeki adıyl
"keçi tokatlan'yla yarım day
özgü kaIıntlard.
Kalınt
yaşm
mekanı
ve doğu
çevre duvarın
kuzey dışna
yerl~ik
ve
içten 2.50x7.00 m. boyutlarındki
dikdörtgen yapı
ancak 0.20-0.30 m. yüksekligince
korunabilm şt .
Bunun kuzey tarfınd
izlenen 30-40 m. uznlğdaki
duvarlar ise
gösterdiğ
basit ve üstünkörü işçlk
nedeniyle geç devir eklentileridir.
yükselen tepe yamçlrı
(Ardıç
Dağı'n
güney yaHamasa'dan kuzeyine doğru
macı)
üzerinde yoğun
biçimde antik tarım
teraslı
saptnmışr
(Resim: 3, 4). Doğu
batı
yönünde uzayan ve 1.50 m. yükseliğnc
yer yer ayakta kalmış
teras duvarlı
ana kayaya oturlmş;
altta daha iri ve arada küçük taşlrın
kulanımy
oluştr
muşlardı.
Tarım
teraslın
güneş
ışğn
batı
ve Q,üney yönden alacak şekild
düzenlendiğ
görülmektedir. Ardıç
Dağı'n
doruğna
dogru yaklşı
2.50 m. yükseliğ
dek
yoğun
bir şekild
izlenen kalıntrd
teras genişlkr
3-3.50 m., uzunluklar ise 15-20
Eski Çağd
erozyonu önleme, su tutma ve bitki köklerinin derine
m.yi bulmaktdır.
ulaşmsın
yönelik bu tür tarım
teraslın
üzüm ya da zeytin gibi değrli
bitkileri yetişrmey
yönelik olduğn
biliyoruz.
das'nı
Si gerçklştim.
144
tasınd,
Teras duvarlın
çevreleyen alnı
kuzeyinde, Ardıç
Dağı'n
doruğa
yakın
nokmevkiinde yuvarlak çevre duvarlı
bir Leleg yapıs saptnmışr.
Yapı
içten yaklşı
15 m. çapınd
bir avlu ile ona açıln
dikdörtgen bir yaşm
mekanıda
oluşr
(Resim: 5). Yapın
çevre duvarlı
0.90 m. kalınğdr
ve en çok
korunabilmşt
(Resim: 6). Yuvarlak çevre duvarın
kuzeyinde
1.50 m. yükseliğnc
yerl şik
dikdörtgen biçimli yaşm
mekanı
5.08x7.98 m. boyutlarınd.
Bir kapı
ile
alana (avluya) açıln
mekanı
üst örtüsü bindirme tonoz şeklind
inşa
çevre duvarlı
edilmş.
Tonozlu yapı
içten 1.58 m. yükseliğnc
korunabilmşt.
Araştım
sırand
belirlenen tarım
teraslı
Pedasa territoriumu içinde Leleg Dönemi tarımsl
etkinliklerin
büyük önem taşımkdr.
Çünkü az sayıd
olsa da yödüzeyini göstermesi açısnd
rede bugüne dek buldğmz
bazı
zeytinağı
işlkern
ilşkn
pres yatklrı
ile birlikteraslı
tarfımzdn
saptanan tarımsl
üretimlere yönelik ilk antik kalınt
te bu tarım
Çırkan
Kaysı
lardı.
Ardıç
Dağı'n
alçak bir vadi ile ayrıln
güneydoğu
burnu üzerinde, Gavur Avluverilen alanda bazı
önemli Lel~
kalıntr
belirnmşt
(Resim: 7). Bu alandasu adı
ki kalıntr
biri tepenin güneybatıs,
digeri kuzeydoğs
olmak üzere iki ayrı
alandaki
yuvarlak planı
Leleg yapılr
ve bunları
çevresindeki kalıntrd
oluş r.
Güneybatı
daki yuvarlak yapın
güneyalt bölümündeki 1.80-2.00 m. yükseliğnc
korunmş
olan duvarlar oldukça derin olmarı
nedeniyle yapı
teraslın
iJşkn
olmaıdr.
Yarı
maişçlğ
nedeniyle M.O. 6. ya da 7. yüzıldan
daya özgü ve gösterdikleri geleneksel taş
olduğ
anlşı
bu yapı
teraslın
üzerinde herhangi bir kalınt
korunamışt.
Gavur Avlusu'nda teras duvarlın
üstündeki Leleg yapıs,
doğua
yerlşik
yaşam
mekanlrı
ve önde dairesel biçimli çevre duvarlın
oluşr.
Yan yana sıraln
mış
yaşm
mekanlrı
3.40 m. derinlğ
ve 2.40-2.50 m. uznlğdaır.
Yoğun
tahribat nedeniyle yaşm
mekanlrı
ancak orta eksen üzerinde güçlükle izIeyebilikorunan yükseklikleri yaklşı
1-1.50 m. dış
duvarlın
yoruz. Bu kesimde duvarlın
kalınr
ise 0.96 m. kadrı;
çevre duvarlın
sınrladğ
alan yaklşı
18 m. çapındar.
ikinci Leleg yapıs
ilkinin 50 m. kadar doğusnaır.
Dere yatğın
batı
kenatepe üzerine yerlşik
kalınt,
plan olarak benzer özellikler gösterir. Ancak burabirleşk
yaşm
mekanlrı
yuvarlak değil
dikdörtgen planıdr.
Yapı
da çevre duvarıyl
oldukça iyi korunmşt.
Yaşm
mekanı
arka duvarlı
17.50 m. uznlğdaır.
En az iki katlı
olan yapın
içinde çok sayıd
oda bulnmaktdır.
Çevre duvarlı
en iyi
güney kesimde korunabilmşt;
burada duvarın
korunan yükseliğ
4 m.yi bulmaktdır.
Alanda yakın
zamanda gerçklşen
yık nt lar
içerisinde Arkaik Çağ
tarihlenebilecek
kaba nitelikli çanak-çömlek parç/ı
sapt nmış r.
Pedasa Akropolisi'nde ikinci halka surun batı
alt yamcınd
yerlşik
ve olasık
la kentin bilinen tek tapınğ
olabilecek yapı
ve çevresinde yapıln
ar ştı m lard
gekaçak kazı
çukrlaın
bu yıl daha da genişltdğ
görülmşt.
Asıl
şa
çen yıl açıln
şırtc
olan kazıd
iş makinelerinin kulanımş
olmasıd r.
Kaçak kazı
çukuru çevresinde geçen yıl buldğmz
parçalar Geç Arkaik Dönemdendir. Ancak bu tarihin tapın
ğın
kulanım
evresine ne denli yol gösterbilcğ
şimdlk
kesin değilr.
Yoğun
taş
yı
kınts
altınd
gizlenmş
tapınğ
planı
konusunda bugün için fazla bir yorum yapma
olan ğı
yoktur. Ancak bildğmz
türden klasik bir tapınk
çok bir kült yapısnd
söz
etme durmnayız.
Yapın
plan ve gerçek işlev
ise ancak kapsmlı
kazılr
sonucu
rındaki
anlşıbir.
Bodrum Yarımds'n
Leleg yerlşimn
en yoğun
ve olasık
en eski tarihli kalıntr
barındğ
yönünde bilgiler edinğmz,
güneyinde Halikarnassos ve
arsınd
yarımd
kuzeyden güneye bağlyn
geniş
bir alakuzeyde Torba Limanı
nı
içeren Pedasa territoriumu içinde geçen yıl arştımln
başldığmz
güneyde
Çıkran,
Elmad ğ
ve Sivriçam Tepesi'nin batısndki
alanda 2002 yılnda
yüzey arştı
mal rına
devam edilmştr.
Sivriçam Tepesi' nin batısndki
Leleg tümülüs ve yerlşimn
yönelen güzergah
üzerinde (Sivriçam Tepesi' nin batısndki
tepenin kuzeybatı
üst yamcın
yakın
alanlar)
145
antik bir yolun yaklşı
250 m. boyunca yer yer izlenebilen kalıntr
belir nm şt
(Redoğru
alçalan yamaç kenarı da
görülen duvar uzantılr
sim: 8). Yolun özellikle doğuya
ve yol tabnı
oluştran
döşem
taşlrı
günümüze dek sağlm
ulaşbimtr.
Yola yakın
alanlarda yer yer sandık
ve küçük oda mezarlar da belirnmşt
(Resim: 9).
belirlenen ve mezar içinde korunm ş
Geç ProtoGeçen yıl ilk kez tarfımzdn
geometrik ve Geometrik Dönem Attika ve lokal üretim çanak-çömlek bulnt arıyl
oldukça önemli olduğ
anl şı an
tümülüse yönelik Bodrum Sualtı
Arkeoloji Müzesi ile birkurtarma kazıs
çalışm s nı
ayrınt l
ya ın
gelecekte yapıl
likte gerçklştidğmz
2 . Ilgi çekici bul nt arınd
caktır
başk
özellikle en eski Leleg tümüslerinden biri olması
nedeniyle büyük önem taşıyn
tümülüs, önceki yılard
yağmlnış
olsa da
taşıd ğ
önemi bir kez daha yinelemek istiyoruz. Burabenzerlerinin arştı lma rın
da sadece kısa
bir tanımyl
yetincğmz
tümülüs 21 m. çapınd
ve en az 4 m. yüksekliğ
altınd
sağln
3x3 m. boyutunda ve en az 4 m. uznlğdaki
dromosa sadış
duvarı
doğu
ve kuzey yönlerde lzlenebilmektedlr, En az 1
hiptir (Çizim: 1). Yapın
m. yükseliğnc
ayakta kalmış
dış
duvar kaba bir işçlk
göstermektedir. Ozellikle taş
yığ nt sı n
dış
duvara yakın
alt kesiminde urne kaplrı
saptnmışr.
Ustte bir plaka
taşl
kap tılma rına
karşın
urneler tabanda daha çok kır
ve eksiktir. Bu uygulamanı
urne kaplrın
yerlerinden çıkarl k
yeniden kulanımsnı
engellenmesi düşüncesiyl
ilgili olduğ
akla gelmektedir. Urne kaplrın
birden fazla olması
bu önemli tümülüsün belki de ata kültüyle ilgili bir qörnü yeri olarak benimsenmesinin bir sonucu olabilir. Tümülüsün üstünde bazı
duvar kalınt ları
görülebilmektedir (Heslm: 10). Geetkilerin
rek buluntu ve gerekse içerik olarak yerli Anadolu gömme geleneklerine ilşkn
içinde ele geçirilen malzeme Geç Protogeometrik Dögörülmesi ilgi çekicidir. Yapı
nemdendir.
Türnülüs mezarın
konumla dığ
Sivriçam Tepesi üzerinde ve onun batısnd
benzer özellikte çok sayıd
gömüt ve yerlşim
kalınts
saptnmışr.
Protogeometrik
tümülüsün 50 m. kuzeydoğsna
ve yaklşı
20 m. güneydoğusa
yerlşik
benzer
ve oldukça anıtsl
bir tümülüs bunlardan biridir. Bu örneği
dış
duvateknikte yapılmş
rı 1 m. yükseliğnd,
gömü odasın
gizleyen taş
yığ nt sı
ise en çok 3.5 m. yüksekliğince
korunabilm şt r;
yağm lanmış
olan gömüt odası
3x3 m. boyutlarınd,
tümülüsün
çapı
ise 17 m. kadrı.
Aynı
alnı
güneybatı
doğru
uzantıs
üzerinde yapıln
yüze ar ştı mas nd
başk
tümülüsler de belirnmşt.
Bu mezarın
doğu
yakınd
alçalan yamaç kenarı
da düzleştirn
kaya kütleleri ve yanlarda alçak duvarlarla sınrlamış
antik yolun devamı
olan kalıntr
rastlnmış.
Bu yol Pedasa'dan gelen, güneyde Sivriçam Tepetarfınd
geçen ve olasık
Elmadğ'ın
batısnd
Göktepe ve Halikarnassi'nin batı
antik yolun uzantıs
olmaıdr.
Aynı
yolun üst tarfınd
ormanlık
alan içesos'a ulaş n
yerine ilşkn
yapılr
saptnmışr.
Farklı
büyüklük ve konumrisinde antik bir yerlşim
daki bu kalıntr
sivil yerlşim
ait olduğ
anlşımktdr.
Bu alan içerisinde ayrıc
çapı
7 m.yi bulan yuvarlak planı
Leleg yapılr
da saptnmışr.
Bazı
sivil yerlşim
kaIıntlar
kuzeybatı
yönünde 80 m. kadar devam etiğ
görülm ştür.
Sivil yerlşim
ve Leleg gelnği
türünde tümülüs ve sivil yapılrn
Elmadğ'ın
tesaptnmışr.
Sivriçam Tepesi'nin doruk ve güneybatı
pe düzlüklerine dek yaıldğ
eteklerinde belir dğmiz
tümülüsler kaba ve ilkel taş
işçlğye
en eski türnülüslerin diğer
örnekleridir (Resim: 11, 12).
Mylas-Omıboğz
ve Çevresi: Karya dip tarihinin aydınl masınd
önemli bir
yeri olan Mylasa, Damlıboğaz
ve çevresinde 2002 yılndaki
çalışmrz;
daha önce
Damlıboğaz'da
Milas Müzesi ile ortak yürtğmz
çalışmrd
ilk kez tarfımzdn
gün yüzüne çıkarln
oda gömüt malzemelerinin konservasyonun tam lanm sı,
Damlıboğaz
kökenli olduğ
anl şı an
Eski Tunç Çağı
kaplrın
bilimsel arştıms
ve
2
Çalışmn
tirilecektir.
kapsmlı
yaın
Bodrum Sualı
Arkeoloji Müzesi uzmanlrıd
146
Erhan Özcan ve tarfımzdn
gerçklş
yüzearştıml
şeklind
gerçklştim.
Muğla
Üniversitesi ve Muğla
Valiğ'n
ekonomik katılrya
gelişt r n
bir praje kapsmınd,
2000 yılnda
gerçklştin
kazılard
bulunan Damlıboğz
2 No.lu oda gömüt buluntusu, 70 civarınd
kap ve parçanı
temizlik ve konservasyonu tamamlanarak çalışmn
sonucu bir raporla Genel Müdürlğe
iletmş.
Temizlğ
tamamlanan kaplrın
bir kısm
Milas Müzesi Müdrlğ'nce
düzenlenen yeni bir vitrinde teşhir
kazndırlmşt.
Milas Müzesi'ne satın
alma yoluyla kazndırlmş,
çoğu
gaga ağızl
testi ve farklı formlardaki çank-ömleğin
buluntu yeri ise yakın
zamana dek kesin olarak bilinmiyardu. Kaplar üzerinde yapıln
bilimsel çalışmr
ilşkn
görüşleimz
şu
şekildr:
Sarıçy
yatğınd,
Damlıboğz
Köyü'nün yaklşı
600-700 m. kadar kuzeyindeki alansonucunda da bu alnı
pithos gömülerden oluşan
nekrapol
da sürdlençaışm
al nı
olduğ
belir nm şti.
Burada gerçklştin
yüzearştıms
sırand,
nekrapolün kaçak kazılr
büyük ölçüde tahrip edilen bu alnıd,
yaklşı
5-10 m. mesa2 m.yi geçmeyen boyutlarda kaçak kazı
çukrlaı
tespit edilmştr.
Açı
feyle ve çaplrı
lan çukurlarda yapıln
incelemeler sonucunda tahrip edilen pithoslara ilşkn
yeni kır
parçalar tarfımzdan
sapt nmış r.
Bütün bu verilerden Milas Müzesi'nde sergilenen
seramiklerinin önemli bir bölümünün bu alandan
ve depoda korunan Eski Tunç çağı
geldiğ
anl şı makt dır.
Bu seramikler üzerinde yapıln
incelemeler sonucundas maltekniğ,
bezeme biçimleri ve formlaı
bakımnd
yakın
benzerlerinin Güzeme, yapım
neybatı
Anadolu merkezlerinden lasos, Beycesultan, Aphrodisias, Elmaı-Krtş,
Efes, Karahisar; Batı
Anadolu'da Liman Tepe, Baklatepe; Kuzeybatı
Anadolu'da yer
Anadolu'da Manisa-Aksihar bölgesi; iç kesimalan Troya, Yortan, Babaköy; Orta Batı
taIerde Kusura, Bozüyük. Küllüoba ve Küçükhöyük gibi merkezlerin Eski Tunç çağı
baklrı
ve nekropol alnrı
ile Anadolu dışna
Kıta
Yunanistan ve Kiklad Adalrı
'nda
olduğ
tespit edilmştr.
Bu bağlmd
Damlıboğz
kaplrı
Güneybatı
Anadolu kültürükültürlerle olan etkilşmn
göstermesi bakımnd
da önem taşımkdr.
nün diğer
Eski Tunç çağı
ii Döneminde tüm Batı
Anadolu'da etkili olan Yartan Kültürü'ne
ait siyah astrlı,
dolgu bezemeli çömlekler Qamlıboğz
örnekleri içinde de karşımz
çıkmatdr.
Ayrıca
tüm Batı
Anadolu merkezlerinde özellikle Eski Tunç çağın
II. ve
parlak perdahlı
kaplar Milas Müzesi seramikiii. evresinde görülen kiremit rengi astrlı,
leri içinde yoğun
bir grubu oluştra.
Elde edilen tüm bu veriler ışğnda
Damlıboğz
kaplrın
form özellikleri bakımnd
Eski Tunç çağı
i Döneminden gelen gelnği
sürd üğ n
ancak, kulanı
malzeme, teknik ve bezeme biçimleri bakımnd
Eski Tunç çağı
1I-lIl'e tarihlendğ
söyleyebiliriz.
Güneybatı
Anadolu'nun prehistorik dönemleri için önemli bir yere sahip olan
Damlıboğz
Eski Tunç çağı
nekrapol alnı
bulntarı,
ileride yapılck
olan arştı
malrın
ışğnda;
kültürel bağlntır
belirlenmesi, tarihlendirme sorunlaı
çözümü
ve ticaret yoların
sapt nm sı
gibi konularda katı
sağl y c k
verilere sahiptir.
Damlıboğz
2002 yüzearştıms
Kaletepesi, köy yerlşim
alnı
ve Sarıçy
yatğı
olmak üzere üç ayrı
alanda gerçklştim.
Kaletepesi'nde halka sur, yoğun
tahribat nedeniyle büyük ölçüde yok olmuştr.
Kalıntr
üzerinde yaptığmz
incelemeler akrapolis surlaın
yöreye özgü ve Geometrik Çağdn
olabi ec ğ n
göstermiş .
Kalın ğ
neredeyse 2 m.yi bulan yığma
taşlrdn
yapıln
sur yapısn
benzerleri Milas-Iasos-Karakuyu çevresinde yoğunlaşmktdır.
Damlıboğ z
(Hydai/Uda)'ln Geometrik Dönem nekrapolisi üzerinde yaptığmz
yüze ar ştı mas
sıra nd
yakın
zamanda Güney Ege Linyitleri Işletmsi
işbrlğye
gerçklştic
çalışmr
için jeofizik alanlar belirnmşt.
Köy bahçe duvarlın
kulanı
antik malzeme üzerinde yaptığmz
inceleme, kaylı
alanlarda oda oygu
mezar, buna karşın
toprak dolgunun yüksek olduğ
Sarıçy
yatğın
yakın
alanlarda
mezar kulanım
ya gın
olduğ
anl şı m t r.
ise sandık
3
Bugün Milas Müzesi'nde saklanan Damlıboğz
kökenli Eski Tunç kaplrı
Araş.
Gör Esra Gülseven tarfınd
incelmştr.
lürnürnüz elamnrıd
ar ştı m
sonuçlarıd .
147
yüksek
Yukarıd
lisarı
tez çalışms
kapsmınd
böverilen bilgiler Gülseven'in
en yüksek ağd
olan Sodra Dağı
tepeise önemli bir yerlşim
ilşkn
kalıntr
belirenmşt.
Tepe doruğna
yerlşik
kalıntr
Damlıboğz
Kaletepesi ve Kalketor (Karakuyu)'da benzerleri görülen, kalınğ
1.50 m.yi bulan yığma
taşn
yapılm
halka sur
alan içinde yoğun
tahribat ve taş
yıkntlar
arsınd
güçlükle seçive bunun çevirdğ
ve teras duvarlı,
sarnıç
ve işlk
gibi kalıntrd.
lebilen yapı
Surlar tepenin topografik yapısn
uygun bir şekild
tasrlnmış.
Doğu,
kuzey
daha iyi korunabilmşt.
Surlaın
en iyi korundğ
kesim kuzeydoğ
köve kuzeybatıd
şedir
(Resim: 13). Burada duvarın
altta ana kayaya oturtulan polygonal taşlrdn
yapıldğ
qörülrnektedir; duvarda yükseliğ
1.00 m. uznlğ
ise 1.50 m.yi bulan iri taş
bloklar kulanımştr.
Iri taşlr
arsınd
daha küçük boyutlu olanlara da yer verilmşt.
Sur duvarlı
tüm halka surda aynı
yapı
korumatdı
ve genel yapısl
Bodrum Yarımads'n
Alazeytin'de benzerlerini gördüğmz
türden Arkaik Dönem gelnği
Damlıboğz-Srçy
sinde gerçklştin
yüzearştımsnd
Vadisi doğusnaki
yansıtrl.
surlara yakın
yerde bir kaya işlğ
belirnmşt.
Dik kaya yükseltisi
pres kalsı
ucunun destklniğ
yuva ve pres yatğı
korunabilmş
işlk
döşemlri.
Kaçak kazılr
büyük ölçüde dağıtlmş
olsa da sur içindeki bazı
kalınt
ları
izleyebilmek mümkündür. Bunlardan en önemlisi yerlşimn
orta noktasıdi,
kuyaklşı
100 m. kadar korunabilmş
bir yapı
ilşkndr;
bunun önünde büzey duvarı
çukuru görülmektedir. Tepenin güneyaltıd
büyük bir kaya sarnıc
yük bir kaçak kazı
yer almktdır.
Bu sarnıç
15 m. derinlğ
ve 10 m. çapındr.
Sodra Dağı'ndki
bu
yerlşim
Beşparmk
Dağlrı,
Mylasa Ovası,
Sarıçy
(Kyrbessos) Ovası
ve Mandalya
Körfezi'ne çok geniş
bir bölgede hem kara hem denizsel hareketleri kontrol edebilen
ve öncesinde önemli
stratejik bir konuma sahipti (Resim: 14). Bu nedenle Arkaik çağ
bir yerlşim
ve Mylas'nı
Hekatomnidler zamnıd
başkent
olduğ
süreçte kentin
akropolisi olmaıyd.
içine
açılmş
Güneydoğu
148
----._--,
, -,
-,
\
\
\
,
\
i
\
i
\
i
\
\
,
,
,
/
/
/
/
-Çizim 1: Pedasa, Sivriçam Tepesi, protogeometrik tümülüs
Resim 1: Pedesa, Hamasa mevkii, kaıntlr
149
Resim 2: Pedesa, Hamasa
bloku
mevkii, eşik
Resim 3: Pedesa, Hamasa
mevkii, tarım
teraslı
Resim 4: Pedesa, Hamasa
mevkii, tarım
terasl rı
150
Resim 5: Pedesa,
Ardıç
Dağı,
Çırkan
Kaysı,
Leleg
yapıs
Resim 6: Pedesa,
Kay sı,
duvar
151
Ardıç
Leleg
Dağı,
yapıs ,
Çırkan
dolu
Resim 7: Pedesa, "Gavur Avlusu", Leleg
yapıs
Resim 8: Pedesa, Sivriçam Tepesi, batı
nekropole yönelen antik yol
152
Resim 9: Pedesa, Sivriçam Tepesi, Oda
mezar
Resim 10: Pedesa, Sivriçam Tepesi, tümülüs üst du
yarı
Resim 11: Pedesa, Sivriçam Tepesi, güneydoğu
nekropol tümülüsü
153
Resim 12: Pedesa, Sivriçam Tepesi, güneydoğu
nekropol tümülüsü
Resim 13: Mylasa, Sodra
Damlıboğz
rı
kuzeydoğ
köşe
Dağ,
sur duvave karşıd
Resim 14: Mylasa, Sodra Dağ,
154
batı
sur, güney köşe
2002 YILI ESKişHR,
KÜTAHYA, AFYONKARAHisAR
illERi YÜZEY ARŞTIMS
Taciser TÜFEKÇi SiVAS*
Hakan SiVAS
ikinci sezonu gerçklştir en "Eskişehr,
Kütahya ve Afyonkarahisar
.
2002 yılnda
llleri Yüzey Araştıms",
6.8.2002-25.09.2002 tarihleri arsınd
sürd lm ştür,
Çalış
malara Yrd. Doç. Dr. Taciser Tütekçi Slvas'ın
başk nlığ da
Anadolu Universitesi Oğ
retim Uyesi Yrd. Doç. Dr. Hakan Sivas, Oğr.
Gör. Nurullah Aydın,
Oğr.
Gör. Yusuf Polat, Araş.
Gör. Rahşn
Tamsü, Araş.
Gör. Serap Akça, Arkeolog Erdal Çetindağ
ve ArÇalışm
iznini veren Kültür .!3aknlığ
Anıtlar
ve
keolog Mehmet Ali Polat katılmşardı.
arştımz
destekleyen Anadolu Universitesi Bilimsel
Müzeler Genel Müdrlğ'ne,
Araştı m
Projeleri Komisyonu Başknlığ'a
(Proje no. 010831) ve Eskişehr
Ticaret
Odası
Yönetim Kurulu Başknlığ',
özverili çalışmrnd
ötürü ekip üyesi meslektaşl rım za
en içten teşkürlimz sunarız.
Eskişehr,
Kütahya ve Afyonkarahisar ii sınrla
içindeki Frig yaılm
alnrı
ve yerlşim
dokusunun sapt nması
yönelik arştımuz'
2002 yıl
çalışmrn
da Eskişehr
lli'nde Merkez, Seyitg~z,
Han, Sivrihisar, Mihalıçck,
Beylikova ve Güny'üzü ilçeleri; Kütahya Ili'nde Merkez Ilçe; Afyonkarahisar lli'nde Merkez, Iscehisar ve ihsaniye Ilçelerinde yüzearştımlar
sürd lm ştür.
Bu çalışmr
sırand
bulunmuş
olan Frigler'e, ait her türlü taşınmz
kültür kalınts
yerinde fotğra,
dia, plan ve
belg nmiş,
GPS ile konumu belirlenerek 1:25.000.lik haritakesit çizimleri yapılrk
Çanak çömlek parçl ı
ve diğer
küçük buluntular sistemli bir şekild
lara işlenmtr.
toplanı
depo çalışms
ile değrlnimşt.
Ayrıca,
Frig kalıntr
yakın
çevresindeki diğer
ören yerleri de ziyaret edilerek son durmlaı
belgnmiştr.
ESKişHR
iLi A R Ş T I R M A L R I
Eskişeh r
il sınrla
içindeki arştıml,
Eskişehr'n
güneybatısd
Merkez iı
çe köylerinden Gökçeıs,
Kar l nı
Yenisofça ve Kargın;
Eskişehr'n
doğusna
Kalğdeacı,
Gökçeayva: Mihalıçck
Ilçesi'nde Kayı,
rahöyük; Beylikova I],çesi'nde Yukarı
Dümrek, Sarayköy, Uçbaşlı,
Ahırözü.
Narlr, Sekiören Ikizzafer ve Kozlu; Slvrihlsar lIçesi'nde Elcik, Memik, Dümrek, lğdecik,
Güvemli, Kardt.Blçıkhs,
Tekören, Istiklalbağı,
Dinek, Ertuğı,
.Çaykoz ve Karacaören; Günyüzü Ilçesi'nde Kuzören, Ayvalı
ve
Kayakent; Seyitgazi Ilçesi'nde Sarayören, Çatören, Yarbasan, Karaören, Fethiye,
Yrd. Doç.. Dr. Taciser TÜFEKÇi SiVAS, Anadolu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü 26470 Eskişe
hirITURKIYE tsivas@anadolu edu tr
Yard. Doç. Dr. Hakan SiVAS, Anadolu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü 26470 EskişehirlTÜRKiYE
hsivas@anadolu edu.tr
arştım
sonuçları,
çeşitl
bildiri ve makaleler ile bilim dünyası
sunlmştr.
Bkz. Tütekçi Sivas 2001;
2001 yıl
Brixhe- TÜfekçi Sivas 2002; Tüfekçi Sivas 2002a; Tüfekçi Sivas 2002b; Tütekçl Sivas 2002c; Tüfekçi Sivas 2003a; Sivas 2003.
155
Kümbet, Gökbahçe, Oynaş,
hisar köylerinde sürdlmşt.
Yapıldk
Bu
Yazılky-Mids
Şehri
Frig yerlşmi
ve Kuzören Köyü Bel mevkii-Tavuk
anıtlr
saptnmışr.
Pınar'd
ve Gökçegüney; Han ilçesi'nde Yazılky
ve Akçalışmrd
Gökçeıs,
Karaalan/Keskaya ve
incelmş;
Dümrek Köyü, Kalehisar Tepesi
fasad ve altarlardan oluşan
yeni Frig kült
Frig yerlşmsi,
Eskişehr'n
yaklşı
20 km. güneybatısd
yüksek
plato üzerinde kurlnşte.
Burada 2001 yılnda
da tarfımzdn
arştıml
yapılmş,
yüzeyden çok miktarda gri Frig seramiğ
ile Frig mimari terracotta parçsı
toplanmış .
2002 sezonunda tekrar ziyaret edilen ören yerinde, özellikle yerlşmni
güney kesiminde, zirvede ve köy yönünden yerlşmni
üzerine ulaşın
güneydoğu
ve kuzeydoğ
yamaçlarda, yakın
bir geçmişt
gerçklştin
büyük tahribatlar ile karşılad.
Zirvede, ortalama 3-4 m. kalınğdi
kültür tabksı
iş makineleri i1~
ana kaköy için su deposu inşa
edilmştr
(Resim: 1). Inşası
ya seviyesine kadar kazılr
kısa
bir süre önce tamlndığ
anlşı
su deposunun çevresine atıln
kültür toprağı
içinden gri Frig seramiğn
yanı
sıra,
terracotta düz ve kapama kiremiti parçlı
ile
(Resim: 2), ikisi envatrıik,
biri etütlük nitelikte üç adet ağırşk
bulnmş
friz parçsı
tur. Iş makineleri ile kültür toprağı
1-1.5 m. sıyrlak
köyden su deposuna kuzeydoğ
ve güneydoğu
yönlerden ulaşn
ge,niş
yollar açılmş,
su borulaı
döşenmitr.
KesitIerde duvar parçlı
açığ
çıkmştr.
Ilk kez C. H. E. Haspels tarfınd
incelenerek bitanıl
bu yerlşm,
güney yöndeki Frig kaya mezarr' ve 2001-2002
lim dünyası
yıl
ar ştı m lar nd
yüzeyden toplanan terracotta mimari parçl ında
anl şı ac ğ
üzere önemli bir Frig yerlşmsid.
Buradaki tahribatlara karşı
acilen önlem alınms
gerekmektedir.
Gökçeıs
Köyü'nün yaklşı
7 km. güneydoğusa
Karaalan /Keskaya Frig
yerlşmsi
bulnmaktdır".
Burada sürdürülen çalışmrd
daha önce yaınlmş
olan Frig kaya anıtlr
incelmşs,
çevredeki geniş
kaylı
arazi tarnmış.
Ancak,
bulnamıştr.
yeni bir anıt
Eskişehr'n
70 km. güneyinde bulunan, Han ilçesi'ne bağlı
Yazıl k y
Köyü-Midas Şehri'nd?
sürdürülen çalışmrd
özellikle yerlşmni
güneybatı
ve batı
kesimbir arştım
yapılmştr.
Bu kesimde basmklı
kaya altrı
ve niş
lerinde kapsmlı
lerden oluşan
bir grup Frig kült anıt
saptnmışr
(Resim: 3). Yeni bulunan anıtlr
yerleri şehir
planı
üzerine işlenm,
çizim ve belgeleme işlemr
tam l n ış r.
Ayrıca,
yüzeyden çok miktarda gri Frig seramiğ
ve bir adet envanterlik değr
ıskit
tipi bronz
(Resim: 4).
ok ucu bulnmştr
Eskişehr'n
yaklşı
140 km. doğusna,
Mihalıçck
ilçesi'ne bağlı
Dümrek KöKalebşı
mevkiinde, daha önceki yılard
yapıln
arş
yü'nün 1 km. kadar doğusna,
tırmald
düz plato üzerine dağılmş
7 adet Frig idollü, basmklı
kaya altrı
saptanarak yamtnruşıe.
2002 yılnda
arştım
sahı
Kalebşı
mevkiinin doğu
yöndeki
dik yamaçlayüksek kesimi ile kuzey ve güney yönden Sakarya Nehri'ne inen kaylı,
ra doğru
genişltmr.
Bu çalışmrd,
doğu-batı
doğrultsna
bir dil şeklind
Sauzanan, yüksek, kaylı
düz platoda, alçak kaya kütleleri üzerinkarya Nehri'ne doğru
de, 5 adet Frig basmklı
kaya altrı
daha saptnmışr
(Resim: 5). Platodan tırman
larak ulaşın
zirve kesiminde, yüzeyde yer yer iki sıra
korunmş,
yarım
daire şeklin
de bir tahkimat duvarın
ait izler ile tahkimat duvarın
gerisinde, orta kesimde kaçak
kazılr
ile açığ
çıkartlmş
tuğla
ve harcın
kulanıdğ
geç dönem yapı
duvarlı
bulunmaktdır.
Bu kesim nehir geçişn
kontrol altınd
tutan bir gözetleme kalesi olarak kulkaylı
2
3
4
5
6
7
8
Gökçeıs
Haspels 1971:35, 70, res. 236.
TÜfekçi Sivas 2002c: Sivas 2003: 288, res.15.
Haspels 1971: 134, res. 245, 545:1, 7.
Haspels 1971: 71, 145, res. 506.
Haspels 1971: 92 vd., res. 241. 246, 526.2; Tüfekçi Sivas 1999: 119 vdd., lev.84-87.
Haspels 1971: 36 vdd., 139 vdd., resA95: Tüfekçi Sivas 1999: lev.8.
Tütekçi Sivas 1999: 168,lev. 141-145.
156
lanıimş
ve
seramiğ
olmaıdr.
güneybatı
toplanmışr.
yamçlrınd
Ayrıca,
platonun Sakarya Nehri'ne doğru
teras duvarlın
ait izler saptnmış,
dik bir eğiml
inen güney
çok miktarda gri Frig
Eskişehr'n
yaklşı
145 km. güneydoğusa,
Günyüzü ilçesi Kuzören Köyü
devam eden arştımld,
köyün yaklşı
1 km. güneybatısd,
Arayıt
Dağın
uzantılr
ile çevrili Bel mevkii-Tavuk Pınar
olarak adlnır
yerde, küçük
bulnmştr
(Resim: 6). Fasad, alçak bir kaya kütlesinin güney yübir Frig kaya fasdı
züne işlenm
olup 1.22x1.20 m. boyutlarınd.
Beşik
çatıl
ve üçgen alınkdr.
Dik(0.77x1,00xO.15 m.), fasdın
odağın
oluştrmakdı.
Nişn
içinde ortada
dörtgen niş
Kubileya kabrtmsı
yer
yüksek poloslu, uzun giysili ayakta duran Ana TanrıçiMt
alrnktdıs.
Ne yazık
ki, Tavuk Pınar
fasdı
definecilerden nasibini almış,
dinamit ile
pat/ılrk
tahrip edilmştr.
Yöre halkın
vermiş
olduğ
bilgiye göre bu tahribat 2001
yı
sonlarıd
gerçklştim.
Kırlan
parçalar anıt
hemen önüne düşm tür.
Mevcut parçalar arazi koşularınd
geçiçi olarak birleştk
çizim üzerinde anıt
tamalnıştr
(Resim: 7). Burada acilolarak restorasyon ve korumaya yönelik bir çacivarınd
lışma
yapılmdr.
Frig kültür kalıntr
yanı
sıra,
yukarıd
adı
verilen köylerin yakın
çevresinde,
Bizans Dönemine ait kaya şapelri
ve mekanlrı
(Beylikova: Gökçeayva; Mihalıçek:
Ikizzafer: Seyitgazi: Karaören); kayaya oyulmş
arkosoliumlu oda mezarlar ve khamoRoma Dönemi nekropol alnrı
(Seyitgazi: Fethiye/Gülsorion tipi mezarlardan oluşan
lükören. Yarbasan, Yapıldk
Yayla mevkii; Han: Akhisar IKale mevkii); kaçak kazjlarla
kısa
bir süre önce tahrip edilmş
olan Roma Dönemi tümülüsü (Beylikova/Yurı
lğde
ağcıl
Çataltepe mevkii); temel seviyesindeki duvar ve kule kalıntrd
güçlü bir savunma sistemi ile korundğ
anlşı
Roma kalesi (Sivrihisar: Karacaören IHamamAyrıca,
köylerin çoğunda
köy merkezinde, çeşm,
tepesi) saptanarak belgnmiştr.
çam şırh ne,
cami ve türbelerin duvarlın,
günümüz mezarlık nda
mezar taşı
ve
musaıl
taşı
olarak kulanımş
olan çok sayıd
Bizans ve Roma dönemine ait mermer
ve yazıtl
mezar ve adak stelleri tespit edilmştr.
mimari parçalar, kabrtmlı
Bizans ve Roma Dönemine ait kültür varlıkn
yanı
sıra
arştım
sahınd
Mihalıçck-Ubş
Köyü'nün yaklşı
2 km. güneybatısd
Maltepesi olarak adlnır
lan 8 m. yQkseliğnd,
55x80 m. boyutlarınd
bir höyük ile köyün yaklşı
1 km. kuzeybatısnd
Uçbaşlı-Ahrözü
karayolunun hemen solunda, yol tarfınd
kesilerek tahrip
edilm ş
bir yamaç yerlşmsi,
mcelniştr,
Maltepesi Höyüğ'nde
yapıln
arştılm
larda yüzeyde çok miktarda ITÇ, M.O. 2. binyıl
çanak-çömlek parçsı
ve bir adet envanterlik değr
pişm
toprak ağırşk
bulnmştr.
Yamaç yerlşmsind
devam
ise yola bakan kesitlerde pise tekniğd
yapılmş
duvar parç ları
eden çalışmrd
nı
yanı
sıra
Kalkolitik çağ
ait el yapım
büyük boy bir kaba ait çok sayıd
seramik parçası
ile envatrıik
değr
iki adet taş
keski, bir adet etütlük değr
kır
taş
keski ele
geçirlmşt
(Resim: 8). Ahırözü
Köyü'ndeki arştımld
ise Incir mevkiinde Kalkoliçanak-çömlek parçlın
bulndğ
bir düz yerlşm
saptantik-ITÇ'ye ait el yapım
mıştr.
Burada ayrıc,
envatrıik
değr
üç adet çakmtşı
dilgi bulnmştr.
Sivrhsa-Blçık
Köyü çevresindeki arştımld,
köyün yaklşı
2 km.
kuzeydoğsna,
Kocakyvirnı
olarak adlnır
150 m. çapınd
ve 8 m. yüksekliğndek.!
höyük incelmştr.
Tarım
faaliyetleri nedeniyle tahrip olan höyükte yüzeyde
ITÇ M.O. 2. binyıl,
Frig ve geç dönem çanak-çömlek parçlı
ile bir adet enva terıik
değ rde
bazalt havaneli etütlük değr
bir adet çakmtşı
kır
dilgi ve taş
balta bulunmştr.
.
Seyitgaz-Kırk
çevresinde devam eden çalışmrd,
Çatören Köyü'nün yaklaşık
500 m. doğusna,
Ağrıgökçe
mevkiinde yaklşı
100 m. çapınd,
8 m. yüksekli9
bilgi için bkz. Tüfekçi Sivas 2003c. Frig santıd
az sayıd
örnekle temsil edilen aynı
Büyük Kapıky,
Küçük Kapıy
ve Kumcaboğz
Kapıky
anıtlr
Afyonkarahisar il sınrla
Krş.
Tüfekçi Sivas 1999: 136 vdd., lev. 99-101 (Kumcaboğz
Kapıky
dial'nde bulnmaktdır.
Anıt);
145 vdd., lev.107-109 (Küçük Kapıky
Anıt).
lev.103-106 (Büyük Kapıky
Ayrıntl
fasdı
157
tip kabrtmlı
içinde Köhnüş
Anıt);
üç Frig
Va141 vdd.,
ğinde
tarla olarak sür ld ğü.
için bÜy'.ük ölçüde tahrip olan bir höyük sapt nmışt r.
ve geç dönem çanak-çömlek parç sı
rülen arazide çok miktarda ITÇ, M.O. 2. binyıl
Sü-
toplanmışt r.
KÜTAHYA iLi A R Ş T I R M A L R I
Kütahya il sınrla
Doğulşah,
den ındk,F
cık
Köyü'nde
gerç kl ştir lm ştir.
içindeki çalışm r,
Seydiler, Kırkl
ve Ahmetoluğ
ilin kuzeydoğsna
Merkez ilçe köylerinköyleri ile güneydoğua
Ova-
Fındk
Asar Kaya Frig yerlşnsit?
çevresinde süryeni kült alnrı
saptnmışr.
Yerlşmni
batı
ve güneydoğus ndaki
yüksek kaya kütleleri ile köyün hemen doğus ndaki
alçak kaya kütlesi üzeana kaya üzerine ikşerl,
üçerli gruplar halinde işlenmiş
olan
rinde yer alan kült alnrı,
idolü-basmkı
20 adet altardan oluşmaktdır.
Her bir altrın
çizimi yapılmş,
konuplanı
üzerine işlenm tir.
Fınd k'ta
2001 yıl
arştım
sezonunda Asar
mu, yerlşim
Kay 'nı
300 m. güneyinde anakayadan oyulm ş
su kanlı
ve kanlı
sınrlay
kayaaltar ve nişlerd
oluşan
kaynak kutsal alnı
lar üzerinde kaya idolü, idolü-basmkı
saptnruş.
2002 sezonunda bu alandaki çalışm ra
devam edilm ştir.
Kaynak kutplan ve kesit çizimleri tam lnıştr
(Resim: 9). Kanal, kuzey-güney doğ
sal alnı
rultusunda uzanmakta olup 75 m. uznlğda
ve 0.75 m. derinlğ.
Kanlı
sınr
layan kaya kütlelerinin dik yüzlerinde, kanlı
başl ngıç
ve bitş
noktalrıd,
tabanIarında
büyük olası kla
Ana TanrıçIMt
Kubileya heyklciğn
yerl şti d ğ
birer yuva bulunan diktörtgen iki küçük niş;
kay l rın
üst kısmlarnd
gruplar halinde 7 adet
bas maklı
altar ve üçlü grup halinde tanrıç
idolleri yer almktdıre,
Ovacık/lnte
çevresinde devam eden arştımld,
Frig kalesi Deliktaş
ile BiAhmetoluğ
KöyüNenic ç ftliğ
Mahallesi'ndeki Bizans Dönemine ait kaya şapel ri;
ve mezarlı
incelenerek son durmlaı
belgnmiştr.
zans Dönemi kaya mekanl rı
Fınd k
dürülen
ar ştı mal rd ,
Köyü yakınlrdi
AFYONKARAHisAR iLi A R Ş T I R M A L R I
Afyonkarahlsar ii sınrla
içindeki çalışm r,
Afyon Merkez ilçe Sülün Kasabası;
ıhsaniye
Ilçesi Uçlerkaysı
ve Beyköy köyleri, Döğer
kasbı;
Iscehisar ilçesi Alan'nda gerçklştim.
yurt ve Seydiler Kas b ı
Afyon ii merkezinin yakl şık
10 km. güneyinde, antik Prymnessos kentinin yer
aldığ
Sülün Kas b ı
çevresinde yürütülen arştımalrd
Sülün Kas b ı'n
1.5 km.
üçgen alın ki
küçük
güneyinde, dik bir yamaçta bir kaya kütlesi üzerinde beşikçatıl,
bir Frig fasdı
saptnrmşıe.
Anıt,
dikdörtgen niş
içindeki küçük tahrib tın
dış nda
ol(Resim: 10).
dukça iyi korunmşt
yakınl r daki
Kırkinle 'd
devam eden arş
iscehisar ilçesi, Seydiler Kas b ı
tırmald,
yüksek ve dik kaya kütlesinin eteklerinde yer alan bir Bizans kaya kilisesi
ile kaylığn
üst kısmnda
yer alan kaya mekanlrı
incelmştr.
Kaya mekanlrı
Çı
kış
veren dik ve yüksek kaya merdiveninin zirveye yakın
son basmklrı
hizasınd
kaynı
yan yüzünde dikdörtgen sığ
bir niş
içinde, baş
kısm
çok aşınm,
ayakta, uzun
kabrtmsı
(Ana TanrıçIMt
Kubileya) bulnmaktdır
giysili cepheden bir kadın
(Resim: 11). Bu niş
yaklşı
10 m. kadar kuzeyinde, küçük bir niş
içinde başında
yüksek poloslu, uzun giysili, ayakta, cepheden betimln ş
ikinci bir kadın
(Ana Tanrı
çaIMatar Kubileya) kabrtmsı
daha saptnmışr
(Resim: 12).
.
10
11
12
Haspels 1971: 30 vd., 68 vdd., res.215-226, 504-505.
Sivas 2003: 288.
Fındk
Asar Kaya'da bulunan yeni kült alnrı
ve kaynak kutsal alnı
zırlanmktd.
13
daşımz
Anıt
varlığnd
tarfımzdn
ayrı
bir makale olarak yaın
bizleri haberdar eden ve ekibimize eşlik
ederek anıt;
yerinde bize gösteren
Afyon Arkeoloji Müzesi Araştımcs
Sayın
Arkeolog Mevlüt Uyümez'e en içten teşkürlimz
158
meslktaşız
have arka-
sunarız.
Alanyurt Kasb ı'n
Ağzıkar
Mahallesi'nde devam eden çalışmrd
arkedikdörtgen mezarlardan oluşan
soliumlu mezarlar, oda mezarlar ve kayaya oyulm ş
Roma Dönemine ait nekropol alnı
tespit edilmştir
(Resim: 13). Oda mezarlardan biri,
beşik
çatıs
ve alçak sekileri ile Frig mezarı
özeliğ
göstermektedir.
Aynı
bölgede, Alanyurt-Çğı
yolu üzerinde Alanören kaya mezarlı
bulunmakt dır.
Bunlar, cepheleri sütunlu ve paneller içinde kabartma bezeme ile süslü fasadlı
oda mezarldı.
Hayvan barınğ
olarak kulanı
mezarl ın
bezemeli girşle
patl ı ar k
büyük ölçüde tahrip edilmştr.
lnsaniye ilçesi Üçlerkaysı
Köyü'nün çevresindeki arştımlard,
Frig yerlş
mesinin ve kaya mezarlın
son durmlaı
belgnmiştr.
Ayrıca,
köyün yakl şık
1
km. güneybatısd
Bostan rnevkil olarak adlnırlan
alanda 2001 yıl
çalışmr
sı
rasınd
saptanan nekrapol alrundıincelemeler yapılmştr.
Dikdörtgen planı,
üzerleri yası
birer kapak taşı
ile kaptıln
mezarlardan oluşan
nekrapol, çevredeki çanakanl şı cağ
üzere Roma Dönemine aittir. Kaya yüzeyine tekli,
çömlek parçl ında
çiftli ya da üçerli gruplar halinde oyulm ş
olan mezarlarda bu sene de tahribın
devam
et iğ
gözlem nmişt r.
Ziyaretimizden kısa
bir süre önce yeni mezarlın
kapak taşl rı
kaldır la k
içleri soyulmştr.
Bu nekrapol alnı
acilen koruma altın
alın rak
sın r
ların
sapt nması
gerekmektedir. 2001 arştım
raporunda belirtdğ
üzere nekrapol
al nı
hemen yanıd
büyük bir binaya ait temeller atılmş.
2002 yıl nda
bu binaı
inşası
tamamlanmak üzere olduğ ve
köy mandırs
olarak hizmete açılcğ
öğre
nilm şt r.
Bu bina ve yanı
yapılck
yeni inşatlr
nekrapol alnı
için ciddl bir tehlike
oluşt rmak dır.
Burada bir kazı
yapılrk
soyulmaış
mezarlın
acilen kurtaılms
gerekir. Böyle bir çalışm,
bölgenin çok az bilgi sahibi olduğmz
Roma Dönemi mezar rnlrnarlsi ve gömü gelnk~ri
öğrenilms
büyük katı
sağl y caktır.
Çevrede sürdürülen arştımlda,
Uçlerkay sı
Köyü'nün mezarlığn
bul nd ğ
tepede
(Günkay sı
mevkii) ikinci bir nekropol alnı
daha saptnmışr.
Burada arkosoliumlu
dikdörtgen planı,
yas ı
kapak taşlrı
üzeri örtülm ş
oda mezarlar ve kaya oyulmş
mezarlar bulnmaktdır.
Buradaki iki mezarın
kısa
bir süre önce soyuldğ
anlşım
tır
(Resim: 14). Atılan
toprak içinden Roma Dönemi çanak-çömlek parçl ı
toplanmış
tır.
Kas b ı
çevresine kaydırln
çalışm ard
Döğer
Asar Kaya'daki Frig
1 5 . Kaya kütleleri üzerinde yapıl n
son durmlaı
belgnmiştr
incelemelerde benzerleri aynı
bölgede 2001 yıl
çalışmrnd
Demirlikale'de bulunan 16 bir adet
(Resim: 15). Çevrede Urumkş
kay lı r nda
yapıl n
inceleüzüm presi saptnmışr
melerde Frig Dönemine ait bir kalınt
saptnmışr.
Ancak, buradaki Bizans dönemi kaya mekanlrı
ve fasdlı
kaya mezarlın
son durmlaı
belgnmiştr
2001-2002 arştıma
sezonları d
sürdürülen yüzearştımlar
sonucunda
sapt mış
olduğ muz
Frig yerlşmi
ve kaya anıtlr,
Dağlık
Frigya bölgesi dışna
özellikle Sivrihisar Dağlrı
ve uzantıs
olan Arayit Dağı
çevresinin, Frigler için önemli bir
yerlşim
alnı
olduğn
göstermiş.
Dağlık
Frigya bölgesinde devam eden çalışmal
rım zda
ise daha önceki arştımcl
tarfınd
incelmş
olan merkezlerin yakın
çevresinde birçok yeni anıt
saptnmışr.
Yerlşmin
bu anıtlr
da kapsayan son
planrı
çizlmştr.
Araştımlz
sırand
gerek sert iklim koşuların
gerek son yıl
larda artan insan eli ile yapıln
tahriblın,
bölgedeki kültür kalıntr
özellikle de
Frig kaya anıtlr
gelecek kuşa l r
akt rılmas nı
ciddi şekild
tehdit eder duruma
geldiğ
sapt nmışt r.
Bu nedenle, arştım
sah mız
içindeki kültür kalınt r ın
korunmasın
ve bölgenin kültür turizmi çerçevesinde değrlni mesn
yönelik bir projenin hazırlnms
da arştımzn
en önemli amçlrınd
biri olmuştr.
Döğer
anıtlr
14
15
16
Sivas 2003: 291.
Haspels 1971: 65, 90, 96 vd., res.503.
Sivas 2003:290; Tüfekçi Sivas 2003a:
159
BiBLiYOGRAFYA
BRIXHE, CL.- TÜFEKÇi SiVAS, T. 2002:
Kadmos,
"Oedicace paleo-phrygienne inedite (Menkş ay/Oemirl",
Band XLI, 103-116.
HASPElS, C. H. E. 1971:
The Highlands of Phrygia: Sites and Monuments. Princeton.
SiVAS, T. 2003:
"Eskişehr-KütayAfon
illeri 2001 Yıl
Yüzey Araştı m s ,
20.
Araştım
Sonuçlan Toplantıs,
Ankara, 285-298.
TÜFEKÇi SiVAS,T. 1999:
Eskişehr-AfyonaKüt
iı Sırutis
içindeki Phryg Kaya Amtien,
Eskişehr.
TÜFEKÇi SiVAS,T. 2001:
"New Phrygian rock cut monuments from Western Phrygia and observatiSempozyumu Bildions on their cult functions", V. Anadolu Demir Çağln
2001 Van) (baskıd),
ri/eri (6-10 Ağusto
TÜFEKÇi SiVAS,T. 2002a:
'~AnaTrıçIMt
Kubileya Kültü iı~ Bağlntı
Phryl;J (Frig) Kaya Aıtarn
Uzerine Yeni Gözlemler", Anadolu Universitesi Edebıyat
Fakültesi Dergisi,
cilt:1, sayra, 335-353.
TÜFEKÇi SiVAS, T. 2002b:
"New Phrygian Rock Cut Monuments from Western Phrygia", Archaeological Institute of America 103rd. Annual Meeting, Philadelphia, Abstracts
vol. 25, 76-77.
TÜFEKÇi SiVAS, T. 2002c:
ve Eskişehr
Çevresinden Yeni Örnekler", I, II.
"Frig Mimari Ter acot ları
Ulusarı
Eskişehr
Pişm
Toprak Sempozyumu Bildiriler Kitabı,
Eskişehir,
152-157.
TÜFEKÇi SiVAS, T. 2003a:
"Wine Presses of Western Phrygia", Ancient West and East, 2/1,1-18.
TÜFEKÇi SiVAS 2003b:
"Eskişehr
Çevresinde Yeni Bulunan Frig Mimari Ter acot ları:
Emircik/
Yasl nbayır
Höyüğ
Bul nt arı",
1/1. ısar lsuU
riheş ksE
şim P
Toprak
Eskişehr,
321-331.
Sempozyumu Bildiriler Kitabı,
TÜFEKÇi SiVAS 2003 c:
"The Newly Oiscovered Phrygian Façade Monument from Western
Thracia 15 (Baskıd).
Phrygia: The Monument of Kuzören-Tavuk ,"ıranP
160
Resim 1:
Gökçeıs
Frig yerlş
mesi, su deposu ve çevresindeki
kültür toprağı
Resim 2:
Gökçeıs
racolta friz
Frig
parç sı
yerlşmsi,
ter-
Resim 3:
161
Yazılky
Midas
kült niş
Şehri,
Resim 4:
Resim 5:
Dümrek-Kalbşı
Yazılky-Mids
Şehri,
bronz ok ucu
mevkii, kroki
Resim 6: Kuzören-Tavuk
162
Pınar
fasdı
Resim 7: Kuzören-Tavuk Pınar
fa
sadı,
görünş,
plan ve kesiti
Resim 8: Mihalıçck-Übş
yerl şmesi,
ler
Köyü yamaç
iri çömlek ve taş
keski-
Resim 9:
leşmsi,
Fındk
Alanı,
163
Asar Kaya Frig yerKaynak Kutsal
kanal
Resim 10: Afyon-Sülün
Kas b ı,
Sülün
Anıt
Resim 11: iscehisar-Seydiler Köyü,Kır
kınler
mevkii, ana tanrıç
bartmlı
164
nlş
ka-
Resim 12: iscehisar-Seydiler Köyü,Kır
kinler mevkii, ana tanrıç
bartmlı
Resim 13: Alanyurt-ğzık
nlş
Mahallesi, Roma nekropolü
165
ka-
Resim 14: ihsanlye-Üçrkı
Resim 15: hsaniye-Oöğr
presi
Kasbı,
Köyü, Günkaysı
Oöğer
166
mevkii, soyulmş
Asar Kaya Frig yerlşmsi,
mezar
üzüm
2002 YILI GÜMŞHANE
VE BAYBURT ilLERi
YÜZEY ARŞTIMS
Süleyman ÇiGOEM*
Haldun ÖZKAN
Hüseyin ŞAT RUY
Kültür ığ lnak B
raltınA
ve Müzeler Genel Müdrlğ'n
24.07.2002 tarih
02/7131 ılyas
izniyle, enahşüm G
ve Bayburt illeri ile ilçelerini kapsayan ıma şılaç
nız
ilk ın sam ş
2-6 Eylül tarihleri ,adnısar
enahşüm G
merkezi ile 27 km. kuzeyinde yer alan Yağlıder,
33 km. kuzeyinde bulunan O/ucak ve 61 km. adnus ğodyezuk
ki ey' red umğaY
ılğab
ıinamuD
mevkilerinde kidrtşelkçreg
(Harita: 1).
Bu dönernkl çalışm rız
Yrd. Doç. Dr. Süleyman medğiÇ
,adnığ lnakş b
Yrd.
Doç. Dr. Haldun Ozkan, Doç. Dr. Hüseyin nat'ş ruY
naşulo
bir ekip tarfınd
gerçek-
.trl şim rltşe
Bu çalışmzd
bugüne kadar üzerinde ılmasp k
bir amrıtşar
şıma lıpay
olan enahşüm G
ve Bayburt iIIerinde2 , bölgenin arkeolojik, tarihsel ve sanat tarihi ile ilgili verileri bir bütün olarak ıyam lpot
.kıdalç ma
Bu adm lğab
zım ğ tpay
planlama gereği
Gümşhane'i
kuzeyinden kar y lşab
güneye urğod
inen bir program .kıdatp s
enahşüm G
ili, Karadeniz Bölgesi'nin uğoD
Karadeniz bölümü ıral ns
içerisinde Harşit
ve Kelkit nı ralyç
ırakuy
adnıral zvah
yer almktdır.
Kelkit ve Şiran
ovaYrd. Doç, Dr, SUleyman ÇiGDEM, Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü Öğretim
rumrTURKIYE
Üyesi Erzu-
Yrd. Doç. Dr, Haldun ÖZKAN, Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü ğretimÖ
rumrTURKIYE
Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü Öğretim
Doç. Qr. Hüseyin YURTIAŞ,
rumrTURKIYE
Üyesi ErzuÜyesi Erzu-
Araştı m z n
gerç kl şti mes nd
maddi ve manevi katılr
olan Anıtlar
ve MQzeler Genel Müdrlğ'ne,
Gümş
hane Valisi Sn. Gazi Şimşek',
Vali yardımcs
Sn. Salih lşık'a,
Basın
ve Halkla Ilişker
Müdürü ..aynı
zamanda ekip
her aşmsın
katıln
Sn. Engin Doğru'ya,
Atatürk Universitesi Rektörü
üyemiz gibi bizimle beraber arştımzn
Sütbeyaz'a, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Sebahattin Tüzemen' e, Araştım
Fonu yetkiliProf. Dr. Yaşr
Prof. Dr. Enver Konukçu'ya, Sanat Tarihi Bölümü Başknı
Prof. Dr. Hamza Gündoğu
lerine, Tarih Bölümü Başknı
'ya, ekip arkdşımz
Arkeoloji Bölümü Araş.
Gör. Birol Can'a ve zorlu yoları
aşmız
sağlyn
şoförleimz
en içten teşkürlimz
sunarız.
2
Konumuzia ilgili Gümşhane
ve Bayburt üzerinde yapılmş
önemli çalışmr;
E.-ı=:
Cumont, Voyage d'exploration
ve Kuarcheologique dans le Pont et la Petlte Armenie Studia Pontica II., 1906, Burssels; i. K. Kökten, "Orta, Doğu
zeydoğu
Anadolu'da Yapıln
Tarih Oncesi Araştıml"
Bel/eten VIII/32 (1944) 659-680; T. B. Milford, "Some inscriptions from the Cappadocian Iimes" JRS 64 (1974) 160-175; T. B. Milford, "Blliotti's "Excavations. at Satala" AS 24
Çevresinin Tarihi ve Sanat Eserleri (1969-1971), Istanbul, 1984; A.
(1974),221-224; G. Akagün Uslu, Gümşhane
Bryer -D. Winfeld, The Byzantine Monument, and Topography of the Pontus, Washington, D. C. 1985, 299 vd.; D. H.
French-S. R. Summerley, "Four Latin Inscriptions from Satala" AS 37 (1987) 17-22; T. B. Milford, "Further Inscripti1989" ASTVIII,
ons from the Coppadocian Iimes" Zpe 71 (1988) 167-178; C. S. Lighlfoot, "Satala Yüzeyarştıms
(Ankara 1990) 299-311; C. S. Lighlfoot, "Satala Yüzey Araştıms
1989" AST iX, (Çanakkale 1991),289-303; A.
Sagona-E. Pemperton-I. McPhee, "Excavations at Büyüktepe Höyük, 1990" AS 41 (1991), 145-158; A.Sagona-E.
Pemperton-I. Mc Phee, "Excavations at Büyüktepe Höyük, 1991" AS 42 (1992), 29-46; A. Sagona-E. Pemperton- i.
McPhee, "Excavations at Büyüktepe Höyük 1992" AS 43 (1993), 69-83; A.Sagona-E. Pemperton-I. McPhee-C.
Sagona, "Büyüktepe Höyük 1993 ActiVites" XVi. KST, i ,Ank. 1994, 161-165; A. Parker, "Northeastern Anatolia; or
the Periphery of Empires" AS 49 (1999) 138-140.
167
ları 3 dışna
tarım
elvriş
alan pek yoktur. iı sınrla
içerisinde Zigana, Gümşhane
ve Otlukbeli dağlrı,
kuzeyden güneye üç sıra
halinde uzanır.
Zigana Dağl rı'n
iki tarafı
yaylalarla kaplıdr-,
Ayrıca
il genelinde bulunan 400 yayla ile Gümşhane
bir yaylalar kentidir. Konumu itibari ile Doğu
Anadolu'yu Trabzon bölgesine bağl yan
yol üzerinde bulunan Güm şhane,
iklim özellikleri bakımnda
hem Doğu
Anadolu hem de Doğu
Karadeniz iklim özelliklerini taşımktadu".
Güm şhane,
özellikle maden kayn kları
bakım nda
da oldukça zengindir. ii sınrla
içerisinde altın,
güm ş,
bakır,
kurş n
ve
demir yat kl rı
bul nr akt dıre,
Güm şhane' in
eskiçağı,
arkeolojisi ve sanat tarihi ile ilgili çalışmr
oldukça sı
nırl d .
Mevcut eserlerde ilin tarihinin M.O. 3. binlere kadar git ğ
ifade edilmekteyse
de, bununla ilgili somut bir bulgu qözükrnernektedir". Bu dönem, çalışm ard
bulunduğ m z
ilin kuzey ve kuzeydoğsna
yer alan Yağlıder
ve Yağmurde'
tarihönve eskiçağ
ait mağr,
höyük, kale gibi yerlşm
ile keramik, işlenm
cesi çağlr
taş,
obsidiyen gibi yüzey bulg arıyla
karşıla ma ışt r.
Dolayıs la
şu
an için incelediğ m z
al n rı
tarihöncesi çağlrı
için bir bilgi sunamktyız.
Yine Yaglıder
ve
Yağmurde'
bu dönemki çalışmal rım zda,
bir takım
eserlerde yer alan Urartu baş
8 il şk n
tanrıs
Haldi'ye lzateten Güm şhane/Halt
ile Haldi/Urartu bağlntıs a
bir bulgu
elde edilmştr.
