SAVAŞ TARİHİ
(OLAYLAR, OLGULAR, YORUMLAR)
EDİTÖR
Dr. Erdal KORKMAZ
Dr. Sadık Emre KARAKUŞ
BÖLÜM YAZARLARI
Dr.Başak KUZAKÇI
Prof. Dr. Birsel KÜÇÜKSİPAHİOĞLU
Dr.İbrahim GÜNEŞ
Dr.Evren GÖKÇE
Doç.Dr.Tahir ŞAHBAZOV
Dr. Sadık Emre KARAKUŞ
Prof.Dr.Sevinç ALİYEVA
Doktorant Hakkı ÖZ
Dr. Abdullah Cüneyt KÜSMEZ
Doç. Dr. Davud KAPUCU
Dr. Nazire DOĞAN
Dr. Tarık SARIOĞLU
Dr.Erhan VATANSEVER
Dr. Tunay ŞENDAL
Dr. Hazel BEKTAŞ
Prof. Dr. Necdet AYSAL
Uzm. Mustafa Caner AYGÜN
Dr. Lütfi ARSLAN
Prof. Dr. Nurhan AYDIN
Doktorant Kübranur Öztürk DERİCİ
Doç. Dr. Erol EVCİN
Prof. Dr. Bülent ARI
Dr. Gürdal ÇETİNKAYA
Dr. Sinan KIYANÇ
Dr. Erdal KORKMAZ
Dr. Pasha GULUZADE
SAVAŞ TARİHİ
(OLAYLAR, OLGULAR, YORUMLAR)
EDİTÖR
Dr. Erdal KORKMAZ
Dr. Sadık Emre KARAKUŞ
ISBN: 978-625-6905-91-7
Paradigma Akademi Yayınları
Sertifika No: 69606
Paradigma Akademi Basın Yayın Dağıtım
Fetvane Sokak No: 29/A
ÇANAKKALE
e-mail: fahrigoker@gmail.com
Yayın Sorumlusu
Nevin SUR
Tasarım&Kapak
Himmet AKSOY
Matbaa
Meydan Baskı Fotokopi
Sertifika No: 70835
Kitaptaki bilgilerin her türlü sorumluluğu yazarlarına aittir.
Bu Kitap T.C. Kültür Bakanlığından alınan bandrol ve
ISBN ile satılmaktadır. Bandrolsüz kitap almayınız.
Temmuz 2023
Paradigma Akademi
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılına armağandır…
iii
ÖNSÖZ
Savaş (Harp), en genel tanım cümlesi olarak uluslararası
sistemde şiddet kullanma ya da silahlı kuvvet kullanma kapasitesine
sahip devletler ve/veya devlet dışı siyasal aktörler arasında
gerçekleşen, büyük ölçekli fiziksel şiddet içeren çatışma ya da
çarpışma olarak tanımlanmaktadır. Çok çeşitli de olsa tahmin
edilebilir sebeplere dayanan herhangi bir savaşın sonuçlarını ve
yaratacağı tüm etkiyi önceden kestirebilmek ise çoğu zaman pek
mümkün görünmez. Zira savaş; kapsamı, niteliği ve bileşenleri
itibariyle sadece askerî sonuçlar doğurmakla kalmaz. Kısa, orta ya da
uzun vadeli olarak devlet, toplum ve coğrafyayı birçok yönüyle
etkileyerek olası binlerce senaryoyu da gündeme getirir. Bu nedenle
Savaş/Harp Tarihi ve Askerî Tarih araştırmaları, birçok bilimsel
disiplinin bir araya gelmesi gereken ender bilim alanlarından biridir.
Savaş konusundaki kavramsal tartışmalar, Yunan Tarihçi ve
General Tucidides’e kadar uzanmaktadır. Tucidides’in“Peleponez
Savaşları” kitabı, savaş ve savaşta strateji düşüncesinin temellerini
atmıştır. Savaşın sadece askerî bir mücadele olmadığını vurgulayan
Tucidides, savaşın aynı zamanda siyasi, ekonomik ve toplumsal bir
mücadele olduğunu belirterek bu alanlardaki etkilerine de değinir.
Çinli General Sun Tzu “Savaş Sanatı” adlı meşhur kitabında,
kuvvetlerin sevk ve idaresi üzerine düşüncelerini ortaya koyarken,
savaşın zekice bir planlama ve düşmanı kandırmak olduğunu belirtir.
Savaşın doğasını, askerî liderliği, ordu düzenini ve taktiklerini
anlatır. Sun Tzu’ya göre, bir savaşta galip gelmek için öncelikle
düşmanın zayıf noktalarını belirlemek ve stratejinizi buna göre
planlamak gerekmektedir. Bir diğer harp teorisyeni Machiavelli
“Askerlik Sanatı” adlı eserinde, askerî strateji, taktik ve liderlerin
askerî güçlerini nasıl yönetmeleri gerektiği konusunu ele alır.
Eserine, liderlerin savaşın başlangıcından önce savaşa nasıl
hazırlanmaları gerektiğini anlatarak başlar. Machiavelli’ye göre
savaşın özü, düşmanı yıkma veya kontrol etme ihtiyacından
kaynaklanır. Savaşın nedenleri arasında toprak, para, itibar, din,
ideoloji ve güç mücadelesi yer alır. Bir başka harp teorisyeni olan
Carl von Clausewitz ise “Savaş Üzerine” adlı çalışmasında savaşın
v
doğası, amacı, stratejisi ve taktiği hakkında kapsamlı bir inceleme
sunar. Kitap savaşın politik, sosyal ve ekonomik faktörleriyle
etkileşimini ve savaşın sonuçlarına ilişkin teorileri inceler. Savaş
kavramını, düşmanlara istekleri şiddet kullanarak zorla kabul ettirme
eylemi olarak tanımlayan Clausewitz, savaşı ayrıca rasyonel ve
siyasal bir olgu ve siyasetin bir başka formda yürütülmesi olarak
açıklamıştır.
Bütün bu tanımlama ve açıklamalar ekseninde bakıldığında
savaş kavramının; siyasi, askerî, hukuki, dinî, ekonomik, sosyal,
edebî, kültürel, psikolojik vb. olmak üzere birçok etki ve yönünün
olduğu görülmektedir. Bu çerçevede, savaşların çok yönlü ve
spesifik etkilerinin birinci el kaynaklara dayalı olarak işlenmesi bu
çalışmanın ana hedefini oluşturmuştur. Ayrıca “Savaş Tarihi” adlı
kitap çalışması ile çeşitli disiplinlerin harp kavramına bakışı ve
harbin insan faktörü üzerindeki etkilerini ortaya koymak
amaçlanmıştır.
