Nothing Special   »   [go: up one dir, main page]

Academia.eduAcademia.edu

21. Araştırma Sonuçları Toplantısı 2. Cilt

T.C. KÜLTÜR VE T U R İ z M BAKANLIGI Kültür Varlık arı ve Müzeler Genel Müdrlğ ARŞTIM 21. SONUÇLARI TOPLANTISI • 2. cn.r 26-31 MAYIS 2003 ANKARA T.C. KÜLTÜR VE TURİzM Yayın BAKANLIGI YAıNLR No: 2995/2 Kültür Varlık ve Miizeler Genel Yayın No: 98 Müdrlğ YAYINA HAZıRLYN Koray OLŞEN Dr. Fahriye BAYRAM Dr. Adil ÖZME Nurhan ÜLGEN DİZG : Meryem UYANIKER ISBN: 975-17-3105-4 (Tk.No) 975-17-3107-0 (2. Cilt) ISSN: 1017-7663 Not: Bildiriler, sahiplerinden geldiğ şekliy ve sunş göre yasıran yınlamştr. KÜLTÜR VE TURİzM BAKANLIGI DösİM ANKARA-2004 BASIMEVİ içiNDEKiLER Mine KADİROGLU, Turgay YAZAR, Fahriye BAYRAM, Bülent IŞLER Gürcü Mimarisi 2002 Yıl Ortaç ğ Nilay KARAKAYA Yüzey Araştıms 1 . 2002 Yıl, Kayseri Yeşilhsar Ilçesi Erdemli Köyü'ndeki Kaya Kiliseleri Duvar Resimleri 17 Brian L. PEASNALL 2002 SmaIl Streams Archaeological Survey................................ 29 Diyarbkı SemaATİK Anadolu ; Macel um rı 45 EmelERTEN Olba 2002 Yüzey 55 Araştıms Ali Yalçın TAVUKÇU, Cevat BAŞ ~A , Zerrin AYDIN TAVUKÇU, Ertan KUÇUKEFE Bozcaada-Tenedos Araştımlr Akın 2002 Yıl 2002 67 ERSOY, Binnur GÜRLER, Onur GÜLBAY ve Çevresi Yüzey Şir nce 77 Araştıms Engin ÖZGEN, Barbara HELWING, Atilla ENGİ Kilis Ili 2002 Yıl Yüzey Araştıms 87 Herman A. G. BRIJDER Project: The Second Campaign by the The Nemrut Dağ University ofAmsterdam (2002) Joel Thomas WALKER The Tahirler Project for 2001 Season ~. Province): Preliminary Report (Beypazı 101 Giovanni SALMERI, Anna Lucia D' AGATA, Laura FALESI, Claudia OLIVA, Francesca MARTORANO Cilicia Survey 2002 Levent Egemen VARDAR Galatia Bölgesi Ankara ve Eskişehr feridun ÖZG:tJMÜŞ Kale ri/Y leşm ri ıleri, 2002 . Yüzey Araştıms: Istanbul Fatih Ilçesi Sofular, Iskendrpaş, Hasan Halife, Muhtesip ıskendr, Keçeci Karbş, Sulukule Mahallelerinde Yapıl n 2002 Yıl Arkeolojik Yüzey Araştıms 95 111 117 . 133 Adnan DİLER Bodrum Yarımad sı ve Çevresi Yüzey Taciser TÜFEKÇİ 2002 Yıl Leleg SİVA, Eskişehir, Haldun Ö~KAN, ve Bayburt ıleri Güm şhane Nurettin YARDıMC Suruç Ovası Mylas/Dmıboğz Yüzey Yüzey Araştırması Hüseyin YURTAŞ Yüzey Araştırması (2002) Araştıms Sema DOGAN Lykia'da Bizans Dönemi Araştımları: Anıelis 143 Hakan SİVAS . Kütahya, Afyonkarahisar ıleri Süleyman ÇİGDEM, 2002 Yıl Yerlşim, Araştırması-20 167 179 2002 189 PESCHLOW, Cristoph GERBER Die Arbeiten des Jahres 2002 in Herakleia am Latmos und Umgebung (Bafa Gölü/Beşparm k) Maria ANDALORO Küçük Tavş n ........ 155 Adası: 2002 Report 201 211 Eugenia BOLOGNESI RECCHI FRANCESCHINI The Western Boundaries of the Great Palace Area: Some Observations about Küçük Aya Sofya Camii and Çardaki i Haınm. 225 Aslı ÖZYAR, Günhan DANIŞMA~, Hayrullah KARABULUT, Haluk OZENER Tarsus-Gözlükule 2002 Yıl Dis plin era sı Araştırmal rı 235 Armağn ERKANAL ÖKTÜ, Kaan İ R E N 2002 Güney Aiolis Yüzey Araştırması 245 James CROW, Richard BAYLISS, Paolo BONO The Water Supply of Constantinople Survey 2001-2002 Alpaslan CEYLAN 2002 Yıl Mehmet ÖZSAİT 2002 Yıl Mehmet ÖZSAİT 2002 Y ıl Harun TAŞKıRAN, Erzincan, Erzurum, Kars ve ıleri Samsun-Amasya Yüzey Araştı mal n ı Burdur ve Isparta Y üzey Baraj Gölü Alanı 2002 Y ıl Çalışmr Ilısu . Iğdır Yüzey Araştırması ilk Sonuçları 253 263 273 285 Araştıml Metin KARTAL Paleolitik Çağ Yüzey Araştırması '" 295 Tayfun YILDIRIM, Tunç şİPAH 2002 Y ıl çorum ve Çankır llleri Yüzey Araştıms Bakiye YÜKMEN EDENS Adana, Şanlıurf Yüzey Araştıms ve Hatay İleri 2002 Yıl 305 Megalitizm , Karl STROBEL, Cristoph GERBER Feldforschungen in Tavium: Bericht Über die Kampagne 2002 Hamza GÜLLÜCE, Martin HARTMANN, Michael Sp~IDEı, Mahmut G. DRAHOR, Gökhan GOKTURKLER Roman Military Installations at "At Meydanı" Zeugma 315 325 335 ORTAÇAG GÜRCÜ MiMARisi 2002 YILI YÜZEY ARŞTIMS Mine KAOiROGLU* 1995 yılnda başltın Ortaçğ Gürcü mimarisi yüze ar ştı mal rın sekizincisi 30 Ağusto-n: Eylül 20Q2 tarihleri arsında Artvin Ili, Ardanuç, Şavşt, Yusufeli ilçeleri ile Erzurum Ili, Tortum Ilçesi sınrla içinde kalrı bölgede gerçkleştirlmştir. Çalışmar bizimle birlikte öğrencil mz Hacettepe Universitesi'nden Nazlı Ece Göymen, Selçuk Duran, Bora Dedemen, ve Erciyes Universitesi'nden Hülya Güley katıl­ mış, ar ştırma giderlerimizin bir bölümü Kültür Baknlığ'n kat ıs ile karşılnmt. 2002 yıh arştım süremizin ilk yarısnd Ardanuç Suyu, Şavşt Deresi ve Yusufeli Çayı vadileri tarnmış, altı şapel, dört kilise ve dokuz yapı kalınt sı belgelendiriImişt r. Süremlzin ikinci yarısnd, tek yapı düzeyinde ya ınlam yı düş ndüğ müz Artvin Ili, Şavşt Ilçesi, Cevizli Köyü'ndeki Tbeti Manstır, M.~ryeman Katedrali'nde çalı­ şılm , ayrıc koruma-kurtarma ön çalışmr başltın Oşk Manstır Kilisesi ile "tahrip" edilğ öğrenil Dolishan Manstır Kilisesi'nin son durmlaı belgndirmşt. I-BELGELENOiRME ÇALIŞM R A. AROANUÇ SUYU VAoisi Fahriye BA YRAM Ahiza i No.lu Şapel Ferhatlı Köyü (Ahiza), Ba91ar Mahallesi'nin güneyindeki tepe üzerinde yer alan şapelt, dıştan 5.05x7.55 m. ölçüsünde doğu-batı doğrult sunda dikdörtgen planhdır, Yapıd n günümüze apsisin güneyi, güney duvarın batı ve batı duvarın güney bölümüne ait duvar dolgusu ulaşmı t r. Kalınt lard n apsisin yarım kubbe ile örtüldügü, duvarların düzgün sıral. küçük boyutlu kaba yonu taşlr dolgu duvar tekniğ de örüld ğü anl şı makt dır. Duvar teknigine göre şapeli, 9. yüzıl sonu-to. yüz ıl başl rına tarihIemek mümkündür. Ahiza " No.lu Şapel Ferhatlı Köyü'nde (Ahiza), i No.lu Şapel'in Dıştan 10.20x6.60 m. ölçülerinde doğu-batı doğruıt s nda 1). Içte doğu duvar, yarım daire planı bir apsisle 2 yaklşı sonla m kt dır. 2 km. güneydoğusaır dikdörtgen planıdr 2 Doç. Dr. Mine KADiROGlU, Koru Sitesi, Nilüfer Blok, Daire: 3, Çayyolu-AnkarafTÜRKjYE ve Müzeler Genel Müdrlğ, Ulus-AnkarafTÜRKiYE Dr. Fahriye BAYRAM, Kültür Varlık W. Djobadze, Early MedievalGeorgianMonasteries in Historic Tao,Klarjeti, and Şavşeti, Stutlgart 1992, s. 22'de şa­ pelden kısac söz edilmştr. W. Djobadze, a.g.e, s. 22, 23'te şapeldn söz edilmş ve çizimi verilmşt. 1 . (Resim: Yapın örtüsü tamamen yık lmış, duvarl ı ise yer yer tahrip olmuştr. kuzey duvarı ekseninde kapı, doğu ve batı duvarı ekseninde ise, üst kısmlar pencere olabilecek birer açıkl bulnmaktdır. Duvar örgüsü, i No.lu Şapel ile benzerlik gösteren yapı , 9. yüzıl yıl başlrın tarihlemek mümkündür. Güney ve yıklmş sonu-10. yüz- T DERESi VADisi B. ŞA VŞA Sat/el Kilisesi Şavş t ilçesi, 8öğütl Mahallesi (8atlel) içindeki yapı, çeşitl dönemlerde yapıl n eklemeler ve değişklr günümüze ulaşrm tır (Resim: 2). Dıştan 15.66x11.70 m. ölkuzeyde yer alan kiliseye sonradan eklndiğ anl şı güney kiliseçülerindeki yapı den meydana gelmiştr. Yapı dıştan üç nefli bazilikal planı olarak algı nmaktdır. Içte kilisenin güneyine iki nefli ikinci bir yapın eklndiğ görülise, üç nefli bazilikal planı mektedir. Ilk yapın güney, ikinci dönem yapıs n kuzey nefleri birbirine açılmktadır ve üzerlerine ikinci bir kat inşa edilmştr (Resim: 3). Kuzeydeki ilk dönem yapıs n yarım daire planı apsisinin özgün haliyle iki yanıd dikdörtgen planı birer mekan yer almaktdır. Kuzeydeki mekanı içi toprak dolu olduğ için girl~meş, güneydeki ise inşa edilirken güney nefle birleştm. Ikinci dönem yapıs n ikinci dönem yapıs güney nefi kuzeydekinden daha genişt r ve doğusna yarım daire planı bir apsisi vardır (Çizim: 1). Yapı 1923 yıl nda camiye çevrlnştir', Bu sırad ek yapın güney gir ş kap tı­ larak mihrap niş ekl nmiş, kuzey kilisenin ikinci nefinin güney kemerlerinin arsı dolve pencere açıkl arın, kilisenin orta ve kuzey nefi ise avluya dönüş­ durularak kapı tür lm ştür. ilk yapın duvarlı dıştan, düzgün sıral halinde yerlşti m küçük boyutlu ikinci yapın duvarlı ise moloz, kaba yonu ve kesme taşlra örülmoloz aşlr;t müştr. Içte tüm yüzeyler freskolarla kaplnmış olma ıd r, ancak günümüze gelebilen kalınt r sahne ya da figürlerin tanıml biesn olanak vermeyecek kadar bozulmuş durmaı. Vakıflr Genel Müd rlüğ tar fında hazırl na Artvin ile ilgili yaınd-, "8öğüt­ lü Camii" olarak tanı lan yapın özgün ismi bilinmemektedir. Yayın tarmlızda da farklı bir isimle de olsa, bölgede saptdığmz özellikleri taşıyn bir kiliseden söz evreleri, farklı dönemlerdeki eklemelerle ciddt değiş me edilmemektedir. Kimlik, yapım uğray n ilk yapı döneminin özgün nitelikleri ve yapı dönemlerinin tarihlendirilmesi için 2003 arştım mevsiminde 8atlel Kilisesi'ne bir kez daha gidilmesi karlştı m; yapın eski eser olarak tescil edilmesi için gerekli işlemr yapılm şt r. Rabat Kilisesi şahs ait bir bahçe içerisinde yer almktdır. Köprülü Köyü (Rabat) girşnde, pıdan günümüze apsis ve yan mekanlar ile batı ınrs belirycğmz zey ve güney köşed duvar parç ları ulaşr u tırs. 3 4 dır. Türkiye'de fıkaV Abidelerve Eski Eserler(Artvin ili), Ankara 1984, s. 49. Ay. es., s. 49-50; Yayınl a fot ğraf ve plandan. Satlel Kilise'den "Söğütl ğu 1923 yılnda, kiliseden camiye çevrilen yapın belirtilmektedir. "Soncemaatyerinin ikinci katı bir kapı da geniş 5 Yaölçüde ku- üç nefli olduğ Camii" olarak bahsedilğ anlşımkt­ ve kuzeyinde iki katlı son cemaat yerinin bulundu- zamanda biriketduvarlarla .rutşmlurtşlo ile girilmekte, kuzeyde iki, doğua da bir pencere 11e .rıdatkmlıtamdy ikaduğoD bir niş oluştrm. Ana mekanason cemaatyennden basık kemerli bir kapıdn yakın Burayakuzeyden pencere apsı flibi duvargirilmektedlf. ." anl tı­ mında , kuzeydeki ilk dönem kilisesinden hiç söz edilmğ, buranı caminin son cemaat yeri, güneyde yer alan ve olarak ele alındğ anlşımktdr. sonradan eklenen kilisenin de caminin ana mekanı Rabat adın ilk olarak ı. Zdanevitch, L'/tineraireGeorgien de Ruy Gonzales de Clavijo et les Eglise$ de aux Contins ayrıc K. Köroğlu, '1995 Yıl Artvin-Ardahan ıleri Yüzey Araş­ de L'Atabegat, Oxford 1966, s. 12'de rastlnmkdı; tırmas', XLV. «mrıtşerA Sonuçlan Toplantıs, ı. Cilt, Ankara 1996, s. 369-395 (375)'te kısa bir bilgi verilmşt. 2 Bu kalıntr göre yapı dıştan yakl şık 18.1 Ox11.80 m. boyutlarınd, doğu-batı dikdörtgen planıdr. Doğuda içte yarım daire planı apsis ve iki yanıd doğu-batı doğrultsna dikdörtgen planı ve aynı yönde beşik tonoz örtülü birer meApsis ile yan mekanlrı doğu duvarlı ekseninde birer dikdörtgen kan yer almktdır. niş; apsisteki niş üzerinde ve yan mekanlrı kuzey ve güney duvarl ında dışa açı­ lan birer mazgal pencere bul nmakt dır. Yapın 10.93 m. olan genişlğ ve apsis düzenlemesi, batı bölümün, orta nefi daüç nefli bir plana sahip olduğn kesinlştrmd. Bölgedeki diğer örnekha geniş ler inceldğ, üç nefli düzenlemeye sahip iki farklı şemanı kulanıdğ görülmektedir. Bu. şemalrdn ilki, Parehi Güney Kilise 6 örneğid olduğ gibi üç nefli bazilikal plandır. Ikincisi ise Handzta, Külsesl'nde? uygulanan kaplı haç planı, batı bölümü üç nefli düzenlemedir. Elimizde yapın boyutu dışna plan tipini belirlememize yardımc olacak baş­ ka veri yoktur. Orneklerden Parehi Güney Kilise 13.71x10.28 m., Handzta Kilisesi ise Rabat Kilisesi boyutları açısnd Handzta Kilisesi'ne 19.1Ox12.65 m. boyutlarınd. daha yakındr. Bu nedenle yapın , Handzta Kilisesi'nde olduğ gibi, kaplı haç planı ve batı bölümünün üç nefli düzenliğ şemay sahip olduğn düş nmekt yiz. 10. yüzıln ikinci yarısnd başlyrk yagın bir uygulama alnı bulan bu plan ile yapı 10. yüzıln ortalın tarihlemek mümkündür. tipi ve duvar tekniğ doğrultsna Gürnateli Susuz Köyü (Gürnateli) sınrla içinde.v'Kilise Sırt" doğuan tesviye duvarl ına otur lm ş bir yapı ait alıntrk nümüze gelebilen moloz taş ile örülü duvarlar yapın boyutları, hakınd yeterli veri sağlmktdır. denilen yerde, güneyden ve belqndirmşt. Güplan tipi ya da işlev Gogişaur sı ğim z Susuz (Gürnateli) Köyü'nün girşndek olarak günümüze gel bi m ştir. Yapın bir veri tespit edilrnemiştlre. tarl ın plan tipi ve diğer Mahareul Yapı Kalmtı n Susuz (Gürnateli) ve Arpalı (Zendaba) köyleri arsınd, yapı ait kalıntr güneydeki daha büyük boyutlu iki ayrı riler yapılrn işlevrn saptamaya yeterli değilr. Şindoba içinde sadece bir duvar kalınt ­ özelliklerini saptayabilece- belgndirmşt. "Mahareul" mevkiinde, Eldeki ve- Şapeli? Yapı, Dalkırmz (Ankliya) Köyü, tarlada yer almktdır. Doğu-batı doğrultsna duvarl ı yakl şı m. ölçülerindeki şapelin yükselen toprak seviyesi nedeniyle kapnmıştr. Mahallesi'nin girşndeki bir dikdörtgen planı ve içten 7.00x5.50 üç metreye kadar ayktdır. Dış duvarlar Duvarl ın iç yüzü alt sırad büyük, Kızlck (Şindoba) XLV. So- 6 Plan için bkz. M. Kadiroğlu-eb, ı Örnekler için bkz. W. Djobadze, a.g.e., s. 31, pl. 6; F. Bayram, Bir 10. Yüzyıl Eiyazmasma Göre Rahip Grigol Handzte'ın Gezi Güzergahmdaki Manastlr/arm Mimarisi, (Ankara Universitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi BölüDoktora Tezi), Ankara 2003, s. 58-64, çiz. 8. mü Yayınlmş taşv Ş ve KlareetiGezisinden Notlar, Ermeni Güreü FifoN. Marr, Giorgi Merçule, Rahip Grigol Handzta'nm ,ıtay H loji Tekstleri, Si. Petesburg 1911, s. 29 ve I. Zdanevitch, a.g.e., S, 12'de kilisenin adı geçmektedir ve köyün o dönemdolayı Gürnateli diye adlnırmşt. deki adın N. Marr, a.g.e., s. 12'de, kilise olarak tanıml yapı hakınd kısac bilgi verilmşt ve mevkinin o dönemdeki adıy­ la tanımşr. 8 9 nuçlart Toplantıs, T. Yazar, Z. Karaca, "1995 Yıl I, Ankara 1996, Çiz. 5. 3 Tao-Klardjetie Yüzey Araştıms", ızaK üst sıral doğru giderek küçülen kaba yonu ve moloz taşlra dayanarak yapı 9. yüzıln sonu-ro. yüzıln başlrın adlı elyazm sında, "Wahtang Gorgasali'nin Haytı" "Şindoba adıyl bir manstır kurl.dğn 510) tarfınd güne kadar bu manstır yeri tespit edilm ştir. Isim enzrliğb ğim z bu yapın Şindoba Manstır' ait olup olmadığn niğe ğın şeklind Balvana Odalan ilk kez N. Marr tarfınd kısac yamcdıre. tanıl yapı topluğn, örülm ştür. Duvar tektarihlemek mümkündür. Wahtang Gorgosali (446bahsedllrnektedlrto. Bu dışna, beigeiedidair bir veri yoktur. ziyaret edilen ve "Balvana'daki mağrl Kirazlı (Balvrı) Köyü'nün doğus nd ki ve kilise" da- Yapı topluğ birbirlerine açıln farklı düzlemlerde iki katlı iki yapı (Resim: 4), bu yapılrn yaklşı elli metre kuzeyinde yer yer ana kayalar da kulanır yapılmş çok katlı üçüncü bir yapı ile aralardaki duvar kalınt larında oluşmakt dır (Çizim: 2). üst katın bezemeli girş açıkl ğ nda geçilmektedir. Zemin yüksekGüneydeki yapın liğ özgün görünmektedir ve mekanı üzeri beşi k tonozla örtülüdür. Doğuda yüzeyi düzleştirm kaya kulanımş ancak bir apsis yarım dairesi yapım ştır. Ust kat planı tekrarlayan alt katın dışa açıklğ yoktur ve iki bölüntetüdür. Bölüntüler birer yarım daire kemerle doğuya açılm kt d r. Kuzeydeki yapın üst katı yaklşı kare planıdr ve tonozla örtülüdür. Girş kuzeydendir; batısnd kapı ya da pencere olabilecek bezemeli bir açıkl yer almktdır. Yaklşı üst kat ile aynı boyutlarda ve aynı yönde tonozla örtülü alt katın özgün girş ise saptnmışr. iki yapıdn yaklşı elli metre kuzeyde, kayalardan da yarlnık örülen duvarlar, çok katlı bir savunma yapısna ait olmaıdr. Duvarlı daha küçük boyutlu taş­ larla ve özensiz bir işçlke yapılmş olsa bile, yapıd günümüze gelebilen duvar payeleri ve takviye kemerleri diğer iki yapınkiler ile benzer özellikler göstermektedir ve aynı döneme ait olmaıdr. Günümüze toplam dört parça işlem i taş blok gelbimştr. Bunlardan üçü dışa­ rıda, biri güneydeki yapın alt katındr. Bu taş bloklardaki süsleme öğelri, bezemeleri 11. yüzıl başın tarihlenen lşhan ve Tbeti kated ralleri ile Yeni Rabat Kilisesi'nde rastl dığ m z tiptedir 13 . Duvar tekniğ, bezeme ve cephedeki kat ayrımn belirleyen silmelerden yola çıkar, her iki yapı 11. yüzıl başın tarihlemek mümkündür. Bu günkü verilerle yapılrn işlev rin kesin şekild saptamak olankı değils bile, apsislerinin olma sı ve özenli işçlğ ile "Balvana Odalrı"n, anıt mezar olarak değ rl ndi mey uygun görmekteyiz. Sıh z r Şapeli Kayadibi (Sıhzr) Köyü'nün kuzeyindeki tarlalar içinde yer alan şapelin Apsisin orta bölümü yıklmş, kaplama taşlrı apsisi günümüze ulaşmı t r. müşt r. Apsisin kuzeyinde bulunan bir iki taş ve dolgu malzemesi, duvarlın sıral halinde, kaba yonu taşlr örüldğn göstermektedir. Duvar tekniğd reketle yapı 9.-10. yüzılar tarihlemek mümkündür. 10 11 12 13 sadece da döküldüzgün ha- "Wahtang Gorgasali'nin Haytı", Gürcü ŞirSantı, C. i, Tiflis 1981, s. 560. N. Marr, a.g.e., s. 4'te, satvı Dağı'ndki Balvana mevkiinde, kortulaı için üst katın çıkamdlr iki ırals mağarl ve alllaki mağrlın yanıd, elinde çekiç tutan bir ligürün yer aldığ kiliseden söz edilmektedir. K. Köroğlu, a.g.e., s. 375, 376, Res. 6-Tde man stır olabilec ği belirtilerek yapın konumu hakınd kısac bilgi verilmektedir. Cuanşeri, Örnekler için bkz., M. Kadiroglu, TheArchitecture of Georgian Churchat Ishan, Franklurt am Main 1991; W. Djobadze, a.g.e., s.218-233, lig. 317-346 (Tbeti Katedrali), s. 72-76, lig. 92-105 (Yeni Rabat Kilisesi). 4 Dabaketili Şapeli (Dabaketili) yakınlrda, Şapelin ki tarlalar içerisinde yer almktdır. ğinde örülm ş batı duvarı günümüze Yaş rköy Sıh z r Şapeli'n sadece moloz ulaşmı t r. taşl r , 1. km. güneyindedolgu duvar tekni- yakl şı Kotetiris Gözetleme Kulesi Kireçli Köyü, "Kireçhane" mevkiinde kale olarak tanı gözetleme kulesi ile batıs ve güneyinde iki ayrı yapı ait kalıntr saptnmışr. Günümüze gelen kalınt ar göyapılrn mimari özelliklerini, boyutların ve plan tiplerini saptazetleme kulesi dışnaki 1 4 ma ız yeterli değilr. Moloz taşn inşa edilen gözetleme kulesi ise daire pıanldr . Sopora bir çevre Yavuzköy'ün Düzenli (Sopora) Köyü'ne bakan yamcınd, de, kare planı olduğn düşnğmz ancak, boyut, plan tipi ve işlev hakınd kalıntr tespit edilmştr. rum yapmcğız Suloban Kışlas Yapı Kalmtın (Suloban) Köyü kışlasnd tümüyle yık olduk arı kalınts saptnmışr. Güneyde moloz taşlr/ nemeyen bir grup yapı duğn sandığmz bir kalınt, batıd da toprak altınd kalmış, bağl n ancak günümüzde içlerine giriiemeyen mekanlar yer Meşli almktdır. için özellikleri belirleörülü, sarnıç olbirbirlerine kapılr Baskallar Şapeli Veliköy'ün (Mirya) Baskallar Mahallesi içinde, üzerine trafa direğ pıya ait kalıntr saptnmışr. Tümüyle yık olan apıny sadece yarım apsisinin bir bölümü izlenebilmektedir. Meşli içinyo- duvarı bir yadaire planı Dabasurul Kalesi Köyü (Dabasurul) içindeki yüksek tepede, bir kaleye ait ka/ıntlr diklmş saptnmışr. Sinoban Kilisesi Meş li (Dabasurul) Köyü, Sinoban mevkiinde tümüyle yık durumda, kilise olduğ anlşı bir yapı ait duvar dolgusu ile çevresinde, toprak altınd kalan, günümüzde içine giriiemeyen mekanlar saptnmıştr. C. YUSUFELi VADisi Ahud Kilisesi (Resim: 9) içerisinde yer almktdır. Doğu Kömürlü (Ahud) Köyü'nün kuzeyindeki bağlık bölümü günümüze gelebilen kilise 15 , tek rnekalı ve kubbelidir 16 . Yarım daire planı apduvarın ki kapıd n girilen dikdörtgen planı, dar ve yüksek bir sisin kuzeyinde, batı Kuzey duvardan günümüze ulaş n kalınt ar, duvar yüzeylerinin mekan yer almktdır. göstermektedir. Kilisenin duvarlı kaba yonu taş­ kör kemerlerle harektlndir ğni larla dolgu duvar tekniğ nde örül nüş; apsisinde tuğla kul anı m şt r. 14 15 "1996 Yıl Artvin-Ardahan illeri Yüzey Araştıms", XV. Araştım Sonuçlart Toplantıs, i. Cilt, Ankara 1997, s. 127-156 (131). Duvar kalıntr çevresinde ve içindeki yoğun bitki örtüsü nedeniyle, plan çizimi için gerekli ölçülerin bazılr alı­ K. Köroğlu, namıştr. 16 içte, kuzeydoğ köşed nu göstermektedir. yer alan pandanti! kalınts ile dışta, 5 kuzey yöndeki kasnak kalınts yapın kubbeli olduğ­ Kalıntr göre kilisenin, tek nefli, kubbeli, bazı arştımcln "kubbeli mekan(kuppelhallejt? olarak tanımldkarı plan tipinde olduğ söylenebilir. Duvar tekniğ, apsisteki tuğla kul anım ve duvarlın kör kemerlerle hareketlendirilmesinden yola Çı­ karak yapı, 10. yüzıln 2. yarısn tarihlendirmek mümkündür. Iı" Yusufeli Şapeli ilçeyi Tekkale Köyü'ne bağlyn yolun çıkşnda, Çoruh Nehri'nin güney kıy s n­ da yer alan şapel, günümüze oldukça iyi durumda ulaşmıtr. Dıştan 7.50x5.40 m. boyutlarındki yapı, doğu-batı doğrultsna dikdörtgen planı ve beşik tonoz örtülüdür (Çizim: 3). Batı duvarı eksenindeki açıkl tan girilen yapın doğusna, köşelri yuvarltımş, orta bölümü düz bir apsis bulnmaktdır (Çizim: 3). Şapelin duvarlın, apsisi ve tonozunda bozulm ş durumda freskolar bulunmakt dır, Kalınt rda sapt y bil.d ğ m z kad rıyl apsis yarım kubbesinde "Tahtta Apsis, Isa figürünün altınd şeritl üç bölüme ayrılmşt. Oturan Isa" yer almktdır. Ilk şeridn kuzeyinde, apsis kubbesine de uzanan Meryem ve Vaftizci Yahya, diğer şe­ ritlerde ise "gökyüzünden yere doğru" hiyeraşk düzenlerneyete göre havariler, peyfigürler bulnmaktdır. Batı duvagamberler veya azizler olarak tanımlyabilecğimz rın kuzeyinde ayakta duran üç figür, kuzey duvarın batısnd ise miarı tasvirler ve pozisyonları belirymdğz fi,9ürlere ait başlr yer almktdır. Bu sahnelerden apsistekinin, "deesis" sahnesi oldugu anlşımktadr. Kilisenin kaplama taşlrı dökülm ştür. Günümüze gelebilen az sayıdki parçainşa edilğ anlşımktdr. Içte kemerlerde, düzgün kesme dan, kaba yonu taşlr taşl r kul anı m şt r. Duvar tekniğ e göre yapı 10. yüzıln 2. yarısn ya da 11. yüzyıl başın tarihlemek mümkündür. 2001 yılnda belgndirğmz Hamzat Şapeli ile bu yıl belgndirğmz YUyapılms düşnle Yusufeli Baraj Gölü suları altınd kalctır. Hesrni sufeli Şapeli, kaynaklardan edin ğmiz bilgilere göre, bu iki şapel dışna Çoruh Havzsı'ndaki badoğruan etkilenen başk Gürcü kültür varlıkmz ait eser yokraj çalışmrnd sundğmz raporda, bu iki şapelin baraj gölü suları altınd kalmsın tur. Baknlığ engellenmesini; girşmlein baş rıs zl k a sonuçla m sı halinde, ufak boyutlu her iki yapın da kültür varlıkmz verdiğmz değrin bir göstergesi olarak, başk bir yeönerilmşt. re taşınms /ı-YAN YÖNELiK TEK YAP/ DÜZEYiNDEKi ÇALIŞMAL R Turgay YAZAR* Meryemana Kilisesi Tbeti Manstı, 2002 yılnda yaın yönelik tek yapı düzeyindeki çalışm ar Cevizli Köyü (Tbeti) Köy içerisinde yer alan yapı büyük ölçüMeryemana Katedrali'nde gerçklştir mştir. de tahrip olmuştr. Yapın batı haç kolu ile güney haç koluna bitşk şapeli tamamen, şapelin ise batı duvarı yıklmş, kuzey haç kolunun güney yükuzey haç koluna bitşk dökülm şt r. Beden duvarlın yer yer dökülmeler ve çatlaklazündeki kaplm arı rı olan yapın zemini, örtü ve duvarlın yıklan kısmlary dolarak yükselmiştr. 19. yüzıln ikinci yarısnd itibaren bölgeye gelen tüm arştımcl Tbeti yer vermişld. Ancak bazı arştımcl yapı Meryemana Katedrali'ne yaınlr da 17 18 A. Alpago Novello, TheArmenians, New York 1986, s. 36. üyelerinden Hermann Goltz, 2001 yılnda Hacettepe ÜniversiHalley Wittenberg Üniversitesi Teoloji Bölümü öğretim seminerde, kilisede yer ve gök arsınd göksel bir birleşm bulndğ; yapıln ayinlerin, gökyüzüntesi'nde verdiğ "teryüzüne bir yansım şeklind kabul edild(\jini ve ayinin en önemli yerinde meleklerin de meleklerin yaptıklrn inaıldg; bu nedenle, gökyüzünden yer yüzüne dogru hiyeraşk bir düzenin olduğn ifade etde ayine katıldğn miştr. Dr. Turgay YAZAR, Hacettepe Üniversitesi, Sanat Tarihi Bölümü öğretim 6 üyesi, Beytepe-AnkararrÜRKiYE üzerinde detaylı bir çalışm yapmadan 19. yüzılda yapı inceleyen arştımclarn bilgileri değrlnikts, bazılr ise buna bile gerek görmeden ikinci el atıflr­ la yapı tanımş20 veya sorunlaı yönelik yorumlar yapmışlrd . Bu çalışmrn çoğunda Pavlinov'un 1888 tarihli yaındki plan ve kesit doğrul kontrol edilmeden kul anılm ştır. Bu yaınlr hiç birinde yapın günümüzdeki durumunu belge/eyen rölöveleri yer almktdır. 24 Kuşksz Kazbegi 21, Bakradze 22, Pavlinov23, ve Mar'ın yapı hakınd verdikyer alan plan, kesit ve fotğral yapın orijinal konumu leri bilgiler ile bu yaınlrd hak ında yapılac k yorumlarda önemle değrlndi lmesi gereken belqelerdir. Ancak, yapılms gereklidir. Tespitlerimize göre Pavlinov tarfınd veribu bilgilerin krıtiğn len ve sonraki arştımcl da kulanı plan hatlıdr. Yapın boyutu ile plan birbirini tumadığ gibi, haç planı kilise ile kuzeydeki şapelin birleşm s de hatlı gösterilmiş; şapelin güneyindeki duvarda görülen üçgen niş plana işlenm iştr. Bu yıl gerçklştidğmz çalışmn sonuçları şu şekild özetlenebilir. Tbeti kuzey yüMeryemana Katedra/i'nin ilk evresini, bir bölümü kuzey haç kolu duvarın zünde korunabilen 3.65. m. uznlğda düz ve üçgen nişl cephelere sahip onaltıge planı bir yapı oluştrmakdı. Bu yapın iç düzenlemesi hakında hiçbir veri günümü(Çizim: 4). ze ulaşmıtr M.-N. Thierry'ler yapıl ilgili makalelerinde onaltıge plan ı yapı Tbetl i olarak 2 5. is mlendirm ş ve bir restitüsyon sunmşlardı Bu yapın katedralin ilk evresi olarak değ rlendirmesi doğru bir tespittir. Thierry'ler, Taoskari Kilisesi'ni örnek alarak hazırl ­ dıklar restitüsyon önerisini, kuzey haç kolunun kuzey duvarın Tbeti i den kalma orijinal duvar olması tezine daynırmşt . Bizim tespitlerimize göre bu duvarın sadece kuzey yüzünde yer alan kemerli açık­ güney yüzü orijinaldir. Tibeti I'in kuzey duvarın lığ n, duvarın güneyinde izlenememesi ve iki yüz arsındki malzeme farklı ğ, duvarın güney yüzünün haç plan/ı yapı inşa edilirken yenildğ göstermektedir. Dolayı­ sıyla Taoskari Kilisesi örnek alınrk yapıln öneri kabul edilse bile, sunulan gerekçe verdiğ yanlışt r. ikinci evrede, onaltıge planı yapı bitşk olarak kuzeydeki tek nefli şapel ek(Çizim: 5). Yapı bu evreden sonra bir nedenle tahrip olmuş ve yerine kuzeydeki apeldş korunarak bir kısm günümüze ulaş n bugünkü haç planı kilise inşa edillenmiştr miştr. Bu sarımnd haç koların açısnd varı), kaplmrı yapı şapelin şapelin metrisini sağlmk niş tulmşr, işlen , 19 20 21 22 23 24 25 Tbeti Meryemana Katedrali'nin üçüncü evresidir...Haç planı kilisenin tabelirleyici bir rolynadığ anlşımktdr. Uçüncü evre yapısn boyutu, şapel dikkate alınrk tespit edilmş, kilise ile uyum sağlmı güney duvarın güney yüzü (kilisenin kuzey haç kolunun kuzey dudeğiştrlk yeniden düzenlmiş (Resim: 5), ayrıc dış cephe siam cıyl , güney haç kolunun eni, kuzey haç koluna göre daha ge- Dördüncü evrede, güney haç kolunun batısn günümüzde apsis eksdraı görülebilen şapel Pavlinov'un ekl nmişt r. planı d Şapelin yık olarak güney haç 218·231; N. M. Tokarski, Tao ve Klarceti'de Ortaçğ Kiliseleri Arkeolojisinin Tarihi, Erivan (Rusça); P. Zakaraya, Tao Klarceti Mimarisi, Tiflis 1990, s. 91-99 (Gürcüce); N.-M., Thierry, "La Cathedrale de T'beti, Nouvelles Donness", CahiersArcheologiques, 27, Paris 1999, s. 77-100. O. Aytekin, Ortaçğ'dn Osmanlı Dönemi Sonuna Kadar Artvin'deki Mimari Eserler, Ankara 1999, s. 44-49. Bu yaın yapın sorunlaı değinmy ve Ikinci el kaynaklar kullanan yüzeysel bir çalışm nitelğdr. G. Kazbegi, Türkiye Gürcistan'mda Üç Ay, Batum 1995, s. 78-81 (Gürcüce). W. Djobadze, e.q.e. s. 1988, s. 41-45 Ardanuç, Artvin, Batum ÇevresindeBilimler Akademisi Tarafmdan Yapıimş Arkeolojik Areştı­ malar, ImparatorlukBilimler Akademisinin Yezılr, C. i, Si. Pelersburg 1880, s. 153-167 (Rusça). Kafkas Araştıml için Materya/ler III, Moskova 1893, s. 71-75. (Rusca) A. Pavlinov, 1888 Yıl Kafkas Areştımls, N. Marr, a.g.e., s. 9-25. N.-M., Thierry, a.g.m., s. 80. D. Bakradzs, Çorulı, 7 koluna sonradan eklndiğ, güney kaç kolunun kuzey duvarınki dilatasyondan anla(Çizim: 6). Beşinc evrede yapın dış cepheleri yeniden düzenlmiştr. Doğu cephede apkaplama altınd kalsis kemerinin üzerindeki omega kemerin bu düzenleme sıra nd dığ, kemerin kesilmesinden anlşımktadr. Güney haç kolunun batı duvarın, şape­ lin örtü seviyesinden sonra kalınşms, duvarda yer alan tonozlu dehlizler ve güney arsındki dilatasyon izinin güney cephede izlenememesi, bu cephaç kolu ile şapel henin şapeli de kapsayacak şekild batıy doğru uzatıl r k cephe eksenine göre simetrik bir düzenleme yapıldğnı göstermektedir. Beşinc evre küçük tamirler dışna yapın son evresini oluştrmakdı. şılmaktdr KORUMA-KURTARMA ÇALIŞM R Bülent iŞLER* Öşk Manastlfl, Vaftizci Yahya Kilisesi J963-973); Çalışm z kapsammda ilk belgndirğmz Erzurum Ili, Tortum Ilçesi, Çamlıyç Köyü, Oşk defa 1996 yılnda Manstır'd restorasyon çalışmrn başl tı c ğ n öğrenm iz üzerine, 2001 ve 2002 yılarnd, iki kez gidlmştr. Kilise, yemekhane, elyazmsı odası ve iki şapeldn oluşan manstır restorasyon öncesi durumu çizim ve fotğral belgndirmşt (Resim: 7). daha geç dönemde eklnmiş mekanVaftizci Yahya'ya adanan kilisenin batısn haç kolu, apsis ve bemanı örtüsü yıklmş; duvar payelerinin alt kısmlarn­ lar ile batı daki taşlr sökülmş; kubbe, kuzey ve güney haç koların tonzlarıd çatlaklar meydana gelmiştr. Yıklan örtüden ve çatlaklardan sızan yağmur suları freskola ın büyük Yapın doğu ve kubir bölümünün dökülmesine ve hasar görmesine neden olmuştr, zey cephesine bitşk evlerin baclrınd çıkan dumanlrı kilise taşlrın kalıc zave güney cephede yer alan kabartmadaki beş figürden Meryem'in, yerinrarlar verdiğ den düştğ görülmşt (Resim: 8). Kilisenin kuzeyindeki yemekhane ve elyazmsı odasın örtüsü tamamen yıklmş ve içi toprak ile dolmuştr. Kilisenin kuzeybatısnd­ ki iki şapeldn birincisi, iki duvarı dışna tamamen yıklmş; sam nlık olarak kulanı diğer ise çevresine inşa edilen yapılr arsınd kalmıştr. 2002 yıl çalışmzd, restorasyon için gerekli ön hazırlk yüklenen mimarlık bürosunun kiliseye ait rölöve çiztmleri yerinde kontrol edilmştr. Kilisenin onarılm­ sına yönelik önerilerimiz firmaya yazıl olarak bildrmşt. Restorasyon çalışmr sı­ rasınd kilisenin geçmişn korunması, özgün kimlğn bozulması için aslın uygun malzeme kulanıms, işç l k kalitesinin üstün olmasın özen gösterilmesi istenmiş; doğru bir "onarım projesinin ayrıntl ve dikkatli bir ön hazırlk gerktidğn, statik mühendisler, mimar ve Ortaçğ uzmanlrı görüşlei alınmd girşleck bir resdikkat çekilmştr. torasyonun, istenmeyen sonuçlar doğurabilecğn Öşk Man stır Kilisesi'nin, korunması ve onarılms öncelik verilmesi desteklenecek bir girşmd. Ancak manstır diğer yapılr da proje kapsmın alınmdr. Kiliseye bitşk yapılrn kaldırms ve yapı yeni bir işlev verilmesi, yapın korunması için faydlı olacktır. Oalishana Kilisesi: Artvin ili, Merkez ilçesi, Hamlı Köyü içindeki Dolishana Man stır ' a ait kilisenin "tahrip" edilğ hakındi söylentiler üzerine, 2002 yıl çalış­ ma progamın bu yapı da dahil edilmştr. ilk defa 1996 yıl yüzearştıml sırand ziyaret etiğmz Ham lı Köyü 'nde kilisenin karşısn yeni bir caminin yapılmkt olduğ ve caminin tamamlanmasıyla kilisenin terk edilerek işlevsz bırakcğ görülmşt. Ayrıca kilisenin batısn bitişk bir yapı için temel kazılmş olduğna ve zaman yitirilmeden önlem alınms gereBülent iŞLER (MA), Hacettepe Üniversitesi, Sanat Tarihi Bölümü, Beytepe-AnkarafTÜRKIYE 8 dikkat çekilmşt. 1997 yıl çalışmrzd kiliseye yeniden gidlmş ve batısnd­ etkinliklerinin durlğ, cami olarak kulanı bölümün çatısn onarıld­ ğı ve duvarlın sıvandğ tespit edilmşt. 2002 yılnda kiliseye tekrar gidlğne, inşa edilen yeni caminin ibadete açıld­ ğı, işlev n yitiren kilisenin ise depo olarak kulanıdğ görülmşt. Bu sırad kilisenin kat ayrım kaldırmş, bu nedenle alt kat duvarlın günümüze ulaiçindeki, ahşp şabilen fresko kalıntr, dış etkilere maruz bıraklmşt. 1999 yılna kadar sağl m dusaati" (Resim: 9) ve baş melek kabrtmlı rumda bulunan güney cephedeki "güneş ile yapın miarın ait olduğ öne sürülen madalyon içindeki portrenin yüzü de tahKilisenin tüm pencere açıklrn camlrı sökülmş veya kırlmş, böyrip edilmştr. lece kilise yağmur ve kara karşı korumasız kalmış, nemden etkilenen sıvalrd dökülmeler başlmıtr. 1997 yılnda inşası durdurulan, kilisenin batısndki yapı tamamlaolarak kulanımy başlnmı; ahırn yanı bir de tuvalet eklnmiştr. Aynarak ahır rıca kilisenin doğu cephesine, yöre halkın kendi eliyle yazıp çervldiğ onarım taiçeren tabelnı kaldırğ; köyün girşndek "Dolishan" adın da "00rihini (958 yıl) lishane" olarak değiştrl saptnmışr. Taşınmz kültür varlıkmz korumak ve devamlığn sağlmk, yapılr yeni işlev kazndırlms ve çevresindeki halka koruma bilincinin aşılnmsy mümküniçin, özgün işlevnd kulanıms mümkün olmayan bu yapıl­ dür. Cemaati olmadığ rın anıt müze olarak düzenlenmesi ve ziyarete açılms uygun olacktır. Çalışm süremizle kıstl olan halkı bilinçlendirme çablrımzn da daha uzun süreli toplanır dönüştrlmesi, koruma bilincinin oluşmasınd önemlidir. Gerekirse korumaya yönelik bilinçlendirici broşülei n de hazırlnms faydlı olacktır. ğine ki yapım 9 ", , 'I, ,, , ,, ,, ~-:_ , __ -l __ ..1 , , ,, , ,, , , • , --i - - ...., O ~=:, , , • , ,, , , i .."I ,, " I' i " , "" ı • 'I " i i i'" LI --....!,O ~- --...,, ,,, ,, i r----M----------- i i I, i i lı i 1 ",ı :," f ------------ i i :l ii -, " " _ 5 Plan 1: Satlel Kilisesi planı = · -: '·L:- . ,·~-:.;,= = : ı a Plan 2: Balvana Odal rı, 101'1. plan 10 i 2 ı • ıo. ;r·, , :~) j ~ Jl A II Plan 4: Tbeti Kilisesi, ilk evre, restitüsyon planı 11 ı e 3 • II '-------------------------' Plan 6: Tbeti Kilisesi, iV. evre, restitüsyon planı 12 Plan 5: Tbeti Kilisesi\ ii. evre, restitüsyon pıan Resim 1: Ahiza ii No.lu Şapel, Resim 2: Satrel Kilisesi, kuzeydoğan doğu an 13 Resim 3: Satlel Kilisesi, ana mekan, kuzey net Resim 4: Balvana Odal rı, batı cephe 14 Resim 5: Tbeti Kilisesi, kuzey haç kolu i'{\\.,"',.'\ 15 Resim 6: Tbeti Kilisesi, doğu pencere cephedeki Resim 7: Öşk Manstır Kilisesi Resim 8: ŞkÖ Manstır Kilisesi, güney cephedeki kabartma Resim 9: Dolishana neş saati 16 Man stır Kilisesi, gü- 2002 YILI, KAYSERi YEşiLHsAR iLÇESi ERDEMLi KÖYÜ'NDEKi KAYA KiLisELERi DUVAR RESiMLERi Ni/ay KARAKA YA * Kültür Baknlığ: tar fınd verilen izinle Erciyes Üniversitesi adın yürütülen Ilçesi, Erdemli Köyü Kaya Kiliseleri Duvar Resimleri" konulu yüzey "Kayseri Yeşihsar ar ştırması 2-16 Eylül 2002 tarihlerinde gerçklştir mştir. Araştı m ya üniversitenin Sanat Tarihi Bölümü lisans öğrencilrnde; Mehtap Durm ş, Derya Parlak, Bilal Aynur ile Uzman Nihat Karakaya, Mimarlık Bölümü'nden Araş. Gör. Hale Koz ve Fotğrafçı HamzAktş katılrnjş. Araştım iznini veren Kültür Baknlığ'a ve rnaddl katılrn­ dan dolayı Erciyes Universitesi'ne teşkür ederim. Araştım ekibi ile birlikte yardım­ ları lçin ilçe kaymı ve köy muhtarın, ayrıc çalışmy destekleyen Prof. Dr. Yıl­ dız Otüken'e teş k ür ederim. Niğde-Kays ri yolunun batısnd bulunan Erdemli, Yeşilhsar'ın 4 km. kuzeyinde ve Kayseri'ye 65 km. uzaklıtdr. Köyün içindeki vadi ise Erciyes volkanik dağın doğusnda yer alan, Kayseri-Nğd arsındki platoyu, Kızlrmak Vadisi'nden ayır n kuzey platosuna kadar uzanır. Aynı zamanda, Soğanlı Vadisi'nin de kuzeyinde bulunan vadi yaklşı 1 km. uznlğda olup ortasındgeç derenin kuzey ve güneyinde kay lık yerl şim vardı . Başköy, Ortaköy, Güzelöz Yeşilhsar'ın güneyindeki vadi boyunca uzanan diğer önemli şehirl d . Selçuklular Devrinde "Develi Karhis'ı" ya da "Karahisar" anl mına gelen "Zencibar" olarak adlnırlan Yeşilh sar, Bizans Döneminde "Kyzistra" dır". Kyzistra 9. yüzılda Araplarla Bizanslı r ar sındaki sav şl ra tanık olur. "Dül-Kila" olarak anıl bugünkü Zencibar Kalesi, 806 yılnda Araplarca kuşatılm r. 839-840 yılarnd DülKila ve Aksüta kaleleri Araplar tarfında ele geçirilip yakılr. 1059 yıl nda itibaren ise Ani ve Gagik'ten gelen Ermeniler'in akın r a uğra . 1079 yıl nda Ani'nin eski kralı ii. Gagik, Kyzistra'da ôldürülürs. 1082 yılnda Kayseri Selçuklular tar fında istila edilmş, 1091 yılnda ise Yeşihsar ele geçirlmşt. 1097'de Haçlı ordula ı Yeşilh sar'ı Ermeni Symeon ve ordusuna verip Türklere karşı korumal ın ister. Bu tarihten sonra ise Ermeni hakimiyeti hüküm sürer. 1201 yılmda tekrar Selçuk ar'ın eline geçen Yeşilh sar, 1264 yıl nda 14. yüzılortan kadar lhan r'ınd e. Erdemli vadisindeki kaya kiliseleri ve duvar resimleri hakınd i ya ınl r az ve yetersizdir. Konu ile ilgili tek monografik çalışm, Nicole Thierry'nin 1989 yıl na ait ma- 1 2 3 Yrd. Doç. Dr. Nilay KARAKAYA, Erciyes Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sanal Tarihi Bölümü, Kayseri rrÜRKiYE Kyzistra için Bkz. F. Hild, Das 8yzantinische Strassensystem in Kappadokien. Wien 1977, 219. Kyzistra'daki Ermeniler için Bkz. G. Dedeyan, "L'lmmigration Armenienne en Cappadoce au Xi e Sıecl" 8yzantion 45 (1975), 82-83, 92, 107-109, 111-113. Kyzistra'nı tarihçesi için Bkz. Hild, a.g.e. 1977, 219; H. A. Müderisoğlu, Yeşihsar Tarihi. Yeşihsar 1978; N.Thierry "Erdemli, Une vallee monastique inconnue en Cappadoce etude preliminaire" Zograf20 (1989), 6. 17 kalesldir-, Makalede; Kilise Camii, Aziz Eustathios Kilisesi, çift apsisli gömü şapeli, Aziz Martir ve tek nefli olarak adlnırğ sekiz kilise Nikolaos, Mikhael, Oniki Havari, Kırk ile bir manstır yapıs planrı ile birlikte tanılr. Konuları belirtilen resimler kısac taskarşıltm örnekleri ile üslup ve ikonografik özelliklerine dayanavir edilerek sınrl tarihlenir. rak 10.-13. yüzılar diğer arştım; Cathrine Jölivet-levy'nin Kapadokya'daki ki IiKonu hakındi selerin apsisindeki ikonografik progamı içeren kitabın kısa bir bölümünde yaınl­ r uşt s. Araştı m d yedi kilisenin apsisindeki resimlerin konuları kısac belirtilerek, yüz ıl ar verilir. Nicole Thierry'nin 1992 yılna ait Kadayanak göstermeden tarihlendğ padokya'daki bani portrelerini içeren makalesinde ise Erdemli'deki Oniki Havari ve Ayı kiliselerindeki bani portrelerine kısac değin l r k çizimleri verilir 6. Vadide, arştımcl tarfınd tespit edilen duvar resimli 9 yapı vardı. Onbeş günü kapsayan çalışmzd vadideki tek nefli, Aziz Nikolaos, Kırk Martir kiliseleri ile Kilise Camii olmak üzere dört yapın duvar resimleri incelmştr. Ayrıca Nikolaos Kiküçük şapel, yeni buldğmz, yaınlmş yapılr lisesi'nin kuzeydoğsnai arsınd (Harita: 1). Tek Nefli Kilise: Vadinin kuzey ucundaki kilise, doğu-batı doğruıtsna. Doğusnda yarım yuvarlak apsisi olan beşik tonozlu yapın, kuzey ve güney duvarl ın­ da, eksenin doğusna birer arkosolium yer alır. Ayrıca kilisenin batısnd, zemininde bir narteks vardı (Çizim 1: a-b). mezarlar olan düzensiz planı Yapın kısmen korunabilmş duvar resimleri yoğunlka apsis yarım kupbesi ve beşik tonozdadir, Yapıdki toplam 20 sahneden 8' i yenidir. Sahnelerden 17'si ıncil, 2'si apokrif, 1'i Tevrat kaynlıdr. Ayrıca yapıdki toplam 17 figürden, 14'ü yeni bulnmş­ tur", Apsis yarım kubbesinde, kaynğı Kitab-ı Mukadç:tes ve liturji kitaplrın dayanan Temel kaynğı olan Incil'de Yuhan'ı Vahyi'nden "Apokaliptik Theophany" yer alır. başk, Tevrat'tan, lşay , Hezekiel ve Daniel (7:9) peygamberlerin ayetlerinden motifKapadokya'da ise Trisagios Hymnos, Pseudo-Germanos'un Iilerle zengilştrdğ, turjik metinlerinden esinlenen ikonografik motiflerin sahneye girdğ söylenir", Sahne kubbesinde bulunurs, Kapadokya erken dönemlerden itibaren genellikle apsis yarım tarihlenen arkaik kiliselerin apsisinde sıkça tasvir edilir. Kibölgesinde ise 9.-10. yüzıla lisede Teophany sahnesi ile birlikte Deesis sahnesi de dikkati çeker. Her iki sahnenin alınms genellikle 1,9. lıyzü sonundan itibaren görülür. Sahnelerin apsis progamın örnekler; Urgüp, Akköy'de 3 No.lu Kilise, Güllüdere Ayvaapsiste birlikte tasvir edilğ Ii Kilise ve Niğde Eski Gümş Manstır kiliseleridir1o • Ayrıca kilisenin apsisinin ekseiçinde tahtta Meryem ve iki yanıd ona doğru eğilmş dua eder biçimde iki nindeki niş Aynı tasvir Çavuşin Güvercinlik Kilisesi'nde diakonikonun apsimelek tespit edilmştr. sinde qörülür". Yapın kuzey ve güney duvarındki mezar nişlerd yapın gömü işlevn vurgulayan sahneler vardı. Kuzey duvarınki arkasoliumun duvarın bir baş melek tas4 5 6 7 8 9 10 11 Thierry, a.g.e. 1989, 5-21. C. Jölivet-Levy, Les EglisesByzantinesde Cappadoce, Paris 1991, 273-275. N. Thierry, "Le Portrait Funeraire Byzantin, Nouvelles Donnees" Anatipo (1992), 585-586, 590-591. na lnıyaY sahne ve figürler için Bkz. Thierry, a.g.e. 1989,18. B. Çoşkuner, Görerne Kıliç/ar Kilisesi Duvar Resim/erinin ikonografisi, HacettepeÜniversitesi, Sosyal Bilimler EnstiYüksekLisansTezi, Ankara 2002, 73. tüsü, Yayınlmş Teophany sahnesi için Bkz. J. Lafontaine-Dosogne "Teophanies-Visions Auxquelles ParticipentLes ProphetesDans L'Art ByzantinApres La Restauration des Images"Synthronon(1968),135-143. M. Gough, "The Monasleryof Eski Gürnş-A PreliminaryReport" Anatolian Studies 14 (1964),152-155, çiz.4 (Niğde Eski Gümş); N.-M.Thierry, ılayA" Kilise ou Pigeonnierde Gülli Dere Eglise Inedile de Cappadoce" Cahiers Archeoloçiques 15 (1965), 116-117 (Güllüdere, ;)ılavyA Jölivel-levy, a.g.e. 1991,149-150, lev.94(Urgüp, Akköy, No: 3). Çavuşin GüvercinlikKilisesi için Bkz. M. Restle, ByzantineWa/l Paintingin Asia Minorlll, Recklinghausen 1969, res. 329. 18 viri ile batı söve iç yüzeyinde "Daniel arslanlar çukurunda" sahnesi görülür. Sahne erait Pürenken dönemlerden itibaren gömü ile ilgili mekanlarda tasvir edilir. 10. yüzıla liseki Kilisesi'ndeki sahne, mekanı işlevy ilintili olması açısnd benzer örnektir 12 • ise muhtemelen Meryem'in ölümü yani KoimeGüney duvardaki arkasolium duvarın sis sahnesi tasvir edilmştr. Gömü yapıln kilise ya da ek gömü şapel rinde ölüm ve yaşmı içeren sahnelere resim progamınd genellikle 10. yüzıldan itiölüm sonraı baren rastlnı. Tonozun doğu yarısnd İsa'nı göğe çıkş sahnesi vardı (Çitim: 2). Tonozun batı yarıs ise ortada, içinde büst şeklind azı figürlerin bulndğ şeritl iki bölüme ayrıl . Her iki bölümde iki yatay şerit yer alır. Siklus güneyde, üst şerit Müjde ile baş­ layıp saat yönünde, tonozun batı alınğ da içermek üzere, alt ve üst şeritld de deucunda Anastasis sahnesi ile son bulur (Çizim: 3). vam ederek, tonozun kuzeydoğ Sahnelerdeki bu hikaye edici proqrarn Kapadokya'daki Arkaik Döneme ait tek nefli ki1 3 • üzellikle 10. yüzılait Çavuşin Güvercinlik Kilisesi'nin Iiselerin tonozunda görüı Çavuşin'de tonozun batı yarıs nd , güneyde baş­ tonozunda benzer program vardıt-. layan siklus saat yönünde alt ve üst şeritl, batı alınğ içererek,duvarlara geçer. Küdikkati çeker, acıryA Arkaik çük boyutlardaki tek nefli kiliselerde, siklusun kısaltdğ bu yapıd olduğ gibi ısa'n yetişknl Döneme ait tek nefli kiliselerin progamınd, dönemine ait sahne sayı az olup çektikleri dönemine ait sahneler çoktur. Müjde sahneSahnelerin ikonografisi genellikle Arkaik Dönem özellikleri taşır. yapı ve taht özellikleri, ziyaret ve su deneyinde fisinde Meryem'in önünde bulndğu Isa sahnesinde yüzbagürlerin sahnedeki yerleri Arkaik Dönem özellikleridir. Çarmıht şı figürü ve Anastasis sahnesindeki ısa'n dur ş biçimi, büst şeklind tasvir edilmş peygamber figürleri ile 10. yüzıl özellikleri gösterir (Çizim: 3). Thierry, resimlerdeki üslubu 10. yüzıln üçüncü çeyr ğine tarihleyerek, Ihlara'da Eğritaş Kilisesi (921-944) ile benzerlik kurar 15 . Iki boyutlu figürlerdeki çizgisel üslup, arkaik kiliselerden 10. yüzıla tarihlenen S09anlı Bal ık Kilise'deki üsluba da benzer16 • Sonuçta tek nefli kilisenin duArkaik Döneme; 10. yüzıla tarihlemek mümkündür. var resimlnı Şapel: Vadinin doğusna yer alan Aziz Nikolaos Kilisesi ve Kuzeydoğsnaki ve beşik tonozludur. Yapın doğus n­ Aziz Nikolaos Kilisesi düzensiz dikdörtgen planı da, yuvarlak apsis vardı. Güney duvarda iki açıkl, kuzey duvarda ise doğuaki kübüyük olmak üzere dikdörtgen nişler bulunur. Ayrıca yapın kuzey, doğu çük, batıdki ve güney duvarın çok az bir bölümünü çevreleyen seki yer alır (Çizim 4: a-b ). olan kilisenin duvar resimleri apsis, kuzey ve batı duvarlar ile toBir gömü yapıs noz başlngıçr alt. yüzeylerindedir. Şapeldki toplam 8 sahneden 5'i yeni bulunmuşt r. Sahnelerin 4'ü ıncil, 1'i Apokrif, 1'i Tevrat kaynlıdr. Ayrıca toplam 52 tüm ve tasvir edilen figürün 21'i yenidlr!". Tonozun güney yarıs nda, doğuda Müjbüst şeklind batı alınğ da içeren ve tonozun kuzey yarısnda doğu a son bulan; de ile başlyıp, Doğum, Çarmıht Isa sahneleri güçlükle görülür. Yapın apsisindeki Teophany ile birlikte Deesis sahnesinin çok az bir bölümü Bu sahne Erdemli'deki gömü şapelrin apsisinde sık tasvir günümüze...ritşmlibe g edilm şt r. üzellikle ikiden fazla tasvir edilen kerubim, serafim melekleri ile sahnenin gelişm nesi 12 13 14 15 16 17 örneğid. vardı. Kuzey duvarda, batıdki Yeniden dirlş ve kurtlş arkasolium niş temasın üzerinde Üç ibrani Genci Fırnda sahsimgesi olan sahne erken dönemler- PaPürenliseki Kilisesi için Bkz. N. M. Thierry, Nouvel/es Eglises Rupestres de Cappadoce, Region du Hasan Dağı, ris 1963,142-143. Arkaik kiliseler için Bkz. R. Cormack, "Byzanline Cappadocia, The Arehale Group of Wall Painling" Journ. Brit.Ass. 30 (1967), 19-36. Çavuşin Güverçinlik Kilisesi için Bkz. ResIle, a.g.e. 1969, çiz.302; lyn Rodley" The Pigeon House Cburch, Çavuşin" Jahrbuch der Osterreichischen Byzantinischen Gesel/schaft 33 (1983), 301-339. Thierry, a.g.e. 1989,18. Soğanı, Balık Kilise için Bkz.Jölivat-Levy, a.g.e. 1991, lev.142. Yayınl duvar resimleri için Bkz. Thlerry, a.g.e. 1989, 12-14. 19 1 8 • Sahnenin genellikle 11. yüzıldan den itibaren gömü ile ilgili mekanlarda işlenr itibaalındğ bilinir 19 . Kuzey duvarda bir asker aziz, Aziz Niren kiliselerin resim progamın Doğudaki niş içinde Eutymios, Simekolaos ve Hodegetria Meryem tasvir edilmştr. azizler tespit edilmştr. Stilit'ler anıtsl resim santıd 11. yüzıl­ on Stylites gibi keşi dan itibaren resmdilw.Kş azizlerle birlikte Nikolaos'un portre özellikleri 11. yüzyıl ve sonraı verir 21 • Ayrıca, Meryem'in burada olduğ 9ibi naos'un yan duvarlın­ da tasvir edilğ Kapadokya'daki örnekler, 11. yüzılda yogundur 22 . Şapelin batı duvarın, Thierry'nin Boş Mezar Başınd Kadınlr olarak tespit ettiğ sahne muhtemelen Koimesis'tir 23 . Sahnenin Kapadokya'da genellikle 11. yüzıldan itibaren Meryem'in yaşmı ya da ana bayram sahnelerinden ayrılk naosun batı duvarın yerlştiğ bilinir. Sahnenin sağındki Thierry'nin Theodoros olarak bildrğ, asker aziz Andreas Stratelates, 11. yüzıl ve sonraı özgü askeri kıyafetlr lçindedire'. Tonoz başlngıçr alt yüzeyinde madalyon içinde büst şeklind, Ermeni ve Pers'li (Resim: 1). Göreme'de 10. yüzıl sonuna tarihlenen Theotokos azizler tasvir edilmştr Kilisesi'nde tonoz başlngıçr alt yüzeylerinde madalyon içinde aynı azizlerin tasdikkati çeker25 • Madalyonlar arsındki süslemeler Kapadokya'da genellikvir edilğ 2 6 . sonu ve 11. yüzıl başınd yoğundr le 10. yüzıl Kilisenin duvar resimlerindeki üslup 11. yüzıl başın tarihlenen Soğanlı Barbahacim, ra Kilisesi ile paraleldirs". Saç ve sakallarda birbirine paralel hatlarla oluştran yüzlerdeki badem biçimli gözler, ince-uzun burun, küçük ağız, göz altlan. burun ve kaş­ ların üzerindeki beyaz fırça darbeleri ile vurgulanan ışk, belirgin üslup özellikleridir (Resim: 2). Sonuçta Nikolaos Kilisesi'nin duvar resimlerini, özelliklerine dayanarak 10. yüzıl sonu 11. yüzıl başın tarihleyebiliriz. Nikolaos Kilisesi'nin kuzeydoğsunaki şapel, kuzey-güney doğruıtsnda düzensiz dikdörtgen planıdr (Çizim: 4a ). Doğuda eksenin güneyinde yuvarlak apsis vardır. Kuzey duvarda, doğua küçük, batıd büyük olmak üzere iki dikdörtgen niş yer alır. Kuzey duvarın tümü, doğu duvarın ise bir bölümünü seki çevreler. Şapelin is tabksı altındki duvar resimleri sadece apsistedir 28 . Apsis yarım kubbesinde Deesis sahnesi ile alt şerit tüm piskoposlar tespit edilmştr. Şapelin ..duvar resimlerinin muhtemelen düşnyoruz. Uslubun, 11.-12. yüzılar tarihNikolaos Kilisesi'nden sonra yapıldğn Gümşler Manstı Kilisesi'ndeki resimlerin üslubuna parleoduğ diklenen Niğde kati çeker (Resim: 3)29. Kırk Martir Kilisesi: Vadinin batısnd yer alan Kırkmati Kilisesi, doğu-batı doğ­ rultusunda düzensiz dikdörtgen planhdrr. uğoD duvarda güneydeki büyük, kuzeydeki Yapın güneyinde gömü işlevn ayrıln düzensiz küçük olmak üzere iki apsis yer alır. 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 Yunan Hacı KiliselerdeResim Prog amı" Arkeoloji ve Sanat Tarihi S. Y. Ötüken, " Kapadokya Bölgesindeki Kaplı Dergisi3 ( 1984),159. Sahnenin tasvir edil ğ kiliseler için Bkz. Thierry, a.g.e. 1963, 117 (Kokar), 177-178 (Sümbüllü), 195, çiz,46 (Ala). Yeni Kilise); a.y. III, plan ii (Göreme, Saklı), plan XlVI,413 (Soğanlı H. Restle, a.g.e. 11,1969, plan X res.120 (Tokalı Barbara) H. Eutymios için Bkz. Boberg, 1974: 201-203; H. Nikolaos için Bkz. L.Petzold "Nikolaos von Myra (von Bari)" Lexikon der Christlischen Ikonographie 8,1976,45-58. G.Jerphanion, Une Nouvelle Province de L'art Byzantin, Les Eglises Rupestres de Cappadoce, Paris 1925, I, 171Verlag 1958 13-14 (Gö176, lev,43.4 (Göreme Aziz Daniel); L.W. Budde Gôreme, Höhlen Kirchen in Kapdokıer, reme Eski Tokah): N. Peker, Görerne Kaya Kiliselerinde Isa ye Meryem Tipleri, Hacettepe Universitesi, Sosyal BilimLisans Tezi, Ankara 1994,96 (Urgüp, H.Theodoros) ler Enstitüsü, Yayınlm ş Thierry, a.g.e. 1989, 13. Thierry, a.g.e. 1989,13. Restle, a.g.e. II, 1969, plan XII (Göreme Theotokos) res. 194 (Gören.Çaklı), res.230 (Göreme, Süslemeler için Bkz. Restle, a.g.e. II, 1969, res. 165 (Göreme, Elmaı), Karnlık); a.y. III, res. 291 (Göreme, Kılçar Kuşlk), res,463 (Ihlara, Sümbı). Jölivet-levy, a.g.e. 1991, lev.144-145. Şapeld ki duvar resimlerinin bir bölümünü is tabksınd arınd Restorator Rıdvan lş er' teş k ür ederim. Gough, a.g.e. 1964, lev. xıv-. 20 dikdörtgen planı iki mekan vardı. Mekanlardan güneydekinin doğu duvarın bir mezar niş bulunur (Çizim 5: a-b ). Yapıdki toplam 3 sahnenin 2's; yavınlmştr. Ayrıca toplam 49 tüm ve büst şeklinde tasvir edilen figürün 21'i yenidr~O. Resimler, apsislerde, duvarlın bir kısm, tavan ve güneydeki rnekadı. Apsiste Deesis sahnesi yer alır (Resim: 4, 5). Sahnede madalyon içinde Anna Deesis sahnelerinde Anna ve loakim figürleri, Kapadokya'da ve loakim tasvir edilmştr. sık görülür. Ayrıca yarım kubbenin bıtimndek kızl kahve özelikle 10.-11. yüzılard şerit , Thierry tarfınd ya ınl , "Kilisenin Basileos adlı kiş tar fınd , mart ayın­ 3 1 . da resimlndğ" yazıl olduğ kitabe vardı Apsis zafer kemerinin iki yanıd Meryem ve melek figürlerinin oluştrdğ MÜjMeryem ve melek figürlerinin birbirinden ayrı olarak, kemer de sahnesi tespit edilmştr. tasvir edilğ örnekler 11. yüzıldan itibaren görülmektedir32 • Biyüzeyinin iki yanıd ilk kez Kiev H. Sophia'sınd görülen "bipolar" düzenlemenin 12.zans resim santıd yagınlştğ bilinir 33 . Yapın duvarlın üstte, içinde büst şeklinde 13. yüzılard azizlerin bulndğ pseudo ikonalar çevreler. Pseudo ikona tasvirlerinin anıtsl resim santıdki örnekleri 11.-12. yüzılar tarihlenir34 • Kırk Martir Kilisesi pseudo ikonaların bul nd ğu Anadolu'daki sınrl örneklerden birisidir. Yapın tavnıd madalyonlar içinde büst şeklind kır martirler tasvir edilm ş­ tir. Resim progamınd kiliselerin çeşitl yerlerinde tasvir edilen kır martirlere, Erdem35 • çok olarak, Tokalı Yenı Kilise'de rastlnı li'deki gibi sayıc Güneydeki mezar mekanı güney duvarınd karşıl iki asker aziz; Aziz Georgios ile Aziz Theodoros Stratelates tasvir edilmştr (Çizim 6). Iki asker aziz, anıtsl resim santıd 11. yüzıldan itibaren askeri giysilerle, bazen buradaki gibi yan yana, mimari ögeler üzerinde karşılf tasvir edilir 36 • Aynı mekanı tavnıd bazen de ayrı ise çok az bir bölümü günümüze gelebilen Metamorfosis tespit edilmştr. Kilisedeki resimler kaliteli üslubu ile dikkati çeker. lfadeli ve hareketli figürlerin ile oluştran hacim, özellikle 11. yüzıla ait Soğan lı Kayüzlerindeki renk tonlamrı rabş Kilisesi'nin resim üslubu ile benzerdir (Resim: 4,5)37. Kilise Camii: Vadinin doğusna yer alan kilise iki serbest destekli kaplı Yunan haçı plan tipindedir. Doğuda ortadaki büyük olmak üzere üç apsis yer alır. Güney duvarın doğusna dikdörtgen mezar niş bulunur. Yapın kuzeyınd yaklşı kare planIı gömü mekanı vardı. Mekanı doğu duvarın güneyde apsis, kuzeyde ise fazla debulunur. Aynı mekanı kuzey duvarın batısnd dikdörtrin olmayan dikdörgen bir niş vardı . Ayrıca mekanı zemininde de mezarlar görülmektedir (Çizim gen bir mezar niş 7: a-b). Yapın bugün ana ve güney apsislerinde, kuzey, güney haç koların tonoz alın kları ile batı haç kolu tonozunda resimler vardı. Kilisede var olan toplam 7 sahneden 5'i yenidir38 . 30 31 32 33 34 35 36 37 38 Yayınl duvar resimleri için Bkz. Thierry, a.g.e. 1989,16-18. Kitabe için Bkz. Thierry, a.g.e. 1989, 17. Hestle, a.g.e. II, 1969, res. 21, 22, 24 (Göreme, Saklı); a.y.llI, plan 2 (Gülşehir Karşı); Jerphanion, a.g.e. II, 192~, 1, Kar baş); Ayrıca apsis kemeri üzerindeki Müjde sahneleri için Bkz. Otü179 (Damsa, Haç), lev. 196,2 (Soğanılder , ken, a.g.e. 1984, 154. Ölüken, a.g.e. 1984,154. Pseudo ikona tasvirleri için Bkz. R. Hamann-Mac Lean -H.Hallensleben, Die Monumenta/ma/erei in Serbien und Makedonien vom 11. bis zum frühen 14. JahrhundertGiessen 111,1963, res.19 (Ohrid, H. Sophia), plan 6 (Nerezi, H. Panteleimon); C. Mango, "The Monastery of St.Chrysostomos at Koutsovendis (Cyprus) and lt's Wall Painlings, Part i; Description" Dumbarton Oaks Papers 44 (1990), 75 (Koutsovendis H. Krisostomos); G. Babic, Les Chapelles Annexes des Eglises Byzantines, Fonctlon Liturgique et Programmes /conographiques, Paris 1969,125, 168 (Backova, Isa) Kripta ve Pskov Miroz Kurtaıc Hesıl. a.g.e. II, 1969, plan X. Asker azizler için Bkz. S. Y. Ötüken " Selime'de Derviş Akın Kilisesi ve Mezar Odası" Hacettepe Üniversitesi Armağan Dizisi, Ankara 2, 1984, 300. Soğanil Karbş Kilisesi için Bkz. N. Thierry" Etude Stylistique des Peintures de Karbş Kilise en Cappadoce (10601061)" Cahiers Arche%giques 17 (1967),161-175. Yayınl duvar resimleri için Bkz. Thierry, a.g.e. 1989, 9-10. 21 Yapın apsis yarım kubbesinde Teophany, Deesis sahnesi ile birlikte işlenm­ tir. Kapadokya'da yoğunlka 11. yüzılda görülen bu kompozisyon, Thierry'e göre böl3 9 . Apsisin alt şeridn gede uzun süre bulunan Gürcü etkisine bağlnır madalyon içinhava ri ve piskopos figürleri (Resim: 6) ile en alt şerit oniki tüm pisde, büst şeklind kopos tasvir edilmştr. Aynı düzenleme 11. yüzıla ait Soğanlı Barbara ile Tagar'daki 4 0 • trikonchosta vardı Kilisenin kuzey haç kolu tonoz alrnığmd, Thierry'nin Boş Mezar Başınd Kadınlar olarak gördüğ sahne Çarmıht lsa'dır-t. Güney haç kolu tonozunda ise muhtemelen Doğum sahnesi vardı. ısa'n yaş mın ilk ve son anı belirleyen iki sahnenin karşıl tasvir edilmesi bilinçli olarak gerçklşir. Anıtsal resim santıd 11. yüzıldan itibaren görülen tasvirler arsındki bu ilşk, Göreme'deki Karnlık ve Elmaı kilisele42 rinde aynı sahnelerln kuzey, güney haç kolarınd verilmesi ile karşımz çıkar • Ayrı­ ca Çarmıht Isa sahnesinin ikonogra,fik özellikleri 11. yüzıl ve sonraı tarihlenir43 . sağ göğsündeki yaraya doğru uzatmış r. Sahnenin solundaki Meryem ellerini ısa'n Kapadokya'daki Çarmıht Isa sahnelerinde sık rastlanmayan bu özellik, 11. yüzıla ta4 4 • rihlenen Belisıram'd Bahattin Samnlığ Kilisesi'nde de görüı Batı haç kolunun tonozunda, güney yanda havari olması muhtemelonbir haleli baş ile üstte Isa tasvir edilmştr. Burada muhtemelen "Havarilerin Kutsanm ı ve Görevlendirilmesi" konulu sahne vardı. Bazen Göğe Çıkş sahnesi ile birleşn bu sahne Göreme'deki Kılçar Kilisesi (10. yüzıl), aynı Kapadokya'da çok az resmdilşt. 4 5 • sahnenin batı haç kolu tonozunda tasvir edilmesi ile Kilise Camii'ne yaklşır Resimler, Erdemli'deki 11. yüzıl üslup özelliklerini gösteren Nikolaos Kilisesi ile Sonuçta Kilise Camii'nin resimlerini, üslup ve diğer özellikleri açısn­ benzer üsluptadır. dan genelde 11. yüzıla tarihleyebiliriz. 10.-11. yüzılar arsıng tarihledğmz beş yapıd kuru sıva üzerine yapıln Gesso tekniğ uyglanmıştr. Ozellikle 11. yüzıla tarihledğmz yapılrn, Erdemli'ye çok yakın olan Soğanlı'dki. resimlerin üslubu ile benzrliğ. aynı bölge santçı eseri olduğn düşnr. Insan eli ve doğal tahribatlar sonucu yok olmaya başlyn bu önemli resimleri koruma konusunda yöre halkın bilinçlendirmek, öncelik taşıyn am çl rım zdan ır. 39 40 41 42 43 44 45 Thierry, a.g.e. 1989, 10; Ayrıca Gürcü yapılrndki Teophany sahneleri için Bkz. T. Velmans" l'lmage de la Deesis dans les eglises de Georgie" Cahiers Archeologiques 29 (1980-81),47-102. Barbara),lev. 131,2 (Tagar,lrikonchos) Jölivel-levy, a.g.e. 1991, lev.144, 2 (Soğanı, Thierry, a.g.e. 1989, 9. (Göreme, Elmaı), plan xı (Göreme, Karnlık); Ölüken, a.g.e. 1984,153,157. Resile, a.g.e. II, 1969, plan xvı Çarmıhl isa sahneleri için Bkz. M. Mrass "Kreuzigung Chrisli" Reallexikon zur Byzantinischen Kunst, 5 1991, 284356. Resile, a.g.e lll, 1969, res. 517. Resile, a.g.e. II, 1969, plan xıv, res.276. 22 Harita 1:Erdemli vadisindeki kiliseler (Thierry, 1989) Çizim 1: a) Tek nefli kilise planı (H. Kozlu, 2002) b) Tek nefli kilise planı (Thierry, 1989) 23 ----------_ ... Çizim 2: Tek nefli kilise" tonozun doğu bölümü, Göğe - sahnesi (N.Karakaya) Çık ş "';~ .~Z; ~ ~' Çizim 3: Tek nefli kilise, tonozun kuzey bölümünün alt 24 şerid, sahneler (N.Karakaya) , '. ,.~"- -, \ :t==. Rolo'·•. !l.c>I(lf.. ",Mimorlial.KOZUJ T i( . --. Rölövc K~sk'r":(· Mimar Haıc- ,.-~ KüZ:. \' ro ol ':J n Çizim 6: Kırk Martir Kilisesi, güneydeki mekan, asker azizler (N.Karakaya) Çizim 7: a) Kilise Camii, planı Kozlu, 2002) b) Kilise Camii, (Thierry, 1989) 26 (H. planı Resim 1: Aziz Nikolaos Kilisesi, tonoz başlngıçr alt yüzü madalyonda azizler Resim 2: Aziz Nikolaos Kilisesi, kuzey duvar, keşi aziz, Resim 3: Aziz Nikolaos Kilisesi'nin Resim 4: kuzeydoğus ndaki ayrınt şapel, apsisteki Deesis sahnesi, ayrınt 27 Kırk Martir Kilisesi, apsis Deesis sahnesi, ayrınt Resim 5: Kırk Martir Kilisesi, apsis, Deesis sahnesi, Resim 6: Kırk Martir Kilisesi, apsis, Deesis sahnesi, 28 ayrınt ayrınt 2002 DiYARBKı SMAll STREAMS ARCHAEOlOGICAl SURVEY Brian L. PEASNALL * BACKGROUND During the summer of 2002 we began a new archaeological survey in the Diyarbakır region. The main focus of this survey is a number of smail tributaries of the upper Tigris River that drain the Eastem Taurus highlands between the city of Diyarbkı and the Batman River. These smail streams include the Ambar çayı, Kuru çayı, PaAkçayı, Hazro çayı, and the Sinan çayı (Fig. 1). This region was a key stamuk çayı, ging area for important events in antiquity. Excavations at Hallan Çemi, Körtik, and Demirköy have shown that this region is important for understanding the transition from foraging to food production and all of the changes that resulted from this shift (Rosenberg, et aL. 1998). Central and southeastarn Anatolia have also been shown to be an important area for understanding the political, social and economic interactions between the Uruk cultures of southern Mesopotamia and the indigenous cultures of Anatolia during the Chalcolithic (AIgaze 1993, Frangipane 2001, Stein 2001). During the earlier phases of the lron Age, this region formed an important frontier between the Neo-Assyrian Empire to the south and the Urartian Empire to the north and east (Parker 2001). and the During this time the region Iying west and east between the city of Diyarbkı Batman River and north and south between the flanks of the eastern Taurus Mountains and the Tigris River made up the Land of Shubria, about which little is known. During the later stages of the Iron Age this region formed an important frontier between the Roman and Parthian Empires. In spite of the importance of region for shedding light on important questions of the past, it is one of the least known areas archaeologically. We began this survey project in anticipation of the construction of a series of smail earthen dams along various tributaries of the Tigris in this region. Because the dams are to be constructed of earth rather than concrete and will be relatively smail, it is expected that they will be constructed within a short period of time, perhaps within 4 tos years. Because of this and due to key role this region played in the past, we believed that the flooding of these valleys would result in the lass of important archaeological sites. This has since been confirmed by the results of our relatively short field season. During this season which ran from July 20th to July 30 th we focused our attentithe Kuru çayı and the Ambar çayı. A on along the upper reaches of the Pamuk çayı, Dr. Brian L. PEASNALL, Near East Section, University of Pennsylvania Museum of Archaeology and Anthropology, University Of Pennsylvania, 33 rd and Spruce Streets, Philadelphia, Pennsylvania, 19104, USA E-Mail: peasnal/@sas.upenn.edu. i would like to express my appreciation to Dr. Alpay Pasinli and the staff of raltınA ve Müzeler !3enel ,üğlrüdM Mehmet Çavus who served as our goveroment representative during the 2002 season, Necdet lanı and the staff of the Diyarbakir Museum for theirassistance in facililating this project. i would also like to thank Drs. 8radley Parker and Lynn Swartz Dodd for helping me to read the pottery detclıo during the 2002 season. Last but not least i wish to express my gratitude to the American Research Institute in Turkey for funding the project during the 2002 season. 29 total of 23 sites ranging in time from the Aceramic Neolithic to the Ottoman period were recorded (Figs. 1-6). RESUL TS OF THE 2002 FIELD SEASON Büyük Ambar Höyük (Fig. 1: 1): Büyük Ambar Höyük is located next to Ambar viiiage on the upper reaches of the Ambar çayı. It is a high multi-period mound that is round in shape with a diameter of about 100 m. The mound is about 11 meters high. The site is currently in use as a cemetery and appears to have been used as such over a long period of time. Ceramics collected from the site include a single piece of local painted Ubaid ware (Fig. 7), Iate 3 rd millennium dark-rimmed orange ware bowls similar to those found at Teli Brak, a single seal impressed sherd, and green glazed ware. Periods represented at Büyük Ambar Höyük are Ubaid, Early Bronze, and Islamicl Byzantine. çaytepe (Fig. 1: 3): Çaytepe is located within the viIIage of çaytepe about 1 km. east of the Lice road. A lower terrace runs under the viIIage. The mound is roughly oval in shape with the slope of the upper portion being significantly steeper than the slope of the lower portion. The mound has a diameter of about 150 by 200 m. and rises about about 20 m. above the lower terrace. The whole mound is currently in use as a burial ground for the viIIage. Ceramics collected from the mound include 3rd millennium dark-rimmed orange ware bowls, 2 nd millennium Habur ware, early Iron Age corrugated bowls similar to those recovered from the Keban region, and various decorated and undecorated wares dating to the Byzantine and Islamic periods. Periods represented at çaytepe are Early Bronze, Middle Bronze, Early Iron, Byzantine, and islamic. Derbasa (Fig. 1: 12): Derbasa consists of a seatter of Islamic period ceramics A spring is located and roof tiles on a terrace overlooking a branch of the Pamuk çayı. to the north of the site. The seatter covers an area of about 100 meters in diameter. Occupation at Derbasa appears to have been restricted to the Islamic period. Giri Tiltapam Höyük (Fig. 1: 10): Giri Tiltapam Höyük is located on an upper branch of the Pamuk çayı, east of Suçıkt viiiage. It consists of a high, oval mound with an area of 200x140 m. which rises approximately 26 m. above a lower terrace. The 10wer terrace extends about 100 m. from the east side of the high mound towards the A dere runs along the north side of the site. To the south the mound had Pamuk çayı. been cut by a dirt road. Stone walls and pebble pavements as well as large intact storage jars could be see n along the side of the mound near the road. Materials collected from the site include Iate 3 rd millennium dark-rimmed orange bowl sherds (Fiq. 8), potential 3 rd millennium cooking pots with triangular lugs, a 3 rd millennium pedestal base, Habur ware and other early 2 nd millennium wares (Fig. 9), early lron Age corrugated bowls, and a single sherd of Terra Sigellata ware. The ceramics recovered from Giri Tiltapam Höyük indicate that the site was occupied during the Earlyand Middle Bronze Age, Early lron Age, and perhaps during the Roman period. Girimori (Fig. 1: 14): Girimori is located between two branches of the Pamuk Çayı. The site sits upon a long ridge made up of alluvial deposits. The site extends about 613 meters from north to south with a heavier density of ceramics towards the south end. The site covers approximately 13 ha with the heaviest densities at the south end covering an area of about 2.8 ha. The site rises from about 7 to 23 m. above the but the deposits at the site do not appear to be very deep. A bed of the Pamuk Çayı, cut in the edge of the ridge indicates that alluvial deposits begin about 2 m. below the surface of the site. Ceramics collected from the surface include a blue glazed ware (glazed interior, white painted exterior) as well as a number of wares with impressed and comb decorations that included straight and wavy bands and circular impressions (Fig. 10). A piece of iron slag was also found. Occupation at Girimori may have begun during the Late Roman period and extended through the Islamic period. Giritemo Tepesi (Fig. 1: 20): Giritemo Tepesi is a low mound set upon anatural hilL. Most of the material was found on the top of the hilL. Very tittle material was found 30 on the lower flanks of the natural hill or in the surrounding field. The site is fairly smail eovering an area of about 80 m. in diameter. The top of the site sits about 10 m. above the surrounding field. Ceramies eolleeted from Giritemo Tepesi eonsists of early Iron Age eorrugated bowls (Fig. 11) as well as other lron Age forms. This site appears to represent a single period of oeeupation dating to the Early Iron Age. Hesçimeri MevkU (Fig. 1: 16): Hasçimen mevkii eonsists of a low mound eut by a north-south running road. A series of at least three large springs exist along the north edge of the site. The portion of the mound Iying east of the road eontained a lot more material than the area to the west. Differenee in elevation between the high and low points of the mound is about 12 meters. The site eovers an area of approximately 1.7 ha. The site yielded obsidian debitage, a large number of fragmentary basalt saddie querns, some basalt pestles, several door soekets, and eeramies. Most of the pottery eonsists of thiek cooking vessels. Although nothing partieularly diagnostie was found, the material appears to be of a rather Iate date, perhaps dating to the Islamie period. Hirbe Abdi Tarlsı (Fig. 1: 4): Oeeupation at Hirbe Abdi Tarlsı is represented by a seatter of Islamie period green glazed ware (Fig. 12) and erude cooking pots. The seatter eovers an area of about 100 m. in diameter centered upon a smail spring whieh runs through a smail east-west trending gully that eross euts the site. This is a single period site dating to the Islamie period. Hirbe Abdi Tepesi (Fig. 1: 5): Hirbe Abdi Tepesi is loeated elose to Hirbe Abdi Tarlsı. It eonsists of a natural hill with material remains running from the base to the top of the south faee of the hill. The site eovers an area of about 0.5 ha. A smail spring is loeated at the base of the hilL. Material reeovered from the surfaee eonsists of a white ware probably dating to the Islamie period. Hirbe Kazı (Fig. 1: 22): Hirbe Kazı is loeated on high ground overlooking two deres. The site lies in a very stoney field. Islamie period eeramies are thinly seattered throughout the field. The site eovers an area of less than 0.5 ha meters. (Fig. 1: 15): Hirbe Mehmet Tarlsı is loeated approximaHirbe Mehmet Tarlsı tely 450 m. southwest of Girimori. It eonsists of a low mound set upon a terraee overThe river bed sits about 10 m. below the top looking the east bank of the Pamuk çayı. of the mound. The mound itself is about 4 to 5 meters high. It eovers an area of about 1.4 ha. A narrow dere runs along the south edge of the site suggesting the presenee of spring in the area. Materials eolleeted from the site inelude wares with impressed deeorations possibly dating to the Late Roman Period, white ware possibly dating to the Islamie period, and an Ottoman period tobacco pipe fragment. The finds from Hirbe Mehmet Tarlsı suggest that it may have been oeeupied from the Iate Roman period into the Ottoman period. (Fig. 1: 8): Kanyatan Tarlsı eonsists of a seatter of Iate period, Kanyatan Tarlsı possibly Islamie period, eeramies and ehipped stone ineluding some obsidian blades and bladelets. The seatter eovers an area of about 160 meters in diameter. Most of the obsidian eame from the lower part of the site towards the south. Although nothing partieularly diagnostie was found, the blades may suggest a prehistorie oeeupation. A smail spring is loeated to the east of the site. This site may have been opeeupied during the Neolithie or very early Chaleolithie periods and during the Islamie periods. Küçük Ambar Höyük (Fig. 1: 2): Küçük Ambar Höyük is loeated close to Büyük Ambar Höyük, just to the south of Ambar Köyü and about 100 m. west of the Ambar çayı. This site eonsists of a 3-4 m. high mound measuring about 75 by 60 m. in area. The surfaee eontained a large quantity of obsidian and flint blades and tools ineluding a Nemrik point. These pieees date the site to the Aeeramie Neolithie. A smail amount of Islamie glazed wares (green glazed, blue and white glazed) were found at the top of the mound. A portion of the north side of the mound had been eut away for use in making mud briek and mortar. This eut revealed some aspeets of the stratigraphy, ineluding the presenee of plastered surfaces, the remains of probable stone arehiteetural features, and large ground stone implements such as querns and mortars. The Islamie 31 occupation of the site was fairly minimal with the main component dating to the early to Iate Aceramic Neolithic. Malıg r Höyük (Fig. 1: 19): Of the sites surveyed during the 2002 season, Malı­ gır Höyük was by far the largest. It is located in Malıgr viiiage on a branch of the Akçayı. It consists of a large high, fiat ova i mound 160 m. long and 100 m. wide. The high mound is surrounded by the terrace of a lower city. The high mound sits about 14-15 m. above the lower town. We were not able to fully measure the area of the lower town during our visit. However, it appears to extend at least 200 m. beyond the base of the high mound. Much of the modern viiiage sits on the lower terrace. Most of the high mound is covered by recent graves. The materials collected include Iate 3 rd millennium dark-rimmed orange ware bowl, 3 rd millennium plain simple ware, a 3 rd millennium pedestal base (Fig. 13), and other forms characteristic of the 3 rd millennium; early 2 nd millennium Habur ware (Fig. 14). Other fairly distinct ceramic types possibly dating to the Late Bronze or early lron Ages were also collected. On the basis of the material collected Malıgr Höyük appears to have been occupied primarily during the Earlyand Middle Bronze Ages with possible occupation extending into the early lron Age. Mezarlık Tarlsı (Fig. 1: 11): Mezarlık Tarlsı is located on high ground overlooking a spring fed run. The occupation is represented by a seatter of either Iate Roman or early Islamic period sherds covering an area of about 130x11Ometers. Additionally a single pice Terra Sigellata ware was collected from the site. Other items observed on the surface included basalt grinding stones. Musiya (Fig. 1: 13): Musiya consists of a very light seatter of ceramics, baked clay roofing tile and a smail amount of chipped stone over looking the east branch of The site is within view of Girimori which is located approximately 1 the Pamuk çayı. km. to the south. The seatter covers about 1 ha. A smail spring is located southeast of the scatter. Musiya appears to represent a single period of occupation dating to the Islamic period. ' Navakuça Tarlsı (Fig. 1: 21): Navakuça Tarl sı is located in a field adjacent to Ardijeber viIIage. The area of the seatter covers about 2.4 ha. The site is bordered on the east by adere. Material collected from the site includes Byzantine period incised wares and various types of Islamic glazed wares. (Fig. 1: 6): Pamuk Pınar consists of a scatter of ceramics running Pamuk Pınar from the base to about the middle point of a natural hill. The area covered by the seatter is about 1 ha. A smail spring is located at the base of the hilL. Ceramic sherds collected from the site suggests an Islamic period occupatiuon. Roekeut Han (Fig. 1: 23): The survey along the base of the first set of ranges of the eastern Taurus mountains revealed an Islamic period rock cut han. This site is currently being used as a stable. Green pigment was noted on a shallow niche that had been carved into the wall of the han. Above the niche was an engraved crescent. Seatter 1(Fig. 1: 17): Scatter 1 contained a very thin seatter of flint flakes. Unfortunately no diagnostic material was collected from the site making it impossible to determine the period at which this site was utilized. Şeyh Mehmet Tepesi (Fig. 1: 18): Şeyh Mehmet Tepesi is located on a ridge at the southwest edge of a smail viIIage. The surface of the site was stili covered by heavy stubble making ground visibility difficult and an accurate size estimation impossible. The area surveyed covered about 1 ha. Islamic period green glazed ware sherds and flint and obsidian blades were present as were basalt saddie querns and Iimestone pestles. Although no definite diagnostic pieces were present within the Iithic assemblage, the presence of smail obsidian and flint blades may indicate Neolithic or very early Chalcolithic occupation. Suçıkt Köyü Tarlsı (Fig. 1: 9): Suçıkt Köyü Tarlsı is located in a fiat field Köyü. During our visit to the site, the field had been recently plonorthwest of Suçıkt wed providing excellent visibility. The site consists of a very thin scattering of chipped 32 stone and Islamic period green glazed ware sherds over an area of no more than 100 meters diameter. Yılmazr Köyü Tepesi (Fig. 1: 7): Yılmazr Köyü Tepesi sits to the north of Yıl­ mazlar Köyü. It is asmall, low mound covering an area of about 110x60 meters. The primary materials gathered from the mound consisted of a smail amount of Islamic period ceramics and chipped stone, including obsidian. The obsidian includes smail blades and may indicate occupation of the site during the Neolithic or very early Chalcolithic period as well as during the Islamic period. CONCLUSION Most of the sites with material that could be identified with any degree of certainty dated to the Aceramic Neolithic, Earlyand Middle Bronze Age, lron Age, Roman period, and Islamic period. Although there appear to be major chronological gaps in the collected material, particularly in terms of the Pottery Neolithic, most phases of the Chalcolithic, the Late Bronze Age, and the Helenistic period, many of these gaps ·are probably due to the shortness of our field season. Furthermore, it must be noted that this region has never been formally surveyed before and so is relatively unknown arehaeologically. The material collected from the surface of many of these sites consist of pieces that are relatively distinct but unidentifiable at this time due to the lack of any parallels from stratigraphic contexts. It is almost certain that this material fits into some of the gaps noted above. It is hoped that nearbyexcavations at Ziyaret Tepe and Kenan Tepe will provide information that will allow us to attribute the unidentifiable pieces to particular chronological periods in the future (Matney 2003, Parker, et aL. 2003). What has been particular surprising about the survey results from the 2002 season is the number of large mounds located away from major rivers. Future work on these data should yield interesting information concerning the decision making process behind the settlement pattern observed in this region. Finally, a comparison of the location of the smail number of sites recorded during the 2002 season with the proposed location for the dams and associated reservoirs shows that a number of these sites will be adversely affected (Fig. 1). Additionally a number of other sites are close enough to the construction areas to be impacted in a negative way. When one considers these dams together with other dam projects (Batman Dam and the lısu Dam) it becomes clear that most known sites dating to the Aceramic Neolithic period are in danger. In fact, with the exception of Demirköy, all of the known Aceramic Neolithic sites in this region will become unavailable for study as these dams are completed. One, Hallan Çemi, has already disappeared. Likewise sites of other, equally important periods will also disappear, taking with them valuable information about the past. It is hoped that this and other follow-up projects will provide important data concerning the cultural processes active throughout the millennia in this part of the southwest Asia before such information is no longer available. 33 2002 DiYARBKı SMAll STREAMS ARCHAEOlOGICAl SURVEY Brian L. PEASNALL * iRşG Temmuz 20-30, 2002'de Pamukçay, Kuruçay ve Ambarçay yörelerinde bir arkeyaptlruşı (Resim: 1). Bu yüzearştımsn önemi, Torosolojik yüzey arştıms lardnçık bu çaylrın suladıg ovalarda, ileride bir seri toprak baraj yapılms ve böylece arkeolojik yerlşme yerlerinin kaybolmsıdr. Bar jl ın beton yerine topraktan inşa edilmesi bunları dört veya beş yıl gibi kısa bir süre içinde yapılcğna işaret eder. Bilndğ gibi yöre en eski çağ yerlşimn odak noktasıdr ve bu, kültürel verilerin kaybolmsın garantilemek için arkeolojik çalışm rn en kısa zamanda baş­ lam sı uygundur. Yüzeyarştım z ayrıc yörede eski çağlrd yerlşim ve arazi kulanım şekilrn de ışk tuackır. YÜZEYARŞTIMS ekibimiz, Dr. Brian Peasnall (University of Pennsylvania), Dr. Michael (Bak nlı Temsilcisi,Tarsus Roosenberg (University of Delaware) ve Mehmet Çavuş'tan Müzesi) oluşyrd. Her yerlşim yerinden toplanan yüzey malzemesinin, ait olduğ kültür alan sınr ve tarih eğrlndims yapılmştr. Ayrıca çevre ve jeolojik veriler de Araştım kaydeilmştr. Bu veriler daha sonra GIS ve ARCView software ile incelenecektir. Analizin sodayanarak oluşt rac ğım z bir model ileriki yılard yörede yerl şme yerleriolac ktır. Bu model, baraj gölleri dolmadan kısa sürede yeni bulabilmemize yardımc olacktır. Ikinci bir model de yerlşim ve araterli bilgileri toplayabilmemize çok yarlı zi kulanım şekilrn zaman içinde değişmn anl m ıza yardımc olac ktır. Aşağıd , tespit et iğ m z 23 yerlşim yerini sunlmaktdır (Resim: 1-6). Büyük Ambar Höyük (Resim: 1-No. 1): Ambar Köyü'nün içindedir. Yuvarlak, 100 yüksek bir höyüktür. Yükseliğ 11 m.dir. Höyüğn şimd mezarlık olarak m. çapınd, kul anı m s nda , daha evvel ce de uzun bir süre yine mezarlık olduğn tahmin ediyobir parça Ubeyid malzeme (Resim: 7), geç 3. bin ruz. Toplanan seramikler ar sında "dark-rimmed orange ware", bir mühür baskıl parça ve yeşil sırl malzeme vardı . Rakım 732 m.dir. Tarihleme: Ubeyid, Erken Tunç, islam/Bizans. nuçları Dr. Brian L. PEASNALL, Near East Section, University of Pennsylvania Museum of Archaeology and Anthropology, University Of Pennsylvania, 33 rd and Spruce Streets, Philadelphia, Pennsylvania, 19104, USA E·Mail: peasnall@sas.upenn.edu. 34 çaytepe (Resim: 1-No. 3): Bu höyük Çaytepe Köyü'nde, Lice yoluna yakl şık 1 Höyük köyün altın uzanır. Oval bir biçimde olup üst bölümünün sırt aş ğıdan daha diktir. Şu sırad höyük mezarlarla kaplıdr. Rakım 884 m.dir. ve islam/Bizans. Tarihleme: Erken Tunç, Erken Orta Tunç, Geç Demir çağı Pamuk çayı'n bir koluna bakan teDerbasa (Resim: 1-No. 12): Bu sit alnıd olarak bulnmştur. Kuzeyinde bir pınar vardı. Yaklaras üzerinde seramikler dağınk şık 100 m. çapındki alnı rakım 774 m.dir. Tarihleme: Geç çağ Dağımk parça/ar 1 (Resim: 1-No. 17): Az miktarda bir Çakmtşı kümesi. Yerdeki görünş çok net. Rakım 710 m. Tarihleme: Belirsiz Giri Tiltapam Höyük (Resim: 1-No. 10): Bu höyük Suçıkt Köyü'nün doğus ve Pamuk Çayı'n batısndr. Olçüleri 200x140 m., yüksek ve oval biçimde, altta bir teHöyüğn terastan yükseliğ 26 m.dir. Teras Pamuk Çayı'n doğus­ rasla çevrilmşt. na doğru 100 m. kadar uzanır. Höyüğ n kuzeyinden bir dere akar; güneyinde ise bir Höyüğrı kenarıd, yola yakın bölümde taş duvarlar, çakıl taşınd kalpatika vardı. dırm kalıntr ve tn situ olarak bÜy'Çık erzak kaplrı vardı . Toplanan malzemenin arasında, yine Tel Brakta rastlanan M.O 3. binyıla ait "dark-rimmed orange ware" (Resim: 8),3. binyıla ait mutfak kaplrı, ay klı kaide, 2. binyıl başlrın ait Habur mal rı (Resim: 9), Erken Demir Çağın ait "oluklu" mallar (corrugated ware) ve büyük olasıl k a "Terra Sigellata ware" vardı. Rakım yaklşı 760 m.dir. Tarihleme: Erken Tunç, Erken Orta Tunç, Erken Demir ve Roma Girimori (Resim: 1-No. 14): Girimori Pamukçy'ın iki kolunun arsınd. Alüvyondan oluşm uzun bir sırtn üzerindedir ve kuzeyden güneye uzantıs 613 m.dir. Azeilikle güney bölümünde seramik yoğundr. Sit alnı 13 ha. olup güneyinde bulunan seramiğ n yoğunl ğu 2.8 ha., Pamuk Çayı yatğı Girimori'nin üstünden 7 ila 23 m. arasındar fakat kalınt ar fazla derinde değil r. Yan kısmndai bir kesitteki görüntüye göre, alüvyal yığntl yüzeyden 1 ila 2 m. aşğıdr. Mavi sırl malzeme, (içi sırl, dış beyaz boyalı), baskı ve çizgi motifli seramikler toplandı (Resim: 10). Diğer motifler ise dalgı 9.izgi ve yuvarlak baskıdr. Ayrıca bir parça demir cürufu da toplandı. Ortalama yükse lık yakl şık 690 m. dir. Tarihleme: islam ve belki Roma Çağı Giritemo Tepesi (Resim: 1-No. 20): Doğal bir tepe üzerinde alçak bir höyüktür. Yakl şı olarak bütün malzeme tepenin üzerinde bulnmştr. Çevresinde çok az malAlan 80 m. çapınd olup çevresinden 10 m. yüksekliktedir. Seramiklerin zeme vardı. içer ğ "oluk motifli" malzeme (corrugated wares, Resim 11) ve diğer Demir Çağına aittir. Rakım 804 m.dir. Tarihleme: Erken Demir çağı Hasçimen Mevkii (Resim: 1-No. 16): Bu sit yeri, kuzey-güney yönündeki bir yolun kestiğ bir tepenin yanmd ır. Sitin kuzey ucunda en az üç pınar vardı. Yolun doğu kesiminde, batıy göre daha çok malzeme vardı. Tepenin en yüksek ve en alçak noktal rı ar sındaki mesafe 12 m.dir. Sit alnı yaklşı 1.7 ha. Toplanan malzeme, obparçlı, birkaç bazalt tokmak, kapı (?) ları ve sidiyen, birçok bazalttan el değirmn Çan kl rın çoğu kalın cidarlı mutfak malzemesidir. Bu malbirçok seramikten oluşr. geç dönemlere aittir. zemenin çoğu Rakım 725 m.dir. Tarihleme: Belki islam km. uzaklıtdr. 35 Hirbe Abdi tasınd doğu-batı Tarl sı (Resim: 1-No. 4): Bu sit alnı yaklşı yönünde akan bir derenin kalınts etrafınd. ve az sayıd mutfak malzemesi, kaba yapıl 100 m. çapınd ve orToplanan malzeme kap kacaktan oluşr seramiğ Islam sırl (Resim: 12). Rakim: 707 m.dir, Tarihleme: islam da Hirbe Abdi tarlsın yakın­ Hirbe Abdi Tepesi (Resim: 1-No. 5): Bu sit alnı dır. Doğal bir tepe üzerinde, güney bölümde buluanan malzeme aşğıdn yukarı doğru bulnmştr. Sit alnı yaklşı 5,625 metrekaredir. Malzeme geç çağlr ait olup açık renkli seramiklerden oluşr. Rakım 718 m.dir. Tarihleme: islam ve yakın çağlr Hirbe Kazı (Resim 1: No. 22): Burası taşlı, hafif yükseklikte bir tarla olup iki dereye bakar. Alan 3250 metrekaredir, toplanan malzeme geç çağ aittir ve ince bir tabaka halinde yüzeye yaılmştr. Rakım 856 m.dir. Tarihleme: islam ve Geç (Resim: 1-No. 15): Bu sit alnı Grimori'ye yaklşı 450 m. Hirbe Mehmet Tarlsı uzaklıtdr. Bir teras üzerinde oturan ve Pamuk çayı'n doğu yaksın bakan alçak höyüğn tepesinden yaklşı 10 m. aşğıdr. Höyük 4 ila bir höyüktür. Nehir yatğı 5 m. yükseklikte olup 14,000 metrekare bir alnı kapsar. Höyüğn güney ucunda dar bir derenin varlığ burada diğer su kaynlrı olduğna işaret eder. Toplanan malbeyaz seramik, kare baskıl seramik ve Osmanlı Devrine ait bir pipo zeme arsınd parçsı bulnmştr. Tarihleme: Roma, islam ve Osmanlı Kanyatan Tarlsı (Resim: 1-No. 8): Bu alan yola paralel bir sırtn sonunda, 160 vardı. Geç çağ seramikleri, çakmtşı ve obsidiyen aletler (blades and m.lik bir çapı Obsidiyenin çoğu al nı alt güneyinden gelmiştr. Taş aletler bladelets) bulnmştr. prehistorik bir yerlşimn olduğna işaret eder. Doğusnda bir pınar vardı. Rakım 739 ile 786 m.dir. Tarihleme: Neolitik/Kalkolitik, Geç çağlr Küçük Ambar Höyük (Resim: 1-No. 2): Ambar Köyü'nün güneyinde ve Ambar çayı'n 100 km. uzaklıtdr. Alçak bir höyük olan Küçük Ambar Höyük'te çok miktarbulnmştr. Bu buluntular Akeramik Neolitik'e tarihlenir. da obsidiyen ve çakmtşı mavi ve beyaz sırl Islam seramiğ de höyüğn tepesinde bulnmş­ Az miktarda yeşil, tur. Höyük kuzeyinin bir bölüm toprağın köylüler kerpiç ve sıva yapmak için taşımlr. Höyüğn ölçüleri 75x60 m., yükseliğ de 3 ila 4 m.dir. Rakım 709 m.dir. Tarihleme: Akeramik Neolitik, islam Malıgr Höyük (Resim: 1-No. 19): Bu höyük Akçayı Deresi'nin bir kolu yanıdki Malıgr Köyü'nün içindedir. Olçüleri 160x100 m. olan yüksek, oval biçimde, çevresinde olduğn düşnyoruz. Höyük alt şehirdn 14 ile 15 m. yüksektedir. YÜbir alt şehir zeyde geç evrelere ait mezarlar vardı. Toplanan malzeme arsınd, Tel Brak'tan tanı­ dığmz koyuca renkli "dark-rimmed orange ware" (geç 3. binyılda), "plain simple ..wamotifli bir parça (yine Brakta bulunan) bir ayklı kaide ve diğer M.O. 3. re", aplike yılan ait Habur ve ona benzer malzeme vardı (Resim: 13, 14). ve 2. binyıla Rakım 780 m. dir. Tarihleme: Eski Tunç ve Erken Orta Tunç 36 Mezarlık Tarlsı (Resim: 1-No. 11): Bu buluntu alnı 130x110 m.dir ve aşğısn­ daki dereden 12 m. yüksekliktedir. Yüzeyde bazalt değirmen taşl rı bul nmuşt r. Seramik buluntular geç malzemeyi içerir; sadece bir parça Terra Sigeillata bulnmştur. Rakım 753 m.dir. Tarihlerne: Roma ve Geç (belki de geç Roma ya da islam). Musiya (Resim: 1-No. 13): Musiya Pamuk çayı'n doğu kan dı a. Girimori'ye 1 km. uzaklıtdr. Burada az miktarda seramik, işlenm taş alet parç ları ve kiremit parç l ı bul nm ştur. Buluntular 10,000 metrekarelik alnı kaplar. Güneyinde küçük vardı. bir pınar Rakım 723 m.dir. Tarihlerne: islam (olası k ) Navukça Tarlsı (Resim: 1-No. 21): Bu sit alnı Ardijeber Köyü yanıd 24,000 m 2 yi kapsar. Doğusnda bir dere vardı. Toplanan malzemeler arsında sırl mallar ve az miktarda "oyuklu" (kazılmş) mallar vardı. Rakım 709 ila 820 m.dir. Tarihlerne: Bizans ve islam. Pamuk Pmar (Resim: 1-No. 6): Doğal bir tepenin tab nı da orta kısmna kadar, 11 m. yükseklikteki bir bölümünde bulunan seramikler 9,000 m2lik bir alana ç1ağl mış­ tır. Tepenin güney tab nı da bir pınar vardı. Malzeme yakın tarihlere ait olup Islam seramiğn andır. 