YABANCI EMEKLİ YERLEŞİKLERİN YERELDE KAMUSAL
HAYATA KATILIM İSTEKLİLİĞİ VE YEREL HALKLA
İLİŞKİLERİ (Antalya İçin Bir Yaklaşım)
Zerrin TOPRAK
ÖZET
Türkiye çıkış ülkesine kısa veya belirlenmiş sürelerde geri dönüşü
olan çalışma, eğitim, tatil amaçlı geliş tercihleri ile geliş ülkesiyle
irtibatını kesmeden ancak altı aydan fazla uzun süreli ve yerleşik
düzene geçme amaçlı turistik eksenli gönüllü nüfus hareketlerinin
yanısıra; iklim değişiklikleri, politik baskılar vb zorunlu nedenler ile
her gün daha fazla göç alan ülke durumuna gelmektedir. Konusu ne
olursa olsun, iç veya dış göçler ülkelerin tarihinde her zaman idari
sorunlar ve kriz bağlantılı değerlendirilmiştir. Yabancılar özellikle
giderek kıyı bölgelerindeki tatil beldelerinde yoğunlaşmaları,
eğitimleri ve satın alma güçleri itibariyle değerlendirildiğinde, yerel
halka göre daha eğitimli ve ekonomik güce sahip bulunmaları
bağlamında,
“yabancı
toplumsal
sermaye
olarak
değerlendirilebilmektedir. Bulundukları beldeden başlayarak bölge
hatta ülke düzeyine sıçrayabilecek sosyo-kültürel ve ekonomik
etkileri açıkça görülmektedir. Taşıdığı özellikler itibariyle ülke
ekonomisine yük getiren ekonomik veya politik göçlerden farklı bir
konuma yerleşen emekli yabancı göçlerinin gelinen ülke için sosyokültürel ve ekonomik yönden bir fırsat mı olduğu tartışılması
gereken önemli bir konudur.
Anahtar Kelimeler: Avrupalı Yabancı Emekli Yerleşikler, Yabancı
Toplumsal Sermaye, Yerel Politik Yaşam, Sosyo-Kültürel
Bütünleşme
Prof.Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi, İİBF
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
100
Zerrin TOPRAK
WILLINGNESS OF FOREIGN RETIRED RESIDENTS TO
PARTICIPATE IN LOCAL PUBLIC LIFE AND
RELATIONSHIP WITHIN THE LOCAL COMMUNITY;
(Example of Antalya, Turkey)
ABSTRACT
Alongside those coming on short term work, education or holiday
visists, an increasing number of people entering the country every
day for periods of settlement longer than six months while
continuing to maintain their links with their country of origin and
those forced to enter for reasons such as political pressures or
climate change has made Turkey a growing immigrant recipient
country. It evident throughout history that the imigration of people
from one country to another for whatever purpose has been the
cause of administrative problems and crises in the host country.
Foreigners, in particular the increasing numbers settling in holiday
resorts and coastal areas, are generally better educated and
financially better off than the local inhabitants by which they are
often considered “foreign social capital”. It is also evident that the
social, cultural and economic impacts, which begin in the
settlements, eventually spread to the larger region and even to the
whole country. Unlike economic or political migrants that are a
burden to the economy, whether these retiree migrants present an
social-cultural and economic opportunity for the host country is an
important point of debate.
Keywords: European Foreign Retired Residents, Foreign Social
Capital, Local Political Life, Social-Cultural Entegration
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
Yabancı Emekli Yerleşiklerin Yerelde Kamusal Hayata Katılım İstekliliği ve
Yerel Halkla İlişkileri (Antalya İçin Bir Yaklaşım)
101
GİRİŞ VE KAVRAMSAL YAKLAŞIM
Son yıllarda Türkiye’ye giderek artan oranda iş, eğitim, siyasi amaçlı veya
iklim değişikliklerinin zorlayıcı etkisi de olmak üzere çeşitli nedenlerle yönelen, göç
hareketleri görülmektedir. Bunlardan kıyı yerleşim birimlerine dikkati çekecek kadar
ve giderek artan oranlarda yönelen, uygun iklime dayalı turistik amaçlı başlayan ve
giderek kabul edilebilir yaşam standartlarının cazibesiyle yerleşikliğe dönen yabancı
emekli nüfus hareketleri idari ve akademik ilgi odağı haline yeni yeni gelmektedir.
Türkçe literatüre girmiş emekli göçlerine yönelik kapsamlı bir çalışma
bulunmamaktadır. Bu nedenle özellikle politik yönetsel analizleri itibariyle bu
çalışma ilklerdendir.
Ülkemize yönelen yabancı kökenli nüfus hareketleri “insan sermayesi” ile
ilişkilendirilebilecek özelliğe sahip bir göç türü değerlendirilmesine alınması gereken
olgudur. Oysa göç hareketleri tarihte her zaman kriz değerlendirmesine alınmış ve
çoğu kere ülke güvenliği ile ilişkilendirilmiştir. Hatta zaman zaman ekonomik yük de
getirmiştir. Ancak bu çalışmanın odağında yer alan, Avrupa kökenli emekli
yabancılar, genelde gerek eğitimleri gerekse satın alma güçleri itibariyle, yerel halka
göre sosyo-ekonomik ve kültürel yönüyle daha yüksek yaşam kalitesi standartlarına
sahiptir. Yerel ekonomik ve iklimsel yaşam koşullarındaki cazibe nedeniyle yerleşim
tercihi daha çok kıyı beldelerine yöneliktir. Bu nedenle yerleşik hayata geçmeye
eğilimli emeklilerin gerçekleştirdiği turizm hareketlerinin, gerek nüfus profili gerekse
diğer turizm hareketlerinden farklı olarak yerel ve ulusal ölçekte bir “tehdit” mi
yoksa “fırsat” mı olduğu, belirtilen koşullarda üzerinde durulması gereken önemli bir
konudur.
Yabancı nüfusun sahip olduğu haklar ve borçlar, hukukumuzda kapsamlı
olarak düzenlenmiştir. “Yabancı” sözcüğü şemsiye bir kavramdır. Yabancı 403 sayılı
Türk Vatandaşlığı Kanununa göre Türk vatandaşı sayılmayan kişi” (4817, md.3)
olarak tanımlamıştır. Bu çalışmanın konusunun temel eksenini, Avrupa Konseyi’nin
“Yabancıların Yerel Düzeyde Kamusal Hayata Katılımına İlişkin Sözleşme”1
hükümlerinin Türkiye için gözden geçirilmesi oluşturmaktadır. 2005 yılı verilerine
göre Türkiye’de en fazla yabancı İstanbul’da yaşamaktadır. Türkiye’de 2005 yılı
ortasında 163,018 olan ikamet iznine sahip yabancı sayıları (İçişleri Bakanlığı:2005)
il dağılımında İstanbul(79,689), Ankara(12.981) Bursa (10,722) ve Antalya (9,214)
olarak listenebilmektedir. 2008 yılında(Nisan) Alanya belediyesi istatistiklerine göre
sadece Alanyada ikamet eden yabancı sayısı 13.200 kişidir. Yabancı dağılımı
ülkelerine göre Almanya(3.041), Danimarka(2.806), Rusya(1.383) olarak
belirlenmiştir. Buna karşılık 2008 yılı sonu itibariyle toplam taşınmaz sahibi kişi
sayısı 19.886 ve gayrimenkul alan sayısı 14.406 olarak(Tapu Kadastro Genel
Müdürlüğü:2008) gösterilmektedir. Söz konusu kayıtlardan taşınmaz sahibi kişilerin,
sırasıyla Almanya(4.341), Danimarka(3.907) ve Irlanda (2.887) ve Hollanda(2.836)
olarak Avrupa Birliği ülkelerinden olduğu görülmektedir.
1
Yabancılar Sözleşme: http://conventions.coe.int/Treaty/Commun/ (erişim: 28/12/2008); İbrahim Güray
Yontar, “Yabancıların Yerel Düzeyde Kamusal Yaşama Katılımına Dair Sözleşme”,(çev)Türkiye
Doğumlu Olmayan Yerleşik Yabancılar, İzmir Yerel Gündem 21 Yayını, İzmir, 2007, s.98-106.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
102
Zerrin TOPRAK
Antalya Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şube Müdürlüğü`nden 2009(Şubat)
yılında Antalya`da 22.322 kişinin geçerli ikamet izni aldığı belirtilmiştir2. Geçerli
ikamet tezkeresi en çok olan ilk 10 ülke; Rusya Federasyonu(3785), Almanya(3679),
Kazakistan(2834),
Azerbaycan(1450),
Ukrayna(1343),
Danimarka(1204),
İngiltere(1018) Kırgızistan(982) Özbekistan(553) Norveç(512), diğer ülkeler(4962)
olarak belirlenmiştir. Rakamlar nüfus hareketliliği nedeniyle sürekli değişmektedir.
Araştırmalarda genelde bu konuya belirsizlik yarattığı yönüyle sık sık
değinilmektedir3 (USAK:2008), Antalya ili itibariyle kuşkusuz bu rakamlar içinde
Türk soyundan olup “yabancı statüsünde” soydaşlarımız da bulunmaktadır. Bu
nedenle yabancıların sayısal değerlendirilmesi kısa sürelerle sürekli güncelleştirmeyi
gerektiren özellik taşımaktadır.
Emekli yabancıların Ege ve Akdeniz bölgesinin kıyı yerleşimlerine kısa
süreli turistik amaçlı gelişlerini, konut satın alarak veya kiralayarak uzun süreli
yerleşik hayata dönüştürmeleri sosyo-kültürel boyutları da kapsayan idari yeni
düzenlemeler ve stratejiler oluşturma gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Yaş profili ve
uzun süreli yerleşim kararı birlikte değerlendirildiğinde, “Son Durak Turizmi”4
olarak da ifade edebileceğimiz emekli yerleşik yabancı nüfus hareketliliği, kentsel
yaşam kalitesi göstergelerinden etkilenmekte ve etkilemektedir.