Savaş Tarihi’ni konu alan farklı çalışmaları içerisinde
barındıran bu eser, yirmi dört başlıktan oluşmuştur. Her araştırmacı
tarafından yazılmış olan bir bölüm, farklı bir konu ve süreci ele
alarak ortaya koymuştur. Kronolojik olarak geçmişten günümüze
doğru bir seyrin takip edildiği çalışmada savaş tarihinde önem
atfedilen muhtelif konular işlenmiştir.
Kitabın içerisinde yer alan bölümlerin yazarları kendi
bölümleri ile ilgili her türlü içerikten şahsen sorumludur. Bu
kapsamda yazarlar, üçüncü kişilerle yaşanabilecek etik ve telif
hakları gibi sorunların tamamen kendi sorumluluğunda konular
olduğunu kabul ederler. Bu doğrultuda, kitabın yazarlarına, değerli
okuyuculara, akademisyenlere, kitabın yayınlanma aşamasında
bizden emek ve desteklerini esirgemeyen Paradigma Akademi
Yayıncılık çalışanlarına teşekkür ederiz.
Erdal KORKMAZ
Sadık Emre KARAKUŞ
Ankara 2023
vi
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ........................................................................................................ v
İÇİNDEKİLER ......................................................................................... vii
AVRUPA HUNLARI İLE ROMALILAR ARASINDAKİ
SAVAŞLAR: DÖNEMİN HARP KÜLTÜRÜNE DAİR BİR ANALİZ 1
Başak KUZAKÇI
HAÇLILARLA MÜCADELEDE TÜRKLERİN ROLÜ ..................... 31
Birsel KÜÇÜKSİPAHİOĞLU
YAKIN DOĞU’DA HÂKİMİYET MÜCADELESİ: İLHANLIMEMLÛK SAVAŞLARI (1260-1335) .................................................... 57
İbrahim GÜNEŞ
III. SELİM DÖNEMİNDE TERSANE-İ AMİRE ISLAHATLARI
KAPSAMINDA MAHZEN-İ SÜRB’DE (KURŞUNLU MAHZEN)
YAPILAN ONARIM VE KEŞİFLER .................................................... 97
Evren GÖKÇE
XIX. YÜZYILIN BAŞLARINDA RUSYA-İRAN SAVAŞLARI (18041813, 1826-1828): NEDEN VE SONUÇLAR ....................................... 133
Tahir ŞAHBAZOV
MORA VALİSİ İBRAHİM PAŞA’NIN KALEMİNDEN MODON,
KORON VE NAVARİN’İN İSYANCILARDAN ALINMASI........... 165
Sadık Emre KARAKUŞ
SAVAŞ TARİHÇİLİĞİ AÇISINDAN KAFKAS HARBİ (18491854/1864)................................................................................................ 199
Sevinç ALİYEVA
1897 OSMANLI-YUNAN SAVAŞI’NDA TESİSÂT-I ASKERİYE
FONU’NUN KULLANILMASI ............................................................ 233
Hakkı ÖZ
vii
II. MEŞRUTİYET SONRASI, HARP AKADEMİSİ KURMAY
EĞİTİMİNE AİT BİR DERS PROGRAMI (1909)............................. 253
Abdullah Cüneyt KÜSMEZ
BİRİNCİ DÜNYA HARBİ KAFKAS CEPHESİ’NDE SEKİZİNCİ
TAYYARE BÖLÜĞÜ ............................................................................ 279
Davud KAPUCU
İNGİLİZLERİN KUT’ÜL AMARE MUHASARASI ......................... 303
Nazire DOĞAN
ÇANAKKALE 18 MART DENİZ SAVAŞI’NIN “BALKANLAR
GAZETESİ”NDEKİ YANSIMALARI................................................. 329
Tarık SARIOĞLU - Erhan VATANSEVER
TÜRK İSTİKLAL HARBİ’NDE GEDİZ TAARRUZU ..................... 367
Tunay ŞENDAL
SAN-REMO'DAN SEVR'E TÜRK BASININDA SULH
TARTIŞMALARI .................................................................................. 383
Hazel BEKTAŞ
TÜRK İSTİKLAL HARBİ’NDE İNÖNÜ MUHAREBELERİ .......... 475
Necdet AYSAL
KÜTAHYA-ESKİŞEHİR MUHAREBELERİ’NDEN SAKARYA
MEYDAN MUHAREBESİNE 61’İNCİ TÜMEN KOMUTANLIĞI VE
TÜRK GERİ ÇEKİLME HAREKÂTI ................................................ 501
Erdal KORKMAZ - Mustafa Caner AYGÜN
YÜZÜNCÜ YILINDA BÜYÜK TAARRUZ VE BAŞKOMUTAN
MEYDAN MUHAREBESİ (26-30 AĞUSTOS 1922) ......................... 535
Lütfi ARSLAN
SAVAŞ TARİHİNDE ÖRNEK BİR KUMANDAN: NURETTİN
PAŞA’NIN TÜRK TARİHİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ ..................... 559
Nurhan AYDIN - Kübranur Öztürk DERİCİ
viii
KUVÂ-YI TE’DİBİYYE VE TA’KİBİYYE KUMANDANI ŞEVKET
TURGUD BEY’İN ZAVİYESİNDEN BATI KARADENİZ
BÖLGESİNDE MİLLÎ MÜCADELE .................................................. 579
Erol EVCİN
EDEBİYATIMIZA YANSIYAN BOYUTLARI İLE ÇUKUROVA
ÇEVRESİNDE ERMENİLER VE ERMENİ OLAYLARI ................ 635
Bülent ARI
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA TÜRKİYE’NİN DENGE
POLİTİKASI .......................................................................................... 673
Gürdal ÇETİNKAYA
PSİKOLOJİK HARP KAPSAMINDA ABD’NİN TÜRKİYE’YE
UYGULADIĞI YAPTIRIMLAR VE ETKİLERİ .............................. 685
Sinan KIYANÇ
TÜRKİYE-SURİYE SAVAŞINA GİDEN YOLDA BİR DÖNÜM
NOKTASI: ADANA MUTABAKATI .................................................. 715
Erdal KORKMAZ
SAVAŞ TARİHÇİLİĞİNİN İDEOLOJİK BOYUTU ......................... 741
Pasha GULUZADE
ix
TÜRK İSTİKLAL HARBİ’NDE GEDİZ TAARRUZU
Tunay ŞENDAL
Giriş
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 23 Nisan 1920 tarihinde
Ankara’da açılmasıyla İstanbul Hükümeti’nden ayrı, yeni ve ulusal
bir karar mercii vücut bularak milli mücadelenin siyasi cephesi tek
bir çatı altında örgütlenmiştir. Bu adımla birlikte bölgesel direniş
cemiyetleri, TBMM’ye bağlanmış ve milli mücadele merkezi bir
harekete dönüşmüştür. Aynı zamanda bu dönemlerde siyasal
merkezileşmenin askeri cepheye de nüfuz ederekKuvâ-yi Milliye
direniş birliklerinin düzenli orduya dönüştürülmesi fikri gündem
olmuştur. Zira Sivas Kongresi’nde alınan kararla birlikteAli Fuat
(Cebesoy), Batı Anadolu Umum Kuvâ-yi Milliye Komutanlığına
atanmış ve fikrin zemini, tartışmalar öncesinde oluşturulmuştur.1
Tartışmalar devam ederken 2 Mayıs 1920 tarihinde “İcra
Vekillerinin Suret-i İntihabına Dair Kanun”un kabul edilmesiyle bu
doğrultudaki en önemli adımlardan biri atılmış vemezkûr kanunla,
askeri işlerin düzene koyularaktek elden yürütmesi babında; Milli
Müdafaa Vekâleti ve Erkan-ı Harbiye-i Umumiye’nin kurulması
kararlaştırılmıştır.2 Milli Savunma Bakanlığı görevine Fevzi
(Çakmak) Paşa getirilirken Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna ise
Doktor, Ankara Üniversitesi, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü, e-posta:
tunaysendal@gmail.com, (Orcid: 0000-0003-2227-6692).