Oncelikle bizi Gümşhane
ve Bayburt çevresinde bu çalışmy
yöetken Ura tu-Güm şhane
il şk sin
varlığ
veya boyutudur. Bölge genenelten, başlıc
lindeki çalışmnruz
bu ilşkn
ne derecede olduğ n
daha da somutlaşırbiec
ğimz
umaktyız.
Azeilikle maden kayn ları
açıs nda
bölgenin Urartur nun ilgisi dı
şında
kalmdığ
düşncesi
biz de katrlnyızv.
Bundan başk
bölgenin tarihönceMed, Pers, Roma, Bizans dönemleri ile ilgili yeni bulgulara da ulaşmyı
hesi çağlrı,
deflemekteyiz.
3
4
5
6
7
8
9
R. Özey; "Gümşhane
ve Çevresinde Kırsal
Yerl şm t in
Başlıc
Coğrafi
Sorunla ı
ve Çözüm Yoları"
Geçmiştn
Günümüze Gümşhane
Sempozyumu (12 Haziran 1990), Istanbul, 309-316.
Kıy
Bölgesinde Coğrafi
Müşahdelr,"
istanbul Üniv. Coğ.
Enst, Dergisi 7/13
A. Ardel, "Samsun-Hopa Arasındki
(1963),39.
ilinin Turizm Potansiyeli" Atatürk Ürüv. uğoD
ayf rğoC
Dergisi 4 (2000) 213.
M. Zaman, "Gümşhane
MTATürkiye Maden Envanteri (lllere Göre) No: 179, Ankara 1980, 282 vd.;N. Erseçen,Türkiye'nin Bilinen Maden ve MiMTA 185, Ankara, 1989; C. W. Ryan, A Guide To the Know Minerals of Turkey, Ankara, 1954,8,11.
neral Kaynklrı,
G. Akgün Uslu, Gümşhane
ve Çevresi Tarihi- Sanat Eserleri, 1.
Bu eserlerde, Urartu Devleti M.Ö. 585'lerde yıkldtan
sonra Urartu baş
tanrıs
Haldi'ye tapan insalrı
bir kısmn
Gümşhane
ve civarın
geldikleri ve bu insalrı
bölgeye tanrıl
isimlerini verdikleri ifade edilmektedir. M.
ve Çevresi Tarihi-Sanat Eserleri, 2-3; A. Bryer-DWinlield, The Byzantine Monoment, and
Akgün Uslu, Gümşhane
Topography of the Pontus, 300; G. Argoud-J. des Courtils-B. Remy, "Les sites cötiers du Pont-Euxin, de Themiskysiecle av. J.C.) a Ammien
ra a Trapezous, dans l'Antiquite. Textes lilteraires grecks et latins d'Hecatee de Milet (Vı
Marcellien" Anatolia Antiqua, Varia Anatolica i (et edites par B. Remy) 1987, Istanbul-Paris, 75; Bu yazarlar Haldiantik yazar Strabon'u başlıc
kaynak göstermektedirler. Strabon bölgeyi şu şekild
tanım
Hall- Haldiya özdeşliğn
ıamktdr:
"Phornakio ve Tropezus bölgelerinin üst tarflınd,
ülkeleri Küçük Armenia'ya kadar uzanan Tibarenler
XII, iii, 28-29; Xenophan'da bölge, Makronlar ülkesi olarak geçer, Anabasis iV.
ve Khaldai kavmi bulunur", Coğrafy
Makronldı,
Heredot Tarihi, ii. 104, 111,94 Vii. 78; Bölgede Hall/HalViii, 8-9; Herodot'a göre de bölgede yaşnlr
S. Tozlu, XiX. Yüzyılda
Gümş/ıane,
Erzurum, 1998, 7; Burney ve Lang'da Haldileri Urardi ismi hala kulanımtdr.
olarak görmektedirler, C. A. Burney-D. M. Lang, The Peoples of the Hills: Ane/ent Aratutann bakiyeleri veya torunlaı
ifade etmeliyiZ ki, Haldi-Haldiya özdeşliğn
kabul ednır
antik kayrat of Caucasus, London, 1971, 129; Hemen şun
bir kanıt
sunarmktdı.
Şu
ana kadar bölgede Urartu etkisini kanaklarda geçen Haldiya isminin ötesinde başk
mimari öğe
ve keramik buluntusuna rastlnımş.
Gümşhane
ve çevresi Hitit Çağınd
Hayş
nmayacak yazıt,
sınrla
içerisinde gösterilmektedir. Hayş-Azi
lokalizasyonu tarışmsnd
J. Garstang, Hayş
topraklın
Fırat
Nehri ile Karadeniz arsın
önermektedir."Hitlite Military Roads in Asia rninor'' AJA 4 (1943) ,50-51; J. Garstang- O.
lokalizasyonu ile ilgili tarışml
R. Gurney, The Geography of the Hiltite Empire, London, 1959, 32 vd.; Hayş'nı
için bkz.; M. Penlivan, Hayş
(M. O. XV-ı.
yüzılard
Kuzeydoğ
Anadolu), Erzurum, 1991, 22-39.
Gümşhane
ve çevresindeki yer altı
kaynlrıd
Diauehi üzerinden
Bununla beraber Urartu büyük bir olasık
olmaıdr;
A. Çilngroğu
Argişt
I'in kuzeyden gelen bazı
göç dalgrın
durdurabilmenin yayararlanma yoluna gitmş
nıda
Doğu
Karadeniz Dağlrı'n
güney yamçlrınd
Urartu'nun ihtiyaç duyğ
altın
ve gümş
madenierinden de
belirtir, Urartu Kralığ
Tarihi ve Santı,
ızmir,
1997,36; O. Belli Uratul'ın
yaralanmak için kuzeye sefere çıktğn
gümş,
bakır
gereksinimlerini karşıld
yerler arsınd
Gümşhane
ve çevresini de göstermekte ve Uratulın
Trabzon'un güneyindeki bölgeyi Halita olarak adlnırğ
ifade etmektedir., "Ore Deposits and Mining in Eastem
Anatolia in the Urartian Period: Silver, Copper and Iron" Urartu, A Metalworking Center in first millennium B. C. E. (Ed.
ve çevresinde Urartu ekonomisi için
R. Merhoy) Jeraselam, 1991, 17, 22, 24-25; D. J. G. Slaltery' de Gümşhane
gümş,
demir maden kaynlrı
bulndğ
belirtmektedir, Urartu and The Black Sea Coloniönemli olan altın,
basım
10-11; Fakat R. S. Forbes bÖlgede arkeolojik bir
es.' An Economic Perspective All Rafidan Viii (1987)'den ayrı
kazı
yapılmdğ
için Gümşhane
madenierinin eski Anadolu tarihi içerisindeki yerinin net olmadıgn
belirtir, "Metal
Resources in Ancient Anatolia" AS 38 (1978), 99.
168
Bu dönemki alışmrzdç
daha çok Ortaçğ'
elde ettik. Dumanlı,
Yagmurdere, Olucak ve Yağlıder'ki
nımla
eserler şunlardı
(Harita: 2);
ve yakın
döneme ait bulgular
incelemelerimiz sonucu ta-
Canca Ka/esi (Çizim: 1; Resim: 1,2)
batıs nda,
çevreye hakim bir kaylı
üzerine kurlnştv.
Mevcut kalıntrd
anlşıbidğ
kadrıyl
kale, Ortaçğ'd
iskarı
görmüşt.
Ozellikle GümüşhaneTrabzon yolunun güvenliğ
sağlmk
ıçin
kurlmş
en önemli kaledir.
istikametinde arka arkaya üç bölümden teşkül
etmiş
Canca Kalesi, doğu-batı
ve çevresi 1.50 m. kalınğ
ındaki
sur duvarlı
ile takviye edlrniştu.
Kalenin girş
batıdan
açılmş
olup batıdki
birinci duvarı
geçtikten sonra küçük bir alana ulaşır.
Burabir su sarnıc
bulnmaktdır.
Günümüzde büyük ölçüde
da 4.1Ox4.1 O m. boyutlarınd
sağl m
olan sarnıc
üst örtüsü kısmen
yıklmş,
içten ve dıştan
sıvanmştr.
Buradan
kalenin doğu
bölümüne ulaşımktdr.
Bu alnı
kuzey köşesindk
ikinci bir kapıyl
kay l rın
üzerine oturlmş
küçük bir şapel
bulnmaktdır.
Kesin tarihi belli olmayan
XV. yüzılda
inşa
edılmiş
olması
muhtemeldir. 4.20x3.00 m. boyutlarındki
bu şapelin
şapel
tek apsisli olup apsiste bir mazgal pencere açılmştr.
Günümüzde şapelin
batı
ve kuzey duvarlı
yıklmş,
ancak girşn
batıd
olduğ
anlşımktdr.
Sağlm
kalan duvarlar üzerinde fresko tekniğd
yapılmş,
Hıristyan
azizleri olduğn
tahmin ettiğmz
resimlerden kalıntr
bulnmaktdır.
.
ucunda ise iki katlı
olarak düzenlmiş
4.90x4.1 O m. boyutlarındki
Kalenin doğu
yapın
konumundan dolayı
bir gözetleme kulesi olabiecğ
düşnlmektir.
Bu yapı
nı
kuzey tarfı
yıklmş
olup alt katınd
kuzeyde ve batıd
birer açıkl
bulnmaktdır.
Güm şhane'ni
Krom Vadisi Ka/esi (Çizim: 2; Resim: 3, 4)
kuzeyinde Maçka-Trabzon yayla yolunda, çevreye hakim bir konumda stratejik bir noktaya kurlnşte,
Kaylık
bir alan üzerine inşa
edilen 38.00x 30.00 m. boyutlarındki
kalenin güneybatı
tarfınd
10.00 m.lik, kuzeybatı
tarfınd
ise 8.00 m.lik duvar kalıntr
mevkısmlar
tamamen yalçın
kaylıtr
ve günümüzde doğruan
ulaşı bi e
cuttur. Diğer
cek bir girş
mevcut değilr.
Ana kaya üzerine moloz taş
malzemeden inşa
edilm şt r.
Mevcut şekli
ile daha çok bir gözetleme kulesi görünümünde olup Ortaçğ
miarı
özellikleri yansıtmkdr.
Gümşhane'i
O/ucak Köyü Gözetleme Ku/esi (Resim: 5)
Olucak Köyü'ne hakim bir yükseklikte 85x9.30 m. ölçülerinde kare bir alana kurulmşt.
Arazinı
eğimnd
dolayı
alta düz bir zemin hazırlybimek
için zemin kat
inşa
edilmş,
üzerine ıkinc
kat yapımştr.
Alt kata kuzeydoğ
köşed
açıln
merdivenli girşle
ulaşımktdr.
Bu mekanı
üzeri tonozla örtülmş
ancak, diğer
bölümlerle olan
bağlntıs
duvarlar yıkldğ
için kapnmıştr.
Kulenin zemin katınd
güneye bakan iki
küçük mazgal açıklğ
bulnmaktdır.
Yapın
köşe
ve girşle
düzgün kesme taş,
diğer
bölümleri moloz taş
malzemeden inşa
edilm şt r.
Santa Kilise/eri (Çizim: 3; Resim: 6-8)
Santa Harabelerj13 olarak da isimlendirilen Dumaniı
Binat ı,
Terzili, Zurnacıl
I, Zurnacıl
II, Piştov
ve Çaklı
tespit edilmştr.
Bölgede yapmış
olduğmz
arştımld,
10
11
12
13
Kilıse
yerlşim
biriminde; işhanlı,
olmak üzere yedı
kilise
kitabesi mevcut kiliseler-
Evliya Çelebi Seyahatnamesi, (Yapı
Kredi Yayınlr)
istanbul, 1999, 173.
ve
A. Bryer-D. Winfeld, The Byzantine Monument, and Topography of the Pontus, 309; G. Akgün Uslu; Gümşhane
Çevresi Tarihi- Sanat Eserleri, 15.
A. Bryer-D, Winfeld, The Byzantine Monument, and Topography of the Pontus, 305.
M. Kromila, The Greeks And The Black Sea, From The Bronz Age To The Early 20th. Century, Athens, 2002, 272-280.
169
den tespit edilen tarihlerden hareket ederek bu kiliselerin 19. yüzıln
ikinci yarısnd
yapılmş
oldukarın
söyleyebiliriz. Bölgedeki kiliseler plan, miarı,
süsleme özellikleri
ve malzeme bakımnd
küçük farklar dışna
birbiri ıle son derece benzerlik içerisindedir.
Genellikle dikdörtgen bir alan üzerine üç nefli bazilikal plan şemasınd
inşa
edilmiş,
yapın
özelliklerine uygun olarak orta nef yan neflerden daha geniş
ve yüksek tutulmşr.
Kiliselerin büyüklüklerine göre bazen sadece batıd
bir girş
bulunurken, bir
kısmnda
da biri batı,
diğer
güneyde olmak üzere yuvarlak kemerli iki girş
açılruşt.
Iki girş
bulunan kiliselerde, genellikle güneyde açıln,
kiborion tarzınd
düzenlenerek
aynı
zamanda ana girş
olarak kulanımş
ve dıştan
kemer kavsrlın
birer haç motifi işlenmtr.
Haçlar, bazen taş
üzerine kabartma olarak inşa
edilmş,
bazen de boyamayla yapılmştr.
Doğu
cephelerinde üçlü apsis düzenlemesi uyglanmış;
apsisler dışa
taşkın
olarak içten ve dıştan
yarım
yuvarlak olarak düzenlmiştr.
Apsis ve yan apsislere birer
ve birer niş
yerlştim.
Kiliselerin bir kısmn
üst örtüsü ve taşıy
pencere açılmş
cılar
tamamen yıklmş,
bir grubu da sağlm
olarak günümüze kadar ulaşmıtr.
Sağ
lam olan kiliselerin, ortada bağımsz
dört taşıycsn
bulndğ
ve üç nefin üzerinin
de beşi
k tonozlarla kaptılmş
olduğ
anl şı m ktad r.
Kiliselerin mimarilerinde görülen ortak özellikler süsleme için de söz konusudur.
Kapı
çevrelerinde büyük ve süslü haçlar, girşle
tezyinaldırmş.
ıçlerindk
sıva
tabklrı
üzerinde büyük ölçüde silnmş
olan fresko tekniğd
yapılmş
resimlerin
kalınt r
bul nmakt dır.
Bunları
sağl m
olarak ~ünmze
ulaşnrıd
anlşıbi
diğ
kadrıyl
Hıristyan
dini konuları
anltıdg
ve aziz tasvirlerine yer verildğ
görülmektedir.
pencere, taşıyclr,
kemerler ve köşelr
düzgün kaliteli kesme
. Kiliselerde kapı,
taş
malzemeden yapılmş,
beden duvarlı
ise moloz taşn
yaklşı
0.80 ile 0.90 m.
kalınğd
ötülmşr.
O/ucak Köyü Şapeli
tek nefli bir şapel
olarak 4.20x3.20 m. boyutlarınd
inşa
edilmştr.
Son degirş
batıdn
açılmş,
üzeri tonozla kaptılmşr.
Berece küçük ölçülerdeki bu yapın
şik
tonoz örtü, takviye kemeriyle destklnmişr.
Ancak üst örtü günümüzde büyük ölçüde yıklmş
durmaı.
Apsis dışa
taşkın
yapılrk
üzerine bir pencere açılmştr.
Apsis, içten ve dıştan
yuvarlak olup 1.55x1.30 m. boyutlarınd
düzenlmiştr.
Şapelin
içerisinde fresko tekniğd
yapılmş
resim izleri bulnmaktdır
ki bu,
yapın
bir mezar şapeli
olarak inşa
edilmş
olabiecğn
düşnrmekti.
Köşelrd
kesme taş,
diğer
yerlerde moloz taş
malzeme kulanımştr.
Yapı
O/ucak Köyü Kilisesi / ve O/ucak Köyü Kilisesi"
Kiliseler Olucak Köyü'nde eski köy yerlşim
içerisindedir. Kiliselerin her ikisi de
Dikdörtgen bir alan üzerine üç nefli bazilikal plan şema
benzer özellikleri taşımkdr.
sında
inşa
edilmşr.
Kiliselerin batıdn
açıln
yuvarlak kemerli tek girşle
bulunmaktdır.
Dıştan
girşle
üzerine sivri kemerli bir alınk
yerlştim,
alınkr
içerisine
haç motifleri işlenmtr.
mavi kök boyalarla yapılmş
içlerinde sıva
kalınt r
üzerinde büyük ölçüde silnmş
olan fresko tekniğd
yapılmş
resimlerin kalıntr
bulnmaktdır.
Resimlerin dınt
içerikli figürler olduğ
anlaşımktdr.
yarıdn
dar ulaşbimtr.
O/ucak Köyü Kilisesi 11/
Bu kilise de Olucak Köyü içerisinde bulnmaktdır.
itibaren güney kısm
tamamen yıklmş,
Kalan izlerinden anlşıbidğ
170
Kilisenin doğu-batı
yönünde,
sadece kuzey duvarı
ile günümüze kakadrıyl
Olucak Köyü ve çevresinde
inşa
edilen diğer
kiliselerle benzer özellikler yansıtmkdr.
Kuzey duvarı
duvar payeleri, bu kilisenin de üç nefli bazilikal bir düzenlemeye sahip
termektedir.
olduğn
üzerindeki
gös-
imera Manastm
imera Köyü içerisindedir. Bölgede inşa
edilen kiliseler içerisinde plan, miarı
ve
süsleme bakımnd
en anıtsl
nitelikli yapı
oluştr.
Bir manstır
olarak 1859 yıln
da inşa
edilmş
ve bu manstırd
günümüze en sağlm
olarak gelen kısmlar
kilise ve
Bunun dışnaki
manstır
hizmet binalrı
ise büyük ölçüayazma bölümü olmuştr.
de tahrip olmuştr.
Girşn
üzerinde yedi satırlk
bir mermer kitabede kilisenin 1859 yılnda
yapıldğ
kaydeilmştr.
Bölgedeki diğer
kiliselerden farklı
bir plana sahip olup Yunan haçı
plan
şemasınd
inşa
edilmştr.
Naos bölümünün üzeri yüksek kasnlı
bir kubbe ile örtülmüşt r.
Biri güneyde biri de kuzeyde olmak üzere iki girş
açılmştr.
Bunlardan güneyolarak düşnlmtr
ve kiborion tarzınd.
Sivri kemerii girşn
çevredeki ana girş
sinde üç bordür dolanmktır.
En dışta
mukarnas sıra,
ikinci sırad
palmet, üçüncü
işlenmtr.
bordürde ise üzüm salkımr
Kilisenin içerisinde bağımsz
altı
sütun kulanımş,
bunlardan güneybatıd
bulunaı
çökmüş,
bunun yerine bir demir çubuk konmuştr.
Ortada bulunan dört taşıyc
ise
üzerini örten 3.45 m. çapındki
kubbeyi taşımkdr.
Kubbe, yüksek
naos mekanı
kasn lı
olup kasnak dıştan
çokgen olarak düzenlmiş
ve basık
bir kubbe ile kaptıl
mıştr.
Doğuda
bulunan apsis ve pastaphorion hücreleri içten ve dıştan
yarım
yuvarlak
olarak düzenlmiştr.
Apsis 3.45 m. genişlğd
ve 3.00 m. derinlğ.
Apsis ve
Doğuya
açıln
mazgal pencereler
pastaphorion hücrelerinde birer pencere açılmştr.
dış n a,
güneye açıln
iki pencere ile iç mekan aydınltm
çalışmtr.
içeride duvar sıva
üzerinde büyük ölçüde silnmş
olan fresko tekniğd
yapıl
mış
dini içerikli resimlerin kalıntr
bulnmaktdır.
Kilisede kapı,
pencere, taşıyclr,
kemerler ve köşe
taşlrı
düzgün kaliteli kesme taş
malzemeden yapılmş,
beden duvarlı
ise moloz taşn
0.90 m. kalınğd
örülmşt.
Ayazma
ay zm sı,
man stır
duvarl ın
dış n a,
kuzeydoğu
köşed ,
3.70
ve 5.70 m. uznlğda
'U' planı
olarak düzenlmiştr.
Son derece
bir kaynak suyuna sahiptir. Dört ana kaynaktan çıkan
su, bir kanal içemanstır
doğusna
vadiye akıtimşr.
Ayazmnı
çevresi suyun
zengilğd
dolayı bağlık
bahçelik bir hale getirlmş.
Son yılard
bir tamirat yapı
larak üzeri beton tabliye ile kaptılmşr.
Ayazmnı
suyu, çevredeki halk tarfınd
günümüzde de kulanımtdr.
Kilisenin çevresindeki manstırhize
binal rı
büyük ölçüde yıklmş
olması
na rağmen,
beden duvarlı
seviyesindeki duvarlarla günümüze kadar ulaşmıtr.
Man stır n
m. genişlğd
zengin ve soğuk
risine alınrk
imera Vadisi Kilisesi
yakl şı
2 km. güneyindeki yüksek bir dağın
yamcın
kurlmşt.
Kapın
üzerinde sivri kemerli alınk
içerisindeki kitabede kök boyalarla yazılmş
1885
9.80x4.50 m. boyutlarınd
tek nefli bir kilisedir. Tek apsisi dışa
taş
tarihi okunmatdır.
kın
olarak yapılmş,
içten ve dıştan
yarım
yuvarlak olarak düzenlmiştr.
Apsise bir
kuzeydoğsna
iki, güneydoğusa
da bir niş
bulunmakmazgal pencere açılmştr;
tadır.
Yapın
tek girş
batıdn
olup yuvarlak kemerlidir ve üzerinde bir pencere açıkl
ğına
yer verilmşt.
Bölgedeki diğer
kiliselerin kitabeleri günümüze ulaşmzken,
bu
yapın
kitabesi, kilisenin gözden uzak bir mevkide olmasınd
dolayı
sağlm
kalabilimera'nı
miştr.
171
nı
ulaşmı t r.
Kilisenin kuzeyine 4.00x2.20 m.
sadece iki kemeri ayakta kalbimş,
boyutlarınd
diğer
kısmlar
bir ek yapı
inşa
edilmş,
bu mekatemel seviyesinde günümüze
Krom Vadisi Kiliseleri
Kram Vadisi'nde; Zemberek, Orta Yayla, Mancandanos, Loria, Nanak, Çayıroğ
lu, Kilise Cami, Kayltı,
Mağr,
Sarıoğlu
ve Alikinos Kilisesi olmak üzere plan, mimaortak özellikler taşıyn
şu
ana kadar onbir kilise
rf, süsleme ve malzeme bakımnd
Krom Vadisi kiliseleri de Santa Kiliseleri ile üslup birlğ
içerisindetespit edilbmştr.
dir. Kiliseler dikdörtgen bir alan üzerine üç nefli bazilikal plan şemasınd
inşa
edilmş
tir.
Bulutyayla Kilisesi
Haç planı
bir şapel
olarak küKrom Vadisi, Bulutyayla Köyü'nde bulnmaktdır.
çük ölçülerde düzenlmiştr.
Batıd n
açıl n
gir ş n
cephesine silmelerle haç şekli
verilmş,
üzerindeki kitabelik boş
bıraklmşt.
Haçın
kuzey ve güney koların
birer penNaos mekanı
üzerini örten 2.30x2.40 m. boyutlarındki
kubbesi yı
cere açılruşt.
kıtr.
Apsis içten ve dıştan
yarım
yuvarlak olarak düzenlmiştr;
2.30 m. genişlkt
ve
2.40 m. derinlğ
sahiptir. Apsiste bir mazgal pencere ile iki küçük nişe
yer verilmşt.
yapım
yazımştr.
Gavalak Kilisesi
Kilise Alikinos Dağı'n
kitabesi bir kartuş
et ğind
içerisine
alınmş
inşa
edilm şt r.
Kilisenin girş
ve kök boyalarla 1845
kapıs
yılnda
üzerindeki
inşa
edilğ
16.25x11.90 m. boyutlarınd,
dikdörtgen bir platform üzerine üç nefli kubbeli bainşa
edilmştr.
Kilisenin batısnd
bir narteks bölümü bulunmakzilikal plan şemasınd
tadır.
Bu uygulama bölgedeki diğer
kiliselerde görülmeyen bir özelliktir. Narteks dört
iki katlı
düzenlmiş
ve üç yuvarlak kemerle dışa
açılmk
paye ile üç bölüme ayrılk
tadır.
Kilisenin kuzeyde bir, güneyde üç dikdörtgen penceresi bulnmaktdır.
Doğudaki
apsis ve pastaphorion hücreleri dışa
taşkın
olarak yapılmş,
içten yarım
yuvarlak, dıştan
beş
köşeli
olarak düzenlmiştr.
Apsis 3.72 m. genişlğd
ve
2.60 m. derinlğ.
Apsisin her iki yanıd
bulunan 2.06 m. genişlğd
ve 1.40 m.
derinlğk
pastaphorion hücrelerine birer pencere açılmş
ve birer niş
yerlştim
tir. Kilisenin naos mekanı
üzeri 3.80x4.10 m. boyutlarınd
yüksek kasnlı,
bağım
sız
dört sütunla taşın
kubbe ile örtülmş,
kubbeye açıln
pencereler ile naos aydın
latımy
çalışmtr.
Kilisenin diğer
kısmlar
beşi
k tonoz örtülüdür.
Kilisenin kuzeybatı
köşesind,
3.70x1.55 m. boyutlarınd,
beşik
tonoz örtülü bir
mekanı
kilisenin iç mekanı
ile doğruan
bağlntıs
bulnmaktdır.
Yapın
girş
silmelerle çervlndimş,
lento taşınd
kıvr
dal ve yaprak moNarteks kısmn
dış
yüzünde kabartma olarak beş
haç motifine yer
tifleri işlenmtr.
verilmşt.
Naos mekanıdi
pandantifler üzerinde dört madalyon işlenm,
ancak içlerinde olması
gereken dört incil yazrı
tasviri işlenmtr.
Terzili Kilisesi Martiryumu
kare
Santa'da Terzili Kilise'nin kuzeydoğsna
yon tarzınd
düzenlmiş
3.56x 3.56 m. boyutlarınd.
kiboriyonun üzeri
varlak kademeli kemerlerle taşın
mıştr.
Dıştan
üst örtü kısmen
tahrip olmuştr.
172
tuğladn
planı
"L"
mezar
şeklind
olup kiboriayaklarla ve yuörülü tonozla kaptıl
yapıs
Baba Türbesi (Çizim: 4)
Gümşhane'i
13 km. doğusna,
anayolun hemen kuzeyindedir. Türbenin iç
kapıs
üzerindeki kitabede H.990/M. 1582 yıl
kayrthdı-.
Türbe iki bölümden meydana gelmektedir. Batıdki
bölüm sonradan ilave edilmiştr.
Dikdörtgen düz lentolu bir girş
ile ulaşın
ilk kare mekan içerisinde bir mezar
bul nmakt dır.
Asıl
türbe bölümüne batıdn
sivri kemerli bir girş
açımştr.
Alınk
içebir kitabeye yer verilmş
ve kitabe üzerine
risinde 0.41xO.26 m. ölçülerinde iki satırlk
bir rozet işlenmtr.
Bu bölümün üzeri içten kubbe dıştan
külah ile örtülmş.
Kubbeye köşelr
yerlştin
tromplarla geçilmş,
kubbenin oturdğ
sekizgen kasnak dışa
rı y a n s ı t l m ş t ı r .
Içerisinde 0.82x2.66 m. boyutlarınd
bir sanduka bulnmaktdır.
çağırgn
Pirahmet Türbesi
merkezine bağlı
Pir Ahmet Köyü'ndeki türbenin batı
yüzünde
kitabesine göre H.957/ M.1550 yılnda
inşa
edil0.75x0.43 m. ölçülerinde dört satırlk
1 5 . Kare planı
miştr
iki katlı
türbenin girş
kuzeyden açılmş,
basık
kemerli bir girşt.
Türbenin üst katı
mescit olarak kulanqrtdı.
Küçük pandantiflerle geçilen
kubbe, dıştan
piramidal külahla kaptılmşr.
Ust kat iki küçük mazgal pencere ile ayGümşhane
dınlatmşr.
Girşn
önündeki küçük kare açıkltn
dört basamakla, üzeri tonozla örtülü ve
içerisinde tek sanduka bulunan cenazelik bölümüne inilmektedir.
Köprüler
Güm şhane
ve çevresinde genelde iki grup köprü bulnmaktdır.
Bunlardan ilki
sivri kemerli ve tek kemer açı.klğn
sahip olan köprülerdir. Bunlar; Bazbent, Yamkoğ
luderesi ii ve Taş
Köprü'dür. Ikinci grubu yuvarlak kemerli ve tek kemer açıkli
köprüler oluştr.
Bunlar da; Hindere, Yamkoğludersi
I, Orman Yolu ve Çiftegözeler köprüleridir. Köprülerin beden duvarlı
moloz taş,
kemerleri ise kesme taş
malzemeden
inşa
edilm ş
ortak miarı
özellikler gösterir.
Köprüsü: (Çizim: 5)
Gümşhane'i
17 km. doğusna
Harşit
Çayı'n
üzerine kurlmş,
anayolun
yakl şı
100 m. qüneylndedir!". Güm şhane' in
en eski ve en anıtsl
köprüsü olan Tolunoğ
Köprüsü güneybatı-kuzdoğ
istikametinde kurlmşt.
Osmanlı
Dönemi
66.00 m. uznlğda,
5.35 m. genişlğd
köprü mimarisi özelliklerini taşımkdr.
iki gözlü bir köprüdür. Köprü sivri kemerli olup kemer açıklrnd
biri, 16.60 m., diğeri
14.15 m. açıklğ
sahiptir ve yükseklikleri 8.10 m.dir. Köprünün menba tar fında
üçgen kesitii selyaran yer alır.
Köprü tabiiyesi plaka taş
döşelir.
Harpuşt
tarzınd
inşa
edilen köprü harap durmaı.
Tohumğl
14
15
16
G. Akgün Uslu, Gümşhane
buna göre: "Türbe
Gümşhane,
dir. Ayrıca
G. Akgün Uslu, Gümşhane
G. Akgün Uslu, Gümşhane
ı.
Murad'ın
ve Çevresi Tarihi- Sanat Eserleri, 28'de bu yapı
ile ilgili bir de rivayete yer verilmş
olup
Iran Seferi sırand
gördüğ
bir rüya ile ilgili olarak yaptırldğn
bahsedilmekteSamsun ve Tokal'la bu lürbe için birçok vakıflr
bağışlnd
söylenmektedir".
ve Çevresi Tarihi- Sanat Eserleri, 28.
ve Çevresi Tarihi- Sanat Eserleri, 31.
173
·c··
,-
TolHII.
"
(;Irtfosl!~
/~
/~
,li
,\
i
{
~ln;\N
.. ~\
" '---c
.--......
.
.-
IJAY iii Lin";
i
i
\
_____J
q
~ô
i
Harita 1:
Gümşhane
DI:;'\L\,\L!
, ts
'1""\(:.\ll·RDERF
xvı. ;
hC)P1Ü'
ı,
rCı<lJ'
Harita 2: Gümşhane
IMerkez ilçe arştım
bölgesi
174
il. bE
..
;::
•
K
t
/ Canca Kalesi
Gümşhane
10
Çizim 1: Gümşhane
Güıni~1,ç/
Kfom \'",U,i Kok"i
Canca Kalesi
.
-_...~"=-
Çizim 2:
_
Gtimüşlanı:;
Çizim 3: Gümşhane
20m.
Santa Kilisesi i (işhanlı
Kilisesi)
175
Gümşhane
Vadisi Kalesi
Santn Ki1ı:c~
Krom
i ( t'ihanh Kilisesi)
, '/ /
-, -, ,
-,
~
~
-,
, ,,
-,
\
/
K
t
i
,--I
\
,
II==::J i
-,
,.-,
II
\
,
-,
\
\
i
ı
/
Gümşhane
r
r
ı
Türbesi
Çağırgnb
,
r
-,
\
LI /
i
/
\
\
- -i
"-
o
!
~
/
~
.-
/
/
/
r i
2
3m.
!
Çizim 4: Güm~hane
baba Turbesi
Çırağn
oO T5I T I !10
20m
!
-f'-K
Çizim 5:
Gümşhane
lu Köprüsü
~-_
Tohumğ
...
Resim 1: Canca Kalesi
176
Resim 2: Canca Kalesi'nde
bulunan seramikler
Resim 3: Krom Kale
Resim 4: Krom Kale'de bulunan seramikler
177
Resim 5: Olacak Köyü gözetleme kulesi
Resim 6: Santa Harabeleri,
Piştov
Kilisesi
Resim 7:
Resim 8: Santa Harabeleri'nde bulunan seramik
parçlı
178
Piştov
Kilisesi
SURUÇ OVASI YÜZEY ARŞTIMS
(2002)
Nurettin YARD/MC/*
Suruç Ovası
Yüzey Araştıms"
başknlığm
altınd
20 Ekim-17 Ka"2002 Yıl
2002 tarihleri arsınd
Arkeoloq Topograf Sabri Aydal (Antalya Müze Müdür Yardım
cıs ),
Arkeolog Sabri Kızltan
(Istanbul Vakıflr
Bölge Müdür Yardımcs),
Arkeolog Nurcan Çalık,
Arkeolog Pınar
Çaylı'dp
oluşan
ekibimiz tarfınd
yapılmştr.
Bu çalışm
larımz
Arkeolog Desinatör Ayşe
Ozkan, Kültür Baknlığ
Temsilcisi olarak katılmşr.
sım
GENELKONUM
Suruç ilçe merkezinin ortalama denizden yükseliğ
500 m. kadrı.
Etrafı
batı,
kuzey ve doğuan
Güvercik, Cudi ve Devres dağlrı
ile çevrilidir, güneyinde ise Suriye
sın r
bul nmakt dır.
Ova güneydoğua
kuzeybatı
doğru
ortalama 450-600 m. katları
arsınd
düzgün bir eğiml
yükselmektedir. 700 km 2 yüzölçümündeki ilçenin ekotarım
ve hayvncılğ
daynmktır.
nomik yapıs
Evliya Çelebi, seyahatnamesinde Suruç Ovası
ve çevresinin tarımsl
durumu ve
güneş
değmn
gittim" debitki örtüsünü anlatabilmek için "Suruç'tan Halep'e başım
mektedir. Ovada 1970'1i arlıy
kadar akrsulın
olduğ,
yoğun
meyve bahçelerinin
bul nd ğ ,
geniş
bir alanda sulu tarım
yapıldğ,
halen yaşn
çevre halkı
tarfınd
da ifade edilmektedir. Bugün ovada akarsu ve kaynak suyu bulnmaktdır.
Ovanı
az bir bölümünde yer yer yapıln
sulu tarım
için yeraltı
suyu kulanımtdr.
Çevrede
ifade edilğn
göre, bugün ovadaki yeraltı
suyu 150-200 metreden alınbimekt,
her
geçen gün ovadaki taban suyu daha da alçalmaya devam etmektedir.
Bu kısa
anltımzd
da görülecği
gibi, Suruç Ovası
geçmişt
insan yaşmı
na çok uygun bir iklim yapıs
ve bitki örtüsü ne sahiptir. Buna uygun olarak da yoğun
bir
yükseklikte höyüklerin olmasın
karkültür birikimine sahiptir. Ovada 30 m.ye ulaşn
şın,
çok az sayıd
az yükseltili, zengin buluntulu yagın
höyükler mevcuttur. Bu nedenve eksiksiz olarak tespitinin yapılbimes
için belle ovadaki kültür birikiminin sağlık
yanıd,
karlştın
alnı
tümünde arlıksz
bir görsel incelegesel arştımn
meye gereksinim vardı.
Harran Ovası'nd
tespit etiğmz,
kanal açma, tesviye, yoğunlaş
yeni yerlşim
gibi tehlikeler henüz Suruç Ovası'nd
başlmı
durmaı.
Hatta ovadaki bazı
högibi höyüklerin üzerindeki yeni yerlşimn
(bugün yaş n
yüklerde gördüğmz
mahalle ve mezralın)
bazılrn
tamamen terkdilmş
olduğn
gördük. Bu da geçmiştek
tarımsl
yapın
gün geçtikçe zayıflmsnda,
ovadaki ekonomik yapın
yerleşik
insaı
göçe zorlamsınd
kaynlmtdır.
Suruç Ovası'nda
özellikle kazı
ve toprak almnı
dışna,
tesviye ve yarma gibi
tamamen yok edici tahribatlar henüz bulnmaktdır.
Dr. Nurettin YARDıMC,
Vakıflr
Genel Müdürü, Cemal Nadir Sak. 24/4 Çankaya-AnkararrÜRKjYE
179
Harran Ovası'ndki
eski yerlşim
yerlerindeki tahribın
nedenlerinden biri de
başlmsınd
önce, geçmiş
kültüre getircğ
olumsuzluklar proje içerisulu tarımn
bir kültür tespiti ile koruyucu önlemlerin alınm asınd
sinde öngörülerek, sağlık
kayn l mışt r.
Kaçak kazı
amçlı
tahribın
bulnmadığ
söylebicğmz
bu
tarım
yapıl bi ec k
toprağın
genişl t b mesi
veya
ovada bulunan höyüklerin bazılr
iyleştrms
amcı
ile yapıln
uygulamalar sonucu, büyük toprak kaybın
uğray k
düzlenmektedir.
aksine, antik buluntu amçlı
kaçak kazı
çalışmr
Suruç OvaHarran Ovası'n
Si 'nda oldukça ya gın
ve yoğun
olarak görülmektedir. Bu amaçla yapılmş
küçük veya
çukrlaın
hemen hemen her höyükte rastlanmakta, Harran ve Subüyük kaçak kazı
höyükleri kaçak kazılrdn
kurtamdı.
Bu konuda, gitğmz
ruç Ovası'ndki
köylerde ilginç hikayeler anltımkadr.
Ovadaki sulu tarımn
giderek azlmsı,
ovainsalrı
ekonomik olarak zayıflması,
birçok höyüğn
üzerinde bulunan
da yaşn
günümüz yerlşimerni
tekrardan terk edilmesine neden olmaktdır.
Yeni yerlşim
ve
altypı
tahriblı
bulnmaktdır.
GAP idaresi tarfınd
projenin Suruç Ovası'nda
Suruç Ovası'nd
yeni bir sulama projesinin yapıldğ,
bu
94000 hektarlı
bir alnı
kapsycğı,
projede kaplı
sistem
uyg lam sı
yapıl c ğ ,
Harran Ovası'nd
olduğ
gibi yüzeyde kanal ve kanalet sistesuyun yeraltınd
borularla taşıncğ,
projenin başlm
ve bitş
tami görülmeycği,
ifade edilmektetir. Kanaatimize göre Harran Ovası'nd
rihlerinin henüz kesinlşmdğ
ki tecrübeden yar lnıark
sulama projesinin uyglanmsıdan
önce Suruç Ovası'n
da kültürel zengilğ
tespiti yapılrk,
projede altypı
verisi olarak değrlnim,
projenin gerktidğ
koruyucu önlemler alınm dır.
Suruç ilçe merkezinde halen yaşn
73 köy yerlşim
bulnmaktdır.
Hemen
hemen tüm köyler eski yerlşim
üzerinde bulnmaktdır.
Suruç Ovası'nd
ovadan fazla yükselti vermeyen küçük ölçekteki eski yerlşim
Harran Ovası'nd
daha sık
rastl nmakt dır.
Kısa
ar ştırma ızda
görebild ğim z
kad rı
ile Suruç Ovası'nd
birim
eski yerlşim
sayı
Harran Ovası'ndki en
daha yoğundr.
alana düşen
Araştımd
1/250000 ölçekli paftalar altık
veri tabnı
olarak kulanımş;
deniz
bu paftalardan alınmştr.
Höyük merkezi esas
YÜkseklikleri ve metrik ülke kordinatlı
alınrk
yapıln
nokta tespitinden sonra bulunan noktaı
semt açıs
(kuzeyaçıs)
manyetik olarak, pusula ile veya olankı
yerlerde 1/25000 ölçekli paftalarda belirtilen
ile bulnmş,
yaptığmz
ölçülere başlm
verileri olarak bu dekarelemeler yardım
ğerl
alınmştr.
Araştımsn
yapmış
olduğmz
her höyüğ,
tespit sıra n
göre birperiyodik arştım
numar sı
ile adlnırk.
Bölgede arştıln
yerel ve
den başlyn
tespiti yapıln
her höyüğn
ayrıc
bir arştım
numarsı
ile
güncel isimlerin yanıd,
ismlendrş
olmasın
gelecekte yapcğımz
çalışm rda
ve belirlemelerde yararlı olacğın
düşrık.
Kültür tespiti için yüzeyden genel toplama yapıld.
2002 yıh
çalışmr
Suruç Ovası'n
batı
ve kuzeybatısnd,
ova ve ovaya birleşn
az engebeli bölümde yapıld.
Bu yıl yapıln
tespitler:
8-AŞ G/
BOSTANCI
Suruç ilçe merkezinin 11 kilometre kuzeybatısnd,
Şanlıurf -Gazi ntep
karayolunun güneyine bitşkr.
Orta noktası
yaklşı
kordinatlı
X=442050, Y=41 00900
yakl şı
540 m., ovadan yükseliğ
ise 5 m. kadrı.
metredir. Denizden yükseliğ
Aşağı
Bostancı
15 hane kadar küçük, dağınk
bir yerlşim
yeridir. Yüzeyde seyrek olarak görülen seramikler yeni yerlşim
alnı
içerisinden toplandı.
Yeni yerlşm
tepe
olduğ n a
çanak çömlek parçsına
çok az rastlndı,
toprak yoğun
üzerinde yoğun
kul anımd
dolayı
çok alt üst olmuş.
Toplanan parçalar daha çok yeni kulanım
için kazılan
toprak yığnlar
içerisinden alınmştr.
Toplanan yüzey bulntarı
göre yerlşimd
bulunan dönemler:
180
ilk Tunç Çağı,
zeyli kaba yapımlr).
az (kırmz,
samnlı,
kumlu hamurlu karbonize özlü az açkıl
yü-
az (açık
pembe, kumlu hamurlu, açık
kırmz
renkte boya bezemeli).
az (açık
pembe, kırmz,
kumlu sert yapımlr,
koyu kahve, kumlu hamurlu, kızl
kahve renkte, bant boya bezemeli yapımlr).
Klasik çağlr,
az (kırmz,
kızl
kahve renkte kumlu hamurlu, bej-yşil
astrlı
yapımiar,
pembe hamurlu, koyu yeşil
renkte sırl,
koyu yeşil
ve sarı
renkte bezemeli, sır
lı kaba yapımlr).
Küçük buluntular (çakmtşı
aletler, taşn
yapılmş
sapan taşı)
ii. binyıl,
i. binyıl,
9-YUKARI BOSTANCI
Suruç ilçe merkezinip 12,5 kilometre kuzeybatısnd,
Şanlıurf-Gzitep
karayolunun kenarıd
bulnmaktdır.
596 metre kotundaki Yukarı
Bostancı
Tepe'nin doğu
yamcın
dağılmş
yerlşim
içerisinde çok seyrek geç dönem seramik parçlı;
yealnı
ile tepenin üst noktası
arsınd
yüzeyde doğalrk
bulunan çakni yerlşim
maktşı
yumrlaı
ve yüzeyde dağınk
şekild
yonga artıkl
görüldü. Bu alanda tahrip edilmş,
iki renkli bir mozaiğe
ait olduğn
sandığmz
mozaik tanelerine rastlndı.
Yam cın
kuzey yönünde, köyde mağr
olarak ifade edilen, tabnı
dolu bir ka~
mezarı
girş
mevcut. Taban mozaiğn
olduğ
yerin güneyinde içi dolu bir sarnıç
agzı
göbelirgin ölçü alınbieck
eski yerlşim
tespiti yapılmd.
Aşağı
ve Yurüldü. Sınrla
karı
Bostancı
köylerinin eski isimlerinin olmadığ,
sadece bugün kulanı
isimle bilindiğ,
yerli halk tarfınd
ifade edildi. Çevredeki bütün köylerin eski isimlerinin oldu9u
düşnlğe,
Aşağı
ve Yukarı
Bostancı
köylerinin oldukça yeni yerlşim
oldugu
düşnlebir.
Toplanan yüzey bulntarı
göre yerlşimd
bulunan dönemler:
az (pembe, kumlu hamurlu, kırmz
boyalı,
bol taşçık
ve saman
Klasik çağlr,
katıl,
kaba hamurlu, kaba yapım
küp parçlı.
Yeşil,
kırmz,
kumlu hamurlu, alt ve
üst kiremit parçlı).
Ortaçğ-islm
Dönemi, az (krem, bej, pembe renkte hamurlu yalın
kumlu yapım
Iar).
Küçük buluntular (az miktarda çakmtşı
yongalar, yoğun
doğal
yumrular).
10-YANA LABA
(Zevşkar)
Suruç ilçe merkezinin 15 kilometre kuzeybatısnd,
Şanlıurf-Gzitep
karayolunun üzerinde bulnmaktdır.
Köyün eski isminin "karpuzcu" anlmı
gelen Zevş
kar olduğ
söylendi. Köy 680 m. kotundaki Dokuluk Tepesi'nin kuzeydoğ
et ğin
kurulmş.
Köyün yaklşı
orta noktası
X=436450, Y=4100890 ortalama kordinatlı
ndanır.
Bugünkü yerlşm
yoğun
olarak eski yerlşim
üzerini kaplmış
durumda. Yeni
kazıln
çukur etrafınd,
elnmiş
topraktan toplanbimş,
malzeme çok karış
durumda ır.
Köyün kuzeyindeki düzlükte, Şanlıurf-Gzitep
karayolunun kuzeyine bitşk,
yakl şı
30 veya 40 metre çapınd,
etrafı
taş
örgü duvarla çevrili, çevresinden 5 metre kadar yükselti veren küçük bir mezarlık
bulunmakta. Mezarlık
ağçlndırmş
ve haYerlşim
içinde ve mezarlık
alnıd
aynı
dönemler mevcut.
len kulanımt.
göre yerlşimd
bulunan dönemler:
Toplanan yüzey bulntarı
i. binyıl,
az (kumlu, yalın
yapımlr).
Klasik çağlr,
yoğun
(koyu kahve, mor renkte boya astrlı,
özenli yapımlr,
tarabej renkte kumlu hamurlu yalın
yapımlr,
alt kiremit parçl ı).
ma bezemeli, kırmz,
Ortaç ğ-islam
Dönemi, yoğun
(pembe, krem renkte kumlu hamurlu, bej-yşil
astarlı,
sert pişrml,
ince ve kaba yapımlr,
pembe kumlu hamurlu, koyu yeşil
ve sarı
renkte bezemeli, sırl
kaba yapımlr,
alt kiremit parçlı).
181
11-DOKULUK TEPE
Suruç ilçe merkezinin 16 kilometre kuzeybatısnd,
Şanlıurf -Gazi ntep
karayo680 m. kotundaki tepenin çevreden yükseliğ
60 m.
lunun güneyinde bulnmaktdır.
kadrı.
Tepe kordinatlı
X=435150, Y=4100200'dür.
Ovanı
bitip engebeli arazinin başldığ
yerdedir. Tepenin üzerine büyük bir baz
Tepe üzerinde ve çevresinde herhangi bir miarı
kalınt
veya çaistasyonu kurlmş.
nak çömlek kalınts
mevcut değiL.
Tepenin batı
etğind,
ana karayolundan güneye ayrılan
köy yolunun doğus na
bit ş k,
yüzeyde yagın
olarak bulunan doğal
çakm t şı
yumr la ı,
yonga ve çekirdekler mevcut, bu alnı
eski dönemlerde çakm taşı
atölyesaym kt ız.
si olarak kulanıdğ
12-YAG/ŞL
(Mihran)
Suruç ilçe merkezinin 15 kilometre batısnd,
ovanı
bitip engebeli arazinin baş
ladığ
noktada, X=435470, Y=4098160 ortalama kordinatlrıdan r.
Köyün eski adı
Mirhan, "hanenin, ailenin büyğ"
anlmı
geliyormuş.
Köy içi ve çevresinde miarı
ve seramik kalınts a
rastl nmadı.
Köyün batısndki
Cilo Tepe'nin kuzey yam cında
ki kaylır
geç dönemde olası kla
Ortaç ğ'da
taş
ocağı
olarak kulanımş.
Taş
ocakların
batısndki
bir ocağın
kenarıd
sunu yeri olduğn
andığmzs
iki adet, 15 cm.
çapınd
dairesel çukurlar mevcut. Bu düşncei
doğrul
kabul edilirse bu alnı
da
taş
ocağı
olarak değil,
mezar yeri hazırlğ
olarak yorumlansı
gereklidir. Taş
ocakların
doğus n a,
köyün batısnd
geniş
bir mağrnı
olduğ
ifade edildi. Yerinde yaptığmz
tespitte söylenenin, sivri tonoz girşl
bir kaya mezarı
olduğn
gördük. Mezarın
girş
tamamen kap nmış
olduğ nda
kayaya oyulmş
oda mezar olduğ n
sandı
ğım z
yapın
iç bölümü görülemedi.
13-S/ÇANTEPE
Suruç ilçe merkezinin 16 kilometre batısnd,
Şanlıurf -Gazi ntep
yolunun 3 kiKöyü'nün 1 kilometre batısndr.
Suruç Ovası'n
batıs n
lometre güneyinde, Yağışl
daki engebeli arazi içerisinde fıstk
ve incir ağçlrı
yetişrlmk.
Tepenin güney ve
batısnd
yagın
olarak çanak çömlek, kiremit parçsı
ve çakmtşı
parçlı
görülçukrlaı
mevcut. Tepenin üst noktası
kordinatlı
mekte. Tarla içerisinde kaçak kazı
X=434350, Y=4097900 metredir.
14-HÖYÜKTEPE (TiMiNALi)
Timinali Köyü'nün batısn
bit ş k.
Suruç ilçe
Höyüktepe, Ölçektepe, eski adı
merkezinin 9 kilometre kuzeybatınd
bul nmakt dır.
Höyük 519 metre tepe kotunda,
ovadan 11 m. yükseliğnd,
alnı
yaklşı
45 dönüm kad r ı .
X=441210, Y=4098240
Ovadan 7-8 metre kadar yükselmektedir. Höyüğn
etrafın
tepe kordinatlı.
dan yol geçmekte ve üzeri genelde olduğ
gibi mezarlık
olarak kulanımktadır.
Höyük
etrafınd
kuru tarım
yapılmkt.
Höyüğn
kuzeydoğsna
25 yıl öncesine kadar büsöylendi. Bugünse, çevrenin tamamen kuru ve yeraltı
suyuyükçe bir kaynak olduğ
ifade edilmekte. Köyde tarım
ve hayvncılk
yapılmk
nun 250 metre kadar alç dığ
ta. Ekonomik yetersizlik diğer
köylerde olduğ
gibi. Yoğun
göç verdiğ
Gaziantep il merkezine 500 hane kadar göç olduğ
belirtildi. Höyük üzerinde yoğun
toprak alım
mevburada kaçak kazın
da yapıldğ,
etrafa yaılmş
insan iskeletine ait uzuv
cut. Ayrıca
ve kafa kemiklerinden anlşımaktdır.
Toplanan yüzey bulnt arın
göre yerl şimde
bulunan dönemler:
dışta
kırmz,
siyah ve bej renkte alcı
parNeolitik, az (kumlu, bitkisel katıl,
i açkıl
yapımlr,
ip bezemeli, bej gri renkte alcı
yüzeyli, sert piş
lak kaygan yüzeı
rimli yapımlr).
182
Kalkolitik, çok yoğun
(bej-yşil
kil astar üzerine morumsu siyah boya bezemeli
boyalır.
Bol kumlu, bitkisel katıl,
kırmz-bejsiyah
alckı
açkıl,
açkısz,
yalın
kazım
bezemeli, kabartma göz bezemeli yapımlr.
Uruk dönemi, bej ve gri kumlu
hamurlu, çizgi bezemeli yapımlr,
kırmz
astrlı,
parlak açkrlı,
bezemeli, bezemesiz
obeyd
yapımlar).
meli
maklı
ilk Tunç ağı,Ç
yoğun
(bej renkte kumlu hamurlu, açık
ve koyu siyah boya bezeKumlu, bitkisel katıl,
kalın
karbonize özlü, iç ve dış
açkıl,
üçgen tutayapımlr,
çeşitl
renkte hamurlu, ince kumlu yapımlr).
ı. blnyı,
az (krem-bej renkte kumlu hamurlu, sert pişrml
kaba ve özenli yapım
yapımlr.
Iar).
kulp
parçsı,
Klasik çağlr,
yoğun
(iç ve dışta
kırmz
renkte boya astrlı,
alt kiremit parçlı).
Dönemi, az (pembe-bej hamurlu, iç ve dış
çeşitl
renkte ağız
ve
Ortaçğ-islm
krem-yşil
kil astrlı,
ince ve kaba yapımlr).
Küçük buluntular (çakmtşı
çekirdek ve yongalar, bazalt cürufundan yapılmş
öğütme
ve el taşı,
bazalttan havaneli ve kap parçlı,
mermer topuz parçsı).
15-KIRAÇTEPE
Suruç ilçe merkezinin 10 kilometre
yer alan 623 metre kotundaboyun üzerinde, X=43981O, Y=4098010 m.
kordinatlı
nokta çevresinde, kanal açma tekniğ
ile kesilmş,
derin kazılmş
küçük alnı,
taş
ocaklrı
bulunmakta. Burasın
dar alnı
ve yüzeysel kazılmş
olmasında
taş
alım
için deQil mezar yeri hazırlğ
için yapıldğ
düşnlmektir.
Aynı
alangüney ve doguya doğru
olan üç adet kaya mezarı
tespit edildi. Kaya mezarda girşle
ların
gir ş ne
ortalama 4 metre kadar uzunlukta merdivenli bir rampa ile inilmekte, yalancı
tonoz ortasınd
kemeri i küçük bir kapı
ile mezar odasın
girilmektedir. Mezar giriş
yönüne göre, sağdn
sola doğru
hareket ederek girşle
kapatan sürgü taşı
yatakları
mevcut. Sürgü taşlrınd
herhangi bir kalınt
tespit edilmedi. Mezarlın
tabnı
dolu olması
nedeni ile tam olarak ölçü alınmd.
Görülebidğ
kadrı
ile girşte
eğiktn
sonra 40 santimetre kadar alçalarak taban oluştran
bir salon, salonun her yönünde
çeşitl
derinliklerde ve çeşitl
boyutlarda nişler
bul nmakt dır.
Nişler
içerisinde, eğik
kotunda üç yönü çevreleyen veya yan yana sıraln
klineler mevcut. Klinelerdeki yatak
Oda mezarlar düz bir tavanla bitrlmş.
yerleri 6-8 santimetre kadar çukrlaştım.
ki
Kıraçtep'ni
güneydoğu
yamcındki
kuzeybatısnd
16-ÜÇ TEPELER
Suruç ilçe merkezinin 8.5 kilometre batısnd,
X=440210, Y=4095630 ortalama
ko rdinatl rında,
630 metre kotundaki tepe noktası
kuzey tarfınd,
yaklşı
620
Oldukça geniş
bir kazı
yapılmş.
Kazı
toprağı
ve çevremetre kotundaki yamcındr.
sinde hiçbir yerlşim
kalınts
yok. Küçük kırla
halinde yoğun
bazalt artıkl
mevcutolarak kulanıdğ
düşnmeiz
karşın,
dönemini söytur. Bir dönemde bazalt yatğı
leybicğmz
herhangi bir kanıt
bulamdık.
Tepenin kuzeybatısnd,
tepenin etğindk
vadinin kuzey başlngıcd,
yaklaşık
6x5 metre ebadın
kayaya oyulmş,
tek mekanı
i bir yerlşim
görüldü. Odanı
kukarşısnd
yeni mekanlar oluştrması
amcı
ile açılmy
baş
zey yönünde, girşn
Iandığ
sandığmz
girş
yerleri mevcut. Mekanı
tabnıd
yapıln
kaçak kazı
toprağı
içerisinde görebildğmz
seyrek çanak çömlek parçlı
Klasik Dönem, Ortaçğ
Islam dönemlerine ait olmarıd.
11-GiRiKTEPE (DUMLUKUYU)
bulunan Dumlukuyu Köyü'nün doğu
Suruç ilçe merkezinin 6 kilometre batısnd
suna bitşk,
516 metre tepe kotunda, X=442715, Y=4095430 metre tepe koordinatla183
rında,
kapldığ
alan 40 dönüm kad r ı .
Ovadan 6-7 metre kadar yükselen bir tepeyapılmkt,
tepenin güneyinde sondaj kuyusu açılmş,
dir. Tepe üzerinde kuru tarım
güney ve batı
yamcınd
toprak akt rım
ve kaçak kazı
yapılmş,
insan iskeletine ait
uzun kemikleri ve kaftsı
kemikleri dağınk
olarak her yönde görülmekte. Tepe üzerintoplama taşlra
dairesel formda yapılmş
bir mezar yapıs
bul nmakt dır.
Tede, etrafı
bitşk
Dumlukuyu Köyü'nün batısndki
yeni mezarlıkt
da az sayıd
çapenin batısn
rastl ndı.
nak-çömlek parçsın
Toplanan yüzey bulnt arın
göre yerl şimde
bulunan dönemler:
Neolitik, çok az (siyah-bej alcı,
dışta
parlak kaygan açkıl
yapım).
Kalkolitik, çok yoğun
(bej-yşil
kil astrlı,
kumlu hamurlu yapımlr,
pembe hayapımlr.
Kırmz
kahve renkte boya bezemeli Halaf yapım
murlu, karbonize özlü yalın
Iarı.
Pembe hamurlu, krem astar üzerine morumsu kahve boya bezemeli Obeyd yapım. ları.
Kırmz
boya astrlı,
süpürge izli ve ince yalın
Uruk Dönemi yapımlr).
ilk Tunç Çağı,
az (pembe-bej-krem renkte kumlu hamurlu ince yapımlr).
ii. blnyrl, az (krem ve kırmz
renkte kumlu hamurlu, sert pişrml
yapımlr).
Ortaçğ-islm
Dönemi, çok az (pembe hamurlu kumlu dış
krem-yşil
kil astrlı,
yapım).
Küçük buluntular (çakm tşı
sı).
çekirdek ve yongalar, sap delikli taş
Suruç Ovası
yüzearştıms
çalışmrz
destek veren Kültür
ve Müzeler Genel Müdrlğ'n~,
Kültür ve Tabiat Varlıkn
Koruma
Baknlı
Temsilcisi Ayşe
Ozkan'a ve özverili çalışmrd
buluGenel Müdrlğ'ne,
ve diğer
ekip üyelerine tenan, Arkeolog Topograf Sabri Aydal, Arkeolog Sabri Kızltan
şekür
ederim.
Baknlığ
2002 yıl
çekiç parça-
Anıtlar
184
SURUÇ ıSAVO
Çizim 1: Suruç Ovası
YÜZEY ISAMRITŞAR
yüzearştıms
9.I'UKARI BüSIANel
-o~.
Çizim 2: Aşağı
Bostaneı
Çizim 3: Yukarı
185
Bostaneı
10 YANALOBA
Çizim 4: Vanaloba çanak-çömlekleri
Çizim 5:
Sıçantep
çanak-çömlekleri
Çizim 7: Höyüktepe çanak çömlekleri
Çizim 6: Höyüktepe çanak-çömlekleri
186
5:.JR:JÇ - 2002
,5-
MEZAR. 1
EP TÇARıK
PLAN
:_1
8
Çizim 9: Kıraçtep
Çizim 8: Höyüktepe çanak-çömlekleri
iı>
mezar 1 planı
SURUÇ. 2002
MEZAR. 3
PLAN
15. KıRAÇTEP
SURUÇ.2002
15. KIR~ÇTEP
Çizim 10: Kıraçtep
MEZAR:. 2
LL>
PLAN
Mezar 2 planı
Çizim 11: Kıraçtep
187
Mezar 3 planı
~. "1'
~: t,; _
: C'1,:1
.
LL-
2
O
'4Ç~" C
-=~
-,.._--
~_.-
>---
..
5
- ~=- "-
Mr~,
:azı~
~=: -:ı
--=- '\ ~-.:=;,
,'\\
3
~
114
Çizim 12: Üstepeler çanak-çömlekleri
17. GiRı.;
LE PE
Çizim 14: Giriktepe çanakçömlekleri
Çizim 13: Giriktepe çanakçömlekleri
Çizim 15: Giriktepe çanakçömlekleri
188
LYKiA.DA BizANS DÖNEMi ARŞTIML:
2002
SemaOOGAN*
Araştjrma ızm
2002 yıl
çalışmr,
5 Temmuz-19 Temmuz tarihleri arsınd,
Hacettepe Universitesi Sanat Tarihi Bölümü'nden Dr. Macit Tekinalp, lisans öğrencilr
Gürkan Tümer ve Bora Dedemen'den oluşan
4 kişl
bir ekiple, kendi maddi olanaklarım zla
gerç kl ştir m ştir.
Bu yıl,
Antalya ili'nin Kumluca ve Finike ilçeleri merkez alınrk,
çevresinde Bizans Dönemi saptanan 10 yerlşim
ve yapıd
incelemelerde bulnmştur.
KumIuca'da merkezde, Mavikent Beldesi Aktaş
mevkiindeki Gagae kentinde, Beykonak BelMahallesi ve Kumlcayzır
mevkiinde Finike'de Yeşilköy
ve
desi'nde, Çıral-Ymç
Kale ilçesi sınrda
Beymelek'te Bizans Dönemi belirlenen yerlşim
ve yapılrd
çalı
şılmtr.
5 kilise envatrlmiş
ve digital görüntülerle sanalortama akt rılar k
beIgelenmiştr.
Bu yerlşimd
buldğmz
Bizans Dönemi taş
eserlerinin envanteri yapıl
mış,
böylece 1998 yılnda
itibaren projemiz çerçevesinde belirlenen taş
eser sayı,
bu yıl 337'ye ulaşmıtu.
Çalışm arı z
sıra nd
Kale ilçesi, Beymelek Beldesi'nde, denizden 0.50 m.
yükseklikte, güney duvarı
kayaya yaslnmış
ve arksı
dalyan kıysnda
bir şapel
belirlenmiştr.
Doğu-batı
yönünde, tek nefli şapelin,
batıd
girş
kapısn
belirleyen in situ sövesi ve duvarlı,
yaklşı
1.00-1.50 m. arsınd
ayktdır
(Resim: 1, 2). Buna karşın
apsis tümüyle yıklmş,
ancak zeminde apsisin yarım
daire duvarı
izlenebilmektedir. Iç
cephelerde yer yer sıva
üzerine yapılmş
duvar resimlerine ait boya izleri, yapın
öne1965 yılnda
Alman Arkeoloji Enstitüsü'nün Myra projesi çerçemini ortaya koymatdır.
vesinde, Beymelek'teki 4 şapel,
Otto Feld tarfınd
belgenerek yamtnruşıe.
Bu yayımdaki
LV No.lu şapel,
bizim bu yıl belirdğmz
yapıdr.
Yerinde yaptığmz
ölçümlere
day lı
kroki çizimimiz, Feld'in planı
ile bazı
ölçü farklı
ortaya koymuştr
(Çizim: 1).
Bunun yanı
sıra
yaımdki
planda görülmeyen apsisin ve kuzeydoğai
niş
eklenplanı
geliştrm.