674 m. dir. Tarihlerne: islam Rockcut Han (Taşlı Han) (Resim: 1-No. 23): Bu sit alnı Doğu Torsla'ın ilk böahır olarak kulanımktadır. Hanı duvarınd ki bir niş içinde yeşil bir tümündedir. Şimd Niş n üzerine bir hilal resmi oyulmştr. boya görülm ştür. Rakım 884 m.dir. Tarihlerne: islam Şeyh Mehmet Tepesi (Resim: 1-No. 18): Küçük bir köyün güneybatısdki bir sırta bulunan bu sit yerinde 8550 m2 lik bir alan tarnmış. Sırtn üzerinde yeni bir ev inşa edilmektedir. Toplanan malzeme seramik, çakmtşı ve obsidiyen aletler yanı­ da bazalt el değirmn (eyer şeklind) ve kireçtaşınd tokmalrdı. Yeşil sırl seramik parç l ı dış nda, toplanan malzemenin çoğun hangi çağ ait olduğ teşhis edilmemişt r. Küçük obsidiyen ve çakmtşınd bıçaklr (blade?) belki Kalkolitik'e dayanan erken yerlşim işaret edebilir. Sırt, tabandan 12 m. yüksekliktedir. Rakım 711 m.dir. Tarihlerne: islam Suçıkt Köyü Tarlsı (Resim: 1-No. 9): Bu sit alnı Suçıkt Köyü'nün kuzeybatı­ sındaki bir tarlada yer alır. Tarlnı yeni sürülmesi nedeniyle görüntü çok iyiydi. Yüzeysırl Islam Dönemine ait seramik parçade az miktarda yonga ve (chipped stone) yeşil ları bulundu. 100 m. çaplı ya da daha az bir alnı kapldığn düşnyoruz. Rakım 797 m.dir. Tarihlerne: islam Yı mazl rKöyü Tepesi (Resim: 1-No. 7): Küçük ve alçak bir höyqk üzerindeki bu alan 110x60 m. olup Yılmazr Köyü'nün kuzeyindedir. Az miktarda Islam seramiğ , yongalar, obsidiyen parçalar bulnmştur. Obsidiyen (blades) prehistorik bir çağın olduğna işaret edebilir. Rakım 774 m.dir. Tarihlerne: Neolitik/Kalkolitik (olasık), islam Rakım 37 SONUÇ yerlşm lsıam, Erken Tunç Malzemelerini kesin olarak tanımlybidğz tarihlenebilir. Toplanan malzemedeki kronolojik boşlukarın olması­ ve Demir çağlrın nı önemli nedenlerinden biri bu bölgenin sistematik arştımsn yapılmş olması ve bundan ötürü de arkeolojik bilgimizin azlığdr. Yüzey malzemesinin tam tanım yapabilmemiz için stratigrafisi tanımlş arkeolojik paralellerin olması şart ı . Toplanan malzemenin boşlukarı dol urac ğın ve ayrıc arştım bölgesinin yakındi Ziyaret Tepe ve Kenan Tepe kazılrn ileride bu konuda yardımc olacgın umuyoortaya çıkardğı sonuçlardan biri ge büyük höyük yerlşmin ruz. Bu arştımn düşnğmz aksine nehirlerden uzak olmasıdr. Ilerideki arştımlzd yerleşim şekilrn nedenlerini daha geniş çapta açıklğ kavuştrmyı umuyoruz. B/BLlOGRAPHY ALGAZE, Guillermo 1993 The Uruk World System. Chicago: University of Chicago Press. FRANGIPANE, Marcella 2001 Centralization Processes in Greater Mesopotamia: Uruk Expansion as the Climax of Systematic Interactions among Areas of the Greater Mesopotamian Re!;lion. In Uruk Mesopotamia and Its Neighbors: Cross-Cu/tura//nteractions tn the Era of State Formation, M. Rothman, editor. Santa Fe: School of American Research Press. Pp. 307-347. MATNEY, Timothy 2003 Fifth Preliminary Report on Excavations at Ziyaret Tepe (Diyarbkı Province), 2001 Season. Kazı Sonuç/an Top/antlsl24 (1): 233-242. PARKER, Bradley 2001 The Mechanics of Empire: The Northem Frontier of Assyria as a Case Study in /mperia/ Dynamics. Helsinki: The Neo-Assyrian Text Corpus Project. PARKER Bradley, Andrew CREEKMORE, Lynn Swartz DODD, Richard PAINE and Meg ABRAHAM 2003 The Upper Tigris Archaeological Research Project (UTARP): An Overview of Archaeological Research Conducted at Kenan Tepe during the 2001 Field Season. Kazı Sonuç/an Top/antlsl24 (2): 1-20. ROSENBERG, Michael, R. NESBITT, Richard W. REDDING, and Brian L. PEASNALL 1998 Hallan Çemi, Pig Husbandry, and Post Pleistocene Adaptations along the 24(1) :25-41. Taurus Zagros Arc (Turkey). Pelotiı STEIN, GiI 2001 Indigenous Social Complexity at Hacinebi (Turkey) and the Organization of Uruk Colonial Contact. In Uruk Mesopotamia and /ts Neighbors: CrossCu/tura/ /nteractions in the Era of State Formation, M. Rothman, editor. Santa Fe: School of American Research Press. Pp. 265-305. 38 Fig. 1: Location of sites and planned location of dams Fig. 2: Possible Neolithic and Chalcolithic sites 39 Sites ContainingEarlyand Middle Bronte Age Material Fig. 3: Earlyand Middle Bronze Age sites Sites Containing EarlyIron Age Material ;:1)' ·~A ~! :S1! ıctem~«KJ; ' : "~. _ ~ 2C Fig. 4: Early Iran Age sites 40 se Sltes eontaining PllrtbianlRoman Period Mllterial )~D!sl': ~1 _:.:JM&;.-...",,;.:.:.:.:;.;::;;;::\::'om.1-ENo 2C sr~ Fig. 5: Parthian-Roman Period sites Fig. 6: Byzantine and Islamic Period sites 41 Fig. 7: Ubaid sherd from Büyük Ambar Höyük Fig. 8: Dark-Rimmed Orange ware from Giri Tiltapam i:~ ,'_ . _c 42 __ 1~", FIg. 9: Early 2nd millennium wares from Giri Tiltapam Fig. 11: Early Iron Age corrugated bowls from Giritemo :. :. ~tv :;:;:;:;:);:;:;:;:;:;:::::;:;:;:;:::;:;;:::;;::;;:":::;:::;:;:;:;:::::}:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;:;::: . ':.>\~ i.•.,. •.•.•. •:. . •.i.,•..,•,.:.i.,:.,.".,.,:. .:,:.,.i,i.•. .•.•,:. .....,I....,•."i..:". .:,i.:,.,..•,. .i,. . '.. . .'.,'.'..',:..".. .• I.. I. I.•.•.I•.:•. I.!:ı,;· !.'.! .•..• •".•. '.:.! •..•. .,•.•. :.•.•..:.:.'.. .I:•. .I,'.·.: .•·.!.!,.! ..:., .•.•.•...I•..I .•. :.:.II ..I.I.• I,:.!.:.:.!.:.:.:.'.•. .. 43 Fig. 12: HIs/~ı:lib%azed wares from u Fig. 13: Early 3 rd millennium pedestal base from Fig. 14: Early 2nd millennium Habur ware from Malıgr 44 Malıgr ANADOLU MACELLUMLARI SemaATiK* Macellum adıyl bilinen çarşı binalrı başt taze ve işlem görmüş balık olmak üzere et, et ürünleri, av hayvnlrı, unlu mamüller, zeytinağı, garum sosu ile nadir buve lüks ürünlerin satıldğ, haftnı her günü açık lunan sebze ve meyveler gibi pahlı oları organize bir market .kompleksidir. Macelumrın arkeotoilk kalıntr Yüksek olduğ kadar, Roma Impartoluğn diğer eyaletImparatorluk Döneminde, ıtaly'd Yunanistan, Anadolu, Sicilya ve Kuzey Afrika'da rastlnkdı. Son yıl­ lerinde; Kıt'a larda yapıln kazılr, Hispanium, Provincia Arabia ve Gallia'da da macelurın varlığ saptnrmşıe. Amacız; varlığ 19. yüzıl sonlarıd itibaren Lanckoronski ve ekibinin çalışmry bilinen, ancak daha sonra oldukça ihmal edilen ve Anadolu arkeolojisinde hakettikleri ilgiyi bugüne kadar görmeyen Anadolu macelurın karaközelliklerini incelemektir. teristik miarı Roma impartoluğ'n sınrla içerisinde arkeolojik kalıntrd ve yazıtlr­ dan varlığ belirnmş olan 73 adet macellum bulnraktdıe. Anadolu ve Trakya'da 22 adet macellumun varlığ sapise, epigrafik kaynaklardan ve arkeolojik kalıntrd tanmışr. Bunlardan hem epigrafik belgelerle, hem de arkeolojik kalıntr lokalizasyonu belirlenen beş adet örnek vardı; Aizanoi (Çavdarhisar-Phrygia), Ephesos (Selve Side (Sideçuk-Ionia), Perge (Aksu-Pamphylia), Sagalassos (Ağlasun-Pid) Pamphylia). Diğer 17 örneği varlığ ise henüz yalnızc epigrafik belgelerle kanıtl ­ bilmektedir; Aigeai (Kaznlı-ik), Akmonia (Ahat-Phryqla), Antiokheia (Antakya-KiIikia), Aphrodisias (Geyre-Karia), Konstantinopolis (Istanbul-Thrakia), Korakesion (Alanya-Kilikia), Korykos (Kızkales-St Kilikia), Larisa (Güzelim Tepe-Lydia), Magnesia (Marmara Ereğlis-Taky), ad Meandrum (Ortaklar-Ionia), Perinthos Heraklsı Rhyndakos Apolniası (Gölyazı-Msi), Sardes (Sart-Ionia, dört adet), Sosandra (Gölmarmara-Lydia) ve Thyateira (Akhisar-Lydia). Impartoluğn sınrla içerisindeki tüm bu sayı oldukça yüksek bir oran oluştrmakdı. örnekler göz önüne alındğ, 2 3 Dr. Sema ATiK, Başkent Üniversitesi, S. B. M. Y. O. Bağlıc Kampusü, Eskişehryolu 20. km., 06530 AnkararrÜRKiYE atiks@baskent.edu.tr K. Schneider, RE XiV 1 (1928) 129-133; G. Fuchs, Neue Ausgrabungen und Untersuchungen im nahen Osten, Mittelmeerraum und in Deutschland, Bericht über die Tagung der Koldewey Geselschaft in Berlin (1961) 16-18; H. Thedenat, "Macellum" Daremberg-Saglio III, 2 (1963) 1457-1460; W. H. Gross, DerkPauly iii (1969) 618-619; N. Nabers, OpRom 9,1973, 173-176; J. B. Ward-Perkins - S. Gibson, LibyaAnt xı - v, 1976-1977,331-377; A. M. Mansel, Side (1978) 149; C. de Ruyt, Macellum. Marche alimentaire des Romains. Publications d'histoire de ten et d'ectıol­ gie de /'Universite Catholique de Louvain XXXV (1983); G. Kolb, Rom. Die Geschichte der Stadt in der Ant/ke (1995) I. v. Perge (IK54) nr. 193 Z,,12, 210; S. Atik, Anadolu Macellumlan. Pamphylia ve Pisidia Macellum500; S. Şahin, lan lşığmda bir Tipoloji Denemesi (Ankara Universitesi.Yayınlmş Doktora Tezi, 2002). M. Martin-Bueno, Syria 66,1989,177-199; Idem, Studies in the History and ArchaeologyofJordan, 2 1992, 315-319; M. Martin-Bueno - A. Uscatescu, BVallad60, 1994, 171-185; Idem, BASOR 307, 1997,67-88. 2002 yılnda Cartegena'da (ispanya) tiyatronun güneyinde bulunan yapı, kazın hafirleri tarfınd macellum olarak sınrla içindeki toplam macellum sayı 74 olmuştr. nitelenmektedir. Bu yeni örnekle birlikte Roma Impartoluğ Cartegena macellumu hakınd verdiğ sözlü bilgiler için R. Asosio'ya ve Cartagena Müzesi asitnlrı teşkür ederim. 45 imparatorluk Dönemine tarihlenen çok sayıdki macella, coğrafi bölgelerin getirihtiyaçlara göre farklı mi arı planlar gösteriyor olsalar da, yapı ticarı agaralardan ayır n temel ve vazgeçilmez öğe, merkezde yer alan yuvarlak yapıdr (tholos). Tholos dış nda yapı etrafı portikolarla çevrlnmiş dörtgen bir avlu (area) ve bu portikolara açı­ lan dükanır (tabernae) oluşr. Yapın belirgin karakteri, kentin diğer yapılrn­ dan bağımsz, içe yönelik ve sınrlamş bir konuma sahip olmasıdr. diğ Agora ve Macellum Bil nd ğ üzere Yunan agrlı, Roma forumlaınd da olduğ gibi; ticari, politik belirli alnrdı. Ancak zamanla ve dlni amaçlara hizmet eden, kamuya ait ve sınrla ag r la ın ticarı fonksiyonları, diğer özelliklerinin yanıd daha ağır gelmeye başlr. Bu nedenle, agornı taşıdğ çifte anlam; politik ve ticarı fonksiyonlar, yapın kendi içinyartı-. M.O. 4. yüzıldan itibaren, Platon ve Aristotales başt olmak üzede bir çelişk re düşnrle konu üzerinde tarışmy başl r . Yalnızc sosyal ve etik açıdn değil, sağlık açısnd da önemli bir sorun oluştran agrlın ticarı fonksiyları politik fonksiy larınd ayrıl . Roma Döneminde ise farklı coğrafi bölgeler arsınd ürün değişmn ve ithalın artmsı kent planmcrığtu ticaretin bu yeni ihtyaçlrın uyum sağlmı gerğin ortaya çıkarmştı. Bu nedenle, macellumlar ve bazilikalar giyapı tipleri doğmuştr. Macellumlar, her türlü ticarı ürünün satıldğ ticaret bi yeni ticarı agor la ınd (tetragonas), yalnızc özel ve pahlı gıda ürünlerinin satılyor olması nedeniyle ayrıl . Macellumlar hakında öncelikle akla gelen ilk soru; bir yapı tipi olarak macellukendi yartıs mı, yoksa başk kültürlerden mi devralınmş olduğ­ mun Romalırn dur? Antik kaynaklara bakacak olursak, Romalırn macellumun kendi öz yartıl olduğna inadıklr görürüz. Ancak kendi yartıl olan bir yapı, neden Latince ololduğ sorusu, modern dilbilimcilerin olduğ gibi, antik yazarmayan bir isim verilmş ların da aklın uzun süre kurcalmış olsa gerek. Bu nedenle, "macellum" kelimesinin kökeni Varro'dan bu yana defalarca ele alınmş ve açıklnmy çalışmtr. Ancak "ubi quid generatim-benden öncekilerin deiğ gibi", diyerek baş­ Varro da anltım lar ve kendisinden önce kelimenin kökeni ile ilgili olan, ancak günümüze ulaş m yan, başk antik kaynaklardaki bir hipotezi tekraldığn işaret eder 5 . ise, kelimenin semitik "mikla" sözcüğnde türediModern dilbilimciler arsında ği ve hem Latince, hem de Yunanca sözcüğn aynı semitik kökenle ilşk olduğ ka6 . bul gören bir görüşt 4 5 A. von Gerkan, Griechische SUidteanlagen. Untersuchungen zur Entwicklung des Stadtebaues im Altertum (1924) 104; F. Kolb, Art. Aqora, nPauly 1 (1996) 267-273; Chr, Höcker, Art. Forum I. Archiiologisch-urbanislisch, ebd. 4 (1998) 602-613; Arist, Pol. Vii 1331a; Plal. Leg. 778C. M. Terentius Varro, Lingua Latina 1. 1. V, 146-147; Idem, Humanarum Rerum, 12; Verrius Flaccus, Festus, 48; Plutarch, Aetia Romana, 54; Idem, QuaestRom. 54; J. Collart, M. Terentius Varro, Urgua Latina, Uvre V (1954). Mararsınd yaşmıtr ve Lingua Latin'yı M.Ö. 45 ve 43 yılar arsınd yazdı­ cus Terentius Varro M.Ö. 119-27 yılar ğı düşnlmektir. Metnin Ingilizce çevirisi için bkz.; Nabers, Macella. A Study in Roman Archaeology (1967) 12; bir sınf adı verilir;ForumBovarium, ForumHolitorium da olduğ gibi, ki bu Ro"; .Biraraya getirilenherhangibirşey, eski macellumdu. idm Ş bile Lakedmonilır bu etnlı paKeMov olarak, ma'd,!kibol miktardasebzenin bulndğ bahçe girşlen paKeUlorı;n kale kaptlrın ise paKi·Ma. olarak adlandmrlar. Portunus adnır l kay Tiama lonyaır şeyl­ ber Nehri boyuncaForumPiscarium'a macellum ismini verirler. Bu nedenlePlautus "Piscarium'da" der. Çeşitl rin satldUı Corneta'dakiForumCuppedinis'in ,ıda ismi "Iezzet" anım lna gelen cuppediumdan .rıtşmnla Bu yüzden için forum cuppidinis, ısatidpuc .rmtş ğaç Yiyecek ile ilgili tüm bu öğelr bir tek yerde toplanarak, burapekçok kışi inşa edilmş ve bu yapı "macellum" olarak adlnmıştr. Bu ismin verilmesinin nedenini bazı yazarlar da bir yapı ,nekralğ b irel ğid bu alanda aile adı Macellus olan bir hırszn evinin buorada önceleribir bahçenin anıs mnul b lunması ile açıklr/. Husızn evi devlet tarfınd yıktmş ve kalıntrd macellum aşni şiml de uğ dlo için bu adı 6 etmışr. ." W. Prellwitz, Etymologisches Wörterbuch der griechischen Sprache (1905) 278-279; Kelimenin kökenini açıklyn modern dilbilimciler için bkz.: Boisacq Dicl. et 2 IUXICEAa; Herweerden Lex. paıceA.ov; Lanckoronski II n. 250 S. 4 palıcrAov; J. M. Stowasser, DunkleWörter(1890) 3-6; H. Lewy, Die Semilischen Fremdwörter im Griechischen (1895) 111-113; H. Frisk, Griechisches etymologisches Wörterbuch (1961) 164. Her ikisi de Varro'nun açıklmrn dayanarak kelimenin Yunanca'dan Latince'ye geçtiğ 232-235; Atik (supra dn. 1) 44-48. Nabers (supra dn. 5) 65 vd.; De Ruyt (supra dn. 1) görüşndeil; 46 Macellumlann Planlan mimari formla ı hak ında ilk kapsmlı çalışmy yapmış olan N. coğrafi bölgelere, Nabers'a göre; macellumlar kökeni ne olursa olsun, bulndkarı mikroklimaya, yerel mimari gelenek ve beğniy göre başlıc üç gruba ayrıl : ıtaly , Kuzey ~frika, Kıt'a Yunanistan macelurı ve Nabers'ın yapmış olduğ tipolojiden çıkar l n iki macellum yapıs ile temsil edilen Provincia Arabia sonra, Urdün'de açığ Mimarı Macel um rın macel um arı. En iyi şekild Pompeii macellumu ile temsil edilen italya macelu rında, merdikdörtgen planı avluyu dört yönden çevreleyen portikolakezinde tholosun yer aldığ rın, yalnızc üç yönünde, arkada dükkanlar yer alır. Dördüncü yönde, yapın kısa kenarıd, ltalya macel umların ortak ve en belirgin özeliğ olan, küçük bir kutsal alan bir tanesi yapın dışna taşınrk, Romalır rahatbulunur. Içteki dükkan sıraln sız eden yapın içe kaplığ yerel mimari ile uyum sağlyck şekild çözümleniş­ tir 7 . Kıt'a Yunanistan'da kalıntr sapt nmış olan tek örneği yalnızc Korinth'te kurulan Roma kolonlsinde Colonia laus julia corinthiensis'te karşımz çıkar. Yapı kareye yakın bir plan gösterir. Iki veya daha fazla kenarda portikolara açıln dükkanlar yer alır. Korinth dışna "makellon" terimi Yunarılst'd yalnızc Peloponnes Bölgesi'nde; Sparta, Tegea ve Mantinea kentlerinde, M.O. 1. yüzıla tarihlenen yazıtlrd karşım ­ 8 . za çıkar Kuzey Afrika kentlerinde yer alan macellumlar, dikdörtgen planı olma rı nedemacel u rın tersine, Yunan gelnği yakın şe­ niyle benzerlik gösterdikleri ıtaly kilde, içe kaplı bir plana sahiptir. Ancak, yapın kısa kenarlıd bir tanesi fasad Leptis Magna Macellumu (Trablus-Libya)? "teorik Punik macelluolarak vurgıanmşt. mu" olarak tanıml basit mimari planı , orijinal formunu temsil eder. Çünkü yapı­ nı ilk evresi etrafı duvarlarla çevrilmş, basit büyük bir dikdörtgen alan ve ortasınd yer Bu macellum, orijinal planıd portiko ve tabernae alan iki adet tholostan oluşmaktdır. bulunmayan tek örnektir. Bu nedenle yapıd satışn profesyonel tüccarlarca değil, doğ­ rudan üreticiler tarfınd yapıld ğ düş n lmekt dir. Eğer macel u rın basit formu eklemeler olmaksızn ilk evresine benLeptis Magna macellumunun sonradan yapıln ziyorsa, bu form Romalır tarfınd alınrk portikolar ve bu portikolara açıln dükolmaıdr. kanlar eklnmiş En iyi şekild Geresa macellumu iletemsil edilen Provincia Arabia macel um arı dışta kare planı, içte ise oktogonal formlu merkezi bir avluya sahiptir. Içte yer alan ikinAvlunun merkezinci oktogonal form, sütunlarla çevrilerek bir perystil oluştrım. de ise bir tholos değil, bir çeşm yer alır. Yapın cardoya açıln cephesi dışa açıl n bir dükkan sıra yl vurq lan uş r". Anadolu Macelumarı Roma'da macellum adı ile tantmlanan gıda maddeleri için ayrılmş Anadolu'da karşım za ancak Yüksek Imparatorluk Döneminde nası, 7 8 9 10 çıkar. olan çarşı Olası k bibu J. J. Dobbins, AJA 98, 1994,629-694; K. Waıt, Die Ostseite des Forums von Pompeji: baugeschichliche Untersuchungen an den kaiserzeitlichen Gebiiuden (1997)153-200,236-240,242-247. J. H. Kent, Corinth Vlll, 3. The Inscriptions 1926-1950 (1966) 127-128, n. 321; Nabers (1967) 223-235 ; Idem, AJA 73, 1969,73-74; De Ruyt (supra dn. 1) 55-61; C. K. Williams, Roman Corinth as a commercial center. The Corinthia in the Roman Period, in: T. E. Gregory (eds) The Corinthia in the Roman Period. Including the papers given at a Symposium held at The Ohio State University on 7-9 March, 1991. JRA Suppl. 8 (1993) 31-46. R. G. Goodchild, PBSR XViii (New Series, Volume V), 1950, 72- 77; J. M. Reynolds- J. B. Ward-Perkins, The Inscriptions of Roman Tripolitana (1952) 37, n. 319; Nabers (supra dn. 1) 173, dn. 6; H. Jouffroy, La Construction Pub/ique en Italie et dans L'Afrique Romaine. Groupe de recherches d'historie Romaine de tumversite des sciences bumanies de Strasbourg, etudes et travaux ii (1986) 191vd. U. Wagner- Lux, ADAJ37, 385-395; M. Martin- Bueno, Le onde de la Bible 62,1990,34-35; A. Segal, From Function to Monumen/: Urban Landscapes of Roman Palestine Syria and Provincia Arabia (Oxtord 1997). 47 maddeleri Yunan ticari agor sı gel n ği n etkisinde başk isimlerle anılyor Oyle anlşıyorki, bu yapılr macellumun fonksiyonunu üstlenen bir çeşit agora olup belki de yalnızc sebze ve meyvenin satıldğ yapıl rd . Bu tip özel çarşı yapılarn Anadolu'da bilinen en erken örneği Priene'de agor nı bajıs nda, Batık p s Caddesi'nin kuzeyinde, et ve balık pazrı olarak adlnırlan ve M.O. 4. yüzıl tarihleAlanı günümüzde Athena Kutsal Alanı' giden merdivenli nen dörtgen bir alndıru. yer alan basmklrın arsınd, ev blokarın tam olarak 1/3 büyükyol ile batısnd lüğ nde, büyük olası kla Dorik stoalarla çevrili olduğ anlşımktdr. Ana caddeye yönle dir m ş olan yapı güneyde, iki katlı olduğ düşnle bir dükkan sıra sın rla . Yapın et ve balık marketi olduğ n kanıtl yan mensae (satış tezqahl rı) ait beş adet doğu kenarıd, agornı batı duvarın arksınd yer ayak ve iki adet tabla, alnı alır. Alanı kuzeyinde ise benzer masalara ait sekiz adet ayak ve üç adet masa tablası in situ durumda ele geçirlmşt. Tralles'ten bir yazıt, balık ve et satış için ayrılmş olan maslrın bir vakıf tarfınd inşa etirldğn büdirrnektedlrtz. Anadolu'daki ticari agoral rın yalnızca tetragonos agorlaı ile sınrl olmadığn epigrafik kaynaklardan da öğrenmktyiz. Şimdlk yalnızc Olnoanda'danü Hadrian Dönemine ve Laqln'dı­ Antoninler Dönemine tarihlenen iki yazıt karşımz çıkan ve gıda maddeleri için ayrılmş olduğ anlşı "biotikh agora " adın bir çarşı yapısn varlığ tanımlbi­ mektedir. Ancak her iki yapın ne topografik konumu, ne de mimari formu, arkeolojik açıd n henüz sapt n ma ışt r. Bu nedenle yapı tipinin varlığ ve Anadolu macellum1 5 • ların kanonik planı ile ilşks hakınd birşey söyleyebilmek henüz olası değil r Ancak değişk adlarla da olsa, tarkh fonksiyonlara sahip olan bu agorlın varlığ netarihlenen Rhyndakos Apol niası Macelluden Anadolu'daki kentlerde, M.O. 41 yılna 1 6 . mu'ndan çok daha erken tarihli bir macellumun bulnmadığn da belki açıklybir Anadolu'da arkeolojik kalınt r bilinen macellumlar özellikle Pamphylia ve Pisidia bölgelerinde yer almktdır. Anadolu macelu rı kentin kamu yapılrn yoğun olarak bulndğu alanlarda ve genellikle decumanus maximus ile sınrla bir konuen belirgin özeliğ dışa kap lı tam kare bir avluma sahiptir. Anadolu macel um arın ya (area) sahip olma rıd . Tab nı genellikle sıkştrlmış toprak ve bazen de taş kapavlunun çevresi dört taraftan portikolarla çevrlnmiştr. Portikolalama ile oluştran rın ark sında, portikolara açıln dökkanlar (tabernae) yer alır. Avlunun merkezinde olmazsa olmaz bir öğe olarak bulunan tholos, dönemin stil gelişmn uygun şekild podediliyordu. Yapıy gir ş için ltalya ve Kuzey Afrika macelumarınd yumlu olarak inşa olduğ gibi bir cephe mimarisi bulunmaz. Yine ıtaly macelurın kanonik bir özelliğ olan yapın kısa kenarıd yer alan bir kült için ayrılmş özel bir mekan yoktur. Planı temel kuralı çok sade ancak oldukça fonksiyoneldir; avlu, portikolar ve alnı çevreleyen dış duvarlar içiçe geçmiş üç kareden oluşan, aksial bir plan gösterirler. Yapıya girş birden fazla ve genellikle dört yönde, portiklaın tam merkezinde yer alan Bu girşlen hiçbiri bir cephe mimarisi oluştrack şekild vurpropylonlarla sağlnır. gulanmaz. Avlunun merkezinde bir kült için ayrılmş olan podyumlu bir tholos yer alır. Anadolu'da arkeotojik kalınt r sapt nmış olan beş adet macellum vardı; Aizanoi, Ephesos (Selçuk-Ionia), Perge (Aksu-Pamphylia), Sagalassos (Ağlasun-Pis d a) ve Side (Side-Pamphylia). farklı olma ıd r. 11 12 13 14 15 16 gıda T. Wiegand-H. Schrader, Priene. Ergebnisse der Ausgrabungen und Untersuchungen in den Jahren 1895-1898 (1904) 218, Lev. 21; Gerkan (supra dn. 4) 102-104; F. Rumscheid-mit Beitriigen W. Koenigs, Priene. Führer durch das "Pompeji Kleinasiens" (1998) 83-85. Wiegand-Schrader (supra dn. 8) 218. M. Wörrle, Stadt und Fest im kaiserzeitlichen Kleinasien. Studien zu einer agonistischen Stiltung aus Ginoanda. 4, S. 10; Şahin (supra dn. 1) 210 vd. I. v. Stratonikeia 1/,1 (I. K. 22.1) n. 530,13,668. E. Hatzfeld, BCH44, 1920, 5b; M. c. ,nihaŞ J. J. Coulton, AnatSt32, 1982.45-59; Idem, AnatSt36, 1986,61-90; Idem, AnatSt36, 1986, 15-59. Fuchs (supra dn. 1) 17; De Ruyt (supra dn. 1) 37 ; Th. Wiegand, AM36, 1911,294-295, no. 4; IGR iV, 1927,547, no. 8, no. 1676. 48 YER Perge Aizanoi Side Sagalassos Ephesos TARIHLEME MS. 2. yüzıln ilk yarıs MS. 2. yüzıln ikinci yarıs MS. 2. yüzıl MS. 2. yüzıl sonu MS. 2. yüzıl veva 3. yüzıl PT Kare Kare B (m.) d: 75,92x75, 90 i: 50,80x51 ,20 d: 48x48 M mermer-granit mermer Kare sonu Kare d: 90,80x94 i: 65,70x65,50 d: 21x21 i : 16,25x16,25 d: 65x65 sıkştrlm toprak (?) j' ? Kare TD kaplama taş mermer-granit sık şt r lm kireçtaşı toprak taş kaplama kireçtaşı ? PT: plan tipi, B: boyut/an; M: malzeme; TO: taban döşemsi Tablo: Anadolu macella boyutları area ölçüleri Perge macellumu kentin decumanus rnaxirnus caddesinin güney bitiminde yer alan, iki yuvarlak kuleli büyük Hellenistik kapın merkez aksın biraz doğusna ve güney ham ların karşıs nda yer alır (Çizim: 1). Yapı dışta 75,92x75,90 m.lik boyutları ile tam bir kare, içte ise 50,BOx51 ,20 m.lik boyutları kareye yakın bir plan göstePerge tiyatrosunda ele geçirilen ve S. Şahin tarfınd incelenen bir rir 17 . Son yılard yazıt, bizim açımzdn önemli başlıc iki konu vardı; ilki üç sözcüğn "O'tOUC; ÖtıIcr; /lUKEUOU" dikkat çekici şekild birarada kulanımş olması, ikincisi ise yazıtl birlikte, kesinl şer k lokalizasyonunun tam olarak yapıl ­ Perge'de bir macellumun varlığn bilmesidir 18 . Pamphylia bölgesinin en önemli liman kenti olan Side'nin macellumu, tiyatro binası güneydoğusa, sütun lu caddenin kuzeydoğsna, günümüzde müze olarak kul anı hamam binası güneyinde ve evlerin güneybatısd yer alır. Kentin şimd­ ye kadar bilinen tek latrinsı macellumda yer alır. Yapı, Perge ve Sagalassos macellumlarınd da olduğ gibi, iç içe geçmiş üç kare formdan oluşan aksial bir plan gösterir. Macellum dışta 90,BOx94 m.lik ölçüleriyle yaklşı bir dikdörtgen, içte 65,50x 65,70 m.lik ölçüleriyle neredeyse tam bir kare plana sahiptir (Çizim: 2). Anadolu'daki bilinen rnacelYaklşı olarak tam kare lum örnekleri içerisinde, en büyük boyutlara sahip olanıdr. planı olan avlu, dört tarafta Korinth düzeninde 26'şar sütunlu portikolarla çevrilmşt . Yapın birden fazla inşa evresine sahip olduğ anlşımktdr. Avlunun güneybatıs­ na doğru, merkez aksında 3 derece güneybatı kaymış şekild bir tholos yer alır. Avlunun güneybatıs doğru, merkez aksınd 3 derece güneybatı kaymış şekild bir 2,03 m. yükseliğnd bir podyum üzerinde yükselen yapın yuvarlak tholos yer alır. cel asın etrafı 12 sütunla çevrilmşt. Cel anı üzeri içte bir kubbe, dışta ise 12 bölümlü konik bir çatı ile örtülmş. Latrina dairesel planı, 24 kişl büyük bir yapıdr. Mimarı planıd anlşıdğ göre yapı, tiyatro ve macellum ile birlikte plan mıştr ve aynı zamanda tiyatroya da hizmet vermektedir. Yapıy hem sütunlu caddeden, hem yer alan tonozlu bölmeden girş vardı t' . de yanıd Aizanoi kent topografisi üzerinde K. Rheidt tarfınd gerçklştin çalışm­ lar sonucunda kent planı iki farklı oryantasyona sahip olduğ anlşımtr. Kuzeybatı-güneydoğu yönündeki ilk planlama Zeus Tapınğ, agora ve Dorik sütunlu alan ile 17 18 19 Couın, Mansel AA 1975, 76-83; Şahin (supra dn. 1) 210. AJA 75, 1971, 183-184; Şahin (supra dn. 1) 206-212, 238·240. Manseı-iB, Die Agora von Side und benachbarten Bauten. Bericht über die Ausgrabungen im Jahre 1948. V. Dizi, Sa. 15. Antalya Bölgesinde Araştıml, Sa.4 (1956) 2-14; Idem, Belleten 26, 1962,45·56; TTK. Yayınlr Idem, Die Ruinen von Side (1963); Idem, Side (1978) 149; Şahin (supra dn. 1) 210 vd., dn. 8. 49 takip edilebilir. Kentin tekrar ise M.S. 2. yüzıln ikinci yarısnd, güneyba1970 Gediz depreminde yıklan eski Çavdarhisar Camii'nin bulndğu alanda, devşirm malzemeler arsında açığ çıkan tholosa ait iki adet blok ele geçirlmşt. 1971 yılnda bu alanda yürütülen çalışm ar sayesinde tholosun rekonstrüksiyonunu gerçklştirmek mümkün olmuştr (Çizim: 3). Bu çalışmr sonucunda R. Naumann tarfında tholosun bir macelluma ait olabiecğ görüş öne sürlmşte'. Ephesos'ta bir macellumun bul nd ğu kanıtl yan yazıtl r n varlığ 19. yüzı­ lın sonlarıd itibaren biliniyor olsa da, yapın lokalizasyonu henüz tam olarak kesin2 1 . Kent topgrafysınd lik kaznmıştr ve yapı hakındi bilgiler oldukça kıstldr yazıt sözü edilen tiyatroya uzanan bir cadde üzerinde yer alan bir macellum için önerilebilecek en uygun yer, stadiumun batısndaki alçak tepenin üzerinde yer alan, hava fotğralınd izi takip edilebilen tholos ve etrafınd yer alan dörtgen alndır (Resim: iç içe geçmiş üç kare formdan oluşan aksial planı hava fotğralınd ta1). Yapın kip edilebilmektedir. E. Falkener'in yapmış olduğ plan çiziminden anlşıdğna göre, 19. yüzılda alanda bir köşe sütunu ve kuzeyde yer alan dükanır yalnızc birinin duvarlın bir kısm yüzeyde görülebiliyordu. Aradan geçen yaklşı yüz yılk süre zarfınd korunmadığ için yok olmuştr. Tam bir kareye yakın plan ı avlu dört taraftan Korinth düzeninde 18'er sütunu portikolarla çevrilidir. Dökkanlar dört yönde de yapın içine açılr. Yapıy girş dört yönde portikların merkezinde yer alan propylonlarla sağ­ lanm kt dır. Avlunun tam merkezinde geniş bir tholos bulnmaktdır. Tholosa portiko proylnaı aksın rastlayan dört adet merdivenle ulaşımktadır. Sütunları önünde üzerinde heykellerin dur ğ düş n le kaideler yer almktdır. Bu kaideler arka kısmlarnd tholos duvarl ına day nırla ken ön tarafta dışa çık nt yaparlar. antik limana22 ve kent kapısn yakınlğ ile ticaret için ideStadionun karşısnda, al bir konuma sahiptir. Ayrıca Iimanda Ephesoslu balıkçr tar fınd macellumlarda satış yapıln balık ilgili olarak yaptırlmş olan bir balıkç gümrük binası n ilk sırad yer alıyor olması, balık satışn ilk sırad yer aldığ macellumun limana yakın konumu merkezinde yer alan tholos Puteoli macellum oldukça önem kazanmaktadrre". Areanı tholosu ile gösterdiğ büyük analoji nedeniyle Anadolu'da varlığ bilinen macellum tholosarı içerisinde ünik bir örnek oluştrmakdı. Tholos 20 m.lik stylobat çapı ile Anabulunan tücarl ın Vedidolu'da bilinen en büyük boyuta sahiptir. Burada dükanır us Hamı'n latrinsıd ayrılmş dört kişl yerleri olduğn yazıtlrdn biliyoruz 24 . yakın konumu da göz önüne alındğ bu alnı Bu nedenle Vedius hamlrın Ephesos macellumu için uygun bir konumu olduğ söylenebilir. Anadolu'nunRoma Dönemindeki kamu Pergamon ve Ephesos kentleri ışğnda yapılrn ve sponrlaı karşıltdğ yeni çalışmsnd H. Halfmann, M.S. 3. yüzyılda, Ephesos'ta kamuya ait yapı faaliyetlerinin artığn dikkat çeker ve Ephesos macellumunun, Severuslar Döneminde imparatorluk kültünün yeni merkezi olarak inşa edil ğ n belirtir. Çünkü H. Halfmann'a göre; sütunlarla çevrili avlunun merkezinde 20 Severiuslar Dönemine tarihlenen 16 niş yer aldığ "yuvarlak bir anıt" yer m. çapınd almktdır. Stadionun batısnd, yakl şı 30 m. yükseliğnd tepede yer alan yapı, tı-kuzeydoğu 20 21 22 23 24 doğrult s nda plan ması gerç kl ştir lm ştir. R. Naumann, IstMittBeiheftX(1973) 21-24; M. Wörrle, Chiran 22,1992,337 vd.: Aizanoi macellumu ve kentin topografysı hakınd detaylı bilgi için bkz. K. Rheidt mit einem Beitrag von M. Wörrle, AA 1993, 475-507; Idem, AA 1995, 699 vd.; Idem mit einem Beitrag von H. Kökten, AA 1997, 431·473. Yazılr için bkz. Wilberg FiE III (1923) 105-106, n.15, 153, n. 70; De Ruyt (supra dn. 1) 97; E. Falkener, Ephesosand the temple of Diana (1862) 106; J. T. Wood, Discoveries at Ephesos (1877) 99; L. Robert, Les gladiateursdans l'Otient grec (1940; Tıpkbasm Amsterdam 1971) 24-27, 196, n. 202; W. Alzinger, Die StC/.dt des Siebten Weltwunders (1962) 195; J. Keil, Ephesos:Ein Führer durch die Ruinenstatte und ihre Geschichte. Osterreiches Archaologisches Institut (1964) 63-65 ; Nabers (supra dn. 1[1967J ) 266-268; De Ruyt (supra dn. 1) 97; H. Thür, FiE XI/1 (1989) 92, 95,96, şek. 155, 156; Şahin (supra dn. 1) 210, dn. 8. H. HalImann, Stadtebauund Bauherren im römischen Kleinasien. Ein Vergleich zwischen Pergamon und Ephesos. IstMitt Beih. 43 (2001) 89. Rumscheid-mit Beitragen W. Koenigs (supra dn. 11 ) 83-85. Alzinger (supra dn. 21) n. 2 . 50 boyutları nedeniyle sponsoru bilinmese de, şimdye kadar M.S. 3. yüzıla tarihlenen ve 2 5 . göze batan tek yapıdr Sagalassos macellumunun kalıntr ise; yukarı agornı güneybatı yönünde ve birkaç metre aşğısnd yer almktdır. Yapı dışta 21x21 m., içte ise 16,25x16, 25 ile tam bir kare plan gösterir (Çizim: 4). Bu boyutları ile yapı Anadolu'da m.lik boyutları arkeolojik kalıntr bilinen macellum örnekleri arsınd en küçük planı olanıdr. YÜanl şı d ğ üzere yapı; kare planı bir avlu, avluyu zeyde takip edilebilen kalıntrd gerisinde dükkan sıral ve avlunun merkezinde yer çevreleyen portikolar, portikalın alan 6,35 m. çapınd bir tholostan oluşmaktdır. Kalıntr arazinin eğimnd kaynaklanan erozyon nedeniyle oldukça tahrip olmuştr ve henüz kazı yapılmruşt'". Macellumun avlusunu çevreleyen portikalın arşit vl ı üzerinde üç yönde de, aşğı yukarı eşit olarak, tam üç kez tekrarlanan bir yazıt vardı. Yazıtn Baqalassos'ta yüksek rahip olan Publius Aelius Antiochus Neonos Rhodonos Acylus tarafmdan, Imparator Marcus Aurelius Commodus'un onuru ve zaferi nedeniyle, kentte bir macelluiçin, toplam 13.000 dinarı bağışlnm olduğ anlşımktdr. Yazıt taramun inşası fında da belgndiğ üzere, Sagalassos'ta, yukarı agor nı karşıs nd yüzeyde kalıntar görülen macellum için terminus ante quem olarak kesinlş tarih Commodus yazıt n birden fazla kez tekralnmsı Anadolu dışn­ dönernldlr'". Macellumlarda aynı da da karşıln bir durumdur. Aesernia (Samnium-Italya), Auzia (EI Gozlan-Cezayir) inşa ve ve Timgad (Colonia Marciana Traiana Thamugadi-Cezayir) macelu arınd bağış yazıtlrn birden fazla kez tekralndığ saptnmışr. Bu fenomenin uç bir örneği olarak, Timgad macellumunda aynı yazıt n hem heykel kaidelerinde, hem de thoüzerinde tam 13 defa tekralnmsıy karşımz çıkar. Bunun losun arşhitvlın nedeni, bu yapılrn finasmlrı genellikle kişlerc karşıl nm olması ve finansörlerin kendi soyların untlması istemesidir. impartoluğn sınrla içerisindeki tüm örnekler göz önüne alındğ, Anadolu macelurın sayı, oldukça yüksek bir oran oluştrmakdı. Korinth dışna "makellan" teriminin Kıt'a Yunaiş,t'd yalnızc Peloponnes Bölgesi'nde; Sparta, Tegea ve Mantinea kentlerinde, M.O. 1. yüzıl tarihlenen yazıtlrd karşım z çıkt ğ düşünldğe, Anadolu macelu rın Kıt'a Yunanistan başlığ altınd sınflamy devam edilmesinin ne derece doğru olduğ , tekrar üzerinde tarışlms gereken bir konudur. 25 26 27 HalImann (supra dn. 22) 89. K. G. Lanckoronski, Stiidte Pamphyliens und Pisidiens, /i Pisidien (1892) 129, 135; Fuchs (supra dn. 1) 16·18; Nabers (supra dn. 1[1967]) 62, 249-265; De Ruyt (supra dn, 1) 188-190; L. Vandeput, The Architectural Decoration in (supra dn. 1) 210, dn. 8. Roman Asia Minor, Saga/assos: Case Study, SEMA 1(1997) 214-215; Şahin Lanckoronski, a.g.e., 228-229, n. 210 (Hirschled'ın çevirisi); Nabers (supra dn. 1[1967]) 62;. H. Srandt, Gesellschaft und Wirtschaft Pamphyliens und Pisidiens im Altertum. Asia Minor Studien 7 (1992) 108 " Imparator Sezar Marcus Aurelius Commodus Antoninus'un zaferi için, Publius Aelius Antiochus Neonos Rhodonos Diskononos Acylus, impaPisidia kentlerinin bırincs, en parlak, en hoş ve en mutlusu ve Romalilann mütefiğn makelrator küllü başr hib , 13.000 denarius harcayarak yaptırd." L. Vandeput'un da belirtğ gibi; De Ruyt yanlış bir saptaIonunun doneım Antoninus Pius'a adnmış oldugunu söyler. Vandeput, a.g.e., 214, dn. 541. ma yaparak yapın 51 o Çizim 1: Perge Macellumu o Çizim 2: Side Macellumu 52 ·r _..-- ~. - - .,.,.. -- ~ ~ -- i r·.······:····-·------·.·l.1 i i i i Q AI'l . .ı •.-.:•'.-:. '.~ . •. • ~', i L _ '_' . ~ i .\ r. ~lL_ .. { ....' i ı ! i i i ' i i ,. . Çizim 3: Aizanoi Macellumu .r·.. . . --·.......··_······· r~ ı i i i i f i i f L r'- i . .~ ,.L~ .......... -, ı ı i , i ", i ,.J L.. J i i i i i L ~ 1 ---i .......... - i -' Çizim 4: Sagalassos Macellumu 53 1----, i i ı i r-·-··_ d i L_. __._ J Resim 1: Ephesos Macellumu 54 OLBA 20~ YÜZEY ARŞTIMS Emel ERTEN" Mersin, Silifke, Olba (Ura-ğulnı) ören yerinde 2001'de başltın yüzey 2002'de de sürdürüldü. Kent, Dağlık Kilka'nı Olba territorium'unun yönetsel ve dinsel başkenti Olba-Diocaesarea'ya en yakın konumda yer alan yaşmsl yerlşim merkezidir. Ayrıca, ona bir antik yol ile bağlıdr. Anımsacğ gibi, Olba'daki ilk dönem çalışmrzd, kentin başlıc mimari anıtların ait kalıntr incelenerek, arkeolojik verilerin değrlnims yapılmşt. Bu arada, 01yüzeydeki taşınbilr ba'nı anıtsl yapılrnd biriolan nymphaeum'un mimari ölçüm ve çizimlerinin yapıl­ masın başl nmı t . ..2002 Temmuz ayı içinde gerçklştin ikinci yıl çalışmr baş­ kanlığmd, Mersin Universitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim elemanlrıd Okt. Klasik Filo.!og Murat Ozyıldrm'n, aynı bölüm öğrencis Tuna Akçay'ın ve Orta Doğu Teknik Universitesi, Mimarlık Fakültesi'nden Taha 8elicoğu'n katılmry yapıld. Silifke Müze Müdrlğ ve onun değrli müdürü IIhame Oztürk, çalışmrzd her zaman olduğ gibi bizden yardım ve ilgilerini eksik etmediler. Araştı m ekibimizin ulaşım giderlerini karşılmt sağl dık r maddi kat ı nedeniyle Mersin Seyahat Turizm Şirket'n teşkür ederim. Olba'da antik yerlşimn akropolisini oluştran, sur ve ku2002 arştımsnd olan Kale Tepe'nin batı etğind yer alan anıt mezar öncelikli olalelerle güçlendirmş Yapın kısa bir tanım ve basit bir planı 1931 tarihinde Keil ve Wilhelm rak ele alınd. tar fınd ya ınl a Monumenta Asiae Minaris Antiqua III adlı yaınd bulunmaktadır". Ayrıca, Kilikia ya da Anadolu'daki mezar mimarisi konusundaki ·bazı çalışm r kaps mınd Olba'daki anıt mezara da değinl saptnır'. Keil ve Wilhelm'in öncü yayınlardki söz konusu anıt-mezr ait fotğra3, bugünkü durum ile karşıltdğn­ da, aradan geçen yaklşı 70 yıl içinde yeni yıkmlarn da yaşndığ görülür (Resim: 1, 2). Bu nedenle, anıt günümüzdeki durumunu belgelemek ve arkeolojik, mimari etüdünü gerçklştim işlemn 2002 çalışmsnd öncelik tanıd. Anıt-mezar, prostylos tapınk formunu yansıtr. 1.55 m. yükseliğnd ve üç sıra taşn oluşan bir podium'a sahiptir. Yapıln ölçüm/ere göre, birçok noktada 0.32 m.lik bu podium üzerinden yükseldiğ sapt nır. Podium, anı­ bir girinti ile mezar duvarl ın tın en iyi korunmş durumdaki kuzeybatı (arka) duvarın net olarak (Çizim: 1); uzun kenarlarda yani, kuzeydoğ ve güneybatı duvarlın ise, kısmen izlenebilir (Çizim: 2, önyüzü tümüyle yıktr. Bu durum, cephe rekonstrüksiyonu yapmı ve 3, 4). Mezarın anıt uzun kenar ölçüsünun hassas biçimde belirlenmesini güçleştir. Ancak, Keil ve ar ştırma ız 1 2 3 Yrd. Doç. Dr. Emel ERTEN, Mersin Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, MersinrrÜRKiYE eerten@mersin.edu.tr Keil-Wilhelm 1931, 84-85, lig.110. MacKay 1976, 642; Hild-Hellenkemper 1990, 370; Hallett 1993, 54-55, n.39; Hall-Milner-Coulton 1996, 112-113, n.8. nO.33. Keil·Wilhelm 1931, res. 109. 55 Wilhelm'in Olba'ya yaptıklr ziyaret sırand bu cephenin benzer durumda olduğ anlaşır. Onlar, anta duvarlı arsınd iki, önde dört sütunun yer aldığ bir tetrastylos prostylos düzenlemenin söz konusu olabiecğn önerlrter-. 2002 çalışmal rı sırasın­ da yapıln ot temizlğ sonucu görülen iki büyük taş blokun (Resim: 3), anıt styı 0bat'ın ön cephesine ait ve in situ konumlarıd biraz kaymış durumda oldukarı sanılmakt ve buradan yola çıklar, anıt uzun kenarı yaklşı 12 m. olabiecğ tarafımzdn düşnlmektir. Keil ve Wilhelm'in çizdikleri planda da bu ölçü 11 m. dolayrınd gösterilir. Ote yandan, mevcut kalıntrd styloba'ın 8.7 m.lik kısa kenar ölçüsünü kesin olarak belirlemek olasıdr. Anıt cephe kesiminde 2002 ar ştırma döneminde yapıln temizlik sırand öndeki tetrastylos düzenlemeye ait olması gereken, çok aşınm durumdaki bir Korinth sütun başlığ da saptndı. Anıt-mezar, yerel kireçtaşınd, rektagonal taş blokarın harç kulanımsz örüldğ duvar tekniğ yansıtr. Yapın en iyi korunan arka duvarın ait toplam 8 taş sıra dıştan izlenebilir (Çizim: 5). Buna karşıl, aynı duvarın iç kesiminde sadece 7 sı­ ra taş görülebilir. Bunun nedeni, anıt iç mekanı büyük ölçüde moloz, yıknt ve toprakla dolu olmasıdr. Böylece, içeride herhangi bir mezar yeri, kline ya da niş saptanması da olası değilr. Yapın arka dış duvarın köşelrind pilasterler yer alır (Çizim: 6). Bunlardan biri, Korinth düzenindeki pilaster başlığ düzeyine dek ayktdır. Anıt yakın çevresinde yaptığmz yüzearştıml sırand üst yapı elmanrı ve diğer pilaster başlığn ait bazı miarı parçalara da rastlndı. Plan konusunda yapıln çalışmrd, tapınk-mezr naos ve pronaos bölümlerinden oıuştğ görüldü (Çizim: 7). Keil ve Wilhelm yaınldkr planda pronaos'u naos'tan ayırn duvara yer verrnezlers. Oysa ki, bu duvara ait kalıntr in situ izlenebilir. Buna göre, naosun derinlğ, içten içe ölçüdğne 3.25 m.dir. Olba tapınk planı mezarı, Dağlık Kilikia'da başt Elaiussa-Sebaste ,)şayA( Korykos (Kızkalesi)6 olmak üzere Imbriogon (Dösene-Demircili)7, Kanytelis (Kanlıdiv­ ne), Carnbazh", Mezgit Kale, Diocaesarea (Uzuncaburç)? gibi birçok merkezde saptanan bir yapısl formun temsilcisidir. nı'aiklK ıtab kesiminde lotape'de de tapınk mezarlar saptnmkdır', Daha geniş bir ölçekte bakılrs, benzer rnimarl örneklere, Kilika'nı yanı sıra, Pamphylia, Pisidia, Lykia kentlerinde de rastlaruru. Orneği, Side'de "avlulu tapınk mezar tipi" olarak adlnır bir anıt mezar yer alır 1 2. lasos'ta Balık Pazrı olarak tanı tapınk mezar da yine bir avlu içindedir13. ıtaB Anadolu'da da Pergamon ikadnı kay Ketios Vadisi, Niyazi Tepe'de görkemli bir tapınk mezar vardı. LS. 2. yüzılortan tarihlenen, Korinth düzeninde tapınk formundaki anıt mezar da yine bir temenos lçindedirt-. Daha içeride, Hierapolis'te tapınk mezarlar yer almakta1 5. dır Ayrıca, ev ya da tapınk biçimii mezarlar Suriye'de yagındr ve özellikle de 1 6. Palmyra bu konuda öne çıkar 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 Keil-Wilhelm 1931, 84-85. Keil-Wilhelm 1931, 85, lig.110. Machatschek 1967; Equini Schneider 2003,261-273. Keil-Wilhelm 1931, 23-31, lig.32,33,36,42; Machatschek 1974, 251-261. Keil-Wilhelm 1931,34-36, lig.54, 56. Wegner 1974, 575-583. iotape'deki kanıpt mezarlardan birinin (Mezar 11.30) kentin .vı Antiochos nadıfrat Ls. 1. adlıyzü yeniden şulrk dönemine yani, Geç Hellenistik Döneme iğecliben.lhirat ve bu nedenle de korunabilen örnekler içinde en erkeni oluğ d önerilir: Rosenbaum 1967, 61-62, lig.36. lotape'nin uşlruk ile ilgili olarak bkz. Sayar 1999,210. Balboura: Hallett-Goulton 1993, 41-68; Ariassos: Gormack 1989, 31-40; Cormack 1996, 1-25; Oinoanda: Hall-Milnerırotlu C 1996, 111-144; Arykanda: Saner 2001,209-222; Termessos (Mamatis :)ırazeM Grema 1959, 499, 501, lig. 647. Manse11978, 296-318; Cormack 1997, 145, lig.6; Gros 2001,460, lig.562. Berti 1993, 198-202. Radt 2002,271-272, re.215. Equini-Schneider 1972; De Bernardi Ferrero 1993, 164-172. ılaB 2001, 364-365, p1.125. 56 formunda yapılm arı, Roma inaçlrı uyarınc ölümleri ile ya da "tanrıslş kişlern yatmlrı gereken mi arı isteğ olarak açıklrut". Ote yandan, bağımsz mezar anıtları oluş­ turmanı da Anadolu'da kökleri Klasik, hatta Arkaik Döneme dayanan bir geleneksel tutumla da bağlntı olabiecğ düşnlebirt. Dağlık Kilikia tapınk-mezrl n kesin tarihlemelerinin yapılmsnda güçlükler bulunmakla birlikte, bunları Roma Imparatorluk Döneminde, 1.8. 2. ile 3. yüzıln ilk yarıs arsındki dönemde yapılm ş olma rı gerekir. Buna göre, Olba tapınk mezarı­ nı da aynı yılar tarihlemek olasıdr. Bak nlığ m z n 2003 yıl için verdiğ arştım izni kapsmınd, bu anıt ayrın­ tıl bir rekonstrüksiyonunu yapabilmek için tarfımz birkaç sondaj açma izninin verildiğn memnuniyetle öğrendik. Böylece, yeni çalışm döneminde anıtl il şk daha fazböylece planı için gerekli olan tamlrı yapabilmeyi umula bilgi sahibi olmayı, yoruz. arştımsnd akropolis'in tepe noktasıd bulunan yapı da incelen2001 yıh di 19 (Resim: 4). Yaklşı 6.40x6.75 m. boyutunda masif bir kaya kütlesinden oluşan podium üzerinden yükselen, yer yer kayaya oyularak yer yer de rektagonal taş duvarlarla oluştran bu yapın işlevn ve miarı özelliklerinin ne olabileceQ,i .ıdnalugros Ancak, dinamitleme ya da yıldrm çarpmsı gibi bir nedenle tahrip oldugu anlşı anı­ tın nitel ğ belirlemek güçtür. Yıkntlar arsınd Korinth düzeninde pılaster başlık r ­ na ait parçlın da yer almsı (Resim: 5) ve bunları yukarıd sözü edilen tapın k plan ı anıt mezara ait başlıkr gösterdiğ yakınl, benzer bir işlev (anıt-mezr) ve tarihe işaret eder görünür. Ancak, arutın tüm kente hakim bir noktada yer almsı, onun bölgede örnekleri bilinen 20 Roma Imparatorluk kült .tapınklrd biri olabiecğn de düşnr>. Kilikia'da Geç Cumhuriyet ve Erken Imparatorluk Döneminde imparatorbunun merkezden uzaktaki yerleri yönetmekte bir yöntem olaluk kültlerinin kurldğ; rak Romalırc kulanıdğ bilinmektedir 22 . Diocaesr'nı Roma Döneminde koruduğ dinsel merkez olma özeliğn karşıl, aynı dönemde Olba rakip-omşu kenttir23 . yaş m biçimini yansıt bir yerlşim alnı olmaya yönelik olan geOnun günlük taşr lişm, kentin akropolis'inde Roma yönetimini simgeleyen bir tapıng var olabilec ği­ Mezarlın birlikte "kahrmnlştı formun sağlnmsı nı tapınk düş ndür . Olba'da gözlemlenen zengin gömü biçimleri arsınd kaya mezarlı da yer alır. kaya mezarlı oluştrma gelnği Roma Döneminin ,Çok öncesine dayandığ bilinir 24 . Antik dünyada, kaylrı oyarak mezar yapma geleneginin en erken örneklerinin 1.0. 3. binyıla, Mısr'a daynığ; Anadolu'daki en eski kaya mezarlın ise, 2 7 . Bilndğ Urartutar'a-'' ve Frigler'e 26 daynığ öne sürı gibi, 1.0. 8.-7. yüzılar, Doğuda 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 Toynbee 1996, 130; Cormack 1997, 145. Bu tip mezartnı Anadolu'daki erken örnekleri ile ilgili olarak bkz. Phokaia şaT Kule: Cahill1988, 481-501, ; Özyiğt 2002, 181-187, Ozyiğt 2003,333-336; 1.0. 4. yüzıla gelindğ bağımsz anıt mezarlın sayın ve yaımn artığ izlenir. En ünlü örnekleri: Halikarnassos Mausoleum; Limyra, Heroon (Borchhardt 1999, 45-52), Ksanthos, NeEphesus Belevi Anıt (Buluç 1978, 1085-1092; Pollitt 1986, 289-290). Anadolu'daki mezar mimarisi konureidler Anıt, için bkz. Waelkens 1982, 421-445; Cormack 1997, 137-156; Gros 2001, 455-461 (ch. 18). sunda genel değrlnim Erten 2003, 188, 196, res. 13. tapınklr ile ilgili olarak bkz.: Söğüt 2001,479-504; Cestrus, Lamus, lotape, Laertes, Claudiopolis, Laertes, Kralı ve bölgedeki imparatorluk kültü ile ilgili bilgiler için bkz.: Selinus, Antiocheia ad Cragum Imparatorluk kült tapınklr Elton 2002, 179-180 vd. bulnması gerktiğ daha önce de önerilmşt: Hild-Hellenkemper 1990, Akrepolis'te bir Roma Dönemi tapınğ 369; Imparator kültü konusunda genel bilgiler için bkz.: Baydur 2001, 25-31. Zorğlu 2001,425-426; Kilikia'da Romalıştr süreci ile ilgili olarak bkz.: Sayar 1999, 201 vd. iki merkez arsındki ilşker ilgili olarak bkz.: Gotter 2001,289-325; Bent 1891, 222. Cormack 1997, 139. Van-Tuşp Kalesi'nde, i. Sarduri, ıspuin, Menua ve II. Sardurl'ye ait Urartu kaya mezarlı vardı (Tarhan 2001,161162). AYrıca, Altınep'd de kaya mezarlı yer alır (Sevin 2001, 180-181). Yoğunhas kaya mezarı Menua dönemine (1.0.810-786) tarihlenir (Belli 2003, 162). Frig kaya mezarlınd Arslan Taş ve Yılantş konusunda ve Frig kaya mezarlın ilşkn kaynakça bilgileri için bkz.: von Gall 2001,257-266. Öğün-Işık 2001, 171. Anadolu'daki kaya mezarlın ayrıntl bir değrlnims için bkz.: Çevik 2003, 163. 57 cepheli kaya mezarl ın Roma Dönemi öncesi örnekleri ile Lykia bölgesi Ter2 8 . Karı'd messos, Pınar, Ksanthos, Arykanda gibi merkezlerle öne çıkar da Kaunos 29 . başt olmak üzere çok sayıd kaya mezarı vardı Roma Döneminde impar to luğ n doğu topraklannda kaya mezarl ın yapım ve kulanımr sürer. Bunun en anıtsl örnekleri Urdün'deki Petra kaya mezarlıd. Anadolu'da Roma Döneminde, daha önceki ~elnği devam et ir ld ği ve pek çok merkezde kaya mezarlın yapıldğ izlenir. Daglık Kilikia'da da çoğunl dış cephe süslemelerine sahip olmayan birçok Roma kaya mezarı yer alır. Olba'da ve Diocaesayol boyunca çok sayıd süslemesiz kaya mezarı rea'da ve hatta iki merkezi birleştirn vardı. Ancak, Olba'daki iki adet tapınak cepheli kaya mezarı dikkat çekicidir. Bunlarsonuçların sunarken söz etiğmz Korinth düdan biri 2001 dönemi çalışmal rım z n 3 0 ; diğer ise 2002'de inceleme olan ğı bulduzenlndeki bir cepheye sahip kaya mezarı ğum z lon düzenindeki örnektir31• 2.85x2.43 m. boyutlarındki dörtgen mezar odası­ nı maksimum yükseliğn 1.70 m. olduğ saptndı. Mezar odasın tav nı n tonoz görülmektedir. Mezar odasın içinde, girşn sol biçiminde, kayaya oyularak işlendiğ yanıd 1.85 m. uzunlukta ve 0.85 m. genişlkt taşlr çevrili bir mezar yeri bulunmaktdır. Kaya mezarın dış cephesinde ise, mezar odasın gir ş n iki yanıd birer lon sütunu yer almakta, bunun üzerinde 0.32 m. yükseklikteki arşit v ve üçqen alın k, sütunlar gibi kabartma olarak kayaya oyulm ş bul nmakt dır. Sütunları lon düzeninKilikia için alışm bir özelliktir. de olmarı tarihlemesinde kulanı bileck kriterlerin azlığn karOlba kaya mezarlın şın, kentin yoğun yerlşim ve hareketli yapım etkinliklerine sahne olduğ Roma Imbilinen ancak modern kentparatorluk Dönemi önerilebilir. Silifke'de de pek çok örneği leşm nedeniyle çoğu yok olan kaya mezarlınd biri de 1982 yıl nda Paz rkaşı Mahallesi'nde bir inşat sırand bulunur. Müze Müdrlğ tarfınd duruma el konmasına karşıl , mezarın tümüyle ortadan kalmsına engelolunamaz. Ancak, buradan çıkan mezar arm ğanl rı olan cam, pişm toprak, madeni buluntular, takılr müzeye yaptığm çalışmr, bunları kesin olarak LS. getirilir. Buluntular üzerinde son yılard 3. yüzıla ait oldukarın gösterdi. Bu örnek de mezarlarla ilintili plastik ve epigrafik vebölgedeki kulanım kanıtl r. rilerle birlikte Roma Döneminde kaya mezarlın Kilikia'da Roma Dönemi kaya mezarlın örnekler çoğaıtlbi r. Elaiussa Sebaste-Merdivenlikuyu'da 1973 yıl nda kaya mezarlınd yapıln kazılrd ele geçirilen cam eserler de birlikte bulndkarı Claudius sikkesi uyarınc LS. 1. yüzıla tarihdöneminde Elaiussa Sebaste'nin kuzeydoğu .nekropolisinde kaya lenirler32 . 2001 kazı mezarlın rastlndığ belirtilir ve bulntarı uyarınc bunları LS. 1. yüzıla ait oltapınk dukları saptnır'. Olba'da 2001 'den başlyrk yaptığmz yüzearştımsn ilk dönem sonuçda yaınlms başlnmı bulnmaktdır. 1-4 Haziran 2002 tarihlerinde toplanan iii. Ulusarı Kilikia Arkeolojisi Sempozyumu'na verilen iki bildiri, şimdye kadar Olba'ya ilşkn var olan yaınlr yenilerini katmaktadrrs-. ların 28 29 30 31 32 33 34 genel değrlnims için: Schweyer 2002, Arykanda: Bayburtloğ 2003, 163. Lykia kaya mezarlın 2001, 163-166; Roos 1978, 427-432. Erten 2003 (a) , 188, 195, res.11. Bu mezarla ilgili ilk saptamalar konusunda bkz.: Keil-Wilhelm 1931, 5.85, res.112 (lev.37), res.113; ayrıc Scarborough 1991. kapsmınd incelmştr: Scarborough 1991, Söz konusu mezar daha önce bir doktora çalışms 1999, 173, n.18. Erten Yağcı Equini Schneider 2003, 262, lev. 51, gig.2. 2003,145-159. Erten 2003 (b), 185-196; Özyıldrm Öğün-Işık 58 KA YNAKÇA VE KISAL TMALAR BAYBURTOGLU 2003 C. Bayburtloğ, Yüksek Kaylığn Yanıdki Yer-Arykanda, istanbuL. BAYDUR 2001 N. Baydur, "İrnpato Kültü ve Tarsus", adniğışlnÜG Anadolu-Anatolia in Daylight- Cevdet Bayburtloğu için Yazilar-Essays in Honour of Cevdet Bayburtl oğ u, Istanbul, 25·31. BELli 2003 O. Belli, "2001 Yılnda Doğu Anadolu Bölgesinde Urartu Baraj, Gölet ve Sulama Kanlrı Araştıms", 20. Areştım Sonuçlan Toplantıs, Ankara, (Cilt 2),159-170. J.1. Bent, "A Journey in Cilicia Tracheia", The Journal of Hellenic Studies BENT 1891 Xii, 206-224. BERTI 1993 F. Berti, "Iasos di Caria", Arslantepe, Hierapolis, lesos, Kyme- Scavi archeologici italiani in Turchis. Venezia, 189-248. BULUÇ 1978 S. Buluç, "The Tomb at Be/evi near Ephesos", The Proceecjings of the Xth International Congress of Classical Archaeology Ankar-ızmi, 23-30.1X. 1973,Ankara, 1085-1092. BORCHHARDT 1999 J. Borchhardt, Limyra-Zemuri Teşlrı, istanbuL. BALL 2001 W. ,ılaB Rome in the East-The Transformation of an Empire, London-New York. CAHILL 1998 N. Cahilı, "Taş Kule: A Persian Tomb near Phokaia", American Journal of Archaeology 92, 481-501. CORMACK 1989 S.Cormack, "A Mausoleum at Ariassos, Pisidia", Anatolian Studies XXXiX, 31-40. CORMACK 1996 S. H. Cormack, "The Roman-Period Necropolis of Ariassos, Pisidia", Anatolian Studies XLVI, 1-26. CORMACK 1997 S. H. Cormack, "Funerary Monuments and Mortuary Practice in Roman Asia Minor", The Early Roman Empire in the East (ed. S. E. Alcock, Oxbow Monograph 95. CREMA 1959 L. Crema, Enciclopedia Classica- Sezione 111- Arceologia e storia dell'Arte Classica (VoI.XIII). çEviK 2003 N. Çevik, "Anadolu'daki Kaya Mimarlığ Örneklerinin Karşıltms ve Kültreası Etkileşm Olgusunun Yeniden /rdelenmesi", OLBA ViII, 213250. DE BERNAROl FERRERO D. De Bernardi Ferrero, "Hierapolis", Arslantepe, Hierapolis, lasos, Kyme- Scavi archeologici italiani in Turchis. Venezia, 105-187. ELTON 2002 H. W. Elton, "The Economic Fringe: The Reach of the Roman Empire in Rough Cilicia", The Transformation of Economic Life under the Roman Empire-Proceedings of the Second Workshop of the International Network Impact of Empire (Roman Empire, c. 200 B.C-A.D. 476) Nottingham, July 4-7,2001 (ed. L. de B/ois-J. Rich), Amsterdam, 172-183. EQUINI SCHNEIDER 1972 E. Equini Schneider, La Necropoli di Hierapolis, Roma. EQUINI SCHNEIDER 2003 E. Equini Schneider, "Some Considerations on Elaiussa's NorthEastem Necropolis" OLBA VII, 261-273, lev.50-58. "Kilikia'da Cam", OLBA ii (cilt 1),169-183. ERTEN YAGCI1999 E. Erten Yağcı, ERTEN 2003 (a) E. Erten, "Olba (Uğuralnı) 2001 Yüzey Araştıms", 20. Areştıms Sonuç(cilt 1), 185-196. lan Toplantıs-Akr ERTEN 2003 (b) E. Erten, "Glass Finds from Olba Survey-2001 ". OLBA Vii (Özel Sayı), Mersin, 145-154. und des Zerbrochenen VON GALL H. von Gall, "Die Löwenbilder des Büyük Arslan Taş Löwengrabes (Yılantş) in Phrygien", GÜnlşığmda Anadolu- Anatolia in Daylight- Cevdet Bayburtloğ için YazılrEssays in Honour of Cevdet Bayburtl oğ u, Istanbul, 257-266. 59 GOnER 2001 U. Gotter, "Tempel und Grossmacht: Olba/Diocaesarea und das lmperium Romanum", Varia Anatolica XIII Kilikia: Mej(anlar ve Yerel Güçler-Uluslara sı Yuvarlak Masa Toplantıs Bildirileri-IstanbuI2-5 Kasım 1999, 289325. GROS 2001 P. Gros, L'Architecture Romaine (vol ii), Paris. HALL-MILNER-COULTON 1996 A. S. Hall- N. P. Milner- J. J. Coulton, "The Mausoleum of Licinnia Flavilla and Flavianus Diogenes of Oinoanda: Epigraphy and Archaeology", Anatolian Studies XLVI, 111-144. HALLEn-COULTON 1993 C.H. Hallett-J. J. Coulton, "The EastTomb and Other Tomb Buildings at Balboura'', Anatolian Studies XLIII, 41-68. HILD-HELLENKEMPER 1990F Hild- H. Hellenkemper, Tabula Imperii Byzantini 5-Kilikien und Isaurien, Wien. KEIL-WILHELM 1931 J. Keil- A. Wilhelm, "Denkmaler aus dem Rauhen Kilikien", Monumenta Asiae Minoris Antiqua III, Manchester. MACHATSCHEK 1967 A. Machatschek, Die Nekropolen und Grabmaler im Gebiet von Elaiussa Sebaste und Korykos im Rauhen Kilikien, Wien. MACHATSCHEK 1974 A. Mathatschek, "Die Grabtempel von Dösene im Rauhen Kilikien", (Melanges Mansel), Ankara, 251-261. Manse/'e Armağn MACKAY 1976 The Princeton Encyclopedia of Classical SiT.S. MacKay, "Olba (Uğura)", tes, Princeton- New Jersey, 641-642. MANSEL 1978 Kaztlan ve Araştımln Sonuçlan, A. M. Mansel, Side 1947-1966 Yılan Ankara. B. Öğün-C. ÖGÜN-IŞK 2001 lşık-A. Diler-O. Özer-B.Schmaaltz-Chr. Marek-M. Doyran, Kaunos Kbid-35 Yıltn Araştım Sonuçlan (1996-2001), Antalya. "ilkçağ ve Erken Hıristyanlk Kaynklrıd Olba Sözcüğ ­ ÖZYILDIRIM 2003 M. Özyıldrm, nün Değişk Kulanım", DLBA Viii, 145-159. ÖZYiGiT 2002 ~'201 Yıl Phokaia Kazı, Restorasyon ve Çevre Düzenleme ÇaÖ. Özyiğt, lışmar", ızmir Kent Kültürü Dergisi, sayı 5, 181-187. Ö. Özyiğt, ÖZYiGiT 2003 "2000-2001 Yılar Phokaia Kazı Çalışm r ", 24. Kazı SonuçAnkara (Cilt 2), 333-350. lan Toplantıs, POLLIn 1986 J.J. Pollitt, Art in the Helienistic Age, Cambridge. RADT 2001 W. Radt, Pergamon-Antik Bir Kentin Tarihi ve Yapıln, istanbuL. ROOS 1978 P. Roos, "The Rock Tombs of Caria", The Proceedings of the Xth International Congress of Classical Archaeology Ankara- ızmir, 23-30. ıx. 1973, Ankara, 427-432. ROSENBAUM 1967 E. Rosenbaum- G. Huber- S. Onurkan, A Survey of Coastal Cities in Western Cilicia- Preliminary Report, Ankara. SAN ER 2001 T. Saner, "Arykanda Nekropolünde 5 Numarlı Mezar (Aristainete Mezarı)", Gümşığtnda Anadolu- Anatolia in Daylight- Cevdet Bayburtloğ için YazılarEssays in Honour of Cevdet Bayburtloğ, Istanbul, 209-222. SAYAR 1999 M. H. Sayar, "Antik Kilikya'da Şehirlşme", XII. Türk Tarih Kongresi, 12-16. EylÜ1.1994, Ankara, 193-215, lev. 63. SCARBOROUGH 1991 Y. E. Scarborough, The Funerary Monuments of Cilicia Tracheia (CorDoktora Tezi) nell Univ. , Yayınlmş SCHWEYER 2002 A. V. Schweyer, Les Lyciens et la Mort, Varia Anatolica XLV, Paris. Excavations", istanbull/niversity's CanttiSEVIN 2001 V. Sevin-A. Özürat. "Van Altınep butions to Archaeology in Turkey 1932-2000 (ed. O. Belli), Istanbul, 179-183. SÖGÜT 2001 "Kilikia Bölgesindeki Roma imparatorluk Çağı Tapın kl r ", Varia B. Söğüt, Anatolica XIII Kilikia: Mek,anlar ve Yerel Güçler-Uusaı Yuvarlak MaBildirileri -lstanbuI25.Ksım19, 479-504. sa Toplantıs TARHAN 2001 M. Taner Tarhan, 'Tushpa-Van Fortress: Researches and Excavations at the Mysterious Iron Age Capital", Istanbul Univereity's Contributions to Arehaeology in Turkey 1932-2000, (ed. O. Belli), Istanbul 157-164. 60 TOYNBEE 199 WEGNER 1974 WAElKENS 1982 ZOROGlU 2001 J. M. C. Toynbee, Death and Burial in the Roman World, Baltimore-london. M. Wegner, "Kunstgeschichtliche Beurteilung der Grabtempel von Olba/Di(Melanges Mansel), Ankara, 575-583. ocaesareia, Manse/'e Armağn M. Waelkens, "Hausahnliche Graber in Anatolien vom 3. Jht. v. Chr. Bis in die Römerzeit", Palast und Hütte-Beitrage zum Bauen und Wohnen im AItertum von Archaologen, Vor- und Frühgeschichtlern, Mainz am Rhein, 421-445. l. Zor ğlu, "Dağlık Kil k a-Ov lık Kilikia", Varia Anatalica XIII Kilikia: Mekanlar ve Yerel Güçler-Uusaı Yuvarlak Masa Toplantıs BildirileriIstanbul 2-5.Kasım19, 425-428. 61 Çizim 1: Anıt mezar (kuzeybatı Çizim 2: Anıt OL8;,\ mezar (kuzey- OLl':c': ,'At,nT .t~iE 2DC~ .1.150 cmN: A TA\H )E\'CIO~l; doğu ~ ZAR f...JZ:::Y-oor;u C::PIlBI "1 mezar (güney- Çizim 3: Anıt batı 62 Çizim 4: Anıt mezar (B-Bl kesiti Çizim 5: Anıt r-.. r (;1 BAıo ;-- c.t t s, :-~ıv j-4riH<l A rNU.~i /ANIT MEzAr< - - ; - br:-AY ÇlZ.L~\ mezar (pilasÇizim 6: Anıt ter, podium) 63 mezar (A-A1 kesiti) ,.,. ........ "'.,''''',' .. '-, Y,>(, Resim 1: 20. yüzıl da anıt .. "'" başlrın­ ku(arka) duvarın görünümü (Kell-Wilhelm 1931, zey-batı mezarın res. 109) Resim 2: 64 Anıt mezar, arka duvar (2002) Resim 3: Anıt mezarın ön cephesine ait mimari bloklar Resim 4: Akropolis üzerindeki anıtsal yapı kalınt s 65 Resim 5: Akropolis üzerindeki yapı Resim 6: ion tapınak ait Korinth düzenindeki pilaster başlığ cepheli kaya mezarı 66 parç sı BOZCAADA-TENEDOS 2002 AR ŞTI MAL RI Ali Zerti ı TAVUKÇU* Cevat BAŞ R N AYDIN TAVUKÇU Ertan KÜÇÜKEFE Ya/çın Bak nlığ mız, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdrlğ'n 12.08.2002 gün ve yazılr izin verilen "Bozcad-TensArştıml, 19-28 Ağusto 013288 sayıl 2002 günleri arsınd qerçklştin". Bozcaada-Tenedos, bugün Çanakkale Boğazı'n 19 km. güneybatısd, Ana6 km. açığnd bulunan, 40 km 2lık yüzölçümüyle yurdumuzun üçüncü dolu karsın büyük adsır (Harita: 1). En yüksek noktası (Göztepe) 192 m. olan Bozcaada, genelde düz bir araziye sahiptir. Kıylar dik ve kaylı falezferden oluşan Bozcaada'da yer Bağcıln ön plana çıktğ adnı bitki örtüsü maki, Katyer kumsallar ve koylar vardı. ran ardıc ve kızl çamdan oluşmaktdır. 2 BozPrehistorik Dönem ve Erken Bronz çağ tarihlenen mezarlın bulndğ cad'nı, Herodot'a göre 3 , ilk sakinleri Pelasglar veya Pelazir'dı. Ayrıca adada bir Strabon'a göre 5 ise, Tenedos'ta iki limanı ve bir Apolion de Aeol yerlesimi vardı-. Smintheus Tapınğ olan Aeol kenti vardı. Adanı adı da önceleri Kalydna ya da Leukophrys'tir. Tenes mitosunun burada geçmesinden sonra adaya "Tenes'in Kenti" anlamın gelen "Tenedos" denmiştlrv. Terıdos adı Kolonaia kralı Kyknos'un oğlun ön adır ve Yunanca değilr. Delphi'ye hediye edilen? ve sikkeler üzerinde de görülen çift ağızl balta Tenedos'un sembolü durmnaı. Strabon'un adnıçevrsi yaklşı 80 stadia olarak belirtmesine 8 rağmen, bugünkü ölçümlere göre, adnı çevresi yaklşı 6 deniz mili (160 stadia) dir. 2 3 4 5 6 7 8 Y(9. D.oç. Dr. Ali Yalçın TAVUKÇU, Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, 25240-Erzuruml TURKIYE Tel: 04422314387 e-posta: atavukcu@atauni.edu.tr Prof. Dr. Cevat BAŞRN, Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, 25240-ErzurumITÜRKjYE Tel: 04422314384 e-mail: cbasaran@atauni.edu.tr Araş, Çlör. Zerrin AYDIN TAVUKÇU,Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, 25240-Erzuruml TURKIYE Tel: 04422314295 e-posta: zaydin@atauni.edu.tr Aras. Gör, Ertan KÜÇÜKEFE, Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji AnabilmDı, 25240-Erzuruml TURKIYE Tel: 04422314391 e-posta: ekucukefe2002@yahoo.com Çalışm için gerekli izni sağlyn Kültür ve Turizm Baknlığ Kültür Varlık ve Müzeler Genel Müdrlğ'ne burada bir kere daha teşkür ederiz. Kurtarma Kazıs", LV. Müze Kurtarma Kazıln Semineri 1993, N.Sevinç, "Bozcaada (Tenedos) Nekropolü 1992 Yıl 314; N. Sevinç, "Tenedos Kurtarma Kazılr" V. Müze Kurtarma Kazıln Semineri, 1994,114 - 115. Herodol, i. 57, V. 26. Herodot, I, 151. Strabon, Xiii, i, 46. 1. Özkan, Tenedos Arkaik ve Klasik Nekropo/ü (Ege Ünversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Yayınlmş Doktora Tezi, ızmir 1993) 15. Pausanias, X. 14. 1. Strabon, XIII, 1,46. 67 Tendosluar'ı ilk yerlşim yeri olarak bilinen Anadolu kıysndai Akhalon? ve antik çağdki nüfuz alnı gösterirken, jeopolitik konumu nedeniyle l.arlssau', adnı sürekli önemini korumş, Hornerosn, Her dot sıe, Pausabölgede geçen olaylar içınde geçmesine neden olmuştr. nias 13 ve Strabon 14 gibi antik kaynaklarda sürekli adın Tarihi, Prehistorik Çağlr kadar uzanan ada, Troya Savşlrı sırand Aka karaghı oiarak'> ilk stratejik önemini sergilmştr. Aeoller tarafindan istila edilen 16 kent, lan ayklnmsı sırand Persler tarfınd işgal edilrn şt", Peleponnessos Savşl­ 1 8. rı s ı r a n d Atina' ı yanı d yer almıştr 2. Attika-Delos Deniz Birlğ'ne üye olmuş, Korinth Savşlrı sırand (389)19 Lakedaimanlar tarfınd tahrip edilmştr. Antalkides Barış'yl Persler'in eline geçen kent, 377'de tekrar 3. Attika Delos Deniz Birlğ'ne 2 o. girmşt 346'da Philokrat Barış'n delege qönder işo ve ii. Parnabazos zamnı­ da, yeniden Pers egmnliğ kabul etmişr~. 268-267'de Selukosar'ın eline geçen Tenedos 23, 2. yüzılda Atalosr'ın yanıd olan Mithridates'le ada önlerinde yapıln deniz savşlrınd sonra çok zayıflnc, 1. yüzılda Aleksandreia Troas'a baglanmıştr 2 4. Tenedos'tan bahseden çok sayıdki antik yazar ve seyahın yanı sıra modern da. vardı. Bunları en erkeni 1926'da bölgeyi gezerj Leaf'tir25. Bunun ardına 1959'da Istanbul Arkeoloji ve Çanakkale müzeleri adın i. Akşit'n adada ger26 çeklştirdğ kazı gelmektedir. Bozcaada'da, 1969'da tekrar bir kurtarma kazıs yapıl­ 2 7. mışt r 1973'te bölgede geniş çaplı bir arştım gerçklştin Cook da Tenedos'a uğramış ve "The Troad" adlı eserinde28 Bozcaada'dan bahsetmişr. Çanakkale Müze3 0 ve 1993 31 ile 2001 32 yılarnd si, adadaki kazı çalışm r nı 1990 29, 1Ş92 tekrarlamışt r. Bu kazılrdn çıkan malzeme T. Ozkan tarfınd193 yılnda doktora tezi olanak çalışmtr. 2002 sezonunda tar fım zdan gerç kleştir len ar ştı mal r adadaki son bilimsel aktivitedir. stratejik konumu göz önüne Önceden belirlenen program çerçevesinde, adnı alın rak burada pek çok kültürün izlerinin olabiecğ ve bunları yüzeydeki kalınt r­ nı tespitine yönelik çalışm ar başl ndı: Öncelikle bugünkü yerlşimn altınd kaldığ anl şı antik Tenedos'un kalınt­ rın tespiti için mahalle arlınd dolaşı . Ancak tarihı seyir içinde pek çok kez el dearştımcl 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 RE,494. W. Oörpfeld, Troja und /lion, II, (1902), 572. Homeres. II, 138,452. Heredot. 1151, V. 26. Pausanias, X, 14.3/1. Slrabon Xiii, i, 46. Homeros 11,38.452 Özkan, a.g.e. 16. Heredot. Vi, 31. Thukydides, III, 2. Xenephon, Helenika VI,I,6. Özkan, a.g.e. 17. Özkan, a.g.e. 17. ırai A Anabasis iii 2-3. Özkan, a.g.e. 18. Özkan, a.g.e. 18. W. Leaf, Strabon on the Troad (1923) 215. Bu kazıy ail raporlar yaımlnşr. Özkan, a.g.e. 10 J. M. Cook, The Troad (1973). Özkan "1990 ılY Tenedos Nekropol Çalışmr" II. Müze Kurtarma Kazıln Semineri 1991. N. Sevinç, "Bozcaada (Tenedos) Nekropolü 1992 ılY Kurtarma Kazıs" LV. Müze Kurtarma Kazıln N. Sevinç, "Tenedos Kurtarma Kazıs" V. Müze Kurtarma Kazıln Semineri, 1994. Bu kazıy ait bilgiler henüz yaınlmştr. 68 Semineri, 1993. ğiştren ve ıkmay uğrayn kentin tekrar tekrar aynı yerde kurldğ gerçğiyl yüz yüen elvriş yeri burasıyd (burası kuzey ze gelindi. Çünkü yeniden kurmak için adnı rüzgalın kaplı, doğalimnı olan ve Anadolu karsın en yakın kıydr). Ancak adanı tarihi kaynaklardaki zengilğ yüzeydeki arkeolojik verilere yansımdğ gözlendi. Adanı her yıkmnda sonra eski malzemelerin devşirlk yeniden kulanıd­ ğına dair en somut izleri Cumhuriyet Mahallesi'ndeki bir kilisede görmek mümkün olbirkaç mermer ya da andezit blokun yanı sıra bahçe du. Kilisenin bahçe duvarınki kapıs sövesi olarak kulanımş biri mermer, diğer andezit iki monolit sütun (Resim: 1) devşirm malzeme kulanım en güzel örnekleriydi. Aynı mahalledeki Otel Kaiks'ın büfe binası duvarın köşey gelecek şekil­ de yerlştin mermer Attik Efes sütun altığ ile üzerinde yer alan kireçtaşı sütun parçası (Resim: 2), otelin içinde sergilenen 40 cm. yükseliğnd impost başlık da (Resim: söz konusu otelde adadan toplanmış çok sayıdki küçük 3) bunlara eklenebilir. Ayrıca buluntu "Çanakkale Müzesi'nin bilgisi dahilinde" resepsiyonda sergilenmekteydi 33 . Cumhuriyet Mahallesi'nde eski dokunun korundğ dar sokalı evlerin önünde, ad nı pek çok yerinde gördüğmz 25-30 cm. çaplı monolit andezit sütun parçl ı ve basamak taşı, kapı eşiğ ya da duvar elmanı olarak kulanımş mermer mimari bloklar gözlendi. başln Bozcaada Hükümet Konağı inşatı temel kazıs sıra­ 2001 yılnda sında ortaya çıkarln 16 mezar arsınd, lahit ve diğer mezarlı oluştran çok sayı­ da taş, inşat alnı içerisinde bir kenara toplanmış olarak bıraklmşt (Resim: 4). Bukurtarma kazıs sonucu ortaya çıkan bulunrada Çanakkale Müzesi'nin gerçklştidğ tular Çanakkale Müzesi'ne taşınm r. Mezarlardan birini oluştran, 226x72x80 cm. ölbıraklmş cidara sahip lahit teknesi ve onun 230x 78x16/9 cm. çülerinde oldukça yalın ölçülerindeki kapğı, bölgesel bir taşn (Assos taşı?) yaprlmışt. Buradan Bozcaada Kalesi'ne kaldırn grimsi beyaz mermerden yapılmş büyük bloklar, 304 cm. veya 270 cm. kısa kenarlı tabanda geniş kurlmş ve gittikçe daraIıp semerdam bir tonozla sonlanan mezara ait olmaıdr. Mezarın kısa kenarı denk gelen aynı malzemeden yapılmş blok arın birinin iç yüzünde 31 cm. çapınd iki sade işlev tam olarak anlşımy, kabartma bir zemin üzeçelenk izlenirken diğern rinde oyma bir çerçeve içinde bir lale kabrtılmş (Resim: 5). Bu mezarın benzerini biraz küçük boyutlu olarak Tenedos Nekropolü'nde görmek mümkündür. Klasik Çağ tarihlenen nekropol örneği, hükümet konağı inşa tı temel kazısnd ortaya çıkan mermimari açıdan Trakmer mezar için de ipucu verir niteliktedir. Tenedos mermer mezarı ya dromoslu dolmenlerini34 anımstkdr. Ancak Tenedos örneğid dromosun hakınd bilgimiz yoktur. olup olmadığ 8'oouçta.hükümet konağı inşa t al nı d ortaya çıkan mezardan elde edilen bulguların 1.0. 2.-1.8. 1. yüzıl civarın işaret etmesi, Tenedos Nekropolü'nün, bu tepeyi geç dönemlerde genişldğ göstermektedir. Çünkü önceden de içine alacak şekild, 3 5 . bilinen nekropol Tunç Çağınd Hellenistik Çağ kadar buluntu vermişt Adanı Yenikale mevkiinde g.eç dönem bir Osmanlı kalesi yer almktdır (Çizim: büyük bloklar içinde moloz taş ve harç karışm ile yapılmş 110 cm. ka1). Köşelrd Iınlğdaki sur duvarlı yer yer zemin seviyesine kadar yıktr. Korunan kısmlard surlara açılmş dar mazgal pencereleri vardı (Resim: 6). Çokgen planı kalede kuzeybatıy bakan kemerli kapıs ile 4.60x 3.1cm. ölçülerinde duvarlı sıval tonozlu bir meKalenin bulndğ tepede yüzeyde Grek ve Roma çağın ait sekan yer almktdır. pişm toprak figürin parçlı ve iki adet Osmanlı pipo parçsı gözlenramik parçlı, mişt r. Kalenin kuzeyinde bir mezara ait olabilecek kalıntr ile doğusna gözetleme kulesi olabilecek küçük bir mekan tespit edildi. 33 34 35 Bu eserleri ayrıntl inceleme talebimiz otel yetkilileri tarfınd uygun bulnmaıştr. i. Venedikov, )(ih International Congress of Class/cal Archaeology, (1952), pl. 318. tip 4. Bkz. Dn.1, 5. 69 Bozcaada Adliye Binası' batısndki alanda yer alan Tenedos Nekropolü'nde gerçklştim. 9 deği­ daha önce Çanakkale Müzesi birkaç sezon kurtarma kazıs şik mezar tipinin gözlendiğ ve Tunç Çağınd Roma Dönemine kadarki geniş zaman varlığ, Tenedos Nekropolü'nün ne kadar zendilimini kapsayan seramik parçlın ortaya koymatdır (Resim: 7). gin olduğn bakıldğn bir tiArazide üzerinde yürürken fark edilemeyen ancak, karşıdn olduğn düşnğmz alan, nekrapolün bulndğ yamcın yükyatro çukrlğ seklerinde yer almktdır. Tiyatroya ait malzemeler de diğer Tenedos kalıntr gibi zaman içinde yok edilmş durmaı. Adanı doğu sahilinden güneye doğru gid l ğ nde ulaşı n Tekirbahçe mevAttik-Efes kiinde yer alan Güler Motel önünde 16x44x46 cm. ölçülerinde 37 cm. çaplı 52x52 cm. tablı, 40 cm. çaplı bir mermer Dor sütun baş­ tipli bir mermer sütun altığ, lığ ile (Resim: 8) 34x20x9 cm. ölçülerinde bitkisel süslemeli mermer bir blok, duvara yaslnmış olarak durmaktı. Bozcad'nı güney sahilinde, Sulubahçe (Eski Ayazma) mevkiinde yazlık evlerin bahçesine diklmş durumda, adnı her tarfınd rastldığmz cinsten, birkaç anrastlndı. Ancak bölgede yüzeyde başk herhangi bir budezit monolit sütun parçsın bunları adnı değişk yerlerinden getirlmş olabileceklerini luntuya rastlnmı düş n r . Bugün bir kısm müze olarak kulanı Bozcaada Kalesi'nin önünde yer alan bibahçe kapıs sövelerinden birinin üzerinde 30x40 cm. dil yaprklı kalın grenli mermer başlık (Resim: 9) ile diğern üzerinde yer alan 33x30 cm. ölçülerinde kenger yaprklı kalın grenli mermer Korinth başlığ yer almktdır. Bahçe içinde ise, monolit vardı. andezit sütun parçlı Kale içinde, iç kale girşn sağınd, sonradan su kuyusu bilezğ olarak kulanı­ mış 3Şx95 cm. ölçülerinde Attik Efes tipli mermer sütun altığ (Resim: 10) yer almaktadır. Iç kale duvarlın dibine dizmş durumda adadan toplanmış, 65 cm. yüksekliğinde, iki sıra akantus yaprklı, Roma Çağın ait bir Korinth başlığ (Resim: 11), 52x 60x29x27 cm. ölçü le4üx33 cm. ölçülerinde bir mermer Bizans Dönemi sütun başlığ, bezemeli mermer ante başlığ (Resim: 12) 41x61 cm. ölçülerinde renkli rinde kıvrdal damrlı Roma Dönemine ait yükseltimş mermer altık, 65x65x33cm. ölçülerinde Attik DöneEfes tipli bir mermer pedestal (Resim: 14), 60x33x42 cm. ölçülerinde, Osmanlı minde kenarı Arapça bir yazıt eklenerek, su yalğı olarak tekrar kulanımş ante baş­ lığ (Resim: 15) ile 33 cm. çaplı, 45x45x21 cm. ve 50 cm. çaplı 70x70x23 cm. ölçülerinde iki mermer Dor sütun başlığ (Resim: 16) yer almktdır. Kalede kaplı bir mekanda camekanlar içinde çok sayıd seramik parçsı, piş­ miş toprak figürin parçlı ve pişm toprak kalıp sergilenmektedir (Resim: 13). Farklı bir mekanda ise, değişk formlardaki amphoralar ve farklı formlardaki denizden çıkarl­ mış seramikler yer almktdır. Bozcaada arştımn bu yılki bölümü adnı antik çağdki ününün tersine buluntuyu yüzeyde sakldığn göstermiş. Yüzeydeki bu fakirlğe karçok az sayıd şın daha önce yapıln kazılrdi buluntular ve müzede sergilenen eserler, Tenetoprak ve mermer eserler üretiğn dos'un çok uzun zaman diliminde zengin pişm göstermektedir. Bu yılki arştımldn çıkarlc bir başk sonuç ise, adnı hemen sütunlu cadde, agora veya her yerinde rastlanan monolit andezit sütun parçlın başk bir yapı ait olabiecğ; çok sayıdki Attik-Efes tipli mermer altıkrn büyük (tapınk ?) ait olabiecğ ve adada bir de Dor ve Korinth düzenve görkemli bir yapı bulndğr. li yapılrn Bozcaada'da yapıln ar ştı m lar, antik dokunun bugünkü yerlşimn altınd kalmsı nedeniyle, ilçenin miarı yaılm ihtyacı yüzünden zarar görebilcğ ni göstermiş. Dolayıs arştımln yoğunlaştırms ve hatta acil kurtarma kazılrn yapılms gerekmektedir. Bu amaçla, önümüzdeki sezonlarda da arştımzn devamı naı planmktdır. 70 , Gökçeada (iMSROl BO"~EDS Al~i'ts0REI . Ezine i ! "L / ~ -=:~ıo.; \o 30krn.~ (1/ Harita: 1 Çizim: 1 71 Resim: 2 Resim: 3 Resim: 4 72 Resim: 5 Resim: 6 73 Resim: 7 Resim: 8 74 Resim: 9 Resim: 10 75 Resim: 11 Resim: 12 Resim: 13 76 2002. YILI ŞiRNCE VE ÇEVRESi YÜZEY ARŞTIMS Akm ERSOY* Binnur GÜRLER OnurGÜLBAY izmir ili, Selçuk ilçesi, Şirnce Köyü çevresinde 2002 yılnda da devam eden çalışmrnd 2001 yılnda saptanan anıt ve buluntu noktalrı ilave olave küçük buluntu alnrı saptnmışr. rak 17 noktada daha miarı Ephesos'a çok yakın olan yörenin kır yaşmın arkeolojik be/gelerle ortaya koyve Şir nce Köyü merkezli kültürel ilgiyi köy mak, yörenin tarihl envanterini oluştrmak çevresindeki tarihl mirasa dikkat çekmek gayretli bu arştım 49 km21ik bir alanda gerçeklşmi, anıt ve küçük buluntu alnrı GPS ile belirlenerek harita üzerine işlenmtir. arştım SERAMiK BUL UNTUSU VEREN ALANLAR arştımln verdiğ deneyim ve sonuçlar çerçevesinde 2002 yıl 2001 yıl arştımsnd alan büyklğ (3-6 hektar), seramik yoğunl ve nitelğ ile köy yerleşim çerçevesinde değrlnibecğmz yüzey malzemesi veren alanlara rastlanma ışt r. çatı kiremiti parçlı dışna miarı unsurlara sahip olmayan bu alanlardan belirlenen 8 noktadan "çiftlik alnı" olarak tanımlbieck alan büyüklü2002 yılnda ğü, malzeme yoğunl ve nitelğ olan 5 nokta tespit edilmştr. Diğer 3 nokta ise dave az sayıd küçük buluntu yoğunl ile 2001 yıl tespitleri çerçeha küçük alnrı "köy yerlşim" ve "çiftlik alnı" özelliklerinin dışna kalm t dır. vesinde tanıml 1) Antik ve Ortaçğ Çiftlik Alanlan numarsı ile tespit edilen alan (Koordinatlar: 35 S 0539767200211 arştım Köyü'nün yaklşı 2 km. kuzeydoğsnai Elemn-Fıdkçş 4200603) Şirnce mevkiindedir (Harita: 1). 460+1- 10 m. seviyesinde yer alan buluntu alnı eğiml bir yaYrd. Doç. Dr.Akın E.flSQY, Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Kaynaklar Kampüsü 35160 Buca-IzmirfTURKIYE Doç. Dr. Binnur GÜi3lEı= , Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Kaynaklar Kampüsü Araş. Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Kaynaklar Kampüsü 35160 Buca-IzmirfTURKIYE Gör. Onur GÜ.~BAY, 35160 Buca-IzmirfTURKIYE Araştı m çalışm a D.E.Ü. Mimarlık Fakültesi Araş ...GÖr. Y. Mimar Restoratör Mina Tanaç, D.E.Ü. SB Enstitüsü Oğrencis Arkeolog Barış Salman ve E.U. SB Enstitüsü Yüksek Lisans Öğrencis Arkeolop Murat Fı­ Yüksek ıjsan rat; D.E.U. Fen Edebiyat..Fakültesi Arkeoloji Bölümü irel cn rğö Soner Liman ve Çağdş Yılmaz, E.U. Edebiyat FaAli Altın; D.E.U. Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Oğrencis Ali Çelik katıl­ kültesi Arkeoloji Bölümü Oğrencis m 1:ı.ardl r. Araştım ekibinin ikame ve iaşes Selçuk Belediyesi tarfınd karşılnmt. Belediye Başknı Sayın VeŞirnce Köyü Muhtarı Sayın Ali Vurmazdere ve köy sakinlerinden Ozer fa Ulgür nezdinde tüm belediye çalışnr, Kaya nezdinde tüm köy halkın ilgi ve desteklerinden dolayı teş k ür etmeyi borç biliyoruz. Ayrıca Prof. Dr. Nuran Şa­ hin, Prof. Dr. Ali Akar ve Arkeolog Şehnaz Baç Forcellese'ye teknik ve bilimsel katılrnd dolayı teşkür ediyoruz. Ersoy-Gürler 2003, 169-178. 77 maç üzerindedir. 5-6 dekarlı bu alan m 2 de 6-7 adet seramik ve çatı kiremiti yoğunl­ ğuna sahiptir. çatı kiremiti parçlı dışna herhangi bir miarı unsuru ifade edecek buluntu vermeyen bu alanda elde edilen malzeme M.S. 2. yüzıldan başlyrk Geç olarak Geç Bizans dönemlerini işaret etmektedir. Roma ve yoğunlk 200212 arştıma numar sı ile tespit edilen alan (Koordinatlar: 35 S 0538335Vadisi tabnıd yer almktdır (Harita: 1). 4200958), köyün 1.3 km. kuzeyinde Şirnce kiremiti parçsı yo299+/-10 m. seviyesinde yer alan m2 de 2-3 adet seramik ve çatı ğunla sahiptir. Yaklşı 1 hektarlı alana yaılmş olan malzeme günümüzde sürdürülen tarımsl faaliyetlerle daha geniş bir alana ya~ılmş görünmektedir. çatı kiremitbaşkc miarı unsurlara rastlnmış degildir. Elde edilen malzeme günlük leri dışna mutfak kaplrın ait parçalar olup Geç Roma ve Bizans dönemlerine işaret etmektedir. numarsı ile tespit edilen alan (Koordinatlar: 35 S 0534254200213 arştım 4.2 km. kuzeybatısnd Değirmn Boğazı-Sütin mevkiindedir 4201737) Şirnce' yakın bir noktada yer alan alan 40+/-10 m. seviyesindedir. (Harita: 1). Vadi tabnı Yaklşı 1 hektarlı alanda seramik ve çatı kiremiti yoğunl m2 de 10-12 adettir. Çatı kiremiti dışna başkc miarı unsura rastlnmış değil r. Araştı m al nı Ephenoktalrıd biri olan bu alanda elde edilen malzeme içinde M.O. 4. sos'a en yakın yüzıl siyah firnisli bir kaide parçsı alnı ve yörenin en erken buluntu örneklerinden biridir (Resim: 1). Diğer seramik buluntular Roma Imparatorluk Döneminden Geç Bizans'a kadar geniş bir kronolojik yelpaze içindedir. numarsı ile tespit edilen alan (Koordinatlar: 35 S 0534516200214 arştım 4.2 km. kuzeybatısnd Söğütçk Tepe mevkiindedir (Harita: 1). 4202096) Şirnce' 5-6 dekarlı alanda seramik ve çatı kiremiti yo140+/-10 m. seviyesinde ve yaklşı ğunl azdır. Alan içinde planı izlenemeyen yıknt halindeki bir yapı gözlenmekte olup özellikle bu yapın etrafınd çatı kiremiti yoğunl dikkat çekmektedir. Yüzey işaret etmektedir. malzemesi Hellenistik, Roma ve Geç Bizans dönemlriı numarsı ile tespit edilen alan (Koordinatlar: 35 S 0540027200218 arştım 2.5 km güneydoğusa Sinekli Tepe'nin doğusnaki Karaca 4198154) Şirnce' Çeşm mevkiindedir (Harita: 1).470+/-10 m. seviyesindeki alanda yüzey malzemesi bir alanda izlenmektedir. Yoğun alaturka kiremit parçlı ve geç dönem 1.5-2 hektarlı profilleri ile bezeme anlyış sahip seramik parçlı, köylülerden alın duyumlar ile birleştdğn bu alanda yakın tarihe kadar yörenin Rum dönemine ait bir köy yerleşimn olduğ değrlnims yapımştr. Buna karşın seramik yoğunl içinde Geç Antik ve Ortaçğ formlaı da tespit edilmştr (Resim: 2). 2) Yüzey Malzemesi Veren Tanımly Alanlar numar lı buluntu alnı (Koordinatlar: 35 S 0538824-4201629) 200215 arştıma Şir nce' 2 km. kuzeyinde Karıncl mevkii, Karınclyokuş Tepe'nin kuzeybatı eteği üzerindedir (Harita: 1). 240+/-10 m. seviyesindeki alan 2-3 dekarlı bir alnı kapsamakta olup seramik ve çatı kiremiti parçsı yoğunl 10 m2 de 1 adettir. Az sayıdki yüzey malzemesi Geç Roma ve Geç Bizans dönemlerini işaret etmektedir. 200216 arştıma numar lı buluntu alnı (Koordinatlar: 35 S 0538854-4201937) Şir nce' 2.4 km. kuzeyinde, Maden Tepe'nin güney yamcında 300+/-10 m. seviyesinde yer almktdır (Harita: 1).4 dekarlık bir alana yaılmş 9örülen ve sadece çatı kiremiti parçlınd oluştğ gözlenen malzemenin yoğunlg 10 m 2 de 1 adettir. 200217 ar ştırma numar lı buluntu alnı (Koordinatlar: 35 S 0540086-4197591) Şir nce' i 3 km. güneydoğusa Merçemyelesi Tepe'nin keskin bir kaylı sırt yaparak aşğıy indğ doğu yamcındr (Harita: 1). 580+/-10 m. seviyesindeki alan yaklaşık 3 dekar boyutlarınd olup 10 m 2 de 1 adet seramik veya çatı kiremiti yoğunl­ na sahiptir. Buluntu alnıd çatı kiremiti parçlı dışna miarı unsura rastlım­ mıştr. Alanı bulndğ yer tarımsl faaliyetlere uygun Arpacık mevkii ile Ortaklar 11çesi'ni görmekte ve dolayıs bugün olduğ gibi Magnesia ad Meandrum üzerinden Yüzey malzemesi Geç Ephesos'a yönelebilecek uygun bir tall yola hakim durmaı. Roma ve Bizans dönemlerini işaret etmektedir (Resim: 3). 78 MiMARi BULGULAR VE DiGER UNSURLAR 1) Antik ve Ortaçğ 200219 arştım numarsı ile belirlenen yapı (Koordinatlar: 35 S 05383774202539) Şirnce'i 3 km. kuzeyinde, Maden Tepe'nin batı ucunda yer alm ktadır (Harita: 1). Yapı orta ve büyük boyutlu kalker taşlrdn yapılm ş 1.5 m. kalınğdi bir duvarın yuvarltımş bir plan çerçevesinde yaklşı 170 m2 lik bir alnı çevreleme(Resim: 4, 5). Duvar yükseliğ yer yer 1.00-1.20 m. seviyelerinde korunsi şeklindr muşt r. Maden Tepe'nin kalkerden ana kaysı üzerine bindrlmiş olan duvarın kapladığ alanda ve dışna yüzey malzemesine rastlnm ıştr. 515+/-10 m. seviyesindeki bu alandan Şirnce, Ephesos, Selçuk Kalesi, Pranga mevki i ve Keçi Kalesi hakim bir bakış açıs ile izlenebilmektedir. Yüzey malzemesi ve özellikle seramik bulgarın eksiklğne karşın, burada ifade edilen özellikler ile yapın taş temelli arkaik (?) bir kale (?) olup olmadığ değrlnimkt olup bu değrlnim için yeni arştıml ve yüzey malzemesine ihtiyaç duylmaktdır. 2002110 arştıma numar sı ile tespit edıln bir başk yapı (Koordinatlar: 35 S 3 km. batısnd, Incirlgedğ mevkiindedir (Harita: 1). Yö0535487-00142) Şirnce'i yapıld ~ izlenen bir yapı yıgn şeklindr. Bu yıknt kümesinrenin kalker taşlrında ve bu planı yorumlamak, aynı zamanda yığ n bitki örtüsü ile den bir plan çıkarm kaplnmış olması nedeniyle de mümkün olam ıştr. Ancak yığnt kümesinin kuzeyinortaya çıkarldğı anl şı , yığ n kümesine ait tek plan ve strüktür de kayak kazılr özelligi okunabilen, tavnı çökmüş bir mekan izlenmektedir (Resim: 6). Altta taş, üst yapıd tuğla malzeme kul anılm ş olan mekanı kuzey yarıs toprak altınd olup izlekorunmş duvar yükseklikleri 2.5 m.ye ulaşm k­ nen bölüm 1.75x1.10 m. boyutlarınd, tadır. Mekanı izlenen bölümünde batıy doğru 1.22xO.55 m. boyutlarınd, mekan derinlğde kemerli bir niş ilave edilğ de görülmektedir. Asıl mekanı güney duvarı üzerindeki 0.23 m. genişlğdk kemerli bir açıkl yığn kümesinin altın doğru uzanmakt dır. Mekan duvarlı kalın bir tuğlakır sıvay sahiptir. Mekanı bu özellikleri ile belki bir villa (?) olan yapı ait bir sarnıç olakot olarak da altta bulunuyor olması 255+/-10 m. seviyesindeki bu yapın çevresinde elde edilen rak değrlnimktJ. ile Geç Roma-Erken Bizans arsında kesintisiz bir arkeolojik malzeme M.O. 4. yüzıl süreci işaret etmektedir (Resim: 7). numarsı ile belirlenen nokta (Koordinatlar: 35 S 343222002111 arştım 01950), Şirnce' 4.2 km. kuzeybatısnd, Değirmn Boğazı'n hakim noktadaki SÜolarak bilinen mağrdı (Harita: 1).2001 yıl ar ştırmasında da konu editini Mağrsı len 2 bu mağry 2002 ar ştırma projesi içinde ulaşımtr. 120+/-10 m. seviyesinde ile ilgili yapıln değrlnim Erol Atalay tarfında ya ınl m ş­ bulunan mağr t1 3 . Mağr ikisi altta, diğer üstte 3 girşe sahiptir (Resim: 8). Mağr cephesindeki mevcut fresk parçlı ve zorlukla izlenen aziz figürleri, cephenin belki de tümüyle dini çerikli fresklerle kaplı olduğ na işaret etmektedir. Mağrnı cephesinde mimari müsağ alttaki girşe doğru doğal dahaleler de izlenmektedir. Bunlardan en belirgin olanı kaylrın merdiven şeklind oyulmasıd r ki, bu girş aynı şekild müdahalelerle fonksibir iç' mekana açılmktadır. Ulaşı n iç mekanı fresklerle kaplı olyonel hale getirlmş duğ gözlendiğ gibi aynı zamanda tavnı bir kubbe şeklind işlenm olduğ da belirenmşt. Çobanlar tar fında kul anı d ğ anl şı an mağ r nı , yakıl n ateşl r e yer fresklerinin ve mağr duvarlın kalın bir is tabksı ile kaplndığ göyer korunmş cephesinde de düzensiz noktalarda yer alan küçük nişler burülmektedir. Mağrnı lunmaktdır. Yaklşı man sığnak olan ön kısmn kilisenin parçsı 2 3 80 m. derinlğ ulaşn mağrnı Ephesoslular tarfında zaman zaolarak kulanıdğ ve U. Muss'a göre, mağrnı müdahaleler görmüş Panaghia Galeteri (Soutlou Panagia=Sütlü Panaya)'ye ait küçük bir olduğ değ rl n i m s yaprlm kt dı -. Atalay ve Muss'un tespit etti- Ersoy-Gürler2003, 173-174. Atalay 1984, 63-65. 79 grattitolar çerçevesinde mağrnı kul anım süreci Geç Bizans-20. yüzıl arsı olaSarkıtlnd akan suyun, annelerin sütünü artıdğ inacı, rak değrlnimşt. 20. yüzılda bu yöreye göçen Türkler tarfınd da, bu kez Sütini adıyl, mağrnı saygı görmesine neden olmuştr. Mağrnı bulndğ nokta Değirmn Boğazı'n yanı sıra Selçuk Kalesi'ni de görmektedir. Mağr çevresinde tespit edilen yüzey malzemesi de daha önceki arştımc­ ların tarihlerini destekler nitelikteki parçldı (Resim: 9). Mağrnı üç girşn çevresindeki freskler ve yukarıd ifade edilen merdivenler ile küçük nişler şeklind müdoğal görüntüsünü korudğ anl şı m kt d r. Zira ne mağrnı dodahaleler dışna ğal cephesinde ne de dışna mağrnı önünü kapatan bir mimarinin olduğn gösterir izlere rastlnmış. 2002112 arştıma numar sı ile tespit edilen bir başk yapı (Koordinatlar: 35 S 34261-01016) Şirnce' 4 km. batısnd, Kuydağ Tepe'nin kuzey yamcındr (Ha6.50x7.50 m. boyutlarınd dikdörtgen planıdr rita: 1). 150+1-10 m. seviyesindeki yapı, (Resim: 10). Duvar kalınğ 0.50 m., korunmş duvar yükseliğ yaklşı 3 m. olan yapın iki kısa duvarı yık durmaı. Tuğla kulanımsz sıral halinde kulanı orta boy taşlr inşa edilmştr. Kaçak kazılr ve yoğun bitki örtüsü ile tahrip olduğ gözlenen yapın bulndğ nokta Sütini Mağrsı'n ve Selçuk Ovası'n görmektedir. boyunca hiçbir açıklğn olması yapı girşn kısa duvarlar üzerinden Uzun duvarlı sağlndı işaret eder görünmektedir. Yapın fonksiyonuna ait hiçbir artı bulgunun olma sı, konumu gerği bir savunma yapıs olup olamycğın düşnrtmeki. Yapı çevresinde 4 dekarlı bir alana yaılmş olan stroter parçlı dışna başk yüzey malzemesine rastlnmışr. Stroter parçlın nitelikleri yapın Bizans Dönemi ile ilşkendrbcğ göstermektedir. numar sı ile Şirnce' 2.1 ile 3.1 km. batısnd, incirligedi2002113 arştım ği mevkiinde yaklşı 1 km. boyunca yer yer izlenebilen pişm toprak su iletim hatı belirnmşt (Hatın gözlemndiğ doğuaki ilk nokta kordinatlı: 35 S 35994-99438, 35 S 35010-99979) (Harita: 1). Hatın gözlemndiğ son nokson nokta kordinatlı: tada, modern bir şose yolun altınd kalmış bölümde, in situ olarak izlenmektedir. Bu0.18 m. çapındr. Su iletim hatın mevcut duradaki borular 0.49 m. uznlğda, göstermekle birlikte yoğun tarımsl faaliyetler ve bitki örtüsü rumu Selçuk'a yöneldiğ nedeniyle başlngıç ve ulaştığ noktalar konusunda mevcut veriler dışna bulgular Bu anlamda daha kapsmlı arştıml ihtiyaç saptamak mümkün olam ktdır. duy lac ktır. Buna rağmen bu iletim hatın yönü dolayıs, 2001 yılnda tespit ettiğimz Suyun Anası olarak adlnır kaynak yapısnd başlyrk Selçuk'a ulaşn Şir nce/S l us su yolunun bir parçsı olarak şimdlk değrlnib. Bu hatın baş­ langıç noktasıd özellikle gözlenen, ama hat boyunca da karşıln farklı profilli boru parçlı birden fazla iletim hatı ile veIveya onarıml ilşkendrb görünmektedir. numarsı ile Şirnce' 4.7 km. kuzeybatısnd, Söğütçk 2002114 arştım Tepe kuzey yamcınd yer alan (Harita: 1), 1'den 4'e kadar numarldı ve daha tarfınd da tespit edilmş olan 5 , Belevi yönünden Ephesos'a su önce arştımcl ileten KaypınrlPg su iletim sistemine ait dört adet tek açrkhkh kemer yer almaktadır (Resim: 11). 20 m. seviyesinde su ileten bu dört kemerin kemer açıklr (sıra­ sıyla kemer kordinatlı: 35 S 0534468-4203201; 35 S 0534638-4203208; 35 S 0534926-4203197 ve 35 S 0535259-4203510) 1.92 ile 3.80 m. arsınd değişmkt olup korunmş kemer genişlkr yaklşı 2.78 m., korunmş kemer uznlkarı 8.80 kemer kalınr 0.30 ile 1.10 m. ve korunmş kemer yüksekile 18.63 m., korunmş likleri 2.40 ile 4.22 m. arsınd. Yüzyılarn tahribın rağmen ayakta kalmış olan örülmş olup yukarıd verilen rakmlın da işaret ettibu kemerler kalkerden taşlr ği 4 5 Muss 1995,117-119. Forchheimer, 239-250; Öziş ve diğer ..1997, 131-134, Fig. 12 80 ği gibi öngörülen seviyeyi yakalamak noktasıd ana kaynıli durumuna göre kemerIerin inşa edilğ anlşımktdr. Söğütçk Tepe'nin kuzey yam cında yer alan kemerIer, bu tepenin batısndki Bayrkçı Tepe'nin batı yamcınd özellikle net olarak izlendiğ gibi ana kayaya oyulmş iletim sistemi ile devam ederek Selçuk'a doğru yönIenmektedir. 