4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu
4. International Mediterranean Symposium
BİLDİRİ TAM METİNLERİ KİTABI
THE BOOK OF FULL TEXTS, Book 5
KİTAP 5
Editörler:
Prof. Dr. Durmuş Ali ARSLAN - Prof. Dr. Radik GALİULLİN
Prof. Dr. Obidjon SOFİYEV - Prof. Dr. Hacıyev Eldar NABİYEVİÇ
Editör Yardımcısı:
Gülten ARSLAN
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu
4. International Mediterranean Symposium
BİLDİRİ TAM METİNLERİ KİTABI - KİTAP 5
THE BOOK OF FULL TEXTS, Book 5
ISBN: 978-625-7292-06-1
Editörler:
Prof. Dr. Durmuş Ali ARSLAN ORCID iD: 0000-0002-5278-3911
Prof. Dr. Radik GALİULLİN - Prof. Dr. Obidjon SOFİYEV
Prof. Dr. Hacıyev Eldar NABİYEVİÇ
Editör Yardımcısı:
Gülten ARSLAN
1
Kapak Tasarımı: Prof. Dr. D. Ali ARSLAN
Mizanpaj-Ofset Hazırlık: Prof. Dr. D. Ali ARSLAN
© D. Ali ARSLAN
Mer Ak Yayınları, 2020 – Mersin
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınevi Sertifika No: 44984
Mer-Ak Mersin Akademi Yayınları / Mer-Ak Publishing House
Adres: Çiftlikköy Mahallesi, 34. Cadde, Nisa 1 Evleri, No: 35, 6/12,
Yenişehir/MERSİN
Web Adresi: https://merakyayinevi.mersinakademi.com.tr/
Tel: 0532 270 81 45 / 0553 666 06 06
Kapak Foto: Arşivden
Not: Bölümlerin her türlü idari, akademik ve hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Önsöz
Değerli Dostlarımız, Kıymetli Misafirlerimiz, Saygıdeğer Bilim İnsanları,
Her yıl periyodik olarak, Mersin Üniversitesi ve Mer Ak Mersin Akademi işbirliğinde
düzenlenen 5. Uluslararası Mersin Sempozyumu ve 5. Uluslararası Akdeniz
Sempozyumları, 21-23 Mayıs 2021 tarihinde, yine Mersin’de, misafirlerimizin tercihine ve
salgın koşullarına bağlı olarak, hem Yüz Yüze Katılım ve hem de Zoom-Online Katılım
şeklinde gerçekleştirilecektir.
Son dört yıldır periyodik olarak, Mersin Üniversitesi ve Mer Ak Mersin Akademi
işbirliğinde düzenlenen uluslararası sempozyumlarımızın dördüncüsü, “4. Uluslararası
Mersin Sempozyumu” ve “4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu”, 22 – 24 Ekim
2020 tarihlerinde, Zoom Sanal Meeting ortamında - online olarak, üstün başarı ile
gerçekleştirildi.
Ayrıca,
sempozyumlarımız
kapsamında,
“4.
ULUSLARARASI
MERSİN
SEMPOZYUMU, KARMA SANAT E-SERGİSİ” düzenlendi.
Sempozyumlara, başta Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Tataristan,
Almanya, Rusya, Dağıstan, Başkurdistan, Macaristan, Kırgızistan, Türkmenistan,
Irak, İran, Nahçıvan, Makedonya, Pakistan, Hindistan, Bosna Hersek, Hırvatistan,
Tunus, Çin, Kosova, İsviçre olmak üzere, 20’den fazla ülkeden bilim insanlarınıaraştırmacıları ağırladık. Türkiye’den ve yurt dışından 600’ü aşkın sunum ile yaklaşık 1000
bilim insanı-araştırmacı sempozyumlarımıza katıldı.
Sizleri,
21-23 Mayıs 2021 tarihinde, yine Mersin’de düzenlenmesi planlanan 5.
Uluslararası Mersin Sempozyumu ve 5. Uluslararası Akdeniz Sempozyumlarında da
aramızda görmekten onur ve mutluluk duyarız. Sempozyumlarımız, YÖK’ün AKADEMİK
TEŞVİK KRİTERLERİNE ve ÜAK’ın ATANMA KRİTERLERİNE UYGUN olarak
düzenlenecektir.
Geçmişte düzenlediğimiz 8 sempozyumumuzun tamamı, gerçek uluslararası bilgi şöleni
şeklinde gerçekleştirilmiş olup, ÜAK Doçentlik kriterlerine ve YÖK Akademik Teşvik
Kriterlerine uygun olarak düzenlenmiştir. 4. Sempozyumlarımız da, 16 Ocak 2020 tarihli
*
*
*
*
*
2
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Cumhurbaşkanlığı Akademik Teşvik Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmiş olup;
“Türkiye dışından en az 5 farklı ülkeden, sözlü tebliğ sunan konuşmacı katılımı ile
tebliğlerin yarıdan fazlasının, Türkiye dışından katılımcılar tarafından sunulması”
şartı sağlanmıştır.
Sempozyumlar ile ayrıntılı bilgi için:
5. ULUSLARARASI AKDENİZ SEMPOZYUMU 21-23 Mayıs 2021
5. International Mediterranean Symposium 21-23 May 2021
https://akdenizsempozyumu.mersinakademi.com.tr/
E-posta: akdenizsempozyumu@gmail.com
5. ULUSLARARASI MERSİN SEMPOZYUMU 21-23 Mayıs 2021
5. International Mersin Symposium 21-23 May 2021
https://mersinsempozyumu.mersinakademi.com.tr/
3
E-posta: mersinsempozyumu@gmail.com
Multidisipliner bir bakış açısıyla, 21-23 Mayıs 2021tarihlerinde, misafirlerimizin tercihine
ve salgın koşullarına bağlı olarak, yine Mersin’de hem Yüz Yüze Katılım ve hem de ZoomOnline Katılım şeklinde gerçekleştirilecek 5. Uluslararası Mersin Sempozyumu ve 5.
Uluslararası Akdeniz Sempozyumlarında sizleri de aramızda görmekten onur ve mutluluk
duyarız.
Prof. Dr. D. Ali ARSLAN
(Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı)
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ÖNSÖZ
2
İÇİNDKEKİLER
5
İŞ BİRLİĞİNDE YENİ ADIMLAR (ULUSLARARASI PAYDAŞ
ÜNİVERSİTELERİMİZ)
9
1. BAİSHEV ÜNİVERSİTESİ (Baishev University) – KAZAKİSTAN
11
2. TERMİZ DEVLET ÜNİVERSİTESİ (Termez State University) ÖZBEKİSTAN
20
3. ABAİ KAZAK ULUSAL PEDAGOJİ ÜNİVERSİTESİ
27
(Abai Kazakh National Pedagogical University) – KAZAKİSTAN
4. AİTU (Astana IT Unıversıty) – KAZAKİSTAN
30
5. KAZAK DEVLET KADIN ÖĞRETMEN YETİŞTİRME
ÜNİVERSİTESİ (Kazakh State Women's Teacher Training University) –
KAZAKİSTAN
33
6. KORKUT ATA KIZILORDA ÜNİVERSİTESİ (Korkyt Ata Kyzylorda
University) - KAZAKİSTAN
36
7. YABANCI DİLLER VE MESLEKİ KARİYER ÜNİVERSİTESİ (The
University of Foreign Languages and Professional Career) KAZAKİSTAN
39
8. ATYRAU DEVLET ÜNİVERSİTESİ (Kh. Dosmukhamedov Atyrau
University) - KAZAKİSTAN
43
ULUSLARARASI
DAVETLİ
KATILIMCILAR
INTERNATIONAL PARTICIPANTS
57
-
INVITED
DÜZENLEME KURULU / ORGANIZATION COMMITTEE
59
ULUSLARARASI BİLİM KURULU - INTERNATIONAL SCIENTIFIC
COMMITTEE
61
*
*
*
*
*
4
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
BİLİM KURULU - SCIENTIFIC COMMITTEE
64
DANIŞMA VE HAKEM KURULU - ADVISERY BOARD
67
SEMPOZYUM GENEL PROGRAMI
71
BİLDİRİ TAM METİNLERİ
74
SON ÜÇ DÖNEM GENEL SEÇİM SONUÇLARI TEMELİNDE
75
TÜRKİYE’NİN SİYASİ YAPISI
D. Ali ARSLAN
PROPULSION SYSTEM TESTING OF ELECTRICALLY DRIVEN
MULTIROTOR ROTARY WING UNMANNED AERIAL VEHICLES
97
Hüseyin ŞAHİN - Tuğrul OKTAY - Mehmet KONAR
DOĞU AKDENİZ YÖRESİNDEN
SAPLARININ
KOMPOZİT
DEĞERLENDİRİLMESİ
TEMİN EDİLEN BUĞDAY
LEVHA
ÜRETİMİNDE
109
DOĞU AKDENİZ ORMAN ÜRÜNLERİ ENDÜSTRİSİNDE TERCİH
EDİLEN HAMMADDE KAYNAKLARI ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR
122
İbrahim BEKTAŞ - Celal UĞUR
İbrahim BEKTAŞ - İlker KİRAZ
AHŞAP ESASLI KOMPOZİT PANELLERİN ÜRETİMİNDE BAZI
YAĞLI TOHUMLU BİTKİ KABUKLARININ KULLANILMASI
136
İbrahim BEKTAŞ - Saniye ERKAN - Gonca Düzkale SÖZBİR
FARKLI
KATKILAR
EKLENEREK
HAZIRLANAN
PVA
TUTKALININ YONGA LEVHALARIN YAPIŞMA DAYANIMINA
ETKİSİ
148
Gonca Düzkale SÖZBİR – İbrahim BEKTAŞ - Ayşenur KILIÇ AK –
Saniye ERKAN
ALTERNATIVE MATERIALS USED IN BRAKE LINING
158
İlker SUGÖZÜ - Banu SUGÖZÜ
EFFECT OF HARDNESS ON TRIBOLOGICAL PROPERTIES OF
COMPOSITE MATERIALS
*
*
*
*
*
165
5
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
İlker SUGÖZÜ - Banu SUGÖZÜ
EFFECT OF PAD DENSITY ON BRAKING PERFORMANCE
176
İlker SUGÖZÜ - Banu SUGÖZÜ
POWDER MATERIALS USED IN AUTOMOTIVE BRAKE PAD
185
İlker SUGÖZÜ - Banu SUGÖZÜ
TÜRK HASTALARIN DİZLERİNİN ÖLÇÜMÜ
POPÜLASYONLARLA KARŞILAŞTIRILMASI
VE
FARKLI
193
PROXIMAL HUMERUS VE CAVITAS GLENOIDEALIS'İN
ANTROPOMETRİK ÇALIŞMASI: NORMAL GLENOHUMERAL
İLİŞKİ
202
Işık TUNCER
Işık TUNCER
1845 TARİHLİ TEMETTUAT DEFTERİNE GÖRE TEFENNİ
KAZASINA BAĞLI ALAKIR ÇİFTLİĞİNİN DEMOGRAFİK YAPISI
212
Kazım KARTAL
НАЦИОНАЛЬНО-КУЛЬТУРНАЯ СПЕЦИФИКА КОСМОНИМОВ
В ЛЕКСИКОГРАФИЧЕСКОМ АСПЕКТЕ ТЮРКСКИХ ЯЗЫКОВ
226
6
AMANGAZIEVA M.K. - MIROV M.O.
ҚЫПШАҚ ЭТНОНИМДЕРІНІҢ СЫРЫ
233
САБЫР М.Б.
АБАЙ ҚАРАСӨЗДЕРІНДЕГІ
ОҚЫТУДЫҢ МАҢЫЗЫ
ЭТНОМӘДЕНИ
АҚПАРАТТЫ
242
Б.Т.ПАНЗАБЕК
«ӘДІЛ
СҰЛТАН»
ДЕҢГЕЙЛЕР
ЭПИКАЛЫҚ
ЖЫРЫНДАҒЫ
ТІЛДІК
250
THE WORKS OF
RASUL
261
AZERBAYCAN'DA
KAPSAYICI
EĞİTİMİN
AMAÇLARI,
HEDEFLERİ VE GELİŞİMİ İÇİN UYGULANAN PROJELER
265
ӨМІРБАЕВ Ержан Жарылқасынұлы
ARTISTIC WORLDBUILDING IN
GAMZATOV AND MUSTAI KARIM
MUSTAFINA R. D.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Eminova Gülshan Tahir qizi
OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARIN AİLE EĞİTİMİNDE OLUŞAN
EKSİKLİKLER VE BUNLARI ORTADAN KALDIRMANIN YOLLARI
275
Nigar Ramiz kızı İSMAYILOVA
GOVERNING SYSTEM FOR IMPLEMENTING APPLICATION OF
NEW RESULT-ORIENTED TECHNOLOGIES IN PRESCHOOL
EDUCATION ESTABLISHMENT
287
Halide HAMIDOVA
BÜYÜK GEZGİN
VE
ZEYNALABDİN ŞİRVANİ
COĞRAFYA
BİLİMADAMI:
HACI
294
INVESTIGATION OF THE INSTRUCTION PROCESS OF GLOBAL
CONNECTIONS CHAPTER ON GRADE 6 SOCIAL STUDIES COURSE
299
Maharram kızı Zülfiyye KERİMOVA
Fitnat TAVACI
PLAYING DIGITAL GAME MOTIVATIONS OF TURKISH AND
AMERICAN SECONDARY SCHOOL STUDENTS IN SOCIAL
STUDIES LESSONS
330
7
Fitnat TAVACI
DIGITIZATION
PROJECT
OF
INTANGIBLE
HERITAGE IN SLAVONIA, BARANYA AND SYRMIA
CULTURAL
360
GENEL TÜRK DÜŞÜNCESİNİN ZENGİNLEŞTİRİLMESİNDE VE
SOSYOKÜLTÜREL DİYALOĞUN SAĞLANMASINDA SANATSAL
YARATICILIK DEĞERİ
370
Emina Berbić KOLAR - Vjekoslav GALZINA
Dzhumamuratova Malika Tileubergen KIZI
OSMANLI DEVLETİNDE İKTİSADİ VERİLERİ ORTAYA KOYAN
BİR DEFTER TÜRÜ “1846 TARİHLİ MUHASEBE DEFTERİNİN
DEĞERLENDİRİLMESİ VE TAHLİLİ”
383
Kazım KARTAL - Hüseyin ÜNAL - Derya AGCADAG
ANİZOTROPİK UZAYZAMANDA KLEİN-GORDON DENKLEMİNİN
ÇÖZÜMÜNÜN
GENEL
GÖRELİLİK
VE
TELEPARALEL
KURAMLARDA EŞDEĞERLİKLERİ ÜZERİNE
*
*
*
*
*
394
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Kenan SÖĞÜT - Mustafa SALTI - Oktay AYDOĞDU
ТРАДИЦИИ
АНТОЛОГИЙ:
САМАРКАНДИ
ПРОИЗВЕДЕНИЙ
МУТРИБИ
КУРБОНАЛИЕВА Махфират Садуллаевна
8
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
İŞ BİRLİĞİNDE YENİ ADIMLAR
(ULUSLARARASI PAYDAŞ ÜNİVERSİTELERİMİZ)
9
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
10
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
1. BAİSHEV ÜNİVERSİTESİ
(Baishev University) – KAZAKİSTAN
11
Fotoğraf: Prof. Dr. Tashmukhambetov Bauyrzhan
GALİKHANOVİCH
Baishev Üniversitesi Rektörü
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Университет образован в августе 1996 года как Актюбинское отделение
Казахской
государственной
академии
управления.
В
результате
проведенного в 2018 году ребрендинга Актюбинский университет имени
Сактагана Баишева преобразован в Баишев университет (BAISHEV
ÝNIVERSITET).
Сайт
университета:
https://bu.edu.kz/
@baishev_university
*
*
Instagram:
12
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Сегодня в структуре вуза функционируют 3 высшие школы –
образования, бизнеса и права, инженерии, 11 кафедр. Университет
осуществляет профессиональную подготовку по 25-ти образовательным
программам
бакалавриата
и
5-ти
образовательным
программам
магистратуры.
Университет достойно подтверждает соответствие образовательной
деятельности критериям рейтингов независимых агентств, национальной
и международной видимости, качественного образовательного процесса:
1. Международный рейтинг «Webometrics Ranking of World Universities»
2020 года
14877 место в мире среди 30 000 учебных и научных
заведений,
51 место среди вузов РК.
13
2. Рейтинг Европейской Научно-Промышленной Палаты ARES-2020 для
Казахстана
66 место из 95 казахстанских вузов, соответствующее
категории B - надежное качество преподавания, научной
деятельности и востребованности выпускников
работодателями
3. ТОП-20 вузов РК институционального (генерального) рейтинга НУ
НААР 2020 года
13-ое место.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
4. Рейтинг Национальной Палаты предпринимателей РК «Атамекен»
2019 года
средний процент трудоустройства по ОП Университета
составил 85%.
Ректор Баишев Университета
Ташмухамбетов Бауыржан Галиханович, доктор философии.
14
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
The university was founded in August 1996 as the Aktobe branch of the Kazakh State
Academy of Management. As a result of the rebranding carried out in 2018, Aktobe
University named after Saktagan Baishev renamed as Baishev University (BAISHEV
ÝNIVERSITET).
University
website:
https://bu.edu.kz/
Instagram:
@baishev_university
15
Baishev University is home to 3 faculties and 11 departments with highly qualified
academic staff. The University has been operating in the education industry for over
20 years offering 25 bachelor’s degree and 6 master's degree programs.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
The University adequately confirms the compliance of educational activities with the
criteria of ratings of independent agencies, national and international visibility, and a
high-quality educational process:
1. "Webometrics Ranking of World Universities" 2020 International rating
14877 place in the world among 30,000 educational and scientific
institutions,
51st place among the universities of the Republic of Kazakhstan.
2. Rating of the European Scientific and Industrial Chamber ARES-2020 for
Kazakhstan
66 place out of 95 Kazakhstani universities, corresponding to category B
- reliable quality of teaching, research activities and the demand for
graduates by employers
3. TOP-20 universities of the Republic of Kazakhstan of the institutional (general)
rating of IAAR 2020
13th place.
4. Rating of the National Chamber of Entrepreneurs of the Republic of Kazakhstan
"Atameken" 2019
the average percentage of employment in the education programme of
the University was 85%
Rector of Baishev University
Bauyrzhan Galikhanovich Tashmukhambetov, Doctor of Philosophy .
*
*
*
*
*
16
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Университет 1996 жылы тамызда Қазақ мемлекеттік басқару академиясының
Ақтөбе бөлімшесі ретінде құрылды. 2018 жылы өткізілген ребрендинг
нәтижесінде Сақтаған Бәйішев атындағы Ақтөбе университеті Баишев
Университеті болып қайта құрылды (BAISHEV ÝNIVERSITET). Университет
сайты: https://bu.edu.kz/ Instagram: @baishev_university
17
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Бүгінде ЖОО құрылымында 3 жоғары мектеп – білім беру, бизнес және құқық,
инженерия, 11 кафедра жұмыс істейді. Университет 20 жылдан аса
бакалавриаттың 25 білім беру бағдарламасы және магистратураның 6 білім
беру бағдарламасы бойынша кәсіби даярлықты жүзеге асырады.
Университет білім беру қызметінің тәуелсіз агенттіктер рейтингтерінің, ұлттық
және халықаралық көрінудің, сапалы білім беру процесінің критерийлеріне
сәйкестігін лайықты растайды:
1. 2020 жылғы «Webometrics Ranking of World Universities» Халықаралық
рейтингі
- әлемдегі 30 000 оқу және ғылыми мекемелер арасында 14877 орын,
- ҚР ЖОО арасында 51 орынға ие
2. Қазақстан үшін ARES-2020 Еуропалық ғылыми-өнеркәсіптік палатасының
рейтингі
18
- B санатына – сапалы білім беру, ғылыми қызмет пен жұмыс берушілердің
түлектерге сұранысының сенімді сапасы сәйкес келетін 95 қазақстандық ЖООның ішінде 66-шы орынға ие.
3. 2020 жылғы АРТА ҰУ институционалдық (бас) рейтингісі бойынша ҚР
ЖОО-ның «ТОП-20»
13 орын
4. «Атамекен» ҚР Ұлттық Кәсіпкерлер Палатасының 2019 жылғы рейтингі
- университет ББ бойынша жұмысқа орналастырудың орташа пайызы 85%
құрады.
Баишев Университетінің ректоры
Ташмұхамбетов Бауыржан Ғалиханұлы, философия докторы.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
19
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
2. TERMİZ DEVLET ÜNİVERSİTESİ
(Termez State University) - ÖZBEKİSTAN
20
Fotoğraf: Prof. Dr. Abdulkadir TAŞKULOV
Termiz Devlet Üniversitesi Rektörü
Son yıllarda Özbekistan’da eğitime verilen önemin artmasından dolayı
bu alanda yeni çalışmalara imza atılmakta. Yüksek Öğretim Sisteminde
uygulanan yeni çalışma planlarına bakalım.
Cumhurbaşkanı Şevket
Mirziyoyev bu alanı geliştirmek için ferman ve kararlar çıkardı. Bu kararlarda
yenilikçi sistemlerini uygulama, yurtdışı deneyimlerini inceleme, eğitim
programları arasındaki entegrasyonunu güçlendirme, nitelikli uzmanları işe
alma, bilimsel kapasiteyi artırma, nitelikli uzman yetiştirme yolunda yapılacak
olan adımlar belirlendi.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
21
Bunun gibi gelişim çalışmaları ülkenin güneyinde, Surhanderya ilinde de
devam etmekte. Surhanderya, büyük mütefekkirler yurdu, Hekim Tirmizi,
İmam Tirmizi, Semender Tirmizi, Sabir Tirmizi gibi büyük alimleri yetiştiren
topraktır. Bu alimlerin bıraktığı miras, kitap ve risaleler insanın iç dünyasını
zenginleştiren kıymetli hazine olarak değerlendirilir.
Bugünkü
çalışmalarımızdan
amacımız
da
bilimin
gelişmesine,
Vatanımızın ününü dünyaya yayacak olan nesil yetiştirmek.
Zira sahip
olduğumuz imkan ve kapasitemiz bu topraklardan yine Tirmiziler yetişeceğine
inanmamızı sağlar.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
22
Termiz Devlet Üniversitesi ildeki en büyük yükseköğretim kurumu
sayılır. Günümüzde üniversitede 17 fakülte, 45 bölüm faaliyet yürütmekte.
19981 öğrencinin eğitim aldığı üniversite kampüsünde tüm olanaklar mevcut.
Kampüste okul binaları, stadyum, öğrenci yurtları, geniş kütüphane, otopark
var. Üniversitede ücretsiz internet hizmeti var. Lisans programında 5+1 ve
yüksek lisansta 4+2 şeklinde haftalık okul programı uygulanmakta.
Günümüzde üniversitede 25 DSc, profesörler, 124 bilim adayı, doktor,
doçentler faaliyet yürütmekte. Üniversitede 6 eğitim dalında doktora (PhD)
derecesini veren Bilim Kurulu var. Üniversitenin bilimsel dergi ve gazetesine
sahip.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Günümüzde Termiz Devlet Üniversitesi çok sayıda üniversitesi ve
araştırma merkezleriyle iş birliği anlaşmalarını yaptı. Rusya, Beyaz Rusya,
Türkiye, Almanya, Azerbaycan, Kazakistan, Çin, Japonya, Polonya, Slovenya,
İtalya, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Tacikistan gibi devletlerin öncü
üniversiteleri ile çeşitli branşlarda iş birliği çalışmalarını sürdürmekte. Her sene
profesör öğretim üyeleri, öğrenciler uluslararası konferans ve sempozyumlarda
araştırmaları ve makaleleriyle katılım sağlamaktalar.
Son yıllarda Termiz Devlet Üniversitesi ile Türkiye Yüksek Öğretim
Kurumları arasında eğitim ve araştırma alanında yapılan iş birliği artmakta.
Özbekistan ile Türkiye’yi ortak dil ve tarih, kültür ve geleneklere dayalı
arkadaşlık ve kardeşlik birleştirir. Kardeşliğin ifadesi olarak Türkiye
Cumhuriyeti, Özbekistan bağımsızlığını ilk olarak tanımıştı.
Son yıllarda Özbekistan ve Türkiye ilişkilerine yeni sayfa açıldı.
Yaşanan gelişmelerde Cumhurbaşkanları Şevket Mirziyoyev ve Recep Tayyip
Erdoğan’ın siyasi iradesi, istikrarı önemli bir temel oldu. İki ülke arasındaki
ilişkiler, ziyaret ve diyaloglar iş birliğinin daha da artmasını sağlamakta.
*
*
*
*
*
23
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Ziyaretler esnasında Özbekistan ve Türkiye arasındaki siyasi, ticari,
yatırım alanına ait, ulaştırma, ziraat, lojistik, eğitim, bilim ve diğer alanlardaki
iş birliklerini geliştirme konuları etraflıca masaya yatırıldı.
18 Ağustos’ta kabul edilen “Özbekistan Cumhuriyeti ve Türkiye
Cumhuriyeti arasında stratejik ortaklık ilişkilerini güçlendirme ve çok yönlü iş
birliğini genişletme çarelerine dair” Hükümet Kararı da iki ülke arasındaki
ilişkilerin gelişmekte olduğunu gösterir.
Günümüzde Termiz Devlet Üniversitesi Türkiye’nin Ankara Hacı
Bayram Veli Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Bilecik Şeyh Edebali
Üniversitesi hem de Mersin Üniversiteleri ile iş birliği anlaşmaları imzalanmış,
her iki taraf profesör öğretim elemanları değişim programlarını desteklemekte,
uluslararası sempozyum ve konferanslarda katılım sağlamakta. Örneğin
Termiz Üniversitesi öğretim üyesi, Doçent Obid Şofiyev 2020 yılı, 20-21 Şubat
tarihlerinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde seminer verdi.
*
*
*
*
*
24
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Günümüzde Türkiye’nin Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Çağdaş Türk
Lehçeleri ve Edebiyatları bölümü öğretim üyesi doçent Veli Savaş Yelok
üniversitenin Edebiyat Araştırmaları Bölümünde “Edebi İlişkiler” dersini
online olarak vermekte. Ayrıca 2020 yılını 22-24 Ekim tarihlerinde Türkiye’nin
Mersin şehrinde 4-INTERNATIONAL MEDITERRANEAN SYMPOSIUM
düzenlenmekte. Bu sempozyumda Termiz Devlet Üniversitesi ortak üniversite
olarak belirlendi, üniversite Rektörü düzenleme kurulunda yer almakta.
25
2020 yılının 12-15 Kasım tarihlerinde Antalya’da olması planlanan 3.
Uluslararası Türk Dünyası Eğitim ve Sosyal Bilimler Kongresinde üniversite
heyeti de davet edildi.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Günümüzde Termiz Devlet Üniversitesi ve Türkiye Üniversiteleri ve
araştırma merkezleri ile ortak çalışmalarının güçlenmesi, iki ülke arasında
ilişkilerin yeni aşamaya gelmesi sonucu olarak değerlendirilebilir.
Prof. Dr. Abdukadir Taşkulov
Termiz Devlet Üniversitesi Rektörü,
Doç. Dr. Obidjon Sofiyev
Özbek Filolojisi Fakültesi Dekanı
26
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
3. ABAİ KAZAK ULUSAL PEDAGOJİ ÜNİVERSİTESİ
(Abai Kazakh National Pedagogical University) – KAZAKİSTAN
27
Fotoğraf: Prof. Dr. Takir Ospanovich BALYKBAYEV
Abai Kazak Ulusal Pedagoji Üniversitesi Rektörü
İlk üniversitenin adı 1930'da Kazak Pedagoji Enstitüsü (KazPI) olarak değiştirildi ve
1935'te büyük düşünür ve şair Abai'nin adını aldı. Bugün, Kazak Ulusal Pedagoji
Üniversitesi Abai - "Eğitim", "Beşeri Bilimler", "Doğa Bilimleri", "Teknik Bilimler ve
Teknoloji", "Sosyal Bilimler ve İşletme", "Sanat" ve diğerleri adını almıştır. Uzmanlık
alanlarına göre yüksek ve lisansüstü eğitim alanındaki en büyük bilim ve eğitim merkezi.
https://www.kaznpu.kz/kz/
@abai_university
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
АБАЙ АТЫНДАҒЫ ҚАЗАҚ ҰЛТТЫҚ ПЕДАГОГИКАЛЫҚ
УНИВЕРСИТЕТІ
Тұңғыш жоғары оқу орны 1930 жылдан бастап Қазақ педагогикалық
институты (ҚазПИ) деп аталып, оған 1935 жылы ұлы ойшыл, ақын
Абайдың есімі берілді. Бүгінде Абай атындағы Қазақ ұлттық
педагогикалық университеті - «Білім», «Гуманитарлық ғылымдар»,
«Жаратылыстану ғылымдары»,
«Техникалық
ғылымдар
және
технологиялар», «Әлеуметтік ғылымдар және бизнес», «Өнер» және т.б.
мамандықтар бойынша жоғары және жоғары оқу орнынан кейінгі білім
беру саласындағы ірі ғылыми және білім беру орталығы.
https://www.kaznpu.kz/kz/
28
@abai_university
ABAI KAZAKH NATIONAL PEDAGOGICAL UNIVERSITY
Therefore the University was renamed the Kazakh State Pedagogical
University in 1930 and the name of great Abai was awarded to it in 1935. Today
the Kazakh National Pedagogical University named after Abai is a large
scientific and educational center in the field of higher and postgraduate
education in the areas of personnel training «Education», «Humanities»,
«Natural Sciences», «Social Sciences and Business», etc.
https://www.kaznpu.kz/kz/
@abai_university.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
РЕКТОР
ТАКИР ОСПАНҰЛЫ БАЛЫҚБАЕВ - педагогика ғылымдарының докторы (2003
ж.), Ресей Білім беруді ақпараттандыру академиясының академигі (2007 ж.), ҚР
Ұлттық ғылым академиясының Құрметті академигі (2017 ж.). ҚР ҰҒА
Президиумының мүшесі (2017 ж.), ҚР ҰҒА әлеуметтік және гуманитарлық ғылымдар
бөлімінің төрағасы (2017 ж.), Украинаның Ұлттық педагогикалық ғылымдар
академиясының шетелдік мүшесі (2010 ж.), Бiлiм беру мен тестiлеудiң мемлекеттiк
стандарттарының ұлттық орталығының директоры, Қазақстан Республикасы Білім
және ғылым министрлігінің Білім және ғылым саласындағы қадағалау және
сертификаттау комитетінің төрағасы, Ы.Алтынсарин атындағы Ұлттық білім беру
академиясының президенті, Қазақстан Республикасы Білім және ғылым вицеминистрі (2013-2016 жж.) Абай атындағы Қазақ ұлттық педагогикалық
университетінің ректоры (2017 жылғы 17 маусымнан бастап), Алматы аймағы ЖОО
Ректорлар кеңесінің төрағасы.
REKTÖR
TAKIR OSPANOVICH BALYKBAYEV - Pedagojik Bilimler Doktoru (2003), Rusya
Eğitim Enformasyon Akademisi Akademisyeni (2007), Kazakistan Cumhuriyeti Ulusal
Bilimler Akademisi Fahri Akademisyeni (2017). NAS RK Başkanlığı Üyesi (2017), NAS
RK Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler Bölüm Başkanı (2017), Ukrayna Ulusal Pedagojik
Bilimler Akademisi Yabancı Üye (2010), Ulusal Eğitim ve Test Standartları Ulusal Merkezi
Müdürü, Kazakistan Cumhuriyeti Eğitimi Eğitim ve Bilim Bakanlığı Eğitim ve Bilim
Denetleme ve Belgelendirme Komitesi Başkanı, Kazakistan Cumhuriyeti Eğitim ve Bilim
Bakan Yardımcısı Y. Altynsarin (2013-2016) Abai Kazak Ulusal Pedagoji Üniversitesi
Rektörü (17 Haziran 2017) ), Almatı bölgesi Rektörler Kurulu Başkanı.
RECTOR
TAKIR OSPANULY BALYKBAYEV - Doctor of Pedagogical Sciences (2003),
academician of the Russian Academy of Informatization of Education (2007), academician
of the National Academy of Sciences of Kazakhstan (2017). Member of the Presidium of the
National Academy of Sciences of Kazakhstan (2017), Chairman of the Department of Social
and Humanitarian Sciences of the National Academy of Sciences of Kazakhstan (2017),
foreign member of the National Academy of Pedagogical Sciences of Ukraine (2010),
Director of the National Center for State Standards of Education and Testing, Chairman of
the Committee for Supervision and Certification in the Field of Education and Science of
the Ministry of Education and Science of the Republic of Kazakhstan, President of Y.
Altynsarin National Academy of Education, Vice-Minister of Education and Science of the
Republic of Kazakhstan (2013-2016), Rector of Abai Kazakh National Pedagogical
University (June 17, 2017), Chairman of the Council of Rectors of the Almaty Region.
*
*
*
*
*
29
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
4. AİTU (ASTANA IT UNIVERSITY) – KAZAKİSTAN
30
Fotoğraf: Prof. Dr. Ahmed Zaki Darhan Zhumakanovich
Astana IT University Rektörü
AİTU, Expo 2017 pavyonunda açılan yeni bir üniversitedir. 2019 okul ve kolej
mezunları bu üniversitenin ilk öğrencileri oldu. Üniversite öğretim dili:
İngilizce
Ön
giriş
başvurusu:
https://astanait.edu.kz/.
Üniversite
instagram.com/astana_it_university/.
.
*
*
*
*
*
İnstagram:
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
31
AITU- EXPO 2017 павильонында ашылған жаңа университет. 2019 жылғы мектептер
мен колледждердің түлектері осы жоғары оқу орнының алғашқы студенттері
болды.Университеттегі оқу тілі: ағылшын тілі. Оқуға түсуге алдын ала өтінім:
https://astanait.edu.kz/. Университеттің Instagram: instagram.com/astana_it_university/.
AITU is a new university opened in the pavilion of EXPO 2017. Graduates of schools and
colleges in 2019 became the first students of this university. Language of study at the
university: English. Preliminary application for admission: https://astanait.edu.kz/.
Instagram of the University: instagram.com/astana_it_university/
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Astana IT University- ректоры
Ахмед-Заки Дархан Жұмақанұлы – техника ғылымдарының докторы,
доцент,профессор.
Astana IT University-Rektör
Ahmed-Zaki Darhan Zhumakanovich-Teknik Bilimler doktoru, doçent, Profesör.
Astana IT University – Rector Ahmed-Zaki Darkhan Zhumakanovich-doctor of
Technical Sciences, Associate Professor.
*
*
*
*
*
32
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
5. KAZAK DEVLET KADIN ÖĞRETMEN YETİŞTİRME
ÜNİVERSİTESİ (Kazakh State Women's Teacher Training
University) – KAZAKİSTAN
33
Fotoğraf: Prof. Dr. Aldambergenova Gaukhar TUREMURATKYZY
Kazak Devlet Kadın Öğretmen Yetiştirme Üniversitesi Rektörü
Қазақ ұлттық педагогикалық университеті ректоры
Алдамбергенова Гаухар Төремұратқызы
Педагогика ғылымдарының докторы, профессор
Kazak Devlet Kadın Öğretmen Yetiştirme Üniversitesi Rektörü
Aldambergenova Gaukhar Turemuratkyzy
Pedagojik Bilimler doktoru, Profesör
Kazakh National Women's Teacher Training University
Rektor Aldambergenova Gaukhar Turemuratkyzy
Doctor of pedagogical Sciences, Professor
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
34
Қазақ мемлекеттік қыздар педагогикалық институты ҚазКСР Халық
Комиссарлар Кеңесінің қаулысымен 1944 жылғы 15 тамызда құрылды.
Қазақстан Республикасының Тұңғыш Президенті – Елбасы Нұрсұлтан
Назарбаевтың 2018 жылғы 25 желтоқсандағы Жарлығымен Қазақ
мемлекеттік қыздар педагогикалық университетіне «Ұлттық» мәртебесі
берілді. Университеттегі оқу тілі: қазақ тілі мен орыс тілі. Оқуға түсуге
алдын
ала
өтінім:
info@kazmkpu.kz.
Университеттің
www.kazmkpu.kz
*
*
*
*
*
Instagram:
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Kazak devlet kadın pedagoji Enstitüsü, 15 Ağustos 1944 tarihinde
Kazssr Halk Komiserleri Konseyi kararı ile kurulmuştur. Kazak devlet kadın
pedagoji Üniversitesi'ne 25 Aralık 2018 tarihli Kazakistan – Elbası Nursultan
Nazarbayev'in ilk Cumhurbaşkanı kararnamesiyle “Ulusal” statüsü verildi.
Üniversite
öğretim
dili:
Kazakça
ve
rusça.
Ön
giriş
başvurusu:
info@kazmkpu.kz. Üniversite İnstagram: www.kazmkpu.kz
Kazakh State Women's Teacher Training Institute was established by the
decree of the Council of People's Commissars of the Kazakh SSR on August
15, 1944. By the decree of the President of the Republic of Kazakhstan-Leader
of the Nation Nursultan Nazarbayev dated December 25, 2018, the Kazakh
State Women's Teacher Training University was awarded with the status of
"National". Language of study at the university: Kazakh and Russian
languages. Preliminary application for admission: info@kazmkpu.kz.
Instagram of the University: www.kazmkpu.kz.
*
*
*
*
35
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
6. KORKUT ATA KIZILORDA ÜNİVERSİTESİ
(Korkyt Ata Kyzylorda University)
KAZAKİSTAN
36
Fotoğraf: Prof. Dr. Karimova Beibitkul SARSEMHANOVNA
Korkut Ata Kızılorda Üniversitesi Rektörü
Қорқыт Ата атындағы Қызылорда университетінің ректоры, филология
ғылымдарының кандидаты – Каримова Бейбиткуль Сарсемхановна.
The rector of the Korkyt Ata Kyzylorda University, Candidate of Philological
Sciences – Karimova Beibitkul Sarsemhanovna.
Korkut ata Kızılorda Üniversitesinin Rektörü, filoloji bilimleri adayı –
Karimova Beybitkul Sarsemhanovna
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Қорқыт Ата атындағы Қызылорда университеті – 83 жылдық тарихы бар
Сыр өңіріндегі іргелі білім ордасы. Университет 78 бакалавриат, 35
магистратура,
13
докторантура
бағдарламасы
бойынша
кадрлар
даярлауды жүзеге асырады. Оқу тілі – қазақ, орыс, ағылшын тілі.
Университет сайты және оқуға түсуге алдынала өтінім: https://korkyt.kz/
Университеттің
Instagram
парақшасы:
@qorqytata_university
/
@rector_ku_kzo
Korkyt Ata Kyzylorda University is a prominent University with an 83-year
history. The University provides teaching in 78 bachelor's degree programs, 35
master's degree programs, and 13 doctoral programs. Languages of study at the
university are Kazakh, Russian, and English.
*
*
*
*
*
37
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
University
website
and
preliminary
application
for
admission:
https://korkyt.kz/ University's Instagram page: @qorqytata_university /
@rector_ku_kzo
Korkut ata Kızılorda Üniversitesi 83 yıllık geçmişi olan temel bir üniversitedir.
Üniversite 78 lisans programı, 35 yüksek lisans programı, 13 doktor programı
için eğitim vermektedir. Eğitim dili Kazakça, Rusça, İngilizce'dir.
Üniversite web sitesi ve ön kabul başvurusu: https://korkyt.kz/ Üniversitenin
İnstagram sayfası: @qorqytata_university / @rector_ku_kzo.
38
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
7. YABANCI DİLLER VE MESLEKİ KARİYER
ÜNİVERSİTESİ
(The University of Foreign Languages and Professional Career)
KAZAKİSTAN
39
Fotoğraf: Prof. Dr. Sabri HİZMETLİ
Yabancı Diller ve Mesleki Kariyer Üniversitesi Rektörü
Сабри Хизметли – Шет тілдер және іскерлік карьера университетінің ректоры, ҚР
ҰҒА Академигі, доктор, профессор.
Sabri Hizmetli - Rector of the University of Foreign Languages and Business Careers,
Doctor of Sciences, Professor.
Sabri HİZMETLİ - Yabancı Diller ve Mesleki Kariyer Üniversitesi Rektörü, Akademik,
Prof. Dr.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Шет тілдер және іскерлік карьера университеті (ШТІКУ) Қазақстан
Республикасы Әділет министрлігінің 05.04.2001 26985-1910-М-Е нөмірлі
шешімімен Қазақстан Республикасы мен Түркия Республикасы арасындағы
білім, ғылым және мәдениет келісімдерінің нәтижесінде Алматыда құрылды.
Университеттің құрушысы Қазақстан Республикасының заңы бойынша
заңды тұлға саналатын Орта Азия Мәдениет қоры болып табылады. Бұл қордың
құрылтайшылары Қазақстан және Түркия Республикаларының азаматтары.
Сондықтан да Орта Азия Мәдениет қорыда, Шет тілдер және іскерлік карьера
университеті де халықаралық ұйымдар.
ШТІКУ тарихта түп тамыры бір Түркия мен Қазақстан арасында білім
мен
мәдениет көпірі,
жаңа
заманның
ғылыми
және
технологиялық
жаңалықтарын қазақ жастарына таныстыру, сапа, тәртіп, тәрбие жағынан үлгі
болуды көздеген.
*
*
*
*
*
40
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ШТІКУ алғаш рет Абылай Хан атындағы Әлем тілдер және халықаралық
қатынастар университетінің ішінен шет тілдер факультеті болып ашылған.
Кейін екінші жоғары оқу орны ретінде қызмет көрсетті, 2005 жылы
университет статусына көтерілді.
http://ydu.kz
41
Yabancı Diller ve Mesleki Kariyer Üniversitesi (YDMKÜ), Kazakistan
Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı’nın 05.04.2001 tarih ve 26985–1910-M-E sayılı kararı
ile Kazakistan Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti arasındaki eğitim-öğretim, ilim
ve kültür anlaşmaları temelinde Almatı’da kurulmuştur.
Kazakistan Cumhuriyeti devlet adamlarının davetlisi olarak gelen Prof. Dr. Ali
ÖZEK’in öncülüğünde Dr. Zeki PİLGE ve Müjdat GÜLER gibi Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı işadamları ile Prof. Dr. Adil AHMETOV ve Valeri UYGUROVİÇ gibi
Kazakistan’ın akademisyen aydınları tarafından Almatı’da kurulan “Orta Asya
Medeniyet Vakfı”nın 2004 yılında açtığı bir “Vakıf Üniversitesi”dir.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Yani bu Üniversite “Yargısı” gereği, bir kişinin veya bir ailenin özel mülkü değil; kar
amacı taşımayan, ticaretle uğraşmayan, tüm gelirlerini Kurumun öğrencileri ile
akademik ve idari personeli, idari ve akademik yapılanması için harcayan bir
“Yüksek Öğretim Kurumu”dur.
http://ydu.kz
The University of Foreign Languages and Professional Career, one of the fastest
growing universities. The first time was inside the University of World Languages
and International Relations named Abylay Khan. It was opened Faculty of Foreign
Languages. The second step as part of the prodfessional of higher education was
opened in 2005 and rose to the status of the university.
http://ydu.kz
42
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
8. ATYRAU DEVLET ÜNİVERSİTESİ
(Kh. Dosmukhamedov Atyrau University)
KAZAKİSTAN
43
Fotoğraf: Prof. Dr. Prof. Dr. Salamat İDRİSSOV
Atyrau Devlet Üniversitesi Rektörü
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
44
Х.Досмұхамедов атындағы Атырау университеті – өзіндік салтдәстүрімен бай, көпжылдық білім саласындағы және ғылыми жұмыстарда
тәжірибесі мол еліміздің Батыс аймағындағы бірден-бір жоғары оқу орны.
Университет 1950 жылы 14 маусымда мұғалімдер институты ретінде
ашылды. Алғашқы оқу жылында институтта үш бөлім ашылып, қазақ және
орыс тілдерінде оқитын 150 студент қабылданды. 1955 жылы мұғалімдер
институты педагогикалық институтқа айналды. 1994 жылы педагогика
институты Атырау университеті болып құрылды. Осы жылы көрнекті
қайраткер, ғұлама ғалым Халел Досмұхамедовтың есімі берілді. Жоғарғы оқу
орны мемлекеттік аттестаттаудан өтіп, Қазақстанның Батыс аймағында
алғашқы аймақтық университет дәрежесіне ие болды.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
2005 жылы оқу орнының білім берудегі бәсекеге қабілеттілігімен және
әлемдік білім беру саласындағы талаптарды қамтамасыз етуге бағытталған
Сапа менеджменті жүйесі енгізілді.
2007
жылы
Университет
ғалымдары
Қазақстан
Республикасы
Президентінің «Сапа саласындағы жеткен жетістіктері үшін» сыйлығының
жеңімпаздарын анықтау мақсатында болған «Алтын сапа» көрме-байқауына
қатысып, Алғыс хатқа ие болды.
2009 жылдың 18 қыркүйегінде (Болонья)
университеттер Ұлы
Хартиясына қол қойды, бұның өзі – университеттің қабілеттілігі мен мол
дәстүрінің белгісі.
2010 жылы университет Ұлы Хартиясына біріккен 600 әлемдік
университеттер қатарына енді. Университет Болон процесінің толық
қатысушысы болып есептелді. Болон үдерісі талаптарына сәйкес білім
алушылардың қос диплом алуларына, оқу орнын қысқа мерзімде бітіруге
мүмкіндігі бар. Қазақстанның үздік жоғарғы оқу орындарының рейтінгісінің
қорытындысы бойынша университет көпсалалы университеттердің ішінде
алтыншы орынға ие.
Университет саясаты – сапалы білім беру, халықаралық деңгейге
шығару, дайындаған мамандардың бәсекеге қабілеттілігін қамтамасыз ету.
Университет келешегі - білім беру мен кәсіби мамандар дайындаудың
сапасын халықаралық стандарттар деңгейінде қамтамасыз ететін, ұлттық
инновациялық даму міндеттерін шешуге белсене қатысатын Қазақстанның
батысындағы жетекші оқу орны.
Университет аймақтың әлеуметтік-экономикалық және қоғамдық-саяси
дамуына өзіндік үлесін қоса отырып, инновациялық білім беру жүйесіне
әлемдік стандартқа сәйкес келетін жоғарғы білікті мамандар даярлайды.
*
*
*
*
*
45
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Университет – Каспий маңы елдері мемлекеттік университеттері
Ассоциациясының,
дүниежүзілік
классикалық
университеттер
Ұлы
Хартиясының (Болонья, 2010), Қазақстан Республикасы жоғарғы оқу орындары
Ассоциациясының мүшесі, Азия елдері университеттері ассоцияциясының,
IREG
Халықаралық
академиялық
саралау
мен
үстемділік
жөніндегі
обсерваториясының және Түркі университеттері бірлігі мен Жібек жолы елдері
университеттері Ассоциациясының мүшесі.
Қазіргі
таңда
Атырау
университетін
п.ғ.к.,
қауымдастырылған
профессор Саламат Нұрмұханұлы Идрисов басқарып отыр. С.Н. Идрисов
Атырау университетінің "математика және информатика" мамандығын бітіріп,
сол жерде оқытушы, аға оқытушы, декан болып жұмыс істеді, 2016 жылдан
бастап ғылым жөніндегі проректор қызметін атқарды.
Студенттердің жан-жақты дамуына университете барлық жағдай
жасалған. Біз – Қазақстанның болашағын дайындап отырғанымызға толық
сенімдіміз және қоғам алдындағы үлкен жауапкершілікті сеземіз!
Бүгінгі таңда Х.Досмұхамедов атындағы Атырау университеті Сіздерге
алуан түрлі білім бағдарламаларын ұсынатын білім және ғылым ордасына
айналды.
Университет құрамында 6 факультет, 29 кафедра, 7 ғылыми-зерттеу
орталықтары қызмет атқарады. Университетте 500-ге жуық оқытушыпрофессорлар бар, олардың 200-і ғылым докторлары мен ғылым кандидаттары,
PhD докторлары, 30-дан астам ЖОО-ның Үздік оқытушысы еңбек етеді.
Университетте кәсіби білім беру көпсатылы жүйесі бойынша 7 мыңнан астам
білімгер мен магистрант білім алуда. Біз, тәжірибе жүргізу мен білімгерлермен
алмасуда және заманауи халықаралық білім бағдарламаларын жүзеге асыруда
әлемнің ең ірі 150 халықаралық жоғарғы оқу орнымен ынтымақтастық
орнаттық.
*
*
*
*
*
46
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Біз, Қазақстанның болашағын дайындап жатқанымызды нық сеніммен
айта аламыз, себебі біздің түлектеріміздің көпшілігі Қазақстан қоғамының
элитасын құрайды және еліміздің даму бағытының қалыптасуына атсалысады.
Бұл біздің маңызды нәтижеміз, біз оны мақтан етеміз және болашаққа деген
сеніммен қараймыз.
Атырау университеті әрқашан ашық саясат ұстанады және әріптестік пен
ынтымақтастықты дамытуға дайын.
Kh. Dosmukhamedov Atyrau University is one of the leading universities in
the Western region of the country, rich in its traditions, long-term experience in the
field of education and research.
The University was opened on June 14, 1950, as a teachers' Institute. During
the first academic year, the Institute opened 3 departments and accepted 150 students
with Kazakh and Russian languages of instruction. In 1955, the Teachers' Institute
became a pedagogical Institute. In 1994, the pedagogical Institute was established at
Atyrau University. In the same year, it was named after a prominent figure, scientist
Khalel Dosmukhamedov. The University has passed state certification and received
the status of the first regional University in the Western region of Kazakhstan.
In 2005, a quality management system was introduced, aimed at ensuring the
competitiveness of the educational institution in education and the requirements in
the world education sphere.
In 2007, scientists of the University took part in the competition-exhibition
"Altyn Sapa" to determine the winners of the award of the President of the Republic
of Kazakhstan "for achievements in the field of quality" and received a letter of
thanks.
On September 18, 2009 (Bologna), the universities signed the Magna Carta, which is
a symbol of the University's ability and rich tradition.
*
*
*
*
*
47
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
In 2010, the University became one of the 600 world universities United in the
Magna Carta. The University was a full participant in the Bologna process. In
accordance with the requirements of the Bologna process, students have the
opportunity to receive double diplomas and complete their studies in the shortest
possible time. According to the results of the rating of the best universities in
Kazakhstan, the University ranks sixth among multidisciplinary universities. The
University is a member of the Association of State Universities of the Caspian Region
Countries, the Great Charter of World Classical Universities (Bologna, 2010), the
Association of Higher Education Institutions of the Republic of Kazakhstan, the
Association of Asian Universities, IREG Observatory on Academic Ranking and
Excellence and the Turkic universities Union and the Association of Universities of
the Silk Road countries.
Currently, Atyrau University is headed by candidate of Pedagogical Sciences,
Associate Professor Salamat Idrissov. S. Idrissov graduated from Atyrau University
with a degree in mathematics and computer science, where he worked as a teacher,
Senior Lecturer, Dean, and since 2016 he has been vice-rector for science.
The University's policy is to provide high-quality education, reach the
international level, and ensure the competitiveness of trained specialists.
Prospects of the University-the leading Western educational institution in
Kazakhstan, which is actively involved in solving the problems of national innovative
development, ensuring the quality of education and training of professional personnel
at the level of international standards.
The University trains highly qualified specialists who meet the international
standards of the innovative education system, making their contribution to the socioeconomic and socio-political development of the region.
*
*
*
*
*
48
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
The University is a member of the Association of state universities of the
Caspian countries, the great Charter of World classical universities (Bologna, 2010),
and The Association of universities of the Republic of Kazakhstan.
The University has created all conditions for the comprehensive development
of students. We are fully confident that we are preparing the future of Kazakhstan
and are aware of our great responsibility to society!
Today, Kh. Dosmukhamedov Atyrau University has become a University of
education and science that offers you various educational programs.
The University has 6 faculties, 29 departments, and 7 scientific-research
centers. The University employs about 500 teachers, including 200 doctors of science
and candidates of science, PhD doctors, and more than 30 top University teachers.
The University has more than 7 thousand students and master students in a multistage system of professional education. We cooperate with 150 major international
higher education institutions in the world in conducting practical training and
exchange of students and implementing modern international educational programs.
We can say with confidence that we are preparing the future of Kazakhstan,
because most of our graduates are the elite of Kazakhstan's society and participate in
shaping the country's development course. This is our important result, we are proud
of it and look forward to the future with confidence.
Atyrau University always adheres to an open policy and is ready to develop
cooperation and collaboration.
*
*
*
*
*
49
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
50
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Çok Değerli Misafirlerimiz
Mersin Üniversitesi, TÜDBA ve Mer-Ak Mersin Akademi Danışmanlık iş birliğiyle,
22 - 24 Ekim 2020 tarihlerinde gerçekleştirilecek
“4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu’na”
Katkı ve katılımlarınızdan dolayı çok teşekkür ederiz.
Prof. Dr. Durmuş Ali ARSLAN
Sempozyum Genel Koordinatörü
DÜMAS
WOSMUR
Dünya Multidisipliner
Araştırmalar Sempozyumu
World Symposium of
Multidisciplinary Research
*
*
51
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
52
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ONUR KURULU / HONORARY BOARD
ALİ İhsan SU (Mersin Valisi)
Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN (Türk Dil Kurumu Başkanı)
Prof. Dr. Bekezhan A. AKHAN (President of Baishev University - KAZAKİSTAN)
Prof. Dr. Tashmukhambetov Bauyrzhan GALİKHANOVİCH (Kazakistan Baishev
Üniversitesi Rektörü)
Prof. Dr. Salamat İDRİSSOV (Kazakistan Atyrau Devlet Üniversitesi Rektörü)
Prof. Dr. Abdulkadir TAŞKULOV (Özbekistan Termiz Devlet Üniversitesi Rektörü)
Prof. Dr. Takir Ospanovich BALYKBAYEV (Kazakistan Abai Kazak Ulusal Pedagoji
Üniversitesi Rektörü)
Prof. Dr. Ahmed Zaki Darhan ZHUMAKANOVİCH (Kazakistan Astana IT University
Rektörü)
Prof. Dr. Aldambergenova Gaukhar TUREMURATKYZY (Kazakistan Kazak Devlet
Kadın Öğretmen Yetiştirme Üniversitesi Rektörü)
Prof. Dr. Karimova Beibitkul SARSEMHANOVNA (Kazakistan Korkut Ata Kızılorda
Üniversitesi Rektörü)
Prof. Dr. Sabri HİZMETLİ (Kazakistan Yabancı Diller ve Mesleki Kariyer Üniversitesi
Rektörü)
Prof. Dr. Galib SAYILOV (TÜDBA Türk Dünyası Bilimler Akademisi Eş-Başkanı)
Prof. Dr. Muhtar MİROV (Kazakistan Baishev Üniversitesi Rektör Yardımcısı)
Prof. Dr. Radik GALILULIN (Tataristan Naberezhnye Chelny State Pedagogical
University)
*
*
*
*
*
53
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Prof. Dr. Hacıyev Eldar NABİYEVİÇ (Dağıstan Devlet Pedagoji Üniversitesi Rektör
Yardımcısı)
Prof. Dr. Nihada Delibegović DŽANİĆ (Bosna Hersek)
Prof. Dr. Emina Berbić KOLAR (Hırvatistan)
Prof. Dr. Naseem AHMAD (Hindistan)
Assoc. Prof. Dr. Selim BEZERAJ (Kosova)
Dr. Ali TOPÇUK (Almanya)
Nejat KEVSEROĞLU (Irak, Türkmeneli Dergisi Başyazarı)
54
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
SEMPOZYUM ORTAKLARIMIZ
T.C. Mersin Üniversitesi
T.C. Mersin Valiliği
TÜDBA Türk Dünyası Bilimler Akademiyası (Bakü, Azerbaycan)
Baishev University (Kazakistan)
Atyrau Devlet Üniversitesi (Kazakistan)
Termiz Devlet Üniversitesi (Özbekistan)
Abai Kazak Ulusal Pedagoji Üniversitesi (Kazakistan)
Kazakistan Astana IT University (Kazakistan)
Kazakh State Women's Teacher Training University (Kazakistan)
Korkyt Ata Kyzylorda University (Kazakistan)
The University of Foreign Languages and Professional Career
55
Dagestan State Pedagogical University (Dağıstan – Rusya)
University of Turkmenistan, Academy of Sciences (Türkmenistan)
Mer-Ak Mersin Akademi Danışmanlık
MER-AK Publication House
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
PAYDAŞIMIZ OLAN ULUSLARARASI AKADEMİK DERGİLER
1. Dünya İnsan Bilimleri Dergisi (World Journal of Human Sciences)
https://dergipark.org.tr/tr/pub/insan
2. BENGİ Dünya Yörük-Türkmen Araştırmaları Dergisi (BENGİ World Journal of
Yörük-Türkmen Studies)
https://dergipark.org.tr/tr/pub/bengi
3. DÜMAD Dünya Multidisipliner Araştırmalar Dergisi (WOJMUR World Journal
of Multidisipliner Research)
https://dergipark.org.tr/tr/pub/dumad
56
4. DÜSTAD Dünya Sağlık ve Tabiat Bilimleri Dergisi (WOJHENS World Journal of
Health & Natural Sciences)
https://dergipark.org.tr/tr/pub/dustad
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
DAVETLİ ULUSLARARASI KATILIMCILARIMIZ /
INVITED INTERNATIONAL PARTICIPANTS
Prof. Dr. Bekezhan A. AKHAN
KAZAKİSTAN
Prof. Dr. Galib SAYILOV
AZERBAYCAN
Prof. Dr. Salamat İDRİSSOV
KAZAKİSTAN
Prof. Dr. Toshqulov A. H.
ÖZBEKİSTAN
Prof. Dr. Nihada Delibegović DŽANİĆ
BOSNA HERSEK
Prof. Dr. Hasan BAHAR
TÜRKİYE
Prof. Dr. Seyfeddin RIZASOY
AZERBAYCAN
Doç. Dr. Zümrüd MANSİMOVA İBRAHİM KIZI
AZERBAYCAN
Prof. Dr. Redzeb SKRİJELJ
SIRBİSTAN
Prof. Dr. Numan ARUÇ
MAKEDONYA
Prof. Dr. Hacıyev Eldar NABİYEVİÇ
DAĞISTAN – RUSYA
Assoc. Prof. Dr. Kakajan JANİBEKOV
TÜRKMENİSTAN
Assoc. Prof. Muhtar MIROV
KAZAKİSTAN
Prof. Dr. Abay DUSENBAYEV
KAZAKİSTAN
Prof. Dr. Damir MATANOVİĆ
HIRVATİSTAN
Prof. Dr. Emina Berbić KOLAR
HIRVATİSTAN
Assoc. Prof. Anzorova Svetlana PETROVNA
RUSYA
Prof. Dr. Radik GALILULIN
Tataristan - RUSYA
Prof. Dr. Ardian MUHAJ
ARNAVUTLUK
Prof. Dr. Naseem AHMAD
HİNDİSTAN
Prof. Dr. Asıf HACIYEV
AZERBAYCAN
Prof. Dr. Fizuli KURBANOV
AZERBAYCAN
Reyhan SAYILOVA
AZERBAYCAN
Assoc. Prof. Dr. Aynur KHUZHAKHMETOV
BAŞKURDİSTAN - RUSYA
Assoc. Prof. Dr. Selim BEZERAJ
KOSOVA
Assoc. Prof. Tahseeen FATIMA
PAKİSTAN
Assist. Prof. Dr. Chunfeng GE
ÇİN
*
*
*
*
*
57
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Dr. Ali TOPÇUK
ALMANYA
Nejat KEVSEROĞLU
IRAK
Hüseyin BEYOĞLU
IRAK
Prof. Dr. Siham ZENGİ
IRAK
Salah Behlül ÇAMURCU
IRAK
Rashad MANAFOV
IRAK
Muhammed
IRAK
Sehavet İZZETİ
İRAN
İbrahim ALBAYRAK
İSVİÇRE
58
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
DÜZENLEME KURULU /
ORGANIZATION COMMITTEE
Prof. Dr. D. Ali ARSLAN (Sempozyum Genel Koordinatörü - Chairman of
Organizing Committee)
Prof. Dr. Bekezhan A. AKHAN
Prof. Dr. Galib SAYILOV
Prof. Dr. Salamat İDRİSSOV
Prof. Dr. Toshqulov A. H.
Prof. Dr. Nihada Delibegović DŽANİĆ
Prof. Dr. Radik GALILULIN
Prof. Dr. Hacıyev Eldar NABİYEVİÇ
Prof. Dr. Redzeb SKRİJELJ
Prof. Dr. Numan ARUÇ
Prof. Dr. Damir MATANOVİĆ
59
Prof. Dr. Emina Berbić KOLAR
Prof. Dr. Ardian MUHAJ
Prof. Dr. Siham ZENGİ
Prof. Dr. Hasan BAHAR
Prof. Dr. Ebru KAFKAS
Prof. Dr. Salih KAFKAS
Prof. Dr. Naseem AHMAD
Assoc. Prof. Dr. Zümrüd MANSİMOVA
Assoc. Prof. Dr. Kakajan JANİBEKOV
Assoc. Prof. Anzorova Svetlana PETROVNA
Assoc. Prof. Muhtar MIROV
Assoc. Prof. Dr. Selim BEZERAJ
Assoc. Prof. Dr. Aynur KHUZHAKHMETOV
Doç. Dr. Mehmet Özgür TÜRKMENOĞLU
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Dr. Öğr. Üyesi İnci KESİLMİŞ
Dr. Ali TOPÇUK
Gülten ARSLAN
Nejat KEVSEROĞLU
Sarbast MOSLEM
Fırat KAYIRAN
Melih KESİLMİŞ
60
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ULUSLARARASI BİLİM KURULU
INTERNATIONAL SCIENTIFIC COMMITTEE
COUNTRY
Prof. Dr. Galib SAYILOV
Azerbaijan
Prof. Dr. Bekezhan AKHAN
Kazakhstan
Prof. Dr. Tashmukhambetov Bauyrzhan
Kazakhstan
GALİKHANOVİCH
Prof. Dr. Salamat İDRİSSOV
Kazakhstan
Prof. Dr. Abdulkadir TAŞKULOV
Uzbekistan
Prof. Dr. Takir Ospanovich BALYKBAYEV
Kazakhstan
Prof. Dr. Ahmed Zaki Darhan
Kazakhstan
ZHUMAKANOVİCH
Prof. Dr. Aldambergenova Gaukhar
Kazakhstan
TUREMURATKYZY
Prof. Dr. Karimova Beibitkul SARSEMHANOVNA
Kazakhstan
Prof. Dr. Sabri HİZMETLİ
Kazakhstan
Prof. Dr. Malika Djumamuratova
Uzbekistan (Karakalpak)
TLEUBERGENOVNA
Assoc. Prof. Dr. Aynur KHUZHAKHMETOV
Dagesstan – Russia
Prof. Dr. Seyfeddin RZASOY
Azerbaijan
Prof. Dr. Ramazan QAFAROV
Azerbaijan
Prof. Dr. Gülnur AZAMATOV
Russia
Prof. Dr. Ardian MUHAJ
Albania
Prof. Dr. Azamat AKHTYAMOV
Bashkortostan
Prof. Dr. Nihada Delibegović DŽANİĆ
Bosnia and Herzegovina
Prof. Dr. Rysbaev Sulaiman KAZYBAEVİCH
Kırgızistan
Prof. Dr. Xin LUO
China
Assist. Prof. Dr. Chunfeng GE
China
Assoc. Prof. Dr. Erkin ARIZ
China
*
*
*
*
*
61
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Prof. Dr. Damir MATANOVİĆ
Croatia
Prof. Dr. Emina Berbić KOLAR
Croatia
Prof. Dr. Hacıyev Eldar NABİYEVİÇ
Dagestan
Prof. Dr. İbrahim SİRKECİ
England
Prof. Dr. Emzar MAKARADZE
Georgia
Dr. Ali TOPÇUK
Germany
Prof. Dr. Naseem AHMAD
Hindistan
Prof. Dr. Siham ZENGİ
Irak
Assoc. Prof. Hossein Khoshbaten
İran
Sehavet İZZETİ
İran
Prof. Dr. Takashi OSAWA
Japan
Assist. Prof. Dr. Ercan ÖMİRBAYEV
Kazakhstan
Assoc. Prof. Roza Zh. KURMANKULOVA
Kazakhstan
Assoc. Prof. Muhtar MIROV
Kazakhstan
Anara A. KARAGULOVA
Kazakhstan
Prof. Dr. Roza ABDUKUOVA
Kirghizstan
Prof. Dr. Kadırali KONKOBAYEV
Kirghizstan
Assoc. Prof. Dr. Selim BEZERAJ
Kosovo
Assoc. Prof. Dr. Ergin JABLE
Kosovo
Prof. Dr. Numan ARUÇ
Macedonia
Prof. Dr. Luvsandorj BOLD
Mongolia
Assoc. Prof. Tahseeen FATIMA
Pakistan
Prof. Dr. Samila KURDAMİYEVA
Russia
Assoc. Prof. Anzorova Svetlana PETROVNA
Russia
Prof. Dr. Redzeb SKRİJELJ
Serbia
Rustem Shah VELIEV
Tatarstan- Russia
Prof. Dr. Mingazova Leyla İHSAN KIZI
Tatarstan- Russia
Prof. Dr. Radik GALIULLIN
Tatarstan - Russia
Aizat MAKHMUTOV
Tatarstan - Russia
Assoc. Prof. Dr. Kakajan JANİBEKOV
Turkmenistan
*
*
*
*
*
62
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Prof. Dr. D. Ali ARSLAN
Turkey
Prof. Dr. Hasan BAHAR
Turkey
Prof. Dr. Ebru KAFKAS
Türkiye
Prof. Dr. Salih KAFKAS
Türkiye
Prof. Dr. Yampol'skii Alexander LEONİDOVİCH
Ukraine
Prof. Dr. Glenn MUSCHERT
United States of America
63
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
BİLİM KURULU
SCIENTIFIC COMMITTEE
COUNTRY
Prof. Dr. Galib SAYILOV
Azerbaijan
Prof. Dr. Seyfeddin RZASOY
Azerbaijan
Prof. Dr. Ramazan QAFAROV
Azerbaijan
Assoc. Prof. Dr. Zümrüd MANSİMOVA
Azerbaijan
Assoc. Prof. Ulugbek SATTAROV
Uzbekistan
Prof. Dr. Alim KAYYUMOV
Uzbekistan
Assoc. Prof. Dr. Ali ALİYEV
Azerbaijan
Prof. Dr. Azamat AKHTYAMOV
Bashkortostan
Assoc. Prof. Dr. Aynur KHUZHAKHMETOV
Bashkortostan
Assoc. Prof. Dr. Rif AXMADİEV
Bashkortostan
Prof. Dr. Xin LUO
China
Assoc. Prof. Dr. Erkin ARIZ
China
Prof. Dr. Hacıyev Eldar NABİYEVİÇ
Dagestan
Prof. Dr. İbrahim SİRKECİ
England
Prof. Dr. Emzar MAKARADZE
Georgia
Dr. Ali TOPÇUK
Germany
Sarbast MOSLEM
Hungary
Dr. Muhammed KERKÜKLÜ
Iraq
Nejat KEVSEROĞLU
Iraq
Prof. Dr. Naseem AHMAD
India
Assoc. Prof. Hossein KHOSHBATEN
İran
Prof. Dr. Takashi OSAWA
Japan
Prof. Dr. Bekezhan AKHAN
Kazakhstan
Assoc. Prof. Roza Zh. Kurmankulova
Kazakhstan
Assoc. Prof. Muhtar MIROV
Kazakhstan
Anara A. KARAGULOVA
Kazakhstan
*
*
*
*
64
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Assist. Prof. Dr. Ercan ÖMİRBAYEV
Kazakhstan
Prof. Dr. Kadırali KONKOBAYEV
Kirghizstan
Assist. Prof. Dr. Nurdin USEYEV
Kirghizstan
Assoc. Prof. Dr. Ergin JABLE
Kosovo
Assoc. Prof. Dr. Selim BEZERAJ
Kosovo
Prof. Dr. Numan ARUÇ
Macedonia
Prof. Dr. Luvsandorj BOLD
Mongolia
Prof. Dr. Samila KURDAMİYEVA
Russia
Assoc. Prof. Anzorova Svetlana PETROVNA
Russia
Prof. Dr. Radik GALILULIN
Tataristan - Russia
Prof. Dr. Redzeb SKRİJELJ
Serbia
İbrahim ALBAYRAK
Switzerland
Prof. Dr. Mingazova
Tatarstan
Leyla İhsan KIZI
Assoc. Prof. Dr. Guzaliya KHAZİYEVA
Tatarstan
Assoc. Prof. Dr. Kakajan JANİBEKOV
Turkmenistan
Prof. Dr. Yampol'skii Alexander LEONİDOVİCH
Ukraine
Prof. Dr. Glenn MUSCHERT
United States of America
Prof. Dr. D. Ali ARSLAN
Türkiye
Doç. Dr. Müjdat AVCI
Türkiye
Prof. Dr. Hasan BAHAR
Türkiye
Prof. Dr. Ali BİLGİLİ
Turkey
Prof. Dr. Salim CÖHÇE
Türkiye
Prof. Dr. Ali ÇAĞLAR
Türkiye
Dr. Öğr. Demet Öztürk ÇELİK
Türkiye
Prof. Dr. Ahmet DAĞTEKİN
Türkiye
Prof. Dr. Mustafa Musa DİRLİK
Türkiye
Prof. Dr. Gülfem ERGÜN
Türkiye
Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN
Türkiye
Prof. Dr. Gülten Eren GÜMÜŞTEKİN
Türkiye
*
*
*
*
*
65
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Prof. Dr. Ebru KAFKAS
Türkiye
Prof. Dr. Salih KAFKAS
Türkiye
Dr. Öğr. Üyesi İnci KESİLMİŞ
Türkiye
Prof. Dr. Faruk KOCACIK
Türkiye
Prof. Dr. Suat KOLUKIRIK
Türkiye
Prof. Dr. Ahmet Hakan ÖZTÜRK
Türkiye
Prof. Dr. Günşah ŞAHİN
Türkiye
Prof. Dr. Bekir ŞİŞMAN
Türkiye
Prof. Dr. Turhan TOROS
Türkiye
Prof. Dr. Hayati TÜFEKÇİOĞLU
Türkiye
Doç. Dr. Mehmet Özgür TÜRKMENOĞLU
Türkiye
Prof. Dr. Asım YAPICI
Türkiye
Prof. Dr. Yunus YILDIRIM
Türkiye
Doç. Dr. İrfan YILDIRIM
Türkiye
66
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
DANIŞMA VE HAKEM KURULU
ADVISERY BOARD
Soy isim
İsim
AÇIKALIN
Doç. Dr. Neriman
AKÖZ
Prof. Dr. Alaattin
AKKOL
Dr. Öğr. Üyesi Mümtaz Levent
ALBAYRAK
Dr. Öğr. Üyesi Mustafa
ALBUZ
Prof. Dr. Aytekin
ALGÜL
Prof. Dr. Öztekin
ALTAN
Prof. Dr. Cemal
ARSLAN
Gülten
ARSLAN
Prof. Dr. D. Ali
ATEŞ
Prof. İsmail
ATILGAN
Doç. Dr. Kalender Özcan
ATTAR
Dr. Öğr. Üyesi Günnur Ertong
AVCI
Doç. Dr. Müjdat
AYDIN
Prof. Dr. Mustafa
AZMAN
Prof. Dr. Ayşe
BABAHAN
Dr. Öğr. Üyesi Ali
BAHADIR
Doç. Dr. Ziynet
BAHAR
Prof. Dr. Hasan
BAL
Prof. Dr. Hüseyin
BİLGİLİ
Prof. Dr. Ali
BİRKÖK
Doç. Dr. Cüneyt
BOZYER
Dr. Öğretim Üyesi Ünal
BULDUM
Dr. Öğretim Üyesi Berat Barış
CİRHİNLİOĞLU
Prof. Dr. Zafer
COŞKUN
Doç. Dr. İbrahim
CÖHÇE
Prof. Dr. Salim
*
*
*
*
*
67
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ÇAĞLAR
Prof. Dr. Ali
ÇELİK
Prof. Dr. Emine Babaoğlan
ÇELİK
Dr. Öğr. Üyesi Ejder
DAĞTEKİN
Prof. Dr. Ahmet
DAĞADUR
Prof. Dr. İlhan
DEĞİRMEN
Prof. Dr. Süleyman
DEMİR
Doç. Dr. Alpaslan
DEMİR
Dr. Öğr. Üyesi Bünyamin
DEMİRCİ
Doç. Dr. Nevzat
DİRLİK
Prof. Dr. Mustafa Musa
DOKAK
Prof. Hüsnü
DÖNMEZ
Prof. Dr. Süleyman
DUMAN BAY
Doç. Dr. Betül
ERDEM
Prof. Dr. Cumhur
ERDEM
Dr. Öğr. Üyesi Meziyet Sema
ERDOĞAN
Prof. Dr. Türkan
ERGENE
Prof. Dr. Serap
ERGÜN
Prof. Dr. Gülfem
ERJEM
Prof. Dr. Yaşar
ERKUL
Prof. Dr. Hüseyin
ERTAN
Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Emin
GENÇ
Prof. Dr. Salih Zeki
GÖKÇE
Doç. Dr. Mustafa
GÖKHAN
Prof. Dr. İlyas
GÜLBEYAZ
Doç. Kürşad
GÜLSEVİN
Prof. Dr. Gürer
GÜMÜŞTEKİN
Prof. Dr. Gülten Eren
GÜZEL
Prof. Dr. Abdurrahman
IŞIK
Dr. Öğr. Üyesi Meryem Türkan
KAÇMAZOĞLU
Prof. Dr. Hacı Bayram
*
*
*
*
*
68
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
KAFKAS
Prof. Dr. Ebru
KAFKAS
Prof. Dr. Salih
KARA
Prof. Dr. İlker Fatih
KARATAŞ
Doç. Dr. Mehmet
KESİLMİŞ
Dr. Öğr. Üyesi İnci
KESİLMİŞ
Melih
KURT
Prof. Dr. Şener
KOLUKIRIK
Prof. Dr. Suat
KOCA
Prof. Dr. Emine
KOCACIK
Prof. Dr. Faruk
KÖSE
Prof. Dr. Osman
KÖZLEME
Doç. Dr. Arif Olgun
KUMBUR
Prof. Dr. Halil
MAZLUM
Doç. Dr. Ahmet
MEŞE
Doç. Dr. İlknur
MEŞE
Ertuğrul
MUMYAKMAZ
Doç. Dr. Alper
PINAR
Öğr. Gör. Kasım
POLAT
Doç. Dr. Ferihan
REŞİDOĞLU
Prof. Dr. Hanlar
ODABAŞ
Dr. Öğretim Üyesi Sevim
ÖMÜRGÖNÜLŞEN
Prof. Dr. Uğur
ÖTGÜN
Prof. Cebrail
ÖZBOLAT
Doç. Dr. Abdullah
ÖZDEMİR
Prof. Dr. Soner Mehmet
ÖZEN
Prof. Dr. Recep
ÖZTÜRK
Prof. Dr. Ahmet Hakan
ÖZYURT
Prof. Dr. Mustafa
SAĞIR
Doç. Dr. Adem
SALMAN
Dr. Öğr. Üyesi
*
*
*
*
69
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
SAYAR
SAYINCI
ŞAHİN
ŞİŞMAN
TAŞ
TOPAKKAYA
TOPSES
TUNCER
TÜFEKÇİOĞLU
TÜRKMENOĞLU
ULUOCAK
USLU
UYGUN
UYSAL
UYSAL
ÜNAL
ÜREDİ
ÜZEL
VURAL
WAKAMATSU
YAPALAK
YAPICI
YAVAŞOĞLU
YETGİN
YILDIRIM
YILDIRIM
YILDIRIM
YILDIZ
YILDIZ
YILMAZ
YOLDAŞ
YOLDAŞ
YORULMAZ
YÖRÜK
YÜRÜDÜR
*
Prof. Dr. Sedat
Doç. Dr. Bahadır
Prof. Dr. Günşah
Prof. Dr. Bekir
Prof. Dr. Kenan Ziya
Prof. Arslan
Doç. Dr. Devrim
Prof. Dr. Barbaros
Prof. Dr. Hayati
Doç. Dr. Mehmet Özgür
Prof. Dr. Şeref
Doç. Dr. Fatih
Doç. Dr. Kalender
Doç. Dr. Arzu
Doç. Dr. Yücel
Dr. Öğr. Üyesi Recep
Doç. Dr. Lütfi
Asiye
Prof. Dr. Feyzan Göher
Doç. Dr. Hirokhi
Dr. Öğr. Üyesi Suat
Prof. Dr. Asım
Dr. Öğr. Üyesi Ahu Sumbas
Doç. Dr. Zeki
Prof. Dr. Yunus
Doç. Dr. Murat
Doç. Dr. İrfan
Prof. Dr. Mete
Dr. Öğretim Üyesi Ali
Doç. Dr. Mualla
Prof. Dr. Yunus
Doç. Dr. Özlem BECERİK
Prof. Dr. Şerife
Prof. Dr. Doğan
Prof. Dr. Eren
*
*
*
*
70
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
4. ULUSLARARASI MERSİN SEMPOZYUMU GENEL PROGRAM
4. International Mersin Symposium
(22 - 24 Ekim 2020 / October 22 – 24, 2020)
SEMPOZYUM PROGRAMI / SYMPOSIUM PROGRAM
22 Ekim 2020 – KARABAĞ SALONU
8:00
8:30
KAYIT
AÇILIŞ – PROTOKOL KONUŞMALARI
KARABAĞ SALONU
1. OTURUMLAR
2. OTURUMLAR
3. OTURUMLAR
ÖĞLE ARASI
10:00-10:45
11:00 – 11:45
12:00 – 12:45
13:00 – 14:00
SUNUMLAR: 10 DK (4x10 DK), MÜZAKERE 5 DK
SALONLAR:
AZERBACAN – KARABAĞ – KAZAKİSTAN – ÖZBEKİSTAN TÜRKMENİSTAN SALONU
(Sunumlar, Saat: 10:00’dan itibaren, 3 gün boyunca, aynı anda 5 farklı salonda
gerçekleştirilecektir.)
4. ULUSLARARASI AKDENİZ SEMPOZYUMU AÇILIŞ OTURUMU:
DAVETLİ ULUSLARARASI KATILIMCILARIMIZ
Prof. Dr. Bekezhan A.
AKHAN
KAZAKİSTAN
Prof. Dr. Radik
GALILULIN
Tataristan –
RUSYA
Prof. Dr. Galib SAYILOV
AZERBAYCAN
Prof. Dr. Ardian MUHAJ
ARNAVUTLUK
Prof. Dr. Naseem AHMAD
HİNDİSTAN
Prof. Dr. Asıf HACIYEV
AZERBAYCAN
Prof. Dr. Fizuli
KURBANOV
AZERBAYCAN
Prof. Dr. Salamat
İDRİSSOV
KAZAKİSTAN
Prof. Dr. Toshqulov A. H.
ÖZBEKİSTAN
Prof. Dr. Nihada
Delibegović DŽANİĆ
BOSNA HERSEK
Reyhan SAYILOVA
AZERBAYCAN
Prof. Dr. Hasan BAHAR
TÜRKİYE
Assoc. Prof. Dr. Aynur
KHUZHAKHMETOV
BAŞKURDİSTAN
– RUSYA
Prof. Dr. Seyfeddin
RIZASOY
AZERBAYCAN
Assoc. Prof. Dr. Selim
BEZERAJ
KOSOVA
Assoc. Prof. Tahseeen
FATIMA
PAKİSTAN
Assist. Prof. Dr. Chunfeng
GE
ÇİN
Doç. Dr. Zümrüd
MANSİMOVA İBRAHİM
KIZI
*
*
AZERBAYCAN
*
*
*
71
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Prof. Dr. Redzeb
SKRİJELJ
SIRBİSTAN
Dr. Ali TOPÇUK
ALMANYA
Prof. Dr. Numan ARUÇ
MAKEDONYA
Nejat KEVSEROĞLU
IRAK
Prof. Dr. Hacıyev Eldar
NABİYEVİÇ
DAĞISTAN –
RUSYA
Hüseyin BEYOĞLU
IRAK
Prof. Dr. Siham ZENGİ
IRAK
Salah Behlül ÇAMURCU
IRAK
Rashad MANAFOV
IRAK
Muhammed
IRAK
Sehavet İZZETİ
İRAN
İbrahim ALBAYRAK
İSVİÇRE
Assoc. Prof. Dr. Kakajan
JANİBEKOV
TÜRKMENİSTAN
Assoc. Prof. Muhtar
MIROV
KAZAKİSTAN
Prof. Dr. Abay
DUSENBAYEV
KAZAKİSTAN
Prof. Dr. Damir
MATANOVİĆ
HIRVATİSTAN
Prof. Dr. Emina Berbić
KOLAR
HIRVATİSTAN
Assoc. Prof. Anzorova
Svetlana PETROVNA
RUSYA
GENEL PROGRAM
23 Ekim 2020
22 Ekim 2020
1. Oturum
22 Ekim 2020 / 13:00-14:30
2. Oturum
22 Ekim 2020 / 14:45-16:15
3. Oturum
22 Ekim 2020 / 16:30-18:00
4. Oturum
22 Ekim 2020 / 18:00-19:30
23 Ekim 2020
5. Oturum
23 Ekim 2020 / 8:30-10:00
6. Oturum
23 Ekim 2020 / 10:15-11:45
11. Oturum
24 Ekim 2020 / 8:30-10:00
12. Oturum
24 Ekim 2020 / 10:15-11:45
ÖĞLE ARASI: 12:00 – 13:00
7. Oturum
23 Ekim 2020 / 13:00-14:30
8. Oturum
23 Ekim 2020 / 14:45-16:15
9. Oturum
23 Ekim 2020 / 16:30-18:00
10. Oturum
23 Ekim 2020 / 18:00-19:30
ÖĞLE ARASI: 12:00 – 13:00
13. Oturum
24 Ekim 2020 / 13:00-14:30
14. Oturum
24 Ekim 2020 / 14:45-16:15
15. Oturum
24 Ekim 2020 / 16:30-18:00
16. Oturum
24 Ekim 2020 / 18:00-19:30
Sempozyum Mekânı: Mersin.
E-posta: mersinsempozyumu@gmail.com
Sempozyum Web Adresi:
https://mersinsempozyumu.mersinakademi.com.tr/
İletişim Tel: 0532 270 81 45 / 0553 666 06 06
*
*
*
*
*
72
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
GENEL PROGRAM
22 Ekim 2020
4. Oturum
14:00-14:45
5. Oturum
15:00-15:45
6. Oturum
16:00-16:45
7. Oturum
17:00-17:45
8. Oturum
18:00-18:45
****
23 Ekim 2020
9. Oturum
8:00-8:45
10. Oturum
9:00-9:45
11. Oturum
10:00-10:45
12. Oturum
11:00-11:45
13. Oturum
12:00-12:45
ÖĞLE ARASI: 13:00 –
14:00
14. Oturum
14:00-14:45
15. Oturum
15:00-15:45
16. Oturum
16:00-16:45
17. Oturum
17:00-17:45
18. Oturum
18:00-18:45
24 Ekim 2020
19. Oturum
8:00-8:45
20. Oturum
9:00-9:45
21. Oturum
10:00-10:45
22. Oturum
11:00-11:45
23. Oturum
12:00-12:45
ÖĞLE ARASI: 13:00 –
14:00
24. Oturum
14:00-14:45
25. Oturum
15:00-15:45
26. Oturum
16:00-16:45
27. Oturum
17:00-17:45
28. Oturum
18:00-18:45
SALONLAR:
AZERBACAN – KARABAĞ – KAZAKİSTAN – ÖZBEKİSTAN –
TÜRKMENİSTAN SALONU
*
*
*
*
*
73
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
SEMPOZYUM
BİLDİRİ TAM METİNLERİ
74
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
SON ÜÇ DÖNEM GENEL SEÇİM SONUÇLARI TEMELİNDE
TÜRKİYE’NİN SİYASİ YAPISI
Prof. Dr. D. Ali ARSLAN 1
ÖZET
Bireylerin siyasete aktif katılımı olarak değerlendirilebilen seçimler, demokratik
rejimler için hayati derecede önem arz eder. Seçimlerde yaptıkları seçimleriyle bireyler,
toplumun sosyal ve siyasal hayatına belirli bir dönem için yön verecek, toplumun değişim
rotasını, toplumdaki bireylerin uyacakları kuralları ve oynayacakları rolleri belirleyecek güce
ve konuma sahip siyasi elitlerin kimler olacağını belirlerler.
Seçimlerin birey ve toplum hayatı için taşıdığı önemi dikkate alarak çalışmada,
Türkiye’nin son üç dönem milletvekili genel seçimleri incelendi. Siyaset sosyolojisinin yöntem
ve teknikleri kullanıldığı çalışmada, benzer türden yapılan önceki araştırmalarda olduğu gibi,
yapısal-işlevselci bir bakış kullanıldı. Çalışmanın temel amacı Türkiye’nin siyasal yapısını
belirlemek ve bu yapıda yakın geçmişimizden günümüze yaşanan değişimi ortaya koymaktır.
Bir başka ifadeyle bu çalışmada, Türkiye’de siyasal gücün teşkili, partiler arasında dağılımı,
işleyiş ve değişim dinamikleri araştırıldı.
Bu amaca yönelik olarak çalışma, son 3 dönem genel seçimler dâhil edildi. Daha önceki
çalışmalarımızda, Türkiye’de çok partili hayatın başlangıç yılı olan 1946’dan 2011 yılına kadar
geçen süreçte gerçekleştirilen milletvekili genel seçimleri incelenmişti. Bu çalışmamızda ise
son üç dönem genel seçimlerini de inceleyerek, araştırma güncellenmiş ve konuya anlamsal bir
bütünlük kazandırılmış oldu.
Anahtar Sözcükler:
Türkiye, Türk Toplumu, Genel Seçimler, Siyasi Yapı, Siyaset Sosyolojisi, Türkiye’nin Siyasi
Yapısı.
1
Mersin Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi. Sosyolog ve Siyaset Bilimci.
*
*
*
*
*
75
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
SOCIO-POLITICAL STRUCTURE OF TURKEY ON THE BASIS OF
THE LAST THREE GENERAL ELECTIONS RESULTS
ABSTRACT
Elections, which can be considered as the active participation of individuals in politics, are of
vital importance for democratic regimes. With the choices they make in the elections,
individuals determine who will be the political elites who will have the power and position to
direct the social and political life of the society for a certain period, determine the course of
change of the society, the rules to be followed by the individuals in the society and the roles
they will play.
Taking into account the importance of individual and community life for elections in the study,
last three-term general elections in Turkey were examined. In the study in which the methods
and techniques of political sociology were used, a structural-functionalist perspective was used,
as in previous studies of a similar type. The main objective of the study was to determine the
political structure of Turkey and reveals changes in our recent history in this structure today. In
other words, this study constitutes the political forces in Turkey, the distribution between the
parties, functioning and dynamics of change were investigated.
For this purpose, the study was included in the last 3 general elections. In previous studies, the
year of the beginning of life multiparty parliamentary elections held in the period from 1946
until 2011 Turkey was examined. In this study, by examining the general elections of the last
three terms, the research was updated and the subject gained a systematically integrity.
Key Words:
Turkey, Turkish Society, General Elections, Political Structure, Political Sociology, Political
Structure of Turkey
*
*
*
*
*
76
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
GİRİŞ: DEMOKRASİ, SEÇİMLER VE SİYASAL KATILIM
Daha önce de sıklıkla vurgulandığı üzere, siyaset, “ülke, devlet, insan yönetimi”
şeklinde tanımlanabilir (Kışlalı, 2007: 17). Demokratik sistemlerde toplumu yönetecek olan
siyasi eliteler siyasi seçimlerle belirlenir. Seçimler, genel olarak incelendiğinde, merkezi
otoriteyi belirlemeye yönelik seçimler ve yerel otoriteyi belirlemeye yönelik seçimler şeklinde
tasnif edilebilir. Bu çalışmanın amacı, merkezi otoriteyi belirlemek amacıyla yapılan
milletvekili seçimleri temelinde Türkiye’nin siyasi yapısını incelemektir.
Günümüz demokratik toplumlarında siyaset kurumu büyük ölçüde seçimlerle
şekillenir. Siyaset kurumunu şekillenmesinde rol oynayan temel olgular arasında adayseçmen, yöneten-yönetilen gibi rol örüntülerinin yanı sıra; toplumsal yapı, seçimler, siyasal
sistem, siyasi partiler, … gibi olgular sayılabilir. Ancak, siyaset denildiğinde öncelikle akla
demokrasi ve seçim kavramları olguları gelir.