5.15x3.50 m. boyutlarındki
şapeld,
naosun kuzey
mesiyle yapın
mekanı
ikiye bölen karşıl
birer duvar payesi, olasık
örtü eleve güney duvarınd,
manı
destekleyen bir kemeri taşıyc
amaçla yapılmştr.
Kuzey ve güney iç cepheleroyuklar. olasık
sonraki bir onarımd
yapılmş
olabilir'',
de 0.18xO.30 m. boyutlarındki
2
3
Doç. Dr. Sema DOGAN, Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü, Beytepe-AnkararrÜRKiVE
e-posta: semad@hacettepe.edu.tr
Lykia'daki çalışmrz
için bakınz;
ı? Alpaslan, "Antalya ili ve Likya Bölgesinde Bizans Dönemine Ait Taş
Eserler",
Eserl-19'Vı
Araştım
XVii. AST, 1999,29-38; a.y., "Antalya Ili ve Likya Bölgesinde Bizans Dönemine Ait Taş
ları",
XV/II. AST, 2000, 107-114; a.y., "Architectural Sculpture in Constantinople and the Influences of the Capital in
(ed.), ByzantineConstantinop/e: Monuments, Topography and EverydayUfe (2001l, 107-114;
Anatolia", N. Necipoğlu
a.y., "The Evaluation of the Motifs and Styles of the Architectural Sculpture of the Byzantine Age in Antalya and Lycia",
Ada/ya Vi (2003l, 251-264.
O. Feld, "Die Innenausstatlung der Nikolaoskirche in Myra", (ed. J. Borchardt). Myra. Eine Lykische Metropo/ein antiker und byzantinischerZeit, Berlin 1975, 419-424.
Feld, a.g.e. 1975,421-422.
189
batı
duvarın
kuzeye doğru
uzanan, yaklşı
1.40 m. uznlğda
yıklmş
bir duvar, burada başk
bir yapı
veya yapılrn
olduğn
ortaya koymatdır.
Kumluca ilçesi'nde merkezin 1.5 km. batısnd
yer alan 69.00 m. yükseliğnd
ki Asar Tepe, doğus
yola cepheli ve alçak, batıs
daha dik ve yüksek bir yamaçla vadiye inmektedir. Tepenin üst düzlemi yaklşı
68.00x12.50 m.lik bir alnı
kaplamaktadır.
Tepenin yamcınd
bir sarnıç
yapıs
yer alır.
Sarnıç,
kuzeydoğ
yamaçta, dikdört3.70x4.50 m. boyutlarınd;
duvar kalın ğ
0.70 m. olan yapın
duvarlagen planı,
rı içte kalın,
pembe harçla kaplıdr
(Resim: 3). Tepenin üst düzleminde kuzeybatıd
da1.17 m. çapınd,
1.65 m. derinlğ,
duvar kalın ğ
0.52 m. olan ve iç duiresel planı
varlı
pembe harç ile sıvanmş
yapın
işlev
henüz belir nem iş,
olası kla
zeytin
olmaıdr.
Bu yapılrn
varlığn
karşın,
tepe üzerinya da üzüm ezmek için kulanımş
de herhangi bir mimari veri yoktur.
Asar Tepe'nin kuzeydoğsnai
tepenin yamcında,
Sion Hazinesi'nin bulunmuş
olduğ
evin yolu üzerinde, yakın
çevresinde ve evin bahçesinde çok sayıd
taş
eserin yer aldığn
gördük. Bunlardan, çanak tipindeki, üzeri lotus yaprklı
sütun başlı
ğın
benzeri, Demre-Aziz Nikolaos Kilisesi'nde devşirm
kul anı m ş
paye başlığnd
görülür ve O. Feld tarfınd
Konstantin Dönemi öncesine (4. yüzıl
başın)
tarihlenir
evin duvarın
devşirm
kulanımş
soffitli lento ya da söve olabile(Resim: 4)4. Aynı
cek parça, Roma miarlık
gelnğid
ancak boyutları
nedeniyle Erken Bizans Dönekuyu bilezğ,
Lykia'daki Bizans yerlemine tarihlenebilir. Dörtgen prizma biçim ii kır
şimler
ve dinsel yapılrnd
karakterlstiktlre. Oor başlık
ise, sütun kısmn
yivsiz biçimiyle Roma Dönemi özellikleri taşımkdr.
Diğer
taş
eserleri yoğun
olarak buldğ
muz bölge, Kumlca'nı
Çaydlı
Yolu Mahallesi-Eski Finike Caddesi'dir. Burada evlerde devşirm
kulanımş
veya bahçelerde ve yol kenarlannda saptayarak envanterIediğim z
eserler arsınd,
ön yüzü haç kabrtmlı
lon-impost sütun başlığn,
Konstantinopolis'teki paralel örnekler eşliğnde
6. yüzıln
2. yarısn
tarihlendirebiliriz 6 . Bizans
mi arlığ nda
6. yüzılda
görülen ve başkent
kaynlı
olan dilli sütun başlığn
Lykia'
da da örnekleri karşımz
çıkma t d r
(Resim: 5)7. Aynı
cadde üzerinde bir evin cephe
duvarın
örgüsü içinde devşjrm
kul anı m ş,
iki harfi okunamayan mongramlı
levha,
ünik bir buluntudur. Bizans Impartoluğ'nd
haçlı
monogramlar, gümş
damgalar
üzerinde yagındr
ve lustinianos Döneminin başınd
itibaren görülmektedir; H. Sophia'nı
sütun başlıkrnd
Theodra'nı
benzer tipteki mongralı
da aynı
dönemin
örnekleridirs. Levha, ince mermer işçlğ
de göz önüne alınrak
6. yüzıln
2. yarısn
tarihlenmelidir. Taş
bul nt arı
çok yoğun
bir arada bul nması,
eserlerin antik CoryRoma ve Bizans yapılrn
ait olduğ
düşncesi
ortaya koymakdalla yerlşimndk
Şapelin
tadır.
Kumluca ilçesi, Orta Mahalle'nin 1.5 km. kuzeydoğsna
Beykonak Beldesi'ndeki Asar Kale, 275.00 m. yükseliğnd
bir tepe üzerinde yer alır.
Kalenin duvarları,
yakl şı
30.00-40.00 m. uznlğda
günümüze gelbimştir
(Resim: 6, 7). Kalın
lığ
1.40-1.70 m. arsınd
değişn,
büyük, kabaca biçmleniş
taşl r
örül n ş
duvarBizans ekleridir. Surlaın
sonunda yer alan dikdörtgen planı,
5.10x6.40 m.
lar olasık
boyutlarındki
yapın
içi kalın
sıva
ile kaplanarak sarnıç
olarak kulanımştr.
Roma
düşnle
kulenin duvar örgüsünde, düzgün ve iri boyutlu taşlr
Dönemine ait olduğ
görülür. Kale'nin 500 m. yakınd,
köyün 2 km. kuzeydoğsna
ikinci bir tepe, 369
ve Asar Tepe adıyl
anılmktdr.
Tepenin en yüksek noktasında
m. yükseliğndr
4
5
6
7
8
Feld, a.g.e. 1975,364-365, Taf. 116.0.
Alpaslan, a.g.e. 1999, 32, res. 2.
Lykia'daki benzer kuyu bilezikleri için bakınz,
1. Zollt, Kapitellplastik Konstantinopels vom 4. bis 6. Jahrhundertn. Chr., Bonn 1994, Tal. 18.70-74; 19.75; 21.89-92.
Demre-Aziz Nikolaos Kilisesi Kazıs
(S. Alpaslan, Merm-Taş
Buluntular)", Xı.
KSr, 1998,548,
Y. Ötüken, "1996 Yıl
a.y., Forschungen im Nordwestlichen Kleinasien, Antike und Byzantinische
res. 8; Anadolu'daki örnekler için bakınz,
Denkmaeler in der Provinz Bursa, Tübingen 1995, 175-177, Taf. 28.5; S. Alpaslan, "Anadolu Medeniyetleri MüzeEserleri", AnadoluMedeniyetleri Müzesi2000 Yilğ,
265-299, res. 1-4; başkent
örneklesi'ndeki Bizans Dönemi Taş
Zollt, a.g.e. 1994, 19-20,30,63,230; Taf. 8.24,14.47,30.145,47.656.
ri için bakınz,
E. C. Dodd, Byzantine Si/verStamps, Washington D.C. 1961, 15-16.
190
yer alan kalenin yıklmş
duvarlı,
yaklşı
2.60 m. kalınğdr;
yer yer 2-3 sıra
duvar örgüsü izlenebilmektedir. Tepenin karşısnd
daha alçak ve bağlntıs
olmayan dik
ve kaylı
bir tepe, halk arsınd
yine Asar olarak adlnırmşt.
Tepenin üzerindeki
düzlükte herhangi bir yapı
izine rastlnmış,
ancak yüzeyde çok zengin sırl
ve sır
sız
Bizans seramikleri bulnmştr.
Tepenin aşğısnd,
doğu-batı
yönünde dikdörtgen planı
bir yapı
ait duvarlar ve apsis yarım
dairesini anımst
birduvar izi saptanmışr.
Tepenin yamcınd
ise mermer bir templon payesi ile harç ve çatı
kiremiti gibi yapı
malzemelerinin bulnması,
burada bir yerlşim
olduğn
ortaya koymatdır.
Ancak bitki örtüsünün sıklğ
yapılr
belirlememizde englouştrm .
Kumluca-Kemer yolu arsınd
Çıral
Köyü'ne bağlı
Yamaç Mahallesi'nin 750 m.
kuzeydoğsna
ve 50 m. yükseklikteki Kilisekaya mevkiinde, yamaçta bazı
duvarlar
doğrultsna,
dikdörtgen planı,
zeminde sadece 1 sıra
taşlrı
belirledik. Doğu-batı
nı
belirndğ
yapı,
doğua
apsisi kısmen
izlenebilen bir kilisedir. Mevcut duvarlarda albidğmz
ölçüler, kroki çizimi için yeterli olamıştr;
ancak yapın
yaklşı
boyutunun 9.80x5.20 m. olduğ
anlşımtr.
Çıral
Köyü'nün 500 m. kuzeydoğsna
Kumlcayzır
mevkiinde, 316 m. yükseklikteki Asartşı
Tepe'de saptanan kalenin surlaınd
günümüze gelbimş
duvarlarda, Hellenistik ve Roma Dönemi ile Bizans ekleri belirnmşt
(Resim: 8, 9). Kalenin içinde sivil yapılr
bulnması
karşın,
dinsel işlev
bir yapı
saptnmışr.
Surların
dışna
da, tepenin yamcınd,
toprak seviyesinde bazı
yapı
duvarl ın
kalınt
ları
görülebilmektedir.
Finike İlçesi'nd.
Yeşilköy'ün
500 m. kuzeybatısnd,
730 m. yükseliğnd
ka30.00-40.00 m. uznlğda
inşa
edilmştr.
Duvarlale, dar bir kaya üzerine yaklşı
rın
malzeme ve tekniğ,
Hellenistik Dönem yapıs
olduğn
ortaya koyar. Surlaın
arkasınd
ise bir vadi içinde dere yatğı
ve vadinin karşı
yamcınd
kayaya oyma, ancak çok aşınm
rnekanlara ait izler, vadide bir yerlşim
olduğn
ve kalenin bu vadiyi
koruma amcıyl
yapıldğn
düşnr.
Ancak yerlşimn
dönemini belirleyebilmek
güçtür.
GAGAE
Sema DOGAN
V. Macit TEKiNALP*
geçen yıln
progamınd
ön incelemesi tarfımzdn
Gagae antik yerlşimn,
burada Bizans Dönemi yapılrn
belirlenmesi, bu yıln
progamınd
kentin
kapsmlı
olarak çalışmsn
hedef alınms
neden olmuştr.
Yerlşimd,
bir topograf eşliğnd
elektronik theodolitle kentin ve kiliselerin planı
çıkarlmş,
alın
noktalar ülke kordinatlı
yerlştik
bilgisayar ortamın
aktrıimş
ve autocad
progamı
ile çizimler yerinde tamlnışr.
Kentin tarihine ilşkn
veriler arsınd,
Gagae yakınd
bulnmş
ve David
French tarfınd
yaınlmş
olan iki yazıt,
kentin bölgedeki önemine ışk
tutar niteIiktedir9 • Her ikisi de silindirik altar formunda olup, bi~
Gagae konsüllerinin Imparator
Claudius'a adğır.
Roma egmnliğ
ilan edilğ
LS. 43 yılna
tarihlendirilen yazıt,
Lykla'run yerel kentlerle Roma yönetimi arsındki
rolünü de sergilemektedir. Diğer
ise, LS. 1.-2. yüzılar
tarihlenen Myralı
Arsai/Pu'nı
Gagaeli eşi
Trokondas için
yaptırdğ
mezar taşıdr.
Kentin tarihine ilşkn
önemli bir veri de, bu yıl çalışm
sıran
da Mavikent Belediye Başknlığ
tarfınd
verilen, antik kentte daha önce bulnmş
yapılmş,
Öğr._G,
9
Dr. Macit TEKiNALP, Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü, Beytepe-AnkararrURKIYE
e-posta: maciltek@yahoo.com
O. French, "Inscriptions of Southem Lycia", Ada/ya iV (1999-2000), 173-180. Gagae'de bulnmş
diğer
bir yazıt
için
bakınz,
/nscriptiones GraecaeAd Res RomanasPertinentes, Tom 11/, Roma 1964, 301.
191
4 adet sikkedir. Antalya Müzesi'ne teslim etiğmz
sikkelerin, uzmanlarca temizlendikten sonra incelemeleri yapılcaktır.
Gagae kenti, Kumluca ilçesi, Mavikent Beldesi'nin Aktaş
mevkiinde, 174 m. yüksekliğnd
bir tepede yer alır.
Yukarı
ve Aşağı
Kale ile düzlükte yerl şim
olarak adlandır ğ m z
üç farklı
seviyedeki Hellenistik ve Bizans dönemlerini sapt dığ m z
yerl şim,
sivil, savunma ve dinsel işlev
yapıl r
içermektedir (Çizim: 2)10.
ırakuY
Kale, kuzeydoğ-batı
yönünde 148x77 m. boyutlarınd,
surla çevrili bir yerlşimd.
Yaklşı
160-175 m. kottaki kaleye, kuzeydoğsna
bulunan 1.88
m. genişlğd
tek bir kapıdn
geçilerek ulaşımktadır.
Yoğun
çam ve çam iğnelr
gibi bitki örtüsü ve yapı
molzarı
ile dolu alandaki yapı
kalınt r ,
al nı
kuzey ve güneybatısd,
ayrıc
güneyde sur duvarın
bitşen
alanlarda izlenebilmektedir. Yukarı
yerl şimde
saptanan en erken miarı
kalıntr
kuzeybatıd
bulnmaktdır.
Batıd
denize en hakim noktada kuzey-güney yönünde 18.60x7.85 m. boyutlarınd,
dikdörtgen
plan ı,
3 mekanı
i olasık
bir kule mevcuttur. Bunun 35.00 m. doğusna
ise ana kakalınts
görülmektedir. Bu iki yapı,
1.33 m. kalın
ya üzerine temelleri oturan bir yapı
ğında,
21.70 m.lik kısm
korunm ş
bir duvarla birleşm ktedir.
Bu kalıntr,
büyük boyutlu, düzgün kesilm ş,
poligonal biçimli bloklarla örülnş
Roma öncesi döneme ait yaErken dönem duvarl ında
poligonal biçimli taş
kul ar nı
Lykia'da
pi duvarlı.
yolu üzerindeki kule yapılrnd
ve 1.0. 4. yüzıl
Gök Liman, Karabel ve Kaş-Fethiy
başınd
Trysa'daki teras yapıl r nda
A yapısnd
rastlnmkdı.
Bu iki ana kaya
arsın
ise 3 nefli, bazilikal planı
bir kilise-A Kilisesi inşa
edilmştr.
Surlarda, kalenin
gir ş
kapıs ,
kuzeyde kavisli, doğus
dik duvarlı
bir kule ile korunmatdı.
Kapın
doğu
yanıd
da duvarlar dışbükey
örülerek, girş
kontrol altın
alınmştr
(Resim: 10).
Kapın
batıs
ile doğuan
güneye doğru
kavisli devam eden bölümünde, karşıl
merdivenlerle çıklan,
37.60 m. uznlğda,
0.90 m. genişlğd
bir gezinti yolu yapılmştr.
Surlaın
doğu
ve güney duvarl ı
yakl şık
1.35 m. kalınğdr.
Sur duvarların
malzeme ve tekni~d
farklı
gözlenmemektedir. Surun doğus nda
ve güney
sur duvarlın
bitşk,
planrı
anlşımy,
aynı
zamanda surun iç kısmnda
yerleşim
olduğ n
gösteren rnekanlara ait duvarlar izlenmektedir. Güneyde surlara bitşk
ve
surun güneybatı
köşesind
yer alan, dörtgen planı
iki sarnıç
yapıs,
malzeme ve teknik özellikleri ile surlardan daha geç bir döneme ait olduğn
gösterir (Resim: 11). lçleri sıva
ile kaplnmış,
üst örtüsü tonoz olan her iki yapı,
Bizans mi arlığ nda
10. yüzyıldan
itibaren yoğunlaş ,
dikey ve yatay derzlerde kır
pişm
toprak malzemenin
yoğun
kul anım dan
oluşan
duvar tekniğ nde
yapılr uştır e.
Yukarı
Kale'nin en geç evresini oluştran
bu tekniğ
Lykia'da benzerleri Myra Kalesi'nde, Patara, Aperlai, Fethi1 3 . Surlar, güneybatı
görüı
köşedn
sonra izlenememektedir.
ye-Telmessos surlaınd
Batı
kıs mda
da küçük boyutlu bazı
mekan kalınt r
ile kilisenin batısnd
bir sarnıç
belirnmşt.
Surlara bit ş k
mekan düzenlemesi, Lykia'da olduğ
gibi Bizans kalelerinde sıkla
görülen bir özelükttrt-, Yukarı
Kale'ye çıklan
patiknı
kuzeyinde nekropol
al nı
yer alır.
A Kilisesi'nin naosu 15.35x17.45 m. boyutlarınd;
doğusna
içten ve dıştan
yarım
daire planı
bir apsisi bulunan kilisenin synthrononu ana kaynı
kesilmesiyle
10
11
12
13
14
Gagae için bakınz,
T. A. B. spratt - E. Forbes, Trave/s in Lycia, Mi/yas and the Cibyratis, London 1847, 183-184; C.
in Lycia, 1853, 279; G. Wissowa-w. Kroll, Pau/ys,
Fellows, Trave/s and Researches in Asia Minor: more partıcu/y
Beel-Encyclopedle Vii (1), Stuttgart 1910, 465-466; G. E. Bean, Lycian Turkey, London 1978, 148-150.
A. Konecny, He/lenistische Turmgehöfte in Zentra/-und Ostiykien, Wien 1997, 15, Tal. 4, Abb. 11-13, Tal. 32, 33, Abb.
98,100, Tal. 41, Abb. 126-128; T. Marksteiner, Trysa-Eine Zentra/lykische Nieder/assung im Wande/ der Zeit. Sied/ungs, architektur- und kunstgeschichtliche Studienzur Ku/turlandschaft Lykien, Wien 2002, 66-68, Abb. 17, Tal. 60.
Anadolu'da Türk Yapılrn
Duvar Tekniğ
v.~
Tuğla
Süslemelerin Kaynğı",
TürkSanat/an Ko.ngZ. Mercangöz, "Batı
resi, 1995; a.y., "Bala Gölü-Kirselik'teki Manstır
Kilisesi", Ege Universitesi, Edebiyat FakÜıtesi
Dergisı;
1990; Y. ÖtüTektonik ve Estetik Çözümler", Vakıflr
Dergisi, 1990.
ken, "Bizans Duvar Tekniğd
U. Peschlow, "Die Burg von Myra" FremdeZeiten Festschrift für Jürgen Borchhardtzum sechzigsten Geburstagam
25. Februar 1996 dargebracht von Ko/legen, Schü/ern und Freunden (Ed. F.Blakolmer, K.R.Krierer, F.Kitzinger vd.)
Wien: Phoibos Verlag 1996, Band 1: 209-226, 226; C. Foss, Cities, Fortresses and Villages of ByzantineAsia Minor
ii. Variorum 1996, lig. 1-2, 24,33.
R. Jacobek, "Lykien", RbK (1994), 856-880, bakınz
868-869, Abb. 3.
192
Naosun batısnda
yakl şı
15.35x4.45 m. boyutlarınd
bir narteks buNarteksten naosa, biri orta nefe, diğer
yan nefe açıln
iki kapı
ile geçiIyönünde ayır n
0.60 m. genişlğdk
stylobat, doğua
apmektedir. Nefleri doğu-batı
sisin iki yanıdki
duvar payesine bağlnmktadır.
Yapın
içinde ve çevresinde destek sistemine ait herhangi bir miarı
eleman saptnm ıştr.
Bu durum olası kla
yapın
Hellenistik bazilika olduğn
düş n rmekt di .
Bu plan tipi Lykia için karakteristiktir.
Aşağı
Kale'ye yerlşimdn
kuzeydoğai
tepeye doğru
çıkan
patika yoldan Çı
kıp,
patik nı
sonunda iki ana kaya kütlesinin arsınd
geçilerek ulaşır.
Aşağı
Kale,
136.5x42 m. boyutlarınd
bir teras konum da ır
ve düzlğn
güneybatısd,
denize
kısmna
inşa
edilmştr.
Surlaın
denize paralel iç cephe duvarı
yıklmş,
duen yakın
varlar sadece dış
cepheden görülebilmektedir. Sur, birbiriyle bir kapı
ile bağlntı
iki ayrı bölüm halinde inşa
edilm şt r.
Güney bölümün güneyinde kuzeydoğu-güneybatı
yödikdörtgen planı
bir yapı
bulnmaktdır.
Yapın
nünde 11.60x33.00 m. boyutlarınd
güney ve güneydoğu
duvarlı
kısmen
korunmşt.
Ancak surun iç duvarın
oluştran
yapın
kuzeybatı
duvarı,
savunma sistemi içerisine alınmştr.
Surun güney köşesinde
düzgün olmayan beşgn
plan ı,
zemin kotu 42.28 m. olan ve girş
kuzeydoğa
bulunan, olasık
merdivenle çıklan
bir kule inşa
edilmştr.
Batı
duvarın
kalınğ
tam olacephe bütünüyle izlenebilmektedir. Girşn
kuzeyinde ana
rak bilinmemekle birlikte, batı
kaya üzerine surun duvarlı
inşa
edilmştr.
Kapıdn
19.00 m. sonra duvar kuzeybatı
ya yönelir. Burada 25.70 m. uznlğda
yuvarlak bir kuleyle sonlanan, 11.50 m. uzunluğ nda,
1.90 m. kalınğd
ayırc
bir duvar yer alır.
Kule ana kaya üzerinde 51.68
m. kotunda, içi moloz doludur. Kulenin çapı
içten 3.20 m., duvar kalın ğı
0.90 m.dir. Bu
en yakın
Derağzı
Kalesi'nde görüyoruzlS.
tip yuvarlak kuleyle sonlanan sur örneği
Surun güney bölümü 2.90 m. genişlğd
lentolu bir kapı
ile kuzey bölüme bağl nır.
Bu duvarın
batısnd
4.50 m.lik bir bölümü izlenebilmektedir. Surun kuzey bölümüne
aynı
zamanda kuzeydoğu a
1.90 m. genişlğd
ikinci bir kapıyl
dışarn
girilmektedir. Güneyde kuleye bağln
doğu
duvar 23.45 m. uznlğda,
kalınğ
0.70 m.
farklı
bir evreye aittir. Kapın
kuzeyinde devam eden duvarın
1.80 m.lik
olup olasık
duvarı,
ana kaya üzerinde kuzeye doğ
bölümü izlenebilmektedir. Kuzey bölümün batı
ru devam etmektedir. Bu nedenle, surun batı
duvarı
ile alan arsınd
yaklşı
9.00
ortaya çıkmatdır.
Bu duvarın
yaklşı
55.00 m.lik bölümü izlenebiImekm.lik kot farkı
tedir. Duvarın
kuzey cephesi, girşn
bul nd ğ
ana kayaya bağl nar k
sonlanmaktadır.
Surun güney ve kuzey bölümünün birleştğ
yerde 3.20 m. genişlğd,
üzeri kemerli, 13.00 m. uznlğda
bir yarık
vardı.
Bu yarık,
olasık
yerlşimdn
dışar
doğru
atıklr
için, kemer ise, sur duvarlın
kesen ana kaylrı
bağlmk
için yapılmş
oıuştrlm.
lunmaktdır.
olmaıdr.
hamam çevresinde ve
tonozlu yapı;
hamın
batı
duvarın
önemli yapılrd.
Ham ın
için düzlenmek am cıyla
kazılm ş
Yerlşim,
mekanlı
lise yerlşimn
ra yapım
kıyda
Kıyda
kireç ocağı,
2
günümüze apsisi gelbimş
bir kiçevresindeki arazi, 80'Ii yılardn
sonra seve bu sırad
yapılrn
büyük kısm
yok ol-
bitşk,
yoğunlaşmktdır.
muştr.
.
B Kilisesi olarak adl n ırd ğ mız
yapıd n
sadece apsis günümüze
düz duvarlı,
içten yarım
daire apsisin iki yanıd
olasık
köşe
odalrın
ait duvarlar kalmıştr.
Doğus
düz duvarlı
apsisli kiliselerin, Lykia'da yagın
olmadığ n
görüyoruz; Limyra'daki kilise ve Arneai C Kilisesi, bu planı
sıra
dış
örnekleri olarak karşımza
çrkrnaktadrr!"; buna karşın
Kilikia'daki Erken Bizans Dönemine tagel bi m ştir.
LS
16
Yerlşim'd
Dıştan
J. Morganstein, The Forth at Derağzı
and Other Material Remains in Vicinity; From Antiquity to the Middle Ages, Tübingen 1993, lig. 9.
bir duvarla çevrelenen apsisin kuzey ve güneyinde dikdörtgen
Limyra Piskoposluk Kilisesi'nde (S.-6.yüzyll) natşıd
planı
prothesis ve diakonikon bulnmaktdır;
U. Pesehlow, "Die Biseholskirehein Limyra" Actes du Xe Congres International D'Archeologie Chretienne, Cilt II, Thessalonique 1984, 409- 421, 411 Abb.l); Arneai C Kilisesi'nde (6.
yüzıl)
yaklşı
kare planı
prothesis ve haç planı
bir diakonikon;P.Grossmann- H.-G. Severin "Forsehungen im SÜdöstliehen Lykien" Türk Arkeoloji Dergisi (1981) XXV-2: 101-109, 107-108, XCIII.
193
rihlenen kiliselerde yagın
olarak örneklerini bulmaktyız17.
rında
düzenli taş-uğl
almşık
tekniğ
ile taş
dizileri
toprak malzeme kulanımştr.
Bizans miarlığnd
başkent
Konstantinopolis ve Anadolu'da, acıry
imparatorluk topraklınd
1 8.
ren görüı
arsınd
B Kilisesi'nin apsis duvaderzlerde kır
pişrn
kaynlı
almşık
teknik,
5.-6. yüzıldan
itiba-
Seramik Buluntular
Meryem ACARA ESER*
dır.
Asar Tepe, Çıral
Asartşı
Tepe ve Kiliseyaka
Beykonak Asar Tepe, yökşuvaÇ
mevkii ile Kumluca Asar Tepe'de 5. yüzıldan
12. yüzıla
uzanan bir sürece ait seramikler bulnmş,
Geç Roma-Erken Bizans Dönemi seramiklerinin yoğun
olduğ
belirlenmiştr.
Geç Roma-Erken Bizans Dönemine ait kırmz
astrlı
seramikler arsınd,
Kıbrs
grubundan, 5. yüzıla
tarihlenen ve tam profil veren bir kase parçsı,
6. yüzıla
ait mortarium ağızlr,
derin yivli bir amphora kulpu ve bir ağız,
tarih veren örneklerdir19
(Resim: 12). Bunları
yanı
sıra
kaideler ve gövde parçlı
diğer
buluntular arsınd
Sırsz
seramiklerde, içbükey kaideli bir testi parçsı,
kase, tabak ve testi gibi çekaplara ait kaideler, dikey ve yatay kulplar, düz veya yivli gövdelerin benzerleri 7.10. yüzılar
arsın
tarihlenir2o.
Bölgede, az sayıd
Orta Bizans Dönemine ait sırl
seramik bulnmştr.
Farklı
tipte ağız
ve kaide parçlın
yanı
sıra,
11.-12. yüzılar
tarihlenen tek renk sırl
ve
sıralt
boyama, sgraffito, champleve, slip gibi çeşitl
tekniklerle bezeli gövdeler saptan2 1 (Resim: 13).
mıştr
Gagae'de Geç Roma ve Erken Bizans Dönemi seramiklerinin yoğun
olduğ
görülür. Hamam ve çevresinde, ığaşA
Kale'de 6.-7. yüzılar
ait kırmz
astrlı
seramiklerden mortarium ve testi ağızlr
ile kazım
bezemeli bir kapak, terra sigillata kase
ağız
ve kaideleri, sırz
küp, amphora, testi ve kase ağızlr,
kulplar ile amphora tutamağı
bulnmştr.
Ayrıca
Aşağı
Kale'de, boyalı-sz
sırz,
ağız,
kaide ve kulplar,
Hellenistik Dönem Kos amphorlın
ait kulplar, büyük kase ve testilere ait ağızlr
ile
amphora tuamklrı,
pithos ağızlr
ve Geç Roma-Erken Bizans Dönemine ait bir ka2 2.
pak saptnmışr
şitl
17
18
19
20
21
22
S. Hill, The Early ByzantineChurches of Citiciaand Isauria, Hampshire: Variorum 1996.
Ötüken, a.g.e. 1990.
Öğr
",Gör.. Dr. Meryem ACAR ESER, Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü, Beytepe-AnkararrURKIYE
e-posta: acara@hacettepe.edu.tr
Kase için bkz. S. Y. Ötüken, "1998 ılY
Demre-Myra Aziz Nikolaos Kilisesi ıszaK
(M. Acara, Seramik ve Maden buluntular)", 21. KSTII (2000),351-366,356, çiz.6; Mortarium için bkz. C.Williams, Anemurium. The Roman and Early
ByzantinePottery, Toronto 1989, lig. 16/210;Amphora kulpu için bkz. P. Monsieur, "Note Preliminaire sur les Amphores Decouvertes aPessinonte", AnatoliaAntiqua, iX (2001), 73-84, 83, lig.21; Amphora ızğa
için bkz. i. Mader, "Keramik der Feldlorschungen im Gebiet von Kyaneai aus den Jahren 1989-1992", Asia Minor Studien, 24 (1996),
LykischeStudien 3, 87-127, 112, Abb. 41, no. 154.
içbükey kaideli testinin istanbul, sırbK
ve Demre'de bulunan benzerleri için bkz. S. Y. Ötüken, "Demre-Myra Aziz Nikolaos Kilisesi ıszaK
adnığ ş
Yeni relmridnelrğeD
(M. Acara, Seramik Buluntular)", /I. Ortaçğ
ve Türk DönemiKazı ve Areştıml
Sempozyumu Bildirileri, Konya 1998, 21-50, 33, çiz.3a.
ılr S
seramik ıralmo
için .lşk S. Y. Ötüken, "2001 ılY Demre-Myra Aziz Nikolaos Kilisesi ıszaK
ve Duvar Resimlerini Belgeleme, mıranO-muroK
ıral mşı aÇ
(M. Acara Eser, Seramik Buluntular)", 24. KST /i (2003),31-46,37, çiz. 3;
süsleme için bkz. D. ,iztrıkaB-lokinapP
F. N. Mavrikiou, Ch. ,siztrıkaB
Byzantine GlazedPottery in the Benaki Museum, Athens 1999, nO.98.
Kos ıral ohpma
için bkz. Monsieur a.g.e. 2001 (not. 6), 79, no. 10.
194
1.--
Çizim 2: Gagae kent
, ,
r-ı
planı
n-
--1
Çizim 1: Beymelek, sapel-kroki planı
V.M. Tekinalp)
(V. M. Tekinalp-G.Tümer)
195
(M.Acara Eser-
Resim 1: Bey!'"ık
zey
Resim 2:
B~ymelk,
şapel,
ıÇ
h
şapel,
cep e
ku-
batı
gırş
Resim 3: Kumluca, Asar, Tepe
sarnıç
196
Resim 4: Kumluca, çanak sütun
başlığ
Resim 5: Kumluca, dilli sütun
başlığ
Resim 6: Beykonak, Asar Kale
197
Resim 7: Seykanak, Asar Kale
Resim 8: Kumlcayzın,
taşı
Tepe
Asar-
Resim 9:
198
şı
Kumlcayzır,
Tepe, I<ale
Asarta-
Resim 10: Gagae,
Resim 11: Gagae,
Yukarı
Yukarı
Kale,
girş
Kale,
sarnıç
199
Resim 12: Çıral,
Kiliseyaka,
kırm z
Resim 13: Beykonak, Asar Tepe, sırl
seramikler
ast rlı
seramikler
200
DIE ARBEITEN DES JAHRES 2002 IN
HERAKLEIA AM LATMOS UND UMGEBUNG
(BAFA GÖLÜ/BEŞPARMK)
Anneliese PESCHLOW*
Christoph GERBER
Die Kampagne 2002 im Latmos dauerte vom 4. September bis 27. Oktober. In
dieser Zeit wurden sechs Projekte bearbeitet: 1. Die prahistorischen Felsbilder und Siedlungsspuren des Latmos, 2. die öffentlichen Bauten von Herakleia, 3. der Beba4. die
uungsplan tür das in den Ruinen von Herakleia gelegene moderne Dorf Kapıkn.
antike Topographie des Territoriums von Herakleia, 5. die byzantinischen Denlemaler
des Latmos und 6. die osmanische Besiedlung des Latmos.
Bei den unter den Punkten 2 bis 6 aufgeführten Arbeiten handelt es sich nur um
Nachtraqe zu mehr oder weniger abgeschlossenen Projekten. Neue, für die Forschung
wichtige Ergebnisse erbrachten nur die prahistorischen Forschungen, auf die sich der
Bericht daher im folgenden beschrankt,
Die Felsbilder
Zu den prahistorlschen Felsbildern ist wenig Neues beizutragen, da die Frühjahrs-kampagne, die normalerweise diesem Projekt vorbehalten ist, ausgefallen ist.
Grund dafür war die Vorbereitung einer Wanderausstellung über die Felsbilder, die Anfang des Jahres 2002 in Berlin im Türkischen Haus des Türkischen Generalkonsulats
eröffnet und anschlieBend an verschiedenen Orten des In- und Auslandes gezeigt wurde bzw. wird.
Wahrend der Begehung des Gelandes im Herbst 2002 fanden sich drei Felsbilder, die, wie üblich, in unmittelbarer Nahe von Wasservorkommen liegen, zwei davon
unweit des
in einem Tal westlich unterhalb von Bozalan, das dritte bei Delikovanı
modernen Dorfes Sakarkaya an der südlichen Talseite des Uluçay (Abb. 1). Wahrend
auf den beiden Bildern von Bozalan nur noch Farbreste auszumachen sind, lassen
noch eine weibliche Gestalt und Reste zweier weiterer
sich auf dem von Delikovanı
menschlicher Figuren nebst mehreren Strichreihen erkennen.
Dr. Anneliese PESCHlOW, Deutsches Archaoloçlsches lnstitut, Podbielskiallee 69, D·14195 Berlin/DEUTSCHlAND
Dr. Chrisloph GERBER, Inslilul lür Ur- und Frühgeschichte der Universitat Heidelberg, Marslallhol 4, D·69117 Heidel·
berg/DEUTSCHlAND
Die Teilnehmer der Unıerhmug
waren: H. Bilici (Bebauungsplan von Kaptkır),
T. Brede (Vermessung), H. Distalrath (Bebauungsplan von Kapıkn),
Chr. Gerber (Höhle von Malkysı),
M. Gülyaz (Felsbildlorschung), V. Höhleld
(Kartographie, osmanische Wüslungen), V. Kastnet (öffenlliche Bauten von Herakleia), U. Peschlow (byzanlinische
(Vermessung).
Denkrnaler), A. Tanrı
an der Unlernehmung teil, der tür ihre tatkralAls Regierungsvertreler nahm Frau Azize Yener vom Museum Arıtaly
tige Hille vielmals gedankI sei. Mein besonderer Dank gill der Generaldireklion der Denkmaler und Museen, Ankara,
lür die mir auch im Jahre 2002 erteille Arbeitsgenehmigung.
201
Die priihistorischen Siedlungspliitze
a. Das Tal der Christus-Höhle
Als wichtigstes Ergebnis der letzten Kampagne ist die Entdeckung eines prahlstorischen Siedlungsplatzes im Tal der Christus-Höhle nördlich der Stadt Latmos anzusehen (Abb. 1). Dabei handelt es sich um den ersten sicheren Siedlungsplatz dieser
frühen Zeit, den wir bisher aus dem Gebirge kennen.
Das Tal der Christus-Höhle, in dem der Hauptbach der Stadt Latmos entspringt,
verlauft in nordsüdlicher Richtung und besteht weitgehend aus verstürzten Felsplatten
und-brocken mit wenigen freien Hachen dazwischen. Dieses schwer zuqanqliche Tal
ist nur über einen, vermutlich in byzantischer Zeit angelegten schmalen gepflasterten
Pfad zu erreichen. Im Mittelalter hatten slch hier Eremiten niedergelassen. Zentraler
Andachtsort dieser Einsiedler war eine Höhle, deren Wande mit Szenen aus dem Leben Christi ausgemalt waren.
Mit der Vermessung dieses Tales wurde im vergangenen Herbst begonnen, die
Arbeiten sind jedoch noch nicht abgeschlossen. Bisher ist nur der Streifen seitlich des
Pfades von seinem Beginn bei 110 m. Höhe bis auf eine Höhe von 150 m. vermessen
(Abb.2).
In diesem Talabschnitt fanden sich an zwölf Stellen gröBere Mengen chalkolithischer Keramik, verschiedene Werkzeuge aus Obsidian und Silex bzw. Abtalle davon,
ferner Werkzeuge und Gerate aus Glimmerschiefer, Gneis und Quarzitkieseln; ein weiterer Fundplatz Iiegt westlich auBerhalb des Tales am FuB des Felshanges gegenüber
dem Nordfort von Latmos. Sechs dieser Fundstellen sind nöhlenahnliche Haurne, die
wir der Einfachheit halber als Höhlen bezeichnen. Es sind an der Unterseite ausgewitterte Felsen oder lnnenraurne, die durch Felsversturz entstanden sind. Im Umfeld der
Christus-Höhle wurden ebenfalls zahlreiche Obsidian- und Silexstücke sowie Keramik
geborgen, was dafür spricht, daB diese geraumige Höhle vermutlich auch in prahistorischer Zeit bereits bewohnt war. Bei den übrigen Fundstellen ist im einzelnen noch zu
klaren, inwieweit sie als Wohnplatz in Frage kommen. In ihrem heutigen Zustand sind
einige davon nicht geeignet. Doch kann der ursprüngliche Befund durch nachır qtlch
erfolgten Felsversturz gestört sein. Es hat demnach den Anschein, als hatten die damaligen Menschen, soweit sie im Gebirge lebten, die Unterstande, die ihnen das felsige Gelanda bot, zum Wohnen benutzt.
Die Höhlen 1-3 befinden sich in enger Nachbarschaft, Nr. 1 Iiegt westlich, 2 und
3 östlich des Weges (Abb. 3). Höhle 1 beste ht aus einem groBen Felsblock, der mit seiner West- und Ostseite auf Felsen aufliegt und sich nach Süden und Norden öffnet.
Der dadurch entstandene, 6,70 m. breite und knapp 5 m. tiefe Innenraum ist sehr niedrig. Seine Höhe betraqt vom heute verschütteten Boden max. 80 cm., so daB man
im Innern nicht stehen kann. Als Wohnplatz war diese Höhle nicht sehr bequem, doch
sprechen die Funde dafür, daB sie als solcher genutzt wurde. Die niedrigen Elnqarıe,
die nur in geduckter Haltung zu passieren sind, liegen an der Südost- und Nordostecke. Zu der Höhle gehören ein gröBerer Hof im Süden, der bis auf die Zugange von Felsen eingefaBt ist, und ein kleinerer, allseitig von Felsen eingeschlossener Hof im Norden. Aus dem felsigen Teil des nördlichen Hofbodens sind zwei flache runde Vertiefungen ausgehauen.
Im Innern der Höhle fanden sich mehrere Mahlsteine (Abb. 4), eine gröBere
Menge an chalkolithischer Keramik (Abb. 5 a-b) und mehrere Werkzeuge bzw. Abtalle
aus Obsidian und Silex, auf dem Südhof Keramikfragmente und ebenfalls zahlreiche
Werkzeuge bzw. Abtalle aus Obsidian und Silex, auf dem Nordhof ein Mahlstein und
ein Obsidianstück. Hinzukommen Siedlungsreste byzantinischer Zeit, die von der unmittelbar an den Nordhof anschlieBenden byzantinischen Bebauung stammen.
Die Bewohner von Höhle 2 und 3 waren direkte Nachbarn. Die beiden Höhlen
besaBen einen kleinen gemeinsamen Vorhof im Westen, über den man das Innere betrat. Höhle 2 besteht aus zwei groBen Felsen, der nördliche, der die Höhlennordwand
202
bildet, ist leicht nach innen geneigt, der südliche hingegen liegt schrag auf dem nördIichen auf ohne oben ganz abzuschlieBen. Die Decke weist an dieser Stelle eine gröbegrenzt ein niedriger
Bere Lücke auf, durch die Regen eindringen konnte. Im Osterı
Felsblock den Raum, so daB hier eine groBe fensterartige Offnung entsteht. Westlich
unterhalb flieBt der Bach. Der im Ouerschnitt dreieckige Innenraum ist mit 8 m. Breite,
4,20 m. Tiefe und max. 3,20 m. Höhe recht geraumig. Der aus angeschwemmter Erde
und Fels bestehende FuBboden senkt sich nach Süden. Im Innem an der Nordostecke des Raumes liegt ein 1 m. hoher Fels mit einem Versprung an der Südseite, wo sic h
vermutlich die Herdstelle befand. Als Hof diente höchstwahrscheinlich der groBe, annaherıd
runde und bis auf die Westseite weitgehend von Felsen eingeschlossene
Platz südlich der Höhle.
Im Höhleninnern fanden sich neben Keramikfragmenten drei Mahlsteine, zwei
Harnrner, mehrere Werkzeuge aus Silex und Obsidian sowie Abfalle davan, weiteres
Silex- und Obsidianmaterial fand sich auf dem Südhof und unterhalb der Südostecke
des Höhle.
Der Fels, der Höhle 2 als Nordwand dient, bildet an der gegenüberliegenden Seite die Südwand von Höhle 3. In ihrem jetzigen Zustand war diese Höhle als Aufenthaltsort nicht geeignet, da von oben ein Fels tief ins Innere ragt. Möglicherweise ist dieser Versturz spateren Datums. Der dreieckige, max. 1,20 m. hohe und 1 m. breite Eingang liegt an der Südseite. Die Höhle selbst ist 2,90 m. breit, 4,70 m. tief und max. 1,75
m. hoch. Im östlichen Teil ist sie nicht gedeckt. Aus dem Innern stammen mehrere
Mahlsteine und Silexstücke, ferner eine chalkolithische Scherbe und ein 8teinbeilchen
(Abb. 6 a-c).
Höhle 4 (Abb. 2) besteht aus einem mit seiner Westseite schraq auf einem anderen Fels aufliegendem groBen Felsblock, so daB im Innem wiederum ein im Ouerschnitt dreieckiger Raum entsteht. Die Höhle ist 4 m. tief, 1,80 m. breit und max. 1,50 m.
hoch. Im Eingangs-bereich liegt ein Mahlstein, im Innem fand sich ein Obsidiankern.
Die im südlichen Teil des Tales gelegene Höhle 10 (Abb. 2) ist die geraumigste
von alien. Sie besteht im wesentlichen aus einem groBen Felsblock, der an seiner Unterseite schraq auf einem anderen Fels aufliegt, so daB wie im Falle von Höhle 2 und
4 ein im Ouerschnitt dreieckiger Innenraum entsteht mit einer gröBeren Offnung an der
Decke, durch die wiederum Regen eindringen konnte. Hinzukommen an der Ostseite
kleinere, durch andere Felsen gebildete Nebenraurne, Der Eingang ins Innere Iiegt an
der Südseite. Der Hauptraum ist 5 m. breit, max. 8 m. tief und 2,12 m. hach. Der teilweise verschüttete Felsboden steigt nach Norden leicht an. Im nordöstlichen Teil des
Raumes liegt ein gröBerer Felsblock. Im Innem fanden sich mehrere Mahlsteine, gröBere Mengen an chalkolithischer Keramik, ferner Gerate aus Obsidian und Silex sowie
Abfalle davon.
Mit der Entdeckung der Siedlung im Tal der Christus-Höhle ist die uns schon seit Iangem beschattlçende Frage, wo die zu den Felsbildern gehörende Bevölkerung gelebt hat, beantwortet. Zumindest ein Teil von ihr lebte am Südhang des Latmos in geringer Entfernung von der Uferebene. Auf dem höhergelegenem westlichen und östlichen Vorqelande der Hauptgebirgskette, wo an verschiedenen Stellen antike und
byzantinische Siedlungsreste festgestellt wurden, fehlen bisher solche aus der Frühzeit. Es sieht demnach so aus, als hatte die damalige Bevölkerung den steilen und
zerklüfteten Südhang des Gebirges als Siedlungsraum bevorzugt. Grund dafür war vielleicht zum einen die Nahe zum Meer, zum anderen der Schutz, den das Gelanda bot.
Es ware denkbar, daB die Höhlen im Tal der Christus-Höhle nur in der Zeit einer groBen auseren Bedrohung als Unterkunft gedient haben. Warum sollten die Menschen
sonst derartige Erschwernisse in ihrem Alltagsleben in Kauf genommen haben. Für die
Annahme einer nur temporaren Nutzung spricht auch die Einheitlichkeit des Fundmaterials. Die Felslandschaft des Latmos war als Rückzugsgebiet bestens geeignet und
wurde bekanntlich als solches auch spater genutzt, in frühgriechischer Zeit von den
Karern und dann im Mittelalter von den Byzantinern.
203
b. Die
Malkysı-Höhe
Christoph GERSER
Im Rahmen des Latmos-Prajektes wurde im Auftrag des Archaoloqlschen Museums Milet eine Sondierung in der Malkysı-Höhe
durchqeführt". Diese Höhle Iiegt am
Nordhang des Değirmn
Deresi, einem Seitental des Maanders, am nördlichen Rand
des Latmos-Gebirges in der Provinz Aydın
(Abb. 1). Die Beckenebene beginnt kaum
weiter als 1 km. unterhalb der Höhle. Vortaufiq muB offenbleiben, ob das Meer damals
bis hier hineinreichte. In prahlstorischer Zeit lag die Höhle offenbar in unmittelbarer Nahe zum Meer. Der Eingang der Höhle Iiegt etwa 50 m. über dem Talgrund. Die Malkayası-Höhle
ist ein Karsthöhlensystem aus mehreren Ganqen und Kammern. Die Südhöhle wird von der gröBten Kammer gebildet. Sie ahne lt einem rnachtiqen Gang von
etwa 5-7 m. Breite und einer Höhe über dem heutigen Boden von bis zu 4 m. Dieser
Gang verlauft nahezu horizontal in den Berg hinein. Der Höhle ist eine etwa dreieckige Terrasse mit Seltenlanqen von etwa 1Om vorgelagert. Am Rand dieser Terrasse tallt
das Gelande sehr steil ab (Abb. 7).
Im Eingangsbereich der Südhöhle wurde zunachst eine 2x2 m. groBe Sondage
eröffnet, um einen Einblick in Stratigraphie und Erhaltungszustand der Ablagerungen
zu erhalten. AnschlieBend wurde dieses Areal H1 nach Osten hin um das Areal 11 erweitert, um den fragmentarischen Befund zu erqanzen (Abb. 7). Bei der Erweiterung
kamen nicht nur unverhaltnlsrnaüiq viele Kleinfunde zutage, sondern es konnte auch
die Abfolge zweier chalkolithischer Schichten gesichert werden. Diese lagen unmittelbar unter der lockeren und durchwühlten Obertlachenerde (Schicht A), die u.a. chalkolithisches Material, aber auch jüngere Funde enthielt (Abb. 8). Laut Aussage eines Einheimischen sind es die Münzen, die immer wieder Raubgrabungen in der Höhle veranlassen.
Die chalkolithische Schicht besteht aus zwei FuBböden (Schichten B1 und B3)
und zwei jeweils unmittelbar darunterliegenden Grubenhorizonten (Schichten B2 und
B4). Die jüngere Schicht B1 wurde durch eine dickere Lage aus Ascheschichten mit einem Ofenrest gebildet, die die darunterliegenden Schichten versiegelte (Abb. 9). Die
altere Schicht B3 wurde u.a. im nördlichen Teil des Areals H1 und entlang des Nordprafiles in 11 erfaBt. Auf dem FuBboden befand sich der Rest einer Herdplatte, und der
FuBboden selbst war mit einer dünnen Ascheschicht überzogen. Die Gruben bildeten
einen einzigen Horizont, da sie ineinander griffen und nicht voneinander zu trennen
waren. Nur in Einzeltallen konnte eine Zuweisung zu Schicht B2 (unterhalb des FuBbodens B1) bzw. zu Schicht B4 (unterhalb des FuBbodens B3) erfolgen. Die Einheitlichkeit des Fundmaterials weist jedoch darauf hin, daB die gesamte Nutzungszeit in
eine einzige Periode fallt,
Der chalkolithische Grubenhorizont war in den gewachsenen Boden (Schicht C)
eingetieft. Dieser wurde etwa 80 cm tief sondiert, aber der Felsboden der Höhle konnte nicht erreicht werden. Da dieses Erdreich auch keinerlei Funde mehr enthielt, wurde ,die Sondage dann eingestellt und das Areal 11 eröffnet.
Die Funde
Die Vielfalt der Fundgattungen aus chalkolithischem Schichtenzusammenhang
ist beachtlich. Es umfaBt nahezu das gesamte prahistorlsche Fundspektrum, das bisher aus dem Latmos bekannt geworden ist 2 , und erweitert es um zahlreiche Gattunund den Archaoloçmnen Hasibe Akal und FalWir danken dem Direkter des Museums in Balat, Herrn Mehmel Yaldız,
Vorbereilung und Durchtührung dieser Unlernehma Güller tür diese Zusammenarbeit und ihr Engagemenl bei d.~r
rnunq, An dieser Slelle danke ich Frau Dr. A. Peschlow tür die Ubertragung dieser Autgabe und tür die Möglichkeil,
an dieser Slelle darüber zu berichIen.
2
vgl. Ch. Gerber in: A. Peschlow, Frühe Menschenbilder, 2003, 76-84. Hier auch Farbabbildungen zu den Abb. 7d, 6a
und 5).
204
gen. Es sind vertreten: Obsidianklingen, die meistens unretusehiert sind, GesehoBspitzen aus Silex (Abb. 11 a), Siehelklingen aus Silex, mit z.T sehr starkem Siehelglanz
und meistens bis zur Unbrauehbarkeit abgestumpft (Abb. 11 b); Sehneiden (bzw. "Beilchen") aus Metabauxit, die aueh sehon versehiedentlieh im Latmos gefunden wurden
(Abb. 11 c); Bergkristalle, unter denen ein Rauehquarzkristall hervorzuheben ist, da er
als Bohrer verwendet wurde; Knochenqerate, u.a. Ahlen und Spaehteln; Felsgesteinartefakte, darunter Reibsteine sowie runde Steinseheiben aus Glimmersehiefer und
Werkzeuge aus Quarzitkieseln. Halbkugelförmige Spinnwirtel und Webgewiehte aus
Ton weisen auf eine intensive Webetatigkeit hin. Zu den besonderen Funden gehört
die einzige Tierterrakotta, die vermutlieh ein Reptil dargestellt (Abb. 12); und sehlieBIieh sind aueh zwei Metallgegenstande geborgen worden, bei denen es sieh vermutlieh
um Kupfer handelt (es sind noeh keine Untersuehungen durehgeführt worden).
An Tierresten überwiegen Mollusken, insbesondere Herzmuseheln und PatellaSehneeken; die Fisehknoehen weisen ebenfalls auf die maritime Nahrungsweise hin.
Aber es wurden aueh Sauqetiere gehalten (Rind, Sehaf und Ziege, auch der Hund ist
belegt) sowie Tiere und Vögel gejagt (Damhirseh, Wildziege und Wildschwein sowie
vereinzelt Steinhuhn und Felsentaube, reeht haufig ist aueh die Landsehildkröte bezeugt)3.
Die Keramik ist La. dunkel und stark geglattet bzw. poliert. Ein Topf mit zwei Buekelhenkeln war vollstandiq erhalten, wobei der ürsprüngliehe Rand bereits fehlte, aber
ein sekundarer Rand herausgearbeitet ist. Im Fundinventar sind Löffel aus Ton sowie
die allgegenwartigen sog. "Baekteller" mehrfaeh vertreten. Einige Fragmente weisen
auf der AuBenseite Fleehtkorbabdrüeke auf. Mattenabdrüeke sind auf der AuBenseite
von Flaehböden vertreten. Zu den eharakteristisehen verzierten Seherben gehören
(sehwarze) Politurmuster, weiBe Bemalung in zwei versehiedenen Varianten, sowie
Ritzverzierung. Einzelsstüeke sind die beiden bemalten Seherben, von denen die auf
der Innenseite bemalte Sehale ein Sonderstüek darstellt. Es ist dies das einzige
Fundstüek, das in eine altere Periade weist, die Ware ist aber nieht zu unterseheiden
von der Standardware.
Vergleiche und chronologische Einordnung
Das vorliegende Material ist gut mit dem aus Tigani auf samos- und dem aus
Emporio und Agio Gala auf Chios 5 vergleiehbar. Die Orientierung des Fundmaterials
auf die Ostaqaischen Inseln hin verwundert nieht, da der Ort seinerzeit offenbar in unmittelbarer Küstennahe gelegen hat. Eine reeht genaue Datierungsmöglichkeit bieten
die Bügel- ader Stabhenkel, die bisher nur in Tigani 11 6 und in Emporio (IX und frühes
VIII)? belegt waren. Ein nahezu identisehes Vergleichsstück zu einer Queröse mit drei
zum Rand hinaufziehenden Rippen stammt aus Tigani 111 8.
Da bislang keine Notwendigkeit besteht, diesen Fundkomplex in eine zeitliche
er vorlaufig als "geschlossen" angesehen werden. Der FundLanqe zu ziehen, salı
komplex Malk y sı
kann demnach etwa zeitgleich mit Tigani 1111L1 und Emporio IXNIII
angenommen werden und ist vorlaufiq als mittelchalkolithisch anzuspreehen. Festzustellen ist jedoeh, daB möglicherweise ein Hiatus zwisehen dieser Periode und den
spatchalkollthischen Sehichten Tigani IV und Emporio VI-V varhanden ist, so daB eine
absolute Datierung noch ausstehts,
3
4
5
6
7
8
9
Die Tierreste wurden von N. Benecke, DAl Berlin, .thcusretıu
R. Felsch, Das Kesıto
Tigani:Die spatnealithische und chalkalithische Siedlung (Samos II, 1988).
S. Hood, Excavalions on Chios 1938-1955: Prehistaric Emporio and Ayia Gala (Chios I, 1981).
Felsch a.a.O., Taf.80 (Nr. 47,1-3.5-6)
Hood e.e.O; Abb. 134 und Taf.36 (Nr. 310.311.313)
Felsch a.a.O., Taf. 32:7 (Nr. 294).
vgl. L. C. Thissen, New insighls in Balkan-Anatolian connections in the Late Chalcolithic: Old evidence from Turkish
Black Sea Littoral; in: AnatalianStudies 43, 1993, 207-237.
205
Abb. 1: Karte des Bafa-Sees und des Latmos-Gebirges
Abb. 2: Tal der Christus-Höhle, Vermessungsskizze des südlichen Abschnittes
206
\""
Abb. 3: Tal der Christus-Höhle, Vermessungsskizze der Fundsteilen 1-3
o
o
Abb. 4: Tal der Christus-Höhle, Mahistein
von Fundplatz 1
o
c:.-...._-~.
Abb. 5 a-b: Tal der Christus-Höhle, Sehüsselfragment mit Innensehalehen von
Fundplatz 1
207
•
Abb. 6-a-c: Tal der Christus-Höhle, Steinbeilchen von Fundstelle 3
, A
Abb. 7: Höhle von
bereiches
Plan des EingangMalkysı,
1,00
, K
M..\ IJ;:t\ YASı
21102: l'lnn des
und Kcnziluıg
mit \)l'ra~s"
dcr Grabungsilncben
lühkn~iıgascr:de
ıı
)-11
ıun
2.00
: ~ı;lfC_.,'
~,O
Gcwachsenerltoden
1111>
MALKYSı
HI"
lll>
Ilc
2002: Nordprofil HI-II
Abb. 8: Höhle von Malkay sı,
Nordprofil der Sondage mit
den belden chalkolithischen Schichten
Abb. 9: Höhle von Malkay sı,
Plan der
ergrabenen Flache mit dem alteren
FuBboden (links) und der jüngeren
Ascheschicht (rechts)
208
i,A;
MALKA''{ASI201l:!: Arcallll-[
Rcsh: ~ı. .. r Schichtcu Bl tiu ı i. ın~h.,
ı:
und IH
(lll
lll, lin!';,,)
Iİ ~LE:!r.U
...
Abb. 10 a: Höhle von Mlakysı,
zen
Abb. 10 b : Sichelklingen 1"'''''1''''1''''1''
aus Silex
GeschoBspit-
'1""1""1''''1''''1'''''1''''1''''"''','
Abb. 10 c : Beilchen/Schneiden aus Metabauxit
209
Abb. 11: Höhle von Mlakysı,
Tierterrakotta (Reptildarstellung?)
Abb. 12a: Höhle von Malkysı,
Keramik: Topf mit sekundarem
L.........~=
Rand
Abb. 12b: Höhle von Malkysı,
mik: Löffel
210
Kera-
KÜÇÜK TAVŞN
AD Sı:
2002 REPORT
Maria ANDALORO*
The 2002 survey took place in the following places:
Adasri
• Küçük Tavşn
• Latmos mountalne
• Kara Ada
• Klsebüküs
We are much indebted to the General Directian of Monuments and Museums of
the Turkish Republic particularly for allowing the excavation inside the Tavşn
church.
The Tuscia University of Viterbo working team carried forward the survey in cooperation with the ltalian I.C.R. (Central Institute for Restoratian).
The deputy of Cultural Ministry of Turkish Republic, who always showed interest
in our research, was Güner Sağır,
of the General Directian of Monuments and Museums. The rescue excavation was carried forward with the Bodrum Museum of Underwater Archaeology we are therefore grateful to Harun Özcan for his precious work.
First Path Küçük Tavşn
Adası
One of the main goals of the 2002 survey in the church of Küçük Tavşn
(Fig. 1) was to go on to discover the original floor level.
The excavation in the north nave has allawed us to find out (Fig. 2):
• a vast mosaic floor
2
3
4
Adasri
Prol. Dr. Maria ANDALORD (Medieval Art History), Tuscia University ol Viterbo, Faculty ol Cultural Heritage Conservation, Largo dell'Universita, 01100-Viterbo/lTALY
e-mail:andaloro@unitus.it
Adası
1996 the Wall-Paintings: Chronological Sequence, Technique and Materials in
See M.Andaloro, Küçük Tavşn
TheXV InternationalSymposium of Excavations, Surveyand Archaeometry, (Ankara, 26-30 May 1997), Ankara 1998,
Adası:
1997 Report in The XVIinternational Symposium of Excavations, Survey
pp. 183-200; Eadem, Küçük Tavşn
Adası:
1998 Report
and Archaeometry (Tarsus, 25-29 May 1998), Ankara 1999, pp.183-201; Eadem, Küçük Tavşn
in The XVIIinternational Symposium of Excavations, Surveyand Archaeometry, (Ankara, 24-28 May 1999), Ankara
Adası:
1999 Report in The XVIIIinternational Symposium of Excavations,
2000, pp. 109-122; Eadem, Küçük Tavşn
Adası
Fiflh
Surveyand Archaeometry, (Ankara, 22-26 May 2000), Ankara 2001, pp. 87-102; Eadem, KiJçük Tavşn
Campaign Balance and Perspectives in TheXIX International Symposium of Excavations, Surveyand Archaeometry,
(Ankara, 28 May-1stJune 2001), Ankara 2002, pp. 125-136; Eadern, Küçük Tavşn
Adası:
2001 Report in The XX InternationalSymposium of Excavations, Surveyand Archaeometry, (Ankara 27-31 May 2002), Ankara 2003, pp. 153Adası
in Asia minore, in Le vie del Medioevo a cura di A. Quin168; Eadem, Le pilture della chiesa di Küçük Tavşn
tavalle (AtIi del Convegno internazionale di Studi, Parma, 28 maggio- 1°oltobre 1998), Milano 2000, pp. 73-87.
Adası:
1999 ciL., pp.91-92; Eadem, Report Küçük Tavşn
Adası
Fiflh Campaign ciL.,
See M. Andaloro, Küçük Tavşn
p. 127, 129.
We worked lor the lirst time, in this campaign, in the places ol Kara Ada and in Kisebükü.
The discover ol the original 1I00r level started in the 2000 campaign in the southem nave, and lollowed in the 2001
Adası
Fiflh Campaign Balance and Perspectives ciL., p. 126; Eacampaign in the central nave (Eadem, Küçük Tavşn
Adası:
2001 Report cit., pp. 154-155).
dem, Küçük Tavşn
211
• three graves
• a low wall-structure in the north-west corner working as a bench.
In the south aisle the excavation brought to Iight (Fig. 3):
• another portion of mosaic floor 5
• low wall structure along the north side between the entrance and the depot6
working as settles
• the entire area of two qraves?
We could discover five graves in the side aisles, four of which contained corpses Iying on the back with their arms crossed over their chest as in the Christian tradition 8 .
In the southern aisle two graves -number 1 and number 2- (Fig. 3) were excavated cutting through the mosaics. In grave number 1 the skeleton was Iying on the
back with his arms crossed over the his chest and on his left forearm there was a fictile fragment of rectangular shape showing a latin cross. On the pelvis there was a stone seed.
Grave number 2 was double, as for shape and dimension. In the south half of
the grave there was a corpse well preserved, the remains of an articulated adult skeleton; in the north half were found only some disarticulated bones, originally belonging
to the second grave. In the right area of the first skeleton were found fragments of fabric with smail metallic hooks stili attached on it.