Kişiler ülkelerinde sadece tüm ömürlerini geçirmemekte, kendi ülkesinden
başka bir ülkeye yaşam kalitesini artıracak tatmini sağlamak amacıyla seyahat
etmekte ve yerleşebilmektedir. Bu hareketlilik yaşam göstergeleri açısından Dünyanın
turist çeken ilk on ülkesi (Fransa, İspanya vb), en tehlikeli ülkesi (Irak), en kirli
kentleri gibi listeler oluşturulmasını sağlamıştır5. Ülkelere ve kentlere biçilen yaşam
kalitesi standartlarını belirleyen göstergeleri6 ayrıca iklim koşulları, yaşama maliyeti
(ucuzluk/pahallılık), gıdaların sağlıklı olması ve çeşitliliği, güvenlik, konut, mezarlık
alanları7 vb faktörler de etkilemektedir. Kentsel yaşam kalitesi göstergeleri içinde en
önemli değişkenlerden birisi de demokrasi ile ilişkilendirilen “kamusal hayata
katılım” ile ilgilidir. Nitekim modern anlamda yönetime katılım unsurları doğrudan ve
dolaylı, yerel veya merkezi düzeyde hayata geçirememiş ülkelerin yerleşimleri,
demokratik eksiklikleri nedeniyle güvenli kentler ağında yer almamaktadır.
Nedenleri ülkeden ülkeye değişiklik gösterse de göç olgusunun ortaya
çıkardığı önemli sonuçlardan birisi, toplumlarda ve bireylerde kültürel özümseme
tecrübesini ve çok kültürlülüğü ortaya çıkarmasıdır. Çok kültürlü toplumlarda kişiler
2
Antalya Emniyet Müdürlüğü, 23.03.2009 tarihinde bilgi edinme kapsamı içinde internet ortamında gelen
veriler.
3
USAK , Yerleşik Yabancıların Türk Toplumuna Entegrasyonu, Ankara, 2008, s.33-34.
4
“Son Durak Turizmi” terimi, “göçle gelen emekli yabancı yerleşikler” kavramsal yaklaşımı için yazar
tarafından bu çalışma için kullanılmıştır. Literatürde belirtilen bu adla bir sınıflandırma veya tasnif
bulunmadığı sanılmaktadır.
5
http://international.com/internal components/further resources-puality of life (erişim: 21/11/2007).
6
The Quality of Life Model; http://www.utoronto.ca/qol/concepts.htm , s.2-3.
7
Yabancı mezarlıkları konusu ayrıca önemi itibariyle başlıbaşına bir makale konusu olarak incelenmiştir.
Hazırlık çalışmaları için bkz: . Zerrin Toprak ve Ahu Karakurt, “Türkiye’de Yabancı Mezarlıkları ve
Stratejik Yaklaşımlar”, Dergiden, Y.2, S.19, Ocak- Şubat 2008, s.39–40.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
Yabancı Emekli Yerleşiklerin Yerelde Kamusal Hayata Katılım İstekliliği ve
Yerel Halkla İlişkileri (Antalya İçin Bir Yaklaşım)
103
ve gruplar farklı kültürel tabanlı yaşama uyum sağlamaya imkân tanıyan çeşitli
stratejileri benimsemekte ve birlikte yaşamanın gerektirdiği huzurlu ortamı aramakta
ve yaratmaktadır. Kültürel ilişkiler; özümseme, kültürel değişme ve adaptasyon/uyum
süreçleriyle ilgilidir8.
Kamusal hayata katılım istekliliği konusu demokratik toplumlarda giderek
önem kazanmaktadır. Bu konu, kamu yönetimlerinin yapısı, ülkelerin tarihi
geçmişlerinin yanı sıra politik ve ekonomik durumları ile yakından ilişkilidir. “Yeni
Dünya düzeninde”, küreselleşme ve yerel düzeyde temsil birlikte ele alınıp
incelenmektedir. Ancak bugüne kadar temsil konusu ülke vatandaşlarına özgü bir hak
olarak değerlendirilmiş ve kendi içinde sorunlar çözülmeye çalışılmıştır9.
Yabancılarla ilişkiler ise sınırlı ve kontrollü gelişmiştir.
Yerel yönetimlerin yabancılar ile ilişkileri ise, ülke içinde “turizm”
faaliyetleri ve yurt dışında da, meclislerinin kararına bağlı olarak görevleriyle sınırlı,
merkezi yönetimin denetiminde ve sınırötesine açılan işbirliği koşullarında
sağlanmaktadır10. Yerel yönetimler, bu amaçla uluslararası teşekkül ve
organizasyonlara, kurucu üye veya üye olabilmektedir. Belediyeler mevcut yasal
düzenlemeler çerçevesinde, uluslararası teşekkül, organizasyon ve yabancı ülkelerin
yerel yönetimleriyle ortak faaliyet ve hizmet projeleri gerçekleştirebilmekte veya
kardeş kent ilişkisi kurabilmektedir. Yurtdışı faaliyetleri dış politik iklime ve
uluslararası anlaşmalara uygun olarak yürütülmektedir. Belirtilen bu düzenlemelerin
temelinde, ülke dışındaki yerel otoritelerle kurulan bağlantılar aracılığıyla, o ülke
vatandaşlarıyla, kısa süreli olarak, bir araya gelme ve sosyo-kültürel ve ekonomik
ilişkiler kurma politikaları yer almaktadır.
Oysa yabancı yerleşikler, mülk edinmeyle bağlantılı olarak farklı izlenebilir
yönetsel ilişkiler ağı da yaratmıştır. Özellikle 2004 yılında mülk edinme ve yerleşimi
kolaylaştıran 1934 tarihli ve 2644 sayılı Tapu Kanununda(md.35) sağlanan
değişikliklerle, yabancılar toprak ve mülk edinme konusunda cesaretlendirilmiş ve
mülk edinmede talep yaratarak emlak piyasasında rutin dışı hareketlilik sağlanmıştır.
Hızla gelişen bu olgu bir bakıma yerel yönetimleri, yönetim stratejilerini belirlemede
hazırlıklıksız yakalamıştır. Hatta bu konuda hızlı hareket etmesi beklenen Büyükkent
8
Özümseme: farklı kültürlerin birbiriyleriyle sağladıkları irtibatla oluşan psikolojik ve kültürel bir değişim
sürecidir. Kültürel değişme: grupların geleneklerinin ekonomik ve siyasi hayatlarının değişimini
kapsamaktadır. Psikolojik değişme: bireylerin özümseme sürecine yönelik tavırlarındaki gelişmeyi,
kültürel kimliklerini ve grup içindeki temasta toplumsal davranışlarını kapsamaktadır. Adaptasyon veya
uyum: insan doğasının gerektirdiği ve karmaşık günlük yaşamda varolabilmek için ihtiyaç duyduğu
toplumsal becerileri içine alan önemli bir psikolojik olgudur: John W.Berry, Jean S. Phinney, David
L.Sam, Paul Vedder, “Immigrant Youth: Acculturation, Identity,and Adaptation”, Applied Psychology:
In International Review; 55(3), 2006, s.303.
9
Zerrin Toprak Karaman ve Asuman Altay, “Global Governance Caused By New World Order”, Marmara
Journal of European Studies, M.Ü. Avrupa Topluluğu Enstitüsü, Cilt:5, S:1-2, 1997, s. 78-87; Zerrin
Toprak Karaman ve Asuman Altay, “Yeni Dünya Düzeninde Global Yönetim”, Yeni Türkiye, Siyaset
Özel Sayısı, 1996, s.323-361.
10
Zerrin Toprak, “Belediyelerarası Yurtiçi ve Sınırötesi İşbirliği”, Türk İdare Dergisi, S.441, Aralık-2003,
s.167-189; Zerrin Toprak, “Türkiye’de Belediyelerde Sınırötesi İşbirliği ve Kardeş Kentler”; İsveç ve
Türkiye’de Yerel Yönetimler ve Avrupa Birliği, Türkiye Belediyeler Birliği Yayını, Ankara, 2004,
s.172-180.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
104
Zerrin TOPRAK
belediyelerinde bile (İzmir, Antalya), belediyeler stratejik yönetim planına yabancı
yerleşikleri dahil etmeyi düşünememiştir11. Buna karşılık günübirlik ve kısa süreli
mevsimlik nüfus hareketleri”12 konusuna “turizm” başlığı altında daha çok yatak
kapasitesi, turizm çeşitleri ve turizmin geliştirilmesi gibi, alışılagelen klasik
yaklaşımla yer vermişlerdir.
Yerelde belirli sürelerde başlayıp biten rutin uluslararası kentsel ilişkiler, son
zamanlarda görüldüğü gibi, ülkemizde yerleşik yaşama tercihi geliştiren yabancıları
kamusal hayata katılıma teşvik etmiş ve yerel yönetimler yeni ve farklı taleplerle
gelişen etkilenmelere açık hale gelmiştir. Türkiye’de yerel halkın kent yönetimine
katılımında metodik kolaylaştırıcılık ve kurumsal yapılanmalar oluşturacak şekilde
“hemşehrilik hukuku”, çağdaş seviyede yeniden anlamlandırılmıştır. 2005 tarihli ve
5393 sayılı Belediye Kanunu ve 2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediye
Kanunu’nun herhalde en orijinal yanı, “katılımcılığı” slogan olmaktan çıkaracak
yapılanmalar getirmesidir13. Güçlü merkeziyetçi yönetim yapısının temelini oluşturan
idare merkezli karar mekanizmalarının, toplum merkezli karar mekanizmalarına
dönüşümü yeni yeni uygulamaya girmiştir. Bağlantılı olarak benzer düzenlemelerin
bir kısmı da yabancı yerleşikler için özellikle dernekleşme yönüyle hemen hemen
ayni anda yürürlüğe girmiştir.
Yabancıların yönetime katılması ve kamusal hayat içindeki rollerine ilişkin
konular, henüz kamuoyu gündeminde değildir. Öte yandan medyada“Yabancılar
Türkiye’yi İşgal mi Ediyor”14, tarzı haberlerle vatandaşların ilgisi çekilmeye
çalışılırken, yabancıların tehdit algısı içinde değerlendirilmesinin de önü açılmakta
mıdır? Bu koşullarda yabancı yerleşiklerin kamusal hayata katılımı konusunu, Avrupa
Konseyi kıdemli üyesi(1950) ve Avrupa Birliği’ne aday Türkiye için “akademik
sorumlulukla” incelemek giderek daha da cazip hale gelmektedir.