Demokratik sistemlerde, iktidarı ulaşmanın yolu seçimler de elde edilen başarıdan
geçer. Arslan (2016)’ın da belirttiği gibi, toplum ve siyaset hayatında demokrasinin hüküm
sürdüğü ülkelerde, devlet – toplum hayatına yön veren yöneticiler seçimlerle belirlenir.
Özünde, “insanın akıllı bir yaratık olduğu ve kendisi için iyi olanla, kötü olanı ayırt edebileceği”
(Kışlalı, 2003: 238) ön kabulünün yattığı seçimler, demokratik sistemlerin vazgeçilmez
unsurlarındandır. Ancak, demokrasi olgusu da, yalnızca seçimlere indirgenemeyecek kadar
geniş kapsamlı ve karmaşık bir olgudur.
1. TÜRKİYE GENELİNDE SİYASAL KATILIM
Daha önce de ifade edildiği üzere demokratik sistemlerde vatandaşlar, seçimlerde
sergiledikleri
siyasal
tutum
ve
davranışlarıyla,
toplumunun
siyasi
yapısını
şekillendirilmesinde belirleyici rol oynarlar. Siyasete olan ilgi ve katılım birçok faktör
tarafından belirlenir. Bunlar arasında kişisel faktörlerin yanı sıra, toplumsal, psikolojik,
ekonomik, vb. faktörler sayılabilir.
*
*
*
*
*
77
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Tablo 1: 2011’den Günümüze Türkiye’de Genel Seçimlere Katılım
Seçimlere Katılım Oranı (%)
Türkiye
2018 Genel Seçimleri
86,2
1 Kas 15 Genel Seçimleri
85,2
7 Haz 15 Genel Seçimleri
83,9
2011 Genel Seçimleri
83,16
Ortalama Katılım Oranı
84,615
Tablo 1: 2011’den Günümüze Türkiye’de Genel Seçimlere Katılım
86,5
86,2
86
85,5
85,2
85
84,5
83,9
84
83,5
83,16
83
82,5
82
81,5
2011 GENEL SEÇİMLERİ
7 HAZ 15 GENEL
SEÇİMLERİ
2018 GENEL SEÇİMLERİ
1 KAS 15 GENEL
SEÇİMLERİ
Türkiye’nin siyasal yapısını ortaya koyabilmek için yapılan bu araştırmada öncelikle,
siyasal katılım konusu incelendi. Araştırmada son 3 dönem ele alınmış olmakla birlikte,
*
*
*
*
*
78
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
mukayese yapabilme kolaylığı sağlamak ve değişim trendini daha iyi anlayabilmek için 2011
genel seçim sonuçları da incelendi.
Tablo 1 ve Grafik 1’de görüldüğü gibi incelenen dönemde, ülke genelinde, seçimlere
vatandaşın ilgisinde ve katılım oranlarında, kesintisiz bir artış gözlemlenir. Daha net bir
ifadeyle 2011 yılında, Türkiye genelinde seçimler katılım oranı yüzde 83,16 civarındadır.
Son parlamento genel seçimlerinde ise bu ilgi en üst seviyeye ulaşmış ve yüzde 86,2’ye
ulaşmıştır. Siyasi partiler ve siyasi liderlerin yanı sıra, ülke ve komşu coğrafyalarda olup
biten toplumsal, ekonomik ve siyasal olayların da etkisiyle, Türk seçmenin genel seçimlere
ilgisi hep üst seviyelerde ve yükseliş eğilimi içinde olmuştur.
2. 2015 YILI (7 HAZİRAN) GENEL SEÇİM SONUÇLARI
Türk toplumunun günümüzde toplumsal ve siyasal yapısını anlamak için
gerçekleştirilen bu çalışmada, yalnızca vatandaşları seçimlere ilgisi ve katılım oranlarıyla
yetinilmedi. Bunun yanı sıra, seçimlere katılım konusunu ve siyasal yapıyı daha anlaşılır kılmak
için çalışmada seçmen davranışının boyutlarıyla da ilgilenildi. Bu bağlamda, önce ülke
genelinde seçmenlerin seçimlerde kullandığı oyların önce siyasi partilere dağılım incelendi.
Ardından da bu durumun siyasi yelpazede nasıl bir görünüm ortaya çıkardığı hususu üzerinde
duruldu. Böylece Türkiye’nin siyasi yapısı, bu yapının oluşum ve değişim dinamikleri daha
ayrıntılı bir şekilde ortaya konulmuş oldu.
Bu realiteden hareketle, önce başlangıç yılı olarak belirlenen 2015 yılı Türkiye
genel seçimleri ele alındı. 25. Dönem parlamentosunu şekillendirmek amacıyla yapılan j2015
milletvekili genel seçimleri 7 Haziran 2015 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Bu seçimlerde
seçimlere ilgi ve katılım, bir önceki seçimlere olduğu gibi oldukça yüksek oranlarda
olmuştur. Hata Türkiye genelinde seçmen ilgisinin, 2011 seçimlerine kıyasla küçük bir
artışın da görüldüğü 2015 Haziran seçimlerinde Türkiye genelinde seçimlere katılım yüzde
83,9 oranında civarında olmuştur. 2011 yılı genel seçimlerinde Türkiye genelinde seçimlere
katılım oranı ise yüzde 83,16 seviyelerinde olduğunu hatırlatmada fayda var.
*
*
*
*
*
79
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Tablo 2: 2015 (7 Haziran) Genel Seçimlerinde, Partilerin Oy Dağılımı
Türkiye
Partilere Göre Oy Dağılımı (%)
Milletvekili Sayısı
40,9
258
CHP
25
132
MHP
16,3
80
SAADET
2,1
0
HDP
13,1
80
DİĞER
2,6
0
100
550
Partiler
AK PARTİ
TOPLAM
Kaynak: TÜİK (2020).
Grafik 2: 2015 (7 Haziran) Genel Seçimlerinde, Partilerin Türkiye
Geneline Partilerin Oy Dağılımı
80
300
258
250
200
132
150
80
100
40,9
50
25
16,3
80
2,1
0
13,1
2,6
0
0
AK PARTİ
CHP
MHP
SAADET
Türkiye Partilere Göre Oy Dağılımı (%)
*
*
*
HDP
Türkiye Milletvekili Sayısı
*
*
DİĞER
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Daha önce de vurgulandığı gibi, Türkiye’nin seçimlerle şekillenen yen siyasi yapısını
daha iyi anlayıp açıklayabilmek için öncelikle, siyasal gücün partiler arasında oransal
dağılımını belirlemek gerekir. Bu bağlamda Türkiye’nin genel siyasal yapısını anlayabilmek
için önce partilerin seçimde aldıkları oy oranları incelendi. Ortaya çıkan bulgulara Tablo 2
ve Grafik 2’de ayrıntılı bir şekilde yer verildi.
Bu bulgular temelinde, 2015 Haziran genel seçimlerinde siyasi partilerin ülke
genelinde aldıkları oy ve bu temelde Türkiye’nin siyasi yapısı incelendiğinde oldukça çarpıcı
sonuçlara ulaşılır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, bir önceki seçimlerle mukayese
edildiğinde, partilerin ülke genelinde aldıkları seçmen desteğinde oransal farklılaşma
yaşanmış olsa da, 2015 Haziran Seçimlerinde de, Türkiye sıralamasında ilk 3 sıra
değişmemiştir. Daha net bir anlatımla Adalet ve Kalkınma Partisi, 2011 genel seçimlerinde
olduğu gibi bu seçimleri de birinci sırada tamamlamıştır. Tablo 2 ve Grafik 2’de de
görüldüğü gibi, seçimleri ikinci sırada solun temsilcisi CHP, üçüncü sırada ise MHP
tamamlamıştır.
Öncelikle vurgulamak gerekir Ak Parti bu 2015 Haziran seçimlerinde yeni bir tarihi
başarıya imza atmış ve art arda girdiği dört seçimi kazanan iktidar partisi olma unvanına elde
etmiştir. Bununla birlikte, 2015 Haziran seçimlerine iktidar partisi olarak giren Adalet ve
Kalkınma Partisi, bu seçimlerde iktidarın yıpratıcı etkisinden kaçınamamış, bir önceki
seçimlere kıyasla Türkiye genelinde yüzde 17,92 civarında oy kaybetmiştir. Ancak gerileyen
seçmen desteğine rağmen, en yakın rakibi durumundaki CHP’ye bile yüzde 63,6’lık fark
atmayı başarmıştır.
Tablo 3: 2015 Yılı (7 Haziran) Genel Seçimleri Güdül Sonuçları
Gücün Siyasi Yelpazeye Dağılımı (%)
Türkiye
Sağ Partiler Toplamı
59,3
2015
Sol Partiler Toplamı
25
(Haz.)
Diğerleri
15,7
Toplam
100
Kaynak: Araştırmacının 2020 yılında gerçekleştirdiği araştırma verileri temel alınarak düzenlenmiştir.
*
*
*
*
*
81
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Grafik 3: 2015 Haziran Genel Seçimlerinde Türkiye'de Gücün Siyasi
Yelpazeye Dağılımı
100
100
90
80
70
59,3
60
50
40
25
30
15,7
20
10
0
SAĞ PARTİLER TOPLAMI
SOL PARTİLER TOPLAMI
DİĞERLERİ
2015 (HAZ.)
TOPLAM
82
2015 genel seçimleriyle ülke genelinde yeniden şekillenen siyasal tabloyu daha iyi
anlayabilmek için, oyların siyasi yelpazeye dağılımının da incelenmesi gerekir. Tablo 3 ve
Grafik 3’te de sergilenen bulgular, Türkiye’nin toplumsal yaşamında belirleyici rol
oynayacak siyasal yapıdaki yeni durumu ile ilgili oldukça önemli ipuçları verir.
Daha net bir anlatımla, oyların siyasi yelpazeye dağılımı temelinde siyasi yapıda
ortaya çıkan durum incelendiğinde, Türkiye’nin yeni siyasi yapısına dair taşlar daha bir yerli
yerine oturur. Tablo 3 ve Grafik 3’te de görüldüğü gibi, Türkiye genelinde sağ kanat siyasi
partilerin elde ettiği toplam seçmen desteği yine yüzde 60’lar civarındadır. Oysa sağ
yelpazeden siyasi partiler 2011 genel seçimlerinde toplamda yüzde 62,8 oranında oy
almışlardı. Bu sonuçlar sağ siyaset geleneğinin 2015 Haziran genel seçimlerinde, 2011 genel
seçimlerine kıyasla, küçük de olsa bir oy kaybı yaşadığına işaret etmektedir.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
3. 2015 YILI (1 KASIM) GENEL SEÇİM SONUÇLARI
Araştırmada ikinci olarak 1 Kasım 2015 yılı genel seçimleri temelinde Türkiye’nin
siyasi yapısı incelendi. 26. Dönem yasama sürecini yönlendirecek milletvekillerinin
seçildiği Kasım 2015 genel seçimleri, 1 Kasım 2015 tarihinde gerçekleştirildi. Bu seçimler,
7 Haziran 2015’te gerçekleştirilen 25. Dönem parlamento seçimleriyle oluşan meclis
aritmetiğinden hükümet kurulamadığı için gerçekleştirildi.
Haziran 2015 genel seçimlerinden yaklaşık 5 ay sonra yeniden yapılan genel
seçimlerde, siyasal yapıda yaşanan değişimi anlayabilmek için önce, ülke genelinde
seçmenin seçimlere ilgi ve katılımına bakıldı. Bulgular Türkiye genelinde, önceki seçimlere
mukayese edildiğinde, seçimlere ilgilinin önemli bir oranda arttığına işaret eder. Daha net
bir anlatımla bu seçimlerde, ülke genelinde seçmen katılımı yüzde 85,2 civarında olmuştur.
Tablo 4: 2015 (1 Kasım) Genel Seçimlerinde, Türkiye Genelinde Partilerin Oy Dağılımı
Türkiye
Partilerin Oy Dağılımı (%)
49,5
25,3
11,9
0,7
10,8
1,8
100
Partiler
AK PARTİ
CHP
MHP
SAADET
HDP
DİĞER
TOPLAM
Kaynak: TÜİK (2020).
*
*
*
*
Milletvekili Sayısı
317
134
40
0
59
0
550
*
83
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Grafik 4: 2015 (1 Kasım) Genel Seçimlerinde, Türkiye Genelinde Partilerin Oy Dağılımı
Grafik 4: 2015 (1 Kasım) Genel Seçimlerinde, Türkiye Genelinde
Partilerin Oy Dağılımı
350
317
300
250
200
134
150
100
49,5
25,3
50
59
40
11,9
0,7
0
10,8
1,8
0
0
AK PARTİ
CHP
MHP
SAADET
Türkiye Partilerin Oy Dağılımı (%)
HDP
DİĞER
Türkiye Milletvekili Sayısı
84
Siyasal yapıda 5 ay içinde yaşanan değişim ve ortaya çıkan yeni durumu anlayabilmek
için siyasi gücün partilere ve siyasi yelpazeye dağılımını da incelemek gerekir. Bulgular 1
Kasım 2015 genel seçimlerinin, Türkiye genelinde siyasal ve toplumsal hayatı açısından çok
çarpıcı sonuçları beraberinde getirdiğini göstermektedir. Bu sonuçlar belki de en önemlisi,
iktidar partisi olarak seçimlere giren Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ülke genlinde, peş peşe
girdiği beşinci genel seçimleri de kazanması ve böylelikle demokratik toplumlarda eşine az
rastlanır bir başarıya imza atmış olmasıdır. Bu seçimlerde Ak Parti, bir önceki seçimlerde
ülke genelinde yüzde 40,9 civarında olan seçmen desteğini yüzde 49,5’e taşımayı
başarmıştır.
Tablo 4 ve Grafik 4’te de görüldüğü gibi, Kasım 2015 milletvekili genel seçimlerinde
partilerin başarı sıralaması, Haziran 2015 seçimlerine benzer görünümdedir. Bununla
birlikte, sıralamadaki yerlerini korumuş olsalar da, hem temsil gücü ve hem de çıkardığı
milletvekili sayısı bakımında bu seçimlerin gerçek mağlubu MHP ve HDP’dir. Ana
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
muhalefet partisi CHP ise bu seçimlerde, önceki seçimlere kıyasla, kısmen de olsa arttırmayı
başarmış ve seçimlerden yine ana muhalefet partisi olarak çıkmıştır.
Tablo 5: 2015 Yılı (1 Kasım) Genel Seçimlerinde Türkiye Genelinde Gücün Siyasi
Yelpazeye Dağılımı
Gücün Siyasi Yelpazeye Dağılımı (%)
Türkiye
2015
(Kas.)
Sağ Partiler Toplamı
62,1
Sol Partiler Toplamı
25,3
Diğerleri
12,6
Toplam
100
Kaynak: Araştırmacının 2020 yılında gerçekleştirdiği araştırma verileri temel alınarak düzenlenmiştir.
Tablo 5: 2015 Yılı (1 Kasım) Genel Seçimleri Türkiye Genelinde Gücün
Siyasi Yelpazeye Dağılımı
100
100
90
80
70
62,1
60
50
40
25,3
30
12,6
20
10
0
SAĞ PARTİLER TOPLAMI
SOL PARTİLER TOPLAMI
DİĞERLERİ
2015 (KAS.)
*
*
*
*
TOPLAM
*
85
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Türkiye’nin, yeni genel seçimlerle sil baştan şekillenen yeni siyasal dokusunu daha
iyi anlayıp açıklayabilmek için, ülke genelinde oyların siyasi yelpazeye dağılımı da
incelemek gerekir. Tablo 5 ve Grafik 5’te de açıkça görüldüğü gibi, daha önceki seçimlerde
olduğu gibi, bu seçimlerde de ülkenin siyasal dokusuna sağ siyaset geleneği damgasını
vurmuştur. Daha net bir ifadeyle, sağ kanat partilerin yurt genelindeki belirleyici üstünlüğü
Kasım 2015 seçimlerinde de devam etmiştir. Sağ kanat Türkiye genelindeki siyasal gücünü
yüzde 59,5’ten yüzde 62,1’e yükseltmiştir. Bir başka anlatımla, sağ partiler bu seçimlerde,
bir önceki seçimlere kıyasla toplam seçmen desteklerini arttırarak ülkenin siyasi yapısına
damgasını vurmuştur.
4. 2018 MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMİ SONUÇLARI
Türk toplumunun günümüzdeki toplumsal ve siyasal yapısını daha iyi anlayabilmek
için, son genel seçimler olma özelliğine sahip Haziran 2018 genel seçimlerini de ayrıntılı bir
şekilde incelemek gerekir. 27. Parlamento Döneminde, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı
altından yasama sürecine yön verecek milletvekillerini belirlemek amacıyla yapılmış olan
2018 genel seçimleri, 24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleştirilmiştir.
İncelenen önceki dönemlerde olduğu gibi seçimlere de Türkiye genelinde seçmen
ilgisi ve katılımı son derece yüksek seviyelerde gerçekleşmiştir. İlk bakışta seçimlere katılım
bir önceki seçimlere yakın oranlarda gerçekleşmiş gibi görünse de, dikkatli bir şekilde
incelendiğinde, Türkiye genelinde katılım oranlarında, 1 puanlık kısmi de olsa bir artışın
yaşandığı gözlemlenir.
*
*
*
*
*
86
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Tablo 6: 2018 (24 Haziran 2018) Genel Seçimlerinde Türkiye Genelinde Partilerin Oy ve
Milletvekili Dağılımı
Partilerin Oy Dağılımı (%)
Partiler
Türkiye
Milletvekili Sayısı
AK PARTİ
42,6
295
CHP
22,6
146
HDP
11,7
67
MHP
11,1
49
İYİ PARTİ
10
43
SAADET
1,3
0
BAĞIMSIZ
0,2
0
DİĞER
0,5
0
TOPLAM
100
600
Kaynak: TÜİK (2020).
Grafik 6: 2018 (24 Haziran 2018) Genel Seçimlerinde, Partilerin Oy ve Milletvekili Dağılımı
87
Grafik 6: 2018 (24 Haziran 2018) Genel Seçimlerinde, Partilerin Oy
ve Milletvekili Dağılımı
295
300
250
200
146
150
100
67
49
42,6
50
22,6
11,7
11,1
43
10
1,3 0
0,2 0
0,5 0
0
AK PARTİ
CHP
HDP
MHP
Partilerin Oy Dağılımı (%) Türkiye
*
*
*
İYİ PARTİ
BAĞIMSIZ
SAADET
Partilerin Oy Dağılımı (%) Milletvekili Sayısı
*
*
DİĞER
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Önceki dönemlerde olduğu gibi, bu seçimlerle ülkenin yeniden şekillenen siyasi
yapısını daha iyi anlayabilmek için oyların partilere ve siyasi yelpazeye dağılımın da
incelenmesi gerekir. Bu bağlamda öncelikle oyların siyasi partilere dağılımı incelendi. Ortaya
çıkan bulgular Türkiye’nin toplumsal ve siyasi hayatı açısından geneli çok çarpıcı sonuçlar
ortaya koyar. Öncelikle belirtmek gerekir, daha önceki seçimlerde olduğu gibi bu seçimlerin de
Türkiye genelinde mutlak galibi Adalet ve Kalkınma Partisi’dir. Adalet ve Kalkınma
Partisi’dir. Ak Parti bu seçimlerde elde ettiği sonuçlarla, çok partili bir siyasal sistemde, iktidar
partisi kimliğiyle art arda girdiği 6 genel seçimi aralıksız kazanmayı başaran parti olmak gibi
kırılması zor bir rekora imza atmıştır.
Tablo 6 ve Grafik 6’da da görüldüğü gibi, Türkiye genelinde seçimlerin tartışmasız
galibi Ak Parti, 2018 genel seçimlerinde Türkiye seçmeninin yüzde 42,6’sının desteğini almayı
başarmıştır. Ne var ki Ak Parti’nin, bir önceki seçimlerde yani Kasım 2015 seçimlerinde yüzde
49,5 gibi son derece yüksek bir oy oranı elde etmiş olduğu da unutulmamalıdır. Hal böyle
olunca 2018 seçim sonuçları, bir önceki seçim sonuçlarıyla kıyaslandığında, Ak Parti’nin
Türkiye genelinde ciddi bir oy kaybı yaşadığı gerçeği ile karşılaşılır. Daha net bir ifadeyle Ak
Parti’nin, günümüz Türk siyasal hayatını şekillendirmiş olma hüviyetine sahip 2018 genel
seçimlerinde, Türkiye genelindeki oy kaybı yüzde 13’ü aşmıştır.
Bu seçimlerin Türkiye’nin genel toplumsal ve siyasi açısından belki de en çarpıcı
sonucu ise ülkenin siyasi hayatına, yüzde 10’ları aşan oy oranlarıyla, yeni bir siyasal partinin
hızlı bir giriş yapmış olmasıdır. Milliyetçi sağ kanatta, milliyetçi demokrat kimliğiyle saf tutan
Meral Akşener ve İYİ Parti, Türkiye genelinde yüzde 10 oy oranıyla, barajı aşabilen dört
partiden biri olarak ülkenin yasama sürecine dâhil olmuştur.
Kasım 210 genel seçimlerini yüzde 25,3’lük seçmen desteği ile 134 milletvekili çıkaran
CHP, bu genel seçimleri de ikinci sırada tamamlamıştır. Ancak CHP’nin bu seçimlerde aldığı
oylar bir önceki milletvekili seçimlerinin oldukça altındadır. Ne var ki azalan seçmen desteğine
rağmen CHP de 2018 genel seçimlerinde, meclisteki sandalye sayısını 134’ten 146’ya
çıkarmayı başarmıştır. Bu başarıya, ülke genelinde 550’den 600’e çıkarılan milletvekili sayısı
da önemli oranda katkı sağlamıştır.
*
*
*
*
*
88
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Tablo 7: 2018 Yılı Genel Seçimlerinde Türkiye Genelinde Gücün Siyasi Yelpazeye Dağılımı
Gücün Siyasi Yelpazeye Dağılımı (%)
Türkiye
2018
Sağ Partiler Toplamı
65
Sol Partiler Toplamı
22,6
Diğerleri
12,4
Toplam
100
Kaynak: Araştırmacının 2020 yılında gerçekleştirdiği araştırma verileri temel alınarak düzenlenmiştir.
Grafik 7: 2018 Yılı Genel Seçimlerinde Türkiye Genelinde Gücün Siyasi
Yelpazeye Dağılımı
100
100
90
80
70
89
65
60
50
40
22,6
30
12,4
20
10
0
SAĞ PARTİLER TOPLAMI
SOL PARTİLER TOPLAMI
DİĞERLERİ
2018
TOPLAM
2018 genel seçim sonuçları, oyların siyasi yelpazeye dağılımı temelinde
incelendiğinde, Türkiye’nin yeni seçimlerle şekillenen siyasi dokusu daha bir netlik kazanır.
Tablo 7 ve Grafik 7’de de net bir şekilde görüldüğü gibi Türkiye genelinde, toplumsal ve
siyasal dokuya sağ siyaset anlayışı damgasını vurmuştur. Bunun da ötesinde sağ kanat
siyasal partiler Türkiye’nin toplumsal siyasal yapısı içindeki gücünü, bir önceki seçimlere
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
kıyasla, daha da arttırmayı başarmıştır. Öyle ki, sağ kanat oylar Türkiye genelinde, yüzde 65
gibi tarihi bir zirve yapmıştır.
GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Sıklıkla ifade edildiği gibi, demokratik toplumlar açısından seçimler hayati bir önem
arz eder. Ancak demokrasi basit bir şekilde yalnızca seçimlere de indirgenemez. Zira
demokratik olmayan toplumlarda da seçimler yapılır. Ancak üzerini basarak vurgulamak
gerekir ki seçimler, özellikle de genel seçimler, ülkenin toplumsal ve siyasal hayatının
şekillenmesinde en önemli rolü oynayan unsurlardan biridir.
Bu gerçeği dikkate alarak çalışmada, tarihsel bir bakış açısı ve siyaset sosyolojisinin
yöntem - teknikleri kullanılarak, Türkiye’nin siyasi yapısı ve bu siyasi yapıda, yakın
geçmişten günümüze yaşanan değişim incelendi. Bu amacı gerçekleştirmek için temel veri
kaynağı olarak, milletvekili genel seçim sonuçları kullanıldı. Bu bağlamda ele alınan süreçte
gerçekleştirilmiş 3 milletvekili genel seçimlerinin sonuçları incelendi. Seçim sonuçları
analiz edilerek önce Türk toplumunun günümüzdeki siyasi yapısının ve bu yapıda yaşanan
değişimin ortaya konması hedeflendi. Dünden bugüne siyasi yapıda yaşanan değişimi daha
iyi bir şekilde anlayabilmek için 2011 genel seçimlerinin sonuçlarına da zaman zaman atıf
yapıldı.
*
*
*
*
*
90
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Tablo 8: 2011’den Günümüze Türkiye Genelinde Oyların Siyasi Yelpazeye Dağılımı
Gücün Siyasi Yelpazeye
Dağılımı (%)
Türkiye
Sağ Partiler Toplamı
62,8
2011 (12 Haziran) Sol Partiler Toplamı
25,98
Diğerleri
11,18
Sağ Partiler Toplamı
59,3
2015 (7 Haziran)
Sol Partiler Toplamı
25
Diğerleri
15,7
Sağ Partiler Toplamı
62,1
2015 (1 Kasım)
Sol Partiler Toplamı
25,3
Diğerleri
12,6
Sağ Partiler Toplamı
65
2018 (24 Haziran) Sol Partiler Toplamı
22,6
Diğerleri
12,4
Kaynak: Araştırmacının 2020 yılında gerçekleştirdiği araştırma verileri temel alınarak
düzenlenmiştir.
91
Grafik 8: 2011’den Günümüze Türkiye Genelinde Oyların Siyasi Yelpazeye
Dağılımı
70
62,8
65
62,1
59,3
60
50
40
25,98
30
20
25,3
25
15,7
11,18
22,6
12,6
12,4
10
2011 (12 Haziran)
*
*
*
*
Diğerleri
Sol Partiler Toplamı
Sağ Partiler Toplamı
Diğerleri
2015 (1 Kasım)
2015 (7 Haziran)
*
Sol Partiler Toplamı
Sağ Partiler Toplamı
Diğerleri
Sol Partiler Toplamı
Sağ Partiler Toplamı
Diğerleri
Sol Partiler Toplamı
Sağ Partiler Toplamı
0
2018 (24
Haziran)
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Araştırma sonucundan ortaya çıkan bulgular, sistematik bir bütünlük içerisinde ve
genel olarak değerlendirildiğinde, son derece önemli bulgulara ulaşılır. Öncelikle
vurgulamak gerekir ki, yakın geçmişimizde Türkiye genelinin siyasi yapısına sağ siyaset
geleneği damgasını vurmuştur. Bu süreçte en büyük rolü, 2002 yılında Türkiye’nin siyasal
hayatına giren Adalet ve Kalkınma Partisi’nin oynadığı da su götürmez bir gerçektir. Ak
Parti, 2002 yılından bugüne geçen süreçte katıldığı 6 genel seçimi de birinci sırada
tamamlayarak, Türkiye’nin siyasi dokusunda belirleyici olma konumunu sürdürmüştür.
Tablo ve Grafiklerde sergilenen bulgular, incelenen süreçte sol siyaset anlayışının
toplumun genel siyasi yapısı içindeki yeri ve etkisi konusunda da önemli sonuçlar ortaya koyar.
Bu bulgularda da açıkça görüldüğü gibi sol yelpazenin durumu ve gidişatı pek de iç açıcı
görünmemektedir. Ele alınan süreç içinde hiçbir dönemde, ülkenin siyasi yapısında belirleyici
konuma ulaşmamış olması son derece manidardır. Bu durumun sol partilerce iyi analiz edilmesi
ve başarısızlığın altında yatan nedenlerin iyi irdelenmesi gerekir. Özellikle de bu kötü gidişatta,
iktidardaki partinin çok büyük başarılara imza atmış olmasının mı; yoksa muhalefet partileri
olarak alternatif politikalar üretmede başarısız kalınmasının mı yol açtığı cesurca ortaya
konmalıdır. Aksi takdirde, müteakip süreçte başarısızlığın kaçınılmaz bir sonuç olacağının
unutulmaması gerekir.
*
*
*
*
*
92
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
KAYNAKÇA
ARSLAN, D. A. (2020). Siyaset bilimi. Çanakkale: Paradigma Akademi Yayınevi.
ARSLAN, D. A. (2020). Bilim ve yöntem. Mersin: Mer-Ak Mersin Akademi Yayınevi.
ARSLAN, D. A. (2020). Toplumsal yapı. Çanakkale: Paradigma Akademi Yayınevi.
ARSLAN, D. A. (2018). Sosyal bilimlerde araştırma yöntem ve teknikleri. Çanakkale:
Paradigma Akademi.
ARSLAN, D. A. (2017). Dünyada ve Türkiye’de siyasetin sosyolojik temelleri. Çanakkale:
Paradigma Akademi.
ARSLAN, D. A. (2016-a). Sosyoloji: Günlük yaşamı anlamak. Çanakkale: Paradigma
Akademi.
ARSLAN, D. A. (2016-b). Geçmişten günümüze, yerel ve genel seçim sonuçları temelinde
Türkiye’nin siyasi yapısı ve milletvekillerimiz. Çanakkale: Paradigma Akademi.
ARSLAN, D. A. ve Arslan, G. (2015). Halk, iktidar ve iktidar seçkinleri: Mersin araştırması.
Uluslararası Avrasya Sosyal Bilimler Dergisi, 5 (16), 19-35.
ARSLAN, D. A. (2013). Sosyoloji: Günlük yaşamın mimarisini keşfetmek. Ankara: Nobel
Yayınevi.
ARSLAN, D. A. (2012-a). Sosyoloji ve yöntem yazıları. Ankara: Kalkan Matbaacılık.
ARSLAN, D. A. (2011-a). Turkish political elites: Sociological analysis of Turkish politics
and politicians. Berlin: LAP LAMBERT Academic Publishing.
ARSLAN, D. A. (2011-b). Who rules Turkey: Turkish power elite. Berlin: LAP LAMBERT
Academic Publishing.
ARSLAN, D. A. (2011-c). Elites and power in contemporary Turkey: Social anatomy of
Turkish elites. Berlin: LAP LAMBERT Academic Publishing.
*
*
*
*
*
93
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ARSLAN, D.A. (2006). Sınıf teorisinin açmazları ve iktidar analizinde bir alternatif olarak
elit teorisi, Eşitsizliğin teorik temelleri: elit teorisi. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi, 16 (1), 363-382.
ARSLAN, D.A. (2004). Turkish political elite. Uluslararası İnsan Bilimleri DergisiInternational Journal of Human Sciences, 1 (1), 1-8.
ARSLAN, D. A. (1999). Who rules Turkey: The Turkish power elite and the roles, functions
and social backgrounds of Turkish elites, Guildford: University of Surrey, Department of
Sociology (PhD Thesis).
ARSLAN, D. A. (1995). Turkish political elites: Social construction of Turkish political
elites and top political leadership in Turkey, Guildford: University of Surrey, Department of
Sociology.
AZPURU, D. (2005). The general elections in Guatemala, December 2003, Electoral
Studies, Volume: 24, Pp. 143–149.
BACHRACH, P. & Baratz, M. (1962). Two Faces of Power. American Political Science
94
Review, vol. LVI.
ÇEÇEN, A. (2000). İnsan hakları. Ankara: Savaş Yayınevi.
DAHL, R. (1961). Who Governs? New Haven: Yale UP.
DARDANELLİ, P. (2005). The parliamentary & executive elections in Switzerland 2003,
Electoral Studies, Volume: 24, Pp. 124–129.
DUVERGER, M. (2014). Siyaset sosyolojisi (Çev. Ş. Tekin). İstanbul: Varlık.
DUVERGER, M. (1993). Siyasi partiler (Çev. E. Özbudun). Ankara: Bilgi.
DUVERGER, M. (1966). Siyasi rejimler (Çev. Y. Gürbüz). İstanbul: Remzi.
FREY, F. W. (1965). The Turkish political elite. Massachusetts: The M.I.T.
GILBERT, N. (1994). Researching social life. London: Sage.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
GLASGOW, M. (2005) Voting behavior and the electoral context of government formation.
Elsevier Electoral Studies, 24, 245-264.
GOLDER, G. & Alvarez, M. (2005). Democratic electoral systems around the world,
Elsevier Electoral Studies, 24, 103-121.
HEYWOOD, A. (2014). Siyaset. (Çev. Özipek B.B.). Ankara: Adres.
JARY, D. & Jary, J. (1991). Dictionary of sociology. Glasgow: Harper Collins.
JONES, S. (2005). Presidential and parliamentary elections in Georgia, 2004. Electoral
Studies, 24, 303–311.
KAPANİ, M. (2001). Politika bilimine giriş. Ankara: Bilgi.
KELEŞ, R. (2006). Yerinden yönetim ve siyaset, Ankara: İmge.
KIŞLALI, A. T. (2007). Siyaset bilimi. Ankara: İmge.
KİLİ, S. (1976). Cumhuriyet Halk Partisi'nde gelişmeler 1960–1975, İstanbul: Boğaziçi
Üniversitesi.
95
MILLS, C. W. (1974). İktidar seçkinleri (Çev. Oskay Ü.). Ankara: Bilgi.
MOSCA, G. (1939). The ruling class. New York: McGraw Hill.
ORHAN, E. A. (2011). Toplumsal, kültürel ve katılımsal boyutuyla siyasal davranışın
sosyo-politik analizi. Ankara: Nobel Yayınları.
PARETO, V. (1968). The rise and fall of the elites. New Jersey: The Bedminster.
RALLINGS, C. (vd.) (2005). Trends in local elections in Britain 1975–2003. Local
Government Studies, 31- 4, 393–413.
RYBAR M. (2005). The presidential election in Slovakia, April 2004. Electoral Studies.
Volume: 24, Pp. 333–338.
SAGAS, E. (2005). The 2004 presidential election in the Dominican Republic. Electoral
Studies. Volume: 24, Pp. 156–160.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
SCHAAP, R. D. (2005). The House of Representatives’ election in Japan, November 2003.
Electoral Studies. Volume: 24, Pp. 136–140.
SİTEMBÖLÜKBAŞI, Ş. (2001). Parti seçmenlerinin siyasal yönelimlerine etki eden
sosyoekonomik faktörler. Ankara: Nobel.
TEZİÇ, E. (1976). Siyasi partiler: 100 soruda. İstanbul: Gerçek Yayınevi.
TÜİK (2020). Ankara, Güdül Genel Seçim Sonuçları, 06.12.2020
TÜİK (2020). Ankara, Güdül 2019 nüfusu, 06.12.2020,
http://tuikapp.tuik.gov.tr/adnksdagitapp/adnks.zul
TÜRK DİL KURUMU (TDK). (05 Ocak 2012). Parti. Büyük Türkçe Sözlük. 17.09.2017.
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GTS.59bec
cb4c68111.59953620
WEBER, M. (1993). Sosyoloji yazıları (Türkçesi: Taha Parla). İstanbul: Hürriyet Vakfı
YAYLA, A. (2004). Siyaset teorisine giriş. Ankara: Siyasal.
YSK
(2020),
96
https://www.ysk.gov.tr/tr/31-mart-2019-mahalli-i%CC%87dareler-
secimi/77916
(2020),
YSK,
https://www.ysk.gov.tr/tr/28-mart-2004-mahalli-idareler-genel-
secimleri/2818
YETKİN, Ç. (1987). İktidar. İstanbul: Süreç.
YUVAL, F. & Herne, K. (2005). Sophisticated behavior under majoritarian and nonmajoritarian voting procedures. Political Behavior. Volume: 27, Number: 3, Pp. 217–237.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
PROPULSION SYSTEM TESTING OF ELECTRICALLY DRIVEN
MULTIROTOR ROTARY WING UNMANNED AERIAL VEHICLES
Hüseyin ŞAHİN 1
Tuğrul OKTAY2
Mehmet KONAR3
ABSTRACT
Since the uses of unmanned aerial vehicles (UAVs) are easier and cheaper than other
manned aircraft, it has been increasing rapidly in recent years. UAVs, which are also easy
to manufacture and they can produce according to their intended use. UAVs have different
needs for their tasks. For this reason, the most important system of unmanned aerial vehicle
is propulsion systems should be design to be the most suitable. While aircraft designers
design the propulsion system, they often design with past experiences and trial-error. It helps
to determine the characteristic features of the propulsion system designed in this study. It
also helps the UAVs to be used more effectively, efficiently and effectively by processing
the data obtained from the propulsion system tests.
Key Words: UAV, Propulsion, Test.
Lecturer, Ankara Yıldırım Beyazıt University, husahin@ybu.edu.tr.
Assoc. Prof. Dr., Erciyes University, tugruloktay52@gmail.com
3
Asst. Prof. Dr., Erciyes University, konarmehmet33@gmail.com
1
2
*
*
*
*
*
97
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ELEKTRİKLİ ÇOK ROTORLU DÖNER KANATLI İNSANSIZ HAVA
ARAÇLARININ İTKİ SİSTEM TESTİ
ÖZET
İnsansız hava araçlarının kullanımı diğer hava araçlarına göre daha kolay ve ucuz
olmasından dolayı son yıllarda sayıları hızla artış göstermektedir. Üretimi de kolaylaşan
insansız hava araçları kullanım amacına göre özel üretilebilmektedir. Yaptıkları görevlerin
farklı gereksinimleri vardır. Bu nedenle insansız hava araçlarının en önemli sistemi olan itki
sistemlerini en uygun olacak şekilde tasarlanmalıdır. Hava aracı tasarımcıları itki sistemini
tasarlarken genellikle geçmiş tecrübeleri ve deneme yanılma ile tasarlamaktadır. Bu
çalışmada tasarlanan itki sisteminin hava aracının karakteristik özelliklerinin belirlenmesine
yardımcı olmaktadır. Ayrıca itki sistem testlerinden elde edilen verilerin işlenerek hava
aracının daha efektif, verimli ve etkin kullanılmasına yardımcı olmaktadır.
Anahtar kelimeler: İHA, İtki, Test.
98
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
INTRODUCTION
Rotary wing UAVs have some advantages compared to fixed wing UAVs, such as
hover in the air and getting a smoother video performance.(Kardasz & Doskocz, 2016)
Rotary wing UAVs can be in many different forms and shapes.(Filippone, 2006) The main
ones of the rotary wing UAVs are helicopters, tricopters, quadcopters and
hexacopters.(Kotarski et al., 2017)As can be understood from their names, how many
propulsion systems and propellers in the aircraft are named accordingly. Multi-rotor rotarywing UAVs with three or more propellers can also be called multicopters or drones. Like all
rotary wing UAVs, drones do not need the runway to take off or land in. Drones, which have
the ability to take off and land vertically, have superiority in this respect compared to fixed
wing aircraft.(Valavanis & Vachtsevanos, 2015) Rotary wing UAVs can gain mobility
according to the intensity of the propulsion produced by the propellers. Therefore, the thrust
forces produced by the propellers are of great importance.
Figure 1. Rotary wing Quadcopter
99
Propulsion systems are built on two main structures, electrical and chemical reactive.
(Bacchini & Cestino, 2019)Since it is created by using combustible material in chemical
reaction propulsion systems, the temperature generated by the reaction is proportional to the
propulsion force. There is no such restriction in electric propulsion systems. In electric
propulsion systems, the thrust force is proportional to the magnitude of the electrical signal
coming to the electric motor. By adjusting the electrical signal applied to the electric motor,
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
the stability and stability of the rotary wing unmanned aerial vehicles are provided.(Sahin &
Oktay, 2017)
Figure 2. Parts of Electric Propulsion System
Rotary wing UAVs are preferred electric as the main energy source obtained with
high safety, low price, low, maintenance-repair and operation.(Bershadsky, 2017) The
electric motor will adjust the speed of rotation of the motor so that the propeller can rotate
the propeller so that UAVs can use air in the propulsion systems.
Figure 3. A Propulsion Arm
*
*
*
*
*
100
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
The most important disadvantages of multicopters are low flight endurance times with high
electrical power consumption.(Chang & Yu, 2015) Propulsion for these UAVs means
moving or accelerating air from the top surface of the propeller to the bottom surface of the
propeller.
In order to achieve maximum endurance time in UAVs, it is necessary to optimize the
electrical power consumption of the propulsion system. To optimize flight performance in
electrically driven UAVs, it is necessary to choose the battery, engine speed Controller
(ESC), motor and propeller appropriately.
The physical mechanism of the propulsion system has been described in previous articles.
In this study, propulsion system test configuration and procedures for multi-rotor rotarywing UAVs are presented.(ŞAHİN et al., 2020) The obtained data were processed and used
by the system with electrical power and estimated derived by ANFIS. This study consists of
the following sections; In Chapter 2, the design of the propulsion system of rotary-wing
unmanned aerial vehicles is explained. In Chapter 3, the mechanism in which the propulsion
system test is performed is introduced. In Chapter 4, the results of the experiment and the
101
data obtained are presented.
1. ELECTRICALLY DRIVEN MULTI-ROTOR UAV PROPULSION SYSTEM
DESIGN
Unlike fixed-wing aircraft, rotary-wing UAVs require high propulsion in all phase of the
flight. Therefore, the propulsion system design is of great importance for rotary wing UAVs.
Before designing the propulsion system, flight performance requirements such as the
maximum load capacity of the aircraft, the environment in which it is flying, the duration of
airborne flight, the efficiency of the propulsion system, the maximum vertical speed and the
maximum flight speed should be determined. The main factors that determine these
performance parameters are battery, engine speed control unit, engine and propeller, which
are the propulsion system parts.
Propulsion systems created with different combinations create different flight parameters in
the aircraft. For example, increasing the propeller diameter means more thrust power.
However, as more electrical energy is required to turn the high-diameter propeller, the flight
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
time will decrease and the maximum vertical speed will increase. In practice, many
propulsion system designers use the trial and error method.
When designing of propulsion system, it is necessary to know the estimated weight of the
aircraft first. It is necessary to produce enough thrust force to lift at least twice the estimated
weight. Producing more thrust force will increase wind resistance, vertical and horizontal
flight speed, and UAV can carry more useful load. However, it should be kept in mind that
generating high thrust will increase the cost. For this reason, it is important to design the
most applicable propulsion system for efficient use of resources. Multi-rotor rotary wing
UAVs adjust their movements such as roll, pitch, yaw, cruise with the speed of their
propellers.
Figure 4. Different Types of Multirotor Rotary Wing UAVs(droneomega, 2020)
102
In the quadcopter given as an example, the change in the direction of rotation and speed of
the 4 propellers provides the mobility of the drone. In the tricopter example, an extra servo
motor is used to ensure rotational movements and stability. The four-rotor rotary-wing
unmanned aerial vehicle, also known as a quadcopter, is designed due to the efficiency loss
of the tail rotor in helicopters. Today, it has become the most popular aircraft due to its ability
to fly in open and closed environments, suitable for small designs and high maneuverability.
It also has advantages such as multi-rotor rotary wing UAVs that do not need a mechanical
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
additional system to change the propeller pitch angle, as in helicopters, and it is easy to
design and maintain.
Multi-rotor rotary-wing UAVs are generally small. Therefore, their weight is expected to be
light. Due to the high weight of fuel in fuel driven propulsion systems, electric source is
preferred in such light aircraft. Parts used in electric powered aircraft are propeller, brushless
dc motor, ESC, flight control board and battery.
The most important component affecting the propulsion power is the propeller. The propeller
is the main part of the propulsion system, which, together with material roughness, pitch and
diameter, affects thrust and flight parameters. The directions of the propellers are also
important. There are 4 propellers in the quadcopter and the diagonal propellers must turn to
the same side. Thus, it will create the opposite torque and allow rotation around the z-axis.
If the motors are named as shown in the figure 4, the A and C motors should turn clockwise
(CW) while the B and D motors should turn counterclockwise (CCW).
Figure 5. Quadcopter UAV motor rollling directions (ArduPilotDevTeam, 2018)
103
Propellers rotate by electric motors. Because of energy is stored as Direct Current (DC), DC
motor is preferred in the propulsion system. When the propellers begin to rotate, high torque
is needed, brushless DC motors are preferred in small UAVs due to high speed, high torque
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
and high efficiency. Among DC motors, brushless motors are preferred more because they
are less exposed to friction force and they are quieter than other DC motors.
There are two types of brushless motors. The first of these is the inrunner and the other is
the outrunner brushless DC motor. The working principle of the two types of motors is the
same. In the Inrunner brushless motor, fixed winding cables are located on the outside and
the rotating part is on the inside. In outrunner brushless motor, fixed winding cables are
inside, rotating part is outside. Some parameters important in motor selection are Kv and Kt
values. These are rotational speed value (Kv) corresponding to unit electrical voltage and
torque (Kt) values corresponding to unit electrical current. Kv value and Kt values are
inversely proportional. In other words, as the Kv value of an engine increases, the Kt value
will decrease. For this reason, longer diameter propellers can be used in low Kv motors.
In brushless DC motors, pole change takes place for the continuity of the rotational
movement. While this process takes place with the help of brushes in brushed motors, it is
carried out with the help of microprocessors in brushless motors. In UAVs, an ESC is used,
which converts the rotation speed signal of the motors taken from the control card into a
form usable in a brushless motor. A brushless motor cannot be connected to the battery
without using ESC. The parameters, we need to pay attention to when choosing the ESC
required to start the brushless motor are the current and voltage values. In the ESC, which
must be selected according to the voltage values of the battery and motor, the current value
must be at least 10A more than the maximum current value used by the motor. ESC is the
most heat generating component in electrically driven rotary wing aircraft. Therefore, it is
important that the all ESCs are reliable. All ESCs used in multi-rotor UAVs must have the
same brand, model and parameters. Because different brands ESCs with the same parameters
may have different internal resistances. Therefore, motors rotating at different speeds appear.
Motors rotating at different speeds will generate different thrust forces. The formation of
different propulsion force causes the aircraft to fly unstable. In multi-rotor rotary wing UAV,
the direction of rotation of the engine is also important in connection with the direction of
rotation of the propellers. If the driven propulsion system does not rotate in the desired
direction, it can be provided to rotate in the desired direction by replacing any two cables
from the ESC-motor connections.
*
*
*
*
*
104
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Multi-rotor rotary-wing UAVs need an autopilot or control card to perform their flight. It
provides control of the UAV with the help of sensors and received radio signals or on the
control card. It transmits signals regarding the rotation speed to the ESC.
The battery provides the energy requirement of all systems. For batteries used in UAVs,
lithium-polymer (Li-po) batteries are preferred for reasons such as high energy capacity,
being produced in desired sizes and not being damaged in high discharge currents.
2. PROPULSION SYSTEM TEST
Generally, features such as sufficient power, low vibration, high efficiency and low heating
are expected from the propulsion systems of small unmanned aerial vehicles. Many
propulsion system combinations can be installed to meet these characteristics. When
designing propulsion systems in aircraft, designers often design these systems according to
their instincts and experience. It may come as a surprise to what result the propulsion system
will produce in this design method. For this reason, it is essential to test the propulsion
system, which is vital for flight, before starting flight. Multi-rotor rotary-wing unmanned
aerial vehicles generally use two or three-blade fixed pitch propellers. Studies are carried
out for the maximum airborne time of these aircraft.
Figure 6. Different types of thrust test equipment for measurement of propulsion force. a.
Turning(Hobbyking, 2020) b. Rc Benchmark (Rcbenchmark, 2019)
a.
*
b.
*
*
*
*
105
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
The purpose of the thrust system is to provide the power required for the flight of the
aircraft. Testing the propulsion system enables the performance of the system to be
determined before flight. Performing the propulsion system test before flight also helps it to
be used effectively. Propulsion tests are widely used by aircraft and propulsion system
designers. The features expected from a propulsion system test device are the electrical
energy requirement of the propulsion system, the measurement of the physical force and
vibration produced.
There are many different brands and models of thrust system tests. The systems that
control the ESC with a computer interface and record the parameters produced by the
propulsion system in a computer environment are the most preferred system type.
The device that makes the thrust system test is called a dynamometer or dynamo. The
propulsion system is installed on the dynamometer and measures the parameters created by
the system and record with the computer interface. The recorded data helps researchers and
designers to obtain detailed information about the established system. In addition, data is
processed and helps the autopilot systems to be used more efficiently and effectively.
106
CONCLUSION
In this study, the necessary parameters for the propulsion system test of rotary wing
unmanned aerial vehicles are introduced. The propulsion system design of fixed and rotary
wing aircraft has been simplified by determining all the parameters required for both electric
and fuel driven unmanned aerial vehicles. The propulsion system tests performed before
flight help us obtain information about the flight performance of the aircraft. In addition, the
propulsion system test prevents any weakness in the flight safety of the aircraft.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
REFERANCES
ArduPilotDevTeam. (2018). ArduPilot Open Source Autopilot. In Ardupilot.org.
Bacchini, A., & Cestino, E. (2019). Electric VTOL configurations comparison. Aerospace.
https://doi.org/10.3390/aerospace6030026
Bershadsky, D. (2017). Electric Multirotor Design and Optimization. In Georgia Institute
of Technology.
Chang, T., & Yu, H. (2015). Improving Electric Powered UAVs’ Endurance by
Incorporating Battery Dumping Concept. Procedia Engineering, 99, 168–179.
https://doi.org/10.1016/j.proeng.2014.12.522
droneomega. (2020). No Title. Quadcopter Propeller Introduction.
https://www.droneomega.com/quadcopter-propeller/
Filippone, A. (2006). Flight Performance of Fixed and Rotary Wing Aircraft. In Flight
Performance of Fixed and Rotary Wing Aircraft. American Institute of Aeronautics
and Astronautics, Inc. https://doi.org/10.2514/4.478390
Hobbyking. (2020). No Title. Turnigy Thrust Stand and Power Analyser.
https://hobbyking.com
Kardasz, P., & Doskocz, J. (2016). Drones and Possibilities of Their Using. Journal of
Civil & Environmental Engineering, 6(3). https://doi.org/10.4172/2165-784x.1000233
Kotarski, D., Krznar, M., Piljek, P., & Simunic, N. (2017). Experimental Identification and
Characterization of Multirotor UAV Propulsion. Journal of Physics: Conference
Series, 870(1). https://doi.org/10.1088/1742-6596/870/1/012003
Rcbenchmark. (2019). No Title. https://www.rcbenchmark.com
Sahin, H., & Oktay, T. (2017). Powerplant System Design for Unmanned Tricopter. The
Eurasia Proceedings of Science, Technology, Engineering & Mathematics, 1, 9–21.
ŞAHİN, H., OKTAY, T., & KONAR, M. (2020). Anfis Based Thrust Estimation of a
Small Rotary Wing Drone. European Journal of Science and Technology, 738–742.
https://doi.org/10.31590/ejosat.694721
Valavanis, K. P., & Vachtsevanos, G. J. (2015). Handbook of unmanned aerial vehicles. In
Handbook of Unmanned Aerial Vehicles. https://doi.org/10.1007/978-90-481-9707-1
Quan, Q. (2017). Introduction to multicopter design and control. In Introduction to
Multicopter Design and Control. https://doi.org/10.1007/978-981-10-3382-7
Gundlach, J. (2011). Designing Unmanned Aircraft Systems: A Comprehensive Approach.
In Aurora Flight Sciences.
*
*
*
*
*
107
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Gatti, M. (2017). Complete Preliminary Design Methodology for Electric Multirotor.
Journal of Aerospace Engineering, 30(5), 04017046.
https://doi.org/10.1061/(asce)as.1943-5525.0000752
Sartori, D., & Yu, W. (2019). Experimental Characterization of a Propulsion System for
Multi-rotor UAVs. Journal of Intelligent and Robotic Systems: Theory and
Applications, 96(3–4), 529–540. https://doi.org/10.1007/s10846-019-00995-2
Onen, A. S., Cevher, L., Senipek, M., Mutlu, T., Gungor, O., Uzunlar, I. O., Kurtulus, D.
F., & Tekinalp, O. (2015). Modeling and controller design of a VTOL UAV. 2015
International Conference on Unmanned Aircraft Systems, ICUAS 2015, 329–337.
https://doi.org/10.1109/ICUAS.2015.7152307.
108
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
DOĞU AKDENİZ YÖRESİNDEN TEMİN EDİLEN BUĞDAY SAPLARININ
KOMPOZİT LEVHA ÜRETİMİNDE DEĞERLENDİRİLMESİ
İbrahim BEKTAŞ 1
Celal UĞUR2
ÖZET
Ülkemizde her yıl hasadı yapılan yıllık bitkiler ve dolayısıyla tarımsal atıkların
potansiyeli toplam 37 milyon tonu aşmaktadır. Yıllık bitki sapları kompozit malzeme
üretiminde
kullanılabilirliğinin
araştırılması
alternatif
hammadde
kaynaklarını
genişletecektir. Bu çalışmada ülkemizde üretimi yapılan yıllık bitkiler hakkında genel
bilgiler verilmiş olup, buğday sapı kullanılarak üretilmiş kompozit levhaların genel
özellikleri araştırılmıştır. Günümüzde ahşap esaslı kompozitler orman ürünleri arasında
önemli bir konuma sahiptir. Bu ürünlere olan talebin artması ve üretim teknolojisinin
ilerlemesinin sonucu olarak hammadde olan oduna alternatif olarak bazı hammadde
kaynakları araştırılmıştır. Tarımsal atıklardan kompozit malzeme üretimine ilişkin Dünyada
ve Ülkemizde bazı çalışmalar yapılmış ve bazı çalışmalarda devam etmektedir. Yapılan
araştırmalarda tarımsal atıklardan elde edilen yonga veya lifler tek başlarına ya da bazı odun
yonga ve lifleri ile belirli oranlarda karıştırılarak çeşitli yoğunluklarda ve farklı kalınlıklarda
levhalar üretilmektedir. Bu bildiri ile yukarıda vurgulanan hususlar ışığında, hasat sonrası
ortaya çıkan tarımsal artıkların (buğday sapı) odun yongaları ile karıştırılmak suretiyle
kompozit
malzeme
üretiminde
değerlendirilmesini
amaçlamaktadır.
Bu
amaç
doğrultusunda, Doğu Akdeniz yöresinden temin edilen buğday sapları belirli oranlarda
(%100, 75, 50, 25 ve 0) odun yongaları ile karıştırılarak, genel amaçlı kompozit malzeme
üretilmiştir. Yapılan analizler sonucunda, test materyalinde buğday sapı yüzdesi arttıkça,
üretilen kompozit levhaların mekanik ve fiziksel özelliklerinin düştüğü görülmüştür. Sonuç
olarak, yıllık buğday sapı üretimi ve potansiyeli göz önüne alındığında, Türkiye’nin yonga
Prof.Dr., Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş,
Türkiye, ibtas@ksu.edu.tr.
2
Doktora öğrencisi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kahramanmaraş,
Türkiye, celal_ugur27@hotmail.com
1
*
*
*
*
*
109
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ve lif levha gibi ürünlere alternatif olacak kompozitler üretme potansiyeli büyüktür. Bu
çalışmada buğday saplarının yeni lif kaynakları olarak yonga ve lif levha gibi kompozit
malzemelerin üretilmesinde kullanılabilirliği ele alınmış ve buğday sapı yongalarından
üretilen kompozit levhaların odun yongalarından ve liflerinden üretilen panel malzemelere
alternatif olabileceği görülmüştür.
Anahtar Sözcükler: Kompozit malzeme, buğday sapı, fiziksel ve mekanik özellikler.
110
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
EVALUATION OF WHEAT STRAW SUPPLIED FROM THE EAST
MEDITERRANEAN REGIONIN THE PRODUCTİON OF COMPOSITE PANELS
ABSTRACT
The aim of this study is to investigate the potential utilization of wheat stalks, in composite
panel production as supplement and to alleviate the shortage of raw material in forest industry.
Today, wood based composites are among the most important forest products. Due to the
increase in demand and improvement in manufacturing technologies, some possible alternative
raw materials to wood have been investigated. Uses of agricultural wastes in composite
manufacturing have been widely investigated in worldwide. Agricultural chips and fibers were
mixed with wood chips and wood fiber in manufacturing of particleboard and fiberboard in
different densities and thicknesses. In the light of the matters highlighted above, this paper aims
to evaluate the the agricultural residues (wheat stalk) emerging after harvesting in composite
material production by mixing with wood chips. For this purpose, the wheat stalks obtained
from the Eastern Mediterranean region were mixed with wood chips in certain proportions (100.
75. 50. 25 and 0 %) to produce a general-purpose composite material. As a result of the analysis,
it was seen that the mechanical and physical properties of the composite boards produced with
decreased the rate of wheat stalk in the test material increased. Considering the annual
production and availability of wheat straw in Turkey, there is a great potential for the production
of composite panels as an alternative material to conventional panels such as particleboard and
fiberboard. In this paper, the utilization of wheat straw materials as new fiber resources in the
manufacture of composites like particleboard and fiberboard and their potential benefits were
briefly discussed and boards manufactured by using agricultural waste can be alternative to
boards manufactured by using wood source.
Key Words: Composite material, wheat straw, physical and mechanical properties.
*
*
*
*
*
111
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
GİRİŞ1
Orman kaynaklarının sınırlı ve kıt olması nedeniyle alternatif hammadde kaynaklarının
orman endüstrisinde kullanım olanaklarının araştırılması son yıllarda önem kazanmaktadır.
Çünkü hammadde teminindeki güçlükler üretim maliyetlerinin artmasına neden olmaktadır.
Nüfus artışına paralel olarak artan endüstriyel ürünlerin tüketimini göz önünde tutarak
mevcut kaynakların ekonomik ve rasyonel bir şekilde değerlendirilmesinin ehemmiyeti her
geçen gün daha fazla artmaktadır. Bu yüzden, birçok ülke farklı hammadde kaynaklarının
endüstriyel üretimde kullanılabilirliğinin araştırılmasını desteklemektedir. Bu amaçla
yapılacak çalışmaların, odun kökenli hammadde kaynaklarının kullanımına alternatif olarak
aynı özellikleri sağlaması düşünülen yıllık bitkilerin değerlendirilmesi noktasına
odaklanılmaktadır.
Tablo 1’de Türkiye’de tarımı yapılan bitki saplarının bir yılda elde edilen tahmini miktarları
gösterilmektedir. (Güler, 2015).
Tablo 1. Türkiye Lif Kaynakları Potansiyeli
Yıllık Bitki
Yıllık Bitki
Potansiyeli
Sapı
Yıllık Bitki
(Milyon Ton/Yıl)
Yıllık
Bitki
Potansiyeli
Sapı
(Milyon Ton/Yıl)
Buğday sapı
18
Kendir-Kenevir
2
Arpa sapı
8
Tütün sapı
0.3
Pamuk sapı
3.5
Çavdar sapı
0.24
Ayçiçeği sapı
3
Pirinç sapı
0.2
Mısır sapı
2.5
Göl kamışı
0.2
Toplam
36.94
Ülkemizde yıllık bitkilerin yonga levha endüstrisinde değerlendirilmesi amacı ile
gerçekleştirilen ilk çalışma; çay fabrikası atıklarının kullanımı olup, bunlardan üretilen
Bu çalışma, Prof. Dr. İbrahim BEKTAŞ’ın yürütücülüğünde, gerçekleştirilen ve Kahramanmaraş Sütçü
İmam Üniversitesi BAP komisyonunca da desteklenen, 2018/2-39 D No’lu ve “Endüstriyel lignoselülozik
artıklardan çevreye duyarlı kompozit malzeme üretimi üzerine araştırmalar” konulu projeden faydalanılarak
hazırlanmıştır. Desteklerinden dolayı Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi BAP komisyonuna teşekkür
ederiz.
1
*
*
*
*
*
112
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
levhalarda eğilme direnci 11.37 N/mm 2, yüzeye dik çekme direnci 0.11 N/mm2 olarak
belirlemiştir (Örs ve Kalaycıoğlu, 1991 ve Kalaycıoğlu, 1993). Türkiye de yonga levha
endüstrisiyle ilgili ilk Patent de Örs ve Kalaycıoğlu tarafından alınmıştır (Örs ve
Kalaycıoğlu, 1991). Kalaycıoğlu ve Nemli (1997) tarafından tutkal tipinin çay fabrikası
atıklarından üretilen levhaların kalitesi üzerine etkisini belirlemek için gerçekleştirilen bir
başka çalışmada; levha özgül kütlesinin yüksek tutulması gerektiği belirlenmiştir
Türkiye kaynak olarak çok büyük buğday ve diğer tahıl sapları, kendir sapları ve diğer
tarımsal atık potansiyeline sahiptir. Dünyada özel amaçlı kâğıt yapımı ya da tekstil
üretiminde ve kompozit malzeme yapımında kullanılmak üzere kenevir, kenaf, kendir ve
diğer lifli bitkilere yenilenen bir ilgi mevcuttur. Kompozit yapımında en çok umut veren
kaynak hammaddeler buğday sapları, diğer tahıl sapları, kendir ve kenevir saplarıdır.
Buğday saplarının lif yapısı ve kimyasının, bu hammaddelerin kompozit malzeme üretimi
esnasında işlenmesi ve de üretilen levhanın özellikleri üzerinde çok önemli etkisi vardır.
Buğday sapı bağlantı yerlerinden boğumlarla ayrılmış, dik ve silindir şeklinde gövdelerdir.
Saplar genelde altı iç-boğuma sahip olup cinslerine, iklime ve toprağın durumuna bağlı
olarak 0.5 ile 1.5 metre arasında uzunluğa ulaşırlar. Lignoselülozik lif yapıları dolayısıyla
odunu andıran buğday sapları gibi tahıl sapları tarihsel olarak kâğıt hamuru ve kağıt
yapımında geniş olarak kullanıldılar. Fakat Kuzey Amerika ve Avrupa’nın büyük bir
kısmında odundan kağıt hamuru üretimi çok ekonomik duruma geldiği için buğday
saplarının kağıt endüstrisindeki kullanımları zarar görmüş ve azalmıştır. Çoğu Asya, Güney
Amerika ve Doğu Avrupa ülkeleri hala tahıl saplarını kağıt hamuru üretiminde
kullanmaktadırlar (Misra 1983).
Yıllık bitkiler normal oduna göre yoğunluğu düşük materyallerdir. Dolayısı ile kompozit
levha üretiminde levhaların preslenmesi sırasında sıkıştırma faktörünün yüksek
seçilebilmesi nedeniyle yoğunluğu düşük hammadde kullanılmasının levhanın direnç
özelliklerini pozitif yönde etkilemektedir. Bu bildiride her gruptan üçer adet üretilen
levhalardan ilgili standartlara göre örnekler alındıktan sonra bazı teknolojik özellikleri tespit
edilmiştir. Sonuçta elde edilen kompozit levhaların standartlara göre uygunluğu araştırılmış
ve genel amaçlar için kullanılabileceği belirlenmiştir.
*
*
*
*
*
113
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
MATERYAL VE METOD
Kompozit levha üretiminde test materyali olarak kullanılan Buğday (Triticumaestivum L.)
sapları ve odun yongaları, Doğu Akdeniz Yöresinden temin edilmiştir. Denemelerde, 650
kg/m3 yoğunlukta ve 18×50×50 mm boyutlarında üretilen test levhaları kullanıldı. Test
levhalarının üretiminde Üre formaldehit tutkalının %65’lik çözeltisi ve tam kuru yonga
ağırlığının %10’u kadar tam kuru tutkal ve tam kuru yonga ağırlığına oranla %1 sertleştirici
(NH₄Cl) katılmıştır. Araştırma kapsamında planlanan mekanik testlerde kullanılmak üzere,
buğday sapları ile odun yongaları beş farklı oranda karıştırılarak 50×50 cm ölçülerinde 18
mm kalınlıkta her grup için 3 adet olmak üzere toplam 5 grupta (Gruplar: A, B, C, D ve E)
15 adet levha üretilmiştir. Deney levhalarını üretmek için hazırlanan yongalar, kurutma
fırınında 105±3 oC sıcaklıkta yaklaşık %3 rutubete kadar kurutulmuştur. Levhaların üretim
şartları ve kullanılan hammadde yüzdeleri Tablo 2’de verilmiştir.
Tablo 2. Levha Üretim Şartları
Pres
Levha
Buğday sapı Odun yongası
grubu
oranı (%)
oranı (%)
Basınç
Süre
(N/mm2)
(dk)
A
0
100
4
7
B
25
75
4
7
C
50
50
4
7
D
75
25
4
7
E
100
0
4
7
Çalışmada üretilen test levhalarının eğilme direnci ve eğilmede elastikiyet modülü testleri
TS EN 310 (1999)’da, yüzeye dik çekme direnci TS EN 319’da ve yüzeye dik vida tutma
direnci BS 1811 ’de belirtilen esaslar doğrultusunda gerçekleştirildi. Testlerde kullanılan
numuneler, ilgili standartlarda belirtilen ölçülere göre boyutlandırıldı. Fiziksel testlerden
kalınlık artımı ve su alma ASTM-D 1037, örnek alma işlemi TS-EN 326-1 standardına göre
yapılmıştır.
*
*
*
*
*
114
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
BULGULAR VE TARTIŞMA
Mekanik testlerden elde edilen veriler üzerinden yapılan istatistik analiz sonuçları, Tablo
3’te görülmektedir.
Tablo 3. Elde edilen levhaların mekanik test sonuçları
Yoğunluk
(kg/m3)
Levha
grubu
Eğilme
direnci
(N/mm2)
Eğilmede
elastikiyet
modülü
Yüzeye
Janka
dik çekme sertlik
direnci
direnci
(N/mm2)
(N/mm2)
(N)
Yüzeye
dik Vida
tutma
direnci
(N)
A
650
B
650
C
650
D
650
E
650
Ortalama
650
18.01
4620
0.97
53.72
1089.4
(1.79)*
(449.2)
(0.20)
(0.20)
(217.1)
11.6
3114
0.35
46.22
753.3
(1.75)
(909.5)
(0.05)
(14.5)
(118.8)
7.36
2265.4
0.33
42.01
704.0
(0.91)
(424.7)
(0.04)
(21.1)
(197.7)
6.03
1555.4
0.30
34.26
676.3
(0.88)
(416.3)
(0.02)
(24.6)
(184.3)
5.39
1085.8
0.29
30.10
637.8
(0.32)
(406.8)
(0.04)
(25.0)
(206.6)
9.65
2528.3
0.47
42.05
778.05
(4.86)
(1369.5)
(0.29)
(20.35)
(247.9)
*Standart sapma
Tablo 3’ ten anlaşılacağı üzere, test levhalarında buğday sapı oranı arttıkça, eğilme
direncinin azaldığı tespit edilmiştir. Bu durumun buğday sapı yongasının yoğunluğunun
düşük olmasından kaynaklandığı söylenebilir. Literatürde de bu durumu teyit eden
çalışmalar bulunmaktadır. Güler ve ark (2001) yaptıkları bir çalışmada, pamuk sapı
yongalarından elde edilen levhaların eğilme direnci değerlerini (11.6-16.7 N/mm2)
aralığında tespit etmişlerdir. TS-EN 312-2’ye göre kuru şartlarda kullanılan genel amaçlar
için üretilen yonga levhaların eğilme direnci en az 11.5 N/mm² olmalıdır. Aynı Tablodan
buğday sapı ve ahşap yongası karışımından üretilen levhalardan ölçülen eğilme direnci
değerleri (5.39-11-6N/mm2) içersinde sadece B grubu levha gruplarının TS EN 312-2’ye
*
*
*
*
*
115
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
göre genel amaçlı kapalı ortamlarda kullanılan yonga levhalarda aranan asgari şartlardaki
eğilme direnci değerini (11.5 N/mm2) sağladığı görülmüştür.
Elastikiyet modülü değerleri 1085-4620 N/mm2 arasında hesaplanmış ve levha içerisindeki
buğday sapı katılım oranı arttıkça elastikiyet modülü değerininde düştüğü belirlenmiştir.
Yine aynı tabloya göre en yüksek elastikiyet modülü değerlerinin tamamen odun
yongalarından üretilen A grup levhalarında (4620.8 N/mm 2), en düşük değerin ise % 100
buğday saplarından üretilen E grubu örneklerinden (1085.8 N/mm 2) elde edilmiştir. Buğday
sapları ve ahşap yongalarından üretilen levhalar için hesaplanan elastikiyet modülü
değerlerinin (Tablo 3) A, B, C gruplarında TS-EN 312-3’de eğilmede elastikiyet modülü
için istenen minimum değeri (1600 N/mm2) sağladığı belirlenmiştir.
Buğday saplarından üretilen yonga levhaların yüzeye dik çekme direnci değerleri Tablo 3’de
verilmiştir. Tamamen odun yongasından elde edilen A grup levhalar hariç, buğday sapı ile
karıştırılmış levhalar içerisinde maksimum çekme direnci değeri % 25 buğday sapı ve % 75
odun yongasından elde edilen B grup levhalarda (0.35 N/mm2), minimum çekme direnci
değeri ise % 100 buğday sapından üretilen E grubu örneklerinde (0.29 N/mm2) hesaplandı.
Yüzeye dik çekme direnci değeri TS EN 312-2’de genel maksat yonga levhaları için en az
0.24 N/mm2 olarak belirlenmiştir. Bu veriler dikkate alındığında, testlerde üretilen levhaların
yüzeye dik çekme direnci değerlerinin ilgili standartta istenen limitleri aştığı görülmektedir.
Yine aynı Tabloya göre en yüksek janka sertlik değerlerinin tamamen ahşap yongalarından
üretilen A grup levhalarında (53.72 N/mm2), en düşük değerin ise %100 buğday saplarından
üretilen E grup levhalarından (30.10 N/mm 2) elde edildiği söylenebilir. Aynı zamanda,
üretilen levhaların levha yüzeyine dik yönde janka sertlik değerleri, % 25 buğday sapı ilaveli
levhalarda minimal seviyede azalma gösterirken, artan buğday sapı oranının Janka sertlikte
daha fazla düşüşe neden olduğu yine Tablo 3’deki verilerden anlaşılabilir. Benzer sonuçlar,
fındık cürufu (Copur ve ark., 2007) ve fıstık kabuğu (Akgül ve Tozluoğlu, 2008) gibi diğer
tarımsal atıklarla yapılan çalışmalarda da elde edilmiştir. Statik sertlik değeri üzerine yapılan
diğer araştırmalarda (Ay ve Uncu, 2004; Ayata vd., 2018; Bal vd., 2018b; Emiroğlu, 2018)
da paralel verilere ulaşılmıştır.
Laboratuvar ölçümleri sonucunda elde edilen yüzeye dik vida tutma direncine ait değerler
levha grupları açısından değerlendirildiğinde (Tablo 3) levha içindeki buğday sapı oranının
*
*
*
*
*
116
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
artması ile vida tutma direncinin azaldığı söylenebilir. Korkmaz ve ark (2017) yaptıkları bir
çalışmada, yönlendirilmiş yonga levhanın levha yüzeyine dik yönde vida tutma direnci
değerini 359.75N ile 1315.09 N arasında hesaplamıştır.
Vida tutma direnci değerleri, BS 2604 (1970) standardına göre, 18 mm kalınlıktaki yonga
levhalarda, levha kenarına dik yönde en az 360 N olması öngörülmektedir. Ayrıca, levha
yüzeyine dik vida tutma direncinin ise bu değerin %100-125’i kadar daha fazla olması
gerektiği Bozkurt ve Göker (1990) tarafından kaydedilmiştir. Buna göre, bu çalışma
kapsamında buğday saplarından ve değişen oranlarda odun karışımından üretilen test
levhalarına ait vida tutma direnci değerlerinin standartlarda istenen şartları sağladığı
söylenebilir.
Tablo 4’te odun yongaları ve buğday saplarından elde edilen levhaların 2 saat ve 24 saat
suda bekletme sonucunda elde edilen su alma miktarları ve kalınlık artış değerleri
görülmektedir.
Tablo 4. Üretilen levhaların su alma ve kalınlık artış değerleri
Levha grupları Su alma miktarı (%)
A
B
C
D
E
Ortalama
Kalınlık artış miktarı (%)
2 saat
24 saat
2 saat
24 saat
68.01
81.97
20.05
22.22
(16.0)*
(26.6)
(17.2)
(18.3)
100.58
118.88
25.20
30.76
(29.0)
(26.4)
(20.0)
(22.4)
105.08
120.76
26.30
33.91
(30.5)
(30.1)
(28.9)
(18.8)
115.83
129.66
31.56
35.97
(53.4)
(44.8)
(31.2)
(24.8
116.35
134.67
36.80
40.04
(41.5)
(36.7)
(24.4)
(24.6)
100.15
116.18
27.68
32.21
(39.6)
(37.9)
(24.8)
(22.4)
*Standart sapma
*
*
*
*
*
117
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Tablo 4’ten anlaşılacağı üzere, buğday sapı içeren B, C, D ve E levha grupları içerisindeki
buğday sapı yüzdesi arttıkça, su alma miktarları da artmaktadır.
Belirlenen bekleme süreleri içerisinde maksimum su alma miktarı % 100 buğday saplarından
üretilen E grubu levhalarında (% 116.18), minimum su alma değeri ise % 100 odun
yongalarından üretilen A grubu levhalarda (% 63.29) elde edilmiştir. Ortaya çıkan bu
farklılığın nedenleri arasında, belirlenen yoğunluk, test levhalarının üretimi aşamasında
uygulanan basınç, sıcaklık ve tutkallama işlemleri sayılabilir.
Tablo 4 incelendiğinde, deney levhalarının üretiminde kullanılan buğday sapının katılım
oranının artmasıyla tüm bekletme sürelerinde kalınlığına artış miktarı da artmıştır.
İstatistiksel değerlendirmeye göre; karışımdaki buğday sapı yüzdesindeki artış, buğday sapı
ve odun yongası kullanılarak üretilen yonga levhalar için daha yüksek kalınlık artışı ile
sonuçlanmıştır. Uygulanan su alma süreleri içerisinde en yüksek kalınlık artış miktarı % 100
buğday saplarından üretilen E grubu levhalarında (% 40.04), en düşük kalınlık artış miktarı
ise % 100 odun yongalarından üretilen A grubu levhalarda (% 22.22) hesaplanmıştır.
Yoğunluk, levhanın kalınlığına artış miktarı üzerinde etkilidir. Yoğunluğu fazla olan
levhalarda kalınlık artış miktarı az, düşük yoğunluktaki levhalarda ise nispeten daha
yüksektir. Genel olarak buğday sapından üretilen levhalarda yoğunluğun düşük olması
nedeni ile kalınlık artışı ve su alma miktarı odundan üretilenlerden daha yüksektir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu çalışmada, laboratuvar şartlarında genel amaçlar için buğday sapı ve odun yongalardan
muhtelif oranlarda (% 100. 75. 50. 25 ve 0) üre formaldehit tutkalı kullanılarak 650 kg/m 3
yoğunlukta üretilen kompozit levhaların bazı fiziksel ve mekanik özellikleri araştırıldı.
Yapılan testler sonucunda; test levhasında buğday sapı oranının artması ile birlikte ilgili
numunelerin mekanik özelliklerden eğilme direnci, elastikiyet modülü, yüzeye dik vida
tutma direnci, yüzeye dik çekme direnci ve Janka sertlik direnci değerlerinin düştüğünü ve
fiziksel özelliklerden su alma miktarı ve kalınlık artış değerlerinin arttığını gösterdi.
*
*
*
*
*
118
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Lignoselülozik materyallerden üretilmiş olan levhalarda yapılan fiziksel ve mekanik testler,
bu levhaların odundan elde edilen yonga levhalara nazaran mekanik özellikleri daha düşük
ve bünyelerine daha yüksek miktarda su aldıkları ve kalınlık artımlarının daha yüksek
olduğu belirlendi. Bu sakınca, kompozit levhaların üretilmesi esnasında belirli oranda
parafin gibi su itici maddelerin kullanılması veya levhaların laminatlar ile kaplanmasıyla
azaltılabilir.
119
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
KAYNAKÇA
Akgül, M.,Tozluoğlu, A., (2008). Utilizingpeanuthusk (Arachishypogaea L.) in
themanufacture of medium-density fiber boards. BioresourceTechnology.
Ay, N.,Uncu, A., (2004). Murgul bakır işletmesi bacalarından çıkan SO2 gazının Sarıçam
odununun bazı mekanik özellikleri üzerine etkisi. Doğu Karadeniz Ormancılık Araştırma
Enstitüsü Yayınları; Yayın No: 21:119.
Ayata, Ü.,Çavuş, V., (2018). Amerikan ceviz, Amerikan meşesi ve kırmızı Amerikan
meşesi odunlarında renk ve parlaklık üzerine ısıl işlemin (ThermoWood Metot) etkisi.
Mühendislik Bilimleri ve Tasarım Dergisi, 6(4): 546-553.
Bal, B.C.,Ayata, Ü., Çavuş, V., Şahin, S., Efe, F.T., Dilik, T., (2018b). İzmir’de yetişen
kara servi (Cupressussempervirens) odununun bazı fiziksel ve mekanik özelliklerinin
belirlenmesi, IV. Uluslararası Mesleki ve Teknik Bilimler Kongresi (UMTEB), 7-9 Aralık,
Erzurum, Türkiye, s. 2098-2103.
Bozkurt, Ay.,Göker, Y., (1990). Yongalevha Endüstrisi. Orman Fakültesi Yayın No:
3614/413, İstanbul (İkinci Baskı).
120
Copur, Y.,Guler, C., Akgul, M., Tascioglu, C., (2007). Somechemicalproperties of
hazelnuthuskanditssuitabilityforparticleboardproduction. Buildingand Environment, 42 (7):
2568–2572.
Emiroğlu, F.,(2018). Termo-mekanik yoğunlaştırılmış ahşap malzemelerin bazı fiziksel ve
mekanik özelliklerine su itici maddelerin etkisi. Yüksek Lisans Tezi, Düzce Üniversitesi,
Fen Bilimleri Enstitüsü, Düzce.
Güler, C., (2015b). Odun esaslı kompozit malzeme üretiminde bazı yıllık bitkilerin
değerlendirilmesi. Selçuk-Teknik Dergisi, 14(2): 70-78.
Güler, C., 2001. Pamuk saplarından (cottonstalks) yongalevha üretimi olanaklarının
araştırılması, Doktora Tezi, ZKÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü, Zonguldak.
Kalaycıoğlu, H. (1993). Yonga levha üretiminde yeni bir hammadde çay fabrikası atıkları,
AHŞAP Orman Ürünleri Dergisi, Sayı 2, 54-56, 1993, Istanbul
Misra, D.K., 1983. CrealStraw. In: Pulpandpapermanufacture. Vol. 3.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
SecondaryFibresandAgro-BasedPulping (Ed. F. Hamilton and B. Leopold).
TAPPI Press. Atlanta, Ga.
Nemli, G. ve Kalaycıoğlu, H.,(1997). An alternativematerial in particleboardındustry:
residues of teafactory, TheEconomicContribution of ForestrytoSustainableDevolepment,
Proceedings of the XI World ForestryCongress, Volume 4, p 49, 13-22 October 1997,
Antalya.
Örs, Y. ve Kalaycıoğlu, H. (1991). Çay fabrikası atıklarının yongalevha endüstrisinde
değerlendirilmesi, Türk Tarım ve Ormancılık Dergisi, Sayı:15, s. 968-974.
121
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
DOĞU AKDENİZ ORMAN ÜRÜNLERİ ENDÜSTRİSİNDE TERCİH EDİLEN
HAMMADDE KAYNAKLARI ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR
İbrahim BEKTAŞ 1
İlker KİRAZ2
ÖZET
Dünyada nüfusunun hızlı bir şekilde artması ve sanayileşme, doğal kaynakların
kullanımında artışa sebep olmaktadır. Buna bağlı olarak orman kaynakları ve orman
ürünlerine olan talep de artış göstermektedir. Türkiye’de orman alanlarının mevcut durumu,
dünyadaki birçok ülkenin yüzölçümünden fazladır ve orman alanları ülkemizin %27.5’ lik
kısmını kaplamaktadır. Türkiye’deki ormanlık alanın %10.75’i Doğu Akdeniz Bölgesi’nde
yer almaktadır. OGM 2019 istatistiklerine göre; Doğu Akdeniz Bölgesinin toplam ormanlık
alanı 2.457.002 ha dolayındadır. Ülkemizde Akdeniz Bölgesi, orman varlığı açısından
Karadeniz Bölgesinden sonra ikinci zengin bölgedir (% 24). Bölgedeki orman varlığı ve
ağaç çeşitliliğine bağlı olarak, orman endüstrisi ürünlerinin yapımında tercih edilen
hammadde türü de farklılıklar gösterebilmektedir. Doğu Akdeniz Bölgesi’ndeki orman
ürünlerinin çeşitliliği de bu bağlamda tercih edilen hammadde kaynaklarının da çeşitli
olabileceğini göstermektedir. Bu çalışmasının amacı, Doğu Akdeniz orman ürünleri
endüstrisinde tercih edilen hammadde kaynaklarını belirlemektir. Aynı zamanda
işletmelerin, hammadde teminini sağladıkları kaynaklarında belirlenmesine çalışılmıştır. Bu
amaçla çalışmada, Adana, Kahramanmaraş, Mersin, Gaziantep, Hatay, Kilis ve Osmaniye
illerindeki orman ürünleri işletmelerine hammadde ile ilgili olarak anket çalışması
uygulanmıştır. Verilerin analizi için SPSS veri analiz programı kullanılmıştır. Araştırma
sonuçlarına göre kamu sektörünün tamamı ve özel sektörün bir kısmı hammadde teminini
Orman Genel Müdürlüğü’nden karşılamaktadır. Bu bilgiler sonucunda Doğu Akdeniz
Orman Ürünleri Endüstrisinde de hammadde kaynaklarına yakınlık ve hammaddenin
Prof. Dr., Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş,
Türkiye, ibtas@ksu.edu.tr.
2
Yüksek lisans mezunu, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Kahramanmaraş, Türkiye, ilkerkiraz91@gmail.com
1
*
*
*
*
*
122
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
yetişme ortamları işletmecilerin tercihlerini, diğer faktörlerden daha az etkilediği
anlaşılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Orman Ürünleri Endüstrisi, Hammadde Kaynakları, Doğu Akdeniz
Bölgesi.
123
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
RESEARCHES ON RAW MATERIAL SOURCES PREFERRED IN FORESTRY
INDUSTRY IN THE EAST MEDITERRANEAN
ABSTRACT
The rapid increase of the population and industrialization in the world causes an increase in the
use of natural resources. Accordingly, the need for forest resources and forest products is also
increasing. Current status of forest areas in Turkey, the world's surface area is more than many
countries and forest areas make up 27.5% of our country. 10.75% of the forested areas in Turkey
is situated in the Eastern Mediterranean Region. According to OGM 2019 statistics; The total
forest area of the Eastern Mediterranean Region consists of 2.457.002 ha of forest. In our
country, the Mediterranean Region is the second richest region (24%) after the Black Sea
Region in terms of forest existence. Depending on the forest existence and tree diversity in the
region, the preferred raw material type in the production of forest industry products may also
differ. The diversity of forest products in the Eastern Mediterranean Region also shows that the
raw material sources preferred in this context can be various. The purpose of this thesis study,
to determine the preferred raw material sources in the East Mediterranean forest products
industry. At the same time, it is tried to determine the places where enterprises supply raw
materials. For this purpose, a survey was carried out regarding the raw material of the Forest
Products Enterprises in the provinces of Adana, Kahramanmaraş, Mersin, Gaziantep, Hatay,
Kilis and Osmaniye. SPSS data analysis program was used for data analysis. It forms like trees.
According to the results of the research, the definition of public sector and some of the private
sector meet the raw material supply from the General Directorate of Forestry. As a result of this
information, it is understood that proximity to raw material sources and growing environments
of the raw material affect the preferences of the operators less than other factors in the Eastern
Mediterranean Forest Products Industry.
Key Words: Forest Industry Engineering, Raw Material Sources, East Mediterranean
*
*
*
*
*
124
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
1. GİRİŞ
Nüfusun dünya üzerindeki hızlıca artışı ve sanayileşme, doğal kaynakların kullanımında
artışa sebep olmaktadır. Buna bağlı olarak orman kaynakları ve orman ürünlerine olan
ihtiyaç da artış göstermektedir.
Ülkemiz orman ürünleri endüstrisi sektörü; kereste, yonga levha, MDF levha, ahşap
kaplama, mobilya, doğrama vb. alt başlıklarıyla; dünya ülkeleri arasında önemli endüstri
dallarından biri olmuştur. İnşaat piyasasındaki ilerlemeler, ahşap ve ahşap esaslı
malzemelerin yaşam konforunu yükselten ürün çeşitleri, yenilenebilir doğal kaynaklara
rağbetin artması, toplumsal yaşamda meydana çıkmış olan yaklaşımlar, işlevsel ihtiyaç
alanlarının doğması, satın alma gücündeki gelişmeler, estetik kaygılara verilen önemin
artması, önemli sebepler arasında sayılabilir (Kara ve ark.,2019).
Ahşaba alternatif olan plastik pencere doğraması, alüminyum profil gibi ürünlerde sağlanan
mucizevi düzeydeki yenilik ve gelişmelere rağmen ahşap veya ahşap esaslı malzemelerin
kullanımının azalmadığı, tersine ahşap kullanım alanlarının gitgide arttığı görülmektedir.
Islak mekân donatılarından, otomobil ve hava taşıtlarındaki kullanımına kadar ahşabın yeni
kullanım sahalarında görülmesi olasıdır. Bu açıdan bakıldığında, ülkemiz orman
endüstrisinin mevcut yetersizliklerine rağmen ilerleme gayreti gösterdiği söylenebilir (Koç
ve ark., 2017).
Orman endüstrisi üretim, istihdam, ithalat, ihracattaki payı gibi özellikler yönüyle
önemli endüstri dallarımızdan biridir. Orman endüstrisindeki firmalar, hammaddelerinin
önemli bir kısmının Orman işletmelerinden teminin etmektedir. Bu nedenele, orman
işletmeleri ile orman endüstrisi kolları birbiri ile yakın ilişki içerisindedir (Gültekin, 2009).
Bölgedeki orman varlığı ve ağaç çeşitliliğine bağlı olarak, orman endüstrisi
ürünlerinin yapımında tercih edilen hammadde türü de farklılıklar gösterebilmektedir. Doğu
Akdeniz Bölgesi’ndeki orman ürünlerinin çeşitliliği de bu bağlamda tercih edilen hammadde
kaynaklarının da çeşitli olabileceğini göstermektedir. Bu açıklamalar doğrultusunda
çalışmasının amacı, Doğu Akdeniz Bölgesi orman ürünleri endüstrisinde işletmelerin tercih
*
*
*
*
*
125
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ettiği hammadde kaynaklarını tespit etmek ve bu hammadde kaynaklarının nerelerden temin
edildiğini ortaya koymaktır.
1.1. Orman Ürünleri Endüstrisi Hakkında Genel Bilgiler
Orman alanları ülkemizin yaklaşık olarak %27.5’ lik kısmını oluşturmaktadır (OGM,
2015) . İmalat sanayinin alt sektörlerinden bir tanesi olan ormanlar ürünleri endüstrisi, işte
bu doğal kaynakları değerlendirerek, ülke ekonomisine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.
Orman ürünleri sanayisini; ana mal üretmekte olan ağaç ve mantar ürünleri ile birlikte
tüketim malı üretmekte olan mobilya sanayi oluşturmaktadır (Özcan, 1991) .
Orman ürünleri sanayi; birincil ve ikincil imalat sanayi gruplarından birincil imalat
sanayi grubunu, hammaddesi direkt odun olan; kâğıt, kereste ve parke, kaplama ve
kontrplak, yonga ve lif levha sanayi dalları oluşturmaktadır. İkincil imalat sanayi grubunda
yer alan başlıca sanayi dalları ise; hammaddesi birincil imalat sanayinde elde edilen;
mobilya, doğrama, ahşap parke, prefabrik ev, palet, ambalaj vb. sektörler olarak sayılabilir
(Kara ve ark.,2019).
Orman ürünleri sektörünün hammadde tedarikinde bulunduğu devlet işletmeleri,
ormanlardan yıllık ortalama olarak 7–8 milyon m³ endüstriyel odun, 7.5 milyon ster yakacak
odun üretimi gerçekleşmektedir. Ayrıca özel ormanlardan da endüstriyel odun üretimi 3.3
milyon m³, yakacak odun üretimi ise yaklaşık olarak 1.9 milyon ster civarında
gerçekleşmektedir. Ağaç türleri açısından incelendiğinde Orman Genel Müdürlüğü
üretiminin %77’si iğne yapraklı (ibreli) türlerdir. İğne yapraklı türlerde çam türlerinin payı
%80 civarlarındadır (DPT, 2006).
