Bogazici University
Bilgisayar
Evrensel ahlak var mıdır? " Madde bağımlılığı ahlak bozukluğuna yol açar ". Tıbbi veya kriminal açıdan bakarsanız giriş cümlesi çok doğru, bilindik ve sıradan bir tespittir. Bunu; " Maddiyat bağımlılığı veya hırsı, ahlak bozukluğuna yol... more
Evrensel ahlak var mıdır? " Madde bağımlılığı ahlak bozukluğuna yol açar ". Tıbbi veya kriminal açıdan bakarsanız giriş cümlesi çok doğru, bilindik ve sıradan bir tespittir. Bunu; " Maddiyat bağımlılığı veya hırsı, ahlak bozukluğuna yol açar " şeklinde söylemek de bakış açısını değiştirir, ama cümle yine doğruluğundan bir şey kaybetmez. Tüm riskleri göze alarak uyuşturucudan sağlanan kara para ekonomisi neden vardır? İnsanlar miras paylaşımı için kardeşini, tarla sınırı paylaşımı için komşusunu neden öldürür? Daha da büyük çapta bakarsak; savaşların asıl nedeni nedir? Tamamının nedeni " maddiyat hırsı, rant paylaşımı " , yani Napolyon'un dediği gibi, " para, para, para " değil midir? İşte bu nedenle ideal toplum tasarımlarını içeren felsefi ve edebi yazılarda ve görüşlerde; yani tüm " ütopyalarda " mülkiyet ve para yoktur. Güncel duruma bakarsak, toplumsal ahlakı; siyasal sistem, hukuk, eğitim ve sosyal düzen sayesinde kontrol altına almaya çalışıyoruz. Ya kişisel ahlak? İşte felsefe açısından o taraf bayağı karışık sayılır. En bilindik ahlak sistemi tabii ki " din " dir. Din ahlaklı olmayı öğütler ve bu öğüde uymayanlar için de birçok manevi ceza uygulanacağını söyler. Peki, " iman " a dayalı ahlak sistemi dışında durum nedir, nasıldır? Evrensel bir ahlak var mıdır, var olabilir mi? Yoksa ahlak kişiye, topluma ve zamana bağlı olarak değişken midir? Ahlak; bir değerler ve kurallar sistemidir. Toplumdaki kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerini ve toplumsal düzeni sağlamaya yarar. Değer yargıları toplumdan topluma ve aynı toplum içinde zamandan zamana farklılıklar gösterir. Ahlak kuralları, hukuk kuralları gibi yazılı değil, yazısız kurallardır. Ahlakı konu alan felsefe dalına ahlak felsefesi ya da etik adı verilir. Ahlak ile Etik (ahlak felsefesi) arasında farklılıklar vardır. Ahlak; değerler sisteminden oluşan kurallar bütünü iken, Etik; ahlakı felsefi açıdan inceleyen ve açıklayan felsefe dalıdır. Ahlakın ne olduğunu, ahlaki davranışın nasıl oluştuğunu, iyi ve kötü davranışların nedenini inceler. Yani etik, insan davranışlarının ahlaki özünü ve yapısını inceler. Ahlak iyi ve kötü davranışların, eylemlerin pratikteki değeri, etik ise iyi ve kötü davranışın teorisi şeklinde tanımlanır. Etik için iyi, ahlaki açıdan değer verilendir. Örneğin, Epikuros'a göre "İyilik mutluluk demektir ". Bazıları, ödevi yerine getirmekle, bazıları sevgiyle, bazıları da toplumu, dünyayı eşitçe yaşanabilir bir duruma getirmek için eylemde bulunmakla iyiye ulaşılabileceğini savunmuşlardır. Ahlak felsefesinin diğer önemli kavramları ise; erdem, sorumluluk, özgürlük ve vicdan'dır. Erdem; ahlaki olarak iyiye yönelmedir. Bir başka deyişle erdem, bireyin iyi ve doğru eylemlerde bulunmaya karakter, eğitim ve moral olgunluk açısından yatkın olma durumunu tanımlar. Erdem, insan varlığına gerçek anlamını veren ahlaki niteliklerin bir toplamına karşılık gelir. Ahlakın övdüğü, yapılması bireyden beklenen iyilik, dürüstlük, doğruluk, alçak gönüllülük, yiğitlik, adalet, cesaret vb. ahlaki nitelik taşıyan değerlere erdem adı verilir. Sorumluluk; kişinin kendi davranış ve eylemlerinin hesabını verebilmesi anlamına gelir. Bir başka değişle, bireyin eylemlerinin doğuracağı sonuçları üstlenmesi durumudur ve irade özgürlüğünü