2) Geç Dönem Unsur/an numar sı ile Şirnce' 650 m. güneyinde (Koordinatlar: 35 Döneminin Rum yerlşimcn ait bir su kemeri belirS 0538187-4199101) Osmanlı lenmiştr (Harita: 1). Aynı kemerin Cumhuriyet Döneminde de bir süre kulanıdğ, sonrasınd önce beton destekli açık bir su yolu, sonra ise demir bir boru ile yenilenerek qörülmşt, Mağr Deresi üzerinde 415+/-10 m. sevigünümüzde halen kulanıdğ yesinde yer alan kemer, 0.84 m. genişlğd, 2.73 m. açıkl tek kemerlidir. 2001 yı­ lında belirlenen Mağr Deresi üzerindeki Suyun Anası adı ile anıl Roma Dönemi kaynak yapısnd başlyrk Şirnce'y ulaşn su iletim sisteminin bir parçsı duru- 2002/15 ar ştırma mundaır. 2002116 arştım numarsı ile Şirnce' yaklşı 2 km. kuzeyinde (Koordinatlar: 35 S 0537980-4201723) Maden Tepe'nin Maden Deresi'ne bakan güney yam cın­ da Osmanlı Döneminde, 20. yüzıln başlrınd kulanı bir maden ocağı tespit edilmiştr (Harita: 1). 230+/-10 m. seviyesindeki ocaktan çıkarln artık malzemenin ocağın önüne dökül ğ ve zaman içinde ocak girşn taş ve bitki örtüsü ile kapndığ izlenmiştr. Ocaktan çıkarln artık/dö ün malzeme bu ocağın bir zımpar taşı ocağı olabilecğn işaret etmektedir". Osmanlı belgelerinden Şirnce yöresinde bir zımpar taşı ocağın olduğ bilinmekte, 22 Haziran 1903 tarihinde Çerkez Mehmet Paş'nı bu yörede zımpar taşı çıkarm izni aldığn kaydedilmektedir". numarsı ile belirlenen bir diğer yapı Şirnce' 4.5 km. ku2002117 arştım zeybatısnd, Değirmn Boğazı mevkiinde (Koordinatlar: 35 S 0535112-4201520) yer alan Osmanlı Dönemi Rum yerlşimc ait değirmn yapısdr (Harita: 1). Aynı mevbelirlenen üç değirmn yapıs ile birlikte dördüncü değirmn yapıs ­ kide 2001 yılnda dır. Su kemeri günümüzde onarılmş olan yapın havuz kısm zorlukla izlenmekte, iş­ lik kısm ise harabe halindedir. Diğer üç değirmn ile birlikte 20. yüzıln ortalın kadar Türkler tarfında işlet d ği yöre sakinlerince ifade edilmektedir. Şirnce çevresinde 31 noktada saptdığmz ve tümü M.Ö. 4. yüz2001 yılnda yıldan başlyrk 20. yüzıln başlrın kadar süren tarihsel sürecin birer unsuru olan ilave olarak 2002 yılnda 17 noktada daha alan ve yapı eklnmiştr. alan ve yapılr Böylece Şirnce kırsal nd yakl şı 49 km21ik alanda, 48 noktada antik dönemden baş­ layarak Cumhuriyet'in ilk yılarn kadar olan geniş tarihsel perspektifte alan ve yapılr saptnmışr. Tüm bu alan ve yapılr antik ve Ortaçğ Bizans kenti Ephesos'un ve sonrasında Beylikler ve Osmanlı kenti Ayasuluk'un doğu yönündeki kırsal alnıd kır yaşmı ve kent-ır ilşksn ortaya koyacak veriler sunmaktdır. Tüm alan ve yapılrn yerleri tespit edilerek harita üzerine yerlştim ve böylece Şirnce yöresinin arkeolojik ve tarihi haritsı oluştrm, Hemen her kilometresinde bir veri sunan bu alnı kırsal yapı­ sı ve kentle olan ilşkern sorgulanmı sonraki çalışmrd değrlnickt. 6 7 D.E.Ü. Maden Mühendislğ ra taşı ocağı olabiecğn Berber 1999, 143. Bölümü'nden ProfDr. Ali Akar bu döküntü malzemeden yola çıkar sözlü olarak aktrmış. 81 madenin bir zımpa­ KA YNAKÇA VE K/SAL TMALAR ATALAY 1984 BERBER 1999 ERSOY-GÜRLER 2003 ozıs FORCHHEIMER 1923 MUSS 1995 ve diğer.197 Atalay, E., Sütini ve Kemalpş Mağrlınd Buluna Bizans Freskleri, 2. Araştım Sonuç/an Top/antıs, 1984, 63-65. Berber, E., Yeni Onbinlerin Gölgesinde Bir Sancak: lzrnir, izmir, 1999. Ersoy, A. & Gürler, B., Şirnce Köyü ve Çevresi 2001 Yıl Yüzey Araştıms, 20. Araştım Sonuç/an Toplantıs, 2003, 169-178. Forchheimer, Ph., Wasserleitung, FiE III (1923) 224-255 Muss, U., Jenseit von Ephesos: Die Griechen von Şirnce, ÖJh 64, 1995,118-142. Öziş, Ü., Atalay, A., Becerik, M., Özdikmen, K., Efes'in Tarihi Su Getirme Sistemleri, 1. Ulusarı Geçmiştn Günümüze Se/çuk Sempozyumu, Selçuk, 1997, 125-136. 82 Harita: 1 Şirnce ve çevresi Resim 1: 2002/3 arştım numarlı alandan seramik örnekleri 83 Resim 2: 2002/8 ar ştırma alandan seramik örnekleri numar lı Resim 3: 2002/7 ar ştırma alandan seramik örnekleri numar lı Resim 4: 2002/9 ar ştırma alandan seramik örnekleri numar lı 84 Resim 5: 2002/9 ar ştırma alandaki erken kalenin (?) taş malzemeleri sur duvarı numar lı Resim 6: 2002/10 arştı­ ma numarlı alandaki bir villa (?) yapısn ait sarnıç Resim 7: 2002/10 arştı­ ma numarlı alandan seramik örnekleri 85 Resim 8: 2002/11 Mağrsı' arştım nı girş numarlı cephesi Sütini Resim 9: 2002/11 arştım alandan seramik örnekleri numarlı Resim 10 : 2002/11 arştım numarlı alanda- kiyapı Resim 11 : Kaypınr-Eheso na ait tek 86 açıkl su iletim hatı­ (4 No.lu) kemer xlus ıu 2002 YILI YÜZEY ARŞTIMS EnginÖZGEN* Barbara HEL WING Atilla ENGiN ilk kez 2000 yılnda ile üçüncü yıln tamlışr. da, yaklşı üç hafta oluşm t r. sındaki Yüzeyar ştı m s sürmşt. başln Kilis ili yüzearştıms 2002 yıl yüzearştıms çalışm r , Araştım çalışmr 2002 sezonu 1-20 Eylül tarihleri arsın­ ekibi Oylum Höyük kazı ekibi üyelerinden Elbeyli ve Musabeyli ilçeleri ile Kilis'in batı­ alanda yoğunlaştırm. Önceki yılard gerçklştin yüzearştıms çalışmrnd, Kilis çevresinde toplam 101 arkeolojik sit alnı belirnmşt. 2002 yıl çalışmrnd ise 43 merkez daha belirnmşt. Bu merkezler; 16 höyük, 8 düz iskan yeri, 8 yamaç yerlşmsi, 4 kale, 2 kale yerlşmsi, 2 paleolitik buluntu yeri, 1 nekropol, 1 doğal mağr ve 1 su kemerinden oluşmaktdır: . 1D2-Çamurlu Höyük Elbeyli ilçesi'nin yaklşı 2 km. güneyinde yer almktdır. Orta boyutlu bir höetği, toprak alım sonucu tahrip edilmştr. Höyüğn doğu eteklerinde, kuyüktür. Batı zey-güney yönünde yaklşı 300 m. uznlğda, büyük mekanlardan oluşan taş temeller, yüzeyde görülmektedir. Seramik türü malzemenin bulnmadığ bu yapı temelleri olasık Ortaçğ' aittir. 1D3-Alahan Höyüğ Elbeyli ilçesi, Alahan Köyü'nde yer alan küçük boyutlu bir höyüktür. Höyüğn üzerinde eski bir taş ev ve su kuyusu yer almktdır. Höyüğn batı ve güneyetekleri üzerinde modern köy yerlşim bulnmaktdır. Köy içerisinde bir evin duvarın, Roma Devrine ait bazalttan bir kartal kabrtmsın rastlnmış. 1D4-Salhan Höyüğ Elbeyli ilçesi, Alahan Köyü'ne bağlı Salhan mezrasınd te bir höyüktür. Höyüğn çevresinde modern köy yerlşmsi Alahan Höyüğ'n hemen güneyinde, Türkiye-Suriye sınr yakınlrd bulnmaktdır. yer alan orta büyüklükMerkez, yer almakta- Prof. Dr. Engin ÖZGEN, Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, 06532 Beytepe-Ankara.rrÜR- KIYE Dr. Barbara HELWING, Oeutsches Archiiologisches Institut, Eurasienabteilung, Im 001 2-6, 0-14195 Berlin/ OEUTSCHLANO Araş, KIYE Gör. Atilla ENGiN, Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, 06532- Beytepe-Ankara.rrÜR- 87 dır. miştr. Höyüğn kesimi köylülerce toprak alım kuzeybatı sonucu büyük ölçüde tahrip edil- 105-Tileyli Höyük Elbeyli ilçesi'nin Taşlıbkr şık 2 km. kuzeybatısnd dan, sürülerek yavnlşmıtr. 106-Taşı/bkr yaklakulanıdğ­ Höyüğ Elbeyli iıçes, yinde yer almktdır. leşim izi belirnmşt. doğusna, Köyü sınrla içerisinde, Elbeyli'nin kuşçm yer alan küçük bir höyüktür. Höyük tarla olarak Taşlıbkr yerlşimn Köyü sınrla içerisinde, köyün yaklşı 500 m. kuzeHöyükten kuzeydoğa doğru uzanan sırt üzerinde Ortaçğ yerBu kesimde yüzeyde, taş temel izleri görülmektedir. Höyüğn su ihtyacın karşılyn bir su kaynğı bulnmaktdır. 107-Tepecik Harabesi Köyü sınrla Elbeyli ilçesi'nin Taşlıbkr yaklşı 300 m. kuzeydoğsna, yeridir. Yüzeyden Ortaçğ alan düz bir tskarı neme ait 4 seramik parçsı toplanmışr. Yerlşim içerisinde yer almktdır. Taşlıbkr yolun doğu kesimindeki tarlada yer seramik parçlı ile birlikte Kalkolitik Döyeri tarla olarak kulanımtdr. Höyüğ'n Harabesi 108-Şehmrdin Kilis ili, Merkez ilçe'ye bağlı, Karakoyunlu Köyü sınrla içerisinde yer alan bir dağ köyüdür. Yüksek bir tepe üzerine kurulan yerlşim yerinde, yapılr ait taş duvar kalıntr görülmektedir. Yoğun taş yığnts, yapılrn tamamen taşl inşa edildiğin göstermektedir. Çevreden çakmtşı alet ve çekirdekler ile Ortaçğ seramik parOrtaçğ çalrı toplanmışr. 109-Kesmelik ıerzM Elbeyli ilçesi, Yeşilyurt Roma Devrine ait, soyulmş alnrı ve mekanlrı 110-Yeşilyurt Köyü, Kesmelik mezrasın kuzeyindeki kireçtaşlı kaya oyuğ mezarlar ile ana kayaya oyulmş alanda, çeşitl işlk belirnmşt. Höyüğ Elbeyli ilçesi'ne bağlı Yeşilyurt Köyü'nde yer alan orta büyüklükte bir höyüktür. Höyük üzerinden, Neolitik Dönemden Roma Devrine kadar birçok dönemi temsil eden seramik parçlı toplanmışr. ıı ı-Kreç Mevkii dırlan Elbeyli ilçesi'ne bağlı alanda, doğal mağrl Akçağıl belirnmşt. Köyü'nün güneyindeki Kıraç Çevrede çakmtşı mevki i olarak adlanaletlere rastlanma- mıştr. 112-Yaz/I/becer üğyöH Elbeyli ilçesi, Yenidğrm Köyü'nde yer alan orta büyüklükte bir höyüktür. Hönüğ y üst kısmnda taş temel izleri kısmen izlenebilmetedir. Güneyetek üzerinde modern köy yerlşimn ait terkdimş ve yıklmş ev kalıntr bulnmaktdır. Höyük, geç ev gelnği yüzünden neredeyse tamamen taşlr kaplıdr. dönemlerdeki taş 88 13-Kocabğ/r Mevkii Kilis ili, Merkez ilçe, Karamelik Köyü sınrla ridir. Yerlşim yeri tarla ve bağ olarak kulanımtdr. çalrı ve çatı kiremitleri Ortaçğ' aittir. içerisinde yer alan düz bir iskarı yeYüzeyden toplanan seramik par- 14-Cağber/i Harabesi Elbeyli ilçesi'nin kuzeybatısnd yer alan bir tepe yerlşmsid. Tarla olarak kullanı yerlşim yerinden toplanan seramik parçlı Hellenistik/Roma ve Ortaçğ dönemlerine aittir. 115-Kuyu/uok Harabesi Elbeyli ilçesi, Sağlıck Köyü'nün 2 km. batısnd yer alan düz bir iskarı yeridir. Köyü'ne doğru giden yolun hemen güneyinde bulunan yerlşim Elbeyli'den Sağlıck yerinden Ortaçğ' ait seramik ve çatı kiremiti parçlı toplanmışr. Yerlşim yeri tarOlasık mimariye ait olan taşlr tarla sınrda birktImş­ la olarak kulanımtdr. tir. Güneye doğru giden dar bir yol, yerlşim ikiye bölmüştr. Merkez adın, bugün kapanmış olan bir su kuyusundan almıştr. 1 6-Sağ/ıc k Köyü Elbeyli ilçesi'ne bağlıdr. Köy içerisinde Ortaçğ' Köy içerisinde yer alan bazalt bir sütun da yerlşimn işaret etmektedir. taçğ mıştr. 117-ikizkaya Höyüğ Elbeyli ilçesi, Kalbursait K9Yü, ikizkaya mezrası büyüklükte bir höyüktür. Höyük, Ikizkaya mezrasın dır. Höyüğn hemen kuzeyinde doğal su kaynlrı 118-Tefellez Sırt Elbeyli ilçesi. Günece Köyü'nün yaklşı üzerinde Orta Paleolitik Döneme ait bir çakmtşı ait seramilk parçlı toplanseramikleri ile birlikte bir OrOrtaçğ bulnmaktdır. yaklşı sınrla 1 km. güneybatısd, alet ele geçirlmşt. içerisinde yer alan orta 600 m. kuzeybatısnd­ Tefellez sırt 119-Havann Harabesi Köyü'nün 700 m. kuzeydoğsna, köy yolunun yaklaElbeyli ilçesi'nin Havrın şık 400 m. kuzeyinde yer alan avlulu, korunalı kalın duvarlara sahip büyük kompleks ait taş duvarlar yüzeyden izlenebilmektedir. Mekanlar iki büyük avluya açıl­ bir yapı makt dır. 120-Ti/kip Höyüğ Elbeyli ilçesi, Karçğıl Köyü, Tilkip mezrasınd yüktür. Karamelik Höyüğ ile birlikte Elbeyli sınrla biridir. Höyük yüzeyinden, Geç Kalkolitik'ten Ortaçğ' eden seramik parçlı toplanmışr. 121-A/imantara Höyüğ Elbeyli ilçesi'nin 1 km. doğusna, alan küçük bir yerlşim yeridir. Yerlşimd resi tarla olarak kulanımtdr. yer alan orta büyüklükte bir höiçerisindeki en büyük höyüklerden kadar kesintisiz iskana işaret asfalt yolun yaklşı alçak bir höyükleşm 89 SO m. güneyinde yer söz konusudur. Çev- 122-Büyük Harabe Köyü sınrla içerisinde yer alan bir Ortaçğ düz skanı Elbeyli ilçesi, B. Şekp yeridir. Elbeyli'nin yaklşı 2 km. doğusna, asfalt yolun hemen kuzey tarfınd yer almktdır. Yerlşim yeri tarla olarak sürldğne, seramik parçlı oldukça geniş bir alana yaılmştr. Olasık mimariye ait olan taşlr, tarla sürümü sonraıd belirli yerlerde toplanmışr. 123-Kumsurun Höyüğ Elbeyli ilçesi, Kumsurun (Geçerli) Köyü'nde yer alan orta büyüklükte bir höyüktür. Höyüğn güney ve güneybatı eteklerinde modern bir köy yerlşim bulnmaktdır. Kumsurun Höyüğ, çevredeki diğer höyüklere göre daha iyi korunmşt. 124-Sinekseken Tepesi yer alan Sinekseken Tepesi üzerinde, Orta Paleolitik Elbeyli ilçesi sınrlad alet, yonga ve çekirdek parçlı ile Ortaçğ' ait seramik parDöneme ait çakmtşı çalrı toplanmışr. Denizden 630 m. yükseklikte olan tepe üzerinde bağ ve bahçeler Yüzey malzemesi daha çok tepenin tarım alnı olarak kulanımy yer almktdır. güney yamçlrınd toplanmışr. tadır. 125-Havuzluçam Höyüğ Elbeyli'nin batısnd Havuzluçam Köyü'nde yer alan küçük ve oldukça yayvan büyük bir kısm üzerinde modern bir köy yerlşmsi bulunmakbir höyüktür. Höyüğn 126-Fatmcık Harabesi içerisinde, Türkiye-Suriye sınr Elbeyli ilçesi, Alahan Köyü sınrla askeri kontrol bölgesinde yer alan bir düz iskarı yeridir. Tarla olarak kulanı yerinden toplanan seramik parçlı Ortaçğ' aittir. yakınl r d , yerlşim 127-Alahan Harabesi yer alandüz bir iskan yeridir. Elbeyli ilçesi, Alahan Köyü'nün hemen doğusna Merkez, Alahan Höyüğ dışna aynı yerdeki ikinci yerlşmdi. Yerlşim yeri yayvan taş çıkartm için kazıln çukurlarda, tahrip edilmş bir tepe görünümündedir. Olasık miarı kalıntr görülebilmektedir. Yerlşim yerinden toplanan seramik parçlı Orta Tunç Çağı, Roma Devri ve Ortaçğ' aittir. 128-Saatfl Höyüğ Kilis ili'ne bağlı Satlı Köyü'nün kuzeyinde, bir yamaç üzerinde yer alan orta büüzeri tarla olarak kulanımtdr. Höyüğn üst kesiyüklükte bir höyüktür. Höyüğn modern bir mezar, höyüğn üzerinden yaklşı 1,5minde yer alan yerinde korunmş toprağın alındğ göstermektedir. Höyük üzerinde rastlanan çok sa2 m.kalınğd yıdaki insan kemikleri de toprak alım sırand tahrip edilen mezarlara işaret etmektedir. Aynı jekilde höyük üzerinde rastlanan mozaik parçlı da mozaikli yapılrn tahrip edildigini göstermektedir. 129-Bulamaçll Köyü Bulamçı Köyü'nün hemen güneyindeki tarla ve Kilis ili, Merkez ilçe'ye bağlı Köylülerden alın bilgiye göre, kaçak kazılr zeytinliklerde mezarlara rastlnmış. bu alandaki taş sanduka ve küp mezarlardan çıkan göz yaşı şielr Roma Devri mezarlığn işaret etmektedir. 90 130-Martavan Höyüğ Kilis ili, Martavan Köyü'nde yer alan küçük bir höyüktür, Höyüğn etekleri üzerinde modern köy yerlşim bulnmaktdır. güney ve batı mı sonucu oldukça tahrip olmuş ve küçlmştr. üst kesiminde, Höyük toprak alı­ 131-Sapkanll Harabesi Sapknlı Köyü'nün batısndki yamaç üzerinde yer alan bir geç Kilis ili'ne bağlı dönem yerlşmsid. Yüzeyden toplanan seramik parçlı Roma ve Ortaçğ özellikyerinin doğusna, soyulmş bir kaya oyuğ mezar belirleri göstermektedir. Yerlşim lenmiştr. Köylülerin verdiğ bilgiye göre, köy içerisinde de Roma Devri mezarlı bulunmaktdır. 132-Domuzbeleni Mevkii Musabeyli ilçesi'ne bağlı Has ne lı Köyü sınrla içerisinde yer alan Domuzbesonucu tahrip edilmş taş Ieni mevkiinde, bir zeytin bahçesi içerisinde, kaçak kazılr sanduka mezarlara rastlnmış. Hiçbir buluntuya rastlanmayan alan, olasık Roma Devri mezarlığd. 133-Kandil Harabesi Topallar Köyü'nün kuzeydoğsnai Kandil Tepesi Musabeyli ilçesi'ne bağlı üzerinde yer alan bir yamaç yerlşmsid. Ortaçğ seramik parçlı ve çatı kiremitlealanda, yüzeyden izlenebilen yapı taş temelleri bulnmaktdır. Oldukrinin toplandığ ça kalın taş duvarlar, büyük mekanlrı ya da avlurın varlığn işaret etmektedir. Yerleşm, kuzey-güney yönünde yaklşı 200 m. uzanmktdır. Kandil Harabesi, konumu itibariyle vadiye hakim, korunalı bir konumda yer almktdır. 134-Bağocsl Kalesi Musabeyli ilçesi'ne bağlı Topallar Köyü'nün kuzeydoğsna, Kandil Tepesi'nin ve ağç­ kuzey ucunda, yamaç üzerinde yer alan bir kaledir. Alan tümüyle fundalıkr larla kaplı olduğ için duvarlar her yerde izlenmştr. Bir yerde oldukça geniş bazalt bir duvar kuzey-güney yönünde uzanmktdır. Fundalıkr arsınd düzgün kesilm ş yapı taşl rına rastl nmışt r. 135-Akdut Mevkii Topallar Köyü'nün kuzeyinde, Ödlek Tepesi'nin güney Musabeyli ilçesi'ne bağlı et ğinde Ortaç ğ'a ait bir yamaç yerlşmsi belirnmşt. Yerlşmni kuzeyinde, kayalık kesimin eteklerinde, yarım kalmış bir bazalt tekneye, yerlşim yerinin güneydoğu kesiminde ise bazalttan bir öğütme taşın ve havana rastlnmış. 136-Hanik Höyüğ Kilis'e bağlı Gözkaya Köyü sınrla içerisinde, Kilis-islahiye karayolunun yaklaşık 400 m. güneyinde yer alan orta büyüklükte bir höyüktür, Yerlşmni hemen günebulnmaktdır. Höyüğn etekleri tarla olarak sürldğne olyinde bir akarsu yatğı dukça yavnlşmıtr. 137-Hasanca/r Höyüğ Musabeyli ilçesi'ne bağlı Has ne lı yayvan bir höyüktür. Tarla olarak kulanı maktdır. Köyü'nün güneybatısd höyüğn 91 batısnd yer alan küçük ve bir akarsu yatğı bulun- Harabesi Kilis'e bağlı Demirciler Köyü'nün güneydoğus nda, ormanlık bir arazi içinde, DeYüzeyden toplamirciler Köyü'ne giden yol üzerinde yer alan bir yamaç yerlşmesidr. nan seramik türü malzeme Ortaç ğ yerl şim ne işaret etmektedir. 138-Heybtoğlu 139-Çerçi/i Köyü Kilis ili'ne bağlı Çerçili Köyü içerisinde toplanan Roma ve Ortaçğ çalrı bir yamaç yerl şmesin varlığ n göstermektedir. Köy içerisinde tan bir kapı modeline de rastlnmış. 140-HasancaIJ Harabesi Has ne lı Köyü'nün güneybatıs d, Musabeyli ilçesi'ne bağlı sına giden yol üzerinde bulunan bir yamaç yerlşmesidr. türü malzeme Roma Devri ve Ortaçğ' aittir. Kalesi t aı-Hesnct Musabeyli ilçesi'ne bağlı sındaki tepe üzerinde kurlmş olan kalenin doğu ve batısnd ve çeşitl yapılr ait duvar kalınt arı Ortaç ğ özellikleri yansıtmkadır. ayrıc , seramik parbazalt- Üçevler mezraYüzeyden toplanan seramik Has ne lı Köyü'nün doğusna, dar bir vadinin ortabir kale yerlşmsid. Uç tarfı tepelerle çevrlnmiş akarsu yatklrı bul nmakt dır. Tepe üzerinde bir sura iztenebilrnektedir.Yüzeyden toplanan seramikler 142-Resulosman Kalesi Resulosman Dağı'n doğu yükseltisi üzerinde yer Kilis'in kuzeyini sınrlad alan kale, denizden 964 m. yüksekliktedir. Kilis Ovası'n kontrol eden kalenin taş duvarlı ve iç mekanlrı kaçak kazılra büyük ölçüde tahrip edilmştr. Çevreden toplanan seramik parçl ı, Hellenistik/Roma Dönemine ve Ortaçğ' işaret etmektedir. Kaaletlere rastlnmışr. le çevresinde ise Orta Paleolitik Döneme ait çakmtşı 143-Afrin Vadisi-Su Kemeri Cengin Köyü'nün kuzeybatısnd, Elbeyli ilçesi'ne bağlı bir vadide, olasık Roma Devrine ait olan iki katlı Afrin Nehri'ne açıln bir su kemeri kalınts rastlnmış­ dar tır. 144-Afrin Harabesi Elbeyli ilçesi'ne bağlı da, Afrin Nehri'nin batı kıy s ndaki ramik malzemeye göre yerlşm Cengin Köyü'nün kuzeybatısnd, su kemerinin yakınlr ­ bir sırt üzerinde yer alan bir tepe yerlşmsid. Hellenisitik/Roma ve Ortaçğ' aittir. Se- SONUÇ Sonuç olarak 2002 yıl çalışmrnd elde edilen bulgular şöylec sıral n bi r: 1) Kilis ili'ndeki arkeolojik ören yerleri, büyük bir merkez olan Oylum Höyük dışında genelolarak küçük ya da orta büyüklükte yerlşm dir. Bu yerlşim yerlerinden günümüzde tarım al nı olarak kulanıre, daha fazla sayıd yerlşm mibir kısm ait bazalt taşlr ve yoğun bitkisel örtü ile kaplıdr. Bu nedenle de sonuçmari kalıntr lar az miktarda toplanabilen malzemeye göre değrlnimşt. Bu durum, Neolitik, Halaf ve Ubeyd gibi erken dönem malzemelerinin oldukça az sayıd yerlşim yerinde belir nm ş olmasın da bir nedeni gibi görünmektedir. 92 2) Kilis'in batısnd, Elbeyli ilçesi sınrladki höyükler düzlüklerde yer alırken, Kilis'in daha engebeli olan batı kesiminde höyükler, genellikle çanak biçiminde, tepelerle çevrili dar alanlarda görülmektedir. Bu coğrafi özellik, platodaki çeşitl dönemler boyunca yerlşmin kulandığ arazinin doğal bir sınra da işaret etmektedir. Hellenistik/Roma Devrinde yerlşim görmeye başl ­ 3) Kilis genelinde, bir kısm yan Ortaçğ yerlşmin büyük bir kısm üzerinde, modern köy yerlşmin görülmesi, yakın dönemde bölgede devam eden kesintisiz iskana işaret etmektedir. merkezlerdeki seramik bulnt arı, bazı alanlarda dönem4) Birbirine çok yakın ler boyunca yerlşm/in yer değiştrn göstermektedir. NO MERKEZ MERKEZTipi ,(9 -c c> ~ 'j:: ':J 'j:: « o ~ 'j:: ':J o ~ oW ':J if o >w z :J ...J oW - ~ ,(9 en ~ ,(9 « c> c> z ,~ « c> oz ...J -c :J :J oW '5;2 ~ (9 l(f) W l- o: o « :2 ,6 -c o o =ı ,~ oo: z l- ow QJ « ~ 'j:: o: '2 .~ W ...J ...J c> o (f) W '(9 -c c> ~ o: w o :ı 102 Çamurlu Höyük Höyük X X X X X X X 103 Alahan Höyüğ Höyük X X X X X X X 104 Salhan Höyüğ Höyük X X X X 7 7 X X X X X X X X X X X X X lileyli Höyük 105 Höyük X Taşlıbkr 107 Tepecik Harabesi 108 Şehmrdin Höyüğ Harabesi Düz iskarı X X Kesmelik Mezraı Düz iskarılnep. 110 Yeşilyurt Höyük Höyüğ 112 Yazılbecr 113 Kocabğlr Mevkii Kıraç Mevkii Cağberli Doğal mağr X 115 Kuyuluok Harabesi 116 Sağlıck Köyü X X X X 7 X X X X X X X X Düz ıskan 118 Tefellez Paleolilik bul.yeri 119 Havrı X X X X X X 7 7 X X X Kale (7) 120 lilkip Höyüğ Höyük X X X X X X 121 Alimanlara Höyüğ Höyük X X X 7 7 X 122 Büyük Harabe Düz Iskarı 123 Kumsurun Höyüğ Höyük 124 Sinekseken Tepesi Paleolilik bul, yeri 125 HavuzluçamHöyük 126 Falmcık 127 Alahan Hatabesi 128 129 Satlı Harabesi Höyüğ Bulamaçh Köyü X X Düz iskarı Höyük 7 X Tepe yerlşmsi ikizkaya Höyüğ n Harabesi X Düz iskarı 117 ıtr S X 7 Höyük Höyüğ Harabesi 114 X Yamaç yerlş. 109 111 X Höyük 106 X X X X X X X X X X X Höyük X Düz ıskan Düz iskan Höyük X Yamaç yerl.lnekrpl. 93 X X 7 X X X X X X X X X X Martavan Höyüğ 130 131 Höyük Harabesi Sapknlı X X X X X Yamaç yer1.1nekrpl. X X ? ? 132 Domuzbeıni Nekrapol X 133 Kandil Hatabesi Yamaç isemş lrey ? 134 Kalesi Bağocsı X Kale X 135 Akdut Mevkii Yamaç isemş lrey 136 Hanik Höyüğ Höyük ? 137 Hasnelı Hövük ? 138 Heybtoğlu Höyüğ Harabesi X X X ? ? ? X X X X X X Yamaç isemş lrey 139 Çerçili Köyü Yamaç isemş lrey X X 140 Hasnelı Harabesi Yamaç isemş lrey X X 141 Hasnelı Kalesi Kale 142 Resulosman Kalesi X X 143 Alrin Su Kemeri Su kemeri X 144 Alrin Harabesi Tepeyerlşmsi X Kale/PaL. buL. yeri X X X olarak Kalkolitik ve Tunç çağlrı ile geç dönem yerlşm­ 5) Höyüklerde yoğun Orta büyüklükteki (150-200 m. çapınd) birçok höyükde ele geçirilen çeşitl dönemlere ait seramik türü malzeme, bereketli Kilis Ovası dışna, plato kesidönemler boyunca yoğun olarak yerlşidğn göstermektedir. minde de çeşitl 6) Belirlenen yerlşm in büyük bir çoğunl, oldukça küçük su yatklrı üzerinde yer almktdır. Ancak bugün bu akarsulardan Balık Suyu, Sinnep Suyu, Akpınar Deresi dışnaki küçük akarsular ya tamamen kurmştur ya da mevsim yağışlrn bağlı olarak az miktarda su potansiyeline sahiptir. Erken dönemlerde, günümüzde tamamen kurmş olan ve yerlşim yerlerinin yakınlrd bulunan bu su yatklrın aktiv olduğ düşnlebir. Su yatklrın bugün kurmş olması, olasık iklim deği­ şiklernd ve artan tarım faaliyetlerine bağlı olarak yeraltı suların fazlaca kulanı­ leri masınd belirnmşt. kayn l mış olma ıd r. 94 THE NEMRUD DAG PROJECT: THE SECOND CAMPAIGN BY THE UNIVERSITY OF AMSTERDAM (2002) Herman A. G. BRIJDER* lt is an honour to inform you about the restoration and conservation work that was, thanks to the permit granted by the Ministry of Culture to the University of Amsterdam, carried out in June and July 2002 by a team of Turkish and international experts at the famous archaeological site of Nemrud Dağ under supervision of the Turkish Ministry of Culture and the Amsterdam Archaeological Centre of the University of Amsterdam. The team was composed of archaeologists, epigraphists, ceramologists and construction engineers. In my paper, i will first give you an impression of the work carried out during our second campaign in the summer of last year. Further, i will share my thoughts and ideas on the specific nature and future development of the restoration and conservation program. Nemrud Dağ (Fig. 1) has an importance that goes far beyond the province of Adıyamn, the region of Anatolia or even the country of Turkey itself. Not without reason the site of Nemrud Dağ has been placed on the list of the world's most important archaeological sites by the World Monuments Fund. Due to its unique character and preservation, Nemrud Dağ is world heritage. We see it therefore only as logical, and even necessary, that different opinions on the future of the site and the ongoing project are ventured and discussed. From the very start of our project, We have tried to form of group of international conservation specialists and archaeologists to function, as it were, as a critical body. In the 2002 campaign, the archaeological research -- started in our first season of 2001-- was continued and further developed. We worked on the Site Information System (SIS) and -- just as in the previous season -- our documentation of the site generated new observations and ideas (Fig. 2). Herman A.G. BRIJDER, Amsterdam Archaeological Centre University of Amsterdam, Niewe Prinsengracht 130 1018 V2 Amsterdam/NETHERLAND . Composition of the team: Prof. Dr. Herman A.G. Brijder (project manager), Prof. Dr. Eric M. Moormann and Dr. Miguel John Versluys (acting managers), drs Tesse Stek and Ellen Thiermann (archaeologists), all University of Arnsterdam; Prof. Dr. Onno M. van Nijf and Marlies Schipperheijn (epigraphists), Huib Waterbolk and Frits Steenhuisen (iaser scanninq), all University of Groningen; Dr. Abraham van Ast (ceramologist), University of Leiden; Dr. Charola Api, University of Pennsylvania, and Paolo Pagnin (stone conservers); Prof. Dr. Pedrag Gavrilovic (seismologist), University of Skopje; Mark Weber (WMF); ir. Maurice L. A. Crijns (president of the INF, project coordinator); Anne ten Brink (prehistorian); ir. Jaap Groot (constructing enqlneer); Prof. Dr. Bernd Fitzner, Dr. Kurt Heinrichs and D. La BoucharDr. Evin Erder, diere (stone diagnostic team); Prof. Dr. Tamer Topal (geological enqineer), Dr. Emine N. Caner-Sltık, Qr. Ayşe Tavukçoğl, Dr. Ahmet Turer, Materials Conservation Laboratory at METU; Soner Ateşoğuları and Lalif Ozen, representatives of the Ministry of Culture of Turkey. We would like to thank the Turkish Minstry of Culture for its kind cooperation, especially Dr. Alpay Pasinli for his personal commitment to the project. We are also grateful to Halil lçık, governor of the province of Adıyamn, and Bülent Akarclı for their great help and support. 95 The members of our epigraphic team continued their research using a digital scanner, that gave new perspectives, but also posed practical problems. We operated a Minolta VI-900 non-contact scanner that uses alaser to determine the surface topography and simultaneously measures the colour of each measuring points in order to create a texture. Per scan we recorded approximately 300,000 measuring points. The scanner was set at a distance of about one metre from each stone, so that we could scan a large number of smail segments of approximately 20x20 cm. These segments were later digitally processed and joined together. Initially there were some technical problems to be solved. The sensors did not cope well with the high concentrations of scattered UV and IR in the Iight at the altitude of 2,200 metres. A major problem was caused by reflections from the Iight-coloured Iimestone. This problem was solved by using a makeshift tent, which blocked off enough the incoming Iight. We are now working on a more permanent solution by using special filters and providing effective shielding from direct sunlight. The seans were made by means of the software package RapidForm and joined the individual seans, per stele. The next step is to render the topography of the stelae in the form of aTıN raster (triangular irregular network) and read the data into the SiS. New aspects of our archaeological research on Nemrud Dağ and its monuments are the study of the scarce ceramics found in the 2001 campaign and a plan to produce an inventory of artefacts from the monument, dispersed over many Turkish and international museums. All of the scholars who have worked on the site of Nemrud Dağ in the past have collected pieces of stone and sculpture that were Iying around the site in order to protect and study this material. This was done on a very modest scale by the earliest explorers and on a far greater scale by Theresa Goell and Friedrich Karl Dörner, and their teams. As a result many fragments and parts of stelae and ancestor reliefs are now dispersed over Turkish and international museums. More than a century after the discovery of the site, there is no overview of 'what is where', although it is clear that the bulk of material should stili be in the storerooms of the museum of Adı­ yaman. For two reasons, we intend to produce an inventory that is as complete as possible in subsequent campaigns: first of all, to complete our documentation, and secondly, for practical reasons. To restore the reliefs we need to know exactly which missing pieces of a specific relief have been preserved and can be integrated with the reIief. To start this project, we began an inventory of the bulk of material in the storeroom of the Adıyamn Museum. In the next years we will describe, photograph and identify all larger pieces. Most importantly, the 2002 campaign also saw the start of a stone conservation program. It was undertaken in close co-operation with the World Monuments Fund. The need of such a conservation and restoration project was, once again, underlined by the state of the monument after the winter of 2001-2002. During the severe winter, several metres of snow covered the tumulus and the terraces. At the start of the thaw, masses of snow coming from the tumulus hit the rear of the row of dexiosis reliefs and lion horoscope on the West Terrace. Two of these - the dexioseis of the king with Zeus and with Kommagene - fell down. Immediate intervention seemed necessary. After a lengthy discussion with technical experts and representatives of the Ministry of Culture, we decided to leave the stelae as theyare and install a snow barrage behind them (Fig. 3). i am happy to inform you that these barrage kept the snow from the stelae during the past winter (see e.g. the lion horoscope in Fig. 4). Same modest pre-conservation was done on the surfaces of the stelae that are stili standing. We hope to remove the reliefs during the next campaign to a provisional restoratian house for more extensive treatment . Research into the structural stabilisation of the colossal statues on the East Terrace has shown their in-stability. To preserve them, they will need to be consolidated 96 and, in same cases, restored. The situation of the substructure under the statues of Herakles and Zeus is dangerous; there are gaps under the Herakles statue. There are two ways to arrive at such a consolidation: one, in situ stabilisation, or two, dismantling and rebuilding. The first optian, in situ stabilisation, is obviously preferable for several reasons and is alsa in accordance with modern restoratian ethics. Over the next few years, we will try to stabilize (and partly restore) the colossal statues using aminimal intervention strategy. It stili has to be decided whether or not to put the heads of the colossal statues back on top of their bodies. During the 2002 campaign we prepared this project in two ways: one, as a kind of pilot project we experimented with using a computerized crane to move the heads of the colossal statues and two, we took same emergeney measures with regard to parts of statues that needed to be consolidated as soan as possible. As a result of these interventions the situation on the East Terrace is now different from the previous state of affairs. In this regard it is important to realise that the East Terrace (and alsa, for that matter, the West Terrace) did not show the in situ situation as discovered by Theresa Goell in the 1950s. In Fig. 7 the new, temporartly, situation on the East Terrace is shown. In order to exhibit the heads well and safely in front of the statues, we prepared bases made of galvanized iran rings filled with stanes. These supports serve to stabilise the heads and prevent contact with plants growing on the terrace. Obviously this operation is completely reversible. The transportatian of the heads and other parts by means of the computerized crane proved to be rather easy, safe and, mareaver, very much precise. Soft bands of cloth were wrapped around the pieces in order to hoist them. This operation alsa enabled us to establish the weight of same of the heads (and same other parts) of the colossal statues. In Figs. 5 and 6 the transportatian of the heads of Antiochos and Kommegene by the computerized crane are shown. They had been fallen to the back of the colossal statues and have now been placed on the terrace in front. Despite its impressive dimensions and striking appearance the monument on Nemrud Dağ is in great danger of collapse and lacks stability. Concerning the protection and conservation of the site we have developed two plans to be executed in the next summer campaign. One focuses on the sandstone elements on all three terraces, the other regards the colossal statues on the East Terrace. All sandstone elements are in a very poor state and in need of protection, conservation and restoratian. The decay of the reliefs is most clear, of course, in the Lion relief and the dexiosis stelae on the West Terrace. On bath the West and East Terraces more sculptured sandstone elements are now deteriorating rapidly: ancestor and/or other reliefs, and guardian animals (Fig. 8, the so-called three-heade lion). We therefore intend to move them to an on-site restoratian house - to be built during the next summer campaign -- where they will be conserved and restored in the next years. After this they should, in my opinion, be exhibited in a (future) site museum. And very well made copies should replaced them in their original positions. As already mentioned, research on the structural consolidation of the colossal statues on the East Terrace has shown their instability. This necessitates a project of stabilisation and reconstruction starting as soan as possible. Structural consolidation, repair, reinforcement and reconstruction must be done with due respect for international conservation standards. 'Nemrud Dağ must remain an archaeological site, but a documented, restored and protected one. Besides these restoratian activities, archaeological research will be carried out. This research primarily aims at an inventory and documentation of the remains on and from Nemrud Dağ. Lastly, during the 2002 campaign a provisional routing system was made. 97 98 Fig.5 99 100 THE TAHiRLER PROJECT (BEYPAZARI PROVINCE): PRELlMINARY REPORT FOR 2001 SEASON Joel Thomas WALKER* The Tahirler Project is a regional archaeological reconnaissance investigating the Roman-Byzantine road system of western Galatia, with particular attention to the integration of literary and archaeoloçlcal evidence for the Byzantine period. Initial research for the project was conducted in 1996-1998 with funding from Princeton Universityt. Field research was renewed in 2001 with joint funding from Princeton University and the University of Washington in Seatt/e 2 . As the project field director, i wish to thank the Turkish Ministry of Culture for permission to conduct this archaeological research and the kaymakam and municipal administration of Beypazrı for their logistiwho served as the cal support. i also would like to acknowledge Ms. Rukiye Akdoğan, government representative for the 2001 field season. Numerous residents of the Beypazrı region, especially farmers from the villages of Fasıl, Dikmen, and Tacettin, provided invaluable assistance by sharing with us their knowledge of the region's topography and antiquities. For further acknowledgements, please see the end of this report. Project Overview and Accomplishments of 2001 Season The reconnaissance zone of the Tahirler Project encompasses a rectangu/ar area of approximately 1200 km 2 in the district of the provincial capital Beypazrı, which is located ca. 90 km northwest of Ankara. Our survey focuses on the identification, recording, and analysis of sites along the Roman-Byzantine highway that traversed this region en route from Constantinople to Ancyra (Ankara) and the eastern frontier. This region holds particular importance for the study of early Byzantine Anatolia because of the literary sources associated with the viIIage Sykeon, an official rest station on this Roman-Byzantine highway, located halfway between the cities of Juliopolis and Anastasiopolos (Fig. 1). As the home of the Christian ascetic Theodore of 8ykeon (t613 CE), this viiiage became the center of a substantial monastic complex during the Iate sixth and early seventh centuries. Modern historians have long praised the biography of "St. Theodore of Sykeon" for its vivid account of viIIage society on the eve of region thus offers a superb the Arab invasions of Anatolia. Our survey in the Beypazrı opportunity to integrate Iiterary and archaeological sources for the study of Iate Roman and Byzantine Anatolia. 2 Joel Thomas WALKER, Department of History, University of Washington, Sealtle, WA, 98195, USA Professor Peter Brown of Princeton University has directed this research, with the assistance of Mr. David Barchard (1996) and the author (1996-present). Funding for the 2001 field season (September 5-24) and the 2002 study season (September 5-19) came from the Royal Research Fund of the University of Washington, with additional support from the Department of History (the Howard and Francis Keller Research Fund) and the Department of History at Princeton University. 101 Field research during the 2001 field season focused on the recording of Roman/Byzantine sites on both the northern and southerı side of the Kirmir River (the ancient Siberis) (Figs. 2-3). The primary goal of this research was to identify and compare Roman and Byzantine material from several difterent types of settlement along the Roman-Byzantine highway. Accomplishments for the 2001 season include: 1) Confirmation of the general route of the Roman-Byzantine road between the cities of Juliopoand Anastasiopolis (Dikmen Höyük); 2) Mapping of the Byzantine cave lis (Gülşehir) complexes above Kiliseler and near Kardğ; 3) Surveyand mapping of the archaeological remains at Uyku, where there appears to have been a monumental building (possibly a temple) of the Roman period; 4) Recovery of an inscribed marble capital near the location of the Justinianic bridge and other Byzantine material from Pınarck, over the Siberis; 5) Interruption and documentation of iIlegal excavation of major Byzantine building at Dikmen Höyük (Anastasiopolis). In what follows, i ofter a preliminary report of the results of these investigations. I. The Roman Highway Between Ju/iopo/is and Anastasiopolis Earlier scholarship had already documented the basic route of the so-called "Pilgrim's Way" that traversed western Galatia en route from Constantinople to Ancyra and the eastem frontier (Fig. 1). In his multi-volume study on this Roman-Byztıe highway, Dr. David French, then Director of the British Institute of Archaeology in Ankara, synthesized the evidence of milestones, ancient itineraries, and surface remains to trace the route of this ancient highway as it passed through the cities of Juliopolis and Lagania (renamed Anastasiopohs ca. 500 C.E.)3. The first of these Roman cities, Jullopolls, is well-attested in the Iıteray sources. Pliny the Younger, in his correspondence while governor of Bythinia, describes the city as a "frontier town... with a great deal of traftic passing through it"4. The signatures of the Christian bishops of Juliopolis appear regularly in Byzantine synodical records between the fourth and ninth centuries C.E.5 The town, renamed Basilium after the emperor Basil i (867-886), survived in some form into the eleventh century, but thereafter falls completely out of the literary records. The city's location in the modern topography was first established by French, who identified the ruins of Juliopolis on the northeastern bank of the Sarıy ReservoAnderson had visited the same site ir, two km. south of the modern city of Çayırhn". in 1898 and recorded the stone foundations of a Roman bridge over the Aladag River8. Unfortunately, it appears that no fuller documentation of the bridge was completed prior to its submersion under the Sarıy Heservolrs. The Roman-period chamber tombs 3 4 5 6 7 8 9 David French, Roman Roadsand Mifestones of Asia Minor, l., ThePifgrim's Road (London: BIAA Monograph No. 3, 1981), pp. 33-38, correcting the earlier work ol Ramsay (1890) and Anderson (1899), cited below. Pliny the Younger, Letters, X, 77-78: in capite Bythyniae, plurimisque per eam commeantibus transitum praebent." Pliny the Elder (Natural History, V, xl, 143) explains how the city received its name: aGalatian chiel named Cleon, who was anative olthe viiiage Gordiu, elevated the settlement to the rank ol apolis and renamed itJuliopolis in honor olAugustus. For the references, see KI. Belke and M. Restle, Tabula ImperiiByzantinii4: Galatienund Lykaonien (Vienna: Österreichschen Akademie der ,netahcsne ıW 1984), 181-82. The earliest attestations are at the Synod ol Ancyra, ca. 314, and the Council olNicaea in 325; Bishop Philadelphos ol Juliopolis attended both councils. Belke and Restle, Galatien, p. 182. French, Roman Roads, p. 34. On the probable date (ca. 886-900) ol the adoption of the name Basilium, see W. M. Ramsay, TheHistorical Geography of Asia Minor (Amsterdam: Adoll M. Hakkert, 1962; orig. London, 1890), pp. 244-245. French, Roman Roads, p. 38, correcting Anderson (1899), who examined the site, then simply known as "riheşksE" ('old city'), but misidentified itas the location ol the Roman viiiage ol Sykeon. French's idenüfieation ol the site as JuIiopolis has been accepted in all subsequent scholarship. See, esp. S. Mitchell, Anatolia:Land,Men, and Godsin Asia Mmor: Volume 1/ The Rise of the Church (Oxford, 1993), p. 126. J. G. C. Anderson, "Exploration in Galatia Cis Halym: Part II. - Topography, Epigraphy, Galatian Civilisation," Journal of Hellenic Studies 19 (1899): 52·134, here 66·69. For asimilar Justinianic bridge in northwestern Bythinia, see M. Whitby, "Justinian's Bridge over the Sargarius and the Date of Procopius' De Aedificiis," Journalaf Hellenic Studies 105 (1985): 129-148. it is instructive to compare the architectural drawings ol the !WO bridges: Anderson, p. 67 and Whitby, p. 130. C. O'Connor, Roman Bridges (Cambridge, 1993), p. 124,202 (T15). Belke and Restle, Galatien, p. 226 ("Skopas"). i. W. MacPherson, "Roman Roads and Milestones ol Galatia" Anatolian Studies 4 (1954): 111-120 provides only a very poor photo of the bridge. 102 at Gülşehir, excavated by Turkish archaeologists in 1991, presumablyshould be associated with the necropolis of the now submerged ancient city10. A well-preserved segment of the Roman highway leading east from Juliopolis can stili be seen on the southarn side of the modern paved road connecting Çayırhn and Beypazrı. Figure 2 shows this segment of Roman highway marked in red. During our field season, two staff members traced the route of this Roman highway on toot. The width of the road (ca. 6.5 meters) and size of its outer paving stones (ca. 0.4-0.8 meters) are consistent with the normal measurements of a major Roman highway11. We were able to trace the path of the road to apoint just west of Kardğ butte. The road must have then descended through the broad valley west of the butte into the Kirmir River f100d plain. The 'Kirmir River cave complex' deseribed below is carved into the clitfs on the western side of this valiey. Although we have now located the Roman road on both the northern and southern sides of the Kirmir River (Fig. 2), the precise location of the Justinianic bridge and breakwater deseribed by Procopius (Buildings, V, iv. 1-6) remains unclear. The most likely crossing point seems to be 6-8 km upstream, at or near the remains of the Byzantine settlement at Pınarck (Fig. 3), but no architectural features survive in situ in this area. The ferocity of the river's winter floods, noted both by Procopius and the biographer of Sİ. Theodore of Sykeon, may account for this absence. The fine Iate Roman ashlars incorporated into the Ottoman bridge ca. 8 km upstream from Pınarck could come from the Justinianic bridge and breakwater, although this is difficult to prove12. After crossing the Siberis (Kirmir) River, the Roman roadgradually ascends througha broad valley hemmedin on eitherside by high, sharply eroded mesas (marked 'Tahirler Valiey' on Fig. 2). A visible segment of road ca. 2 km. northeast of the modern viiiage of Tahirler indicates that the road passed through this valiey, before climbing onto the Taeettin plateau. The documentation of this route confirms that the Roman/early Byzantine settlement at Kiliseler stood in close proximity to the Roman highway. This discovery strengthens the proposal advanced in the First Preliminary Report to identify the ruins at Kiliseler as the ancient viiiage of Sykeon13. After ascending onto the Tacettin plateau, the Roman road continues southeast towards the city of Anastasiopolis, correctly identified by French with the ruins at Dikmen Höyük (Figs. 2, 3)14. II. The 8yzantine Cave Complexes at Kilise/er and Kar dağ A) Kilise/er Caves Members of the Tahirler Project statf first visited the Byzantine cave complex at Kiliselerin 1996. The site is well-known among local residents since the cave complex is clearly visible in the elitfs high above the modern road leading from Beypazrı to the villages of Tahirler and Tacettin. A direct line of visian connects the cave complex to the "North Churches area" at Kiliseler, where in 1997 we identified and mapped the remains of a pair of early Byzantinechurches (Fig. 4)15. Though clearly visiblefrom below,the caves are ditficult to access, and it was not until this past season, in 2001, that we had the 10 11 12 13 14 15 T. Güneı, E. Yurttaqül. and R. Yağcı, "Çayırhn-Gülşei ri Müzesi (1992): 29-70. French, Roman Roads, p. 35. For views, Nekropol ınalA Kurtama KazlsI1991," Anada/u Medeniyet/e- see the images Iinked to the "North Roman Road" in the sites section of the Tahirler Project website: http://courses.washington.edu/tahirler/. For images, see the "Bridge" section of the Tahirler Project website: http://courses.washington.edu/tahirler/sites/. The modern bridge leading south from ırazpyeB directly abuts the remains of this Attornan stone bridge. Survey of the riverbed and banks between the Attornan bridge and kıcranP revealed no evidence of Roman settlemenL. P. Brown, ırazpyeB" Tahirler Köyündeki Kiliseler Üzerine Alan "ısamşlÇ emutşerA ıra/çunoS 51/sıtna/poT (1998): 239-243. French, Roman Roads, pp. 38, 42-43; see now Belke and Restle, Galatien, pp. 228-229, with full bibliography of the primary sources on the Roman and Byzantine city. Brief visits to Kiliseler during the 2001 field seasons documented continued iIIegal excavation in and around these basilicas. For aplan of the churches and photo-documentation of the progressive destruction, see the "Kiliseler" section of the Tahirler Project website. The apse of the Lower North Church was completely destroyed between 1998 and 2001. 103 time and expertise to fully document the complex. Figure 5 provides an architectural plan of the cave complex that extends over three levels (connected by two spiral stairwells) and inCıudes twelve rooms of varying shapes and sizes. The maın hall of the complex, oriented rıoth-su, is over 23 meters long and 4 meters wide, with a series of three storage pits on its southern end (where there is more naturallight and less darnpness)«. There are further sunken, large rectangular rooms at the north end of the main hall, with a short, dead-end hallway (once sealed) at the northeast corner of the halL. Adjacent to the first set of pits and adjoining the main hall is a doorway with a raised niche on its left side and the indentation of a Maltese cross above its linteL. The interior of the niche preserves fragments of ancient plaster, on which there are traces of paint (and abundant modern graffiti). This doar leads into a rectangular room (4.2 by 3.5 meters), ariented to the east, with a slightly raised and roughly apsidal area on its eastern end. We have tentatively identified this room as the "chapel room." The chapel room has a Iight well on its southern side, and the indentation left by a second cross is visible on the interior of the sill where the light well joins the chapel room. A further series of indentations on the north wall and tloor of the room (marked with a dotted line on the plan) may indicate the placement of a wooden dividing wall or iconostasis. Although there is limited evidence to determine the exact use and occupational history of these caves, the basic architectural layout of the complex, combined with its surviving Christian decoratian, strongly suggests a Byzantine origin for the complex. Few sherds were found within the cave, and of these sherds onlyone can be dated as early Byzantine. Careful survey of the steep and badly eroded slope immediately beneath the mouth of the caves, however, produced a more substantial concentration of ceramics. The ceramics collected from the slope included several fine ware indicators with green and brown glazes that can be firmly dated to the Middle Byzantine periodı". Courseware rims found at the same location suggest an earlier phase of Byzantine occupation and may provide a direct Iink to the Iate Roman/early Byzantine ceramics from the "North Churches" area at Kiliseler 18 • Caves B) Kardğ Members of the Tahirler Project first visited the "Kirmir River Caves" on the north side of the Kirmir River immediately west of Kardğ in 1998. During the 2001 season, we mapped this cave complex and began photography of the badly-faded, but stili beautiful, fresco cyıe contained in the "chapel room' on its main floor. Figure 6 shows the architectura layout of this complex that contains eighteen rooms extending across three levels. The main level has two long exterior porches on its eastern and southern sides. The eastern porch overlooks the path of the Roman/Byzantine highway, where the road descended to cross the Kirmir River. Inside the complex, the chapel room (marked with a "C" on the diagram) contains the remains of a Byzantine fresco cycle of standing saints. Complete figures can stili be discerned on both the northern and southern walls. Additional figures are noticeable around the windowapse and light well at the eastern end of the room. i am currently seeking a Byzantine art historian or graduate student qualified to assist with the publication of these frescoes. Further photography and on-SIte examination, however, will be necessary for this publication. Survey of the slopes and fields beneath the complex produced only very smail quantities of pottery, though at least one piece of green-glaze ware recalls very similar sherds found at the Kiliseler Cave complex. 11/. Uyku The 2001 field season alsa provided an opportunity to begin detailed mapping of other major sites in the region not discussed in previous archaeological Iiterature. 16 17 18 For images of the cave interior, see the "Kiliseler Caves" seetion of the Tahirler Project website. Catalogue numbers: CAV-01-1 (rim and handie); CAV-01-2 (polychrome glazed basel. Catalogue numbers: CAV-01-3 and 4. 104 The site of Uyku Iies approximately 3 km. north of the paved modern highway that connects Beypazrı to Çayırhn. The site, covering an area of ca. 300 by 400 meters, spreads across a series of narrow stony terraces above a dry streambed. On the 10west terrace (marked area A), we identified and photographed the remains of a monumental building with steps on its southem side. Located immediately above these steps are several enormous marble blocks (one possibly a lintel; another with architectural carving), presumably from the same ancient building. At the eastern end of this building are the remains of what appears to be a very large apse constructed with re-used marble blocks. Beneath this buiIding there is a streambed, dry in summer but clearly side of the streambed, a robber subject to heavy flooding in winter. Above the eastrı hole has revealed the remains of a second monumental building composed of medium-size marble blocks, some of which are apparently stili in situ. Humps under the ground suggest the presence of several further stone buildings located on the narrow terraces rising above terrace A. Aerial photography could probably confirm this hypothesis, but weather conditions stymied our attempt to use a balloon for this purpose. The map in figure 7 is based upon readings taken from an electronic total station set atop the high fiat ridge (Area B) that overlooks the lower terraces. Project staff collected ceramics from across these terraces, using a combination of systematic walking (along transects that followed the contours of the terraces) and 'random grab' across the who le area. Due to the abundance of sherds in this area, only fine ware and indicators were collected. Initial analysis of this material suggests that there was Bronze and lron age settlement on top of the ridge (Area B), while the lower terraces were occupied primarily during the Roman and Byzantine periods. Finds of early-mid Roman fine ware were concentrated around area A. Other finds confirmed that settlement at the site continued down to the end of the Byzantine period. We found one coin, later identified as a fairly common Iate twelfth-century Seljuk denomination. And in an emergency exeavation approved by the Department of Antiquities, we excavated a large Middie Byzantine storage jar, which had been exposed by erosion along the eastern bank of the streambed marked on the map as area C. This Byzantine ceramic vat has since been reconstructed and is now stored in the Museum of Ancient Anatolian Civilizations in Ankara. Although our research on Uyku is stili at a preliminary stage, we have developed the following hypotheses about the site. The monumental building at Uyku was probably a Roman temple, with its ear/iest phases of construction during the early-mid Roman period. From the Roman highway approximately four km south of Uyku, one has a clear line of sight up the narrow, fiat valiey that leads north towards Uyku; a monumental building on terrace A would thus have been visible to travelers along the Roman highway between Juliopolis and Lagania. It is our theory, therefore, that the ruins at Uyku represent a rural Roman shrine, with a series of modest 'service' buildings surrounding a central monumental temple. The apse at the eastarn end of this temple may indicate that the building was converted into a church during the early Byzantine period. Settlement at the site continued until at least the eleventh-twelfth centuries, when growth of the new Seljuk city at Beypazrı diverted attention from Uyku. IV. Pınarck and Ma/tepe At this stage of our research, less can said about the archaeoloqical remains at two sites in the vicinity of the viIIage Fasil, on the northern side Maltepe and Pınarck, of the Kirmir River (Figs. 2, 3). Maltepe is complex site, as it includes both: a) a höyük with extensive evidence for Iron age and later settlement, adjacent to b) a high and defensible mesa, on top of which are visible the foundations of several hundred smail rectangular and square buildings (but very little pottery). The buildings atop the mesa at Maltepe appear to be Iate (Le. Ottornanjt'', but perhaps with earlier phases. The cera19 Anderson, "Exploration in Galatia," p. 65 reports that the site was formerly used as the summer residence (yayla) by lhe cilizens of Beypazrı. 105 mics collected from the adjacent höyük have not yet been studied; they include a wide range of fine and coursewares, prehistoric through Roman. are, by contrast, from a much more limited chroThe finds from nearby Pınarck nological range: virtually all of the ceramics from the site are early-mid Byzantine coursewares, with Iittle or no evidence of Roman or Iate Roman fine wares. The Karaasalsa brought us several items uncovered by lan family who own the land at Pınarck their plow. Foremost among these items is beautiful Middle Byzantine capital with a very finely carved Greek inscription. Thelnscrtptlon which reads "... to you, the servant [of Gad] Theod[ore?]" can be dated by orthography and verbal formula to the eleventhtwelfth centuries. We do not yet have the context to determine whether this formula refers to asaint (Le. Theodore of Sykeon)20, a lay or episcopal donorst. This dedication suggests that the capital -- which deserves to be placed on public display in the Ankara or Beypazrı museums -- comes from a Middle Byzantine church at or near the place where the Byzantine road crossed the Kirmir River 22. V. Dikmen Höyük (Anastasiopolis) We concluded our survey work during the 2001 field season with a brief visit to Dikmen Höyük, where there is a large höyük and extensive evidence for urban settlement during the Roman and Byzantine periods. The site can be identified as ancient Lagania/Anastasiopolis, where the Christian 'holy man' Theodore of Sykeon was bishop during the Iate slxth century CE Our visit to Dikmen was timely, as it drew attention to (and hopefully ended) an iIIegal excavation that has exposed the remains of a Middle Byzantine church. Although the illegal excavation had already extensively damaged this medieval building, we were able at least to photograph same of its architectural elements, including incised soft-stone floor with geometrical decorations and crosses. ACKNOWLEDGEMENTS lt is a pleasure to thank here the many individuals who have contributed to this report. Staff for the 1997-98 and 2001 field seasons included: Ms. Betsy Brown (199698); Mr. Gregory Civay (2001); Ms. Burcak Delikan (1997-98); Dr. Anne McClannan (1997); Ms. Kathleen Males (2001); Mr. Mark Stallings (1997-98,2001); Mr. Phil Stinson (1997); and Dr. Erika Thorgeson (1998). All maps were prepared by Gregory Civay, with the exception of figure 4 which was drawn by Anne McClannan. Dr. Daniella Cottica of the University of Venice was responsible for ceramics analysis during the 2001-2002 seasons with the assistance of Elizabeth Campbell (University of Washington) and Nancy Khalek (Princeton University). Dr. Andy Goldman of Gonzaga College conducted the initial ceramics analysis for the 1997-98 field seasons. In Ankara, the directors and staff of the BIAA (British Institute of Archaeology in Ankara) and ARIT (the American Research Institute in Turkey) have provided generous and efficient support. Mr. MehmetTod has been an indispensable local guide and problem solIn Beypazrı, ver. Special thanks to Greg Civay, Mark Stallings, and Kathleen Males for their assistance in the preparation of this report. 20 21 22 For the cult of Theodore in the Middle Byzantine period, see Nicephorus Sceuophylax, Encomium in sanctum Theodorum 44, ed. C. Kirch Analecta Bollandiana 20 (1901): 249-272. Inscriptions from the vicinity of JuHopolis, which Anderson copied in the viiiage of Sarıl ("Exploration in Galatia," pp. 68-69, no. 17-18), document the use of "Theodore" and "Theodotus" as episcopal names in the early Byzantine period; and in the sixth century, a certain Theodosius and later Theodore of Sykeon served as bishops ol Anastasiopolls. No "Theo-" compound names, however, are preserved in the (Iragmentary) synodicallists lor Juliopolis and Anas- taslopolls, lt is signilicant that the capital was lound at Pınarck, in the midst ol a Byzantine site located just a few hundred meters north ol the Kirmir's riverbed. The Justinianic bridge over the Siberis (Kirmir) was supplemented by a onuren built on the western (i.e, northem) side of the river as a "reluge lor travelers" (Procopius, Buildings V, iv, 16]). It is tempcapital comes from the Middle Byzantine successor ol this Justinianic church. ting to propose that the Pınarck 106 BlackSm Fig.1 Fig.2 107 ...../~ \ + + + + \ . LOWER CHURCH + ,/ " + + -"ıo~ NORfH CHURCHES PLAN Fig.4 108 + + imıON EB KilisUer Caves Ol' ım ~t\lı=o$)CpV "''<w..o. Fig.5 dıreg L ~ :! R !li... i»w.:~ı·10" ~Iıl':o Entrance IQ'...Rd.... Fig.6 109 ol> .. U p~ e H<:,I(oj.'Cc·~g X . ~." ( .... ". ::..... " ; ·1 ~h ,.. ~ ;.~ \"\ \\ . , ·.·l ) '\ . ') ~ -, ..' ,.......... ,. . . . . . . .;..........., ::.:.......................................... .. .'" :: "' ' i·;· -v-, ). . \.... . ,. . \.", .~:, \.\. '\ '\ \.. \... -,\ '\:,\.\."\: \. ...... \~ ..,..... -,.. . , , :.... t .) . .P .. , t / ~. o,' ~;: ':;: .~: ~'" ·_ 4I<>l· •••••••• .: <, .., ··,·..·· ·..··:···.·::.::·:·: :Jc '. ,../ . w •••.•• '. .. ....... ,.... ~;ı. t .u:.:;.... "" ".. . . . . . . . ..;:)' .;,[{ '. w ..... ,. ... ": ''', ••••.. , .. <, . " , \"".-, <,..,.. . \. ..··1. , <; { :! •.s::%;: (". .'v.,,............ \ . \\ .;\:.. " .;. . O .........' ...... .';:" . . . M:( .(", , '" ',,::::::::<, ,"~:.=;!j?:,"~ ';'" iı.f .. ......' ......i······ \. ., /· r,;~J. Et .... ";: i ·..,;, ";';" ;; {•..;;..;.;E\ ".;.•.•.•• '.•••' ........ ~ Legend . / .:••••• ;; .;. . .. . ' ,.. . . -'". . ,./ .l;· .".;: \;,.\.. ...... . . .:( ,. .....",. ';; . ~ :~ .c;::..:J..:/:,:: . "."" .,." '. '.-, , , .~ )~;!,.: .~ ~ -,, ,......... .., '~., ., ' ..... ...., ~: . :'......:. .·;r;;.L ,;.t'm<:l ':a;;,J ..........'V . nı-;, E ;, \ . " , - ~ " . , ........... ..............................................-. /,:~'. . ~ ' . . . ,.t- : :-., <: '~, ~. ···:·':i .: . ..r"<:,/:...' . . ~ , / ~ ..... :'·(~.8 / , ..... ı". ~; ,:.~t J ..;",'.' , ... ·a ,. • ... ... ....,................... /~ li ..f· : ~ ~: (. r",:" t j '1 ~ /...... J:: ../. {t~ / ... / .. .....L ,,' / ••••1"••• Uyku Fig.7 110 cıus SURVEY 2002 Giovanni SALMER/* Anna Lucia D'AGATA Laura FALESI Claudia OL/VA Francesca MARTORAND In 2002 the third campaign of the Cilicia Survey Project was carried out under the auspices of the University of Plsat. The principal aim of the project is to study the "Hellenization" processes that took place between the Late Bronze Age and the 4th century BC in a specific area of Çukurova, corresponding to a section of the alluvial plains of the rivers Ceyhan and Seyhan, bounded to the north by the Taurus mountain range and to the south-east by the Cebelinur massit. The season was devoted to: 1. Non-systematic survey of the strip of land south of Misis, situated between the river Ceyhan and the Cebelinur heights; 2. Topographic investigation in Misis (ancient Mopsuhestla); 3. Geo-electric survey, again in Misis, in order to assess the archaeological potential of the centre as far as the earliest occupation phases are concerned. Survey in the Area Between the River Ceyhan and the Cebelinur Massit The survey was carried out on the long, narrow strip of land south of Misis situated between the river Ceyhan, to the west, and the Cebelinur heights to the east. This was a densely populated area in antiquity: here, in fact, together with a series of artificial mounds rising along the left bank of the Ceyhan at intervals of a few kilometres we find settlements Iying on the slopes of the law calcareous hills constituting the western offshoots of the Cebelinur massit. However, the settlement pattern results to be especially dense along the riverside, which may well have had to do with the need for communication with the southern coast and the eastem regions through the nearby Kurtulak pass. The visited sites - shown on the map (Fig. 1) - in general yielded Prof. Giovanni SALMERI, Universityof Pisa, ITALY Dr. Anna Lucia D'AGATA, CNR, Roma, ITALY Dr. Laura FALESI, Universityof Genova, ITALY Dr. Arch. Claudia OllVA, Palermo, ITALY Dr. Arch. Francesva MARTORANO, Universityof ReggioCalabria, ITALY. For assistancein aLi aspects of our work, our sinceregratitudegoes to stalt of the Directorate-General of Monuments and Museums, and to our govemmentrepresentative, Mehmet Şenr. 111 a few prehistoric fragments, probably attributable to the Branze Age, but no appreciable evidence of occupation was found prior to the Archaic Age and the Helienistic, Roman and Medieval-Byzantine periods. lt must be pointed out that the modern agricultural technologies applied for systematic exploitation of the fertile alluvial soil have dramatically changed the features of the area, and indeed continue to do so. Implementation of a system of irrigation channels and the bulldozing of a number of tepe have had the obvious consequence of destroying ancient sites along the riverside, archaeological material being scattered over very extensive areas. A good example of this is the Dombur site. Originally a tepe, then levelled down to plant a citrus fruit orchard, Dornbur is now a fiat area of land of about 20,000 m2 , along the north side of which there runs a piece of raised ground constituting all that can now be seen of the original mound. Part of the earth and rubble from the mound can be seen piled up at about 1 km. from the site, on the left side of the river Ceyhan. The material collected in the orchard and among the rubble along the riverside inciudes: a considerable number of Middle Iran Age fragments, most of which attributable to fine table ware of Cypriote derivation, Helienistic sherds, both of black-glazed type, and local plain, Roman terra sigillata and Medieval glazed ware. Investigation in the Centre of Misis (ancient Mopsuhestia) The core of ancient Mopsuhestia consisted of an acropolis and a low hill, extending contiguously north of the river Ceyhan and today partially occupied by the modern urban centre of Misis. A number of surface surveys were performed on the site between 1930 and 1951, while Theodor Bossert carried out various exeavation soundings in the 1950s 2 . The main aim of the German archaeologist was to identify the remains of the late Bronze Age and Early Iran Age city, but the results proved disappointing. The most significant product of these campaigns was a volume by ludwig Budde entitled Frühchristlichen Mosaiken in Misis-Mopsuhestia3 , which also includes publication of a sketch map of the site. Our survey began in the year 2000 on a systematic basis, the site being split up into a number of manageable study units. Each unit was defined in terms of its relative homogeneity of current land use, and ten archaeological sites were thus ldentlfted-. In the year 2002 work focused mainıyo topographic localization of the visible remains and many architectural fragments scattered about Misis. The -as yet stili preliminary- result of this work can be observed in Fig. 2. The 2002 season saw identification of eleven new sites, mainly in the area to the west of the acropolis, and one Iying beyond the left bank of the river. In confirmation of the pattern reconstructed for the surrounding territory, most of the sites show signs of appreciable occupation in the Middle/late Iron Age: worthy of note among the pottery collected are part of an imported Black-on-Red jug, of Cypriot-Geometric III/Cypriot Archaic I, from Misis 13. Equally interesting is the kiln slag collected at Misis 17, apparently from the Byzantine pottery kiln excavated by Bossert in the 1950s. It seems to have been located in the area to the east of the acropolis, where in fact we noticed the remains of an old excavation trench. With regard to the Helienistic and later monuments of Misis, as we had already been able to note in previous years, their fate appears to be progressive, inexorable 2 3 4 cı. E. Gjerstad, "Cilieian Studies", R. Arch. 3, vı s. (1934), 161; M. V. Selon-Williams, "Cilician Survey", AS 4 (1954), 164-165; H. Th. Bossert, TAD7, 1 (1957),40-41; Id., TAD8, 2 (1958), 5; Id., AOF18 (1957),186-189; Id., TAD9, 1 (1959), 11. See alsa: AJA 60 (1956), 376-377; AJA 62 (1958), 97-98; AS 8 (1958), 32-33; AJA 63 (1959), 79; AJA64 (1960),65. Recklinghausen 1969: Antike Mosaiken in Kilikien, Band i. Ci. G. Salmeri, A. L. D'Agala, L. Falesi, B. Buxlon, "Cilicia Sursey 2000", AST 19,2 (2002), 39-44; G. Salmeri, A. L. D'Agala, "Cilicia Survey 2001", AST20, 1 (2003),207-211. 112 ruin due to the presence of the modern viIIage, drawing on them as a quarry for building material. Plunderers, too, are playing their part in this, as can be seen in the case of the theatre, dismembering monuments to feed the antique market. Systematic study of the monuments of the ancient city before they disappear is therefore amatter of real urgency. For this reason, in the course of the 2002 campaign we set to work on analysis of the city wall, which constitutes the most substantial archaeological evidence stili visible at Misis. Oespite the considerable gaps, the circuit can stili be traced out in its entirety, enclosing a fairly extensive area on the two banks of the river Ceyhan. The wall rising beyond the left bank of the river is not indicated in Fig. 2; it shows, at any rate, greater structural continuity, and is now occupied within by the settlement of Geçitli. In addition to the outer circuit there is also an internal fortified line following the right bank of the river. As for the techniques employed in building the outer curtains of the wall, with general examination various phases of construction have been identified, mostly datable to Late Antiquity in the broadest sense of the term. Particularly noteworthy in the west section of the wall is a gate opening between two structures joining the wall at right angles. The gateway is 1.31 m. wide and slightly asymmetrical with respect to the two lateral structures. The curtain containing the gate was built in uniform horizontal blocks. A subsequent phase of construction can be made out in the structures arranged orthogonally. At a height of 1.90 m. the structure becomes yet looser, and moreover shows reuse of architectural fragments including part of a smail fluted column remaining c1early visible. The sector of the wall along the Ceyhan shows planimetric traces of a tower built on a U-shaped plan, incorporated in alater structure. Onlyone side of the tower survives in its height, built in blocks of uniform proportions. The tower is incorporated in a structure conserving part of the marble facing, consisting of architectural members with moulding which support the large facing slabs. The state of the structures calls for closer examination in order to determine whether we are dealing here with a monumental building of a public nature, hiding the tower; or with material recovered from other buildings and incorporated in the original construction to reinforce it. Geo-eleetrie Investigation to Deteet Remains Below Ground Level Non-pervasive high-resolution geophysical survey has been carried out in some areas of Misis, in order to explore its archaeological potential with respect to the earliest phase of occupation. The survey was based on determination of the subsurface resistivity, by taking measurements on the ground surface. The resistivity measurements were made by injecting current into the ground through 24 electrodes connected to a multi-core cable, and the geometries of the buried remains were reconstructed by means of 30 electrical imaging 5 . In order to detect the possible presence of remains of archaeological interest predating the Hellenistic-Roman Age geo-electric investigation was carried out on Misis sites 6, 9, 10 and 14. The sites selected are all situated on the limits of the modern centre, in areas free from buildings and characterised by the presence of Bronze Age and Middie lron Age pottery on the surface. Large rectangular trenches of variable dirnensions'' were delimited within the sites, shown with a broken line in Fig. 2. The presence of possible archaeological remains was detected at various depths within the areas thus demarcated. 5 6 Dr. Alessandro Agostini of Resource Management Company, Pisa, with the assistance of Dr. Alessandra Adorni, was in charge of this analysts. Misis 6: m.20x6; Misis 9: m.25x60; Misis 10: m.40x40; Misis 14: m.55x60. 113 The geological context of the Misis region is characterised by the presence of alluvial deposits of recent formation from the river Ceyhan, and of lacustrine limestone (travertine) forming hills rising to a height of 40/50 m. around the alluvial deposits. Limestone deposits crop out from the slopes in banks and crags,in some cases showing levels of rock that have undergone alteration due either to erosion or to extraction of freestone. Thanks to the evidence obtained with geoelectric investigation it was in the first place possible to determine that the limestone bank lies at a variable depth of 3 10 m. below the present ground leve!. Tests carried out at Misis 9 and Misis 14, to the north of the acropolis, showed the rock bank Iying at a depth no greater than 3 m. In both cases, on the surface the rock bank appears to have been worked, while signs of occupation are scanty, apart from the utilisation made of the bank itself. However, Misis 10, on the western slopes of the Acropolis, shows what may be reconstructed as a stratigraphic sequence inciuding, at relatively shallow levels (up to 3/4 m. in depth), remains from the collapse of the West Gate". At somewhat lower levels, between 4 and 6 m. in depth, geo-electric tomography revealed a zone of high resistivity which, given its geometric characteristics, may have been caused either by a wall structure or by a hewn bank of rock. In the light of its particular stratigraphic position, at 5 m. below ground level, this structure can be attributed to a phase preceding the construction of the Gate. If this evidence were to be borne out by the result of an exeavation campaign, this would prove the earliest architectural structure so far identified at Misis, possibly coeva i with the, Bronze Age or slightly earlier, structures which can be observed in cross section on the site known as Misis 3, and were incidentally brought to light through the opening of a country road in the eastern side of the inhabited area. 7 See above. 114 ,:: V;i',i o N J (~. "......... -.... , \ ' ( ... \ '- i " ,ii ii archaeologlcal eüee 1: 100.000 2.000 i cıLiCİA c.ouvx 4.000 f SURVEY 2002 Fig.1 115 116 GALATiA BÖLGESi KALERilYLEŞM Ri AR ŞTIRMASI: ANKARA VE ESKişHR YÜZEY iLLERi, 2002 Levent Egemen VARDAR* Ankara çevresindeki antik çağ kale ve yerlşmin arkeolojik değrlnim­ sine yönelik, 1996 yılnda başldığmz yüzearştımsn 2002 yılnda da devam edilm ş, toplam 10 gün arazide çalışmtr. Çalışmd iki ilin (Ankara, Eskişehr), 6 il(Harita: 1). Ayrıca geçtiğmz yılard incelenen, ançesinde, 10 antik alan saptnmışr konusunda yeterli bilgi elde edmiğz Karglı ve Çeltikçi kalelerinin plancak planı ları çıkartlmş. Dümrek'teki incelemelere devam edilmştr. Bu yıl ayrıc Çayyolu ve ıncek'ti höyüklerde qözlernler yapılmştr. Babadat (Mihalıçck), Yukarı Çavundur (Çubuk), Koçaş (Sivrihisar) ve ıncek (Gölbaşı) köylerinde bulunan antik döneme ait değişk mimari blokarın dijital fotğralı çekilmştr. Yüzeyarştıms, fiilen Levent plancıs), Doç. Dr. Sema Doğan (sanat taEgemen..Vardar (arkeolog), Ali Vardar (şehir rihçisi), Omer Kıral (şehir plancısuve Azra Vardar (etnoloji öğrencis) tarfınd gerçeklştirm. Arazi çalışmrn, önceki yılard yeterince inceleme olanğı bulamadığz, Ankar'ı batısndki 4, güneyindeki 5 ve kuzeyindeki 1 antik alnı incelenmesiyle devam edilmştr. GEÇEN YıL ARD SAPTANAN ALANLARDA SÜRDÜRÜLEN ÇALIŞM AR: KARGALlKALEt Polat ı ilçesi, Karglı Köyü; rakım 1040 m.dir. Köyün 1.5 km. güneybatısdr. Yaklşı 50 m. yükseliğnd konik tepenin üzeri yoğun kaylıtr. Tepe, özellikle gühakimdir. 8-9 km. mesafedeki Polatı görüş alnıdr. 1996 yılnda ney ve batısn inceldğmz alanlardan; kuzey-batı yönde olmak üzere Basrikalee ve güneybatı yönde olmak üzere Çankçıleile görsel ilşks vardı. 2002 yılnda çalışn ve raolan Polatlr/küçükkale ise yine bu yönde, porumuzun izleyen bölümünde ele alınck yaklşı 11 km.lik mesafeden görüş alnıd kalmtdır. Kaylığn doğus 10-15 m. yükseliğnd sarp bir biçimdedir. Bu özellik, bir savunma avntjı olarak düşnlebir ancak kaya gruplaın yoğunl, boyutları ve birbirine yakınlğ, tepe üzerinin iskanı­ na çok uygun değilr. Zirvede kaylrın çevrldiğ ve imkan verdiğ, doğu-batı doğ­ rultusunda yaklşı 60 m. boyunda bir alan yapılşm görece uygundur (Çizim: 1). Eğiml alnı genişlğ 20 m.yi aşmdığn, yaklşı 1 dönümlük bir alan ortaya çıkLevent Egemen VARDAR, Arkeolog,..Külfür ve Turizm Baknlığ, Kültür Varlık ve Müzeler Genel Müdrlğ, Şubesi, 06100 Ulus-AnkararrURKIYE e-posta: levent.vardar@kultur.gov.tr L. E. Vardar-N Akyürek Vardar, "Galatia Bölgesi KaleriYşm Yüzey Araştıms: Ankara ili 1996" XV. Araştım Sonuç/an Toplerıts t. Cilt, Kültür Baknlığ, Ankara, 1998, S. 262-263. L. E. Vardar-N, Akyürek Vardar, a.g.e. 1998, S. 248. L. E. Vardar-N Akyürek Vardar, a.g.e. 1998, S. 249-250; L. E. vardar-N Akyürek Vardar, "Galatia Bölgesi KalelerilYerleşmri Yüzey Araştıms: Ankara Ili 1998" 17. Araştım Sonuç/an Top/antsı /. Cilt, Kültür Baknlığ, Ankara, 2000, S. 163. Kazılr 2 3 117 maktdır. Bu kesimdeki kayalar doğal hallerindedir ya da başk bir deyişl, kaya yüya da yapılşm iI!şkn kanıt olacak bir miarı iz ya da zeylerinde herhangi bir yapı düzenleme, 1-2 kesim haricinde görülemişt. Isti nayı oluşt ran düzenleme, doğu yanda, uçta ve kaylığn üzerindedir. Burada kaylığn yatayolarak, olası bir duvara zemin oluştrmak üzere düzleniğ söylenebilir. Olasık bu özeliğnd dolayı hemen yanıd bir kaçak kazı çukuru görülmektedir. Tepe üzerinde, biçimsiz, irili ufaklı kaya parçlın dışna, herhangi bir duvara ait olabilecek taşlr rastl nm ış r. Yine de, tepe alnı, doğal özelliklerine müdahale edilmeden, bu özellikleri benimsenerek iskarı edilmş ve belki çevresine savunma amçlı bir duvar inşa edilm ş olabileceğin düş nmek çok yanıltc olmaz. Zira yüzeyde Kalkolitik, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait seramikler görülmşt. Tepeye ulaşım, köyün de bulndğ kuzeydoğu yönden görece kolaydır. Bu yönde bizim de üzerinden ilerdğmz bir sırt, ulaşım kolayığ sağlr. Uygun eğim bakımnd yapın, var ise kapısn kaylığn kuzey yönünde, kaylrın imkan verdiğ birkaç kesimde arnmsı yerinde olur. Zirvenitelğdk, karakol ya da iç kale konumunda olan alade bir tür çevre kontrol noktası nı dışna, tepenin yamçlrında, yapı inşası d kul anı m y uygun, biçimsiz, küçük taşlrın varlığ i ve yoğunl dikkat çekebilir. Taşlr özellikle güney yamaçta bir teras Bu yamaçta taşlr paralelolarak seramik parçlın da üzerinde fazlşmktdır. artan sayıd gözlemndiğ belirtmek gerekir. Yamcın eğimn bitğ alana kadar, en az 100 m.lik bir mesafede bu durum geçerlidir. Anlaşı, tepenin, yamçlrı dışna eğimn azldığ güney yöndeki düzlük iskan edilmştr. Ayrıca tepe eteklerini güneyden sın rlay n tümsek dikkat çekicidir. Karglıke yamaç seramiklerini olasık Demir çağın ait bir örnek dışna, Hellenistik ve Roma dönemlerine tarihlendirmekteyiz. ÇELtiıcç! KALESi4 ma h clız K ilçesi, Çeltikçi Beldesi: Zirve rakım 1260 m. ile yörenin en yükÇeltikçi-Kurumcu yolu üzerinde, yolun doğusnaır. Çeltikçi'ye 4, Kusek noktasıdr. Kuzeyinde ve doğusna Pazar çayı ve sarp vadisi bulurumcu'ya 3 km. uzaklıtdr. Çeltikçi'nin güneyindeki Kirmir Çayı vadisine doğru nur. Çaydan 450 m. yukarıd. geniş bır görüş açıs bul nmakt dır. Kuzeydog - üneybatı yönde uznlamsı 300400 m.lik bir tepe üzerinde, yaklşı 80x130 m. boyutlarınd bir alan surla çevrilerek (Çizim: 2). Yaklşı 8.5 dönüm büyklğndei bu alanda, çevre surulskan edilmştr sıra yapı kalıntr duvarlı, temlrı seviyesinden izlenebilmektedir. Kanun yanı üzerinde yer almktdır ancak, surlar bu sırtn en üst kesimine değil, yamaçle bir sırt ların inşa edilmştr. Bu bakımdn, kabaca kuzey ve güney yönlerdeki uzun yanlar boedilen surlar birbirini göremezler. Tepenin en üst kesimi, kalenin ortasınd yunca inşa batıy ilerleyen hat üzerinde, merkez ile batı yarıs arsınd kalmtdır. Surlar }:'amaçlara doğru, en az 10 m. aşğıd inşa edilmştr. Ancak sur batı yanda kay lıg n üzerinde yer almktdır. Sur duvarlı hemen hemen tüm yönlerde izlenebilmektedir. hatlar izler, doğua bu iki kenar topografyaya uygun biçimde Uzun yanlarda doğrusal birleş , batıd ise 8-10 m. yükseliğnd dik kaylı üzerinde yer alır. Tepe yamaçlarında eğim diktir; belki de bu nedenle surlar tahrip olmuştr, ancak toprak seviyesinden 0.55x.40xO.35 m. boyutlarınd, dörtgen izlenebilmektedir. Temel seviyesinde yaklşı biç mlend ri m ş iri taşlr kulanımştr. Eğimn görece azldığ güneydoğu yönde surun da izlenbdğ kesimler bulnmaktdır. Burada sur duvarın genişlğ 2.20 iç yanı Dış yanlardaki iri dörtgen blokarın arsınd, pembe renkli harç m. olarak belirnmşt. dolgu malzemesi olarak kulanımştr. Sur üzerinde burçve daha küçük moloz taşlr Güneydoğu yanda, bölgede en iyi korunmş örneklerden biri olan lar yer almktdır. yaklşı 7 m.dir. Sur üzerine, dışa dönük, uzunkulenin (çlzirnde A Kulesi) yükseliğ lukarı 2.70x6.50 m. arsınd değişn beş eşit olmayan ama düzgn/oğrusal duvarla inşa edilm şt r. Kulenin dıştan ölçüleri, sur üzerindeki genişlğ 8.80 m. surdan dışary mesafesi ise 9.30 m. olarak saptnmışr. Kulenin 2.20 m. genişlğdk kalın duvarla4 L. E. Vardar-N. Akyürek Vardar, "Galatia Bölgesi KaleriYşm Araştım Sonuç/an Top/antıs. Ci/t, Kültür Baknlığ, Yüzey Araştıms: Ankara, 1999, S. 288. 118 Ankara ili 1997" XVI. rına karşın, kule içinde genişlğ 4.40 m.yi bulan büyükçe bir mekan oluşmaktdır. Kule duvarın iç yüzünde farklı bir duvar malzemesi ve tekniğ gözlenmektedir. Orta ve küçük boy, kabaca işlenmiş taşl r ar sında beyaz harç ile oluştrm geniş derz içinde tuğla hatıl tekniğd duvar örgüsü, farklı bir yapı evresini belirlemektedir. Mekanı tav nı kubbemsi tonoz olduğ anl şı makt dır ancak, kısmen yık lm ştır. Kulenin dı­ şa dönük iki yanıd, bitşk, mevcut iç dolgu seviyesinde iki, yaklşı aynı büyüklükte delik bulnmaktdır. Bu delikler düzensiz kenarl ında dolayı kuş suz sonradan açılm ştır; başl ngıçta öng rülmediğ , iç yüzden olduğ kadar dış yüzden de anlşı­ maktdır. Pencerelerin yapı sonradan açılm s na karşın yine de bazı kaygılrn göz önüne alınd ğ düş n lebi r. Mekanı dış yanı da, eksene hemen hemen simetrik yerleştirm olan pencerelerin boyutları, biçimleri ve konumlarıdi ilşk de dikkate değerdi. Pencerelerin bulndğu bu cephenin, Bizans dinsel yapılrnda olduğ gibi doğuya yönelik olması dikkat çekicidir. Acaba bu pencereler yapın ilk amcın pekiştr­ mek üzere mi yerlştim, yoksa yapın sonradan değiş n işlev n bir kanıt mıd r? Buna ek olarak sorulacak bir diğer soru ise, sur üzerinde ancak temel seviyesinden izlenebilen başk kuleler de yer almsın karşın, niçin bu kule tüm boyutları ve özellikleri ile sağlm kalbimştr? Sağlmı, yapın bir başk işlevn gösterebilir mi? Yapın bu tanımlyc inşa özellikleri değrlni mekl beraber, malzeme ve duvar tekniğ ile yapın Bizans Dönemine ait olduğn söylemek yanıltc olmaz. Yüzeyde görülen seramik buluntular da bu döneme aittir. Sadece bir örnek Demir çağın ait görünmektedir. Sur üzerinde bundan başk en az 6 kulenin olası varlığ nda söz edilebilir. Doğu yönde birbirine yakın kule olabilecek iki ta~ yığn belki bir kapıy ait olabilir. Sur ve kulelerin dışna, özellikle sırta ve güneydogu yamaçta yoğunlaş n dik köşeli taş duvar temelleri, mekanlar hak ında fikir vermektedir. Kale, bir yanıl yerlşim uygunken, diğer yandan kuzey-güney ve doğu-batı. yönlerindeki yol qüzerahlnı ve bunları kesiştğ kavşğı kontrol eder niteliktedir. Incelenen kalenin yaklşı 1 km. kuzeydoğusna ve 100 m. kadar altınd, llteratürdee söz edilen ve Geç Bizans Dönemine tarihlenen savunma yapıl r yer almktdır. Bu iki yapı grubu olasıhkla çağd ş inşa edilm ş bir savunma ve kontrol yapı kompleksine aittir. Kale, Ankara-Istanbul otoyol undan, batıd kalmak suretiyle görülebilmektedir. DÜMREK Geçen yılki ar ştırmal n e devamı olarak bu yı Dümrek'te gerç kleştir len çalış­ malarda iki alan incelmştr. Ilki, geçen yıl belgelenen Kale'nin (Kalebşıtp) yaklaşık 600 m. güneydoğusaki Büyükkale Tepe'dir, diğer ise bu iki alan arsındki arazidir. Geçen yıl saptanan Kybele tapımn ait "Merdıvnkay Anıt" (Çizim: 3; Resim: 1) güneyindeki Büyükkale Tepe'de mimari kalınt lar belir en me işt r. Sadece tepenin en üst kesiminde, Sakarya ırmağı'na paralel bir taş sıra, kayalara uyd rulm ş bir duvar izlenimi vermektedir. Bunun dışna ise tepenin ,güneybatı yam cında i. binyıla ait gri monokrom seramik örnekleri gözlemniştr. Iki tepe arsındki, Sakarya ırmağı'na bakan eğiml alanda ise, geçen yıl incelenen Kybele tapımna ait "Merdivenkaya Anıt" ile paralellik kurulabilecek ve çağdş olabilecek iki Kybele altrı daha saptanmışt r. Her iki sunak da monoblok birer kaya üzerine biçmlendirlmş olup Midas Şehri'nde bilinen örneklerle büyük benzerlik qösterrnektedir? (Çizim: 4). Toprak seviyesinin altınd kalan ve kazılr ortaya çıkarlmış bulunan ilkinin önünde, üç sembolik basamak yer almktdır. Yüzeyde görülebilen in kaynı üzerindeki diğer altarda ise bu basamaklar daha belirsizdir. Bu bakımdn ya daha stilize betlm n ştir ya tamamlanm sı mümkün olma ışt r ya da daha fazla tahrip olmuştr. Her iksınde de basamaklara göre yönleri doğu veya güneydoğud r ki, bu yönlerde Sakarya ırmağı akmaktadır. Her iki örnekle, bulunan altr ın sayı üçe çıkmştr. Anıtlar münferit kalma5 6 7 K. Belke - M. Restle, Galatien und Lykaonien, Tabula Imperii 8yzantini 4, Wien 1984, s. 150. KaleriYşm Yüzey Araştıms: 2001" 20. Araştım Sonuçlart Toplantıs Ci/t, Kültür Baknlığ, Ankara, 2003, s. 207-208. D. Berndt, Midasstadt in Phrygien, Mainz am Rhein, 2002, s. 32, 34. L. E. Vardar. "Galatia Bölgesi 119 2. tıg bir alana yaıldğ göz önüne alınrs, bölgenin dinsel öneminin daha da arortaya çıkmatdr. Yamcın jeomorfolojik yapıs özgünlük gösterir. ırmağn sarp çok iri, yuvarlak biçimli kaya gruplaı yoğundr. Bu özellik, çevrevadisinin iki yanıd de benzer anıtlr yapımn kolayştı racğ i gibi, yeni örneklerin bulunma olasığn da yükseltmektedir. Görülen seramik bulntarı Erken Tunç, Orta Tunç, i. binyıl ve Bizans Dönemine ait olması, yöredeki yerlşimn sürekliğn ortaya koymatdır. yıp geniş 2002 YıLNDA SAPTANAN ALANLARDA SÜRDÜRÜLEN ÇALIŞM R ALACAATLI- ÖdÜNÇ YAPI KOOPERATiFi .. ışablöG-e lah mineY ilçelerine bağlı Alac t ı ve incek köyleri arsındki araziYapı Kooperatifi arsın ya ıçinde ya da bitşğnde.yr alan bir karakol/kade, Oğünç Kale, Alactı'n 2.5 km. güneydoğusa, ıncek'i aynı mesafede le belirnmşt. 