K İ TÂ B İ Y AT / B O O K R E V I E W S
As a final point, Başaran suggests that with the structural and functional
changes made to the Imperial Council, ”oligarchic” rule replaced the absolutist
authority of the Sultan. The principal theme of modernity and transition
could have been supported by the author’s own views about the concept of the
politicization of Islam, which in the opinion of Virginia Aksan, had begun as
early as Selim’s reign. Other than the incorporation of inspection registers and
their evaluation through correspondence analysis technique, the author has kept
the manuscript very similar to her original dissertation. That said, Başaran’s is an
important contribution to studies focusing on the later part of the eighteenth
century, especially in terms of putting into perspective the social reforms of a ruler
that is much more documented for his military reforms.
Leyla Kayhan Elbirlik
Cem Behar,
Bir Mahallenin Doğumu ve Ölümü (1494-2008): Osmanlı İstanbulu’nda
Kasap İlyas Mahallesi,
İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2014, 321 pp., ISBN 978-975-0829-41-3
Cem Behar’ın 2014 yılında Yapı Kredi Yayınlarından çıkan kitabı “Bir
Mahallenin Doğumu ve Ölümü: Osmanlı İstanbul’unda Kasap İlyas Mahallesi
(1494-2008)” daha önce İngilizce olarak “A Neighborhood in Ottoman Istanbul –
Fruit Vendors and Civil Servants in the Kasap İlyas Mahalle” başlığıyla 2003 yılında
yayımlanmıştı.1 Ancak araştırmacı, kitabın Türkçe baskısı için eserin tamamını
yeniden ele aldığını, kitabı adeta baştan yazdığını önsözünde belirtirken, aynı
zamanda 2008 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin aldığı karar ile
tüzel kişiliği ortadan kalkan Kasap İlyas mahallesinin ölümünü de Türkçe baskıda
ilan ediyor. Bu bağlamda Yapı Kredi Yayınları tarafından basılan bu kitap sadece
Osmanlı başkentini ele almakla kalmıyor, bir megakent haline gelen günümüz
1 Cem Behar, A Neighborhood in Ottoman Istanbul Fruit Vendors and Civil Servants in the Kasap
İlyas Neighborhood (Albany: State University of New York Press), 2003.
437
OSMANLI ARAŞTIRMALARI
İstanbul’unun sosyal, ekonomik, demografik ve idari dönüşümüne de ışık tutuyor
ve mahalle kavramının yok oluş sürecini betimliyor.
Cem Behar, 2008 öncesinde İstanbul’un Eminönü ilçesine bağlı bir yerleşim
birimi olan Kasap İlyas mahallesinin 15. yüzyıldaki kuruluşundan itibaren geçirmiş olduğu dönüşümleri mikro ölçekte analiz ediyor. Yapmış olduğu son derece
titiz ve detaylı çalışma ile mahallenin gerçekçi bir portresini çizmeyi başarırken
Behar, İstanbul’un kentsel, yerel, demografik, sosyal ve ekonomik tarihine de ışık
tutuyor. Bir başka deyişle, elindeki özgün arşiv kaynakları sayesinde Cem Behar,
kente dair kalıplaşmış fikirlerin ve inanışların ötesine geçerek, yere dair özgün bir
söz üretiyor. Yazarın önsözünde vurgulamış olduğu gibi, bu araştırmanın ortaya çıkışında, Behar’ın Beyazıt’da bir sahafta karşısına çıkan ve şimdiye kadar bir
benzeri bulunamamış olan 17. ve 18. yüzyıllarda Kasap İlyas Camii imamları, 19.