1 Şerafettin Turan, Türk Devrim Tarihi, ikinci kitap, Bilgi Yayınevi, Ankara 2009, s. 225;
Atatürk, Nutuk, Yayına Hazırlayan Zeynep Korkmaz, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları,
Ankara 2004, s.101; Elçin Yılmaz, “İngiliz Basınında Millî Mücadelenin Hazırlık Aşaması
ve Mustafa Kemal Algısı (1919-1920)”, Belgi Dergisi, C.2, s.20, Pamukkale Üniversitesi
Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayını, Yaz 2020/II,
s.2265-2291.
2 Türkiye Büyük Millet Meclisi, Zabıt Ceridesi (TBMMZC), Devre (D).1, cilt (c).1, TBMM
Matbaası, Ankara 1981, s. 185-186
367
Savaş Tarihi
İsmet (İnönü) Bey atanmıştır.3 16 Mayıs 1920 tarihinde KuvâyiMilliye’nin iaşe ve iane ihtiyaçlarının kendilerincekarşılanması
hususunda bazı suiistimallerin de önüne geçebilmek adınaKuvâ-yi
Milliye kuvvetlerinin yiyecek ve cephane ihtiyaçlarının Milli
Müdafaa Vekâleti tarafından karşılanması kararlaştırılmıştır.4
Dolayısıyla Kuvâ-yi Milliye kuvvetlerininbaşına buyruk hareket
etmesi engellenerek merkeze bağlanması adına da ilk ciddi adım
atılmıştır.
Bu gelişmeler yaşanırken ülke, hem içerde hem de dışarda
olmak üzere iki farklı cephede savaş vermiştir. İç cepheyi patlak
veren isyan hareketlerioluştururken dış cephe ise işgalci emperyalist
devletlere karşı verilen mücadeleden mütevellit olmuştur. Batıda
Yunan işgal kuvvetleriyle Güneyde ise Fransız işgal
kuvvetleriyleverilen savaş devam ederken Doğudaki durum ise henüz
tam bir belirginlik kazanamamıştır. Bir taraftan TBMM otoritesini
tanımayıp meclis iradesine karşı çıkan isyanlarla mücadele, bir diğer
tarafta cephede süren savaşlar minvalinde ivedilikle düzenli ordunun
kurulmasını şart koşmuştur.Bu doğrultuda çalışmalar hız kazanırken
Adapazarı, Düzce, Bolu, Yenihan ve Zile’de iç isyanlar patlak
vermiştir.5
1. Taarruz Öncesi Durum
22 Haziran 1920 tarihinde Yunan kuvvetleriiç isyanlarla
mücadele
veren
TBMM
Hükümeti’ne
karşı,
Milne
Hattı’ndanharekete geçereküç fırka ile iki koldan Akhisar-Soma
yönünden, iki fırka ile Salihli yönünden, bir fırka ile ise Aydın
istikametinden taarruza kalkmıştır. Yunan taarruzu sürerken düzenli
orduya geçiş aşamasındaönemli bir adım daha atılarak25 Haziran
1920 tarihinde cephe komutanlıklarında yeni bir düzenleme yapılmış
ve “Batı Anadolu Umum Kuvâ-yi Milliye Komutanlığı” ismi “Batı
Cephesi Komutanlığı” şeklinde değiştirilmiştir. Değişiklik
doğrultusunda Bursa-Nazilli arasında kalan cephe, yeniden Ali Fuat
İsmet İnönü, Hatıralar, Bilgi Yayınevi, Ankara 2006, s. 185
Mecliste konuyla ilgili yapılan konuşmalar için bkz., TBMMZC, D.1, c.1, s. 237-238.
5 İnönü, a.g.e., s. 190, 191, 195.
3
4
368
Tunay Şendal
Paşa’nın komutasına bırakılmış ve bu cephede yer alan Kuvâ-yi
Milliye kuvvetlerinin başındakiisim Çerkez Ethem Bey, Batı
Anadolu Umum Kuva-yı Seyyare6 Komutanı olarak atanarak Batı
Cephesi Komutanlığı’na bağlanmıştır. Dolayısıyla bölgedeki tüm
askeri faaliyetler, Batı Cephesi Komutanlığı vasıtasıyladoğrudan
Meclise bağlanmıştır.7 Ancak yeni oluşturulan bu ordunun Yunan
taarruzuna karşı başarı elde edebilmesi, uzak bir ihtimalden teşkil
olmuştur. Keza Yunan işgal birlikleri, gerek sayıca gerekse silah ve
cephane gibi askeri teçhizat açısından da üstün bir konuma sahipken
Kuva-yı Seyyare kuvvetleri ise düzenli bir ordu karşısında mutlak bir
galibiyet elde edebilecek donanıma sahip olmamıştır. Keza bu tablo
sonucunda 30 Haziran 1920 tarihinde Balıkesir, 2 Temmuz 1920
tarihinde ise Bursa kaybedilmiştir.