Bu makalede, göçle gelen Antalya’daki yerleşik emekli yabancıların,
literatürde özellikle sorgulanan, yukarıda sözü edilen kültürel ilişkiler ağındaki yeri ve
rolü ile kentsel-toplumsal hayata sosyo-kültürel ve politik etkileri incelenmiştir.
Toplumsal kalkınma göstergeleri açısından bugün ve yakın gelecek senaryosunda,
yerel ve ulusal ölçekte yabancılardan, “yabancı toplumsal sermaye”15 olarak istifade
edilebilirlik ve bu konuya ilişkin sürdürülebilir stratejilerin geliştirilmesi
hedeflenmektedir.
11
Antalya Büyükşehir Stratejik Planı, s:73, 4.8(kültür ve turizm); İzmir Büyükşehir Belediye Stratejik
Planı,s:33,4.9.5(Turizm ).
12
Zerrin Toprak, "Mevsimlik Nüfus Hareketleri Nedeniyle Kıyı Belediyelerinin Karşılaştıkları Sorunlar,
Çeşme Belediyesi Örneği", DEÜ İİBF Dergisi, Cilt.2, S.1, 1987, s.333-353; Zerrin Toprak, "Mevsimlik
Nüfus Hareketleri Nedeniyle Kıyı Belediyelerinin Karşılaştıkları Sorunlar", Türk İdare Dergisi, Yıl.59,
Sayı.377, 1987,s. 63-73.
13
Zerrin Toprak, Yerel Yönetimler, Birleşik Matbaacılık, İzmir, 2008, s.29,32,42.
14
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=44098&Categoryid=4&wid=5; erişim 16.03.2009.
15
Yazar “yabancı toplumsal sermayeyi”, yabancıların sahip oldukları entelektüel birikimlerini(insan
sermayesi) , bulundukları topluma yansıtma ve olumlu etkilere yol açan sosyo-kültürel dışsallıklar olarak
tanımlamaktadır. Sermaye sözcüğünün çağrıştırdığı ekonomik güç öncelikli bir konumda değildir ancak
etkisi dikkate alınmaktadır: Zerrin Toprak; Kent Yönetimi ve Politikası, Birleşik Matbaacılık, İzmir,
2008, s.99, 103 ve 116.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
Yabancı Emekli Yerleşiklerin Yerelde Kamusal Hayata Katılım İstekliliği ve
Yerel Halkla İlişkileri (Antalya İçin Bir Yaklaşım)
105
Yerleşik yabancı emeklilerin, profillerine bağlı olarak yerelde hizmet
beklentileri ve yerel yönetim hizmetlerinin biçimlenmesine katkıları ile komşuluklar;
yerleşik yabancı emeklilerin bulunduğu bölgede yaşayan ve yaşamayan yerel halkın
“yabancı komşularını” ve “yabancıları” nasıl değerlendirdiği konusu bağlantıları
itibariyle bu makalede yer almıştır. Özetle aşağıda yer alan şu konular yabancılar ve
yerel halk olmak üzere karşılıklı sorgulanmıştır:
Yabancılara/Yerel Halka Yakın Yaşam -Toplumsal BirliktelikKomşuluk
Yabancıların Toplumsal Hayatta Rolü ve Etkileri
Yerleşik Yabancıların Yerel Siyasetin Biçimlenmesine Etkileri ve Politik
Katılım
AVRUPA’DA EMEKLİ GÖÇLERİ ARAŞTIRMALARI
Uluslararası anlaşmaların “ortaklıklara” getirdiği karşılıklı bağımlılık,
ülkelerin yapılanmalarında da benzerliklerin sağlanması için idari kapasiteleri
geliştirmeyi zorlamaktadır. Kök nedenleri kendi içinde farklılaşarak değişen ve yeni
yeni anlam kazanan göçler, sadece kendi karakteristik özelliklerini değil, göç
edenlerin alıştıkları yaşam kalitesi göstergelerini de sınırlar ötesine taşımaktadır. Bu
değişimi uluslar arası göçlerin karakteristiğini ortaya koyan araştırmalarda da izlemek
mümkündür.
Uluslararası göçlerle ilgili araştırmalar 1970’li yılların sonlarında
başlamıştır16. Bu araştırmalar daha çok turizm hareketliliğinin, emeklilerin göç
kararlarını nasıl etkilediğine ve gittikleri ülkede ne kadar kalıcı olabileceklerine
yöneliktir. Günümüze kadar ortalama 30 yıl veya daha fazla yaşanan birliktelik
sürecinde, göçle gelenlerin bulundukları yerleşimlerdeki yaşam kalitesine etkileri
konusu daha da öne çıkmış görülmektedir. Avrupa ülkeleri içinde gerek Avrupa
Birliği gerekse Avrupa Konseyi insan hakları genel yaklaşımı içinde geliştirilen
ekonomik-çevre ve bölgesel –siyasi ortak adımlar ülkeleri karşılıklı çok yönlü
etkilemektedir. Ekonomik ve politik gelişme ile değişmelerden etkilenen ve bu
nedenle de ucu açık bir kavram olan “yaşam kalitesi” göstergeleri, aşama aşama
geliştirilmektedir. Nitekim her yeni araştırmada, birlikte zaman geçirmenin de arttıran
etkisiyle yereldeki değişmelere daha çok yer verilmektedir.. Araştırmalarda referans
gösterilen kaynaklarda yer alan bilgiler; yerleşik emekli yabancıların yerel halkla
siyasi –yönetsel ilişkileri açısından değerlendirildiğinde, genelde doğrudan “yerel
siyasete katılım istekliliğine ilişkin” deneklere bir soru yöneltilmediği söylenebilir.
Bu durum, bu makale içeriğini diğer çalışmalardan farklılaştırmaktadır.
Avrupa’daki göçlere yönelik araştırmalar aşağıda kısaca özetlenmektedir.
Makalelerin içerikleri kadar, öne çıkarılan anahtar sözcükleri de okuyucuya bir fikir
16
Allan M. Williams, Russel King, Anthony Warnes ve Guy Patterson: “Tourism and International
Retirement Migration: New Forms of an Old Relationship in Southern Europe”, Tourism Geographies,
Vol.2, No.1, 2000, s.29,33-34.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
106
Zerrin TOPRAK
verebilir. Önceki çalışmaların analizi de bu konuda yapılabilecek araştırmalara yol
gösterebilir bir özellik taşımaktadır.
Alan araştırmaları genel olarak değerlendirildiğinde, 1970’li yıllardan
1998’li yıllara kadar genel olarak yaşlıların uygun iklim koşullarında kendi sağlık
yaşam kalitelerini artırmasıyla ilgili yer değiştirdiklerine ilişkin göstergeler
ağırlıklıdır. 1991-1996 yıllarında emekli yaşlıların turizm faaliyetleri konut satın alma
eğilimlerinin (Portekiz-Algarve) işlendiği bir araştırma örneklemine temel alınan yaş
dağılımı incelenmeye değerdir17 . Bu araştırmada 50-70 yaş grubu ağırlık kazanmıştır
ve 51-60 yaş grubu bu örneklemde %46.6 oranındadır. Söz konusu araştırmada, daha
çok emeklilerin temel eğiliminin “sessizlik ve huzur” dolu bir yaşam olduğu fikri öne
çıkmıştır.
İspanya(Costa del Sol) popüler tatil beldesinde 59 yaş ve üstü emekli göçüne
ilişkin çalışmada18 turist davranışları toplumsal ve kültürel hayatlarına ilişkin bilgiler
üzerinde durulmuştur.
İtalya (Tuscany); Tuscany araştırmasında belediye sınırları içinde sürekli ve
uzun süreli yerleşiklik araba kiralamak, mülkiyet, sağlık vb ilişkiler açısından izin
gerektirdiğinden, belediye idaresi kayıtlarında yer alması gereken bu verilerin bir bilgi
kaynağı olacağı düşünülmüştür. Ancak belediye kayıtlarında milliyet ayrımının
yapılmadığı farkeden araştırmacılar üzüntülerini okuyucu ile paylaşmıştır. Bu nedenle
yerleşik sayılarındaki artış rakamsal olarak görülse de, bu nüfus artışının Birleşik
Krallık’tan geldiğinin kuvvetle tahmin edilmesinin ötesinde bir bilgi verilememiştir19.
Ayrıca bu çalışmada, nüfus, göç ve bulunulan ülkede konuşulan dile yönelik zorluklar
gibi konular işlenmiştir. Bu konuların sosyo-kültürel bütünleşmeyi etkilediği
incelenmekle birlikte, yönetsel ve politik göstergeler üzerinde durulmamıştır.
Araştırmada kır ve kent farklılaşmalarının sosyo-kültürel hayata farklı etkilerine
değinilmiştir. Akıcı bir dille konuşabilmenin sosyo-kültürel bütünleşme için iyi bir
gösterge olduğu dile getirilmektedir. Nitekim, kentsel alanlarda(Floransa) sanat ve
kültür faaliyetlerine duyulan eğilim ve ticari faaliyetlere duyulan ilginin dil
öğrenmeyi teşvik ederken, Güney Tuscany ve Umbria gibi kırsal bölgelerde gelinen
ülkenin dilini öğrenme eğiliminin gerilediği belirtilmektedir.
Malta ve yakınındaki ada Gozo’da; en az 50 yaşından başlayarak Britanyalı
emekliler üzerinde yapılan çalışmada yerleştiklerin bu yerleşimlerde yarattıkları mali
katkılar üzerinde durulmuştur20. Ayrıca turizm gelişmesinin konut talebinin fiyatlar
üzerinde yarattığı baskının Maltalılar için avantajsız bir durum yarattığından
bahsedilmektedir. İş aramak amacıyla Malta’ya yönelen “yeni göçlerin” , önceden
17
Allan M.Williams, Guy Patterson: “An Empire Lost but Province Gained:A short Analysis of British
International Retirement in the Algarve” International Journal of Population Geography , 4,1998, s.150,
135-155.
