Conference Presentations by Füsun Seçer Kariptaş
Özet İçinde bulunduğumuz yüzyılda fiziksel çevrenin, toplumun tüm bireyleri için adil olarak düze... more Özet İçinde bulunduğumuz yüzyılda fiziksel çevrenin, toplumun tüm bireyleri için adil olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda mekânın engelleyici nitelikleri günlük yaşamın tüm alanlarındaki eylemleri etkilediklerinden, yaşanılabilirlik açısından büyük önem taşımaktadır. Bugünkü yaşam çevrelerimiz, önemli bir bölümü fiziksel olan ciddi engeller içermektedir. Bu engeller belirli olanakların bulunmaması anlamında olabileceği gibi var olan olanaklara erişilememesi anlamında da ortaya çıkabilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri'nde " Evrensel-Universal " , Avrupa ülkelerinde " Kapsayıcı-Inclusive " olarak adlandırılan tasarım yaklaşımı farklı ölçülere ve yeteneklere sahip engelli olan veya olmayan insanlar, çocuklar ve yaşlıların ürünleri ve çevreleri kullanım yollarını eşitlemeyi amaçlamaktadır. Eşit statü, eşit davranış ve eşit değer evrensel tasarımın fikirlerinin merkezidir. Yaşam kalitesinin yükseltilebilmesi evrensel tasarım anlayışının yaygınlaştırılması ve daha etkin hale getirilmesi ile mümkün olacaktır. Bunun da yolu " Evrensel Tasarım " kavramını tasarım eğitimi veren bütün birimlere dahil etmekten geçmektedir. Eğitimleri süresince öğrenciler, görme, algılama, düşünme, inceleme, irdeleme, fikir geliştirme, araştırma ve karşılaştırma yöntemleri ile tasarım becerilerini geliştirirler. Bu eğitim sisteminin evrensel ölçütlere ve çağın gerektirdiği bilgi donanımına ulaşması sağlanmalıdır. Bildiri kapsamında " Evrensel Tasarım " kavramı anlatılacak ve tasarım eğitimindeki yeri irdelenecektir. Anahtar Kelimeler: Engelsiz Fiziksel Çevre, Evrensel Tasarım, Herkes İçin Tasarım GĠRĠġ Geleneksel olarak tasarımcılar " ortalama insan " kavramıyla tasarım yapma eğilimindedirler. Yapılanmış çevrenin tasarımında da ölçütler oluşturulurken bu ortalama insan ölçütleri ve kapasiteleri dikkate alınmaktadır. Ülkemizdeki tasarımcılar Türk insanının ölçülerine uygun bilimsel bir boyutlandırma kullanmamakta, genellikle Alman insanları göz önüne alınarak yapılmış bir çalışma olan Neufert'i veya yine yurtdışı kaynaklı kitaplarda yer alan ölçüleri aynen ya da kısmen alarak tasarımlarını yapmaktadırlar. Ancak gerçekte böyle bir insan modeli veya bu standartlara birebir uyabilecek bir kullanıcı yoktur. İnsanlar hareket kapasiteleri, görme, işitme yetenekleri ve ergonomik ölçüleri açısından farklılık gösterirler. Bütün bunların ötesinde tekerlekli sandalye kullanıcılarına yönelik tasarımlarda ölçütler daha karmaşık olabilmektedir. Bu nedenle kişilerin farklı ihtiyaçları için farklı tasarımlar yapmak yerine herkes tarafından kullanılabilir ürünler tasarlamanın önemi anlaşılmaya başlamıştır. Gelişen teknoloji ile birlikte insanların daha uzun süre ve daha bağımsız olarak yaşamaya başlamaları ortalama ergonomik ölçülere dayalı geleneksel tasarım anlayışının yeniden ele alınmasını ve yapılı çevrenin evrensel olarak daha kullanılabilir olmasını sağlayan yeni bir tasarım yaklaşımının gerekliliğini ortaya koymaktadır. EVRENSEL TASARIM KAVRAMI Yapılaşmış çevre, bina iç mekânlarından kentsel dış mekânlara hatta kenti çevreleyen doğa parçalarına kadar zincirleme bir yapı göstermektedir. 1980'li yıllarla birlikte bazı tasarımcılar ve sayıları çok az da
Bookmarks Related papers MentionsView impact
22. Uluslararası Yapı ve Yaşam Kongresi, Mart 26-27 2010, Bursa, Turkey, 2010
Ekoloji ve Mimarlık / Enerji Verimliliği ve Ekosistem İlişkisinin Mimarlığa Etkileri Özet İnsanoğ... more Ekoloji ve Mimarlık / Enerji Verimliliği ve Ekosistem İlişkisinin Mimarlığa Etkileri Özet İnsanoğlu tarihin eski çağlarından beri doğadan ve içinde barındırdığı kaynaklardan yaşamı için gerekli olan her türlü faydayı sağlamış, güvenli ve konforlu bir şekilde yaşayabileceği, bulunduğu çevreye uyum sağlayan yapılar inşa etmeye çalışmıştır. Endüstri devrimi ile başlayan teknolojik gelişmeler insanların çevrelerini daha kolay kontrol edebilmelerini sağlamış ve yeni yaşam biçimlerinin oluşmasını beraberinde getirmiştir. Bütün bu teknolojik ilerleme çabalarının ana amacı insan yaşam seviyesini en üst düzeye çıkarmaktır. Diğer taraftan hızlı