yüzyılın ikinci yarısından itibaren ise mahalle muhtarları tarafından tutulan defter
ve belgelerin rolü büyük. Araştırmacının büyük bir titizlikle incelemiş olduğu üç
adet defter ve bir takım tasnifsiz belgeler, Kasap İlyas mahallesine dair, son derece
özgün ve detaylı bilgiler içeriyor. Behar bu el yazması belgeleri Osmanlıca asıllarından çevirmek ve içlerinde yer alan datayı analiz etmek suretiyle, mahalleye dair
gerçekçi ve canlı bir portre çiziyor. Araştırmacı ayrıca mahalleye ait Osmanlı tahrir
defterlerini, vakfiyeleri, İstanbul Şer’iye Sicilleri arşivinden 1782-1924 yılları arasındaki Davud Paşa Mahkemesi kayıtlarını, 19. ve 20. yüzyıllara ait İstanbul haritalarını ve 1885 ve 1907 Osmanlı nüfus sayımlarına (Tahrir-i Nüfus) dair verileri
de tarayarak, elindeki bilgileri gerçekçi bir bağlama oturtmayı başarıyor. Behar’ın
ulaşmış olduğu özgün belgelerin içerikleri ise dört ana başlık altında toplanıyor:
1. Mahalle muhtarı tarafından kaydedilen nikah akitleri.
2. 1660-1850 yılları arasında tutulan mahalli vakıflar listesi.
3. 1864-1907 yılları arasında tutulmuş mahalleye giriş, çıkış,
doğum ve ölümlerin kaydı.
4. 1885 yılına ait vakıf gayrimenkulleri, sahip ve kiracıları listesi.
Behar’ın Osmanlı döneminde nüfus, aile, evlilik, hanehalkı ve doğurganlık
alanında yapmış olduğu daha önceki çalışmaları2 Kasap İlyas mahallesine dair ve2 Cem Behar, Osmanlı İmparatorluğu’nun ve Türkiye’nin Nüfusu (Ankara: T.C. Başbakanlık Devlet
İstatistik Enstitüsü, 1996); Alan Duben and Cem Behar, Istanbul Households: Marriage, Family,
and Fertility, 1880-1940 (Cambridge and New York: Cambridge University Press, 1991); Cem
Behar, “The 1300 (a.h.) and 1322 (a.h.) Tahrirs as Sources for Ottoman Historical Demography,” Bogaziçi University Research Papers 85/03; Cem Behar, “Nuptiality and Marriage Patterns
438
K İ TÂ B İ Y AT / B O O K R E V I E W S
rilerden anlamlı bir sentez elde etmesine ve yapmış olduğu analizleri karşılaştırmalı
olarak okuyucuya sunmasına imkân sunuyor. Bir başka deyişle bu eser, yazarın
ulaşmış olduğu özgün belgeleri okuyucuya ulaştırmakla kalmayıp, bu bilgilerin
nasıl analiz edileceği ve bu datadan nasıl anlamlı bir sonuç çıkarılabileceğine dair
metodolojik bir rehber niteliği de taşıyor. Ayrıca, mikro tarih ve kent tarihi çalışmalarına ışık tutacak pek çok birincil kaynağı ve bu kaynakların nasıl kullanılacağına dair de önemli bilgiler içeriyor.
Şehir, semt ve mahalle kavramlarının irdelendiği “Giriş” bölümünde Behar, esere konu olan Kasap İlyas mahallesinin özelliklerini, elindeki kaynakları
ve araştırmasının sınırlarını ortaya koyuyor. Bu bölümde tartışılan “İslâmî Şehir
Paradigması” ise Max Weber’den bu yana Afrika’dan Orta Asya’ya uzanan bir coğrafyada bulunan İslâm kentlerini belirli bir kalıp altında ele alan görüşü sorguluyor.
Behar’ın mikro ölçekte yapmış olduğu bu kentsel çalışma, Oryantalist bir bakış
açısı ile durağan, zamansız ve geri kalmış olarak tanımlanan genel geçer “İslâmi
Şehir” anlayışını kırmayı başarıyor. Behar Osmanlı İstanbul’u için Kasap İlyas
mahallesi özelinde son derece değişken, heterojen ve kimlik ve sınıf çeşitliliği
barındıran bir kent modeli ortaya koyuyor ve şu önermeyi yapıyor: “Osmanlı
kentleri homojen, katı ve tecrit edilmiş küçük birimlerden müteşekkil şekilsiz
kümeler değildi. [...] Osmanlı veya Ortadoğu şehirleri bağlamında bütün özcü ve
indirgemeci yaklaşımlara karşı her kentin ve o kentin her bir parçasının tarihsel
tekilliğini savunmak gerek[ir].” (s. 32) İnanılanın aksine, Osmanlı mahallelerinin
hem fiziksel hem de sosyal olarak birbirlerinden farklı ve değişken olduklarının
altını çizen yazar, bu önermesini Kasap İlyas mahallesine ait evlilik, doğum, ölüm,
nikah, mahalleye giriş-çıkış ve göç verileri ile destekliyor.