18
Vicente Rodriguez: “Tourism as Recruiting Post for Retirement Migration”, Tourism Geographies, ,
Vol.3, No.1, 2001, s.59, 52-63.
19
Russel King ve Guy Patterson: “Diverse Paths: The Elderly British in Tuscany”, International Journal of
Population Geograhpy 4, 1998, s.164, 157-182, 172-173.
20
Anthony Warnes ve Guy Patterson: “British Retirees in Malta:Components of the Cross-National
Relationship”, International Journal of Population Geography 4,1998, s.115, 113-133.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
Yabancı Emekli Yerleşiklerin Yerelde Kamusal Hayata Katılım İstekliliği ve
Yerel Halkla İlişkileri (Antalya İçin Bir Yaklaşım)
107
gelenlerin alıştıkları yaşam kalitesinde gerileme yarattığı belirtilmektedir. Bu
gerileme nedeniyle, ilk göç edenlerin adadan ayrılarak yeni arayışlara yöneldikleri
dönemler itibariyle vurgulanmaktadır. Belirtilen bu gelişmeler de, yaşam kalitesi
göstergeleri içinde “huzurlu ortam” ve “uygun fiyatların” öncelikli konumunu
göstermektedir. Aslında bu çalışma 1998’lerin başında ilk olarak vurguladığı konuları
itibariyle ilgi çekicidir. Yabancı nüfusun, demografik bilgileri ile sosyo-ekonomik
analizlere yer vermenin yanında, nüfusun seçmen olabilme tahminleri de yapılmış
ancak doğrudan yönetim ve siyasetle bağlantı kurulmamıştır.
Tuscany, Malta, Costa del Sol ve Algarve yerleşimlerinde tek tek yapılan
çalışmaların verdiği tecrübe ile farklı ülkelerden gelen göçmenlerin aile ilişkileri
bağlantılı yaklaşımlar bu araştırmada öne çıkmıştır21. Fransız, Amerikan ve
Britanyalıların turizm ve emekli göç ilişkisinin birlikte değerlendirildiği ve özellikle
çocukların ailelerini ziyaretlerinin incelendiği bu bölgelere yönelik araştırmada, nüfus
hareketliliği mekanizması için değerlendirmelere yer verilmiştir. Araştırmada
geliştirilen göç aşamalarına göre, bazen ilk adımda emekliliğinde gideceği bir yeri
beğenme ve ikinci adımda turist olarak yola çıkma şeklinde veya tersi bir süreçten
bahsedilmektedir. Bu değerlendirmeler giderek artan iklim değişikliği tehditlerinden
bağımsız yapılmış olmakla birlikte, emekli yabancıların torunlarının yanına dönme
veya geldiği ülkeyi “son durak” yapma eğilimini anlamaya çalışılması açısından
önemlidir. Ülkesine geldiği yere veya ülkesinde başka bir yere geri dönme,
Avrupa’daki herhangi bir yere veya herhangi bir kıtaya gitme tercihleri arasında
dikkati çeken birbirine baskın gelen bir eğilim görülmemektedir. Başka bir ifadeyle
yukarıda sıralanan tercihlerin her biri araştırmaya göre ortalama %20’lerde
gelişmektedir. Bu tercihler içinde, “diğer bir yer” veya “herhangi bir kıta” ya gitme
eğilimi ortalama %10 oranlarda yer almıştır. Farklı bir yere gitme tercihini gösteren
“diğer” seçeneği açıklanmadığı için Türkiye açısından bir değerlendirme yapmak
mümkün görünmemektedir.
Avrupa Vatandaşı statüsünde, ancak bulunduğu ülkede “yabancı bir ulustan”
konumundaki kişilerin misafir oldukları ülkedeki siyasi ilgilerini inceleyen bu
araştırma konumuz açısından önemlidir22. Londra, Brüksel ve Amsterdam kentlerinde
2001-2003 yılları arasında yapılan değerlendirmeye göre genelde kişilerin kendi
ülkelerinden uzak olsalar da ülkelerindeki olayları takip ettikleri, ancak misafir
bulundukları ülkedeki yerel seçimler kadar Avrupa Parlamentosu seçimlerine de pek
ilgi göstermedikleri belirlenmiştir. Kasım 1993’te yürürlüğe giren Maastricht
Antlaşmasının Avrupa Vatandaşlığı başlığı altında getirdiği hükümler çerçevesinde,
diğer bir üye devlette ikamet eden Avrupa Birliği vatandaşlarının, Avrupa
Parlamentosu seçimleriyle belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkının
kullanılmasına ilişkin hakkın kullanımına bu araştırma döneminde rağbetin yoğun
olmadığı anlaşılmaktadır. Bu olgunun temelinde, “ulusalcı politikacıların” Avrupa
Birliği Anayasa’sını engellemeye çalışırken, “şüpheci ulusal oylarla” Avrupa
Karşıtlığının yer aldığı belirtilmektedir. Belçika’nın da bu konuda başı çektiği
21
Allan M. Williams, Russel Kıng, Anthony Warnes ve Guy Patterson (2000); s. 28-49.
22
Adrian Favell; “European Citizenship in Three Eurocities”, Paper for presentation at European Union
Studies Association Confeerence, March 30th- April 2nd 2005, Austin, IX; s.7,13.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
108
Zerrin TOPRAK
anlaşılmaktadır. Ulusalcı eğilimlerin özellikle yabancılar üzerinde ve daha ileri bir
senaryoda huzur arayan özellikle emekli yabancılar üzerinde “yerel siyasetten uzak
durma” etkisi yaratacağını söylemek mümkündür.
ANTALYA ÖRNEĞİNDE ARAŞTIRMANIN METODU VE ALANI
Bu makaledeki örnekleme konu olan mekan ölçeği, Antalya ili idari
alanındaki yerleşik yabancıların yoğun olduğu belediyelerdir23. Araştırmanın
örneklemine giren Avrupa kökenli yabancılar yönüyle: 40 yaş ve üstü24 emekli olma
ve bölgede en az 6 ay yerleşik yaşama, yerel halk grubunda Türk vatandaşları için:
bölgede sürekli yaşama ve 15 yaş üstü olma şartları esas alınmıştır. Anketler,
Antalyada il sınırları içindeki belediyelerde yaşayan 500 yerleşik yabancı emekli ve
aynı alandaki 505 yerel halk ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiştir. Yerel halka
yönelik görüşmelerde özellikle bir grup örneklem, yabancıların yaşamadığı Korkuteli
yerleşiminden, yabancılar için oluşmuş görüşlerin mukayeseli analizinin
yapılabilmesi amacıyla seçilmiştir. Araştırmanın saha çalışması 20 Nisan 2007–25
Mayıs 2007 tarihleri arasında ankete katılanlarca yüzyüze gerçekleştirilmiştir.
Türkiye’de yerleşimi etkileyen faktörler bütün olarak değerlendirildiğinde,
iklim koşulları %63,8 ile çok etkili bir değişken olarak gösterilmiştir. Ancak sadece
iklim değil, bağlantılı olarak ortalama %30’larda ucuz yaşam koşulları ile %20’lerde
kültürel/tarihi zenginlikler Türkiye’yi tercihte kuşkusuz öne çıkmaktadır. Avrupa
kökenli yabancılar yönüyle, kendi ülkesindeki politik ve idari koşullar ağırlıklı bir
itici faktör olarak görülmemektedir.
Ankete katılanlar ağırlıklı olarak %24,2 İngiliz, %22,6 Alman, %13,2
Hollanda, %12,6 Norveç, %10,2 Danimarka, %5,8 Belçika vatandaşıdır. Diğer
ülkeler(İsveç,İrlanda, İsviçre, Avusturya, Gnlandiya, İzlanda, Lüksemburg, İtalya ve
Polonya) %3 ile %0,2 oranlarında örneklemde yer almaktadır. Örneklemdeki
yabancılar bir ülkeden diğerine dolaşan bir profil olmayıp, genelde doğrudan kendi
ülkelerinden Türkiye’ye gelmişlerdir. Malta örneğindeki çalışmaların ortaya koyduğu
gibi25, ilk göç edilen yerlerdeki yaşam kalitesi standartlarının değişmesi, mali güç
dengesindeki bozulmalar, yeni ülke arayışlarını bu arada Türkiye’ye artan oranda yeni
göç dalgalarını gündeme getirebilecektir.
Ankete katılan yabancıların %74,2 ile çoğu evlidir. Bekâr olanlar %17,8 ve
bu iki grubun dışında kalan eşinden ayrılmış, dul olan diğer grup %7,4 ile örnekleme
girmiştir. Yüzyüze görüşmelerde daha çok Türk vatandaşı erkeklerin özellikle
yabancı kadınlarda evlenmeye eğilimli olması yanında, yabancılarla evlenen
kadınların da bulunduğu belirtilmiştir. Bu gelişmelere ilişkin verilerin belediyelerin
23
Bu makale , “Yabancı Emekli Göçünün Sosyal ve Ekonomik Etkileri: Antalya ve Çevresi Ampirik Bir
Çalışma“ konulu , TUBITAK projesinin Tablo verilerinden yararlanılarak yazılmıştır. Araştırma ekibi:
Canan Balkır, Zerrin Toprak, Berna Kırkulak, ve araştırma asistanı İlkay Sudas (2007).
24
Uluslar arası literatürde 55 yaş ve üstü örneklemde profil olarak öne çıkarken, bu çalışmada sağlık sorunu
veya diğer nedenlerle erken emekli olan yabancıların bölgede varlığı nedeniyle örnekleme 40 yaşındaki
emekliler de girmiştir.
25
Anthony Warnes ve Guy Patterson, “British Retirees in Malta: Components of the Cross-National
Relationship”, International Journal of Population, Geography, 1998, Vol.4, s.115.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
Yabancı Emekli Yerleşiklerin Yerelde Kamusal Hayata Katılım İstekliliği ve
Yerel Halkla İlişkileri (Antalya İçin Bir Yaklaşım)
109
ilgili birimlerinin kayıtlarında yer almaya başladığı görülmektedir. Bu konudaki
gelişmeler Antalya belediyesi web sayfasından da izlenebilmektedir.