nüfus artışı, mevcut doğal kaynakların tükenmeye başlaması, enerji maliyetlerinin artışı gibi sebepler bina tasarım yaklaşımına yeni boyutlar getirmiştir. Günümüzde insan ihtiyaçlarını maksimum derecede karşılayan, konforlu, değişken, üretken, ekolojik, enerji etkin ve son teknolojik gelişmeler doğrultusunda tasarlanan yapılara ihtiyaç duyulmaktadır. Yapı tasarımlarının enerji verimliliğini etkileyen en önemli etkenlerden biride kullanılan malzemelerdir. Yapı tasarımında kullanılan malzemelerin kullanıcılar için gerekli olan konfor ortamını sağlaması kadar, ekolojik yönüyle çevreye verdikleri etki de oldukça önemlidir. Bu yaklaşımda malzemelerin çevreye duyarlı ve enerji verimli olması tercih edilen özelliklerdir. Bunun öneminin anlaşılmasıyla birlikte yapı malzemelerinin seçiminde de bu özellikler ön planda tutulmaya başlanmıştır. Malzemeler bütün kullanım süreleri boyunca çevreye ve doğal kaynaklara mümkün olduğunca az zarar vermeli, atık miktarları azaltılmalı veya atıkların işlenerek yeniden kullanım imkanları değerlendirilmelidir. Anahtar Kelimeler: Yapı Malzemeleri, Enerji Verimliliği, Ekolojik Mimarlık Giriş
Bookmarks Related papers MentionsView impact
2nd International Conference On New Trends In Architecture And Interior Design, 2016
An approach to sustainable design requires one to address many criteria from material choice to i... more An approach to sustainable design requires one to address many criteria from material choice to internal space organization. Environmental factors as well as climatic data that plays a large part during the design process of a structure. This is the reason, why especially when designing at ‘house’ scale the choice of the correct sustainable materials, spatial organization is harmonistic with the environmental and climatic conditions aids in creating a space that has the intended comfort standards possible.
When examining the housing examples that carry the traditional architectural characteristics, we can see that that sustainability approach have been adopted before. Taking the planning features of these houses into consideration from the perspective of issues such as climate conditions and material selection, it is evident that they host today’s sustainability principles and that small changes to these principles allows to promote solutions that highlight the health and comfort of people.
A vast majority of today’s energy and material resources are consumed by the construction industry. Whether it is the wrong choice of materials and building techniques on the envelope as well as the interior of the building, or the senseless use of natural resources and as a result the design act that disregards the human health has resulted in the aforementioned energy consumption to reach high levels. The technological process that has been moving forward swiftly since the industrial revolution has caused the climate, environment and space harmony that traditional architecture harbored to disappear with time. This is the reason why single type structures that have the same form and spatial layout are implemented.
This proves that environmental analysis need to be the foundation of the factors that effect the design. This means that when designing according to the environmental and climatic factors, the material selection and spatial arrangement has to be done with taking in to mind the conditions of that region.
The design principles of the traditional Turkish house with its spatial arrangement, layout structure, material selection along with its environmental and climatic approach has the ability to achieve high comfort for the user and the rational way it uses the components that make up the structure as well as the building itself can be seen as an example to today’s housing designs.
When the traditional Turkish houses is examined taking in to account the era it was designed in, they reveal to have the design criteria that is human orientated, hosting the respect for traditional values and with a sustainable approach according to the attributes of that period. A study done in this context will shape the sustainable design criteria according to the traditional housings structural comfort conditions and climatic attributes [2].
