Nothing Special   »   [go: up one dir, main page]

Academia.eduAcademia.edu

4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu BİLDİRİ TAM METİNLERİ KİTABI - KİTAP 5

2020, 4. International Mediterranean Symposium THE BOOK OF FULL TEXTS, Book 5

Her yıl periyodik olarak, Mersin Üniversitesi ve Mer Ak Mersin Akademi işbirliğinde düzenlenen 5. Uluslararası Mersin Sempozyumu ve 5. Uluslararası Akdeniz Sempozyumları, 21-23 Mayıs 2021 tarihinde, yine Mersin’de, misafirlerimizin tercihine ve salgın koşullarına bağlı olarak, hem Yüz Yüze Katılım ve hem de Zoom-Online Katılım şeklinde gerçekleştirilecektir. Son dört yıldır periyodik olarak, Mersin Üniversitesi ve Mer Ak Mersin Akademi işbirliğinde düzenlenen uluslararası sempozyumlarımızın dördüncüsü, “4. Uluslararası Mersin Sempozyumu” ve “4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu”, 22 – 24 Ekim 2020 tarihlerinde, Zoom Sanal Meeting ortamında - online olarak, üstün başarı ile gerçekleştirildi. Ayrıca, sempozyumlarımız kapsamında, “4. ULUSLARARASI MERSİN SEMPOZYUMU, KARMA SANAT E-SERGİSİ” düzenlendi. Sempozyumlara, başta Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Tataristan, Almanya, Rusya, Dağıstan, Başkurdistan, Macaristan, Kırgızistan, Türkmenistan, Irak, İran, Nahçıvan, Makedonya, Pakistan, Hindistan, Bosna Hersek, Hırvatistan, Tunus, Çin, Kosova, İsviçre olmak üzere, 20’den fazla ülkeden bilim insanlarını-araştırmacıları ağırladık. Türkiye’den ve yurt dışından 600’ü aşkın sunum ile yaklaşık 1000 bilim insanı-araştırmacı sempozyumlarımıza katıldı. Sizleri, 21-23 Mayıs 2021 tarihinde, yine Mersin’de düzenlenmesi planlanan 5. Uluslararası Mersin Sempozyumu ve 5. Uluslararası Akdeniz Sempozyumlarında da aramızda görmekten onur ve mutluluk duyarız. Sempozyumlarımız, YÖK’ün AKADEMİK TEŞVİK KRİTERLERİNE ve ÜAK’ın ATANMA KRİTERLERİNE UYGUN olarak düzenlenecektir. Geçmişte düzenlediğimiz 8 sempozyumumuzun tamamı, gerçek uluslararası bilgi şöleni şeklinde gerçekleştirilmiş olup, ÜAK Doçentlik kriterlerine ve YÖK Akademik Teşvik Kriterlerine uygun olarak düzenlenmiştir. 4. Sempozyumlarımız da, 16 Ocak 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı Akademik Teşvik Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmiş olup; “Türkiye dışından en az 5 farklı ülkeden, sözlü tebliğ sunan konuşmacı katılımı ile tebliğlerin yarıdan fazlasının, Türkiye dışından katılımcılar tarafından sunulması” şartı sağlanmıştır. Sempozyumlar ile ayrıntılı bilgi için: 5. ULUSLARARASI AKDENİZ SEMPOZYUMU 21-23 Mayıs 2021 5. International Mediterranean Symposium 21-23 May 2021 https://akdenizsempozyumu.mersinakademi.com.tr/ E-posta: akdenizsempozyumu@gmail.com 5. ULUSLARARASI MERSİN SEMPOZYUMU 21-23 Mayıs 2021 5. International Mersin Symposium 21-23 May 2021 https://mersinsempozyumu.mersinakademi.com.tr/ E-posta: mersinsempozyumu@gmail.com Multidisipliner bir bakış açısıyla, 21-23 Mayıs 2021tarihlerinde, misafirlerimizin tercihine ve salgın koşullarına bağlı olarak, yine Mersin’de hem Yüz Yüze Katılım ve hem de Zoom-Online Katılım şeklinde gerçekleştirilecek 5. Uluslararası Mersin Sempozyumu ve 5. Uluslararası Akdeniz Sempozyumlarında sizleri de aramızda görmekten onur ve mutluluk duyarız.

4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu 4. International Mediterranean Symposium BİLDİRİ TAM METİNLERİ KİTABI THE BOOK OF FULL TEXTS, Book 5 KİTAP 5 Editörler: Prof. Dr. Durmuş Ali ARSLAN - Prof. Dr. Radik GALİULLİN Prof. Dr. Obidjon SOFİYEV - Prof. Dr. Hacıyev Eldar NABİYEVİÇ Editör Yardımcısı: Gülten ARSLAN 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu 4. International Mediterranean Symposium BİLDİRİ TAM METİNLERİ KİTABI - KİTAP 5 THE BOOK OF FULL TEXTS, Book 5 ISBN: 978-625-7292-06-1 Editörler: Prof. Dr. Durmuş Ali ARSLAN ORCID iD: 0000-0002-5278-3911 Prof. Dr. Radik GALİULLİN - Prof. Dr. Obidjon SOFİYEV Prof. Dr. Hacıyev Eldar NABİYEVİÇ Editör Yardımcısı: Gülten ARSLAN 1 Kapak Tasarımı: Prof. Dr. D. Ali ARSLAN Mizanpaj-Ofset Hazırlık: Prof. Dr. D. Ali ARSLAN © D. Ali ARSLAN Mer Ak Yayınları, 2020 – Mersin T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınevi Sertifika No: 44984 Mer-Ak Mersin Akademi Yayınları / Mer-Ak Publishing House Adres: Çiftlikköy Mahallesi, 34. Cadde, Nisa 1 Evleri, No: 35, 6/12, Yenişehir/MERSİN Web Adresi: https://merakyayinevi.mersinakademi.com.tr/ Tel: 0532 270 81 45 / 0553 666 06 06 Kapak Foto: Arşivden Not: Bölümlerin her türlü idari, akademik ve hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Önsöz Değerli Dostlarımız, Kıymetli Misafirlerimiz, Saygıdeğer Bilim İnsanları, Her yıl periyodik olarak, Mersin Üniversitesi ve Mer Ak Mersin Akademi işbirliğinde düzenlenen 5. Uluslararası Mersin Sempozyumu ve 5. Uluslararası Akdeniz Sempozyumları, 21-23 Mayıs 2021 tarihinde, yine Mersin’de, misafirlerimizin tercihine ve salgın koşullarına bağlı olarak, hem Yüz Yüze Katılım ve hem de Zoom-Online Katılım şeklinde gerçekleştirilecektir. Son dört yıldır periyodik olarak, Mersin Üniversitesi ve Mer Ak Mersin Akademi işbirliğinde düzenlenen uluslararası sempozyumlarımızın dördüncüsü, “4. Uluslararası Mersin Sempozyumu” ve “4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu”, 22 – 24 Ekim 2020 tarihlerinde, Zoom Sanal Meeting ortamında - online olarak, üstün başarı ile gerçekleştirildi. Ayrıca, sempozyumlarımız kapsamında, “4. ULUSLARARASI MERSİN SEMPOZYUMU, KARMA SANAT E-SERGİSİ” düzenlendi. Sempozyumlara, başta Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Tataristan, Almanya, Rusya, Dağıstan, Başkurdistan, Macaristan, Kırgızistan, Türkmenistan, Irak, İran, Nahçıvan, Makedonya, Pakistan, Hindistan, Bosna Hersek, Hırvatistan, Tunus, Çin, Kosova, İsviçre olmak üzere, 20’den fazla ülkeden bilim insanlarınıaraştırmacıları ağırladık. Türkiye’den ve yurt dışından 600’ü aşkın sunum ile yaklaşık 1000 bilim insanı-araştırmacı sempozyumlarımıza katıldı. Sizleri, 21-23 Mayıs 2021 tarihinde, yine Mersin’de düzenlenmesi planlanan 5. Uluslararası Mersin Sempozyumu ve 5. Uluslararası Akdeniz Sempozyumlarında da aramızda görmekten onur ve mutluluk duyarız. Sempozyumlarımız, YÖK’ün AKADEMİK TEŞVİK KRİTERLERİNE ve ÜAK’ın ATANMA KRİTERLERİNE UYGUN olarak düzenlenecektir. Geçmişte düzenlediğimiz 8 sempozyumumuzun tamamı, gerçek uluslararası bilgi şöleni şeklinde gerçekleştirilmiş olup, ÜAK Doçentlik kriterlerine ve YÖK Akademik Teşvik Kriterlerine uygun olarak düzenlenmiştir. 4. Sempozyumlarımız da, 16 Ocak 2020 tarihli * * * * * 2 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Cumhurbaşkanlığı Akademik Teşvik Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmiş olup; “Türkiye dışından en az 5 farklı ülkeden, sözlü tebliğ sunan konuşmacı katılımı ile tebliğlerin yarıdan fazlasının, Türkiye dışından katılımcılar tarafından sunulması” şartı sağlanmıştır. Sempozyumlar ile ayrıntılı bilgi için: 5. ULUSLARARASI AKDENİZ SEMPOZYUMU 21-23 Mayıs 2021 5. International Mediterranean Symposium 21-23 May 2021 https://akdenizsempozyumu.mersinakademi.com.tr/ E-posta: akdenizsempozyumu@gmail.com 5. ULUSLARARASI MERSİN SEMPOZYUMU 21-23 Mayıs 2021 5. International Mersin Symposium 21-23 May 2021 https://mersinsempozyumu.mersinakademi.com.tr/ 3 E-posta: mersinsempozyumu@gmail.com Multidisipliner bir bakış açısıyla, 21-23 Mayıs 2021tarihlerinde, misafirlerimizin tercihine ve salgın koşullarına bağlı olarak, yine Mersin’de hem Yüz Yüze Katılım ve hem de ZoomOnline Katılım şeklinde gerçekleştirilecek 5. Uluslararası Mersin Sempozyumu ve 5. Uluslararası Akdeniz Sempozyumlarında sizleri de aramızda görmekten onur ve mutluluk duyarız. Prof. Dr. D. Ali ARSLAN (Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı) * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ 2 İÇİNDKEKİLER 5 İŞ BİRLİĞİNDE YENİ ADIMLAR (ULUSLARARASI PAYDAŞ ÜNİVERSİTELERİMİZ) 9 1. BAİSHEV ÜNİVERSİTESİ (Baishev University) – KAZAKİSTAN 11 2. TERMİZ DEVLET ÜNİVERSİTESİ (Termez State University) ÖZBEKİSTAN 20 3. ABAİ KAZAK ULUSAL PEDAGOJİ ÜNİVERSİTESİ 27 (Abai Kazakh National Pedagogical University) – KAZAKİSTAN 4. AİTU (Astana IT Unıversıty) – KAZAKİSTAN 30 5. KAZAK DEVLET KADIN ÖĞRETMEN YETİŞTİRME ÜNİVERSİTESİ (Kazakh State Women's Teacher Training University) – KAZAKİSTAN 33 6. KORKUT ATA KIZILORDA ÜNİVERSİTESİ (Korkyt Ata Kyzylorda University) - KAZAKİSTAN 36 7. YABANCI DİLLER VE MESLEKİ KARİYER ÜNİVERSİTESİ (The University of Foreign Languages and Professional Career) KAZAKİSTAN 39 8. ATYRAU DEVLET ÜNİVERSİTESİ (Kh. Dosmukhamedov Atyrau University) - KAZAKİSTAN 43 ULUSLARARASI DAVETLİ KATILIMCILAR INTERNATIONAL PARTICIPANTS 57 - INVITED DÜZENLEME KURULU / ORGANIZATION COMMITTEE 59 ULUSLARARASI BİLİM KURULU - INTERNATIONAL SCIENTIFIC COMMITTEE 61 * * * * * 4 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey BİLİM KURULU - SCIENTIFIC COMMITTEE 64 DANIŞMA VE HAKEM KURULU - ADVISERY BOARD 67 SEMPOZYUM GENEL PROGRAMI 71 BİLDİRİ TAM METİNLERİ 74 SON ÜÇ DÖNEM GENEL SEÇİM SONUÇLARI TEMELİNDE 75 TÜRKİYE’NİN SİYASİ YAPISI D. Ali ARSLAN PROPULSION SYSTEM TESTING OF ELECTRICALLY DRIVEN MULTIROTOR ROTARY WING UNMANNED AERIAL VEHICLES 97 Hüseyin ŞAHİN - Tuğrul OKTAY - Mehmet KONAR DOĞU AKDENİZ YÖRESİNDEN SAPLARININ KOMPOZİT DEĞERLENDİRİLMESİ TEMİN EDİLEN BUĞDAY LEVHA ÜRETİMİNDE 109 DOĞU AKDENİZ ORMAN ÜRÜNLERİ ENDÜSTRİSİNDE TERCİH EDİLEN HAMMADDE KAYNAKLARI ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR 122 İbrahim BEKTAŞ - Celal UĞUR İbrahim BEKTAŞ - İlker KİRAZ AHŞAP ESASLI KOMPOZİT PANELLERİN ÜRETİMİNDE BAZI YAĞLI TOHUMLU BİTKİ KABUKLARININ KULLANILMASI 136 İbrahim BEKTAŞ - Saniye ERKAN - Gonca Düzkale SÖZBİR FARKLI KATKILAR EKLENEREK HAZIRLANAN PVA TUTKALININ YONGA LEVHALARIN YAPIŞMA DAYANIMINA ETKİSİ 148 Gonca Düzkale SÖZBİR – İbrahim BEKTAŞ - Ayşenur KILIÇ AK – Saniye ERKAN ALTERNATIVE MATERIALS USED IN BRAKE LINING 158 İlker SUGÖZÜ - Banu SUGÖZÜ EFFECT OF HARDNESS ON TRIBOLOGICAL PROPERTIES OF COMPOSITE MATERIALS * * * * * 165 5 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey İlker SUGÖZÜ - Banu SUGÖZÜ EFFECT OF PAD DENSITY ON BRAKING PERFORMANCE 176 İlker SUGÖZÜ - Banu SUGÖZÜ POWDER MATERIALS USED IN AUTOMOTIVE BRAKE PAD 185 İlker SUGÖZÜ - Banu SUGÖZÜ TÜRK HASTALARIN DİZLERİNİN ÖLÇÜMÜ POPÜLASYONLARLA KARŞILAŞTIRILMASI VE FARKLI 193 PROXIMAL HUMERUS VE CAVITAS GLENOIDEALIS'İN ANTROPOMETRİK ÇALIŞMASI: NORMAL GLENOHUMERAL İLİŞKİ 202 Işık TUNCER Işık TUNCER 1845 TARİHLİ TEMETTUAT DEFTERİNE GÖRE TEFENNİ KAZASINA BAĞLI ALAKIR ÇİFTLİĞİNİN DEMOGRAFİK YAPISI 212 Kazım KARTAL НАЦИОНАЛЬНО-КУЛЬТУРНАЯ СПЕЦИФИКА КОСМОНИМОВ В ЛЕКСИКОГРАФИЧЕСКОМ АСПЕКТЕ ТЮРКСКИХ ЯЗЫКОВ 226 6 AMANGAZIEVA M.K. - MIROV M.O. ҚЫПШАҚ ЭТНОНИМДЕРІНІҢ СЫРЫ 233 САБЫР М.Б. АБАЙ ҚАРАСӨЗДЕРІНДЕГІ ОҚЫТУДЫҢ МАҢЫЗЫ ЭТНОМӘДЕНИ АҚПАРАТТЫ 242 Б.Т.ПАНЗАБЕК «ӘДІЛ СҰЛТАН» ДЕҢГЕЙЛЕР ЭПИКАЛЫҚ ЖЫРЫНДАҒЫ ТІЛДІК 250 THE WORKS OF RASUL 261 AZERBAYCAN'DA KAPSAYICI EĞİTİMİN AMAÇLARI, HEDEFLERİ VE GELİŞİMİ İÇİN UYGULANAN PROJELER 265 ӨМІРБАЕВ Ержан Жарылқасынұлы ARTISTIC WORLDBUILDING IN GAMZATOV AND MUSTAI KARIM MUSTAFINA R. D. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Eminova Gülshan Tahir qizi OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARIN AİLE EĞİTİMİNDE OLUŞAN EKSİKLİKLER VE BUNLARI ORTADAN KALDIRMANIN YOLLARI 275 Nigar Ramiz kızı İSMAYILOVA GOVERNING SYSTEM FOR IMPLEMENTING APPLICATION OF NEW RESULT-ORIENTED TECHNOLOGIES IN PRESCHOOL EDUCATION ESTABLISHMENT 287 Halide HAMIDOVA BÜYÜK GEZGİN VE ZEYNALABDİN ŞİRVANİ COĞRAFYA BİLİMADAMI: HACI 294 INVESTIGATION OF THE INSTRUCTION PROCESS OF GLOBAL CONNECTIONS CHAPTER ON GRADE 6 SOCIAL STUDIES COURSE 299 Maharram kızı Zülfiyye KERİMOVA Fitnat TAVACI PLAYING DIGITAL GAME MOTIVATIONS OF TURKISH AND AMERICAN SECONDARY SCHOOL STUDENTS IN SOCIAL STUDIES LESSONS 330 7 Fitnat TAVACI DIGITIZATION PROJECT OF INTANGIBLE HERITAGE IN SLAVONIA, BARANYA AND SYRMIA CULTURAL 360 GENEL TÜRK DÜŞÜNCESİNİN ZENGİNLEŞTİRİLMESİNDE VE SOSYOKÜLTÜREL DİYALOĞUN SAĞLANMASINDA SANATSAL YARATICILIK DEĞERİ 370 Emina Berbić KOLAR - Vjekoslav GALZINA Dzhumamuratova Malika Tileubergen KIZI OSMANLI DEVLETİNDE İKTİSADİ VERİLERİ ORTAYA KOYAN BİR DEFTER TÜRÜ “1846 TARİHLİ MUHASEBE DEFTERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE TAHLİLİ” 383 Kazım KARTAL - Hüseyin ÜNAL - Derya AGCADAG ANİZOTROPİK UZAYZAMANDA KLEİN-GORDON DENKLEMİNİN ÇÖZÜMÜNÜN GENEL GÖRELİLİK VE TELEPARALEL KURAMLARDA EŞDEĞERLİKLERİ ÜZERİNE * * * * * 394 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Kenan SÖĞÜT - Mustafa SALTI - Oktay AYDOĞDU ТРАДИЦИИ АНТОЛОГИЙ: САМАРКАНДИ ПРОИЗВЕДЕНИЙ МУТРИБИ КУРБОНАЛИЕВА Махфират Садуллаевна 8 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey İŞ BİRLİĞİNDE YENİ ADIMLAR (ULUSLARARASI PAYDAŞ ÜNİVERSİTELERİMİZ) 9 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 10 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 1. BAİSHEV ÜNİVERSİTESİ (Baishev University) – KAZAKİSTAN 11 Fotoğraf: Prof. Dr. Tashmukhambetov Bauyrzhan GALİKHANOVİCH Baishev Üniversitesi Rektörü * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Университет образован в августе 1996 года как Актюбинское отделение Казахской государственной академии управления. В результате проведенного в 2018 году ребрендинга Актюбинский университет имени Сактагана Баишева преобразован в Баишев университет (BAISHEV ÝNIVERSITET). Сайт университета: https://bu.edu.kz/ @baishev_university * * Instagram: 12 * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Сегодня в структуре вуза функционируют 3 высшие школы – образования, бизнеса и права, инженерии, 11 кафедр. Университет осуществляет профессиональную подготовку по 25-ти образовательным программам бакалавриата и 5-ти образовательным программам магистратуры. Университет достойно подтверждает соответствие образовательной деятельности критериям рейтингов независимых агентств, национальной и международной видимости, качественного образовательного процесса: 1. Международный рейтинг «Webometrics Ranking of World Universities» 2020 года  14877 место в мире среди 30 000 учебных и научных заведений,  51 место среди вузов РК. 13 2. Рейтинг Европейской Научно-Промышленной Палаты ARES-2020 для Казахстана  66 место из 95 казахстанских вузов, соответствующее категории B - надежное качество преподавания, научной деятельности и востребованности выпускников работодателями 3. ТОП-20 вузов РК институционального (генерального) рейтинга НУ НААР 2020 года  13-ое место. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 4. Рейтинг Национальной Палаты предпринимателей РК «Атамекен» 2019 года  средний процент трудоустройства по ОП Университета составил 85%. Ректор Баишев Университета Ташмухамбетов Бауыржан Галиханович, доктор философии. 14 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey The university was founded in August 1996 as the Aktobe branch of the Kazakh State Academy of Management. As a result of the rebranding carried out in 2018, Aktobe University named after Saktagan Baishev renamed as Baishev University (BAISHEV ÝNIVERSITET). University website: https://bu.edu.kz/ Instagram: @baishev_university 15 Baishev University is home to 3 faculties and 11 departments with highly qualified academic staff. The University has been operating in the education industry for over 20 years offering 25 bachelor’s degree and 6 master's degree programs. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey The University adequately confirms the compliance of educational activities with the criteria of ratings of independent agencies, national and international visibility, and a high-quality educational process: 1. "Webometrics Ranking of World Universities" 2020 International rating  14877 place in the world among 30,000 educational and scientific institutions,  51st place among the universities of the Republic of Kazakhstan. 2. Rating of the European Scientific and Industrial Chamber ARES-2020 for Kazakhstan  66 place out of 95 Kazakhstani universities, corresponding to category B - reliable quality of teaching, research activities and the demand for graduates by employers 3. TOP-20 universities of the Republic of Kazakhstan of the institutional (general) rating of IAAR 2020  13th place. 4. Rating of the National Chamber of Entrepreneurs of the Republic of Kazakhstan "Atameken" 2019  the average percentage of employment in the education programme of the University was 85% Rector of Baishev University Bauyrzhan Galikhanovich Tashmukhambetov, Doctor of Philosophy . * * * * * 16 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Университет 1996 жылы тамызда Қазақ мемлекеттік басқару академиясының Ақтөбе бөлімшесі ретінде құрылды. 2018 жылы өткізілген ребрендинг нәтижесінде Сақтаған Бәйішев атындағы Ақтөбе университеті Баишев Университеті болып қайта құрылды (BAISHEV ÝNIVERSITET). Университет сайты: https://bu.edu.kz/ Instagram: @baishev_university 17 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Бүгінде ЖОО құрылымында 3 жоғары мектеп – білім беру, бизнес және құқық, инженерия, 11 кафедра жұмыс істейді. Университет 20 жылдан аса бакалавриаттың 25 білім беру бағдарламасы және магистратураның 6 білім беру бағдарламасы бойынша кәсіби даярлықты жүзеге асырады. Университет білім беру қызметінің тәуелсіз агенттіктер рейтингтерінің, ұлттық және халықаралық көрінудің, сапалы білім беру процесінің критерийлеріне сәйкестігін лайықты растайды: 1. 2020 жылғы «Webometrics Ranking of World Universities» Халықаралық рейтингі - әлемдегі 30 000 оқу және ғылыми мекемелер арасында 14877 орын, - ҚР ЖОО арасында 51 орынға ие 2. Қазақстан үшін ARES-2020 Еуропалық ғылыми-өнеркәсіптік палатасының рейтингі 18 - B санатына – сапалы білім беру, ғылыми қызмет пен жұмыс берушілердің түлектерге сұранысының сенімді сапасы сәйкес келетін 95 қазақстандық ЖООның ішінде 66-шы орынға ие. 3. 2020 жылғы АРТА ҰУ институционалдық (бас) рейтингісі бойынша ҚР ЖОО-ның «ТОП-20» 13 орын 4. «Атамекен» ҚР Ұлттық Кәсіпкерлер Палатасының 2019 жылғы рейтингі - университет ББ бойынша жұмысқа орналастырудың орташа пайызы 85% құрады. Баишев Университетінің ректоры Ташмұхамбетов Бауыржан Ғалиханұлы, философия докторы. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 19 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 2. TERMİZ DEVLET ÜNİVERSİTESİ (Termez State University) - ÖZBEKİSTAN 20 Fotoğraf: Prof. Dr. Abdulkadir TAŞKULOV Termiz Devlet Üniversitesi Rektörü Son yıllarda Özbekistan’da eğitime verilen önemin artmasından dolayı bu alanda yeni çalışmalara imza atılmakta. Yüksek Öğretim Sisteminde uygulanan yeni çalışma planlarına bakalım. Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev bu alanı geliştirmek için ferman ve kararlar çıkardı. Bu kararlarda yenilikçi sistemlerini uygulama, yurtdışı deneyimlerini inceleme, eğitim programları arasındaki entegrasyonunu güçlendirme, nitelikli uzmanları işe alma, bilimsel kapasiteyi artırma, nitelikli uzman yetiştirme yolunda yapılacak olan adımlar belirlendi. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 21 Bunun gibi gelişim çalışmaları ülkenin güneyinde, Surhanderya ilinde de devam etmekte. Surhanderya, büyük mütefekkirler yurdu, Hekim Tirmizi, İmam Tirmizi, Semender Tirmizi, Sabir Tirmizi gibi büyük alimleri yetiştiren topraktır. Bu alimlerin bıraktığı miras, kitap ve risaleler insanın iç dünyasını zenginleştiren kıymetli hazine olarak değerlendirilir. Bugünkü çalışmalarımızdan amacımız da bilimin gelişmesine, Vatanımızın ününü dünyaya yayacak olan nesil yetiştirmek. Zira sahip olduğumuz imkan ve kapasitemiz bu topraklardan yine Tirmiziler yetişeceğine inanmamızı sağlar. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 22 Termiz Devlet Üniversitesi ildeki en büyük yükseköğretim kurumu sayılır. Günümüzde üniversitede 17 fakülte, 45 bölüm faaliyet yürütmekte. 19981 öğrencinin eğitim aldığı üniversite kampüsünde tüm olanaklar mevcut. Kampüste okul binaları, stadyum, öğrenci yurtları, geniş kütüphane, otopark var. Üniversitede ücretsiz internet hizmeti var. Lisans programında 5+1 ve yüksek lisansta 4+2 şeklinde haftalık okul programı uygulanmakta. Günümüzde üniversitede 25 DSc, profesörler, 124 bilim adayı, doktor, doçentler faaliyet yürütmekte. Üniversitede 6 eğitim dalında doktora (PhD) derecesini veren Bilim Kurulu var. Üniversitenin bilimsel dergi ve gazetesine sahip. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Günümüzde Termiz Devlet Üniversitesi çok sayıda üniversitesi ve araştırma merkezleriyle iş birliği anlaşmalarını yaptı. Rusya, Beyaz Rusya, Türkiye, Almanya, Azerbaycan, Kazakistan, Çin, Japonya, Polonya, Slovenya, İtalya, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Tacikistan gibi devletlerin öncü üniversiteleri ile çeşitli branşlarda iş birliği çalışmalarını sürdürmekte. Her sene profesör öğretim üyeleri, öğrenciler uluslararası konferans ve sempozyumlarda araştırmaları ve makaleleriyle katılım sağlamaktalar. Son yıllarda Termiz Devlet Üniversitesi ile Türkiye Yüksek Öğretim Kurumları arasında eğitim ve araştırma alanında yapılan iş birliği artmakta. Özbekistan ile Türkiye’yi ortak dil ve tarih, kültür ve geleneklere dayalı arkadaşlık ve kardeşlik birleştirir. Kardeşliğin ifadesi olarak Türkiye Cumhuriyeti, Özbekistan bağımsızlığını ilk olarak tanımıştı. Son yıllarda Özbekistan ve Türkiye ilişkilerine yeni sayfa açıldı. Yaşanan gelişmelerde Cumhurbaşkanları Şevket Mirziyoyev ve Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi iradesi, istikrarı önemli bir temel oldu. İki ülke arasındaki ilişkiler, ziyaret ve diyaloglar iş birliğinin daha da artmasını sağlamakta. * * * * * 23 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Ziyaretler esnasında Özbekistan ve Türkiye arasındaki siyasi, ticari, yatırım alanına ait, ulaştırma, ziraat, lojistik, eğitim, bilim ve diğer alanlardaki iş birliklerini geliştirme konuları etraflıca masaya yatırıldı. 18 Ağustos’ta kabul edilen “Özbekistan Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti arasında stratejik ortaklık ilişkilerini güçlendirme ve çok yönlü iş birliğini genişletme çarelerine dair” Hükümet Kararı da iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmekte olduğunu gösterir. Günümüzde Termiz Devlet Üniversitesi Türkiye’nin Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi hem de Mersin Üniversiteleri ile iş birliği anlaşmaları imzalanmış, her iki taraf profesör öğretim elemanları değişim programlarını desteklemekte, uluslararası sempozyum ve konferanslarda katılım sağlamakta. Örneğin Termiz Üniversitesi öğretim üyesi, Doçent Obid Şofiyev 2020 yılı, 20-21 Şubat tarihlerinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde seminer verdi. * * * * * 24 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Günümüzde Türkiye’nin Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları bölümü öğretim üyesi doçent Veli Savaş Yelok üniversitenin Edebiyat Araştırmaları Bölümünde “Edebi İlişkiler” dersini online olarak vermekte. Ayrıca 2020 yılını 22-24 Ekim tarihlerinde Türkiye’nin Mersin şehrinde 4-INTERNATIONAL MEDITERRANEAN SYMPOSIUM düzenlenmekte. Bu sempozyumda Termiz Devlet Üniversitesi ortak üniversite olarak belirlendi, üniversite Rektörü düzenleme kurulunda yer almakta. 25 2020 yılının 12-15 Kasım tarihlerinde Antalya’da olması planlanan 3. Uluslararası Türk Dünyası Eğitim ve Sosyal Bilimler Kongresinde üniversite heyeti de davet edildi. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Günümüzde Termiz Devlet Üniversitesi ve Türkiye Üniversiteleri ve araştırma merkezleri ile ortak çalışmalarının güçlenmesi, iki ülke arasında ilişkilerin yeni aşamaya gelmesi sonucu olarak değerlendirilebilir. Prof. Dr. Abdukadir Taşkulov Termiz Devlet Üniversitesi Rektörü, Doç. Dr. Obidjon Sofiyev Özbek Filolojisi Fakültesi Dekanı 26 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 3. ABAİ KAZAK ULUSAL PEDAGOJİ ÜNİVERSİTESİ (Abai Kazakh National Pedagogical University) – KAZAKİSTAN 27 Fotoğraf: Prof. Dr. Takir Ospanovich BALYKBAYEV Abai Kazak Ulusal Pedagoji Üniversitesi Rektörü İlk üniversitenin adı 1930'da Kazak Pedagoji Enstitüsü (KazPI) olarak değiştirildi ve 1935'te büyük düşünür ve şair Abai'nin adını aldı. Bugün, Kazak Ulusal Pedagoji Üniversitesi Abai - "Eğitim", "Beşeri Bilimler", "Doğa Bilimleri", "Teknik Bilimler ve Teknoloji", "Sosyal Bilimler ve İşletme", "Sanat" ve diğerleri adını almıştır. Uzmanlık alanlarına göre yüksek ve lisansüstü eğitim alanındaki en büyük bilim ve eğitim merkezi. https://www.kaznpu.kz/kz/ @abai_university * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey АБАЙ АТЫНДАҒЫ ҚАЗАҚ ҰЛТТЫҚ ПЕДАГОГИКАЛЫҚ УНИВЕРСИТЕТІ Тұңғыш жоғары оқу орны 1930 жылдан бастап Қазақ педагогикалық институты (ҚазПИ) деп аталып, оған 1935 жылы ұлы ойшыл, ақын Абайдың есімі берілді. Бүгінде Абай атындағы Қазақ ұлттық педагогикалық университеті - «Білім», «Гуманитарлық ғылымдар», «Жаратылыстану ғылымдары», «Техникалық ғылымдар және технологиялар», «Әлеуметтік ғылымдар және бизнес», «Өнер» және т.б. мамандықтар бойынша жоғары және жоғары оқу орнынан кейінгі білім беру саласындағы ірі ғылыми және білім беру орталығы. https://www.kaznpu.kz/kz/ 28 @abai_university ABAI KAZAKH NATIONAL PEDAGOGICAL UNIVERSITY Therefore the University was renamed the Kazakh State Pedagogical University in 1930 and the name of great Abai was awarded to it in 1935. Today the Kazakh National Pedagogical University named after Abai is a large scientific and educational center in the field of higher and postgraduate education in the areas of personnel training «Education», «Humanities», «Natural Sciences», «Social Sciences and Business», etc. https://www.kaznpu.kz/kz/ @abai_university. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey РЕКТОР ТАКИР ОСПАНҰЛЫ БАЛЫҚБАЕВ - педагогика ғылымдарының докторы (2003 ж.), Ресей Білім беруді ақпараттандыру академиясының академигі (2007 ж.), ҚР Ұлттық ғылым академиясының Құрметті академигі (2017 ж.). ҚР ҰҒА Президиумының мүшесі (2017 ж.), ҚР ҰҒА әлеуметтік және гуманитарлық ғылымдар бөлімінің төрағасы (2017 ж.), Украинаның Ұлттық педагогикалық ғылымдар академиясының шетелдік мүшесі (2010 ж.), Бiлiм беру мен тестiлеудiң мемлекеттiк стандарттарының ұлттық орталығының директоры, Қазақстан Республикасы Білім және ғылым министрлігінің Білім және ғылым саласындағы қадағалау және сертификаттау комитетінің төрағасы, Ы.Алтынсарин атындағы Ұлттық білім беру академиясының президенті, Қазақстан Республикасы Білім және ғылым вицеминистрі (2013-2016 жж.) Абай атындағы Қазақ ұлттық педагогикалық университетінің ректоры (2017 жылғы 17 маусымнан бастап), Алматы аймағы ЖОО Ректорлар кеңесінің төрағасы. REKTÖR TAKIR OSPANOVICH BALYKBAYEV - Pedagojik Bilimler Doktoru (2003), Rusya Eğitim Enformasyon Akademisi Akademisyeni (2007), Kazakistan Cumhuriyeti Ulusal Bilimler Akademisi Fahri Akademisyeni (2017). NAS RK Başkanlığı Üyesi (2017), NAS RK Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler Bölüm Başkanı (2017), Ukrayna Ulusal Pedagojik Bilimler Akademisi Yabancı Üye (2010), Ulusal Eğitim ve Test Standartları Ulusal Merkezi Müdürü, Kazakistan Cumhuriyeti Eğitimi Eğitim ve Bilim Bakanlığı Eğitim ve Bilim Denetleme ve Belgelendirme Komitesi Başkanı, Kazakistan Cumhuriyeti Eğitim ve Bilim Bakan Yardımcısı Y. Altynsarin (2013-2016) Abai Kazak Ulusal Pedagoji Üniversitesi Rektörü (17 Haziran 2017) ), Almatı bölgesi Rektörler Kurulu Başkanı. RECTOR TAKIR OSPANULY BALYKBAYEV - Doctor of Pedagogical Sciences (2003), academician of the Russian Academy of Informatization of Education (2007), academician of the National Academy of Sciences of Kazakhstan (2017). Member of the Presidium of the National Academy of Sciences of Kazakhstan (2017), Chairman of the Department of Social and Humanitarian Sciences of the National Academy of Sciences of Kazakhstan (2017), foreign member of the National Academy of Pedagogical Sciences of Ukraine (2010), Director of the National Center for State Standards of Education and Testing, Chairman of the Committee for Supervision and Certification in the Field of Education and Science of the Ministry of Education and Science of the Republic of Kazakhstan, President of Y. Altynsarin National Academy of Education, Vice-Minister of Education and Science of the Republic of Kazakhstan (2013-2016), Rector of Abai Kazakh National Pedagogical University (June 17, 2017), Chairman of the Council of Rectors of the Almaty Region. * * * * * 29 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 4. AİTU (ASTANA IT UNIVERSITY) – KAZAKİSTAN 30 Fotoğraf: Prof. Dr. Ahmed Zaki Darhan Zhumakanovich Astana IT University Rektörü AİTU, Expo 2017 pavyonunda açılan yeni bir üniversitedir. 2019 okul ve kolej mezunları bu üniversitenin ilk öğrencileri oldu. Üniversite öğretim dili: İngilizce Ön giriş başvurusu: https://astanait.edu.kz/. Üniversite instagram.com/astana_it_university/. . * * * * * İnstagram: 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 31 AITU- EXPO 2017 павильонында ашылған жаңа университет. 2019 жылғы мектептер мен колледждердің түлектері осы жоғары оқу орнының алғашқы студенттері болды.Университеттегі оқу тілі: ағылшын тілі. Оқуға түсуге алдын ала өтінім: https://astanait.edu.kz/. Университеттің Instagram: instagram.com/astana_it_university/. AITU is a new university opened in the pavilion of EXPO 2017. Graduates of schools and colleges in 2019 became the first students of this university. Language of study at the university: English. Preliminary application for admission: https://astanait.edu.kz/. Instagram of the University: instagram.com/astana_it_university/ * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Astana IT University- ректоры Ахмед-Заки Дархан Жұмақанұлы – техника ғылымдарының докторы, доцент,профессор. Astana IT University-Rektör Ahmed-Zaki Darhan Zhumakanovich-Teknik Bilimler doktoru, doçent, Profesör. Astana IT University – Rector Ahmed-Zaki Darkhan Zhumakanovich-doctor of Technical Sciences, Associate Professor. * * * * * 32 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 5. KAZAK DEVLET KADIN ÖĞRETMEN YETİŞTİRME ÜNİVERSİTESİ (Kazakh State Women's Teacher Training University) – KAZAKİSTAN 33 Fotoğraf: Prof. Dr. Aldambergenova Gaukhar TUREMURATKYZY Kazak Devlet Kadın Öğretmen Yetiştirme Üniversitesi Rektörü Қазақ ұлттық педагогикалық университеті ректоры Алдамбергенова Гаухар Төремұратқызы Педагогика ғылымдарының докторы, профессор Kazak Devlet Kadın Öğretmen Yetiştirme Üniversitesi Rektörü Aldambergenova Gaukhar Turemuratkyzy Pedagojik Bilimler doktoru, Profesör Kazakh National Women's Teacher Training University Rektor Aldambergenova Gaukhar Turemuratkyzy Doctor of pedagogical Sciences, Professor * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 34 Қазақ мемлекеттік қыздар педагогикалық институты ҚазКСР Халық Комиссарлар Кеңесінің қаулысымен 1944 жылғы 15 тамызда құрылды. Қазақстан Республикасының Тұңғыш Президенті – Елбасы Нұрсұлтан Назарбаевтың 2018 жылғы 25 желтоқсандағы Жарлығымен Қазақ мемлекеттік қыздар педагогикалық университетіне «Ұлттық» мәртебесі берілді. Университеттегі оқу тілі: қазақ тілі мен орыс тілі. Оқуға түсуге алдын ала өтінім: info@kazmkpu.kz. Университеттің www.kazmkpu.kz * * * * * Instagram: 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Kazak devlet kadın pedagoji Enstitüsü, 15 Ağustos 1944 tarihinde Kazssr Halk Komiserleri Konseyi kararı ile kurulmuştur. Kazak devlet kadın pedagoji Üniversitesi'ne 25 Aralık 2018 tarihli Kazakistan – Elbası Nursultan Nazarbayev'in ilk Cumhurbaşkanı kararnamesiyle “Ulusal” statüsü verildi. Üniversite öğretim dili: Kazakça ve rusça. Ön giriş başvurusu: info@kazmkpu.kz. Üniversite İnstagram: www.kazmkpu.kz Kazakh State Women's Teacher Training Institute was established by the decree of the Council of People's Commissars of the Kazakh SSR on August 15, 1944. By the decree of the President of the Republic of Kazakhstan-Leader of the Nation Nursultan Nazarbayev dated December 25, 2018, the Kazakh State Women's Teacher Training University was awarded with the status of "National". Language of study at the university: Kazakh and Russian languages. Preliminary application for admission: info@kazmkpu.kz. Instagram of the University: www.kazmkpu.kz. * * * * 35 * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 6. KORKUT ATA KIZILORDA ÜNİVERSİTESİ (Korkyt Ata Kyzylorda University) KAZAKİSTAN 36 Fotoğraf: Prof. Dr. Karimova Beibitkul SARSEMHANOVNA Korkut Ata Kızılorda Üniversitesi Rektörü Қорқыт Ата атындағы Қызылорда университетінің ректоры, филология ғылымдарының кандидаты – Каримова Бейбиткуль Сарсемхановна. The rector of the Korkyt Ata Kyzylorda University, Candidate of Philological Sciences – Karimova Beibitkul Sarsemhanovna. Korkut ata Kızılorda Üniversitesinin Rektörü, filoloji bilimleri adayı – Karimova Beybitkul Sarsemhanovna * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Қорқыт Ата атындағы Қызылорда университеті – 83 жылдық тарихы бар Сыр өңіріндегі іргелі білім ордасы. Университет 78 бакалавриат, 35 магистратура, 13 докторантура бағдарламасы бойынша кадрлар даярлауды жүзеге асырады. Оқу тілі – қазақ, орыс, ағылшын тілі. Университет сайты және оқуға түсуге алдынала өтінім: https://korkyt.kz/ Университеттің Instagram парақшасы: @qorqytata_university / @rector_ku_kzo Korkyt Ata Kyzylorda University is a prominent University with an 83-year history. The University provides teaching in 78 bachelor's degree programs, 35 master's degree programs, and 13 doctoral programs. Languages of study at the university are Kazakh, Russian, and English. * * * * * 37 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey University website and preliminary application for admission: https://korkyt.kz/ University's Instagram page: @qorqytata_university / @rector_ku_kzo Korkut ata Kızılorda Üniversitesi 83 yıllık geçmişi olan temel bir üniversitedir. Üniversite 78 lisans programı, 35 yüksek lisans programı, 13 doktor programı için eğitim vermektedir. Eğitim dili Kazakça, Rusça, İngilizce'dir. Üniversite web sitesi ve ön kabul başvurusu: https://korkyt.kz/ Üniversitenin İnstagram sayfası: @qorqytata_university / @rector_ku_kzo. 38 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 7. YABANCI DİLLER VE MESLEKİ KARİYER ÜNİVERSİTESİ (The University of Foreign Languages and Professional Career) KAZAKİSTAN 39 Fotoğraf: Prof. Dr. Sabri HİZMETLİ Yabancı Diller ve Mesleki Kariyer Üniversitesi Rektörü Сабри Хизметли – Шет тілдер және іскерлік карьера университетінің ректоры, ҚР ҰҒА Академигі, доктор, профессор. Sabri Hizmetli - Rector of the University of Foreign Languages and Business Careers, Doctor of Sciences, Professor. Sabri HİZMETLİ - Yabancı Diller ve Mesleki Kariyer Üniversitesi Rektörü, Akademik, Prof. Dr. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Шет тілдер және іскерлік карьера университеті (ШТІКУ) Қазақстан Республикасы Әділет министрлігінің 05.04.2001 26985-1910-М-Е нөмірлі шешімімен Қазақстан Республикасы мен Түркия Республикасы арасындағы білім, ғылым және мәдениет келісімдерінің нәтижесінде Алматыда құрылды. Университеттің құрушысы Қазақстан Республикасының заңы бойынша заңды тұлға саналатын Орта Азия Мәдениет қоры болып табылады. Бұл қордың құрылтайшылары Қазақстан және Түркия Республикаларының азаматтары. Сондықтан да Орта Азия Мәдениет қорыда, Шет тілдер және іскерлік карьера университеті де халықаралық ұйымдар. ШТІКУ тарихта түп тамыры бір Түркия мен Қазақстан арасында білім мен мәдениет көпірі, жаңа заманның ғылыми және технологиялық жаңалықтарын қазақ жастарына таныстыру, сапа, тәртіп, тәрбие жағынан үлгі болуды көздеген. * * * * * 40 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ШТІКУ алғаш рет Абылай Хан атындағы Әлем тілдер және халықаралық қатынастар университетінің ішінен шет тілдер факультеті болып ашылған. Кейін екінші жоғары оқу орны ретінде қызмет көрсетті, 2005 жылы университет статусына көтерілді. http://ydu.kz 41 Yabancı Diller ve Mesleki Kariyer Üniversitesi (YDMKÜ), Kazakistan Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı’nın 05.04.2001 tarih ve 26985–1910-M-E sayılı kararı ile Kazakistan Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti arasındaki eğitim-öğretim, ilim ve kültür anlaşmaları temelinde Almatı’da kurulmuştur. Kazakistan Cumhuriyeti devlet adamlarının davetlisi olarak gelen Prof. Dr. Ali ÖZEK’in öncülüğünde Dr. Zeki PİLGE ve Müjdat GÜLER gibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı işadamları ile Prof. Dr. Adil AHMETOV ve Valeri UYGUROVİÇ gibi Kazakistan’ın akademisyen aydınları tarafından Almatı’da kurulan “Orta Asya Medeniyet Vakfı”nın 2004 yılında açtığı bir “Vakıf Üniversitesi”dir. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Yani bu Üniversite “Yargısı” gereği, bir kişinin veya bir ailenin özel mülkü değil; kar amacı taşımayan, ticaretle uğraşmayan, tüm gelirlerini Kurumun öğrencileri ile akademik ve idari personeli, idari ve akademik yapılanması için harcayan bir “Yüksek Öğretim Kurumu”dur. http://ydu.kz The University of Foreign Languages and Professional Career, one of the fastest growing universities. The first time was inside the University of World Languages and International Relations named Abylay Khan. It was opened Faculty of Foreign Languages. The second step as part of the prodfessional of higher education was opened in 2005 and rose to the status of the university. http://ydu.kz 42 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 8. ATYRAU DEVLET ÜNİVERSİTESİ (Kh. Dosmukhamedov Atyrau University) KAZAKİSTAN 43 Fotoğraf: Prof. Dr. Prof. Dr. Salamat İDRİSSOV Atyrau Devlet Üniversitesi Rektörü * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 44 Х.Досмұхамедов атындағы Атырау университеті – өзіндік салтдәстүрімен бай, көпжылдық білім саласындағы және ғылыми жұмыстарда тәжірибесі мол еліміздің Батыс аймағындағы бірден-бір жоғары оқу орны. Университет 1950 жылы 14 маусымда мұғалімдер институты ретінде ашылды. Алғашқы оқу жылында институтта үш бөлім ашылып, қазақ және орыс тілдерінде оқитын 150 студент қабылданды. 1955 жылы мұғалімдер институты педагогикалық институтқа айналды. 1994 жылы педагогика институты Атырау университеті болып құрылды. Осы жылы көрнекті қайраткер, ғұлама ғалым Халел Досмұхамедовтың есімі берілді. Жоғарғы оқу орны мемлекеттік аттестаттаудан өтіп, Қазақстанның Батыс аймағында алғашқы аймақтық университет дәрежесіне ие болды. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 2005 жылы оқу орнының білім берудегі бәсекеге қабілеттілігімен және әлемдік білім беру саласындағы талаптарды қамтамасыз етуге бағытталған Сапа менеджменті жүйесі енгізілді. 2007 жылы Университет ғалымдары Қазақстан Республикасы Президентінің «Сапа саласындағы жеткен жетістіктері үшін» сыйлығының жеңімпаздарын анықтау мақсатында болған «Алтын сапа» көрме-байқауына қатысып, Алғыс хатқа ие болды. 2009 жылдың 18 қыркүйегінде (Болонья) университеттер Ұлы Хартиясына қол қойды, бұның өзі – университеттің қабілеттілігі мен мол дәстүрінің белгісі. 2010 жылы университет Ұлы Хартиясына біріккен 600 әлемдік университеттер қатарына енді. Университет Болон процесінің толық қатысушысы болып есептелді. Болон үдерісі талаптарына сәйкес білім алушылардың қос диплом алуларына, оқу орнын қысқа мерзімде бітіруге мүмкіндігі бар. Қазақстанның үздік жоғарғы оқу орындарының рейтінгісінің қорытындысы бойынша университет көпсалалы университеттердің ішінде алтыншы орынға ие. Университет саясаты – сапалы білім беру, халықаралық деңгейге шығару, дайындаған мамандардың бәсекеге қабілеттілігін қамтамасыз ету. Университет келешегі - білім беру мен кәсіби мамандар дайындаудың сапасын халықаралық стандарттар деңгейінде қамтамасыз ететін, ұлттық инновациялық даму міндеттерін шешуге белсене қатысатын Қазақстанның батысындағы жетекші оқу орны. Университет аймақтың әлеуметтік-экономикалық және қоғамдық-саяси дамуына өзіндік үлесін қоса отырып, инновациялық білім беру жүйесіне әлемдік стандартқа сәйкес келетін жоғарғы білікті мамандар даярлайды. * * * * * 45 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Университет – Каспий маңы елдері мемлекеттік университеттері Ассоциациясының, дүниежүзілік классикалық университеттер Ұлы Хартиясының (Болонья, 2010), Қазақстан Республикасы жоғарғы оқу орындары Ассоциациясының мүшесі, Азия елдері университеттері ассоцияциясының, IREG Халықаралық академиялық саралау мен үстемділік жөніндегі обсерваториясының және Түркі университеттері бірлігі мен Жібек жолы елдері университеттері Ассоциациясының мүшесі. Қазіргі таңда Атырау университетін п.ғ.к., қауымдастырылған профессор Саламат Нұрмұханұлы Идрисов басқарып отыр. С.Н. Идрисов Атырау университетінің "математика және информатика" мамандығын бітіріп, сол жерде оқытушы, аға оқытушы, декан болып жұмыс істеді, 2016 жылдан бастап ғылым жөніндегі проректор қызметін атқарды. Студенттердің жан-жақты дамуына университете барлық жағдай жасалған. Біз – Қазақстанның болашағын дайындап отырғанымызға толық сенімдіміз және қоғам алдындағы үлкен жауапкершілікті сеземіз! Бүгінгі таңда Х.Досмұхамедов атындағы Атырау университеті Сіздерге алуан түрлі білім бағдарламаларын ұсынатын білім және ғылым ордасына айналды. Университет құрамында 6 факультет, 29 кафедра, 7 ғылыми-зерттеу орталықтары қызмет атқарады. Университетте 500-ге жуық оқытушыпрофессорлар бар, олардың 200-і ғылым докторлары мен ғылым кандидаттары, PhD докторлары, 30-дан астам ЖОО-ның Үздік оқытушысы еңбек етеді. Университетте кәсіби білім беру көпсатылы жүйесі бойынша 7 мыңнан астам білімгер мен магистрант білім алуда. Біз, тәжірибе жүргізу мен білімгерлермен алмасуда және заманауи халықаралық білім бағдарламаларын жүзеге асыруда әлемнің ең ірі 150 халықаралық жоғарғы оқу орнымен ынтымақтастық орнаттық. * * * * * 46 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Біз, Қазақстанның болашағын дайындап жатқанымызды нық сеніммен айта аламыз, себебі біздің түлектеріміздің көпшілігі Қазақстан қоғамының элитасын құрайды және еліміздің даму бағытының қалыптасуына атсалысады. Бұл біздің маңызды нәтижеміз, біз оны мақтан етеміз және болашаққа деген сеніммен қараймыз. Атырау университеті әрқашан ашық саясат ұстанады және әріптестік пен ынтымақтастықты дамытуға дайын. Kh. Dosmukhamedov Atyrau University is one of the leading universities in the Western region of the country, rich in its traditions, long-term experience in the field of education and research. The University was opened on June 14, 1950, as a teachers' Institute. During the first academic year, the Institute opened 3 departments and accepted 150 students with Kazakh and Russian languages of instruction. In 1955, the Teachers' Institute became a pedagogical Institute. In 1994, the pedagogical Institute was established at Atyrau University. In the same year, it was named after a prominent figure, scientist Khalel Dosmukhamedov. The University has passed state certification and received the status of the first regional University in the Western region of Kazakhstan. In 2005, a quality management system was introduced, aimed at ensuring the competitiveness of the educational institution in education and the requirements in the world education sphere. In 2007, scientists of the University took part in the competition-exhibition "Altyn Sapa" to determine the winners of the award of the President of the Republic of Kazakhstan "for achievements in the field of quality" and received a letter of thanks. On September 18, 2009 (Bologna), the universities signed the Magna Carta, which is a symbol of the University's ability and rich tradition. * * * * * 47 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey In 2010, the University became one of the 600 world universities United in the Magna Carta. The University was a full participant in the Bologna process. In accordance with the requirements of the Bologna process, students have the opportunity to receive double diplomas and complete their studies in the shortest possible time. According to the results of the rating of the best universities in Kazakhstan, the University ranks sixth among multidisciplinary universities. The University is a member of the Association of State Universities of the Caspian Region Countries, the Great Charter of World Classical Universities (Bologna, 2010), the Association of Higher Education Institutions of the Republic of Kazakhstan, the Association of Asian Universities, IREG Observatory on Academic Ranking and Excellence and the Turkic universities Union and the Association of Universities of the Silk Road countries. Currently, Atyrau University is headed by candidate of Pedagogical Sciences, Associate Professor Salamat Idrissov. S. Idrissov graduated from Atyrau University with a degree in mathematics and computer science, where he worked as a teacher, Senior Lecturer, Dean, and since 2016 he has been vice-rector for science. The University's policy is to provide high-quality education, reach the international level, and ensure the competitiveness of trained specialists. Prospects of the University-the leading Western educational institution in Kazakhstan, which is actively involved in solving the problems of national innovative development, ensuring the quality of education and training of professional personnel at the level of international standards. The University trains highly qualified specialists who meet the international standards of the innovative education system, making their contribution to the socioeconomic and socio-political development of the region. * * * * * 48 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey The University is a member of the Association of state universities of the Caspian countries, the great Charter of World classical universities (Bologna, 2010), and The Association of universities of the Republic of Kazakhstan. The University has created all conditions for the comprehensive development of students. We are fully confident that we are preparing the future of Kazakhstan and are aware of our great responsibility to society! Today, Kh. Dosmukhamedov Atyrau University has become a University of education and science that offers you various educational programs. The University has 6 faculties, 29 departments, and 7 scientific-research centers. The University employs about 500 teachers, including 200 doctors of science and candidates of science, PhD doctors, and more than 30 top University teachers. The University has more than 7 thousand students and master students in a multistage system of professional education. We cooperate with 150 major international higher education institutions in the world in conducting practical training and exchange of students and implementing modern international educational programs. We can say with confidence that we are preparing the future of Kazakhstan, because most of our graduates are the elite of Kazakhstan's society and participate in shaping the country's development course. This is our important result, we are proud of it and look forward to the future with confidence. Atyrau University always adheres to an open policy and is ready to develop cooperation and collaboration. * * * * * 49 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 50 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Çok Değerli Misafirlerimiz Mersin Üniversitesi, TÜDBA ve Mer-Ak Mersin Akademi Danışmanlık iş birliğiyle, 22 - 24 Ekim 2020 tarihlerinde gerçekleştirilecek “4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu’na” Katkı ve katılımlarınızdan dolayı çok teşekkür ederiz. Prof. Dr. Durmuş Ali ARSLAN Sempozyum Genel Koordinatörü DÜMAS WOSMUR Dünya Multidisipliner Araştırmalar Sempozyumu World Symposium of Multidisciplinary Research * * 51 * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 52 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ONUR KURULU / HONORARY BOARD ALİ İhsan SU (Mersin Valisi) Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN (Türk Dil Kurumu Başkanı) Prof. Dr. Bekezhan A. AKHAN (President of Baishev University - KAZAKİSTAN) Prof. Dr. Tashmukhambetov Bauyrzhan GALİKHANOVİCH (Kazakistan Baishev Üniversitesi Rektörü) Prof. Dr. Salamat İDRİSSOV (Kazakistan Atyrau Devlet Üniversitesi Rektörü) Prof. Dr. Abdulkadir TAŞKULOV (Özbekistan Termiz Devlet Üniversitesi Rektörü) Prof. Dr. Takir Ospanovich BALYKBAYEV (Kazakistan Abai Kazak Ulusal Pedagoji Üniversitesi Rektörü) Prof. Dr. Ahmed Zaki Darhan ZHUMAKANOVİCH (Kazakistan Astana IT University Rektörü) Prof. Dr. Aldambergenova Gaukhar TUREMURATKYZY (Kazakistan Kazak Devlet Kadın Öğretmen Yetiştirme Üniversitesi Rektörü) Prof. Dr. Karimova Beibitkul SARSEMHANOVNA (Kazakistan Korkut Ata Kızılorda Üniversitesi Rektörü) Prof. Dr. Sabri HİZMETLİ (Kazakistan Yabancı Diller ve Mesleki Kariyer Üniversitesi Rektörü) Prof. Dr. Galib SAYILOV (TÜDBA Türk Dünyası Bilimler Akademisi Eş-Başkanı) Prof. Dr. Muhtar MİROV (Kazakistan Baishev Üniversitesi Rektör Yardımcısı) Prof. Dr. Radik GALILULIN (Tataristan Naberezhnye Chelny State Pedagogical University) * * * * * 53 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Prof. Dr. Hacıyev Eldar NABİYEVİÇ (Dağıstan Devlet Pedagoji Üniversitesi Rektör Yardımcısı) Prof. Dr. Nihada Delibegović DŽANİĆ (Bosna Hersek) Prof. Dr. Emina Berbić KOLAR (Hırvatistan) Prof. Dr. Naseem AHMAD (Hindistan) Assoc. Prof. Dr. Selim BEZERAJ (Kosova) Dr. Ali TOPÇUK (Almanya) Nejat KEVSEROĞLU (Irak, Türkmeneli Dergisi Başyazarı) 54 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey SEMPOZYUM ORTAKLARIMIZ T.C. Mersin Üniversitesi T.C. Mersin Valiliği TÜDBA Türk Dünyası Bilimler Akademiyası (Bakü, Azerbaycan) Baishev University (Kazakistan) Atyrau Devlet Üniversitesi (Kazakistan) Termiz Devlet Üniversitesi (Özbekistan) Abai Kazak Ulusal Pedagoji Üniversitesi (Kazakistan) Kazakistan Astana IT University (Kazakistan) Kazakh State Women's Teacher Training University (Kazakistan) Korkyt Ata Kyzylorda University (Kazakistan) The University of Foreign Languages and Professional Career 55 Dagestan State Pedagogical University (Dağıstan – Rusya) University of Turkmenistan, Academy of Sciences (Türkmenistan) Mer-Ak Mersin Akademi Danışmanlık MER-AK Publication House * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey PAYDAŞIMIZ OLAN ULUSLARARASI AKADEMİK DERGİLER 1. Dünya İnsan Bilimleri Dergisi (World Journal of Human Sciences) https://dergipark.org.tr/tr/pub/insan 2. BENGİ Dünya Yörük-Türkmen Araştırmaları Dergisi (BENGİ World Journal of Yörük-Türkmen Studies) https://dergipark.org.tr/tr/pub/bengi 3. DÜMAD Dünya Multidisipliner Araştırmalar Dergisi (WOJMUR World Journal of Multidisipliner Research) https://dergipark.org.tr/tr/pub/dumad 56 4. DÜSTAD Dünya Sağlık ve Tabiat Bilimleri Dergisi (WOJHENS World Journal of Health & Natural Sciences) https://dergipark.org.tr/tr/pub/dustad * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey DAVETLİ ULUSLARARASI KATILIMCILARIMIZ / INVITED INTERNATIONAL PARTICIPANTS Prof. Dr. Bekezhan A. AKHAN KAZAKİSTAN Prof. Dr. Galib SAYILOV AZERBAYCAN Prof. Dr. Salamat İDRİSSOV KAZAKİSTAN Prof. Dr. Toshqulov A. H. ÖZBEKİSTAN Prof. Dr. Nihada Delibegović DŽANİĆ BOSNA HERSEK Prof. Dr. Hasan BAHAR TÜRKİYE Prof. Dr. Seyfeddin RIZASOY AZERBAYCAN Doç. Dr. Zümrüd MANSİMOVA İBRAHİM KIZI AZERBAYCAN Prof. Dr. Redzeb SKRİJELJ SIRBİSTAN Prof. Dr. Numan ARUÇ MAKEDONYA Prof. Dr. Hacıyev Eldar NABİYEVİÇ DAĞISTAN – RUSYA Assoc. Prof. Dr. Kakajan JANİBEKOV TÜRKMENİSTAN Assoc. Prof. Muhtar MIROV KAZAKİSTAN Prof. Dr. Abay DUSENBAYEV KAZAKİSTAN Prof. Dr. Damir MATANOVİĆ HIRVATİSTAN Prof. Dr. Emina Berbić KOLAR HIRVATİSTAN Assoc. Prof. Anzorova Svetlana PETROVNA RUSYA Prof. Dr. Radik GALILULIN Tataristan - RUSYA Prof. Dr. Ardian MUHAJ ARNAVUTLUK Prof. Dr. Naseem AHMAD HİNDİSTAN Prof. Dr. Asıf HACIYEV AZERBAYCAN Prof. Dr. Fizuli KURBANOV AZERBAYCAN Reyhan SAYILOVA AZERBAYCAN Assoc. Prof. Dr. Aynur KHUZHAKHMETOV BAŞKURDİSTAN - RUSYA Assoc. Prof. Dr. Selim BEZERAJ KOSOVA Assoc. Prof. Tahseeen FATIMA PAKİSTAN Assist. Prof. Dr. Chunfeng GE ÇİN * * * * * 57 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Dr. Ali TOPÇUK ALMANYA Nejat KEVSEROĞLU IRAK Hüseyin BEYOĞLU IRAK Prof. Dr. Siham ZENGİ IRAK Salah Behlül ÇAMURCU IRAK Rashad MANAFOV IRAK Muhammed IRAK Sehavet İZZETİ İRAN İbrahim ALBAYRAK İSVİÇRE 58 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey DÜZENLEME KURULU / ORGANIZATION COMMITTEE Prof. Dr. D. Ali ARSLAN (Sempozyum Genel Koordinatörü - Chairman of Organizing Committee) Prof. Dr. Bekezhan A. AKHAN Prof. Dr. Galib SAYILOV Prof. Dr. Salamat İDRİSSOV Prof. Dr. Toshqulov A. H. Prof. Dr. Nihada Delibegović DŽANİĆ Prof. Dr. Radik GALILULIN Prof. Dr. Hacıyev Eldar NABİYEVİÇ Prof. Dr. Redzeb SKRİJELJ Prof. Dr. Numan ARUÇ Prof. Dr. Damir MATANOVİĆ 59 Prof. Dr. Emina Berbić KOLAR Prof. Dr. Ardian MUHAJ Prof. Dr. Siham ZENGİ Prof. Dr. Hasan BAHAR Prof. Dr. Ebru KAFKAS Prof. Dr. Salih KAFKAS Prof. Dr. Naseem AHMAD Assoc. Prof. Dr. Zümrüd MANSİMOVA Assoc. Prof. Dr. Kakajan JANİBEKOV Assoc. Prof. Anzorova Svetlana PETROVNA Assoc. Prof. Muhtar MIROV Assoc. Prof. Dr. Selim BEZERAJ Assoc. Prof. Dr. Aynur KHUZHAKHMETOV Doç. Dr. Mehmet Özgür TÜRKMENOĞLU * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Dr. Öğr. Üyesi İnci KESİLMİŞ Dr. Ali TOPÇUK Gülten ARSLAN Nejat KEVSEROĞLU Sarbast MOSLEM Fırat KAYIRAN Melih KESİLMİŞ 60 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ULUSLARARASI BİLİM KURULU INTERNATIONAL SCIENTIFIC COMMITTEE COUNTRY Prof. Dr. Galib SAYILOV Azerbaijan Prof. Dr. Bekezhan AKHAN Kazakhstan Prof. Dr. Tashmukhambetov Bauyrzhan Kazakhstan GALİKHANOVİCH Prof. Dr. Salamat İDRİSSOV Kazakhstan Prof. Dr. Abdulkadir TAŞKULOV Uzbekistan Prof. Dr. Takir Ospanovich BALYKBAYEV Kazakhstan Prof. Dr. Ahmed Zaki Darhan Kazakhstan ZHUMAKANOVİCH Prof. Dr. Aldambergenova Gaukhar Kazakhstan TUREMURATKYZY Prof. Dr. Karimova Beibitkul SARSEMHANOVNA Kazakhstan Prof. Dr. Sabri HİZMETLİ Kazakhstan Prof. Dr. Malika Djumamuratova Uzbekistan (Karakalpak) TLEUBERGENOVNA Assoc. Prof. Dr. Aynur KHUZHAKHMETOV Dagesstan – Russia Prof. Dr. Seyfeddin RZASOY Azerbaijan Prof. Dr. Ramazan QAFAROV Azerbaijan Prof. Dr. Gülnur AZAMATOV Russia Prof. Dr. Ardian MUHAJ Albania Prof. Dr. Azamat AKHTYAMOV Bashkortostan Prof. Dr. Nihada Delibegović DŽANİĆ Bosnia and Herzegovina Prof. Dr. Rysbaev Sulaiman KAZYBAEVİCH Kırgızistan Prof. Dr. Xin LUO China Assist. Prof. Dr. Chunfeng GE China Assoc. Prof. Dr. Erkin ARIZ China * * * * * 61 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Prof. Dr. Damir MATANOVİĆ Croatia Prof. Dr. Emina Berbić KOLAR Croatia Prof. Dr. Hacıyev Eldar NABİYEVİÇ Dagestan Prof. Dr. İbrahim SİRKECİ England Prof. Dr. Emzar MAKARADZE Georgia Dr. Ali TOPÇUK Germany Prof. Dr. Naseem AHMAD Hindistan Prof. Dr. Siham ZENGİ Irak Assoc. Prof. Hossein Khoshbaten İran Sehavet İZZETİ İran Prof. Dr. Takashi OSAWA Japan Assist. Prof. Dr. Ercan ÖMİRBAYEV Kazakhstan Assoc. Prof. Roza Zh. KURMANKULOVA Kazakhstan Assoc. Prof. Muhtar MIROV Kazakhstan Anara A. KARAGULOVA Kazakhstan Prof. Dr. Roza ABDUKUOVA Kirghizstan Prof. Dr. Kadırali KONKOBAYEV Kirghizstan Assoc. Prof. Dr. Selim BEZERAJ Kosovo Assoc. Prof. Dr. Ergin JABLE Kosovo Prof. Dr. Numan ARUÇ Macedonia Prof. Dr. Luvsandorj BOLD Mongolia Assoc. Prof. Tahseeen FATIMA Pakistan Prof. Dr. Samila KURDAMİYEVA Russia Assoc. Prof. Anzorova Svetlana PETROVNA Russia Prof. Dr. Redzeb SKRİJELJ Serbia Rustem Shah VELIEV Tatarstan- Russia Prof. Dr. Mingazova Leyla İHSAN KIZI Tatarstan- Russia Prof. Dr. Radik GALIULLIN Tatarstan - Russia Aizat MAKHMUTOV Tatarstan - Russia Assoc. Prof. Dr. Kakajan JANİBEKOV Turkmenistan * * * * * 62 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Prof. Dr. D. Ali ARSLAN Turkey Prof. Dr. Hasan BAHAR Turkey Prof. Dr. Ebru KAFKAS Türkiye Prof. Dr. Salih KAFKAS Türkiye Prof. Dr. Yampol'skii Alexander LEONİDOVİCH Ukraine Prof. Dr. Glenn MUSCHERT United States of America 63 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey BİLİM KURULU SCIENTIFIC COMMITTEE COUNTRY Prof. Dr. Galib SAYILOV Azerbaijan Prof. Dr. Seyfeddin RZASOY Azerbaijan Prof. Dr. Ramazan QAFAROV Azerbaijan Assoc. Prof. Dr. Zümrüd MANSİMOVA Azerbaijan Assoc. Prof. Ulugbek SATTAROV Uzbekistan Prof. Dr. Alim KAYYUMOV Uzbekistan Assoc. Prof. Dr. Ali ALİYEV Azerbaijan Prof. Dr. Azamat AKHTYAMOV Bashkortostan Assoc. Prof. Dr. Aynur KHUZHAKHMETOV Bashkortostan Assoc. Prof. Dr. Rif AXMADİEV Bashkortostan Prof. Dr. Xin LUO China Assoc. Prof. Dr. Erkin ARIZ China Prof. Dr. Hacıyev Eldar NABİYEVİÇ Dagestan Prof. Dr. İbrahim SİRKECİ England Prof. Dr. Emzar MAKARADZE Georgia Dr. Ali TOPÇUK Germany Sarbast MOSLEM Hungary Dr. Muhammed KERKÜKLÜ Iraq Nejat KEVSEROĞLU Iraq Prof. Dr. Naseem AHMAD India Assoc. Prof. Hossein KHOSHBATEN İran Prof. Dr. Takashi OSAWA Japan Prof. Dr. Bekezhan AKHAN Kazakhstan Assoc. Prof. Roza Zh. Kurmankulova Kazakhstan Assoc. Prof. Muhtar MIROV Kazakhstan Anara A. KARAGULOVA Kazakhstan * * * * 64 * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Assist. Prof. Dr. Ercan ÖMİRBAYEV Kazakhstan Prof. Dr. Kadırali KONKOBAYEV Kirghizstan Assist. Prof. Dr. Nurdin USEYEV Kirghizstan Assoc. Prof. Dr. Ergin JABLE Kosovo Assoc. Prof. Dr. Selim BEZERAJ Kosovo Prof. Dr. Numan ARUÇ Macedonia Prof. Dr. Luvsandorj BOLD Mongolia Prof. Dr. Samila KURDAMİYEVA Russia Assoc. Prof. Anzorova Svetlana PETROVNA Russia Prof. Dr. Radik GALILULIN Tataristan - Russia Prof. Dr. Redzeb SKRİJELJ Serbia İbrahim ALBAYRAK Switzerland Prof. Dr. Mingazova Tatarstan Leyla İhsan KIZI Assoc. Prof. Dr. Guzaliya KHAZİYEVA Tatarstan Assoc. Prof. Dr. Kakajan JANİBEKOV Turkmenistan Prof. Dr. Yampol'skii Alexander LEONİDOVİCH Ukraine Prof. Dr. Glenn MUSCHERT United States of America Prof. Dr. D. Ali ARSLAN Türkiye Doç. Dr. Müjdat AVCI Türkiye Prof. Dr. Hasan BAHAR Türkiye Prof. Dr. Ali BİLGİLİ Turkey Prof. Dr. Salim CÖHÇE Türkiye Prof. Dr. Ali ÇAĞLAR Türkiye Dr. Öğr. Demet Öztürk ÇELİK Türkiye Prof. Dr. Ahmet DAĞTEKİN Türkiye Prof. Dr. Mustafa Musa DİRLİK Türkiye Prof. Dr. Gülfem ERGÜN Türkiye Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN Türkiye Prof. Dr. Gülten Eren GÜMÜŞTEKİN Türkiye * * * * * 65 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Prof. Dr. Ebru KAFKAS Türkiye Prof. Dr. Salih KAFKAS Türkiye Dr. Öğr. Üyesi İnci KESİLMİŞ Türkiye Prof. Dr. Faruk KOCACIK Türkiye Prof. Dr. Suat KOLUKIRIK Türkiye Prof. Dr. Ahmet Hakan ÖZTÜRK Türkiye Prof. Dr. Günşah ŞAHİN Türkiye Prof. Dr. Bekir ŞİŞMAN Türkiye Prof. Dr. Turhan TOROS Türkiye Prof. Dr. Hayati TÜFEKÇİOĞLU Türkiye Doç. Dr. Mehmet Özgür TÜRKMENOĞLU Türkiye Prof. Dr. Asım YAPICI Türkiye Prof. Dr. Yunus YILDIRIM Türkiye Doç. Dr. İrfan YILDIRIM Türkiye 66 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey DANIŞMA VE HAKEM KURULU ADVISERY BOARD Soy isim İsim AÇIKALIN Doç. Dr. Neriman AKÖZ Prof. Dr. Alaattin AKKOL Dr. Öğr. Üyesi Mümtaz Levent ALBAYRAK Dr. Öğr. Üyesi Mustafa ALBUZ Prof. Dr. Aytekin ALGÜL Prof. Dr. Öztekin ALTAN Prof. Dr. Cemal ARSLAN Gülten ARSLAN Prof. Dr. D. Ali ATEŞ Prof. İsmail ATILGAN Doç. Dr. Kalender Özcan ATTAR Dr. Öğr. Üyesi Günnur Ertong AVCI Doç. Dr. Müjdat AYDIN Prof. Dr. Mustafa AZMAN Prof. Dr. Ayşe BABAHAN Dr. Öğr. Üyesi Ali BAHADIR Doç. Dr. Ziynet BAHAR Prof. Dr. Hasan BAL Prof. Dr. Hüseyin BİLGİLİ Prof. Dr. Ali BİRKÖK Doç. Dr. Cüneyt BOZYER Dr. Öğretim Üyesi Ünal BULDUM Dr. Öğretim Üyesi Berat Barış CİRHİNLİOĞLU Prof. Dr. Zafer COŞKUN Doç. Dr. İbrahim CÖHÇE Prof. Dr. Salim * * * * * 67 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ÇAĞLAR Prof. Dr. Ali ÇELİK Prof. Dr. Emine Babaoğlan ÇELİK Dr. Öğr. Üyesi Ejder DAĞTEKİN Prof. Dr. Ahmet DAĞADUR Prof. Dr. İlhan DEĞİRMEN Prof. Dr. Süleyman DEMİR Doç. Dr. Alpaslan DEMİR Dr. Öğr. Üyesi Bünyamin DEMİRCİ Doç. Dr. Nevzat DİRLİK Prof. Dr. Mustafa Musa DOKAK Prof. Hüsnü DÖNMEZ Prof. Dr. Süleyman DUMAN BAY Doç. Dr. Betül ERDEM Prof. Dr. Cumhur ERDEM Dr. Öğr. Üyesi Meziyet Sema ERDOĞAN Prof. Dr. Türkan ERGENE Prof. Dr. Serap ERGÜN Prof. Dr. Gülfem ERJEM Prof. Dr. Yaşar ERKUL Prof. Dr. Hüseyin ERTAN Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Emin GENÇ Prof. Dr. Salih Zeki GÖKÇE Doç. Dr. Mustafa GÖKHAN Prof. Dr. İlyas GÜLBEYAZ Doç. Kürşad GÜLSEVİN Prof. Dr. Gürer GÜMÜŞTEKİN Prof. Dr. Gülten Eren GÜZEL Prof. Dr. Abdurrahman IŞIK Dr. Öğr. Üyesi Meryem Türkan KAÇMAZOĞLU Prof. Dr. Hacı Bayram * * * * * 68 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey KAFKAS Prof. Dr. Ebru KAFKAS Prof. Dr. Salih KARA Prof. Dr. İlker Fatih KARATAŞ Doç. Dr. Mehmet KESİLMİŞ Dr. Öğr. Üyesi İnci KESİLMİŞ Melih KURT Prof. Dr. Şener KOLUKIRIK Prof. Dr. Suat KOCA Prof. Dr. Emine KOCACIK Prof. Dr. Faruk KÖSE Prof. Dr. Osman KÖZLEME Doç. Dr. Arif Olgun KUMBUR Prof. Dr. Halil MAZLUM Doç. Dr. Ahmet MEŞE Doç. Dr. İlknur MEŞE Ertuğrul MUMYAKMAZ Doç. Dr. Alper PINAR Öğr. Gör. Kasım POLAT Doç. Dr. Ferihan REŞİDOĞLU Prof. Dr. Hanlar ODABAŞ Dr. Öğretim Üyesi Sevim ÖMÜRGÖNÜLŞEN Prof. Dr. Uğur ÖTGÜN Prof. Cebrail ÖZBOLAT Doç. Dr. Abdullah ÖZDEMİR Prof. Dr. Soner Mehmet ÖZEN Prof. Dr. Recep ÖZTÜRK Prof. Dr. Ahmet Hakan ÖZYURT Prof. Dr. Mustafa SAĞIR Doç. Dr. Adem SALMAN Dr. Öğr. Üyesi * * * * 69 * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey SAYAR SAYINCI ŞAHİN ŞİŞMAN TAŞ TOPAKKAYA TOPSES TUNCER TÜFEKÇİOĞLU TÜRKMENOĞLU ULUOCAK USLU UYGUN UYSAL UYSAL ÜNAL ÜREDİ ÜZEL VURAL WAKAMATSU YAPALAK YAPICI YAVAŞOĞLU YETGİN YILDIRIM YILDIRIM YILDIRIM YILDIZ YILDIZ YILMAZ YOLDAŞ YOLDAŞ YORULMAZ YÖRÜK YÜRÜDÜR * Prof. Dr. Sedat Doç. Dr. Bahadır Prof. Dr. Günşah Prof. Dr. Bekir Prof. Dr. Kenan Ziya Prof. Arslan Doç. Dr. Devrim Prof. Dr. Barbaros Prof. Dr. Hayati Doç. Dr. Mehmet Özgür Prof. Dr. Şeref Doç. Dr. Fatih Doç. Dr. Kalender Doç. Dr. Arzu Doç. Dr. Yücel Dr. Öğr. Üyesi Recep Doç. Dr. Lütfi Asiye Prof. Dr. Feyzan Göher Doç. Dr. Hirokhi Dr. Öğr. Üyesi Suat Prof. Dr. Asım Dr. Öğr. Üyesi Ahu Sumbas Doç. Dr. Zeki Prof. Dr. Yunus Doç. Dr. Murat Doç. Dr. İrfan Prof. Dr. Mete Dr. Öğretim Üyesi Ali Doç. Dr. Mualla Prof. Dr. Yunus Doç. Dr. Özlem BECERİK Prof. Dr. Şerife Prof. Dr. Doğan Prof. Dr. Eren * * * * 70 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 4. ULUSLARARASI MERSİN SEMPOZYUMU GENEL PROGRAM 4. International Mersin Symposium (22 - 24 Ekim 2020 / October 22 – 24, 2020) SEMPOZYUM PROGRAMI / SYMPOSIUM PROGRAM 22 Ekim 2020 – KARABAĞ SALONU 8:00 8:30 KAYIT AÇILIŞ – PROTOKOL KONUŞMALARI KARABAĞ SALONU 1. OTURUMLAR 2. OTURUMLAR 3. OTURUMLAR ÖĞLE ARASI 10:00-10:45 11:00 – 11:45 12:00 – 12:45 13:00 – 14:00 SUNUMLAR: 10 DK (4x10 DK), MÜZAKERE 5 DK SALONLAR: AZERBACAN – KARABAĞ – KAZAKİSTAN – ÖZBEKİSTAN TÜRKMENİSTAN SALONU (Sunumlar, Saat: 10:00’dan itibaren, 3 gün boyunca, aynı anda 5 farklı salonda gerçekleştirilecektir.) 4. ULUSLARARASI AKDENİZ SEMPOZYUMU AÇILIŞ OTURUMU: DAVETLİ ULUSLARARASI KATILIMCILARIMIZ Prof. Dr. Bekezhan A. AKHAN KAZAKİSTAN Prof. Dr. Radik GALILULIN Tataristan – RUSYA Prof. Dr. Galib SAYILOV AZERBAYCAN Prof. Dr. Ardian MUHAJ ARNAVUTLUK Prof. Dr. Naseem AHMAD HİNDİSTAN Prof. Dr. Asıf HACIYEV AZERBAYCAN Prof. Dr. Fizuli KURBANOV AZERBAYCAN Prof. Dr. Salamat İDRİSSOV KAZAKİSTAN Prof. Dr. Toshqulov A. H. ÖZBEKİSTAN Prof. Dr. Nihada Delibegović DŽANİĆ BOSNA HERSEK Reyhan SAYILOVA AZERBAYCAN Prof. Dr. Hasan BAHAR TÜRKİYE Assoc. Prof. Dr. Aynur KHUZHAKHMETOV BAŞKURDİSTAN – RUSYA Prof. Dr. Seyfeddin RIZASOY AZERBAYCAN Assoc. Prof. Dr. Selim BEZERAJ KOSOVA Assoc. Prof. Tahseeen FATIMA PAKİSTAN Assist. Prof. Dr. Chunfeng GE ÇİN Doç. Dr. Zümrüd MANSİMOVA İBRAHİM KIZI * * AZERBAYCAN * * * 71 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Prof. Dr. Redzeb SKRİJELJ SIRBİSTAN Dr. Ali TOPÇUK ALMANYA Prof. Dr. Numan ARUÇ MAKEDONYA Nejat KEVSEROĞLU IRAK Prof. Dr. Hacıyev Eldar NABİYEVİÇ DAĞISTAN – RUSYA Hüseyin BEYOĞLU IRAK Prof. Dr. Siham ZENGİ IRAK Salah Behlül ÇAMURCU IRAK Rashad MANAFOV IRAK Muhammed IRAK Sehavet İZZETİ İRAN İbrahim ALBAYRAK İSVİÇRE Assoc. Prof. Dr. Kakajan JANİBEKOV TÜRKMENİSTAN Assoc. Prof. Muhtar MIROV KAZAKİSTAN Prof. Dr. Abay DUSENBAYEV KAZAKİSTAN Prof. Dr. Damir MATANOVİĆ HIRVATİSTAN Prof. Dr. Emina Berbić KOLAR HIRVATİSTAN Assoc. Prof. Anzorova Svetlana PETROVNA RUSYA GENEL PROGRAM 23 Ekim 2020 22 Ekim 2020 1. Oturum 22 Ekim 2020 / 13:00-14:30 2. Oturum 22 Ekim 2020 / 14:45-16:15 3. Oturum 22 Ekim 2020 / 16:30-18:00 4. Oturum 22 Ekim 2020 / 18:00-19:30 23 Ekim 2020 5. Oturum 23 Ekim 2020 / 8:30-10:00 6. Oturum 23 Ekim 2020 / 10:15-11:45 11. Oturum 24 Ekim 2020 / 8:30-10:00 12. Oturum 24 Ekim 2020 / 10:15-11:45 ÖĞLE ARASI: 12:00 – 13:00 7. Oturum 23 Ekim 2020 / 13:00-14:30 8. Oturum 23 Ekim 2020 / 14:45-16:15 9. Oturum 23 Ekim 2020 / 16:30-18:00 10. Oturum 23 Ekim 2020 / 18:00-19:30 ÖĞLE ARASI: 12:00 – 13:00 13. Oturum 24 Ekim 2020 / 13:00-14:30 14. Oturum 24 Ekim 2020 / 14:45-16:15 15. Oturum 24 Ekim 2020 / 16:30-18:00 16. Oturum 24 Ekim 2020 / 18:00-19:30 Sempozyum Mekânı: Mersin. E-posta: mersinsempozyumu@gmail.com Sempozyum Web Adresi: https://mersinsempozyumu.mersinakademi.com.tr/ İletişim Tel: 0532 270 81 45 / 0553 666 06 06 * * * * * 72 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey GENEL PROGRAM 22 Ekim 2020 4. Oturum 14:00-14:45 5. Oturum 15:00-15:45 6. Oturum 16:00-16:45 7. Oturum 17:00-17:45 8. Oturum 18:00-18:45 **** 23 Ekim 2020 9. Oturum 8:00-8:45 10. Oturum 9:00-9:45 11. Oturum 10:00-10:45 12. Oturum 11:00-11:45 13. Oturum 12:00-12:45 ÖĞLE ARASI: 13:00 – 14:00 14. Oturum 14:00-14:45 15. Oturum 15:00-15:45 16. Oturum 16:00-16:45 17. Oturum 17:00-17:45 18. Oturum 18:00-18:45 24 Ekim 2020 19. Oturum 8:00-8:45 20. Oturum 9:00-9:45 21. Oturum 10:00-10:45 22. Oturum 11:00-11:45 23. Oturum 12:00-12:45 ÖĞLE ARASI: 13:00 – 14:00 24. Oturum 14:00-14:45 25. Oturum 15:00-15:45 26. Oturum 16:00-16:45 27. Oturum 17:00-17:45 28. Oturum 18:00-18:45 SALONLAR: AZERBACAN – KARABAĞ – KAZAKİSTAN – ÖZBEKİSTAN – TÜRKMENİSTAN SALONU * * * * * 73 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey SEMPOZYUM BİLDİRİ TAM METİNLERİ 74 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey SON ÜÇ DÖNEM GENEL SEÇİM SONUÇLARI TEMELİNDE TÜRKİYE’NİN SİYASİ YAPISI Prof. Dr. D. Ali ARSLAN 1 ÖZET Bireylerin siyasete aktif katılımı olarak değerlendirilebilen seçimler, demokratik rejimler için hayati derecede önem arz eder. Seçimlerde yaptıkları seçimleriyle bireyler, toplumun sosyal ve siyasal hayatına belirli bir dönem için yön verecek, toplumun değişim rotasını, toplumdaki bireylerin uyacakları kuralları ve oynayacakları rolleri belirleyecek güce ve konuma sahip siyasi elitlerin kimler olacağını belirlerler. Seçimlerin birey ve toplum hayatı için taşıdığı önemi dikkate alarak çalışmada, Türkiye’nin son üç dönem milletvekili genel seçimleri incelendi. Siyaset sosyolojisinin yöntem ve teknikleri kullanıldığı çalışmada, benzer türden yapılan önceki araştırmalarda olduğu gibi, yapısal-işlevselci bir bakış kullanıldı. Çalışmanın temel amacı Türkiye’nin siyasal yapısını belirlemek ve bu yapıda yakın geçmişimizden günümüze yaşanan değişimi ortaya koymaktır. Bir başka ifadeyle bu çalışmada, Türkiye’de siyasal gücün teşkili, partiler arasında dağılımı, işleyiş ve değişim dinamikleri araştırıldı. Bu amaca yönelik olarak çalışma, son 3 dönem genel seçimler dâhil edildi. Daha önceki çalışmalarımızda, Türkiye’de çok partili hayatın başlangıç yılı olan 1946’dan 2011 yılına kadar geçen süreçte gerçekleştirilen milletvekili genel seçimleri incelenmişti. Bu çalışmamızda ise son üç dönem genel seçimlerini de inceleyerek, araştırma güncellenmiş ve konuya anlamsal bir bütünlük kazandırılmış oldu. Anahtar Sözcükler: Türkiye, Türk Toplumu, Genel Seçimler, Siyasi Yapı, Siyaset Sosyolojisi, Türkiye’nin Siyasi Yapısı. 1 Mersin Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi. Sosyolog ve Siyaset Bilimci. * * * * * 75 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey SOCIO-POLITICAL STRUCTURE OF TURKEY ON THE BASIS OF THE LAST THREE GENERAL ELECTIONS RESULTS ABSTRACT Elections, which can be considered as the active participation of individuals in politics, are of vital importance for democratic regimes. With the choices they make in the elections, individuals determine who will be the political elites who will have the power and position to direct the social and political life of the society for a certain period, determine the course of change of the society, the rules to be followed by the individuals in the society and the roles they will play. Taking into account the importance of individual and community life for elections in the study, last three-term general elections in Turkey were examined. In the study in which the methods and techniques of political sociology were used, a structural-functionalist perspective was used, as in previous studies of a similar type. The main objective of the study was to determine the political structure of Turkey and reveals changes in our recent history in this structure today. In other words, this study constitutes the political forces in Turkey, the distribution between the parties, functioning and dynamics of change were investigated. For this purpose, the study was included in the last 3 general elections. In previous studies, the year of the beginning of life multiparty parliamentary elections held in the period from 1946 until 2011 Turkey was examined. In this study, by examining the general elections of the last three terms, the research was updated and the subject gained a systematically integrity. Key Words: Turkey, Turkish Society, General Elections, Political Structure, Political Sociology, Political Structure of Turkey * * * * * 76 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey GİRİŞ: DEMOKRASİ, SEÇİMLER VE SİYASAL KATILIM Daha önce de sıklıkla vurgulandığı üzere, siyaset, “ülke, devlet, insan yönetimi” şeklinde tanımlanabilir (Kışlalı, 2007: 17). Demokratik sistemlerde toplumu yönetecek olan siyasi eliteler siyasi seçimlerle belirlenir. Seçimler, genel olarak incelendiğinde, merkezi otoriteyi belirlemeye yönelik seçimler ve yerel otoriteyi belirlemeye yönelik seçimler şeklinde tasnif edilebilir. Bu çalışmanın amacı, merkezi otoriteyi belirlemek amacıyla yapılan milletvekili seçimleri temelinde Türkiye’nin siyasi yapısını incelemektir. Günümüz demokratik toplumlarında siyaset kurumu büyük ölçüde seçimlerle şekillenir. Siyaset kurumunu şekillenmesinde rol oynayan temel olgular arasında adayseçmen, yöneten-yönetilen gibi rol örüntülerinin yanı sıra; toplumsal yapı, seçimler, siyasal sistem, siyasi partiler, … gibi olgular sayılabilir. Ancak, siyaset denildiğinde öncelikle akla demokrasi ve seçim kavramları olguları gelir. Demokratik sistemlerde, iktidarı ulaşmanın yolu seçimler de elde edilen başarıdan geçer. Arslan (2016)’ın da belirttiği gibi, toplum ve siyaset hayatında demokrasinin hüküm sürdüğü ülkelerde, devlet – toplum hayatına yön veren yöneticiler seçimlerle belirlenir. Özünde, “insanın akıllı bir yaratık olduğu ve kendisi için iyi olanla, kötü olanı ayırt edebileceği” (Kışlalı, 2003: 238) ön kabulünün yattığı seçimler, demokratik sistemlerin vazgeçilmez unsurlarındandır. Ancak, demokrasi olgusu da, yalnızca seçimlere indirgenemeyecek kadar geniş kapsamlı ve karmaşık bir olgudur. 1. TÜRKİYE GENELİNDE SİYASAL KATILIM Daha önce de ifade edildiği üzere demokratik sistemlerde vatandaşlar, seçimlerde sergiledikleri siyasal tutum ve davranışlarıyla, toplumunun siyasi yapısını şekillendirilmesinde belirleyici rol oynarlar. Siyasete olan ilgi ve katılım birçok faktör tarafından belirlenir. Bunlar arasında kişisel faktörlerin yanı sıra, toplumsal, psikolojik, ekonomik, vb. faktörler sayılabilir. * * * * * 77 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Tablo 1: 2011’den Günümüze Türkiye’de Genel Seçimlere Katılım Seçimlere Katılım Oranı (%) Türkiye 2018 Genel Seçimleri 86,2 1 Kas 15 Genel Seçimleri 85,2 7 Haz 15 Genel Seçimleri 83,9 2011 Genel Seçimleri 83,16 Ortalama Katılım Oranı 84,615 Tablo 1: 2011’den Günümüze Türkiye’de Genel Seçimlere Katılım 86,5 86,2 86 85,5 85,2 85 84,5 83,9 84 83,5 83,16 83 82,5 82 81,5 2011 GENEL SEÇİMLERİ 7 HAZ 15 GENEL SEÇİMLERİ 2018 GENEL SEÇİMLERİ 1 KAS 15 GENEL SEÇİMLERİ Türkiye’nin siyasal yapısını ortaya koyabilmek için yapılan bu araştırmada öncelikle, siyasal katılım konusu incelendi. Araştırmada son 3 dönem ele alınmış olmakla birlikte, * * * * * 78 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey mukayese yapabilme kolaylığı sağlamak ve değişim trendini daha iyi anlayabilmek için 2011 genel seçim sonuçları da incelendi. Tablo 1 ve Grafik 1’de görüldüğü gibi incelenen dönemde, ülke genelinde, seçimlere vatandaşın ilgisinde ve katılım oranlarında, kesintisiz bir artış gözlemlenir. Daha net bir ifadeyle 2011 yılında, Türkiye genelinde seçimler katılım oranı yüzde 83,16 civarındadır. Son parlamento genel seçimlerinde ise bu ilgi en üst seviyeye ulaşmış ve yüzde 86,2’ye ulaşmıştır. Siyasi partiler ve siyasi liderlerin yanı sıra, ülke ve komşu coğrafyalarda olup biten toplumsal, ekonomik ve siyasal olayların da etkisiyle, Türk seçmenin genel seçimlere ilgisi hep üst seviyelerde ve yükseliş eğilimi içinde olmuştur. 2. 2015 YILI (7 HAZİRAN) GENEL SEÇİM SONUÇLARI Türk toplumunun günümüzde toplumsal ve siyasal yapısını anlamak için gerçekleştirilen bu çalışmada, yalnızca vatandaşları seçimlere ilgisi ve katılım oranlarıyla yetinilmedi. Bunun yanı sıra, seçimlere katılım konusunu ve siyasal yapıyı daha anlaşılır kılmak için çalışmada seçmen davranışının boyutlarıyla da ilgilenildi. Bu bağlamda, önce ülke genelinde seçmenlerin seçimlerde kullandığı oyların önce siyasi partilere dağılım incelendi. Ardından da bu durumun siyasi yelpazede nasıl bir görünüm ortaya çıkardığı hususu üzerinde duruldu. Böylece Türkiye’nin siyasi yapısı, bu yapının oluşum ve değişim dinamikleri daha ayrıntılı bir şekilde ortaya konulmuş oldu. Bu realiteden hareketle, önce başlangıç yılı olarak belirlenen 2015 yılı Türkiye genel seçimleri ele alındı. 25. Dönem parlamentosunu şekillendirmek amacıyla yapılan j2015 milletvekili genel seçimleri 7 Haziran 2015 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Bu seçimlerde seçimlere ilgi ve katılım, bir önceki seçimlere olduğu gibi oldukça yüksek oranlarda olmuştur. Hata Türkiye genelinde seçmen ilgisinin, 2011 seçimlerine kıyasla küçük bir artışın da görüldüğü 2015 Haziran seçimlerinde Türkiye genelinde seçimlere katılım yüzde 83,9 oranında civarında olmuştur. 2011 yılı genel seçimlerinde Türkiye genelinde seçimlere katılım oranı ise yüzde 83,16 seviyelerinde olduğunu hatırlatmada fayda var. * * * * * 79 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Tablo 2: 2015 (7 Haziran) Genel Seçimlerinde, Partilerin Oy Dağılımı Türkiye Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Milletvekili Sayısı 40,9 258 CHP 25 132 MHP 16,3 80 SAADET 2,1 0 HDP 13,1 80 DİĞER 2,6 0 100 550 Partiler AK PARTİ TOPLAM Kaynak: TÜİK (2020). Grafik 2: 2015 (7 Haziran) Genel Seçimlerinde, Partilerin Türkiye Geneline Partilerin Oy Dağılımı 80 300 258 250 200 132 150 80 100 40,9 50 25 16,3 80 2,1 0 13,1 2,6 0 0 AK PARTİ CHP MHP SAADET Türkiye Partilere Göre Oy Dağılımı (%) * * * HDP Türkiye Milletvekili Sayısı * * DİĞER 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Daha önce de vurgulandığı gibi, Türkiye’nin seçimlerle şekillenen yen siyasi yapısını daha iyi anlayıp açıklayabilmek için öncelikle, siyasal gücün partiler arasında oransal dağılımını belirlemek gerekir. Bu bağlamda Türkiye’nin genel siyasal yapısını anlayabilmek için önce partilerin seçimde aldıkları oy oranları incelendi. Ortaya çıkan bulgulara Tablo 2 ve Grafik 2’de ayrıntılı bir şekilde yer verildi. Bu bulgular temelinde, 2015 Haziran genel seçimlerinde siyasi partilerin ülke genelinde aldıkları oy ve bu temelde Türkiye’nin siyasi yapısı incelendiğinde oldukça çarpıcı sonuçlara ulaşılır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, bir önceki seçimlerle mukayese edildiğinde, partilerin ülke genelinde aldıkları seçmen desteğinde oransal farklılaşma yaşanmış olsa da, 2015 Haziran Seçimlerinde de, Türkiye sıralamasında ilk 3 sıra değişmemiştir. Daha net bir anlatımla Adalet ve Kalkınma Partisi, 2011 genel seçimlerinde olduğu gibi bu seçimleri de birinci sırada tamamlamıştır. Tablo 2 ve Grafik 2’de de görüldüğü gibi, seçimleri ikinci sırada solun temsilcisi CHP, üçüncü sırada ise MHP tamamlamıştır. Öncelikle vurgulamak gerekir Ak Parti bu 2015 Haziran seçimlerinde yeni bir tarihi başarıya imza atmış ve art arda girdiği dört seçimi kazanan iktidar partisi olma unvanına elde etmiştir. Bununla birlikte, 2015 Haziran seçimlerine iktidar partisi olarak giren Adalet ve Kalkınma Partisi, bu seçimlerde iktidarın yıpratıcı etkisinden kaçınamamış, bir önceki seçimlere kıyasla Türkiye genelinde yüzde 17,92 civarında oy kaybetmiştir. Ancak gerileyen seçmen desteğine rağmen, en yakın rakibi durumundaki CHP’ye bile yüzde 63,6’lık fark atmayı başarmıştır. Tablo 3: 2015 Yılı (7 Haziran) Genel Seçimleri Güdül Sonuçları Gücün Siyasi Yelpazeye Dağılımı (%) Türkiye Sağ Partiler Toplamı 59,3 2015 Sol Partiler Toplamı 25 (Haz.) Diğerleri 15,7 Toplam 100 Kaynak: Araştırmacının 2020 yılında gerçekleştirdiği araştırma verileri temel alınarak düzenlenmiştir. * * * * * 81 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Grafik 3: 2015 Haziran Genel Seçimlerinde Türkiye'de Gücün Siyasi Yelpazeye Dağılımı 100 100 90 80 70 59,3 60 50 40 25 30 15,7 20 10 0 SAĞ PARTİLER TOPLAMI SOL PARTİLER TOPLAMI DİĞERLERİ 2015 (HAZ.) TOPLAM 82 2015 genel seçimleriyle ülke genelinde yeniden şekillenen siyasal tabloyu daha iyi anlayabilmek için, oyların siyasi yelpazeye dağılımının da incelenmesi gerekir. Tablo 3 ve Grafik 3’te de sergilenen bulgular, Türkiye’nin toplumsal yaşamında belirleyici rol oynayacak siyasal yapıdaki yeni durumu ile ilgili oldukça önemli ipuçları verir. Daha net bir anlatımla, oyların siyasi yelpazeye dağılımı temelinde siyasi yapıda ortaya çıkan durum incelendiğinde, Türkiye’nin yeni siyasi yapısına dair taşlar daha bir yerli yerine oturur. Tablo 3 ve Grafik 3’te de görüldüğü gibi, Türkiye genelinde sağ kanat siyasi partilerin elde ettiği toplam seçmen desteği yine yüzde 60’lar civarındadır. Oysa sağ yelpazeden siyasi partiler 2011 genel seçimlerinde toplamda yüzde 62,8 oranında oy almışlardı. Bu sonuçlar sağ siyaset geleneğinin 2015 Haziran genel seçimlerinde, 2011 genel seçimlerine kıyasla, küçük de olsa bir oy kaybı yaşadığına işaret etmektedir. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 3. 2015 YILI (1 KASIM) GENEL SEÇİM SONUÇLARI Araştırmada ikinci olarak 1 Kasım 2015 yılı genel seçimleri temelinde Türkiye’nin siyasi yapısı incelendi. 