Kasap İlyas mahallesinin yerel kimliğinin incelendiği 1. bölümde mahallenin
kuruluş hikayesi, 15. ve 16. yüzyıllara dair yerel tarihi, söylenceleri kadar, topografik ve mimari özelliklerine de değiniliyor. Mahallenin sur içindeki konumunun,
coğrafi yapısının, değişken sınırlarının, nirengi noktalarını oluşturan köprü, cami,
in Istanbul (1883-1940),” Bogaziçi University Research Papers 85/04; Cem Behar, “Some Data on
Polygyny in Istanbul (1885-1926),” Bogaziçi University Research Papers 86/08; Cem Behar, “La
mesure de la fecondité chez les premiers demographes,” Annales de demographie historique (1985):
172-196; Cem Behar, “Malthus and the Development of Demographic Analysis,” Population
Studies XLI/2 (July 1987): 269-281; Cem Behar, “Evidence on Fertility Decline in Istanbul (18851940),” Bogaziçi University Research Papers 87/07; Cem Behar, “An Estimate of Adult Mortality
in Istanbul in the Second Half of the Nineteenth Century,” Bogaziçi University Research Papers
1990/12; Cem Behar, “Le poids demographique de la Turquie,” in La Turquie au seuil de I’Europe,
eds. Paul Dumont & Francois Georgeon (Paris: l’Harmattan, 1991), s. 15-23.
439
OSMANLI ARAŞTIRMALARI
hamam gibi mimari öğelerin, mahallede yer alan mesken ve tarım alanlarının, ana
cadde, sokak ve çıkmazların ele alındığı bu bölümde, mahalleye kimliğini veren
fiziksel ve sosyal şartların yarattığı yerel aidiyet tartışılıyor. Mahalle sakinlerinin
demografik yapısına, mahallenin kamusal yaşamına ve kamusal alanlarının kısıtlılığına dair de önemli bilgiler içeren bu bölümün en vurucu yanı ise, klasik Osmanlı mahallesi olarak formüle edilen imgenin 16. ve 17. yüzyıllarda bir karşılığı
bulunmadığını ortaya koyuyor olması. Behar’ın sözleri ile:
“Arnavut kaldırımlı sokakların iki yanına düzenli olarak bitişik nizamda dizilmiş
iki ya da üç katlı, çıkmalı, cumbalı, geniş saçaklı, pencereleri kafesli ahşap evlerin
oluşturduğu klasik mahalle imajı aslında onsekizinci ve ondokuzuncu yüzyıllarda ortaya çıkmıştır, daha önce değil. Bu mahalle görüntüsünü onlatıncı yüzyıla
temşil edecek şekilde geriye götürmenin imkanı yoktur.” (s. )
Elbette 19. yüzyıla ait bu görece düzenli sokak imgesinin ortaya çıkmasında
İstanbul’un defalarca kabuk değiştirmesine neden olan ve Kasap İlyas mahallesini
de etkileyen irili ufaklı pek çok yangının rolü de yadsınamaz. 19. yüzyıl İstanbul yangınlarının kent ölçeğinde yapmış oldukları etkileri kitabında ele Zeynep
Çelik’e3 benzer bir şekilde, Behar 1660 ihrak-ı kebir (büyük yangın), 1782 harik-i
ekber (en büyük yangın) gibi büyük İstanbul yangınlarının ve tespit edebildiği
yerel yangınların etkilerini mahalle ölçeğinde ele alıyor.