Correct distribution of functions, material selection allows for the criteria such as heat insulation, ventilation that plays a large role in the design of a structures as well as energy conservation to be achieved at the desired level increasing the lifespan of the structure and allow the users to prolong a healthy life within the correct comfort conditions.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
mimar.ist, 2018
Günümüzde Bakırköy İstanbul’un en kalabalık ilçelerinden biri olma özelliği göstermektedir. İlçe ... more Günümüzde Bakırköy İstanbul’un en kalabalık ilçelerinden biri olma özelliği göstermektedir. İlçe konumu itibariyle özellikle deniz, hava, kara ve demir yolu ulaşım imkânlarına sahiptir. Bu durum bölgeyi tarihi boyunca, konut ve sosyal yaşam, ticaret ve endüstri alanlarındaki yapılaşma açısından ilgi çekici hale getirmiştir. Son yıllarda Bakırköy ilçesinin ağırlıklı olarak konut bölgesi olarak algılanmasına karşın, tarihine bakıldığında endüstri tesisleri için uygun ortamı sağlayan bir bölge olduğu görülmektedir. Bu konuda dönemin endüstri tesislerinin faaliyetini sürdürmesi için olmazsa olmazlardan biri olan su faktörünün, bölgede bulunması en önemli etken olmuştur. Bunun dışında ilçenin uzun bir sahil şeridinin bulunması ve sur içi bölgeden uzak olması gibi etkenler de Bakırköy’ü zamanla endüstri tesislerinin kurulması için uygun hale getirmiştir. Zeytinburnu, Bakırköy, Küçükçekmece hattında, yaklaşık 20.yüzyılın sonlarına kadar faaliyetini sürdüren birçok endüstri tesisi olduğu bilinmektedir. Bu tesislerden günümüzde işlevini kaybetmesine rağmen, restorasyon çalışmaları sonucunda yeni bir işlev ile ayakta kalanları da bulunmaktadır. Bugün ilçede yeniden işlevlendirilerek hayat bulmaya çalışan tarihi endüstri yapılarının incelenmesi sonucunda endüstri mirası açısından ilçenin çok bilinmeyen bir yüzünün ortaya çıkacağı düşünülmektedir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
22.International Building&Life Congress, 2010
Bookmarks Related papers MentionsView impact
ENDÜSTRİYEL MİRASIN KENTLERDEKİ KÜLTÜREL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK BAĞLAMINDA İNCELENMESİ, 2018
Özet Son yıllarda kentlerde yoğun nüfus artışı sonucunda kullanımsız mekanların işlevlendirilme z... more Özet Son yıllarda kentlerde yoğun nüfus artışı sonucunda kullanımsız mekanların işlevlendirilme zorunluluğu ve artan sürdürülebilirlik kavramı ile birlikte endüstriyel alanların yeniden işlevlendirilmesi üzerinde dönüşüm projeleri gerçekleştirilmektedir. Bu projelerle alanın içinde bulunan endüstriyel mirasın korunması, sürdürülebilirliğinin sağlanması, kent için bir sosyal-kültürel cazibe merkezi haline gelmesi, iş ve üretim olanaklarının yeniden sağlanması, rekreasyon ve turizm tesisleri ile donatılması ve konut kullanımının desteklenerek alanın canlılığının sağlanması hedeflenmektedir. Bu hedefler arasındaki en önemli noktalardan biri olan endüstriyel mirasın değerlendirilmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması, toplumun kültürel kimliğini yaşatmada ve geleceğine yön vermede önemlidir. Geçmiş gelecek, eski ile yeni arasında bir köprü olan kültür varlığı, kültürel sürekliliğin gerçekleşmesini sağlayan bir araç, kültürel zenginliklerin gelecek kuşaklara aktarımı ise sürekliliğin amacı olarak tanımlanmaktadır. Endüstriyel alanların dönüşümü ve sürdürülebilirliği, kentlerin yaşamı ve binaların yeni kullanımlara adaptasyonunda gösterilen başarı ile ölçülebilmektedir. Yeniden işlevlendirme başarılı olduğu zaman, endüstriyel alanlar yeni işleviyle yaşamını devam ettirir. Böylece verilecek doğru işlev ile ekonomik, sosyokültürel ve çevresel anlamda sürdürülebilirlik sağlanmış olur. anahtar kelimeler: endüstri, endüstriyel miras, kültür, sürdürülebilirlik, kültürel sürdürlebilirlik. Abstract Last year in the transformation of the places in town are not used throughout the intensive population growth with increasing functionalized obligation and the concept of sustainability on a repurposed industrial projects are carried out. Industrial heritage conservation found in the area with this project , to ensure the sustainability of a social-cultural center of attraction to become for the city , re-establishing their business and production facilities to be provided with recreation and tourism facilities and aims to ensure the viability of the supporting areas of residential use. The most important point of evaluating and ensuring the sustainability of the industrial heritage , which is one between the targets is important in giving direction to the community's cultural identity in the survival and future. Future history , cultural heritage , which is a bridge between the new and old , a tool that allows the realization of cultural continuity , and the transmission to future generations of the cultural wealth is defined as the goal of sustainability. Transformation and sustainability of the industrial area of the city and the building of life can be measured by the success shown in the adaptation to new uses. When re-functionalizing a successful industrial areas of life continues with a new function. Thus, the correct function will be economic , socio-cultural and environmental sustainability is ensured sense .