26. Dönem yasama sürecini yönlendirecek milletvekillerinin seçildiği Kasım 2015 genel seçimleri, 1 Kasım 2015 tarihinde gerçekleştirildi. Bu seçimler, 7 Haziran 2015’te gerçekleştirilen 25. Dönem parlamento seçimleriyle oluşan meclis aritmetiğinden hükümet kurulamadığı için gerçekleştirildi. Haziran 2015 genel seçimlerinden yaklaşık 5 ay sonra yeniden yapılan genel seçimlerde, siyasal yapıda yaşanan değişimi anlayabilmek için önce, ülke genelinde seçmenin seçimlere ilgi ve katılımına bakıldı. Bulgular Türkiye genelinde, önceki seçimlere mukayese edildiğinde, seçimlere ilgilinin önemli bir oranda arttığına işaret eder. Daha net bir anlatımla bu seçimlerde, ülke genelinde seçmen katılımı yüzde 85,2 civarında olmuştur. Tablo 4: 2015 (1 Kasım) Genel Seçimlerinde, Türkiye Genelinde Partilerin Oy Dağılımı Türkiye Partilerin Oy Dağılımı (%) 49,5 25,3 11,9 0,7 10,8 1,8 100 Partiler AK PARTİ CHP MHP SAADET HDP DİĞER TOPLAM Kaynak: TÜİK (2020). * * * * Milletvekili Sayısı 317 134 40 0 59 0 550 * 83 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Grafik 4: 2015 (1 Kasım) Genel Seçimlerinde, Türkiye Genelinde Partilerin Oy Dağılımı Grafik 4: 2015 (1 Kasım) Genel Seçimlerinde, Türkiye Genelinde Partilerin Oy Dağılımı 350 317 300 250 200 134 150 100 49,5 25,3 50 59 40 11,9 0,7 0 10,8 1,8 0 0 AK PARTİ CHP MHP SAADET Türkiye Partilerin Oy Dağılımı (%) HDP DİĞER Türkiye Milletvekili Sayısı 84 Siyasal yapıda 5 ay içinde yaşanan değişim ve ortaya çıkan yeni durumu anlayabilmek için siyasi gücün partilere ve siyasi yelpazeye dağılımını da incelemek gerekir. Bulgular 1 Kasım 2015 genel seçimlerinin, Türkiye genelinde siyasal ve toplumsal hayatı açısından çok çarpıcı sonuçları beraberinde getirdiğini göstermektedir. Bu sonuçlar belki de en önemlisi, iktidar partisi olarak seçimlere giren Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ülke genlinde, peş peşe girdiği beşinci genel seçimleri de kazanması ve böylelikle demokratik toplumlarda eşine az rastlanır bir başarıya imza atmış olmasıdır. Bu seçimlerde Ak Parti, bir önceki seçimlerde ülke genelinde yüzde 40,9 civarında olan seçmen desteğini yüzde 49,5’e taşımayı başarmıştır. Tablo 4 ve Grafik 4’te de görüldüğü gibi, Kasım 2015 milletvekili genel seçimlerinde partilerin başarı sıralaması, Haziran 2015 seçimlerine benzer görünümdedir. Bununla birlikte, sıralamadaki yerlerini korumuş olsalar da, hem temsil gücü ve hem de çıkardığı milletvekili sayısı bakımında bu seçimlerin gerçek mağlubu MHP ve HDP’dir. Ana * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey muhalefet partisi CHP ise bu seçimlerde, önceki seçimlere kıyasla, kısmen de olsa arttırmayı başarmış ve seçimlerden yine ana muhalefet partisi olarak çıkmıştır. Tablo 5: 2015 Yılı (1 Kasım) Genel Seçimlerinde Türkiye Genelinde Gücün Siyasi Yelpazeye Dağılımı Gücün Siyasi Yelpazeye Dağılımı (%) Türkiye 2015 (Kas.) Sağ Partiler Toplamı 62,1 Sol Partiler Toplamı 25,3 Diğerleri 12,6 Toplam 100 Kaynak: Araştırmacının 2020 yılında gerçekleştirdiği araştırma verileri temel alınarak düzenlenmiştir. Tablo 5: 2015 Yılı (1 Kasım) Genel Seçimleri Türkiye Genelinde Gücün Siyasi Yelpazeye Dağılımı 100 100 90 80 70 62,1 60 50 40 25,3 30 12,6 20 10 0 SAĞ PARTİLER TOPLAMI SOL PARTİLER TOPLAMI DİĞERLERİ 2015 (KAS.) * * * * TOPLAM * 85 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Türkiye’nin, yeni genel seçimlerle sil baştan şekillenen yeni siyasal dokusunu daha iyi anlayıp açıklayabilmek için, ülke genelinde oyların siyasi yelpazeye dağılımı da incelemek gerekir. Tablo 5 ve Grafik 5’te de açıkça görüldüğü gibi, daha önceki seçimlerde olduğu gibi, bu seçimlerde de ülkenin siyasal dokusuna sağ siyaset geleneği damgasını vurmuştur. Daha net bir ifadeyle, sağ kanat partilerin yurt genelindeki belirleyici üstünlüğü Kasım 2015 seçimlerinde de devam etmiştir. Sağ kanat Türkiye genelindeki siyasal gücünü yüzde 59,5’ten yüzde 62,1’e yükseltmiştir. Bir başka anlatımla, sağ partiler bu seçimlerde, bir önceki seçimlere kıyasla toplam seçmen desteklerini arttırarak ülkenin siyasi yapısına damgasını vurmuştur. 4. 2018 MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMİ SONUÇLARI Türk toplumunun günümüzdeki toplumsal ve siyasal yapısını daha iyi anlayabilmek için, son genel seçimler olma özelliğine sahip Haziran 2018 genel seçimlerini de ayrıntılı bir şekilde incelemek gerekir. 27. Parlamento Döneminde, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altından yasama sürecine yön verecek milletvekillerini belirlemek amacıyla yapılmış olan 2018 genel seçimleri, 24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleştirilmiştir. İncelenen önceki dönemlerde olduğu gibi seçimlere de Türkiye genelinde seçmen ilgisi ve katılımı son derece yüksek seviyelerde gerçekleşmiştir. İlk bakışta seçimlere katılım bir önceki seçimlere yakın oranlarda gerçekleşmiş gibi görünse de, dikkatli bir şekilde incelendiğinde, Türkiye genelinde katılım oranlarında, 1 puanlık kısmi de olsa bir artışın yaşandığı gözlemlenir. * * * * * 86 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Tablo 6: 2018 (24 Haziran 2018) Genel Seçimlerinde Türkiye Genelinde Partilerin Oy ve Milletvekili Dağılımı Partilerin Oy Dağılımı (%) Partiler Türkiye Milletvekili Sayısı AK PARTİ 42,6 295 CHP 22,6 146 HDP 11,7 67 MHP 11,1 49 İYİ PARTİ 10 43 SAADET 1,3 0 BAĞIMSIZ 0,2 0 DİĞER 0,5 0 TOPLAM 100 600 Kaynak: TÜİK (2020). Grafik 6: 2018 (24 Haziran 2018) Genel Seçimlerinde, Partilerin Oy ve Milletvekili Dağılımı 87 Grafik 6: 2018 (24 Haziran 2018) Genel Seçimlerinde, Partilerin Oy ve Milletvekili Dağılımı 295 300 250 200 146 150 100 67 49 42,6 50 22,6 11,7 11,1 43 10 1,3 0 0,2 0 0,5 0 0 AK PARTİ CHP HDP MHP Partilerin Oy Dağılımı (%) Türkiye * * * İYİ PARTİ BAĞIMSIZ SAADET Partilerin Oy Dağılımı (%) Milletvekili Sayısı * * DİĞER 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Önceki dönemlerde olduğu gibi, bu seçimlerle ülkenin yeniden şekillenen siyasi yapısını daha iyi anlayabilmek için oyların partilere ve siyasi yelpazeye dağılımın da incelenmesi gerekir. Bu bağlamda öncelikle oyların siyasi partilere dağılımı incelendi. Ortaya çıkan bulgular Türkiye’nin toplumsal ve siyasi hayatı açısından geneli çok çarpıcı sonuçlar ortaya koyar. Öncelikle belirtmek gerekir, daha önceki seçimlerde olduğu gibi bu seçimlerin de Türkiye genelinde mutlak galibi Adalet ve Kalkınma Partisi’dir. Adalet ve Kalkınma Partisi’dir. Ak Parti bu seçimlerde elde ettiği sonuçlarla, çok partili bir siyasal sistemde, iktidar partisi kimliğiyle art arda girdiği 6 genel seçimi aralıksız kazanmayı başaran parti olmak gibi kırılması zor bir rekora imza atmıştır. Tablo 6 ve Grafik 6’da da görüldüğü gibi, Türkiye genelinde seçimlerin tartışmasız galibi Ak Parti, 2018 genel seçimlerinde Türkiye seçmeninin yüzde 42,6’sının desteğini almayı başarmıştır. Ne var ki Ak Parti’nin, bir önceki seçimlerde yani Kasım 2015 seçimlerinde yüzde 49,5 gibi son derece yüksek bir oy oranı elde etmiş olduğu da unutulmamalıdır. Hal böyle olunca 2018 seçim sonuçları, bir önceki seçim sonuçlarıyla kıyaslandığında, Ak Parti’nin Türkiye genelinde ciddi bir oy kaybı yaşadığı gerçeği ile karşılaşılır. Daha net bir ifadeyle Ak Parti’nin, günümüz Türk siyasal hayatını şekillendirmiş olma hüviyetine sahip 2018 genel seçimlerinde, Türkiye genelindeki oy kaybı yüzde 13’ü aşmıştır. Bu seçimlerin Türkiye’nin genel toplumsal ve siyasi açısından belki de en çarpıcı sonucu ise ülkenin siyasi hayatına, yüzde 10’ları aşan oy oranlarıyla, yeni bir siyasal partinin hızlı bir giriş yapmış olmasıdır. Milliyetçi sağ kanatta, milliyetçi demokrat kimliğiyle saf tutan Meral Akşener ve İYİ Parti, Türkiye genelinde yüzde 10 oy oranıyla, barajı aşabilen dört partiden biri olarak ülkenin yasama sürecine dâhil olmuştur. Kasım 210 genel seçimlerini yüzde 25,3’lük seçmen desteği ile 134 milletvekili çıkaran CHP, bu genel seçimleri de ikinci sırada tamamlamıştır. Ancak CHP’nin bu seçimlerde aldığı oylar bir önceki milletvekili seçimlerinin oldukça altındadır. Ne var ki azalan seçmen desteğine rağmen CHP de 2018 genel seçimlerinde, meclisteki sandalye sayısını 134’ten 146’ya çıkarmayı başarmıştır. Bu başarıya, ülke genelinde 550’den 600’e çıkarılan milletvekili sayısı da önemli oranda katkı sağlamıştır. * * * * * 88 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Tablo 7: 2018 Yılı Genel Seçimlerinde Türkiye Genelinde Gücün Siyasi Yelpazeye Dağılımı Gücün Siyasi Yelpazeye Dağılımı (%) Türkiye 2018 Sağ Partiler Toplamı 65 Sol Partiler Toplamı 22,6 Diğerleri 12,4 Toplam 100 Kaynak: Araştırmacının 2020 yılında gerçekleştirdiği araştırma verileri temel alınarak düzenlenmiştir. Grafik 7: 2018 Yılı Genel Seçimlerinde Türkiye Genelinde Gücün Siyasi Yelpazeye Dağılımı 100 100 90 80 70 89 65 60 50 40 22,6 30 12,4 20 10 0 SAĞ PARTİLER TOPLAMI SOL PARTİLER TOPLAMI DİĞERLERİ 2018 TOPLAM 2018 genel seçim sonuçları, oyların siyasi yelpazeye dağılımı temelinde incelendiğinde, Türkiye’nin yeni seçimlerle şekillenen siyasi dokusu daha bir netlik kazanır. Tablo 7 ve Grafik 7’de de net bir şekilde görüldüğü gibi Türkiye genelinde, toplumsal ve siyasal dokuya sağ siyaset anlayışı damgasını vurmuştur. Bunun da ötesinde sağ kanat siyasal partiler Türkiye’nin toplumsal siyasal yapısı içindeki gücünü, bir önceki seçimlere * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey kıyasla, daha da arttırmayı başarmıştır. Öyle ki, sağ kanat oylar Türkiye genelinde, yüzde 65 gibi tarihi bir zirve yapmıştır. GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ Sıklıkla ifade edildiği gibi, demokratik toplumlar açısından seçimler hayati bir önem arz eder. Ancak demokrasi basit bir şekilde yalnızca seçimlere de indirgenemez. Zira demokratik olmayan toplumlarda da seçimler yapılır. Ancak üzerini basarak vurgulamak gerekir ki seçimler, özellikle de genel seçimler, ülkenin toplumsal ve siyasal hayatının şekillenmesinde en önemli rolü oynayan unsurlardan biridir. Bu gerçeği dikkate alarak çalışmada, tarihsel bir bakış açısı ve siyaset sosyolojisinin yöntem - teknikleri kullanılarak, Türkiye’nin siyasi yapısı ve bu siyasi yapıda, yakın geçmişten günümüze yaşanan değişim incelendi. Bu amacı gerçekleştirmek için temel veri kaynağı olarak, milletvekili genel seçim sonuçları kullanıldı. Bu bağlamda ele alınan süreçte gerçekleştirilmiş 3 milletvekili genel seçimlerinin sonuçları incelendi. Seçim sonuçları analiz edilerek önce Türk toplumunun günümüzdeki siyasi yapısının ve bu yapıda yaşanan değişimin ortaya konması hedeflendi. Dünden bugüne siyasi yapıda yaşanan değişimi daha iyi bir şekilde anlayabilmek için 2011 genel seçimlerinin sonuçlarına da zaman zaman atıf yapıldı. * * * * * 90 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Tablo 8: 2011’den Günümüze Türkiye Genelinde Oyların Siyasi Yelpazeye Dağılımı Gücün Siyasi Yelpazeye Dağılımı (%) Türkiye Sağ Partiler Toplamı 62,8 2011 (12 Haziran) Sol Partiler Toplamı 25,98 Diğerleri 11,18 Sağ Partiler Toplamı 59,3 2015 (7 Haziran) Sol Partiler Toplamı 25 Diğerleri 15,7 Sağ Partiler Toplamı 62,1 2015 (1 Kasım) Sol Partiler Toplamı 25,3 Diğerleri 12,6 Sağ Partiler Toplamı 65 2018 (24 Haziran) Sol Partiler Toplamı 22,6 Diğerleri 12,4 Kaynak: Araştırmacının 2020 yılında gerçekleştirdiği araştırma verileri temel alınarak düzenlenmiştir. 91 Grafik 8: 2011’den Günümüze Türkiye Genelinde Oyların Siyasi Yelpazeye Dağılımı 70 62,8 65 62,1 59,3 60 50 40 25,98 30 20 25,3 25 15,7 11,18 22,6 12,6 12,4 10 2011 (12 Haziran) * * * * Diğerleri Sol Partiler Toplamı Sağ Partiler Toplamı Diğerleri 2015 (1 Kasım) 2015 (7 Haziran) * Sol Partiler Toplamı Sağ Partiler Toplamı Diğerleri Sol Partiler Toplamı Sağ Partiler Toplamı Diğerleri Sol Partiler Toplamı Sağ Partiler Toplamı 0 2018 (24 Haziran) 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Araştırma sonucundan ortaya çıkan bulgular, sistematik bir bütünlük içerisinde ve genel olarak değerlendirildiğinde, son derece önemli bulgulara ulaşılır. Öncelikle vurgulamak gerekir ki, yakın geçmişimizde Türkiye genelinin siyasi yapısına sağ siyaset geleneği damgasını vurmuştur. Bu süreçte en büyük rolü, 2002 yılında Türkiye’nin siyasal hayatına giren Adalet ve Kalkınma Partisi’nin oynadığı da su götürmez bir gerçektir. Ak Parti, 2002 yılından bugüne geçen süreçte katıldığı 6 genel seçimi de birinci sırada tamamlayarak, Türkiye’nin siyasi dokusunda belirleyici olma konumunu sürdürmüştür. Tablo ve Grafiklerde sergilenen bulgular, incelenen süreçte sol siyaset anlayışının toplumun genel siyasi yapısı içindeki yeri ve etkisi konusunda da önemli sonuçlar ortaya koyar. Bu bulgularda da açıkça görüldüğü gibi sol yelpazenin durumu ve gidişatı pek de iç açıcı görünmemektedir. Ele alınan süreç içinde hiçbir dönemde, ülkenin siyasi yapısında belirleyici konuma ulaşmamış olması son derece manidardır. Bu durumun sol partilerce iyi analiz edilmesi ve başarısızlığın altında yatan nedenlerin iyi irdelenmesi gerekir. Özellikle de bu kötü gidişatta, iktidardaki partinin çok büyük başarılara imza atmış olmasının mı; yoksa muhalefet partileri olarak alternatif politikalar üretmede başarısız kalınmasının mı yol açtığı cesurca ortaya konmalıdır. Aksi takdirde, müteakip süreçte başarısızlığın kaçınılmaz bir sonuç olacağının unutulmaması gerekir. * * * * * 92 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey KAYNAKÇA ARSLAN, D. A. (2020). Siyaset bilimi. Çanakkale: Paradigma Akademi Yayınevi. ARSLAN, D. A. (2020). Bilim ve yöntem. Mersin: Mer-Ak Mersin Akademi Yayınevi. ARSLAN, D. A. (2020). Toplumsal yapı. Çanakkale: Paradigma Akademi Yayınevi. ARSLAN, D. A. (2018). Sosyal bilimlerde araştırma yöntem ve teknikleri. Çanakkale: Paradigma Akademi. ARSLAN, D. A. (2017). Dünyada ve Türkiye’de siyasetin sosyolojik temelleri. Çanakkale: Paradigma Akademi. ARSLAN, D. A. (2016-a). Sosyoloji: Günlük yaşamı anlamak. Çanakkale: Paradigma Akademi. ARSLAN, D. A. (2016-b). Geçmişten günümüze, yerel ve genel seçim sonuçları temelinde Türkiye’nin siyasi yapısı ve milletvekillerimiz. Çanakkale: Paradigma Akademi. ARSLAN, D. A. ve Arslan, G. (2015). Halk, iktidar ve iktidar seçkinleri: Mersin araştırması. Uluslararası Avrasya Sosyal Bilimler Dergisi, 5 (16), 19-35. ARSLAN, D. A. (2013). Sosyoloji: Günlük yaşamın mimarisini keşfetmek. Ankara: Nobel Yayınevi. ARSLAN, D. A. (2012-a). Sosyoloji ve yöntem yazıları. Ankara: Kalkan Matbaacılık. ARSLAN, D. A. (2011-a). Turkish political elites: Sociological analysis of Turkish politics and politicians. Berlin: LAP LAMBERT Academic Publishing. ARSLAN, D. A. (2011-b). Who rules Turkey: Turkish power elite. Berlin: LAP LAMBERT Academic Publishing. ARSLAN, D. A. (2011-c). Elites and power in contemporary Turkey: Social anatomy of Turkish elites. Berlin: LAP LAMBERT Academic Publishing. * * * * * 93 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ARSLAN, D.A. (2006). Sınıf teorisinin açmazları ve iktidar analizinde bir alternatif olarak elit teorisi, Eşitsizliğin teorik temelleri: elit teorisi. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 16 (1), 363-382. ARSLAN, D.A. (2004). Turkish political elite. Uluslararası İnsan Bilimleri DergisiInternational Journal of Human Sciences, 1 (1), 1-8. ARSLAN, D. A. (1999). Who rules Turkey: The Turkish power elite and the roles, functions and social backgrounds of Turkish elites, Guildford: University of Surrey, Department of Sociology (PhD Thesis). ARSLAN, D. A. (1995). Turkish political elites: Social construction of Turkish political elites and top political leadership in Turkey, Guildford: University of Surrey, Department of Sociology. AZPURU, D. (2005). The general elections in Guatemala, December 2003, Electoral Studies, Volume: 24, Pp. 143–149. BACHRACH, P. & Baratz, M. (1962). Two Faces of Power. American Political Science 94 Review, vol. LVI. ÇEÇEN, A. (2000). İnsan hakları. Ankara: Savaş Yayınevi. DAHL, R. (1961). Who Governs? New Haven: Yale UP. DARDANELLİ, P. (2005). The parliamentary & executive elections in Switzerland 2003, Electoral Studies, Volume: 24, Pp. 124–129. DUVERGER, M. (2014). Siyaset sosyolojisi (Çev. Ş. Tekin). İstanbul: Varlık. DUVERGER, M. (1993). Siyasi partiler (Çev. E. Özbudun). Ankara: Bilgi. DUVERGER, M. (1966). Siyasi rejimler (Çev. Y. Gürbüz). İstanbul: Remzi. FREY, F. W. (1965). The Turkish political elite. Massachusetts: The M.I.T. GILBERT, N. (1994). Researching social life. London: Sage. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey GLASGOW, M. (2005) Voting behavior and the electoral context of government formation. Elsevier Electoral Studies, 24, 245-264. GOLDER, G. & Alvarez, M. (2005). Democratic electoral systems around the world, Elsevier Electoral Studies, 24, 103-121. HEYWOOD, A. (2014). Siyaset. (Çev. Özipek B.B.). Ankara: Adres. JARY, D. & Jary, J. (1991). Dictionary of sociology. Glasgow: Harper Collins. JONES, S. (2005). Presidential and parliamentary elections in Georgia, 2004. Electoral Studies, 24, 303–311. KAPANİ, M. (2001). Politika bilimine giriş. Ankara: Bilgi. KELEŞ, R. (2006). Yerinden yönetim ve siyaset, Ankara: İmge. KIŞLALI, A. T. (2007). Siyaset bilimi. Ankara: İmge. KİLİ, S. (1976). Cumhuriyet Halk Partisi'nde gelişmeler 1960–1975, İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi. 95 MILLS, C. W. (1974). İktidar seçkinleri (Çev. Oskay Ü.). Ankara: Bilgi. MOSCA, G. (1939). The ruling class. New York: McGraw Hill. ORHAN, E. A. (2011). Toplumsal, kültürel ve katılımsal boyutuyla siyasal davranışın sosyo-politik analizi. Ankara: Nobel Yayınları. PARETO, V. (1968). The rise and fall of the elites. New Jersey: The Bedminster. RALLINGS, C. (vd.) (2005). Trends in local elections in Britain 1975–2003. Local Government Studies, 31- 4, 393–413. RYBAR M. (2005). The presidential election in Slovakia, April 2004. Electoral Studies. Volume: 24, Pp. 333–338. SAGAS, E. (2005). The 2004 presidential election in the Dominican Republic. Electoral Studies. Volume: 24, Pp. 156–160. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey SCHAAP, R. D. (2005). The House of Representatives’ election in Japan, November 2003. Electoral Studies. Volume: 24, Pp. 136–140. SİTEMBÖLÜKBAŞI, Ş. (2001). Parti seçmenlerinin siyasal yönelimlerine etki eden sosyoekonomik faktörler. Ankara: Nobel. TEZİÇ, E. (1976). Siyasi partiler: 100 soruda. İstanbul: Gerçek Yayınevi. TÜİK (2020). Ankara, Güdül Genel Seçim Sonuçları, 06.12.2020 TÜİK (2020). Ankara, Güdül 2019 nüfusu, 06.12.2020, http://tuikapp.tuik.gov.tr/adnksdagitapp/adnks.zul TÜRK DİL KURUMU (TDK). (05 Ocak 2012). Parti. Büyük Türkçe Sözlük. 17.09.2017. http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GTS.59bec cb4c68111.59953620 WEBER, M. (1993). Sosyoloji yazıları (Türkçesi: Taha Parla). İstanbul: Hürriyet Vakfı YAYLA, A. (2004). Siyaset teorisine giriş. Ankara: Siyasal. YSK (2020), 96 https://www.ysk.gov.tr/tr/31-mart-2019-mahalli-i%CC%87dareler- secimi/77916 (2020), YSK, https://www.ysk.gov.tr/tr/28-mart-2004-mahalli-idareler-genel- secimleri/2818 YETKİN, Ç. (1987). İktidar. İstanbul: Süreç. YUVAL, F. & Herne, K. (2005). Sophisticated behavior under majoritarian and nonmajoritarian voting procedures. Political Behavior. Volume: 27, Number: 3, Pp. 217–237. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey PROPULSION SYSTEM TESTING OF ELECTRICALLY DRIVEN MULTIROTOR ROTARY WING UNMANNED AERIAL VEHICLES Hüseyin ŞAHİN 1 Tuğrul OKTAY2 Mehmet KONAR3 ABSTRACT Since the uses of unmanned aerial vehicles (UAVs) are easier and cheaper than other manned aircraft, it has been increasing rapidly in recent years. UAVs, which are also easy to manufacture and they can produce according to their intended use. UAVs have different needs for their tasks. For this reason, the most important system of unmanned aerial vehicle is propulsion systems should be design to be the most suitable. While aircraft designers design the propulsion system, they often design with past experiences and trial-error. It helps to determine the characteristic features of the propulsion system designed in this study. It also helps the UAVs to be used more effectively, efficiently and effectively by processing the data obtained from the propulsion system tests. Key Words: UAV, Propulsion, Test. Lecturer, Ankara Yıldırım Beyazıt University, husahin@ybu.edu.tr. Assoc. Prof. Dr., Erciyes University, tugruloktay52@gmail.com 3 Asst. Prof. Dr., Erciyes University, konarmehmet33@gmail.com 1 2 * * * * * 97 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ELEKTRİKLİ ÇOK ROTORLU DÖNER KANATLI İNSANSIZ HAVA ARAÇLARININ İTKİ SİSTEM TESTİ ÖZET İnsansız hava araçlarının kullanımı diğer hava araçlarına göre daha kolay ve ucuz olmasından dolayı son yıllarda sayıları hızla artış göstermektedir. Üretimi de kolaylaşan insansız hava araçları kullanım amacına göre özel üretilebilmektedir. Yaptıkları görevlerin farklı gereksinimleri vardır. Bu nedenle insansız hava araçlarının en önemli sistemi olan itki sistemlerini en uygun olacak şekilde tasarlanmalıdır. Hava aracı tasarımcıları itki sistemini tasarlarken genellikle geçmiş tecrübeleri ve deneme yanılma ile tasarlamaktadır. Bu çalışmada tasarlanan itki sisteminin hava aracının karakteristik özelliklerinin belirlenmesine yardımcı olmaktadır. Ayrıca itki sistem testlerinden elde edilen verilerin işlenerek hava aracının daha efektif, verimli ve etkin kullanılmasına yardımcı olmaktadır. Anahtar kelimeler: İHA, İtki, Test. 98 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey INTRODUCTION Rotary wing UAVs have some advantages compared to fixed wing UAVs, such as hover in the air and getting a smoother video performance.(Kardasz & Doskocz, 2016) Rotary wing UAVs can be in many different forms and shapes.(Filippone, 2006) The main ones of the rotary wing UAVs are helicopters, tricopters, quadcopters and hexacopters.(Kotarski et al., 2017)As can be understood from their names, how many propulsion systems and propellers in the aircraft are named accordingly. Multi-rotor rotarywing UAVs with three or more propellers can also be called multicopters or drones. Like all rotary wing UAVs, drones do not need the runway to take off or land in. Drones, which have the ability to take off and land vertically, have superiority in this respect compared to fixed wing aircraft.(Valavanis & Vachtsevanos, 2015) Rotary wing UAVs can gain mobility according to the intensity of the propulsion produced by the propellers. Therefore, the thrust forces produced by the propellers are of great importance. Figure 1. Rotary wing Quadcopter 99 Propulsion systems are built on two main structures, electrical and chemical reactive. (Bacchini & Cestino, 2019)Since it is created by using combustible material in chemical reaction propulsion systems, the temperature generated by the reaction is proportional to the propulsion force. There is no such restriction in electric propulsion systems. In electric propulsion systems, the thrust force is proportional to the magnitude of the electrical signal coming to the electric motor. By adjusting the electrical signal applied to the electric motor, * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey the stability and stability of the rotary wing unmanned aerial vehicles are provided.(Sahin & Oktay, 2017) Figure 2. Parts of Electric Propulsion System Rotary wing UAVs are preferred electric as the main energy source obtained with high safety, low price, low, maintenance-repair and operation.(Bershadsky, 2017) The electric motor will adjust the speed of rotation of the motor so that the propeller can rotate the propeller so that UAVs can use air in the propulsion systems. Figure 3. A Propulsion Arm * * * * * 100 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey The most important disadvantages of multicopters are low flight endurance times with high electrical power consumption.(Chang & Yu, 2015) Propulsion for these UAVs means moving or accelerating air from the top surface of the propeller to the bottom surface of the propeller. In order to achieve maximum endurance time in UAVs, it is necessary to optimize the electrical power consumption of the propulsion system. To optimize flight performance in electrically driven UAVs, it is necessary to choose the battery, engine speed Controller (ESC), motor and propeller appropriately. The physical mechanism of the propulsion system has been described in previous articles. In this study, propulsion system test configuration and procedures for multi-rotor rotarywing UAVs are presented.(ŞAHİN et al., 2020) The obtained data were processed and used by the system with electrical power and estimated derived by ANFIS. This study consists of the following sections; In Chapter 2, the design of the propulsion system of rotary-wing unmanned aerial vehicles is explained. In Chapter 3, the mechanism in which the propulsion system test is performed is introduced. In Chapter 4, the results of the experiment and the 101 data obtained are presented. 1. ELECTRICALLY DRIVEN MULTI-ROTOR UAV PROPULSION SYSTEM DESIGN Unlike fixed-wing aircraft, rotary-wing UAVs require high propulsion in all phase of the flight. Therefore, the propulsion system design is of great importance for rotary wing UAVs. Before designing the propulsion system, flight performance requirements such as the maximum load capacity of the aircraft, the environment in which it is flying, the duration of airborne flight, the efficiency of the propulsion system, the maximum vertical speed and the maximum flight speed should be determined. The main factors that determine these performance parameters are battery, engine speed control unit, engine and propeller, which are the propulsion system parts. Propulsion systems created with different combinations create different flight parameters in the aircraft. For example, increasing the propeller diameter means more thrust power. However, as more electrical energy is required to turn the high-diameter propeller, the flight * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey time will decrease and the maximum vertical speed will increase. In practice, many propulsion system designers use the trial and error method. When designing of propulsion system, it is necessary to know the estimated weight of the aircraft first. It is necessary to produce enough thrust force to lift at least twice the estimated weight. Producing more thrust force will increase wind resistance, vertical and horizontal flight speed, and UAV can carry more useful load. However, it should be kept in mind that generating high thrust will increase the cost. For this reason, it is important to design the most applicable propulsion system for efficient use of resources. Multi-rotor rotary wing UAVs adjust their movements such as roll, pitch, yaw, cruise with the speed of their propellers. Figure 4. Different Types of Multirotor Rotary Wing UAVs(droneomega, 2020) 102 In the quadcopter given as an example, the change in the direction of rotation and speed of the 4 propellers provides the mobility of the drone. In the tricopter example, an extra servo motor is used to ensure rotational movements and stability. The four-rotor rotary-wing unmanned aerial vehicle, also known as a quadcopter, is designed due to the efficiency loss of the tail rotor in helicopters. Today, it has become the most popular aircraft due to its ability to fly in open and closed environments, suitable for small designs and high maneuverability. It also has advantages such as multi-rotor rotary wing UAVs that do not need a mechanical * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey additional system to change the propeller pitch angle, as in helicopters, and it is easy to design and maintain. Multi-rotor rotary-wing UAVs are generally small. Therefore, their weight is expected to be light. Due to the high weight of fuel in fuel driven propulsion systems, electric source is preferred in such light aircraft. Parts used in electric powered aircraft are propeller, brushless dc motor, ESC, flight control board and battery. The most important component affecting the propulsion power is the propeller. The propeller is the main part of the propulsion system, which, together with material roughness, pitch and diameter, affects thrust and flight parameters. The directions of the propellers are also important. There are 4 propellers in the quadcopter and the diagonal propellers must turn to the same side. Thus, it will create the opposite torque and allow rotation around the z-axis. If the motors are named as shown in the figure 4, the A and C motors should turn clockwise (CW) while the B and D motors should turn counterclockwise (CCW). Figure 5. Quadcopter UAV motor rollling directions (ArduPilotDevTeam, 2018) 103 Propellers rotate by electric motors. Because of energy is stored as Direct Current (DC), DC motor is preferred in the propulsion system. When the propellers begin to rotate, high torque is needed, brushless DC motors are preferred in small UAVs due to high speed, high torque * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey and high efficiency. Among DC motors, brushless motors are preferred more because they are less exposed to friction force and they are quieter than other DC motors. There are two types of brushless motors. The first of these is the inrunner and the other is the outrunner brushless DC motor. The working principle of the two types of motors is the same. In the Inrunner brushless motor, fixed winding cables are located on the outside and the rotating part is on the inside. In outrunner brushless motor, fixed winding cables are inside, rotating part is outside. Some parameters important in motor selection are Kv and Kt values. These are rotational speed value (Kv) corresponding to unit electrical voltage and torque (Kt) values corresponding to unit electrical current. Kv value and Kt values are inversely proportional. In other words, as the Kv value of an engine increases, the Kt value will decrease. For this reason, longer diameter propellers can be used in low Kv motors. In brushless DC motors, pole change takes place for the continuity of the rotational movement. While this process takes place with the help of brushes in brushed motors, it is carried out with the help of microprocessors in brushless motors. In UAVs, an ESC is used, which converts the rotation speed signal of the motors taken from the control card into a form usable in a brushless motor. A brushless motor cannot be connected to the battery without using ESC. The parameters, we need to pay attention to when choosing the ESC required to start the brushless motor are the current and voltage values. In the ESC, which must be selected according to the voltage values of the battery and motor, the current value must be at least 10A more than the maximum current value used by the motor. ESC is the most heat generating component in electrically driven rotary wing aircraft. Therefore, it is important that the all ESCs are reliable. All ESCs used in multi-rotor UAVs must have the same brand, model and parameters. Because different brands ESCs with the same parameters may have different internal resistances. Therefore, motors rotating at different speeds appear. Motors rotating at different speeds will generate different thrust forces. The formation of different propulsion force causes the aircraft to fly unstable. In multi-rotor rotary wing UAV, the direction of rotation of the engine is also important in connection with the direction of rotation of the propellers. If the driven propulsion system does not rotate in the desired direction, it can be provided to rotate in the desired direction by replacing any two cables from the ESC-motor connections. * * * * * 104 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Multi-rotor rotary-wing UAVs need an autopilot or control card to perform their flight. It provides control of the UAV with the help of sensors and received radio signals or on the control card. It transmits signals regarding the rotation speed to the ESC. The battery provides the energy requirement of all systems. For batteries used in UAVs, lithium-polymer (Li-po) batteries are preferred for reasons such as high energy capacity, being produced in desired sizes and not being damaged in high discharge currents. 2. PROPULSION SYSTEM TEST Generally, features such as sufficient power, low vibration, high efficiency and low heating are expected from the propulsion systems of small unmanned aerial vehicles. Many propulsion system combinations can be installed to meet these characteristics. When designing propulsion systems in aircraft, designers often design these systems according to their instincts and experience. It may come as a surprise to what result the propulsion system will produce in this design method. For this reason, it is essential to test the propulsion system, which is vital for flight, before starting flight. Multi-rotor rotary-wing unmanned aerial vehicles generally use two or three-blade fixed pitch propellers. Studies are carried out for the maximum airborne time of these aircraft. Figure 6. Different types of thrust test equipment for measurement of propulsion force. a. Turning(Hobbyking, 2020) b. Rc Benchmark (Rcbenchmark, 2019) a. * b. * * * * 105 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey The purpose of the thrust system is to provide the power required for the flight of the aircraft. Testing the propulsion system enables the performance of the system to be determined before flight. Performing the propulsion system test before flight also helps it to be used effectively. Propulsion tests are widely used by aircraft and propulsion system designers. The features expected from a propulsion system test device are the electrical energy requirement of the propulsion system, the measurement of the physical force and vibration produced. There are many different brands and models of thrust system tests. The systems that control the ESC with a computer interface and record the parameters produced by the propulsion system in a computer environment are the most preferred system type. The device that makes the thrust system test is called a dynamometer or dynamo. The propulsion system is installed on the dynamometer and measures the parameters created by the system and record with the computer interface. The recorded data helps researchers and designers to obtain detailed information about the established system. In addition, data is processed and helps the autopilot systems to be used more efficiently and effectively. 106 CONCLUSION In this study, the necessary parameters for the propulsion system test of rotary wing unmanned aerial vehicles are introduced. The propulsion system design of fixed and rotary wing aircraft has been simplified by determining all the parameters required for both electric and fuel driven unmanned aerial vehicles. The propulsion system tests performed before flight help us obtain information about the flight performance of the aircraft. In addition, the propulsion system test prevents any weakness in the flight safety of the aircraft. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey REFERANCES ArduPilotDevTeam. (2018). ArduPilot Open Source Autopilot. In Ardupilot.org. Bacchini, A., & Cestino, E. (2019). Electric VTOL configurations comparison. Aerospace. https://doi.org/10.3390/aerospace6030026 Bershadsky, D. (2017). Electric Multirotor Design and Optimization. In Georgia Institute of Technology. Chang, T., & Yu, H. (2015). Improving Electric Powered UAVs’ Endurance by Incorporating Battery Dumping Concept. Procedia Engineering, 99, 168–179. https://doi.org/10.1016/j.proeng.2014.12.522 droneomega. (2020). No Title. Quadcopter Propeller Introduction. https://www.droneomega.com/quadcopter-propeller/ Filippone, A. (2006). Flight Performance of Fixed and Rotary Wing Aircraft. In Flight Performance of Fixed and Rotary Wing Aircraft. American Institute of Aeronautics and Astronautics, Inc. https://doi.org/10.2514/4.478390 Hobbyking. (2020). No Title. Turnigy Thrust Stand and Power Analyser. https://hobbyking.com Kardasz, P., & Doskocz, J. (2016). Drones and Possibilities of Their Using. Journal of Civil & Environmental Engineering, 6(3). https://doi.org/10.4172/2165-784x.1000233 Kotarski, D., Krznar, M., Piljek, P., & Simunic, N. (2017). Experimental Identification and Characterization of Multirotor UAV Propulsion. Journal of Physics: Conference Series, 870(1). https://doi.org/10.1088/1742-6596/870/1/012003 Rcbenchmark. (2019). No Title. https://www.rcbenchmark.com Sahin, H., & Oktay, T. (2017). Powerplant System Design for Unmanned Tricopter. The Eurasia Proceedings of Science, Technology, Engineering & Mathematics, 1, 9–21. ŞAHİN, H., OKTAY, T., & KONAR, M. (2020). Anfis Based Thrust Estimation of a Small Rotary Wing Drone. European Journal of Science and Technology, 738–742. https://doi.org/10.31590/ejosat.694721 Valavanis, K. P., & Vachtsevanos, G. J. (2015). Handbook of unmanned aerial vehicles. In Handbook of Unmanned Aerial Vehicles. https://doi.org/10.1007/978-90-481-9707-1 Quan, Q. (2017). Introduction to multicopter design and control. In Introduction to Multicopter Design and Control. https://doi.org/10.1007/978-981-10-3382-7 Gundlach, J. (2011). Designing Unmanned Aircraft Systems: A Comprehensive Approach. In Aurora Flight Sciences. * * * * * 107 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Gatti, M. (2017). Complete Preliminary Design Methodology for Electric Multirotor. Journal of Aerospace Engineering, 30(5), 04017046. https://doi.org/10.1061/(asce)as.1943-5525.0000752 Sartori, D., & Yu, W. (2019). Experimental Characterization of a Propulsion System for Multi-rotor UAVs. Journal of Intelligent and Robotic Systems: Theory and Applications, 96(3–4), 529–540. https://doi.org/10.1007/s10846-019-00995-2 Onen, A. S., Cevher, L., Senipek, M., Mutlu, T., Gungor, O., Uzunlar, I. O., Kurtulus, D. F., & Tekinalp, O. (2015). Modeling and controller design of a VTOL UAV. 2015 International Conference on Unmanned Aircraft Systems, ICUAS 2015, 329–337. https://doi.org/10.1109/ICUAS.2015.7152307. 108 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey DOĞU AKDENİZ YÖRESİNDEN TEMİN EDİLEN BUĞDAY SAPLARININ KOMPOZİT LEVHA ÜRETİMİNDE DEĞERLENDİRİLMESİ İbrahim BEKTAŞ 1 Celal UĞUR2 ÖZET Ülkemizde her yıl hasadı yapılan yıllık bitkiler ve dolayısıyla tarımsal atıkların potansiyeli toplam 37 milyon tonu aşmaktadır. Yıllık bitki sapları kompozit malzeme üretiminde kullanılabilirliğinin araştırılması alternatif hammadde kaynaklarını genişletecektir. Bu çalışmada ülkemizde üretimi yapılan yıllık bitkiler hakkında genel bilgiler verilmiş olup, buğday sapı kullanılarak üretilmiş kompozit levhaların genel özellikleri araştırılmıştır. Günümüzde ahşap esaslı kompozitler orman ürünleri arasında önemli bir konuma sahiptir. Bu ürünlere olan talebin artması ve üretim teknolojisinin ilerlemesinin sonucu olarak hammadde olan oduna alternatif olarak bazı hammadde kaynakları araştırılmıştır. Tarımsal atıklardan kompozit malzeme üretimine ilişkin Dünyada ve Ülkemizde bazı çalışmalar yapılmış ve bazı çalışmalarda devam etmektedir. Yapılan araştırmalarda tarımsal atıklardan elde edilen yonga veya lifler tek başlarına ya da bazı odun yonga ve lifleri ile belirli oranlarda karıştırılarak çeşitli yoğunluklarda ve farklı kalınlıklarda levhalar üretilmektedir. Bu bildiri ile yukarıda vurgulanan hususlar ışığında, hasat sonrası ortaya çıkan tarımsal artıkların (buğday sapı) odun yongaları ile karıştırılmak suretiyle kompozit malzeme üretiminde değerlendirilmesini amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda, Doğu Akdeniz yöresinden temin edilen buğday sapları belirli oranlarda (%100, 75, 50, 25 ve 0) odun yongaları ile karıştırılarak, genel amaçlı kompozit malzeme üretilmiştir. Yapılan analizler sonucunda, test materyalinde buğday sapı yüzdesi arttıkça, üretilen kompozit levhaların mekanik ve fiziksel özelliklerinin düştüğü görülmüştür. Sonuç olarak, yıllık buğday sapı üretimi ve potansiyeli göz önüne alındığında, Türkiye’nin yonga Prof.Dr., Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş, Türkiye, ibtas@ksu.edu.tr. 2 Doktora öğrencisi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kahramanmaraş, Türkiye, celal_ugur27@hotmail.com 1 * * * * * 109 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ve lif levha gibi ürünlere alternatif olacak kompozitler üretme potansiyeli büyüktür. Bu çalışmada buğday saplarının yeni lif kaynakları olarak yonga ve lif levha gibi kompozit malzemelerin üretilmesinde kullanılabilirliği ele alınmış ve buğday sapı yongalarından üretilen kompozit levhaların odun yongalarından ve liflerinden üretilen panel malzemelere alternatif olabileceği görülmüştür. Anahtar Sözcükler: Kompozit malzeme, buğday sapı, fiziksel ve mekanik özellikler. 110 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey EVALUATION OF WHEAT STRAW SUPPLIED FROM THE EAST MEDITERRANEAN REGIONIN THE PRODUCTİON OF COMPOSITE PANELS ABSTRACT The aim of this study is to investigate the potential utilization of wheat stalks, in composite panel production as supplement and to alleviate the shortage of raw material in forest industry. Today, wood based composites are among the most important forest products. Due to the increase in demand and improvement in manufacturing technologies, some possible alternative raw materials to wood have been investigated. Uses of agricultural wastes in composite manufacturing have been widely investigated in worldwide. Agricultural chips and fibers were mixed with wood chips and wood fiber in manufacturing of particleboard and fiberboard in different densities and thicknesses. In the light of the matters highlighted above, this paper aims to evaluate the the agricultural residues (wheat stalk) emerging after harvesting in composite material production by mixing with wood chips. For this purpose, the wheat stalks obtained from the Eastern Mediterranean region were mixed with wood chips in certain proportions (100. 75. 50. 25 and 0 %) to produce a general-purpose composite material. As a result of the analysis, it was seen that the mechanical and physical properties of the composite boards produced with decreased the rate of wheat stalk in the test material increased. Considering the annual production and availability of wheat straw in Turkey, there is a great potential for the production of composite panels as an alternative material to conventional panels such as particleboard and fiberboard. In this paper, the utilization of wheat straw materials as new fiber resources in the manufacture of composites like particleboard and fiberboard and their potential benefits were briefly discussed and boards manufactured by using agricultural waste can be alternative to boards manufactured by using wood source. Key Words: Composite material, wheat straw, physical and mechanical properties. * * * * * 111 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey GİRİŞ1 Orman kaynaklarının sınırlı ve kıt olması nedeniyle alternatif hammadde kaynaklarının orman endüstrisinde kullanım olanaklarının araştırılması son yıllarda önem kazanmaktadır. Çünkü hammadde teminindeki güçlükler üretim maliyetlerinin artmasına neden olmaktadır. Nüfus artışına paralel olarak artan endüstriyel ürünlerin tüketimini göz önünde tutarak mevcut kaynakların ekonomik ve rasyonel bir şekilde değerlendirilmesinin ehemmiyeti her geçen gün daha fazla artmaktadır. Bu yüzden, birçok ülke farklı hammadde kaynaklarının endüstriyel üretimde kullanılabilirliğinin araştırılmasını desteklemektedir. Bu amaçla yapılacak çalışmaların, odun kökenli hammadde kaynaklarının kullanımına alternatif olarak aynı özellikleri sağlaması düşünülen yıllık bitkilerin değerlendirilmesi noktasına odaklanılmaktadır. Tablo 1’de Türkiye’de tarımı yapılan bitki saplarının bir yılda elde edilen tahmini miktarları gösterilmektedir. (Güler, 2015). Tablo 1. Türkiye Lif Kaynakları Potansiyeli Yıllık Bitki Yıllık Bitki Potansiyeli Sapı Yıllık Bitki (Milyon Ton/Yıl) Yıllık Bitki Potansiyeli Sapı (Milyon Ton/Yıl) Buğday sapı 18 Kendir-Kenevir 2 Arpa sapı 8 Tütün sapı 0.3 Pamuk sapı 3.5 Çavdar sapı 0.24 Ayçiçeği sapı 3 Pirinç sapı 0.2 Mısır sapı 2.5 Göl kamışı 0.2 Toplam 36.94 Ülkemizde yıllık bitkilerin yonga levha endüstrisinde değerlendirilmesi amacı ile gerçekleştirilen ilk çalışma; çay fabrikası atıklarının kullanımı olup, bunlardan üretilen Bu çalışma, Prof. Dr. İbrahim BEKTAŞ’ın yürütücülüğünde, gerçekleştirilen ve Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi BAP komisyonunca da desteklenen, 2018/2-39 D No’lu ve “Endüstriyel lignoselülozik artıklardan çevreye duyarlı kompozit malzeme üretimi üzerine araştırmalar” konulu projeden faydalanılarak hazırlanmıştır. Desteklerinden dolayı Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi BAP komisyonuna teşekkür ederiz. 1 * * * * * 112 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey levhalarda eğilme direnci 11.37 N/mm 2, yüzeye dik çekme direnci 0.11 N/mm2 olarak belirlemiştir (Örs ve Kalaycıoğlu, 1991 ve Kalaycıoğlu, 1993). Türkiye de yonga levha endüstrisiyle ilgili ilk Patent de Örs ve Kalaycıoğlu tarafından alınmıştır (Örs ve Kalaycıoğlu, 1991). Kalaycıoğlu ve Nemli (1997) tarafından tutkal tipinin çay fabrikası atıklarından üretilen levhaların kalitesi üzerine etkisini belirlemek için gerçekleştirilen bir başka çalışmada; levha özgül kütlesinin yüksek tutulması gerektiği belirlenmiştir Türkiye kaynak olarak çok büyük buğday ve diğer tahıl sapları, kendir sapları ve diğer tarımsal atık potansiyeline sahiptir. Dünyada özel amaçlı kâğıt yapımı ya da tekstil üretiminde ve kompozit malzeme yapımında kullanılmak üzere kenevir, kenaf, kendir ve diğer lifli bitkilere yenilenen bir ilgi mevcuttur. Kompozit yapımında en çok umut veren kaynak hammaddeler buğday sapları, diğer tahıl sapları, kendir ve kenevir saplarıdır. Buğday saplarının lif yapısı ve kimyasının, bu hammaddelerin kompozit malzeme üretimi esnasında işlenmesi ve de üretilen levhanın özellikleri üzerinde çok önemli etkisi vardır. Buğday sapı bağlantı yerlerinden boğumlarla ayrılmış, dik ve silindir şeklinde gövdelerdir. Saplar genelde altı iç-boğuma sahip olup cinslerine, iklime ve toprağın durumuna bağlı olarak 0.5 ile 1.5 metre arasında uzunluğa ulaşırlar. Lignoselülozik lif yapıları dolayısıyla odunu andıran buğday sapları gibi tahıl sapları tarihsel olarak kâğıt hamuru ve kağıt yapımında geniş olarak kullanıldılar. Fakat Kuzey Amerika ve Avrupa’nın büyük bir kısmında odundan kağıt hamuru üretimi çok ekonomik duruma geldiği için buğday saplarının kağıt endüstrisindeki kullanımları zarar görmüş ve azalmıştır. Çoğu Asya, Güney Amerika ve Doğu Avrupa ülkeleri hala tahıl saplarını kağıt hamuru üretiminde kullanmaktadırlar (Misra 1983). Yıllık bitkiler normal oduna göre yoğunluğu düşük materyallerdir. Dolayısı ile kompozit levha üretiminde levhaların preslenmesi sırasında sıkıştırma faktörünün yüksek seçilebilmesi nedeniyle yoğunluğu düşük hammadde kullanılmasının levhanın direnç özelliklerini pozitif yönde etkilemektedir. Bu bildiride her gruptan üçer adet üretilen levhalardan ilgili standartlara göre örnekler alındıktan sonra bazı teknolojik özellikleri tespit edilmiştir. Sonuçta elde edilen kompozit levhaların standartlara göre uygunluğu araştırılmış ve genel amaçlar için kullanılabileceği belirlenmiştir. * * * * * 113 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey MATERYAL VE METOD Kompozit levha üretiminde test materyali olarak kullanılan Buğday (Triticumaestivum L.) sapları ve odun yongaları, Doğu Akdeniz Yöresinden temin edilmiştir. Denemelerde, 650 kg/m3 yoğunlukta ve 18×50×50 mm boyutlarında üretilen test levhaları kullanıldı. Test levhalarının üretiminde Üre formaldehit tutkalının %65’lik çözeltisi ve tam kuru yonga ağırlığının %10’u kadar tam kuru tutkal ve tam kuru yonga ağırlığına oranla %1 sertleştirici (NH₄Cl) katılmıştır. Araştırma kapsamında planlanan mekanik testlerde kullanılmak üzere, buğday sapları ile odun yongaları beş farklı oranda karıştırılarak 50×50 cm ölçülerinde 18 mm kalınlıkta her grup için 3 adet olmak üzere toplam 5 grupta (Gruplar: A, B, C, D ve E) 15 adet levha üretilmiştir. Deney levhalarını üretmek için hazırlanan yongalar, kurutma fırınında 105±3 oC sıcaklıkta yaklaşık %3 rutubete kadar kurutulmuştur. Levhaların üretim şartları ve kullanılan hammadde yüzdeleri Tablo 2’de verilmiştir. Tablo 2. Levha Üretim Şartları Pres Levha Buğday sapı Odun yongası grubu oranı (%) oranı (%) Basınç Süre (N/mm2) (dk) A 0 100 4 7 B 25 75 4 7 C 50 50 4 7 D 75 25 4 7 E 100 0 4 7 Çalışmada üretilen test levhalarının eğilme direnci ve eğilmede elastikiyet modülü testleri TS EN 310 (1999)’da, yüzeye dik çekme direnci TS EN 319’da ve yüzeye dik vida tutma direnci BS 1811 ’de belirtilen esaslar doğrultusunda gerçekleştirildi. Testlerde kullanılan numuneler, ilgili standartlarda belirtilen ölçülere göre boyutlandırıldı. Fiziksel testlerden kalınlık artımı ve su alma ASTM-D 1037, örnek alma işlemi TS-EN 326-1 standardına göre yapılmıştır. * * * * * 114 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey BULGULAR VE TARTIŞMA Mekanik testlerden elde edilen veriler üzerinden yapılan istatistik analiz sonuçları, Tablo 3’te görülmektedir. Tablo 3. Elde edilen levhaların mekanik test sonuçları Yoğunluk (kg/m3) Levha grubu Eğilme direnci (N/mm2) Eğilmede elastikiyet modülü Yüzeye Janka dik çekme sertlik direnci direnci (N/mm2) (N/mm2) (N) Yüzeye dik Vida tutma direnci (N) A 650 B 650 C 650 D 650 E 650 Ortalama 650 18.01 4620 0.97 53.72 1089.4 (1.79)* (449.2) (0.20) (0.20) (217.1) 11.6 3114 0.35 46.22 753.3 (1.75) (909.5) (0.05) (14.5) (118.8) 7.36 2265.4 0.33 42.01 704.0 (0.91) (424.7) (0.04) (21.1) (197.7) 6.03 1555.4 0.30 34.26 676.3 (0.88) (416.3) (0.02) (24.6) (184.3) 5.39 1085.8 0.29 30.10 637.8 (0.32) (406.8) (0.04) (25.0) (206.6) 9.65 2528.3 0.47 42.05 778.05 (4.86) (1369.5) (0.29) (20.35) (247.9) *Standart sapma Tablo 3’ ten anlaşılacağı üzere, test levhalarında buğday sapı oranı arttıkça, eğilme direncinin azaldığı tespit edilmiştir. Bu durumun buğday sapı yongasının yoğunluğunun düşük olmasından kaynaklandığı söylenebilir. Literatürde de bu durumu teyit eden çalışmalar bulunmaktadır. Güler ve ark (2001) yaptıkları bir çalışmada, pamuk sapı yongalarından elde edilen levhaların eğilme direnci değerlerini (11.6-16.7 N/mm2) aralığında tespit etmişlerdir. TS-EN 312-2’ye göre kuru şartlarda kullanılan genel amaçlar için üretilen yonga levhaların eğilme direnci en az 11.5 N/mm² olmalıdır. Aynı Tablodan buğday sapı ve ahşap yongası karışımından üretilen levhalardan ölçülen eğilme direnci değerleri (5.39-11-6N/mm2) içersinde sadece B grubu levha gruplarının TS EN 312-2’ye * * * * * 115 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey göre genel amaçlı kapalı ortamlarda kullanılan yonga levhalarda aranan asgari şartlardaki eğilme direnci değerini (11.5 N/mm2) sağladığı görülmüştür. Elastikiyet modülü değerleri 1085-4620 N/mm2 arasında hesaplanmış ve levha içerisindeki buğday sapı katılım oranı arttıkça elastikiyet modülü değerininde düştüğü belirlenmiştir. Yine aynı tabloya göre en yüksek elastikiyet modülü değerlerinin tamamen odun yongalarından üretilen A grup levhalarında (4620.8 N/mm 2), en düşük değerin ise % 100 buğday saplarından üretilen E grubu örneklerinden (1085.8 N/mm 2) elde edilmiştir. Buğday sapları ve ahşap yongalarından üretilen levhalar için hesaplanan elastikiyet modülü değerlerinin (Tablo 3) A, B, C gruplarında TS-EN 312-3’de eğilmede elastikiyet modülü için istenen minimum değeri (1600 N/mm2) sağladığı belirlenmiştir. Buğday saplarından üretilen yonga levhaların yüzeye dik çekme direnci değerleri Tablo 3’de verilmiştir. Tamamen odun yongasından elde edilen A grup levhalar hariç, buğday sapı ile karıştırılmış levhalar içerisinde maksimum çekme direnci değeri % 25 buğday sapı ve % 75 odun yongasından elde edilen B grup levhalarda (0.35 N/mm2), minimum çekme direnci değeri ise % 100 buğday sapından üretilen E grubu örneklerinde (0.29 N/mm2) hesaplandı. Yüzeye dik çekme direnci değeri TS EN 312-2’de genel maksat yonga levhaları için en az 0.24 N/mm2 olarak belirlenmiştir. Bu veriler dikkate alındığında, testlerde üretilen levhaların yüzeye dik çekme direnci değerlerinin ilgili standartta istenen limitleri aştığı görülmektedir. Yine aynı Tabloya göre en yüksek janka sertlik değerlerinin tamamen ahşap yongalarından üretilen A grup levhalarında (53.72 N/mm2), en düşük değerin ise %100 buğday saplarından üretilen E grup levhalarından (30.10 N/mm 2) elde edildiği söylenebilir. Aynı zamanda, üretilen levhaların levha yüzeyine dik yönde janka sertlik değerleri, % 25 buğday sapı ilaveli levhalarda minimal seviyede azalma gösterirken, artan buğday sapı oranının Janka sertlikte daha fazla düşüşe neden olduğu yine Tablo 3’deki verilerden anlaşılabilir. Benzer sonuçlar, fındık cürufu (Copur ve ark., 2007) ve fıstık kabuğu (Akgül ve Tozluoğlu, 2008) gibi diğer tarımsal atıklarla yapılan çalışmalarda da elde edilmiştir. Statik sertlik değeri üzerine yapılan diğer araştırmalarda (Ay ve Uncu, 2004; Ayata vd., 2018; Bal vd., 2018b; Emiroğlu, 2018) da paralel verilere ulaşılmıştır. Laboratuvar ölçümleri sonucunda elde edilen yüzeye dik vida tutma direncine ait değerler levha grupları açısından değerlendirildiğinde (Tablo 3) levha içindeki buğday sapı oranının * * * * * 116 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey artması ile vida tutma direncinin azaldığı söylenebilir. Korkmaz ve ark (2017) yaptıkları bir çalışmada, yönlendirilmiş yonga levhanın levha yüzeyine dik yönde vida tutma direnci değerini 359.75N ile 1315.09 N arasında hesaplamıştır. Vida tutma direnci değerleri, BS 2604 (1970) standardına göre, 18 mm kalınlıktaki yonga levhalarda, levha kenarına dik yönde en az 360 N olması öngörülmektedir. Ayrıca, levha yüzeyine dik vida tutma direncinin ise bu değerin %100-125’i kadar daha fazla olması gerektiği Bozkurt ve Göker (1990) tarafından kaydedilmiştir. Buna göre, bu çalışma kapsamında buğday saplarından ve değişen oranlarda odun karışımından üretilen test levhalarına ait vida tutma direnci değerlerinin standartlarda istenen şartları sağladığı söylenebilir. Tablo 4’te odun yongaları ve buğday saplarından elde edilen levhaların 2 saat ve 24 saat suda bekletme sonucunda elde edilen su alma miktarları ve kalınlık artış değerleri görülmektedir. Tablo 4. Üretilen levhaların su alma ve kalınlık artış değerleri Levha grupları Su alma miktarı (%) A B C D E Ortalama Kalınlık artış miktarı (%) 2 saat 24 saat 2 saat 24 saat 68.01 81.97 20.05 22.22 (16.0)* (26.6) (17.2) (18.3) 100.58 118.88 25.20 30.76 (29.0) (26.4) (20.0) (22.4) 105.08 120.76 26.30 33.91 (30.5) (30.1) (28.9) (18.8) 115.83 129.66 31.56 35.97 (53.4) (44.8) (31.2) (24.8 116.35 134.67 36.80 40.04 (41.5) (36.7) (24.4) (24.6) 100.15 116.18 27.68 32.21 (39.6) (37.9) (24.8) (22.4) *Standart sapma * * * * * 117 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Tablo 4’ten anlaşılacağı üzere, buğday sapı içeren B, C, D ve E levha grupları içerisindeki buğday sapı yüzdesi arttıkça, su alma miktarları da artmaktadır. Belirlenen bekleme süreleri içerisinde maksimum su alma miktarı % 100 buğday saplarından üretilen E grubu levhalarında (% 116.18), minimum su alma değeri ise % 100 odun yongalarından üretilen A grubu levhalarda (% 63.29) elde edilmiştir. Ortaya çıkan bu farklılığın nedenleri arasında, belirlenen yoğunluk, test levhalarının üretimi aşamasında uygulanan basınç, sıcaklık ve tutkallama işlemleri sayılabilir. Tablo 4 incelendiğinde, deney levhalarının üretiminde kullanılan buğday sapının katılım oranının artmasıyla tüm bekletme sürelerinde kalınlığına artış miktarı da artmıştır. İstatistiksel değerlendirmeye göre; karışımdaki buğday sapı yüzdesindeki artış, buğday sapı ve odun yongası kullanılarak üretilen yonga levhalar için daha yüksek kalınlık artışı ile sonuçlanmıştır. Uygulanan su alma süreleri içerisinde en yüksek kalınlık artış miktarı % 100 buğday saplarından üretilen E grubu levhalarında (% 40.04), en düşük kalınlık artış miktarı ise % 100 odun yongalarından üretilen A grubu levhalarda (% 22.22) hesaplanmıştır. Yoğunluk, levhanın kalınlığına artış miktarı üzerinde etkilidir. Yoğunluğu fazla olan levhalarda kalınlık artış miktarı az, düşük yoğunluktaki levhalarda ise nispeten daha yüksektir. Genel olarak buğday sapından üretilen levhalarda yoğunluğun düşük olması nedeni ile kalınlık artışı ve su alma miktarı odundan üretilenlerden daha yüksektir. SONUÇ VE ÖNERİLER Bu çalışmada, laboratuvar şartlarında genel amaçlar için buğday sapı ve odun yongalardan muhtelif oranlarda (% 100. 75. 50. 25 ve 0) üre formaldehit tutkalı kullanılarak 650 kg/m 3 yoğunlukta üretilen kompozit levhaların bazı fiziksel ve mekanik özellikleri araştırıldı. Yapılan testler sonucunda; test levhasında buğday sapı oranının artması ile birlikte ilgili numunelerin mekanik özelliklerden eğilme direnci, elastikiyet modülü, yüzeye dik vida tutma direnci, yüzeye dik çekme direnci ve Janka sertlik direnci değerlerinin düştüğünü ve fiziksel özelliklerden su alma miktarı ve kalınlık artış değerlerinin arttığını gösterdi. * * * * * 118 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Lignoselülozik materyallerden üretilmiş olan levhalarda yapılan fiziksel ve mekanik testler, bu levhaların odundan elde edilen yonga levhalara nazaran mekanik özellikleri daha düşük ve bünyelerine daha yüksek miktarda su aldıkları ve kalınlık artımlarının daha yüksek olduğu belirlendi. Bu sakınca, kompozit levhaların üretilmesi esnasında belirli oranda parafin gibi su itici maddelerin kullanılması veya levhaların laminatlar ile kaplanmasıyla azaltılabilir. 119 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey KAYNAKÇA Akgül, M.,Tozluoğlu, A., (2008). Utilizingpeanuthusk (Arachishypogaea L.) in themanufacture of medium-density fiber boards. BioresourceTechnology. Ay, N.,Uncu, A., (2004). Murgul bakır işletmesi bacalarından çıkan SO2 gazının Sarıçam odununun bazı mekanik özellikleri üzerine etkisi. Doğu Karadeniz Ormancılık Araştırma Enstitüsü Yayınları; Yayın No: 21:119. Ayata, Ü.,Çavuş, V., (2018). Amerikan ceviz, Amerikan meşesi ve kırmızı Amerikan meşesi odunlarında renk ve parlaklık üzerine ısıl işlemin (ThermoWood Metot) etkisi. Mühendislik Bilimleri ve Tasarım Dergisi, 6(4): 546-553. Bal, B.C.,Ayata, Ü., Çavuş, V., Şahin, S., Efe, F.T., Dilik, T., (2018b). İzmir’de yetişen kara servi (Cupressussempervirens) odununun bazı fiziksel ve mekanik özelliklerinin belirlenmesi, IV. Uluslararası Mesleki ve Teknik Bilimler Kongresi (UMTEB), 7-9 Aralık, Erzurum, Türkiye, s. 2098-2103. Bozkurt, Ay.,Göker, Y., (1990). Yongalevha Endüstrisi. Orman Fakültesi Yayın No: 3614/413, İstanbul (İkinci Baskı). 120 Copur, Y.,Guler, C., Akgul, M., Tascioglu, C., (2007). Somechemicalproperties of hazelnuthuskanditssuitabilityforparticleboardproduction. Buildingand Environment, 42 (7): 2568–2572. Emiroğlu, F.,(2018). Termo-mekanik yoğunlaştırılmış ahşap malzemelerin bazı fiziksel ve mekanik özelliklerine su itici maddelerin etkisi. Yüksek Lisans Tezi, Düzce Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Düzce. Güler, C., (2015b). Odun esaslı kompozit malzeme üretiminde bazı yıllık bitkilerin değerlendirilmesi. Selçuk-Teknik Dergisi, 14(2): 70-78. Güler, C., 2001. Pamuk saplarından (cottonstalks) yongalevha üretimi olanaklarının araştırılması, Doktora Tezi, ZKÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü, Zonguldak. Kalaycıoğlu, H. (1993). Yonga levha üretiminde yeni bir hammadde çay fabrikası atıkları, AHŞAP Orman Ürünleri Dergisi, Sayı 2, 54-56, 1993, Istanbul Misra, D.K., 1983. CrealStraw. In: Pulpandpapermanufacture. Vol. 3. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey SecondaryFibresandAgro-BasedPulping (Ed. F. Hamilton and B. Leopold). TAPPI Press. Atlanta, Ga. Nemli, G. ve Kalaycıoğlu, H.,(1997). An alternativematerial in particleboardındustry: residues of teafactory, TheEconomicContribution of ForestrytoSustainableDevolepment, Proceedings of the XI World ForestryCongress, Volume 4, p 49, 13-22 October 1997, Antalya. Örs, Y. ve Kalaycıoğlu, H. (1991). Çay fabrikası atıklarının yongalevha endüstrisinde değerlendirilmesi, Türk Tarım ve Ormancılık Dergisi, Sayı:15, s. 968-974. 121 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey DOĞU AKDENİZ ORMAN ÜRÜNLERİ ENDÜSTRİSİNDE TERCİH EDİLEN HAMMADDE KAYNAKLARI ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR İbrahim BEKTAŞ 1 İlker KİRAZ2 ÖZET Dünyada nüfusunun hızlı bir şekilde artması ve sanayileşme, doğal kaynakların kullanımında artışa sebep olmaktadır. Buna bağlı olarak orman kaynakları ve orman ürünlerine olan talep de artış göstermektedir. Türkiye’de orman alanlarının mevcut durumu, dünyadaki birçok ülkenin yüzölçümünden fazladır ve orman alanları ülkemizin %27.5’ lik kısmını kaplamaktadır. Türkiye’deki ormanlık alanın %10.75’i Doğu Akdeniz Bölgesi’nde yer almaktadır. OGM 2019 istatistiklerine göre; Doğu Akdeniz Bölgesinin toplam ormanlık alanı 2.457.002 ha dolayındadır. Ülkemizde Akdeniz Bölgesi, orman varlığı açısından Karadeniz Bölgesinden sonra ikinci zengin bölgedir (% 24). Bölgedeki orman varlığı ve ağaç çeşitliliğine bağlı olarak, orman endüstrisi ürünlerinin yapımında tercih edilen hammadde türü de farklılıklar gösterebilmektedir. Doğu Akdeniz Bölgesi’ndeki orman ürünlerinin çeşitliliği de bu bağlamda tercih edilen hammadde kaynaklarının da çeşitli olabileceğini göstermektedir. Bu çalışmasının amacı, Doğu Akdeniz orman ürünleri endüstrisinde tercih edilen hammadde kaynaklarını belirlemektir. Aynı zamanda işletmelerin, hammadde teminini sağladıkları kaynaklarında belirlenmesine çalışılmıştır. Bu amaçla çalışmada, Adana, Kahramanmaraş, Mersin, Gaziantep, Hatay, Kilis ve Osmaniye illerindeki orman ürünleri işletmelerine hammadde ile ilgili olarak anket çalışması uygulanmıştır. Verilerin analizi için SPSS veri analiz programı kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre kamu sektörünün tamamı ve özel sektörün bir kısmı hammadde teminini Orman Genel Müdürlüğü’nden karşılamaktadır. Bu bilgiler sonucunda Doğu Akdeniz Orman Ürünleri Endüstrisinde de hammadde kaynaklarına yakınlık ve hammaddenin Prof. Dr., Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş, Türkiye, ibtas@ksu.edu.tr. 2 Yüksek lisans mezunu, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kahramanmaraş, Türkiye, ilkerkiraz91@gmail.com 1 * * * * * 122 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey yetişme ortamları işletmecilerin tercihlerini, diğer faktörlerden daha az etkilediği anlaşılmıştır. Anahtar Sözcükler: Orman Ürünleri Endüstrisi, Hammadde Kaynakları, Doğu Akdeniz Bölgesi. 123 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey RESEARCHES ON RAW MATERIAL SOURCES PREFERRED IN FORESTRY INDUSTRY IN THE EAST MEDITERRANEAN ABSTRACT The rapid increase of the population and industrialization in the world causes an increase in the use of natural resources. Accordingly, the need for forest resources and forest products is also increasing. Current status of forest areas in Turkey, the world's surface area is more than many countries and forest areas make up 27.5% of our country. 10.75% of the forested areas in Turkey is situated in the Eastern Mediterranean Region. According to OGM 2019 statistics; The total forest area of the Eastern Mediterranean Region consists of 2.457.002 ha of forest. In our country, the Mediterranean Region is the second richest region (24%) after the Black Sea Region in terms of forest existence. Depending on the forest existence and tree diversity in the region, the preferred raw material type in the production of forest industry products may also differ. The diversity of forest products in the Eastern Mediterranean Region also shows that the raw material sources preferred in this context can be various. The purpose of this thesis study, to determine the preferred raw material sources in the East Mediterranean forest products industry. At the same time, it is tried to determine the places where enterprises supply raw materials. For this purpose, a survey was carried out regarding the raw material of the Forest Products Enterprises in the provinces of Adana, Kahramanmaraş, Mersin, Gaziantep, Hatay, Kilis and Osmaniye. SPSS data analysis program was used for data analysis. It forms like trees. According to the results of the research, the definition of public sector and some of the private sector meet the raw material supply from the General Directorate of Forestry. As a result of this information, it is understood that proximity to raw material sources and growing environments of the raw material affect the preferences of the operators less than other factors in the Eastern Mediterranean Forest Products Industry. Key Words: Forest Industry Engineering, Raw Material Sources, East Mediterranean * * * * * 124 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 1. GİRİŞ Nüfusun dünya üzerindeki hızlıca artışı ve sanayileşme, doğal kaynakların kullanımında artışa sebep olmaktadır. Buna bağlı olarak orman kaynakları ve orman ürünlerine olan ihtiyaç da artış göstermektedir. Ülkemiz orman ürünleri endüstrisi sektörü; kereste, yonga levha, MDF levha, ahşap kaplama, mobilya, doğrama vb. alt başlıklarıyla; dünya ülkeleri arasında önemli endüstri dallarından biri olmuştur. İnşaat piyasasındaki ilerlemeler, ahşap ve ahşap esaslı malzemelerin yaşam konforunu yükselten ürün çeşitleri, yenilenebilir doğal kaynaklara rağbetin artması, toplumsal yaşamda meydana çıkmış olan yaklaşımlar, işlevsel ihtiyaç alanlarının doğması, satın alma gücündeki gelişmeler, estetik kaygılara verilen önemin artması, önemli sebepler arasında sayılabilir (Kara ve ark.,2019). Ahşaba alternatif olan plastik pencere doğraması, alüminyum profil gibi ürünlerde sağlanan mucizevi düzeydeki yenilik ve gelişmelere rağmen ahşap veya ahşap esaslı malzemelerin kullanımının azalmadığı, tersine ahşap kullanım alanlarının gitgide arttığı görülmektedir. Islak mekân donatılarından, otomobil ve hava taşıtlarındaki kullanımına kadar ahşabın yeni kullanım sahalarında görülmesi olasıdır. Bu açıdan bakıldığında, ülkemiz orman endüstrisinin mevcut yetersizliklerine rağmen ilerleme gayreti gösterdiği söylenebilir (Koç ve ark., 2017). Orman endüstrisi üretim, istihdam, ithalat, ihracattaki payı gibi özellikler yönüyle önemli endüstri dallarımızdan biridir. Orman endüstrisindeki firmalar, hammaddelerinin önemli bir kısmının Orman işletmelerinden teminin etmektedir. Bu nedenele, orman işletmeleri ile orman endüstrisi kolları birbiri ile yakın ilişki içerisindedir (Gültekin, 2009). Bölgedeki orman varlığı ve ağaç çeşitliliğine bağlı olarak, orman endüstrisi ürünlerinin yapımında tercih edilen hammadde türü de farklılıklar gösterebilmektedir. Doğu Akdeniz Bölgesi’ndeki orman ürünlerinin çeşitliliği de bu bağlamda tercih edilen hammadde kaynaklarının da çeşitli olabileceğini göstermektedir. Bu açıklamalar doğrultusunda çalışmasının amacı, Doğu Akdeniz Bölgesi orman ürünleri endüstrisinde işletmelerin tercih * * * * * 125 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ettiği hammadde kaynaklarını tespit etmek ve bu hammadde kaynaklarının nerelerden temin edildiğini ortaya koymaktır. 1.1. Orman Ürünleri Endüstrisi Hakkında Genel Bilgiler Orman alanları ülkemizin yaklaşık olarak %27.5’ lik kısmını oluşturmaktadır (OGM, 2015) . İmalat sanayinin alt sektörlerinden bir tanesi olan ormanlar ürünleri endüstrisi, işte bu doğal kaynakları değerlendirerek, ülke ekonomisine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Orman ürünleri sanayisini; ana mal üretmekte olan ağaç ve mantar ürünleri ile birlikte tüketim malı üretmekte olan mobilya sanayi oluşturmaktadır (Özcan, 1991) . Orman ürünleri sanayi; birincil ve ikincil imalat sanayi gruplarından birincil imalat sanayi grubunu, hammaddesi direkt odun olan; kâğıt, kereste ve parke, kaplama ve kontrplak, yonga ve lif levha sanayi dalları oluşturmaktadır. İkincil imalat sanayi grubunda yer alan başlıca sanayi dalları ise; hammaddesi birincil imalat sanayinde elde edilen; mobilya, doğrama, ahşap parke, prefabrik ev, palet, ambalaj vb. sektörler olarak sayılabilir (Kara ve ark.,2019). Orman ürünleri sektörünün hammadde tedarikinde bulunduğu devlet işletmeleri, ormanlardan yıllık ortalama olarak 7–8 milyon m³ endüstriyel odun, 7.5 milyon ster yakacak odun üretimi gerçekleşmektedir. Ayrıca özel ormanlardan da endüstriyel odun üretimi 3.3 milyon m³, yakacak odun üretimi ise yaklaşık olarak 1.9 milyon ster civarında gerçekleşmektedir. Ağaç türleri açısından incelendiğinde Orman Genel Müdürlüğü üretiminin %77’si iğne yapraklı (ibreli) türlerdir. İğne yapraklı türlerde çam türlerinin payı %80 civarlarındadır (DPT, 2006). Aynı zamanda Türkiye’de 13 milyon m³ civarında yuvarlak odun tüketimi gerçekleşip, yuvarlak odunun %75’i devlet ormanlarından sağlanmaktadır. Orman ürünleri endüstrisinde kullanılmakta olan hammaddenin %61’i Orman Genel Müdürlüğü, %27’si özel sektör ve kalan %12’si de ithal kaynaklardan sağlanmaktadır. Odun ve odun kökenli ürünlerin önemli kullanım alanları inşaat, mobilya, kâğıt ve ahşap esaslı levha sektörleridir (DPT, 2006). Yonga ve lif levha endüstrisinin hammadde işleme kapasitesi 2005’te 8 milyon m³ civarındayken, Eylül 2008 tarihinde 8.6 milyon m³ olarak gerçekleşmiştir. Yonga Levha * * * * * 126 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Sanayicileri Derneği Eylül 2008 verilerine bakıldığında, yonga ve lif levha sektörünün yılda, 1 m³=3 ster hesabıyla 6.2 milyon m³ oduna ihtiyaç duyduğu söylenebilir. Kullanılan hammaddenin %23’ü OGM’den, %25’i köylü pazar satışları ve ihale yolu ile %15’i endüstriyel atık ve talaş olarak, %12’si kavak ve tapulu kesim ile %25’i ise ithalat yolu ile sağlanmaktadır (TOBB, 2011). 2. MATERYAL VE METOD 2.1. Materyal Bu bildiride çalışma alanı olarak Doğu Akdeniz Bölgesinde yer alan Adana, Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Kilis, Mersin ve Osmaniye illeri belirlenmiştir. Materyal olarak ta bu yörede faaliyette bulunan Orman Ürünleri Sanayi kuruluşları seçilmiştir. Bu seçime bağlı olarak, söz konusu illerdeki Ticaret ve Sanayi Odasına bağlı 80 adet işletme baz alınmıştır. Bu işletmelerin tercih ettikleri hammadde kaynakları ve hammadde temininde karşılaştıkları problemler de tespit edilmeye çalışılmıştır. Aşağıda çalışma alanı olarak seçilen Doğu Akdeniz Bölgesi kısaca tanıtılmıştır. 2.1.1. Doğu Akdeniz Bölgesi ve Orman Varlığı Doğu Akdeniz Bölgesi; Adana, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Mersin ve Osmaniye illerinden oluşmaktadır. Doğu Akdeniz Bölgesi Türkiye’nin doğal kaynaklar açısından zengin olan bir bölgesidir. Seyhan ve Ceyhan gibi önemli su havzaları ile Çukurova ve Amik ovası gibi verimli ovalara ev sahipliği yapmaktadır. Bununla birlikte yoğun tarım yapılan önemli tarım bölgelerindendir. Bu sebeple çevre ile sıkı etkileşimdedir (Paksoy, 2000). Doğu Akdeniz Bölgesi orman alanı bakımından oldukça zengindir. Türkiye yüzölçümünün yaklaşık %27.5’ini ormanlık alan kaplamakta iken, Doğu Akdeniz Bölgesi’nde bu oran %36.3 sev iyesindedir. Türkiye’deki ormanlık alanın yaklaşık olarak %10.75’i Doğu Akdeniz Bölgesi’nde yer almaktadır. Çizelge 1’de de gösterilen OGM 2019 istatistiklerine göre; Doğu Akdeniz Bölgesinin toplam ormanlık alanı 2.457.002 ha civarındadır. * * * * * 127 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Çizelge 1. Doğu Akdeniz Bölgesi Orman varlığının illere göre dağılımı (OGM 2015). Toplam Orman Ormanlık İl Genel Alanı İl Adı Alanı Alan (Ha) (Ha) (%) Adana 1417.417 593.660 42 Gaziantep 688.660 112.617 16 Hatay 546.954 208.067 38 Kahramanmaraş 1433.300 521.413 36 Kilis 131.457 27.032 21 Mersin 1563.068 835.534 53 Osmaniye 331.318 158.679 48 Toplam 6 112.174 2 457.002 36.3 2.2. Araştırıma Yöntemi Araştırmanın konusunu, Doğu Akdeniz’de yer alan Adana, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Mersin, Osmaniye ve bu illerin ilçelerinde faaliyette bulunan 70 adet işletme oluşturmaktadır. Araştırmada izlenen yöntem ise söz konuş işletmelere uygulanan ve geri dönüşleri alınan anketlerdir. Ayrıca araştırma konusu ile ilgili daha önce yapılmış olan tez, makale, gibi çalışmalardan da yararlanılmıştır. Anketin hazırlanması aşamasında öncelikle konu ile benzer çalışmalarda kullanılan anket formları incelenerek, doğru ve anlaşılır soruların hazırlanması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda 20 soruluk bir anket formu hazırlanmıştır. Araştırmada kullanılan anket formunun ilk bölümünde çalışanların demografik özelliklerini belirlemeye yönelik sorular yer almaktadır. Bu bölümde: işletmenin içinde bulunduğu sanayi kolu türü, iletmenin bulunduğu il, anketi cevaplayanların; cinsiyeti, öğrenim durumu, kadrosu, hizmet süresini belirlemek amacıyla toplamda 6 soruya yer verilmiştir. İşletmelerin en çok tercih ettiği hammaddelerin tespiti için hazırlanan sorulardan birisi çoklu yanıt bir diğeri ise açık uçlu soru tipidir. Hammadde temin yerlerine yönelik olan soru çoklu yanıt sorusudur. İşletmelerin Doğu Akdeniz Bölgesi’ndeki orman ürünleri sektöründe hammadde talebi hakkındaki düşüncelerini tespit edebilmek amacıyla 5’li likert tipi ölçek kullanılmıştır. Bu ölçekler; 1-Kesinlikle Katılmıyorum, 2-Katılmıyorum, 3-Karasızım, 4-Katılıyorum, 5Kesinlikle Katılıyorum şeklindedir. İşletmeler bu 5 ölçekten 1 tanesini işaretleyerek 10 soruya yanıt vermişlerdir. * * * * * 128 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Anket yöntemi ile ulaşılan verilerin analizi için SPSS paket programına veriler kodlanarak veri girişi yapılmıştır. Literatüre bakıldığında güvenilirlik ölçümünde genellikle Cronbach’s Alfa yöntemi kullanılmaktadır. Bu yönteme göre; Alfa katsayısının kabul edilebilir değerleri şu şekildedir (Özdamar, 2002):  0,00 ≤ α < 0,40 ise çok az güvenilir,  0,40 ≤ α < 0,60 ise az güvenilir,  0,60 ≤ α < 0,80 ise güvenilir,  0,80 ≤ α < 1.00 ise ölçek çok güvenilirdir. Yapılan anketlerin geçerliliğini tespit etmek için güvenilirlik testi yapılmış ve alfa = 0,723 olarak bulunmuştur. Alfa sayısının %60 üzerinde olması ölçeğin güvenilir olduğunu göstermektedir. Verilerin değerlendirilmesi aşamasında;  Frekans Çizelgeleri  Çapraz Çizelge kullanılmıştır. 129 3. BULGULAR VE TARTIŞMA Bu bölümde Doğu Akdeniz Bölgesi’nde yer alan orman ürünleri sanayi işletmelerine, yüz yüze görüşme yöntemi ve telefon aracılığı ile uygulanmış olan anketler ile elde edilen bilgilerin istatiksel analiz sonuçları sunulmaktadır. 3.1. İşletmeler İle İlgili Genel Bilgiler Burada anketin uygulandığı kişilerin cinsiyetleri, öğrenim durumları, kadroları, hizmet süreleri, işletmenin bulunduğu il ve işletmenin sanayi kolu gibi demografik bilgileri Çizelge 2 ve 3’tedir. Çizelge 2. Doğu Akdeniz Bölgesinde anketin uygulandığı kişilerin cinsiyetleri Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Erkek 67 95.7 95.7 Kadın 3 4.3 4.3 Toplam 70 100.0 100.0 Cinsiyet bakımından erkeler %95.7 ile yüksek, kadınlar ise %4.3 ile düşük bir orandadır. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Çizelge 3. Doğu Akdeniz Bölgesi’nde anketin uygulandığı kişilerin öğrenim durumları Değişken Frekans Yüzde Geçerli Yüzde Lise 42 60 60 Yüksek Okul 8 11.4 11.4 Fakülte 15 21.4 21.4 Yüksek Lisans 5 7.6 7.6 Toplam 70 100.0 100.0 Çizelge 3’e dikkate alındığında, Doğu Akdeniz’de %60 lise, %11.4 yüksekokul, %21.4 fakülte ve %7.6 oranında ankete katılanların yüksek lisans derecesine sahip olduğu görülmektedir. Dolayısıyla söz konusu anketörlerin öğrenim durumu bakımından büyük çoğunluğu lise derecesine sahiptir. Çizelge 4. Doğu Akdeniz’de ankete katılanların kadro bilgileri Değişken İşçi Şef Mühendis Müdür Yardımcısı Müdür Toplam Frekans 6 8 4 5 47 70 Yüzde 8.6 11.4 5.7 7.1 67.1 100.0 Geçerli Yüzde 8.6 11.4 5.7 7.1 67.1 100.0 Çizelge 4 incelendiğinde, Doğu Akdeniz’de ankete katılanların %67.1’i en büyük oranını müdür olarak görev yapanlar oluşturmaktadır. Çizelge 5. Doğu Akdeniz Bölgesi’nde Anketin Uygulandığı Kişilerin Hizmet Süreleri Değişken Frekans Yüzde Geçerli Yüzde 1-3 yıl 10 14.2 14.2 3-6 yıl 6 8.6 8.6 7-10 yıl 3 4.3 4.3 10-15 yıl 9 12.9 12.9 15 ve Üstü 42 60 60 Toplam 70 100.0 100.0 Buna göre; ankete katılmış ve işletmede görev yapmakta olanların %60’ı 15 yıl ve üstü sürelerde işletmede görev yapmaktadır. * * * * * 130 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Çizelge 6. Doğu Akdeniz Bölgesi’nde anketin uygulandığı iller Değişken Adana Gaziantep Hatay Kahramanmaraş Kilis Mersin Osmaniye Toplam Frekans 10 10 10 12 8 10 10 70 Yüzde 14.3 14.3 14.3 17.1 11.4 14.3 14.3 100.0 Geçerli Yüzde 14.3 14.3 14.3 17.1 11.4 14.3 14.3 100.0 Ankete katılan işletmelerin bulundukları iller arasında en yüksek yüzdeye Kahramanmaraş (%17.1) sahiptir. Ancak ankete katılım yönünden iller arasında önemli bir fark oluşmamıştır. Çizelge 7. Doğu Akdeniz Bölgesi’nde anketin uygulandığı işletmelerin içinde bulundukları sanayi kolu Cevaplar Sanayi Kolu Deneklerin Yüzdesi N (Birim Sayısı) Yüzde Kereste 20 15.4 30.8 Kaplama 5 3.8 8.2 Kontrplak 3 2.3 6.5 Mobilya 55 42.3 65.5 Yonga Levha 12 9.2 18.1 Lif Levha 15 11.5 20.9 Parke 15 11.5 20.9 Toplam 130 100 170 Çizelge 7.’ deki veriler incelendiğinde, mobilya sanayi ile ilgilenen işletmelerin oranı %42.3 ile diğer sanayi kollarının önündedir. İkinci yoğunluk ise %15.4 ile kereste sanayisinde tespit edilmiştir. 3.2. İşletmelerin En Çok Tercih Ettikleri Ağaç Türleri ve Hammaddeler Bu bölümde işletmelerin orman ürünleri imalatında hammadde olarak en çok tercih ettikleri ağaç türleri ve diğer malzemeler tespit edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca işletmelerin mensup oldukları sanayi koluna göre en çok tercih ettikleri ağaç türlerinin tespiti de amaçlanmıştır. * * * * * 131 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Çizelge 8. Doğu Akdeniz Bölgesi’ndeki işletmelerde en çok tercih edilen ağaç türleri ve diğer hammaddeler En Çok Tercih Edilen Ağaç Cevaplar Deneklerin Türleri Yüzdesi N (Birim Sayısı) Yüzde Çam 63 30.6 95.2 Göknar 17 8.3 24.7 Ceviz 39 18.9 55.6 Ladin 12 5.8 15.3 Meşe 42 20.4 64.3 Kayın 15 7.3 17.8 Kavak 8 3.9 9.7 MDF 2 1 1.3 Gürgen 3 1.5 4.4 Kestane 1 0.5 1.3 Yonga Levha 2 1 2.8 Kızıl Ağaç 2 1 2.8 Toplam 206 100 292.5 Çizelge 8.’ de en çok tercih edilen hammaddenin %30.6 oran ile çamın olduğu ve bunu %20.4 ile meşe, %,18.9 ile cevizin izlediği görülebilir. 3.3. İşletmelerin Hammadde Temini Sağladığı Yerler Bu bölümde, orman ürünleri işletmelerinin hammadde temin ettiği kaynakların tespit edilmesi amaçlanmıştır. Çizelge 9. Doğu Akdeniz Bölgesi’ndeki işletmelerin hammadde temin ettiği kaynaklar Cevaplar Hammadde Temin Denek Yüzdesi Kaynakları N (Birim Sayısı) % OGM 45 55.6 61.3 Özel Sektör 33 40.7 44.1 İthal 3 3.7 4.3 Toplam 81 100.0 109.7 Çizelge 9. incelendiğinde; OGM’ den hammadde temini sağlayan işletmelerin oranı %55.6, özel sektörden sağlayan %40.7 ithal olarak hammadde ihtiyacını karşılayan işletmelerin oranı ise %3.7 olduğu söylenebilir. 3.4. İşletmelerin Ürünlerinin Satışını Yaptığı Sektörler Bu bölümde; anketin uygulandığı işletmelerin imalatını yaptığı ürünlerin satışını yaptıkları sektörlerin tespit edilmesi hedeflenmiştir. * * * * * 132 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Çizelge 10. Doğu Akdeniz işletmelerinin ürün satışını gerçekleştirdiği sektörler Cevaplar Ürünlerin Satış Deneklerin Yüzdesi Sektörü N (Birim Sayısı) % İnşaat 46 46.3 58.5 Mobilya 50 50.1 70.5 Demir-Çelik 2 2.1 5.9 Taşımacılık 4 5.5 6.6 Toplam 99 100.0 138.5 En çok satış yapılan sektörlerin %50.1 ile mobilya, %46.3 ile inşaat ve %5.5 ile taşımacılık sektörü olduğu Çizelge 10’dan görülebilir. En az satış yapılan sektörün ise %2.1 oranı ile demir-çelik olarak belirlenmiştir 4. SONUÇ VE ÖNERİLER Bu araştırmada, Doğu Akdeniz’e ait Adana, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Mersin, Osmaniye illerinde yer alan orman ürünleri sanayi işletmelerinin, ürünlerin imalatında tercih ettikleri hammaddelerin neler olduğu anket yöntemi ile araştırılmış ve elde edilen anket verileri istatistiki olarak değerlendirilmiştir. Anket verilerinin değerlendirilmesi ile aşağıdaki çıkarımlar elde edilmiştir; Doğu Akdeniz’de işletmelerin en çok hammadde teminini sağladığı kaynak %55.6 ile OGM’dir. OGM’yi %40.7 ile özel sektör ve %3.7 yüzde ile ithal kaynaklar takip etmektedir. Uygulanan anket sonucu, işletmelerin en çok tercih ettikleri hammadde türleri, çam %30.6 ve %20.4 ile meşe olmuştur. Orman ürünleri sanayii işletmelerinde var olan ve yapılan analizler sonucunda belirlenen bazı aksaklıkların giderilmesi amacı ile aşağıda bazı öneriler sunulmuştur; Hammadde maliyetinin daha düşük ve bu sayede hammaddeye ulaşılabilirliğin artması ile işletmelerin üretimleri olumlu etkilenecek ve işletme şartları iyileşecektir. Orman ürünleri sanayi sektörünün gelişimi ve üretim kalitesinin artması için hammadde maliyeti düşürülebilir. Doğu Akdeniz orman ürünleri firmalarının, elde edilen sonuçlara göre, hammadde sağladığı başlıca kaynak OGM’dir. Dolayısıyla Orman Genel Müdürlüğü tarafından belirlenmekte olan hammadde fiyatları, ülkemizdeki orman ürünleri sektörünün küresel * * * * * 133 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey rekabetini sağlayacak seviyelere getirilebilir. Bunun için işletilen orman alanları genişletilmelidir. Hammadde teminine yönelik optimizasyona gidilerek tedarik masraflarının düşürülmesi de diğer bir öneridir. Doğu Akdeniz Bölgesi’nde orman ürünleri sanayisinin gelişimi için en başta, beklenen verimli orman alanları oluşturulmasıdır. Bölgedeki orman ürünlerinin çeşitliliğinin yeni ürün yelpazeleri oluşturamayacağını işletmeler %22.9 oranında “katılmıyorum” cevabı ile vurgulamıştır. Bunun için hızlı gelişen orman ağaçları plantasyonlarına hız verilmesi, hammadde çeşitliliği ve miktarının artması sonucu bölgenin üretime daha fazla katkı yapmasına imkân sağlayacaktır. Ayrıca yangına son derece hassas olan Doğu Akdeniz Bölgesi’nde sıkça çıkan orman yangınlarına karşı gerekli tedbirler alınırken, diğer yandan yanan bölgenin ağaçlandırmalarında yangına dirençli ağaç türlerine ağırlık verilmesi ile hammadde sorununa katkıda bulunulabilir. Sonuç olarak, bölgedeki işletmelere ya da girişimcileri gerekli teşvikler sağlanarak orman ürünleri endüstrilerinin gelişimini hızlandırılabileceğinin göz ardı edilmemesinin 134 önemli bir husus olduğu düşünülmektedir. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey KAYNAKÇA Kara O. , Şahin Ö. , Bekar İ. , Kayacan B. (2019) Endüstriyel Ağaç ve Ahşap Ürünleri Sektörünün Uluslararası Rabet Gücü Analizi: Türkiye Örneği. Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, Sayı:1, Cilt:15, Yıl:15, 16-18 DPT 2006. Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007 – 2013), Ağaç Ürünleri ve Mobilya İhtisas Komisyonu Raporu, T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Müsteşarlığı, Ankara, 19. OGM, (2015). Türkiye Orman Varlığı Araştırması (2015) , Orman ve Su İşleri Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü Koç H. ,D T. , Kurtoğlu A. (2017) Türkiye Orman Ürünleri Endüstrisine Stratejik Bir Bakış. IV. ULUSAL ORMANCILIK KONGRESİ, 9. Oturum Gültekin, Y.S. (2009). Düzce İlinde Odun Hammaddesi Arz-Talep İlişkileri. Yüksek Lisans Tezi, Düzce Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. Düzce. Özcan, B. (1991). Orman Ürünleri Sanayisinin Önemi ve Ülke Ekonomisine Katkısı, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı Dergisi, 61, 16. TOBB (2011). Türkiye Orman Ürünleri Meclisi Sektör Raporu. TOBB Yayın Sıra No: 2012/172 10-15. * * * * * 135 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey AHŞAP ESASLI KOMPOZİT PANELLERİN ÜRETİMİNDE BAZI YAĞLI TOHUMLU BİTKİ KABUKLARININ KULLANILMASI İbrahim BEKTAŞ 1 Saniye ERKAN2 Gonca Düzkale SÖZBİR3 ÖZET Ülkemizde çok çeşitli amaçlar için ekilen yağlı tohumlu bitkilerin başında ayçiçeği çekirdeği, soya, pamuk, yer fıstığı, susam, kolza, aspir, haşhaş gelmektedir ve bu bitkilerin yıllık üretimi her geçen yıl artarak dört milyon tona ulaşmıştır. Tohumundan yararlanılan bu bitkilerin tohum kabukları ise; yem, gübre, yakacak, sabun, ilaç, kozmetik, boya yapı malzemesi vb. alanlarda değerlendirilmekte ancak odun esaslı levha sektöründe alternatif hammadde olarak kullanımı kısıtlıdır. Bu nedenlerden dolayı çalışmada ayçiçeği çekirdeği kabuğu(sunflower seed husk) ile yer fıstığı kabuğu (peanut hull) farklı oranlarda kullanılarak 20 mm kalınlığında ve 0.6 gr/cm 3 yoğunluğunda kompozit levhalar üretilmiştir. Her gruptan ikişer adet olmak üzere üretilen levhalar ilgili standartlara göre örnek alınarak özellikleri incelenmiştir. Elde edilen veriler, ahşap esaslı levha sektöründe kullanılan kompozit levhalarla karşılaştırılarak genel amaçlı levha üretiminde kullanımı araştırılmıştır. Anahtar Sözcükler: Yağlı tohumlu bitki kabukları, ayçiçeği çekirdeği kabuğu, ahşap esaslı kompozit levha, yer fıstığı kabuğu, genel amaçlı levha. Prof.Dr., Kahramanmaras Sütçü İmam Üniversitesi, Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş, Türkiye, ibektas063@gmail.com. 2 Doktora öğrencisi, Kahramanmaras Sütçü İmam Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kahramanmaraş, Türkiye, saniye.erkan@hotmail.com 3 Dr. Öğr. Üyesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Teknik bilimler Meslek Yüksekokulu, Malzeme ve Malzeme İşleme Bölümü, Mobilya ve Dekorasyon Programı, Kahramanmaraş, Türkiye, goncaduzkale@gmail.com 1 * * * * * 136 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey THE USE OF SOME OILSEED PLANT SHELLS IN THE PRODUCTION OF WOOD BASED COMPOSITE SHEETS ABSTRACT Sunflower seed, soybean, cotton, peanut, sesame, rape, safflower, poppy are the leading oilseed plants cultivated in our country for various purposes, and the annual production of these plants has increased every year and reached four million tons. The seed pods of these plants whose seeds are used; feed, fertilizer, fuel, soap, medicine, cosmetics, paint building material, etc. However, its use as an alternative raw material in the wood-based board sector is limited. For these reasons, in this study, composite boards with a thickness of 20 mm and a density of 0.6 gr / cm3 were produced by using different ratios of sunflower seed husk and peanut hull. Boards produced in two from each group were taken as samples according to the relevant standards and their properties were examined. The data obtained have been compared with the composite boards used in the wood-based board industry, and their use in the production of general purpose boards has been investigated. Key Words: Oilseed plant shells, sunflower seed husk, wood-based composite board, peanut hull, general purpose board. * * * * * 137 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey GİRİŞ İnsanlık tarihinin başlangıcından günümüze kadar odun esaslı ürünler en çok kullanılan malzemelerin başında gelmektedir. Son yüzyılda teknolojinin gelişmesiyle ahşap esaslı malzemelere olan talep artmaya başlayınca masif malzemeye alternatif ağaç malzemeler geliştirilmiştir. Özellikle masif malzemeler arasında en çok kullanılanların başında odun esaslı ürünler gelmektedir. Masif malzemeye en önemli alternatif odun esaslı malzeme ise ahşap kompozitleridir. Son kırk yılda ise bu sektörde özellikle sürekli pres sistemine geçildikten sonra üretim hızlanmıştır. Ahşap kompozitlere olan talebin ve üretimin artması ile hammadde olarak kullanılan odun yonga ve lifine alternatif hammadde kaynakları araştırılmaya başlanmıştır. Testere talaşı, planya atığı, kereste atıkları gibi sanayi atıkları ahşap kompozit üretimine katılmıştır. Ayrıca bazı bitkisel esaslı lignoselülozik materyallerde hammadde olarak uygulanmıştır. Günümüz orman ürünleri sanayinde odun, sanayi atıkları ve bitkisel esaslı lignoselülozik materyallerden yıllık milyonlarca ton kompozit materyal üretilmektedir (Maloney, 1996; Youngquist, 1999). Özellikle son dönemlerde, atıl durumda bulunan tarımsal atıkların kompozit malzeme üretiminde hammadde olarak kullanılması hem laboratuar ortamında hem de ticari olarak büyük önem kazanmıştır (Youngquist et al., 1994, Fowler et al., 2006). Ülkemizde çok çeşitli amaçlar için ekilen yağlı tohumlu bitkilerin başında ayçiçeği çekirdeği, soya, pamuk, yer fıstığı, susam, kolza, aspir, haşhaş gelmektedir ve bu bitkilerin yıllık üretimi her geçen yıl artarak dört milyon tona ulaşmıştır (TUİK, 2019). Tohumundan yararlanılan bu bitkilerin tohum kabukları ise; yem, gübre, yakacak, sabun, ilaç, kozmetik, boya yapı malzemesi vb. alanlarda değerlendirilmekte ancak odun esaslı levha sektöründe alternatif hammadde olarak kullanımı kısıtlıdır. Bu araştırmaya konu olarak lignoselülozik esaslı yer fıstığı kabuğu atığı ve ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı kullanılarak kompozit panel levhalar üretilerek, levhaların bazı mekanik özellikleri belirlenecektir. Üretilen kompozit levhaların lignoselülozik esaslı kompozit malzemelerle karşılaştırılarak alternatif bir malzeme olabileceği araştırılacaktır. * * * * * 138 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 1. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ 1.1 Materyal Çalışma materyalinden ayçiçeği çekirdeği kabukları Kahramanmaraş çerez satıcılarından ve yer fıstığı kabuğu atığı Osmaniye ilindeki yer fıstığı çerezi üretici fabrikalarından temin edilmiştir. Her iki malzemede de her hangi bir yongalalama ve öğütme işlemi gerçekleştirilmeden kullanılmış olup ortalama boyutları ise şöyledir; ayçiçeği çekirdeği kabuğu 25 mm uzunluğunda, 4 mm genişliğinde ve 0.4 mm kalınlığında, yer fıstığı kabuğu ise1-2 mm uzunluğunda, 0.5-1 mm genişliğinde ve 0.2-0.5 mm kalınlığındadır. Bu malzemelerin içerisinde bulunan yabancı maddelerden temizlendikten sonra % 3-5 arasında değişen rutubet derecesine kadar 105ºC ‘de sıcaklıkta laboratuar tipi kurutma fırınında kurutuluştur. 1.2. Metot Laboratuar ortamında üretilen paneller tek tabakalı olarak üretilmiş, levhaların üretiminde yaygın olarak kullanılan %65’lik üre formaldehit tutkalı tam kuru yonga ağırlığına oranla %10 oranında kullanılmıştır. Tutkalın sertleşmesi için %15’lik amonyum klorür çözeltisinden tam kuru tutkalın %10 oranında amonyum klorür sertleştirici ve üretilen kompozit panellerde boyutsal sabitlik sağlamak için tam kuru tutkalın %0.5 oranında parafin kullanılmıştır. Panellerin üretiminde tutkallanan lignoselülozik atıklar (ayçiçeği çekirdeği kabuğu ve yer fıstığı kabuğu atığı) 50x 50 cm boyutlarında şekillendirme taslağı kullanılarak homojen bir şekilde serilmiştir. Serme işleminden sonra ön presle levha taslağı oluşturulduktan sonra 5 dakika ön pres işlemine tabi tutulmuştur. Kompozit panel taslakları, laboratuar tipi tek katlı hidrolik preste 150 °C sıcaklıkta, 100 bar basınçta 7 dakika süre üretilmiştir. Üretilen levhaların yüzdelik olarak miktarı ve yoğunluğu Tablo 1’de verilmiştir. Üretimde altı farklı levha grubundan iki adet olmak üzere toplam on iki adet kompozit paneller üretilmiştir. TS EN 326-1 standardına göre testler için boyutlandırılan örnekler %12 hava kurusu rutubet derecesine ulaşması için 1 hafta % 65±3 ve 20±2ºC sıcaklıkta iklimlendirme kabininde bekletilmiştir. Hava kurusu hale getirilen paneller bazı mekanik testlere tabi tutulmuştur. TS EN 310 standardına göre eğilme direnci ve eğilmede elastikiyet * * * * * 139 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey modülünün belirlenmesi için 15 örnek üzerinde testler gerçekleştirilmiştir. Yüzeye dik Janka sertlik testi (15 örnek) TS 2479 (1976) standardına göre yapılmıştır. Tablo 1: . Bazı yağlı tohumlu bitki kabukları kullanılarak üretilen kompozit panellerin yoğunluk ve yonga katılım oranları Levha İsmi Yoğunluk (gr/cm3) Odun yonga artığı oranı (%) Ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı oranı (%) Yerfıstığı kabuğu atığı oranı (%) A Levhası 0.65 0 100 0 B Levhası 0.65 0 75 25 C Levhası 0.65 0 50 50 D Levhası 0.65 0 25 75 E Levhası 0.65 0 0 100 K Levhası 0.65 100 0 0 2. BULGULAR VE TARTIŞMA Yağlı tohumlu bitkilerden ayçiçeği çekirdeği kabuğu ve yer fıstığı kabuğu kullanılarak üretilen kompozit paneller, kuru yöntem kullanılarak ve yongalar yatay olarak konumlandırılarak üretilmiştir. Laboratuar ortamında tek katlı hidrolik pres kullanılarak üretilen kompozit paneller ilgili standartlara göre yoğunluk ve bazı mekanik özellikleri belirlenmiştir. Kompozit levhaların yoğunluk ve bazı mekanik özellikleri Tablo 2‘de verilmiştir. * * * * * 140 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Tablo 2: Bazı yağlı tohumlu bitki kabukları kullanılarak üretilen kompozit panellerin yoğunluk ve bazı mekanik özellikleri Eğilme Direnci 2 N/mm Elastikiyet Modülü 2 N/mm 7.46 1388.03 B Levhası 8.10 2170.93 17.34 C Levhası 8.36 2780.95 21.08 Levha İsmi A Levhası D Levhası 9.05 K Levhası 15.25 2899.67 8.37 E Levhası Janka Sertlik 2 N/mm 24.30 2089.94 22.70 2896.65 13.01 28.55 Tablo 2’deki bulgular kompozit panellerin eğilme direnci, elastikiyet modülü ve Janka serlik direnci değerlerinin kontrol örneğine göre daha düşük olduğunu göstermektedir. Bu panellerin eğilme dirençleri incelenirse, 7.46 N/mm2 ile 9.05 N/mm2 arasında değişmektedir ve %100 odun yongası artığı kullanılarak üretilen kontrol panellerin 13.01 N/mm2 elde edilmiştir. %100 ayçiçeği çekirdeği kabuğu kullanılarak üretilen A grubu panellerin kontrol ve diğer panellere göre en düşük eğilme direncine sahip olduğu tespit edilmiştir (7.46 N/mm2). Ayçiçeği çekirdeği oranı azaldıkça eğilme direncinde artış elde edilmiş olup B grubu panellerde 8.1 N/mm 2, C grubu panellerde 8.36 N/mm2, D grubu panellerde 8.37 N/mm2, D grubu panellerde 8.37 N/mm2 ve %100 yer fıstığı kabuğu atığı kullanılarak üretilen E grubu panellerde 9.05 N/mm 2 hesaplanmış ve kontrol örneğine en yakın değer elde edilmiştir (12.01 N/mm 2). Literatürde yapılan çalışmalarda 0.7-0.6 gr/cm3 yoğunluklu bazı yıllık bitkilerden üretilen üç tabakalı kompozit levhaların (yonga levhaların) * * * * * 141 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey eğilme dirençleri yer fıstığı kabuğu için 9.9 ve 5.94 N/mm 2 (Güler, 2015-a), fındık zürufu için 11.9 ve 8.18 N/mm2 (Güler, 2015-a), pamuk sapı için 15.67 ve 11.4 N/mm2 (Güler, 2015-a), mısır sapı için 9.13 N/mm2 (Güler, 2015-a) meyan kökü için 12 N/mm2 (Güler, 2015-a)’dir. Bir başka çalışmada Nikvash ve ark., (2010) 0.7 gr/cm3 yoğunluklu kanola, kenevir yongaları, bagase ile odun yongaları belirli oranlarda kullanılarak üç tabakalı yonga levhalar üretmişlerdir. Çalışmada üretilen levhaların eğilme dirençleri kanola yongaları için 13 N/mm2, kenevir yongaları için 16 N/mm2ve bagase yongalarından üretilen levhaların 17 N/mm2 olarak ölçülmüştür (Nikvash ve ark., 2010). Genel amaçlı kullanım ve 13 mm ile 20 mm kalınlığında lignoselülozik esaslı kompozit yonga levhalarda eğilme direnci TS EN 310 standardına göre 13 N/mm2’dir. Bu standart değere sadece %100 odun yongası artığı kullanılarak üretilen K grubu kompozit panellerde ulaşılmıştır. Çalışmada üretilen kompozit panellerin eğilmede elastikiyet modülü değerleri Tablo 2’den anlaşılacağı üzere en yüksek %100 odun yongası artığı kullanılarak üretilen K grubu levhalarda ölçülmüştür (2896.65 N/mm2). % 1000 ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı kullanılarak üretilen A grubu levhaların elastikiyet modülü 1388.03 N/mm 2, %75 ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı ile 25 yer fıstığı kabuğu atığı kullanılarak üretilen B grubu kompozit panellerin elastikiyet modülü 2170.93 N/mm , %50 ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı ile %50 2 yer fıstığı kabuğu atığı kullanılarak üretilen C grubu kompozit panellerin elastikiyet modülü 2780.95 N/mm2, %25 ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı ile %75 yer fıstığı kabuğu atığı kullanılarak üretilen D grubu kompozit panellerin elastikiyet modülü 2899.67 N/mm 2 ve %100 yer fıstığı kabuğu atığı kullanılarak üretilen E grubu kompozit panellerin elastikiyet modülü 2089.94 N/mm2’dir. Bununla birlikte TS EN 310 nolu standarda göre yonga levhalar için eğilmede elastikiyet modülü en az 1600 N/mm²’dir. Çalışmada elde edilen elastikiyet modülü değerleri standart değerle (1600 N/mm 2 ) karşılaştırıldığında A grubu kompozit panellerin dışında tüm kompozit panellerin elastikiyet modülü standart değerden yüksek olduğu tespit edilmiştir. En düşük elastikiyet modülü %100 ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı kullanılarak üretilen A grubu kompozit panellerde (1388.03 N/mm 2), yüksek elastikiyet modülü değeri (2899.67 N/mm2) %25 ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı ve %75 yer fıstığı kabuğu atığı kullanılarak üretilen D grubu kompozit panellerde hesaplanmıştır. Ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığa oranı arttıkça elastikiyet modülü değeri azalmakta ve buradan * * * * * 142 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığının elastikiyet modülü değerini olumsuz etkilediği tespit edilmiştir. Bazı lignoselülozik esaslı 0.7 g/cm 3 yoğunluklu yıllık bitkiler kullanılarak üretilen yonga levhaların elastikiyet modülü bagase ve kanola yongaları kullanılarak üretilen yonga levhalarda 3100 N/mm2 (Nikvash ve ark. 2010), kenevir yongaları kullanılarak üretilen yonga levhalarda 3400 N/mm (Nikvash ve ark., 2010) ‘dir. Cengiz Güler’in 2015-a yılında yaptığı bir çalışmada bazı yıllık bitkiler kullanarak üretilen 0.7 ve 0.6 gr/cm3 yoğunluklu üç tabakalı yonga levhaların elastikiyet modülü fındık zürufu için 1547 ve 974 N/mm2, yer fıstığı kabuğu için 1276 N/mm2 ve 814.4 N/mm2, pamuk sapı için 2705 N/mm2 ve 2004 N/mm2, mısır sapı için 1419 N/mm2 ve meyan kökü için 2142 N/mm2 olarak ölçülmüştür. Tablo 2’den anlaşılacağı üzere tüm üretilen panel gruplarının Janka sertlik değerleri kontrol grubuna (28.55 N/mm2) göre düşük tespit edilmiş olup en yüksek yüzeye dik Janka sertlik direnci değeri de kontrol grubunda bulunmuştur. Çalışmada üretilen kompozitlerin yüzeye dik Janka sertlik değerleri ise sırası ile şöyledir: A grubu kompozit panellerin 15.25 N/mm2, B grubu kompozit panellerin 17.34 N/mm2, C grubu kompozit panellerin 21.08 N/mm2, D grubu kompozit panellerin 24.30 N/mm2 ve E grubu kompozit panellerin 22.70 N/mm ’dir. Ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı oranı arttıkça bu direnç değeri azalmakta ve en 2 düşük yüzeye dik Janka sertlik direnci değeri %100 ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı kullanılarak üretilen A grubu kompozit panellerde ölçülmüştür. Abdullah Özkalaycı tarafından 2017 yılında yapılan “Mobilya Endüstrisinde Kullanılan Odun Esaslı Levhaların Teknolojik Özelliklerinin Araştırılması” isimli yüksek lisans tezi çalışmasında %12 rutubet içeren yonga levhaların Janka sertlik değerleri yüksek yoğunluklu (0.649 g/cm³) levhalar için 25.73 N/mm2, orta yoğunluklu(0.621 g/cm³) levhalar için 23.76 N/mm 2.ve düşük yoğunluklu(0.615 g/cm³) levhalar için 24.73 N/mm 2.olarak hesaplanmış ve bütün levha grupları için ortalama Janka sertlik değeri 24.74 N/mm2olarak tespit edilmiştir. Bektaş ve ark. (2019) tarafından “Termik santral katı atıklarının kompozit levha üretiminde değerlendirilmesi” isimli çalışmada 0.6 gr/cm3 yoğunluklu kompozit levhaların Janka sertlik direnci değerini %100 odun yongası kullanılarak üretilen K grubu kompozit levhaların 30.47 N/mm2, %10 kömür cürufu ve %90 odun yongası içeren A grubu kompozit levhaların Janka sertlik direnci değerini 34.26 N/mm2, %20 kömür cürufu ve %80 odun yongası içeren B * * * * * 143 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey grubu kompozit levhaların Janka sertlik direnci değerini 27.78 N/mm2, %40 kömür cürufu ve %60 odun yongası içeren C grubu kompozit levhaların Janka sertlik direnci değerini 18.40 N/mm2 hesaplamışlardır. Bildiride ise sadece %100 odun yongası atığı kullanılarak üretilen kontrol grubu kompozit panellerin Janka sertlik direnci değeri literatür değerleri ile örtüşmektedir. 3. SONUÇ VE ÖNERİLER Yer fıstığı kabuğu ve ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı farklı oranlarda kullanılarak tek tabakalı kompozit panellerin üretildiği bu bildiride panellerin yoğunlukları ve bazı mekanik özellikleri belirlenerek standart değerlerle ve literatürde yer alan bazı lignoselülozik esaslı yıllık bitkiler kullanılarak üretilen kompozit panellerin mekanik özellikleri ile karşılaştırılmıştır. % 100 odun yongası atığı kullanılarak üretilen kontrol örneklerinin bazı mekanik özellikleri (eğilme direnci, eğilmede elastikiyet modülü ve yüzeye dik Janka sertlik direnci değeri) en yüksek mekanik özelliklere sahip olup, TS tarafından belirlenen standart değerleri de sağlamıştır. %100 ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı içeren A grubu kompozit panellerin eğilme direnci (7.46 N/mm2), elastikiyet modülü (1388.03 N/mm2), Janka sertlik direnci (15.25 N/mm2) değerlerinin TS standart değerlerine göre düşük olduğu tespit edilmiştir. %75 ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı ve %25 yer fıstığı kabuğu içeren B grubu kompozit panellerin TS değerlerine göre eğilme direnci (8.36 N/mm 2) ve Janka sertlik direnci (17.34) düşük fakat elastikiyet modülü (2170.93 N/mm2) yüksek olarak hesaplanmıştır. %50 ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı ile %50 yer fıstığı kabuğu atığı içeren C grubu panellerin eğilme direnci (8.36 N/mm2) ve Janka sertlik direnci (21.08 N/mm2) TS değerlerine göre düşük, elastikiyet modülü (2780.95 N/mm2) ise yüksektir. %25 ayçiçeği çekirdeği kabuğu ile %75 yer fıstığı kabuğu atığı içeren D grubu kompozit panellerin eğilme direnci (8.37 N/mm2) ve Janka sertlik direnci (24.30 N/mm 2) TS standart değerlerine göre düşük, elastikiyet modülü ise (2899.67 N/mm 2) yüksektir. % 100 yer fıstığı kabuğu atığı içeren E grubu kompozit panellerin eğilme direnci (9.05 N/mm 2) ve Janka sertlik direnci (22.70 N/mm2) TS standart değerlerine göre düşük, elastikiyet modülü (2089.94 N/mm 2) ise yüksek çıkmıştır. * * * * * 144 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Çalışmadan elde edilen verilerden tüm üretilen kompozit panellerin kontrol grubu kompozit panellerin dışında, bu kompozit panellere yapılan mekanik testlerden elastikiyet modülü dışında eğilme direnci ve yüzeye dik Janka sertlik direnci değeri TS standart değerleri bakımından düşük tespit edilmiştir. Mekanik özelliklerinin düşük olmasının sebepleri arasında atıkların kabuk içermesi, oduna göre homojen yongalamanın yapılamaması ve herhangi bir yongalama, öğütme işleminin yapılmadan fabrikadan alındığı şekilde kullanılması sayılabilir (Güler, 2015-b). Çalışmada yağlı tohumlu bitki kabuklarının içerisine belirli oranlarda mekanik ve morfolojik özellikleri yüksek lignoselülozik esaslı yongalar ilave edilerek kompozit paneller üretilmesi tavsiye edilmektedir. 145 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey KAYNAKÇA Anonim, (1976). Odunun Statik Sertliğinin Tayini. TS 2479. TSE. Ankara. Anonim, (1999). Ahşap esaslı levhalar – Deney numunelerinin boyutlarının tayini. TS EN 325. TSE. Ankara. Anonim, (1999). Ahşap esaslı levhalar – Eğilme dayanımı ve eğilme elastikiyet modülünün tayini. TS EN 310. TSE. Ankara. Bektaş, İ. & Erkan, S. & Ak, A. K. Termik santral katı atıklarının kompozit levha üretiminde değerlendirilmesi. III. Uluslararası Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu Bildiriler Kitabı. Kahramanmaraş, 811-815. Fowler, P.A., Hughes, J.M. and Elias, R.M. 2006. Review Biocomposites: technology, environmental credentials and market forces, J Sci Food Agric 86:1781–1789 Güler, C. (2015-a). Research on the production of the composite panels from some agricultural residues. Pro Ligno, Vol. 11, sayfa 187-191. Güler, C. (2015-b). Odun esaslı kompozit malzeme üretiminde bazı yıllık bitkilerin değerlendirilmesi. Selçuk Teknik Dergisi. Cilt 14. Sayı 2. Sayfa 70-78. Loeber, M. S. & Kammen, W. B. (1995). Data collection and management. London: Sage. Maloney, T.M. 1996. The family of wood composite materials, Forest Prod. J. 46:19-26 Nikvash, N & Kraft, R. & Kharazipour, A. (2010). Comparative properties of bagase, canola Özkalaycı, A. 2017. Mobilya endüstrisinde kullanılan odun esaslı levhaların teknolojik özelliklerinin araştırılması. Kahramanmaraş: Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi. TUİK, (2019). https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Bitkisel-Uretim-2.Tahmini-202033736. Youngquist, J.A. & English, B.E. & Scharmer, R.C. & Chow, P. & Shook, S.R. (1994). Literature Review on Use of Nonwood Plant Fibers for Building Materials and Panels, * * * * * 146 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey United States Department of Agriculture Forest service Forest Products Laboratory General Technical Report FPL-GTR-80 Youngquist, J.A. 1999. Wood-based composites and panel products. In: Wood handbook, wood as an engineering material: FPL-GTR 113, Madison WI. 147 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey FARKLI KATKILAR EKLENEREK HAZIRLANAN PVA TUTKALININ YONGA LEVHALARIN YAPIŞMA DAYANIMINA ETKİSİ Gonca DÜZKALE SÖZBİR 1 İbrahim BEKTAŞ2 Ayşenur KILIÇ AK3 Saniye ERKAN4 ÖZET Bu çalışmada, mobilyada kullanılan yonga levha malzemesinin yapışma direncini arttırmak için PVA tutkalına eklenen katkı maddelerinin yapışma (çekme) direnci ve su emme üzerindeki etkisi araştırılmıştır. PVA yapıştırıcısına katkı maddesi olarak %2.5 ve %5 oranlarında biyolojik olarak parçalanabilen kayın lifi ve aktif karbon kullanılmıştır. Birleştirme yönteminin etkisini belirlemek amacıyla levhalar, en birleştirme ve T tipi birleştirme olarak yapıştırılmıştır. Test numunelerinden, kontrol grubu plaka yüzeylerine 150 gr/m2 tutkal sürülerek ve 150 gr/m2 tutkal içerisine %2.5 ve %5 katkı maddeleri ilave edilerek yapıştırma işlemi uygulanmıştır. Ayrıca, küçük boyutlu numunelerin (18×30×50 mm) bütün yüzeylerine tutkal parametresi uygulanarak, su alma ve kalınlığına şişme miktarı belirlenmiştir. Çalışma sonucunda, PVA yapıştırıcısına eklenmiş olan bozunmuş kayın lifi ve aktif karbonun en birleştirmede kontrol numunesine göre %2.5 oranında bağ kuvvetini artırdığı tespit edilmiştir. T tipi birleştirmelerde katkı maddelerinin yapışma direnci üzerine istatistiksel bir etkisi belirlenmemiştir. En düşük su alma değeri %2.5 bozunmuş kayın lifi 1 Dr. Öğr. Üyesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Teknik bilimler Meslek Yüksekokulu, Malzeme ve Malzeme İşleme Bölümü, Mobilya ve Dekorasyon Programı, Kahramanmaraş, Türkiye, goncaduzkale@gmail.com 2 Prof. Dr., Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş, Türkiye, ibektas063@gmail.com 3 Arş. Gör. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş, Türkiye, aysenurkilic89@gmail.com 4 Doktora öğrencisi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kahramanmaraş, Türkiye, saniye.erkan@hotmail.com * * * * * 148 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ve %5 aktif karbon ilaveli tutkal parametresinden elde edilmiştir. Kalınlığına şişme miktarı kontrol numunesi ile karşılaştırıldığında, ilk 2 saatte parametreler arasında farklılıklar tespit edilirken, 2 haftalık süre sonunda önemli bir fark bulunmamıştır. Anahtar Sözcükler: PVA, Yonga Levha, Katkı Maddeleri, Bozunmuş lif, Aktif Karbon. 149 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey THE EFFECT OF PVA GLUE PREPARED BY ADDING DIFFERENT ADDITIVES ON THE ADHESION STRENGTH OF PARTICLE BOARDS ABSTRACT In this study, in order to increase the adhesion strength of the particle board material used in furniture, the effect of additives added into PVA glue on adhesion stregth and water absorption valaues was investigated. As additives to PVA glue, 2.5% and 5% ratio of beech fiber, biodegradable beech fiber and activated carbon were used. In order to determine the effect of adhesion, the boards are adhered with the butt joining and T-type joining types. From the test samples, the gluing process was applied by applying 150 gr/m2 glue to the control group plate surfaces and adding 2.5% and 5% additives into 150 gr/m2 glue. In addition, the amount of water uptake and swelling were determined by applying each glue parameter to the surfaces of the small sized samples (18×30×50 mm). As a result of the study, it was determined that degraded beech fiber and activated carbon added to the PVA glue at the rate of 2.5% in the butt joining, compared to the control sample, increased the adhesion strength In T-type joints, no statistical effect of additives on adhesion strength was determined. The lowest water uptake value was obtained from 2.5% degraded fiber and 5% active carbon added glue parameter. When the swelling effect value was compared with the control sample, differences were detected between the parameters in the first 2 hours, while no significant differences were found at the end of the 2-week period. Key Words: PVA, Particle Board, Additives, Degraded fiber, Activated carbon * * * * * 150 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 1.INTRODUCTION Adhesives such as urea-formaldehyde, melamine-urea-formaldehyde (MUF), phenol formaldehyde resins (PF), polyurethane (PU) and polyvinyl acetate adhesives (PVAc) are among the most common adhesives used in the forestry industry for many years in the production and joining of wood composite materials. Promising adhesives include nonpetroleum or environmentally friendly and sustainable adhesives. Studies on determining bio-based formulations and improving the bonding power have gained momentum (Goswami and etc., 2019; Jayaramudu and etc., 2018; Leng and etc., 2017; Spina and etc., 2013; Yang and etc., 2019) Particleboard is one of the most used wood materials in the furniture industry. Particularly, the use of chipboards with glues (such as joints, edge banding) is quite high. The consumption amount of the glue used in joining the panels in the furniture industry is quite high and the high adhesion strength is important in terms of increasing the service life. In this study, in order to increase the adhesion strength of the particle board material used in furniture, the effect of additives added into PVA glue on adhesion strength and water absorption was investigated. As additives to PVA glue, 2.5% and 5% beech fiber, 2.5% and 5%biodegradable beech fiber 2.5% and 5% activated carbon were used. In order to determine the effect of adhesion, the boards are adhered with the butt joining and T-type joining types. In addition, the amount of water uptake and swelling were determined by applying each glue parameter to the surfaces of the small sized samples. 2. MATERIALS AND METHODS Particleboard was obtained from Kahramanmaras market in 18×210×280 mm dimensions. Activated carbon (Tarkim-Carbon 300) used as filler were procured by purchase. As the adhesive, water based PVAc (Apel D3 Transparent Wood Glue) was used. Mushroom compost waste obtained from the Agroma mushroom production plant(Denizli, Turkey). This fiber degraded by White rot fungi (Lentinus edodes). From the test samples, the gluing process was applied by applying 150 gr/m2 glue to the control group plate surfaces and adding 2.5% and 5% additives into 150 gr/m2 glue. For the T-type joining, the horizontal members were prepared in 18×50×150 mm and the vertical * * * * * 151 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey members are 18×5×7.5 mm. For the butt joining, only samples with the dimensions of 18×50×150 mm were used. Samples' appearance and dimensions are given in Figure 1. The moisture of the chipboard used in the preparation of the samples is 8% on average. This value have provided the equilibrium moisture content for furniture to be used in regularly heated interiors. 152 Figure 1. Samples' appearance and dimensions a; Butt joining sample, b; T-type joining sample, c; water absorption sample PVAc adhesives was applied as 150±10 gr/m 2 on bonding surface of both mechanical and physical samples. In addition to the filling material of active carbon, beech fiber and degrade beech fiber wood flours were also used, which were grinded with a Wiley mill, sieved and remained on the 60 and 80 mesh sieve of the vibrating sieve. Three different fillers (beech fiber, degrade beech fiber and activated carbon) were mixed with PVAc in different proportions (%2.5 and %5) and applied to the bonding surface of the chipboards (Table 1). * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Table 1. Different Additives parameters and additive amounts PARAMETERS Adding Ratio CONTROL 150 ___ Raw Beech 2.5% Raw Beech 5% Degredad Beech 2.5% Degredad Beech 5% Activated Carbon 2.5% Activated Carbon 5% Six samples from each group were used for the adhesion test which was conducted with Universal Test machine in speed rate of 70 mm/min. Moreover, to determine the effect of filler type and amount on the physical properties, water absorption and thickness swelling values were also determined. ANOVA test was performed on the test results to determine the effect of adhesive and filler type as well as amount of filler. 3.RESULTS AND DISCUSSION Table 2 shows adhesion strength value of butt joining on parameters. Compared to the control sample, the highest strength value of butt joining on parameters was obtained from parameters of 2.5% degredad beech fiber and 2.5% activated carbon. Compared to the control sample, both proportions of raw beech fiber were found to reduce the strength value. Statistically significant difference between parameters was found (p˂0,005). In a study, the effect of NC (nano clay) and CNF (Cellulose nanofibrils) additives added to PVA glue at the rate of 1.2% and 4% on lap joint strength properties was investigated. As a result, they found that while CNF additives did not have a great effect on the strength properties, NC contribution increased the strength values (Aydemir and etc., 2016). * * * * * 153 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Table 2. Strength value of butt joining on parameters PARAMETERS N Mean Std. Deviation Std. Error 95% Confidence Interval for Mean Lower Upper Bound Bound 1,35 1,92 1,36 1,58 CONTROL 150 2.5% Raw Beech fiber 6 6 1,633 1,467 0,27 0,10 0,11 0,04 5% Raw Beech fiber 2.5% Degredad Beech fiber 5% Degredad Beech fiber 6 1,350 0,29 0,12 1,05 1,65 6 1,983 0,31 0,12 1,66 2,30 6 1,650 0,18 0,07 1,47 1,83 2.5% Activated Carbon 5% Activated Carbon 6 6 1,817 1,617 0,18 0,28 0,07 0,11 1,62 1,32 2,01 1,91 Total Sign. 42 1,645 0,30 0,05 0,002 1,55 1,74 It is determined that the additive ratios and additive parameters reduce the strength in T joining compared to the control sample (Table 3). Statistically significant difference between parameters was not found (p˃0,05). In a different study on increasing the adhesion strength, its effect was investigated by adding nanoscale cellulose and tannin into PVA glue into the glue. As a result of the study, they found that adding both nanoscale cellulose and tannin together to PVAc glue increased the shear strength of the lap joint test sample prepared compared to the use of pure PVAc glue (Marini and etc., 2020). Different research was showed that adhesives have different effects on different joining techniques (Karaman and etc., 2017). Table 3. Strength value of T- joining on parameters PARAMETERS N CONTROL 150 * 6 * Mean 1,283 * Std. Std. Deviation Error 0,17 0,07 * 95% Confidence Interval for Mean Lower Upper Bound Bound 1,10 1,46 * 154 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 2.5% Raw Beech fiber 6 1,017 0,08 0,03 0,94 1,10 5% Raw Beech fiber 6 1,133 0,12 0,05 1,01 1,26 6 1,150 0,10 0,04 1,04 1,26 5% Degredad Beech fiber 6 1,100 0,09 0,04 1,01 1,19 2.5% Activated Carbon 6 0,967 0,35 0,14 0,60 1,33 5% Activated Carbon 6 1,067 0,26 0,11 0,80 1,34 Total 42 1,102 0,20 0,03 1,04 1,17 2.5% Degredad Beech fiber Sign. 0,15 Table 4 shown that water absorption values of parameters. The paremeters were kept in water for 2 weeks and the amount of water intake was examined. Compared to the control sample, the least amount of water uptake was determined at 2.5% degredad beech fiber and 5% activated carbon. Table 4. Water Absorption Value (%) of Parameters PARAMETERS 2 hours 24 hours 48 hours 72 hours 96 hours 2 weeks CONTROL 150 20,59 45,94 58,18 77,35 81,68 94,65 2.5% Raw Beech fiber 41,02 57,03 65,95 78,89 76,53 94,46 5% Raw Beech fiber 29,89 47,16 56,10 71,86 73,27 92,50 2.5% Degredad Beech fiber 22,72 46,27 53,27 72,83 78,01 87,04 5% Degredad Beech fiber 21,56 45,21 56,30 74,94 82,71 99,55 2.5% Activated Carbon 45,16 59,24 69,49 79,06 81,75 99,52 5% Activated Carbon 38,39 55,35 66,22 77,52 81,00 90,69 * * * * * 155 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey When table 5 is examined, the least swelling effect is determined in 5% degredad beech fiber at 2 hours. However, as the time progressed, it was found that all parameters except 2.5% activated carbon showed less swelling effect compared to the control sample. Table 5. Swelling Effect Value (%) of Parameters 2 hours 24 hours 48 hours 72 hours 96 hours 2 weeks CONTROL 150 4,99 13,27 14,22 15,78 16,07 18,57 2.5% Raw Beech fiber 10,78 13,31 14,49 15,63 15,86 18,17 5% Raw Beech fiber 6,85 12,38 13,63 15,26 15,16 17,51 2.5% Degredad Beech fiber 5,10 13,15 13,90 16,99 16,17 18,11 5% Degredad Beech fiber 4,80 12,99 14,50 15,57 16,18 18,11 2.5% Activated Carbon 9,54 13,99 14,95 15,89 16,76 19,00 5% Activated Carbon 9,17 13,62 14,44 15,28 15,86 18,14 156 5. CONCLUSION  As a result of the research, it was determined that degraded beech fiber and activated carbon added to the PVA glue at the rate of 2.5% in the butt joining, compared to the control sample, increased the bond strength.  In T-type joints, no statistical effect of additives on adhesion stregth was determined.  The lowest water uptake value was obtained from 2.5% degraded fiber and 5% active carbon added glue parameter. When the swelling effect value was compared with the control sample, no significant differences were found at the end of the 2-week period. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey REFERENCES Aydemir, D., Gündüz, G., Aşık, N., Wang, A. (2016). The effects of poly(vinyl acetate) filled with nanoclay and cellulose nanofibrils on adhesion strength of poplar and scots pine wood. Drvna industrija. 67 (1) 17-24. Goswami, J.; Haque, E.; Fox, D.M.; Gilman, J.W.; Holmes, G.A.; Moon, R.J.; Kalaitzidou, K. (2019). The effect of cellulose nanocrystal coatings on the glass fiber-epoxy interphase. Materials. 12, 1951. Jayaramudu, T.; Ko, H.U.; Kim, H.C.; Kim, J.W.; Muthoka, R.M.; Kim, J. (2018). Electroactive hydrogels made with polyvinyl alcohol/cellulose nanocrystals. Materials. 11, 1615. Karaman, A., Güven, Ş., Yeşil, H., Yıldırım, M. N. (2017). Farklı tutkallar kullanılarak hazırlanan mobilya köşe birleştirmelerinde diyagonal çekme ve basınç kuvvetinin belirlenmesi. Suleyman demırel unıversıty technıcal scıences vocatıonal school. SDU journal of technical sciences. 7 (2) 26-36. Leng, W.; Hunt, J.; Tajvidi, M. (2017). Effects of density, cellulose nanofibrils addition ratio, pressing method, and particle size on the bending properties of wet-formed Particleboard. BioResources. 12, 4986–5000. Marini, F., Zikeli, F., Corona, P., , Vinciguerra, V., Manetti, M. C., Portoghesi, L., Mugnozza, G. S., Romagnoli, M. (2020). Impact of bio-based (tannins) and nano-scale (cnc) additives on bonding properties of synthetic adhesives (pvac and muf) using chestnut wood from young coppice stands. Nanomaterials. 10, 956; doi:10.3390/nano10050956. Spina, S.; Zhou, X.; Segovia, C.; Pizzi, A.; Romagnoli, M.; Giovando, S.; Pasch, H.; Rode, K.; Delmotte, L. (2013). Phenolic resin adhesives based on chestnut (Castanea sativa) hydrolysable tannins. Journal Adhesive Science Technology. 27, 2103–2111. Yang, F.; Wu, Y.; Zhang, S.; Zhang, H.; Zhao, S.; Zhang, J.; Fei, B. (2019). Mechanical and thermal properties of waterborne polyurethane coating modified through one-step. Coatings. 10, 40. * * * * * 157 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ALTERNATIVE MATERIALS USED IN BRAKE LINING İlker SUGÖZÜ 1 Banu SUGÖZÜ2 ABSTRACT As asbestos, which is used as brake lining material for the slowing and stopping of the vehicle, the dust generated during braking mixes into the air and causes lung cancer in living creatures, so it is prohibited to use it in the linings after determining its negative impact on human health. After the banning of asbestos, the search for alternative materials that will provide the properties of asbestos and which will not create a health problem has increased. In this study, alternative materials to asbestos, which are used in linings that provide a stable friction coefficient and high wear resistance, do not threaten the environment and human health, were investigated. 158 Anahtar Sözcükler: Asbestos, Brake lining, Friction, Wear Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Mersin, Türkiye ilkersugozu@mersin.edu.tr. 2 Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Mersin, Türkiye banusugozu@mersin.edu.tr 1 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 1. INTRODUCTION The continuous development of the industry has revealed the need to find alternative suggestions for the materials used in production for a healthy environment and sustainable development. Although many materials are used in the automotive industry, not all materials are low-cost and safe. Linings used in automotive and industrial applications consist of a combination of many substances. Linings, which are important for safety in vehicles, are one of the elements in the brake system. Due to its very good tribological properties, asbestos, a natural mineral, has been used in brake linings. However, the use of asbestos fiber was avoided due to its carcinogenic nature, asbestos-free friction materials and brake linings were developed (Idris, Aigbodion, Abubakar, Nwoye, 2015). Preferred materials determine the tribological properties of brake pads such as friction and wear. Day by day, as an alternative to the production of non-asbestos brake linings, the use of materials such as industrial, agricultural and animal waste is increasing, and the use of materials that do not provide the desired properties is abandoned. Thus, environmentally friendly and cheap materials that can be used in the production sector emerge. In this study, information is given about the properties of brake linings, lining components and alternative materials used in linings. 2. THE LININGS A brake plays a vital role in any automobile vehicle to slow down or stop the vehicle completely. During brake application, the friction between the brake pads and the rotating disc converts the kinetic energy of the vehicle into heat energy and causes the vehicle to stop. For this reason, brake pads must absorb heat quickly, withstand higher temperatures and not wear. The brake pad material must exhibit a constant and stable coefficient of friction, and must not disintegrate or deteriorate at high temperatures (Rao and Babji, 2015). * * * * * 159 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 2.1. Materials Used in Brake Linings There are 10-20 different materials in the composition of the linings used in automotive and industrial applications (Sugözü and Mutlu, 2008). Each of these materials used in brake pad compositions has different functions. Sometimes up to 20 or 25 different ingredients are used. These components fall into four broad classes: binders, structural materials, fillers, and friction additives / modifiers. Binders connect the rest of the components, structural materials provide structural reinforcement to the composite matrix, fillers create the volume of the brake pad while reducing costs, and friction modifiers stabilize the friction coefficient (Eriksson, 2000). 2.1.1. Binders Binders, which are the most important component in friction materials, hold all components together tightly and ensure that the composites show the desired performance properties adequately and reliably. Materials such as phenolic, novalac and synthetic resin are used as binders in lining composites. Since these materials are polymer-based, they are not resistant to high temperatures and are the least predictable components of change in the friction material. Generally thermoset or novalac type phenolic resin is used and is used with rubber powder to increase damping (Eriksson, Bergman, Jacobson, 2002). 2.1.2. Reinforcement materials Reinforcement elements are used to provide mechanical strength such as strength and rigidity in brake linings. Asbestos is mostly used as a reinforcing element, as it can maintain its properties at cheap and high temperatures for years. Although it has many good properties such as heat and electricity insulation, resistance to friction, its use is prohibited when seriously harmful effects on human health are understood. In this case, producers have sought different materials instead of asbestos. Today, materials such as glass fiber, aramid (kevlar), steel wool, rock wool, ceramic wool are used as reinforcement in brake linings. * * * * * 160 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 2.1.3. Filler materials Fillers are used in the lining material to fill the volume and reduce the cost. The choice of filler material is linked to the friction material so that it can be improved without worsening the frictional properties. Cashew powder is an organically used filling material. Other filling materials are materials such as barite, barium sulphate, mica, calcium carbonate and vermiculite. 2.1.4. Friction materials Friction materials are used to adjust the friction coefficient in linings. However, they also improve their wear properties with different materials added. Friction materials are mainly of two types, abrasives and lubricants. While lubricants reduce the coefficient of friction and wear rate, abrasives have the opposite effect. Materials such as graphite and antimonite are used in lubricants, and alumina, silica, zircon, silicon carbide and quartz in abrasives. 2.2. Alternative Materials Used in Brake Linings Although there are many materials in the content of composite brake pads, new studies are constantly being carried out by changing the composition to provide the desired properties. Each study in this area allows new materials to emerge. Until today, alternative materials such as industrial, agricultural and animal waste have been studied in linings. 2.2.1. Agricultural waste materials Instead of asbestos and phenolic resin in brake pads, a new brake pad was investigated using agricultural waste banana peel as a binder, and as a result, it was found that it was possible to replace asbestos with banana peel particles in the production of brake pads (Idris, Aigbodion, Abubakar, Nwoye, 2015). Eggshell based environmentally friendly brake pads have been developed and evaluated with gum arabic as a binder (Edokpia, Aigbodion, Obiorah, Atuanya, 2014). In another study, it was seen that the palm kernel shell used in brake pad composites can be used effectively as an alternative to existing fillers such as asbestos (Elakhame, Alhassan, Samuel, 2014). There are many studies in the literature such as pulp, coconut shells, rice husk, cashew shell, spindle seed powder as agricultural waste. * * * * * 161 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 2.2.2. Animal waste materials As an alternative product that can replace asbestos, animal wastes are used as well as vegetable wastes. Ground cow hooves have been applied as an alternative in the development of brake pads (Bala, Okoli, Abolarin, 2016). Evaluating the properties of the periwinkle shell, it has been used to improve the brake pad, and the results have proven that it can be used as a brake friction material (Aku, Yawas, Madakson, Amaren, 2012). 2.2.3. Industrial waste materials The use of industrial waste materials and by-products in production sectors is increasing for a healthy environment and sustainability. A potential industrial waste application is in automobile brake pad formulations where the amount of filler is 30-70% by weight. This not only lowers production costs, but additionally offers a chance to use waste materials, thus reducing the environmental burden (Dadkar, Tomar, Satapathy, 2009). Structurally, cement kiln powder contains significant amounts of calcium oxide, alumina, silica, calcium sulphate, and calcium carbonate which are used in most of the currently available brake pad formulations (Mohamed, El Gamal, 2011). Studies are carried out by adding the obtained fly ash (Sugözü, 2018). 3. CONCLUSION Materials considered only as waste for years are considered as alternative products to industrial products in today's conditions. Studies on brake pads show that the materials generally give good results. In R & D studies, it should be investigated that it can be used with different types of fillers that will minimize the negative effects of the brake pads due to the material. With the developing technology studies, the more the materials are used, the more their properties emerge and this leads to the use of the material as an alternative in different areas. It is thought that by giving more importance to the studies related to the increase in the use of natural and waste products in the industry, it can contribute both environmentally and economically. * * * * * 162 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey REFERENCES Aku, S. Y., Yawas, D. S., Madakson, P. B., & Amaren, S. G. (2012). Characterization of periwinkle shell as asbestos-free brake pad materials. The Pacific Journal of Science and Technology, 13(2), 57-63. Bala, K. C., Okoli, M., & Abolarin, M. S. (2016). Development of automobile brake lining using pulverized cow hooves. Leonardo Journal of Science, 15(28), 95-108. Dadkar, N., Tomar, B. S., & Satapathy, B. K. (2009). Evaluation of flyash-filled and aramid fibre reinforced hybrid polymer matrix composites (PMC) for friction braking applications. Materials & Design, 30(10), 4369-4376. Edokpia, R. O., Aigbodion, V. S., Obiorah, O. B., & Atuanya, C. U. (2014). Evaluation of the properties of ecofriendly brake pad using egg shell particles–Gum Arabic. Results in Physics. Elakhame, Z. U., Alhassan, O. A., & Samuel, A. E. (2014). Development and production of brake pads from palm kernel shell composites. International Journal of Scientific 163 & Engineering Research, 5(10), 735-744. Eriksson, M. (2000). Friction and contact phenomena of disc brakes related to squeal. Acta Universitatis Upsaliensis. Eriksson, M., Bergman, F., & Jacobson, S. (2002). On the nature of tribological contact in automotive brakes. Wear, 252(1-2), 26-36. Idris, U. D., Aigbodion, V. S., Abubakar, I. J., & Nwoye, C. I. (2015). Eco-friendly asbestos free brake-pad: Using banana peels. Journal of King Saud University-Engineering Sciences, 27(2), 185-192. Mohamed, A. M. O., & El Gamal, M. M. (2011). Solidification of cement kiln dust using sulfur binder. Journal of hazardous materials, 192(2), 576-584. Rao, R. U., & Babji, G. (2015). A Review paper on alternate materials for Asbestos brake pads and its characterization. International Research Journal of Engineering and Technology, 2(2), 556-562. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Sugözü, B. (2018), Tribological properties of brake friction materials containing fly ash. Industrial Lubrication and Tribology, 70(5), 902-906. Sugözü, İ., & Mutlu, İ. (2008). The investigations of influence friction and wear behavior of brake pad materials. Electronic Journal of Machine Technologies, 5(4), 33-40. 164 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey EFFECT OF HARDNESS ON TRIBOLOGICAL PROPERTIES OF COMPOSITE MATERIALS İlker SUGÖZÜ 1 Banu SUGÖZÜ2 ABSTRACT Friction-wear properties of automotive brake pad; The content of the pad and the production parameters of the pad change depending on various factors such as the driving conditions of the vehicle. Composite materials are formed by combining more than one and different sized materials. Composite materials provide different properties to the structure it creates. In this study, the effect of linings produced as composite with different hardness such as 20 HB, 32 HB and 41 HB on tribological properties was investigated. Friction and wear tests of three pads produced in different hardness were made. Tests were carried out on a pin-on disc type tester. It has been determined that the hardness affects the lining performance. Anahtar Sözcükler: Tribology, composite material, pad, hardness. 165 Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Mersin, Türkiye ilkersugozu@mersin.edu.tr. 2 Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Mersin, Türkiye banusugozu@mersin.edu.tr 1 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 1. INTRODUCTION The most important feature of a vehicle is its' safety system. Friction principles apply in brakes and the pressure applied to friction surfaces is utilized. The brake pad converts kinetic energy into heat energy through friction. Brake pads have an important role in ensuring the safety of the vehicle while driving. In order for a brake pad to provide safe driving under different environmental conditions, it must have many features such as stable friction coefficient, low wear rate, low noise and vibration. Materials such as resin, fiber, solid lubricant, abrasive particles, metal chips and fillers are used to achieve these desired properties (Handa, Kato, 1996). Brake pad efficiency has also been improved depending on the developments in automotive technology. These developments are based on many applicable and inapplicable compositions. Brake pad is a combination of many materials. The relationship between the ingredients in the composition and the tribological properties of the pad such as friction and wear are not clearly understood (Jacho, 1973; Liu, 1976). The friction and wear properties of each component in the brake pad are different from each other (Rhee, 1970). The friction coefficient is the biggest factor in automotive brake pads and vehicle safety is directly related to this value (Gemalmayan, 1984). In addition, the physical properties of the friction material used in the lining content are also important. In this study, the effect of hardness, which is among the physical properties of lining, on braking performance was investigated. 2. MATERIALS AND METHOD Asbestos-free reinforcement materials are used in the production of linings. In determining the material rates during production, the mass ratio is taken as a basis. The mixtures prepared in the ratios specified in Table 1 were mixed in a mixer for 10 minutes at 90 rpm to ensure homogeneity. The cold pressing process was completed in a 25.4 mm diameter mold, at 80 bar pressure, with 2 minutes of compression. Preformed lining samples were baked for 10 * * * * * 166 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey minutes by venting at intervals of 60 seconds in a baking mold at 100 (H20), 120 (H32) and 150 (H41) bar pressure and 150 ° C temperature. Thus, the vapors and gases that occur as a result of the reactions formed by the lining components as a result of the temperature are provided to be expelled. Table 1: Material ratios in the mixture (% by mass) Ingredient H20 H32 H41 Phenolic resin 20 20 20 Copper particles 10 10 10 Alumina 6 6 6 Graphite 8 8 8 Brass particles 4 4 4 Barite 42 42 42 Cashew dust 10 10 10 167 Lining production parameters are given in Table 2. Samples produced at 20, 30 and 40 Brinell hardness were coded as H20, H32 and H41, respectively. Table 2: Brake pad production parameters Procedure Mixing Pre-forming Time (min) 10 2 Molding 10 * * Conditions Pressure (bar) 80 100 (H20) 120 (H32) 150 (H41) * * Temperature (°C) Ambient temperature Ambient temperature 150 * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey In determining the braking performance of the pads, an experiment set that can transfer the values of friction coefficient, brake force, hydraulic system pressure, pad surface temperature given in Figure 1 to the computer environment during the experiment was used. Load cell was used to measure the friction force between the lining and the brake disc during rotation in the experimental setup. Thus, the rotation force was measured electronically, taking into account the desire of the pad to rotate together with the disc due to the friction force arising from the pressure applied to the brake pad during the rotation of the disc. There is a speed adjuster in order to use the brake disc in the experimental setup at the desired speed and revolutions. Detailed information about the test device can be found in the authors' works (Sugözü, 2015; Sugözü, 2016). Figure 1: Brake pad test device 168 The friction coefficient and wear of specimens was obtained by conducting experiments as specified in the Turkish Standards (TSE 555, 1992; TSE 9076, 1991). The friction coefficient for each sample was recorded at 1 second intervals under 1050 kPa * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey pressure at 6 m/s. In the abrasion tests, the brake pad samples were calculated by building approximately 3 km road under 1050 kPa pressure. Density was determined with Archimedes principle and hardness was determined with Brinell hardness tester. In the hardness measurement processes, a 5 mm diameter steel ball tip was used as the puncture tip. The applied load is taken as 750 N. Hardness measurements were made on the wearing surface of the samples. Hardness values were determined by taking values from the middle and close points of the samples. The arithmetic mean of the measurement values taken from different regions for each sample was taken. 3. RESULTS AND DISCUSSION In this study, three different composite pads were produced, provided that the materials of different hardness and lining composition remained constant. As stated in the TSE 555 standard, a total of fifteen samples were produced, taking into account that the results obtained from five test pieces with the same content will be taken into account. One of the most important features required from brake pads is that the change in the friction coefficient is at a minimum level due to the increase in the interface temperature caused by friction during braking (Persson, 1994; Tabor, 1996). The friction stability (%) value should be as high as possible and close to 100, and the slope and fluctuations of the obtained curve should be minimum (Bijwe, Aranganathan, Sharma, Dureja, Kumar, 2012). Figure 2-4 shows the friction coefficient-time graphics. The figures show a slightly bumpy change in friction coefficient. This may be due to the periodic continuous change in temperature into the contact areas on the disc surface during friction (Anderson, 1992). In addition, this situation has been explained by the presence and growth of the roughness on the surface of the friction pairs in the literature (Stachowiak, Batchelor 2001). In this case, a state of adhesion and a release is constantly repeated, causing a continuous increase and decrease in the friction coefficient. The reason for the increase and decrease in the friction coefficient at high interface temperatures may * * * * * 169 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey be due to the inhomogeneity of the microstructure of the disc made of cast iron (Jang, Kim, 2000). When the friction coefficient-time graphs are examined, the value of the friction coefficient of the sample H20 is lower than the samples with the code H32 and H41. This situation can be explained by the fact that the materials that make up the component cannot hold tightly to each other due to the low production pressure, resulting in poor adhesion on the opposite surface during friction and low temperature at the friction surface temperature. Figure 2: Friction coefficient of the sample H20 Friction Coefficient (µ) 0,5 0,4 0,3 0,2 170 0,1 0 0 10 20 30 40 50 60 70 80 90 Time (min) When H32 and H41 coded samples were taken together, H32 showed a higher friction coefficient than H41. In the sample coded H41, the surface temperature increased as a result of the reduction of the gaps between the materials forming the lining and the formation of a larger friction surface due to the production pressure. The increase in surface temperature negatively affected the friction performance. As the binder material forming the pad is affected negatively with the increase in temperature, the H41 coded sample cannot adhere better to the disc surface, resulting in a lower friction coefficient and higher friction surface temperature than H20 and H32. The friction coefficient variation is strongly influenced by disc thickness, disc temperature and components occurring on the friction surface (Anderson, 1992). It has been emphasized in the literature that the friction coefficient * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey varies between 0.1 and 0.7 depending on the friction force and disc-pad interface temperature (Moore, 1975). Figure 2: Friction coefficient of the sample H32 Friction Coefficient (µ) 0,6 0,5 0,4 0,3 0,2 0,1 0 0 10 20 30 40 50 60 70 80 90 Time (min) 171 Figure 4: Friction coefficient of the sample H41 Friction Coefficient (µ) 0,6 0,5 0,4 0,3 0,2 0,1 0 0 10 20 30 40 50 60 70 80 Time (min) * * * * * 90 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Zero wear on brake pads cannot be expected. Because friction materials with very high abrasion resistance cause abrasion of the counter material. For this reason, the variation of the friction coefficient against temperature is considered important in lining materials rather than wear resistance. The data obtained as a result of the experiments with the lining samples are given in Table 3. Table 3: Experimental data of lining samples Average friction coefficient (µort) Specific wear rate H20 (cm3/Nm) Brinell hardness (HB) Density (g/cm3) 0,35 0,22 x10-6 20 2,01 H32 0,51 0,31 x10-6 32 2,10 H41 0,46 0,26 x10-6 41 2,19 Sample 172 With the increase in pressure, the gaps between the materials that make up the component decreased and the particles were more tightly adhered to each other. The increase in the production pressure in the samples produced has been effective in the increase of material density and hardness. The homogeneous distribution of the component and minimizing the pressing pressure of the cavities in the sample caused an increase in the hardness value in the sample. A relationship between the physical properties of the brake pads have been determined. It has been observed that there is a direct proportion between the hardness and density of the linings. Increasing hardness increased the disc surface temperature. The temperature increase caused the friction coefficient of the pad coded H41 to decrease. The temperature increase caused the pad to fade on the disc surface. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 4. CONCLUSION The results obtained from the experiments with the brake pads of different densities are evaluated below.  It has been observed that the temperature occurring at the interface between the lining and the disc directly affects the friction stability.  The high hardness increases the pad and disc surface temperature.  The high hardness of the pad increased the temperature and this situation negatively affected the friction coefficient.  It has been observed that as the hardness increases, the density of the lining increases proportionally.  The results obtained from the friction-wear tests were found to be parallel to the literature and in accordance with TSE 555. 173 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey REFERENCES Anderson, A.E. (1992). Friction, Lubrication and Wear Technology. ASM Handbook, Vol. 18, Bijwe, J., Aranganathan, N., Sharma, S., Dureja, N., Kumar, R. (2012). Nano-abrasives in friction materials-influence on tribological properties. Wear, Volume 296, Issue 1-2, Pages 693-701. Gemalmayan, N. (1984). Sürtünme Malzemelerinin Özelliklerinin Deneysel İncelenmesi. PhD Thesis, Gazi University, Ankara, Turkey. Handa, Y., Kato, T. (2006). Effects of Cu Powder, BaSO4 and Cashew Dust on (he Wear and Friction Characteristic of Automotive Blake Pads. Tribology Transactions. Volume.39, Pages.346-353. Jacho, M. G. (1973). Simulation and Characterization of Used Brake Friction Materials and Rotors. SAF. Paper No 730191. 174 Jang, H., Kim, S. J. (2000). The effects of antimony trisulfide (Sb2S3) and zirconium silicate (ZrSiO4) in the automotive brake friction material on friction charecteristics. Wear, Volume 239, Issue 2, Pages 229-236. Liu, T., Rhee, S. K. (1976). High Temperature Wear of Asbestos Reinforced Friction Materials. Wear, Volume 37, Pages 291-297. Moore, D.F. (1975). Principles and Application of Tribology. Pergamon Press, Oxford. Persson, B. N. J. (1994). Theory of Friction - the Role of Elasticity in Boundary Lubrication, Physical Review B, Volume 50, Issue 7, Pages 4771-4786. Rhee, S. K. (1970). Wear Equation for Polymers Sliding Against Metal Surfaces. Wear. Volume 16. Pages 431-445. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Stachowiak, G.W., Batchelor, A.W. (2001). Engineering Tribology. ButterworthHeinemann. Sugözü, B. (2016). The effect of additive of nano silica, nano alumina and nano zircon abrasive particles on brake lining properties. PhD Thesis, Selçuk University, Konya, Turkey. Sugözü, I. (2015). Investigation of using rice husk dust and ulexite in automotive brake pads. Materials Testing, Volume 57, Issue 10, Pages 877-882. Tabor, D. (1996). Friction as a dissipated process, Friction of organic polymers in fundamentals of friction. Macroscopic and Microscopic Processes, 3, Volume 220, Issue 3, Pages 3-5. TSE 555 (1992). Highway Vehicles-Brake System-Brake Pads for Friction Brake. Turkish Standard Institute. Ankara, Turkey. TSE 9076 (1991). Road Vehicles-Brake Linings- Evaluation of Friction Material Characteristics- Small Sample Bench Test Procedure. Turkish Standard Institute, Ankara, Turkey. * * * * * 175 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey EFFECT OF PAD DENSITY ON BRAKING PERFORMANCE İlker SUGÖZÜ 1 Banu SUGÖZÜ2 ABSTRACT Vehicle brake pads are required to have a stable friction coefficient and high wear resistance during braking. The materials used in the lining content, lining production stages are factors affecting the friction coefficient and wear resistance. In this study, the effect of the density of the linings produced by pressing method on the friction coefficient and wear resistance was investigated by bringing together the materials constituting the lining content. The performances of three different pads with 1.75 g/cm 3, 2.01 g/cm3 and 2.26 g/cm3 density were examined using a pin-on disk tester. Friction coefficient, specific wear and hardness properties were compared. Key Words: Pad, friction coefficient, wear, density. 176 Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Mersin, Türkiye ilkersugozu@mersin.edu.tr. 2 Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Mersin, Türkiye banusugozu@mersin.edu.tr 1 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 1. INTRODUCTION Brake pads consist of multiple components (Cho, Kim, Kim, Jang, 2005). Currently, the number of these components is more than 150 (Morshed, Haseeb, 2004; Jang, Kim, 2000; Kim, Cho, Lim, Jang, 2001). These components; It consists of abrasives, friction modifiers, filling materials and reinforcers and binding materials. In order for a brake pad to provide safe driving under harsh environment and driving conditions, many features such as regular friction coefficient, low wear rate, thermal deformation resistance and comfort conditions such as low noise and vibration are required. Materials such as resin, fiber (fiber), solid lubricant, abrasive particles, metal chips and fillers are used to provide these desired properties (Handa, Kato, 1996). The component in the production of lining consists of 2080% mineral-based, 10-60% organic-based, 20-40% binder elements, 10-20% mineralbased materials and coloring oxides (Gemalmayan, 1984). The biggest factor in automotive friction elements is the friction coefficient, and vehicle safety is directly related to this value. In addition, the physical properties of the friction material are also important (Gemalmayan, 1984). However, in order for friction materials to function as expected, it is not enough to have a high friction coefficient alone. Rather than having a high friction coefficient, it should maintain a constant friction coefficient value as much as possible under stresses and especially at high temperatures. In addition, the amount of abrasion should be low, the counter material should not be scratched and damaged, and the mechanical strength should be sufficient to withstand the forces exposed. In this study, three different densities of pads with the same contents were produced and their effect on braking performance was investigated. 2. MATERIALS AND METHOD In the production of linings, components that do not contain asbestos and that prevent thermal degradation at high temperatures and strengthen the mechanical and tribological * * * * * 177 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey properties of the lining have been selected. In determining the material ratios, the mass ratio is taken as basis. Table 1: Material ratios in the mixture (% by mass) Ingredient D5 D10 D15 Phenolic resin 20 20 20 Copper particles 15 15 15 Alumina 5 5 5 Graphite 5 5 5 Brass particles 2,5 2,5 2,5 Barite 47,5 42,5 37,5 5 10 15 Cashew dust 178 The mixture was mixed for 10 minutes at 90 rpm in order to ensure the homogeneity of the mixtures prepared at the rates specified in Table 1. After the mixing process, the mixture is compressed in a 25.4mm × 25.4mm mold and preformed the lining. Then the mixture was baked in a hot baking mold. Table 2 shows the lining production stages. Table 2: Brake pad production parameters Procedure Conditions Time (min) Pressure (kPa) Temperature (°C) Mixing 10 Pre-forming 2 10000 Ambient temperature Molding 10 18000 180 * * Ambient temperature * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey The test set shown in Figure 1 was used to determine the properties of the linings such as wear and friction coefficient. Detailed information about the test device can be found in the authors' works (Sugözü, 2015; Sugözü, 2016). Figure 1: Brake pad test device (Sugözü, 2015) 179 The friction coefficient and wear of specimens was obtained by conducting experiments as specified in the Turkish Standards (TSE 555, 1992; TSE 9076, 1991). The friction coefficient for each sample was recorded at 1 second intervals under 1050 kPa pressure at 6 m/s. In the abrasion tests, the brake pad samples were calculated by building approximately 3 km road under 1050 kPa pressure. Density was determined with Archimedes principle and hardness was determined with Brinell hardness tester. 3. RESULTS AND DISCUSSION In this study, three brake pads with the same material content but different densities of 1.75 g/cm3, 2.01 g/cm3 and 2.26 g/cm3 were produced. The friction coefficient, specific wear and hardness tests of the pads were carried out and the effect of density on braking performance was examined. Figure 2-4 shows the friction coefficient-time graphics. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey When the figures are examined, the friction coefficient has increased until the 50th second due to the increase in the interface temperature, and the temperature has been formed after the 50th second. Generally, it has been emphasized in the literature that the friction coefficient (μ) varies between 0.3 and 0.7, depending on the friction force and disc-pad interface temperature (Moore, 1975). When the figures are examined, a fluctuating continuous change is observed in the friction coefficient in the continuation of the friction layer development process. It is stated that it is caused by the periodic continuous change of temperature in the contact areas on the disc surface during friction (Anderson, 1992). Due to this effect, a continuous change occurs in the friction coefficient. In addition, this is explained by the coalescence and growth of the roughness on the surface of the friction pairs (Stachowiak, Batchelor, 2001). In this case, a state of adhesion and a release is constantly repeated, causing a continuous increase and decrease in the friction coefficient. Figure 3: Friction coefficient of the sample D5 Friction Coefficient (µ) 0,6 180 0,5 0,4 0,3 0,2 0,1 0 0 50 100 150 200 250 300 350 400 450 Time (s) * * * * * 500 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Figure 4: Friction coefficient of the sample D10 Friction Coefficient (µ) 0,6 0,5 0,4 0,3 0,2 0,1 0 0 50 100 150 200 250 300 350 400 450 500 Time (s) Figure 4: Friction coefficient of the sample D15 Friction Coefficient (µ) 0,6 0,5 181 0,4 0,3 0,2 0,1 0 0 50 100 150 200 250 300 350 400 450 500 Time (s) It is unthinkable that the wear on the linings during braking will be zero. Because friction materials with high wear resistance cause wear of the counter material. In lining materials, the change of friction coefficient against temperature is seen more important than wear resistance. The data obtained as a result of the experiments with the lining samples are given in Table 3. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Table 3: Experimental data of lining samples Average friction coefficient (µort) Specific wear rate D5 (cm3/Nm) Brinell hardness (HB) Density (g/cm3) 0,38 0,19 x10-6 21 1,75 D10 0,40 0,21 x10-6 22 2,00 D15 0,45 0,24 x10-6 25 2,26 Sample Brake pads between the physical properties of the samples have been determined. Accordingly, the density is directly proportional to the hardness. In addition, an increase in the average friction coefficient of the samples with high hardness was observed. Accordingly, it was seen that the average friction coefficient values of the samples with high hardness were higher. However, the high hardness of the linings causes more abrasion of the opposing element (disc) and brake pads. 182 4. CONCLUSION The results obtained from the experiments with the brake pads of different densities are evaluated below.  The size and amount of materials used in the brake pad content affect the brake pad density.  As the lining density increases, the friction coefficient is shaped according to the material content.  As the density increased depending on the lining content, the hardness of the lining increased.  Increasing the hardness of the lining depending on the density increased the wear resistance. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey REFERENCES Anderson, A.E. (1992). Friction, Lubrication and Wear Technology. ASM Handbook, Vol. 18, Cho, M. H., Kim, S. J., Kim, D., Jang, H. (2005). Effects of ingredients on tribological characteristics of brake lining and experimental case study. Wear, Volume 258, Issues 11– 12, Pages 1682-1687. Gemalmayan, N. (1984). Sürtünme Malzemelerinin Özelliklerinin Deneysel İncelenmesi. PhD Thesis, Gazi University, Ankara, Turkey. Handa, Y., Kato, T. (1996). Effects of Cu Powder, BaSO4 and Cashew Dust on the Wear and Friction Characteristic of Automotive Brake Pads. Tribology Transactions, Volume 39, Issue 2. Jang, H., Kim, S. J. (2000). The effects of antimony trisulfide (Sb2S3) and zirconium silicate (ZrSiO4) in the automotive brake friction material on friction charecteristics. Wear, Volume 183 239, Issue 2, Pages 229-236. Kim, S. J., Cho, M. H., Lim, D. S., Jang, H. (2001). Synergistic effects of aramid pulp and potassium titanate whiskers in the automotive friction materials. Wear, Volume 251, Issues 1–12, Pages 1484-1491. Moore, D.F. (1975). Principles and Application of Tribology. Pergamon Press, Oxford. Morshed, M. M., Haseeb, A. S. M. A. (2004). Physical and chemical characteristics of commercially available brake shoe lining materials: a comparative study. Journal of Materials Processing Technology, Volumes 155–156, Pages 1422-1427. Stachowiak, G.W., Batchelor, A.W. (2001). Engineering Tribology. ButterworthHeinemann. Sugözü, B. (2016). The effect of additive of nano silica, nano alumina and nano zircon abrasive particles on brake lining properties. PhD Thesis, Selçuk University, Konya, * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Turkey. Sugözü, I. (2015). Investigation of using rice husk dust and ulexite in automotive brake pads. Materials Testing, Volume 57, Issue 10, Pages 877-882. TSE 555 (1992). Highway Vehicles-Brake System-Brake Pads for Friction Brake. Turkish Standard Institute, Ankara, Turkey. TSE 9076 (1991). Road Vehicles-Brake Linings- Evaluation of Friction Material Characteristics- Small Sample Bench Test Procedure. Turkish Standard Institute, Ankara, Turkey. 184 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey POWDER MATERIALS USED IN AUTOMOTIVE BRAKE PAD İlker SUGÖZÜ 1 Banu SUGÖZÜ2 ABSTRACT The braking system is used to slow down or stop a moving vehicle. The pads used in the brake system rub against the disc surface, allowing the vehicle to stop or slow down. Automotive brake pads are produced by homogeneous mixing of different materials, cold and hot pressing. Materials used in pads are grouped as binders, friction adjusters, abrasives, fillers and lubricants. The materials used in their pads and the production stages significantly affect braking performance. In this study, the materials used in automotive brake pads and their effects on braking performance were investigated. Key Words: Vehicle, Brake, Pad, Material. 185 Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Mersin, Türkiye ilkersugozu@mersin.edu.tr. 2 Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Mersin, Türkiye banusugozu@mersin.edu.tr 1 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 1. INTRODUCTION The most important safety feature of a car is its brake system. Systems that enable motion to be stopped or controlled by converting motion energy to heat through friction are called braking systems (Bijwe, 1997). One of the most important components of the brake system that affects the braking performance is the pads. Linings are composite friction materials made of different components. Considering the working conditions, it can be said that the linings work under severe conditions. Working conditions are getting more difficult, especially in heavy tonnage high speed vehicles. In case of sudden stopping of the vehicle at high speeds or in case of longterm braking, it is possible to increase the temperature of the pad surfaces up to 700 ° C. Heavy working conditions increase the properties required from linings. Different lining materials have been developed considering the working conditions (Ayar, 1994). Today, friction materials that do not threaten human health and resistant to high temperatures are tried to be produced instead of asbestos-based friction materials that are threaten human health and sensitive to high temperatures. (Kurt, Boz, 2005). 186 2. MATERIALS USED IN BRAKE PADS AND THEIR PROPERTIES Hundreds of different materials and their types have been used in brake linings so far and still continue to be used. Brake pad composites are obtained by mixing materials with different properties in certain proportions and generally contain more than 10 components. Brake pad materials are basically required to provide the following properties (Chan, Stachowiak, 2004):  Ability to create sufficient friction coefficient  No damage such as any disintegration or breakage at high temperatures  Providing a constant and stable friction coefficient Substances that make up friction materials used in the automotive industry can be categorized in four classes according to their similar properties and intended use (Washabaugh, 1986). These are; reinforcing materials, fillers, binding agents, friction * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey adjusting agents. 2.1. Reinforcement Materials The reinforcement material adds mechanical strength properties such as strength and rigidity to the lining. Asbestos, which has a harmful effect on the environment, has been used as a reinforcement element for years. As a result of the banning of asbestos, different fiber reinforcement materials have emerged as an alternative. 2.1.1. Asbestos Asbestos is a natural mineral that has a fibrous structure. The technological value of asbestos is mainly due to its three properties. These features; fire resistance, high electrical and thermal insulation, and when added to cement products, it shows special binding properties similar to steel cages in concrete. Asbestos mixed with other materials in brake linings and floor tiles can provide high durability. Although it has very good properties as a material, its use is prohibited because it is understood that if inhaled, it causes serious harm to human health. 