Kitabın 2. bölümü ise mahallenin idari yönetimini ve yerel iktidar mekanizmalarını irdeliyor. Premodern Osmanlı mahallesinde imamın rol ve yetkilerini
örnekleyen bir vaka olarak, İmam Aziz Mahmud Efendi’ye ait detaylı defter kayıtları bu imamın yerel iktidarını nasıl ve ne şekilde kullandığını, hangi şartlarda
yetkilerini aştığını ve kendi menfaati için kullandığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu bölümde ele alınan bir başka konu ise Tanzimat sonrasında sekülerleşen
ve bürokratikleşen Osmanlı idari sisteminde, yerel yönetimin mahalle imamından
muhtara devredilmesi. Bu dönem hem imparatorluğun geçirdiği dönüşümü hem
de modernleşme çabalarını örneklemesi açısından son derece önemli. Behar’ın çalışması yerel iktidarın imamdan muhtara geçişinin–sanılanın aksine–bir kırılma ve
yetki çatışması yaratmadığını, Kasap İlyas Mahallesi özelinde barışçıl ve pürüzsüz
bir şekilde gerçekleştiğini gösteriyor. Bu anlamda, geç Osmanlı idari ve askeri reformlarını bir kırılma ve çatışma alanı olarak ele alan modernleşme paradigmasına
dair de alternatif bir bakış açısı sunuluyor.
3 Zeynep Çelik, The Remaking of Istanbul: Portrait of an Ottoman City in the Nineteenth Century
(Berkeley: University of California Press, 1993).
440
K İ TÂ B İ Y AT / B O O K R E V I E W S
Kitapta ele alınan bir diğer önemli konu ise göç. Günümüz İstanbulu’nun
belki de en önemli sosyolojik olaylarından birisi olan kitlesel ve zincirleme göçün
nüvelerinin Osmanlı döneminde atıldığını bu kitapta net bir şekilde görüyoruz.
Behar’ın elindeki belgeler, mahalleye dair son derece detaylı ve özgün demografik bilgilere ulaşmamıza olanak sağlıyor ve Kasap İlyas mahallesinin 18. yüzyıldan itibaren belirli bir göçmen kitlesine ev sahipliği yaptığı anlaşılıyor. Osmanlı
İmparatorluğu’nun Mamuretü’l-Aziz vilayetine bağlı olan Arapgir kasabası ve çevresinden İstanbul’a pek çok göçmenin gelmiş olduğu ve bu kişilerin bir kısmının
Kasap İlyas mahallesinin belli bölgelerinde kümelendikleri görülüyor. Behar bu
kişilerin şehre takribi geliş tarihlerini, evliliklerini, aile yapılarını, yasal ikamet belgelerini elde edişlerini incelemek suretiyle Osmanlı’da kırsaldan kente “zincirleme
göç” sürecinin ayrıntılı bir haritasını ortaya koyuyor. Göçmenlerin sadece kırsaldan kente gelişleri değil, dayanışma pratikleri, kente entegrasyon mekanizmaları
ve resmi olarak şehir sakini haline gelme süreçleri de bu çalışmada inceleniyor.
Mahallenin Ispanakçı Viranesi adıyla bilinen bölgesinde yoğunlaşan ve pek çoğu
manav küfeciliği ile uğraşan Arapgirli göçmenlerin demografik yapısı, mesleki örgütlenmeleri, sosyoekonomik profilleri ve kent içindeki hareketleri 1885 ve 1907
nüfus sayımları ile 1885-1895 arasında mahalle muhtarı tarafından tutulan göç
kayıtları sayesinde detaylı olarak ortaya konurken, göçmenler arasındaki himaye,
patronaj ve dayanışma ağları da irdeleniyor.
Kitabın 4. ve son bölümü ise ‘“İmparatorluğun Sonu” Ondokuzuncu Yüzyıl
Sonlarında Bir İstanbul mahallesinin Portresi’ adını taşıyor ve 19. yüzyıl sonu ve
20. yüzyıl başında mahallenin detaylı bir tasviri yapılıyor. Aileler, haneler, hanehalkları ve nikahlar üzerine yapılan çalışmalar mahallenin demografik yapısını
ortaya koyarken; sokaklar, evler, depolar ve dükkanların incelendiği bölüm Kasap
İlyas mahallesinin fiziksel portresini çiziyor. Böylece Osmanlı geç döneminde bir
İstanbul mahallesinin sosyal, ekonomik ve kentsel yapısını irdeleyen bu bölüm,
Cumhuriyet sonrası ortaya çıkan idari, sosyal ve fiziksel süreklilikler, değişimler
ve kırılmalara dair de ipuçları sunuyor. Bölüm, 1927-28 yıllarında İstanbul şehremaneti tarafından yapılan mahalle düzenlemesi ile geleneksel sınırları ve tanımı
değiştirilen Kasap İlyas mahallesinin tüzel kişiliğinin sona erdiği 2008 yılında
sona eriyor. Böylece mahalle kavramının ve aidiyetinin bir nostalji haline geldiği
günümüz İstanbul’unda mahallenin ölümünü de ilan ediyor.