Bookmarks Related papers MentionsView impact
ÖZET İnsanoğlu doğaya ve yarattığı koşullara bağlı kalarak, göçebe yaşam tarzından yerleşik düzen... more ÖZET İnsanoğlu doğaya ve yarattığı koşullara bağlı kalarak, göçebe yaşam tarzından yerleşik düzene geçinceye dek iç ve dış mekân kavramında değişiklikler yaşamıştır. Ancak bu süreç içinde doğa ile arasındaki uyum azalmış, bakış açısı değişmiştir. Günümüz toplumlarında insanoğlunun kendi çevresiyle ilgili kararlara katılımı zayıflamış, bunun sonucunda doğa ile bağları kopmuş, çevresel nitelikte büyük sorunlara dönüşmüştür. İç ve dış, yaşamsal çevrenin insani nitelikleri karşılaması gerekliliği açıktır. Bütün bunların herhangi birinin kirliliği insanoğlunun yaşam ile bütünlüğünü bozmakta, onarması güç ve temel sorunlar haline getirmektedir. Bildiride, doğa-mekan-insan arasındaki ilişki, özellikle Kapadokya örneği üzerinden ele alınarak aktarılamaya çalışılacaktır. GİRİŞ İnsanoğlunun tarihsel sürecinde kültür boyutunun ortaya çıkışı en az iki milyon yıl öncesine dayanır. Alet kullanımı ile kültürel çevrenin etkileri biyolojik evrime oranla daha hızlı olmuştur. Tarım devrimi ile birlikte bitki ve hayvanlardaki biyolojik evrime yön vermeye başlayan insanoğlu doğayı kontrol altına aldığı kültürel evrimin sonuçlarına yaklaşık 10 bin yıl gibi kısa bir sürede ulaşmıştır. Oysa akıllı insanın doğal çevreye uyum için yaşadığı biyolojik evrim 35 bin yıl öncesine uzanır. Bu biyolojik evrim sürecinde kendisine fiziksel bir çevre yaratarak bugünkü anlamda müdahale ettiği ilk yapay çevreyi de oluşturmuşlardır. Bu ilk yapay çevrenin gelişimiyle sanatı, sembollerle anlatım dilini yaratarak sanat ve kültürlerini zenginleştirecek eylemleri keşfedip uygulamışlardır. Yapılan araştırmalara göre tarihsel süreçte ilk toplu yerleşimlerin Mezopotamya ve Anadolu'da
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Ergonomi insanın bedensel ve ruhsal yönden zorlanmadan içinde bulunduğu çevre ile uyumlandırılmas... more Ergonomi insanın bedensel ve ruhsal yönden zorlanmadan içinde bulunduğu çevre ile uyumlandırılması olarak tanımlanmaktadır. İnsanın kullandığı makineler ve araçlar ergonomik ilkeler doğrultusunda ele alındıklarında çeşitli iş ve çevre koşullarına ilişkin özellikler, eğilimler, yetenekler ve sınırlılıklar gözlemlenmektedir. İş yerlerinde meydana gelen fizyolojik ve psikolojik sorunun temeline bakıldığında ilk olarak ofislerin ve kullanılan araç-gereçlerinin ergonomik ilkeler göz önüne alınmadan tasarlandığı görülmektedir. Uygun olmayan çevresel koşullar ve insanın bir makine gibi düşünülmesi özellikle yoğun ve stresli ofis ortamlarında çalışanların veriminin düşmesiyle sonuçlanmaktadır. Ofis ortamlarındaki olumsuz koşullar insan psikolojisi ve çevresel etkenler başlıkları altında incelendiğinde çalışma hayatında huzursuzluğa ve tatminsizliğe neden olurken, insanın fiziksel ve ruhsal sağlığına zarar vererek, psikolojisinin olumsuz yönde etkilenmesine neden olmaktadır. Günümüz çalışma alanlarında insanı olumsuz etkileyebilecek çalışma ortamlarının önüne geçmek ve insanın hızla gelişen teknoloji, makineler, sürekli yenilenen çalışma sistemleri karşısında yetersiz kalmasını önleyecek ofis mekanlarının düzenlenmesi gerekliliği çalışan ve işveren için önemli bir unsur haline gelmiştir. Bildiride ergonominin kapalı ofisler, ofis mobilyaları ve araç-gereçleri üzerindeki önemi vurgulanarak kapalı ofis tasarımlarında yapılan uygulamaların çalışanlar üzerindeki etkilerinden bahsedilecektir. İnsanın anatomik yapısı, fizyolojik kapasitesi ve toleransları göz önünde tutularak, iş ortamında oluşabilecek stres unsuruyla birlikte çalışanların en az düzeyde olumsuz koşullardan etkilenmesini sağlayacak ergonomik kapalı ofis tasarımları çeşitli örneklemelerle ele alınacaktır.