Aynı zamanda Türkiye’de 13 milyon m³ civarında yuvarlak odun tüketimi
gerçekleşip, yuvarlak odunun %75’i devlet ormanlarından sağlanmaktadır. Orman ürünleri
endüstrisinde kullanılmakta olan hammaddenin %61’i Orman Genel Müdürlüğü, %27’si
özel sektör ve kalan %12’si de ithal kaynaklardan sağlanmaktadır. Odun ve odun kökenli
ürünlerin önemli kullanım alanları inşaat, mobilya, kâğıt ve ahşap esaslı levha sektörleridir
(DPT, 2006).
Yonga ve lif levha endüstrisinin hammadde işleme kapasitesi 2005’te 8 milyon m³
civarındayken, Eylül 2008 tarihinde 8.6 milyon m³ olarak gerçekleşmiştir. Yonga Levha
*
*
*
*
*
126
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Sanayicileri Derneği Eylül 2008 verilerine bakıldığında, yonga ve lif levha sektörünün yılda,
1 m³=3 ster hesabıyla 6.2 milyon m³ oduna ihtiyaç duyduğu söylenebilir. Kullanılan
hammaddenin %23’ü OGM’den, %25’i köylü pazar satışları ve ihale yolu ile %15’i
endüstriyel atık ve talaş olarak, %12’si kavak ve tapulu kesim ile %25’i ise ithalat yolu ile
sağlanmaktadır (TOBB, 2011).
2. MATERYAL VE METOD
2.1. Materyal
Bu bildiride çalışma alanı olarak Doğu Akdeniz Bölgesinde yer alan Adana,
Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Kilis, Mersin ve Osmaniye illeri belirlenmiştir. Materyal
olarak ta bu yörede faaliyette bulunan Orman Ürünleri Sanayi kuruluşları seçilmiştir. Bu
seçime bağlı olarak, söz konusu illerdeki Ticaret ve Sanayi Odasına bağlı 80 adet işletme
baz alınmıştır. Bu işletmelerin tercih ettikleri hammadde kaynakları ve hammadde temininde
karşılaştıkları problemler de tespit edilmeye çalışılmıştır. Aşağıda çalışma alanı olarak
seçilen Doğu Akdeniz Bölgesi kısaca tanıtılmıştır.
2.1.1. Doğu Akdeniz Bölgesi ve Orman Varlığı
Doğu Akdeniz Bölgesi; Adana, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Mersin ve
Osmaniye illerinden oluşmaktadır. Doğu Akdeniz Bölgesi Türkiye’nin doğal kaynaklar
açısından zengin olan bir bölgesidir. Seyhan ve Ceyhan gibi önemli su havzaları ile
Çukurova ve Amik ovası gibi verimli ovalara ev sahipliği yapmaktadır. Bununla birlikte
yoğun tarım yapılan önemli tarım bölgelerindendir. Bu sebeple çevre ile sıkı etkileşimdedir
(Paksoy, 2000).
Doğu Akdeniz Bölgesi orman alanı bakımından oldukça zengindir. Türkiye
yüzölçümünün yaklaşık
%27.5’ini ormanlık alan kaplamakta iken, Doğu Akdeniz
Bölgesi’nde bu oran %36.3 sev iyesindedir. Türkiye’deki ormanlık alanın yaklaşık olarak
%10.75’i Doğu Akdeniz Bölgesi’nde yer almaktadır. Çizelge 1’de de gösterilen OGM 2019
istatistiklerine göre; Doğu Akdeniz Bölgesinin toplam ormanlık alanı 2.457.002 ha
civarındadır.
*
*
*
*
*
127
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Çizelge 1. Doğu Akdeniz Bölgesi Orman varlığının illere göre dağılımı (OGM 2015).
Toplam Orman
Ormanlık
İl Genel Alanı
İl Adı
Alanı
Alan
(Ha)
(Ha)
(%)
Adana
1417.417
593.660
42
Gaziantep
688.660
112.617
16
Hatay
546.954
208.067
38
Kahramanmaraş
1433.300
521.413
36
Kilis
131.457
27.032
21
Mersin
1563.068
835.534
53
Osmaniye
331.318
158.679
48
Toplam
6 112.174
2 457.002
36.3
2.2. Araştırıma Yöntemi
Araştırmanın konusunu, Doğu Akdeniz’de yer alan Adana, Gaziantep, Hatay,
Kahramanmaraş, Kilis, Mersin, Osmaniye ve bu illerin ilçelerinde faaliyette bulunan 70 adet
işletme oluşturmaktadır. Araştırmada izlenen yöntem ise söz konuş işletmelere uygulanan
ve geri dönüşleri alınan anketlerdir. Ayrıca araştırma konusu ile ilgili daha önce yapılmış
olan tez, makale, gibi çalışmalardan da yararlanılmıştır.
Anketin hazırlanması aşamasında öncelikle konu ile benzer çalışmalarda kullanılan anket
formları incelenerek, doğru ve anlaşılır soruların hazırlanması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda
20 soruluk bir anket formu hazırlanmıştır. Araştırmada kullanılan anket formunun ilk
bölümünde çalışanların demografik özelliklerini belirlemeye yönelik sorular yer almaktadır.
Bu bölümde: işletmenin içinde bulunduğu sanayi kolu türü, iletmenin bulunduğu il, anketi
cevaplayanların; cinsiyeti, öğrenim durumu, kadrosu, hizmet süresini belirlemek amacıyla
toplamda 6 soruya yer verilmiştir. İşletmelerin en çok tercih ettiği hammaddelerin tespiti
için hazırlanan sorulardan birisi çoklu yanıt bir diğeri ise açık uçlu soru tipidir. Hammadde
temin yerlerine yönelik olan soru çoklu yanıt sorusudur. İşletmelerin Doğu Akdeniz
Bölgesi’ndeki orman ürünleri sektöründe hammadde talebi hakkındaki düşüncelerini tespit
edebilmek amacıyla 5’li likert tipi ölçek kullanılmıştır.
Bu ölçekler; 1-Kesinlikle Katılmıyorum, 2-Katılmıyorum, 3-Karasızım, 4-Katılıyorum, 5Kesinlikle Katılıyorum şeklindedir. İşletmeler bu 5 ölçekten 1 tanesini işaretleyerek 10
soruya yanıt vermişlerdir.
*
*
*
*
*
128
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Anket yöntemi ile ulaşılan verilerin analizi için SPSS paket programına veriler kodlanarak
veri girişi yapılmıştır. Literatüre bakıldığında güvenilirlik ölçümünde genellikle Cronbach’s
Alfa yöntemi kullanılmaktadır. Bu yönteme göre; Alfa katsayısının kabul edilebilir değerleri
şu şekildedir (Özdamar, 2002):
0,00 ≤ α < 0,40 ise çok az güvenilir,
0,40 ≤ α < 0,60 ise az güvenilir,
0,60 ≤ α < 0,80 ise güvenilir,
0,80 ≤ α < 1.00 ise ölçek çok güvenilirdir.
Yapılan anketlerin geçerliliğini tespit etmek için güvenilirlik testi yapılmış ve alfa =
0,723 olarak bulunmuştur. Alfa sayısının %60 üzerinde olması ölçeğin güvenilir olduğunu
göstermektedir.
Verilerin değerlendirilmesi aşamasında;
Frekans Çizelgeleri
Çapraz Çizelge kullanılmıştır.
129
3. BULGULAR VE TARTIŞMA
Bu bölümde Doğu Akdeniz Bölgesi’nde yer alan orman ürünleri sanayi
işletmelerine, yüz yüze görüşme yöntemi ve telefon aracılığı ile uygulanmış olan anketler
ile elde edilen bilgilerin istatiksel analiz sonuçları sunulmaktadır.
3.1. İşletmeler İle İlgili Genel Bilgiler
Burada anketin uygulandığı kişilerin cinsiyetleri, öğrenim durumları, kadroları, hizmet
süreleri, işletmenin bulunduğu il ve işletmenin sanayi kolu gibi demografik bilgileri Çizelge
2 ve 3’tedir.
Çizelge 2. Doğu Akdeniz Bölgesinde anketin uygulandığı kişilerin cinsiyetleri
Frekans Yüzde Geçerli Yüzde
Erkek
67
95.7
95.7
Kadın
3
4.3
4.3
Toplam
70
100.0
100.0
Cinsiyet bakımından erkeler %95.7 ile yüksek, kadınlar ise %4.3 ile düşük bir
orandadır.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Çizelge 3. Doğu Akdeniz Bölgesi’nde anketin uygulandığı kişilerin öğrenim durumları
Değişken
Frekans
Yüzde
Geçerli Yüzde
Lise
42
60
60
Yüksek Okul
8
11.4
11.4
Fakülte
15
21.4
21.4
Yüksek Lisans
5
7.6
7.6
Toplam
70
100.0
100.0
Çizelge 3’e dikkate alındığında, Doğu Akdeniz’de %60 lise, %11.4 yüksekokul,
%21.4 fakülte ve %7.6 oranında ankete katılanların yüksek lisans derecesine sahip olduğu
görülmektedir. Dolayısıyla söz konusu anketörlerin öğrenim durumu bakımından büyük
çoğunluğu lise derecesine sahiptir.
Çizelge 4. Doğu Akdeniz’de ankete katılanların kadro bilgileri
Değişken
İşçi
Şef
Mühendis
Müdür Yardımcısı
Müdür
Toplam
Frekans
6
8
4
5
47
70
Yüzde
8.6
11.4
5.7
7.1
67.1
100.0
Geçerli Yüzde
8.6
11.4
5.7
7.1
67.1
100.0
Çizelge 4 incelendiğinde, Doğu Akdeniz’de ankete katılanların %67.1’i en büyük oranını
müdür olarak görev yapanlar oluşturmaktadır.
Çizelge 5. Doğu Akdeniz Bölgesi’nde Anketin Uygulandığı Kişilerin Hizmet Süreleri
Değişken
Frekans
Yüzde
Geçerli Yüzde
1-3 yıl
10
14.2
14.2
3-6 yıl
6
8.6
8.6
7-10 yıl
3
4.3
4.3
10-15 yıl
9
12.9
12.9
15 ve Üstü
42
60
60
Toplam
70
100.0
100.0
Buna göre; ankete katılmış ve işletmede görev yapmakta olanların %60’ı 15 yıl ve
üstü sürelerde işletmede görev yapmaktadır.
*
*
*
*
*
130
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Çizelge 6. Doğu Akdeniz Bölgesi’nde anketin uygulandığı iller
Değişken
Adana
Gaziantep
Hatay
Kahramanmaraş
Kilis
Mersin
Osmaniye
Toplam
Frekans
10
10
10
12
8
10
10
70
Yüzde
14.3
14.3
14.3
17.1
11.4
14.3
14.3
100.0
Geçerli Yüzde
14.3
14.3
14.3
17.1
11.4
14.3
14.3
100.0
Ankete katılan işletmelerin bulundukları iller arasında en yüksek yüzdeye
Kahramanmaraş (%17.1) sahiptir. Ancak ankete katılım yönünden iller arasında önemli bir
fark oluşmamıştır.
Çizelge 7. Doğu Akdeniz Bölgesi’nde anketin uygulandığı işletmelerin içinde bulundukları
sanayi kolu
Cevaplar
Sanayi Kolu
Deneklerin Yüzdesi
N (Birim Sayısı)
Yüzde
Kereste
20
15.4
30.8
Kaplama
5
3.8
8.2
Kontrplak
3
2.3
6.5
Mobilya
55
42.3
65.5
Yonga Levha
12
9.2
18.1
Lif Levha
15
11.5
20.9
Parke
15
11.5
20.9
Toplam
130
100
170
Çizelge 7.’ deki veriler incelendiğinde, mobilya sanayi ile ilgilenen işletmelerin
oranı %42.3 ile diğer sanayi kollarının önündedir. İkinci yoğunluk ise %15.4 ile kereste
sanayisinde tespit edilmiştir.
3.2. İşletmelerin En Çok Tercih Ettikleri Ağaç Türleri ve Hammaddeler
Bu bölümde işletmelerin orman ürünleri imalatında hammadde olarak en çok tercih
ettikleri ağaç türleri ve diğer malzemeler tespit edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca işletmelerin
mensup oldukları sanayi koluna göre en çok tercih ettikleri ağaç türlerinin tespiti de
amaçlanmıştır.
*
*
*
*
*
131
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Çizelge 8. Doğu Akdeniz Bölgesi’ndeki işletmelerde en çok tercih edilen ağaç türleri ve
diğer hammaddeler
En Çok Tercih Edilen Ağaç
Cevaplar
Deneklerin
Türleri
Yüzdesi
N (Birim Sayısı)
Yüzde
Çam
63
30.6
95.2
Göknar
17
8.3
24.7
Ceviz
39
18.9
55.6
Ladin
12
5.8
15.3
Meşe
42
20.4
64.3
Kayın
15
7.3
17.8
Kavak
8
3.9
9.7
MDF
2
1
1.3
Gürgen
3
1.5
4.4
Kestane
1
0.5
1.3
Yonga Levha
2
1
2.8
Kızıl Ağaç
2
1
2.8
Toplam
206
100
292.5
Çizelge 8.’ de en çok tercih edilen hammaddenin %30.6 oran ile çamın olduğu ve
bunu %20.4 ile meşe, %,18.9 ile cevizin izlediği görülebilir.
3.3. İşletmelerin Hammadde Temini Sağladığı Yerler
Bu bölümde, orman ürünleri işletmelerinin hammadde temin ettiği kaynakların
tespit edilmesi amaçlanmıştır.
Çizelge 9. Doğu Akdeniz Bölgesi’ndeki işletmelerin hammadde temin ettiği kaynaklar
Cevaplar
Hammadde Temin
Denek Yüzdesi
Kaynakları
N (Birim Sayısı)
%
OGM
45
55.6
61.3
Özel Sektör
33
40.7
44.1
İthal
3
3.7
4.3
Toplam
81
100.0
109.7
Çizelge 9. incelendiğinde; OGM’ den hammadde temini sağlayan işletmelerin oranı
%55.6, özel sektörden sağlayan %40.7 ithal olarak hammadde ihtiyacını karşılayan
işletmelerin oranı ise %3.7 olduğu söylenebilir.
3.4. İşletmelerin Ürünlerinin Satışını Yaptığı Sektörler
Bu bölümde; anketin uygulandığı işletmelerin imalatını yaptığı ürünlerin satışını
yaptıkları sektörlerin tespit edilmesi hedeflenmiştir.
*
*
*
*
*
132
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Çizelge 10. Doğu Akdeniz işletmelerinin ürün satışını gerçekleştirdiği sektörler
Cevaplar
Ürünlerin Satış
Deneklerin Yüzdesi
Sektörü
N (Birim Sayısı)
%
İnşaat
46
46.3
58.5
Mobilya
50
50.1
70.5
Demir-Çelik
2
2.1
5.9
Taşımacılık
4
5.5
6.6
Toplam
99
100.0
138.5
En çok satış yapılan sektörlerin %50.1 ile mobilya, %46.3 ile inşaat ve %5.5 ile
taşımacılık sektörü olduğu Çizelge 10’dan görülebilir. En az satış yapılan sektörün ise %2.1
oranı ile demir-çelik olarak belirlenmiştir
4. SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu araştırmada, Doğu Akdeniz’e ait Adana, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş,
Kilis, Mersin, Osmaniye illerinde yer alan orman ürünleri sanayi işletmelerinin, ürünlerin
imalatında tercih ettikleri hammaddelerin neler olduğu anket yöntemi ile araştırılmış ve elde
edilen anket verileri istatistiki olarak değerlendirilmiştir. Anket verilerinin değerlendirilmesi
ile aşağıdaki çıkarımlar elde edilmiştir;
Doğu Akdeniz’de işletmelerin en çok hammadde teminini sağladığı kaynak %55.6
ile OGM’dir. OGM’yi %40.7 ile özel sektör ve %3.7 yüzde ile ithal kaynaklar takip
etmektedir.
Uygulanan anket sonucu, işletmelerin en çok tercih ettikleri hammadde türleri, çam
%30.6 ve %20.4 ile meşe olmuştur.
Orman ürünleri sanayii işletmelerinde var olan ve yapılan analizler sonucunda
belirlenen bazı aksaklıkların giderilmesi amacı ile aşağıda bazı öneriler sunulmuştur;
Hammadde maliyetinin daha düşük ve bu sayede hammaddeye ulaşılabilirliğin
artması ile işletmelerin üretimleri olumlu etkilenecek ve işletme şartları iyileşecektir. Orman
ürünleri sanayi sektörünün gelişimi ve üretim kalitesinin artması için hammadde maliyeti
düşürülebilir.
Doğu Akdeniz orman ürünleri firmalarının, elde edilen sonuçlara göre, hammadde
sağladığı başlıca kaynak OGM’dir. Dolayısıyla Orman Genel Müdürlüğü tarafından
belirlenmekte olan hammadde fiyatları, ülkemizdeki orman ürünleri sektörünün küresel
*
*
*
*
*
133
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
rekabetini sağlayacak seviyelere getirilebilir. Bunun için işletilen orman alanları
genişletilmelidir.
Hammadde
teminine
yönelik
optimizasyona
gidilerek
tedarik
masraflarının düşürülmesi de diğer bir öneridir.
Doğu Akdeniz Bölgesi’nde orman ürünleri sanayisinin gelişimi için en başta,
beklenen verimli orman alanları oluşturulmasıdır. Bölgedeki orman ürünlerinin çeşitliliğinin
yeni ürün yelpazeleri oluşturamayacağını işletmeler %22.9 oranında “katılmıyorum” cevabı
ile vurgulamıştır. Bunun için hızlı gelişen orman ağaçları plantasyonlarına hız verilmesi,
hammadde çeşitliliği ve miktarının artması sonucu bölgenin üretime daha fazla katkı
yapmasına imkân sağlayacaktır.
Ayrıca yangına son derece hassas olan Doğu Akdeniz Bölgesi’nde sıkça çıkan orman
yangınlarına
karşı
gerekli
tedbirler
alınırken,
diğer
yandan
yanan
bölgenin
ağaçlandırmalarında yangına dirençli ağaç türlerine ağırlık verilmesi ile hammadde
sorununa katkıda bulunulabilir.
Sonuç olarak, bölgedeki işletmelere ya da girişimcileri gerekli teşvikler sağlanarak
orman ürünleri endüstrilerinin gelişimini hızlandırılabileceğinin göz ardı edilmemesinin
134
önemli bir husus olduğu düşünülmektedir.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
KAYNAKÇA
Kara O. , Şahin Ö. , Bekar İ. , Kayacan B. (2019) Endüstriyel Ağaç ve Ahşap Ürünleri
Sektörünün Uluslararası Rabet Gücü Analizi: Türkiye Örneği. Ekonomik ve Sosyal
Araştırmalar Dergisi, Sayı:1, Cilt:15, Yıl:15, 16-18
DPT 2006. Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007 – 2013), Ağaç Ürünleri ve Mobilya İhtisas
Komisyonu Raporu, T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)
Müsteşarlığı, Ankara, 19.
OGM, (2015). Türkiye Orman Varlığı Araştırması (2015) , Orman ve Su İşleri Bakanlığı
Orman Genel Müdürlüğü
Koç H. ,D T. , Kurtoğlu A. (2017) Türkiye Orman Ürünleri Endüstrisine Stratejik Bir Bakış.
IV. ULUSAL ORMANCILIK KONGRESİ, 9. Oturum
Gültekin, Y.S. (2009). Düzce İlinde Odun Hammaddesi Arz-Talep İlişkileri. Yüksek Lisans
Tezi, Düzce Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. Düzce.
Özcan, B. (1991). Orman Ürünleri Sanayisinin Önemi ve Ülke Ekonomisine Katkısı, Tarım
Orman ve Köyişleri Bakanlığı Dergisi, 61, 16.
TOBB (2011). Türkiye Orman Ürünleri Meclisi Sektör Raporu. TOBB Yayın Sıra No:
2012/172 10-15.
*
*
*
*
*
135
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
AHŞAP ESASLI KOMPOZİT PANELLERİN ÜRETİMİNDE BAZI YAĞLI
TOHUMLU BİTKİ KABUKLARININ KULLANILMASI
İbrahim BEKTAŞ 1
Saniye ERKAN2
Gonca Düzkale SÖZBİR3
ÖZET
Ülkemizde çok çeşitli amaçlar için ekilen yağlı tohumlu bitkilerin başında ayçiçeği
çekirdeği, soya, pamuk, yer fıstığı, susam, kolza, aspir, haşhaş gelmektedir ve bu bitkilerin
yıllık üretimi her geçen yıl artarak dört milyon tona ulaşmıştır. Tohumundan yararlanılan bu
bitkilerin tohum kabukları ise; yem, gübre, yakacak, sabun, ilaç, kozmetik, boya yapı
malzemesi vb. alanlarda değerlendirilmekte ancak odun esaslı levha sektöründe alternatif
hammadde olarak kullanımı kısıtlıdır. Bu nedenlerden dolayı çalışmada ayçiçeği çekirdeği
kabuğu(sunflower seed husk)
ile yer fıstığı kabuğu (peanut hull) farklı oranlarda
kullanılarak 20 mm kalınlığında ve 0.6 gr/cm 3 yoğunluğunda kompozit levhalar üretilmiştir.
Her gruptan ikişer adet olmak üzere üretilen levhalar ilgili standartlara göre örnek alınarak
özellikleri incelenmiştir. Elde edilen veriler, ahşap esaslı levha sektöründe kullanılan
kompozit levhalarla karşılaştırılarak genel amaçlı levha üretiminde kullanımı araştırılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Yağlı tohumlu bitki kabukları, ayçiçeği çekirdeği kabuğu, ahşap esaslı
kompozit levha, yer fıstığı kabuğu, genel amaçlı levha.
Prof.Dr., Kahramanmaras Sütçü İmam Üniversitesi, Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş,
Türkiye, ibektas063@gmail.com.
2
Doktora öğrencisi, Kahramanmaras Sütçü İmam Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kahramanmaraş,
Türkiye, saniye.erkan@hotmail.com
3
Dr. Öğr. Üyesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Teknik bilimler Meslek Yüksekokulu, Malzeme
ve Malzeme İşleme Bölümü, Mobilya ve Dekorasyon Programı, Kahramanmaraş, Türkiye,
goncaduzkale@gmail.com
1
*
*
*
*
*
136
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
THE USE OF SOME OILSEED PLANT SHELLS IN THE PRODUCTION OF WOOD
BASED COMPOSITE SHEETS
ABSTRACT
Sunflower seed, soybean, cotton, peanut, sesame, rape, safflower, poppy are the leading oilseed
plants cultivated in our country for various purposes, and the annual production of these plants
has increased every year and reached four million tons. The seed pods of these plants whose
seeds are used; feed, fertilizer, fuel, soap, medicine, cosmetics, paint building material, etc.
However, its use as an alternative raw material in the wood-based board sector is limited. For
these reasons, in this study, composite boards with a thickness of 20 mm and a density of 0.6
gr / cm3 were produced by using different ratios of sunflower seed husk and peanut hull. Boards
produced in two from each group were taken as samples according to the relevant standards
and their properties were examined. The data obtained have been compared with the composite
boards used in the wood-based board industry, and their use in the production of general
purpose boards has been investigated.
Key Words: Oilseed plant shells, sunflower seed husk, wood-based composite board, peanut
hull, general purpose board.
*
*
*
*
*
137
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
GİRİŞ
İnsanlık tarihinin başlangıcından günümüze kadar odun esaslı ürünler en çok kullanılan
malzemelerin başında gelmektedir. Son yüzyılda teknolojinin gelişmesiyle ahşap esaslı
malzemelere olan talep artmaya başlayınca masif malzemeye alternatif ağaç malzemeler
geliştirilmiştir. Özellikle masif malzemeler arasında en çok kullanılanların başında odun
esaslı ürünler gelmektedir. Masif malzemeye en önemli alternatif odun esaslı malzeme ise
ahşap kompozitleridir. Son kırk yılda ise bu sektörde özellikle sürekli pres sistemine
geçildikten sonra üretim hızlanmıştır. Ahşap kompozitlere olan talebin ve üretimin artması
ile hammadde olarak kullanılan odun yonga ve lifine alternatif hammadde kaynakları
araştırılmaya başlanmıştır. Testere talaşı, planya atığı, kereste atıkları gibi sanayi atıkları
ahşap kompozit üretimine katılmıştır. Ayrıca bazı bitkisel esaslı lignoselülozik
materyallerde hammadde olarak uygulanmıştır. Günümüz orman ürünleri sanayinde odun,
sanayi atıkları ve bitkisel esaslı lignoselülozik materyallerden yıllık milyonlarca ton
kompozit materyal üretilmektedir (Maloney, 1996; Youngquist, 1999). Özellikle son
dönemlerde, atıl durumda bulunan tarımsal atıkların kompozit malzeme üretiminde
hammadde olarak kullanılması hem laboratuar ortamında hem de ticari olarak büyük önem
kazanmıştır (Youngquist et al., 1994, Fowler et al., 2006).
Ülkemizde çok çeşitli amaçlar için ekilen yağlı tohumlu bitkilerin başında ayçiçeği
çekirdeği, soya, pamuk, yer fıstığı, susam, kolza, aspir, haşhaş gelmektedir ve bu bitkilerin
yıllık üretimi her geçen yıl artarak dört milyon tona ulaşmıştır (TUİK, 2019). Tohumundan
yararlanılan bu bitkilerin tohum kabukları ise; yem, gübre, yakacak, sabun, ilaç, kozmetik,
boya yapı malzemesi vb. alanlarda değerlendirilmekte ancak odun esaslı levha sektöründe
alternatif hammadde olarak kullanımı kısıtlıdır.
Bu araştırmaya konu olarak lignoselülozik esaslı yer fıstığı kabuğu atığı ve ayçiçeği
çekirdeği kabuğu atığı kullanılarak kompozit panel levhalar üretilerek, levhaların bazı
mekanik özellikleri belirlenecektir. Üretilen kompozit levhaların lignoselülozik esaslı
kompozit malzemelerle karşılaştırılarak alternatif bir malzeme olabileceği araştırılacaktır.
*
*
*
*
*
138
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
1. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ
1.1 Materyal
Çalışma materyalinden ayçiçeği çekirdeği kabukları Kahramanmaraş çerez satıcılarından ve
yer fıstığı kabuğu atığı Osmaniye ilindeki yer fıstığı çerezi üretici fabrikalarından temin
edilmiştir. Her iki malzemede de her hangi bir yongalalama ve öğütme
işlemi
gerçekleştirilmeden kullanılmış olup ortalama boyutları ise şöyledir; ayçiçeği çekirdeği
kabuğu 25 mm uzunluğunda, 4 mm genişliğinde ve 0.4 mm kalınlığında, yer fıstığı kabuğu
ise1-2 mm uzunluğunda, 0.5-1 mm genişliğinde ve 0.2-0.5 mm kalınlığındadır. Bu
malzemelerin içerisinde bulunan yabancı maddelerden temizlendikten sonra % 3-5 arasında
değişen rutubet derecesine kadar 105ºC ‘de sıcaklıkta laboratuar tipi kurutma fırınında
kurutuluştur.
1.2. Metot
Laboratuar ortamında üretilen paneller tek tabakalı olarak üretilmiş, levhaların üretiminde
yaygın olarak kullanılan %65’lik üre formaldehit tutkalı tam kuru yonga ağırlığına oranla
%10 oranında kullanılmıştır. Tutkalın sertleşmesi için %15’lik amonyum klorür
çözeltisinden tam kuru tutkalın %10 oranında amonyum klorür sertleştirici ve üretilen
kompozit panellerde boyutsal sabitlik sağlamak için tam kuru tutkalın %0.5 oranında parafin
kullanılmıştır. Panellerin üretiminde tutkallanan lignoselülozik atıklar (ayçiçeği çekirdeği
kabuğu ve yer fıstığı kabuğu atığı) 50x 50 cm boyutlarında şekillendirme taslağı kullanılarak
homojen bir şekilde serilmiştir.
Serme işleminden sonra ön presle levha taslağı
oluşturulduktan sonra 5 dakika ön pres işlemine tabi tutulmuştur. Kompozit panel taslakları,
laboratuar tipi tek katlı hidrolik preste 150 °C sıcaklıkta, 100 bar basınçta 7 dakika süre
üretilmiştir. Üretilen levhaların yüzdelik olarak miktarı ve yoğunluğu Tablo 1’de verilmiştir.
Üretimde altı farklı levha grubundan iki adet olmak üzere toplam on iki adet kompozit
paneller üretilmiştir. TS EN 326-1 standardına göre testler için boyutlandırılan örnekler %12
hava kurusu rutubet derecesine ulaşması için 1 hafta % 65±3 ve 20±2ºC sıcaklıkta
iklimlendirme kabininde bekletilmiştir. Hava kurusu hale getirilen paneller bazı mekanik
testlere tabi tutulmuştur. TS EN 310 standardına göre eğilme direnci ve eğilmede elastikiyet
*
*
*
*
*
139
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
modülünün belirlenmesi için 15 örnek üzerinde testler gerçekleştirilmiştir. Yüzeye dik Janka
sertlik testi (15 örnek) TS 2479 (1976) standardına göre yapılmıştır.
Tablo 1: . Bazı yağlı tohumlu bitki kabukları kullanılarak üretilen kompozit panellerin
yoğunluk ve yonga katılım oranları
Levha İsmi
Yoğunluk
(gr/cm3)
Odun yonga
artığı oranı
(%)
Ayçiçeği çekirdeği
kabuğu atığı oranı
(%)
Yerfıstığı
kabuğu atığı
oranı (%)
A Levhası
0.65
0
100
0
B Levhası
0.65
0
75
25
C Levhası
0.65
0
50
50
D Levhası
0.65
0
25
75
E Levhası
0.65
0
0
100
K Levhası
0.65
100
0
0
2. BULGULAR VE TARTIŞMA
Yağlı tohumlu bitkilerden ayçiçeği çekirdeği kabuğu ve yer fıstığı kabuğu kullanılarak
üretilen kompozit paneller, kuru yöntem kullanılarak ve yongalar yatay olarak
konumlandırılarak üretilmiştir. Laboratuar ortamında tek katlı hidrolik pres kullanılarak
üretilen kompozit paneller ilgili standartlara göre yoğunluk ve bazı mekanik özellikleri
belirlenmiştir. Kompozit levhaların yoğunluk ve bazı mekanik özellikleri Tablo 2‘de
verilmiştir.
*
*
*
*
*
140
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Tablo 2: Bazı yağlı tohumlu bitki kabukları kullanılarak üretilen kompozit panellerin
yoğunluk ve bazı mekanik özellikleri
Eğilme
Direnci
2
N/mm
Elastikiyet
Modülü
2
N/mm
7.46
1388.03
B Levhası
8.10
2170.93
17.34
C Levhası
8.36
2780.95
21.08
Levha İsmi
A Levhası
D Levhası
9.05
K Levhası
15.25
2899.67
8.37
E Levhası
Janka
Sertlik
2
N/mm
24.30
2089.94
22.70
2896.65
13.01
28.55
Tablo 2’deki bulgular kompozit panellerin eğilme direnci, elastikiyet modülü ve
Janka serlik direnci değerlerinin kontrol örneğine göre daha düşük olduğunu göstermektedir.
Bu panellerin eğilme dirençleri incelenirse,
7.46 N/mm2 ile 9.05 N/mm2 arasında
değişmektedir ve %100 odun yongası artığı kullanılarak üretilen kontrol panellerin 13.01
N/mm2 elde edilmiştir. %100 ayçiçeği çekirdeği kabuğu kullanılarak üretilen A grubu
panellerin kontrol ve diğer panellere göre en düşük eğilme direncine sahip olduğu tespit
edilmiştir (7.46 N/mm2). Ayçiçeği çekirdeği oranı azaldıkça eğilme direncinde artış elde
edilmiş olup B grubu panellerde 8.1 N/mm 2, C grubu panellerde 8.36 N/mm2, D grubu
panellerde 8.37 N/mm2, D grubu panellerde 8.37 N/mm2 ve %100 yer fıstığı kabuğu atığı
kullanılarak üretilen E grubu panellerde 9.05 N/mm 2 hesaplanmış ve kontrol örneğine en
yakın değer elde edilmiştir (12.01 N/mm 2). Literatürde yapılan çalışmalarda 0.7-0.6 gr/cm3
yoğunluklu bazı yıllık bitkilerden üretilen üç tabakalı kompozit levhaların (yonga levhaların)
*
*
*
*
*
141
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
eğilme dirençleri yer fıstığı kabuğu için 9.9 ve 5.94 N/mm 2 (Güler, 2015-a), fındık zürufu
için 11.9 ve 8.18 N/mm2 (Güler, 2015-a), pamuk sapı için 15.67 ve 11.4 N/mm2 (Güler,
2015-a), mısır sapı için 9.13 N/mm2 (Güler, 2015-a) meyan kökü için 12 N/mm2 (Güler,
2015-a)’dir. Bir başka çalışmada Nikvash ve ark., (2010) 0.7 gr/cm3 yoğunluklu kanola,
kenevir yongaları, bagase ile odun yongaları belirli oranlarda kullanılarak üç tabakalı yonga
levhalar üretmişlerdir. Çalışmada üretilen levhaların eğilme dirençleri kanola yongaları için
13 N/mm2, kenevir yongaları için 16 N/mm2ve bagase yongalarından üretilen levhaların 17
N/mm2 olarak ölçülmüştür (Nikvash ve ark., 2010). Genel amaçlı kullanım ve 13 mm ile 20
mm kalınlığında lignoselülozik esaslı kompozit yonga levhalarda eğilme direnci TS EN 310
standardına göre 13 N/mm2’dir. Bu standart değere sadece %100 odun yongası artığı
kullanılarak üretilen K grubu kompozit panellerde ulaşılmıştır.
Çalışmada üretilen kompozit panellerin eğilmede elastikiyet modülü değerleri Tablo
2’den anlaşılacağı üzere en yüksek %100 odun yongası artığı kullanılarak üretilen K grubu
levhalarda ölçülmüştür (2896.65 N/mm2). % 1000 ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı
kullanılarak üretilen A grubu levhaların elastikiyet modülü 1388.03 N/mm 2, %75 ayçiçeği
çekirdeği kabuğu atığı ile 25 yer fıstığı kabuğu atığı kullanılarak üretilen B grubu kompozit
panellerin elastikiyet modülü 2170.93 N/mm , %50 ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı ile %50
2
yer fıstığı kabuğu atığı kullanılarak üretilen C grubu kompozit panellerin elastikiyet modülü
2780.95 N/mm2, %25 ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı ile %75 yer fıstığı kabuğu atığı
kullanılarak üretilen D grubu kompozit panellerin elastikiyet modülü 2899.67 N/mm 2 ve
%100 yer fıstığı kabuğu atığı kullanılarak üretilen E grubu kompozit panellerin elastikiyet
modülü 2089.94 N/mm2’dir. Bununla birlikte TS EN 310 nolu standarda göre yonga levhalar
için eğilmede elastikiyet modülü en az 1600 N/mm²’dir. Çalışmada elde edilen elastikiyet
modülü değerleri standart değerle (1600 N/mm 2 ) karşılaştırıldığında A grubu kompozit
panellerin dışında tüm kompozit panellerin elastikiyet modülü standart değerden yüksek
olduğu tespit edilmiştir. En düşük elastikiyet modülü %100 ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı
kullanılarak üretilen A grubu kompozit panellerde (1388.03 N/mm 2), yüksek elastikiyet
modülü değeri (2899.67 N/mm2) %25 ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı ve %75 yer fıstığı
kabuğu atığı kullanılarak üretilen D grubu kompozit panellerde hesaplanmıştır. Ayçiçeği
çekirdeği kabuğu atığa oranı arttıkça elastikiyet modülü değeri azalmakta ve buradan
*
*
*
*
*
142
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığının elastikiyet modülü değerini olumsuz etkilediği tespit
edilmiştir.
Bazı lignoselülozik esaslı 0.7 g/cm 3 yoğunluklu yıllık bitkiler kullanılarak
üretilen yonga levhaların elastikiyet modülü bagase ve kanola yongaları kullanılarak üretilen
yonga levhalarda 3100 N/mm2 (Nikvash ve ark. 2010), kenevir yongaları kullanılarak
üretilen yonga levhalarda 3400 N/mm (Nikvash ve ark., 2010) ‘dir. Cengiz Güler’in 2015-a
yılında yaptığı bir çalışmada bazı yıllık bitkiler kullanarak üretilen 0.7 ve 0.6 gr/cm3
yoğunluklu üç tabakalı yonga levhaların elastikiyet modülü fındık zürufu için 1547 ve 974
N/mm2, yer fıstığı kabuğu için 1276 N/mm2 ve 814.4 N/mm2, pamuk sapı için 2705 N/mm2
ve 2004 N/mm2, mısır sapı için 1419 N/mm2 ve meyan kökü için 2142 N/mm2 olarak
ölçülmüştür.
Tablo 2’den anlaşılacağı üzere tüm üretilen panel gruplarının Janka sertlik değerleri
kontrol grubuna (28.55 N/mm2) göre düşük tespit edilmiş olup en yüksek yüzeye dik Janka
sertlik direnci değeri de kontrol grubunda bulunmuştur. Çalışmada üretilen kompozitlerin
yüzeye dik Janka sertlik değerleri ise sırası ile şöyledir: A grubu kompozit panellerin 15.25
N/mm2, B grubu kompozit panellerin 17.34 N/mm2, C grubu kompozit panellerin 21.08
N/mm2, D grubu kompozit panellerin 24.30 N/mm2 ve E grubu kompozit panellerin 22.70
N/mm ’dir. Ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı oranı arttıkça bu direnç değeri azalmakta ve en
2
düşük yüzeye dik Janka sertlik direnci değeri %100 ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı
kullanılarak üretilen A grubu kompozit panellerde ölçülmüştür. Abdullah Özkalaycı
tarafından 2017 yılında yapılan “Mobilya Endüstrisinde Kullanılan Odun Esaslı Levhaların
Teknolojik Özelliklerinin Araştırılması” isimli yüksek lisans tezi çalışmasında %12 rutubet
içeren yonga levhaların Janka sertlik değerleri yüksek yoğunluklu (0.649 g/cm³) levhalar
için 25.73 N/mm2, orta yoğunluklu(0.621 g/cm³) levhalar için 23.76 N/mm 2.ve düşük
yoğunluklu(0.615 g/cm³) levhalar için 24.73 N/mm 2.olarak hesaplanmış ve bütün levha
grupları için ortalama Janka sertlik değeri 24.74 N/mm2olarak tespit edilmiştir. Bektaş ve
ark. (2019) tarafından “Termik santral katı atıklarının kompozit levha üretiminde
değerlendirilmesi” isimli çalışmada 0.6 gr/cm3 yoğunluklu kompozit levhaların Janka sertlik
direnci değerini %100 odun yongası kullanılarak üretilen K grubu kompozit levhaların 30.47
N/mm2, %10 kömür cürufu ve %90 odun yongası içeren A grubu kompozit levhaların Janka
sertlik direnci değerini 34.26 N/mm2, %20 kömür cürufu ve %80 odun yongası içeren B
*
*
*
*
*
143
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
grubu kompozit levhaların Janka sertlik direnci değerini 27.78 N/mm2, %40 kömür cürufu
ve %60 odun yongası içeren C grubu kompozit levhaların Janka sertlik direnci değerini
18.40 N/mm2 hesaplamışlardır. Bildiride ise sadece %100 odun yongası atığı kullanılarak
üretilen kontrol grubu kompozit panellerin Janka sertlik direnci değeri literatür değerleri ile
örtüşmektedir.
3. SONUÇ VE ÖNERİLER
Yer fıstığı kabuğu ve ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı farklı oranlarda kullanılarak tek
tabakalı kompozit panellerin üretildiği bu bildiride panellerin yoğunlukları ve bazı mekanik
özellikleri belirlenerek standart değerlerle ve literatürde yer alan bazı lignoselülozik esaslı
yıllık bitkiler kullanılarak üretilen kompozit panellerin mekanik özellikleri ile
karşılaştırılmıştır. % 100 odun yongası atığı kullanılarak üretilen kontrol örneklerinin bazı
mekanik özellikleri (eğilme direnci, eğilmede elastikiyet modülü ve yüzeye dik Janka sertlik
direnci değeri) en yüksek mekanik özelliklere sahip olup, TS tarafından belirlenen standart
değerleri de sağlamıştır. %100 ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı içeren A grubu kompozit
panellerin eğilme direnci (7.46 N/mm2), elastikiyet modülü (1388.03 N/mm2), Janka sertlik
direnci (15.25 N/mm2) değerlerinin TS standart değerlerine göre düşük olduğu tespit
edilmiştir. %75 ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı ve %25 yer fıstığı kabuğu içeren B grubu
kompozit panellerin TS değerlerine göre eğilme direnci (8.36 N/mm 2) ve Janka sertlik
direnci (17.34) düşük fakat elastikiyet modülü (2170.93 N/mm2) yüksek olarak
hesaplanmıştır. %50 ayçiçeği çekirdeği kabuğu atığı ile %50 yer fıstığı kabuğu atığı içeren
C grubu panellerin eğilme direnci (8.36 N/mm2) ve Janka sertlik direnci (21.08 N/mm2) TS
değerlerine göre düşük, elastikiyet modülü (2780.95 N/mm2) ise yüksektir. %25 ayçiçeği
çekirdeği kabuğu ile %75 yer fıstığı kabuğu atığı içeren D grubu kompozit panellerin eğilme
direnci (8.37 N/mm2) ve Janka sertlik direnci (24.30 N/mm 2) TS standart değerlerine göre
düşük, elastikiyet modülü ise (2899.67 N/mm 2) yüksektir. % 100 yer fıstığı kabuğu atığı
içeren E grubu kompozit panellerin eğilme direnci (9.05 N/mm 2) ve Janka sertlik direnci
(22.70 N/mm2) TS standart değerlerine göre düşük, elastikiyet modülü (2089.94 N/mm 2) ise
yüksek çıkmıştır.
*
*
*
*
*
144
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Çalışmadan elde edilen verilerden tüm üretilen kompozit panellerin kontrol grubu
kompozit panellerin dışında, bu kompozit panellere yapılan mekanik testlerden elastikiyet
modülü dışında eğilme direnci ve yüzeye dik Janka sertlik direnci değeri TS standart
değerleri bakımından düşük tespit edilmiştir. Mekanik özelliklerinin düşük olmasının
sebepleri arasında atıkların kabuk içermesi, oduna göre homojen yongalamanın
yapılamaması ve herhangi bir yongalama, öğütme işleminin yapılmadan fabrikadan alındığı
şekilde kullanılması sayılabilir (Güler, 2015-b).
Çalışmada yağlı tohumlu bitki kabuklarının içerisine belirli oranlarda mekanik ve
morfolojik özellikleri yüksek lignoselülozik esaslı yongalar ilave edilerek kompozit paneller
üretilmesi tavsiye edilmektedir.
145
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
KAYNAKÇA
Anonim, (1976). Odunun Statik Sertliğinin Tayini. TS 2479. TSE. Ankara.
Anonim, (1999). Ahşap esaslı levhalar – Deney numunelerinin boyutlarının tayini. TS EN
325. TSE. Ankara.
Anonim, (1999). Ahşap esaslı levhalar – Eğilme dayanımı ve eğilme elastikiyet modülünün
tayini. TS EN 310. TSE. Ankara.
Bektaş, İ. & Erkan, S. & Ak, A. K. Termik santral katı atıklarının kompozit levha üretiminde
değerlendirilmesi. III. Uluslararası Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu Bildiriler Kitabı.
Kahramanmaraş, 811-815.
Fowler, P.A., Hughes, J.M. and Elias, R.M. 2006. Review Biocomposites: technology,
environmental credentials and market forces, J Sci Food Agric 86:1781–1789
Güler, C. (2015-a). Research on the production of the composite panels from some
agricultural residues. Pro Ligno, Vol. 11, sayfa 187-191.
Güler, C. (2015-b). Odun esaslı kompozit malzeme üretiminde bazı yıllık bitkilerin
değerlendirilmesi. Selçuk Teknik Dergisi. Cilt 14. Sayı 2. Sayfa 70-78.
Loeber, M. S. & Kammen, W. B. (1995). Data collection and management. London: Sage.
Maloney, T.M. 1996. The family of wood composite materials, Forest Prod. J. 46:19-26
Nikvash, N & Kraft, R. & Kharazipour, A. (2010). Comparative properties of bagase, canola
Özkalaycı, A. 2017. Mobilya endüstrisinde kullanılan odun esaslı levhaların teknolojik
özelliklerinin araştırılması. Kahramanmaraş: Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi,
Yüksek Lisans Tezi.
TUİK, (2019). https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Bitkisel-Uretim-2.Tahmini-202033736.
Youngquist, J.A. & English, B.E. & Scharmer, R.C. & Chow, P. & Shook, S.R. (1994).
Literature Review on Use of Nonwood Plant Fibers for Building Materials and Panels,
*
*
*
*
*
146
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
United States Department of Agriculture Forest service Forest Products Laboratory General
Technical Report FPL-GTR-80
Youngquist, J.A. 1999. Wood-based composites and panel products. In: Wood handbook,
wood as an engineering material: FPL-GTR 113, Madison WI.
147
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
FARKLI KATKILAR EKLENEREK HAZIRLANAN PVA TUTKALININ YONGA
LEVHALARIN YAPIŞMA DAYANIMINA ETKİSİ
Gonca DÜZKALE SÖZBİR 1
İbrahim BEKTAŞ2
Ayşenur KILIÇ AK3
Saniye ERKAN4
ÖZET
Bu çalışmada, mobilyada kullanılan yonga levha malzemesinin yapışma direncini arttırmak
için PVA tutkalına eklenen katkı maddelerinin yapışma (çekme) direnci ve su emme
üzerindeki etkisi araştırılmıştır. PVA yapıştırıcısına katkı maddesi olarak %2.5 ve %5
oranlarında biyolojik olarak parçalanabilen kayın lifi ve aktif karbon kullanılmıştır.
Birleştirme yönteminin etkisini belirlemek amacıyla levhalar, en birleştirme ve T tipi
birleştirme olarak yapıştırılmıştır. Test numunelerinden, kontrol grubu plaka yüzeylerine
150 gr/m2 tutkal sürülerek ve 150 gr/m2 tutkal içerisine %2.5 ve %5 katkı maddeleri ilave
edilerek yapıştırma işlemi uygulanmıştır. Ayrıca, küçük boyutlu numunelerin (18×30×50
mm) bütün yüzeylerine tutkal parametresi uygulanarak, su alma ve kalınlığına şişme miktarı
belirlenmiştir. Çalışma sonucunda, PVA yapıştırıcısına eklenmiş olan bozunmuş kayın lifi
ve aktif karbonun en birleştirmede kontrol numunesine göre %2.5 oranında bağ kuvvetini
artırdığı tespit edilmiştir. T tipi birleştirmelerde katkı maddelerinin yapışma direnci üzerine
istatistiksel bir etkisi belirlenmemiştir. En düşük su alma değeri %2.5 bozunmuş kayın lifi
1
Dr. Öğr. Üyesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Teknik bilimler Meslek Yüksekokulu, Malzeme
ve Malzeme İşleme Bölümü, Mobilya ve Dekorasyon Programı, Kahramanmaraş, Türkiye,
goncaduzkale@gmail.com
2
Prof. Dr., Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü,
Kahramanmaraş, Türkiye, ibektas063@gmail.com
3
Arş. Gör. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü,
Kahramanmaraş, Türkiye, aysenurkilic89@gmail.com
4
Doktora öğrencisi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kahramanmaraş,
Türkiye, saniye.erkan@hotmail.com
*
*
*
*
*
148
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ve %5 aktif karbon ilaveli tutkal parametresinden elde edilmiştir. Kalınlığına şişme miktarı
kontrol numunesi ile karşılaştırıldığında, ilk 2 saatte parametreler arasında farklılıklar tespit
edilirken, 2 haftalık süre sonunda önemli bir fark bulunmamıştır.
Anahtar Sözcükler: PVA, Yonga Levha, Katkı Maddeleri, Bozunmuş lif, Aktif Karbon.
149
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
THE EFFECT OF PVA GLUE PREPARED BY ADDING DIFFERENT ADDITIVES
ON THE ADHESION STRENGTH OF PARTICLE BOARDS
ABSTRACT
In this study, in order to increase the adhesion strength of the particle board material used in
furniture, the effect of additives added into PVA glue on adhesion stregth and water absorption
valaues was investigated. As additives to PVA glue, 2.5% and 5% ratio of beech fiber,
biodegradable beech fiber and activated carbon were used. In order to determine the effect of
adhesion, the boards are adhered with the butt joining and T-type joining types. From the test
samples, the gluing process was applied by applying 150 gr/m2 glue to the control group plate
surfaces and adding 2.5% and 5% additives into 150 gr/m2 glue. In addition, the amount of
water uptake and swelling were determined by applying each glue parameter to the surfaces of
the small sized samples (18×30×50 mm). As a result of the study, it was determined that
degraded beech fiber and activated carbon added to the PVA glue at the rate of 2.5% in the butt
joining, compared to the control sample, increased the adhesion strength In T-type joints, no
statistical effect of additives on adhesion strength was determined. The lowest water uptake
value was obtained from 2.5% degraded fiber and 5% active carbon added glue parameter.
When the swelling effect value was compared with the control sample, differences were
detected between the parameters in the first 2 hours, while no significant differences were found
at the end of the 2-week period.
Key Words: PVA, Particle Board, Additives, Degraded fiber, Activated carbon
*
*
*
*
*
150
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
1.INTRODUCTION
Adhesives such as urea-formaldehyde, melamine-urea-formaldehyde (MUF), phenol
formaldehyde resins (PF), polyurethane (PU) and polyvinyl acetate adhesives (PVAc) are
among the most common adhesives used in the forestry industry for many years in the
production and joining of wood composite materials. Promising adhesives include nonpetroleum or environmentally friendly and sustainable adhesives. Studies on determining
bio-based formulations and improving the bonding power have gained momentum
(Goswami and etc., 2019; Jayaramudu and etc., 2018; Leng and etc., 2017; Spina and etc.,
2013; Yang and etc., 2019)
Particleboard is one of the most used wood materials in the furniture industry. Particularly,
the use of chipboards with glues (such as joints, edge banding) is quite high. The
consumption amount of the glue used in joining the panels in the furniture industry is quite
high and the high adhesion strength is important in terms of increasing the service life.
In this study, in order to increase the adhesion strength of the particle board material used in
furniture, the effect of additives added into PVA glue on adhesion strength and water
absorption was investigated. As additives to PVA glue, 2.5% and 5% beech fiber, 2.5% and
5%biodegradable beech fiber 2.5% and 5% activated carbon were used. In order to determine
the effect of adhesion, the boards are adhered with the butt joining and T-type joining types.
In addition, the amount of water uptake and swelling were determined by applying each glue
parameter to the surfaces of the small sized samples.
2. MATERIALS AND METHODS
Particleboard was obtained from Kahramanmaras market in 18×210×280 mm dimensions.
Activated carbon (Tarkim-Carbon 300) used as filler were procured by purchase. As the
adhesive, water based PVAc (Apel D3 Transparent Wood Glue) was used. Mushroom
compost waste obtained from the Agroma mushroom production plant(Denizli, Turkey).
This fiber degraded by White rot fungi (Lentinus edodes).
From the test samples, the gluing process was applied by applying 150 gr/m2 glue to the
control group plate surfaces and adding 2.5% and 5% additives into 150 gr/m2 glue. For the
T-type joining, the horizontal members were prepared in 18×50×150 mm and the vertical
*
*
*
*
*
151
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
members are 18×5×7.5 mm. For the butt joining, only samples with the dimensions of
18×50×150 mm were used. Samples' appearance and dimensions are given in Figure 1. The
moisture of the chipboard used in the preparation of the samples is 8% on average. This
value have provided the equilibrium moisture content for furniture to be used in regularly
heated interiors.
152
Figure 1. Samples' appearance and dimensions a; Butt joining sample, b; T-type joining
sample, c; water absorption sample
PVAc adhesives was applied as 150±10 gr/m 2 on bonding surface of both mechanical and
physical samples. In addition to the filling material of active carbon, beech fiber and degrade
beech fiber wood flours were also used, which were grinded with a Wiley mill, sieved and
remained on the 60 and 80 mesh sieve of the vibrating sieve. Three different fillers (beech
fiber, degrade beech fiber and activated carbon) were mixed with PVAc in different
proportions (%2.5 and %5) and applied to the bonding surface of the chipboards (Table 1).
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Table 1. Different Additives parameters and additive amounts
PARAMETERS
Adding Ratio
CONTROL 150
___
Raw Beech
2.5%
Raw Beech
5%
Degredad Beech
2.5%
Degredad Beech
5%
Activated Carbon
2.5%
Activated Carbon
5%
Six samples from each group were used for the adhesion test which was conducted with
Universal Test machine in speed rate of 70 mm/min. Moreover, to determine the effect of
filler type and amount on the physical properties, water absorption and thickness swelling
values were also determined. ANOVA test was performed on the test results to determine
the effect of adhesive and filler type as well as amount of filler.
3.RESULTS AND DISCUSSION
Table 2 shows adhesion strength value of butt joining on parameters. Compared to the
control sample, the highest strength value of butt joining on parameters was obtained from
parameters of 2.5% degredad beech fiber and 2.5% activated carbon. Compared to the
control sample, both proportions of raw beech fiber were found to reduce the strength value.
Statistically significant difference between parameters was found (p˂0,005). In a study, the
effect of NC (nano clay) and CNF (Cellulose nanofibrils) additives added to PVA glue at
the rate of 1.2% and 4% on lap joint strength properties was investigated. As a result, they
found that while CNF additives did not have a great effect on the strength properties, NC
contribution increased the strength values (Aydemir and etc., 2016).
*
*
*
*
*
153
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Table 2. Strength value of butt joining on parameters
PARAMETERS
N
Mean
Std.
Deviation
Std.
Error
95% Confidence
Interval for Mean
Lower
Upper
Bound
Bound
1,35
1,92
1,36
1,58
CONTROL 150
2.5% Raw Beech fiber
6
6
1,633
1,467
0,27
0,10
0,11
0,04
5% Raw Beech fiber
2.5% Degredad Beech
fiber
5% Degredad Beech fiber
6
1,350
0,29
0,12
1,05
1,65
6
1,983
0,31
0,12
1,66
2,30
6
1,650
0,18
0,07
1,47
1,83
2.5% Activated Carbon
5% Activated Carbon
6
6
1,817
1,617
0,18
0,28
0,07
0,11
1,62
1,32
2,01
1,91
Total
Sign.
42
1,645
0,30
0,05
0,002
1,55
1,74
It is determined that the additive ratios and additive parameters reduce the strength
in T joining compared to the control sample (Table 3). Statistically significant difference
between parameters was not found (p˃0,05). In a different study on increasing the adhesion
strength, its effect was investigated by adding nanoscale cellulose and tannin into PVA glue
into the glue. As a result of the study, they found that adding both nanoscale cellulose and
tannin together to PVAc glue increased the shear strength of the lap joint test sample
prepared compared to the use of pure PVAc glue (Marini and etc., 2020). Different research
was showed that adhesives have different effects on different joining techniques (Karaman
and etc., 2017).
Table 3. Strength value of T- joining on parameters
PARAMETERS
N
CONTROL 150
*
6
*
Mean
1,283
*
Std.
Std.
Deviation Error
0,17
0,07
*
95%
Confidence
Interval for Mean
Lower
Upper
Bound
Bound
1,10
1,46
*
154
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
2.5% Raw Beech fiber
6
1,017
0,08
0,03
0,94
1,10
5% Raw Beech fiber
6
1,133
0,12
0,05
1,01
1,26
6
1,150
0,10
0,04
1,04
1,26
5% Degredad Beech fiber 6
1,100
0,09
0,04
1,01
1,19
2.5% Activated Carbon
6
0,967
0,35
0,14
0,60
1,33
5% Activated Carbon
6
1,067
0,26
0,11
0,80
1,34
Total
42
1,102
0,20
0,03
1,04
1,17
2.5%
Degredad
Beech
fiber
Sign.
0,15
Table 4 shown that water absorption values of parameters. The paremeters were kept in water
for 2 weeks and the amount of water intake was examined. Compared to the control sample,
the least amount of water uptake was determined at 2.5% degredad beech fiber and 5%
activated carbon.
Table 4. Water Absorption Value (%) of Parameters
PARAMETERS
2 hours 24 hours 48 hours 72 hours 96 hours 2 weeks
CONTROL 150
20,59
45,94
58,18
77,35
81,68
94,65
2.5% Raw Beech fiber
41,02
57,03
65,95
78,89
76,53
94,46
5% Raw Beech fiber
29,89
47,16
56,10
71,86
73,27
92,50
2.5% Degredad Beech fiber 22,72
46,27
53,27
72,83
78,01
87,04
5% Degredad Beech fiber
21,56
45,21
56,30
74,94
82,71
99,55
2.5% Activated Carbon
45,16
59,24
69,49
79,06
81,75
99,52
5% Activated Carbon
38,39
55,35
66,22
77,52
81,00
90,69
*
*
*
*
*
155
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
When table 5 is examined, the least swelling effect is determined in 5% degredad beech fiber
at 2 hours. However, as the time progressed, it was found that all parameters except 2.5%
activated carbon showed less swelling effect compared to the control sample.
Table 5. Swelling Effect Value (%) of Parameters
2 hours 24 hours 48 hours 72 hours 96 hours 2 weeks
CONTROL 150
4,99
13,27
14,22
15,78
16,07
18,57
2.5% Raw Beech fiber
10,78
13,31
14,49
15,63
15,86
18,17
5% Raw Beech fiber
6,85
12,38
13,63
15,26
15,16
17,51
2.5% Degredad Beech fiber 5,10
13,15
13,90
16,99
16,17
18,11
5% Degredad Beech fiber
4,80
12,99
14,50
15,57
16,18
18,11
2.5% Activated Carbon
9,54
13,99
14,95
15,89
16,76
19,00
5% Activated Carbon
9,17
13,62
14,44
15,28
15,86
18,14
156
5. CONCLUSION
As a result of the research, it was determined that degraded beech fiber and activated
carbon added to the PVA glue at the rate of 2.5% in the butt joining, compared to the
control sample, increased the bond strength.
In T-type joints, no statistical effect of additives on adhesion stregth was determined.
The lowest water uptake value was obtained from 2.5% degraded fiber and 5% active
carbon added glue parameter.
When the swelling effect value was compared with the control sample, no significant
differences were found at the end of the 2-week period.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
REFERENCES
Aydemir, D., Gündüz, G., Aşık, N., Wang, A. (2016). The effects of poly(vinyl acetate)
filled with nanoclay and cellulose nanofibrils on adhesion strength of poplar and scots pine
wood. Drvna industrija. 67 (1) 17-24.
Goswami, J.; Haque, E.; Fox, D.M.; Gilman, J.W.; Holmes, G.A.; Moon, R.J.; Kalaitzidou,
K. (2019). The effect of cellulose nanocrystal coatings on the glass fiber-epoxy interphase.
Materials. 12, 1951.
Jayaramudu, T.; Ko, H.U.; Kim, H.C.; Kim, J.W.; Muthoka, R.M.; Kim, J. (2018).
Electroactive hydrogels made with polyvinyl alcohol/cellulose nanocrystals. Materials. 11,
1615.
Karaman, A., Güven, Ş., Yeşil, H., Yıldırım, M. N. (2017). Farklı tutkallar kullanılarak
hazırlanan mobilya köşe birleştirmelerinde diyagonal çekme ve basınç kuvvetinin
belirlenmesi. Suleyman demırel unıversıty technıcal scıences vocatıonal school. SDU
journal of technical sciences. 7 (2) 26-36.
Leng, W.; Hunt, J.; Tajvidi, M. (2017). Effects of density, cellulose nanofibrils addition
ratio, pressing method, and particle size on the bending properties of wet-formed
Particleboard. BioResources. 12, 4986–5000.
Marini, F., Zikeli, F., Corona, P., , Vinciguerra, V., Manetti, M. C., Portoghesi, L.,
Mugnozza, G. S., Romagnoli, M. (2020). Impact of bio-based (tannins) and nano-scale (cnc)
additives on bonding properties of synthetic adhesives (pvac and muf) using chestnut wood
from young coppice stands. Nanomaterials. 10, 956; doi:10.3390/nano10050956.
Spina, S.; Zhou, X.; Segovia, C.; Pizzi, A.; Romagnoli, M.; Giovando, S.; Pasch, H.; Rode,
K.; Delmotte, L. (2013). Phenolic resin adhesives based on chestnut (Castanea sativa)
hydrolysable tannins. Journal Adhesive Science Technology. 27, 2103–2111.
Yang, F.; Wu, Y.; Zhang, S.; Zhang, H.; Zhao, S.; Zhang, J.; Fei, B. (2019). Mechanical and
thermal properties of waterborne polyurethane coating modified through one-step. Coatings.
10, 40.
*
*
*
*
*
157
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ALTERNATIVE MATERIALS USED IN BRAKE LINING
İlker SUGÖZÜ 1
Banu SUGÖZÜ2
ABSTRACT
As asbestos, which is used as brake lining material for the slowing and stopping of
the vehicle, the dust generated during braking mixes into the air and causes lung cancer in
living creatures, so it is prohibited to use it in the linings after determining its negative impact
on human health. After the banning of asbestos, the search for alternative materials that will
provide the properties of asbestos and which will not create a health problem has increased.
In this study, alternative materials to asbestos, which are used in linings that provide a stable
friction coefficient and high wear resistance, do not threaten the environment and human
health, were investigated.
158
Anahtar Sözcükler: Asbestos, Brake lining, Friction, Wear
Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Mersin, Türkiye
ilkersugozu@mersin.edu.tr.
2
Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Mersin, Türkiye
banusugozu@mersin.edu.tr
1
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
1. INTRODUCTION
The continuous development of the industry has revealed the need to find alternative
suggestions for the materials used in production for a healthy environment and sustainable
development. Although many materials are used in the automotive industry, not all materials
are low-cost and safe.
Linings used in automotive and industrial applications consist of a combination of many
substances. Linings, which are important for safety in vehicles, are one of the elements in the
brake system. Due to its very good tribological properties, asbestos, a natural mineral, has been
used in brake linings. However, the use of asbestos fiber was avoided due to its carcinogenic
nature, asbestos-free friction materials and brake linings were developed (Idris, Aigbodion,
Abubakar, Nwoye, 2015).
Preferred materials determine the tribological properties of brake pads such as friction
and wear. Day by day, as an alternative to the production of non-asbestos brake linings, the use
of materials such as industrial, agricultural and animal waste is increasing, and the use of
materials that do not provide the desired properties is abandoned. Thus, environmentally
friendly and cheap materials that can be used in the production sector emerge.
In this study, information is given about the properties of brake linings, lining
components and alternative materials used in linings.
2. THE LININGS
A brake plays a vital role in any automobile vehicle to slow down or stop the vehicle
completely. During brake application, the friction between the brake pads and the rotating disc
converts the kinetic energy of the vehicle into heat energy and causes the vehicle to stop. For
this reason, brake pads must absorb heat quickly, withstand higher temperatures and not wear.
The brake pad material must exhibit a constant and stable coefficient of friction, and must not
disintegrate or deteriorate at high temperatures (Rao and Babji, 2015).
*
*
*
*
*
159
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
2.1. Materials Used in Brake Linings
There are 10-20 different materials in the composition of the linings used in automotive
and industrial applications (Sugözü and Mutlu, 2008). Each of these materials used in brake
pad compositions has different functions. Sometimes up to 20 or 25 different ingredients are
used. These components fall into four broad classes: binders, structural materials, fillers, and
friction additives / modifiers. Binders connect the rest of the components, structural materials
provide structural reinforcement to the composite matrix, fillers create the volume of the brake
pad while reducing costs, and friction modifiers stabilize the friction coefficient (Eriksson,
2000).
2.1.1. Binders
Binders, which are the most important component in friction materials, hold all
components together tightly and ensure that the composites show the desired performance
properties adequately and reliably. Materials such as phenolic, novalac and synthetic resin are
used as binders in lining composites. Since these materials are polymer-based, they are not
resistant to high temperatures and are the least predictable components of change in the friction
material. Generally thermoset or novalac type phenolic resin is used and is used with rubber
powder to increase damping (Eriksson, Bergman, Jacobson, 2002).
2.1.2. Reinforcement materials
Reinforcement elements are used to provide mechanical strength such as strength and
rigidity in brake linings. Asbestos is mostly used as a reinforcing element, as it can maintain its
properties at cheap and high temperatures for years. Although it has many good properties such
as heat and electricity insulation, resistance to friction, its use is prohibited when seriously
harmful effects on human health are understood. In this case, producers have sought different
materials instead of asbestos.
Today, materials such as glass fiber, aramid (kevlar), steel wool, rock wool, ceramic
wool are used as reinforcement in brake linings.
*
*
*
*
*
160
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
2.1.3. Filler materials
Fillers are used in the lining material to fill the volume and reduce the cost. The choice
of filler material is linked to the friction material so that it can be improved without worsening
the frictional properties. Cashew powder is an organically used filling material. Other filling
materials are materials such as barite, barium sulphate, mica, calcium carbonate and
vermiculite.
2.1.4. Friction materials
Friction materials are used to adjust the friction coefficient in linings. However, they
also improve their wear properties with different materials added. Friction materials are mainly
of two types, abrasives and lubricants. While lubricants reduce the coefficient of friction and
wear rate, abrasives have the opposite effect. Materials such as graphite and antimonite are used
in lubricants, and alumina, silica, zircon, silicon carbide and quartz in abrasives.
2.2. Alternative Materials Used in Brake Linings
Although there are many materials in the content of composite brake pads, new studies
are constantly being carried out by changing the composition to provide the desired properties.
Each study in this area allows new materials to emerge. Until today, alternative materials such
as industrial, agricultural and animal waste have been studied in linings.
2.2.1. Agricultural waste materials
Instead of asbestos and phenolic resin in brake pads, a new brake pad was investigated
using agricultural waste banana peel as a binder, and as a result, it was found that it was possible
to replace asbestos with banana peel particles in the production of brake pads (Idris, Aigbodion,
Abubakar, Nwoye, 2015). Eggshell based environmentally friendly brake pads have been
developed and evaluated with gum arabic as a binder (Edokpia, Aigbodion, Obiorah, Atuanya,
2014). In another study, it was seen that the palm kernel shell used in brake pad composites can
be used effectively as an alternative to existing fillers such as asbestos (Elakhame, Alhassan,
Samuel, 2014). There are many studies in the literature such as pulp, coconut shells, rice husk,
cashew shell, spindle seed powder as agricultural waste.
*
*
*
*
*
161
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
2.2.2. Animal waste materials
As an alternative product that can replace asbestos, animal wastes are used as well as
vegetable wastes. Ground cow hooves have been applied as an alternative in the development
of brake pads (Bala, Okoli, Abolarin, 2016). Evaluating the properties of the periwinkle shell,
it has been used to improve the brake pad, and the results have proven that it can be used as a
brake friction material (Aku, Yawas, Madakson, Amaren, 2012).
2.2.3. Industrial waste materials
The use of industrial waste materials and by-products in production sectors is increasing
for a healthy environment and sustainability. A potential industrial waste application is in
automobile brake pad formulations where the amount of filler is 30-70% by weight. This not
only lowers production costs, but additionally offers a chance to use waste materials, thus
reducing the environmental burden (Dadkar, Tomar, Satapathy, 2009).
Structurally, cement kiln powder contains significant amounts of calcium oxide,
alumina, silica, calcium sulphate, and calcium carbonate which are used in most of the currently
available brake pad formulations (Mohamed, El Gamal, 2011). Studies are carried out by
adding the obtained fly ash (Sugözü, 2018).
3. CONCLUSION
Materials considered only as waste for years are considered as alternative products to
industrial products in today's conditions. Studies on brake pads show that the materials
generally give good results. In R & D studies, it should be investigated that it can be used with
different types of fillers that will minimize the negative effects of the brake pads due to the
material.
With the developing technology studies, the more the materials are used, the more their
properties emerge and this leads to the use of the material as an alternative in different areas. It
is thought that by giving more importance to the studies related to the increase in the use of
natural and waste products in the industry, it can contribute both environmentally and
economically.
*
*
*
*
*
162
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
REFERENCES
Aku, S. Y., Yawas, D. S., Madakson, P. B., & Amaren, S. G. (2012). Characterization
of periwinkle shell as asbestos-free brake pad materials. The Pacific Journal of Science and
Technology, 13(2), 57-63.
Bala, K. C., Okoli, M., & Abolarin, M. S. (2016). Development of automobile brake
lining using pulverized cow hooves. Leonardo Journal of Science, 15(28), 95-108.
Dadkar, N., Tomar, B. S., & Satapathy, B. K. (2009). Evaluation of flyash-filled and
aramid fibre reinforced hybrid polymer matrix composites (PMC) for friction braking
applications. Materials & Design, 30(10), 4369-4376.
Edokpia, R. O., Aigbodion, V. S., Obiorah, O. B., & Atuanya, C. U. (2014).
Evaluation of the properties of ecofriendly brake pad using egg shell particles–Gum Arabic.
Results in Physics.
Elakhame, Z. U., Alhassan, O. A., & Samuel, A. E. (2014). Development and
production of brake pads from palm kernel shell composites. International Journal of Scientific
163
& Engineering Research, 5(10), 735-744.
Eriksson, M. (2000). Friction and contact phenomena of disc brakes related to squeal.
Acta Universitatis Upsaliensis.
Eriksson, M., Bergman, F., & Jacobson, S. (2002). On the nature of tribological
contact in automotive brakes. Wear, 252(1-2), 26-36.
Idris, U. D., Aigbodion, V. S., Abubakar, I. J., & Nwoye, C. I. (2015). Eco-friendly
asbestos free brake-pad: Using banana peels. Journal of King Saud University-Engineering
Sciences, 27(2), 185-192.
Mohamed, A. M. O., & El Gamal, M. M. (2011). Solidification of cement kiln dust
using sulfur binder. Journal of hazardous materials, 192(2), 576-584.
Rao, R. U., & Babji, G. (2015). A Review paper on alternate materials for Asbestos
brake pads and its characterization. International Research Journal of Engineering and
Technology, 2(2), 556-562.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Sugözü, B. (2018), Tribological properties of brake friction materials containing fly
ash. Industrial Lubrication and Tribology, 70(5), 902-906.
Sugözü, İ., & Mutlu, İ. (2008). The investigations of influence friction and wear
behavior of brake pad materials. Electronic Journal of Machine Technologies, 5(4), 33-40.
164
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
EFFECT OF HARDNESS ON TRIBOLOGICAL PROPERTIES OF COMPOSITE
MATERIALS
İlker SUGÖZÜ 1
Banu SUGÖZÜ2
ABSTRACT
Friction-wear properties of automotive brake pad; The content of the pad and the
production parameters of the pad change depending on various factors such as the driving
conditions of the vehicle. Composite materials are formed by combining more than one and
different sized materials. Composite materials provide different properties to the structure it
creates. In this study, the effect of linings produced as composite with different hardness
such as 20 HB, 32 HB and 41 HB on tribological properties was investigated. Friction and
wear tests of three pads produced in different hardness were made. Tests were carried out on
a pin-on disc type tester. It has been determined that the hardness affects the lining
performance.
Anahtar Sözcükler: Tribology, composite material, pad, hardness.
165
Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Mersin, Türkiye
ilkersugozu@mersin.edu.tr.
2
Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Mersin, Türkiye
banusugozu@mersin.edu.tr
1
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
1. INTRODUCTION
The most important feature of a vehicle is its' safety system. Friction principles apply in
brakes and the pressure applied to friction surfaces is utilized. The brake pad converts kinetic
energy into heat energy through friction. Brake pads have an important role in ensuring the
safety of the vehicle while driving. In order for a brake pad to provide safe driving under
different environmental conditions, it must have many features such as stable friction
coefficient, low wear rate, low noise and vibration. Materials such as resin, fiber, solid
lubricant, abrasive particles, metal chips and fillers are used to achieve these desired
properties (Handa, Kato, 1996).
Brake pad efficiency has also been improved depending on the developments in automotive
technology. These developments are based on many applicable and inapplicable
compositions. Brake pad is a combination of many materials. The relationship between the
ingredients in the composition and the tribological properties of the pad such as friction and
wear are not clearly understood (Jacho, 1973; Liu, 1976).
The friction and wear properties of each component in the brake pad are different from each
other (Rhee, 1970). The friction coefficient is the biggest factor in automotive brake pads
and vehicle safety is directly related to this value (Gemalmayan, 1984). In addition, the
physical properties of the friction material used in the lining content are also important.
In this study, the effect of hardness, which is among the physical properties of lining, on
braking performance was investigated.
2. MATERIALS AND METHOD
Asbestos-free reinforcement materials are used in the production of linings. In determining
the material rates during production, the mass ratio is taken as a basis. The mixtures prepared
in the ratios specified in Table 1 were mixed in a mixer for 10 minutes at 90 rpm to ensure
homogeneity. The cold pressing process was completed in a 25.4 mm diameter mold, at 80
bar pressure, with 2 minutes of compression. Preformed lining samples were baked for 10
*
*
*
*
*
166
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
minutes by venting at intervals of 60 seconds in a baking mold at 100 (H20), 120 (H32) and
150 (H41) bar pressure and 150 ° C temperature. Thus, the vapors and gases that occur as a
result of the reactions formed by the lining components as a result of the temperature are
provided to be expelled.
Table 1: Material ratios in the mixture (% by mass)
Ingredient
H20
H32
H41
Phenolic resin
20
20
20
Copper particles
10
10
10
Alumina
6
6
6
Graphite
8
8
8
Brass particles
4
4
4
Barite
42
42
42
Cashew dust
10
10
10
167
Lining production parameters are given in Table 2. Samples produced at 20, 30 and
40 Brinell hardness were coded as H20, H32 and H41, respectively.
Table 2: Brake pad production parameters
Procedure
Mixing
Pre-forming
Time (min)
10
2
Molding
10
*
*
Conditions
Pressure (bar)
80
100 (H20)
120 (H32)
150 (H41)
*
*
Temperature (°C)
Ambient temperature
Ambient temperature
150
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
In determining the braking performance of the pads, an experiment set that can
transfer the values of friction coefficient, brake force, hydraulic system pressure, pad surface
temperature given in Figure 1 to the computer environment during the experiment was used.
Load cell was used to measure the friction force between the lining and the brake
disc during rotation in the experimental setup. Thus, the rotation force was measured
electronically, taking into account the desire of the pad to rotate together with the disc due
to the friction force arising from the pressure applied to the brake pad during the rotation of
the disc. There is a speed adjuster in order to use the brake disc in the experimental setup at
the desired speed and revolutions. Detailed information about the test device can be found
in the authors' works (Sugözü, 2015; Sugözü, 2016).
Figure 1: Brake pad test device
168
The friction coefficient and wear of specimens was obtained by conducting
experiments as specified in the Turkish Standards (TSE 555, 1992; TSE 9076, 1991). The
friction coefficient for each sample was recorded at 1 second intervals under 1050 kPa
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
pressure at 6 m/s. In the abrasion tests, the brake pad samples were calculated by building
approximately 3 km road under 1050 kPa pressure. Density was determined with
Archimedes principle and hardness was determined with Brinell hardness tester. In the
hardness measurement processes, a 5 mm diameter steel ball tip was used as the puncture
tip. The applied load is taken as 750 N. Hardness measurements were made on the wearing
surface of the samples. Hardness values were determined by taking values from the middle
and close points of the samples. The arithmetic mean of the measurement values taken from
different regions for each sample was taken.
3. RESULTS AND DISCUSSION
In this study, three different composite pads were produced, provided that the
materials of different hardness and lining composition remained constant. As stated in the
TSE 555 standard, a total of fifteen samples were produced, taking into account that the
results obtained from five test pieces with the same content will be taken into account.
One of the most important features required from brake pads is that the change in the
friction coefficient is at a minimum level due to the increase in the interface temperature
caused by friction during braking (Persson, 1994; Tabor, 1996). The friction stability (%)
value should be as high as possible and close to 100, and the slope and fluctuations of the
obtained curve should be minimum (Bijwe, Aranganathan, Sharma, Dureja, Kumar, 2012).
Figure 2-4 shows the friction coefficient-time graphics.
The figures show a slightly bumpy change in friction coefficient. This may be due to
the periodic continuous change in temperature into the contact areas on the disc surface
during friction (Anderson, 1992). In addition, this situation has been explained by the
presence and growth of the roughness on the surface of the friction pairs in the literature
(Stachowiak, Batchelor 2001). In this case, a state of adhesion and a release is constantly
repeated, causing a continuous increase and decrease in the friction coefficient. The reason
for the increase and decrease in the friction coefficient at high interface temperatures may
*
*
*
*
*
169
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
be due to the inhomogeneity of the microstructure of the disc made of cast iron (Jang, Kim,
2000).
When the friction coefficient-time graphs are examined, the value of the friction
coefficient of the sample H20 is lower than the samples with the code H32 and H41. This
situation can be explained by the fact that the materials that make up the component cannot
hold tightly to each other due to the low production pressure, resulting in poor adhesion on
the opposite surface during friction and low temperature at the friction surface temperature.
Figure 2: Friction coefficient of the sample H20
Friction Coefficient (µ)
0,5
0,4
0,3
0,2
170
0,1
0
0
10
20
30
40
50
60
70
80
90
Time (min)
When H32 and H41 coded samples were taken together, H32 showed a higher
friction coefficient than H41. In the sample coded H41, the surface temperature increased as
a result of the reduction of the gaps between the materials forming the lining and the
formation of a larger friction surface due to the production pressure. The increase in surface
temperature negatively affected the friction performance. As the binder material forming the
pad is affected negatively with the increase in temperature, the H41 coded sample cannot
adhere better to the disc surface, resulting in a lower friction coefficient and higher friction
surface temperature than H20 and H32. The friction coefficient variation is strongly
influenced by disc thickness, disc temperature and components occurring on the friction
surface (Anderson, 1992). It has been emphasized in the literature that the friction coefficient
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
varies between 0.1 and 0.7 depending on the friction force and disc-pad interface temperature
(Moore, 1975).
Figure 2: Friction coefficient of the sample H32
Friction Coefficient (µ)
0,6
0,5
0,4
0,3
0,2
0,1
0
0
10
20
30
40
50
60
70
80
90
Time (min)
171
Figure 4: Friction coefficient of the sample H41
Friction Coefficient (µ)
0,6
0,5
0,4
0,3
0,2
0,1
0
0
10
20
30
40
50
60
70
80
Time (min)
*
*
*
*
*
90
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Zero wear on brake pads cannot be expected. Because friction materials with very
high abrasion resistance cause abrasion of the counter material. For this reason, the variation
of the friction coefficient against temperature is considered important in lining materials
rather than wear resistance. The data obtained as a result of the experiments with the lining
samples are given in Table 3.
Table 3: Experimental data of lining samples
Average friction
coefficient
(µort)
Specific wear
rate
H20
(cm3/Nm)
Brinell
hardness
(HB)
Density
(g/cm3)
0,35
0,22 x10-6
20
2,01
H32
0,51
0,31 x10-6
32
2,10
H41
0,46
0,26 x10-6
41
2,19
Sample
172
With the increase in pressure, the gaps between the materials that make up the
component decreased and the particles were more tightly adhered to each other. The increase
in the production pressure in the samples produced has been effective in the increase of
material density and hardness. The homogeneous distribution of the component and
minimizing the pressing pressure of the cavities in the sample caused an increase in the
hardness value in the sample.
A relationship between the physical properties of the brake pads have been
determined. It has been observed that there is a direct proportion between the hardness and
density of the linings. Increasing hardness increased the disc surface temperature. The
temperature increase caused the friction coefficient of the pad coded H41 to decrease. The
temperature increase caused the pad to fade on the disc surface.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
4. CONCLUSION
The results obtained from the experiments with the brake pads of different densities
are evaluated below.
It has been observed that the temperature occurring at the interface between the lining
and the disc directly affects the friction stability.
The high hardness increases the pad and disc surface temperature.
The high hardness of the pad increased the temperature and this situation negatively
affected the friction coefficient.
It has been observed that as the hardness increases, the density of the lining increases
proportionally.
The results obtained from the friction-wear tests were found to be parallel to the
literature and in accordance with TSE 555.
173
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
REFERENCES
Anderson, A.E. (1992). Friction, Lubrication and Wear Technology. ASM Handbook, Vol.
18,
Bijwe, J., Aranganathan, N., Sharma, S., Dureja, N., Kumar, R. (2012). Nano-abrasives
in friction materials-influence on tribological properties. Wear, Volume 296, Issue 1-2,
Pages 693-701.
Gemalmayan, N. (1984). Sürtünme Malzemelerinin Özelliklerinin Deneysel İncelenmesi.
PhD Thesis, Gazi University, Ankara, Turkey.
Handa, Y., Kato, T. (2006). Effects of Cu Powder, BaSO4 and Cashew Dust on (he Wear
and Friction Characteristic of Automotive Blake Pads. Tribology Transactions. Volume.39,
Pages.346-353.
Jacho, M. G. (1973). Simulation and Characterization of Used Brake Friction Materials
and Rotors. SAF. Paper No 730191.
174
Jang, H., Kim, S. J. (2000). The effects of antimony trisulfide (Sb2S3) and zirconium silicate
(ZrSiO4) in the automotive brake friction material on friction charecteristics. Wear, Volume
239, Issue 2, Pages 229-236.
Liu, T., Rhee, S. K. (1976). High Temperature Wear of Asbestos Reinforced Friction
Materials. Wear, Volume 37, Pages 291-297.
Moore, D.F. (1975). Principles and Application of Tribology. Pergamon Press, Oxford.
Persson, B. N. J. (1994). Theory of Friction - the Role of Elasticity in Boundary Lubrication,
Physical Review B, Volume 50, Issue 7, Pages 4771-4786.
Rhee, S. K. (1970). Wear Equation for Polymers Sliding Against Metal Surfaces. Wear.
Volume 16. Pages 431-445.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Stachowiak, G.W., Batchelor, A.W. (2001). Engineering Tribology. ButterworthHeinemann.
Sugözü, B. (2016). The effect of additive of nano silica, nano alumina and nano zircon
abrasive particles on brake lining properties. PhD Thesis, Selçuk University, Konya,
Turkey.
Sugözü, I. (2015). Investigation of using rice husk dust and ulexite in automotive brake pads.
Materials Testing, Volume 57, Issue 10, Pages 877-882.
Tabor, D. (1996). Friction as a dissipated process, Friction of organic polymers in
fundamentals of friction. Macroscopic and Microscopic Processes, 3, Volume 220, Issue 3,
Pages 3-5.
TSE 555 (1992). Highway Vehicles-Brake System-Brake Pads for Friction Brake. Turkish
Standard Institute. Ankara, Turkey.
TSE 9076 (1991). Road Vehicles-Brake Linings- Evaluation of Friction Material
Characteristics- Small Sample Bench Test Procedure. Turkish Standard Institute, Ankara,
Turkey.
*
*
*
*
*
175
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
EFFECT OF PAD DENSITY ON BRAKING PERFORMANCE
İlker SUGÖZÜ 1
Banu SUGÖZÜ2
ABSTRACT
Vehicle brake pads are required to have a stable friction coefficient and high wear resistance
during braking. The materials used in the lining content, lining production stages are factors
affecting the friction coefficient and wear resistance. In this study, the effect of the density
of the linings produced by pressing method on the friction coefficient and wear resistance
was investigated by bringing together the materials constituting the lining content. The
performances of three different pads with 1.75 g/cm 3, 2.01 g/cm3 and 2.26 g/cm3 density
were examined using a pin-on disk tester. Friction coefficient, specific wear and hardness
properties were compared.
Key Words: Pad, friction coefficient, wear, density.
176
Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Mersin, Türkiye
ilkersugozu@mersin.edu.tr.
2
Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Mersin, Türkiye
banusugozu@mersin.edu.tr
1
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
1. INTRODUCTION
Brake pads consist of multiple components (Cho, Kim, Kim, Jang, 2005). Currently,
the number of these components is more than 150 (Morshed, Haseeb, 2004; Jang, Kim, 2000;
Kim, Cho, Lim, Jang, 2001). These components; It consists of abrasives, friction modifiers,
filling materials and reinforcers and binding materials. In order for a brake pad to provide
safe driving under harsh environment and driving conditions, many features such as regular
friction coefficient, low wear rate, thermal deformation resistance and comfort conditions
such as low noise and vibration are required. Materials such as resin, fiber (fiber), solid
lubricant, abrasive particles, metal chips and fillers are used to provide these desired
properties (Handa, Kato, 1996). The component in the production of lining consists of 2080% mineral-based, 10-60% organic-based, 20-40% binder elements, 10-20% mineralbased materials and coloring oxides (Gemalmayan, 1984).
The biggest factor in automotive friction elements is the friction coefficient, and
vehicle safety is directly related to this value. In addition, the physical properties of the
friction material are also important (Gemalmayan, 1984). However, in order for friction
materials to function as expected, it is not enough to have a high friction coefficient alone.
Rather than having a high friction coefficient, it should maintain a constant friction
coefficient value as much as possible under stresses and especially at high temperatures. In
addition, the amount of abrasion should be low, the counter material should not be scratched
and damaged, and the mechanical strength should be sufficient to withstand the forces
exposed.
In this study, three different densities of pads with the same contents were produced
and their effect on braking performance was investigated.
2. MATERIALS AND METHOD
In the production of linings, components that do not contain asbestos and that prevent
thermal degradation at high temperatures and strengthen the mechanical and tribological
*
*
*
*
*
177
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
properties of the lining have been selected. In determining the material ratios, the mass ratio
is taken as basis.
Table 1: Material ratios in the mixture (% by mass)
Ingredient
D5
D10
D15
Phenolic resin
20
20
20
Copper particles
15
15
15
Alumina
5
5
5
Graphite
5
5
5
Brass particles
2,5
2,5
2,5
Barite
47,5
42,5
37,5
5
10
15
Cashew dust
178
The mixture was mixed for 10 minutes at 90 rpm in order to ensure the homogeneity
of the mixtures prepared at the rates specified in Table 1. After the mixing process, the
mixture is compressed in a 25.4mm × 25.4mm mold and preformed the lining. Then the
mixture was baked in a hot baking mold. Table 2 shows the lining production stages.
Table 2: Brake pad production parameters
Procedure
Conditions
Time (min)
Pressure (kPa)
Temperature (°C)
Mixing
10
Pre-forming
2
10000
Ambient temperature
Molding
10
18000
180
*
*
Ambient temperature
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
The test set shown in Figure 1 was used to determine the properties of the linings
such as wear and friction coefficient. Detailed information about the test device can be found
in the authors' works (Sugözü, 2015; Sugözü, 2016).
Figure 1: Brake pad test device (Sugözü, 2015)
179
The friction coefficient and wear of specimens was obtained by conducting
experiments as specified in the Turkish Standards (TSE 555, 1992; TSE 9076, 1991). The
friction coefficient for each sample was recorded at 1 second intervals under 1050 kPa
pressure at 6 m/s. In the abrasion tests, the brake pad samples were calculated by building
approximately 3 km road under 1050 kPa pressure. Density was determined with
Archimedes principle and hardness was determined with Brinell hardness tester.
3. RESULTS AND DISCUSSION
In this study, three brake pads with the same material content but different densities
of 1.75 g/cm3, 2.01 g/cm3 and 2.26 g/cm3 were produced. The friction coefficient, specific
wear and hardness tests of the pads were carried out and the effect of density on braking
performance was examined. Figure 2-4 shows the friction coefficient-time graphics.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
When the figures are examined, the friction coefficient has increased until the 50th
second due to the increase in the interface temperature, and the temperature has been formed
after the 50th second. Generally, it has been emphasized in the literature that the friction
coefficient (μ) varies between 0.3 and 0.7, depending on the friction force and disc-pad
interface temperature (Moore, 1975). When the figures are examined, a fluctuating
continuous change is observed in the friction coefficient in the continuation of the friction
layer development process. It is stated that it is caused by the periodic continuous change of
temperature in the contact areas on the disc surface during friction (Anderson, 1992). Due
to this effect, a continuous change occurs in the friction coefficient. In addition, this is
explained by the coalescence and growth of the roughness on the surface of the friction pairs
(Stachowiak, Batchelor, 2001). In this case, a state of adhesion and a release is constantly
repeated, causing a continuous increase and decrease in the friction coefficient.