Antalya’da yabancıların yoğun olarak yerleştikleri mahalleler ; Güzeloba
Mahallesi, Barbaros Mahallesi, Fener Mahallesi, Selçuk Mahallesi, Yeşilbahce
Mahallesi, Liman Mahallesi, Gürsu Mahallesi, Arapsuyu Mahallesi, Öğretmenevleri
Mahallesi, Kuşkavağı Mahallesi, Altınkum Mahallesi, Akkuyu Mahallesi olarak
muhtarlarla yapılan görüşmelere dayanılarak belirlenmiştir. Antalya’nın
belediyelerinde 06.03.2008 tarihli ve 5747 sayılı kanun26 ile yapılan değişikliklerden
sonra Antalya Büyükkent Belediyesinin bünyesinde yer alan ve sayısı 14 olan ilk
kademe belediyesinin tüzel kişilikleri kaldırılarak yerlerine Aksu, Döşemealtı, Kepez,
Konyaaltı ve Muratpaşa adı altında 5 ilçe kurulmuştur. İlk Kademe Belediyeleri ise
ilçe belediyesine dönüşmüştür ( 5747, md.1).
İdari sınırlardaki değişiklik ile Antalya’da 14 olan ilçe sayısı yeni kurulan 5
ilçe ile 19’a çıkmıştır. Bucak sayısı ise 17 olmuştur (5747, md.2). Belediye sayısı
Büyükkent Belediyesi dahil olmak üzere 70’e düşmüştür (5747 md.1, geçici md.1).
Köy sayısı, tüzel kişilikleri kalkan “belde belediyeleri” nedeniyle artarak 541’ den
562’e ulaşmıştır27. Okuyucu bu anlatımı kapsamlı bulabilir, ancak belediye ve köy
yerleşimlerinin birbirine geçişmesi, yabancıların mülk edinmesiyle ilgili olarak 1924
tarihli ve 442 sayılı Köy Kanununda yer alan kısıtlayıcı hükümler açısından da yeni
bir açılıma neden olmuştur. Konunun önemi açısından idari hareketlenmenin bu
kapsamda takdimi yerinde olacaktır. İleride bu konuya tekrar dönülecektir. Aşağıda
Tablo 1 de anketin gerçekleştirildiği 2007 yılı içindeki idari birimler(kapsadığı
alanlarla sınırlı) gösterilmektedir.
Anketler, Antalya Merkez (%28,4), Alanya(%27), Kaş(%14,0),
Kemer(%12,4), Manavgat(10,6) ve Kalkan(%6,1) yerleşim birimlerinde yerleşik
yabancıya yönelik gerçekleştirilmiştir(Tablo 1). Görüşülen kişilerin %55’i(275) erkek
ve %45’i (225) kadın olmak üzere toplam 500 kişidir. Medeni Kanun hükümlerine
göre yerleşim yeri tanımları; “Bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu
yer”(TMK, md.20) ve “Yabancı ülkedeki yerleşim yerini bıraktığı halde Türkiye’de
henüz bir yerleşim yeri edinmemin olan kimsenin halen oturduğu yer yerleşim yeri
sayılır” (TMK, md.21, 197, 412,462) hükümlerine dayandırılmıştır. Bu hükümler
herkesin mutlaka bir yerleşim yeri edinmesi zorunluluğunun bir sonucudur.
26
5747 Sayılı Büyükşehir Belediye Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkındaki Kanun, http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5747.html (erişim: 20/03/2008).
27
Ancak, köye dönüştürülen belde belediyeleri, bu kanunun yayımından itibaren 6 ay içinde başvurmaları
ve katılacakları ilçe belediyesi ile aralarında belediye ve köy bulunmaması, meskûn sahadan meskûn
sahaya olan uzaklık 10 km.den fazla olmaması şartıyla belediye meclisinin kararı ve katılınacak belediye
meclisinin olumlu kararı ile mahalle haline getirilebilirler(5747 Geçici m.1). Bu nedenle köy sayısı
değişebilir.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
110
Zerrin TOPRAK
Tablo 1 Araştırmanın Alanı-Yabancı Yerleşikler
Belediyeler
Frekans
Yüzde %
Merkez
142
28,4
Alanya
135
27,0
Kaş
70
14,0
Kemer
62
12,4
Manavgat
53
10,6
Kalkan
38
6,1
Toplam
500
100,0
Yabancıların yılın hangi aylarında Antalya’da oturulduğu incelendiğinde,
Ocak(%21), Aralık(%23,6) ve Şubat(%34) en az tercih edilen aylardır. Buna karşılık
Temmuz(%56,8), Ağustos(%49,2) ve Kasım(%49) kalma eğiliminin düşüşe geçtiği
aylardır. Yabancılar için en yüksek oranda tercih edilen ve sıcaklık itibariyle uygun
ayların Mayıs(%87) ve Nisan(%82,8) dönemi olduğunu söylemek mümkündür.
Yabancıların Türkiye’de zamanını geçirme oranlarının, bugünün koşullarında,
sıcaklık düşmesi ve artışı ile bağlantılı olduğu açıktır.
Araştırmada ciddi sağlık sorunları(%68.6), kişisel hareketliliğin
azalması(%64) ve birlikte kaldığı arkadaş ve/veya eşinin vefat etmesi(%57) ve
güvenlik problemleri(%56,8) dışında menşe ülkeye yabancı yerleşiklerin geri
dönmeyi düşünmedikleri anlaşılmıştır. Gelirin azalması dikkat edilirse (53,8) ile en
önemli unsur olarak yer almamaktadır. Yerel halkın profili ve anket yapılan alanlar
ise aşağıda gösterilmektedir
Tablo 2 Araştırmanın Alanı-Yerel Halk
Belediyeler
Frekans
Yüzde %
Merkez
149
29,5
Alanya
111
22,0
Kemer
53
10,5
Manavgat
51
10,1
Kaş
61
12,1
Kalkan
31
6,1
Korkuteli
49
9,7
Toplam
505
100,0
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
Yabancı Emekli Yerleşiklerin Yerelde Kamusal Hayata Katılım İstekliliği ve
Yerel Halkla İlişkileri (Antalya İçin Bir Yaklaşım)
111
Anketler yabancıların çoğunlukla yerleştiği Antalya Merkez ilçe(%29,5),
Alanya(%22,0), Kemer(%10,5), Manavgat(10,1), Kaş(%12,1) ve Kalkan(%6,1)
yerleşimlerinde yerel halka yönelik gerçekleştirilmiştir(Tablo 2). Korkuteli(%9,7)
belediyesi, gerekçesi daha önce belirtildiği gibi yerleşik yabancıların olmadığı
yerleşim özelliğinden dolayı ankete katılmıştır. Toplamda görüşülen kişiler
%51,3(259)’u erkek ve %48,7(246)’sı kadın olmak üzere 505 kişidir.
Örneklemde yer alan kişilerin ilk diliminde %28,8 ile (40–49) yaş grubu
gelmektedir. Bu grubu yakın oranlarda %28,7 ile (30–39) yaş grubu ve %28,3 ile (15–
29) yaş grubu izlemektedir. 50 ve üstü yaş grubu %22,2 oranındadır.
Yerleşik yabancı kavramı ve idarenin belirlediği statünün öncelikle ortaya
konulması konuya açıklık getirecektir. Yerleşik Yabancı Kavramına ilişkin
yürürlükteki mevzuatta bir hüküm bulunmamaktadır. “Yerleşik Yabancı” kavramının
“İçişleri Bakanlığı Yabancılar Dairesi” uygulamalarında ikamet izni verilip
verilmemesi, verilecekse sürelerinin ne kadar olacağı hususunda bir önemi
bulunduğu, ilgili birimlerce belirtilmiştir. “Yerleşik Yabancı” statüsünün tespiti, şahıs
hakkında yapılan araştırma sonucunda ortaya çıkmaktadır.
“Ülkemize gelerek genelde tatil bölgelerine yerleşen ve buralarda
gayrimenkul satın almış olanlar, ülkemizde kalmak ve fiilen yerleşmek niyetiyle
gelmiş olanlar, Türkiye’yi kendi iradesi veya ailesine tabi olarak, şahsi hayatı için
yakın ilişkiler kurduğu yer sayanlar, yine ülkemizi, ekonomik faaliyetleri, toplumla
irtibatları ve yaşamak için hayatlarının merkezi haline getiren yabancılara “yerleşmiş
sayılan yabancı” olarak işlem yapılmak suretiyle daha uzun süreli ikamet izni
verilmektedir”. İçişleri Bakanlığınca dikkate alınan bu tanı içinde yer almamakla
birlikte, araştırmada kiralık konutlarda da yerleşik hayata geçen yabancılar tespit
edilmiştir.
YAŞAM KALİTESİ GÖSTERGELERİNİN KAMUSAL HAYATA
KATILIMDA ETKİSİ
Yerleşik yabancıların sahip bulundukları fiziksel(sağlık, beslenme, bakım,
giyim,…), psikolojik( algılamalar, duygular, onur…) ve ruhsal(kişisel değerler,
standartlar,din) özelliklerini kapsayan yaşam kalitesi göstergeleri, kamusal hayata
katılım ve kentin stratejik planlaması içinde yer alma açısından önemlidir. Ayrıca,
Mekansal (konut, işyeri, okul, komşuluk, mezarlık), Toplum(aile, arkadaş, toplumla
ilişkiler), Toplumsal (gelir, sağlık, istihdam, sürekli eğitim, siyasete ve yönetime
katılım) aidiyetler gibi yaşam kalitesi göstergelerinin kamusal hayata katılım yönüyle
değerlendirilmesi gerekir. Aşağıda kişisel özellikler tanımlanmaktadır.