Ergonomy is defined as the adaptation of people to the environment he/she is in, without having any physical and spiritual difficulties. When the machines and tools come up in terms of ergonomic principles, some features, tendencies, abilities and limits are observed regarding various business and environment issues. When you look at the underlying problem of the physiological and psyhcological problems ocur in work places, you see the offices and tools and equipments that are used in these offices are designed without considering the ergonomic principles. Subobtimal environmental conditions and considering people as machines are resulted with descreased efficiency of the employees in busy and stressful offices especially.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
ÖZET Günümüz dünyasında bilgi teknolojisi kullanımının yaygınlaşması ile birlikte günlük yaşam st... more ÖZET Günümüz dünyasında bilgi teknolojisi kullanımının yaygınlaşması ile birlikte günlük yaşam standartları konusundaki beklentiler de farklı yönde değişmeye başlamış, buna bağlı olarak binaların kapasite, şekil ve fonksiyonları da eskisinden çok farklı bir hal almıştır. Yüksek teknoloji ürünü olarak isimlendirilen sistemlerden biri olan akıllı bina sistemleri, sahip oldukları teknolojilerle içinde bulundukları ortamı kontrol edebilmelerinin yanında gelecekteki teknolojik gelişmelere adapte olabilme özelliklerine sahip sistemlerdir. Ancak bütün bu teknolojik gelişmelerin, olumlu etkilerinin yanında çevre kirliliği ve kaynakların tüketilmesi gibi problemleri de beraberinde getirdiği açıktır. Son yıllarda çevre sorunları konusunda oluşan kamuoyu farklı alanlarda çevreci yaklaşımlar geliştirmiştir. Mimarlık alanında da çevre sorunlarına duyarlı tasarım yaklaşımları ortaya çıkmıştır. Bu noktada sürdürülebilirlik, ekolojik tasarım ve enerji etkin tasarım gibi kavramlar akıllı bina tasarımında tamamlayıcı unsurlar olarak dikkati çekmektedir. Çevresi ile uyumlu enerji etkin olarak tasarlanmış akıllı binalarda, ısıtma ve soğutma gereksinimlerini en aza indirme, güneş ve rüzgar enerjisinden aktif ve pasif olarak yararlanma gibi yöntemler önem kazanmaktadır. Bu noktada değişen iklim koşullarının etkisinde kalan ve statik bir yapı elemanı olan yapı kabuğundan farklı işlevler beklenmekte, yapı kabuğunun büyük bir bölümünü oluşturan cephe tasarımları da önem kazanmaktadır. Bildiri kapsamında akıllı binalardaki enerji etkin kabuk sistemleri incelenecek, dünyadan örnekler verilecektir. Anahtar Sözcükler: Akıllı Bina, Enerji Etkin Tasarım, Enerji Etkin Kabuk Sistemleri 1.GİRİŞ İnsanoğlu tarihin eski çağlarından beri doğadan ve içinde barındırdığı kaynaklardan yaşamı için gerekli olan her türlü faydayı sağlamış, güvenli ve konforlu bir şekilde yaşayabileceği, bulunduğu çevreye uyum sağlayan yapılar inşa etmeye çalışmıştır. Endüstri devrimi ile başlayan teknolojik gelişmeler insanların çevrelerini daha kolay kontrol edebilmelerini sağlamış ve yeni yaşam biçimlerinin oluşmasını beraberinde getirmiştir. Bütün bu teknolojik ilerleme çabalarının ana amacı insan yaşam seviyesini en üst düzeye çıkarmaktır. Diğer taraftan hızlı nüfus artışı, mevcut doğal kaynakların tükenmeye başlaması, enerji maliyetlerinin artışı gibi sebepler bina tasarım yaklaşımına yeni boyutlar getirmiştir. Günümüzde insan ihtiyaçlarını maksimum derecede karşılayan, konforlu, değişken, üretken, ekolojik, enerji etkin ve son teknolojik gelişmeler doğrultusunda tasarlanan binalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyaçları karşılamayı amaçlayan akıllı bina kavramı, son 25 yılda teknoloji alanında ve özellikle iletişim teknolojisinde meydana gelen gelişmelerin insan yaşamına birtakım değişiklikler getirmesi, dolayısıyla insan yaşantısının büyük bir kısmını oluşturan yerleşimlere entegre edilmesiyle ortaya çıkmıştır. 1.AKILLI BİNA SİSTEMLERİNİN GELİŞİMİ VE TANIMI
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Papers by Füsun Seçer Kariptaş
Restorasyon Konservasyon Dergisi, 2013
Today, lack of consciousness and acts of wrong preservation constitute a big threat for the demol... more Today, lack of consciousness and acts of wrong preservation constitute a big threat for the demolish-ment of historical industrial buldings. These buildings which in time lost their functions have not been given as much importance as the other monumental building types and thus have not been preserved. With the development of technology and establishment of new factories, mills, like many industrial buildings , lost their function and were abandoned to demolishment. Only very recently have these buildings been considered industry's historical witnesses and been taken under preservation. One of the19 th century industrial buildings, which has lost its function today and become a ruin very quickly as a result of remaining unused and uncared for, is the Unkapanı Mill. The aim of this essay is to enable the registration of Unkapanı Mill by documenting its destruction day by day so that it will be taken under preservation at least from now on. Therefore first, the history of the building, its location and the characteristics of its surroundings are explained. Then the change it underwent since the time it was built, is analyzed from an architectural perspective. Findings are supported with planimetric drawings and elevations; as a result, a solution is proposed to reanimate the building.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Çatı Cephe Dergisi, 2015