gerektirir. İrade özgürlüğü bulunmayan, kendi istenciyle karar veremeyen bir kimsenin eylemlerinin sonuçlarını üstlenmesinden söz edilemez. Örneğin; Çocukların ve akıl hastası olan bireylerin sorumluluğu yoktur. Özgürlük; bireyin iyi ve kötü ya da değerli ve değersiz olan karşısında bir seçim yapabilmesidir. İyi ile kötü arasında özgürce seçim yapamayan birey eylemlerinden ahlaken sorumlu değildir. Buradan da anlaşılacağı üzere; özgürlük olmadan sorumluluk da ahlaklılık da mümkün değildir. Vicdan; sorumlulukla yakından ilgili olan bir kavramdır. Vicdan, bireyi kendi eylemleri hakkında ahlaki bir yargıda bulunmaya zorlayan duygu olarak tanımlanır. Bir başka anlatımla, bireyin kendi iyileri ve değerleri üzerine doğrudan doğruya ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güce vicdan denir. Bir anlamda vicdan, insanın eylemlerinin ahlaki bakımdan iyi ve değerli olup olmadığına karar veren mahkemedir. Vicdanın kaynağı konusunda iki temel görüşten söz edebiliriz. Bunlardan birincisine göre; bireyin eylemlerini yargılayan yeti doğuştan gelmektedir. Yani doğa ya da Tanrı insanı yaratırken başka yetilerin yanında bir de vicdanla donatmıştır. İkinci görüşe göre; vicdan doğuştan getirilen bir yeti değil sonradan kazanılan bir özelliktir. Ahlak felsefesinin en temel problemi: kişi vicdanı karşısında evrensel bir ahlak yasasının olup olmadığıdır. Bu soruya verilen yanıtları iki başlık altında toplayabiliriz. Bunlar, kişi vicdanı karşısında evrensel ahlak yasasının varlığını reddedenler ve kabul edenler.
Özel otların karışımından oluşan tütsünün dumanı ve kokusu etrafa yayılırken, davul sesinin eşliğinde trans halindeki Şaman kâh fısıldayarak kâh çığlık çığlığa bağırarak, ateşin önünde oturan kişiye sesleniyordu:-İçindeki " siyah cüce "... more
Özel otların karışımından oluşan tütsünün dumanı ve kokusu etrafa yayılırken, davul sesinin eşliğinde trans halindeki Şaman kâh fısıldayarak kâh çığlık çığlığa bağırarak, ateşin önünde oturan kişiye sesleniyordu:-İçindeki " siyah cüce " ruhu bastır, siyah cüce ruhu bastır, vur tepesine, güçsüz bırak, öldür onu. Yumruklarını sertleştir, vur yere yatır, karanlığın derin mağarasına kapat, ört kapısını taşlarla, kötü ruh çıkamasın dışarıya.-" Beyaz kartal " ruhundan yardım al, beyaz kartal güçlüdür, senin içindedir, ona güven, onun yardımıyla kötü ruhu yenebilirsin.-Bunları başarırsan, sonraki mücadelelerinde sana yardımcı olması için " mor tilkiyi " göklerden indirip senin içine yerleştireceğim. Mor tilkinin ruhsal güçleri hep yanında olacak. Bu töreni ve içeriğini; " Avcı-toplayıcı toplumlarda, doğayla mücadele ederken karşılarına çeşitli hayvanlar çıkmış. İnsanın da içerisinde hayvanlar olduğu zannına kapılıp, oradan şifacılık üretmeye çalışmışlar. Her yerde, dağda, taşta, ağaçta, insanın içerisinde bol bol Tanrılar ve ruhlar olduğuna inanmışlar. Modern toplumun bilimi ve bakış açısıyla, ilkel ve çocukça. İlkel Şaman saçmalığı ve paganların hayvan odaklı şamanik törenleri işte " ... Şeklinde değerlendiren önemli bir çoğunluk çıkacaktır... Peki, öyle mi gerçekten? Anlattığımız hayali ritüelik tören sahnesini, günümüzün anahtarıyla açmaya ve incelemeye çalışalım:-"siyah cüce"; şeytandır, cindir, karanlık yanımızdır, komplekslerimizdir, anlam veremediğimiz sıkıntılarımızdır, travmamızdır, ruhumuzun hastalıklı olan kısmıdır, negatif enerjidir.-" beyaz kartal " ; bize destek ve yardımcı olacak " iyilik meleğimizdir " , iyi yanımızdır, mücadeleci tarafımızdır, pozitif enerjimizdir.