Kişisel Özellikler ve Kurumsal - Mekansal Bağlantılar
Toplumsal sermayenin biçimlenmesinde, konumuz itibariyle yabancı
toplumsal sermayeyi oluşturacak, yaşam kalitesi göstergelerini temel unsurlar olarak
görmekteyiz. Bu göstergeler, ayrıca sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasındaki olası
İtalikle belirtilen kelimeler modeldeki değişkenlere yazar tarafından eklenmiştir.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
112
Zerrin TOPRAK
“çoğaltan etkileri” açısından önemli değerlendirilmesine alınabilir. Aşağıda
yabancıların kişisel özellikler gösterilmiştir.
Tablo 3 Görüşülen Kişinin Yaşı
Yaş
Frekans
Yüzde%
40–54*
127
25,4
55–60
127
25,4
61–65
115
23,0
66+
126
25,2
Cevapsız
5
1,0
Toplam
500
100,0
(*Bölgede yaşayan yaşı 40-54 arası emekli yabancılar)
Emekli yabancı profili hedefine uygun olarak görüşülen yerleşik yabancıların
%25,4’ü (40–54) ile (55–60) yaş gruplarında, hemen arkasından %25,2 ile 66 yaş ve
üstü ile %23 oranında (61–65) yaş grubu (Tablo 3) örneklemde yer almıştır. Aktif
yaşa girmeyen 66 yaşı ve üstü grup ancak %25,2 oranındadır. Bu profil anket
örneklemi açısından kamusal hayata katılımda etkin olabilecek bir sayısallığı ortaya
koymaktadır.
Tablo 4 Görüşülen Kişinin Eğitim Durumu
Eğitim Seviyesi
Frekans
Yüzde %
Üniversite
256
51,2
Lise
203
40,6
Doktora
29
5,8
İlköğretim
8
1,6
Cevap Yok
4
0,8
500
100,0
Toplam
Ankete katılan yabancıların eğitimi değerlendirildiğinde, üniversite eğitimine
sahip olanlar %51,2 oranındadır. Lise eğitimi %40,6 ile ikinci gelmektedir. Doktora
yapmış olanlar %5,8 iken, ilköğretim düzeyindekiler ancak %1,6 oranındadır (Tablo
4). Avrupalı yerleşik yabancıların eğitim düzeylerinin göreli olarak yerel halka göre
daha iyi durumda olduğu görülmektedir. Nitekim, örneklemdeki halkta ilkokul
eğitimine sahip olanlar %40.6 ile ilk sıradadır. Orta okul eğitimi %15.8, lise ve dengi
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
113
Yabancı Emekli Yerleşiklerin Yerelde Kamusal Hayata Katılım İstekliliği ve
Yerel Halkla İlişkileri (Antalya İçin Bir Yaklaşım)
%29.5 iken, doktora %1 oranındadır. Bu değerler yabancı yerleşiklerden, kentsel
gelişim programlarına olası katkı beklenebileceğini göstermektedir.
Avrupa kökenli yabancıların yanısıra, Rusya’dan gelen göçlerle de,
yabancıların evlilik nedeniyle Antalya’da yerel halkla daha çok kaynaştıkları, çalışma
hayatına katıldıkları28 görülmüştür. Yine resim, müzik vb güzel sanatlara ilişkin
kurslar aracılığıyla, kültürel
yönüyle yerele yabancıların eğitim katkısından
bahsedilmektedir.
Tablo 5 Hane Halkı Büyüklüğü
Sizinle beraber evde kaç kişi yaşamaktadır?
Frekans
Yüzde%
Tek Başına
70
14,0
İki Kişi
347
69,4
Üç Kişi
45
9,0
Dört Kişi +
30
6,0
Cevap Yok
8
1,6
500
100,0
Toplam
Yabancıların hane halkı büyüklüğünün belirlenmesine yönelik soruya (Tablo
5) iki kişi olarak cevap verenler %69,4 ile ilk sıradadır. Hane halkı büyüdükçe oranlar
azalmaktadır. Nitekim “Tek başına” %14, üç kişi %9, dört ve daha fazla kişi ile
yaşama %6 oranındadır. Cevapsızlar %1,6 değerindedir.
Tablo 6 Türkiye’deki Yasal Durumu
Türkiye’deki yasal durum
28
Frekans
Yüzde%
Oturma izni almış
258
51.6
Turistik vizesi bulunmakta
224
44.8
Çifte vatandaş
9
1.8
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
4
0.8
Diğer
3
0.6
Cevapsız
2
0.4
Toplam
500
100.0
Şehirde 310 Rus sermayeli şirketin faaliyet gösterdiği, 225 şirkette de Rusların yönetici veya ortak
olduğu, ayrıca Antalya ve civarında ev sahibi Rusların sayısının da 800’ü bulduğu belirtilmektedir.
http://www.tumgazeteler.com/?a=2926286: erişim 07.12.2008.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
114
Zerrin TOPRAK
Ankete katılanların %51,6’sının oturma izni bulunmaktadır. Turistik vize ile
yerleşikliğini sürdürenlerin oranı %44,8 ile önemli bir değere sahiptir. Çifte vatandaş
statüsünde olanların oranı %1,8 dir (Tablo 6). Gerek hukuki kısıtlar yönüyle, gerekse
yabancıların bu konudaki eğilimlerinin bulunmaması, çifte vatandaş statüsü oranını
düşürmektedir.
Tablo 7 Gelir
Aylık ortalama hane geliri
Frekans
Yüzde %
1000 € nın altında
11
2.2
1.001 – 2.500 €
82
16.4
2.501 – 5.000 €
55
11.0
5.001 € üzeri
21
4.2
Cevapsız
331
66.2
Toplam
500
100.0
Yabancıların gelirleri anket sonuçlarına göre şöyledir (Tablo 7). Aylık
ortalama hane geliri 1001€-2.500€ arasındaki grup %16,4 oranındadır. 2.501€-5.000€
nın arasındakilerin oranı %11 değerindedir. 5001€ üzerindeki gelire sahip olanlar ise
%4,2 oranındadır. Bu soruya cevap vermeyenler %66.2 ile yüksek bir oranı
oluşturmaktadır. Bu değerlerden deneklerin, ekonomik güçlerini saklama eğilimi
baskın görünmektedir. Gelirlerini beyan edenlerin mali gücü Türkiye’nin asgari ücret
koşullarında değerlendirildiğinde; Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası verilerine
göre 2007 yılı ortalama 1 € = 1,7840 YTL hesabıyla, asgari ücretin aylık brüt 562.50
(315,30 €) ve aylık net 403.03 YTL ( 225,91 € ) ilan edilen miktarın üstündedir.
Gelirlerini saklama eğilimine rağmen, barınma koşulları ve mülkiyet oluşumu (Tablo
9) ile birlikte değerlendirildiğinde örneklemdeki yabancıların yoksul olmadıkları
söyleyebiliriz.
Genel olarak değerlendirildiğinde, Avrupa’dan gelen yabancıların ekonomik
anlamda beldeye yük getirmedikleri, kendilerine yeterli olduklarını söylemek
mümkündür. Hatta bu çalışmanın örneklemine iş sahibi yabancılar dahil olabilmiştir.
Nitekim Tablo 8’de bu husus görülmektedir.
Tablo 8 İşteki Konumu
İş Durumu
Frekans
Yüzde %
İşveren
29
55,8
Çalışan
19
36,5
Cevap Yok
4
7,7
Toplam
52
100,0
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
115
Yabancı Emekli Yerleşiklerin Yerelde Kamusal Hayata Katılım İstekliliği ve
Yerel Halkla İlişkileri (Antalya İçin Bir Yaklaşım)
Türkiye’de bir işiniz var mı sorusuna %85,4(427 kişi) oranında olmadığı
belirtilirken, %10,4(52 kişi) oranında bir grup olumlu cevap vermiştir. Cevapsızlar
%4,2(21 kişi) dir. İş durumu sorulduğunda, işveren konumunda olanlar kendi içinde
%55,8 oranındadır. Çalışanlar %36,5 oranındadır. Cevapsızlar %7,7 oranındadır. Bu
tablodan (Tablo 8) görülen, yerleşik yabancılar işveren olarak ekonomiye katkı
vermektedir. Çalışan grubunda yer alan yabancıların bir kısmı yine yabancıların
işyerlerinde istihdam edilmektedir. Yabancıların yerelde ekonomik faaliyetlere
katılması ise, yerel halk tarafından işlerini daraltacağı gibi nedenlerle olumsuz(%65.1)
değerlendirilmektedir. Etkilemediğini belirtenler (%25,9) oranındadır. Yerel halkın bu
tepkisinde, işsiz kalabilecekleri korkusu bulunmaktadır. Mamafih yabancı
yerleşiklerin kente ekonomik katkısı ayrıca kapsamlı incelenmesi gereken bir
konudur. Bu makalenin içeriğini oluşturmamaktadır.
Tablo 9 Evinin Mülkiyet Durumu
Yaşanılan evin mülkiyeti
Frekans
Yüzde %
Kiralık
243
48,6
Kendime ait
238
47,6
Diğer
13
2,6
Cevap Yok
6
1,2
500
100,0
Toplam
Mülkiyet durumu incelendiğinde kiralık evlerde oturan yabancılar %48,6
oranındadır. Kendine ait olan evlerde oturanların yüzdesi yine %47,6 ile yüksek
orandadır. Oranların değerlendirilmesinden de anlaşılacağı üzere, mülkiyet sahibi
olmaya yönelme eğilimi güçlüdür(Tablo 9). İmara ilişkin yeni uygulamalar,
yabancıların belediye ve köy yerleşimlerinde mülk edinme taleplerini arttırmıştır.
1924 tarihli Köy Kanununda 2003 yılına kadar yürürlükte olan “Türkiye
Cumhuriyeti tabiiyetinde bulunmayan gerek şahıslar, gerek şahıs hükmünde olan
cemiyet ve şirketlerin (eşhası hususiye ve hükmiye) köylerde arazi ve emlak almaları
yasaktır”(442, md. 87 hükmü) yürürlükten kaldırılmıştır( 4916, md.38). Ancak
yürürlükteki düzenlemeye göre, “ ecnebi tebaası köylerde ikamet etmek için Dâhiliye
Vekaleti’nden resmi tezkere alacaklardır. Bu tezkerelerin verilip verilmemesi ve
ikamet müddetlerinin azaltılıp çoğaltılması İçişleri Bakanlığına aittir”(442, md.88).