Yunan işgal kuvvetlerince kalkışılan taarruz girişiminin
kolaycabaşarıya ulaşması, bu girişimin ardındancephede tezahür
eden kaotik durum veBursa gibi önemli bir şehrin Yunan işgal
kuvvetlerinin eline geçmesi; orduya ve komutanlara dair yöneltilen
tenkitlerin de yükselmesine zemin oluşturmuştur. Mustafa Kemal
Paşa, TBMM’de 3 ve 8 Temmuz tarihlerinde görüşülen gizli ve açık
oturumlarda bir takım izahatlargetirirken iç isyanlarınordunun bir
kısmını cepheye sevk etmede engel teşkil ettiğini, bu durumun da
Yunan kuvvetlerine fırsat yarattığını, isyanların bastırılmasının
ardından düşmankuvvetlerinin muhakkak mağlup edileceğini;
Bursa’nın kaybedilmesininmübalağa tabi tutulmaması gerektiğini,
daha fazla bölgenin kaybedilmesinde bile sağlam bir imanla ülkeyi
muhafaza etmeyi sürdüreceklerini belirtmiş ancak TBMM’deki
tansiyon düşmemiştir. TBMM’nin 12 Temmuz tarihli toplantısında
Konya mebusu Refik Bey ve arkadaşları tarafından hazırlanan ve
“Müdafai Milliye teşkilatının takviyesi hususunda alınacak tedabir”
başlığını taşıyan dört maddeden mütevellit bir takrir
sunulurkentakririn ilk maddesi, ordu teşkilatında bir değişikliğe
Kurtuluş Savaşı yıllarında Çerkez Ethem önderliğinde gönüllü vatansever Çerkez ve
Abhaz birliklerinden kurulan Kuvâ-yi Milliye'nin bir koludur.
7 Ayfer Özçelik,"Gediz Taarruzu", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı:7, Yıl: 1991,
s.582.
6
369
Savaş Tarihi
gidilerekgerilla taktiğininyürütülmesini öngörmüşMustafa Kemal
Paşa ise bu takrire; Müdafai Milliye teşkilatınınordu demek
olduğunu, teşkilatlanma çerçevesince orduda bir sorun
bulunmadığını, mezkûr durumun nedenlerini ordu teşkilatından
ziyadeyerlerde aranması gerektiğini vurgulamıştır. TBMM’deki
tartışmalar, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye ve Dâhiliye Nezareti
hakkındagensoru önergelerinin verilmesiyle devam ederkenMustafa
Kemal Paşa’nınyatıştırıcı tutumu sayesinde gergin ortam az da olsa
yumuşamıştır.Bunlar yaşanırken taarruzunu sürdürenYunan işgal
kuvvetleri, 29 Ağustos günü Uşak’ı ele geçirmiştir.
Yunan işgal kuvvetlerinin bu genel taarruz durumu, oluşum
aşamasındaki düzenli ordu kuvvetleri ve Kuvâ-yi Milliye birliklerini
oldukça yıpratırkenEskişehir’e kadar geri çekilmelerine neden
olmuştur. Bu durum, Türk kuvvetlerinin henüz hazır olmadığı
görüntüsünü sergilerken bazı Kuvâ-yi Milliye komutanlarının keyfi
uygulamaları da halkınşikâyetlerine zemin yaratmış dolayısıyla
ivedilikle düzenli orduya geçiş zaruriyeti doğmuştur. Ancak TBMM
içerisinde düzenli orduya geçiş ile ilgili mutlak bir mutabık durum
oluşmamış düzenli ordudan ziyade milis teşkilatı kurulması
düşüncesi dillendirilmiştir. Milis teşkilat düşüncesini dillendiren
isimlerden biri de Kütahya civarındaki kuvvetlere sahip olanEthem
Bey ile ağabeyi Reşit Bey olmuştur. Mustafa Kemal Paşa ve
Genelkurmay Başkanı İsmet Bey, düzenli ordu karşıtı görüşleri
bertaraf etmek adına orduyu hızlıca teşkilatlandırma ve Kuvâ-yi
Milliye birliklerinidüzenli ordu emri altına alma girişimlerinde
bulunurkenBatı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa,13 Ekim 1920
tarihinde Gediz’deki Yunan kuvvetlerine taarruz etme teklifinde
bulunmuştur.8 İzmir Körfezinden denize dökülerek Gediz Nehri’nin
kaynaklarından beslenenbir derenin geçtiği ve Şaphane Dağı’nın
Doğu eteklerinde bulunan küçük bir kasaba olan Gediz; Kütahya,
Uşak ve Simav’a bağlanan ve Batı Anadolu’ya açılan önemli bir
güzergâhın üzerindeydi.Yunan işgal kuvvetleri, Uşak’ı işgal ettikten
XX. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa’nın Haberleşme Kayıt Defteri, c.IV, Haz. Çiğdem
Aslan-Mustafa Toker, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü (TİTE) Yayınları, Ankara, 2013, Belge
No: 848, s. 1880-1881.
8
370
Tunay Şendal
sonraKuzey bölgesini de muhafaza etmek adınaGediz’i de işgal
altına alarak 13. Yunan Fırkası ile elinde tutmuştur.9
Ali Fuat Paşa'nın taarruz önerisinin çıkış noktası da buradan
kaynaklanmıştır. Keza Ali Fuat Paşa'ya göre 13. Yunan Fırkası’nın
elinde tuttuğu Gediz, düşmanın zayıf noktasını teşkil etmekte ve
buraya düzenlenecek ani bir taarruz girişimi düşman adına moral
açısından da yıkıcı bir darbe mahiyetine sahip olacaktır. Ali Fuat
Paşa’nın nazarında13. Yunan Fırkası, çok güçlü bir askeri birlik
sayılmadığı gibi son günlerde Yunan ordusu içerisinde firari
veisyankâr askerlerin çıkardığı disiplin sorunları gündem yaratmıştır.
Yunan ordusu içerisindeki bu kaotik durumdan faydalanmak
görüşünde olan Ali Fuat Paşa, Gediz’i elinde bulunduran13. Yunan
Fırkası’na karşı düzenlenecek taarruzun zaferle sonuçlanacağını
düşünmüştür.
Gediz Taarruzu’nda ısrarcı olan ismin Ali Fuat Paşa olduğuna
dair genel bir kanı olsa da Mustafa Kemal Paşa, kendi kaleme almış
olduğu Nutuk'ta esasında taarruz teklifinin Ethem ve Tevfik Bey’in
telkinleriyle yapıldığı ihtimalinden de bahsetmiştir. Ayrıca Batı
Cephesinde yer alan merkezi Kütahya merkezli 61. Fırka’nın
kumandanı Yarbay İzzettin (Çalışlar) Bey de benzer şekilde Gediz
Taarruz teklifinin Ethem Bey'den geldiğini ifade etmiştir.10 Keza
Ethem Bey tarafından 7 Ekim 1920 tarihinde Ali Fuat Paşa’ya
gönderilen bir telgrafta Gediz’deki Yunan 13. Fırkası’na taarruz etme
teklifi yer almıştır. Ethem Bey’in görüşüne göre; Kuva-yı Seyyare
birlikleri, 12. Kolordu’nun desteğiyle baskın bir taarruza kalkarak
Yunan kuvvetlerine çok ciddi hasarlar verebilecek güçtedir.11
Taarruz fikrine sıcak bakan Ali Fuat Paşa, Ethem Bey’in teklifine 8
Ekim günü gönderdiği telgrafla Konya ayaklanmasının henüz tam
şekliyle bastırılamadığınıhatırlatırken cephane eksikliği ve yağışlı
Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Yayınları, Ankara
1983, s. 216.