In the north aisle we discovered three graves. Among them the grave number 3
(Fig. 4) is the most important one, as it is placed in the apse and done in masonry using
rocks in situ. It is rectangular but the southern side has rounded angles; the inner walls
are covered with plaster The bed consisted of fictile slabs and winged bipedal tiles. The
holes allowed the liquids of the corpse to down flow; the tomb was without any kind of
cover only the rib cage, the backbone and the pelvis of the corpse were found in situ
as the corpse was originally buried with his head to the North.
The location of the grave, its monumental character and the furniture demonstrate its importance: moreover according to its buiIding technique and the mosaics stratigraphical correlations it can be related to the church first phase (VI century)s. The other two tombs are of alater period.
Grave number 4 (Fig. 2) is at the entrance of the nave and was obtained cutting
alayer of ground that was covering the mosaic putting squared-shape stones close to
the wall of the counterfacade and of the bench to define the Iimits of the grave. The
the mosaic; the skeleton, not very well preserved, was
corpse was inhumed directıyon
Iying on the back with his arms crossed over the his chest.
Grave number 5 (Fig. 5) was built cutting the mosaic in the presbyterian area to
form a stone case made on squared-shape stone slabs. The skeleton was well preserved and articulated, Iying on the back with his arms crossed over his chest and his skull
heading to the East.
5
In the 2000 campaign we found aportion of the original mosaic floor near the southem entrance (Eadem, Küçük
Adası
Fifth Campaign Balance and Perspectives ciL., p.126).
The depot, a self·bearing iron structure with a wooden floor, was built in the western part of the south aisle on the
1999 campaign to storaqe materials we found during the campaigns from 1996 to 1999, which could not be transferred to Bodrum Archaeological Museum (Eadem, Küçük Tavşn
Adası:
1999 Report ciL., p. 93, Fig. 15).
The two graves, partially discovered in the 2000 campaign, were in part in the area of the depot built in 1999 which
Adası:
2001 Report ciL., p.154).
this year has been removed (Eadem, Küçük Tavşn
We marked the graves with number 1, 2, 3, 4, 5; grave number 1 and number 2 in the southem aisle; grave number
3, number 4 and number 5 in the northem aisle.
Adası
cit., 76.
Eadem, Le pitture deIla chiesa di Küçük Tavşn
Tavşn
6
7
8
9
212
Under the slabs in the east side of the grave a fragment of fictile pipe was found
All the skeletons found in the graves were removed and the bones preserved suitably in the depot.
During the excavation, a variety of fragments such as pottery, glass material,
marble, painted plaster, tesserae of floor mosaic, coins and ancient metals were collected and retrieved.
In our research system we took great care in sifting the excavated soil to recuperate all painted plaster fragments fallen down from the walls1o. Among these, during
the 2002 campaign, the most interesting one displays an eye (Fig. 6), whose face,
most Iikely belonging to the church second phase (iconic decoration of Vl-Vll century),
was ıost.
All the finds, after been c1eaned, were recorded following the stratigraphic unit
they belong to.
The study of pottery showed that it belongs to a period between Iate Helienistic
and Modern age whose instances are particularly concentrated between Vl-Vll and XXII centuries AD. Grave number 3 is certainly, among the materials detected in the excavation and tombs, the most interesting nucleus and alsa easier to reconstruct. There are coins, a lamp of ceramic, an unguentarium (a smail ceramic bottle), a variety of
metallic objects and many vitreous fragments of 10 vessels (Fig. 7), mainly open drinking containers (handled cups, beakers and calyxes), but there are also some closed
kind (smail jugs, smail jars) and handled lamp. This element together with window glasses and a metal chain allow to believe that the grave container also liturgical furniture.
The finds are generally dated between VI and VII century A.D.
Particularly relevant are the finds of 5 terracotta fragments (Fig. 8) displaying in
relief an inscription in Greek capital letter belonging to slabs fragments of which were
found on the ground floor in the first campaign in 199612.
During the excavation five coins belonging to different ages were found. We were able to identify13 a coin of the Emperor Heraclius time (Fig. 9)-it is a 12 numi coined
in the mint of Alexandria. showing two busts wearing crowns with cross, it may be dated between 628-62914; a coin found in the south nave on floor mosaic is an anonymous fol/es class i showing on the reserve Latin cross with floral ornaments, that may be
dated between 1075 and 108015.
In the 2002 survey 36 new marble fragments belonging to liturgical furniture and
architectural sculptures of the çhurch were found. Among these a piece of a pluteus,
parts of which, have been already detected in the previous years16, assembling them
we were able to reconstruct the overall decorative pattern: a wreath in the middle tied
together with two ribbon-Iike ending with two crosses. 8ince 199717 the total number
of the pieces found is 430.
Through the excavation we were abie to bring out the complete original church
floor mosaic (VI century). Although with some /acunae, mainly in the central nave, but
10
11
12
13
14
15
16
17
The Iragments gathering started lrom the second campaign on 1997 (Eadem, Küçük naşvT
ısadA
1997 Report cit,
p.185-186).
Eadem, Küçük naşvT
ısadA
1998 Report ,tıc pp. 109-110.
Eadem, Küçük naşvT
ısadA
1996 the Wall-Paintings ciL. , p. 184 ; Eadem, Küçük naşvT
:ısadA
1998 Report cit.,
pp.112-113, lig. 12.
We thank you Dr. Alessia Rovelli (University ol Viterbo) which identilied two coins; she is studying the others coins.
Clr. Ph. Grierson, Catalogue ol the Byzantine Coins in the Dumbarton Oaks Collection and in the Whiltemore Collection, ii Phocas to Theodosius III (602-717), Washington D.C. 1968, p. 338, PI. XViii
Clr. Ph. Grierson, Catalogue ol the Byzantine Coins in the Dumbarton Oaks Collection and in the Whiltemore Collection, III, Leo III Nicephorus iii (717-1081), Washington D.C. 1973, p. 696 ss.. PI. LXVIII.
M. Andaloro, Küçük naşv T
:ısadA
1997 Report ciL., p. 185, Fig. 15.
Eadem, Küçük naşvT
:ısadA
1997 Report ciL., pp. 185-186.
213
stili we can see how it looked in general and detect the specific decorative pattern and
to enjoy the variety of the different compositions characterising the different areas they
belong to, the central nave and the two aisles.
North aisle is covered from the west entrance to the apse by mosaics where it
stops close to the wall structure filling all the aisle width and forming the space of the
grave number 3, privileged tomb covering all the apsidal area. The polychrome mosaic is composed by marble tesserae and ceramics, it consists of two squares of a considerable dimension surrounded by frames, the first near the entrance displays some
rotae inside there are a bird, a pomegranate, a swastika and other patterns. The second in the middle of the aisle is a tapestry of crosses and guilloches (Fig. 10).
In front of the second arch toward the apse there is a tabula ansata (Fig. 5) bearing an inscription in Greek capital letters displayed in six lines, all the margins, except the left one, are lost because the inscription was cut in the upper part by grave
number 5 and on the right side the original margin not is because the mosaic was repaired with amortar layer during an ancient restoration. When we will be able to read
and complete the interpretation of the inscription, new elements about the original phase of the church will appear.
We achieved also the excavation of the south aisle, started in 2000 18, where we
found a floor mosaic composed by squares with birds on a white background (Fig. 11).
The high quality of the mosaic can be best appreciated after suitable preservation and restoration performed on it with a rigorous methodology of intervention.
Like in previous Tavşn
campaigns the work was interdisciplinary as the restorers of the Central Institute for Restoration and of the University of Ankara and the arehaeologists did not work in sequence, but all together on the same time to guarantee
both the rescuing and the best preservation of the mosaic fragments brought to the
light.
The restorers continued the consolidation, started in the 1998 19 , of the wall paintings on the south nave and on the underside of arches.
We had to plan a new structure for the purpose of preserving and protecting the
always increasing number of finds (marbles, plaster and mosaic fragments, potteryet
cetera) and of continuing excavating and saving in situ the floor mosaic placed under
the old depot 20 •
The new depot (Fig. 12), a self-supporting structure fifteen square meters wide,
was built, in accordance with archaeological environment rules, outside the church in
the north-west- area west of the cistern. The inner skeleton consists of irony platform
and walls with a wooden floor; the outside is protected by dry walls. The gate opens on
the west side: is an irony double door with bars and a sheet of Plexiglas in the upper
part. There is a zinced iron roofing, ideal to be proof to the exposure to atmospherical
agents and sloped to let the water run off.
All the marble sculptures were stored in metal and wood shelves to be easily visible, the most important pieces, such as capitals, columns and plutei were placed on
three trolleys.
Second Path: Other Sites
During the 2002 campaign some members of the team-art historians, chemists
and restorers-went to Latmos Mountain, Kara Ada and Kisebükü for recognition of their medieval paintings.
18
19
20
Andaloro, Küçük
Eadem, Küçük Tavşn
Eadem, Küçük Tavşn
Tavşn
Adası
Adası:
Adası:
Fifth Campaign Balance and Perspeclives ciL., p. 126.
1999 Report cil, pp. 92-93.
1999 Report ciL., p. 93.
214
We are about to complete our survey of the Byzantine painted decaration of the
Latmos caves'". During the 2002 campaign we analysed the paintings in Stylos cave
(XIII C.)22, Nereid cave (V-ı
C.)23 and Gökkaya cave (preiconoclastiç or iconoclastic
period)24; in the churches of Kiliselik25 and of the Kahve Asar Ada and Ikiz Ada26; in the
buildings of Menet Ada27.
The wall paintings in Stylos, Nereid and Gökkaya caves and in the church of Kiliselik have offered new historical-artistic and technical insights. In the Nereid cave we
discover the shapes of two angels never seen before, which together with the angel
and the Nereid already known28 (Fig. 13) are part of a complex decaratian displaying
a central wreath held by four angels interspersed with geni.
was applied alsa to the wallThe integrated system, already tested in Tavşrıw,
painted decoration of the ancient chapel of Kara Ada, few miles from Bodrum. We could determine that there were five overlapping painted plaster layers of different ages,
well preserved in the east niche and visible alsa on the south wall.
Attention was paid to the Christological cycle on the chapel vault, displaying the
Nativity, the Entry to Jerusalem, the Anastasis and the Crucifixion (Fig. 14). Although it
is a short cyCıe
the scenes are crowed as in the Nativity where more episades of Christ
life are condensed in a single frame. The Christological cycle on the latest plaster layer is certainly post iconoclastic. Other fragments of decoration are visible on the eastern and western walls; but the bad state of conservation and the presence of a thick
layer of scialbo do not allow to read the iconography.
In the 2002 survey we begin to study Kisebükü buildings wall paintings and, in
the next campaigns, we are going to perform a complete plan of investigations and documentations.
The present site of Kisebükü, in the ancient time Alakış,
is located on the coast between Keramos and Bodrum and was reachable on the main land trough a steep uneven road.
In a vast bay, there was a Byzantine town built on the ruins of a Lelegian-Carian settlement, 850 meters wide along the coast and 200 meters toward the main land,
among thick vegetatian are visible same buildings30: in the central area a vast church
with a Baptistery, and samewhere more west a thermal bath; in the east area same ruins of a church and a smail mausoleum.
During the 2002 campaign the first investigations were performed on the Baptisteryand Mausoleum wall paintings that can be dated in the VI century.
In the Baptistery-tetra conch with a perambulatory-there are relevant wall paintings. In the central space the wall decoration consists of geometrical and flower like
patterns and painted imitatian of marble incrustations, in the east conch there was a
cross in a dypeus, of which we could find same elements.
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
The recognition of medieva! paintings on the Latmos montain, guest of the German mission in Herakleia started in
the 2000 (Küçük naşvT
ısadA
Fifth Campaign Balance and Perspectives cit, p.127,129). See U. Peschlow, Die Latmos Region in Byzantinischer Zeit in A. Peschlow-Bindokat, Der Latmos, Berlin 1996, pp. 58-86; M. Restle, Byzentlnische Wandmalerei in Kleinasien, Recklinghausen 1967, pp. 78-81.
U. Peschlow, Die Latmos Region in Byzantinischer Zei., pp. 81-84
Ibidem, p.84.
T. Wiegand, Der Latmos. Milel. Erebnisse der Ausgrabungen and Untersuuuuchungen sei dem Jahre 1899, in Mi/et
11l,1, Berlin 1913, pp. 92-93
U. Peschlow, Die Latmos Region in Byzantinischer Zeit cit, p. 78.
Ibidem, pp. 74,78.
Ibidem, p. 78.
Ibidem, p. 82.
Andaloro, Küçük naşvT
ısadA
Fifth Campaign Balance and Perspectives ciL. p. 129-130.
See G. E. Bean-J.-M. Cook, The Halicarnassus Peninsula in Annual of the British school of Archeology at Athens, 50,
(1955), pp. 85-171, p. 134; V. Ruggieri -F. Giordano, Una cltta bizantina sul sito cario di ,alşıkA
in Orientalia Cristiana Periodica, 62, I, 1996, pp. 53-88.
215
On the deambulatory inside walls was painted a series of praying standing figures-only two are visible taday (Fig. 15)-and in the perimetrical niches there are part of
crosses with pendilia.
The external part of the perambulatory walls preserves part of a decoration of
vela sustained by slim columns.
The rectangular in shape and dome roofed Mausoleum , taday partially covered
in soil, exhibit a very intricate wall painted decoration with a rinceaux pattern and a series of medallions portraits, displayed on the intrados of the dome arches.
Among the most well preserved faces there is a female one, which, after the
inscription, should be Saint Irene.
Third Path: Integrated System of Visual and Micro-Chemical Analysis
In this section the scientific investigations, undertaken in Küçük Tavşn
Adası,
Latmos and Kara Ada on wall paintings will be repotdı.
In Küçük Tavşn
Adası
ninety seven samples were taken off, in particular: twenty four samples of pigments, thirty seven samples of mortars and stratigraphic fragments, three samples of marbles from erratic sculptures, thirty three ceramic samples,
ten mosaic tesserae from the excavation (Siii TAV 01.106), one fragment of mosaic
with setting bed and one fragment of painted plaster (probably the iconoclastic layer).
In Latmos we examined the wall paintings of the following sites: Nereide cave;
Gökkaya cave; an house in the island of Menet Ada; the church in the island of Kahve
Asar Ada; the church of Kiliselik. Totally thirty eight samples were taken off, in particular: twenty six samples of pigments; eleven samples of mortars and one sample of
straw for the C14 isotopic analysis.
In Kilisebükü we examined only the wall paintings in the baptistery; eleven
samples of pigments and eight samples of mortars were taken off.
At last, in Kara Ada fourteen samples of pigments and nine samples of mortars
were taken off.
The laboratory analyses were devoted to the study of the pigments and their
chemical-physical characteristics.
The study of the pigments from Küçük Tavşn
Adası
was made deeper by means of Raman spectroscopy that confirmed the presence of same important pigments
like the Egyptian blue in the II decorative layer of the church (Vıcentury).
The red and yellow pigments of Latmos are made of natural and mineral materials: earths, ochres, limonite, hematite; the blue pigment, found in the church of Kiliselik is made of natural ultramarine used on a ground of veqetable black (Graph. 1);
the green pigments found in the Gökkaya cave are made of earth (Graph. 2), probably
the same found in Küçük Tavşn
Adası
and in the other examined siteş
of Cariı
region and it is possible to suppose that it came from the ancient cave of ızmir,
according
to Vitruvius.
31
The on-site investigalions were carried out by means of non-destructive analyses: acquisltions with video-microscope and a portable video-recorder Sony; colorimetric measurements with X-Rite reflectance spectrophotometer; thermo-hygrometric measurements. Moreover, mortars, pigments and stones were sampled. The samples were been
analysed in the laboratory of Diagnoslics for Conservation and Restoration of the University of Viterbo by means of
(UV) lighting; chemical spot tests; ultraviolet and infrared (Fooptical microscopy with normal, polarised and ultravioıe
Adası
Fifth Campaign Balance and
urier Transform Infrared, FT-IR) spectophotometry (M. Andaloro, Küçük Tavşn
Perspectives cit., pp. 127-129).
216
45
40
35
~
~
-(J
i
(J
~
cı:
25
20
~
15
Wavelength/nm
Graph 1: Spectral reflectance curve of the natural ultramarine from the church of
Kiliselik
~m
Wavelength/nm
Graph 2: Spectral reflectance curve of the green earth from the cave of Gökkaya
217
40
35
30
~
s
=
25
ol
~
"t 20
~
15
10
5
ot§'
ı:< )
ı:<,*
#'
ı:<~
'<>~
"f
"f
4'<:ı
", <:ı
" , <:ı
rJ-<:ı
" , <:ı
<fP :ı
, <:ı
Wavelength/nm
Graph 3: Spectral reflectance curve of the red plgment (hematite) from the
church of KIsebükü
50
48
42
40
ot§'
ı:< )
ı:<,*
ı:<~
ı:<~
4' "f
,;p<:ı
<8' :ı
", <:ı
" , <:ı
rJ-<:ı
" , <:ı
<fP :ı
,,<§>
Wavelength/nm
Graph 4: Spectral reflectance curve of the Egyptian blue from the church of
Kisebükü
In the baptistery of Kilisebükü the red and yellow pigments are made of natural
and mineral materials: earths, ochres, Iimonite, hematite (Graph. 3); the blue pigment
is Egyptian blue (Graph. 4), as we found in Küçük Tavşn
Adası;
the green pigments
218
are made of earth. The pigments are very finely grounded and probably an organic binder was used.
At last in Kara Ada the red and yellow pigments are made of natural and mineral materials: earths, ochres, limonite, hematite; the green pigments are madeof earth,
the same found in the other examined sites; the black pigments are made of vegetable black.
The third seetion is strictly connected to the aim of our research project: "For a
Data-Bank of Wall Mosaics, Wall-paintings and Panel Paintings in Rome and Byzantium (4th-15th centuries). Sources, Materials and Techniques" of which the survey of
Adası
and of other sites of Asia Minor constitutes the load bearing axis32 .
Küçük Tavşn
Acknowledgement
The members of the research team of the 2002 campaign were: Prof. Dr. Maria
Andaloro (Director of the survey), Dr. Claudia Pelosi (chemist of the Tuscia University);
Dr. Maria Raffaella Menna ( lecturer of the Tuscia University of Viterbo); (Dr. Ulderico
Santamaria (chemist of the Central Institut for Restoration); Giulia Bordi, Elena Latini,
Francesca Moretti, Cristina Morigi, Stefania Pennesi, Simone Piazza, Paola Pogliani,
Maria Donatella Raneri (graduates of the Tuscia University of Viterbo); Matthew Sillence (graduate of the Warwick University - England); Gaetano Alfano, Chiara Bordino,
Manuela Mencherini, Maurizio Toscano (students of the Tuscia University of Viterbo).
The archeologs were: Michela Capogrossi, Francesca Consoli, Helga Di Giuseppe, Flaminia Pizzino.
The conservative plan for the floor mosaic consolidation and the first aid on wallpaintings and marbleswas carried out by the restores: Carla D'Angelo (Centrallnstitut
for Restoration), Silvia Borghini (Sovrintendenza dei Beni Archeologici delle Marche);
(Ankara University),
Cristina Caldi, Sara Scioscia; Bekir Eskici, Selçuk Şenr
We are much indebted to the General Director of Monuments and Museums of
and to his staff, to Dr. Oğuz
Alpözen, Director of
the Turkish Republic Dr. Alpay Pasinlı
the Bodrum Museum of Underwater Archaeology, and his staff.
Our gratitude goes to dr. Anneliese Peschlow-Bindokat, of the German Archaeological Institute in Berlin, for her ever so generous and friendly hospitality in Herakleia.
We are grateful to numismatist Dr. Alessia Rovelli (University of Viterbo) for her
advise about the coins.
Photos, image analysis acquisitions and graphs were made by the graduates of
the Tuscia University of Viterbo. Dr. Ulderico Santamaria (chemist of the I.C.R.) coordinated the scientific operations; the microscopical and micro-chemical analysis were
pertormed by the Laboratory of Diagnostics for Conservation and Restoration.
The Raman spectroscopy was performed by the Laboratory of Phisics of the Department of Environment Science of the Tuscia University of Viterbo by Prof. Alberto
De Santis.
32
The research project is financed by Italiari Ministry of Educatian, University and the Scientific Research. M. AndaleAdası
Fifth Campaign Balance and Perspectives cıt.,
p. 130.
ro, Küçük Tavşn
219
Fig. 1: Küçük Tavşan
Adası:
the church exterior
Fig. 3: The south aisle after the excavation
Fig. 2: The north aisle after the excavation
220
Fig. 4: The north aisle: grave number 3
Fig. 5: The south ais/e: grave number 5
Fig. 6: Fragment of wall-painting
221
Fig. 7: Vitreous fragments (grave 3)
Fig. 8: Terracotta fragments displaying an inscription in Greek capitalletter (grave 3)
Fig. 9: Coin of Emperor Heraclius
(between 618-628)
222
Fig. 10: The north alsle:
mosaıe
Fig. 11: The south
mosaie
Fig. 12: The depot interior
223
Fig. 13: Latmos mountain: Nereide cave, Archangel
Fig. 14: Kara Ada: Chapel, Crucifixion
Fig. 15: Klsebükü: Baptistery, praying standing figure
224
THE WESTERN BOUNDARIES OF THE GREAT PALACE
AREA: SOME OBSERVATIONS ABOUT
KÜÇÜK AYA SOFYA CAMii AND ÇARDKlı
HAMAM
Eugenia BOLOGNES! RECCH! FRANCESCH!N!*
Last summer the survey regarded the area immediately to the west of Nakilbent
Caddesi, between the Curved End of the Hippodrome and the Sea of Marmara, immediately adjacing to the western borders of the Great Palace area' (Fig. 1): where the
westernmost part of the imperial itineraries, coming from St. Sophia or from the Hippodrome through the Chrysotriklinos area (the Golden Hall which was Throne Hall of
the Middle Byzantine Palace) arrived as far as the church of St. Serghios and Bakkos,
today Küçük Aya Sofya Camii.
There the north wall of the building, indeed towards the Palace, stili shows very
c1early traces of an upper passage and of a lower passage. At both levels, as i have
shown last year, a triple areade was blocked by later masomy, but the impost of the
arehes above the disappeared columns remained (Fig. 2).
i would identify such passages as the "passages of St. Serghios", mentioned in
the ninth-tenth century chapters of the Book of Ceremonies, describing the procession
from the Skylae gates, between the Covered Hippodrome and the Joustinianos, as far
as the kathekoumenoi of St. Serghios and Bakkese. The lower floor of the "passages
to St. Serghios" would also be, i think, the so-called "hippodrome of St. Serghios",
mentioned in relashionship with the race preparation in the Hippodrome on the day of
the Birth of Constantinopleö: possibly a false reading for "hypodromos", a covered passage or a crypiopotticus, as the Covered Hippodrome was in Humphrey's hypothesls-.
With Guilland, i would attribute the "passages of St. Serghios" to the time of Justinian
i (527-65), in connection with the extension of the Great Palace to the House of Hormlzdasö.
Janin identified them as the ''peridromoi of Markianos", "external passages"
mentioned once on the occasion of the feast of St. Demetrios, also in ninth-tenth century chapters of the Book of Ceremonies. Coming along the north side of the Joustini-
2
3
4
5
Eugenia BOLOGNESI RECCHI FRANCESCHINI, President, Palatina-istanbul Associatlon, Corso Italia, 29 1-00198
ROME.
The mission 2002 placs in the first part 0.1 July. We are grateful as usual for their support to the Director of the Archaeological Museums of Istanbul Dr. Halil Ozek and to the Director of the Museums of St. Sophia Dr. Mustafa Akkaya.
Department in Nuruosmaniye Camii and to the master of the
We are also very grateful to the Director of the Vakıflr
Camii, both of great help in particular for our work in Küçük Aya Sofya CaCoranic School in Sokollu Mehmet Paş
mi and in Sokollu Mehmet Camii area.
Cer. 1.11 (87, 17-9).
Cer. 1.69(337, 16).
H. Humphrey, Roman Circuses and chariot racing. Berkeley, Los Angeles 1986, 569-71.
R. Guilland, Ellenika 16 (1959), 77-8; ByzSI. 12 (1951), 214 n.48.
225
anos on the slope of the hill, from the Skylae gates they reached the oratory of St. Peter, near the Private Apartments, at the Chrysotriklinos level6. But, more then identifying with him Marcian as the emperor Markianos (450-57), i would like to draw attention to the fact that in the sixth century a famous Marcian was a patrician, magister utriusque militiae per Orientem in 572-73, nephew of Justinian i (527-65) and cousin of
Justin ii (565-78)7. If we can ascribe to him the construction of the "external passages",
these might have been constructed both at the time of Justinian i (527-65) or of Justin
ii (565-78): in both cases, part of the Joustinianic extension to the House of Hormisdas 8 .
Concluding, the "peridromoi of Markianos" were probably the sixth century name for the passages connecting the Palace with St. Serghios and Bakkos; by the ninth
century becoming simply the "passages of St. Serghios" from the name of the church
they were heading to. This would stress the importance of the Joustinianic re-working
of the area and the stili existing connection with the Palace in the ninth-tenth century.
i shall not procede to further discussion in relation to this church of St. Serghios
and Bakkos, because its studyand restoration are at the moment a UNESCO project
under the guidance of Prof. Dr. Görun Ozgen and Prof. Dr. Robert Austerhout, and
they themselves already undertook a careful re-examination of the whole architectural
problem.
i might be allowed, nonetheless, to procede to some more observations onto the
southern wall of St. Serghios and Bakkos, towards the trainway and the sea; once again concerning, more then the church itself, its connection with the buildings around. In
such southern wall stili remain visible the system of arehes connecting the church of
St. Serghios and Bakkos with a different building. This stood once where the railway
track, built ca. in 1870, runs today towards the central station of Sirkeci 9 (Fig. 3).
Indeed, on the other side of the railway, a line of very peculiar sea-walls run parallel to the south wall of St. Serghios and Bakkos. The actual masonry is heavily reworked, and the entire construction looks very different from the Ottoman sea-walls
proceding eastwards and starting in correspondence with the absidal wall of St. Serghios and Bakkos. Waiting for future sondages and researches, which will enable us to
draw more definitive results, i would Iike to point out anyway some revealing details. i
refer in the first place, going from west to east, to the door, framed by re-employed
slabs of marbles bearing an inscription in Iate Greek characters, possibly from the
tweltth-thirteenth century, visible today only in the upper part. Beside all other possible discussions, which i leave to specialists of these Iate centuries, what matters to us
at the moment is its location in correspondence with the door leading out of St. Serghios and Bakkos precincts, near the south-western corner of the external narthex of the
church.
Atterwards, our peculiar sea-walls start heading eastwards, running, as i have
said, parallel to the south wall of St. Serghios and Bakkos on the other side of the railway. They seem to be formed here by two main masonries, an internal sixth century
brick masonry, with stones at the impost of the vaults; and an external ninth century
pure brick masonry. Later re-working covered both walls with smail grey stones mixed
masonry, exactly as it happens nearby in the external walls of the Boukoleon Harbour.
6
7
8
9
Cer.1.20 (122.201); cfr. Janin, Constantinop/e Byzantine, Paris 1964,333-34.
He was sent to Africa with an army in 563, when the Moors revolted, and quickly restauredpeace. In 572-73 he was
sent to resumewarfare against Persia. In summer 573 he laid siege to Nisibis,but was dismissedby Juslin ii and the
army withdrewto Dara and Mardin. See J. R. Martindale, The Prosopography of the Later Roman Empire, vol.1I1 AD
527-641, Cambridge, UniversityPress, 1992,821-823 (Marcianus 7).
A. Van Millingen, Byzantine Constantinop/e. The walfsof the city and Adjoining HistoricalSites, London 1999, 26997; T. H. Matheus, The Early Churches of Constantinople. Architecture and Liturgy. The Pensylavani Stete University
Press, 1971,42-51.
E. Boloqnesi Recchi Franceschini, if Gran Pa/azzo, 8izantinistica 2000, Serie Seconda,Anno II, 229-31.
226
On the external side, in correspondence with Sİ.
Serghios and Bakkos we may
further observe the survival of the springing of spandrels of vaults, no more existing,
but documented by such spandrels' existence. (Fig. 4)
Where the Ottoman masonry starts on the inner side (since the whale of the seawalls is re-worked by smail grey stones mixed masonry on the external side), the internal wall with stone impost line and spandrels traces on the outer wall stop. This happens, as i have said, to the east, in correspondence with the absidal wall of the church
of Sİ. Serghios and Bakkos. A series of regular arcades with single stone and brick masonry clearly differentiate this part of the sea-walls from that preceding it to the west.
These archaeological observations may be paralleled in my opinion with the history of the church of Sİ. Serghios and Bakkos, living side by side with the church of Sİ.
Peter and Paul since the time of their foundation in the first half of the sixth centurylA.
In 536, at the council held in Constantinople at the presence of Pope Agapetus
against the monophysite Severus and his followers, between 20th May and 4th June,
a Paul apposed his signature at the documents as "presbyter and abbat of Sİ.
Peter
and Paul the Apostles and of the martyrs Serghios and Bakkos", or shortly "of the most
holy apostle Peter near the Palace."11
Both Churches Were of Recent Foundation
The basilica of Sİ.
Peter and Paul was founded by Justinian - whose christian
name was Petrus Sabbatius - at the end of the second or at the beginning of the third
decade of the sixth century. By 29 July 519 Justinian sent aletter to the Pope Hormisdas asking for relics of the Apostles and of Sİ.
Lawrence12. The church was built within the area of Justinarıe
private mansion of Hormisdas (in domo nostra), where he
Iived with Theodora before becoming emperor and maving on to the Imperial Palace.
The church of Sİ.
Serghios and Bakkos was built next to the basilica of Sİ.
Peter and Paul and shared a comman atrium with lt, It was founded after Justlnianecoronatian in 527, since in the inscription which runs along the nave both Justinian and
Theodora are mentioned as reigning emperors.
For a very limited period, the two churches of Sİ. Peter and Paul and of Sİ. Serghios and Bakkos were annexed to the Imperial Palace together with the House of Hormisdas. Procopios writes in 553/55 that Justinian built them "on a side of the imperial
residence, whose ancient name was Hormisdas. His own House Justinian commanded in fact to become the Palace and to be a magnificent structure. He joined it to the
rest of the Imperial Palace, after he was elected emperor of the Romans."13 Procopios
describes the basilical shape of SS. Peter and Paul, and the octaganal shape of Sİ.
Serghios and Bakkos, with a two- storied deambulatory and an inner-narthex, this last,
very similar with Sİ.
Vitale in Bavennat-, A series of propylea (among which, possibly,
we might tentatively identify the external corridors of Markianos) connected them with
the Palace.
10
11
12
13
14
C. Mango, The Church of St. Sergius and Bacchus at Constantinople and the Allegand Tradition of Octagonal Palatine Churches, in Jahrbuchder Osterreichischen Byzantinistik, XXi (1972), pp. 189-193 (= Id., Studies on Constantinople, London, 1993, XIII); Id., The Churc of St. Sergius and Bacchus Once Again, in Byzantinische Zeitschrift, LXVIii (1975), pp. 385-392 (=Id., Studies cit., XIV).
MansiVII/, 939, a.536, actio iii. During the council, Theagenes and Christophoros go with their companions in dillerent occasions to look for Antheimios in the reverential oratory of the Saint martyr Serghios, in the neighbourhood of
Hormisdas. in the house where he lived before he was taken to the patriarehal siege of this imperial city (Ibid., 955,
a.536, actio III). Clr. also MansiVIII, 931 eol. 958; Kir. Skyt., Vita St. Sabas, 398 n.3. Cfr. Pelers, Le TreiondsorientaI, 68-70, wilh bibl., on the origin of lhe eult.
Epislolae imperalorum ponlilieum aliorum, CSEL,35, pt.2 (Vienna, 1898),679-680.
Proe. De Aed. 1.4; X; 4: Haury, 1964,22-23.
For S. Vilale, see C. Rizzardi, S. Vitalea Ravenna: f'architetfura, Ravenna 1968; F.w. Deichmann, Ravenna, Hauptstadt des spiitantiken Abendlandes, Bd. II, Kommentar. 2. Teil, Wiesbanden, 1976, pp. 47-233.
227
Now, on the basis of the archaeological observations and of the well known literary sources about the Joustinianic foundation of St. Serghios and Bakkos in the first
half of the sixth century, i would like finally to propose to identify the deseribed part of
the sea-walls as part of the church of St. Peter and Paul, where the arehes well visible in the southern wall of St. Serghios and Bakkos introduced to. The railway track would run thus in the place of the main nave of the building; the sea-walls in the place of
the southern lateral aisle. The sixth century internal masonry and the ninth century external masonry would teli us of the two main architectonical phases of the church of St.
Peter and PauL.
Proceding further, from the north side of the church of St. Serghios and Bakkos,
at some distance, on the other side of the street coming from Nakilbent Caddesi, we
may now observe some interesting architectural remains in the gardens and courtyards
of the modern buildings aligned along the above mentioned street.
In the back garden of a calligrapher studio, not far from the projection of the
hypothesized imperial passage ending onto the northern wall of St. Serghios and Bakkos, a smail door framed by thick stone slabs opens in a mixed masonry wall at the basis of a very different wall in Ottoman masonry. This last pertains to the south perimetral wall of the Bath of the Pergu/a, Çardklı
Hamam, dated to 1502-04 15•
Proceding eastwards, the arched brick entrance to a tunnel outskirting the same
south perimetral wall of the Bath may be observed in difficult conditions of light and observation in the minimal narrow courtyard of a T-shirts workshop.
Turning then to the north, a smail tower in mixed masonry stili stands against the
east perimetral side of the Turkish Baths.
On these two sides, southwards and eastwards, the Bath look as a shapeless
mass of ruins, covered of earth and bushes.
But the other two western and northern sides of the Turkish Bath' perimetral
walls are quite different (Fig. 5, 6). Theyare built in neat square smail stones masonry.
The main entrance (todayout of use), on the western side, opened beside a middleByzantine slab re-used as decoration of the wall. The lateral entrance, on the northern
side, is today used as the onlyaccess to the inner spaces.
As much as we can expect from such discrepancies, also the plan is very odd
(Fig. 6-8). Inside, two main square halis lay next to each other from north to south, the
first to the north covered by a dôme with stucco decoration; the second, to the south,
with no roof any more, coming as far as the south perimetral wall on top of the smail
door framed by stone slabs in the gardens of the calligrapher's studio near St. Serghios and Bakkos. And most curiously, next to the two halis, on the eastern side, a series
of smail inter-connected dômed chambers and a major dômed chamber enriched bya
gallery over the entrance into the west wall, stand today visible from the inside, but are
covered by earth on the outside as much as becoming the sort of a platform against
which lay part of the south and of the east perimetral walls of the Bath. Against those
perimetral walls, we shall remember, beside the door in the calligrapher's studio's back
garden, lay the tunnel, whose brick arched entrance we could discover at some height
in the narrow courtyard of the T-shirt workshop, and the smail tower to which access is
given through a garage nearly.
The student of Prof. Dr. Reha Günay, Arch.Sezer Özkan, who studied the Bath
and draw the present plans and sections, hypothesized a Byzantine survival in part of
the Bath's structures. Thinking now of the certain existence in the vicinity of St. Serghios and Bakkos, or of Hormizdas, news of which in the sources can be found stili in
the fourteenth century, i would like to identify tentatively in the area of Çardklı
Hamam
the last surviving buildings of the above mentioned monastery of Hormizdas.
15
Clr. W. Müller-Wiener, Bildlexicon zur Topographie Istanbuls, Tübingen, 1977,326.
228
In fact, as it is generally assumed, the two churches and the mansion of Hormisdas were soan transformed into amonastery, because of that presbyter and abbot of
the church of St. Peter and Paul and because of the mention of the church of St. Serghios and Bakkos in the acts of the council of 536 16.
Indeed, as argued convincingly by Cyril Manga, a community of Monophysite
monks was installed by Theodora in the House of Hormisdas, to start passiblyas early
as 531 17, until her death in 548 18. John of Ephesus, who first travelled to Constantinopole in 535, in 565/66 writes that his association with this community begun more than
thirty years earlier. From him we know that the monks numbered at times as manyas
500. They occupied all the "chambers" and "cells" of the palace, so that even the great halis had to be partitioned by planks and matting. Soan after Theodoraes death, a
portian of it escaping ... And so at last
fire "burnt the whole of that place, onlyasmı
it was given to the rnartyres chapel of the holy Mar Serghios, and amonastery was built on the spot, and it remains to this time to the glory of God."19
The monastery always remained the limit of the Imperial Palace to the west.
Both the monastery and the surraunding area kept ever since the ancient toponym of
Hormizdas. The lamps of the monastery of St. Serghios and Bakkos, transported to the
Imperial Palace on the occasion of the reception offered to the Arab ambassadors in
946, are stili recorded "from Hormizdas."20 A long series of curators of the monastery
of Hormisdas is documented until the beginning of the thirteenth century21. Afterwards,
by the beginning of the XVi century, the Turkish Baths were built on the top of the ruins.
16
17
18
19
20
21
cfr. note 9.
Elias, Vita lohannis episc. Tel/ae, ed. EW.Brooks, CSCO, Script. Syri, Versio, ser.3. 1.25, 39.
P. Duchesne, L=Eglise au Vme siecle (Paris, 1925),81.
Joh. Eph. Patr. Or. XViii, 676, 680-81.
Cer. 11.15 (580)
R.Guilland, Etudes sur lePalais de Boukoleon. Le Palais d'Hormizdas, 8yz81. 12 (1951), 211.
229
230
n
vi
(froın:
Sı.
Htm
ı{
Serghios and Bacoeos - North Wall.
Tb, Maıhews.
5
r= -; :l"'-"F'- ;: ~"'= _C:l
13>aKV,oS
FL1rJ.v chUl'ches,"lponı alSoCf
ıu'", lce1 h rA
LUt/'g>,. The Peni<"ıvola
SIOI' UI1"'.r$ily Press,1971)
Fig. 2: St. Serghios and Bakkhos, north wall
(from: Th.Mathews, Early Churches of Constantinople, Architecture and Litugry, The
Pennsylvania State University Press, 1971)
ıi
Fig. 3: Serghios and Bakkhos, south wall
231
Marttime Walls and rernains of St. Peter and PauL'
Fig. 4: Maritime Walls and remains of St. Peter and Paul
·gR:E-~ CHAM ~= = -_ -
__-__
- -.· ~·- ·_- - - - ·- ·-
0·1-------··-··
=
Hazı~
Fig. 5: Plan of Çardklı
Hamam and annexes
232
: ! i : ! L
: Mimarsezer ORHAN
ÇAROAKLI HAMAM
i
ŞÜN R~
-:::RC:;ÖccL"'Ö:=V=E:==========::::=:===="'H==aZlrlayan
: Mimar Sezer ORHAN
NORTH SIDE
Fig. 6:
Çardklı
Hamam, north side
_~GYAN9RÜŞ-ÖLVE
Fig. 7: Çardklı
Hamam, west side
233
i
,ÇARDAKLI
HAMAM
AlA KESITI - RÖLÖVE
Fig. 8:
Çardklı
Hazırl yan:
SECl'IONA-A
Mimar Sezer ORHAN
Hamam, section A-A
ÇARDAKLI HAMAM
! ! ! ! ! L
'B i B KESITI· ROlOVE
Fig. 9: Çardklı
SECTION D-H
Hamam, section B-B
234
Hazıny:
Mimar Sezer ORHAN
TARSUS-GÖZLÜKULE 2002 YILI
DisPLNERASı
ARŞTIML
Asıt
ÖZYAR*
Günhan NAMŞINAD
Hayru/lah KARABULUT
HalukÖZENER
.,
iç zağoB
Üniversitesi'nin Tarih, Kimya, Jeofizik ve Jeodezi bölümleri' ile Ege
Universitesi Fiziki ayf rğoC
Anabilim ılaD
üyelerinin ,iğlrb~i
ABD'den ise Bryn Mawr
College, Klasik ve Yakın
Doğu
Arkeolojisi Bölümü'nun ıralkt
ve Ege Prehistorya
Enstitüsü'nün2 destği
ile 1-29 Eylül 2Q02 tarihleri adnısar
nelirıtşelk çre,9
disiplinleısar
zım ral mşılaç
Mersin Ili, Tarsus Ilçesi, Gözlükule üğuyöH
ve çevresinde, acırya
Adana Bölge Müzesi adnıraloped
.rütş mlüt r y
azım ral mrıtşarA
,izin veren Kültür
ığ lnak B
raltınA
ve Müzeler Genel ,en'üğ lrüd M
Adana ve Mersin ii Kültür ve Emniyet müdürlüklerine, Tarsus Müzesi ve Adana Bölge Müzesi müdürlüklerine ve bu müzelerdeki ilreğd
uzman azım ralş dakr
ıralk tpay
ıkta
ve yardıml
için çok keş t
kür ederiz.
Mersin il ıral nıs
içinde, antik Kilikya ya da Çukrova'nı
batı
kısmnda,
Berdan
Nehri'nin ise bugün adnıs tab
yeralan Tarsus-Gözlükule Höyük'te Goldman nı ralızk
sona ermesinden kışalky
50 yıl sonra 2001 adnıly
nalıt şab
öar l n şılaç
bu lıy devam .ritşmlde
Geçen lıy ,zımğdalkıç
nız m ral mşı aç
halen içinde uğ dnul b
şar
amrıt nı sahf s
uzun vadeli ın ralç ma
sadece kılşab
olarak :mılay r ket
Goldman dönemi etütlük malzemenin isemn lvişra
ilk kazı
döneminden eksik kalan ıralny
tamamlamak
Yeni ızak
anır lamşılaç
kamn lrızah
nüğ yöH
bir bütün olarak ısamnurok
ve çevre ıklah
ile ziyaretçilere -lıtna
ması
içinde uğ dnul b
nüğ yöH
Doç. 'pr. Aslı
buırURKIYE
ÖZYAR, Boğaziç
Doç. Dr. ,!3ün.han ,NAMŞINAD
tanbuırURKIYE
incelenmesi
nımatrolağ d
Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Bebek PK 2, 34342 Istaniç zağoB
Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Bebek PK 2, 34342 Is-
Yard. Doç. Dr. Hayrullah KAR.ABULUT, I30ğçızi
Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştıml
Enstitüsü, Jeofizik Bölümü, Kandilli, IstanbuırURKYE
Dr. Hal.u~
ÖZENER, Boğaziç
Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştıml
Enstitüsü, Jeodezi Bölümü,
Kandıl,
Araştımlz
2
3
IstanbuırURKYE
önemli ölçüde Boğaziç
Üniversitesi'nin 00R104 ile 02R101 No.lu Bilimsel Araştım
maddi olanaklar ile yürtlmş.
Ege Preshistorya Enstitüsü'nün (Institute for Aegean Prehistory) maddi destğin
teşkür
ederiz.
A. Özyar, G. Danışm,
H. Karabulut, H. Özener, Tarsus-Gözlükule 2001 Yıl
Enterdisipliner Araştıml,
tirma Sonuç/an Toptemıs
ı, Cilt, Ankara 2003, 273- 282.
sağl dı
235
Projeleri'nin
20. Araş
alcğız:
Bu amaçlar doğrult sunda
2001 yılnda
yapıln
çalışmr
3 ana bölümde ele
1. Höyükte Yapıln
Çalışmr
a. Güneydoğu
Yamaç, 05 Numarlı
Bölgedeki Kesit (Plan: 1)
Goldman dönemi kazılrnda
çalış n
Tarsus Gözlükule A bölgesinin yaklşı
30
Caminur Mah. 0813 Sak. üzerinde bir dizi ev 1965-67 yılar
aram. güneydoğusa,
sında
höyüğn
yamcın
teras şeklind
kesip düzelterek yerlşti m r.
Bu evlerden 5
numarlı
olanı
arksınd
bu teraslama çalışms
neticesinde höyüğn
yakl şı
4 m.
yükseliğnd,
7 m. uznlğda
bir kesitinin ev sahipleri tarfınd
düzleştirm
şe
kilde açıkt
bulndğ
tespit edilmştr.
05 numarlı
bölgede B-BB olarak adlnır ğ
mız
bu kesitte açık
görülen kerpiç duvar, taban ve dolgu tabklrı
bu profilin belgealınm s
ger kti m ş r
(Çizim: 1). Kesitin 7 m. uznlğda
ve orlenip koruma altın
talama 2-2,50 m. yükseliğDd
kısmn
çizim, fotğra
ve örnek almak sureti ile belAyşe
Ozdemir denetiminde yürtlmşür.
Deniz seviyesinden
geleme çalışmr
23.33 m. yükseliğ
kesitin iki ucuna yerl ştir len
S1 ve S2 noktalrımz
bugün üzerinde bayrak direğn
bulndğ
bölgeye konan röper noktamız
R1 den uzaklır
33
deniz seviyesinden 21.77 m.de olup höyüğn
doğu
tem. ile 34.10 m.dir. Kesitin en altı
pesinin bugünkü yükseliğnde
16.m. aşğıdr.
Bu veriler söz konusu kesitin Goldman uzun profil (A-AA) çizlrnindes ITÇ ii yerlşmsi
seviyesinde olduğ na
işaret
~di
yar. Kesitte görülen kerpiç duvarl ın
taş
temel üzerine oturması
da Gözlükule ITÇ
öğelrin
uymaktdır.
B-BB kesiti Tarsus yaınlrd
tanıdğmz
ITÇ ii yaii miarı
5 güneyinde kalan, kuzey-güney
pi katlrındi
doğu-batı
istikametinde giden sokağın
yönünde uzun duvarlı
bulunan evler dizisinin muhtelemen d0tıuya
devam eden bölbulundugu bir alanda olup, kugesinde, biraz daha güneyde benzer bir dizi binalrı
kesmektedir. Kazmadan değrlndimek
duruzey-güney yönünde uzayan duvarl ı
bu kesitte üst üste devamlık
gösteren kerpiç duvarlar batıd n
domunda kaldığmz
ğuya
olmak üzere 3 ayrı
sıra
teşkil
ediyorlar. En batıd
yer alan 1,60 m. genişlğdk
duvarın
alt kısmna
batı
istikametinden bağln
biri sıval
en az iki taban seviyesi
mevcut. Bu duvar yık ldıktan
sonra aynı
yerde yükselen ancak kalın ğ
0.85 m. olan
bağl n
bir duvar seviyesi
ikinci bir duvar görülmektedir. Gene bu duvara batıdn
da duvarlın
iki ayrı
evreye ait olduğ
mevcut. Kerpiçlerin renk ve doku farklığnd
anlşımkt.
Bu duvarlın
hemen doğus nda
yer alan, içinde düşm
kerpiçlerin de
bulndğ
dolgu toprağın
batıy
doğru
meyilli olduğ
anlşımktdr.
Orta kısmda
yer alan kerpiç duvar yer yer bozulmş
durmaı.
Orta kısmda
en üst seviyede bukerpiçleri bütün kesitte rastldığmz
en sert kilden alnıdr.
En doğua
lunan duvarın
sadece iki bölgede kerpiç sıraln
seçbildğmz
duvarlar ile ortadaki duvarlar arsın
da kısmen
tabnırd
belli olduğ
en az 6 ayrı
tabaka gözükmektedir.
Bu kesitten alın
çanak-çömlek parçlı
da Tarsus neşriyatıdk
örnekler ile
karşıltdğn
yapılrn
Tarsus ITÇ ii ye tarihlenbcğ
destekliyor (Çizim: 2,
3). Mellink'in Tarsus ITÇ Il'nin en tipik örneklerinden olduğna
işaret
et iğ
açık
renk haaz seçilen, turnette yapım
yuvarlak kaseler 6 burada da mevcuttur
murlu, kum katıs
(Resim: 1). Aynı
kase tipinin ITÇ lI'nin son evrelerine tarihlenen kırmz
hamurdan, çark
yapım
örneği
de parçlı
ele geçirlmşt
(Resim: 2). Kırmz
hamurdan, el yapım
tek kulplu büyük fincan veya kap parçsı
(Resim: 3), gene kırmz
hamurdan yapılmş
gaga ağızl
testilerden parçalar (Resim: 4), bir de Goldman kazılrnda
da benzeri bufragm nı
ele geçirilen parçalar arsında r.
Bu bölgede
lunan büyük bir pithosun ağız
inşa
edilen evlerin yerlşmi
ne derece tahrip etiğ
açıktr.
2003 yılnda
bu kesiti ve
4
5
6
1956, Plan 26.
H. Goldman, Excavations at Göz/üku/e- Tarsus 1/, Princeıo
H. Goldman, Excavations at Gözlüku/e- Tarsus 1/, Princeton 1956, Plan 4.5.
M. J. Mellink, Anatolian and ı:oreign
Relations of Tarsus in the Early Bronze Age, Anatolia and the Ancient Near EastStudies in Honot oi Tahsin Ozgüç. TTKY Ankara 1989, 319
236
arksın
koruyabilmek için gerekli izinler alındkt
inşa
etmeyi tasrlıyouz.
sonra önüne tahta karkas içine ker-
piç bir duvar
b.
Batı
Yamcı
Temizlğ
ve Koruma Duvan
diğer
bir çalışm
ise batı
yamcı
temizlğ
ve koruma duvarıd r.
Höyükte yapıln
2001 sezonunda, üzerinde yüzearştımas
yapıl n
höyüğ n
batı
tepesinin batı
yamacı,
belediyenin zamnıda
yaptırm ş
olduğ
yol tarfınd
kesilmş
bulunuyor. Burada zaman içerisinde hem erozyon dolayıs la,
hem de gelen geçen vatndşı
buıle
açtığ
çukurlar yüzünden höyüğ n
bugüne kadar hiç kazılmş
batı
luntu merakı
tepesinin kültür tabklrı
gitgide tahrip olmaktdır.
Bu tahribı
önlemek am cı
ile
2002 yılnda
37,5 m. uzunluktaki bir bölümünün, kalan yaklşı
10 m.lik bölümünün ise
üzere, koruma altın
alınm s a
karar verilmşt.
bu yılomak
Bu çalışm
alnı
Bölge 06 olarak adlnır d.
Önce kesitin konturunu takip ederek 12 adet 5x5 m.lik karelaj belirnmşt
(Plan: 2). Bu karelerin belirdğ
alanlar önarınd lmışt r.
Daha sonra bölgenin temizlence bitki örtüsü ve erozyon toprağınd
miş
halinin plan ve profil çizimleri tam lnıştr
(Çizim: 4).
d
n
a
r
ı
s
toplanan
çanak
çömlek
p
a
r
ç
l
ı
n
tasnif ve belgeleme çaTemizlik
lışman
halizırd
Boğaziç
Universitesi Arkeoloji Labortuvıa'nd
sürdürülmektepesinin üzerinde erozyonla gelen Ortaçğ
ve Roma
tedir. Ilk belirlemelere göre batı
gruptur. Ancak Demirçağı
ve öncesine tarihlenebilen baDönemi seramikleri en yoğun
Zi parçalar da mevcutdur.
ardın a
Kültür Baknlığ
Adana Kültür ve TaTemizlik ve belgeleme çalışm arı
biat Varlıkn
Koruma Kurulu'nun 13.09 2002 tarihli 4871 No.lu karı
doğrultsıa
batı
yamcı
kesitini korumak am cı
ile 37 m. uznlğda,
yer yer 5 m. yükseliğ
ulaşan
kuru taş
duvar inşa tı,
Tarsus eski eser restorasyon çalışm rnda
deneyim kazanmış
taş
ustaı
Mustafa Dokuzğl
tar fınd
tam ı n ştır.
Yöredeki taş
ocaklarında
bulunan açık
renkli kireçtaşınd
yapıln
bu kuru taş
duvar ile höyük dokusu arasında
ince bir tabaka kum yaılmştr.
Duvar, höyüğn
d09al yüzeyini takip ederek
hem koruyucu fonksiyonu olacak ancak, aynı
zamanda est ık
kaygıi ra
da cevap vehöyük ortamın
uygun şekild
tasrlnmış.
Duvarın
çevreye uyumunu
recek şekild,
için, daha sonra höyük toprağınd
daha açık
renkteki kireçtaşlı,
üzetam sağlmk
ile uyglanmıştr.
rine serpme sıva
2001 yılnda
Kültür Baknlığ
tarfınd
yapıln
ve höyüğ
kuzey, batı
ve güney
cephelerinden çevreleyen çitin tahrip edilmş
kıs mlar
onarılm şt .
Ayrıca
çitin güneye
bundan sonra höyük üzerinde özellikle yeni yapıln
koruma dugeçit veren kapısn
varı
boyunca yaya trafiğn
azaltmak için kilitli tulmasın
karar verilip uygulanmaya
başl nmışt r.
c. Batı
Hazırlnms
Yamacmda Bulunan islamı
Dönem Türbenin Rölöve ve Plônerı
Kültür Baknlığ
Tarsus Müzesi Müdrlğ'ne
bir kopyası
bulunan eski eserler
tescillistesinde 'Osmanlı
Dönemi' olarak tanıml: ~
bulunan, höyüğn
batı
yamcı
nı
alt kısmnda
yer alan ve bugün Karamehmet IIkogretim Okulu'nun bahçesinde katar fında
incel miş
ve rölöve çilan Duatepe Türbesi. Doç. Dr. Günhan Danışm
(Çizim: 5, 6). Tamı
kesme taşn
inşa
edilmş
olan türbe kare
zimleri hazırlnmşt
planı
olup etrafınd
kenarı
9.35 m. olan kare planı
bir çevre duvarı
vardı .
Çevre duvarın
üstü kemerli girş
kapıs ,
batı
cephesinin ortasınd r.
Türbe girş
ise güney
cephesinin ortasın
yerl şti m r.
Duvar üstlerindeki harpuştnı
taş
blok arı
yer yer
Türbenin kasnak hizasınd
kuzeydoğu
köşesi
tamire muhtaçır.
Türbe,
tahrip olmuştr.
yükse liğ
yakl şı
2.5 m. olan sivri bir karkas kubbe ile örtülüdür ve kubbenin üzeri sı
vanmıştr.
Türbenin hangi tarihte yapıldğ
beye ait mermer taş
üzerine bir yazıtn
ve kime ait olduğ
1970'li yılard
237
henüz bilinmemektedir. Türsökülüp götürldğü
rivayet edil-
mektedir. Türbenin tarihçesi ile ilgili bilgilere bölgede dolaşn
ihtimali muhtemeldir.
yahatnameler incelenerek ulaşm
seyahlrın
yazdığ
se-
d. Jeodezik Ölçümler
2001 yılnda
Tarsus-Gözlükule' nin topoqrafik haritsın
çıkart n
Kandilli Rasatve Dr. Bühanesi Jeodezi Bölümü'nden Yard. Doç. Dr. Haluk Ozener, Dr. Onur Yılmaz
Gör. Aslı
Garagon bu yıl da çalışmrz
katılp
jeodezik ölçümlent Turgut ile Araş.
Höyük üzerinde tüm karelaj ölçümlerini gerçklştip
araziye aplerde bulnmşardı.
Adı
geçen türbenin rölövesi için dış
duvar, iç duvar, kubbe ve taban kotIike etmişlrd.
ları
tespit edilmştr.
Bu kotlar verilirken geçen yılouştran
kaplı
poligon ağın
dengelnmiş
kotları
kulanımştr.
ileride yapılms
olan detaylı
önce yapılmş
ri öğrenilmş,
halizır
planlanan ve höyüğn
güney kesimine doğru
genişl y c k
harita çalışms
için Tarsus Belediyesi ile temasa geçilerek daha
olan alışmrç
ile ilgili bil~
alınrk,
mevcut poligon noktalrı
yerlebu noktalrı
koordinat degerleri aınmştr.
e. Jeofizik Ölçümler
Höyük üzerinde devam etmekte olan çalışmr
kapsmınd,
10-14 Eylül 2002
Prof. Dr. Mustafa Aktar ve Yard. Doç. Dr. Hayrullah Karabulut tarfın
tarihleri arsınd
dan bir dizi jeofizik ölçüm yapılmştr.
Bu ölçümlerin amcı
höyükte kazılr
başl m
dan önce gerekli ön bilgilerin sağlnmı
doğrultsna
idi. Bu amaç doğrultsna
yüksek ayrımlğ
sahip Ground Penetrating Radar (GPR) kulanımştr.
Bu yöntemle
yakl şı
2 metreye kadar olan derinliklerden bilgi alabilmek hedflnmiştr.
Höyük üstündeki iki alanda detaylı
profiller atılruş.
Goldman dönemi A bölgesinin hemen doğusna
yer alan doğu
tepesinin devamınki
açık
alanda 1 metre aralık,
18-27 metre uznlğuda,
63 adet GPR profili, yaınlrd
bilinen Geç Tunç Çağına
ait anıtsl
yapın
bilinen duvarlın
dik olacak şekild
(50° kuzeydoğ
yönlü) seçilmş
ve yaklşı
1.5 km. uznlğda
veri toplanmışr,
Ayrıca
batı
tepesinin üzerinde 2001 yılnda
ilk olarak tespit edilen anomalilerin detaylı
olarak incelenmesi hedeflenmiştr.
Bu amaçla 2 m. arlık,
40-45 m. uznlğda,
7° kuzey doğu
yönlü, birbirine dik, 20 adet profil atılmşr
ve toplam 1 km. uznlğda
veri toplanmışr.
Veriiçin yeterli olduğn
gösterlerin ön incelenmesi, veri kalitesinin hedeflere ulaşmk
mektedir. Toplanan verilerin analizleri devam etmektedir.
Alına
ilk sonuçlara göre doğu
tepesinde Goldman tarfınd
meydana çıkar
lan Hitit Dönemine tarihlendirilen anıtsl
yapın
devamı
gözükmemektedir. Bu şaırt
cı durumun doğu
tepesi üzerinde zamnıd
yapılm ş
olan bir tesviye çalışms
sonukalan kısmn
yitrldğ
anlmı
gelip gelmdiğ
ileride yapılms
plancunda binaı
lanan kazı
çalışms
ile anlşıcktr.
Batı
tepesinde yapıln
ölçümlerden alın
ilk sonuçlar ise birbirine paralel bir duvarlar grubu göstermektedir.
ral mşılaÇ
2. Höyük Çevresinde nalıp Y
a. Höyüğn
Güneyindeki Tarlada
Yüzey ısamrıtşarA
nalıp Y
güneyinde, 233 No.lu sokağın
güneyinde yer alan, sahibi tarfınd
üzerindeki otlardan yeni arındlmş
bir tarlada, 3-4 Eylül 2002 tarihlerinde Arkeolog
Ergün Lafı
i tarfınd
bir yüzearştıms
yapılmştr.
Burası
04 numarlı
bölge olarak tanımlşr.
Bu arştımn
amcı
höyüğn
hemen çevresindeki alnı
da yüyardım
ile tanımlsdr.
Diğer
bir deyişl
bu çalışm
bazı
dönemzey bulntarı
lerde höyüğn
dışna
taşn
bir yerlşmni
olup olmadığn
anlamak için yapılmştr.
Oldukça yoğun
olarak bulunan kır
çanak-çömlek parçlı
Hellenistik-Roma Dönemi
ağırlk
olup höyükten güneye doğru
azalarak ele geçirildi. Toplanan malve Ortaçğ
nüğ yöH
238
zeme temizlenip, tasnifleri yapılmştr.
Bu tarlnı
üzerinde inşa t
yapılma sın
ediyoruz, zlra ileride bir açma ile bulunan malzemenin erozyon ile gelip gelm diğ ni
kontrol etmek mümkün olacktır.
ümit
b. Tarsus Gözlüku/e'nin Güneyinde, Ovada Yapı/n
Pa/eocğrty-Jk%
jik Sondajlar
Geçtiğ m z
yıl
höyüğ n
çevresindeki doğa!
çevre değişmlrn
belirlenmesi
am cıyla
başl tı an
ar ştı mal r
2QP2 adnıly
da Ege Universitesi'nden Prof. Ertuğ
Oner ve Beycan Hocağlu
ile Pınar
Unlüpıar
tarfınd
devam edilm ştir.
2001 yıln
da 10 adet sondala? ilave olarak bu yıl toplam 9 adet alüvyon sondajı
yapılm şt r.
Bu
ile Tarsus Ovası'n
geçen yıl hazırlan
ve paleocğrfik
gelişm
profillerin yardım
leri gösteren haritl ı
yeniden düzenlenecektir.
3. Adana ili, Adana Bö/ge Müze/eri Depo/armda ve Mersin ili, Tarsus ilçesi Boğaziç
Universitesi Tarsus-Gözlüku/e Araştım
Evi Depo/af/nda Yapı/n
Ça!ışma/r
a. Adana Bö/ge Müze/eri Depo/armda Yapı/n
ezıtikH
ve Nakil iş/em
1-9 Eylül tarihleri arsınd
ekibimizin üyeleri Adana Bölge Müzeleri depolarınd
muhafaza edilen ve Tarsus-Gözlükule'nin Golman dönemi kazıl r
esna ı da
bulunmuş
572 kutu ve sandıkt
oluşan
etütlük eserleri paketleyerek nakil için hazır
hale getirmş.
12 Eylül 2002 günü Adana ve Mersin Emniyet müdürlüklerinin sağldı
kortej
eşliğ nc1,e
tüm malzeme Gözlükule Höyüğ 'nü
yakl şı
70 m. kuzeyinde yer alan Boğaziç
Universitesi Tarsus-Gözlükule Araştım
Evi'ne getirilip bu malzeme için önceden Doç. Dr. Günhan Danışman
denetiminde hazır
hale getirilen ve zemin katta buluGoldman döneminden kalan düzeni mümkün olduğ
kadar korunan 5 depo odasına,
2002 yıl nda
restorasyon çalışm n
Kültür Baknlığ
tar fınd
narak yerlşti lmştir.
yürütülen ve güney cephesine bakan 7 hangrı
Boğaziç
Universitesi'ne devredilen Çır
çır
Fabrikası'n
birinci hangrıdki
restorasyon bitmek üzeredir. Bu yıl
temizlik ve
biten Goldman etütlük malzemesini nihai olarak bir nevi etütlük maltasnif çalışm arı
zeme kütüphanesi gibi hazırlmy
tasrldığmz
1. hangara akt rmayı
hedefliyoruz.
b.Kron%jik Slfaya GÇireTarsus-Gözlüku/e Areştım
Evi Depo/af/nda Go/dman
Etütlük Ma/zemesi Ile i/gili Yapı/n
Düzen/eme/er ve çetışmlsr
·7-19 Eylül tarihleri arsınd
Boğaziç
Üniversitesi'nden Arkeolog Behin Aksoy
tar fında
toplamı
10 kutudan oluşan
Neolitik ve Kalkolitik malzeme temizfenerek, tasBöylece toplam 1525 çanak-çömlek parç sına
bakıim ş
oldu.
nif edilip incel miştr.
Neşr dilm ş
toplam 263 parçnı
77'si Neolitik, 186'sl Kalkolitik Döneme ait olup buntespit edilebilen sadece 132 tanesidir, yani % 50'si. Henüz açılma ış
lardan şimdlk
kutulardan diğer
ya ınl mış
parç l ın
bul nması
ihtimali vardı
.
1000 parçadan oluşan
ve Tarsus yaınlrd
sonra Elizabeth French
• Yaklşı
tar fında
yeniden ya ıml na
Miken Dönemi seramikleri, Miken Dönemi Uzmanı
Dr.