2008 tarihinde Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 5782 sayılı Kanun,
2644 sayılı Tapu Kanununun 35. maddesini mekan ölçeğinin alt ve üst sınırlarını
belirlemek amacıyla değiştirmiştir.
Bu düzenlemenin konumuzla ilgili kısmı dikkate alındığında, yabancı
uyruklu gerçek kişiler merkez ilçe ve ilçeler bazında, uygulama imar planı ve mevzi
imar plan sınırları içerisinde kalan toplam alanların yüzölçümünün yüzde onuna kadar
kısmında taşınmaz ile bağımsız ve sürekli nitelikte sınırlı ayni hak edinebilmektedir.
Bakanlar kurulu, merkez ilçe ve ilçelerin altyapı, ekonomi, enerji, çevre, kültür, tarım
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
116
Zerrin TOPRAK
ve güvenlik açısından önemlerini dikkate alarak bu orandan fazla olmamak kaydıyla
farklı oran belirlemeye yetkilidir. Ayrıca, gerçek yabancı kişilerin mülkiyet hakkının
2.5 hektar olması, ticaret şirketleri için bir kısıtlama getirilmemesi hükümlerine göre,
belediye yerleşimlerinde yabancıların yerleşimine ve mülk edinimine yönelik
doğrudan bir engelleme bulunmamaktadır. Köy Kanunu hükümlerine göre ise hala
İçişleri Bakanlığının izni ile köylerde yabancılar ikamet edebilmektedir.
Bu durumda, Tapu Kanununa göre, belediye ve köy yerleşimlerinde de imar
planı ve mevzi imar planı yapılmış ise, yabancılar belediyeler ve köylerde mülk
edinebilecektir. Köy yerleşimlerinin sınır değişiklikleri nedeniyle belediyelerin
mahallesi durumuna gelmesi ile kırsal alanda yabancıların yerleşimi İçişleri Bakanlığı
iznine bağlı olmaktan çıkacaktır. Kısaca değerlendirildiğinde, 2644 sayılı Tapu
Kanununda 2008 tarihli yapılan yeni düzenlemede, yabancıların toplamda bir ilçede
satın alabilecekleri miktar, ilçede İmar Kanununa göre planlanmış alanın maksimum
%10’u değerinde bir alandır. Bu oran üst sınırdır. Bakanlar Kurulunca, bu sınırın
altında da mekanın stratejik durumuna göre bir oran belirlenebilecektir. Stratejik
konumda dikkate alınan değerler; sulama, enerji, tarım, maden, sit, inanç ve kültürel,
flora ve fauna özellikleri nedeniyle korunması gereken hassas alanlar ve askeri
alanlardır. Yasal düzenlemelerde özen gösterilmeyen veya ihmal edilen bir önemli
konu, köylerden veya beldelerden arazi satın alan ve ikamet eden yabancı uyruklu
kişilerin miktarına herhangi bir kısıtlama getirilmemesidir. Başka bir ifadeyle alan
ölçütü oluşturulmuştur ancak bu alandaki kişi yoğunluğu veya satın alma-kişi
ilişkilendirmesi yapılmamıştır. Özellikle köy yerleşimlerinde ve kırsal ağırlığını
koruyan küçük belediyelerde mülk edinmesi ve yerleşime sosyo-kültürel altyapı
oluşmadan izin verilmemesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
Yabancıların
mülk
edinmesine
ilişkin
hukuki
düzenlemelerin
incelenmesinden hükümetlerin siyasi yaklaşımlarının “yabancılar ülkemiz
topraklarında ikamet etsin ve mülk edinsin”, ancak yerleşilecek “mekanın stratejik
konumuna özen gösterilsin” fikrinin hâkim olduğu görülmektedir. Köyler için daha
sınırlı ve izne bağlı özel bir düzenleme yapılmıştır. Ancak yabancıların yerleşimine
izin veren bütün “kolaylaştırıcı ve miktar arttırıcı düzenlemelere” Anayasa
Mahkemesi ihtiyatla yaklaşmış ve miktarlarını abartılı bulmuş ve reddetmiştir.
Anayasa mahkemesinin redleri mekânın konumu ile ilgili stratejik analizlere
odaklıdır. Yerel halkın ve/veya bütün toplumun reaksiyonlarına yönelik stratejilerin
bu düzenlemelerde ve iptallerde dikkate alınmadığını düşünülebilir.
İmara yönelik yabancı yerleşikler lehine idari kolaylaştırmalar yerel ve ulusal
ölçekte kamuoyunun tepkisini çekmektedir. Bu konuya ilişkin genel olarak yerel
halkın kanaati aşağıda görülmektedir.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
117
Yabancı Emekli Yerleşiklerin Yerelde Kamusal Hayata Katılım İstekliliği ve
Yerel Halkla İlişkileri (Antalya İçin Bir Yaklaşım)
Tablo 10 Yabancıların Mülk Edinimi
Yabancıların Türkiye’de Mülk
Edinmelerini Nasıl Karşılıyorsunuz?
Frekans
Yüzde %
Olumlu
150
29,7
Fikri yok
36
7,1
Olumsuz
318
63,0
1
0,2
505
100,0
Cevap Yok
Toplam
Araştırmaya katılanların yaklaşık %29.7’u yabancıların Türkiye’de mülk
edinmelerine olumlu bakarken, % 63’ü gibi büyük bir kısmı olumsuz bakmaktadır.
Bununla beraber %7.1’lik bir kesim ise fikri olmadığını belirtmiştir(Tablo 10).
Ayrıca yerel halka, mülkünüzü satmaya karar verdiğinizde tercihiniz ne olur yönünde
sorulan soruya, %73,1 Türk olarak cevap verirken, ancak %4 oranında bir yabancıya
mülkünü satabileceğini belirten bulunmaktadır. Ancak fark etmeyeceğini belirtenler
%20 ile dikkati çekmektedir. Cevapsızlar %2.6 oranındadır.
Öte yandan Antalya’da yaşayan yerel halk bu örneklem içinde Türklerin
yurtdışında mülk edinmelerine olumlu bakmaktadır. Nitekim araştırmaya katılanların
% 54,9’u Türklerin yurtdışında mülk edinmelerini onaylarken, % 28,7’si
onaylamamaktadır. Fikri olmayanlar % 13,5 ve cevapsızlar %3 oranındadır. Ayrıca
araştırmaya katılanların çoğu, ülkemizdeki çeşitli bölgelere yerleşmiş yabancı grup ve
topluluklar hakkındaki görüşünü tek kelimeyle “Yabancıların mülk edinmeleri, ülke
topraklarının elden gitmesi’’(%43) olarak değerlendirmektedir. “Milli devletten
uzaklaşmak’’ olarak nitelendirenler %16,8 oranındadır. Olumlu değerlendiren %20,2
oranında bir grup belirtilen değişimi “Ülkemizi geliştirecek ve çeşitlilik yaratacak
kültürel unsur’’ , %8,9’u “Küresel ilişkilerin doğal sonucu’’ ve %7,3’i “Çağdaş bir
toplumda olabilecek farklılıklar’’ olarak görmektedir. Anlaşılan yerel halk
sorgulamalarında tek taraflı hareket etmektedir.
Yukarıda yer alan bilgiler bütün olarak değerlendirildiğinde, Türkiye’yi
tercih ederek, ister turist olarak gelsin ve isterse bir zaman sürecinde yerleşsin,
yabancılar giderek artan oranda ve çeşitlenerek gelişen hizmet talep eden, kalitesini
sorgulayan gruplardır. Emekli/son durak turizmi göçleri, kamu yönetimini, toplumsal
huzurun sağlanması için, yaşam kalitesi göstergelerinin hemen tüm boyutlarında
yerel ve merkezi düzeyde etkilemektedir.
İnsanların bir araya gelmesini kolaylaştırmak, toplumsallaşmada önemli bir
adım olmakla beraber, tek başına toplum adına bu yolla bir gelişmenin
sağlanabileceğini söylemek kolay değildir. Kişisel sermayenin değeri elde edilebilir
eğitim koşullarında oluşmaktadır. Toplumsal sermaye ise, bir sistem bütünüdür.
Demokratik ve ekonomik koşulların farklı seviyelerinde olsa bile kendiliğinden
oluşmaz. Toplumsal sermayenin oluşması, işlevselliği ve sürdürülebilirliği için
iktidarın(hükümet) onaylama kararı alması ve tüm idari kademelerde kolaylaştırılması
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
118
Zerrin TOPRAK
gerekir. Çünkü tarih boyunca toplanmanın fikir üretmeyi teşvik ettiği ve ayni
zamanda idarenin icraatının değerlendirilmesi yolunu açtığını bilen hakim sınıfların,
toplumsal buluşmaları tehdit olarak algıladığı bilinmektedir. Bu nedenle de, “toplum
güvenliği” gibi makul bir nedenle, gösteri, toplantı, yürüyüş özgürlüklerinin
toplumsal yaşama katılımda demokrasi adına idarece “dikkatle” düzenlenen hükümler
olduğu herkesçe bilinmektedir.
Kamusal hayata katılımdan bahsedildiğinde bu konu ile yakından ilişkili
toplumsal sermaye konusunun da yabancı yerleşikler açısından incelenmesi önem
taşımaktadır
Toplumsal Sermaye ve Yabancı Toplumsal Sermaye Olgusu
Bugün uluslar arası politik arenadaki etik çizgide gelinen noktada idarenin
kamusal hizmetleri kolaylaştırıcı bütünleşik politikalar uygulanması beklenmektedir.
Bu bütünleşikte toplumun katkısı da kuşkusuz yer almaktadır. Konumuz açısından
yabancı yerleşiklerin bulundukları mekandaki kamusal hayata katkıları nasıl
biçimlenecektir? Yerel halkla sosyo-kültürel birlikteliğin sağlanması nasıl
kolaylaştırılacaktır? Bu husus bir bakıma demokrasinin ne kadar devlet(toplum) ve
topluluk olarak içselleştirildiği ile de yakından ilgilidir.