1125 m. rakımd. Kuzeyinde alçalan yamaçlar, bu yönde kuzeyinde yer almktdır. ve derin bir görüş alnı yartı. Kalenin doğus ve kuzeyi yumşak eğiml, daha geniş batıs ve özellikle güneyı sarptı . Kale, bizim yaklştığmz kuzey yönden yayvan bir tüözellikle güney yanda ya kaylı üzerine ya da kayamülüs gibi görünmektedir. Yapı, inşa edilmştr (Çizim: 5). Yapın genel planı, yaklşı 25 m. çalardan yarlnık pında, düzgün olmayan daire biçimindedir. Böylece yaklşı 500 m21ik bir iç alan ortaGüneydoğu yandaki bir kaçak kazı çukuru. kale iç alnı 1/3'i büyükya çıkmatdr. lüğndeir. Sur gövdesini oluştran duvarlar temel seviyesinde, yapın kuzey yarısn­ da izlenebilmektedir. Dış yanlardaki iri, kabaca işlenm dörtgen blokarın ar sınd dadolgu malzemesi olarak kulanımştr. Sur duvarın genişlğ en ha küçük moloz taşlr geniş kesimde 2.40 m.dir. Sur üzerinde en az 6 yarı daire burcun varlığnd söz etBurçlarm taban boyutları, belirndğ kadrıyl 4.70x5.50 m. arsın­ mek olasıdr. da değişmktr. Ote yandan birbirine en yakın iki burcun arsı 4.60 m.dir. Yapın güdik eğimdn ve kaçak kazıdn dolayı tahrip olmuştr. Bu nedenlerle, sura ve ney yanı, olası burçlara ait yapısl verı bu yanda yeterli değilr. Kale iç alnıd yer yer iri kaya blokarı görülmektedir. Bu bakımdn yapı iç alnı iskana uygun bulnmaktdır. Ote boyutları bakımnd da buna imkan olmadığ gibi, iç alanda herhangi yandan yapın ait olabilecek belirgin kalınt izi de saptnmışr. Kalenin kapıs belirlebir yapı burcun boyutları ve yapıs açısnd spekülatif bir yaklşım" nememekle birlikte, doğu la olası kapıy destklği düşnlebir. Karakolun, raporumuzun izleyen bölümünde olan ıncekalsi ile görsel ilşks vardı. Birbirilerine olan uzaklırn kuş ele alınck uçş 2 km. kadar olduğ düşnlrse, ilşkn görsellik ötesine geçtiğ ve fizik! bir hal aldıg ileri sürülebilir. Bu bakımdn, bu karakol yapısn ileride ele alınck ıncekal­ si'nden bağımsz değrlnimk gerekir. Zira her iki alanda da görülen ve Bizans Ayrıca az sayıd Geç Roma DönemiDönemine ait seramikler, birbirilerinin çağdşır. Imar alnı içinde giderek sıkşan bu antik yapın ne ait seramik de gözlemniştr. koruma koşuların ivedi sağlnmı çok yarlı olacktır. iNCEKKALE ilçesi, incek Köyü'nün 1250 m. batısnd, Göllü tabir edilen mevkidedir. Rakım yaklşı 1150 m.dir. Kale, köyün ikadnıs tab kecnikşE-ül öG Deresi'nin yartı­ ğı sarp vadinin batı yaksınd ve bogazın bitğ kuzey uçta, dere yatğınd yaklşı 30 m. yukarıd, tepe üzerinde yer almktdır (Çizim: 6). Vadinin doğusna köy evleyakada henüz bir imar faaliyeti yoktur. Kale, güney-kuzey ri bulunmakla beraber, batı doğrult s ndaki vadi bitiminden kuzeyini kontrol eder bir konumdaır. Sadece bu yönaçıktr, diğer yönlere göre aşğıd kalmtdır. Kuzeyindeki açıklt, Oğünç de görüş Yapı Kooperatifi başlığnd anl tı karakol/kale ön planda yer almktdır. Bu topoggizlenmş gibdır. rafik konumuyla çevresini kontrol etmekten ziyade, bir vadi köşesin Kalenin de üzerinde yer aldığ tepenin, dere ile sınrl doğu ve kısmen kuzey yanı sarp kaylıtr. Kale bu kaylığn en üst kesimine inşa edilmştr. Duvar temelleri toprak seyüzey ise inşa edilmek üzere düzenlenmediyse, viyesinden izlenebilmektedir. Kaylık alnı olarak biçmlendrşt. Yapın genel biçimi düzgün, kısa hatlı, basit bir yaşm çokgendır. Doğu-batı doğrultsn uznlğ 30 m. kadarken, kuzey-güney doğrultGölbaşı 120 su 45 m.yi aşr, oval bir biçim alır. Böylece yakl şık büy klüğ 1 dönüm sadece dış yanl rı belir nebild ğ n e , duvar genişl ğinde söz etmek olası değil r. Sadece taşl rın 0.45 m.lik derinlikleri ölçüebimştr. Duvarın en belirgin bölümü kuzeybatı yönde 18 m. uznlğda izlenebilmektedir. Bu bölümde kabaca biçmlendrş, yaklşı 1 m. boyundaki dörtgen blok arın dış yüzlerde kulanı­ dığ anl şı makt dır. Sur üzerinde belirgin bir kule ya da burç belirnmşt. Sadece batı yanda, surun 3.60 m. dışna ikinci bir duvarın varlıg saptnmışr. Tepe üzerinde ve kale iç alnıd birkaç büyük kaçak kazı çukuru görülmektedir. Kaçak kazı çukur/aınd görülen yapı taşl rı, kale içindeki, artık tahrip olmuş mekanl rın varlığ na kanıt sayılbir. Kalenin dışna ancak güney bit şiğ nde izlenebilen dik köşeli, düzgün sı­ ralı temeller, olasık son birkaç yüzıl içindeki kırsal yerl şm e ait olmaıdr. Ancak bunun dışna kale ile dere arsındki güneye uzanan yamaç al nı 150-200 m.lik kesiminde seramik bulnt arın yoğunl , kale iç alnı almycğı kadar büyük bir nüfusa işaret eder, Anlaşı, yerlşim bu doğal haliyle gizli kalmakta ve dolayıs korunmaktydı. Ote yandan kale, önceki bölümde anltıan bir ileri karakolla da güvenlik altına alınm ş olabilir. Seramik buluntular ağırlka Hellenistik ve Bizans dönemlerine aittir. Terra Sigillata kaplrın yanı sıra Roma Çağınd ve Ortaçğ' kadar gözlemlenen seramik örnekler, yerlşimn sürekli ğ n göstermektedir. kad r ı . Duvarl ın bu bakımdn POLA TL! KÜÇÜKKALE ılta oP ilçesi'nin 5 km. güneyindedir. Polatı-YunkAşehir devlet yolunun, bu mesafede, 600 m. batısnd kalmtdır. Rakım 900 m.dir. Çevre Bak nlığ ve PolatII Belediyesi işbrlğ ile "Yeşiltp Ağaçlndırm Sahsı"nd gerçklştin çalışm­ larla tepe üzerine yeni bir yol açılmştr. Böylelikle tepede yer alan kaleye toprak yolla u/aşm k olasıd r. Kale, çevresindeki düzlükten yaklşı 60 m. yükseliğnd konik biçimli, sarp bir kaylı tepe üzerindedir (Çizim: 7). Tüm yön/erde açık bir görüş al nı vardı . Doğuda, önceki bölümde anltıan Karg lıka e, kuzeyde geçen yılard incelediğ m z Basrika/e ile güneyde Çan kçı ale görüş al nı da ır. Batıs ndaki Sakarya ır­ mağı ve vadisi kontrol edilebilir. Kale, güneyden kuzeye doğru yükselerek uzanan sır­ tın kuzey ucunda yer almktdır. Güneyi dış nda diğer yanlar, savunma duvarı inşa etmeye gerek bırakm yac k biçimde sarp kaylıtr. Belki bu nedenle, sur nitelğd bir çevre duvarı izlen m işt r. Kale alnı bu sırt üzerinde uz nluğ yakl şı 80 m.dir. Sırtn geniş kesimi ise 30 m. kadrı. Böylece 1.5-2 dönümlük bir kale/yrşim alnı ortaya çıkma t dır. Görülebilen duvar/ardan ilki, kuzeydeki en üst teras önünde yer alrnaktdı. Bu duvar, 0.07-0.15x0.40 m. boyutlannda küçük taşlrdan, harçla inşa edilmiştr. Olçülebilen boyutlarıy yükse liğ 0.50 m., uznlğ 2.00 m. olan duvarın geniş/ğ belirlenememekle beraber 1.00 m. den az değilr. Bu duvar, doğu ve batısnd yartığ iki mekanı ortasınd kalmtdır. Batı yanda ise ayrıc çatı kiremitleri gözlemniştr. En yüksekteki bu duvardan aş ğıya, güneye doğru iler ndiğ nde teras duvarı izlenimi veren birkaç duvar parç sı kalınt arın dış nda, biri batı yanda, diğer ise güneydoğu uçta duvarlarla belir nmş iki mekan dikkate değ r i . Bunlardan batı­ da yer alan ve "C" olarak adl n ırd ğ mız mekan, doğua 3.00 m. yükseliğnd kayalığ yaslnırke diğer yönlerde dik köşe yapan duvarlarla çevrilidir. Böylece, kabaca dikdörtgen bir mekan oluş r. Benzer bir biçimde kaylığn önüne düzenlenen "D" mekanı ise daha belirgin duvarlarla görülebilmektedir. Dik köşeli mekanı kısa yanlrı 4.20 ve 5.00 m., uzun yanı 7.50 m.dir. Buna paralel kaylı ise 6.60 m. uznlğdaır. Kabaca "harçlı" ve harçsız" olarak ayırbilecğimz, en az iki teknikte duvar örneği alanda görülmektedir. Seramik buluntular Hellenistik ama ağırl k a Bizans dönemlerine aittir. Mimarı ve seramik örneklerin birbirilerini destekler nitelikte olmasın karşın, yerl şi­ min bütünündeki ve sürekliğnd ilşky açıklybimetn şimdlk uzağı. iLÖREN KEÇiKALE Eskişehr ili, Sivrihisar ilçesi, llören Köyü'nün 6 krn., Porsuk (Tembris) ırmağ'n 4 km. kuzeyinde yer almktdır. Porsuk Vadisi'nden 100 metre kadar yüksekte, vadi boyunca kilometrelerce uzayan ve "kırma denen sarp tepe yamçlrınd en yükseği 121 olan, vadiden yaklşı 250 m. yükseklikteki tepe üzerinde kale yer almktdır (Çizim: 8). Kuzeyi dışna üç tarfı sarp kireç platoya, güneydeki ova tarfınd çıkma olanaksızdr; arabayla kuzeyine kadar ıler yip ar b yı en yüksek noktada bırakt an sonra yumşak eğiml kuzeyden ilerlemek gerekir. Yarım saatten fazla süren kolay bir yürşle ulaşıbir. Çevrede hiç ağç görünmemektedir, etrafa kalkerli bozkır peyzajı egemendir. Büyük bir tesadüf sonucu von Diest, Keçikalesi'ne ekibimizden, günü gününe 110 yı önce, 4 Haziran 1892 günü çıkmştr. Gözlemi şôyledirs: "Tepenin üzerinde Ortaçğ veya Roma Döneminde inşa edilm ş, 120 cm. kalınğd, 3 metreye kataşlrdn, iyi dar yükseklikte, üzerinde seyirdimi olan, ortalama 65 cm. uznlğda yontulmş ve kireç harçla işlenm bir duvar. 150 metre murablık tepe elem; güneyde akarsu vadisi ve yanlarda sarp yamaçlar var (kireçtaşı ve a/ftşı)". Oysa ekibimiz 3.00 m. yükseliğnd bir duvar yerine, 0.60 - 0.80 m. yüksekliginde, 3.00 m. genişl­ ğinde (tabanda taş ya ılm al nı) bir tümsekle karşı karşıy kalmışt r. Doğu-batı yönündeki iki sarp yamcı birleştn sur duvarı yaklşı 138 m. olarak ölçümştr. Araziyi kuzeyden sınrladı n duvarın batı ucunda, çok belirgin dörtgen bir kule ve hemen 2.70 m. genişlğd bir kapı seçilebilmektedir. Doğu uçtaki bir kulehemen ortasınd nin varlığnd da söz etmek olasıdr. Duvar genişlğ güçlükle, yaklşı 0.80 m. ölçülebimştr. Von Diest, yaınd kapı ve burçlardan söz etmemektedir. Duvarın güneyinde yaklşı 21000 m2lik, çok büyük sayılck bir alan korunalı haldedir. Kalenı ku. zeyi dışna tüm yönlerde geniş bir görüş alnı bulnmaktdır; özellikle 9üneyinde yer doğuya akan Porsuk (Tembris) ırmağ'n ve onun yartıg ovalık vadialan ve batıdn yi kontrol eder. Yüzey dokusunun özeliğnde dolayı, satıh mimari ve küçük buluntu gözlemlemek son derece güçtür. Ancak yapı temlı olabilecek bir grup taş sıra , kale kuzeydoğ yönde izlenbimştr. Bunun dışna kayda değr bir gözlem iç alnıd, yapıl ma ışt r. Yüzeyde birkaç örnek dış n a seramik görülemiştr. Kanaatimizce özelliklerine oranla daha baskınd r. kalenin Roma Dönemi özellikleri, Ortaçğ KOÇAŞ ili, Sivrihisar ilçesi, Koçaş Köyü'nün 4 km. batısnd yer almktdır. Arayıt (Dindymon) Dağı'n kuzeyinde yer alan 1694 m. rakıml Çürükçal Tepesi'nin doğu yam cınd , 200-250 m. yükseliğnd, konik biçimli kaylı bir tepe üzerinde yer alır (Çizim: 9). Kuzey ve güneyinde dere yatklrı ile çevrilidir. Batı­ sı dışna tüm yanlrı dik eğimldr ve bu yönlerde açık bir görüş alnı bulnmaktdır. Kalenin tüm yönlerde doğal bir savunma av ntajı bul nduğ anl şı makt dır. Kale, zirüstünde ve kaylığn güneydoğu alt cevresinde olmak üzere iki teras vedeki kaylığn edilm şt r. Iç kalenin alnı yakl şı 400 m 2dir. Her iki terasta da kaya gruphalinde inşa ları arsınd yer yer iskana uygun alanlar bul nmakt dır. Zirve teraslın yaklşı 30 m. altınd, kuzeydoğa yer alan diğer bir terasın çevresinde, kayalarla uyumlu ve onduvarlar (sur?), kaçak kazılr ortaya çıkartlmış olup, kısmen izlara entegre edilmş lenmektedir. Bu duvarlarda 1 m.den büyük, kabaca biçmlendirlmş, iri dörtgen blokların, harçsız kuru duvar tekniğ de kul anı d ğ anl şı makt dır. Ayrıca çeşitl yapı duvarların ait olabilecek taşlr da bu terasta saptnmışr. Yapı duvarl ı ve bu duvarlın taşlrı, doğu yandaki kaçak kazı çukrlaınd belirgindir. Zirve terasın güney yanı ­ da, 4.60x2.30 m. boyutlarınd dikdörtgen bir mekan 0.50 m.ye yaklşn yükseliğ ile görülebilen bu duvarda, küçük boy belirgin biçimde görülmektedir. 1 m. kadar kalınğ dörtgen taşlr, yatay sıral halinde, harç ile örülmşt. Harç içinde moloz taşl r a birlikte tuğla parçlın da kulanımş olduğ anlşımktdr. Duvarlın sıval olduğ çevredeki parçalardan anlşımaktdır. Birkaç örnekte sıvan üzerinde koyu kırmz, sarı ve beyaz renkli, fresk sayılbieck boya izleri mevcuttur. Aynı yapın olasık duvarlın, bütününde olmasa da yer yer mermerle kaplnmış olduğ , çevrede görüparçalardan ortaya çıkmatdır. Yapı, kay lığ n güney yam cında ve tam len kır bu yöndeki duvarlar kesin izlenememektedir. Ancak anlşıdğ ucunda yer aldığn, Rakım 8 riheş ksE KALETEPE 1400 m.dir. W. von Diest, Neue Forschungen in nordwestlichen Kleinasien, Gotha, 1895; 5.27. 122 duvarlar doğrusalı. Bu haliyle de yapın dinsel bir işlev olduğn düşn­ olmaz. Mekanı bir şapel olduğn ifade etmek, kesin olmasa da güçlü Iç kalenin, kaya gruplaın sıkşlğnda kaynaklanan dar at nıuyqun kay ların kabaca tıraşlnk düzenlenmesiyle kulanıbir hale getirlmş. Iç kale alnı çevresinde koruma amçlı bir duvar bulunmamakla birlikte, olarak tanıml dik kaya oluşmarın yüzeyleri, buna çevresindeki YÜksekliQi 5.00 m.den başlyn pek de ihtiyaç olmadıgn göstermektedir. Kalenin üzerinde yer aldığ kaylı tepenin kuzeydoğu yanı d ki düzlük (alt teras), bir yerlşim alnı için uygun bulunabilir. Burada gözlemlenen seramik örnekler, eğr kaleden akmdıys, yerlşimn kanıt olmaıdr. Gözlemlenen veriler değrlni yerlşimn ağırlk Bizans Dönemine ait bir al nı olduğ düş n lebi r. Kalenin 200-300 m. güneyinkale ve çevresindeki yerlşim antik yerlşimn üzerinde yer aldığ tepede benzer biçimde iş­ deki granit ocaklrın, letilmesi halinde tahribata yol açacak en büyük tehdit olacktır. Bu bakımdn koruyuzorunludur. Koçaşklesi'n, Hamamkarahisar'da olduğ sanı­ cu önlemlerin alınms lan Eudoxias? yerlşmsi birlikte değrlnims yarlı olacktır. Koçaş Köyü çeşmd Bizans Dönemine ait bezeli yapı taşlrın kulanıd­ içinde, gölet yanıdki kadrıyl mek bir olasıktr. ğı yanıltc görülmşt. SARAYIO riheş ksE ili, Mihalıçck llçesi, Saray Köyü'nün 1.5 km. batısnd yer alm ktadır. Kale, 1085 m. rakıml Dikmentepe'nin üzerinde ama zirve düzlğn biraz altınd, güyanıdr. Arazi orrnanlrktrr. kışal Y 150 m. yükseliğnd neydeki sivri bir kaylı tepenin hemen doğu bitşğnde, bu yönde akan Karsı Deresi bulnmaktdır. Sakarya ırmağ ise 8.5-9 km. batıd akmtdır. Kalenin de üzerinde yer aldığ yamcın manzrsı özellikle doğuya yönelik olmakla birlikte, kale, doğusnaki yaklşı 20 m.lik kaylığn batı yanıd yer almktdır (Çizim: 10). Böylece kale, bulndğ mevkiden çevresini göremez, bu bakımdn kalenin, kaylığn arksın sanki saklnmış olduğn düşnmek yanlış olmaz. Kale, kaylı ile batısndki az eğiml yamcın arsın­ da kalan bir teras üzerindedir. Kavisli kaylı, içbükey bir biçimdedir, kaylığn uçları ise yuvarlğ yakın kavisli duvarla birleşt mir. Böylece oval biçimli, korunalı düz Oval biçimin kuzey-güney doğrultsna uz nl ğ 47.5 m. doğu­ bir alan yartılmş. batı doğrultsna ise yaklşı 30 m.dir. Sur duvarın boyları 1.00 m. civarınd, kairi bloklar kulanımştr. Bu duvarda yer yer bir iki sıra taş dizisi baca biçlrnedş görülebilmektedir. Iç ve dış yüzlerdeki iri blokarın arsı moloz taşlr dolurmşt, duvarda harç kalınts gözlemniştr. Iri bloklar duvarın temeli seviyesinde izle nebilirken, üzerinde düzgün olmayan taşlrdn oluşan bir yığn bulnmaktdır. Duvar genişlğ ise 1.70 m.den fazla olmamak üzere ölçümştr. Kaylık bu duvar ar sındaki alan, yaklşı 1250 m2lik düz bir teras halindedir. Ust terasta birkaç yapı temeli olabilecek taş bloklar görülmektedir. Surun ortalama 20 m. dışna ancak birkaç metre ile en fazla 6.00-8.00 m. kadar aşğısnd, duvara paralel ve kavisli ikinci bir duvar belirlenmişt r. Bu durumda iki duvar arsındaki eğim yer yer 45 dereceyi bulmaktdır. Dış­ taki ikinci duvarı, benzer yapım tekniğ nedıyl, dış sur olarak nitelendirmek yanlış olmaz. Bu özellik, duvarlın çağdş olabiecğn düşnrmekti. Iki duvar ar sında­ ki alan ise 1400 m 2 kadrı. Dış surun üzerinde kuzeybatı yönde bir kesinti gözlemlenmişt r. Bu açıkl kapı olarak yorumlanabilir. Her iki sur üzerinde de burç ya da kule benzeri bir yapılşm görülemişt. Kalenin güney yanıd gözlemlenen yapı taşı olabilecek kalınt,r ve seramiklerin yoğunl, yerlşimn kale dışnaki varlıgn gösterge sayılbir. Iki sur duvarın çağdşlı düşncemiz tersine, seramik parçl ı Kalkolitik, Orta Tunç (?), Hellenistik (?) ve Bizans gibi farklı dönemlere aittir. 9 10 K. Belke - M. Restle, a.g.e. 1984, s. 163. W. von Diest, a.g.e. 1895; Tafellll. 123 AKTEPE Köyü'nün 4 km. batı-güneysd, 1869 m. rakıml AkÇubuk ilçesi, Hacılr (Çizim: 11). Aktepe, ekibımzn şimdye dek inceldğ en tepe üzerinde yer almktdır yerlşimd. Tepeden tüm yönler, seçilbdğ kadrıyl 30-40 km. yüksek rakımdi kalenin bulndğ tepe de her yönden, çok mesafeyle görülebilmektedir. Doğal rk Aktepe'nin 4 km. doğusna ve 3 km. batısnd, kuzeyden uzaklardan a\gılnmktdr. 1250 m. rakıml iki vadi bulnmaktdır. Bugün de vadilerde güneye alçalan, yaklşı ulaşım sağlyn yollar mevcuttur. Günümüzde kaleye ulaköyler ve bunlar arsındki şım, doğusnaki vadiden, Hacılr Köyü üzerinden, kalenin kuzeyinden yaklşm suÇevre topografik açıdn engebelidir. Arazide orman alnrı geniş yer retiyle sağlnır. 320x75 m. boyutlarınd topografyaya uygun tutar. Tepenin en üst kesiminde yaklşı doğrultsna yer alan bir kale bulnmaktdır. Böylece olarak kuzeydoğ-günbatı kale iç alnı 15.000 m 2 olarak hesaplanabilir. Bu bakımdn üteratürdeu 180x40 m. oladüzeltilmesi gerekir. Boyutlar göz önüne alındğ rak belirtilen kale boyutların 1/4'den fazla bir oranla, oldukça ince uzun bir biçim ortaya çıkar. Tüm kale iç alnıd görülmekle birlikte, yüzeyin 2/3'ü kaylıtr. Kayrık yüzey daha çok doğal hallerinde bı­ rakılm ş gibidir, imar iz'eri pek görülemişt. Kale iç alnı başlıc iki kesimde, güney yarıd üst ye kuzey v.ırda alt teraslar halinde incelenebilir. Kaylık üst terasta, alt teolmasa da yapı kalıntr kanıt sayılbieck taş yığnlar ve yer rastaki kadar yoğLı,. ancak asıl yerlşim alan, kaylığn görece azldığ yer temel izleri gözlemniştr; kuzeydedir. Kalenin tüm çevresindeki surlar kesintisiz izlenebilmektedir. Surlar kale kotta değilr; topografik yapı göre inş çıkşlar vardı. Tepe sırtn­ çevresinde aynı daki kaylı ile surlaın arsındki yükseklik farkı 10 m.den az değilr. Bu bakımdn kale iç alnıd herhangi bir noktadan her yer görülemez. Diğer bir ifadeyle, uzun yangöremezler. Sur, yer yer oldukça sağlm kalmışt r. Bu bölüm lardaki surlar birlenı batı yanıd görülebilmekte olup, sur yükseliğı 3.5 m. kadrı. Sur kagüney yarın lınğ 2.60 m. olarak ölçümştr. Duvarın iç ve dış yüzlerinde iri ve orta boy, kabaca biç mlend ri m ş ve kır, çokgen taşlr, irili ufaklı bir arada kulanımştr. Duvar içinde harçla dolurmşt. Moloz içinde küçük çakıl ve taşlr da yer ise küçük moloz taşlr almktdır. Surun dış yüzünde kule belirnmşt ancak bu konuda, örneği kuzey alanlar bulnmaktdır. Surda kule belirlenmemesine karşın, surun iç yanı­ uçta, olası da ve ona bitşk mekanlrı varlığ dikkati çeker. Dikdörtgen mekanlar sura paralel olodalar surun her yönünde belirnmştir. Alt teramak üzere görülmektedir. Sura bitşk sın batı yanıd, sura yakın büyük bir çukurluk tanıml ak beraber sarnıç olasılğ üzerinde durlmaktı. Aynı terasta birçok yapı kalınts ait temeller izlenebiIkuzey ucunda, sura yakın bir yerde 4-5 basmğı seçilebilen bir mermektedir. Terasın terasın kuzey yanıdki sur üzerinde bir kapın varlığ düşnl­ diven belirnmşt; mektedir. Kalenin dışnaki taş yıgnlar ise yıklan sura ait olmaıdr. Döküntü taşlr eğim qöre 20-30 m. mesafeye kadar yaımştr. Yüzeyde görülebilen seramik parçaları Hitit Imparatorluk Çağı, Hitit Imparatorluk Sonrası ve Erken Demir Çağı ve Bizans ile önceki yılard inceldğmz Uçemkalesi'ne benDönemine aittir. Kale, genel yapıs olma ıd r. zer olup Bizans Döneminde çağdş KARAGEDiK MANASTlRI VE BiZANS NEKROPOLÜ Gölbaşı ilçesi, Karagedik Beldesi sınrla içinde llteratürdents bilinen manstır mevcut durumu saptnmış ve çevresinde buna bağlı olarak düzenliğ anlşı nekropol alnı belirnmştı (Çizım: 12). Ainswort'un 1839 yılnda saptdığn göre, iki katlı inziva yerlşmsin (manastırn) alt katınd, birinin içinde sütun ve mezar nişler bulunan, birkaç büyük mekan bulunyormş. Ust katta ise biri şapel (6.50x4.50 m.), biri büyük (17 m. derinlğ merkezi mekan), diğer küçük (ancak bir kişn sığabilec) olmak üzere 3 mekan yer alı11 12 R. Leonhard, Paphlagonia, Berlin 1915. s. 59; K. Belke - M. Restle, e.q.e. 1984, s. 201. W. Ainswort, Travels and Researches in Asia Minor, Mesopotamia, Chaldea and ArmeniaVol. I, London, 1842, s. 147. 124 Ancak arştımlz sonucunda Karagedik'in 2 km. doğusna, yolun 1.5 km. güneyinde, yaslndığ tepenin batı yam cınd bul nm ş olan manstır, köylülerin ifadesiyle 1970'lerin ortalınd kaçak kazılr tümüyle tahrip edilmş olduğ anlaşılmtr (Çizim: 12, C noktası). Bu bakımdn alanda manstır miarı yapısn tanım­ layabilecek arkeolojik veriler çok sınrld. Sadece biçmlendirlmş kaya yüzeylerinden yormuş. bazı ipuçları çıkar l bi . al nı yakl şı 1 km. güneydoğusa, "Samnık olarak adl ndır­ kayaya oyma yer altı mezar odalrı bulunan alan, köyün kuşçm 3.5 km. doğusnda, Ankara-Konya karayolunun ise 1250 m. batısnd, bu mevkideki Hanife Çeş­ me'nin 50 m. kadar batısnd yer almktdır (Çizim: 12, B noktası). Rakım 1130 m.dir. ve kayı oymak suretiyle düzenlmiş bir mezar alnı belir nm ş­ Burada yer altınd tir. Girş doğuaır ve batıy doğru ilerlemektedir. Girşten itibaren 12.60 m. uzunluğunda, 3.70 m. genişlğd ve 2.40 m. yükseliğnd dörtgen ilk odanı uzun yanlarında karşıl olmak üzere zeminden 0.20-0.80 m. yükseliğnd nişler bulnmaktdır. Nişlern genişlkr 0.85-1.90 m. arsınd değişrkn, yükseklikleri 0.95-1.40 m. arsın­ daır. Derinlikleri ise 0.50-0.80 m. arsınd değişmktr. Böylece mekanı kuzey duvarınd 5, güney duvarınd ise 6 niş saptnmkdır. Girşn karşısndi duvarda daha küçük bir niş ile yanıd 0.85 m. genişlğd ve 1.60 m. yükseliğnd, dik olarak 4.00 m. uznlğdaki koridor, aynı yönde, ilerleyen, dar bir koridor bulnmaktdır. ve 2.90 m. genişlğd, dışarsyl doğal kır ya da baca ile ilin8.10 m. uznlğda tili, yine dikdörtgen ama daha küçük bir odaya açılmktdr. Mekanı yükseliğ ise 1.85 m.dir. Bu mekanı sadece kuzey duvarınd benzer biçimde 3 niş görülmektedir. yer altı odalrı Bizans Döneminde, olasık gömü am cıyla kul75 m 2 büyklğndei lanımş olmaıdr. Bu mekanlrı yaklşı 20-30 m. batısnd diğer iki yeraltı mekanı­ nı girş, toprakla dolmuş olduğ n a sadece dışar n seçilebilmektedir. Kaya yamcındki kayaya oyma tek mekanı i mezar odası ise Karagedik Beldebeldeyi Ankara asfltın bağlyn yolun 750 m. kadar güsi'nin 3 km. kuzeydoğsna, neyinde, doğuya yönelik bir tepenin, dik kaylı yüzeyinde bulnmaktdır (Çizim: 12, A noktası). Yaklşı 1150 m. rakımd. Burada yine doğu-batı doğrultsna uzanan, 3.50 m. genişlğd, 10.75 m. uznlğda ve 2.40 m. yükseliğnd, kayaya oyma, dikdörtgen bir oda bulnmaktdır. 37 m2lik odanı doğu yanı açıkt r. Mekanı kuzey duvarında, "Samnlık mezarınd olduğ gibi 5 niş yer almktdır. Nişlern, zeminden yüksekliğ 0.75-0.85 m., genişlkr 1.50-1.80 m., yükseklikleri 0.85-1.05 m., derinlikleri ise 0.600.70 m. arsınd değişmktr. Bu mekan da aynı döneme ait mezar yapıs olmaıdr. Mezarlın birbirine ve manstır yakınlğ, bu alnı "nekrapol" olarak nitelendirmemize neden olmuştr. Phrygia'daki yerlşimd çoğunl k a vadi içlerinde yer alan boyutları ve kaba yonu duvar işçlğ ile ortak özelbenzer kayaya oyma mezarlar, niş likler taşrmkdıc. Man stır ve Samnlık mevkiindeki yer altı mezar odası çevrelerinde Hellenistik, kayaya oyma mezar odası çevresinde ise Bizans Dönemine ait seramik örnekler gözlem niştr. dığ mız Man stır SELAMETLiKALE Gölbaşı ilçesi, Selametli Köyü'nün 3 km. kuzeybatısnd yer almktdır. Kale mevKöyü'nün 2.5 km. güneyinde kalmtdır. Rakım 1125 m.dir. Güneyindeki düzlük kii, Kırkl alanda birkaç dere doğu-batı doğrultsna akmtdır. Kale, enerji nakil hatın tam altında kalmak üzere, 20-30 m. yükseliğnd bir tepe üzerindedir (Çizim: 13). Kalenin yer aldığ sırt, duvar dışna güneye doğru 60 m. kadar yumşak bir eğiml inmektedir. Batı yamacı ise daha dik eğimldr. Kabaca kuzeybatı-gündoğ doğrultsna uzanan ve 80x20 m. boyutlarınd, ince uzun, 1600 m2 büyklğnde, oval planıdr. Kaleyi çevreleyen sur duvarı genelde tümsek olarak algınmktdr. Sur, iç aınd 1.60 m. kadar yükseliğ ulaş13 C.H.E. Haspels, The Highlands of Phrygia, Sites and Monuments, Princeton,New Jersey 1971, s. 242,547,551, lig. 85-88,418. 125 Duvarda düzgün olmayan taşlr, dolgu malzemesiyle birlikte kulanımştr. Harç Genişlğ 1.00 m.den az olmaıdr. Sur üzerinde doğua 4, batıda 1 olmak üzere yarım daire biçimli 5 kule belirnmşt. Bir kulede genişlk 6.40 m. olaKuleler, 2.20-6.50 m. uznlğdaki yay biçimli duvarlı ile belirgindir. Sur rak ölçümştr. ve batıd olmak üzere iki kapın varlığnd söz edilebilir. Batıdki kapı, üzerinde doğua yanıdki kuleye bitşkr. Kale dışna, özellikle kuzey ve güneybatıd kalan tarlalarda, en gözlemndiğ, kalenin kuzey az 350 m. mesafede olmak üzere, bol seramik parçlı düz alnrı ıskan edilmş olduğ sonucu çıkartlbi. Bu kesimdeki seve doğusnaki (?) (2 örnek), Hellenistik, Roma ve Bizans döramikler, Orta Tunç (?) (2 örnek), Demir çağı yer alan Irga Çeşm'd Yunanca bir yanemlerine tarilüenebllir, Kalenin 750 m. doğusna zıt saptnmışr. LS. 11.-111. ar l ıyzü tarihlendirilen yazıt, bir mezar taşı üzerindedir. maktdır. kalınts saptnmışr. KEPENEKÇiKALE ışablöG ilçesi, Selametii Köyü'nün 2.5 km. güneydoğusa yer almktdır (Çi1170 m.dir. Kuzeyi kendisinden daha yüksek bir tepeliktir, güneyi ise zim: 13). Rakım zamanda doğu-batı doğrult sunda bir yol Jlüzergahı yaratdüzlüktür, bu düzlük aynı makt dır. Düzlükte birkaç dere de yer almktdır. 20-30 m. yüksekli!ilindeki höyük bi40x50 m. boyutlarınd oval plan ı bir kale belirçimli tepe üzerinde, eksenleri yakl şı lenmiştr. Kale üzerinde çok sayıd kaçak kazı çukuru görülmektedir. Tepeyi çevrelekul anı d ğ belir nmişt r. Gözlemlenen yen sur olabilecek duvarda, iri dörtgen blok arın Hellenistik ve Bizans dönemlerine aittir. Kale dışnaki seramik seramikler Demir Çağı, dağıl m na bakarak, surlaın dış n a da yerlşim olduğ anlşımktdr. Kepenekçikasürdürülecektir. le üzerinde çalışm ar çalışmrz sırand Ankara imar al nı içinde kalan iki höyükte gözBu yılki Yenimahalle Ilçesi Çayyolu Höyük'te Kalkolitik, Eski Tunç ve Hellelemler yapılruşt . Ilçesi, ıncek Höyük'te yine aynı dönemlere ait seramikler belir enmişt r. nistik; Gölbaşı Galatia yüze ar ştırmasın önümüzdeki yıl da devam edilecektir. ALMANCA ÖZET - DEUTSCHE KURZFASSUNG Burgen und Siedlungsspuren in Galatien Die Bestandsaufnahme und Bewertung der Burgen und Siedlungsspuren in Galatien wurden auch 2002 mit folgenden Arbeitsschwerpunkten fortgesetzt: • Erarbeitung von Lageskizzen für die bereits in den Vorjahren untersuchten Çeltikçi und Fortsetzung der Untersuchungen des schon 2001 Anlagen in Karglı, bearbeiteten Dümrek. In Dümrek wurden die Arbeiten auf das Gebiet ausserhalb des bereits aufgenommenen .Kalebaşıtep " ausgedehnt. In diesem Bereich wurde neben dem 2001 endeckten Kybelealtar "Merdivenkaya" zwei zusatzliche phrygische Felsenaltaere gefunden, die fast identisch sind mit den Altaeren in Midasstadt. • Ein weiterer Arbeitsschwerpunkt war die Dokumentierung des aktuellen Zustandes von Anlagen, die in der aelteren Literatur erwaehnt werden. So wurden die Burgen Aktepe (Leonhard) und Keçikalesi (von Diest) sowie die Klosteranlage Karagedik (Ainswort) untersucht. In Aktepe wurden die von Leonhard genannten Angaben zu den Dimensionen der Burg korrigiert. Für Keçikalesi und Aktepe wurden Lageskizzen erarbeitet. In Karagedik konnten leider nur Spuren von der zerstörten Klosteranlage festgestellt werden. • Schliesslich konnten acht Anlagen neu dokumenüert werden, die überwieqend byzantinischer Spuren aufweisen. Dazu zahlen: lncekkale, Alac tlı Oğünç Kooperatifi, Polatı Küçükkale, Koçaş, Saray, Selametli, Kepenekçi, und die byzantinische Nekropole bei Karagedik. In Selametli wurde eine einzeilige griechischische Grabinschrift (2. oder 3. Jh. n. Chr.) gefunden. Aıle o.g. Anlagen sowie die Keramikbeispiele aus diesen Anlagen wurden mit digitalen Fotos dokumentiert. ,ıteq utseF 126 50 km i KIZILCAHAMAM O o AKTEPEl JSi-'" ,!~AR K:O SiVRiHisAR O O o HAYMANA ~ ,.,<1' 'b- ljhEMi!~O OfKEPENEKÇIl GALA.TIA KALE i YERLŞMi YUZEY ARŞTIML 2002 Levent Egemen Vardar 2002 YILI ÇALIŞM ALANLARI Harita: 1 GALATlA KALE f YERLŞMI YUZEY ARŞTIML 2002 levent Egemen Vardar Polatı Karglı i - Ankara Karglıke ölçekli kroki kroki: Ari Vardar Çizim: 1 127 GALATIAKALE1 YERLŞMI YÜZEY ARŞTIML 2002 Levent Egemen Vardar Kızlcahm - Ankara Çeltikçi i Asartepe ölçekli kroki kroki. Ali Vardar Çizim:2 GA~i\TIA KALE i YERLŞMI YUZEY ARŞTlMLI 2002 Levent Egemen Vardar Mlheçcık-, Eskişehr Dümrek r Merdlvenkaya Kybele Altan çlzlm: AliVardar Çizim:3 128 GALATrA KALE i YERLŞMI YÜZEYARŞTJMlI20 Levent Egemen Vardar Mıh<çck_ Fskişehr Dümrek i Alta" (C) Kybeh~ çlzım: Atı Vardar Çizim:4 kalenin yeri ~ ~ ,-, , <> k:~( .~ç kaya --- c': • kale alnı 600m 2 <, ~/J'ıl\:. 5 i 240 cm kaçı 10 i ı\ ' kap' olası \1 / t: )() çukuru-" ~. <, - /...... /C./.(" ..~ duvar genişl ği yaklşı ",~ //"..... sarPky~ \ 0> ··.:"tE.,.....") -. (POligon -.::. ~. ". · r;:~"'. \ \~:j . --0,).7, \ ~"t3V O r GALATIA KALEi YERLŞMi YÜZEYARŞTIML 2002 Levent Egemen Vardar . ' .. , - - / 20m i Öğünç Gölbaşı- Alac tlı Yapı Ankara Kooperatifi i Kale - incekarsı ölçekli kroki krokk Ali Vardar Çizim:5 129 Çizim:6 '"i "i "i ., i .... i A hırçl dLlv~r B duvar lemoll Cb;ıt'm<l1,n D günoymekı Çizim:7 Çizim:8 130 Çizim:9 Çizim: 10 Çizim: 11 131 yeri man stır n Akayonıezrds Haymana- Ankara Karagedik Manastln ve Nekropolü ölçekli kroki ıuncl yiık-;:l{j"120 (ın B yeraltı mezar odatan krOkl.A1iVilH.!;lr Çizim: 12 GAUHIA KALE: i YERLŞMI YÜZEYARŞTIML Levent Eg&m6rı Gölbaşı 2002 Vardar - Ankara Selametli ölçekli kroki kroki:AIIVBrdar - kalenin '. kllpbOltkçl kal~ yeri ~.P\ ~o' Çizim: 13 1 2km 10 i 20 i Resim 1: Merdlvenkaya 132 iSTANBUL FAT!H iLÇESi SO~UAR, iSKENDRPAŞ, HASAN HALIFE, MUHTESIP ıSKENDR, KEÇECI KARBŞ, SULUKULE MAHALLELERiNDE YAPILAN 2002 YILI ARKEOLOJiK YÜZEY ARŞTIMAS Feridun ÖZGÜMŞ* istanbul sur içindeki arkeolojik yüzearştıml n beşinc sezonu 2002 yıl­ eylül aymda tam lanmışt r. Kültür Baknlığ, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'rı n izniyle Istanbul Universitesi Güzel Sanatfar Bölümü adın yapıl n bu çalışm­ ya Istanbul Universitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü'nden Yrd. Doç. Dr. Ahmet Vefa Çobanğlu, Ayşe Denknalbant. Melda Ermiş, Haluk Çetinkaya, Uludağ UniversiteIstanbul Teknik Universitesi'nden Yük. Mim. Funda si'nden Hayri Fehmi Yılmaz, Armutç oğlu ve öğrenci Sevgi Gel ile Ozgen Kadıoğlu katılmşrd. Geçen senelerde olduğ gibi bulntarımz sütun başlıkr ve gövdeleri, miarı eserler, yazıtlr ve kabartmlı levhalar olarak gruplandı bilr. Sütun Başlık r: 2002 yıl, en az sütun başlığn ele geçirldğ sezon olmuşt r, Bunlardan bir tanesi ve iyi durumda olanı Edirnekapı Aya Yorgı Kilisesi'ndedir. OlçüleVolütlü ve ikı böri alt r: 0,27 cm., üst kare taban 0,54xO,54, h: 0,38 olarak ahnruştı". lümlü olan başlık 6. yüzılda yapılmş olmaıdr. Iki volüt ar sı gövde aşındrlmıştr. Volütleri ise sağlm olarak durmaktdır. Aynı kilisede Korinth üslubunda olduğ anl şı an ve kötü durumda olan ikinci bir başlık daha vardı . Gün geçtikçe tahrip olrnaktadrrz. durumdaki bir başk başlık Sofular Mahallesi Yeşil Tekke Üçüncü, daha sağlm Sok. No: 40'taki evin bahçesinde bulnmştr. Ojçüleri: alt r: 0,40 m., kare üst taban getirlmş­ 0,83xO,83, h: 0,50 m.dir. Mermerden olup benzeri Istanbul 1O No.lu sarnıçt tir 3 . nı Mimarı Buluntular lskend rpaş Mah. Hacı Salih Sok. Alt Yapı (Kambur Mustafa Paş Camii veya bilinen bu cami, eski bir Bizans sarnıc üzerine inşa Yayla Camii): Oteden beri varlığ edilm ş olup cami ve haziresi hemen hemen ortadan kalmıştr. Buna Yayla Camii de 2 3 4 5 pr. Feridun Ö~GÜMŞ, istanbul Üniversitesi, Güzel Sanatlar Bölümü, Kuyucu Muratpş Medresesi Vezneciler IstanbulITURKIYE [Hebdemon]'de benzeri bulnmştr. Thoman Zollt Kapitelplastik Konstantinopels vom 4. Bir 6. istanbul Bakıröy Jahrhundert n.chr. Asia Minor Studien 14 Bonn 1994. S.222 (Iev. 45/638). Bulgaristan Preslav'daki benzeri için Martin Dennert Mittelbyzantihische Kapitelle-Asia Minor Studien 25 Bonn (1997) s.6Iev.113a. Lev. 48/838 s.233) (Bkz. R. Kautzsch, Kapitelstudien Berlin Leipzig (1936) s.136 lev.131175 acıry Bu camiye niçin Yayla Camii deniğ bilinmemektedir. S. Eyice; "istanbul'un Ortadan Kalkmış Bazı Tarihi Eserleri Kambur Mustapş (veya Yayla) Camii", Tarih Dergisi 26 (1972) s.158 not.91. Eyice, a.g.e., s.161. 133 denir-. Cami 1950'li yılar kadar ayakta duruyordu. 1954'te tamamen yok otrnuşıs. Caminin üzerine oturd ğ alttaki sarnıc girmek mümkün olma ışt r. Sarnıç ve cami arazisi, 1940 yıl nda Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdrlğ, tarfınd tapu su MilBaknlığ adın istirnlak edilmştr. Vakıflr Genel Müdrlğ'ne ise vakfiyesi li Eğitm bul nam r ştı e. Buradaki sarnıc uz nl ğ 23.60x12.20 m. olarak ölçümşt. Beşerdn 2 sıra halinde onar 10 adet sütunu vardı. Başlıkr ise kaba işlenrt". Os8 . Eylül ayındki manlır zamnıd yapı (sarnıç) Ermeni iplikçilerin eline geçmiştr çaIışmalrzd dıştan ölçülebilen duvarlın 14.50x15.10 m. olarak ölçtük. Dışardn görülebilen kemerlerinin yükseliğ 3.50 m.dir. Bu haliyle bu Bizans sarnıc bir zamanlar üzerinde duran cami için çok iyi bir teras görevi görmüş olmaıdr. Strzygowski tamamen tuğla olan yapın tuğla ölçülerini kalınğ ise 0,04 m. veya 0,05 m.dir 9 (Resim: 1). Tarih0,38-0,40 m. olarak verir. Tuğla Iemesi oldukça zor olan bu sarnıç 7. yüzıl sonlarıd yapılmş olmaıdr. Resimlerde 1 0 . Bazı görülen kapıs kap lı olup anhtrı kimde olduğ belli değilr yazarlar buKilisesi'nin olduğn antatmarn. Bu görüş destekleyen Türk rada bir Kırkmatile arştımcl da vardı fakat, Semavi Eyice bu idanı hiçbir daynğı olmadığ n söylernektedlrte, Bugün harap vaziyettedir. Mülkiyetinin kime ait olduğ ise karış bir gömülü olduğ bu eser acilen kurtaılmy bekkonudur. Haziresinde önemli insalrı lemektedir. Sofular Caddesi'ndeki Setıç: Bu muazzam alt yapı, adı geçen caddedeki üç büyük binaı arksındi adada yer almktdır. Bunlardan bir tanesi No: 110/A Tirebokatındi malı müşavirlk bürosu arksınd, devamı aynı cadde No: 112lu Apt. girş 114 Yenilmez Apt. bahçesinde, üçüncü bölümü ise bu caddenin Aksaray'a yakın ucunda, yukarıdi apartman ile aynı hizada olan No: 108/1 Gül Apt. arksındi bahçedeMüller-Wienner görmüş olma ıd r. Çündir [1061 ada 169 parsel]. Bu son iki parçsın kü Gül Apt. arksındi yapı Kambur Mustafa Paş Camii ile beraber gösteren vazi1 3 • Fakat aynı yet planı vardı ars nı yukarıy doğru giden bölümündeki kısmn görmeiştr [Sofular Cad. 110/A Tirebolu Apt. mali müşavirl k bürosu arksındai kıs m]. Alt yapın bu en üstteki bölümü tuğladn yapılmştr (Resim: 2). Güneyinde 2.28 m. kalınğd bir duvar vardı, bu kalınt uznlğ 9.10 m., tuğla kalınğ ise 0,03 impost bir başlık görülür. Bunun yanıdki Yenilmez Apt. No: m.dir. kuzey tarfında bu sarnıç kalınts devam etmektedir ve burada in situ bir sütun göv112-14 arksınd desi vardı. r: 0,65, h: 1,43'tür ve bir seki üzerine oturmakdı, buradaki duvarın uzunluğ 17.70 m., h: 7,36 m.dir [her iki apt. için olan uzunluk Tirebolu ve Yenilmez Apt.]. olan kısmndai Gül Apt. avlusunda [No: 108/1] Bu caddenin (Sofular) Aksaray'a yakın bu sarnıc ona dıştan destek olan yuvarlak kemeri i tonozu görülmştr (Resim: 3). Taş, tuğla almşık olarak örülmş yuvarlak kemeri i tonoz 1.84 m. derinlğ olup, yerden 5 m. yükseliğndr ve 2.17 m. açıklğndr. Dıştan dışa 2 payenin arlığ 4,97 m. olarak ölçümştr. Taşl rın bazıl r tuğla r çer~ v lendiğ en, bunun Orta Biedilm ş olabilecegini düşnmektyiz. Payelerinin zans (842-1204) Döneminde inşa oturd ğ zemin Gül Apt. zemininden 2.90 m. yüksekliktedir. Böylece yapın tüm yüksekliğ 8 m. aşmktdır. Sofular Yejil Tekke Sak. Kuyulu Çıkmaz Doğan Apt. No: tO'daki Altyapı: BuraMarkianos sütununun bulndğ alana çok yakın olup Yeda bulunan bir diger alty pı 6 7 8 9 10 11 12 13 Eyiee, a.g.e., s.160-161. Eyiee, a.g.e., s.162-163. Ph Foreheimer - J. Strzygowski, Die byzantinischen Wasserbeha/ter von Konstantinople, Wien 1893 s.78. Ph Foreheimer - J- Strzygowski, a.g.e., s. 79. Ph Foreheimer - J- Strzygowski, a.g.e. s. 79. W. Mül1er - Wiemer istanbu/'un Tarihi Topgrafysı (Çev: Ülker Sayıs) istanbul 2001, s. 282. J. P. Richter, Quelfen der Byzanlinischenkunst geschichte Wien 1897 s.204-206; R. Janini; La geographie de L'empire byzantin I. Constantinople 3. Les Eglises et Les Monasteres, Paris 1953, s. 498-502. Eyiee, a.g.e., s.163. Mül1er - Wienner, a.g.e., s. 282, lig. 320. 134 Tekke Sokağı'n Sofular Caddesi'ne bağlndı yerdeki yukarıd anltı Kambur Camii'ndeki Bizans altypısn da çok yakındr. Yukarıd anltı TireMustafa Paş arksındi yapı bu Yeşil Tekke Sok. Sarnıç ve bolu, Yenilmez ve Gül aprtmnlı altındki sarnıç Markianos Meydanı' yakınl r dan dolayı Kambur Mustafa Paş birbirleri ile aynı sistemin parçsı olarak görülseler bile Müller - Wienner Dülgerzade altypısn bu sistemler alksız olduğn söyler!", Fakat Ye(Kambur Mustafa Paş) şil Tekke Sokak'taki bu yapı Müller - Wiener görmeişt daha doğrus daha önce görülmeiş bir yapıdr. Bizim görüşmze göre burası Markianos Meydanı' zemin teşkil etsin diye inşa edilmş ve dolaysız olarak o meydanla ilşk bir yapıdr .. Çünkü bu alan meyilli bir araziye yapıldğn bu tip rnekanlara ihtiyaç duylmştre. Iki ağır papayeler duvarlara ve birbirlerine kemerleri e bağlnmıştr yeye oturantonozlu yapıda (Resim: 4). Olçüleri yaklşı 9.30xS.63 m.dir. Tüm iç yüzey sıvayl kaplnmıştr. Tuğ­ la tonoz bir yerde patlımş olduğna orijinal Bizans tuğları görülebilmektedir. To4 m.dir. Osmanlır zamnıd da kulanımş olmaıdr. Bugün özel mülnoz yükseliğ son zamanlarda ağır bir restorasyon geçirmşt. kiyette olan yapı Bıçak Alaeddin Camii Avlusundaki Altyapı: Bu camiye yanlışk Bıçak AlaEsas ismi Alaeddin Mescidi ve Tekkesi'dir 16 . Sofular'daki bu caminin eddin denmiştr. avlusuna bitşk Yıldz Apt. No: 35/37'nin temeli eski bir Bizans sarnıcd ve oldukça sağl m dur m adır. Cami avlusunda, şadırvn bakan sarnıç duvarı 13,30 m. uzunluğunda olup 5 m. yükseliğndr. Tuğla kalınğ 0,04xO,07 m.dir. Bugüne kadar yapı­ lan arştım/d yer almış bir sarnıçt (Resim: 5). yönündeki kenannda bir oluktan akan su sarnıçt geldiğn, Caminin kıble içerisinin su dolu olması lazımdr. Uzerindeki Yıldz Apt. içine girmek mümkün olmamıştr. Tuğla kalınrd erken döneme ait bir sarnıç olduğ düşnlebir. Fenari isa Camii, Eski Konstantinos Lips Manastm'ndaki Çelışm t: Eski adı Konstantinos Lips Manstır olan yapın, eylül ayı başınd son durumunu incelemeye git ğ m zde, çok önceleri yapıln kazılrdn çıkan bir kısm malzemenin güney kilisenin dışnaki avluda atılmş olarak durğn qördük!". Hem 1930'lu yılard hem de burada kazı yapan Makridi Bey'in bulntarı, 60'11 adrlıy önce sonraki çalışmrd 1 8 . BuraGrabar'da, sonra da Megaw, Mango ve Hawkins'in çalışmrnd yer almıştr olan plastik eserlerin Ayasofya ve Arkeoloji Müzeleri'ne götürldğ bilinda bulnmş düşnle bir grup fragman halindeki bumektedir. Herhalde daha az önemli olduğ luntu, kuzeydeki yapın dışna atılmş vaziyette bıraklmşt ve bunlardan çoğu not 1S'de belirtilen yaınlrd yer almktdır. 2002 yıl sütun başlıkrnd bir tanesi de ..kuzey kilisesinin apsisi önündedir. Mermerden yapılmş olup Korinth üslubu yapın bundaır. Olçüleri r: 0,40 m. üst kare taban 0,42x0,42 m., h: 0,15 m.dir ve kır vaziyettedir 19 . Buradaki yığnt içinde bulunan 0,50 m. uznlğdaki rnerrner korniş parçası da çok tahrip olmuştr. Muhtemelen 10. yüzıla ait olup üzerinde bitkisel motifler 20 vardı . Araştı m c ların notları d yer alan ve gene 10. yüzıla tarihlenen bir başk parça da üzerinde haç ve stilize çiçek süslemesinin yer aldığ kornişt. Mermerden yaşi 14 15 16 17 18 19 20 21 Müller - Wienner, e.q.e., s.282, lig.320. E. Mamboury, "Contribution 11 la Topographie generale de Constantinople". Actes du Vi eme Congres Intem d'Etudes Byzantines 1948 Paris (1951), ii $.243-253). (1993), 5.176. M. Baha Tanman, "Aleaddin Mescidi ve Tekkesi", Dünden Bugüne istanbul Ansiklopedisi 1, istanbuı için Müller - Wienner, a.g.e., 5.126-131. Fenari isa Camii bilyogrası Siec/~ Paris (1963), s.100 vd. Th. Macridy A. H. S. MeA. Grabar, Sculptures Byzantines de Constantinople ıve gaw, C. Mango, E. J. W. Hawkins, "The Monastery ol Lips (Fenari,lsa Camii) at Istanbul", DOP 18 (1964), 5.303-310, C. Mango-E. J. W. Hawkins, "Additional linds at Fenari Isa Camii Istanbul" DOP 22 (1968), 5.178-181. [3enzerleri için Kautzsch, a.g.e., Lev: 24 ve 30, C. Mango - E. J. W. Hawkins, a.g.e. 5.178 Lev. 75 Fig: 8'de Fenari ısa'd bulnmş benzerleri vardı. Bu korntşi Fenari isa'da bulunan diğer parçlı için Mango, Hawkins, a.g.e. 5.179. Bulndğ zamandaki resimı için bkz. Th. Macridy A. H. S. Megaw-C. Mango. E. J. W. Hawkins, DOP 18 (1964). C. Mango E. J. W. Hawkins, DOP 22 (1968), 5.280 [Megaw I.g. 135.302 ve 310 Mango - Hawkins, lig. 5-39]. Ayrıca 5.179 Lev. 90, lig. 17. -x. 135 ve parçlı 0,30 m. uznlğdaırs". sütun kaideleri, sütun gövdeleri pılmştr ğında olarak yaın bul nm ş Bütün bunlara ilaveten olup tek tek fişlenm aynı bulrıtü yı­ ve Ingilizce hazırlnmşt. Muhtesip iskender Mahallesi'ndeki Kalınt: Muhtesip İskendr Mahallesi'nin EsCaddesi'ndeki Fatih Apt. No: 15'teki binaı altınd [1528 ada 6 parsel] Biki Ali Paş zans Dönemine ait duvar kalınts tespit edilmştr. Yakl şı 1 m. uznlğdaki bu dualtın doğru gitmektedir. Devamın görmek için aprtmnı altın girmek var binaı mümkün olmaruştı (Resim: 6). Edirnekapı ve Sulukule Arasındki Surlar: ii. Theodosius (408-450) surlaın Edirnekapıs ' d n Vatan Caddesi'ne inen bölümünde, sur üzerinde, Orta Bizans tamiryapılmş süslemeler görülüp bunları fot ğra l ı çekilm şt r. Bunlar bu leri esnaıd dönemde (842-1204) görülen tipik süslemelerdir. Stilize bitkisel motifler ve haçlar, hal(Resim: 7)22. ınyA nıral us ıpakenridE iş r g yakalar halinde alternatif olarak dizmştr kında demet künk su kanlrı surlardan daha önceki döneme ait olmaıdr (Resim: 8). Deniz seviyesinden olan yükseklikleri Bozdğan Su Kemerleri'yle aynı seviyede olması, bu buluntuyu daha ilginç hale getirmektedir23. Muhtemelen bu su sistemi hem şehrin dışnaki kaynaklardan hem de Lykos Deresi'nden şehr su sağlmd önemli bir vazife qörüyordue', Sütun Gövdeleri: 2002 çalışm sezonunda başlıkrdn daha fazla sütun gövdesi bulnmştr. Bunlardan bir tanesi Sofular Yeşil Tekke Sak. No: 10'daki evin bahçe1 m. uznlğda granit sütun gövdesidir. Vatan Caddesi metro durasinde, yaklşı ğı yakındi parkta bulunan bir diğer sütun hayli büyüktür. r: 0,75 uzunluk 5.80 m.dir. Sütun gövdelerinden en ilgi çekici grubu, Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii'ndeki grup oluştrmakdı. Sütunlar kıble yönündeki duvara yaslnmış olarak durmaktı (Resim: 9). Bunlar mermer ve granit olmak üzere çeşitl malzemeden yapımştr. Bazı kayyapıldğ, Rumnaklarda Mihrimah Camii'nin eski Bizans kilisesi Aya Yorgi'nin arsın 2 5. lar'a ise bugünkü kilise arazisinin verildğ yazl ıd r Bu sütunlar buraya ait olabileceği gibi başk yerlerden de buraya getirlmş olabilirler. Müller-Wienner, Hebdemon (Bakıröy)'dei loannes (Yahya) Kilisesi'nin malzemesinin cami yapımnd kulanıdğ bildirir 26, acırya cami avlu revaklın sütunlarıd bazılr da devşirm Bizans malzemesidir. Edirnekapı, Kariye Bostan! Sokağı'ndi Ksiınt (Resim: 10): Derviş Ali Mahallesi, otobüs parkın olduğ yerdedir. Aynalı tonozlu bir Bizans alt yapıs olup muhteme3.1Ox2.1 Om. ölçülerindedir. Tonoz aynsı h: 1.50 m.dir. Tuğla kalınğ 0,03 len sarnıçt. m., harç 0,05 m.dir. Bu ölçüler bize bunun bir Orta Bizans (842-1204) yapıs olduğ n anl tır. Kariye kompleksine ait bir parça olmaıdr. Robert Austerhout 1979'a kadar açıkt olduğn, sonradan buldozerlerle yıkldğ!") söyler. 1996'da ise bugünkü kısm hariç tamamen ortadan kalrmştı'". 16. yüzılda Istanbul'a gelen bazı seyahlrın da 22 23 24 25 26 27 Bu tip dekorasyon için Claudia Barsanti, "Scultura Anatolica di Epoca Mediobyzantina"Milion 1 (1988) s.275-306, Lev. 11112 Afyon Lev: IV/3 Afyon Müzesi. Şehrin batısnd su getirldğ bilinmektedir. Ayrıca bu buluntunun eski adı Lykos Deresi olan Bayrmpş Deresi Vatan Caddesi'ne olan yakınlğ onun işlevn önemini vurglamktdı. vaıens Su Kemerleri için Kazım Çeçen, Mimar Sinan ve Kırk Çeşm Tesisleri Istanbul (1988), s.23-26. S9n yılard Istanbul'daki su tesislerini ve şehr gelen su sistemlerini arştın James Crow ve Richard Bayliss adlı iki Irıgilz arştımc bu kanaltarlaValens Su Kemeri'nin (Bozdğan) aynı yükseklikte oldukarın tespit etmişlrd. Bu iki Ingiliz'in çalışmr için bkz. James Crow - Richard Bayliss "The Fortifications and Water Supply System of Constanstinople" XXe Congres International des Etudes Byzantines Pre Actes" II. Tables Rondes Paris 2001, s.249. oluş bu kuleyle bulunan künk borular arsındki ilşky ortaya koymatdır. Sulukule için Özellikle su kulesine yakın "Kharisus Kapıs" da denirdi. ii. lustinianus (685-695 ikinci defa 705-711) büyük ihtimalle şehr buradan girip ikinci kez irnparatoroldu. A.V. Millingen Byzantine Constantinople The Wallsof the City and Adjoining Histo~cal Sites, London 1899, s.86-Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi (Çev: Fikret lşıtan), Ankara (1981), s.132. Incieyan Kharisue adın eskiden Edirnekapı için kulanıdğ söyler. P.G. Incieyan, 18. Asırda Istanbul(Çev: Hrand Andreasyan), Istanbul (1976), s.14-15, not: 40). Zafer Karaca, istanbul'da ılnamsO DönemiRum Kiliseleri, istanbul (1995), s.122. Müller - Wienner, e.ç.e., s.441. R. Ousterhout, "Later Churches of Constantinopie, DOP 54 2000, s.242. 136 (Stephan Gerlach) bu samıc gördüğ bilinmektedir. O sırald Yahudi iplikçiler buramesken turnşladıw. Bugün harap vaziyetteki Kariye manstır kompleksinden bu altınd gizlenmş ve çöplük olmuştr. tek parça, bir evin basmğı Yezıü r ve Kebrtmlı Levhalar: Bu sezon ele geçirilen kabrtmlı levha, Edirnekapı Aya Dimitri Kilisesi'nde bulnmştur. Bu kilise Sarmşık Aya Dimitri Kilisesi di2 9 ve bu levha kilise avlusunda, avlu duvarın ye de adlnır gömülü vaziyette ve çok kötü durmaı (Resim: 11). Bir mezar steli olması muhtemel bu levhada oturm ş vaziyette bir kadın ve kucağınd bir çocuk vardı. Sarmşık Aya Dimitri'de önceden bili3 o . Binen ve Zafer Kar c 'nı da gördüğ mezar steli, bugün kilisede mevcut değild r bu stel yeni butnarı ikinci bir levhadır ve bu da Zafer Kar ca'nı dazim gördüğmz ha önce gördüğ stel gibi, M.O. 1-M.S. 1. yüzılar arsın"! tarihlendirilmelidir. Mermerbu kabartma O,72xO,50 m. ölçülerinde olup Istanbul ve çevresinde buna den yapılmş benzer başk mezar stelleri buhınmştre. Çalışmrz sırand Fatih Neslişah Mahallesi, Neyzanlar Sak. No: 14'teki haziresinde, kır vaziyette O,5xO,28 m. ölçülerinde mermerden muheski bir Osmanlı temelen Geç Bizans Dönemi mezartşı bulnmştr (Resim: 12). Ilk iki satır tam olason satır tamamlanmaya çalış dğı gibi NEOFOTJSTOS ise bu bir rak okunabilir. Eğer sıfatr ve Hıristyanlğ yeni geçmiş olanlar için kulanır. lulianos muhtemelen mezar sahibinin ismidir. Yazıtn diğer kısmlar okunamtdır. yı EN8AL\E KATAKITE (?) L\NTXANOY "bAKAlEl OYAlANOE * BURADA YATAN * [IU]L1ANOS NEOFOT[ISTOS] NEOcI> )T[l~ O ] levha Aya Dimitri Kilisesi'nin güney duvarın dış yüzünde, yere malzeme olarak kulanımş ve yapı badnlıc üzeri iyice örtülmş ve okunamaz hale gelmiştr (Resim: 13). Edirnekapı Aya Yorgi Kilisesi'nde de sur tamirı sırand oradan getir ld ği tahmalzeme olarak kulanı bir başk yazıt daha görülm ştür. min olunan ve devşirm Kilise transep.tinin güneyinde dış duvarda görülebilir vaziyettedir. TOKPAT yazıs AVTOKPATOP (Imperatar veya IIANTOKPATOR - ISA) olarak da okunabilir. Sur tamirle- AVTOKPATOP - IMPERATOR dirinde genelde imparatorlar isimlerini yazdıklrna ye okunmalıdr (Resim: 14). yakın 28 29 30 31 32 Bir diğer bir şekild, yazıl devşirm R. Ousternout, A. Sixteenth Century Visitor to the Chora, DOP39 (1985), 5.117-24, özellikle 120, resim 3. armşıkS Aya Dimitri Kilisesi için bkz. Zafer Karaca, istanbu/'da Osmanlı Dönemi Rum Kilise/eri, istanbul (1995), 5.243-48). Karaca, a.g.e. 5.246. Les stetes Funerelres de Byzance Greco Romanie, Paris (1964). Küçükçekmece Firuzköy'de bulunan Nezih Fıratl, mezartşı için 5.80 lev: XXV/93. Beyazıt Vezneciler'de bulunan benzeri için 5.111, lev: XLlV/183. Wolfgan Müller - Wienner, "Spoilennutzung in Istanbul", Beitrage zur A/tertumskunde Kleinasiens Festschrift tür Kurt Bittel (Yay. R. Boehmer - H. Hauplman) Mainz am Rhein (1983) 5.381 rev. 78/2. 137 BizANS KALINTISI RÖLÖVE PROJESI SOFULAR CADDESi, GÜL APT. NO: 108/1 ÇiZEN: SEDA ÖZEN (MiMAR) TARIH: EYLÜL2002 'i' .1 i -r r,j' '"i ;; ÖN GÖRÜNŞ Resim 1: Sofular, Kambur Camii'ndeki Bizans Mustafpş 138 Çizim: 1 altypıs Resim 2: Sofular Cad. Tirebolu ve Yenilmez Apt. arkasındaki Bizans yapıs Resim 3: Sofular Cad. Gül Apt. daki Bizans kalınts Resim 4: Sofular, Yeşil Tekke Sokak'ta bulunan Bizans Dönemi ait yapıs, içten 139 ark sın­ Resim 5: Sofular, Bıçak Alaeddin Camii avlusundaki Bizans sarnıc Resim 6: Muhtesip iskender Mah. Eski Ali Paş Cad. Fatih Apt. No: 15, Bizans kalınt sı Resim 7: 140 Edirnekapı surlaın­ da Orta Bizans Dönemi frizi Resim 8: Sulukule önündeki Bizans Dönemi su künkleri Resim 9: dirnekapıE Mihrimah Camii'ndeki sütun gövdesi Resim 10: Kariye kağı'ndi kalınt sı, 141 Bostanı SoBizans içten Resim 11: Resim 12: Aya Dimitri Kilisesi'ndeki levha Sarmşık Neslişah Mah. Neyzenler Sok. No: 14 hazinede bulunan yazıt Resim 13: Resim 14: Edirnekapı Aya Yorgi Kilisesi'nde bulunan yazıt parçsı 142 Sarmş ık si'ndeki Aya Dimitri Kiliseyazıt BODRUM YARıMDS LELEG YERLŞiM, MYLASAlDAMLlBOGAZ VE ÇEVRESi YÜZEY AR ŞTIRMASI-20 Adnan OiLER* Le/eg Yerlşim/: Küçük Asya'nı Ege ve Akdeniz'e açıl n Karya bölgesi Anadolu, Adalar, Anakara Helienistan arasında doğu ve batı kültürlerini bulştran önemli coğrafi konumuyla Eski Tunç Çağın­ dan başlyrk her dönemde çeşitl halk rın yaş m ve gelişm alnı olmuştr. Karya bölgesini yurtlanan halkrın kimlik ve kültürleriyle ilgili bilgilerimiz ise oldukça kıst­ lıd r. Antik kaynaklar ışğnda tanıd ğ m z ancak, haklrınd yeterli bilgiye sahip almadığmz bölge halkrınd biri de Lelegler'dir. Leleg tanım bugün etnik bir halk ve onların yartığn inaıl kalıntr için kulanıyor olsa da, gerçekte kültür tanım oluşt ran dil, yazı, kült, sanat gibi fiziksel malzeme ile birarada bugüne dek -çalışma­ ların yet rsizl ği nedeniyle- açıklğ kavuşt r l m ı . Bu nedenle Karya Araştıma ve Uygulama Merkezi adın yarımd sürdğmz Leleg kültürünü ve onun izlerini arştımy yönelik çalışmrz büyük önem taşırnkd". Leleg sözcüğ bugün için sadece Halikarnassos Yarımds merkez olmak üzere yarımdn başly­ rak giderek azalan bir yoğunlka, Milas, lasos ve Bafa Gölü'ne dek uzanan bir bölgeolan Hekatomnidler zamnıda daha önceki bir süreçde, Persler'in Karya satrplı te taş kulanımy oluştrm başt yuvarlak yapılr ve yerlşim için kulanıbir. Genel bir kanıyl yöreye özgü ve süreç olarak Hekatomnidler zamnıda daha eski için ayrı bir kriter kabul edilmektedir. Bizim çalışmrz Lelegolma Leleg kalıntr ler'e atfedilen değişk plan ve işlevdk mimari kalınt arın "ağır ve kaba taş işçlğ gösterdiğ" şeklind bir düşncei doğru olmadığn, tersine "Leleg tarzı" plan taş yapı ve yaşm gelnği yarımd ve çevresinde Maussollos sonraı Hel n şme sürecinde ve Roma Çağınd da devam etiğn göstermiş. Antik belgelerde Troya Savaşı 'nda ve sonraıd Karlar'la birlikte anıl Lelegler bugünkü Bodrum Yarımds'n sekiz kent kurmşladı. Kurulan bu şehirldn en önemlilerinden biri belki de en önemlisi Pedasa'd ır: Pedasa ve Territoriumu: Halikarnassos Yarımds'n en önemli Leleg Çağı ve ve kalıntr saklayan Pedasa ve onun geniş territoriumunda 2002 öncesi yerlşim yıl nda da çalışmr devam edilmştr. Geçen yıl Göktepe'den başlyrak Pedasa Kalesi ve kuzeye doğru Torba Limanı' dek uzanan geniş bir alanda yüzey ar ştırmagüneybatı Bodrum Yanmdsı köşesinde yerl şik Pal. Dr. Adnan DiLER, Muğla Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü 4800 MuğlafÜRKjYE Muğla Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ve Karya Araştım ve Uygulama ..Merkezi çalışmr kapsmınd yürtğmz 2002 yüzearştımsn Araş. Gör. Uluk Çörtük, Araş. Gör. Selda Ozhan, yüksek lisans öğrencild Arkeolog Arkeolog Tülay Kozak ve Belgin Aksoy katılmşrd. Verdiğ izinle çalışm­ Ebru Velioglu, Ali Gök, Banu Gündoğa, mıza destek veren Anıtlar ve Müzeler Genel Müdrlğ'ne ayrıc bizlere her türlü kolayığ gösteren Bodrum Sualı Arkeoloji Müzesi ve Milas Müzesi yetkililerine, Konacik Belediyesi'ne, Konacık Kalkındrm ve Güzelştirm Derneği'ne, ayrıc Yücel Zilan Bey ve Damlıboğz kaplrın konservasyon giderlerini karşılyn Muğla'yı Kalkındrm VakIı'na ve özellikle çalışmrz yakın ilgi gösteren Muğla Valisi Sayın Hüseyin Aksoy'a teşkür borçluyuz. 143 Bu yı çalışmrz iki alanda yoğunlaştırdk. Bunlardan ilki PeBitez ve Halikarnassos limanrı ar cıl ğ y denizle de ilşksn gösteren ve olan Konacık' hemen kuzeyinden başlyn Çakal Tepe ve daha önce arştılm kuzeyi, diğer ise doğua en yoğun Leleg gömüt ve yerlşimn içeren Çıkran ve 8ivElmadğ ve çevresidir. riçam Tepesi arsındki Bu çalışmrn sonucunda Konacık' yerl şik olduğ düzlük alnı hemen kuzeyinde (Göktepe'nin doğusnaki vadinin doğusnaki tepe) Hamasa mevkiinde kudoğru yükselen tepenin üstünde Pedasa territoriumunun güneyde Halizey ve batıy karnassos'a ve denize en yakın kalıntr saptnmışr (Resim: 1). Hamasa mevkiinde yakl şı 50 m. genişlğd bir alanda saptdığmz kalıntr, bir bölümü yakın zamanımzda onarılk tarla sınr ve hayvan ağıl olarak yeniden işlevndr çevre duvarlı ile konut ve hayvan barınğ olarak kulanımş olan yapı duvarlı. Hamasa mevkiinin en güney ucunda büyük bir eşik bloku belirnmşt. Özgün anlşı blokun bir ucu, eski bir köyevinin dış duvarı altında yerinden uzaklştırdğ kalmışt r (Resim: 2). Bu nedenle tam uznlğ kesin olarak ölçemdiğz kalınt 0.77 m. genişlğd, en az 1.90 m. uznlğda ve 0.31 m. kalınğdr. Alandaki yoğun tahribat nedeniyle ait olduğ yer kesin olarak bilinmese de anıtsl bir yapı ait olduğ açıktr. Eşik blokunun saptndığ alnı çevresinde bazı mimari parçalar ile astarsız ve bezemesiz lokal üretim bazı kaba çanak-çömlek parçlı da saptnmışr. Tabu parçalar hamur özellikleriyle Arkaik Çağ ve daha öncerihlemede güçlük çektiğmz sine tarihlendirilebilir. blokunun 60 m. kadar kuzeyinde başlyıp kuzeye; teHamasa mevkiinde eşik peye doğru yükselen alanda geniş çevre duvarlıy kuşatılm iki alan ve bunları ortasınd yan yana sıralnmş yaşm mekanlrı belirnmşt. Doğu-batı yönünde yerleşik yapın duvarlarla sınrla al nı içten 24x13 m. boyutlarınd. Yer yer 2 m. yükseliğnc ayakta kalmış ve 0.75-0.80 m. kalınğdi çevre duvarlın batıd olanı iyi korunmşt. Burada duvarı oluştran taşlrın yatayolarak yerlştirldği ve Leleg duvarlı özeliğnd sağlm bir yapıd oldukarı gözlemlenmektedir. Kalınt güalt bölümüyle korunabilmş ve duvarın üst kesimi ise onarılk kulanı­ ney duvarlı mıştr. Batı iç alana girş, yaşm mekanlrı güneyinden sağlnmktdır. Yaş m mekanl rı d kuzeyde olanı yan tarfınd 2 m. genişlğd 3 m. uznlğdaki merdivenlerden, mekanlrı kuzey önündeki alana ulaşımktdr. Yaşm mekanlrı dikdörtgen iki odadan oluşr. Bunlardan güneyde olanı oldukça iyi korunmşt ve doğu avlusuna açıln bir kapıs vardı. Mekanlrı doğusna yerlşik alnı sınrlay duvarlar daha sonraki dönemde onarıl k kul anı m şt r. Batıd konumla nı yaklaşık yarı büyklğndei alnı biri güneybatıd diğer kuzeydoğan olmak üzere iki girş vardı. Yaşm mekanlrı her iki tarfınd yerlşik alnı çepeçevre kuşatn çevre duvarlı yapın işlev konusunda önemli bilgiler vermektedir. Bu mekanlar Bodrum Yarımds'n sıkça gördüğmz konut ve onunla birleşk hayvnlrı korunmasına yönelik hayvan ağıl ya da yöredeki adıyl "keçi tokatlan'yla yarım day özgü kaIıntlard. Kalınt yaşm mekanı ve doğu çevre duvarın kuzey dışna yerl~ik ve içten 2.50x7.00 m. boyutlarındki dikdörtgen yapı ancak 0.20-0.30 m. yüksekligince korunabilm şt . Bunun kuzey tarfınd izlenen 30-40 m. uznlğdaki duvarlar ise gösterdiğ basit ve üstünkörü işçlk nedeniyle geç devir eklentileridir. yükselen tepe yamçlrı (Ardıç Dağı'n güney yaHamasa'dan kuzeyine doğru macı) üzerinde yoğun biçimde antik tarım teraslı saptnmışr (Resim: 3, 4). Doğu­ batı yönünde uzayan ve 1.50 m. yükseliğnc yer yer ayakta kalmış teras duvarlı ana kayaya oturlmş; altta daha iri ve arada küçük taşlrın kulanımy oluştr­ muşlardı. Tarım teraslın güneş ışğn batı ve Q,üney yönden alacak şekild düzenlendiğ görülmektedir. Ardıç Dağı'n doruğna dogru yaklşı 2.50 m. yükseliğ dek yoğun bir şekild izlenen kalıntrd teras genişlkr 3-3.50 m., uzunluklar ise 15-20 Eski Çağd erozyonu önleme, su tutma ve bitki köklerinin derine m.yi bulmaktdır. ulaşmsın yönelik bu tür tarım teraslın üzüm ya da zeytin gibi değrli bitkileri yetişrmey yönelik olduğn biliyoruz. das'nı Si gerçklştim. 144 tasınd, Teras duvarlın çevreleyen alnı kuzeyinde, Ardıç Dağı'n doruğa yakın nokmevkiinde yuvarlak çevre duvarlı bir Leleg yapıs saptnmışr. Yapı içten yaklşı 15 m. çapınd bir avlu ile ona açıln dikdörtgen bir yaşm mekanıda oluşr (Resim: 5). Yapın çevre duvarlı 0.90 m. kalınğdr ve en çok korunabilmşt (Resim: 6). Yuvarlak çevre duvarın kuzeyinde 1.50 m. yükseliğnc yerl şik dikdörtgen biçimli yaşm mekanı 5.08x7.98 m. boyutlarınd. Bir kapı ile alana (avluya) açıln mekanı üst örtüsü bindirme tonoz şeklind inşa çevre duvarlı edilmş. Tonozlu yapı içten 1.58 m. yükseliğnc korunabilmşt. Araştım sırand belirlenen tarım teraslı Pedasa territoriumu içinde Leleg Dönemi tarımsl etkinliklerin büyük önem taşımkdr. Çünkü az sayıd olsa da yödüzeyini göstermesi açısnd rede bugüne dek buldğmz bazı zeytinağı işlkern ilşkn pres yatklrı ile birlikteraslı tarfımzdn saptanan tarımsl üretimlere yönelik ilk antik kalınt­ te bu tarım Çırkan Kaysı lardı. Ardıç Dağı'n alçak bir vadi ile ayrıln güneydoğu burnu üzerinde, Gavur Avluverilen alanda bazı önemli Lel~ kalıntr belirnmşt (Resim: 7). Bu alandasu adı ki kalıntr biri tepenin güneybatıs, digeri kuzeydoğs olmak üzere iki ayrı alandaki yuvarlak planı Leleg yapılr ve bunları çevresindeki kalıntrd oluş r. Güneybatı­ daki yuvarlak yapın güneyalt bölümündeki 1.80-2.00 m. yükseliğnc korunmş olan duvarlar oldukça derin olmarı nedeniyle yapı teraslın iJşkn olmaıdr. Yarı maişçlğ nedeniyle M.O. 6. ya da 7. yüzıldan daya özgü ve gösterdikleri geleneksel taş olduğ anlşı bu yapı teraslın üzerinde herhangi bir kalınt korunamışt. Gavur Avlusu'nda teras duvarlın üstündeki Leleg yapıs, doğua yerlşik yaşam mekanlrı ve önde dairesel biçimli çevre duvarlın oluşr. Yan yana sıraln­ mış yaşm mekanlrı 3.40 m. derinlğ ve 2.40-2.50 m. uznlğdaır. Yoğun tahribat nedeniyle yaşm mekanlrı ancak orta eksen üzerinde güçlükle izIeyebilikorunan yükseklikleri yaklşı 1-1.50 m. dış duvarlın yoruz. Bu kesimde duvarlın kalınr ise 0.96 m. kadrı; çevre duvarlın sınrladğ alan yaklşı 18 m. çapındar. ikinci Leleg yapıs ilkinin 50 m. kadar doğusnaır. Dere yatğın batı kenatepe üzerine yerlşik kalınt, plan olarak benzer özellikler gösterir. Ancak burabirleşk yaşm mekanlrı yuvarlak değil dikdörtgen planıdr. Yapı da çevre duvarıyl oldukça iyi korunmşt. Yaşm mekanı arka duvarlı 17.50 m. uznlğdaır. En az iki katlı olan yapın içinde çok sayıd oda bulnmaktdır. Çevre duvarlı en iyi güney kesimde korunabilmşt; burada duvarın korunan yükseliğ 4 m.yi bulmaktdır. Alanda yakın zamanda gerçklşen yık nt lar içerisinde Arkaik Çağ tarihlenebilecek kaba nitelikli çanak-çömlek parç/ı sapt nmış r. Pedasa Akropolisi'nde ikinci halka surun batı alt yamcınd yerlşik ve olasık­ la kentin bilinen tek tapınğ olabilecek yapı ve çevresinde yapıln ar ştı m lard gekaçak kazı çukrlaın bu yıl daha da genişltdğ görülmşt. Asıl şa­ çen yıl açıln şırtc olan kazıd iş makinelerinin kulanımş olmasıd r. Kaçak kazı çukuru çevresinde geçen yıl buldğmz parçalar Geç Arkaik Dönemdendir. Ancak bu tarihin tapın­ ğın kulanım evresine ne denli yol gösterbilcğ şimdlk kesin değilr. Yoğun taş yı­ kınts altınd gizlenmş tapınğ planı konusunda bugün için fazla bir yorum yapma olan ğı yoktur. Ancak bildğmz türden klasik bir tapınk çok bir kült yapısnd söz etme durmnayız. Yapın plan ve gerçek işlev ise ancak kapsmlı kazılr sonucu rındaki anlşıbir. Bodrum Yarımds'n Leleg yerlşimn en yoğun ve olasık en eski tarihli kalıntr barındğ yönünde bilgiler edinğmz, güneyinde Halikarnassos ve arsınd yarımd kuzeyden güneye bağlyn geniş bir alakuzeyde Torba Limanı nı içeren Pedasa territoriumu içinde geçen yıl arştımln başldığmz güneyde Çıkran, Elmad ğ ve Sivriçam Tepesi'nin batısndki alanda 2002 yılnda yüzey arştı­ mal rına devam edilmştr. Sivriçam Tepesi' nin batısndki Leleg tümülüs ve yerlşimn yönelen güzergah üzerinde (Sivriçam Tepesi' nin batısndki tepenin kuzeybatı üst yamcın yakın alanlar) 145 antik bir yolun yaklşı 250 m. boyunca yer yer izlenebilen kalıntr belir nm şt (Redoğru alçalan yamaç kenarı da görülen duvar uzantılr sim: 8). Yolun özellikle doğuya ve yol tabnı oluştran döşem taşlrı günümüze dek sağlm ulaşbimtr. Yola yakın alanlarda yer yer sandık ve küçük oda mezarlar da belirnmşt (Resim: 9). belirlenen ve mezar içinde korunm ş Geç ProtoGeçen yıl ilk kez tarfımzdn geometrik ve Geometrik Dönem Attika ve lokal üretim çanak-çömlek bulnt arıyl oldukça önemli olduğ anl şı an tümülüse yönelik Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi ile birkurtarma kazıs çalışm s nı ayrınt l ya ın gelecekte yapıl ­ likte gerçklştidğmz 2 . Ilgi çekici bul nt arınd caktır başk özellikle en eski Leleg tümüslerinden biri olması nedeniyle büyük önem taşıyn tümülüs, önceki yılard yağmlnış olsa da taşıd ğ önemi bir kez daha yinelemek istiyoruz. Burabenzerlerinin arştı lma rın da sadece kısa bir tanımyl yetincğmz tümülüs 21 m. çapınd ve en az 4 m. yüksekliğ altınd sağln 3x3 m. boyutunda ve en az 4 m. uznlğdaki dromosa sadış duvarı doğu ve kuzey yönlerde lzlenebilmektedlr, En az 1 hiptir (Çizim: 1). Yapın m. yükseliğnc ayakta kalmış dış duvar kaba bir işçlk göstermektedir. Ozellikle taş yığ nt sı n dış duvara yakın alt kesiminde urne kaplrı saptnmışr. Ustte bir plaka taşl kap tılma rına karşın urneler tabanda daha çok kır ve eksiktir. Bu uygulamanı urne kaplrın yerlerinden çıkarl k yeniden kulanımsnı engellenmesi düşüncesiyl ilgili olduğ akla gelmektedir. Urne kaplrın birden fazla olması bu önemli tümülüsün belki de ata kültüyle ilgili bir qörnü yeri olarak benimsenmesinin bir sonucu olabilir. Tümülüsün üstünde bazı duvar kalınt ları görülebilmektedir (Heslm: 10). Geetkilerin rek buluntu ve gerekse içerik olarak yerli Anadolu gömme geleneklerine ilşkn içinde ele geçirilen malzeme Geç Protogeometrik Dögörülmesi ilgi çekicidir. Yapı nemdendir. Türnülüs mezarın konumla dığ Sivriçam Tepesi üzerinde ve onun batısnd benzer özellikte çok sayıd gömüt ve yerlşim kalınts saptnmışr. Protogeometrik tümülüsün 50 m. kuzeydoğsna ve yaklşı 20 m. güneydoğusa yerlşik benzer ve oldukça anıtsl bir tümülüs bunlardan biridir. Bu örneği dış duvateknikte yapılmş rı 1 m. yükseliğnd, gömü odasın gizleyen taş yığ nt sı ise en çok 3.5 m. yüksekliğince korunabilm şt r; yağm lanmış olan gömüt odası 3x3 m. boyutlarınd, tümülüsün çapı ise 17 m. kadrı. Aynı alnı güneybatı doğru uzantıs üzerinde yapıln yüze ar ştı mas nd başk tümülüsler de belirnmşt. Bu mezarın doğu yakınd alçalan yamaç kenarı ­ da düzleştirn kaya kütleleri ve yanlarda alçak duvarlarla sınrlamış antik yolun devamı olan kalıntr rastlnmış. Bu yol Pedasa'dan gelen, güneyde Sivriçam Tepetarfınd geçen ve olasık Elmadğ'ın batısnd Göktepe ve Halikarnassi'nin batı antik yolun uzantıs olmaıdr. Aynı yolun üst tarfınd ormanlık alan içesos'a ulaş n yerine ilşkn yapılr saptnmışr. Farklı büyüklük ve konumrisinde antik bir yerlşim daki bu kalıntr sivil yerlşim ait olduğ anlşımktdr. Bu alan içerisinde ayrıc çapı 7 m.yi bulan yuvarlak planı Leleg yapılr da saptnmışr. Bazı sivil yerlşim kaIıntlar kuzeybatı yönünde 80 m. kadar devam etiğ görülm ştür. Sivil yerlşim ve Leleg gelnği türünde tümülüs ve sivil yapılrn Elmadğ'ın tesaptnmışr. Sivriçam Tepesi'nin doruk ve güneybatı pe düzlüklerine dek yaıldğ eteklerinde belir dğmiz tümülüsler kaba ve ilkel taş işçlğye en eski türnülüslerin diğer örnekleridir (Resim: 11, 12). Mylas-Omıboğz ve Çevresi: Karya dip tarihinin aydınl masınd önemli bir yeri olan Mylasa, Damlıboğaz ve çevresinde 2002 yılndaki çalışmrz; daha önce Damlıboğaz'da Milas Müzesi ile ortak yürtğmz çalışmrd ilk kez tarfımzdn gün yüzüne çıkarln oda gömüt malzemelerinin konservasyonun tam lanm sı, Damlıboğaz kökenli olduğ anl şı an Eski Tunç Çağı kaplrın bilimsel arştıms ve 2 Çalışmn tirilecektir. kapsmlı yaın Bodrum Sualı Arkeoloji Müzesi uzmanlrıd 146 Erhan Özcan ve tarfımzdn gerçklş­ yüzearştıml şeklind gerçklştim. Muğla Üniversitesi ve Muğla Valiğ'n ekonomik katılrya gelişt r n bir praje kapsmınd, 2000 yılnda gerçklştin kazılard bulunan Damlıboğz 2 No.lu oda gömüt buluntusu, 70 civarınd kap ve parçanı temizlik ve konservasyonu tamamlanarak çalışmn sonucu bir raporla Genel Müdürlğe iletmş. Temizlğ tamamlanan kaplrın bir kısm Milas Müzesi Müdrlğ'nce düzenlenen yeni bir vitrinde teşhir kazndırlmşt. Milas Müzesi'ne satın alma yoluyla kazndırlmş, çoğu gaga ağızl testi ve farklı formlardaki çank-ömleğin buluntu yeri ise yakın zamana dek kesin olarak bilinmiyardu. Kaplar üzerinde yapıln bilimsel çalışmr ilşkn görüşleimz şu şekildr: Sarıçy yatğınd, Damlıboğz Köyü'nün yaklşı 600-700 m. kadar kuzeyindeki alansonucunda da bu alnı pithos gömülerden oluşan nekrapol da sürdlençaışm al nı olduğ belir nm şti. Burada gerçklştin yüzearştıms sırand, nekrapolün kaçak kazılr büyük ölçüde tahrip edilen bu alnıd, yaklşı 5-10 m. mesa2 m.yi geçmeyen boyutlarda kaçak kazı çukrlaı tespit edilmştr. Açı­ feyle ve çaplrı lan çukurlarda yapıln incelemeler sonucunda tahrip edilen pithoslara ilşkn yeni kır parçalar tarfımzdan sapt nmış r. Bütün bu verilerden Milas Müzesi'nde sergilenen seramiklerinin önemli bir bölümünün bu alandan ve depoda korunan Eski Tunç çağı geldiğ anl şı makt dır. Bu seramikler üzerinde yapıln incelemeler sonucundas maltekniğ, bezeme biçimleri ve formlaı bakımnd yakın benzerlerinin Güzeme, yapım neybatı Anadolu merkezlerinden lasos, Beycesultan, Aphrodisias, Elmaı-Krtş, Efes, Karahisar; Batı Anadolu'da Liman Tepe, Baklatepe; Kuzeybatı Anadolu'da yer Anadolu'da Manisa-Aksihar bölgesi; iç kesimalan Troya, Yortan, Babaköy; Orta Batı taIerde Kusura, Bozüyük. Küllüoba ve Küçükhöyük gibi merkezlerin Eski Tunç çağı baklrı ve nekropol alnrı ile Anadolu dışna Kıta Yunanistan ve Kiklad Adalrı 'nda olduğ tespit edilmştr. Bu bağlmd Damlıboğz kaplrı Güneybatı Anadolu kültürükültürlerle olan etkilşmn göstermesi bakımnd da önem taşımkdr. nün diğer Eski Tunç çağı ii Döneminde tüm Batı Anadolu'da etkili olan Yartan Kültürü'ne ait siyah astrlı, dolgu bezemeli çömlekler Qamlıboğz örnekleri içinde de karşımz çıkmatdr. Ayrıca tüm Batı Anadolu merkezlerinde özellikle Eski Tunç çağın II. ve parlak perdahlı kaplar Milas Müzesi seramikiii. evresinde görülen kiremit rengi astrlı, leri içinde yoğun bir grubu oluştra. Elde edilen tüm bu veriler ışğnda Damlıboğz kaplrın form özellikleri bakımnd Eski Tunç çağı i Döneminden gelen gelnği sürd üğ n ancak, kulanı malzeme, teknik ve bezeme biçimleri bakımnd Eski Tunç çağı 1I-lIl'e tarihlendğ söyleyebiliriz. Güneybatı Anadolu'nun prehistorik dönemleri için önemli bir yere sahip olan Damlıboğz Eski Tunç çağı nekrapol alnı bulntarı, ileride yapılck olan arştı­ malrın ışğnda; kültürel bağlntır belirlenmesi, tarihlendirme sorunlaı çözümü ve ticaret yoların sapt nm sı gibi konularda katı sağl y c k verilere sahiptir. Damlıboğz 2002 yüzearştıms Kaletepesi, köy yerlşim alnı ve Sarıçy yatğı olmak üzere üç ayrı alanda gerçklştim. Kaletepesi'nde halka sur, yoğun tahribat nedeniyle büyük ölçüde yok olmuştr. Kalıntr üzerinde yaptığmz incelemeler akrapolis surlaın yöreye özgü ve Geometrik Çağdn olabi ec ğ n göstermiş . Kalın ğ neredeyse 2 m.yi bulan yığma taşlrdn yapıln sur yapısn benzerleri Milas-Iasos-Karakuyu çevresinde yoğunlaşmktdır. Damlıboğ z (Hydai/Uda)'ln Geometrik Dönem nekrapolisi üzerinde yaptığmz yüze ar ştı mas sıra nd yakın zamanda Güney Ege Linyitleri Işletmsi işbrlğye gerçklştic çalışmr için jeofizik alanlar belirnmşt. Köy bahçe duvarlın kulanı antik malzeme üzerinde yaptığmz inceleme, kaylı alanlarda oda oygu mezar, buna karşın toprak dolgunun yüksek olduğ Sarıçy yatğın yakın alanlarda mezar kulanım ya gın olduğ anl şı m t r. ise sandık 3 Bugün Milas Müzesi'nde saklanan Damlıboğz kökenli Eski Tunç kaplrı Araş. Gör Esra Gülseven tarfınd incelmştr. lürnürnüz elamnrıd ar ştı m sonuçlarıd . 147 yüksek Yukarıd lisarı tez çalışms kapsmınd böverilen bilgiler Gülseven'in en yüksek ağd olan Sodra Dağı tepeise önemli bir yerlşim ilşkn kalıntr belirenmşt. Tepe doruğna yerlşik kalıntr Damlıboğz Kaletepesi ve Kalketor (Karakuyu)'da benzerleri görülen, kalınğ 1.50 m.yi bulan yığma taşn yapılm halka sur alan içinde yoğun tahribat ve taş yıkntlar arsınd güçlükle seçive bunun çevirdğ ve teras duvarlı, sarnıç ve işlk gibi kalıntrd. lebilen yapı Surlar tepenin topografik yapısn uygun bir şekild tasrlnmış. Doğu, kuzey daha iyi korunabilmşt. Surlaın en iyi korundğ kesim kuzeydoğ köve kuzeybatıd şedir (Resim: 13). Burada duvarın altta ana kayaya oturtulan polygonal taşlrdn yapıldğ qörülrnektedir; duvarda yükseliğ 1.00 m. uznlğ ise 1.50 m.yi bulan iri taş bloklar kulanımştr. Iri taşlr arsınd daha küçük boyutlu olanlara da yer verilmşt. Sur duvarlı tüm halka surda aynı yapı korumatdı ve genel yapısl Bodrum Yarımads'n Alazeytin'de benzerlerini gördüğmz türden Arkaik Dönem gelnği Damlıboğz-Srçy sinde gerçklştin yüzearştımsnd Vadisi doğusnaki yansıtrl. surlara yakın yerde bir kaya işlğ belirnmşt. Dik kaya yükseltisi pres kalsı ucunun destklniğ yuva ve pres yatğı korunabilmş işlk döşemlri. Kaçak kazılr büyük ölçüde dağıtlmş olsa da sur içindeki bazı kalınt­ ları izleyebilmek mümkündür. Bunlardan en önemlisi yerlşimn orta noktasıdi, kuyaklşı 100 m. kadar korunabilmş bir yapı ilşkndr; bunun önünde büzey duvarı çukuru görülmektedir. Tepenin güneyaltıd büyük bir kaya sarnıc yük bir kaçak kazı yer almktdır. Bu sarnıç 15 m. derinlğ ve 10 m. çapındr. Sodra Dağı'ndki bu yerlşim Beşparmk Dağlrı, Mylasa Ovası, Sarıçy (Kyrbessos) Ovası ve Mandalya Körfezi'ne çok geniş bir bölgede hem kara hem denizsel hareketleri kontrol edebilen ve öncesinde önemli stratejik bir konuma sahipti (Resim: 14). Bu nedenle Arkaik çağ bir yerlşim ve Mylas'nı Hekatomnidler zamnıd başkent olduğ süreçte kentin akropolisi olmaıyd. içine açılmş Güneydoğu 148 ----._--, , -, -, \ \ \ , \ i \ i \ i \ \ , , , / / / / -Çizim 1: Pedasa, Sivriçam Tepesi, protogeometrik tümülüs Resim 1: Pedesa, Hamasa mevkii, kaıntlr 149 Resim 2: Pedesa, Hamasa bloku mevkii, eşik Resim 3: Pedesa, Hamasa mevkii, tarım teraslı Resim 4: Pedesa, Hamasa mevkii, tarım terasl rı 150 Resim 5: Pedesa, Ardıç Dağı, Çırkan Kaysı, Leleg yapıs Resim 6: Pedesa, Kay sı, duvar 151 Ardıç Leleg Dağı, yapıs , Çırkan dolu Resim 7: Pedesa, "Gavur Avlusu", Leleg yapıs Resim 8: Pedesa, Sivriçam Tepesi, batı nekropole yönelen antik yol 152 Resim 9: Pedesa, Sivriçam Tepesi, Oda mezar Resim 10: Pedesa, Sivriçam Tepesi, tümülüs üst du yarı Resim 11: Pedesa, Sivriçam Tepesi, güneydoğu nekropol tümülüsü 153 Resim 12: Pedesa, Sivriçam Tepesi, güneydoğu nekropol tümülüsü Resim 13: Mylasa, Sodra Damlıboğz rı kuzeydoğ köşe Dağ, sur duvave karşıd Resim 14: Mylasa, Sodra Dağ, 154 batı sur, güney köşe 2002 YILI ESKişHR, KÜTAHYA, AFYONKARAHisAR illERi YÜZEY ARŞTIMS Taciser TÜFEKÇi SiVAS* Hakan SiVAS ikinci sezonu gerçklştir en "Eskişehr, Kütahya ve Afyonkarahisar . 2002 yılnda llleri Yüzey Araştıms", 6.8.2002-25.09.2002 tarihleri arsınd sürd lm ştür, Çalış­ malara Yrd. Doç. Dr. Taciser Tütekçi Slvas'ın başk nlığ da Anadolu Universitesi Oğ­ retim Uyesi Yrd. Doç. Dr. Hakan Sivas, Oğr. Gör. Nurullah Aydın, Oğr. Gör. Yusuf Polat, Araş. Gör. Rahşn Tamsü, Araş. Gör. Serap Akça, Arkeolog Erdal Çetindağ ve ArÇalışm iznini veren Kültür .!3aknlığ Anıtlar ve keolog Mehmet Ali Polat katılmşardı. arştımz destekleyen Anadolu Universitesi Bilimsel Müzeler Genel Müdrlğ'ne, Araştı m Projeleri Komisyonu Başknlığ'a (Proje no. 010831) ve Eskişehr Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başknlığ', özverili çalışmrnd ötürü ekip üyesi meslektaşl rım za en içten teşkürlimz sunarız. Eskişehr, Kütahya ve Afyonkarahisar ii sınrla içindeki Frig yaılm alnrı ve yerlşim dokusunun sapt nması yönelik arştımuz' 2002 yıl çalışmrn­ da Eskişehr lli'nde Merkez, Seyitg~z, Han, Sivrihisar, Mihalıçck, Beylikova ve Güny'üzü ilçeleri; Kütahya Ili'nde Merkez Ilçe; Afyonkarahisar lli'nde Merkez, Iscehisar ve ihsaniye Ilçelerinde yüzearştımlar sürd lm ştür. Bu çalışmr sırand bulunmuş olan Frigler'e, ait her türlü taşınmz kültür kalınts yerinde fotğra, dia, plan ve belg nmiş, GPS ile konumu belirlenerek 1:25.000.lik haritakesit çizimleri yapılrk Çanak çömlek parçl ı ve diğer küçük buluntular sistemli bir şekild lara işlenmtr. toplanı depo çalışms ile değrlnimşt. Ayrıca, Frig kalıntr yakın çevresindeki diğer ören yerleri de ziyaret edilerek son durmlaı belgnmiştr. ESKişHR iLi A R Ş T I R M A L R I Eskişeh r il sınrla içindeki arştıml, Eskişehr'n güneybatısd Merkez iı­ çe köylerinden Gökçeıs, Kar l nı Yenisofça ve Kargın; Eskişehr'n doğusna Kalğdeacı, Gökçeayva: Mihalıçck Ilçesi'nde Kayı, rahöyük; Beylikova I],çesi'nde Yukarı Dümrek, Sarayköy, Uçbaşlı, Ahırözü. Narlr, Sekiören Ikizzafer ve Kozlu; Slvrihlsar lIçesi'nde Elcik, Memik, Dümrek, lğdecik, Güvemli, Kardt.Blçıkhs, Tekören, Istiklalbağı, Dinek, Ertuğı, .Çaykoz ve Karacaören; Günyüzü Ilçesi'nde Kuzören, Ayvalı ve Kayakent; Seyitgazi Ilçesi'nde Sarayören, Çatören, Yarbasan, Karaören, Fethiye, Yrd. Doç.. Dr. Taciser TÜFEKÇi SiVAS, Anadolu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü 26470 Eskişe­ hirITURKIYE tsivas@anadolu edu tr Yard. Doç. Dr. Hakan SiVAS, Anadolu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü 26470 EskişehirlTÜRKiYE hsivas@anadolu edu.tr arştım sonuçları, çeşitl bildiri ve makaleler ile bilim dünyası sunlmştr. Bkz. Tütekçi Sivas 2001; 2001 yıl Brixhe- TÜfekçi Sivas 2002; Tüfekçi Sivas 2002a; Tüfekçi Sivas 2002b; Tütekçl Sivas 2002c; Tüfekçi Sivas 2003a; Sivas 2003. 155 Kümbet, Gökbahçe, Oynaş, hisar köylerinde sürdlmşt. Yapıldk Bu Yazılky-Mids Şehri Frig yerlşmi ve Kuzören Köyü Bel mevkii-Tavuk anıtlr saptnmışr. Pınar'd ve Gökçegüney; Han ilçesi'nde Yazılky ve Akçalışmrd Gökçeıs, Karaalan/Keskaya ve incelmş; Dümrek Köyü, Kalehisar Tepesi fasad ve altarlardan oluşan yeni Frig kült Frig yerlşmsi, Eskişehr'n yaklşı 20 km. güneybatısd yüksek plato üzerinde kurlnşte. Burada 2001 yılnda da tarfımzdn arştıml yapılmş, yüzeyden çok miktarda gri Frig seramiğ ile Frig mimari terracotta parçsı toplanmış . 2002 sezonunda tekrar ziyaret edilen ören yerinde, özellikle yerlşmni güney kesiminde, zirvede ve köy yönünden yerlşmni üzerine ulaşın güneydoğu ve kuzeydoğ yamaçlarda, yakın bir geçmişt gerçklştin büyük tahribatlar ile karşılad. Zirvede, ortalama 3-4 m. kalınğdi kültür tabksı iş makineleri i1~ ana kaköy için su deposu inşa edilmştr (Resim: 1). Inşası ya seviyesine kadar kazılr kısa bir süre önce tamlndığ anlşı su deposunun çevresine atıln kültür toprağı içinden gri Frig seramiğn yanı sıra, terracotta düz ve kapama kiremiti parçlı ile (Resim: 2), ikisi envatrıik, biri etütlük nitelikte üç adet ağırşk bulnmş­ friz parçsı tur. Iş makineleri ile kültür toprağı 1-1.5 m. sıyrlak köyden su deposuna kuzeydoğ ve güneydoğu yönlerden ulaşn ge,niş yollar açılmş, su borulaı döşenmitr. KesitIerde duvar parçlı açığ çıkmştr. Ilk kez C. H. E. Haspels tarfınd incelenerek bitanıl bu yerlşm, güney yöndeki Frig kaya mezarr' ve 2001-2002 lim dünyası yıl ar ştı m lar nd yüzeyden toplanan terracotta mimari parçl ında anl şı ac ğ üzere önemli bir Frig yerlşmsid. Buradaki tahribatlara karşı acilen önlem alınms gerekmektedir. Gökçeıs Köyü'nün yaklşı 7 km. güneydoğusa Karaalan /Keskaya Frig yerlşmsi bulnmaktdır". Burada sürdürülen çalışmrd daha önce yaınlmş olan Frig kaya anıtlr incelmşs, çevredeki geniş kaylı arazi tarnmış. Ancak, bulnamıştr. yeni bir anıt Eskişehr'n 70 km. güneyinde bulunan, Han ilçesi'ne bağlı Yazıl k y Köyü-Midas Şehri'nd? sürdürülen çalışmrd özellikle yerlşmni güneybatı ve batı kesimbir arştım yapılmştr. Bu kesimde basmklı kaya altrı ve niş­ lerinde kapsmlı lerden oluşan bir grup Frig kült anıt saptnmışr (Resim: 3). Yeni bulunan anıtlr yerleri şehir planı üzerine işlenm, çizim ve belgeleme işlemr tam l n ış r. Ayrıca, yüzeyden çok miktarda gri Frig seramiğ ve bir adet envanterlik değr ıskit tipi bronz (Resim: 4). ok ucu bulnmştr Eskişehr'n yaklşı 140 km. doğusna, Mihalıçck ilçesi'ne bağlı Dümrek KöKalebşı mevkiinde, daha önceki yılard yapıln arş­ yü'nün 1 km. kadar doğusna, tırmald düz plato üzerine dağılmş 7 adet Frig idollü, basmklı kaya altrı saptanarak yamtnruşıe. 2002 yılnda arştım sahı Kalebşı mevkiinin doğu yöndeki dik yamaçlayüksek kesimi ile kuzey ve güney yönden Sakarya Nehri'ne inen kaylı, ra doğru genişltmr. Bu çalışmrd, doğu-batı doğrultsna bir dil şeklind Sauzanan, yüksek, kaylı düz platoda, alçak kaya kütleleri üzerinkarya Nehri'ne doğru de, 5 adet Frig basmklı kaya altrı daha saptnmışr (Resim: 5). Platodan tırman­ larak ulaşın zirve kesiminde, yüzeyde yer yer iki sıra korunmş, yarım daire şeklin­ de bir tahkimat duvarın ait izler ile tahkimat duvarın gerisinde, orta kesimde kaçak kazılr ile açığ çıkartlmş tuğla ve harcın kulanıdğ geç dönem yapı duvarlı bulunmaktdır. Bu kesim nehir geçişn kontrol altınd tutan bir gözetleme kalesi olarak kulkaylı 2 3 4 5 6 7 8 Gökçeıs Haspels 1971:35, 70, res. 236. TÜfekçi Sivas 2002c: Sivas 2003: 288, res.15. Haspels 1971: 134, res. 245, 545:1, 7. Haspels 1971: 71, 145, res. 506. Haspels 1971: 92 vd., res. 241. 246, 526.2; Tüfekçi Sivas 1999: 119 vdd., lev.84-87. Haspels 1971: 36 vdd., 139 vdd., resA95: Tüfekçi Sivas 1999: lev.8. Tütekçi Sivas 1999: 168,lev. 141-145. 156 lanıimş ve seramiğ olmaıdr. güneybatı toplanmışr. yamçlrınd Ayrıca, platonun Sakarya Nehri'ne doğru teras duvarlın ait izler saptnmış, dik bir eğiml inen güney çok miktarda gri Frig Eskişehr'n yaklşı 145 km. güneydoğusa, Günyüzü ilçesi Kuzören Köyü devam eden arştımld, köyün yaklşı 1 km. güneybatısd, Arayıt Dağın uzantılr ile çevrili Bel mevkii-Tavuk Pınar olarak adlnır yerde, küçük bulnmştr (Resim: 6). Fasad, alçak bir kaya kütlesinin güney yübir Frig kaya fasdı züne işlenm olup 1.22x1.20 m. boyutlarınd. Beşik çatıl ve üçgen alınkdr. Dik(0.77x1,00xO.15 m.), fasdın odağın oluştrmakdı. Nişn içinde ortada dörtgen niş Kubileya kabrtmsı yer yüksek poloslu, uzun giysili ayakta duran Ana TanrıçiMt alrnktdıs. Ne yazık ki, Tavuk Pınar fasdı definecilerden nasibini almış, dinamit ile pat/ılrk tahrip edilmştr. Yöre halkın vermiş olduğ bilgiye göre bu tahribat 2001 yı sonlarıd gerçklştim. Kırlan parçalar anıt hemen önüne düşm tür. Mevcut parçalar arazi koşularınd geçiçi olarak birleştk çizim üzerinde anıt tamalnıştr (Resim: 7). Burada acilolarak restorasyon ve korumaya yönelik bir çacivarınd lışma yapılmdr. Frig kültür kalıntr yanı sıra, yukarıd adı verilen köylerin yakın çevresinde, Bizans Dönemine ait kaya şapelri ve mekanlrı (Beylikova: Gökçeayva; Mihalıçek: Ikizzafer: Seyitgazi: Karaören); kayaya oyulmş arkosoliumlu oda mezarlar ve khamoRoma Dönemi nekropol alnrı (Seyitgazi: Fethiye/Gülsorion tipi mezarlardan oluşan lükören. Yarbasan, Yapıldk Yayla mevkii; Han: Akhisar IKale mevkii); kaçak kazjlarla kısa bir süre önce tahrip edilmş olan Roma Dönemi tümülüsü (Beylikova/Yurı lğde­ ağcıl Çataltepe mevkii); temel seviyesindeki duvar ve kule kalıntrd güçlü bir savunma sistemi ile korundğ anlşı Roma kalesi (Sivrihisar: Karacaören IHamamAyrıca, köylerin çoğunda köy merkezinde, çeşm, tepesi) saptanarak belgnmiştr. çam şırh ne, cami ve türbelerin duvarlın, günümüz mezarlık nda mezar taşı ve musaıl taşı olarak kulanımş olan çok sayıd Bizans ve Roma dönemine ait mermer ve yazıtl mezar ve adak stelleri tespit edilmştr. mimari parçalar, kabrtmlı Bizans ve Roma Dönemine ait kültür varlıkn yanı sıra arştım sahınd Mihalıçck-Ubş Köyü'nün yaklşı 2 km. güneybatısd Maltepesi olarak adlnır­ lan 8 m. yQkseliğnd, 55x80 m. boyutlarınd bir höyük ile köyün yaklşı 1 km. kuzeybatısnd Uçbaşlı-Ahrözü karayolunun hemen solunda, yol tarfınd kesilerek tahrip edilm ş bir yamaç yerlşmsi, mcelniştr, Maltepesi Höyüğ'nde yapıln arştılm­ larda yüzeyde çok miktarda ITÇ, M.O. 2. binyıl çanak-çömlek parçsı ve bir adet envanterlik değr pişm toprak ağırşk bulnmştr. Yamaç yerlşmsind devam ise yola bakan kesitlerde pise tekniğd yapılmş duvar parç ları­ eden çalışmrd nı yanı sıra Kalkolitik çağ ait el yapım büyük boy bir kaba ait çok sayıd seramik parçası ile envatrıik değr iki adet taş keski, bir adet etütlük değr kır taş keski ele geçirlmşt (Resim: 8). Ahırözü Köyü'ndeki arştımld ise Incir mevkiinde Kalkoliçanak-çömlek parçlın bulndğ bir düz yerlşm saptantik-ITÇ'ye ait el yapım mıştr. Burada ayrıc, envatrıik değr üç adet çakmtşı dilgi bulnmştr. Sivrhsa-Blçık Köyü çevresindeki arştımld, köyün yaklşı 2 km. kuzeydoğsna, Kocakyvirnı olarak adlnır 150 m. çapınd ve 8 m. yüksekliğndek.! höyük incelmştr. Tarım faaliyetleri nedeniyle tahrip olan höyükte yüzeyde ITÇ M.O. 2. binyıl, Frig ve geç dönem çanak-çömlek parçlı ile bir adet enva terıik değ rde bazalt havaneli etütlük değr bir adet çakmtşı kır dilgi ve taş balta bulunmştr. . Seyitgaz-Kırk çevresinde devam eden çalışmrd, Çatören Köyü'nün yaklaşık 500 m. doğusna, Ağrıgökçe mevkiinde yaklşı 100 m. çapınd, 8 m. yüksekli9 bilgi için bkz. Tüfekçi Sivas 2003c. Frig santıd az sayıd örnekle temsil edilen aynı Büyük Kapıky, Küçük Kapıy ve Kumcaboğz Kapıky anıtlr Afyonkarahisar il sınrla Krş. Tüfekçi Sivas 1999: 136 vdd., lev. 99-101 (Kumcaboğz Kapıky dial'nde bulnmaktdır. Anıt); 145 vdd., lev.107-109 (Küçük Kapıky Anıt). lev.103-106 (Büyük Kapıky Ayrıntl fasdı 157 tip kabrtmlı içinde Köhnüş Anıt); üç Frig Va141 vdd., ğinde tarla olarak sür ld ğü. için bÜy'.ük ölçüde tahrip olan bir höyük sapt nmışt r. ve geç dönem çanak-çömlek parç sı rülen arazide çok miktarda ITÇ, M.O. 2. binyıl Sü- toplanmışt r. KÜTAHYA iLi A R Ş T I R M A L R I Kütahya il sınrla Doğulşah, den ındk,F cık Köyü'nde gerç kl ştir lm ştir. içindeki çalışm r, Seydiler, Kırkl ve Ahmetoluğ ilin kuzeydoğsna Merkez ilçe köylerinköyleri ile güneydoğua Ova- Fındk Asar Kaya Frig yerlşnsit? çevresinde süryeni kült alnrı saptnmışr. Yerlşmni batı ve güneydoğus ndaki yüksek kaya kütleleri ile köyün hemen doğus ndaki alçak kaya kütlesi üzeana kaya üzerine ikşerl, üçerli gruplar halinde işlenmiş olan rinde yer alan kült alnrı, idolü-basmkı 20 adet altardan oluşmaktdır. Her bir altrın çizimi yapılmş, konuplanı üzerine işlenm tir. Fınd k'ta 2001 yıl arştım sezonunda Asar mu, yerlşim Kay 'nı 300 m. güneyinde anakayadan oyulm ş su kanlı ve kanlı sınrlay kayaaltar ve nişlerd oluşan kaynak kutsal alnı lar üzerinde kaya idolü, idolü-basmkı saptnruş. 2002 sezonunda bu alandaki çalışm ra devam edilm ştir. Kaynak kutplan ve kesit çizimleri tam lnıştr (Resim: 9). Kanal, kuzey-güney doğ­ sal alnı rultusunda uzanmakta olup 75 m. uznlğda ve 0.75 m. derinlğ. Kanlı sınr­ layan kaya kütlelerinin dik yüzlerinde, kanlı başl ngıç ve bitş noktalrıd, tabanIarında büyük olası kla Ana TanrıçIMt Kubileya heyklciğn yerl şti d ğ birer yuva bulunan diktörtgen iki küçük niş; kay l rın üst kısmlarnd gruplar halinde 7 adet bas maklı altar ve üçlü grup halinde tanrıç idolleri yer almktdıre, Ovacık/lnte çevresinde devam eden arştımld, Frig kalesi Deliktaş ile BiAhmetoluğ KöyüNenic ç ftliğ Mahallesi'ndeki Bizans Dönemine ait kaya şapel ri; ve mezarlı incelenerek son durmlaı belgnmiştr. zans Dönemi kaya mekanl rı Fınd k dürülen ar ştı mal rd , Köyü yakınlrdi AFYONKARAHisAR iLi A R Ş T I R M A L R I Afyonkarahlsar ii sınrla içindeki çalışm r, Afyon Merkez ilçe Sülün Kasabası; ıhsaniye Ilçesi Uçlerkaysı ve Beyköy köyleri, Döğer kasbı; Iscehisar ilçesi Alan'nda gerçklştim. yurt ve Seydiler Kas b ı Afyon ii merkezinin yakl şık 10 km. güneyinde, antik Prymnessos kentinin yer aldığ Sülün Kas b ı çevresinde yürütülen arştımalrd Sülün Kas b ı'n 1.5 km. üçgen alın ki küçük güneyinde, dik bir yamaçta bir kaya kütlesi üzerinde beşikçatıl, bir Frig fasdı saptnrmşıe. Anıt, dikdörtgen niş içindeki küçük tahrib tın dış nda ol(Resim: 10). dukça iyi korunmşt yakınl r daki Kırkinle 'd devam eden arş­ iscehisar ilçesi, Seydiler Kas b ı tırmald, yüksek ve dik kaya kütlesinin eteklerinde yer alan bir Bizans kaya kilisesi ile kaylığn üst kısmnda yer alan kaya mekanlrı incelmştr. Kaya mekanlrı Çı­ kış veren dik ve yüksek kaya merdiveninin zirveye yakın son basmklrı hizasınd kaynı yan yüzünde dikdörtgen sığ bir niş içinde, baş kısm çok aşınm, ayakta, uzun kabrtmsı (Ana TanrıçIMt Kubileya) bulnmaktdır giysili cepheden bir kadın (Resim: 11). Bu niş yaklşı 10 m. kadar kuzeyinde, küçük bir niş içinde başında yüksek poloslu, uzun giysili, ayakta, cepheden betimln ş ikinci bir kadın (Ana Tanrı­ çaIMatar Kubileya) kabrtmsı daha saptnmışr (Resim: 12). . 10 11 12 Haspels 1971: 30 vd., 68 vdd., res.215-226, 504-505. Sivas 2003: 288. Fındk Asar Kaya'da bulunan yeni kült alnrı ve kaynak kutsal alnı zırlanmktd. 