187 2.1.2. Glass fiber In the presence of many types of fibers used in polymer matrix composites, glass fibers are the most commonly used. Glass fibers are cheaper than other fibers such as aramid or carbon and provide the advantage of ease of manufacture. Also, the strength of composites depends on the properties of the glass fiber and the interfacial adhesion strength of the fiber matrix. If there is a good fiber-matrix bond strength, the applied load can be transferred from the matrix to the fiber more efficiently. Glass fibers have good mechanical properties and exhibit better tribological and mechanical properties reinforced with polymer matrix material (Gweon, Joo, Jang, 2016; Cox, 2012). It has been observed that the linings where glass fiber is used as a reinforcement element can adapt to the operating conditions, but it makes noise in applications. The noise making properties of linings are closely related to the lining composition and production process properties. It has been stated in the literature that it can be improved by reducing the Phenolformaldehyde resin ratio (Eckert, Bethke, 1987). * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 2.1.3. Aramid Fiber (Kevlar) Aramid fibers from organic structural materials increase the thermal resistance and friction stability of the pad. While the heat resistance increases with the amount of aramid fibers, the frictional stability does not change much (Kim, Jang, 2000). Kevlar's natural toughness, its elongation at break and its ability to bend easily (prevents the brittleness characteristic of mineral and artificial inorganic fibers) are other important features. In addition, it preserves its length during processes that require high shear such as flaking and mixing (Sugözü, Mutlu, 2008). 2.1.4. Steel fiber Since steel wool exhibits good wear resistance and stable friction at high temperatures, its usage area is quite wide, but they cause abrasion thickness changes on the disc, vibration and noise. However, it has been observed that the tendency to intermittent friction increases drastically with the increase in the ratio of steel wool in the structure (Jang, Ko, Kim, Basch, Fash, 2004). Although steel fiber produces good friction properties in some dry conditions, there is a rust layer formation that causes poor performance in wet conditions (Chau, Lee, Yang, Shih, 2016). 2.1.5. Rockwool Rock wool consists of a combination of various chemicals and recycled garbage materials by grinding the basal stone into powder. Stone wool consists of fibers of different sizes, and when mixed with other materials, it breaks down and disperses into the inner structure (Sugözü, Mutlu, 2008). 2.2. Fillers Fillers are used to fill the volume of the linings, increase their manufacturability and reduce costs. The choice of filling materials depends on the friction materials in order not to adversely affect the friction properties. Low-priced minerals such as barite, calcium carbonate or clay are used as fillers. Natural barium sulfate is a common filler and is generally regarded as ineffective on the friction * * * * * 188 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey coefficient. Pumice stone is another filler and slightly increases the friction coefficient (Tanaka, UEda, Noguchi, 1973). Cashew powder is a widely used organic filler. Cashew particles have the ability to reduce the instability in the friction coefficient at high temperatures. However, they fall off the friction surface, leaving behind large pores that turn into cracks. To prevent this, the particles are covered with a suitable adhesive (Chan, Stachowiak, 2004). Gypsum, another filling material, is found in nature as minerals. When the plaster is heated to 0-50 °C, it expands a little, as the temperature increases, water loss from the body begins and it decreases in volume. Gypsum is a material with a very low thermal conductivity value and this value is proportional to the density. It is used as a filling material by including up to 50% in friction materials. 2.3. Binding Materials Binders are adhesives that hold the lining components together before and during use. It is possible to use many thermoset resins as binders. Natural or synthetic rubber is also used as a binder. Although linkers can be used individually, more than one connector can also be used together (Vishwanath, Verma, Rao, 1993). 189 2.3.1. Phenolic Resin Phenolic resins are always used as binders in friction materials due to low cost, together with a good combination of mechanical properties such as compressive strength, high hardness, creep resistance, moderate thermal resistance and very good wetting capacity with most of the components (Gurunath, Bijwe, 2007). 2.3.2. Novalac Resin In particular, the heat-resistant novalac resin is preferred as the binder because the heat generated during brake application easily raises the temperature at the friction interface beyond the glass transition temperature of the binder resin and often raises above its decomposition temperature, causing the friction force to change abruptly during braking (Kim, Jang, 2000). 2.4. Friction Regulators Friction modifiers are used because of their effect on the wear and friction coefficient of the material. Friction agents are in two groups as abrasives and lubricants. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 2.4.1. Abrasives Abrasives not only increase the friction coefficient but also inevitably increase the wear rate. In linings with high abrasive content, the friction coefficient becomes unstable. They break the iron oxides on the opposite surface. Abrasives are generally hard particles such as silicates and metal oxides. (Ahmaruzzaman, M., 2010.) Abrasives used in brake linings are materials such as silica, alumina, zircon, quartz and silicon carbide. 2.4.2. Lubricants Lubricants reduce the wear rate and friction coefficient. Graphite, antimony trisulphite, molybdenum disulfide, copper sulphide, calcium fluorite are among the most used solid lubricants in conventional brake pads. Graphite, which is important in friction materials, is a branch of shaped carbon. Graphite flakes consisting of a single crystal have excellent elongation property. Graphite, which has a great effect on friction in linings, creates small contact areas on the surfaces due to its structure, ensures less tearing from the surfaces due to this, and has a great role in reducing friction as a result of its low shear value (Gemalmayan, 1984). 190 3. CONCLUSION With the banning of asbestos, which has been used for years and is the most important component of friction materials, the search for new materials in brake linings has begun. This has led to the discovery of new properties of both brake pad compositions and the materials used. Today, studies in this area are increasingly continuing. By constantly changing the composition of brake lining materials, studies are conducted on composites that can provide the desired properties. When preparing samples for lining materials, it is also important to determine the correct amount to be included in the composition with the materials. When designing a lining material, considering the conditions such as the weight of the vehicle and the environmental conditions it will operate in, it will be easier to develop brake pads that will meet the expectations. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey REFERENCES Ahmaruzzaman, M. (2010). A review on the utilization of fly ash. Progress in energy and combustion science, 36(3), 327-363. Ayar, H. H. (1994). An Experimental study of composition effects on the performance of disc brake pads. Master Thesis, Selçuk University, Graduate School of Natural and Applied Sciences. Bijwe, J. (1997). Composites as friction materials: Recent developments in non‐asbestos fiber reinforced friction materials—a review. Polymer composites, 18(3), 378-396. Chan, D. S. E. A., & Stachowiak, G. W. (2004). Review of automotive brake friction materials. Proceedings of the Institution of Mechanical Engineers, Part D: Journal of Automobile Engineering, 218(9), 953-966. Chau, J. L. H., Lee, C. C., Yang, C. C., & Shih, H. H. (2016). Zeolite-coated steel fibers for friction materials applications. Proceedings of the Institution of Mechanical Engineers, Part L: Journal of Materials: Design and Applications, 230(1), 35-42. Cox, R. (2012). Engineered tribological composites: the art of friction material development. SAE. Eckert, A., Bethke, H., 1987, Neue Erkenntnisse zur Asbestubstition in Reibbelagen, (Recent Development and Results in the Substitution of Asbestos in Friction Materials), Automobiltechnische Zeitschrift, 89:145-147, 150-152. Gemalmayan, N., 1984, Experimental investigation of the properties of friction materials (linings). Construction and application of asbestos-free lining materials. Doctoral Thesis, Gazi University, Graduate School of Natural and Applied Sciences, Ankara. Gurunath, P. V., & Bijwe, J. (2007). Friction and wear studies on brake-pad materials based on newly developed resin. Wear, 263(7-12), 1212-1219. Gweon, J. H., Joo, B. S., & Jang, H. (2016). The effect of short glass fiber dispersion on the friction and vibration of brake friction materials. Wear, 362, 61-67. Jang, H., Ko, K., Kim, S. J., Basch, R. H., & Fash, J. W. (2004). The effect of metal fibers on the friction performance of automotive brake friction materials. Wear, 256(3-4), 406-414. * * * * * 191 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Kim, S. J., & Jang, H. (2000). Friction and wear of friction materials containing two different phenolic resins reinforced with aramid pulp. Tribology international, 33(7), 477484. Kurt, A., & Boz, M. (2005). Wear behaviour of organic asbestos based and bronze based powder metal brake linings. Materials & Design, 26(8), 717-721. Sugözü, İ., & Mutlu, İ. (2008). The investigations of influence friction and wear behavior of brake pad materials. Electronic Journal of Machine Technologies, 5(4), 33-40. Tanaka, K., UEda, S., & Noguchi, N. (1973). Fundamental studies on the brake friction of resin-based friction materials. Wear, 23(3), 349-365. Washabaugh, F. J. (1986). EMCOR® 66 ultra-short fibers for asbestos-free friction materials. SAE transactions, 928-935. Vishwanath, B., Verma, A. P., & Rao, C. K. (1993). Effect of reinforcement on friction and wear of fabric reinforced polymer composites. Wear, 167(2), 93-99. 192 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey TÜRK HASTALARIN DİZLERİNİN ÖLÇÜMÜ VE FARKLI POPÜLASYONLARLA KARŞILAŞTIRILMASI Işık TUNCER ÖZET Femurun distal kısmı, tibianın proksimal kısmı ve patellanın morfolojik boyutları hakkındaki veriler yetersizdir. Bu çalışmanın amacı Türk hastaların dizlerini ölçmek ve farklı popülasyonlarla karşılaştırmaktı. Çalışma 2020 yılında Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı'nda gerçekleştirilmiştir. Çalışma 112 hastadan (56 kadın, 56 erkek) oluşmaktadır. Ölçümler, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı MRI cihazında yapılmıştır. Cinsiyete göre femurun distal kısmı, tibianın proksimal kısmı, patella ve ön, arka çapraz bağlarda anlamlı farklılık bulunmuştur (P <0.05). Erkeklerde tüm değerler daha yüksektir. Ancak sağ, sol ve yaşa göre yapılan karşılaştırmalarda anlamlı bir fark bulunmamıştır (P> 0.05). Bu çalışmanın sonuçları, üreticilerin total diz artroplastisinde kullanılacak bileşenlerin boyutunu ve en boy oranını daha doğru bir şekilde belirlemesini sağlayacaktır. Anahtar Sözcükler: Diz, çapraz bağ, anatomi, MRI. * * * * * 193 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey MEASUREMENT OF TURKISH PATIENTS' KNEES AND COMPARISON WITH DIFFERENT POPULATIONS ABSTRACT Data on the distal part of the femur, the proximal part of the tibia and the morphological dimensions of the patella are insufficient. The aim of the present study was to measure the knees of Turkish patients and compare them with different populations. The study was carried out in 2020 in Necmettin Erbakan University, Meram Faculty of Medicine, Department of Anatomy. The study consisted of 112 patients (56 females, 56 males).Measurements were made on an MRI device in Selcuk University, Faculty of Medicine, Department of Radiology. A significant difference was found by gender in the distal part of the femur, the proximal part of the tibia, the patella and anterior, posterior cruciate ligaments (P <0.05). All values were higher in men. However, no significant difference was found in the comparisons according to right, left and age (P> 0.05). The results of this study will enable manufacturers to more accurately determine the size and aspect ratio of components for use in total knee arthroplasty. Key Words: Knee, cruciate ligament, anatomy, MRI * * * * * 194 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey INTRODUCTION Side-by-side comparison of human knee joint anatomy and function seems to be a prevalent practice in the evaluation of surgical methods and functional outcomes in unilateral joint pathologies. (Dargel, J.,et al.,2009; Anderson, A.F.,et al.,1992; Eckstein, F., et al.,2002; Gokeler, A.,2003; Jonsson, H.,et al.,1993;Jordan, S.S.,et.al.,2007; Li, G.,et al.,2008; Papannagari, R.,et al.,2006; Petermann, J.,et al.,2000; Shefelbine, S.J.,et al.,2006; SnyderMackler, L.,et al.,1997). Supposing that the contralateral joint provides "normal" anatomy and function, it is considered that within-subject side differences are less than betweensubject variability (Anderson, A.F., et al., 1992). The tibial component is known to be more inclined to complications than the femoral component in total knee arthroplasty (TKA). (Kwak, D.S., et al., Canale, S.T.,2003) Therefore, it essential to properly size the tibial prosthesis to the cut surface of the proximal tibia to ensure the best stability and longevity for the implant (Incavo,S.J.,et al., 1994;Westrich, G.H. et al.,1995). Anthropometric data on the proximal tibia are insufficient in the Asian population. A tibial component matching the anthropometry of the Korean population can be expected to produce better results. We evaluated anthropometric data of proximal tibia obtained from a large number of Korean cadavers using computed tomography and compared these measurements with the dimensions of TKA prostheses commonly found in Korea. In addition, the change pattern of mediolateral dimensions regarding anteroposterior dimensions was compared between the study population and the currently available prosthesis. Higher rates of anterior cruciate ligament (ACL) injury have been consistently reported in females (Wang, H.M.,et al 2019 ;Prodromas, C.C., et al.,2007; Myklebust, G.,et al.1998; Arendt, E.A., Agel J., Dick, R.,1999;Arendt, E.A.,Dick, R.,1995; Beynnon, B.D., et al.,2014). Even after considering the level of sport and competition, female athletes are twice as likely to maintain an ACL injury for the first time than male athletes. (Beynnon, B.D.,2014). This gender inequality in injury risk has remained consistent over the last twenty * * * * * 195 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey years despite the efforts to prevent it. To date, these prevention efforts have mostly focused on biomechanical and neuromuscular risk factors which are believed to be modifiable through training. Yet, dealing with these factors alone has not resulted in a large change in the incidence of ACL injury among those physically active (Agel, J., Rockwood, T., Klossner, D.,2016). While it is not that easy to change anatomical risk factors, we need to understand their impact on knee joint health and how to best protect or neutralize this risk. In the present study, we investigated the morphometric parameters of the knee component in relation to the unicompartmental knee arthroplasty in the Turkish population. The aim of this study was to measure the distal part of the femur, the proximal part of the tibia and patella in knees of Turkish patients and to compare these measurements with the dimensions of existing knee implants. Material and Method The study consisted of 112 patients who underwent MRI. Right (56 patients) and left (56 patients) distal part of the femur, proximal part of the tibia, patella, ACL, PCL were studied. Ethical approval for the study was obtained from the ethics committee of our institution (2019/2124). The study was conducted by the Selcuk University, Faculty of Medicine, Department of Radiology. 112 patients who underwent MRI were 20-60 years old (Fig. 1-4). However, 24 patients were excluded in the study due to bone deformity, malalignment, or knees with any implants. The images of the patients who had knee magnetic resonance (MRI) taken between 01.02.2018-01.02.2020 for any reason were evaluated retrospectively. Statistical analysis The obtained data were analyzed statistically using the SPSS 22 software. Abnormality was evaluated for statistical analysis prior to the use of the Student's t test. A p-value of less than 0.05 was regarded as statistically significant in all statistical analyzes. * * * * * 196 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey The findings obtained by comparing gender (male, female), lateralization and age with these tests were shown in tables. Results In a total of 112 patients, 224 knees (56 right, 56 left) were examined with dual sided measurement. Knee morphometry was examined in the study. Data collected from knee measurements were analyzed statistically. ± SD and P values of these parameters were calculated according to gender (male-female) lateralization (right-left) and the data were arranged in tables. Values for each knee were examined in terms of gender. A significant difference was observed between genders in these parameters (Table1,3). The collected data were analyzed in terms of right and left knee and a significant difference was found in lateralization (Table2,3). Except for D, E, F, H, K, PCLL and PCLT, all values were higher in the right knee (P <0.05). All values in these parameters were higher in males than females (P <0.05). When the parameters were compared with the ages of 20-40, 40-60, all values were found higher between the ages of 20-40 except for B, D, E, F, H, I, K, L, M, ACLL, PCLL and PCLT (P> 0.05 ). Discussion The results of the study of Dargel et al. support the acquisition of morphometric reference data from the contralateral uninjured side in the evaluation of unilateral pathologies of the knee. There were three dimensions that differed significantly between the right and left knees out of 71 morphometric dimensions measured about the knee; these included the posterior tibial slope, the anatomical valgus alignment of the distal femur, and the position of the femoral insertion site of the ACL. Furthermore, within-subject side differences in all parameters, except for three parameters, including the cross-sectional site of ACL and PCL, were smaller * * * * * 197 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey than inter-subject variability. On the whole, a positive correlation was found between the dimensions obtained for the right and left knee in the subjects currently studied. The percentage side difference for osseous dimensions of the femur and the tibia varied between 1.3 (total femur length) and 17% (posterior tibial slope). The percentage side difference for the cruciate ligaments and the menisci varied between 4.7 (position of the tibial ACL footprint) and 36.1% (proximal diameter of the ACL). (Dargel, J.,et al.,2009) The findings of Wang et al regarding absolute ACL width between the genders are similar to those obtained in another in vivo study (Wang,H.M.,et al.,2019; Anderson, A.F., et al.,2001). Our results for absolute ACL volume are supported by a cadaver study (Chandrashekar, N., Slauterbeck, J., Hashemi, J., 2005) where females were reported to have 30% to 35% smaller ACL volume than males. In our study, less ACL volumes and widths were observed in females, but the factors contributing to these gender differences and the mechanism by which these findings may directly influence the risk of ACL injury (S) are not well understood. Considering that ACL volume is a 3-dimensional measure using multiple sagittal plane images to characterize the entire ACL anatomy completely, this measure is logically the most representative way of covering the morphometry of the ACL (Whitney,D.C., et al., 2014;Chaudhari, A.M., et al.,2009;Jamison, S.T., et al.,2010). Researchers (Galbusera, F., et al.,2014) have proposed that 3-D simulation models that use finite element analysis of the ligament could be better at predicting ligamentous biomechanics than 1-dimensional or 2dimensional models, stating that ACL volume may be the best predictor of ligamentous function. Future studies should address which measurements of ACL size are the most strongly associated width ligamentous function. Consequently, our results confirm the differences between the Turkish population and the knee components according to anthropometric measurements based on both Western and Asian populations. We believe that the results found in this study will not only assist in the design of UKA implants that are more suitable for the Turkish population, but also provide evidence for the needs of different populations. * * * * * 198 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Reference Agel J, Rockwood T, Klossner D. Collegiate ACL injury rates across 15 sports:National Collegiate Athletic Association Injury Surveillance System data update (2004-2005 through 2012-2013). Clin J Sport Med 2016;26 (6):518-523. Anderson AF, Dome DC, Gautam S, Awh MH, Rennirt GW. Correlation of anthropometric measurements, strength, anterior cruciate ligament size, and intercondylar notch characteristics to sex dfferences in anterior cruciate ligament tear rates. Am J Sports Med 2001;29 (1):58-66. Anderson AF, Synder RB, Federspiel CF, Lips comb AB. Instrumented evaluation of knee laxity: a comparison of five anthrometers Am J Sports Med 1992;20:135 -140. Arendt EA, Agel J, Dick R. Anterior cruciate ligament injury patterns among collegiate men and women. J Athl Train 1999;34(2):86-92. Arendt EA, Dick R. Knee injury patterns among men and women in collegiate basketball and soccer: NCAA data and review of literature. Am J Sports Med 1995;23(6):694701. 199 Beynnon BD, Vacek PM, Newell MK, et al. The effects of level of competition, sport, and sex on the incidence of first-time non contact anterior cruciate ligament injury. Am J Sports Med 2014;42 (8):1806-1812. Canale ST. Campbell’s Operative Orthopaedics, Tenth ed., vol. 1. Philadelphia: Mosby; 2003. p.292. Chandrashekar N, Slauterbeck J, Hashemi J. Sex-based differences in the anthropometric characteristics of the anterior cruciate ligament and its relation to intercondylar notch geometry: a cadaveric study. Am J Sports Med 2005;33 (10):1492-1498. Chaudhari AM, Zelman EA, Flanigan DC, Kaeding CC, Nagaraja HN. Anterior cruciate ligament-injured subjects have smaller anterior cruciate ligaments than matched controls: a magnetic resonance imaging study. Am J Sports Med 2009;37(7):12821287. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Dargel J, Feiser J, Gotter M, Pennig D, Koebke J. Side differences in the anatomy of human knee joints. Kneee Surg Sports Traumatol Arthrosc 2009;17: 1368-1376. Eckstein F, Müller S, Faber SC, Englmeier KH, Reiser M, Putz R.Side differences of knee joint cartilago volume, thickness, and surface area, and correlation with lower limb dominance-an MRI- based study. Osteoarthr Cartil 2002;10:914-921. Galbusera F, Freutel M, Durselen L, et al. Material models and properties in the finite element analysis of knee ligaments: a literature review. Front Bioeng Biotechnol 2014;2:54. Gokeler A, Schmalz T, Knopf E, Freiwald J, Blumenentitt S. The relationship between isokinetic quadriceps strength and laxity on gait analysis parameters in anterior cruciate ligament reconstructed knees. Knee Surg Sports Traumatol Arthrosc 2003;11:372-378. Incavo SJ, Ronchetti PJ, Howe JG, Tranowski JP. Tibial plateau covarage in total knee arthroplasty. Clin Orthop Relat Res 1994;299:81-5. Jamison ST, Flanigan DC, Nagaraja HN, Chaudhari AM. Side-to-side differences in anterior cruciate ligament volume in healthy control subjects. J Biomech 2010;43 (3):576-578. Jonsson H, Karrholm J, Elmqvist LG. Laxity after cruciate ligament injury in 94 knees. The KT-1000 anthrometer versus roentgen stereophotogrammetry. Acta Orthop Scand 1993;64:567-570. Jordan SS, De Frte LE, Nha KW, Papannagari R, Gill TJ, Li G. The invivo kinematics of the anteromedial and posterolateral bundles of the anterior cruciate ligament during weightbearing knee flexion. Am J Sports Med 2007;35:547-554. Kwak DS, Surendran S, Pengatteeri YH, Park SE, Choi KN, Gopinathan P, Han SH, Han CW. Morphometry of the proximal tibia to design the tibial component of total knee arthroplasty for the Korean population. Li G, Papannagari R, Li M, Bingham J, Nha KW, Allred D, Gill T. Effect of posterior cruciate ligament deficiency on in vivo translation and rotation of the knee during weightbearing flexion. Am J Sports Med 2008;36:474-479. * * * * * 200 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Myklebust G, Maehlum S, Holm I, Bahr R. A prospective cohort study of anterior cruciate ligament injuries in elite Norwegian team handball. Scand J Med Sci Sports 1998;8(3):149-153. Papannagari R, Gill TJ, Defrate LE, Moses JM, Petruska AJ, Li G. In vivo kinematics of the knee after anterior cruciate ligament reconstruction: a clinical and functional evaluation. Am J Sports Med 2006;34:2006-2012. Petermann J, Kober R, Heinze R, Frölich JJ, Heeakt PF, Gotzen L. Computer-assisted planning and robot asisted surgery in anterior cruciate ligament recostruction. Oper Tech Orthop 2000;10:50-55. Prodromas CC, Han Y, Rogowski J, Joyce B, Shi K. A meta analysis of the incidence of anterior cruciate ligament tears as a function of gender, sport, and a knee injuryreduction regimen. Arthroscopy 2007;23 (12): 1320-1325. Shefelbine SJ, Ma CB, Lee KY, Schrumpf MA, Patel P, Safran MR, Slavinsky JP, Majumdar S. MRI analysis of in vivo meniscal and tibiofemoral kinematics in ACL-deficient and normal knees. J Orthop Res 2006;24:1208-1217. 201 Snyder-Mackler L, Fitzgerald GK, Bartolozzi AR, Ciccotti MG. The relationship between passive joint laxity and functional outcome after anterior cruciate ligament injury. Am J Sports Med 1997;25:191-195. Wang HM, Shultz SJ, Ross SE, Henson RA, Perrin DH, Kraft RA, Schmitz RJ. Sex comparisons of in vivo anterior cruciate ligament mophometry. Journal of Athletic Training 2019;54 (5):513-518. Westrich GH, Haas SB, Insall JN, Frachie A. Resection specimen analysis of proximal tibial anatomy based on 100 total knee arthroplasty specimens. J Arthroplasty 1995;10:4751. Whitney DC, Sturnick DR, Vacek PM, et al. Relationship between the risk of suffering a first-time noncontact ACL injury and geometry of the femoral notch and ACL: a prospective cohort study with a nested case-control analysis. Am J Sports Med 2014;42 (8):1796-1805. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey PROXIMAL HUMERUS VE CAVITAS GLENOIDEALIS'İN ANTROPOMETRİK ÇALIŞMASI: NORMAL GLENOHUMERAL İLİŞKİ Işık TUNCER ÖZET Omuz eklemi, kendine özgü düzensiz bir şekil göstermesi nedeniyle karmaşık bir anatomik yapıya sahiptir. Omuz eklemine ait rahatsızlıkların cerrahi tedavisi ve ayrıca artroskopik girişimler gibi cerrahi işlemler için omuz ekleminin anatomisinin ayrıntılı olarak bilinmesi gerekir. Ayrıca omuz ekleminde ırksal veya cinse bağlı morfometrik farklılıkların bulunup bulunmadığının bilinmesi başta adli tıp olmak üzere antropoloji ve bazı klinik alanlarda yararlı olabilir. Bununla birlikte konunun önemine rağmen omuz ekleminin kantitatif anatomisiyle ilgili az sayıda çalışmaya rastlanmaktadır. Bu çalışmanın amacı, omuz ekleminin ölçümlerini ayrıntılı olarak sunmaktır. Toplam 107 kişi (54 erkek, 53 kadın) üzerinde ölçüm yapılmıştır. Proximal humerus’da bütün değerler erkeklerde fazla bulunmuştur (p<0.05). Yaşa göre karşılaştırmalarda (40>,40<) humerus’un dikey çapı ve BF uzunluğu hariç bütün değerler, 40 yaş üzerinde fazla bulunmuştur. Cavitas glenoidealis, %65.05 armut şeklinde, %24.27 oval şeklinde ve %10.68 ters virgül şeklindedir. Bu bulgular articulatio humeri'nin kemik antropometrisi için tekrarlanabilir bir referans noktası ve omuz replasmanı cerrahisinde değerli bir referans sunabilir ve kemik glenohumeral instabilitenin tanımlanmasına yardımcı olabilir. Anahtar Sözcükler: Proksimal humerus, cavitas glenoidealis, antropometri, omuz artroplastisi. * * * * * 202 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ANTHROPOMETRIC STUDY OF PROXIMAL HUMERUS AND CAVITAS GLENOIDEALIS: NORMAL GLENOHUMERAL RELATIONSHIPS ABSTRACT The shoulder joint has a complex anatomical structure due to its unique irregular shape. A detailed knowledge of the anatomy of the shoulder joint is required for surgical treatment of shoulder joint disorders as well as surgical procedures such as arthroscopic procedures. In addition, knowing whether there are racial or gender-related morphometric differences in the shoulder joint may be useful in anthropology and some clinical fields, especially in forensic medicine. However, despite the importance of the subject, there are few studies on the quantitative anatomy of the shoulder joint. The aim of this study is to present the measurements of the shoulder joint in detail. A total of 107 people (54 males, 53 females) were measured. 18 measurements were made, 6 of which were in the proximal humerus and 12 in the cavitas glenoidalis. Measurements were made on the MRI device in the Radiology Department of Selcuk University. The shape of Cavitas glenoidalis was evaluated (pear, oval, reversed comma) and their percentages were taken. All values in the proximal humerus were found to be higher in males (p <0.05). In comparisons according to age (40>, 40 <), all values except vertical diameter of humerus and BF length were higher in those over 40 years old. Cavitas glenoidealis is 65.05% pear-shaped, 24.27% oval-shaped and 10.68% reversed comma-shaped. These findings may provide a reproducible reference point for bone anthropometry of the articulatio humeri, and a valuable reference in shoulder replacement surgery and help identify bony glenohumeral instability. Key Words: Proximal humerus, cavitas glenoidealis, anthropometry, shoulder arthroplasty. * * * * * 203 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey INTRODUCTION There is not much anatomical data supporting the need for humeral hand glenoid prosthetic components in a wide variety of sizes and shapes.The common gold standard for total shoulder arthroplasty proposes one radius of curvature for the head of the humerus and glenoid, with two humeral offsets (Iannotti,J.et al.,1992; Neer, C.S. et al.,1982). Recently submitted designs for prosthetic replacement of the proximal part of the humerus highlighted the significance of accurately recreating normal three-dimensional anatomy. However, so far, the external three-dimensional anatomy of the proximal part of the humerus has been emphasized with very few studies (BalImer, F.T.et al.,1993;Bigliani, L.U.,et al.,1996; Boileau, P.,et al.,1997; Friedman, R.J.,1990; Harryman, D.T.,et al.,1995; Iannotti, J.P.,Williams,G.R.,1998; Jobe, C.M.,Iannotti, J.P.,1995; Pearl, M.L.,Volk, A.G.,1995; Pearl, M.L.,Volk, A.G.,1996; Rietveld, A.B.,et al.,1988; Roberts, S.N. et al.,1991;Soslowsky, L.J., et al.,1992). To our knowledge, intramedullary proximal humerus morphology has not been directly measured or associated with extramedullary morphology. Glenoid version describes the orientation of the glenoid cavity with respect to a plane perpendicular to the scapular body. In normal shoulders, glenoid version is between 20 of anteversion and 90 of retroversion (Nyffeler, R.F.,et al.,2003; Churchill,R.S.,2001; Friedman, R.J.,et al.,1992; Gerber, C.,et al.,1987; Randelli, M.,Gambrioli, P.L.,1986). It is important to know the Glenoid version since abnormalities of version are associated with glenohumeral instability (Brewer, B.J.,et al.,1986;Weishaupt, D.,et al.,2000), osteoarthritis (Mullaji, A.B.,et al.,1994;Walch, G., et al.,1999), rheumatoid arthritis (Friedman, R.J.,1992) and subcoracoid impingement (Gerber,C.,1987). Glenoid version may also serve a function in shoulder replacement surgery. Recent reports have indicated that excessive glenoid component version is related to abnormal loading of a glenoid component (Nyffeler, R.W.,2001) and poor clinical outcomes (Moska, M.J.,Duckworth,D.,Matsen, F.A.,2001). The two-fold purpose of the study was: to develop a quite precise, reproducible, computerized measurement technique in order to describe the osseous anatomy of the proximal humerus and glenoid and to describe osseous anatomic relationships between the normal proximal humerus and glenoid in relation to total shoulder arthroplasty design. * * * * * 204 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Material and Method Research method of this study was approved by our institutional review board and by ethics committee (2019/2125). Written informed consent was acquired from all individuals before MRI examination. This study is based on carrying out a retrospective evaluation of MRI in 107 (54 males and 53 females) individuals (Fig. 1-5) consecutively (mean ± standard deviation of females: 49.67 ± 12.57 years; mean ± standard deviation of males: 46.87 ± 14.53). Statistical Analysis SPSS 20.0 (IBM Inc., Chicago, IL, USA) software was used to analyze the study. Descriptive statistics were presented as frequencies and percentages for categorical variables and mean ± SD for numerical variables as well as percentile values. Student t-test was used for two independent samples and the analysis of variance was used for several independent samples. Pearson correlation coefficients were calculated between measurements and gestational age. P<0.05 was considered statistically significant as 5% type-I error. Results The data obtained from the measurements performed on articulatio humeri were evaluated statistically. Mean ± SD and P values of these parameters were calculated according to gender (male-female) and lateralization (right-left) and arranged in tables. A significant difference was observed in values of each proximal humerus between genders (p<0.05) (Table1). All values were greater in males. For cavitas glenoidalis, all values except BC, CO, BJ, DM were higher in males and on the right side. Cavitas glenoidalis was found to be 65.05% pear-shaped, 24.27% oval-shaped and 10.68% reversed comma-shaped. * * * * * 205 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Discussion Restoring normal anatomical relationships is critical when using minimally constrained shoulder implants. Unlike the hip joint, where the osseous anatomy resembles a ball-andsocket that provides inherent stability, glenohumeral articular stability mainly relies on the surrounding musculotendinous soft-tissue unit acting in a smooth synchronous pattern to provide a resultant stabilizing force towards the glenohumeral joint (Fenlin, J.M.,1975; Howell, S.M.,et al.,1988; Howell, S.M.,1986; Inman, V.T.,Saunders, J.B., De D.M.,Abbott, L.D.,1944; Poppen, N.K.,Walker, P.S.,1978; Poppen,N.K.,Walker, P.S.,1976; Saha, A.K.,1971). In order to ensure proper functioning of the complex movements of the 17 muscles surrounding the shoulder joint, the osseous anatomy and normal anatomical relations of the glenohumeral joint should be reconstructed in every individual undergoing minimally restricted resurfacing shoulder arthroplasty. Additionally, when using a cementless technique, it is important to have a close match between bone and implant. This is supported by histological data indicating that the relative motion between an implant and bone must be reduced to 50 µm or less before bone growth occurs on porous implant surfaces (Borgognini,T.S.,Masali,M.,1987). Also, the strength and stiffness of the cancellous bone increase significantly within 2 to 5mm of the cortical Wall. (Marro,G.,1929). As a result, direct support of the humerus component by the strongest bone available is only possible if instruments and implants very close to the endosteal geometry are produced. The anatomical parameters defined and measured in this study provided a precise reference for proximal humerus and glenoid implant designs. The anthropometric data obtained from this study are generally consistent with latest results of Lannotti et al. (Iannotti,J.P., et al.,1992) and Maki and Gruen (Maki, S.,Gruen, T.A.,1976). Furthermore, the anatomical relationships specified in this study provide further insight into human glenohumeral geometry. * * * * * 206 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Conclusion: 1- A precise /reproducible system has been developed for the accurate analysis of the osseous anatomy of human shoulder. 2- A thorough anthropometric analysis of the glenoid and proximal humerus has identified many asseous parameters that can be used to match a patient's anatomical geometry to the prosthesis. 3- The anatomical relationships of the humeral head and the glenoid have been described as conformity, constraint, and canal flore useful for understanding the geometry of the glenohumeral joint. 4- There is an advantageous relationship in the design and sizing of prosthetic components between many parameters. 207 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Reference: Ballmer, F.T., Sidles, J.A., Lippitt. S.B., Matsen, F.A.(1993). Humeral prostheticarthoplasty: surgically relevant considerations. J. Shoulder and elbow Surg,2,296-304. Bigliani, L.U., Kelkar, R., Flatow. E.L., Pollock, R.G., Mow, V.C.(1996). Glenohumeral stability. Biomechanical properties of passive and active stabilizers. Clin. Orthop, 330,13-30. Boileau, P., Walch, G.(1997). The three-dimenjional geometry of the proximal humerus. Implications for surgical technique and prosthetic design. J Bone and Joint Surg, 79B-5,857-865. Brewer, B.J., Wubben, R.C., Carrera, G.F.(1986). Excessive retroversion of the glenoid cavity. A cause of non-traumatic posterior instability of the shoulder. J Bone Joint Surg Am,68,724-31. Churchill, R.S., Brems, J.J., Kotschi, H.(2001). Glenoid size, inclination, and version: an anatomic study. J Shoulder Elbow Surg,10,327-32. 208 Fenlin, J.M.(1975). Total glenohumeral joint replacement. Orthop Clin North Am,6,565-83. Fiedman, R.J., Hawthome, K.B., Genez, B.M.(1992). The use of computerized tomography in the measurement of glenoid version. J Bone Joint Surg Am,74,1032-7. Friedman, R.J.(1990). Biomechanics of the shoulder following total shoulder replacement. In Surgery of the Shoulder . Edited by M.Post, B.F. Morrey,and R.J.Hawkins. St.Louis, Mosby-Year Book, 1990.pp:263-266. Gerber, C., Terrier, F., Zehnder, R., Ganz R.(1987). The subcoracoid space. An anatomic study. Clin Orthop,215,132-8. Halawa M, Lee AJ, Lıng RS, Vangala SS. The shear strength of trabeculer bone from the femur, and some factors affecting the shear strength of the cement bone interface, Arch Orthop Trauma Surg 1978 92 19-30. Harryman, D.T., Sidles, J.A., Harris, S.L., Lippitt, S.B., Matsen. F.A.(1995). The effect of articular conformity and the size of the humeral head component on laxity and motion * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey after glenohumeral arthroplasty. A study in cadavera J Bone and Joint Surg, 77-A,555563. Howell, S.M., Galinot, B.J., Renzı, A.J., Masone, P.S.(1988). Normal and abnormal mechanics of the glenohumeral joint in the horizontal plane. J Bone Joint Surg Am,70 A,227-32. Howell, S.M., Imobersteg, A.M., Seger, D.H., Marone, P.J.(1986). Clarification of the role of the supraspinatus muscle in shoulder function. J Bone Joint Surg Am, 68A,398-404. Iannotti, J.P., Williams, G.R.(1998). Total shoulder arthroplasty.Factors influencing prosthetic design. Orthop Clin Nort America, 29,337-391. Iannotti,J., Gabriel, J.P., Schneck, S. L., Evans, B. G., Misra, S.(1992). The normal glenohumeral relationships. The journal of Bone and Joint Surgery, 74A-4,491-500. Inman, V.T., Saunders, J.B., De, DM., Abbott, L.C.(1944). Observations of the function of the shoulder joint. J Bone Joint Surg Am,26A,1-30. Jobe, C.M., Iannotti, J.P.(1995).Limits imposed on glenohumeral motion by joint geometry. 209 J Shoulder and Elbow Surg, 4,281-285. Maki, S.and Gruen, T.A.(1976). Anthropometric studies of the glenohumeral joint. Trans Orthop Res Soc, 1,162. Mc Pherson EJ, Friedman RJ, An YH, Chokesi R, Docley RL, Charleston and Clemson SC. Anthropometric study of normal glenohumeral relationships. J Shoulder Elbow Surg 1997;6(2):105-112. Moska, M.J., Duckworth, D., Matsen, F.A.(2001). Contrasting the position of prosthetic joint surfaces in successful and failed shoulder arthroplasties. Paper presented at the International Congress on shoulder surgery; Cape Town, South Africa; April 2326,2001. Mullaji, A.B., Beddow, F.H., Lamb, C.H.(1994). CT measurement of glenoid erosion in arthritis. J Bone Joint Surg Br,76,384-8. Neer, C.S., Watson, K.C., Stanton, F.J.(1982). Recent experience in total shoulder replacement. J Bone and Joint Surgery, 64-A, 319-337. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Nyffeler, R.W., Jost, B., Pfirrmann, C.W.A., Gerber, C.(2003). Measurement of glenoid version: Conventional radiographs versus computed tomography scans. J Soulder Elnow Surg,12-5,493-496. Nyffeler, R.W., Sheikh, R., Jacob, H.A.C., Gerber, C.(2001). The relevance of orientation of the glenoid component in total shoulder arthroplasty. An experimental investigation. Paper presented at the International Congress on shoulder surgery; Cape Town, South Africa; April 23-26,2001. Pearl, M.L. and Volk, A.G.(1995). Retroversion of the proximal humerus in relationship prosthetic replacement arthroplasty. J Shoulder and Elbow Surg, 4,286-289. Pearl, M.L. and Volk, A.G.(1996). Coronal plane geometryof the proximal humerus relevant to prosthetic arthroplasty. J Shoulder and Elbow Surg, 5,320-326. Pillar RM, Le JM, Maniatopoulos C. Observations on the effecet of movement on bone ingrow the into parous-surfaced implants. Clin Orthop 1986 208:108-13. Poppen, N.K.and Walker, P.S.(1976). Normal and abnormal motion of the shoulder. J Bone Joint Surg Am,58A,195-200. 210 Poppen, N.K.and Walker, P.S.(1978). Forces at the glenohumeral joint in abduction. Clin Orthop,135,165-170. Randelli, M. and Gambrioli, P.L.(1986). Glenohumeral osteometry by computed tomography in normal and unstable shoulders. Clin Orthop,208,151-6. Rietveld, A.B., Daanen, H.A., Rozing, P.M., Obermann, W.R.(1988). The lever arm in glenohumeral abduction after hemiarthroplasty. J Bone and Joint Surg, 70-B-4,561565. Roberts, S.N., Foley, A.P., Swallow, H.M., Wallace, W.A., Coughlan, D.P.(1991). The geometry of the humeral head and the design prostheses. J Bone and Joint Surg, 73-B4,647-650. Robertson, D.D., Yuan, J.IE, Bigliani LU, Flantow EL, Yamaguchi K. Three-dimensional analysis of the proximal part of the humerus: relavance to artroplasty. The journal of Bone and Joint Surgery 2000;82-A(11)1594-1602 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Saha, A,K.(1971). Dynamic stability of the glenohumeral joint. Acta Orthop Scand, 42,491505. Soslowsky, L.J., Flatow, E.L., Bigliani, L.U., Mow, V.C.(1992). Articular geometry of the glenohumeral joint. Clin Orthop 1992;285:181-190. Walch, G., Badet, R., Boulahia, A., Khoury, A.(1999). Morphologic study of the glenod in primary glenohumeral osteoarthritis. J Arthroplasty,14-756-60. Weishaupt, D., Zanetti, M., Nyffeler, R.W., Gerber, C., Hadler, J.(2000). Posterior glenoid rim deficiency in recurrent (atraumatic) posterior shoulder instability. Skeletal Radial,29,204-10. 211 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 1845 TARİHLİ TEMETTUAT DEFTERİNE GÖRE TEFENNİ KAZASINA BAĞLI ALAKIR ÇİFTLİĞİNİN DEMOGRAFİK YAPISI Kazım KARTAL1 ÖZET Osmanlı devletinin sosyo ekonomik yapısını araştıran tarihçilerin klasik dönemde başvurdukları defterler arazi, avarız ve tahrir defterleri gibi arşiv kaynakları iken XIX. yüzyılda ise devletin tutmuş oldukları önemli kayıtlardan biri temettüat defterleri olmuştur. Temettu kelime anlamı itibariyle kâr etmek anlamına gelen Arapça bir kelimedir. Tanzimat dönemine kadar farklı isimlerle reayadan alınan vergilerin yerine getirilen Temettû vergisinin kaydedildiği defterlere, “Temettuat Defterleri” ismi verilmiştir. Bu defterler 19. yüzyıl ortalarında Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu iktisadi, sosyal ve ticari hayatı ortaya koymaktadır. Bu defter türleri hakkında bilgi verecek olursak Temettüat defterleri, Tanzimat döneminde bölgelerin mal-mülk, hayvan türleri, arazi çeşitleri ve hayatını idame ettiren bütün insanların bireysel mal varlıklarını kaydetmek için hazırlanmış olan resmi arşiv vesikalarıdır. Bu defter türleri, iktisadi ve içtimai hayat, demografi ve tarımsal ekonomi ile ilgili bütün özellikleriyle içinde barındırmaktadır. Bu arşiv vesikaları XIX. yüzyıl Tanzimat döneminin getirdikleri yenilikler sonucu tutulduğunu söylemek mümkündür. Osmanlı devletinin iktisadi ve içtimaai tarihini ve özellikle Tanzimat'ın ilk dönemleri için dönemin önemli kaynakları olan bu arşiv belgeleri, sosyal tarih araştırmacılığı ve şehir tarihçiliği araştırmalarında vazgeçilmez kaynak türleridir, çünkü bu defterlerde kaydedilen vergi mükelleflerinin adları, meslekleri hakkında da bizlere bilgiler sunulmaktadır. Bu çalışmanın amacı, yukarıda verilen genel çerçeve içerisinde, 1845 tarihli COA, ML.VRD.TMT.d., no: 10572 numaralı Hamid sancağı, Tefenni kazası, kurrasının temettuat defteri İncelenerek Tefenni Kazasına Bağlı Alakır Çiftliğinin Sosyal Yapısı üzerinde bir değerlendirme yapmaktır. Anahtar Sözcükler: Tefenni, Alakır, Sosyo-ekonomi. Dr. Öğretim Üyesi, Adıyaman Üniversitesi, kkartal@adiyaman.edu.tr Orcid:0000-0001-5550-6808 1 * * * * * 212 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey DEMOGRAPHIC STRUCTURE OF THE ALAKIR FARM OF THE TEFENNI DISTRICT ACCORDING TO THE TEMETTUAT NOTEBOOK OF 1845 ABSTRACT Although researchers who research the socio-economic structure of the Ottoman Empire in the Classical Period use land, avarız, and tahrir notebooks as archive resource, one of the important recources became the temettuat notebooks that the state kept in the 19th century. Temettû is an Arabic word that means to bring profit. The notebooks that recorded the Temettû tax which had replaced the other taxes collected until the Tanzimat era, were called the "Temettuat Notebooks". These notebooks show the economic, social and commercial life of the Ottoman Empire in the mid-19th century. If we were to give information about the Temettuat Notebooks, they were official archive records created to record: the property of regions, animal species, types of land and the personal assets of living people in the Tanzimat era. These types of notebooks contain all details of the economic and social life, demographic and agricultural economy. It is possible to say these archive documents were recorded as a result of the changes made in the Tanzimat era in the 19th century. These archive files, which are important resources for the Ottoman Empire’s economic and social history and especially the first periods of the Tanzimat era, are indispensable recourses for social history research and research of the history of the city, because the recorded names of the taxpayers give knowledge about their profession. The aim of this research is to make an evaluation on the social structure of Alakır Farm of the Tefenni Districts based on the examination of the Temettuat Notebook of the Hamid sanjac, Tefenni district, and surroundings with the number COA, ML.VRD.TMT. d., no: 10572 from the year 1845. Key Words: Tefenni, Alakır, Socio-economy. * * * * * 213 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey GİRİŞ Osmanlı Devleti’nde batılılaşma süreci sonucunda Tanzimat dönemi ile birlikte Osmanlı devletinin birçok alanında yeniden yapılanma başlamıştır. Özellikle ekonomik alanda büyük değişimler yaşanmış, ayrıca siyasi, sosyal ve kültürel gelişmeler hız kazanmıştır. Yapılan reformların halkın üzerindeki etkileri ve yansımaları ise yerel tarih çalışmaları sayesinde gün yüzüne çıkmaktadır. Mali açıdan yapılan reformlar sonucu bu dönemde Temettuat defterlerinin tutulduğu görülmektedir. Osmanlı Devleti’nde gelir kaynaklarının temelini vergiler oluşturmaktadır. Bu sebeple devlet, kuruluşundan itibaren vergi kaynaklarının belirlenmesi konusunda önceki Türk devletlerinde uygulanan vergi sistemini temel alarak sayım yöntemi benimsemiştir. Halkın gelir kaynağına göre hesaplanan temettü1 vergisi, Tanzimat’ın uygulandığı bölgelerde en küçük yönetim birimlerinden başlanarak Temettuat defterlerine kaydedilmiştir. Bu defterler incelendiğinde, 19. yüzyıl Osmanlı Devleti sosyal ve ekonomik yapısına ilişkin birçok bilginin yer aldığı görülmektedir. Vergi mükellefinin adı, vergiye esas olan gelir kaynağı, kaynağın yıllık hasılatı ve bu gelire göre tarh eden vergiyi görmek mümkündür. 2 XIX. yüzyılda reayanın maddi durumunu tespit etmek amacıyla yapılan sayımlar sonucunda tutulan temettuât defterlerinde eyalet, sancak, kaza, gibi iskân merkezlerine bağlı köyler ve mahalleler ele alınarak hane reislerinin isimleri, senelik kazançları, arazisi, gayrimenkûlleri ve bunların kıymeti gibi detaylı bilgiler barındırmaktadır.3 Temettü kelime anlamı olarak; kâr etmek anlamına gelen Arapça bir kelimedir. Temettüat ise; karlar, kazançlar demektir. Detaylı bilgi için bkz: Ferit Devellioğlu, “Temettü-Temettüat”, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Aydın Kitabevi Yayınları, Ankara, 1996, s. 1073. 2 Süleyman Yükçü, Nur Fidancı, Umut Soysal, “Osmanlı Devleti’nde Temettuat Defterleri’nin Önemi ve Vergisel Açıdan Değerlendirilmesi: Tire Kazası Örneği”, https://dergipark.org.tr/tr/download/articlefile/493221, s.170-199; Nüfus ve vergi oranları ile ilgili yapılan çalışmalar için bkz; Nurullah Nehir, “1845 Nüfus Sayımlarına Göre Erzurum Vilayeti Ova Karyesi nüfusu”, XII International Congress on Social Sciences, Chine to Adriatic held in Afghanistan Faryab University, on October 23-24.2020; Nurullah Nehir, “1847 Nüfus Sayımlarına Göre Erzurum Vilayeti’ndeki Han ve Dükkanlarda Bulunan Rum Nüfus”, XII International Congress on Social Sciences, Chine to Adriatic held in Afghanistan Faryab University, on October 23-24.2020; Kazım Kartal & Derya Ağcadağ, “1915 Nüfus Verilerine Göre Burdurun Demografik Ve İktisadi Yapısı”, 1st Internatıonal Hazar Scıentıfıc Research Conference 18-20 September 2020 Baku, AZERBAIJAN, s.438-450. 3 Metin Menekşe, XIX. Yüzyıl Ortalarında Seyitgazi Kazası Künbet Köyü'nün sosyal ve Ekonomik Yapısı (9784 Numaralı Temettuât Defterine Göre), History Studies, Volume 7, Issue 1, Mart 2015, s. 95. 1 * * * * * 214 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Biz de 1845 yılında Hamid Sancağı kazalarından Tefenni kazasına bağlı Alakır çiftliğinin sosyal ve ekonomik yapısını araştırdık. Çalışmamızda ana kaynak olarak Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi’ndeki 10572 numaralı Tefenni Temettuat defterini kullandık. Osmanlı Devleti’nin vergi kaynaklarını ve mükelleflerini tespit amacıyla yapılan Temettuat sayımları, 19. yüzyıl Osmanlı Devleti’nin sosyal ve ekonomik yapısı hakkında önemli bilgiler vermektedir. Tefenni Kazasının İdari Yapısı Fransız gezgin Charles Texier’in, Küçük Asya adlı kitabında verdiği bilgiye göre Tefenni, İranlıların Küçük Asya’yı istila etmelerinden daha önce kurulmuş bir kasabadır. MÖ. 800500 yılları arasında Perslerin, Etilerin, Yunanlıların ve Romalıların idaresinde yaşayan Tefenni, Pisidya Krallığı’nın eski şehirlerinden biri olup o zamanki ismi Temizoniyom’du1 Daha sonraları Anadolu Selçukluları ve Hamitoğullarına bağlı bir köy olarak idare edilmiş ve Müslümanlığın girmesi ile Temizoniyom adı Tefenni’ye çevrilmiştir. Osmanoğulları’nın sınırlarını genişletmesi sonucu 1361 yılında Hamitoğulları’nın sınırlarına kadar gelmiştir. Dönemin sultanı olan I. Murad Anadolu beylikleri ile dostane ilişkiler kurarak Rumeli’deki hâkimiyetini güçlendirmek istemiştir. Hamidoğlu Kemaleddin Hüseyin Bey’de Karamanoğullarının saldırıları sonucunda varlığını korumak için Germiyanoğluları ve Osmanlı Devleti ile anlaşma yoluna gitmiştir. I. Murad Hüseyin Bey’den topraklarının bir kısmını kendisine satmasını istedi. Hüseyin Bey teklifi kabul ederek 1374 yılında 80 bin altına Beyşehir, Akşehir, Seydişehir, Yalvaç ve Karaağacı satmıştır. 1391 yılında ise Hamidoğulları topraklarının tamamı Osmanlı Devletinin eline geçmiş olup Anadolu Beylerbeyliği merkezi olan Kütahya’ya bağlanmıştır. Ankara savaşı sırasında Karamanoğulları Hamidoğulları topraklarını ele geçirmeye çalıştıysa da Osmanlı Devleti 1430 yılında tekrar bölgeye hükmettiler.2 Mustafa Ali Uysal, Salnamelere Göre Burdur (1868-1914), Libra Yay., Ocak 2020, s.99. Şevket Bütün, “Temettuat Defterine Göre (1844) Burdur’un Sosyal ve Ekonomik Yapısı,” (Yüksek Lisans Tezi), s.7. 1 2 * * * * * 215 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Tablo 1: XVI. Yüzyılda Hamid Sancağı İdari Birimleri 1 İdari Birim 1478 1522 1528 1568 Karaağaç Gölhisar -------- Kaza Kaza Kaza Gölhisar Kaza Kaza Kaza Kaza İrle Kaza Kaza Nahiye Kaza Burdur Kaza Kaza Kaza Kaza Gönan Kaza Kaza Kaza Kaza Keçiborlu Nahiye Kaza Kaza Kaza Isparta Kaza Kaza Kaza Kaza Eğirdir Kaza Kaza Kaza Kaza Avşar Nahiye Kaza Kaza Kaza Anamas Nahiye Nahiye Nahiye Nahiye Kartas Nahiye Nahiye Nahiye Nahiye Yıva Nahiye Nahiye Nahiye Nahiye Ağlasun Nahiye Kaza Kaza Kaza Arvalukübyan Nahiye ------ ------ ------ Ağras Nahiye Nahiye Nahiye Nahiye Yavice ------ Nahiye Nahiye Nahiye Barla Kaza ------- Nahiye Kaza Yalvaç Kaza Kaza Kaza Kaza Karağaç Nahiye Kaza Nahiye Nahiye Uluborlu Kaza Kaza Kaza Kaza Siroz ve Kemer ------ ------ ------ Nahiye Hoyran ------ ----- -------- Kaza Serkan Sarı, XVI. Yüzyılda Hamid Sancağı Yer Adları, (Yüksek Lisans Tezi), Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Diyarbakır 2000, s.29. 1 * * * * * 216 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Tablo da görüldüğü gibi Burdur, yapılan tahrirlerde Hamid sancağına bağlı bir kaza statüsünde olduğu görülmektedir.1522 tarihli Hamid Sancağı mufassal tahrir defterine göre Burdur kaza statüsünde bulunup nahiyeleri ise, Ağlasun Gölhisar, İncirli, Acıpayam, Siroz ve nahiyeleri ve köyleri Burdur kazasına bağlıdır. XV, XVI, XVII. yüzyıllarda Tefenni Siroz nahiyesine bağlı olduğunu düşünüyoruz. XVIII. yüzyıl öncesinde Tefenni idari yapısı ile ilgili elimizde herhangi yeterli bilgi bulunmamaktadır. Ancak XVIII. yüzyılın ilk dönemlerinde itibaren Hamid sancağına tabi siroz nahiyesine tabi olduğu arşiv belgelerinde görmek mümkündür.1 1760 tarihinde Hamid sancağına bağlı karye konumunda olan Tefenni, XIX. yüzyılın ilk dönemlerinden itibaren Hamid sancağına bağlı kaza statüsüne yükselecektir.2 Tanzimat döneminde Kaza statüsünün devam ettiği görülmektedir.3Salnamelere göre 1867 yılına kadar Burdur livasına bağlı olan Tefenni bu tarihten sonra Isparta Hamid sancağına bağlanmıştır. Daha sonra 1872 yılında da tekrar Burdur livasına bağlanmıştır.4 Alakır Çiftliğinin Sosyal Yapısı Nüfus 217 Tablo 1: Alakır Çiftliğinin ortalama nüfusu Tefenni bağlı Hane Sayısı Nüfus Alakır Çiftiği 13 55 İki hanede nüfus kaydedilmiştir. Dolayısıyla nüfus oranı hesaplanırken iki hane boş olduğu için hesaplama dışı bırakılmıştır. 1 COA, C..DH. no:11463 COA, C..ML.. no:20783; COA, NFS.d.. no:3274. 3 COA, NFSD, no: 3241; COA, NFSD, no:3267. 4 Mustafa Ali Uysal, Salnamelere Göre Burdur (1868-1914), Libra Yay., Ocak 2020, s.99. 2 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Meslek Dalları Meslek dallarına baktığımız da 7 hanenin ziraat mesleği ile iştigal ettiği ve 3 hanenin ise hizmetçi olduğu görülmektedir. Bir hane de ise sabi olduğu için mesleğinin kaydedilmediği görülmektedir. Elimizdeki bu bilgilere göre 13 hanelik Alakır çiftliğinin yarıdan fazlası çiftçi olduğu görülmektedir. Hayvancılık 13 hanelik Alakır çiftliğinde 9 hanede hayvan bulunmaktadır. Aşağıdaki tablo dikkate alındığında toplam hayvan sayısı 69’dur. Alakır çiftliği hayvan çeşitliliği bakımdan çok zengin sayılmaz. Küçükbaş hayvan olarak hiçbir hayvanın bulunmadığı görülmektedir. Büyükbaş hayvan olarak öküz, camuş, boz inek, düğe, sağman inek, tosun, buzağı, boz camuş görülmektedir. Binek-yük hayvan olarak da merkep, katır ve tay görülmektedir. Binek-yük hayvanı boş kaydedilmeyen köy hanelerin hemen hemen hepsinde bulunmaktadır. Yıllık geliri fazla olan hayvan ise binek hayvandır. En fazla bulunan hayvan büyük baş hayvandır. 13 hanelik Alakır çiftliğinde toplam 69 adet hayvan bulunmaktadır. Bunların toplam geliri 325 kuruştur. Hane başına ortalama düşen hayvan sayısı 5.3’tür. Hane 218 başına düşen ortalama gelir ise 25’tir. Tablo 2: Alakır Çiftliğinde bulunan hayvanlar ve gelirleri Büyük Baş 3 11 9 8 8 6 --------3 4 3 Hane 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 * Geliri (Kuruş) 0 70 0 20 40 0 ----------20 0 * Küçükbaş 0 0 0 0 0 Gelir (Kuruş) 0 0 0 0 0 -------------- --------------- * * Binek hayvanlar 1 2 1 1 2 5 -----------1 1 * Gelir (Kuruş) 25 25 25 0 25 75 ------------0 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Arazi Dağılımı ve Toprak Kullanımı Tablo 3’e bakıldığında Alakır çiftliğinde 19. yüzyılın ortasında ekili olan arazi 415 dönümdür. Tefenni temettuat defterinde baktığımızda Alakır çiftliğinde gayrimezru yani ekilmeyen arazi bulunmamaktadır. Başta mezru tarla olarak zikredilen tarlada buğday, arpa yetiştirilmektedir. Mezru tarla dışında herhangi bir arazi türü görülmemiştir. Toplam da 415 dönümlük bir araziye sahip olan Alakır çiftliğinin toplam geliri ise 11621 kuruştur. Tablo 3: Arazi Durumu Hane Kişi Dönüm Mezru tarla sayısı Başı Dönüm Kuruş elde edilen kuruş 1 1 40 926 23.15 2 1 50 1092 21.84 3 1 80 2124 26.55 4 1 60 1618 26.96 5 1 50 1467 29.34 6 1 60 1840 30.66 7 1 25 184 7.36 8 0 0 0 0 9 0 0 0 0 10 0 0 0 0 11 1 5 1035 207 12 1 5 549 109.8 13 1 40 786 19.65 415 11621 28 Toplam * * * 219 * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Vergiler Aşar (Öşür), Sözlükte “onda bir” manasına gelen uşr kelimesinin Türkçeleşmiş şekli olan öşür fıkıhta toprak ürünlerinden tahsil edilen zekâtı ifade eder tarımsal ürünlerden merkezi yönetim tarafından alınan bir vergi türüdür.1 Tanzimat döneminde vergi ile ilgili düzenlemeler, aşar vergisinin ve bunun yanı sıra cizye vergisi 2 ve ağnam3 vergisinin sistemli bir şekilde toplanmasıyla başlanılmıştır. Aşar vergisi, Tanzimat’tan sonra vergi devlet adına ve devlet tarafından görevlendirilmiş şahıslar aracılığıyla toplanıldığı gibi aynı zamanda devlet tarafından denetim altına alınıp kontrol edilmiştir. Ancak devlet vergi toplama sisteminde bir netice alamayacak ve tekrar iltizam4 usulüne dönmüştür. Ancak devletin bu kararı almasında sadece gelirin azalması değil çıkarları zedelenen bazı grupların baskıları da önemli etken olmuştur. Nitekim aşar vergisinin devlet mümessilleri aracılığıyla toplanmasından vazgeçilip mültezimler yoluyla toplanması kararını almasıyla birlikte mültezim görünümlü aşar ticaretini elin de toplayan bir eşraf sınıfı ortaya çıkmıştır. Bu sınıf, murabahacı,5 tefeci olarak halkla devlet arasında aracı ve nihayet borçlandırma yolu ile köylünün elindeki toprağını ucuza kapatarak toprak ağaları, toprak beyleri şeklini almıştır. Bunun sonucunda ise toprak sistemi bozulacak ve çiftçi üretimden vazgeçecektir.6 Devletin kuruluşundan yıkılışına kadar sürdürülmüş olan aşar, mülk araziden değil kuru mülkiyeti Mehmet Erkal, “Öşür”, TDVİA, C.34, İstanbul 2007, s.97-100. Cizye vergisi ile ilgili çalışmalar için bkz: Kazım Kartal, “Tanzimat Süresince Diyarbakır’ın Sosyal Ve Ekonomik Yapısı Üzerine Bir Değerlendirme (1847/1848)”, Edit: Oktay Bozan & Hakan Asan vd., Tanzimat’tan Günümüze Diyarbakır, C.1, Manas Yay., Ankara 2019, s.191-225; Kazım Kartal, “1848/1849 (1264) Tarihli Cizye Defterine Göre Kayseri’deki Rum Ve Ermeni Nüfusun Sosyo-Ekonomik Yapısı”, Kesit Akademi Dergisi, S.9, Eylül 2017, s. 446-468.; Kazım Kartal & Mustafa Ali Uysal, “Cizye Defterlerine Göre 19. Yüzyıl Ortalarında Diyarbakır’da Yaşayan Gayrimüslimlerin Demografik ve İktisadi Yapısı Üzerine Bir Değerlendirme”, Edit: İbrahim Özcoşar, Ali Karakaş vd., Osmanlıdan Günümüze Diyarbakır, Ensar yay., İstanbul 2018, s.223-256; Kazım Kartal; “19. Yüzyıl Ortalarında İstanbul’da Bir Semt: Kuzguncuk”, Tidsad, S.12, Eylül 2017, s. 381-395. 3 Osmanlı devletinde küçükbaş hayvandan alınan bir vergidir. Detaylı bilgi için bkz: Feridun Emecen, “Ağnam”, TDVİA, C.1, İstanbul 1988, s.478-479. 4 Lüzûm kökünden gelen iltizâm; “gerekli sayma, üzerine alma, bir tarafı tutma” gibi anlamları barındırmaktadır. Terim olarak “özel bir şahsın devlete ait herhangi bir vergi gelirini toplamayı belirli bir yıllık bedel karşılığında üzerine alması” olarak açıklamak mümkündür. Bu görevi yerine getiren kişiye ise mültezim adı verilmektedir. Detaylı bilgi için bkz; Mehmet Genç, “İltizam”, TDVİA, C.22, İstanbul 2000, s.154-158. 5 Sözlük anlamı itibariyle “ticarî kazanç, artma, kâr” manasındaki ribh kökünden gelen ve “kazandırma, kâr hakkı tanıma” anlamlarına gelen murâbaha terim olarak anlamına baktığımızda bir malın alış fiyatı veya maliyeti üzerine belirli bir kâr oranı konarak satılmasıdır. Detaylı bilgi için bkz: İbrahim Kâfi Dönmez, “Murâbaha”, TDVİA, C.31, İstanbul 2006, s.148-152. 6 Cüneyt Binatlı, “Aşar Üzerine Bir Deneme”, Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Dergisi, C.5, S.1, Eskişehir 1969, s.304-315. 1 2 * * * * * 220 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey devlete tasarruf hakkı reayaya ait olan miri arazilerden alınmaktadır. Bu vergiyi gayri müslimler de ödemişlerdir1. Alakır çiftliği temettuat defterinde buğday ve arpanın kilesi değişiklikler görülmektedir. Tablo 4’de görüleceği gibi kile ve alınan vergi miktarları haneden haneye farklılık arz etmektedir. Aşar vergisi buğday ve arpa oluşmaktadır. Tablo 4’e bakıldığında aşar vergisi 13 hane görülmesine rağmen diğerlerinin boş olması nedeniyle 9 hanenin ödediği vergidir ve miktarı 504 kuruştur. Toplam vergi miktarlarına baktığımızda; Alakır Çiftliğinin birinci hanesindeki temettuatı 580 bunun 250 kuruşu ticaretten elde edilen gelirdir. İkinci hanesinde ki temettuatı 1070 olup bunun 723 ticaret temettuatıdır. Hane üç temettutaı 856, ticaret temettuatı 300 kuruştur. Hane dördün temettuatı 724 ticaret ise 300 dür. Hane beşin temettuatı 706 ticaret 274 tür. Hane altının toplam temettuatı 1345 olup ticaret temettuatı ise 350 dir. Hane 7 temettuatı 92 olarak kaydedilmiştir. Hane sekiz, dokuz ve on ise sadece çoban temettuatı 150 kuruş olarak kaydedilmiştir. Hane on bir temettuatı 358, ticaret 100 hane on ikinin temettuatı 307, ticaret 150 ve hane on üçün temettuatı 396 ticaret temettuatı 200 olarak kaydedildiği görülmektedir. Tablo 4: Alakır Çiftliğinde Zirai Ürünlerde Toplanan Aşar Vergisi Miktarları Hane no Buğday kile 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 Toplam 4 5 10 5.5 7 7.5 --------5 2 3 52 Buğdaydan alınan vergi 32 40 80 44 52 60 --------40 16 24 388 Buğdaydan alınan vergi 10 20 15 16 15 15 --------10 5 10 116 Arpa kile 2 4 3 3 3 3 --------2 1 2 23 Arzu Baykara Taşkaya, “1844 Tarihli Temettüat Kayıtlarına Göre Kütahya Sancağı’na Bağlı Şaphane Köyü’nün Sosyal Ekonomik Yapısı”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, S. 35, Kütahya, 2013, s. 247. 1 * * * * * 221 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey SONUÇ Konya eyaleti Hamid Sancağı Tefenni Kazası’nın idarî taksimatı içerisinde yer alan Alakır çiftliği 13 haneli bir çiftliktir. Çiftliğin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Ekili arazisi olan Alakır çiftliği tahıl ürünleri üretilmektedir. Ancak bağ, bahçe ve meyve ile ilgili herhangi bir bilgiye ulaşılmamıştır. Tahıl ürünleri olarak arpa ve buğday yetiştirilmiştir. Hayvancılıkta ise büyükbaş ve binek-yük hayvanları görülmektedir. Hayvan çeşitliliği çok yoktur. Gelir getiren en çok hayvan binek hayvandır. Binek-yük hayvanlardan köyde en çok bulunan ise merkeptir. Hiçbir hanede meyve ağaçları ve bahçe rastlanılmamıştır. Alakır çiftliğinde toplam verginin çoğunluğunu temettuat vergisi oluşturmaktadır. Temettuat vergisi ise yıllık gelirden, meslekten, zuhurattan olmak üzere hane sahibinin durumuna göre alınmıştır. Aşar vergisi ekilen tahıl ürünlerden alınmıştır. 222 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey KAYNAKÇA A) Arşiv Belgeleri COA, ML.VRD.TMT.d., no: 10572 COA, C..DH. no:11463 COA, C..ML.. no:20783. COA NFS.d.. no:3274. COA, NFSD, no: 3241. COA, NFSD, no:3267. B) Diğer Kaynaklar BİNATLI Cüneyt, “Aşar Üzerine Bir Deneme”, Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Dergisi, C.5, S.1, Eskişehir 1969, s.304-315. BÜTÜN Şevket, “Temettuat Defterine Göre (1844) Burdur’un Sosyal ve Ekonomik Yapısı,” Süleyman Demirel Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Isparta 2001. DEVELİOĞLU Ferit , “Temettü-Temettüat”, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Aydın Kitabevi Yayınları, Ankara, 1996, s. 1073. DÖNMEZ İbrahim Kâfi, “Murâbaha”, TDVİA, C.31, İstanbul 2006, s.148-152. EMECEN Feridun, “Ağnam”, TDVİA, C.1, İstanbul 1988, s.478-479. ERKAL Mehmet, “Öşür”, TDVİA, C.34, İstanbul 2007, s.97-100. GENÇ Mehmet, “İltizam”, TDVİA, C.22, İstanbul 2000, s.154-158. KARTAL Kazım, “Tanzimat Süresince Diyarbakır’ın Sosyal Ve Ekonomik Yapısı Üzerine Bir Değerlendirme (1847/1848)”, Edit: Oktay Bozan & Hakan Asan vd., Tanzimat’tan Günümüze Diyarbakır, C.1, Manas Yay., Ankara 2019, s.191-225. * * * * * 223 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey KARTAL Kazım, “1848/1849 (1264) Tarihli Cizye Defterine Göre Kayseri’deki Rum Ve Ermeni Nüfusun Sosyo-Ekonomik Yapısı”, Kesit Akademi Dergisi, S.9, Eylül 2017, s. 446468. KARTAL Kazım & Mustafa Ali Uysal, “Cizye Defterlerine Göre 19. Yüzyıl Ortalarında Diyarbakır’da Yaşayan Gayrimüslimlerin Demografik ve İktisadi Yapısı Üzerine Bir Değerlendirme”, Edit: İbrahim Özcoşar, Ali Karakaş vd., Osmanlıdan Günümüze Diyarbakır, Ensar yay., İstanbul 2018, s.223-256. KARTAL Kazım, “19. Yüzyıl Ortalarında İstanbul’da Bir Semt: Kuzguncuk”, Tidsad, S.12, Eylül 2017, s. 381-395. KARTAL Kazım & Derya Ağcadağ, “1915 Nüfus Verilerine Göre Burdurun Demografik Ve İktisadi Yapısı”, 1st Internatıonal Hazar Scıentıfıc Research Conference 18-20 September 2020 Baku, AZERBAIJAN, s.438-450. MENEKŞE Metin, XIX. Yüzyıl Ortalarında Seyitgazi Kazası Künbet Köyü'nün sosyal ve Ekonomik Yapısı (9784 Numaralı Temettuât Defterine Göre), History Studies, Volume 7, Issue 1, Mart 2015. 224 NEHİR Nurullah, “1845 Nüfus Sayımlarına Göre Erzurum Vilayeti Ova Karyesi nüfusu”, XII International Congress on Social Sciences, Chine to Adriatic held in Afghanistan Faryab University, on October 23-24.2020. NEHİR Nurullah, “1847 Nüfus Sayımlarına Göre Erzurum Vilayeti’ndeki Han ve Dükkânlarda Bulunan Rum Nüfus”, XII International Congress on Social Sciences, Chine to Adriatic held in Afghanistan Faryab University, on October 23-24.2020. SARI Serkan, XVI. Yüzyılda Hamid Sancağı Yer Adları, (Yüksek Lisans Tezi), Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Diyarbakır 2000, s.29. TAŞKAYA Arzu Baykara, “1844 Tarihli Temettüat Kayıtlarına Göre Kütahya Sancağı’na Bağlı Şaphane Köyü’nün Sosyal Ekonomik Yapısı”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, S. 35, Kütahya, 2013, s. 247. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey YÜKÇÜ Süleyman, Nur FİDANCI, Umut SOYSAL, “Osmanlı Devleti’nde Temettuat Defterleri’nin Önemi ve Vergisel Açıdan Değerlendirilmesi: Tire Kazası Örneği”, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/493221, s.170-199. 225 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey НАЦИОНАЛЬНО-КУЛЬТУРНАЯ СПЕЦИФИКА КОСМОНИМОВ В ЛЕКСИКОГРАФИЧЕСКОМ АСПЕКТЕ ТЮРКСКИХ ЯЗЫКОВ AMANGAZIEVA M.K. MIROV M.O. АННОТАЦИ Рассматривается национально-культурная специфика космонимов тюркских языков. Представлено семантическое и когнитивное описание космонимов, эксцерпированных из тюркских лексикографических источников. Космонимы характеризуются как хранители культурных ценностей тюркоязычных народов. Рассмотрены национально-культурная природа космонимов, система мифологического мышления и их отражение в тюркских языках. Ключевые слова:тюркизмы, лексикография, этимология, космонимы, тюркология 226 NATIONAL-CULTURAL SPECIFICITY OF COSMONIMES IN THE LEXICOGRAPHIC ASPECT OF TURKISH LANGUAGES Annotation The national-cultural specificity of the cosmonyms of Turkic languages is considered. A semantic and cognitive description of cosonyms excerpted from Turkic lexicographic sources is presented. Cosmonyms are characterized as guardians of the cultural values of Turkic-speaking peoples. The national-cultural nature of cosmonyms, the system of mythological thinking and their reflection in the Turkic languages are considered. Key words: Turkisms, lexicography, etymology, cosmonyms, Turkology; * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey АННОТАЦИ Космонимы – названия космических объектов. Все названия космических объектов даны с Земли и отражали земное. Предметом исследования лингвокультурологии являются единицы языка, которые приобрели символическое, эталонное, образно-метафорическое значение в культуре, и которые обобщают результаты деятельности человеческого сознания, закрепленные в мифах, легендах, ритуалах, обрядах, фольклорных и религиозных дискурсах и т.п. Именно такими единицами являются, на наш взгляд, космонимы «солнце»/«луна», которые мы избрали в качестве объекта исследования в настоящей работе. Для обозначения указанных лексических единиц, в работе будет использоваться термин космонимы, который является производным от термина космонимия- раздел ономастики, исследующий названия внеземных объектов - и представляется более точным и корректным. Вопросами космонимики и астронимики занимались такие исследователи, как Ю.А. Карпенко, Н.Х. Максютова. Среди учёных-ономатологов широко известны работы В.А. Никонова, который небезосновательно считал эти классы онимов «ценным источником не только для лингвистических, но и для исторических раздумий и разработок»[1]. Словарь тюркизмов Е.Н.Шиповой составлен на материалах русского и тюркских языков, многочисленных исследований о тюркизмах русских и иностранных авторов и является первым трудом в истории лексикографии в области языкознании.Академик Научной Академии Республики Казахстан И.К. Кенесбаев подчеркивает, что автором словаря тюркизмов, Е.Н. Шиповой, использованы все возможные и доступные ей источники начиная с памятников древнерусской письменности и данных засвидетельствованных художественной литературой, а также устных, включая областную речь и просторечие. Таким образом ею зарегистированно преобладающее большинство тюркских слов и космонимов, представленный в диалектах русского языка (преимущественно в восточнорусском). А ведь именно диалектная лексика впитала в себя и сохранила до нашего времени и наибольшее количество тюркских слов» [2]. * * * * * 227 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Объект исследования – описание национально-культурной специфики космонимов на материале тюркских языков и в том числе языковые единство космонимов в тюркских языках. Рассматривая космонимов, предпринимается попытка соположить естественнонаучное ифилологическое знание на примере исследования конкретных космонимов «кун//солнце» и «ай//луна» в тюркских языках. Мы исходим из предположения, что указанные лексические единицы изначально терминологичны, они выступают в качестве терминов в таких областях научного знания как астрономия, физика, метеорология, соответственно, за ними закреплена некоторая естественнонаучная информация, малая доля которой в виде краткой справки включена в теоретическую часть статьи. Природа космонимов описывается в русле новых лингвистических парадигм, что позволяет синтезировать данные различных наук, в частности, антропологии, психологии, философии, логики, мифологии, этнографии и т.д. Описание исследуемых единиц в этом русле затрагивает одновременно сферу языка и мышления, что дает возможность раскрыть их общие и, что особенно важно, национально-специфические свойства. Внушительный корпус космонимов, зафиксированных в лексикографических источниках, свидетельствует об их значительной роли во взаимодействии человека с окружающим его миром, а научные результаты исследования способствуют описанию когнитивной природы языковых явлений и могут быть полезны в освещении ряда проблем этнолингвистики, лингвокультурологии, психолингвистики, социолингвистики, лингвострановедения, когнитивной лингвистики. Поскольку данные лексические единицы обозначают уникальные объекты окружающего мира, доступные непосредственному наблюдению и описанию, то они также являются единицами общенационального языка и обладают общеупотребительным номинативным значением. Кроме того, по нашей гипотезе, за * * * * * 228 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ними одновременно должны быть закреплены некоторые образно-метафорические и символические значения. Наличие в структуре значения указанных лексических единиц образно-метафорического аспекта обусловлено тем, что колоссальное влияние небесных светил на жизнь человека и всего живого очевидно, и было замечено с древнейших времен, что привело к возникновению многочисленных мифов и религиозных верований, на основе которых и сформировались образы и символы, вошедшие в состав семантики космонимов «солнце»/«луна». Принимая во внимание тот факт, что солнце и луна как объекты окружающего мира универсальны, мы предполагаем, что связанные с ними образы и символы во многом сходны в культурах разных народов, и должны быть идентичны в культурах носителейтюркских языков. В.В.Радлов (Опыт словаря тюркских наречий. СПб., 1911. – Т. 1-4. – 1478 с.) указывает: «В абаканских, алтайских и шорских богатырских сказках образуются сложные имена героев и героинь со словом аі (луна), напр.: АйКан – Луна Хань; Ай сылдыр – Луна-Звезда; Ай –Канат – Луна-Крыло; Ай-Кун – ЛунаСолнце; Ай Мерген – Луна Стрелок; Ай Моко - Луна Силач; Ай Тас – Луна Камень; Ай Толузу (Ай Далай) – Полная луна; Ак ай – Белая луна; Ай Арыг - Чистая Луна. [3]. Известный тюрколог В.А. Гордлевский приводит такую легенду про космониму солнце: «Некогда солнце было красавицей девушкой, на которую все засматривались. Солнцу наскучило в конце концов видеть вокруг себя надоедливых ухаживателей, и оно, рассердившись, стало слепить глаза» [4]. Космонимы древни. Они отразили и сохранили следы былых представлений человечества о мироздании; они могут многое рассказать о давнем укладе жизни, о прежних передвижениях народов и ихсвязях.Как по-разному увидели различные народы один и тот же космический объект, показывают названия Млечного пути.а у большинства народов-соседей названия Млечного пути семантически однородны, для одних он – Лыжный след, для других – Серебряная река, на кипчакском языке «кус йолы», на башкирском языке «кошйули», на мордвинском «тырнажолы», «сабан жолы», «сабаншынынжолы», на киргизском языке «сабаншыйолы», на узбекском языке «омонйоли» на турецком «саман йоли», и т.д. С татарского и с башкирских * * * * * 229 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey языков переводится как «путь диких гусей». Арабы называют «умму наджиум», что обозначает как млечный путь, а туркемены – молоко белой майи, которое совподает греческим словом галаксиос – молочный круг и на английском -mіlkyway.В тюркских языках названия с тем же значением известны у казахов, киргизов, туркмен. Обнаружилось поразительное единство от финнов Балтики до киргизов Тянь-Шаня, которые нигде не соприкасались. Мы думаем, что далекие предки и тюркских, и финно-угорских народов либо произошли от одного источника, либо в тесном длительном контакте обитали рядом. На флангах расселения тех и других возобладали идеи космонима из тех субстратных языков, на которые напластовались тюркские (турецкий, азербайджанский, частично и другие приняли «ближневосточную» идею «путь вора соломы») или финно-угорские (ханты и манси усвоили «сибирскую» идею «лыжный след»). По словам профессора Г.Б. Мадиева («Теория и практика ономастики») мы видим, что народные названия были даны тем космическим объектам, которые видны невооруженным глазам. Появление народных названии относится к глубокой древности, когда люди должны были ориентироваться во времени и пространстве посредством реалий окружающей действительности. На помощь приходили небесные объекты, которые получали названия, культурных ценностей соответствовавшие мировидению древнего человека» [5]. Космонимы характеризуются как хранители тюркоязычных народов. Космонимы и астронимы и раскрывающие их сущность произведения устного народного творчества дают ценный материал для изучения мировоззрения, фантазии, образного мышления человека и восприятия им космических тел, поэтому выявление этих ономастических единиц по отдельным языкам, их сравнительное изучение имеет большое научное значение для дальнейшего развития космонимики. Проанализированные словарные статьи, связанные с космонимами, позволяют утверждать, что наиболее ценный материал представляют словари второй половины ХІХ века, в которых сохранены видение мира древних тюрков, их обычаи и традиции. Анализ языковых единств, образованных с космонимами «ай//луна», «кун//солнце» в * * * * * 230 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey лексикографических источниках различных периодов позволяет говорить о совпадении их семантики, но при этом более полное описание словарной статьи отмечен нами в словарях второй половины ХІХ века. Итак, среди проблем современной лексикографий важное место занимает понимание слов, их толкование. Каждое слово при составлении лексикографических источников оценивается как источник национально-культурной информации. Кроме этого, словарные статьи с космонимами в лексикографических источниках второй половины ХІХ века построены по правилам составления современных словарей, а употребление космонимов в словарных статьях соответствует языковой норме. При составлении словарной статьи авторы основывались на лингвистическом анализе народной этимологии космонимов и сравнительно-историческом методе описания и данные древних толковых, переводных, сравнительных словарей имеют огромное значение для современного языка, а именно при уточнении значений и смысла ряда слов современного языка. 231 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Используемые литературы 1. И.Б. Маслова, Ауде Фади. Космонимы и астронимы как ономастические единицы. Материалы международной конференции, Москва,2011 2. Шипова Е.Н. Словарь тюркизмов в русском языке. – Алматы, 1954. –444 с. 3. Радлов В.В. Опыт словаря тюркских наречий. - СПб.,1911-Т. 1-4.1478 с. 4. Аронов К.Г. Этнолингвистическая природа народных космонимов в казахском языке: Автореф. дис. канд. филол. наук. – Алматы, 1992.– 26 с. 5. Г.Б. Мадиева. Теория и практика ономастики 6. Аманжолов С. Вопросы диалектологии и истории казахского языка., – Алматы, 1997. – 452 с. 232 7. Сулейменова Э.Д. Понятие смысла в современной лингвистике. -Алматы: Мектеп, 1989. – 152 с. 8. Афанасьев А.Н. Мифы, поверья и суеверия славян. – М., 2002. – 729 с. 9. Щербак А.М. Сравнительная фонетика тюркских языков.– Ленинград. 1970. –203 с. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ҚЫПШАҚ ЭТНОНИМДЕРІНІҢ СЫРЫ САБЫР М.Б. ф.ғ.д., профессор Батыс Қазақстан инновациялықтехнологиялық университеті РЕЗЮМЕ Сабыр Мурат Букенбаевич д.ф.