Figure 3: Friction coefficient of the sample D5
Friction Coefficient (µ)
0,6
180
0,5
0,4
0,3
0,2
0,1
0
0
50
100
150
200
250
300
350
400
450
Time (s)
*
*
*
*
*
500
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Figure 4: Friction coefficient of the sample D10
Friction Coefficient (µ)
0,6
0,5
0,4
0,3
0,2
0,1
0
0
50
100
150
200
250
300
350
400
450
500
Time (s)
Figure 4: Friction coefficient of the sample D15
Friction Coefficient (µ)
0,6
0,5
181
0,4
0,3
0,2
0,1
0
0
50
100
150
200
250
300
350
400
450
500
Time (s)
It is unthinkable that the wear on the linings during braking will be zero. Because
friction materials with high wear resistance cause wear of the counter material. In lining
materials, the change of friction coefficient against temperature is seen more important than
wear resistance. The data obtained as a result of the experiments with the lining samples are
given in Table 3.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Table 3: Experimental data of lining samples
Average friction
coefficient
(µort)
Specific wear
rate
D5
(cm3/Nm)
Brinell
hardness
(HB)
Density
(g/cm3)
0,38
0,19 x10-6
21
1,75
D10
0,40
0,21 x10-6
22
2,00
D15
0,45
0,24 x10-6
25
2,26
Sample
Brake pads between the physical properties of the samples have been determined.
Accordingly, the density is directly proportional to the hardness. In addition, an increase in
the average friction coefficient of the samples with high hardness was observed.
Accordingly, it was seen that the average friction coefficient values of the samples with high
hardness were higher. However, the high hardness of the linings causes more abrasion of the
opposing element (disc) and brake pads.
182
4. CONCLUSION
The results obtained from the experiments with the brake pads of different densities
are evaluated below.
The size and amount of materials used in the brake pad content affect the brake pad
density.
As the lining density increases, the friction coefficient is shaped according to the
material content.
As the density increased depending on the lining content, the hardness of the lining
increased.
Increasing the hardness of the lining depending on the density increased the wear
resistance.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
REFERENCES
Anderson, A.E. (1992). Friction, Lubrication and Wear Technology. ASM Handbook, Vol.
18,
Cho, M. H., Kim, S. J., Kim, D., Jang, H. (2005). Effects of ingredients on tribological
characteristics of brake lining and experimental case study. Wear, Volume 258, Issues 11–
12, Pages 1682-1687.
Gemalmayan, N. (1984). Sürtünme Malzemelerinin Özelliklerinin Deneysel İncelenmesi.
PhD Thesis, Gazi University, Ankara, Turkey.
Handa, Y., Kato, T. (1996). Effects of Cu Powder, BaSO4 and Cashew Dust on the Wear
and Friction Characteristic of Automotive Brake Pads. Tribology Transactions, Volume 39,
Issue 2.
Jang, H., Kim, S. J. (2000). The effects of antimony trisulfide (Sb2S3) and zirconium silicate
(ZrSiO4) in the automotive brake friction material on friction charecteristics. Wear, Volume
183
239, Issue 2, Pages 229-236.
Kim, S. J., Cho, M. H., Lim, D. S., Jang, H. (2001). Synergistic effects of aramid pulp and
potassium titanate whiskers in the automotive friction materials. Wear, Volume 251, Issues
1–12, Pages 1484-1491.
Moore, D.F. (1975). Principles and Application of Tribology. Pergamon Press, Oxford.
Morshed, M. M., Haseeb, A. S. M. A. (2004). Physical and chemical characteristics of
commercially available brake shoe lining materials: a comparative study. Journal of
Materials Processing Technology, Volumes 155–156, Pages 1422-1427.
Stachowiak, G.W., Batchelor, A.W. (2001). Engineering Tribology. ButterworthHeinemann.
Sugözü, B. (2016). The effect of additive of nano silica, nano alumina and nano zircon
abrasive particles on brake lining properties. PhD Thesis, Selçuk University, Konya,
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Turkey.
Sugözü, I. (2015). Investigation of using rice husk dust and ulexite in automotive brake pads.
Materials Testing, Volume 57, Issue 10, Pages 877-882.
TSE 555 (1992). Highway Vehicles-Brake System-Brake Pads for Friction Brake. Turkish
Standard Institute, Ankara, Turkey.
TSE 9076 (1991). Road Vehicles-Brake Linings- Evaluation of Friction Material
Characteristics- Small Sample Bench Test Procedure. Turkish Standard Institute, Ankara,
Turkey.
184
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
POWDER MATERIALS USED IN AUTOMOTIVE BRAKE PAD
İlker SUGÖZÜ 1
Banu SUGÖZÜ2
ABSTRACT
The braking system is used to slow down or stop a moving vehicle. The pads used in the
brake system rub against the disc surface, allowing the vehicle to stop or slow down.
Automotive brake pads are produced by homogeneous mixing of different materials, cold
and hot pressing. Materials used in pads are grouped as binders, friction adjusters, abrasives,
fillers and lubricants. The materials used in their pads and the production stages significantly
affect braking performance. In this study, the materials used in automotive brake pads and
their effects on braking performance were investigated.
Key Words: Vehicle, Brake, Pad, Material.
185
Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Mersin, Türkiye
ilkersugozu@mersin.edu.tr.
2
Mersin Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Mersin, Türkiye
banusugozu@mersin.edu.tr
1
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
1. INTRODUCTION
The most important safety feature of a car is its brake system. Systems that enable motion to
be stopped or controlled by converting motion energy to heat through friction are called
braking systems (Bijwe, 1997). One of the most important components of the brake system
that affects the braking performance is the pads. Linings are composite friction materials
made of different components.
Considering the working conditions, it can be said that the linings work under severe
conditions. Working conditions are getting more difficult, especially in heavy tonnage high
speed vehicles. In case of sudden stopping of the vehicle at high speeds or in case of longterm braking, it is possible to increase the temperature of the pad surfaces up to 700 ° C.
Heavy working conditions increase the properties required from linings. Different lining
materials have been developed considering the working conditions (Ayar, 1994).
Today, friction materials that do not threaten human health and resistant to high temperatures
are tried to be produced instead of asbestos-based friction materials that are threaten human
health and sensitive to high temperatures. (Kurt, Boz, 2005).
186
2. MATERIALS USED IN BRAKE PADS AND THEIR PROPERTIES
Hundreds of different materials and their types have been used in brake linings so far and
still continue to be used. Brake pad composites are obtained by mixing materials with
different properties in certain proportions and generally contain more than 10 components.
Brake pad materials are basically required to provide the following properties (Chan,
Stachowiak, 2004):
Ability to create sufficient friction coefficient
No damage such as any disintegration or breakage at high temperatures
Providing a constant and stable friction coefficient
Substances that make up friction materials used in the automotive industry can be
categorized in four classes according to their similar properties and intended use
(Washabaugh, 1986). These are; reinforcing materials, fillers, binding agents, friction
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
adjusting agents.
2.1. Reinforcement Materials
The reinforcement material adds mechanical strength properties such as strength and rigidity
to the lining. Asbestos, which has a harmful effect on the environment, has been used as a
reinforcement element for years. As a result of the banning of asbestos, different fiber
reinforcement materials have emerged as an alternative.
2.1.1. Asbestos
Asbestos is a natural mineral that has a fibrous structure. The technological value of asbestos
is mainly due to its three properties. These features; fire resistance, high electrical and
thermal insulation, and when added to cement products, it shows special binding properties
similar to steel cages in concrete. Asbestos mixed with other materials in brake linings and
floor tiles can provide high durability.
Although it has very good properties as a material, its use is prohibited because it is
understood that if inhaled, it causes serious harm to human health.
187
2.1.2. Glass fiber
In the presence of many types of fibers used in polymer matrix composites, glass fibers are
the most commonly used. Glass fibers are cheaper than other fibers such as aramid or carbon
and provide the advantage of ease of manufacture. Also, the strength of composites depends
on the properties of the glass fiber and the interfacial adhesion strength of the fiber matrix.
If there is a good fiber-matrix bond strength, the applied load can be transferred from the
matrix to the fiber more efficiently. Glass fibers have good mechanical properties and exhibit
better tribological and mechanical properties reinforced with polymer matrix material
(Gweon, Joo, Jang, 2016; Cox, 2012).
It has been observed that the linings where glass fiber is used as a reinforcement element can
adapt to the operating conditions, but it makes noise in applications. The noise making
properties of linings are closely related to the lining composition and production process
properties. It has been stated in the literature that it can be improved by reducing the Phenolformaldehyde resin ratio (Eckert, Bethke, 1987).
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
2.1.3. Aramid Fiber (Kevlar)
Aramid fibers from organic structural materials increase the thermal resistance and friction
stability of the pad. While the heat resistance increases with the amount of aramid fibers, the
frictional stability does not change much (Kim, Jang, 2000).
Kevlar's natural toughness, its elongation at break and its ability to bend easily (prevents the
brittleness characteristic of mineral and artificial inorganic fibers) are other important
features. In addition, it preserves its length during processes that require high shear such as
flaking and mixing (Sugözü, Mutlu, 2008).
2.1.4. Steel fiber
Since steel wool exhibits good wear resistance and stable friction at high temperatures, its
usage area is quite wide, but they cause abrasion thickness changes on the disc, vibration
and noise. However, it has been observed that the tendency to intermittent friction increases
drastically with the increase in the ratio of steel wool in the structure (Jang, Ko, Kim, Basch,
Fash, 2004).
Although steel fiber produces good friction properties in some dry conditions, there is a rust
layer formation that causes poor performance in wet conditions (Chau, Lee, Yang, Shih,
2016).
2.1.5. Rockwool
Rock wool consists of a combination of various chemicals and recycled garbage materials
by grinding the basal stone into powder. Stone wool consists of fibers of different sizes, and
when mixed with other materials, it breaks down and disperses into the inner structure
(Sugözü, Mutlu, 2008).
2.2. Fillers
Fillers are used to fill the volume of the linings, increase their manufacturability and reduce
costs. The choice of filling materials depends on the friction materials in order not to
adversely affect the friction properties.
Low-priced minerals such as barite, calcium carbonate or clay are used as fillers. Natural
barium sulfate is a common filler and is generally regarded as ineffective on the friction
*
*
*
*
*
188
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
coefficient. Pumice stone is another filler and slightly increases the friction coefficient
(Tanaka, UEda, Noguchi, 1973). Cashew powder is a widely used organic filler. Cashew
particles have the ability to reduce the instability in the friction coefficient at high
temperatures. However, they fall off the friction surface, leaving behind large pores that turn
into cracks. To prevent this, the particles are covered with a suitable adhesive (Chan,
Stachowiak, 2004). Gypsum, another filling material, is found in nature as minerals. When
the plaster is heated to 0-50 °C, it expands a little, as the temperature increases, water loss
from the body begins and it decreases in volume. Gypsum is a material with a very low
thermal conductivity value and this value is proportional to the density. It is used as a filling
material by including up to 50% in friction materials.
2.3. Binding Materials
Binders are adhesives that hold the lining components together before and during use. It is
possible to use many thermoset resins as binders. Natural or synthetic rubber is also used as
a binder. Although linkers can be used individually, more than one connector can also be
used together (Vishwanath, Verma, Rao, 1993).
189
2.3.1. Phenolic Resin
Phenolic resins are always used as binders in friction materials due to low cost, together with
a good combination of mechanical properties such as compressive strength, high hardness,
creep resistance, moderate thermal resistance and very good wetting capacity with most of
the components (Gurunath, Bijwe, 2007).
2.3.2. Novalac Resin
In particular, the heat-resistant novalac resin is preferred as the binder because the heat
generated during brake application easily raises the temperature at the friction interface
beyond the glass transition temperature of the binder resin and often raises above its
decomposition temperature, causing the friction force to change abruptly during braking
(Kim, Jang, 2000).
2.4. Friction Regulators
Friction modifiers are used because of their effect on the wear and friction coefficient of the
material. Friction agents are in two groups as abrasives and lubricants.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
2.4.1. Abrasives
Abrasives not only increase the friction coefficient but also inevitably increase the wear rate.
In linings with high abrasive content, the friction coefficient becomes unstable. They break
the iron oxides on the opposite surface. Abrasives are generally hard particles such as
silicates and metal oxides. (Ahmaruzzaman, M., 2010.) Abrasives used in brake linings are
materials such as silica, alumina, zircon, quartz and silicon carbide.
2.4.2. Lubricants
Lubricants reduce the wear rate and friction coefficient. Graphite, antimony trisulphite,
molybdenum disulfide, copper sulphide, calcium fluorite are among the most used solid
lubricants in conventional brake pads.
Graphite, which is important in friction materials, is a branch of shaped carbon. Graphite
flakes consisting of a single crystal have excellent elongation property. Graphite, which has
a great effect on friction in linings, creates small contact areas on the surfaces due to its
structure, ensures less tearing from the surfaces due to this, and has a great role in reducing
friction as a result of its low shear value (Gemalmayan, 1984).
190
3. CONCLUSION
With the banning of asbestos, which has been used for years and is the most important
component of friction materials, the search for new materials in brake linings has begun.
This has led to the discovery of new properties of both brake pad compositions and the
materials used. Today, studies in this area are increasingly continuing.
By constantly changing the composition of brake lining materials, studies are conducted on
composites that can provide the desired properties. When preparing samples for lining
materials, it is also important to determine the correct amount to be included in the
composition with the materials.
When designing a lining material, considering the conditions such as the weight of the
vehicle and the environmental conditions it will operate in, it will be easier to develop brake
pads that will meet the expectations.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
REFERENCES
Ahmaruzzaman, M. (2010). A review on the utilization of fly ash. Progress in energy and
combustion science, 36(3), 327-363.
Ayar, H. H. (1994). An Experimental study of composition effects on the performance of
disc brake pads. Master Thesis, Selçuk University, Graduate School of Natural and Applied
Sciences.
Bijwe, J. (1997). Composites as friction materials: Recent developments in non‐asbestos
fiber reinforced friction materials—a review. Polymer composites, 18(3), 378-396.
Chan, D. S. E. A., & Stachowiak, G. W. (2004). Review of automotive brake friction
materials. Proceedings of the Institution of Mechanical Engineers, Part D: Journal of
Automobile Engineering, 218(9), 953-966.
Chau, J. L. H., Lee, C. C., Yang, C. C., & Shih, H. H. (2016). Zeolite-coated steel fibers
for friction materials applications. Proceedings of the Institution of Mechanical Engineers,
Part L: Journal of Materials: Design and Applications, 230(1), 35-42.
Cox, R. (2012). Engineered tribological composites: the art of friction material development.
SAE.
Eckert, A., Bethke, H., 1987, Neue Erkenntnisse zur Asbestubstition in Reibbelagen,
(Recent Development and Results in the Substitution of Asbestos in Friction Materials),
Automobiltechnische Zeitschrift, 89:145-147, 150-152.
Gemalmayan, N., 1984, Experimental investigation of the properties of friction materials
(linings). Construction and application of asbestos-free lining materials. Doctoral Thesis,
Gazi University, Graduate School of Natural and Applied Sciences, Ankara.
Gurunath, P. V., & Bijwe, J. (2007). Friction and wear studies on brake-pad materials based
on newly developed resin. Wear, 263(7-12), 1212-1219.
Gweon, J. H., Joo, B. S., & Jang, H. (2016). The effect of short glass fiber dispersion on
the friction and vibration of brake friction materials. Wear, 362, 61-67.
Jang, H., Ko, K., Kim, S. J., Basch, R. H., & Fash, J. W. (2004). The effect of metal fibers
on the friction performance of automotive brake friction materials. Wear, 256(3-4), 406-414.
*
*
*
*
*
191
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Kim, S. J., & Jang, H. (2000). Friction and wear of friction materials containing two
different phenolic resins reinforced with aramid pulp. Tribology international, 33(7), 477484.
Kurt, A., & Boz, M. (2005). Wear behaviour of organic asbestos based and bronze based
powder metal brake linings. Materials & Design, 26(8), 717-721.
Sugözü, İ., & Mutlu, İ. (2008). The investigations of influence friction and wear behavior
of brake pad materials. Electronic Journal of Machine Technologies, 5(4), 33-40.
Tanaka, K., UEda, S., & Noguchi, N. (1973). Fundamental studies on the brake friction of
resin-based friction materials. Wear, 23(3), 349-365.
Washabaugh, F. J. (1986). EMCOR® 66 ultra-short fibers for asbestos-free friction
materials. SAE transactions, 928-935.
Vishwanath, B., Verma, A. P., & Rao, C. K. (1993). Effect of reinforcement on friction
and wear of fabric reinforced polymer composites. Wear, 167(2), 93-99.
192
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
TÜRK HASTALARIN DİZLERİNİN ÖLÇÜMÜ VE FARKLI
POPÜLASYONLARLA KARŞILAŞTIRILMASI
Işık TUNCER
ÖZET
Femurun distal kısmı, tibianın proksimal kısmı ve patellanın morfolojik boyutları
hakkındaki veriler yetersizdir. Bu çalışmanın amacı Türk hastaların dizlerini ölçmek ve
farklı popülasyonlarla karşılaştırmaktı. Çalışma 2020 yılında Necmettin Erbakan
Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı'nda gerçekleştirilmiştir. Çalışma
112 hastadan (56 kadın, 56 erkek) oluşmaktadır. Ölçümler, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi
Radyoloji Anabilim Dalı MRI cihazında yapılmıştır. Cinsiyete göre femurun distal kısmı,
tibianın proksimal kısmı, patella ve ön, arka çapraz bağlarda anlamlı farklılık bulunmuştur
(P <0.05). Erkeklerde tüm değerler daha yüksektir. Ancak sağ, sol ve yaşa göre yapılan
karşılaştırmalarda anlamlı bir fark bulunmamıştır (P> 0.05). Bu çalışmanın sonuçları,
üreticilerin total diz artroplastisinde kullanılacak bileşenlerin boyutunu ve en boy oranını
daha doğru bir şekilde belirlemesini sağlayacaktır.
Anahtar Sözcükler: Diz, çapraz bağ, anatomi, MRI.
*
*
*
*
*
193
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
MEASUREMENT OF TURKISH PATIENTS' KNEES AND COMPARISON WITH
DIFFERENT POPULATIONS
ABSTRACT
Data on the distal part of the femur, the proximal part of the tibia and the morphological
dimensions of the patella are insufficient. The aim of the present study was to measure the knees
of Turkish patients and compare them with different populations. The study was carried out in
2020 in Necmettin Erbakan University, Meram Faculty of Medicine, Department of Anatomy.
The study consisted of 112 patients (56 females, 56 males).Measurements were made on an
MRI device in Selcuk University, Faculty of Medicine, Department of Radiology. A significant
difference was found by gender in the distal part of the femur, the proximal part of the tibia, the
patella and anterior, posterior cruciate ligaments (P <0.05). All values were higher in men.
However, no significant difference was found in the comparisons according to right, left and
age (P> 0.05). The results of this study will enable manufacturers to more accurately determine
the size and aspect ratio of components for use in total knee arthroplasty.
Key Words: Knee, cruciate ligament, anatomy, MRI
*
*
*
*
*
194
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
INTRODUCTION
Side-by-side comparison of human knee joint anatomy and function seems to be a prevalent
practice in the evaluation of surgical methods and functional outcomes in unilateral joint
pathologies. (Dargel, J.,et al.,2009; Anderson, A.F.,et al.,1992; Eckstein, F., et al.,2002;
Gokeler, A.,2003; Jonsson, H.,et al.,1993;Jordan, S.S.,et.al.,2007; Li, G.,et al.,2008;
Papannagari, R.,et al.,2006; Petermann, J.,et al.,2000; Shefelbine, S.J.,et al.,2006; SnyderMackler, L.,et al.,1997). Supposing that the contralateral joint provides "normal" anatomy
and function, it is considered that within-subject side differences are less than betweensubject variability (Anderson, A.F., et al., 1992).
The tibial component is known to be more inclined to complications than the femoral
component in total knee arthroplasty (TKA). (Kwak, D.S., et al., Canale, S.T.,2003)
Therefore, it essential to properly size the tibial prosthesis to the cut surface of the proximal
tibia to ensure the best stability and longevity for the implant (Incavo,S.J.,et al.,
1994;Westrich, G.H. et al.,1995). Anthropometric data on the proximal tibia are insufficient
in the Asian population. A tibial component matching the anthropometry of the Korean
population can be expected to produce better results. We evaluated anthropometric data of
proximal tibia obtained from a large number of Korean cadavers using computed
tomography and compared these measurements with the dimensions of TKA prostheses
commonly found in Korea.
In addition, the change pattern of mediolateral dimensions regarding anteroposterior
dimensions was compared between the study population and the currently available
prosthesis.
Higher rates of anterior cruciate ligament (ACL) injury have been consistently reported in
females (Wang, H.M.,et al 2019 ;Prodromas, C.C., et al.,2007; Myklebust, G.,et al.1998;
Arendt, E.A., Agel J., Dick, R.,1999;Arendt, E.A.,Dick, R.,1995; Beynnon, B.D., et
al.,2014). Even after considering the level of sport and competition, female athletes are twice
as likely to maintain an ACL injury for the first time than male athletes. (Beynnon,
B.D.,2014). This gender inequality in injury risk has remained consistent over the last twenty
*
*
*
*
*
195
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
years despite the efforts to prevent it. To date, these prevention efforts have mostly focused
on biomechanical and neuromuscular risk factors which are believed to be modifiable
through training. Yet, dealing with these factors alone has not resulted in a large change in
the incidence of ACL injury among those physically active (Agel, J., Rockwood, T.,
Klossner, D.,2016). While it is not that easy to change anatomical risk factors, we need to
understand their impact on knee joint health and how to best protect or neutralize this risk.
In the present study, we investigated the morphometric parameters of the knee component
in relation to the unicompartmental knee arthroplasty in the Turkish population. The aim of
this study was to measure the distal part of the femur, the proximal part of the tibia and
patella in knees of Turkish patients and to compare these measurements with the dimensions
of existing knee implants.
Material and Method
The study consisted of 112 patients who underwent MRI. Right (56 patients) and left (56
patients) distal part of the femur, proximal part of the tibia, patella, ACL, PCL were studied.
Ethical approval for the study was obtained from the ethics committee of our institution
(2019/2124).
The study was conducted by the Selcuk University, Faculty of Medicine, Department of
Radiology. 112 patients who underwent MRI were 20-60 years old (Fig. 1-4). However, 24
patients were excluded in the study due to bone deformity, malalignment, or knees with any
implants.
The images of the patients who had knee magnetic resonance (MRI) taken between
01.02.2018-01.02.2020 for any reason were evaluated retrospectively.
Statistical analysis
The obtained data were analyzed statistically using the SPSS 22 software. Abnormality was
evaluated for statistical analysis prior to the use of the Student's t test. A p-value of less than
0.05 was regarded as statistically significant in all statistical analyzes.
*
*
*
*
*
196
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
The findings obtained by comparing gender (male, female), lateralization and age with these
tests were shown in tables.
Results
In a total of 112 patients, 224 knees (56 right, 56 left) were examined with dual sided
measurement. Knee morphometry was examined in the study. Data collected from knee
measurements were analyzed statistically. ± SD and P values of these parameters were
calculated according to gender (male-female) lateralization (right-left) and the data were
arranged in tables.
Values for each knee were examined in terms of gender. A significant difference was
observed between genders in these parameters (Table1,3). The collected data were analyzed
in terms of right and left knee and a significant difference was found in lateralization
(Table2,3). Except for D, E, F, H, K, PCLL and PCLT, all values were higher in the right
knee (P <0.05).
All values in these parameters were higher in males than females (P <0.05).
When the parameters were compared with the ages of 20-40, 40-60, all values were found
higher between the ages of 20-40 except for B, D, E, F, H, I, K, L, M, ACLL, PCLL and
PCLT (P> 0.05 ).
Discussion
The results of the study of Dargel et al. support the acquisition of morphometric reference
data from the contralateral uninjured side in the evaluation of unilateral pathologies of the
knee.
There were three dimensions that differed significantly between the right and left knees out
of 71 morphometric dimensions measured about the knee; these included the posterior tibial
slope, the anatomical valgus alignment of the distal femur, and the position of the femoral
insertion site of the ACL. Furthermore, within-subject side differences in all parameters,
except for three parameters, including the cross-sectional site of ACL and PCL, were smaller
*
*
*
*
*
197
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
than inter-subject variability. On the whole, a positive correlation was found between the
dimensions obtained for the right and left knee in the subjects currently studied. The
percentage side difference for osseous dimensions of the femur and the tibia varied between
1.3 (total femur length) and 17% (posterior tibial slope). The percentage side difference for
the cruciate ligaments and the menisci varied between 4.7 (position of the tibial ACL
footprint) and 36.1% (proximal diameter of the ACL). (Dargel, J.,et al.,2009)
The findings of Wang et al regarding absolute ACL width between the genders are similar
to those obtained in another in vivo study (Wang,H.M.,et al.,2019; Anderson, A.F., et
al.,2001). Our results for absolute ACL volume are supported by a cadaver study
(Chandrashekar, N., Slauterbeck, J., Hashemi, J., 2005) where females were reported to have
30% to 35% smaller ACL volume than males. In our study, less ACL volumes and widths
were observed in females, but the factors contributing to these gender differences and the
mechanism by which these findings may directly influence the risk of ACL injury (S) are
not well understood.
Considering that ACL volume is a 3-dimensional measure using multiple sagittal plane
images to characterize the entire ACL anatomy completely, this measure is logically the
most representative way of covering the morphometry of the ACL (Whitney,D.C., et al.,
2014;Chaudhari, A.M., et al.,2009;Jamison, S.T., et al.,2010). Researchers (Galbusera, F.,
et al.,2014) have proposed that 3-D simulation models that use finite element analysis of the
ligament could be better at predicting ligamentous biomechanics than 1-dimensional or 2dimensional models, stating that ACL volume may be the best predictor of ligamentous
function. Future studies should address which measurements of ACL size are the most
strongly associated width ligamentous function.
Consequently, our results confirm the differences between the Turkish population and the
knee components according to anthropometric measurements based on both Western and
Asian populations. We believe that the results found in this study will not only assist in the
design of UKA implants that are more suitable for the Turkish population, but also provide
evidence for the needs of different populations.
*
*
*
*
*
198
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Reference
Agel J, Rockwood T, Klossner D. Collegiate ACL injury rates across 15 sports:National
Collegiate Athletic Association Injury Surveillance System data update (2004-2005
through 2012-2013). Clin J Sport Med 2016;26 (6):518-523.
Anderson AF, Dome DC, Gautam S, Awh MH, Rennirt GW. Correlation of anthropometric
measurements, strength, anterior cruciate ligament size, and intercondylar notch
characteristics to sex dfferences in anterior cruciate ligament tear rates. Am J Sports
Med 2001;29 (1):58-66.
Anderson AF, Synder RB, Federspiel CF, Lips comb AB. Instrumented evaluation of knee
laxity: a comparison of five anthrometers Am J Sports Med 1992;20:135 -140.
Arendt EA, Agel J, Dick R. Anterior cruciate ligament injury patterns among collegiate men
and women. J Athl Train 1999;34(2):86-92.
Arendt EA, Dick R. Knee injury patterns among men and women in collegiate basketball
and soccer: NCAA data and review of literature. Am J Sports Med 1995;23(6):694701.
199
Beynnon BD, Vacek PM, Newell MK, et al. The effects of level of competition, sport, and
sex on the incidence of first-time non contact anterior cruciate ligament injury. Am J
Sports Med 2014;42 (8):1806-1812.
Canale ST. Campbell’s Operative Orthopaedics, Tenth ed., vol. 1. Philadelphia: Mosby;
2003. p.292.
Chandrashekar N, Slauterbeck J, Hashemi J. Sex-based differences in the anthropometric
characteristics of the anterior cruciate ligament and its relation to intercondylar notch
geometry: a cadaveric study. Am J Sports Med 2005;33 (10):1492-1498.
Chaudhari AM, Zelman EA, Flanigan DC, Kaeding CC, Nagaraja HN. Anterior cruciate
ligament-injured subjects have smaller anterior cruciate ligaments than matched
controls: a magnetic resonance imaging study. Am J Sports Med 2009;37(7):12821287.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Dargel J, Feiser J, Gotter M, Pennig D, Koebke J. Side differences in the anatomy of human
knee joints. Kneee Surg Sports Traumatol Arthrosc 2009;17: 1368-1376.
Eckstein F, Müller S, Faber SC, Englmeier KH, Reiser M, Putz R.Side differences of knee
joint cartilago volume, thickness, and surface area, and correlation with lower limb
dominance-an MRI- based study. Osteoarthr Cartil 2002;10:914-921.
Galbusera F, Freutel M, Durselen L, et al. Material models and properties in the finite
element analysis of knee ligaments: a literature review. Front Bioeng Biotechnol
2014;2:54.
Gokeler A, Schmalz T, Knopf E, Freiwald J, Blumenentitt S. The relationship between
isokinetic quadriceps strength and laxity on gait analysis parameters in anterior
cruciate ligament reconstructed knees. Knee Surg Sports Traumatol Arthrosc
2003;11:372-378.
Incavo SJ, Ronchetti PJ, Howe JG, Tranowski JP. Tibial plateau covarage in total knee
arthroplasty. Clin Orthop Relat Res 1994;299:81-5.
Jamison ST, Flanigan DC, Nagaraja HN, Chaudhari AM. Side-to-side differences in anterior
cruciate ligament volume in healthy control subjects. J Biomech 2010;43 (3):576-578.
Jonsson H, Karrholm J, Elmqvist LG. Laxity after cruciate ligament injury in 94 knees. The
KT-1000 anthrometer versus roentgen stereophotogrammetry. Acta Orthop Scand
1993;64:567-570.
Jordan SS, De Frte LE, Nha KW, Papannagari R, Gill TJ, Li G. The invivo kinematics of
the anteromedial and posterolateral bundles of the anterior cruciate ligament during
weightbearing knee flexion. Am J Sports Med 2007;35:547-554.
Kwak DS, Surendran S, Pengatteeri YH, Park SE, Choi KN, Gopinathan P, Han SH, Han
CW. Morphometry of the proximal tibia to design the tibial component of total knee
arthroplasty for the Korean population.
Li G, Papannagari R, Li M, Bingham J, Nha KW, Allred D, Gill T. Effect of posterior
cruciate ligament deficiency on in vivo translation and rotation of the knee during
weightbearing flexion. Am J Sports Med 2008;36:474-479.
*
*
*
*
*
200
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Myklebust G, Maehlum S, Holm I, Bahr R. A prospective cohort study of anterior cruciate
ligament injuries in elite Norwegian team handball. Scand J Med Sci Sports
1998;8(3):149-153.
Papannagari R, Gill TJ, Defrate LE, Moses JM, Petruska AJ, Li G. In vivo kinematics of the
knee after anterior cruciate ligament reconstruction: a clinical and functional
evaluation. Am J Sports Med 2006;34:2006-2012.
Petermann J, Kober R, Heinze R, Frölich JJ, Heeakt PF, Gotzen L. Computer-assisted
planning and robot asisted surgery in anterior cruciate ligament recostruction. Oper
Tech Orthop 2000;10:50-55.
Prodromas CC, Han Y, Rogowski J, Joyce B, Shi K. A meta analysis of the incidence of
anterior cruciate ligament tears as a function of gender, sport, and a knee injuryreduction regimen. Arthroscopy 2007;23 (12): 1320-1325.
Shefelbine SJ, Ma CB, Lee KY, Schrumpf MA, Patel P, Safran MR, Slavinsky JP, Majumdar
S. MRI analysis of in vivo meniscal and tibiofemoral kinematics in ACL-deficient and
normal knees. J Orthop Res 2006;24:1208-1217.
201
Snyder-Mackler L, Fitzgerald GK, Bartolozzi AR, Ciccotti MG. The relationship between
passive joint laxity and functional outcome after anterior cruciate ligament injury. Am
J Sports Med 1997;25:191-195.
Wang HM, Shultz SJ, Ross SE, Henson RA, Perrin DH, Kraft RA, Schmitz RJ. Sex
comparisons of in vivo anterior cruciate ligament mophometry. Journal of Athletic
Training 2019;54 (5):513-518.
Westrich GH, Haas SB, Insall JN, Frachie A. Resection specimen analysis of proximal tibial
anatomy based on 100 total knee arthroplasty specimens. J Arthroplasty 1995;10:4751.
Whitney DC, Sturnick DR, Vacek PM, et al. Relationship between the risk of suffering a
first-time noncontact ACL injury and geometry of the femoral notch and ACL: a
prospective cohort study with a nested case-control analysis. Am J Sports Med 2014;42
(8):1796-1805.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
PROXIMAL HUMERUS VE CAVITAS GLENOIDEALIS'İN ANTROPOMETRİK
ÇALIŞMASI: NORMAL GLENOHUMERAL İLİŞKİ
Işık TUNCER
ÖZET
Omuz eklemi, kendine özgü düzensiz bir şekil göstermesi nedeniyle karmaşık bir anatomik
yapıya sahiptir. Omuz eklemine ait rahatsızlıkların cerrahi tedavisi ve ayrıca artroskopik
girişimler gibi cerrahi işlemler için omuz ekleminin anatomisinin ayrıntılı olarak bilinmesi
gerekir. Ayrıca omuz ekleminde ırksal veya cinse bağlı morfometrik farklılıkların bulunup
bulunmadığının bilinmesi başta adli tıp olmak üzere antropoloji ve bazı klinik alanlarda
yararlı olabilir. Bununla birlikte konunun önemine rağmen omuz ekleminin kantitatif
anatomisiyle ilgili az sayıda çalışmaya rastlanmaktadır. Bu çalışmanın amacı, omuz
ekleminin ölçümlerini ayrıntılı olarak sunmaktır. Toplam 107 kişi (54 erkek, 53 kadın)
üzerinde ölçüm yapılmıştır. Proximal humerus’da bütün değerler erkeklerde fazla
bulunmuştur (p<0.05). Yaşa göre karşılaştırmalarda (40>,40<) humerus’un dikey çapı ve BF
uzunluğu hariç bütün değerler, 40 yaş üzerinde fazla bulunmuştur. Cavitas glenoidealis,
%65.05 armut şeklinde, %24.27 oval şeklinde ve %10.68 ters virgül şeklindedir. Bu bulgular
articulatio humeri'nin kemik antropometrisi için tekrarlanabilir bir referans noktası ve omuz
replasmanı cerrahisinde değerli bir referans sunabilir ve kemik glenohumeral instabilitenin
tanımlanmasına yardımcı olabilir.
Anahtar Sözcükler: Proksimal humerus, cavitas glenoidealis, antropometri, omuz
artroplastisi.
*
*
*
*
*
202
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ANTHROPOMETRIC STUDY OF PROXIMAL HUMERUS AND CAVITAS
GLENOIDEALIS: NORMAL GLENOHUMERAL RELATIONSHIPS
ABSTRACT
The shoulder joint has a complex anatomical structure due to its unique irregular shape. A
detailed knowledge of the anatomy of the shoulder joint is required for surgical treatment of
shoulder joint disorders as well as surgical procedures such as arthroscopic procedures. In
addition, knowing whether there are racial or gender-related morphometric differences in the
shoulder joint may be useful in anthropology and some clinical fields, especially in forensic
medicine. However, despite the importance of the subject, there are few studies on the
quantitative anatomy of the shoulder joint. The aim of this study is to present the measurements
of the shoulder joint in detail. A total of 107 people (54 males, 53 females) were measured. 18
measurements were made, 6 of which were in the proximal humerus and 12 in the cavitas
glenoidalis. Measurements were made on the MRI device in the Radiology Department of
Selcuk University. The shape of Cavitas glenoidalis was evaluated (pear, oval, reversed
comma) and their percentages were taken. All values in the proximal humerus were found to
be higher in males (p <0.05). In comparisons according to age (40>, 40 <), all values except
vertical diameter of humerus and BF length were higher in those over 40 years old. Cavitas
glenoidealis is 65.05% pear-shaped, 24.27% oval-shaped and 10.68% reversed comma-shaped.
These findings may provide a reproducible reference point for bone anthropometry of the
articulatio humeri, and a valuable reference in shoulder replacement surgery and help identify
bony glenohumeral instability.
Key Words: Proximal humerus, cavitas glenoidealis, anthropometry, shoulder arthroplasty.
*
*
*
*
*
203
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
INTRODUCTION
There is not much anatomical data supporting the need for humeral hand glenoid prosthetic
components in a wide variety of sizes and shapes.The common gold standard for total
shoulder arthroplasty proposes one radius of curvature for the head of the humerus and
glenoid, with two humeral offsets (Iannotti,J.et al.,1992; Neer, C.S. et al.,1982).
Recently submitted designs for prosthetic replacement of the proximal part of the humerus
highlighted the significance of accurately recreating normal three-dimensional anatomy.
However, so far, the external three-dimensional anatomy of the proximal part of the humerus
has been emphasized with very few studies (BalImer, F.T.et al.,1993;Bigliani, L.U.,et
al.,1996; Boileau, P.,et al.,1997; Friedman, R.J.,1990; Harryman, D.T.,et al.,1995; Iannotti,
J.P.,Williams,G.R.,1998; Jobe, C.M.,Iannotti, J.P.,1995; Pearl, M.L.,Volk, A.G.,1995;
Pearl,
M.L.,Volk,
A.G.,1996;
Rietveld,
A.B.,et
al.,1988;
Roberts,
S.N.
et
al.,1991;Soslowsky, L.J., et al.,1992). To our knowledge, intramedullary proximal humerus
morphology has not been directly measured or associated with extramedullary morphology.
Glenoid version describes the orientation of the glenoid cavity with respect to a plane
perpendicular to the scapular body. In normal shoulders, glenoid version is between 20 of
anteversion and 90 of retroversion (Nyffeler, R.F.,et al.,2003; Churchill,R.S.,2001;
Friedman, R.J.,et al.,1992; Gerber, C.,et al.,1987; Randelli, M.,Gambrioli, P.L.,1986). It is
important to know the Glenoid version since abnormalities of version are associated with
glenohumeral instability (Brewer, B.J.,et al.,1986;Weishaupt, D.,et al.,2000), osteoarthritis
(Mullaji, A.B.,et al.,1994;Walch, G., et al.,1999), rheumatoid arthritis (Friedman, R.J.,1992)
and subcoracoid impingement (Gerber,C.,1987). Glenoid version may also serve a function
in shoulder replacement surgery. Recent reports have indicated that excessive glenoid
component version is related to abnormal loading of a glenoid component (Nyffeler,
R.W.,2001) and poor clinical outcomes (Moska, M.J.,Duckworth,D.,Matsen, F.A.,2001).
The two-fold purpose of the study was: to develop a quite precise, reproducible,
computerized measurement technique in order to describe the osseous anatomy of the
proximal humerus and glenoid and to describe osseous anatomic relationships between the
normal proximal humerus and glenoid in relation to total shoulder arthroplasty design.
*
*
*
*
*
204
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Material and Method
Research method of this study was approved by our institutional review board and by ethics
committee (2019/2125). Written informed consent was acquired from all individuals before
MRI examination. This study is based on carrying out a retrospective evaluation of MRI in
107 (54 males and 53 females) individuals (Fig. 1-5) consecutively (mean ± standard
deviation of females: 49.67 ± 12.57 years; mean ± standard deviation of males: 46.87 ±
14.53).
Statistical Analysis
SPSS 20.0 (IBM Inc., Chicago, IL, USA) software was used to analyze the study.
Descriptive statistics were presented as frequencies and percentages for categorical variables
and mean ± SD for numerical variables as well as percentile values. Student t-test was used
for two independent samples and the analysis of variance was used for several independent
samples. Pearson correlation coefficients were calculated between measurements and
gestational age. P<0.05 was considered statistically significant as 5% type-I error.
Results
The data obtained from the measurements performed on articulatio humeri were evaluated
statistically. Mean ± SD and P values of these parameters were calculated according to
gender (male-female) and lateralization (right-left) and arranged in tables.
A significant difference was observed in values of each proximal humerus between genders
(p<0.05) (Table1). All values were greater in males. For cavitas glenoidalis, all values except
BC, CO, BJ, DM were higher in males and on the right side.
Cavitas glenoidalis was found to be 65.05% pear-shaped, 24.27% oval-shaped and 10.68%
reversed comma-shaped.
*
*
*
*
*
205
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Discussion
Restoring normal anatomical relationships is critical when using minimally constrained
shoulder implants. Unlike the hip joint, where the osseous anatomy resembles a ball-andsocket that provides inherent stability, glenohumeral articular stability mainly relies on the
surrounding musculotendinous soft-tissue unit acting in a smooth synchronous pattern to
provide a resultant stabilizing force towards the glenohumeral joint (Fenlin, J.M.,1975;
Howell, S.M.,et al.,1988; Howell, S.M.,1986; Inman, V.T.,Saunders, J.B., De D.M.,Abbott,
L.D.,1944; Poppen, N.K.,Walker, P.S.,1978; Poppen,N.K.,Walker, P.S.,1976; Saha,
A.K.,1971). In order to ensure proper functioning of the complex movements of the 17
muscles surrounding the shoulder joint, the osseous anatomy and normal anatomical
relations of the glenohumeral joint should be reconstructed in every individual undergoing
minimally restricted resurfacing shoulder arthroplasty. Additionally, when using a
cementless technique, it is important to have a close match between bone and implant. This
is supported by histological data indicating that the relative motion between an implant and
bone must be reduced to 50 µm or less before bone growth occurs on porous implant surfaces
(Borgognini,T.S.,Masali,M.,1987). Also, the strength and stiffness of the cancellous bone
increase significantly within 2 to 5mm of the cortical Wall. (Marro,G.,1929). As a result,
direct support of the humerus component by the strongest bone available is only possible if
instruments and implants very close to the endosteal geometry are produced.
The anatomical parameters defined and measured in this study provided a precise reference
for proximal humerus and glenoid implant designs. The anthropometric data obtained from
this study are generally consistent with latest results of Lannotti et al. (Iannotti,J.P., et
al.,1992) and Maki and Gruen (Maki, S.,Gruen, T.A.,1976). Furthermore, the anatomical
relationships specified in this study provide further insight into human glenohumeral
geometry.
*
*
*
*
*
206
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Conclusion:
1- A precise /reproducible system has been developed for the accurate analysis of the osseous
anatomy of human shoulder.
2- A thorough anthropometric analysis of the glenoid and proximal humerus has identified
many asseous parameters that can be used to match a patient's anatomical geometry to the
prosthesis.
3- The anatomical relationships of the humeral head and the glenoid have been described as
conformity, constraint, and canal flore useful for understanding the geometry of the
glenohumeral joint.
4- There is an advantageous relationship in the design and sizing of prosthetic components
between many parameters.
207
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Reference:
Ballmer,
F.T.,
Sidles,
J.A.,
Lippitt.
S.B.,
Matsen,
F.A.(1993).
Humeral
prostheticarthoplasty: surgically relevant considerations. J. Shoulder and elbow
Surg,2,296-304.
Bigliani, L.U., Kelkar, R., Flatow. E.L., Pollock, R.G., Mow, V.C.(1996). Glenohumeral
stability. Biomechanical properties of passive and active stabilizers. Clin. Orthop,
330,13-30.
Boileau, P., Walch, G.(1997). The three-dimenjional geometry of the proximal humerus.
Implications for surgical technique and prosthetic design. J Bone and Joint Surg, 79B-5,857-865.
Brewer, B.J., Wubben, R.C., Carrera, G.F.(1986). Excessive retroversion of the glenoid
cavity. A cause of non-traumatic posterior instability of the shoulder. J Bone Joint Surg
Am,68,724-31.
Churchill, R.S., Brems, J.J., Kotschi, H.(2001). Glenoid size, inclination, and version: an
anatomic study. J Shoulder Elbow Surg,10,327-32.
208
Fenlin, J.M.(1975). Total glenohumeral joint replacement. Orthop Clin North Am,6,565-83.
Fiedman, R.J., Hawthome, K.B., Genez, B.M.(1992). The use of computerized tomography
in the measurement of glenoid version. J Bone Joint Surg Am,74,1032-7.
Friedman, R.J.(1990). Biomechanics of the shoulder following total shoulder replacement.
In Surgery of the Shoulder . Edited by M.Post, B.F. Morrey,and R.J.Hawkins.
St.Louis, Mosby-Year Book, 1990.pp:263-266.
Gerber, C., Terrier, F., Zehnder, R., Ganz R.(1987). The subcoracoid space. An anatomic
study. Clin Orthop,215,132-8.
Halawa M, Lee AJ, Lıng RS, Vangala SS. The shear strength of trabeculer bone from the
femur, and some factors affecting the shear strength of the cement bone interface, Arch
Orthop Trauma Surg 1978 92 19-30.
Harryman, D.T., Sidles, J.A., Harris, S.L., Lippitt, S.B., Matsen. F.A.(1995). The effect of
articular conformity and the size of the humeral head component on laxity and motion
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
after glenohumeral arthroplasty. A study in cadavera J Bone and Joint Surg, 77-A,555563.
Howell, S.M., Galinot, B.J., Renzı, A.J., Masone, P.S.(1988). Normal and abnormal
mechanics of the glenohumeral joint in the horizontal plane. J Bone Joint Surg Am,70
A,227-32.
Howell, S.M., Imobersteg, A.M., Seger, D.H., Marone, P.J.(1986). Clarification of the role
of the supraspinatus muscle in shoulder function. J Bone Joint Surg Am, 68A,398-404.
Iannotti, J.P., Williams, G.R.(1998). Total shoulder arthroplasty.Factors influencing
prosthetic design. Orthop Clin Nort America, 29,337-391.
Iannotti,J., Gabriel, J.P., Schneck, S. L., Evans, B. G., Misra, S.(1992). The normal
glenohumeral relationships. The journal of Bone and Joint Surgery, 74A-4,491-500.
Inman, V.T., Saunders, J.B., De, DM., Abbott, L.C.(1944). Observations of the function of
the shoulder joint. J Bone Joint Surg Am,26A,1-30.
Jobe, C.M., Iannotti, J.P.(1995).Limits imposed on glenohumeral motion by joint geometry.
209
J Shoulder and Elbow Surg, 4,281-285.
Maki, S.and Gruen, T.A.(1976). Anthropometric studies of the glenohumeral joint. Trans
Orthop Res Soc, 1,162.
Mc Pherson EJ, Friedman RJ, An YH, Chokesi R, Docley RL, Charleston and Clemson SC.
Anthropometric study of normal glenohumeral relationships. J Shoulder Elbow Surg
1997;6(2):105-112.
Moska, M.J., Duckworth, D., Matsen, F.A.(2001). Contrasting the position of prosthetic
joint surfaces in successful and failed shoulder arthroplasties. Paper presented at the
International Congress on shoulder surgery; Cape Town, South Africa; April 2326,2001.
Mullaji, A.B., Beddow, F.H., Lamb, C.H.(1994). CT measurement of glenoid erosion in
arthritis. J Bone Joint Surg Br,76,384-8.
Neer, C.S., Watson, K.C., Stanton, F.J.(1982). Recent experience in total shoulder
replacement. J Bone and Joint Surgery, 64-A, 319-337.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Nyffeler, R.W., Jost, B., Pfirrmann, C.W.A., Gerber, C.(2003). Measurement of glenoid
version: Conventional radiographs versus computed tomography scans. J Soulder
Elnow Surg,12-5,493-496.
Nyffeler, R.W., Sheikh, R., Jacob, H.A.C., Gerber, C.(2001). The relevance of orientation
of the glenoid component in total shoulder arthroplasty. An experimental
investigation. Paper presented at the International Congress on shoulder surgery; Cape
Town, South Africa; April 23-26,2001.
Pearl, M.L. and Volk, A.G.(1995). Retroversion of the proximal humerus in relationship
prosthetic replacement arthroplasty. J Shoulder and Elbow Surg, 4,286-289.
Pearl, M.L. and Volk, A.G.(1996). Coronal plane geometryof the proximal humerus relevant
to prosthetic arthroplasty. J Shoulder and Elbow Surg, 5,320-326.
Pillar RM, Le JM, Maniatopoulos C. Observations on the effecet of movement on bone
ingrow the into parous-surfaced implants. Clin Orthop 1986 208:108-13.
Poppen, N.K.and Walker, P.S.(1976). Normal and abnormal motion of the shoulder. J Bone
Joint Surg Am,58A,195-200.
210
Poppen, N.K.and Walker, P.S.(1978). Forces at the glenohumeral joint in abduction. Clin
Orthop,135,165-170.
Randelli, M. and Gambrioli, P.L.(1986). Glenohumeral osteometry by computed
tomography in normal and unstable shoulders. Clin Orthop,208,151-6.
Rietveld, A.B., Daanen, H.A., Rozing, P.M., Obermann, W.R.(1988). The lever arm in
glenohumeral abduction after hemiarthroplasty. J Bone and Joint Surg, 70-B-4,561565.
Roberts, S.N., Foley, A.P., Swallow, H.M., Wallace, W.A., Coughlan, D.P.(1991). The
geometry of the humeral head and the design prostheses. J Bone and Joint Surg, 73-B4,647-650.
Robertson, D.D., Yuan, J.IE, Bigliani LU, Flantow EL, Yamaguchi K. Three-dimensional
analysis of the proximal part of the humerus: relavance to artroplasty. The journal of
Bone and Joint Surgery 2000;82-A(11)1594-1602
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Saha, A,K.(1971). Dynamic stability of the glenohumeral joint. Acta Orthop Scand, 42,491505.
Soslowsky, L.J., Flatow, E.L., Bigliani, L.U., Mow, V.C.(1992). Articular geometry of the
glenohumeral joint. Clin Orthop 1992;285:181-190.
Walch, G., Badet, R., Boulahia, A., Khoury, A.(1999). Morphologic study of the glenod in
primary glenohumeral osteoarthritis. J Arthroplasty,14-756-60.
Weishaupt, D., Zanetti, M., Nyffeler, R.W., Gerber, C., Hadler, J.(2000). Posterior glenoid
rim deficiency in recurrent (atraumatic) posterior shoulder instability. Skeletal
Radial,29,204-10.
211
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
1845 TARİHLİ TEMETTUAT DEFTERİNE GÖRE TEFENNİ KAZASINA BAĞLI
ALAKIR ÇİFTLİĞİNİN DEMOGRAFİK YAPISI
Kazım KARTAL1
ÖZET
Osmanlı devletinin sosyo ekonomik yapısını araştıran tarihçilerin klasik dönemde
başvurdukları defterler arazi, avarız ve tahrir defterleri gibi arşiv kaynakları iken XIX.
yüzyılda ise devletin tutmuş oldukları önemli kayıtlardan biri temettüat defterleri olmuştur.
Temettu kelime anlamı itibariyle kâr etmek anlamına gelen Arapça bir kelimedir. Tanzimat
dönemine kadar farklı isimlerle reayadan alınan vergilerin yerine getirilen Temettû
vergisinin kaydedildiği defterlere, “Temettuat Defterleri” ismi verilmiştir. Bu defterler 19.
yüzyıl ortalarında Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu iktisadi, sosyal ve ticari hayatı
ortaya koymaktadır.
Bu defter türleri hakkında bilgi verecek olursak Temettüat defterleri, Tanzimat döneminde
bölgelerin mal-mülk, hayvan türleri, arazi çeşitleri ve hayatını idame ettiren bütün insanların
bireysel mal varlıklarını kaydetmek için hazırlanmış olan resmi arşiv vesikalarıdır. Bu defter
türleri, iktisadi ve içtimai hayat, demografi ve tarımsal ekonomi ile ilgili bütün özellikleriyle
içinde barındırmaktadır. Bu arşiv vesikaları XIX. yüzyıl Tanzimat döneminin getirdikleri
yenilikler sonucu tutulduğunu söylemek mümkündür. Osmanlı devletinin iktisadi ve
içtimaai tarihini ve özellikle Tanzimat'ın ilk dönemleri için dönemin önemli kaynakları olan
bu arşiv belgeleri, sosyal tarih araştırmacılığı ve şehir tarihçiliği araştırmalarında
vazgeçilmez kaynak türleridir, çünkü bu defterlerde kaydedilen vergi mükelleflerinin adları,
meslekleri hakkında da bizlere bilgiler sunulmaktadır. Bu çalışmanın amacı, yukarıda
verilen genel çerçeve içerisinde, 1845 tarihli COA, ML.VRD.TMT.d., no: 10572 numaralı
Hamid sancağı, Tefenni kazası, kurrasının temettuat defteri İncelenerek Tefenni Kazasına
Bağlı Alakır Çiftliğinin Sosyal Yapısı üzerinde bir değerlendirme yapmaktır.
Anahtar Sözcükler: Tefenni, Alakır, Sosyo-ekonomi.
Dr. Öğretim Üyesi, Adıyaman Üniversitesi, kkartal@adiyaman.edu.tr
Orcid:0000-0001-5550-6808
1
*
*
*
*
*
212
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
DEMOGRAPHIC STRUCTURE OF THE ALAKIR FARM OF THE TEFENNI
DISTRICT ACCORDING TO THE TEMETTUAT NOTEBOOK OF 1845
ABSTRACT
Although researchers who research the socio-economic structure of the Ottoman Empire in the
Classical Period use land, avarız, and tahrir notebooks as archive resource, one of the important
recources became the temettuat notebooks that the state kept in the 19th century. Temettû is an
Arabic word that means to bring profit. The notebooks that recorded the Temettû tax which had
replaced the other taxes collected until the Tanzimat era, were called the "Temettuat
Notebooks". These notebooks show the economic, social and commercial life of the Ottoman
Empire in the mid-19th century.
If we were to give information about the Temettuat Notebooks, they were official archive
records created to record: the property of regions, animal species, types of land and the personal
assets of living people in the Tanzimat era. These types of notebooks contain all details of the
economic and social life, demographic and agricultural economy. It is possible to say these
archive documents were recorded as a result of the changes made in the Tanzimat era in the
19th century. These archive files, which are important resources for the Ottoman Empire’s
economic and social history and especially the first periods of the Tanzimat era, are
indispensable recourses for social history research and research of the history of the city,
because the recorded names of the taxpayers give knowledge about their profession.
The aim of this research is to make an evaluation on the social structure of Alakır Farm of the
Tefenni Districts based on the examination of the Temettuat Notebook of the Hamid sanjac,
Tefenni district, and surroundings with the number COA, ML.VRD.TMT. d., no: 10572 from
the year 1845.
Key Words: Tefenni, Alakır, Socio-economy.
*
*
*
*
*
213
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
GİRİŞ
Osmanlı Devleti’nde batılılaşma süreci sonucunda Tanzimat dönemi ile birlikte Osmanlı
devletinin birçok alanında yeniden yapılanma başlamıştır. Özellikle ekonomik alanda büyük
değişimler yaşanmış, ayrıca siyasi, sosyal ve kültürel gelişmeler hız kazanmıştır. Yapılan
reformların halkın üzerindeki etkileri ve yansımaları ise yerel tarih çalışmaları sayesinde gün
yüzüne çıkmaktadır. Mali açıdan yapılan reformlar sonucu bu dönemde Temettuat
defterlerinin tutulduğu görülmektedir.
Osmanlı Devleti’nde gelir kaynaklarının temelini vergiler oluşturmaktadır. Bu sebeple
devlet, kuruluşundan itibaren vergi kaynaklarının belirlenmesi konusunda önceki Türk
devletlerinde uygulanan vergi sistemini temel alarak sayım yöntemi benimsemiştir. Halkın
gelir kaynağına göre hesaplanan temettü1 vergisi, Tanzimat’ın uygulandığı bölgelerde en
küçük yönetim birimlerinden başlanarak Temettuat defterlerine kaydedilmiştir. Bu defterler
incelendiğinde, 19. yüzyıl Osmanlı Devleti sosyal ve ekonomik yapısına ilişkin birçok
bilginin yer aldığı görülmektedir. Vergi mükellefinin adı, vergiye esas olan gelir kaynağı,
kaynağın yıllık hasılatı ve bu gelire göre tarh eden vergiyi görmek mümkündür. 2 XIX.
yüzyılda reayanın maddi durumunu tespit etmek amacıyla yapılan sayımlar sonucunda
tutulan temettuât defterlerinde eyalet, sancak, kaza, gibi iskân merkezlerine bağlı köyler ve
mahalleler ele alınarak hane reislerinin isimleri, senelik kazançları, arazisi, gayrimenkûlleri
ve bunların kıymeti gibi detaylı bilgiler barındırmaktadır.3
Temettü kelime anlamı olarak; kâr etmek anlamına gelen Arapça bir kelimedir. Temettüat ise; karlar,
kazançlar demektir. Detaylı bilgi için bkz: Ferit Devellioğlu, “Temettü-Temettüat”, Osmanlıca-Türkçe
Ansiklopedik Lügat, Aydın Kitabevi Yayınları, Ankara, 1996, s. 1073.
2
Süleyman Yükçü, Nur Fidancı, Umut Soysal, “Osmanlı Devleti’nde Temettuat Defterleri’nin Önemi ve
Vergisel Açıdan Değerlendirilmesi: Tire Kazası Örneği”, https://dergipark.org.tr/tr/download/articlefile/493221, s.170-199; Nüfus ve vergi oranları ile ilgili yapılan çalışmalar için bkz; Nurullah Nehir, “1845
Nüfus Sayımlarına Göre Erzurum Vilayeti Ova Karyesi nüfusu”, XII International Congress on Social
Sciences, Chine to Adriatic held in Afghanistan Faryab University, on October 23-24.2020; Nurullah Nehir,
“1847 Nüfus Sayımlarına Göre Erzurum Vilayeti’ndeki Han ve Dükkanlarda Bulunan Rum Nüfus”, XII
International Congress on Social Sciences, Chine to Adriatic held in Afghanistan Faryab University, on
October 23-24.2020; Kazım Kartal & Derya Ağcadağ, “1915 Nüfus Verilerine Göre Burdurun Demografik Ve
İktisadi Yapısı”, 1st Internatıonal Hazar Scıentıfıc Research Conference 18-20 September 2020 Baku,
AZERBAIJAN, s.438-450.
3
Metin Menekşe, XIX. Yüzyıl Ortalarında Seyitgazi Kazası Künbet Köyü'nün sosyal ve Ekonomik Yapısı
(9784 Numaralı Temettuât Defterine Göre), History Studies, Volume 7, Issue 1, Mart 2015, s. 95.
1
*
*
*
*
*
214
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Biz de 1845 yılında Hamid Sancağı kazalarından Tefenni kazasına bağlı Alakır çiftliğinin
sosyal ve ekonomik yapısını araştırdık. Çalışmamızda ana kaynak olarak Cumhurbaşkanlığı
Osmanlı Arşivi’ndeki 10572 numaralı Tefenni Temettuat defterini kullandık. Osmanlı
Devleti’nin vergi kaynaklarını ve mükelleflerini tespit amacıyla yapılan Temettuat
sayımları, 19. yüzyıl Osmanlı Devleti’nin sosyal ve ekonomik yapısı hakkında önemli
bilgiler vermektedir.
Tefenni Kazasının İdari Yapısı
Fransız gezgin Charles Texier’in, Küçük Asya adlı kitabında verdiği bilgiye göre Tefenni,
İranlıların Küçük Asya’yı istila etmelerinden daha önce kurulmuş bir kasabadır. MÖ. 800500 yılları arasında Perslerin, Etilerin, Yunanlıların ve Romalıların idaresinde yaşayan
Tefenni, Pisidya Krallığı’nın eski şehirlerinden biri olup o zamanki ismi Temizoniyom’du1
Daha sonraları Anadolu Selçukluları ve Hamitoğullarına bağlı bir köy olarak idare edilmiş
ve Müslümanlığın girmesi ile Temizoniyom adı Tefenni’ye çevrilmiştir. Osmanoğulları’nın
sınırlarını genişletmesi sonucu 1361 yılında Hamitoğulları’nın sınırlarına kadar gelmiştir.
Dönemin sultanı olan I. Murad Anadolu beylikleri ile dostane ilişkiler kurarak Rumeli’deki
hâkimiyetini
güçlendirmek
istemiştir.
Hamidoğlu
Kemaleddin
Hüseyin
Bey’de
Karamanoğullarının saldırıları sonucunda varlığını korumak için Germiyanoğluları ve
Osmanlı Devleti ile anlaşma yoluna gitmiştir. I. Murad Hüseyin Bey’den topraklarının bir
kısmını kendisine satmasını istedi. Hüseyin Bey teklifi kabul ederek 1374 yılında 80 bin
altına Beyşehir, Akşehir, Seydişehir, Yalvaç ve Karaağacı satmıştır. 1391 yılında ise
Hamidoğulları topraklarının tamamı Osmanlı Devletinin eline geçmiş olup Anadolu
Beylerbeyliği
merkezi
olan
Kütahya’ya
bağlanmıştır.
Ankara
savaşı
sırasında
Karamanoğulları Hamidoğulları topraklarını ele geçirmeye çalıştıysa da Osmanlı Devleti
1430 yılında tekrar bölgeye hükmettiler.2
Mustafa Ali Uysal, Salnamelere Göre Burdur (1868-1914), Libra Yay., Ocak 2020, s.99.
Şevket Bütün, “Temettuat Defterine Göre (1844) Burdur’un Sosyal ve Ekonomik Yapısı,” (Yüksek Lisans
Tezi), s.7.
1
2
*
*
*
*
*
215
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Tablo 1: XVI. Yüzyılda Hamid Sancağı İdari Birimleri 1
İdari Birim
1478
1522
1528
1568
Karaağaç Gölhisar
--------
Kaza
Kaza
Kaza
Gölhisar
Kaza
Kaza
Kaza
Kaza
İrle
Kaza
Kaza
Nahiye
Kaza
Burdur
Kaza
Kaza
Kaza
Kaza
Gönan
Kaza
Kaza
Kaza
Kaza
Keçiborlu
Nahiye
Kaza
Kaza
Kaza
Isparta
Kaza
Kaza
Kaza
Kaza
Eğirdir
Kaza
Kaza
Kaza
Kaza
Avşar
Nahiye
Kaza
Kaza
Kaza
Anamas
Nahiye
Nahiye
Nahiye
Nahiye
Kartas
Nahiye
Nahiye
Nahiye
Nahiye
Yıva
Nahiye
Nahiye
Nahiye
Nahiye
Ağlasun
Nahiye
Kaza
Kaza
Kaza
Arvalukübyan
Nahiye
------
------
------
Ağras
Nahiye
Nahiye
Nahiye
Nahiye
Yavice
------
Nahiye
Nahiye
Nahiye
Barla
Kaza
-------
Nahiye
Kaza
Yalvaç
Kaza
Kaza
Kaza
Kaza
Karağaç
Nahiye
Kaza
Nahiye
Nahiye
Uluborlu
Kaza
Kaza
Kaza
Kaza
Siroz ve Kemer
------
------
------
Nahiye
Hoyran
------
-----
--------
Kaza
Serkan Sarı, XVI. Yüzyılda Hamid Sancağı Yer Adları, (Yüksek Lisans Tezi), Dicle Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Diyarbakır 2000, s.29.
1
*
*
*
*
*
216
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Tablo da görüldüğü gibi Burdur, yapılan tahrirlerde Hamid sancağına bağlı bir kaza
statüsünde olduğu görülmektedir.1522 tarihli Hamid Sancağı mufassal tahrir defterine göre
Burdur kaza statüsünde bulunup nahiyeleri ise, Ağlasun Gölhisar, İncirli, Acıpayam, Siroz
ve nahiyeleri ve köyleri Burdur kazasına bağlıdır. XV, XVI, XVII. yüzyıllarda Tefenni Siroz
nahiyesine bağlı olduğunu düşünüyoruz. XVIII. yüzyıl öncesinde Tefenni idari yapısı ile
ilgili elimizde herhangi yeterli bilgi bulunmamaktadır. Ancak XVIII. yüzyılın ilk
dönemlerinde itibaren Hamid sancağına tabi siroz nahiyesine tabi olduğu arşiv belgelerinde
görmek mümkündür.1 1760 tarihinde Hamid sancağına bağlı karye konumunda olan
Tefenni, XIX. yüzyılın ilk dönemlerinden itibaren Hamid sancağına bağlı kaza statüsüne
yükselecektir.2
Tanzimat
döneminde
Kaza
statüsünün
devam
ettiği
görülmektedir.3Salnamelere göre 1867 yılına kadar Burdur livasına bağlı olan Tefenni bu
tarihten sonra Isparta Hamid sancağına bağlanmıştır. Daha sonra 1872 yılında da tekrar
Burdur livasına bağlanmıştır.4
Alakır Çiftliğinin Sosyal Yapısı
Nüfus
217
Tablo 1: Alakır Çiftliğinin ortalama nüfusu
Tefenni bağlı Hane Sayısı Nüfus
Alakır Çiftiği
13
55
İki hanede nüfus kaydedilmiştir. Dolayısıyla nüfus oranı hesaplanırken iki hane boş olduğu
için hesaplama dışı bırakılmıştır.
1
COA, C..DH. no:11463
COA, C..ML.. no:20783; COA, NFS.d.. no:3274.
3
COA, NFSD, no: 3241; COA, NFSD, no:3267.
4
Mustafa Ali Uysal, Salnamelere Göre Burdur (1868-1914), Libra Yay., Ocak 2020, s.99.
2
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Meslek Dalları
Meslek dallarına baktığımız da 7 hanenin ziraat mesleği ile iştigal ettiği ve 3 hanenin ise
hizmetçi olduğu görülmektedir. Bir hane de ise sabi olduğu için mesleğinin kaydedilmediği
görülmektedir. Elimizdeki bu bilgilere göre 13 hanelik Alakır çiftliğinin yarıdan fazlası çiftçi
olduğu görülmektedir.
Hayvancılık
13 hanelik Alakır çiftliğinde 9 hanede hayvan bulunmaktadır. Aşağıdaki tablo
dikkate alındığında toplam hayvan sayısı 69’dur. Alakır çiftliği hayvan çeşitliliği bakımdan
çok zengin sayılmaz. Küçükbaş hayvan olarak hiçbir hayvanın bulunmadığı görülmektedir.
Büyükbaş hayvan olarak öküz, camuş, boz inek, düğe, sağman inek, tosun, buzağı, boz
camuş görülmektedir. Binek-yük hayvan olarak da merkep, katır ve tay görülmektedir.
Binek-yük hayvanı boş kaydedilmeyen köy hanelerin hemen hemen hepsinde
bulunmaktadır. Yıllık geliri fazla olan hayvan ise binek hayvandır. En fazla bulunan hayvan
büyük baş hayvandır. 13 hanelik Alakır çiftliğinde toplam 69 adet hayvan bulunmaktadır.
Bunların toplam geliri 325 kuruştur. Hane başına ortalama düşen hayvan sayısı 5.3’tür. Hane
218
başına düşen ortalama gelir ise 25’tir.
Tablo 2: Alakır Çiftliğinde bulunan hayvanlar ve gelirleri
Büyük
Baş
3
11
9
8
8
6
--------3
4
3
Hane
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
*
Geliri
(Kuruş)
0
70
0
20
40
0
----------20
0
*
Küçükbaş
0
0
0
0
0
Gelir
(Kuruş)
0
0
0
0
0
--------------
---------------
*
*
Binek
hayvanlar
1
2
1
1
2
5
-----------1
1
*
Gelir
(Kuruş)
25
25
25
0
25
75
------------0
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Arazi Dağılımı ve Toprak Kullanımı
Tablo 3’e bakıldığında Alakır çiftliğinde 19. yüzyılın ortasında ekili olan arazi 415
dönümdür. Tefenni temettuat defterinde baktığımızda Alakır çiftliğinde gayrimezru yani
ekilmeyen arazi bulunmamaktadır. Başta mezru tarla olarak zikredilen tarlada buğday, arpa
yetiştirilmektedir. Mezru tarla dışında herhangi bir arazi türü görülmemiştir. Toplam da 415
dönümlük bir araziye sahip olan Alakır çiftliğinin toplam geliri ise 11621 kuruştur.
Tablo 3: Arazi Durumu
Hane
Kişi
Dönüm
Mezru tarla
sayısı
Başı
Dönüm Kuruş
elde
edilen
kuruş
1
1
40
926
23.15
2
1
50
1092
21.84
3
1
80
2124
26.55
4
1
60
1618
26.96
5
1
50
1467
29.34
6
1
60
1840
30.66
7
1
25
184
7.36
8
0
0
0
0
9
0
0
0
0
10
0
0
0
0
11
1
5
1035
207
12
1
5
549
109.8
13
1
40
786
19.65
415
11621
28
Toplam
*
*
*
219
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Vergiler
Aşar (Öşür), Sözlükte “onda bir” manasına gelen uşr kelimesinin Türkçeleşmiş şekli
olan öşür fıkıhta toprak ürünlerinden tahsil edilen zekâtı ifade eder tarımsal ürünlerden
merkezi yönetim tarafından alınan bir vergi türüdür.1 Tanzimat döneminde vergi ile ilgili
düzenlemeler, aşar vergisinin ve bunun yanı sıra cizye vergisi 2 ve ağnam3 vergisinin sistemli
bir şekilde toplanmasıyla başlanılmıştır. Aşar vergisi, Tanzimat’tan sonra vergi devlet adına
ve devlet tarafından görevlendirilmiş şahıslar aracılığıyla toplanıldığı gibi aynı zamanda
devlet tarafından denetim altına alınıp kontrol edilmiştir. Ancak devlet vergi toplama
sisteminde bir netice alamayacak ve tekrar iltizam4 usulüne dönmüştür. Ancak devletin bu
kararı almasında sadece gelirin azalması değil çıkarları zedelenen bazı grupların baskıları da
önemli etken olmuştur. Nitekim aşar vergisinin devlet mümessilleri aracılığıyla
toplanmasından vazgeçilip mültezimler yoluyla toplanması kararını almasıyla birlikte
mültezim görünümlü aşar ticaretini elin de toplayan bir eşraf sınıfı ortaya çıkmıştır. Bu sınıf,
murabahacı,5 tefeci olarak halkla devlet arasında aracı ve nihayet borçlandırma yolu ile
köylünün elindeki toprağını ucuza kapatarak toprak ağaları, toprak beyleri şeklini almıştır.
Bunun sonucunda ise toprak sistemi bozulacak ve çiftçi üretimden vazgeçecektir.6 Devletin
kuruluşundan yıkılışına kadar sürdürülmüş olan aşar, mülk araziden değil kuru mülkiyeti
Mehmet Erkal, “Öşür”, TDVİA, C.34, İstanbul 2007, s.97-100.
Cizye vergisi ile ilgili çalışmalar için bkz: Kazım Kartal, “Tanzimat Süresince Diyarbakır’ın Sosyal Ve
Ekonomik Yapısı Üzerine Bir Değerlendirme (1847/1848)”, Edit: Oktay Bozan & Hakan Asan vd.,
Tanzimat’tan Günümüze Diyarbakır, C.1, Manas Yay., Ankara 2019, s.191-225; Kazım Kartal, “1848/1849
(1264) Tarihli Cizye Defterine Göre Kayseri’deki Rum Ve Ermeni Nüfusun Sosyo-Ekonomik Yapısı”, Kesit
Akademi Dergisi, S.9, Eylül 2017, s. 446-468.; Kazım Kartal & Mustafa Ali Uysal, “Cizye Defterlerine Göre
19. Yüzyıl Ortalarında Diyarbakır’da Yaşayan Gayrimüslimlerin Demografik ve İktisadi Yapısı Üzerine Bir
Değerlendirme”, Edit: İbrahim Özcoşar, Ali Karakaş vd., Osmanlıdan Günümüze Diyarbakır, Ensar yay.,
İstanbul 2018, s.223-256; Kazım Kartal; “19. Yüzyıl Ortalarında İstanbul’da Bir Semt: Kuzguncuk”, Tidsad,
S.12, Eylül 2017, s. 381-395.
3
Osmanlı devletinde küçükbaş hayvandan alınan bir vergidir. Detaylı bilgi için bkz: Feridun Emecen,
“Ağnam”, TDVİA, C.1, İstanbul 1988, s.478-479.
4
Lüzûm kökünden gelen iltizâm; “gerekli sayma, üzerine alma, bir tarafı tutma” gibi anlamları
barındırmaktadır. Terim olarak “özel bir şahsın devlete ait herhangi bir vergi gelirini toplamayı belirli bir yıllık
bedel karşılığında üzerine alması” olarak açıklamak mümkündür. Bu görevi yerine getiren kişiye ise
mültezim adı verilmektedir. Detaylı bilgi için bkz; Mehmet Genç, “İltizam”, TDVİA, C.22, İstanbul 2000,
s.154-158.
5
Sözlük anlamı itibariyle “ticarî kazanç, artma, kâr” manasındaki ribh kökünden gelen ve “kazandırma, kâr
hakkı tanıma” anlamlarına gelen murâbaha terim olarak anlamına baktığımızda bir malın alış fiyatı veya
maliyeti üzerine belirli bir kâr oranı konarak satılmasıdır. Detaylı bilgi için bkz: İbrahim Kâfi Dönmez,
“Murâbaha”, TDVİA, C.31, İstanbul 2006, s.148-152.
6
Cüneyt Binatlı, “Aşar Üzerine Bir Deneme”, Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Dergisi, C.5,
S.1, Eskişehir 1969, s.304-315.
1
2
*
*
*
*
*
220
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
devlete tasarruf hakkı reayaya ait olan miri arazilerden alınmaktadır. Bu vergiyi gayri
müslimler de ödemişlerdir1. Alakır çiftliği temettuat defterinde buğday ve arpanın kilesi
değişiklikler görülmektedir. Tablo 4’de görüleceği gibi kile ve alınan vergi miktarları
haneden haneye farklılık arz etmektedir. Aşar vergisi buğday ve arpa oluşmaktadır. Tablo
4’e bakıldığında aşar vergisi 13 hane görülmesine rağmen diğerlerinin boş olması nedeniyle
9 hanenin ödediği vergidir ve miktarı 504 kuruştur.
Toplam vergi miktarlarına baktığımızda; Alakır Çiftliğinin birinci hanesindeki temettuatı
580 bunun 250 kuruşu ticaretten elde edilen gelirdir. İkinci hanesinde ki temettuatı 1070
olup bunun 723 ticaret temettuatıdır. Hane üç temettutaı 856, ticaret temettuatı 300 kuruştur.
Hane dördün temettuatı 724 ticaret ise 300 dür. Hane beşin temettuatı 706 ticaret 274 tür.
Hane altının toplam temettuatı 1345 olup ticaret temettuatı ise 350 dir. Hane 7 temettuatı 92
olarak kaydedilmiştir. Hane sekiz, dokuz ve on ise sadece çoban temettuatı 150 kuruş olarak
kaydedilmiştir. Hane on bir temettuatı 358, ticaret 100 hane on ikinin temettuatı 307, ticaret
150 ve hane on üçün temettuatı 396 ticaret temettuatı 200 olarak kaydedildiği görülmektedir.
Tablo 4: Alakır Çiftliğinde Zirai Ürünlerde Toplanan Aşar Vergisi Miktarları
Hane no
Buğday kile
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
Toplam
4
5
10
5.5
7
7.5
--------5
2
3
52
Buğdaydan
alınan vergi
32
40
80
44
52
60
--------40
16
24
388
Buğdaydan
alınan vergi
10
20
15
16
15
15
--------10
5
10
116
Arpa kile
2
4
3
3
3
3
--------2
1
2
23
Arzu Baykara Taşkaya, “1844 Tarihli Temettüat Kayıtlarına Göre Kütahya Sancağı’na Bağlı Şaphane
Köyü’nün Sosyal Ekonomik Yapısı”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, S. 35, Kütahya, 2013,
s. 247.
1
*
*
*
*
*
221
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
SONUÇ
Konya eyaleti Hamid Sancağı Tefenni Kazası’nın idarî taksimatı içerisinde yer alan Alakır
çiftliği 13 haneli bir çiftliktir. Çiftliğin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır.
Ekili arazisi olan Alakır çiftliği tahıl ürünleri üretilmektedir. Ancak bağ, bahçe ve meyve ile
ilgili herhangi bir bilgiye ulaşılmamıştır. Tahıl ürünleri olarak arpa ve buğday yetiştirilmiştir.
Hayvancılıkta ise büyükbaş ve binek-yük hayvanları görülmektedir. Hayvan çeşitliliği çok
yoktur. Gelir getiren en çok hayvan binek hayvandır. Binek-yük hayvanlardan köyde en çok
bulunan ise merkeptir. Hiçbir hanede meyve ağaçları ve bahçe rastlanılmamıştır. Alakır
çiftliğinde toplam verginin çoğunluğunu temettuat vergisi oluşturmaktadır. Temettuat
vergisi ise yıllık gelirden, meslekten, zuhurattan olmak üzere hane sahibinin durumuna göre
alınmıştır. Aşar vergisi ekilen tahıl ürünlerden alınmıştır.
222
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
KAYNAKÇA
A) Arşiv Belgeleri
COA,
ML.VRD.TMT.d., no: 10572
COA,
C..DH. no:11463
COA,
C..ML.. no:20783.
COA
NFS.d.. no:3274.
COA,
NFSD, no: 3241.
COA,
NFSD, no:3267.
B) Diğer Kaynaklar
BİNATLI Cüneyt, “Aşar Üzerine Bir Deneme”, Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler
Akademisi Dergisi, C.5, S.1, Eskişehir 1969, s.304-315.
BÜTÜN Şevket, “Temettuat Defterine Göre (1844) Burdur’un Sosyal ve Ekonomik Yapısı,”
Süleyman Demirel Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi), Isparta 2001.
DEVELİOĞLU Ferit , “Temettü-Temettüat”, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Aydın
Kitabevi Yayınları, Ankara, 1996, s. 1073.
DÖNMEZ İbrahim Kâfi, “Murâbaha”, TDVİA, C.31, İstanbul 2006, s.148-152.
EMECEN Feridun, “Ağnam”, TDVİA, C.1, İstanbul 1988, s.478-479.
ERKAL Mehmet, “Öşür”, TDVİA, C.34, İstanbul 2007, s.97-100.
GENÇ Mehmet, “İltizam”, TDVİA, C.22, İstanbul 2000, s.154-158.
KARTAL Kazım, “Tanzimat Süresince Diyarbakır’ın Sosyal Ve Ekonomik Yapısı Üzerine
Bir Değerlendirme (1847/1848)”, Edit: Oktay Bozan & Hakan Asan vd., Tanzimat’tan
Günümüze Diyarbakır, C.1, Manas Yay., Ankara 2019, s.191-225.
*
*
*
*
*
223
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
KARTAL Kazım, “1848/1849 (1264) Tarihli Cizye Defterine Göre Kayseri’deki Rum Ve
Ermeni Nüfusun Sosyo-Ekonomik Yapısı”, Kesit Akademi Dergisi, S.9, Eylül 2017, s. 446468.
KARTAL Kazım & Mustafa Ali Uysal, “Cizye Defterlerine Göre 19. Yüzyıl Ortalarında
Diyarbakır’da Yaşayan Gayrimüslimlerin Demografik ve İktisadi Yapısı Üzerine Bir
Değerlendirme”, Edit: İbrahim Özcoşar, Ali Karakaş vd., Osmanlıdan Günümüze
Diyarbakır, Ensar yay., İstanbul 2018, s.223-256.
KARTAL Kazım, “19. Yüzyıl Ortalarında İstanbul’da Bir Semt: Kuzguncuk”, Tidsad, S.12,
Eylül 2017, s. 381-395.
KARTAL Kazım & Derya Ağcadağ, “1915 Nüfus Verilerine Göre Burdurun Demografik
Ve İktisadi Yapısı”, 1st Internatıonal Hazar Scıentıfıc Research Conference 18-20
September 2020 Baku, AZERBAIJAN, s.438-450.
MENEKŞE Metin, XIX. Yüzyıl Ortalarında Seyitgazi Kazası Künbet Köyü'nün sosyal ve
Ekonomik Yapısı (9784 Numaralı Temettuât Defterine Göre), History Studies, Volume 7,
Issue 1, Mart 2015.
224
NEHİR Nurullah, “1845 Nüfus Sayımlarına Göre Erzurum Vilayeti Ova Karyesi nüfusu”,
XII International Congress on Social Sciences, Chine to Adriatic held in Afghanistan Faryab
University, on October 23-24.2020.
NEHİR Nurullah, “1847 Nüfus Sayımlarına Göre Erzurum Vilayeti’ndeki Han ve
Dükkânlarda Bulunan Rum Nüfus”, XII International Congress on Social Sciences, Chine
to Adriatic held in Afghanistan Faryab University, on October 23-24.2020.
SARI Serkan, XVI. Yüzyılda Hamid Sancağı Yer Adları, (Yüksek Lisans Tezi), Dicle
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Diyarbakır 2000, s.29.
TAŞKAYA Arzu Baykara, “1844 Tarihli Temettüat Kayıtlarına Göre Kütahya Sancağı’na
Bağlı Şaphane Köyü’nün Sosyal Ekonomik Yapısı”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal
Bilimler Dergisi, S. 35, Kütahya, 2013, s. 247.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
YÜKÇÜ Süleyman, Nur FİDANCI, Umut SOYSAL, “Osmanlı Devleti’nde Temettuat
Defterleri’nin Önemi ve Vergisel Açıdan Değerlendirilmesi: Tire Kazası Örneği”,
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/493221, s.170-199.
225
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
НАЦИОНАЛЬНО-КУЛЬТУРНАЯ СПЕЦИФИКА КОСМОНИМОВ В
ЛЕКСИКОГРАФИЧЕСКОМ АСПЕКТЕ ТЮРКСКИХ ЯЗЫКОВ
AMANGAZIEVA M.K.
MIROV M.O.
АННОТАЦИ
Рассматривается национально-культурная специфика космонимов тюркских языков.
Представлено
семантическое
и
когнитивное
описание
космонимов,
эксцерпированных из тюркских лексикографических источников. Космонимы
характеризуются как хранители культурных ценностей тюркоязычных народов.
Рассмотрены
национально-культурная
природа
космонимов,
система
мифологического мышления и их отражение в тюркских языках.
Ключевые слова:тюркизмы, лексикография, этимология, космонимы, тюркология
226
NATIONAL-CULTURAL SPECIFICITY OF COSMONIMES IN THE
LEXICOGRAPHIC ASPECT OF TURKISH LANGUAGES
Annotation
The national-cultural specificity of the cosmonyms of Turkic languages is considered. A
semantic and cognitive description of cosonyms excerpted from Turkic lexicographic
sources is presented. Cosmonyms are characterized as guardians of the cultural values of
Turkic-speaking peoples. The national-cultural nature of cosmonyms, the system of
mythological thinking and their reflection in the Turkic languages are considered.
Key words: Turkisms, lexicography, etymology, cosmonyms, Turkology;
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
АННОТАЦИ
Космонимы – названия космических объектов. Все названия космических
объектов
даны
с
Земли
и
отражали
земное.
Предметом
исследования
лингвокультурологии являются единицы языка, которые приобрели символическое,
эталонное, образно-метафорическое значение в культуре, и которые обобщают
результаты деятельности человеческого сознания, закрепленные в мифах, легендах,
ритуалах, обрядах, фольклорных и религиозных дискурсах и т.п. Именно такими
единицами являются, на наш взгляд, космонимы «солнце»/«луна», которые мы
избрали в качестве объекта исследования в настоящей работе. Для обозначения
указанных лексических единиц, в работе будет использоваться термин космонимы,
который является производным от термина космонимия- раздел ономастики,
исследующий названия внеземных объектов - и представляется более точным и
корректным.
Вопросами
космонимики
и
астронимики
занимались
такие
исследователи, как Ю.А. Карпенко, Н.Х. Максютова. Среди учёных-ономатологов
широко известны работы В.А. Никонова, который небезосновательно считал эти
классы онимов «ценным источником не только для лингвистических, но и для
исторических раздумий и разработок»[1].
Словарь тюркизмов Е.Н.Шиповой составлен на материалах русского и
тюркских языков, многочисленных исследований о тюркизмах русских и
иностранных авторов и является первым трудом в истории лексикографии в области
языкознании.Академик Научной Академии Республики Казахстан И.К. Кенесбаев
подчеркивает, что автором словаря тюркизмов, Е.Н. Шиповой, использованы все
возможные и доступные ей источники начиная с памятников древнерусской
письменности и данных засвидетельствованных художественной литературой, а
также устных, включая областную речь и просторечие. Таким образом ею
зарегистированно преобладающее большинство тюркских слов и космонимов,
представленный в диалектах русского языка (преимущественно в восточнорусском).
А ведь именно диалектная лексика впитала в себя и сохранила до нашего времени и
наибольшее количество тюркских слов» [2].
*
*
*
*
*
227
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Объект исследования – описание национально-культурной специфики
космонимов на материале тюркских языков и в том числе языковые единство
космонимов в тюркских языках.
Рассматривая
космонимов,
предпринимается
попытка
соположить
естественнонаучное ифилологическое знание на примере исследования конкретных
космонимов «кун//солнце» и «ай//луна» в тюркских языках.
Мы исходим из предположения, что указанные лексические единицы
изначально терминологичны, они выступают в качестве терминов в таких областях
научного знания как астрономия, физика, метеорология, соответственно, за ними
закреплена некоторая естественнонаучная информация, малая доля которой в виде
краткой справки включена в теоретическую часть статьи.
Природа космонимов описывается в русле новых лингвистических парадигм,
что позволяет синтезировать данные различных наук, в частности, антропологии,
психологии, философии, логики, мифологии, этнографии и т.д. Описание
исследуемых единиц в этом русле затрагивает одновременно сферу языка и
мышления, что дает возможность раскрыть их общие и, что особенно важно,
национально-специфические
свойства.
Внушительный
корпус
космонимов,
зафиксированных в лексикографических источниках, свидетельствует об их
значительной роли во взаимодействии человека с окружающим его миром, а научные
результаты исследования способствуют описанию когнитивной природы языковых
явлений и могут быть полезны в освещении ряда проблем этнолингвистики,
лингвокультурологии, психолингвистики, социолингвистики, лингвострановедения,
когнитивной лингвистики.
Поскольку данные лексические единицы обозначают уникальные объекты
окружающего мира, доступные непосредственному наблюдению и описанию, то они
также
являются
единицами
общенационального
языка
и
обладают
общеупотребительным номинативным значением. Кроме того, по нашей гипотезе, за
*
*
*
*
*
228
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ними одновременно должны быть закреплены некоторые образно-метафорические и
символические значения. Наличие в структуре значения указанных лексических
единиц образно-метафорического аспекта обусловлено тем, что колоссальное
влияние небесных светил на жизнь человека и всего живого очевидно, и было
замечено с древнейших времен, что привело к возникновению многочисленных
мифов и религиозных верований, на основе которых и сформировались образы и
символы, вошедшие в состав семантики космонимов «солнце»/«луна». Принимая во
внимание тот факт, что солнце и луна как объекты окружающего мира универсальны,
мы предполагаем, что связанные с ними образы и символы во многом сходны в
культурах
разных
народов,
и
должны
быть
идентичны
в
культурах
носителейтюркских языков. В.В.Радлов (Опыт словаря тюркских наречий. СПб., 1911.
– Т. 1-4. – 1478 с.) указывает: «В абаканских, алтайских и шорских богатырских
сказках образуются сложные имена героев и героинь со словом аі (луна), напр.: АйКан – Луна Хань; Ай сылдыр – Луна-Звезда; Ай –Канат – Луна-Крыло; Ай-Кун – ЛунаСолнце; Ай Мерген – Луна Стрелок; Ай Моко - Луна Силач; Ай Тас – Луна Камень; Ай
Толузу (Ай Далай) – Полная луна; Ак ай – Белая луна; Ай Арыг - Чистая Луна. [3].
Известный тюрколог В.А. Гордлевский приводит такую легенду про
космониму солнце: «Некогда солнце было красавицей девушкой, на которую все
засматривались. Солнцу наскучило в конце концов видеть вокруг себя надоедливых
ухаживателей, и оно, рассердившись, стало слепить глаза» [4].
Космонимы древни. Они отразили и сохранили следы былых представлений
человечества о мироздании; они могут многое рассказать о давнем укладе жизни, о
прежних передвижениях народов и ихсвязях.Как по-разному увидели различные
народы один и тот же космический объект, показывают названия Млечного пути.а у
большинства народов-соседей названия Млечного пути семантически однородны, для
одних он – Лыжный след, для других – Серебряная река, на кипчакском языке «кус
йолы», на башкирском языке «кошйули», на мордвинском «тырнажолы», «сабан
жолы», «сабаншынынжолы», на киргизском языке «сабаншыйолы», на узбекском
языке «омонйоли» на турецком «саман йоли», и т.д. С татарского и с башкирских
*
*
*
*
*
229
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
языков переводится как «путь диких гусей». Арабы называют «умму наджиум», что
обозначает как млечный путь, а туркемены – молоко белой майи, которое совподает
греческим словом галаксиос – молочный круг и на английском -mіlkyway.В тюркских
языках названия с тем же значением известны у казахов, киргизов, туркмен.