13 daşımz Anıt varlığnd tarfımzdn ayrı bir makale olarak yaın bizleri haberdar eden ve ekibimize eşlik ederek anıt; yerinde bize gösteren Afyon Arkeoloji Müzesi Araştımcs Sayın Arkeolog Mevlüt Uyümez'e en içten teşkürlimz 158 meslktaşız have arka- sunarız. Alanyurt Kasb ı'n Ağzıkar Mahallesi'nde devam eden çalışmrd arkedikdörtgen mezarlardan oluşan soliumlu mezarlar, oda mezarlar ve kayaya oyulm ş Roma Dönemine ait nekropol alnı tespit edilmştir (Resim: 13). Oda mezarlardan biri, beşik çatıs ve alçak sekileri ile Frig mezarı özeliğ göstermektedir. Aynı bölgede, Alanyurt-Çğı yolu üzerinde Alanören kaya mezarlı bulunmakt dır. Bunlar, cepheleri sütunlu ve paneller içinde kabartma bezeme ile süslü fasadlı oda mezarldı. Hayvan barınğ olarak kulanı mezarl ın bezemeli girşle patl ı ar k büyük ölçüde tahrip edilmştr. lnsaniye ilçesi Üçlerkaysı Köyü'nün çevresindeki arştımlard, Frig yerlş­ mesinin ve kaya mezarlın son durmlaı belgnmiştr. Ayrıca, köyün yakl şık 1 km. güneybatısd Bostan rnevkil olarak adlnırlan alanda 2001 yıl çalışmr sı­ rasınd saptanan nekrapol alrundıincelemeler yapılmştr. Dikdörtgen planı, üzerleri yası birer kapak taşı ile kaptıln mezarlardan oluşan nekrapol, çevredeki çanakanl şı cağ üzere Roma Dönemine aittir. Kaya yüzeyine tekli, çömlek parçl ında çiftli ya da üçerli gruplar halinde oyulm ş olan mezarlarda bu sene de tahribın devam et iğ gözlem nmişt r. Ziyaretimizden kısa bir süre önce yeni mezarlın kapak taşl rı kaldır la k içleri soyulmştr. Bu nekrapol alnı acilen koruma altın alın rak sın r­ ların sapt nması gerekmektedir. 2001 arştım raporunda belirtdğ üzere nekrapol al nı hemen yanıd büyük bir binaya ait temeller atılmş. 2002 yıl nda bu binaı inşası tamamlanmak üzere olduğ ve köy mandırs olarak hizmete açılcğ öğre­ nilm şt r. Bu bina ve yanı yapılck yeni inşatlr nekrapol alnı için ciddl bir tehlike oluşt rmak dır. Burada bir kazı yapılrk soyulmaış mezarlın acilen kurtaılms gerekir. Böyle bir çalışm, bölgenin çok az bilgi sahibi olduğmz Roma Dönemi mezar rnlrnarlsi ve gömü gelnk~ri öğrenilms büyük katı sağl y caktır. Çevrede sürdürülen arştımlda, Uçlerkay sı Köyü'nün mezarlığn bul nd ğ tepede (Günkay sı mevkii) ikinci bir nekropol alnı daha saptnmışr. Burada arkosoliumlu dikdörtgen planı, yas ı kapak taşlrı üzeri örtülm ş oda mezarlar ve kaya oyulmş mezarlar bulnmaktdır. Buradaki iki mezarın kısa bir süre önce soyuldğ anlşım­ tır (Resim: 14). Atılan toprak içinden Roma Dönemi çanak-çömlek parçl ı toplanmış­ tır. Kas b ı çevresine kaydırln çalışm ard Döğer Asar Kaya'daki Frig 1 5 . Kaya kütleleri üzerinde yapıl n son durmlaı belgnmiştr incelemelerde benzerleri aynı bölgede 2001 yıl çalışmrnd Demirlikale'de bulunan 16 bir adet (Resim: 15). Çevrede Urumkş kay lı r nda yapıl n inceleüzüm presi saptnmışr melerde Frig Dönemine ait bir kalınt saptnmışr. Ancak, buradaki Bizans dönemi kaya mekanlrı ve fasdlı kaya mezarlın son durmlaı belgnmiştr 2001-2002 arştıma sezonları d sürdürülen yüzearştımlar sonucunda sapt mış olduğ muz Frig yerlşmi ve kaya anıtlr, Dağlık Frigya bölgesi dışna özellikle Sivrihisar Dağlrı ve uzantıs olan Arayit Dağı çevresinin, Frigler için önemli bir yerlşim alnı olduğn göstermiş. Dağlık Frigya bölgesinde devam eden çalışmal ­ rım zda ise daha önceki arştımcl tarfınd incelmş olan merkezlerin yakın çevresinde birçok yeni anıt saptnmışr. Yerlşmin bu anıtlr da kapsayan son planrı çizlmştr. Araştımlz sırand gerek sert iklim koşuların gerek son yıl­ larda artan insan eli ile yapıln tahriblın, bölgedeki kültür kalıntr özellikle de Frig kaya anıtlr gelecek kuşa l r akt rılmas nı ciddi şekild tehdit eder duruma geldiğ sapt nmışt r. Bu nedenle, arştım sah mız içindeki kültür kalınt r ın korunmasın ve bölgenin kültür turizmi çerçevesinde değrlni mesn yönelik bir projenin hazırlnms da arştımzn en önemli amçlrınd biri olmuştr. Döğer anıtlr 14 15 16 Sivas 2003: 291. Haspels 1971: 65, 90, 96 vd., res.503. Sivas 2003:290; Tüfekçi Sivas 2003a: 159 BiBLiYOGRAFYA BRIXHE, CL.- TÜFEKÇi SiVAS, T. 2002: Kadmos, "Oedicace paleo-phrygienne inedite (Menkş ay/Oemirl", Band XLI, 103-116. HASPElS, C. H. E. 1971: The Highlands of Phrygia: Sites and Monuments. Princeton. SiVAS, T. 2003: "Eskişehr-KütayAfon illeri 2001 Yıl Yüzey Araştı m s , 20. Araştım Sonuçlan Toplantıs, Ankara, 285-298. TÜFEKÇi SiVAS,T. 1999: Eskişehr-AfyonaKüt iı Sırutis içindeki Phryg Kaya Amtien, Eskişehr. TÜFEKÇi SiVAS,T. 2001: "New Phrygian rock cut monuments from Western Phrygia and observatiSempozyumu Bildions on their cult functions", V. Anadolu Demir Çağln 2001 Van) (baskıd), ri/eri (6-10 Ağusto TÜFEKÇi SiVAS,T. 2002a: '~AnaTrıçIMt Kubileya Kültü iı~ Bağlntı Phryl;J (Frig) Kaya Aıtarn Uzerine Yeni Gözlemler", Anadolu Universitesi Edebıyat Fakültesi Dergisi, cilt:1, sayra, 335-353. TÜFEKÇi SiVAS, T. 2002b: "New Phrygian Rock Cut Monuments from Western Phrygia", Archaeological Institute of America 103rd. Annual Meeting, Philadelphia, Abstracts vol. 25, 76-77. TÜFEKÇi SiVAS, T. 2002c: ve Eskişehr Çevresinden Yeni Örnekler", I, II. "Frig Mimari Ter acot ları Ulusarı Eskişehr Pişm Toprak Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Eskişehir, 152-157. TÜFEKÇi SiVAS, T. 2003a: "Wine Presses of Western Phrygia", Ancient West and East, 2/1,1-18. TÜFEKÇi SiVAS 2003b: "Eskişehr Çevresinde Yeni Bulunan Frig Mimari Ter acot ları: Emircik/ Yasl nbayır Höyüğ Bul nt arı", 1/1. ısar lsuU riheş ksE şim P Toprak Eskişehr, 321-331. Sempozyumu Bildiriler Kitabı, TÜFEKÇi SiVAS 2003 c: "The Newly Oiscovered Phrygian Façade Monument from Western Thracia 15 (Baskıd). Phrygia: The Monument of Kuzören-Tavuk ,"ıranP 160 Resim 1: Gökçeıs Frig yerlş­ mesi, su deposu ve çevresindeki kültür toprağı Resim 2: Gökçeıs racolta friz Frig parç sı yerlşmsi, ter- Resim 3: 161 Yazılky­ Midas kült niş Şehri, Resim 4: Resim 5: Dümrek-Kalbşı Yazılky-Mids Şehri, bronz ok ucu mevkii, kroki Resim 6: Kuzören-Tavuk 162 Pınar fasdı Resim 7: Kuzören-Tavuk Pınar fa sadı, görünş, plan ve kesiti Resim 8: Mihalıçck-Übş yerl şmesi, ler Köyü yamaç iri çömlek ve taş keski- Resim 9: leşmsi, Fındk Alanı, 163 Asar Kaya Frig yerKaynak Kutsal kanal Resim 10: Afyon-Sülün Kas b ı, Sülün Anıt Resim 11: iscehisar-Seydiler Köyü,Kır­ kınler mevkii, ana tanrıç bartmlı 164 nlş ka- Resim 12: iscehisar-Seydiler Köyü,Kır­ kinler mevkii, ana tanrıç bartmlı Resim 13: Alanyurt-ğzık nlş Mahallesi, Roma nekropolü 165 ka- Resim 14: ihsanlye-Üçrkı Resim 15: hsaniye-Oöğr presi Kasbı, Köyü, Günkaysı Oöğer 166 mevkii, soyulmş Asar Kaya Frig yerlşmsi, mezar üzüm 2002 YILI GÜMŞHANE VE BAYBURT ilLERi YÜZEY ARŞTIMS Süleyman ÇiGOEM* Haldun ÖZKAN Hüseyin ŞAT RUY Kültür ığ lnak B raltınA ve Müzeler Genel Müdrlğ'n 24.07.2002 tarih 02/7131 ılyas izniyle, enahşüm G ve Bayburt illeri ile ilçelerini kapsayan ­ıma şılaç nız ilk ın sam ş 2-6 Eylül tarihleri ,adnısar enahşüm G merkezi ile 27 km. kuzeyinde yer alan Yağlıder, 33 km. kuzeyinde bulunan O/ucak ve 61 km. ­adnus ğodyezuk ki ey' red umğaY ılğab ıinamuD mevkilerinde kidrtşelkçreg (Harita: 1). Bu dönernkl çalışm rız Yrd. Doç. Dr. Süleyman medğiÇ ,adnığ lnakş b Yrd. Doç. Dr. Haldun Ozkan, Doç. Dr. Hüseyin nat'ş ruY naşulo bir ekip tarfınd gerçek- .trl şim rltşe Bu çalışmzd bugüne kadar üzerinde ılmasp k bir amrıtşar şıma lıpay olan enahşüm G ve Bayburt iIIerinde2 , bölgenin arkeolojik, tarihsel ve sanat tarihi ile ilgili verileri bir bütün olarak ıyam lpot .kıdalç ma Bu adm lğab zım ğ tpay planlama gereği Gümşhane'i kuzeyinden kar y lşab güneye urğod inen bir program .kıdatp s enahşüm G ili, Karadeniz Bölgesi'nin uğoD Karadeniz bölümü ıral ns içerisinde Harşit ve Kelkit nı ralyç ırakuy adnıral zvah yer almktdır. Kelkit ve Şiran ovaYrd. Doç, Dr, SUleyman ÇiGDEM, Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü Öğretim rumrTURKIYE Üyesi Erzu- Yrd. Doç. Dr, Haldun ÖZKAN, Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü ğretimÖ rumrTURKIYE Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Doç. Qr. Hüseyin YURTIAŞ, rumrTURKIYE Üyesi ErzuÜyesi Erzu- Araştı m z n gerç kl şti mes nd maddi ve manevi katılr olan Anıtlar ve MQzeler Genel Müdrlğ'ne, Gümş­ hane Valisi Sn. Gazi Şimşek', Vali yardımcs Sn. Salih lşık'a, Basın ve Halkla Ilişker Müdürü ..aynı zamanda ekip her aşmsın katıln Sn. Engin Doğru'ya, Atatürk Universitesi Rektörü üyemiz gibi bizimle beraber arştımzn Sütbeyaz'a, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sebahattin Tüzemen' e, Araştım Fonu yetkiliProf. Dr. Yaşr Prof. Dr. Enver Konukçu'ya, Sanat Tarihi Bölümü Başknı Prof. Dr. Hamza Gündoğu lerine, Tarih Bölümü Başknı 'ya, ekip arkdşımz Arkeoloji Bölümü Araş. Gör. Birol Can'a ve zorlu yoları aşmız sağlyn şoförleimz en içten teşkürlimz sunarız. 2 Konumuzia ilgili Gümşhane ve Bayburt üzerinde yapılmş önemli çalışmr; E.-ı=: Cumont, Voyage d'exploration ve Kuarcheologique dans le Pont et la Petlte Armenie Studia Pontica II., 1906, Burssels; i. K. Kökten, "Orta, Doğu zeydoğu Anadolu'da Yapıln Tarih Oncesi Araştıml" Bel/eten VIII/32 (1944) 659-680; T. B. Milford, "Some inscriptions from the Cappadocian Iimes" JRS 64 (1974) 160-175; T. B. Milford, "Blliotti's "Excavations. at Satala" AS 24 Çevresinin Tarihi ve Sanat Eserleri (1969-1971), Istanbul, 1984; A. (1974),221-224; G. Akagün Uslu, Gümşhane Bryer -D. Winfeld, The Byzantine Monument, and Topography of the Pontus, Washington, D. C. 1985, 299 vd.; D. H. French-S. R. Summerley, "Four Latin Inscriptions from Satala" AS 37 (1987) 17-22; T. B. Milford, "Further Inscripti1989" ASTVIII, ons from the Coppadocian Iimes" Zpe 71 (1988) 167-178; C. S. Lighlfoot, "Satala Yüzeyarştıms (Ankara 1990) 299-311; C. S. Lighlfoot, "Satala Yüzey Araştıms 1989" AST iX, (Çanakkale 1991),289-303; A. Sagona-E. Pemperton-I. McPhee, "Excavations at Büyüktepe Höyük, 1990" AS 41 (1991), 145-158; A.Sagona-E. Pemperton-I. Mc Phee, "Excavations at Büyüktepe Höyük, 1991" AS 42 (1992), 29-46; A. Sagona-E. Pemperton- i. McPhee, "Excavations at Büyüktepe Höyük 1992" AS 43 (1993), 69-83; A.Sagona-E. Pemperton-I. McPhee-C. Sagona, "Büyüktepe Höyük 1993 ActiVites" XVi. KST, i ,Ank. 1994, 161-165; A. Parker, "Northeastern Anatolia; or the Periphery of Empires" AS 49 (1999) 138-140. 167 ları 3 dışna tarım elvriş alan pek yoktur. iı sınrla içerisinde Zigana, Gümşhane ve Otlukbeli dağlrı, kuzeyden güneye üç sıra halinde uzanır. Zigana Dağl rı'n iki tarafı yaylalarla kaplıdr-, Ayrıca il genelinde bulunan 400 yayla ile Gümşhane bir yaylalar kentidir. Konumu itibari ile Doğu Anadolu'yu Trabzon bölgesine bağl yan yol üzerinde bulunan Güm şhane, iklim özellikleri bakımnda hem Doğu Anadolu hem de Doğu Karadeniz iklim özelliklerini taşımktadu". Güm şhane, özellikle maden kayn kları bakım nda da oldukça zengindir. ii sınrla içerisinde altın, güm ş, bakır, kurş n ve demir yat kl rı bul nr akt dıre, Güm şhane' in eskiçağı, arkeolojisi ve sanat tarihi ile ilgili çalışmr oldukça sı­ nırl d . Mevcut eserlerde ilin tarihinin M.O. 3. binlere kadar git ğ ifade edilmekteyse de, bununla ilgili somut bir bulgu qözükrnernektedir". Bu dönem, çalışm ard bulunduğ m z ilin kuzey ve kuzeydoğsna yer alan Yağlıder ve Yağmurde' tarihönve eskiçağ ait mağr, höyük, kale gibi yerlşm ile keramik, işlenm cesi çağlr taş, obsidiyen gibi yüzey bulg arıyla karşıla ma ışt r. Dolayıs la şu an için incelediğ m z al n rı tarihöncesi çağlrı için bir bilgi sunamktyız. Yine Yaglıder ve Yağmurde' bu dönemki çalışmal rım zda, bir takım eserlerde yer alan Urartu baş 8 il şk n tanrıs Haldi'ye lzateten Güm şhane/Halt ile Haldi/Urartu bağlntıs a bir bulgu elde edilmştr. Oncelikle bizi Gümşhane ve Bayburt çevresinde bu çalışmy yöetken Ura tu-Güm şhane il şk sin varlığ veya boyutudur. Bölge genenelten, başlıc lindeki çalışmnruz bu ilşkn ne derecede olduğ n daha da somutlaşırbiec­ ğimz umaktyız. Azeilikle maden kayn ları açıs nda bölgenin Urartur nun ilgisi dı­ şında kalmdığ düşncesi biz de katrlnyızv. Bundan başk bölgenin tarihönceMed, Pers, Roma, Bizans dönemleri ile ilgili yeni bulgulara da ulaşmyı hesi çağlrı, deflemekteyiz. 3 4 5 6 7 8 9 R. Özey; "Gümşhane ve Çevresinde Kırsal Yerl şm t in Başlıc Coğrafi Sorunla ı ve Çözüm Yoları" Geçmiştn Günümüze Gümşhane Sempozyumu (12 Haziran 1990), Istanbul, 309-316. Kıy Bölgesinde Coğrafi Müşahdelr," istanbul Üniv. Coğ. Enst, Dergisi 7/13 A. Ardel, "Samsun-Hopa Arasındki (1963),39. ilinin Turizm Potansiyeli" Atatürk Ürüv. uğoD ayf rğoC Dergisi 4 (2000) 213. M. Zaman, "Gümşhane MTATürkiye Maden Envanteri (lllere Göre) No: 179, Ankara 1980, 282 vd.;N. Erseçen,Türkiye'nin Bilinen Maden ve MiMTA 185, Ankara, 1989; C. W. Ryan, A Guide To the Know Minerals of Turkey, Ankara, 1954,8,11. neral Kaynklrı, G. Akgün Uslu, Gümşhane ve Çevresi Tarihi- Sanat Eserleri, 1. Bu eserlerde, Urartu Devleti M.Ö. 585'lerde yıkldtan sonra Urartu baş tanrıs Haldi'ye tapan insalrı bir kısmn Gümşhane ve civarın geldikleri ve bu insalrı bölgeye tanrıl isimlerini verdikleri ifade edilmektedir. M. ve Çevresi Tarihi-Sanat Eserleri, 2-3; A. Bryer-DWinlield, The Byzantine Monoment, and Akgün Uslu, Gümşhane Topography of the Pontus, 300; G. Argoud-J. des Courtils-B. Remy, "Les sites cötiers du Pont-Euxin, de Themiskysiecle av. J.C.) a Ammien ra a Trapezous, dans l'Antiquite. Textes lilteraires grecks et latins d'Hecatee de Milet (Vı Marcellien" Anatolia Antiqua, Varia Anatolica i (et edites par B. Remy) 1987, Istanbul-Paris, 75; Bu yazarlar Haldiantik yazar Strabon'u başlıc kaynak göstermektedirler. Strabon bölgeyi şu şekild tanım­ Hall- Haldiya özdeşliğn ıamktdr: "Phornakio ve Tropezus bölgelerinin üst tarflınd, ülkeleri Küçük Armenia'ya kadar uzanan Tibarenler XII, iii, 28-29; Xenophan'da bölge, Makronlar ülkesi olarak geçer, Anabasis iV. ve Khaldai kavmi bulunur", Coğrafy Makronldı, Heredot Tarihi, ii. 104, 111,94 Vii. 78; Bölgede Hall/HalViii, 8-9; Herodot'a göre de bölgede yaşnlr S. Tozlu, XiX. Yüzyılda Gümş/ıane, Erzurum, 1998, 7; Burney ve Lang'da Haldileri Urardi ismi hala kulanımtdr. olarak görmektedirler, C. A. Burney-D. M. Lang, The Peoples of the Hills: Ane/ent Aratutann bakiyeleri veya torunlaı ifade etmeliyiZ ki, Haldi-Haldiya özdeşliğn kabul ednır antik kayrat of Caucasus, London, 1971, 129; Hemen şun bir kanıt sunarmktdı. Şu ana kadar bölgede Urartu etkisini kanaklarda geçen Haldiya isminin ötesinde başk mimari öğe ve keramik buluntusuna rastlnımş. Gümşhane ve çevresi Hitit Çağınd Hayş nmayacak yazıt, sınrla içerisinde gösterilmektedir. Hayş-Azi lokalizasyonu tarışmsnd J. Garstang, Hayş topraklın Fırat Nehri ile Karadeniz arsın önermektedir."Hitlite Military Roads in Asia rninor'' AJA 4 (1943) ,50-51; J. Garstang- O. lokalizasyonu ile ilgili tarışml R. Gurney, The Geography of the Hiltite Empire, London, 1959, 32 vd.; Hayş'nı için bkz.; M. Penlivan, Hayş (M. O. XV-ı. yüzılard Kuzeydoğ Anadolu), Erzurum, 1991, 22-39. Gümşhane ve çevresindeki yer altı kaynlrıd Diauehi üzerinden Bununla beraber Urartu büyük bir olasık olmaıdr; A. Çilngroğu Argişt I'in kuzeyden gelen bazı göç dalgrın durdurabilmenin yayararlanma yoluna gitmş nıda Doğu Karadeniz Dağlrı'n güney yamçlrınd Urartu'nun ihtiyaç duyğ altın ve gümş madenierinden de belirtir, Urartu Kralığ Tarihi ve Santı, ızmir, 1997,36; O. Belli Uratul'ın yaralanmak için kuzeye sefere çıktğn gümş, bakır gereksinimlerini karşıld yerler arsınd Gümşhane ve çevresini de göstermekte ve Uratulın Trabzon'un güneyindeki bölgeyi Halita olarak adlnırğ ifade etmektedir., "Ore Deposits and Mining in Eastem Anatolia in the Urartian Period: Silver, Copper and Iron" Urartu, A Metalworking Center in first millennium B. C. E. (Ed. ve çevresinde Urartu ekonomisi için R. Merhoy) Jeraselam, 1991, 17, 22, 24-25; D. J. G. Slaltery' de Gümşhane gümş, demir maden kaynlrı bulndğ belirtmektedir, Urartu and The Black Sea Coloniönemli olan altın, basım 10-11; Fakat R. S. Forbes bÖlgede arkeolojik bir es.' An Economic Perspective All Rafidan Viii (1987)'den ayrı kazı yapılmdğ için Gümşhane madenierinin eski Anadolu tarihi içerisindeki yerinin net olmadıgn belirtir, "Metal Resources in Ancient Anatolia" AS 38 (1978), 99. 168 Bu dönemki alışmrzdç daha çok Ortaçğ' elde ettik. Dumanlı, Yagmurdere, Olucak ve Yağlıder'ki nımla eserler şunlardı (Harita: 2); ve yakın döneme ait bulgular incelemelerimiz sonucu ta- Canca Ka/esi (Çizim: 1; Resim: 1,2) batıs nda, çevreye hakim bir kaylı üzerine kurlnştv. Mevcut kalıntrd anlşıbidğ kadrıyl kale, Ortaçğ'd iskarı görmüşt. Ozellikle GümüşhaneTrabzon yolunun güvenliğ sağlmk ıçin kurlmş en önemli kaledir. istikametinde arka arkaya üç bölümden teşkül etmiş Canca Kalesi, doğu-batı ve çevresi 1.50 m. kalınğ ındaki sur duvarlı ile takviye edlrniştu. Kalenin girş batıdan açılmş olup batıdki birinci duvarı geçtikten sonra küçük bir alana ulaşır. Burabir su sarnıc bulnmaktdır. Günümüzde büyük ölçüde da 4.1Ox4.1 O m. boyutlarınd sağl m olan sarnıc üst örtüsü kısmen yıklmş, içten ve dıştan sıvanmştr. Buradan kalenin doğu bölümüne ulaşımktdr. Bu alnı kuzey köşesindk ikinci bir kapıyl kay l rın üzerine oturlmş küçük bir şapel bulnmaktdır. Kesin tarihi belli olmayan XV. yüzılda inşa edılmiş olması muhtemeldir. 4.20x3.00 m. boyutlarındki bu şapelin şapel tek apsisli olup apsiste bir mazgal pencere açılmştr. Günümüzde şapelin batı ve kuzey duvarlı yıklmş, ancak girşn batıd olduğ anlşımktdr. Sağlm kalan duvarlar üzerinde fresko tekniğd yapılmş, Hıristyan azizleri olduğn tahmin ettiğmz resimlerden kalıntr bulnmaktdır. . ucunda ise iki katlı olarak düzenlmiş 4.90x4.1 O m. boyutlarındki Kalenin doğu yapın konumundan dolayı bir gözetleme kulesi olabiecğ düşnlmektir. Bu yapı­ nı kuzey tarfı yıklmş olup alt katınd kuzeyde ve batıd birer açıkl bulnmaktdır. Güm şhane'ni Krom Vadisi Ka/esi (Çizim: 2; Resim: 3, 4) kuzeyinde Maçka-Trabzon yayla yolunda, çevreye hakim bir konumda stratejik bir noktaya kurlnşte, Kaylık bir alan üzerine inşa edilen 38.00x 30.00 m. boyutlarındki kalenin güneybatı tarfınd 10.00 m.lik, kuzeybatı tarfınd ise 8.00 m.lik duvar kalıntr mevkısmlar tamamen yalçın kaylıtr ve günümüzde doğruan ulaşı bi e­ cuttur. Diğer cek bir girş mevcut değilr. Ana kaya üzerine moloz taş malzemeden inşa edilm şt r. Mevcut şekli ile daha çok bir gözetleme kulesi görünümünde olup Ortaçğ miarı özellikleri yansıtmkdr. Gümşhane'i O/ucak Köyü Gözetleme Ku/esi (Resim: 5) Olucak Köyü'ne hakim bir yükseklikte 85x9.30 m. ölçülerinde kare bir alana kurulmşt. Arazinı eğimnd dolayı alta düz bir zemin hazırlybimek için zemin kat inşa edilmş, üzerine ıkinc kat yapımştr. Alt kata kuzeydoğ köşed açıln merdivenli girşle ulaşımktdr. Bu mekanı üzeri tonozla örtülmş ancak, diğer bölümlerle olan bağlntıs duvarlar yıkldğ için kapnmıştr. Kulenin zemin katınd güneye bakan iki küçük mazgal açıklğ bulnmaktdır. Yapın köşe ve girşle düzgün kesme taş, diğer bölümleri moloz taş malzemeden inşa edilm şt r. Santa Kilise/eri (Çizim: 3; Resim: 6-8) Santa Harabelerj13 olarak da isimlendirilen Dumaniı Binat ı, Terzili, Zurnacıl I, Zurnacıl II, Piştov ve Çaklı tespit edilmştr. Bölgede yapmış olduğmz arştımld, 10 11 12 13 Kilıse yerlşim biriminde; işhanlı, olmak üzere yedı kilise kitabesi mevcut kiliseler- Evliya Çelebi Seyahatnamesi, (Yapı Kredi Yayınlr) istanbul, 1999, 173. ve A. Bryer-D. Winfeld, The Byzantine Monument, and Topography of the Pontus, 309; G. Akgün Uslu; Gümşhane Çevresi Tarihi- Sanat Eserleri, 15. A. Bryer-D, Winfeld, The Byzantine Monument, and Topography of the Pontus, 305. M. Kromila, The Greeks And The Black Sea, From The Bronz Age To The Early 20th. Century, Athens, 2002, 272-280. 169 den tespit edilen tarihlerden hareket ederek bu kiliselerin 19. yüzıln ikinci yarısnd yapılmş oldukarın söyleyebiliriz. Bölgedeki kiliseler plan, miarı, süsleme özellikleri ve malzeme bakımnd küçük farklar dışna birbiri ıle son derece benzerlik içerisindedir. Genellikle dikdörtgen bir alan üzerine üç nefli bazilikal plan şemasınd inşa edilmiş, yapın özelliklerine uygun olarak orta nef yan neflerden daha geniş ve yüksek tutulmşr. Kiliselerin büyüklüklerine göre bazen sadece batıd bir girş bulunurken, bir kısmnda da biri batı, diğer güneyde olmak üzere yuvarlak kemerli iki girş açılruşt. Iki girş bulunan kiliselerde, genellikle güneyde açıln, kiborion tarzınd düzenlenerek aynı zamanda ana girş olarak kulanımş ve dıştan kemer kavsrlın birer haç motifi işlenmtr. Haçlar, bazen taş üzerine kabartma olarak inşa edilmş, bazen de boyamayla yapılmştr. Doğu cephelerinde üçlü apsis düzenlemesi uyglanmış; apsisler dışa taşkın olarak içten ve dıştan yarım yuvarlak olarak düzenlmiştr. Apsis ve yan apsislere birer ve birer niş yerlştim. Kiliselerin bir kısmn üst örtüsü ve taşıy­ pencere açılmş cılar tamamen yıklmş, bir grubu da sağlm olarak günümüze kadar ulaşmıtr. Sağ­ lam olan kiliselerin, ortada bağımsz dört taşıycsn bulndğ ve üç nefin üzerinin de beşi k tonozlarla kaptılmş olduğ anl şı m ktad r. Kiliselerin mimarilerinde görülen ortak özellikler süsleme için de söz konusudur. Kapı çevrelerinde büyük ve süslü haçlar, girşle tezyinaldırmş. ıçlerindk sıva tabklrı üzerinde büyük ölçüde silnmş olan fresko tekniğd yapılmş resimlerin kalınt r bul nmakt dır. Bunları sağl m olarak ~ünmze ulaşnrıd anlşıbi­ diğ kadrıyl Hıristyan dini konuları anltıdg ve aziz tasvirlerine yer verildğ görülmektedir. pencere, taşıyclr, kemerler ve köşelr düzgün kaliteli kesme . Kiliselerde kapı, taş malzemeden yapılmş, beden duvarlı ise moloz taşn yaklşı 0.80 ile 0.90 m. kalınğd ötülmşr. O/ucak Köyü Şapeli tek nefli bir şapel olarak 4.20x3.20 m. boyutlarınd inşa edilmştr. Son degirş batıdn açılmş, üzeri tonozla kaptılmşr. Berece küçük ölçülerdeki bu yapın şik tonoz örtü, takviye kemeriyle destklnmişr. Ancak üst örtü günümüzde büyük ölçüde yıklmş durmaı. Apsis dışa taşkın yapılrk üzerine bir pencere açılmştr. Apsis, içten ve dıştan yuvarlak olup 1.55x1.30 m. boyutlarınd düzenlmiştr. Şapelin içerisinde fresko tekniğd yapılmş resim izleri bulnmaktdır ki bu, yapın bir mezar şapeli olarak inşa edilmş olabiecğn düşnrmekti. Köşelrd kesme taş, diğer yerlerde moloz taş malzeme kulanımştr. Yapı O/ucak Köyü Kilisesi / ve O/ucak Köyü Kilisesi" Kiliseler Olucak Köyü'nde eski köy yerlşim içerisindedir. Kiliselerin her ikisi de Dikdörtgen bir alan üzerine üç nefli bazilikal plan şema­ benzer özellikleri taşımkdr. sında inşa edilmşr. Kiliselerin batıdn açıln yuvarlak kemerli tek girşle bulunmaktdır. Dıştan girşle üzerine sivri kemerli bir alınk yerlştim, alınkr içerisine haç motifleri işlenmtr. mavi kök boyalarla yapılmş içlerinde sıva kalınt r üzerinde büyük ölçüde silnmş olan fresko tekniğd yapılmş resimlerin kalıntr bulnmaktdır. Resimlerin dınt içerikli figürler olduğ anlaşımktdr. yarıdn dar ulaşbimtr. O/ucak Köyü Kilisesi 11/ Bu kilise de Olucak Köyü içerisinde bulnmaktdır. itibaren güney kısm tamamen yıklmş, Kalan izlerinden anlşıbidğ 170 Kilisenin doğu-batı yönünde, sadece kuzey duvarı ile günümüze kakadrıyl Olucak Köyü ve çevresinde inşa edilen diğer kiliselerle benzer özellikler yansıtmkdr. Kuzey duvarı duvar payeleri, bu kilisenin de üç nefli bazilikal bir düzenlemeye sahip termektedir. olduğn üzerindeki gös- imera Manastm imera Köyü içerisindedir. Bölgede inşa edilen kiliseler içerisinde plan, miarı ve süsleme bakımnd en anıtsl nitelikli yapı oluştr. Bir manstır olarak 1859 yıln­ da inşa edilmş ve bu manstırd günümüze en sağlm olarak gelen kısmlar kilise ve Bunun dışnaki manstır hizmet binalrı ise büyük ölçüayazma bölümü olmuştr. de tahrip olmuştr. Girşn üzerinde yedi satırlk bir mermer kitabede kilisenin 1859 yılnda yapıldğ kaydeilmştr. Bölgedeki diğer kiliselerden farklı bir plana sahip olup Yunan haçı plan şemasınd inşa edilmştr. Naos bölümünün üzeri yüksek kasnlı bir kubbe ile örtülmüşt r. Biri güneyde biri de kuzeyde olmak üzere iki girş açılmştr. Bunlardan güneyolarak düşnlmtr ve kiborion tarzınd. Sivri kemerii girşn çevredeki ana girş sinde üç bordür dolanmktır. En dışta mukarnas sıra, ikinci sırad palmet, üçüncü işlenmtr. bordürde ise üzüm salkımr Kilisenin içerisinde bağımsz altı sütun kulanımş, bunlardan güneybatıd bulunaı çökmüş, bunun yerine bir demir çubuk konmuştr. Ortada bulunan dört taşıyc ise üzerini örten 3.45 m. çapındki kubbeyi taşımkdr. Kubbe, yüksek naos mekanı kasn lı olup kasnak dıştan çokgen olarak düzenlmiş ve basık bir kubbe ile kaptıl­ mıştr. Doğuda bulunan apsis ve pastaphorion hücreleri içten ve dıştan yarım yuvarlak olarak düzenlmiştr. Apsis 3.45 m. genişlğd ve 3.00 m. derinlğ. Apsis ve Doğuya açıln mazgal pencereler pastaphorion hücrelerinde birer pencere açılmştr. dış n a, güneye açıln iki pencere ile iç mekan aydınltm çalışmtr. içeride duvar sıva üzerinde büyük ölçüde silnmş olan fresko tekniğd yapıl­ mış dini içerikli resimlerin kalıntr bulnmaktdır. Kilisede kapı, pencere, taşıyclr, kemerler ve köşe taşlrı düzgün kaliteli kesme taş malzemeden yapılmş, beden duvarlı ise moloz taşn 0.90 m. kalınğd örülmşt. Ayazma ay zm sı, man stır duvarl ın dış n a, kuzeydoğu köşed , 3.70 ve 5.70 m. uznlğda 'U' planı olarak düzenlmiştr. Son derece bir kaynak suyuna sahiptir. Dört ana kaynaktan çıkan su, bir kanal içemanstır doğusna vadiye akıtimşr. Ayazmnı çevresi suyun zengilğd dolayı bağlık bahçelik bir hale getirlmş. Son yılard bir tamirat yapı­ larak üzeri beton tabliye ile kaptılmşr. Ayazmnı suyu, çevredeki halk tarfınd günümüzde de kulanımtdr. Kilisenin çevresindeki manstırhize binal rı büyük ölçüde yıklmş olması­ na rağmen, beden duvarlı seviyesindeki duvarlarla günümüze kadar ulaşmıtr. Man stır n m. genişlğd zengin ve soğuk risine alınrk imera Vadisi Kilisesi yakl şı 2 km. güneyindeki yüksek bir dağın yamcın kurlmşt. Kapın üzerinde sivri kemerli alınk içerisindeki kitabede kök boyalarla yazılmş 1885 9.80x4.50 m. boyutlarınd tek nefli bir kilisedir. Tek apsisi dışa taş­ tarihi okunmatdır. kın olarak yapılmş, içten ve dıştan yarım yuvarlak olarak düzenlmiştr. Apsise bir kuzeydoğsna iki, güneydoğusa da bir niş bulunmakmazgal pencere açılmştr; tadır. Yapın tek girş batıdn olup yuvarlak kemerlidir ve üzerinde bir pencere açıkl­ ğına yer verilmşt. Bölgedeki diğer kiliselerin kitabeleri günümüze ulaşmzken, bu yapın kitabesi, kilisenin gözden uzak bir mevkide olmasınd dolayı sağlm kalabilimera'nı miştr. 171 nı ulaşmı t r. Kilisenin kuzeyine 4.00x2.20 m. sadece iki kemeri ayakta kalbimş, boyutlarınd diğer kısmlar bir ek yapı inşa edilmş, bu mekatemel seviyesinde günümüze Krom Vadisi Kiliseleri Kram Vadisi'nde; Zemberek, Orta Yayla, Mancandanos, Loria, Nanak, Çayıroğ­ lu, Kilise Cami, Kayltı, Mağr, Sarıoğlu ve Alikinos Kilisesi olmak üzere plan, mimaortak özellikler taşıyn şu ana kadar onbir kilise rf, süsleme ve malzeme bakımnd Krom Vadisi kiliseleri de Santa Kiliseleri ile üslup birlğ içerisindetespit edilbmştr. dir. Kiliseler dikdörtgen bir alan üzerine üç nefli bazilikal plan şemasınd inşa edilmş­ tir. Bulutyayla Kilisesi Haç planı bir şapel olarak küKrom Vadisi, Bulutyayla Köyü'nde bulnmaktdır. çük ölçülerde düzenlmiştr. Batıd n açıl n gir ş n cephesine silmelerle haç şekli verilmş, üzerindeki kitabelik boş bıraklmşt. Haçın kuzey ve güney koların birer penNaos mekanı üzerini örten 2.30x2.40 m. boyutlarındki kubbesi yı­ cere açılruşt. kıtr. Apsis içten ve dıştan yarım yuvarlak olarak düzenlmiştr; 2.30 m. genişlkt ve 2.40 m. derinlğ sahiptir. Apsiste bir mazgal pencere ile iki küçük nişe yer verilmşt. yapım yazımştr. Gavalak Kilisesi Kilise Alikinos Dağı'n kitabesi bir kartuş et ğind içerisine alınmş inşa edilm şt r. Kilisenin girş ve kök boyalarla 1845 kapıs yılnda üzerindeki inşa edilğ 16.25x11.90 m. boyutlarınd, dikdörtgen bir platform üzerine üç nefli kubbeli bainşa edilmştr. Kilisenin batısnd bir narteks bölümü bulunmakzilikal plan şemasınd tadır. Bu uygulama bölgedeki diğer kiliselerde görülmeyen bir özelliktir. Narteks dört iki katlı düzenlmiş ve üç yuvarlak kemerle dışa açılmk­ paye ile üç bölüme ayrılk tadır. Kilisenin kuzeyde bir, güneyde üç dikdörtgen penceresi bulnmaktdır. Doğudaki apsis ve pastaphorion hücreleri dışa taşkın olarak yapılmş, içten yarım yuvarlak, dıştan beş köşeli olarak düzenlmiştr. Apsis 3.72 m. genişlğd ve 2.60 m. derinlğ. Apsisin her iki yanıd bulunan 2.06 m. genişlğd ve 1.40 m. derinlğk pastaphorion hücrelerine birer pencere açılmş ve birer niş yerlştim­ tir. Kilisenin naos mekanı üzeri 3.80x4.10 m. boyutlarınd yüksek kasnlı, bağım­ sız dört sütunla taşın kubbe ile örtülmş, kubbeye açıln pencereler ile naos aydın­ latımy çalışmtr. Kilisenin diğer kısmlar beşi k tonoz örtülüdür. Kilisenin kuzeybatı köşesind, 3.70x1.55 m. boyutlarınd, beşik tonoz örtülü bir mekanı kilisenin iç mekanı ile doğruan bağlntıs bulnmaktdır. Yapın girş silmelerle çervlndimş, lento taşınd kıvr dal ve yaprak moNarteks kısmn dış yüzünde kabartma olarak beş haç motifine yer tifleri işlenmtr. verilmşt. Naos mekanıdi pandantifler üzerinde dört madalyon işlenm, ancak içlerinde olması gereken dört incil yazrı tasviri işlenmtr. Terzili Kilisesi Martiryumu kare Santa'da Terzili Kilise'nin kuzeydoğsna yon tarzınd düzenlmiş 3.56x 3.56 m. boyutlarınd. kiboriyonun üzeri varlak kademeli kemerlerle taşın mıştr. Dıştan üst örtü kısmen tahrip olmuştr. 172 tuğladn planı "L" mezar şeklind olup kiboriayaklarla ve yuörülü tonozla kaptıl­ yapıs Baba Türbesi (Çizim: 4) Gümşhane'i 13 km. doğusna, anayolun hemen kuzeyindedir. Türbenin iç kapıs üzerindeki kitabede H.990/M. 1582 yıl kayrthdı-. Türbe iki bölümden meydana gelmektedir. Batıdki bölüm sonradan ilave edilmiştr. Dikdörtgen düz lentolu bir girş ile ulaşın ilk kare mekan içerisinde bir mezar bul nmakt dır. Asıl türbe bölümüne batıdn sivri kemerli bir girş açımştr. Alınk içebir kitabeye yer verilmş ve kitabe üzerine risinde 0.41xO.26 m. ölçülerinde iki satırlk bir rozet işlenmtr. Bu bölümün üzeri içten kubbe dıştan külah ile örtülmş. Kubbeye köşelr yerlştin tromplarla geçilmş, kubbenin oturdğ sekizgen kasnak dışa­ rı y a n s ı t l m ş t ı r . Içerisinde 0.82x2.66 m. boyutlarınd bir sanduka bulnmaktdır. çağırgn Pirahmet Türbesi merkezine bağlı Pir Ahmet Köyü'ndeki türbenin batı yüzünde kitabesine göre H.957/ M.1550 yılnda inşa edil0.75x0.43 m. ölçülerinde dört satırlk 1 5 . Kare planı miştr iki katlı türbenin girş kuzeyden açılmş, basık kemerli bir girşt. Türbenin üst katı mescit olarak kulanqrtdı. Küçük pandantiflerle geçilen kubbe, dıştan piramidal külahla kaptılmşr. Ust kat iki küçük mazgal pencere ile ayGümşhane dınlatmşr. Girşn önündeki küçük kare açıkltn dört basamakla, üzeri tonozla örtülü ve içerisinde tek sanduka bulunan cenazelik bölümüne inilmektedir. Köprüler Güm şhane ve çevresinde genelde iki grup köprü bulnmaktdır. Bunlardan ilki sivri kemerli ve tek kemer açı.klğn sahip olan köprülerdir. Bunlar; Bazbent, Yamkoğ­ luderesi ii ve Taş Köprü'dür. Ikinci grubu yuvarlak kemerli ve tek kemer açıkli köprüler oluştr. Bunlar da; Hindere, Yamkoğludersi I, Orman Yolu ve Çiftegözeler köprüleridir. Köprülerin beden duvarlı moloz taş, kemerleri ise kesme taş malzemeden inşa edilm ş ortak miarı özellikler gösterir. Köprüsü: (Çizim: 5) Gümşhane'i 17 km. doğusna Harşit Çayı'n üzerine kurlmş, anayolun yakl şı 100 m. qüneylndedir!". Güm şhane' in en eski ve en anıtsl köprüsü olan Tolunoğ Köprüsü güneybatı-kuzdoğ istikametinde kurlmşt. Osmanlı Dönemi 66.00 m. uznlğda, 5.35 m. genişlğd köprü mimarisi özelliklerini taşımkdr. iki gözlü bir köprüdür. Köprü sivri kemerli olup kemer açıklrnd biri, 16.60 m., diğeri 14.15 m. açıklğ sahiptir ve yükseklikleri 8.10 m.dir. Köprünün menba tar fında üçgen kesitii selyaran yer alır. Köprü tabiiyesi plaka taş döşelir. Harpuşt tarzınd inşa edilen köprü harap durmaı. Tohumğl 14 15 16 G. Akgün Uslu, Gümşhane buna göre: "Türbe Gümşhane, dir. Ayrıca G. Akgün Uslu, Gümşhane G. Akgün Uslu, Gümşhane ı. Murad'ın ve Çevresi Tarihi- Sanat Eserleri, 28'de bu yapı ile ilgili bir de rivayete yer verilmş olup Iran Seferi sırand gördüğ bir rüya ile ilgili olarak yaptırldğn bahsedilmekteSamsun ve Tokal'la bu lürbe için birçok vakıflr bağışlnd söylenmektedir". ve Çevresi Tarihi- Sanat Eserleri, 28. ve Çevresi Tarihi- Sanat Eserleri, 31. 173 ·c·· ,- TolHII. " (;Irtfosl!~ /~ /~ ,li ,\ i { ~ln;\N .. ~\ " '---c .--...... . .- IJAY iii Lin"; i i \ _____J q ~ô i Harita 1: Gümşhane DI:;'\L\,\L! , ts '1""\(:.\ll·RDERF xvı. ; hC)P1Ü' ı, rCı<lJ' Harita 2: Gümşhane IMerkez ilçe arştım bölgesi 174 il. bE .. ;:: • K t / Canca Kalesi Gümşhane 10 Çizim 1: Gümşhane Güıni~1,ç/ Kfom \'",U,i Kok"i Canca Kalesi . -_...~"=- Çizim 2: _ Gtimüşlanı:; Çizim 3: Gümşhane 20m. Santa Kilisesi i (işhanlı Kilisesi) 175 Gümşhane Vadisi Kalesi Santn Ki1ı:c~ Krom i ( t'ihanh Kilisesi) , '/ / -, -, , -, ~ ~ -, , ,, -, \ / K t i ,--I \ , II==::J i -, ,.-, II \ , -, \ \ i ı / Gümşhane r r ı Türbesi Çağırgnb , r -, \ LI / i / \ \ - -i "- o ! ~ / ~ .- / / / r i 2 3m. ! Çizim 4: Güm~hane baba Turbesi Çırağn­ oO T5I T I !10 20m ! -f'-K Çizim 5: Gümşhane lu Köprüsü ~-_ Tohumğ­ ... Resim 1: Canca Kalesi 176 Resim 2: Canca Kalesi'nde bulunan seramikler Resim 3: Krom Kale Resim 4: Krom Kale'de bulunan seramikler 177 Resim 5: Olacak Köyü gözetleme kulesi Resim 6: Santa Harabeleri, Piştov Kilisesi Resim 7: Resim 8: Santa Harabeleri'nde bulunan seramik parçlı 178 Piştov Kilisesi SURUÇ OVASI YÜZEY ARŞTIMS (2002) Nurettin YARD/MC/* Suruç Ovası Yüzey Araştıms" başknlığm altınd 20 Ekim-17 Ka"2002 Yıl 2002 tarihleri arsınd Arkeoloq Topograf Sabri Aydal (Antalya Müze Müdür Yardım­ cıs ), Arkeolog Sabri Kızltan (Istanbul Vakıflr Bölge Müdür Yardımcs), Arkeolog Nurcan Çalık, Arkeolog Pınar Çaylı'dp oluşan ekibimiz tarfınd yapılmştr. Bu çalışm­ larımz Arkeolog Desinatör Ayşe Ozkan, Kültür Baknlığ Temsilcisi olarak katılmşr. sım GENELKONUM Suruç ilçe merkezinin ortalama denizden yükseliğ 500 m. kadrı. Etrafı batı, kuzey ve doğuan Güvercik, Cudi ve Devres dağlrı ile çevrilidir, güneyinde ise Suriye sın r bul nmakt dır. Ova güneydoğua kuzeybatı doğru ortalama 450-600 m. katları arsınd düzgün bir eğiml yükselmektedir. 700 km 2 yüzölçümündeki ilçenin ekotarım ve hayvncılğ daynmktır. nomik yapıs Evliya Çelebi, seyahatnamesinde Suruç Ovası ve çevresinin tarımsl durumu ve güneş değmn gittim" debitki örtüsünü anlatabilmek için "Suruç'tan Halep'e başım mektedir. Ovada 1970'1i arlıy kadar akrsulın olduğ, yoğun meyve bahçelerinin bul nd ğ , geniş bir alanda sulu tarım yapıldğ, halen yaşn çevre halkı tarfınd da ifade edilmektedir. Bugün ovada akarsu ve kaynak suyu bulnmaktdır. Ovanı az bir bölümünde yer yer yapıln sulu tarım için yeraltı suyu kulanımtdr. Çevrede ifade edilğn göre, bugün ovadaki yeraltı suyu 150-200 metreden alınbimekt, her geçen gün ovadaki taban suyu daha da alçalmaya devam etmektedir. Bu kısa anltımzd da görülecği gibi, Suruç Ovası geçmişt insan yaşmı­ na çok uygun bir iklim yapıs ve bitki örtüsü ne sahiptir. Buna uygun olarak da yoğun bir yükseklikte höyüklerin olmasın karkültür birikimine sahiptir. Ovada 30 m.ye ulaşn şın, çok az sayıd az yükseltili, zengin buluntulu yagın höyükler mevcuttur. Bu nedenve eksiksiz olarak tespitinin yapılbimes için belle ovadaki kültür birikiminin sağlık yanıd, karlştın alnı tümünde arlıksz bir görsel incelegesel arştımn meye gereksinim vardı. Harran Ovası'nd tespit etiğmz, kanal açma, tesviye, yoğunlaş yeni yerlşim gibi tehlikeler henüz Suruç Ovası'nd başlmı durmaı. Hatta ovadaki bazı högibi höyüklerin üzerindeki yeni yerlşimn (bugün yaş n yüklerde gördüğmz mahalle ve mezralın) bazılrn tamamen terkdilmş olduğn gördük. Bu da geçmiştek tarımsl yapın gün geçtikçe zayıflmsnda, ovadaki ekonomik yapın yerleşik insaı göçe zorlamsınd kaynlmtdır. Suruç Ovası'nda özellikle kazı ve toprak almnı dışna, tesviye ve yarma gibi tamamen yok edici tahribatlar henüz bulnmaktdır. Dr. Nurettin YARDıMC, Vakıflr Genel Müdürü, Cemal Nadir Sak. 24/4 Çankaya-AnkararrÜRKjYE 179 Harran Ovası'ndki eski yerlşim yerlerindeki tahribın nedenlerinden biri de başlmsınd önce, geçmiş kültüre getircğ olumsuzluklar proje içerisulu tarımn bir kültür tespiti ile koruyucu önlemlerin alınm asınd sinde öngörülerek, sağlık kayn l mışt r. Kaçak kazı amçlı tahribın bulnmadığ söylebicğmz bu tarım yapıl bi ec k toprağın genişl t b mesi veya ovada bulunan höyüklerin bazılr iyleştrms amcı ile yapıln uygulamalar sonucu, büyük toprak kaybın uğray k düzlenmektedir. aksine, antik buluntu amçlı kaçak kazı çalışmr Suruç OvaHarran Ovası'n Si 'nda oldukça ya gın ve yoğun olarak görülmektedir. Bu amaçla yapılmş küçük veya çukrlaın hemen hemen her höyükte rastlanmakta, Harran ve Subüyük kaçak kazı höyükleri kaçak kazılrdn kurtamdı. Bu konuda, gitğmz ruç Ovası'ndki köylerde ilginç hikayeler anltımkadr. Ovadaki sulu tarımn giderek azlmsı, ovainsalrı ekonomik olarak zayıflması, birçok höyüğn üzerinde bulunan da yaşn günümüz yerlşimerni tekrardan terk edilmesine neden olmaktdır. Yeni yerlşim ve altypı tahriblı bulnmaktdır. GAP idaresi tarfınd projenin Suruç Ovası'nda Suruç Ovası'nd yeni bir sulama projesinin yapıldğ, bu 94000 hektarlı bir alnı kapsycğı, projede kaplı sistem uyg lam sı yapıl c ğ , Harran Ovası'nd olduğ gibi yüzeyde kanal ve kanalet sistesuyun yeraltınd borularla taşıncğ, projenin başlm ve bitş tami görülmeycği, ifade edilmektetir. Kanaatimize göre Harran Ovası'nd­ rihlerinin henüz kesinlşmdğ ki tecrübeden yar lnıark sulama projesinin uyglanmsıdan önce Suruç Ovası'n­ da kültürel zengilğ tespiti yapılrk, projede altypı verisi olarak değrlnim, projenin gerktidğ koruyucu önlemler alınm dır. Suruç ilçe merkezinde halen yaşn 73 köy yerlşim bulnmaktdır. Hemen hemen tüm köyler eski yerlşim üzerinde bulnmaktdır. Suruç Ovası'nd ovadan fazla yükselti vermeyen küçük ölçekteki eski yerlşim Harran Ovası'nd daha sık rastl nmakt dır. Kısa ar ştırma ızda görebild ğim z kad rı ile Suruç Ovası'nd birim eski yerlşim sayı Harran Ovası'ndki en daha yoğundr. alana düşen Araştımd 1/250000 ölçekli paftalar altık veri tabnı olarak kulanımş; deniz bu paftalardan alınmştr. Höyük merkezi esas YÜkseklikleri ve metrik ülke kordinatlı alınrk yapıln nokta tespitinden sonra bulunan noktaı semt açıs (kuzeyaçıs) manyetik olarak, pusula ile veya olankı yerlerde 1/25000 ölçekli paftalarda belirtilen ile bulnmş, yaptığmz ölçülere başlm verileri olarak bu dekarelemeler yardım ğerl alınmştr. Araştımsn yapmış olduğmz her höyüğ, tespit sıra n göre birperiyodik arştım numar sı ile adlnırk. Bölgede arştıln yerel ve den başlyn tespiti yapıln her höyüğn ayrıc bir arştım numarsı ile güncel isimlerin yanıd, ismlendrş olmasın gelecekte yapcğımz çalışm rda ve belirlemelerde yararlı olacğın düşrık. Kültür tespiti için yüzeyden genel toplama yapıld. 2002 yıh çalışmr Suruç Ovası'n batı ve kuzeybatısnd, ova ve ovaya birleşn az engebeli bölümde yapıld. Bu yıl yapıln tespitler: 8-AŞ G/ BOSTANCI Suruç ilçe merkezinin 11 kilometre kuzeybatısnd, Şanlıurf -Gazi ntep karayolunun güneyine bitşkr. Orta noktası yaklşı kordinatlı X=442050, Y=41 00900 yakl şı 540 m., ovadan yükseliğ ise 5 m. kadrı. metredir. Denizden yükseliğ Aşağı Bostancı 15 hane kadar küçük, dağınk bir yerlşim yeridir. Yüzeyde seyrek olarak görülen seramikler yeni yerlşim alnı içerisinden toplandı. Yeni yerlşm tepe olduğ n a çanak çömlek parçsına çok az rastlndı, toprak yoğun üzerinde yoğun kul anımd dolayı çok alt üst olmuş. Toplanan parçalar daha çok yeni kulanım için kazılan toprak yığnlar içerisinden alınmştr. Toplanan yüzey bulntarı göre yerlşimd bulunan dönemler: 180 ilk Tunç Çağı, zeyli kaba yapımlr). az (kırmz, samnlı, kumlu hamurlu karbonize özlü az açkıl yü- az (açık pembe, kumlu hamurlu, açık kırmz renkte boya bezemeli). az (açık pembe, kırmz, kumlu sert yapımlr, koyu kahve, kumlu hamurlu, kızl kahve renkte, bant boya bezemeli yapımlr). Klasik çağlr, az (kırmz, kızl kahve renkte kumlu hamurlu, bej-yşil astrlı yapımiar, pembe hamurlu, koyu yeşil renkte sırl, koyu yeşil ve sarı renkte bezemeli, sır­ lı kaba yapımlr). Küçük buluntular (çakmtşı aletler, taşn yapılmş sapan taşı) ii. binyıl, i. binyıl, 9-YUKARI BOSTANCI Suruç ilçe merkezinip 12,5 kilometre kuzeybatısnd, Şanlıurf-Gzitep karayolunun kenarıd bulnmaktdır. 596 metre kotundaki Yukarı Bostancı Tepe'nin doğu yamcın dağılmş yerlşim içerisinde çok seyrek geç dönem seramik parçlı; yealnı ile tepenin üst noktası arsınd yüzeyde doğalrk bulunan çakni yerlşim maktşı yumrlaı ve yüzeyde dağınk şekild yonga artıkl görüldü. Bu alanda tahrip edilmş, iki renkli bir mozaiğe ait olduğn sandığmz mozaik tanelerine rastlndı. Yam cın kuzey yönünde, köyde mağr olarak ifade edilen, tabnı dolu bir ka~ mezarı girş mevcut. Taban mozaiğn olduğ yerin güneyinde içi dolu bir sarnıç agzı göbelirgin ölçü alınbieck eski yerlşim tespiti yapılmd. Aşağı ve Yurüldü. Sınrla karı Bostancı köylerinin eski isimlerinin olmadığ, sadece bugün kulanı isimle bilindiğ, yerli halk tarfınd ifade edildi. Çevredeki bütün köylerin eski isimlerinin oldu9u düşnlğe, Aşağı ve Yukarı Bostancı köylerinin oldukça yeni yerlşim oldugu düşnlebir. Toplanan yüzey bulntarı göre yerlşimd bulunan dönemler: az (pembe, kumlu hamurlu, kırmz boyalı, bol taşçık ve saman Klasik çağlr, katıl, kaba hamurlu, kaba yapım küp parçlı. Yeşil, kırmz, kumlu hamurlu, alt ve üst kiremit parçlı). Ortaçğ-islm Dönemi, az (krem, bej, pembe renkte hamurlu yalın kumlu yapım­ Iar). Küçük buluntular (az miktarda çakmtşı yongalar, yoğun doğal yumrular). 10-YANA LABA (Zevşkar) Suruç ilçe merkezinin 15 kilometre kuzeybatısnd, Şanlıurf-Gzitep karayolunun üzerinde bulnmaktdır. Köyün eski isminin "karpuzcu" anlmı gelen Zevş­ kar olduğ söylendi. Köy 680 m. kotundaki Dokuluk Tepesi'nin kuzeydoğ et ğin kurulmş. Köyün yaklşı orta noktası X=436450, Y=4100890 ortalama kordinatlı ndanır. Bugünkü yerlşm yoğun olarak eski yerlşim üzerini kaplmış durumda. Yeni kazıln çukur etrafınd, elnmiş topraktan toplanbimş, malzeme çok karış durumda ır. Köyün kuzeyindeki düzlükte, Şanlıurf-Gzitep karayolunun kuzeyine bitşk, yakl şı 30 veya 40 metre çapınd, etrafı taş örgü duvarla çevrili, çevresinden 5 metre kadar yükselti veren küçük bir mezarlık bulunmakta. Mezarlık ağçlndırmş ve haYerlşim içinde ve mezarlık alnıd aynı dönemler mevcut. len kulanımt. göre yerlşimd bulunan dönemler: Toplanan yüzey bulntarı i. binyıl, az (kumlu, yalın yapımlr). Klasik çağlr, yoğun (koyu kahve, mor renkte boya astrlı, özenli yapımlr, tarabej renkte kumlu hamurlu yalın yapımlr, alt kiremit parçl ı). ma bezemeli, kırmz, Ortaç ğ-islam Dönemi, yoğun (pembe, krem renkte kumlu hamurlu, bej-yşil astarlı, sert pişrml, ince ve kaba yapımlr, pembe kumlu hamurlu, koyu yeşil ve sarı renkte bezemeli, sırl kaba yapımlr, alt kiremit parçlı). 181 11-DOKULUK TEPE Suruç ilçe merkezinin 16 kilometre kuzeybatısnd, Şanlıurf -Gazi ntep karayo680 m. kotundaki tepenin çevreden yükseliğ 60 m. lunun güneyinde bulnmaktdır. kadrı. Tepe kordinatlı X=435150, Y=4100200'dür. Ovanı bitip engebeli arazinin başldığ yerdedir. Tepenin üzerine büyük bir baz Tepe üzerinde ve çevresinde herhangi bir miarı kalınt veya çaistasyonu kurlmş. nak çömlek kalınts mevcut değiL. Tepenin batı etğind, ana karayolundan güneye ayrılan köy yolunun doğus na bit ş k, yüzeyde yagın olarak bulunan doğal çakm t şı yumr la ı, yonga ve çekirdekler mevcut, bu alnı eski dönemlerde çakm taşı atölyesaym kt ız. si olarak kulanıdğ 12-YAG/ŞL (Mihran) Suruç ilçe merkezinin 15 kilometre batısnd, ovanı bitip engebeli arazinin baş­ ladığ noktada, X=435470, Y=4098160 ortalama kordinatlrıdan r. Köyün eski adı Mirhan, "hanenin, ailenin büyğ" anlmı geliyormuş. Köy içi ve çevresinde miarı ve seramik kalınts a rastl nmadı. Köyün batısndki Cilo Tepe'nin kuzey yam cında­ ki kaylır geç dönemde olası kla Ortaç ğ'da taş ocağı olarak kulanımş. Taş ocakların batısndki bir ocağın kenarıd sunu yeri olduğn andığmzs iki adet, 15 cm. çapınd dairesel çukurlar mevcut. Bu düşncei doğrul kabul edilirse bu alnı da taş ocağı olarak değil, mezar yeri hazırlğ olarak yorumlansı gereklidir. Taş ocakların doğus n a, köyün batısnd geniş bir mağrnı olduğ ifade edildi. Yerinde yaptığmz tespitte söylenenin, sivri tonoz girşl bir kaya mezarı olduğn gördük. Mezarın girş tamamen kap nmış olduğ nda kayaya oyulmş oda mezar olduğ n sandı­ ğım z yapın iç bölümü görülemedi. 13-S/ÇANTEPE Suruç ilçe merkezinin 16 kilometre batısnd, Şanlıurf -Gazi ntep yolunun 3 kiKöyü'nün 1 kilometre batısndr. Suruç Ovası'n batıs n­ lometre güneyinde, Yağışl daki engebeli arazi içerisinde fıstk ve incir ağçlrı yetişrlmk. Tepenin güney ve batısnd yagın olarak çanak çömlek, kiremit parçsı ve çakmtşı parçlı görülçukrlaı mevcut. Tepenin üst noktası kordinatlı mekte. Tarla içerisinde kaçak kazı X=434350, Y=4097900 metredir. 14-HÖYÜKTEPE (TiMiNALi) Timinali Köyü'nün batısn bit ş k. Suruç ilçe Höyüktepe, Ölçektepe, eski adı merkezinin 9 kilometre kuzeybatınd bul nmakt dır. Höyük 519 metre tepe kotunda, ovadan 11 m. yükseliğnd, alnı yaklşı 45 dönüm kad r ı . X=441210, Y=4098240 Ovadan 7-8 metre kadar yükselmektedir. Höyüğn etrafın­ tepe kordinatlı. dan yol geçmekte ve üzeri genelde olduğ gibi mezarlık olarak kulanımktadır. Höyük etrafınd kuru tarım yapılmkt. Höyüğn kuzeydoğsna 25 yıl öncesine kadar büsöylendi. Bugünse, çevrenin tamamen kuru ve yeraltı suyuyükçe bir kaynak olduğ ifade edilmekte. Köyde tarım ve hayvncılk yapılmk­ nun 250 metre kadar alç dığ ta. Ekonomik yetersizlik diğer köylerde olduğ gibi. Yoğun göç verdiğ Gaziantep il merkezine 500 hane kadar göç olduğ belirtildi. Höyük üzerinde yoğun toprak alım mevburada kaçak kazın da yapıldğ, etrafa yaılmş insan iskeletine ait uzuv cut. Ayrıca ve kafa kemiklerinden anlşımaktdır. Toplanan yüzey bulnt arın göre yerl şimde bulunan dönemler: dışta kırmz, siyah ve bej renkte alcı parNeolitik, az (kumlu, bitkisel katıl, i açkıl yapımlr, ip bezemeli, bej gri renkte alcı yüzeyli, sert piş­ lak kaygan yüzeı rimli yapımlr). 182 Kalkolitik, çok yoğun (bej-yşil kil astar üzerine morumsu siyah boya bezemeli boyalır. Bol kumlu, bitkisel katıl, kırmz-bejsiyah alckı açkıl, açkısz, yalın kazım bezemeli, kabartma göz bezemeli yapımlr. Uruk dönemi, bej ve gri kumlu hamurlu, çizgi bezemeli yapımlr, kırmz astrlı, parlak açkrlı, bezemeli, bezemesiz obeyd yapımlar). meli maklı ilk Tunç ağı,Ç yoğun (bej renkte kumlu hamurlu, açık ve koyu siyah boya bezeKumlu, bitkisel katıl, kalın karbonize özlü, iç ve dış açkıl, üçgen tutayapımlr, çeşitl renkte hamurlu, ince kumlu yapımlr). ı. blnyı, az (krem-bej renkte kumlu hamurlu, sert pişrml kaba ve özenli yapım­ yapımlr. Iar). kulp parçsı, Klasik çağlr, yoğun (iç ve dışta kırmz renkte boya astrlı, alt kiremit parçlı). Dönemi, az (pembe-bej hamurlu, iç ve dış çeşitl renkte ağız ve Ortaçğ-islm krem-yşil kil astrlı, ince ve kaba yapımlr). Küçük buluntular (çakmtşı çekirdek ve yongalar, bazalt cürufundan yapılmş öğütme ve el taşı, bazalttan havaneli ve kap parçlı, mermer topuz parçsı). 15-KIRAÇTEPE Suruç ilçe merkezinin 10 kilometre yer alan 623 metre kotundaboyun üzerinde, X=43981O, Y=4098010 m. kordinatlı nokta çevresinde, kanal açma tekniğ ile kesilmş, derin kazılmş küçük alnı, taş ocaklrı bulunmakta. Burasın dar alnı ve yüzeysel kazılmş olmasında taş alım için deQil mezar yeri hazırlğ için yapıldğ düşnlmektir. Aynı alangüney ve doguya doğru olan üç adet kaya mezarı tespit edildi. Kaya mezarda girşle ların gir ş ne ortalama 4 metre kadar uzunlukta merdivenli bir rampa ile inilmekte, yalancı tonoz ortasınd kemeri i küçük bir kapı ile mezar odasın girilmektedir. Mezar giriş yönüne göre, sağdn sola doğru hareket ederek girşle kapatan sürgü taşı yatakları mevcut. Sürgü taşlrınd herhangi bir kalınt tespit edilmedi. Mezarlın tabnı dolu olması nedeni ile tam olarak ölçü alınmd. Görülebidğ kadrı ile girşte eğiktn sonra 40 santimetre kadar alçalarak taban oluştran bir salon, salonun her yönünde çeşitl derinliklerde ve çeşitl boyutlarda nişler bul nmakt dır. Nişler içerisinde, eğik kotunda üç yönü çevreleyen veya yan yana sıraln klineler mevcut. Klinelerdeki yatak Oda mezarlar düz bir tavanla bitrlmş. yerleri 6-8 santimetre kadar çukrlaştım. ki Kıraçtep'ni güneydoğu yamcındki kuzeybatısnd 16-ÜÇ TEPELER Suruç ilçe merkezinin 8.5 kilometre batısnd, X=440210, Y=4095630 ortalama ko rdinatl rında, 630 metre kotundaki tepe noktası kuzey tarfınd, yaklşı 620 Oldukça geniş bir kazı yapılmş. Kazı toprağı ve çevremetre kotundaki yamcındr. sinde hiçbir yerlşim kalınts yok. Küçük kırla halinde yoğun bazalt artıkl mevcutolarak kulanıdğ düşnmeiz karşın, dönemini söytur. Bir dönemde bazalt yatğı leybicğmz herhangi bir kanıt bulamdık. Tepenin kuzeybatısnd, tepenin etğindk vadinin kuzey başlngıcd, yaklaşık 6x5 metre ebadın kayaya oyulmş, tek mekanı i bir yerlşim görüldü. Odanı kukarşısnd yeni mekanlar oluştrması amcı ile açılmy baş­ zey yönünde, girşn Iandığ sandığmz girş yerleri mevcut. Mekanı tabnıd yapıln kaçak kazı toprağı içerisinde görebildğmz seyrek çanak çömlek parçlı Klasik Dönem, Ortaçğ­ Islam dönemlerine ait olmarıd. 11-GiRiKTEPE (DUMLUKUYU) bulunan Dumlukuyu Köyü'nün doğu­ Suruç ilçe merkezinin 6 kilometre batısnd suna bitşk, 516 metre tepe kotunda, X=442715, Y=4095430 metre tepe koordinatla183 rında, kapldığ alan 40 dönüm kad r ı . Ovadan 6-7 metre kadar yükselen bir tepeyapılmkt, tepenin güneyinde sondaj kuyusu açılmş, dir. Tepe üzerinde kuru tarım güney ve batı yamcınd toprak akt rım ve kaçak kazı yapılmş, insan iskeletine ait uzun kemikleri ve kaftsı kemikleri dağınk olarak her yönde görülmekte. Tepe üzerintoplama taşlra dairesel formda yapılmş bir mezar yapıs bul nmakt dır. Tede, etrafı bitşk Dumlukuyu Köyü'nün batısndki yeni mezarlıkt da az sayıd çapenin batısn rastl ndı. nak-çömlek parçsın Toplanan yüzey bulnt arın göre yerl şimde bulunan dönemler: Neolitik, çok az (siyah-bej alcı, dışta parlak kaygan açkıl yapım). Kalkolitik, çok yoğun (bej-yşil kil astrlı, kumlu hamurlu yapımlr, pembe hayapımlr. Kırmz kahve renkte boya bezemeli Halaf yapım­ murlu, karbonize özlü yalın Iarı. Pembe hamurlu, krem astar üzerine morumsu kahve boya bezemeli Obeyd yapım. ları. Kırmz boya astrlı, süpürge izli ve ince yalın Uruk Dönemi yapımlr). ilk Tunç Çağı, az (pembe-bej-krem renkte kumlu hamurlu ince yapımlr). ii. blnyrl, az (krem ve kırmz renkte kumlu hamurlu, sert pişrml yapımlr). Ortaçğ-islm Dönemi, çok az (pembe hamurlu kumlu dış krem-yşil kil astrlı, yapım). Küçük buluntular (çakm tşı sı). çekirdek ve yongalar, sap delikli taş Suruç Ovası yüzearştıms çalışmrz destek veren Kültür ve Müzeler Genel Müdrlğ'n~, Kültür ve Tabiat Varlıkn Koruma Baknlı Temsilcisi Ayşe Ozkan'a ve özverili çalışmrd buluGenel Müdrlğ'ne, ve diğer ekip üyelerine tenan, Arkeolog Topograf Sabri Aydal, Arkeolog Sabri Kızltan şekür ederim. Baknlığ 2002 yıl çekiç parça- Anıtlar 184 SURUÇ ıSAVO Çizim 1: Suruç Ovası YÜZEY ISAMRITŞAR yüzearştıms 9.I'UKARI BüSIANel -o~. Çizim 2: Aşağı Bostaneı Çizim 3: Yukarı 185 Bostaneı 10 YANALOBA Çizim 4: Vanaloba çanak-çömlekleri Çizim 5: Sıçantep çanak-çömlekleri Çizim 7: Höyüktepe çanak çömlekleri Çizim 6: Höyüktepe çanak-çömlekleri 186 5:.JR:JÇ - 2002 ,5- MEZAR. 1 EP TÇARıK PLAN :_1 8 Çizim 9: Kıraçtep Çizim 8: Höyüktepe çanak-çömlekleri iı> mezar 1 planı SURUÇ. 2002 MEZAR. 3 PLAN 15. KıRAÇTEP SURUÇ.2002 15. KIR~ÇTEP Çizim 10: Kıraçtep MEZAR:. 2 LL> PLAN Mezar 2 planı Çizim 11: Kıraçtep 187 Mezar 3 planı ~. "1' ~: t,; _ : C'1,:1 . LL- 2 O '4Ç~" C -=~ -,.._-- ~_.- >--- .. 5 - ~=- "- Mr~, :azı~ ~=: -:ı --=- '\ ~-.:=;, ,'\\ 3 ~ 114 Çizim 12: Üstepeler çanak-çömlekleri 17. GiRı.; LE PE Çizim 14: Giriktepe çanakçömlekleri Çizim 13: Giriktepe çanakçömlekleri Çizim 15: Giriktepe çanakçömlekleri 188 LYKiA.DA BizANS DÖNEMi ARŞTIML: 2002 SemaOOGAN* Araştjrma ızm 2002 yıl çalışmr, 5 Temmuz-19 Temmuz tarihleri arsınd, Hacettepe Universitesi Sanat Tarihi Bölümü'nden Dr. Macit Tekinalp, lisans öğrencilr Gürkan Tümer ve Bora Dedemen'den oluşan 4 kişl bir ekiple, kendi maddi olanaklarım zla gerç kl ştir m ştir. Bu yıl, Antalya ili'nin Kumluca ve Finike ilçeleri merkez alınrk, çevresinde Bizans Dönemi saptanan 10 yerlşim ve yapıd incelemelerde bulnmştur. KumIuca'da merkezde, Mavikent Beldesi Aktaş mevkiindeki Gagae kentinde, Beykonak BelMahallesi ve Kumlcayzır mevkiinde Finike'de Yeşilköy ve desi'nde, Çıral-Ymç Kale ilçesi sınrda Beymelek'te Bizans Dönemi belirlenen yerlşim ve yapılrd çalı­ şılmtr. 5 kilise envatrlmiş ve digital görüntülerle sanalortama akt rılar k beIgelenmiştr. Bu yerlşimd buldğmz Bizans Dönemi taş eserlerinin envanteri yapıl­ mış, böylece 1998 yılnda itibaren projemiz çerçevesinde belirlenen taş eser sayı, bu yıl 337'ye ulaşmıtu. Çalışm arı z sıra nd Kale ilçesi, Beymelek Beldesi'nde, denizden 0.50 m. yükseklikte, güney duvarı kayaya yaslnmış ve arksı dalyan kıysnda bir şapel belirlenmiştr. Doğu-batı yönünde, tek nefli şapelin, batıd girş kapısn belirleyen in situ sövesi ve duvarlı, yaklşı 1.00-1.50 m. arsınd ayktdır (Resim: 1, 2). Buna karşın apsis tümüyle yıklmş, ancak zeminde apsisin yarım daire duvarı izlenebilmektedir. Iç cephelerde yer yer sıva üzerine yapılmş duvar resimlerine ait boya izleri, yapın öne1965 yılnda Alman Arkeoloji Enstitüsü'nün Myra projesi çerçemini ortaya koymatdır. vesinde, Beymelek'teki 4 şapel, Otto Feld tarfınd belgenerek yamtnruşıe. Bu yayımdaki LV No.lu şapel, bizim bu yıl belirdğmz yapıdr. Yerinde yaptığmz ölçümlere day lı kroki çizimimiz, Feld'in planı ile bazı ölçü farklı ortaya koymuştr (Çizim: 1). Bunun yanı sıra yaımdki planda görülmeyen apsisin ve kuzeydoğai niş eklenplanı geliştrm. 5.15x3.50 m. boyutlarındki şapeld, naosun kuzey mesiyle yapın mekanı ikiye bölen karşıl birer duvar payesi, olasık örtü eleve güney duvarınd, manı destekleyen bir kemeri taşıyc amaçla yapılmştr. Kuzey ve güney iç cepheleroyuklar. olasık sonraki bir onarımd yapılmş olabilir'', de 0.18xO.30 m. boyutlarındki 2 3 Doç. Dr. Sema DOGAN, Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü, Beytepe-AnkararrÜRKiVE e-posta: semad@hacettepe.edu.tr Lykia'daki çalışmrz için bakınz; ı? Alpaslan, "Antalya ili ve Likya Bölgesinde Bizans Dönemine Ait Taş Eserler", Eserl-19'Vı Araştım­ XVii. AST, 1999,29-38; a.y., "Antalya Ili ve Likya Bölgesinde Bizans Dönemine Ait Taş ları", XV/II. AST, 2000, 107-114; a.y., "Architectural Sculpture in Constantinople and the Influences of the Capital in (ed.), ByzantineConstantinop/e: Monuments, Topography and EverydayUfe (2001l, 107-114; Anatolia", N. Necipoğlu a.y., "The Evaluation of the Motifs and Styles of the Architectural Sculpture of the Byzantine Age in Antalya and Lycia", Ada/ya Vi (2003l, 251-264. O. Feld, "Die Innenausstatlung der Nikolaoskirche in Myra", (ed. J. Borchardt). Myra. Eine Lykische Metropo/ein antiker und byzantinischerZeit, Berlin 1975, 419-424. Feld, a.g.e. 1975,421-422. 189 batı duvarın kuzeye doğru uzanan, yaklşı 1.40 m. uznlğda yıklmş bir duvar, burada başk bir yapı veya yapılrn olduğn ortaya koymatdır. Kumluca ilçesi'nde merkezin 1.5 km. batısnd yer alan 69.00 m. yükseliğnd­ ki Asar Tepe, doğus yola cepheli ve alçak, batıs daha dik ve yüksek bir yamaçla vadiye inmektedir. Tepenin üst düzlemi yaklşı 68.00x12.50 m.lik bir alnı kaplamaktadır. Tepenin yamcınd bir sarnıç yapıs yer alır. Sarnıç, kuzeydoğ yamaçta, dikdört3.70x4.50 m. boyutlarınd; duvar kalın ğ 0.70 m. olan yapın duvarlagen planı, rı içte kalın, pembe harçla kaplıdr (Resim: 3). Tepenin üst düzleminde kuzeybatıd da1.17 m. çapınd, 1.65 m. derinlğ, duvar kalın ğ 0.52 m. olan ve iç duiresel planı varlı pembe harç ile sıvanmş yapın işlev henüz belir nem iş, olası kla zeytin olmaıdr. Bu yapılrn varlığn karşın, tepe üzerinya da üzüm ezmek için kulanımş de herhangi bir mimari veri yoktur. Asar Tepe'nin kuzeydoğsnai tepenin yamcında, Sion Hazinesi'nin bulunmuş olduğ evin yolu üzerinde, yakın çevresinde ve evin bahçesinde çok sayıd taş eserin yer aldığn gördük. Bunlardan, çanak tipindeki, üzeri lotus yaprklı sütun başlı­ ğın benzeri, Demre-Aziz Nikolaos Kilisesi'nde devşirm kul anı m ş paye başlığnd görülür ve O. Feld tarfınd Konstantin Dönemi öncesine (4. yüzıl başın) tarihlenir evin duvarın devşirm kulanımş soffitli lento ya da söve olabile(Resim: 4)4. Aynı cek parça, Roma miarlık gelnğid ancak boyutları nedeniyle Erken Bizans Dönekuyu bilezğ, Lykia'daki Bizans yerlemine tarihlenebilir. Dörtgen prizma biçim ii kır şimler ve dinsel yapılrnd karakterlstiktlre. Oor başlık ise, sütun kısmn yivsiz biçimiyle Roma Dönemi özellikleri taşımkdr. Diğer taş eserleri yoğun olarak buldğ­ muz bölge, Kumlca'nı Çaydlı Yolu Mahallesi-Eski Finike Caddesi'dir. Burada evlerde devşirm kulanımş veya bahçelerde ve yol kenarlannda saptayarak envanterIediğim z eserler arsınd, ön yüzü haç kabrtmlı lon-impost sütun başlığn, Konstantinopolis'teki paralel örnekler eşliğnde 6. yüzıln 2. yarısn tarihlendirebiliriz 6 . Bizans mi arlığ nda 6. yüzılda görülen ve başkent kaynlı olan dilli sütun başlığn Lykia' da da örnekleri karşımz çıkma t d r (Resim: 5)7. Aynı cadde üzerinde bir evin cephe duvarın örgüsü içinde devşjrm kul anı m ş, iki harfi okunamayan mongramlı levha, ünik bir buluntudur. Bizans Impartoluğ'nd haçlı monogramlar, gümş damgalar üzerinde yagındr ve lustinianos Döneminin başınd itibaren görülmektedir; H. Sophia'nı sütun başlıkrnd Theodra'nı benzer tipteki mongralı da aynı dönemin örnekleridirs. Levha, ince mermer işçlğ de göz önüne alınrak 6. yüzıln 2. yarısn tarihlenmelidir. Taş bul nt arı çok yoğun bir arada bul nması, eserlerin antik CoryRoma ve Bizans yapılrn ait olduğ düşncesi ortaya koymakdalla yerlşimndk Şapelin tadır. Kumluca ilçesi, Orta Mahalle'nin 1.5 km. kuzeydoğsna Beykonak Beldesi'ndeki Asar Kale, 275.00 m. yükseliğnd bir tepe üzerinde yer alır. Kalenin duvarları, yakl şı 30.00-40.00 m. uznlğda günümüze gelbimştir (Resim: 6, 7). Kalın­ lığ 1.40-1.70 m. arsınd değişn, büyük, kabaca biçmleniş taşl r örül n ş duvarBizans ekleridir. Surlaın sonunda yer alan dikdörtgen planı, 5.10x6.40 m. lar olasık boyutlarındki yapın içi kalın sıva ile kaplanarak sarnıç olarak kulanımştr. Roma düşnle kulenin duvar örgüsünde, düzgün ve iri boyutlu taşlr Dönemine ait olduğ görülür. Kale'nin 500 m. yakınd, köyün 2 km. kuzeydoğsna ikinci bir tepe, 369 ve Asar Tepe adıyl anılmktdr. Tepenin en yüksek noktasında m. yükseliğndr 4 5 6 7 8 Feld, a.g.e. 1975,364-365, Taf. 116.0. Alpaslan, a.g.e. 1999, 32, res. 2. Lykia'daki benzer kuyu bilezikleri için bakınz, 1. Zollt, Kapitellplastik Konstantinopels vom 4. bis 6. Jahrhundertn. Chr., Bonn 1994, Tal. 18.70-74; 19.75; 21.89-92. Demre-Aziz Nikolaos Kilisesi Kazıs (S. Alpaslan, Merm-Taş Buluntular)", Xı. KSr, 1998,548, Y. Ötüken, "1996 Yıl a.y., Forschungen im Nordwestlichen Kleinasien, Antike und Byzantinische res. 8; Anadolu'daki örnekler için bakınz, Denkmaeler in der Provinz Bursa, Tübingen 1995, 175-177, Taf. 28.5; S. Alpaslan, "Anadolu Medeniyetleri MüzeEserleri", AnadoluMedeniyetleri Müzesi2000 Yilğ, 265-299, res. 1-4; başkent örneklesi'ndeki Bizans Dönemi Taş Zollt, a.g.e. 1994, 19-20,30,63,230; Taf. 8.24,14.47,30.145,47.656. ri için bakınz, E. C. Dodd, Byzantine Si/verStamps, Washington D.C. 1961, 15-16. 190 yer alan kalenin yıklmş duvarlı, yaklşı 2.60 m. kalınğdr; yer yer 2-3 sıra duvar örgüsü izlenebilmektedir. Tepenin karşısnd daha alçak ve bağlntıs olmayan dik ve kaylı bir tepe, halk arsınd yine Asar olarak adlnırmşt. Tepenin üzerindeki düzlükte herhangi bir yapı izine rastlnmış, ancak yüzeyde çok zengin sırl ve sır­ sız Bizans seramikleri bulnmştr. Tepenin aşğısnd, doğu-batı yönünde dikdörtgen planı bir yapı ait duvarlar ve apsis yarım dairesini anımst birduvar izi saptanmışr. Tepenin yamcınd ise mermer bir templon payesi ile harç ve çatı kiremiti gibi yapı malzemelerinin bulnması, burada bir yerlşim olduğn ortaya koymatdır. Ancak bitki örtüsünün sıklğ yapılr belirlememizde englouştrm . Kumluca-Kemer yolu arsınd Çıral Köyü'ne bağlı Yamaç Mahallesi'nin 750 m. kuzeydoğsna ve 50 m. yükseklikteki Kilisekaya mevkiinde, yamaçta bazı duvarlar doğrultsna, dikdörtgen planı, zeminde sadece 1 sıra taşlrı­ belirledik. Doğu-batı nı belirndğ yapı, doğua apsisi kısmen izlenebilen bir kilisedir. Mevcut duvarlarda albidğmz ölçüler, kroki çizimi için yeterli olamıştr; ancak yapın yaklşı boyutunun 9.80x5.20 m. olduğ anlşımtr. Çıral Köyü'nün 500 m. kuzeydoğsna Kumlcayzır mevkiinde, 316 m. yükseklikteki Asartşı Tepe'de saptanan kalenin surlaınd günümüze gelbimş duvarlarda, Hellenistik ve Roma Dönemi ile Bizans ekleri belirnmşt (Resim: 8, 9). Kalenin içinde sivil yapılr bulnması karşın, dinsel işlev bir yapı saptnmışr. Surların dışna da, tepenin yamcınd, toprak seviyesinde bazı yapı duvarl ın kalınt ­ ları görülebilmektedir. Finike İlçesi'nd. Yeşilköy'ün 500 m. kuzeybatısnd, 730 m. yükseliğnd ka30.00-40.00 m. uznlğda inşa edilmştr. Duvarlale, dar bir kaya üzerine yaklşı rın malzeme ve tekniğ, Hellenistik Dönem yapıs olduğn ortaya koyar. Surlaın arkasınd ise bir vadi içinde dere yatğı ve vadinin karşı yamcınd kayaya oyma, ancak çok aşınm rnekanlara ait izler, vadide bir yerlşim olduğn ve kalenin bu vadiyi koruma amcıyl yapıldğn düşnr. Ancak yerlşimn dönemini belirleyebilmek güçtür. GAGAE Sema DOGAN V. Macit TEKiNALP* geçen yıln progamınd ön incelemesi tarfımzdn Gagae antik yerlşimn, burada Bizans Dönemi yapılrn belirlenmesi, bu yıln progamınd kentin kapsmlı olarak çalışmsn hedef alınms neden olmuştr. Yerlşimd, bir topograf eşliğnd elektronik theodolitle kentin ve kiliselerin planı çıkarlmş, alın noktalar ülke kordinatlı yerlştik bilgisayar ortamın aktrıimş ve autocad progamı ile çizimler yerinde tamlnışr. Kentin tarihine ilşkn veriler arsınd, Gagae yakınd bulnmş ve David French tarfınd yaınlmş olan iki yazıt, kentin bölgedeki önemine ışk tutar niteIiktedir9 • Her ikisi de silindirik altar formunda olup, bi~ Gagae konsüllerinin Imparator Claudius'a adğır. Roma egmnliğ ilan edilğ LS. 43 yılna tarihlendirilen yazıt, Lykla'run yerel kentlerle Roma yönetimi arsındki rolünü de sergilemektedir. Diğer ise, LS. 1.-2. yüzılar tarihlenen Myralı Arsai/Pu'nı Gagaeli eşi Trokondas için yaptırdğ mezar taşıdr. Kentin tarihine ilşkn önemli bir veri de, bu yıl çalışm sıran­ da Mavikent Belediye Başknlığ tarfınd verilen, antik kentte daha önce bulnmş yapılmş, Öğr._G, 9 Dr. Macit TEKiNALP, Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü, Beytepe-AnkararrURKIYE e-posta: maciltek@yahoo.com O. French, "Inscriptions of Southem Lycia", Ada/ya iV (1999-2000), 173-180. Gagae'de bulnmş diğer bir yazıt için bakınz, /nscriptiones GraecaeAd Res RomanasPertinentes, Tom 11/, Roma 1964, 301. 191 4 adet sikkedir. Antalya Müzesi'ne teslim etiğmz sikkelerin, uzmanlarca temizlendikten sonra incelemeleri yapılcaktır. Gagae kenti, Kumluca ilçesi, Mavikent Beldesi'nin Aktaş mevkiinde, 174 m. yüksekliğnd bir tepede yer alır. Yukarı ve Aşağı Kale ile düzlükte yerl şim olarak adlandır ğ m z üç farklı seviyedeki Hellenistik ve Bizans dönemlerini sapt dığ m z yerl şim, sivil, savunma ve dinsel işlev yapıl r içermektedir (Çizim: 2)10. ırakuY Kale, kuzeydoğ-batı yönünde 148x77 m. boyutlarınd, surla çevrili bir yerlşimd. Yaklşı 160-175 m. kottaki kaleye, kuzeydoğsna bulunan 1.88 m. genişlğd tek bir kapıdn geçilerek ulaşımktadır. Yoğun çam ve çam iğnelr gibi bitki örtüsü ve yapı molzarı ile dolu alandaki yapı kalınt r , al nı kuzey ve güneybatısd, ayrıc güneyde sur duvarın bitşen alanlarda izlenebilmektedir. Yukarı yerl şimde saptanan en erken miarı kalıntr kuzeybatıd bulnmaktdır. Batıd denize en hakim noktada kuzey-güney yönünde 18.60x7.85 m. boyutlarınd, dikdörtgen plan ı, 3 mekanı i olasık bir kule mevcuttur. Bunun 35.00 m. doğusna ise ana kakalınts görülmektedir. Bu iki yapı, 1.33 m. kalın­ ya üzerine temelleri oturan bir yapı ğında, 21.70 m.lik kısm korunm ş bir duvarla birleşm ktedir. Bu kalıntr, büyük boyutlu, düzgün kesilm ş, poligonal biçimli bloklarla örülnş Roma öncesi döneme ait yaErken dönem duvarl ında poligonal biçimli taş kul ar nı Lykia'da pi duvarlı. yolu üzerindeki kule yapılrnd ve 1.0. 4. yüzıl Gök Liman, Karabel ve Kaş-Fethiy başınd Trysa'daki teras yapıl r nda A yapısnd rastlnmkdı. Bu iki ana kaya arsın ise 3 nefli, bazilikal planı bir kilise-A Kilisesi inşa edilmştr. Surlarda, kalenin gir ş kapıs , kuzeyde kavisli, doğus dik duvarlı bir kule ile korunmatdı. Kapın doğu yanıd da duvarlar dışbükey örülerek, girş kontrol altın alınmştr (Resim: 10). Kapın batıs ile doğuan güneye doğru kavisli devam eden bölümünde, karşıl merdivenlerle çıklan, 37.60 m. uznlğda, 0.90 m. genişlğd bir gezinti yolu yapılmştr. Surlaın doğu ve güney duvarl ı yakl şık 1.35 m. kalınğdr. Sur duvarların malzeme ve tekni~d farklı gözlenmemektedir. Surun doğus nda ve güney sur duvarlın bitşk, planrı anlşımy, aynı zamanda surun iç kısmnda yerleşim olduğ n gösteren rnekanlara ait duvarlar izlenmektedir. Güneyde surlara bitşk ve surun güneybatı köşesind yer alan, dörtgen planı iki sarnıç yapıs, malzeme ve teknik özellikleri ile surlardan daha geç bir döneme ait olduğn gösterir (Resim: 11). lçleri sıva ile kaplnmış, üst örtüsü tonoz olan her iki yapı, Bizans mi arlığ nda 10. yüzyıldan itibaren yoğunlaş , dikey ve yatay derzlerde kır pişm toprak malzemenin yoğun kul anım dan oluşan duvar tekniğ nde yapılr uştır e. Yukarı Kale'nin en geç evresini oluştran bu tekniğ Lykia'da benzerleri Myra Kalesi'nde, Patara, Aperlai, Fethi1 3 . Surlar, güneybatı görüı köşedn sonra izlenememektedir. ye-Telmessos surlaınd Batı kıs mda da küçük boyutlu bazı mekan kalınt r ile kilisenin batısnd bir sarnıç belirnmşt. Surlara bit ş k mekan düzenlemesi, Lykia'da olduğ gibi Bizans kalelerinde sıkla görülen bir özelükttrt-, Yukarı Kale'ye çıklan patiknı kuzeyinde nekropol al nı yer alır. A Kilisesi'nin naosu 15.35x17.45 m. boyutlarınd; doğusna içten ve dıştan yarım daire planı bir apsisi bulunan kilisenin synthrononu ana kaynı kesilmesiyle 10 11 12 13 14 Gagae için bakınz, T. A. B. spratt - E. Forbes, Trave/s in Lycia, Mi/yas and the Cibyratis, London 1847, 183-184; C. in Lycia, 1853, 279; G. Wissowa-w. Kroll, Pau/ys, Fellows, Trave/s and Researches in Asia Minor: more partıcu/y Beel-Encyclopedle Vii (1), Stuttgart 1910, 465-466; G. E. Bean, Lycian Turkey, London 1978, 148-150. A. Konecny, He/lenistische Turmgehöfte in Zentra/-und Ostiykien, Wien 1997, 15, Tal. 4, Abb. 11-13, Tal. 32, 33, Abb. 98,100, Tal. 41, Abb. 126-128; T. Marksteiner, Trysa-Eine Zentra/lykische Nieder/assung im Wande/ der Zeit. Sied/ungs, architektur- und kunstgeschichtliche Studienzur Ku/turlandschaft Lykien, Wien 2002, 66-68, Abb. 17, Tal. 60. Anadolu'da Türk Yapılrn Duvar Tekniğ v.~ Tuğla Süslemelerin Kaynğı", TürkSanat/an Ko.ngZ. Mercangöz, "Batı resi, 1995; a.y., "Bala Gölü-Kirselik'teki Manstır Kilisesi", Ege Universitesi, Edebiyat FakÜıtesi Dergisı; 1990; Y. ÖtüTektonik ve Estetik Çözümler", Vakıflr Dergisi, 1990. ken, "Bizans Duvar Tekniğd U. Peschlow, "Die Burg von Myra" FremdeZeiten Festschrift für Jürgen Borchhardtzum sechzigsten Geburstagam 25. Februar 1996 dargebracht von Ko/legen, Schü/ern und Freunden (Ed. F.Blakolmer, K.R.Krierer, F.Kitzinger vd.) Wien: Phoibos Verlag 1996, Band 1: 209-226, 226; C. Foss, Cities, Fortresses and Villages of ByzantineAsia Minor ii. Variorum 1996, lig. 1-2, 24,33. R. Jacobek, "Lykien", RbK (1994), 856-880, bakınz 868-869, Abb. 3. 192 Naosun batısnda yakl şı 15.35x4.45 m. boyutlarınd bir narteks buNarteksten naosa, biri orta nefe, diğer yan nefe açıln iki kapı ile geçiIyönünde ayır n 0.60 m. genişlğdk stylobat, doğua apmektedir. Nefleri doğu-batı sisin iki yanıdki duvar payesine bağlnmktadır. Yapın içinde ve çevresinde destek sistemine ait herhangi bir miarı eleman saptnm ıştr. Bu durum olası kla yapın Hellenistik bazilika olduğn düş n rmekt di . Bu plan tipi Lykia için karakteristiktir. Aşağı Kale'ye yerlşimdn kuzeydoğai tepeye doğru çıkan patika yoldan Çı­ kıp, patik nı sonunda iki ana kaya kütlesinin arsınd geçilerek ulaşır. Aşağı Kale, 136.5x42 m. boyutlarınd bir teras konum da ır ve düzlğn güneybatısd, denize kısmna inşa edilmştr. Surlaın denize paralel iç cephe duvarı yıklmş, duen yakın varlar sadece dış cepheden görülebilmektedir. Sur, birbiriyle bir kapı ile bağlntı iki ayrı bölüm halinde inşa edilm şt r. Güney bölümün güneyinde kuzeydoğu-güneybatı yödikdörtgen planı bir yapı bulnmaktdır. Yapın nünde 11.60x33.00 m. boyutlarınd güney ve güneydoğu duvarlı kısmen korunmşt. Ancak surun iç duvarın oluştran yapın kuzeybatı duvarı, savunma sistemi içerisine alınmştr. Surun güney köşesinde düzgün olmayan beşgn plan ı, zemin kotu 42.28 m. olan ve girş kuzeydoğa bulunan, olasık merdivenle çıklan bir kule inşa edilmştr. Batı duvarın kalınğ tam olacephe bütünüyle izlenebilmektedir. Girşn kuzeyinde ana rak bilinmemekle birlikte, batı kaya üzerine surun duvarlı inşa edilmştr. Kapıdn 19.00 m. sonra duvar kuzeybatı­ ya yönelir. Burada 25.70 m. uznlğda yuvarlak bir kuleyle sonlanan, 11.50 m. uzunluğ nda, 1.90 m. kalınğd ayırc bir duvar yer alır. Kule ana kaya üzerinde 51.68 m. kotunda, içi moloz doludur. Kulenin çapı içten 3.20 m., duvar kalın ğı 0.90 m.dir. Bu en yakın Derağzı Kalesi'nde görüyoruzlS. tip yuvarlak kuleyle sonlanan sur örneği Surun güney bölümü 2.90 m. genişlğd lentolu bir kapı ile kuzey bölüme bağl nır. Bu duvarın batısnd 4.50 m.lik bir bölümü izlenebilmektedir. Surun kuzey bölümüne aynı zamanda kuzeydoğu a 1.90 m. genişlğd ikinci bir kapıyl dışarn girilmektedir. Güneyde kuleye bağln doğu duvar 23.45 m. uznlğda, kalınğ 0.70 m. farklı bir evreye aittir. Kapın kuzeyinde devam eden duvarın 1.80 m.lik olup olasık duvarı, ana kaya üzerinde kuzeye doğ­ bölümü izlenebilmektedir. Kuzey bölümün batı ru devam etmektedir. Bu nedenle, surun batı duvarı ile alan arsınd yaklşı 9.00 ortaya çıkmatdır. Bu duvarın yaklşı 55.00 m.lik bölümü izlenebiImekm.lik kot farkı tedir. Duvarın kuzey cephesi, girşn bul nd ğ ana kayaya bağl nar k sonlanmaktadır. Surun güney ve kuzey bölümünün birleştğ yerde 3.20 m. genişlğd, üzeri kemerli, 13.00 m. uznlğda bir yarık vardı. Bu yarık, olasık yerlşimdn dışar doğru atıklr için, kemer ise, sur duvarlın kesen ana kaylrı bağlmk için yapılmş oıuştrlm. lunmaktdır. olmaıdr. hamam çevresinde ve tonozlu yapı; hamın batı duvarın önemli yapılrd. Ham ın için düzlenmek am cıyla kazılm ş Yerlşim, mekanlı lise yerlşimn ra yapım kıyda Kıyda kireç ocağı, 2 günümüze apsisi gelbimş bir kiçevresindeki arazi, 80'Ii yılardn sonra seve bu sırad yapılrn büyük kısm yok ol- bitşk, yoğunlaşmktdır. muştr. . B Kilisesi olarak adl n ırd ğ mız yapıd n sadece apsis günümüze düz duvarlı, içten yarım daire apsisin iki yanıd olasık köşe odalrın ait duvarlar kalmıştr. Doğus düz duvarlı apsisli kiliselerin, Lykia'da yagın olmadığ n görüyoruz; Limyra'daki kilise ve Arneai C Kilisesi, bu planı sıra dış örnekleri olarak karşımza çrkrnaktadrr!"; buna karşın Kilikia'daki Erken Bizans Dönemine tagel bi m ştir. LS 16 Yerlşim'd Dıştan J. Morganstein, The Forth at Derağzı and Other Material Remains in Vicinity; From Antiquity to the Middle Ages, Tübingen 1993, lig. 9. bir duvarla çevrelenen apsisin kuzey ve güneyinde dikdörtgen Limyra Piskoposluk Kilisesi'nde (S.-6.yüzyll) natşıd planı prothesis ve diakonikon bulnmaktdır; U. Pesehlow, "Die Biseholskirehein Limyra" Actes du Xe Congres International D'Archeologie Chretienne, Cilt II, Thessalonique 1984, 409- 421, 411 Abb.l); Arneai C Kilisesi'nde (6. yüzıl) yaklşı kare planı prothesis ve haç planı bir diakonikon;P.Grossmann- H.-G. Severin "Forsehungen im SÜdöstliehen Lykien" Türk Arkeoloji Dergisi (1981) XXV-2: 101-109, 107-108, XCIII. 193 rihlenen kiliselerde yagın olarak örneklerini bulmaktyız17. rında düzenli taş-uğl almşık tekniğ ile taş dizileri toprak malzeme kulanımştr. Bizans miarlığnd başkent Konstantinopolis ve Anadolu'da, acıry imparatorluk topraklınd 1 8. ren görüı arsınd B Kilisesi'nin apsis duvaderzlerde kır pişrn kaynlı almşık teknik, 5.-6. yüzıldan itiba- Seramik Buluntular Meryem ACARA ESER* dır. Asar Tepe, Çıral Asartşı Tepe ve Kiliseyaka Beykonak Asar Tepe, yökşuvaÇ mevkii ile Kumluca Asar Tepe'de 5. yüzıldan 12. yüzıla uzanan bir sürece ait seramikler bulnmş, Geç Roma-Erken Bizans Dönemi seramiklerinin yoğun olduğ belirlenmiştr. Geç Roma-Erken Bizans Dönemine ait kırmz astrlı seramikler arsınd, Kıbrs grubundan, 5. yüzıla tarihlenen ve tam profil veren bir kase parçsı, 6. yüzıla ait mortarium ağızlr, derin yivli bir amphora kulpu ve bir ağız, tarih veren örneklerdir19 (Resim: 12). Bunları yanı sıra kaideler ve gövde parçlı diğer buluntular arsınd­ Sırsz seramiklerde, içbükey kaideli bir testi parçsı, kase, tabak ve testi gibi çekaplara ait kaideler, dikey ve yatay kulplar, düz veya yivli gövdelerin benzerleri 7.10. yüzılar arsın tarihlenir2o. Bölgede, az sayıd Orta Bizans Dönemine ait sırl seramik bulnmştr. Farklı tipte ağız ve kaide parçlın yanı sıra, 11.-12. yüzılar tarihlenen tek renk sırl ve sıralt boyama, sgraffito, champleve, slip gibi çeşitl tekniklerle bezeli gövdeler saptan2 1 (Resim: 13). mıştr Gagae'de Geç Roma ve Erken Bizans Dönemi seramiklerinin yoğun olduğ görülür. Hamam ve çevresinde, ığaşA Kale'de 6.-7. yüzılar ait kırmz astrlı seramiklerden mortarium ve testi ağızlr ile kazım bezemeli bir kapak, terra sigillata kase ağız ve kaideleri, sırz küp, amphora, testi ve kase ağızlr, kulplar ile amphora tutamağı bulnmştr. Ayrıca Aşağı Kale'de, boyalı-sz sırz, ağız, kaide ve kulplar, Hellenistik Dönem Kos amphorlın ait kulplar, büyük kase ve testilere ait ağızlr ile amphora tuamklrı, pithos ağızlr ve Geç Roma-Erken Bizans Dönemine ait bir ka2 2. pak saptnmışr şitl 17 18 19 20 21 22 S. Hill, The Early ByzantineChurches of Citiciaand Isauria, Hampshire: Variorum 1996. Ötüken, a.g.e. 1990. Öğr ",Gör.. Dr. Meryem ACAR ESER, Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü, Beytepe-AnkararrURKIYE e-posta: acara@hacettepe.edu.tr Kase için bkz. S. Y. Ötüken, "1998 ılY Demre-Myra Aziz Nikolaos Kilisesi ıszaK (M. Acara, Seramik ve Maden buluntular)", 21. KSTII (2000),351-366,356, çiz.6; Mortarium için bkz. C.Williams, Anemurium. The Roman and Early ByzantinePottery, Toronto 1989, lig. 16/210;Amphora kulpu için bkz. P. Monsieur, "Note Preliminaire sur les Amphores Decouvertes aPessinonte", AnatoliaAntiqua, iX (2001), 73-84, 83, lig.21; Amphora ızğa için bkz. i. Mader, "Keramik der Feldlorschungen im Gebiet von Kyaneai aus den Jahren 1989-1992", Asia Minor Studien, 24 (1996), LykischeStudien 3, 87-127, 112, Abb. 41, no. 154. içbükey kaideli testinin istanbul, sırbK ve Demre'de bulunan benzerleri için bkz. S. Y. Ötüken, "Demre-Myra Aziz Nikolaos Kilisesi ıszaK adnığ ş Yeni relmridnelrğeD (M. Acara, Seramik Buluntular)", /I. Ortaçğ ve Türk DönemiKazı ve Areştıml Sempozyumu Bildirileri, Konya 1998, 21-50, 33, çiz.3a. ılr S seramik ıralmo için .lşk S. Y. Ötüken, "2001 ılY Demre-Myra Aziz Nikolaos Kilisesi ıszaK ve Duvar Resimlerini Belgeleme, mıranO-muroK ıral mşı aÇ (M. Acara Eser, Seramik Buluntular)", 24. KST /i (2003),31-46,37, çiz. 3; süsleme için bkz. D. ,iztrıkaB-lokinapP F. N. Mavrikiou, Ch. ,siztrıkaB Byzantine GlazedPottery in the Benaki Museum, Athens 1999, nO.98. Kos ıral ohpma için bkz. Monsieur a.g.e. 2001 (not. 6), 79, no. 10. 194 1.-- Çizim 2: Gagae kent , , r-ı planı n- --1 Çizim 1: Beymelek, sapel-kroki planı V.M. Tekinalp) (V. M. Tekinalp-G.Tümer) 195 (M.Acara Eser- Resim 1: Bey!'"ık zey Resim 2: B~ymelk, şapel, ıÇ h şapel, cep e ku- batı gırş Resim 3: Kumluca, Asar, Tepe sarnıç 196 Resim 4: Kumluca, çanak sütun başlığ Resim 5: Kumluca, dilli sütun başlığ Resim 6: Beykonak, Asar Kale 197 Resim 7: Seykanak, Asar Kale Resim 8: Kumlcayzın, taşı Tepe Asar- Resim 9: 198 şı Kumlcayzır, Tepe, I<ale Asarta- Resim 10: Gagae, Resim 11: Gagae, Yukarı Yukarı Kale, girş Kale, sarnıç 199 Resim 12: Çıral, Kiliseyaka, kırm z Resim 13: Beykonak, Asar Tepe, sırl seramikler ast rlı seramikler 200 DIE ARBEITEN DES JAHRES 2002 IN HERAKLEIA AM LATMOS UND UMGEBUNG (BAFA GÖLÜ/BEŞPARMK) Anneliese PESCHLOW* Christoph GERBER Die Kampagne 2002 im Latmos dauerte vom 4. September bis 27. Oktober. In dieser Zeit wurden sechs Projekte bearbeitet: 1. Die prahistorischen Felsbilder und Siedlungsspuren des Latmos, 2. die öffentlichen Bauten von Herakleia, 3. der Beba4. die uungsplan tür das in den Ruinen von Herakleia gelegene moderne Dorf Kapıkn. antike Topographie des Territoriums von Herakleia, 5. die byzantinischen Denlemaler des Latmos und 6. die osmanische Besiedlung des Latmos. Bei den unter den Punkten 2 bis 6 aufgeführten Arbeiten handelt es sich nur um Nachtraqe zu mehr oder weniger abgeschlossenen Projekten. Neue, für die Forschung wichtige Ergebnisse erbrachten nur die prahistorischen Forschungen, auf die sich der Bericht daher im folgenden beschrankt, Die Felsbilder Zu den prahistorlschen Felsbildern ist wenig Neues beizutragen, da die Frühjahrs-kampagne, die normalerweise diesem Projekt vorbehalten ist, ausgefallen ist. Grund dafür war die Vorbereitung einer Wanderausstellung über die Felsbilder, die Anfang des Jahres 2002 in Berlin im Türkischen Haus des Türkischen Generalkonsulats eröffnet und anschlieBend an verschiedenen Orten des In- und Auslandes gezeigt wurde bzw. wird. Wahrend der Begehung des Gelandes im Herbst 2002 fanden sich drei Felsbilder, die, wie üblich, in unmittelbarer Nahe von Wasservorkommen liegen, zwei davon unweit des in einem Tal westlich unterhalb von Bozalan, das dritte bei Delikovanı modernen Dorfes Sakarkaya an der südlichen Talseite des Uluçay (Abb. 1). Wahrend auf den beiden Bildern von Bozalan nur noch Farbreste auszumachen sind, lassen noch eine weibliche Gestalt und Reste zweier weiterer sich auf dem von Delikovanı menschlicher Figuren nebst mehreren Strichreihen erkennen. Dr. Anneliese PESCHlOW, Deutsches Archaoloçlsches lnstitut, Podbielskiallee 69, D·14195 Berlin/DEUTSCHlAND Dr. Chrisloph GERBER, Inslilul lür Ur- und Frühgeschichte der Universitat Heidelberg, Marslallhol 4, D·69117 Heidel· berg/DEUTSCHlAND Die Teilnehmer der Unıerhmug waren: H. Bilici (Bebauungsplan von Kaptkır), T. Brede (Vermessung), H. Distalrath (Bebauungsplan von Kapıkn), Chr. Gerber (Höhle von Malkysı), M. Gülyaz (Felsbildlorschung), V. Höhleld (Kartographie, osmanische Wüslungen), V. Kastnet (öffenlliche Bauten von Herakleia), U. Peschlow (byzanlinische (Vermessung). Denkrnaler), A. Tanrı an der Unlernehmung teil, der tür ihre tatkralAls Regierungsvertreler nahm Frau Azize Yener vom Museum Arıtaly tige Hille vielmals gedankI sei. Mein besonderer Dank gill der Generaldireklion der Denkmaler und Museen, Ankara, lür die mir auch im Jahre 2002 erteille Arbeitsgenehmigung. 201 Die priihistorischen Siedlungspliitze a. Das Tal der Christus-Höhle Als wichtigstes Ergebnis der letzten Kampagne ist die Entdeckung eines prahlstorischen Siedlungsplatzes im Tal der Christus-Höhle nördlich der Stadt Latmos anzusehen (Abb. 1). Dabei handelt es sich um den ersten sicheren Siedlungsplatz dieser frühen Zeit, den wir bisher aus dem Gebirge kennen. Das Tal der Christus-Höhle, in dem der Hauptbach der Stadt Latmos entspringt, verlauft in nordsüdlicher Richtung und besteht weitgehend aus verstürzten Felsplatten und-brocken mit wenigen freien Hachen dazwischen. Dieses schwer zuqanqliche Tal ist nur über einen, vermutlich in byzantischer Zeit angelegten schmalen gepflasterten Pfad zu erreichen. Im Mittelalter hatten slch hier Eremiten niedergelassen. Zentraler Andachtsort dieser Einsiedler war eine Höhle, deren Wande mit Szenen aus dem Leben Christi ausgemalt waren. Mit der Vermessung dieses Tales wurde im vergangenen Herbst begonnen, die Arbeiten sind jedoch noch nicht abgeschlossen. Bisher ist nur der Streifen seitlich des Pfades von seinem Beginn bei 110 m. Höhe bis auf eine Höhe von 150 m. vermessen (Abb.2). In diesem Talabschnitt fanden sich an zwölf Stellen gröBere Mengen chalkolithischer Keramik, verschiedene Werkzeuge aus Obsidian und Silex bzw. Abtalle davon, ferner Werkzeuge und Gerate aus Glimmerschiefer, Gneis und Quarzitkieseln; ein weiterer Fundplatz Iiegt westlich auBerhalb des Tales am FuB des Felshanges gegenüber dem Nordfort von Latmos. Sechs dieser Fundstellen sind nöhlenahnliche Haurne, die wir der Einfachheit halber als Höhlen bezeichnen. Es sind an der Unterseite ausgewitterte Felsen oder lnnenraurne, die durch Felsversturz entstanden sind. Im Umfeld der Christus-Höhle wurden ebenfalls zahlreiche Obsidian- und Silexstücke sowie Keramik geborgen, was dafür spricht, daB diese geraumige Höhle vermutlich auch in prahistorischer Zeit bereits bewohnt war. Bei den übrigen Fundstellen ist im einzelnen noch zu klaren, inwieweit sie als Wohnplatz in Frage kommen. In ihrem heutigen Zustand sind einige davon nicht geeignet. Doch kann der ursprüngliche Befund durch nachır qtlch erfolgten Felsversturz gestört sein. Es hat demnach den Anschein, als hatten die damaligen Menschen, soweit sie im Gebirge lebten, die Unterstande, die ihnen das felsige Gelanda bot, zum Wohnen benutzt. Die Höhlen 1-3 befinden sich in enger Nachbarschaft, Nr. 1 Iiegt westlich, 2 und 3 östlich des Weges (Abb. 3). Höhle 1 beste ht aus einem groBen Felsblock, der mit seiner West- und Ostseite auf Felsen aufliegt und sich nach Süden und Norden öffnet. Der dadurch entstandene, 6,70 m. breite und knapp 5 m. tiefe Innenraum ist sehr niedrig. Seine Höhe betraqt vom heute verschütteten Boden max. 80 cm., so daB man im Innern nicht stehen kann. Als Wohnplatz war diese Höhle nicht sehr bequem, doch sprechen die Funde dafür, daB sie als solcher genutzt wurde. Die niedrigen Elnqarıe, die nur in geduckter Haltung zu passieren sind, liegen an der Südost- und Nordostecke. Zu der Höhle gehören ein gröBerer Hof im Süden, der bis auf die Zugange von Felsen eingefaBt ist, und ein kleinerer, allseitig von Felsen eingeschlossener Hof im Norden. Aus dem felsigen Teil des nördlichen Hofbodens sind zwei flache runde Vertiefungen ausgehauen. Im Innern der Höhle fanden sich mehrere Mahlsteine (Abb. 4), eine gröBere Menge an chalkolithischer Keramik (Abb. 5 a-b) und mehrere Werkzeuge bzw. Abtalle aus Obsidian und Silex, auf dem Südhof Keramikfragmente und ebenfalls zahlreiche Werkzeuge bzw. Abtalle aus Obsidian und Silex, auf dem Nordhof ein Mahlstein und ein Obsidianstück. Hinzukommen Siedlungsreste byzantinischer Zeit, die von der unmittelbar an den Nordhof anschlieBenden byzantinischen Bebauung stammen. Die Bewohner von Höhle 2 und 3 waren direkte Nachbarn. Die beiden Höhlen besaBen einen kleinen gemeinsamen Vorhof im Westen, über den man das Innere betrat. Höhle 2 besteht aus zwei groBen Felsen, der nördliche, der die Höhlennordwand 202 bildet, ist leicht nach innen geneigt, der südliche hingegen liegt schrag auf dem nördIichen auf ohne oben ganz abzuschlieBen. Die Decke weist an dieser Stelle eine gröbegrenzt ein niedriger Bere Lücke auf, durch die Regen eindringen konnte. Im Osterı Felsblock den Raum, so daB hier eine groBe fensterartige Offnung entsteht. Westlich unterhalb flieBt der Bach. Der im Ouerschnitt dreieckige Innenraum ist mit 8 m. Breite, 4,20 m. Tiefe und max. 3,20 m. Höhe recht geraumig. Der aus angeschwemmter Erde und Fels bestehende FuBboden senkt sich nach Süden. Im Innem an der Nordostecke des Raumes liegt ein 1 m. hoher Fels mit einem Versprung an der Südseite, wo sic h vermutlich die Herdstelle befand. Als Hof diente höchstwahrscheinlich der groBe, annaherıd runde und bis auf die Westseite weitgehend von Felsen eingeschlossene Platz südlich der Höhle. Im Höhleninnern fanden sich neben Keramikfragmenten drei Mahlsteine, zwei Harnrner, mehrere Werkzeuge aus Silex und Obsidian sowie Abfalle davan, weiteres Silex- und Obsidianmaterial fand sich auf dem Südhof und unterhalb der Südostecke des Höhle. Der Fels, der Höhle 2 als Nordwand dient, bildet an der gegenüberliegenden Seite die Südwand von Höhle 3. In ihrem jetzigen Zustand war diese Höhle als Aufenthaltsort nicht geeignet, da von oben ein Fels tief ins Innere ragt. Möglicherweise ist dieser Versturz spateren Datums. Der dreieckige, max. 1,20 m. hohe und 1 m. breite Eingang liegt an der Südseite. Die Höhle selbst ist 2,90 m. breit, 4,70 m. tief und max. 1,75 m. hoch. Im östlichen Teil ist sie nicht gedeckt. Aus dem Innern stammen mehrere Mahlsteine und Silexstücke, ferner eine chalkolithische Scherbe und ein 8teinbeilchen (Abb. 6 a-c). Höhle 4 (Abb. 2) besteht aus einem mit seiner Westseite schraq auf einem anderen Fels aufliegendem groBen Felsblock, so daB im Innem wiederum ein im Ouerschnitt dreieckiger Raum entsteht. Die Höhle ist 4 m. tief, 1,80 m. breit und max. 1,50 m. hoch. Im Eingangs-bereich liegt ein Mahlstein, im Innem fand sich ein Obsidiankern. Die im südlichen Teil des Tales gelegene Höhle 10 (Abb. 2) ist die geraumigste von alien. Sie besteht im wesentlichen aus einem groBen Felsblock, der an seiner Unterseite schraq auf einem anderen Fels aufliegt, so daB wie im Falle von Höhle 2 und 4 ein im Ouerschnitt dreieckiger Innenraum entsteht mit einer gröBeren Offnung an der Decke, durch die wiederum Regen eindringen konnte. Hinzukommen an der Ostseite kleinere, durch andere Felsen gebildete Nebenraurne, Der Eingang ins Innere Iiegt an der Südseite. Der Hauptraum ist 5 m. breit, max. 8 m. tief und 2,12 m. hach. Der teilweise verschüttete Felsboden steigt nach Norden leicht an. Im nordöstlichen Teil des Raumes liegt ein gröBerer Felsblock. Im Innem fanden sich mehrere Mahlsteine, gröBere Mengen an chalkolithischer Keramik, ferner Gerate aus Obsidian und Silex sowie Abfalle davon. Mit der Entdeckung der Siedlung im Tal der Christus-Höhle ist die uns schon seit Iangem beschattlçende Frage, wo die zu den Felsbildern gehörende Bevölkerung gelebt hat, beantwortet. Zumindest ein Teil von ihr lebte am Südhang des Latmos in geringer Entfernung von der Uferebene. Auf dem höhergelegenem westlichen und östlichen Vorqelande der Hauptgebirgskette, wo an verschiedenen Stellen antike und byzantinische Siedlungsreste festgestellt wurden, fehlen bisher solche aus der Frühzeit. Es sieht demnach so aus, als hatte die damalige Bevölkerung den steilen und zerklüfteten Südhang des Gebirges als Siedlungsraum bevorzugt. Grund dafür war vielleicht zum einen die Nahe zum Meer, zum anderen der Schutz, den das Gelanda bot. Es ware denkbar, daB die Höhlen im Tal der Christus-Höhle nur in der Zeit einer groBen auseren Bedrohung als Unterkunft gedient haben. Warum sollten die Menschen sonst derartige Erschwernisse in ihrem Alltagsleben in Kauf genommen haben. Für die Annahme einer nur temporaren Nutzung spricht auch die Einheitlichkeit des Fundmaterials. Die Felslandschaft des Latmos war als Rückzugsgebiet bestens geeignet und wurde bekanntlich als solches auch spater genutzt, in frühgriechischer Zeit von den Karern und dann im Mittelalter von den Byzantinern. 