16-28 Eylül 2002 tarihleri arsınd
tekrar tasnif edilip ekPenelope Mountjoy tar fında
Bu esnada bazı
gözden kaçan birleşn
parçalar da tespit
sik çizimleri tam lnıştr.
edilm ştir.
2001 'de başltın
çalışmr
ile beraber Goldman dönemi Miken malzemesi Penelope Mountjoy tar fında
yeniden yaın
hazır
hale getirlmş
ve bu yıl basıl
ması
tasarlanan ilk Tarsus-Gözlükula toplu sonuçlar raporumuzda neşr dilec ktir
.
Üniversitesi lisansüstü öğrencil den
Elif Ünlü, 56 kutu Demir Çağı
• Boğaziç
malzemesini yıka p,
tasnif edip, dijital arşive
kaydettikten sonra yeniden yerlştim 7
E. Öner, L. Uncu. B. Hocağlu,
Gözlükula Höyüğ
1. Cilt, Ankara 2003,117-130.
lan Toplantıs
ve Çevresinde Jeoarkeolojik Araştı m lar,
239
18. Arkeometri Sonuç-
tir. Master tezi için Geç Tunç Çağınd
Demir Çağın
geçişt
yerli üretim boyalı
çanak
çömlekleri inceleyen Unlü'nün tezinden elde etiğ
son bilgiler, toplu sonuçlar raporuüzere hazırlnyo.
muzda yaımlnk
• 20 kutuda bulunan Hellenistik ve Roma Dönemi malzemesi Dr. Billur Tekkök tarafınd
temizlenip, tasnif edilip, yeniden yerlştim.
Köln Üniversitesi Doktora Öğ
rencisi Ergün Laflı,
Hellenistik ve Roma Dönemine ait koku kaplrın
tasnif edip doktora tezinde kullanmak üzere belg miştr.
• 16-18 Eylül tarihleri arsınd
islami Dönem etütlük malzemesi Boğaziç
Ünivertarfınd,
ziyarette bulunan Prof. Hositesi lisans ögrencilerimizden Salih Coşkun
ward Craı:e'
danışlrk
elden geçirlmşt.
Prof. Crane, Goldman ekibi tarfınd
zamanıd
Islami Dönemi yaınlmk
üzere görevlendirilen Florence Day'in arşivn
projemize devrtmiş.
F. Day'in yarım
kalan çalışmr
projemiz çerçevesinde Prof. Crane tarfınd
2003 yıl
içerisinde tamlnıp
ya ın
hazırl n c kt .
Prof. Crane'in ilk
ile 10 yüzıl
sonuna tarihlendirilebilir.
belirlemelerine göre tüm malzeme geç 7. yüzıl
Kutularda 11. yüzıldan
sonraı
tarihlenen sgraffito bezeli çanak-çömlek ve de Osmanlı
Dönemine ait malzemenin neredeyse yok denecek kadar az olmasın,
Prof. Crane henüz bir anlam veremiyor.
• Goldman'ı
etütlük kutlarınd
bulunan tüm Neolitik, Kalkolitik, Miken, Orta ve
tarihlenen malzemeler ise ekip üyemiz Radek Kozlowski tarfınd
Geç Tunç Çağın
dijital arşive
kaydeilmştr.
C.
Arkeometrik Örnekleme ve Analizler
Boğaziç
Üniversitesi Arkeometri Labortuvı'nda
geçen yıl Tarsus-Gözlükule etütlük maden eserlerden alın
43 mikro örnek ile başltın
maden eserlerin Atomic Absorption Spectroscopy (AAS) ile Electron Scanning Microscope (ESM) metodlarına
day lı
kimyasal analizlerine, bu yıl alın
21 etütlük parçadan yeniden, 114 etütlük parçadan ise bu yıl ilk kez olarak mikroörnek Prof. Hadi Ozbal ile Lisansüstü Oğ
rencisi Emre Kurçayıl
tarfınd
alınmştr.
ITÇ ii dönemi yapı
katl rınd ,
Goldman
döneminde ele geçirilen iki bronz mührün analizleri, bu eserlerin alşımrn
antimon
ihtiva etiğn
dair sonuçlar vermişt.
Çalışm r ıza
katıl n
tüm arkdşl
ve destekleyen tüm kiş
ve kurlşa
içten teşkür
ederiz 8 .
8
Başt
sus Kaymklığ
Tarsus Amerikan Koleji (TAC) çalışnr,
mezunları
ve Tarsus Belediyesi'ne özellikle teşkür
ve ğrencilö
ederiz.
240
olmak üzere, SEV Sağlık
Eğitm
Vakfı,
Tar-
Plan 1: 2001 adnıly
na lrızah
Tarsus-Gözlükule Höyük'ün yeüzerinde
ni topografik planı
işaretl n
05 numarlı
bölge
tepesinin
Plan 2: 2002 Tarsus-Gözlükule Höyük, batı
yapıln
06 numarlı
bölge
ma duvarı
241
batı
yam cı
temizlik ve koru-
Çizim 1: Tarsus-Gözlükule Höyük, OS ılar mun
bölge, kesit B-BB
TARSUS GÖZLUKUlE
°4~
~ .
\.
\\
TARSUS aöllüKULE
ç-- \..:
"'-
"~
c\'
r--- v
~
\',
...
"'~
Çizim 2: Tarsus-Gözlükule Höyük, OS numarlı
bölge, kesit B-BB'den alı
nan çanak ~ömlek
parçlınd
örnekler (çizen: B. Kılçbeyi)
Çizim 3: Tarsus-Gözlükule Höyük, OS numarlı
bölge, kesit B-BB'den alı
nan çanak ~.ömlek
parçlınd
örnekler (çizen: B. Kılçbeyi)
242
.:.. :.i~;
. ..... .
~
,",:'
(
. y;-.:.:(:\ ~,.
. ",<._~
.
.
.• Çizim 4: Tarsus-Gözlükule Höyük,
.." ...
<:,
batı
yamcı
06 numarlı
bölgenin temizlik. sonrası
planı
(Çizen: A. OzdemirS. Lepinski)
Çizim 5: Tarsus-Gözlükule Höyük, batı
yamcınd
yer alan Duatepe
(Çizen: G. DaTürbesi'nin planı
nışma)
Çizim 6: Tarsus-GÔzlükule Höyük, batı
yamacında
~er
alan Duatepe Türbesl'nln
kesiti (çizen: G. Danışm)
243
Resim 1: Tarsus-Gözlükule Höyük
ı 05 numarlı
bölge
ı kesit B-BB den alı
nan çanak-çömlek parçl ında
örnek: açık
renk hamurlu kum
katıs
az seçilen, 'turnetlel yapı
mı
yuvarlak Kase parçsı
Resim 3: Tarsus-Gözlükule Höyük, 05 numarlı
bölge,
kesıt
B-BB'den alın
çanak-çömlek parçalarında
örnek: kı(m zı
hamurdan el yapım
tek kulplu büyük fincan
veya kap parçsı
Resim 2: Tarsus-Gözlükule Höyük
ı 05 numarlı
bölge
ı kesit B-BB den alı
nan çanak-çömlek parçl ında
örnek: kırmz
hamurdan, çark yapım
kase parçsı
Resim 4: Tarsus-Gözlükule Höyük, 05 numarlı
bölge, kesit B-BB'den alın
çanak-çömlek
parç l ında
örnek: kırmz
fıamurdan
yapılmş
gaga ağızl
testi parçsı
244
2002 GÜNEY Aioıs
YÜZEY ARŞTIMS
Armağn
ERKANAL ÖKTÜ*
Kaan iREN
Hacettepe Üniversitesi'nden Prof. Dr, nağ mrA
Erkanal başknlığd,
Panaztekapsmınd
başltın
"Kuzey ızmir-Men
Ovası
(Güney Aiolis) Yüzey
Araştıms"
05.09.2002 - 25.09.2002 tarihleri arsınd
1.. C. Kültür Baknlığ
Anıtlar
ve
Müzeler Genel Müdrlğ'n
izniyle lzrnir Ili Menemen Ilçesi sınrla
içinde yapılrmş
tır.
Bu seneki ekip Yard. Doç. Dr. Kaan Iren, Araş.
Gör. Hülya Bulut, Araş.
Gör. ılkan
Hasdğlı,
Arkeolog Levent Çimen, arkeoloji öğrencil
Ceyhun Çokal ve Berkay Yalçın'da
oluşmtr.
Araştım
ile ilgili bilgisayarda yapıln
miarı
çizimler Mimar Eylem Kazıl
tarfınd
gerçklştim.
Bu seneki arştıml
Hatundere Köyü çevresi, Musabey Köyü, Menemen ve
Sakaltepe'de yoğunlaşmıtr
(Resim: 1). Ayrıca
kaçak kazı
yapıldğ
ihbarı
geldiğn
de o noktalara da gidilerek definecilerin tahriblı
incelmştr.
pe
kazıs
I. Hatundere Köyü ve Çevresi
izmir-Çanakkale şehirlası
yolunda Menemen'den itibaren 12. kilometreden
doğuya
dönülüp yaklşı
4 km. gidlğne
Hatundere Köyü'ne varıl.
Osmanlı
kayıt
larınd
aynı
adla varlığn
ortaya koyan köy jeolojik bir kraterin batı
ucunda yer almaktadır.
Ekibimiz 2002 çalışmr
çerçevesinde bu kraterin içinde ve kenarlıd
yer
alan antik kalıntr
incelmş
ve belgmiştr.
Hatundere Köyü çevresinde şu alanlarda antik kalıntr
rastlnmış:
Hatundere Köyü girş,
Hatundere Köyü, Heybelitarla
Ded m zarı,
Kil seyık ğ ,
Büyükkale, Kiremitlik, Efeyıkğ,
Karılmezğ,
Karagöl,
Kayrklı,
Şarphne,
Eşmec,
Kocaköşe,
Alabahçe, Küçükkale, Kocamehmet tarlsı
ve Eşektpsi
(Resim: 2).
A. Hatundere Köyü
Girş
izmir-Çanakkkale yolundan Hatundere Köyü istikametine dönüldükten sonra,
yolun kuzey tarfındki
tarlalarda biri yeni soyulmş,
diğerl
henüz farkedilmş
üç
tümülüs mezar görülmektedir. Açılmş
olan mezarın
işçlğne
bakarak bunun Roma
Devri'nden olduğn
düşnebilrz
(Resim: 3).
Yolun güneyinden geçen dere yatğın
paralel bir yolun açılms
sırand
su
künkleri ortaya çıkmştr.
Yolu açan buldozer her ne kadar bu künkleri oldukça hırpal
mışsa
da, bunlar kuzeydoğ-günbatı
yönlü uzun bir çizgi boyunca izlenebilmektedir.
Künkler güneye doğru
dönmekte ve izlenmeleri irnkasızlştd,
Prof. Dr. 6rmqğan
ERKANAL ÖKTÜ, Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Beytepe 06532
AnkararrURKIYE
Yard. Doç. Dr. Kaan iREN, Muğla
Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, 48000 MuğlarÜRKiYE
245
B. Hatundere Köyü
Hatundere Köyü içindeki evlerin duvarlın
çevre yıkntlard
getirilme düzmalzemeler görülmektedir. Söz konusu taşlrın
çoğun
Kilisegün kesimli devşirm
yıkğ'nda
getirldğ
söylenmektedir. Köyün camisinin içinde, aptesthanenin revağın
taşıy n
tahta kolonun kaidesi olarak ters çevrilmş
bir Korinth sütün başlığ
kulanımş
tır.
Ayrıca
cami duvarın
taşçı
marksı
olan bir mermer parça, devşirm
olarak kullanılmştr.
C. Heybelitarla ve Dedemezan
Heybelitarla mevkiinden başlyrk
KiHatundere Köyü'nün hemen doğusna
liseyıkğ'na
uzanan yollar görülmektedir. Ayrıca
yol üzerinde işlk
taşlrı
ve Ilkçağ'
ait
bir mezar da bulnmaktdır.
Dedmzarı,
Hatundere Köyü kraterinin doğu
ağız
üzerinde Buruncuk Kalesi'ne
yukarıdn
bakan bir mevkidedir. Bu mevkide bir kaynı
üzerine OKM yazılmştr.
Bu
hakimiyet bölgesinin güney sınr
burada başldığn
gösterse geda Kyme şehrin
rektir.
D. Kilseyıkğ
Hatundere'nin yaşlı
köylülerinden alın
bilgiler bir zamanlar bu mevkide bir kihatta heykellerin de bulnaidğ
yönünde olmasın
karşın,
artık
buralisenin olduğ,
da defineciler tarfınd
delik deşik
edilmş,
köylüler tarfınd
sürekli taşlrı
çekilmş,
planı
okunamayan, duvarlı
kalm ış
bir taş
birikintisinden başk
bir olgu görüntüsü
noktasıd
bir eşik
taşı
vermeyen bir mimari kompleks görülmektedir. Birikintinin batı
nı ve kapı
sövesi parçsın
anımst
bir malzeme vardı.
Aynı
yörede zeytinağı
işlk
taşlrın
da rastlnmış.
E. Büyükkale
Bu bölgenin en sarp ve en yüksek tepelerinden biridir. Tepenin üzerinde belki göama daha büyük bir olasık
bir münzeviye ait, bir duvarın
pencere
zetleme amçlı,
açılmş
bir mağr
vardı
(Resim: 4). Tepenin üzerinde iki adet sarnıç
bulnmaktdır.
Küçük buluntu olarak yerde Bizans seramikleri ve çatı
kiremiti parçlı
görülmektedir,
buna karşın
yüzeyde herhangi bir duvar izine rastlnmış.
F. Kiremitlik ve Karagöl
Birbirinden çok uzak olmarın
karşın
hem Kiremitiik hem de Karagöl'de benzer işlker
ait pek çok taş
malzemenin bulnması
bu iki yerde de çiftlik yapılrn
olabilecğ
düşnrtmeki.
Yüzeyde bulunan malzeme Roma Döneminin sonları
izlenimini vermektedir.
G. Eteyıkğ
ve KanlrmezJğ
Efeyıkğ
mevkiinde yaklşı
2 rnetreye varan duvar kalınğy
apsisli bir yapı
nı
temelleri görülmektedir. Yıkntlar
ya Ilkçağ'dn
askeri amçlı
mimari bir komplekdinsel bir apıny
parçsı
olsa gerektir. Sonuncusu, duvar işç
sin, ya da Ortaçğ'dn
liğnde
harç kulanımş
olması
ve göreceli büyük taşlrın
kulanıms
sebebiyle oldukça düşk
bir olasıktr.
Karılmezğ'nd
(Karılpz
da denmekte) duvar işçlğ
öncekine göre biraz daha özenlidir ve burada Kocaköşe
ile karşıltbiec
bir kulenin temelleri görülmektedir. Bu tür kulelerin askeri amçlı
kuleler olmaktan çok, Peleponessos (ör. Maboyu kulanı,
o yörenin ve dönemin "toprak ağlrın"
ait
ni) ve Lesbos'ta yüzılar
kule-çiftlikler olma olasığ
bulnmaktdır.
246
H. Kayrklı,
Eşmec
ve Kocaköşe
Karagöl'den Kocaköşe
mevkiine ilerlerken yolda, Kayrklı
ve Eşmec
mevkilerinde işlk
ve künk parçlı
görülmektedir. Ayrıca
antik yol izinin de var olması,
Kocaköşe'ni
diğer
merkezlerle yol ve su bağlntıs
olduğn
düşnrtmeki.
Kocaköşe
iri taşlrdn
yapılmş
temelleriyle 1Ox1 O m.lik Roma Devrine ait bir kule yık ntıs
dır
(Resim: 5). Her ne kadar Kocaköşe,
Hatundere Köyü'nün bulndğ
kraterehakim
bir konumdaysa da, arksın
daha yüksek olan Karahasanlar Dağı'n
almış
olması,
assahip olduğn
ve belki de bir kule-çiftlik olabiecğn
dükeriden çok sivil bir işlev
şündrtmeki.
I. Şarphne
Bu mevkiye ismini veren ve bugün hala yapılm
kayaya oyulmş
bir üzüm presi teknesidir (Resim: 6).
sebebini
adın
yaştn,
ana
J. Alabahçe
Hatundere Köyü'nden kuzeye doğru
yürndğe
köyün hemen çıkşnda,
anyürüyeni karşılmtd
(Resim: 7). Bu yol kalıntr
kişy
yazlrı
kutik yol kalıntr
ruyan bir dere yatğınd
geçirip, yer yer çok iyi korunmşlğ
onuruyla alçak bir teBu tepe Alabahçe Tepesi'dir. Bu tepenin üzerindeki
penin eteklerine qetirerek.. .rıka b
küçük buluntulara qöreI.O. 6. yüzıldan
Bizans çağın
kadar yerlşim
izleri kolayı
görülebilir (Resim: 8). Onceleri olasık
burada yer yer ana kayadan da yarlnık
ama başlıc
kiklobik taşlrdn
inşa
edilmş
bir savunma yapıs
varken, Bizans çağın
gelind ğ e
küçük bir yapı,
burada belki de dinsel bir amaçla bulunuyordu. Bu sonuncusunu Alabahçe Tepesi'nin üzerine oyulmş
bir haç da destklmişr
(Resim: 9). Alabahçe Tepesi'nde bir kaynı
üzerinde dikeyolarak yer almış
bir kabartma da vardı.
Bu kabartma bugün oldukça aşınm tr.
Uzun tarışmldn
sonra bunun bir haçtan
çok çift ağızl
bir baltaya benzdiğ
görüş
arştım
ekibinde kabul görmüşt.
Alabahbir kule temelleri bulnmştr.
çe'nin yakın d
K. Damtş,
Küçükkale ve Kocamehmet Tarlsı
Alabahçe'den Küçükkale'ye antik yol işlern
eşliğnd
varıl.
Küçükkale üç tarafı
vadilerle çevrili, sarp, üzerinde yapı
izleri barınd
küçük bir düzlük alana sahip
bir tepedir. Küçük buluntular, 1.0.8. yüz ıl n
sonundan (Resim: 11) Bizans çağın
kakanıtlmdr.
Küçükkale civarınd
sayız
yol ve çoğu
sadar kesintisiz bir yerlşim
vunma amçlı
duvarda çok çeşitl
işçlker
görülmektedir (Resim: 10). Küçükkale'nin
kuzeybatıs nda
Damt ş
denilen bir düzlük bulnmaktdır.
Bu düzlük üzerinde bir zeytinyağı
presi ve çeşitl
duvar izleri bulnmaktdır.
Küçükkale'nin kuzeyinde Kocamehdenen mevkiide Bizans seramiklerine ve zayıf
duvar izlerine rastlnmış.
met tarlsı
L. Eşektpsi
Doğuda
bir vadi ile Küçükkale'den ayrıln
tepenin adı
Eşektpsi'dr.
Bu tepede
duvarl ın
işç l k er
Küçükkale'deki duvarlara benzer. Azeilikle bu anlamgörülen bazı
da çokgen taşlrdn
örülmş
sur duvarı
kalıntr
ve hala kolayca izlenebilen Eşekt
pesi'ne girş
sağl y n
yol, kapı
ve dörtgen taşlrdn
yapılmş
kalın
şehir surlaın
kalıntar
dikkati çekmektedir. Tepe noktadaki düzlükte defineci çukuru, dörtgen taşlrdan
yapılm ş
bir yapın
izlerini ortaya çıkarmştı.
Her !1~ kadar bazı
duvar izleri arkaik izsüresince 1.0. LV. nadlıyzü
daha geriye giden
lenimi vermekteyse de biz arştımz
bir küçük buluntuya rastlmdık.
247
II. Sakaltepe ve ikinci Çamlık
Piknik Alenı
Emiralem'in hemen girşnde
yer alan bu mevkilerde Tunç Çağınd
Bizans Çağına
kadar yerlşim
izleri görülmektedir. Sakaltepe'de bol miktarda Tunç Çağın
ait segörülmektedir (Resim: 12). Ayrıca
kuzey yamcın
hemen altınd
rnerramik parçlı
parçsı
(Roma Çağı?)
görülmektedir (Resim: 13). Sakaltepe'nin güneymer bir arşitv
batısnd
defineciler tarfınd
soyulm ş,
olası k
Roma Çağın
ait tümülüs mezarlar bulnmaktdır.
ikinci Çamlık
olarak bilinen piknik alnıd
defineciler tarfınd
soyulmakta
olan Tunç Devrine ait küçük bir höyük bulnmaktdır.
Buraya uzak olmayan bir noktatahrib ın
uğray n
Roma Devri tümülüs mezarlı
kaydedilda ise definecilerin yoğun
miştr.
Defineciler mezar odalrın
girdikten sonra duvarlı
ve klineleri tahrip etmektedir. Burada tahribat sonraı
belgeleme çalışms
yapılmştr.
III. Musabey Köyü
Musabey Köyü'nün mezarlığnd
çok sayıd
miarı
parçalar mezar taşı
olarak kulanımştr.
köylülerin, köylerinin tarihine
virde değişms
Bu nedenle bu miarı
elmanrı
nereden taşındğ
zorlaşmı t r.
rişnde
rın
sağl m
yab ncı
Hellenistik ve Roma Devrine ait
Köyün demografik yapısn
yakın
dekalm rı
sonucunu getirmş.
sorusuna sağlık
bir yanıt
bulmak
LV. Menemen
Menemen ilçesi'nde yaptığmz
kısa
bir tur bize burada, Kubilay [lkou'nrı
gibulnarı
iki adet Bizans Devri sütun başlığy
iki adet Roma Devri lon başlık
ve Attika-Ion kaidelerini belgelememizi sağlmıştr
(Resim: 14). Ayrıca
oldukça
bir Rum kilisesi ve onun önünde de bir zeytinağı
presi bulnmaktdır.
V. Eski Manisa Yolu
Gelen ihbarlar üzerine eski Manisa yolunda "Birinci Köprü" adı
verilen mevkiye
gidlmştr.
Burada zeytinlikler içinde sayız
duvar ve döşem
izleri görülmektedir
(Resim: 15). Tahribtın
boyutu ürkütücüdür. Kepçe ile çalışm
ve yer yer 4 metreye
Bu çukrlaın
bazılrn
diplerinde kiklopik duvar izleri görülvaran çukurlar açılmştr.
mektedir. Yerlşim
alnı
göreceli küçük olması
burasın
kutsal bir alan olabiecğ
ni düşnrtmeki.
ileride daha geniş
ve kapsmlı
bir incelerneyle yaınlm
plan dığ m z
ve 5+2
"Aiolis Uzerine Tarihsel ve Arkeolojik Bir Araştım"
kampanya olarak tasrldığmz
adlı
projemizin 3. kampnysı
da bu sene böylece sona ermişt.
248
Resim: 1
~\ .....
.'
mezarlar} 2) Hatundere KÖY.ü
,alr tileb~H
Resim 2: trümıs1
4 Dedmzarı,
5) Kıliseykğ,
6) Büyük k3)
ale,
Kiremitii ,8) Efe~lk ğl,
9) Karılmezğ.
10) Karagö ,11) Kay14) Kocakşe
15) Alarakll,12) araphane, 13) Eşmec,
bahçe, i6 Küçükkale, 1'7) Kocamehmet tarlasl,18) I:şek
tepesi
249
Resim: 3
/ L
//
! /
, ,
/ ,:
!
l
i
i
t
f
,1
Resim: 4
Resim: 5
Resim: 6
250
Resim: 7
Resim: 8
Resim: 9
Resim: 10
Resim: 11
251
Resim: 12
Resim: 13
Resim: 14
Resim: 15
252
THE WATER SUPPLY OF CONSTANTINOPLE SURVEY
2001-2002
James CROW*
Richard BA YLlSS
PaoloBONO
Introduction
The aim of this research project is to advance our understanding of urbanism in
Constantinople throughout its history by investigating the provisions for water supply.
Completed by the emperor Va/ens in AD 373 and supplemented by additional channels
in the 5th-6th centuries, the system stretched over 250 km. to the west of Constantinople and was described rightly by the Turkish hydrological engineer Professor Kazım
Çeçen as "The Longest Roman Aqueduct'". Archaeological and hydrogeological research
is being carried out on the channels and bridges outside the city and the cisterns and
reservoirs within, by a team comprising archaeologists from Newcastle Universityand
hydrogeologists from La Sapienza University, Rome.
This report describes two years surveyand fieldwork Thrace carried out in 2001
and 2002. In September 2001 we undertook our first full season of fieldwork on the water supply system. During the course of the Anastasian Wall Project (1994-2000) we
established a GPS control network in Thrace using high-precision equipment. These
control points of known elevation have enabled us to employ a Garmin Summit handheld GPS device with integrated barometric altimeter for satisfactory positioning of filed observations.
Our fieldwork in 2001 focused on the channel extending eastwards from the BalIıgerm
Aqueduct in the valley of the Karamandere and alsa on the major Danamandıra
tributaries (Fig. 1). We were able to establish the physical relationship between
this latter source and the main supply line and to demonstrate that the springs near Danamdır
had provided a substantial source for the original supply line in the 4 th centwo principal phases of the system have been identified: a c.1
tury. East of Balıgerm
m. wide channel representing the. primary 4th century phase and a slightly lower and
larger (1.6 m. wide) channel representing a massive supplement to the system, probably dating from the 5th century. The lower channel required new bridges to be built
and in many cases the old bridges were abandoned, with both wide and narrow channels subsequently carried across the new, larger structures. Also in 2001, a series of
hydrological analyses were undertaken at a number of key spring sources and several
new sinter samples were collected.
Dr. James CROW, Department of Archaeology University of Newcastle, Newcastle upon Tyne, NE1 7RU, ENGLAND
Çeçen 1996a.
253
In Spring 2002 a short investigation of the city's cisterns took place. Many of the
cisterns recorded by Forchheimer and Strzygowski at the end of the 19th centuryare
now either unknown, inaccessible or destroyed, making a reappraisal of their work somewhat problematic, but we were stili able to studyover 30 cisterns in some detail 2 .
The principalobjective for the summer campaign of 2002 was to investigate in
more detail the evidence for the water supply system on the long (110 km.) stretch bettributary at Balıgerm.
The archaween Vize and the junction with the Danmdır
eological remains in this section are more fragmentary than further east in the heavily
forested central region. Nevertheless it is possible on this long stretch to observe the
remains of both narrow (0.6-1 m.) and wide (1.5+m.) channels. However, it does not
seem that these were separate channeIs in use simultaneously, as was found to the
east of Balıgerm.
A more Iikely interpretation is that the broad and narrow channels
represent two different phases of the same supply line. Numerous bridges were visited
along this stretch and several expeditions were made through the forests where new
channel observations were made.
Vize-Balı/grm
Between Binkılç
and the Karmnoğlu
Dere the channel was seen on several
occasions in tributaries of the Istranca Dere (Manganez Dere, Cineviz Dere, Babadar
Dere and Elmaı
Dere) and was found to be uniformly 1.5-1.6 m. wide (Figs. 1,2). Only
Dere can two different gauges of channel be identified: the first, a
in the Karmnoğlu
1.5 m. wide channel which passed through the ridge on the east flank of the valley by
means of tunnel and the second, a 1 m. wide channel which was carried on a longer
route around the same ridge. It was in no place possible to establish the physical or
chronological relationship between the two channels.
Further to the west, in the catchment of the Ergene Dere north of Saray, reconnaissance revealed a particularly complex series of results on the stretch between the
Ayvacık
Dere and the Galata Dere. In the remains of a bridge crossing a tributary of
Dere, samples were extracted for analysis from a section of channel found
the Ayvacık
with multi-Iayered sinter deposits. The channel at this location was only 90 cm. in width.
Slightly further to the south is the main bridge over the Ayvacık
Dere. This bridge would have been approximately 85 m. long and 13-14 m. high with three arches in a single tier, but nowonly the abutments and footings of the piers survive. Here, the channel
crossing the bridge was a massive and unexpected 2.4 m. wide, but at alater date appears to have been reduced in width, perhaps to the 90 cm. gauge.
Dere and returns to the Ergene Deresi passing
The channelleaves the Ayvacık
by the viiiage of Kavcık.
In this vicinity we were abie to identify the narrowand broad
channels seen by Çeçen", The narrow channel was clearly a continuation of the one
seen in the Ayvacık
Dere, while the broad channel was 1.6 m. wide and could be seen in places on a substantial platform (4-5 m. wide) Iying some 22 m. below the narrow channel. Moving further to the east, the next location where a water channel can
be identified with certainty is in the Galata Dere, as it crosses the fragmentary remains
of a very substantial bridge which would have been approximately 130 m. long and 2025 m. high, Le. longer and higher than the better surviving examples from Büyükgerme and Tatass. A collapsed seetion of hillside on the east side of the bridge has revealed traces of the narrow channel (85-90 cm. wide) but there is no evidence of the broad channel in this vicinity. Hence, the function, origin and destination of the broad channel in this area remain uncertain, and an interpretation cannot be provided until further
consideration is made of the regional data set.
2
3
4
Forchheimerand Strzygowski 1893.
Çeçen 1996a.
Bayliss 1999.
254
The Danmdır
Tributary
The stretch of the Karamandere between Papu and Balıgerm
was investigated
in some detai! (Fig. 1). A major source for the high-Ievel system had been identified at
a cave in the Papu basin, and a series of hydrological analyses were carried out. The
channel running downstream was identified in several places at around 152 m. in elevation and three inspection shafts were also observed. At 0.6 m. wide by 1.5 m. high
this channel is considerably narrower than the 1m wide, high-Ievel channel observed
further downstream. The channel appears therefore to have reached its full size somewhere in the region of Balıgerm,
with the larger scale presumably necessitated by
the increasing number of channel tributaries. Between Papu and Balıgerm
the channel survives well within the steep hillside above Hasan Dede Çiftlğ
and in a narrow
valley just beyond the Saray-Çatalca road the recently exposed remains of an aqueduct were recorded. This had been approximately 4 m. wide and 11 m. long with a
single-arch. The surviving masomy was substantial ashlar blockwork with drafted margins (rustication), a form more usually associated with the major low-Ievel bridges further downstream.
Previously we had thought that Papu was the most westerly source on the highlevelline. However investigations further to the west in the viiiage of Danmdır
suggest that the two natural springs exploited by the viIIage, Kaynarca Pınar
and Paş
Pı
narı,
had also been tapped for the Byzantine system. The Kaynarca line ran along the
east side of the valiey, presumably connecting with the channel at Papu. However the
Pasa Pınar
must have travelled along the west side of the vaıiey,
and indeed the remains of a channel and at least one smail bridge were found on the west side between Papu and Hasan Dede Çiftlğ.
This channel must have continued along the west side of the valley all the way
to the place where the Vize channel joins the Karamandere valley through the tunnel
west of Balıgerm,
as indicated by the wide shelf in the hillside upstream from the presumed tunnel exit. The east side of the valley around Balıgerm
is treacherous, with
steep inaccessible cliffs, and initially we were unable to understand how the Papu
channel was able to proceed downstream of the bridge. Closer investigation however
revealed a narrow shelf cut into the cliff-face to carry the channel, which in some places was tunnelled through the rock, just behind the cliff-face.
East of Bal ıgerm
The two channels coming from Papu and Danmdır
and from Vize converge west of the Balıgerm
aqueduct. Between Balıgerm
and Kumalıder
(near KaIfaköy) the best preserved bridges on the system survive. It is also within this sector that
the distinction between the high and low channels is most apparent.
The main emphasis for detailed survey in 2001 was in the Kurşnlgem
valley and in particular on the principal surviving aqueduct bridge. Using a Trimble
DR200+ Reflectorless Total station we produced an accurate plan, a detailed elevation of the east faoade and a seetion through the bridge. In 2002 similar detailed surveys were carried out on the Balıgerm
and Büyükgerme aqueduct bridges. Both bridges preserve evidence of Iate repairs. At the same time Jonathan Bardili (Newcastle
University) undertook a study of the mason's marks on the bridges and was able to
identify some significant correlations. The Büyükgerme aqueduct bridge belongs to the
second phase of the system and carries the broad low-Ievel channel across a wide valley on a shorter route than the earlier narrow system had taken. Several surviving bridges belonging to the high-Ievel system were visited in this vicinity, one of which had
c1early been rebuilt at some point, probably in the 5th-6th century. This demonstrates
that the 4th century high-Ievel narrow channel continued to follow its original route after the construction of the broad channel bypass system and the Büyükgerme bridge
(Fig.3).
255
A series of crucial observations have enabled us to present a revised interpretation of the relationship between the water channels and the bridge at Kurşnlgem.
Some 100 m. to the east and upstream of the standing bridge are the fragmentary remains of an earlier bridge belonging to the high-Ievel system. Evidence suggests that
the new bridge was built at the time of construction of the low-Ievel system, but that it
was designed to carry both the high-Ievel and the low-Ievel channels on separate tiers.
Consequently the primary bridge was abandoned. In other valleys, such as Talas, we
have consistently observed that the upstream (high-Ievel) aqueduct was in a state of
disrepair. This implies that the technique of moving both channels onto a single bridge
was widely practiced during the construction of the broad channel, but only at Kurşn
lugerme is there any significant evidence for this action.
The question of whether the upper and lower systems converged at any po/nt
remained outstanding and confirmation was sought in parts of the system closer to IstanbuL. A possible location was the open ground around Kalfaköy. A group of four very
substantial depressions (up to 100 m. dia. 7-12 m. deep) near the viiiage were investigated and their possible role as reservoirs was ruled out by the observation that in the
first instance they were merely karst-Iimestone sinkholes, but at the same time they
were also much higher than the supply line at this point. More significantly, investigation further to the east in the Derinçatak Deresi, revealed the presence of two channels
and two aqueducts, attesting to the continuation of the two systems.
Çeçen had reported a handful of surviving aqueducts further to the east around
Taykdın
and tmrahors. The Küçük Kemer and the Büyük Kemer were visited and although it was nowhere possible to ascertain the existence or otherwise of a dual system, reports suggest that two gauges of channel had at a previous time been visible in
this area. Few sightings of the channel are reported east of here as the channel begins
to approach more exposed and urbanised areas of Thrace.
The Subeşı
Tributary
and Dr. Caroline Finkel we made an inOn the kind advice of Gökhan Çağlyn
and located a smail channel with a pedivestigation of the area to the north of Subaşı
mented roof situated in the hillside above the viIIage. Further reports would suggest
that this forms part of a major tributary channel with its sources elose to the viIIage of
Pınarc,
which we investigated and reported in 1998 6 . Based on the topography of this
region we can suggest that this tributary would have joined the main channel south of
Kalfaköy and provides further evidence for the complex dendritic structure of the Thracian water supply system.
The Forest of Belgrad
Preliminary reconnaissance on the Ottoman aqueducts near Kemerburgaz in
2001 yielded some significant results. Both of the principal aqueducts visited, the
Uzunkemer and the Kovukkemer, are in their present form essentially Ottoman structures, but the question remained as to whether these had replaced earlier Byzantine
line", Professor Kazım
Çeçen had suggested that eleworks on the same Kırkçeşm
ments of the Uzunkemer did indeed contain earlier Byzantine masonry and we would
tend to concur with this hypothesis. However, the elearest indications were found at the
Kovukkemer, a three-tier aqueduct crossing the Büyük Dere. Inspection of the lowest
tier in the three-tiered Kovukkemer aqueduct, revealed what appear to be substantial
components of an earlier Roman or Byzantine aqueduct bridge, probably in situ, and
characteristic Middle Byzantine repairs were also noted in the second tier.
5
6
7
Çeçen 1996a.
Crow, Ricci et aL. 1998.
Çeçen 1996b
256
Halkı
and the Ma 'zulkemer
A further investigation was made of the Ottoman supply line which runs 15 km.
Here the Ma'zulkemer aquto the west of the city to sources in the vicinity of Halkı.
educt bridge is of particular interest as the only apparent evidence of an earlier Byzantine or Roman system on this line (Fig. 4)8. However the bridge is located within a military zone so few have been able to examine it closely, With the support of Dr. Alpay
personnel we were abie to study the
Pasinli and the assistance of the Topkule Kışlas
water bridge in great detail. While Dalman suggested an 8th century or later date for
the bridge, Eyice proposed a much earlier Iate antique date based on the eonstruetion
of the bridge 9 . Dalman's date is the more likely of the two but was based on a highly
tenuous historieal conneetion. Instead we have coneluded that this bridge, while showing several phases of modifieation, is more likely to be Ottoman and was perhaps built shortly after the eonquest of the city by Mehmet ii. It therefore seems less likely now
springs provided the original sourees for the Hadrianic water supply of
that the Halkı
the eity, which instead probably originated north of the city in the Cebeciköy valiey, on
what was later the Ottoman Belgrad Forest line 1O• A detailed article on the Ma'zulkemer bridge is currently under preparation to ensure the rapid publication of these resultsn.
Cisterns and Reservoirs in the City
Three days Iate in September 2001 were spent studying the major open-air reservoirs of the city, the Aetius, the Aspar and the Moeius. This continued the work bereservoir outside the city near Bagun in 2000 with our detaHed survey of the Fildamı
kıröy12.
A number of eonsistent briek stamps were identified in the Aspar and the Mocius and bath struetures showed evidenee of seeondary redevelopment, attributable
arehaeologieally to the Middle Byzantine period.
In the following Spring season 2002 we spent 10 days studying the city's smaller Byzantine cisterns. A primary objective was to investigate the topographie relationships between the cisterns and to look speeifically at water distribution within the eity.
The main premise of the working model was that Byzantine water ehannels are known
to have entered the eity at two different heights. The long-distanee supply line from Danamdır
and Vize entered the city near the Edirne Kapı
at a height of 63-4 m., from
where it was abie to supply mueh of the eity. In addition, a second channel is known
from the Belgrad Forest to the north of the city, whieh entered the Theodosian Walls
Kapı,
at a eonsiderably lower level of 33-5 m. This model has very signinear the Eğri
fieant implications for water provision to different areas of the eity in the Byzantine period, partieularly relating to the distinetions that can be drawn between the 2 nd-century
"Aqueduet of Hadrian" (reported in 6th-eentury Byzantine sourees) and the 4lh-century
long-distanee water ehannel eompleted under Valens. A substantial paper on our discoveries is in preparation and is planned for publieation in 2004.
The Anastasian Walf and Evcik Kilise
Despite the shift in emphasis of our researeh onto the water supply we maintain our eommitment to our long term interest in the Anastasian Wall and continue to monitor the monument and its environs aeeordingly. In Spring 2002 Crow and Bayliss were also able carry out field survey on behalf of the Silivri Belediyesi, establishing the Ii8
9
10
11
12
Mango 1995.
Dalman 1933; Eyice 1979.
Çeçen 1996b
see Anatolian Studies 2003.
Crow, Bayliss et aL. 2000.
257
ne of the of the Anastasian Wall to the north of the city in advance of future developments. As part of this survey we also discovered three new types of brick stamps associated with the Wall. This completed our investigation of the remains of the Wall in
this area, which were begun in 2000 with a campaign of topographical and geophysisubstantiated by evaluation excal survey. Our findings on the location of towers w~re
of the Istanbul Archaeological Museum in
cavations undertaken by Turan Gökyıldrm
May 2002.
Early in 2001, treasure hunters had caused extensive damage to the Church of
St. George at Evcik, asite surveyed in 1995 as part of our investigations on the Anastasian Wall. As a result we spent a day there, early in September, to assess the damage and to record what had been revealed, which included a cistern beneath the narthex. In the process of illicit exeavation. the treasure-hunters had also exposed a substantial block bearing a long inscription, which was found on the site by Alessandra Ricci in May 2001. The block had originated in the Anastasian Wall and had presumably
been relocated for the 10lh-century construction of the church. To date, this is the only
known inscription from the Wall. Transportation to the Istanbul Archaeological Museum
was arranged and in September 2001 we were permitted to spend some time studying
the Greek text. The inscription records restorations to the Wall during the reign of Heraclius (610-41) and full publication wil\ be proceed in due course, in collaboration with
the museum.
Acknowledgements
Once again it is our pleasure to record our thanks to the General Directorate of
Ancient Monuments and Museums for granting permission to continue our research.
The significant progress made on our fieldwork during the past two seasons was mafrom
de possible through the support and assistance of our temsilciler; Nilüfer Aydın
from the Kocaeli Archaeological
the Istanbul Archaeological Museum and Emel Balık
Museum in 2001, Mustafa Demirel of the Antalya Museum and Neslihan Güder from
the Monuments and Museums General Directorate in 2002.
At the istanbul Archaeolq,gical Museum we were as ever kindly received and assisted by the director Dr. HaiilOzek, Sumerianologist Dr Veysel Donbaz and archaeologist Dr. Turan Gökyıldrm.
Veysel Bey in particular helped us to procure essential
equipment and kindly introduced us to the fasçinating site he had studied near Kurfalı. We alsa would wish to thank Dr. Ferudun Ozgümş
for sharing his time with us in
Istanbul on a most stimulating exploration of the suburbs.
of the Tekirdağ
Museum was as ever an enthusiastic host and
Mehmet Akif Işın
we were delighted that he was able to join us on a day of fieldwork in 2002 in the viciWe also than k him for his time in the preparation of the documents for
nity of Kavcık.
Başknı
Selami Değirmnc
and his staff in the ..Silivri
the sinter sample from Ayvacık.
Belediyesi made us feel most welcome in the city and we particularly thank Mr. Ozcan
Işıklar
(Deputy Director) for his great efforts to assist our research. In 2002 we were
fortunate to be joined by Kristin Romey, managing editor of Archaeology Magazine,
who was given a three-day, high-velocity introduction to our research.
As usual we made many good friends in the tea houses of Trakya whilst delving
for local information on the water channels. Particular thanks must go to those who dithe remains: Mustafa Nafiza Tığl
(Gümşpınar
Köyü Muhrectly assisted us in firıdng
tarı),
Ali Galip Dayal (ımraho
K9Yü Muhtarı),
Hasan Turgut (Taykdın
Köyü Muhtarı),
Abdullah Arslan (Aydınlar)
and ılhan
Toprak (Kalfaköy).
Funding in 2001-2 was gratefully received from the British Institute of Archaeology at Ankara, the Arts and Humanities Research Board and the Leverhulme Trust. In
addition to the authors and representatives, the team in 2001 was made up with postgraduate students in archaeology, Byzantine history, geology and hydrogeology from
the Universities of Newcastle, Queen's Belfast, Aberdeen and La Sapienza (Rome):
258
Emiliano Agrillo, Laura Casella, Tom Crow, James George, Rowan Hindley, Mark Jackson, Aimee Lawrence and Claire Nesbitt. The Spring season in 2002 was undertaken
by Richard Bayliss, Jonathan Bardili and James Crow. In the Summer season they were joined by Tom Crow (Geologist) and post-graduate students from Newcastle University: Naomi Belshaw, Aimee Lawrance and Claire Nesbitt.
BIBLlOGRAPHY
BAYLlSS, R. 1999.
Anastasian Wall Project+Water Supply of Constantinople Website.
http://museums.ncl.ac.ukllongwalls/index.htm.
The Longest Roman Water Supply Line. istanbuL.
ÇEÇEN, K. 1996a.
ÇEÇEN, K. 1996b.
Sinan's water supply system in istanbul. istanbuL.
CROW, J., BAVLlSS, R. and BONO, P. 2000. "The Anastasian Wall and the Water Supply of
Constantinople Survey 2000", Anatolian Archaeology 6, 16-8.
CROW, J., RICCI, A., et aL. 1998. "Anastasian Wall Project", Anatolian Archaeology 4, 19-20.
DALMAN, K. O. 1933.
Der Valens-Aquadukt in Konstatinopel. istanbuler forschungen ...
bd. 3. Bamberg.
svıce.
S. 1979.
"Byıantische
Wasserversorgungsanlagen
in
istanbul",
Leichtweiss-Institut tür Wasserbau Braunschwieg Mitteilungen 64,
5-21.
FORCHHEIMER, P. and STRZVGOWSKI, J. 1893. Die Byzantinischen Wasserbehiilter von
Konstantinopel. Wien.
MANGO, C. 1995.
"The Water Supply of Constantinople". In G. Greatrex (ed.)
Constantinople and its Hinterland. Aldershat: Publications of
Society for the Promotian of Byıantie
Studies 3, pp. 9-18.
259
Water Supply ofCm~tanlpe
2002 Survey LocatlM Mar;
ŞP!e~i-
.fh7(J~
H()I~
p~\uı-
/H()f€t'i;olIJ.m~
publi.~j,et
(O
tn ..·tlU.~r#1:
this~'t:,(i)n
Ar('J~.M,kıgy
(?l·d.;ınme,'
? lJ(if} n
raoıpşUmQ3/
#
Q
""
Fig. 1: Survey location rnap-frorn
tributarles
Blnkıç
to
Kurşnlgem
260
showıng
.• ,"
~",.
ı
the
Danmdır
Fig. 2:
Elmaı
Dere Aqueduct Bridge, near Aydınlar
Fig. 3: Work in progress on a bridge near Büyükgerme which carried both the
narrowand IJroad channels side-by-side
261
Fig. 4: Ma'zulkemer Aqueduct Brldge, near Mahmutbey
262
2002 YILI ERZiNCAN, ERZURUM, KARS VE IGOIR iLLERi
YÜZEY ARŞTIML
Alpaslan CEYLAN*
Kültür Baknlığ'
izni ile 1-30 Eylül tarihleri arsınd
yür tm ş
olduğ m z
Refahiye ve Çayırl
Ilçesi; Erzurum'un Merkez,
Ilıca
ve Pasinler ilçeleri ile Kars'ın
Kağızmn,
Selim ve Sarıkmş
ilçeleri; lğ
Merkez, Karakoyunlu ve Tuzluca ilçeleri incelmştr.
Başknlığm
atınd
yürütülen çalışmr,
Dr. Akın
Bingöl, Araş.
Gör. Yunus
Gör. Veli Unsal, yüksek lisans öğrencis
Müfit Yakut ve lisans öğrencil
Berkli, Araş.
den Yasin Topalğu,
Yavuz Günaştı
ve Sinan Gül katılmşr.
Elde edilen verilerin değerlnqimsd
Yrd. Doç. Dr. Selma Pehlivan ve Uzman Nevin Ulusoy görev almış
lardı .
Ozverili çalışmrnd
dolayı
meslktaşrı
teşkür
ederim.
Yüzeyarştımln
katı
sağlyn
Atatürk Üniversitesi Araştım
Fonu' ile
beyefendiye teşkür
maddi ve manevi desteklerini bizlerden esirgemeyen Yavuz Kılç
etmeyi bir borç bilirim 2 .
kaps mlı
Aşkale,
dır' n
ar ştı m l da,
Erzinca 'ı
Erzincan Bölgesinde Belirlenen Yerlşm
2002 Yıl nde
Bölgede yapmış
olduğ m z
ar ştı m l ,
bölgenin tarihi ve arkeolojik açıdn
zengi l ğ ni
ortaya koyrnatdıö.
2002 yılnda
yaptığmz
çalışmr
onrasıd
Erzinca'ı
ayırlÇ
ilçesi'nde iki,
belirnmşt.
Refahiye Ilçesi'nde de bir yerlşm
Doplaktepe Höyük - Refahiye/Erzincan
Köyü'nün yaklşı
Refahiye ilçesi, Akçiğdem
deniz seviyesinden.2055 m. yükseliğndr.
Höyüğn
maktdır.
Höyükte Ilk Tunç çağı
keramikleri tespit edilmştr.
höyüğn
likle Karaz türü keramiklere de rastlnım
Qoç. Dr.Alpaslan CEYLAN,_Ata!ürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü Eskiçağ
Tarihi Anabilim Dalı
Uyesi, Erzuruml TURKIYE
Proje No:1998171
Yüzeyarştıml
sırand
gösterdiklerianlyış
ve sağldıkr
katılrdn
dolayı
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Yaşr
Sütbeyaz'a, Fen-EdebiyatFakültesi Dekanı
Prof. Dr. SebahattinTüzemen'e,TarihE!ölümü ınakş B
Prof. Dr.
Mustafa Maya'ya, Erzincan Valisi Sayın
R. Arslan Öztürk'e, Kars Valisi SaEnver Konukçu'ya, Erzurum Valisi Sayın
yın
Nevzat Turhan, Iğdır
Valisi Sayın
Musa Küçükyurt'adesteklerinden dolayı
teşkür
ederim.
Tarihi ve Arkeolojik Araştıml",
Atatürk Üniversitesi Türkiyat AraştITmin
Enstitüsü Dergisi
A. Ceylan, "Çayırh'd
15, Erzurum, 2000, 277 vd.; A. Ceylan, "1998 yıl
ErzincanYüzey Araştıms",
17. Araştım
Sonuç/an Top/antısI2,
2000, 181 vd.; A. Ceylan, "1999 Erzincan-Erzurum y.üzeyAraştıml",
18. Areştum«
Sonuçlan Toplantıs
2, 2001,
Erzincan ve Erzurum ıleri
Yüzey Araştıms",
19. Arsştıme
Sonuçları
Top/antısI2,
71 vd.; A. Ceylan, "2000 yıl
2002, 165 vd.; A.Ceylan, "2001 ıly
Erzincan,Erzurum, Kars ıleri
Yüzey Araştıml",
20. Areştım
Sonuç/an Top/antısl2,
2003, 311-313.;A. Ceylan, "The Erzincan,Erzurumand Kars" Region In The lron Age, Anatofian Studies51,
Anatofian Iron Ages 5, (Baskıd).
Oğretim
1
2
3
1 km. doğusna
bulunan höyük
kuzeyinden "Kuzun Deresi" akKeramikler arsınd
özelönemini artımkdr.
263
Yukan Kartlı
Höyük- Çayırl/Ezinc
11 km. güneydoğusa,
Çayıri'n
1710 m. yükseklikte bul nmakt dır.
izleri tespit edilmştr.
yutlarda kaçak kazı
lerinden oluşmaktdır.
Aşağı
Kare
Kartlı
Köyü'nün 500 m. batısnd,
kale 40x40 m. ölçülerindedir. Küçük boHöyükteki yüzey bul ntuları
Ortaç ğ
keramikplanı
Yukarı
Höyük- ÇaYlrll/Erzincan
Kartlı
ayırlÇ
ilçesi'nin 18 km. güneydoğusa
ve Aşağı
artlıK
Köyü'nün ortasınd
bulunan höyükte herhangi bir keramik veriye rastlnmış.
Höyük, köy yerlşm
rinin içerisinde kalmış
olmasın
rağmen
beklenilen ölçüde tahribata uğram ıştr.
2002 yılmda
Bölgede yaptığ m z
çeleri incelemeye
r uşt -.
alınm ştır.
Erzurum Bölgesinde Belirlenen Yerlşm
ar ştı mal rd
bölgenin Aşkale,
Ilıca,
Bu bölgelerde ilk Tunç ve Demir Çağı
Merkez ve Pasinler ilyoğun
olarak yaşrı
Tilkitepe Höyük
Pasinler'in 18 km. güneybatısd
Karavelet Köyü'nün hemen girşnde
bulunan höyükte bol miktarda Ilk Tunç ve Demir Çağı
keramiğ
tespit edilmştir.
ne yazık
ki, bol miktarda kaçak kazıy
maruz kalmıştr.
Ziyaret Tepe Yerlşmsi
Pasinler ilçesi'nin Karavelet Köyü'nde bulunan höyük köyün 4 km. güneyinde
Kuşaky
Dağı'nd
gelen çay, tepenin etrafın
dolaş r k
kuzeye
devam etmektedir. Höyük yüzey bul ntuları
Ortaç ğ
özel iğ
taşım ktadır.
yer almktdır.
doğru
Kuşak ya
şaky
(kuzey)
Höyük,
Kuşaky
Dağı'nd
kur lm ştur.
zensiz sayılbieck
yok edilmştr.
Kalesi
Kalesi, Ziyarettepe yerlşmesin
yakl şı
1 km. güneyinde ve Kugelen derenin batısnda,
1940 m. yükseliğnd
bir tepe üzerine
Kale 50x45 m. ölçülerindedir. Kalede yapıln
kaçak kazılr
sonucunda dütaş
sıral
ortaya çıkmştr.
Kale günümüzdeki yapıs yla
tamamen
Höyük (Resim: 2)
Köyü'nün 1 km. kuzeydoğ
Pasinler'in 15 km. güneyinde yer alan Yastıkep
sunda bulnmaktdır.
Doğus
ve kuzeyinde verimli Pasin Ovası
bulnmaktdır.
ler tarfınd
taş
ocağı
olark.unıdğ
büyük oranda tahribata uğramıştr.
yükte tespit edilen keramikler Ilk Tunç Çağı,
Demir Çağı
ve Ortaçğ'
aittir.
Yastıkep
Dana Tepe Höyüğ
Pasinler'in 28 km. güneybatısd
yer alan höyüğn
bulnması
nedeniyle
batıs nda
nıda
4
güneybatısd
değ rl ndi leb c k
KöylüHö-
bulunan Gerdekkaya Köyü'nün hemen kuzeyBüyükdere Çayı
akm tadır.
Köyün yakı
keramik verisine rastlnmaıştr.
Erzurum Bölgesi ile ilgili yapıln
arştıml
ve incelemeler için bk., M. Pehlivan, En Eski Çağlrdn
Urartu'nun ıkY
KadarErzurum ve Çevresi, şıma lısaB(
DoktoraTezi), Erzurum, 1984.;S.GÜneri 'Erzurum Çevresindeki Höyüklerin Yüzey Araştıms',
V. Araştım
Sonuçları
Toplantıs
2, 1987,45 vdd.; A. G. Sagona, "An Archaeological Survey
of the Erzurum Province, 1999:The Regionof Pasinler" AncientNear EastemStudiesXXXVi, 1999,108 vdd.; A. Ceylan, "1999 Erzincan-Erzurum YüzeyAraştıml",
18.Araştım
Sonuçlan Toplantıs
2, 2001,71 vd.; A. Ceylan,"2000
Yıl
Erzincan ve Erzurum irelı
Yüzey Araştıms",
19. Araştım
Sonuçları
Toplantıs
2,2001, 165 vd.; A. Ceylan,
"2001 ılY
Erzincan, Erzurum, Kars ıleri
YüzeyAraştıml",
20. Araştım
Sonuçları
Toplantıs
2, 2003,311 vdd,
amş"
264
Höyük
Pasinler'in 10 km. güneyindeki Otlukapı
Höyükte yapıln
höyük, kuzey-güney doğrult dr.
mir çağın
ait keramik verileri bulnmştr.
Değirmntp
Köyü'nün hem ei") güneyinde bulunan
incelemede Ilk Tunç çağı
ve De-
Sıt
Boğazı
(Maşt),
Kaya Basmklı
Tünel
Pasinler'in Çiçekli Köyü'nün güneydoğusnda,
dağl rın
üstünde, Sıfrn
Boğazı
mevkiinde Maşt
çayı'n
ind ğ
anl şı an
kaya basmklı
tünel tespit edilmştr.
Girş
kısmndai
15-20 basamak kırldğ
için girmenin mümkün olmadığ
tünelde kaya basamklrı
rahtlık
izlenebilmektedir. Ancak kaçak kazı
yapanlar basmkların
sonunda define olduğn
düşnkleri
için devamlı
olarak tüneli tahrip etmişlrd.
Bu merdevam etmektedir.
kezdeki çalışmr
Kurbanç yı
Yerl şm si
Pasinler'in 6 km. kuzeybatısndi
güneyinde yer almktdır.
Yayla Dağı'n
sürekli tahrip edilmştr.
Yerl şm de
çok sayıd
Ortaçğ
Kurbançyı
Köylüler tarfınd
ve az sayıd
Köyü'nün kuzeydoğsuna
toprak almak am cıyla
Demir çağı
keramiğ
ve
bulnmştr.
Kalesi
Kurbançyı
Köyü'nün 1 km. doğusn
Kale, Pasinler'in 6 km. kuzeybatısndi
daki bir tepe üzerinde bulnmaktdır.
60x55 m. ebadın
olan kalenin deniz seviyesin1850 m.dir. Yoğun
şekild
ka~
kazı
izlerine rastlnmışr.
Kale, Pasin
den yükseliğ
Ovası'n
hakim ve Büyükdere'den gelen dogal yoları
kontrol altınd
tumakdır.
Kalede çok sayıd
işlenm
obsidiyen bulunmakla birlikte herhangi bir keramik verisine
rastl nma ışt r.
Bu nedenle kalenin ileride daha geniş
incelenmesinin gerkliğ
ortaya çıkmştr.
Kurbançyı
Topdağı
Kalesi/ Küç kdağ
Pasinler'e 8 km. uzaklıti
Kavuştrn
Köyü'nün yaklşı
1 km. güneybatıs
da deniz seviyesinden 17:80 m., ovadan ise 80 m. yüksekliktedir. Doğu-batı
doğrult
olan kalede bol miktarda Ilk Tunç, Demir çağı
ve Ortaçğ
keramikleri ile bol sayıd
sidiyen tespit edilmştr.
Kaçak kazılr
yapılmş
ve bunun sonucunda miarı
yapıl r
ortaya çıkmştr.
köylüler tarfında
götürülmek suretiyle kale tahribata uğratılmşr.
ledeki taşlr
doğus nda
rak kulanımştr.
rinlğe
mir Çağı
obKa-
Top Mezar Höyük
Höyük, Pasinler'in 6 km. kuzeybatısndi
Kurbançyı
Köyü'nün 500 m. güneybul nmakt dır,
75x70 m. ölçülerinde olan höyük daha sonra mezarlık
olaUzerinde Islamı
Döneme ait mezar taşln
bul nmakt dır.
3-4 m. devaran kaçak kazılr
tahrip edilmştr.
Höyükten Ilk Tunç Çağı,
Boyalı
Erken Deve Orta Demir çağı
keramikleri elde edilmştr.
Kavuştrn
Kalesi
Pasinler'in kuzeyinde bulunan Kavuştrn
Köyü'nün 2.5 km. kadar güneybatı
sında,
Serç boğazı
Köyü'nün yaklşı
1 km. güneydoğusa,
1850 m. yükseliğn
deki kale, kabaca yontulm ş
iri taşlr
kuru duvar tekniğ de
inşa
edilm şt r.
Kale, bulundğ
yer itibariyle ovanı
en yüksek noktasınd r
ve tüm Pasin Ovası'n
hakimdir.
265
Kaledeki miarı
kalıntr
çok belirgin bir şekild
tespit edilebilmektedir. ilk Tunç
ve Ortaçğ
keramiklerinin yanı
sıra
bol miktarda işlenm
obsidiyen bulnmştur.
Anolmayış ,
bu obsidiyenlerin bölgeye, çevredeki yatakcak bölgede obsidiyen yatğın
lardan getirldğn
düşnrtmeki.
Küçüktuy (Tetikom) Höyük (Merkezi Küçüktuy Köyü), Kaleboynu Kalesi (PasinleriKurnuç), Tepeköy Kalesi (MerkezITepeköy), Dumlu Su Deposu Höyük (Dumlu), Eskişehrtp
Kalesi (Dumlu), Ikiztepe Höyük (Dumlu), Çöğendr
Höyük (Pasinler/Çöğ
neder Köyü), Pırtn
Kalesi (Aşkale/Pırtn
Köyü), Aşıkl
Höyük (IlıcaiMerkz),
Altınbaşk
ii Höyük (lıca/Atnbşk
Köyü), Tepecik ii Höyük (Pasinieri Tepecik Köyü), Tımar
obsidiyen yatklrı
(PasinlerITım
Köyü), Kızlvank
yerlşmsi
(Dumlu), Ağören
obsidi(1Ilca/Ağören
Köyü), Yapğıl
Höyük (Paslner/Ypğıh
Köyü), E.şbenc
yen yatklrı
Höyük (Pasinler/Esbence Köyü), Taşlıkyn
Höyük (PasinlerTşıky),
Ovenler
Höyük (Pasinler/Ovenler), Ardışl
Höyük (Pasinler/Adış
Köyü); .adı
geçen yerl şme
lerin, 2002 sezonunda tespiti ve çalışmr
yapılmş
olmasın
rağmen,
çalışmrn
genişltms
plandığ
için daha geniş
ya ın
2003 sezonuna bıraklmıştr.
2002 yılmda
Kars Bölgesinde Belirlenen Yerlşm
Kars ili, Sarıkmş,
Kağızmn
ve Selim ilçelerinde devam
başldığmz
Kars bölgesi arştınlö
2002 yıl nda
genişle
Oldukça zengin materyallerle dolu olan Kars bölgesinden dört
Araştımlz
edilm ştir.
2001 yılnda
yerek devam etmiş r.
yeni kale ve iki yerlşm
belirnmşt.
Yumrutepe Kalesi
Yolgeçmez Köyü'nün kuzeyinde bulunan kale, Kars-ErzuSelim ilçesi'ne bağlı
rum karayolunun 750 m. batısnd
bulnmaktdır.
Kalenin eğimn
fazla olduğ
kuzey
kendisini belirgin bir şekild
gösterirken, eğimn
az ldığ
güney
kesiminde sur duvarlı
ve doğu
kesiminde sur duvarlı
büyük ölçüde tahrip olmuştr.
Kalenin sur duvarlın
dan çıkarln
taşlr
köyevlerinde yapı
malzemesi olarak kulanımştr.
Kalenin bulunduğ
tepenin bir obsidiyen yatğı
olması,
kalenin aynı
zamanda bir obsidiyen ihraç
gösterebilir. Kaleden toplanan keramikler Ilk Tunç çağı
ve çoğunlk
merkezi olduğn
la Demir çağı
verilerinden oluşmaktdır.
Yapım
özel iğ y
de kale tipik Demir çağı
kalelerine benzemektedir.
Gevenli
Yerl şm si
Yolgeçmez Köyü'nün 1 km. ve Tilkitepe yerlşmsin
250 m. kadar
yer almktdır.
1920 m. yüksekliktedir. Kars-Erzurum karayolunun
yer alan yerlşmni
batısnd
doğuya
doğru
demiryolu yolu geç-
Sarık m şgüneydoğusa
güneydoğus nda
mektedir.
kaçak kazı
izlerine rastlnmkadır.
merkezde yoğun
bir şekild
keramik bulnmaktdır.
Tespit edilen keramiklerin çok azı
Demir Çağı,
büyük bir kısm
rtaçğO
göstermektedir.
Yerlşmd
miarı
5
kalınty
rastlnımy
yoğun
bir şekild
Herhangi bir
özeliğ
arştıml
ve incelemeler için bk., M. Pehlivan, En Eski Çağlrdn
Urartu'nun ıY
Erzurum bölgesi ile ilgili yapıln
KadarErzurum ve Çevresi, şıma lısaB(
Doktora Tezi), Erzurum, 1984.; S. Güneri 'Erzurum Çevresindeki Höyüklerin Yüzey Araştıms,
V. Araştım
Sonuçları
Toplantıs
2, 1987,45 vdd.: A. G. Sagona, "An Archaeological
Survey of the Erzurum Province, 1999: The Region of Pasinler" AncientNearEastemStudiesXXXVi, 1999, 108 vdd.;
A. Ceylan, "1999 Erzincan-Erzurum Yüzey Araştıml",
18. Araştım
Sonuçları
Toplantıs
2, 2001, 71 vd.: A. CeyErzincan ve Erzurum ıleri
YQzey Araştıms",
19. Araştım
Sonuçları
Toplantıs
2, 2001,165 vd.: A.
lan, "2000 yıl
Erzincan,Erzurum, Kars ıleri
Yüzey Araştıml",
20. Araştım
Sonuçları
Toplantıs
2, 2003, 311
Ceylan, "2001 yıl
Tarihive ArkeolojikAraştıml,
2001, Erzurum, 53 vdd.
vdd.; A. Ceylan, Sarlkmış-
amşıl k
266
kenarıd
Tilkitepe (Çizim: 1)
Yolgeçmez Köyü'nün 750 m. güneyinde ve Kars-Erzurum karayolunun hemen
bulnmaktdır.