Обнаружилось поразительное единство от финнов Балтики до киргизов Тянь-Шаня,
которые нигде не соприкасались. Мы думаем, что далекие предки и тюркских, и
финно-угорских народов либо произошли от одного источника, либо в тесном
длительном контакте обитали рядом. На флангах расселения тех и других возобладали
идеи космонима из тех субстратных языков, на которые напластовались тюркские
(турецкий, азербайджанский, частично и другие приняли «ближневосточную» идею
«путь вора соломы») или финно-угорские (ханты и манси усвоили «сибирскую» идею
«лыжный след»).
По словам профессора Г.Б. Мадиева («Теория и практика
ономастики») мы видим, что народные названия были даны тем космическим
объектам, которые видны невооруженным глазам. Появление народных названии
относится к глубокой древности, когда люди должны были ориентироваться во
времени и пространстве посредством реалий окружающей действительности. На
помощь
приходили
небесные
объекты,
которые
получали
названия,
культурных
ценностей
соответствовавшие мировидению древнего человека» [5].
Космонимы
характеризуются
как
хранители
тюркоязычных народов. Космонимы и астронимы и раскрывающие их сущность
произведения устного народного творчества дают ценный материал для изучения
мировоззрения, фантазии, образного мышления человека и восприятия им
космических тел, поэтому выявление этих ономастических единиц по отдельным
языкам, их сравнительное изучение имеет большое научное значение для
дальнейшего развития космонимики.
Проанализированные словарные статьи, связанные с космонимами, позволяют
утверждать, что наиболее ценный материал представляют словари второй половины
ХІХ века, в которых сохранены видение мира древних тюрков, их обычаи и традиции.
Анализ языковых единств, образованных с космонимами «ай//луна», «кун//солнце» в
*
*
*
*
*
230
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
лексикографических источниках различных периодов позволяет говорить о
совпадении их семантики, но при этом более полное описание словарной статьи
отмечен нами в словарях второй половины ХІХ века.
Итак, среди проблем современной лексикографий важное место занимает
понимание слов, их толкование. Каждое слово при составлении лексикографических
источников оценивается как источник национально-культурной информации. Кроме
этого, словарные статьи с космонимами в лексикографических источниках второй
половины ХІХ века построены по правилам составления современных словарей, а
употребление космонимов в словарных статьях соответствует языковой норме. При
составлении словарной статьи авторы основывались на лингвистическом анализе
народной этимологии космонимов и сравнительно-историческом методе описания и
данные древних толковых, переводных, сравнительных словарей имеют огромное
значение для современного языка, а именно при уточнении значений и смысла ряда
слов современного языка.
231
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Используемые литературы
1. И.Б. Маслова, Ауде Фади. Космонимы и астронимы как ономастические единицы.
Материалы международной конференции, Москва,2011
2. Шипова Е.Н. Словарь тюркизмов в русском языке. – Алматы, 1954. –444 с.
3. Радлов В.В. Опыт словаря тюркских наречий. - СПб.,1911-Т. 1-4.1478 с.
4. Аронов К.Г. Этнолингвистическая природа народных космонимов в казахском
языке: Автореф. дис. канд. филол. наук. – Алматы, 1992.– 26 с.
5. Г.Б. Мадиева. Теория и практика ономастики
6. Аманжолов С. Вопросы диалектологии и истории казахского языка., – Алматы,
1997. – 452 с.
232
7. Сулейменова Э.Д. Понятие смысла в современной лингвистике. -Алматы: Мектеп,
1989. – 152 с.
8. Афанасьев А.Н. Мифы, поверья и суеверия славян. – М., 2002. – 729 с.
9. Щербак А.М. Сравнительная фонетика тюркских языков.– Ленинград. 1970. –203
с.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ҚЫПШАҚ ЭТНОНИМДЕРІНІҢ СЫРЫ
САБЫР М.Б.
ф.ғ.д., профессор
Батыс Қазақстан инновациялықтехнологиялық университеті
РЕЗЮМЕ
Сабыр Мурат Букенбаевич д.ф.н., профессор. г. Уральск, Западно Казахстанский
инновационно-технологический университет.
В статье проанализировано появление кипчаков на исторической арене. Также
акцентируется внимание на том, что казахи являются продолжателями древних
кипчаков и проведен всесторонний анализ этнонимов, относящихся к кипчакам.
Ученым предложены выводы по этимологии этнонима «кипчак».
Ключевые слова: кипчак, куман, кипчаковедение, казахи, этноним.
ABSTRACT
Sabyr Murat Bukenbayevich Doctor of Philology, professor. West Kazakhstan innovative
ahd technolodical university
In this article is analyzed the first appearance of Kypchaks on historical scene. Also
emphasized that Kazakhs are continuers of Kypchaks and detailed analysis of ethnonyms
which concerned to Kypchaks is analyzed. Scholar suggests conclusions concerning
etymology of ethnonym “kypchak”.
Key words: Kypchak, Kuman, study of Kypchaks, Kazakhs, ethonyms.
*
*
*
*
*
233
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
АННОТАЦИЯ
Мақалада қыпшақтардың тарих сахнасында пайда болу жолдары талданған.
Сонымен қатар қазақтардың байырғы қыпшақтардың заңды жалғасы, мұрагері
екендігі жан-жақты ашылған. Қыпшақтарға қатысты тарихтың ұзын жолында
айтылатын этнонимдердің этимологиясы туралы тың тұжырымдар ұсынылған.
Кілт сөздер: қыпшақ, куман, қыпшақтану, қазақтар, этноним.
Қазақстан тәуелсіздік алған жылдардан бастап, түркітану ғылымында бүгінгі
қазақтардың көне қыпшақтардың заңды жалғасы, мұрагері екені нақты айтыла бастады.
Қыпшақтар қайдан шықты, қайда барды, қандай територияларды жайлады, байырғы
қыпшақтардың ізін бүгін қай қиырдан іздейміз деген күрделі сұрақтарға тың
тұжырымдар ұсынылды. Белгілі тарихшы Мурад Аджи былай деп жазды: “Кыпчак – это
имя одного из древнейших тюркских родов. Возможно, он когда-то первым отселился с
Алтая, и других переселенцев стали называть его именем” [1,83-84]. Бұдан әрі ғалым
тарихтағы халықтардың ұлы қоныс аударуының көш басында қыпшақтар болғанын айта
келіп: “…Тогда, то есть к концу V века, кипчаки заселили пол Европы и всю
Центральную Азию. Тюркская речь заглушала на Евразийском континенте любую
другую. Тюрки были самым многочисленным народом мира… Один народ дал жизнь
десятком других народов”,-дейді [2,165]. Міне, осы қыпшақтар половцы, кумандар атала
жүріп мың жылдан астам уақыт тарихта белгілі болған. “Қыпшақ” сөзі ең алғаш Селенгі
өзенінің бойында тасқа қашалып бедерленген. Элетміш Күл Білге қағанның (747-757)
басына қойылған құлпытаста былай жазылған: “түрк кыбчак еліг йыл ол дурмысың
(когда
тюрки-кыбчаки
властвовали
над
нами
пятьдесят
лет)[3,24].
Араб
зерттеушілерінің еңбектеріне үңілсек қыпшақтар ІХ ғасырдан белгілі болған[4,28].
Сонымен қатар ІХ-Х ғасырларда тарих сахнасында оғыздардың да үлкен орны болды.
Олар Солтүстік Каспий, Сырдарияның төменгі ағысы, Арал теңізі маңайын жайлады.
Бірақ ХІ ғасырдағы қыпшақ тайпаларының өсіп, өркендеп, билік басына келуі
оғыздарды ығыстырып, басқа да түрлі тайпалардың қыпшақ одағына сіңіп, ортақ
қыпшақ тілінде сөйлеуіне мәжбүр қылды. С.Г.Агаджанов былай дейді: “В конце Хпервой половине ХІ в. в политических рамках державы сырдарьинских ябгу происходит
*
*
*
*
*
234
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
интенсивный процесс формирования огузской народности, он стимулировался распадом
старых
кровнородственных
связей,
образованиям
новых
территориально-
хозяйственных объединений и становлением раннефеодальных отношений. Однако
данный процесс не получили своего завершения и был прерван гибелью огузского
государства в середине ХІ в. в результате кипчакского движения [5,36].
Басында Қимақ қағанатының құрамында өмір сүріп, кейін дара тайпа болып бөлінген
[6,53] қыпшақтар ХІ ғасырдан бастап Ә.Құрышжановтың сөзімен айтқанда “тарих
сахнасының авансценасына” шығады. Орта ғасырлық қыпшақтар тарихын арнайы
зерттеген С.М.Ақынжанов: “әр түрлі тарихи деректерге қарағанда, Қазақстан даласының
солтүстік аймақтарында ХІ-ХІІ ғасырларда түркі тайпаларының басында хан билігі бар
қыпшақтар конфедерациясы қалыптасты” - деп тұжырымдады [7,205]. Қыпшақтар ұлан
байтақ территорияны игеріп Балқаш көлінің жағалауларындағы жазық далалардан
бастап Солтүстік Кавказ таулары мен Қырым қырқаларына дейінгі аралықты мекендеді.
Мафазат әл-гузз (оғыздар даласы) атауының орнына Дешті-қыпшақ (қыпшақтар даласы)
атауы пайда болды. Қыпшақ одағына кірген түркі тайпалары қыпшақтанып, олардың
тілдері қыпшақ тілінің ығында қалып, қыпшақ тілі тұтас мемлекеттік, тіпті халықаралық
тіл деңгейіне көтерілді. Қыпшақ тайпалары Қытай қорғанынан бастап Шығыс
Түркістан, Алтай таулары, Орта Азия, Еділ аймағы, Алтын Орда, одан әрі Европаға дейін
тарады. Кейін монғол үстемдігі кезінде құрылған Алтын Орда қыпшақтардың негізгі
отаны болды. Бұл жерде М. Аджидің “Дешт-и-кипчак при новом монголском правителе
получил и новое имя – Золотая Орда, …которая, как это ни парадоксально, целиком и
полностью держалась на кипчаках” деген сөзінің маңызы зор[1,102].
Алтын Орда мемлекеті дүниежүзілік тарихта, әлемдік мәдениетте өзіндік орны бар
іргелі де қуатты мемлекет еді. Бұл солтүстік-шығыста Бұлғар облысы, Еділдің орта және
төменгі жағалауын, оңтүстікте Қырым, Кавказдың Дербентке дейінгі, тіпті одан да арғы
далаларды, шығыста батыс Сібір мен Сырдарияның төменгі жағалауын алып жатқан кең
байтақ ел болатын. Әуелде Жошы ұлысы ретінде дүниеге келген Алтын Орда Бату хан
(1227-1255), кейін Берке хан (1257-1266) тұсында дәуірлеп, Мөңке Темір хан (12661280), Өзбек хан (1312-1342) мен Жәнібек хан (1342-1357) тұсында Еуразияның
*
*
*
*
*
235
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
кеңжазира даласында билік құрған қаһарлы мемлекетке айналды. Алтын Орданың
нағыз гүлденген кезеңі – Берке хан мен Өзбек ханның билік жүргізген дәуірі. Берке
ханның ислам дінін қабылдауы мемлекеттің дамуына игі әсер етті. Беркенің сарайына
мемлекеттің төрт бұрышынан ғалымдар, ақындар, суретшілер келе бастайды. Қала
мәдениеті өркендейді. Бұл жайында Э.Н.Наджип былай деп жазды: “Арабские и
персидские историки, побывавшие в Золотой Орды сообщают о многих ученых,
писателях, богословах и поэтах, которые жили на территории Золотой Орды, занимались
научной и литературной деятельностью. Ныне обнаруженные памятники материальной
и духовной культуры Золотой Орды подтверждают высокую культуру вес центрах”
[8,І,29]. ХІV ғасырдың бірінші жартысында бүкіл елге мұсылман діні кеңінен жайылды.
Өзбек хан қалалар, мешіттер, медреселер салуға көңіл бөлді. Алтын Орда сауда жолында
орналасқан
ең
мәдениетті
мемлекетке
айналды.
Алтын
Орда
мемлекетінің
территориясын мекендеген халықтардың этникалық құрамы туралы әр түрлі мәліметтер
бар. Түркітанушы П.М.Мелиоранский “Араб филолог о турецком языке” деген
еңбегінде: “Золотая Орда состояла из смеси различных турецких и монгольских племен”
деп көрсеткен [9,13]. Белгілі ғалым Ә.Құрышжанов тарихи деректерге сүйене отырып,
Алтын Орда халқының дені қыпшақ рулары болған деген қорытындыға келеді. Сол
қыпшақтар қазақ халқының жеке этникалық топ болып қалыптасып, дербес ұлт ретінде
тарих дастарханынан өзіне лайық орын алуына, сондай-ақ қарақалпақ, башқұрт, татар,
ноғай, қырым татарлары, қарашай, балқар, құмық, қарайым, алтай, қырғыз
халықтарының ұлт болып қалыптасуына игі ықпалын тигізді.
Түркітануда қыпшақтарға қатысты этнонимдер де күрделі мәселе. Қыпшақ, кун,
половец, куман атаулары жөнінде ғалымдар әр түрлі пікірлер білдірген. Орыс
тарихшысы П.В.Голубовский 1884 жылы «кумане-кипчаки-половцы есть один и тот же
народ» деп кесіп айтқан еді [10,45]. Әрине Еуропа мен Византияда половецтердің гөрі
кумандарды жақсы білді, ал шығыста, әсіресе Қытайда половецтер мен кумандардан гөрі
қыпшақтарды жақсы білген. Осындай деректерге сүйене келіп, Ю.А.Евстигнеев
«кыпчаки, половцы, куманы и куны –это разные по исходной территории, наречию (хотя
и одного – древнетюрксого - языка) и самопазнанию племена (этносы)»,-деп қорытынды
жасады. Бұл этнонимдер тарихтың әр кезеңінде белгілі болып тұрған. Ең көнесі қыпшақ
*
*
*
*
*
236
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
атауы. VІІІ ғасырдан бергі кезеңдерде исламдық тарихи пен жағырапиялық
әдебиеттерде қолданылған. 1240 жылдары Моғол мәтіндерінде кездеседі. Моғолдар
түркілерден алған болуы керек. ХІІІ ғасырдан бергі кезеңдерде Қытай жазбаларында
ұшырасады. Қытайларға моғолдардан көшуі мүмкін. Ал куман атауы шамамен 1080
жылдардан бастап Византия жазбаларында қолданылған. Сонымен қатар кун сөзі де
тарихта жиі кездеседі. Бұл атау мажарлардың половецтер үшін 1086 жылдардан бергі
кезеңдерде қолданған сөзі.
Кундар тоғыз-оғыз конфедерациясында құрметті орын алған көне түркі тайпасы. 840
жылдары Ұйғыр қағанаты құлағаннан кейін Монғолияның шығысына қоныс аударып,
қидандардың ықпалына ұшырайды. Кейін қидандардан ығысып кайлардың жеріне
барады. 1029 жылы әл-Бируни енисей қырғыздарымен қатар атап өтеді. «Игор полкі
туралы
сөз»
жырында
кундар
хинови
деп
Кун/хун
аталады.
этноимінің
кын/хин/хинове болып өзгеруі Х-ХІV ғасырларда Ежелгі Русьте майда теңгелер кун
деп аталған себепті болуы мүмкін. Кун сөзі байырғы ғун//хун атауларының сарқыншағы
болу керек.
237
Куман атауына келер болсақ, қазіргі зерттеушілер кумандарды половецтар деп, ал
куман этнонимін кун сөзінің бір варианты деп қарайды. Куман сөзін бәз-бір
зерттеушілер кума//куба, яғни құба сөзімен салыстырып, қызыл мен сарының
ортасындағы бір реңк деп болжайды. Сонымен қатар куман «су толтырылған ыдыс».
Куман сөзін құмар сөзімен қатар қойып, кума//құма түбірлері «қайнаған» деген мәнді
береді, құмар «есі кетіп қызығу, әуейі болу» мәнін берсе, ал куман (-ан көне сөз
тудырушы жұрнақ) «күш-қуатын бойына жинаған, қызу қанды» деген мағынаны береді
деп жориды(Дастан Ельдесов. Этнонимы «куман» и «кыпчак» появились из магии
слова).
Половцы сөзінің шығу тегі жайында әр түрлі пікірлер бар. Дәстүрлі пікірдің бірі бұл
сөз көне орыс тіліндегі половь «сары» сөзіне шыққан. Половецтер сары-қыпшақтардың
ұрпағы, олар сары шашты болған да, кейін монғол тайпаларымен араласып қара шашты,
қой көзді түрге енген деген пікір бар. Сонымен қатар половцы, олар далалықтар
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
«жителей поля» деген де тұжырым бар. Тіпті «половцы» сөзі лов/ловы «охота» (шын
мәнінде адам аулаушылар) түбірінен шыққан деген пікірлер ғылыми әдебиеттерде орын
алған. Орыс дереккөздерінде Дешті Қыпшақ даласы Поле Половецкое деп аталады.
Сондықтан біздің ойымызша, половцылар «далалықтар, жителей поля» деген тұжырым
бір табан шындыққа жақын шығар.
Ең қөне сөз қыпшақ этнонимінің шығу тегі туралы ғылымда біршама пікірлер,
халықтық этимологиялар бар. Әбілғазы баһадүр ханның «Түрікмен шежіресі» деген
еңбегінде мынадай мәлімет бар: «Үлкен падишаһларының әдеті – ұзақ соғысқа барғанда
әйелдерін алып жүретін, нөкерлерінің кейбіреулері алып баратын. Оғыз ханның бір бегі
әйелін алып барып еді, өзі осы ұрыста өлді, қатыны құтылып, екі судың арасында
ханның соңынан жетті. Жүкті еді, толғағы ұстады. Күн суық еді, киерге киім жоқ еді, бір
шірік ағаш ішінде ұл туды. Мұны ханға мәлім қылды, сонда хан «Мұның әкесі біздің
алдымызда өлді, енді қамқоры жоқ», -деп өзіне ұл қылды. Атын Қыпшақ қойды. Көне
түрк елінде іші қуыс ағашты «қыпшақ» дейді. Себебі ол ағаш ішінде туылды деп атын
Қыпшақ қойды. Осы кезде іші қуыс ағашты «шыпшақ» дейді. Қара халықтың тілі
келмегендіктен «каф»-ты «шын» деп айтып, сол «қыпшақ» «шыпшық» деп айтылды»
(«Жалын» журналы, 16-бет, № 2, 1991).
Шәкәрім қажы да «қыпшақ» атауының мән-мағынасы жөнінде былай дейді : «Бұл
қаңлыдан бөлініп елсіз бос жерге кеткендіктен қыпшақ атанған. Мағынасы «бос, шөл,
елсіз» деген сөз. Шыңғыс ханнан көп бұрын Еділ-Жайық маңына барып, бір патшалы
жұрт болып тұрғанда, Жошы хан алып қаратқан. Солардың атымен ол жақ Дешті
Қыпшақ атанған» [11].
Парсы тарихшысы Рәшид әд-дин «Жамиғ-ат-тауарих» («Жылнамалар жинағы») атты
еңбегінде қыпшақ атауы кобук сөзінен шыққан, бұл сөз түрк тілінде «өзегі шіріген
ағаш» деген мағына береді деген пікір айтты [12]. «Қыпшақ» атауының этимологиясы
жөнінде қазақтың қиялы жүйрік, өр ақыны Олжас Сүлейменов тың пікір ұсынды:
«Қыпшақ таңбасы-тік қос сызық. Қазіргі атауы- «қос әліп» (араб әліпбиінің алғашқы әрпі
«әлпі» тік сызықпен бейнелейді). Араб жазуы қабылданғанға дейін таңбаның басқаша
*
*
*
*
*
238
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
аталуында күмән жоқ. «Қыпшақ» атауында сол қос тік сызық таңба сақталмады ма екенау? «Саз кітапша» («Глиняная книга») деген еңбегімде «ікі-пчак» (екі пышақ) қыпшақ
атауының негізі болмас па деген пікір айтқан едім. Олай болмасына кім кепіл? «Екі тік
сызық» таңбасының бір уақыттарда ікі-пчак (екі-пышық) болып аталып, осы тіркес сөз
тұтас құбылысқа айналу барысында қыпшақ атауы болып қалыптасуы мүмкін[13, 153].
Байбота Серікбайұлы Қошым-Ноғай бұл пікірге қисынды күмән келтіреді: «қыпшақ»
атауының 8 ғасырдағы сынтаста таңбаланған «қыбчқ» тұлғасы «к» әріпінен басталуы
керек еді ғой. Өйткені жіңішке дыбысты «ікі» (іккі) сөзінің жуан дыбысты «бычақ»
(пышақ) сөзімен бірігіп, сингармонизм заңына сәйкес үндесіп кетуі үшін біршама уақыт
та керек [14].
Көне түркі замандарында сөз бір-екі буынды болғаны рас. Қыб/қып және қап
түбірлерін бір қатарға қоюға болады. Себебі дауысты дыбыстар әр түрлі оқылуы мүмкін.
Әйгілі Махмұд Қашқаридың «Диуани лұғат-әт-түрк» атты еңбегінде көне түрік тіліндегі
«қап» сөзінің «жатыр» (әйелдердің жатыры) деген мағынасы келтірілген. Сондай-ақ
бұл сөз ауыспалы мағынада «бауыр,бірге туған» («жатырлас») деген мәнде де
қолданылған[15]. Түрік халықтары кім көргенді «бауыр, бірге туған-жатырлас,
қарындас» деп айтпайтыны анық. Оның үстіне қазіргі қазақ тіліндегі бір әке, бір
шешеден туған деген ұғымды беретін «қабы менен сабы бір» тұрақты сөз тіркесі бар.
Осы деректерге сүйене отырып, Байбота Серікбайұлы Қошым-Ноғай «қыпшақ» атауы
«жатырлас ағайын», «бірге туған бауыр» дейтін ұғымды береді дейді[14]. Қиялы
ұшқыр, қара сөздің қадірін, түп-тамырын жақсы білетін Байбота Серікбайұлының
бұл құнды пікірі түркітануға қосылған үлес десе болады. Бұл жерде қыпшақ сөзінің
алғашқы буын қып//қап-ты есім сөз ретінде танып тұрғаны белгілі. Есім екені де рас.
Бірақ тарихи грамматикада есім бірінші ме, әлде етістік бірінші ме деген даулы мәселе
бар. Алғашқы түбірлер негізінде синкретті болған. Яғни әрі етістік, әрі есім. Оның іздері
қазақ тілінде әлі де бар. Мысалы көш (Қыз Жібектің көші) және көш (ет.); той (үйлену
тойы) немесе той (ет.) т.б. Сондықтан ежелгі қып//қап түбірлерінің бойынан етістік
іздеуге құқылымыз. Шәкәрім қажы айтқан «Тіршілік басы-қозғалыс» пәлсәпасы ақиқат.
Дүние қимылдан, әрекеттен басталады. «Қазақ тілінің түсіндірме сөздігінде» қыбыр
сөзі «қимыл, әрекет, қозғалыс» мағынасында деп ұғындырылады. Қыбыр сөзінің түп-
*
*
*
*
*
239
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
төркініне үңілер болсақ, түпкі түбірі қыб екендігіне көзіміз жете түседі. Ал «ыр»
жұрнағы көне түркі тілінде жиі және әртарапты (әмбебап,универсал) қолданылған *ур
етістігінен қалған реликт екендігі тағы да аян[16]. Сонда қыбыр (қыб-ыр) да, қыпшақ
(қып-шақ) та бір етістік түбірден туындап тұрған есім сөздер. -ыр, -шақ зат есім
тудыратын жұрнақтар. Сонымен табиғи түйсікпен болжасақ қыпшақ
сөзінің
этимологиясы «қозғалғыш, жүргіш, жүйрік, шапшаң, жаулағыш, тез, жылдам» болуы
әбден мүмкін. Осындай қасиеттерге ие жарау атты қыпшақтар аз уақытта күллі Еуразия
даласын жайлап, олар салған дүбір дүниенің төрт бұрышына естіліп жатты.
Пайдаланылған әдебиеттер:
1.Аджи М. Полынь Половецкого поля. —М.: Новости, 2000.
2.Аджи М. Кипчаки. Древняя история тюрков и Великой степи. —М.: Новости, 1999.
240
3.Малов С. Е. Памятники древнетюркской письменности Монголии и Киргизии. —
М.-Л.: Изд. АН СССР, 1995.
4.Кумеков Б.Е. Арабские и персидские источники по историй кыпчаков VІІІ-XІV
в.в. —Алма-Ата: Наука, 1987.
5.Агаджанов С.Т. К этнической истории огузов Средней Азии и Казахстана //
Проблемы современной тюркологии. —Алма-Ата, 1980. —С. 35-37.
6.Кляшторный С.Т. Кыпчаки в рунических памятниках // Сб. Тюркология. —Л.:
Наука, 1986. —С. 53-60.
7.Ахинжанов С.М. Кыпчаки в истории средневекого Казахстана. —Алматы: Гылым,
1995.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
8.Наджип Э.Н. Тюркоязычный памятник XІV века “Гулистан” Сейфа Сараи и его
язык. – Алматы: Наука, 1975. —Ч. 1.
9.Мелиоранский П.М. Араб филолог о турецком языке. —СПб., 1900.
10.Голубовский П.В.Печенеги, торки и половцы. Русь и Степь до нашествия татар.
М.,2011.
11.Ш.Құдайбердіұлы, «Түрік, қырғыз-қазақ Һәм хандар шежіресі», 35 –бет.Алматы,
«Қазақстан және Сана»,1991.
12.Рашид ад-дин, «сборник летописей», т.1,кн.1,стр.84. Москва-Ленинград, 1952.
13.О.Сүлейменов, «Аз и Я», 153-бет.Алматы , «Еңбек» сауда-саттық үйі,1992.
14. Байбота Серікбайұлы ҚОШЫМ-НОҒАЙ. Қос әліп таңбалы қыпшақ//Ана тілі,
1997 жыл, №18, 1-мамыр.
241
15. М.Қашқари, «Түбі бір түрк тілі»,159-бет. Алматы, «Ана тілі»,1993.
16. Б.Сағындықұлы, «Қазақ тілі лексикасы дамуының этимологиялық негіздері», 109бет.Алматы, «Санат»,199
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
АБАЙ ҚАРАСӨЗДЕРІНДЕГІ ЭТНОМӘДЕНИ АҚПАРАТТЫ ОҚЫТУДЫҢ
МАҢЫЗЫ
ABAİ'NİN KONUŞMALARINDA ETNOKÜLTÜREL BİLGİ ÖĞRETİMİNİN
ÖNEMİ
Б.Т.ПАНЗАБЕК
Қазақ ұлттық қыздар педагогикалық университеті
ÖZET
Abayın konuşmaları, kazak halkının ulusal değerlerinden biridir. Makalede, Abay'ın
konuşmalar eğitiminin ilerleyişi ile ilgilidir. Şairin eserlerinin çalışmasında sorunlu sorular
analiz edilir, öneriler getirilir. "Abay'ın mirası-geleceğin mirası" kavramların kapsamını
genişletiyor.
Anahtar Kelimeler: konuşmalar, etnokültürel bilgiler, yöntemler, teknolojiler, ulusal değerler,
analiz.
242
THE IMPORTANCE OF TEACHING ETHNOCULTURAL INFORMATION IN
ABAI'S SPEECHES
ABSTRACT
Abay’s speeches is one of the national values of the Kazakh people. The article deals with
the study of Abay’s speeches. The article analyzes problematic issues in the study of the poet's
works, and offers suggestions. "Abay's legacy – the legacy of the future" expands the range of
concepts.
Key words: Speeches, ethnocultural information, methods, technologies, national values,
analysis
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
АБАЙ ҚАРАСӨЗДЕРІНДЕГІ ЭТНОМӘДЕНИ АҚПАРАТТЫ ОҚЫТУДЫҢ
МАҢЫЗЫ
Аңдатпа:
Абай қарасөздері – қазақтың ұлттық құндылықтарының бірі. Мақалада Абай
қарасөздерін оқыту барысы сөз болады. Ақын шығармаларын оқытудағы күрделі
мәселелерге талдау жасалады, ұсыныстар айтылады. «Абай мұрасы – болашақ
аманаты» деген ұғым аясын кеңейтеді.
Түйін сөздер: Қарасөздер, этномәдени ақпарат, әдістер, технологиялар, ұлттық
құндылықтар, талдау
Абайды танып келеміз, тану үстіндеміз, тани береміз. Бірақ, қалай танып келеміз?
Болашақ ұрпағымызға берер аманатымызды қалай сақтаудамыз? Білім беру
саласында қалай оқытып жүрміз деген сан сауал келеді. Оқытудың бір парасы – Абай
қарасөздеріндегі этномәдени ақпаратты студенттерге оқыту барысы.
Абай өлеңдерінде, қарасөздерінде, поэмаларында, аудармаларында жүйелі
байланыс бар. Кездейсоқ өлең болсын деп тұрған бірде-бір ұғым немесе сөз жоқ.
Абайда өлең, қарасөз, аудармаларында этномәдени ақпарат бір-бірімен тығызбайланысты. Бір организмнің бөлшектері секілді, бірінсіз-бірі болмайды, белгілі
жүйемен, реттілік, байланыспен жазылған. Себебі, Абайдың кез-келген шығармасы
жүйе, реттілік, басы артық сөз жоқ, асқан эстетикалық көркемдік пен терең білімге
құрылған.
Абай қарасөздері өлеңдерінің қарасөзбен айтылған түсіндірмесі деуге болады.
Абай қарасөздерін өлеңдерімен бірге оқыту керек. Өйткені, «Өлең – сөздің патшасы,
сөз сарасы» дегеніндей , жұп-жұмыр келуі керек себепті, өлеңнің өзінің формалық
ерекшелігіне байланысты метафора, бейнелі образды түрде, өлшемге салып айту
керек болғандықтан. Өлең «жұп-жұмыр» келуі үшін айналасы, философиялық
ойларды, күрделі мәселелерді таратып айтуға форма жағынан мүмкіндік бермейтін
*
*
*
*
*
243
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
болғандықтан, қарасөздерінде тарқатып айтады. Абай өлеңдері өте жоғарғы
эстетикалық талғам, образдылықпен, аз сөзге көп мағына сыйдырғандықтан
қарасөздерінде өлеңдегі көркем ойды кеңінен тарқатып айтады. Абайдың өлеңдері
мен қарасөздері арасында идеялық, мазмұндық, мәтіндік тығыз байланыс бар. Абай
қарасөздері мен өлеңдері арасында тығыз мазмұндық, идеялық, тақырыптық
байланыс бар. Мәселен,
«Расы жоқ сөзінің,
Ырысы жоқ өзінің,
Өңкей жалған мақтанмен
Шынның бетін бояйды».
«Бос мақтанға салынып,
Бекер көкірек керуге.
Қызмет қылма оязға,
244
Жанбай жатып сөнуге».
«Әркім жүр алар жердің ебін қамдап.
Мақтан қуған, малқұмар нені ұға алсын»
«Терең ой, терең ғылым іздемейді,
Өтірік пен өсекті жүндей сабап».
«Кейбір жігіт жүреді мақтан күйлеп,
Сыртқа пысық келеді, көзге сынық».
«Пайданы көрсең бас ұрып,
Мақтанды іздеп, қайғы алма.»
«Өзіңді сенгіштікпен әуре етпе,
Құмарпаз боп мақтанды қуып кетпе».
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
«Мықтымын деп мақтанба, ақыл білсең,
Мықты болсаң, өзіңнің нәпсіңді жең», деген өлеңдеріндегі «мақтан» туралы ақынның ойлары 30-қарасөзінде қарасөздің
жанрлық мүмкіндігін кеңінен түсіндіреді. Мақтан туралы өлеңдерін салыстыру
арқылы ұлттық характерді ашу барысында этномәдени ақпараттың тығыз
байланыстылығын көреміз. Себебі, Абайдың өлеңдеріндегі «теп-тегіс жұмыр келсін
айналасы» дегеніндей өлеңдерінде терең ойды, қарасөздерінде тарқатып айтады. Оны
30-қарасөзінде ашады: «қырт мақтан» деген мақтан бар. Ол ар, есті білмейді, намысты
білмейді, кең толғау, үлкен ой жоқ, не балуандығы жоқ, не батырлығы жоқ, не
адамдығы жоқ, не ақылдылығы, арлылығы жоқ. «Ұялмас бетке талмас жақ береді»
деп, көп былжыраған арсыз, ұятсыздың бірі дағы[1, Б.35-36]. Біз тек Абай өлеңдері
мен қарасөздеріндегі этномәдени байланысты көрсету үшін бір ғана мақтан
тақырыбын сөз еттік. Абай қарасөздеріндегі «этномәдени» ақпараттың жүйелілігін,
терең мағыналылығын, тәрбиелік мәнін ашып көрсетуіміз керек. Себебі, өлеңнің
форма мүмкіндігінің шектеулілігіне байланысты ақынның қарасөздері шындығында
ақпаратты кеңінен тарқатып, түсірдіруге мүмкіндік беретін жанр.
Абай қарасөздері көптеген зерттеу еңбектерге өзек болып, көптеген ғалымдар
өзіндік зерттеу жүргізгені белгілі. Алғашқылардың бірі болып пікір білдірген
А.Байтұрсынұлының: «1903 жылы қолыма Абай сөздері жазылған дәптер түсті. Оқып
қарасам, басқа ақындардың сөзіндей емес. Олар сөзінен басқалығы сонша, әуелгі
кезде жатырқап, көпке дейін тосаңсып отырасың. Сөзі аз, мағынасы көп, терең. Бұрын
естімеген адамға шапшаң оқып шықсаң, азына түсініп, көбінің мағынасына жете
алмай қалады. Кей сөздерін ойланып дағдыланған адамдар болмаса, мың қайтара
оқыса да түсіне алмайды. Не мағынада айтылғанын біреу баяндап ұқтырғанда ғана
біледі. Сондықтан Абай сөздері жалпы адамның түсінуіне ауыр екені рас. Бірақ ол
ауырлық – Абайдың айта алмағанынан болған кемшілік емес, оқушылардың
түсінерлік дәрежеге жете алмағанынан болатын кемшілік»[2.Б.154-155], - дегені
маңызын жойған жоқ.
*
*
*
*
*
245
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Ақын қарасөздерінің зерттеулер хронологиясы әрине М.Әуезовтен басталады,
ғалым қарасөздердің жазылу кезеңін шамалап, жіктеп көрсетсе, Б.Кенжебаев қарасөз
жанрлары туралы маңызды зерттеулер жасап, Абай қара сөздерін «сюжетсіз жазылған
көркем әңгіме» деген баға береді. Сонымен бірге Абай қарасөздеріне Х.Сүйіншәлиев,
М.Мырзахметұлы, Ғ.Есім, Ж.Шойынбет сынды ғалымдар өздерінің түрлі зерттеу
еңбектері арқылы баға берді. Профессор Қ.Мәдібаева Абай инcтитутының
Хабаршысының 2010 жылғы №2 санында аталған ғалымдардың жанрға бөлген
тұжырымдарынан мысалдар келтіре отырып, Абай қарасөздерінің жанрлық
қырларына біршама тоқталған. М.Әуезов, Б.Кенжебаев, Х.Сүйіншәлиевтердің Абай
қарасөздерін жіктеген тұжырымдарына өз тарапынан баға береді, М.Әуезовтің ақын
қара сөздерін «Абай жолы» эпопеясында қолданғаны туралы да баян етеді.
Абайдың қай өлеңін, қай қарасөзін алсақ та, астарлы ойы мен идеясынан
адамгершілікке тән асыл қасиеттерді (ар, ұят, намыс, иман, ақыл, білім, ғылым және
т.б.) бойына дарыта алмаған ел-жұртын сынау арқылы қазақ болмысы, қазақтың өзі
тұрады. Ақын шығармаларындағы этномәдени ақпараттардың да бастауы осы қазақ
деген ұғым, оны түсіну, түсіндіру, қазақтың нағыз характерін іздеу, сынау арқылы
ұлттық рухты, ұлттық кодты ояту сынды мәселелер. Бұл ақынның халқының әрекетіне
көңілі толмаған шарасыз күйін байқатады. Қазақы өмірдің көшін, жағымсыз мінезді
сынайды. Одан арылудың жолы ғылым, білімде екенін ескертіп, ел назарын соған
аударады. Этномәдени ақпараты тұнып тұрған М.Әуезовтың «Абай жолы» романэпопеясының да негізі осы қарасөздерде жатқандығы мәлім. Мұны ғалымдар да
назардан тыс қалдырмаған. «Мұхтар Әуезов Абайдың қара сөздерін өзінің атақты
«Абай жолында» пайдаланған. Шынын айтқанда, онда қара сөздерді өте көп
пайдаланады екен. Өйткені, «Абай жолындағы» «Абай бала кезінен бастап дүние мен
қазақ қоғамы туралы не ойлады?» деген сынды сауалдардың жауабы Абайдың
қарасөзінде бар. Осыған жауап беруге келгенде Әуезов мұның бәрін аспаннан алған
жоқ. Ойланып-толғанып осыған тоқтады. Әуезовке нақты дерек болған – Абай қара
сөздері» [3]. Абайдың «Қарасөздеріне» тек бір автордың ой-толғамдарын ғана
білдіретін дербес туынды ретінде емес, өзіне дейінгі қазақ топырағындағы бүкіл
рухани-діни тәжірибені жинақтаған, ғасырлар бойы қалыптасқан, қорытылған бірегей
*
*
*
*
*
246
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ілімді ХІХ ғасыр кемеңгерінің ой көрігінен, сана сүзгісінен өткізіп, іріктеп берген
танымдық мәні зор туынды ретінде қараған жөн [4], - деп алдыңғы пікірдің маңызын
арттыра түседі.
Мұндай тарихи ақиқатты неғұрлым терең таныған сайын, солғұрлым тарихи
тұлғалардың болмыс-бітімі жан-жақты ашылып қана қоймайды, ен бастысы ұлт
мәдениетінің тарихи парқы танылып, тек-тамыры тұлғалана түседі. Сонда, бүгінгі
және болашақ ұрпақты XIX ғасырда Абайдын дүниеге келуі таң қалдырмайды, XIX
ғасырдағы қазақ халқының мәдени-рухани тегеуріні Абай сияқты құдіретті тұлғалар
арқылы
сақталып
қалғандығы
түсіндірілуі
тиіс.
Этностың
мәдени-рухани
ғұмырнамасына тарихи мәселелердің әсер етуін дәл тану қажет. Зерттеуші-ғалым,
этнограф А.Сейдімбек те Абай өмірін заманының тарихи мәселелерімен ұштастыра
отырып, халқын, қазағын сүю арқылы, сынау арқылы шынайы мұра қалдырғандығын
сөз етеді: «Абайдың діңкәсін құртып, дәрменін тауысқан нәубет те сол еді. Бұл сол
кездегі бодандықтың бұғауында булыққан басқа да көптеген елдер сияқты, қазақ
халқының да басындағы тарихи трагедия болатын. Егер сол трагедияның қоғамдық
өмірде көрініс тапқан мың сан сорақы салдарын «қазақтың сүйегінде бар
биогенетикалық қасиет еді» дейтін болсақ, онда мұнан өткен көрсоқыр санасыздық
болмасқа керек. Абайдың Ренессанстық өредегі ұлылығы сол, ол өзі ғұмыр кешкен
қоғамдағы қабындап тұрған қақтығыс-қайшылықтарды қаны сорғалаған қалпында
шегіне жеткен шыншылдықпен көрсетіп берді [5.Б. 218-218].»
Абай қарасөздеріндегі этномәдени ақпараттың негізі қазақ болмысында, қазақ
ұғымында, қазаққа жаны ашуында, қазақты сынауында, қазақтың тарихы мен
мәдениетіне мән беруінде. Басты назар – өз қазағы. Халықтың мәдениетінің өзгеріске
ұшырауына намысы қайнайды. Жақсы менен жаманның аражігін ажырата алмауына
налиды. Және мұның бәріне ашық пікір білдіреді, қарасөзден керегін алсын
дейді...Бұл пікірлер әлі күнге өз маңызын жойған жоқ, ақын шығармаларынан
болашақ ұрпаққа нені оқытамыз, қалай оқытамыз да өз күшінде.
Білім алушының болашағы оның қазіргі алған білімінің сапасына, көлеміне,
ойлау деңгейіне, әдіс-технологияларына байланысты. Осыған сәйкес білім алушыға
белгілі бір көлемдегі білім, білік дағдыларды меңгертумен қатар танымдық,
*
*
*
*
*
247
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
философиялық,
қоршаған
дүние
туралы
түсініктерін кеңейтіп, оларды
шығармашылық бағытта жан-жақты дамыту – бүгінгі күннің басты талабы. Сабақ –
уақыты
шектеулі,
логикалық
тұрғыдан
құрылымы
белгіленген,
мазмұны
жоспарланған оқу-тәрбие үрдісінің формасы. Оқытушы өзінің алдына
өтілетін
тақырыптың басты мақсаты етіп білім беруді, тәрбиелеу мен дамытуды қоя отырып,
білім алушылардың тәуелсіз еліміздің, толыққанды азаматы болып қалыптасуын
нысана ету керек. Ол үшін оқытушы әр сабаққа даярланғанда: осы тақырыпқа
байланысты қандай көлемде білім беремін, қай бағытта тәрбие жұмысын
ұйымдастырамын, білім алушының ойын,
қабілетін, сезімдік өрісін қайтіп
дамытамын, танымдық дарынын қалай қалыптастырамын деген мақсаты болу қажет.
Соған сәйкес білім берудегі жаңа технологияларды пайдаланудың тиімді жолдарын
қарастырғаны да абзал. Технологиялардан да бұрын әдебиет сабағында мәтінмен
жұмысты
жүйеге
түсіріп,
талдау
барысының
тиімділігін
арттыру
керек.
Технологиялардың ішіндегі қазіргі кезде сын тұрғысынан оқытудың жиі қолданыста
екендігін байқаймыз. Нәтижесін де көріп жүрміз. Абай қарасөздерін оқытуда да
аталған технологиялардың әдістерін пайдалану өз тиімділігін көрсетті. Ондағы инсерт
әдісі, концептуалды кесте, ПОПС формуласы, кластерлік әдіс т.б. әдістерді
пайдалануға ұсыныс айтамыз. Қарасөздерді аталған әдістерді пайдалану арқылы
герменевтикалық, этнологиялық талдаулар да білім алушының тақырып меңгеруде
маңызын арттыруға көмектеседі.
ЖОО-да Абай шығармаларын оқытылу мазмұнында қазіргі кезде көптеген
күрделі мәселелер бар екені айқын. Соңғы кезде абайтанушы ғалымдарымыз
Қ.Мәдібаева,
Р.З.Зайкенова,
Б.Д.Жұмақаева
өз
ғылыми
еңбектерінде
Абай
қарасөздерін оқыту турасында дәлелді пікір, тұжырымды ойларын білдіруде. Талдау
барысында орта мектеп пен жоғарғы оқу орнының маман даярлаудағы кемшіліктер,
Абай шығармаларындағы мәтінмен жұмыс істеу нәтижелеріндегі олқылықтарды
болдырмау, Абай заманындағы тұрпайы социализмнің ақын шығармаларына
ықпалын білім алушыларға түсіндірулері құптарлық. Анығында, ақын заманының
қоғамдық ортаның әлеуметтік жағдайымен қарастыруымыз және қазіргі заман
талабына сәйкес ұғым, түсінік, таным, әдіс-технологиялардың пайдалануына қарай
*
*
*
*
*
248
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
үйлестіре бағалауымыз қажет. Абай қарасөздерін оқытудағы күрделі мәселелерді
түйіндегенде: Абайтану пәнін оқытуда Абайдың өз мәтініне негіздеп оқыту, яғни
мәтінмен жұмыс істеу, талдату; оқу материалдарының дұрыс жүйеленбеуі оқытуға
кері әсерін тигізуде; Абай ілімін бірізге түсіру, дамыту, Абай айтқан құндылықтар
арқылы тұлға қалыптастыру. Оны іске асыру жұмыстары әлі де уақыт еншісінде.
Пайдаланған әдебиеттер:
1. Абай. Қарасөздер. - Алматы: «Арда», - 2007, 168 бет.
2. Байтұрсынұлы А. Бес томдық шығармалар жинағы. 1-том. – Алматы: «Алаш»,
2003. – 408 бет.
3. Бисенғали З. Абай қара сөздерінің зерттелуі. // «Қазақ әдебиеті», 06.10.2017.
4. Әбдірәсілқызы А. 17 тамыз, 2011. abai.kz.
5. Абайтану. Таңдамалы еңбектер. Он томдық. ҮІ том. – Алматы: «Қазақ
университеті». - 2016.
*
*
249
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
«ӘДІЛ СҰЛТАН» ЭПИКАЛЫҚ ЖЫРЫНДАҒЫ ТІЛДІК ДЕҢГЕЙЛЕР
ӨМІРБАЕВ Ержан Жарылқасынұлы
Қожа Ахмет Ясауи атындағы Халықаралық қазақ-түрік университеті
LANGUAGE LEVELS IN THE EPICAL SONG "ADIL SULTAN"
Abstract
Samples and examples of oral literary language in comparison with the written language,
there are a lot more. The difference between the samples was in the process of creation,
distribution and content integrity. Written literary language used in the Kazakh society, in
most research, the name of ancient Kazakh literary language.
Key words: Ancient Kazakh literary language, Arabic and Persian words, language
Kazakhs.
*
*
*
*
*
250
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Резюме
Образцов и примеров устного литературного языка по сравнению с письменным
языком насчитывается намного больше. Разница между этими образцами оказалась в
способе создания, распространения и содержания в целостности. Письменный
литературный язык, применявшийся в казахском обществе, в большинстве
исследовательских работ, именуется древним казахским литературным языком.
Ключевые слова: древне-казахский литературный язык, лексика, арабско-иранская
лексика, письменные памятники.
«Әділ сұлтан» эпикалық жырының тілін зерттей келе лексикасы қазіргі қазақ тілінің
лексикасымен сәйкес келеді. Сөздер сол кездегі адамдардың бәріне ортақ және
түсінікті болғаны белгілі. Олардың басым көпшілігі қазіргі
тілде өзгеріссіз
қолданылып жүр. Грамматикалық ерекшеліктеріне келетін болсақ мәтінде сол кездегі
жұрнақтардың қолданысындағы ерекшеліктерді байқауға болады.
Тілдің қазіргі сөз байлығы – ұрпақтан-ұрпаққа өтіп, бірден-бірге ауысып, бүгінгі
дәуірге дейін келіп жеткен мол қазына, асыл мұра. Әр халық лексикасы – сол
халықтың басынан кешкен ұзақ сонар тарихының, саяси-әлеуметтік өмірінің тұрмыссалты, күнкөріс тіршілігінің тілде қалдырған ізі. Тілдегі сөздер – халықтың барлық
білген білімі мен білігі; ойы мен идеясы, дүние-танымы көрінісі. Халық лексикасында
күйініш-сүйініш сезімдері мен эмоциясы да сақталған.
Тілдің лексикасы үнемі даму процесінде болады; көне заманнан бермен қарай
қолданылып келе жатқан байырғы сөздер бұрынғы үйреншікті мағыналарына
қосымша, үстеме мағыналар қосып алып, қолданылу өрісін кеңейте түседі; жаңа
міндет атқарып, жаңа мағына білдіріп, әдеби тіл сөздігіне қайтадан еніп, актив
лексикада қолданылып жүрген көне сөздер, қарапайым сөздер, жергілікті сөздер,
кәсіби, кітаби сөздер де аз емес. Осындай сан алуан қыр-сыры мол сөз байлығы
лингвистиканың
үлкен
саласы
лексикологияда
қарастырылып,
зерттелінеді.
Лексикология – тілдің лексикасы туралы ілім. Тілдің лексикасы дегеніміз – бір тілдің
барлық сөздерінің жиынтығы, яғни тілдің құрамы [1,6]. Түркі жазба ескерткіштерінің
лексикасы сөз болғанда, ондағы сөздердің мынауы қыпшақ тілінің, мынауы оғыз
*
*
*
*
*
251
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
тілінің, қайсыбірі қарлұқ тілінің сөздері деп бөлу тым шартты, өйткені бұлай бөлуде
негізге алатын критерийіміз – белгілі бір сөздің қазір қай тілде байырғы өз мағынасы
мен тұлғасын өзгертпей сақтауы. ХV-ХVІІ ғғ. жазба ескерткіштерде түркі
халықтарының қазіргідей шекаралары белгіленіп, өз алдына жеке ел болып
бөлінбегенін, бөлінсе де, өзара аралас-құралас көшіп жүргенін, біресе ана хандықтың,
біресе мына хандықтың қол астына қарап өмір сүргенін ескермеске болмайды.
«Әділ сұлтан» эпикалық жырында су сөзі қазіргі қазақ тіліндегідей қолданылған:
...судай толқытып омрауын салқытып исі жұфар аңқытып… (...судай толқытып,
омырауын салқытып, иісін жұпар аңқытып...) [2,61].
«Әділ сұлтан» эпикалық жырының лексикасын тақырыптық топтарға жіктеп
қарастырар болсақ, олар әрине, өмірдің барлық салаларын қамтиды, солардың ішінде
көбірек кездесетіндері – қауымдастық, әскери-әкімшілік бөлініске, адамдардың атақдәрежесіне, соғыс қимылдары, күнделікті өмір тіршілігі мен туыстық қатынасқа
байланысты атаулар.
«Әділ сұлтан» эпикалық жырында туыстыққа байланысты атаулардан үшеуі ғана
кездеседі: ана, қайын ана, қыз [2,50].
«Әділ сұлтан» эпикалық жыры лексикасының негізі қыпшақ тілі лексикасы
болғандықтан, ол сөздердің көпшілігі қазіргі қазақ тілі сөздерімен бірдей тұлғада, бір
мағынада келіп жататынын байқау қиын емес. Әсіресе, қазақ халқының ертедегі
тұрмысына, салт-дәстүрлеріне қатысты сөздер мен сөз тіркестерінің шежірелердегі
қолданылған түрі мен бүгінгі тіліміздегі
тұлғасы да, мағынасы да аздаған
фонологиялық өзгерістерді есепке алмағанда бірдей түсіп жатады. «Әділ сұлтан»
эпикалық жырындағы сөздер қазіргі әдеби тілімізбен сәйкес келеді. Жырда
қолданылған сөздердің дені қазіргі қазақ тілінің лексикасына тән. Мына сөздердің
мағыналары қазіргі лексиканың нормаларына сай екенін айтуға болады.
Орта ғасырлардағы түркі жазба ескерткіштерінің барлығында негізінен, өзге тілдік
қабатты араб-парсы сөздері құрайды. Араб мәдениетінің ықпалы Орта Азияға тарай
бастағаннан кейін алдымен шаруашылық, сауда-саттық арқылы араб сөздері
жергілікті халықтардың тіліне ене бастады. Содан кейін ел арасында діни ұғымдарға
*
*
*
*
*
252
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
байланысты әртүрлі кітаптар пайда болды. Тәжік, түрікмен, өзбек, қарақалпақ және
қазақ даласында діни орталықтар мен медреселер салынып, ғылым салалары оқытыла
басталды. Мұның үстіне мәдени, саяси қарым-қатынастар ұлғайды. Жергілікті халық
өкілдерінен әртүрлі саладағы ғылым, мәдениет, әдебиет қайраткерлері шыға бастады.
Олардың көпшілігі өз шығармаларын араб тілінде жазды немесе араб сөздерін
молынан қолданды.
Кез келген тілдің сөздік құрамы сол тілдің ежелгі, төл сөздерінен және шет тілдерінен
алынған кірме сөздерден тұратын күрделі құбылыс екені мәлім. Өйткені белгілі бір
тілдегі барлық сөздердің жиынтығы, яки сол тілдің лексикасы – сөздік құрамға
қоғамдағы сан қилы маңызды тарихи факторлар өз ықпалын тигізбей қоймайды. Түрлі
елдердің өзара экономикалық, саяси, мәдени қарым-қатынастарына, қоғамның
дамуына, ғылыми-техникалық өзгерістерге байланысты жаңа сөздер мен сөз
тіркестері пайда болып, сөздік құрамды үнемі толықтырып отырады. Ал қазіргі
лексикалық норма тұрғысынан қарағанда ескіріп қалған көне сөздер, архаизмдер сөз
тарихының «архивіне» кетіп жатады. Сөйтіп, тілдің сөздік құрамында ұдайы,
тынымсыз өзгеріс болып тұрады.
253
Қазақ тілінің сөздік құрамында араб және парсы тілдерінен енген элементтер
қаншалықты аз десек те, олар ана тіліміздің активті және пассивті лексикасынан
белгілі мөлшерде өзіндік орын алып келе жатқанын ескермеу мүмкін емес. Әсіресе
көркем әдебиет, өнер салаларында мұндай элементтер жиірек ұшырайды.
Араб және парсы тілдеріндегі лексикалық элементтерінің қазақ тіліне ауысуына
ықпал жасаған тағы бір нәрсе – бұл елдердің арасындағы сауда-экономикалық қарымқатынастар болды. Орта Азияны Русьпен, Сібірмен, Қытай және Монғолиямен
байланыстыратын үлкен жол қазақ даласы үстінен өтті. Бізге дейін жеткен жазба
деректер Оңтүстік Қазақстан мен Жетісу қалаларының араб елдерімен, Иранмен, Орта
Азиямен, Кавказбен, Византиямен, Сібірмен, Шығыс Түркістанмен тығыз сауда
байланысы болғанын, бұл аймақтың халықаралық саудасында «Ұлы жібек жолы» зор
рөл атқарғанын дәлелдейді.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Әдеби тілімізге ертеден еніп, әбден сіңісіп кеткен араб-парсы сөздері қазіргі қазақ
тілінің ішкі заңдылықтарына толық бағынып, соған сәйкес фонетикалық және
грамматикалық өзгерістерге ұшырап отыратыны белгілі. Сонымен бірге мұндай арабпарсы сөздері семантикалық, яғни мағыналық жағынан өзгере береді. Семантикалық
өзгерістер үш түрлі болуы ықтимал: біріншіден, араб-парсы тілдерінде көп мағына
беретін сөздердің алғашқы мағынасы қазақ тіліне ауысқан соң тарылып, енді
бұрынғысынан гөрі аз ұғымды білдіретін болып қалады. Екіншіден, араб-парсы
тілдерінде тар, азғана ұғымды білдіретін сөздердің қазақ тілінде кең мағына беретін
элементке айналып кетуі. Үшіншіден, араб және парсы тілдерінен ауысқан сөздер
кейде өзінің алғашқы мағынасын жойып, мүлдем жаңа мағынаға ие болады [3,17].
Түркі тіліне араб элементтерінің енуіне түркілердің ислам дінін қабылдауы едәуір
әсер еткені сөзсіз. Ислам дінінің түркі топырағына жетуі ҮІІІ ғасырда басталғанымен
оның кең етек жаюы Х ғасырда Қараханидтер мемлекетінің тұсында болды. Араб
элементтері алғашқыда дінге байланысты ауысып, тек ислам дінінің айналасындағы
сөздер ғана болса, кейін сол дінді таратушы арабтардың жергілікті халықтар арасына
сіңісуімен бірге араб тілінің басқа салдарынан да сөздер ене бастаған.
ХV-ХVІІ ғасырлардағы жазба ескерткіштер тілінде араб, парсы тілдерінен енген кірме
сөздері көп кездеседі. Өйткені араб тілінен түркі тілдеріне сөздердің ену процесі VІІІ
ғасырлардан бастап, монғол шабуылы дәуіріне дейін де, сол кездің өзінде де, одан
кейінгі кезеңде де әр түрлі себептермен және жолдармен болып тұрғаны мәлім. Орта
ғасырлардағы түркі жазба ескерткіштерінің барлығында да өзге тілдік қабатты араб,
парсы сөздері құрайды.
Араб мәдениетінің ықпалы Орта Азияға тарай бастағаннан кейін алдымен
шаруашылық, сауда-саттық жолдар арқылы араб сөздері жергілікті халықтардың
тіліне ене бастады. Содан кейін ел арасында діни ұғымдарға байланысты әр түрлі
кітаптар пайда болды.
Тәжік, түрікмен, өзбек, қарақалпақ және қазақ даласында діни орталықтар мен
медреселер салынып, ғылым салалары оқытыла басталды. Сонымен қатар мәдени
және саяси қарым-қатынастар ұлғайды. Жергілікті халық өкілдерінен әртүрлі
*
*
*
*
*
254
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
саладағы ғылым, мәдениет және әдебиет қайраткерлері шыға бастады. Ол
қайраткерлердің көпшілігі өз шығармаларын араб тілінде жазды немесе араб сөздерін
молынан қолданды.
«Әділ сұлтан» эпикалық жырындағы парсы тілінен енген сөздерге келсек, олар түркі
тілдеріне әр түрлі жолдар арқылы енді. Олардың негізгілері төмендегідей:
1. Түркі халықтарының көп жылдар бойы тәжік және парсы халықтарымен көршілес
отырып, тікелей қарым-қатынас жасауы арқылы;
2. Көзі ашық білімпаз адамдар жазба әдебиет үлгілері арқылы, сондай-ақ, әр түрлі
мәдени байланыстар арқылы енді.
Міне, осындай түрлі жайттардың бәрі араб, парсы тілдерінен түркі тілдеріне көптеген
сөздердің енуіне жағдай жасады.
Араб сөздері сияқты парсы сөздері де түркі көмекші етістіктерімен келіп, күрделі
етістік тұлғаларын жасайды, мыс. Негізгі компонент араб сөздері, көмекші
компоненті түркі тілдерінің қыл-, бол- сияқты етістіктері болып келетін күрделі қимыл
атаулары «Әділ сұлтан» эпикалық жырында да қолданылған, мыс.: ғафл болды, хор
болдым «өкініште қалды, қор болдым» және т.б. Кейбір сөздер қазіргі түркі тілдерінің
көбінде, тек жазба дәстүрінде емес, халықтың сөйлеу тіліне еніп сіңісіп кеткен сөздер.
Бұл сөздер қазіргі қазақ тілінде түпнұсқа тұлғасында сақталған кейбір әулие, қадір,
сұлтан, шиғир «өлең» және т.б. сөздер бар.
Араб сөздерінің етістіктегі мұндай активтігі түркі жазба дәстүріне байланысты,
шежіре сияқты тарихи шығарманы өз заманындағы жазба тілдің нормасына сай болуы
– автордың міндеті. Орта ғасырлардағы сауатты түркілер араб, парсы тілдерін жақсы
білетін болғандықтан, жазба ескерткіш тілінде араб, парсы сөздерін молынан
қолдануына қарағанда, мәтінді оқып түсіну үшін айтарлықтай тосқауыл болмаған
[2,120].
«Әділ сұлтан» эпикалық жырында мынадай араб-парсы тілдерінен енген кірме сөздер
бар. Ғафыл – ғапыл/қапы қалу. Қаперсіз, бейқам, байқамау. Ғафыл болдын қараңғыда
мінімге. Тұрмысқа байланысты шәраб – шарап. Шараптан өзге сусын ішпеген. Араб
*
*
*
*
*
255
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
тілінен парсының «черағ» - шырақ, шам сөзі енген. Ер шырағы екі көз. Арба (әрәбә) –
көлік жегіп, кісі отыратын не жүк таситын. Ат артына арба сүйреткен. Ислам дініне
байланысты наным сенімдер мен терминдер: Алда (Алла). Алдаға тоба демеген.
Қазақ тіліне парсы тілі элементтері араб мәдениетінің гүлденуінен әлдеқайда бұрын
кіріге бастаған. Л.Рүстемов араб, иран тілдерінен келген кірме сөздердің қазақ тіліне
ену мерзімін екі кезеңге бөліп қарайды: бірінші кезең – ХV ғасырға дейінгі шақ,
екінші кезең ХV ғасырдан Ұлы Қазанға дейінгі уақытты қамтиды. Л.Рүстемовше,
қазақ тілі сөздік құрамындағы араб, парсы сөздері 17 процент шамасында болады
екен. Олардың дыбыстық тұлғасы қазақ тілі заңдылықтарына бағынып, тіліміздегі төл
сөздер қатарына баяғыда қосылып әбден кірігіп кеткен. Сонымен бірге қазақ тіліне
араб, парсы элементтері тікелей қоян-қолтық араласу нәтижесінде емес, туысқан
көрші халықтар арқылы сатылап енген [1,22]. А.М.Щербак сол кездегі әдеби тілдің
араб және иран тілдерінің әсеріне қатты ұшырағанын айтады. (Грамматический очерк
тюрксих текстов Х-XІІІ в.в. из Восточного Туркестана. – М.; 1961, 26-б.). Сол сияқты
Н.А.Баскаков: «В среднетюркскую эпоху под влиянием исторических событий
происходит интенсивный процесс скрещивания тюркских языков с другими языками.
На западе в первый период этой эпохи – караханидской – в связи с принятием и
широким
распрострненим
Караханидами
ислама,
происходит
интенсивное
взаимодействие между западными тюркскими языками, с одной стороны, и арабскими
и иранскими (таджикским, персидским, согдийским и др.) языками с другой стороны.
Тюркские языки, сохранив свою основу, подвергались значительному воздействию со
стороны арабского и иранских языков, восприняв значительный слой арабскоиранской лексики подвлиянием которой прозошли и некоторые изменения в их
фонетической структуре и грамматическом строе», - деп қорытындылайды. (Введение
в изучение тюркских языков. –М.; 1969, 181б.) [4,69].
Фразеологизмдер. Жазба ескерткіш тіліндегі фразеологизмдерге тоқталмастан бұрын
теріліп алынып, зерттелді. Орта түркі тіліндегі фразеологизмдерді зерттеуде біз
бүгінгі қазақ тіл білімінде қалыптасқан қағидаларға сүйенеміз. І.Кеңесбаев
фразеологизмдерді танып білудің басты үш белгісін: 1) даяр қалпында жұмсалу
белгісі, 2) мағына тұтастығын, 3) тіркес тиянақтылығын көрсеткен болатын. 1.
*
*
*
*
*
256
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Фразеологизмдер бірнеше сөздің тіркесінен құралғанымен, тілдің қазіргі қалпы
тұрғысынан дербес мағыналық бөлшектерге бөлінбейді, сөйлегенде тұтас күйінде қаз
қалпын бұзбай қолданылады. Фразеологизмдердің өзіндік екінші белгісі – мағына
тұтастығы. Фразеологизм біткеннің бәрінде де белгілі бір меншікті мағынасы болады.
Ол мағына тұрақты тіркесті құрастырушы сыңарларының мағыналарына сәйкеспейді,
оларға тәуелсіз өздігінен өмір сүреді. Фразеологизмдер бір бүтін единица ретінде
қолданылып қана қоймайды, мағыналық жағынан да біртұтас единица ретінде
көрінеді. Фразеологизмнің бәріне тән басты белгі – туынды мағынада жұмсалып,
әрдайым бейнелі мән тудыруы. Фразеологизмдердің мағынасында жағымды немесе
жағымсыз бір экспрессивті реңк болады. Тіркес тиянақтылығы да фразеологизмдердің
ең негізгі белгілірінің біріне жатады. Тиянақты сөз тізбегіндегі сөздер әркімнің
қалауынша емес, қалыптасқан белгілі жүйемен орналасқан. Өзара тығыз жымдасып
орналасқан сөздердің жігі ажыратылмай тұрады. Олар бір-бірімен иін тіресіп, өзге
сөзбен алмастыруға я болмаса, тұрақты орын тәртібін өзгертуге келмейді.
Фразеологиялық тұтастық сияқты орын тәртібі тиянақты, ауыспалы мағынада
қолданған еркін тіркестің негізінен қалыптасатындықтан құрамындағы сөздердің
мағыналары бір-бірімен байланыста болып, өзіндік мағыналары мүлде жойыла
қоймаған фразеологиялық бірліктер жазба ескерткіштердің тілінде өте мол.
Орыс тіл білімінде бұл салада көп еңбек жасаған ғалым-академик В.В.Виноградов. Ол
кісі фразеологиялық орамдарды фразеологиялық тұтастық, фразеологиялық бірлік,
фразеологиялық тіркес деп үшке бөлген.
Ал Н.М.Шанский «Лексикология современного русского языка» деген еңбегінде
академик Виноградовтың жүйесіне төртінші етіп фразеологиялық түсінік дегенді
қосып, бұған, мәселен, орыс тіліндегі: «...қасқырдан қорыққан орманға бармас;
жылтырағанның бәрі алтын емес; темір жол» тәрізділерді жатқызады.
Порфессор Балақаев пен профессор Қордабаев тұрақты тіркестерді идиомалық
тіркестер, фразалық тіркестер деп екіге бөлген. Профессор А.Ысқақов та күрделі
сөздерді топтастыру мәселесіне қатысты айтқандарына тұрақты тіркесті идиомалық
тіркес, фразалық тіркес деп екіге бөледі. Профессор Аханов «...мақал-мәтелдер мен
*
*
*
*
*
257
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
қанатты сөздерді фразеологиялық единицалардың қай тобына жатқызу өте күрделі
мәселе», - дейді.
К.Аханов тұрақты тіркеске тән ерекшелік, біріншіден құрамындағы сөздердің
орнының тұрақты, бекем болуы, екіншіден, бір бүтін мағына оны оны құрастырушы
сынарлардың мағынасынан басым болатыны, үшіншіден, бір тілден екінші тілге
аударылуға икемсіз, әсіресе оларды тікелей сөзбе-сөз аударуға болмайтыны дейді
[5,36].
Фразеологиялық тұлғалардың білдіретін жалпы ұғымы мән беретін мағынасына ой
жіберсек, олардың бірі оны құрастырушы элементтердің бірде-бірінің лексикасемантикалық мән-мағынасына ешбір қатысы болмай одан мүлде басқаша мағына
білдіретіні, ал екінші біреулері керісінше, ондағы сөздердің бірі немесе екіншісімен
қалайда бір байланыста болатыны байқалады. Осыған орайлас бұларды өз ішінде екіге
бөліп қарауды, біз де жөн көрдік. Идиоманың беретін ұғымы мен білдіретін мағынасы
оның құрамындағы сөздердің мағынасынан мүлде басқаша. Ескерткіш тіліндегі
фразеологизмдерді құрылымдық – типологиялық тұрғыдан классификациялауда екі,
258
үш, компонентті болып келеді.
Өз басыма көрінсін – «Өз басыма келтірді». Біреуге істегені өз алдынан шықты.
Фразаның беретін ұғымы мен мағынасы оның құрамындағы сөздердің бірі болмаса
екінші я үшіншілерінің мағынасымен ауыспалы, бейнелі, астарлы түрде болса да
байланысты болады. «Әділ сұлтан» эпикалық жырында мынадай фразалар
қолданылған. Мысалы: омыртқа мұрын, шұңқыр көз, жалқын шаш, қобағы мұрын,
қиғаш қас, қара бет.
Етек тозбай жең тозса – «Етектен кесіп жең болмайды». Әр нәрсе өз орнында деген
мағынады [6,171].
Қаруын сайлады – «Қару қылды». Қарсы тұрып күш көрсетті [6,332].
Сөйлеу кезінде тыңнан жасалынбай, даяр қалпында қолдану жағынан мақал-мәтелдер
фразеологизмдерге ұқсайды. Мақалдар негізінен екі бөлімді болып келеді де,
алдыңғысында іс-әрекеттің шарты мен жағдайы айтылып, соңынан сол пікірді
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
түйіндеп қорытындылайды. Я болмаса, екі нәрсені бір-біріне қарсы қойып
салыстырады.
Фразеологизмдер сияқты мақал-мәтелдер де әбден қалыптасқан, орныққан, орны
бекем болады. Бұлардың компоненттерін де өзара алмастыруға немесе басқадай
сөзбен өзгертуге келмейді. Сонымен қатар сыртқы түр-тұрпаты жағынан, яғни
өздерінің
семантикасы мен құрылым-құрылысы жағынан мақал-мәтелдердің
фразеологизмдерден елеулі өзгешеліктері болады. Фразеологизмдердің мағыналары
астарлы бейнелеу мәнде келеді. Ал мақал-мәтелдердің көпшілігі игі қасиеттерге
үндеу, уағыздау сипатында болады. Мақал-мәтелдер қаншалықты ауыс мағынада
айтылғанымен, құрамындағы сөздер өзінің байырғы лексикалық мағыналарынан қол
үзіп, онша
тасаланбайды. Сөз
саны жағынан мақал-мәтелдерге
қарағанда
фразеологизмдер өте шектеулі болады. Мақал-мәтелдерде ұғымнан гөрі нақтылы
ойды түйіндеп айту басым болады. Сондықтан бұлардың құрылым құрылысы
сөйлемге ұқсайды. Ал фразеологизмдер керісінше, нақтылы бір ұғымды астарлап
айтып, сыртқы тұлғасы жағынан жеке сөзге теңесіп тұрады [5,196]. «Әділ сұлтан»
эпикалық жырында фразеологизмдермен қатар мақал-мәтел кездеседі. Ер қаруы екі
қол. Бұл мақал-мәтелде яғни адамның қолы қарумен тең екенін айтады.
«Әділ сұлтан» эпикалық жыры лексикасының негізі қыпшақ тілі лексикасы
болғандықтан, ол сөздердің көпшілігі қазіргі қазақ тілі сөздерімен бірдей тұлғада, бір
мағынада келіп жататынын байқау қиын емес. Әсіресе, қазақ халқының ертедегі
тұрмысына, салт-дәстүрлеріне қатысты сөздер мен сөз тіркестерінің шежірелердегі
қолданылған түрі мен бүгінгі тіліміздегі
тұлғасы да, мағынасы да аздаған
фонологиялық өзгерістерді есепке алмағанда бірдей түсіп жатады.
*
*
*
*
*
259
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Пайдаланылған әдебиеттер:
1. Хасенов Ә. «Тіл білімі», Астана, 2007.
2. Исин А.И. «Әділ сұлтан» эпикалық жыры, Алматы, 2001.
3. «Қазақ тілінің қысқаша этимологиялық сөздігі», Алматы, 1966.
4. Момынова Б. «Қазақ әдеби тілінің тарихы», Алматы, 2001.
5. Болғанбайұлы Ә., Қалиұлы Ғ. «Қазіргі қазақ тілінің лексикологиясы мен
фразеологиясы», Алматы, 1997.
6. Кеңесбаев І. «Фразеологизмдер сөздігі», Алматы, 1977.
260
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ARTISTIC WORLDBUILDING IN THE WORKS OF RASUL GAMZATOV AND
MUSTAI KARIM
Mustafina R. D.,
Bashkir state University, Ufa
ABSTRACT
This article studies the artistic worldbuilding of Rasul Gamzatov and Mustai Karim in a
comparative aspect.
Keywords: Rasul Gamzatov, Mustai Karim, artistic worldbuilding, General and national
special.
261
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Annotation
«The author’s art picture of the world, according to Bakhtin M.M, -is a specific form of
worldview, which acts as an alternative to the real world and is the result of the author’s
inner work, his creative activity» . [1, p. 211].
Comparing the author’s artistic worldview of the Dagestan poet Rasul Gamzatov and the
Bashkir poet Mustai Karim, one can trace some similarity and at the same time only their
inherent individuality and national characteristics. These are traditional and eternal images
of poetry, such as love, and multidimensional love - a reverent and sincere love for a woman,
love for a small and big Motherland, native language, national traditions, for mother, father,
relatives, nature of the native land, man and the Universe.
At the center of their art world is their father’s house, the image of their mother, father, and
lullaby of their mother. Poets are sensitive to these images. In the poetry of Mustai Karim
and Rasul Gamzatov, in revealing the innermost images of the house, there is a common,
unifying. The lyrical hero walks through life with the feeling of the constant presence of his
mother and father, even after their departure to another world. This is clearly seen in Rasul
Gamzatov’s poem, “If All Worries Before Me,” where the poet says that his father’s true
price has come over the years. He taught him to be patient, to achieve the goal that he set for
himself patiently and with dignity. The philosophical knowledge of the meaning of life in
the work of poets is given through the image of the mother. If the lyrical hero of Rasul
Gamzatov ("Mother") in his youth did not realize the full value of maternal love, the lyrical
hero of Mustai Karim always remembers the words of his mother, which penetrated his soul
with a lullaby. The lullaby of the mother about the destiny of man sounds like edification,
instruction. The love of a woman in the lyrics of both poets is an intimate and idealized
feeling, the meaning of life and being, an unsolved mystery, beauty and purity, an example
of worship, courage, and fidelity. Mustai Karim calls a woman a miracle that captivated him,
an unsolved mystery. There are three miracles in the world - earth, sky and woman, he says.
But the secrets of the earth and sky unravel over the years, “only a woman forever remains
an unknown mystery, like a supreme miracle and magic”, the poet admits. The homeland in
the verses of Rasul Gamzatov is conveyed by the gallery of images of old highlanders,
shepherd, papakha, aul, beloved from childhood, the Caucasus, Dagestan, Ahvakh, steep and
*
*
*
*
*
262
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
proud rocks, etc. By Mustai Karim - in the images of Bashkortostan with a birch leaf
stretching from Ika to Yaik, Bashkiria, “appeared in three images, in three faces - mother,
wife and daughter”, Ural, Agidel, Dema, Sarmasan, a skullcap boy, Sabantuy, Ayran, girls
embroidering in the evenings. In one of the poems, the lyrical hero of Mustai Karim connects
his mission with three concepts - Bread, Homeland, Love. They express not only the rich
inner world of the hero, but also the meaning of his existence and purpose: Studying the
lyrics of Rasul Gamzatov, I came across an artistic detail similar to that in Mustai Karim's
poem "Black Waters". At the center of Rasul Gamzatov’s poem “Two Shawls” and Mustai
Karim’s poem “Black Waters” are images of women. A common detail in both works is a
shawl on the shoulders of women. Surprisingly, both poets use shawl paints as a part
expressing the state of mind of the heroines. In the artistic and philosophical world of poets,
the state of the hero’s soul is given a special importance. This is a special and separate subject
of a study. The inner world of the lyrical hero is also diverse and multifaceted. It contains
humanity and openness, forgiveness and empathy, vitality and inner freedom, a rich spiritual
world and the beauty of thoughts, ability to admit their mistakes, etc. In the art world of
Rasul Gamzatov and Mustai Karim there is a place for the images of the poets themselves.
Mustai Karim devoted poetry to Rasul Gamzatov and Rasul Gamzatov writes with special
warmth about a friend who is a front-line soldier. Poets who have gone through the war are
especially dear to the friendship of men and soldiers.
Mustai Karim calls Rasul Gamzatov the younger brother and the prophet: Friendship, which
has grown into brotherhood and kinship, is an idea that is embedded in the dedications of
poets to each other.
*
*
*
*
*
263
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Literature:
1. Bakhtin M. M. Aesthetics of verbal creativity [Text] / M. M. Bakhtin. - Moscow: Art,
1986. -300 p.
2. Must Karim. Time is a winged horse. - M.: Contemporary, 1972. -125 p.
3. I am a Russian. Poems. Rasul Gamzatov, David Kugultinov, Kaysyn Kuliev. Must Karim.
/ Composition: I. Karimov, A. Karimova. - Ufa: Inesh, 2007. -350 p.
264
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
AZERBAYCAN'DA KAPSAYICI EĞİTİMİN AMAÇLARI, HEDEFLERİ VE
GELİŞİMİ İÇİN UYGULANAN PROJELER
Eminova Gülshan Tahir qizi 1
Özet
Kaynaştırma eğitimi, engelli çocukların yaşama entegre olmalarına ve haklarının,
toplumlarından ve toplumlarından soyutlanmalarını sağlamalarına yardımcı olur.
Summary
İnclusive education helps children with disabilities to integrate into life and ensure
their rights from being isolated from their coevals and society.
265
Резюме
Инклюзивное образование памогает детям с ограниченными физическими
возможностями интегрировать в жизнь и обеспечивать свои права ,спасая их от
изоляции от обшество и сверстников.
Anahtar Sözcükler:
Kaynaştırma eğitimi, çocuk hakları, öğrenme ihtiyaçları, sosyal model,
araştırma, analitik raporlar, proje.
1
ADPU –Azәrbaycan Dövlәt Pedaqoji Universiteti, eminovagulsn@gmail.com.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
AZERBAYCAN'DA KAPSAYICI EĞİTİMİN AMAÇLARI, HEDEFLERİ VE
GELİŞİMİ İÇİN UYGULANAN PROJELER
Kaynaştırma eğitimi, engelli çocukların yanı sıra başka nedenlerle eğitimden mahrum
bırakılan tüm çocukların, ortaokullardaki akranlarıyla aynı sınıfta yer almasıdır. kaynaştırma
eğitimi ile ilgili bir tanım.
Engellilik, çeşitli engellerle etkileşime girerken, toplumla eşit ve temelde tam ve etkili bir
şekilde katılmalarını engelleyen kalıcı fiziksel, zihinsel, zihinsel veya duygusal engelleri
olan insanları ifade eder. (1.8)
Latince'de içerme "içerme" anlamına gelir. Bu, genel eğitimin herkes tarafından erişilebilir
olduğu ve tüm çocukların farklı ihtiyaçlarına uyarlandığı gelişimsel bir süreçtir.
Kapsayıcı eğitimin amacı, politik, kültürel ve uygulamalı uygulamaların çeşitliliğini
karşılamak ve engelli çocuklar da dahil olmak üzere tüm izole çocukların haklarını ve
ihtiyaçlarını sağlamak için eğitim sistemini yeniden şekillendirmektir. Farklı yetenekler,
ırksal ve cinsel farklılıklar bu hakkı etkilemez. Tüm çocuklar, yeteneklerine ve ihtiyaçlarına
bakılmaksızın sınıfın tam üyesi olarak kabul edilir. Kapsayıcı eğitim kavramına göre, tüm
çocuklar toplumun değerli ve aktif üyeleridir.
İlköğretim, çocukların özel ihtiyaçlarını belirlemekle başlar. Uygun öğrenme stratejilerinin
kullanılması, engelli çocukları sosyal, zihinsel, fiziksel ve bilişsel gelişime yönlendirerek
sınıfın bütünleyici bir üyesine dönüştürür. Kapsayıcı eğitim, her çocuğun sınıf ortamında
başkalarıyla birlikte öğrenme sürecine katılma hakkı sağlar ve bu hak ırktan, cinsiyet
farklılıklarından, farklı yeteneklerden ve özel farklılıklardan etkilenmez.
Kapsayıcı eğitim nedir? Eğitim gelenekleri, politikaları ve uygulamaları - cinsiyet,
engellilik, etnik köken, dil, din veya mali durum, yaş grubu, sağlık, göç, mülteci veya diğer
güvenlik açıklarına bakılmaksızın farklı gruplardan. Ortaokullarda aynı sınıfta başka
nedenlerle eğitimden mahrum bırakılmış tüm çocukların ve akranlarının katılımı.
Öğrencilerin farklı durumlarda dışarıda kalmasına neden olan engelleri belirlemek ve
kaldırmak için sürekli bir çabadır.
*
*
*
*
*
266
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Tüm öğrencilerin kaliteli bir eğitim alma hakkına dayanarak, bir dizi uluslararası
sözleşmenin yanı sıra ulusal yasal çerçeveler, ilgili ülkelerde kapsayıcı eğitimin
uygulanmasını sağlar.
-Genel İnsan Hakları Beyannamesi, 1948
- BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, 1989
- BM Engelli Hakları Sözleşmesi, 2006
- Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasası, 1995
- Azerbaycan Cumhuriyeti Kanunu “Eğitim Üzerine”, 2009
- “2018-2024 Azerbaycan Cumhuriyeti'ndeki Engelliler için Kapsayıcı Eğitimin
Geliştirilmesine Yönelik Devlet Programı”
Sosyal hayata katılamayan ve eğitim sürecinin dışında kalan çocukların sorunlarının önemini
göz önünde bulundurarak, devlet kurumları ve STK'lar Azerbaycan'da kapsayıcı eğitimin
uygulanmasının sonuçlarını, sosyal araştırmaları yürütüp sonraki adımları belirlemektedir.
Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in 14 Aralık 2017 tarihli tüm engelli
bireylerle birlikte, 14 Aralık 2017 tarihli Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham
Aliyev'in emriyle onaylanan “2018-2024 Azerbaycan Cumhuriyeti'ndeki Engelliler için
Kapsayıcı Eğitimin Geliştirilmesi için Devlet Programı” eğitim ve istihdamları için engelsiz
bir ortam yaratmaya hizmet eder.
Devlet programının uygulanması sonucunda, engellilerin eğitiminin geliştirilmesinde
belirlenen 5 ana görev aşağıdaki şekilde belirlenmiştir.
- Engelli kişilerin eğitimin her kademesinde kaynaştırma eğitimine sahip olmalarını
sağlamak için normatif yasal işlemlerin iyileştirilmesi
- Eğitim kurumlarını ve müfredatları engellilerin ihtiyaçlarına göre uyarlamak için önlemler
almak
- Pedagojik personelin eğitimi veya engellilerin eğitimin organizasyonu ile ilgili ek eğitime
dahil edilmesi
- Kaynaştırma eğitiminde yer alan engelli kişilerden oluşan bir veri tabanı oluşturulması
*
*
*
*
*
267
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
- Engellilerin eğitim ve sosyal entegrasyona dahil edilmesinin önemi konusunda ilgili devlet
kurumlarıyla ortak propaganda ve kamuoyu bilinçlendirme çalışmaları yapılması. (2)
Aşağıdaki AB destekli iki proje kapsamında geliştirildi ve başlatıldı:
Proje 1: Azerbaycan'da engelli çocuklar için kaliteli kapsayıcı eğitimin genişletilmesi;
Azerbaycan UNICEF Ofisi
Proje 2: Öğretmenlere kaynaştırma eğitimi sağlamak. "Bölgesel Kalkınma" Kamu Birliği
önderliğinde uygulanmaktadır.
"Kapsayıcı
eğitim
Azerbaycan'da
alanındaki
kapsayıcı
öğretmenlerin
eğitim
üzerine
becerilerinin
devlet
geliştirilmesi"
programının
projesi
uygulanmasını
desteklemektedir.
“Kapsayıcı eğitim alanında öğretmenlerin kapasite artırımı” projesinin amacı (Mayıs 2018Eylül 2020) AB tarafından finanse edilen “sivil eğitim ve kapsayıcı eğitimin katılımıyla
Azerbaycan'da
eğitim
sisteminin
modernizasyonu”
programı
kapsamında
gerçekleştirilmiştir. Proje Sheki, Agjabadi, Guba, Shamakhi, Jalilabad ve Bakü bölgeleri.
Kapsayıcı eğitimin geliştirilmesine katkıda bulunmak için Bölgesel Kalkınma Kamu Birliği
(RDPU) ve Yerel Yönetim Yardımı (LGA) Kamu Birliği, hedeflerini proje faaliyetlerinin
etkin, verimli yönetimi ve optimal uygulanması için bir yürütme organı olarak tanımlamıştır.
, çeşitli meslek kategorilerinin ve sosyal grupların görüşlerini incelemek için Sosyal
Hakların İncelenmesi Kamu Birliği (SHAIB) ile işbirliği yapmıştır.
Kapsayıcı eğitim, pedagojik personelin mesleki eğitimi ve mevcut kaynaklara ilişkin analitik
bir rapor, sosyolojik araştırmalarda Uluslararası Sosyal ve Pazarlama Araştırmaları Merkezi
(ICSSR) tarafından (2018) hazırlanmıştır. 8 alanda araştırma sonuçlarının analizi, Kamuoyu
yoklaması, fakülte, öğrenciler, ilkokul öğretmenleri, okul müdürleri, engelli çocuklarla
çalışan uzmanlar, Bakü ve diğer bölgelerdeki ADPU şubelerinin ebeveynleri farklı
mesleklere ayrılmıştır. İstatistiklere göre Azerbaycan'da şu anda 65.482 engelli çocuk var
Engelli çocuklar daha çok özel okullara, özel yatılı okullara ya da evde kayıtlıdır.Diğer
yandan engelli çocuklar için Eğitime erişim tüm ülkeyi kapsamamaktadır.Tüm bunları
dikkate alan Analitik Rapor, aşağıdaki 5 alanda kapsayıcı bir eğitim sisteminin oluşturulması
için genel öneriler sunmaktadır.
*
*
*
*
*
268
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
1. Mevzuat
2. Finans
3. Eğitim
4. Aydınlanma
5. Altyapının erişilebilirliği
Kaynaştırma eğitimi alanındaki projelerin etkin, verimli yönetimi ve optimal uygulanması
için mevcut durumun görüşlerini ve değerlendirmelerini, çeşitli profesyonel kategorilerin
temsilcilerini, sosyal grupları ve gelecekteki faaliyetleri dikkate alırlar.
"Kapsayıcı eğitim alanındaki öğretmenlerin becerilerinin geliştirilmesi" projesi kapsamında
yapılan çalışmalar, multidisipliner bir çerçevede 4 bileşene ayrılmıştır.
1. Müfredat ve materyallerin geliştirilmesi - kapsayıcı eğitime uzman ekiplerin doğrudan
katılımı ve ilköğretim pedagojik eğitim ve hizmet içi eğitim programlarına dahil edilmesi,
çeşitli öğretim ve öğretim yardımcılarının hazırlanması (psikolog, konuşma terapisti vb.) İle
yeni eğitim modüllerinin geliştirilmesi ve bu bilgileri ve kaynakları daha erişilebilir hale
getirmek için bir çevrimiçi portal oluşturulması.
2. Öğretmenlerin ve destek personelinin kapasitelerinin geliştirilmesi - ilköğretim
öğretmenlerinin, öğretmenlerinin ve yükseköğretim kurumlarının öğrencilerin eğitim
modülleri temelinde pedagojik personelin eğitimine katılımıdır.
3. Öğretmenler ve destek personeli için kaynaştırma eğitimi için kaynakların oluşturulması
- bu bileşen dahilinde kaynaştırma eğitimi için mevcut insan kaynakları, eğitim kaynakları
vb. Bu merkezlerde eğitim konusunda araştırma yapılması, kapsayıcı eğitim merkezleri
oluşturulması ve öğretmen yetiştirme hizmetleri verilmesi planlanmaktadır.
4.Kapsayıcı eğitim ve kamuoyu farkındalığı-önlemleri-bileşenine ilişkin eğitim politikasının
artırılması, Bakü şehrine ve hedef bölgelere bilgilendirici posterler yerleştirilmesi, TV
kanallarına sosyal videolar hazırlanması ve yerleştirilmesi, sosyal medya, çeşitli sosyal
eylemler ve diğer birçok yolla kamuoyunun bilgilendirilmesi planlanmaktadır. .
Projenin genel hedefi “Azerbaycan'ın seçili bölgelerindeki kapsayıcı eğitim sistemi için
öğretmen eğitimi fırsatlarının ve yönetiminin yanı sıra pedagojik kaynakları ve politikaları
*
*
*
*
*
269
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
iyileştirmektir”. Projede pedagojik üniversitelerde öğrenim gören 1.000'den fazla ilkokul
öğretmeni, 400 üniversite öğretmeni ve 2.000'den fazla öğrenci ve 250 okul müdürüne fayda
sağlaması bekleniyor.
Şu anda ülkemizde kapsamlı eğitimin geliştirilmesini ve uygulanmasını uluslararası
standartlara uygun olarak desteklemek için "Kapsayıcı Eğitim için Öğretmen Gelişim
Programları" nın amacı:
Azerbaycan'da kapsayıcı sınıflarda öğretmen yetiştirme becerilerinin artırılması;
- mevcut kaynakları toplayın;
- fonların kullanıcı için uygunluğunu artırmak amacıyla içeriğin basitleştirilmesi;
-Okullarda pratik uygulamaların uyarılması.
Kaynaştırma Eğitimi için Öğretmen Gelişim Programları üç ana hedef grup için tasarlanmış
ve uygulanmıştır.
1. Genel eğitim öğretmenleri.
2. Özel eğitimciler.
270
3. İlköğretim pedagojik eğitim alan öğrenciler.
Programın temeli, öğrenci merkezli, proaktif ve ampirik bir yaklaşımı desteklemektedir ve
öğretmenlere ve ilköğretim pedagojisinde öğrencilere kavramların pratik uygulaması ve
yansıması yoluyla rehberlik etmektedir.
Azerbaycan Devlet Pedagoji Üniversitesi'ndeki proje kapsamında kapsayıcı eğitim (ADPU)
ve bölgesel şubeleri üzerine öğretmen geliştirme programlarının içeriği 4 uzmanlık
müfredatına (İlköğretim; Okul öncesi eğitim; Eğitimde sosyo-psikolojik hizmet; Düzeltici
eğitim) dahil edilmiştir. 2019/2020 akademik yılında, ADPU'nun 4. ve 5. sınıf öğrencileri
(hem Bakü'de hem de bölgelerde) için kapsayıcı eğitim hakkında bir dizi eğitim düzenlendi.