203 b. Die Malkysı-Höhe Christoph GERSER Im Rahmen des Latmos-Prajektes wurde im Auftrag des Archaoloqlschen Museums Milet eine Sondierung in der Malkysı-Höhe durchqeführt". Diese Höhle Iiegt am Nordhang des Değirmn Deresi, einem Seitental des Maanders, am nördlichen Rand des Latmos-Gebirges in der Provinz Aydın (Abb. 1). Die Beckenebene beginnt kaum weiter als 1 km. unterhalb der Höhle. Vortaufiq muB offenbleiben, ob das Meer damals bis hier hineinreichte. In prahlstorischer Zeit lag die Höhle offenbar in unmittelbarer Nahe zum Meer. Der Eingang der Höhle Iiegt etwa 50 m. über dem Talgrund. Die Malkayası-Höhle ist ein Karsthöhlensystem aus mehreren Ganqen und Kammern. Die Südhöhle wird von der gröBten Kammer gebildet. Sie ahne lt einem rnachtiqen Gang von etwa 5-7 m. Breite und einer Höhe über dem heutigen Boden von bis zu 4 m. Dieser Gang verlauft nahezu horizontal in den Berg hinein. Der Höhle ist eine etwa dreieckige Terrasse mit Seltenlanqen von etwa 1Om vorgelagert. Am Rand dieser Terrasse tallt das Gelande sehr steil ab (Abb. 7). Im Eingangsbereich der Südhöhle wurde zunachst eine 2x2 m. groBe Sondage eröffnet, um einen Einblick in Stratigraphie und Erhaltungszustand der Ablagerungen zu erhalten. AnschlieBend wurde dieses Areal H1 nach Osten hin um das Areal 11 erweitert, um den fragmentarischen Befund zu erqanzen (Abb. 7). Bei der Erweiterung kamen nicht nur unverhaltnlsrnaüiq viele Kleinfunde zutage, sondern es konnte auch die Abfolge zweier chalkolithischer Schichten gesichert werden. Diese lagen unmittelbar unter der lockeren und durchwühlten Obertlachenerde (Schicht A), die u.a. chalkolithisches Material, aber auch jüngere Funde enthielt (Abb. 8). Laut Aussage eines Einheimischen sind es die Münzen, die immer wieder Raubgrabungen in der Höhle veranlassen. Die chalkolithische Schicht besteht aus zwei FuBböden (Schichten B1 und B3) und zwei jeweils unmittelbar darunterliegenden Grubenhorizonten (Schichten B2 und B4). Die jüngere Schicht B1 wurde durch eine dickere Lage aus Ascheschichten mit einem Ofenrest gebildet, die die darunterliegenden Schichten versiegelte (Abb. 9). Die altere Schicht B3 wurde u.a. im nördlichen Teil des Areals H1 und entlang des Nordprafiles in 11 erfaBt. Auf dem FuBboden befand sich der Rest einer Herdplatte, und der FuBboden selbst war mit einer dünnen Ascheschicht überzogen. Die Gruben bildeten einen einzigen Horizont, da sie ineinander griffen und nicht voneinander zu trennen waren. Nur in Einzeltallen konnte eine Zuweisung zu Schicht B2 (unterhalb des FuBbodens B1) bzw. zu Schicht B4 (unterhalb des FuBbodens B3) erfolgen. Die Einheitlichkeit des Fundmaterials weist jedoch darauf hin, daB die gesamte Nutzungszeit in eine einzige Periode fallt, Der chalkolithische Grubenhorizont war in den gewachsenen Boden (Schicht C) eingetieft. Dieser wurde etwa 80 cm tief sondiert, aber der Felsboden der Höhle konnte nicht erreicht werden. Da dieses Erdreich auch keinerlei Funde mehr enthielt, wurde ,die Sondage dann eingestellt und das Areal 11 eröffnet. Die Funde Die Vielfalt der Fundgattungen aus chalkolithischem Schichtenzusammenhang ist beachtlich. Es umfaBt nahezu das gesamte prahistorlsche Fundspektrum, das bisher aus dem Latmos bekannt geworden ist 2 , und erweitert es um zahlreiche Gattunund den Archaoloçmnen Hasibe Akal und FalWir danken dem Direkter des Museums in Balat, Herrn Mehmel Yaldız, Vorbereilung und Durchtührung dieser Unlernehma Güller tür diese Zusammenarbeit und ihr Engagemenl bei d.~r rnunq, An dieser Slelle danke ich Frau Dr. A. Peschlow tür die Ubertragung dieser Autgabe und tür die Möglichkeil, an dieser Slelle darüber zu berichIen. 2 vgl. Ch. Gerber in: A. Peschlow, Frühe Menschenbilder, 2003, 76-84. Hier auch Farbabbildungen zu den Abb. 7d, 6a und 5). 204 gen. Es sind vertreten: Obsidianklingen, die meistens unretusehiert sind, GesehoBspitzen aus Silex (Abb. 11 a), Siehelklingen aus Silex, mit z.T sehr starkem Siehelglanz und meistens bis zur Unbrauehbarkeit abgestumpft (Abb. 11 b); Sehneiden (bzw. "Beilchen") aus Metabauxit, die aueh sehon versehiedentlieh im Latmos gefunden wurden (Abb. 11 c); Bergkristalle, unter denen ein Rauehquarzkristall hervorzuheben ist, da er als Bohrer verwendet wurde; Knochenqerate, u.a. Ahlen und Spaehteln; Felsgesteinartefakte, darunter Reibsteine sowie runde Steinseheiben aus Glimmersehiefer und Werkzeuge aus Quarzitkieseln. Halbkugelförmige Spinnwirtel und Webgewiehte aus Ton weisen auf eine intensive Webetatigkeit hin. Zu den besonderen Funden gehört die einzige Tierterrakotta, die vermutlieh ein Reptil dargestellt (Abb. 12); und sehlieBIieh sind aueh zwei Metallgegenstande geborgen worden, bei denen es sieh vermutlieh um Kupfer handelt (es sind noeh keine Untersuehungen durehgeführt worden). An Tierresten überwiegen Mollusken, insbesondere Herzmuseheln und PatellaSehneeken; die Fisehknoehen weisen ebenfalls auf die maritime Nahrungsweise hin. Aber es wurden aueh Sauqetiere gehalten (Rind, Sehaf und Ziege, auch der Hund ist belegt) sowie Tiere und Vögel gejagt (Damhirseh, Wildziege und Wildschwein sowie vereinzelt Steinhuhn und Felsentaube, reeht haufig ist aueh die Landsehildkröte bezeugt)3. Die Keramik ist La. dunkel und stark geglattet bzw. poliert. Ein Topf mit zwei Buekelhenkeln war vollstandiq erhalten, wobei der ürsprüngliehe Rand bereits fehlte, aber ein sekundarer Rand herausgearbeitet ist. Im Fundinventar sind Löffel aus Ton sowie die allgegenwartigen sog. "Baekteller" mehrfaeh vertreten. Einige Fragmente weisen auf der AuBenseite Fleehtkorbabdrüeke auf. Mattenabdrüeke sind auf der AuBenseite von Flaehböden vertreten. Zu den eharakteristisehen verzierten Seherben gehören (sehwarze) Politurmuster, weiBe Bemalung in zwei versehiedenen Varianten, sowie Ritzverzierung. Einzelsstüeke sind die beiden bemalten Seherben, von denen die auf der Innenseite bemalte Sehale ein Sonderstüek darstellt. Es ist dies das einzige Fundstüek, das in eine altere Periade weist, die Ware ist aber nieht zu unterseheiden von der Standardware. Vergleiche und chronologische Einordnung Das vorliegende Material ist gut mit dem aus Tigani auf samos- und dem aus Emporio und Agio Gala auf Chios 5 vergleiehbar. Die Orientierung des Fundmaterials auf die Ostaqaischen Inseln hin verwundert nieht, da der Ort seinerzeit offenbar in unmittelbarer Küstennahe gelegen hat. Eine reeht genaue Datierungsmöglichkeit bieten die Bügel- ader Stabhenkel, die bisher nur in Tigani 11 6 und in Emporio (IX und frühes VIII)? belegt waren. Ein nahezu identisehes Vergleichsstück zu einer Queröse mit drei zum Rand hinaufziehenden Rippen stammt aus Tigani 111 8. Da bislang keine Notwendigkeit besteht, diesen Fundkomplex in eine zeitliche er vorlaufig als "geschlossen" angesehen werden. Der FundLanqe zu ziehen, salı komplex Malk y sı kann demnach etwa zeitgleich mit Tigani 1111L1 und Emporio IXNIII angenommen werden und ist vorlaufiq als mittelchalkolithisch anzuspreehen. Festzustellen ist jedoeh, daB möglicherweise ein Hiatus zwisehen dieser Periode und den spatchalkollthischen Sehichten Tigani IV und Emporio VI-V varhanden ist, so daB eine absolute Datierung noch ausstehts, 3 4 5 6 7 8 9 Die Tierreste wurden von N. Benecke, DAl Berlin, .thcusretıu R. Felsch, Das Kesıto Tigani:Die spatnealithische und chalkalithische Siedlung (Samos II, 1988). S. Hood, Excavalions on Chios 1938-1955: Prehistaric Emporio and Ayia Gala (Chios I, 1981). Felsch a.a.O., Taf.80 (Nr. 47,1-3.5-6) Hood e.e.O; Abb. 134 und Taf.36 (Nr. 310.311.313) Felsch a.a.O., Taf. 32:7 (Nr. 294). vgl. L. C. Thissen, New insighls in Balkan-Anatolian connections in the Late Chalcolithic: Old evidence from Turkish Black Sea Littoral; in: AnatalianStudies 43, 1993, 207-237. 205 Abb. 1: Karte des Bafa-Sees und des Latmos-Gebirges Abb. 2: Tal der Christus-Höhle, Vermessungsskizze des südlichen Abschnittes 206 \"" Abb. 3: Tal der Christus-Höhle, Vermessungsskizze der Fundsteilen 1-3 o o Abb. 4: Tal der Christus-Höhle, Mahistein von Fundplatz 1 o c:.-...._-~. Abb. 5 a-b: Tal der Christus-Höhle, Sehüsselfragment mit Innensehalehen von Fundplatz 1 207 • Abb. 6-a-c: Tal der Christus-Höhle, Steinbeilchen von Fundstelle 3 , A Abb. 7: Höhle von bereiches Plan des EingangMalkysı, 1,00 , K M..\ IJ;:t\ YASı 21102: l'lnn des und Kcnziluıg mit \)l'ra~s" dcr Grabungsilncben lühkn~iıgascr:de ıı )-11 ıun 2.00 : ~ı;lfC_.,' ~,O Gcwachsenerltoden 1111> MALKYSı HI" lll> Ilc 2002: Nordprofil HI-II Abb. 8: Höhle von Malkay sı, Nordprofil der Sondage mit den belden chalkolithischen Schichten Abb. 9: Höhle von Malkay sı, Plan der ergrabenen Flache mit dem alteren FuBboden (links) und der jüngeren Ascheschicht (rechts) 208 i,A; MALKA''{ASI201l:!: Arcallll-[ Rcsh: ~ı. .. r Schichtcu Bl tiu ı i. ın~h., ı: und IH (lll lll, lin!';,,) Iİ ~LE:!r.U ... Abb. 10 a: Höhle von Mlakysı, zen Abb. 10 b : Sichelklingen 1"'''''1''''1''''1'' aus Silex GeschoBspit- '1""1""1''''1''''1'''''1''''1''''"''',' Abb. 10 c : Beilchen/Schneiden aus Metabauxit 209 Abb. 11: Höhle von Mlakysı, Tierterrakotta (Reptildarstellung?) Abb. 12a: Höhle von Malkysı, Keramik: Topf mit sekundarem L.........~= Rand Abb. 12b: Höhle von Malkysı, mik: Löffel 210 Kera- KÜÇÜK TAVŞN AD Sı: 2002 REPORT Maria ANDALORO* The 2002 survey took place in the following places: Adasri • Küçük Tavşn • Latmos mountalne • Kara Ada • Klsebüküs We are much indebted to the General Directian of Monuments and Museums of the Turkish Republic particularly for allowing the excavation inside the Tavşn church. The Tuscia University of Viterbo working team carried forward the survey in cooperation with the ltalian I.C.R. (Central Institute for Restoratian). The deputy of Cultural Ministry of Turkish Republic, who always showed interest in our research, was Güner Sağır, of the General Directian of Monuments and Museums. The rescue excavation was carried forward with the Bodrum Museum of Underwater Archaeology we are therefore grateful to Harun Özcan for his precious work. First Path Küçük Tavşn Adası One of the main goals of the 2002 survey in the church of Küçük Tavşn (Fig. 1) was to go on to discover the original floor level. The excavation in the north nave has allawed us to find out (Fig. 2): • a vast mosaic floor 2 3 4 Adasri Prol. Dr. Maria ANDALORD (Medieval Art History), Tuscia University ol Viterbo, Faculty ol Cultural Heritage Conservation, Largo dell'Universita, 01100-Viterbo/lTALY e-mail:andaloro@unitus.it Adası 1996 the Wall-Paintings: Chronological Sequence, Technique and Materials in See M.Andaloro, Küçük Tavşn TheXV InternationalSymposium of Excavations, Surveyand Archaeometry, (Ankara, 26-30 May 1997), Ankara 1998, Adası: 1997 Report in The XVIinternational Symposium of Excavations, Survey pp. 183-200; Eadem, Küçük Tavşn Adası: 1998 Report and Archaeometry (Tarsus, 25-29 May 1998), Ankara 1999, pp.183-201; Eadem, Küçük Tavşn in The XVIIinternational Symposium of Excavations, Surveyand Archaeometry, (Ankara, 24-28 May 1999), Ankara Adası: 1999 Report in The XVIIIinternational Symposium of Excavations, 2000, pp. 109-122; Eadem, Küçük Tavşn Adası Fiflh Surveyand Archaeometry, (Ankara, 22-26 May 2000), Ankara 2001, pp. 87-102; Eadem, KiJçük Tavşn Campaign Balance and Perspectives in TheXIX International Symposium of Excavations, Surveyand Archaeometry, (Ankara, 28 May-1stJune 2001), Ankara 2002, pp. 125-136; Eadern, Küçük Tavşn Adası: 2001 Report in The XX InternationalSymposium of Excavations, Surveyand Archaeometry, (Ankara 27-31 May 2002), Ankara 2003, pp. 153Adası in Asia minore, in Le vie del Medioevo a cura di A. Quin168; Eadem, Le pilture della chiesa di Küçük Tavşn tavalle (AtIi del Convegno internazionale di Studi, Parma, 28 maggio- 1°oltobre 1998), Milano 2000, pp. 73-87. Adası: 1999 ciL., pp.91-92; Eadem, Report Küçük Tavşn Adası Fiflh Campaign ciL., See M. Andaloro, Küçük Tavşn p. 127, 129. We worked lor the lirst time, in this campaign, in the places ol Kara Ada and in Kisebükü. The discover ol the original 1I00r level started in the 2000 campaign in the southem nave, and lollowed in the 2001 Adası Fiflh Campaign Balance and Perspectives ciL., p. 126; Eacampaign in the central nave (Eadem, Küçük Tavşn Adası: 2001 Report cit., pp. 154-155). dem, Küçük Tavşn 211 • three graves • a low wall-structure in the north-west corner working as a bench. In the south aisle the excavation brought to Iight (Fig. 3): • another portion of mosaic floor 5 • low wall structure along the north side between the entrance and the depot6 working as settles • the entire area of two qraves? We could discover five graves in the side aisles, four of which contained corpses Iying on the back with their arms crossed over their chest as in the Christian tradition 8 . In the southern aisle two graves -number 1 and number 2- (Fig. 3) were excavated cutting through the mosaics. In grave number 1 the skeleton was Iying on the back with his arms crossed over the his chest and on his left forearm there was a fictile fragment of rectangular shape showing a latin cross. On the pelvis there was a stone seed. Grave number 2 was double, as for shape and dimension. In the south half of the grave there was a corpse well preserved, the remains of an articulated adult skeleton; in the north half were found only some disarticulated bones, originally belonging to the second grave. In the right area of the first skeleton were found fragments of fabric with smail metallic hooks stili attached on it. In the north aisle we discovered three graves. Among them the grave number 3 (Fig. 4) is the most important one, as it is placed in the apse and done in masonry using rocks in situ. It is rectangular but the southern side has rounded angles; the inner walls are covered with plaster The bed consisted of fictile slabs and winged bipedal tiles. The holes allowed the liquids of the corpse to down flow; the tomb was without any kind of cover only the rib cage, the backbone and the pelvis of the corpse were found in situ as the corpse was originally buried with his head to the North. The location of the grave, its monumental character and the furniture demonstrate its importance: moreover according to its buiIding technique and the mosaics stratigraphical correlations it can be related to the church first phase (VI century)s. The other two tombs are of alater period. Grave number 4 (Fig. 2) is at the entrance of the nave and was obtained cutting alayer of ground that was covering the mosaic putting squared-shape stones close to the wall of the counterfacade and of the bench to define the Iimits of the grave. The the mosaic; the skeleton, not very well preserved, was corpse was inhumed directıyon Iying on the back with his arms crossed over the his chest. Grave number 5 (Fig. 5) was built cutting the mosaic in the presbyterian area to form a stone case made on squared-shape stone slabs. The skeleton was well preserved and articulated, Iying on the back with his arms crossed over his chest and his skull heading to the East. 5 In the 2000 campaign we found aportion of the original mosaic floor near the southem entrance (Eadem, Küçük Adası Fifth Campaign Balance and Perspectives ciL., p.126). The depot, a self·bearing iron structure with a wooden floor, was built in the western part of the south aisle on the 1999 campaign to storaqe materials we found during the campaigns from 1996 to 1999, which could not be transferred to Bodrum Archaeological Museum (Eadem, Küçük Tavşn Adası: 1999 Report ciL., p. 93, Fig. 15). The two graves, partially discovered in the 2000 campaign, were in part in the area of the depot built in 1999 which Adası: 2001 Report ciL., p.154). this year has been removed (Eadem, Küçük Tavşn We marked the graves with number 1, 2, 3, 4, 5; grave number 1 and number 2 in the southem aisle; grave number 3, number 4 and number 5 in the northem aisle. Adası cit., 76. Eadem, Le pitture deIla chiesa di Küçük Tavşn Tavşn 6 7 8 9 212 Under the slabs in the east side of the grave a fragment of fictile pipe was found All the skeletons found in the graves were removed and the bones preserved suitably in the depot. During the excavation, a variety of fragments such as pottery, glass material, marble, painted plaster, tesserae of floor mosaic, coins and ancient metals were collected and retrieved. In our research system we took great care in sifting the excavated soil to recuperate all painted plaster fragments fallen down from the walls1o. Among these, during the 2002 campaign, the most interesting one displays an eye (Fig. 6), whose face, most Iikely belonging to the church second phase (iconic decoration of Vl-Vll century), was ıost. All the finds, after been c1eaned, were recorded following the stratigraphic unit they belong to. The study of pottery showed that it belongs to a period between Iate Helienistic and Modern age whose instances are particularly concentrated between Vl-Vll and XXII centuries AD. Grave number 3 is certainly, among the materials detected in the excavation and tombs, the most interesting nucleus and alsa easier to reconstruct. There are coins, a lamp of ceramic, an unguentarium (a smail ceramic bottle), a variety of metallic objects and many vitreous fragments of 10 vessels (Fig. 7), mainly open drinking containers (handled cups, beakers and calyxes), but there are also some closed kind (smail jugs, smail jars) and handled lamp. This element together with window glasses and a metal chain allow to believe that the grave container also liturgical furniture. The finds are generally dated between VI and VII century A.D. Particularly relevant are the finds of 5 terracotta fragments (Fig. 8) displaying in relief an inscription in Greek capital letter belonging to slabs fragments of which were found on the ground floor in the first campaign in 199612. During the excavation five coins belonging to different ages were found. We were able to identify13 a coin of the Emperor Heraclius time (Fig. 9)-it is a 12 numi coined in the mint of Alexandria. showing two busts wearing crowns with cross, it may be dated between 628-62914; a coin found in the south nave on floor mosaic is an anonymous fol/es class i showing on the reserve Latin cross with floral ornaments, that may be dated between 1075 and 108015. In the 2002 survey 36 new marble fragments belonging to liturgical furniture and architectural sculptures of the çhurch were found. Among these a piece of a pluteus, parts of which, have been already detected in the previous years16, assembling them we were able to reconstruct the overall decorative pattern: a wreath in the middle tied together with two ribbon-Iike ending with two crosses. 8ince 199717 the total number of the pieces found is 430. Through the excavation we were abie to bring out the complete original church floor mosaic (VI century). Although with some /acunae, mainly in the central nave, but 10 11 12 13 14 15 16 17 The Iragments gathering started lrom the second campaign on 1997 (Eadem, Küçük naşvT ısadA 1997 Report cit, p.185-186). Eadem, Küçük naşvT ısadA 1998 Report ,tıc pp. 109-110. Eadem, Küçük naşvT ısadA 1996 the Wall-Paintings ciL. , p. 184 ; Eadem, Küçük naşvT :ısadA 1998 Report cit., pp.112-113, lig. 12. We thank you Dr. Alessia Rovelli (University ol Viterbo) which identilied two coins; she is studying the others coins. Clr. Ph. Grierson, Catalogue ol the Byzantine Coins in the Dumbarton Oaks Collection and in the Whiltemore Collection, ii Phocas to Theodosius III (602-717), Washington D.C. 1968, p. 338, PI. XViii Clr. Ph. Grierson, Catalogue ol the Byzantine Coins in the Dumbarton Oaks Collection and in the Whiltemore Collection, III, Leo III Nicephorus iii (717-1081), Washington D.C. 1973, p. 696 ss.. PI. LXVIII. M. Andaloro, Küçük naşv T :ısadA 1997 Report ciL., p. 185, Fig. 15. Eadem, Küçük naşvT :ısadA 1997 Report ciL., pp. 185-186. 213 stili we can see how it looked in general and detect the specific decorative pattern and to enjoy the variety of the different compositions characterising the different areas they belong to, the central nave and the two aisles. North aisle is covered from the west entrance to the apse by mosaics where it stops close to the wall structure filling all the aisle width and forming the space of the grave number 3, privileged tomb covering all the apsidal area. The polychrome mosaic is composed by marble tesserae and ceramics, it consists of two squares of a considerable dimension surrounded by frames, the first near the entrance displays some rotae inside there are a bird, a pomegranate, a swastika and other patterns. The second in the middle of the aisle is a tapestry of crosses and guilloches (Fig. 10). In front of the second arch toward the apse there is a tabula ansata (Fig. 5) bearing an inscription in Greek capital letters displayed in six lines, all the margins, except the left one, are lost because the inscription was cut in the upper part by grave number 5 and on the right side the original margin not is because the mosaic was repaired with amortar layer during an ancient restoration. When we will be able to read and complete the interpretation of the inscription, new elements about the original phase of the church will appear. We achieved also the excavation of the south aisle, started in 2000 18, where we found a floor mosaic composed by squares with birds on a white background (Fig. 11). The high quality of the mosaic can be best appreciated after suitable preservation and restoration performed on it with a rigorous methodology of intervention. Like in previous Tavşn campaigns the work was interdisciplinary as the restorers of the Central Institute for Restoration and of the University of Ankara and the arehaeologists did not work in sequence, but all together on the same time to guarantee both the rescuing and the best preservation of the mosaic fragments brought to the light. The restorers continued the consolidation, started in the 1998 19 , of the wall paintings on the south nave and on the underside of arches. We had to plan a new structure for the purpose of preserving and protecting the always increasing number of finds (marbles, plaster and mosaic fragments, potteryet cetera) and of continuing excavating and saving in situ the floor mosaic placed under the old depot 20 • The new depot (Fig. 12), a self-supporting structure fifteen square meters wide, was built, in accordance with archaeological environment rules, outside the church in the north-west- area west of the cistern. The inner skeleton consists of irony platform and walls with a wooden floor; the outside is protected by dry walls. The gate opens on the west side: is an irony double door with bars and a sheet of Plexiglas in the upper part. There is a zinced iron roofing, ideal to be proof to the exposure to atmospherical agents and sloped to let the water run off. All the marble sculptures were stored in metal and wood shelves to be easily visible, the most important pieces, such as capitals, columns and plutei were placed on three trolleys. Second Path: Other Sites During the 2002 campaign some members of the team-art historians, chemists and restorers-went to Latmos Mountain, Kara Ada and Kisebükü for recognition of their medieval paintings. 18 19 20 Andaloro, Küçük Eadem, Küçük Tavşn Eadem, Küçük Tavşn Tavşn Adası Adası: Adası: Fifth Campaign Balance and Perspeclives ciL., p. 126. 1999 Report cil, pp. 92-93. 1999 Report ciL., p. 93. 214 We are about to complete our survey of the Byzantine painted decaration of the Latmos caves'". During the 2002 campaign we analysed the paintings in Stylos cave (XIII C.)22, Nereid cave (V-ı C.)23 and Gökkaya cave (preiconoclastiç or iconoclastic period)24; in the churches of Kiliselik25 and of the Kahve Asar Ada and Ikiz Ada26; in the buildings of Menet Ada27. The wall paintings in Stylos, Nereid and Gökkaya caves and in the church of Kiliselik have offered new historical-artistic and technical insights. In the Nereid cave we discover the shapes of two angels never seen before, which together with the angel and the Nereid already known28 (Fig. 13) are part of a complex decaratian displaying a central wreath held by four angels interspersed with geni. was applied alsa to the wallThe integrated system, already tested in Tavşrıw, painted decoration of the ancient chapel of Kara Ada, few miles from Bodrum. We could determine that there were five overlapping painted plaster layers of different ages, well preserved in the east niche and visible alsa on the south wall. Attention was paid to the Christological cycle on the chapel vault, displaying the Nativity, the Entry to Jerusalem, the Anastasis and the Crucifixion (Fig. 14). Although it is a short cyCıe the scenes are crowed as in the Nativity where more episades of Christ life are condensed in a single frame. The Christological cycle on the latest plaster layer is certainly post iconoclastic. Other fragments of decoration are visible on the eastern and western walls; but the bad state of conservation and the presence of a thick layer of scialbo do not allow to read the iconography. In the 2002 survey we begin to study Kisebükü buildings wall paintings and, in the next campaigns, we are going to perform a complete plan of investigations and documentations. The present site of Kisebükü, in the ancient time Alakış, is located on the coast between Keramos and Bodrum and was reachable on the main land trough a steep uneven road. In a vast bay, there was a Byzantine town built on the ruins of a Lelegian-Carian settlement, 850 meters wide along the coast and 200 meters toward the main land, among thick vegetatian are visible same buildings30: in the central area a vast church with a Baptistery, and samewhere more west a thermal bath; in the east area same ruins of a church and a smail mausoleum. During the 2002 campaign the first investigations were performed on the Baptisteryand Mausoleum wall paintings that can be dated in the VI century. In the Baptistery-tetra conch with a perambulatory-there are relevant wall paintings. In the central space the wall decoration consists of geometrical and flower like patterns and painted imitatian of marble incrustations, in the east conch there was a cross in a dypeus, of which we could find same elements. 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 The recognition of medieva! paintings on the Latmos montain, guest of the German mission in Herakleia started in the 2000 (Küçük naşvT ısadA Fifth Campaign Balance and Perspectives cit, p.127,129). See U. Peschlow, Die Latmos Region in Byzantinischer Zeit in A. Peschlow-Bindokat, Der Latmos, Berlin 1996, pp. 58-86; M. Restle, Byzentlnische Wandmalerei in Kleinasien, Recklinghausen 1967, pp. 78-81. U. Peschlow, Die Latmos Region in Byzantinischer Zei., pp. 81-84 Ibidem, p.84. T. Wiegand, Der Latmos. Milel. Erebnisse der Ausgrabungen and Untersuuuuchungen sei dem Jahre 1899, in Mi/et 11l,1, Berlin 1913, pp. 92-93 U. Peschlow, Die Latmos Region in Byzantinischer Zeit cit, p. 78. Ibidem, pp. 74,78. Ibidem, p. 78. Ibidem, p. 82. Andaloro, Küçük naşvT ısadA Fifth Campaign Balance and Perspectives ciL. p. 129-130. See G. E. Bean-J.-M. Cook, The Halicarnassus Peninsula in Annual of the British school of Archeology at Athens, 50, (1955), pp. 85-171, p. 134; V. Ruggieri -F. Giordano, Una cltta bizantina sul sito cario di ,alşıkA in Orientalia Cristiana Periodica, 62, I, 1996, pp. 53-88. 215 On the deambulatory inside walls was painted a series of praying standing figures-only two are visible taday (Fig. 15)-and in the perimetrical niches there are part of crosses with pendilia. The external part of the perambulatory walls preserves part of a decoration of vela sustained by slim columns. The rectangular in shape and dome roofed Mausoleum , taday partially covered in soil, exhibit a very intricate wall painted decoration with a rinceaux pattern and a series of medallions portraits, displayed on the intrados of the dome arches. Among the most well preserved faces there is a female one, which, after the inscription, should be Saint Irene. Third Path: Integrated System of Visual and Micro-Chemical Analysis In this section the scientific investigations, undertaken in Küçük Tavşn Adası, Latmos and Kara Ada on wall paintings will be repotdı. In Küçük Tavşn Adası ninety seven samples were taken off, in particular: twenty four samples of pigments, thirty seven samples of mortars and stratigraphic fragments, three samples of marbles from erratic sculptures, thirty three ceramic samples, ten mosaic tesserae from the excavation (Siii TAV 01.106), one fragment of mosaic with setting bed and one fragment of painted plaster (probably the iconoclastic layer). In Latmos we examined the wall paintings of the following sites: Nereide cave; Gökkaya cave; an house in the island of Menet Ada; the church in the island of Kahve Asar Ada; the church of Kiliselik. Totally thirty eight samples were taken off, in particular: twenty six samples of pigments; eleven samples of mortars and one sample of straw for the C14 isotopic analysis. In Kilisebükü we examined only the wall paintings in the baptistery; eleven samples of pigments and eight samples of mortars were taken off. At last, in Kara Ada fourteen samples of pigments and nine samples of mortars were taken off. The laboratory analyses were devoted to the study of the pigments and their chemical-physical characteristics. The study of the pigments from Küçük Tavşn Adası was made deeper by means of Raman spectroscopy that confirmed the presence of same important pigments like the Egyptian blue in the II decorative layer of the church (Vıcentury). The red and yellow pigments of Latmos are made of natural and mineral materials: earths, ochres, limonite, hematite; the blue pigment, found in the church of Kiliselik is made of natural ultramarine used on a ground of veqetable black (Graph. 1); the green pigments found in the Gökkaya cave are made of earth (Graph. 2), probably the same found in Küçük Tavşn Adası and in the other examined siteş of Cariı region and it is possible to suppose that it came from the ancient cave of ızmir, according to Vitruvius. 31 The on-site investigalions were carried out by means of non-destructive analyses: acquisltions with video-microscope and a portable video-recorder Sony; colorimetric measurements with X-Rite reflectance spectrophotometer; thermo-hygrometric measurements. Moreover, mortars, pigments and stones were sampled. The samples were been analysed in the laboratory of Diagnoslics for Conservation and Restoration of the University of Viterbo by means of (UV) lighting; chemical spot tests; ultraviolet and infrared (Fooptical microscopy with normal, polarised and ultravioıe Adası Fifth Campaign Balance and urier Transform Infrared, FT-IR) spectophotometry (M. Andaloro, Küçük Tavşn Perspectives cit., pp. 127-129). 216 45 40 35 ~ ~ -(J i (J ~ cı: 25 20 ~ 15 Wavelength/nm Graph 1: Spectral reflectance curve of the natural ultramarine from the church of Kiliselik ~m Wavelength/nm Graph 2: Spectral reflectance curve of the green earth from the cave of Gökkaya 217 40 35 30 ~ s = 25 ol ~ "t 20 ~ 15 10 5 ot§' ı:< ) ı:<,* #' ı:<~ '<>~ "f "f 4'<:ı ", <:ı " , <:ı rJ-<:ı " , <:ı <fP :ı , <:ı Wavelength/nm Graph 3: Spectral reflectance curve of the red plgment (hematite) from the church of KIsebükü 50 48 42 40 ot§' ı:< ) ı:<,* ı:<~ ı:<~ 4' "f ,;p<:ı <8' :ı ", <:ı " , <:ı rJ-<:ı " , <:ı <fP :ı ,,<§> Wavelength/nm Graph 4: Spectral reflectance curve of the Egyptian blue from the church of Kisebükü In the baptistery of Kilisebükü the red and yellow pigments are made of natural and mineral materials: earths, ochres, Iimonite, hematite (Graph. 3); the blue pigment is Egyptian blue (Graph. 4), as we found in Küçük Tavşn Adası; the green pigments 218 are made of earth. The pigments are very finely grounded and probably an organic binder was used. At last in Kara Ada the red and yellow pigments are made of natural and mineral materials: earths, ochres, limonite, hematite; the green pigments are madeof earth, the same found in the other examined sites; the black pigments are made of vegetable black. The third seetion is strictly connected to the aim of our research project: "For a Data-Bank of Wall Mosaics, Wall-paintings and Panel Paintings in Rome and Byzantium (4th-15th centuries). Sources, Materials and Techniques" of which the survey of Adası and of other sites of Asia Minor constitutes the load bearing axis32 . Küçük Tavşn Acknowledgement The members of the research team of the 2002 campaign were: Prof. Dr. Maria Andaloro (Director of the survey), Dr. Claudia Pelosi (chemist of the Tuscia University); Dr. Maria Raffaella Menna ( lecturer of the Tuscia University of Viterbo); (Dr. Ulderico Santamaria (chemist of the Central Institut for Restoration); Giulia Bordi, Elena Latini, Francesca Moretti, Cristina Morigi, Stefania Pennesi, Simone Piazza, Paola Pogliani, Maria Donatella Raneri (graduates of the Tuscia University of Viterbo); Matthew Sillence (graduate of the Warwick University - England); Gaetano Alfano, Chiara Bordino, Manuela Mencherini, Maurizio Toscano (students of the Tuscia University of Viterbo). The archeologs were: Michela Capogrossi, Francesca Consoli, Helga Di Giuseppe, Flaminia Pizzino. The conservative plan for the floor mosaic consolidation and the first aid on wallpaintings and marbleswas carried out by the restores: Carla D'Angelo (Centrallnstitut for Restoration), Silvia Borghini (Sovrintendenza dei Beni Archeologici delle Marche); (Ankara University), Cristina Caldi, Sara Scioscia; Bekir Eskici, Selçuk Şenr We are much indebted to the General Director of Monuments and Museums of and to his staff, to Dr. Oğuz Alpözen, Director of the Turkish Republic Dr. Alpay Pasinlı the Bodrum Museum of Underwater Archaeology, and his staff. Our gratitude goes to dr. Anneliese Peschlow-Bindokat, of the German Archaeological Institute in Berlin, for her ever so generous and friendly hospitality in Herakleia. We are grateful to numismatist Dr. Alessia Rovelli (University of Viterbo) for her advise about the coins. Photos, image analysis acquisitions and graphs were made by the graduates of the Tuscia University of Viterbo. Dr. Ulderico Santamaria (chemist of the I.C.R.) coordinated the scientific operations; the microscopical and micro-chemical analysis were pertormed by the Laboratory of Diagnostics for Conservation and Restoration. The Raman spectroscopy was performed by the Laboratory of Phisics of the Department of Environment Science of the Tuscia University of Viterbo by Prof. Alberto De Santis. 32 The research project is financed by Italiari Ministry of Educatian, University and the Scientific Research. M. AndaleAdası Fifth Campaign Balance and Perspectives cıt., p. 130. ro, Küçük Tavşn 219 Fig. 1: Küçük Tavşan Adası: the church exterior Fig. 3: The south aisle after the excavation Fig. 2: The north aisle after the excavation 220 Fig. 4: The north aisle: grave number 3 Fig. 5: The south ais/e: grave number 5 Fig. 6: Fragment of wall-painting 221 Fig. 7: Vitreous fragments (grave 3) Fig. 8: Terracotta fragments displaying an inscription in Greek capitalletter (grave 3) Fig. 9: Coin of Emperor Heraclius (between 618-628) 222 Fig. 10: The north alsle: mosaıe Fig. 11: The south mosaie Fig. 12: The depot interior 223 Fig. 13: Latmos mountain: Nereide cave, Archangel Fig. 14: Kara Ada: Chapel, Crucifixion Fig. 15: Klsebükü: Baptistery, praying standing figure 224 THE WESTERN BOUNDARIES OF THE GREAT PALACE AREA: SOME OBSERVATIONS ABOUT KÜÇÜK AYA SOFYA CAMii AND ÇARDKlı HAMAM Eugenia BOLOGNES! RECCH! FRANCESCH!N!* Last summer the survey regarded the area immediately to the west of Nakilbent Caddesi, between the Curved End of the Hippodrome and the Sea of Marmara, immediately adjacing to the western borders of the Great Palace area' (Fig. 1): where the westernmost part of the imperial itineraries, coming from St. Sophia or from the Hippodrome through the Chrysotriklinos area (the Golden Hall which was Throne Hall of the Middle Byzantine Palace) arrived as far as the church of St. Serghios and Bakkos, today Küçük Aya Sofya Camii. There the north wall of the building, indeed towards the Palace, stili shows very c1early traces of an upper passage and of a lower passage. At both levels, as i have shown last year, a triple areade was blocked by later masomy, but the impost of the arehes above the disappeared columns remained (Fig. 2). i would identify such passages as the "passages of St. Serghios", mentioned in the ninth-tenth century chapters of the Book of Ceremonies, describing the procession from the Skylae gates, between the Covered Hippodrome and the Joustinianos, as far as the kathekoumenoi of St. Serghios and Bakkese. The lower floor of the "passages to St. Serghios" would also be, i think, the so-called "hippodrome of St. Serghios", mentioned in relashionship with the race preparation in the Hippodrome on the day of the Birth of Constantinopleö: possibly a false reading for "hypodromos", a covered passage or a crypiopotticus, as the Covered Hippodrome was in Humphrey's hypothesls-. With Guilland, i would attribute the "passages of St. Serghios" to the time of Justinian i (527-65), in connection with the extension of the Great Palace to the House of Hormlzdasö. Janin identified them as the ''peridromoi of Markianos", "external passages" mentioned once on the occasion of the feast of St. Demetrios, also in ninth-tenth century chapters of the Book of Ceremonies. Coming along the north side of the Joustini- 2 3 4 5 Eugenia BOLOGNESI RECCHI FRANCESCHINI, President, Palatina-istanbul Associatlon, Corso Italia, 29 1-00198 ROME. The mission 2002 placs in the first part 0.1 July. We are grateful as usual for their support to the Director of the Archaeological Museums of Istanbul Dr. Halil Ozek and to the Director of the Museums of St. Sophia Dr. Mustafa Akkaya. Department in Nuruosmaniye Camii and to the master of the We are also very grateful to the Director of the Vakıflr Camii, both of great help in particular for our work in Küçük Aya Sofya CaCoranic School in Sokollu Mehmet Paş mi and in Sokollu Mehmet Camii area. Cer. 1.11 (87, 17-9). Cer. 1.69(337, 16). H. Humphrey, Roman Circuses and chariot racing. Berkeley, Los Angeles 1986, 569-71. R. Guilland, Ellenika 16 (1959), 77-8; ByzSI. 12 (1951), 214 n.48. 225 anos on the slope of the hill, from the Skylae gates they reached the oratory of St. Peter, near the Private Apartments, at the Chrysotriklinos level6. But, more then identifying with him Marcian as the emperor Markianos (450-57), i would like to draw attention to the fact that in the sixth century a famous Marcian was a patrician, magister utriusque militiae per Orientem in 572-73, nephew of Justinian i (527-65) and cousin of Justin ii (565-78)7. If we can ascribe to him the construction of the "external passages", these might have been constructed both at the time of Justinian i (527-65) or of Justin ii (565-78): in both cases, part of the Joustinianic extension to the House of Hormisdas 8 . Concluding, the "peridromoi of Markianos" were probably the sixth century name for the passages connecting the Palace with St. Serghios and Bakkos; by the ninth century becoming simply the "passages of St. Serghios" from the name of the church they were heading to. This would stress the importance of the Joustinianic re-working of the area and the stili existing connection with the Palace in the ninth-tenth century. i shall not procede to further discussion in relation to this church of St. Serghios and Bakkos, because its studyand restoration are at the moment a UNESCO project under the guidance of Prof. Dr. Görun Ozgen and Prof. Dr. Robert Austerhout, and they themselves already undertook a careful re-examination of the whole architectural problem. i might be allowed, nonetheless, to procede to some more observations onto the southern wall of St. Serghios and Bakkos, towards the trainway and the sea; once again concerning, more then the church itself, its connection with the buildings around. In such southern wall stili remain visible the system of arehes connecting the church of St. Serghios and Bakkos with a different building. This stood once where the railway track, built ca. in 1870, runs today towards the central station of Sirkeci 9 (Fig. 3). Indeed, on the other side of the railway, a line of very peculiar sea-walls run parallel to the south wall of St. Serghios and Bakkos. The actual masonry is heavily reworked, and the entire construction looks very different from the Ottoman sea-walls proceding eastwards and starting in correspondence with the absidal wall of St. Serghios and Bakkos. Waiting for future sondages and researches, which will enable us to draw more definitive results, i would Iike to point out anyway some revealing details. i refer in the first place, going from west to east, to the door, framed by re-employed slabs of marbles bearing an inscription in Iate Greek characters, possibly from the tweltth-thirteenth century, visible today only in the upper part. Beside all other possible discussions, which i leave to specialists of these Iate centuries, what matters to us at the moment is its location in correspondence with the door leading out of St. Serghios and Bakkos precincts, near the south-western corner of the external narthex of the church. Atterwards, our peculiar sea-walls start heading eastwards, running, as i have said, parallel to the south wall of St. Serghios and Bakkos on the other side of the railway. They seem to be formed here by two main masonries, an internal sixth century brick masonry, with stones at the impost of the vaults; and an external ninth century pure brick masonry. Later re-working covered both walls with smail grey stones mixed masonry, exactly as it happens nearby in the external walls of the Boukoleon Harbour. 6 7 8 9 Cer.1.20 (122.201); cfr. Janin, Constantinop/e Byzantine, Paris 1964,333-34. He was sent to Africa with an army in 563, when the Moors revolted, and quickly restauredpeace. In 572-73 he was sent to resumewarfare against Persia. In summer 573 he laid siege to Nisibis,but was dismissedby Juslin ii and the army withdrewto Dara and Mardin. See J. R. Martindale, The Prosopography of the Later Roman Empire, vol.1I1 AD 527-641, Cambridge, UniversityPress, 1992,821-823 (Marcianus 7). A. Van Millingen, Byzantine Constantinop/e. The walfsof the city and Adjoining HistoricalSites, London 1999, 26997; T. H. Matheus, The Early Churches of Constantinople. Architecture and Liturgy. The Pensylavani Stete University Press, 1971,42-51. E. Boloqnesi Recchi Franceschini, if Gran Pa/azzo, 8izantinistica 2000, Serie Seconda,Anno II, 229-31. 226 On the external side, in correspondence with Sİ. Serghios and Bakkos we may further observe the survival of the springing of spandrels of vaults, no more existing, but documented by such spandrels' existence. (Fig. 4) Where the Ottoman masonry starts on the inner side (since the whale of the seawalls is re-worked by smail grey stones mixed masonry on the external side), the internal wall with stone impost line and spandrels traces on the outer wall stop. This happens, as i have said, to the east, in correspondence with the absidal wall of the church of Sİ. Serghios and Bakkos. A series of regular arcades with single stone and brick masonry clearly differentiate this part of the sea-walls from that preceding it to the west. These archaeological observations may be paralleled in my opinion with the history of the church of Sİ. Serghios and Bakkos, living side by side with the church of Sİ. Peter and Paul since the time of their foundation in the first half of the sixth centurylA. In 536, at the council held in Constantinople at the presence of Pope Agapetus against the monophysite Severus and his followers, between 20th May and 4th June, a Paul apposed his signature at the documents as "presbyter and abbat of Sİ. Peter and Paul the Apostles and of the martyrs Serghios and Bakkos", or shortly "of the most holy apostle Peter near the Palace."11 Both Churches Were of Recent Foundation The basilica of Sİ. Peter and Paul was founded by Justinian - whose christian name was Petrus Sabbatius - at the end of the second or at the beginning of the third decade of the sixth century. By 29 July 519 Justinian sent aletter to the Pope Hormisdas asking for relics of the Apostles and of Sİ. Lawrence12. The church was built within the area of Justinarıe private mansion of Hormisdas (in domo nostra), where he Iived with Theodora before becoming emperor and maving on to the Imperial Palace. The church of Sİ. Serghios and Bakkos was built next to the basilica of Sİ. Peter and Paul and shared a comman atrium with lt, It was founded after Justlnianecoronatian in 527, since in the inscription which runs along the nave both Justinian and Theodora are mentioned as reigning emperors. For a very limited period, the two churches of Sİ. Peter and Paul and of Sİ. Serghios and Bakkos were annexed to the Imperial Palace together with the House of Hormisdas. Procopios writes in 553/55 that Justinian built them "on a side of the imperial residence, whose ancient name was Hormisdas. His own House Justinian commanded in fact to become the Palace and to be a magnificent structure. He joined it to the rest of the Imperial Palace, after he was elected emperor of the Romans."13 Procopios describes the basilical shape of SS. Peter and Paul, and the octaganal shape of Sİ. Serghios and Bakkos, with a two- storied deambulatory and an inner-narthex, this last, very similar with Sİ. Vitale in Bavennat-, A series of propylea (among which, possibly, we might tentatively identify the external corridors of Markianos) connected them with the Palace. 10 11 12 13 14 C. Mango, The Church of St. Sergius and Bacchus at Constantinople and the Allegand Tradition of Octagonal Palatine Churches, in Jahrbuchder Osterreichischen Byzantinistik, XXi (1972), pp. 189-193 (= Id., Studies on Constantinople, London, 1993, XIII); Id., The Churc of St. Sergius and Bacchus Once Again, in Byzantinische Zeitschrift, LXVIii (1975), pp. 385-392 (=Id., Studies cit., XIV). MansiVII/, 939, a.536, actio iii. During the council, Theagenes and Christophoros go with their companions in dillerent occasions to look for Antheimios in the reverential oratory of the Saint martyr Serghios, in the neighbourhood of Hormisdas. in the house where he lived before he was taken to the patriarehal siege of this imperial city (Ibid., 955, a.536, actio III). Clr. also MansiVIII, 931 eol. 958; Kir. Skyt., Vita St. Sabas, 398 n.3. Cfr. Pelers, Le TreiondsorientaI, 68-70, wilh bibl., on the origin of lhe eult. Epislolae imperalorum ponlilieum aliorum, CSEL,35, pt.2 (Vienna, 1898),679-680. Proe. De Aed. 1.4; X; 4: Haury, 1964,22-23. For S. Vilale, see C. Rizzardi, S. Vitalea Ravenna: f'architetfura, Ravenna 1968; F.w. Deichmann, Ravenna, Hauptstadt des spiitantiken Abendlandes, Bd. II, Kommentar. 2. Teil, Wiesbanden, 1976, pp. 47-233. 227 Now, on the basis of the archaeological observations and of the well known literary sources about the Joustinianic foundation of St. Serghios and Bakkos in the first half of the sixth century, i would like finally to propose to identify the deseribed part of the sea-walls as part of the church of St. Peter and Paul, where the arehes well visible in the southern wall of St. Serghios and Bakkos introduced to. The railway track would run thus in the place of the main nave of the building; the sea-walls in the place of the southern lateral aisle. The sixth century internal masonry and the ninth century external masonry would teli us of the two main architectonical phases of the church of St. Peter and PauL. Proceding further, from the north side of the church of St. Serghios and Bakkos, at some distance, on the other side of the street coming from Nakilbent Caddesi, we may now observe some interesting architectural remains in the gardens and courtyards of the modern buildings aligned along the above mentioned street. In the back garden of a calligrapher studio, not far from the projection of the hypothesized imperial passage ending onto the northern wall of St. Serghios and Bakkos, a smail door framed by thick stone slabs opens in a mixed masonry wall at the basis of a very different wall in Ottoman masonry. This last pertains to the south perimetral wall of the Bath of the Pergu/a, Çardklı Hamam, dated to 1502-04 15• Proceding eastwards, the arched brick entrance to a tunnel outskirting the same south perimetral wall of the Bath may be observed in difficult conditions of light and observation in the minimal narrow courtyard of a T-shirts workshop. Turning then to the north, a smail tower in mixed masonry stili stands against the east perimetral side of the Turkish Baths. On these two sides, southwards and eastwards, the Bath look as a shapeless mass of ruins, covered of earth and bushes. But the other two western and northern sides of the Turkish Bath' perimetral walls are quite different (Fig. 5, 6). Theyare built in neat square smail stones masonry. The main entrance (todayout of use), on the western side, opened beside a middleByzantine slab re-used as decoration of the wall. The lateral entrance, on the northern side, is today used as the onlyaccess to the inner spaces. As much as we can expect from such discrepancies, also the plan is very odd (Fig. 6-8). Inside, two main square halis lay next to each other from north to south, the first to the north covered by a dôme with stucco decoration; the second, to the south, with no roof any more, coming as far as the south perimetral wall on top of the smail door framed by stone slabs in the gardens of the calligrapher's studio near St. Serghios and Bakkos. And most curiously, next to the two halis, on the eastern side, a series of smail inter-connected dômed chambers and a major dômed chamber enriched bya gallery over the entrance into the west wall, stand today visible from the inside, but are covered by earth on the outside as much as becoming the sort of a platform against which lay part of the south and of the east perimetral walls of the Bath. Against those perimetral walls, we shall remember, beside the door in the calligrapher's studio's back garden, lay the tunnel, whose brick arched entrance we could discover at some height in the narrow courtyard of the T-shirt workshop, and the smail tower to which access is given through a garage nearly. The student of Prof. Dr. Reha Günay, Arch.Sezer Özkan, who studied the Bath and draw the present plans and sections, hypothesized a Byzantine survival in part of the Bath's structures. Thinking now of the certain existence in the vicinity of St. Serghios and Bakkos, or of Hormizdas, news of which in the sources can be found stili in the fourteenth century, i would like to identify tentatively in the area of Çardklı Hamam the last surviving buildings of the above mentioned monastery of Hormizdas. 15 Clr. W. Müller-Wiener, Bildlexicon zur Topographie Istanbuls, Tübingen, 1977,326. 228 In fact, as it is generally assumed, the two churches and the mansion of Hormisdas were soan transformed into amonastery, because of that presbyter and abbot of the church of St. Peter and Paul and because of the mention of the church of St. Serghios and Bakkos in the acts of the council of 536 16. Indeed, as argued convincingly by Cyril Manga, a community of Monophysite monks was installed by Theodora in the House of Hormisdas, to start passiblyas early as 531 17, until her death in 548 18. John of Ephesus, who first travelled to Constantinopole in 535, in 565/66 writes that his association with this community begun more than thirty years earlier. From him we know that the monks numbered at times as manyas 500. They occupied all the "chambers" and "cells" of the palace, so that even the great halis had to be partitioned by planks and matting. Soan after Theodoraes death, a portian of it escaping ... And so at last fire "burnt the whole of that place, onlyasmı it was given to the rnartyres chapel of the holy Mar Serghios, and amonastery was built on the spot, and it remains to this time to the glory of God."19 The monastery always remained the limit of the Imperial Palace to the west. Both the monastery and the surraunding area kept ever since the ancient toponym of Hormizdas. The lamps of the monastery of St. Serghios and Bakkos, transported to the Imperial Palace on the occasion of the reception offered to the Arab ambassadors in 946, are stili recorded "from Hormizdas."20 A long series of curators of the monastery of Hormisdas is documented until the beginning of the thirteenth century21. Afterwards, by the beginning of the XVi century, the Turkish Baths were built on the top of the ruins. 16 17 18 19 20 21 cfr. note 9. Elias, Vita lohannis episc. Tel/ae, ed. EW.Brooks, CSCO, Script. Syri, Versio, ser.3. 1.25, 39. P. Duchesne, L=Eglise au Vme siecle (Paris, 1925),81. Joh. Eph. Patr. Or. XViii, 676, 680-81. Cer. 11.15 (580) R.Guilland, Etudes sur lePalais de Boukoleon. Le Palais d'Hormizdas, 8yz81. 12 (1951), 211. 229 230 n vi (froın: Sı. Htm ı{ Serghios and Bacoeos - North Wall. Tb, Maıhews. 5 r= -; :l"'-"F'- ;: ~"'= _C:l 13>aKV,oS FL1rJ.v chUl'ches,"lponı alSoCf ıu'", lce1 h rA LUt/'g>,. The Peni<"ıvola SIOI' UI1"'.r$ily Press,1971) Fig. 2: St. Serghios and Bakkhos, north wall (from: Th.Mathews, Early Churches of Constantinople, Architecture and Litugry, The Pennsylvania State University Press, 1971) ıi Fig. 3: Serghios and Bakkhos, south wall 231 Marttime Walls and rernains of St. Peter and PauL' Fig. 4: Maritime Walls and remains of St. Peter and Paul ·gR:E-~ CHAM ~= = -_ - __-__ - -.· ~·- ·_- - - - ·- ·- 0·1-------··-·· = Hazı~ Fig. 5: Plan of Çardklı Hamam and annexes 232 : ! i : ! L : Mimarsezer ORHAN ÇAROAKLI HAMAM i ŞÜN R~ -:::RC:;ÖccL"'Ö:=V=E:==========::::=:===="'H==aZlrlayan : Mimar Sezer ORHAN NORTH SIDE Fig. 6: Çardklı Hamam, north side _~GYAN9RÜŞ-ÖLVE Fig. 7: Çardklı Hamam, west side 233 i ,ÇARDAKLI HAMAM AlA KESITI - RÖLÖVE Fig. 8: Çardklı Hazırl yan: SECl'IONA-A Mimar Sezer ORHAN Hamam, section A-A ÇARDAKLI HAMAM ! ! ! ! ! L 'B i B KESITI· ROlOVE Fig. 9: Çardklı SECTION D-H Hamam, section B-B 234 Hazıny: Mimar Sezer ORHAN TARSUS-GÖZLÜKULE 2002 YILI DisPLNERASı ARŞTIML Asıt ÖZYAR* Günhan NAMŞINAD Hayru/lah KARABULUT HalukÖZENER ., iç zağoB Üniversitesi'nin Tarih, Kimya, Jeofizik ve Jeodezi bölümleri' ile Ege Universitesi Fiziki ayf rğoC Anabilim ılaD üyelerinin ,iğlrb~i ABD'den ise Bryn Mawr College, Klasik ve Yakın Doğu Arkeolojisi Bölümü'nun ıralkt ve Ege Prehistorya Enstitüsü'nün2 destği ile 1-29 Eylül 2Q02 tarihleri adnısar nelirıtşelk çre,9 disiplinleısar zım ral mşılaç Mersin Ili, Tarsus Ilçesi, Gözlükule üğuyöH ve çevresinde, acırya Adana Bölge Müzesi adnıraloped .rütş mlüt r y azım ral mrıtşarA ,izin veren Kültür ığ lnak B raltınA ve Müzeler Genel ,en'üğ lrüd M Adana ve Mersin ii Kültür ve Emniyet müdürlüklerine, Tarsus Müzesi ve Adana Bölge Müzesi müdürlüklerine ve bu müzelerdeki ilreğd uzman azım ralş dakr ıralk tpay ıkta ve yardıml için çok ­keş t kür ederiz. Mersin il ıral nıs içinde, antik Kilikya ya da Çukrova'nı batı kısmnda, Berdan Nehri'nin ise bugün adnıs tab yeralan Tarsus-Gözlükule Höyük'te Goldman nı ralızk sona ermesinden kışalky 50 yıl sonra 2001 adnıly nalıt şab öar l n şılaç bu lıy devam .ritşmlde Geçen lıy ,zımğdalkıç nız m ral mşı aç halen içinde uğ dnul b ­şar amrıt nı sahf s uzun vadeli ın ralç ma sadece kılşab olarak :mılay r ket Goldman dönemi etütlük malzemenin isemn lvişra ilk kazı döneminden eksik kalan ıralny tamamlamak Yeni ızak anır lamşılaç kamn lrızah nüğ yöH bir bütün olarak ısamnurok ve çevre ıklah ile ziyaretçilere -lıtna ması içinde uğ dnul b nüğ yöH Doç. 'pr. Aslı buırURKIYE ÖZYAR, Boğaziç Doç. Dr. ,!3ün.han ,NAMŞINAD tanbuırURKIYE incelenmesi nımatrolağ d Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Bebek PK 2, 34342 Istaniç zağoB Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Bebek PK 2, 34342 Is- Yard. Doç. Dr. Hayrullah KAR.ABULUT, I30ğçızi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştıml Enstitüsü, Jeofizik Bölümü, Kandilli, IstanbuırURKYE Dr. Hal.u~ ÖZENER, Boğaziç Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştıml Enstitüsü, Jeodezi Bölümü, Kandıl, Araştımlz 2 3 IstanbuırURKYE önemli ölçüde Boğaziç Üniversitesi'nin 00R104 ile 02R101 No.lu Bilimsel Araştım maddi olanaklar ile yürtlmş. Ege Preshistorya Enstitüsü'nün (Institute for Aegean Prehistory) maddi destğin teşkür ederiz. A. Özyar, G. Danışm, H. Karabulut, H. Özener, Tarsus-Gözlükule 2001 Yıl Enterdisipliner Araştıml, tirma Sonuç/an Toptemıs ı, Cilt, Ankara 2003, 273- 282. sağl dı 235 Projeleri'nin 20. Araş­ alcğız: Bu amaçlar doğrult sunda 2001 yılnda yapıln çalışmr 3 ana bölümde ele 1. Höyükte Yapıln Çalışmr a. Güneydoğu Yamaç, 05 Numarlı Bölgedeki Kesit (Plan: 1) Goldman dönemi kazılrnda çalış n Tarsus Gözlükule A bölgesinin yaklşı 30 Caminur Mah. 0813 Sak. üzerinde bir dizi ev 1965-67 yılar aram. güneydoğusa, sında höyüğn yamcın teras şeklind kesip düzelterek yerlşti m r. Bu evlerden 5 numarlı olanı arksınd bu teraslama çalışms neticesinde höyüğn yakl şı 4 m. yükseliğnd, 7 m. uznlğda bir kesitinin ev sahipleri tarfınd düzleştirm şe­ kilde açıkt bulndğ tespit edilmştr. 05 numarlı bölgede B-BB olarak adlnır ğ­ mız bu kesitte açık görülen kerpiç duvar, taban ve dolgu tabklrı bu profilin belgealınm s ger kti m ş r (Çizim: 1). Kesitin 7 m. uznlğda ve orlenip koruma altın talama 2-2,50 m. yükseliğDd kısmn çizim, fotğra ve örnek almak sureti ile belAyşe Ozdemir denetiminde yürtlmşür. Deniz seviyesinden geleme çalışmr 23.33 m. yükseliğ kesitin iki ucuna yerl ştir len S1 ve S2 noktalrımz bugün üzerinde bayrak direğn bulndğ bölgeye konan röper noktamız R1 den uzaklır 33 deniz seviyesinden 21.77 m.de olup höyüğn doğu tem. ile 34.10 m.dir. Kesitin en altı pesinin bugünkü yükseliğnde 16.m. aşğıdr. Bu veriler söz konusu kesitin Goldman uzun profil (A-AA) çizlrnindes ITÇ ii yerlşmsi seviyesinde olduğ na işaret ~di­ yar. Kesitte görülen kerpiç duvarl ın taş temel üzerine oturması da Gözlükule ITÇ öğelrin uymaktdır. B-BB kesiti Tarsus yaınlrd tanıdğmz ITÇ ii yaii miarı 5 güneyinde kalan, kuzey-güney pi katlrındi doğu-batı istikametinde giden sokağın yönünde uzun duvarlı bulunan evler dizisinin muhtelemen d0tıuya devam eden bölbulundugu bir alanda olup, kugesinde, biraz daha güneyde benzer bir dizi binalrı kesmektedir. Kazmadan değrlndimek duruzey-güney yönünde uzayan duvarl ı bu kesitte üst üste devamlık gösteren kerpiç duvarlar batıd n domunda kaldığmz ğuya olmak üzere 3 ayrı sıra teşkil ediyorlar. En batıd yer alan 1,60 m. genişlğdk duvarın alt kısmna batı istikametinden bağln biri sıval en az iki taban seviyesi mevcut. Bu duvar yık ldıktan sonra aynı yerde yükselen ancak kalın ğ 0.85 m. olan bağl n bir duvar seviyesi ikinci bir duvar görülmektedir. Gene bu duvara batıdn da duvarlın iki ayrı evreye ait olduğ mevcut. Kerpiçlerin renk ve doku farklığnd anlşımkt. Bu duvarlın hemen doğus nda yer alan, içinde düşm kerpiçlerin de bulndğ dolgu toprağın batıy doğru meyilli olduğ anlşımktdr. Orta kısmda yer alan kerpiç duvar yer yer bozulmş durmaı. Orta kısmda en üst seviyede bukerpiçleri bütün kesitte rastldığmz en sert kilden alnıdr. En doğua lunan duvarın sadece iki bölgede kerpiç sıraln seçbildğmz duvarlar ile ortadaki duvarlar arsın­ da kısmen tabnırd belli olduğ en az 6 ayrı tabaka gözükmektedir. Bu kesitten alın çanak-çömlek parçlı da Tarsus neşriyatıdk örnekler ile karşıltdğn yapılrn Tarsus ITÇ ii ye tarihlenbcğ destekliyor (Çizim: 2, 3). Mellink'in Tarsus ITÇ Il'nin en tipik örneklerinden olduğna işaret et iğ açık renk haaz seçilen, turnette yapım yuvarlak kaseler 6 burada da mevcuttur murlu, kum katıs (Resim: 1). Aynı kase tipinin ITÇ lI'nin son evrelerine tarihlenen kırmz hamurdan, çark yapım örneği de parçlı ele geçirlmşt (Resim: 2). Kırmz hamurdan, el yapım tek kulplu büyük fincan veya kap parçsı (Resim: 3), gene kırmz hamurdan yapılmş gaga ağızl testilerden parçalar (Resim: 4), bir de Goldman kazılrnda da benzeri bufragm nı ele geçirilen parçalar arsında r. Bu bölgede lunan büyük bir pithosun ağız inşa edilen evlerin yerlşmi ne derece tahrip etiğ açıktr. 2003 yılnda bu kesiti ve 4 5 6 1956, Plan 26. H. Goldman, Excavations at Göz/üku/e- Tarsus 1/, Princeıo H. Goldman, Excavations at Gözlüku/e- Tarsus 1/, Princeton 1956, Plan 4.5. M. J. Mellink, Anatolian and ı:oreign Relations of Tarsus in the Early Bronze Age, Anatolia and the Ancient Near EastStudies in Honot oi Tahsin Ozgüç. TTKY Ankara 1989, 319 236 arksın koruyabilmek için gerekli izinler alındkt inşa etmeyi tasrlıyouz. sonra önüne tahta karkas içine ker- piç bir duvar b. Batı Yamcı Temizlğ ve Koruma Duvan diğer bir çalışm ise batı yamcı temizlğ ve koruma duvarıd r. Höyükte yapıln 2001 sezonunda, üzerinde yüzearştımas yapıl n höyüğ n batı tepesinin batı yamacı, belediyenin zamnıda yaptırm ş olduğ yol tarfınd kesilmş bulunuyor. Burada zaman içerisinde hem erozyon dolayıs la, hem de gelen geçen vatndşı buıle açtığ çukurlar yüzünden höyüğ n bugüne kadar hiç kazılmş batı luntu merakı tepesinin kültür tabklrı gitgide tahrip olmaktdır. Bu tahribı önlemek am cı ile 2002 yılnda 37,5 m. uzunluktaki bir bölümünün, kalan yaklşı 10 m.lik bölümünün ise üzere, koruma altın alınm s a karar verilmşt. bu yılomak Bu çalışm alnı Bölge 06 olarak adlnır d. Önce kesitin konturunu takip ederek 12 adet 5x5 m.lik karelaj belirnmşt (Plan: 2). Bu karelerin belirdğ alanlar önarınd lmışt r. Daha sonra bölgenin temizlence bitki örtüsü ve erozyon toprağınd miş halinin plan ve profil çizimleri tam lnıştr (Çizim: 4). d n a r ı s toplanan çanak çömlek p a r ç l ı n tasnif ve belgeleme çaTemizlik lışman halizırd Boğaziç Universitesi Arkeoloji Labortuvıa'nd sürdürülmektepesinin üzerinde erozyonla gelen Ortaçğ ve Roma tedir. Ilk belirlemelere göre batı gruptur. Ancak Demirçağı ve öncesine tarihlenebilen baDönemi seramikleri en yoğun Zi parçalar da mevcutdur. ardın a Kültür Baknlığ Adana Kültür ve TaTemizlik ve belgeleme çalışm arı biat Varlıkn Koruma Kurulu'nun 13.09 2002 tarihli 4871 No.lu karı doğrultsıa batı yamcı kesitini korumak am cı ile 37 m. uznlğda, yer yer 5 m. yükseliğ ulaşan kuru taş duvar inşa tı, Tarsus eski eser restorasyon çalışm rnda deneyim kazanmış taş ustaı Mustafa Dokuzğl tar fınd tam ı n ştır. Yöredeki taş ocaklarında bulunan açık renkli kireçtaşınd yapıln bu kuru taş duvar ile höyük dokusu arasında ince bir tabaka kum yaılmştr. Duvar, höyüğn d09al yüzeyini takip ederek hem koruyucu fonksiyonu olacak ancak, aynı zamanda est ık kaygıi ra da cevap vehöyük ortamın uygun şekild tasrlnmış. Duvarın çevreye uyumunu recek şekild, için, daha sonra höyük toprağınd daha açık renkteki kireçtaşlı, üzetam sağlmk ile uyglanmıştr. rine serpme sıva 2001 yılnda Kültür Baknlığ tarfınd yapıln ve höyüğ kuzey, batı ve güney cephelerinden çevreleyen çitin tahrip edilmş kıs mlar onarılm şt . Ayrıca çitin güneye bundan sonra höyük üzerinde özellikle yeni yapıln koruma dugeçit veren kapısn varı boyunca yaya trafiğn azaltmak için kilitli tulmasın karar verilip uygulanmaya başl nmışt r. c. Batı Hazırlnms Yamacmda Bulunan islamı Dönem Türbenin Rölöve ve Plônerı Kültür Baknlığ Tarsus Müzesi Müdrlğ'ne bir kopyası bulunan eski eserler tescillistesinde 'Osmanlı Dönemi' olarak tanıml: ~ bulunan, höyüğn batı yamcı­ nı alt kısmnda yer alan ve bugün Karamehmet IIkogretim Okulu'nun bahçesinde katar fında incel miş ve rölöve çilan Duatepe Türbesi. Doç. Dr. Günhan Danışm (Çizim: 5, 6). Tamı kesme taşn inşa edilmş olan türbe kare zimleri hazırlnmşt planı olup etrafınd kenarı 9.35 m. olan kare planı bir çevre duvarı vardı . Çevre duvarın üstü kemerli girş kapıs , batı cephesinin ortasınd r. Türbe girş ise güney cephesinin ortasın yerl şti m r. Duvar üstlerindeki harpuştnı taş blok arı yer yer Türbenin kasnak hizasınd kuzeydoğu köşesi tamire muhtaçır. Türbe, tahrip olmuştr. yükse liğ yakl şı 2.5 m. olan sivri bir karkas kubbe ile örtülüdür ve kubbenin üzeri sı­ vanmıştr. Türbenin hangi tarihte yapıldğ beye ait mermer taş üzerine bir yazıtn ve kime ait olduğ 1970'li yılard 237 henüz bilinmemektedir. Türsökülüp götürldğü rivayet edil- mektedir. Türbenin tarihçesi ile ilgili bilgilere bölgede dolaşn ihtimali muhtemeldir. yahatnameler incelenerek ulaşm seyahlrın yazdığ se- d. Jeodezik Ölçümler 2001 yılnda Tarsus-Gözlükule' nin topoqrafik haritsın çıkart n Kandilli Rasatve Dr. Bühanesi Jeodezi Bölümü'nden Yard. Doç. Dr. Haluk Ozener, Dr. Onur Yılmaz Gör. Aslı Garagon bu yıl da çalışmrz katılp jeodezik ölçümlent Turgut ile Araş. Höyük üzerinde tüm karelaj ölçümlerini gerçklştip araziye aplerde bulnmşardı. Adı geçen türbenin rölövesi için dış duvar, iç duvar, kubbe ve taban kotIike etmişlrd. ları tespit edilmştr. Bu kotlar verilirken geçen yılouştran kaplı poligon ağın dengelnmiş kotları kulanımştr. ileride yapılms olan detaylı önce yapılmş ri öğrenilmş, halizır planlanan ve höyüğn güney kesimine doğru genişl y c k harita çalışms için Tarsus Belediyesi ile temasa geçilerek daha olan alışmrç ile ilgili bil~ alınrk, mevcut poligon noktalrı yerlebu noktalrı koordinat degerleri aınmştr. e. Jeofizik Ölçümler Höyük üzerinde devam etmekte olan çalışmr kapsmınd, 10-14 Eylül 2002 Prof. Dr. Mustafa Aktar ve Yard. Doç. Dr. Hayrullah Karabulut tarfın­ tarihleri arsınd dan bir dizi jeofizik ölçüm yapılmştr. Bu ölçümlerin amcı höyükte kazılr başl m ­ dan önce gerekli ön bilgilerin sağlnmı doğrultsna idi. Bu amaç doğrultsna yüksek ayrımlğ sahip Ground Penetrating Radar (GPR) kulanımştr. Bu yöntemle yakl şı 2 metreye kadar olan derinliklerden bilgi alabilmek hedflnmiştr. Höyük üstündeki iki alanda detaylı profiller atılruş. Goldman dönemi A bölgesinin hemen doğusna yer alan doğu tepesinin devamınki açık alanda 1 metre aralık, 18-27 metre uznlğuda, 63 adet GPR profili, yaınlrd bilinen Geç Tunç Çağına ait anıtsl yapın bilinen duvarlın dik olacak şekild (50° kuzeydoğ yönlü) seçilmş ve yaklşı 1.5 km. uznlğda veri toplanmışr, Ayrıca batı tepesinin üzerinde 2001 yılnda ilk olarak tespit edilen anomalilerin detaylı olarak incelenmesi hedeflenmiştr. Bu amaçla 2 m. arlık, 40-45 m. uznlğda, 7° kuzey doğu yönlü, birbirine dik, 20 adet profil atılmşr ve toplam 1 km. uznlğda veri toplanmışr. Veriiçin yeterli olduğn gösterlerin ön incelenmesi, veri kalitesinin hedeflere ulaşmk mektedir. Toplanan verilerin analizleri devam etmektedir. Alına ilk sonuçlara göre doğu tepesinde Goldman tarfınd meydana çıkar­ lan Hitit Dönemine tarihlendirilen anıtsl yapın devamı gözükmemektedir. Bu şaırt­ cı durumun doğu tepesi üzerinde zamnıd yapılm ş olan bir tesviye çalışms sonukalan kısmn yitrldğ anlmı gelip gelmdiğ ileride yapılms plancunda binaı lanan kazı çalışms ile anlşıcktr. Batı tepesinde yapıln ölçümlerden alın ilk sonuçlar ise birbirine paralel bir duvarlar grubu göstermektedir. ral mşılaÇ 2. Höyük Çevresinde nalıp Y a. Höyüğn Güneyindeki Tarlada Yüzey ısamrıtşarA nalıp Y güneyinde, 233 No.lu sokağın güneyinde yer alan, sahibi tarfınd üzerindeki otlardan yeni arındlmş bir tarlada, 3-4 Eylül 2002 tarihlerinde Arkeolog Ergün Lafı i tarfınd bir yüzearştıms yapılmştr. Burası 04 numarlı bölge olarak tanımlşr. Bu arştımn amcı höyüğn hemen çevresindeki alnı da yüyardım ile tanımlsdr. Diğer bir deyişl bu çalışm bazı dönemzey bulntarı lerde höyüğn dışna taşn bir yerlşmni olup olmadığn anlamak için yapılmştr. Oldukça yoğun olarak bulunan kır çanak-çömlek parçlı Hellenistik-Roma Dönemi ağırlk olup höyükten güneye doğru azalarak ele geçirildi. Toplanan malve Ortaçğ nüğ yöH 238 zeme temizlenip, tasnifleri yapılmştr. Bu tarlnı üzerinde inşa t yapılma sın ediyoruz, zlra ileride bir açma ile bulunan malzemenin erozyon ile gelip gelm diğ ni kontrol etmek mümkün olacktır. ümit b. Tarsus Gözlüku/e'nin Güneyinde, Ovada Yapı/n Pa/eocğrty-Jk%­ jik Sondajlar Geçtiğ m z yıl höyüğ n çevresindeki doğa! çevre değişmlrn belirlenmesi am cıyla başl tı an ar ştı mal r 2QP2 adnıly da Ege Universitesi'nden Prof. Ertuğ Oner ve Beycan Hocağlu ile Pınar Unlüpıar tarfınd devam edilm ştir. 2001 yıln­ da 10 adet sondala? ilave olarak bu yıl toplam 9 adet alüvyon sondajı yapılm şt r. Bu ile Tarsus Ovası'n geçen yıl hazırlan ve paleocğrfik gelişm­ profillerin yardım leri gösteren haritl ı yeniden düzenlenecektir. 3. Adana ili, Adana Bö/ge Müze/eri Depo/armda ve Mersin ili, Tarsus ilçesi Boğaziç Universitesi Tarsus-Gözlüku/e Araştım Evi Depo/af/nda Yapı/n Ça!ışma/r a. Adana Bö/ge Müze/eri Depo/armda Yapı/n ezıtikH ve Nakil iş/em 1-9 Eylül tarihleri arsınd ekibimizin üyeleri Adana Bölge Müzeleri depolarınd muhafaza edilen ve Tarsus-Gözlükule'nin Golman dönemi kazıl r esna ı da bulunmuş 572 kutu ve sandıkt oluşan etütlük eserleri paketleyerek nakil için hazır hale getirmş. 12 Eylül 2002 günü Adana ve Mersin Emniyet müdürlüklerinin sağldı kortej eşliğ nc1,e tüm malzeme Gözlükule Höyüğ 'nü yakl şı 70 m. kuzeyinde yer alan Boğaziç Universitesi Tarsus-Gözlükule Araştım Evi'ne getirilip bu malzeme için önceden Doç. Dr. Günhan Danışman denetiminde hazır hale getirilen ve zemin katta buluGoldman döneminden kalan düzeni mümkün olduğ kadar korunan 5 depo odasına, 2002 yıl nda restorasyon çalışm n Kültür Baknlığ tar fınd narak yerlşti lmştir. yürütülen ve güney cephesine bakan 7 hangrı Boğaziç Universitesi'ne devredilen Çır­ çır Fabrikası'n birinci hangrıdki restorasyon bitmek üzeredir. Bu yıl temizlik ve biten Goldman etütlük malzemesini nihai olarak bir nevi etütlük maltasnif çalışm arı zeme kütüphanesi gibi hazırlmy tasrldığmz 1. hangara akt rmayı hedefliyoruz. b.Kron%jik Slfaya GÇireTarsus-Gözlüku/e Areştım Evi Depo/af/nda Go/dman Etütlük Ma/zemesi Ile i/gili Yapı/n Düzen/eme/er ve çetışmlsr ·7-19 Eylül tarihleri arsınd Boğaziç Üniversitesi'nden Arkeolog Behin Aksoy tar fında toplamı 10 kutudan oluşan Neolitik ve Kalkolitik malzeme temizfenerek, tasBöylece toplam 1525 çanak-çömlek parç sına bakıim ş oldu. nif edilip incel miştr. Neşr dilm ş toplam 263 parçnı 77'si Neolitik, 186'sl Kalkolitik Döneme ait olup buntespit edilebilen sadece 132 tanesidir, yani % 50'si. Henüz açılma ış lardan şimdlk kutulardan diğer ya ınl mış parç l ın bul nması ihtimali vardı . 1000 parçadan oluşan ve Tarsus yaınlrd sonra Elizabeth French • Yaklşı tar fında yeniden ya ıml na Miken Dönemi seramikleri, Miken Dönemi Uzmanı Dr. 16-28 Eylül 2002 tarihleri arsınd tekrar tasnif edilip ekPenelope Mountjoy tar fında Bu esnada bazı gözden kaçan birleşn parçalar da tespit sik çizimleri tam lnıştr. edilm ştir. 2001 'de başltın çalışmr ile beraber Goldman dönemi Miken malzemesi Penelope Mountjoy tar fında yeniden yaın hazır hale getirlmş ve bu yıl basıl­ ması tasarlanan ilk Tarsus-Gözlükula toplu sonuçlar raporumuzda neşr dilec ktir . Üniversitesi lisansüstü öğrencil den Elif Ünlü, 56 kutu Demir Çağı • Boğaziç malzemesini yıka p, tasnif edip, dijital arşive kaydettikten sonra yeniden yerlştim 7 E. Öner, L. Uncu. B. Hocağlu, Gözlükula Höyüğ 1. Cilt, Ankara 2003,117-130. lan Toplantıs ve Çevresinde Jeoarkeolojik Araştı m lar, 239 18. Arkeometri Sonuç- tir. Master tezi için Geç Tunç Çağınd Demir Çağın geçişt yerli üretim boyalı çanak çömlekleri inceleyen Unlü'nün tezinden elde etiğ son bilgiler, toplu sonuçlar raporuüzere hazırlnyo. muzda yaımlnk • 20 kutuda bulunan Hellenistik ve Roma Dönemi malzemesi Dr. Billur Tekkök tarafınd temizlenip, tasnif edilip, yeniden yerlştim. Köln Üniversitesi Doktora Öğ­ rencisi Ergün Laflı, Hellenistik ve Roma Dönemine ait koku kaplrın tasnif edip doktora tezinde kullanmak üzere belg miştr. • 16-18 Eylül tarihleri arsınd islami Dönem etütlük malzemesi Boğaziç Ünivertarfınd, ziyarette bulunan Prof. Hositesi lisans ögrencilerimizden Salih Coşkun ward Craı:e' danışlrk elden geçirlmşt. Prof. Crane, Goldman ekibi tarfınd zamanıd Islami Dönemi yaınlmk üzere görevlendirilen Florence Day'in arşivn projemize devrtmiş. F. Day'in yarım kalan çalışmr projemiz çerçevesinde Prof. Crane tarfınd 2003 yıl içerisinde tamlnıp ya ın hazırl n c kt . Prof. Crane'in ilk ile 10 yüzıl sonuna tarihlendirilebilir. belirlemelerine göre tüm malzeme geç 7. yüzıl Kutularda 11. yüzıldan sonraı tarihlenen sgraffito bezeli çanak-çömlek ve de Osmanlı Dönemine ait malzemenin neredeyse yok denecek kadar az olmasın, Prof. Crane henüz bir anlam veremiyor. • Goldman'ı etütlük kutlarınd bulunan tüm Neolitik, Kalkolitik, Miken, Orta ve tarihlenen malzemeler ise ekip üyemiz Radek Kozlowski tarfınd Geç Tunç Çağın dijital arşive kaydeilmştr. C. Arkeometrik Örnekleme ve Analizler Boğaziç Üniversitesi Arkeometri Labortuvı'nda geçen yıl Tarsus-Gözlükule etütlük maden eserlerden alın 43 mikro örnek ile başltın maden eserlerin Atomic Absorption Spectroscopy (AAS) ile Electron Scanning Microscope (ESM) metodlarına day lı kimyasal analizlerine, bu yıl alın 21 etütlük parçadan yeniden, 114 etütlük parçadan ise bu yıl ilk kez olarak mikroörnek Prof. Hadi Ozbal ile Lisansüstü Oğ­ rencisi Emre Kurçayıl tarfınd alınmştr. ITÇ ii dönemi yapı katl rınd , Goldman döneminde ele geçirilen iki bronz mührün analizleri, bu eserlerin alşımrn antimon ihtiva etiğn dair sonuçlar vermişt. Çalışm r ıza katıl n tüm arkdşl ve destekleyen tüm kiş ve kurlşa içten teşkür ederiz 8 . 8 Başt sus Kaymklığ Tarsus Amerikan Koleji (TAC) çalışnr, mezunları ve Tarsus Belediyesi'ne özellikle teşkür ve ğrencilö ederiz. 240 olmak üzere, SEV Sağlık Eğitm Vakfı, Tar- Plan 1: 2001 adnıly na lrızah Tarsus-Gözlükule Höyük'ün yeüzerinde ni topografik planı işaretl n 05 numarlı bölge tepesinin Plan 2: 2002 Tarsus-Gözlükule Höyük, batı yapıln 06 numarlı bölge ma duvarı 241 batı yam cı temizlik ve koru- Çizim 1: Tarsus-Gözlükule Höyük, OS ılar mun bölge, kesit B-BB TARSUS GÖZLUKUlE °4~ ~ . \. \\ TARSUS aöllüKULE ç-- \..: "'- "~ c\' r--- v ~ \', ... "'~ Çizim 2: Tarsus-Gözlükule Höyük, OS numarlı bölge, kesit B-BB'den alı­ nan çanak ~ömlek parçlınd örnekler (çizen: B. Kılçbeyi) Çizim 3: Tarsus-Gözlükule Höyük, OS numarlı bölge, kesit B-BB'den alı­ nan çanak ~.ömlek parçlınd örnekler (çizen: B. Kılçbeyi) 242 .:.. :.i~; . ..... . ~ ,",:' ( . y;-.:.:(:\ ~,. . ",<._~ . . .• Çizim 4: Tarsus-Gözlükule Höyük, .." ... <:, batı yamcı 06 numarlı bölgenin temizlik. sonrası planı (Çizen: A. OzdemirS. Lepinski) Çizim 5: Tarsus-Gözlükule Höyük, batı yamcınd yer alan Duatepe (Çizen: G. DaTürbesi'nin planı nışma) Çizim 6: Tarsus-GÔzlükule Höyük, batı yamacında ~er alan Duatepe Türbesl'nln kesiti (çizen: G. Danışm) 243 Resim 1: Tarsus-Gözlükule Höyük ı 05 numarlı bölge ı kesit B-BB den alı­ nan çanak-çömlek parçl ında örnek: açık renk hamurlu kum katıs az seçilen, 'turnetlel yapı­ mı yuvarlak Kase parçsı Resim 3: Tarsus-Gözlükule Höyük, 05 numarlı bölge, kesıt B-BB'den alın çanak-çömlek parçalarında örnek: kı(m zı hamurdan el yapım tek kulplu büyük fincan veya kap parçsı Resim 2: Tarsus-Gözlükule Höyük ı 05 numarlı bölge ı kesit B-BB den alı­ nan çanak-çömlek parçl ında örnek: kırmz hamurdan, çark yapım kase parçsı Resim 4: Tarsus-Gözlükule Höyük, 05 numarlı bölge, kesit B-BB'den alın çanak-çömlek parç l ında örnek: kırmz fıamurdan yapılmş gaga ağızl testi parçsı 244 2002 GÜNEY Aioıs YÜZEY ARŞTIMS Armağn ERKANAL ÖKTÜ* Kaan iREN Hacettepe Üniversitesi'nden Prof. Dr, nağ mrA Erkanal başknlığd, Panaztekapsmınd başltın "Kuzey ızmir-Men Ovası (Güney Aiolis) Yüzey Araştıms" 05.09.2002 - 25.09.2002 tarihleri arsınd 1.. C. Kültür Baknlığ Anıtlar ve Müzeler Genel Müdrlğ'n izniyle lzrnir Ili Menemen Ilçesi sınrla içinde yapılrmş­ tır. Bu seneki ekip Yard. Doç. Dr. Kaan Iren, Araş. Gör. Hülya Bulut, Araş. Gör. ılkan Hasdğlı, Arkeolog Levent Çimen, arkeoloji öğrencil Ceyhun Çokal ve Berkay Yalçın'da oluşmtr. Araştım ile ilgili bilgisayarda yapıln miarı çizimler Mimar Eylem Kazıl tarfınd gerçklştim. Bu seneki arştıml Hatundere Köyü çevresi, Musabey Köyü, Menemen ve Sakaltepe'de yoğunlaşmıtr (Resim: 1). Ayrıca kaçak kazı yapıldğ ihbarı geldiğn­ de o noktalara da gidilerek definecilerin tahriblı incelmştr. pe kazıs I. Hatundere Köyü ve Çevresi izmir-Çanakkale şehirlası yolunda Menemen'den itibaren 12. kilometreden doğuya dönülüp yaklşı 4 km. gidlğne Hatundere Köyü'ne varıl. Osmanlı kayıt­ larınd aynı adla varlığn ortaya koyan köy jeolojik bir kraterin batı ucunda yer almaktadır. Ekibimiz 2002 çalışmr çerçevesinde bu kraterin içinde ve kenarlıd yer alan antik kalıntr incelmş ve belgmiştr. Hatundere Köyü çevresinde şu alanlarda antik kalıntr rastlnmış: Hatundere Köyü girş, Hatundere Köyü, Heybelitarla Ded m zarı, Kil seyık ğ , Büyükkale, Kiremitlik, Efeyıkğ, Karılmezğ, Karagöl, Kayrklı, Şarphne, Eşmec, Kocaköşe, Alabahçe, Küçükkale, Kocamehmet tarlsı ve Eşektpsi (Resim: 2). A. Hatundere Köyü Girş izmir-Çanakkkale yolundan Hatundere Köyü istikametine dönüldükten sonra, yolun kuzey tarfındki tarlalarda biri yeni soyulmş, diğerl henüz farkedilmş üç tümülüs mezar görülmektedir. Açılmş olan mezarın işçlğne bakarak bunun Roma Devri'nden olduğn düşnebilrz (Resim: 3). Yolun güneyinden geçen dere yatğın paralel bir yolun açılms sırand su künkleri ortaya çıkmştr. Yolu açan buldozer her ne kadar bu künkleri oldukça hırpal­ mışsa da, bunlar kuzeydoğ-günbatı yönlü uzun bir çizgi boyunca izlenebilmektedir. Künkler güneye doğru dönmekte ve izlenmeleri irnkasızlştd, Prof. Dr. 6rmqğan ERKANAL ÖKTÜ, Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Beytepe 06532 AnkararrURKIYE Yard. Doç. Dr. Kaan iREN, Muğla Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, 48000 MuğlarÜRKiYE 245 B. Hatundere Köyü Hatundere Köyü içindeki evlerin duvarlın çevre yıkntlard getirilme düzmalzemeler görülmektedir. Söz konusu taşlrın çoğun Kilisegün kesimli devşirm yıkğ'nda getirldğ söylenmektedir. Köyün camisinin içinde, aptesthanenin revağın taşıy n tahta kolonun kaidesi olarak ters çevrilmş bir Korinth sütün başlığ kulanımş­ tır. Ayrıca cami duvarın taşçı marksı olan bir mermer parça, devşirm olarak kullanılmştr. C. Heybelitarla ve Dedemezan Heybelitarla mevkiinden başlyrk KiHatundere Köyü'nün hemen doğusna liseyıkğ'na uzanan yollar görülmektedir. Ayrıca yol üzerinde işlk taşlrı ve Ilkçağ' ait bir mezar da bulnmaktdır. Dedmzarı, Hatundere Köyü kraterinin doğu ağız üzerinde Buruncuk Kalesi'ne yukarıdn bakan bir mevkidedir. Bu mevkide bir kaynı üzerine OKM yazılmştr. Bu hakimiyet bölgesinin güney sınr burada başldığn gösterse geda Kyme şehrin rektir. D. Kilseyıkğ Hatundere'nin yaşlı köylülerinden alın bilgiler bir zamanlar bu mevkide bir kihatta heykellerin de bulnaidğ yönünde olmasın karşın, artık buralisenin olduğ, da defineciler tarfınd delik deşik edilmş, köylüler tarfınd sürekli taşlrı çekilmş, planı okunamayan, duvarlı kalm ış bir taş birikintisinden başk bir olgu görüntüsü noktasıd bir eşik taşı­ vermeyen bir mimari kompleks görülmektedir. Birikintinin batı nı ve kapı sövesi parçsın anımst bir malzeme vardı. Aynı yörede zeytinağı işlk taşlrın da rastlnmış. E. Büyükkale Bu bölgenin en sarp ve en yüksek tepelerinden biridir. Tepenin üzerinde belki göama daha büyük bir olasık bir münzeviye ait, bir duvarın pencere zetleme amçlı, açılmş bir mağr vardı (Resim: 4). Tepenin üzerinde iki adet sarnıç bulnmaktdır. Küçük buluntu olarak yerde Bizans seramikleri ve çatı kiremiti parçlı görülmektedir, buna karşın yüzeyde herhangi bir duvar izine rastlnmış. F. Kiremitlik ve Karagöl Birbirinden çok uzak olmarın karşın hem Kiremitiik hem de Karagöl'de benzer işlker ait pek çok taş malzemenin bulnması bu iki yerde de çiftlik yapılrn olabilecğ düşnrtmeki. Yüzeyde bulunan malzeme Roma Döneminin sonları izlenimini vermektedir. G. Eteyıkğ ve KanlrmezJğ Efeyıkğ mevkiinde yaklşı 2 rnetreye varan duvar kalınğy apsisli bir yapı­ nı temelleri görülmektedir. Yıkntlar ya Ilkçağ'dn askeri amçlı mimari bir komplekdinsel bir apıny parçsı olsa gerektir. Sonuncusu, duvar işç­ sin, ya da Ortaçğ'dn liğnde harç kulanımş olması ve göreceli büyük taşlrın kulanıms sebebiyle oldukça düşk bir olasıktr. Karılmezğ'nd (Karılpz da denmekte) duvar işçlğ öncekine göre biraz daha özenlidir ve burada Kocaköşe ile karşıltbiec bir kulenin temelleri görülmektedir. Bu tür kulelerin askeri amçlı kuleler olmaktan çok, Peleponessos (ör. Maboyu kulanı, o yörenin ve dönemin "toprak ağlrın" ait ni) ve Lesbos'ta yüzılar kule-çiftlikler olma olasığ bulnmaktdır. 246 H. Kayrklı, Eşmec ve Kocaköşe Karagöl'den Kocaköşe mevkiine ilerlerken yolda, Kayrklı ve Eşmec mevkilerinde işlk ve künk parçlı görülmektedir. Ayrıca antik yol izinin de var olması, Kocaköşe'ni diğer merkezlerle yol ve su bağlntıs olduğn düşnrtmeki. Kocaköşe iri taşlrdn yapılmş temelleriyle 1Ox1 O m.lik Roma Devrine ait bir kule yık ntıs ­ dır (Resim: 5). Her ne kadar Kocaköşe, Hatundere Köyü'nün bulndğ kraterehakim bir konumdaysa da, arksın daha yüksek olan Karahasanlar Dağı'n almış olması, assahip olduğn ve belki de bir kule-çiftlik olabiecğn dükeriden çok sivil bir işlev şündrtmeki. I. Şarphne Bu mevkiye ismini veren ve bugün hala yapılm kayaya oyulmş bir üzüm presi teknesidir (Resim: 6). sebebini adın yaştn, ana J. Alabahçe Hatundere Köyü'nden kuzeye doğru yürndğe köyün hemen çıkşnda, anyürüyeni karşılmtd (Resim: 7). Bu yol kalıntr kişy yazlrı kutik yol kalıntr ruyan bir dere yatğınd geçirip, yer yer çok iyi korunmşlğ onuruyla alçak bir teBu tepe Alabahçe Tepesi'dir. Bu tepenin üzerindeki penin eteklerine qetirerek.. .rıka b küçük buluntulara qöreI.O. 6. yüzıldan Bizans çağın kadar yerlşim izleri kolayı görülebilir (Resim: 8). Onceleri olasık burada yer yer ana kayadan da yarlnık ama başlıc kiklobik taşlrdn inşa edilmş bir savunma yapıs varken, Bizans çağın gelind ğ e küçük bir yapı, burada belki de dinsel bir amaçla bulunuyordu. Bu sonuncusunu Alabahçe Tepesi'nin üzerine oyulmş bir haç da destklmişr (Resim: 9). Alabahçe Tepesi'nde bir kaynı üzerinde dikeyolarak yer almış bir kabartma da vardı. Bu kabartma bugün oldukça aşınm tr. Uzun tarışmldn sonra bunun bir haçtan çok çift ağızl bir baltaya benzdiğ görüş arştım ekibinde kabul görmüşt. Alabahbir kule temelleri bulnmştr. çe'nin yakın d K. Damtş, Küçükkale ve Kocamehmet Tarlsı Alabahçe'den Küçükkale'ye antik yol işlern eşliğnd varıl. Küçükkale üç tarafı vadilerle çevrili, sarp, üzerinde yapı izleri barınd küçük bir düzlük alana sahip bir tepedir. Küçük buluntular, 1.0.8. yüz ıl n sonundan (Resim: 11) Bizans çağın kakanıtlmdr. Küçükkale civarınd sayız yol ve çoğu sadar kesintisiz bir yerlşim vunma amçlı duvarda çok çeşitl işçlker görülmektedir (Resim: 10). Küçükkale'nin kuzeybatıs nda Damt ş denilen bir düzlük bulnmaktdır. Bu düzlük üzerinde bir zeytinyağı presi ve çeşitl duvar izleri bulnmaktdır. Küçükkale'nin kuzeyinde Kocamehdenen mevkiide Bizans seramiklerine ve zayıf duvar izlerine rastlnmış. met tarlsı L. Eşektpsi Doğuda bir vadi ile Küçükkale'den ayrıln tepenin adı Eşektpsi'dr. Bu tepede duvarl ın işç l k er Küçükkale'deki duvarlara benzer. Azeilikle bu anlamgörülen bazı da çokgen taşlrdn örülmş sur duvarı kalıntr ve hala kolayca izlenebilen Eşekt­ pesi'ne girş sağl y n yol, kapı ve dörtgen taşlrdn yapılmş kalın şehir surlaın kalıntar dikkati çekmektedir. Tepe noktadaki düzlükte defineci çukuru, dörtgen taşlrdan yapılm ş bir yapın izlerini ortaya çıkarmştı. Her !1~ kadar bazı duvar izleri arkaik izsüresince 1.0. LV. nadlıyzü daha geriye giden lenimi vermekteyse de biz arştımz bir küçük buluntuya rastlmdık. 