1890-1900 m. yükseklikte bulunan yerlşmni
kenarıd
Çayı
ile Sarıkmş
Çayı
birleşmktd.
Tepe üzerinde yuvarlak yapıl
ve kaba taşlrdn
yapılmş
olan taş
sıral
bulun"
Ancak bu mimari kalınt arın
işlev ri,
çok belirgin olmadıkrn
tam olarak
Asboğa
maktdır.
anl şı am ştır.
Demir Çağın
ait keramikler ve işlenm
obsidiyenler tespit edilmştr.
Kaçak kazılr
sonucunda ortaya çıkarlmş
olan ve Erken Demir çağı
örneklerine benzeyen bir mezara rastlnmkadır.
Mezarda iskelet kemikleri bulndğ
dikkati
çekmektedir.
Çoğunl
Kaya/ik(Mindivan) Kalesi
Kaylık
Köyü'nün 500 m. güneybatıs
Susuz ilçesi'nin 4 km. güneydoğusa,
da, 2070 m. yüksekliktedir. Kaylık
Köyü yalsınd
bulunan kale, doğu
tarfınd
dağ
silsilesine bağlı
sarp bir kaylı
üzerinde savunmaya son derece elvriş
bir konumda
bul nmakt dır.
Kalenin güney ve kuzey kenarlıd
dereler akm tdır.
Kalenin kuzeybatı
kısmnda
tepenin hemen altınd
doğal
bir mağr
bulnmaktdır.
Sur duvarlın
harç kulanımdğ
dikkat çekmektedir. Kalenin büyük bir kıs
mı
yıklmş
olmakla beraber genel yapıs
korunabilmşt.
Güneydoğua
bir burç olarak
yapıs
arz eden bir kalınt
bulnmaktdır.
kendisini gösteren ve Ortaçğ
Kale genelinde kaçak kazılr
bulunmakla birlikte yoğunl
güney kısmndaır.
Kalenin doğusna
talı
su kaynlrı
giden su yoları
bulnması
rağmen
günümüzde bu su yoları
tahrip edilmştr.
Kalede az sayıd
ilk Tunç, çok sayıd
da Demir Çağı
ve Ortaçğ
keramiğ
tespit edilmştr.
Keçivan Kalesi
Kağızm n-Kars
karayolunun 5. km.sinden, batıy
doğru
ayrıln
köy yolunun sonunda, oldukça zorlu bir yoldan gidildikten sonra varıln
kale, büyükçe bir kaya kütlesinin üzerine kurlmşt.
Ortaçğ
boyunca bölgenin önemli kalelerinden biri olmayı
sürdmş
bir kaledir. Kaleye girş
batısnd
açıln
bir kapıyl
mümkün olmaktdır.
Kalenin hakim olduğ
kuzeyindeki vadide pek çok mağr
bulnmaktdır.
Ortaçğ
kalesi görünümündeki kalede çok az miktarda Demir Çağı
keramiğ
bulunmştr.
Kötek
Kağızmn-rs
karayolunun 2. km.sinde yolun hemen sağınd,
yün içerisinde yer almktdır.
Kale zeminden 100 m. kadar yukarıd.
batısnd
geçen Kötek Çayı'nd
adın
almktdır.
Tepenin çeşitl
Ortaçğ'
tarihlendirilebilecek bu yapılrn
duvar yapımlrnda
leri vardı.
mışt r.
Kale gerek köylülerin define amçlı
kazılrn
gerekse teröre karşı
siper am cıy
çukurlarla tahrip edilmştr.
Kale zemininde ve açıln
çukurlarda Demir
ait bol miktarda keramik bulnmştr.
la açıln
ile Ortaçğ'
gede
isimli köKöy ve kale,
yerlerinde yapı
izharç kul anıl
aynı
yüzearştımln
2002 Yılmda
2002 yılnda
Iğdır
Bölgesinde Belirlenen Yerlşm
önceleri Kars ili'nin bir ilçesi olan daha sonra ayrılk
devam edilmştr.
Yapıln
arştıml
267
Çağı
il olan bu bölçok verimli geçmiş-
tir. Çok sayıd
men tahrip edilğ
höyük ve kale
anl şı r u t ".
belirnmş,
önceden var olan birkaç
höyüğn
de tama-
Kü!lütepe Höyük
Iğdır'n,
Tuzluca ilçesinin Gaziler Köyü sınrla
içerisinde bulunan höyük, Iğdır
Kars karayolunun hemen yanıd
ve i1çeye 27 km. uzaklıtdr.
Karayolundan 60 m.
yerl şme
izleyükseklikte bulunan tepenin özellikle Aras'a bakan kuzey yam çl rında
herhangi bir
ri görülmektedir. Tepe ve yamaçlarda bulunan keramik verileri dışna
mimari kalıntya
rastl nma ışt r.
Tepenin tarla olarak kulanıms n
yanı
sıra
bir kıs
mın
da yol yapım
nedeniyle tahrip edilğ
belir nm şt .
Höyükte ilk Tunç Çağı
ve Ortaçğ
özeliğ
gösteren keramikler de vardı.
Kalesi
Iğdır' n
Tuzluca ilçesi'ne 27 km. uzaklıt
ve Gaziler Köyü'nün 3 km. batısnd
bulunan kalenin günümüzde büyük bir kısm
tahrip edilmştr.
Kaçak kazılr
ve doğal
tahribat sonucu kalenin büyük bir kısm
yok olmuştr.
Sur duvarlın
kalan kısm
üzerinde yapıln
incelemede, kalenin bir Ortaçğ
yapıs
özeliğ
taşıdğ
anlşımktdr.
Kale, Osmanlı
Döneminde de işlek
olan ve Gaziler Çayı'n
takip eden yolu kontrol altında
tumakdır.
Bu yol üzerindeki diğer
önemli kale ise Köroğlu
Kalesi'dir.
çoğunl ğu
Ortaç ğ'a
ait olmakla birlikte az miktarKaledeki yüzey bul ntuların
ait keramikler vardı.
da da Demir Çağın
Kız
Melekli Yerlşmsi
Iğdır'a
5 km. uzaklıt
bulunan yerlşmde
daha önce bilimsel bir kazı
yapılmş
tır",
Yerlşm,
bölgede kazıs
yapıl n
en önemli Urartu merkezidir. Bölgeden gerek bu
kazı
ile gerekse kaçak kazılr
sonucu ortaya çıkarln
eserler günümüzde Tiflis Müzesi'nde sergilenmektedir. Merkezin üzeri büyük ölçüde volkanik taşlr
örtülü durumdadır.
Araştı mal rım z
sonucunda herhangi. bir mimari kalınt ya
rastlanm ışt r.
Yaptığ
mız
incelemeler sonucunda bol miktarda Ilk Tunç Çağı,
Karaz türü, Demir Cağı
ve Geç
boyalı
keramikleri bulnmştr.
Yine yerlşmd,
bol miktarda obsidiyen
Demir Çağı
taşlr
tespit edilmştr.
ve işlenm
Kur(u)gan Kalesi
Iğdır
Ovası'n
bakan kuzeybatı
yamcınd
bulunan kale, yöre halKaravelet Kalesi olarak da adlnırmkt.
Kalenin bulndğ
tepenin
üst kısmlar
Demir Çağı
özeliğ
verirken alt kesimleri Ortaçğ
özel iğ
göstermektedir.
Kalenin eteklerinde bulunan su göleti Urartu Dönemi gölet özeliğ
taşım ktadır.
Keramik verileri Demir Çağı
ve Ortaçğ'
aittir 8 .
kı
tarfınd
Ağrı
Deliktaş
Dağı'n
doğusna
6
7
8
Kalesi
Melekli'nin kuzeydoğsuna,
yer almktdır.
ana yolun 500 m. doğusna
Püskürük taşlrdn
yapıl n
ve Kültepe'nin 2 km.
dikdörtgen planı
kalenin ana
Iğdır
ili'nde yapıln arştımld
belirlenen Yaycı
Köyü'nde bulunan "Yaycılr
Höyük" ve Gökçeli Köyü'nde bulunan
Bu höyüklerle ilgili.geniş
bilgi için bk.; i. K. Kökten, "Kars'ın
Tarih Ön"Gökçeli Höyük" büyük bir tahribata uğratılmş.
Ilk Kısa.
Rapor" Bfilleten Vii, Ankara, 1943, 603-613; i. K. Kökten, "Kars'ın
Tarih Öncesi" III. Tarih Kongcesi Hakınd
resi, 1948, 201 vdd.; i. Güner, Ilirniz Iğdır,
Iğdır,
1993; i. K. Köten, "1952 Yılnda
Yaptığm
Tarihöncesi Araştıml
Hakınd".
Dil ve Tarih -Coğrafy
FakültesiDerfl.isi XI-2,3,4, 176 vdd.; O. Özbek-B. Yükmen, "1997 Yıl
Kars, Ardaıleri
Yüzey Araştıms"
Türk Arkeolo]ive EtnografyaDergisi 1, 2000, 111 ydd.
han, Iğdır
B. A. Kultin, Urartskij "Kolumbarij" u podosvy Ararata i Kuro-Araksskij eneolit [An Urartian" Columbarium" on the slopes of Ararat and the Copper Age of the Kuro- Araxes basi] Vestnik Gosudarstvennogo muzeja Gruzii 13, 1944, 1
diğer
yaınlr
için bk.; W. Kleiss- H. Hauptmann, Topographische Karte von Urartu, 1976, Berlin, 13 ydd.
vdd.; Ayrıca
bir şekild
yaın
hazırlnmktd.
Kale ve su göleti geniş
268
yola bakrı
3 m.lik bir kapıs
bulnmaktdır.
kalede Ilk Tunç Çağı,
Demir ağıÇ
tespit edilmştr.
Kalenin kuzeybatısnd
Kaleye, halk arsınd
Deliktaş
Bol miktarda kaçak kazı
izlerine rastlanan
tarihlenen bol miktarda keramik verisi
at naiı
biçiminde delikli bir taş
bulnmaktdır.
Kalesi isminin verilmesi bu sebepten ötürüdür.
ve Ortaçğ'
Karakoyunlu Kalesi
Iğdır' n
15 km. doğusna
yer alan Karakoyunlu ilçesi'nde bulunan kale 2 m. genişlğdek
kuru duvar tekniğyl
yapıln
duvarlara sahiptir. Büyük kısm
kaçak kazıl r
da ortaya çıkarlmş
olan 130 kadar Erken Demir Çağı
mezarı
bulnmaktdır.
Kalede
Demir Çağı
ve Ortaçğ'
aittir''.
rastlanan keramikler Ilk Tunç Çağı,
Karakale Kalesi
Iğdır
Ovası'n
batı
kesiminde, Ermenistan sınrda
iki ülkeyi birbirinden ayırn
Aras Nehri ile dağlrn
gelen suların
birleşm
noktasıd
çok sarp bir kaya kütlesi
üzerinde ve vadiye hakim bir noktada bulnmaktdır.
Bölgenin en önemli kalesidir. Günümüzdeki yapısl
Ortaç ğ
dönemi özellikleri taşıyn
kalenin içinde bulunan yapılr
da özellikle temeli oluştran
taş
sıral
erken dönem özeliğ
göstermektedir. Kalede
bol miktarda Demir Çağı
ve Ortaçğ
keramiğ
bulnmştr.
Sürmeli Kalesi
Karakale'nin hemen batısnd,
Sürmeli Köyü'nün de bulndğ
sarp kaylığn
üzerinde, bölgeye hakim bir noktada yer almktdır.
Kalenin boyutları,
bulndğ
konum ve Karakale gibi büyük bir kaleye yakınlğ
nedeniyle uç kale nitelğdr.
Yapım
tekniğ
açısnd
Ortaçğ
kalesi görünümündedir. Kaleden çok az miktarda Demir Çağı ve bol miktarda Ortaçğ
keramiğ
toplanmışr.
Kalesi
Karakoyunlu Kalesi'nin 5 km. kuzeyinde yer almktdır.
Karakoyunlu Kalesi ile
benzer özelliklere sahip olan kalede 5 kademeli sur duvarı
bulnmaktdır.
Kalenin hemen kuzeyinde yerlşim
alnı
vardı.
Kuzeyde yoğunlaş
nekropol alnı
kuzeybatıd
da kendisini göstermektedir. Kuzeydeki nekropol ve yerlşim
alnrıd
dikdörtgen ve
oval yapıl
mimari kalınt ra
rastl nm k adır.
Verimli Iğdır
Ovası'n
hakim kalenin korunaklı
bir yapıs
vardı.
Kalenin kuzeyinde bulunan nekropol alnı
kaçak kazılr
tahrip edilmştr.
Kalenin kuzeybatısnd
bulunan nekropol alnıdki
Erken Demir Çağı
mezarlın
kuzeyindekilere oranla daha iyi korundğ
ve henüz kaçak kazılr
maruz kalmdığ
görülmektedir.
Yerlşmd
elde edilen keramikler doğrultsnda
kale ve yerlşmni
Erken
Demir Çağı
ve Ortaçğ'd
kulanıdğ
anlşımktdr.
Demir Çağı,
Aktaş
Kalesi (Karkoyunl/Atş
Köyü) ve Göktaş
Kaya Mezarı
(Tuzlca/Göktş
Köyü), 2002 sezonunda tespit edilmş
ve çalışmr
yapılmş
olmasın
rağmen
çalış
malrın
genişltms
plandığ
için daha geniş
yaın
2003 sezonuna bıraklmşt.
1998 yılnda
itibaren bölgede yapmış
olduğmz
yüzearştımlnd
önemli sonuçlar elde etmiş
bulnmaktyız.
2002 yıl
arştımlnd
51 yerlşmd
inceleme yaprluştı.
Ayrıca
çok sayıd
kültür varlığ
belirnmşt.
Bunlardan Erzurum'un Pasinler Ilçesi'nde Değirmn/
Köyü'nde koç şekil
mezar taşlrı,
Kurbançyı
Köyü'nde tarihi mezarlık
ve Merkez Ilçe'ye bağlı
Yerlisu Köyü'nde de koç şekil
mezar
taşl rı
tespit edilmştr.
Kars bölgesinde Havariler Kilisesi, Micingert Kümbeti (Sarıkmş),
Keçivan Şa
peli (Kağızmn)
tespit edilmştr.
Kasımtğ
9
Kale ayrıntl
bir biçimde yaın
hazırlnmktd.
269
bölgesinde Korugan Kilisesi, Karakale Kilisesi, Iğdır
Merkez Kilisesi,
Iğdır
Merkez Camii, Çakırtş
Kul Yusuf Kümbeti gibi kültür varlık
değ rl n i ec kt r
nat tarihçisi ekip üyelerimiz tarfınd
Iğdır
Kervansyı,
HARiTADAKi YERL ŞMEL R
ERZiNCAN
Kartlı
1. Yukarı
Kartıl
2. Aşağı
3. Doplaktepe
27. Kızlvank
yerlşmsi
28. Ağvern
obsidiyen yatklrı
29. Yapğıl
Höyük
30. Esbence Höyük
Höyük
31. Taşlıkyn
32. Övenler Höyük
33. Ardışl
Höyük
34. Küçük Tuy(Tetikom) Höyük
Höyük
Höyük
ERZURUM
4. Tilkitepe Höyük
5. Ziyaret Tepe
Kalesi
6. Kuşaky
7. Yastıkep
Höyük
8. Dana Tepe Höyüğ
9. Değirmntp
Höyük
Boğazı
(Maşt)
yerlşmsi
10. Sıfrn
11. Topdağı
Kalesil Küçkdağ
12. Kavuştrn
Kalesi
Kalesi
13. Kurbançyı
14. Top Mezar Höyük IKavuştrn
15. Kaleboynu Kalesi
16. Tepeköy Kalesi
17. Dumlu Su deposu Höyük
18. Eskişehrtp
Kalesi
19. ikiztepe Höyük
KARS
35. Yumrutepe Kalesi
36. Gevenli yerlşmsi
37. Tilkitepe (Sarıkmş)
38. Kaylık
Kalesi (Susuz)
39. Kötek Kalesi (Kağızmn)
40. Keçivan Kalesi (Kağızmn)
laDIR
41. Küllütepe Höyük
42. Kız
Kalesi
43. Melekli yerlşmsi
44. Kur(u)gan Kalesi
45. Deliktaş
Kalesi
46. Karakoyunlu Kalesi
47. Aktaş
Kalesi
Kalesi
48. Kasımntğ
49. Karakale Kalesi
50. Sürmeli Kalesi
kaya mezarı
51. Göktaş
20.ÇöğendrHyük
21. Karavelet Höyük
Kalesi
22. Pırtn
Höyük
23. Aşıkl
ii Höyük
24. Altınbaşk
25. Tepecik ii Höyük
26. Tımar
obsidiyen yatklrı
270
Iğdır
sa-
·SR:A'l_M 1tR.')(ZR:E~AC'NIZRE
$at :lit.ep ıi<6hıre
'~Qp#jg"2oi6rlıJtadV@
J\)
"'......"
Harita 1: 2002 yıl
yüzearştımsnd
belirlenen merkezler
.
2Q02
.....
fGnlR
...
TJl/dteA-:f({1r~
~,;.-:!fiO'
Çizim 1: Tilkte~ars
keramik ve obsidiyen çizimleri
,
rı,_.
(/~·l'
~ ... . ~ ~:
/,~'
"".}
ç---... ."
\~
'~.t;
. , ~:n.
~
..
r
.....
.".'".". .'.\.t"
•.J
~r-=
Çizim 2: Y~ştıkepIPasinlr
çızmler
keramik
L-
--'
272
2002 YILI SAMSUN-AMASYA
iLK SONUÇLARI
YÜZEY ARŞTıMLN
Mehmet ÖZSAiT*
celnmiştr.
Kültür Baknlığ
Anıtlar
ve Müzeler Genel Müdrlğ'n
izni ile, istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi adın
1986 yılnda
beri kesintisiz olarak sürd üğ m z
Orta Karadeniz Bölgesi yüzearştımlarn
2002 yıl nda
da devam edilmştr.
. Bu yıl Samsun'un Merkez ilçe, Ladik, Kavak, Havza ilçeleriyle Amasy'nı
Merkez Ilçe, Göynücek, Suluova, Merzifon, Gümşhacıköy
ve Hamamözü ilçelerinde 28
2002 tarihleri arsınd
yüzey ar ştırmal n
yaptık.
Başk n
Temmuz 2002-16 Ağusto
I!.ğım
altında
sürdürülen yüzearştımalrına
Arkeolog Nesrin Azsait, Araş.
Gör. Dr.
Gör. Hamdi Şahin,
Araş.
Gör. Abdullah Dündar, Arkeolog MusOzdernir Koçak, Araş.
tafa Bilgin ile öğrencilmzd
Harun Oy katılmşr.
Büyük özveriyle çalış n
ekibimiederim.
ze çok teşkür
çok sınrl
ve esas olarak da kendi imkanl rı
Türk Tarih Kurumu Başknlığ' n
mızia
başl dığ m z
bu yılki
Orta Karadeniz Bölgesi arştımalr ızn
Amasya bölükarşılyn
münde, ekibimizin konaklama, araç ve yemek gibi elzem olan ihtyaçlrın
Amasya Valisi Sayın
Hüseyin Poroy'a, şahsım
ve ekiolm adın
candan teşkür
edeMerzifon Kaymk lığ'na,
Merzifon Tarım
Ilçe Müdürü Sayın
Adem Erdorim. Ayrıca,
ğan' ;
yine 1994 yıl nda
beri ekibimize değrli
yardıml a
bulunan Merzifon Tarım
ilSayın
Hasan Ferendeci'ye yürekten teşkür
ederim. Ladik ar ştırma
çe şoförleind
larım zda
değ rli
yardımların
bizden esirgemeyen Ladik Belediye Başknı
Sayın
Mehmet Karahan'a, Ladik Kaym ka ı
Sayın
Kasım
Turgut'a, ekibimizin mübrem ihtiyaçtarın
karşıl y ak
tesislerinde misafir eden Ladlk Türkpetrol Tesisleri sahibi Sayın
Ibrayapan Oğretmn
Sayın
Muharrem Yalçın
him Boyar'a, yine ekibimize her türlü yardım
Ozsait'e, Eczaı
Sayın
Mustafa Karahan'a ne kadar teş k ür
etsem azdır.
SAMSUN iLi A R Ş T I R M A L R I
Samsun Merkez ilçe sınrla
Kavak ilçesi Araştımln:
ilçenin 8 km. güneydoğusaki
Prof. Dr. U. Bahdır
Alkım
(ITÇ+OTÇ) ziyaret ettlk".
içinde yer alan Akalan Ka/esi (iTÇ+DÇ+Roma) in-
Dingilkalecik Tepesi (Harita: 360; Resim: 1).
Ortaköy arştımalr ızda,
daha önce Hocam
ve ekibi tarfınd
bulunan Dingilka/ecik Tepesi'ni de
ÖZSAiT, istanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Eskiçağ
prof. Dr. M.ehrıt
IstanbulITURKIYE
Alkım
1975: Plan 1, nr.108.
273
Tarihi Anabilim Dalı,
34459 Vezneciler-
Köyün 300 m. doğusna,
Kosaca Deresi'nin hemen güneyinde, lısu
Deresi'nin
yer alan yerlşm
Asarcık-Smun
karayolunun 130 m. batısnd
dır.
Taban çapı
150 m., ova seviyesindende yükse liğ
35 m. kadar olan yerlşmni
kaçak kazılr
yer yer tahrip edilğn
gördük. Tepe yüzeyinde önceden bilinen ITÇ ve
yanı
sıra
EDÇ yerlşmsin
tanıkl
eden keramikler de bulunOTÇ yerlşmin
rnaktadrre, acıryA
ni emş lrey
tepe kesiminden 1x1.5 m. ebadın
kesme taşlrın
da
çıkarl
taşındğ
öğrendik.
Bunları,
yerlşmni
doruk noktasın
sonradan yapı
lan bir tümülüse ait olabiecğ
düşncesiyz.
Burada yapılcak
sistematik bir kazı
bu ve benzeri sorunlaı
çözümüne yardımc
olac ktır
(Yerl şme r
için bkz. Harita: 1)3.
de
kuzeybatısnd
Havza ilçesi Araştımlan
Bu ilçede, daha önceki yılard
tespit etiğmz
ve ilçenin 15 km. kadar güneydoğus nda
yer alan Karga Köyü'nde Yel Tepesi (Harita: 269; ITÇ)4, Kemaliye Köyü'nde
tekrar inceledik-.
Sivri Tepe (Harita: 267; ITÇ+OTÇ+STÇ+EDÇ+ODÇ) yerlşme rin
Sivri Tepe'de bu yılki
arştımlzd,
önceki yerlşm
ait keramiklerin yanı
sı
ra, "Galat" denen Kız l rmak
Havz sı
Hellenistik çağ
keramiklerinden de bulduk''. Doğal
bir tepe üzerinde bulunan yerlşmni
hemen her tarfınd
kaçak kazı
izleri görülmektedir.
Havz'nı
güneydoğusa
yer alan Kocapınr
Köyü çevresini ayrıntl
olarak
ar ştı d k.
Burada özellikle, Kocapınr'
güneydoğus
ve doğusnaki
yükseltilerde
(Resim: 2) yer alan ve adın
Kozveren mevkii denen kesimde arştımalrı z
yo~un
laştırd k.
Burada, Gürnköy-Kocapınr
yolunun kuzeybatı
kesiminde, Roma Çagın
ait, semrdalı
ve tek klineli, kısa
bir dromosu da olan bir kaya mezarı
bulduk (Resim:
3). Ayrıca
bu mezarın
çevresinde, aynı
tip iki mezarın
da tahrip edilğn
gördük. Bir
Roma nekropolü olduğ
anl şı an
bu kesimde, Roma çağı
yerl şmesin
ait az sayıd
keramik de bulnmaktdır.
Yine Kocapınr'
Kozveren mevkiinin L8.dik'in Ayvalısokğ
Köyü'ne bakan kesiminde. Hamyğı
Deresi'nin güneybatı
et ğind
Kömürlük Höyüğ
(Harita: 351;
ITÇ+Roma+Geç Antik çağ)
tespit ettik. (Yerlşm
için bkz: Harita: 1).
U/uçay Köyü Araştımln:
Havz'nı
güneydoğusa
yer alan Uluçay Kö(Harita: 350; ITÇ+Roma)
yü'nün arazisinde Muhlis Tepe (Harita: 349; ITÇ) ve Boyalı
yerl şm erin
tespit ettik. Uluçay'ın
4 km. batısnd,
Ladik'e bağlı
Köseoğlu
Köyü'nün
1 km. kuzeyinde, Aydoğu
olarak bilinen yerde, yan yana üç tepe gördük. Bunlardan
düş n yoruz".
ortadakinin türnülüs olabiecğni
Ladik ilçesi Araştı ma/ n:
1986 yılnda
beri arlık
yüzearştıms
yaptı
llçesi'nl'' bu yıl daha kaps mlıar ştırd k
ve iyi sonuçlar aldık.
l.adik'in Iskaniye Mahallesi'nde Kireçlik (Harita: 336; ITÇ+Hell.; Resim: 4) ve Koşalk
Yeri (Hariyerlşmin
bulduk.
ta: 337; Ortaçğ)
yer alan Başlmı
Köyü'nün 2.5 km. kuzeyinde, Tersal.adlk'in kuzeybatısnda
kan çayı'n
30 m. güneyinde, Çakırmevind
tespit etiğmz
höyüğe,
mevkinin adından dolayı
Çakır
Höyük adın
verdik (Harita: 334; Resim: 5, 6). Höyük, köy içinden g ~
ğımz
2
3
4
5
6
7
8
Uıdik
Özsait 2003/a: 201.nr, 29,
Haritmız
bilgisayar ortamınd
çizen ekip üyelerimizden Arkeolog Mustafa Bilgin'e candan teşkür
ederim.
Özsait 20031b: 128.
Özsalt-Özsalt 2002: 81, nr. 25; Özsait 2003/a: 201 nr.28; Özsait 20031b: 128.
Özeait-Özsait 2003: 327, 4: 1.
ekibimize yardımc
olan Köy imaı
Adnan Dündar'a candan teşkür
Uluçay Köyü arazisinin arştılmsnd
rim
Önceki yılard
yaptığmz
arştıml
ilgili olarak Bkz. Özsait 1988: 242-256; Özsait 1999: 35-40.
274
ede-
Dere'nin batısnd,
Aşağı
Değirmn'
de 150 m. kuzeybatısndr.
Taban
120 m. kadar olan höyüğn
yüzeyinde (ITÇ+DÇ+Hell+Roma) yerlşme rine
ait
Bunlar arsınd,
"Galat" denen Kızlrmak
Havz sı
Helleniskeramikler bulnmaktdır.
tik çağ
kaplrı
grubuna girenler de bulnmaktdırs,
Gürünköy'ün (=Kürünköy) 1 km. kadar güneybatıs nda,
Kav klıder
mevkiinde,
kay lı
bir alan içinde, ana kayaya oyulmş,
kısa
dromoslu, klinesiz bir Roma çağı
ka(Resim: 7) bulunarak incel miştr.
Yine Gürünköy'ün 1.5 km. kadar kuzeya mezarı
yinde Nirengi Tepe'de, üç tümülüs tespit ettik. Bu tümülüslerden ikisi Gürün Köyü'nün
1.5 km. kuzeybatısndr.
Doğuda
ve daha büyük olanı
(A) tümülüsü olarak adl ndır
dık.
A tümülüsü 15 m. çapınd,
2.5 m. yükseliğndr.
Batısnd
ise A tümülüsüne gö(B) tümülüsü olarak adl n ır lan
diğer
ikinci tümüre daha küçük olan ve tarfımzdn
lüs bulnmaktdır.
B tümülüsü de 10 m. çapınd
ve 1 m. yükseliğndr.
Bu iki tümü300 m. kadar güneybatıd
(C) tümülüsü olarak adlnırğmz
3. tülüsten yaklşı
(Resim: 8). Hırlaz
yolunun 300 m. güneyindedir. Kaçak kazılar
mülüs bulnmaktdır
dan dolayı
büyük bir tahribat vardı.
Tahribattan dolayı
ana kaya ortaya cıkmştr
(Re9 m. kadar yükseliğ
vardı.
Uzerinde ITÇ'na tasim: 9). Ana kayadan itibaren yaklşı
Yine, Gürünköyarazisi içinde, Açık
Eşme
Höyük
rihlenen kerarniklere rastlnmış.
(Harita: 347; ITÇ+DÇ+RÇ+Geç Antik çağ)
ve Açıkl
Eşme
mevkiindeki Teptarl'nı
doğus n a,
Ham y ğı
Deresi'ne bakan yönde Roma çağın
ait bir kaya mezarı
tespit edilmştir.
Monoblok bir kayaya oyulmş,
sem rda lı,
kare tabnlı
(1.90x1.90
(Resim: 10).
m.) olan mezar önemli ölçüde tahrip edilmştr
yer alan Akyar.Köyü'nün Orta Mahalle sınrla
içinde
.
t.adtk'ln güneydoğus.a
Kuyucak Köyü Mahset
Inboynu Höyük (Harita: 339; ITÇ+Hell+Roma+Geç Antik çağ);
Söğütl
Köyü'nde $öğütl
Köyiçi (Hamevkiinde (Harita: 340; Horna-Geç Antik çağ);
Keltepe (Harita: 343;
rita: 341; Roma) ve Dökme Tepe (Harita: 342; ITÇ); Çamlıköy'de
Horna-Geç Roma) yerlşmi
tespit edilerek incelmştir.
Ladik'in 20 km. kadar güneybatıs nda
yer alan Budaklıer
Köyü (=Devekise) ve
çevresinin arştımlar
sonucunda Budafçdere-Köyiçi (Harita:344; Roma + Ortaçğ),
Budakdere-Köyyeri Höyük (Harita: 345; ITÇ+OTÇ+Geç Antik çağ)
ve Kahpe Tepe
tespit ettik. Bunlardan Kahpe Tepe'nin kuzeybatı
etek(Harita: 346; ITÇ) yerlşmin
lerindeki bir tümülüs tümüyle tahrip edilmştr
(Resim: 11).
l.adlk'in 7 km. kuzeydoğsna
bulunan Tatlıck
Köyü ve çevresini de yeniden
ar ştı d k.
Burada daha önce tespit etiğmz
Mıhl
Tepe (ITÇ+ M.O. ii. binyıl)
ve Hasır
cı
Köyü Gölçayır
mevkiinde 1986 yılnda
tespit etiğmz
Ağcltep
Höyük (Harita: 30;
yeniden incelmştir.
Son Kalkolitik çağ)
Ladik'in doğusna,
Ladik Gölü'nün kıysnda
yer alan Kıranboğz
Köyü ile
Mazlumoğ
köyleri arştıld.
Kıranboğz'd
önceki yılard
bularak inceldğmz
Destimen Tepe (Harita: 297; Resim: 12; ITÇ) tekrar incelendi. Mazlumoğ
Köyü sınr
ları
içinde kalan Köyiçi Tepesi- Yurtyeri Tepesi tekrar arştı ld.
Tepe yüzeyinde, HoAlkım
tarfınd
işaret
edilğ
gibi, ITÇ+M.O. If. bincam Prof. Dr. U. Bahdır
yrl-Phryq» Roma+Ortçağ
yerl şm erin
ait keramikler bulnmaktdırw.
Bu yıl,
Ladik
yükselmesi sonucu ada konumuna gelen Köyiçi Tepestndeki (Harita:
Gölü'nde suların
defineciler tarfında
çok tahrip edilen kesimlerde, Phryg Ça29) arştımlzd
ğına
ait pişm
topraktan yapılmş
iki kaplama levha parçsı
bulduk. Samsun Müze Müdürlğ'ne
teslim etiğmz
birinci parçada kabartma şeklind
yapılm ş
dağ
keçisi figübaşı
geriye doğru
dönen aslan figürü
rü; ikinci parçada yine kabartma olarak yapılmş
bul nmakt dır.
Uzerinde çalışm r ız
sürd ğüm z
bu buluntular bölgenin kültür
da önemlidir.
tarihi açısnd
Köyiçi Tepesi, Ladik bölgesinin olduğ
gibi, çevre ii ve ilçelerde gördü9ümüz
çağd ş
kültürler içinde özel bir yere sahiptir. Bugün Ladik Gölü'nü Tersakan'a baglayan
çapı
len Aşağı
9
10
Yusuf Pehlivan arazisinde olan Kireçlik yerlşmsi
keramikleri de bulnmaktdır,
lenistik Çağ
Alkım
1975: 7/f.
ile Çakır
Höyük yüzeyinde, "Galat" denen
Özsait-Özsait 2003: 327, nr. 22 ve 23.
275
Kızlrmak
Havzsı
Hel-
regülatörün iç kesiminde ve OSi'ye ait arazi üzerinde yer alan Köyiçi Tepsiıv«
yapılm s n
bölgedeki çağdş
kültürlerin aydınltmsa
kurtarma kazıs
katılr
sağlycı
düşncesiyz.
bir
önemli
Daha sonra Mazlumoğlu
Köyü'nün 1 km. kuzeydoğsnai
Dolu Tepesi (Harita: 348) olarak bilinen yerde Roma çağı
ve Ortaçğ
yerlşmi
ile köyün hemen yakında,
Seyfibaba TekkesPnin (Harita: 298) de içinde bulndğ
korulukta Oç ve Royerlşmin
ait keramikler görülmştr.
ma çağı
.
Yine Ladik'te, Cüceköy'ün batıs nda,eskiden
bilinen Kilise Tepe (Harita: 27;
ITÇ) incelmştr.
Ladik Kalesi ziyaret edilmş
ve çok tahrip edilğ
görülm şt r.
l.adlk'te bölge kültürlerine katılr
açıs nd
önemli olan ve önceki yılard
tesSangazel Höyük (Harita: 23; SKÇ+ITÇ 1-11+ M.O. II. binyıl+
EOÇ+OOÇ ve
pit etiğmz
önceden bilinen Salur HöyüklYük Tepe (Harita: 33; ITÇ I-II+0TÇ+STÇ+EOÇ+OOÇ+
yine, sistematik olarak incel miştr.
Roma çağı)
AMASYA
Amasy'nı
tırmal ız
lu ARŞTIML
Suluova, Hamamözü.
devam edilmştr.
ve Merzifon ilçelerindeki
Güm şhacıköy
ar ş
Suluova ilçesi Araştımln:
Suluova'da ova kesiminin güneyindeki sırtlad
Yüzbeyli, Alakdı
ve Taşlıyurt
köyleri arsındki
sırtlan
üzerinde 1987 yıl nda
tespit
et iğ m z
ve bölgenin en eski yerlşmind
ve çakmtşı
dilgi üretim merkezlerin(Harita: 14: SKÇ) ve Derağı
TepesPni (Harita: 15; SKÇ+ ITÇ
den biri olan AşıtepsPni
1-111+ STÇ) yeniden inceledik. Aynı
şekild
Kulu, Erarslan ve Kapana köylerinin ortasın
da kalan ve yine, 1987 yıl nda
tespit etiğmz,
üzerinde Yoğurtçba
Türbesi'nin de
bulndğ
Yoğurtçba
Höyüğ'n
(Harita: 17; SKÇ+ITÇ I-III, +OTÇ+STÇ+EOÇ) yeniden Ziyaret ettik.
kuzeydoğus ndaki
Akdağ'ın
güney yükseklikleLadik'in güneyinde, Sulova'nı
köylerini arştıdk.
Karakise
ri üzerinde yer alan Karakise, Seyfe, Soku ve Karğç
Pınarbş
(Harita: 330) mevkiinde Oç ve Geç AnKöyü'nün 1.5 km. kuzeydoğsna
Seyfe'nin Memuk mevkiinde Geç Roma; Karğç
Köyü'nün 3 km. kuzeydotik çağ;
ğus nda
bulunan Meşli
Dere (=Ayıdersi)
çiftlğnde
Ahlatık
mevkiinde (Harita: 331;
ITÇ+OÇ+R) ve Sırt
mevkiinde (Harita: 332; ITÇ+RÇ+Geç Antik çağ)
olmak üzere iki
1 2.
yerlşm
yeri tespit edilmştr
Hamamözü ilçesi Araştımln:
yer alan Yeniköy çevresi, Hıdrla
158; ITÇ+MO ii. binyll+OÇ) ve
incel mişt r.
Parlı
Hamamözü'nün 10 km. kadar kuzeydoğus nda
Köyü arazisi içinde bulnarı
Parlı
Tepe i (Harita:
Tepe /i (Harita: 159; ITÇ) yerlşmi
yeniden
Güm şhacıköy
ilçesi Araştımln:
Güm şhacıköy'ün
Atıkab d
Mahallesi'nde
Kilise Çukuru (Harita: 274) ve OikÇürüklük, Esnemez ile Güplüce köyleri arsındki
men Tepesi'nin güneydoğus a
yer alan Çekticek (Harita: 276) yerlşmi
yeniden
incel m ştir.
Bundan sonra Çetmi, Çavuş,
Keçi, Ooluca köyleri sistematik olarak arş
tır lm ş .
Ayrıca
Güm şhacıköy'ün
kuzeybatıs nda
Tavş n
Dağı
yükseltileri üzerinde
ve Çalköy de incelmştr.
Bademli Köyü'nde Akkaya
yer alan Bademli, Kutluca, Kızk
(Harita: 146) yerlşmsi
yeniden incel miş
ve burada bulunan EOÇ13 ve Hellenistik
11
12
13
Bu kesimdeki arştımld
ekibimize
ederim.
Bu kesimdeki arştımlzd
bize değrli
ma, candan teşkür
ederim.
Özsait 2003 la: 200, no: 21.
teşkür
olan Ladik Kütüphane Müdürü
yardımc
bulunan şoıör
yardıml
276
Sayın
Burhan Altındağ',
Seyid Ahmet
Avcı'ya
candan
ekibim ve kendi adı
şılmtr,
Dönemi temsil eden Kızlrmak
Havzsı
kaplrındt-,
yoğun
olarak yerlşi!dğ
anlaÇetmi Köyü'nde önceden buldğmuz
Selçuk Höyüğ ,JHarit :
39; ITÇ+M.O.
ii. binyıl)
ineeledik.Sonra burada Gevron (Harita: 312; ITÇ+MO. II, binyıl-Krztak
Havzsı-el.),
Incirli-Orenler (Harita: 313; Geç Antik çağ)
yerlşminS;
Çavuş
Köiçinde Mezarlık
Km (Harita: ;308; DÇ+Hell), Demireitepe i (Harita: 309; ITÇ+
yü sınrla
Tepe (Harita: 311;
pÇ+Hell.), Demircitepe I/(Harita: 310; ITÇ+DÇ+Roma), Çıkrçnı
tespit ettik.
ITÇ+Rama) yerlşm in
~,eçi
Köyü'nde daha önceden buldğmz
Kedimpınsr -K dımp t sr
(Harita: 38;
,
ITÇ+MO.II. binyl+DÇKızrmak
Havzsı-el.)
Höyüğ
ayrıntl
olarak inceledik. KeTaşkırn
mevkiinde taşn
yapılm ş
bir köprü ve Osmanlıca
çi Köyü'nde Bulak Boğazı,
yazıt nı
gördük.
Şarlyuk
Şelasi'n
de içinde bulndğ
Doluca Köyü ve çevresini arştıdk.
Suyu bololan bu kesimde yalnızc
Kirenlik Tepe (Harita: 316; EDÇ+Rama) yerlşm
lerini tespit ettik,
tespit etiğmz
Akkaya Tepesi (Harita: 146;
Bademli Köyü'nde önceki yılard
DÇ+Kızlrmak
Havzsı-el)
ve çevresi yeniden arştıld.
Bademli Köyü'nden sonra
Kutluca Köyü'nde 1996 yılnda
tespit etiğmz
Kalecik Tepe, (Harita:164; ITÇ+II. binyıl+
DÇ+Kız l rmak
Havz sı-Hel .)
ve Susuz Tarla (Harita: 148; ITÇ) yerlşmin
yeniden
Köyü'nde Karakaya ve Kıran;
Çalköy'ü ve yayla kesimindeki
lnceledlk. Bu arada Kızk
Orüntü mevkiilerini arştıdk,
fakat kültür tarihi yönünden herhangi bir buluntuya rastlamdık.
Merzifon itçesi Araştımln:
Merzifan'da önceki yılard
başltığmz
arştı
malara bu yıl daha kapsmlı
olarak devam edilmştr.
Merzifon'un 6 km. kadar güneydoğusa
yer alan OrtaovaKöyü çevresindeki
ar ştı mal rım zda
Turnaç yır
mevkiinde,Küçük(!'1pe (Harita: 318; ITÇ+MO, ii. binyıl+
DÇ+Roma Çağı),
Altın ep
(Harita: 319; ITÇ+MO.II. binylll+DÇ), Mera Küçüktepe 16
(Harita: 320; EDÇ), Ortaova Höyük (Harita: 321; Köy mezarlığ
ITÇ+Hell+Roma Çağı)
yerl şme rin
tespit ettik.
Çaybşı
Köyü arştımlzd
Tavuk Tepesi (Harita: 322; iTÇ+Roma+Ortaçağ)
ile Kızkays
çevresinde, Çoraklı
(Harita: 323; Kız/rmak
Havzsı-el.Som
Çağı)
yerlşmin
tespit ettik. Onceden buldğmz
Korceviz (Harita: 265; ITÇ+MO.
ii. binyll+EDÇ+ODÇ+Roma) ve Kız
Kaysı
(Harita: 266; MO,II. binyl?+DÇKızrmak
Havzsı-el.)
yerlşmin
yeniden inceledik.
içinde kalan Alacpınr
(Harita: 257), Dericik i, Dericik ii
Hayrettin Köyü sınrla
yerlşmin
yerıidn
incelendi. Bu arada Alacpinı
güneybatısd
Çatalark
yerlşmi
tespit ettik.
mevki i (Harita: 324; ITÇ-zaYlf- ve DÇ+ Roma Çağı)
Şeyhni
Köyü'nde Çipi! (Harita: 32,5; iTÇ), Köyaltı
(Harita: 326; iTÇ+Roma-Geç Antik Çağ),
Çayırbş
(Harita: 327; ITÇ) yerlşmin
tespit ettik. Ayrıca
buve mezar odasın
rada Top Tepesi mevkiinde (Resim: 13) bir tümülüs tahrip edilmş
duvar taşlrı
(Resim: 14) ortaya çıkanlruşt".
Bunları
dışna,
önceki yılard
tespit etiğmz
Onhoroz, B. Kül/ük, K. Kül/ük ve
Onhoroz Pıre
yerl şm eri
yeniden incelmştr.
Samsun ve Amasy'nı
işaret
etiğmz
ilçelerinde 2002 yılnda
yaptığmz
sisteIlk Tunç Çağınd
Ortaçğ'
kadar buluntular veren 42
matik yüzearştımlnd,
14
16
Özsait-Özsait 2003: 324, 327, no: 5,
bizlere yardımc
Çetmi Köyü arştımlzd
rim.
Özsait 2003/a: 200, no: 17.
17
Şeyhni
15
şekür
Köyü arştımlzd
ederim.
bizlere değrli
olan Sulama Kooperatifi Başknı
Sayın
esirgemeyen Muhtar Sayın
yardımln
277
Ali Yüksel'e teş k ür
ede-
Erdal Uzun'a candan te-
yeni yerlşm
mı
önceki yılardki
rak incelmştr.
yeri ile 5 tümülüs ve 3 kaya mezarı
tespit edilmştr.
Bu arada, büyük kıs
arştımlzd
tespit etiğmz
29 yerlşm
yeri de ayrıntl
olaKısmen
değinmz
gibi, bölge kültürüne ve kültür envanterine yeni
katılrd
bulunan.. buluntular veren bu yerlşmin,
burada, fazla ayrınt
girmeden
devirlerini verdik. Onümüzdeki günlerde ise, bunları
ana özellikleriyle tanıcğz.
Yerinde inceldğmz
geçmişn
mirası
olan bu yerlşm,
türnülüs ve kaya mezarların
çok büyük boyutlarda tahrip edilğn
gözlemledik. Kısa
süre içinde koruma önbelgelenmezse, bir süre sonra, resimlerierde de görüldğ
gibi,
lemleri alınmzs,
bunları
taş
ve toprak yığn da
başk
hiçbir anlmı
kalm y caktır.
KAYNAKÇA
ALKIM, U. B., 1975: "Samsun Bölgesi Çalışmr,
1973", TOrk Arkeoloji Dergisi XXII/1, 512+Harita.
ÖZSAiT, M., 1988: "1986 Yıl
Arnasya-Ladik Çevresi Tarihöncesi Araştıml",
V. amrıtşa A
ıralçunoS
ıs tnalpoT
1/, s. 239-256.
ÖZSAiT, M., 1990: "1988 Yıl
Gümşhacıköy
Çevresi Tarihöncesi Araştıml",
VI/. rıtşaA
ma Sonuçları
Toplantıs,
s. 367-379.
ÖZSAiT, M., 1998: "1995 ve 1996 Yılarnd
Amasya-Merzifon ve Gümşhacıköy
Yüzey
Araştıml",
XV. amrıtşarA
ıralçunoS
ıs tnalpoT
1/, S. 143-161.
ÖZSAiT, M., 1999: "1986-1993 Yılar
Arasınd
Samsun-Liidik Çevresi Yüzey Araştıml",
XI/. Türk Tarih Kongresi, 1. S. 35-40.
ÖZSAiT, M.,- N. ÖZSAiT., 2002/a: "Les Cerarnlques Du Fer Ancien ("L'Age Obscur") Dans la Region D'Amasya", Anatolia Anliqua X, 79-95.
ÖZSAiT, M.,-N. ÖZSAiT., 20021b: "Amasya-Merzifon Araştıml",
Anadolu Araştıml,
XVi,
527-552.
AnataÖZSAiT, M.,-N. ÖZSAiT., 2003: "La Cerarnique Dite 'Galate' Du Bassun Du Kızlrmak",
Ha Antiqua, Xi, 323-342.
ÖZSAiT, M., 2003/a: "Les Cerarnlques Du Fer Ancien dans les Regions d'Amasya et de Samsun", Idenlifying Changes: The Transition from Bronzeto IranAges in Ana-
tolia and its Neighbouring Regions, 199-212.
ÖZSAiT, M., 20031b: "2001 Yıl
nuçları
Toplantıs
Samsun ve Amasya llleri Yüzey Araştım",
2, 127-140.
278
20. Araştım
So-
/
~1m'iö2$b-
~,:-.
1~':Iı
~':,("
~.:;
.x~$:
.+:
~;,:
.'
Harita 1: Orta Karadeniz Bölgesi yerlşmind
bir grup
279
..
Resim: 1
Resim: 2
280
Resim: 3
Resim: 4
281
Resim: 5
Resim: 6
Resim: 7
282
Resim: 8
Resim: 10
283
Resim: 11
~:.ı
Resim: 12
Resim: 13
Resim: 14
284
2002 YILI BURDUR VE ISPARTA
YÜZEY ARŞTIML
Mehmet ÖZSAiT*
Kültür Baknlığ
Anıtlar
ve Müzeler Genel Müdrlğ'n
izni ile, istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi adın,
esas olarak kendi imkanlrız
ve sınrl
olarak fsEğird
Kaymklığ,
Barla Belediye Başknlığ
ve Atabey Kaymakamparta Valiğ,
lığ 'n
kat ıl r y a
bu yıl,
18 Eylül 2002-30 Eylül 2002 tarihleri arsınd
Isparta Ili'nin
Atabey, Eğird ,
Gelendost ve Sütçüler ilçelerinde; Burdur'un Bucak Ilçesi'ne bağlı
Ke.sürdürdük. Başknhğımz
altınd
sürdürülen
çili ve Urkütlü köylerinde çalışm r ız
yüze ar ştı mal rına,
Arkeolog Nesrin Ozsait, Araş.
Gör. Dr. Ozdemir Koçak, Araş.
Gör. Hamdi Şahin,
Araş.
Gör. Abdullah Dündar, Arkeolog Mustafa Bilgin, Arkeolog Derve öğrenCilmzd
Göknur Bektaş,
Harun Oy, ısmail
Baytak ve Salih Kayya Çığr
makçı,
Yasemin Karaman, Tuğba
Akar, Ozgür Ozenç, Kamuran Bektaş
ve Gökhan
Ağao lu
katılm ştır.
Çalışmal rım z
verdikleri araçlarla destekleyen Eğird
Kaymakamı
ve aynı
zamanda Isparta Vali Yardımcs
Sayın
Nedim Ozırmak',
Atabey Kaymakarnı
Sayın
Erdoğan
Kanyrlmaz'a, Barla Belediye Başknı
Sayın
Mustafa Soyöz'e,
SDU, Eğird
Meslek Yüksek Okulu Müdür Yardımcs
Okutman Sayın
Çetin Meydan'a
Suat Meydan'a candan teşkür
ederim. Ayrıca,
son derece özveriyle çalış n
ve Sayın
ekip üyelerimize yürekten teşkür
ederim.
Atabey İlçes!
Araşti ma/ n
Bu yılki
yüzey ar ştı ma rım z
şöyle
özetleyebiliriz: Önce, Isparta Merkez iı
çe'de y~r
alan Aliköy Höyük, Findos Höyük ve Kaleburnu yerlşmsin,
daha sonra da
Atabey Ilçesi'nde Göndürle Höyüğ
(SK+ITÇ+OTÇ+STÇ+RÇ) inceledik. Höyük çevrear ştı mad ,
höyüğ n
300 m. kadar kuzeydoğsnai
bir alanda,
sinde yaptığmz
ova seviyesinde, M.O. ii. binyıl
keramikleriyle Hellenistik ve Roma çağı
keramiklerini
bu alnı
hemen kuzeyinde tarım
çalışm r
sıra nd
ortaya çıkan
ve
bulduk. Ayrıca
ilk yarısn
ortalın
tarihlenen bir küp mezar tespit ettik. Burada,
M.O. ii. binyıl
Göndürle Höyük'ün çok geniş
alana yaıdğn
bildğmz
mezarlık
alnı
üzerine,
düş ncesindeyiz.
Onümüzdeki yıl,
duruma açıkl
kaz ndırmak
geç devirde yerlşidğ
am cıyla
burada çalışmy
düş n yoruz.
Eğird
li, Yuvalı,
rak arştıdk
Eğird'n
Kırnt
itçesi Araştim/n
Barla (Kocapınr),
Bağören,
Gökçe (Bedre), Sevinçbey, Akpınar,
kasaba ve köylerini ve Prostanna ve Parlais antik kentini
(Yerlşm
için bkz. Harita: 1)1.
prof. Dr.lv1.ehll)et ÖZSAiT, istanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Eskiçağ
IstanbulrTURKIYE
Harit mız
çizen Arkeolog Mustafa Bilgin'e candan teşkür
ederim.
285
Tarihi Anabilim Dalı,
ayrıntl
Tepeola-
34459 Vezneeiler-
Gölü'nün batı
kesiminde yer alan Barla Kasbı,
Senirkent sınr da
ve Boyalı
mahallelerinden itibaren arştıld.
Barl'nı
1.5 km. kuzeydoğsna
inlbağr
mevkiinde bağlr
arsınd
monobklinesiz, silmeli bir girş
ve semrdaı
olan bir kaya mezarı
bullok bir kayaya oyulmş
Barla ile Bağören
arştımlzd
Zı
duk (Resim: 1, 2). Bu mezar da, 2001 yılnda
rmbeli ve Göngörmez-Ambarceviz mevkiindeki kaya mezarlıy
çağdştır.
Bu bakım
dan Inlibağr
kaya mezarın
da Roma çağın
tarihleyebiliriz.
Bu yıl Barla Belediye Başknı
Sayın
Mustafa Soyöz'ü yine ziyaret ettik 2 . Kendisi
geçen yıl gösterdiğ
Badırklt
testisinin (Resim: 3) resmini çekmemize izin verdi. Gayjv-oluk bezekli, ağız
kısm
kır
olan bu testi Harmanören kazılrnd
buldukga ağızl
larımzi
(ITÇ 2 ve ITÇ 3) tam bir benzerlik göstermektedir. Sayın
başknd
testinin,
Barl'nı
4 km. kuzeydoğsna,
Eğird
Gölü'nün batı
kıy s nda,
bugün göl suları
içinmevkiinden çıktğn,
ayrıc ,
burada büyük küplerin ve içinde kede kalan Badırklt
miklerin de bulndğ
öğrendik.
Arzumuz üzerine bizi kırmayn
Sayın
Başkn
Mustafa Soyöz önce Badırkl
mevkiine götürdü. Suların
son yılard
hayli yükselmesi segöremedik. Bunun üzerine, sayın
başkn,
sağldı
motorbebiyle orada fazla bir şey
mevkiini arştımz
sağldır.
Burada, 1-1.5 m. derinlikla göl içinde, Badırklt
te, suyun içinde ki yapılrn
iri taşlrdn
ve tarla taşlrınd
yapılmş
temellerini görbenzerini, 1992 yıl
arştımlzd,
gölün doğu
sahilinde
dük. Bu dururnun yakın
yer alan Iskele Höyül<te 3 görmüştk.
Barl'nı
3 km. kadar güneydoğusa,
Eskiköyiçi'nde (Harita: 300) Roma ve
Geç Roma çağın
ait mimari parçl ın
gördüğ m z
bir yerlşm
ile bu kesimin yakında,
Bağören
Karacaahmet Türbesi yakınd
bir Geç Antik çağ
yerlşmsi
tespit
ettik.
1.5 km. kuzeybatısnd
bulunan ve M.Ö. 25 yılnda
kurulan
Barla Kasbı'nj
"Golonia lulie Augusta Parlais"
Galatia Eyaleti içinde, Imparator Augustus tarfınd
adıyl
Roma kolonisi yapıln
Parlais'i ve territorimu'nu ayrıntl
olarak arştıdk.
Yine, Eğird
iıçes'n
güneybatısd,
Akpınar
Köyü topraklı
içinde kalan Sivritepe'nin (Viarus) üzerinde ve etğind
yer alan antik Prostanna ören yerini ayrıntl
olarak inceledik.
Eğird'n
4 km. güneybatısd,
Prostan'ı
1.5 km. kadar batısnd
bulunan
Sevinçbey'in 1 km. kuzeybatısnd
ArSevinçbey Köyü'nu sistematik olarak arştıdk.
dıçlar
mevkiinde (Harita: 296) ve yine 1 km. kuzeybatısnd
Karatepe (Harita: 295)
yerlşmsi
tespit ettik. Bunlar Prostan'ı
mevkiinde olmak üzere iki Roma çağı
köyleridir.
Sevinçbey'in 1.5 km. batısnd
Mehmet Dayı
Boğazı'n
100 m. doğusna
Kız
lar Dağı'n
kuzeyinde ve Kökyeri mevkiinin hemen üzerinde monoblok kayaya oyulmuş,
semerdam şekil,
klinesiz bir kaya mezarı
bulduk. Mezarı,
görünen genel özellikRoma çağın
tarihleyebiliriz. Yine, Sevinçbey Köyü'nün içinde, cami
lerinden dolayı
bir pres (ezme) taşı
bulnmaktdır.
önünde, 68x77 cm. boyutlarınd
Eğird'n
13 km. güneydoğusaki
Tepeli Köyü'nde, J. Mellaart tarfınd
verilen Tepeli Höyüğ
(Neolitik) bulamdık.
Bu arada, köyün 500 m. kadar güneybatıs
da bir Roma çağı
yerlşmsi
tespit ettik (Harita: 299). Aynı
şekild,
J. Melart'ın
haritasınd
Kırnt
Köyü çevresinde, Kovada Gölü'nün hemen güneydoğusa
yerlştid
ği Kovada Neolitik çağ
yerlşmsin
de bulamdık.
Bu arada, Kovada Gölü'nün güneydoğu
kıysnda,
Denizaltı-Bğc
mevkiinde (Harita: 297) geçen yıl tespit etiğmz
Roma çağı
yerlşmsin
de tekrar inceledik. Yerlşm
yerinde genellikle Geç Roma
çağın
ait kalıntr
yanı
sıra,
yine bu çağ
ait keramikler gördük.
olan
2
Bağeş
Araştımlz
yaptığ
değrli
katıdn
ederim.
Özsait, 1994: 303,306, Resim:1-2.
teşkür
3
Eğird
dolayı
Sayın
Başkn
286
Mustafa soyöz'e, ekibim ve
şahsım
adın
candan
Sütçüler ilçesi Araştımln
. Buradaki arştımlzd,
Eğird
ilçesi'nin 30 km. güneydoğusa,
Sütçüler Ilçesi'nin de 15 km. kuzeybatısnd,
Karadiken Köyü'nün 3 km. kuzeybatısnd
ve
Çeşm
Mahallesi sınrla
içinde bir kale kalınts
bularak inceledik. Adı
bu köye bağlı
nı
Gavur Yıkğ
(Asar) olduğn
öğrendimz
bu kalınt
Roma çağı
özellikleri göstermektedir (Resim: 4-6). Eğird-Antaly
yolunun 500 m. doğusna,
Taşpınr
Çeşm
si'nin 1 km. batısnd
ve ova yüzeyinden 400 m. yükseliğnd
sırtn
üzerinde yer
olmasın
rağmen
yine de genel özelliklerini
alan, bugün önemli ölçüde tahrip edilmş
kaybetm iş
olan kalenin sahipleri, Eğird
Havzsı'n
Antalya kesimine bağlyn
ve
olan vadiyi kontrol edebilecek bir konumda olmuşardı.
zorunlu bir geçiş
Sülüklü Göl-SğrJk
Kalesi
Sütçüler'in Yeşilyurt
Köyü'nün (eski Sığrlk)
Gelinyutan Mahallesi'nde, Eğird
Çandır
yolunun 200 m. güneyde, Sülüklü Göl mevkiinde Sığrlk
Kalesi ve hemen eteğinde,
kaya yüzeyine yazılmş
ve 19. yüzıln
son çeyrğind
beri bilinen yazıt
inceyerlşmsin
ait keramikler görüldü.
lendi. Çevrede Roma Çağı
Sığrlk
Kalesi'nin 700 m. güneyinde Yeşilyurt
Köyü'nün 2 km. batısnd,
Yeşil
yurt'un Asar Mahallesi'ne giden yolun hemen güneybatısd,
yamaçta, Geç Roma
Çağı
yerlşmsi
bulduk. Burası,Ynköy
Kalesi'nin 500 m. kadar kuzeydoğsnaır.
Çandır
Yazıl
Kanyon ve çevresini kısmen
arştıbildk.
Bu kesimde, Şeyhlr
Köyü'nün 2 km. kuzeydoğsna,
Çandır-Şeyhl
yolunun kuzeyinde ve güneyinde
uzanan ve Arıtaş
mevkiinde bir Geç Antik Çağ
yerlşmsi
tespit ettik.
Gelendost ilçesi Araştımlan
Esas olarak Gelendost ilçesi'ni 1992 yılnda
oldukça kapsmlı
olarak arştım
tık 4 . Bu yı
daha önceki yılard
gidemğz,
ya da gidip de ayrıntl
olarak arştı
ramadığz
Yeşilköy,
Yaka ve Hacılr
gibi köy ve kasbnı
çevresini inceledik.
Akmescit mevkiinde bir höyük tespit etGelendost'un 11.5 km. güneybatısd,
tik (Resim: 7). Buraya, mevkinin adın
dolayı
Akmescit ismini verdik (Harita: 293).
Höyüğn
güney ve doğu
kesimi tümüyle tahrip edilmştr.
Tahribtın
esas nedeni, duyduğmza
göre, soğuk
hava deposu yapmkış.
Ayrıca,
yerlşmni
birçok yerinde
defineciler tarfınd
açıl n
derin çukurlar da görülmektedir. Höyük, tahrip edilmeyen
kısm nda
baktığ m zda,
ova yüzeyinden 8 m. kadar yüksekliktedir. Çapı
175 m. kadar
yüzeyinde ITÇ+OTÇ+STÇ ve RÇ'na ait keramikler görülmektedir.
olan höyüğn
Yine Akmescit mevkiinde, Elmaı
sm (Harita: 294) olarak bilinen kesimde, elma
bir Demir Çağı
ve Roma Çağı
yerlşmsi
tespit ettik.
bahçeler arsınd
Yeşilköy'd
arştımlzd,
köyün 5 km. batısnd, Şerif
Pınar'
350
yer alan Kavak mevkiindeki bir sırtn
üzerinde, apsisi kayaya oyulm. güneybatısd
muş
küçük bir köy kilisesine (şapel)
ait kalıntr
ve burasın
çevresinde Roma ve Geç
Roma Çağın
ait keramikler görülmşt.
Hacıl r
ile Yeşilköyarsınd,
Eğird
Gölü'nün doğu
kıysndai
bir sırtn
üzerinde ve bugün bir kısm
kalıntr
göl içinde olan Iskele Höyüğ
(Harita: 148; ITÇ 2+
Badırklt
incelemelerinde de ifade etiğmz
gibi, son
OTÇ+STÇ) inceledik. Yukarıd,
yağn
yağmurl
göl suları
yükselince, yapı
temelleri yeniden sular atınd
kalmıştr.
Gelendost'un doğu
kesiminde yer alan Yaka Kasbı'nd,
1992 yılnda
tespit
et iğ m z
Mandal Km (Harita: 255), Mal/ık
(Harita: 256), Kôşk
(Harita: 257) gibi Roma
Çağı
yerlşmin
yeniden inceledik Bu arada, üzülerek ifade etmek gerekirse, bölge
tarihini ayrıntl
verebilecek yerlşm dn
biri olan ve bizim de birçok defa ziya4
Özsail, 1994: 301-310.
287
ret etiğmz
miş
ve kalan
Gelendost Höyük (Harita: 146; iTÇ 1-2-3+0TÇ+STÇ) tümüyle tahrip edil-
da üzeri
kısmlarn
Burdur
elmaıkr
kaplnmıştr.
ili Araştımln
Burdur'un 55 km. kadar güneydoğusa
Bucak ilçesi sınrla
içinde kalan Keçili Köyü ile, Imparator Augustus zamnıd
koloni hukukunu kaznmış
olan Komama
ve territorium'unu ar ştırd k.
1984 yılnda
biz, Keçili Köyü'nde, KiI.de nı ' zağoB
uğod
kesiminde yer alan Helvacı
Tepesi üzerinde bir Son Neolitik ÇağIlk Kalkolitik çağ
yerlşmsi
tespit etrnlşks.
1993-1995 yılar
ar sınd
buraya gelerek çevreyi arştım k.
Bu arada Keçili Köyü
arazisinde bulunan Yanıktş
kaya kabrtmlın
ve Keçili mezarlığndki
miarı
parçalrı
ile bezemeli ve insan figürlü mezar taşlrın
görerek incelrştke.