10 On Yıllık Savaşın Günlüğü, Haz. İsmet Görgülü-İzzeddin Çalışlar, Yapı Kredi Yayınları,
İstanbul 1997, s. 335.
11 Murat Burgaç, ‘’Gediz Taarruzu ve Sonuçları’’, Journal of HistoryStudies, Volume 10,
Issue 1, February 2018, s. 51.
9
371
Savaş Tarihi
giden hava koşullarını da öne sürerek taarruzun ileri bir tarihte
yapılmasının daha münasip olduğunu belirtmiştir.12
Ali Fuat Paşa, Kütahya’da Ethem Bey ile bir görüşme
gerçekleştirdikten sonramevcut koşullar sürerken Ethem Bey’e
gönderdiğimezkûr telgrafın beş gün sonrasındaGenelkurmay
Başkanlığı’na Gediz’e taarruz teklifini içeren bir telgraf
göndermiştir. Lakin Genelkurmay Başkanı İsmet Bey, 14 Ekim 1920
tarihinde Ali Fuat Paşa’ya gönderdiği cevaplarasyonel bir tavır
sergilemiştir. İsmet Bey göndermiş olduğu telgrafla Gediz'e
yapılacak bir taarruz girişiminde Uşak bölgesindeki Yunan
birliklerinin, 13. Yunan Fırkası’na yardım edebileceğinive sahip
olunan cephanenin de yetersiz kalabileceğini hatırlatırken ayrıca bu
taarruzun, Bursa ve Uşak bölgelerinde bir Yunan taarruzuna zemin
yaratabileceği ve elde bulunan Batı Anadolu topraklarıyla
demiryollarının kaybedilme ihtimalinin demevcut olduğunu
vurgulayarak taarruz teklifine onay vermemiş ve bu konuları istişare
etmek adınabir kaç gün içerisinde Batı Cephesi Karargâhınaintikal
edeceğini bildirmiştir.13
Taarruzu erteleme fikrine pek sıcak bakmayan Ali Fuat Paşa,
İsmet Bey’in kendisine cevap telgrafı gönderdiği aynı gün; Ertuğrul
Grubu’na bağlı olan 11. ve 61. Fırkalarla 1. Kuva-yı Seyyare’nin
kurmay başkanlarını Eskişehir'de toplayaraktaarruz planıyla
ilgiliteknik bir toplantı yapmıştır.14 Ayrıca Ethem Bey’e de bir
telgraf gönderen Ali Fuat Paşa, cephane vaziyetinin eksikliğinden,
hava şartlarının olumsuzluğundanve Konya ayaklanmasının
belirsizliğinden bahsederek taarruzu ertelemek mecburiyetinde
olduğunu ancak yakında taarruz ile alakalı durumun belirginliğe
kavuşacağını bildirmiştir.15 Ali Fuat Paşa, Genelkurmay
Başkanlığı’na ayrı bir telgraf göndererek taarruzla ilgilifikir
ayrılıklarına son vermek adınaİsmet Bey’in acil bir şekilde
Aynı yer.
A.g.e., s.52.
14 A.g.e., s.53.
15 Aynı yer.
12
13
372
Tunay Şendal
Eskişehir’e gelmesini talep etmiştir.17 Ekim 1920 tarihinde
Eskişehir’e gelen İsmet Bey, Ali Fuat Paşa ile Gediz Taarruzu
hususunda görüşmüştür.16 Görüşme esnasındaİsmet Bey; yeni tesis
edilen eğitim ve cephane açısından yeterli olmayanaskeri birliğin
başarı ihtimali için kullanılmasını doğru bulmadığını belirtmiş ancak
bu konuda Ali Fuat Paşatam olarak tatmin olmadığı için konunun,
taarruza
dâhil
olması
planlanan
kuvvetkumandanlarıyla
17
görüşülmesine karar verilmiştir.
18 Ekim 1920 tarihinde Ali Fuat Paşa, Ertuğrul Grubu
Komutanı Yarbay Kazım (Özalp) Bey, 11. Fırka komutanı Yarbay
Arif (Ayıcı) Bey, 61. Fırka komutanı Yarbay İzzettin (Çalışlar) Bey
ve 1. Kuva-yı Seyyare Komutanı Ethem Bey, Alayunt’ta bir araya
gelmiştir. Toplantıyı gerçekleştiren komutanların, yapılacak taarruz
adınacephanenin yeterli olduğu görüşü ağır basınca Gediz
Taarruzu’nun yapılması doğrultusunda karar verilmişbunun üzerine
Ali Fuat Paşa, alınan kararı aynı gün içerisinde taarruzun
gerçekleştirileceği gün ve detaylarıyla birlikte İsmet Bey’e
bildirmiştir.19 Ekim 1920 tarihinde Ertuğrul Grubu, Kuva-yı Seyyare
ve 12. Kolordu’ya Gediz Taarruzu için hazırlıklarının başlanması
adına cephe emrini verenAli Fuat Paşa; taarruzda kullanılacak
birliklerin vazifelerini de detaylıca aktarmışveDâhiliye ile
Genelkurmay Başkanlığı’na emrin suretini iletmiştir. Taarruz
hareketi başlamadan önce Yunan işgal birlikleri ile ilgili elde edilen
istihbarat bilgileri ışığında;üç adet Yunan fırkası, Bursa ve Aksu
arasında konuşlanırkendört Yunan fırkası ve bir süvari kuvveti, Uşak
civarında, bir Yunan fırkası Gediz-Derbent bölgesinde ve bir Yunan
fırkası ise Nazilli-Sarayköy arasında mevzilenmiştir.Planlanan
taarruz, direkt Gediz-Derbent mevkiin üzerindeki 13. Yunan
Fırkası’nı hedef almıştır.18 Taarruzun, 11. ve 61. Fırkalar ile Kuva-yı
Seyyare tarafından gerçekleştirilmesi planlanırken 24. Fırka ve 12.
Kolordu’nun da takip harekâtınıyürütmesi ön görülmüştür.19 Hareket
Özçelik, a.g.e., s. 584.
Şaduman Halıcı, Ethem, E yayınları, İstanbul, 2016, s.154.
18 Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, Temel Yayınları, İstanbul, s.433.
19 Burgaç, a.g.e., s.53.
16
17
373
Savaş Tarihi
çerçevesince 61. Fırka’nın, Gediz istikametinin kuzeyinden, 11.