Sürdürülebilirlik kavramının temelinde, çevreye daha az zarar vermek ve enerjinin verimli kul- la... more Sürdürülebilirlik kavramının temelinde, çevreye daha az zarar vermek ve enerjinin verimli kul- lanımı yer almaktadır. Bu temele akıllı sistemleri de dahil ederek, enerji etkin kullanımı ile birlikte hem sürdürülebilir hem de akıllı binalar tasarlamak müm- kün olabilir. Sürdürülebilir yapıların, içinde yer aldığı dönemin mimari yakla- şımlarının, bilimsel gelişmelerinin, çev- reci akımlarının ve ekonomik ve politik eğilimlerinin çerçevesinde ele alınarak konumlandırılması gerekmektedir. Çevre dostu, sürdürülebilir, az enerji tüketen ve ihtiyaç duyduğu enerjiyi yenilenebilir kaynaklardan sağlayan bu binaların tasarımı ve inşaatı, disiplinler arası işbirliğini gerektiren bütünleşik bir süreçtir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Mimar.İst, 2012
The industrialization process started in 18th century in Europe continued speeding in 19th centur... more The industrialization process started in 18th century in Europe continued speeding in 19th century. The industrial buildings built at the end of 19th century in Ottoman Empire have great importance in terms of reflecting the technology of the period and a certain times that the society experienced. Those buildings which are neglected and ruined today have to be protected as much as possible by preventing them to be damaged in time. Kas›mpafla Flour Factory is one of the examples to be dealt in this scope. An architectural analysis of the building is possible by studying the surviving parts of the facility composed of a mill building, warehouse, store and outbuildings. The article starts with explaining the historical background, location and environmental features of the Flour Factory andcontinuesbydiscussingthearchitecturalchangefrom19th centurytill today, and the findings are supported by the drawings of plans and elevations.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Üsküdar Sempozyumu, 2012
Günümüzde bilinçsizlik ve yanlış koruma çalışmaları nedeniyle, tarihi endüstri yapılarının yok ol... more Günümüzde bilinçsizlik ve yanlış koruma çalışmaları nedeniyle, tarihi endüstri yapılarının yok olmalarına yönelik büyük bir tehdit söz konusudur. Zamanla fonksiyonunu yitiren bu yapılar iyi korunamamışlardır. Birçok sanayi yapısı teknolojinin gelişmesi ve yeni fabrikaların kurulmasıyla işlevini kaybederek yıkılmaya terk edilmiştir. Son yıllarda bu yapılar, endüstrinin tarihi tanıkları olarak kabul edilmeye başlanmış ve koruma kapsamına girmiştir. Endüstri tesislerinin verimli işletilememeleri, teknolojik olarak yetersiz kalmaları, kenti kirletmeleri gibi çeşitli nedenlerle kapatılmaları veya işlevlerini yitirmeleri tüm dünyada karşılaşılan bir durumdur. Ancak bu yapıların bilinçli olarak yok edilmesine veya zaman içinde tahrip olmalarına izin verilmemelidir. Ülkelerin ekonomik gelişimine katkı sağlayan endüstri tesisleri, sanayi geçmişinin izleri olarak, kent ve kamu yararına kullanılmak üzere yeniden değerlendirilebilir. Bu konuda Avrupa ülkelerinde önemli çalışmalar yapılmakta ve endüstri mirasını koruma çalışmalarında, teknik anıtlar sosyal çevreleri ile birlikte ele alınmaktadır. 18. yüzyılda Avrupa’da başlayan endüstrileşme süreci, 19.yüzyılda hızlanarak devam etmiştir. Osmanlı Devleti’nde 19. yüzyıl sonlarında inşa edilen endüstri yapıları, o dönemin teknolojisini ve toplumun yaşadığı belirli bir süreci yansıtması açısından büyük bir öneme sahiptir. Bugün harap ve bakımsız olan bu yapıların, zaman içinde hasar görmesini önleyerek, mümkün olduğunca korunması gerekmektedir. Bu kapsamda ele alınabilecek örneklerden biri de Paşalimanı Değirmeni’dir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Journal of Near Architecture, 2019