Bu yıl da yiuzanan dağ
silsilesinin üst kesiminde yer alan Yane, Keçili Köyü'nün kuzeybatısnda
nıktaş
mevkiinde buldğmuz
onaltı
kaya kabrtmsın
yeniden inceledik (Resim: 8).
Tanrı
Men, Dioskurlar ve tanrıç,
atlı
tanrı
tasvirleri alçak kabartma şeklind
işlen
mişt r.
Bu betimler geçen zaman içinde, kısmen
günümüz insaı n,
daha çok da doğanı
tahribine maruz kalmıştr.
Bu yılki
arştımlnuzd
Yanıktş
kaylğın
üst
görülen kabartmakesiminde bir kabartma daha bulduk (Resim: 9). Uç figürlü olduğ
daki figürlerin ikonografisi tam seçilmdğn
hangi tanrıy
ait olduğ
anlşım
mıştr.
Keçili Köyü Mezarlığ'ndki
(Resim: 10) stelleri tekrar inceledikten sonra, köy
bazı
evlerin duvarlın
kulanı
devşirm
malzemeler
içindeki arştımlzd
de gördük (Resim: 11,12). Köyün 1 km. batısndki
MezarTepe (Roma Çağı),
700 m.
kuzeydoğsna
Kazan .Pınar
(Roma Çağı),
1.5 km. kuzeyinde, Yanıktş'
400 m.
Initaş-öü
(Roma Çağı)
yerl şm erin
bularak inceledik
kadar güneydoğusa
Bura(Resim: 13). Bunlar genellikle, küçük köy ve daha çok da çiftlik yerlşmid.
da tespit etiğmz
eserler üzerindeki çalışmrz
devam etmektedir.
içinde yer alrı
Şerf
Höyük (Colonia luDaha sonra, Ürkütlü Köyü'nün sınrla
Işaret
et iğ m z
gibi, bir Son
lia Augusta-Prima Fida- Comama-) ve çevresini arştıdk.
yerlşmsi
üzerinde kurlmş
olan ve son derece geniş
bir alan kapsaKalkolitik Çağ
yan yerlşm
(SKÇ+ITÇ 1+ITÇ 2+ITÇ 3+0TÇ+ODÇ+lYDIA+HÇ+RÇ) marulmayacak
Biz burayı
ilk kez 1974 yılnda
görüp incelmştk.
O zamankadar tahribata uğramışt .
dan bu zamana kadar geçen süre içinde tahribın
boyutları
da artmış.
Göller Bölgesi'nde önemli sonuçlar elde etiğmz
yüzey arştımlz
önümüzdeki yıl da devam etmek düşncesiyz.
KAYNAKÇA
Burdur-Isparta Çevresi Tarih Öncesi Araştıml",
III. Araştım
"1984 Yıl
Sonuç/an Top/antıs,
20-24 Mayıs
Ankara 1985, s. 389-408.
Özsait, M., 1994:
"1992 Yıl
Isparta-Gelendost Yüzey Araştıml",
XI. Araştım
Sonuç/an
Top/antıs,
24-28 Mayıs
Ankara 1993, s. 301-310.
Özsait, M.,-N. Özsait, 1998: "Keçili YanıktşKy
Kabrtmlı",
Karatepe'deki /şık
Ha/et ÇamIstanbul, s. 619-632.
be/'e Sunu/an Yazı/r,
Özsait, M., 1986:
5
6
Özsalt, 1986: 395.
Özsait-Özsalt 1998: 619-632.
288
Gl
E
c/)o
Gl
;:
~
a.
2
...
cl
:c
l?
=ö
"iii
ii:
..!!:ı
Gl
"o
ı:
"iii
Gl
cl
;O
al
~
;O
cı
,....
III
o;::
ı:
289
III
Resim: 1
Resim: 2
Resim: 3
290
Resim: 4
Resim: 5
291
292
Resim: 8
Resim: 9
Resim: 10
293
Resim: 11
Resim: 12
Resim: 13
294
ILlSU BARAJ GÖLÜ ALANI PALEDLiTiK ÇAG
2002 YILI ÇALIŞMR
YÜZEY ARŞTIMS
Harun TAŞKIRN*
Metin KARTAL
Girş
2002 yılnda
Ilısu
Baraj Gölü alnıd
yapıln
Paleolitik çağ
yüzey ar ştırmal
04.07.2002-31.07.2002 tarihleri arsınd
qerç kl şti n r .
l ısu
Baraj Gölü altınd
kalacak olan alanlarda, Paleolitik Dönem buluntu yerlerinin saptnmı
ve belgelenmesine yönelik arştımz,
alnı
yürüyerek yoğun
bir
şekild
tarnmsı
yöntemiyle yapılmştr.
Saptanan buluntu yerlerinin GPS ile koordinatl rı
alınm ş
ve 1/25.000 ölçekli paftalar üzerinde işaretlnm.
rı,
Araştım
Alanı
"2001 Yıl
Paleolitik çağ
Yüzey Araştıms",
Bismil ilçesi ile Batman ili arsın
da kalan ve Dicle Nehri'nin sadece kuzey kıysn
oluştran
alanda qerçklştin
(Taşkırn
ve Kartal, 2003: baskıd).
2002 yılnda
ise, Bismilllçesi ile Batman Ili arsın
da kalan ve Dicle Nehri'nin güney kısm n
oluşt ran
alanda yürtlmüş r
(Harita: 1-4).
kalan alanda, özellikle Dicle Nehri'nin eski
Bismil ilçesi ile Batman ili arsınd
sekilerinde Paleolitik çağ
bulntarı
ve/veya buluntu yerlerine seyrek olarak rastlanmakt dır.
Bu nedenle Dicle Nehri'ne güneyden karışn
mevsimlik dere yatklrı;
özellikle de bütün bir yıl boyunca aktif olan Şeyhan
çayı
ve Savur çayı
yat kl rı
boyunca kuzeye doğru
oldukça yüksek kotiara (600-650 m.) çıklmştr.
Paleolitik çağ
buluntuları
açıs nda
Şeyh an
çayı
ve Savur çayı
vadileri Dicle Nehri'ne göre daha verimve gerekse söz konusu iki çay boyunli görünmektedir. Ancak gerek Dicle kıylarnd
ca çok yoğun
bir şekild
yapıln
sulu pamuk tarım
nedeniyle tarl ın
çok büyük bir
Ankara Çlniv!lrsitesi, Dil-Tarih ve Coğrafy
Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, PrehistoryaAnaDoç. Dr. Harun TAŞKıRN,
bilim Dalı,
06100 Slhıye-AnkarfTURKIYE
Yard. Doç. Dr. Metin KARTAL, Ankara Çlniv!lrsitesi, Dil-Tarih ve Coğrafy
Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Prehistorya
Anabilim Dalı,
06100 Slhıye-AnkarfTURKIYE
Araştım
ekibi Doç. Dr. Harun Taşkırn
başknlığd,
Doç. Dr. Ayhan Ersoy, Yard. Doç. Dr. Metin Kartal, arkeolog
Bora Cem Sevencan, !\.rkeolog YunusAyata, Arkeolog Murat Ateş
ve arkeoloji öğrencis
Bülent Yerli'den Oluşmtr.
Kültür Ba~inlığ'
ise ızmir
Arkeoloji Müzesi'nden Arkeolog Cengiz Aslantş
temsil etmişr.
Ekibimizin şoförlüğn
ise Veysi Oz yapmıştr.
Araştımz
boyunca yakın
ilgi ve yardımln
ötürü ODTÜTAÇDAM rıkab yiD
şglöB
Koordinatörü $iyın
Jale
Veibyoğlu
ve yardımcs
Sayın
Azize Leygara'ya, rıkab yiD
Müze Müdürü Sayın
Necdet lnal'a ve Bismil Ogretmen
Evi yetkililerine teşkürlimz
sunmayı
zevkli bir görev sayiyoruz.
thsu baraj gölü alnıd
gerç~lştim
olduğmz
bu arştım,
T.C. Kültür Baknlığ
Anıtlar
ve Müzeler
2002 yıl
izinleriyle ve ODTU TAÇDM'ın
maddi katılr
ve kordlnatöüğe
gerçklştim.
Her
Genel Müdrlğ'n
iki kurumun yetkililerine; ayrıc,
arştımz
boyunca uyumlu ve özverili çalışmrnd
dolayı
Kültür Baknlığ
temsilcisi ArkeoloQ Cengiz Aslantş
ile ekip üyelerineve yontmaş
aletlerin çizimlerini yapan Arkeolog Zehra Fürüzen Taşkırn'
degerli katılrnd
dolayı
sonsuz teşkürlimz
sunuyoruz.
295
sürekli sürülmesi ve bu süreçte ortaya çıkan
tarla taşlrın
sürekli tePaleolitik Dönem bulntarı
da büyük ölçüde tahribe uğramsın
ve kaybolmasın
neden olmuştr,
Dolayıs la,
Fırat
Nehri kıylarnd
görülen Paleolitik Dönicelik açısnd
tersine bir durumla karşı
karşıy
kanem buluntu yerleri zengilğ
lınmştr.
Belki daha yüksek kotiara çıkldğna
Paleolitik Dönemle ilgili olabilecek dolgulara, çakmtşı
yatklrın
ve buluntu yerlerine rastlnmı
mümkün olabilecektir.
Ancak, arştım
süresinin kıstl
oluş
ve bu alnrı
arştım
alnı
sınrla
dış
na taşmsı
nedeniyle 650 m. münhanisinin üzerindeki yerlere bakmak olankı
olmaçoğunl
mizlğ,
mıştr.
Buluntu Yerleri
sözünü etiğmz
ar ştı ma
al nı
içinde Paleolitik Dönemle ilgili toplam
Bu buluntu yerlerinin 9 tanesi Şeyhan
çayı
vadisin22 adet buluntu yeri saptnmışr.
de, 4 buluntu yeri Savur çayı'n
doğu
kıysnda
ve diğer
9 tanesi ise Dicle'nin eski sekilerinde ve bu nehre güneyden karışn
kuru dere yatklrın
kenarlı
üzerinde saptanmışr.
Buluntu yerlerinin tamı
açık
hava buluntu yerleridir. Araştım
alnımz
en doğu
noktası
olan Şahinl
Köyü'nden itibaren Dicle Nehri bir kanyon içine girmektedir. Bu kanyonun gerek kuzeyinde ve gerekse güneyinde çok sayıd
mağr
ve kaya
sığnaklr
olduğ
bilinmektedir. Ancak 2002 yıl
çalışm
alnımz
dışna
kalan bu
kanyon önümüzdeki yılard
ar ştı lac ktır.
Söz konusu bu kanyon içinde Paleolitik
ve kaya sığna
yerlşimn
bulnaiecğ
düşnmekt
Dönemle ilgili mağr
yiz. 2002 yıl
çalışmrzd
sadece Şahinl
Köyü'nün güneydoğusa
mağrl
la karşılmt.
Köyün hemen yakınd
yer alan Merdan Mağrlı
incelmş,
anverimsiz çıkmşlard.
çoğu
küçük kaya sığnaklr
ve
cak Paleolitik Dönem açısnd
bazılr
Roma Dönemi kaya mezarlı
şeklind
olan Merdan Mağrlı'n
gerek içlerinde ve gerekse yakın
çevrelerinde herhangi bir paleolitik buluntuya rastlnmışr.
Yukarıd
Kevreker Mevkii-S6D/69
Bu alana Sağırtş
mevkii de denilmektedir. Buluntu yeri Tepekonak Köyü yakın
larınd
doğan
ve güneyden Dicle'ye karışn
Batılköy
Deresi'nin kenarıd,
Kavuşk
Köyü'nden Şahinl
Köyü'ne giden yolun bu dereyi kestiğ
noktada bulunan köprünun
kışalk y
800 metre kadar güneydoğusa,
derenin batı
kıy s
üzerinde yer alır
(Harita: 4). Her ne kadar dere kenarıd
Şehmuz
Demir'e ait pamuk tarlsınd
yontmaş
aletler görülse de, aslınd
buluntular bu tarlnı
batısndki
sırtlan
üzerinde ve bu
sırtlan
tarlalara doğru
olan yamçlrınd
da ele geçirilmektedir.
Toplanan yüzey malzemesi tamamen orta paleolitik görünümlüdür. Bunlar arasında
levallois yongalar, çekirdekler, yonga ve dilgiler bulnmaktdır.
Buluntu yerine
hakim sırtlan
biri üzerinde 1 adet iki yüzeı
i alete de rastlnmış.
Grituj Tepe Çevresi-S6D/?D
Kınk
Köyü'nün yaklşı
750 m. 'kuzeyinde bulunan Grituj Tepe (600 m.), alanda
DiCıe'y
hakim yüksek tepelerden biridir (Harita: 3). Bu tepenin 250 m. kadar kuzeybatıs nda,
bu tepeden batıy
doğru
alçalan ve Dicle'ye bakan tarla ve yamaçlarda çok yoğun
olmayan yontmaş
buluntulara rastlnmışr.
Buluntular arsınd
yer alan 3 adet iki yüzeyli ve 1 adet kıyc
alet Alt Paleolitik
i aletler badem formDönemin özelliklerini göstermektedir. Biri çok tipik olan iki yüzeı
lu olup, Acheuleen Döneme aittir. Ayrıca
12 adet çekirdek ve 10 adet yonga ve dilgi,
buluntutar arsınd r.
Çekirdeklerin tamı
tek kutuplu yonga ve dilgi çekirdekleridir.
Çok tipik olmasa da bazılr
levallois özellikler göstermektedir. Yonga üzerine yapıln
2 adet yatık
yöneş
kenar kazıyc,
basamak pulcuklu düzeltilerle şekilndrmşti.
2
kırt.
1 adet tepeli dilgi ise oldukça tipiktir. Tüm bu buluntipik dilginin ise uç kısmlar
tulardan alnı
Alt ve Orta Paleolitik Dönemde kulanımş
olduğ
söylenebilir.
296
Grinokat '-S60/71
Grinokat Tepe (610 m.), DiCıe'n
Aygeçti Köyü'nden önce kuzeye, karşı
kıyda
bulunan Köprüköy'den tekrar güneye doğru
kıvr la k
yaptığ
geniş
menderesin güneybatıs nda
yer alır.
Aygeçti Köyü'nün ise yaklşı
1.5 km. güneydoğusa
bulunur (Harita: 3). Bu tepenin Dicle Nehri'ne bakan dik yamçlrınd
paleolitik buluntulara rastKöyü'ne giden yola doğru
alçalan güneybatı
yalanmazken, Aygeçti Köyü'nden Kınk
maçlrınd
dağınk
olarak yontmaş
parçalar ele geçirilmektedir.
Tepenin güney yamçlrınd
bulunan ve pamuk tarlın
doğru
yaıln
bulunkaba bir iki yüzeı
i aletin yanı
sıra
çok sayıd
tipik ya da tipik olmayan
tular arsınd
levallois çekirdekler ve yine tipik olmayan disk biçimli çekirdekler ele geçirlmşt.
Uçları
kır
levallois uçlar ve toplanan bazı
yongalar levallois özellikler gösterirler. Levallois bir yonga üzerine yapıln
yöneş
kenar kazıyc
ve bir yatay kenar kazıyc
oldukça tipiktir. Bu görünümleriyle, toplanan yüzey malzemesi alt ve orta palealitik özellikler
göstermektedir.
Grinokat "-S60/72
250 m. kuzeydoğsna
bulunan tepe (Harita: 3), GrinoGrinokat I'in yaklşı
kat ii olarak ismlendrşt.
Bu tepenin de güneye doğru
alçalan yamçlrı
üzerinde
yontma ş
parçalara rastlnmkdır.
Grinokat I'e göre buluntular daha seyrektir. Ancak bu durum, Grinokat lI'de çok sayıd
tarla taşın
toplanmsıd
kaynaklanmaktadır.
Nitekim toplanan bu malzemenin büyük bir kısm
tarlın
üst sınrda
öbekler
halinde yığlmş
bir durumda bulnmaktdır.
Toplanan yüzey malzemesi 7 çekirdek ve 8 yonga-dilgiden oluşmaktdır.
Çekirdekler arsında
levallois olanlar klasik tipoloji göstermezler. Iri yongalar arsınd
clactonien tipte olanlar göze çarpar. Yongalardan bir tanesi distal kısmdan
budanmıştr.
Buluntular tekno-tipolojik olarak Grinokat i ile benzerlik gösterir.
Ovi Tepe-S60/73
Aygeçti Köyü'nün 500 m.
batıs nda
yer alan Ovi Tepe, aynı
(Harita: 3). Tepenin yola bakan yamçlrınd
şun tır.
güneydoğusa,
Kınk
Köyü'ne giden yolun hemen
zamanda Grinokat i ve ii ile karşı
karşıy
bulunur
az sayıd
paleolitik buluntularla karşıl
Yontma ş
buluntular 3 adet iki yüzeyll alet, 1 adet küçük kıyc
alet, 7 adet çeIki yüzeı
i aletlerden biri badem formlu olup
kirdek ve 5 adet yongadan oluşmaktdır.
üst acheuleen özellikler gösterir. Diğer
ikisi fazla tipik değilr.
Toplam 7 çekirdek arasında
fazla tipik olmayan uçlu ve yongalı
levallois çekirdekler vardı.
Bul nt arı
tekno-tipolojik özellikleri, burasın
bir alt paleolitik buluntu yeri olduğn
göstermektedir.
Tavya SJrtI-S60/74
Köyü'nün 750 m. batısnd
Dicle'nin eski kuvaterner sekisi üzerinde yer
DiCıe'y
hakim bir konumdaır
(Harita: 3). Bu buluntu yeri Algaze ve
alan Tavya Sırt,
arkdşlı
tarfınd
1989 ve 1990 sezonunda Ilısu
Baraj Gölü alnıd
yapıln
saptama ve belgeleme çalışm r
sıra nd
tespit edilmştr
(Algaze ve diğ.,
1991: 185).
Çekirdekler levallois
Örnek olarak 12 adet çekirdek ve 2 yonga toplanmışr.
özellikler gösterir. Biri kır
olan 2 yonga, kenar kazıyc
olarak şekilndrmt.
Tavya
Sırt
orta paleolitik başlngıca
ait bir buluntu yeridir.
Yaprklı
başl ngıç
Haramimihi Mevkii-S60/75
Buluntu yeri, Eski Karcık
Köyü'nün doğusna
noktasın
batıs nda,
Haramimihi sırtn
297
Dicle'ye
üst ısmlarndk
karışn
derin derenin
bulunur (Harita:
3). Karcık
nusu bu çardğın
Köyü Muhtarı
Ömer Çalım' n
hemen batıs ndaki
bu alanda bir çardğı
yamaçlarda yontma ş
bulnmaktdır.
buluntularla karşıl mş
Söz ko-
tır.
iki yüzeyli aletler oldukça iri ve kabdır.
Bazılr
iri yongalar üzerine yapılmş
kıs
mi iki yüzeylidir. Çekirdekler ar sında
uçlu ve yongalı
levallois çekirdekler tipiktir. Bu
çekirdeklerden alınmş
dilgilerin yanı
sıra,
levallois yongalar da mevcuttur. Buluntu topluğ
alt ve orta paleolitik özellikler sergilemektedir.
Sina Tepe-S60/76
Köyü'nün 750 m. batısnd,
Sina Tepe'nin kuzeybatı
Buluntu yeri, yeni Karcık
ya doğru
alçalan yamçlrı
üzerinde yer alır
(Harita: 3). Bu alanda Dicle'nin eski sekilerine ait konglomera çakıl r,
yer yer erozyon sonucu yamaçlara doğru
dağılm ş ardı .
Buluntu yeri hem Dicle'ye hem de Savur Çayı
vadisine hakim bir konumdaır.
10 adet çekirdek arsında
tipik olan ya da olmayan uçlu ve yongalı
levallois çeYongal rın
bazıl r
da lekirdekler ile iki kutuplu recurrent çekirdekler bulnmaktdır.
vallois özellikler gösterir. Yonga üzerine yapıln
aletler arsında
omurgalı
ön kazıyc
(rende), kenar kazıyc
ve çontuklu alet bulnmaktdır.
Buluntu yeri Orta Paleolitik Döneme aittir.
Rızvan
Tepe-S60177
Aluç Köyü'nün yaklşı
1 km. güneydoğusaır
(Harita: 2). Dicle Nehri'ne ve
Savur Çayı
vadisine hakim bir konumda olan bu tepe çok tipik buluntular vermese de
bir çeşit
atölye durmndaır.
Bol miktarda yonga, dilgi ve çekirdek toplanmıştr.
Teknik açıdn
Dicle yöresine
hakimdir. Burada ayrıc
3 adet küçük boyutlu iki yüzeyli alet de
özgü levallois işçlğ
ele geçirlmşt.
Bu buluntu yerinin güneydoğu
ucunda yer alan küçük bir tepe (570 m.)
aletler bulnmştur.
Bunlar içinde
üzerinden dilgi üzerine küçük boyutlu çakmtşı
omurgalı
bir ön kazıyc
oldukça ilginçtir. Ayrıca
udanmışb
yonga ve kenar kazıyclr
vardı.
Alt Paleolitik sonu, Orta Paleolitik başlngıca
ait bir bulntı
yeridir.
Harman Tepe-S60/78
Aluç Köyü'nün hemen doğusna
yer alan Harman Tepe'nin (Harita: 2) güneydoğu
yam cında,
Aluç'tan Karcık'
giden yolun hemen kenarı da
3 adet iki yüzeyli
alet bulnmştr.
Başk
buluntu ele geçirlmşt.
Iki yüzeyli aletlerin bulndğ
pamuk tarlsınd
sürekli olarak yapıln
tarla taşı
temizlğ
nedeniyle Paleolitik Döneme ait
bul nt arı
kaybolduğ
düş n lmekt dir,
Iki yüzey ii aletlerden biri ololabilecek diğer
dukça tipik olup, acheuleen özellikler gösterir. Uzerinde parlak patina taşıyn
bir diğe
rinin ise oldukça sür kienm ş
olduğ
anl şı makt dır.
Bulunan 3 adet iki yüzeyli alete
dayanarak bu buluntu yerinin şimdlk
kaydı l
Alt Paleolitik'e ait olduğn
söyleyebiliriz.
Golaziraf SJrtl-S60/79
vadisinde yer alır.
Akköy'e bağlı
Yukarıb
Mahallesi'nin 1 km. güSavur Çayı
neydoğusa
(Harita: 3), Savur Çayı'n
doğusna
bulunan Golaziraf sırtn
deredağınk
olarak yontmaş
buluntulara rastlnmış r.
ye bakan yamçlrınd
Buluntular arsında
yer alan 9 çekirdekten bazılr
uçlu ve yongalıevis
özellikler gösterir. Ayrıca
fazla tipik olmayan piramit biçimli bir çekirdek ile şekilsz
çekirdekler de vardı.
Yonga ve dilgilerin bazılr
levallois teknikle yontulmşardı.
Aletler arasında
çontuklu ve dişlem
aletler çoğunlktadır.
Bul nt arı
genel özellikleri Orta Paleolitik Dönemi işaret
etmektedir.
298
Yukanköy Mevkii (Eskiköy)-560/80
Yukarıob
Mahallesi'nin 500 m. doğusna
bulunur (Harita: 3). Bu
Akköy'e bağlı
alanda eski bir köy yerlşimn
temel kalınt r
ile bazı
mezarlar bulnmaktdır.
Golaziraf sırtnda
kuru bir dere yat ğı
ayrılan
bu alan Hacıydn
Deresi'ne kadar devam
eder. Bu geniş
alanda Savur çayı'na
bakan batı
yamaçlar Paleolitik Dönem yontma ş
buluntular içerir.
3 adet iki yüzeyli alet, 1 kıy
cı alet, 11 çekirdek ve 17 adet
Buluntular arsında
yonga-dilgi bulnmaktdır.
Çekirdek ve yongalrı
büyük bir çoğunl
levallois özellikler gösterir. Buluntu topluğ
Alt ve Orta Paleolitik Dönemi yansıtmkadır.
5ait Tar/asl-560/81
yüzey ar ştırma ız n
en zengin buluntu yeridir. Aşağıob
2002 yıl
yakl şık
2 km. kuzeydoğsna
(Harita: 3) yer alan Sait Tarl sı
sırt nı
alçalan yamçlrı
üzerinde yer alır.
Buluntular geniş
bir alana yaılmştr.
Buluntular arsında
iki yüzeyli aletler çoğunlktadır
(17 adet). Ayrıca
yüzlü kazma, 9 çekirdek ve 8 adet yonga-dilgi dığer
bul nt arı
oluşt r .
ve Orta Paleolitik Döneme aittir.
Mahallesi'nin
kuzeye doğru
2 adet üç
Buluntular Alt
Uzun 5Irt-559/17
inardı
Köyü'nün 1 km. doğusna
bulunan Uzun Sırt'n
(Harita: 1) Şeyhan
Çayı'na
bakan batı
yamcınd,
Yenice Köyü'ne giden yolun hemen doğus nda
yer alır.
Yontmaş
buluntular fazla bir yoğunlk
göstermez. Toplam 2 adet iki yüzeyli
alet, 1 adet çakıl
üzerine işlenm
çok tipik kıy
cı alet ve 12 çekirdek olmak üzere 15
parça toplanruştır.
Buluntularda Alt ve Orta Paleolitik Dönemin tekno-tipolojik özellikleri görülmektedir.
Mağ r
Tepe-559/18
inardı
Köyü'nün 1.5 km. kuzeydoğsna
bulunur (Harita: 1). Tepenin kuzey taraflın
Kurmşl
mevkii de denilmektedir. Bismilllçesi ile Tepe Beldesi arsındki
asfalt yolun, Uzun Sırt
ile Mağr
Tepe'yi bir yarma kestiğ
noktadan itibaren yontma ş
buluntular dağınk
olarak yüzeye ya ılm ş
bir şekild
görülmektedir. Tepenin kuzey kıs
mı
güneyine göre daha yoğun
buluntu verir. Tepenin Dicle'ye hakim olan kuzey kısm ,
bulunan çok sayıdki
çekirdekten dolayı
bir atölye olabilir.
çekirdğn
(35 adet) büyük bir çoğunl,
fazla tipik olmayan leÇok sayıdki
vallois ve disk biçimli çekirdekler oluştr .
Levallois işçlğ
Dicle Havzsı'n
özgüdür.
Bulunan 3 adet iki yüzeyli alet ise fazla tipik değilr.
Yonga ve dilgiler ar sında
yumrusu kaldırmş
bir kenar kazıyc
oldukça tipiktir. Buluntu topluğ
genelolarak Orta Paleolitik Dönemi temsil etmektedir.
Mağ r
Üstü Mevkii-559/19
inardı
Köyü'nün 1.5 km. kuzeyinde, Şeyhan
Çayı'n
doğu
kıy s nda
(Harita: 1),
eski bir seki üzerinde konglomeralar bul nmakt dır.
Bu konglomeralar ar sında
sonradan erozyonla, insan ve hayvan faaliyetleriyle oluşm
bazı
küçük mağ r
ve kaya sı
ğınakl rı
bul nmakt dır.
Paleolitik açıdn
yerl şim
uygun olmayan bu boşlukarın
içlerinde ve önlerinde herhangi bir Paleolitik buluntuya rastlnmaıştr.
Bu mağrlın
üzerindeki düzlükte yer alan pamuk tarl sında
ise sadece 6 adet
çekirdek bul nm ştur.
Burası
tar fım zdan
mağ r
üstü olarak ismlendirlmştir.
Buluntuların
az olması,
yine bölgedeki yoğun
tarla taşı
toplama işlem y
ilgili olabilir.
Bul nt arı
3 tanesi levallois çekirdektir. Büyük bir çekirdek ise iki yüzeı
i alet
formuna yakl ştır lm ştır.
Diğer
2 çekirdek ise tipik değilr.
Orta Paleolitik Döneme ait
bir buluntu yeridir.
299
Cahteri Mevkii-S59/2D
Buluntu yeri, inardı
ve Yenice köyleri arsınd,
Şeyhan
Deresi'nin batı
kenarı
da yer alır
(Harita: 1). Derenin doğu
kısmnda
kalan alana yörede Cahteri mevkii deniliçinde bulunan yontmaş
mektedir. Buluntular bir homojenlik göstermez. Dere yatgı
aletler büyük bir olasık
buraya sürüklenerek gelmiş
olma ıd r.
Zira bulntarı
çoğunda
sürüklenmeden dolayı
oluşm
kuvvetli bır patina görülmektedir.
Bulunan 3 adet iki yüzeyli aletin biri, yarısn
kadar dere yatğınd
gömülş
olarak bulnmştr.
Bu iki yüzeyli alet tipik badem formlu olup üst acheuleen geleneklidir. Diğer
ikisinin uçları
kır t
ve sürüklenmeden dolayı
üzerlerinde kahverengi kuvÇekirdekler levallois olup uçlu, yongalı
ve iki kutuplu recurrent
vetli bir patina taşırl.
iri bir dilgi çekirdğ
vardı.
Yonga üzerine yapıln
aletler içinözellikler gösterir. Ayrıca
çoğunlktadır.
Burnl-omgaı
bir rende ön kazıyc
de çontuklu ve kenar kazıycjlr
nı
alnı
dilgicik çıkarmld.
Ust paleolitik tipleri andırmkt.
Buluntu topluğ
genel
Alt ve Orta Paleolitik unsurlar yoğun
görülmekle birlikte, üst
olarak değrlni
paleoitğ
anımst
bazı
tipler de ilginçtir.
Kıraçpilv
Tepe-S59/21
250 m. güneyinde yer alan tepe (Harita: 1), alanda her
Yenice Köyü'nün yaklşı
hammadde açısnda
tarafa hakim bir konumda bulunur. Tepenin üzeri çakmtşı
zengin olmasın
karşın,
Paleolitik Dönem bulntarı
açısnd
fakirdir.
Çekirdeklerden
Toplam 9 adet buluntunun 5 tanesi çekirdek, 4 tanesi yongadır.
dilgili levallois çekirdektir. Diğerl
tipik değilr.
Yongalardan biri ise babiri uçlu, diğer
kalın
ve tipik bir kenar kazıycdr.
Bu görünümüyle
samak pulcuklu düzeltiler taşıyn
Kıraçpil v
Tepe Orta Paleolitik Döneme tarihlenebilir.
Kanik Mevkii-S59/22
Yenice Köyü'nün 750 m. kadar kuzeyinde bulunan Yenice Yanı
i Höyüğ'n
heyer alır
(Harita: 1). Buradaki pamuk tarlsı
içinden Cahteri mevkiindeki
men batısnd
yontmaş
parçalar toplanmışr.
gibi sürklenmiş
Alt paleoitğ
yansıt
1 adet kısmi
iki yüzeı
i alet ve 1 adet ucu kır
üç yüzlü
bulntarı
tamı
Orta Paleolitik Dönemi temsil etmkdır.
kazma hariç, diğer
Bağyeri
Tepe-S59/23
Yenimahalle Köyü'nün 250 m. kadar güneyinde yer alan tepedir (Harita: 1). Burası
üzüm asmlrı
ve antepfısğ
ağçlrı
olan bir bahçedir. Şeyhan
Çayı'n
batı
kı
yısnda,
dereye hakim bir konumda bulunan bu yerde klasik tipte olmayan levallois çeKüçük boyutlu 1 adet iki yüzeyli alet oldukça tipiktir.
kirdekler ve yongalar toplanmışr.
tekno-tipolojik özellikleri Alt Paleolitik sonu, Orta Paleolitik baş
Buluntu topluğn
langıc
işaret
etmektedir.
Köyaltı
Mevkii-S59/24
Yenimahalle Köyü'nün hemen doğusnaki
yamaçlarda seyrek olarak Paleolitik
Dönem bulntarı
rastlnmış.
Burası
tarfımzdn
Köyaltı
mevkii olarak isimlendir lm şt
(Harita: 1).
i alet, 2 adet çekirdek ve 3 adet yonga ve dilgiden
Buluntular 2 adet iki yüzeı
oluşmakt dır.
Alt ve Orta Paleolitik Döneme aittirler.
Şeyhan
Deresi Batı
Yamaçlart-S59/25
Buluntu yeri inardı
Köyü'nün yaklşı
500 m. kuzeyinde, Şeyhan
Çayı'n
batısnda,
bu dereye bakan yamaçlar üzerinde yer alır
(Harita: 1). Buluntular çok geniş
bir alana dağılmş
olarak görülürler.
300
4 adet iki yüzeyli alet oldukça kabdır.
ikisinin ucu kırt.
Çekirdekler (7 adet)
özgü levallois özellikler gösterir. 5 tanesi yongalı
levallois çekirdektir.
Diğer
2 tanesi ise iki kutuplu ve merkezcil çıkarmi
recurrent çekirdeklerdir. Yonga üzerine yapılmş
aletler aras/nda çeşitl
kenar kazıyclr
ve dişlem
aletler bulunmaktaDicle Havzsı'n
dır.
Sonuç
başltığmz
"Ihsu Baraj Gölü Alanı
Paleolitik Çağ
Yüzey Araştır
2001 yılnda
ması"yla,
paleolitik açıdn
günümüze değin
yeterince arştılmayn
ve pek bilinemesöz konusu dönemle ilgili potansiyeli ortaya konmaya başl n
yen Dicle Havzsı'n
mışt r.
Sadece Paleolitik Döneme ait buluntu yerlerinin saptnmı
ve belgelenmesine
gerçklştidğmz
bu yüzearştıms,
2002 yıln
yönelik olarak sistemli bir şekild
da da amcın
ulaşmı
bulnmaktdır.
2002 yılnda
Diyarbkı
ili, Bismil ilçesi ile Batman ili adnıs ra
kalan ve Dicle
Nehri'nin güney kıysn
oluşt ran
alanda toplam 22 adet paleolitik buluntu yeri saptanmışt r.
Buluntu yerlerinin tamı
açık
hava buluntu yeri özeliğ
taşır.
Bunlar genellikle
550-650 m. yükseltileri arsınd
yoğunlaşmktdır.
Kısmen
DiCıe'y,
daha çok da DicSavur ve Şeyhan
çaylrın
eski sekileri (Pleistosen
le Nehri'ne güneyden karışn
Döneme ait) üzerinde yer alan buluntu yerlerinin büyük bir kısm,
yörede günümüzde
yoğun
bir şekild
sulu pamuk tarımn
yapıldğ
tarlalarda bulunur. Bu durum buluntu
yerlerinin ister istemez tahribına
neden olmuştr.
Ozellikle her tarla sürlşnde
sonra ortaya çıkan
tarla taşlrın
toplanmsı
sırand,
Paleolitik Dönem yontma ş
bul nt arın
büyük bir çoğunl
da toplanarak uzak ya da yakınlrdi
dere yatakların
boşaltı m r.
Bunlar da zamanla sel sularıy
sürüklenerek kaybolmuştr.
Dolayısla
saptanan buluntu yerlerindeki paleolitik malzemenin yoğunl da
gözle görüarştım
alnı,
çakmtşı
hammadlür bir azalma söz konusudur. Ustelik 2002 yıl
de açısnd
Dicle'nin karşı
kıysna,
yani kuzeyine oranla daha zengindir.
Araştı m
al nı d
mağ r
ve kaya sığnaklr
açısnd
buluntu yerleriyle karşılamtr.
Araştım
alnı
en doğu
noktasıd,
Şahinl
Köyü'nün hemen güneydoğusa
yer alan Merdan Mağrlı
ise paleolitik açıdn
verimsiz çıkmştr.
Bunları
bazıl r
doğal ır,
ancak çoğu
Roma Döneminde yapılmş
kaya mezarlıd.
Saptanan 22 buluntu yerinden toplanan yontmaş
yüzey malzemesi tamamen
Alt ve Orta Paleolitik Dönem özelliklerini içermektedir. Buluntular arsınd
sıkl a
göAncak, yonga üzerine yapıl n
rülen iki yüzeyli aletler daha çok klasik tiplerden oluşr,
klasik olmayan i~ yüzeı
i aletlerle de karşılmt.
Iki yüzeı
i .aletler (el baltsı)
daha çok Orta ve Ust Acheuleen Döneme ait gibi görünmektedir. Iki yüzeyli aletlerin dı
şında
levallois olan ya da olmayan yonga ve dilgi aletler ile çok sayıd
çekirdek, bulunÇekirdekler arsınd
basit bir ön hazırlk
safhınd
geçen yongatular arsınd.
Iı, uçlu ve dilgili levallois çekirdeklere de rastlnmkdı.
Ancak levallois çekirdekler Fı
rat Havzsı'nd
karşıltğmz
klasik levallois teknolojisini pek yansıtmz
ve Dicle
Havzsı'n
özgü gibi görünmektedir. Ayrıca,
lineal ve recurrent levallois çekirdekleri n
yanı
sıra,
sıkça
rastlanan disk biçimli çekirdekler oldukça tipiktir. Az sayıd
kıyc
alet
ve kazma örneklerine de rastlnmkdı.
Son iki yıldr
Bismil ilçesi ile Batman ili arsınd
yaptığmz
Paleolitik Çağ
yüzey
ar ştırması,
Dicle Havzsı'n
özellikle Alt ve Orta Paleolitik Dönemlerde yoğun
bir şe
kilde iskana uğr.adı n
kanıtl m ş
bul nmakt dır.
Ancak, arştım
yaptığmz
alanda
şimd ye
kadar Ust Paleolitik ve Epi-Paleolitik dönemlere ait bir buluntq yerine rastlanma ışt r.
Ote yandan, Batman'daki Malaliki Mağrsı'n
şüpheli
bir Ust Paleolitik ve
bilinmektedir (Rosenberg, 1992:448Epi-Paleolitik dönemlere ait buluntular verdiğ
449). Dolayıs
söz konusu bölgede adı
geçen bu Paleolitik sonu topluluklar yoktur
insalrı
açık
hava konaklama yerlerinden
diyemiyaruz. Ancak, Paleolitik sonlarıd
çok, kaplı
mekanlrı
tercih etmiş
olmarı
düşnlebir.
Eğer
böyle bir durum söz koyap c ğım z
ar ştı mal r
bu konuya açıkl
getirebilenusu ise, önümüzdeki yılard
301
cektir. Zira, 2003 yılnda
yüzearştıms
yapmı
düşnğmz
ri bir kanyon içinde akmakta ve bu kanyonun her iki tarfınd
yerlşimn
uygun olacak alanlar bulnmaktdır.
kaya sığna
Özetle, lhsu Baraj Gölü alnı
bir kısmnda
2001 yılnda
yılnda
devam etiğmz
Paleolitik çağ
yüzearştıms,
öngrdüğmz
rultusunda önemli bilgiler vermeye başlmıtr.
Paleolitik çağ
luntu yerleri ve yüzey bulnt arı
bunun en açık
kanıtlrd.
çok
sayıd
alanda Dicle Nehmağr
ve
ilşkn
başldığmz
saptdığmz
ve 2002
amaçlar doğ
bu-
KAYNAKÇA
,NARıKŞAT
H., M. KARTAL, (Baskıd),
Araştıms",
Season", tlısu
venıkl
"2001 Yıl
Ilısu
Baraj Gölü Alanı
Paleolitik çağ
Yüzey
"Palaeolithic Survey in the Ilısu
Dam Reservoir Region: 2001
ve Karkmış
Baraj Göl/eriAltmda Kalacak Arkeolojik Kültür
Kurtarma Projesi2001 Yıl
Çalışmn.
ALGAZE, G., R. BREUNINGER, C. L1GHTFOOT, M. ROSENBERG, 1991, "The Tigris-Euphrates Archaeological Reconnaissance Project: A Preliminary Report of the
1989-1990 Seasons", Anatolica 17: 175-240.
ROSENBERG, M., 1992, ''The Batman River Archaeological Reconnaissance Survey, 1990", xı
II. Araştım
ii: 447-460.
Sonuçlan Toplantıs
302
SABtHAKI
GÜLTEPE
._~.
fPET~öç
OOZ'o/E
<:>~
...... -e
co
8
o-
Harita: 1
-_
1
~
i
2km.
Harita: 2
-:=ıkm.
.
BATMAN
ıo~y
BAL~IN.R
WSEKlRGAN
N
~
/
;
-'i~:
N
~
--------YÖKLIGA R~KUY
c.v
O
.ı:
_ _ _ _ -=:ı
O
Harita: 3
1
_---_
O
2km.
Harita: 4
1
ık",.
ı
2002 YILI ÇORUM VE ÇANKIRI iLLERi
YÜZEY ARŞTIML
Tayfun YILDIRIM*
Tunç SiPAHi
2002 Yıl
Çorum ve Çankır
İleri
Yüzey Araştımlar,
Doç. Dr. Tunç Sipahi ve
oluşan
bir ekiple 20 Ağusto-9
Eylül 2002 tarihleri arsın
Doç. Dr. Tayfun Yıldrm'an
da gerçklştim.
1996 yıl nda
bu yana bölgede sürdürülen arştımalrn
bu yıl
ki bölümüne, üniversite-müze işbrlğ
çerçevesinde Çorum Müze Müdürü Sn. ısmet
Ediz ve Müdür Yardımcs
Sn. Banu Çilingir de katılruşd.
Çorum Müzesi'nin yeni binası
ve arkeoloji seksiyonunun açılş
çalışm arın
sürmesi ve 1996 yılnda
başltığmz
yüzearştıml
sonucunda keşfdilen
ve halen kazıs
sürdürülen Hüseyindede Tepesi'nde açığ
çıkar l n
Erken Hitit çağı
Eserletanzim hazırlkaın
katılm z
nedeniyle, bu yılki
çalışm
progamız,
rinin teşhir,
Çorum'un kuzeydoğu,
d.oğu,
güney ve güneybatısd
kalan merkez ilçeye bağlı
köyler ve kısmen
Mecitözü Ilçesi'nde sürdürülen arştımlar
tam l n ışt r.
Dolayıs
la geçen yıl Çorum-ankı
sınrda
ve Çankır'
doğusna
başltın
yüzearş
tırmaln
bu yıl devam edilmeiştr.
Yüzey arştımlzn
ilk bölümünde Çorum-Sungurlu karayolunun .güney
kesiminde yer alan ve daha önceki yılard
programa dahil etmdiğz
Merkez Ilçe sı
nırla
içersindeki bölge ile Çorum-Cemilbey arsındaki
alan kısmen
arştılbim.
2 , Alaca ve
Böylelikle, daha önce 1988 yılnda
Prof. Dr. Aygül Süel'in arştım
0lduğ
Ortaköy ilçelerinin kuzey sınr a
ulaşı m
ve tardığmz
alanda, daha önce bilinenIerin yanıd,
henüz tanımy
yeni yerlşim
de rastlnmış.
Bu bölgede ziyaret
Çorum-Alaca arsındaki
ana yolun doğu
kesiminde kalan
edilen önemli yerlşim
Çayhatap, Hacıköy
höyükleri ile Çorum-Ortaköy arsındaki
Ovak r pına ,
Hantepesi
höyükleridir.
ve Boğaz
1. Çayhatap Höyüğ
Çorum'un yaklşı
20 km. güneybatısd,
Çorum-Yozgat yol ayrımnd
Alaca'ya giderken, yolun hemen sol kesimde yer alan Çayhatap Köyü'nün, yaklşı
500
(Resim: 1). Ova seviyeslnden yaklşı
10 m. yükseklikte ve
m. kuzey doğus nda ır
bir höyüktür. Höyüğn
üzeri halen tarla olarak sürülrnektedlr, Hö250x200 m. ebadın
1
2
Doç. Dr. Tayfun YILDIRIM., Ankara Üniversitesi, Dil-Tarih ve Coğrafy
Fakültesi, Önasya Arkeolojisi Ana Bilim Dalı,
06100 Slhhiye-AnkarafTURKIYE
Fakültesi, ÖnasyaArkeolojisi Ana Bilim Dalı,
06100
Doç. Dr. Tunç SiPf,lHi,.Ankara Üniversitesi, Dil-Tarih ve Coğrafy
Slhhiye-AnkarafTURKIYE
Katkılrnd
ötürü adı
geçen meslktaşrız
teşkür
ederiz.
Çorum ili Yüzey Araştıml",
Vii. Araştım
Sonuçları
Toplantıs,
Ankara 1990, s. 341 vd.
A. Süel, " 1988 Yıl
305
en yüksek kısm nı
oluşt ran
kuzeydoğu
kesiminde, özellikle yamaçlarda, yer yer
kaçak kazı
izleri gözlenmiş
ve yamaca yığlan
toprak içinde çok sayıd
yanık
kerpiç ve
kır
seramik parçl ına
rastl nmışt r.
Höyüğ n
üst kısmnda
derliğmz
seramikler daha çok Demir Devrine aittir.
kır
ve eksik, üç ayklı
bir taş
kaba ait parçnı
yanıd,
Erken
Bunlar içinde ayklrı
Demir çağın
ait boyalı
ile nakışi
parçalar da gözlenmiştr.
Ayrıca
yamaçlardan derlesıra,
Demir
nen seramikler içinde, Eski Tunç, Erken Hitit Devrine ait parçalann yanı
Devri ve az sayıd
Roma çağın
ait seramiklere de rastlnmış.
Azeilikle kuzeydoğu
yam cındaki
karışt lmış
alanda, Erken Hitit Döneminin karekteristik özelliklerini gösteren kırmz
astrlı
ve üçgen kulplu (Ferzant tipi denilen) çanak parçlı
ele geçirilmişt r.
Çayhatap Höyüğ ,
Çorum-Iskilip karayolu üzerindeki Sarmş
Höyüğ nde
sonra, merkez sınrla
içinde oldukça büyük ve kısmen
iyi korunabilmş
höyüklerden biridir. Burası,
1985 yılnda
D. French tarfınd
"Roma Yoları
ve Mil Taşlrı
Araştım
ları"3
sırand
da ziyaret edilmştr.
Çorum-Yozgat yolu üzerinde, Çayhatap ile Tarhan Köyü yol ayrım
arsınd
1.
kalan tarlalarda yaptığmz
ar ştı mal rd
üzeri kukilometrede, yolun güneybatıs nda
şaklı
bazı
Roma çağı
pişm
toprak lahit parçlın
rastldık.
Bu parçalar, çorum Müze Müdrlğ'ne
Tarhan'dan getirldğ
bildirilen bazı
Roma Devri mezar hediyelerine
ış k
tutabilir. Roma Çağında
nekrapol olarak kulanı
bu alnı
çevresinde herhangi
bir iskana rastlmdık.
Çayhatap'dan sonra Yozgat karayolunun 10. km.sinden sonra doğuya
dönülmş
ve 7 km. mesafedeki Gücenovacığ
Köyü'ne varılmşt.
1985 yılnda
D. French tarfın
dan da ziyaret edilen köyün ortasındki pınar
bulndğ
yerde, yeni yapıln
çeşm
nin hemen üzerinde, bir mermer lahlt yer almktdır.
Roma Çağın
ait girandı
lahdin
köye çok yakın
bir mesafeden getirldğ
söylenmektedir. Lahdin bulndğ
çeşmni
hemen altınd
Roma Dönemine ait yıklmş
bir havuza ait taşlr
kısmen
korunmşt.
Köylüler, çeşm
yapılmdn
önce, havuza ait bu taşlrın
büyük çoğunl
yerinde
korund ğ u
ve sonradan yerlerinin değiştrl n
ifade etmektedir.
yüğn
2.
Hacıköy
Höyüğ
Köyü'nün kuşçm
600 m. güneydoğusa,
mezarlık
alnı
hemen aşğısndr.
250x150x15 m. ebadınki
höyüğn
güney kesimi günümüzde
tarla olarak kulanımktadır.
Höyüğ n
hemen yanıd,
bir su kaynğı
bulnmaktdır.
1954 yılnda
höyükte define kazıs
yapılm ş
ve höyüğn
6/1 'lik bir kısm
ne yazık
ki, bütahrip edilmştr.
Höyüğ n
güney kesimindeki sürülen alandan
yük bir çukur açılrak
çok sayıd
seramik parçsı
toplanmışt r.
Derlenen parçalar, Geç Kalkolitik, Erken
Tunç, M.O. ii. binyıl
ve Demir Devrine aittir. Geç Kalkolitik olarak tanıml an
parçalar
ar sında
(Resim: 2), Höyüğn
kuşçm
15 km. batısndki
Büyük Güllücek Höyüğü'nde
iyi tarnnan-, çizilerek yapılmş,
ilk görünşte
içi beyazla dolur mş
hissi veren, boyasız,
siyah astrlı,
perdahiı
el yapım
seramik bulnmaktdır.
Paralel, diagonal
bazen de üçgen veya kafes tarama motifleriyle süslü bu tip seramik,
çizgi gruplaıy,
Orta Karadeniz Bölgesi'nde, Ikiztepe kazılrnd
da belgndiğ
gibi, Erken Tunç Çağın
hemen başl rında
da görülmektedir. Hacıköy,
Büyük Güllücek'ten sonra, bölgede bu tip seramiğn
yoğun
olarak kulanıdğ
en önemli yerlşimd.
Dolayıs
burada
yapıl cak
sistemli çalışm r,
Geç Kalkolitik-Erken Tunç evreleri ve mimarisi hususunolsa bilgi verebilir. Hacıköy'den
derliğmz
M.O. ii. binyıla
ait parçlın
da kısmend
çoğunl,
Hitit'in erken evresine aittir. Hacıköy
civarınd
daha geç döneme tarihlenen
yerl şim
izleri de mevcuttur. Kuzeyde, Hacıköy
Höyüğ'n
hemen karşı
sırt nda
buaşğı
kesimlerinde bir kanal kazıs
yapılmştr.
Bir su kanlı
lunan köy mezarlığn
Gücenovaığ
3
4
D. French, "Küçük Asya, Roma Yoları
ve Milaşrı
1985", iV. Araştım
Sonuç/art ,ıstna/poT
Ankara 1987, 5.109 vd.
H. Koşay
i M. Akok, TürkTarihKurumuTarafmdan na/ıp Y
BüyükGü/lücek ıszaK
1947 ve 1949'dakiÇalışm/r
Hak·
kmda /Ik Rapor. Ankara 1957, lev. XıV-,
306
ait olduğ
kesimlerinde temel izleri saptnmışr.
Bu temeller,
göre Roma Dönemine aittir.
diğer
bir bölümü, Çorum'un güneydoğu
kesiminde,
Yüzey arştımlzn
Çorum-Cemilbey arsındki
alanda gerçklştim.
Bu kesimde Çorum'dan Cemilve çevredeki Ovakrpın,
Hantepesi
bey ve Amasya'ya giden karayolu takip edilmş
ve Boğaz
ören yerleri ziyaret edilmştr.
Daha önce bu alan, epigrafig çalışmr
kapsamınd
D. French ve Erol Atalay tarfınd
da gezimştr.
etrafınd ki
anlşı
bazı
çukurun bazı
seramik parçlın
3. Ovakrpın
Çorum-Cemilbey karayolu'nun 8. km.sinde, yola 2 km. uzaklıti
Karpın
Köyü'ndedir. Köyün bazı
evleri eski yerlşim
yeri üzerinde bulnmaktdır.
Höyük nitelğin
deki yerlşim
büyük ölçüde tahrip olmuştr.
Azeilikle batı
yam çlarında
ve uzantıs
tarseramik mevcuttur. Bu kesimden derliğmz
parçalar içinde az salalarda çok sayıd
yıda
Erken Tunç, Demir Devri ile yoğun
Roma Dönemine ait örnekler görülmektedir.
Köyün kuzeydoğsnai
günümüze ait mezarlık
içinde, Roma Dönemine ait bir mil taşı yer almktdır.
Mil taşı
1984 yılnda,
D. French tarfınd
tespit edilmştr.
Mezarlık
la köyarsındi
yolda, yer yer eski temel kalıntr
halen görülebilmektedir.
4. Hantepesi
Çorum Merkez ilçe'ye bağlı
Ovasaray ile Şekrby
Köyü arsınd,
Çorum'a 16
km. mesafede, güney yönünde, Sary-Kı
yol ayrımn
gelmeden önce ana yolun
tam üzerinde, 150x200x5 m. ebadın
bir höyüktür (Resim: 3). Ne yazık
ki, Cemilbey
tam üzerinden geçirlmş
ve yerlşimn
yaklşı
10/1'lik kısm
tahrip olyolu höyüğn
muştr.
Höyüğn
özellikle güneydoğu
kesiminden çok sayıd
seramik toplanmışr.
YÜyansıt
el yapım,
monokrom Erken Tunç
zeyde bol miktarda, bölgenin karetisğn
seramiğn
rastlnmkdı.
Erken Tunç Çağın
ait seramiğn
yanıd
az sayıd,
paBoğazköy/ü
ve Alacahöyük'ün erken
ralellerini Büyük Güllücek, Kuşsary,
katlrınd
bulaiecğmz
ve hafirlerince Kalkolitik Çağın
sonuna tarihlendirilen gri
renkli, nokta ve çiz i bezemeli parçalara rastlnmışr
(Resim: 4). Hantepesi'nden derlenen M.O. ii. binyıla
ait parçalar içinde, Erken Hitit Devri çanak çömleğin
de rastladık.
Bunlar arsınd,
ağız
kenarlı
dışan
şerit
şeklind
kalınştrm,
üçgen kulplu,
kırmz
astrlı
ve perdahiı
çanaklara ait parçlın
(Resim: 5) sağlm
örnekleri, Kaniş
Karumu'nun la yapı
katı,
Eskiyapar, Ferzant, Büget ve Kazankaya gibi Erken Hitit Dönemine ait yerlşim
ve mezarlıkd
ele qeçirlmşt.
Hantepesi Höyüğ
görüldükten sonra, Çorum-Cemilbey yolunun 23. kilometreCemilbey-Amasya yol ayrımn
varılmşt.
Çorum'dan (Amasia)
sindeki boğaz,
zamanda Pontus Galaticus adı
verilen bölgedeki antik
Amasya'ya uzanan bu yol, aynı
Roma-Bizans yolunu da oluştrmakdı.
Erol Atalay 1984 yılnda,
stratejik bir önem taşıyan
ve Çorum Çayı'n
da aktığ
ve "Saçyğı
denilen bu boğaz
ve çevresinde ar ş
tırmal
yaprmştı s,
Boğaz
gelmeden önce Aşağı
Sarılk
Köyü'nün tam karşısnd,
doğu
yönünde, yaklşı
200 m. yükseklikte Bizans Dönemine ait Sazak Kalesi bulunmaktadır
(Resim: 6). Bu stratejik konumlu kale, gözetleme kuleleri, su sarnıçl
ve kayalamerdivenleriyle Erol Atalay tarfınd
etraflıc
bilim alemine tanılruş".
ra oyulmş
Dolayıs
kaleye tekrar çıklmaştr.
Ancak, aşğıd
yer alan kaya kütlesinin arsın
da ve hemen yanıdki
küçük bir yerlşim,
bu antik yol üzerinde çok daha eski bir döortaya koymatdır.
neme ait kültürlerin varlığn
S
6
7
T. Özgüç, Maşthöyük
Kazıln
ve Çevresindeki Araştıml,
Ankara 1978, 5.27, Şek.6S-7,
Lev. 6S, 2 ; T. Özqüç,
Bulnmş
Eserler Hakınd
Yeni Gözlemler", Belleten Ll197 (1986), 5.386, Res.S-8.
"Ferzant Hitit Mezarlığnd
ve Altın
Parlı",
III. raştımA
E. Atalay, "Cemilbey (Çorak) Nahiyesi'nde Bulunan Bizans Selçuklu Dönemi Yapılr
Sonuçlan Toplantıs,
Ankara 1986, 5.63-68.
A.g.e., 5.64.
307
5. Üç Kaya Mevkii, Gümşl
Kaya
Aşağı
Sarılk
köyü'nün kuş ç mu
600 m.
Çorum'un 22 km. güneydoğusa,
doğusna,
Çorum Çayı'n
hemen yanı daki
kaya kütlesi arsmdı.
Yerlşimn
doğu
ve batı
kesimi eski yol yapılrken
kısmen
tahrip olmuştr.
Iki kaya arsınd
topladığmz
parçalar içinde bölge için karekteristik Erken Tunç Çağı
seramiğ
bulunmaktadır.
Aynı
kesimde, güneye bakan yol seviyesinden yaklşı
4 m. yükseklikteki alanda
ve yamaçlarda daha çok Demir Devri ile Klasik Döneme ait çanak çömlek parç l ına
rastlanm i Ştı r.
6. Boğaz
Çorum'un 24 km. güneydoğusa,
Cemilbey ve Amasya yol ayrım
arsındki
bereketli ovada, Çorum Çayı'na
500 metre mesafede, yaklşı
75x30 m. ölçüsünde bir
kaylığ
yaslnmış
höyük nitelğnde
bir başk
yerlşim
bulnmaktdır.
Kaylığn
güyerl şim n
boyutu yaklşı
100x50 m.dir. Yüzey ar ştı mal
ney kesimine yaslnmış
rında
ilk defa görülen ve "Boğaz
adın
verdiğmz
höyüğn,
güney ve doğu
eteklerinkaçak kazı
çukuruna rastlnmıştr.
Höyükten derliğmz
seramikler Erde çok sayıd
ken Tunç, Hitit ve Demir Devrine aittir. Demir Devrine tarihlenen tek renkli seramiğn
yanıd,
kırmzs
kahverengi astar üzerine mat koyu kahverenkte ışn
bezemeli bir
kavsi içindeki yerlşimd
de bulunan Erken Deparça, Orta Anadolu'da Kız l rmak
kraterlerinin tam paralelini oluştrmakdı.
mir Devri boyalı
Yüzey arştımalrı zn
diğer
bir bölümü, Çorum merkezden başlyrak,
Çokuzeydoğ,
güneydoğu
yakın
çevresinde ve eski Amasya yolu üzerinde
rum'un doğu,
gerç kl ştıri m .
Araştı m
ekibimiz daha önce 1999 yılnda
bu çevrede, Çorum'un 4
bulunan ve daha önce Dr. Hamit Zübeyr Koşay
tar fında
tanı
km. kuzeydoğsna
tılm ş
Melikgazi Höyüğ'n
ziyaret etmiş .
2002 yılnda
Çorum'a en yakın
höyüklerden
sıra,
eski Amasya yolu üzerinde yer alan Çöntük Tepe,
biri olan Kiremit Tepe'nin yanı
Hacı
Musa, Palbıyk
höyükleri ile Mecitözüne baglı
Elvan Çelebi ve Düvenci Ovası'n
kuzeyinde yer alan Kütüklü Höyüğ
ziyaret edilmştr.
7. Kiremit Tepe
Çorum merkezde, mücavir alan sınrla
içinde, eski Ekin Caddesi'nin sonundaki Yetişrm
Yurdu'nun 500 m. güneydoğusa
yer almktdır.
Çorum Ovası'n
habulunan höyük, yaklşı
75x50x10 m. ebadınr.
Doğu
ve güneydoğu
kim bir sırta
yamçlrınd
derliğmz
seramikler, Erken Tunç Devrinin tek renkli örnekleri çoğun
lukta olmak üzere, M.O. ii. binyıla
ve Roma Dönemine aittir.
Musa
8. Hacı
Merkez ilçe'ye bağlı
Hacı
Musa Höyüğ,
Çorum'un yaklşı
Musa Köyü arsınd
yer almktdır.
oğalD
höyük, 150x100x7 m. ölçüsündedir. Höyükten derliğmz
parç l ın
ğu,
Eski Tunç Çağın
aittir. Bu parçlın
yanıd
az sayıd
akmtşıç
Toplanan parçalar arsınd
Hitit olarak adlnırabilecğmiz
lere de rastlnmış.
azdır.
Höyüğn
güneydoğu
yamcınd
derliğmz
neklerin sayı
tek renkli Demir Devri örneklerine de rastlnmkdı.
ğus nda,
Elma ı-H c
15 km. güneydobir tepe üzerindeki
büyük çoğunl
(sileks) aletörseramikler içinde,
9. Çöntük Tepe
9 km. doğusna,
Merkez ilçe'ye bağlı
Kav cık
ve Hacı
MuÇorum'un yaklşı
Elmaı
Köyü'nün yaklşı
500 m. batısnd,
doğal
bir kaylığn
sa köyleri arsınd,
üzerinde yer almktdır.
Araştım
ekibimiz tarfınd
ilk kez görülen höyük, yaklşı
100x50x1 O m. ebadınr
...Höyüğn
Elmaı
Köyü'ne bakan yamcın
hemen altınd
küçük bir dere akmtdır.
Uzerinde kısmen
sur izleri de görülebilen höyükten derlediğim z
parç l ın
tümü, Erken Tunç Dönemine aittir.
308
10. Pa/bJYık
Çorum Merkez ilçe sınrla
içinde kalan Palbıyk
Höyüğ,
Çorum'a kuş ç mu
13 km. mesafedeki Palbıyk
Köyü'nün 1.5 km. batısndr.
Höyüğn
doğu
ve kuzeydoğusna
Klasik Döneme ait bir nekropol alnı
daha mevcuttur. Burada soyulmş,
kaplrı
kırlmş
bir kaç lahite rastldık.
Definecilere ait kaçak kazı
çukrlaı
Palbıyk
Höyüğ'nde
de gözlenmektedir. Höyükten ve hemen çevresindeki tarlalardan derlediğim z
seramikler Eski Tunç Çağın
ve Demir Devrine aittir.
11. Kütüklü
Çorum-Merzifon yolunun 14. km.sindeki Kuşsary'ın
kuzeydoğsnai
Düvenkuzeyinde, Hız,rde
Köyü'nün 1 km. güneybatısd
Kütüklü Höyüğ
buci Ovası'n
lunmaktdır.
Müze Müdürü ısmet
Ediz, Çorum Müzesi'ne muhtelif yollarla getirilen Eski Tunç Çağı
eserleri içinde, bu höyükten ele geçirilenlerin de bulndğ
bildrmşt.
Doğal
bir tepe üzerinde, sırtn
batısndki
yükseltiye yaslmış
höyüğ n
etrafı
meş lik
tir. 150x70x20 m. ölçüsündeki yerlşimn
hemen aşğısnd
Mamlı
Deresi akmaktadır.
Yam çl rında
yer yer yangı
izleri görülen höyükten derliğmz
seramikler çoğun
lukla Erken Tunç Dönemine aittir. Ayrıca,
Çorum civarınd
benzerleri Alaçahöyük, Boğazköy/Çırde,
Kaypınr
ve Pazrlı
gibi merkezlerde bulunan ve M.O. iii. binyıl
hemen başlrınd
itibaren görülen meyveliklere ait kaide parçlı
ele geçirlmşt.
Yüzeyden derlenen seramiğn
yanıd
ağırşk,
tezgah ağırl
ve el taşı
gibi objelere
de rastlnmış.
2002 yılnda,
Çorum'un kuzeydoğsuna
gerç kl şti d ğ m z
ar ştı m lard ,
Düvenci Ovası
ile aynı
adı
taşıyn
Büyük Düvend Beldesi'nde, Merkez Cami ve çevre duvarın
Roma Çağın
ait yazıti
taşlr
rastlnmış.
Çevre duvarın
yer alan bir
bes/erne/eri Kratippos'un hatırsma
bu steli
stelde, "Neoptolemos ve Annia çok ta/ı
dikti/er, 197 yı/mda
= M.S. 112" ibaresi bulunmaktadrr".