Fırka’nın istikametin güneyinden taarruz etmesi, Kuva-yı
Seyyare’nin ise Uşak’tan geleceği düşünülenYunan işgal
kuvvetlerini Değirmen-Hamidiyehanımevziinde durdurması ve
Gediz’deki 13. Yunan Fırkası’nınUşak’a yönelmesine engel olması
planlanmıştır. Planlanan taarruz girişiminin başarıya ulaşabilmesi
adına baskın biçiminde yapılması gerektiği için Ali Fuat Paşa, 19
Ekim günü göndermiş olduğu cephe emri ile taarruza dâhil olacak
kuvvetlerin 20 Ekim günü itibarıylaharekete geçerek taarruz
mevkiine yaklaşmalarını belirtmiştir. Taarruz birlikleri 20 Ekim
sabahındaharekete
geçerken
dikkat
çekmemek
adınagece
yürüyüşleriyle ilerlemiştir. Ali Fuat Paşa, 22 Ekim günü taarruzda
yer alan bütün kuvvetlere, “Düşmanın Gediz’de bir fırka tahmin
edilen kuvvetlerine 24 Teşrinievvel 36 sabahı taarruza karar
verdim.”şeklinde göndermiş olduğu emirle taarruzun başlama
fişeğini yakmıştır.20
2. Taarruzun İcrası
24 Ekim 1920’nin sisli sabahı saat 06.00 sularında Türk
topçularının ateşiyle başlayanGediz Taarruzu, yarım saat kadar süren
topçu ateşi sonrasında 11. ve 61. Fırkapiyadelerinin
hücumuyladevam etmiş fakatbölgedeki sisin dağılmasının ardından
11. Fırka askerleri, Yunan işgal kuvvetlerine fazla yakınlaşarak
makineli tüfek ateşine maruz kalmıştır. Ancak Türk taarruz birlikleri,
tüfek ateşi yayılımından kaçarken eğitimleri yetersiz olduğu için
gerekli önlemleri almadan geri çekilmiştir.21 Yeniden toparlanan
Türk kuvvetleri, bir taarruz girişiminde daha bulunsa da başarısız
olmuştur. Yunan işgal kuvvetlerine yaklaşık 300 metre kadar
yaklaşan61. Fırka ise düşman mevziine ulaşabilmiş ancak11.
Fırka’nın geri çekilmesinin ardındangeri çekilerek müdafaa
pozisyonu almıştır. Bunlar yaşanırken Ethem Bey komutasındaki I.
Aynı yer.
Rahmi Apak, İstiklal Savaşında Garp Cephesi Nasıl Kuruldu, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Ankara 1990, s. 200.
20
21
374
Tunay Şendal
Kuva-yı Seyyare birliği ise taarruza girişmemiştir.22 24 Ekim gecesi
de devam eden Gediz Taarruzu’nun planlanan şekliyle gitmemesi
üzerine Ali Fuat Paşa, birliklere geri çekilme emri vermiştir.Aynı
gece 13. Yunan Fırkası, taarruzun devam edeceğini tahmin ederek
güç toparlamak amacıyla Gediz’i boşaltarak tüm cephanesiyle
beraber Hamidiyehanı’na çekilmiştir.Yunan kuvvetleriningeri
çekilişinden haberi olmayan ve geri çekilmeye başlayan Türk taarruz
kuvvetleri,25 Ekim sabahındaGediz civarından gelen ve 12
yaşlarındaki Ahmet adındaki bir çocuktan Yunan kuvvetlerinin
Gediz’den çekildiği bilgisini alıncaTürk kuvvetleri, Gediz’i ele
geçirmiştir.23
Bu çatışmalar esnasında Türk birliklerine ait kayıplar:11.
Fırka’nınzaiyatı; 9 subay ve 133 er şehit, 10 subay ve 68 er yaralı;
61. Fırka’nınzaiyatı; 2 subay 23 er şehit, 2 subay ve 43 er de yaralı
olarak toplamda 11 subay ve 156 er şehit, 12 subay ve 111 er yaralı
olarak kayıtlara geçmiştir. Yunan Fırkası’nın kayıpları: biri subay
olarak24 ölü ve 5’i subay olmak üzere 72 yaralı olarak
kaydedilmiştir.24 Türk kuvvetleri Gediz’i ele geçirmiş olmasına
rağmentaarruzda yer alan kuvvetlerincephe kumandanlığı ile olan
iletişimi zayıf olduğu içinhareketinseyriyle alakalıbilgilerden
habersiz kalmış ve neticesindeBatı Cephesi Komutanının
Genelkurmay Başkanlığı’na aktardığı raporlar muğlâklık içermiştir.
Bu raporları tatmin edici bulmayan Mustafa Kemal Paşa,26 Ekim
günü Batı Cephesi Komutanlığına bir telgraf çekerek Ali Fuat
Paşa’dan mutlak bilgiler arz eden yeni bir rapor istemiştir.
Ali Fuat Paşa, aynı gün içerisinde Mustafa Kemal Paşa’ya
“tehiri mucib-i idamdır.” ibarelive dört maddeden mütevellit bir
rapor göndermiştir. Raporda; merkeze gönderilenve belirgin bir
içerik arz etmeyen raporlardaki sorunun sebebi olarakmevcut telgraf
hattının yetersizliği ve cepheden kesin bilgi alınamaması işaret
edilmiştir. Raporda ayrıca; Gediz ve kuzeydeki bölgelerdeyer
22
Belen, a.g.e., s. 217.
Burgaç, a.g.e., s. 54.
24 Apak, a.g.e., s.199.
23
375
Savaş Tarihi
alanYunan işgal kuvvetlerinin 24 saat devam eden çatışmalar
neticesinde
mağlup
edilerek
Uşak
mevziine
çekildiği
belirtilirkendüşmanın
Hamidiyehanıbölgesinde konuşlandırdığı
kuvvetler üzerine de taarruzun sürdürüldüğü aktarılmıştır.Raporda,
Gediz Taarruzu’nda milletin takdirine nail olunduğu ileri
sürülmüştür.Ancak aynı gün içerisinde Yunan işgal kuvvetleri,
Yenişehir ve İnegöl’ü işgal etmiş olmasına rağmen Ali Fuat Paşa’nın
Mustafa Kemal Paşa’ya ilettiği raporda bu bilgiden
bahsedilmemiştir.Mustafa Kemal Paşa da kendisine aktarılan eksik
bilgiler ışığındaAli Fuat Paşa’ya tebriklerini ilettiğibir telgraf
göndermiştir.25
27 Ekim 1920 tarihli Meclis oturumunda Gediz Taarruzu
gündeme gelmiş ve Genelkurmay Başkanı İsmet Bey, harekâtla
alakalıizahatta bulunarak: “Garp cephemizde son günlere kadar
şayan-ı kayıt mühim hadisat olmamıştı. 24 Teşrinievvel sabahı Gediz
istikametinde, Gediz üzerine bir harekât-ı taarruziye tevcih ettik, sisli
ve pek yağmurlu bir havada sabahleyin erken başlayan bu muharebe
çok kanlı ve muannidane bir surette geç vakte kadar devam etti ve
düşman, uzun müddetten beri Gediz etrafında hazırlamış olduğu
mevzileri büyük zayiatla terketmeye mecbur oldu.” cümleleriyle
Gediz’in geri alındığı haberini paylaşmıştır.26 Bu haberler TBMM’de
sevinç yaratırken bir taraftan da savaş devam etmiştir. Gediz’i
boşaltan 13. Yunan Fırkası’nınHamidiyehanı’na çekilmesiyle 1.