-Vaat edilen kişiye özel "mor tilki" ise; bireyselleşmenin, artık " herhangi biri " olmaktan kurtulup " belirli, özel biri " olma ihtiyacını karşılamaktadır. Bu özel olma durumu, kişinin yaşamına bireysellikle birlikte anlam ve güç katacaktır. Böylece birey olmayı başarabilen kişi, ruhsal olarak iyileşecek veya iyileşme yoluna girecektir. Şaman tarafından tedavi edilen kişiye; kendine güven, mücadele gücü, birey olma, pozitif enerjisini ön plana çıkarma telkinleri yapılmaktadır. Kişinin, bilinç dışını temsil eden ruhlar dünyasıyla bağlantı kurması sağlanmaya çalışılır. Şaman hastalarına; hastalıklara ya da ölüme karşı giriştikleri savaşta duygusal ve ruhsal olarak yalnız olmadıklarını gösterir. Şaman, derin bir düzeyde kendi özel güçlerini hastasıyla paylaşır (veya öyle hissettirir). Hastasını, başka bir insanın ona yardımcı olmak için kendisini feda etmeye hazır olduğuna ikna eder. Şamanlıktaki ruhlar dünyası, yani içsel dünya; analitik psikolojide ortak(kolektif) bilinçdışıdır. C.G.Jung; " İnsanlığın temel sorunun bilinçdışıyla bağlantı kurmak, onu kabullenmek olduğunu " söyler. Ve nevroz dediğimiz şeyin yine temelde bu bağlantıdaki derin kopukluğa işaret ettiğini ısrarla vurgular. Jung; en derin şifacılık kavramlarının Şamanlıkla pek çok ortak yönü olduğunu kavramıştır. Görünüşteki farklılıklarına rağmen hem şamanlığın hem de analitik psikolojinin; psişenin gelişmesi(bireyselleşmesi) ve şifa bulması üstüne odaklandığını anlamıştır. Jung'a göre şaman bir arketiptir. Bazı kişilerde ve yerlerde diğerlerinden daha çok kendini gösteren, fakat her zaman orada ve kullanılmaya hazır olan, insan psişesinin sürekli ve evrensel parçasıdır. Jung bu modeli bireyselleşmenin (gelişmenin içsel psişik sürecinin) bir yansıması ve şamanlığı da analitik psikolojinin mirasının bir parçası olarak görmektedir. Şamanlıkla analitik psikoterapi arasındaki bir başka paralellik ise; her ikisinin de derin psişenin çift cinsiyetli olduğunu imgelemiş olmalarıdır. Analitik psikolojide anima erkeğin içindeki kadın imgesidir, animus ise kadının içindeki erkek imgesi. Hem anima hem de animus sadece imgeler olarak değil, aynı zamanda psişede özerk bir varoluşa sahip olan oluşlar (Karmaşalar) olarak düşünülür. Şamanlığın anavatanının Sibirya olduğu düşünülmektedir. Şaman sözcüğü bir kuzey Sibirya kabilesi olan Tunguz'lardan gelmektedir ve son zamanlara dek orada şamanlık basit biçimleriyle uygulanmaktaydı. Bir yoruma göre: Sha=kadınlık, Man=Erkeklik, Şaman da kadınlıkla erkekliğin, aşkın birlikteliği olarak ta yorumlanır. Şaman kelimesi genellikle erkek uygulayıcı ile ilgilidir, şamanka kelimesi ise kadın şamanlar için kullanılır. Bir klasik olan; " Şamanizm: Eski vecd teknikleri (1964) " adlı eserin yazarı Mircea Eliade bize Sibiryalı erkek şamanların törenlerde çoklukla bir kadının giysilerini ve tavırlarını takındıklarını hatırlatır. Japonya'da ve Çin'de kadın şamanlar bazen ruhsal kocalarıyla (ya da animus ile) evlenebiliyorlar. Bu törenler gizli bir bütünlüğün üstünü açmak için yerine getirilir. Sembolik olarak sadece kadınla erkeğin değil, maddeyle ruhun da içsel evliliğini temsil ederler (Eliade 1964). Benzer şekilde analitik psikolojide de anima / animus daha derin psişeye, bütünlüğe giden geçidi temsil ederler. Bu içsel evlilik, bir Navajo kum resminde çok güzel bir şekilde canlandırılmıştır. Törenlerde toprağa kum ile çizilen bu resimde; Baş taraflarından bir polen (en kutsal madde) çizgisiyle ve kuyruklarından da gökkuşağı ile birbirlerine bağlanmış olan Toprak Ana ve Gök Baba betimlenmektedir. Dışarıdaki doğanın makro evreniyle, içerideki psişenin
- by Fethi Demir
- •