247 II. Sakaltepe ve ikinci Çamlık Piknik Alenı Emiralem'in hemen girşnde yer alan bu mevkilerde Tunç Çağınd Bizans Çağına kadar yerlşim izleri görülmektedir. Sakaltepe'de bol miktarda Tunç Çağın ait segörülmektedir (Resim: 12). Ayrıca kuzey yamcın hemen altınd rnerramik parçlı parçsı (Roma Çağı?) görülmektedir (Resim: 13). Sakaltepe'nin güneymer bir arşitv batısnd defineciler tarfınd soyulm ş, olası k Roma Çağın ait tümülüs mezarlar bulnmaktdır. ikinci Çamlık olarak bilinen piknik alnıd defineciler tarfınd soyulmakta olan Tunç Devrine ait küçük bir höyük bulnmaktdır. Buraya uzak olmayan bir noktatahrib ın uğray n Roma Devri tümülüs mezarlı kaydedilda ise definecilerin yoğun miştr. Defineciler mezar odalrın girdikten sonra duvarlı ve klineleri tahrip etmektedir. Burada tahribat sonraı belgeleme çalışms yapılmştr. III. Musabey Köyü Musabey Köyü'nün mezarlığnd çok sayıd miarı parçalar mezar taşı olarak kulanımştr. köylülerin, köylerinin tarihine virde değişms Bu nedenle bu miarı elmanrı nereden taşındğ zorlaşmı t r. rişnde rın sağl m yab ncı Hellenistik ve Roma Devrine ait Köyün demografik yapısn yakın dekalm rı sonucunu getirmş. sorusuna sağlık bir yanıt bulmak LV. Menemen Menemen ilçesi'nde yaptığmz kısa bir tur bize burada, Kubilay [lkou'nrı gibulnarı iki adet Bizans Devri sütun başlığy iki adet Roma Devri lon başlık­ ve Attika-Ion kaidelerini belgelememizi sağlmıştr (Resim: 14). Ayrıca oldukça bir Rum kilisesi ve onun önünde de bir zeytinağı presi bulnmaktdır. V. Eski Manisa Yolu Gelen ihbarlar üzerine eski Manisa yolunda "Birinci Köprü" adı verilen mevkiye gidlmştr. Burada zeytinlikler içinde sayız duvar ve döşem izleri görülmektedir (Resim: 15). Tahribtın boyutu ürkütücüdür. Kepçe ile çalışm ve yer yer 4 metreye Bu çukrlaın bazılrn diplerinde kiklopik duvar izleri görülvaran çukurlar açılmştr. mektedir. Yerlşim alnı göreceli küçük olması burasın kutsal bir alan olabiecğ­ ni düşnrtmeki. ileride daha geniş ve kapsmlı bir incelerneyle yaınlm plan dığ m z ve 5+2 "Aiolis Uzerine Tarihsel ve Arkeolojik Bir Araştım" kampanya olarak tasrldığmz adlı projemizin 3. kampnysı da bu sene böylece sona ermişt. 248 Resim: 1 ~\ ..... .' mezarlar} 2) Hatundere KÖY.ü ,alr tileb~H Resim 2: trümıs1 4 Dedmzarı, 5) Kıliseykğ, 6) Büyük k3) ale, Kiremitii ,8) Efe~lk ğl, 9) Karılmezğ. 10) Karagö ,11) Kay14) Kocakşe 15) Alarakll,12) araphane, 13) Eşmec, bahçe, i6 Küçükkale, 1'7) Kocamehmet tarlasl,18) I:şek­ tepesi 249 Resim: 3 / L // ! / , , / ,: ! l i i t f ,1 Resim: 4 Resim: 5 Resim: 6 250 Resim: 7 Resim: 8 Resim: 9 Resim: 10 Resim: 11 251 Resim: 12 Resim: 13 Resim: 14 Resim: 15 252 THE WATER SUPPLY OF CONSTANTINOPLE SURVEY 2001-2002 James CROW* Richard BA YLlSS PaoloBONO Introduction The aim of this research project is to advance our understanding of urbanism in Constantinople throughout its history by investigating the provisions for water supply. Completed by the emperor Va/ens in AD 373 and supplemented by additional channels in the 5th-6th centuries, the system stretched over 250 km. to the west of Constantinople and was described rightly by the Turkish hydrological engineer Professor Kazım Çeçen as "The Longest Roman Aqueduct'". Archaeological and hydrogeological research is being carried out on the channels and bridges outside the city and the cisterns and reservoirs within, by a team comprising archaeologists from Newcastle Universityand hydrogeologists from La Sapienza University, Rome. This report describes two years surveyand fieldwork Thrace carried out in 2001 and 2002. In September 2001 we undertook our first full season of fieldwork on the water supply system. During the course of the Anastasian Wall Project (1994-2000) we established a GPS control network in Thrace using high-precision equipment. These control points of known elevation have enabled us to employ a Garmin Summit handheld GPS device with integrated barometric altimeter for satisfactory positioning of filed observations. Our fieldwork in 2001 focused on the channel extending eastwards from the BalIıgerm Aqueduct in the valley of the Karamandere and alsa on the major Danamandıra tributaries (Fig. 1). We were able to establish the physical relationship between this latter source and the main supply line and to demonstrate that the springs near Danamdır had provided a substantial source for the original supply line in the 4 th centwo principal phases of the system have been identified: a c.1 tury. East of Balıgerm m. wide channel representing the. primary 4th century phase and a slightly lower and larger (1.6 m. wide) channel representing a massive supplement to the system, probably dating from the 5th century. The lower channel required new bridges to be built and in many cases the old bridges were abandoned, with both wide and narrow channels subsequently carried across the new, larger structures. Also in 2001, a series of hydrological analyses were undertaken at a number of key spring sources and several new sinter samples were collected. Dr. James CROW, Department of Archaeology University of Newcastle, Newcastle upon Tyne, NE1 7RU, ENGLAND Çeçen 1996a. 253 In Spring 2002 a short investigation of the city's cisterns took place. Many of the cisterns recorded by Forchheimer and Strzygowski at the end of the 19th centuryare now either unknown, inaccessible or destroyed, making a reappraisal of their work somewhat problematic, but we were stili able to studyover 30 cisterns in some detail 2 . The principalobjective for the summer campaign of 2002 was to investigate in more detail the evidence for the water supply system on the long (110 km.) stretch bettributary at Balıgerm. The archaween Vize and the junction with the Danmdır eological remains in this section are more fragmentary than further east in the heavily forested central region. Nevertheless it is possible on this long stretch to observe the remains of both narrow (0.6-1 m.) and wide (1.5+m.) channels. However, it does not seem that these were separate channeIs in use simultaneously, as was found to the east of Balıgerm. A more Iikely interpretation is that the broad and narrow channels represent two different phases of the same supply line. Numerous bridges were visited along this stretch and several expeditions were made through the forests where new channel observations were made. Vize-Balı/grm Between Binkılç and the Karmnoğlu Dere the channel was seen on several occasions in tributaries of the Istranca Dere (Manganez Dere, Cineviz Dere, Babadar Dere and Elmaı Dere) and was found to be uniformly 1.5-1.6 m. wide (Figs. 1,2). Only Dere can two different gauges of channel be identified: the first, a in the Karmnoğlu 1.5 m. wide channel which passed through the ridge on the east flank of the valley by means of tunnel and the second, a 1 m. wide channel which was carried on a longer route around the same ridge. It was in no place possible to establish the physical or chronological relationship between the two channels. Further to the west, in the catchment of the Ergene Dere north of Saray, reconnaissance revealed a particularly complex series of results on the stretch between the Ayvacık Dere and the Galata Dere. In the remains of a bridge crossing a tributary of Dere, samples were extracted for analysis from a section of channel found the Ayvacık with multi-Iayered sinter deposits. The channel at this location was only 90 cm. in width. Slightly further to the south is the main bridge over the Ayvacık Dere. This bridge would have been approximately 85 m. long and 13-14 m. high with three arches in a single tier, but nowonly the abutments and footings of the piers survive. Here, the channel crossing the bridge was a massive and unexpected 2.4 m. wide, but at alater date appears to have been reduced in width, perhaps to the 90 cm. gauge. Dere and returns to the Ergene Deresi passing The channelleaves the Ayvacık by the viiiage of Kavcık. In this vicinity we were abie to identify the narrowand broad channels seen by Çeçen", The narrow channel was clearly a continuation of the one seen in the Ayvacık Dere, while the broad channel was 1.6 m. wide and could be seen in places on a substantial platform (4-5 m. wide) Iying some 22 m. below the narrow channel. Moving further to the east, the next location where a water channel can be identified with certainty is in the Galata Dere, as it crosses the fragmentary remains of a very substantial bridge which would have been approximately 130 m. long and 2025 m. high, Le. longer and higher than the better surviving examples from Büyükgerme and Tatass. A collapsed seetion of hillside on the east side of the bridge has revealed traces of the narrow channel (85-90 cm. wide) but there is no evidence of the broad channel in this vicinity. Hence, the function, origin and destination of the broad channel in this area remain uncertain, and an interpretation cannot be provided until further consideration is made of the regional data set. 2 3 4 Forchheimerand Strzygowski 1893. Çeçen 1996a. Bayliss 1999. 254 The Danmdır Tributary The stretch of the Karamandere between Papu and Balıgerm was investigated in some detai! (Fig. 1). A major source for the high-Ievel system had been identified at a cave in the Papu basin, and a series of hydrological analyses were carried out. The channel running downstream was identified in several places at around 152 m. in elevation and three inspection shafts were also observed. At 0.6 m. wide by 1.5 m. high this channel is considerably narrower than the 1m wide, high-Ievel channel observed further downstream. The channel appears therefore to have reached its full size somewhere in the region of Balıgerm, with the larger scale presumably necessitated by the increasing number of channel tributaries. Between Papu and Balıgerm the channel survives well within the steep hillside above Hasan Dede Çiftlğ and in a narrow valley just beyond the Saray-Çatalca road the recently exposed remains of an aqueduct were recorded. This had been approximately 4 m. wide and 11 m. long with a single-arch. The surviving masomy was substantial ashlar blockwork with drafted margins (rustication), a form more usually associated with the major low-Ievel bridges further downstream. Previously we had thought that Papu was the most westerly source on the highlevelline. However investigations further to the west in the viiiage of Danmdır suggest that the two natural springs exploited by the viIIage, Kaynarca Pınar and Paş Pı­ narı, had also been tapped for the Byzantine system. The Kaynarca line ran along the east side of the valiey, presumably connecting with the channel at Papu. However the Pasa Pınar must have travelled along the west side of the vaıiey, and indeed the remains of a channel and at least one smail bridge were found on the west side between Papu and Hasan Dede Çiftlğ. This channel must have continued along the west side of the valley all the way to the place where the Vize channel joins the Karamandere valley through the tunnel west of Balıgerm, as indicated by the wide shelf in the hillside upstream from the presumed tunnel exit. The east side of the valley around Balıgerm is treacherous, with steep inaccessible cliffs, and initially we were unable to understand how the Papu channel was able to proceed downstream of the bridge. Closer investigation however revealed a narrow shelf cut into the cliff-face to carry the channel, which in some places was tunnelled through the rock, just behind the cliff-face. East of Bal ıgerm The two channels coming from Papu and Danmdır and from Vize converge west of the Balıgerm aqueduct. Between Balıgerm and Kumalıder (near KaIfaköy) the best preserved bridges on the system survive. It is also within this sector that the distinction between the high and low channels is most apparent. The main emphasis for detailed survey in 2001 was in the Kurşnlgem valley and in particular on the principal surviving aqueduct bridge. Using a Trimble DR200+ Reflectorless Total station we produced an accurate plan, a detailed elevation of the east faoade and a seetion through the bridge. In 2002 similar detailed surveys were carried out on the Balıgerm and Büyükgerme aqueduct bridges. Both bridges preserve evidence of Iate repairs. At the same time Jonathan Bardili (Newcastle University) undertook a study of the mason's marks on the bridges and was able to identify some significant correlations. The Büyükgerme aqueduct bridge belongs to the second phase of the system and carries the broad low-Ievel channel across a wide valley on a shorter route than the earlier narrow system had taken. Several surviving bridges belonging to the high-Ievel system were visited in this vicinity, one of which had c1early been rebuilt at some point, probably in the 5th-6th century. This demonstrates that the 4th century high-Ievel narrow channel continued to follow its original route after the construction of the broad channel bypass system and the Büyükgerme bridge (Fig.3). 255 A series of crucial observations have enabled us to present a revised interpretation of the relationship between the water channels and the bridge at Kurşnlgem. Some 100 m. to the east and upstream of the standing bridge are the fragmentary remains of an earlier bridge belonging to the high-Ievel system. Evidence suggests that the new bridge was built at the time of construction of the low-Ievel system, but that it was designed to carry both the high-Ievel and the low-Ievel channels on separate tiers. Consequently the primary bridge was abandoned. In other valleys, such as Talas, we have consistently observed that the upstream (high-Ievel) aqueduct was in a state of disrepair. This implies that the technique of moving both channels onto a single bridge was widely practiced during the construction of the broad channel, but only at Kurşn­ lugerme is there any significant evidence for this action. The question of whether the upper and lower systems converged at any po/nt remained outstanding and confirmation was sought in parts of the system closer to IstanbuL. A possible location was the open ground around Kalfaköy. A group of four very substantial depressions (up to 100 m. dia. 7-12 m. deep) near the viiiage were investigated and their possible role as reservoirs was ruled out by the observation that in the first instance they were merely karst-Iimestone sinkholes, but at the same time they were also much higher than the supply line at this point. More significantly, investigation further to the east in the Derinçatak Deresi, revealed the presence of two channels and two aqueducts, attesting to the continuation of the two systems. Çeçen had reported a handful of surviving aqueducts further to the east around Taykdın and tmrahors. The Küçük Kemer and the Büyük Kemer were visited and although it was nowhere possible to ascertain the existence or otherwise of a dual system, reports suggest that two gauges of channel had at a previous time been visible in this area. Few sightings of the channel are reported east of here as the channel begins to approach more exposed and urbanised areas of Thrace. The Subeşı Tributary and Dr. Caroline Finkel we made an inOn the kind advice of Gökhan Çağlyn and located a smail channel with a pedivestigation of the area to the north of Subaşı mented roof situated in the hillside above the viIIage. Further reports would suggest that this forms part of a major tributary channel with its sources elose to the viIIage of Pınarc, which we investigated and reported in 1998 6 . Based on the topography of this region we can suggest that this tributary would have joined the main channel south of Kalfaköy and provides further evidence for the complex dendritic structure of the Thracian water supply system. The Forest of Belgrad Preliminary reconnaissance on the Ottoman aqueducts near Kemerburgaz in 2001 yielded some significant results. Both of the principal aqueducts visited, the Uzunkemer and the Kovukkemer, are in their present form essentially Ottoman structures, but the question remained as to whether these had replaced earlier Byzantine line", Professor Kazım Çeçen had suggested that eleworks on the same Kırkçeşm ments of the Uzunkemer did indeed contain earlier Byzantine masonry and we would tend to concur with this hypothesis. However, the elearest indications were found at the Kovukkemer, a three-tier aqueduct crossing the Büyük Dere. Inspection of the lowest tier in the three-tiered Kovukkemer aqueduct, revealed what appear to be substantial components of an earlier Roman or Byzantine aqueduct bridge, probably in situ, and characteristic Middle Byzantine repairs were also noted in the second tier. 5 6 7 Çeçen 1996a. Crow, Ricci et aL. 1998. Çeçen 1996b 256 Halkı and the Ma 'zulkemer A further investigation was made of the Ottoman supply line which runs 15 km. Here the Ma'zulkemer aquto the west of the city to sources in the vicinity of Halkı. educt bridge is of particular interest as the only apparent evidence of an earlier Byzantine or Roman system on this line (Fig. 4)8. However the bridge is located within a military zone so few have been able to examine it closely, With the support of Dr. Alpay personnel we were abie to study the Pasinli and the assistance of the Topkule Kışlas water bridge in great detail. While Dalman suggested an 8th century or later date for the bridge, Eyice proposed a much earlier Iate antique date based on the eonstruetion of the bridge 9 . Dalman's date is the more likely of the two but was based on a highly tenuous historieal conneetion. Instead we have coneluded that this bridge, while showing several phases of modifieation, is more likely to be Ottoman and was perhaps built shortly after the eonquest of the city by Mehmet ii. It therefore seems less likely now springs provided the original sourees for the Hadrianic water supply of that the Halkı the eity, which instead probably originated north of the city in the Cebeciköy valiey, on what was later the Ottoman Belgrad Forest line 1O• A detailed article on the Ma'zulkemer bridge is currently under preparation to ensure the rapid publication of these resultsn. Cisterns and Reservoirs in the City Three days Iate in September 2001 were spent studying the major open-air reservoirs of the city, the Aetius, the Aspar and the Moeius. This continued the work bereservoir outside the city near Bagun in 2000 with our detaHed survey of the Fildamı kıröy12. A number of eonsistent briek stamps were identified in the Aspar and the Mocius and bath struetures showed evidenee of seeondary redevelopment, attributable arehaeologieally to the Middle Byzantine period. In the following Spring season 2002 we spent 10 days studying the city's smaller Byzantine cisterns. A primary objective was to investigate the topographie relationships between the cisterns and to look speeifically at water distribution within the eity. The main premise of the working model was that Byzantine water ehannels are known to have entered the eity at two different heights. The long-distanee supply line from Danamdır and Vize entered the city near the Edirne Kapı at a height of 63-4 m., from where it was abie to supply mueh of the eity. In addition, a second channel is known from the Belgrad Forest to the north of the city, whieh entered the Theodosian Walls Kapı, at a eonsiderably lower level of 33-5 m. This model has very signinear the Eğri fieant implications for water provision to different areas of the eity in the Byzantine period, partieularly relating to the distinetions that can be drawn between the 2 nd-century "Aqueduet of Hadrian" (reported in 6th-eentury Byzantine sourees) and the 4lh-century long-distanee water ehannel eompleted under Valens. A substantial paper on our discoveries is in preparation and is planned for publieation in 2004. The Anastasian Walf and Evcik Kilise Despite the shift in emphasis of our researeh onto the water supply we maintain our eommitment to our long term interest in the Anastasian Wall and continue to monitor the monument and its environs aeeordingly. In Spring 2002 Crow and Bayliss were also able carry out field survey on behalf of the Silivri Belediyesi, establishing the Ii8 9 10 11 12 Mango 1995. Dalman 1933; Eyice 1979. Çeçen 1996b see Anatolian Studies 2003. Crow, Bayliss et aL. 2000. 257 ne of the of the Anastasian Wall to the north of the city in advance of future developments. As part of this survey we also discovered three new types of brick stamps associated with the Wall. This completed our investigation of the remains of the Wall in this area, which were begun in 2000 with a campaign of topographical and geophysisubstantiated by evaluation excal survey. Our findings on the location of towers w~re of the Istanbul Archaeological Museum in cavations undertaken by Turan Gökyıldrm May 2002. Early in 2001, treasure hunters had caused extensive damage to the Church of St. George at Evcik, asite surveyed in 1995 as part of our investigations on the Anastasian Wall. As a result we spent a day there, early in September, to assess the damage and to record what had been revealed, which included a cistern beneath the narthex. In the process of illicit exeavation. the treasure-hunters had also exposed a substantial block bearing a long inscription, which was found on the site by Alessandra Ricci in May 2001. The block had originated in the Anastasian Wall and had presumably been relocated for the 10lh-century construction of the church. To date, this is the only known inscription from the Wall. Transportation to the Istanbul Archaeological Museum was arranged and in September 2001 we were permitted to spend some time studying the Greek text. The inscription records restorations to the Wall during the reign of Heraclius (610-41) and full publication wil\ be proceed in due course, in collaboration with the museum. Acknowledgements Once again it is our pleasure to record our thanks to the General Directorate of Ancient Monuments and Museums for granting permission to continue our research. The significant progress made on our fieldwork during the past two seasons was mafrom de possible through the support and assistance of our temsilciler; Nilüfer Aydın from the Kocaeli Archaeological the Istanbul Archaeological Museum and Emel Balık Museum in 2001, Mustafa Demirel of the Antalya Museum and Neslihan Güder from the Monuments and Museums General Directorate in 2002. At the istanbul Archaeolq,gical Museum we were as ever kindly received and assisted by the director Dr. HaiilOzek, Sumerianologist Dr Veysel Donbaz and archaeologist Dr. Turan Gökyıldrm. Veysel Bey in particular helped us to procure essential equipment and kindly introduced us to the fasçinating site he had studied near Kurfalı. We alsa would wish to thank Dr. Ferudun Ozgümş for sharing his time with us in Istanbul on a most stimulating exploration of the suburbs. of the Tekirdağ Museum was as ever an enthusiastic host and Mehmet Akif Işın we were delighted that he was able to join us on a day of fieldwork in 2002 in the viciWe also than k him for his time in the preparation of the documents for nity of Kavcık. Başknı Selami Değirmnc and his staff in the ..Silivri the sinter sample from Ayvacık. Belediyesi made us feel most welcome in the city and we particularly thank Mr. Ozcan Işıklar (Deputy Director) for his great efforts to assist our research. In 2002 we were fortunate to be joined by Kristin Romey, managing editor of Archaeology Magazine, who was given a three-day, high-velocity introduction to our research. As usual we made many good friends in the tea houses of Trakya whilst delving for local information on the water channels. Particular thanks must go to those who dithe remains: Mustafa Nafiza Tığl (Gümşpınar Köyü Muhrectly assisted us in firıdng tarı), Ali Galip Dayal (ımraho K9Yü Muhtarı), Hasan Turgut (Taykdın Köyü Muhtarı), Abdullah Arslan (Aydınlar) and ılhan Toprak (Kalfaköy). Funding in 2001-2 was gratefully received from the British Institute of Archaeology at Ankara, the Arts and Humanities Research Board and the Leverhulme Trust. In addition to the authors and representatives, the team in 2001 was made up with postgraduate students in archaeology, Byzantine history, geology and hydrogeology from the Universities of Newcastle, Queen's Belfast, Aberdeen and La Sapienza (Rome): 258 Emiliano Agrillo, Laura Casella, Tom Crow, James George, Rowan Hindley, Mark Jackson, Aimee Lawrence and Claire Nesbitt. The Spring season in 2002 was undertaken by Richard Bayliss, Jonathan Bardili and James Crow. In the Summer season they were joined by Tom Crow (Geologist) and post-graduate students from Newcastle University: Naomi Belshaw, Aimee Lawrance and Claire Nesbitt. BIBLlOGRAPHY BAYLlSS, R. 1999. Anastasian Wall Project+Water Supply of Constantinople Website. http://museums.ncl.ac.ukllongwalls/index.htm. The Longest Roman Water Supply Line. istanbuL. ÇEÇEN, K. 1996a. ÇEÇEN, K. 1996b. Sinan's water supply system in istanbul. istanbuL. CROW, J., BAVLlSS, R. and BONO, P. 2000. "The Anastasian Wall and the Water Supply of Constantinople Survey 2000", Anatolian Archaeology 6, 16-8. CROW, J., RICCI, A., et aL. 1998. "Anastasian Wall Project", Anatolian Archaeology 4, 19-20. DALMAN, K. O. 1933. Der Valens-Aquadukt in Konstatinopel. istanbuler forschungen ... bd. 3. Bamberg. svıce. S. 1979. "Byıantische Wasserversorgungsanlagen in istanbul", Leichtweiss-Institut tür Wasserbau Braunschwieg Mitteilungen 64, 5-21. FORCHHEIMER, P. and STRZVGOWSKI, J. 1893. Die Byzantinischen Wasserbehiilter von Konstantinopel. Wien. MANGO, C. 1995. "The Water Supply of Constantinople". In G. Greatrex (ed.) Constantinople and its Hinterland. Aldershat: Publications of Society for the Promotian of Byıantie Studies 3, pp. 9-18. 259 Water Supply ofCm~tanlpe 2002 Survey LocatlM Mar; ŞP!e~i- .fh7(J~ H()I~ p~\uı- /H()f€t'i;olIJ.m~ publi.~j,et (O tn ..·tlU.~r#1: this~'t:,(i)n Ar('J~.M,kıgy (?l·d.;ınme,' ? lJ(if} n raoıpşUmQ3/ # Q "" Fig. 1: Survey location rnap-frorn tributarles Blnkıç to Kurşnlgem 260 showıng .• ," ~",. ı the Danmdır Fig. 2: Elmaı Dere Aqueduct Bridge, near Aydınlar Fig. 3: Work in progress on a bridge near Büyükgerme which carried both the narrowand IJroad channels side-by-side 261 Fig. 4: Ma'zulkemer Aqueduct Brldge, near Mahmutbey 262 2002 YILI ERZiNCAN, ERZURUM, KARS VE IGOIR iLLERi YÜZEY ARŞTIML Alpaslan CEYLAN* Kültür Baknlığ' izni ile 1-30 Eylül tarihleri arsınd yür tm ş olduğ m z Refahiye ve Çayırl Ilçesi; Erzurum'un Merkez, Ilıca ve Pasinler ilçeleri ile Kars'ın Kağızmn, Selim ve Sarıkmş ilçeleri; lğ­ Merkez, Karakoyunlu ve Tuzluca ilçeleri incelmştr. Başknlığm atınd yürütülen çalışmr, Dr. Akın Bingöl, Araş. Gör. Yunus Gör. Veli Unsal, yüksek lisans öğrencis Müfit Yakut ve lisans öğrencil­ Berkli, Araş. den Yasin Topalğu, Yavuz Günaştı ve Sinan Gül katılmşr. Elde edilen verilerin değerlnqimsd Yrd. Doç. Dr. Selma Pehlivan ve Uzman Nevin Ulusoy görev almış­ lardı . Ozverili çalışmrnd dolayı meslktaşrı teşkür ederim. Yüzeyarştımln katı sağlyn Atatürk Üniversitesi Araştım Fonu' ile beyefendiye teşkür maddi ve manevi desteklerini bizlerden esirgemeyen Yavuz Kılç etmeyi bir borç bilirim 2 . kaps mlı Aşkale, dır' n ar ştı m l da, Erzinca 'ı Erzincan Bölgesinde Belirlenen Yerlşm 2002 Yıl nde Bölgede yapmış olduğ m z ar ştı m l , bölgenin tarihi ve arkeolojik açıdn zengi l ğ ni ortaya koyrnatdıö. 2002 yılnda yaptığmz çalışmr onrasıd Erzinca'ı ayırlÇ ilçesi'nde iki, belirnmşt. Refahiye Ilçesi'nde de bir yerlşm Doplaktepe Höyük - Refahiye/Erzincan Köyü'nün yaklşı Refahiye ilçesi, Akçiğdem deniz seviyesinden.2055 m. yükseliğndr. Höyüğn maktdır. Höyükte Ilk Tunç çağı keramikleri tespit edilmştr. höyüğn likle Karaz türü keramiklere de rastlnım Qoç. Dr.Alpaslan CEYLAN,_Ata!ürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı Uyesi, Erzuruml TURKIYE Proje No:1998171 Yüzeyarştıml sırand gösterdiklerianlyış ve sağldıkr katılrdn dolayı Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşr Sütbeyaz'a, Fen-EdebiyatFakültesi Dekanı Prof. Dr. SebahattinTüzemen'e,TarihE!ölümü ınakş B Prof. Dr. Mustafa Maya'ya, Erzincan Valisi Sayın R. Arslan Öztürk'e, Kars Valisi SaEnver Konukçu'ya, Erzurum Valisi Sayın yın Nevzat Turhan, Iğdır Valisi Sayın Musa Küçükyurt'adesteklerinden dolayı teşkür ederim. Tarihi ve Arkeolojik Araştıml", Atatürk Üniversitesi Türkiyat AraştITmin Enstitüsü Dergisi A. Ceylan, "Çayırh'd 15, Erzurum, 2000, 277 vd.; A. Ceylan, "1998 yıl ErzincanYüzey Araştıms", 17. Araştım Sonuç/an Top/antısI2, 2000, 181 vd.; A. Ceylan, "1999 Erzincan-Erzurum y.üzeyAraştıml", 18. Areştum« Sonuçlan Toplantıs 2, 2001, Erzincan ve Erzurum ıleri Yüzey Araştıms", 19. Arsştıme Sonuçları Top/antısI2, 71 vd.; A. Ceylan, "2000 yıl 2002, 165 vd.; A.Ceylan, "2001 ıly Erzincan,Erzurum, Kars ıleri Yüzey Araştıml", 20. Areştım Sonuç/an Top/antısl2, 2003, 311-313.;A. Ceylan, "The Erzincan,Erzurumand Kars" Region In The lron Age, Anatofian Studies51, Anatofian Iron Ages 5, (Baskıd). Oğretim 1 2 3 1 km. doğusna bulunan höyük kuzeyinden "Kuzun Deresi" akKeramikler arsınd özelönemini artımkdr. 263 Yukan Kartlı Höyük- Çayırl/Ezinc 11 km. güneydoğusa, Çayıri'n 1710 m. yükseklikte bul nmakt dır. izleri tespit edilmştr. yutlarda kaçak kazı lerinden oluşmaktdır. Aşağı Kare Kartlı Köyü'nün 500 m. batısnd, kale 40x40 m. ölçülerindedir. Küçük boHöyükteki yüzey bul ntuları Ortaç ğ keramikplanı Yukarı Höyük- ÇaYlrll/Erzincan Kartlı ayırlÇ ilçesi'nin 18 km. güneydoğusa ve Aşağı artlıK Köyü'nün ortasınd bulunan höyükte herhangi bir keramik veriye rastlnmış. Höyük, köy yerlşm­ rinin içerisinde kalmış olmasın rağmen beklenilen ölçüde tahribata uğram ıştr. 2002 yılmda Bölgede yaptığ m z çeleri incelemeye r uşt -. alınm ştır. Erzurum Bölgesinde Belirlenen Yerlşm ar ştı mal rd bölgenin Aşkale, Ilıca, Bu bölgelerde ilk Tunç ve Demir Çağı Merkez ve Pasinler ilyoğun olarak yaşrı­ Tilkitepe Höyük Pasinler'in 18 km. güneybatısd Karavelet Köyü'nün hemen girşnde bulunan höyükte bol miktarda Ilk Tunç ve Demir Çağı keramiğ tespit edilmştir. ne yazık ki, bol miktarda kaçak kazıy maruz kalmıştr. Ziyaret Tepe Yerlşmsi Pasinler ilçesi'nin Karavelet Köyü'nde bulunan höyük köyün 4 km. güneyinde Kuşaky Dağı'nd gelen çay, tepenin etrafın dolaş r k kuzeye devam etmektedir. Höyük yüzey bul ntuları Ortaç ğ özel iğ taşım ktadır. yer almktdır. doğru Kuşak ya şaky (kuzey) Höyük, Kuşaky Dağı'nd kur lm ştur. zensiz sayılbieck yok edilmştr. Kalesi Kalesi, Ziyarettepe yerlşmesin yakl şı 1 km. güneyinde ve Kugelen derenin batısnda, 1940 m. yükseliğnd bir tepe üzerine Kale 50x45 m. ölçülerindedir. Kalede yapıln kaçak kazılr sonucunda dütaş sıral ortaya çıkmştr. Kale günümüzdeki yapıs yla tamamen Höyük (Resim: 2) Köyü'nün 1 km. kuzeydoğ­ Pasinler'in 15 km. güneyinde yer alan Yastıkep sunda bulnmaktdır. Doğus ve kuzeyinde verimli Pasin Ovası bulnmaktdır. ler tarfınd taş ocağı olark.unıdğ büyük oranda tahribata uğramıştr. yükte tespit edilen keramikler Ilk Tunç Çağı, Demir Çağı ve Ortaçğ' aittir. Yastıkep Dana Tepe Höyüğ Pasinler'in 28 km. güneybatısd yer alan höyüğn bulnması nedeniyle batıs nda nıda 4 güneybatısd değ rl ndi leb c k KöylüHö- bulunan Gerdekkaya Köyü'nün hemen kuzeyBüyükdere Çayı akm tadır. Köyün yakı­ keramik verisine rastlnmaıştr. Erzurum Bölgesi ile ilgili yapıln arştıml ve incelemeler için bk., M. Pehlivan, En Eski Çağlrdn Urartu'nun ­ıkY KadarErzurum ve Çevresi, şıma lısaB( DoktoraTezi), Erzurum, 1984.;S.GÜneri 'Erzurum Çevresindeki Höyüklerin Yüzey Araştıms', V. Araştım Sonuçları Toplantıs 2, 1987,45 vdd.; A. G. Sagona, "An Archaeological Survey of the Erzurum Province, 1999:The Regionof Pasinler" AncientNear EastemStudiesXXXVi, 1999,108 vdd.; A. Ceylan, "1999 Erzincan-Erzurum YüzeyAraştıml", 18.Araştım Sonuçlan Toplantıs 2, 2001,71 vd.; A. Ceylan,"2000 Yıl Erzincan ve Erzurum irelı Yüzey Araştıms", 19. Araştım Sonuçları Toplantıs 2,2001, 165 vd.; A. Ceylan, "2001 ılY Erzincan, Erzurum, Kars ıleri YüzeyAraştıml", 20. Araştım Sonuçları Toplantıs 2, 2003,311 vdd, amş" 264 Höyük Pasinler'in 10 km. güneyindeki Otlukapı Höyükte yapıln höyük, kuzey-güney doğrult dr. mir çağın ait keramik verileri bulnmştr. Değirmntp Köyü'nün hem ei") güneyinde bulunan incelemede Ilk Tunç çağı ve De- Sıt Boğazı (Maşt), Kaya Basmklı Tünel Pasinler'in Çiçekli Köyü'nün güneydoğusnda, dağl rın üstünde, Sıfrn Boğazı mevkiinde Maşt çayı'n ind ğ anl şı an kaya basmklı tünel tespit edilmştr. Girş kısmndai 15-20 basamak kırldğ için girmenin mümkün olmadığ tünelde kaya basamklrı rahtlık izlenebilmektedir. Ancak kaçak kazı yapanlar basmkların sonunda define olduğn düşnkleri için devamlı olarak tüneli tahrip etmişlrd. Bu merdevam etmektedir. kezdeki çalışmr Kurbanç yı Yerl şm si Pasinler'in 6 km. kuzeybatısndi güneyinde yer almktdır. Yayla Dağı'n sürekli tahrip edilmştr. Yerl şm de çok sayıd Ortaçğ Kurbançyı Köylüler tarfınd ve az sayıd Köyü'nün kuzeydoğsuna toprak almak am cıyla Demir çağı keramiğ ve bulnmştr. Kalesi Kurbançyı Köyü'nün 1 km. doğusn­ Kale, Pasinler'in 6 km. kuzeybatısndi daki bir tepe üzerinde bulnmaktdır. 60x55 m. ebadın olan kalenin deniz seviyesin1850 m.dir. Yoğun şekild ka~ kazı izlerine rastlnmışr. Kale, Pasin den yükseliğ Ovası'n hakim ve Büyükdere'den gelen dogal yoları kontrol altınd tumakdır. Kalede çok sayıd işlenm obsidiyen bulunmakla birlikte herhangi bir keramik verisine rastl nma ışt r. Bu nedenle kalenin ileride daha geniş incelenmesinin gerkliğ ortaya çıkmştr. Kurbançyı Topdağı Kalesi/ Küç kdağ Pasinler'e 8 km. uzaklıti Kavuştrn Köyü'nün yaklşı 1 km. güneybatıs­ da deniz seviyesinden 17:80 m., ovadan ise 80 m. yüksekliktedir. Doğu-batı doğrult olan kalede bol miktarda Ilk Tunç, Demir çağı ve Ortaçğ keramikleri ile bol sayıd sidiyen tespit edilmştr. Kaçak kazılr yapılmş ve bunun sonucunda miarı yapıl r ortaya çıkmştr. köylüler tarfında götürülmek suretiyle kale tahribata uğratılmşr. ledeki taşlr doğus nda rak kulanımştr. rinlğe mir Çağı obKa- Top Mezar Höyük Höyük, Pasinler'in 6 km. kuzeybatısndi Kurbançyı Köyü'nün 500 m. güneybul nmakt dır, 75x70 m. ölçülerinde olan höyük daha sonra mezarlık olaUzerinde Islamı Döneme ait mezar taşln bul nmakt dır. 3-4 m. devaran kaçak kazılr tahrip edilmştr. Höyükten Ilk Tunç Çağı, Boyalı Erken Deve Orta Demir çağı keramikleri elde edilmştr. Kavuştrn Kalesi Pasinler'in kuzeyinde bulunan Kavuştrn Köyü'nün 2.5 km. kadar güneybatı­ sında, Serç boğazı Köyü'nün yaklşı 1 km. güneydoğusa, 1850 m. yükseliğn­ deki kale, kabaca yontulm ş iri taşlr kuru duvar tekniğ de inşa edilm şt r. Kale, bulundğ yer itibariyle ovanı en yüksek noktasınd r ve tüm Pasin Ovası'n hakimdir. 265 Kaledeki miarı kalıntr çok belirgin bir şekild tespit edilebilmektedir. ilk Tunç ve Ortaçğ keramiklerinin yanı sıra bol miktarda işlenm obsidiyen bulnmştur. Anolmayış , bu obsidiyenlerin bölgeye, çevredeki yatakcak bölgede obsidiyen yatğın lardan getirldğn düşnrtmeki. Küçüktuy (Tetikom) Höyük (Merkezi Küçüktuy Köyü), Kaleboynu Kalesi (PasinleriKurnuç), Tepeköy Kalesi (MerkezITepeköy), Dumlu Su Deposu Höyük (Dumlu), Eskişehrtp Kalesi (Dumlu), Ikiztepe Höyük (Dumlu), Çöğendr Höyük (Pasinler/Çöğ­ neder Köyü), Pırtn Kalesi (Aşkale/Pırtn Köyü), Aşıkl Höyük (IlıcaiMerkz), Altınbaşk ii Höyük (lıca/Atnbşk Köyü), Tepecik ii Höyük (Pasinieri Tepecik Köyü), Tımar obsidiyen yatklrı (PasinlerITım Köyü), Kızlvank yerlşmsi (Dumlu), Ağören obsidi(1Ilca/Ağören Köyü), Yapğıl Höyük (Paslner/Ypğıh Köyü), E.şbenc yen yatklrı Höyük (Pasinler/Esbence Köyü), Taşlıkyn Höyük (PasinlerTşıky), Ovenler Höyük (Pasinler/Ovenler), Ardışl Höyük (Pasinler/Adış Köyü); .adı geçen yerl şme­ lerin, 2002 sezonunda tespiti ve çalışmr yapılmş olmasın rağmen, çalışmrn genişltms plandığ için daha geniş ya ın 2003 sezonuna bıraklmıştr. 2002 yılmda Kars Bölgesinde Belirlenen Yerlşm Kars ili, Sarıkmş, Kağızmn ve Selim ilçelerinde devam başldığmz Kars bölgesi arştınlö 2002 yıl nda genişle­ Oldukça zengin materyallerle dolu olan Kars bölgesinden dört Araştımlz edilm ştir. 2001 yılnda yerek devam etmiş r. yeni kale ve iki yerlşm belirnmşt. Yumrutepe Kalesi Yolgeçmez Köyü'nün kuzeyinde bulunan kale, Kars-ErzuSelim ilçesi'ne bağlı rum karayolunun 750 m. batısnd bulnmaktdır. Kalenin eğimn fazla olduğ kuzey kendisini belirgin bir şekild gösterirken, eğimn az ldığ güney kesiminde sur duvarlı ve doğu kesiminde sur duvarlı büyük ölçüde tahrip olmuştr. Kalenin sur duvarlın­ dan çıkarln taşlr köyevlerinde yapı malzemesi olarak kulanımştr. Kalenin bulunduğ tepenin bir obsidiyen yatğı olması, kalenin aynı zamanda bir obsidiyen ihraç gösterebilir. Kaleden toplanan keramikler Ilk Tunç çağı ve çoğunlk­ merkezi olduğn la Demir çağı verilerinden oluşmaktdır. Yapım özel iğ y de kale tipik Demir çağı kalelerine benzemektedir. Gevenli Yerl şm si Yolgeçmez Köyü'nün 1 km. ve Tilkitepe yerlşmsin 250 m. kadar yer almktdır. 1920 m. yüksekliktedir. Kars-Erzurum karayolunun yer alan yerlşmni batısnd doğuya doğru demiryolu yolu geç- Sarık m şgüneydoğusa güneydoğus nda mektedir. kaçak kazı izlerine rastlnmkadır. merkezde yoğun bir şekild keramik bulnmaktdır. Tespit edilen keramiklerin çok azı Demir Çağı, büyük bir kısm rtaçğO göstermektedir. Yerlşmd miarı 5 kalınty rastlnımy yoğun bir şekild Herhangi bir özeliğ arştıml ve incelemeler için bk., M. Pehlivan, En Eski Çağlrdn Urartu'nun ­ıY Erzurum bölgesi ile ilgili yapıln KadarErzurum ve Çevresi, şıma lısaB( Doktora Tezi), Erzurum, 1984.; S. Güneri 'Erzurum Çevresindeki Höyüklerin Yüzey Araştıms, V. Araştım Sonuçları Toplantıs 2, 1987,45 vdd.: A. G. Sagona, "An Archaeological Survey of the Erzurum Province, 1999: The Region of Pasinler" AncientNearEastemStudiesXXXVi, 1999, 108 vdd.; A. Ceylan, "1999 Erzincan-Erzurum Yüzey Araştıml", 18. Araştım Sonuçları Toplantıs 2, 2001, 71 vd.: A. CeyErzincan ve Erzurum ıleri YQzey Araştıms", 19. Araştım Sonuçları Toplantıs 2, 2001,165 vd.: A. lan, "2000 yıl Erzincan,Erzurum, Kars ıleri Yüzey Araştıml", 20. Araştım Sonuçları Toplantıs 2, 2003, 311 Ceylan, "2001 yıl Tarihive ArkeolojikAraştıml, 2001, Erzurum, 53 vdd. vdd.; A. Ceylan, Sarlkmış- amşıl k 266 kenarıd Tilkitepe (Çizim: 1) Yolgeçmez Köyü'nün 750 m. güneyinde ve Kars-Erzurum karayolunun hemen bulnmaktdır. 1890-1900 m. yükseklikte bulunan yerlşmni kenarıd Çayı ile Sarıkmş Çayı birleşmktd. Tepe üzerinde yuvarlak yapıl ve kaba taşlrdn yapılmş olan taş sıral bulun" Ancak bu mimari kalınt arın işlev ri, çok belirgin olmadıkrn tam olarak Asboğa maktdır. anl şı am ştır. Demir Çağın ait keramikler ve işlenm obsidiyenler tespit edilmştr. Kaçak kazılr sonucunda ortaya çıkarlmş olan ve Erken Demir çağı örneklerine benzeyen bir mezara rastlnmkadır. Mezarda iskelet kemikleri bulndğ dikkati çekmektedir. Çoğunl Kaya/ik(Mindivan) Kalesi Kaylık Köyü'nün 500 m. güneybatıs­ Susuz ilçesi'nin 4 km. güneydoğusa, da, 2070 m. yüksekliktedir. Kaylık Köyü yalsınd bulunan kale, doğu tarfınd dağ silsilesine bağlı sarp bir kaylı üzerinde savunmaya son derece elvriş bir konumda bul nmakt dır. Kalenin güney ve kuzey kenarlıd dereler akm tdır. Kalenin kuzeybatı kısmnda tepenin hemen altınd doğal bir mağr bulnmaktdır. Sur duvarlın harç kulanımdğ dikkat çekmektedir. Kalenin büyük bir kıs­ mı yıklmş olmakla beraber genel yapıs korunabilmşt. Güneydoğua bir burç olarak yapıs arz eden bir kalınt bulnmaktdır. kendisini gösteren ve Ortaçğ Kale genelinde kaçak kazılr bulunmakla birlikte yoğunl güney kısmndaır. Kalenin doğusna talı su kaynlrı giden su yoları bulnması rağmen günümüzde bu su yoları tahrip edilmştr. Kalede az sayıd ilk Tunç, çok sayıd da Demir Çağı ve Ortaçğ keramiğ tespit edilmştr. Keçivan Kalesi Kağızm n-Kars karayolunun 5. km.sinden, batıy doğru ayrıln köy yolunun sonunda, oldukça zorlu bir yoldan gidildikten sonra varıln kale, büyükçe bir kaya kütlesinin üzerine kurlmşt. Ortaçğ boyunca bölgenin önemli kalelerinden biri olmayı sürdmş bir kaledir. Kaleye girş batısnd açıln bir kapıyl mümkün olmaktdır. Kalenin hakim olduğ kuzeyindeki vadide pek çok mağr bulnmaktdır. Ortaçğ kalesi görünümündeki kalede çok az miktarda Demir Çağı keramiğ bulunmştr. Kötek Kağızmn-rs karayolunun 2. km.sinde yolun hemen sağınd, yün içerisinde yer almktdır. Kale zeminden 100 m. kadar yukarıd. batısnd geçen Kötek Çayı'nd adın almktdır. Tepenin çeşitl Ortaçğ' tarihlendirilebilecek bu yapılrn duvar yapımlrnda leri vardı. mışt r. Kale gerek köylülerin define amçlı kazılrn gerekse teröre karşı siper am cıy­ çukurlarla tahrip edilmştr. Kale zemininde ve açıln çukurlarda Demir ait bol miktarda keramik bulnmştr. la açıln ile Ortaçğ' gede isimli köKöy ve kale, yerlerinde yapı izharç kul anıl­ aynı yüzearştımln 2002 Yılmda 2002 yılnda Iğdır Bölgesinde Belirlenen Yerlşm önceleri Kars ili'nin bir ilçesi olan daha sonra ayrılk devam edilmştr. Yapıln arştıml 267 Çağı il olan bu bölçok verimli geçmiş- tir. Çok sayıd men tahrip edilğ höyük ve kale anl şı r u t ". belirnmş, önceden var olan birkaç höyüğn de tama- Kü!lütepe Höyük Iğdır'n, Tuzluca ilçesinin Gaziler Köyü sınrla içerisinde bulunan höyük, Iğdır­ Kars karayolunun hemen yanıd ve i1çeye 27 km. uzaklıtdr. Karayolundan 60 m. yerl şme izleyükseklikte bulunan tepenin özellikle Aras'a bakan kuzey yam çl rında herhangi bir ri görülmektedir. Tepe ve yamaçlarda bulunan keramik verileri dışna mimari kalıntya rastl nma ışt r. Tepenin tarla olarak kulanıms n yanı sıra bir kıs­ mın da yol yapım nedeniyle tahrip edilğ belir nm şt . Höyükte ilk Tunç Çağı ve Ortaçğ özeliğ gösteren keramikler de vardı. Kalesi Iğdır' n Tuzluca ilçesi'ne 27 km. uzaklıt ve Gaziler Köyü'nün 3 km. batısnd bulunan kalenin günümüzde büyük bir kısm tahrip edilmştr. Kaçak kazılr ve doğal tahribat sonucu kalenin büyük bir kısm yok olmuştr. Sur duvarlın kalan kısm üzerinde yapıln incelemede, kalenin bir Ortaçğ yapıs özeliğ taşıdğ anlşımktdr. Kale, Osmanlı Döneminde de işlek olan ve Gaziler Çayı'n takip eden yolu kontrol altında tumakdır. Bu yol üzerindeki diğer önemli kale ise Köroğlu Kalesi'dir. çoğunl ğu Ortaç ğ'a ait olmakla birlikte az miktarKaledeki yüzey bul ntuların ait keramikler vardı. da da Demir Çağın Kız Melekli Yerlşmsi Iğdır'a 5 km. uzaklıt bulunan yerlşmde daha önce bilimsel bir kazı yapılmş­ tır", Yerlşm, bölgede kazıs yapıl n en önemli Urartu merkezidir. Bölgeden gerek bu kazı ile gerekse kaçak kazılr sonucu ortaya çıkarln eserler günümüzde Tiflis Müzesi'nde sergilenmektedir. Merkezin üzeri büyük ölçüde volkanik taşlr örtülü durumdadır. Araştı mal rım z sonucunda herhangi. bir mimari kalınt ya rastlanm ışt r. Yaptığ ­ mız incelemeler sonucunda bol miktarda Ilk Tunç Çağı, Karaz türü, Demir Cağı ve Geç boyalı keramikleri bulnmştr. Yine yerlşmd, bol miktarda obsidiyen Demir Çağı taşlr tespit edilmştr. ve işlenm Kur(u)gan Kalesi Iğdır Ovası'n bakan kuzeybatı yamcınd bulunan kale, yöre halKaravelet Kalesi olarak da adlnırmkt. Kalenin bulndğ tepenin üst kısmlar Demir Çağı özeliğ verirken alt kesimleri Ortaçğ özel iğ göstermektedir. Kalenin eteklerinde bulunan su göleti Urartu Dönemi gölet özeliğ taşım ktadır. Keramik verileri Demir Çağı ve Ortaçğ' aittir 8 . kı tarfınd Ağrı Deliktaş Dağı'n doğusna 6 7 8 Kalesi Melekli'nin kuzeydoğsuna, yer almktdır. ana yolun 500 m. doğusna Püskürük taşlrdn yapıl n ve Kültepe'nin 2 km. dikdörtgen planı kalenin ana Iğdır ili'nde yapıln arştımld belirlenen Yaycı Köyü'nde bulunan "Yaycılr Höyük" ve Gökçeli Köyü'nde bulunan Bu höyüklerle ilgili.geniş bilgi için bk.; i. K. Kökten, "Kars'ın Tarih Ön"Gökçeli Höyük" büyük bir tahribata uğratılmş. Ilk Kısa. Rapor" Bfilleten Vii, Ankara, 1943, 603-613; i. K. Kökten, "Kars'ın Tarih Öncesi" III. Tarih Kongcesi Hakınd resi, 1948, 201 vdd.; i. Güner, Ilirniz Iğdır, Iğdır, 1993; i. K. Köten, "1952 Yılnda Yaptığm Tarihöncesi Araştıml Hakınd". Dil ve Tarih -Coğrafy FakültesiDerfl.isi XI-2,3,4, 176 vdd.; O. Özbek-B. Yükmen, "1997 Yıl Kars, Ardaıleri Yüzey Araştıms" Türk Arkeolo]ive EtnografyaDergisi 1, 2000, 111 ydd. han, Iğdır B. A. Kultin, Urartskij "Kolumbarij" u podosvy Ararata i Kuro-Araksskij eneolit [An Urartian" Columbarium" on the slopes of Ararat and the Copper Age of the Kuro- Araxes basi] Vestnik Gosudarstvennogo muzeja Gruzii 13, 1944, 1 diğer yaınlr için bk.; W. Kleiss- H. Hauptmann, Topographische Karte von Urartu, 1976, Berlin, 13 ydd. vdd.; Ayrıca bir şekild yaın hazırlnmktd. Kale ve su göleti geniş 268 yola bakrı 3 m.lik bir kapıs bulnmaktdır. kalede Ilk Tunç Çağı, Demir ağıÇ tespit edilmştr. Kalenin kuzeybatısnd Kaleye, halk arsınd Deliktaş Bol miktarda kaçak kazı izlerine rastlanan tarihlenen bol miktarda keramik verisi at naiı biçiminde delikli bir taş bulnmaktdır. Kalesi isminin verilmesi bu sebepten ötürüdür. ve Ortaçğ' Karakoyunlu Kalesi Iğdır' n 15 km. doğusna yer alan Karakoyunlu ilçesi'nde bulunan kale 2 m. genişlğdek kuru duvar tekniğyl yapıln duvarlara sahiptir. Büyük kısm kaçak kazıl r­ da ortaya çıkarlmş olan 130 kadar Erken Demir Çağı mezarı bulnmaktdır. Kalede Demir Çağı ve Ortaçğ' aittir''. rastlanan keramikler Ilk Tunç Çağı, Karakale Kalesi Iğdır Ovası'n batı kesiminde, Ermenistan sınrda iki ülkeyi birbirinden ayırn Aras Nehri ile dağlrn gelen suların birleşm noktasıd çok sarp bir kaya kütlesi üzerinde ve vadiye hakim bir noktada bulnmaktdır. Bölgenin en önemli kalesidir. Günümüzdeki yapısl Ortaç ğ dönemi özellikleri taşıyn kalenin içinde bulunan yapılr­ da özellikle temeli oluştran taş sıral erken dönem özeliğ göstermektedir. Kalede bol miktarda Demir Çağı ve Ortaçğ keramiğ bulnmştr. Sürmeli Kalesi Karakale'nin hemen batısnd, Sürmeli Köyü'nün de bulndğ sarp kaylığn üzerinde, bölgeye hakim bir noktada yer almktdır. Kalenin boyutları, bulndğ konum ve Karakale gibi büyük bir kaleye yakınlğ nedeniyle uç kale nitelğdr. Yapım tekniğ açısnd Ortaçğ kalesi görünümündedir. Kaleden çok az miktarda Demir Çağı ve bol miktarda Ortaçğ keramiğ toplanmışr. Kalesi Karakoyunlu Kalesi'nin 5 km. kuzeyinde yer almktdır. Karakoyunlu Kalesi ile benzer özelliklere sahip olan kalede 5 kademeli sur duvarı bulnmaktdır. Kalenin hemen kuzeyinde yerlşim alnı vardı. Kuzeyde yoğunlaş nekropol alnı kuzeybatıd da kendisini göstermektedir. Kuzeydeki nekropol ve yerlşim alnrıd dikdörtgen ve oval yapıl mimari kalınt ra rastl nm k adır. Verimli Iğdır Ovası'n hakim kalenin korunaklı bir yapıs vardı. Kalenin kuzeyinde bulunan nekropol alnı kaçak kazılr tahrip edilmştr. Kalenin kuzeybatısnd bulunan nekropol alnıdki Erken Demir Çağı mezarlın kuzeyindekilere oranla daha iyi korundğ ve henüz kaçak kazılr maruz kalmdığ görülmektedir. Yerlşmd elde edilen keramikler doğrultsnda kale ve yerlşmni Erken Demir Çağı ve Ortaçğ'd kulanıdğ anlşımktdr. Demir Çağı, Aktaş Kalesi (Karkoyunl/Atş Köyü) ve Göktaş Kaya Mezarı (Tuzlca/Göktş Köyü), 2002 sezonunda tespit edilmş ve çalışmr yapılmş olmasın rağmen çalış­ malrın genişltms plandığ için daha geniş yaın 2003 sezonuna bıraklmşt. 1998 yılnda itibaren bölgede yapmış olduğmz yüzearştımlnd önemli sonuçlar elde etmiş bulnmaktyız. 2002 yıl arştımlnd 51 yerlşmd inceleme yaprluştı. Ayrıca çok sayıd kültür varlığ belirnmşt. Bunlardan Erzurum'un Pasinler Ilçesi'nde Değirmn/ Köyü'nde koç şekil mezar taşlrı, Kurbançyı Köyü'nde tarihi mezarlık ve Merkez Ilçe'ye bağlı Yerlisu Köyü'nde de koç şekil mezar taşl rı tespit edilmştr. Kars bölgesinde Havariler Kilisesi, Micingert Kümbeti (Sarıkmş), Keçivan Şa­ peli (Kağızmn) tespit edilmştr. Kasımtğ 9 Kale ayrıntl bir biçimde yaın hazırlnmktd. 269 bölgesinde Korugan Kilisesi, Karakale Kilisesi, Iğdır Merkez Kilisesi, Iğdır Merkez Camii, Çakırtş Kul Yusuf Kümbeti gibi kültür varlık değ rl n i ec kt r nat tarihçisi ekip üyelerimiz tarfınd Iğdır Kervansyı, HARiTADAKi YERL ŞMEL R ERZiNCAN Kartlı 1. Yukarı Kartıl 2. Aşağı 3. Doplaktepe 27. Kızlvank yerlşmsi 28. Ağvern obsidiyen yatklrı 29. Yapğıl Höyük 30. Esbence Höyük Höyük 31. Taşlıkyn 32. Övenler Höyük 33. Ardışl Höyük 34. Küçük Tuy(Tetikom) Höyük Höyük Höyük ERZURUM 4. Tilkitepe Höyük 5. Ziyaret Tepe Kalesi 6. Kuşaky 7. Yastıkep Höyük 8. Dana Tepe Höyüğ 9. Değirmntp Höyük Boğazı (Maşt) yerlşmsi 10. Sıfrn 11. Topdağı Kalesil Küçkdağ 12. Kavuştrn Kalesi Kalesi 13. Kurbançyı 14. Top Mezar Höyük IKavuştrn 15. Kaleboynu Kalesi 16. Tepeköy Kalesi 17. Dumlu Su deposu Höyük 18. Eskişehrtp Kalesi 19. ikiztepe Höyük KARS 35. Yumrutepe Kalesi 36. Gevenli yerlşmsi 37. Tilkitepe (Sarıkmş) 38. Kaylık Kalesi (Susuz) 39. Kötek Kalesi (Kağızmn) 40. Keçivan Kalesi (Kağızmn) laDIR 41. Küllütepe Höyük 42. Kız Kalesi 43. Melekli yerlşmsi 44. Kur(u)gan Kalesi 45. Deliktaş Kalesi 46. Karakoyunlu Kalesi 47. Aktaş Kalesi Kalesi 48. Kasımntğ 49. Karakale Kalesi 50. Sürmeli Kalesi kaya mezarı 51. Göktaş 20.ÇöğendrHyük 21. Karavelet Höyük Kalesi 22. Pırtn Höyük 23. Aşıkl ii Höyük 24. Altınbaşk 25. Tepecik ii Höyük 26. Tımar obsidiyen yatklrı 270 Iğdır sa- ·SR:A'l_M 1tR.')(ZR:E~AC'NIZRE $at :lit.ep ıi<6hıre '~Qp#jg"2oi6rlıJtadV@ J\) "'......" Harita 1: 2002 yıl yüzearştımsnd belirlenen merkezler . 2Q02 ..... fGnlR ... TJl/dteA-:f({1r~ ~,;.-:!fiO' Çizim 1: Tilkte~ars keramik ve obsidiyen çizimleri , rı,_. (/~·l' ~ ... . ~ ~: /,~' "".} ç---... ." \~ '~.t; . , ~:n. ~ .. r ..... .".'".". .'.\.t" •.J ~r-= Çizim 2: Y~ştıkepIPasinlr çızmler keramik L- --' 272 2002 YILI SAMSUN-AMASYA iLK SONUÇLARI YÜZEY ARŞTıMLN Mehmet ÖZSAiT* celnmiştr. Kültür Baknlığ Anıtlar ve Müzeler Genel Müdrlğ'n izni ile, istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi adın 1986 yılnda beri kesintisiz olarak sürd üğ m z Orta Karadeniz Bölgesi yüzearştımlarn 2002 yıl nda da devam edilmştr. . Bu yıl Samsun'un Merkez ilçe, Ladik, Kavak, Havza ilçeleriyle Amasy'nı Merkez Ilçe, Göynücek, Suluova, Merzifon, Gümşhacıköy ve Hamamözü ilçelerinde 28 2002 tarihleri arsınd yüzey ar ştırmal n yaptık. Başk n­ Temmuz 2002-16 Ağusto I!.ğım altında sürdürülen yüzearştımalrına Arkeolog Nesrin Azsait, Araş. Gör. Dr. Gör. Hamdi Şahin, Araş. Gör. Abdullah Dündar, Arkeolog MusOzdernir Koçak, Araş. tafa Bilgin ile öğrencilmzd Harun Oy katılmşr. Büyük özveriyle çalış n ekibimiederim. ze çok teşkür çok sınrl ve esas olarak da kendi imkanl rı­ Türk Tarih Kurumu Başknlığ' n mızia başl dığ m z bu yılki Orta Karadeniz Bölgesi arştımalr ızn Amasya bölükarşılyn münde, ekibimizin konaklama, araç ve yemek gibi elzem olan ihtyaçlrın Amasya Valisi Sayın Hüseyin Poroy'a, şahsım ve ekiolm adın candan teşkür edeMerzifon Kaymk lığ'na, Merzifon Tarım Ilçe Müdürü Sayın Adem Erdorim. Ayrıca, ğan' ; yine 1994 yıl nda beri ekibimize değrli yardıml a bulunan Merzifon Tarım ilSayın Hasan Ferendeci'ye yürekten teşkür ederim. Ladik ar ştırma­ çe şoförleind larım zda değ rli yardımların bizden esirgemeyen Ladik Belediye Başknı Sayın Mehmet Karahan'a, Ladik Kaym ka ı Sayın Kasım Turgut'a, ekibimizin mübrem ihtiyaçtarın karşıl y ak tesislerinde misafir eden Ladlk Türkpetrol Tesisleri sahibi Sayın Ibrayapan Oğretmn Sayın Muharrem Yalçın him Boyar'a, yine ekibimize her türlü yardım Ozsait'e, Eczaı Sayın Mustafa Karahan'a ne kadar teş k ür etsem azdır. SAMSUN iLi A R Ş T I R M A L R I Samsun Merkez ilçe sınrla Kavak ilçesi Araştımln: ilçenin 8 km. güneydoğusaki Prof. Dr. U. Bahdır Alkım (ITÇ+OTÇ) ziyaret ettlk". içinde yer alan Akalan Ka/esi (iTÇ+DÇ+Roma) in- Dingilkalecik Tepesi (Harita: 360; Resim: 1). Ortaköy arştımalr ızda, daha önce Hocam ve ekibi tarfınd bulunan Dingilka/ecik Tepesi'ni de ÖZSAiT, istanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Eskiçağ prof. Dr. M.ehrıt IstanbulITURKIYE Alkım 1975: Plan 1, nr.108. 273 Tarihi Anabilim Dalı, 34459 Vezneciler- Köyün 300 m. doğusna, Kosaca Deresi'nin hemen güneyinde, lısu Deresi'nin yer alan yerlşm Asarcık-Smun karayolunun 130 m. batısnd­ dır. Taban çapı 150 m., ova seviyesindende yükse liğ 35 m. kadar olan yerlşmni kaçak kazılr yer yer tahrip edilğn gördük. Tepe yüzeyinde önceden bilinen ITÇ ve yanı sıra EDÇ yerlşmsin tanıkl eden keramikler de bulunOTÇ yerlşmin rnaktadrre, acıryA ni emş lrey tepe kesiminden 1x1.5 m. ebadın kesme taşlrın da çıkarl taşındğ öğrendik. Bunları, yerlşmni doruk noktasın sonradan yapı­ lan bir tümülüse ait olabiecğ düşncesiyz. Burada yapılcak sistematik bir kazı bu ve benzeri sorunlaı çözümüne yardımc olac ktır (Yerl şme r için bkz. Harita: 1)3. de kuzeybatısnd Havza ilçesi Araştımlan Bu ilçede, daha önceki yılard tespit etiğmz ve ilçenin 15 km. kadar güneydoğus nda yer alan Karga Köyü'nde Yel Tepesi (Harita: 269; ITÇ)4, Kemaliye Köyü'nde tekrar inceledik-. Sivri Tepe (Harita: 267; ITÇ+OTÇ+STÇ+EDÇ+ODÇ) yerlşme rin Sivri Tepe'de bu yılki arştımlzd, önceki yerlşm ait keramiklerin yanı sı­ ra, "Galat" denen Kız l rmak Havz sı Hellenistik çağ keramiklerinden de bulduk''. Doğal bir tepe üzerinde bulunan yerlşmni hemen her tarfınd kaçak kazı izleri görülmektedir. Havz'nı güneydoğusa yer alan Kocapınr Köyü çevresini ayrıntl olarak ar ştı d k. Burada özellikle, Kocapınr' güneydoğus ve doğusnaki yükseltilerde (Resim: 2) yer alan ve adın Kozveren mevkii denen kesimde arştımalrı z yo~un­ laştırd k. Burada, Gürnköy-Kocapınr yolunun kuzeybatı kesiminde, Roma Çagın ait, semrdalı ve tek klineli, kısa bir dromosu da olan bir kaya mezarı bulduk (Resim: 3). Ayrıca bu mezarın çevresinde, aynı tip iki mezarın da tahrip edilğn gördük. Bir Roma nekropolü olduğ anl şı an bu kesimde, Roma çağı yerl şmesin ait az sayıd keramik de bulnmaktdır. Yine Kocapınr' Kozveren mevkiinin L8.dik'in Ayvalısokğ Köyü'ne bakan kesiminde. Hamyğı Deresi'nin güneybatı et ğind Kömürlük Höyüğ (Harita: 351; ITÇ+Roma+Geç Antik çağ) tespit ettik. (Yerlşm için bkz: Harita: 1). U/uçay Köyü Araştımln: Havz'nı güneydoğusa yer alan Uluçay Kö(Harita: 350; ITÇ+Roma) yü'nün arazisinde Muhlis Tepe (Harita: 349; ITÇ) ve Boyalı yerl şm erin tespit ettik. Uluçay'ın 4 km. batısnd, Ladik'e bağlı Köseoğlu Köyü'nün 1 km. kuzeyinde, Aydoğu olarak bilinen yerde, yan yana üç tepe gördük. Bunlardan düş n yoruz". ortadakinin türnülüs olabiecğni Ladik ilçesi Araştı ma/ n: 1986 yılnda beri arlık yüzearştıms yaptı­ llçesi'nl'' bu yıl daha kaps mlıar ştırd k ve iyi sonuçlar aldık. l.adik'in Iskaniye Mahallesi'nde Kireçlik (Harita: 336; ITÇ+Hell.; Resim: 4) ve Koşalk Yeri (Hariyerlşmin bulduk. ta: 337; Ortaçğ) yer alan Başlmı Köyü'nün 2.5 km. kuzeyinde, Tersal.adlk'in kuzeybatısnda kan çayı'n 30 m. güneyinde, Çakırmevind tespit etiğmz höyüğe, mevkinin adından dolayı Çakır Höyük adın verdik (Harita: 334; Resim: 5, 6). Höyük, köy içinden g ~ ğımz 2 3 4 5 6 7 8 Uıdik Özsait 2003/a: 201.nr, 29, Haritmız bilgisayar ortamınd çizen ekip üyelerimizden Arkeolog Mustafa Bilgin'e candan teşkür ederim. Özsait 20031b: 128. Özsalt-Özsalt 2002: 81, nr. 25; Özsait 2003/a: 201 nr.28; Özsait 20031b: 128. Özeait-Özsait 2003: 327, 4: 1. ekibimize yardımc olan Köy imaı Adnan Dündar'a candan teşkür Uluçay Köyü arazisinin arştılmsnd rim Önceki yılard yaptığmz arştıml ilgili olarak Bkz. Özsait 1988: 242-256; Özsait 1999: 35-40. 274 ede- Dere'nin batısnd, Aşağı Değirmn' de 150 m. kuzeybatısndr. Taban 120 m. kadar olan höyüğn yüzeyinde (ITÇ+DÇ+Hell+Roma) yerlşme rine ait Bunlar arsınd, "Galat" denen Kızlrmak Havz sı Helleniskeramikler bulnmaktdır. tik çağ kaplrı grubuna girenler de bulnmaktdırs, Gürünköy'ün (=Kürünköy) 1 km. kadar güneybatıs nda, Kav klıder mevkiinde, kay lı bir alan içinde, ana kayaya oyulmş, kısa dromoslu, klinesiz bir Roma çağı ka(Resim: 7) bulunarak incel miştr. Yine Gürünköy'ün 1.5 km. kadar kuzeya mezarı yinde Nirengi Tepe'de, üç tümülüs tespit ettik. Bu tümülüslerden ikisi Gürün Köyü'nün 1.5 km. kuzeybatısndr. Doğuda ve daha büyük olanı (A) tümülüsü olarak adl ndır­ dık. A tümülüsü 15 m. çapınd, 2.5 m. yükseliğndr. Batısnd ise A tümülüsüne gö(B) tümülüsü olarak adl n ır lan diğer ikinci tümüre daha küçük olan ve tarfımzdn lüs bulnmaktdır. B tümülüsü de 10 m. çapınd ve 1 m. yükseliğndr. Bu iki tümü300 m. kadar güneybatıd (C) tümülüsü olarak adlnırğmz 3. tülüsten yaklşı (Resim: 8). Hırlaz yolunun 300 m. güneyindedir. Kaçak kazılar­ mülüs bulnmaktdır dan dolayı büyük bir tahribat vardı. Tahribattan dolayı ana kaya ortaya cıkmştr (Re9 m. kadar yükseliğ vardı. Uzerinde ITÇ'na tasim: 9). Ana kayadan itibaren yaklşı Yine, Gürünköyarazisi içinde, Açık Eşme Höyük rihlenen kerarniklere rastlnmış. (Harita: 347; ITÇ+DÇ+RÇ+Geç Antik çağ) ve Açıkl Eşme mevkiindeki Teptarl'nı doğus n a, Ham y ğı Deresi'ne bakan yönde Roma çağın ait bir kaya mezarı tespit edilmştir. Monoblok bir kayaya oyulmş, sem rda lı, kare tabnlı (1.90x1.90 (Resim: 10). m.) olan mezar önemli ölçüde tahrip edilmştr yer alan Akyar.Köyü'nün Orta Mahalle sınrla içinde . t.adtk'ln güneydoğus.a Kuyucak Köyü Mahset Inboynu Höyük (Harita: 339; ITÇ+Hell+Roma+Geç Antik çağ); Söğütl Köyü'nde $öğütl Köyiçi (Hamevkiinde (Harita: 340; Horna-Geç Antik çağ); Keltepe (Harita: 343; rita: 341; Roma) ve Dökme Tepe (Harita: 342; ITÇ); Çamlıköy'de Horna-Geç Roma) yerlşmi tespit edilerek incelmştir. Ladik'in 20 km. kadar güneybatıs nda yer alan Budaklıer Köyü (=Devekise) ve çevresinin arştımlar sonucunda Budafçdere-Köyiçi (Harita:344; Roma + Ortaçğ), Budakdere-Köyyeri Höyük (Harita: 345; ITÇ+OTÇ+Geç Antik çağ) ve Kahpe Tepe tespit ettik. Bunlardan Kahpe Tepe'nin kuzeybatı etek(Harita: 346; ITÇ) yerlşmin lerindeki bir tümülüs tümüyle tahrip edilmştr (Resim: 11). l.adlk'in 7 km. kuzeydoğsna bulunan Tatlıck Köyü ve çevresini de yeniden ar ştı d k. Burada daha önce tespit etiğmz Mıhl Tepe (ITÇ+ M.O. ii. binyıl) ve Hasır­ cı Köyü Gölçayır mevkiinde 1986 yılnda tespit etiğmz Ağcltep Höyük (Harita: 30; yeniden incelmştir. Son Kalkolitik çağ) Ladik'in doğusna, Ladik Gölü'nün kıysnda yer alan Kıranboğz Köyü ile Mazlumoğ köyleri arştıld. Kıranboğz'd önceki yılard bularak inceldğmz Destimen Tepe (Harita: 297; Resim: 12; ITÇ) tekrar incelendi. Mazlumoğ Köyü sınr­ ları içinde kalan Köyiçi Tepesi- Yurtyeri Tepesi tekrar arştı ld. Tepe yüzeyinde, HoAlkım tarfınd işaret edilğ gibi, ITÇ+M.O. If. bincam Prof. Dr. U. Bahdır yrl-Phryq» Roma+Ortçağ yerl şm erin ait keramikler bulnmaktdırw. Bu yıl, Ladik yükselmesi sonucu ada konumuna gelen Köyiçi Tepestndeki (Harita: Gölü'nde suların defineciler tarfında çok tahrip edilen kesimlerde, Phryg Ça29) arştımlzd ğına ait pişm topraktan yapılmş iki kaplama levha parçsı bulduk. Samsun Müze Müdürlğ'ne teslim etiğmz birinci parçada kabartma şeklind yapılm ş dağ keçisi figübaşı geriye doğru dönen aslan figürü rü; ikinci parçada yine kabartma olarak yapılmş bul nmakt dır. Uzerinde çalışm r ız sürd ğüm z bu buluntular bölgenin kültür da önemlidir. tarihi açısnd Köyiçi Tepesi, Ladik bölgesinin olduğ gibi, çevre ii ve ilçelerde gördü9ümüz çağd ş kültürler içinde özel bir yere sahiptir. Bugün Ladik Gölü'nü Tersakan'a baglayan çapı len Aşağı 9 10 Yusuf Pehlivan arazisinde olan Kireçlik yerlşmsi keramikleri de bulnmaktdır, lenistik Çağ Alkım 1975: 7/f. ile Çakır Höyük yüzeyinde, "Galat" denen Özsait-Özsait 2003: 327, nr. 22 ve 23. 275 Kızlrmak Havzsı Hel- regülatörün iç kesiminde ve OSi'ye ait arazi üzerinde yer alan Köyiçi Tepsiıv« yapılm s n bölgedeki çağdş kültürlerin aydınltmsa kurtarma kazıs katılr sağlycı düşncesiyz. bir önemli Daha sonra Mazlumoğlu Köyü'nün 1 km. kuzeydoğsnai Dolu Tepesi (Harita: 348) olarak bilinen yerde Roma çağı ve Ortaçğ yerlşmi ile köyün hemen yakında, Seyfibaba TekkesPnin (Harita: 298) de içinde bulndğ korulukta Oç ve Royerlşmin ait keramikler görülmştr. ma çağı . Yine Ladik'te, Cüceköy'ün batıs nda,eskiden bilinen Kilise Tepe (Harita: 27; ITÇ) incelmştr. Ladik Kalesi ziyaret edilmş ve çok tahrip edilğ görülm şt r. l.adlk'te bölge kültürlerine katılr açıs nd önemli olan ve önceki yılard tesSangazel Höyük (Harita: 23; SKÇ+ITÇ 1-11+ M.O. II. binyıl+ EOÇ+OOÇ ve pit etiğmz önceden bilinen Salur HöyüklYük Tepe (Harita: 33; ITÇ I-II+0TÇ+STÇ+EOÇ+OOÇ+ yine, sistematik olarak incel miştr. Roma çağı) AMASYA Amasy'nı tırmal ız lu ARŞTIML Suluova, Hamamözü. devam edilmştr. ve Merzifon ilçelerindeki Güm şhacıköy ar ş­ Suluova ilçesi Araştımln: Suluova'da ova kesiminin güneyindeki sırtlad Yüzbeyli, Alakdı ve Taşlıyurt köyleri arsındki sırtlan üzerinde 1987 yıl nda tespit et iğ m z ve bölgenin en eski yerlşmind ve çakmtşı dilgi üretim merkezlerin(Harita: 14: SKÇ) ve Derağı TepesPni (Harita: 15; SKÇ+ ITÇ den biri olan AşıtepsPni 1-111+ STÇ) yeniden inceledik. Aynı şekild Kulu, Erarslan ve Kapana köylerinin ortasın­ da kalan ve yine, 1987 yıl nda tespit etiğmz, üzerinde Yoğurtçba Türbesi'nin de bulndğ Yoğurtçba Höyüğ'n (Harita: 17; SKÇ+ITÇ I-III, +OTÇ+STÇ+EOÇ) yeniden Ziyaret ettik. kuzeydoğus ndaki Akdağ'ın güney yükseklikleLadik'in güneyinde, Sulova'nı köylerini arştıdk. Karakise ri üzerinde yer alan Karakise, Seyfe, Soku ve Karğç Pınarbş (Harita: 330) mevkiinde Oç ve Geç AnKöyü'nün 1.5 km. kuzeydoğsna Seyfe'nin Memuk mevkiinde Geç Roma; Karğç Köyü'nün 3 km. kuzeydotik çağ; ğus nda bulunan Meşli Dere (=Ayıdersi) çiftlğnde Ahlatık mevkiinde (Harita: 331; ITÇ+OÇ+R) ve Sırt mevkiinde (Harita: 332; ITÇ+RÇ+Geç Antik çağ) olmak üzere iki 1 2. yerlşm yeri tespit edilmştr Hamamözü ilçesi Araştımln: yer alan Yeniköy çevresi, Hıdrla 158; ITÇ+MO ii. binyll+OÇ) ve incel mişt r. Parlı Hamamözü'nün 10 km. kadar kuzeydoğus nda Köyü arazisi içinde bulnarı Parlı Tepe i (Harita: Tepe /i (Harita: 159; ITÇ) yerlşmi yeniden Güm şhacıköy ilçesi Araştımln: Güm şhacıköy'ün Atıkab d Mahallesi'nde Kilise Çukuru (Harita: 274) ve OikÇürüklük, Esnemez ile Güplüce köyleri arsındki men Tepesi'nin güneydoğus a yer alan Çekticek (Harita: 276) yerlşmi yeniden incel m ştir. Bundan sonra Çetmi, Çavuş, Keçi, Ooluca köyleri sistematik olarak arş­ tır lm ş . Ayrıca Güm şhacıköy'ün kuzeybatıs nda Tavş n Dağı yükseltileri üzerinde ve Çalköy de incelmştr. Bademli Köyü'nde Akkaya yer alan Bademli, Kutluca, Kızk (Harita: 146) yerlşmsi yeniden incel miş ve burada bulunan EOÇ13 ve Hellenistik 11 12 13 Bu kesimdeki arştımld ekibimize ederim. Bu kesimdeki arştımlzd bize değrli ma, candan teşkür ederim. Özsait 2003 la: 200, no: 21. teşkür olan Ladik Kütüphane Müdürü yardımc bulunan şoıör yardıml 276 Sayın Burhan Altındağ', Seyid Ahmet Avcı'ya candan ekibim ve kendi adı­ şılmtr, Dönemi temsil eden Kızlrmak Havzsı kaplrındt-, yoğun olarak yerlşi!dğ anlaÇetmi Köyü'nde önceden buldğmuz Selçuk Höyüğ ,JHarit : 39; ITÇ+M.O. ii. binyıl) ineeledik.Sonra burada Gevron (Harita: 312; ITÇ+MO. II, binyıl-Krztak Havzsı-el.), Incirli-Orenler (Harita: 313; Geç Antik çağ) yerlşminS; Çavuş Köiçinde Mezarlık Km (Harita: ;308; DÇ+Hell), Demireitepe i (Harita: 309; ITÇ+ yü sınrla Tepe (Harita: 311; pÇ+Hell.), Demircitepe I/(Harita: 310; ITÇ+DÇ+Roma), Çıkrçnı tespit ettik. ITÇ+Rama) yerlşm in ~,eçi Köyü'nde daha önceden buldğmz Kedimpınsr -K dımp t sr (Harita: 38; , ITÇ+MO.II. binyl+DÇKızrmak Havzsı-el.) Höyüğ ayrıntl olarak inceledik. KeTaşkırn mevkiinde taşn yapılm ş bir köprü ve Osmanlıca çi Köyü'nde Bulak Boğazı, yazıt nı gördük. Şarlyuk Şelasi'n de içinde bulndğ Doluca Köyü ve çevresini arştıdk. Suyu bololan bu kesimde yalnızc Kirenlik Tepe (Harita: 316; EDÇ+Rama) yerlşm­ lerini tespit ettik, tespit etiğmz Akkaya Tepesi (Harita: 146; Bademli Köyü'nde önceki yılard DÇ+Kızlrmak Havzsı-el) ve çevresi yeniden arştıld. Bademli Köyü'nden sonra Kutluca Köyü'nde 1996 yılnda tespit etiğmz Kalecik Tepe, (Harita:164; ITÇ+II. binyıl+ DÇ+Kız l rmak Havz sı-Hel .) ve Susuz Tarla (Harita: 148; ITÇ) yerlşmin yeniden Köyü'nde Karakaya ve Kıran; Çalköy'ü ve yayla kesimindeki lnceledlk. Bu arada Kızk Orüntü mevkiilerini arştıdk, fakat kültür tarihi yönünden herhangi bir buluntuya rastlamdık. Merzifon itçesi Araştımln: Merzifan'da önceki yılard başltığmz arştı­ malara bu yıl daha kapsmlı olarak devam edilmştr. Merzifon'un 6 km. kadar güneydoğusa yer alan OrtaovaKöyü çevresindeki ar ştı mal rım zda Turnaç yır mevkiinde,Küçük(!'1pe (Harita: 318; ITÇ+MO, ii. binyıl+ DÇ+Roma Çağı), Altın ep (Harita: 319; ITÇ+MO.II. binylll+DÇ), Mera Küçüktepe 16 (Harita: 320; EDÇ), Ortaova Höyük (Harita: 321; Köy mezarlığ ITÇ+Hell+Roma Çağı) yerl şme rin tespit ettik. Çaybşı Köyü arştımlzd Tavuk Tepesi (Harita: 322; iTÇ+Roma+Ortaçağ) ile Kızkays çevresinde, Çoraklı (Harita: 323; Kız/rmak Havzsı-el.Som Çağı) yerlşmin tespit ettik. Onceden buldğmz Korceviz (Harita: 265; ITÇ+MO. ii. binyll+EDÇ+ODÇ+Roma) ve Kız Kaysı (Harita: 266; MO,II. binyl?+DÇKızrmak Havzsı-el.) yerlşmin yeniden inceledik. içinde kalan Alacpınr (Harita: 257), Dericik i, Dericik ii Hayrettin Köyü sınrla yerlşmin yerıidn incelendi. Bu arada Alacpinı güneybatısd Çatalark yerlşmi tespit ettik. mevki i (Harita: 324; ITÇ-zaYlf- ve DÇ+ Roma Çağı) Şeyhni Köyü'nde Çipi! (Harita: 32,5; iTÇ), Köyaltı (Harita: 326; iTÇ+Roma-Geç Antik Çağ), Çayırbş (Harita: 327; ITÇ) yerlşmin tespit ettik. Ayrıca buve mezar odasın rada Top Tepesi mevkiinde (Resim: 13) bir tümülüs tahrip edilmş duvar taşlrı (Resim: 14) ortaya çıkanlruşt". Bunları dışna, önceki yılard tespit etiğmz Onhoroz, B. Kül/ük, K. Kül/ük ve Onhoroz Pıre yerl şm eri yeniden incelmştr. Samsun ve Amasy'nı işaret etiğmz ilçelerinde 2002 yılnda yaptığmz sisteIlk Tunç Çağınd Ortaçğ' kadar buluntular veren 42 matik yüzearştımlnd, 14 16 Özsait-Özsait 2003: 324, 327, no: 5, bizlere yardımc Çetmi Köyü arştımlzd rim. Özsait 2003/a: 200, no: 17. 17 Şeyhni 15 şekür Köyü arştımlzd ederim. bizlere değrli olan Sulama Kooperatifi Başknı Sayın esirgemeyen Muhtar Sayın yardımln 277 Ali Yüksel'e teş k ür ede- Erdal Uzun'a candan te- yeni yerlşm mı önceki yılardki rak incelmştr. yeri ile 5 tümülüs ve 3 kaya mezarı tespit edilmştr. Bu arada, büyük kıs­ arştımlzd tespit etiğmz 29 yerlşm yeri de ayrıntl olaKısmen değinmz gibi, bölge kültürüne ve kültür envanterine yeni katılrd bulunan.. buluntular veren bu yerlşmin, burada, fazla ayrınt girmeden devirlerini verdik. Onümüzdeki günlerde ise, bunları ana özellikleriyle tanıcğz. Yerinde inceldğmz geçmişn mirası olan bu yerlşm, türnülüs ve kaya mezarların çok büyük boyutlarda tahrip edilğn gözlemledik. Kısa süre içinde koruma önbelgelenmezse, bir süre sonra, resimlerierde de görüldğ gibi, lemleri alınmzs, bunları taş ve toprak yığn da başk hiçbir anlmı kalm y caktır. KAYNAKÇA ALKIM, U. B., 1975: "Samsun Bölgesi Çalışmr, 1973", TOrk Arkeoloji Dergisi XXII/1, 512+Harita. ÖZSAiT, M., 1988: "1986 Yıl Arnasya-Ladik Çevresi Tarihöncesi Araştıml", V. amrıtşa A ıralçunoS ıs tnalpoT 1/, s. 239-256. ÖZSAiT, M., 1990: "1988 Yıl Gümşhacıköy Çevresi Tarihöncesi Araştıml", VI/. ­rıtşaA ma Sonuçları Toplantıs, s. 367-379. ÖZSAiT, M., 1998: "1995 ve 1996 Yılarnd Amasya-Merzifon ve Gümşhacıköy Yüzey Araştıml", XV. amrıtşarA ıralçunoS ıs tnalpoT 1/, S. 143-161. ÖZSAiT, M., 1999: "1986-1993 Yılar Arasınd Samsun-Liidik Çevresi Yüzey Araştıml", XI/. Türk Tarih Kongresi, 1. S. 35-40. ÖZSAiT, M.,- N. ÖZSAiT., 2002/a: "Les Cerarnlques Du Fer Ancien ("L'Age Obscur") Dans la Region D'Amasya", Anatolia Anliqua X, 79-95. ÖZSAiT, M.,-N. ÖZSAiT., 20021b: "Amasya-Merzifon Araştıml", Anadolu Araştıml, XVi, 527-552. AnataÖZSAiT, M.,-N. ÖZSAiT., 2003: "La Cerarnique Dite 'Galate' Du Bassun Du Kızlrmak", Ha Antiqua, Xi, 323-342. ÖZSAiT, M., 2003/a: "Les Cerarnlques Du Fer Ancien dans les Regions d'Amasya et de Samsun", Idenlifying Changes: The Transition from Bronzeto IranAges in Ana- tolia and its Neighbouring Regions, 199-212. ÖZSAiT, M., 20031b: "2001 Yıl nuçları Toplantıs Samsun ve Amasya llleri Yüzey Araştım", 2, 127-140. 278 20. Araştım So- / ~1m'iö2$b- ~,:-. 1~':Iı ~':,(" ~.:; .x~$: .+: ~;,: .' Harita 1: Orta Karadeniz Bölgesi yerlşmind bir grup 279 .. Resim: 1 Resim: 2 280 Resim: 3 Resim: 4 281 Resim: 5 Resim: 6 Resim: 7 282 Resim: 8 Resim: 10 283 Resim: 11 ~:.ı Resim: 12 Resim: 13 Resim: 14 284 2002 YILI BURDUR VE ISPARTA YÜZEY ARŞTIML Mehmet ÖZSAiT* Kültür Baknlığ Anıtlar ve Müzeler Genel Müdrlğ'n izni ile, istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi adın, esas olarak kendi imkanlrız ve sınrl olarak fsEğird Kaymklığ, Barla Belediye Başknlığ ve Atabey Kaymakamparta Valiğ, lığ 'n kat ıl r y a bu yıl, 18 Eylül 2002-30 Eylül 2002 tarihleri arsınd Isparta Ili'nin Atabey, Eğird , Gelendost ve Sütçüler ilçelerinde; Burdur'un Bucak Ilçesi'ne bağlı Ke.sürdürdük. Başknhğımz altınd sürdürülen çili ve Urkütlü köylerinde çalışm r ız yüze ar ştı mal rına, Arkeolog Nesrin Ozsait, Araş. Gör. Dr. Ozdemir Koçak, Araş. Gör. Hamdi Şahin, Araş. Gör. Abdullah Dündar, Arkeolog Mustafa Bilgin, Arkeolog Derve öğrenCilmzd Göknur Bektaş, Harun Oy, ısmail Baytak ve Salih Kayya Çığr makçı, Yasemin Karaman, Tuğba Akar, Ozgür Ozenç, Kamuran Bektaş ve Gökhan Ağao lu katılm ştır. Çalışmal rım z verdikleri araçlarla destekleyen Eğird Kaymakamı ve aynı zamanda Isparta Vali Yardımcs Sayın Nedim Ozırmak', Atabey Kaymakarnı Sayın Erdoğan Kanyrlmaz'a, Barla Belediye Başknı Sayın Mustafa Soyöz'e, SDU, Eğird Meslek Yüksek Okulu Müdür Yardımcs Okutman Sayın Çetin Meydan'a Suat Meydan'a candan teşkür ederim. Ayrıca, son derece özveriyle çalış n ve Sayın ekip üyelerimize yürekten teşkür ederim. Atabey İlçes! Araşti ma/ n Bu yılki yüzey ar ştı ma rım z şöyle özetleyebiliriz: Önce, Isparta Merkez iı­ çe'de y~r alan Aliköy Höyük, Findos Höyük ve Kaleburnu yerlşmsin, daha sonra da Atabey Ilçesi'nde Göndürle Höyüğ (SK+ITÇ+OTÇ+STÇ+RÇ) inceledik. Höyük çevrear ştı mad , höyüğ n 300 m. kadar kuzeydoğsnai bir alanda, sinde yaptığmz ova seviyesinde, M.O. ii. binyıl keramikleriyle Hellenistik ve Roma çağı keramiklerini bu alnı hemen kuzeyinde tarım çalışm r sıra nd ortaya çıkan ve bulduk. Ayrıca ilk yarısn ortalın tarihlenen bir küp mezar tespit ettik. Burada, M.O. ii. binyıl Göndürle Höyük'ün çok geniş alana yaıdğn bildğmz mezarlık alnı üzerine, düş ncesindeyiz. Onümüzdeki yıl, duruma açıkl kaz ndırmak geç devirde yerlşidğ am cıyla burada çalışmy düş n yoruz. Eğird li, Yuvalı, rak arştıdk Eğird'n Kırnt itçesi Araştim/n Barla (Kocapınr), Bağören, Gökçe (Bedre), Sevinçbey, Akpınar, kasaba ve köylerini ve Prostanna ve Parlais antik kentini (Yerlşm için bkz. Harita: 1)1. prof. Dr.lv1.ehll)et ÖZSAiT, istanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Eskiçağ IstanbulrTURKIYE Harit mız çizen Arkeolog Mustafa Bilgin'e candan teşkür ederim. 285 Tarihi Anabilim Dalı, ayrıntl Tepeola- 34459 Vezneeiler- Gölü'nün batı kesiminde yer alan Barla Kasbı, Senirkent sınr da ve Boyalı mahallelerinden itibaren arştıld. Barl'nı 1.5 km. kuzeydoğsna inlbağr mevkiinde bağlr arsınd monobklinesiz, silmeli bir girş ve semrdaı olan bir kaya mezarı bullok bir kayaya oyulmş Barla ile Bağören arştımlzd Zı­ duk (Resim: 1, 2). Bu mezar da, 2001 yılnda rmbeli ve Göngörmez-Ambarceviz mevkiindeki kaya mezarlıy çağdştır. Bu bakım­ dan Inlibağr kaya mezarın da Roma çağın tarihleyebiliriz. Bu yıl Barla Belediye Başknı Sayın Mustafa Soyöz'ü yine ziyaret ettik 2 . Kendisi geçen yıl gösterdiğ Badırklt testisinin (Resim: 3) resmini çekmemize izin verdi. Gayjv-oluk bezekli, ağız kısm kır olan bu testi Harmanören kazılrnd buldukga ağızl larımzi (ITÇ 2 ve ITÇ 3) tam bir benzerlik göstermektedir. Sayın başknd testinin, Barl'nı 4 km. kuzeydoğsna, Eğird Gölü'nün batı kıy s nda, bugün göl suları içinmevkiinden çıktğn, ayrıc , burada büyük küplerin ve içinde kede kalan Badırklt miklerin de bulndğ öğrendik. Arzumuz üzerine bizi kırmayn Sayın Başkn Mustafa Soyöz önce Badırkl mevkiine götürdü. Suların son yılard hayli yükselmesi segöremedik. Bunun üzerine, sayın başkn, sağldı motorbebiyle orada fazla bir şey mevkiini arştımz sağldır. Burada, 1-1.5 m. derinlikla göl içinde, Badırklt te, suyun içinde ki yapılrn iri taşlrdn ve tarla taşlrınd yapılmş temellerini görbenzerini, 1992 yıl arştımlzd, gölün doğu sahilinde dük. Bu dururnun yakın yer alan Iskele Höyül<te 3 görmüştk. Barl'nı 3 km. kadar güneydoğusa, Eskiköyiçi'nde (Harita: 300) Roma ve Geç Roma çağın ait mimari parçl ın gördüğ m z bir yerlşm ile bu kesimin yakında, Bağören Karacaahmet Türbesi yakınd bir Geç Antik çağ yerlşmsi tespit ettik. 1.5 km. kuzeybatısnd bulunan ve M.Ö. 25 yılnda kurulan Barla Kasbı'nj "Golonia lulie Augusta Parlais" Galatia Eyaleti içinde, Imparator Augustus tarfınd adıyl Roma kolonisi yapıln Parlais'i ve territorimu'nu ayrıntl olarak arştıdk. Yine, Eğird iıçes'n güneybatısd, Akpınar Köyü topraklı içinde kalan Sivritepe'nin (Viarus) üzerinde ve etğind yer alan antik Prostanna ören yerini ayrıntl olarak inceledik. Eğird'n 4 km. güneybatısd, Prostan'ı 1.5 km. kadar batısnd bulunan Sevinçbey'in 1 km. kuzeybatısnd ArSevinçbey Köyü'nu sistematik olarak arştıdk. dıçlar mevkiinde (Harita: 296) ve yine 1 km. kuzeybatısnd Karatepe (Harita: 295) yerlşmsi tespit ettik. Bunlar Prostan'ı mevkiinde olmak üzere iki Roma çağı köyleridir. Sevinçbey'in 1.5 km. batısnd Mehmet Dayı Boğazı'n 100 m. doğusna Kız­ lar Dağı'n kuzeyinde ve Kökyeri mevkiinin hemen üzerinde monoblok kayaya oyulmuş, semerdam şekil, klinesiz bir kaya mezarı bulduk. Mezarı, görünen genel özellikRoma çağın tarihleyebiliriz. Yine, Sevinçbey Köyü'nün içinde, cami lerinden dolayı bir pres (ezme) taşı bulnmaktdır. önünde, 68x77 cm. boyutlarınd Eğird'n 13 km. güneydoğusaki Tepeli Köyü'nde, J. Mellaart tarfınd verilen Tepeli Höyüğ (Neolitik) bulamdık. Bu arada, köyün 500 m. kadar güneybatıs­ da bir Roma çağı yerlşmsi tespit ettik (Harita: 299). Aynı şekild, J. Melart'ın haritasınd Kırnt Köyü çevresinde, Kovada Gölü'nün hemen güneydoğusa yerlştid­ ği Kovada Neolitik çağ yerlşmsin de bulamdık. Bu arada, Kovada Gölü'nün güneydoğu kıysnda, Denizaltı-Bğc mevkiinde (Harita: 297) geçen yıl tespit etiğmz Roma çağı yerlşmsin de tekrar inceledik. Yerlşm yerinde genellikle Geç Roma çağın ait kalıntr yanı sıra, yine bu çağ ait keramikler gördük. olan 2 Bağeş Araştımlz yaptığ değrli katıdn ederim. Özsait, 1994: 303,306, Resim:1-2. teşkür 3 Eğird dolayı Sayın Başkn 286 Mustafa soyöz'e, ekibim ve şahsım adın candan Sütçüler ilçesi Araştımln . Buradaki arştımlzd, Eğird ilçesi'nin 30 km. güneydoğusa, Sütçüler Ilçesi'nin de 15 km. kuzeybatısnd, Karadiken Köyü'nün 3 km. kuzeybatısnd ve Çeşm Mahallesi sınrla içinde bir kale kalınts bularak inceledik. Adı­ bu köye bağlı nı Gavur Yıkğ (Asar) olduğn öğrendimz bu kalınt Roma çağı özellikleri göstermektedir (Resim: 4-6). Eğird-Antaly yolunun 500 m. doğusna, Taşpınr Çeşm­ si'nin 1 km. batısnd ve ova yüzeyinden 400 m. yükseliğnd sırtn üzerinde yer olmasın rağmen yine de genel özelliklerini alan, bugün önemli ölçüde tahrip edilmş kaybetm iş olan kalenin sahipleri, Eğird Havzsı'n Antalya kesimine bağlyn ve olan vadiyi kontrol edebilecek bir konumda olmuşardı. zorunlu bir geçiş Sülüklü Göl-SğrJk Kalesi Sütçüler'in Yeşilyurt Köyü'nün (eski Sığrlk) Gelinyutan Mahallesi'nde, Eğird­ Çandır yolunun 200 m. güneyde, Sülüklü Göl mevkiinde Sığrlk Kalesi ve hemen eteğinde, kaya yüzeyine yazılmş ve 19. yüzıln son çeyrğind beri bilinen yazıt inceyerlşmsin ait keramikler görüldü. lendi. Çevrede Roma Çağı Sığrlk Kalesi'nin 700 m. güneyinde Yeşilyurt Köyü'nün 2 km. batısnd, Yeşil­ yurt'un Asar Mahallesi'ne giden yolun hemen güneybatısd, yamaçta, Geç Roma Çağı yerlşmsi bulduk. Burası,Ynköy Kalesi'nin 500 m. kadar kuzeydoğsnaır. Çandır Yazıl Kanyon ve çevresini kısmen arştıbildk. Bu kesimde, Şeyhlr Köyü'nün 2 km. kuzeydoğsna, Çandır-Şeyhl yolunun kuzeyinde ve güneyinde uzanan ve Arıtaş mevkiinde bir Geç Antik Çağ yerlşmsi tespit ettik. Gelendost ilçesi Araştımlan Esas olarak Gelendost ilçesi'ni 1992 yılnda oldukça kapsmlı olarak arştım ­ tık 4 . Bu yı daha önceki yılard gidemğz, ya da gidip de ayrıntl olarak arştı ramadığz Yeşilköy, Yaka ve Hacılr gibi köy ve kasbnı çevresini inceledik. Akmescit mevkiinde bir höyük tespit etGelendost'un 11.5 km. güneybatısd, tik (Resim: 7). Buraya, mevkinin adın dolayı Akmescit ismini verdik (Harita: 293). Höyüğn güney ve doğu kesimi tümüyle tahrip edilmştr. Tahribtın esas nedeni, duyduğmza göre, soğuk hava deposu yapmkış. Ayrıca, yerlşmni birçok yerinde defineciler tarfınd açıl n derin çukurlar da görülmektedir. Höyük, tahrip edilmeyen kısm nda baktığ m zda, ova yüzeyinden 8 m. kadar yüksekliktedir. Çapı 175 m. kadar yüzeyinde ITÇ+OTÇ+STÇ ve RÇ'na ait keramikler görülmektedir. olan höyüğn Yine Akmescit mevkiinde, Elmaı sm (Harita: 294) olarak bilinen kesimde, elma bir Demir Çağı ve Roma Çağı yerlşmsi tespit ettik. bahçeler arsınd Yeşilköy'd arştımlzd, köyün 5 km. batısnd, Şerif Pınar' 350 yer alan Kavak mevkiindeki bir sırtn üzerinde, apsisi kayaya oyulm. güneybatısd muş küçük bir köy kilisesine (şapel) ait kalıntr ve burasın çevresinde Roma ve Geç Roma Çağın ait keramikler görülmşt. Hacıl r ile Yeşilköyarsınd, Eğird Gölü'nün doğu kıysndai bir sırtn üzerinde ve bugün bir kısm kalıntr göl içinde olan Iskele Höyüğ (Harita: 148; ITÇ 2+ Badırklt incelemelerinde de ifade etiğmz gibi, son OTÇ+STÇ) inceledik. Yukarıd, yağn yağmurl göl suları yükselince, yapı temelleri yeniden sular atınd kalmıştr. Gelendost'un doğu kesiminde yer alan Yaka Kasbı'nd, 1992 yılnda tespit et iğ m z Mandal Km (Harita: 255), Mal/ık (Harita: 256), Kôşk (Harita: 257) gibi Roma Çağı yerlşmin yeniden inceledik Bu arada, üzülerek ifade etmek gerekirse, bölge tarihini ayrıntl verebilecek yerlşm dn biri olan ve bizim de birçok defa ziya4 Özsail, 1994: 301-310. 287 ret etiğmz miş ve kalan Gelendost Höyük (Harita: 146; iTÇ 1-2-3+0TÇ+STÇ) tümüyle tahrip edil- da üzeri kısmlarn Burdur elmaıkr kaplnmıştr. ili Araştımln Burdur'un 55 km. kadar güneydoğusa Bucak ilçesi sınrla içinde kalan Keçili Köyü ile, Imparator Augustus zamnıd koloni hukukunu kaznmış olan Komama ve territorium'unu ar ştırd k. 1984 yılnda biz, Keçili Köyü'nde, KiI.de nı ' zağoB uğod kesiminde yer alan Helvacı Tepesi üzerinde bir Son Neolitik ÇağIlk Kalkolitik çağ yerlşmsi tespit etrnlşks. 1993-1995 yılar ar sınd buraya gelerek çevreyi arştım k. Bu arada Keçili Köyü arazisinde bulunan Yanıktş kaya kabrtmlın ve Keçili mezarlığndki miarı parçalrı ile bezemeli ve insan figürlü mezar taşlrın görerek incelrştke. Bu yıl da yiuzanan dağ silsilesinin üst kesiminde yer alan Yane, Keçili Köyü'nün kuzeybatısnda nıktaş mevkiinde buldğmuz onaltı kaya kabrtmsın yeniden inceledik (Resim: 8). Tanrı Men, Dioskurlar ve tanrıç, atlı tanrı tasvirleri alçak kabartma şeklind işlen­ mişt r. Bu betimler geçen zaman içinde, kısmen günümüz insaı n, daha çok da doğanı tahribine maruz kalmıştr. Bu yılki arştımlnuzd Yanıktş kaylğın üst görülen kabartmakesiminde bir kabartma daha bulduk (Resim: 9). Uç figürlü olduğ daki figürlerin ikonografisi tam seçilmdğn hangi tanrıy ait olduğ anlşım­ mıştr. Keçili Köyü Mezarlığ'ndki (Resim: 10) stelleri tekrar inceledikten sonra, köy bazı evlerin duvarlın kulanı devşirm malzemeler içindeki arştımlzd de gördük (Resim: 11,12). Köyün 1 km. batısndki MezarTepe (Roma Çağı), 700 m. kuzeydoğsna Kazan .Pınar (Roma Çağı), 1.5 km. kuzeyinde, Yanıktş' 400 m. Initaş-öü (Roma Çağı) yerl şm erin bularak inceledik kadar güneydoğusa Bura(Resim: 13). Bunlar genellikle, küçük köy ve daha çok da çiftlik yerlşmid. da tespit etiğmz eserler üzerindeki çalışmrz devam etmektedir. içinde yer alrı Şerf Höyük (Colonia luDaha sonra, Ürkütlü Köyü'nün sınrla Işaret et iğ m z gibi, bir Son lia Augusta-Prima Fida- Comama-) ve çevresini arştıdk. yerlşmsi üzerinde kurlmş olan ve son derece geniş bir alan kapsaKalkolitik Çağ yan yerlşm (SKÇ+ITÇ 1+ITÇ 2+ITÇ 3+0TÇ+ODÇ+lYDIA+HÇ+RÇ) marulmayacak Biz burayı ilk kez 1974 yılnda görüp incelmştk. O zamankadar tahribata uğramışt . dan bu zamana kadar geçen süre içinde tahribın boyutları da artmış. Göller Bölgesi'nde önemli sonuçlar elde etiğmz yüzey arştımlz önümüzdeki yıl da devam etmek düşncesiyz. KAYNAKÇA Burdur-Isparta Çevresi Tarih Öncesi Araştıml", III. Araştım "1984 Yıl Sonuç/an Top/antıs, 20-24 Mayıs Ankara 1985, s. 389-408. Özsait, M., 1994: "1992 Yıl Isparta-Gelendost Yüzey Araştıml", XI. Araştım Sonuç/an Top/antıs, 24-28 Mayıs Ankara 1993, s. 301-310. Özsait, M.,-N. Özsait, 1998: "Keçili YanıktşKy Kabrtmlı", Karatepe'deki /şık Ha/et ÇamIstanbul, s. 619-632. be/'e Sunu/an Yazı/r, Özsait, M., 1986: 5 6 Özsalt, 1986: 395. Özsait-Özsalt 1998: 619-632. 288 Gl E c/)o Gl ;: ~ a. 2 ... cl :c l? =ö "iii ii: ..!!:ı Gl "o ı: "iii Gl cl ;O al ~ ;O cı ,.... III o;:: ı: 289 III Resim: 1 Resim: 2 Resim: 3 290 Resim: 4 Resim: 5 291 292 Resim: 8 Resim: 9 Resim: 10 293 Resim: 11 Resim: 12 Resim: 13 294 ILlSU BARAJ GÖLÜ ALANI PALEDLiTiK ÇAG 2002 YILI ÇALIŞMR YÜZEY ARŞTIMS Harun TAŞKIRN* Metin KARTAL Girş 2002 yılnda Ilısu Baraj Gölü alnıd yapıln Paleolitik çağ yüzey ar ştırmal ­ 04.07.2002-31.07.2002 tarihleri arsınd qerç kl şti n r . l ısu Baraj Gölü altınd kalacak olan alanlarda, Paleolitik Dönem buluntu yerlerinin saptnmı ve belgelenmesine yönelik arştımz, alnı yürüyerek yoğun bir şekild tarnmsı yöntemiyle yapılmştr. Saptanan buluntu yerlerinin GPS ile koordinatl rı alınm ş ve 1/25.000 ölçekli paftalar üzerinde işaretlnm. rı, Araştım Alanı "2001 Yıl Paleolitik çağ Yüzey Araştıms", Bismil ilçesi ile Batman ili arsın­ da kalan ve Dicle Nehri'nin sadece kuzey kıysn oluştran alanda qerçklştin (Taşkırn ve Kartal, 2003: baskıd). 2002 yılnda ise, Bismilllçesi ile Batman Ili arsın­ da kalan ve Dicle Nehri'nin güney kısm n oluşt ran alanda yürtlmüş r (Harita: 1-4). kalan alanda, özellikle Dicle Nehri'nin eski Bismil ilçesi ile Batman ili arsınd sekilerinde Paleolitik çağ bulntarı ve/veya buluntu yerlerine seyrek olarak rastlanmakt dır. Bu nedenle Dicle Nehri'ne güneyden karışn mevsimlik dere yatklrı; özellikle de bütün bir yıl boyunca aktif olan Şeyhan çayı ve Savur çayı yat kl rı boyunca kuzeye doğru oldukça yüksek kotiara (600-650 m.) çıklmştr. Paleolitik çağ buluntuları açıs nda Şeyh an çayı ve Savur çayı vadileri Dicle Nehri'ne göre daha verimve gerekse söz konusu iki çay boyunli görünmektedir. Ancak gerek Dicle kıylarnd ca çok yoğun bir şekild yapıln sulu pamuk tarım nedeniyle tarl ın çok büyük bir Ankara Çlniv!lrsitesi, Dil-Tarih ve Coğrafy Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, PrehistoryaAnaDoç. Dr. Harun TAŞKıRN, bilim Dalı, 06100 Slhıye-AnkarfTURKIYE Yard. Doç. Dr. Metin KARTAL, Ankara Çlniv!lrsitesi, Dil-Tarih ve Coğrafy Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Prehistorya Anabilim Dalı, 06100 Slhıye-AnkarfTURKIYE Araştım ekibi Doç. Dr. Harun Taşkırn başknlığd, Doç. Dr. Ayhan Ersoy, Yard. Doç. Dr. Metin Kartal, arkeolog Bora Cem Sevencan, !\.rkeolog YunusAyata, Arkeolog Murat Ateş ve arkeoloji öğrencis Bülent Yerli'den Oluşmtr. Kültür Ba~inlığ' ise ızmir Arkeoloji Müzesi'nden Arkeolog Cengiz Aslantş temsil etmişr. Ekibimizin şoförlüğn ise Veysi Oz yapmıştr. Araştımz boyunca yakın ilgi ve yardımln ötürü ODTÜTAÇDAM rıkab yiD şglöB Koordinatörü $iyın Jale Veibyoğlu ve yardımcs Sayın Azize Leygara'ya, rıkab yiD Müze Müdürü Sayın Necdet lnal'a ve Bismil Ogretmen Evi yetkililerine teşkürlimz sunmayı zevkli bir görev sayiyoruz. thsu baraj gölü alnıd gerç~lştim olduğmz bu arştım, T.C. Kültür Baknlığ Anıtlar ve Müzeler 2002 yıl izinleriyle ve ODTU TAÇDM'ın maddi katılr ve kordlnatöüğe gerçklştim. Her Genel Müdrlğ'n iki kurumun yetkililerine; ayrıc, arştımz boyunca uyumlu ve özverili çalışmrnd dolayı Kültür Baknlığ temsilcisi ArkeoloQ Cengiz Aslantş ile ekip üyelerineve yontmaş aletlerin çizimlerini yapan Arkeolog Zehra Fürüzen Taşkırn' degerli katılrnd dolayı sonsuz teşkürlimz sunuyoruz. 