İnsanlığın var oluşundan bu yana en temel ihtiyaçlardan biri barınmadır. Konut en küçük barınma v... more İnsanlığın var oluşundan bu yana en temel ihtiyaçlardan biri barınmadır. Konut en küçük barınma ve yaşama mekânıdır. Günümüz koşullarını göz önünde bulundurduğumuz zaman konut, insanların yalnızca barınma ihtiyacını karşıladıkları bir yer değil, sosyal, ekonomik ve çevresel gelişimlerini sağladıkları bir mekân haline gelmiştir. Sürdürebilir tasarım, enerji kaynaklarını minimum seviyede kullanan, doğayla uyumlu ve insan sağlığına zarar vermeyen yapılar oluşturmaktır. Küresel çevre sorunları ve kullanıcıların farkındalığının her geçen gün artması sonucunda sürdürebilir mekânlar yaratmak kaçınılmaz olmuştur. Doğru bir mekânsal düzenleme enerji korunumuna, mekânların doğru bir şekilde ısıtılıp aydınlatılmasına olanak sağlamakta ve kullanıcı için gerekli diğer tüm konfor koşullarının oluşturulmasına büyük oranda destek olmaktadır. Konut iç mekânları sürdürülebilir yaklaşımla tasarlanırken, gün ışığı kullanımı, iç mekan hava kalitesi, doğal havalandırma, su korunumu ve enerjinin etkin kullanımı göz önünde bulundurulmalıdır. Çalışma kapsamında bu sürdürülebilir yaklaşımlar ele alınarak, mekânın doğru planlanması içingerekliliklere değinilecektir. Bununla birlikte iç mekân üzerinde doğru mekânsal planlamanın, bölücü sistemler, duvarlar yardımıyla yine iç mekânda oluşturulan doluluk-boşluk ilişkisinin, sürdürülebilir tasarım sürecine olumlu etkisi değerlendirilecektir. Belirlenen kıstaslar doğrultusunda, mekânda doğru yerleşim planlaması yapıldığında, kullanıcılar için yüksek maliyet gerektirmeyen, sürdürülebilir alanlar yaratmak mümkün olacak ve konut planlaması yapılırken mimari planlamada uygulanması gereken temel gerekliliklerin birlikte düşünülmesine fayda sağlayacaktır. Abstract Since the existence of humanity, one of the most basic needs is shelter. Housing is the smallest shelter and living space. When we consider today's conditions, housing has become a place where people do not only meet their sheltering needs, but also provide their social, economic and environmental development. Sustainable design is to create structures that use energy resources at minimum level and are harmless to nature and do not harm human health. As a result of global environmental problems and increasing awareness of users, it is inevitable to create sustainable spaces. A correct spatial arrangement allows for the conservation of energy, the correct heating and illumination of spaces, and greatly contributes to the creation of all other
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Haliç Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi, 2019
Kent yaşamı ile beraber konut kavramı değişmeye başlamış ve sektörde, yaşanıla-bilir en küçük hac... more Kent yaşamı ile beraber konut kavramı değişmeye başlamış ve sektörde, yaşanıla-bilir en küçük hacim arayışlarına doğru bir yönelim gerçekleşmiştir. İnsanın içinde bulunduğu çağımız metropollerinde, mekânda huzurlu ve konforlu yaşama isteği ye-rini doğaya dönüş ve standart dışı yaşama bırakmıştır. İhtiyaç duyulan hacim git gide küçülmüş ve insanların nerdeyse bedenlerinin bir parçası gibi hareket eden mekân-lar oluşmaya başlamıştır. Özellikle Japon kültürü ve yaşam alanları tasarım dünya-sının takip ettiği bu gelişmeye ayak uydurmuş ve küçük, yalın hacimler üretmeye başlamıştır. Bu noktada modülasyon, standardizasyon, esneklik ve değiştirilebilir-lik gibi kavramlar mikro hacimler içerisinde tasarımcıları yeni sistem arayışlarına yönlendirmiştir. Teknolojik gelişmeler ile birlikte, mikro tasarımlar mobilya üretici-lerinin de kendilerini geliştirmelerini ve kompakt mobilya kavramının gelişmesine katkı sağlamıştır. Böylelikle mekânlar hem form hem de mobilya bakımından geli-şime açık hale getirilmiştir. Hacimlerin mikro-kompakt ölçeğe gelmesi, tasarımcı-larda yeni mobilya sistemleri, hızlı üretim, taşınabilirlik gibi kavramları düşünmeye itmiştir. Tasarım dünyası gelecekte mikro yaşam alanına kavuşma ve yalınlaşma is-teğinin artmasıyla, yeni sistemler geliştirecek ve insanlar neredeyse kendi bedenleri haline gelmiş hacimleri beraberlerinde götürebileceklerdir. Değişen yaşam koşulları ve gelişen teknoloji ile birlikte kullanıcı ihtiyaçları ve barınma kültürü de değişime uğramıştır. Daha esnek çözümlere ve daha küçük mekânlara sahip konutlar ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada geleceğin tasarımı olabilecek mikro kompakt evler ve bu evlerde ortaya çıkan mobilya sistemlerine dair örnekler verilerek bu konuda değer-lendirme yapılmıştır. Geleceğin mikro kompakt evleri ve mobilya sistemleri ile il-gili konularda tasarımcılara katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu çalışmada litera-tür taraması yapılarak örnekler toplanmıştır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Tasarım Kuram
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Uploads
Conference Presentations by Füsun Seçer Kariptaş
When examining the housing examples that carry the traditional architectural characteristics, we can see that that sustainability approach have been adopted before. Taking the planning features of these houses into consideration from the perspective of issues such as climate conditions and material selection, it is evident that they host today’s sustainability principles and that small changes to these principles allows to promote solutions that highlight the health and comfort of people.