н., профессор. г. Уральск, Западно Казахстанский инновационно-технологический университет. В статье проанализировано появление кипчаков на исторической арене. Также акцентируется внимание на том, что казахи являются продолжателями древних кипчаков и проведен всесторонний анализ этнонимов, относящихся к кипчакам. Ученым предложены выводы по этимологии этнонима «кипчак». Ключевые слова: кипчак, куман, кипчаковедение, казахи, этноним. ABSTRACT Sabyr Murat Bukenbayevich Doctor of Philology, professor. West Kazakhstan innovative ahd technolodical university In this article is analyzed the first appearance of Kypchaks on historical scene. Also emphasized that Kazakhs are continuers of Kypchaks and detailed analysis of ethnonyms which concerned to Kypchaks is analyzed. Scholar suggests conclusions concerning etymology of ethnonym “kypchak”. Key words: Kypchak, Kuman, study of Kypchaks, Kazakhs, ethonyms. * * * * * 233 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey АННОТАЦИЯ Мақалада қыпшақтардың тарих сахнасында пайда болу жолдары талданған. Сонымен қатар қазақтардың байырғы қыпшақтардың заңды жалғасы, мұрагері екендігі жан-жақты ашылған. Қыпшақтарға қатысты тарихтың ұзын жолында айтылатын этнонимдердің этимологиясы туралы тың тұжырымдар ұсынылған. Кілт сөздер: қыпшақ, куман, қыпшақтану, қазақтар, этноним. Қазақстан тәуелсіздік алған жылдардан бастап, түркітану ғылымында бүгінгі қазақтардың көне қыпшақтардың заңды жалғасы, мұрагері екені нақты айтыла бастады. Қыпшақтар қайдан шықты, қайда барды, қандай територияларды жайлады, байырғы қыпшақтардың ізін бүгін қай қиырдан іздейміз деген күрделі сұрақтарға тың тұжырымдар ұсынылды. Белгілі тарихшы Мурад Аджи былай деп жазды: “Кыпчак – это имя одного из древнейших тюркских родов. Возможно, он когда-то первым отселился с Алтая, и других переселенцев стали называть его именем” [1,83-84]. Бұдан әрі ғалым тарихтағы халықтардың ұлы қоныс аударуының көш басында қыпшақтар болғанын айта келіп: “…Тогда, то есть к концу V века, кипчаки заселили пол Европы и всю Центральную Азию. Тюркская речь заглушала на Евразийском континенте любую другую. Тюрки были самым многочисленным народом мира… Один народ дал жизнь десятком других народов”,-дейді [2,165]. Міне, осы қыпшақтар половцы, кумандар атала жүріп мың жылдан астам уақыт тарихта белгілі болған. “Қыпшақ” сөзі ең алғаш Селенгі өзенінің бойында тасқа қашалып бедерленген. Элетміш Күл Білге қағанның (747-757) басына қойылған құлпытаста былай жазылған: “түрк кыбчак еліг йыл ол дурмысың (когда тюрки-кыбчаки властвовали над нами пятьдесят лет)[3,24]. Араб зерттеушілерінің еңбектеріне үңілсек қыпшақтар ІХ ғасырдан белгілі болған[4,28]. Сонымен қатар ІХ-Х ғасырларда тарих сахнасында оғыздардың да үлкен орны болды. Олар Солтүстік Каспий, Сырдарияның төменгі ағысы, Арал теңізі маңайын жайлады. Бірақ ХІ ғасырдағы қыпшақ тайпаларының өсіп, өркендеп, билік басына келуі оғыздарды ығыстырып, басқа да түрлі тайпалардың қыпшақ одағына сіңіп, ортақ қыпшақ тілінде сөйлеуіне мәжбүр қылды. С.Г.Агаджанов былай дейді: “В конце Хпервой половине ХІ в. в политических рамках державы сырдарьинских ябгу происходит * * * * * 234 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey интенсивный процесс формирования огузской народности, он стимулировался распадом старых кровнородственных связей, образованиям новых территориально- хозяйственных объединений и становлением раннефеодальных отношений. Однако данный процесс не получили своего завершения и был прерван гибелью огузского государства в середине ХІ в. в результате кипчакского движения [5,36]. Басында Қимақ қағанатының құрамында өмір сүріп, кейін дара тайпа болып бөлінген [6,53] қыпшақтар ХІ ғасырдан бастап Ә.Құрышжановтың сөзімен айтқанда “тарих сахнасының авансценасына” шығады. Орта ғасырлық қыпшақтар тарихын арнайы зерттеген С.М.Ақынжанов: “әр түрлі тарихи деректерге қарағанда, Қазақстан даласының солтүстік аймақтарында ХІ-ХІІ ғасырларда түркі тайпаларының басында хан билігі бар қыпшақтар конфедерациясы қалыптасты” - деп тұжырымдады [7,205]. Қыпшақтар ұлан байтақ территорияны игеріп Балқаш көлінің жағалауларындағы жазық далалардан бастап Солтүстік Кавказ таулары мен Қырым қырқаларына дейінгі аралықты мекендеді. Мафазат әл-гузз (оғыздар даласы) атауының орнына Дешті-қыпшақ (қыпшақтар даласы) атауы пайда болды. Қыпшақ одағына кірген түркі тайпалары қыпшақтанып, олардың тілдері қыпшақ тілінің ығында қалып, қыпшақ тілі тұтас мемлекеттік, тіпті халықаралық тіл деңгейіне көтерілді. Қыпшақ тайпалары Қытай қорғанынан бастап Шығыс Түркістан, Алтай таулары, Орта Азия, Еділ аймағы, Алтын Орда, одан әрі Европаға дейін тарады. Кейін монғол үстемдігі кезінде құрылған Алтын Орда қыпшақтардың негізгі отаны болды. Бұл жерде М. Аджидің “Дешт-и-кипчак при новом монголском правителе получил и новое имя – Золотая Орда, …которая, как это ни парадоксально, целиком и полностью держалась на кипчаках” деген сөзінің маңызы зор[1,102]. Алтын Орда мемлекеті дүниежүзілік тарихта, әлемдік мәдениетте өзіндік орны бар іргелі де қуатты мемлекет еді. Бұл солтүстік-шығыста Бұлғар облысы, Еділдің орта және төменгі жағалауын, оңтүстікте Қырым, Кавказдың Дербентке дейінгі, тіпті одан да арғы далаларды, шығыста батыс Сібір мен Сырдарияның төменгі жағалауын алып жатқан кең байтақ ел болатын. Әуелде Жошы ұлысы ретінде дүниеге келген Алтын Орда Бату хан (1227-1255), кейін Берке хан (1257-1266) тұсында дәуірлеп, Мөңке Темір хан (12661280), Өзбек хан (1312-1342) мен Жәнібек хан (1342-1357) тұсында Еуразияның * * * * * 235 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey кеңжазира даласында билік құрған қаһарлы мемлекетке айналды. Алтын Орданың нағыз гүлденген кезеңі – Берке хан мен Өзбек ханның билік жүргізген дәуірі. Берке ханның ислам дінін қабылдауы мемлекеттің дамуына игі әсер етті. Беркенің сарайына мемлекеттің төрт бұрышынан ғалымдар, ақындар, суретшілер келе бастайды. Қала мәдениеті өркендейді. Бұл жайында Э.Н.Наджип былай деп жазды: “Арабские и персидские историки, побывавшие в Золотой Орды сообщают о многих ученых, писателях, богословах и поэтах, которые жили на территории Золотой Орды, занимались научной и литературной деятельностью. Ныне обнаруженные памятники материальной и духовной культуры Золотой Орды подтверждают высокую культуру вес центрах” [8,І,29]. ХІV ғасырдың бірінші жартысында бүкіл елге мұсылман діні кеңінен жайылды. Өзбек хан қалалар, мешіттер, медреселер салуға көңіл бөлді. Алтын Орда сауда жолында орналасқан ең мәдениетті мемлекетке айналды. Алтын Орда мемлекетінің территориясын мекендеген халықтардың этникалық құрамы туралы әр түрлі мәліметтер бар. Түркітанушы П.М.Мелиоранский “Араб филолог о турецком языке” деген еңбегінде: “Золотая Орда состояла из смеси различных турецких и монгольских племен” деп көрсеткен [9,13]. Белгілі ғалым Ә.Құрышжанов тарихи деректерге сүйене отырып, Алтын Орда халқының дені қыпшақ рулары болған деген қорытындыға келеді. Сол қыпшақтар қазақ халқының жеке этникалық топ болып қалыптасып, дербес ұлт ретінде тарих дастарханынан өзіне лайық орын алуына, сондай-ақ қарақалпақ, башқұрт, татар, ноғай, қырым татарлары, қарашай, балқар, құмық, қарайым, алтай, қырғыз халықтарының ұлт болып қалыптасуына игі ықпалын тигізді. Түркітануда қыпшақтарға қатысты этнонимдер де күрделі мәселе. Қыпшақ, кун, половец, куман атаулары жөнінде ғалымдар әр түрлі пікірлер білдірген. Орыс тарихшысы П.В.Голубовский 1884 жылы «кумане-кипчаки-половцы есть один и тот же народ» деп кесіп айтқан еді [10,45]. Әрине Еуропа мен Византияда половецтердің гөрі кумандарды жақсы білді, ал шығыста, әсіресе Қытайда половецтер мен кумандардан гөрі қыпшақтарды жақсы білген. Осындай деректерге сүйене келіп, Ю.А.Евстигнеев «кыпчаки, половцы, куманы и куны –это разные по исходной территории, наречию (хотя и одного – древнетюрксого - языка) и самопазнанию племена (этносы)»,-деп қорытынды жасады. Бұл этнонимдер тарихтың әр кезеңінде белгілі болып тұрған. Ең көнесі қыпшақ * * * * * 236 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey атауы. VІІІ ғасырдан бергі кезеңдерде исламдық тарихи пен жағырапиялық әдебиеттерде қолданылған. 1240 жылдары Моғол мәтіндерінде кездеседі. Моғолдар түркілерден алған болуы керек. ХІІІ ғасырдан бергі кезеңдерде Қытай жазбаларында ұшырасады. Қытайларға моғолдардан көшуі мүмкін. Ал куман атауы шамамен 1080 жылдардан бастап Византия жазбаларында қолданылған. Сонымен қатар кун сөзі де тарихта жиі кездеседі. Бұл атау мажарлардың половецтер үшін 1086 жылдардан бергі кезеңдерде қолданған сөзі. Кундар тоғыз-оғыз конфедерациясында құрметті орын алған көне түркі тайпасы. 840 жылдары Ұйғыр қағанаты құлағаннан кейін Монғолияның шығысына қоныс аударып, қидандардың ықпалына ұшырайды. Кейін қидандардан ығысып кайлардың жеріне барады. 1029 жылы әл-Бируни енисей қырғыздарымен қатар атап өтеді. «Игор полкі туралы сөз» жырында кундар хинови деп Кун/хун аталады. этноимінің кын/хин/хинове болып өзгеруі Х-ХІV ғасырларда Ежелгі Русьте майда теңгелер кун деп аталған себепті болуы мүмкін. Кун сөзі байырғы ғун//хун атауларының сарқыншағы болу керек. 237 Куман атауына келер болсақ, қазіргі зерттеушілер кумандарды половецтар деп, ал куман этнонимін кун сөзінің бір варианты деп қарайды. Куман сөзін бәз-бір зерттеушілер кума//куба, яғни құба сөзімен салыстырып, қызыл мен сарының ортасындағы бір реңк деп болжайды. Сонымен қатар куман «су толтырылған ыдыс». Куман сөзін құмар сөзімен қатар қойып, кума//құма түбірлері «қайнаған» деген мәнді береді, құмар «есі кетіп қызығу, әуейі болу» мәнін берсе, ал куман (-ан көне сөз тудырушы жұрнақ) «күш-қуатын бойына жинаған, қызу қанды» деген мағынаны береді деп жориды(Дастан Ельдесов. Этнонимы «куман» и «кыпчак» появились из магии слова). Половцы сөзінің шығу тегі жайында әр түрлі пікірлер бар. Дәстүрлі пікірдің бірі бұл сөз көне орыс тіліндегі половь «сары» сөзіне шыққан. Половецтер сары-қыпшақтардың ұрпағы, олар сары шашты болған да, кейін монғол тайпаларымен араласып қара шашты, қой көзді түрге енген деген пікір бар. Сонымен қатар половцы, олар далалықтар * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey «жителей поля» деген де тұжырым бар. Тіпті «половцы» сөзі лов/ловы «охота» (шын мәнінде адам аулаушылар) түбірінен шыққан деген пікірлер ғылыми әдебиеттерде орын алған. Орыс дереккөздерінде Дешті Қыпшақ даласы Поле Половецкое деп аталады. Сондықтан біздің ойымызша, половцылар «далалықтар, жителей поля» деген тұжырым бір табан шындыққа жақын шығар. Ең қөне сөз қыпшақ этнонимінің шығу тегі туралы ғылымда біршама пікірлер, халықтық этимологиялар бар. Әбілғазы баһадүр ханның «Түрікмен шежіресі» деген еңбегінде мынадай мәлімет бар: «Үлкен падишаһларының әдеті – ұзақ соғысқа барғанда әйелдерін алып жүретін, нөкерлерінің кейбіреулері алып баратын. Оғыз ханның бір бегі әйелін алып барып еді, өзі осы ұрыста өлді, қатыны құтылып, екі судың арасында ханның соңынан жетті. Жүкті еді, толғағы ұстады. Күн суық еді, киерге киім жоқ еді, бір шірік ағаш ішінде ұл туды. Мұны ханға мәлім қылды, сонда хан «Мұның әкесі біздің алдымызда өлді, енді қамқоры жоқ», -деп өзіне ұл қылды. Атын Қыпшақ қойды. Көне түрк елінде іші қуыс ағашты «қыпшақ» дейді. Себебі ол ағаш ішінде туылды деп атын Қыпшақ қойды. Осы кезде іші қуыс ағашты «шыпшақ» дейді. Қара халықтың тілі келмегендіктен «каф»-ты «шын» деп айтып, сол «қыпшақ» «шыпшық» деп айтылды» («Жалын» журналы, 16-бет, № 2, 1991). Шәкәрім қажы да «қыпшақ» атауының мән-мағынасы жөнінде былай дейді : «Бұл қаңлыдан бөлініп елсіз бос жерге кеткендіктен қыпшақ атанған. Мағынасы «бос, шөл, елсіз» деген сөз. Шыңғыс ханнан көп бұрын Еділ-Жайық маңына барып, бір патшалы жұрт болып тұрғанда, Жошы хан алып қаратқан. Солардың атымен ол жақ Дешті Қыпшақ атанған» [11]. Парсы тарихшысы Рәшид әд-дин «Жамиғ-ат-тауарих» («Жылнамалар жинағы») атты еңбегінде қыпшақ атауы кобук сөзінен шыққан, бұл сөз түрк тілінде «өзегі шіріген ағаш» деген мағына береді деген пікір айтты [12]. «Қыпшақ» атауының этимологиясы жөнінде қазақтың қиялы жүйрік, өр ақыны Олжас Сүлейменов тың пікір ұсынды: «Қыпшақ таңбасы-тік қос сызық. Қазіргі атауы- «қос әліп» (араб әліпбиінің алғашқы әрпі «әлпі» тік сызықпен бейнелейді). Араб жазуы қабылданғанға дейін таңбаның басқаша * * * * * 238 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey аталуында күмән жоқ. «Қыпшақ» атауында сол қос тік сызық таңба сақталмады ма екенау? «Саз кітапша» («Глиняная книга») деген еңбегімде «ікі-пчак» (екі пышақ) қыпшақ атауының негізі болмас па деген пікір айтқан едім. Олай болмасына кім кепіл? «Екі тік сызық» таңбасының бір уақыттарда ікі-пчак (екі-пышық) болып аталып, осы тіркес сөз тұтас құбылысқа айналу барысында қыпшақ атауы болып қалыптасуы мүмкін[13, 153]. Байбота Серікбайұлы Қошым-Ноғай бұл пікірге қисынды күмән келтіреді: «қыпшақ» атауының 8 ғасырдағы сынтаста таңбаланған «қыбчқ» тұлғасы «к» әріпінен басталуы керек еді ғой. Өйткені жіңішке дыбысты «ікі» (іккі) сөзінің жуан дыбысты «бычақ» (пышақ) сөзімен бірігіп, сингармонизм заңына сәйкес үндесіп кетуі үшін біршама уақыт та керек [14]. Көне түркі замандарында сөз бір-екі буынды болғаны рас. Қыб/қып және қап түбірлерін бір қатарға қоюға болады. Себебі дауысты дыбыстар әр түрлі оқылуы мүмкін. Әйгілі Махмұд Қашқаридың «Диуани лұғат-әт-түрк» атты еңбегінде көне түрік тіліндегі «қап» сөзінің «жатыр» (әйелдердің жатыры) деген мағынасы келтірілген. Сондай-ақ бұл сөз ауыспалы мағынада «бауыр,бірге туған» («жатырлас») деген мәнде де қолданылған[15]. Түрік халықтары кім көргенді «бауыр, бірге туған-жатырлас, қарындас» деп айтпайтыны анық. Оның үстіне қазіргі қазақ тіліндегі бір әке, бір шешеден туған деген ұғымды беретін «қабы менен сабы бір» тұрақты сөз тіркесі бар. Осы деректерге сүйене отырып, Байбота Серікбайұлы Қошым-Ноғай «қыпшақ» атауы «жатырлас ағайын», «бірге туған бауыр» дейтін ұғымды береді дейді[14]. Қиялы ұшқыр, қара сөздің қадірін, түп-тамырын жақсы білетін Байбота Серікбайұлының бұл құнды пікірі түркітануға қосылған үлес десе болады. Бұл жерде қыпшақ сөзінің алғашқы буын қып//қап-ты есім сөз ретінде танып тұрғаны белгілі. Есім екені де рас. Бірақ тарихи грамматикада есім бірінші ме, әлде етістік бірінші ме деген даулы мәселе бар. Алғашқы түбірлер негізінде синкретті болған. Яғни әрі етістік, әрі есім. Оның іздері қазақ тілінде әлі де бар. Мысалы көш (Қыз Жібектің көші) және көш (ет.); той (үйлену тойы) немесе той (ет.) т.б. Сондықтан ежелгі қып//қап түбірлерінің бойынан етістік іздеуге құқылымыз. Шәкәрім қажы айтқан «Тіршілік басы-қозғалыс» пәлсәпасы ақиқат. Дүние қимылдан, әрекеттен басталады. «Қазақ тілінің түсіндірме сөздігінде» қыбыр сөзі «қимыл, әрекет, қозғалыс» мағынасында деп ұғындырылады. Қыбыр сөзінің түп- * * * * * 239 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey төркініне үңілер болсақ, түпкі түбірі қыб екендігіне көзіміз жете түседі. Ал «ыр» жұрнағы көне түркі тілінде жиі және әртарапты (әмбебап,универсал) қолданылған *ур етістігінен қалған реликт екендігі тағы да аян[16]. Сонда қыбыр (қыб-ыр) да, қыпшақ (қып-шақ) та бір етістік түбірден туындап тұрған есім сөздер. -ыр, -шақ зат есім тудыратын жұрнақтар. Сонымен табиғи түйсікпен болжасақ қыпшақ сөзінің этимологиясы «қозғалғыш, жүргіш, жүйрік, шапшаң, жаулағыш, тез, жылдам» болуы әбден мүмкін. Осындай қасиеттерге ие жарау атты қыпшақтар аз уақытта күллі Еуразия даласын жайлап, олар салған дүбір дүниенің төрт бұрышына естіліп жатты. Пайдаланылған әдебиеттер: 1.Аджи М. Полынь Половецкого поля. —М.: Новости, 2000. 2.Аджи М. Кипчаки. Древняя история тюрков и Великой степи. —М.: Новости, 1999. 240 3.Малов С. Е. Памятники древнетюркской письменности Монголии и Киргизии. — М.-Л.: Изд. АН СССР, 1995. 4.Кумеков Б.Е. Арабские и персидские источники по историй кыпчаков VІІІ-XІV в.в. —Алма-Ата: Наука, 1987. 5.Агаджанов С.Т. К этнической истории огузов Средней Азии и Казахстана // Проблемы современной тюркологии. —Алма-Ата, 1980. —С. 35-37. 6.Кляшторный С.Т. Кыпчаки в рунических памятниках // Сб. Тюркология. —Л.: Наука, 1986. —С. 53-60. 7.Ахинжанов С.М. Кыпчаки в истории средневекого Казахстана. —Алматы: Гылым, 1995. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 8.Наджип Э.Н. Тюркоязычный памятник XІV века “Гулистан” Сейфа Сараи и его язык. – Алматы: Наука, 1975. —Ч. 1. 9.Мелиоранский П.М. Араб филолог о турецком языке. —СПб., 1900. 10.Голубовский П.В.Печенеги, торки и половцы. Русь и Степь до нашествия татар. М.,2011. 11.Ш.Құдайбердіұлы, «Түрік, қырғыз-қазақ Һәм хандар шежіресі», 35 –бет.Алматы, «Қазақстан және Сана»,1991. 12.Рашид ад-дин, «сборник летописей», т.1,кн.1,стр.84. Москва-Ленинград, 1952. 13.О.Сүлейменов, «Аз и Я», 153-бет.Алматы , «Еңбек» сауда-саттық үйі,1992. 14. Байбота Серікбайұлы ҚОШЫМ-НОҒАЙ. Қос әліп таңбалы қыпшақ//Ана тілі, 1997 жыл, №18, 1-мамыр. 241 15. М.Қашқари, «Түбі бір түрк тілі»,159-бет. Алматы, «Ана тілі»,1993. 16. Б.Сағындықұлы, «Қазақ тілі лексикасы дамуының этимологиялық негіздері», 109бет.Алматы, «Санат»,199 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey АБАЙ ҚАРАСӨЗДЕРІНДЕГІ ЭТНОМӘДЕНИ АҚПАРАТТЫ ОҚЫТУДЫҢ МАҢЫЗЫ ABAİ'NİN KONUŞMALARINDA ETNOKÜLTÜREL BİLGİ ÖĞRETİMİNİN ÖNEMİ Б.Т.ПАНЗАБЕК Қазақ ұлттық қыздар педагогикалық университеті ÖZET Abayın konuşmaları, kazak halkının ulusal değerlerinden biridir. Makalede, Abay'ın konuşmalar eğitiminin ilerleyişi ile ilgilidir. Şairin eserlerinin çalışmasında sorunlu sorular analiz edilir, öneriler getirilir. "Abay'ın mirası-geleceğin mirası" kavramların kapsamını genişletiyor. Anahtar Kelimeler: konuşmalar, etnokültürel bilgiler, yöntemler, teknolojiler, ulusal değerler, analiz. 242 THE IMPORTANCE OF TEACHING ETHNOCULTURAL INFORMATION IN ABAI'S SPEECHES ABSTRACT Abay’s speeches is one of the national values of the Kazakh people. The article deals with the study of Abay’s speeches. The article analyzes problematic issues in the study of the poet's works, and offers suggestions. "Abay's legacy – the legacy of the future" expands the range of concepts. Key words: Speeches, ethnocultural information, methods, technologies, national values, analysis * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey АБАЙ ҚАРАСӨЗДЕРІНДЕГІ ЭТНОМӘДЕНИ АҚПАРАТТЫ ОҚЫТУДЫҢ МАҢЫЗЫ Аңдатпа: Абай қарасөздері – қазақтың ұлттық құндылықтарының бірі. Мақалада Абай қарасөздерін оқыту барысы сөз болады. Ақын шығармаларын оқытудағы күрделі мәселелерге талдау жасалады, ұсыныстар айтылады. «Абай мұрасы – болашақ аманаты» деген ұғым аясын кеңейтеді. Түйін сөздер: Қарасөздер, этномәдени ақпарат, әдістер, технологиялар, ұлттық құндылықтар, талдау Абайды танып келеміз, тану үстіндеміз, тани береміз. Бірақ, қалай танып келеміз? Болашақ ұрпағымызға берер аманатымызды қалай сақтаудамыз? Білім беру саласында қалай оқытып жүрміз деген сан сауал келеді. Оқытудың бір парасы – Абай қарасөздеріндегі этномәдени ақпаратты студенттерге оқыту барысы. Абай өлеңдерінде, қарасөздерінде, поэмаларында, аудармаларында жүйелі байланыс бар. Кездейсоқ өлең болсын деп тұрған бірде-бір ұғым немесе сөз жоқ. Абайда өлең, қарасөз, аудармаларында этномәдени ақпарат бір-бірімен тығызбайланысты. Бір организмнің бөлшектері секілді, бірінсіз-бірі болмайды, белгілі жүйемен, реттілік, байланыспен жазылған. Себебі, Абайдың кез-келген шығармасы жүйе, реттілік, басы артық сөз жоқ, асқан эстетикалық көркемдік пен терең білімге құрылған. Абай қарасөздері өлеңдерінің қарасөзбен айтылған түсіндірмесі деуге болады. Абай қарасөздерін өлеңдерімен бірге оқыту керек. Өйткені, «Өлең – сөздің патшасы, сөз сарасы» дегеніндей , жұп-жұмыр келуі керек себепті, өлеңнің өзінің формалық ерекшелігіне байланысты метафора, бейнелі образды түрде, өлшемге салып айту керек болғандықтан. Өлең «жұп-жұмыр» келуі үшін айналасы, философиялық ойларды, күрделі мәселелерді таратып айтуға форма жағынан мүмкіндік бермейтін * * * * * 243 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey болғандықтан, қарасөздерінде тарқатып айтады. Абай өлеңдері өте жоғарғы эстетикалық талғам, образдылықпен, аз сөзге көп мағына сыйдырғандықтан қарасөздерінде өлеңдегі көркем ойды кеңінен тарқатып айтады. Абайдың өлеңдері мен қарасөздері арасында идеялық, мазмұндық, мәтіндік тығыз байланыс бар. Абай қарасөздері мен өлеңдері арасында тығыз мазмұндық, идеялық, тақырыптық байланыс бар. Мәселен,  «Расы жоқ сөзінің, Ырысы жоқ өзінің, Өңкей жалған мақтанмен Шынның бетін бояйды».  «Бос мақтанға салынып, Бекер көкірек керуге. Қызмет қылма оязға, 244 Жанбай жатып сөнуге».  «Әркім жүр алар жердің ебін қамдап. Мақтан қуған, малқұмар нені ұға алсын»  «Терең ой, терең ғылым іздемейді, Өтірік пен өсекті жүндей сабап».  «Кейбір жігіт жүреді мақтан күйлеп, Сыртқа пысық келеді, көзге сынық».  «Пайданы көрсең бас ұрып, Мақтанды іздеп, қайғы алма.»  «Өзіңді сенгіштікпен әуре етпе, Құмарпаз боп мақтанды қуып кетпе». * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey  «Мықтымын деп мақтанба, ақыл білсең, Мықты болсаң, өзіңнің нәпсіңді жең», деген өлеңдеріндегі «мақтан» туралы ақынның ойлары 30-қарасөзінде қарасөздің жанрлық мүмкіндігін кеңінен түсіндіреді. Мақтан туралы өлеңдерін салыстыру арқылы ұлттық характерді ашу барысында этномәдени ақпараттың тығыз байланыстылығын көреміз. Себебі, Абайдың өлеңдеріндегі «теп-тегіс жұмыр келсін айналасы» дегеніндей өлеңдерінде терең ойды, қарасөздерінде тарқатып айтады. Оны 30-қарасөзінде ашады: «қырт мақтан» деген мақтан бар. Ол ар, есті білмейді, намысты білмейді, кең толғау, үлкен ой жоқ, не балуандығы жоқ, не батырлығы жоқ, не адамдығы жоқ, не ақылдылығы, арлылығы жоқ. «Ұялмас бетке талмас жақ береді» деп, көп былжыраған арсыз, ұятсыздың бірі дағы[1, Б.35-36]. Біз тек Абай өлеңдері мен қарасөздеріндегі этномәдени байланысты көрсету үшін бір ғана мақтан тақырыбын сөз еттік. Абай қарасөздеріндегі «этномәдени» ақпараттың жүйелілігін, терең мағыналылығын, тәрбиелік мәнін ашып көрсетуіміз керек. Себебі, өлеңнің форма мүмкіндігінің шектеулілігіне байланысты ақынның қарасөздері шындығында ақпаратты кеңінен тарқатып, түсірдіруге мүмкіндік беретін жанр. Абай қарасөздері көптеген зерттеу еңбектерге өзек болып, көптеген ғалымдар өзіндік зерттеу жүргізгені белгілі. Алғашқылардың бірі болып пікір білдірген А.Байтұрсынұлының: «1903 жылы қолыма Абай сөздері жазылған дәптер түсті. Оқып қарасам, басқа ақындардың сөзіндей емес. Олар сөзінен басқалығы сонша, әуелгі кезде жатырқап, көпке дейін тосаңсып отырасың. Сөзі аз, мағынасы көп, терең. Бұрын естімеген адамға шапшаң оқып шықсаң, азына түсініп, көбінің мағынасына жете алмай қалады. Кей сөздерін ойланып дағдыланған адамдар болмаса, мың қайтара оқыса да түсіне алмайды. Не мағынада айтылғанын біреу баяндап ұқтырғанда ғана біледі. Сондықтан Абай сөздері жалпы адамның түсінуіне ауыр екені рас. Бірақ ол ауырлық – Абайдың айта алмағанынан болған кемшілік емес, оқушылардың түсінерлік дәрежеге жете алмағанынан болатын кемшілік»[2.Б.154-155], - дегені маңызын жойған жоқ. * * * * * 245 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Ақын қарасөздерінің зерттеулер хронологиясы әрине М.Әуезовтен басталады, ғалым қарасөздердің жазылу кезеңін шамалап, жіктеп көрсетсе, Б.Кенжебаев қарасөз жанрлары туралы маңызды зерттеулер жасап, Абай қара сөздерін «сюжетсіз жазылған көркем әңгіме» деген баға береді. Сонымен бірге Абай қарасөздеріне Х.Сүйіншәлиев, М.Мырзахметұлы, Ғ.Есім, Ж.Шойынбет сынды ғалымдар өздерінің түрлі зерттеу еңбектері арқылы баға берді. Профессор Қ.Мәдібаева Абай инcтитутының Хабаршысының 2010 жылғы №2 санында аталған ғалымдардың жанрға бөлген тұжырымдарынан мысалдар келтіре отырып, Абай қарасөздерінің жанрлық қырларына біршама тоқталған. М.Әуезов, Б.Кенжебаев, Х.Сүйіншәлиевтердің Абай қарасөздерін жіктеген тұжырымдарына өз тарапынан баға береді, М.Әуезовтің ақын қара сөздерін «Абай жолы» эпопеясында қолданғаны туралы да баян етеді. Абайдың қай өлеңін, қай қарасөзін алсақ та, астарлы ойы мен идеясынан адамгершілікке тән асыл қасиеттерді (ар, ұят, намыс, иман, ақыл, білім, ғылым және т.б.) бойына дарыта алмаған ел-жұртын сынау арқылы қазақ болмысы, қазақтың өзі тұрады. Ақын шығармаларындағы этномәдени ақпараттардың да бастауы осы қазақ деген ұғым, оны түсіну, түсіндіру, қазақтың нағыз характерін іздеу, сынау арқылы ұлттық рухты, ұлттық кодты ояту сынды мәселелер. Бұл ақынның халқының әрекетіне көңілі толмаған шарасыз күйін байқатады. Қазақы өмірдің көшін, жағымсыз мінезді сынайды. Одан арылудың жолы ғылым, білімде екенін ескертіп, ел назарын соған аударады. Этномәдени ақпараты тұнып тұрған М.Әуезовтың «Абай жолы» романэпопеясының да негізі осы қарасөздерде жатқандығы мәлім. Мұны ғалымдар да назардан тыс қалдырмаған. «Мұхтар Әуезов Абайдың қара сөздерін өзінің атақты «Абай жолында» пайдаланған. Шынын айтқанда, онда қара сөздерді өте көп пайдаланады екен. Өйткені, «Абай жолындағы» «Абай бала кезінен бастап дүние мен қазақ қоғамы туралы не ойлады?» деген сынды сауалдардың жауабы Абайдың қарасөзінде бар. Осыған жауап беруге келгенде Әуезов мұның бәрін аспаннан алған жоқ. Ойланып-толғанып осыған тоқтады. Әуезовке нақты дерек болған – Абай қара сөздері» [3]. Абайдың «Қарасөздеріне» тек бір автордың ой-толғамдарын ғана білдіретін дербес туынды ретінде емес, өзіне дейінгі қазақ топырағындағы бүкіл рухани-діни тәжірибені жинақтаған, ғасырлар бойы қалыптасқан, қорытылған бірегей * * * * * 246 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ілімді ХІХ ғасыр кемеңгерінің ой көрігінен, сана сүзгісінен өткізіп, іріктеп берген танымдық мәні зор туынды ретінде қараған жөн [4], - деп алдыңғы пікірдің маңызын арттыра түседі. Мұндай тарихи ақиқатты неғұрлым терең таныған сайын, солғұрлым тарихи тұлғалардың болмыс-бітімі жан-жақты ашылып қана қоймайды, ен бастысы ұлт мәдениетінің тарихи парқы танылып, тек-тамыры тұлғалана түседі. Сонда, бүгінгі және болашақ ұрпақты XIX ғасырда Абайдын дүниеге келуі таң қалдырмайды, XIX ғасырдағы қазақ халқының мәдени-рухани тегеуріні Абай сияқты құдіретті тұлғалар арқылы сақталып қалғандығы түсіндірілуі тиіс. Этностың мәдени-рухани ғұмырнамасына тарихи мәселелердің әсер етуін дәл тану қажет. Зерттеуші-ғалым, этнограф А.Сейдімбек те Абай өмірін заманының тарихи мәселелерімен ұштастыра отырып, халқын, қазағын сүю арқылы, сынау арқылы шынайы мұра қалдырғандығын сөз етеді: «Абайдың діңкәсін құртып, дәрменін тауысқан нәубет те сол еді. Бұл сол кездегі бодандықтың бұғауында булыққан басқа да көптеген елдер сияқты, қазақ халқының да басындағы тарихи трагедия болатын. Егер сол трагедияның қоғамдық өмірде көрініс тапқан мың сан сорақы салдарын «қазақтың сүйегінде бар биогенетикалық қасиет еді» дейтін болсақ, онда мұнан өткен көрсоқыр санасыздық болмасқа керек. Абайдың Ренессанстық өредегі ұлылығы сол, ол өзі ғұмыр кешкен қоғамдағы қабындап тұрған қақтығыс-қайшылықтарды қаны сорғалаған қалпында шегіне жеткен шыншылдықпен көрсетіп берді [5.Б. 218-218].» Абай қарасөздеріндегі этномәдени ақпараттың негізі қазақ болмысында, қазақ ұғымында, қазаққа жаны ашуында, қазақты сынауында, қазақтың тарихы мен мәдениетіне мән беруінде. Басты назар – өз қазағы. Халықтың мәдениетінің өзгеріске ұшырауына намысы қайнайды. Жақсы менен жаманның аражігін ажырата алмауына налиды. Және мұның бәріне ашық пікір білдіреді, қарасөзден керегін алсын дейді...Бұл пікірлер әлі күнге өз маңызын жойған жоқ, ақын шығармаларынан болашақ ұрпаққа нені оқытамыз, қалай оқытамыз да өз күшінде. Білім алушының болашағы оның қазіргі алған білімінің сапасына, көлеміне, ойлау деңгейіне, әдіс-технологияларына байланысты. Осыған сәйкес білім алушыға белгілі бір көлемдегі білім, білік дағдыларды меңгертумен қатар танымдық, * * * * * 247 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey философиялық, қоршаған дүние туралы түсініктерін кеңейтіп, оларды шығармашылық бағытта жан-жақты дамыту – бүгінгі күннің басты талабы. Сабақ – уақыты шектеулі, логикалық тұрғыдан құрылымы белгіленген, мазмұны жоспарланған оқу-тәрбие үрдісінің формасы. Оқытушы өзінің алдына өтілетін тақырыптың басты мақсаты етіп білім беруді, тәрбиелеу мен дамытуды қоя отырып, білім алушылардың тәуелсіз еліміздің, толыққанды азаматы болып қалыптасуын нысана ету керек. Ол үшін оқытушы әр сабаққа даярланғанда: осы тақырыпқа байланысты қандай көлемде білім беремін, қай бағытта тәрбие жұмысын ұйымдастырамын, білім алушының ойын, қабілетін, сезімдік өрісін қайтіп дамытамын, танымдық дарынын қалай қалыптастырамын деген мақсаты болу қажет. Соған сәйкес білім берудегі жаңа технологияларды пайдаланудың тиімді жолдарын қарастырғаны да абзал. Технологиялардан да бұрын әдебиет сабағында мәтінмен жұмысты жүйеге түсіріп, талдау барысының тиімділігін арттыру керек. Технологиялардың ішіндегі қазіргі кезде сын тұрғысынан оқытудың жиі қолданыста екендігін байқаймыз. Нәтижесін де көріп жүрміз. Абай қарасөздерін оқытуда да аталған технологиялардың әдістерін пайдалану өз тиімділігін көрсетті. Ондағы инсерт әдісі, концептуалды кесте, ПОПС формуласы, кластерлік әдіс т.б. әдістерді пайдалануға ұсыныс айтамыз. Қарасөздерді аталған әдістерді пайдалану арқылы герменевтикалық, этнологиялық талдаулар да білім алушының тақырып меңгеруде маңызын арттыруға көмектеседі. ЖОО-да Абай шығармаларын оқытылу мазмұнында қазіргі кезде көптеген күрделі мәселелер бар екені айқын. Соңғы кезде абайтанушы ғалымдарымыз Қ.Мәдібаева, Р.З.Зайкенова, Б.Д.Жұмақаева өз ғылыми еңбектерінде Абай қарасөздерін оқыту турасында дәлелді пікір, тұжырымды ойларын білдіруде. Талдау барысында орта мектеп пен жоғарғы оқу орнының маман даярлаудағы кемшіліктер, Абай шығармаларындағы мәтінмен жұмыс істеу нәтижелеріндегі олқылықтарды болдырмау, Абай заманындағы тұрпайы социализмнің ақын шығармаларына ықпалын білім алушыларға түсіндірулері құптарлық. Анығында, ақын заманының қоғамдық ортаның әлеуметтік жағдайымен қарастыруымыз және қазіргі заман талабына сәйкес ұғым, түсінік, таным, әдіс-технологиялардың пайдалануына қарай * * * * * 248 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey үйлестіре бағалауымыз қажет. Абай қарасөздерін оқытудағы күрделі мәселелерді түйіндегенде: Абайтану пәнін оқытуда Абайдың өз мәтініне негіздеп оқыту, яғни мәтінмен жұмыс істеу, талдату; оқу материалдарының дұрыс жүйеленбеуі оқытуға кері әсерін тигізуде; Абай ілімін бірізге түсіру, дамыту, Абай айтқан құндылықтар арқылы тұлға қалыптастыру. Оны іске асыру жұмыстары әлі де уақыт еншісінде. Пайдаланған әдебиеттер: 1. Абай. Қарасөздер. - Алматы: «Арда», - 2007, 168 бет. 2. Байтұрсынұлы А. Бес томдық шығармалар жинағы. 1-том. – Алматы: «Алаш», 2003. – 408 бет. 3. Бисенғали З. Абай қара сөздерінің зерттелуі. // «Қазақ әдебиеті», 06.10.2017. 4. Әбдірәсілқызы А. 17 тамыз, 2011. abai.kz. 5. Абайтану. Таңдамалы еңбектер. Он томдық. ҮІ том. – Алматы: «Қазақ университеті». - 2016. * * 249 * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey «ӘДІЛ СҰЛТАН» ЭПИКАЛЫҚ ЖЫРЫНДАҒЫ ТІЛДІК ДЕҢГЕЙЛЕР ӨМІРБАЕВ Ержан Жарылқасынұлы Қожа Ахмет Ясауи атындағы Халықаралық қазақ-түрік университеті LANGUAGE LEVELS IN THE EPICAL SONG "ADIL SULTAN" Abstract Samples and examples of oral literary language in comparison with the written language, there are a lot more. The difference between the samples was in the process of creation, distribution and content integrity. Written literary language used in the Kazakh society, in most research, the name of ancient Kazakh literary language. Key words: Ancient Kazakh literary language, Arabic and Persian words, language Kazakhs. * * * * * 250 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Резюме Образцов и примеров устного литературного языка по сравнению с письменным языком насчитывается намного больше. Разница между этими образцами оказалась в способе создания, распространения и содержания в целостности. Письменный литературный язык, применявшийся в казахском обществе, в большинстве исследовательских работ, именуется древним казахским литературным языком. Ключевые слова: древне-казахский литературный язык, лексика, арабско-иранская лексика, письменные памятники. «Әділ сұлтан» эпикалық жырының тілін зерттей келе лексикасы қазіргі қазақ тілінің лексикасымен сәйкес келеді. Сөздер сол кездегі адамдардың бәріне ортақ және түсінікті болғаны белгілі. Олардың басым көпшілігі қазіргі тілде өзгеріссіз қолданылып жүр. Грамматикалық ерекшеліктеріне келетін болсақ мәтінде сол кездегі жұрнақтардың қолданысындағы ерекшеліктерді байқауға болады. Тілдің қазіргі сөз байлығы – ұрпақтан-ұрпаққа өтіп, бірден-бірге ауысып, бүгінгі дәуірге дейін келіп жеткен мол қазына, асыл мұра. Әр халық лексикасы – сол халықтың басынан кешкен ұзақ сонар тарихының, саяси-әлеуметтік өмірінің тұрмыссалты, күнкөріс тіршілігінің тілде қалдырған ізі. Тілдегі сөздер – халықтың барлық білген білімі мен білігі; ойы мен идеясы, дүние-танымы көрінісі. Халық лексикасында күйініш-сүйініш сезімдері мен эмоциясы да сақталған. Тілдің лексикасы үнемі даму процесінде болады; көне заманнан бермен қарай қолданылып келе жатқан байырғы сөздер бұрынғы үйреншікті мағыналарына қосымша, үстеме мағыналар қосып алып, қолданылу өрісін кеңейте түседі; жаңа міндет атқарып, жаңа мағына білдіріп, әдеби тіл сөздігіне қайтадан еніп, актив лексикада қолданылып жүрген көне сөздер, қарапайым сөздер, жергілікті сөздер, кәсіби, кітаби сөздер де аз емес. Осындай сан алуан қыр-сыры мол сөз байлығы лингвистиканың үлкен саласы лексикологияда қарастырылып, зерттелінеді. Лексикология – тілдің лексикасы туралы ілім. Тілдің лексикасы дегеніміз – бір тілдің барлық сөздерінің жиынтығы, яғни тілдің құрамы [1,6]. Түркі жазба ескерткіштерінің лексикасы сөз болғанда, ондағы сөздердің мынауы қыпшақ тілінің, мынауы оғыз * * * * * 251 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey тілінің, қайсыбірі қарлұқ тілінің сөздері деп бөлу тым шартты, өйткені бұлай бөлуде негізге алатын критерийіміз – белгілі бір сөздің қазір қай тілде байырғы өз мағынасы мен тұлғасын өзгертпей сақтауы. ХV-ХVІІ ғғ. жазба ескерткіштерде түркі халықтарының қазіргідей шекаралары белгіленіп, өз алдына жеке ел болып бөлінбегенін, бөлінсе де, өзара аралас-құралас көшіп жүргенін, біресе ана хандықтың, біресе мына хандықтың қол астына қарап өмір сүргенін ескермеске болмайды. «Әділ сұлтан» эпикалық жырында су сөзі қазіргі қазақ тіліндегідей қолданылған: ...судай толқытып омрауын салқытып исі жұфар аңқытып… (...судай толқытып, омырауын салқытып, иісін жұпар аңқытып...) [2,61]. «Әділ сұлтан» эпикалық жырының лексикасын тақырыптық топтарға жіктеп қарастырар болсақ, олар әрине, өмірдің барлық салаларын қамтиды, солардың ішінде көбірек кездесетіндері – қауымдастық, әскери-әкімшілік бөлініске, адамдардың атақдәрежесіне, соғыс қимылдары, күнделікті өмір тіршілігі мен туыстық қатынасқа байланысты атаулар. «Әділ сұлтан» эпикалық жырында туыстыққа байланысты атаулардан үшеуі ғана кездеседі: ана, қайын ана, қыз [2,50]. «Әділ сұлтан» эпикалық жыры лексикасының негізі қыпшақ тілі лексикасы болғандықтан, ол сөздердің көпшілігі қазіргі қазақ тілі сөздерімен бірдей тұлғада, бір мағынада келіп жататынын байқау қиын емес. Әсіресе, қазақ халқының ертедегі тұрмысына, салт-дәстүрлеріне қатысты сөздер мен сөз тіркестерінің шежірелердегі қолданылған түрі мен бүгінгі тіліміздегі тұлғасы да, мағынасы да аздаған фонологиялық өзгерістерді есепке алмағанда бірдей түсіп жатады. «Әділ сұлтан» эпикалық жырындағы сөздер қазіргі әдеби тілімізбен сәйкес келеді. Жырда қолданылған сөздердің дені қазіргі қазақ тілінің лексикасына тән. Мына сөздердің мағыналары қазіргі лексиканың нормаларына сай екенін айтуға болады. Орта ғасырлардағы түркі жазба ескерткіштерінің барлығында негізінен, өзге тілдік қабатты араб-парсы сөздері құрайды. Араб мәдениетінің ықпалы Орта Азияға тарай бастағаннан кейін алдымен шаруашылық, сауда-саттық арқылы араб сөздері жергілікті халықтардың тіліне ене бастады. Содан кейін ел арасында діни ұғымдарға * * * * * 252 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey байланысты әртүрлі кітаптар пайда болды. Тәжік, түрікмен, өзбек, қарақалпақ және қазақ даласында діни орталықтар мен медреселер салынып, ғылым салалары оқытыла басталды. Мұның үстіне мәдени, саяси қарым-қатынастар ұлғайды. Жергілікті халық өкілдерінен әртүрлі саладағы ғылым, мәдениет, әдебиет қайраткерлері шыға бастады. Олардың көпшілігі өз шығармаларын араб тілінде жазды немесе араб сөздерін молынан қолданды. Кез келген тілдің сөздік құрамы сол тілдің ежелгі, төл сөздерінен және шет тілдерінен алынған кірме сөздерден тұратын күрделі құбылыс екені мәлім. Өйткені белгілі бір тілдегі барлық сөздердің жиынтығы, яки сол тілдің лексикасы – сөздік құрамға қоғамдағы сан қилы маңызды тарихи факторлар өз ықпалын тигізбей қоймайды. Түрлі елдердің өзара экономикалық, саяси, мәдени қарым-қатынастарына, қоғамның дамуына, ғылыми-техникалық өзгерістерге байланысты жаңа сөздер мен сөз тіркестері пайда болып, сөздік құрамды үнемі толықтырып отырады. Ал қазіргі лексикалық норма тұрғысынан қарағанда ескіріп қалған көне сөздер, архаизмдер сөз тарихының «архивіне» кетіп жатады. Сөйтіп, тілдің сөздік құрамында ұдайы, тынымсыз өзгеріс болып тұрады. 253 Қазақ тілінің сөздік құрамында араб және парсы тілдерінен енген элементтер қаншалықты аз десек те, олар ана тіліміздің активті және пассивті лексикасынан белгілі мөлшерде өзіндік орын алып келе жатқанын ескермеу мүмкін емес. Әсіресе көркем әдебиет, өнер салаларында мұндай элементтер жиірек ұшырайды. Араб және парсы тілдеріндегі лексикалық элементтерінің қазақ тіліне ауысуына ықпал жасаған тағы бір нәрсе – бұл елдердің арасындағы сауда-экономикалық қарымқатынастар болды. Орта Азияны Русьпен, Сібірмен, Қытай және Монғолиямен байланыстыратын үлкен жол қазақ даласы үстінен өтті. Бізге дейін жеткен жазба деректер Оңтүстік Қазақстан мен Жетісу қалаларының араб елдерімен, Иранмен, Орта Азиямен, Кавказбен, Византиямен, Сібірмен, Шығыс Түркістанмен тығыз сауда байланысы болғанын, бұл аймақтың халықаралық саудасында «Ұлы жібек жолы» зор рөл атқарғанын дәлелдейді. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Әдеби тілімізге ертеден еніп, әбден сіңісіп кеткен араб-парсы сөздері қазіргі қазақ тілінің ішкі заңдылықтарына толық бағынып, соған сәйкес фонетикалық және грамматикалық өзгерістерге ұшырап отыратыны белгілі. Сонымен бірге мұндай арабпарсы сөздері семантикалық, яғни мағыналық жағынан өзгере береді. Семантикалық өзгерістер үш түрлі болуы ықтимал: біріншіден, араб-парсы тілдерінде көп мағына беретін сөздердің алғашқы мағынасы қазақ тіліне ауысқан соң тарылып, енді бұрынғысынан гөрі аз ұғымды білдіретін болып қалады. Екіншіден, араб-парсы тілдерінде тар, азғана ұғымды білдіретін сөздердің қазақ тілінде кең мағына беретін элементке айналып кетуі. Үшіншіден, араб және парсы тілдерінен ауысқан сөздер кейде өзінің алғашқы мағынасын жойып, мүлдем жаңа мағынаға ие болады [3,17]. Түркі тіліне араб элементтерінің енуіне түркілердің ислам дінін қабылдауы едәуір әсер еткені сөзсіз. Ислам дінінің түркі топырағына жетуі ҮІІІ ғасырда басталғанымен оның кең етек жаюы Х ғасырда Қараханидтер мемлекетінің тұсында болды. Араб элементтері алғашқыда дінге байланысты ауысып, тек ислам дінінің айналасындағы сөздер ғана болса, кейін сол дінді таратушы арабтардың жергілікті халықтар арасына сіңісуімен бірге араб тілінің басқа салдарынан да сөздер ене бастаған. ХV-ХVІІ ғасырлардағы жазба ескерткіштер тілінде араб, парсы тілдерінен енген кірме сөздері көп кездеседі. Өйткені араб тілінен түркі тілдеріне сөздердің ену процесі VІІІ ғасырлардан бастап, монғол шабуылы дәуіріне дейін де, сол кездің өзінде де, одан кейінгі кезеңде де әр түрлі себептермен және жолдармен болып тұрғаны мәлім. Орта ғасырлардағы түркі жазба ескерткіштерінің барлығында да өзге тілдік қабатты араб, парсы сөздері құрайды. Араб мәдениетінің ықпалы Орта Азияға тарай бастағаннан кейін алдымен шаруашылық, сауда-саттық жолдар арқылы араб сөздері жергілікті халықтардың тіліне ене бастады. Содан кейін ел арасында діни ұғымдарға байланысты әр түрлі кітаптар пайда болды. Тәжік, түрікмен, өзбек, қарақалпақ және қазақ даласында діни орталықтар мен медреселер салынып, ғылым салалары оқытыла басталды. Сонымен қатар мәдени және саяси қарым-қатынастар ұлғайды. Жергілікті халық өкілдерінен әртүрлі * * * * * 254 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey саладағы ғылым, мәдениет және әдебиет қайраткерлері шыға бастады. Ол қайраткерлердің көпшілігі өз шығармаларын араб тілінде жазды немесе араб сөздерін молынан қолданды. «Әділ сұлтан» эпикалық жырындағы парсы тілінен енген сөздерге келсек, олар түркі тілдеріне әр түрлі жолдар арқылы енді. Олардың негізгілері төмендегідей: 1. Түркі халықтарының көп жылдар бойы тәжік және парсы халықтарымен көршілес отырып, тікелей қарым-қатынас жасауы арқылы; 2. Көзі ашық білімпаз адамдар жазба әдебиет үлгілері арқылы, сондай-ақ, әр түрлі мәдени байланыстар арқылы енді. Міне, осындай түрлі жайттардың бәрі араб, парсы тілдерінен түркі тілдеріне көптеген сөздердің енуіне жағдай жасады. Араб сөздері сияқты парсы сөздері де түркі көмекші етістіктерімен келіп, күрделі етістік тұлғаларын жасайды, мыс. Негізгі компонент араб сөздері, көмекші компоненті түркі тілдерінің қыл-, бол- сияқты етістіктері болып келетін күрделі қимыл атаулары «Әділ сұлтан» эпикалық жырында да қолданылған, мыс.: ғафл болды, хор болдым «өкініште қалды, қор болдым» және т.б. Кейбір сөздер қазіргі түркі тілдерінің көбінде, тек жазба дәстүрінде емес, халықтың сөйлеу тіліне еніп сіңісіп кеткен сөздер. Бұл сөздер қазіргі қазақ тілінде түпнұсқа тұлғасында сақталған кейбір әулие, қадір, сұлтан, шиғир «өлең» және т.б. сөздер бар. Араб сөздерінің етістіктегі мұндай активтігі түркі жазба дәстүріне байланысты, шежіре сияқты тарихи шығарманы өз заманындағы жазба тілдің нормасына сай болуы – автордың міндеті. Орта ғасырлардағы сауатты түркілер араб, парсы тілдерін жақсы білетін болғандықтан, жазба ескерткіш тілінде араб, парсы сөздерін молынан қолдануына қарағанда, мәтінді оқып түсіну үшін айтарлықтай тосқауыл болмаған [2,120]. «Әділ сұлтан» эпикалық жырында мынадай араб-парсы тілдерінен енген кірме сөздер бар. Ғафыл – ғапыл/қапы қалу. Қаперсіз, бейқам, байқамау. Ғафыл болдын қараңғыда мінімге. Тұрмысқа байланысты шәраб – шарап. Шараптан өзге сусын ішпеген. Араб * * * * * 255 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey тілінен парсының «черағ» - шырақ, шам сөзі енген. Ер шырағы екі көз. Арба (әрәбә) – көлік жегіп, кісі отыратын не жүк таситын. Ат артына арба сүйреткен. Ислам дініне байланысты наным сенімдер мен терминдер: Алда (Алла). Алдаға тоба демеген. Қазақ тіліне парсы тілі элементтері араб мәдениетінің гүлденуінен әлдеқайда бұрын кіріге бастаған. Л.Рүстемов араб, иран тілдерінен келген кірме сөздердің қазақ тіліне ену мерзімін екі кезеңге бөліп қарайды: бірінші кезең – ХV ғасырға дейінгі шақ, екінші кезең ХV ғасырдан Ұлы Қазанға дейінгі уақытты қамтиды. Л.Рүстемовше, қазақ тілі сөздік құрамындағы араб, парсы сөздері 17 процент шамасында болады екен. Олардың дыбыстық тұлғасы қазақ тілі заңдылықтарына бағынып, тіліміздегі төл сөздер қатарына баяғыда қосылып әбден кірігіп кеткен. Сонымен бірге қазақ тіліне араб, парсы элементтері тікелей қоян-қолтық араласу нәтижесінде емес, туысқан көрші халықтар арқылы сатылап енген [1,22]. А.М.Щербак сол кездегі әдеби тілдің араб және иран тілдерінің әсеріне қатты ұшырағанын айтады. (Грамматический очерк тюрксих текстов Х-XІІІ в.в. из Восточного Туркестана. – М.; 1961, 26-б.). Сол сияқты Н.А.Баскаков: «В среднетюркскую эпоху под влиянием исторических событий происходит интенсивный процесс скрещивания тюркских языков с другими языками. На западе в первый период этой эпохи – караханидской – в связи с принятием и широким распрострненим Караханидами ислама, происходит интенсивное взаимодействие между западными тюркскими языками, с одной стороны, и арабскими и иранскими (таджикским, персидским, согдийским и др.) языками с другой стороны. Тюркские языки, сохранив свою основу, подвергались значительному воздействию со стороны арабского и иранских языков, восприняв значительный слой арабскоиранской лексики подвлиянием которой прозошли и некоторые изменения в их фонетической структуре и грамматическом строе», - деп қорытындылайды. (Введение в изучение тюркских языков. –М.; 1969, 181б.) [4,69]. Фразеологизмдер. Жазба ескерткіш тіліндегі фразеологизмдерге тоқталмастан бұрын теріліп алынып, зерттелді. Орта түркі тіліндегі фразеологизмдерді зерттеуде біз бүгінгі қазақ тіл білімінде қалыптасқан қағидаларға сүйенеміз. І.Кеңесбаев фразеологизмдерді танып білудің басты үш белгісін: 1) даяр қалпында жұмсалу белгісі, 2) мағына тұтастығын, 3) тіркес тиянақтылығын көрсеткен болатын. 1. * * * * * 256 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Фразеологизмдер бірнеше сөздің тіркесінен құралғанымен, тілдің қазіргі қалпы тұрғысынан дербес мағыналық бөлшектерге бөлінбейді, сөйлегенде тұтас күйінде қаз қалпын бұзбай қолданылады. Фразеологизмдердің өзіндік екінші белгісі – мағына тұтастығы. Фразеологизм біткеннің бәрінде де белгілі бір меншікті мағынасы болады. Ол мағына тұрақты тіркесті құрастырушы сыңарларының мағыналарына сәйкеспейді, оларға тәуелсіз өздігінен өмір сүреді. Фразеологизмдер бір бүтін единица ретінде қолданылып қана қоймайды, мағыналық жағынан да біртұтас единица ретінде көрінеді. Фразеологизмнің бәріне тән басты белгі – туынды мағынада жұмсалып, әрдайым бейнелі мән тудыруы. Фразеологизмдердің мағынасында жағымды немесе жағымсыз бір экспрессивті реңк болады. Тіркес тиянақтылығы да фразеологизмдердің ең негізгі белгілірінің біріне жатады. Тиянақты сөз тізбегіндегі сөздер әркімнің қалауынша емес, қалыптасқан белгілі жүйемен орналасқан. Өзара тығыз жымдасып орналасқан сөздердің жігі ажыратылмай тұрады. Олар бір-бірімен иін тіресіп, өзге сөзбен алмастыруға я болмаса, тұрақты орын тәртібін өзгертуге келмейді. Фразеологиялық тұтастық сияқты орын тәртібі тиянақты, ауыспалы мағынада қолданған еркін тіркестің негізінен қалыптасатындықтан құрамындағы сөздердің мағыналары бір-бірімен байланыста болып, өзіндік мағыналары мүлде жойыла қоймаған фразеологиялық бірліктер жазба ескерткіштердің тілінде өте мол. Орыс тіл білімінде бұл салада көп еңбек жасаған ғалым-академик В.В.Виноградов. Ол кісі фразеологиялық орамдарды фразеологиялық тұтастық, фразеологиялық бірлік, фразеологиялық тіркес деп үшке бөлген. Ал Н.М.Шанский «Лексикология современного русского языка» деген еңбегінде академик Виноградовтың жүйесіне төртінші етіп фразеологиялық түсінік дегенді қосып, бұған, мәселен, орыс тіліндегі: «...қасқырдан қорыққан орманға бармас; жылтырағанның бәрі алтын емес; темір жол» тәрізділерді жатқызады. Порфессор Балақаев пен профессор Қордабаев тұрақты тіркестерді идиомалық тіркестер, фразалық тіркестер деп екіге бөлген. Профессор А.Ысқақов та күрделі сөздерді топтастыру мәселесіне қатысты айтқандарына тұрақты тіркесті идиомалық тіркес, фразалық тіркес деп екіге бөледі. Профессор Аханов «...мақал-мәтелдер мен * * * * * 257 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey қанатты сөздерді фразеологиялық единицалардың қай тобына жатқызу өте күрделі мәселе», - дейді. К.Аханов тұрақты тіркеске тән ерекшелік, біріншіден құрамындағы сөздердің орнының тұрақты, бекем болуы, екіншіден, бір бүтін мағына оны оны құрастырушы сынарлардың мағынасынан басым болатыны, үшіншіден, бір тілден екінші тілге аударылуға икемсіз, әсіресе оларды тікелей сөзбе-сөз аударуға болмайтыны дейді [5,36]. Фразеологиялық тұлғалардың білдіретін жалпы ұғымы мән беретін мағынасына ой жіберсек, олардың бірі оны құрастырушы элементтердің бірде-бірінің лексикасемантикалық мән-мағынасына ешбір қатысы болмай одан мүлде басқаша мағына білдіретіні, ал екінші біреулері керісінше, ондағы сөздердің бірі немесе екіншісімен қалайда бір байланыста болатыны байқалады. Осыған орайлас бұларды өз ішінде екіге бөліп қарауды, біз де жөн көрдік. Идиоманың беретін ұғымы мен білдіретін мағынасы оның құрамындағы сөздердің мағынасынан мүлде басқаша. Ескерткіш тіліндегі фразеологизмдерді құрылымдық – типологиялық тұрғыдан классификациялауда екі, 258 үш, компонентті болып келеді. Өз басыма көрінсін – «Өз басыма келтірді». Біреуге істегені өз алдынан шықты. Фразаның беретін ұғымы мен мағынасы оның құрамындағы сөздердің бірі болмаса екінші я үшіншілерінің мағынасымен ауыспалы, бейнелі, астарлы түрде болса да байланысты болады. «Әділ сұлтан» эпикалық жырында мынадай фразалар қолданылған. Мысалы: омыртқа мұрын, шұңқыр көз, жалқын шаш, қобағы мұрын, қиғаш қас, қара бет. Етек тозбай жең тозса – «Етектен кесіп жең болмайды». Әр нәрсе өз орнында деген мағынады [6,171]. Қаруын сайлады – «Қару қылды». Қарсы тұрып күш көрсетті [6,332]. Сөйлеу кезінде тыңнан жасалынбай, даяр қалпында қолдану жағынан мақал-мәтелдер фразеологизмдерге ұқсайды. Мақалдар негізінен екі бөлімді болып келеді де, алдыңғысында іс-әрекеттің шарты мен жағдайы айтылып, соңынан сол пікірді * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey түйіндеп қорытындылайды. Я болмаса, екі нәрсені бір-біріне қарсы қойып салыстырады. Фразеологизмдер сияқты мақал-мәтелдер де әбден қалыптасқан, орныққан, орны бекем болады. Бұлардың компоненттерін де өзара алмастыруға немесе басқадай сөзбен өзгертуге келмейді. Сонымен қатар сыртқы түр-тұрпаты жағынан, яғни өздерінің семантикасы мен құрылым-құрылысы жағынан мақал-мәтелдердің фразеологизмдерден елеулі өзгешеліктері болады. Фразеологизмдердің мағыналары астарлы бейнелеу мәнде келеді. Ал мақал-мәтелдердің көпшілігі игі қасиеттерге үндеу, уағыздау сипатында болады. Мақал-мәтелдер қаншалықты ауыс мағынада айтылғанымен, құрамындағы сөздер өзінің байырғы лексикалық мағыналарынан қол үзіп, онша тасаланбайды. Сөз саны жағынан мақал-мәтелдерге қарағанда фразеологизмдер өте шектеулі болады. Мақал-мәтелдерде ұғымнан гөрі нақтылы ойды түйіндеп айту басым болады. Сондықтан бұлардың құрылым құрылысы сөйлемге ұқсайды. Ал фразеологизмдер керісінше, нақтылы бір ұғымды астарлап айтып, сыртқы тұлғасы жағынан жеке сөзге теңесіп тұрады [5,196]. «Әділ сұлтан» эпикалық жырында фразеологизмдермен қатар мақал-мәтел кездеседі. Ер қаруы екі қол. Бұл мақал-мәтелде яғни адамның қолы қарумен тең екенін айтады. «Әділ сұлтан» эпикалық жыры лексикасының негізі қыпшақ тілі лексикасы болғандықтан, ол сөздердің көпшілігі қазіргі қазақ тілі сөздерімен бірдей тұлғада, бір мағынада келіп жататынын байқау қиын емес. Әсіресе, қазақ халқының ертедегі тұрмысына, салт-дәстүрлеріне қатысты сөздер мен сөз тіркестерінің шежірелердегі қолданылған түрі мен бүгінгі тіліміздегі тұлғасы да, мағынасы да аздаған фонологиялық өзгерістерді есепке алмағанда бірдей түсіп жатады. * * * * * 259 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Пайдаланылған әдебиеттер: 1. Хасенов Ә. «Тіл білімі», Астана, 2007. 2. Исин А.И. «Әділ сұлтан» эпикалық жыры, Алматы, 2001. 3. «Қазақ тілінің қысқаша этимологиялық сөздігі», Алматы, 1966. 4. Момынова Б. «Қазақ әдеби тілінің тарихы», Алматы, 2001. 5. Болғанбайұлы Ә., Қалиұлы Ғ. «Қазіргі қазақ тілінің лексикологиясы мен фразеологиясы», Алматы, 1997. 6. Кеңесбаев І. «Фразеологизмдер сөздігі», Алматы, 1977. 260 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ARTISTIC WORLDBUILDING IN THE WORKS OF RASUL GAMZATOV AND MUSTAI KARIM Mustafina R. D., Bashkir state University, Ufa ABSTRACT This article studies the artistic worldbuilding of Rasul Gamzatov and Mustai Karim in a comparative aspect. Keywords: Rasul Gamzatov, Mustai Karim, artistic worldbuilding, General and national special. 261 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Annotation «The author’s art picture of the world, according to Bakhtin M.M, -is a specific form of worldview, which acts as an alternative to the real world and is the result of the author’s inner work, his creative activity» . [1, p. 211]. Comparing the author’s artistic worldview of the Dagestan poet Rasul Gamzatov and the Bashkir poet Mustai Karim, one can trace some similarity and at the same time only their inherent individuality and national characteristics. These are traditional and eternal images of poetry, such as love, and multidimensional love - a reverent and sincere love for a woman, love for a small and big Motherland, native language, national traditions, for mother, father, relatives, nature of the native land, man and the Universe. At the center of their art world is their father’s house, the image of their mother, father, and lullaby of their mother. Poets are sensitive to these images. In the poetry of Mustai Karim and Rasul Gamzatov, in revealing the innermost images of the house, there is a common, unifying. The lyrical hero walks through life with the feeling of the constant presence of his mother and father, even after their departure to another world. This is clearly seen in Rasul Gamzatov’s poem, “If All Worries Before Me,” where the poet says that his father’s true price has come over the years. He taught him to be patient, to achieve the goal that he set for himself patiently and with dignity. The philosophical knowledge of the meaning of life in the work of poets is given through the image of the mother. If the lyrical hero of Rasul Gamzatov ("Mother") in his youth did not realize the full value of maternal love, the lyrical hero of Mustai Karim always remembers the words of his mother, which penetrated his soul with a lullaby. The lullaby of the mother about the destiny of man sounds like edification, instruction. The love of a woman in the lyrics of both poets is an intimate and idealized feeling, the meaning of life and being, an unsolved mystery, beauty and purity, an example of worship, courage, and fidelity. Mustai Karim calls a woman a miracle that captivated him, an unsolved mystery. There are three miracles in the world - earth, sky and woman, he says. But the secrets of the earth and sky unravel over the years, “only a woman forever remains an unknown mystery, like a supreme miracle and magic”, the poet admits. The homeland in the verses of Rasul Gamzatov is conveyed by the gallery of images of old highlanders, shepherd, papakha, aul, beloved from childhood, the Caucasus, Dagestan, Ahvakh, steep and * * * * * 262 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey proud rocks, etc. By Mustai Karim - in the images of Bashkortostan with a birch leaf stretching from Ika to Yaik, Bashkiria, “appeared in three images, in three faces - mother, wife and daughter”, Ural, Agidel, Dema, Sarmasan, a skullcap boy, Sabantuy, Ayran, girls embroidering in the evenings. In one of the poems, the lyrical hero of Mustai Karim connects his mission with three concepts - Bread, Homeland, Love. They express not only the rich inner world of the hero, but also the meaning of his existence and purpose: Studying the lyrics of Rasul Gamzatov, I came across an artistic detail similar to that in Mustai Karim's poem "Black Waters". At the center of Rasul Gamzatov’s poem “Two Shawls” and Mustai Karim’s poem “Black Waters” are images of women. A common detail in both works is a shawl on the shoulders of women. Surprisingly, both poets use shawl paints as a part expressing the state of mind of the heroines. In the artistic and philosophical world of poets, the state of the hero’s soul is given a special importance. This is a special and separate subject of a study. The inner world of the lyrical hero is also diverse and multifaceted. It contains humanity and openness, forgiveness and empathy, vitality and inner freedom, a rich spiritual world and the beauty of thoughts, ability to admit their mistakes, etc. In the art world of Rasul Gamzatov and Mustai Karim there is a place for the images of the poets themselves. Mustai Karim devoted poetry to Rasul Gamzatov and Rasul Gamzatov writes with special warmth about a friend who is a front-line soldier. Poets who have gone through the war are especially dear to the friendship of men and soldiers. Mustai Karim calls Rasul Gamzatov the younger brother and the prophet: Friendship, which has grown into brotherhood and kinship, is an idea that is embedded in the dedications of poets to each other. * * * * * 263 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Literature: 1. Bakhtin M. M. Aesthetics of verbal creativity [Text] / M. M. Bakhtin. - Moscow: Art, 1986. -300 p. 2. Must Karim. Time is a winged horse. - M.: Contemporary, 1972. -125 p. 3. I am a Russian. Poems. Rasul Gamzatov, David Kugultinov, Kaysyn Kuliev. Must Karim. / Composition: I. Karimov, A. Karimova. - Ufa: Inesh, 2007. -350 p. 264 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey AZERBAYCAN'DA KAPSAYICI EĞİTİMİN AMAÇLARI, HEDEFLERİ VE GELİŞİMİ İÇİN UYGULANAN PROJELER Eminova Gülshan Tahir qizi 1 Özet Kaynaştırma eğitimi, engelli çocukların yaşama entegre olmalarına ve haklarının, toplumlarından ve toplumlarından soyutlanmalarını sağlamalarına yardımcı olur. Summary İnclusive education helps children with disabilities to integrate into life and ensure their rights from being isolated from their coevals and society. 265 Резюме Инклюзивное образование памогает детям с ограниченными физическими возможностями интегрировать в жизнь и обеспечивать свои права ,спасая их от изоляции от обшество и сверстников. Anahtar Sözcükler: Kaynaştırma eğitimi, çocuk hakları, öğrenme ihtiyaçları, sosyal model, araştırma, analitik raporlar, proje. 1 ADPU –Azәrbaycan Dövlәt Pedaqoji Universiteti, eminovagulsn@gmail.com. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey AZERBAYCAN'DA KAPSAYICI EĞİTİMİN AMAÇLARI, HEDEFLERİ VE GELİŞİMİ İÇİN UYGULANAN PROJELER Kaynaştırma eğitimi, engelli çocukların yanı sıra başka nedenlerle eğitimden mahrum bırakılan tüm çocukların, ortaokullardaki akranlarıyla aynı sınıfta yer almasıdır. kaynaştırma eğitimi ile ilgili bir tanım. Engellilik, çeşitli engellerle etkileşime girerken, toplumla eşit ve temelde tam ve etkili bir şekilde katılmalarını engelleyen kalıcı fiziksel, zihinsel, zihinsel veya duygusal engelleri olan insanları ifade eder. (1.8) Latince'de içerme "içerme" anlamına gelir. Bu, genel eğitimin herkes tarafından erişilebilir olduğu ve tüm çocukların farklı ihtiyaçlarına uyarlandığı gelişimsel bir süreçtir. Kapsayıcı eğitimin amacı, politik, kültürel ve uygulamalı uygulamaların çeşitliliğini karşılamak ve engelli çocuklar da dahil olmak üzere tüm izole çocukların haklarını ve ihtiyaçlarını sağlamak için eğitim sistemini yeniden şekillendirmektir. Farklı yetenekler, ırksal ve cinsel farklılıklar bu hakkı etkilemez. Tüm çocuklar, yeteneklerine ve ihtiyaçlarına bakılmaksızın sınıfın tam üyesi olarak kabul edilir. Kapsayıcı eğitim kavramına göre, tüm çocuklar toplumun değerli ve aktif üyeleridir. İlköğretim, çocukların özel ihtiyaçlarını belirlemekle başlar. Uygun öğrenme stratejilerinin kullanılması, engelli çocukları sosyal, zihinsel, fiziksel ve bilişsel gelişime yönlendirerek sınıfın bütünleyici bir üyesine dönüştürür. Kapsayıcı eğitim, her çocuğun sınıf ortamında başkalarıyla birlikte öğrenme sürecine katılma hakkı sağlar ve bu hak ırktan, cinsiyet farklılıklarından, farklı yeteneklerden ve özel farklılıklardan etkilenmez. Kapsayıcı eğitim nedir? Eğitim gelenekleri, politikaları ve uygulamaları - cinsiyet, engellilik, etnik köken, dil, din veya mali durum, yaş grubu, sağlık, göç, mülteci veya diğer güvenlik açıklarına bakılmaksızın farklı gruplardan. Ortaokullarda aynı sınıfta başka nedenlerle eğitimden mahrum bırakılmış tüm çocukların ve akranlarının katılımı. Öğrencilerin farklı durumlarda dışarıda kalmasına neden olan engelleri belirlemek ve kaldırmak için sürekli bir çabadır. * * * * * 266 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Tüm öğrencilerin kaliteli bir eğitim alma hakkına dayanarak, bir dizi uluslararası sözleşmenin yanı sıra ulusal yasal çerçeveler, ilgili ülkelerde kapsayıcı eğitimin uygulanmasını sağlar. -Genel İnsan Hakları Beyannamesi, 1948 - BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, 1989 - BM Engelli Hakları Sözleşmesi, 2006 - Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasası, 1995 - Azerbaycan Cumhuriyeti Kanunu “Eğitim Üzerine”, 2009 - “2018-2024 Azerbaycan Cumhuriyeti'ndeki Engelliler için Kapsayıcı Eğitimin Geliştirilmesine Yönelik Devlet Programı” Sosyal hayata katılamayan ve eğitim sürecinin dışında kalan çocukların sorunlarının önemini göz önünde bulundurarak, devlet kurumları ve STK'lar Azerbaycan'da kapsayıcı eğitimin uygulanmasının sonuçlarını, sosyal araştırmaları yürütüp sonraki adımları belirlemektedir. Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in 14 Aralık 2017 tarihli tüm engelli bireylerle birlikte, 14 Aralık 2017 tarihli Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in emriyle onaylanan “2018-2024 Azerbaycan Cumhuriyeti'ndeki Engelliler için Kapsayıcı Eğitimin Geliştirilmesi için Devlet Programı” eğitim ve istihdamları için engelsiz bir ortam yaratmaya hizmet eder. Devlet programının uygulanması sonucunda, engellilerin eğitiminin geliştirilmesinde belirlenen 5 ana görev aşağıdaki şekilde belirlenmiştir. - Engelli kişilerin eğitimin her kademesinde kaynaştırma eğitimine sahip olmalarını sağlamak için normatif yasal işlemlerin iyileştirilmesi - Eğitim kurumlarını ve müfredatları engellilerin ihtiyaçlarına göre uyarlamak için önlemler almak - Pedagojik personelin eğitimi veya engellilerin eğitimin organizasyonu ile ilgili ek eğitime dahil edilmesi - Kaynaştırma eğitiminde yer alan engelli kişilerden oluşan bir veri tabanı oluşturulması * * * * * 267 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey - Engellilerin eğitim ve sosyal entegrasyona dahil edilmesinin önemi konusunda ilgili devlet kurumlarıyla ortak propaganda ve kamuoyu bilinçlendirme çalışmaları yapılması. (2) Aşağıdaki AB destekli iki proje kapsamında geliştirildi ve başlatıldı: Proje 1: Azerbaycan'da engelli çocuklar için kaliteli kapsayıcı eğitimin genişletilmesi; Azerbaycan UNICEF Ofisi Proje 2: Öğretmenlere kaynaştırma eğitimi sağlamak. "Bölgesel Kalkınma" Kamu Birliği önderliğinde uygulanmaktadır. "Kapsayıcı eğitim Azerbaycan'da alanındaki kapsayıcı öğretmenlerin eğitim üzerine becerilerinin devlet geliştirilmesi" programının projesi uygulanmasını desteklemektedir. “Kapsayıcı eğitim alanında öğretmenlerin kapasite artırımı” projesinin amacı (Mayıs 2018Eylül 2020) AB tarafından finanse edilen “sivil eğitim ve kapsayıcı eğitimin katılımıyla Azerbaycan'da eğitim sisteminin modernizasyonu” programı kapsamında gerçekleştirilmiştir. Proje Sheki, Agjabadi, Guba, Shamakhi, Jalilabad ve Bakü bölgeleri. Kapsayıcı eğitimin geliştirilmesine katkıda bulunmak için Bölgesel Kalkınma Kamu Birliği (RDPU) ve Yerel Yönetim Yardımı (LGA) Kamu Birliği, hedeflerini proje faaliyetlerinin etkin, verimli yönetimi ve optimal uygulanması için bir yürütme organı olarak tanımlamıştır. , çeşitli meslek kategorilerinin ve sosyal grupların görüşlerini incelemek için Sosyal Hakların İncelenmesi Kamu Birliği (SHAIB) ile işbirliği yapmıştır. Kapsayıcı eğitim, pedagojik personelin mesleki eğitimi ve mevcut kaynaklara ilişkin analitik bir rapor, sosyolojik araştırmalarda Uluslararası Sosyal ve Pazarlama Araştırmaları Merkezi (ICSSR) tarafından (2018) hazırlanmıştır. 8 alanda araştırma sonuçlarının analizi, Kamuoyu yoklaması, fakülte, öğrenciler, ilkokul öğretmenleri, okul müdürleri, engelli çocuklarla çalışan uzmanlar, Bakü ve diğer bölgelerdeki ADPU şubelerinin ebeveynleri farklı mesleklere ayrılmıştır. İstatistiklere göre Azerbaycan'da şu anda 65.482 engelli çocuk var Engelli çocuklar daha çok özel okullara, özel yatılı okullara ya da evde kayıtlıdır.Diğer yandan engelli çocuklar için Eğitime erişim tüm ülkeyi kapsamamaktadır.Tüm bunları dikkate alan Analitik Rapor, aşağıdaki 5 alanda kapsayıcı bir eğitim sisteminin oluşturulması için genel öneriler sunmaktadır. * * * * * 268 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 1. Mevzuat 2. Finans 3. Eğitim 4. Aydınlanma 5. Altyapının erişilebilirliği Kaynaştırma eğitimi alanındaki projelerin etkin, verimli yönetimi ve optimal uygulanması için mevcut durumun görüşlerini ve değerlendirmelerini, çeşitli profesyonel kategorilerin temsilcilerini, sosyal grupları ve gelecekteki faaliyetleri dikkate alırlar. "Kapsayıcı eğitim alanındaki öğretmenlerin becerilerinin geliştirilmesi" projesi kapsamında yapılan çalışmalar, multidisipliner bir çerçevede 4 bileşene ayrılmıştır. 1. Müfredat ve materyallerin geliştirilmesi - kapsayıcı eğitime uzman ekiplerin doğrudan katılımı ve ilköğretim pedagojik eğitim ve hizmet içi eğitim programlarına dahil edilmesi, çeşitli öğretim ve öğretim yardımcılarının hazırlanması (psikolog, konuşma terapisti vb.) İle yeni eğitim modüllerinin geliştirilmesi ve bu bilgileri ve kaynakları daha erişilebilir hale getirmek için bir çevrimiçi portal oluşturulması. 2. Öğretmenlerin ve destek personelinin kapasitelerinin geliştirilmesi - ilköğretim öğretmenlerinin, öğretmenlerinin ve yükseköğretim kurumlarının öğrencilerin eğitim modülleri temelinde pedagojik personelin eğitimine katılımıdır. 3. Öğretmenler ve destek personeli için kaynaştırma eğitimi için kaynakların oluşturulması - bu bileşen dahilinde kaynaştırma eğitimi için mevcut insan kaynakları, eğitim kaynakları vb. Bu merkezlerde eğitim konusunda araştırma yapılması, kapsayıcı eğitim merkezleri oluşturulması ve öğretmen yetiştirme hizmetleri verilmesi planlanmaktadır. 4.Kapsayıcı eğitim ve kamuoyu farkındalığı-önlemleri-bileşenine ilişkin eğitim politikasının artırılması, Bakü şehrine ve hedef bölgelere bilgilendirici posterler yerleştirilmesi, TV kanallarına sosyal videolar hazırlanması ve yerleştirilmesi, sosyal medya, çeşitli sosyal eylemler ve diğer birçok yolla kamuoyunun bilgilendirilmesi planlanmaktadır. . Projenin genel hedefi “Azerbaycan'ın seçili bölgelerindeki kapsayıcı eğitim sistemi için öğretmen eğitimi fırsatlarının ve yönetiminin yanı sıra pedagojik kaynakları ve politikaları * * * * * 269 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey iyileştirmektir”. Projede pedagojik üniversitelerde öğrenim gören 1.000'den fazla ilkokul öğretmeni, 400 üniversite öğretmeni ve 2.000'den fazla öğrenci ve 250 okul müdürüne fayda sağlaması bekleniyor. Şu anda ülkemizde kapsamlı eğitimin geliştirilmesini ve uygulanmasını uluslararası standartlara uygun olarak desteklemek için "Kapsayıcı Eğitim için Öğretmen Gelişim Programları" nın amacı: Azerbaycan'da kapsayıcı sınıflarda öğretmen yetiştirme becerilerinin artırılması; - mevcut kaynakları toplayın; - fonların kullanıcı için uygunluğunu artırmak amacıyla içeriğin basitleştirilmesi; -Okullarda pratik uygulamaların uyarılması. Kaynaştırma Eğitimi için Öğretmen Gelişim Programları üç ana hedef grup için tasarlanmış ve uygulanmıştır. 1. Genel eğitim öğretmenleri. 2. Özel eğitimciler. 270 3. İlköğretim pedagojik eğitim alan öğrenciler. Programın temeli, öğrenci merkezli, proaktif ve ampirik bir yaklaşımı desteklemektedir ve öğretmenlere ve ilköğretim pedagojisinde öğrencilere kavramların pratik uygulaması ve yansıması yoluyla rehberlik etmektedir. Azerbaycan Devlet Pedagoji Üniversitesi'ndeki proje kapsamında kapsayıcı eğitim (ADPU) ve bölgesel şubeleri üzerine öğretmen geliştirme programlarının içeriği 4 uzmanlık müfredatına (İlköğretim; Okul öncesi eğitim; Eğitimde sosyo-psikolojik hizmet; Düzeltici eğitim) dahil edilmiştir. 2019/2020 akademik yılında, ADPU'nun 4. ve 5. sınıf öğrencileri (hem Bakü'de hem de bölgelerde) için kapsayıcı eğitim hakkında bir dizi eğitim düzenlendi. Proje kapsamında ADPU ve bölgesel şubeleri, ortaöğretim okullarında görev yapan 400 öğretmen ve profesör, 950 öğrenci, 287 okul müdürü ve 1000'den fazla ilkokul öğretmeni yetiştirmiştir. ıslah eğitimi alanında müfredat reformu için bir öneri raporu sundu. Rapor, ADPU'nun ıslah eğitimi müfredatının aşamalı reformu, "Kapsayıcı Eğitim" üzerine 1 ders kitabının çevirisi ve 10'dan fazla diğer öğretim materyallerine ilişkin ADPU'nun kararına * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey uygun olarak, ıslah eğitimi müfredatını güncellemek için kısa, orta ve uzun vadeli önlemler için genel öneriler içermektedir. pedagojik üniversitelerde yayınlanmış ve dağıtılmış, Kapsayıcı eğitim sürecinin koşulları: - Her öğrencinin okulun akademik ve sosyal yaşamına katılım düzeyini artırmak için kapsamlı eğitim. -Okul içinde gerçekleşen tüm süreçlerden soyutlanmadı -Her öğrenciyi bireysel özellikleri ve ihtiyaçları ile birlikte kabul etmek için kuralların, normların ve kültürün adaptasyonunu gerektiren bir süreçtir. - Kapsayıcı eğitim sadece engelli çocuklar gibi savunmasız gruplar için değil, tüm okullar için geçerlidir. - Kapsayıcı eğitim - eğitimin sadece öğrenciler için değil çalışanlar için de rasyonelleştirilmesi anlamına gelir. Kapsayıcı eğitim, faaliyet gösterdikleri toplum ile okul arasında yakın ortaklıkların kurulmasını içerir. Kaynaştırma eğitiminin etkili bir şekilde uygulanması için önemli koşullar: -İnşaat ve ulaşım uyumluluğu -Sınıf ortamının uyarlanması -Program çeşitliliğinin sağlanması, farklı yaklaşımların kullanılması - engelli hakkında konuşurken okul personeli ve çocukları tarafından doğru kelimelerin kullanılması - okulun tıbbi kontrol sisteminin oluşturulması - engelli insanların katılımı - Denetleme kurulu ve yönetim komisyonu oluşturulması Kapsayıcı programın avantajları: Özürlü çocuklar: * * * * * 271 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey • Akranlarla uygun temas yoluyla bilişsel, konuşma ve duygusal gelişimi artırır • Özel ihtiyaçları olan çocuklar için rol modellerinin rolünü oynayın. • Yeni beceri ve alışkanlıkların edinilmesi ve kullanılması işlevsel olarak gerçekleştirilir. • Eğitim çocukların güçlü yanlarına, yeteneklerine ve ilgi alanlarına odaklanır. • Engelli olmayan akranlarıyla arkadaş olma ve kamusal yaşama katılma fırsatı. Engelli Çocuklar: -Doğal bir şekilde eğitilir ve insanlar arasındaki farklılıklara toleranslıdır. -Onlardan farklı insanlarla arkadaşlık kurma fırsatları var. -İşbirliği yapmak için teşvik alıyorlar. -Yaratıcılık, yaratıcılık ve diğer insanların kederini paylaşma duygusu geliştirin. Aileler için: • Aileler diğer ebeveynler tarafından desteklenmektedir. • Ebeveynler, çocuklar için öğrenme hedefleri ve konularının tanımlanmasında aktif olarak yer alırlar. • Tüm ebeveynler okul topluluğunun bir parçası olur. Öğretmenler ve diğer profesyoneller için: Öğretmenler, bireysel özelliklerini dikkate alarak öğrencilerin gelişimine etkili bir şekilde yardımcı olmalarını sağlayan pedagojik yöntem ve stratejilere hakim olur. Uzmanlar (sağlık çalışanları, özel eğitimciler, vb.) Çocukları daha ayrıntılı olarak incelemeye başlar ve sorunlara gözlerinden bakmayı öğrenirler. Topluluk için: • Toplumdaki bireyler arasındaki farklar ve onlara karşı hoşgörü konusunda yeni bir anlayış düzeyi oluşur. * * * * * 272 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Kapsayıcı eğitim, özel eğitim gereksinimlerine ve diğer engellere rağmen, tüm çocukların kaliteli eğitim ve yakındaki okullarda okul eğitiminde başarılı olmaları için gerekli destek ve koşulları sağlamak anlamına gelir. Kaynaştırma eğitimi sosyal uyumu teşvik eder. Engelli çocukların yaşıtlarına ve sosyal izolasyonlarından kurtararak gelişmelerine, hayata entegre olmalarına ve haklarını korumalarına yardımcı olur. Kapsayıcı eğitim ekonomik olarak uygundur, çünkü topluma başarıyla adapte olan engelli insanların istihdamı artırma, sosyal haklara bağımlılıklarını azaltma, sosyal statülerini iyileştirme ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunma şansları daha yüksektir. Bu makalenin ilgisi: Engelli çocukların aynı sınıfta, engelli çocukları olmayan toplum temelli ortaöğretim okullarına katılımı kapsamlı bir eğitimdir ve bu her zaman ilgili hükümet ve sivil toplum kuruluşları için endişe konusudur. Makalenin bilimsel yeniliği. “Azerbaycan Cumhuriyeti'nde 2018-2024 Yıllarında Engelliler için Kapsayıcı Eğitimin Geliştirilmesine Yönelik Devlet Programı” nın ana yönleri açıklanmakta, “Program Geliştirme” nin yanı sıra doğrudan programdan kaynaklanan eğitimin gelişiminin hedefleri ve beklenen sonuçları açıklanmaktadır. Kapsayıcı eğitim üzerine devlet programının uygulanmasını desteklemek için Azerbaycan'da uygulanan projelerden bahsediyoruz. Makalenin pratik önemi ve uygulaması. Pedagojik uzmanlık alanlarında çalışan yüksek ve orta özel okulların öğretmenleri, öğrencileri ve ustaları tarafından kullanılabilir. * * * * * 273 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Edebiyat 1. Peter Crimes, Marieke Stevens, Arlene dela Cruz, Trica Mercado, Kaisa Liga “Kapsayıcı Eğitim için Öğretmen Gelişim Programları” 2019 2. Azәrtac 14.12.2017 3. www.inkluzivtehsil.az 4. M.Aliyev. “Kapsayıcı eğitim” (Bilgi kitapçığı) Bakü 2018 5. U.Mikayilova, L.Sharafkhanova ve diğerleri "Kapsayıcı eğitim" (Metodik yardımlar) Bakü 2011. 