295 sürekli sürülmesi ve bu süreçte ortaya çıkan tarla taşlrın sürekli tePaleolitik Dönem bulntarı da büyük ölçüde tahribe uğramsın ve kaybolmasın neden olmuştr, Dolayıs la, Fırat Nehri kıylarnd görülen Paleolitik Dönicelik açısnd tersine bir durumla karşı karşıy kanem buluntu yerleri zengilğ lınmştr. Belki daha yüksek kotiara çıkldğna Paleolitik Dönemle ilgili olabilecek dolgulara, çakmtşı yatklrın ve buluntu yerlerine rastlnmı mümkün olabilecektir. Ancak, arştım süresinin kıstl oluş ve bu alnrı arştım alnı sınrla dış­ na taşmsı nedeniyle 650 m. münhanisinin üzerindeki yerlere bakmak olankı olmaçoğunl mizlğ, mıştr. Buluntu Yerleri sözünü etiğmz ar ştı ma al nı içinde Paleolitik Dönemle ilgili toplam Bu buluntu yerlerinin 9 tanesi Şeyhan çayı vadisin22 adet buluntu yeri saptnmışr. de, 4 buluntu yeri Savur çayı'n doğu kıysnda ve diğer 9 tanesi ise Dicle'nin eski sekilerinde ve bu nehre güneyden karışn kuru dere yatklrın kenarlı üzerinde saptanmışr. Buluntu yerlerinin tamı açık hava buluntu yerleridir. Araştım alnımz en doğu noktası olan Şahinl Köyü'nden itibaren Dicle Nehri bir kanyon içine girmektedir. Bu kanyonun gerek kuzeyinde ve gerekse güneyinde çok sayıd mağr ve kaya sığnaklr olduğ bilinmektedir. Ancak 2002 yıl çalışm alnımz dışna kalan bu kanyon önümüzdeki yılard ar ştı lac ktır. Söz konusu bu kanyon içinde Paleolitik ve kaya sığna yerlşimn bulnaiecğ düşnmekt­ Dönemle ilgili mağr yiz. 2002 yıl çalışmrzd sadece Şahinl Köyü'nün güneydoğusa mağrl­ la karşılmt. Köyün hemen yakınd yer alan Merdan Mağrlı incelmş, anverimsiz çıkmşlard. çoğu küçük kaya sığnaklr ve cak Paleolitik Dönem açısnd bazılr Roma Dönemi kaya mezarlı şeklind olan Merdan Mağrlı'n gerek içlerinde ve gerekse yakın çevrelerinde herhangi bir paleolitik buluntuya rastlnmışr. Yukarıd Kevreker Mevkii-S6D/69 Bu alana Sağırtş mevkii de denilmektedir. Buluntu yeri Tepekonak Köyü yakın­ larınd doğan ve güneyden Dicle'ye karışn Batılköy Deresi'nin kenarıd, Kavuşk Köyü'nden Şahinl Köyü'ne giden yolun bu dereyi kestiğ noktada bulunan köprünun kışalk y 800 metre kadar güneydoğusa, derenin batı kıy s üzerinde yer alır (Harita: 4). Her ne kadar dere kenarıd Şehmuz Demir'e ait pamuk tarlsınd yontmaş aletler görülse de, aslınd buluntular bu tarlnı batısndki sırtlan üzerinde ve bu sırtlan tarlalara doğru olan yamçlrınd da ele geçirilmektedir. Toplanan yüzey malzemesi tamamen orta paleolitik görünümlüdür. Bunlar arasında levallois yongalar, çekirdekler, yonga ve dilgiler bulnmaktdır. Buluntu yerine hakim sırtlan biri üzerinde 1 adet iki yüzeı i alete de rastlnmış. Grituj Tepe Çevresi-S6D/?D Kınk Köyü'nün yaklşı 750 m. 'kuzeyinde bulunan Grituj Tepe (600 m.), alanda DiCıe'y hakim yüksek tepelerden biridir (Harita: 3). Bu tepenin 250 m. kadar kuzeybatıs nda, bu tepeden batıy doğru alçalan ve Dicle'ye bakan tarla ve yamaçlarda çok yoğun olmayan yontmaş buluntulara rastlnmışr. Buluntular arsınd yer alan 3 adet iki yüzeyli ve 1 adet kıyc alet Alt Paleolitik i aletler badem formDönemin özelliklerini göstermektedir. Biri çok tipik olan iki yüzeı lu olup, Acheuleen Döneme aittir. Ayrıca 12 adet çekirdek ve 10 adet yonga ve dilgi, buluntutar arsınd r. Çekirdeklerin tamı tek kutuplu yonga ve dilgi çekirdekleridir. Çok tipik olmasa da bazılr levallois özellikler göstermektedir. Yonga üzerine yapıln 2 adet yatık yöneş kenar kazıyc, basamak pulcuklu düzeltilerle şekilndrmşti. 2 kırt. 1 adet tepeli dilgi ise oldukça tipiktir. Tüm bu buluntipik dilginin ise uç kısmlar tulardan alnı Alt ve Orta Paleolitik Dönemde kulanımş olduğ söylenebilir. 296 Grinokat '-S60/71 Grinokat Tepe (610 m.), DiCıe'n Aygeçti Köyü'nden önce kuzeye, karşı kıyda bulunan Köprüköy'den tekrar güneye doğru kıvr la k yaptığ geniş menderesin güneybatıs nda yer alır. Aygeçti Köyü'nün ise yaklşı 1.5 km. güneydoğusa bulunur (Harita: 3). Bu tepenin Dicle Nehri'ne bakan dik yamçlrınd paleolitik buluntulara rastKöyü'ne giden yola doğru alçalan güneybatı yalanmazken, Aygeçti Köyü'nden Kınk maçlrınd dağınk olarak yontmaş parçalar ele geçirilmektedir. Tepenin güney yamçlrınd bulunan ve pamuk tarlın doğru yaıln bulunkaba bir iki yüzeı i aletin yanı sıra çok sayıd tipik ya da tipik olmayan tular arsınd levallois çekirdekler ve yine tipik olmayan disk biçimli çekirdekler ele geçirlmşt. Uçları kır levallois uçlar ve toplanan bazı yongalar levallois özellikler gösterirler. Levallois bir yonga üzerine yapıln yöneş kenar kazıyc ve bir yatay kenar kazıyc oldukça tipiktir. Bu görünümleriyle, toplanan yüzey malzemesi alt ve orta palealitik özellikler göstermektedir. Grinokat "-S60/72 250 m. kuzeydoğsna bulunan tepe (Harita: 3), GrinoGrinokat I'in yaklşı kat ii olarak ismlendrşt. Bu tepenin de güneye doğru alçalan yamçlrı üzerinde yontma ş parçalara rastlnmkdır. Grinokat I'e göre buluntular daha seyrektir. Ancak bu durum, Grinokat lI'de çok sayıd tarla taşın toplanmsıd kaynaklanmaktadır. Nitekim toplanan bu malzemenin büyük bir kısm tarlın üst sınrda öbekler halinde yığlmş bir durumda bulnmaktdır. Toplanan yüzey malzemesi 7 çekirdek ve 8 yonga-dilgiden oluşmaktdır. Çekirdekler arsında levallois olanlar klasik tipoloji göstermezler. Iri yongalar arsınd clactonien tipte olanlar göze çarpar. Yongalardan bir tanesi distal kısmdan budanmıştr. Buluntular tekno-tipolojik olarak Grinokat i ile benzerlik gösterir. Ovi Tepe-S60/73 Aygeçti Köyü'nün 500 m. batıs nda yer alan Ovi Tepe, aynı (Harita: 3). Tepenin yola bakan yamçlrınd şun tır. güneydoğusa, Kınk Köyü'ne giden yolun hemen zamanda Grinokat i ve ii ile karşı karşıy bulunur az sayıd paleolitik buluntularla karşıl­ Yontma ş buluntular 3 adet iki yüzeyll alet, 1 adet küçük kıyc alet, 7 adet çeIki yüzeı i aletlerden biri badem formlu olup kirdek ve 5 adet yongadan oluşmaktdır. üst acheuleen özellikler gösterir. Diğer ikisi fazla tipik değilr. Toplam 7 çekirdek arasında fazla tipik olmayan uçlu ve yongalı levallois çekirdekler vardı. Bul nt arı tekno-tipolojik özellikleri, burasın bir alt paleolitik buluntu yeri olduğn göstermektedir. Tavya SJrtI-S60/74 Köyü'nün 750 m. batısnd Dicle'nin eski kuvaterner sekisi üzerinde yer DiCıe'y hakim bir konumdaır (Harita: 3). Bu buluntu yeri Algaze ve alan Tavya Sırt, arkdşlı tarfınd 1989 ve 1990 sezonunda Ilısu Baraj Gölü alnıd yapıln saptama ve belgeleme çalışm r sıra nd tespit edilmştr (Algaze ve diğ., 1991: 185). Çekirdekler levallois Örnek olarak 12 adet çekirdek ve 2 yonga toplanmışr. özellikler gösterir. Biri kır olan 2 yonga, kenar kazıyc olarak şekilndrmt. Tavya Sırt orta paleolitik başlngıca ait bir buluntu yeridir. Yaprklı başl ngıç Haramimihi Mevkii-S60/75 Buluntu yeri, Eski Karcık Köyü'nün doğusna noktasın batıs nda, Haramimihi sırtn 297 Dicle'ye üst ısmlarndk karışn derin derenin bulunur (Harita: 3). Karcık nusu bu çardğın Köyü Muhtarı Ömer Çalım' n hemen batıs ndaki bu alanda bir çardğı yamaçlarda yontma ş bulnmaktdır. buluntularla karşıl mş­ Söz ko- tır. iki yüzeyli aletler oldukça iri ve kabdır. Bazılr iri yongalar üzerine yapılmş kıs­ mi iki yüzeylidir. Çekirdekler ar sında uçlu ve yongalı levallois çekirdekler tipiktir. Bu çekirdeklerden alınmş dilgilerin yanı sıra, levallois yongalar da mevcuttur. Buluntu topluğ alt ve orta paleolitik özellikler sergilemektedir. Sina Tepe-S60/76 Köyü'nün 750 m. batısnd, Sina Tepe'nin kuzeybatı­ Buluntu yeri, yeni Karcık ya doğru alçalan yamçlrı üzerinde yer alır (Harita: 3). Bu alanda Dicle'nin eski sekilerine ait konglomera çakıl r, yer yer erozyon sonucu yamaçlara doğru dağılm ş ardı . Buluntu yeri hem Dicle'ye hem de Savur Çayı vadisine hakim bir konumdaır. 10 adet çekirdek arsında tipik olan ya da olmayan uçlu ve yongalı levallois çeYongal rın bazıl r da lekirdekler ile iki kutuplu recurrent çekirdekler bulnmaktdır. vallois özellikler gösterir. Yonga üzerine yapıln aletler arsında omurgalı ön kazıyc (rende), kenar kazıyc ve çontuklu alet bulnmaktdır. Buluntu yeri Orta Paleolitik Döneme aittir. Rızvan Tepe-S60177 Aluç Köyü'nün yaklşı 1 km. güneydoğusaır (Harita: 2). Dicle Nehri'ne ve Savur Çayı vadisine hakim bir konumda olan bu tepe çok tipik buluntular vermese de bir çeşit atölye durmndaır. Bol miktarda yonga, dilgi ve çekirdek toplanmıştr. Teknik açıdn Dicle yöresine hakimdir. Burada ayrıc 3 adet küçük boyutlu iki yüzeyli alet de özgü levallois işçlğ ele geçirlmşt. Bu buluntu yerinin güneydoğu ucunda yer alan küçük bir tepe (570 m.) aletler bulnmştur. Bunlar içinde üzerinden dilgi üzerine küçük boyutlu çakmtşı omurgalı bir ön kazıyc oldukça ilginçtir. Ayrıca udanmışb yonga ve kenar kazıyclr vardı. Alt Paleolitik sonu, Orta Paleolitik başlngıca ait bir bulntı yeridir. Harman Tepe-S60/78 Aluç Köyü'nün hemen doğusna yer alan Harman Tepe'nin (Harita: 2) güneydoğu yam cında, Aluç'tan Karcık' giden yolun hemen kenarı da 3 adet iki yüzeyli alet bulnmştr. Başk buluntu ele geçirlmşt. Iki yüzeyli aletlerin bulndğ pamuk tarlsınd sürekli olarak yapıln tarla taşı temizlğ nedeniyle Paleolitik Döneme ait bul nt arı kaybolduğ düş n lmekt dir, Iki yüzey ii aletlerden biri ololabilecek diğer dukça tipik olup, acheuleen özellikler gösterir. Uzerinde parlak patina taşıyn bir diğe­ rinin ise oldukça sür kienm ş olduğ anl şı makt dır. Bulunan 3 adet iki yüzeyli alete dayanarak bu buluntu yerinin şimdlk kaydı l Alt Paleolitik'e ait olduğn söyleyebiliriz. Golaziraf SJrtl-S60/79 vadisinde yer alır. Akköy'e bağlı Yukarıb Mahallesi'nin 1 km. güSavur Çayı neydoğusa (Harita: 3), Savur Çayı'n doğusna bulunan Golaziraf sırtn deredağınk olarak yontmaş buluntulara rastlnmış r. ye bakan yamçlrınd Buluntular arsında yer alan 9 çekirdekten bazılr uçlu ve yongalıevis özellikler gösterir. Ayrıca fazla tipik olmayan piramit biçimli bir çekirdek ile şekilsz çekirdekler de vardı. Yonga ve dilgilerin bazılr levallois teknikle yontulmşardı. Aletler arasında çontuklu ve dişlem aletler çoğunlktadır. Bul nt arı genel özellikleri Orta Paleolitik Dönemi işaret etmektedir. 298 Yukanköy Mevkii (Eskiköy)-560/80 Yukarıob Mahallesi'nin 500 m. doğusna bulunur (Harita: 3). Bu Akköy'e bağlı alanda eski bir köy yerlşimn temel kalınt r ile bazı mezarlar bulnmaktdır. Golaziraf sırtnda kuru bir dere yat ğı ayrılan bu alan Hacıydn Deresi'ne kadar devam eder. Bu geniş alanda Savur çayı'na bakan batı yamaçlar Paleolitik Dönem yontma ş buluntular içerir. 3 adet iki yüzeyli alet, 1 kıy cı alet, 11 çekirdek ve 17 adet Buluntular arsında yonga-dilgi bulnmaktdır. Çekirdek ve yongalrı büyük bir çoğunl levallois özellikler gösterir. Buluntu topluğ Alt ve Orta Paleolitik Dönemi yansıtmkadır. 5ait Tar/asl-560/81 yüzey ar ştırma ız n en zengin buluntu yeridir. Aşağıob 2002 yıl yakl şık 2 km. kuzeydoğsna (Harita: 3) yer alan Sait Tarl sı sırt nı alçalan yamçlrı üzerinde yer alır. Buluntular geniş bir alana yaılmştr. Buluntular arsında iki yüzeyli aletler çoğunlktadır (17 adet). Ayrıca yüzlü kazma, 9 çekirdek ve 8 adet yonga-dilgi dığer bul nt arı oluşt r . ve Orta Paleolitik Döneme aittir. Mahallesi'nin kuzeye doğru 2 adet üç Buluntular Alt Uzun 5Irt-559/17 inardı Köyü'nün 1 km. doğusna bulunan Uzun Sırt'n (Harita: 1) Şeyhan Çayı'na bakan batı yamcınd, Yenice Köyü'ne giden yolun hemen doğus nda yer alır. Yontmaş buluntular fazla bir yoğunlk göstermez. Toplam 2 adet iki yüzeyli alet, 1 adet çakıl üzerine işlenm çok tipik kıy cı alet ve 12 çekirdek olmak üzere 15 parça toplanruştır. Buluntularda Alt ve Orta Paleolitik Dönemin tekno-tipolojik özellikleri görülmektedir. Mağ r Tepe-559/18 inardı Köyü'nün 1.5 km. kuzeydoğsna bulunur (Harita: 1). Tepenin kuzey taraflın Kurmşl mevkii de denilmektedir. Bismilllçesi ile Tepe Beldesi arsındki asfalt yolun, Uzun Sırt ile Mağr Tepe'yi bir yarma kestiğ noktadan itibaren yontma ş buluntular dağınk olarak yüzeye ya ılm ş bir şekild görülmektedir. Tepenin kuzey kıs­ mı güneyine göre daha yoğun buluntu verir. Tepenin Dicle'ye hakim olan kuzey kısm , bulunan çok sayıdki çekirdekten dolayı bir atölye olabilir. çekirdğn (35 adet) büyük bir çoğunl, fazla tipik olmayan leÇok sayıdki vallois ve disk biçimli çekirdekler oluştr . Levallois işçlğ Dicle Havzsı'n özgüdür. Bulunan 3 adet iki yüzeyli alet ise fazla tipik değilr. Yonga ve dilgiler ar sında yumrusu kaldırmş bir kenar kazıyc oldukça tipiktir. Buluntu topluğ genelolarak Orta Paleolitik Dönemi temsil etmektedir. Mağ r Üstü Mevkii-559/19 inardı Köyü'nün 1.5 km. kuzeyinde, Şeyhan Çayı'n doğu kıy s nda (Harita: 1), eski bir seki üzerinde konglomeralar bul nmakt dır. Bu konglomeralar ar sında sonradan erozyonla, insan ve hayvan faaliyetleriyle oluşm bazı küçük mağ r ve kaya sı­ ğınakl rı bul nmakt dır. Paleolitik açıdn yerl şim uygun olmayan bu boşlukarın içlerinde ve önlerinde herhangi bir Paleolitik buluntuya rastlnmaıştr. Bu mağrlın üzerindeki düzlükte yer alan pamuk tarl sında ise sadece 6 adet çekirdek bul nm ştur. Burası tar fım zdan mağ r üstü olarak ismlendirlmştir. Buluntuların az olması, yine bölgedeki yoğun tarla taşı toplama işlem y ilgili olabilir. Bul nt arı 3 tanesi levallois çekirdektir. Büyük bir çekirdek ise iki yüzeı i alet formuna yakl ştır lm ştır. Diğer 2 çekirdek ise tipik değilr. Orta Paleolitik Döneme ait bir buluntu yeridir. 299 Cahteri Mevkii-S59/2D Buluntu yeri, inardı ve Yenice köyleri arsınd, Şeyhan Deresi'nin batı kenarı ­ da yer alır (Harita: 1). Derenin doğu kısmnda kalan alana yörede Cahteri mevkii deniliçinde bulunan yontmaş mektedir. Buluntular bir homojenlik göstermez. Dere yatgı aletler büyük bir olasık buraya sürüklenerek gelmiş olma ıd r. Zira bulntarı çoğunda sürüklenmeden dolayı oluşm kuvvetli bır patina görülmektedir. Bulunan 3 adet iki yüzeyli aletin biri, yarısn kadar dere yatğınd gömülş olarak bulnmştr. Bu iki yüzeyli alet tipik badem formlu olup üst acheuleen geleneklidir. Diğer ikisinin uçları kır t ve sürüklenmeden dolayı üzerlerinde kahverengi kuvÇekirdekler levallois olup uçlu, yongalı ve iki kutuplu recurrent vetli bir patina taşırl. iri bir dilgi çekirdğ vardı. Yonga üzerine yapıln aletler içinözellikler gösterir. Ayrıca çoğunlktadır. Burnl-omgaı bir rende ön kazıyc­ de çontuklu ve kenar kazıycjlr nı alnı dilgicik çıkarmld. Ust paleolitik tipleri andırmkt. Buluntu topluğ genel Alt ve Orta Paleolitik unsurlar yoğun görülmekle birlikte, üst olarak değrlni paleoitğ anımst bazı tipler de ilginçtir. Kıraçpilv Tepe-S59/21 250 m. güneyinde yer alan tepe (Harita: 1), alanda her Yenice Köyü'nün yaklşı hammadde açısnda tarafa hakim bir konumda bulunur. Tepenin üzeri çakmtşı zengin olmasın karşın, Paleolitik Dönem bulntarı açısnd fakirdir. Çekirdeklerden Toplam 9 adet buluntunun 5 tanesi çekirdek, 4 tanesi yongadır. dilgili levallois çekirdektir. Diğerl tipik değilr. Yongalardan biri ise babiri uçlu, diğer kalın ve tipik bir kenar kazıycdr. Bu görünümüyle samak pulcuklu düzeltiler taşıyn Kıraçpil v Tepe Orta Paleolitik Döneme tarihlenebilir. Kanik Mevkii-S59/22 Yenice Köyü'nün 750 m. kadar kuzeyinde bulunan Yenice Yanı i Höyüğ'n heyer alır (Harita: 1). Buradaki pamuk tarlsı içinden Cahteri mevkiindeki men batısnd yontmaş parçalar toplanmışr. gibi sürklenmiş Alt paleoitğ yansıt 1 adet kısmi iki yüzeı i alet ve 1 adet ucu kır üç yüzlü bulntarı tamı Orta Paleolitik Dönemi temsil etmkdır. kazma hariç, diğer Bağyeri Tepe-S59/23 Yenimahalle Köyü'nün 250 m. kadar güneyinde yer alan tepedir (Harita: 1). Burası üzüm asmlrı ve antepfısğ ağçlrı olan bir bahçedir. Şeyhan Çayı'n batı kı­ yısnda, dereye hakim bir konumda bulunan bu yerde klasik tipte olmayan levallois çeKüçük boyutlu 1 adet iki yüzeyli alet oldukça tipiktir. kirdekler ve yongalar toplanmışr. tekno-tipolojik özellikleri Alt Paleolitik sonu, Orta Paleolitik baş­ Buluntu topluğn langıc işaret etmektedir. Köyaltı Mevkii-S59/24 Yenimahalle Köyü'nün hemen doğusnaki yamaçlarda seyrek olarak Paleolitik Dönem bulntarı rastlnmış. Burası tarfımzdn Köyaltı mevkii olarak isimlendir lm şt (Harita: 1). i alet, 2 adet çekirdek ve 3 adet yonga ve dilgiden Buluntular 2 adet iki yüzeı oluşmakt dır. Alt ve Orta Paleolitik Döneme aittirler. Şeyhan Deresi Batı Yamaçlart-S59/25 Buluntu yeri inardı Köyü'nün yaklşı 500 m. kuzeyinde, Şeyhan Çayı'n batısnda, bu dereye bakan yamaçlar üzerinde yer alır (Harita: 1). Buluntular çok geniş bir alana dağılmş olarak görülürler. 300 4 adet iki yüzeyli alet oldukça kabdır. ikisinin ucu kırt. Çekirdekler (7 adet) özgü levallois özellikler gösterir. 5 tanesi yongalı levallois çekirdektir. Diğer 2 tanesi ise iki kutuplu ve merkezcil çıkarmi recurrent çekirdeklerdir. Yonga üzerine yapılmş aletler aras/nda çeşitl kenar kazıyclr ve dişlem aletler bulunmaktaDicle Havzsı'n dır. Sonuç başltığmz "Ihsu Baraj Gölü Alanı Paleolitik Çağ Yüzey Araştır­ 2001 yılnda ması"yla, paleolitik açıdn günümüze değin yeterince arştılmayn ve pek bilinemesöz konusu dönemle ilgili potansiyeli ortaya konmaya başl n­ yen Dicle Havzsı'n mışt r. Sadece Paleolitik Döneme ait buluntu yerlerinin saptnmı ve belgelenmesine gerçklştidğmz bu yüzearştıms, 2002 yıln­ yönelik olarak sistemli bir şekild da da amcın ulaşmı bulnmaktdır. 2002 yılnda Diyarbkı ili, Bismil ilçesi ile Batman ili adnıs ra kalan ve Dicle Nehri'nin güney kıysn oluşt ran alanda toplam 22 adet paleolitik buluntu yeri saptanmışt r. Buluntu yerlerinin tamı açık hava buluntu yeri özeliğ taşır. Bunlar genellikle 550-650 m. yükseltileri arsınd yoğunlaşmktdır. Kısmen DiCıe'y, daha çok da DicSavur ve Şeyhan çaylrın eski sekileri (Pleistosen le Nehri'ne güneyden karışn Döneme ait) üzerinde yer alan buluntu yerlerinin büyük bir kısm, yörede günümüzde yoğun bir şekild sulu pamuk tarımn yapıldğ tarlalarda bulunur. Bu durum buluntu yerlerinin ister istemez tahribına neden olmuştr. Ozellikle her tarla sürlşnde sonra ortaya çıkan tarla taşlrın toplanmsı sırand, Paleolitik Dönem yontma ş bul nt arın büyük bir çoğunl da toplanarak uzak ya da yakınlrdi dere yatakların boşaltı m r. Bunlar da zamanla sel sularıy sürüklenerek kaybolmuştr. Dolayısla saptanan buluntu yerlerindeki paleolitik malzemenin yoğunl da gözle görüarştım alnı, çakmtşı hammadlür bir azalma söz konusudur. Ustelik 2002 yıl de açısnd Dicle'nin karşı kıysna, yani kuzeyine oranla daha zengindir. Araştı m al nı d mağ r ve kaya sığnaklr açısnd buluntu yerleriyle karşılamtr. Araştım alnı en doğu noktasıd, Şahinl Köyü'nün hemen güneydoğusa yer alan Merdan Mağrlı ise paleolitik açıdn verimsiz çıkmştr. Bunları bazıl r doğal ır, ancak çoğu Roma Döneminde yapılmş kaya mezarlıd. Saptanan 22 buluntu yerinden toplanan yontmaş yüzey malzemesi tamamen Alt ve Orta Paleolitik Dönem özelliklerini içermektedir. Buluntular arsınd sıkl a göAncak, yonga üzerine yapıl n rülen iki yüzeyli aletler daha çok klasik tiplerden oluşr, klasik olmayan i~ yüzeı i aletlerle de karşılmt. Iki yüzeı i .aletler (el baltsı) daha çok Orta ve Ust Acheuleen Döneme ait gibi görünmektedir. Iki yüzeyli aletlerin dı­ şında levallois olan ya da olmayan yonga ve dilgi aletler ile çok sayıd çekirdek, bulunÇekirdekler arsınd basit bir ön hazırlk safhınd geçen yongatular arsınd. Iı, uçlu ve dilgili levallois çekirdeklere de rastlnmkdı. Ancak levallois çekirdekler Fı­ rat Havzsı'nd karşıltğmz klasik levallois teknolojisini pek yansıtmz ve Dicle Havzsı'n özgü gibi görünmektedir. Ayrıca, lineal ve recurrent levallois çekirdekleri n yanı sıra, sıkça rastlanan disk biçimli çekirdekler oldukça tipiktir. Az sayıd kıyc alet ve kazma örneklerine de rastlnmkdı. Son iki yıldr Bismil ilçesi ile Batman ili arsınd yaptığmz Paleolitik Çağ yüzey ar ştırması, Dicle Havzsı'n özellikle Alt ve Orta Paleolitik Dönemlerde yoğun bir şe­ kilde iskana uğr.adı n kanıtl m ş bul nmakt dır. Ancak, arştım yaptığmz alanda şimd ye kadar Ust Paleolitik ve Epi-Paleolitik dönemlere ait bir buluntq yerine rastlanma ışt r. Ote yandan, Batman'daki Malaliki Mağrsı'n şüpheli bir Ust Paleolitik ve bilinmektedir (Rosenberg, 1992:448Epi-Paleolitik dönemlere ait buluntular verdiğ 449). Dolayıs söz konusu bölgede adı geçen bu Paleolitik sonu topluluklar yoktur insalrı açık hava konaklama yerlerinden diyemiyaruz. Ancak, Paleolitik sonlarıd çok, kaplı mekanlrı tercih etmiş olmarı düşnlebir. Eğer böyle bir durum söz koyap c ğım z ar ştı mal r bu konuya açıkl getirebilenusu ise, önümüzdeki yılard 301 cektir. Zira, 2003 yılnda yüzearştıms yapmı düşnğmz ri bir kanyon içinde akmakta ve bu kanyonun her iki tarfınd yerlşimn uygun olacak alanlar bulnmaktdır. kaya sığna Özetle, lhsu Baraj Gölü alnı bir kısmnda 2001 yılnda yılnda devam etiğmz Paleolitik çağ yüzearştıms, öngrdüğmz rultusunda önemli bilgiler vermeye başlmıtr. Paleolitik çağ luntu yerleri ve yüzey bulnt arı bunun en açık kanıtlrd. çok sayıd alanda Dicle Nehmağr ve ilşkn başldığmz saptdığmz ve 2002 amaçlar doğ­ bu- KAYNAKÇA ,NARıKŞAT H., M. KARTAL, (Baskıd), Araştıms", Season", tlısu venıkl "2001 Yıl Ilısu Baraj Gölü Alanı Paleolitik çağ Yüzey "Palaeolithic Survey in the Ilısu Dam Reservoir Region: 2001 ve Karkmış Baraj Göl/eriAltmda Kalacak Arkeolojik Kültür Kurtarma Projesi2001 Yıl Çalışmn. ALGAZE, G., R. BREUNINGER, C. L1GHTFOOT, M. ROSENBERG, 1991, "The Tigris-Euphrates Archaeological Reconnaissance Project: A Preliminary Report of the 1989-1990 Seasons", Anatolica 17: 175-240. ROSENBERG, M., 1992, ''The Batman River Archaeological Reconnaissance Survey, 1990", xı­ II. Araştım ii: 447-460. Sonuçlan Toplantıs 302 SABtHAKI GÜLTEPE ._~. fPET~öç OOZ'o/E <:>~ ...... -e co 8 o- Harita: 1 -_ 1 ~ i 2km. Harita: 2 -:=ıkm. . BATMAN ıo~y BAL~IN.R WSEKlRGAN N ~ / ; -'i~: N ~ --------YÖKLIGA R~KUY c.v O .ı: _ _ _ _ -=:ı O Harita: 3 1 _---_ O 2km. Harita: 4 1 ık",. ı 2002 YILI ÇORUM VE ÇANKIRI iLLERi YÜZEY ARŞTIML Tayfun YILDIRIM* Tunç SiPAHi 2002 Yıl Çorum ve Çankır İleri Yüzey Araştımlar, Doç. Dr. Tunç Sipahi ve oluşan bir ekiple 20 Ağusto-9 Eylül 2002 tarihleri arsın­ Doç. Dr. Tayfun Yıldrm'an da gerçklştim. 1996 yıl nda bu yana bölgede sürdürülen arştımalrn bu yıl­ ki bölümüne, üniversite-müze işbrlğ çerçevesinde Çorum Müze Müdürü Sn. ısmet Ediz ve Müdür Yardımcs Sn. Banu Çilingir de katılruşd. Çorum Müzesi'nin yeni binası ve arkeoloji seksiyonunun açılş çalışm arın sürmesi ve 1996 yılnda başltığmz yüzearştıml sonucunda keşfdilen ve halen kazıs sürdürülen Hüseyindede Tepesi'nde açığ çıkar l n Erken Hitit çağı Eserletanzim hazırlkaın katılm z nedeniyle, bu yılki çalışm progamız, rinin teşhir, Çorum'un kuzeydoğu, d.oğu, güney ve güneybatısd kalan merkez ilçeye bağlı köyler ve kısmen Mecitözü Ilçesi'nde sürdürülen arştımlar tam l n ışt r. Dolayıs ­ la geçen yıl Çorum-ankı sınrda ve Çankır' doğusna başltın yüzearş­ tırmaln bu yıl devam edilmeiştr. Yüzey arştımlzn ilk bölümünde Çorum-Sungurlu karayolunun .güney kesiminde yer alan ve daha önceki yılard programa dahil etmdiğz Merkez Ilçe sı­ nırla içersindeki bölge ile Çorum-Cemilbey arsındaki alan kısmen arştılbim. 2 , Alaca ve Böylelikle, daha önce 1988 yılnda Prof. Dr. Aygül Süel'in arştım 0lduğ Ortaköy ilçelerinin kuzey sınr a ulaşı m ve tardığmz alanda, daha önce bilinenIerin yanıd, henüz tanımy yeni yerlşim de rastlnmış. Bu bölgede ziyaret Çorum-Alaca arsındaki ana yolun doğu kesiminde kalan edilen önemli yerlşim Çayhatap, Hacıköy höyükleri ile Çorum-Ortaköy arsındaki Ovak r pına , Hantepesi höyükleridir. ve Boğaz 1. Çayhatap Höyüğ Çorum'un yaklşı 20 km. güneybatısd, Çorum-Yozgat yol ayrımnd Alaca'ya giderken, yolun hemen sol kesimde yer alan Çayhatap Köyü'nün, yaklşı 500 (Resim: 1). Ova seviyeslnden yaklşı 10 m. yükseklikte ve m. kuzey doğus nda ır bir höyüktür. Höyüğn üzeri halen tarla olarak sürülrnektedlr, Hö250x200 m. ebadın 1 2 Doç. Dr. Tayfun YILDIRIM., Ankara Üniversitesi, Dil-Tarih ve Coğrafy Fakültesi, Önasya Arkeolojisi Ana Bilim Dalı, 06100 Slhhiye-AnkarafTURKIYE Fakültesi, ÖnasyaArkeolojisi Ana Bilim Dalı, 06100 Doç. Dr. Tunç SiPf,lHi,.Ankara Üniversitesi, Dil-Tarih ve Coğrafy Slhhiye-AnkarafTURKIYE Katkılrnd ötürü adı geçen meslktaşrız teşkür ederiz. Çorum ili Yüzey Araştıml", Vii. Araştım Sonuçları Toplantıs, Ankara 1990, s. 341 vd. A. Süel, " 1988 Yıl 305 en yüksek kısm nı oluşt ran kuzeydoğu kesiminde, özellikle yamaçlarda, yer yer kaçak kazı izleri gözlenmiş ve yamaca yığlan toprak içinde çok sayıd yanık kerpiç ve kır seramik parçl ına rastl nmışt r. Höyüğ n üst kısmnda derliğmz seramikler daha çok Demir Devrine aittir. kır ve eksik, üç ayklı bir taş kaba ait parçnı yanıd, Erken Bunlar içinde ayklrı Demir çağın ait boyalı ile nakışi parçalar da gözlenmiştr. Ayrıca yamaçlardan derlesıra, Demir nen seramikler içinde, Eski Tunç, Erken Hitit Devrine ait parçalann yanı Devri ve az sayıd Roma çağın ait seramiklere de rastlnmış. Azeilikle kuzeydoğu yam cındaki karışt lmış alanda, Erken Hitit Döneminin karekteristik özelliklerini gösteren kırmz astrlı ve üçgen kulplu (Ferzant tipi denilen) çanak parçlı ele geçirilmişt r. Çayhatap Höyüğ , Çorum-Iskilip karayolu üzerindeki Sarmş Höyüğ nde sonra, merkez sınrla içinde oldukça büyük ve kısmen iyi korunabilmş höyüklerden biridir. Burası, 1985 yılnda D. French tarfınd "Roma Yoları ve Mil Taşlrı Araştım­ ları"3 sırand da ziyaret edilmştr. Çorum-Yozgat yolu üzerinde, Çayhatap ile Tarhan Köyü yol ayrım arsınd 1. kalan tarlalarda yaptığmz ar ştı mal rd üzeri kukilometrede, yolun güneybatıs nda şaklı bazı Roma çağı pişm toprak lahit parçlın rastldık. Bu parçalar, çorum Müze Müdrlğ'ne Tarhan'dan getirldğ bildirilen bazı Roma Devri mezar hediyelerine ış k tutabilir. Roma Çağında nekrapol olarak kulanı bu alnı çevresinde herhangi bir iskana rastlmdık. Çayhatap'dan sonra Yozgat karayolunun 10. km.sinden sonra doğuya dönülmş ve 7 km. mesafedeki Gücenovacığ Köyü'ne varılmşt. 1985 yılnda D. French tarfın­ dan da ziyaret edilen köyün ortasındki pınar bulndğ yerde, yeni yapıln çeşm­ nin hemen üzerinde, bir mermer lahlt yer almktdır. Roma Çağın ait girandı lahdin köye çok yakın bir mesafeden getirldğ söylenmektedir. Lahdin bulndğ çeşmni hemen altınd Roma Dönemine ait yıklmş bir havuza ait taşlr kısmen korunmşt. Köylüler, çeşm yapılmdn önce, havuza ait bu taşlrın büyük çoğunl yerinde korund ğ u ve sonradan yerlerinin değiştrl n ifade etmektedir. yüğn 2. Hacıköy Höyüğ Köyü'nün kuşçm 600 m. güneydoğusa, mezarlık alnı hemen aşğısndr. 250x150x15 m. ebadınki höyüğn güney kesimi günümüzde tarla olarak kulanımktadır. Höyüğ n hemen yanıd, bir su kaynğı bulnmaktdır. 1954 yılnda höyükte define kazıs yapılm ş ve höyüğn 6/1 'lik bir kısm ne yazık ki, bütahrip edilmştr. Höyüğ n güney kesimindeki sürülen alandan yük bir çukur açılrak çok sayıd seramik parçsı toplanmışt r. Derlenen parçalar, Geç Kalkolitik, Erken Tunç, M.O. ii. binyıl ve Demir Devrine aittir. Geç Kalkolitik olarak tanıml an parçalar ar sında (Resim: 2), Höyüğn kuşçm 15 km. batısndki Büyük Güllücek Höyüğü'nde iyi tarnnan-, çizilerek yapılmş, ilk görünşte içi beyazla dolur mş hissi veren, boyasız, siyah astrlı, perdahiı el yapım seramik bulnmaktdır. Paralel, diagonal bazen de üçgen veya kafes tarama motifleriyle süslü bu tip seramik, çizgi gruplaıy, Orta Karadeniz Bölgesi'nde, Ikiztepe kazılrnd da belgndiğ gibi, Erken Tunç Çağın hemen başl rında da görülmektedir. Hacıköy, Büyük Güllücek'ten sonra, bölgede bu tip seramiğn yoğun olarak kulanıdğ en önemli yerlşimd. Dolayıs burada yapıl cak sistemli çalışm r, Geç Kalkolitik-Erken Tunç evreleri ve mimarisi hususunolsa bilgi verebilir. Hacıköy'den derliğmz M.O. ii. binyıla ait parçlın da kısmend çoğunl, Hitit'in erken evresine aittir. Hacıköy civarınd daha geç döneme tarihlenen yerl şim izleri de mevcuttur. Kuzeyde, Hacıköy Höyüğ'n hemen karşı sırt nda buaşğı kesimlerinde bir kanal kazıs yapılmştr. Bir su kanlı lunan köy mezarlığn Gücenovaığ 3 4 D. French, "Küçük Asya, Roma Yoları ve Milaşrı 1985", iV. Araştım Sonuç/art ,ıstna/poT Ankara 1987, 5.109 vd. H. Koşay i M. Akok, TürkTarihKurumuTarafmdan na/ıp Y BüyükGü/lücek ıszaK 1947 ve 1949'dakiÇalışm/r Hak· kmda /Ik Rapor. Ankara 1957, lev. XıV-, 306 ait olduğ kesimlerinde temel izleri saptnmışr. Bu temeller, göre Roma Dönemine aittir. diğer bir bölümü, Çorum'un güneydoğu kesiminde, Yüzey arştımlzn Çorum-Cemilbey arsındki alanda gerçklştim. Bu kesimde Çorum'dan Cemilve çevredeki Ovakrpın, Hantepesi bey ve Amasya'ya giden karayolu takip edilmş ve Boğaz ören yerleri ziyaret edilmştr. Daha önce bu alan, epigrafig çalışmr kapsamınd D. French ve Erol Atalay tarfınd da gezimştr. etrafınd ki anlşı bazı çukurun bazı seramik parçlın 3. Ovakrpın Çorum-Cemilbey karayolu'nun 8. km.sinde, yola 2 km. uzaklıti Karpın Köyü'ndedir. Köyün bazı evleri eski yerlşim yeri üzerinde bulnmaktdır. Höyük nitelğin­ deki yerlşim büyük ölçüde tahrip olmuştr. Azeilikle batı yam çlarında ve uzantıs tarseramik mevcuttur. Bu kesimden derliğmz parçalar içinde az salalarda çok sayıd yıda Erken Tunç, Demir Devri ile yoğun Roma Dönemine ait örnekler görülmektedir. Köyün kuzeydoğsnai günümüze ait mezarlık içinde, Roma Dönemine ait bir mil taşı yer almktdır. Mil taşı 1984 yılnda, D. French tarfınd tespit edilmştr. Mezarlık­ la köyarsındi yolda, yer yer eski temel kalıntr halen görülebilmektedir. 4. Hantepesi Çorum Merkez ilçe'ye bağlı Ovasaray ile Şekrby Köyü arsınd, Çorum'a 16 km. mesafede, güney yönünde, Sary-Kı yol ayrımn gelmeden önce ana yolun tam üzerinde, 150x200x5 m. ebadın bir höyüktür (Resim: 3). Ne yazık ki, Cemilbey tam üzerinden geçirlmş ve yerlşimn yaklşı 10/1'lik kısm tahrip olyolu höyüğn muştr. Höyüğn özellikle güneydoğu kesiminden çok sayıd seramik toplanmışr. YÜyansıt el yapım, monokrom Erken Tunç zeyde bol miktarda, bölgenin karetisğn seramiğn rastlnmkdı. Erken Tunç Çağın ait seramiğn yanıd az sayıd, paBoğazköy/ü ve Alacahöyük'ün erken ralellerini Büyük Güllücek, Kuşsary, katlrınd bulaiecğmz ve hafirlerince Kalkolitik Çağın sonuna tarihlendirilen gri renkli, nokta ve çiz i bezemeli parçalara rastlnmışr (Resim: 4). Hantepesi'nden derlenen M.O. ii. binyıla ait parçalar içinde, Erken Hitit Devri çanak çömleğin de rastladık. Bunlar arsınd, ağız kenarlı dışan şerit şeklind kalınştrm, üçgen kulplu, kırmz astrlı ve perdahiı çanaklara ait parçlın (Resim: 5) sağlm örnekleri, Kaniş Karumu'nun la yapı katı, Eskiyapar, Ferzant, Büget ve Kazankaya gibi Erken Hitit Dönemine ait yerlşim ve mezarlıkd ele qeçirlmşt. Hantepesi Höyüğ görüldükten sonra, Çorum-Cemilbey yolunun 23. kilometreCemilbey-Amasya yol ayrımn varılmşt. Çorum'dan (Amasia) sindeki boğaz, zamanda Pontus Galaticus adı verilen bölgedeki antik Amasya'ya uzanan bu yol, aynı Roma-Bizans yolunu da oluştrmakdı. Erol Atalay 1984 yılnda, stratejik bir önem taşıyan ve Çorum Çayı'n da aktığ ve "Saçyğı denilen bu boğaz ve çevresinde ar ş­ tırmal yaprmştı s, Boğaz gelmeden önce Aşağı Sarılk Köyü'nün tam karşısnd, doğu yönünde, yaklşı 200 m. yükseklikte Bizans Dönemine ait Sazak Kalesi bulunmaktadır (Resim: 6). Bu stratejik konumlu kale, gözetleme kuleleri, su sarnıçl ve kayalamerdivenleriyle Erol Atalay tarfınd etraflıc bilim alemine tanılruş". ra oyulmş Dolayıs kaleye tekrar çıklmaştr. Ancak, aşğıd yer alan kaya kütlesinin arsın­ da ve hemen yanıdki küçük bir yerlşim, bu antik yol üzerinde çok daha eski bir döortaya koymatdır. neme ait kültürlerin varlığn S 6 7 T. Özgüç, Maşthöyük Kazıln ve Çevresindeki Araştıml, Ankara 1978, 5.27, Şek.6S-7, Lev. 6S, 2 ; T. Özqüç, Bulnmş Eserler Hakınd Yeni Gözlemler", Belleten Ll197 (1986), 5.386, Res.S-8. "Ferzant Hitit Mezarlığnd ve Altın Parlı", III. raştımA E. Atalay, "Cemilbey (Çorak) Nahiyesi'nde Bulunan Bizans Selçuklu Dönemi Yapılr Sonuçlan Toplantıs, Ankara 1986, 5.63-68. A.g.e., 5.64. 307 5. Üç Kaya Mevkii, Gümşl Kaya Aşağı Sarılk köyü'nün kuş ç mu 600 m. Çorum'un 22 km. güneydoğusa, doğusna, Çorum Çayı'n hemen yanı daki kaya kütlesi arsmdı. Yerlşimn doğu ve batı kesimi eski yol yapılrken kısmen tahrip olmuştr. Iki kaya arsınd topladığmz parçalar içinde bölge için karekteristik Erken Tunç Çağı seramiğ bulunmaktadır. Aynı kesimde, güneye bakan yol seviyesinden yaklşı 4 m. yükseklikteki alanda ve yamaçlarda daha çok Demir Devri ile Klasik Döneme ait çanak çömlek parç l ına rastlanm i Ştı r. 6. Boğaz Çorum'un 24 km. güneydoğusa, Cemilbey ve Amasya yol ayrım arsındki bereketli ovada, Çorum Çayı'na 500 metre mesafede, yaklşı 75x30 m. ölçüsünde bir kaylığ yaslnmış höyük nitelğnde bir başk yerlşim bulnmaktdır. Kaylığn güyerl şim n boyutu yaklşı 100x50 m.dir. Yüzey ar ştı mal ­ ney kesimine yaslnmış rında ilk defa görülen ve "Boğaz adın verdiğmz höyüğn, güney ve doğu eteklerinkaçak kazı çukuruna rastlnmıştr. Höyükten derliğmz seramikler Erde çok sayıd ken Tunç, Hitit ve Demir Devrine aittir. Demir Devrine tarihlenen tek renkli seramiğn yanıd, kırmzs kahverengi astar üzerine mat koyu kahverenkte ışn bezemeli bir kavsi içindeki yerlşimd de bulunan Erken Deparça, Orta Anadolu'da Kız l rmak kraterlerinin tam paralelini oluştrmakdı. mir Devri boyalı Yüzey arştımalrı zn diğer bir bölümü, Çorum merkezden başlyrak, Çokuzeydoğ, güneydoğu yakın çevresinde ve eski Amasya yolu üzerinde rum'un doğu, gerç kl ştıri m . Araştı m ekibimiz daha önce 1999 yılnda bu çevrede, Çorum'un 4 bulunan ve daha önce Dr. Hamit Zübeyr Koşay tar fında tanı­ km. kuzeydoğsna tılm ş Melikgazi Höyüğ'n ziyaret etmiş . 2002 yılnda Çorum'a en yakın höyüklerden sıra, eski Amasya yolu üzerinde yer alan Çöntük Tepe, biri olan Kiremit Tepe'nin yanı Hacı Musa, Palbıyk höyükleri ile Mecitözüne baglı Elvan Çelebi ve Düvenci Ovası'n kuzeyinde yer alan Kütüklü Höyüğ ziyaret edilmştr. 7. Kiremit Tepe Çorum merkezde, mücavir alan sınrla içinde, eski Ekin Caddesi'nin sonundaki Yetişrm Yurdu'nun 500 m. güneydoğusa yer almktdır. Çorum Ovası'n habulunan höyük, yaklşı 75x50x10 m. ebadınr. Doğu ve güneydoğu kim bir sırta yamçlrınd derliğmz seramikler, Erken Tunç Devrinin tek renkli örnekleri çoğun­ lukta olmak üzere, M.O. ii. binyıla ve Roma Dönemine aittir. Musa 8. Hacı Merkez ilçe'ye bağlı Hacı Musa Höyüğ, Çorum'un yaklşı Musa Köyü arsınd yer almktdır. oğalD höyük, 150x100x7 m. ölçüsündedir. Höyükten derliğmz parç l ın ğu, Eski Tunç Çağın aittir. Bu parçlın yanıd az sayıd akmtşıç Toplanan parçalar arsınd Hitit olarak adlnırabilecğmiz lere de rastlnmış. azdır. Höyüğn güneydoğu yamcınd derliğmz neklerin sayı tek renkli Demir Devri örneklerine de rastlnmkdı. ğus nda, Elma ı-H c 15 km. güneydobir tepe üzerindeki büyük çoğunl­ (sileks) aletörseramikler içinde, 9. Çöntük Tepe 9 km. doğusna, Merkez ilçe'ye bağlı Kav cık ve Hacı MuÇorum'un yaklşı Elmaı Köyü'nün yaklşı 500 m. batısnd, doğal bir kaylığn sa köyleri arsınd, üzerinde yer almktdır. Araştım ekibimiz tarfınd ilk kez görülen höyük, yaklşı 100x50x1 O m. ebadınr ...Höyüğn Elmaı Köyü'ne bakan yamcın hemen altınd küçük bir dere akmtdır. Uzerinde kısmen sur izleri de görülebilen höyükten derlediğim z parç l ın tümü, Erken Tunç Dönemine aittir. 308 10. Pa/bJYık Çorum Merkez ilçe sınrla içinde kalan Palbıyk Höyüğ, Çorum'a kuş ç mu 13 km. mesafedeki Palbıyk Köyü'nün 1.5 km. batısndr. Höyüğn doğu ve kuzeydoğusna Klasik Döneme ait bir nekropol alnı daha mevcuttur. Burada soyulmş, kaplrı kırlmş bir kaç lahite rastldık. Definecilere ait kaçak kazı çukrlaı Palbıyk Höyüğ'nde de gözlenmektedir. Höyükten ve hemen çevresindeki tarlalardan derlediğim z seramikler Eski Tunç Çağın ve Demir Devrine aittir. 11. Kütüklü Çorum-Merzifon yolunun 14. km.sindeki Kuşsary'ın kuzeydoğsnai Düvenkuzeyinde, Hız,rde Köyü'nün 1 km. güneybatısd Kütüklü Höyüğ buci Ovası'n lunmaktdır. Müze Müdürü ısmet Ediz, Çorum Müzesi'ne muhtelif yollarla getirilen Eski Tunç Çağı eserleri içinde, bu höyükten ele geçirilenlerin de bulndğ bildrmşt. Doğal bir tepe üzerinde, sırtn batısndki yükseltiye yaslmış höyüğ n etrafı meş lik­ tir. 150x70x20 m. ölçüsündeki yerlşimn hemen aşğısnd Mamlı Deresi akmaktadır. Yam çl rında yer yer yangı izleri görülen höyükten derliğmz seramikler çoğun­ lukla Erken Tunç Dönemine aittir. Ayrıca, Çorum civarınd benzerleri Alaçahöyük, Boğazköy/Çırde, Kaypınr ve Pazrlı gibi merkezlerde bulunan ve M.O. iii. binyıl hemen başlrınd itibaren görülen meyveliklere ait kaide parçlı ele geçirlmşt. Yüzeyden derlenen seramiğn yanıd ağırşk, tezgah ağırl ve el taşı gibi objelere de rastlnmış. 2002 yılnda, Çorum'un kuzeydoğsuna gerç kl şti d ğ m z ar ştı m lard , Düvenci Ovası ile aynı adı taşıyn Büyük Düvend Beldesi'nde, Merkez Cami ve çevre duvarın Roma Çağın ait yazıti taşlr rastlnmış. Çevre duvarın yer alan bir bes/erne/eri Kratippos'un hatırsma bu steli stelde, "Neoptolemos ve Annia çok ta/ı dikti/er, 197 yı/mda = M.S. 112" ibaresi bulunmaktadrr". 12. E/van Çe/ebi Bu seneki arştım progamız, daha önceki yılard uğraymdız EIde dahil edilmştr. Höyük, Medtözü'ne bağlı Elvan Çelebi Köyü'nün van Çelebi Höyüğ üzerinde, köyün hemen batı kesiminde üzerindeki antik yola hakim, yüksekçe bir sırt yer almktdır. Bilndğ gibi Elvan Çelebi Köyü, Oğuzlar'ın Bayındr koluna bağlı Elvan Milad11352 yılnda yaptır l n cami, türbe, hamam, tekke ve çeşm Çelebi tarfınd gibi iyi korunmş miarlık eserleriyle tanımkdr. Yakl şı 75x50x15m. yükseliğn­ de höyük nitelğdk yerlşim, eski Amasya-Mecitözü yoluna hakim bir tepe üzerinde, stratejik bir mevkidedir. Ayrıca höyüğ çevreleyen bir sura ait izlere de rastlnmış. Araştım sırand höyüğn kuzeyinde daha yeni açılmş, 15 m. derinlğ ve 2 m. genişlğd bir kaçak kazı çukuruna rastlnmış. Yüzeyden ve kaçak kazı çukurunun etrafınd ki enkazdan derliğmz seramikler Erken Tunç, Hitit ve Demir devirlerine aithöyüğn batısnd, aşğı eteklerde de devam ediyor. Buradaki Demir Devtir. Yerlşim Pazrlı'd olduğ gibi, kale nitelğd bir yerlşimd. Höyüğn kuzeyinde ri yerlşim, yer alan kesimde biraz daha geç döneme, olasık Roma ve Bizans Dönemine ait parHöyüğn yaklşı 800 m. batısnd bulunan bir su kaynğı ançalara da rastlnmış. da kulanımş olmaıdr. Su kaynğı çevresinde, Bizans Dönemine ait tik çağlrd miarlık kalıntr tespit edilmştr. ar ştı mal rı, SONUÇ Çorum'un 2002 yılnda yöredeki ilk iskarı 8 Yazıtn yakın çevresindeki höyüklerde gerçklştidğmz izlerinin Geç Kalkolitik Çağ kadar Türkçe çevir/sini yapan Sn. Prof. Dr. Çetin Şahin'e teşkür 309 ederiz. uzandığ yüzey göster- mektedir. Özellikle güneybatı kesimde, Çorum-Yozgat yolu civarınd yer alan ve PaKalesi ile Kalehisar arsınd kalan bölgedeki höyüklerde, Büyük Güllücek tipindeyaılm genişlmtr. Araştım sahmızd, bu tip seramiğn yaılmn, ki seramiğn Çorum'un kuzeydoğusndaki Kuşsar y çevresine kadar uzandığ görülmektedir. Kız l rmak ile Yeşilırmak arsındki sahada bol miktarda rastlanan, tek renkli, el yapım, saman katıl, kırm z , siyah ve kahverengi astrlı, monokrom Erken Tunç seramiğne hemen hemen her höyükte rastlnmaktdır. Ayrıca, sadece bu tip seramiğn kulanıdğ, etraflı surla çevrili küçük boyutlu, müstakil Erken Tunç Çağı höyüklerinin sayı da artmış. Şimdye kadar ziyaret edilen höyüklerin hiçbirinde, Orta Anadoboya ile nakışl Intermediate lu'nun güney kesiminde rastlanan Erken Tunç Çağın, v.eya raşilA Illalarak tanımlan seramiğe rastlanm ışt r. Daha önce Prof. Dr. Tahsin Ozgüç'ün de belirtğ gibi 9 bu durum, Orta Anadolu'nun kuzey bölgesini, bu tip seramiğin bol miktarda kulanıdğ güney bölgesinden ayırn en önemli hususiyetlerden biridir. Bu yılki arştımld, höyüklerden ele geçirilen Hitit seramiğn büyük çoğu nluğn Erken Hitit Devrine tarihlenen örnekler oluştrmaktdır. Boğazköy, Alacahöyük, daha geç evreye ait Hitit seramiğn bu yıl ziyaret Ortaköy gibi merkezlerden tanı edilen yerlşimn hiçbirinde rastlmdık. Çorum'un yakın çevresindeki Demir Devri iskanlrı sayı da, tespit edilen yerlşimn sayın paralel bir şekild artmaya devam etmektedir. Bu yıl ziyaret edilen yerlşimd kulanı tek renkli Demir Devri seramiğn yanıd, erken evreye örneklerin de sayınd önemli artış gözlenmektedir. ait boyalı zarlı 9 T. Özgüç, " Yeni Araştımln ışğnda Eski Anadolu Arkeolojisi", AnadoluVII/1963, 5.33 vd. 310 Harita 1: 2002 yıl Çorum bölgesi yüze ar ştı mal r 311 Resim 1: Çayhatap Resim 2: Hacıköy Höyüğ Höyüğ 312 Resim 3: Hantepesi Höyüğ Resim 4: Hantepesi Höyüğ 313 Resim 5: Hantepesi Resim 6: Sazakkale ve Höyüğ Gümşlkay 314 ADANA, ŞANLIURF VE HATAY illERi 2002 YILI MEGAliTiZM YÜZEY ARŞTIMS Bakiye YÜKMEN EDENS* yüzearştıms başknlığmd, 20-30 Haziran taMegalitizm konulu, 2002 yıl olmak üzere, Kültür Baknlığ Anıtlar ve Müzeler Genel Müd rlüğ 'nü verdiğ izin doğrultsna, 10 günlük kısa bir zaman çerçevesinde, Adana, Şanlıurf ve Hatay illerinde gerçklştir m ve arştım sonucunda toplam 71 merkez ıncel miş­ tir (Harita: 1)1. Kökten'in çalışm rnda gerekse kendi çalışrnuzde Gerek Prof. Kılç Antalya'da dolmen gel neğin var olduğna haberdar idik ve daha önceki yıl ard yaptığ m z çalışmal rdan da Hatay (Yükmen 2000a)'da dolmenlerin var olduğn biliyorduk. Yaptığmz literatür tarmsına göre de, Antalya'dan Antakya'ya doğru, kıy boyunca konuyu sorgulayan herhangi bir çalışm mevcut değild . Bu çerçeve içerisinde yer alan Adana sın rla ında yapıl n çalışmal r sonucunda, 2002 yıl yüzeyar ştırması 3 , bu günkü a d ı y l a al nı haritasında 12 numara ile gösterdiğmz Gökçedam, eski adıy­ la Hemite Köyü'ndeki Hemite Tepesi, henüz sağlık yoruma gidemesek de, konu açı­ sında ilginç görünen bir alndır. Tepeden yaklşı 200 m. uzaklıt, Ceyhan ırmağ'nı hemen kenarı d ki küçük ve yüksek olmayan kay lıkta, çaı şt ğım z dönemde su seviyesi yüksek olduğ için yanı yaklşmızdn dolayı çok zor ..zim ğ dlibeç s bir kabartma yer almaktadır. Kabartma Darga (1992), Umar (2000), Unal (2002)'ln ya ınlarında "Hitit Sav şçı Kab rtması" olarak yorumlan ktadır. Yer yer bozulmş da olsa, ortalama 1xO.85xO.85 m. boyutlarındki kaba taş sı­ rası, tepeyi çevreler görünümdedir. Bu taş sıran biraz yukarıs nda, birinin kapak ta- rihleri arsınd Dr. Bakiye YÜKMEN EDENS,The American Institutefor Yemeni Studies, PK 2685, Sana'a, The Republic of YEMEN Antakya Mustafa Kemal Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nde Uzman Tülin Arslanoğu proje asitnı, Dr. Cristopher Edens ekie üyesi olarak yer almışrd. Bütün içten yardım ve çalışmr için UzmanTülin Arslanoğu ve için Kültür Baknlığ Anıtlar ve Müzeler Genel MüdürDr. Cristopher Edens a, verdikleri izin ve gösterdikleri ralmıd y lüğ'ne ve adı geçen illerin rnüze müdürlüklerine, özellikle Urfa Müzesi Müdürü Sayın Eyüp Bucak'a ve rnüze ile birşötjümz Mehmet Akbaş', her zaman olduğ gibi her türlü kolayı ye yardım göstermiş olan Antakya likte çalışn Mustafa..Kemal Universitesi'ne, konaklamave araç yardıml için Andır Orman Işletmsi Müdrlğ ve Adana Çuederim. Çalışmn kaptnlığ yanıd. yapmış olduğ kurova Universitesi Meslek Yüksek Okulu'na çok teşkür bütün yardıml için Sayın Kamil Tümay'a ise ayrıc teşkür ederim. Antalya dolmeni için bkz. Kökten 1967 ve Yükmen2003. Merkezler için Yer Bulduru Listesi. Bkz. Dolaşın 1. Yılanke, 2. Toktamış, 3. Kırmtl, 4. Kösreli, 5. Karatepe, 6. Taştep, 7" Kirmilli, 8. Fakıuşğ, 9. Zorkun, 10. Kül13. Çardak, 14. Kartş, 15. Çolakı, 16. Dreneik, 17. Çatak, 18. Dikltaş, 19. Kuyulü, 11. Yarpuz, 12. Gökçedamı, 22. Aktaş, 23. Taşpınr, 24. Şarköy, 25. Koçören, 26. Keçiburç, 27. Yaylak, 28. Haluk, 20. Çatak, 21. Kapklıuy, cılar, 29. Incirli, 30. Türkmenören. 31. Sıratşl, 32. Çaklı, 33. dergil, 34. Yukarıgölü, 35. Aşağıgöklü, 36. Kalkan, 39. Durak, 40. Karaotlu, 41. Yeşilözn, 42. Zagara, 43. Damlıc, 44. Bağlrbşı, 45. 37. Kantarma, 38. Sayık, Uğurck, 46. Amaşr, 47. Dalocak.48. Mayanca, 49. Özveren,50. Ilgar, 51. Savşköy, 52. Çagan, 53. Haydarahmet, 56. T!,\şlıkuy 57. isli Mağr, 58. Çardak Yaylsı, 59. Çağlık, 60. Topaktş, 61. Tahtak 54. Konakköy, 55. Ağırtaş, yalsı, 62. Kapıl, 63. Çat, 64. Uçgöz, 65. Çökek Yaylsı, 66. Kuyuluk, 67. Kızlarçy, 68. Başlmı, 69. Ycncadüzü, 70. Gökdere, 71. Turunçlu, 72. Karapüren,73. Metelik Tepe, 74. Bağlm, 75. Marş Boğazl. Araştımd 2 3 315 üçte birlik kısm üzerinde olan, diğern ise kapak taşı yaklşı 10 cm. içe kaydolmenimsi görünüm arzeden, iki adet yapı (Resim: 1); bunları yukarısnd da, tepenin doruklaın doğru, henüz ne olduğn çözemdiğ bir düzenleme yer almaktdır (Resim: 2). Bu düzenlemenin hemen yakınd ıse, kanal gibi bir başk düzenleme bulnmaktdır. Gerek bu düzenlemenin, gerekse kanlı amcın henüz tam Fakat buna benzer düzenlemelerin olarak yorumlayacak bilgilere sahip değilz. ar ştı m c lar megalitizm içerisinde ele alınp kutsal amaçlar ile ilşkendrğ söyleyebiliriz (Markovin 1997). Hatay'da 2002 yıl çalışm sezonunda, megalitizm ii? ilşk olabiecğn düşn­ düğmz iki alan tespit edilmştr. Bunlardan biri Dörtyol Ilçesi, Topaktş Köyü'ndeki Büngüldek mevkiidir. kaba, moloz taşlr üzeBüngüldek mevkiinde, ortalama 1xO.50 m. boyutlarınd, kütlevi bir taş blokun kapak taşı olarak oturlması sonurine, 2.27x2 m. boyutlarınd, cunda oluştrm, megalitik tarzda bir örnek yer almktdır (Resim: 3). Diğer alnı­ mız ise, gene aynı köyün Koca Pae mevkiidir. Burada duvarlı küçük, doğalevh taş­ lar ile inşa edilmş, tavnı 1.5x1 m. boyutlarınd, yası plaka taşlrın birbirine çatılm­ sı ile oluştrm, gerçek anlamda i1şklendrmğz yapılr tespit edilmştr. Yapılarn duvar örgüsü tavana kadar devam etmektedir (Resim: 4). Gerek kapak taşlrı, gerekse kapak taşlrın kadar yükselen duvar örgüsü, bize burada yeni bir tip dolmedüşnrtmeki. Yapılr, tepenin doruklaın eteklerine doğru devam nin varlığn etmektedir. Kahrmnş dolmenleri, megalit anıtlr, TürkiDaha önce tespit etiğmz ye'nin iç kesimlerinde de varlıkn göstermiş. Konunun doğuya doğru sorgulanması gerekiyordu. Gerek bu açıdn gerekse Suriye, Irak ve Iran'dan gelmiş olması muhaçıs nd Şanlıurf , bizim için önemli bir coğrafik kotemel etkileri gözleyebilme şansı numda idi. Bu amaçla yapıln Şanlıurf çalışmr oldukça tarışm gerektiren veriler ortaya çıkarmşt. Örneği Koçören'de, kimilerinin yanıd kapak taşı olabilecek taşlr bulunan, kimilerinin ağız kenarıd kanallar ve kimilerinin ağız kenarıd ise kanlrı yanı sıra fincan zarfı biçiminde yuvarlak oyukların yer aldığ, yaklşı bir metre çapınd kuyuların varlığ kaydeilmştr. Oyuklardan bazılr olasık kuyu direklerinin oturldğ zediğer yası, plaka taşlr üzerinde de yer almktdır. minler idi. Oyuklar, alanda ayrıc Alanda ayrıc kimisi eğilmş, kimisi kesme izli, yaklşı 1.5 m. uznlğda, bazen oldukça düzgün sıra oluştran dik taşlr bulnmaktdır (Resim: 5). Burada taş ocağı ve diktaşlr aynı mekanda olduğ için dikkatli gözlem yapmak gerekmektedir. Bazı taş alım artıkln dikili taş görünümünde olması, dikili taşlrdn kimisinin, taş alım yerlerinden geriye kalan taşlr olabiecğn düşnrtmeki. Alanda ayrıc oda mezarlar yer almktdır. Fakat bizim için ilginç olanı, sadece, içerisinde sıra halinde dikili taşlr bulnaıdr (Resim: 6). Bu oda mezar bize, yukarıd sözünü etiğmz dikili taşlrın pek tesadüfi olmadığn, bazı dikili taşlrın, mezarlın tahribinden sonra arta kalan dik taşlr olabiecğ ya da mezarlın dik taşlrdn daha yeni olabiecğ fikrini vermektedir. Fincaıms oyukların yer aldığ mezarlar Keçiburç . Köyü'nde de kaydeilmştr. Şanlıurf'dki diğer bir verimli alan Kalkan Köy'dür. Kalkan Köy'de, üzeri 7 adet yekpare yası taş ile örtülü, üç basamak ile içine inilen, megalitik tarzda bir yapı tespit edilmştr (Resim: 7). Kaba taş sırand sonra, yapın duvarlın iç kesimlerinde daha sonraki dönemlerde sarnıç olarak kulyer alan plaster izleri, bu dolmenik yapın, şın mış, lanımş olabiecğn düşnrtmeki. Şanlıurf'dki bir başk nekropol alnıdr. Sıratşl Köyü'nde bir çok özellik biradı. Kimi mezarlın üzerleri, dolmenleri çağrıştn, yası blok levha taşlr ile kaptılmşr. Kimileri oda mezar tarzınd. Bazı mezarlar, basit yuvarlak çukurlar biçimindedir. Bazılrn üzerinde veya hemen yakın çevresinde, gene finbenzer yuvarlak oyuklar, kanallar, yazıtlr yer almktdır. Bazı mezarlar ise can zarfın Sıratşl Köyü 316 henüz gibi görünmektedir. Bu bize, belki de alandaki mezarlın ölüm çok daha önce hazırlnp, bekltidğ fikrini vermektedir. Bu yeni yapılmk­ ta olan mezarlar, neredeyse buradaki oda mezarlın yapım aşmlrın verebilecek niteliktedir. Mekanda daire biçiminde sıralnmş kaba taşlr yer almktdır (Resim: 8). Sıratşl Köyü'nde ayrıc, megalitik alanlarda genellikle rastlanan, bir platform bulunmaktdır (Resim: 9). Şanlıurf-Hetiy bağlı, Sayık'n Gül Mahallesi'nde, kuyularla kaplı, oldukça geniş bir alan tespit edlmiştr-. Bazen, belki de Osmanlı Döneminde eklnmiş olabilecek bir kemere sahip olan kuyların üzeri gene yası bloklarla kaplıdr. Bunları arsınd bazılr kuyu özeliğnd çok mezar fikrini vermektedir (Resim: 10). Bizim çalışmz açısnd burada en önemli olanı, üzerinde birçok fincan zarfı biçiminde oyuğn düzenli biçimde sıralndğ, biri 3.70x1.60 m., diğer 3.20x1.50 m. ebadın ve her ikisi de 0.60 m. kalınğd, iki adet yası blok taşın varlığ idi. Taş­ lardan biri, bir kenarıd iki adet yuvarlak oyuk bulunan bir niş, diğer ise biraz düzenli sıralnmş küçük oyuklar içermektedir. Niş kenarıdi oyuklar, niş belki de su yalağı olabiecğn düşnrtmeki (Resim: 11). Fakat çok sayıdki düzenli oyuklar, kuyularda kulanı direkler için açılmş alamayacak kadar küçüktür (Resim: 13). olayında tamlnış SONUÇ Megalit anıtlr Türkiye'nin Trakya bölgesinde yagın olduğn geçmiştk biliyoruz. Gene önceki çalışmrd Kökten (1967, 1944) Antalya'da ve Kars'ta Akçakale Adası 'nda, Borchard ve Wurster (1989) ise antalya Kaş't, Kansu (1964) Kars-Ccı (Çaycı)'d, Bostancı (1952) Kastamonu'da dolmen ya da menhir şeklinde megalit anıtlr var oldukarın haber vermekte idiler (Harita: 2). Antalya Çıplak Köy'deki dolmenin varlığnd, tahrip edilmş de olsa eminiz. Fakat Kaş'tki megalit örneği dolmen olmaktan daha farklı özelliklere sahip olup sonraki dönemlerin miarı kalıntr olabiecğn düşnyoruz (Yükmen 2003). Kars'ta Kökten'in Akçakale Adası'n var olduğn belirtğ dolmenleri biz, çalışmrz sı­ rasınd tespit edmiştk. Fakat Kansu (1964)'nun haber verdiğ Çaycı dolmenlerinin varlığ n biz de önceki yılard yaptığmz çalışmr sırand görmüş bulnmaktyız. Kastamonu'da Bostancı (1952) tarfınd menhir olarak yorumlanış olan kanıtlr ise, gerek taşlrın işlen şekli, gerek dizlşer ve gerekse evlerin taş sütunlar üzerine oturtulması gelnği bölgede halen kulanıyor oluş bize daha çok, üzerlerine evlerin oturldğ sütunlar olarak qörünşts, Bütün öğelrin göremdiğzn Antalya Çıplak Köy'deki dolmenin Türkiye'nin hangi bölgesindeki dolmenlerle benzer olduğ hakınd yorum yapmıoruz. Fakat gerek diğer bilim admlrın çalışmr gerekse bizim çalışmrz, dolmenIerin Türkiye'de 3 bölgede yagın olduğn, her bölgenin kendine has dolmen tipine sahip olduğns ve Türkiye'de; 1. Trakya tipi, 2. Kars tipi, 3. Güney ve Güneydoğu Anadolmen tipinin var olduğn göstermektedir (Çizim: 1; Hadolu tipi olmak üzere 3 ayrı rita: 2). 2002 yılna kadar olan arştıml ile 2002 yıl yüzearştımsn sonuçları­ nı birlikte ele aldığmz Trakya tipi olarak adlnırğmz dolmen tipi, arştımcl­ ca gerek tarih, g~.reks tip olarak Bulgaristan gibi Balkan ülkelerinin örnekleri ile ilşk­ lendirilmektedir (Ozdoğan ve Akman 1991, Delev 1984). Daha önceki çalışmr ız­ da, Kars'tan aşğı doğru, Van'a kadar konuyu arştım fakat megalit anıt örneklerine rastl m ış k. Bu nedenle megalit akımn Kars'a Sevan çevresinden veya Kafkasarştımldn 4 5 6 sırand bizimle birlikte çalışn şö!rümz Mehmet Akbaş, alnı tescil edilmş olduğna Fakat bilginin doğru olup olmadığn henüz kesinlşrbm değilz. Ayrıntl bilgi için bkz. Yükmen 2003. Özdoğan 1983, Özdoğan ve Akman 1991, Kansu 1963, 1964, Kökten 1944, 1967, Borchard ve Wurster 1989, Yükmen 2003. bahsetmişr. Şanlıurf çalışmr 317 lar'dan geçmiş olabiecğ akla yakın görünmektedir (Panayatov ve Dergachov 1980, Yükmen 2000b, Burney ve D. M. Lang 2001). (Antakya, Adıyamn, Türkiye'nin güneyindeki (Antalya) ve güneydoğusaki Gaziantep, Kahrmnş) (Yükmen 1999) örnekleri ve 2002 yıl yüzearştıms sonuçları bizi, konunun Güney ve Güneydoğu Anadolu rotası için şu yorumlara götürmektedir: Levant'tan Ürdün, israil, Suriye boyuncar, Hatay'a kadar uzanan dağlr güzergahınd bu gelenek Türkiye'ye gelmiş gibi görünmektedir. Gelenek, Amanoslar arcı­ lığ ile Gaziantep'e, Adıyamn' geçip, Adıyamn' Kahrmnş' aksetmiş olabilir. Adana çalışmr, çağrıştmln dışna, maalesef ki, bize bu gelnği kesin ipuçların vermişt. Bir başk ifade ile, henüz Kahrmnş't Antalya'ya sıçra­ manı , arada kalan izlerini tespit edbimş değil z. Bu nedenle, Kahrmnş't Toros Dağlrı arcılğ ile Antalya'ya kadar gelmiş olması olasığ, qüzerqahm kısalğ nedeni ile akla daha yakın görünse de, gelnği, Toros Dağlrı arcılğ ile mi, yoksa yol ile mi Antalya'ya kadar geldiğ hakınd sağlık yorum yapmı­ herhangi bir başk yoruz (Harita: 2). Gaziantep noktasıd, dolmen yapımclrn dağlı toplumlar olduğn varsayaizliyor gibi görünmektedir) Şanlıurf rak (çünkü Trakya hariç, Anadolu örnekleri dağlrı için tekrar geri dönersek; Şanlıurf' batı kesimini içermşt. Yani Urfa'nı, Gaziantep2002 çalışms Besni'yi izleyerek Siverek'e ve oradan Mardin'e uzanan dağ silsilesinin üzerinde yer değilz. Eğer yapımclr dağlı toplumlar ise, örnekler Sialan kesimine henüz ulaşmı olabilir. Olabilir diyoruz çünkü, Sayık'd gerek kuyular üzerindeverek civarınd ki yası kapak taşlrınd, gerekse alandaki diğer taşlr üzerinde tespit etiğmz, kuyu ölçülerdeki yuvarlak oyuklarö, megalitizm gelnği direklerinin neden olamycğı bir şekild var olduğ, dolmen gelnği uygun olan, taşlrın kuyların üzerine sonradan, ikinci bir kulanım olarak taşınm olabiecğ, ya da en azınd bazı mezarların sonradan kuyuya dönüştrlm olabilecegi fikrini vermektedir. KAYNAKÇA AKMAN, M., 1998, "Die Ausgrabung Der Megalithischen Dolmenaniage In Lalpş", Thracians and Phryigians: Parblems of Paralletism, ed. Numan Tuna, Zeynep Aktüre and Maggie Lynch. BOCQUENET, J. P., 1995 Le Dolmen du CoII de La Llose, France BORCHARD ve W. WURSTER 1989 "Megalith Graber in Lykien", Jachrbuch des DAl 89: 513-538. BOSTANCI, E., "Gökırma Vadisinde Prehistuvar Araştıml, Yeni Paleoloitik buluntu1952 lar", A.U.D.T.C.F. DergisiC.X., 1-4. BURNEY, C., D. M. LANG, 2001 The Peoples of The HiIIs: Ancient Ararat and Caucasus. DARGA, M., Hitit Santı, Akbank Yayınlr: 181-189. 1992 DELEV, P., "Megalithic Thracian Tombs in South-Eastern Bulgaria", Anatatica Xi, Sofia. 1984 7 B Levanl dolmenleri ve Güneydoğu Yuvarlak oyuklar-megalizim ilşks Anadolu dolmenleri benzrliğ için bkz. Bocquenel 1995. 318 için bkz. Prag 1995 ve Yükmen 2003, l.p. KANSU,S.A., 1963 Marmara Bölgesi ve Trakya'da iskan Tarihi Bakımnd Araştıml" Be//eten, 28110. Güneydoğu Anadolu'da Arpaçay (Çaycı Köyü) Dolmenlerinden Galerili Bir Belleten, C. 27: 108. Dolmen Hak ında, 1964 KÖKTEN, i. K., 1944 "Orta, Doğu ve Kuzeydoğ Anadolu'da Yapıl n Bel/eten, C.8, 32: 659-680. KarainK/avuzu, Ankara: Milli 1967 v., MARKOVIN, i. 1997 ÖZDOGAN, M., 1983 nel Müdrlğ Prikubanya i Priçernomorya, V. i. Markovin, Moskova. "Trakya'da Tarih Öncesi Araştımln Avrupa Araştıml doğu Eski Eserler ve Müzeler Ge- Eğitm Baknlığ Seri: 1. Yayınlr, Do/meniPamytkı Tarihöncesi Araştıml ", Durumu ve Bazı Dergisi, 10-11, IstanbuL. Sorunlar". Güney- PANAYATOV, i. ve V. DERGACHOV, 1980 "Some Aspects of Early Bronze Age Funeral Customs in Thrace" Pilpude- va, 4. PRAG, K., 1995 UMAR, B., 2000 "The Dead Sea Dolmens: Death and The Land Space" The archaeologyof Deathin TheAncientNear East, Eds. Campell S., A. Green Oxbow Books, Park and Place. Kifi/{ya: Bir Tarihsel ayf rğoC ısamrıtşarA vi, IstanbuL. ve Gezi Rehberi, Inkilap Kitabe- ÜNAL, A., Hitit/er Devrinde Anado/u, Arke%ji ve Sanat Yeyıntsr, 2002 YÜKMEN EDENS, B., 1999 "1998 Yıl Gaziantep, Hatay, Kars illeri Yüzey Araştıms." 17. 24-28 Mayıs 1999, Ankara. "Hatay Dolmenleri" Arkeoloji ve Sanat: 96, istanbuL. Adıyamn, Kahrmnş, Hatay, Kars illeri Prehistorik Yüzey "1999 Yıl Araştırması" 18. Araştım Sonuç/arı Top/antıs. 24-28 Mayıs 2000, Ankara. Doğu ve Güneydoğu Anadplu Dolmenleri adnfğJşl Anadolu Megafit/eri, ArIstanbuL. keoloji ve Sanat Yayınlr, "Dolmens of Hatay (Southem Turkey) and Their Connections in Anatolia and The Levant", Antiquity. Araştım 2000a 2000b 2003 i.p, Adıyamn, istanbul: 149-150. Sonuçları Top/antıs. 319 Harita 1: 2002 D yıl yüzearştıms alnı II a. Trakya Tipi (Akman 1995'den yar lnımştr) Harita 2: Türkiye dolmen güzerahı KD alnrı ve olası dolmen GB b. Kars Tipi c. Güney ve Güneydoğu Anadolu Tipi Çizim 1: Genel anlamda Türkiye'de dolmen tipleri 320 Resim 1: Dolmanimsi (Hemite) yapı Resim 2: şlenmi Taşlr (Hemite) Resim 3: Büngüldek 001men i (Hemite) 321 Resim 4: Dolmen olabilecek yapı Pae) Resim 5: Sayık diktaş örneği Resim 6: Oda mezar içinde dik taşlr 322 (Korören) (Koca Resim 7: Kalkanköy megalitik yapıs Resim 8: Daire biçiminde dizili kab taşlar (Sırat şlar Köyü) Resim 9: Platform (Sıra­ taşl r Köyü) 323 Resim 10: MeSayık zarı Resim 11: Nişl blok (Sayıak ay ) taşı biResim 12: Fincan zarfı çiminde yuvarlak oyuklu blok taş 324 FELDFORSCHUNGEN IN TAVIUM: BERICHT UBER DIE KAMPAGNE 2002 Karl STROBEL * Christoph GERBER Die Arbeiten im Gelanda der antiken Stadt Tavium bei Büyüknefes und in seiner Umgebung (Abb. 1, 2) konnten im Jahr 2002 dank der freundlichen Genehmigung durch die Generaldirektion der Denkrnaler und Museen des Kulturministeriums fortgeführt werden. Sie standen wieder unter der Gesamtleitung von o.Univ.-Prof...K. Strobel (Leiter des Tavium International Research Project), Univereltat Klagenfurt (Osterreich) und der Leitung der Arbeiten vor Ort durch Dr. Ch. Gerber, Univereltat Heidelberg (Deutschland). Als Vertreterin des Kulturministeriums nahm Frau Mehtap Ateş vom Cum-fıuriyet Müzesi in Ankara teil. Für ihre Mitarbeit und stets hilfsbereite Unterstützung bedanken wir uns an dieser Stelle . .. Unser herzlicher Dank gilt auch dem Direktor des Museums in Yozgat, Herrn Erol Ozen, und der Kulturdirektorin der Stadt Yozgat, Frau Salime Doğan. Sie haben durch ihre hilfsbereite Unterstützung, insbesondere was auch die Zukunft des TaviumPmjektes angeht, sehr zum Gelingen der Kampagne beigetragen. Wir danken auch dem Direktor der Schule in Büyünkefes, da wir durch sein Entgegenkommen die Raumlichkeiten der Schule als Unterkunft und Arbeitsplatz nutzen durften. Ebenso danken wir dem Direktor des Gesundheitsamtes in Yozgat für die Erlaubnis, eine der Wohnungen der Gesundheitsstation von Büyüknefes bis zum Ende der Kampagne nutzen zu können. Inzwischen konnte das Depot in einem anderen Gebaude untergebracht werden, so daB die gesamten Raumlichkeiten nun wieder an das Gesundheitsamt zurückgegeben sind. Die Gesprache und Verhandlungen bezüglich der Bereitstellung eines Gelarıds für die Errichtung eines neuen Depot- und Bearbeitunqsqebaudes wurden erfolgreich weitergeführt. Wir hoffen, im Jahr 2003 endlich mit dem Bau des neuen Depotsbeginnen zu können. Ferner danken wir für die Unterstützung folgender Institutionen, die die Durchführung der Kampagne ermöglicht haben: Fritz-Thyssen-Stiftung, Unlversltat Klagenfurt, Unlversitabımd Klagenfurt, Land Karnten, Stadt Klagenfurt und die Manfred-Gehring-Privatstiftung (Klagenfurt). Die sechste Feldkampagne fand vom 23. Juli bis zum 15. September 2002 statt. Im Gebiet der antiken Stadt Tavium wurden die topographische Gelandeaufnahme und die systematische Begehung weitergeführt. Die Arbeit in der Umgebung von Tavium bildete den Schwerpunkt dieser Kampagne. Im Zusammenhang mit der Katalogisierung und Dokumentation der Architekturblöcke und Inschriften in den umliegenden Dörfern wurde auch die systematische archaologische Erkundung der Region begonProf. Dr. Karl STROBEL, Universitat Klagenfurt, ÖSTERREICH Dr. Christoph GERBER, Universitat Heidelberg, DEUTSCHLAND 325 nen. So konnten erste wichtige Fundplatze verschiedener Zeitstellung in der Region festgestellt werden. Die Inschriftenaufnahme wurde vom Projektleiter K. Strobel geleitet und von E. Christof und G. Koiner und der Unterstützung von M. Schauta (aıle vom Archaoloqischen Institut der Universltat Graz) und R. Trabe (Klagenfurt) sowie E. LafIı (Köln) durchgeführt. Die Dokumentationsarbeiten in den unmittelbaren Nachbardörfern von Büyüknefes können als vorlaufig abgeschlossen gelten. Die Dokumentation der Inschriften und Architekturteile aus Tavium, die sich in den Depots des Museums Yozgat befinden, wurde ebenfalls abgeschlossen. Am Ende der Kampagne wurden die Möglichkeiten der Fernaufklarunq des Untersuchungsgebietes erkundet. Dazu wurden zwei Satellitenaufnahmen (SpOr Scene xs und spor Scene pan) mit unterschiedlicher Auflösung und Farbenerfassung beschafft. Beide Satellitenaufnahmen wurden überlagert und damit eine maximale Informationsgrundlage gewonnen. In mehreren Fahrten durch das Untersuchungsgebiet wurden auf den Bildern auffallige Strukturen aufgesucht sowie eln Eindruck von der Beschaffenheit der Bilddarstellungen im Vergleich zur tatsachllcnen topographischen Beschaffenheit und der Landnutzung gewonnen. Die Auswertung erfolgt in Zusammenarbeit mit dem Institut tür Geographie und Regionalforschung der Unlversltat Klagenfurt. Ein ausführlicher Dreijahresbericht über die Ergebnisse der Kampagnen 20002002 wird in IstMitt. 53 (2003) erscheinen: "K. Strobel/CH. Gerber: Tavium (Büyüknefes, Provinz Yozgat) - Bericht über Kampagnen 2000-2002. Mit Beitraqen von E. Christof und E. Laflı". Arbeiten im Stadtgebiet von Tevium Die tachymetrische Aufnahme erfolgte wieder dureh Studenten der Abteilung für Geoinformatik und Vermessung der FH Mainz (T. Wahl und B. Seibert). In dieser Kampagne wurde sie im Bereieh der östlichen Nordstadt fortgeführt (Abb. 3), so daB nun der AnsehluB zwischen der Weststadt und der Hangstadt hergestellt ist. Nun fehlt noeh der westliehe Bereich der Nordstadt, um die detaillierte topographisehe Aufnahme des ummauerten Stadtgebietes abzuschlieBen. Die vorgesehene geoelektrisehe Testprospektion konnte aufgrund der Witterungs- und Bodenverhaltnisse nieht durehgeführt werden. Im Stadtgebiet von Tavium selbst wurden in dieser Kampagne nur einige ausgewahlte Felder im Bereieh der Weststadt systematisch begangen, um Aufschlüsse über die Datierung der Oberflachenkerarnik der im Vorjahr geomagnetiseh prospektierten Areale zu gewinnen (Abb. 4)1. Die Datierung des Obertlachenrnaterlals sollte Hinweise auf mögliche Erdumlagerungen liefern, um die geomagnetiseh festgestellten Strukturen bzw. ihr Fehlen interpretieren zu können. Eine erste Durehsicht der Keramik deutet auf untersehiedliche Belegungszeiten bzw. Sehiehten hin, aus denen das oberflachlich festgestellte Material stammt. So ist in den Feldern 123 und 126 spathellenistisches bis spatrörnlsches Material vertreten, in den Feldern 128-129 scheint ausschlieBlich früh- bis spatrörnlsche und in Feld 130 hellenistische und frührömisehe Keramik vertreten zu sein. Auffallig ist die hohe Anzahl von Glasscherben in diesen Feldern. Bei den meisten Stücken handelt es sich lediglich um kleine Wandfragmente, aber unter den besseren Stüeken sind Fragmente von Armreifen, Perlen sowie einige Rohglasstücke und eine Glassehmelze zu nennen. Neben zahlreiehen Fragmenten von Wandverkleidungsplatten aus Marmor sind aueh rote Stuekfragmente vertreten. Ebenso wurde eine weitere intensive Begehung des Westhanges der Büyükkale begonnen, die im kommenden Jahr abgeschlossen werden soll. Hinsichtlieh der Datierung der prahistortschen Keramikfunde können einige Keramikgruppen inzwisehen genauer datiert werden. Demzufolge ist mit einer erheblieh bedeutenderen spatcbalkolithischen Besiedlung dieses Hügels zu rechnen als bisher angenommen. vgl. Strobel/Gerber in AraST20, 2003, 2271 Abb. 2.4.5. 326 An dem NW-SO orientierten südliehen Teil des Westhanges sind oberhalb der Felsnasen Reste versehiedener Mauern zu erkennen. Am auffalligsten sind die beiden gewaltigen Mauern im mittleren Absehnitt (Abb. 5). Der Hang ist in einem gröBeren Bereieh abgeglitten und hat in beide Mauern eine breite Bresehe gesehlagen. Nördlieh und südlieh dieses Abglitts sind die Mauerreste sehr gut zu fassen. Die Breite der Mauern betraqt jeweils etwa 4 m. Aufgrund der an der Obertlache angetraftenen Keramik dürfte die untere Mauer frühbronzezeitlieh sein. Die Keramikaufnahme wurde in diesem Jahr dureh Ch. Gerber (Heidelberg) weitergeführt. E. Laflı (Köln) nahm an diesen Arbeiten teil; er widmete sieh eingehender der Glanztonkeramik und konnte eine lokale Produktion bestimmen (Tavium Red Sfip Ware). Zur Keramik von Tavium sind bereits folgende Beitraqe ersehienen: CH. Gerber, Die Keramikgruppen von TaviumlBüyüknefes, in Anatofia Antiqua 11 (2003), 223-251; i. Weber-Hiden, Keramik aus hellenistischer bis frühbyzantinischer Zeit aus TaviumlBüyüknefes: Bemerkungen und Ubersicht über das Begehungsmaterial der Kampagnen 1998-2000 aus drei ausgewahlten Bereichen des Stadtgebietes, in Anatofia Antiqua 11 (2003),253-322; sowie E. Laflı, Tavium Red Slip Ware (i. Dr.). Ergebnisse des Inschriften- und Architektursurveys Die Aufnahme von Insehriften und Spolien wurde im Jahr 2002 im Dorf Büyüknefes fortgesetzt. Ein letzter Teilbereieh des Dorfes konnte in Anbetracht der groBen Materialmenge noch nicht vollstandiq abgeschlossen werden. Auch in diesem Jahr konnten bei der Uberprüfung einiger bereits aufgenommener Stüeke bish er nieht bekannte oder gezeigte Objekte erfaBt werden. Ein Problem tür die Erfassung respektive Erhaltung der Objekte ist der immer starker zunehmende Einsatz von Beton und das Verputzen der Hauser mit Zementverputz. Dureh die interjslve Bodenbewirtschaftung kommt es in Büyüknefes standlq zu Neufunden aus den Ackern und Garten, Gleiehes gilt entspreehend für die umliegenden Dörfer, inderen Gemarkung antike Fundstellen Iiegen. Eine ganz vordergründige Notwendigkeit der Architekturdokumentation besteht sehlieBlieh in dem derzeit noeh möglichen Zuvorkommen einer. drohenden starkeren Zerstörung. Die extensive Landwirtsehaft bewirkt mitunter ein Ubergreifen der Ackertlachen auf aufgelassene Friedhöfe und die Zerkleinerung der 'lastlqen' Steine. Die aus Tavium und dem Untersuehungsgebiet starnmenden Fundstüeke im Museum Yozgat wurden aufgenommen, soweit diese bei der derzeit sehr unbefriedigenden Depotsituation im Museum zuqanqllch und auffindbar waren. Bisher wurden die Reliefs, Arehitektur- und Ausstattungsteile sowie Insehriften aufgenommen, die im Museumshof selbst oder im Hof des Depots (hier allerdings nur teilweise) zuqanqllch sind. Kleinere Objekte und Kleinfunde waren bisher noeh nieht zuqanqllch. Unter den aufgenommenen Stüeken sind mehrere höchst qualltatsvolle Grabstelen bzw. -insehriften sowie ein fragmentarisehes Totenmahlrelief (Abb. 6)2 hervorzuheben. Hinzu kommen Teile von Reliefsarkophagen und von hochwertiger Kirchenausstattung byzantiniseher Zeitstellung. Der Insehriften- und Spoliensurvey wurde bisher in folgenden Ortsehaften zu einem AbschluB gebracht (s. Abb. 1) (die 2002 besuehten Dörfer sind mit ei nem * gekennzeiehnet): Bahçecik, *Bacıl, Biçikler, *Boymul (Kötüboymul), Büyük Çalık, Çatma, *Çadırç, *Dambasan, Derecik, Gündoğu, Hacıosmnl, *Haydarbeyli, *Kale*Karalar, Kırkalef, Körpeli, *Küçük (Aşağı) Çalık , Küçüknefes, köy, *Kareğç, *Musabeyli, *Musabeyli Boğazı, *Orhanköy, Sağlık, *Topaç, *Topaç (bei Çalık). Die Aufnahme des groBen Spolienkomplexes im Friedhof von Veyisoğlu/Söüta wurde 2002 begonnen. 2 ausführlicher hierzu: Beilrag von E. Chrislof im Vorberichl zu Tavium, IstMitt 53, 2003, LDr.. 327 Es zeichnet sich deutlich eine Ausdünnung der Befunde und schlieBlich ihr Verschwinden in den Orten, die bereits im nördlichen Gebirge abseits eine traditionellen Gebirgsüberganges liegen, ab. Die Lage der antiken Siedlungen endete offensichtIich vor dem Eintritt der Taler in die eigentliche Gebirgszone. Bei den neu dokumentierten Fragmenten handelt es sich im wesentlichen um Kapitelle, Saulenschafte unterschiedlichen Durchmessers, Saulenbasen, Architravfragmente, Gesimsblöcke, Friesfragmente, verschiedene weitere Architekturfragmente, Schrankenplatten und diverse andere Teile der liturgischen Ausstattung von Kirchen. Die Fragmente liegen entweder im Freien oder sind in Brunnen-, Moschee-, Haus- und Gartenmauern verbaut (Abb. la, b). In Haydarbeyli, Musabeyli und Dambasan wurden 2002 römische Meilensteine aufgenommen. Eine ausführliche Vorstellung der Meilensteine aus Taviurn" erfolgt in: XII Congressus Internationals Epigraphiae Graece et Latinae (Barcelona 2002), LDr. Für die Wirtschaftsgeschichte des Raumes ist die bisher bereits festgestellte hohe Zahl von groBen Steinobjekten, die als Teile von Weinpressen bzw. Kelteranlagen anzusprechen sind, von groBer Bedeutung und bestatiqt die antiken Nachrichten über den Weinanbau in dieser Region. Die Funde erstrecken sich über den ganzen SüdfuB Hinweis auf das zweite landwirtschaftliche Hauptprodukt der Region, der Zincirli Dağı. Getreide, geben die zahlreichen Mühlenteile, die bei den Begehungen regelmaBig festgestellt werden konnten. Ergebnisse der regionalen archiiologischen Gelandeerkundung erfaBte v.a. den Bereich westlich und nördlich Die regionale Geland erku ıd nq von Tavium (Abb. 1). So konnte der römische StraBendamm, der im vergangenen Jahr unmittelbar westlich von Tavium festgestellt wurde, inzwischen über eine weite Strecke bis nördlich der Ortschaft Karalar erkundet werden. Neben den Resten einer Brücke sind auch die Ruinen einer StraBenstation erhalten (Eskiören Mevkii/Haydarbeyli). Die Fortsetzung der StraBenstrasse, die Tavium nach Norden verlast, konnte nicht sicher nachgewiesen werden. Topographisch am wahrscheinlichsten ist eine Trasse, die von Tavium genau nach Norden bis Dambasan führt. Sie ist im Gelanda als Feldweg zwischen dem Tumulus 5 in der Peripherie von Tavium und der StraBe Dambasan-Bacıl zu erkennen-. Unter den insgesamt 23 neu aufgefundenen Fundplatzen befinden slch einige von besonderer Bedeutung. Alien voran ist Karcğç zu nennen. Unmittelbar nordöstlich des Dorfes liegt ein sehr flacher Hügel, der offenbar reines spatchalkclithlsches Material enthalt (Abb. 8a, b). Das Keramikmaterial eines chalkolithischen Fundplatzes, das nicht von frübronzezeitlichen Siedlungsresten überlagert ist, bietet die hervorragende Gelegenheit, das Keramikensemble dieser frühen Epoche zu definieren und dann das Material an anderen Orten zu datieren. Insbesondere für das Material von der Büyükkale in Tavium bietet dieser Fundort wichtiges Vergleichsmaterial. Lesefunde im Dorf und westlich desselben deuten auch auf eine frühbronzezeitliche Siedlung hin. Eine auftalllqe Konzentration von Glanztonkeramik und sog. Galatischer Ware am Hangbereich südlich des Dorfes sowie anstehende Mauerreste im Dorf selbst weisen auf eine Besiedlung aus hellenistischer bis spatantiker Zeit hin. Somit zeichnet sich eine standiqe Verlagerung des Siedlungsplatzes ab, der eine Tellbildung verhinderte. Zwei weitere Fundorte mit prahistorischer Keramik konnten festgestellt werden: Taşlık Mevkii (Haydarbeyli; FBZ), und Emine Çeşmsi (Dambasan). Der GroBteil der Fundplatze ist jedoch erwartungsgemaB spathellenlstisch bis spatantlk: Bacıl, Nohut3 4 s. auch Beitrag von K. Strobel im Vorbericht zu Tavium, Is/Mitt53, 2003, i.Or. naheres hierzu s. Vorbericht in Is/Mitt 53, 2003, i.Or. 328 luk (Kç. Çalık), Sivri Mevkii (Çadırç), Büykpınar Mevkii (Dambasan), Gavurören (Dambasan), Emine Çeşmsi (Dambasan), Karcğç, Dana Deresi (Musabeyli): die bedeutendsten dieser spaten Orte sind Taşlık Mevkii (Haydarbeyli), Karlı Ozü (HaydarbeyIi) und Kırg Dibi (Kale Köy). Ein Ensemb/e mit hauptsachlich spatbyzantinischer Keramik konnte in Kale Köy am Hang unterhalb der Felswohnungen festgestellt werden. in der Kampagne 2002 konnten erstmals rnehrere Felswohnanlagen besucht werden. Das Repertoire reicht von einzelnen Felskammern bis hin zu mehrstöckigen Anlagen. Zu den letztgenannten gehören besonders die "Höhlensysteme" von KayaIıklar bei Kaleköy (Abb. 9a, b) und Kırkgöz Mağrsı bei Kç. Çalık. Alien Anlagen ist gemeinsam, daB heute der Frontbereich zerstört ist und so nur mehr die hinteren Raumlichkeiten erhalten sind. Die teilweise in mehreren, untereinander verbundenen Stockwerken angelegten Komplexe umfassen Wohn-, Arbeits- und Speicherraume sowie spezielle Anlagen für die Verarbeitung landwirtschattlicher Produkte. In den untersuchten Komplexen konnten auch zwei Kultraurne aufgefunden werden, von denen die Ağca Mağr bei Aydoğan hervorgehoben werden salı (Abb. 10): Die Kapelle besteht aus einem einzelnen Raum mit apsidialem Altarraum, A/tarpodium und Kultnische. Entlang der Seitenwande befand sich jeweils eine Bank. SchlieBlich wurden die beiden bereits bekannten und im Vorjahr kurz besuchten Fundorte Yasıhöyük und Çeşka Kalesi erneut aufgesucht. In Yasıhöyük wurde eine systematische Begehung durchgeführt. Das aufgelesene Begehungsmaterial deutet auf eine Besiedlung im 2. und frühen 1. Jt. v. Chr. hin. Spatere Keramik ist nicht vorhanden, altere konnte nur am NordfuB des Hügels geborgen werden. Die beiden lithischen Funde vorn Vorjahr auf der Çeşka Kalesi konnten heuer durch eine ObsidiankIinge erqanzt werden. Die Keramik auf der Oberflache der Anlage ist fast ausschlieBlich eisenzeitlich, und es sind nur sehr wenige jüngere Stücke erhalten. Dies laBt die Datierung der Felsraume der sog. "Unterirdischen Stadt", die bisher tür byzantinisch gehalten werden, anzweifeln (Abb. 11 a, b). Nanere Ausführungen hierzu si nd dem ausführlichen Vorbericht in IstMitt 53 (2003) zu entnehmen. Genauere Untersuchungen zu dieser Anlage stehen noch an. 329 "\ / 'ı. .ı >: < \f \... Keller ~- c. \ \ Sanfanna ~ Çadırç\ • \\ ,,\ \ i H / ~ ~ ) i '\ Boğazkle HATI'USA • Çıradesi .: / " \n a o h ~ - - -...\ StraBendamm at knAıt an • Derbent -, Karalar t~ \" , f /S.Imanll /'TOP"'i, r'Çalıd (' ; tu tu \ o / ,--/ / /~.L if.!>' 'v ,,,,1;<1' Kuşç C"'r <>4'", @ ~. o i Q.§F, Lo 1( i Abb. 1: Karte der Region um Tavium mit den bisher durch Trasse oder Meilensteine nachgewiesenen römischen StraBen CA) 100 200m Stadımue Stadtmauar reı t r ew Vertauf) TAVIUM - Stadtgebiet Abb. 2: Tavium: Plan des Stadtgebietes; unterlegt ist das 2002 tachymetrisch '-------- --1 Abb. 3: Plan der taehymetrisehen Autnahme 2002 im Bereieh der Nordstadt Abb. 4: Begangene Felder in der Weststadt, die 2000 prospektiert wurden Abb. 5: Büyükkale; Topographiseher Plan mit sehematiseher Eintragung der Mauerreste am Westhang 331 Abb. 6: Hellenistisches Totenmahirellef (Frgmt.), Museum Yozgat Abb. 7a: Architekturtelle: Söule aus Bacıl Abb. 7b: Architekturtelle: Gesims aus Bach 332 Abb. Sa: Karcğç: Abb. Sb: Kar ağ ç: spatehalkolithizcher Hügel spatchalkollthlsche Keramik Abb.9a: Kaleköy: Felswohnanlagen: Ansicht der Felswand Abb.9b: Kaleköy: Felswohnanlagen: in den Soden eingetiefte 333 Abb. 10a: Ağca Abb. 11a: Mağr kapelle GrundriB der Fels(Aydoğan): Çeşka Kalesi: Bergspitze mit Feisstock Abb. 11b: 334 Çeşka Kalesi: Feisstock mit Feiswohnanlage ROMAN MILlTARY INSTALLATIONS AT "AT MEYDANI" ZEUGMA1 Martin HARTMANN* Michael SPEIDEL Hamza GÜLLÜCE Mahmut G. DRAHOR Gökhan GÖKTÜRKLER The fifth archaeological campaign investigating Roman military installations in the vicinity of Zeugma was conducted from February 25 th to March 8 th and from May 6th to June 14th 2002. It was under the direction of Dr. Hamza Güllüce of the Gaziantep Museum and of Dr. Martin Hartmann, Projeetleader of the Swiss team. The team also included Prof. Mahmut Drahor with his team, Ahmet Beyazlar, Dr. Jürg Ewald, Werner Rutishauser and Dr. Michael Speidel, co-project leader, as well as 15 local workmen. In Iate February and early March 2002 a geophysical survey was carried out on thefield 'At Meydanı' NW of Belkıs Tepe. The airn of this survey was to collect further information on the field 'At Meydanı'. This field has repeatedly been reported to have been the site of the fortress of legio iV Seythica, as numerous stamped tiles of the fourth legion have been found there. Furthermore, satellite photographs show clear outIines of architectural structures that match those of Roman military installations (Fig.1 ). The geophysics team was led by Prof. Mahmut Drahor from Dokuz Eylül Universityat ızmir. Both gradiometry and resistivity were applied. The picture produced by the gradiometry data shows the rectangular outlines of a construction with the typical features of Roman military installations. The size of the rectangular features (c. 1 ha), however, made it clear form the start, that this was not the permanent fortress of legio LV Seythica. In Mai and June 2002 several trenches were dug in order to verify and clarify the geophysical results. The soundings c1early verified the features detected by Prof. Drahor's geophysical survey. All trial trenches were confined to the topographically Le. between E 40/120 and N 20/120. destinct plateau at 'At Meydanı', As expected from the gradiometer image (Fig. 2), the foundations of two walls were uncovered in the three parallel trenches S 1, S 2 and S 4. Both foundations are of one meter width and both run parallel to the western slope of the plateau. Where parts of the walls were stili intact it was possible to see, that they had been built with Dr. Martin HARTMANN, PhiLI Archaoloqe, Müselstr. 4, CH-5417 Untersiggenthal/SwiTZERlAND Tel: 056 288 19 17, Fax: 056 2883920, E-mail: mhartmann@bluewin.ch 1 see also M.Hartmann/M.A.Speidel, the Roman army at Zeugma: recent research results in: Zeugma: Interim Reports, JRASupp. Ser. 51,2003,100-126. 335 large rectangular blocks while the foundations were consructed from grawel and concrete. It was obvious that these walls had been part of a fortification (Figs. 3, 4). The occasional remains of smailer wall foundations, of postholes as well as of rectangular blocks of stone with holes drilled through their centers indicate the existence of a variety of buildings within the fortification (Fig. 5). The stratigraphy in the different trenches showed that there had been several periods of construction. The finds from the trenches confirm this. In particular, the significant amount of Roman military equipement (arrow- and spearheads, armor scales, mail shirts, etc.) as well as five coins (republican with countermark, a mint fresh coin of Trajan, one from the middle of the 2nd c., one coin from the mint of Zeugma and one from the middle of the 3 rd c.) point towards a date between the end of the 1st and the middle of the 3 rd century AD (Fig. . 6). The military equipement from the trenches as well as the numerous stamped tiles from the surface of the investigated area clearly prove the previously assumed Roman military nature of these archaeological remains right. However, further and detailed information, as well as an analysis of their function and purpose will only be obtained by large scale excavations in the future. During the same period, conventional surface surveying continued in the fields Together with the ongoing study of satellite photographs this surrounding "At Meydanı". survey revealed further important results which provide the topographical, architectural and historical context to the findings at "At Meydanı". These results show that "At Meydanı" lay in the middle of a much larger complex of fields on different plateaux which all show very distinct marks of Roman military presence (Fig. 7). "At Meydanı", together with the surrounding fields between Bahçe Dere and Belkıs Tepe offers ca. 15 to 20 ha of fiatter land distributed over a number of terraces. The boun-daries in the north and south of this area are formed by two nearly parallel hills which roughly run in a west-east direction. The southern hill is interrupted by a man-made central gap opening towards an ancient road leading to and from Zeugma. The topography thus implies that this whole area was enclosed and entirely separated from the rest of the city. In all fields within this area, including the two hills, numerous stamped tiles of Roman legions were found. Concentration was noticed at "At Meydanı" itself, as well as in the fields to the north and the west of it. As yet, onlyone stamped tile from Zeugma has been reported been found beyond this area. Furthermore, four fragments of Latin inscriptions were discovered in the same fields (Fig. 8). Another fragmentary Latin inscription was found on the north slope of Belkıs Tepe, nearly two thirds up the way to the top. This is significant, as in the eastern part of the Roman Empire Greek was the official language, and there is no indication that Latin ever became a normal language of daily speech. With very few exceptions, Latin inscriptions in this part of the ancient world were thus linked to distinct, Latin speaking communuties, such as soldiers, veterans, or the staff and the officials of the Roman provincial government. At Zeugma this community must have been the Roman army. This is confirmed not only by the numerous military tile stamps found in the same fields, but also by two newand fully preserved Latin gravestones of Roman soldiers from the adjacent Western necropolis of Zeugma (Fig. 9). They date to the Iate first or early second century AD and to the mid third century AD. Latin gravestones have, as yet, not been found in any other necropolis of ancient Zeugma. The many different types of stamps used, as well as the different dates of the inscriptions prove that there was a repeated presence of Roman soldiers on this site. Moreover, monuments honouring the Emperor were set up and a temple was construcTepe. This all implies a military occupation of "At Meydanı" and ted on top of Belkıs the surrounding fields with buildings for repeated mid/long-term use from the Iate first or early second to the mid third centuries AD. This goes well with the results from our investigations at "At Meydanı". 336 Most stamped tiles were of legio LV Scythica, again proving that this legion played a key role locally, lt is very significant and of far reaching importance, however, that a considerable number of tiles were stamped by other, western and african legions. Same tile stamps even named the same units known from gravestones found at Zeugma's western necropolis. The western legions so far known from Zeugma (Iegio i Adiutrix, legio ii Adiuttix, legio X Gemina) came from Pannonia. We can now add four further units from the Danube provinces (legio LV Flavia (?), legio VII Claudia pia fidelis, legio XliII Gemina (?), cohors 00 Maurorum) and one from North Africa (legio 11/ Augusta). Thus, soldiers of all four Pannonian legions, as well as Pannonian auxiliaries appear to have been here at one time or anather during the second or third century AD. Soldiers from all theses units (apart from cohors 00 Maurorum) are known from other sources to have participated in eastern wars. It is most likely, therefore, that their presence and their building activities at Zeugma were largely due to these campaigns. Clearly, the numerous stamped tiles and finds of Roman army equipment (mail shirts, arrow heads, scale armour etc) at "at Meydanı" and in the surraunding fields prove that we are dealing with aRoman military installation of the second and third centuries at the described site. With its immediate access to the Euphrates and on Rome's most impartant invasion route into Parthia, it may have served as a eamp where the many soldiers from different parts of the Roman world were led to and would await the Emperor or his orders, before crossing the river into enemy territory. During the have served logistical purposes. No campaigns and after AD 195 this camp mayıso such camp has, as yet, been investigated on the Roman Eastern frontier, nar is any comparable Romen military camp of such size and strategic impartance known from any other part of the Roman frontiers. The apparent repeated use of this destinct area by the Roman army, and the obviously considerable building activities on and around it, including buildings, temples, manuments, with Latin inscriptions as well as gravestones from the adjacent necropolis lend this site its potentially prime histarical importance. However, only further investigations and large area excavations will provide additional information and answers to the exact natire of the architectural struetures at "At Meydanı" and the exact nature and purpose of the whole site. Appendix Results on Large Scale Geophysical Studies in At Meydan! Area in Zeugma The geophysical results obtained by large-scale exploration in At Meydanı area in Zeugma can be summarized as: field, Zeugma, a geophysical study was carried out to detect In the At Meydanı the camp field of Legio LV Scythica. An area of 140x140 m. wasmeasured by magnetic method, and resistivity profiling data were collected along 9 profHes by the Wenner type array (a = 1, 3 and 5 m.). Resistivity data was interpreted via electrical resistivity tomography (ERT). Magnetic studies successfully defined the outlines of the settlements in the area (Fig. 10). General orientation is in the directions of NE-SW and NW-SE and theyare perpendicular each other. In between them, there are a number of structures, which might be related with internal spaces, and these are c1early observed in the magnetic map. Marever, there are same smail structures in the northern and western parts of the study area. But they have well-shaped architectural plans. Therefore, they may be considered as houses (villa) of Roman settlements. Resistivity data acquired along same profiles(six profiles in the directian of N-S, and 3 profiles in the directian of E-W) were processed by inversion (ERT) to obtain true resistivities in the study area. Results indicate that there are significant similarities between same of the profiles. In general, structures are very C10se to surface (0.5-1 m.), 337 but some of them are deeper (2-2,5 m.) in the northern and western sections of the field. Structures detected by resistivity method are superimposed the magnetic gradient map with respect to their true resistivities and co-ordinates. According to this, resistivity values in some parts of the field are similar to each other. Moreover, there is a good agreement between resistivity and magnetic results. This means that each method successfully defines architectural features in the study field. We can point out that the good correlation is observed between gradiometer and area, and the results are clearly supported each otresistivity methods in At Meydanı her. Thus, the geophysical interpretation is developed. 338 Fig.1 EO E20 E40 E80 E80 Fig.2 339 E100 E120 E140 Fig.3 Fig.4 340 Fig.5 armor scales Fig.6 341 Fig.8 342 Fig.7 MAGNETIC GRADIOMETER IMAGE OF ATMEYDANI IN ZEUGMA (BRIGHTNESS AND CONTRAST) E20 1.(l 1.'3 1.1 9.7 9.1 9.1 -a.z -1L.S ESO =i:: -3.8 nT ElOO EJ2U Fig.10 343