Proje kapsamında ADPU ve bölgesel şubeleri, ortaöğretim okullarında görev yapan 400
öğretmen ve profesör, 950 öğrenci, 287 okul müdürü ve 1000'den fazla ilkokul öğretmeni
yetiştirmiştir. ıslah eğitimi alanında müfredat reformu için bir öneri raporu sundu. Rapor,
ADPU'nun ıslah eğitimi müfredatının aşamalı reformu, "Kapsayıcı Eğitim" üzerine 1 ders
kitabının çevirisi ve 10'dan fazla diğer öğretim materyallerine ilişkin ADPU'nun kararına
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
uygun olarak, ıslah eğitimi müfredatını güncellemek için kısa, orta ve uzun vadeli önlemler
için genel öneriler içermektedir. pedagojik üniversitelerde yayınlanmış ve dağıtılmış,
Kapsayıcı eğitim sürecinin koşulları:
- Her öğrencinin okulun akademik ve sosyal yaşamına katılım düzeyini artırmak için
kapsamlı eğitim.
-Okul içinde gerçekleşen tüm süreçlerden soyutlanmadı
-Her öğrenciyi bireysel özellikleri ve ihtiyaçları ile birlikte kabul etmek için kuralların,
normların ve kültürün adaptasyonunu gerektiren bir süreçtir.
- Kapsayıcı eğitim sadece engelli çocuklar gibi savunmasız gruplar için değil, tüm okullar
için geçerlidir.
- Kapsayıcı eğitim - eğitimin sadece öğrenciler için değil çalışanlar için de
rasyonelleştirilmesi anlamına gelir.
Kapsayıcı eğitim, faaliyet gösterdikleri toplum ile okul arasında yakın ortaklıkların
kurulmasını içerir.
Kaynaştırma eğitiminin etkili bir şekilde uygulanması için önemli koşullar:
-İnşaat ve ulaşım uyumluluğu
-Sınıf ortamının uyarlanması
-Program çeşitliliğinin sağlanması, farklı yaklaşımların kullanılması
- engelli hakkında konuşurken okul personeli ve çocukları tarafından doğru kelimelerin
kullanılması
- okulun tıbbi kontrol sisteminin oluşturulması
- engelli insanların katılımı
- Denetleme kurulu ve yönetim komisyonu oluşturulması
Kapsayıcı programın avantajları:
Özürlü çocuklar:
*
*
*
*
*
271
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
• Akranlarla uygun temas yoluyla bilişsel, konuşma ve duygusal gelişimi artırır
• Özel ihtiyaçları olan çocuklar için rol modellerinin rolünü oynayın.
• Yeni beceri ve alışkanlıkların edinilmesi ve kullanılması işlevsel olarak gerçekleştirilir.
• Eğitim çocukların güçlü yanlarına, yeteneklerine ve ilgi alanlarına odaklanır.
• Engelli olmayan akranlarıyla arkadaş olma ve kamusal yaşama katılma fırsatı.
Engelli Çocuklar:
-Doğal bir şekilde eğitilir ve insanlar arasındaki farklılıklara toleranslıdır.
-Onlardan farklı insanlarla arkadaşlık kurma fırsatları var.
-İşbirliği yapmak için teşvik alıyorlar.
-Yaratıcılık, yaratıcılık ve diğer insanların kederini paylaşma duygusu geliştirin.
Aileler için:
• Aileler diğer ebeveynler tarafından desteklenmektedir.
• Ebeveynler, çocuklar için öğrenme hedefleri ve konularının tanımlanmasında aktif olarak
yer alırlar.
• Tüm ebeveynler okul topluluğunun bir parçası olur.
Öğretmenler ve diğer profesyoneller için:
Öğretmenler, bireysel özelliklerini dikkate alarak öğrencilerin gelişimine etkili bir şekilde
yardımcı olmalarını sağlayan pedagojik yöntem ve stratejilere hakim olur.
Uzmanlar (sağlık çalışanları, özel eğitimciler, vb.) Çocukları daha ayrıntılı olarak
incelemeye başlar ve sorunlara gözlerinden bakmayı öğrenirler.
Topluluk için:
• Toplumdaki bireyler arasındaki farklar ve onlara karşı hoşgörü konusunda yeni bir anlayış
düzeyi oluşur.
*
*
*
*
*
272
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Kapsayıcı eğitim, özel eğitim gereksinimlerine ve diğer engellere rağmen, tüm
çocukların kaliteli eğitim ve yakındaki okullarda okul eğitiminde başarılı olmaları için
gerekli destek ve koşulları sağlamak anlamına gelir.
Kaynaştırma eğitimi sosyal uyumu teşvik eder. Engelli çocukların yaşıtlarına ve sosyal
izolasyonlarından kurtararak gelişmelerine, hayata entegre olmalarına ve haklarını
korumalarına yardımcı olur.
Kapsayıcı eğitim ekonomik olarak uygundur, çünkü topluma başarıyla adapte olan engelli
insanların istihdamı artırma, sosyal haklara bağımlılıklarını azaltma, sosyal statülerini
iyileştirme ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunma şansları daha yüksektir.
Bu makalenin ilgisi: Engelli çocukların aynı sınıfta, engelli çocukları olmayan toplum
temelli ortaöğretim okullarına katılımı kapsamlı bir eğitimdir ve bu her zaman ilgili hükümet
ve sivil toplum kuruluşları için endişe konusudur.
Makalenin bilimsel yeniliği. “Azerbaycan Cumhuriyeti'nde 2018-2024 Yıllarında Engelliler
için Kapsayıcı Eğitimin Geliştirilmesine Yönelik Devlet Programı” nın ana yönleri
açıklanmakta, “Program Geliştirme” nin yanı sıra doğrudan programdan kaynaklanan
eğitimin gelişiminin hedefleri ve beklenen sonuçları açıklanmaktadır. Kapsayıcı eğitim
üzerine devlet programının uygulanmasını desteklemek için Azerbaycan'da uygulanan
projelerden bahsediyoruz.
Makalenin pratik önemi ve uygulaması. Pedagojik uzmanlık alanlarında çalışan yüksek ve
orta özel okulların öğretmenleri, öğrencileri ve ustaları tarafından kullanılabilir.
*
*
*
*
*
273
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Edebiyat
1. Peter Crimes, Marieke Stevens, Arlene dela Cruz, Trica Mercado, Kaisa Liga “Kapsayıcı
Eğitim için Öğretmen Gelişim Programları” 2019
2. Azәrtac 14.12.2017
3. www.inkluzivtehsil.az
4. M.Aliyev. “Kapsayıcı eğitim” (Bilgi kitapçığı) Bakü 2018
5. U.Mikayilova, L.Sharafkhanova ve diğerleri "Kapsayıcı eğitim" (Metodik yardımlar)
Bakü 2011.
274
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARIN AİLE EĞİTİMİNDE OLUŞAN EKSİKLİKLER
VE BUNLARI ORTADAN KALDIRMANIN YOLLARI
Nigar Ramiz kızı İSMAYILOVA 1
XÜLASӘ
Mәqalәdә mәktәbәqәdәr yaşlı uşaqların ailә tәrbiyәsindә baş verәn nöqsanlar vә onların
aradan qaldırılması yollarından bәhs olunur. Eyni zamanda hәmin nöqsanların hәr biri
açıqlanır vә hәlli üçün istiqamәt göstәrilir.
Mәqalәdә o cümlәdәn tәrbiyә metodlarından, valideyn nüfuzundan danışılaraq, kiçik yaşlı
uşağın inkişafında onların verәcәyi әhәmiyyәt dә açıqlanır.
ÖZET
Makale, okul öncesi çocukların ailede yetiştirilmesindeki eksiklikleri ve bunların üstesinden
gelmenin yollarını tartışmaktadır. Aynı zamanda, bu eksikliklerin her biri açıklanmakta ve
çözüm yolları belirtilmektedir.
Makalede ayrıca çocuk yetiştirme yöntemleri ve ebeveyn otoritesi hakkında konuşulmuş ve
tüm bunların küçük bir çocuğun gelişiminde oynayacağı rolün önemi tartışılmaktadır.
НЕДОСТАТКИ ВСТРЕЧАЮЩИЕСЯ В СЕМЕЙНОМ ВОСПИТАНИИ ДЕТЕЙ
ДОШКОЛЬНОГО ВОЗРАСТА И СПОСОБЫ ИХ УСТРАНЕНИЯ
ЗАКЛЮЧЕНИЕ
В статье рассматриваются недостатки в семейном воспитании дошкольников и пути
их устранения. В то же время каждый из этих недостатков объясняется и указывается
направление его решения.
Pedagoji Doktora, Kıdemli Öğretim Görevlisi, Azerbaycan Devlet Pedagoji Üniversitesi,
niay.83@mail.ru.
1
*
*
*
*
*
275
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
В статье также обсуждаются методы воспитания, родительский авторитет и значение,
которое они будут играть в развитии ребенка младшего возраста.
SHORTCOMINGS OCCURING IN THE FAMILY PARENTING OF PRE-SCHOOL
CHILDREN AND WAYS FOR THEIR ELIMINATION
SUMMARY
The article discusses the shortcomings in the family education of pre-school children and
ways to address them. At the same time, each of these shortcomings is explained and the
direction of its solution is indicated.
The article also discusses parenting methods, parental authority and the importance that they
will play in the development of a little child..
AÇAR SÖZLӘR: mәktәbәqәdәr, uşaq, tәrbiyә, ailә, nöqsan
ANAHTAR KELİMELER: okul öncesi, eksiklik, çocuk, terbiye, aile
КЛЮЧЕВЫЕ СЛОВА: дошкольное, ребенок, воспитание, семья, недостаток
KEY WORDS: pre-school, shortcoming, child, nurture, family
*
*
*
*
*
276
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Okul öncesi çocuk yarının aktif vatandaşı olarak ülkenin ekonomik ve sosyal gelişiminde, aynı
zamanda demokratik toplumun inşasında hizmetler sunar. Tüm bunların temeli çocuklar erken
yaşlarda olduğu zaman aile tarafından yapılmaktadır. Aile ortamında büyüyen çocuk sağlıklı
bir aile ortamında uyumlu gelişim sürecinden geçer. Çocuk ailenin ahlak normlarını benimser,
ortak çalışma becerilerini edinir, aynı zamanda çocuğun yaşam planları ve idealleri ailede
oluşur. Sonuç olarak kazanılan bu alışkanlıkların etkisi güçlü olduğu için birey büyüdüğü
zaman bile bu alışkanlıkları kendisi ile beraber taşır. Bu nedenle, aile, okul öncesi çocuğun
hayatı boyunca unutulmayacak, uyum, ahlaki çevre, vatanseverlik, gayret, yüksek vatandaşlık
duygusu gösterecek sağlıklı alışkanlıkların edinilmesine dikkat etmelidir.
Uzmanlara ve kendi deneysel gözlemlerimize göre, hiçbir şey yapamayan 2 yaşındaki bir çocuk
bile, annesini takip ederek evde bir şeyler yapmaya çalışıyor. Yani, çocuklar ebeveynlerinin
tüm hareketlerine, yaptığı işlere ve sözlerine çok dikkat etmektedirler. Çocukların
gözlemledikleri bir takım haraketlerin onların hafızasında kalıcı bir izlenim bıraktığını
söyleyebiliriz.
Ailenin günlük yaşam koşulları, ebeveynlerle ilişki, ailede etki araçları çocuğun
yetiştirilmesinde büyük önem arzetmektedir. Dolayısıyla, okul öncesi bir çocuğun ailede
yetiştirilmesi için temel koşullardan biri, sürekli ve kesintisiz eğitimin olmasıdır.
Toplumun temel birimi olan aile, topluma faydalı olan insanların gelişiminde önemli bir rol
oynamaktadır. Aile, erken yaşlardan itibaren çocuklarda bilinç, irade ve duygu oluşumu için
koşullar yaratır. Bilim adamları ve mevcut deneyimlere göre, çocuklar ebeveynlerin gözetimi
altında ilk yaşam deneyimlerini ve onları çevreleyen gerçekliğe ilişkin temel bilgileri edinir,
aynı zamanda toplumdaki yaşamla ilgili beceri ve alışkanlıklar kazanır. Çocukluk izlenimleri,
bir insanın tüm hayatı boyunca hafızasından silinmez. Çocukluğun sevinçleri, heyecanları,
zorlukları ve maceraları unutulsa bile, bu izlenimler daha sonralar onların gelecekteki
yaşamlarında etki göstermektedir. Çocukluktan zahmetle çalışan, sorumluluk sahibi olan ve
işine alışkın bir ailede büyüyen bir kişi, daha sonra bireysel faaliyetlerinde sahib olduğu bu
niteliklerden yararlanmaktadır. Çevresindeki insanlar, toplum, sosyal yapı, ekonomik ilişkiler,
dini ve ahlaki değerler, hukukun ahlakı, vatandaşlık hakkındaki görüşler çocukluk döneminde
ailenin etkisi ile gerçekleşmektedir.
*
*
*
*
*
277
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Okul öncesi eğitim, eğitimin ilk aşamasıdır ve gelecek için eğitimli personellerin gelişimine
temel oluşturmaktadır. Okul öncesi eğitimin erken yaştaki çocukların entelektüel, fiziksel ve
psikolojik gelişiminde önemli bir rol oynadığını, potansiyellerini ortaya çıkardığını, okula
hazırladığını, ahlaki niteliklerini, bağımsızlığını, yaratıcılığını, inisiyatifini ve yaşam
becerilerini geliştirilmesinde etkili olduğunu söylemek mümkündür.
Okul öncesi eğitim sisteminin geliştirilmesi Azerbaycan Cumhuriyeti’nin devlet eğitim
politikasının ilk sıralarında yer almaktadır. Bu nedenle devlet okul öncesi eğitime büyük önem
vermektedir.
Araştırmaları incelediğimiz zaman, anaokullarda yetiştirilen çocukların ister bilişsel ve
duygusal, isterse de fiziksel olarak genel eğitime daha iyi hazırlandıklarını görmekteyiz. Burada
çocuklara küçük problemleri çözmek için bağımsız çalışma, fiziksel gelişimi güçlendirme gibi
önemli konular öğretilir. Anaokullarına davranış problemlerinin çözülmesi ve sosyal
becerilerinin geliştirilmesi için gelen çocuklarda, bir süre sonra burada aldıkları eğitimin etkili
olduğu görülmektedir.
Bir çocuğun yetiştirilmesinin temeli, çocuk doğmadan önce atılır. Anaokulu eğitimi de
çocukların yaşamında önemlidir. Çünkü bu dönemde, annesine ile beraber öğretmenleri de
görür ve onlardan önemli konularla ilgili bilgiler benimsemiş olur. Bununla birlikte, çoğu bilim
adamına göre, çocukların yetiştirilmesi 4 veya 6 yaşına kadar tamamlanmaktadır. Bu yaşa kadar
çocuğa ister aile isterse de anaokulunda öğretilen terbiye ve eğitim ile yetiştirilmesi onun hayatı
boyunca devam eder. Aynı zamanda, aile ortamı, terbiye, duygular, düşünceler ve davranışlar
çocukların yetiştirilmesi ve ruhu üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir.
“Çocuğu yetiştirmede ailenin başarılı olması için pek çok pedagojik koşulun karşılanması
gerekir. Bu koşullar aşağıda gösterilmektedir:
- Ailede sağlıklı yetiştirme koşulları yaratılmalıdır. Çünkü çocukları sağlıklı, normal, sakin,
verimli ve mutlu bir ortamda yetiştirmek daha normal ve kolay hale gelir. Aksine, anormal
ortamda yani, ebeveynlerin hümanist hayatı olmadan, sesli ve husursuz bir ortamda değerli bir
insan yetiştirmek imkansızdır;
- Organize olmuş bir aile ekibi eğitimde önemli bir araçtır. Bir çocuğun ihtiyaç ve arzuları
kolektif ihtiyaç ve arzulara uyum sağladığı zaman toplum için değerli bir birey olarak
*
*
*
*
*
278
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
büyüyebilir. Aksi takdirde, aile kolektivizm belirtilerini kaybettiğinde, eğitim etkisi de önemli
ölçüde azalır ve çocuk bireysel ihtiyaç ve arzularına düşkün olarak kendini düşünen bireyci
olarak büyür;
- Büyük aile - büyük bir aile çocuk yetiştirmek için daha uygundur: böyle bir aileni ortak
çıkarlar, ortak yaşam, ortak sevinç ve üzüntü ile birleştirir. Burada çocuklar birbirlerinden
öğrenir, yetiştirme için uygun bir iletişim ortamı yaratılır. Bir çocuğu olan bir ailede yetiştirme
zordur: burada çocuk herkesin dikkatinin merkezinde, herkes ona değer veriyor, kimse ona
zarar vermek istemiyor. Bu tür çocuklar genellikle şımarık ve bencildir;
- Terbiyenin, özellikle karakterin temeli erken yaşta atılır: çocuğun terbiyenlendirilmesine
ilişkin yetiştirme erken yaşlarda düzgün yapılmazsa, çocuğu daha sonra yeniden eğitmek
gerekecektir. Öte yandan yeniden eğitim, başlanğıçtan itibaren uygun eğitimden çok daha
zordur: eğitimciden çok fazla zaman, çaba ve sinir gerginliği gerektirir;
- Aile tarafından çocuğun başarılı bir şekilde yetiştirilmesi terbiye (yetiştirme) yasalarına ve
bunlardan doğan ilkelerin doğru uyum sağlamasına bağlıdır. Çocuğa karşı saygı ve talepkarlığı
birleştirmek, ona iyimserlikle bakmak, her çocuğun yaşına ve bireysel özelliklerine dayanarak
kalbine bir yol bulmak, eğitim çalışmalarında ekip ile beraber kollektif çalışmak, çocuğun
bağımsızlığı ile pedagojik yönlendirmeyi doğru bir şekilde koordine etmek vb. bu ilkelerden
biridir;
- Çocuğun yetirtirilmesi zamanı onun tek taraflı gelişimini önlemek, uyumlu bir kişilik olarak
oluşması için gerekli koşulları sağlamak, örneğin zihinsel, ideolojik ve manevi, emek, estetik,
fiziksel vb. gelişimlerine dikkat etmek önemlidir;
- Koşulsuz ebeveyn sevgisi, ebeveynlerin doğru yaşam tarzı, birbirleriyle ve çocukla samimi
ilişkileri, kişisel haysiyet, sivil imge, olumlu örnek ve itibar ile birleşmiş bir görev duygusu hepsi aile yetiştirmenin başarısının koşullarıdır” (4).
Çocuk terbiye etmek hayattaki en önemli sorumluluklardan biridir. Ancak bu çocuğa terbiye
veren kişiye ve alacağı eğitime bağlıdır. Çocuğun yetiştirilmesinde ailenin başarılı olmasının
en önemli anahtarı, aile reislerinin çocuğa karşı ebeveyn vazifelerinden daima kendilerini
sorumlu hissetmeleri ve aktif olarak yerine getirmeleridir. Ancak çocuğun yetiştirilmesinde
*
*
*
*
*
279
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
yalnızca sorumluluk duygusu yetmez. Ayrıca ailede çocuğun yetiştirilmesi için gereken yöntem
ve araçları bilmek ve buna uygun bir şekilde terbiye etmek gerekir.
Çocukların yetiştirilmesindeki ebeveynlerin başarısızlığının sebebi çocuğun yetiştirilmesi için
gereken doğru yöntem ve araçları bilmemelerinden ve bu nedenle birçok pedagojik hatalar
yapmalarından kaynaklanmaktadır. Çocukları şımartan babalar ve anneler çocuklarını ihmal
etmekle suçlanamaz. Bunun yerine, çocuklarına çok fazla dikkat ve özen gösterirler. Fakat
çocuğa karşı bu kadar ilgili olmak çocuğun yetiştirilmesini iyi değil, kötü etkiler.
İnsan kendi ebeveynlerini seçme hakkına sahip değildir. Fakat ebeveynlerin söyledikleri bazı
şeyleri başka bir biçimde değiştirmek ve burada başarılı olmak mümkündür. Bu onun yanlış
olduğu anlamına gelmez. Hazreti Ali, çocukların ebeveynlerinden daha çok yaşadıkları
devirlere benzediğini söylemiştir.
“... Terbiyelendirmek, birini yetiştirmeyi başarmak bir sanattır, bir takımda veya piyanoda iyi
çalmak, iyi resim yapmak, iyi bir değirmenci veya torna operatörü olmak gibi bir sanattır. Bir
kişiye sadece bir kitapçık verilirse, renkleri görmezse, eline bir enstrüman almazsa, bir
makinenin önünde durmazsa, o, iyi bir ressam, müzisyen, değirmenci olarak öğretilemez.
Eğitim sanatının sıkıntısı, bir insana sadece deneyim ve örneklerle öğretmenin mümkün
olmasıdır ”(3).
Çocukta korkudan kaynaklanan problemler de ailenin çocuk yetiştirmesindeki başarısızlığı
olarak kabul edilebilir. Korku duygusu, ne zaman yaşadığımız önemli değil, asla alkışlanacak
bir şey değildir. Böylece, korku duygusu içsel düşünce ve arzuların ortaya çıkmasını
desteklemez. Aynı zamanda iç düşüncelerimizin paslanmasını ve bir köşede kalmasını sağlar.
Son zamanlarda, ebeveynler farklı bir yaklaşım benimsemektedir. Yasaklayarak hiçbir şey
başaramayacaklarını anlamıyorlar. Bu nedenle, çocuğu çeşitli nesnelerle, insanlarla - doktor,
polis vb. ile gözünü korkutmaya başlamışlar. Bu zaman korku duygusu bir çocukta birçok
zihinsel değişikliğe neden olabilir. Bu, sonraki yaşamda çok çeşitli sorunların temelidir. Bu
nedenle, okul öncesi çocukların yetiştirilmesinde çocuğu korkutmak uygun görülmemektedir.
Bir çocuk sorunlu bir ailede büyürse, davranışının bu yönleri belirginleşecektir. Çocukların
sorunlarının ailenin "aynası" olduğu bilinmektedir. Çocuk evde, ailede, oyunlarda, yaşıtlarıyla
ve yaşlılarla iletişim halinde gördüklerini yansıtır. Bir çocuk için ailesi dünyadır. Çocuk kendi
*
*
*
*
*
280
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ailesini nasıl görüyorsa, etrafındaki dünyaya karşı tutumu da öyle olacaktır. Erken yaşlardan
itibaren ebeveynleri tarafından sevildiğini ve ihtiyaç duyulduğunu bilen bir çocuk, büyük
dünyadan korkmaz, çünkü yakınlarının desteğini hisseder. Çocukluğundan beri sevilmeyen,
ebeveynlerinde öfke ve kızgınlığa neden olan çocuklar kendilerini sevmeye layık görmezler,
insanlardan korkarlar. Korku her zaman saldırganlık yaratır ve en iyi savunma ise saldırıdır.
İnsan psikolojisi çelişkili olduğu kadar, hem de çok ilginçtir. Bu yüzden her zaman çocuğun
ayakta yürümesini istiyoruz. Ancak çocuk 4-5 yaşına ulaşır ve koşar. Bu durumda, "koşma,
dikkatli ol" gibi ifadeler kullanırız. Böyle olduğu zaman, çocuğun kafası karışmış oluyor.
Çünkü bana kaçmamı söyleyenlerin şimdi hayır, koşma dediğini düşünüyor. Bunun nedenini
çocuğa onun anlayabileceği bir şekilde açıklamak en iyisidir. Yani, sokakta koşmanın
yasaklanmasının nedeni çocuğa açıklanmalıdır.
Okul öncesi çocukların ailede yetiştirilmesinin en büyük dezavantajlarından biri, bir çocuğun
yanında diğer bir çocuğu övmek zorunda olmamasıdır. Sonra çocuk kardeşlerine karşı
kıskançlık ve nefret geliştirir. Genellikle, farklı yaşlardaki çocuklar ebeveynleri veya diğer
akrabaları tarafından birbirleriyle karşılaştırılmaktadırlar. Bu çocuk başka bir yaşına
ulaştığında, davranış kurallarındaki hataların ortadan kalkacağını düşünmüyorlar. Bazen bu
karşılaştırmadan öğrenen ve kendilerini geliştiren çocuklar vardır. Ancak bu herkese ait bir
mesele değildir.
Deneyimli pedagog Makarenko, çocuğunun gelecekte sorumlu bir kişi olmasını isteyen bir
ebeveynin erken yaşından itibaren davranışlarında özgür olmasına izin vermesini tavsiye
etmiştir. Örneğin, bir çocuk ilk adımlarını atmaya başladığında, zaman zaman ellerini bırakıp
onu cesaretlendirmeye çalışmak gerekir. Yapamayacağını bildiğiniz halde bile, üstünü
kirleterek yemek yemesine, saçlarını taramasına, ayakkabılarını giyinmesine vb. izin vermek
çocukta sorumluluk sahibi ve cesaretli olmak gibi nitelikler oluşturur.
Bir çocuğu sorumlulukları ile yalnız bırakmak çocukta sorumluluk ve kimlik duygusu aşılarken
dikkate alınması gereken noktalardan biridir. Örneğin, odasını olabildiğince temizlemesi
gerektiğini söyleyebiliriz. Aynı zamanda, ahlaki destek ve yardım sağlamaya hazır olduğunuzu
vurgulamak önemlidir. Ancak sorunun nasıl çözüleceğini söylemek gerekli değildir. Çocuğu
karşılaştığu sorunla yalnız bırakın. Sizden yardım ve tavsiye istemesine izin verin. Bu şekilde,
başınız belada olduğunda soru sormayı ve acısını sizinle paylaşmayı öğrenecek. Çocuğa yaşa
*
*
*
*
*
281
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
uygun sorumluluklar ve yükümlülükler vermek, sorumluluk ve kimlik duygusu kazanmada ve
çocuğa güven duymada en büyük yardımdır. Bence, seçim özgürlüğü yaratmak harika olurdu.
Bu yüzden yürüyüşe çıktığınızda, ne giyeceklerine ve ne içeceklerine karar vermelerine izin
vermelisiniz.
Bir çocuk tüm olumlu davranışlarının önce yakın ebeveynleri tarafından sonra da başkaları
tarafından takdir edildiğini gördüğünde, bu haraketleri övgüye değer olduğunu bilerek yeniden
tekrarlamaya çalışacak ve sonuç olarak bu nitelikler çocukta bir alışkanlık haline gelecektir. Bu
nedenle, ebeveynin çocuğun her olumlu adımına "bravo" ve "aferin" olarak tepki vermesi ve
desteklemesi çok önemlidir.
“Çocuklar çoğunlukla 3 yaşından sonra daha fazla sorular sorar ve bu süreç yaklaşık 6 yaşına
kadar sürer. Bu dönemde soruların çok sayıda olmasının en önemli nedenlerinden biri, çocuğun
"ben" dönemi yaşamasıdır. Yani, çocuk tüm dünyayı penceresinden görmeye çalışır ve bu
nedenle onun dışında neler olduğunu anlamakta güçlük çeker.
Çok sayıda sorunun başka bir nedeni de çocukların henüz somut olarak düşünememesidir. Bu
nedenle, yalnızca belirli olayları anlayabilirler. Çocuklar bildikleri ancak göremedikleri şeyler
282
hakkında daha fazla soru sorarlar.
Örneğin, "Güneş akşamları nereye gidiyor?", "Nasıl doğdum?" Gördüklerini aşağıdaki gibi
sorularla belirterek anlamaya çalışırlar.
Öte yandan, yukarıda belirtildiği gibi, çocuklar bazen olayların ardındaki nedenleri bilmek
isterler. Örneğin, "Babam neden hep geç geliyor?", "Bu araba neden bu kadar hızlı gidiyor?"
ve bunun gibi." (1, 4-5).
Çocukların bu soruları sorması tesadüf değildir. Bu yüzden genellikle cevabı bilmek isterler.
Öte yandan, bir ebeveyn soruları cevaplamakta zorluk çekiyorsa, kitap kullanmak iyi bir
fikirdir. Aynı zamanda, soruya cevap verirken çocuğun zeka ve algı düzeyi de dikkate
alınmalıdır. Bazen verdiğimiz cevaplar çocuğu tatmin etmeyebilir. Bu nedenle, sorunu çocuğun
anlayabileceği bir seviyeye getirmek ve cevaplamak en iyisidir.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Bazen çocuklar farklı tür sorular sorarlar. Bu sorulara sert tepki vermek doğru değildir. Çünkü
çocuk bir dahaki sefere bir soru sormak istese bile bunu yapmayacak. Bunun nedeni, ilk defa
reaksiyonun kötü olmasıdır.
"Egoizmin ilk belirtileri, okul öncesi çocuklarda erken yaşlardan itibaren ebeveynlerin onların
tüm isteklerini yerine getirdiği ve nazlanmaları ile oynadığı anda ortaya çıkmaya başlar. Ona
her gün en lezzetli tatlılar, bir sürü oyuncak aldıklarında ve çocukların "al, ver, getir" gibi
talimatlarını yerine getirdikleri zaman çocuğun egoizmi daha da büyür. İlk başta, ebeveyn onu
görmez, hissetmez, belki de komik bulur, ancak çocuk büyüdükçe, bencillik derinleşir, sert bir
form alır, daha sonra ebeveyn artık dayanamaz, zor bir durumda kalır. Böyle bir soru bile ortaya
çıkıyor mu? "Bu çocuk kime çekmiş?", "Neden böyle oldu?", "Başkalarının çocuğu böyle
değil" vb.
Çocukların ihtiyaçları da onlarla birlikte büyür. Görünüşte zararsız olan "İstiyorum" ve
"yapmalısınız" kelimeleri küçük oyuncakları bilgisayarlara, bisikletlere ve pahalı telefonlara
dönüştürüyor. Çocuklar ebeveyn bakımını bir borç olarak görmeye başlıyor. Sonuç olarak,
ebeveynler için bir yara haline gelir ve incinmeye başlarlar. Nankör bir çocuk yetiştirdiklerini
düşünürler”(2).
283
Dinimizde, çocuğun yetiştirilmesine (terbiyelendirilmesine) ilişkin konular çok iyi
kanıtlanmıştır. Böylece, çocuğun gereksinimleri ve yetiştirilmesi konuları aşağıda belirtilmiştir:
“Kuran, kendimizi ve ailemizi, yakıtı insan ve taş olan Cehennem ateşlerinden korumamızı
emretmektedir. Tıpkı elli ila yüz yıllık kısa bir yaşam için çocuklarımızı bu dünyanın
felaketlerinden korumaya çalıştığımız gibi, ahireti de sonsuz felaketlere maruz kalmamaları için
korumalıyız. Bir babanın çocuklarını cehennem ateşlerinden korumak, bu dünyanın
ateşlerinden korumaktan daha önemlidir. Cehennem ateşinden korumak da inancı, kuralları ve
haramları öğreterek, ibadete aşılayarak ve kötü yoldaşlardan ve zararlı yayınlardan koruyarak
mümkün olabilir. Tüm kötülüklerin başı, kötü bir arkadaştır. Kötü yoldaşlar onun utanmaz,
yalancı, hırsız ve saygısız olmasına neden olabilir. Yıllarca bu kötü alışkanlıklardan kurtulmak
imkansızdır. Bir çocuk iyi bir iş yaptığında takdir edilmeli ve ödüllendirilmelidir! Bazen
insanların yanında övmelidir. Amcam benim çocuğu bunu böyle yaptı söyleyerek çocuğu iyilik
etmesine teşvik etmelidir. Yanlış bir işlem yaparsa veya kötü bir kelime söylerse, onu birkaç
kez görmezden gelmeli, bunu bir daha yapma veya böyle bir şey söyleme diye söylememeli
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
veya azarlamamalıdır. Sık sık azarlanan çocuk, cesur hale gelir ve yaptıklarını gizlice yapmaya
başlar. Kötü davranışlarının zararı ona tatlı dilde açıklanmalı, uyarılmalıdır! Yapılmış olan ve
dine aykırı olan şey, bu haraketin zararını, kötülüğünü ve sonuçlarını açıklayarak
engellenmelidir”(5).
Çocukları terbiye etmek yöntemleri arasında cezalandırma yöntemi de vardır. Bu bağlamda,
çocukların yetiştirilmesinde cezalandırma bir arac olarak kullanılır. Bazı düşüncelere göre, bir
çocuğun cezasının zihinsel gelişimi üzerinde olumsuz bir etkisi vardır, onu daha agresif yapar,
kişiliğini “çizer“, kendini gerçekleştirme koşulları yaratmaz. 10 yaşın altındaki pratik olarak
cezasız çocuklar, kendi istek ve arzularının tutsakları haline gelir, onları kontrol edemezler ve
sonuç olarak, çocuklar “ipe sapa yatmıyor” ve “kötü davranıyorlar”. Bununla birlikte, herhangi
bir ceza vermeden önce, manasını ve çocuğa olan etkisini anlamak gerekir.
“Cezalar 3 gruba ayrılır:
1. Fiziksel ceza. Ağrı hissi veya daha doğrusu acı çekme korkusu, çocuğun gelecekte bunu
yapmasını engeller. Farklı fiziksel ceza biçimleri vardır. Psikologlar, fiziksel cezalandırma
biçimlerine karşıdır. Böylece, fiziksel cezanın etkisi altında, “kötü” davranıştan “iyi” ye geçiş
doğrudan cezaveren bireyin huzurunda gerçekleşir. Fakat, bu cezadan sonra birey olmadığı
zamanda da çocuk aynı şeyi yapar ve hala “kötü” davranabilir. Bu nedenle, fiziksel ceza,
çocuğun bilinçli davranışının oluşmasında hiçbir işe yaramaz. Fiziksel ceza, hem fiziksel olarak
hem de çocuğun kişiliğinin oluşumunda ciddi komplikasyonlara yol açar. Her şeyden önce,
fiziksel ceza, bir çocuğun iradesini aşağılayarak, bağımsız kararlar veremeyen, hayattan zevk
almayan, başkalarına bağımlı olan ve potansiyelini yaratamayan ve gerçekleştiremeyen bir
kişiye dönüştürebilir. İkinci durumda, sonuç tam tersi olabilir. Uzun zamandır fiziksel cezaya
maruz kalan bir çocuk, ergenlik döneminde aynı şekilde davranır: ebeveynlerini ve küçük
çocukları döver. Herhangi bir etki zıt etki yaratır (olumsuz davranış biçimleri): kavgalar, ilaçlar,
sarhoşluk, uyarılma, cinsel ilişki, cinayet, soygun vb. gibi olumsuz durumlara yol açar. Başka
bir deyişle, “kırbaç” ile aşılanan pozitif değerler çocuğun zihninde negatif olur ve negatif
değerler taklit olur.
2. Ebeveyn sevgisinden yoksun bırakma. Her iki durumda da, eğitim etkisi çocuğun duygularını
etkilemektir. Çocuğu bir köşeye koymak, onunla konuşmamak; çocuktan uzaklaşmak ve
“kayıtsızlık ve yargı maskesi” giymek; onu odada kilitli tutmak onu sevmediğini söylemek vb.
*
*
*
*
*
284
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
gibi çeşitli ceza biçimleri uygulayarak ebeveyn sevgisinden mahrum edilir. Sevgiden yoksun
bırakma, çocuğun kalbinde yalnızlık, güvensizlik, korku ve nefret yaratır.
3. Üçüncü ceza türü, çocuğu eğlenceden mahrum etmektir: eğlence yerlerine (sirk, park,
hayvanat bahçesi, turistik yerler) gitmesini, en sevdiği çizgi filmleri izlemesini, günlük olarak
bilgisayar oyunları oynamasını vb. yasaklamak. Tabii ki bu tür cezalar çocuğu hayal kırıklığına
uğratır, ancak duygularını doğrudan etkilemez, isteklerinin yerine getirilmesini sınırlar veya
daha kesin olarak hayallerinin gerçekleşmesini bir süre erteleyebilir - “çocuk iyi davranana
kadar yetişkinleri dinler.” Böyle bir cezanın etkisi o kadar büyük olabilir ki, çocuk sevdiği
aktiviteye olan ilgisini kaybedebilir veya kalbindeki yetişkinlere karşı güçlü bir kızgınlığa sahip
olabilir”(6).
Çocuk terbiye etmenin en iyi yöntemlerinden biri, çocuğa davranış kurallarının öğretilmesinde
tutarlılık ve süreklilik ilkesini takip etmektir. Bu gibi durumlarda, dikkat etmezseniz, çocuk
histeriyi hızla durduracaktır. Çocuk, yanlış davranışının ve gözyaşlarının istenen etkiye sahip
olmadığını görürse, ağlamayacak ve ebeveynleriyle iletişim kurmanın başka bir yolunu
arayacaktır. Evdeki anne, büyükanne veya diğer yetişkinler ne yapılacağı ve ne yapılamayacağı
konusunda aynı pozisyondaysa, çocuk davranış kurallarını daha iyi takip edebilecektir. Yani,
ailede birlik ilkesi çocuğun yetiştirilmesinde çok değerli bir kaynaktır. Ailenin her üyesinin
farklı bir görüşü olduğundan, çocuğun kafası karışır ve kime güveneceğini ve kimin haklı
olduğunu bilmez.
Ebeveynlerin yetkisi, çocuğun ailede belli bir amaca uygun yetiştirilmesinde de önemli bir
koşuldur. Bir ebeveynin itibarının en önemli yanı, sivil görüntüsü, etkili çalışması, aile
hayatının normal organize edilmesi ve sürdürülmesi, aynı zamanda ebeveynin çalıştığı
toplulukta ona saygı duyulmasıdır. Ebeveynlerin yaşam tarzları çocuklarıyla olan itibarlarını
belirler. Çocuğun kişiliğine saygı, ilgi alanlarının dikkate alınması, ilişkilerde özenli ve talepkar
bir pozisyon almanın yanı sıra ebeveynin yetkisini sağlamak, çocukların özgür, bağımsız,
kendinden emin olmalarına, kuralları takip etme alışkanlığını geliştirmelerine yardımcı olur.
Deneyimler, ebeveynler tarafından pedagojik bilginin edinilmesi, pedagojik taktik ve
yaklaşımın kullanılması, sağlıklı ahlaki ve manevi değerlerin taşıyıcısı, sabır, kısıtlama, güçlü
irade, eğitimde maksatlılığın çocukların ahenkli gelişimi için koşullar yarattığını
göstermektedir.
*
*
*
*
*
285
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
“Okul öncesi çocuklar arkadaşlığı severler ve yalnız kalmaktan nadiren mutlu olurlar. Nezaket
ve hayırseverliği severler. "Benim için iyi olan şey annem için iyi olacak" diye düşünür ve
küçük sevinçlerini onunla paylaşmak için acele ederler.
Sizin için önemsiz görünen, ancak bebeğiniz için çok önemli olan şeyleri göz ardı ederek
bebeğinizin kırılgan kalbine zarar vermeyin. Sempati ve nezaketiniz onun için çok değerlidir.
Takdir edici bakışlar, ilham verici kelimeler ve övgüler kalbini güneş ışınları gibi aydınlatır ve
evdeki herkesi mutlu eder.
Çocukları size güvenmeye, endişelerini, günlük kaygı ve sıkıntılarını sizinle paylaşmaya teşvik
edin. Onlarla uğraşırken, nazik ve kibar olun ve kalbinizi onlara açın. Bu çocuklar için kritik
bir zamandır. Çocuklar sizden ayrılacak diye terk edilme korkusunun etkilerini hissederler ve
buna karşı savaşmalısın. Onlar için güvenilir bir insan olmaya çalışın ”(6).
Sonuç olarak, okul öncesi çocukların ailelerinden aldıkları terbiye, yaşadığımız döneme
bakılmaksızın her zaman aktüel olduğunu ve olacağını belirtmek isterim. Bu nedenle,
eksikliklerin zamanında tespiti ve ortadan kaldırılması, ailede ebeveynlerin ve anaokulunda
eğitimcilerin en önemli sorumluluklarından biridir.
286
KAYNAK:
1. Uşağınızın dünyasına bәlәdsinizmi? Bakı, “Min bir mahnı” nәşriyyatı, 2008
2. Uşağınız mәktәbә hazırlaşırsa… Bakı, “Min bir mahnı” nәşriyyatı, 2008
3. http://www.tipii.edu.az/az/article/483-a-s-makarenko-usaq-tarbiyasi-haqqinda
4. /Trend/ http://www.milli.az/view.php?id=22132
http://azkurs.org/sosial-ve-humanitar-elmlerin-muasir-problemleri-elmi-ecerler-t-
5.
v2.html?page=7
6. https://xanim.az/usaq-nece-terbiye-olunmalidir-817
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
GOVERNING SYSTEM FOR IMPLEMENTING APPLICATION OF NEW
RESULT-ORIENTED TECHNOLOGIES IN PRESCHOOL EDUCATION
ESTABLISHMENT
Halide HAMIDOVA 1
Hülasa
Makalede, okul öncesi kurumlarda etkin yönetimin yapısı ve ilkeleri anlatılmakta, sonuçta
ortaya çıkan yönetimi tanıtırken ortaya çıkan pedagojik, organizasyonel ve metodolojik
süreçler anlatılmaktadır. kontrol fonksiyonları, modern kontrol sisteminin özellikleri,
kontrolün amaçları ve hedefleri hakkında, kontrol sisteminin yapısı, mekanizmaları, statik
ve dinamik de açıklanmıştır. barış yönetimi
Резюме
В статье рассказывается о структуре и принципах результативного управления в
дошкольных учреждениях.Автор рассказывает о педагогических, организационных и
методологических процессах, которые происходят при введении результативного
управлении, о функциях управления, о свойствах современного системного
управления, о целях и задачах управления.Так же подробно объясняется структура,
механизмы системы управления, статическое и динамическое состояние управления.
Summary
The article describes the structure and principles of effective management in
preschool institutions. The author tells about the pedagogical, organizational and methodological processes that occur when introducing effective management, on management
1
ADPU, öğretmen.
*
mail: musayevaxalide@mail.ru
*
*
*
*
287
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
functions, on the properties of modern system management, on the goals and tasks of management. The structure, mechanisms of the control system, static and dynamic control state
are also explained in detail..
Anahtar kelimeler: okul öncesi eğitim, uçtan uca yönetim, yönetim sistemi, statik ve dinamik
yönetim;
Ключевые слова: дошкольное образование, результативное управление, система
управления, статическое и динамическое состояние управления;
Key words: preschool education, effective management, management system, structure and
principles, static and dynamic control state.
288
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
GOVERNING SYSTEM FOR IMPLEMENTING APPLICATION OF NEW
RESULT-ORIENTED TECHNOLOGIES IN PRESCHOOL EDUCATION
ESTABLISHMENT
Result is considered here as a concept that combines complex categories that include a
number of indicators. As the multidimensional system, the resulting was shown as an
inteqral assessment of any organization.Providing one or more of these requirements, can
not provide of resulting . It is necessary to realized the following governing problems for
result or result-oriented works in organisation. (Picture 1)
acuity
quality
of
governing
usefulness
categories
of resultoriented
governing
system
application of
innovation
quality
of work
efficiency
quality
productivity
Picture 1. Categories of result governing system
*
*
*
*
289
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
It is clear from researching work that , every complex sosial system is a unit which
governing and regulated system and regulated object of governing and mutual influence of
persons . When this influence from a scientific point of view regulated , efficient results
probobability more increases . There are some elements of governing in preschool educational
establishment .Them included main and subsystems . Main system is the executive and its
hierarchical structure - executive authorities and private companies. Accepting of governing
decisions, their delivery and involved structures on execution for solving questions also
are included to subsystems structure . Every structure connecting mutually depends with
result-oriented governing of preschool education , efficience of the results depends on the
choicing of responsibility ,correct formation and quality of realization.Governing of resultoriented must serve of children effecience prepearing to school , and centralize for formation
of child personality .
Beginnig from H.Fayol the world theories of governing , their principles are looking
through out and the situation applicating on literature. (Table 1).
Founders of Governing Theory
290
Table 1.
governing theories
Frederick V ; Teylor ;
F. Gilbert ; L.Gilbert
theory of scientific
governing
Tom Bons ;
Elton
Douglas
M.Stalker ; Jey
MayoMcGre- Lorsh - Theory
Theory of
gor of
Behavioral Theory of Organizational
Governing X and Y
Envirioment
Henry Fayol - Max Weber Theory of
Theory of
Adminstration Bureaucratic
Governing
Governing
Attitude is investigated about problems of governing on preschool education among
researchers such as L.V.Posdnyak, N.N. Lyashenko, F.N.Troyan, L.Watson, N.A. Alekseyeva,
N.I.Quseva, S.A.Yezopova, E. Litvinenko and others . Result-oriented problems of preschool
educational establishment directly is exploring by K.Y. Beloy's researchs . Theme content
on result-oriented governing in preschool education establishment was researches subject of
scientiest such as P.I. Tretyakov, M. Leimann, B. Hans, K. Kokinz, Y.Sh. Karimov, P. B.
Aliev, L.K. Jafarova, I. A. Likova and others.Problem is also considered in a psychological
aspect. To this end, were quoted by researchers such as A.A. Alizade, R.I. Aliev, L.Sh.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Amrahly, N.T. Rzayev, M.S. Ismayilova, I.H. Sultanova, U.A. Efendieva and others. In
addition, quality is an important factor in educational governing .R.Kh. Mamedzade - as one of
the leading direction in quality of education, L.F. Kolesnikov - education efficiency , N.
Vinogradova - governing
of effencience in preschool educational establishment , S.
Bagautdinova - preschool education:From the quality of conditions to the quality of results L.Q.
Bogoslaves - governing of the pedagogical process in an innovative preschool educational
establishment , O.A Safonova - quality governing of preschool educational establishment.
staged
selection of
control
methods
appointmet
of problem
efficience
analysis of
collectiv
acting
qualification
developing of
employees
Picture 2. Content of result-oriented governing
291
Researchers , dealing with this problem have come to the conclusion that governing is
necessary not only in the technical field, but also in the social sciences, including education.
The nature ofgoverning in educational establishment is determined by its object and subject,
duty , means and methods, as well as the pedagogical aspects of governing work. Analysis of
governing is not that , concluded functions of educational governing and to consider them as a
process of general and special social governing . It is necessary to conduct wholy analysis of
the theory and practice of education governing problem , including pedagogical and
psychological problems of the process. In this area, educational work should be considered as
the birthplace of human activity. Govering system must provide successful solution of all aims
and duties putting before of preschool educational establishments.Each leader has to have
exact aims for solving duties , principles which are important in their decision have to be
guided by their work.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
According to regional conditions,adaptive and result-oriyented , including, related to
education system; basing on materials which were practiced, several works are carring out
methoddological analyses for several grups on this sphere .
I group - Bases , directions, principles and methods of education and preschool education.
II group - psychical developing levels in preschool age and pedagogical problems of their
analysis.
III group - result-oriyented content of preschool education, structure of educational activity ,
influence of active training to personal developing.
IV group - role of personality in education governing and and leadership work.
V group - result-oriented governing of preschool education, control , monitoring and
evaluating .
Governing process, as well as uninterrupty , individual phase cycles (data collection,
analysis, protection, data control, decision making and delivery, organization,
execution),including irregularity, inertia, with governing delays can manifest .Governing
process includes labor governing and this is realized as a result ( product ) on developing of
certain children , by combining their subject and means.Nature of the measures , timing and
persons responsible for planning the activities are indicated .
I. Work of enterprise governing organs .
II. Events of organising by methodological cabinet.
III. Events with other social institutions and their representatives.
IV. Events together with parents .
After these it was explored what is the most important qualities of leadership: 1) creative ;
2) responsible; 3) decisive; 4) purpose; 5) sociable.
*
*
*
*
*
292
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Edebiyat:
1. Jabbarov R.H. Eğitim kurumlarında eğitim ve öğretim faaliyetlerinin yönetimi ve
planlanması. Bakü: "Öğretmen", 2013.
2. Okul Öncesi İşletmeler Lideri'nin masa kitabı. Bakü: TP, 2015.
3. Mammadzade R., sektördeki lider kalite trendlerinden biridir. Bakü: "Öğretmen", 2010.
4. Modern anaokulunda eğitim organizasyonu. Bakü: "Apostrof", 2011.
5. Armstrong M., Byron A. Sistem yönetimi sonucu Sistem tahminleri. Moskova:
"AlpinePablishish", 2011.
6. A.Mehrabov, Azerbaycan'da modern eğitim teknolojileri, Baki, 2007.
293
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
BÜYÜK GEZGİN VE COĞRAFYA BİLİMADAMI: HACI
ZEYNALABDİN ŞİRVANİ
Maharram kızı Zülfiyye KERİMOVA 1
ÖZET
Hacı Zeynelabdin Şirvani dönemin büyük gezgini,
geniş dünya görüşüne sahip, daha
hayattayken uzak ülkelerde ün salmış, ölmez eserleri ile unutulmaz bir ün kazandı. O.
Hayatının tam 36 yılını seyahatte geçirmiştir. Onun Küçük Asya, Anadolu ve İran
Platolarını geçmesi, Orta ve Merkez Asya, Arabistan sahraları, Sudan savannalarını
izlemesi, Hindistan, Hint-Çin ormanlarını dolaşması, Himalay, Hinduguş, Süleyman, BabaKuhi gibi zor geçilebilen dağ sıralarını geçmesi, Hacı Zeynelabdin Şirvani`nin onun güçlü,
yorulmaz iradeye sahip gezgin olmasını kanıtlıyor.
294
SUMMARY
Haji Zeynalabdin Shirvani, being great traveler, have broad outlook. During his lifetime he
won unforgettable fame for his works. He spent 36 years of his life traveling. The
intersection of the plateau of Asia Minor, Anatolia and Iran, the observation of passable
deserts of Middle and Central Asia, Arabia, the savannas of Sudan, traveling through the
forests of India, Indochina, the transition of such difficult mountain ranges like the
Himalayas, Hindu Kush, Suleiman, Baba Kukhi proves great resilience, unshakable
willpower of H.Z.Shirvani r.
Anahtar Sözcükler: Azerbaycan Coğrafyası, Gezginler, Küçük Asya, Anadolu ve İran
platosu, Şamahı, `Riyazus- seyahe`, `Büstanus- seyahe`, `Hedayüg- seyahe`, iklim.
Azerbaycan Devlet Pedagoji Üniversitesi, `Genel Coğrafya` Anabilim Dalı
Pedagoji üzere Felsefe Dr. Doç. Maharram kızı Zülfiyye Kerimova
1
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
BÜYÜK GEZGİN VE COĞRAFYA BİLİMADAMI: HACI ZEYNALABDİN
ŞİRVANİ
Dört bin yılı aşkın bir kültüre sahip olan Azerbaycan dünyanın en eski ülkelerinden biridir.
Azerbaycan`ın coğrafi konumu, tükenmeyen doğal kaynakları, dağ ve ovaları, ormanları
ta eski zamanlardan ülkeni eski halkın yaşam alanına dönüştürmüştür. Azerbaycan`ın o
dönemlerde dünya ticaret yolları üzerinde yerleşmesi, onun ekonomik kalkınmasında
belirli rol oynamıştır. VII- IX yüzyıllarda Azerbaycan bilim insanları Ortaçağ kültürününü,
özellikle Müslüman doğu kültürünün gelişmesinde büyük çalışmalar yapmışlardır. Bu
dönemlerde Azerbaycan halkının içinden dünyaca ün kazanmış bilim adamları çıkmıştır.
XVIII- XIX yüzyılda yaşamış büyük aydın ve gezginlerden biri de Hacı Zeynelabdin
Şirvani`dir.
Hacı Zeynelabdin Şirvani dönemin büyük gezgini,
geniş dünya görüşüne sahip, daha
hayattayken uzak ülkelerde ün salmış, ölmez eserleri ile unutulmaz bir ün kazandı. O.
Hayatının tam 36 yılını seyahatte geçirmiştir. Onun Küçük Asya, Anadolu ve İran
Platolarını geçmesi, Orta ve Merkez Asya, Arabistan sahraları, Sudan savannalarını
izlemesi, Hindistan, Hint- Çin ormanlarını dolaşması, Himalay, Hinduguş, Süleyman, BabaKuhi gibi zor geçilebilen dağ sıralarını geçmesi, Hacı Zeynelabdin Şirvani`nin onun güçlü,
yorulmaz iradeye sahip gezgin olmasını kanıtlıyor.
H.Z. Şirvani`nin geniş ve doğru biyografisi kaleme aldığı `Riyazus- seyahe`, `Büstanusseyahe`, `Hedayüg- seyahe` eserlerinde verilmiştir. Bununla ilgili bazı notları Abbasgulu
Ağa Bakıhanov`un `Gülüstani İrem`, F.Köçerli`nin `Azerbaycan Edebiyatının Tarihi
Malzemeleri` M. E. Terbiyet`in `Danışmendani Azerbaycan` ve Rzaguluhan Hidayet`in
`Mecmeülfüseha` ve ` Riyazülarifin ` isimli kitabında görebiliriz.
Zeynalebdin Şirvani 16 Ağustos 1780 yılında (Bakıhanov`a göre Hicri tarihi ile 1194
yılında Şaban ayının 15`i, Miladi tarihi ile 1779) Şamahı`da doğmuştur.
M. E.Terbiyet ve Firidunbey Köçerli de Şirvani`nin 1194 yılında ( Hicri tarihi) Şamahı`da
doğduğunu göstermişler.
*
*
*
*
*
295
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
F. Köçerli şöyle yazar: `Mәstәli Şirvani ki, әsl adı Hacı Zeynalebdin ibn Axund İskәndәrdir,
tәvәllüd edib şәhri Şamaxıda hicrәtin 1194- cü ilindә ki, tarix miladının 1779-cu salına
müqabildir` [ Mesteli Şirvani, gerçek adı Hacı Zeynalebdin ibn Ahund İskender`dir
ve o, Hicri tarihi ile 1194, Miladi tarihi ile 1779 tarihinde Şamahı`da doğmuştur].
Rzagulu han Hidayet eserlerinde
Zeynalebdin Şirvani`ni `Temkin Şirvani`- Hacı
Zeynelabdin ibn molla İskender` adı ile göstermiştir. Onun seyahet ettiği ülkeleri kaydeder
ve daha sonra ekler: ` Tek kelimeyle Şirvani çok seyahetler yapmıştır. Mok halklarla
görüşmüş ve konuşmuştur. Gerçekten o, zeki ve seçkin bir bilim insanıydı. Seyahet yaptığı
ülkelerde
gördüklerini `Riyazülseyahe`, `Hedayügseyahe` ve `Bistanusseyyahe` isimli
büyük hacimli kitaplarında yazmıştır.. R. Hidayet Zeynalabdin Şirvani`ni en çok bir şair
olarak nitelendirir ve kendi kitaplarında şiirlerinden örnekler verir.
H. Z. Şirvani`nin beş yaşı tamamlanınca ailesiyle beraber Kerbela`ya göçmüşler. H. Z.
Şirvani ilköğrenimini Kerbala`da aldı. Daha sonralar eğitimini geliştirmek için Bağdat’a
gitti. O Arapça, Farsça, Türkçe ve Türkmence`ni mükemmel derecede biliyordu. Okuduğu
kitaplar, gezgin ve dervişlerin gidip gördükleri yerlere dair konuşmaları genç
Zeynalabdin`de dünya seyahetine çıkmak, farklı halklarla görüşmek, onunların örf ve
adetlerini öğrenmek arzusunu uyandırır. Bir süre Bağdat`da yaşadıktan sonra 17 yaşında ilk
dünya gezisini başlatır. Önce İran`a gider. Daha sonralar 1802 yılında Hindistan`a gider
ve Hindistan`ın Pencap, Dehli, Allahabad, Ahmedabad
şehirlerinde bulunur.
On ay
Hindistan`da, Bengal Körfezi sahillerindeki adaları gezmiş, Serindip (Seylan) Adası`nda
yaşamıştır. H.Z. Şirvani Endonezya adaları etrafında dolaşmış ve bu adalara Siyam ve
Maçin isimlerini vermiştir. Bu tesadüf değil, Endonezya`da büyük gezginin adına olan
kütüphane- müze bulunmaktadır.
Azacık dinlendikten sonra Şirvani 1810 yılının Ocak ayında ikinci dünya seyahetinin
başlattı.
O , Şiraz`dan Darab`a, oradan ise Bender-Abbas Limanı`na gider, Hürmüz
Boğazı`nı geçip Arabistan`ın güney şehirlerinden biri olan Maskat`a, daha sonra Yemen`e
gider. H.Z. Şirvani şöyle yazar: `Araplar ve eski coğrafya bilim adamları Yemen`e `Mutlu
Arabistan` diyorlardı. Bu ad oraya rastgele olarak verilmemiştir. Yemen arazisi Arap
Yarımadası`nın en yüksek bölümüdür. Burada küçük ırmaklar, nehirler, büyük olmayan
ormanlar bile rastgele değildir`.
*
*
*
*
*
296
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
H.Z. Şirvani Eden`de de olmuştur. Anlattıklarına göre `Eden Yemen limanlarından biridir.
Temelinin Eden ibn Senani`nin soyundan olan Hazret Halil Rabmah koymuştur. Eden
ismi de buradan gelir. Sıcak iklimi vardır. Deniz dibinden inci çıkarıldığı için ona `Durrul
Eden` denilir. O, Arabistan hakkında tarihi ve coğrafi
bilgi verir. H. Z. Şirvani Arap
mülkiyeti olan şehirleri tarif etmiş ve 3 aydan fazla bir sürede Mekke`de yaşamıştır.
Bununla ilgili olarak şöyle yazar: `Mekke küçük olmasına rağmen ünlü şehirdir. Dağlık
alanda ve ikinci iklimde bulunmaktadır, sıcak havalı ve az sulu bir yerdir. Halkı Araplardan
oluşuyor. Kabe denilen bölüm çevrelenmiştir. Doğusunda Bugeys Dağı, batısında ise
Sana Dağı bulunmaktadır`. H.Z. Şirvani Mekke`ni terkettikten sonra Medine`ye döner.
`Medine`nin eski adı Yasrib`dir. Muhammed Peygamber oraya yeni ad- yani Medine ismini
verdi. Bazı bilim adamları
oranı zengin yer adlandırmışlar.
İklimi sıcak, ama hoştur.
Burada bol su ve hurma ağaçları vardır. Halkı Araplardır. Şehrin kenarında kehriz ve
yağmur suyu ve sulanan hurma tarlaları vardır`.
Seyyah azacık dinlendikten sonra Türkiye, Balkanlar ve Akdeniz seyahetini başlatır. Bu
amaçla Kiçik Asya yarımadasına gider. O, Diyarbekir ve Karaman`ı geçip Egey deniz i
kıyılarında yerleşen Aydın`a, daha sonra Egey denizi ile Akdeniz kıyılarını geçip Atlantık
Okeanı`ndaki Kanar
Adaları`na gider. Tekrar Balkanlara ve Türkiye`ye geri döner.
Şirvani Balkanları, Türkiye`nin Avrupa bölümünü dolaşır, ayrıca o dönemlerde Türkiye
egemenliğinde olan
Bulgaristan`a gider.
Sofya şehrinde bulunduktan sonra
tekrar
İstanbul`a geri döner. H. Z. Şirvani İstanbul`da 3 aydan fazla kalar. Bu sürede sadece
İstanbul`u değil, Türkiye`nin ayrıca tüm Türkiye`nin tarihi, çoğrafyası, ekonomisi, kültürü
ve d. mükemmel bir şekilde öğrenmiştir. O, İstanbul'un tanımı istanbul kelimesinin sözlük
anlamını açıklayarak başlar. Türkiye`nin Küçük Asya yarımadasındaki birçok şehirleri ve
ayrıca Türkiye`nin şimdiki başkenti olan Ankara`da ve diğer yerleri görmüştür. O,
Türkiye`den yeniden İran Azerbaycan`ına (Güney Azerbaycan) ve İran`a geri döner. Ünlü
gezgin üç ana seyahatini tamamlayarak ve küçük seyahatkerini
İran ve Azerbaycan
üzerinden sürdürneye devam eder.
H.Z. Şirvani`nin dördüncü seyaheti daha önce belirttiğimiz gibi yinede Şiraz`dan İran ve
Oman Körfezi`ne gelerek deniz yoluyla Arabistan`a geçmek olmuştur. Bu zaman
hastalanması sonucu 1838 yılında (Hicri tarihi: 1253) gemide (Cidde yakınlarında, Kırmızı
*
*
*
*
*
297
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Deniz) vefat etmiş ve Cidde`deki `Yumana Havva` isimli şehir mezarlığında topraka
verilmiştir.
Böylece çok acılar çekmiş ve yoksunluklardan muzdarıp, defalarca ölümle karşı karşıya
gelen cesur gezgin Hacı Zeynalabdin Şirvani 36 yıllık seyahetini tamamlamıştır. H. Z.
Şirvani sadece 58 yıl yaşamıştır. Dünyada H. Z. Şirvani kadar uzun süre seyahat eden çok
az gezgin olmuştur. Bu açıdan sadece Türk gezgin ve bilim adamı olan Katip Çelebi (Evliya
Çelebi) ve Arap gezgini İbn Betute`ni onunla kıyaslaya biliriz. H.Z. Şirvani coğrafya ve
seyahet konusunda üç büyük eser kaleme almıştır.
1) `Riyazusseyahe`, ( Seyahet Bahçesi)
2) `Hedayügseyahe (Seyahet Bahçeleri)
3) `Bistanusseyyahe (Seyahat Çiçek Bahçesi)
Bu kitaplarda ünlü gezgin seyahat ettiği ülkelerin topraklarının tanımını vermiştir. Biz bu
kitaplar aracılığıyla
H.Z.Şirvani`nin seyahet ettiği ülkelerin kültürü,
güzel sanatları,
halkların ör ve adetleri ile tarihi hakkında bilgiler elde etmek mümkündür. H.Z. Şirvani
`Riyazusseyahe` eseri ile ilgili şöyle yazar: Kim ki, ister asan ola seferi. Oxusun de
`Riyazusseyahe `ni (Açıklaması: Kim seyahetinin kolay olmasını istiyorsa `Riyazusseyahe
` kitabını okusun). Riyazusseyahe kitabının el yazması Sank- Peterburg`daki Doğu Bilimleri
Enstitüsü El Yazmaları Vakfı'nda korunur ve 216 sayfadan oluşuyor. Ünlü yazar Abbasgulu
Ağa Bakıhanov`un talimatı üzerine kitabın üzü 1842 yılında (Hicri tarihi: 1258) Guba
şehrinde aktarılmıştır. H.Z. Şirvani`nin dolgun içerikli eserleri tarihi ve coğrafi önemini asla
kaybetmeyecektir. Onlar gelecek nesiller için de en değerli tarihi ve coğrafi kaynak olarak
kalacaklar.
*
*
*
*
*
298
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
INVESTIGATION OF THE INSTRUCTION PROCESS OF GLOBAL
CONNECTIONS CHAPTER ON GRADE 6 SOCIAL STUDIES COURSE
Fitnat TAVACI1
ABSTRACT
The aim of this research is to investigate the process of the instruction of the subjects
including achivements related to cultural assets and popular culture in the global connections
learning area of grade 6 curriculum. For this purpose, the instruction process in 2 schools
including 1 public school and 1 private school in Nevşehir were examined. The study was a
grounded theory qualitative study, and the sample was determined by maximum diversity
sampling method. This sampling method allows different situations to be handled and
studied. There is a lot of heterogeneity due to personal differences in the research with small
samples. In this sampling method, this situation is turned into an advantage by seeing the
patterns consisting of large differences as intriguing and interesting, and by obtaining the
common dimensions and experiences of the environment or events. The data of the study
were collected by the observation form developed by the researcher. In the analysis of the
data, a descriptive analysis method was used. As a result of the research, the steps of starting
classes in the processing of subjects in which the achievements related to cultural assets are
included in the public school have been used during some class hours and they have been
used more frequently in the private schools. Lecture and question-answer methods were used
in both types of schools, and 1 hour class discussion method was used in the private school.
In the private school, the activities were more benefited during lessons. The activities used
were carried out in accordance with the curriculum in terms of acquisition, content and
methodology in both types of schools. In both types of schools, the course-finishing steps
1
PhD Student, Nevsehir Haci Bektas Veli University, Faculty of Education, Department of
Teaching Social Studies, drfitnattavaci@hotmail.com, ORCID: 0000-0003-1588-6919
*
*
*
*
*
299
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
were not used. Although the language and the sound level used in the teacher-student
interaction were appropriate in both types of the schools, sometimes classroom management
was bad during some lessons. In the course of the lesson, there were no problems in both
types of the schools in terms of tools, ventilation, lighting, warming, but in some lesson
durations, noisy environment was dominant in both schools. In-service training seminars are
thought to be beneficial for teachers in terms of activities, methods and techniques in order
to activate students, and measurement and evaluation techniques. Training seminars can be
organized on the steps of starting and finishing classes about efficient and effective
processing of the lessons. It is considered that it would be beneficial to carry out various
studies to improve the physical conditions of schools. Inspection mechanisms should be
established for the efficient use of the intelligent boards available at schools, and in-service
training seminars should be organized for teachers in this context.
Keywords: social studies, curriculum, global connections
300
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
6. SINIF SOSYAL BİLGİLER DERSİ KÜRESEL BAĞLANTILAR ÖĞRENME
ALANINDAKİ DERS İŞLENİŞ SÜRECİNİN İNCELENMESİ
ÖZET
Bu araştırmanın amacı, 6. sınıf Sosyal Bilgiler dersi küresel bağlantılar öğrenme alanında
kültürel varlıklarla ve popüler kültürle ilgili kazanımların yer aldığı konuların ders işleniş
sürecini incelemektir. Bu amaç doğrultusunda Nevşehir ilinde yer alan 1’i devlet okulu ve
1’i özel okul olmak üzere 2 okuldaki ders işleniş süreci incelenmiştir. Çalışmada, nitel
araştırma yöntemlerinden gömülü teori yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemi
amaçlı
örnekleme
yöntemlerinden maksimum
çeşitlilik
örnekleme
yöntemi
ile
belirlenmiştir. Bu örnekleme yöntemi birbirinden farklı durumların ele alınıp çalışılmasını
sağlar. Küçük örneklemi olan araştırmalarda kişisel farklılıklardan dolayı heterojenliğin çok
olması problem olmaktadır. Bu örnekleme yönteminde, büyük farklılıklardan meydana
gelen örüntülerin merak uyandırıcı ve ilgi çekici olarak görülmesi, ortam veya olayların
ortak
boyutlarının
ve
deneyimlerinin
elde
edilmesi
ile
bu
durum
avantaja
dönüştürülmektedir. Araştırmanın verileri, araştırmacı tarafından geliştirilen gözlem formu
ile toplanmıştır. Verilerin analizinde betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Araştırma
sonucunda, devlet okulunda kültürel varlıklarla ilgili kazanımların yer aldığı konuların
işlenişinde derse başlama basamakları bazı ders saatlerinde kullanılmakla beraber, özel
okulda daha fazla kullanılmıştır. Her iki okul türünde ders işlenişinde anlatım ve soru cevap
yöntemleri kullanılmakla beraber özel okulda 1 ders saatinde tartışma yöntemi de
kullanılmıştır. Özel okulda ders işlenişinde etkinliklerden daha fazla faydalanılmıştır.
Kullanılan etkinlikler her iki okul türünde de kazanım, içerik ve yöntem teknik boyutuyla
programa uygun olarak yürütülmüştür. Her iki okul türünde de dersi bitiriş basamakları
kullanılmamıştır. Her iki okul türünde de öğretmen-öğrenci etkileşiminde kullanılan dil, ses
düzeyi uygun olmasına rağmen sınıf yönetimi bazı ders saatlerinde iyi bazı ders saatlerinde
kötü olmuştur. Dersin işlenişinde araç gereç, havalandırma, aydınlanma, ısınma açısından
her iki okul türünde de sorun bulunmazken bazı ders saatlerinde her iki okul türünde de
gürültülü bir ortam hakim olmuştur. Öğrencileri aktif kılacak etkinlikler, yöntem ve
teknikler, ölçme ve değerlendirme teknikleri konusunda öğretmenlere hizmet içi eğitim
*
*
*
*
*
301
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
seminerlerinin verilmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir. Öğretmenlere derslerin verimli
ve etkili işlenmesi konusunda derse başlama ve dersi bitiriş basamakları konusunda eğitim
seminerleri düzenlenebilir. Okulların fiziksel koşullarını iyileştirici çeşitli çalışmaların
yapılmasının faydalı olacağı düşünülmektedir. Okullardaki mevcut akıllı tahtaların etkin bir
şekilde kullanılması konusunda denetleme mekanizmaları oluşturulmalı ve bu konuda
öğretmenlere hizmet içi eğitim seminerleri düzenlenmelidir.
Anahtar Sözcükler: sosyal bilgiler, öğretim programı, küresel bağlantılar
302
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
INTRODUCTION
Social studies constitute one of the basic courses in secondary schools. Social studies is the
combination of knowledge and experience about human relations for citizenship education
(Barr, Barth and Shermis, 1977: 69). Social studies contain many disciplines. The most
important aim in teaching social studies course at schools is to gain students a "social
personality". The most important feature of social personality is to be a "good citizen". The
aim of the social studies course is to train students as individuals who are sensitive to the
environment, follow the innovations in the world, know the past and look to the future with
hope. Within the scope of this course, while students benefit their own countries, they can
also respect other nations with understanding and tolerance.
Social studies course is taught at 5th, 6th and 7th grade levels in secondary schools in Turkey.
The "Global Connections" learning area, which is the 7th learning area at these three grade
levels, is very important for students to get to know other societies, learn about natural and
historical assets in the world, understand common heritage elements in the world, and know
the contribution of tourism to world nations. For "Global Connections" learning area; it was
stated by NCSS as follows: “In order to understand the increasingly important and diverse
global connections among the societies of the world, first of all, analyzes that allow
recognition of the realities of global dependence and the development of possible solutions
to ongoing and emerging global problems should be done”. The Global Connections learning
area not only provides students with information about world trade, the common heritage of
humanity and tourism, but also contributes to their creative and ethical thinking skills.
Students who learn solidarity on issues such as cultural cooperation and common heritage
also understand the importance of competition among countries on issues such as exports,
imports and shopping.
“The set of values belonging to the society that has intangible and tangible value that was
formed in the past and intended to be transferred to the future is defined as cultural heritage”
(Ministry of Culture and Tourism, 2009, 3/22). “Movable and immovable cultural assets that
show people's lifestyle, thought, spirit and behavior patterns are included in the scope of
cultural heritage” (Kürüm, 2005: 24).
*
*
*
*
*
303
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Today, secondary needs such as historical, scientific, social, cultural and political are as
important as primary needs such as nutrition, shelter and health. Architectural structures,
oral and written works, folklore products, traditional works of art symbolize secondary
needs. These works created by people are within the scope of cultural heritage. Cultural
heritage is one of the important heritage items that starts with human life and feeds on people
and also affects people in various ways (Şahin and Güner, 2006: 1).
Within the scope of cultural environment, concrete and intangible social, cultural, economic
and physical data constitute cultural heritage. Along with the buildings of universal value,
local scale buildings are also within the scope of cultural heritage. Not just monumental
works; since civil architecture, industrial buildings, historical gardens, twentieth century
buildings, natural and all artifacts created by human beings are included in the cultural
heritage, they must be protected (Uçar, 2014: 86).
It is important to protect cultural heritage elements and move them into the future. However,
in recent years, the existence of these elements has been endangered for various reasons. The
greatest damage to the cultural heritage destroyed by natural and human means is done by
people through the unplanned opening of new fields and cities. This situation arises from
unconscious human behavior. Our country, Turkey, has become a party to the "Natural and
Cultural World Heritage Conservation Convention", "The Convention for the Protection of
Intangible Cultural Heritage", "European Conventions on the Protection of the European
Architectural Heritage" and "The Protection of the Archaeological Heritage" (Dönmez and
Yeşilbursa, 2014: 427-428).
However, international conventions and laws alone are not sufficient for the protection of
cultural heritage. “Protection of cultural heritage depends above all on the change of
individual behavior. Education is an important tool in changing individual behaviors.
Therefore, informing people about cultural heritage increases the awareness level of
individuals on this issue ”(Uçar, 2014: 86).
The positive relationship between awareness of cultural heritage and education has been
emphasized in various studies in the literature (Copeland, 2006; Alkış & Oğuzoğlu, 2005;
Patric, 1988). It can be said that the Social Studies course is one of the courses that can be
*
*
*
*
*
304
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
given education for cultural heritage, with the gains in the curriculum and the content in the
textbooks. Sözer defines the Social Studies course as a course that presents the basic cultural
elements by blending them according to the primary education level based on the data
collected from different fields (Sözer, 1998: 3).
In the fifth item of the general objectives of the Social Studies Curriculum, it is stated as
follows: "By understanding the basic elements and processes that make up the Turkish
culture and history, it accepts that the cultural heritage that provides the formation of national
consciousness should be protected and developed" (MEB, 2005). Based on the achievements
in the curriculum, the general objectives of the Social Studies Curriculum, and various
studies in the literature (Avcı & Memişoğlu, 2016; Avcı, 2014; Meydan & Akkuş, 2014;
Uçar, 2014, Çengelci, 2012), it is understood that the Social Studies course is one of the
courses to be given education for cultural heritage.
Statement of the Problem
The problem statement of this study, which is conducted with systematic embedded theory,
is formed as follows: "What kind of a structure does the teaching process of the Social
Studies 6th grade global connections learning area, which includes the acquisitions of
cultural heritage, consist in private and public schools?"
Research Questions
The research questions of this study are as follows:
1. What are the starting steps in the global connections learning area?
2. What are the methods and techniques used in the processing of relevant achievements
in the global connections learning area?
3. What are the activities that social studies teachers use in the processing of related
outcomes in the global connections learning area?
4. What are the steps for finishing the lesson in the global connections learning area?
*
*
*
*
*
305
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
5. What is the level of appropriateness of the activities used in the processing of the
relevant acquisitions with the program in the global connections learning area?
6. How is the interaction of the social studies teachers with the students in the
processing of relevant acquisitions in the global connections learning area?
7. What are the problems encountered in the processing of relevant acquisitions in the
global connections learning area?
The Aim and Importance of the Study
The main purpose of this research is to observe the teaching process of the Social Studies
6th grade global connections learning area, which includes achievements towards cultural
heritage, in private and public schools.
According to the literature review, there is no scientific study based on the grounded theory
qualitative research method in relation to the teaching process in the field of learning global
connections in the social studies course. In this respect, this research study will contribute
significantly to the field of teaching social studies. Thus, this study is important as it is
thought that the research will constitute a basis for further studies in these fields.
Research Assumptions and Limitations
The assumptions that are expected to affect the research process and results are as follows:
1. It is accepted that the measurement tool of the research is suitable for the purpose and
subject.
2. Expert opinions taken in the scope validity of the measurement tool used within the scope
of the research were considered as an adequate criterion.
3. It is assumed that the teaching processes of the teachers working in the schools included
in the study were examined objectively and sincerely by the researcher according to the
criteria in the observation form.
*
*
*
*
*
306
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
This research study is limited to;
1. 2019-2020 Academic Year,
2. 2 schools, 1 state school and 1 private school located in Nevşehir city center,
3. "Global Connections" learning area in 6th grade social studies course,
4. 15 lessons (5 weeks) allocated for the "Global Connections" learning area,
5. observation and examination as a data collection tool.
LITERATURE REVIEW
Global Connections Learning Area and Outcomes
The field of social studies, which is affected by all social phenomena and affects social
phenomena, is taught with social studies course in educational processes. Social phenomena
have a holistic structure and consist of intertwined events. In many respects, the facts cannot
be separated from each other with sharp lines, and the other phenomenon does not begin
where a phenomenon ends, they are intertwined with each other. This feature has given the
social studies course an interdisciplinary feature (Doğanay, 2002).
With the global processes, teaching social studies has had to take on a structure that
transcends national borders and reaches universal borders. The result of this effect is clearly
noticed in the Primary Education Social Studies Curriculum prepared in 2005. In the
program prepared with a constructivist approach, social studies lesson expresses the
integration of learning areas under a unit or theme and the interaction of the individual with
his / her social and physical environment in the context of past, present and future. It has
been defined as a structured course based on collective teaching approach. It has been
pointed out that the social studies course is an interdisciplinary course. The main purpose of
social studies teaching is expressed as raising students who have adopted democratic values,
who are compatible with the society they live in, and who put knowledge into practice (MEB,
2005a).
*
*
*
*
*
307
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Social studies course is concerned with bringing the individual to the society in every aspect,
making him / her socially conscious and aware of the gains of the information age. The speed
of rapid information flow in the information age also affects the education given to the
individual. The education to be given in a globalizing society structure should also renew
and organize itself according to this new development. The change in this direction is closely
related to the social studies course, which is interested in educating the individual socially.
The global world needs creative and questioning individuals, and global education foresees
changes in the programs to meet this need. Skills are general and abstract criteria that meet
the social needs of the society, are believed to be good for individuals (MEB, 2005a).
The Ministry of National Education designed the renovation it made in 2005 by examining
and taking into consideration the change principles and education understanding of the
European Union, the results of the needs analysis in the extension of the changes and
developments in the world. Parts available in the Primary Education Social Studies
Curriculum on Globalization (MEB, 2005a):
It is accepted that students have a unique structure as individuals. It is aimed to raise
students as emotionally and physically healthy and happy individuals.
Basically, knowledge, skills, values and concepts in which learning to learn is taken
into account exist.
Students are led to think, be curious, to research and ask questions.
In addition to national values, it is important to learn and adopt universal values.
It is aimed to raise individuals who know their rights against social problems, are
sensitive and fulfill their responsibilities.
In the learning process, students are given the opportunity to benefit from their own
experiences and to communicate effectively with the environment.
It is aimed to progress in spiritual, moral and social dimensions within the framework
of their own cultural values.
*
*
*
*
*
308
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
With the scientific and technological developments, the time and space boundaries among
societies have been removed and the relations have intensified. Economic, social, political
and cultural relations of people living in different regions and geographical areas have
increased. Students should have a certain consciousness towards these relationships
(Körükcü, 2015).
Within the curriculum, which started to be implemented in 2018, the scope of the Global
Connections Learning Area was mentioned as follows: “Today, beliefs, ideas, people,
capital, knowledge, technology, cultural and political boundaries are in a global movement.
In such a period, states also compete with others, while cooperating on the one hand.
Students should be conscious about understanding and evaluating these relationships. With
the Global Connections Learning Area, it is aimed to raise effective and responsible Turkish
citizens who can follow the agenda of the developing world and find solutions to the
problems they encounter.” (MEB, 2018).
Based on the last prepared program, all the achievements in the Global Connections learning
area are expressed in 4th, 5th, 6th and 7th grade levels as follows:
“While teaching the Global Connections learning area at the 4th grade level, values
such as sensitivity and respect to cultural heritage and skills such as research and
empathy should be acquired by students.” (MEB, 2018).
“While teaching the Global Connections learning area at the 5th grade level, values
such as sensitivity to cultural heritage and skills such as research and creativity
should be acquired by students.” (MEB, 2018).
“While teaching the Global Connections learning area at the 6th grade level, values
such as sensitivity to cultural heritage and skills such as research and critical thinking
should be acquired by students.” (MEB, 2018).
“While teaching the Global Connections learning area at the 7th grade level, values
such as peace and respect and skills such as cooperation, problem solving and
recognizing stereotypes and prejudices should be acquired by students.” (MEB,
2018).
*
*
*
*
*
309
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Review of Related Studies
Çiğdem KAN (2009) Global Citizenship in Social Studies Education
The traditional definition of “citizenship” is not sufficient in a period of global
developments. Instead, the concept of universal or global citizenship has come to the fore.
The global citizen has not yet been recognized in terms of legal identity. However, as a moral
and responsibility understanding, a global citizen is not only a responsible citizen of his own
country, but of a global world. One of the main objectives of the social studies course is to
raise citizens. The citizen to be trained must be global. Because global developments make
it necessary to raise individuals who are more active, responsible and democratic than in the
past. The purpose of this research is to seek an answer to the question of why global
citizenship education should be included in social studies course. Literature review was used
in the research.
Melek KÖRÜKCÜ and Mehmet ŞAHİNGÖZ (2016) Investigation of Social Studies
Teacher Candidates' Attitudes Towards Global Connections Learning Area in Terms of
Various Variables
310
The purpose of the research is to investigate the attitudes of social studies teacher candidates
towards the Social Studies Teaching Program Global Connections Learning Area according
to various variables. The quantitative sample of the research, which is in the scanning model,
consists of 894 social studies teacher candidates who provide maximum diversity. SPSS
statistical package program was used to analyze the quantitative data. The data were
analyzed by using frequencies and percentages, arithmetic mean, t test and one-way analysis
of variance techniques. At the end of the research, it has been determined that social studies
teacher candidates have an attitude towards including the subjects of human rights, social
justice, equality, the perception that the world is a common life, and the efficient use of earth
resources more in the Social Studies Curriculum.
Serpil DEMİREZEN and Refik TURAN (2016) The Effect of Concept Analysis Method
on Student Achievement and Attitudes in Learning Concepts in Global Connections
Learning Area
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
The purpose of this research is to reveal the effect of concept analysis method on student
achievement and attitudes in learning the concepts in Social Studies Lesson 7th Grade Global
Connections Learning Area. For this purpose, the effect of concept analysis method on
student achievement and attitude towards the course was tried to be determined by analyzing
the Concept Achievement Test and Social Studies Course Attitude Scale pre-test and posttest scores of the experimental and control groups. In the light of the findings of the study,
it was concluded that concept analysis method is an effective method in increasing students'
success in learning concepts. In addition, it was determined that the attitude of the student
group to which this method was applied increased positively towards the Social Studies
course. Based on these results, suggestions were made for Social Studies program studies,
teachers who are the implementers of the program, and future researches.
Mehmet AKPINAR and Sevcan KRANDA (2018) Teachers' Opinions on the Effectiveness
of Activities in the Global Connections Learning Area in Acquiring Critical Thinking
Skills
The purpose of this study is to determine the views of social studies teachers to reveal the
effects of activities in the field of learning "Global Connections" on the acquisition of critical
thinking skills. A total of 20 social studies teachers working in schools in Trabzon
participated in the study. An open-ended questionnaire, one of the semi-structured interview
techniques, was used in the study. The data obtained were analyzed using the Nvivo0.9
program. Codes were created from the data obtained from the analysis. The codes generated
were presented to the reader in the form of models in the findings section. As a result of the
research, it was revealed that teachers used different techniques such as making discussions,
doing projects, applying case study method, perfoming drama and theatre, brainstorming in
their activities in order to gain students critical thinking skills by providing a global
perspective. It was observed that the teachers dealt with skills such as “awareness,
sensitivity, critical thinking, interpretation, different perspectives” regarding the gains of
social studies course towards global events and developments. In this context, it can be said
that the Global Connections Learning Area improves students' awareness of their own
culture and other cultures in the world.
*
*
*
*
*
311
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Cafer Tayyar ULU and Kamil UYGUN (2018) Investigation of Globalization in 6th
and 7th Grade Social Studies Curriculum and Textbook
This study was conducted in order to find out in which units the phenomenon of globalization
in 6th and 7th grade Social Studies Curriculum and textbooks is included, which learning
areas, which acquisitions and concepts are associated with, how many times and how often
it is discussed in the units. In the research, document analysis method, which is one of the
qualitative research methods that includes the analysis of written materials containing
information about facts and concepts, was used. The Social Studies Curriculum and Social
Studies textbooks were taken as basis in the research. For this purpose, it has been
determined that the phenomenon of globalization in the 6th and 7th grade Social Studies
Curriculum and textbook is used to explain the subjects and how it is transferred. It has been
observed global connections in the curriculum and textbook have been found to be less
common. It is hoped that a significant part of some of the shortcomings and mistakes we
encounter are caused by the fact that global values education is a new field of education and
will disappear during the review and rewriting stages of the textbooks.
312
RESEARCH METHODOLOGY
Research Model
The study is based on qualitative research approach. “Qualitative research can be defined as
a research in which qualitative data collection methods such as observation, interview and
document analysis are used, and a qualitative process is followed to reveal perceptions and
events in a realistic and holistic manner in the natural environment” (Yıldırım & Şimşek,
2008: 39). Qualitative researchers approach events with a broad perspective while doing
research on a subject. For example, the way a lesson is taught, teacher-student interaction in
the classroom environment, what kinds of activities are used in lessons, and negative factors
encountered in the learning process can be determined through observation. Researchers
here examine the activities that occur in the environment in depth instead of the frequency
of the occurrence of a certain activity (Büyüköztürk, 2014: 234).
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
The research is in qualitative research method and grounded theory design. The grounded
theory enables researchers to create a systematic set of propositions by collecting data from
participants (Dey, 1999). By examining the concrete experiences of the participants through
in-depth interviews; it has been investigated which and what kinds of factors are effective in
activities related to their lives (Creswell, 1998; Glaser, 1978; Glaser & Strauss, 1967; Strauss
& Corbin, 1998).
The grounded theory, which is also used frequently in the field of education (Myers, 1997),
is the most frequently used method in research on hypothesis development. The most
distinctive feature of this method that distinguishes it from other methods is that the research
starts with collecting data, not with a specific theoretical framework, and a theory is
developed using these data. Therefore, in the study, the researchers did not have a purpose
or approach to determine and test any hypothesis about the factors that affect individuals and
social participation behaviors of participants who have received media literacy training.
Researchers are not concerned about refuting or proving any hypothesis (Mills, Bonner &
Francis, 2006).
313
Study Group
In qualitative research, when a situation or a phenomenon is aimed to be examined in depth,
it is not aimed to generalize the result to a community or universe. For this reason, the
concern of specifying the universe is not motivated in qualitative research (Yıldırım &
Şimşek: 2008). In qualitative research, purposeful sampling methods are generally used that
make it possible to examine situations with a rich knowledge in detail (Büyüköztürk, 2014:
91). Maximum diversity sampling, one of the purposeful sampling methods, was used in this
study.
“This method used within the purposeful sampling aims to find and define the main themes
that contain many differences” (Patton, 1990/2014: 235). In maximum diversity sampling,
it is aimed to create a small sample and to reflect the diversity of individuals who can be a
party to the problem studied in this sample at maximum level (Yıldırım and Şimşek, 2008:
108). In this study, observations were carried out in a public school with different socioeconomic levels and a private school in order to ensure maximum diversity. It has been
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
observed that students attending public schools generally belong to low and middle income
families in socio-economic terms, while students who attend private schools generally
belong to high income families in terms of socio-economic terms.
Data Collection
Observation technique was used to collect data in the study. “Observation is a method used
to describe in detail the behavior occurring in any environment or institution” (Yıldırım &
Şimşek, 2008: 169). Observation stages in data collection tool were divided into categories
and analyzed: the steps of starting the lesson (checking the preliminary information, giving
hints, arousing curiosity), teaching the subject (method and technique, activity), ending the
lesson (assessment and evaluation, feedback and correction), the appropriateness of the
applied activities to the program, the interaction between teachers and students, and the
problems encountered
The observation form developed by Polat (2016) was used as a data collection tool in the
study. The researcher made observations by being in the environment himself. Such
observations are known as participant observations. In participant observation, the
researcher takes permission from the environment he will examine and observes in a limited
time (Christensen, Johnson, & Turner, 2014/2015: 60-61).
Data Analysis
The data obtained as a result of the observation were evaluated through descriptive analysis.
In the descriptive analysis, “The data obtained are first described systematically and clearly.
Later, these descriptions are explained and interpreted, cause-effect relationships are
examined and some results are reached.” (Yıldırım and Şimşek, 2008: 224).
In grounded theory, the researcher reveals the theory embedded in the data while collecting
or interpreting the data and can reach new concepts and theories throughout the research.
The first step in forming a theory is conceptualization. A concept is a labeled phenomenon.
This is an abstract representation of an event, object, or interaction that a researcher has
*
*
*
*
*
314
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
identified as important in the data. The underlying purpose of naming the phenomenon
allows the researcher to group similar situations, events and objects under a common title or
classification. Even though events and occurrences are separate elements, the fact that they
share common features and are related in meaning allows them to be grouped.
As the concepts begin to pile up, the researcher must group them into more abstract and
descriptive terms; these are categories. First, a category is defined; thus it becomes easier to
remember it, to think about it, and (most importantly) to develop it according to its
characteristics and dimensions and to further differentiate it by subcategorizing it. This (subcategorization) happens by explaining what is probably in a category, when, where, why,
how etc.
Reliability and Validity
The data obtained from the observations in the study were divided into codes and placed in
the relevant themes. At this stage, the reliability formula proposed by Miles and Huberman
(1994) was applied by referring to the opinions of both the researcher and a field expert in
teaching social studies. Reliability = the number of consensus / total number of
consensus+disagreement. As a result of the calculation of this formula, the reliability of the
research was calculated as 75%. According to Miles and Huberman (1994), reliability
calculations above 70% are considered reliable for research. This result has been considered
reliable for research.