274 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARIN AİLE EĞİTİMİNDE OLUŞAN EKSİKLİKLER VE BUNLARI ORTADAN KALDIRMANIN YOLLARI Nigar Ramiz kızı İSMAYILOVA 1 XÜLASӘ Mәqalәdә mәktәbәqәdәr yaşlı uşaqların ailә tәrbiyәsindә baş verәn nöqsanlar vә onların aradan qaldırılması yollarından bәhs olunur. Eyni zamanda hәmin nöqsanların hәr biri açıqlanır vә hәlli üçün istiqamәt göstәrilir. Mәqalәdә o cümlәdәn tәrbiyә metodlarından, valideyn nüfuzundan danışılaraq, kiçik yaşlı uşağın inkişafında onların verәcәyi әhәmiyyәt dә açıqlanır. ÖZET Makale, okul öncesi çocukların ailede yetiştirilmesindeki eksiklikleri ve bunların üstesinden gelmenin yollarını tartışmaktadır. Aynı zamanda, bu eksikliklerin her biri açıklanmakta ve çözüm yolları belirtilmektedir. Makalede ayrıca çocuk yetiştirme yöntemleri ve ebeveyn otoritesi hakkında konuşulmuş ve tüm bunların küçük bir çocuğun gelişiminde oynayacağı rolün önemi tartışılmaktadır. НЕДОСТАТКИ ВСТРЕЧАЮЩИЕСЯ В СЕМЕЙНОМ ВОСПИТАНИИ ДЕТЕЙ ДОШКОЛЬНОГО ВОЗРАСТА И СПОСОБЫ ИХ УСТРАНЕНИЯ ЗАКЛЮЧЕНИЕ В статье рассматриваются недостатки в семейном воспитании дошкольников и пути их устранения. В то же время каждый из этих недостатков объясняется и указывается направление его решения. Pedagoji Doktora, Kıdemli Öğretim Görevlisi, Azerbaycan Devlet Pedagoji Üniversitesi, niay.83@mail.ru. 1 * * * * * 275 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey В статье также обсуждаются методы воспитания, родительский авторитет и значение, которое они будут играть в развитии ребенка младшего возраста. SHORTCOMINGS OCCURING IN THE FAMILY PARENTING OF PRE-SCHOOL CHILDREN AND WAYS FOR THEIR ELIMINATION SUMMARY The article discusses the shortcomings in the family education of pre-school children and ways to address them. At the same time, each of these shortcomings is explained and the direction of its solution is indicated. The article also discusses parenting methods, parental authority and the importance that they will play in the development of a little child.. AÇAR SÖZLӘR: mәktәbәqәdәr, uşaq, tәrbiyә, ailә, nöqsan ANAHTAR KELİMELER: okul öncesi, eksiklik, çocuk, terbiye, aile КЛЮЧЕВЫЕ СЛОВА: дошкольное, ребенок, воспитание, семья, недостаток KEY WORDS: pre-school, shortcoming, child, nurture, family * * * * * 276 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Okul öncesi çocuk yarının aktif vatandaşı olarak ülkenin ekonomik ve sosyal gelişiminde, aynı zamanda demokratik toplumun inşasında hizmetler sunar. Tüm bunların temeli çocuklar erken yaşlarda olduğu zaman aile tarafından yapılmaktadır. Aile ortamında büyüyen çocuk sağlıklı bir aile ortamında uyumlu gelişim sürecinden geçer. Çocuk ailenin ahlak normlarını benimser, ortak çalışma becerilerini edinir, aynı zamanda çocuğun yaşam planları ve idealleri ailede oluşur. Sonuç olarak kazanılan bu alışkanlıkların etkisi güçlü olduğu için birey büyüdüğü zaman bile bu alışkanlıkları kendisi ile beraber taşır. Bu nedenle, aile, okul öncesi çocuğun hayatı boyunca unutulmayacak, uyum, ahlaki çevre, vatanseverlik, gayret, yüksek vatandaşlık duygusu gösterecek sağlıklı alışkanlıkların edinilmesine dikkat etmelidir. Uzmanlara ve kendi deneysel gözlemlerimize göre, hiçbir şey yapamayan 2 yaşındaki bir çocuk bile, annesini takip ederek evde bir şeyler yapmaya çalışıyor. Yani, çocuklar ebeveynlerinin tüm hareketlerine, yaptığı işlere ve sözlerine çok dikkat etmektedirler. Çocukların gözlemledikleri bir takım haraketlerin onların hafızasında kalıcı bir izlenim bıraktığını söyleyebiliriz. Ailenin günlük yaşam koşulları, ebeveynlerle ilişki, ailede etki araçları çocuğun yetiştirilmesinde büyük önem arzetmektedir. Dolayısıyla, okul öncesi bir çocuğun ailede yetiştirilmesi için temel koşullardan biri, sürekli ve kesintisiz eğitimin olmasıdır. Toplumun temel birimi olan aile, topluma faydalı olan insanların gelişiminde önemli bir rol oynamaktadır. Aile, erken yaşlardan itibaren çocuklarda bilinç, irade ve duygu oluşumu için koşullar yaratır. Bilim adamları ve mevcut deneyimlere göre, çocuklar ebeveynlerin gözetimi altında ilk yaşam deneyimlerini ve onları çevreleyen gerçekliğe ilişkin temel bilgileri edinir, aynı zamanda toplumdaki yaşamla ilgili beceri ve alışkanlıklar kazanır. Çocukluk izlenimleri, bir insanın tüm hayatı boyunca hafızasından silinmez. Çocukluğun sevinçleri, heyecanları, zorlukları ve maceraları unutulsa bile, bu izlenimler daha sonralar onların gelecekteki yaşamlarında etki göstermektedir. Çocukluktan zahmetle çalışan, sorumluluk sahibi olan ve işine alışkın bir ailede büyüyen bir kişi, daha sonra bireysel faaliyetlerinde sahib olduğu bu niteliklerden yararlanmaktadır. Çevresindeki insanlar, toplum, sosyal yapı, ekonomik ilişkiler, dini ve ahlaki değerler, hukukun ahlakı, vatandaşlık hakkındaki görüşler çocukluk döneminde ailenin etkisi ile gerçekleşmektedir. * * * * * 277 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Okul öncesi eğitim, eğitimin ilk aşamasıdır ve gelecek için eğitimli personellerin gelişimine temel oluşturmaktadır. Okul öncesi eğitimin erken yaştaki çocukların entelektüel, fiziksel ve psikolojik gelişiminde önemli bir rol oynadığını, potansiyellerini ortaya çıkardığını, okula hazırladığını, ahlaki niteliklerini, bağımsızlığını, yaratıcılığını, inisiyatifini ve yaşam becerilerini geliştirilmesinde etkili olduğunu söylemek mümkündür. Okul öncesi eğitim sisteminin geliştirilmesi Azerbaycan Cumhuriyeti’nin devlet eğitim politikasının ilk sıralarında yer almaktadır. Bu nedenle devlet okul öncesi eğitime büyük önem vermektedir. Araştırmaları incelediğimiz zaman, anaokullarda yetiştirilen çocukların ister bilişsel ve duygusal, isterse de fiziksel olarak genel eğitime daha iyi hazırlandıklarını görmekteyiz. Burada çocuklara küçük problemleri çözmek için bağımsız çalışma, fiziksel gelişimi güçlendirme gibi önemli konular öğretilir. Anaokullarına davranış problemlerinin çözülmesi ve sosyal becerilerinin geliştirilmesi için gelen çocuklarda, bir süre sonra burada aldıkları eğitimin etkili olduğu görülmektedir. Bir çocuğun yetiştirilmesinin temeli, çocuk doğmadan önce atılır. Anaokulu eğitimi de çocukların yaşamında önemlidir. Çünkü bu dönemde, annesine ile beraber öğretmenleri de görür ve onlardan önemli konularla ilgili bilgiler benimsemiş olur. Bununla birlikte, çoğu bilim adamına göre, çocukların yetiştirilmesi 4 veya 6 yaşına kadar tamamlanmaktadır. Bu yaşa kadar çocuğa ister aile isterse de anaokulunda öğretilen terbiye ve eğitim ile yetiştirilmesi onun hayatı boyunca devam eder. Aynı zamanda, aile ortamı, terbiye, duygular, düşünceler ve davranışlar çocukların yetiştirilmesi ve ruhu üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. “Çocuğu yetiştirmede ailenin başarılı olması için pek çok pedagojik koşulun karşılanması gerekir. Bu koşullar aşağıda gösterilmektedir: - Ailede sağlıklı yetiştirme koşulları yaratılmalıdır. Çünkü çocukları sağlıklı, normal, sakin, verimli ve mutlu bir ortamda yetiştirmek daha normal ve kolay hale gelir. Aksine, anormal ortamda yani, ebeveynlerin hümanist hayatı olmadan, sesli ve husursuz bir ortamda değerli bir insan yetiştirmek imkansızdır; - Organize olmuş bir aile ekibi eğitimde önemli bir araçtır. Bir çocuğun ihtiyaç ve arzuları kolektif ihtiyaç ve arzulara uyum sağladığı zaman toplum için değerli bir birey olarak * * * * * 278 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey büyüyebilir. Aksi takdirde, aile kolektivizm belirtilerini kaybettiğinde, eğitim etkisi de önemli ölçüde azalır ve çocuk bireysel ihtiyaç ve arzularına düşkün olarak kendini düşünen bireyci olarak büyür; - Büyük aile - büyük bir aile çocuk yetiştirmek için daha uygundur: böyle bir aileni ortak çıkarlar, ortak yaşam, ortak sevinç ve üzüntü ile birleştirir. Burada çocuklar birbirlerinden öğrenir, yetiştirme için uygun bir iletişim ortamı yaratılır. Bir çocuğu olan bir ailede yetiştirme zordur: burada çocuk herkesin dikkatinin merkezinde, herkes ona değer veriyor, kimse ona zarar vermek istemiyor. Bu tür çocuklar genellikle şımarık ve bencildir; - Terbiyenin, özellikle karakterin temeli erken yaşta atılır: çocuğun terbiyenlendirilmesine ilişkin yetiştirme erken yaşlarda düzgün yapılmazsa, çocuğu daha sonra yeniden eğitmek gerekecektir. Öte yandan yeniden eğitim, başlanğıçtan itibaren uygun eğitimden çok daha zordur: eğitimciden çok fazla zaman, çaba ve sinir gerginliği gerektirir; - Aile tarafından çocuğun başarılı bir şekilde yetiştirilmesi terbiye (yetiştirme) yasalarına ve bunlardan doğan ilkelerin doğru uyum sağlamasına bağlıdır. Çocuğa karşı saygı ve talepkarlığı birleştirmek, ona iyimserlikle bakmak, her çocuğun yaşına ve bireysel özelliklerine dayanarak kalbine bir yol bulmak, eğitim çalışmalarında ekip ile beraber kollektif çalışmak, çocuğun bağımsızlığı ile pedagojik yönlendirmeyi doğru bir şekilde koordine etmek vb. bu ilkelerden biridir; - Çocuğun yetirtirilmesi zamanı onun tek taraflı gelişimini önlemek, uyumlu bir kişilik olarak oluşması için gerekli koşulları sağlamak, örneğin zihinsel, ideolojik ve manevi, emek, estetik, fiziksel vb. gelişimlerine dikkat etmek önemlidir; - Koşulsuz ebeveyn sevgisi, ebeveynlerin doğru yaşam tarzı, birbirleriyle ve çocukla samimi ilişkileri, kişisel haysiyet, sivil imge, olumlu örnek ve itibar ile birleşmiş bir görev duygusu hepsi aile yetiştirmenin başarısının koşullarıdır” (4). Çocuk terbiye etmek hayattaki en önemli sorumluluklardan biridir. Ancak bu çocuğa terbiye veren kişiye ve alacağı eğitime bağlıdır. Çocuğun yetiştirilmesinde ailenin başarılı olmasının en önemli anahtarı, aile reislerinin çocuğa karşı ebeveyn vazifelerinden daima kendilerini sorumlu hissetmeleri ve aktif olarak yerine getirmeleridir. Ancak çocuğun yetiştirilmesinde * * * * * 279 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey yalnızca sorumluluk duygusu yetmez. Ayrıca ailede çocuğun yetiştirilmesi için gereken yöntem ve araçları bilmek ve buna uygun bir şekilde terbiye etmek gerekir. Çocukların yetiştirilmesindeki ebeveynlerin başarısızlığının sebebi çocuğun yetiştirilmesi için gereken doğru yöntem ve araçları bilmemelerinden ve bu nedenle birçok pedagojik hatalar yapmalarından kaynaklanmaktadır. Çocukları şımartan babalar ve anneler çocuklarını ihmal etmekle suçlanamaz. Bunun yerine, çocuklarına çok fazla dikkat ve özen gösterirler. Fakat çocuğa karşı bu kadar ilgili olmak çocuğun yetiştirilmesini iyi değil, kötü etkiler. İnsan kendi ebeveynlerini seçme hakkına sahip değildir. Fakat ebeveynlerin söyledikleri bazı şeyleri başka bir biçimde değiştirmek ve burada başarılı olmak mümkündür. Bu onun yanlış olduğu anlamına gelmez. Hazreti Ali, çocukların ebeveynlerinden daha çok yaşadıkları devirlere benzediğini söylemiştir. “... Terbiyelendirmek, birini yetiştirmeyi başarmak bir sanattır, bir takımda veya piyanoda iyi çalmak, iyi resim yapmak, iyi bir değirmenci veya torna operatörü olmak gibi bir sanattır. Bir kişiye sadece bir kitapçık verilirse, renkleri görmezse, eline bir enstrüman almazsa, bir makinenin önünde durmazsa, o, iyi bir ressam, müzisyen, değirmenci olarak öğretilemez. Eğitim sanatının sıkıntısı, bir insana sadece deneyim ve örneklerle öğretmenin mümkün olmasıdır ”(3). Çocukta korkudan kaynaklanan problemler de ailenin çocuk yetiştirmesindeki başarısızlığı olarak kabul edilebilir. Korku duygusu, ne zaman yaşadığımız önemli değil, asla alkışlanacak bir şey değildir. Böylece, korku duygusu içsel düşünce ve arzuların ortaya çıkmasını desteklemez. Aynı zamanda iç düşüncelerimizin paslanmasını ve bir köşede kalmasını sağlar. Son zamanlarda, ebeveynler farklı bir yaklaşım benimsemektedir. Yasaklayarak hiçbir şey başaramayacaklarını anlamıyorlar. Bu nedenle, çocuğu çeşitli nesnelerle, insanlarla - doktor, polis vb. ile gözünü korkutmaya başlamışlar. Bu zaman korku duygusu bir çocukta birçok zihinsel değişikliğe neden olabilir. Bu, sonraki yaşamda çok çeşitli sorunların temelidir. Bu nedenle, okul öncesi çocukların yetiştirilmesinde çocuğu korkutmak uygun görülmemektedir. Bir çocuk sorunlu bir ailede büyürse, davranışının bu yönleri belirginleşecektir. Çocukların sorunlarının ailenin "aynası" olduğu bilinmektedir. Çocuk evde, ailede, oyunlarda, yaşıtlarıyla ve yaşlılarla iletişim halinde gördüklerini yansıtır. Bir çocuk için ailesi dünyadır. Çocuk kendi * * * * * 280 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ailesini nasıl görüyorsa, etrafındaki dünyaya karşı tutumu da öyle olacaktır. Erken yaşlardan itibaren ebeveynleri tarafından sevildiğini ve ihtiyaç duyulduğunu bilen bir çocuk, büyük dünyadan korkmaz, çünkü yakınlarının desteğini hisseder. Çocukluğundan beri sevilmeyen, ebeveynlerinde öfke ve kızgınlığa neden olan çocuklar kendilerini sevmeye layık görmezler, insanlardan korkarlar. Korku her zaman saldırganlık yaratır ve en iyi savunma ise saldırıdır. İnsan psikolojisi çelişkili olduğu kadar, hem de çok ilginçtir. Bu yüzden her zaman çocuğun ayakta yürümesini istiyoruz. Ancak çocuk 4-5 yaşına ulaşır ve koşar. Bu durumda, "koşma, dikkatli ol" gibi ifadeler kullanırız. Böyle olduğu zaman, çocuğun kafası karışmış oluyor. Çünkü bana kaçmamı söyleyenlerin şimdi hayır, koşma dediğini düşünüyor. Bunun nedenini çocuğa onun anlayabileceği bir şekilde açıklamak en iyisidir. Yani, sokakta koşmanın yasaklanmasının nedeni çocuğa açıklanmalıdır. Okul öncesi çocukların ailede yetiştirilmesinin en büyük dezavantajlarından biri, bir çocuğun yanında diğer bir çocuğu övmek zorunda olmamasıdır. Sonra çocuk kardeşlerine karşı kıskançlık ve nefret geliştirir. Genellikle, farklı yaşlardaki çocuklar ebeveynleri veya diğer akrabaları tarafından birbirleriyle karşılaştırılmaktadırlar. Bu çocuk başka bir yaşına ulaştığında, davranış kurallarındaki hataların ortadan kalkacağını düşünmüyorlar. Bazen bu karşılaştırmadan öğrenen ve kendilerini geliştiren çocuklar vardır. Ancak bu herkese ait bir mesele değildir. Deneyimli pedagog Makarenko, çocuğunun gelecekte sorumlu bir kişi olmasını isteyen bir ebeveynin erken yaşından itibaren davranışlarında özgür olmasına izin vermesini tavsiye etmiştir. Örneğin, bir çocuk ilk adımlarını atmaya başladığında, zaman zaman ellerini bırakıp onu cesaretlendirmeye çalışmak gerekir. Yapamayacağını bildiğiniz halde bile, üstünü kirleterek yemek yemesine, saçlarını taramasına, ayakkabılarını giyinmesine vb. izin vermek çocukta sorumluluk sahibi ve cesaretli olmak gibi nitelikler oluşturur. Bir çocuğu sorumlulukları ile yalnız bırakmak çocukta sorumluluk ve kimlik duygusu aşılarken dikkate alınması gereken noktalardan biridir. Örneğin, odasını olabildiğince temizlemesi gerektiğini söyleyebiliriz. Aynı zamanda, ahlaki destek ve yardım sağlamaya hazır olduğunuzu vurgulamak önemlidir. Ancak sorunun nasıl çözüleceğini söylemek gerekli değildir. Çocuğu karşılaştığu sorunla yalnız bırakın. Sizden yardım ve tavsiye istemesine izin verin. Bu şekilde, başınız belada olduğunda soru sormayı ve acısını sizinle paylaşmayı öğrenecek. Çocuğa yaşa * * * * * 281 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey uygun sorumluluklar ve yükümlülükler vermek, sorumluluk ve kimlik duygusu kazanmada ve çocuğa güven duymada en büyük yardımdır. Bence, seçim özgürlüğü yaratmak harika olurdu. Bu yüzden yürüyüşe çıktığınızda, ne giyeceklerine ve ne içeceklerine karar vermelerine izin vermelisiniz. Bir çocuk tüm olumlu davranışlarının önce yakın ebeveynleri tarafından sonra da başkaları tarafından takdir edildiğini gördüğünde, bu haraketleri övgüye değer olduğunu bilerek yeniden tekrarlamaya çalışacak ve sonuç olarak bu nitelikler çocukta bir alışkanlık haline gelecektir. Bu nedenle, ebeveynin çocuğun her olumlu adımına "bravo" ve "aferin" olarak tepki vermesi ve desteklemesi çok önemlidir. “Çocuklar çoğunlukla 3 yaşından sonra daha fazla sorular sorar ve bu süreç yaklaşık 6 yaşına kadar sürer. Bu dönemde soruların çok sayıda olmasının en önemli nedenlerinden biri, çocuğun "ben" dönemi yaşamasıdır. Yani, çocuk tüm dünyayı penceresinden görmeye çalışır ve bu nedenle onun dışında neler olduğunu anlamakta güçlük çeker. Çok sayıda sorunun başka bir nedeni de çocukların henüz somut olarak düşünememesidir. Bu nedenle, yalnızca belirli olayları anlayabilirler. Çocuklar bildikleri ancak göremedikleri şeyler 282 hakkında daha fazla soru sorarlar. Örneğin, "Güneş akşamları nereye gidiyor?", "Nasıl doğdum?" Gördüklerini aşağıdaki gibi sorularla belirterek anlamaya çalışırlar. Öte yandan, yukarıda belirtildiği gibi, çocuklar bazen olayların ardındaki nedenleri bilmek isterler. Örneğin, "Babam neden hep geç geliyor?", "Bu araba neden bu kadar hızlı gidiyor?" ve bunun gibi." (1, 4-5). Çocukların bu soruları sorması tesadüf değildir. Bu yüzden genellikle cevabı bilmek isterler. Öte yandan, bir ebeveyn soruları cevaplamakta zorluk çekiyorsa, kitap kullanmak iyi bir fikirdir. Aynı zamanda, soruya cevap verirken çocuğun zeka ve algı düzeyi de dikkate alınmalıdır. Bazen verdiğimiz cevaplar çocuğu tatmin etmeyebilir. Bu nedenle, sorunu çocuğun anlayabileceği bir seviyeye getirmek ve cevaplamak en iyisidir. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Bazen çocuklar farklı tür sorular sorarlar. Bu sorulara sert tepki vermek doğru değildir. Çünkü çocuk bir dahaki sefere bir soru sormak istese bile bunu yapmayacak. Bunun nedeni, ilk defa reaksiyonun kötü olmasıdır. "Egoizmin ilk belirtileri, okul öncesi çocuklarda erken yaşlardan itibaren ebeveynlerin onların tüm isteklerini yerine getirdiği ve nazlanmaları ile oynadığı anda ortaya çıkmaya başlar. Ona her gün en lezzetli tatlılar, bir sürü oyuncak aldıklarında ve çocukların "al, ver, getir" gibi talimatlarını yerine getirdikleri zaman çocuğun egoizmi daha da büyür. İlk başta, ebeveyn onu görmez, hissetmez, belki de komik bulur, ancak çocuk büyüdükçe, bencillik derinleşir, sert bir form alır, daha sonra ebeveyn artık dayanamaz, zor bir durumda kalır. Böyle bir soru bile ortaya çıkıyor mu? "Bu çocuk kime çekmiş?", "Neden böyle oldu?", "Başkalarının çocuğu böyle değil" vb. Çocukların ihtiyaçları da onlarla birlikte büyür. Görünüşte zararsız olan "İstiyorum" ve "yapmalısınız" kelimeleri küçük oyuncakları bilgisayarlara, bisikletlere ve pahalı telefonlara dönüştürüyor. Çocuklar ebeveyn bakımını bir borç olarak görmeye başlıyor. Sonuç olarak, ebeveynler için bir yara haline gelir ve incinmeye başlarlar. Nankör bir çocuk yetiştirdiklerini düşünürler”(2). 283 Dinimizde, çocuğun yetiştirilmesine (terbiyelendirilmesine) ilişkin konular çok iyi kanıtlanmıştır. Böylece, çocuğun gereksinimleri ve yetiştirilmesi konuları aşağıda belirtilmiştir: “Kuran, kendimizi ve ailemizi, yakıtı insan ve taş olan Cehennem ateşlerinden korumamızı emretmektedir. Tıpkı elli ila yüz yıllık kısa bir yaşam için çocuklarımızı bu dünyanın felaketlerinden korumaya çalıştığımız gibi, ahireti de sonsuz felaketlere maruz kalmamaları için korumalıyız. Bir babanın çocuklarını cehennem ateşlerinden korumak, bu dünyanın ateşlerinden korumaktan daha önemlidir. Cehennem ateşinden korumak da inancı, kuralları ve haramları öğreterek, ibadete aşılayarak ve kötü yoldaşlardan ve zararlı yayınlardan koruyarak mümkün olabilir. Tüm kötülüklerin başı, kötü bir arkadaştır. Kötü yoldaşlar onun utanmaz, yalancı, hırsız ve saygısız olmasına neden olabilir. Yıllarca bu kötü alışkanlıklardan kurtulmak imkansızdır. Bir çocuk iyi bir iş yaptığında takdir edilmeli ve ödüllendirilmelidir! Bazen insanların yanında övmelidir. Amcam benim çocuğu bunu böyle yaptı söyleyerek çocuğu iyilik etmesine teşvik etmelidir. Yanlış bir işlem yaparsa veya kötü bir kelime söylerse, onu birkaç kez görmezden gelmeli, bunu bir daha yapma veya böyle bir şey söyleme diye söylememeli * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey veya azarlamamalıdır. Sık sık azarlanan çocuk, cesur hale gelir ve yaptıklarını gizlice yapmaya başlar. Kötü davranışlarının zararı ona tatlı dilde açıklanmalı, uyarılmalıdır! Yapılmış olan ve dine aykırı olan şey, bu haraketin zararını, kötülüğünü ve sonuçlarını açıklayarak engellenmelidir”(5). Çocukları terbiye etmek yöntemleri arasında cezalandırma yöntemi de vardır. Bu bağlamda, çocukların yetiştirilmesinde cezalandırma bir arac olarak kullanılır. Bazı düşüncelere göre, bir çocuğun cezasının zihinsel gelişimi üzerinde olumsuz bir etkisi vardır, onu daha agresif yapar, kişiliğini “çizer“, kendini gerçekleştirme koşulları yaratmaz. 10 yaşın altındaki pratik olarak cezasız çocuklar, kendi istek ve arzularının tutsakları haline gelir, onları kontrol edemezler ve sonuç olarak, çocuklar “ipe sapa yatmıyor” ve “kötü davranıyorlar”. Bununla birlikte, herhangi bir ceza vermeden önce, manasını ve çocuğa olan etkisini anlamak gerekir. “Cezalar 3 gruba ayrılır: 1. Fiziksel ceza. Ağrı hissi veya daha doğrusu acı çekme korkusu, çocuğun gelecekte bunu yapmasını engeller. Farklı fiziksel ceza biçimleri vardır. Psikologlar, fiziksel cezalandırma biçimlerine karşıdır. Böylece, fiziksel cezanın etkisi altında, “kötü” davranıştan “iyi” ye geçiş doğrudan cezaveren bireyin huzurunda gerçekleşir. Fakat, bu cezadan sonra birey olmadığı zamanda da çocuk aynı şeyi yapar ve hala “kötü” davranabilir. Bu nedenle, fiziksel ceza, çocuğun bilinçli davranışının oluşmasında hiçbir işe yaramaz. Fiziksel ceza, hem fiziksel olarak hem de çocuğun kişiliğinin oluşumunda ciddi komplikasyonlara yol açar. Her şeyden önce, fiziksel ceza, bir çocuğun iradesini aşağılayarak, bağımsız kararlar veremeyen, hayattan zevk almayan, başkalarına bağımlı olan ve potansiyelini yaratamayan ve gerçekleştiremeyen bir kişiye dönüştürebilir. İkinci durumda, sonuç tam tersi olabilir. Uzun zamandır fiziksel cezaya maruz kalan bir çocuk, ergenlik döneminde aynı şekilde davranır: ebeveynlerini ve küçük çocukları döver. Herhangi bir etki zıt etki yaratır (olumsuz davranış biçimleri): kavgalar, ilaçlar, sarhoşluk, uyarılma, cinsel ilişki, cinayet, soygun vb. gibi olumsuz durumlara yol açar. Başka bir deyişle, “kırbaç” ile aşılanan pozitif değerler çocuğun zihninde negatif olur ve negatif değerler taklit olur. 2. Ebeveyn sevgisinden yoksun bırakma. Her iki durumda da, eğitim etkisi çocuğun duygularını etkilemektir. Çocuğu bir köşeye koymak, onunla konuşmamak; çocuktan uzaklaşmak ve “kayıtsızlık ve yargı maskesi” giymek; onu odada kilitli tutmak onu sevmediğini söylemek vb. * * * * * 284 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey gibi çeşitli ceza biçimleri uygulayarak ebeveyn sevgisinden mahrum edilir. Sevgiden yoksun bırakma, çocuğun kalbinde yalnızlık, güvensizlik, korku ve nefret yaratır. 3. Üçüncü ceza türü, çocuğu eğlenceden mahrum etmektir: eğlence yerlerine (sirk, park, hayvanat bahçesi, turistik yerler) gitmesini, en sevdiği çizgi filmleri izlemesini, günlük olarak bilgisayar oyunları oynamasını vb. yasaklamak. Tabii ki bu tür cezalar çocuğu hayal kırıklığına uğratır, ancak duygularını doğrudan etkilemez, isteklerinin yerine getirilmesini sınırlar veya daha kesin olarak hayallerinin gerçekleşmesini bir süre erteleyebilir - “çocuk iyi davranana kadar yetişkinleri dinler.” Böyle bir cezanın etkisi o kadar büyük olabilir ki, çocuk sevdiği aktiviteye olan ilgisini kaybedebilir veya kalbindeki yetişkinlere karşı güçlü bir kızgınlığa sahip olabilir”(6). Çocuk terbiye etmenin en iyi yöntemlerinden biri, çocuğa davranış kurallarının öğretilmesinde tutarlılık ve süreklilik ilkesini takip etmektir. Bu gibi durumlarda, dikkat etmezseniz, çocuk histeriyi hızla durduracaktır. Çocuk, yanlış davranışının ve gözyaşlarının istenen etkiye sahip olmadığını görürse, ağlamayacak ve ebeveynleriyle iletişim kurmanın başka bir yolunu arayacaktır. Evdeki anne, büyükanne veya diğer yetişkinler ne yapılacağı ve ne yapılamayacağı konusunda aynı pozisyondaysa, çocuk davranış kurallarını daha iyi takip edebilecektir. Yani, ailede birlik ilkesi çocuğun yetiştirilmesinde çok değerli bir kaynaktır. Ailenin her üyesinin farklı bir görüşü olduğundan, çocuğun kafası karışır ve kime güveneceğini ve kimin haklı olduğunu bilmez. Ebeveynlerin yetkisi, çocuğun ailede belli bir amaca uygun yetiştirilmesinde de önemli bir koşuldur. Bir ebeveynin itibarının en önemli yanı, sivil görüntüsü, etkili çalışması, aile hayatının normal organize edilmesi ve sürdürülmesi, aynı zamanda ebeveynin çalıştığı toplulukta ona saygı duyulmasıdır. Ebeveynlerin yaşam tarzları çocuklarıyla olan itibarlarını belirler. Çocuğun kişiliğine saygı, ilgi alanlarının dikkate alınması, ilişkilerde özenli ve talepkar bir pozisyon almanın yanı sıra ebeveynin yetkisini sağlamak, çocukların özgür, bağımsız, kendinden emin olmalarına, kuralları takip etme alışkanlığını geliştirmelerine yardımcı olur. Deneyimler, ebeveynler tarafından pedagojik bilginin edinilmesi, pedagojik taktik ve yaklaşımın kullanılması, sağlıklı ahlaki ve manevi değerlerin taşıyıcısı, sabır, kısıtlama, güçlü irade, eğitimde maksatlılığın çocukların ahenkli gelişimi için koşullar yarattığını göstermektedir. * * * * * 285 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey “Okul öncesi çocuklar arkadaşlığı severler ve yalnız kalmaktan nadiren mutlu olurlar. Nezaket ve hayırseverliği severler. "Benim için iyi olan şey annem için iyi olacak" diye düşünür ve küçük sevinçlerini onunla paylaşmak için acele ederler. Sizin için önemsiz görünen, ancak bebeğiniz için çok önemli olan şeyleri göz ardı ederek bebeğinizin kırılgan kalbine zarar vermeyin. Sempati ve nezaketiniz onun için çok değerlidir. Takdir edici bakışlar, ilham verici kelimeler ve övgüler kalbini güneş ışınları gibi aydınlatır ve evdeki herkesi mutlu eder. Çocukları size güvenmeye, endişelerini, günlük kaygı ve sıkıntılarını sizinle paylaşmaya teşvik edin. Onlarla uğraşırken, nazik ve kibar olun ve kalbinizi onlara açın. Bu çocuklar için kritik bir zamandır. Çocuklar sizden ayrılacak diye terk edilme korkusunun etkilerini hissederler ve buna karşı savaşmalısın. Onlar için güvenilir bir insan olmaya çalışın ”(6). Sonuç olarak, okul öncesi çocukların ailelerinden aldıkları terbiye, yaşadığımız döneme bakılmaksızın her zaman aktüel olduğunu ve olacağını belirtmek isterim. Bu nedenle, eksikliklerin zamanında tespiti ve ortadan kaldırılması, ailede ebeveynlerin ve anaokulunda eğitimcilerin en önemli sorumluluklarından biridir. 286 KAYNAK: 1. Uşağınızın dünyasına bәlәdsinizmi? Bakı, “Min bir mahnı” nәşriyyatı, 2008 2. Uşağınız mәktәbә hazırlaşırsa… Bakı, “Min bir mahnı” nәşriyyatı, 2008 3. http://www.tipii.edu.az/az/article/483-a-s-makarenko-usaq-tarbiyasi-haqqinda 4. /Trend/ http://www.milli.az/view.php?id=22132 http://azkurs.org/sosial-ve-humanitar-elmlerin-muasir-problemleri-elmi-ecerler-t- 5. v2.html?page=7 6. https://xanim.az/usaq-nece-terbiye-olunmalidir-817 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey GOVERNING SYSTEM FOR IMPLEMENTING APPLICATION OF NEW RESULT-ORIENTED TECHNOLOGIES IN PRESCHOOL EDUCATION ESTABLISHMENT Halide HAMIDOVA 1 Hülasa Makalede, okul öncesi kurumlarda etkin yönetimin yapısı ve ilkeleri anlatılmakta, sonuçta ortaya çıkan yönetimi tanıtırken ortaya çıkan pedagojik, organizasyonel ve metodolojik süreçler anlatılmaktadır. kontrol fonksiyonları, modern kontrol sisteminin özellikleri, kontrolün amaçları ve hedefleri hakkında, kontrol sisteminin yapısı, mekanizmaları, statik ve dinamik de açıklanmıştır. barış yönetimi Резюме В статье рассказывается о структуре и принципах результативного управления в дошкольных учреждениях.Автор рассказывает о педагогических, организационных и методологических процессах, которые происходят при введении результативного управлении, о функциях управления, о свойствах современного системного управления, о целях и задачах управления.Так же подробно объясняется структура, механизмы системы управления, статическое и динамическое состояние управления. Summary The article describes the structure and principles of effective management in preschool institutions. The author tells about the pedagogical, organizational and methodological processes that occur when introducing effective management, on management 1 ADPU, öğretmen. * mail: musayevaxalide@mail.ru * * * * 287 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey functions, on the properties of modern system management, on the goals and tasks of management. The structure, mechanisms of the control system, static and dynamic control state are also explained in detail.. Anahtar kelimeler: okul öncesi eğitim, uçtan uca yönetim, yönetim sistemi, statik ve dinamik yönetim; Ключевые слова: дошкольное образование, результативное управление, система управления, статическое и динамическое состояние управления; Key words: preschool education, effective management, management system, structure and principles, static and dynamic control state. 288 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey GOVERNING SYSTEM FOR IMPLEMENTING APPLICATION OF NEW RESULT-ORIENTED TECHNOLOGIES IN PRESCHOOL EDUCATION ESTABLISHMENT Result is considered here as a concept that combines complex categories that include a number of indicators. As the multidimensional system, the resulting was shown as an inteqral assessment of any organization.Providing one or more of these requirements, can not provide of resulting . It is necessary to realized the following governing problems for result or result-oriented works in organisation. (Picture 1) acuity quality of governing usefulness categories of resultoriented governing system application of innovation quality of work efficiency quality productivity Picture 1. Categories of result governing system * * * * 289 * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey It is clear from researching work that , every complex sosial system is a unit which governing and regulated system and regulated object of governing and mutual influence of persons . When this influence from a scientific point of view regulated , efficient results probobability more increases . There are some elements of governing in preschool educational establishment .Them included main and subsystems . Main system is the executive and its hierarchical structure - executive authorities and private companies. Accepting of governing decisions, their delivery and involved structures on execution for solving questions also are included to subsystems structure . Every structure connecting mutually depends with result-oriented governing of preschool education , efficience of the results depends on the choicing of responsibility ,correct formation and quality of realization.Governing of resultoriented must serve of children effecience prepearing to school , and centralize for formation of child personality . Beginnig from H.Fayol the world theories of governing , their principles are looking through out and the situation applicating on literature. (Table 1). Founders of Governing Theory 290 Table 1. governing theories Frederick V ; Teylor ; F. Gilbert ; L.Gilbert theory of scientific governing Tom Bons ; Elton Douglas M.Stalker ; Jey MayoMcGre- Lorsh - Theory Theory of gor of Behavioral Theory of Organizational Governing X and Y Envirioment Henry Fayol - Max Weber Theory of Theory of Adminstration Bureaucratic Governing Governing Attitude is investigated about problems of governing on preschool education among researchers such as L.V.Posdnyak, N.N. Lyashenko, F.N.Troyan, L.Watson, N.A. Alekseyeva, N.I.Quseva, S.A.Yezopova, E. Litvinenko and others . Result-oriented problems of preschool educational establishment directly is exploring by K.Y. Beloy's researchs . Theme content on result-oriented governing in preschool education establishment was researches subject of scientiest such as P.I. Tretyakov, M. Leimann, B. Hans, K. Kokinz, Y.Sh. Karimov, P. B. Aliev, L.K. Jafarova, I. A. Likova and others.Problem is also considered in a psychological aspect. To this end, were quoted by researchers such as A.A. Alizade, R.I. Aliev, L.Sh. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Amrahly, N.T. Rzayev, M.S. Ismayilova, I.H. Sultanova, U.A. Efendieva and others. In addition, quality is an important factor in educational governing .R.Kh. Mamedzade - as one of the leading direction in quality of education, L.F. Kolesnikov - education efficiency , N. Vinogradova - governing of effencience in preschool educational establishment , S. Bagautdinova - preschool education:From the quality of conditions to the quality of results L.Q. Bogoslaves - governing of the pedagogical process in an innovative preschool educational establishment , O.A Safonova - quality governing of preschool educational establishment. staged selection of control methods appointmet of problem efficience analysis of collectiv acting qualification developing of employees Picture 2. Content of result-oriented governing 291 Researchers , dealing with this problem have come to the conclusion that governing is necessary not only in the technical field, but also in the social sciences, including education. The nature ofgoverning in educational establishment is determined by its object and subject, duty , means and methods, as well as the pedagogical aspects of governing work. Analysis of governing is not that , concluded functions of educational governing and to consider them as a process of general and special social governing . It is necessary to conduct wholy analysis of the theory and practice of education governing problem , including pedagogical and psychological problems of the process. In this area, educational work should be considered as the birthplace of human activity. Govering system must provide successful solution of all aims and duties putting before of preschool educational establishments.Each leader has to have exact aims for solving duties , principles which are important in their decision have to be guided by their work. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey According to regional conditions,adaptive and result-oriyented , including, related to education system; basing on materials which were practiced, several works are carring out methoddological analyses for several grups on this sphere . I group - Bases , directions, principles and methods of education and preschool education. II group - psychical developing levels in preschool age and pedagogical problems of their analysis. III group - result-oriyented content of preschool education, structure of educational activity , influence of active training to personal developing. IV group - role of personality in education governing and and leadership work. V group - result-oriented governing of preschool education, control , monitoring and evaluating . Governing process, as well as uninterrupty , individual phase cycles (data collection, analysis, protection, data control, decision making and delivery, organization, execution),including irregularity, inertia, with governing delays can manifest .Governing process includes labor governing and this is realized as a result ( product ) on developing of certain children , by combining their subject and means.Nature of the measures , timing and persons responsible for planning the activities are indicated . I. Work of enterprise governing organs . II. Events of organising by methodological cabinet. III. Events with other social institutions and their representatives. IV. Events together with parents . After these it was explored what is the most important qualities of leadership: 1) creative ; 2) responsible; 3) decisive; 4) purpose; 5) sociable. * * * * * 292 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Edebiyat: 1. Jabbarov R.H. Eğitim kurumlarında eğitim ve öğretim faaliyetlerinin yönetimi ve planlanması. Bakü: "Öğretmen", 2013. 2. Okul Öncesi İşletmeler Lideri'nin masa kitabı. Bakü: TP, 2015. 3. Mammadzade R., sektördeki lider kalite trendlerinden biridir. Bakü: "Öğretmen", 2010. 4. Modern anaokulunda eğitim organizasyonu. Bakü: "Apostrof", 2011. 5. Armstrong M., Byron A. Sistem yönetimi sonucu Sistem tahminleri. Moskova: "AlpinePablishish", 2011. 6. A.Mehrabov, Azerbaycan'da modern eğitim teknolojileri, Baki, 2007. 293 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey BÜYÜK GEZGİN VE COĞRAFYA BİLİMADAMI: HACI ZEYNALABDİN ŞİRVANİ Maharram kızı Zülfiyye KERİMOVA 1 ÖZET Hacı Zeynelabdin Şirvani dönemin büyük gezgini, geniş dünya görüşüne sahip, daha hayattayken uzak ülkelerde ün salmış, ölmez eserleri ile unutulmaz bir ün kazandı. O. Hayatının tam 36 yılını seyahatte geçirmiştir. Onun Küçük Asya, Anadolu ve İran Platolarını geçmesi, Orta ve Merkez Asya, Arabistan sahraları, Sudan savannalarını izlemesi, Hindistan, Hint-Çin ormanlarını dolaşması, Himalay, Hinduguş, Süleyman, BabaKuhi gibi zor geçilebilen dağ sıralarını geçmesi, Hacı Zeynelabdin Şirvani`nin onun güçlü, yorulmaz iradeye sahip gezgin olmasını kanıtlıyor. 294 SUMMARY Haji Zeynalabdin Shirvani, being great traveler, have broad outlook. During his lifetime he won unforgettable fame for his works. He spent 36 years of his life traveling. The intersection of the plateau of Asia Minor, Anatolia and Iran, the observation of passable deserts of Middle and Central Asia, Arabia, the savannas of Sudan, traveling through the forests of India, Indochina, the transition of such difficult mountain ranges like the Himalayas, Hindu Kush, Suleiman, Baba Kukhi proves great resilience, unshakable willpower of H.Z.Shirvani r. Anahtar Sözcükler: Azerbaycan Coğrafyası, Gezginler, Küçük Asya, Anadolu ve İran platosu, Şamahı, `Riyazus- seyahe`, `Büstanus- seyahe`, `Hedayüg- seyahe`, iklim. Azerbaycan Devlet Pedagoji Üniversitesi, `Genel Coğrafya` Anabilim Dalı Pedagoji üzere Felsefe Dr. Doç. Maharram kızı Zülfiyye Kerimova 1 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey BÜYÜK GEZGİN VE COĞRAFYA BİLİMADAMI: HACI ZEYNALABDİN ŞİRVANİ Dört bin yılı aşkın bir kültüre sahip olan Azerbaycan dünyanın en eski ülkelerinden biridir. Azerbaycan`ın coğrafi konumu, tükenmeyen doğal kaynakları, dağ ve ovaları, ormanları ta eski zamanlardan ülkeni eski halkın yaşam alanına dönüştürmüştür. Azerbaycan`ın o dönemlerde dünya ticaret yolları üzerinde yerleşmesi, onun ekonomik kalkınmasında belirli rol oynamıştır. VII- IX yüzyıllarda Azerbaycan bilim insanları Ortaçağ kültürününü, özellikle Müslüman doğu kültürünün gelişmesinde büyük çalışmalar yapmışlardır. Bu dönemlerde Azerbaycan halkının içinden dünyaca ün kazanmış bilim adamları çıkmıştır. XVIII- XIX yüzyılda yaşamış büyük aydın ve gezginlerden biri de Hacı Zeynelabdin Şirvani`dir. Hacı Zeynelabdin Şirvani dönemin büyük gezgini, geniş dünya görüşüne sahip, daha hayattayken uzak ülkelerde ün salmış, ölmez eserleri ile unutulmaz bir ün kazandı. O. Hayatının tam 36 yılını seyahatte geçirmiştir. Onun Küçük Asya, Anadolu ve İran Platolarını geçmesi, Orta ve Merkez Asya, Arabistan sahraları, Sudan savannalarını izlemesi, Hindistan, Hint- Çin ormanlarını dolaşması, Himalay, Hinduguş, Süleyman, BabaKuhi gibi zor geçilebilen dağ sıralarını geçmesi, Hacı Zeynelabdin Şirvani`nin onun güçlü, yorulmaz iradeye sahip gezgin olmasını kanıtlıyor. H.Z. Şirvani`nin geniş ve doğru biyografisi kaleme aldığı `Riyazus- seyahe`, `Büstanusseyahe`, `Hedayüg- seyahe` eserlerinde verilmiştir. Bununla ilgili bazı notları Abbasgulu Ağa Bakıhanov`un `Gülüstani İrem`, F.Köçerli`nin `Azerbaycan Edebiyatının Tarihi Malzemeleri` M. E. Terbiyet`in `Danışmendani Azerbaycan` ve Rzaguluhan Hidayet`in `Mecmeülfüseha` ve ` Riyazülarifin ` isimli kitabında görebiliriz. Zeynalebdin Şirvani 16 Ağustos 1780 yılında (Bakıhanov`a göre Hicri tarihi ile 1194 yılında Şaban ayının 15`i, Miladi tarihi ile 1779) Şamahı`da doğmuştur. M. E.Terbiyet ve Firidunbey Köçerli de Şirvani`nin 1194 yılında ( Hicri tarihi) Şamahı`da doğduğunu göstermişler. * * * * * 295 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey F. Köçerli şöyle yazar: `Mәstәli Şirvani ki, әsl adı Hacı Zeynalebdin ibn Axund İskәndәrdir, tәvәllüd edib şәhri Şamaxıda hicrәtin 1194- cü ilindә ki, tarix miladının 1779-cu salına müqabildir` [ Mesteli Şirvani, gerçek adı Hacı Zeynalebdin ibn Ahund İskender`dir ve o, Hicri tarihi ile 1194, Miladi tarihi ile 1779 tarihinde Şamahı`da doğmuştur]. Rzagulu han Hidayet eserlerinde Zeynalebdin Şirvani`ni `Temkin Şirvani`- Hacı Zeynelabdin ibn molla İskender` adı ile göstermiştir. Onun seyahet ettiği ülkeleri kaydeder ve daha sonra ekler: ` Tek kelimeyle Şirvani çok seyahetler yapmıştır. Mok halklarla görüşmüş ve konuşmuştur. Gerçekten o, zeki ve seçkin bir bilim insanıydı. Seyahet yaptığı ülkelerde gördüklerini `Riyazülseyahe`, `Hedayügseyahe` ve `Bistanusseyyahe` isimli büyük hacimli kitaplarında yazmıştır.. R. Hidayet Zeynalabdin Şirvani`ni en çok bir şair olarak nitelendirir ve kendi kitaplarında şiirlerinden örnekler verir. H. Z. Şirvani`nin beş yaşı tamamlanınca ailesiyle beraber Kerbela`ya göçmüşler. H. Z. Şirvani ilköğrenimini Kerbala`da aldı. Daha sonralar eğitimini geliştirmek için Bağdat’a gitti. O Arapça, Farsça, Türkçe ve Türkmence`ni mükemmel derecede biliyordu. Okuduğu kitaplar, gezgin ve dervişlerin gidip gördükleri yerlere dair konuşmaları genç Zeynalabdin`de dünya seyahetine çıkmak, farklı halklarla görüşmek, onunların örf ve adetlerini öğrenmek arzusunu uyandırır. Bir süre Bağdat`da yaşadıktan sonra 17 yaşında ilk dünya gezisini başlatır. Önce İran`a gider. Daha sonralar 1802 yılında Hindistan`a gider ve Hindistan`ın Pencap, Dehli, Allahabad, Ahmedabad şehirlerinde bulunur. On ay Hindistan`da, Bengal Körfezi sahillerindeki adaları gezmiş, Serindip (Seylan) Adası`nda yaşamıştır. H.Z. Şirvani Endonezya adaları etrafında dolaşmış ve bu adalara Siyam ve Maçin isimlerini vermiştir. Bu tesadüf değil, Endonezya`da büyük gezginin adına olan kütüphane- müze bulunmaktadır. Azacık dinlendikten sonra Şirvani 1810 yılının Ocak ayında ikinci dünya seyahetinin başlattı. O , Şiraz`dan Darab`a, oradan ise Bender-Abbas Limanı`na gider, Hürmüz Boğazı`nı geçip Arabistan`ın güney şehirlerinden biri olan Maskat`a, daha sonra Yemen`e gider. H.Z. Şirvani şöyle yazar: `Araplar ve eski coğrafya bilim adamları Yemen`e `Mutlu Arabistan` diyorlardı. Bu ad oraya rastgele olarak verilmemiştir. Yemen arazisi Arap Yarımadası`nın en yüksek bölümüdür. Burada küçük ırmaklar, nehirler, büyük olmayan ormanlar bile rastgele değildir`. * * * * * 296 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey H.Z. Şirvani Eden`de de olmuştur. Anlattıklarına göre `Eden Yemen limanlarından biridir. Temelinin Eden ibn Senani`nin soyundan olan Hazret Halil Rabmah koymuştur. Eden ismi de buradan gelir. Sıcak iklimi vardır. Deniz dibinden inci çıkarıldığı için ona `Durrul Eden` denilir. O, Arabistan hakkında tarihi ve coğrafi bilgi verir. H. Z. Şirvani Arap mülkiyeti olan şehirleri tarif etmiş ve 3 aydan fazla bir sürede Mekke`de yaşamıştır. Bununla ilgili olarak şöyle yazar: `Mekke küçük olmasına rağmen ünlü şehirdir. Dağlık alanda ve ikinci iklimde bulunmaktadır, sıcak havalı ve az sulu bir yerdir. Halkı Araplardan oluşuyor. Kabe denilen bölüm çevrelenmiştir. Doğusunda Bugeys Dağı, batısında ise Sana Dağı bulunmaktadır`. H.Z. Şirvani Mekke`ni terkettikten sonra Medine`ye döner. `Medine`nin eski adı Yasrib`dir. Muhammed Peygamber oraya yeni ad- yani Medine ismini verdi. Bazı bilim adamları oranı zengin yer adlandırmışlar. İklimi sıcak, ama hoştur. Burada bol su ve hurma ağaçları vardır. Halkı Araplardır. Şehrin kenarında kehriz ve yağmur suyu ve sulanan hurma tarlaları vardır`. Seyyah azacık dinlendikten sonra Türkiye, Balkanlar ve Akdeniz seyahetini başlatır. Bu amaçla Kiçik Asya yarımadasına gider. O, Diyarbekir ve Karaman`ı geçip Egey deniz i kıyılarında yerleşen Aydın`a, daha sonra Egey denizi ile Akdeniz kıyılarını geçip Atlantık Okeanı`ndaki Kanar Adaları`na gider. Tekrar Balkanlara ve Türkiye`ye geri döner. Şirvani Balkanları, Türkiye`nin Avrupa bölümünü dolaşır, ayrıca o dönemlerde Türkiye egemenliğinde olan Bulgaristan`a gider. Sofya şehrinde bulunduktan sonra tekrar İstanbul`a geri döner. H. Z. Şirvani İstanbul`da 3 aydan fazla kalar. Bu sürede sadece İstanbul`u değil, Türkiye`nin ayrıca tüm Türkiye`nin tarihi, çoğrafyası, ekonomisi, kültürü ve d. mükemmel bir şekilde öğrenmiştir. O, İstanbul'un tanımı istanbul kelimesinin sözlük anlamını açıklayarak başlar. Türkiye`nin Küçük Asya yarımadasındaki birçok şehirleri ve ayrıca Türkiye`nin şimdiki başkenti olan Ankara`da ve diğer yerleri görmüştür. O, Türkiye`den yeniden İran Azerbaycan`ına (Güney Azerbaycan) ve İran`a geri döner. Ünlü gezgin üç ana seyahatini tamamlayarak ve küçük seyahatkerini İran ve Azerbaycan üzerinden sürdürneye devam eder. H.Z. Şirvani`nin dördüncü seyaheti daha önce belirttiğimiz gibi yinede Şiraz`dan İran ve Oman Körfezi`ne gelerek deniz yoluyla Arabistan`a geçmek olmuştur. Bu zaman hastalanması sonucu 1838 yılında (Hicri tarihi: 1253) gemide (Cidde yakınlarında, Kırmızı * * * * * 297 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Deniz) vefat etmiş ve Cidde`deki `Yumana Havva` isimli şehir mezarlığında topraka verilmiştir. Böylece çok acılar çekmiş ve yoksunluklardan muzdarıp, defalarca ölümle karşı karşıya gelen cesur gezgin Hacı Zeynalabdin Şirvani 36 yıllık seyahetini tamamlamıştır. H. Z. Şirvani sadece 58 yıl yaşamıştır. Dünyada H. Z. Şirvani kadar uzun süre seyahat eden çok az gezgin olmuştur. Bu açıdan sadece Türk gezgin ve bilim adamı olan Katip Çelebi (Evliya Çelebi) ve Arap gezgini İbn Betute`ni onunla kıyaslaya biliriz. H.Z. Şirvani coğrafya ve seyahet konusunda üç büyük eser kaleme almıştır. 1) `Riyazusseyahe`, ( Seyahet Bahçesi) 2) `Hedayügseyahe (Seyahet Bahçeleri) 3) `Bistanusseyyahe (Seyahat Çiçek Bahçesi) Bu kitaplarda ünlü gezgin seyahat ettiği ülkelerin topraklarının tanımını vermiştir. Biz bu kitaplar aracılığıyla H.Z.Şirvani`nin seyahet ettiği ülkelerin kültürü, güzel sanatları, halkların ör ve adetleri ile tarihi hakkında bilgiler elde etmek mümkündür. H.Z. Şirvani `Riyazusseyahe` eseri ile ilgili şöyle yazar: Kim ki, ister asan ola seferi. Oxusun de `Riyazusseyahe `ni (Açıklaması: Kim seyahetinin kolay olmasını istiyorsa `Riyazusseyahe ` kitabını okusun). Riyazusseyahe kitabının el yazması Sank- Peterburg`daki Doğu Bilimleri Enstitüsü El Yazmaları Vakfı'nda korunur ve 216 sayfadan oluşuyor. Ünlü yazar Abbasgulu Ağa Bakıhanov`un talimatı üzerine kitabın üzü 1842 yılında (Hicri tarihi: 1258) Guba şehrinde aktarılmıştır. H.Z. Şirvani`nin dolgun içerikli eserleri tarihi ve coğrafi önemini asla kaybetmeyecektir. Onlar gelecek nesiller için de en değerli tarihi ve coğrafi kaynak olarak kalacaklar. * * * * * 298 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey INVESTIGATION OF THE INSTRUCTION PROCESS OF GLOBAL CONNECTIONS CHAPTER ON GRADE 6 SOCIAL STUDIES COURSE Fitnat TAVACI1 ABSTRACT The aim of this research is to investigate the process of the instruction of the subjects including achivements related to cultural assets and popular culture in the global connections learning area of grade 6 curriculum. For this purpose, the instruction process in 2 schools including 1 public school and 1 private school in Nevşehir were examined. The study was a grounded theory qualitative study, and the sample was determined by maximum diversity sampling method. This sampling method allows different situations to be handled and studied. There is a lot of heterogeneity due to personal differences in the research with small samples. In this sampling method, this situation is turned into an advantage by seeing the patterns consisting of large differences as intriguing and interesting, and by obtaining the common dimensions and experiences of the environment or events. The data of the study were collected by the observation form developed by the researcher. In the analysis of the data, a descriptive analysis method was used. As a result of the research, the steps of starting classes in the processing of subjects in which the achievements related to cultural assets are included in the public school have been used during some class hours and they have been used more frequently in the private schools. Lecture and question-answer methods were used in both types of schools, and 1 hour class discussion method was used in the private school. In the private school, the activities were more benefited during lessons. The activities used were carried out in accordance with the curriculum in terms of acquisition, content and methodology in both types of schools. In both types of schools, the course-finishing steps 1 PhD Student, Nevsehir Haci Bektas Veli University, Faculty of Education, Department of Teaching Social Studies, drfitnattavaci@hotmail.com, ORCID: 0000-0003-1588-6919 * * * * * 299 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey were not used. Although the language and the sound level used in the teacher-student interaction were appropriate in both types of the schools, sometimes classroom management was bad during some lessons. In the course of the lesson, there were no problems in both types of the schools in terms of tools, ventilation, lighting, warming, but in some lesson durations, noisy environment was dominant in both schools. In-service training seminars are thought to be beneficial for teachers in terms of activities, methods and techniques in order to activate students, and measurement and evaluation techniques. Training seminars can be organized on the steps of starting and finishing classes about efficient and effective processing of the lessons. It is considered that it would be beneficial to carry out various studies to improve the physical conditions of schools. Inspection mechanisms should be established for the efficient use of the intelligent boards available at schools, and in-service training seminars should be organized for teachers in this context. Keywords: social studies, curriculum, global connections 300 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 6. SINIF SOSYAL BİLGİLER DERSİ KÜRESEL BAĞLANTILAR ÖĞRENME ALANINDAKİ DERS İŞLENİŞ SÜRECİNİN İNCELENMESİ ÖZET Bu araştırmanın amacı, 6. sınıf Sosyal Bilgiler dersi küresel bağlantılar öğrenme alanında kültürel varlıklarla ve popüler kültürle ilgili kazanımların yer aldığı konuların ders işleniş sürecini incelemektir. Bu amaç doğrultusunda Nevşehir ilinde yer alan 1’i devlet okulu ve 1’i özel okul olmak üzere 2 okuldaki ders işleniş süreci incelenmiştir. Çalışmada, nitel araştırma yöntemlerinden gömülü teori yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemi amaçlı örnekleme yöntemlerinden maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi ile belirlenmiştir. Bu örnekleme yöntemi birbirinden farklı durumların ele alınıp çalışılmasını sağlar. Küçük örneklemi olan araştırmalarda kişisel farklılıklardan dolayı heterojenliğin çok olması problem olmaktadır. Bu örnekleme yönteminde, büyük farklılıklardan meydana gelen örüntülerin merak uyandırıcı ve ilgi çekici olarak görülmesi, ortam veya olayların ortak boyutlarının ve deneyimlerinin elde edilmesi ile bu durum avantaja dönüştürülmektedir. Araştırmanın verileri, araştırmacı tarafından geliştirilen gözlem formu ile toplanmıştır. Verilerin analizinde betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, devlet okulunda kültürel varlıklarla ilgili kazanımların yer aldığı konuların işlenişinde derse başlama basamakları bazı ders saatlerinde kullanılmakla beraber, özel okulda daha fazla kullanılmıştır. Her iki okul türünde ders işlenişinde anlatım ve soru cevap yöntemleri kullanılmakla beraber özel okulda 1 ders saatinde tartışma yöntemi de kullanılmıştır. Özel okulda ders işlenişinde etkinliklerden daha fazla faydalanılmıştır. Kullanılan etkinlikler her iki okul türünde de kazanım, içerik ve yöntem teknik boyutuyla programa uygun olarak yürütülmüştür. Her iki okul türünde de dersi bitiriş basamakları kullanılmamıştır. Her iki okul türünde de öğretmen-öğrenci etkileşiminde kullanılan dil, ses düzeyi uygun olmasına rağmen sınıf yönetimi bazı ders saatlerinde iyi bazı ders saatlerinde kötü olmuştur. Dersin işlenişinde araç gereç, havalandırma, aydınlanma, ısınma açısından her iki okul türünde de sorun bulunmazken bazı ders saatlerinde her iki okul türünde de gürültülü bir ortam hakim olmuştur. Öğrencileri aktif kılacak etkinlikler, yöntem ve teknikler, ölçme ve değerlendirme teknikleri konusunda öğretmenlere hizmet içi eğitim * * * * * 301 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey seminerlerinin verilmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir. Öğretmenlere derslerin verimli ve etkili işlenmesi konusunda derse başlama ve dersi bitiriş basamakları konusunda eğitim seminerleri düzenlenebilir. Okulların fiziksel koşullarını iyileştirici çeşitli çalışmaların yapılmasının faydalı olacağı düşünülmektedir. Okullardaki mevcut akıllı tahtaların etkin bir şekilde kullanılması konusunda denetleme mekanizmaları oluşturulmalı ve bu konuda öğretmenlere hizmet içi eğitim seminerleri düzenlenmelidir. Anahtar Sözcükler: sosyal bilgiler, öğretim programı, küresel bağlantılar 302 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey INTRODUCTION Social studies constitute one of the basic courses in secondary schools. Social studies is the combination of knowledge and experience about human relations for citizenship education (Barr, Barth and Shermis, 1977: 69). Social studies contain many disciplines. The most important aim in teaching social studies course at schools is to gain students a "social personality". The most important feature of social personality is to be a "good citizen". The aim of the social studies course is to train students as individuals who are sensitive to the environment, follow the innovations in the world, know the past and look to the future with hope. Within the scope of this course, while students benefit their own countries, they can also respect other nations with understanding and tolerance. Social studies course is taught at 5th, 6th and 7th grade levels in secondary schools in Turkey. The "Global Connections" learning area, which is the 7th learning area at these three grade levels, is very important for students to get to know other societies, learn about natural and historical assets in the world, understand common heritage elements in the world, and know the contribution of tourism to world nations. For "Global Connections" learning area; it was stated by NCSS as follows: “In order to understand the increasingly important and diverse global connections among the societies of the world, first of all, analyzes that allow recognition of the realities of global dependence and the development of possible solutions to ongoing and emerging global problems should be done”. The Global Connections learning area not only provides students with information about world trade, the common heritage of humanity and tourism, but also contributes to their creative and ethical thinking skills. Students who learn solidarity on issues such as cultural cooperation and common heritage also understand the importance of competition among countries on issues such as exports, imports and shopping. “The set of values belonging to the society that has intangible and tangible value that was formed in the past and intended to be transferred to the future is defined as cultural heritage” (Ministry of Culture and Tourism, 2009, 3/22). “Movable and immovable cultural assets that show people's lifestyle, thought, spirit and behavior patterns are included in the scope of cultural heritage” (Kürüm, 2005: 24). * * * * * 303 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Today, secondary needs such as historical, scientific, social, cultural and political are as important as primary needs such as nutrition, shelter and health. Architectural structures, oral and written works, folklore products, traditional works of art symbolize secondary needs. These works created by people are within the scope of cultural heritage. Cultural heritage is one of the important heritage items that starts with human life and feeds on people and also affects people in various ways (Şahin and Güner, 2006: 1). Within the scope of cultural environment, concrete and intangible social, cultural, economic and physical data constitute cultural heritage. Along with the buildings of universal value, local scale buildings are also within the scope of cultural heritage. Not just monumental works; since civil architecture, industrial buildings, historical gardens, twentieth century buildings, natural and all artifacts created by human beings are included in the cultural heritage, they must be protected (Uçar, 2014: 86). It is important to protect cultural heritage elements and move them into the future. However, in recent years, the existence of these elements has been endangered for various reasons. The greatest damage to the cultural heritage destroyed by natural and human means is done by people through the unplanned opening of new fields and cities. This situation arises from unconscious human behavior. Our country, Turkey, has become a party to the "Natural and Cultural World Heritage Conservation Convention", "The Convention for the Protection of Intangible Cultural Heritage", "European Conventions on the Protection of the European Architectural Heritage" and "The Protection of the Archaeological Heritage" (Dönmez and Yeşilbursa, 2014: 427-428). However, international conventions and laws alone are not sufficient for the protection of cultural heritage. “Protection of cultural heritage depends above all on the change of individual behavior. Education is an important tool in changing individual behaviors. Therefore, informing people about cultural heritage increases the awareness level of individuals on this issue ”(Uçar, 2014: 86). The positive relationship between awareness of cultural heritage and education has been emphasized in various studies in the literature (Copeland, 2006; Alkış & Oğuzoğlu, 2005; Patric, 1988). It can be said that the Social Studies course is one of the courses that can be * * * * * 304 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey given education for cultural heritage, with the gains in the curriculum and the content in the textbooks. Sözer defines the Social Studies course as a course that presents the basic cultural elements by blending them according to the primary education level based on the data collected from different fields (Sözer, 1998: 3). In the fifth item of the general objectives of the Social Studies Curriculum, it is stated as follows: "By understanding the basic elements and processes that make up the Turkish culture and history, it accepts that the cultural heritage that provides the formation of national consciousness should be protected and developed" (MEB, 2005). Based on the achievements in the curriculum, the general objectives of the Social Studies Curriculum, and various studies in the literature (Avcı & Memişoğlu, 2016; Avcı, 2014; Meydan & Akkuş, 2014; Uçar, 2014, Çengelci, 2012), it is understood that the Social Studies course is one of the courses to be given education for cultural heritage. Statement of the Problem The problem statement of this study, which is conducted with systematic embedded theory, is formed as follows: "What kind of a structure does the teaching process of the Social Studies 6th grade global connections learning area, which includes the acquisitions of cultural heritage, consist in private and public schools?" Research Questions The research questions of this study are as follows: 1. What are the starting steps in the global connections learning area? 2. What are the methods and techniques used in the processing of relevant achievements in the global connections learning area? 3. What are the activities that social studies teachers use in the processing of related outcomes in the global connections learning area? 4. What are the steps for finishing the lesson in the global connections learning area? * * * * * 305 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 5. What is the level of appropriateness of the activities used in the processing of the relevant acquisitions with the program in the global connections learning area? 6. How is the interaction of the social studies teachers with the students in the processing of relevant acquisitions in the global connections learning area? 7. What are the problems encountered in the processing of relevant acquisitions in the global connections learning area? The Aim and Importance of the Study The main purpose of this research is to observe the teaching process of the Social Studies 6th grade global connections learning area, which includes achievements towards cultural heritage, in private and public schools. According to the literature review, there is no scientific study based on the grounded theory qualitative research method in relation to the teaching process in the field of learning global connections in the social studies course. In this respect, this research study will contribute significantly to the field of teaching social studies. Thus, this study is important as it is thought that the research will constitute a basis for further studies in these fields. Research Assumptions and Limitations The assumptions that are expected to affect the research process and results are as follows: 1. It is accepted that the measurement tool of the research is suitable for the purpose and subject. 2. Expert opinions taken in the scope validity of the measurement tool used within the scope of the research were considered as an adequate criterion. 3. It is assumed that the teaching processes of the teachers working in the schools included in the study were examined objectively and sincerely by the researcher according to the criteria in the observation form. * * * * * 306 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey This research study is limited to; 1. 2019-2020 Academic Year, 2. 2 schools, 1 state school and 1 private school located in Nevşehir city center, 3. "Global Connections" learning area in 6th grade social studies course, 4. 15 lessons (5 weeks) allocated for the "Global Connections" learning area, 5. observation and examination as a data collection tool. LITERATURE REVIEW Global Connections Learning Area and Outcomes The field of social studies, which is affected by all social phenomena and affects social phenomena, is taught with social studies course in educational processes. Social phenomena have a holistic structure and consist of intertwined events. In many respects, the facts cannot be separated from each other with sharp lines, and the other phenomenon does not begin where a phenomenon ends, they are intertwined with each other. This feature has given the social studies course an interdisciplinary feature (Doğanay, 2002). With the global processes, teaching social studies has had to take on a structure that transcends national borders and reaches universal borders. The result of this effect is clearly noticed in the Primary Education Social Studies Curriculum prepared in 2005. In the program prepared with a constructivist approach, social studies lesson expresses the integration of learning areas under a unit or theme and the interaction of the individual with his / her social and physical environment in the context of past, present and future. It has been defined as a structured course based on collective teaching approach. It has been pointed out that the social studies course is an interdisciplinary course. The main purpose of social studies teaching is expressed as raising students who have adopted democratic values, who are compatible with the society they live in, and who put knowledge into practice (MEB, 2005a). * * * * * 307 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Social studies course is concerned with bringing the individual to the society in every aspect, making him / her socially conscious and aware of the gains of the information age. The speed of rapid information flow in the information age also affects the education given to the individual. The education to be given in a globalizing society structure should also renew and organize itself according to this new development. The change in this direction is closely related to the social studies course, which is interested in educating the individual socially. The global world needs creative and questioning individuals, and global education foresees changes in the programs to meet this need. Skills are general and abstract criteria that meet the social needs of the society, are believed to be good for individuals (MEB, 2005a). The Ministry of National Education designed the renovation it made in 2005 by examining and taking into consideration the change principles and education understanding of the European Union, the results of the needs analysis in the extension of the changes and developments in the world. Parts available in the Primary Education Social Studies Curriculum on Globalization (MEB, 2005a):  It is accepted that students have a unique structure as individuals. It is aimed to raise students as emotionally and physically healthy and happy individuals.  Basically, knowledge, skills, values and concepts in which learning to learn is taken into account exist.  Students are led to think, be curious, to research and ask questions.  In addition to national values, it is important to learn and adopt universal values.  It is aimed to raise individuals who know their rights against social problems, are sensitive and fulfill their responsibilities.  In the learning process, students are given the opportunity to benefit from their own experiences and to communicate effectively with the environment.  It is aimed to progress in spiritual, moral and social dimensions within the framework of their own cultural values. * * * * * 308 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey With the scientific and technological developments, the time and space boundaries among societies have been removed and the relations have intensified. Economic, social, political and cultural relations of people living in different regions and geographical areas have increased. Students should have a certain consciousness towards these relationships (Körükcü, 2015). Within the curriculum, which started to be implemented in 2018, the scope of the Global Connections Learning Area was mentioned as follows: “Today, beliefs, ideas, people, capital, knowledge, technology, cultural and political boundaries are in a global movement. In such a period, states also compete with others, while cooperating on the one hand. Students should be conscious about understanding and evaluating these relationships. With the Global Connections Learning Area, it is aimed to raise effective and responsible Turkish citizens who can follow the agenda of the developing world and find solutions to the problems they encounter.” (MEB, 2018). Based on the last prepared program, all the achievements in the Global Connections learning area are expressed in 4th, 5th, 6th and 7th grade levels as follows:  “While teaching the Global Connections learning area at the 4th grade level, values such as sensitivity and respect to cultural heritage and skills such as research and empathy should be acquired by students.” (MEB, 2018).  “While teaching the Global Connections learning area at the 5th grade level, values such as sensitivity to cultural heritage and skills such as research and creativity should be acquired by students.” (MEB, 2018).  “While teaching the Global Connections learning area at the 6th grade level, values such as sensitivity to cultural heritage and skills such as research and critical thinking should be acquired by students.” (MEB, 2018).  “While teaching the Global Connections learning area at the 7th grade level, values such as peace and respect and skills such as cooperation, problem solving and recognizing stereotypes and prejudices should be acquired by students.” (MEB, 2018). * * * * * 309 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Review of Related Studies Çiğdem KAN (2009) Global Citizenship in Social Studies Education The traditional definition of “citizenship” is not sufficient in a period of global developments. Instead, the concept of universal or global citizenship has come to the fore. The global citizen has not yet been recognized in terms of legal identity. However, as a moral and responsibility understanding, a global citizen is not only a responsible citizen of his own country, but of a global world. One of the main objectives of the social studies course is to raise citizens. The citizen to be trained must be global. Because global developments make it necessary to raise individuals who are more active, responsible and democratic than in the past. The purpose of this research is to seek an answer to the question of why global citizenship education should be included in social studies course. Literature review was used in the research. Melek KÖRÜKCÜ and Mehmet ŞAHİNGÖZ (2016) Investigation of Social Studies Teacher Candidates' Attitudes Towards Global Connections Learning Area in Terms of Various Variables 310 The purpose of the research is to investigate the attitudes of social studies teacher candidates towards the Social Studies Teaching Program Global Connections Learning Area according to various variables. The quantitative sample of the research, which is in the scanning model, consists of 894 social studies teacher candidates who provide maximum diversity. SPSS statistical package program was used to analyze the quantitative data. The data were analyzed by using frequencies and percentages, arithmetic mean, t test and one-way analysis of variance techniques. At the end of the research, it has been determined that social studies teacher candidates have an attitude towards including the subjects of human rights, social justice, equality, the perception that the world is a common life, and the efficient use of earth resources more in the Social Studies Curriculum. Serpil DEMİREZEN and Refik TURAN (2016) The Effect of Concept Analysis Method on Student Achievement and Attitudes in Learning Concepts in Global Connections Learning Area * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey The purpose of this research is to reveal the effect of concept analysis method on student achievement and attitudes in learning the concepts in Social Studies Lesson 7th Grade Global Connections Learning Area. For this purpose, the effect of concept analysis method on student achievement and attitude towards the course was tried to be determined by analyzing the Concept Achievement Test and Social Studies Course Attitude Scale pre-test and posttest scores of the experimental and control groups. In the light of the findings of the study, it was concluded that concept analysis method is an effective method in increasing students' success in learning concepts. In addition, it was determined that the attitude of the student group to which this method was applied increased positively towards the Social Studies course. Based on these results, suggestions were made for Social Studies program studies, teachers who are the implementers of the program, and future researches. Mehmet AKPINAR and Sevcan KRANDA (2018) Teachers' Opinions on the Effectiveness of Activities in the Global Connections Learning Area in Acquiring Critical Thinking Skills The purpose of this study is to determine the views of social studies teachers to reveal the effects of activities in the field of learning "Global Connections" on the acquisition of critical thinking skills. A total of 20 social studies teachers working in schools in Trabzon participated in the study. An open-ended questionnaire, one of the semi-structured interview techniques, was used in the study. The data obtained were analyzed using the Nvivo0.9 program. Codes were created from the data obtained from the analysis. The codes generated were presented to the reader in the form of models in the findings section. As a result of the research, it was revealed that teachers used different techniques such as making discussions, doing projects, applying case study method, perfoming drama and theatre, brainstorming in their activities in order to gain students critical thinking skills by providing a global perspective. It was observed that the teachers dealt with skills such as “awareness, sensitivity, critical thinking, interpretation, different perspectives” regarding the gains of social studies course towards global events and developments. In this context, it can be said that the Global Connections Learning Area improves students' awareness of their own culture and other cultures in the world. * * * * * 311 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Cafer Tayyar ULU and Kamil UYGUN (2018) Investigation of Globalization in 6th and 7th Grade Social Studies Curriculum and Textbook This study was conducted in order to find out in which units the phenomenon of globalization in 6th and 7th grade Social Studies Curriculum and textbooks is included, which learning areas, which acquisitions and concepts are associated with, how many times and how often it is discussed in the units. In the research, document analysis method, which is one of the qualitative research methods that includes the analysis of written materials containing information about facts and concepts, was used. The Social Studies Curriculum and Social Studies textbooks were taken as basis in the research. For this purpose, it has been determined that the phenomenon of globalization in the 6th and 7th grade Social Studies Curriculum and textbook is used to explain the subjects and how it is transferred. It has been observed global connections in the curriculum and textbook have been found to be less common. It is hoped that a significant part of some of the shortcomings and mistakes we encounter are caused by the fact that global values education is a new field of education and will disappear during the review and rewriting stages of the textbooks. 312 RESEARCH METHODOLOGY Research Model The study is based on qualitative research approach. “Qualitative research can be defined as a research in which qualitative data collection methods such as observation, interview and document analysis are used, and a qualitative process is followed to reveal perceptions and events in a realistic and holistic manner in the natural environment” (Yıldırım & Şimşek, 2008: 39). Qualitative researchers approach events with a broad perspective while doing research on a subject. For example, the way a lesson is taught, teacher-student interaction in the classroom environment, what kinds of activities are used in lessons, and negative factors encountered in the learning process can be determined through observation. Researchers here examine the activities that occur in the environment in depth instead of the frequency of the occurrence of a certain activity (Büyüköztürk, 2014: 234). * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey The research is in qualitative research method and grounded theory design. The grounded theory enables researchers to create a systematic set of propositions by collecting data from participants (Dey, 1999). By examining the concrete experiences of the participants through in-depth interviews; it has been investigated which and what kinds of factors are effective in activities related to their lives (Creswell, 1998; Glaser, 1978; Glaser & Strauss, 1967; Strauss & Corbin, 1998). The grounded theory, which is also used frequently in the field of education (Myers, 1997), is the most frequently used method in research on hypothesis development. The most distinctive feature of this method that distinguishes it from other methods is that the research starts with collecting data, not with a specific theoretical framework, and a theory is developed using these data. Therefore, in the study, the researchers did not have a purpose or approach to determine and test any hypothesis about the factors that affect individuals and social participation behaviors of participants who have received media literacy training. Researchers are not concerned about refuting or proving any hypothesis (Mills, Bonner & Francis, 2006). 313 Study Group In qualitative research, when a situation or a phenomenon is aimed to be examined in depth, it is not aimed to generalize the result to a community or universe. For this reason, the concern of specifying the universe is not motivated in qualitative research (Yıldırım & Şimşek: 2008). In qualitative research, purposeful sampling methods are generally used that make it possible to examine situations with a rich knowledge in detail (Büyüköztürk, 2014: 91). Maximum diversity sampling, one of the purposeful sampling methods, was used in this study. “This method used within the purposeful sampling aims to find and define the main themes that contain many differences” (Patton, 1990/2014: 235). In maximum diversity sampling, it is aimed to create a small sample and to reflect the diversity of individuals who can be a party to the problem studied in this sample at maximum level (Yıldırım and Şimşek, 2008: 108). In this study, observations were carried out in a public school with different socioeconomic levels and a private school in order to ensure maximum diversity. It has been * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey observed that students attending public schools generally belong to low and middle income families in socio-economic terms, while students who attend private schools generally belong to high income families in terms of socio-economic terms. Data Collection Observation technique was used to collect data in the study. “Observation is a method used to describe in detail the behavior occurring in any environment or institution” (Yıldırım & Şimşek, 2008: 169). Observation stages in data collection tool were divided into categories and analyzed: the steps of starting the lesson (checking the preliminary information, giving hints, arousing curiosity), teaching the subject (method and technique, activity), ending the lesson (assessment and evaluation, feedback and correction), the appropriateness of the applied activities to the program, the interaction between teachers and students, and the problems encountered The observation form developed by Polat (2016) was used as a data collection tool in the study. The researcher made observations by being in the environment himself. Such observations are known as participant observations. In participant observation, the researcher takes permission from the environment he will examine and observes in a limited time (Christensen, Johnson, & Turner, 2014/2015: 60-61). Data Analysis The data obtained as a result of the observation were evaluated through descriptive analysis. In the descriptive analysis, “The data obtained are first described systematically and clearly. Later, these descriptions are explained and interpreted, cause-effect relationships are examined and some results are reached.” (Yıldırım and Şimşek, 2008: 224). In grounded theory, the researcher reveals the theory embedded in the data while collecting or interpreting the data and can reach new concepts and theories throughout the research. The first step in forming a theory is conceptualization. A concept is a labeled phenomenon. This is an abstract representation of an event, object, or interaction that a researcher has * * * * * 314 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey identified as important in the data. The underlying purpose of naming the phenomenon allows the researcher to group similar situations, events and objects under a common title or classification. Even though events and occurrences are separate elements, the fact that they share common features and are related in meaning allows them to be grouped. As the concepts begin to pile up, the researcher must group them into more abstract and descriptive terms; these are categories. First, a category is defined; thus it becomes easier to remember it, to think about it, and (most importantly) to develop it according to its characteristics and dimensions and to further differentiate it by subcategorizing it. This (subcategorization) happens by explaining what is probably in a category, when, where, why, how etc. Reliability and Validity The data obtained from the observations in the study were divided into codes and placed in the relevant themes. At this stage, the reliability formula proposed by Miles and Huberman (1994) was applied by referring to the opinions of both the researcher and a field expert in teaching social studies. Reliability = the number of consensus / total number of consensus+disagreement. As a result of the calculation of this formula, the reliability of the research was calculated as 75%. According to Miles and Huberman (1994), reliability calculations above 70% are considered reliable for research. This result has been considered reliable for research. Since the repeatability is not suitable for the nature of qualitative research, the study did not include an external reliability study. LeCompte and Goetz (1982) suggested some strategies for internal reliability. One of these strategies is to present the collected data directly with a descriptive approach (Yıldırım & Şimşek, 2008). In this context, the internal validity of the research was tried to be achieved by reporting the obtained data in detail, including direct quotations and explaining the findings objectively based on these quotations. * * * * * 315 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey FINDINGS For the 6th grade "Let's Protect Our Culture" unit, where cultural assets are included in the acquisition dimension, 6 hours of observations were made in the state school and 20 hours in the private school. The same unit was taught in 6 lesson hours in the public school and 20 lessons in the private school. At the state school, 3 hours in cultural assets, and 3 hours in Kemalism; at the private school, 11 hours of cultural assets and 9 hours of Kemalism were included in order to give the acquisitions in the unit. In the public school, cultural subjects were included in all 3 course hours allocated to acquisitions related to cultural assets. In the private school, the subjects of culture were covered in all 11 lesson hours, which were also allocated to gains related to cultural assets. Culture, cultural difference, cultural characteristics, local games, clothes and meals, historical artifacts, religious and national holidays are mentioned in teaching the subject at both school types. The steps of starting the lesson in the processing of the acquisitions related to cultural assets in the 1st grade "Let's Protect Our Culture" unit are presented in Table 1. Table 1 indicates that all the steps to start the lesson were included in the first observation hour in the public school, and none were included in the second observation hour. In the third observation hour, it was determined that the steps of giving clues and checking prior information were included, but the step of awakening curiosity was not included among the beginning steps of the lesson. For example, the teacher asked the question “What are the old traditions?” to the students at the beginning of the lesson. * * * * * 316 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey The frequency values related to the methods and techniques used in the processing of acquisitions related to cultural assets in the 6th class "Let's Protect Our Culture" unit are presented in Table 2. As seen in Table 2, direct instruction and question-answer methods were included in all of the observations made in both school types. In the public school, the direct instruction method is used in 3 hours, while the private school is included in all 11 hours. The question and answer method was used in 3 lesson hours in the state school and in 11 lessons in the private school. Discussion method was used in one lesson in private school. Other methods and techniques were not included in both school types. In the observations made in the state school, the textbook, chalkboard and projection device were used during the direct instruction method. In the private school, smart boards and textbooks were used. * * * * * 317 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Tablo 2: The Frequency Values Regarding the Methods and Techniques Used in the Processing of the Acquisitions Regarding the Cultural Heritage in the "Let's Protect Our Culture" Unit for Grade 6 School Type Public School Private School Method Technique f (course hour) f (course hour) Classical Explanation 3 11 Question- Answer 3 11 Trip-Observation - - Drama - - Demonstration - - Discussion - 1 Other - - 318 The frequency values related to the activities used in the processing of the acquisitions related to the cultural assets included in the "Let's Protect Our Culture" unit for grade 6 are presented in Table 3: Tablo 3: The Frequency Values Regarding the Activities Used in the Processing of the Acquisitions Regarding the Cultural Heritage in the "Let's Protect Our Culture" Unit for Grade 6 School Type Public School * * * Private School * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Activity Type f f Writing - - Reading - - Question-Answer - 1 Matching - - Filling in the blanks - - Preparing Poster - - Puzzle - 1 Trip-Observation - - Mind Map 1 2 Acrostic - - Visual Reading - 1 Dumb Map - - Story - 1 319 As seen in Table 3, while only 1 activity (concept map) was carried out in the public school, 5 different activities (question-answer, puzzle, concept map, story, visual reading) were carried out in the private school. Other types of activities mentioned in the table (writing, reading, matching, filling in the blank, preparing posters, trip-observation, acrostic and mute map) were not included in both of the school types. The concept map activity in the public and private school was used during family history drawing. The question-answer activity used in the private school was carried out by the teacher reading the questions about traditions and customs aloud and asking students for answers. The story activity was used to emphasize the cultural dimension of literary texts. The visual reading activity was carried * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey out as a video show about traditional games. Based on this finding, it can be said that the course contents in the public school are insufficient in terms of the use of the activity types envisaged by the program. The findings of the ending steps of the lesson in the processing of the acquisitions related to cultural assets included in the "Let's Protect Our Culture" unit for grade 6 are presented in Table 4: 320 As seen in Table 4, the steps of ending the lesson were not applied in both school types. Homework was done in the assessment and evaluation section. Based on this finding, it can be said that measurement and evaluation were not included in both school types in the assessment, evaluation and feedback correction steps. The findings of the appropriateness of the activities used in the processing of the acquisitions regarding the cultural heritage in the "Let's Protect Our Culture" unit for the 6th grade are presented in Table 5 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 321 As seen in Table 5, the activities in the 6th grade "Let's Protect Our Culture" unit, which included the acquisitions related to cultural heritage in the public school, were included only in the 1st observation hour. In the first observation hour held at the public school, 1 activity (concept map) about cultural assets was held in the unit "Let's Protect Our Culture". In the activity, 3 of the acquisitions related to cultural assets were tried to be gained. The content of the activity applied at the end of the course was suitable for the program when compared with the activity samples in the program. Question and answer method was used in the implementation of the activity. In the observations made in the private school, the 6th grade "Let's Protect Our Culture" unit, which included the acquisitions of cultural assets, was carried out during the 1st, 2nd, 3rd, 8th, 9th and 10th observation hours (concept map, question-answer, puzzle, story, visual reading). No activity was performed during the other observation hours in the table. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey With the activities implemented in the private school, all of the achievements (4 achievements) given in the 6th grade “Let's Protect Our Culture” unit in the program were given. In the implementation of the activities, direct instruction and question-answer method were used. Based on these findings, it can be said that the types of the activities that enrich the lesson are not included enough or never included in the lesson in the public school. In the private school, it was determined that there were more activities in the treatment of the subject than in the state school, but this was not at a sufficient level. The findings of the teacher-student interaction in the processing of acquisitions related to cultural assets in the 6th grade "Let's Protect Our Culture" unit are presented in Table 6. As indicated in Table 6, it was observed that the language and voice level used in all the 3 observation hours in the public school were appropriate and sufficient. The teacher addressed the students using their names. While the teacher was teaching the subject, the students were sometimes talking among themselves, both raising their fingers and talking caused a noisy atmosphere in the classroom. Even if the teacher had left the noisy atmosphere in the classroom in a short time, this situation would have been repeated. Therefore, it can be said that the teacher's classroom management was at a medium leveL * * * * * 322 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey It was observed that the teacher-student interaction was sufficient and at a good level in terms of language and sound level used in the 11 observation hours in the private school. The teacher used a clear, understandable, appropriate and humorous language during the lesson. The teacher preferred to use their names when addressing the students. It was observed that in all the 11 observation hours held in the private school, the voice level of the teacher was easily audible from every corner of the classroom. The teacher changed the tone of his voice to emphasize the important points of the subject. In terms of classroom management, students were sometimes talking among themselves during the course of the lesson, both raising their fingers and speaking negatively affected the teacher's classroom management during some observation hours. Although the teacher removed this unwanted noisy atmosphere in a short time, this situation was repeated. Therefore, the classroom management of the teacher remained at a moderate level in the 5 observation hours. It can be said that the classroom management of the teacher was at a good level, since no situation that adversely affected the flow of the lesson was encountered in the 6 observation hours in the private school. 323 The findings of the problems encountered in the processing of the acquisitions related to cultural assets in the 6th grade "Let's Protect Our Culture" unit are presented in Table 7. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 324 general. However, the fact that a noisy atmosphere prevailed in all the three observation hours in the public school caused the teacher to frequently interrupt the lesson and try to silence the students. This situation negatively affected the lesson. In the private school, although there was no noisy atmosphere in the first 3 observation hours, the 4th, 5th, 6th and 8th observations caused a noisy atmosphere to occur, although the students talked among themselves, shouted while raising their fingers, and their speech was quickly eliminated by the teacher. The teacher having to warn the students by leaving the lesson due to this situation in the classroom stood out as a problem in the teaching process. A noisy atmosphere was not encountered during the last 3 observation hours in the private school. As can be seen, the noisy atmosphere that always prevailed in the public school was dominant in some observation hours in the private school and not in others. The smart board in the classroom in terms of tools and equipments in the private school facilitated teaching the unit. In the public school, this situation was provided by the * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey computers and projection devices in the classroom. Especially in private schools, it is important to have a smart board and to use it frequently by the teacher to enrich the course content. Computer and projection device are not used properly in public schools. SUGGESTIONS As a result of the observations made, it has been determined that the teachers do not use enough activities while teaching the subjects related to cultural assets. Considering the fact that practical activities such as going on trips, making observations, visiting museums and virtual museums will increase student success, it is thought that these activities will be beneficial for the subjects related to cultural assets. During the observations made, it was noticed that the teachers did not follow the steps of beginning and ending the lesson adequately and appropriately. The failure of teachers to follow these steps can be attributed to their insufficient knowledge of the subject. Therefore, in-service training seminars can be organized for teachers for the steps of beginning and ending the lesson. 325 According to the results of the study, it was concluded that teachers generally teach lessons according to traditional teaching methods and techniques. Considering that active teaching methods and techniques will contribute more to student achievement, it is thought that it will be more beneficial for teachers to teach lessons according to these methods and techniques. It is thought that organizing in-service training seminars for informative purposes will be also beneficial. One of the important reasons why teachers cannot use activities while teaching the subjects is crowded classes. Therefore, infrastructure studies for reducing the class size can be carried out by the competent authorities. In addition, it is thought that it would be more beneficial to carry out and supervise the smart board application that facilitates the teaching of the lesson in public schools. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey REFERENCES Adanalı, K. ve Doğanay, A. (2010). “Beşinci Sınıf Sosyal Bilgiler Öğretiminin Alternatif Ölçme Değerlendirme Etkinlikleri Açısından Değerlendirilmesi.” Ç. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 19(1), 271-292. Akpınar, M. ve Kranda, S. (2018). Küresel Bağlantılar Öğrenme Alanındaki Etkinliklerin Eleştirel Düşünme Becerisini Kazandırmadaki Etkililiğine Yönelik Öğretmen Görüşleri. Adıyaman University Journal of Educational Sciences, 8(1), 112-134 . DOI: 10.17984/adyuebd.363119 Alkış, Ş. ve Oğuzoğlu, Y. (2005). Ülkemiz Koşullarında Tarihi Çevre Eğitiminin Önemini ve Gerekliliğini Artıran Nedenler. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 18(2), 347-361. Avcı, M. (2014). Sosyal Bilgiler Dersinde Kültürel Miras Eğitimine İlişkin Öğrenci ve Öğretmen Görüşleri. Yüksek Lisans Tezi, Bolu: Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Anabilim Dalı. Avcı, M. ve Memişoğlu, H. (2016). Kültürel Miras Eğitimine İlişkin Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Görüşleri. İlköğretim Online, 15(1), 104-124. Aydoğmuş, A. ve Coşkun Keskin, S. (2012). Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Süreç Odaklı Ölçme ve Değerlendirme Araçlarını Kullanma Durumları: İstanbul İli Örneği. Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 8(2), 110-123. Ayva, Ö. (2010). Sosyal Bilgiler Dersi Öğrenme-Öğretme Süresi İle İlgili Öğrenci Görüşleri. International Conference on New Trends in Education and Their Implications, 11-13 November, Antalya. Barr, R. D., Barth, S. L. and Shermis, S. S. (1977). Defining the social studies. Bulletin 51. Washington DC.: National Council for the Social Studies. Büyüköztürk, Ş., Çakmak, E. K., Akgün, Ö. E., Karadeniz, Ş. ve Demirel, F. (2014). Bilimsel Araştırma Yöntemleri. (18.Baskı), Ankara: Pegem Akademi. Christensen, L. B., Johnson, B., and Turner, L. A. (2015). Araştırma Yöntemleri: Desen ve Analiz. (Çev. Edt. A. Aypay). Ankara: Anı Yayıncılık. (Eserin orijinali 2014’te yayımlandı.) Copeland, T. (2006). European Democratic Citizenship, Heritage Education And Identity. 2005 Year of Citizenship through Education. Council of Europe. Çelikkaya, T. ve Kuş, Z. (2009). Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Kullandıkları Yöntem ve Teknikler. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 12(2), 741-758. * * * * * 326 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Çengelci, T. (2012). Sosyal Bilgiler Öğretim Programında Somut Olmayan Kültürel Mirasın Yeri. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 25(1), 185-203. Creswell, J. W. (1998). Qualitative inquiry and research design: Choosing among five traditions. Thousand Oaks, CA: Sage. Demirezen, S. ve Turan, R. (2016). Küresel Bağlantılar Öğrenme Alanında Yer Alan Kavramların Öğrenilmesinde Kavram Analizi Yönteminin Öğrenci Başarısı ve Tutumuna Etkisi. Uluslararası Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 2016(6), 1-18 Dey, I. (1999). Grounding grounded theory: Guidelines for qualitative inquiry. San Diego, CA: Academic Press. Doğanay, H. (2002). Coğrafya Öğretim Yöntemleri. İstanbul: Akif Yayınevi. Dönmez, C. ve Yeşilbursa, C. C. (2014). Kültürel Miras Eğitiminin Öğrencilerin Somut Kültürel Mirasa Yönelik Tutumlarına Etkisi. İlköğretim Online, 13(2), 425-442. Duran, A. (2013). Sınıf Öğretmenlerinin Sosyal Bilgiler Dersinde Kullandıkları Alternatif Ölçme Değerlendirme Tekniklerine İlişkin Görüşlerinin Değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi, Hatay: Mustafa Kemal Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İlköğretim Anabilim Dalı. Glaser, B. and Strauss, A. (1967). The discovery of grounded theory: Strategies for qualitative research. Chicago: Aldine. Glaser, B. (1978). Theoretical sensitivity: Advances in the methodology of grounded theory. Mill Valley, CA: Sociology Press. Güleç, S. ve Alkış, S. (2003). Sosyal Bilgiler Öğretiminde Müze Gezilerinin İletişimsel Boyutu. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 17(1), 63-78. Kan, Ç. (2009). Sosyal Bilgiler Eğitiminde Küresel Vatandaşlık. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 26(26), 25-30. Körükcü, M. (2015). Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin, Öğretmen Adaylarının, İlkokul Ve Ortaokul Öğrencilerinin Sosyal Bilgiler Öğretim Programı Küresel Bağlantılar Öğrenme Alanına Yönelik Tutumlarının İncelenmesi (Çeşitli Değişkenler Açısından). Yayımlanmamış Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Körükcü, M., Şahingöz, M. (2016). Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Küresel Bağlantılar Öğrenme Alanına Yönelik Tutumlarının Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi. Gazi Eğitim Bilimleri Dergisi, 2(2) , 129-150. Kültür ve Turizm Bakanlığı (2009). Kültürel Miras ve Müzecilik Çalışma Raporu. * * * * * 327 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Web: http://teftis.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/1279,muserrefcanpdf.pdf?0 Kürüm, N. (2005). Uluslararası İlişkilerde Kültür Varlıklarının Korunması. Yüksek Lisans Tezi, Edirne: Trakya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Lecompte, M. D. and Goetz, J. P. (1982). Problems of Reliability and Validity in Ethnographic Research. Review of Educational Research, 52, 31-60. MEB, (2005). İlköğretim Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu. Ankara. MEB, (2005). Sosyal Bilgiler Öğretim Programı. MEB, (2018). Sosyal bilgiler dersi öğretim programı (İlkokul ve Ortaokul 4, 5, 6 ve 7. Sınıflar). http://mufredat.meb.gov.tr [Erişim:18.04.2020]. Miles, M. B. and Huberman, A. M. (1994). An expanded sourcebook: Qualitative data analysis, California: Sage Puplications. Mills, J.; Bonner, A. and Francis, K. (2006). The development of constructivist grounded theory. International Journal of Qualitative Methods 5(1), 25-35. Milli Eğitim Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı (2005). İlköğretim Sosyal Bilgiler 4. Sınıf Öğretim Programı. Web: http://ttkb.meb.gov.tr/program2.aspx Myers, M. (1997). Qualitative Research in Information Systems. MIS Quarterly, 21(2), 241-242. doi:10.2307/249422 Patrick, J.J. (1988). Historic Preservation and School Curriculum. Paper Presented at the Symposium on Heritage Education (Washington, DC, May 11), ERIC ED 300 289. Patton, M. Q. (2014). Nitel Araştırma ve Değerlendirme Yöntemleri. (Çev. Edt. M. Bütün ve S. B. Demir). (3. Baskı), Ankara: Pegem Akademi. (Eserin Orijinali 1990’da yayınlandı). Polat, S. (2016). Sosyal Bilgiler Eğitiminde Doğal ve Kültürel Varlıklara Yer Verilme Düzeyinin İncelenmesi. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Giresun: Giresun Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İlköğretim Bölümü, Sosyal Bilgiler Eğitimi Anabilim Dalı. Sözer, E. (1998). Sosyal Bilgiler Kapsamında Sosyal Bilgilerin Yeri ve Önemi. Sosyal Bilgiler Öğretimi (Edt. G. Can). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Yayınları, s. 3-13. Strauss, A. and Corbin, J. (1998). Basics of qualitative research: Techniques and procedures for developing grounded theory (2nd ed.). Thousand Oaks, CA: Sage. * * * * * 328 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Şahin, A. ve Güner, S. (2006). Kültürel Mirasın Korunması ve Sivil Toplum Örgütleri Arasındaki İlişki. Uluslararası Geleneksel Sanatlar Sempozyumu, Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Sabancı Kültür Merkezi, 16-18 Kasım, 548-55, İzmir. Uçar, M. (2014). İlköğretim Düzeyinde Kültür Varlığı ve Koruma Konularındaki Eğitimin Etkinliği ve Sivil Toplum Örgütlerinin Eğitime Katkısının Değerlendirilmesi. Megaron, 9(2), 85-102. Uygun, K. ve Ulu, C. (2018). 6. ve 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Öğretim Programı ve Ders Kitabında Küreselleşme Olgusunun İncelenmesi. Eğitimde Yeni Yaklaşımlar Dergisi, 1(1), 1-19 . Yazıcı, F. (2012). İlköğretim 6-8. Sınıf Öğretmenlerinin Ölçme-Değerlendirme Yaklaşımlarını Kullanabilme Durumları: Erzurum Örneklemi. Yüksek Lisans Tezi, Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Anabilim Dalı, İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi Bilim Dalı. Yeşilbursa, C. C. (2013). Altıncı Sınıf Öğrencilerinin Somut Kültürel Mirasa Yönelik Görüşleri. Kastamonu Üniversitesi, Kastamonu Eğitim Dergisi, 21(2), 405-420. Yıldırım, A. ve Şimşek, H. (2008). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri. (6. Baskı), Ankara: Seçkin Yayıncılık. Yılmaz, K. ve Şeker, M. (2011). İlköğretim Öğrencilerinin Müze Gezilerine ve Müzelerin Sosyal Bilgiler Öğretiminde Kullanılmasına İlişkin Görüşlerinin İncelenmesi. İstanbul Aydın Üniversitesi 329 Fen Bilimleri Dergisi, 1(3), 21-39 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey PLAYING DIGITAL GAME MOTIVATIONS OF TURKISH AND AMERICAN SECONDARY SCHOOL STUDENTS IN SOCIAL STUDIES LESSONS Fitnat TAVACI1 ABSTRACT With the advancement of science in the twenty-first century, there is an increasing push for the integration of technology in school curriculum and instruction. One area of technology that has seen much growth is the digital game industry; it is a multi-billion dollar industry. Digital games have reached an all-time high in popularity, becoming a regular part of many students’ lives. They are also gaining an increased advocacy for their adaptation for educational purposes. The aim of this study is to investigate and compare the motivation of secondary school students in Turkey and in the USA to play digital games in social studies lessons according to age, gender, grade, country, family income and frequency of playing. The research is a descriptive research conducted with quantitative research method. A total of 200 students from Turkey and the USA participated in the study. In the research, digital game playing motivation scale developed by Munusturlar and Munusturlar (2018) was used as a measurement tool. In the study, the normal distribution of the data was determined by kurtosis and skewness values, and parametric analysis methods One-Way Anova and Independent T test were used. The motivation of the participants to play digital games was determined at medium and high levels. According to the results, differences were found according to the variables of age, gender, grade, country and family income status. According to the study, male students playing digital games motivation levels are higher than female students in both countries. In addition, students with better family financial 1 PhD Student, Nevsehir Haci Bektas Veli University, Faculty of Education, Department of Teaching Social Studies, drfitnattavaci@hotmail.com, ORCID: 0000-0003-1588-6919 * * * * * 330 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey status are more motivated to play digital games. Furthermore, older students have higher motivation to play digital games. Key Words: Digital Games, Motivations, Students, Secondary School, Social Studies 1. INTRODUCTION “For digital natives, public schools are jails.’’ Bing Gordon It is now well-known that new developments and approaches in the digital era have significantly affected the education systems all over the world. As we think about the inefficiency of traditional instruction to overcome the obstacles in the teaching process, one of the best approaches is the utilization of digital games. It is stated that the digital game market, which was 670 million dollars in 2002, increased to 2.6 billion dollars in 2005 and 75 billion dollars in 2016 and the size of the market has reached 90 billion dollars in 2020 (Statista, 2020). The rate of playing digital games is increasing day by day, and it is striking that the average time to play digital games is 15 hours a week (Gentile, 2009) for individuals aged 8-18, 10 hours a week (Griffiths et al., 2004) for individuals aged 18 and over, 22 hours a week for individuals aged 26 and over (Yee, 2006). The concept of play is considered as a phenomenon that exists with human history. In the literature, the concept of game is evaluated in two parts as traditional and digital games. While the games evaluated within the traditional game concept have more physical activity and movement, it is seen that the games within the concept of digital game contain less physical activity and more mental activity (Hazar and Hazar, 2017). Traditional games have more physical activity and movement and digital games have less physical activity and more mental activity. Digital games have become one of the most important pursuits of the new generations, called digital natives, in today's world. Students play digital games intensely at home, at school, on trips and in many other living areas, and even disrupt many tasks and needs that they have to fulfill in order to play these games. These duties and needs include situations such as not * * * * * 331 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey fulfilling homework and responsibilities in addition to primary needs such as nutrition, sleep, toilet, (Demir & Hazar, 2018). It is a fact that today’s students who were born with all the advances are no longer the people our educational system was designed to teach. Students being taught only by the traditional ways lose focus and motivation. Therefore, students have played educational digital games in their school subjects for an efficient and effective learning. They also play various educational digital games in social studies lessons, that enables students to gain digital comptences and skills in the curriculum. There are various educational digital games that secondary school students play in social studies lessons.  What2learn  Kubbu  Kahoot  Knowmia  Edpuzzle  Plickers 332  Quizizz  FlipQuiz  Gradecam  Quickkey There is an increasing need for researchers to understand why secondary school students play digital games in social studies lessons and how these motives for play can be compared between Turkey and the USA. This is especially true for comparisons among different countries. Indeed, the widespread diffusion of the Internet in the past decades has brought with it an increased possibility for online research. The advantage of this is that researchers can tap into a much larger and more international audience when doing survey research. The downside, however, is that there is no guarantee that participants from different countries * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey understand and score questions in the same fashion. In fact, previous research has shown that asking the same questions in different countries is open to nonrandom error tied to the country of residence of the respondents (Davidov, 2008). In addition, research on digital games sits well with Internet surveys. Indeed, the Internet is not only host to amultitude of online games, it also provides a space for a multitude of practices related to gaming culture. This makes the Internet a valuable source for reaching out to people playing digital games. Assuming that this online audience is more often than not an international audience, using a measurement instrument that is developed in one cultural environment might be problematic. We, therefore, argue that it is becoming increasingly important to test the validity of measurement instruments across countries when doing Internet-based research in general and digital games research specifically. Furthermore, as previous research on motivations has found that motives for playing digital games differ between countries, the need for valid cross-cultural measurement instruments only increases (Quandt, Chen, Mäyrä, & Van Looy, 2014). In the USA, it is stated that 97% of children and young people devote time to digital games for at least one hour per day (Granic et al., 2014). Besides, Turkey is among countries where digital games are played the most. It is the third country in the world where digital gaming is played so widely. A total of 30 million people in Turkey play digital games, and it is stated that this sector counts for 600 million dollars. In this context, the concept of digital game that has an important place in Turkey's interest for this concept is expected to be further developed. The popularity of digital games today allows young people to spend their time playing online or offline digital games rather than outdoor activities (Eskasasnanda, 2017). In this context, it is generally accepted that there are positive and negative aspects of digital games. The lack of physical activity and the reduction of face-to-face social relationships among digital games can be given as an example of the negative aspects of playing digital games (Mustafaoğlu et al., 2018). In addition, online games of digital games create a different social environment. It is stated that digital games, which can also be used within educational administrations, have positive effects on individuals' mental behaviours such as decision making, focusing and quick thinking. * * * * * 333 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Digital gaming involves all kinds of activities, both individually and as a team, in an online or offline environment through an electronic device (Esposito, 2005). In other words, the concept of digital game is expressed as games that provide animated graphics and sound effects, as well as immersive simulation (Liu and Chen, 2013). It is seen that the history of digital game research has emerged since the 1980s (Bryce and Rutter, 2006). It is stated that 1 billion people in the world play digital games. In addition, it is stated that the age of playing digital games has decreased to 5-6 years. It can be stated that this situation develops as a result of increasing use and frequency of smart phones, tablets and computers entering human life (Yücel, 2019). Action games, adventure games, simulation games, sports games, strategic games, puzzle games and role playing games are some of the digital games (Gros, 2007). The aim of this study is to investigate the motivation of students who study in secondary schools in Turkey and in the USA according to age, gender, grade, country, family income and frequency of playing. This study contributes to the literature in terms of digital gaming habits of secondary school students as digital gaming has spread around the world. Thus, a need for revealing attitude of secondary school students towards digital gaming is important. It is expected that this stuy will contribute to the scientific researches to be done to solve the problems that arise related to playing digital game motivations. 2. METHODOLOGY 2.1. Research Topic, Objectives and Research Questions The particular interest of this study is the motivation of secondary school students in Turkey and the USA to play digital games in social studies lessons according to age, gender, grade, country, family income and frequency of playing. The research aims at overcoming the problems that arise related to playing digital game motivations. Other purposes of this research are below: 1. To upgrade learning social studies among secondary school students in Turkey and in the USA 2. To help teachers to analyze the development and importance of teaching social studies through the use of digital games in Turkey and in the USA * * * * * 334 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 3. To study the awareness of teaching and learning social studies through the use of digital games in secondary schools in Turkey and in the USA 4. To analyze the effectiveness of teaching-learning social studies through digital games among secondary school students in Turkey and in the USA 5. To elicit the views of the secondary school students over the use of digital games in Turkey and in the USA Thus, the present study investigates the following research questions: 1. Does age affect playing digital game motivations of secondary school students in Turkey and in the USA? 2. Does gender affect playing digital game motivations of secondary school students in Turkey and in the USA? 3. Does grade affect playing digital game motivations of secondary school students in Turkey and in the USA? 4. Does family income affect playing digital game motivations of secondary school students in Turkey and in the USA? 2.2. Research Site, Subjects/Informants in the Study Secondary school students from Turkey and the USA were involved in this research study. A homogeneous sampling method was used to determine the study group of the study. Simulated sampling defines a similar subgroup of the universe to investigate the problem of the study. The study group consisted of 200 students, (81 female students and 119 male students) studying at secondary schools in Turkey and the USA. Written and oral consent forms were obtained from each participant in the research, and the research was conducted according to the declaration of Helsinki. 2.3. Data Collection and Analysis Methods Once the purpose and the focus of the research have been identified, it is necessary to consider what data will be used to validate the research and how this can be attained. The * * * * * 335 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey research was conducted using quantitative research methods. In the research, digital game playing motivation scale developed by Munusturlar and Munusturlar (2018) which was composed of 17 questions and 5 sub-dimensions, was used as a measurement tool of Munusturlar and Munusturlar (2018). The Kurtosis and Skewness values of the data obtained within the scope of the study were examined, and it was found that the data showed normal distribution (Can, 2016). In this context, One Way Anova was used for groups with more than two variables, and T test analyses were used for groups with more than two variables. Besides, the cronbach alpha value of the data was determined. Information related to age, gender, grade, family income of the students was organized in Table 1 and Table 2 below: 0-2000 ₺ n 20 12 15 18 25 10 60 40 20 12 15 18 35 20 % 20 12 15 18 25 10 60 40 20 12 15 18 35 20 2001-5000 ₺ 30 30 5001 ₺ and above 50 50 10 11 12 13 14 15 Male Female 4 5 6 7 8 Age Gender Grade Family Income (Monthly) 100 Total Table-1. Demographic Information of Turkish Students * * * * * 336 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Age Gender Grade Family Income (Monthly) 10 11 12 13 14 15 Male Female 4 5 6 7 8 0-2000 $ 2001-5000 $ 5001 $ and above n % 12 18 22 14 20 14 59 41 12 18 22 14 34 25 35 40 12 18 22 14 20 14 59 41 12 18 22 14 34 25 35 40 100 Total Table-2. Demographic Information of American Students As indicated in Table and 1 above, 119 male students and 81 female students attending secondary schools in Turkey and in the USA participated in this study which counts for 40,5% for female students and 59,5 for male students. The most of the participants were from the age group of 14-15. Distribution of the students in terms of their grades were equal. Income status of the students did not significantly change and most students had an income level of 5000 TL/$ and above. 3. FINDINGS In this study, the statistical techniques such as Mean (X), One Way Anova and t-test were used in the analysis of the data. P value was held as 0.05. The statistical analyses were * * * * * 337 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey accomplished using the SPSS 18.0 statistical package programme for windows. The data on the digital game motivation scale sub-dimensions and the averages and kurtosis and skewness values of the participants are given in Table 3 and 4. Sub-dimensions Concentration Entertainment Escape Learning Socializing Total X 2.75 3.40 2.85 2.80 3.10 2.94 Skewness .380 -.496 -.073 .007 -.311 -.298 Kurtosis .363 -.589 -.899 -.938 -.780 -.394 Table-3. Digital game motivation scale of the Turkish students skewness and kurtosis values and averages of total scores and subdimensions Sub-dimensions Concentration Entertainment Escape Learning Socializing Total X 2.85 3.30 2.75 2.60 3.20 2.98 Skewness .360 -.494 -.063 .005 -.321 -.268 Kurtosis .342 -.576 -.872 -.941 -.739 -.327 Table-4. Digital game motivation scale of the American students skewness and kurtosis values and averages of total scores and subdimensions Accordingly data analyses for digital game motivation scale of the Turkish students, the sub-dimension with the highest average was found to be the entertainment sub-dimension and the sub-dimension with the lowest average was the concentration sub-dimension. In addition, the total score obtained from the digital game motivation scale was 2.94. * * * * * 338 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey As for the American students, the sub-dimension with the highest average was found to be the socializing sub-dimension and the sub-dimension with the lowest average was the learning sub-dimension. In addition, the total score obtained from the digital game motivation scale was 2.98. The data obtained through the tools used for the study were analyzed, and the findings were interpreted as follows:  Tables 5 and 6 show t-test results according to gender variables of participants.  Tables 7 and 8 show anova results according to age variables of participants.  Tables 9 and 10 show anova results according to grade variables of participants.  Tables 11 and 12 show anova results according to family income variables of participants. Sub-dimensions Concentration Entertainment Escape Learning Socializing Total Gender Male (1) Female (2) Male (1) Female (2) Male (1) Female (2) Male (1) Female (2) Male (1) Female (2) Male (1) Female (2) n 60 40 60 40 60 40 60 40 60 40 60 40 X 2.52 2.91 3.04 3.65 2.47 3.11 2.36 3.10 2.68 3.38 2.61 3.22 Ss 1.11 1.12 1.14 1.09 1.09 1.08 1.03 1.07 1.18 1.08 0.87 0.83 p Difference .001 1>2 .000 - .000 1>2 .000 1>2 .000 1>2 .000 1>2 *p<0.05. Table-5. T-test results of Turkish students according to gender variable * * * * * 339 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Sub-dimensions Concentration Entertainment Escape Learning Socializing Total Gender Male (1) Female (2) Male (1) Female (2) Male (1) Female (2) Male (1) Female (2) Male (1) Female (2) Male (1) Female (2) n 59 41 59 41 59 41 59 41 59 41 59 41 X 2.49 2.81 3.14 3.45 2.37 3.14 2.25 3.21 2.57 3.29 2.46 3.14 Ss 1.11 1.12 1.14 1.09 1.09 1.08 1.03 1.07 1.18 1.08 0.87 0.83 p Difference .001 1>2 .000 - .000 1>2 .000 1>2 .000 1>2 .000 1>2 *p<0.05. Table-6. T-test results of American students according to gender variable Table 4 and 5 show t-test results according to gender variables of participants. According to the gender variable, the mean scores of male participants were found to be higher than the female participants in the total score and concentration, escape, learning, and socialization sub-dimensions. In other words, male participants' motivation to play digital games was higher than female participants. Sub-dimensions Concentration Entertainment * Age 10 (1) 11 (2) 12 (3) 13 (4) 14 (5) 15 (6) 10 (1) 11 (2) n 20 12 15 18 25 10 20 12 * * X 2.62 2.82 3.19 3.32 3.43 3.98 2.69 2.93 * Ss 1.07 1.15 1.31 1.17 1.14 1.03 1.13 1.11 * p Difference .078 - .113 - 340 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Escape Learning Socializing Total 12 (3) 13 (4) 14 (5) 15 (6) 10 (1) 11 (2) 12 (3) 13 (4) 14 (5) 15 (6) 10 (1) 11 (2) 12 (3) 13 (4) 14 (5) 15 (6) 10 (1) 11 (2) 12 (3) 13 (4) 14 (5) 15 (6) 10 (1) 11 (2) 12 (3) 13 (4) 14 (5) 15 (6) 15 18 25 10 20 12 15 18 25 10 20 12 15 18 25 10 20 12 15 18 25 10 20 12 15 18 25 10 3.35 2.66 2.89 3.07 2.97 3.18 3.21 2.85 3.04 3.38 2.93 3.35 2.66 2.89 3.07 2.97 3.18 3.21 2.85 3.04 2.62 2.82 3.19 3.32 3.43 3.98 2.69 2.93 1.19 1.12 1.10 1.14 1.19 1.14 1.22 0.86 0.90 1.02 1.11 1.19 1.12 1.10 1.14 1.19 1.14 1.22 0.86 0.90 1.02 1.11 0.85 0.92 0.94 1.07 1.15 1.31 .030 3>1,2 2>1 .091 - .198 - .027 3,2>1 *p<0.05. Table-7. Results of anova by Turkish students’age variable * * * * * 341 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Sub-dimensions Concentration Entertainment Escape Learning Socializing Total Age 10 (1) 11 (2) 12 (3) 13 (4) 14 (5) 15 (6) 10 (1) 11 (2) 12 (3) 13 (4) 14 (5) 15 (6) 10 (1) 11 (2) 12 (3) 13 (4) 14 (5) 15 (6) 10 (1) 11 (2) 12 (3) 13 (4) 14 (5) 15 (6) 10 (1) 11 (2) 12 (3) 13 (4) 14 (5) 15 (6) 10 (1) 11 (2) 12 (3) 13 (4) 14 (5) 15 (6) n 12 18 22 14 20 14 12 18 22 14 20 14 12 18 22 14 20 14 12 18 22 14 20 14 12 18 22 14 20 14 12 18 22 14 20 14 X 2.66 2.89 3.07 2.97 3.18 3.21 2.85 3.04 3.38 2.93 3.35 2.66 2.89 3.07 2.97 2.62 2.82 3.19 3.32 3.43 3.98 2.69 2.93 3.35 2.66 2.89 3.07 2.62 2.82 3.07 2.97 3.18 3.21 2.85 3.04 2.62 Ss 1.13 1.11 1.19 1.12 1.10 1.14 1.19 1.14 1.22 0.86 0.90 1.02 1.11 1.19 1.12 1.10 1.14 1.19 1.14 1.22 0.86 0.90 1.02 1.11 0.85 0.92 0.94 1.07 1.15 1.31 1.14 1.03 1.13 1.11 1.19 1.12 p Difference .076 - .117 - .021 3>1,2 2>1 342 .084 - .182 - .029 3,2>1 *p<0.05. Table-8. Results of anova by American students’age variable * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Table 7 and 8 show anova results according to age variables of participants. According to the age variable, the mean scores of the group above 13 years of age in the escape subscale and total score were higher than the other groups. In addition, the mean scores of the 14-15 age group in the escape subscale were found to be higher than the mean scores of the 10-13 group. In the total score, the mean scores of the group above 13 years of age were higher than the other groups. According to these results, it is seen that the motivation to play digital games increases with increasing age. Sub-dimensions Concentration Entertainment Escape Learning Socializing * Grade 4 (1) 5 (2) 6 (3) 7 (4) 8 (5) 4 (1) 5 (2) 6 (3) 7 (4) 8 (5) 4 (1) 5 (2) 6 (3) 7 (4) 8 (5) 4 (1) 5 (2) 6 (3) 7 (4) 8 (5) 4 (1) n 20 12 15 18 35 20 12 15 18 35 20 12 15 18 35 20 12 15 18 35 20 * * X 2.75 3.01 2.76 2.49 3.35 3.51 3.48 3.27 3.01 2.96 2.92 2.49 3.21 2.90 2.77 2.34 3.22 3.11 3.08 2.99 3.10 * Ss 1.04 1.04 1.24 1.14 1.06 1.07 1.36 1.10 1.07 1.08 1.24 1.05 1.00 1.05 1.18 1.05 1.10 1.09 1.28 1.20 0.84 * p Difference .013 5>4 .421 - .003 1,2,4,5>3 .000 2,3,4>1,5 2,3>4 .579 - 343 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 5 (2) 6 (3) 7 (4) 8 (5) 4 (1) 5 (2) 6 (3) 7 (4) 8 (5) Total 12 15 18 35 20 12 15 18 35 3.11 3.00 2.69 3.01 2.96 2.92 2.49 3.21 2.90 1.06 0.83 0.77 1.06 1.07 1.36 1.10 1.07 1.08 .003 4>1,2,3,5 *p<0.05. Table-9. Anova results according to Turkish students’grade variables 344 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Sub-dimensions Concentration Entertainment Escape Learning Socializing Total Grade 4 (1) 5 (2) 6 (3) 7 (4) 8 (5) 4 (1) 5 (2) 6 (3) 7 (4) 8 (5) 4 (1) 5 (2) 6 (3) 7 (4) 8 (5) 4 (1) 5 (2) 6 (3) 7 (4) 8 (5) 4 (1) 5 (2) 6 (3) 7 (4) 8 (5) 4 (1) 5 (2) 6 (3) 7 (4) 8 (5) n 12 18 22 14 34 12 18 22 14 34 12 18 22 14 34 12 18 22 14 34 12 18 22 14 34 12 18 22 14 34 X 2.34 3.22 3.11 3.08 2.99 3.10 3.11 3.00 2.69 3.01 2.96 2.92 2.49 3.21 2.75 3.01 2.76 2.49 3.35 3.51 3.48 3.27 3.01 2.96 2.92 2.49 3.21 2.90 2.75 3.01 Ss 1.05 1.10 1.09 1.28 1.20 0.84 1.06 0.83 0.77 1.06 1.07 1.36 1.10 1.07 1.04 1.04 1.24 1.14 1.06 1.07 1.36 1.10 1.07 1.08 1.24 1.05 1.00 1.05 1.04 1.04 p Difference .000 2,3,4>1,5 2,3>4 .579 - .003 4>1,2,3,5 .013 5>4 345 .421 - .003 1,2,4,5>3 *p<0.05. Table-10. Anova results according to American students’grade variables Table 4 and 5 show anova results according to grade variables of participants. According to the grade variable, the participants who have the highest motivation to play * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey digital games are the students of the 4, 7 and 8 grades respectively in Turkey. On the other hand, the participants who have the highest motivation to play digital games are the students of the 4, 5, 6 and 7 grades respectively in the USA. There was a statistically significant difference only in learning sub-dimension according to class variable. According to the results, the average of the 7th and 8th grade points were found to be higher than the 5th and 6th grade group average scores. In other words, it is seen that with the increase in the class levels of the participant students, the status of seeing digital games as a learning activity increases. Sub-dimensions Concentration Family Income 0-2000 ₺ (1) 2001-5000 ₺ (2) Entertainment 5001 ₺ and above (3) 0-2000 ₺ (1) 2001-5000 ₺ (2) 5001 ₺ and above (3) 0-2000 ₺ (1) Escape 2001-5000 ₺ (2) 5001 ₺ and above (3) 0-2000 ₺ (1) Learning 2001-5000 ₺ (2) Socializing 5001 ₺ and above (3) 0-2000 ₺ (1) 2001-5000 ₺ (2) 5001 ₺ and above (3) 0-2000 ₺ (1) Total 2001-5000 ₺ (2) 5001 ₺ and above (3) * * * n 20 30 50 X 2.76 2.70 2.82 Ss 1.27 1.02 1.14 20 30 50 3.37 3.25 3.68 1.16 1.14 1.12 20 30 50 2.73 2.70 3.20 1.10 1.10 1.13 20 30 50 2.59 2.74 3.12 1.09 1.09 1.11 20 30 50 3.00 3.02 3.31 1.23 1.10 1.19 20 30 50 2.89 2.88 3.22 0.86 0.87 0.92 * p Difference .718 - 346 * .008 3,1>2 3>1 .001 3>1,2 .001 3>1,2 .074 - .003 3>1,2 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey *p<0.05. Table-11. Anova results according to Turkish students’ family income variables Sub-dimensions Concentration Entertainment Escape Learning Socializing Total Grade 0-2000 $ (1) 2001-5000 $ (2) 5001 $ and above (3) 0-2000 $ (1) 2001-5000 $ (2) 5001 $ and above (3) 0-2000 $ (1) 2001-5000 $ (2) 5001 $ and above (3) 0-2000 $ (1) 2001-5000 $ (2) 5001 $ and above (3) 0-2000 $ (1) 2001-5000 $ (2) 5001 $ and above (3) 0-2000 $ (1) 2001-5000 $ (2) 5001 $ and above (3) n 25 35 40 X 2.59 2.74 3.12 Ss 1.09 1.09 1.11 25 35 40 3.00 3.02 3.31 1.23 1.10 1.19 25 35 40 2.89 2.88 3.22 0.86 0.87 0.92 25 35 40 2.76 2.70 2.82 1.27 1.02 1.14 25 35 40 3.37 3.25 3.68 1.16 1.14 1.12 25 35 40 2.73 2.70 3.20 1.10 1.10 1.13 p Difference .001 3>1,2 .074 - .003 3>1,2 .718 - .008 3,1>2 3>1 .001 3>1,2 *p<0.05. Table-12. Anova results according to American students’ family income variables Table 11 and 12 show anova results according to income variables of participants. According to the results of the analysis made according to monthly income variable entertainment, escape and learning sub-dimensions and total score averages. According to the results of the analysis, it is seen that the motivation of playing digital games increases with the increase of monthly income of the participating students * * * * * 347 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 4. DISCUSSION AND RESULT According to the results of the study conducted by Demirel et al. (2019) to determine the motivation of high school students to play digital games, it was stated that the motivation of female participants to play digital games was lower than that of male participants (Demirel et al., 2019). In this context, it is seen that there is a similarity between this research and the study conducted by Demirel et al. (2019) according to gender variable. Sin et al. (2014) stated that the male students' motivation to play digital games was investigated according to the results of the study, it was stated that the emotions that provide the motivation to play digital games of the male students have the challenge and control emotions (Sin et al., 2014). In this context, the results of this study and the research conducted by Sin et al (2014). In addition, according to the results of the research conducted by Sin et al. (2014) It was stated that the most intense emotion felt by digital game players while playing digital games was entertainment. In this context, there are similarities between the two studies. As a result of general research, it is stated in many studies that men have higher motivation to play digital games than women. This can be attributed to the fact that men have more leisure time and less sense of responsibility than women. Birk and Mandryk (2016) stated that digital game athletes' preferences and player experiences were examined according to the age variable (Birk and Mandryk, 2016) According to the results of the study, it was stated that the motivation to play digital games increased with the increasing age of participants. It is seen that there is a similarity between this research and the results of the research conducted by (Birk and Mandryk, 2016). According to the results of the research conducted by Hazar (2019) on the motivation of playing digital games in children, their interest in digital games increased with increasing age (Hazar, 2019). In this context, it is stated that there is a similarity between the results of the research conducted by Hazar and the results of this study according to the age variable. * * * * * 348 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey An increase in an individual's ability to play can increase motivation to play. In addition, the increase in the number and variety of games that the individual can play with age can be shown as the reason of the result obtained. Nap et al. (2009) according to the results of qualitative research conducted on the motivation, preferences and needs of digital game athletes, it was stated that the participants answered the question of why they are playing digital games in terms of escape and entertainment (Nap et al., 2009). In this context, it is seen that there is a similarity between the results of this research and the results of the research conducted by Nap. In today's world, increasing stress levels of people and because of this people need to escape from stress and have fun. In this sense, individuals are expected to see digital games as an escape and entertainment activity. In this sense, it is normal for individuals to consider digital games as an escape and entertainment activity. According to the results of the research conducted by Cavuş et al. (2016) on computer games and addictions of secondary school students, it was determined that the level of addiction increased as the income level increased Cavuş et al. (2016). In this sense, the results of this research and the research conducted by Cavuş et al. (2016) are similar in terms of income levels. It can be explained by people's ability to buy games and game consoles as addiction and motivation to play digital games increases as the income level increases. According to Cakır et al. (2011) research on internet and game addictions of secondary school students, it was determined that there was no significant difference in terms of game addiction to the classes in which the participating students Cakır et al. (2011). There are differences between the results of the research conducted by Cakır et al. (2011) and this research. Cultural differences between the two research participants can be cited as the reason for this result. According to the results of the research, it can be stated that the difference in the learning sub-dimension is related to the increase in the level of awareness and effort increase of learning activities. All in all, it was found that the participants 'motivation to play digital games was moderate and high, as well as gender, age, class, income and grade variables showed differences according to the participants' motivation to play digital games. * * * * * 349 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 5. SUGGESTIONS The research was carried out in the light of the findings obtained from secondary school students playing digital games in order to facilitate their learning social studies in Turkey and in the USA. Given the limitations of the present study, it is not expected that findings will be generalizable to other sites. However, issues of validity and reliability were minimized through the descriptions of design and procedure, which, in the event of replication allow future sites to be distinguished from the present one. Finally, it will hopefully provide relevant information for educators about using digital games in similar contexts. It may be of benefit to researchers and teachers who are willing to conduct a similar study in the future. It is also hoped that social studies teachers who find it difficult to encourage their students to study outside the classroom and students who are willing to take control and manage their own learning can make use of this study 350 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey REFERENCES Birk, M. V. and Mandryk, R. L. (2016). The benefits of digital games for the assessment and treatment of mental health. InCHI 2016 Workshop Computing in Mental Health. Bryce, J. and Rutter, J. (2006). An introduction to understanding digital games. London: Sage. Cakır, Ö., Ayas, T. and Horzum, M. B. (2011). An investigation of university students’ internet and game addiction with respect to several variables. Ankara University, Journal of Faculty of Educational Sciences, 44(2): 95-117. Can, A. (2016). Scientific data analysis in SPSS scientific research process. Turkey: Pegem Academy. pp: 186. Cavuş, S., Ayhan, B. and Tuncer, M. (2016). Computer games and addiction: A field study on university students. Journal of Communication Theory and Research, 43(1): 265-289. Davidov, E. (2008). A cross-country and cross-time comparison of the human values measurements with the second round of the European Social Survey. Survey Research Methods, 2(1), 33–46. Demir, G. T. ve Hazar, Z. (2018). Dijital oyun oynama motivasyonu ölçeği (DOOMÖ): geçerlik ve güvenirlik çalışması. Beden Egitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 12(2), 128-1 Demirel, H.G., Cicioğlu H. İ. and Demir, G.T. (2019). Research on the digital game playing motivatıon levels of high school students. Atatürk University Journal of Physical Education and Sport Sciences, 21(3): 128-137. Eskasasnanda, I.D.P. (2017). Causes and effects of online video game playing among juniorsenior high school students in Malang East Java. Komunitas: International Journal of Indonesian Society and Culture, 9(2): 191-202. Available at: https://doi.org/10.15294/komunitas.v9i2.9565. Esposito, N. (2005). A short and simple definition of what a videogame is. Available from http:// www.utc.fr/~nesposit/publications/esposito2005definition.pdf. Gentile, D. (2009). Pathological video-game use among youth ages 8 to 18: a national study. Psychological Science, 20(5), 594-602. * * * * * 351 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Granic, I., Lobel, A. and Engels, R. (2014). The benefits of playing video games. American Psychologist, 69(1): 66-78. Griffiths, M. D., Davies, M. N., and Chappell, D. (2004). Online computer gaming: a comparison of adolescent and adult gamers. Journal of Adolescence, 27(1), 87-96. Gros, B. (2007). Digital games in education: The design of games-based learning environments. Journal of Research on Technology in Education, 40(1): 23-38. Available at: https://doi.org/10.1080/15391523.2007.10782494. Hazar, Z. (2019). An analysis of the relationship between digital game playing motivation and digital game addiction among children. Asian Journal of Education and Training, 5(1): 31-38.Available at: https://doi.org/10.20448/journal.522.2019.51.31.38. Hazar, Z. and M. Hazar (2017). Digital game addiction scale for children. Journal of Human Sciences, 14(1): 203-216. Liu, E.Z.F. and P.-K. Chen (2013). The effect of game-based learning on students’ learning performance in science learning–a case of conveyance go. Procedia-Social and Behavioral Sciences, 103: 1044-1051. Available at: https://doi.org/10.1016/j.sbspro.2013.10.430. Munusturlar, M.A. and S. Munusturlar (2018). Development of computer gamıng motıvatıon scale. Journal of Spormetre, 16(3): 81-90. Mustafaoğlu, R., E. Zirek, Z. Yasacı and A.R. Özdinçler (2018). Adverse effects of digital technology on children's development and health. Addicta: The Turkish Journal on Addictions, 5(2): 1-21.Available at: https://doi.org/10.15805/addicta.2018.5.2.0051. Nap, H., Y. De Kort and W. IJsselsteijn (2009). Senior gamers: Preferences, motivations and needs. Gerontechnology, 8(4): 247-262. Available at: https://doi.org/10.4017/gt.2009.08.04.003.00. Quandt, T., Chen, V., Mäyrä, F., & Van Looy, J. (2014). (Multiplayer) gaming around the globe? A comparison of gamer surveys in four countries. In T. Quandt & S. Kröger (Eds.), Multiplayer—The social aspects of digital gaming (pp. 23–46). New York, NY: Routledge. Sin, N.M., O. Talib, T.P. Norishah, A.A. Ishak and R. Baki (2014). Male students and digital game: Reason, motivation and feeling. International Journal of Information and Education Technology, 4(1): 6-11. * * * * * 352 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Statista;https://www.statista.com/search/?q=computer+gaming+industry&sortMethod=idre levance&isRegionPref=0&sortMethodMobile=idrelevance&statistics=1&forecasts=1&inf os=1&topics=1&dossiers=1&groupA=1&xmo=1&surveys=1&toplists=1&groupB=1&bra nchreports=1&countryreports=1&groupC=1&dmo=1&cmo=1&mmo=1&accuracy=and&i soregion=0&isocountrySearch=&category=0&interval=0&archive=1 (Erişim: 10.03.2020). Yee N. (2006). Motivations for play in online games. CyberPsychology & Behavior, 9(6), 772-775. Yücel, V. (2019). Harmful dıgıtal games and chıldren. Eurasian Journal of Researches in Social and Economics (EJRSE), 6(7): 340-353. 353 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey APPENDICES Appendix A – Survey (English Version) PLAYING DIGITAL GAME MOTIVATION SURVEY Dear Participant, This study has been carried out to collect tangible information about playing digital game motivations in social studies lessons in secondary schools. Your answers will not be shared with third parties and will not be used anywhere except for this research purpose. Please answer the questions sincerely. Thank you for your participation. Fitnat TAVACI Nevsehir H.B.V. University PhD Student Teaching Social Studies Department SECTION I: DEMOGRAPHIC INFORMATION *Please tick (√) the appropriate choices and provide the necessary information below. Age: 10 11 12 Gender: Male 13 14 354 15 Female Grade: 4 5 6 7 8 Family Income (Monthly): Country and City: School Name: SECTION II: PLAYING DIGITAL GAME MOTIVATION * Please read each statement carefully and indicate the extent to which you agree with the following statements. Please mark your response by circling the number to the right of each statement ranging from 1 (totally disagree) to 5 (totally agree). * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Totally ITEMS Disagree Neutral Agree Disagree Totally Agree CONCENTRATION 1- I am not aware of what is going on around 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 5- I find playing digital games entertaining. 1 2 3 4 5 6- I find playing digital games exciting. 1 2 3 4 5 7- I take pleasure a lot while playing digital 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 me while playing digital games. 2- I don't hear the sounds around me while playing digital games. 3- I forget what I need to do while playing digital games. 4- I don't think of anything else while playing digital games. ENTERTAINMENT games. 8- Playing digital games attracts my attention a lot. ESCAPE 9- When I get bored, I can't find a better option than playing a digital game. 10- I think digital games are the best tools in order to spend time when I am alone. 11- I get rid of the tiredness of the day by playing digital games. LEARNING 12- Playing digital games brings new knowledge and skills. 13- I think I have learnt new things by playing digital games. 14- I improve myself by playing digital games. * * * * * 355 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 15- Playing digital games encourages me to think. 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 SOCIALIZING 16- I communicate with other people while playing digital games. 17- Playing digital games provides me to talk to other people. Thank You! 356 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Appendix B – Survey (Turkish Version) DİJİTAL OYUN OYNAMA MOTİVASYON ANKETİ Sayın Katılımcı, Bu çalışma, sosyal bilgiler derslerinde dijital oyun oynama motivasyonları hakkında somut bilgi toplamak amacıyla yürütülmektedir. Yanıtlarınız üçüncü taraflarla paylaşılmayacak ve bu araştırma amacı dışında hiçbir yerde kullanılmayacaktır. Lütfen soruları içtenlikle cevaplayınız. Katılımınız için teşekkürler… Fitnat TAVACI Nevşehir H.B.V. Üniversitesi Doktora Öğrencisi Sosyal Bilgiler Eğitimi Bölümü BÖLÜM I: DEMOGRAFİK BİLGİ *Lütfen uygun seçenekleri işaretleyin (√) ve aşağıda gerekli bilgileri sağlayın. Yaş: 10 11 12 4 14 15 357 Kız Cinsiyet: Erkek Sınıf: 13 5 6 7 8 Aile Geliri (Aylık): Ülke ve Şehir: Okul Adı: BÖLÜM II: DİJİTAL OYUN OYNAMA MOTİVASYONU * Lütfen her bir ifadeyi dikkatlice okuyun ve bu ifadelere ne oranda katıldığınızı belirtin. Lütfen yanıtınızı 1 (tamamen katılmıyorum) ile 5 (tamamen katılıyorum) arasında değişen her bir ifadenin sağındaki sayıyı daire içine alarak işaretleyin. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey MADDELER Tamamen Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Katılmıyorum Tamamen Katılıyorum KONSANTRASYON 1- Dijital oyun oynarken 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 etrafımda olup bitenlerin farkında olmuyorum. 2- Dijital oyun oynarken etrafımdaki sesleri duymuyorum. 3- Dijital oyun oynarken yapmam gereken işleri unutuyorum. 4- Dijital oyun oynarken başka hiçbir şey düşünmüyorum. 358 EĞLENCE 5- Dijital oyun oynamayı 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 eğlenceli buluyorum. 6- Dijital oyun oynamayı heyecan verici buluyorum. 7- Dijital oyun oynarken çok zevk alıyorum. 8- Dijital oyun oynamak çok ilgimi çekiyor. KAÇIŞ 9- Sıkıldığımda dijital oyun oynamaktan daha iyi bir seçenek bulamıyorum. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 10- Yalnız kaldığımda dijital 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 oyunların zaman geçirmek için en iyi araç olduğunu düşünüyorum. 11- Dijital oyun oynayarak günün yorgunluğunu atıyorum. ÖĞRENME 12- Dijital oyun oynamak yeni bilgi ve beceriler kazandırıyor. 13- Dijital oyun oynayarak yeni şeyler öğrendiğimi düşünüyorum. 14- Dijital oyun oynayarak kendimi geliştiriyorum. 15- Dijital oyun oynamak beni düşünmeye sevk ediyor. SOSYALLEŞME 16- Dijital oyun oynarken diğer insanlarla iletişim kuruyorum. 17- Dijital oyun oynamak diğer insanlarla konuşmamı sağlıyor. Teşekkürler! * * * * * 359 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey DIGITIZATION PROJECT OF INTANGIBLE CULTURAL HERITAGE IN SLAVONIA, BARANYA AND SYRMIA Emina Berbić KOLAR 1 Vjekoslav GALZINA 2 ABSTRACT Possibility of preserving intangible cultural heritage of the Republic of Croatia in the current media digital forms is presented in this paper. The concept of intangible cultural heritage includes: practice, statements, expressions, knowledge, skills, instruments, objects, artefacts and cultural spaces associated therewith, that communities, groups and, in some cases, individuals recognize as part of their cultural heritage. Intangible cultural heritage appreciates special protection in Croatia because it represents the inimitable character of an individuals, and the national identity of the Croatian people also. Problems of sustainable development of intangible assets are numerous and partly present because of fragility of mainly oral mode of transmission itself. We see disorganized, poorly documented and dispersion of collected documentation as one of the biggest problems. This paper will point out the possibility of assemblage of modern technologies with a scientific approach of language materials processing that are the unsurpassed and safest choice for enduring preservation. Digitalization is current only safe and right mode of protection because of irreversibility of losses caused by variety of factors intangible cultural heritage is exposed. Example of digitizing endangered speeches in Slavonia, Baranya and Syrmia presents a operational model of preservation of this type of intangible cultural heritage. Application of new technologies and techniques of digitizing and processing the collected data will provide new virtual spaces of exploration, use and preservation of intangible cultural heritage items. Legacy to future generations in form of digital 1 2 Associate professor, Faculty of Education, University in Osijek, Croatia. Assistant professor, Faculty of Education, University in Osijek, Croatia. * * * * * 360 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey repository of digitized data will enable permanent storage of collected data that is a contribution to the general, national and, local culture. Key Words: Intangible cultural heritage, speeches of Slavonia, Baranya and Syrmia, digitization, digital repository. INTRODUCTION This paper deals with the research of the Slavonian dialect in the Republic of Croatia, more precisely in Eastern Croatia. The Slavonian dialect is one of Croatian Shtokavian dialects and it is the most archaic dialect in Croatian language. The vernaculars of Slavonian dialect are located in Croatian regions called Slavonian Posavina, Slavonian Podravina, and Croatian Podunavlje and in some places outside Croatian state borders, in Bosnia and Herzegovina, in Vojvodina in the Republic of Serbia and in southern parts of Hungary. Symbolically speaking, the Slavonian dialect is located next to Croatian biggest rivers: the Sava River, the Drava River and the Danube (Berbić Kolar, Kolenić, 2014). When vernaculars are found outside Croatian state borders, the Slavonian dialect is found also next to those rivers, but on the opposite state borders. The Slavonian dialect is divided into Southern or Posavina subdialect, Podunavlje or Baranja subdialect and Northern or Podravina subdialect. Each subdialect is divided into vernaculars. The Slavonian dialect is spoken by Croatian people only. This paper will deal with the Slavonian dialect in Posavina region only because that region is an important crossing for travelling from one country to another and therefore has been under a lot of language change. It is to assume that there is very little of the real Slavonian left and people who live in this area are struggling with saving their dialect. The aim is to describe the Slavonian dialect and its present state, especially in the area of Slavonski Brod, Nova Gradiška, Županja and Vinkovci. This research is focused on the changes of the dialect (since Ivšić's language descriptions), how much it has changed due to school, media and natural causes. Depopulation and aging of native speakers have led to revitalization needs, but also to greater awareness about the importance of preserving the native idiom as the identity among individuals. Problems about preserving the Slavonian dialect and its vernaculars arise because of the oral tradition in conveying the * * * * * 361 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey language and its fragility, but the problems of a sustainability of smaller language communities are numerous. The research emphasizes the sustainable preservation of the Slavonian dialect in terms of the digitization of vernaculars and popularization. The biggest problem is disorganized and insufficient documentation and the dispersion of collected documentation. Trends in language preservation and documenting (Austin 2010., Thieberger 2012.) point toward the possibility of connecting the modern technology to scientific approach of language data processing, which is the best and the safest permanent preservation possibility. The preservation of the language heritage is considered on four levels: data collection (digitization), data processing, appropriate storage of information and data dissemination towards users (as presented in (Berbić Kolar at al., 2016). The second problem is the insufficient popularization of the Slavonian dialect among young population. It should be emphasized that this approach will stimulate the popularization of dialectology, in particular the Slavonian dialect. Key social factors in preserving the Slavonian dialect are scientific and educational institutions which conduct language research. Hereby it refers to Faculty of Education in Osijek as a key factor in the research which will provide experts in order to preserve and popularize the vernaculars in an appropriate way. What is more, schools on the target area are an important factor because the Slavonian dialect is a native idiom of their students. Important factors are also local, primarily rural, associations which take care of the development of their community. The definition of a native speaker of the Slavonian dialect used in this paper is the one which describes the native speaker as a person who was born and lives in the target area and speaks in Slavonian dialect. The statistics on the number of inhabitants living in Slavonian dialect area in the Republic of Croatia are devastating. Population trends, as well as population development, is entirety influenced by numerous demographic and nondemographic factors (economic, social, socio-psychological, historical-political, geographical, health, etc.) In the Republic of Croatia there were many factors which led to a decrease in the number of speakers of the Slavonian dialect: war circumstances, emigration of the population, poverty, modern trends and others. Today, when the linguistic revitalization of the Slavonian dialect is being sought, the data of the Croatian Bureau of Statistics show a drastic reduction in the number of native speakers. It is not possible to keep track of population figures due to different censuses, but according to the last 2011 census, Slavonian dialect counties count unpopular population cuts. * * * * * 362 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey One aspect of problem, not covered within this work, should also be the research of the exact number of native speakers in areas outside Croatian borders, which are previously mentioned. Basically, there should be only one large case study of the Slavonian dialect, in Posavina region. In this way the researchers will have a full language data of the target area and will be able to compare research results with other case studies and get the wider picture of the Slavonian dialect present state. Our hypotheses regarding this problems could be stated in following statements: Slavonian dialect is insufficiently researched, Slavonian dialect vernaculars are very archaic and represent invaluable linguistic, scientific and cultural value of the Republic of Croatia, Slavonian dialect is not field processed and digitized, and Slavonian dialect is insufficiently popularized. The activities which will enable researchers to answer the research questions, create the targeted case study and prove the stated hypotheses are field work and recording the vernaculars on the spot, describing the vernaculars and data processing on all linguistic and dialectological levels, presentations in Croatia and abroad, the popularization of dialectological research, raising the public awareness about the importance and value of the archaic dialect and the creation of new values for future generations both in scientific and educational terms. This approach will encourage the local community to actively engage in Slavonian dialect and its preservation, it will provide them with dissemination tools to popularize the Slavonian dialect, and will raise awareness among local people about the value of the native idiom as an integral part of their identity and personality. RESEARCH SUBJECT The Slavonian dialect represents in the Republic of Croatia a small language system which is different from Croatian standard language. Therefore this language community is marginal and people who speak the dialect are often poor and live in rural areas. There is a decrease in native speaker population also due to a great influence of Croatian standard language in schools and in every sphere of human life in general. The Slavonian dialect is mentioned in schools only within folklore as an extracurricular activity, in songs and different games, whereas Croatian standard language is used in all other means of communication exclusively. The Slavonian dialect therefore lost its former reputation and slowly becomes only a vague outline of what it * * * * * 363 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey once was. Students are reluctant to speak in Slavonian dialect because they believe that it is a characteristic of less educated people and that they cannot benefit from it; they believe that they will ridiculed if they speak it. Such awareness should not be encouraged in schools because disabling students to speak in mother tongue and native idiom disrupts students' self-confidence and positive self-image. Therefore, schools are key factors in breaking the habit of prejudice and schools should be provided with dialectal contents and activities which they would offer to students within obligatory classes. Some ground theory background of the Slavonian dialect has begun with Stjepan Ivšić's description back in 1913 followed up by research efforts made by Ljiljana Kolenić and Emina Berbić Kolar among others. It is a high time to record and digitize these vernaculars because they are threatened by extinction, and mostly older population speak in the dialect. The research can be applied for the development of Croatian dialectology, and can also be applied for the purpose of popularizing dialectology among primary and secondary school students, and of course will be of a great benefit to Croatian students and teachers. The aim is to record and describe the Slavonian dialect which is very archaic. A starting point of the research would be already researched parts of the Slavonian dialect in places in Eastern Croatia, which are Siče and Stari Perkovci. The Slavonian dialect that was found there has been protected by the Ministry of Culture of the Republic of Croatia. Professors Emina Berbić Kolar and Ljiljana Kolenić protected the Slavonian dialect in Stari Perkovci and they wrote the grammar and the dictionary of Siče. These are the newest research on the Slavonian dialect. The need to broaden the previous research and also describe the Slavonian dialect more thoroughly because there are still things to be done when it comes to language documentation. The dialect should be additionally digitized and linguistically described The places where the Slavonian dialect should be explored in the Republic of Croatia are: in Western Posavina from Nova Gradiška to Brodski Stupnik (places Nova Kapela, Magić Mala, Godinjak, Mačkovac, Davor, Batrina, Brodski Stupnik, Oriovac, Kobaš, Staro Petrovo Selo), in Eastern Posavina around Vrbanja (villages Otok, Komletinci, Nijemci, Vrbanja, Drenovci), Slavonski Brod surroundings (Varoš, Sibinj, Podvinje, Tomica, Rastušje, Podcrkavlje, Gornja i Donja Vrba), places around Županja (Babina Greda, Bošnjaci, Štitar, Gunja, Posavski Podgajci), in the South and West of Vinkovci (Retkovci, Rokovci, Prkovci, Andrijaševci, * * * * * 364 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Vođinci, Cerna, Ivankovo, Stari Mikanovci). The places mentioned are the places where the Slavonian dialect is still well-preserved, but the modern way of life, school, media, traffic connection and natural changes which occur in the language make their own, so the researches will try to answer the following research question: how much of the dialect has remained in those areas? (Berbić Kolar, Kolenić, 2014.) The Ministry of Culture of the Republic of Croatia has described the state of intangible cultural goods of the Republic of Croatia, and a major part of those intangible goods are old, archaic dialects. In the area of research and preservation of linguistic heritage there are currently not enough experts, and there is a lot of field work. The data about protected vernaculars is very important, therefore the Ministry has issued the Strategy for the Preservation, Protection and Sustainable Economic Exploitation of the Cultural Heritage of the Republic of Croatia for 2011 – 2015. In the Strategy it the importance of the documentation and storage of archaic vernaculars because of the extinction is clearly stated. The previous research, previous strategies, publications and efforts will serve as an example of a good practice in linguistic research of the remaining’s of the dialect in the project. 365 Methodology For field work the methodology of recording and collecting data should be applied. Besides that, a method of thorough knowledge of references should be applied because only by connecting these two components credible data can be obtained for the targeted research area. The transcription of recorded vernaculars will be based on the phonetic transcription accepted in CDA (Croatian dialectological atlas, group of authors) and Slavic linguistic atlas (Voprosnik Obĉeslavjanskogo lingvistiĉkego atlasa, group of authors). The examples should be given in a phonological form. During the field work there should be used questionnaires created according the available dialectological questionnaires: Ivšić's Draft for the research of Croatian and Serbian dialects, The Questionnaire for Croatian Dialectological Atlas, by group of authors, The Questionnaire for Examining Bosnian-Hezegovinian vernaculars, by group of authors and Voprosnik Obĉeslavjanskogo linguistic atlas by group of authors. The data should be digitized by using the high resolution equipment available. As a platform for data processing the European Distributed Corpora (EuDiCo) Linguistic Annotator ELAN as platform for this task is recommended. The methods which should be used in the research are the method of recording * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey the native speakers which aims at language digitization, the method of analysis which aims at the language description, the method of linguistic description which aims at language description on all levels, the method of demonstration which aims at conference presentations and the popularization method which aims at presenting the dialectology to scientific, professional and cultural audience, but also to students and others. The Slavonian dialect is expected to largely preserve the accentuated system, and most of the changes have been the subject of lexis, then phonology. The delay in studying these vernaculars can be fatal because they are changing and disappearing. The archaic feature of the Slavonian dialect helps us in the reconstruction of the development of Croatian Shtokavity. The Slavonian dialect vernaculars will be recorded so the accuracy of data can be checked in any time. After audio and video recording, the vernaculars will be stored on the computer and digitized in order to be preserved in its original form. After the digitization, the linguistic descriptions of recorded vernaculars will be provided. It will also be possible to develop the vocabulary and grammar of the studied vernaculars. The Slavonian dialect is the most archaic Shtokavian dialect which is affected by everyday changes. Again, it is important to emphasize that there are two protected vernaculars as an intangible cultural heritage of the Republic of Croatia, precisely at this area; the vernacular of Siče (near Nova Gradiška) and the vernacular of Stari Perkovci (near Slavonski Brod). Therefore the description of these vernaculars is unusually important for Croatian dialectology (the delay of the research of the dialect can be fatal because dialects change and disappear). The archaic feature of Slavonian dialect helps in the reconstruction of Croatian Shtokavity. Furthermore, popularization of the Slavonian dialect should include lectures and workshops in primary and secondary schools, field work with students of the Faculty of Education, production of picturebooks for children of preschool and elementary school age. Media would broadcast about the subject through local and national television broadcasts, as well as on portals and print media. There are eight milestones set in order to follow the activities easily and systematically. The first one is definition of research obligations and the code of ethics, and also creating a research schedule and a case study. Then the second milestone is creating a dedicated web site. This assures general public visible to public and stress-free activities tracking. The third milestone * * * * * 366 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey is recording and collecting data in Posavina region in the Republic of Croatia. Parallel with the field work, the digitization of the recorded material and proper storage should be provided. So the fourth milestone is digitization of the data. The fifth milestone is the transcription of the material and linguistic analysis. After that, the dissemination of the results and the popularization of the Slavonian dialect should take place: workshops and lectures in local schools, roundtables, presentations and other forms of popularization; the planning of the popularization and developing a strategic plan of popularization is the sixth milestone. The popularization itself is the seventh milestone. The eight milestone is creating and publishing publications about the subject, designing and making animations for children. The particularity of this subject is striving to point out the importance of research of Slavonian intangible linguistic cultural goods and to popularize them through various didactic materials, conferences and round tables. Intangible cultural goods are suitable for interdisciplinary research and intangible cultural goods would be researched from a linguistic, historical and ethnological point of view and would be digitized and stored permanently. The purpose of this work is to preserve and popularize the vernaculars, especially among young people. The risks that could keep the researches from completing this important work are: the impossibility of finding native speakers with a good speech device, which could lead to the scarcity of data and procrastination of the research milestones. In order to tackle this risk, we have provided as many target areas as possible in order to increase the possibility of finding data needed. Another risk is the possibility of insufficient material due to the process of extinction of the dialect. That is why we named a great number of places to research. CONCLUSION This paper defines the concept of intangible cultural heritage of Slavonia, Baranya and Syrmia in the context of preserving speech on the first places. Intangible cultural heritage has continuously been exposed to a number of adverse factors affecting its endangerment and disappearance. Intangible cultural heritage is not only the issue of scientific research, but it has become a part of the tourist offer and economic activities, which has enhanced its long-term potential. The reality of sustainable development of intangible cultural heritage in the present * * * * * 367 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey circumstances is uncertain, and the main problem seems to be the insufficient documentation of intangible assets, the dispersion of the collected documentation and unorganized and sporadic nurturing. Digital records will enable numerous dialectologists the availability of materials and the possibility of personal research. Records will be permanently stored and will be recorded with high resolution equipment to make the sound quality excellent and useful for research. It will also be applied in the educational system through the popularization of dialectology. Proposals for thematic units will be developed that would be applicable in Croatian language teaching in elementary and secondary schools, as well as through the possibility of integrated teaching in kindergartens. The expected results of the digitalization are: the digitization of recorded vernaculars, the analysis of recorded material, presentations at meetings, Slavonian dialect popularization, raised awareness about the importance of vernaculars among local population and scientific, professional and cultural public audience (round tables, public debates), encouraging media for better and more visible form of keeping track of dialectology, raised self-confidence of native speakers, preventing the extinction of the Slavonian dialect vernaculars and restoring their reputation. This paper aims to point out the possibilities of the synergy of modern technology and scientific approach to the processing of intangible cultural goods, which seems to be an optimal possibility for the permanent preservation of intangible cultural heritage in the broadest sense, with a special emphasis on preserving speeches of Slavonic dialect. The important step towards the realization of the goals is to collect all available data using modern tools and techniques. Competent processing of the collected data is a prerequisite for the success of this concept and requires a systematic and thorough approach. * * * * * 368 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey REFERENCES Austin, Peter K. Current issues in language documentation. In Peter K. Austin (ed.) Language Documentation and Description, vol 7. London: SOAS., 2010., pp. 12-33 Berbić Kolar, E. Govori slavonskoga dijalekta brodskoga kraja”, Doctoral Thesis. Osijek: 2009. Berbić Kolar, E. Posavski govori u 20. stoljeću”, Master’s thesis. Osijek: 2006. Berbić Kolar, Emina and Kolenić, Ljiljana. Sičanske riči, Faculty of Education, Josip Juraj Strossmayer University of Osijek: 2014. Berbić Kolar, Emina; Galzina, Vjekoslav, Matanović, Damir Evaluating intangible cultural heritage safeguarding in the case of Slavonia, Baranya and Syrmia, SGEM International multidisciplinary scientific conference on social sciences and arts, 1 (2016), 3; 71-78. Kolenić, Lj., Berbić Kolar, E., Mance, N.