Kuva-yı Seyyare birlikleri, Hamidiye Hanı’na doğru yol alarak 61.
Fırka’ya bağlı olan 190. Alay’ın kendisiyle beraber hareket etmesini
istemiştir. Ethem Bey, 27 Ekim günü Hamidiyehanı bölgesinde
bulunan 13. YunanFırkası’na taarruza kalkmışYunan işgal kuvvetleri
ise taarruza, makineli tüfek ve topla karşılık verince 190. Alay, 1.
Kuvayı Seyyare ile birlikte geri çekilmek zorunda kalmıştır. Fakat bu
geri çekilmetedrici bir biçimde değil düşman kuvvetleriyle teması
kaybedecek kadar geriye Cebrail hattına kadar sürmüştür. Bu ricat,
Derbent’e gerçekleştirilecek bir taarruzda 61. Fırka’nın yalnız
25
26
Halıcı, a.g.e., s. 155.
TBMMZC, D.1, c.5, TBMM Matbaası, Ankara 1981. s. 223.
376
Tunay Şendal
kalması manasına geleceği gibibu hususta Batı Cephesi
Komutanlığı’nabilgi verilmemiş ve tasdik de alınmamıştır.27
Ali Fuat Paşa,28 Ekim günü Ethem Bey adınagönderdiği
telgrafla Kuva-yı Seyyare’nin Cebrail hattına kadar ricat etmesinin
yanlış olduğu ve durumun acilen düzeltilerekGediz-Altıntaş hattına
intikal edilmesini emretmiştir. Ancak bu esnada Ethem Bey’e
ulaşılamayıncaAli Fuat Paşa, bu defa Ethem Bey’in ağabeyi olan
Tevfik Bey’e28 29 Ekim günü çektiği telgrafta, Ethem Bey’in nerede
olduğuna dair bilginin kendisine acilen bildirilmesini isterkenKuvâyiSeyyâre’nin savaşa devam etmesi gerektiğini de belirtmiştir.29
Ancak Ali Fuat Paşa, aynı gün Genelkurmay Başkanlığı’na
gönderdiği telgrafta iki gün evvel Mustafa Kemal Paşa’ya ilettiği
raporda belirttiği ifadelerden farklı bilgiler aktarmıştır.
Ali Fuat Paşa, Genelkurmay Başkanlığı’na gönderdiği
telgrafta; 24 Ekim günü başlayantaarruzla 2.500’e yakın süvari, bir
cebelbataryası ve üç makineli tüfekten mütevellit Kuvâ-yiSeyyâre ile
desteklenerek Yunan Fırkasınınyok edilmesinin veUşak’taki dağınık
düşman fırkasının sıkıştırılmasının hedeflendiğini belirtmiştir. İlk
aşamada başarılı olunsa da ikinci safhada düşmanı planlanan şekilde
takip etmenin mümkün olamadığını ifade edenAli Fuat Paşa,
durumdan faydalanan düşman kuvvetlerinin Hamidiye Hanı ile Uşak
arasındaki bölgede takviye edildiğini ve 28 Ekim günü taarruza
kalkarak Kuvâ-yı Seyyâre’nin ricat etmesine neden olduğunu
aktarmıştır. Ali Fuat Paşa, Yunan işgal kuvvetlerinin Yenişehir ve
İnegöl’ü işgal ettiğini bildirirken bir taraftan da Genelkurmay
Başkanı İsmet Bey’in 14 Ekim günü kendisine gönderdiği telgraftaki
çekincelerin haklı olduğunu göstermiştir. Zira Yunan işgal
kuvvetleri, 31 Ekim 1920 tarihinde yeniden taarruza kalkarak Gediz’i
yeniden işgal etmiştir. Ancak işgalden kısa bir süre sonra 1. Yunan
Kolordusu Komutanının birliklerini kışlık ikametgâha çekme kararını
almasıyla 13. Yunan Fırkası,12 Kasım günü Gediz’den çekilerek
Burgaç, a.g.e., s. 55.
Aynı zamanda Kuvâ-yı Seyyâre başvekilidir.
29 Halıcı, a.g.e., s. 157.
27
28
377
Savaş Tarihi
Eynehan, Karakır, Narlı, Güre bölgesine ilerlemiş ve karargâhını
Uşak’a nakletmiş Yunan kuvvetlerinin Gediz’den çekilmesini fırsat
bilen Türk birlikleri ise Gediz’i yeniden ele geçirmiştir.30
Sonuç
Ali Fuat Paşa tarafından 24 Ekim 1920 tarihinde başlatılan
Gediz Taarruzu, belirli kesintilerle iki ay kadar devam etmişve
neticesinde Gediz, Türk kuvvetleri tarafından geri alınmıştır.31 Ancak
Gediz’inYunan işgal kuvvetlerinin elinden alınmasına karşın Gediz
Taarruzu’nun başarılı olup olmadığı hususu tartışmalı bir konu
olmuştur. Ali Fuat Paşa, taarruz girişimini milli mücadeleye
dinamizm katan bir hareket olarak değerlendirirken Yunan
ordusunda vuku bulan üst kadro değişiklikleri ve Yunan Başbakan
Venizelos’un istifa etmesini de taarruz girişiminin etkisine
bağlayarak taarruzun başarılı olduğunu savunmuştur.32 Ancak milli
mücadelenin liderleri; Mustafa Kemal Paşa ve İsmet Bey, Gediz
Taarruzu’nu başarı olarak değerlendirmemiştir.
Mustafa Kemal Paşa 26 Ekim tarihli bir telgrafla Ali Fuat
Paşa’yı tebrik etmiş Genelkurmay Başkanı İsmet Bey 27 Ekim günü
TBMM’de yaptığı konuşmasında Gediz’de bir galibiyet elde
ettiklerinden bahsetmiş olsa da bu kutlamalar, Ali Fuat Paşa’nın 26
Ekim günü göndermiş olduğu ve taarruzun genel seyriyle ilgili
doğruların yer almadığı rapor ışığında tezahür etmiştir. Daha
sonrasında gerçeğin anlaşılması çok uzun sürmemiş ancak toplumun
moralinin bozulmaması ve düzenli ordu karşıtlarının haklıymış gibi
görünmemesi adına bu başarısızlık gün yüzüne çıkartılmamıştır.
Keza aynı günlerde Ethem Bey başta olmak üzere Kuva-yı Seyyare
kumandanlarının birçoğu, Gediz Taarruzu’nda kendilerinin çok iyi
Burgaç, a.g.e., s. 56.
Taarruz kararı için Ali Fuat Paşa’nın üzerinde Ethem Bey’in telkinlerinin çok ciddi bir
etkisi olduğu gerçeğini unutmamak gerekmektedir.
