Papers by O. Hazal Aslan
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Uzun bir ticaret gecmisine sahip olan Şishane Bolgesi, Istanbul’da aydinlatma pazarinin merkezi o... more Uzun bir ticaret gecmisine sahip olan Şishane Bolgesi, Istanbul’da aydinlatma pazarinin merkezi olarak bilinen onemli bir zanaat mahallesidir. Atolyelerin, dukkânlarin ve toptancilarin zaman icerisinde kumelenerek bolgede olusturdugu kentsel doku, kentsel mekâna ozel bir kimlik kazandirmistir. Ancak bugun yurutulen turizm odakli kentsel politikalar kentsel doku ve kimlik uzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadir. Halicport, Galataport, Tarlabasi Yenileme Projesi, Halic Metrosu Koprusu ve Halic Tup Gecidi gibi buyuk olcekli projeler, atolyeleri sehir merkezinden cevreye tasinmaya zorlayan onemli gelismeler olmustur. Bu calisma Şishane Bolgesi’ni tehdit eden bu politikalarin ve bolgedeki donusumlerin etkileri uzerine yogunlasarak, bolgenin geleneksel uretim yapisiyla korunmasi gerekliligini savunmaktadir. Zanaat uretimi yapan birbiriyle iliskili aktorlerin Şishane ve cevresinde hala varligini surduruyor olmasi kentsel kimligin surekliliginin saglanmasi icin onemli bir potansiyel olus...
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Özet İnsanlığın varoluşuyla birlikte, mimarlık yapıtları, tüm sosyal ve beşeri sanat dallarıyla i... more Özet İnsanlığın varoluşuyla birlikte, mimarlık yapıtları, tüm sosyal ve beşeri sanat dallarıyla iç içe geçerek gelişmiştir. Her döneme ait sanat akımları ve üslupları, mimarlık ürünlerinin cephelerinde, iç mekânlarında, yapısal parçalarında; bezeme ve/veya süsleme olarak vücut bulmuş, insanların iç dünyalarında yer edecek önemli bir parça olarak öne çıkmıştır. Dünyanın her yerinde, toplumların yaşayış biçimleri ve inanışlarındaki karşılıklar mimarlık ürünleri vasıtasıyla günümüze kadar gelmiştir. Yaşadığımız topraklarda, sanatla yoğrulmuş mimarlık ürünlerinin çevresinde yer almak, yaşantımızın zenginleşmesinin en önemli etmenlerinden birisi olmuştur. Mimarlığın sanatla iç içe gelişimi ve ortaya koyduğu ürünler, çağın sanat anlayışlarına göre her dönem farklılık göstermektedir. Yaşadığımız coğrafyada, antik çağlardan itibaren ortaya konan mimarlık ürünleri gerek yapılan kazılarda, gerekse bizzat çevremizdeki yapılar vasıtasıyla her devrin sanat anlayışını yansıtmaktadır. Bu durum, yakın dönem mimarlık yapıtlarında da kendini göstermektedir. Ne yazık ki kentlerimiz, 1980'li yıllarda neoliberal kentsel politikaların ve sermaye birikiminin etkisiyle eski zenginliğini kaybetmeye başlamıştır. Mimarlık, sanattan yoksun bir yapı üretimi ve de bu yolla sermaye birikiminin bir aracı olarak görülmüş, salt " bina " üreten bir role indirgemiştir. Ülkemizde, özellikle son 30 yılda, sadece ekonomik kaygılar güdülerek " seri üretim " şeklinde yapılan binalardan dolayı, kentlerin ve kent yaşantısının sanattan yoksun mekânlar olarak, bir yapı stoğu altlığına dönüştüğü görülmektedir. Bu çalışmada ülkemizin çok yakın bir dönemine ait, sanat-mimarlık ortaklığının bir kesiti ele alınacaktır. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, kentin önemli noktalarında, kent yaşantısında söz sahibi olan yapıların cephelerinde yer alan heykel, rölyef, kabartma sanat eserlerinin, günlük yaşantımıza neler kattığı, günümüzdeki algılanış biçimi önemli bir yapı olan İstanbul Manifaturacılar Çarşısı-İMÇ üzerinden irdelenecektir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Özet Kültürel öneme sahip mekânlar ve yapılar, insanların yaşamlarına zenginlik katmalarının yanı... more Özet Kültürel öneme sahip mekânlar ve yapılar, insanların yaşamlarına zenginlik katmalarının yanı sıra, çevreleri ile kurdukları aidiyet duygusunun geliştirilmesine de katkıda bulunmaktadır. Aynı zamanda geçmişe ait izleri ve değerleri aktararak bize kim olduğumuz hakkında bilgi vermekte ve toplumun çeşitliliğini ve çok katmanlılığını yansıtmaktadır. Bu bağlamda, koruma eylemi, kültürel değerlerin sürekliliğini sağlamayı amaçlamaktadır. Dolayısıyla bir yerin veya yapının sağlıklı korunabilmesi, başta onun kültürel değerinin iyi tanımlanmasına, anlaşılmasına, sonrasında da aktarılmasına yönelik politikaların geliştirilmesine bağlıdır. Uzun bir geçmişe sahip İstanbul'un mimarlık mirası düşünüldüğünde, kentin mekânsal gelişim sürecinde kırılma dönemlerine tanıklık etmiş, kente ve kentliye ait özgün ve kültürel değerlere sahip yapıların dikkatle incelenmesi önem taşımaktadır. Kentin tarihindeki gelişmeler, yıkımlar ve dönüşümler, değişen sosyal yaşamın da mekânlardaki ve yapılardaki etkisiyle derinlemesine bir çalışmayı gerektirmektedir. Bu araştırma, kentin mimarlık mirasını inceleyip değerlendirme ve kültürel mirasın yaşatılması için, koruma önerileri geliştirmeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın konusu olan bir zamanların Myrelaion Manastır Kilisesi veya Bodrum Mesihpaşa Cami ile hemen yanı başında yeraltında bulunan dairesel yapı (rotunda) İstanbul kent dokusu içerisinde önemli bir mimarlık mirasıdır. Tarihi Bizans dönemine dayanan bu yapı, günümüzde Laleli'de kendisini çevreleyen büyük ve genellikle ticari fonksiyonu barındıran yapılarla kuşatılmıştır. Günümüze kadar pek çok dönüşüm geçirmiş, yangınlar ve afetlerde zarar görmüş ve sahip olduğu anıtsal kimliğe rağmen kent dokusu ve gündelik yaşantısı içerisinde algılanması güç bir hale bürünmüştür. Bu bağlamda, çalışma kapsamında yapının kent dokusu içerisindeki konumuna, somut bir kültürel miras olarak önemine, geçirdiği dönüşüm evrelerine değinilmesi ve günümüzdeki durumu ile yere ait sorunlara yönelik tespitlerde bulunulması hedeflenmektedir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Thesis Chapters by O. Hazal Aslan
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Uploads
Papers by O. Hazal Aslan
Thesis Chapters by O. Hazal Aslan