(2010) “Terenski rad u cilju njegovanja hrvatskoga jezika”. Subotica. Moderm Methodological Aspects Kulcua, O., Cakmak, T. Convergence of the records management and enterprise content management in the digital environment”, Procedia - Social and Behavioral Sciences 62, 194 – 197, 2012. Mallik, A.; Chaudhury, S.; Ghosh, H. Nrityakosha. Preserving the Intangible Heritage of Indian Classical Dance”. ACM Journal on Computing and Cultural Heritage 2(3), 2011. Thieberger, Nicholas and Andrea L. Berez. Linguistic Data Management. The Oxford Handbook of Linguistic Fieldwork, ed. by Nicholas Thieberger, 90–118. Oxford: OUP., 2012. "Census of Population, Households and Dwellings 2011, First Results by Settlements". Statistical Reports. Croatian Bureau of Statistics (1441). 2011 Rješenje o zaštiti govora posavskoga sela Siče iz 2008. Rješenje o zaštiti staroperkovačkoga govora iz 2010. UNESCO Guidelines for the preservation of digital heritage. Informational Society Division, 2003 * * * * * 369 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey GENEL TÜRK DÜŞÜNCESİNİN ZENGİNLEŞTİRİLMESİNDE VE SOSYOKÜLTÜREL DİYALOĞUN SAĞLANMASINDA SANATSAL YARATICILIK DEĞERİ Prof. Dr. Dzhumamuratova Malika Tileubergen KIZI1 ÖZET Makalenin alaka düzeyi, küreselleşme çağının zorlukları ve bu zorlukları nedeniyle, Türk halklarının sosyal düşüncesinin ve sosyo-kültürel diyaloğunun temellerini incelemek için yeni yollar ve yaklaşımlar bulma ihtiyacının ortaya çıkmasıdır. Sanatsal yaratıcılığın manevi ve ahlaki kriterler, değerler, sosyal düşüncenin ahlaki saflığı ve sosyokültürel diyaloğun ulusal literatürün belirli bir örneği olarak rolünün gerekçesi, dünya doğasının sorunlarını dikkate almada özel bir öneme sahiptir. Makale, Karakalpak sanatsal yaratıcılığının manevi temellerini ve özelliklerini ve genel Türk düşüncesinin zenginleştirilmesinin şekillenmesindeki rolünü ve sosyokültürel diyaloğun sağlanmasını incelemeye adanmıştır. Karakalpak edebiyatının halk şairlerinin ve şarkıcılarının ortak özellikleri ve ulusal ve dünya kültürüne önemli katkıları analiz edildi. Anahtar kelimeler: Dünya görüşü, sosyal düşünce, sosyokültürel diyalog, sanatsal yaratıcılık, halk şairi. 1 Professor of the Department of Journalism of Karakalpak state University Uzbekistan, Republic of Karakalpakstan, city of Nukus. * * * * * 370 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey THE IMPORTANCE OF ARTISTIC CREATIVITY IN THE ENRICHMENT OF THE TURKIC THINKING AND THE PROVISION OF SOCIAL AND CULTURAL DIALOGUE ABSTRACT The relevance of the topic is explained by the fact that, in connection with the problems and challenges of the era of globalization, there is a need to search for new ways and approaches to study the foundations of social thinking and socio-cultural dialogue of the Turkic peoples. Justification of the role of artistic creativity as a source of spiritual and moral guidelines, values, moral purity of social thinking and sociocultural dialogue on a specific example of national literature has a special theoretical significance in considering global problems. The article is devoted to the study of the spiritual foundations and characteristics of the Karakalpak art and its role in the formation of the enrichment of common Turkic thinking and the provision of socio-cultural dialogue. The general and special features of the work of folk poets and singers of Karakalpak literature and their significant contribution to national and world culture are analyzed. Key words: Worldview, social thinking, socio-cultural dialogue, artistic creation, folk shairs, folk singers. * * * * * 371 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey УЛЫЎМАТҮРКИЙ ПИКИРДИ БАЙЫТЫЎ ҲӘМ МӘДЕНИЯТЛАР СӘЎБЕТИН БЕККЕМЛЕЎДЕ КӨРКЕМ ДӨРЕТИЎШИЛИКТИҢ ӘҲМИЙЕТИ АННОТАЦИЯ Теманың актуаллығы сонда, глобалласыӯ дәӯириниң машқала ҳәм шақырықлары себебинен түркий халықлардың социаллық пикир ҳәм социомәдений сәӯбетин үйрениӯде жаңаша жоллар ҳәм жантасыӯларды излеӯ зәрүрлиги пайда болмақта. Көркем дөретиӯшиликтиң – мәнәӯий-әдеплик қәдириятлар, жәмийетлик ой тазалығы ҳәм социомәдений диалог тийкары сыпатындағы ролин конкрет миллий әдебият мысалында тийкарлаӯ – дүньялық сыпаттағы машқалаларды үйрениӯде айрықша теориялық әҳмийетке ийе. Мақала қарақалпақ өзгешеликлерин, көркем дөретиӯшилигиниң мәнәӯий тийкарларын ҳәм оның улыӯматүркий пикирлеӯ әлемин байытыӯдағы ҳәм социомәдений сәӯбетти тәмийнлеӯдеги әҳмийетин үйрениӯге арналған. Халық шайырлары ҳәм жыршылары дөретиӯшилигиниң улыӯма ҳәм өзиншелик белгилери, олардың миллий ҳәм дүнья мәдениятына қосқан салмақлы үлеси талланады. Гилт сөзлер: Дүньяқарас, социаллық пикирлеӯ, 372 социомәдений сәӯбет, көркем дөретиӯшилик, халық шайырлары, халық жыршылары Көркем дөретиӯшилик – философия категориясы сыпатында жаратылыс мәселелерин даналық пенен концептуал түсиндириӯши ҳәм жәҳән цивилизациясына тәсир етиӯши үлкен мәнәӯий күш саналады. Ол жәмийеттиң тийкарғы қәдириятлық дүньяқарас ҳәм методологик тенденцияларын жетилистириӯде, ийгиликли идеялардың социаллық ҳәм әмелий әҳмийетин еслетиӯде, әдеп-икрамлық тийкарларын бағдарлаӯда айрықша әҳмийетке ийе. Сөзликлердеги анықламаларға қарағанда, «Дөретиӯшилик – жаңа сападағы материаллық ҳәм мәнәӯий қәдириятларды жаратыӯшы инсаный хызмет барысы»[19], «…өзиниң * қайталанбаслығы, * жәмийетлик-тарихий * * тәкирарланбаслығы * менен 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ажыралып турыӯшы өзгеше инсаный хызмет»[16], «Көркем дөретиӯшилик жәмийетлик сананың сәният киби өзгеше формасында қарар табады»[21]. Ўатанлас бабамыз, уллы энциклопедист алым Әбиӯ Райхан Беруний «Орайлық Азия ҳәм Индия мәдениятын жакынластырыӯдың баслаӯшыларынан болды[20]. Көреген алым бундай жақынласыӯ жолларын – тәбийғый ҳәмде философиялық илимлердиң дүнья ҳаққындағы өз-ара сәӯбетинде көреди. Әл Беруний Ибн Сина менен жазысқан хатларында әлем қурамы, Аристотельдиң китаплары ҳаққындағы ойлары менен бөлискен[1]. Себеби, көркем дөретиӯшилик, қайсы жеке инсан яки халықтың ақыл өними ҳәм дөретиӯшилик нағметлери екенлигине қарамастан, пүткил дүньядағы ҳәр бир адамзаттың, өзи қәлеген ӯақтында мүрәжат етиӯи мүмкин болған ортақ мүлки. Түркий халықлардың пикир дүньясын байытыўда ҳәм мәдениятлар сәўбетин беккемлеўдеги көркем дөретиӯшиликтиң әҳмийетин көп аспектлерде изертлеӯ мүмкин. Биз бул мақалада усы үлкен проблеманың бир тәрепин, яғный, түркий халықлардың өмир тарийхында, пикир әлеминде аӯызеки халық дөретиӯшилиги, фольклор феномениниң әҳмийетин анықлаӯды нәзерде туттық. Изертлеӯ объекти сыпатында төмендеги қарақалпақ халық шайырларының дөретиӯшиликлерине тийкарландық: Аяпберген Муўсаев (1880-1938); Аббаз Дабылов (1898-1970) ‒ Ѳзбекстан халық жыршысы, Қарақалпақстан халық шайыры; Бердақ атындағы мәмлекетлик сыйлық ийеси; Садық Нурымбетов (1900-1972) ‒ Ѳзбекстан халық жыршысы, Қарақалпақстан халық шайыры, Бердақ атындағы мәмлекетлик сыйлық ийеси; Тилеўберген Жумамуратов (1915-1990) ‒ Ѳзбекстан ҳәм Қарақалпақстан халық шайыры, Бердақ атындағы мәмлекетлик сыйлықтың, «Ҳүрмет Белгиси», «Халықлар дослығы» орденлери ийеси. Миллий поэзиясында аўызеки әдебият дәстүрлери басым болып келген түркий тиллес қарақалпақ, қазақ, қырғыз, өзбек, түркмен, ҳәм т.б. халықларда халыққа мийнети сиңгенлиги ҳәм жәмийетке танылғанлығы ушын ҳүкиметтиң пәрманы менен атақ бериӯ әдет түсине кирмеген дәӯирлерде шайырлық «титулы» халық тәрепинен мойынланыӯ менен аңланған. Шайырдың абыройы айтыстағы жуўабыйлық, тилдеги жүйриклик пенен белгиленген. Халық арасында күшли жуўабыйлық пенен көзге * * * * * 373 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey түсип, қосық қатарларын гез келген ўақытта суўырып салып шығарып, оларды ядқа айтып кетеберетуғын, өзиниң дөретпелерин де яд айтып, той-мерекелерде өзиниң таланты менен тамаша көрсете алатуғын адамлар ғана шайыр деп мойынланған. Қарақалпақ, қазақ, қырғыз халықларында – айтыс, өзбек, тәжик халықларында – аския, мушайра сыяқлы қосық пенен жарысыў дәстүрлери болған. Халық шайырларының тыңлаўшысы да, үйретиўшиси де, сыншысы да халық болған. Садық Нурымбетов: «Еки шайыр көпке түспей сыналмас» дегениниң мәниси сонда. Қарақалпақ халқының бай фольклорлық мийрасы дүньяға аты белгили алымлардың итибарын тартқанлығы ҳаққында мағлыӯматлар бар. 1843-жылы атақлы алымлар – Шоқан Ўәлийханов «Қарақалпақлар – саҳрадағы биринши шайырлар ҳәм қосықшылар болып есапланады»[18] деп баҳалаған. Башқурт алымы Әбиӯбәкир Диваев қарақалпақ фольклорына қызығыӯшылық билдирген. Орайлық Азияның ең үлкен эпосының бири «Алпамыс» дәстанының қарақалпақша версиясы биринши рет 1902-жылы Диваев тәрепинен Ташкентте қарақалпақ ҳәм рус тиллеринде баспадан шыққан. Жигирма жылдан кейин 1922-жылы эпостың қазақша версиясы «Алпамыс батыр» китап болып баспадан шыққан[12,161]. 374 «Қарақалпақтың ҳәр бир аӯылларынан шыққан жыраӯларды жастан тыңладық, -деп жазады Тилеӯберген шайыр. – «Жыраӯ-бақсы жыйналды, қырқ күн ойын ойналды», Гернай-сырнай тарттырды, алтын қабақ аттырды» дейди ески дәстанларда. Жоқ нәрсе айтылмайды»[8; 11,57]. Және: ..«Туңғыш қазақ алымы Шоқан Ўәлийханов ҳәм рус алымы Беляев қарақалпақ әдебиятына сүйиспеншилик пенен қараған. Ал, дәстанларын бираз түркий халықлардың дәстанларының негизи деп дәлийллеген еди»[6,93]. Фольклор даналығына әбден қаныққан, оны суўдай симирип, поэзия теңизлигинде тил мүмкиншиликлерин балықтай ойната алатуғын халық шайырлары халқының психологиясын, ой-тилегин, әрманларын жақсы түсине алған, заманының билимдан адамлары, халықтың арын арлаўшы, жырын жырлаўшы болғанлықтан халық шайырларына исенген ҳәм өмирдиң айрықша шешим талап еткен жағдайларында олардың изине ерген. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Қарақалпақ классик шайырлары Жийен жыраў, Күнхожа, Әжинияз, Бердақ ҳәм т.б. шайырлар аўыз әдебияты үлгилерин ядтан билген, «жанлы фольклордың актив атқарыўшылары»[12,61] болған. Олар жыраў-шайыр, бақсы-шайыр, сазенде-шайыр, қыссахан-шайыр болып, шайырлықты белгили бир жанрда атқарыўшылық өнери менен қосып алып барған. «Көпке түсип сыналған», яғный, халық уғымында шайыр атағына миясар болған инсанлар – халқының руҳый мәдениятын заман талабы менен ядында сақлап келген, бул мийрасларды әўладтан-әўладқа жеткериӯшилер болған. Халық өз даналығын – дәстанларды, нақыл-мақалларды, қосықларды, ертеклерди, аңыз-әңгимелерди (демек, том-том китапларды) толық тексти менен китапханалардан, ғалаба мәлимлеме қуралларының жәрдемлеринен, архивлардан емес, ал, шайырлардың ядынан излеген. Халық шайырларының бәри суўырып салма, төкпе шайыр болып келетуғын себеби, мине, усы ядтағы бай энциклопедияның, мийдеги ойнақы уйқаслардың көплигиниң нәтийжеси екенлиги анық. «Бурын жыраўлар, бақсылар айтқан қысса, дәстанларды түнде тойда еситсем, ертеңине күндиз адамларға оны өзгертпестен ядтан айтып берер едим. «Алпамыс» пенен «Гөруғлының» шақапларын сондай дәрежеде билемен [17,31] - деп жазады Тилеӯберген шайыр. Яд ғәзийнесиниң бай болыўы дәстүрий уғымдағы халық шайырларының дөретиўшилигинде әҳмийетке ийе. ХХ әсир басында заман өзгерип, жаңаша мектеп ҳәм жоқары оқыӯ орынларының үлкен имкәниятлары жүзеге келген дәӯирлерде, еки дәӯир гүӯасы болған, ески дәстүрий поэтика жолын тутқан ҳәм дүньялық мәденияттан хабардар жаңа заман руӯҳыятынан суӯсынланған, өзгеше стиллик ағымдағы «шайыр», «ақын», «ыршы», «шахыйр», «ашуг»лер плеядасы жүзеге келди. Бул уғымдағы түсиник түркий халықларда Жамбыл Жабаев, Эргаш Жуманбүлбүл уғлы, Тоқтағул Сатылғанов, Сулайман Стальский, Ата Салых ҳ.т.б. тулғалар исми менен байланыслы. Қарақалпақ әдебиятында Аяпберген Муўсаев, Аббаз Дабылов, Садық Нурымбетов, Тилеўберген Жумамуратовтың дөретиӯшиликлери усындай, дәстүрий шайыр уғымына жуўап береди. Бул шайырлар – мәдений мийрасларды ядында сақлап бизге жеткерип бериўшилер, фольклорды ҳәм өзлериниң төгилдирип шығаратуғын * * * * * 375 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey шығармаларын ядтан атқарыўшылар ҳәм таратыўшылар, терең ой ҳәм жүйрик қыял менен айрықша ядта тутыў қәбилетинен – қәлеген сәтте төгилдирип қосық шығара алатуғын импровизацияық қәсийети күшли айрықша бир стиллик ағымды қурайтуғын қубылыс сыпатында көринди. Әйне усы поэтикалық дәстүрий усыллар – сөз шеберлериниң өз-ара устазшәкиртлик мүнәсибетлери, көркем сөз излеп «арқасы қозған» дилӯарлардың аӯылмааӯыл жүрип айтыслары, оларды тамашалаӯға кең жәмийетшиликтиң қатнасыӯлары – түркий халықлар арасындағы мәдениятлар сәӯбетиниң беккемлениӯине, олардың жәмийетлик ойлаӯының раӯажланыӯына унамлы тәсир жасағаны анық. Рус жазыўшысы М.Горькийдиң Дағыстан халық ашуги Сулайман Стальскийди «ХХ әсирдиң Гомери»[4,72] деп, алым М.Әўезовтың қазақ халық ақыны Жамбылды «Билимлердиң, оның досларына, оның халқына түсиникли тири энциклопедиясы»[2,69] деп жазғанларының мәниси сонда. Бул тақылеттеги шайырлардың дөретиӯшилик қуӯатын тастыйықлаӯшы мысаллар көп. 1989-жылы Қарақалпақстанға келген қарақалпақша билетуғын түрк алымы Ирфан Унўер Аббаздың «Баҳадыр» дәстаны ҳаққында: «Үлкен ғәзийнеге тап болғандай сезиндим» деп шайырымыздың талантын жоқары баҳалаған. [14,3] Тилеӯберген Жумамуратов «Отырыспа» балладасындағы Аббаздың қыссахан ҳәм шайырлық образын сәӯлелендирип, «Сонда көрдим кәраматын қосықтың!» дейди. «Шебер сөз ескен желдей бурқырасын!» деп талап қояды қазақтың үлкен ақыны Үмбеталы Карибаев қарақалпақтын жас өспирим шайыры айтысқа шарлап. Мағлыӯматларға қарағанда, Тилеӯбергенди «Тилеўберген Жумамуратов 1932- жылы Мойнақтың “Аққум” деген жеринде жасаған. Сол ўақытлары қазақ халқының ақыны Үмбеталы қарақалпақ халқының еллерин аралап жыр айтып жүрген усайды. Ол Аққумдағы көпшилик адамлардан Тилеўберген шайырдың дилўарлығы ҳаққында еситеди ҳәм оған: – Мен Сизди көпшиликтен шайыр бала деп еситемен. Шайыр болсаң, екеўимиз айтысайық, изимизде атларымыз қалсын, ­ дейди. Бул ўақытлары Тилеўберген он жети жаста (айырым мағлыӯматлар бойынша 15 жаста) екен. Жақын аўылларда * * * * * 376 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey белгили шайыр атанғаны менен, еле пүткил елге мәлим болмаған. Үмбеталы суўырып салып айта беретуғын әйгили шайыр екен. Соннан тартынды ма, я ийбе сақлады ма, Тилеўберген «Мен Сиз бенен айтыспайман» деп жуўап береди. Бирақ, аўылдың халқы Үмбеталыға «Сиз сол бала менен айтысып көриң, дәсме-дәс шешенликтен қумардан шығасыз. Келисим менен айтыспаса, сөз бенен илип сөйлең, оннан соң ол да айтысты даўам етип жибереди. Ақыл сөзге қулағымыздың қурышы қансын» деп қоймаған». Бул айтыста жас өспирим бала үлкен ақынды сөзден жеңип, атақлы ақын: Арымайтын араным! Айтысыўға шама жоқ, Күшиңди байқап қарадым. Айналайын қарағым, Алдыңда бас урамын! – деп Тилеӯбергенниң талантын мойынлаған [7, 286-292]. Аббаз шайыр Тилеӯберген Жумамуратовтың көркем шеберлигин, суўырып салма дилӯарлығын – халықлық поэтика дәстүрлерге садықлығын баҳалап: «Ҳақыйқый шайыр деп Тилеўбергенди айтыўға болады»[15,34], - деген екен. Тилеўбергенниң өзи: «Мен туңғыш рет Аяпберген шайырды, соң Аббаз шайырды устаз туттым»[5,3] - дейди. Демек, зер қәдирин зергер билер, дегендей, бул шайырлар бири екиншисиндеги көркем сөздиң қүдиретли күшин түсинген. Олардың шайырлық мектеби, ески дәўирдиң тарийхый жағдайларынан келип шығып, арнаўлы қәнигелестириўши тәлим орынлары емес, ал халықлық рухыят болған. Тәбият шайырлық инәм еткен, көркем сөзге ықлас қойған адамлар шайырлықтың әлўән сырларын тарийхый мәденият естеликлеринен, өзлерине шекемги ҳәм заманлас шайырлардан үйренген. Ҳәр бир шайыр устаз ҳәм шәкиртлик жолларын тутқан. Устаз шәкиртлерине «шығармаңның мына жерин қайта исле» - демейди, ал шайырлық көриги – халық сынынан инабатлы өтип, илҳәм қусы бәлентке қанат қомлаған шәкиртине ақ жол тилеп, пәтия берген. * * * * * 377 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Әлбетте, барлық шайырлар, жазыўшылар да халықтың мәдениятын, тарийхын, тилин жақсы билиўи шәрт. Олардың фольклорлық материаллардан пайдаланатуғыны да тәбийғый. Бирақ, биз айтқан уғымдағы халық шайырлары фольклордың садық мийрасхорлары, оны ядында алып жүриўшилер ҳәм бизге жеткерип бериўшилер болғанлығынан олардың дөретиўшилигинде халықлық дәстүрлер айрықша роль ойнаған. Олар халықтың рухыятын сәўлелендириўшилер, өмирдиң алағадалы жағдайларында нәсиятлап, халықты изине ертиўши прогрессив адамлар болғанынан усы халық шайыры деген атқа минәсип болғанлар. Олар өткинши ҳәм мәңгилик нәрселер ҳаққында тозбайтуғын өмир философиясына ийе болғанлықтан жаңа дәўирдиң базы қайта қурыўларын қабыллай алмай, «Билмәнем не болур заманның кейини» (Аяпберген)деп, халқының ертеңине тәшўишли, жуўапкершиликли қарады. «Өткен заман қайта айланып келер ме?» (Аббаз) деп налыды. Соның менен бирге, бул халықлық дәстүрий жолды тутқан халық шайырларының дәстүрий поэтикалық шеберлигине қосымша, олардың жаңа заманның жаңалықлары менен таныслығы, қосықларын баспа сөз бетлеринде шығарып, өз шығармалары ҳаққында қәнигелердиң пикирлерин тыңлаў мүмкиншилигине ийе болыўы, творчестволық аўқамларға қабылланыўы, шығармаларын қағазға жазып қайта ислеўи олардың творчестволарына тәсир жасады. (Әлбетте, бул тәсирлердиң унамлы ҳәм унамсыз нәтийжелери де бар). Қарақалпақ классик шайырлары шығыс мәдениятынап қанық болған. Бул қубылысты әдебиятшылар Б.Исмайлов, И.Сағыйтов, Қ.Байниязов, К.Мәмбетов, Б.Қәлимбетов, Ә.Пирназаров ҳәм тағы басқалар өз мийнетлеринде көрсетип өткен еди. Қарақалпақ классик шайырлары шығыс мәденияты дүрданалары болған Низамий, Фердаўсий, Физулий, Мақтумқулы шығармаларын араб жазыўында түп нусқаларда оқыған, түркий тиллериниң ҳәр қыйлы вариантларын жақсы түсинген. Оларды ядында сақлап, оригиналдан да қарақалпақшаластырып та халыққа таратқан. Аббаз шайырдың: Нусқадағы қалған шийрин хатыңды, Бизлер халыққа жайыўшымыз, Наўайы, – * * * * * 378 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey деген сөзлери усы тийкарда айтылған. Түрки, парсы-тәжик, сондай-ақ Кавказ халықларының поэзиясында «гүл», «пери», «ай киби» сыяқлы теңеўлердиң көплеп табылыўы себеплери де бул халықлардың суўсынланған мәденият қорының биргеликлегинен келип шығады. Тилеӯберген шайыр да, «Наўайы, Мақтумқулы, Бердақтың шығармаларын жасымда көп оқып едим, олардың қосықлары ядымда елеге шекем сақланады [17,31] - деп еслеген. Биз, Аяпберген, Аббаз, Садық, Тилеўбергенди жоқарыда көрсетилген поэтикалық өзгешеликлерине, халық шайырларына тән улыўмалықларға қарай усы стиллик ағым ўәкиллери деп есаплап отырмыз. Бирақ, алым М.Әўезовтың туўры көрсеткениндей, «халық ақынларының (демек, шайырларының - М. Ж.) типи ҳәр қыйлы»[2,70]. Мәселен, Аяпберген ҳәм Аббаз халық арасында көбирек қыссаханлығы менен танылған. Садық шайырлықты айтыстағы жуўабыйлық пенен қосып алып барған. Тилеўберген, негизинде, шайыр сыпатында қосықлары менен танылса да халық шайырларының дәстүрлерин даўам еттирип, талай мәрте айтысларда жеңисти қолдан бермеген. Аяпберген, Аббаз, Садық шайырлар қосықларын қысса жолына саз даўысқа салып оқыған. (Соның өзинде ҳәр бириниң оқыў жолы өзгеше). Тилеўберген саз даўысқа салып оқыў жолларын жақсы меңгерип, арасында усы усылдан пайдаланғаны менен тийкарынан тақмақлап оқыды. Бирақ, қосықларын төкпелетип шығарып кете бериўи менен, ядынан оқыўы, ҳәр бир сөзге терең мәни берип, айқын, нақ сөйлеўи, қолжазбаларын ески араб әлипбесинде жазыўы (соң жаңа алфавиттеги жазыўға өзгертеди) менен және устазларына жақынласады. Тилеўберген шайыр «Аяпберген аға былай оқыды» – деп шайырдың қосықларын шаққан-шаққан интонацияда, бир куплеттиң соңғы сөзин келеси куплетке жалғастырып, кем-кемнен йошланып, кем-кемнен бәлентлеў ырғақты алып, аса бир тартымлылық пенен оқыйтуғын еди. Ҳәзирги дәӯирде мәдениятлар сәӯбети тийкарында, миллий мәденияттың әжайып үлгилери дүньяның қәлеген ноқатында кеӯиллерден жай алып кең көлемде глобалласып бармақта. Бизге белгили, Аяпберген Муӯсаев «Тәрийп» қосығында қарақалпақ халқының өзгешелиги миллий колоритте, көтериңки руӯҳта мақтаныш * * * * * 379 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey еткен. Мине, усы сезим тереңлиги, туўылған мәканға сүйиспеншилик қәлеген миллет оқыўшысының жүрегинен өз жаңғырығын табады, қуўанышлы кейпият пайда етеди. Шайыр сезимлериниң тереңлиги, пикирлерди дәл, тәсирли бере билиўши талант оқыўшыны сезимталлыққа Қ.Байниязовтың: тәрбиялайды. Бул қосық ҳаққында әдебиятшы «кимде де болса патриотлық сезимди оята алыўына гүман жоқ»[3,56] деген баҳасы бүгинги информация әсиринде де тастыйықланбақта. Аяпберген шайырдың халық намасында айтылатуғын бул «Тәрийп» қосығын Түркиялы талантлы қосықшының қарақалпақ тилинде кәмине келтирип атқарыӯында, глобалласыӯ имкәниятлары менен Интернет тармағы арқалы дүньяға таралды[10]. Демек, қазақ әдебиятшысы Е.Исмайыловтың көрсетип өткениндей, «Белгили бир әдебияттың өзгешелиги екинши бир әдебияттың өзгешелиги менен тутас органикалық байланысқа түскенде, бири-бирине қайшы келмейди, бирин-бири жоқ қылып жибермейди, қайта бирин-бири толықтырып отырыўы мүмкин»[9,31] екен. Жуӯмақлап айтқанда, көркем байытыў ҳәм мәдениятлар дөретиўшиликтиң улыўматүркий сәўбетин дөретиӯшилигиниң әҳмийетке айрықша. беккемлеўде – аӯыз еки пикирди халық Бул руӯҳый мийрас – фольклорды атқарыўшылар, аўыз әдебияты дәстүрлерин сақлаўшылар, келешек әӯладқа жеткерип бериӯшилер болған ҳәр бир шайырдың пикир дүньясында өзгеше жилӯаланып жүзеге шығады. Көркем дөретиӯшиликтиң бул унамлы нәтийжелери, усы тақылетте, ҳәр дәӯирде де тозбайтуғын мийраслық қәдирияты сыпатында раӯажланып әсирлерге хызмет етебереди. * * * * * 380 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ӘДЕБИЯТЛАР 1. Абу Райхан Беруни. переписка с Абу Али Ибн Синой. тhttp://www.vostlit.info…. 2. Авезов М. Мыслы разных лет. Алма-Ата, 1961, с. 69, 70. 3. Байниязов Қ. Аяпберген Муўсаевтиң шайырлық стилиниң өзгешеликлери. Нөкис. 1972, 56. 4. Горький.М. О литературе. М. 1953, с. 72. 5. Жумамуратов Т. «Дийдар» сораўларына жуўап. «Жас Ленинши» газетасы, 1986, №78 (5828). 6. Жумамуратов Т. «Тил байлығы – ел байлығы». // Әмиӯдәрья, 1990, №1, 93-б. 7. Жумамуратов Т. Аралға келдим оралып. Нөкис, 2016, 286-292. 8. Жумамуратов Т. Қолжазба. Шайырдын үй архивинен, 1995. 9. Исмайылов Е. Қазақ әдебиятының халық поэзиясымен өз-ара байланысы жайында. Китап: Қазақ совет әдебиятының мәселелери. Алматы, 1960, 31-бет. 10. Karakalpakta Feryal Başel Tüzün Azerin'le Tek Yürek. https://youtu.be/rZmoa.... 11. Камалов Қ. Илимли елге нур жаӯар. Нөкис, «Илим», 2010, 57-б. 12. Мақсетов Қ. Қарақалпақ фольклористикасы. Нөкис, 1989, 61, 161-бетлер 13. Marina Romanchenko Что такое творчество. zen.yandex.ru›media/id/…… 14. Өтеўлиев Ө. Сөз маржанын жыйнаўшы. «Совет Қарақалпақстаны» газетасы. 1989. №208 (15377) 15. Пахратдинов Ә. Халық шайырларында шайырлықтың келип шығыў тарийхынан. Нөкис, 1980. 34-бет. 16. Романченко Марина. Что такое творчество. https://zen.yandex.ru/media * * * * * 381 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 17. Султанов Қ. Шайыр жолы, Нөкис, 1986, 31-бет. 18. Сочинения Чингисовича Валиханова. «Записки императорского русского географического общества по отделению этнографии. Т.XXIX, спб, 1907, с.223. 19. Философский словарь. (Под редакцией И.Т.Фролова). М., 1986, с.474. 20. Философские и естественнонаучные взгляды Бируни. https://vseknigi.3dn.ru/publ/drugoe/velikie. 21. Художественное творчество. https://vocabulary.ru/termin 382 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey OSMANLI DEVLETİNDE İKTİSADİ VERİLERİ ORTAYA KOYAN BİR DEFTER TÜRÜ “1846 TARİHLİ MUHASEBE DEFTERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE TAHLİLİ” Kazım KARTAL 1 Hüseyin ÜNAL 2 Derya AGCADAG 3 ÖZET Osmanlı devletinin sosyo-ekonomik yapısını araştıran araştırmacıların başvurması gereken önemli dokümanları hiç şüphesiz arşiv belgeleri oluşturmaktadır. Araştırmacılar Osmanlı dönemi şehir tarihini araştırırken genelde tahrir defterleri, avarız defterleri, mühimme defterleri, şeriye sicilleri, ahkâm defterlerini incelemişlerdir. Bu kaynaklar başvurulması gereken önemli kaynaklardır. Bunların yanında XIX yüzyıl arşiv kaynakları olarak ise genelde temettuat defterleri, cizye defterleri ve son dönemlerde araştırmacılara açılan nüfus defterleri olmuştur. Bu önemli kaynakların yanında bir diğer önemli kaynak ise varidat muhasebe defterleridir. Vâridât Muhasebesi, Osmanlı Devleti'nin umumî gelir kaynaklarını tespit etmek ve Hazine'ye irad olarak girmesi gerekeni tarh ve tahsil etmekle görevlidir. Vâridât Muhasebesi'ne ait defterler, tasnif esnasında iki ana kategoride ele alınmıştır. Birinci kısımda, tahsil olunan irada ait defterler; ikinci kategoride olan ise henüz vergisi alınmamış ancak tahsil edilecek gelirin kayıtlarını barındıran defterler bulunmaktadır. Osmanlı devletinde kayda alınan bu defterler şehir ekonomisi için önemli kaynaklar arasında yer almaktadır. Bizim de Çalışmamızın ana kaynağını oluşturan Cumhurbaşkanlık Osmanlı Arşivinde bulunan ML.VRD.d. 1353 numaralı “Hamid Sancağı Muhassıllığı'na mülhak Keçiborlu, Gönen, Ağlasun, Uluborlu, Hoyran, Eğirdir, Ağros, Barla, Yalvaç, Urla, Afşar, Dr.Öğretim Üyesi, Adıyaman Üniversitesi Eğitim Fakültesi, kkartal@adiyaman.edu.tr Orcid:0000-0001-5550-6808. 1 Araştırma Gör. Karadeniz huseyinunal02@gmail.com Orcid: 0000-0001-6323-1322. 2 Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Öğretim Görevlisi, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Ağlasun MYO, dagcadag@mehemtakif.edu.tr Orcid: 0000-0003-0055-6431. 3 * * * * * 383 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Burdur, Kemer, Hamid ve Gölhisar kazalarının vergi ve aşar bedelleri varidatını mübeyyin defter” olarak arşiv kataloğunda kayıtlı olan bu defter ana kaynak olarak ele alıp; Burdur, kemer, Hamid ve Gölhisar, Afşar, Urla, Yalvaç, Barla, Ağros, Eğirdir, Hoyran, Uluborlu, Ağlasun, Gönen, Keçiborlu gibi kazaların hem sosyal hem de iktisadi yapısı üzerinde bazı tespitlerde bulunup 1846 tarihli muhasebe defterini tahlilini yaptıktan sonra bu kazaların iktisadi yapısını değerlendirme tabi tutacağız. Anahtar Sözcükler: Varidat defteri, Osmanlı devleti, Sosyo-ekonomi. 384 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey GİRİŞ Osmanlı Devleti uzun süre ayakta kalmasının temel nedenlerine baktığımızda koymuş olduğu hukuk kurallarının uygulamalarda göstermesi, toprak sistemlerini ve bu sistemlerin uzantısı olan vergilendirmelerdir. Örfi hukukla idare edilen ülkeler örf ve geleneğe, devleti yönetenlerin buyruklarına ve yazılı hukuk kurallarına uyma zorunluluğu bulunmaktadır. Şeri hukukun ise öncelikle faydalandığı temel kaynak Kuran’ı Kerimdir. Kuran’dan sonra dayandığı ikinci kaynak ise sünnet adı verilen, son Peygamber Hz. Muhammet’in sözleri ve davranışlarıdır. Osmanlı Devleti’nin arazi sistemi incelendiğinde, toprak sisteminin temelinde İslam arazi hukuku sisteminin uygulandığı görülmektedir. Ancak Osmanlı devletinden önce hüküm süren Selçuklular, Beylikler ve Bizans İmparatorluğu toprak yönetim modellerinin de Osmanlı İmparatorluğu toprak modeline üzerinde kalıcı bir etki bıraktığı görülmektedir.1 Klasik dönem Osmanlısında vergiyi, devletin giderlerini karşılamak için Osmanlı coğrafyasında hayatlarını idame ettiren herkesin özel varlıkları (mal, mülk) üzerinden aldığı paydır. Osmanlı hukukunda vergiler Müslümanlardan ve gayri Müslimlerden ayrı olarak sınıflandırılıp vergiler toplanılmıştır. Öşür vergisi de Müslüman halkın yetiştirdiği ürünlerden mahsullerinden 1/5 ila 1/10 oranında alınmasıdır.2 Bizim çalışmamızın ana kaynağını oluşturan Cumhurbaşkanlık Osmanlı Arşivinde bulunan ML.VRD.d. 1353 numaralı “Hamid Sancağı Muhassıllığı'na mülhak Keçiborlu, Gönen, Ağlasun, Uluborlu, Hoyran, Eğirdir, Ağros, Barla, Yalvaç, Urla, Afşar, Burdur, Kemer, Hamid ve Gölhisar kazalarının vergi ve aşar bedelleri varidatını mübeyyin defter” olarak arşiv kataloğunda kayıtlı olan bu defter ana kaynak olarak kullanılıp; Burdur, Kemer, Hamid ve Gölhisar, Afşar, Urla,3 Yalvaç, Barla, Ağros, Eğirdir, Hoyran, Uluborlu, Ağlasun, Gönen, Keçiborlu kazalarının hem sosyal hem de iktisadi yapısı üzerinde bazı tespitlerde bulunup 1846 tarihli muhasebe defterini tahlilini yaptıktan sonra bu kazaların iktisadi yapısı ortaya konulacaktır. Baykal Başdemir, Osmanlı Vergi Sisteminde Öşür, Çağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı (yayınlanmamış yüksek lisans tezi), Mersin 2015, s.7. 2 Baykal Başdemir, Osmanlı Vergi Sisteminde Öşür, s.7. 3 Osmanlı arşivlerinde katolog belgelerinde “Urla” olarak kaydedilmiştir. Ancak bahse konu olan defter incelediğimizde bunun Urla değil de Irla (Yeşilova) olarak değerlendirme tabi tuttuk. 1 * * * * * 385 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Osmanlı Devletinde Aşar Vergisi Sözlük anlamına göre aşar, mahsullerden alınan onda bir vergidir. Osmanlı Devleti’nde aşar vergisinin adı, farklı coğrafyalarda farklı isimler1 ve oranlar ile karşımıza çıksa da İslami kaynaklı şer’i vergi niteliği değişmemektedir. Osmanlı İmparatorluğu’nda aşar vergisinin toplanmasında kullanılan yöntemler, Tanzimat öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrılabilir. İlk dönem olan Tanzimat öncesinde, aşar vergisi dirlik olarak tımarlı sipahilere verilmekteydi. Bu yöntemin merkezi hükümete katkısı da bulunmaktaydı. Buna göre, merkezi idare hem tahsil ücretinden kendisini kurtarmakta yani hazineden nakit para çıkmadan vergiyi toplamakta, hem de ordunun beslenmesini sağlayacak şekilde bu geliri tımarlı sipahilere vermekteydi. Tımarlı sipahilerin bu durumu, onlara ayrıca reayanın can ve mal güvenliğini koruma sorumluluğunu da veriyordu. Böylece farklı unsurların birbirini desteklediği bir sistem oluşturularak devlet güçlü bir şekilde ayakta kalmaktaydı. Tanzimat’tan önce vergi iki şekilde toplanmıştır. Ayaklı denilen sisteme göre reaya, ürününü bilinen bir alanda toplarlardı. Ayaksız usul ise belirlenen alanlarda ürünün ücret karşılığı toplanmasıydı. 2 Verginin ayni3 olarak alınması, devletin ekonomik ve sosyal yapısına uygun bir yaklaşımdı. Zira pazarın henüz gelişmediği kapalı ekonomilerde, mahsul fiyatının tespiti ve peşin paraya çevrilmesi çok zordu. 4 Dünya konjonktüründeki bu değişime paralel olarak klasik Osmanlı kurumları 16. yüzyıl ortalarından itibaren artık bozulmaya başlayacaktır. Bu sistemin uygulamasına aşamalı bir şekilde son verilecek ve iltizam sistemi yaygınlaşacaktır. Böylece söz konusu arazi gelirleri bölgeler itibariyle ihaleye çıkarılarak üç yıllık dönemler için mültezimlere verilmeye başlanacaktır. Böylelikle İltizam sistemi bilhassa 17. yüzyılda yaygınlık kazanarak tımar sisteminin yerini alacaktır. Osmanlı devletinde klasik dönemde aşar vergisinin toplama sistemi yukarda izah ettiğimiz şekilde iken 17. yüzyıldan sonra aşar vergisinin toplanması ile ilgili sistem bozulmaya başlamış ve keyfi olarak tespit edilen tahsil sistemleri duraklama Örneğin Suriye defterlerinde İkta, Irak, Anadolu ve Rumeli defterlerinde ise Salariye olarak da karşımıza çıkabilmektedir. Detaylı bilgi için bkz: Mehmet Karakaş, Tanzimat Dönemi Aşar Vergisi, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Anabilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2003, s.36.; Ahmet Asker & Emrah Yıldız, “Aşar Vergisi’nin Son Yıllarında Niğde Ve Civarındaki Suiistimaller Üzerine Bazı Gözlemler”, Turkish Studies, C.9, S.7, Ankara 2014, s.177-192. 2 Mehmet Karakaş, “a.g.e,”, s.34; Ahmet Asker & Emrah Yıldız, “a.g.m.”, s.177-192. 3 Nakit para yerine ürünün belirli bir kısmının alınması. 4 Ahmet Asker & Emrah Yıldız, “a.g.m.”, s.177-192. 1 * * * * * 386 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ve çöküş dönemlerinde düzeltilemeyecek bir vaziyete bürünmüştür. Tazminat hareketlerinin başlaması ile 1829 yılında zeamet1 usulü kaldırılmış Tanzimat’ın esaslarına uygun olarak toprak kanunu hazırlanılmıştır.2 Tanzimat döneminde vergi ile ilgili düzenlemeler, aşar vergisinin ve bunun yanı sıra cizye vergisi3 ve ağnam4 vergisinin sistemli bir şekilde tahsil edilmesiyle başlanılmıştır. Aşar vergisi, Tanzimat’tan sonra vergi devlet adına ve devlet tarafından görevlendirilmiş kişiler tarafından toplanılmaya ve merkezi hükümet tarafından denetim altına alınıp kontrol edilmeye başlanılmıştır. Ancak devlet vergi toplama sisteminde bir netice alamayınca tekrar iltizam usulüne dönmüştür. Nitekim aşar vergisinin devlet mümessilleri aracılığıyla toplanmasından vazgeçilip mültezimler yoluyla toplanmasını hedef tutan kararın alınmasında sonra mültezimler aşar ticaretini elinde toplayan bir eşraf sınıfı ortaya çıkmıştır. Bu sınıf, murabahacı,5 tefeci olarak halkla devlet arasında aracı ve nihayet borçlandırma yolu ile köylünün elindeki toprağını yok pahasına kapatan toprak ağaları, toprak beyleri şeklini almıştır. Bunun sonucunda ise toprak sistemi bozulacak ve çiftçi üretimden vazgeçecektir. 6 387 Osmanlı askerî teşkilâtı terminolojisinde genel olarak askerî hizmette bulunanlara verilen, 20.000 ile 100.000 akçe arasındaki dirlikleri ifade eder. Bkz: Erhan Afyoncu, “Zeamet”, TDVİA, C.44, İstanbul 2013, s.162-164. 2 Cüneyt Binatlı, “a.g.m”, s.304-315. 3 Cizye vergisi ile ilgili çalışmalar için bkz: Kazım Kartal, “Tanzimat Süresince Diyarbakır’ın Sosyal Ve Ekonomik Yapısı Üzerine Bir Değerlendirme (1847/1848)”, Edit: Oktay Bozan & Hakan Asan vd., Tanzimat’tan Günümüze Diyarbakır, C.1, Manas Yay., Ankara 2019, s.191-225; Kazım Kartal, “1848/1849 (1264) Tarihli Cizye Defterine Göre Kayseri’deki Rum Ve Ermeni Nüfusun Sosyo-Ekonomik Yapısı”, Kesit Akademi Dergisi, S.9, Eylül 2017, s. 446-468.; Kazım Kartal & Mustafa Ali Uysal, “Cizye Defterlerine Göre 19. Yüzyıl Ortalarında Diyarbakır’da Yaşayan Gayrimüslimlerin Demografik ve İktisadi Yapısı Üzerine Bir Değerlendirme”, Edit: İbrahim Özcoşar, Ali Karakaş vd., Osmanlıdan Günümüze Diyarbakır, Ensar yay., İstanbul 2018, s.223-256; Kazım Kartal; “19. Yüzyıl Ortalarında İstanbul’da Bir Semt: Kuzguncuk”, Tidsad, S.12, Eylül 2017, s. 381-395; Kazım Kartal- Osman Karacan, “1262 Tarihli Ml.Vdr.Cmh.D.0637 Nolu Behisni Sancağı Cizye Defterine Göre Gayrimüslimlerin Sosyo-Ekonomik Yapısı”, Tarihte Adıyaman: Devlet, Toplum ve Kültür, Edit: Kazım Kartal, Kevser Taşdöner, Fehminaz Çabuk, Ülkü Yancı, Sonçağ Yay., Ankara 2020, s.233-253. 4 Osmanlı devletinde küçükbaş hayvandan alınan bir vergidir. Detaylı bilgi için bkz: Feridun Emecen, “Ağnam”, TDVİA, C.1, İstanbul 1988, s.478-479. 5 Sözlük anlamı itibariyle “ticarî kazanç, artma, kâr” manasındaki ribh kökünden gelen ve “kazandırma, kâr hakkı tanıma” anlamlarına gelen murâbaha terim olarak anlamına baktığımızda bir malın alış fiyatı veya maliyeti üzerine belirli bir kâr oranı konarak satılmasıdır. Detaylı bilgi için bkz: İbrahim Kâfi Dönmez, “Murâbaha”, TDVİA, C.31, İstanbul 2006, s.148-152. 6 Cüneyt Binatlı, “a.g.m”, s.304-315. 1 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Osmanlı devletinde Tanzimat döneminde sanayi kuruluşları, genellikle sarayın ve ordunun ihtiyaçlarına yönelik üretim yapıyorlardı. Saray ve asker için üretim yapan işletmelerin kâra dayanmayan üretim anlayışı, tedarik-üretim-mal teslimi şeklinde akışını denetleyecek muhasebe kayıt sisteminin gelişimini sağlayabilmişti. Genellikle yabancı uyruklu ve bölgede yaşayan gayri müslimlerin1 yürüttüğü dışalım ve çoğunlukla ilk maddelere dayalı dışsatım kuruluşlarının muhasebeleri kendi dillerinde ve ihtiyaçları doğrultusunda yapıyorlardı. Bu muhasebe kayıtlarını devletin denetleme yetkisi olmadığı için ülkenin muhasebe düzeninin gelişmesine katkısı yoktu. Devlet vergisini fiziki mal hareketlerine dayalı olarak gümrüklerde alıyordu ve devletin istatistikleri de bu gümrük kayıtlarına dayanıyordu. Mahalli ihityaçları karşılayan küçük işletmelerin muhasebe kayıt gereksinimleri ise basit kayıtlarla muhasebe uygulamalarının gelişmesine pek katkıda bulunamıyordu. 2 Bu dönemde devletin sanayileşme hamlesi başarısızlıkla sonuçlandığı ileri sürülmektedir. Gerek yeni kuruluşlar gerekse var olan kuruluşların yenilenmesi Avrupa’dan dışalımı yapılan makine ve donanım ile Avrupa’dan gelen teknisyenler tarafından yapılıyordu. Bu kuruluşlarla birlikte devletin muhasebe kayıt düzeninde yatırımının tahmini ve gerçekleşen maloluş hesaplamalarına önem verilmeye başlandığı görülmektedir. Bu kuruluşlar kâr amaçlı olmadığı için muhasebe kayıt düzenleri de bu doğrultuda gelişme gösterememiş, daha çok üretim-teslim edilen mal hesaplamaları ve yönetimin el değiştirmesi esnasında devir teslim amaçlı envanter çalışmaları ile sınırlı kalmıştır.3. Nüfus ve vergi oranları ile ilgili yapılan çalışmalar için bkz; Nurullah Nehir, “1845 Nüfus Sayımlarına Göre Erzurum Vilayeti Ova Karyesi nüfusu”, XII International Congress on Social Sciences, Chine to Adriatic held in Afghanistan Faryab University, on October 23-24.2020; Nurullah Nehir, “1847 Nüfus Sayımlarına Göre Erzurum Vilayeti’ndeki Han ve Dükkanlarda Bulunan Rum Nüfus”, XII International Congress on Social Sciences, Chine to Adriatic held in Afghanistan Faryab University, on October 23-24.2020 2 Oktay Güvemli, Türk devletleri muhasebe tarihi: Tanzimat'tan-Cumhuriyet'e”, Cilt 3. Avcıol BasımYayınları İstanbul, 2000, s.42-43. 1 3 Abdullah Martal, Değişim Sürecinde İzmir’de Sanayileşme, 19.yüzyıl, İzmir 1998, s. 15 * * * * * 388 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Kazanın adı Tarih Aşar Vergisinden kalan taksit miktarı Bir sonraki aşar vergisi taksiti Tahsil edilen vergi Bedeli Aşar Taksidi evvel Keçibor lu Gönen Ağlasun Hoyran Uluborl u Eğirdir Ağros Barla İrle Yalvaç Afşar Burdur Gölhisa r Tarihi Kuruş 6 Temm uz 1846 6 Temm uz 1846 25 Mayıs 1846 6 Temm uz 1846 28 Hazira n 1846 11 Temm uz 1846 13 Temm uz 1846 28 Hazira n 1846 27 Hazira n 1846 13 Temm uz 1846 13 Temm uz 1846 13 Temm uz 1846 11 Temm 3816 * Par a 16 Kuru ş ----- Par a ----- Kuru ş ----- Par a ----- ----- ----- ----- ----- ------ ----- ---- ----- ----- ----- 2313 5 ---- 345 16 ------ ----- ----- ---- Kuru ş Par a Kuru ş Par a Topla m 2781 24 963 8 16 12420 557 28 7478 2617, 5 ----- ----- ---- ---- ---- ----- ----- ----- ---- 1000 0 ---- 2600 ---- ---- ---- ---- --- 4500 ---- ----- ---- ---- ---- 1117 4 32 ----- ---- ---- ---- 4744 32 ---- ---- ---- --- ---- ---- ---- ---- 3736 0 ---- ---- ----- ---- ----- 6600 ---- ----- ---- Taksidi sani 12 35555(Kuru ş) * * 8036 18036(Kuru ş) 389 4888 62 ---- ---- 4889 37848 (Kuruş) para 8 2137 0 ---- ---- ---- 21370 27970 2243 ----- Alınan aşar vergisi * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Tefenni Kemer hamid uz 1846 13 Temm uz 1846 23 Mayıs 1846 ----3468 ----- ---- ---- ---- ---- 1519 3 29 ----- ----- ----- ----- ----- ----- ----- ----- 174803(Kur uş) 21 (Para) 29% 44% Tahsil edilmiş vergi Taksidi evvel 6% Taksidi sani 21% Kalan vergi Şekil 1. Aşar vergisi miktarı 390 Şekil 1’de toplanması gereken toplam aşar vergisi ifade edilmiştir. Bu verginin %44 ünün tahsil edilmiş olduğu, %21 inin evvelden toplanan vergi olduğu ve %6 sının gecikmeli olarak elde dildiği görülmektedir. Toplam verginin %29 unun da bir sonraki taksitte ödenmesi gereken vergi olduğu anlaşılmaktadır. Tabloda 1 deki veriler incelendiğinde Keçiborlu, Gönen, Ağlasun, Hoyran, Uluborlu, Eğirdir, Ağros, Barla, İrle, Yalvaç Afşar, Burdur, Gölhisar, Tefenni, Kemer Hamid kazalarının iktisadi yapısı hakkında bilgi sahibi olmak mümkündür. Elde edilen vergilere baktığımızda Keçiborlu, gönen ve ağlasun kazalarında halkın vergi taksitin geciktirdiği görülmektedir. Bu durum aslında yöre halkının üretimde müşkül durumda olduğunu göstermesi açısında önem arz etmektedir. 1846 yılında toplanan vergilerde en çok vergi toplanan kazalar Gölhisar, Tefenni, Kemer Hamid kazalarının olduğu görülmektedir. Toplanan toplam vergi miktarı 174803 kuruş 21 para olarak kaydedilmiştir. Bu kazalar * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey arasında en çok vergi alınan kaza ise Kemer-ı Hamid kazası olmuştur. Tablo 1’deki vergileri dikkate aldığımızda bu kaza da 15193 kuruş vergi 29 para vergi alınarak en yüksek vergi veren kaza konumuna gelmiştir. Vergi miktarının fazla toplanması bu kazada tarım ürünlerinde ve bağ bahçe gibi ekilebilir alanlardan verimin de yüksek olduğunu göstermesi açısından önem arz etmektedir. İkinci sırada ise en çok toplanan vergi miktarı Ağros, Barla, İrle, Yalvaç, Afşar kazalarında olmuştur. Bu kazalarda toplanan vergi miktarı ise 37848 kuruş, 8 para olmuştur. Bu kazalarda en iyi tahsilat ise Afşar kazasında olmuştur. Bu durum Afşar kazasında diğer kazalara oranla zirai üretimin daha iyi olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Keçiborlu, Gönen, Ağlasun ise üçüncü sırada yer almaktadır. Gönen kazasında vergi toplanmadığı görülmektedir. En çok tahsil edilen vergi ise Ağlasun kazasında olmuştur. Varidat defterinin en sonunda ise toplam olarak kaydedilen 174803 kuruş 21 para olarak belirtilmiştir. SONUÇ Varidat defterleri, Osmanlı Devleti'nin umumî gelir kaynaklarını tespit etmek için tutulan defter türleridir. Osmanlı imparatorluğunun kuruluş ve yükselme dönemlerinde önceden tespit edilmiş kanunlara göre vergi almaktaydı. Bu kanunlar, mültezimler vasıtası ile uygulanırdı. Aşar vergisi Müslüman halktan alınan vergi çeşididir. Alınan bu vergi 1846 yılında Burdur, Kemer, Gölhisar, Afşar, İrla, Yalvaç, Barla, Ağros, Eğirdir, Hoyran, Uluborlu, Ağlasun, Gönen, Keçiborlu kazalarında toplanılmıştır. Genel olarak değerlendirildiğimizde Osmanlı Devletinin son dönemlerinde baş gösteren iktisadi anlamda bozulmalar bu kazada da etkisini göstermiştir. Vergilerin taksitinin gecikmiş olması hem yöre halkının zirai alanda istenilen verimi almadığı hem de vergi oranlarının yüksek olması nedeniyle halkın vergi taksitini geciktirdiği sonucunu bizlere göstermektedir. Yukarıda adı geçen kazalardan toplamda 174803 kuruş 21 para olarak vergi toplandığı görülmektedir. * * * * * 391 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Arşiv Kaynakları COA, ML. VRD.d. No:1353. KAYNAKÇA Asker, Ahmet & Emrah Yıldız; “Aşar Vergisi’nin Son Yıllarında Niğde Ve Civarındaki Suiistimaller Üzerine Bazı Gözlemler”, Turkish Studies, C.9, S.7, Ankara 2014, s.177-192. Afyoncu, Erhan; “Zeamet”, TDVİA, C.44, İstanbul 2013, s.162-164. Başdemir, Baykal; Osmanlı Vergi Sisteminde Öşür, Çağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı (yayınlanmamış yüksek lisans tezi), Mersin 2015, s.7. Dönmez, İbrahim Kâfi; “Murâbaha”, TDVİA, C.31, İstanbul 2006, s.148-152. Emecen, Feridun; “Ağnam”, TDVİA, C.1, İstanbul 1988, s.478-479. Güvemli, Oktay; “Türk Devletleri Muhasebe Tarihi: Tanzimat'tan-Cumhuriyet'e”, Cilt 3. Avcıol Basım-Yayın, İstanbul, 2000. 392 Karakaş, Mehmet; Tanzimat Dönemi Aşar Vergisi, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Anabilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2003. Kazım Kartal, “Tanzimat Süresince Diyarbakır’ın Sosyal Ve Ekonomik Yapısı Üzerine Bir Değerlendirme (1847/1848)”, Edit: Oktay Bozan & Hakan Asan vd., Tanzimat’tan Günümüze Diyarbakır, C.1, Manas Yay., Ankara 2019, s.191-225. Kazım Kartal, “1848/1849 (1264) Tarihli Cizye Defterine Göre Kayseri’deki Rum Ve Ermeni Nüfusun Sosyo-Ekonomik Yapısı”, Kesit Akademi Dergisi, S.9, Eylül 2017, s. 446468. Kazım Kartal & Mustafa Ali Uysal, “Cizye Defterlerine Göre 19. Yüzyıl Ortalarında Diyarbakır’da Yaşayan Gayrimüslimlerin Demografik ve İktisadi Yapısı Üzerine Bir Değerlendirme”, Edit: İbrahim Özcoşar, Ali Karakaş vd., Osmanlıdan Günümüze Diyarbakır, Ensar yay., İstanbul 2018, s.223-256. * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Kazım Kartal; “19. Yüzyıl Ortalarında İstanbul’da Bir Semt: Kuzguncuk”, Tidsad, S.12, Eylül 2017, s. 381-395. Kazım Kartal- Osman Karacan, “1262 Tarihli Ml.Vdr.Cmh.D.0637 Nolu Behisni Sancağı Cizye Defterine Göre Gayrimüslimlerin Sosyo-Ekonomik Yapısı”, Tarihte Adıyaman: Devlet, Toplum ve Kültür, Edit: Kazım Kartal, Kevser Taşdöner, Fehminaz Çabuk, Ülkü Yancı, Sonçağ Yay., Ankara 2020, s.233-253. Nurullah Nehir, “1845 Nüfus Sayımlarına Göre Erzurum Vilayeti Ova Karyesi nüfusu”, XII International Congress on Social Sciences, Chine to Adriatic held in Afghanistan Faryab University, on October 23-24.2020. Nurullah Nehir, “1847 Nüfus Sayımlarına Göre Erzurum Vilayeti’ndeki Han ve Dükkanlarda Bulunan Rum Nüfus”, XII International Congress on Social Sciences, Chine to Adriatic held in Afghanistan Faryab University, on October 23-24.2020. Martal, Abdullah Değişim Sürecinde İzmir’de Sanayileşme 19.yüzyıl, Dokuz Eylül Yay., İzmir 1998 393 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ANİZOTROPİK UZAYZAMANDA KLEİN-GORDON DENKLEMİNİN ÇÖZÜMÜNÜN GENEL GÖRELİLİK VE TELEPARALEL KURAMLARDA EŞDEĞERLİKLERİ ÜZERİNE Kenan SÖĞÜT Mustafa SALTI Oktay AYDOĞDU ÖZET Klein-Gordon denkleminin anizotropik Bianchi-I tipi bir uzayzamandaki çözümleri incelenmiştir. Karşılık gelen model, iki uzaysal yönde ışıma baskın ve bir uzaysal yönde doğrusaldır. Kütleçekim alanlarını tanımlayan çeşitli teoriler arasında Genel Görelilik (GR) en çok kullanılanıdır. Kütleçekim alanlarını tanımlayan alternatif bir teori de Teleparalel Teori'dir (TPT). GR'den farklı olarak, TPT'de burulma yerine eğriliğin kaybolduğu varsayılır. Bu çalışmada, Klein-Gordon denkleminin çözümlerinin bu iki teori arasındaki eşdeğerliği elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Genel Görelilik, Teleparalel Kuram, Klein-Gordon Denklemi. * * * * * 394 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ON THE EQUIVALENCE OF THE SOLUTION OF THE KLEIN-GORDON EQUATION IN ANISOTROPIC SPACETIMES IN GENERAL GERALITIVITY AND TELEPARALLEL THEORIES ABSTRACT Solutions of the Klein-Gordon equation in an anisotropic Bianchi-I type spacetime are investigated. The corresponding model is radiation dominated in two space and linear in the one space direction. Among several theories of describing the gravitational fields the General Relativity Theory (GRT) is the most used one. An alternative theory of describing the gravitational fields is Teleparallel Theory (TPT). Unlike the GRT, curvature is assumed to vanish instead of torsion in TPT. In the present study the equivalence of solutions of the Klein-Gordon equation (KGE) between these two theories is obtained. Key Words: General Relativity, Teleparallel Theory, Klein-Gordon Equation. * * * * * 395 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 1. INTRODUCTION The Teleparallel Theory (TPT) or teleparallelism is an alternative theory of the General Relativity Theory (GRT) of gravitational interactions that is also introduced by Einstein (Aldorovandi, 2013). They both give the same results for the equations of motion. GRT uses the Riemann spacetime while the TPT is developed in Weitzenböck spacetime. In GRT torsion vanishes in the first stages of the universe. But in TPT instead of torsion, curvature vanishes in the early stages. In the mathematical point of view, one of main difference between these two theories arises for the modified Lagrangians, that is the scalar fields coupled non-minimally to gravity or optional functions of T or R are taken into account (T is the scalar torsion, R is the Ricci scalar). These modifications of TPT contravenes the local Lorentz symmetry invariance and lead to six additional degrees of freedom. In a generic form, the Lagrangian can be written as function of both T and R, i.e. f(T,R) (Abedi, 2018). Gauge theory composes of the gauge transformation and gauge invariance concepts. The theory accompanied to leading study of Weyl in 1918 who has tried to unify the electromagnetism and gravitational interactions (O'Raifeartaigh, 1998). The TPT also was also proposed as a gauge theory initially. Then, it has been developed by Einstein as a new method known as Absolute Parallelism (AP) geometry (Einstein, 1929). Later, Möller studied Einstein's approach and investigated gauge theories for gravitational interactions and developed the Lagrange formulation of TPT (Möller, 1964; 1978). Finally in 1979, Hayashi and Shirafuji interpreted the TPT as a gauge theory for the translation group (Hayashi, 1979). Yet, both of these theories lead to the similar results and they have concluded an increasing interest compared to other formulations of gravitational interactions. Therefore this is only a matter of agreement that the existance of gravitational fields generates a curvature or torsion in the geometry of the spacetime. In the present study, we aim to find exact solutions of the KGE in an anisotropic Bianchi-I type spacetime by using GRT and TPT formalisms. The spacetime model is radiation dominated in two space and linear in the one space direction. Corresponding metric is given by (Duru, 1993): * * * * * 396 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 𝑑𝑠 2 = 𝑑𝑡 2 − 𝛼 2 𝑡 (𝑑𝑥 2 + 𝑑𝑦 2 ) − 𝛽2 𝑡 2 𝑑𝑧 2 (1) where 𝛼 and 𝛽 are arbitrary constants. The structure of the article will be as follows: In Section 2 exact solution of the KGE will be obtained by following GRT formalism. In Section 3 same problem is investigated via TPT formalism. Finaly we discuss the results in Section 4. Throughout the paper, Greek indices run from 0, ..., 3 and the Heaviside units c=ℏ=1 are used. 2. EXACT SOLUTION OF KGE IN GRT The KGE representing the relativistic spinless particles is given as follow (Haro, 2008) 𝑔𝛼𝛽 ∇𝛼 ∇𝛽 Φ − (𝑚2 + 𝜉𝑅)Φ = 0 (2) where, ∇𝛼 is covariant derivative, R is the scalar curvature and 𝜉 is the dimensionless coupling constant which will be set to zero for our problem. which is written as 𝑔𝜇𝜈 and its inverse is 1 0 0 −α2t = ( 0 0 0 0 𝑔𝜇𝜈 1 0 0 −1/α2t = 0 0 0 (0 0 0 −α2 t 0 0 0 −1/α2 t 0 𝑔𝛼𝛽 is the metric tensör 0 0 ) 0 (3) −β2 t2 0 0 0 −1/β2 t2 ) (4) By using the corresponding components of the metric in Eq.(2) we obtain the following differential equation * * * * * 397 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey [ 0 𝑑2 1 𝑘2 + α2t (𝑘𝑥2 + 𝑘𝑦2 ) + β2𝑧t2 − 𝑚2 ] 𝜑 = 𝑑𝑡 2 ⃗ (5) where we defined Φ = 𝜑(𝑡) 𝑒 𝑖𝑘∙𝑥 . Definition: The Whittaker differential equation is given by (Komke,1967), [ 𝑑2 𝑑𝑡 2 0 + 1 −𝜇2 4 ƶ2 𝑘 1 + 𝑧 − 4] 𝐹 (𝑧 ) = (6) and general solutions of this equation are 𝐹 (𝑧) = [𝐴 𝑊𝑘,𝜇 (𝑧) + 𝐵𝑀𝑘,𝜇 (𝑧)] (7) By defining a new variable as 𝜌 = 2𝑚𝑡 one gets 1 𝑘𝑧2 1 𝑑2 2 2) ( ) (𝑘 [ 2+ + 𝑘 + 𝑥 𝑦 2 2 2 − ]𝜑 𝜌 4 𝑑𝜌 2mα ρ β ρ =0 398 (8) which is similar to the Whittaker equation, and its exact solutions are Whittaker functions obtained as follow 𝜑 (𝜌 ) = 𝐴 𝑊𝑘,𝜇 (𝜌) + 𝐵 𝑀𝑘,𝜇 (𝜌) 1 where A, B are costant coefficients, 𝜇 = √4 − 𝑘𝑧2 𝛽2 and 𝜅 = (9) 2 𝑘𝑥2 +𝑘𝑦 2𝑚𝛼 2 . 3. EXACT SOLUTION OF KGE IN TPT The TPT theory is studied in Weitzenböck spacetime and uses non-trivial tetrad fields. The Weitzenböck connections are derived from tetrads as follows (Aldorovandi, 2013), * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ̇𝜌 = Γ𝜈𝜇 ℎ𝜌 𝑎 𝜕𝜇 ℎ𝑎 𝜈 (10) For the tetrad ℎ𝑎 𝜇 , the spacetime is related to tangent space metrics as 𝑔𝜇𝜈 = ℎ𝑎𝜇 ℎ𝑏 𝜈 𝜂𝑎𝑏 (11) where 𝜂𝑎𝑏 is the metric tensor of Minkowski spacetime. The torsion of the Weitzenböck connections is defined as below ̇𝜌 − 𝑇̇ 𝜌𝜇𝜈 = Γ𝜈𝜇 ̇𝜌 Γ𝜇𝜈 (12) and contortion of the Weitzenböck torsion is given by 𝜌 𝜌 1 𝐾̇ 𝜌𝜇𝜈 = 2 (𝑇𝜇̇ 𝜈 + 𝑇̇𝜈 𝜇 − 𝑇̇̇ 𝜌𝜇𝜈 ) (13) The KGE describing scalar field is given in the TPT (Aldorovandi, 2013) as 399 {𝜕𝜇 𝜕𝜇 + (Γ̇𝜇𝜆𝜇 − K̇𝜇𝜆𝜇 )𝜕 𝜆 + 𝑚2 }𝜙 = 0 (14) By using the metric (1), the non-vanishing Weitzenböck connections are 𝛼 ̇3 ̇ 1 = Γ20 ̇2 = , Γ30 Γ10 2√𝑡 = 1 𝑡 (15) and non-vanishing contortions are 𝛼2 1 , 𝐾̇ 0 33 = −𝛽2 𝑡 , 𝐾̇ 1 01 = 𝐾̇ 2 02 = − , 𝐾̇ 3 03 2 2𝑡 1 (16) =− 𝑡 𝐾̇ 011 = 𝐾̇ 0 22 = − where the dot represents the Weitzenböck spacetime quantities. By insertion of nonvanishing Weitzenböck connections and contortions into the Eq.(14), we get * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey [ 0 𝑑2 𝑘2 1 2 𝑑 + 𝛼2 𝑡 (𝑘𝑥2 + 𝑘𝑦2 ) + 𝛽2𝑧𝑡 2 + 𝑡 𝑑𝑡 + 𝑚2 ] 𝜑 = 𝑑𝑡 2 (17) ⃗ where we defined 𝜙 = 𝜑(𝑡) 𝑒 𝑖𝑘∙𝑥 . After defining 𝜑(𝑡) = 𝑡 −1 𝐹(𝑡) one obtains 1 𝑘𝑧2 𝑑2 [ 2 + 2 (𝑘𝑥2 + 𝑘𝑦2 ) + 2 2 + 𝑚2 ] 𝐹(𝑡) α t 𝑑𝑡 β t =0 (18) If we make a change of variable as 𝜌̃ = 2𝑖𝑚𝑡 then, we have 𝑑2 1 1 𝑘𝑧2 2 2) ( ̃) [ 2+ (𝑘 + 𝑘 + 𝑥 𝑦 2 − ]𝐹 𝜌 2 2 𝑑𝜌̃ 4 2imα ρ̃ β ρ̃ =0 (19) which has again Whittaker equation form and its solutions are Whittaker functions, 𝐹 (𝜌̃) = 𝐴̃ 𝑊𝜅̃,𝜇̃ (𝜌̃) + 𝐵̃ 𝑀𝜅̃,𝜇̃ (𝜌̃) 2 2 (20) 2 𝑘𝑥 +𝑘𝑦 𝑘 1 where 𝐴̃, 𝐵̃ are costant coefficients, 𝜇̃ = √4 − 𝛽𝑧2 and 𝜅̃ = 2𝑖𝑚𝛼2 . Thus, differential equation of the KGE has the similar form in both theories of the gravitational interactions, in GRT and TPT. 4. CONCLUSION In the present study, we have obtained the corresponding differential equation of KGE in the GRT and TPT for an anisotropic Bianchi-I type metric. We compared the resulting forms of the equations for both descriptions and showed the TGT version of the KGE for the given metric is completely equivalent to KGE in GRT. Exact solutions are obtained in terms of Whittaker functions. As far as we review the literature, we see that the KGE is in general studied within the GRT formulation of gravity. Comparision of the TPT * * * * * 400 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey results with these was one the motivation of our study and we conclude that TPT and GRT give the same results for KGE. Therefore, TPT can be used as an alternative theory for deriving wave functions for scalar spinless particles. 401 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey REFERENCES Abedi, H., Capozziello, S. (2018). Gravitational Waves in Modified Teleparallel Theories of Gravity, Eur. Phys. J C Part. Fields 78, 474, 6 pp. Aldrovandi, R. and Pereira, J. G. (2013). Teleparallel Gravity, Springer, Dordrecht, eBook, Netherlands. Duru, İ. H. (1993). On the massless field production in anisotropic spacetimes, Tr. J. Phys., 17, 710-715. Einstein, A. (1929). On unified field theory, Sitzber. Preuss. Akad. Wiss. 18. Haro, J, Elizalde, E. (2008). On particle creation in the flat FRW chart of de Sitter spacetime, J. Phys. A: Math. Theor. 41, 372003. Hayashi, K. and Shirafuji, T.( 1979). New General Relativity, Phys. Rev. D. 19, 3524, Komke, E. (1967). Mathematik und Ihre Anwedungen in Physik und Technik, Geest und Portig, Leipzig, Germany. Möller, C. (1964). Relativistic Theories of Gravitation, Pergamon Press. Möller, C.: K.( 1978). On the crisis in the theory of gravitation and a possible solution, Dan. Vidensk. Selsk. Mat. Fys. Skr. 89, 13. O'Raifeartaigh, L.(1998). The Dawning of Gauge Theory, Princeton University Press, Princeton * * * * * 402 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey ТРАДИЦИИ АНТОЛОГИЙ: ПРОИЗВЕДЕНИЙ МУТРИБИ САМАРКАНДИ КУРБОНАЛИЕВА Махфират Садуллаевна старший преподаватель кафедры Таджикской филологии и восточных языков Термезского государственного университета АННОТАЦИЯ В статье описываются особенности “Тазкират-уш-шуаро” во взаимосвязи с другими методами. Наша цель - представить, с одной стороны, историю вторжений в персидскую литературу, а с другой - влияние творчество Мутриби на более поздние антологии. В этой точки зрения мы старались сравнительно анализировать антологию Мутриби Самарканди”Тазкират-уш-шуаро” с антологиями трёх учёных:Такиуддин Балёнийнинг “Арафат-уш-ошикин”,Аликулихана Догистани “Рияз-уш-ошикин”, Лачхми Нарайина “Шоми гарибон”. Наши наблюдения показали, что “Тазкират-уш-шуаро” является не только важным источником для изучения научной и литературной и культурной жизни Мовароуннахра, но также и визичении литературной среды Хорасан и Индостана. Несмотря на то, что авторы “Арафот-ул-ошикин”,”Рияз-уш-шуар”, и “Шоми гарибон” не оброщались к источникам было видно влияние на них произведения Мутриби “Тазкират-уш-шуаро”. Ключевые слова- Мутрибий Самаркандий, “Тазкират-уш-шуаро”, “Арафот-улошикин”, “Рияз-уш-шуаро”, “Шами гарибон”, традиции, сравнения, новаторство,влияние. Как уже отмечалось выше, становление и развитие, а также совершенствование жанра антологии в Маверауннахре приходится на XVI-XVII век. В настоящем разделе уделяется большое внимание изучению влияния “Тазкират-уш-шуаро” на антологии, составленные в последующие периоды. Ранее были подробно исследованы стилистика и особенности языка Мутриби на примере “Тазкират-уш-шуаро”, написанной в уникальном стиле и языке. Сравнительный и сопоставительный анализ, исследование общих особенностей и уникальности “Тазкират-уш-шуаро” с другими * * * * * 403 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey антологиями, являющиеся одной из важнейших подходов в исследовании жанра персидско-таджикской литературы будут способствовать определению влияния произведения Мутриби на другие антологии, а также его роли в истории этого жанра. Несмотря на то, что исследование вопроса влияние “Тазкират-уш-шуаро” на другие антологии, в частности, на творчество отдельных поэтов, будет иметь долгий и углубленный характер нами предпринята попытка вкратце сравнить антологию Мутриби с несколькими другими антологиями. Кроме того, для определения роли “Тазкират-уш-шуаро” Мутриби среди антологий, составленных после XVII века и ее влияние на последующее развитие жанра, нами осуществлен ее сравнительный анализ с тремя другими антологиями - “Арафот-ул-ошикин” Такиуддина Мухаммада Авхади Даккаки Баляни, “Рияз-уш-шуаро” Аликулихона Вола Дагистани и “Шоми гарибон” Лачхми Нарайина Шафика и предшествуя аналитическому исследованию, хочется отметить несколько кратких аспектов об упомянутых антологиях и их авторах: “Арафот-ул-ошикин”является одним из выдающихся произведений Мухаммада Авхади и признано одной из самых ценных поэтических антологий персидскотаджикской литературы. Указанное произведение составлено в 1022/1613-1024/1615 гг. (16, 23-23) Без сомнений, что Такиуддин Авхади при составлении указанной антологии использовал следующие ранее составленные антологии: “Лубоб-ул-албоб” Мухаммада Авфи Бухорои, “Чахор макола” Низами Арузи Самарканди, “Тарихи Байхаки”, “Ширазноме” Ахмада ибн Абулхайра Заркуба, “Низам-ут-таворих”, “Хабиб-ус-сияр” Хондамира, “Тарихи Хумоюни”, “Тарихи Шохрухи”, “Тазкират-ушшуара” Давлатшаха Самарканди, “Маджалис-ун-нафаис” Амир Алишера Наваи, “Макалат-ул-абрар” Рукнуддина Яхйя Ширази (16, 47-49) и др. Среди указанных антологий наибольшее и глубокое влияние на произведение Таки Авхади оказали “Лубаб-ул-албаб” Авфи Бухорои, “Тазкират-уш-шуара” Давлатшаха, “Тарихи Байхаки” и несколько других. “Рияз-уш-шуаро” также является из числа общих антологий, которая охватывает сведения о поэтическом творчестве 2594 поэтов и составлена в 1167/1748 году Аликулиханом Вола Дагистани. Упомянутое произведение начинается с поэта Абулхасана Харакани и заканчивается Яхйяханом Якто. Аликулихан Вола родился в 1124/1721 году в Исфахане (17, 19). Его предки были арабского происхождения, сам же он является одним из известных поэтов XVIII века. Скончался в 1170/1757 году в возрасте 46 лет (17, 36). Кроме антологии, его перу принадлежит поэтический диван, состоящий приблизительно из семи тысяч бейтов (14, 662). Антология “Шоми гарибон” Лачхми Нарайина Шафика, являющимся одним из выдающихся литераторов, историков и писателей своего периода, не имеет большой популярности в научных кругах, однако в связи с тем, что произведение написано о поэтах, мигрировавших на Индийский полуостров, оно имеет особое литературное значение. * * * * * 404 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Полное имя составителя антологии - Мотхар Лачхми Нарайин, его поэтический псевдоним - Шафик (15, 439). Его предки были из племени Кехтари-Капур Индии (7, 1518), выходцами Лахора (8, 395; 6, 235; 15, 439). Шафик родился в городе Аврангабад Дакана в 1158/1745 году (15, 439). Год смерти Шафика в большинстве источниках указан в 1113/1702 год (8, 400; 6, 236, 14, 48) и 1223/1808 год (15, 440). Литературное наследие Лачхми Нарайина Шафика охватывает множество историколитературных произведений, таких как “Шоми гарибон”, “Чаманистони шуара”, “Гули рано”, “Реалии Индии”, “Танмики шигарф”, “Маасири Осафи”, “Маасири Хайдари”, “Холоти Хайдарабад” и “Бисат-ул-ганаим”, среди которых “Шоми гарибон” имеет наибольшую литературную и историческую ценность (19, 28-32). Антология “Шоми гарибон” является одной из важнейших произведений Лачхми Нарайина Шафика и написана в течение пятнадцати лет, в период с 1182-1197/17681783 гг. Таким образом хорошо прослеживается влияние антологии Мутриби по нескольким общим чертам. Например, Мутриби Самарканди в “Тазкират-уш-шуара” приводит биографию Даи Андижани следующим образом: “Даи Андижани был мудрым человеком и был искусен в поэзии. В Бухаре имел комнату в медресе Мир Араб. В конце концов усилиями некоторых родственников женился, далее в связи с неурядицами и от склочности супруги сбежал в Индостан, стал проживать в Гуджарате...” (18, 303-304). Однако Мухаммад Авхади Баляни в биографии Даи также приводит следующее: “Кладезь внутреннего и скрытого совершества, Мавляна Даи Андижани. Человек суфийских воззрений, немногословный, задумчивый, радостный от своего состояния, неженатый, склонный к одиночеству и затворничеству. Обладатель глубокого ума и эрудиции. Большинство времени провел в Кашане и он является старшим братом Малик Тайфура Андижани, о котором мы еще упомянем. В Исфахане несколько раз удостаивался его встречи пока он был в здравии и сейчас же “ал-илму индаллахи” (то есть, Аллаху известно). (2, 1319). Аликулихан Вола, приводит следующие сведения из биографии Даи: “Человек суфийского склада, прекрасный писарь, большее время прожил в Кашане. Он является старшим братом Малика Тайфура, современника Шаха Аббаса Мази. (10, 793). При сравнении трех антологий обнаруживается, что в сведениях, приведенных Мутриби Самарканди, Мухамад Таки Авхади и Аликулихан Вола, имеются незначительные, но все же видимые различия. Автор “Тазкират-уш-шуаро” начинает описание с упоминания имени поэта, далее приводит его нисбу, сведения об учебе в медресе Мир Араб Бухары, далее его путешествие в Индостан в связи с “разладом и склочностью супруги”, его проживание в Гуджарате, что отсутствует в двух других антологиях. Мухаммад Авхади в своей антологии приводит биографию Даи * * * * * 405 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Андиджани, однако оставляет без особого внимания важные сведения, приведенные Мутриби. При исследовании сведений трех антологий было установлено, что Мухаммад Авхади встречался с Даи Андижани, Аликулихан Вола приводит множество деталей из его жизни, сведения Мутриби о Даи Андижани наиболее ценны. Как уже упоминалось, о знакомстве Авхади с Даи, о новых и неизвестных сведений о его жизни, встречи Авхади в последние годы жизни Даи, никаких сведений о молодости и семье, указанных в антологии Мутриби, у него не имеется. По нашему мнению, если бы Мухаммад Авхади после приведения имени и места проживания, также привел сведения о годе и месте рождения, годе кончины, поэтическом диване или его отсутствии, ценность его сведений была бы неоценима. Сведения Аликулихана Вола имеют второстепенное значение по отношению сведений Мутриби по той причине, что он жил спустя век и описал его биографию по уже существующим источникам. В других случаях сведения Мутриби приводятся в изысканном стиле, посредством кратких и красивых фраз, описывая важные жизненные периоды поэтов. Например, Мутриби приводит биографию Хаяти Гелани следующим образом: “Хаяти Гелани вырос в провинции Индостан, был приближен ко двору Мирзахана, искусный поэт...”(18, 398). Также Аликулихан Вола после биографии приводит 9 бейтов из поэзии Хаяти (9, 587588), от приведения которых мы воздержимся. Важным фактом, обнаруженным при сравнении антологий, стало то, что в связи с меньшей популярностью антологии Мутриби последующие составители поэтических антологий не уделяли должного внимания его сведениям. Лачхми Нарайин Шафиқ, опираясь на сведения “Тазкираи Насрабади” и “Хизонаи Омира” о поэте Хаяти Гелони, сообщает о нем следующее: “Хаяти Гелани обладал ясным умом и был искусным во многих жанрах поэзии. Из провинции прибыл в Индостан и с помощью Хакима Абулфатха, который также был уроженцем Гелана, стал приближенным ко двору Акбаршаха, обрел милость шаха и его сына, в конце жизни также был приближенным ко двору Хони Хонон и в 1015/1606 отдал бразды жизни создателю мира”. Далее приводит четыре бейта из поэзии Хаяти Гелани (20, 82-83). В сведениях, приведенных Авхади, Аликулиханом Вола и Нарайином Шафиком можно найти сведения, отсутствующие в антологии Мутриби. Например, о его умиротворенной жизни в Индостане, нахождении на службе у Акбаршаха и Джахангиршаха, службе при дворе Хона Хонона в конце жизни, удостаивании поэта Джахангиршахом мерой золота равной его весу, о славе и авторитете при дворе, о совершенстве в поэтическом искусстве, наличии поэтического дивана, обладании уникальным поэтическим талантом и др. Однако, приведенные выше факты из * * * * * 406 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey биографии поэта Хаяти Гелани, относятся к концу его жизни, важные сведения о молодой поре, сведения о его жизни до отъезда имеются у Мутриби. Также необходимо отметить, что указанные сведения другими составителями антологий использовались мало. Аликулихан Вола при описании биографии Аниси Ираки приводит: «Он был из рода Шамлу, был искусным оратором, умелым всадником на поле умозаключений. Сад его мыслей подобен райскому саду, его поэзия заслуживает тысячу похвал. Из рода Шомлу произошло множество известных деятелей, особенно те, чьё совершенство всегда воспевалось, в числе которых и бесподобный поэт Аниси. В правление Акбаршаха прибыл в Индостан, был в услужении у покойного Хони Хонон, и умер в то время. Известно его масневи “Махмуд и Аяз” и воистину, сказано оно очень хорошо” (9, 251). Далее после биографии Аниси Аликулихан привел 32 бейта из его поэзии (9, 251-253). Лачхми Нарайин Шафик приводит следующие сведения об Аниси:”Аниси Шомлу, имя ему Юликулибек, единственный в своем роде поэт и блистательный умом. Родом он из Херата. Какое-то время был в лагере Джарга в приближении Аликулихана Шомлу - правителя тех мест, и так как имел отношении к поэзии, ему было вверено следить за библиотекой. После казни правителя от рук Абдуллахана, он отбыл в Индостан и дела его пошли в гору от милости Абдуррахима Хони Хонон. Говорят, что в опьянении он вспомнил, что хочет съесть свежие листья табака с мясом. Сварил и съел, и в его натуру проник яд. В городе Бурханпур в тысячу тринадцатом году умер. Он начал масневи “Махмуд и Аяз”, смерть не дала ему возможности его закончить... Оценка поэтического мастерства, критичный взгляд на поэзию встречается иногда в антологии Авхади, Аликулихана Вола и Нарайина Шафика, однако во многих случаях сведения антологии Мутриби Самарканди чаще всего более подробны и наиболее детализированы, в отличии от трех других антологий. Например, подобное прослеживается в биографии Вахши Бафики в сравнении со сведениями “Арафат-улашикин” (5. 4076; 18, 346-348), Васили Марвази (5, 4055; 18, 352-361), Мухлиси (5. 4648-4649; 18, 455-458), Ликаи Самарканди (4, 3253; 18, 445-446), Садики Халваи (3, 2100; 18, 600-601), в сравнении со сведениями “Рияз-уш-шуаро” о биографии Абдуллахана (11, 1433; 18, 133-139), Мавляна Мушфики Бухорои (12, 2126; 18, 463465), Фигари Самарканди (11, 1651; 18, 571-572), в сравнении со сведениями “Шоми гарибон” о биографии Джафарбека Казвини (20, 68; 18, 279-280), Мушфики Бухорои (Мерви) (20, 234; 18, 463-465), Фариги Хирави (20, 200; 18, 578-579) и др. В антологии Мутриби о биографиях указанных выше поэтов содержатся факты из жизни и природе их поэзии, приведенных опираясь на произведения, используя методы исследования великих поэтов, таких как Абдуррахман Джами, Давлатшах Самарканди, Ходжа Хасана Нисари, а также уделяя внимание священным аятам и хадисам, содержащимся в них, что является важной отличительной чертой данной антологии, не существующей в трех других исследуемых антологиях. Например, Мутриби в биографии Васили указывает на псевдоним Марвази, его дружбу с дервишем по * * * * * 407 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey имени Ходжа Мухаммад Саид, близость с Ходжа Хасаном Нисари, обучение азам поэзии у него, отъезд в Индостан и службу в при дворе Хумаюншаха (18, 352-353), о чем в “Арафат-ул-ашикин” сведений нет (5, 4055). Также при отборе образцов из поэзии Васили антология Мутриби имеет преимущества перед антологией Авхади. Такой же подход можно проследить и в описании биографии Ликаи Самарканди. Мутриби приводит: “Ликаи Самарканди обучился, достиг богословской степени, после постижения сути хадиса “ал-Канаату канзун ло йафна” избрал путь довольства и избегал корысти и страстей. Указанное досточтимое лицо был подобен чистому душой дервишу и молился удивительным образом, его поклон и коленопреклонение выполнял прекрасно...” (18, 345-346). В ходе исследования подходов Мутриби в жизнеописании в сравнении с подходами Мухаммада Таки Авхади, Аликулихана Вола Дагистани и Лачхми Нарайина Шафика мы пришли к заключению, что указанные авторы уделяют больше внимания красочному и высокопарному описанию в начале биографий поэтов, Мутриби напротив концентрирует внимание на важных деталях. Несмотря на то, что в некоторых случаях сведения антологий “Арафат-ул-ашикин”, “Рияз-уш-шуара” и “Шоми гарибон” дополняют антологию “Тазкират-уш-шуара”, детализация, точность, авторский подход к описанию придают ей наибольшую ценность. В связи с тем, что Мутриби Самарканди в своей антологии упоминает 35 поэтов, мигрировавших в Индостан, мы решили в конце данного раздела отдельно сравнить сведения “Тазкирату-ш-шуара” со сведениями “Шоми гарибон”, так как поэтымигранты у Нарайна Шафика упоминаются в количестве 8 поэтов: Аниси Ираки Юликулибег (20, 28), Джандуи Бухорои, Джафарбег Бахши (20, 68), Хаяти Гелани (20, 82), Мушфики Бухорои (20, 234), Урфи Ширази (20, 174), Фариги (20, 200), Разми (20, 113). Как уже отмечалось, Мутриби очень точен в деталях, краток, не допускает многословия, однако и у него в некоторых случаях встречается множество красноречивых оборотов и отход от основной цели. Например, при описании жизни Садика Халваи он отмечает: “Садик - знатный поэтический псевдоним, Кадия Мухаммада Садика ал-Охунд, чьи славные качества и его сияние произошло и блещет и не нуждается в прославлении. Его благородная особа украшена добрыми поступками и деяниями, основы его знаний таковы, что пером на двух языках невозможно описать его поэзию в течении многих годов и веков. Множество из ученых-богословов пользовались его благодеяниями”. После данных эпитетов описывает биографические факты из жизни поэта, о месте рождения, обучении, странствиях, службе при дворе Хумаюншаха, паломничестве, совершенства в науках и кончине: “Его благословенное рождение осуществилось в богом хранимом, райском городе Самарканд, обучался наукам и ремеслам там же. В ходе сравнительного анализа биографии Садика Халваи было установлено, что “Тазкират-уш-шуара” Мутриби по сравнению с антологией Нарайина Шафика “Шоми * * * * * 408 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey гарибон” обладает большей научно-исторической ценностью, так как сведения, приведенные Мутриби, намного подробней сведений Нарайина Шафика по многих аспектам. Во-первых, сведения о нисбе, происхождении Халваи, служение наставником в Медине, деятельность Халваи в должности в Самарканде, наличие поэтического дивана, трактатов и книг, сведения о возрасте более восемьдесяти лет, год кончины (1005/1597) и место погребения имеют важное литературное и историческое значение и отсутстуют в антологии Нарайина Шафика. Во-вторых, Мутриби имел честь личного знакомства с Садики Халваи, был его собеседником, что доказывает достоверность сведений антологии “Тазкират-уш-шуара”. В третьих, Мутриби мастерски представляет сведения в стилистике рифмованной прозы, умело сочетая с хадисами и кораническими аятами, что является отличительной особенностью языка «Тазкират-уш-шуара». Такое явление встречается в персидскотаджикских антологиях нечасто, так как “Тазкират-уш-шуара” Мутриби является специфической антологией, антология “Шоми гарибон” является общей, однако специализированной на поэтах, мигрировавших в Индостан. В связи с этим, лишь немного поэтов, упомянутых в “Тазкират-уш-шуара” упоминаются в «Шоми гарибон», однако в процессе исследования было установлено, что в некоторых случаях Нарайин Шафик использует сведения Мутриби, однако по степени достоверности и точности антология “Тазкират-уш-шуара” опережает антологию “Шоми гарибон”. Примером тому служат биографии поэтов Хаяти Гелани (20, 82; 18, 398), Урфи Ширази (20, 174; 18, 563-565), Фариги (20, 200; 18, 578-579), Разми (20, 113; 18, 634-635) и др. Несмотря на это, большинство поэтов, живших в период жизни Мутриби Самарканди, упомянутых в антологиях “Арафат-ул-ашикин”, “Рияз-уш-шуара” и “Шоми гарибон”, не упоминаются в “Тазкират-уш-шуаро”. Мутриби рассказал в своей антологии примерно о двухстах поэтах-современниках родом из Маверуннахра, например из Самарканда, Бухары, Ташкента, Балха и Бадахшана, принадлежащих поэтическому кругу упомянутых регионов, однако количество упомянутых им поэтов в антологиях “Арафат-ул-ашикин”, “Рияз-уш-шуара” и “Шоми гарибон” составляет лишь 20-30 поэтов. Другим преимуществом сведений антологии “Тазкират-уш-шуара” является то, что биографические факты и сведения о поэтическом мастерстве и стилистике поэтов, почерпанные Мутриби во время написания своей антологии, вероятно не были доступны другим составителям антологий. Поэтому в трех других исследуемых антологиях, кроме упоминания антологий и их составителей, о других исторических, научных, религиозных источниках и произведениях не упоминается. Следует отметить, что “Тазкират-уш-шуаро” Мутриби Самарканди наряду с биографиями и образцами поэзии поэтов-современников автора, также содержит сведения о литературно-поэтических кругах, о развитии персидско-таджикского языка и литературы XVI-XVII веков, которые служат единственными и основным * * * * * 409 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey источниками того периода и получившие такую же историко-литературную ценность, как “Тазкират-уш-шуаро” Давлатшаха Самарканди. В целом, о статусе антологии “Тазкират-уш-шуара” в персидско-таджикской литературе, ее влиянии и роли в развитии традиций жанра антологии можно сделать следующие выводы: 1. “Тазкират-уш-шуаро” является антологией, играющей важную роль в исследовании научно-литературной и культурной ситуации Маверауннахра и Индии в XVI-XVII веках. 2. В большинстве случаев и сведениях, приведенных авторами антологий “Арафат-ул-ашикин”, “Рияз-уш-шуаро” и “Шоми гарибон” сведения “Тазкират-уш-шуаро” их опережают, в некоторых случаях имеют более подробный и детальный характер. 3. Принцип составления и особая стилистика, использованные Мутриби Самарканди в “Тазкират-уш-шуара”, не прослеживаются в “Арафат-улашикин”, “Рияз-уш-шуара” и “Шоми гарибон”. К этому относится использование притч и рассказов, применимо к некоторых жизненным ситуациям поэтов, взятых из произведений Саади, Маджджа Хафи, Абдуррахмана Джами и др., использование хадисов и коранических аятов при изложении, при необходимости критический взгляд и оценка поэтического мастерства с точки зрения Мутриби; 4. В связи с составлением “Тазкират-уш-шуара” в краткие сроки и в регионе основательно развитой науки и литературы, антология по причине соблюдения традиций и канонов жанра антологии содержит относительно небольшой объем сведений, однако подходы и принципы составления антологии Мутриби оставили ощутимый след в написании последующих антологиях и сохранили исконную природу и традиции частных антологий, содержащихся в антологии “Тазкират-уш-шуара”. * * * * * 410 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey Использованная литература: 1. Авхади, Такиуддин Мухаммад. Арафат-ул-ашикин ва арасату-л-арифин / Предисловие, редак. и кор. Саййида Мухаммада Наджи Насрабади. –Т.1. – Тегеран: Асотир, 1388. на перс. языке 2. Авхади, Такиуддин Мухаммад. Арафат-ул-ашикин ва арасат-ул-арифин / Предисловие, редак. и кор. Саййида Мухаммада Наджи Насрабади. –Т.2. – Тегеран: Асотир, 1388. на перс. языке. 3. Авхади, Такиуддин Мухаммад. Арафат-ул-ашикин ва арасат-ул-арифин / Предисловие, редак. и кор. Саййида Мухаммада Наджи Насрабади. –Т.4. – Тегеран: Асотир, 1388. на перс. языке. 4. Авхади, Такиуддин Мухаммад. Арафат-ул-ашикин ва арасат-ул-арифин / Предисловие, редак. и кор. Саййида Мухаммада Наджи Насрабади. –Т.5. – Тегеран: Асотир, 1388. на перс. языке. 5. Авхади, Такиуддин Мухаммад. Арафат-ул-ашикин ва арасат-ул-арифин / Предисловие, редак. и кор. Саййида Мухаммада Наджи Насрабади. –Т.6. – Тегеран: Асотир, 1388. на перс. языке. 6. Ахмад Сиддик Хасанхан, Навваб. Шамъи анджуман. Издательство Шохиджахани, 1293. -584с. на перс. языке. – Калькутта: 7. Барзгар, Хусайн Шафик Аврангабади. Донишномаи адаби форси. –Т.4, раздел 2. – Тегеран, 1380. –С.1518-1519. на перс. языке. 8. Гупомуи, Мухаммад Кудратуллах. Натаидж-ул-афкар / Стараниями Ардашера Набишахи. – Бомбей: Издательство Султани, 1336. -800с. на перс. языке. 9. Дагистани, Аликулихан ибн Мухаммадали Вола. Риёз-уш-шуара / Предисловие, кор. и редакт Мухсина Наджи Насрабади. –Т.1. – Тегеран: Асотир, 1384. 10. Дагистани, Аликулихан ибн Мухаммадали Вола. Риёз-уш-шуара / Предисловие, кор. и редакт Мухсина Наджи Насрабади. –Т.2. – Тегеран: Асотир, 1384. 11. Дагистани, Аликулихан ибн Мухаммадали Вола. Риёз-уш-шуара / Предисловие, кор. и редакт Мухсина Наджи Насрабади. –Т.3. – Тегеран: Асотир, 1384. 12. Дагистани, Аликулихан ибн Мухаммадали Вола. Риёз-уш-шуара / Предисловие, кор. и редакт Мухсина Наджи Насрабади. –Т.4. – Тегеран: Асотир, 1384. 13. Каримов У. Таджикская литература в XVI веке. – Душанбе: Дониш, 1985. на тадж. языке * * * * * 411 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 14. Маани, Ахмад Гулчин. История персидских антологий. -Т.1. – Тегеран: Издательство Китобхонаи Саноӣ, 1363. на перс. языке. 15. Накави, Алириза. Персидские антологии в Индии и Пакистане. – Тегеран: Учреждение научной периодики, 1343. -574с. на перс. языке. 16. Насрабади, Саййид Мухаммад Наджи. Предисловие редактора // Арафат-улашикин ва арасат-ул-арифин. –Т.1. – Тегеран: Асотир, 1388. –С.15-74. на перс. яз. 17. Насрабади, Саййид Мухаммад Наджи. Предисловие редактора / Риёз-ушшуара. –Т.1. – Тегеран: Асотир, 1384. –С.19-58. на перс. языке. 18. Самарканди, Мутриби. Тазкират-уш-шуара / С предисловием и комментариями Али Рафеи Аломарвдашти. – Тегеран: Центр публикации письменного наследия, 1382. на перс. языке. 19. Шамсиддинова Назира Раимовна. Антология “Шоми гарибон” Нарайина Лачхми Шафика и его литературная ценность. (Дисс. на соискание звания канд. фил. наук). –Душанбе, 2019. -159 с. 20. Шафик, Лачхми Нарайин. Шоми гарибон / Стараниями Мухаммада Акбаруддина Сиддики. – Карачи, 1977. -378с. на перс. языке. 412 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey 413 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey NOTLAR ………………………………………………….. ………………………………………………….. ………………………………………………….. 414 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey NOTLAR ………………………………………………….. ………………………………………………….. ………………………………………………….. 415 * * * * * 4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye 4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey NOTLAR ………………………………………………….. ………………………………………………….. ………………………………………………….. 416 * * * * *