12. E/van Çe/ebi
Bu seneki arştım
progamız,
daha önceki yılard
uğraymdız
EIde dahil edilmştr.
Höyük, Medtözü'ne bağlı
Elvan Çelebi Köyü'nün
van Çelebi Höyüğ
üzerinde, köyün hemen batı
kesiminde
üzerindeki antik yola hakim, yüksekçe bir sırt
yer almktdır.
Bilndğ
gibi Elvan Çelebi Köyü, Oğuzlar'ın
Bayındr
koluna bağlı
Elvan
Milad11352 yılnda
yaptır l n
cami, türbe, hamam, tekke ve çeşm
Çelebi tarfınd
gibi iyi korunmş
miarlık
eserleriyle tanımkdr.
Yakl şı
75x50x15m. yükseliğn
de höyük nitelğdk
yerlşim,
eski Amasya-Mecitözü yoluna hakim bir tepe üzerinde,
stratejik bir mevkidedir. Ayrıca
höyüğ
çevreleyen bir sura ait izlere de rastlnmış.
Araştım
sırand
höyüğn
kuzeyinde daha yeni açılmş,
15 m. derinlğ
ve 2 m.
genişlğd
bir kaçak kazı
çukuruna rastlnmış.
Yüzeyden ve kaçak kazı
çukurunun
etrafınd ki
enkazdan derliğmz
seramikler Erken Tunç, Hitit ve Demir devirlerine aithöyüğn
batısnd,
aşğı
eteklerde de devam ediyor. Buradaki Demir Devtir. Yerlşim
Pazrlı'd
olduğ
gibi, kale nitelğd
bir yerlşimd.
Höyüğn
kuzeyinde
ri yerlşim,
yer alan kesimde biraz daha geç döneme, olasık
Roma ve Bizans Dönemine ait parHöyüğn
yaklşı
800 m. batısnd
bulunan bir su kaynğı
ançalara da rastlnmış.
da kulanımş
olmaıdr.
Su kaynğı
çevresinde, Bizans Dönemine ait
tik çağlrd
miarlık
kalıntr
tespit edilmştr.
ar ştı mal rı,
SONUÇ
Çorum'un
2002 yılnda
yöredeki ilk iskarı
8
Yazıtn
yakın
çevresindeki höyüklerde gerçklştidğmz
izlerinin Geç Kalkolitik Çağ
kadar
Türkçe çevir/sini yapan Sn. Prof. Dr. Çetin Şahin'e
teşkür
309
ederiz.
uzandığ
yüzey
göster-
mektedir. Özellikle güneybatı
kesimde, Çorum-Yozgat yolu civarınd
yer alan ve PaKalesi ile Kalehisar arsınd
kalan bölgedeki höyüklerde, Büyük Güllücek tipindeyaılm
genişlmtr.
Araştım
sahmızd,
bu tip seramiğn
yaılmn,
ki seramiğn
Çorum'un kuzeydoğusndaki
Kuşsar y
çevresine kadar uzandığ
görülmektedir.
Kız l rmak
ile Yeşilırmak
arsındki
sahada bol miktarda rastlanan, tek renkli, el
yapım,
saman katıl,
kırm z ,
siyah ve kahverengi astrlı,
monokrom Erken Tunç seramiğne
hemen hemen her höyükte rastlnmaktdır.
Ayrıca,
sadece bu tip seramiğn
kulanıdğ,
etraflı
surla çevrili küçük boyutlu, müstakil Erken Tunç Çağı
höyüklerinin
sayı
da artmış.
Şimdye
kadar ziyaret edilen höyüklerin hiçbirinde, Orta Anadoboya ile nakışl
Intermediate
lu'nun güney kesiminde rastlanan Erken Tunç Çağın,
v.eya raşilA
Illalarak tanımlan
seramiğe
rastlanm ışt r.
Daha önce Prof. Dr. Tahsin
Ozgüç'ün de belirtğ
gibi 9 bu durum, Orta Anadolu'nun kuzey bölgesini, bu tip seramiğin
bol miktarda kulanıdğ
güney bölgesinden ayırn
en önemli hususiyetlerden biridir.
Bu yılki
arştımld,
höyüklerden ele geçirilen Hitit seramiğn
büyük çoğu
nluğn
Erken Hitit Devrine tarihlenen örnekler oluştrmaktdır.
Boğazköy,
Alacahöyük,
daha geç evreye ait Hitit seramiğn
bu yıl ziyaret
Ortaköy gibi merkezlerden tanı
edilen yerlşimn
hiçbirinde rastlmdık.
Çorum'un yakın
çevresindeki Demir Devri iskanlrı
sayı
da, tespit edilen
yerlşimn
sayın
paralel bir şekild
artmaya devam etmektedir. Bu yıl ziyaret edilen yerlşimd
kulanı
tek renkli Demir Devri seramiğn
yanıd,
erken evreye
örneklerin de sayınd
önemli artış
gözlenmektedir.
ait boyalı
zarlı
9
T. Özgüç, " Yeni Araştımln
ışğnda
Eski Anadolu Arkeolojisi", AnadoluVII/1963, 5.33 vd.
310
Harita 1: 2002 yıl
Çorum bölgesi
yüze ar ştı mal r
311
Resim 1: Çayhatap
Resim 2:
Hacıköy
Höyüğ
Höyüğ
312
Resim 3: Hantepesi
Höyüğ
Resim 4: Hantepesi Höyüğ
313
Resim 5: Hantepesi
Resim 6: Sazakkale ve
Höyüğ
Gümşlkay
314
ADANA, ŞANLIURF
VE HATAY illERi 2002 YILI
MEGAliTiZM YÜZEY ARŞTIMS
Bakiye YÜKMEN EDENS*
yüzearştıms
başknlığmd,
20-30 Haziran taMegalitizm konulu, 2002 yıl
olmak üzere, Kültür Baknlığ
Anıtlar
ve Müzeler Genel Müd rlüğ 'nü
verdiğ
izin doğrultsna,
10 günlük kısa
bir zaman çerçevesinde, Adana, Şanlıurf
ve
Hatay illerinde gerçklştir m
ve arştım
sonucunda toplam 71 merkez ıncel miş
tir (Harita: 1)1.
Kökten'in çalışm rnda
gerekse kendi çalışrnuzde
Gerek Prof. Kılç
Antalya'da dolmen gel neğin
var olduğna
haberdar idik ve daha önceki yıl ard
yaptığ m z
çalışmal rdan
da Hatay (Yükmen 2000a)'da dolmenlerin var olduğn
biliyorduk. Yaptığmz
literatür tarmsına
göre de, Antalya'dan Antakya'ya doğru,
kıy
boyunca konuyu sorgulayan herhangi bir çalışm
mevcut değild .
Bu çerçeve içerisinde
yer alan Adana sın rla ında
yapıl n
çalışmal r
sonucunda, 2002 yıl
yüzeyar ştırması
3 , bu günkü a d ı y l a
al nı
haritasında
12 numara ile gösterdiğmz
Gökçedam, eski adıy
la Hemite Köyü'ndeki Hemite Tepesi, henüz sağlık
yoruma gidemesek de, konu açı
sında
ilginç görünen bir alndır.
Tepeden yaklşı
200 m. uzaklıt,
Ceyhan ırmağ'nı
hemen kenarı d ki
küçük ve yüksek olmayan kay lıkta,
çaı şt ğım z
dönemde su seviyesi yüksek olduğ
için
yanı
yaklşmızdn
dolayı
çok zor ..zim ğ dlibeç s
bir kabartma yer almaktadır.
Kabartma Darga (1992), Umar (2000), Unal (2002)'ln ya ınlarında
"Hitit Sav şçı
Kab rtması"
olarak yorumlan ktadır.
Yer yer bozulmş
da olsa, ortalama 1xO.85xO.85 m. boyutlarındki
kaba taş
sı
rası,
tepeyi çevreler görünümdedir. Bu taş
sıran
biraz yukarıs nda,
birinin kapak ta-
rihleri arsınd
Dr. Bakiye YÜKMEN EDENS,The American Institutefor Yemeni Studies, PK 2685, Sana'a, The Republic of YEMEN
Antakya Mustafa Kemal Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nde Uzman Tülin Arslanoğu
proje asitnı,
Dr.
Cristopher Edens ekie üyesi olarak yer almışrd.
Bütün içten yardım
ve çalışmr
için UzmanTülin Arslanoğu
ve
için Kültür Baknlığ
Anıtlar
ve Müzeler Genel MüdürDr. Cristopher Edens a, verdikleri izin ve gösterdikleri ralmıd y
lüğ'ne
ve adı
geçen illerin rnüze müdürlüklerine, özellikle Urfa Müzesi Müdürü Sayın
Eyüp Bucak'a ve rnüze ile birşötjümz
Mehmet Akbaş',
her zaman olduğ
gibi her türlü kolayı
ye yardım
göstermiş
olan Antakya
likte çalışn
Mustafa..Kemal Universitesi'ne, konaklamave araç yardıml
için Andır
Orman Işletmsi
Müdrlğ
ve Adana Çuederim. Çalışmn
kaptnlığ
yanıd.
yapmış
olduğ
kurova Universitesi Meslek Yüksek Okulu'na çok teşkür
bütün yardıml
için Sayın
Kamil Tümay'a ise ayrıc
teşkür
ederim.
Antalya dolmeni için bkz. Kökten 1967 ve Yükmen2003.
Merkezler için Yer Bulduru Listesi.
Bkz. Dolaşın
1. Yılanke,
2. Toktamış,
3. Kırmtl,
4. Kösreli, 5. Karatepe, 6. Taştep,
7" Kirmilli, 8. Fakıuşğ,
9. Zorkun, 10. Kül13. Çardak, 14. Kartş,
15. Çolakı,
16. Dreneik, 17. Çatak, 18. Dikltaş,
19. Kuyulü, 11. Yarpuz, 12. Gökçedamı,
22. Aktaş,
23. Taşpınr,
24. Şarköy,
25. Koçören, 26. Keçiburç, 27. Yaylak, 28. Haluk, 20. Çatak, 21. Kapklıuy,
cılar,
29. Incirli, 30. Türkmenören. 31. Sıratşl,
32. Çaklı,
33. dergil, 34. Yukarıgölü,
35. Aşağıgöklü,
36. Kalkan,
39. Durak, 40. Karaotlu, 41. Yeşilözn,
42. Zagara, 43. Damlıc,
44. Bağlrbşı,
45.
37. Kantarma, 38. Sayık,
Uğurck,
46. Amaşr,
47. Dalocak.48. Mayanca, 49. Özveren,50. Ilgar, 51. Savşköy,
52. Çagan, 53. Haydarahmet,
56. T!,\şlıkuy
57. isli Mağr,
58. Çardak Yaylsı,
59. Çağlık,
60. Topaktş,
61. Tahtak
54. Konakköy, 55. Ağırtaş,
yalsı,
62. Kapıl,
63. Çat, 64. Uçgöz, 65. Çökek Yaylsı,
66. Kuyuluk, 67. Kızlarçy,
68. Başlmı,
69. Ycncadüzü,
70. Gökdere, 71. Turunçlu, 72. Karapüren,73. Metelik Tepe, 74. Bağlm,
75. Marş
Boğazl.
Araştımd
2
3
315
üçte birlik kısm
üzerinde olan, diğern
ise kapak taşı
yaklşı
10 cm. içe kaydolmenimsi görünüm arzeden, iki adet yapı
(Resim: 1); bunları
yukarısnd
da,
tepenin doruklaın
doğru,
henüz ne olduğn
çözemdiğ
bir düzenleme yer almaktdır
(Resim: 2). Bu düzenlemenin hemen yakınd
ıse,
kanal gibi bir başk
düzenleme bulnmaktdır.
Gerek bu düzenlemenin, gerekse kanlı
amcın
henüz tam
Fakat buna benzer düzenlemelerin
olarak yorumlayacak bilgilere sahip değilz.
ar ştı m c lar
megalitizm içerisinde ele alınp
kutsal amaçlar ile ilşkendrğ
söyleyebiliriz (Markovin 1997).
Hatay'da 2002 yıl
çalışm
sezonunda, megalitizm ii? ilşk
olabiecğn
düşn
düğmz
iki alan tespit edilmştr.
Bunlardan biri Dörtyol Ilçesi, Topaktş
Köyü'ndeki
Büngüldek mevkiidir.
kaba, moloz taşlr
üzeBüngüldek mevkiinde, ortalama 1xO.50 m. boyutlarınd,
kütlevi bir taş
blokun kapak taşı
olarak oturlması
sonurine, 2.27x2 m. boyutlarınd,
cunda oluştrm,
megalitik tarzda bir örnek yer almktdır
(Resim: 3). Diğer
alnı
mız
ise, gene aynı
köyün Koca Pae mevkiidir. Burada duvarlı
küçük, doğalevh
taş
lar ile inşa
edilmş,
tavnı
1.5x1 m. boyutlarınd,
yası
plaka taşlrın
birbirine çatılm
sı ile oluştrm,
gerçek anlamda i1şklendrmğz
yapılr
tespit edilmştr.
Yapılarn
duvar örgüsü tavana kadar devam etmektedir (Resim: 4). Gerek kapak taşlrı,
gerekse kapak taşlrın
kadar yükselen duvar örgüsü, bize burada yeni bir tip dolmedüşnrtmeki.
Yapılr,
tepenin doruklaın
eteklerine doğru
devam
nin varlığn
etmektedir.
Kahrmnş
dolmenleri, megalit anıtlr,
TürkiDaha önce tespit etiğmz
ye'nin iç kesimlerinde de varlıkn
göstermiş.
Konunun doğuya
doğru
sorgulanması gerekiyordu. Gerek bu açıdn
gerekse Suriye, Irak ve Iran'dan gelmiş olması
muhaçıs nd
Şanlıurf ,
bizim için önemli bir coğrafik
kotemel etkileri gözleyebilme şansı
numda idi. Bu amaçla yapıln
Şanlıurf
çalışmr
oldukça tarışm
gerektiren veriler
ortaya çıkarmşt.
Örneği
Koçören'de, kimilerinin yanıd
kapak taşı
olabilecek taşlr
bulunan, kimilerinin ağız
kenarıd
kanallar ve kimilerinin ağız
kenarıd
ise kanlrı
yanı
sıra
fincan zarfı
biçiminde yuvarlak oyukların
yer aldığ,
yaklşı
bir metre çapınd
kuyuların
varlığ
kaydeilmştr.
Oyuklardan bazılr
olasık
kuyu direklerinin oturldğ
zediğer
yası,
plaka taşlr
üzerinde de yer almktdır.
minler idi. Oyuklar, alanda ayrıc
Alanda ayrıc
kimisi eğilmş,
kimisi kesme izli, yaklşı
1.5 m. uznlğda,
bazen oldukça düzgün sıra
oluştran
dik taşlr
bulnmaktdır
(Resim: 5). Burada taş
ocağı
ve diktaşlr
aynı
mekanda olduğ
için dikkatli gözlem yapmak gerekmektedir.
Bazı
taş
alım
artıkln
dikili taş
görünümünde olması,
dikili taşlrdn
kimisinin, taş
alım
yerlerinden geriye kalan taşlr
olabiecğn
düşnrtmeki.
Alanda ayrıc
oda mezarlar yer almktdır.
Fakat bizim için ilginç olanı,
sadece,
içerisinde sıra
halinde dikili taşlr
bulnaıdr
(Resim: 6). Bu oda mezar bize, yukarıd
sözünü etiğmz
dikili taşlrın
pek tesadüfi olmadığn,
bazı
dikili taşlrın,
mezarlın
tahribinden sonra arta kalan dik taşlr
olabiecğ
ya da mezarlın
dik taşlrdn
daha
yeni olabiecğ
fikrini vermektedir. Fincaıms
oyukların
yer aldığ
mezarlar Keçiburç
.
Köyü'nde de kaydeilmştr.
Şanlıurf'dki
diğer
bir verimli alan Kalkan Köy'dür. Kalkan Köy'de, üzeri 7 adet
yekpare yası
taş
ile örtülü, üç basamak ile içine inilen, megalitik tarzda bir yapı
tespit
edilmştr
(Resim: 7). Kaba taş
sırand
sonra, yapın
duvarlın
iç kesimlerinde
daha sonraki dönemlerde sarnıç
olarak kulyer alan plaster izleri, bu dolmenik yapın,
şın
mış,
lanımş
olabiecğn
düşnrtmeki.
Şanlıurf'dki
bir başk
nekropol alnıdr.
Sıratşl
Köyü'nde
bir çok özellik biradı.
Kimi mezarlın
üzerleri, dolmenleri çağrıştn,
yası
blok
levha taşlr
ile kaptılmşr.
Kimileri oda mezar tarzınd.
Bazı
mezarlar, basit yuvarlak çukurlar biçimindedir. Bazılrn
üzerinde veya hemen yakın
çevresinde, gene finbenzer yuvarlak oyuklar, kanallar, yazıtlr
yer almktdır.
Bazı
mezarlar ise
can zarfın
Sıratşl
Köyü
316
henüz
gibi görünmektedir. Bu bize, belki de alandaki mezarlın
ölüm
çok daha önce hazırlnp,
bekltidğ
fikrini vermektedir. Bu yeni yapılmk
ta olan mezarlar, neredeyse buradaki oda mezarlın
yapım
aşmlrın
verebilecek
niteliktedir. Mekanda daire biçiminde sıralnmş
kaba taşlr
yer almktdır
(Resim: 8).
Sıratşl
Köyü'nde ayrıc,
megalitik alanlarda genellikle rastlanan, bir platform bulunmaktdır
(Resim: 9).
Şanlıurf-Hetiy
bağlı,
Sayık'n
Gül Mahallesi'nde, kuyularla kaplı,
oldukça geniş
bir alan tespit edlmiştr-.
Bazen, belki de Osmanlı
Döneminde eklnmiş
olabilecek bir kemere sahip olan kuyların
üzeri gene yası
bloklarla kaplıdr.
Bunları
arsınd
bazılr
kuyu özeliğnd
çok mezar fikrini vermektedir (Resim: 10).
Bizim çalışmz
açısnd
burada en önemli olanı,
üzerinde birçok fincan zarfı biçiminde oyuğn
düzenli biçimde sıralndğ,
biri 3.70x1.60 m., diğer
3.20x1.50 m.
ebadın
ve her ikisi de 0.60 m. kalınğd,
iki adet yası
blok taşın
varlığ
idi. Taş
lardan biri, bir kenarıd
iki adet yuvarlak oyuk bulunan bir niş,
diğer
ise biraz düzenli sıralnmş
küçük oyuklar içermektedir. Niş
kenarıdi
oyuklar, niş
belki de su yalağı
olabiecğn
düşnrtmeki
(Resim: 11). Fakat çok sayıdki
düzenli oyuklar,
kuyularda kulanı
direkler için açılmş
alamayacak kadar küçüktür (Resim: 13).
olayında
tamlnış
SONUÇ
Megalit anıtlr
Türkiye'nin Trakya bölgesinde yagın
olduğn
geçmiştk
biliyoruz. Gene önceki çalışmrd
Kökten (1967, 1944) Antalya'da
ve Kars'ta Akçakale Adası
'nda, Borchard ve Wurster (1989) ise antalya Kaş't,
Kansu
(1964) Kars-Ccı
(Çaycı)'d,
Bostancı
(1952) Kastamonu'da dolmen ya da menhir
şeklinde
megalit anıtlr
var oldukarın
haber vermekte idiler (Harita: 2).
Antalya Çıplak
Köy'deki dolmenin varlığnd,
tahrip edilmş
de olsa eminiz.
Fakat Kaş'tki
megalit örneği
dolmen olmaktan daha farklı
özelliklere sahip olup sonraki dönemlerin miarı
kalıntr
olabiecğn
düşnyoruz
(Yükmen 2003). Kars'ta
Kökten'in Akçakale Adası'n
var olduğn
belirtğ
dolmenleri biz, çalışmrz
sı
rasınd
tespit edmiştk.
Fakat Kansu (1964)'nun haber verdiğ
Çaycı
dolmenlerinin
varlığ n
biz de önceki yılard
yaptığmz çalışmr
sırand
görmüş
bulnmaktyız.
Kastamonu'da Bostancı
(1952) tarfınd
menhir olarak yorumlanış
olan kanıtlr
ise,
gerek taşlrın
işlen
şekli,
gerek dizlşer
ve gerekse evlerin taş
sütunlar üzerine oturtulması
gelnği
bölgede halen kulanıyor
oluş
bize daha çok, üzerlerine evlerin
oturldğ
sütunlar olarak qörünşts,
Bütün öğelrin
göremdiğzn
Antalya Çıplak
Köy'deki dolmenin Türkiye'nin hangi bölgesindeki dolmenlerle benzer olduğ
hakınd
yorum yapmıoruz.
Fakat gerek diğer
bilim admlrın
çalışmr
gerekse bizim çalışmrz,
dolmenIerin Türkiye'de 3 bölgede yagın olduğn,
her bölgenin kendine has dolmen tipine
sahip olduğns
ve Türkiye'de; 1. Trakya tipi, 2. Kars tipi, 3. Güney ve Güneydoğu
Anadolmen tipinin var olduğn
göstermektedir (Çizim: 1; Hadolu tipi olmak üzere 3 ayrı
rita: 2).
2002 yılna
kadar olan arştıml
ile 2002 yıl
yüzearştımsn
sonuçları
nı birlikte ele aldığmz
Trakya tipi olarak adlnırğmz
dolmen tipi, arştımcl
ca gerek tarih, g~.reks
tip olarak Bulgaristan gibi Balkan ülkelerinin örnekleri ile ilşk
lendirilmektedir (Ozdoğan
ve Akman 1991, Delev 1984). Daha önceki çalışmr
ız
da, Kars'tan aşğı
doğru,
Van'a kadar konuyu arştım
fakat megalit anıt
örneklerine
rastl m ış k.
Bu nedenle megalit akımn
Kars'a Sevan çevresinden veya Kafkasarştımldn
4
5
6
sırand
bizimle birlikte çalışn
şö!rümz
Mehmet Akbaş,
alnı
tescil edilmş
olduğna
Fakat bilginin doğru
olup olmadığn
henüz kesinlşrbm
değilz.
Ayrıntl
bilgi için bkz. Yükmen 2003.
Özdoğan
1983, Özdoğan
ve Akman 1991, Kansu 1963, 1964, Kökten 1944, 1967, Borchard ve Wurster 1989, Yükmen 2003.
bahsetmişr.
Şanlıurf
çalışmr
317
lar'dan geçmiş
olabiecğ
akla yakın
görünmektedir (Panayatov ve Dergachov 1980,
Yükmen 2000b, Burney ve D. M. Lang 2001).
(Antakya, Adıyamn,
Türkiye'nin güneyindeki (Antalya) ve güneydoğusaki
Gaziantep, Kahrmnş)
(Yükmen 1999) örnekleri ve 2002 yıl
yüzearştıms
sonuçları
bizi, konunun Güney ve Güneydoğu
Anadolu rotası
için şu yorumlara götürmektedir:
Levant'tan Ürdün, israil, Suriye boyuncar, Hatay'a kadar uzanan dağlr
güzergahınd
bu gelenek Türkiye'ye gelmiş
gibi görünmektedir. Gelenek, Amanoslar arcı
lığ
ile Gaziantep'e, Adıyamn'
geçip, Adıyamn'
Kahrmnş'
aksetmiş
olabilir. Adana çalışmr,
çağrıştmln
dışna,
maalesef ki, bize bu gelnği
kesin
ipuçların
vermişt.
Bir başk
ifade ile, henüz Kahrmnş't
Antalya'ya sıçra
manı ,
arada kalan izlerini tespit edbimş
değil z.
Bu nedenle, Kahrmnş't
Toros Dağlrı
arcılğ
ile Antalya'ya kadar gelmiş olması
olasığ,
qüzerqahm kısalğ
nedeni ile akla daha yakın
görünse de, gelnği,
Toros Dağlrı
arcılğ
ile mi, yoksa
yol ile mi Antalya'ya kadar geldiğ
hakınd
sağlık
yorum yapmı
herhangi bir başk
yoruz (Harita: 2).
Gaziantep noktasıd,
dolmen yapımclrn
dağlı
toplumlar olduğn
varsayaizliyor gibi görünmektedir) Şanlıurf
rak (çünkü Trakya hariç, Anadolu örnekleri dağlrı
için tekrar geri dönersek;
Şanlıurf'
batı
kesimini içermşt.
Yani Urfa'nı,
Gaziantep2002 çalışms
Besni'yi izleyerek Siverek'e ve oradan Mardin'e uzanan dağ
silsilesinin üzerinde yer
değilz.
Eğer
yapımclr
dağlı
toplumlar ise, örnekler Sialan kesimine henüz ulaşmı
olabilir. Olabilir diyoruz çünkü, Sayık'd
gerek kuyular üzerindeverek civarınd
ki yası
kapak taşlrınd,
gerekse alandaki diğer
taşlr
üzerinde tespit etiğmz,
kuyu
ölçülerdeki yuvarlak oyuklarö, megalitizm gelnği
direklerinin neden olamycğı
bir şekild
var olduğ,
dolmen gelnği
uygun olan, taşlrın
kuyların
üzerine sonradan, ikinci bir kulanım
olarak taşınm
olabiecğ,
ya da en azınd
bazı
mezarların
sonradan kuyuya dönüştrlm
olabilecegi fikrini vermektedir.
KAYNAKÇA
AKMAN, M.,
1998,
"Die Ausgrabung Der Megalithischen Dolmenaniage In Lalpş",
Thracians and Phryigians: Parblems of Paralletism, ed. Numan Tuna, Zeynep Aktüre and Maggie Lynch.
BOCQUENET, J. P.,
1995
Le Dolmen du CoII de La Llose, France
BORCHARD ve W. WURSTER
1989
"Megalith Graber in Lykien", Jachrbuch des DAl 89: 513-538.
BOSTANCI, E.,
"Gökırma
Vadisinde Prehistuvar Araştıml,
Yeni Paleoloitik buluntu1952
lar", A.U.D.T.C.F. DergisiC.X., 1-4.
BURNEY, C., D. M. LANG,
2001
The Peoples of The HiIIs: Ancient Ararat and Caucasus.
DARGA, M.,
Hitit Santı,
Akbank Yayınlr:
181-189.
1992
DELEV, P.,
"Megalithic Thracian Tombs in South-Eastern Bulgaria", Anatatica Xi, Sofia.
1984
7
B
Levanl dolmenleri ve Güneydoğu
Yuvarlak oyuklar-megalizim
ilşks
Anadolu dolmenleri benzrliğ
için bkz. Bocquenel 1995.
318
için bkz. Prag 1995 ve Yükmen 2003, l.p.
KANSU,S.A.,
1963
Marmara Bölgesi ve Trakya'da iskan Tarihi Bakımnd
Araştıml"
Be//eten, 28110.
Güneydoğu
Anadolu'da Arpaçay (Çaycı
Köyü) Dolmenlerinden Galerili Bir
Belleten, C. 27: 108.
Dolmen Hak ında,
1964
KÖKTEN, i. K.,
1944
"Orta, Doğu
ve Kuzeydoğ
Anadolu'da Yapıl n
Bel/eten, C.8, 32: 659-680.
KarainK/avuzu, Ankara: Milli
1967
v.,
MARKOVIN, i.
1997
ÖZDOGAN, M.,
1983
nel Müdrlğ
Prikubanya i Priçernomorya, V. i. Markovin, Moskova.
"Trakya'da Tarih Öncesi Araştımln
Avrupa Araştıml
doğu
Eski Eserler ve Müzeler Ge-
Eğitm Baknlığ
Seri: 1.
Yayınlr,
Do/meniPamytkı
Tarihöncesi Araştıml ",
Durumu ve Bazı
Dergisi, 10-11, IstanbuL.
Sorunlar". Güney-
PANAYATOV, i. ve V. DERGACHOV,
1980
"Some Aspects of Early Bronze Age Funeral Customs in Thrace" Pilpude-
va, 4.
PRAG, K.,
1995
UMAR, B.,
2000
"The Dead Sea Dolmens: Death and The Land Space" The archaeologyof
Deathin TheAncientNear East, Eds. Campell S., A. Green Oxbow Books,
Park and Place.
Kifi/{ya: Bir Tarihsel ayf rğoC
ısamrıtşarA
vi, IstanbuL.
ve Gezi Rehberi, Inkilap Kitabe-
ÜNAL, A.,
Hitit/er Devrinde Anado/u, Arke%ji ve Sanat Yeyıntsr,
2002
YÜKMEN EDENS, B.,
1999
"1998 Yıl
Gaziantep, Hatay, Kars illeri Yüzey Araştıms."
17.
24-28 Mayıs
1999, Ankara.
"Hatay Dolmenleri" Arkeoloji ve Sanat: 96, istanbuL.
Adıyamn,
Kahrmnş,
Hatay, Kars illeri Prehistorik Yüzey
"1999 Yıl
Araştırması"
18. Araştım
Sonuç/arı
Top/antıs.
24-28 Mayıs
2000, Ankara.
Doğu
ve Güneydoğu
Anadplu Dolmenleri adnfğJşl
Anadolu Megafit/eri, ArIstanbuL.
keoloji ve Sanat Yayınlr,
"Dolmens of Hatay (Southem Turkey) and Their Connections in Anatolia
and The Levant", Antiquity.
Araştım
2000a
2000b
2003
i.p,
Adıyamn,
istanbul: 149-150.
Sonuçları
Top/antıs.
319
Harita 1: 2002
D
yıl
yüzearştıms
alnı
II
a. Trakya Tipi (Akman 1995'den yar lnımştr)
Harita 2: Türkiye dolmen
güzerahı
KD
alnrı
ve
olası
dolmen
GB
b. Kars Tipi
c. Güney ve Güneydoğu
Anadolu Tipi
Çizim 1: Genel anlamda Türkiye'de dolmen tipleri
320
Resim 1: Dolmanimsi
(Hemite)
yapı
Resim 2: şlenmi
Taşlr
(Hemite)
Resim 3: Büngüldek 001men i (Hemite)
321
Resim 4: Dolmen olabilecek yapı
Pae)
Resim 5: Sayık
diktaş
örneği
Resim 6: Oda mezar içinde dik taşlr
322
(Korören)
(Koca
Resim 7: Kalkanköy megalitik yapıs
Resim 8: Daire biçiminde
dizili kab taşlar
(Sırat şlar
Köyü)
Resim 9: Platform (Sıra
taşl r
Köyü)
323
Resim 10:
MeSayık
zarı
Resim 11:
Nişl
blok
(Sayıak ay )
taşı
biResim 12: Fincan zarfı
çiminde yuvarlak oyuklu blok
taş
324
FELDFORSCHUNGEN IN TAVIUM:
BERICHT UBER DIE KAMPAGNE 2002
Karl STROBEL *
Christoph GERBER
Die Arbeiten im Gelanda der antiken Stadt Tavium bei Büyüknefes und in seiner
Umgebung (Abb. 1, 2) konnten im Jahr 2002 dank der freundlichen Genehmigung
durch die Generaldirektion der Denkrnaler und Museen des Kulturministeriums fortgeführt werden. Sie standen wieder unter der Gesamtleitung von o.Univ.-Prof...K. Strobel
(Leiter des Tavium International Research Project), Univereltat Klagenfurt (Osterreich)
und der Leitung der Arbeiten vor Ort durch Dr. Ch. Gerber, Univereltat Heidelberg (Deutschland). Als Vertreterin des Kulturministeriums nahm Frau Mehtap Ateş
vom Cum-fıuriyet
Müzesi in Ankara teil. Für ihre Mitarbeit und stets hilfsbereite Unterstützung bedanken wir uns an dieser Stelle .
.. Unser herzlicher Dank gilt auch dem Direktor des Museums in Yozgat, Herrn
Erol Ozen, und der Kulturdirektorin der Stadt Yozgat, Frau Salime Doğan.
Sie haben
durch ihre hilfsbereite Unterstützung, insbesondere was auch die Zukunft des TaviumPmjektes angeht, sehr zum Gelingen der Kampagne beigetragen. Wir danken auch
dem Direktor der Schule in Büyünkefes, da wir durch sein Entgegenkommen die Raumlichkeiten der Schule als Unterkunft und Arbeitsplatz nutzen durften. Ebenso danken wir dem Direktor des Gesundheitsamtes in Yozgat für die Erlaubnis, eine der Wohnungen der Gesundheitsstation von Büyüknefes bis zum Ende der Kampagne nutzen
zu können. Inzwischen konnte das Depot in einem anderen Gebaude untergebracht
werden, so daB die gesamten Raumlichkeiten nun wieder an das Gesundheitsamt zurückgegeben sind. Die Gesprache und Verhandlungen bezüglich der Bereitstellung eines Gelarıds
für die Errichtung eines neuen Depot- und Bearbeitunqsqebaudes wurden erfolgreich weitergeführt. Wir hoffen, im Jahr 2003 endlich mit dem Bau des neuen Depotsbeginnen zu können.
Ferner danken wir für die Unterstützung folgender Institutionen, die die Durchführung der Kampagne ermöglicht haben: Fritz-Thyssen-Stiftung, Unlversltat Klagenfurt, Unlversitabımd
Klagenfurt, Land Karnten, Stadt Klagenfurt und die Manfred-Gehring-Privatstiftung (Klagenfurt).
Die sechste Feldkampagne fand vom 23. Juli bis zum 15. September 2002 statt.
Im Gebiet der antiken Stadt Tavium wurden die topographische Gelandeaufnahme und
die systematische Begehung weitergeführt. Die Arbeit in der Umgebung von Tavium
bildete den Schwerpunkt dieser Kampagne. Im Zusammenhang mit der Katalogisierung und Dokumentation der Architekturblöcke und Inschriften in den umliegenden
Dörfern wurde auch die systematische archaologische Erkundung der Region begonProf. Dr. Karl STROBEL, Universitat Klagenfurt, ÖSTERREICH
Dr. Christoph GERBER, Universitat Heidelberg, DEUTSCHLAND
325
nen. So konnten erste wichtige Fundplatze verschiedener Zeitstellung in der Region
festgestellt werden. Die Inschriftenaufnahme wurde vom Projektleiter K. Strobel geleitet und von E. Christof und G. Koiner und der Unterstützung von M. Schauta (aıle
vom
Archaoloqischen Institut der Universltat Graz) und R. Trabe (Klagenfurt) sowie E. LafIı (Köln) durchgeführt. Die Dokumentationsarbeiten in den unmittelbaren Nachbardörfern von Büyüknefes können als vorlaufig abgeschlossen gelten. Die Dokumentation
der Inschriften und Architekturteile aus Tavium, die sich in den Depots des Museums
Yozgat befinden, wurde ebenfalls abgeschlossen.
Am Ende der Kampagne wurden die Möglichkeiten der Fernaufklarunq des Untersuchungsgebietes erkundet. Dazu wurden zwei Satellitenaufnahmen (SpOr Scene
xs und spor Scene pan) mit unterschiedlicher Auflösung und Farbenerfassung beschafft. Beide Satellitenaufnahmen wurden überlagert und damit eine maximale Informationsgrundlage gewonnen. In mehreren Fahrten durch das Untersuchungsgebiet wurden auf den Bildern auffallige Strukturen aufgesucht sowie eln Eindruck von der Beschaffenheit der Bilddarstellungen im Vergleich zur tatsachllcnen topographischen Beschaffenheit und der Landnutzung gewonnen. Die Auswertung erfolgt in Zusammenarbeit mit dem Institut tür Geographie und Regionalforschung der Unlversltat Klagenfurt.
Ein ausführlicher Dreijahresbericht über die Ergebnisse der Kampagnen 20002002 wird in IstMitt. 53 (2003) erscheinen: "K. Strobel/CH. Gerber: Tavium (Büyüknefes, Provinz Yozgat) - Bericht über Kampagnen 2000-2002. Mit Beitraqen von E. Christof und E. Laflı".
Arbeiten im Stadtgebiet von Tevium
Die tachymetrische Aufnahme erfolgte wieder dureh Studenten der Abteilung für
Geoinformatik und Vermessung der FH Mainz (T. Wahl und B. Seibert). In dieser Kampagne wurde sie im Bereieh der östlichen Nordstadt fortgeführt (Abb. 3), so daB nun der
AnsehluB zwischen der Weststadt und der Hangstadt hergestellt ist. Nun fehlt noeh der
westliehe Bereich der Nordstadt, um die detaillierte topographisehe Aufnahme des ummauerten Stadtgebietes abzuschlieBen. Die vorgesehene geoelektrisehe Testprospektion konnte aufgrund der Witterungs- und Bodenverhaltnisse nieht durehgeführt werden.
Im Stadtgebiet von Tavium selbst wurden in dieser Kampagne nur einige ausgewahlte Felder im Bereieh der Weststadt systematisch begangen, um Aufschlüsse über
die Datierung der Oberflachenkerarnik der im Vorjahr geomagnetiseh prospektierten
Areale zu gewinnen (Abb. 4)1. Die Datierung des Obertlachenrnaterlals sollte Hinweise auf mögliche Erdumlagerungen liefern, um die geomagnetiseh festgestellten Strukturen bzw. ihr Fehlen interpretieren zu können. Eine erste Durehsicht der Keramik deutet auf untersehiedliche Belegungszeiten bzw. Sehiehten hin, aus denen das oberflachlich festgestellte Material stammt. So ist in den Feldern 123 und 126 spathellenistisches bis spatrörnlsches Material vertreten, in den Feldern 128-129 scheint ausschlieBlich früh- bis spatrörnlsche und in Feld 130 hellenistische und frührömisehe Keramik vertreten zu sein. Auffallig ist die hohe Anzahl von Glasscherben in diesen Feldern.
Bei den meisten Stücken handelt es sich lediglich um kleine Wandfragmente, aber unter den besseren Stüeken sind Fragmente von Armreifen, Perlen sowie einige Rohglasstücke und eine Glassehmelze zu nennen. Neben zahlreiehen Fragmenten von
Wandverkleidungsplatten aus Marmor sind aueh rote Stuekfragmente vertreten.
Ebenso wurde eine weitere intensive Begehung des Westhanges der Büyükkale begonnen, die im kommenden Jahr abgeschlossen werden soll. Hinsichtlieh der Datierung der prahistortschen Keramikfunde können einige Keramikgruppen inzwisehen
genauer datiert werden. Demzufolge ist mit einer erheblieh bedeutenderen spatcbalkolithischen Besiedlung dieses Hügels zu rechnen als bisher angenommen.
vgl. Strobel/Gerber in AraST20, 2003, 2271 Abb. 2.4.5.
326
An dem NW-SO orientierten südliehen Teil des Westhanges sind oberhalb der
Felsnasen Reste versehiedener Mauern zu erkennen. Am auffalligsten sind die beiden
gewaltigen Mauern im mittleren Absehnitt (Abb. 5). Der Hang ist in einem gröBeren Bereieh abgeglitten und hat in beide Mauern eine breite Bresehe gesehlagen. Nördlieh
und südlieh dieses Abglitts sind die Mauerreste sehr gut zu fassen. Die Breite der Mauern betraqt jeweils etwa 4 m. Aufgrund der an der Obertlache angetraftenen Keramik
dürfte die untere Mauer frühbronzezeitlieh sein.
Die Keramikaufnahme wurde in diesem Jahr dureh Ch. Gerber (Heidelberg) weitergeführt. E. Laflı
(Köln) nahm an diesen Arbeiten teil; er widmete sieh eingehender
der Glanztonkeramik und konnte eine lokale Produktion bestimmen (Tavium Red Sfip
Ware). Zur Keramik von Tavium sind bereits folgende Beitraqe ersehienen: CH.
Gerber, Die Keramikgruppen von TaviumlBüyüknefes, in Anatofia Antiqua 11 (2003),
223-251; i. Weber-Hiden, Keramik aus hellenistischer bis frühbyzantinischer Zeit aus
TaviumlBüyüknefes: Bemerkungen und Ubersicht über das Begehungsmaterial der
Kampagnen 1998-2000 aus drei ausgewahlten Bereichen des Stadtgebietes, in Anatofia Antiqua 11 (2003),253-322; sowie E. Laflı,
Tavium Red Slip Ware (i. Dr.).
Ergebnisse des Inschriften- und Architektursurveys
Die Aufnahme von Insehriften und Spolien wurde im Jahr 2002 im Dorf Büyüknefes fortgesetzt. Ein letzter Teilbereieh des Dorfes konnte in Anbetracht der groBen
Materialmenge noch nicht vollstandiq abgeschlossen werden. Auch in diesem Jahr
konnten bei der Uberprüfung einiger bereits aufgenommener Stüeke bish er nieht bekannte oder gezeigte Objekte erfaBt werden. Ein Problem tür die Erfassung respektive Erhaltung der Objekte ist der immer starker zunehmende Einsatz von Beton und
das Verputzen der Hauser mit Zementverputz.
Dureh die interjslve Bodenbewirtschaftung kommt es in Büyüknefes standlq zu
Neufunden aus den Ackern und Garten, Gleiehes gilt entspreehend für die umliegenden Dörfer, inderen Gemarkung antike Fundstellen Iiegen. Eine ganz vordergründige
Notwendigkeit der Architekturdokumentation besteht sehlieBlieh in dem derzeit noeh
möglichen Zuvorkommen einer. drohenden starkeren Zerstörung. Die extensive Landwirtsehaft bewirkt mitunter ein Ubergreifen der Ackertlachen auf aufgelassene Friedhöfe und die Zerkleinerung der 'lastlqen' Steine.
Die aus Tavium und dem Untersuehungsgebiet starnmenden Fundstüeke im Museum Yozgat wurden aufgenommen, soweit diese bei der derzeit sehr unbefriedigenden Depotsituation im Museum zuqanqllch und auffindbar waren. Bisher wurden die
Reliefs, Arehitektur- und Ausstattungsteile sowie Insehriften aufgenommen, die im Museumshof selbst oder im Hof des Depots (hier allerdings nur teilweise) zuqanqllch sind.
Kleinere Objekte und Kleinfunde waren bisher noeh nieht zuqanqllch. Unter den aufgenommenen Stüeken sind mehrere höchst qualltatsvolle Grabstelen bzw. -insehriften
sowie ein fragmentarisehes Totenmahlrelief (Abb. 6)2 hervorzuheben. Hinzu kommen
Teile von Reliefsarkophagen und von hochwertiger Kirchenausstattung byzantiniseher
Zeitstellung.
Der Insehriften- und Spoliensurvey wurde bisher in folgenden Ortsehaften zu einem AbschluB gebracht (s. Abb. 1) (die 2002 besuehten Dörfer sind mit ei nem * gekennzeiehnet): Bahçecik, *Bacıl,
Biçikler, *Boymul (Kötüboymul), Büyük Çalık,
Çatma, *Çadırç,
*Dambasan, Derecik, Gündoğu,
Hacıosmnl,
*Haydarbeyli, *Kale*Karalar, Kırkalef,
Körpeli, *Küçük (Aşağı)
Çalık ,
Küçüknefes,
köy, *Kareğç,
*Musabeyli, *Musabeyli Boğazı,
*Orhanköy, Sağlık,
*Topaç, *Topaç (bei Çalık).
Die
Aufnahme des groBen Spolienkomplexes im Friedhof von Veyisoğlu/Söüta
wurde 2002 begonnen.
2
ausführlicher hierzu: Beilrag von E. Chrislof im Vorberichl zu Tavium, IstMitt 53, 2003, LDr..
327
Es zeichnet sich deutlich eine Ausdünnung der Befunde und schlieBlich ihr
Verschwinden in den Orten, die bereits im nördlichen Gebirge abseits eine traditionellen Gebirgsüberganges liegen, ab. Die Lage der antiken Siedlungen endete offensichtIich vor dem Eintritt der Taler in die eigentliche Gebirgszone.
Bei den neu dokumentierten Fragmenten handelt es sich im wesentlichen um
Kapitelle, Saulenschafte unterschiedlichen Durchmessers, Saulenbasen, Architravfragmente, Gesimsblöcke, Friesfragmente, verschiedene weitere Architekturfragmente,
Schrankenplatten und diverse andere Teile der liturgischen Ausstattung von Kirchen.
Die Fragmente liegen entweder im Freien oder sind in Brunnen-, Moschee-, Haus- und
Gartenmauern verbaut (Abb. la, b).
In Haydarbeyli, Musabeyli und Dambasan wurden 2002 römische Meilensteine
aufgenommen. Eine ausführliche Vorstellung der Meilensteine aus Taviurn" erfolgt in:
XII Congressus Internationals Epigraphiae Graece et Latinae (Barcelona 2002), LDr.
Für die Wirtschaftsgeschichte des Raumes ist die bisher bereits festgestellte hohe Zahl von groBen Steinobjekten, die als Teile von Weinpressen bzw. Kelteranlagen
anzusprechen sind, von groBer Bedeutung und bestatiqt die antiken Nachrichten über
den Weinanbau in dieser Region. Die Funde erstrecken sich über den ganzen SüdfuB
Hinweis auf das zweite landwirtschaftliche Hauptprodukt der Region,
der Zincirli Dağı.
Getreide, geben die zahlreichen Mühlenteile, die bei den Begehungen regelmaBig festgestellt werden konnten.
Ergebnisse der regionalen archiiologischen Gelandeerkundung
erfaBte v.a. den Bereich westlich und nördlich
Die regionale Geland erku ıd nq
von Tavium (Abb. 1). So konnte der römische StraBendamm, der im vergangenen Jahr
unmittelbar westlich von Tavium festgestellt wurde, inzwischen über eine weite Strecke bis nördlich der Ortschaft Karalar erkundet werden. Neben den Resten einer Brücke sind auch die Ruinen einer StraBenstation erhalten (Eskiören Mevkii/Haydarbeyli).
Die Fortsetzung der StraBenstrasse, die Tavium nach Norden verlast, konnte nicht sicher nachgewiesen werden. Topographisch am wahrscheinlichsten ist eine Trasse, die
von Tavium genau nach Norden bis Dambasan führt. Sie ist im Gelanda als Feldweg
zwischen dem Tumulus 5 in der Peripherie von Tavium und der StraBe Dambasan-Bacıl
zu erkennen-.
Unter den insgesamt 23 neu aufgefundenen Fundplatzen befinden slch einige
von besonderer Bedeutung. Alien voran ist Karcğç
zu nennen. Unmittelbar nordöstlich des Dorfes liegt ein sehr flacher Hügel, der offenbar reines spatchalkclithlsches Material enthalt (Abb. 8a, b). Das Keramikmaterial eines chalkolithischen Fundplatzes, das nicht von frübronzezeitlichen Siedlungsresten überlagert ist, bietet die hervorragende Gelegenheit, das Keramikensemble dieser frühen Epoche zu definieren
und dann das Material an anderen Orten zu datieren. Insbesondere für das Material
von der Büyükkale in Tavium bietet dieser Fundort wichtiges Vergleichsmaterial. Lesefunde im Dorf und westlich desselben deuten auch auf eine frühbronzezeitliche Siedlung hin. Eine auftalllqe Konzentration von Glanztonkeramik und sog. Galatischer Ware am Hangbereich südlich des Dorfes sowie anstehende Mauerreste im Dorf selbst
weisen auf eine Besiedlung aus hellenistischer bis spatantiker Zeit hin. Somit zeichnet
sich eine standiqe Verlagerung des Siedlungsplatzes ab, der eine Tellbildung verhinderte.
Zwei weitere Fundorte mit prahistorischer Keramik konnten festgestellt werden:
Taşlık
Mevkii (Haydarbeyli; FBZ), und Emine Çeşmsi
(Dambasan). Der GroBteil der
Fundplatze ist jedoch erwartungsgemaB spathellenlstisch bis spatantlk: Bacıl,
Nohut3
4
s. auch Beitrag von K. Strobel im Vorbericht zu Tavium, Is/Mitt53, 2003, i.Or.
naheres hierzu s. Vorbericht in Is/Mitt 53, 2003, i.Or.
328
luk (Kç. Çalık),
Sivri Mevkii (Çadırç),
Büykpınar
Mevkii (Dambasan), Gavurören
(Dambasan), Emine Çeşmsi
(Dambasan), Karcğç,
Dana Deresi (Musabeyli): die
bedeutendsten dieser spaten Orte sind Taşlık
Mevkii (Haydarbeyli), Karlı
Ozü (HaydarbeyIi) und Kırg
Dibi (Kale Köy). Ein Ensemb/e mit hauptsachlich spatbyzantinischer
Keramik konnte in Kale Köy am Hang unterhalb der Felswohnungen festgestellt werden.
in der Kampagne 2002 konnten erstmals rnehrere Felswohnanlagen besucht
werden. Das Repertoire reicht von einzelnen Felskammern bis hin zu mehrstöckigen
Anlagen. Zu den letztgenannten gehören besonders die "Höhlensysteme" von KayaIıklar
bei Kaleköy (Abb. 9a, b) und Kırkgöz
Mağrsı
bei Kç. Çalık.
Alien Anlagen ist
gemeinsam, daB heute der Frontbereich zerstört ist und so nur mehr die hinteren Raumlichkeiten erhalten sind. Die teilweise in mehreren, untereinander verbundenen
Stockwerken angelegten Komplexe umfassen Wohn-, Arbeits- und Speicherraume sowie spezielle Anlagen für die Verarbeitung landwirtschattlicher Produkte. In den untersuchten Komplexen konnten auch zwei Kultraurne aufgefunden werden, von denen die
Ağca
Mağr
bei Aydoğan
hervorgehoben werden salı
(Abb. 10): Die Kapelle besteht
aus einem einzelnen Raum mit apsidialem Altarraum, A/tarpodium und Kultnische. Entlang der Seitenwande befand sich jeweils eine Bank.
SchlieBlich wurden die beiden bereits bekannten und im Vorjahr kurz besuchten
Fundorte Yasıhöyük
und Çeşka
Kalesi erneut aufgesucht. In Yasıhöyük
wurde eine
systematische Begehung durchgeführt. Das aufgelesene Begehungsmaterial deutet
auf eine Besiedlung im 2. und frühen 1. Jt. v. Chr. hin. Spatere Keramik ist nicht vorhanden, altere konnte nur am NordfuB des Hügels geborgen werden. Die beiden lithischen Funde vorn Vorjahr auf der Çeşka
Kalesi konnten heuer durch eine ObsidiankIinge erqanzt werden. Die Keramik auf der Oberflache der Anlage ist fast ausschlieBlich eisenzeitlich, und es sind nur sehr wenige jüngere Stücke erhalten. Dies laBt die
Datierung der Felsraume der sog. "Unterirdischen Stadt", die bisher tür byzantinisch
gehalten werden, anzweifeln (Abb. 11 a, b). Nanere Ausführungen hierzu si nd dem ausführlichen Vorbericht in IstMitt 53 (2003) zu entnehmen. Genauere Untersuchungen zu
dieser Anlage stehen noch an.
329
"\
/ 'ı.
.ı >:
<
\f
\... Keller
~- c.
\ \ Sanfanna
~
Çadırç\
• \\
,,\
\
i
H
/
~
~
)
i
'\ Boğazkle
HATI'USA
• Çıradesi
.:
/
" \n a o h ~ - - -...\ StraBendamm
at knAıt an
• Derbent
-,
Karalar
t~ \"
,
f
/S.Imanll /'TOP"'i,
r'Çalıd
('
;
tu
tu
\
o
/
,--/
/
/~.L
if.!>'
'v
,,,,1;<1'
Kuşç
C"'r <>4'",
@
~.
o
i
Q.§F,
Lo
1(
i
Abb. 1: Karte der Region um Tavium mit den bisher durch Trasse
oder Meilensteine nachgewiesenen römischen StraBen
CA)
100
200m
Stadımue
Stadtmauar reı t r ew
Vertauf)
TAVIUM - Stadtgebiet
Abb. 2: Tavium: Plan des Stadtgebietes; unterlegt ist das
2002 tachymetrisch
'--------
--1
Abb. 3: Plan der taehymetrisehen Autnahme 2002
im Bereieh der Nordstadt
Abb. 4: Begangene Felder in der Weststadt, die 2000
prospektiert wurden
Abb. 5: Büyükkale; Topographiseher Plan mit sehematiseher Eintragung der Mauerreste am Westhang
331
Abb. 6: Hellenistisches Totenmahirellef (Frgmt.),
Museum Yozgat
Abb. 7a: Architekturtelle: Söule aus
Bacıl
Abb. 7b: Architekturtelle: Gesims aus Bach
332
Abb. Sa: Karcğç:
Abb. Sb:
Kar ağ ç:
spatehalkolithizcher Hügel
spatchalkollthlsche Keramik
Abb.9a: Kaleköy: Felswohnanlagen:
Ansicht der Felswand
Abb.9b: Kaleköy: Felswohnanlagen:
in den Soden eingetiefte
333
Abb. 10a: Ağca
Abb. 11a:
Mağr
kapelle
GrundriB der Fels(Aydoğan):
Çeşka
Kalesi: Bergspitze
mit Feisstock
Abb. 11b:
334
Çeşka
Kalesi: Feisstock
mit Feiswohnanlage
ROMAN MILlTARY INSTALLATIONS AT "AT MEYDANI"
ZEUGMA1
Martin HARTMANN*
Michael SPEIDEL
Hamza GÜLLÜCE
Mahmut G. DRAHOR
Gökhan GÖKTÜRKLER
The fifth archaeological campaign investigating Roman military installations in
the vicinity of Zeugma was conducted from February 25 th to March 8 th and from May
6th to June 14th 2002. It was under the direction of Dr. Hamza Güllüce of the Gaziantep Museum and of Dr. Martin Hartmann, Projeetleader of the Swiss team. The team
also included Prof. Mahmut Drahor with his team, Ahmet Beyazlar, Dr. Jürg Ewald,
Werner Rutishauser and Dr. Michael Speidel, co-project leader, as well as 15 local
workmen.
In Iate February and early March 2002 a geophysical survey was carried out on
thefield 'At Meydanı'
NW of Belkıs
Tepe. The airn of this survey was to collect further
information on the field 'At Meydanı'.
This field has repeatedly been reported to have
been the site of the fortress of legio iV Seythica, as numerous stamped tiles of the fourth legion have been found there. Furthermore, satellite photographs show clear outIines of architectural structures that match those of Roman military installations (Fig.1 ).
The geophysics team was led by Prof. Mahmut Drahor from Dokuz Eylül Universityat ızmir.
Both gradiometry and resistivity were applied. The picture produced by the
gradiometry data shows the rectangular outlines of a construction with the typical features of Roman military installations. The size of the rectangular features (c. 1 ha), however, made it clear form the start, that this was not the permanent fortress of legio LV
Seythica.
In Mai and June 2002 several trenches were dug in order to verify and clarify
the geophysical results. The soundings c1early verified the features detected by Prof.
Drahor's geophysical survey. All trial trenches were confined to the topographically
Le. between E 40/120 and N 20/120.
destinct plateau at 'At Meydanı',
As expected from the gradiometer image (Fig. 2), the foundations of two walls
were uncovered in the three parallel trenches S 1, S 2 and S 4. Both foundations are
of one meter width and both run parallel to the western slope of the plateau. Where
parts of the walls were stili intact it was possible to see, that they had been built with
Dr. Martin HARTMANN, PhiLI Archaoloqe, Müselstr. 4, CH-5417 Untersiggenthal/SwiTZERlAND
Tel: 056 288 19 17, Fax: 056 2883920,
E-mail: mhartmann@bluewin.ch
1 see also M.Hartmann/M.A.Speidel, the Roman army at Zeugma: recent research results in: Zeugma: Interim
Reports, JRASupp. Ser. 51,2003,100-126.
335
large rectangular blocks while the foundations were consructed from grawel and concrete. It was obvious that these walls had been part of a fortification (Figs. 3, 4).
The occasional remains of smailer wall foundations, of postholes as well as of
rectangular blocks of stone with holes drilled through their centers indicate the existence of a variety of buildings within the fortification (Fig. 5). The stratigraphy in the different trenches showed that there had been several periods of construction. The finds
from the trenches confirm this. In particular, the significant amount of Roman military
equipement (arrow- and spearheads, armor scales, mail shirts, etc.) as well as five coins (republican with countermark, a mint fresh coin of Trajan, one from the middle of
the 2nd c., one coin from the mint of Zeugma and one from the middle of the 3 rd c.) point towards a date between the end of the 1st and the middle of the 3 rd century AD (Fig.
. 6). The military equipement from the trenches as well as the numerous stamped tiles
from the surface of the investigated area clearly prove the previously assumed Roman
military nature of these archaeological remains right. However, further and detailed information, as well as an analysis of their function and purpose will only be obtained by
large scale excavations in the future.
During the same period, conventional surface surveying continued in the fields
Together with the ongoing study of satellite photographs this
surrounding "At Meydanı".
survey revealed further important results which provide the topographical, architectural and historical context to the findings at "At Meydanı".
These results show that "At
Meydanı"
lay in the middle of a much larger complex of fields on different plateaux
which all show very distinct marks of Roman military presence (Fig. 7). "At Meydanı",
together with the surrounding fields between Bahçe Dere and Belkıs
Tepe offers ca. 15
to 20 ha of fiatter land distributed over a number of terraces. The boun-daries in the
north and south of this area are formed by two nearly parallel hills which roughly run in
a west-east direction. The southern hill is interrupted by a man-made central gap opening towards an ancient road leading to and from Zeugma.
The topography thus implies that this whole area was enclosed and entirely separated from the rest of the city. In all fields within this area, including the two hills, numerous stamped tiles of Roman legions were found. Concentration was noticed at "At
Meydanı"
itself, as well as in the fields to the north and the west of it. As yet, onlyone
stamped tile from Zeugma has been reported been found beyond this area. Furthermore, four fragments of Latin inscriptions were discovered in the same fields (Fig. 8).
Another fragmentary Latin inscription was found on the north slope of Belkıs
Tepe, nearly two thirds up the way to the top.
This is significant, as in the eastern part of the Roman Empire Greek was the official language, and there is no indication that Latin ever became a normal language
of daily speech. With very few exceptions, Latin inscriptions in this part of the ancient
world were thus linked to distinct, Latin speaking communuties, such as soldiers, veterans, or the staff and the officials of the Roman provincial government. At Zeugma this
community must have been the Roman army. This is confirmed not only by the numerous military tile stamps found in the same fields, but also by two newand fully preserved Latin gravestones of Roman soldiers from the adjacent Western necropolis of Zeugma (Fig. 9). They date to the Iate first or early second century AD and to the mid third
century AD. Latin gravestones have, as yet, not been found in any other necropolis of
ancient Zeugma.
The many different types of stamps used, as well as the different dates of the
inscriptions prove that there was a repeated presence of Roman soldiers on this site.
Moreover, monuments honouring the Emperor were set up and a temple was construcTepe. This all implies a military occupation of "At Meydanı"
and
ted on top of Belkıs
the surrounding fields with buildings for repeated mid/long-term use from the Iate first
or early second to the mid third centuries AD. This goes well with the results from our
investigations at "At Meydanı".
336
Most stamped tiles were of legio LV Scythica, again proving that this legion played a key role locally, lt is very significant and of far reaching importance, however, that
a considerable number of tiles were stamped by other, western and african legions. Same tile stamps even named the same units known from gravestones found at Zeugma's western necropolis.
The western legions so far known from Zeugma (Iegio i Adiutrix, legio ii Adiuttix, legio X Gemina) came from Pannonia. We can now add four further units from the
Danube provinces (legio LV Flavia (?), legio VII Claudia pia fidelis, legio XliII Gemina
(?), cohors 00 Maurorum) and one from North Africa (legio 11/ Augusta). Thus, soldiers
of all four Pannonian legions, as well as Pannonian auxiliaries appear to have been here at one time or anather during the second or third century AD.
Soldiers from all theses units (apart from cohors 00 Maurorum) are known from
other sources to have participated in eastern wars. It is most likely, therefore, that their presence and their building activities at Zeugma were largely due to these campaigns. Clearly, the numerous stamped tiles and finds of Roman army equipment (mail
shirts, arrow heads, scale armour etc) at "at Meydanı"
and in the surraunding fields
prove that we are dealing with aRoman military installation of the second and third
centuries at the described site. With its immediate access to the Euphrates and on Rome's most impartant invasion route into Parthia, it may have served as a eamp where
the many soldiers from different parts of the Roman world were led to and would await the Emperor or his orders, before crossing the river into enemy territory. During the
have served logistical purposes. No
campaigns and after AD 195 this camp mayıso
such camp has, as yet, been investigated on the Roman Eastern frontier, nar is any
comparable Romen military camp of such size and strategic impartance known from
any other part of the Roman frontiers. The apparent repeated use of this destinct area
by the Roman army, and the obviously considerable building activities on and around
it, including buildings, temples, manuments, with Latin inscriptions as well as gravestones from the adjacent necropolis lend this site its potentially prime histarical importance. However, only further investigations and large area excavations will provide additional information and answers to the exact natire of the architectural struetures at "At
Meydanı"
and the exact nature and purpose of the whole site.
Appendix
Results on Large Scale Geophysical Studies in At Meydan! Area in Zeugma
The geophysical results obtained by large-scale exploration in At Meydanı
area
in Zeugma can be summarized as:
field, Zeugma, a geophysical study was carried out to detect
In the At Meydanı
the camp field of Legio LV Scythica. An area of 140x140 m. wasmeasured by magnetic method, and resistivity profiling data were collected along 9 profHes by the Wenner
type array (a = 1, 3 and 5 m.). Resistivity data was interpreted via electrical resistivity
tomography (ERT).
Magnetic studies successfully defined the outlines of the settlements in the area
(Fig. 10). General orientation is in the directions of NE-SW and NW-SE and theyare
perpendicular each other. In between them, there are a number of structures, which
might be related with internal spaces, and these are c1early observed in the magnetic
map. Marever, there are same smail structures in the northern and western parts of the
study area. But they have well-shaped architectural plans. Therefore, they may be considered as houses (villa) of Roman settlements.
Resistivity data acquired along same profiles(six profiles in the directian of N-S,
and 3 profiles in the directian of E-W) were processed by inversion (ERT) to obtain true
resistivities in the study area. Results indicate that there are significant similarities between same of the profiles. In general, structures are very C10se to surface (0.5-1 m.),
337
but some of them are deeper (2-2,5 m.) in the northern and western sections of the field. Structures detected by resistivity method are superimposed the magnetic gradient
map with respect to their true resistivities and co-ordinates. According to this, resistivity values in some parts of the field are similar to each other. Moreover, there is a good agreement between resistivity and magnetic results. This means that each method
successfully defines architectural features in the study field.
We can point out that the good correlation is observed between gradiometer and
area, and the results are clearly supported each otresistivity methods in At Meydanı
her. Thus, the geophysical interpretation is developed.
338
Fig.1
EO
E20
E40
E80
E80
Fig.2
339
E100
E120
E140
Fig.3
Fig.4
340
Fig.5
armor scales
Fig.6
341
Fig.8
342
Fig.7
MAGNETIC GRADIOMETER IMAGE OF ATMEYDANI IN ZEUGMA
(BRIGHTNESS AND CONTRAST)
E20
1.(l
1.'3
1.1
9.7
9.1
9.1
-a.z
-1L.S
ESO
=i::
-3.8
nT
ElOO
EJ2U
Fig.10
343