Son derece titiz bir araştırmanın ürünü olan bu kitabın en büyük eksiği karşılaştırmalı bir analize imkan sağlayabilecek benzer çalışmaların mevcut olmaması.
Behar’ın şans eseri elde etmiş olduğu belgelerin bir benzeri, İstanbul içinde veya
441
OSMANLI ARAŞTIRMALARI
dışında, imparatorluğun herhangi bir mahallesi için şimdiye kadar gün yüzüne
çıkabilmiş değil. Yazarın da sıklıkla altını çizmiş olduğu gibi, çalışmada yapılan
önermelerin İstanbul’un geneline uyarlanması veya kentin bir başka semtiyle kıyaslanarak Kasap İlyas mahallesine özgü bir durum olup olmadığının tespit edilmesi –en azından şimdilik– mümkün görünmüyor. Eserin bir başka eksisi ise sıklıkla tekrara düşmesi. Bölümler kendi içlerinde tutarlı bir bütün oluşturup, gerekli
enformasyonu okuyucuya iletirken, kitabın tamamı okunduğunda aynı bilgilerin
farklı bağlamlarda ve farklı bölümlerde sıklıkla tekrar edildiği görülüyor. Ayrıca
mahallenin Cumhuriyet sonrası dönemine biraz daha detaylı değinilmesinin, son
dönemde elde edilen demografik veriler ışığında mahallenin Cumhuriyet döneminde geçirdiği değişim ve dönüşümün altının çizilmesinin “mahallenin doğumu
ve ölümü” temasını güçlendireceği inancındayım.
Sonuç olarak Cem Behar yapmış olduğu dikkatli araştırma ve farklı kaynaklardan beslenen özenli çalışması ile Osmanlı döneminde bir İstanbul mahallesinin
sosyal ve demografik yapısını gerçekçi bir şekilde resmetmeyi başarıyor. Kentin
bu en ufak idari biriminin sosyal, ekonomik, demografik ve politik analizi, farklı
yüzyıllarda mahallenin geçirmiş olduğu fazları net bir şekilde ortaya koyuyor. Mahallenin bu realist portresi özellikle modern öncesi döneme dair yerleşmiş klişe
imgeleri ve İslâm kenti paradigmasını yapı çözümüne uğratıyor. Tanzimat dönemi
Osmanlı modernleşmesinin ve değişmekte olan yerel yönetim modelinin mahalle ölçeğinde nasıl hayata geçtiğinin, kişi, kurum ve kuruluşları nasıl doğrudan
etkilediğini de son derece net bir şekilde ortaya koyuyor. Böylece anakronistik
“Osmanlı modernleşmesi” paradigmasını da mikro ölçekte yeniden kurgulamaya
imkan tanıyor. Osmanlı kent tarihi çalışmalarının pek çoğu sınırlı kaynaklar ve
makro ölçekteki yaklaşımlar nedeniyle kente daha geniş bir pencereden bakmakta
ve genellemeler üzerinden önermelerde bulunmaktadır. Bu bağlamda, Behar’ın
Osmanlı başkentinin tek bir mahallesine odaklandığı ve yeri geldiğinde tek bir
kamu görevlisini mercek altına aldığı çalışması, kent üzerine son derece özgün bir
söz üretmesi, genellemelere karşı tikel ve özgün bir tarihi ve kentsel durum ortaya
koyması bakımından da literatürde ayrıcalıklı bir yer ediniyor.
Nilay Özlü
442