32 Cebesoy, a.g.e., s. 440-441.
30
31
378
Tunay Şendal
bir savaş vermesine rağmen düzenli ordu birliklerinin vazifelerini
terk ettiklerini iddia etmiştir.33
Gediz Taarruzu’nun başarı mı, başarısızlık mı olduğu
değerlendirmesine gelecek olursak; 24 Ekim sabahında başlayan
taarruz neticesinde Gediz, Türk kuvvetleri tarafından ele geçirilmiş
olsa da elde tutulamadan bir hafta sonrasından tekrar Yunan işgaline
maruz kalması sonucuyla kaybedilmiş yani taarruz istenilen hedefe
ulaşamamıştır. Gediz’in yeniden Türk kuvvetlerinin eline geçmesi
ise yeni bir taarruz girişimiyle değil; Yunan işgal kuvvetlerinin kışlık
mevziiye çekilmek adına Gediz’i boşatmalarıyla tecelli bulmuştur.
Ayrıca Yunan işgal kuvvetleri, Gediz Taarruzu’na misilleme olarak
25 Ekim 1920 tarihinde Bursa bölgesinden taarruza
kalkarkenYenişehir ve İnegöl’e girmiş Uşak mevziinden de
ilerleyerek Dumlupınar bölgesindeki Türk kuvvetlerine saldırmıştır.
Böylece Dumlupınar’daki Türk birlikleride rücu etmek zorunda
kalırkenMustafa Kemal Paşa’ya göre Batı cephesinde de genel bir
mağlubiyet havası yaratmıştır. Yunan başbakanı Venizelos’un istifa
etmesi ise Ali Fuat Paşa’nın iddia ettiği gibi Gediz Taarruzu
sonucuyla bağlantılı olmayıp Yunan iç siyasetinin bir neticesi olarak
tezahür etmiştir.34
Tüm bu gelişmeler ışığında Gediz Taarruzu’nun başarısızlıkla
sonuçlandığı yorumu yapılabilmektedir. Ancak Gediz Taarruzu
başarı mı, başarısızlık mı tartışmalarından ziyade taarruzun ortaya
koymuş olduğu askeri ve politik tablo daha büyük bir önem
taşımaktadır. Zira Gediz Taarruzu, milli mücadele devam ederken
Kuvâ-yi Milliye ile düzenli ordu arasında yaşanan gergin ortamı gün
yüzüne çıkarırken Ali Fuat Paşa’nın bölgedeki Kuvâ-yi Milliye
üzerindeki etkisiz kalışını gözler önüne sermiştir. Mustafa Kemal
Paşa, durumu fark ettiğinde Ali Fuat Paşa’yı acilen Ankara’ya
çağırarak kendisini Batı Cephesi Komutanlığı vazifesinden alarak
Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi Başkanlığı, Türk İstiklal Harbi, II cilt, 3. kısım,
Genelkurmay Basımevi, Ankara: 1966, s. 42.
34 Belen, a.g.e., s. 219, 220.
33
379
Savaş Tarihi
Moskova’ya gidecek
görevlendirmiştir.
olan
elçilik
heyetinin
başkanlığı
için
Gediz Taarruzu, yalnızca cephe komutanı değişikliği ile
neticelenmemiş taarruz sonucunda ayrıca Batı cephesi, kuzey ve
güney olmak üzere iki mıntıkaya ayrılmıştır. Bu değişiklikle beraber
savaşın yoğun olduğu bölgeleri kapsayan kuzey mıntıkası, Batı
Cephesi olarak adlandırılmasıyla Genelkurmay Başkanı İsmet Bey’in
komutasına, güney mıntıkası da İçişleri Bakanı Refet (Bele) Bey’in
emrine verilirken her iki cephe de direkt Genelkurmay Başkanlığı’na
bağlanmıştır. Mustafa Kemal Paşa, yeni görevlendirmeleri ilan
ederken derhal düzenli ordu teşkilatını tesis etme emrini vererek
dolayısıyla Kuvâ-yi Milliye birliklerinin tasfiye sürecini de
başlatmıştır.35 Sonuç olarak Gediz Taarruzu, Genelkurmay
Başkanlığı’nın uyarılarına karşın Ali Fuat Paşa’nın, Kuvâ-yı Milliye
kumandanlarının ve bilhassa Ethem Bey’in teşvikleriyle başlayarak
başarısızlıkla sonuçlanan bir taarruz girişimi olmuştur. Gediz
Taarruzu ayrıca cephenin ikiye ayrılması, cephe komutanlarının
değiştirilerek cepheden uzaklaştırılması ve Kuvâ-yi Milliye
birliklerinin ortadan kaldırması sürecine kapı aralanması gibi
birbirinden önemli siyasi ve askeri sonuçları doğurmuştur.
35
Atatürk, a.g.e.,s. 343, 344.
380
Tunay Şendal
KAYNAKÇA
Apak, Rahmi, İstiklal Savaşında Garp Cephesi Nasıl Kuruldu, Türk
Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1990.
Atatürk, Mustafa Kemal, Nutuk, Haz. Zeynep Korkmaz, Atatürk Araştırma
Merkezi Yayınları, Ankara, 2004.
Belen, Fahri, Türk Kurtuluş Savaşı, Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı
Yayınları, Ankara, 1983.
Burgaç, Murat, “Gediz Taarruzu ve Sonuçları”, Journal of History
Studies, Volume 10, Issue1, 2018.
Cebesoy, Ali Fuat, Milli Mücadele Hatıraları, Temel Yayınları, İstanbul,
2007.
Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi Başkanlığı, Türk İstiklal Harbi, II cilt,
Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1966.
Halıcı, Şaduman, Ethem, E yayınları, İstanbul, 2016.
İnönü, İsmet, Hatıralar, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2006.
On Yıllık Savaşın Günlüğü, Haz. İsmet Görgülü-İzzeddin Çalışlar, Yapı
Kredi Yayınları, İstanbul, 1997.
Özçelik, Ayfer, "Gediz Taarruzu", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi,
sayı:7, 1991.
Turan, Şerafettin, Türk Devrim Tarihi, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2009.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Zabıt Ceridesi, Devre (D).1, cilt (c).1,
TBMM Matbaası, Ankara, 1981.
XX. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa’nın Haberleşme Kayıt Defteri,
Haz. Çiğdem Aslan, Mustafa Toker, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü (TİTE)
Yayınları, Ankara, 2013, Belge No: 848.
Yılmaz, Elçin, “İngiliz Basınında Millî Mücadelenin Hazırlık Aşaması ve
Mustafa Kemal Algısı (1919-1920)”, Belgi Dergisi, C.2, s.20, Pamukkale
Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Araştırma ve Uygulama
Merkezi Yayını, Yaz 2020/II, s.2265-2291.
381