Since the repeatability is not suitable for the nature of qualitative research, the study did not
include an external reliability study. LeCompte and Goetz (1982) suggested some strategies
for internal reliability. One of these strategies is to present the collected data directly with a
descriptive approach (Yıldırım & Şimşek, 2008). In this context, the internal validity of the
research was tried to be achieved by reporting the obtained data in detail, including direct
quotations and explaining the findings objectively based on these quotations.
*
*
*
*
*
315
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
FINDINGS
For the 6th grade "Let's Protect Our Culture" unit, where cultural assets are included in the
acquisition dimension, 6 hours of observations were made in the state school and 20 hours
in the private school. The same unit was taught in 6 lesson hours in the public school and 20
lessons in the private school.
At the state school, 3 hours in cultural assets, and 3 hours in Kemalism; at the private school,
11 hours of cultural assets and 9 hours of Kemalism were included in order to give the
acquisitions in the unit.
In the public school, cultural subjects were included in all 3 course hours allocated to
acquisitions related to cultural assets. In the private school, the subjects of culture were
covered in all 11 lesson hours, which were also allocated to gains related to cultural assets.
Culture, cultural difference, cultural characteristics, local games, clothes and meals,
historical artifacts, religious and national holidays are mentioned in teaching the subject at
both school types.
The steps of starting the lesson in the processing of the acquisitions related to cultural assets
in the 1st grade "Let's Protect Our Culture" unit are presented in Table 1. Table 1 indicates
that all the steps to start the lesson were included in the first observation hour in the public
school, and none were included in the second observation hour. In the third observation hour,
it was determined that the steps of giving clues and checking prior information were
included, but the step of awakening curiosity was not included among the beginning steps
of the lesson. For example, the teacher asked the question “What are the old traditions?” to
the students at the beginning of the lesson.
*
*
*
*
*
316
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
The frequency values related to the methods and techniques used in the processing of
acquisitions related to cultural assets in the 6th class "Let's Protect Our Culture" unit are
presented in Table 2.
As seen in Table 2, direct instruction and question-answer methods were included in all
of the observations made in both school types. In the public school, the direct instruction
method is used in 3 hours, while the private school is included in all 11 hours. The
question and answer method was used in 3 lesson hours in the state school and in 11
lessons in the private school. Discussion method was used in one lesson in private school.
Other methods and techniques were not included in both school types.
In the observations made in the state school, the textbook, chalkboard and projection device
were used during the direct instruction method. In the private school, smart boards and
textbooks were used.
*
*
*
*
*
317
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Tablo 2: The Frequency Values Regarding the Methods and Techniques Used in the
Processing of the Acquisitions Regarding the Cultural Heritage in the "Let's Protect Our
Culture" Unit for Grade 6
School Type
Public School
Private School
Method Technique
f (course hour)
f (course hour)
Classical Explanation
3
11
Question- Answer
3
11
Trip-Observation
-
-
Drama
-
-
Demonstration
-
-
Discussion
-
1
Other
-
-
318
The frequency values related to the activities used in the processing of the acquisitions
related to the cultural assets included in the "Let's Protect Our Culture" unit for grade 6 are
presented in Table 3:
Tablo 3: The Frequency Values Regarding the Activities Used in the Processing of the
Acquisitions Regarding the Cultural Heritage in the "Let's Protect Our Culture" Unit for
Grade 6
School Type
Public School
*
*
*
Private School
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Activity Type
f
f
Writing
-
-
Reading
-
-
Question-Answer
-
1
Matching
-
-
Filling in the blanks
-
-
Preparing Poster
-
-
Puzzle
-
1
Trip-Observation
-
-
Mind Map
1
2
Acrostic
-
-
Visual Reading
-
1
Dumb Map
-
-
Story
-
1
319
As seen in Table 3, while only 1 activity (concept map) was carried out in the public school,
5 different activities (question-answer, puzzle, concept map, story, visual reading) were
carried out in the private school. Other types of activities mentioned in the table (writing,
reading, matching, filling in the blank, preparing posters, trip-observation, acrostic and mute
map) were not included in both of the school types. The concept map activity in the public
and private school was used during family history drawing. The question-answer activity
used in the private school was carried out by the teacher reading the questions about
traditions and customs aloud and asking students for answers. The story activity was used to
emphasize the cultural dimension of literary texts. The visual reading activity was carried
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
out as a video show about traditional games. Based on this finding, it can be said that the
course contents in the public school are insufficient in terms of the use of the activity types
envisaged by the program.
The findings of the ending steps of the lesson in the processing of the acquisitions related to
cultural assets included in the "Let's Protect Our Culture" unit for grade 6 are presented in
Table 4:
320
As seen in Table 4, the steps of ending the lesson were not applied in both school types.
Homework was done in the assessment and evaluation section. Based on this finding, it can
be said that measurement and evaluation were not included in both school types in the
assessment, evaluation and feedback correction steps. The findings of the appropriateness of
the activities used in the processing of the acquisitions regarding the cultural heritage in the
"Let's Protect Our Culture" unit for the 6th grade are presented in Table 5
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
321
As seen in Table 5, the activities in the 6th grade "Let's Protect Our Culture" unit, which
included the acquisitions related to cultural heritage in the public school, were included
only in the 1st observation hour. In the first observation hour held at the public school, 1
activity (concept map) about cultural assets was held in the unit "Let's Protect Our
Culture". In the activity, 3 of the acquisitions related to cultural assets were tried to be
gained. The content of the activity applied at the end of the course was suitable for the
program when compared with the activity samples in the program. Question and answer
method was used in the implementation of the activity.
In the observations made in the private school, the 6th grade "Let's Protect Our Culture" unit,
which included the acquisitions of cultural assets, was carried out during the 1st, 2nd, 3rd,
8th, 9th and 10th observation hours (concept map, question-answer, puzzle, story, visual
reading). No activity was performed during the other observation hours in the table.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
With the activities implemented in the private school, all of the achievements (4
achievements) given in the 6th grade “Let's Protect Our Culture” unit in the program were
given. In the implementation of the activities, direct instruction and question-answer
method were used. Based on these findings, it can be said that the types of the activities
that enrich the lesson are not included enough or never included in the lesson in the public
school. In the private school, it was determined that there were more activities in the
treatment of the subject than in the state school, but this was not at a sufficient level.
The findings of the teacher-student interaction in the processing of acquisitions related to
cultural assets in the 6th grade "Let's Protect Our Culture" unit are presented in Table 6.
As indicated in Table 6, it was observed that the language and voice level used in all the
3 observation hours in the public school were appropriate and sufficient. The teacher
addressed the students using their names. While the teacher was teaching the subject, the
students were sometimes talking among themselves, both raising their fingers and talking
caused a noisy atmosphere in the classroom. Even if the teacher had left the noisy
atmosphere in the classroom in a short time, this situation would have been repeated.
Therefore, it can be said that the teacher's classroom management was at a medium leveL
*
*
*
*
*
322
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
It was observed that the teacher-student interaction was sufficient and at a good level in
terms of language and sound level used in the 11 observation hours in the private school.
The teacher used a clear, understandable, appropriate and humorous language during the
lesson. The teacher preferred to use their names when addressing the students. It was
observed that in all the 11 observation hours held in the private school, the voice level of the
teacher was easily audible from every corner of the classroom. The teacher changed the tone
of his voice to emphasize the important points of the subject. In terms of classroom
management, students were sometimes talking among themselves during the course of the
lesson, both raising their fingers and speaking negatively affected the teacher's classroom
management during some observation hours. Although the teacher removed this unwanted
noisy atmosphere in a short time, this situation was repeated. Therefore, the classroom
management of the teacher remained at a moderate level in the 5 observation hours. It can
be said that the classroom management of the teacher was at a good level, since no situation
that adversely affected the flow of the lesson was encountered in the 6 observation hours in
the private school.
323
The findings of the problems encountered in the processing of the acquisitions related to
cultural assets in the 6th grade "Let's Protect Our Culture" unit are presented in Table 7.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
324
general. However, the fact that a noisy atmosphere prevailed in all the three observation
hours in the public school caused the teacher to frequently interrupt the lesson and try to
silence the students. This situation negatively affected the lesson. In the private school,
although there was no noisy atmosphere in the first 3 observation hours, the 4th, 5th, 6th and
8th observations caused a noisy atmosphere to occur, although the students talked among
themselves, shouted while raising their fingers, and their speech was quickly eliminated by
the teacher. The teacher having to warn the students by leaving the lesson due to this situation
in the classroom stood out as a problem in the teaching process. A noisy atmosphere was not
encountered during the last 3 observation hours in the private school. As can be seen, the
noisy atmosphere that always prevailed in the public school was dominant in some
observation hours in the private school and not in others.
The smart board in the classroom in terms of tools and equipments in the private school
facilitated teaching the unit. In the public school, this situation was provided by the
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
computers and projection devices in the classroom. Especially in private schools, it is
important to have a smart board and to use it frequently by the teacher to enrich the course
content. Computer and projection device are not used properly in public schools.
SUGGESTIONS
As a result of the observations made, it has been determined that the teachers do not use
enough activities while teaching the subjects related to cultural assets. Considering the fact
that practical activities such as going on trips, making observations, visiting museums and
virtual museums will increase student success, it is thought that these activities will be
beneficial for the subjects related to cultural assets.
During the observations made, it was noticed that the teachers did not follow the steps of
beginning and ending the lesson adequately and appropriately. The failure of teachers to
follow these steps can be attributed to their insufficient knowledge of the subject. Therefore,
in-service training seminars can be organized for teachers for the steps of beginning and
ending the lesson.
325
According to the results of the study, it was concluded that teachers generally teach lessons
according to traditional teaching methods and techniques. Considering that active teaching
methods and techniques will contribute more to student achievement, it is thought that it will
be more beneficial for teachers to teach lessons according to these methods and techniques.
It is thought that organizing in-service training seminars for informative purposes will be
also beneficial.
One of the important reasons why teachers cannot use activities while teaching the subjects
is crowded classes. Therefore, infrastructure studies for reducing the class size can be carried
out by the competent authorities. In addition, it is thought that it would be more beneficial
to carry out and supervise the smart board application that facilitates the teaching of the
lesson in public schools.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
REFERENCES
Adanalı, K. ve Doğanay, A. (2010). “Beşinci Sınıf Sosyal Bilgiler Öğretiminin Alternatif Ölçme
Değerlendirme Etkinlikleri Açısından Değerlendirilmesi.” Ç. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,
19(1), 271-292.
Akpınar, M. ve Kranda, S. (2018). Küresel Bağlantılar Öğrenme Alanındaki Etkinliklerin Eleştirel
Düşünme Becerisini Kazandırmadaki Etkililiğine Yönelik Öğretmen Görüşleri. Adıyaman
University Journal of Educational Sciences, 8(1), 112-134 . DOI: 10.17984/adyuebd.363119
Alkış, Ş. ve Oğuzoğlu, Y. (2005). Ülkemiz Koşullarında Tarihi Çevre Eğitiminin Önemini ve
Gerekliliğini Artıran Nedenler. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 18(2), 347-361.
Avcı, M. (2014). Sosyal Bilgiler Dersinde Kültürel Miras Eğitimine İlişkin Öğrenci ve Öğretmen
Görüşleri. Yüksek Lisans Tezi, Bolu: Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
İlköğretim Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Anabilim Dalı.
Avcı, M. ve Memişoğlu, H. (2016). Kültürel Miras Eğitimine İlişkin Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin
Görüşleri. İlköğretim Online, 15(1), 104-124.
Aydoğmuş, A. ve Coşkun Keskin, S. (2012). Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Süreç Odaklı Ölçme
ve Değerlendirme Araçlarını Kullanma Durumları: İstanbul İli Örneği. Mersin Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, 8(2), 110-123.
Ayva, Ö. (2010). Sosyal Bilgiler Dersi Öğrenme-Öğretme Süresi İle İlgili Öğrenci Görüşleri.
International Conference on New Trends in Education and Their Implications, 11-13 November,
Antalya.
Barr, R. D., Barth, S. L. and Shermis, S. S. (1977). Defining the social studies. Bulletin 51.
Washington DC.: National Council for the Social Studies.
Büyüköztürk, Ş., Çakmak, E. K., Akgün, Ö. E., Karadeniz, Ş. ve Demirel, F. (2014). Bilimsel
Araştırma Yöntemleri. (18.Baskı), Ankara: Pegem Akademi.
Christensen, L. B., Johnson, B., and Turner, L. A. (2015). Araştırma Yöntemleri: Desen ve Analiz.
(Çev. Edt. A. Aypay). Ankara: Anı Yayıncılık. (Eserin orijinali 2014’te yayımlandı.)
Copeland, T. (2006). European Democratic Citizenship, Heritage Education And Identity.
2005 Year of Citizenship through Education. Council of Europe.
Çelikkaya, T. ve Kuş, Z. (2009). Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Kullandıkları Yöntem ve
Teknikler. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 12(2), 741-758.
*
*
*
*
*
326
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Çengelci, T. (2012). Sosyal Bilgiler Öğretim Programında Somut Olmayan Kültürel Mirasın Yeri.
Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 25(1), 185-203.
Creswell, J. W. (1998). Qualitative inquiry and research design: Choosing among five
traditions. Thousand Oaks, CA: Sage.
Demirezen, S. ve Turan, R. (2016). Küresel Bağlantılar Öğrenme Alanında Yer Alan
Kavramların Öğrenilmesinde Kavram Analizi Yönteminin Öğrenci Başarısı ve Tutumuna Etkisi.
Uluslararası Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 2016(6), 1-18
Dey, I. (1999). Grounding grounded theory: Guidelines for qualitative inquiry. San Diego, CA:
Academic Press.
Doğanay, H. (2002). Coğrafya Öğretim Yöntemleri. İstanbul: Akif Yayınevi.
Dönmez, C. ve Yeşilbursa, C. C. (2014). Kültürel Miras Eğitiminin Öğrencilerin Somut Kültürel
Mirasa Yönelik Tutumlarına Etkisi. İlköğretim Online, 13(2), 425-442.
Duran, A. (2013). Sınıf Öğretmenlerinin Sosyal Bilgiler Dersinde Kullandıkları Alternatif Ölçme
Değerlendirme Tekniklerine İlişkin Görüşlerinin Değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi, Hatay:
Mustafa Kemal Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İlköğretim Anabilim Dalı.
Glaser, B. and Strauss, A. (1967). The discovery of grounded theory: Strategies for
qualitative research. Chicago: Aldine.
Glaser, B. (1978). Theoretical sensitivity: Advances in the methodology of grounded theory. Mill
Valley, CA: Sociology Press.
Güleç, S. ve Alkış, S. (2003). Sosyal Bilgiler Öğretiminde Müze Gezilerinin İletişimsel Boyutu.
Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 17(1), 63-78.
Kan, Ç. (2009). Sosyal Bilgiler Eğitiminde Küresel Vatandaşlık. Pamukkale Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, 26(26), 25-30.
Körükcü, M. (2015). Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin, Öğretmen Adaylarının, İlkokul Ve Ortaokul
Öğrencilerinin Sosyal Bilgiler Öğretim Programı Küresel Bağlantılar Öğrenme Alanına Yönelik
Tutumlarının İncelenmesi (Çeşitli Değişkenler Açısından). Yayımlanmamış Doktora Tezi, Gazi
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Körükcü,
M.,
Şahingöz,
M.
(2016). Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının
Küresel
Bağlantılar Öğrenme Alanına Yönelik Tutumlarının Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi.
Gazi Eğitim Bilimleri Dergisi, 2(2) , 129-150.
Kültür ve Turizm Bakanlığı (2009). Kültürel Miras ve Müzecilik Çalışma Raporu.
*
*
*
*
*
327
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Web: http://teftis.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/1279,muserrefcanpdf.pdf?0
Kürüm, N. (2005). Uluslararası İlişkilerde Kültür Varlıklarının Korunması. Yüksek Lisans Tezi,
Edirne: Trakya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Lecompte, M. D. and Goetz, J. P. (1982). Problems of Reliability and Validity in Ethnographic
Research. Review of Educational Research, 52, 31-60.
MEB, (2005). İlköğretim Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu. Ankara.
MEB, (2005). Sosyal Bilgiler Öğretim Programı.
MEB, (2018). Sosyal bilgiler dersi öğretim programı (İlkokul ve Ortaokul 4, 5, 6 ve 7. Sınıflar).
http://mufredat.meb.gov.tr [Erişim:18.04.2020].
Miles, M. B. and Huberman, A. M. (1994). An expanded sourcebook: Qualitative data analysis,
California: Sage Puplications.
Mills, J.; Bonner, A. and Francis, K. (2006). The development of constructivist grounded theory.
International Journal of Qualitative Methods 5(1), 25-35.
Milli Eğitim Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı (2005). İlköğretim Sosyal Bilgiler 4.
Sınıf Öğretim Programı. Web: http://ttkb.meb.gov.tr/program2.aspx
Myers, M. (1997). Qualitative Research in Information Systems. MIS Quarterly, 21(2), 241-242.
doi:10.2307/249422
Patrick, J.J. (1988). Historic Preservation and School Curriculum. Paper Presented at the Symposium
on Heritage Education (Washington, DC, May 11), ERIC ED 300 289.
Patton, M. Q. (2014). Nitel Araştırma ve Değerlendirme Yöntemleri. (Çev. Edt. M. Bütün ve S. B.
Demir). (3. Baskı), Ankara: Pegem Akademi. (Eserin Orijinali 1990’da yayınlandı).
Polat, S. (2016). Sosyal Bilgiler Eğitiminde Doğal ve Kültürel Varlıklara Yer Verilme Düzeyinin
İncelenmesi. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Giresun: Giresun Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İlköğretim Bölümü, Sosyal Bilgiler Eğitimi Anabilim Dalı.
Sözer, E. (1998). Sosyal Bilgiler Kapsamında Sosyal Bilgilerin Yeri ve Önemi. Sosyal Bilgiler
Öğretimi (Edt. G. Can). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Yayınları, s. 3-13.
Strauss, A. and Corbin, J. (1998). Basics of qualitative research: Techniques and procedures
for developing grounded theory (2nd ed.). Thousand Oaks, CA: Sage.
*
*
*
*
*
328
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Şahin, A. ve Güner, S. (2006). Kültürel Mirasın Korunması ve Sivil Toplum Örgütleri Arasındaki
İlişki. Uluslararası Geleneksel Sanatlar Sempozyumu, Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar
Fakültesi, Sabancı Kültür Merkezi, 16-18 Kasım, 548-55, İzmir.
Uçar, M. (2014). İlköğretim Düzeyinde Kültür Varlığı ve Koruma Konularındaki Eğitimin Etkinliği
ve Sivil Toplum Örgütlerinin Eğitime Katkısının Değerlendirilmesi. Megaron, 9(2), 85-102.
Uygun, K. ve Ulu, C. (2018). 6. ve 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Öğretim Programı ve Ders
Kitabında Küreselleşme Olgusunun İncelenmesi. Eğitimde Yeni Yaklaşımlar Dergisi, 1(1), 1-19 .
Yazıcı, F. (2012). İlköğretim 6-8. Sınıf Öğretmenlerinin Ölçme-Değerlendirme Yaklaşımlarını
Kullanabilme Durumları: Erzurum Örneklemi. Yüksek Lisans Tezi, Erzurum: Atatürk Üniversitesi,
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İlköğretim Anabilim Dalı, İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi Bilim Dalı.
Yeşilbursa, C. C. (2013). Altıncı Sınıf Öğrencilerinin Somut Kültürel Mirasa Yönelik Görüşleri.
Kastamonu Üniversitesi, Kastamonu Eğitim Dergisi, 21(2), 405-420.
Yıldırım, A. ve Şimşek, H. (2008). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri. (6.
Baskı), Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Yılmaz, K. ve Şeker, M. (2011). İlköğretim Öğrencilerinin Müze Gezilerine ve Müzelerin Sosyal
Bilgiler Öğretiminde Kullanılmasına İlişkin Görüşlerinin İncelenmesi. İstanbul Aydın Üniversitesi
329
Fen Bilimleri Dergisi, 1(3), 21-39
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
PLAYING DIGITAL GAME MOTIVATIONS OF TURKISH AND AMERICAN
SECONDARY SCHOOL STUDENTS IN SOCIAL STUDIES LESSONS
Fitnat TAVACI1
ABSTRACT
With the advancement of science in the twenty-first century, there is an increasing push for
the integration of technology in school curriculum and instruction. One area of technology
that has seen much growth is the digital game industry; it is a multi-billion dollar
industry. Digital games have reached an all-time high in popularity, becoming a regular part
of many students’ lives. They are also gaining an increased advocacy for their adaptation for
educational purposes. The aim of this study is to investigate and compare the motivation of
secondary school students in Turkey and in the USA to play digital games in social studies
lessons according to age, gender, grade, country, family income and frequency of playing.
The research is a descriptive research conducted with quantitative research method. A total
of 200 students from Turkey and the USA participated in the study. In the research, digital
game playing motivation scale developed by Munusturlar and Munusturlar (2018) was used
as a measurement tool. In the study, the normal distribution of the data was determined by
kurtosis and skewness values, and parametric analysis methods One-Way Anova and
Independent T test were used. The motivation of the participants to play digital games was
determined at medium and high levels. According to the results, differences were found
according to the variables of age, gender, grade, country and family income status.
According to the study, male students playing digital games motivation levels are higher
than female students in both countries. In addition, students with better family financial
1
PhD Student, Nevsehir Haci Bektas Veli University, Faculty of Education, Department of Teaching Social
Studies, drfitnattavaci@hotmail.com, ORCID: 0000-0003-1588-6919
*
*
*
*
*
330
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
status are more motivated to play digital games. Furthermore, older students have higher
motivation to play digital games.
Key Words: Digital Games, Motivations, Students, Secondary School, Social Studies
1. INTRODUCTION
“For digital natives, public schools are jails.’’
Bing Gordon
It is now well-known that new developments and approaches in the digital era have
significantly affected the education systems all over the world. As we think about the
inefficiency of traditional instruction to overcome the obstacles in the teaching process, one
of the best approaches is the utilization of digital games. It is stated that the digital game
market, which was 670 million dollars in 2002, increased to 2.6 billion dollars in 2005 and
75 billion dollars in 2016 and the size of the market has reached 90 billion dollars in 2020
(Statista, 2020). The rate of playing digital games is increasing day by day, and it is striking
that the average time to play digital games is 15 hours a week (Gentile, 2009) for individuals
aged 8-18, 10 hours a week (Griffiths et al., 2004) for individuals aged 18 and over, 22 hours
a week for individuals aged 26 and over (Yee, 2006).
The concept of play is considered as a phenomenon that exists with human history. In the
literature, the concept of game is evaluated in two parts as traditional and digital games.
While the games evaluated within the traditional game concept have more physical activity
and movement, it is seen that the games within the concept of digital game contain less
physical activity and more mental activity (Hazar and Hazar, 2017). Traditional games have
more physical activity and movement and digital games have less physical activity and more
mental activity.
Digital games have become one of the most important pursuits of the new generations, called
digital natives, in today's world. Students play digital games intensely at home, at school, on
trips and in many other living areas, and even disrupt many tasks and needs that they have
to fulfill in order to play these games. These duties and needs include situations such as not
*
*
*
*
*
331
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
fulfilling homework and responsibilities in addition to primary needs such as nutrition, sleep,
toilet, (Demir & Hazar, 2018). It is a fact that today’s students who were born with all the
advances are no longer the people our educational system was designed to teach. Students
being taught only by the traditional ways lose focus and motivation. Therefore, students have
played educational digital games in their school subjects for an efficient and effective
learning. They also play various educational digital games in social studies lessons, that
enables students to gain digital comptences and skills in the curriculum. There are various
educational digital games that secondary school students play in social studies lessons.
What2learn
Kubbu
Kahoot
Knowmia
Edpuzzle
Plickers
332
Quizizz
FlipQuiz
Gradecam
Quickkey
There is an increasing need for researchers to understand why secondary school students
play digital games in social studies lessons and how these motives for play can be compared
between Turkey and the USA. This is especially true for comparisons among different
countries. Indeed, the widespread diffusion of the Internet in the past decades has brought
with it an increased possibility for online research. The advantage of this is that researchers
can tap into a much larger and more international audience when doing survey research. The
downside, however, is that there is no guarantee that participants from different countries
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
understand and score questions in the same fashion. In fact, previous research has shown
that asking the same questions in different countries is open to nonrandom error tied to the
country of residence of the respondents (Davidov, 2008). In addition, research on digital
games sits well with Internet surveys. Indeed, the Internet is not only host to amultitude of
online games, it also provides a space for a multitude of practices related to gaming culture.
This makes the Internet a valuable source for reaching out to people playing digital games.
Assuming that this online audience is more often than not an international audience, using a
measurement instrument that is developed in one cultural environment might be problematic.
We, therefore, argue that it is becoming increasingly important to test the validity of
measurement instruments across countries when doing Internet-based research in general
and digital games research specifically. Furthermore, as previous research on motivations
has found that motives for playing digital games differ between countries, the need for valid
cross-cultural measurement instruments only increases (Quandt, Chen, Mäyrä, & Van Looy,
2014).
In the USA, it is stated that 97% of children and young people devote time to digital games
for at least one hour per day (Granic et al., 2014). Besides, Turkey is among countries where
digital games are played the most. It is the third country in the world where digital gaming
is played so widely. A total of 30 million people in Turkey play digital games, and it is stated
that this sector counts for 600 million dollars. In this context, the concept of digital game
that has an important place in Turkey's interest for this concept is expected to be further
developed. The popularity of digital games today allows young people to spend their time
playing online or offline digital games rather than outdoor activities (Eskasasnanda, 2017).
In this context, it is generally accepted that there are positive and negative aspects of digital
games. The lack of physical activity and the reduction of face-to-face social relationships
among digital games can be given as an example of the negative aspects of playing digital
games (Mustafaoğlu et al., 2018). In addition, online games of digital games create a
different social environment. It is stated that digital games, which can also be used within
educational administrations, have positive effects on individuals' mental behaviours such as
decision making, focusing and quick thinking.
*
*
*
*
*
333
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Digital gaming involves all kinds of activities, both individually and as a team, in an online
or offline environment through an electronic device (Esposito, 2005). In other words, the
concept of digital game is expressed as games that provide animated graphics and sound
effects, as well as immersive simulation (Liu and Chen, 2013). It is seen that the history of
digital game research has emerged since the 1980s (Bryce and Rutter, 2006). It is stated that
1 billion people in the world play digital games. In addition, it is stated that the age of playing
digital games has decreased to 5-6 years. It can be stated that this situation develops as a
result of increasing use and frequency of smart phones, tablets and computers entering
human life (Yücel, 2019). Action games, adventure games, simulation games, sports games,
strategic games, puzzle games and role playing games are some of the digital games (Gros,
2007).
The aim of this study is to investigate the motivation of students who study in secondary
schools in Turkey and in the USA according to age, gender, grade, country, family income
and frequency of playing. This study contributes to the literature in terms of digital gaming
habits of secondary school students as digital gaming has spread around the world. Thus, a
need for revealing attitude of secondary school students towards digital gaming is important.
It is expected that this stuy will contribute to the scientific researches to be done to solve the
problems that arise related to playing digital game motivations.
2. METHODOLOGY
2.1. Research Topic, Objectives and Research Questions
The particular interest of this study is the motivation of secondary school students in
Turkey and the USA to play digital games in social studies lessons according to age, gender,
grade, country, family income and frequency of playing. The research aims at overcoming
the problems that arise related to playing digital game motivations. Other purposes of this
research are below:
1. To upgrade learning social studies among secondary school students in Turkey and in the
USA
2. To help teachers to analyze the development and importance of teaching social studies
through the use of digital games in Turkey and in the USA
*
*
*
*
*
334
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
3. To study the awareness of teaching and learning social studies through the use of digital
games in secondary schools in Turkey and in the USA
4. To analyze the effectiveness of teaching-learning social studies through digital games
among secondary school students in Turkey and in the USA
5. To elicit the views of the secondary school students over the use of digital games in Turkey
and
in
the
USA
Thus, the present study investigates the following research questions:
1. Does age affect playing digital game motivations of secondary school students in Turkey
and in the USA?
2. Does gender affect playing digital game motivations of secondary school students in
Turkey and in the USA?
3. Does grade affect playing digital game motivations of secondary school students in
Turkey and in the USA?
4. Does family income affect playing digital game motivations of secondary school students
in Turkey and in the USA?
2.2. Research Site, Subjects/Informants in the Study
Secondary school students from Turkey and the USA were involved in this research study.
A homogeneous sampling method was used to determine the study group of the study.
Simulated sampling defines a similar subgroup of the universe to investigate the problem of
the study.
The study group consisted of 200 students, (81 female students and 119 male students)
studying at secondary schools in Turkey and the USA. Written and oral consent forms were
obtained from each participant in the research, and the research was conducted according to
the declaration of Helsinki.
2.3. Data Collection and Analysis Methods
Once the purpose and the focus of the research have been identified, it is necessary to
consider what data will be used to validate the research and how this can be attained. The
*
*
*
*
*
335
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
research was conducted using quantitative research methods. In the research, digital game
playing motivation scale developed by Munusturlar and Munusturlar (2018) which was
composed of 17 questions and 5 sub-dimensions, was used as a measurement tool of
Munusturlar and Munusturlar (2018).
The Kurtosis and Skewness values of the data obtained within the scope of the study were
examined, and it was found that the data showed normal distribution (Can, 2016). In this
context, One Way Anova was used for groups with more than two variables, and T test
analyses were used for groups with more than two variables. Besides, the cronbach alpha
value of the data was determined. Information related to age, gender, grade, family income
of the students was organized in Table 1 and Table 2 below:
0-2000 ₺
n
20
12
15
18
25
10
60
40
20
12
15
18
35
20
%
20
12
15
18
25
10
60
40
20
12
15
18
35
20
2001-5000 ₺
30
30
5001 ₺ and above
50
50
10
11
12
13
14
15
Male
Female
4
5
6
7
8
Age
Gender
Grade
Family Income
(Monthly)
100
Total
Table-1. Demographic Information of Turkish Students
*
*
*
*
*
336
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Age
Gender
Grade
Family Income
(Monthly)
10
11
12
13
14
15
Male
Female
4
5
6
7
8
0-2000 $
2001-5000 $
5001 $ and above
n
%
12
18
22
14
20
14
59
41
12
18
22
14
34
25
35
40
12
18
22
14
20
14
59
41
12
18
22
14
34
25
35
40
100
Total
Table-2. Demographic Information of American Students
As indicated in Table and 1 above, 119 male students and 81 female students
attending secondary schools in Turkey and in the USA participated in this study which
counts for 40,5% for female students and 59,5 for male students. The most of the participants
were from the age group of 14-15. Distribution of the students in terms of their grades were
equal. Income status of the students did not significantly change and most students had an
income level of 5000 TL/$ and above.
3. FINDINGS
In this study, the statistical techniques such as Mean (X), One Way Anova and t-test
were used in the analysis of the data. P value was held as 0.05. The statistical analyses were
*
*
*
*
*
337
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
accomplished using the SPSS 18.0 statistical package programme for windows. The data on
the digital game motivation scale sub-dimensions and the averages and kurtosis and
skewness values of the participants are given in Table 3 and 4.
Sub-dimensions
Concentration
Entertainment
Escape
Learning
Socializing
Total
X
2.75
3.40
2.85
2.80
3.10
2.94
Skewness
.380
-.496
-.073
.007
-.311
-.298
Kurtosis
.363
-.589
-.899
-.938
-.780
-.394
Table-3. Digital game motivation scale of the Turkish students
skewness and kurtosis values and averages of total scores and
subdimensions
Sub-dimensions
Concentration
Entertainment
Escape
Learning
Socializing
Total
X
2.85
3.30
2.75
2.60
3.20
2.98
Skewness
.360
-.494
-.063
.005
-.321
-.268
Kurtosis
.342
-.576
-.872
-.941
-.739
-.327
Table-4. Digital game motivation scale of the American students
skewness and kurtosis values and averages of total scores and
subdimensions
Accordingly data analyses for digital game motivation scale of the Turkish students,
the sub-dimension with the highest average was found to be the entertainment sub-dimension
and the sub-dimension with the lowest average was the concentration sub-dimension. In
addition, the total score obtained from the digital game motivation scale was 2.94.
*
*
*
*
*
338
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
As for the American students, the sub-dimension with the highest average was found
to be the socializing sub-dimension and the sub-dimension with the lowest average was the
learning sub-dimension. In addition, the total score obtained from the digital game
motivation scale was 2.98.
The data obtained through the tools used for the study were analyzed, and the findings
were interpreted as follows:
Tables 5 and 6 show t-test results according to gender variables of participants.
Tables 7 and 8 show anova results according to age variables of participants.
Tables 9 and 10 show anova results according to grade variables of participants.
Tables 11 and 12 show anova results according to family income variables of
participants.
Sub-dimensions
Concentration
Entertainment
Escape
Learning
Socializing
Total
Gender
Male (1)
Female (2)
Male (1)
Female (2)
Male (1)
Female (2)
Male (1)
Female (2)
Male (1)
Female (2)
Male (1)
Female (2)
n
60
40
60
40
60
40
60
40
60
40
60
40
X
2.52
2.91
3.04
3.65
2.47
3.11
2.36
3.10
2.68
3.38
2.61
3.22
Ss
1.11
1.12
1.14
1.09
1.09
1.08
1.03
1.07
1.18
1.08
0.87
0.83
p
Difference
.001
1>2
.000
-
.000
1>2
.000
1>2
.000
1>2
.000
1>2
*p<0.05.
Table-5. T-test results of Turkish students according to gender variable
*
*
*
*
*
339
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Sub-dimensions
Concentration
Entertainment
Escape
Learning
Socializing
Total
Gender
Male (1)
Female (2)
Male (1)
Female (2)
Male (1)
Female (2)
Male (1)
Female (2)
Male (1)
Female (2)
Male (1)
Female (2)
n
59
41
59
41
59
41
59
41
59
41
59
41
X
2.49
2.81
3.14
3.45
2.37
3.14
2.25
3.21
2.57
3.29
2.46
3.14
Ss
1.11
1.12
1.14
1.09
1.09
1.08
1.03
1.07
1.18
1.08
0.87
0.83
p
Difference
.001
1>2
.000
-
.000
1>2
.000
1>2
.000
1>2
.000
1>2
*p<0.05.
Table-6. T-test results of American students according to gender variable
Table 4 and 5 show t-test results according to gender variables of participants.
According to the gender variable, the mean scores of male participants were found to be
higher than the female participants in the total score and concentration, escape, learning, and
socialization sub-dimensions. In other words, male participants' motivation to play digital
games was higher than female participants.
Sub-dimensions
Concentration
Entertainment
*
Age
10 (1)
11 (2)
12 (3)
13 (4)
14 (5)
15 (6)
10 (1)
11 (2)
n
20
12
15
18
25
10
20
12
*
*
X
2.62
2.82
3.19
3.32
3.43
3.98
2.69
2.93
*
Ss
1.07
1.15
1.31
1.17
1.14
1.03
1.13
1.11
*
p
Difference
.078
-
.113
-
340
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Escape
Learning
Socializing
Total
12 (3)
13 (4)
14 (5)
15 (6)
10 (1)
11 (2)
12 (3)
13 (4)
14 (5)
15 (6)
10 (1)
11 (2)
12 (3)
13 (4)
14 (5)
15 (6)
10 (1)
11 (2)
12 (3)
13 (4)
14 (5)
15 (6)
10 (1)
11 (2)
12 (3)
13 (4)
14 (5)
15 (6)
15
18
25
10
20
12
15
18
25
10
20
12
15
18
25
10
20
12
15
18
25
10
20
12
15
18
25
10
3.35
2.66
2.89
3.07
2.97
3.18
3.21
2.85
3.04
3.38
2.93
3.35
2.66
2.89
3.07
2.97
3.18
3.21
2.85
3.04
2.62
2.82
3.19
3.32
3.43
3.98
2.69
2.93
1.19
1.12
1.10
1.14
1.19
1.14
1.22
0.86
0.90
1.02
1.11
1.19
1.12
1.10
1.14
1.19
1.14
1.22
0.86
0.90
1.02
1.11
0.85
0.92
0.94
1.07
1.15
1.31
.030
3>1,2
2>1
.091
-
.198
-
.027
3,2>1
*p<0.05.
Table-7. Results of anova by Turkish students’age variable
*
*
*
*
*
341
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Sub-dimensions
Concentration
Entertainment
Escape
Learning
Socializing
Total
Age
10 (1)
11 (2)
12 (3)
13 (4)
14 (5)
15 (6)
10 (1)
11 (2)
12 (3)
13 (4)
14 (5)
15 (6)
10 (1)
11 (2)
12 (3)
13 (4)
14 (5)
15 (6)
10 (1)
11 (2)
12 (3)
13 (4)
14 (5)
15 (6)
10 (1)
11 (2)
12 (3)
13 (4)
14 (5)
15 (6)
10 (1)
11 (2)
12 (3)
13 (4)
14 (5)
15 (6)
n
12
18
22
14
20
14
12
18
22
14
20
14
12
18
22
14
20
14
12
18
22
14
20
14
12
18
22
14
20
14
12
18
22
14
20
14
X
2.66
2.89
3.07
2.97
3.18
3.21
2.85
3.04
3.38
2.93
3.35
2.66
2.89
3.07
2.97
2.62
2.82
3.19
3.32
3.43
3.98
2.69
2.93
3.35
2.66
2.89
3.07
2.62
2.82
3.07
2.97
3.18
3.21
2.85
3.04
2.62
Ss
1.13
1.11
1.19
1.12
1.10
1.14
1.19
1.14
1.22
0.86
0.90
1.02
1.11
1.19
1.12
1.10
1.14
1.19
1.14
1.22
0.86
0.90
1.02
1.11
0.85
0.92
0.94
1.07
1.15
1.31
1.14
1.03
1.13
1.11
1.19
1.12
p
Difference
.076
-
.117
-
.021
3>1,2
2>1
342
.084
-
.182
-
.029
3,2>1
*p<0.05.
Table-8. Results of anova by American students’age variable
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Table 7 and 8 show anova results according to age variables of participants.
According to the age variable, the mean scores of the group above 13 years of age in the
escape subscale and total score were higher than the other groups. In addition, the mean
scores of the 14-15 age group in the escape subscale were found to be higher than the mean
scores of the 10-13 group. In the total score, the mean scores of the group above 13 years of
age were higher than the other groups. According to these results, it is seen that the
motivation to play digital games increases with increasing age.
Sub-dimensions
Concentration
Entertainment
Escape
Learning
Socializing
*
Grade
4 (1)
5 (2)
6 (3)
7 (4)
8 (5)
4 (1)
5 (2)
6 (3)
7 (4)
8 (5)
4 (1)
5 (2)
6 (3)
7 (4)
8 (5)
4 (1)
5 (2)
6 (3)
7 (4)
8 (5)
4 (1)
n
20
12
15
18
35
20
12
15
18
35
20
12
15
18
35
20
12
15
18
35
20
*
*
X
2.75
3.01
2.76
2.49
3.35
3.51
3.48
3.27
3.01
2.96
2.92
2.49
3.21
2.90
2.77
2.34
3.22
3.11
3.08
2.99
3.10
*
Ss
1.04
1.04
1.24
1.14
1.06
1.07
1.36
1.10
1.07
1.08
1.24
1.05
1.00
1.05
1.18
1.05
1.10
1.09
1.28
1.20
0.84
*
p
Difference
.013
5>4
.421
-
.003
1,2,4,5>3
.000
2,3,4>1,5
2,3>4
.579
-
343
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
5 (2)
6 (3)
7 (4)
8 (5)
4 (1)
5 (2)
6 (3)
7 (4)
8 (5)
Total
12
15
18
35
20
12
15
18
35
3.11
3.00
2.69
3.01
2.96
2.92
2.49
3.21
2.90
1.06
0.83
0.77
1.06
1.07
1.36
1.10
1.07
1.08
.003
4>1,2,3,5
*p<0.05.
Table-9. Anova results according to Turkish students’grade variables
344
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Sub-dimensions
Concentration
Entertainment
Escape
Learning
Socializing
Total
Grade
4 (1)
5 (2)
6 (3)
7 (4)
8 (5)
4 (1)
5 (2)
6 (3)
7 (4)
8 (5)
4 (1)
5 (2)
6 (3)
7 (4)
8 (5)
4 (1)
5 (2)
6 (3)
7 (4)
8 (5)
4 (1)
5 (2)
6 (3)
7 (4)
8 (5)
4 (1)
5 (2)
6 (3)
7 (4)
8 (5)
n
12
18
22
14
34
12
18
22
14
34
12
18
22
14
34
12
18
22
14
34
12
18
22
14
34
12
18
22
14
34
X
2.34
3.22
3.11
3.08
2.99
3.10
3.11
3.00
2.69
3.01
2.96
2.92
2.49
3.21
2.75
3.01
2.76
2.49
3.35
3.51
3.48
3.27
3.01
2.96
2.92
2.49
3.21
2.90
2.75
3.01
Ss
1.05
1.10
1.09
1.28
1.20
0.84
1.06
0.83
0.77
1.06
1.07
1.36
1.10
1.07
1.04
1.04
1.24
1.14
1.06
1.07
1.36
1.10
1.07
1.08
1.24
1.05
1.00
1.05
1.04
1.04
p
Difference
.000
2,3,4>1,5
2,3>4
.579
-
.003
4>1,2,3,5
.013
5>4
345
.421
-
.003
1,2,4,5>3
*p<0.05.
Table-10. Anova results according to American students’grade variables
Table 4 and 5 show anova results according to grade variables of participants.
According to the grade variable, the participants who have the highest motivation to play
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
digital games are the students of the 4, 7 and 8 grades respectively in Turkey. On the other
hand, the participants who have the highest motivation to play digital games are the students
of the 4, 5, 6 and 7 grades respectively in the USA.
There was a statistically significant difference only in learning sub-dimension
according to class variable. According to the results, the average of the 7th and 8th grade
points were found to be higher than the 5th and 6th grade group average scores. In other
words, it is seen that with the increase in the class levels of the participant students, the status
of seeing digital games as a learning activity increases.
Sub-dimensions
Concentration
Family Income
0-2000 ₺ (1)
2001-5000 ₺ (2)
Entertainment
5001 ₺ and above
(3)
0-2000 ₺ (1)
2001-5000 ₺ (2)
5001 ₺ and above
(3)
0-2000 ₺ (1)
Escape
2001-5000 ₺ (2)
5001 ₺ and above
(3)
0-2000 ₺ (1)
Learning
2001-5000 ₺ (2)
Socializing
5001 ₺ and above
(3)
0-2000 ₺ (1)
2001-5000 ₺ (2)
5001 ₺ and above
(3)
0-2000 ₺ (1)
Total
2001-5000 ₺ (2)
5001 ₺ and above
(3)
*
*
*
n
20
30
50
X
2.76
2.70
2.82
Ss
1.27
1.02
1.14
20
30
50
3.37
3.25
3.68
1.16
1.14
1.12
20
30
50
2.73
2.70
3.20
1.10
1.10
1.13
20
30
50
2.59
2.74
3.12
1.09
1.09
1.11
20
30
50
3.00
3.02
3.31
1.23
1.10
1.19
20
30
50
2.89
2.88
3.22
0.86
0.87
0.92
*
p
Difference
.718
-
346
*
.008
3,1>2
3>1
.001
3>1,2
.001
3>1,2
.074
-
.003
3>1,2
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
*p<0.05.
Table-11. Anova results according to Turkish students’ family income variables
Sub-dimensions
Concentration
Entertainment
Escape
Learning
Socializing
Total
Grade
0-2000 $ (1)
2001-5000 $ (2)
5001 $ and above
(3)
0-2000 $ (1)
2001-5000 $ (2)
5001 $ and above
(3)
0-2000 $ (1)
2001-5000 $ (2)
5001 $ and above
(3)
0-2000 $ (1)
2001-5000 $ (2)
5001 $ and above
(3)
0-2000 $ (1)
2001-5000 $ (2)
5001 $ and above
(3)
0-2000 $ (1)
2001-5000 $ (2)
5001 $ and above
(3)
n
25
35
40
X
2.59
2.74
3.12
Ss
1.09
1.09
1.11
25
35
40
3.00
3.02
3.31
1.23
1.10
1.19
25
35
40
2.89
2.88
3.22
0.86
0.87
0.92
25
35
40
2.76
2.70
2.82
1.27
1.02
1.14
25
35
40
3.37
3.25
3.68
1.16
1.14
1.12
25
35
40
2.73
2.70
3.20
1.10
1.10
1.13
p
Difference
.001
3>1,2
.074
-
.003
3>1,2
.718
-
.008
3,1>2
3>1
.001
3>1,2
*p<0.05.
Table-12. Anova results according to American students’ family income variables
Table 11 and 12 show anova results according to income variables of participants. According
to the results of the analysis made according to monthly income variable entertainment,
escape and learning sub-dimensions and total score averages. According to the results of the
analysis, it is seen that the motivation of playing digital games increases with the increase of
monthly income of the participating students
*
*
*
*
*
347
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
4. DISCUSSION AND RESULT
According to the results of the study conducted by Demirel et al. (2019) to determine the
motivation of high school students to play digital games, it was stated that the motivation of
female participants to play digital games was lower than that of male participants (Demirel
et al., 2019). In this context, it is seen that there is a similarity between this research and the
study conducted by Demirel et al. (2019) according to gender variable.
Sin et al. (2014) stated that the male students' motivation to play digital games was
investigated according to the results of the study, it was stated that the emotions that provide
the motivation to play digital games of the male students have the challenge and control
emotions (Sin et al., 2014). In this context, the results of this study and the research
conducted by Sin et al (2014). In addition, according to the results of the research conducted
by Sin et al. (2014) It was stated that the most intense emotion felt by digital game players
while playing digital games was entertainment. In this context, there are similarities between
the two studies.
As a result of general research, it is stated in many studies that men have higher motivation
to play digital games than women. This can be attributed to the fact that men have more
leisure time and less sense of responsibility than women.
Birk and Mandryk (2016) stated that digital game athletes' preferences and player
experiences were examined according to the age variable (Birk and Mandryk, 2016)
According to the results of the study, it was stated that the motivation to play digital games
increased with the increasing age of participants. It is seen that there is a similarity between
this research and the results of the research conducted by (Birk and Mandryk, 2016).
According to the results of the research conducted by Hazar (2019) on the motivation of
playing digital games in children, their interest in digital games increased with increasing
age (Hazar, 2019). In this context, it is stated that there is a similarity between the results of
the research conducted by Hazar and the results of this study according to the age variable.
*
*
*
*
*
348
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
An increase in an individual's ability to play can increase motivation to play. In addition, the
increase in the number and variety of games that the individual can play with age can be
shown as the reason of the result obtained.
Nap et al. (2009) according to the results of qualitative research conducted on the motivation,
preferences and needs of digital game athletes, it was stated that the participants answered
the question of why they are playing digital games in terms of escape and entertainment
(Nap et al., 2009). In this context, it is seen that there is a similarity between the results of
this research and the results of the research conducted by Nap. In today's world, increasing
stress levels of people and because of this people need to escape from stress and have fun.
In this sense, individuals are expected to see digital games as an escape and entertainment
activity. In this sense, it is normal for individuals to consider digital games as an escape and
entertainment activity.
According to the results of the research conducted by Cavuş et al. (2016) on computer games
and addictions of secondary school students, it was determined that the level of addiction
increased as the income level increased Cavuş et al. (2016). In this sense, the results of this
research and the research conducted by Cavuş et al. (2016) are similar in terms of income
levels. It can be explained by people's ability to buy games and game consoles as addiction
and motivation to play digital games increases as the income level increases.
According to Cakır et al. (2011) research on internet and game addictions of secondary
school students, it was determined that there was no significant difference in terms of game
addiction to the classes in which the participating students Cakır et al. (2011). There are
differences between the results of the research conducted by Cakır et al. (2011) and this
research. Cultural differences between the two research participants can be cited as the
reason for this result.
According to the results of the research, it can be stated that the difference in the learning
sub-dimension is related to the increase in the level of awareness and effort increase of
learning activities. All in all, it was found that the participants 'motivation to play digital
games was moderate and high, as well as gender, age, class, income and grade variables
showed differences according to the participants' motivation to play digital games.
*
*
*
*
*
349
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
5. SUGGESTIONS
The research was carried out in the light of the findings obtained from secondary school
students playing digital games in order to facilitate their learning social studies in Turkey
and in the USA.
Given the limitations of the present study, it is not expected that findings will be
generalizable to other sites. However, issues of validity and reliability were minimized
through the descriptions of design and procedure, which, in the event of replication allow
future sites to be distinguished from the present one.
Finally, it will hopefully provide relevant information for educators about using digital
games in similar contexts. It may be of benefit to researchers and teachers who are willing
to conduct a similar study in the future. It is also hoped that social studies teachers who find
it difficult to encourage their students to study outside the classroom and students who are
willing to take control and manage their own learning can make use of this study
350
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
REFERENCES
Birk, M. V. and Mandryk, R. L. (2016). The benefits of digital games for the assessment and
treatment of mental health. InCHI 2016 Workshop Computing in Mental Health.
Bryce, J. and Rutter, J. (2006). An introduction to understanding digital games. London:
Sage.
Cakır, Ö., Ayas, T. and Horzum, M. B. (2011). An investigation of university students’
internet and game addiction with respect to several variables. Ankara University, Journal of
Faculty of Educational Sciences, 44(2): 95-117.
Can, A. (2016). Scientific data analysis in SPSS scientific research process. Turkey: Pegem
Academy. pp: 186.
Cavuş, S., Ayhan, B. and Tuncer, M. (2016). Computer games and addiction: A field study
on university students. Journal of Communication Theory and Research, 43(1): 265-289.
Davidov, E. (2008). A cross-country and cross-time comparison of the human values
measurements with the second round of the European Social Survey. Survey Research
Methods, 2(1), 33–46.
Demir, G. T. ve Hazar, Z. (2018). Dijital oyun oynama motivasyonu ölçeği (DOOMÖ):
geçerlik ve güvenirlik çalışması. Beden Egitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 12(2), 128-1
Demirel, H.G., Cicioğlu H. İ. and Demir, G.T. (2019). Research on the digital game
playing motivatıon levels of high school students. Atatürk University Journal of Physical
Education and Sport Sciences, 21(3): 128-137.
Eskasasnanda, I.D.P. (2017). Causes and effects of online video game playing among juniorsenior high school students in Malang East Java. Komunitas: International Journal of
Indonesian
Society
and
Culture,
9(2):
191-202.
Available
at:
https://doi.org/10.15294/komunitas.v9i2.9565.
Esposito, N. (2005). A short and simple definition of what a videogame is.
Available from http:// www.utc.fr/~nesposit/publications/esposito2005definition.pdf.
Gentile, D. (2009). Pathological video-game use among youth ages 8 to 18: a national study.
Psychological Science, 20(5), 594-602.
*
*
*
*
*
351
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Granic, I., Lobel, A. and Engels, R. (2014). The benefits of playing video games. American
Psychologist, 69(1): 66-78.
Griffiths, M. D., Davies, M. N., and Chappell, D. (2004). Online computer gaming: a
comparison of adolescent and adult gamers. Journal of Adolescence, 27(1), 87-96.
Gros, B. (2007). Digital games in education: The design of games-based learning
environments. Journal of Research on Technology in Education, 40(1): 23-38.
Available at: https://doi.org/10.1080/15391523.2007.10782494.
Hazar, Z. (2019). An analysis of the relationship between digital game playing motivation
and digital game addiction among children. Asian Journal of Education and Training, 5(1):
31-38.Available at: https://doi.org/10.20448/journal.522.2019.51.31.38.
Hazar, Z. and M. Hazar (2017). Digital game addiction scale for children. Journal of Human
Sciences, 14(1): 203-216.
Liu, E.Z.F. and P.-K. Chen (2013). The effect of game-based learning on students’ learning
performance in science learning–a case of conveyance go. Procedia-Social and Behavioral
Sciences, 103: 1044-1051. Available at: https://doi.org/10.1016/j.sbspro.2013.10.430.
Munusturlar, M.A. and S. Munusturlar (2018). Development of computer gamıng
motıvatıon scale. Journal of Spormetre, 16(3): 81-90.
Mustafaoğlu, R., E. Zirek, Z. Yasacı and A.R. Özdinçler (2018). Adverse effects of digital
technology on children's development and health. Addicta: The Turkish Journal on
Addictions, 5(2): 1-21.Available at: https://doi.org/10.15805/addicta.2018.5.2.0051.
Nap, H., Y. De Kort and W. IJsselsteijn (2009). Senior gamers: Preferences, motivations
and needs. Gerontechnology, 8(4): 247-262.
Available at: https://doi.org/10.4017/gt.2009.08.04.003.00.
Quandt, T., Chen, V., Mäyrä, F., & Van Looy, J. (2014). (Multiplayer) gaming around the
globe? A comparison of gamer surveys in four countries. In T. Quandt & S. Kröger (Eds.),
Multiplayer—The social aspects of digital gaming (pp. 23–46). New York, NY: Routledge.
Sin, N.M., O. Talib, T.P. Norishah, A.A. Ishak and R. Baki (2014). Male students and digital
game: Reason, motivation and feeling. International Journal of Information and Education
Technology, 4(1): 6-11.
*
*
*
*
*
352
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Statista;https://www.statista.com/search/?q=computer+gaming+industry&sortMethod=idre
levance&isRegionPref=0&sortMethodMobile=idrelevance&statistics=1&forecasts=1&inf
os=1&topics=1&dossiers=1&groupA=1&xmo=1&surveys=1&toplists=1&groupB=1&bra
nchreports=1&countryreports=1&groupC=1&dmo=1&cmo=1&mmo=1&accuracy=and&i
soregion=0&isocountrySearch=&category=0&interval=0&archive=1 (Erişim: 10.03.2020).
Yee N. (2006). Motivations for play in online games. CyberPsychology & Behavior, 9(6),
772-775.
Yücel, V. (2019). Harmful dıgıtal games and chıldren. Eurasian Journal of Researches in
Social and Economics (EJRSE), 6(7): 340-353.
353
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
APPENDICES
Appendix A – Survey (English Version)
PLAYING DIGITAL GAME MOTIVATION SURVEY
Dear Participant,
This study has been carried out to collect tangible information about playing digital game
motivations in social studies lessons in secondary schools. Your answers will not be shared
with third parties and will not be used anywhere except for this research purpose. Please
answer the questions sincerely. Thank you for your participation.
Fitnat TAVACI
Nevsehir H.B.V. University PhD
Student
Teaching Social Studies Department
SECTION I: DEMOGRAPHIC INFORMATION
*Please tick (√) the appropriate choices and provide the necessary information below.
Age: 10
11
12
Gender: Male
13
14
354
15
Female
Grade: 4
5
6
7
8
Family Income (Monthly):
Country and City:
School Name:
SECTION II: PLAYING DIGITAL GAME MOTIVATION
* Please read each statement carefully and indicate the extent to which you agree with the
following statements. Please mark your response by circling the number to the right of
each
statement ranging from 1 (totally disagree) to 5 (totally agree).
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Totally
ITEMS
Disagree
Neutral
Agree
Disagree
Totally
Agree
CONCENTRATION
1- I am not aware of what is going on around
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
5- I find playing digital games entertaining.
1
2
3
4
5
6- I find playing digital games exciting.
1
2
3
4
5
7- I take pleasure a lot while playing digital
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
me while playing digital games.
2- I don't hear the sounds around me while
playing digital games.
3- I forget what I need to do while playing
digital games.
4- I don't think of anything else while playing
digital games.
ENTERTAINMENT
games.
8- Playing digital games attracts my attention
a lot.
ESCAPE
9- When I get bored, I can't find a better
option than playing a digital game.
10- I think digital games are the best tools in
order to spend time when I am alone.
11- I get rid of the tiredness of the day by
playing digital games.
LEARNING
12- Playing digital games brings new
knowledge and skills.
13- I think I have learnt new things by playing
digital games.
14- I improve myself by playing digital games.
*
*
*
*
*
355
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
15- Playing digital games encourages me to
think.
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
SOCIALIZING
16- I communicate with other people while
playing digital games.
17- Playing digital games provides me to talk
to other people.
Thank You!
356
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Appendix B – Survey (Turkish Version)
DİJİTAL OYUN OYNAMA MOTİVASYON ANKETİ
Sayın Katılımcı,
Bu çalışma, sosyal bilgiler derslerinde dijital oyun oynama motivasyonları hakkında somut
bilgi toplamak amacıyla yürütülmektedir. Yanıtlarınız üçüncü taraflarla paylaşılmayacak ve
bu araştırma amacı dışında hiçbir yerde kullanılmayacaktır. Lütfen soruları içtenlikle
cevaplayınız. Katılımınız için teşekkürler…
Fitnat TAVACI
Nevşehir H.B.V. Üniversitesi Doktora
Öğrencisi
Sosyal Bilgiler Eğitimi Bölümü
BÖLÜM I: DEMOGRAFİK BİLGİ
*Lütfen uygun seçenekleri işaretleyin (√) ve aşağıda gerekli bilgileri sağlayın.
Yaş:
10
11
12
4
14
15
357
Kız
Cinsiyet: Erkek
Sınıf:
13
5
6
7
8
Aile Geliri (Aylık):
Ülke ve Şehir:
Okul Adı:
BÖLÜM II: DİJİTAL OYUN OYNAMA MOTİVASYONU
* Lütfen her bir ifadeyi dikkatlice okuyun ve bu ifadelere ne oranda katıldığınızı belirtin.
Lütfen yanıtınızı 1 (tamamen katılmıyorum) ile 5 (tamamen katılıyorum) arasında değişen
her bir ifadenin sağındaki sayıyı daire içine alarak işaretleyin.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
MADDELER
Tamamen
Katılmıyorum
Kararsızım
Katılıyorum
Katılmıyorum
Tamamen
Katılıyorum
KONSANTRASYON
1- Dijital oyun oynarken
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
etrafımda olup bitenlerin
farkında olmuyorum.
2- Dijital oyun oynarken
etrafımdaki sesleri
duymuyorum.
3- Dijital oyun oynarken
yapmam gereken işleri
unutuyorum.
4- Dijital oyun oynarken
başka hiçbir şey
düşünmüyorum.
358
EĞLENCE
5- Dijital oyun oynamayı
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
eğlenceli buluyorum.
6- Dijital oyun oynamayı
heyecan verici buluyorum.
7- Dijital oyun oynarken çok
zevk alıyorum.
8- Dijital oyun oynamak çok
ilgimi çekiyor.
KAÇIŞ
9- Sıkıldığımda dijital oyun
oynamaktan daha iyi bir
seçenek bulamıyorum.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
10- Yalnız kaldığımda dijital
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
oyunların zaman geçirmek
için en iyi araç olduğunu
düşünüyorum.
11- Dijital oyun oynayarak
günün yorgunluğunu
atıyorum.
ÖĞRENME
12- Dijital oyun oynamak
yeni bilgi ve beceriler
kazandırıyor.
13- Dijital oyun oynayarak
yeni şeyler öğrendiğimi
düşünüyorum.
14- Dijital oyun oynayarak
kendimi geliştiriyorum.
15- Dijital oyun oynamak
beni düşünmeye sevk ediyor.
SOSYALLEŞME
16- Dijital oyun oynarken
diğer insanlarla iletişim
kuruyorum.
17- Dijital oyun oynamak
diğer insanlarla konuşmamı
sağlıyor.
Teşekkürler!
*
*
*
*
*
359
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
DIGITIZATION PROJECT OF INTANGIBLE CULTURAL HERITAGE
IN SLAVONIA, BARANYA AND SYRMIA
Emina Berbić KOLAR 1
Vjekoslav GALZINA 2
ABSTRACT
Possibility of preserving intangible cultural heritage of the Republic of Croatia in the current
media digital forms is presented in this paper. The concept of intangible cultural heritage
includes: practice, statements, expressions, knowledge, skills, instruments, objects, artefacts
and cultural spaces associated therewith, that communities, groups and, in some cases,
individuals recognize as part of their cultural heritage. Intangible cultural heritage appreciates
special protection in Croatia because it represents the inimitable character of an individuals,
and the national identity of the Croatian people also. Problems of sustainable development of
intangible assets are numerous and partly present because of fragility of mainly oral mode of
transmission itself. We see disorganized, poorly documented and dispersion of collected
documentation as one of the biggest problems. This paper will point out the possibility of
assemblage of modern technologies with a scientific approach of language materials processing
that are the unsurpassed and safest choice for enduring preservation. Digitalization is current
only safe and right mode of protection because of irreversibility of losses caused by variety of
factors intangible cultural heritage is exposed. Example of digitizing endangered speeches in
Slavonia, Baranya and Syrmia presents a operational model of preservation of this type of
intangible cultural heritage. Application of new technologies and techniques of digitizing and
processing the collected data will provide new virtual spaces of exploration, use and
preservation of intangible cultural heritage items. Legacy to future generations in form of digital
1
2
Associate professor, Faculty of Education, University in Osijek, Croatia.
Assistant professor, Faculty of Education, University in Osijek, Croatia.
*
*
*
*
*
360
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
repository of digitized data will enable permanent storage of collected data that is a contribution
to the general, national and, local culture.
Key Words:
Intangible cultural heritage, speeches of Slavonia, Baranya and Syrmia, digitization, digital
repository.
INTRODUCTION
This paper deals with the research of the Slavonian dialect in the Republic of Croatia, more
precisely in Eastern Croatia. The Slavonian dialect is one of Croatian Shtokavian dialects and
it is the most archaic dialect in Croatian language. The vernaculars of Slavonian dialect are
located in Croatian regions called Slavonian Posavina, Slavonian Podravina, and Croatian
Podunavlje and in some places outside Croatian state borders, in Bosnia and Herzegovina, in
Vojvodina in the Republic of Serbia and in southern parts of Hungary. Symbolically speaking,
the Slavonian dialect is located next to Croatian biggest rivers: the Sava River, the Drava River
and the Danube (Berbić Kolar, Kolenić, 2014). When vernaculars are found outside Croatian
state borders, the Slavonian dialect is found also next to those rivers, but on the opposite state
borders. The Slavonian dialect is divided into Southern or Posavina subdialect, Podunavlje or
Baranja subdialect and Northern or Podravina subdialect. Each subdialect is divided into
vernaculars. The Slavonian dialect is spoken by Croatian people only. This paper will deal with
the Slavonian dialect in Posavina region only because that region is an important crossing for
travelling from one country to another and therefore has been under a lot of language change.
It is to assume that there is very little of the real Slavonian left and people who live in this area
are struggling with saving their dialect. The aim is to describe the Slavonian dialect and its
present state, especially in the area of Slavonski Brod, Nova Gradiška, Županja and Vinkovci.
This research is focused on the changes of the dialect (since Ivšić's language descriptions), how
much it has changed due to school, media and natural causes. Depopulation and aging of native
speakers have led to revitalization needs, but also to greater awareness about the importance of
preserving the native idiom as the identity among individuals. Problems about preserving the
Slavonian dialect and its vernaculars arise because of the oral tradition in conveying the
*
*
*
*
*
361
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
language and its fragility, but the problems of a sustainability of smaller language communities
are numerous. The research emphasizes the sustainable preservation of the Slavonian dialect in
terms of the digitization of vernaculars and popularization. The biggest problem is disorganized
and insufficient documentation and the dispersion of collected documentation. Trends in
language preservation and documenting (Austin 2010., Thieberger 2012.) point toward the
possibility of connecting the modern technology to scientific approach of language data
processing, which is the best and the safest permanent preservation possibility. The preservation
of the language heritage is considered on four levels: data collection (digitization), data
processing, appropriate storage of information and data dissemination towards users (as
presented in (Berbić Kolar at al., 2016). The second problem is the insufficient popularization
of the Slavonian dialect among young population. It should be emphasized that this approach
will stimulate the popularization of dialectology, in particular the Slavonian dialect.
Key social factors in preserving the Slavonian dialect are scientific and educational institutions
which conduct language research. Hereby it refers to Faculty of Education in Osijek as a key
factor in the research which will provide experts in order to preserve and popularize the
vernaculars in an appropriate way. What is more, schools on the target area are an important
factor because the Slavonian dialect is a native idiom of their students. Important factors are
also local, primarily rural, associations which take care of the development of their community.
The definition of a native speaker of the Slavonian dialect used in this paper is the one which
describes the native speaker as a person who was born and lives in the target area and speaks in
Slavonian dialect. The statistics on the number of inhabitants living in Slavonian dialect area in
the Republic of Croatia are devastating. Population trends, as well as population development,
is entirety influenced by numerous demographic and nondemographic factors (economic,
social, socio-psychological, historical-political, geographical, health, etc.) In the Republic of
Croatia there were many factors which led to a decrease in the number of speakers of the
Slavonian dialect: war circumstances, emigration of the population, poverty, modern trends and
others. Today, when the linguistic revitalization of the Slavonian dialect is being sought, the
data of the Croatian Bureau of Statistics show a drastic reduction in the number of native
speakers. It is not possible to keep track of population figures due to different censuses, but
according to the last 2011 census, Slavonian dialect counties count unpopular population cuts.
*
*
*
*
*
362
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
One aspect of problem, not covered within this work, should also be the research of the exact
number of native speakers in areas outside Croatian borders, which are previously mentioned.
Basically, there should be only one large case study of the Slavonian dialect, in Posavina region.
In this way the researchers will have a full language data of the target area and will be able to
compare research results with other case studies and get the wider picture of the Slavonian
dialect present state. Our hypotheses regarding this problems could be stated in following
statements: Slavonian dialect is insufficiently researched, Slavonian dialect vernaculars are
very archaic and represent invaluable linguistic, scientific and cultural value of the Republic of
Croatia, Slavonian dialect is not field processed and digitized, and Slavonian dialect is
insufficiently popularized.
The activities which will enable researchers to answer the research questions, create the targeted
case study and prove the stated hypotheses are field work and recording the vernaculars on the
spot, describing the vernaculars and data processing on all linguistic and dialectological levels,
presentations in Croatia and abroad, the popularization of dialectological research, raising the
public awareness about the importance and value of the archaic dialect and the creation of new
values for future generations both in scientific and educational terms. This approach will
encourage the local community to actively engage in Slavonian dialect and its preservation, it
will provide them with dissemination tools to popularize the Slavonian dialect, and will raise
awareness among local people about the value of the native idiom as an integral part of their
identity and personality.
RESEARCH SUBJECT
The Slavonian dialect represents in the Republic of Croatia a small language system which is
different from Croatian standard language. Therefore this language community is marginal and
people who speak the dialect are often poor and live in rural areas. There is a decrease in native
speaker population also due to a great influence of Croatian standard language in schools and
in every sphere of human life in general. The Slavonian dialect is mentioned in schools only
within folklore as an extracurricular activity, in songs and different games, whereas Croatian
standard language is used in all other means of communication exclusively. The Slavonian
dialect therefore lost its former reputation and slowly becomes only a vague outline of what it
*
*
*
*
*
363
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
once was. Students are reluctant to speak in Slavonian dialect because they believe that it is a
characteristic of less educated people and that they cannot benefit from it; they believe that they
will ridiculed if they speak it. Such awareness should not be encouraged in schools because
disabling students to speak in mother tongue and native idiom disrupts students' self-confidence
and positive self-image. Therefore, schools are key factors in breaking the habit of prejudice
and schools should be provided with dialectal contents and activities which they would offer to
students within obligatory classes.
Some ground theory background of the Slavonian dialect has begun with Stjepan Ivšić's
description back in 1913 followed up by research efforts made by Ljiljana Kolenić and Emina
Berbić Kolar among others. It is a high time to record and digitize these vernaculars because
they are threatened by extinction, and mostly older population speak in the dialect. The research
can be applied for the development of Croatian dialectology, and can also be applied for the
purpose of popularizing dialectology among primary and secondary school students, and of
course will be of a great benefit to Croatian students and teachers. The aim is to record and
describe the Slavonian dialect which is very archaic. A starting point of the research would be
already researched parts of the Slavonian dialect in places in Eastern Croatia, which are Siče
and Stari Perkovci. The Slavonian dialect that was found there has been protected by the
Ministry of Culture of the Republic of Croatia. Professors Emina Berbić Kolar and Ljiljana
Kolenić protected the Slavonian dialect in Stari Perkovci and they wrote the grammar and the
dictionary of Siče. These are the newest research on the Slavonian dialect. The need to broaden
the previous research and also describe the Slavonian dialect more thoroughly because there
are still things to be done when it comes to language documentation. The dialect should be
additionally digitized and linguistically described
The places where the Slavonian dialect should be explored in the Republic of Croatia are: in
Western Posavina from Nova Gradiška to Brodski Stupnik (places Nova Kapela, Magić Mala,
Godinjak, Mačkovac, Davor, Batrina, Brodski Stupnik, Oriovac, Kobaš, Staro Petrovo Selo),
in Eastern Posavina around Vrbanja (villages Otok, Komletinci, Nijemci, Vrbanja, Drenovci),
Slavonski Brod surroundings (Varoš, Sibinj, Podvinje, Tomica, Rastušje, Podcrkavlje, Gornja
i Donja Vrba), places around Županja (Babina Greda, Bošnjaci, Štitar, Gunja, Posavski
Podgajci), in the South and West of Vinkovci (Retkovci, Rokovci, Prkovci, Andrijaševci,
*
*
*
*
*
364
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Vođinci, Cerna, Ivankovo, Stari Mikanovci). The places mentioned are the places where the
Slavonian dialect is still well-preserved, but the modern way of life, school, media, traffic
connection and natural changes which occur in the language make their own, so the researches
will try to answer the following research question: how much of the dialect has remained in
those areas? (Berbić Kolar, Kolenić, 2014.)
The Ministry of Culture of the Republic of Croatia has described the state of intangible cultural
goods of the Republic of Croatia, and a major part of those intangible goods are old, archaic
dialects. In the area of research and preservation of linguistic heritage there are currently not
enough experts, and there is a lot of field work. The data about protected vernaculars is very
important, therefore the Ministry has issued the Strategy for the Preservation, Protection and
Sustainable Economic Exploitation of the Cultural Heritage of the Republic of Croatia for 2011
– 2015. In the Strategy it the importance of the documentation and storage of archaic
vernaculars because of the extinction is clearly stated. The previous research, previous
strategies, publications and efforts will serve as an example of a good practice in linguistic
research of the remaining’s of the dialect in the project.
365
Methodology
For field work the methodology of recording and collecting data should be applied. Besides
that, a method of thorough knowledge of references should be applied because only by
connecting these two components credible data can be obtained for the targeted research area.
The transcription of recorded vernaculars will be based on the phonetic transcription accepted
in CDA (Croatian dialectological atlas, group of authors) and Slavic linguistic atlas (Voprosnik
Obĉeslavjanskogo lingvistiĉkego atlasa, group of authors). The examples should be given in a
phonological form. During the field work there should be used questionnaires created according
the available dialectological questionnaires: Ivšić's Draft for the research of Croatian and
Serbian dialects, The Questionnaire for Croatian Dialectological Atlas, by group of authors,
The Questionnaire for Examining Bosnian-Hezegovinian vernaculars, by group of authors and
Voprosnik Obĉeslavjanskogo linguistic atlas by group of authors. The data should be digitized
by using the high resolution equipment available. As a platform for data processing the
European Distributed Corpora (EuDiCo) Linguistic Annotator ELAN as platform for this task
is recommended. The methods which should be used in the research are the method of recording
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
the native speakers which aims at language digitization, the method of analysis which aims at
the language description, the method of linguistic description which aims at language
description on all levels, the method of demonstration which aims at conference presentations
and the popularization method which aims at presenting the dialectology to scientific,
professional and cultural audience, but also to students and others.
The Slavonian dialect is expected to largely preserve the accentuated system, and most of the
changes have been the subject of lexis, then phonology. The delay in studying these vernaculars
can be fatal because they are changing and disappearing. The archaic feature of the Slavonian
dialect helps us in the reconstruction of the development of Croatian Shtokavity. The Slavonian
dialect vernaculars will be recorded so the accuracy of data can be checked in any time. After
audio and video recording, the vernaculars will be stored on the computer and digitized in order
to be preserved in its original form. After the digitization, the linguistic descriptions of recorded
vernaculars will be provided. It will also be possible to develop the vocabulary and grammar of
the studied vernaculars. The Slavonian dialect is the most archaic Shtokavian dialect which is
affected by everyday changes. Again, it is important to emphasize that there are two protected
vernaculars as an intangible cultural heritage of the Republic of Croatia, precisely at this area;
the vernacular of Siče (near Nova Gradiška) and the vernacular of Stari Perkovci (near
Slavonski Brod). Therefore the description of these vernaculars is unusually important for
Croatian dialectology (the delay of the research of the dialect can be fatal because dialects
change and disappear). The archaic feature of Slavonian dialect helps in the reconstruction of
Croatian Shtokavity.
Furthermore, popularization of the Slavonian dialect should include lectures and workshops in
primary and secondary schools, field work with students of the Faculty of Education,
production of picturebooks for children of preschool and elementary school age. Media would
broadcast about the subject through local and national television broadcasts, as well as on
portals and print media.
There are eight milestones set in order to follow the activities easily and systematically. The
first one is definition of research obligations and the code of ethics, and also creating a research
schedule and a case study. Then the second milestone is creating a dedicated web site. This
assures general public visible to public and stress-free activities tracking. The third milestone
*
*
*
*
*
366
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
is recording and collecting data in Posavina region in the Republic of Croatia. Parallel with the
field work, the digitization of the recorded material and proper storage should be provided. So
the fourth milestone is digitization of the data. The fifth milestone is the transcription of the
material and linguistic analysis. After that, the dissemination of the results and the
popularization of the Slavonian dialect should take place: workshops and lectures in local
schools, roundtables, presentations and other forms of popularization; the planning of the
popularization and developing a strategic plan of popularization is the sixth milestone. The
popularization itself is the seventh milestone. The eight milestone is creating and publishing
publications about the subject, designing and making animations for children.
The particularity of this subject is striving to point out the importance of research of Slavonian
intangible linguistic cultural goods and to popularize them through various didactic materials,
conferences and round tables. Intangible cultural goods are suitable for interdisciplinary
research and intangible cultural goods would be researched from a linguistic, historical and
ethnological point of view and would be digitized and stored permanently. The purpose of this
work is to preserve and popularize the vernaculars, especially among young people.
The risks that could keep the researches from completing this important work are: the
impossibility of finding native speakers with a good speech device, which could lead to the
scarcity of data and procrastination of the research milestones. In order to tackle this risk, we
have provided as many target areas as possible in order to increase the possibility of finding
data needed. Another risk is the possibility of insufficient material due to the process of
extinction of the dialect. That is why we named a great number of places to research.
CONCLUSION
This paper defines the concept of intangible cultural heritage of Slavonia, Baranya and Syrmia
in the context of preserving speech on the first places. Intangible cultural heritage has
continuously been exposed to a number of adverse factors affecting its endangerment and
disappearance. Intangible cultural heritage is not only the issue of scientific research, but it has
become a part of the tourist offer and economic activities, which has enhanced its long-term
potential. The reality of sustainable development of intangible cultural heritage in the present
*
*
*
*
*
367
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
circumstances is uncertain, and the main problem seems to be the insufficient documentation
of intangible assets, the dispersion of the collected documentation and unorganized and
sporadic nurturing. Digital records will enable numerous dialectologists the availability of
materials and the possibility of personal research. Records will be permanently stored and will
be recorded with high resolution equipment to make the sound quality excellent and useful for
research. It will also be applied in the educational system through the popularization of
dialectology. Proposals for thematic units will be developed that would be applicable in
Croatian language teaching in elementary and secondary schools, as well as through the
possibility of integrated teaching in kindergartens. The expected results of the digitalization are:
the digitization of recorded vernaculars, the analysis of recorded material, presentations at
meetings, Slavonian dialect popularization, raised awareness about the importance of
vernaculars among local population and scientific, professional and cultural public audience
(round tables, public debates), encouraging media for better and more visible form of keeping
track of dialectology, raised self-confidence of native speakers, preventing the extinction of the
Slavonian dialect vernaculars and restoring their reputation.
This paper aims to point out the possibilities of the synergy of modern technology and scientific
approach to the processing of intangible cultural goods, which seems to be an optimal
possibility for the permanent preservation of intangible cultural heritage in the broadest sense,
with a special emphasis on preserving speeches of Slavonic dialect. The important step towards
the realization of the goals is to collect all available data using modern tools and techniques.
Competent processing of the collected data is a prerequisite for the success of this concept and
requires a systematic and thorough approach.
*
*
*
*
*
368
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
REFERENCES
Austin, Peter K. Current issues in language documentation. In Peter K. Austin (ed.) Language
Documentation and Description, vol 7. London: SOAS., 2010., pp. 12-33
Berbić Kolar, E. Govori slavonskoga dijalekta brodskoga kraja”, Doctoral Thesis. Osijek: 2009.
Berbić Kolar, E. Posavski govori u 20. stoljeću”, Master’s thesis. Osijek: 2006.
Berbić Kolar, Emina and Kolenić, Ljiljana. Sičanske riči, Faculty of Education, Josip Juraj
Strossmayer University of Osijek: 2014.
Berbić Kolar, Emina; Galzina, Vjekoslav, Matanović, Damir Evaluating intangible cultural
heritage safeguarding in the case of Slavonia, Baranya and Syrmia, SGEM International
multidisciplinary scientific conference on social sciences and arts, 1 (2016), 3; 71-78.
Kolenić, Lj., Berbić Kolar, E., Mance, N.(2010) “Terenski rad u cilju njegovanja hrvatskoga
jezika”. Subotica. Moderm Methodological Aspects
Kulcua, O., Cakmak, T. Convergence of the records management and enterprise content
management in the digital environment”, Procedia - Social and Behavioral Sciences 62, 194 –
197, 2012.
Mallik, A.; Chaudhury, S.; Ghosh, H. Nrityakosha. Preserving the Intangible Heritage of Indian
Classical Dance”. ACM Journal on Computing and Cultural Heritage 2(3), 2011.
Thieberger, Nicholas and Andrea L. Berez. Linguistic Data Management. The Oxford
Handbook of Linguistic Fieldwork, ed. by Nicholas Thieberger, 90–118. Oxford: OUP., 2012.
"Census of Population, Households and Dwellings 2011, First Results by Settlements".
Statistical Reports. Croatian Bureau of Statistics (1441). 2011
Rješenje o zaštiti govora posavskoga sela Siče iz 2008.
Rješenje o zaštiti staroperkovačkoga govora iz 2010.
UNESCO Guidelines for the preservation of digital heritage. Informational Society Division,
2003
*
*
*
*
*
369
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
GENEL TÜRK DÜŞÜNCESİNİN ZENGİNLEŞTİRİLMESİNDE VE
SOSYOKÜLTÜREL DİYALOĞUN SAĞLANMASINDA SANATSAL
YARATICILIK DEĞERİ
Prof. Dr. Dzhumamuratova Malika Tileubergen KIZI1
ÖZET
Makalenin alaka düzeyi, küreselleşme çağının zorlukları ve bu zorlukları nedeniyle, Türk
halklarının sosyal düşüncesinin ve sosyo-kültürel diyaloğunun temellerini incelemek için
yeni yollar ve yaklaşımlar bulma ihtiyacının ortaya çıkmasıdır. Sanatsal yaratıcılığın manevi
ve ahlaki kriterler, değerler, sosyal düşüncenin ahlaki saflığı ve sosyokültürel diyaloğun
ulusal literatürün belirli bir örneği olarak rolünün gerekçesi, dünya doğasının sorunlarını
dikkate almada özel bir öneme sahiptir.
Makale, Karakalpak sanatsal yaratıcılığının manevi temellerini ve özelliklerini ve genel Türk
düşüncesinin zenginleştirilmesinin şekillenmesindeki rolünü ve sosyokültürel diyaloğun
sağlanmasını incelemeye adanmıştır. Karakalpak edebiyatının halk şairlerinin ve
şarkıcılarının ortak özellikleri ve ulusal ve dünya kültürüne önemli katkıları analiz edildi.
Anahtar kelimeler: Dünya görüşü, sosyal düşünce, sosyokültürel diyalog, sanatsal
yaratıcılık, halk şairi.
1
Professor of the Department of Journalism of Karakalpak state University
Uzbekistan, Republic of Karakalpakstan, city of Nukus.
*
*
*
*
*
370
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
THE IMPORTANCE OF ARTISTIC CREATIVITY IN THE ENRICHMENT OF THE
TURKIC THINKING AND THE PROVISION OF SOCIAL AND CULTURAL
DIALOGUE
ABSTRACT
The relevance of the topic is explained by the fact that, in connection with the problems and
challenges of the era of globalization, there is a need to search for new ways and approaches to
study the foundations of social thinking and socio-cultural dialogue of the Turkic peoples.
Justification of the role of artistic creativity as a source of spiritual and moral guidelines, values,
moral purity of social thinking and sociocultural dialogue on a specific example of national
literature has a special theoretical significance in considering global problems.
The article is devoted to the study of the spiritual foundations and characteristics of the
Karakalpak art and its role in the formation of the enrichment of common Turkic thinking and
the provision of socio-cultural dialogue. The general and special features of the work of folk
poets and singers of Karakalpak literature and their significant contribution to national and
world culture are analyzed.
Key words: Worldview, social thinking, socio-cultural dialogue, artistic creation, folk shairs,
folk singers.
*
*
*
*
*
371
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
УЛЫЎМАТҮРКИЙ ПИКИРДИ БАЙЫТЫЎ ҲӘМ МӘДЕНИЯТЛАР СӘЎБЕТИН
БЕККЕМЛЕЎДЕ КӨРКЕМ ДӨРЕТИЎШИЛИКТИҢ ӘҲМИЙЕТИ
АННОТАЦИЯ
Теманың актуаллығы сонда, глобалласыӯ дәӯириниң машқала ҳәм шақырықлары
себебинен түркий халықлардың социаллық пикир ҳәм социомәдений сәӯбетин
үйрениӯде жаңаша жоллар ҳәм жантасыӯларды излеӯ зәрүрлиги пайда болмақта.
Көркем дөретиӯшиликтиң – мәнәӯий-әдеплик қәдириятлар, жәмийетлик ой тазалығы
ҳәм социомәдений диалог тийкары сыпатындағы ролин конкрет миллий әдебият
мысалында тийкарлаӯ – дүньялық сыпаттағы машқалаларды үйрениӯде айрықша
теориялық әҳмийетке ийе.
Мақала
қарақалпақ
өзгешеликлерин,
көркем
дөретиӯшилигиниң
мәнәӯий
тийкарларын
ҳәм
оның улыӯматүркий пикирлеӯ әлемин байытыӯдағы ҳәм
социомәдений сәӯбетти тәмийнлеӯдеги әҳмийетин үйрениӯге арналған. Халық
шайырлары ҳәм жыршылары дөретиӯшилигиниң улыӯма ҳәм өзиншелик белгилери,
олардың миллий ҳәм дүнья мәдениятына қосқан салмақлы үлеси талланады.
Гилт сөзлер: Дүньяқарас, социаллық пикирлеӯ,
372
социомәдений сәӯбет, көркем
дөретиӯшилик, халық шайырлары, халық жыршылары
Көркем дөретиӯшилик – философия категориясы сыпатында жаратылыс
мәселелерин даналық пенен концептуал түсиндириӯши ҳәм жәҳән цивилизациясына
тәсир етиӯши үлкен мәнәӯий күш саналады. Ол жәмийеттиң тийкарғы қәдириятлық
дүньяқарас ҳәм методологик тенденцияларын
жетилистириӯде, ийгиликли
идеялардың социаллық ҳәм әмелий әҳмийетин еслетиӯде,
әдеп-икрамлық
тийкарларын бағдарлаӯда айрықша әҳмийетке ийе.
Сөзликлердеги анықламаларға қарағанда, «Дөретиӯшилик – жаңа сападағы
материаллық ҳәм мәнәӯий қәдириятларды жаратыӯшы инсаный хызмет барысы»[19],
«…өзиниң
*
қайталанбаслығы,
*
жәмийетлик-тарихий
*
*
тәкирарланбаслығы
*
менен
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ажыралып турыӯшы өзгеше инсаный хызмет»[16],
«Көркем дөретиӯшилик
жәмийетлик сананың сәният киби өзгеше формасында қарар табады»[21].
Ўатанлас бабамыз, уллы энциклопедист алым Әбиӯ Райхан Беруний «Орайлық
Азия ҳәм Индия мәдениятын жакынластырыӯдың баслаӯшыларынан болды[20].
Көреген алым бундай жақынласыӯ жолларын –
тәбийғый ҳәмде философиялық
илимлердиң дүнья ҳаққындағы өз-ара сәӯбетинде көреди. Әл Беруний Ибн Сина
менен жазысқан хатларында әлем қурамы, Аристотельдиң китаплары ҳаққындағы
ойлары менен бөлискен[1].
Себеби, көркем дөретиӯшилик, қайсы жеке инсан яки
халықтың ақыл өними ҳәм дөретиӯшилик нағметлери екенлигине қарамастан, пүткил
дүньядағы ҳәр бир адамзаттың, өзи қәлеген ӯақтында мүрәжат етиӯи мүмкин болған
ортақ мүлки.
Түркий халықлардың пикир дүньясын байытыўда ҳәм мәдениятлар сәўбетин
беккемлеўдеги
көркем дөретиӯшиликтиң әҳмийетин көп аспектлерде изертлеӯ
мүмкин. Биз бул мақалада усы үлкен проблеманың бир тәрепин, яғный, түркий
халықлардың өмир тарийхында, пикир әлеминде аӯызеки халық дөретиӯшилиги,
фольклор феномениниң әҳмийетин анықлаӯды нәзерде туттық. Изертлеӯ объекти
сыпатында төмендеги
қарақалпақ халық шайырларының дөретиӯшиликлерине
тийкарландық: Аяпберген Муўсаев (1880-1938); Аббаз Дабылов (1898-1970) ‒
Ѳзбекстан халық жыршысы, Қарақалпақстан халық шайыры; Бердақ атындағы
мәмлекетлик сыйлық ийеси; Садық Нурымбетов (1900-1972) ‒ Ѳзбекстан халық
жыршысы, Қарақалпақстан халық шайыры, Бердақ атындағы мәмлекетлик сыйлық
ийеси; Тилеўберген Жумамуратов (1915-1990) ‒ Ѳзбекстан ҳәм Қарақалпақстан халық
шайыры, Бердақ атындағы мәмлекетлик сыйлықтың, «Ҳүрмет Белгиси», «Халықлар
дослығы» орденлери ийеси.
Миллий поэзиясында аўызеки әдебият дәстүрлери басым болып келген түркий
тиллес қарақалпақ, қазақ, қырғыз, өзбек, түркмен, ҳәм т.б. халықларда халыққа
мийнети сиңгенлиги ҳәм жәмийетке танылғанлығы ушын ҳүкиметтиң пәрманы менен
атақ бериӯ әдет түсине кирмеген дәӯирлерде шайырлық «титулы» халық тәрепинен
мойынланыӯ менен аңланған. Шайырдың абыройы айтыстағы жуўабыйлық, тилдеги
жүйриклик пенен белгиленген. Халық арасында күшли жуўабыйлық пенен көзге
*
*
*
*
*
373
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
түсип, қосық қатарларын гез келген ўақытта суўырып салып шығарып, оларды ядқа
айтып кетеберетуғын, өзиниң дөретпелерин де яд айтып, той-мерекелерде өзиниң
таланты менен тамаша көрсете алатуғын адамлар ғана шайыр деп мойынланған.
Қарақалпақ, қазақ, қырғыз халықларында – айтыс, өзбек, тәжик халықларында –
аския, мушайра сыяқлы қосық пенен жарысыў дәстүрлери болған. Халық
шайырларының тыңлаўшысы да, үйретиўшиси де, сыншысы да халық болған. Садық
Нурымбетов: «Еки шайыр көпке түспей сыналмас» дегениниң мәниси сонда.
Қарақалпақ халқының бай фольклорлық мийрасы дүньяға аты белгили
алымлардың итибарын тартқанлығы ҳаққында мағлыӯматлар бар. 1843-жылы атақлы
алымлар – Шоқан Ўәлийханов «Қарақалпақлар – саҳрадағы биринши шайырлар ҳәм
қосықшылар болып есапланады»[18] деп баҳалаған. Башқурт алымы Әбиӯбәкир
Диваев қарақалпақ фольклорына қызығыӯшылық билдирген. Орайлық Азияның ең
үлкен эпосының бири «Алпамыс» дәстанының қарақалпақша версиясы биринши рет
1902-жылы Диваев тәрепинен Ташкентте қарақалпақ ҳәм рус тиллеринде баспадан
шыққан. Жигирма жылдан кейин 1922-жылы эпостың қазақша версиясы «Алпамыс
батыр» китап болып баспадан шыққан[12,161].