A vast majority of today’s energy and material resources are consumed by the construction industry. Whether it is the wrong choice of materials and building techniques on the envelope as well as the interior of the building, or the senseless use of natural resources and as a result the design act that disregards the human health has resulted in the aforementioned energy consumption to reach high levels. The technological process that has been moving forward swiftly since the industrial revolution has caused the climate, environment and space harmony that traditional architecture harbored to disappear with time. This is the reason why single type structures that have the same form and spatial layout are implemented.
This proves that environmental analysis need to be the foundation of the factors that effect the design. This means that when designing according to the environmental and climatic factors, the material selection and spatial arrangement has to be done with taking in to mind the conditions of that region.
The design principles of the traditional Turkish house with its spatial arrangement, layout structure, material selection along with its environmental and climatic approach has the ability to achieve high comfort for the user and the rational way it uses the components that make up the structure as well as the building itself can be seen as an example to today’s housing designs.
When the traditional Turkish houses is examined taking in to account the era it was designed in, they reveal to have the design criteria that is human orientated, hosting the respect for traditional values and with a sustainable approach according to the attributes of that period. A study done in this context will shape the sustainable design criteria according to the traditional housings structural comfort conditions and climatic attributes [2].
Correct distribution of functions, material selection allows for the criteria such as heat insulation, ventilation that plays a large role in the design of a structures as well as energy conservation to be achieved at the desired level increasing the lifespan of the structure and allow the users to prolong a healthy life within the correct comfort conditions.
Ergonomy is defined as the adaptation of people to the environment he/she is in, without having any physical and spiritual difficulties. When the machines and tools come up in terms of ergonomic principles, some features, tendencies, abilities and limits are observed regarding various business and environment issues. When you look at the underlying problem of the physiological and psyhcological problems ocur in work places, you see the offices and tools and equipments that are used in these offices are designed without considering the ergonomic principles. Subobtimal environmental conditions and considering people as machines are resulted with descreased efficiency of the employees in busy and stressful offices especially.
Papers by Füsun Seçer Kariptaş
When examining the housing examples that carry the traditional architectural characteristics, we can see that that sustainability approach have been adopted before. Taking the planning features of these houses into consideration from the perspective of issues such as climate conditions and material selection, it is evident that they host today’s sustainability principles and that small changes to these principles allows to promote solutions that highlight the health and comfort of people.
A vast majority of today’s energy and material resources are consumed by the construction industry. Whether it is the wrong choice of materials and building techniques on the envelope as well as the interior of the building, or the senseless use of natural resources and as a result the design act that disregards the human health has resulted in the aforementioned energy consumption to reach high levels. The technological process that has been moving forward swiftly since the industrial revolution has caused the climate, environment and space harmony that traditional architecture harbored to disappear with time. This is the reason why single type structures that have the same form and spatial layout are implemented.
This proves that environmental analysis need to be the foundation of the factors that effect the design. This means that when designing according to the environmental and climatic factors, the material selection and spatial arrangement has to be done with taking in to mind the conditions of that region.
The design principles of the traditional Turkish house with its spatial arrangement, layout structure, material selection along with its environmental and climatic approach has the ability to achieve high comfort for the user and the rational way it uses the components that make up the structure as well as the building itself can be seen as an example to today’s housing designs.
When the traditional Turkish houses is examined taking in to account the era it was designed in, they reveal to have the design criteria that is human orientated, hosting the respect for traditional values and with a sustainable approach according to the attributes of that period. A study done in this context will shape the sustainable design criteria according to the traditional housings structural comfort conditions and climatic attributes [2].
Correct distribution of functions, material selection allows for the criteria such as heat insulation, ventilation that plays a large role in the design of a structures as well as energy conservation to be achieved at the desired level increasing the lifespan of the structure and allow the users to prolong a healthy life within the correct comfort conditions.
Ergonomy is defined as the adaptation of people to the environment he/she is in, without having any physical and spiritual difficulties. When the machines and tools come up in terms of ergonomic principles, some features, tendencies, abilities and limits are observed regarding various business and environment issues. When you look at the underlying problem of the physiological and psyhcological problems ocur in work places, you see the offices and tools and equipments that are used in these offices are designed without considering the ergonomic principles. Subobtimal environmental conditions and considering people as machines are resulted with descreased efficiency of the employees in busy and stressful offices especially.