374
«Қарақалпақтың ҳәр бир аӯылларынан шыққан жыраӯларды жастан тыңладық,
-деп жазады Тилеӯберген шайыр. – «Жыраӯ-бақсы жыйналды, қырқ күн ойын
ойналды», Гернай-сырнай тарттырды, алтын қабақ аттырды» дейди ески дәстанларда.
Жоқ нәрсе айтылмайды»[8; 11,57]. Және: ..«Туңғыш қазақ алымы Шоқан Ўәлийханов
ҳәм рус алымы Беляев қарақалпақ әдебиятына сүйиспеншилик пенен қараған. Ал,
дәстанларын бираз түркий халықлардың дәстанларының негизи деп дәлийллеген
еди»[6,93].
Фольклор даналығына әбден қаныққан, оны суўдай симирип, поэзия
теңизлигинде тил мүмкиншиликлерин балықтай ойната алатуғын халық шайырлары
халқының психологиясын, ой-тилегин, әрманларын жақсы түсине алған, заманының
билимдан адамлары, халықтың арын арлаўшы, жырын жырлаўшы болғанлықтан
халық шайырларына исенген ҳәм өмирдиң айрықша шешим талап еткен
жағдайларында олардың изине ерген.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Қарақалпақ классик шайырлары Жийен жыраў, Күнхожа, Әжинияз, Бердақ ҳәм т.б.
шайырлар аўыз әдебияты үлгилерин ядтан билген, «жанлы фольклордың актив
атқарыўшылары»[12,61] болған. Олар жыраў-шайыр, бақсы-шайыр, сазенде-шайыр,
қыссахан-шайыр болып, шайырлықты белгили бир жанрда атқарыўшылық өнери
менен қосып алып барған. «Көпке түсип сыналған», яғный, халық уғымында шайыр
атағына миясар болған инсанлар – халқының руҳый мәдениятын заман талабы менен
ядында сақлап келген, бул мийрасларды әўладтан-әўладқа жеткериӯшилер болған.
Халық өз даналығын – дәстанларды, нақыл-мақалларды, қосықларды, ертеклерди,
аңыз-әңгимелерди
(демек,
том-том
китапларды)
толық
тексти
менен
китапханалардан, ғалаба мәлимлеме қуралларының жәрдемлеринен, архивлардан
емес, ал, шайырлардың ядынан излеген. Халық шайырларының бәри суўырып салма,
төкпе шайыр болып келетуғын себеби, мине, усы ядтағы бай энциклопедияның,
мийдеги ойнақы уйқаслардың көплигиниң нәтийжеси екенлиги анық. «Бурын
жыраўлар, бақсылар айтқан қысса, дәстанларды түнде тойда еситсем, ертеңине күндиз
адамларға оны өзгертпестен ядтан айтып берер едим. «Алпамыс» пенен
«Гөруғлының» шақапларын сондай дәрежеде билемен [17,31]
- деп жазады
Тилеӯберген шайыр. Яд ғәзийнесиниң бай болыўы дәстүрий уғымдағы халық
шайырларының дөретиўшилигинде әҳмийетке ийе.
ХХ әсир басында заман өзгерип, жаңаша мектеп ҳәм жоқары оқыӯ
орынларының үлкен имкәниятлары жүзеге келген дәӯирлерде, еки дәӯир гүӯасы
болған, ески дәстүрий поэтика жолын тутқан ҳәм дүньялық мәденияттан хабардар
жаңа заман руӯҳыятынан суӯсынланған, өзгеше стиллик ағымдағы «шайыр», «ақын»,
«ыршы», «шахыйр», «ашуг»лер плеядасы жүзеге келди. Бул уғымдағы түсиник
түркий халықларда Жамбыл Жабаев, Эргаш Жуманбүлбүл уғлы, Тоқтағул
Сатылғанов, Сулайман Стальский, Ата Салых
ҳ.т.б. тулғалар исми менен
байланыслы.
Қарақалпақ әдебиятында Аяпберген Муўсаев, Аббаз Дабылов, Садық
Нурымбетов, Тилеўберген Жумамуратовтың дөретиӯшиликлери усындай, дәстүрий
шайыр уғымына жуўап береди. Бул шайырлар – мәдений мийрасларды ядында сақлап
бизге жеткерип бериўшилер, фольклорды ҳәм өзлериниң төгилдирип шығаратуғын
*
*
*
*
*
375
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
шығармаларын ядтан атқарыўшылар ҳәм таратыўшылар, терең ой ҳәм жүйрик қыял
менен айрықша ядта тутыў қәбилетинен – қәлеген сәтте төгилдирип қосық шығара
алатуғын импровизацияық қәсийети күшли айрықша бир стиллик ағымды қурайтуғын
қубылыс сыпатында көринди.
Әйне усы поэтикалық дәстүрий усыллар – сөз шеберлериниң өз-ара устазшәкиртлик мүнәсибетлери, көркем сөз излеп «арқасы қозған» дилӯарлардың аӯылмааӯыл жүрип айтыслары, оларды тамашалаӯға кең жәмийетшиликтиң қатнасыӯлары –
түркий халықлар арасындағы мәдениятлар сәӯбетиниң беккемлениӯине, олардың
жәмийетлик ойлаӯының раӯажланыӯына унамлы тәсир жасағаны анық. Рус
жазыўшысы М.Горькийдиң Дағыстан халық ашуги Сулайман Стальскийди «ХХ
әсирдиң Гомери»[4,72] деп, алым М.Әўезовтың қазақ халық ақыны Жамбылды
«Билимлердиң,
оның
досларына,
оның
халқына
түсиникли
тири
энциклопедиясы»[2,69] деп жазғанларының мәниси сонда.
Бул тақылеттеги шайырлардың дөретиӯшилик қуӯатын тастыйықлаӯшы
мысаллар көп. 1989-жылы Қарақалпақстанға келген қарақалпақша билетуғын түрк
алымы Ирфан Унўер Аббаздың «Баҳадыр» дәстаны ҳаққында: «Үлкен ғәзийнеге тап
болғандай сезиндим» деп шайырымыздың талантын жоқары баҳалаған. [14,3]
Тилеӯберген Жумамуратов «Отырыспа» балладасындағы Аббаздың қыссахан ҳәм
шайырлық образын сәӯлелендирип, «Сонда көрдим кәраматын қосықтың!» дейди.
«Шебер сөз ескен желдей бурқырасын!» деп талап қояды қазақтың үлкен
ақыны Үмбеталы Карибаев қарақалпақтын жас өспирим шайыры
айтысқа шарлап. Мағлыӯматларға қарағанда,
Тилеӯбергенди
«Тилеўберген Жумамуратов 1932-
жылы Мойнақтың “Аққум” деген жеринде жасаған. Сол ўақытлары қазақ халқының
ақыны Үмбеталы қарақалпақ халқының еллерин аралап жыр айтып жүрген усайды.
Ол Аққумдағы көпшилик адамлардан Тилеўберген шайырдың дилўарлығы ҳаққында
еситеди ҳәм оған:
– Мен Сизди көпшиликтен шайыр бала деп еситемен. Шайыр болсаң, екеўимиз
айтысайық, изимизде атларымыз қалсын, дейди. Бул ўақытлары Тилеўберген он
жети жаста (айырым мағлыӯматлар бойынша 15 жаста) екен. Жақын аўылларда
*
*
*
*
*
376
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
белгили шайыр атанғаны менен, еле пүткил елге мәлим болмаған. Үмбеталы суўырып
салып айта беретуғын әйгили шайыр екен. Соннан тартынды ма, я ийбе сақлады ма,
Тилеўберген «Мен Сиз бенен айтыспайман» деп жуўап береди. Бирақ, аўылдың халқы
Үмбеталыға «Сиз сол бала менен айтысып көриң, дәсме-дәс шешенликтен қумардан
шығасыз. Келисим менен айтыспаса, сөз бенен илип сөйлең, оннан соң ол да айтысты
даўам етип жибереди. Ақыл сөзге қулағымыздың қурышы қансын» деп қоймаған».
Бул айтыста жас өспирим бала үлкен ақынды сөзден жеңип, атақлы ақын:
Арымайтын араным!
Айтысыўға шама жоқ,
Күшиңди байқап қарадым.
Айналайын қарағым,
Алдыңда бас урамын! –
деп Тилеӯбергенниң талантын мойынлаған [7, 286-292].
Аббаз шайыр Тилеӯберген Жумамуратовтың көркем шеберлигин, суўырып
салма дилӯарлығын – халықлық поэтика дәстүрлерге садықлығын баҳалап:
«Ҳақыйқый шайыр деп Тилеўбергенди айтыўға болады»[15,34], - деген екен.
Тилеўбергенниң өзи: «Мен туңғыш рет Аяпберген шайырды, соң Аббаз шайырды
устаз туттым»[5,3] - дейди.
Демек,
зер
қәдирин
зергер
билер,
дегендей,
бул
шайырлар
бири
екиншисиндеги көркем сөздиң қүдиретли күшин түсинген. Олардың шайырлық
мектеби, ески дәўирдиң тарийхый жағдайларынан келип шығып, арнаўлы
қәнигелестириўши тәлим орынлары емес, ал халықлық рухыят болған. Тәбият
шайырлық инәм еткен, көркем сөзге ықлас қойған адамлар шайырлықтың әлўән
сырларын тарийхый мәденият естеликлеринен,
өзлерине шекемги ҳәм заманлас
шайырлардан үйренген. Ҳәр бир шайыр устаз ҳәм шәкиртлик жолларын тутқан. Устаз
шәкиртлерине «шығармаңның мына жерин қайта исле» - демейди, ал шайырлық
көриги – халық сынынан инабатлы өтип, илҳәм қусы бәлентке қанат қомлаған
шәкиртине ақ жол тилеп, пәтия берген.
*
*
*
*
*
377
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Әлбетте, барлық шайырлар, жазыўшылар да халықтың мәдениятын, тарийхын,
тилин жақсы билиўи шәрт. Олардың фольклорлық материаллардан пайдаланатуғыны
да тәбийғый. Бирақ, биз айтқан уғымдағы халық шайырлары фольклордың садық
мийрасхорлары, оны ядында алып жүриўшилер ҳәм бизге жеткерип бериўшилер
болғанлығынан олардың дөретиўшилигинде халықлық дәстүрлер айрықша роль
ойнаған. Олар халықтың рухыятын сәўлелендириўшилер, өмирдиң алағадалы
жағдайларында нәсиятлап, халықты изине ертиўши прогрессив адамлар болғанынан
усы халық шайыры деген атқа минәсип болғанлар. Олар өткинши ҳәм мәңгилик
нәрселер ҳаққында тозбайтуғын өмир философиясына ийе болғанлықтан жаңа
дәўирдиң базы қайта қурыўларын қабыллай алмай, «Билмәнем не болур заманның
кейини» (Аяпберген)деп, халқының ертеңине тәшўишли, жуўапкершиликли қарады.
«Өткен заман қайта айланып келер ме?» (Аббаз) деп налыды. Соның менен бирге,
бул халықлық дәстүрий жолды тутқан халық шайырларының дәстүрий поэтикалық
шеберлигине қосымша, олардың жаңа заманның жаңалықлары менен таныслығы,
қосықларын баспа сөз бетлеринде шығарып, өз шығармалары ҳаққында қәнигелердиң
пикирлерин тыңлаў мүмкиншилигине ийе болыўы, творчестволық аўқамларға
қабылланыўы, шығармаларын қағазға жазып қайта ислеўи олардың творчестволарына
тәсир жасады. (Әлбетте, бул тәсирлердиң унамлы ҳәм унамсыз нәтийжелери де бар).
Қарақалпақ классик шайырлары шығыс мәдениятынап қанық болған. Бул
қубылысты әдебиятшылар Б.Исмайлов, И.Сағыйтов, Қ.Байниязов, К.Мәмбетов,
Б.Қәлимбетов, Ә.Пирназаров ҳәм тағы басқалар өз мийнетлеринде көрсетип өткен
еди. Қарақалпақ классик шайырлары шығыс мәденияты дүрданалары болған
Низамий, Фердаўсий, Физулий, Мақтумқулы шығармаларын араб жазыўында түп
нусқаларда оқыған, түркий тиллериниң ҳәр қыйлы вариантларын жақсы түсинген.
Оларды ядында сақлап, оригиналдан да қарақалпақшаластырып та халыққа таратқан.
Аббаз шайырдың:
Нусқадағы қалған шийрин хатыңды,
Бизлер халыққа жайыўшымыз, Наўайы, –
*
*
*
*
*
378
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
деген сөзлери усы тийкарда айтылған. Түрки, парсы-тәжик, сондай-ақ Кавказ
халықларының поэзиясында «гүл», «пери», «ай киби» сыяқлы теңеўлердиң көплеп
табылыўы себеплери де бул халықлардың суўсынланған мәденият қорының
биргеликлегинен келип шығады.
Тилеӯберген шайыр да, «Наўайы, Мақтумқулы, Бердақтың шығармаларын жасымда
көп оқып едим, олардың қосықлары ядымда елеге шекем сақланады [17,31] - деп
еслеген.
Биз, Аяпберген, Аббаз, Садық, Тилеўбергенди жоқарыда көрсетилген
поэтикалық өзгешеликлерине, халық шайырларына тән улыўмалықларға қарай усы
стиллик ағым ўәкиллери деп есаплап отырмыз. Бирақ, алым М.Әўезовтың туўры
көрсеткениндей, «халық ақынларының (демек, шайырларының - М. Ж.) типи ҳәр
қыйлы»[2,70].
Мәселен, Аяпберген ҳәм Аббаз халық арасында көбирек
қыссаханлығы менен танылған. Садық шайырлықты айтыстағы жуўабыйлық пенен
қосып алып барған. Тилеўберген, негизинде, шайыр сыпатында қосықлары менен
танылса да халық шайырларының дәстүрлерин даўам еттирип, талай мәрте
айтысларда жеңисти қолдан бермеген.
Аяпберген, Аббаз, Садық шайырлар
қосықларын қысса жолына саз даўысқа салып оқыған. (Соның өзинде ҳәр бириниң
оқыў жолы өзгеше). Тилеўберген саз даўысқа салып оқыў жолларын жақсы меңгерип,
арасында усы усылдан пайдаланғаны менен тийкарынан тақмақлап оқыды. Бирақ,
қосықларын төкпелетип шығарып кете бериўи менен, ядынан оқыўы, ҳәр бир сөзге
терең мәни берип, айқын, нақ сөйлеўи, қолжазбаларын ески араб әлипбесинде жазыўы
(соң жаңа алфавиттеги жазыўға өзгертеди) менен және устазларына жақынласады.
Тилеўберген шайыр «Аяпберген аға былай оқыды» – деп шайырдың қосықларын
шаққан-шаққан интонацияда, бир куплеттиң соңғы сөзин келеси куплетке
жалғастырып, кем-кемнен йошланып, кем-кемнен бәлентлеў ырғақты алып, аса бир
тартымлылық пенен оқыйтуғын еди.
Ҳәзирги дәӯирде мәдениятлар сәӯбети тийкарында, миллий мәденияттың
әжайып үлгилери дүньяның қәлеген ноқатында кеӯиллерден жай алып кең көлемде
глобалласып бармақта. Бизге белгили, Аяпберген Муӯсаев «Тәрийп» қосығында
қарақалпақ халқының өзгешелиги миллий колоритте, көтериңки руӯҳта мақтаныш
*
*
*
*
*
379
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
еткен. Мине, усы сезим тереңлиги, туўылған мәканға сүйиспеншилик қәлеген миллет
оқыўшысының жүрегинен өз жаңғырығын табады, қуўанышлы кейпият пайда етеди.
Шайыр сезимлериниң тереңлиги, пикирлерди дәл, тәсирли бере билиўши талант
оқыўшыны
сезимталлыққа
Қ.Байниязовтың:
тәрбиялайды.
Бул
қосық
ҳаққында
әдебиятшы
«кимде де болса патриотлық сезимди оята алыўына гүман
жоқ»[3,56] деген баҳасы бүгинги информация әсиринде де тастыйықланбақта.
Аяпберген шайырдың халық намасында айтылатуғын бул «Тәрийп» қосығын
Түркиялы талантлы қосықшының қарақалпақ тилинде кәмине келтирип атқарыӯында,
глобалласыӯ имкәниятлары менен Интернет тармағы арқалы дүньяға таралды[10].
Демек, қазақ әдебиятшысы Е.Исмайыловтың көрсетип өткениндей, «Белгили
бир әдебияттың өзгешелиги екинши бир әдебияттың өзгешелиги
менен тутас
органикалық байланысқа түскенде, бири-бирине қайшы келмейди, бирин-бири жоқ
қылып жибермейди, қайта бирин-бири толықтырып отырыўы мүмкин»[9,31] екен.
Жуӯмақлап айтқанда, көркем
байытыў ҳәм
мәдениятлар
дөретиўшиликтиң улыўматүркий
сәўбетин
дөретиӯшилигиниң әҳмийетке айрықша.
беккемлеўде
–
аӯыз
еки
пикирди
халық
Бул руӯҳый мийрас – фольклорды
атқарыўшылар, аўыз әдебияты дәстүрлерин сақлаўшылар, келешек әӯладқа жеткерип
бериӯшилер болған ҳәр бир шайырдың пикир дүньясында өзгеше жилӯаланып жүзеге
шығады. Көркем дөретиӯшиликтиң бул унамлы нәтийжелери, усы тақылетте, ҳәр
дәӯирде де тозбайтуғын мийраслық қәдирияты сыпатында раӯажланып әсирлерге
хызмет етебереди.
*
*
*
*
*
380
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ӘДЕБИЯТЛАР
1. Абу
Райхан Беруни.
переписка
с
Абу
Али Ибн Синой.
тhttp://www.vostlit.info….
2. Авезов М. Мыслы разных лет. Алма-Ата, 1961, с. 69, 70.
3. Байниязов Қ. Аяпберген Муўсаевтиң шайырлық стилиниң өзгешеликлери.
Нөкис. 1972, 56.
4. Горький.М. О литературе. М. 1953, с. 72.
5. Жумамуратов Т. «Дийдар» сораўларына жуўап. «Жас Ленинши» газетасы,
1986, №78 (5828).
6. Жумамуратов Т. «Тил байлығы – ел байлығы». // Әмиӯдәрья, 1990, №1, 93-б.
7. Жумамуратов Т. Аралға келдим оралып. Нөкис, 2016, 286-292.
8. Жумамуратов Т. Қолжазба. Шайырдын үй архивинен, 1995.
9. Исмайылов Е. Қазақ әдебиятының халық поэзиясымен өз-ара байланысы
жайында. Китап: Қазақ совет әдебиятының мәселелери. Алматы, 1960, 31-бет.
10. Karakalpakta Feryal Başel Tüzün Azerin'le Tek Yürek. https://youtu.be/rZmoa....
11. Камалов Қ. Илимли елге нур жаӯар. Нөкис, «Илим», 2010, 57-б.
12. Мақсетов Қ. Қарақалпақ фольклористикасы. Нөкис, 1989, 61, 161-бетлер
13. Marina Romanchenko Что такое творчество. zen.yandex.ru›media/id/……
14. Өтеўлиев Ө. Сөз маржанын жыйнаўшы. «Совет Қарақалпақстаны» газетасы.
1989. №208 (15377)
15. Пахратдинов Ә. Халық шайырларында
шайырлықтың келип шығыў
тарийхынан. Нөкис, 1980. 34-бет.
16. Романченко Марина. Что такое творчество. https://zen.yandex.ru/media
*
*
*
*
*
381
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
17. Султанов Қ. Шайыр жолы, Нөкис, 1986, 31-бет.
18. Сочинения Чингисовича Валиханова. «Записки императорского русского
географического общества по отделению этнографии. Т.XXIX, спб, 1907,
с.223.
19. Философский словарь. (Под редакцией И.Т.Фролова). М., 1986, с.474.
20. Философские
и
естественнонаучные
взгляды
Бируни.
https://vseknigi.3dn.ru/publ/drugoe/velikie.
21. Художественное творчество. https://vocabulary.ru/termin
382
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
OSMANLI DEVLETİNDE İKTİSADİ VERİLERİ ORTAYA KOYAN BİR DEFTER
TÜRÜ “1846 TARİHLİ MUHASEBE DEFTERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE
TAHLİLİ”
Kazım KARTAL 1
Hüseyin ÜNAL 2
Derya AGCADAG 3
ÖZET
Osmanlı devletinin sosyo-ekonomik yapısını araştıran araştırmacıların başvurması gereken
önemli dokümanları hiç şüphesiz arşiv belgeleri oluşturmaktadır. Araştırmacılar Osmanlı
dönemi şehir tarihini araştırırken genelde tahrir defterleri, avarız defterleri, mühimme
defterleri, şeriye sicilleri, ahkâm defterlerini incelemişlerdir. Bu kaynaklar başvurulması
gereken önemli kaynaklardır. Bunların yanında XIX yüzyıl arşiv kaynakları olarak ise
genelde temettuat defterleri, cizye defterleri ve son dönemlerde araştırmacılara açılan nüfus
defterleri olmuştur. Bu önemli kaynakların yanında bir diğer önemli kaynak ise varidat
muhasebe defterleridir. Vâridât Muhasebesi, Osmanlı Devleti'nin umumî gelir kaynaklarını
tespit etmek ve Hazine'ye irad olarak girmesi gerekeni tarh ve tahsil etmekle görevlidir.
Vâridât Muhasebesi'ne ait defterler, tasnif esnasında iki ana kategoride ele alınmıştır. Birinci
kısımda, tahsil olunan irada ait defterler; ikinci kategoride olan ise henüz vergisi alınmamış
ancak tahsil edilecek gelirin kayıtlarını barındıran defterler bulunmaktadır. Osmanlı
devletinde kayda alınan bu defterler şehir ekonomisi için önemli kaynaklar arasında yer
almaktadır. Bizim de Çalışmamızın ana kaynağını oluşturan Cumhurbaşkanlık Osmanlı
Arşivinde bulunan ML.VRD.d. 1353 numaralı “Hamid Sancağı Muhassıllığı'na mülhak
Keçiborlu, Gönen, Ağlasun, Uluborlu, Hoyran, Eğirdir, Ağros, Barla, Yalvaç, Urla, Afşar,
Dr.Öğretim Üyesi, Adıyaman Üniversitesi Eğitim Fakültesi, kkartal@adiyaman.edu.tr
Orcid:0000-0001-5550-6808.
1
Araştırma Gör. Karadeniz
huseyinunal02@gmail.com
Orcid: 0000-0001-6323-1322.
2
Teknik
Üniversitesi
İktisadi
ve
İdari
Bilimler
Fakültesi,
Öğretim Görevlisi, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Ağlasun MYO, dagcadag@mehemtakif.edu.tr
Orcid: 0000-0003-0055-6431.
3
*
*
*
*
*
383
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Burdur, Kemer, Hamid ve Gölhisar kazalarının vergi ve aşar bedelleri varidatını mübeyyin
defter” olarak arşiv kataloğunda kayıtlı olan bu defter ana kaynak olarak ele alıp; Burdur,
kemer, Hamid ve Gölhisar, Afşar, Urla, Yalvaç, Barla, Ağros, Eğirdir, Hoyran, Uluborlu,
Ağlasun, Gönen, Keçiborlu gibi kazaların hem sosyal hem de iktisadi yapısı üzerinde bazı
tespitlerde bulunup 1846 tarihli muhasebe defterini tahlilini yaptıktan sonra bu kazaların
iktisadi yapısını değerlendirme tabi tutacağız.
Anahtar Sözcükler: Varidat defteri, Osmanlı devleti, Sosyo-ekonomi.
384
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
GİRİŞ
Osmanlı Devleti uzun süre ayakta kalmasının temel nedenlerine baktığımızda koymuş
olduğu hukuk kurallarının uygulamalarda göstermesi, toprak sistemlerini ve bu sistemlerin
uzantısı olan vergilendirmelerdir. Örfi hukukla idare edilen ülkeler örf ve geleneğe, devleti
yönetenlerin buyruklarına ve yazılı hukuk kurallarına uyma zorunluluğu bulunmaktadır. Şeri
hukukun ise öncelikle faydalandığı temel kaynak Kuran’ı Kerimdir. Kuran’dan sonra
dayandığı ikinci kaynak ise sünnet adı verilen, son Peygamber Hz. Muhammet’in sözleri ve
davranışlarıdır. Osmanlı Devleti’nin arazi sistemi incelendiğinde, toprak sisteminin
temelinde İslam arazi hukuku sisteminin uygulandığı görülmektedir. Ancak Osmanlı
devletinden önce hüküm süren Selçuklular, Beylikler ve Bizans İmparatorluğu toprak
yönetim modellerinin de Osmanlı İmparatorluğu toprak modeline üzerinde kalıcı bir etki
bıraktığı görülmektedir.1 Klasik dönem Osmanlısında vergiyi, devletin giderlerini
karşılamak için Osmanlı coğrafyasında hayatlarını idame ettiren herkesin özel varlıkları
(mal, mülk) üzerinden aldığı paydır. Osmanlı hukukunda vergiler Müslümanlardan ve gayri
Müslimlerden ayrı olarak sınıflandırılıp vergiler toplanılmıştır. Öşür vergisi de Müslüman
halkın yetiştirdiği ürünlerden mahsullerinden 1/5 ila 1/10 oranında alınmasıdır.2 Bizim
çalışmamızın ana kaynağını oluşturan Cumhurbaşkanlık Osmanlı Arşivinde bulunan
ML.VRD.d. 1353 numaralı “Hamid Sancağı Muhassıllığı'na mülhak Keçiborlu, Gönen,
Ağlasun, Uluborlu, Hoyran, Eğirdir, Ağros, Barla, Yalvaç, Urla, Afşar, Burdur, Kemer,
Hamid ve Gölhisar kazalarının vergi ve aşar bedelleri varidatını mübeyyin defter” olarak
arşiv kataloğunda kayıtlı olan bu defter ana kaynak olarak kullanılıp; Burdur, Kemer, Hamid
ve Gölhisar, Afşar, Urla,3 Yalvaç, Barla, Ağros, Eğirdir, Hoyran, Uluborlu, Ağlasun, Gönen,
Keçiborlu kazalarının hem sosyal hem de iktisadi yapısı üzerinde bazı tespitlerde bulunup
1846 tarihli muhasebe defterini tahlilini yaptıktan sonra bu kazaların iktisadi yapısı ortaya
konulacaktır.
Baykal Başdemir, Osmanlı Vergi Sisteminde Öşür, Çağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku
Anabilim Dalı (yayınlanmamış yüksek lisans tezi), Mersin 2015, s.7.
2
Baykal Başdemir, Osmanlı Vergi Sisteminde Öşür, s.7.
3
Osmanlı arşivlerinde katolog belgelerinde “Urla” olarak kaydedilmiştir. Ancak bahse konu olan defter
incelediğimizde bunun Urla değil de Irla (Yeşilova) olarak değerlendirme tabi tuttuk.
1
*
*
*
*
*
385
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Osmanlı Devletinde Aşar Vergisi
Sözlük anlamına göre aşar, mahsullerden alınan onda bir vergidir. Osmanlı Devleti’nde aşar
vergisinin adı, farklı coğrafyalarda farklı isimler1 ve oranlar ile karşımıza çıksa da İslami
kaynaklı şer’i vergi niteliği değişmemektedir. Osmanlı İmparatorluğu’nda aşar vergisinin
toplanmasında kullanılan yöntemler, Tanzimat öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrılabilir. İlk
dönem olan Tanzimat öncesinde, aşar vergisi dirlik olarak tımarlı sipahilere verilmekteydi.
Bu yöntemin merkezi hükümete katkısı da bulunmaktaydı. Buna göre, merkezi idare hem
tahsil ücretinden kendisini kurtarmakta yani hazineden nakit para çıkmadan vergiyi
toplamakta, hem de ordunun beslenmesini sağlayacak şekilde bu geliri tımarlı sipahilere
vermekteydi. Tımarlı sipahilerin bu durumu, onlara ayrıca reayanın can ve mal güvenliğini
koruma sorumluluğunu da veriyordu. Böylece farklı unsurların birbirini desteklediği bir
sistem oluşturularak devlet güçlü bir şekilde ayakta kalmaktaydı. Tanzimat’tan önce vergi
iki şekilde toplanmıştır. Ayaklı denilen sisteme göre reaya, ürününü bilinen bir alanda
toplarlardı. Ayaksız usul ise belirlenen alanlarda ürünün ücret karşılığı toplanmasıydı. 2
Verginin ayni3 olarak alınması, devletin ekonomik ve sosyal yapısına uygun bir yaklaşımdı.
Zira pazarın henüz gelişmediği kapalı ekonomilerde, mahsul fiyatının tespiti ve peşin paraya
çevrilmesi çok zordu.
4
Dünya konjonktüründeki bu değişime paralel olarak klasik Osmanlı kurumları 16. yüzyıl
ortalarından itibaren artık bozulmaya başlayacaktır. Bu sistemin uygulamasına aşamalı bir
şekilde son verilecek ve iltizam sistemi yaygınlaşacaktır. Böylece söz konusu arazi gelirleri
bölgeler itibariyle ihaleye çıkarılarak üç yıllık dönemler için mültezimlere verilmeye
başlanacaktır. Böylelikle İltizam sistemi bilhassa 17. yüzyılda yaygınlık kazanarak tımar
sisteminin yerini alacaktır. Osmanlı devletinde klasik dönemde aşar vergisinin toplama
sistemi yukarda izah ettiğimiz şekilde iken 17. yüzyıldan sonra aşar vergisinin toplanması
ile ilgili sistem bozulmaya başlamış ve keyfi olarak tespit edilen tahsil sistemleri duraklama
Örneğin Suriye defterlerinde İkta, Irak, Anadolu ve Rumeli defterlerinde ise Salariye olarak da karşımıza
çıkabilmektedir. Detaylı bilgi için bkz: Mehmet Karakaş, Tanzimat Dönemi Aşar Vergisi, Marmara
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Anabilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2003, s.36.;
Ahmet Asker & Emrah Yıldız, “Aşar Vergisi’nin Son Yıllarında Niğde Ve Civarındaki Suiistimaller Üzerine
Bazı Gözlemler”, Turkish Studies, C.9, S.7, Ankara 2014, s.177-192.
2
Mehmet Karakaş, “a.g.e,”, s.34; Ahmet Asker & Emrah Yıldız, “a.g.m.”, s.177-192.
3
Nakit para yerine ürünün belirli bir kısmının alınması.
4
Ahmet Asker & Emrah Yıldız, “a.g.m.”, s.177-192.
1
*
*
*
*
*
386
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ve çöküş dönemlerinde düzeltilemeyecek bir vaziyete bürünmüştür. Tazminat hareketlerinin
başlaması ile 1829 yılında zeamet1 usulü kaldırılmış Tanzimat’ın esaslarına uygun olarak
toprak kanunu hazırlanılmıştır.2
Tanzimat döneminde vergi ile ilgili düzenlemeler, aşar vergisinin ve bunun yanı sıra cizye
vergisi3 ve ağnam4 vergisinin sistemli bir şekilde tahsil edilmesiyle başlanılmıştır. Aşar
vergisi, Tanzimat’tan sonra vergi devlet adına ve devlet tarafından görevlendirilmiş kişiler
tarafından toplanılmaya ve merkezi hükümet tarafından denetim altına alınıp kontrol
edilmeye başlanılmıştır. Ancak devlet vergi toplama sisteminde bir netice alamayınca tekrar
iltizam usulüne dönmüştür. Nitekim aşar vergisinin devlet mümessilleri aracılığıyla
toplanmasından vazgeçilip mültezimler yoluyla toplanmasını hedef tutan kararın
alınmasında sonra mültezimler aşar ticaretini elinde toplayan bir eşraf sınıfı ortaya çıkmıştır.
Bu sınıf, murabahacı,5 tefeci olarak halkla devlet arasında aracı ve nihayet borçlandırma yolu
ile köylünün elindeki toprağını yok pahasına kapatan toprak ağaları, toprak beyleri şeklini
almıştır. Bunun sonucunda ise toprak sistemi bozulacak ve çiftçi üretimden vazgeçecektir. 6
387
Osmanlı askerî teşkilâtı terminolojisinde genel olarak askerî hizmette bulunanlara verilen, 20.000 ile 100.000
akçe arasındaki dirlikleri ifade eder. Bkz: Erhan Afyoncu, “Zeamet”, TDVİA, C.44, İstanbul 2013, s.162-164.
2
Cüneyt Binatlı, “a.g.m”, s.304-315.
3
Cizye vergisi ile ilgili çalışmalar için bkz: Kazım Kartal, “Tanzimat Süresince Diyarbakır’ın Sosyal Ve
Ekonomik Yapısı Üzerine Bir Değerlendirme (1847/1848)”, Edit: Oktay Bozan & Hakan Asan vd.,
Tanzimat’tan Günümüze Diyarbakır, C.1, Manas Yay., Ankara 2019, s.191-225; Kazım Kartal, “1848/1849
(1264) Tarihli Cizye Defterine Göre Kayseri’deki Rum Ve Ermeni Nüfusun Sosyo-Ekonomik Yapısı”, Kesit
Akademi Dergisi, S.9, Eylül 2017, s. 446-468.; Kazım Kartal & Mustafa Ali Uysal, “Cizye Defterlerine Göre
19. Yüzyıl Ortalarında Diyarbakır’da Yaşayan Gayrimüslimlerin Demografik ve İktisadi Yapısı Üzerine Bir
Değerlendirme”, Edit: İbrahim Özcoşar, Ali Karakaş vd., Osmanlıdan Günümüze Diyarbakır, Ensar yay.,
İstanbul 2018, s.223-256; Kazım Kartal; “19. Yüzyıl Ortalarında İstanbul’da Bir Semt: Kuzguncuk”, Tidsad,
S.12, Eylül 2017, s. 381-395; Kazım Kartal- Osman Karacan, “1262 Tarihli Ml.Vdr.Cmh.D.0637 Nolu Behisni
Sancağı Cizye Defterine Göre Gayrimüslimlerin Sosyo-Ekonomik Yapısı”, Tarihte Adıyaman: Devlet, Toplum
ve Kültür, Edit: Kazım Kartal, Kevser Taşdöner, Fehminaz Çabuk, Ülkü Yancı, Sonçağ Yay., Ankara 2020,
s.233-253.
4
Osmanlı devletinde küçükbaş hayvandan alınan bir vergidir. Detaylı bilgi için bkz: Feridun Emecen,
“Ağnam”, TDVİA, C.1, İstanbul 1988, s.478-479.
5
Sözlük anlamı itibariyle “ticarî kazanç, artma, kâr” manasındaki ribh kökünden gelen ve “kazandırma, kâr
hakkı tanıma” anlamlarına gelen murâbaha terim olarak anlamına baktığımızda bir malın alış fiyatı veya
maliyeti üzerine belirli bir kâr oranı konarak satılmasıdır. Detaylı bilgi için bkz: İbrahim Kâfi Dönmez,
“Murâbaha”, TDVİA, C.31, İstanbul 2006, s.148-152.
6
Cüneyt Binatlı, “a.g.m”, s.304-315.
1
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Osmanlı devletinde Tanzimat döneminde sanayi kuruluşları, genellikle sarayın ve ordunun
ihtiyaçlarına yönelik üretim yapıyorlardı. Saray ve asker için üretim yapan işletmelerin kâra
dayanmayan üretim anlayışı, tedarik-üretim-mal teslimi şeklinde akışını denetleyecek
muhasebe kayıt sisteminin gelişimini sağlayabilmişti. Genellikle yabancı uyruklu ve bölgede
yaşayan gayri müslimlerin1 yürüttüğü dışalım ve çoğunlukla ilk maddelere dayalı dışsatım
kuruluşlarının muhasebeleri kendi dillerinde ve ihtiyaçları doğrultusunda yapıyorlardı. Bu
muhasebe kayıtlarını devletin denetleme yetkisi olmadığı için ülkenin muhasebe düzeninin
gelişmesine katkısı yoktu. Devlet vergisini fiziki mal hareketlerine dayalı olarak
gümrüklerde alıyordu ve devletin istatistikleri de bu gümrük kayıtlarına dayanıyordu.
Mahalli ihityaçları karşılayan küçük işletmelerin muhasebe kayıt gereksinimleri ise basit
kayıtlarla muhasebe uygulamalarının gelişmesine pek katkıda bulunamıyordu. 2
Bu dönemde devletin sanayileşme hamlesi başarısızlıkla sonuçlandığı ileri sürülmektedir.
Gerek yeni kuruluşlar gerekse var olan kuruluşların yenilenmesi Avrupa’dan dışalımı
yapılan makine ve donanım ile Avrupa’dan gelen teknisyenler tarafından yapılıyordu. Bu
kuruluşlarla birlikte devletin muhasebe kayıt düzeninde yatırımının tahmini ve gerçekleşen
maloluş hesaplamalarına önem verilmeye başlandığı görülmektedir. Bu kuruluşlar kâr
amaçlı olmadığı için muhasebe kayıt düzenleri de bu doğrultuda gelişme gösterememiş, daha
çok üretim-teslim edilen mal hesaplamaları ve yönetimin el değiştirmesi esnasında devir
teslim amaçlı envanter çalışmaları ile sınırlı kalmıştır.3.
Nüfus ve vergi oranları ile ilgili yapılan çalışmalar için bkz; Nurullah Nehir, “1845 Nüfus Sayımlarına Göre
Erzurum Vilayeti Ova Karyesi nüfusu”, XII International Congress on Social Sciences, Chine to Adriatic held
in Afghanistan Faryab University, on October 23-24.2020; Nurullah Nehir, “1847 Nüfus Sayımlarına Göre
Erzurum Vilayeti’ndeki Han ve Dükkanlarda Bulunan Rum Nüfus”, XII International Congress on Social
Sciences, Chine to Adriatic held in Afghanistan Faryab University, on October 23-24.2020
2
Oktay Güvemli, Türk devletleri muhasebe tarihi: Tanzimat'tan-Cumhuriyet'e”, Cilt 3. Avcıol BasımYayınları İstanbul, 2000, s.42-43.
1
3
Abdullah Martal, Değişim Sürecinde İzmir’de Sanayileşme, 19.yüzyıl, İzmir 1998, s. 15
*
*
*
*
*
388
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Kazanın
adı
Tarih
Aşar
Vergisinden
kalan taksit
miktarı
Bir sonraki
aşar vergisi
taksiti
Tahsil
edilen vergi
Bedeli Aşar
Taksidi
evvel
Keçibor
lu
Gönen
Ağlasun
Hoyran
Uluborl
u
Eğirdir
Ağros
Barla
İrle
Yalvaç
Afşar
Burdur
Gölhisa
r
Tarihi
Kuruş
6
Temm
uz
1846
6
Temm
uz
1846
25
Mayıs
1846
6
Temm
uz
1846
28
Hazira
n 1846
11
Temm
uz
1846
13
Temm
uz
1846
28
Hazira
n 1846
27
Hazira
n 1846
13
Temm
uz
1846
13
Temm
uz
1846
13
Temm
uz
1846
11
Temm
3816
*
Par
a
16
Kuru
ş
-----
Par
a
-----
Kuru
ş
-----
Par
a
-----
-----
-----
-----
-----
------
-----
----
-----
-----
-----
2313
5
----
345
16
------
-----
-----
----
Kuru
ş
Par
a
Kuru
ş
Par
a
Topla
m
2781
24
963
8
16
12420
557
28
7478
2617,
5
-----
-----
----
----
----
-----
-----
-----
----
1000
0
----
2600
----
----
----
----
---
4500
----
-----
----
----
----
1117
4
32
-----
----
----
----
4744
32
----
----
----
---
----
----
----
----
3736
0
----
----
-----
----
-----
6600
----
-----
----
Taksidi sani
12
35555(Kuru
ş)
*
*
8036
18036(Kuru
ş)
389
4888
62
----
----
4889
37848
(Kuruş)
para 8
2137
0
----
----
----
21370
27970
2243
-----
Alınan aşar
vergisi
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Tefenni
Kemer
hamid
uz
1846
13
Temm
uz
1846
23
Mayıs
1846
----3468
-----
----
----
----
----
1519
3
29
-----
-----
-----
-----
-----
-----
-----
-----
174803(Kur
uş) 21 (Para)
29%
44%
Tahsil edilmiş vergi
Taksidi evvel
6%
Taksidi sani
21%
Kalan vergi
Şekil 1. Aşar vergisi miktarı
390
Şekil 1’de toplanması gereken toplam aşar vergisi ifade edilmiştir. Bu verginin %44 ünün
tahsil edilmiş olduğu, %21 inin evvelden toplanan vergi olduğu ve %6 sının gecikmeli olarak
elde dildiği görülmektedir. Toplam verginin %29 unun da bir sonraki taksitte ödenmesi
gereken vergi olduğu anlaşılmaktadır.
Tabloda 1 deki veriler incelendiğinde Keçiborlu, Gönen, Ağlasun, Hoyran, Uluborlu,
Eğirdir, Ağros, Barla, İrle, Yalvaç Afşar, Burdur, Gölhisar, Tefenni, Kemer Hamid
kazalarının iktisadi yapısı hakkında bilgi sahibi olmak mümkündür. Elde edilen vergilere
baktığımızda Keçiborlu, gönen ve ağlasun kazalarında halkın vergi taksitin geciktirdiği
görülmektedir. Bu durum aslında yöre halkının üretimde müşkül durumda olduğunu
göstermesi açısında önem arz etmektedir. 1846 yılında toplanan vergilerde en çok vergi
toplanan kazalar Gölhisar, Tefenni, Kemer Hamid kazalarının olduğu görülmektedir.
Toplanan toplam vergi miktarı 174803 kuruş 21 para olarak kaydedilmiştir. Bu kazalar
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
arasında en çok vergi alınan kaza ise Kemer-ı Hamid kazası olmuştur. Tablo 1’deki vergileri
dikkate aldığımızda bu kaza da 15193 kuruş vergi 29 para vergi alınarak en yüksek vergi
veren kaza konumuna gelmiştir. Vergi miktarının fazla toplanması bu kazada tarım
ürünlerinde ve bağ bahçe gibi ekilebilir alanlardan verimin de yüksek olduğunu göstermesi
açısından önem arz etmektedir.
İkinci sırada ise en çok toplanan vergi miktarı Ağros, Barla, İrle, Yalvaç, Afşar kazalarında
olmuştur. Bu kazalarda toplanan vergi miktarı ise 37848 kuruş, 8 para olmuştur. Bu
kazalarda en iyi tahsilat ise Afşar kazasında olmuştur. Bu durum Afşar kazasında diğer
kazalara oranla zirai üretimin daha iyi olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Keçiborlu,
Gönen, Ağlasun ise üçüncü sırada yer almaktadır. Gönen kazasında vergi toplanmadığı
görülmektedir. En çok tahsil edilen vergi ise Ağlasun kazasında olmuştur. Varidat defterinin
en sonunda ise toplam olarak kaydedilen 174803 kuruş 21 para olarak belirtilmiştir.
SONUÇ
Varidat defterleri, Osmanlı Devleti'nin umumî gelir kaynaklarını tespit etmek için tutulan
defter türleridir. Osmanlı imparatorluğunun kuruluş ve yükselme dönemlerinde önceden
tespit edilmiş kanunlara göre vergi almaktaydı. Bu kanunlar, mültezimler vasıtası ile
uygulanırdı. Aşar vergisi Müslüman halktan alınan vergi çeşididir. Alınan bu vergi 1846
yılında Burdur, Kemer, Gölhisar, Afşar, İrla, Yalvaç, Barla, Ağros, Eğirdir, Hoyran,
Uluborlu,
Ağlasun,
Gönen,
Keçiborlu
kazalarında
toplanılmıştır.
Genel
olarak
değerlendirildiğimizde Osmanlı Devletinin son dönemlerinde baş gösteren iktisadi anlamda
bozulmalar bu kazada da etkisini göstermiştir. Vergilerin taksitinin gecikmiş olması hem
yöre halkının zirai alanda istenilen verimi almadığı hem de vergi oranlarının yüksek olması
nedeniyle halkın vergi taksitini geciktirdiği sonucunu bizlere göstermektedir. Yukarıda adı
geçen kazalardan toplamda 174803 kuruş 21 para olarak vergi toplandığı görülmektedir.
*
*
*
*
*
391
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Arşiv Kaynakları
COA, ML. VRD.d. No:1353.
KAYNAKÇA
Asker, Ahmet & Emrah Yıldız; “Aşar Vergisi’nin Son Yıllarında Niğde Ve Civarındaki
Suiistimaller Üzerine Bazı Gözlemler”, Turkish Studies, C.9, S.7, Ankara 2014, s.177-192.
Afyoncu, Erhan; “Zeamet”, TDVİA, C.44, İstanbul 2013, s.162-164.
Başdemir, Baykal; Osmanlı Vergi Sisteminde Öşür, Çağ Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı (yayınlanmamış yüksek lisans tezi), Mersin 2015,
s.7.
Dönmez, İbrahim Kâfi; “Murâbaha”, TDVİA, C.31, İstanbul 2006, s.148-152.
Emecen, Feridun; “Ağnam”, TDVİA, C.1, İstanbul 1988, s.478-479.
Güvemli, Oktay; “Türk Devletleri Muhasebe Tarihi: Tanzimat'tan-Cumhuriyet'e”, Cilt 3.
Avcıol Basım-Yayın, İstanbul, 2000.
392
Karakaş, Mehmet; Tanzimat Dönemi Aşar Vergisi, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İktisat Anabilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2003.
Kazım Kartal, “Tanzimat Süresince Diyarbakır’ın Sosyal Ve Ekonomik Yapısı Üzerine Bir
Değerlendirme (1847/1848)”, Edit: Oktay Bozan & Hakan Asan vd., Tanzimat’tan
Günümüze Diyarbakır, C.1, Manas Yay., Ankara 2019, s.191-225.
Kazım Kartal, “1848/1849 (1264) Tarihli Cizye Defterine Göre Kayseri’deki Rum Ve
Ermeni Nüfusun Sosyo-Ekonomik Yapısı”, Kesit Akademi Dergisi, S.9, Eylül 2017, s. 446468.
Kazım Kartal & Mustafa Ali Uysal, “Cizye Defterlerine Göre 19. Yüzyıl Ortalarında
Diyarbakır’da Yaşayan Gayrimüslimlerin Demografik ve İktisadi Yapısı Üzerine Bir
Değerlendirme”, Edit: İbrahim Özcoşar, Ali Karakaş vd., Osmanlıdan Günümüze
Diyarbakır, Ensar yay., İstanbul 2018, s.223-256.
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Kazım Kartal; “19. Yüzyıl Ortalarında İstanbul’da Bir Semt: Kuzguncuk”, Tidsad, S.12,
Eylül 2017, s. 381-395.
Kazım Kartal- Osman Karacan, “1262 Tarihli Ml.Vdr.Cmh.D.0637 Nolu Behisni Sancağı
Cizye Defterine Göre Gayrimüslimlerin Sosyo-Ekonomik Yapısı”, Tarihte Adıyaman:
Devlet, Toplum ve Kültür, Edit: Kazım Kartal, Kevser Taşdöner, Fehminaz Çabuk, Ülkü
Yancı, Sonçağ Yay., Ankara 2020, s.233-253.
Nurullah Nehir, “1845 Nüfus Sayımlarına Göre Erzurum Vilayeti Ova Karyesi nüfusu”, XII
International Congress on Social Sciences, Chine to Adriatic held in Afghanistan Faryab
University, on October 23-24.2020.
Nurullah Nehir, “1847 Nüfus Sayımlarına Göre Erzurum Vilayeti’ndeki Han ve
Dükkanlarda Bulunan Rum Nüfus”, XII International Congress on Social Sciences, Chine
to Adriatic held in Afghanistan Faryab University, on October 23-24.2020.
Martal, Abdullah Değişim Sürecinde İzmir’de Sanayileşme 19.yüzyıl, Dokuz Eylül Yay.,
İzmir 1998
393
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ANİZOTROPİK UZAYZAMANDA KLEİN-GORDON DENKLEMİNİN
ÇÖZÜMÜNÜN GENEL GÖRELİLİK VE TELEPARALEL KURAMLARDA
EŞDEĞERLİKLERİ ÜZERİNE
Kenan SÖĞÜT
Mustafa SALTI
Oktay AYDOĞDU
ÖZET
Klein-Gordon denkleminin anizotropik Bianchi-I tipi bir uzayzamandaki çözümleri
incelenmiştir. Karşılık gelen model, iki uzaysal yönde ışıma baskın ve bir uzaysal yönde
doğrusaldır. Kütleçekim alanlarını tanımlayan çeşitli teoriler arasında Genel Görelilik (GR)
en çok kullanılanıdır. Kütleçekim alanlarını tanımlayan alternatif bir teori de Teleparalel
Teori'dir (TPT). GR'den farklı olarak, TPT'de burulma yerine eğriliğin kaybolduğu
varsayılır. Bu çalışmada, Klein-Gordon denkleminin çözümlerinin bu iki teori arasındaki
eşdeğerliği elde edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Genel Görelilik, Teleparalel Kuram, Klein-Gordon Denklemi.
*
*
*
*
*
394
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ON THE EQUIVALENCE OF THE SOLUTION OF THE KLEIN-GORDON
EQUATION IN ANISOTROPIC SPACETIMES IN GENERAL GERALITIVITY
AND TELEPARALLEL THEORIES
ABSTRACT
Solutions of the Klein-Gordon equation in an anisotropic Bianchi-I type spacetime
are investigated. The corresponding model is radiation dominated in two space and linear in
the one space direction. Among several theories of describing the gravitational fields the
General Relativity Theory (GRT) is the most used one. An alternative theory of describing
the gravitational fields is Teleparallel Theory (TPT). Unlike the GRT, curvature is assumed
to vanish instead of torsion in TPT. In the present study the equivalence of solutions of the
Klein-Gordon equation (KGE) between these two theories is obtained.
Key Words: General Relativity, Teleparallel Theory, Klein-Gordon Equation.
*
*
*
*
*
395
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
1. INTRODUCTION
The Teleparallel Theory (TPT) or teleparallelism is an alternative theory of the General
Relativity Theory (GRT) of gravitational interactions that is also introduced by Einstein
(Aldorovandi, 2013). They both give the same results for the equations of motion. GRT uses
the Riemann spacetime while the TPT is developed in Weitzenböck spacetime. In GRT
torsion vanishes in the first stages of the universe. But in TPT instead of torsion, curvature
vanishes in the early stages. In the mathematical point of view, one of main difference
between these two theories arises for the modified Lagrangians, that is the scalar fields
coupled non-minimally to gravity or optional functions of T or R are taken into account (T
is the scalar torsion, R is the Ricci scalar). These modifications of TPT contravenes the local
Lorentz symmetry invariance and lead to six additional degrees of freedom. In a generic
form, the Lagrangian can be written as function of both T and R, i.e. f(T,R) (Abedi, 2018).
Gauge theory composes of the gauge transformation and gauge invariance concepts.
The theory accompanied to leading study of Weyl in 1918 who has tried to unify the
electromagnetism and gravitational interactions (O'Raifeartaigh, 1998). The TPT also was
also proposed as a gauge theory initially. Then, it has been developed by Einstein as a new
method known as Absolute Parallelism (AP) geometry (Einstein, 1929). Later, Möller
studied Einstein's approach and investigated gauge theories for gravitational interactions and
developed the Lagrange formulation of TPT (Möller, 1964; 1978). Finally in 1979, Hayashi
and Shirafuji interpreted the TPT as a gauge theory for the translation group (Hayashi, 1979).
Yet, both of these theories lead to the similar results and they have concluded an
increasing interest compared to other formulations of gravitational interactions. Therefore
this is only a matter of agreement that the existance of gravitational fields generates a
curvature or torsion in the geometry of the spacetime.
In the present study, we aim to find exact solutions of the KGE in an anisotropic
Bianchi-I type spacetime by using GRT and TPT formalisms. The spacetime model is
radiation dominated in two space and linear in the one space direction. Corresponding metric
is given by (Duru, 1993):
*
*
*
*
*
396
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
𝑑𝑠 2 = 𝑑𝑡 2 − 𝛼 2 𝑡 (𝑑𝑥 2 + 𝑑𝑦 2 ) −
𝛽2 𝑡 2 𝑑𝑧 2
(1)
where 𝛼 and 𝛽 are arbitrary constants.
The structure of the article will be as follows: In Section 2 exact solution of the KGE will be
obtained by following GRT formalism. In Section 3 same problem is investigated via TPT
formalism. Finaly we discuss the results in Section 4. Throughout the paper, Greek indices
run from 0, ..., 3 and the Heaviside units c=ℏ=1 are used.
2. EXACT SOLUTION OF KGE IN GRT
The KGE representing the relativistic spinless particles is given as follow (Haro,
2008)
𝑔𝛼𝛽 ∇𝛼 ∇𝛽 Φ − (𝑚2 + 𝜉𝑅)Φ =
0
(2)
where, ∇𝛼 is covariant derivative, R is the scalar curvature and 𝜉 is the dimensionless
coupling constant which will be set to zero for our problem.
which is written as
𝑔𝜇𝜈
and its inverse is
1
0
0 −α2t
= (
0
0
0
0
𝑔𝜇𝜈
1
0
0 −1/α2t
=
0
0
0
(0
0
0
−α2 t
0
0
0
−1/α2 t
0
𝑔𝛼𝛽 is the metric tensör
0
0
)
0
(3)
−β2 t2
0
0
0
−1/β2 t2 )
(4)
By using the corresponding components of the metric in Eq.(2) we obtain the following
differential equation
*
*
*
*
*
397
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
[
0
𝑑2
1
𝑘2
+ α2t (𝑘𝑥2 + 𝑘𝑦2 ) + β2𝑧t2 − 𝑚2 ] 𝜑 =
𝑑𝑡 2
⃗
(5)
where we defined Φ = 𝜑(𝑡) 𝑒 𝑖𝑘∙𝑥 .
Definition: The Whittaker differential equation is given by (Komke,1967),
[
𝑑2
𝑑𝑡 2
0
+
1
−𝜇2
4
ƶ2
𝑘
1
+ 𝑧 − 4] 𝐹 (𝑧 ) =
(6)
and general solutions of this equation are
𝐹 (𝑧) = [𝐴 𝑊𝑘,𝜇 (𝑧) +
𝐵𝑀𝑘,𝜇 (𝑧)]
(7) By defining a new variable as 𝜌 =
2𝑚𝑡 one gets
1
𝑘𝑧2
1
𝑑2
2
2)
( )
(𝑘
[ 2+
+
𝑘
+
𝑥
𝑦
2
2 2 − ]𝜑 𝜌
4
𝑑𝜌
2mα ρ
β ρ
=0
398
(8)
which is similar to the Whittaker equation, and its exact solutions are Whittaker functions
obtained as follow
𝜑 (𝜌 )
= 𝐴 𝑊𝑘,𝜇 (𝜌) + 𝐵 𝑀𝑘,𝜇 (𝜌)
1
where A, B are costant coefficients, 𝜇 = √4 −
𝑘𝑧2
𝛽2
and 𝜅 =
(9)
2
𝑘𝑥2 +𝑘𝑦
2𝑚𝛼 2
.
3. EXACT SOLUTION OF KGE IN TPT
The TPT theory is studied in Weitzenböck spacetime and uses non-trivial tetrad
fields. The Weitzenböck connections are derived from tetrads as follows (Aldorovandi,
2013),
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
̇𝜌 =
Γ𝜈𝜇
ℎ𝜌 𝑎 𝜕𝜇 ℎ𝑎 𝜈
(10)
For the tetrad ℎ𝑎 𝜇 , the spacetime is related to tangent space metrics as
𝑔𝜇𝜈 =
ℎ𝑎𝜇 ℎ𝑏 𝜈 𝜂𝑎𝑏
(11)
where 𝜂𝑎𝑏 is the metric tensor of Minkowski spacetime. The torsion of the Weitzenböck
connections is defined as below
̇𝜌 −
𝑇̇ 𝜌𝜇𝜈 = Γ𝜈𝜇
̇𝜌
Γ𝜇𝜈
(12)
and contortion of the Weitzenböck torsion is given by
𝜌
𝜌
1
𝐾̇ 𝜌𝜇𝜈 = 2 (𝑇𝜇̇ 𝜈 + 𝑇̇𝜈 𝜇 −
𝑇̇̇ 𝜌𝜇𝜈 )
(13)
The KGE describing scalar field is given in the TPT (Aldorovandi, 2013) as
399
{𝜕𝜇 𝜕𝜇 + (Γ̇𝜇𝜆𝜇 − K̇𝜇𝜆𝜇 )𝜕 𝜆 + 𝑚2 }𝜙 =
0
(14)
By using the metric (1), the non-vanishing Weitzenböck connections are
𝛼
̇3
̇ 1 = Γ20
̇2 =
, Γ30
Γ10
2√𝑡
=
1
𝑡
(15)
and non-vanishing contortions are
𝛼2
1
, 𝐾̇ 0 33 = −𝛽2 𝑡 , 𝐾̇ 1 01 = 𝐾̇ 2 02 = −
, 𝐾̇ 3 03
2
2𝑡
1
(16)
=−
𝑡
𝐾̇ 011 = 𝐾̇ 0 22 = −
where the dot represents the Weitzenböck spacetime quantities. By insertion of nonvanishing Weitzenböck connections and contortions into the Eq.(14), we get
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
[
0
𝑑2
𝑘2
1
2 𝑑
+ 𝛼2 𝑡 (𝑘𝑥2 + 𝑘𝑦2 ) + 𝛽2𝑧𝑡 2 + 𝑡 𝑑𝑡 + 𝑚2 ] 𝜑 =
𝑑𝑡 2
(17)
⃗
where we defined 𝜙 = 𝜑(𝑡) 𝑒 𝑖𝑘∙𝑥 . After defining 𝜑(𝑡) = 𝑡 −1 𝐹(𝑡) one obtains
1
𝑘𝑧2
𝑑2
[ 2 + 2 (𝑘𝑥2 + 𝑘𝑦2 ) + 2 2 + 𝑚2 ] 𝐹(𝑡)
α t
𝑑𝑡
β t
=0
(18)
If we make a change of variable as 𝜌̃ = 2𝑖𝑚𝑡 then, we have
𝑑2
1
1
𝑘𝑧2
2
2)
( ̃)
[ 2+
(𝑘
+
𝑘
+
𝑥
𝑦
2 − ]𝐹 𝜌
2
2
𝑑𝜌̃
4
2imα ρ̃
β ρ̃
=0
(19)
which has again Whittaker equation form and its solutions are Whittaker functions,
𝐹 (𝜌̃) = 𝐴̃ 𝑊𝜅̃,𝜇̃ (𝜌̃)
+ 𝐵̃ 𝑀𝜅̃,𝜇̃ (𝜌̃)
2
2
(20)
2
𝑘𝑥 +𝑘𝑦
𝑘
1
where 𝐴̃, 𝐵̃ are costant coefficients, 𝜇̃ = √4 − 𝛽𝑧2 and 𝜅̃ = 2𝑖𝑚𝛼2 .
Thus, differential equation of the KGE has the similar form in both theories of the
gravitational interactions, in GRT and TPT.
4. CONCLUSION
In the present study, we have obtained the corresponding differential equation of
KGE in the GRT and TPT for an anisotropic Bianchi-I type metric. We compared the
resulting forms of the equations for both descriptions and showed the TGT version of the
KGE for the given metric is completely equivalent to KGE in GRT. Exact solutions are
obtained in terms of Whittaker functions. As far as we review the literature, we see that the
KGE is in general studied within the GRT formulation of gravity. Comparision of the TPT
*
*
*
*
*
400
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
results with these was one the motivation of our study and we conclude that TPT and GRT
give the same results for KGE. Therefore, TPT can be used as an alternative theory for
deriving wave functions for scalar spinless particles.
401
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
REFERENCES
Abedi, H., Capozziello, S. (2018). Gravitational Waves in Modified Teleparallel Theories
of Gravity, Eur. Phys. J C Part. Fields 78, 474, 6 pp.
Aldrovandi, R. and Pereira, J. G. (2013). Teleparallel Gravity, Springer, Dordrecht, eBook,
Netherlands.
Duru, İ. H. (1993). On the massless field production in anisotropic spacetimes, Tr. J. Phys.,
17, 710-715.
Einstein, A. (1929). On unified field theory, Sitzber. Preuss. Akad. Wiss. 18.
Haro, J, Elizalde, E. (2008). On particle creation in the flat FRW chart of de Sitter
spacetime, J. Phys. A: Math. Theor. 41, 372003.
Hayashi, K. and Shirafuji, T.( 1979). New General Relativity, Phys. Rev. D. 19, 3524,
Komke, E. (1967). Mathematik und Ihre Anwedungen in Physik und Technik, Geest und
Portig, Leipzig, Germany.
Möller, C. (1964). Relativistic Theories of Gravitation, Pergamon Press.
Möller, C.: K.( 1978). On the crisis in the theory of gravitation and a possible solution, Dan.
Vidensk. Selsk. Mat. Fys. Skr. 89, 13.
O'Raifeartaigh, L.(1998). The Dawning of Gauge Theory, Princeton University Press,
Princeton
*
*
*
*
*
402
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
ТРАДИЦИИ АНТОЛОГИЙ: ПРОИЗВЕДЕНИЙ МУТРИБИ САМАРКАНДИ
КУРБОНАЛИЕВА Махфират Садуллаевна
старший преподаватель кафедры Таджикской
филологии и восточных языков Термезского
государственного университета
АННОТАЦИЯ
В статье описываются особенности “Тазкират-уш-шуаро” во взаимосвязи с
другими методами. Наша цель - представить, с одной стороны, историю
вторжений в персидскую литературу, а с другой - влияние творчество Мутриби на
более поздние антологии.
В этой точки зрения мы старались сравнительно анализировать антологию
Мутриби Самарканди”Тазкират-уш-шуаро” с антологиями трёх учёных:Такиуддин
Балёнийнинг “Арафат-уш-ошикин”,Аликулихана Догистани “Рияз-уш-ошикин”,
Лачхми Нарайина “Шоми гарибон”.
Наши наблюдения показали, что “Тазкират-уш-шуаро” является не только важным
источником для изучения научной и литературной и культурной жизни
Мовароуннахра, но также и визичении литературной среды Хорасан и Индостана.
Несмотря на то, что авторы “Арафот-ул-ошикин”,”Рияз-уш-шуар”, и “Шоми
гарибон” не оброщались к источникам было видно влияние на них произведения
Мутриби “Тазкират-уш-шуаро”.
Ключевые слова- Мутрибий Самаркандий, “Тазкират-уш-шуаро”, “Арафот-улошикин”,
“Рияз-уш-шуаро”,
“Шами
гарибон”,
традиции,
сравнения,
новаторство,влияние.
Как уже отмечалось выше, становление и развитие, а также совершенствование жанра
антологии в Маверауннахре приходится на XVI-XVII век. В настоящем разделе
уделяется большое внимание изучению влияния “Тазкират-уш-шуаро” на антологии,
составленные в последующие периоды. Ранее были подробно исследованы
стилистика и особенности языка Мутриби на примере “Тазкират-уш-шуаро”,
написанной в уникальном стиле и языке. Сравнительный и сопоставительный анализ,
исследование общих особенностей и уникальности “Тазкират-уш-шуаро” с другими
*
*
*
*
*
403
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
антологиями, являющиеся одной из важнейших подходов в исследовании жанра
персидско-таджикской литературы будут способствовать определению влияния
произведения Мутриби на другие антологии, а также его роли в истории этого жанра.
Несмотря на то, что исследование вопроса влияние “Тазкират-уш-шуаро” на другие
антологии, в частности, на творчество отдельных поэтов, будет иметь долгий и
углубленный характер нами предпринята попытка вкратце сравнить антологию
Мутриби с несколькими другими антологиями. Кроме того, для определения роли
“Тазкират-уш-шуаро” Мутриби среди антологий, составленных после XVII века и ее
влияние на последующее развитие жанра, нами осуществлен ее сравнительный анализ
с тремя другими антологиями - “Арафот-ул-ошикин” Такиуддина Мухаммада Авхади
Даккаки Баляни, “Рияз-уш-шуаро” Аликулихона Вола Дагистани и “Шоми гарибон”
Лачхми Нарайина Шафика и предшествуя аналитическому исследованию, хочется
отметить несколько кратких аспектов об упомянутых антологиях и их авторах:
“Арафот-ул-ошикин”является одним из выдающихся произведений Мухаммада
Авхади и признано одной из самых ценных поэтических антологий персидскотаджикской литературы. Указанное произведение составлено в 1022/1613-1024/1615
гг. (16, 23-23)
Без сомнений, что Такиуддин Авхади при составлении указанной антологии
использовал следующие ранее составленные антологии: “Лубоб-ул-албоб”
Мухаммада Авфи Бухорои, “Чахор макола” Низами Арузи Самарканди, “Тарихи
Байхаки”, “Ширазноме” Ахмада ибн Абулхайра Заркуба, “Низам-ут-таворих”,
“Хабиб-ус-сияр” Хондамира, “Тарихи Хумоюни”, “Тарихи Шохрухи”, “Тазкират-ушшуара” Давлатшаха Самарканди, “Маджалис-ун-нафаис” Амир Алишера Наваи,
“Макалат-ул-абрар” Рукнуддина Яхйя Ширази (16, 47-49) и др. Среди указанных
антологий наибольшее и глубокое влияние на произведение Таки Авхади оказали
“Лубаб-ул-албаб” Авфи Бухорои, “Тазкират-уш-шуара” Давлатшаха, “Тарихи
Байхаки” и несколько других.
“Рияз-уш-шуаро” также является из числа общих антологий, которая охватывает
сведения о поэтическом творчестве 2594 поэтов и составлена в 1167/1748 году
Аликулиханом Вола Дагистани. Упомянутое произведение начинается с поэта
Абулхасана Харакани и заканчивается Яхйяханом Якто. Аликулихан Вола родился в
1124/1721 году в Исфахане (17, 19). Его предки были арабского происхождения, сам
же он является одним из известных поэтов XVIII века. Скончался в 1170/1757 году в
возрасте 46 лет (17, 36). Кроме антологии, его перу принадлежит поэтический диван,
состоящий приблизительно из семи тысяч бейтов (14, 662).
Антология “Шоми гарибон” Лачхми Нарайина Шафика, являющимся одним из
выдающихся литераторов, историков и писателей своего периода, не имеет большой
популярности в научных кругах, однако в связи с тем, что произведение написано о
поэтах, мигрировавших на Индийский полуостров, оно имеет особое литературное
значение.
*
*
*
*
*
404
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Полное имя составителя антологии - Мотхар Лачхми Нарайин, его поэтический
псевдоним - Шафик (15, 439). Его предки были из племени Кехтари-Капур Индии (7,
1518), выходцами Лахора (8, 395; 6, 235; 15, 439).
Шафик родился в городе Аврангабад Дакана в 1158/1745 году (15, 439). Год смерти
Шафика в большинстве источниках указан в 1113/1702 год (8, 400; 6, 236, 14, 48) и
1223/1808 год (15, 440).
Литературное наследие Лачхми Нарайина Шафика охватывает множество историколитературных произведений, таких как “Шоми гарибон”, “Чаманистони шуара”,
“Гули рано”, “Реалии Индии”, “Танмики шигарф”, “Маасири Осафи”, “Маасири
Хайдари”, “Холоти Хайдарабад” и “Бисат-ул-ганаим”, среди которых “Шоми
гарибон” имеет наибольшую литературную и историческую ценность (19, 28-32).
Антология “Шоми гарибон” является одной из важнейших произведений Лачхми
Нарайина Шафика и написана в течение пятнадцати лет, в период с 1182-1197/17681783 гг.
Таким образом хорошо прослеживается влияние антологии Мутриби по нескольким
общим чертам. Например, Мутриби Самарканди в “Тазкират-уш-шуара” приводит
биографию Даи Андижани следующим образом: “Даи Андижани был мудрым
человеком и был искусен в поэзии. В Бухаре имел комнату в медресе Мир Араб. В
конце концов усилиями некоторых родственников женился, далее в связи с
неурядицами и от склочности супруги сбежал в Индостан, стал проживать в
Гуджарате...” (18, 303-304).
Однако Мухаммад Авхади Баляни в биографии Даи также приводит следующее:
“Кладезь внутреннего и скрытого совершества, Мавляна Даи Андижани. Человек
суфийских воззрений, немногословный, задумчивый, радостный от своего состояния,
неженатый, склонный к одиночеству и затворничеству. Обладатель глубокого ума и
эрудиции. Большинство времени провел в Кашане и он является старшим братом
Малик Тайфура Андижани, о котором мы еще упомянем. В Исфахане несколько раз
удостаивался его встречи пока он был в здравии и сейчас же “ал-илму индаллахи” (то
есть, Аллаху известно). (2, 1319).
Аликулихан Вола, приводит следующие сведения из биографии Даи: “Человек
суфийского склада, прекрасный писарь, большее время прожил в Кашане. Он является
старшим братом Малика Тайфура, современника Шаха Аббаса Мази. (10, 793).
При сравнении трех антологий обнаруживается, что в сведениях, приведенных
Мутриби Самарканди, Мухамад Таки Авхади и Аликулихан Вола, имеются
незначительные, но все же видимые различия. Автор “Тазкират-уш-шуаро” начинает
описание с упоминания имени поэта, далее приводит его нисбу, сведения об учебе в
медресе Мир Араб Бухары, далее его путешествие в Индостан в связи с “разладом и
склочностью супруги”, его проживание в Гуджарате, что отсутствует в двух других
антологиях. Мухаммад Авхади в своей антологии приводит биографию Даи
*
*
*
*
*
405
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Андиджани, однако оставляет без особого внимания важные сведения, приведенные
Мутриби.
При исследовании сведений трех антологий было установлено, что Мухаммад Авхади
встречался с Даи Андижани, Аликулихан Вола приводит множество деталей из его
жизни, сведения Мутриби о Даи Андижани наиболее ценны.
Как уже упоминалось, о знакомстве Авхади с Даи, о новых и неизвестных сведений о
его жизни, встречи Авхади в последние годы жизни Даи, никаких сведений о
молодости и семье, указанных в антологии Мутриби, у него не имеется. По нашему
мнению, если бы Мухаммад Авхади после приведения имени и места проживания,
также привел сведения о годе и месте рождения, годе кончины, поэтическом диване
или его отсутствии, ценность его сведений была бы неоценима. Сведения
Аликулихана Вола имеют второстепенное значение по отношению сведений Мутриби
по той причине, что он жил спустя век и описал его биографию по уже существующим
источникам.
В других случаях сведения Мутриби приводятся в изысканном стиле, посредством
кратких и красивых фраз, описывая важные жизненные периоды поэтов. Например,
Мутриби приводит биографию Хаяти Гелани следующим образом: “Хаяти Гелани
вырос в провинции Индостан, был приближен ко двору Мирзахана, искусный
поэт...”(18, 398).
Также Аликулихан Вола после биографии приводит 9 бейтов из поэзии Хаяти (9, 587588), от приведения которых мы воздержимся. Важным фактом, обнаруженным при
сравнении антологий, стало то, что в связи с меньшей популярностью антологии
Мутриби последующие составители поэтических антологий не уделяли должного
внимания его сведениям.
Лачхми Нарайин Шафиқ, опираясь на сведения “Тазкираи Насрабади” и “Хизонаи
Омира” о поэте Хаяти Гелони, сообщает о нем следующее: “Хаяти Гелани обладал
ясным умом и был искусным во многих жанрах поэзии. Из провинции прибыл в
Индостан и с помощью Хакима Абулфатха, который также был уроженцем Гелана,
стал приближенным ко двору Акбаршаха, обрел милость шаха и его сына, в конце
жизни также был приближенным ко двору Хони Хонон и в 1015/1606 отдал бразды
жизни создателю мира”. Далее приводит четыре бейта из поэзии Хаяти Гелани (20,
82-83).
В сведениях, приведенных Авхади, Аликулиханом Вола и Нарайином Шафиком
можно найти сведения, отсутствующие в антологии Мутриби. Например, о его
умиротворенной жизни в Индостане, нахождении на службе у Акбаршаха и
Джахангиршаха, службе при дворе Хона Хонона в конце жизни, удостаивании поэта
Джахангиршахом мерой золота равной его весу, о славе и авторитете при дворе, о
совершенстве в поэтическом искусстве, наличии поэтического дивана, обладании
уникальным поэтическим талантом и др. Однако, приведенные выше факты из
*
*
*
*
*
406
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
биографии поэта Хаяти Гелани, относятся к концу его жизни, важные сведения о
молодой поре, сведения о его жизни до отъезда имеются у Мутриби. Также
необходимо отметить, что указанные сведения другими составителями антологий
использовались мало.
Аликулихан Вола при описании биографии Аниси Ираки приводит: «Он был из рода
Шамлу, был искусным оратором, умелым всадником на поле умозаключений. Сад его
мыслей подобен райскому саду, его поэзия заслуживает тысячу похвал. Из рода
Шомлу произошло множество известных деятелей, особенно те, чьё совершенство
всегда воспевалось, в числе которых и бесподобный поэт Аниси. В правление
Акбаршаха прибыл в Индостан, был в услужении у покойного Хони Хонон, и умер в
то время. Известно его масневи “Махмуд и Аяз” и воистину, сказано оно очень
хорошо” (9, 251). Далее после биографии Аниси Аликулихан привел 32 бейта из его
поэзии (9, 251-253).
Лачхми Нарайин Шафик приводит следующие сведения об Аниси:”Аниси Шомлу,
имя ему Юликулибек, единственный в своем роде поэт и блистательный умом. Родом
он из Херата. Какое-то время был в лагере Джарга в приближении Аликулихана
Шомлу - правителя тех мест, и так как имел отношении к поэзии, ему было вверено
следить за библиотекой. После казни правителя от рук Абдуллахана, он отбыл в
Индостан и дела его пошли в гору от милости Абдуррахима Хони Хонон. Говорят,
что в опьянении он вспомнил, что хочет съесть свежие листья табака с мясом. Сварил
и съел, и в его натуру проник яд. В городе Бурханпур в тысячу тринадцатом году умер.
Он начал масневи “Махмуд и Аяз”, смерть не дала ему возможности его закончить...
Оценка поэтического мастерства, критичный взгляд на поэзию встречается иногда в
антологии Авхади, Аликулихана Вола и Нарайина Шафика, однако во многих случаях
сведения антологии Мутриби Самарканди чаще всего более подробны и наиболее
детализированы, в отличии от трех других антологий. Например, подобное
прослеживается в биографии Вахши Бафики в сравнении со сведениями “Арафат-улашикин” (5. 4076; 18, 346-348), Васили Марвази (5, 4055; 18, 352-361), Мухлиси (5.
4648-4649; 18, 455-458), Ликаи Самарканди (4, 3253; 18, 445-446), Садики Халваи (3,
2100; 18, 600-601), в сравнении со сведениями “Рияз-уш-шуаро” о биографии
Абдуллахана (11, 1433; 18, 133-139), Мавляна Мушфики Бухорои (12, 2126; 18, 463465), Фигари Самарканди (11, 1651; 18, 571-572), в сравнении со сведениями “Шоми
гарибон” о биографии Джафарбека Казвини (20, 68; 18, 279-280), Мушфики Бухорои
(Мерви) (20, 234; 18, 463-465), Фариги Хирави (20, 200; 18, 578-579) и др. В антологии
Мутриби о биографиях указанных выше поэтов содержатся факты из жизни и природе
их поэзии, приведенных опираясь на произведения, используя методы исследования
великих поэтов, таких как Абдуррахман Джами, Давлатшах Самарканди, Ходжа
Хасана Нисари, а также уделяя внимание священным аятам и хадисам, содержащимся
в них, что является важной отличительной чертой данной антологии, не
существующей в трех других исследуемых антологиях. Например, Мутриби в
биографии Васили указывает на псевдоним Марвази, его дружбу с дервишем по
*
*
*
*
*
407
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
имени Ходжа Мухаммад Саид, близость с Ходжа Хасаном Нисари, обучение азам
поэзии у него, отъезд в Индостан и службу в при дворе Хумаюншаха (18, 352-353), о
чем в “Арафат-ул-ашикин” сведений нет (5, 4055). Также при отборе образцов из
поэзии Васили антология Мутриби имеет преимущества перед антологией Авхади.
Такой же подход можно проследить и в описании биографии Ликаи Самарканди.
Мутриби приводит: “Ликаи Самарканди обучился, достиг богословской степени,
после постижения сути хадиса “ал-Канаату канзун ло йафна” избрал путь довольства
и избегал корысти и страстей. Указанное досточтимое лицо был подобен чистому
душой дервишу и молился удивительным образом, его поклон и коленопреклонение
выполнял прекрасно...” (18, 345-346).
В ходе исследования подходов Мутриби в жизнеописании в сравнении с подходами
Мухаммада Таки Авхади, Аликулихана Вола Дагистани и Лачхми Нарайина Шафика
мы пришли к заключению, что указанные авторы уделяют больше внимания
красочному и высокопарному описанию в начале биографий поэтов, Мутриби
напротив концентрирует внимание на важных деталях. Несмотря на то, что в
некоторых случаях сведения антологий “Арафат-ул-ашикин”, “Рияз-уш-шуара” и
“Шоми гарибон” дополняют антологию “Тазкират-уш-шуара”, детализация, точность,
авторский подход к описанию придают ей наибольшую ценность.
В связи с тем, что Мутриби Самарканди в своей антологии упоминает 35 поэтов,
мигрировавших в Индостан, мы решили в конце данного раздела отдельно сравнить
сведения “Тазкирату-ш-шуара” со сведениями “Шоми гарибон”, так как поэтымигранты у Нарайна Шафика упоминаются в количестве 8 поэтов: Аниси Ираки
Юликулибег (20, 28), Джандуи Бухорои, Джафарбег Бахши (20, 68), Хаяти Гелани (20,
82), Мушфики Бухорои (20, 234), Урфи Ширази (20, 174), Фариги (20, 200), Разми (20,
113).
Как уже отмечалось, Мутриби очень точен в деталях, краток, не допускает
многословия, однако и у него в некоторых случаях встречается множество
красноречивых оборотов и отход от основной цели. Например, при описании жизни
Садика Халваи он отмечает: “Садик - знатный поэтический псевдоним, Кадия
Мухаммада Садика ал-Охунд, чьи славные качества и его сияние произошло и блещет
и не нуждается в прославлении. Его благородная особа украшена добрыми
поступками и деяниями, основы его знаний таковы, что пером на двух языках
невозможно описать его поэзию в течении многих годов и веков. Множество из
ученых-богословов пользовались его благодеяниями”. После данных эпитетов
описывает биографические факты из жизни поэта, о месте рождения, обучении,
странствиях, службе при дворе Хумаюншаха, паломничестве, совершенства в науках
и кончине: “Его благословенное рождение осуществилось в богом хранимом, райском
городе Самарканд, обучался наукам и ремеслам там же.
В ходе сравнительного анализа биографии Садика Халваи было установлено, что
“Тазкират-уш-шуара” Мутриби по сравнению с антологией Нарайина Шафика “Шоми
*
*
*
*
*
408
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
гарибон” обладает большей научно-исторической ценностью, так как сведения,
приведенные Мутриби, намного подробней сведений Нарайина Шафика по многих
аспектам. Во-первых, сведения о нисбе, происхождении Халваи, служение
наставником в Медине, деятельность Халваи в должности в Самарканде, наличие
поэтического дивана, трактатов и книг, сведения о возрасте более восемьдесяти лет,
год кончины (1005/1597) и место погребения имеют важное литературное и
историческое значение и отсутстуют в антологии Нарайина Шафика. Во-вторых,
Мутриби имел честь личного знакомства с Садики Халваи, был его собеседником, что
доказывает достоверность сведений антологии “Тазкират-уш-шуара”. В третьих,
Мутриби мастерски представляет сведения в стилистике рифмованной прозы, умело
сочетая с хадисами и кораническими аятами, что является отличительной
особенностью языка «Тазкират-уш-шуара». Такое явление встречается в персидскотаджикских антологиях нечасто, так как “Тазкират-уш-шуара” Мутриби является
специфической антологией, антология “Шоми гарибон” является общей, однако
специализированной на поэтах, мигрировавших в Индостан. В связи с этим, лишь
немного поэтов, упомянутых в “Тазкират-уш-шуара” упоминаются в «Шоми
гарибон», однако в процессе исследования было установлено, что в некоторых
случаях Нарайин Шафик использует сведения Мутриби, однако по степени
достоверности и точности антология “Тазкират-уш-шуара” опережает антологию
“Шоми гарибон”. Примером тому служат биографии поэтов Хаяти Гелани (20, 82; 18,
398), Урфи Ширази (20, 174; 18, 563-565), Фариги (20, 200; 18, 578-579), Разми (20,
113; 18, 634-635) и др.
Несмотря на это, большинство поэтов, живших в период жизни Мутриби Самарканди,
упомянутых в антологиях “Арафат-ул-ашикин”, “Рияз-уш-шуара” и “Шоми гарибон”,
не упоминаются в “Тазкират-уш-шуаро”. Мутриби рассказал в своей антологии
примерно о двухстах поэтах-современниках родом из Маверуннахра, например из
Самарканда, Бухары, Ташкента, Балха и Бадахшана, принадлежащих поэтическому
кругу упомянутых регионов, однако количество упомянутых им поэтов в антологиях
“Арафат-ул-ашикин”, “Рияз-уш-шуара” и “Шоми гарибон” составляет лишь 20-30
поэтов.
Другим преимуществом сведений антологии “Тазкират-уш-шуара” является то, что
биографические факты и сведения о поэтическом мастерстве и стилистике поэтов,
почерпанные Мутриби во время написания своей антологии, вероятно не были
доступны другим составителям антологий. Поэтому в трех других исследуемых
антологиях, кроме упоминания антологий и их составителей, о других исторических,
научных, религиозных источниках и произведениях не упоминается.
Следует отметить, что “Тазкират-уш-шуаро” Мутриби Самарканди наряду с
биографиями и образцами поэзии поэтов-современников автора, также содержит
сведения о литературно-поэтических кругах, о развитии персидско-таджикского
языка и литературы XVI-XVII веков, которые служат единственными и основным
*
*
*
*
*
409
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
источниками того периода и получившие такую же историко-литературную ценность,
как “Тазкират-уш-шуаро” Давлатшаха Самарканди.
В целом, о статусе антологии “Тазкират-уш-шуара” в персидско-таджикской
литературе, ее влиянии и роли в развитии традиций жанра антологии можно сделать
следующие выводы:
1. “Тазкират-уш-шуаро” является антологией, играющей важную роль в
исследовании научно-литературной и культурной ситуации Маверауннахра
и Индии в XVI-XVII веках.
2. В большинстве случаев и сведениях, приведенных авторами антологий
“Арафат-ул-ашикин”, “Рияз-уш-шуаро” и “Шоми гарибон” сведения
“Тазкират-уш-шуаро” их опережают, в некоторых случаях имеют более
подробный и детальный характер.
3. Принцип составления и особая стилистика, использованные Мутриби
Самарканди в “Тазкират-уш-шуара”, не прослеживаются в “Арафат-улашикин”, “Рияз-уш-шуара” и “Шоми гарибон”. К этому относится
использование притч и рассказов, применимо к некоторых жизненным
ситуациям поэтов, взятых из произведений Саади, Маджджа Хафи,
Абдуррахмана Джами и др., использование хадисов и коранических аятов
при изложении, при необходимости критический взгляд и оценка
поэтического мастерства с точки зрения Мутриби;
4. В связи с составлением “Тазкират-уш-шуара” в краткие сроки и в регионе
основательно развитой науки и литературы, антология
по причине
соблюдения традиций и канонов жанра антологии содержит относительно
небольшой объем сведений, однако подходы и принципы составления
антологии Мутриби оставили ощутимый след в написании последующих
антологиях и сохранили исконную природу и традиции частных антологий,
содержащихся в антологии “Тазкират-уш-шуара”.
*
*
*
*
*
410
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
Использованная литература:
1. Авхади, Такиуддин Мухаммад. Арафат-ул-ашикин ва арасату-л-арифин /
Предисловие, редак. и кор. Саййида Мухаммада Наджи Насрабади. –Т.1. –
Тегеран: Асотир, 1388. на перс. языке
2. Авхади, Такиуддин Мухаммад. Арафат-ул-ашикин ва арасат-ул-арифин /
Предисловие, редак. и кор. Саййида Мухаммада Наджи Насрабади. –Т.2. –
Тегеран: Асотир, 1388. на перс. языке.
3. Авхади, Такиуддин Мухаммад. Арафат-ул-ашикин ва арасат-ул-арифин /
Предисловие, редак. и кор. Саййида Мухаммада Наджи Насрабади. –Т.4. –
Тегеран: Асотир, 1388. на перс. языке.
4. Авхади, Такиуддин Мухаммад. Арафат-ул-ашикин ва арасат-ул-арифин /
Предисловие, редак. и кор. Саййида Мухаммада Наджи Насрабади. –Т.5. –
Тегеран: Асотир, 1388. на перс. языке.
5. Авхади, Такиуддин Мухаммад. Арафат-ул-ашикин ва арасат-ул-арифин /
Предисловие, редак. и кор. Саййида Мухаммада Наджи Насрабади. –Т.6. –
Тегеран: Асотир, 1388. на перс. языке.
6. Ахмад Сиддик Хасанхан, Навваб. Шамъи анджуман.
Издательство Шохиджахани, 1293. -584с. на перс. языке.
–
Калькутта:
7. Барзгар, Хусайн Шафик Аврангабади. Донишномаи адаби форси. –Т.4, раздел
2. – Тегеран, 1380. –С.1518-1519. на перс. языке.
8. Гупомуи, Мухаммад Кудратуллах. Натаидж-ул-афкар / Стараниями Ардашера
Набишахи. – Бомбей: Издательство Султани, 1336. -800с. на перс. языке.
9. Дагистани, Аликулихан ибн Мухаммадали Вола. Риёз-уш-шуара /
Предисловие, кор. и редакт Мухсина Наджи Насрабади. –Т.1. – Тегеран:
Асотир, 1384.
10. Дагистани, Аликулихан ибн Мухаммадали Вола. Риёз-уш-шуара /
Предисловие, кор. и редакт Мухсина Наджи Насрабади. –Т.2. – Тегеран:
Асотир, 1384.
11. Дагистани, Аликулихан ибн Мухаммадали Вола. Риёз-уш-шуара /
Предисловие, кор. и редакт Мухсина Наджи Насрабади. –Т.3. – Тегеран:
Асотир, 1384.
12. Дагистани, Аликулихан ибн Мухаммадали Вола. Риёз-уш-шуара /
Предисловие, кор. и редакт Мухсина Наджи Насрабади. –Т.4. – Тегеран:
Асотир, 1384.
13. Каримов У. Таджикская литература в XVI веке. – Душанбе: Дониш, 1985. на
тадж. языке
*
*
*
*
*
411
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
14. Маани, Ахмад Гулчин. История персидских антологий. -Т.1. – Тегеран:
Издательство Китобхонаи Саноӣ, 1363. на перс. языке.
15. Накави, Алириза. Персидские антологии в Индии и Пакистане. – Тегеран:
Учреждение научной периодики, 1343. -574с. на перс. языке.
16. Насрабади, Саййид Мухаммад Наджи. Предисловие редактора // Арафат-улашикин ва арасат-ул-арифин. –Т.1. – Тегеран: Асотир, 1388. –С.15-74. на перс.
яз.
17. Насрабади, Саййид Мухаммад Наджи. Предисловие редактора / Риёз-ушшуара. –Т.1. – Тегеран: Асотир, 1384. –С.19-58. на перс. языке.
18. Самарканди, Мутриби. Тазкират-уш-шуара / С предисловием и
комментариями Али Рафеи Аломарвдашти. – Тегеран: Центр публикации
письменного наследия, 1382. на перс. языке.
19. Шамсиддинова Назира Раимовна. Антология “Шоми гарибон” Нарайина
Лачхми Шафика и его литературная ценность. (Дисс. на соискание звания
канд. фил. наук). –Душанбе, 2019. -159 с.
20. Шафик, Лачхми Нарайин. Шоми гарибон / Стараниями Мухаммада
Акбаруддина Сиддики. – Карачи, 1977. -378с. на перс. языке.
412
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
413
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
NOTLAR
…………………………………………………..
…………………………………………………..
…………………………………………………..
414
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
NOTLAR
…………………………………………………..
…………………………………………………..
…………………………………………………..
415
*
*
*
*
*
4. Uluslararası Akdeniz Sempozyumu, 22 – 24 Ekim 2020, Mersin / Türkiye
4. International Mediterranean Symposium, 22 - 24 October 2020, Mersin / Turkey
NOTLAR
…………………………………………………..
…………………………………………………..
…………………………………………………..
416
*
*
*
*
*