Toplumsal Kalkınmanın kolaylaştırılması için, yerel ve ulusal toplumsal
sermayeye yöneliş, yabancı yerleşikler yönüyle yeniden gözden geçirilebilir mi ?
Toplumsal Sermaye; sosyal bilimlerde aslında yeni bir kavram olmayıp,
toplumsal sürdürülebilirliği “asabiyyet teorisi” ile ilişkilendiren İbn-i Haldun(1331–
1405) yanında yüzyıllar sonra Adam Smith(1723–1790), Emile Durkheim(1858–
1917), Max Weber(1864–1920) ve Montesquieu(1689–1755) ve diğer yazarlarca
önemsenmiş ve işlenmiş bir konudur. Modern anlamda toplumsal sermaye
sözcüğünü; siyaset araştırmacısı Robert D. Putnam(1970)29 ve sosyolog James
Coleman (1988) çalışmalarında tanımlamışlardır.
Devlet yönetiminde, merkezi ve yerel düzeyde, karar ve yürütme
mekanizmalarında katılıma dayandırılmış iyi yönetim veya yönetişim başlıkları
altında yorumlanan yeni yönetim stratejilerindeki yaklaşımlar, bizi “toplumsal
sermaye”30 kavramına yönlendirmektedir. Toplumsal sermaye; insanların ortak
amaçları için, bireyler, gruplar ya da organizasyonlar halinde bir arada çalışma
yeteneği olarak31 yorumlanmaktadır. Toplumsal sermaye, iş hayatı, ekonomi, örgütsel
davranış, politika bilimi ve sosyolojinin taşıdığı tüm unsurları merkezine alan bir
değer olarak görülmektedir. Bugüne gelişerek gelen, “maddi ve manevi değerler
bütünü” olarak da belirtilen “insan ve toplumsal sermaye” olgusu, ülkelerin yönetim
anlayışı, yasal karar alıcıların toplumla ilişkileri gibi örgüt ve çevresini de kapsayan
ilişkiler ağında bir bakıma demokrasiye bakışın çerçevesini tanımlamaktadır.
29
Robert Putnam, “Bowling Alone”, Journal of Democracy, Vol.6, No.1, 1995, s.67
30
“social capital” terimi, Türkçe metinlere genelde “sosyal sermaye” olarak aktarılmış ise de, ben devlet
yönetimi, örgütlenme gibi kavramları da kapsadığını düşündüğüm “toplumsal sermaye” kavramını
kullanmayı tercih etmekteyim.
31
A. Selami Sargut, “Sosyal Sermaye: Yapının Sunduğu bir Olanak mı, Yoksa bireyin Amaçlı Bir Eylemi
mi?” , Akdeniz İİBF Dergisi, (12), 2006, s.1–13.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
Yabancı Emekli Yerleşiklerin Yerelde Kamusal Hayata Katılım İstekliliği ve
Yerel Halkla İlişkileri (Antalya İçin Bir Yaklaşım)
119
Bourdieu “toplumsal sermaye”yi, toplumsal görevlerle ilişkilendirmiştir, bu
husus bir bakıma ekonomik sermayenin ve bir topluma ait olmanın onurunun yeni
yönetim stratejileriyle doğrudan ilişkilendirilmesidir32. Fukuyama; ortak bir amaca
yönelik grup ve örgütlenmeler sayesinde insanların iş yapabilirliğinin sağlanması33
olgusunu önemsemiştir. Özetle toplumsal sermayeyi sorgulayanlar normlar, toplumsal
güven, eşgüdüm ve işbirliğinin yaygın olarak sağlandığı ilişkiler ağının birleşimindeki
toplumsal örgütlenmeye dikkat çekmişlerdir.
Küresel ilişkiler ağında yukarıda belirtilen sosyo-ekonomik değişkenlerin
güçlenmesi, aslında yeni bir göç türü olarak emekli yabancılar ile de
ilişkilendirilebilir. Kendi ülkeleri dışında özellikle uygun iklim koşulları nedeniyle
yerleştikleri mekânlarda da, etkileşim içinde oldukları uluslararası idari, sosyokültürel, siyasi vb bütünleşik ilişkiler ağında yabancıların, yabancı toplumsal
sermaye(foreign social capital) olarak, sadece ekonomik katkı değil, ayrıca beldeye
sosyo-kültürel bir değer de katabileceklerinin farkında olmak gerekir34. Bağlantılı
olarak, farklı kültür, hoşgörü ve dayanışma vb özelliklere sahip yabancı ülkelerden
göçle gelenlerin, yerel halk ile geliştirecekleri sosyo-kültürel ve yönetsel-politik
beraberlikler, üzerinde araştırma yapılması ve uygun stratejinin belirlenmesi özen
gösterilmesi gereken konulardandır.
Katılım bir taraftan optimal hizmet verimini sağlayacak alan oluştururken,
diğer taraftan katılımcı programlar ile toplumsal sermayenin gelişimi, kişilerin
toplumsallaşması yoluyla karşılıklı ilişkilerde güven algılamasının yükselmesi
olgusunu güçlendirecek bir özellik taşımaktadır.
Birlikteliği gerektiren programların uygulama sürecinde, karşılıklı olumlu
etkileşim kuramamanın yönetim krizine yol açması kuvvetle beklenebilir. Kurumlar
ve kişiler arasında etkileşim kuramama, ülkelerin katı bürokratik yönetim ve
bürokratik toplumsal yapısına büyük ölçüde bağlıdır.
Katılımı ve işbirliğini güçleştiren unsurların genel özelliği, katılımcıların
kararları etkilemekte güçsüz kaldığını düşünmesi, zaman yetersizliği ve farklı
görüşlere tahammülsüzlük olarak özetlenebilir. Bu konular gerek vatandaşların kendi
içinde, gerekse vatandaş ile yabancıların karşılıklı etkileşiminde öne çıkmaktadır.
Yerleşik Yabancıların Yönetimle İlişkileri
Yerleşik yabancının yerel yönetimlerle olan ilişkisi kuşkusuz yerel mevzuat
çerçevesinde yorumlanabilecektir. Yürürlükteki, 2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye
Kanununa göre belediye; belde sakinlerinin yerel ve müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını
karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan,
“idarî ve malî özerkliğe” sahip kamu tüzel kişisidir (5393, md.3-a). Belediyenin genel
32
Pierre Bourdieu, “ The Forms of Capital”, In J. Richardson (Ed), Handbook of Theory and Research for
The Sociology of Education , New York: Greenwood Press, 1985, s. 241-258.
33
Francis Fukuyama, Güven Sosyal Erdemler ve Refahın Yaratılması. A. Buğdaycı (Translator), 3.Baskı
İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2005, s.26.
34
Zerrin Toprak, “Yerelde Yönetişim Olgusunda Demokratik Kazanımları Teorik Ve Pratik Temelli
Yaklaşımlar. Türkiye Ve İzmir”, 2.Bölgesel Kalkınma Ve Yönetişim Sempozyumu Bildiri Kitabı, Matsa,
Ankara, Ekim 2008, s. 329.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
120
Zerrin TOPRAK
karar organları; belediye başkanı, meclisi ve encümenidir(5393, md.3-b). Yabancı
yerleşikler ile belediye örgütlenmesi ilişkisi turizm hareketleri ile doğan talep
biçimlenmesiyle sınırlı mıdır? Bu konu bir bakıma hemşehri hukuku ile
ilişkilendirilebilir mi?
Belde sakinleri beldede oturan hemşehrilerdir. Hemşehrinin konumu özel
olarak “hemşehri hukuku” (5393, md.13) başlığı altında düzenlenmiştir. Belediye
Kanununda yer alan hemşehri tanımına göre; Herkes ikamet ettiği beldenin
hemşehrisidir. Hemşehrilerin, belediye karar ve hizmetlerine katılma, belediye
faaliyetleri hakkında bilgilenme ve belediye idaresinin yardımlarından yararlanma
hakları vardır…(5393, md.13/1). Hemşehrinin belirlenmesine ilişkin düzenleme
beldede oturan herkes, ikamet ettiği beldenin hemşehrisi tanımına alınmıştır.
Mevzuatımızda hemşehri statüsüne geçmek için bir bekleme süresi bulunmamaktadır.
1930 tarihli ve 1580 sayılı yürürlükten kalkan Belediye Kanununda, hemşeri
tanımında “Türk vatandaşı” ifadesi bulunmaktaydı. Ayrıca mevzuatta seçilebilme
koşulları arasında “6 ay” o beldede oturma hükmü bulunmaktaydı.
Vatandaş açısından mahallesinde kayda girdiği andan itibaren belediye ile
hak ve görev açısından ortaya çıkan hukuki ilişki , yabancılar açısından da ilgili
kanun hükümlerine göre ikamet izinleriyle bağlantılı olarak ortaya çıkmakta mıdır?
Belediye sınırları içinde oturan, bulunan veya ilişiği olan her şahıs,
belediyenin kanunlara dayanan kararlarına, emirlerine ve duyurularına uymakla ve
belediye vergi, resim, harç, katkı ve katılma paylarını ödemekle yükümlüdür(5393,
md.13/3). Bu düzenlemede 1580 sayılı kanunun yine 13. maddesinde yer alan
“hemşehri” ve 14. maddesindeki “oturan” ayrımı kaldırılarak birleştirilmiştir.
Belirtilen hemşehri hukukuna ilişkin düzenlemeler, üyesi bulunduğumuz Avrupa
Konseyinin, Yabancıların Yönetime/ Kamusal Hayata Katılmasına ilişkin,
Türkiye’nin henüz imzalamadığı, düzenlemelerle ilişkilendirildiğinde daha da açıklık
kazanacaktır.
Yürürlükteki hukuki duruma göre, yabancı yerleşikler ancak belediyenin
kanunlara dayanan kararlarına, emirlerine ve bilgilendirmelerine uymakla
yükümlüdür. Ayrıca konuta bağlı yerel vergiler ve bedeli karşılığında yararlandıkları
yerel hizmetler yönüyle yerel yönetimler ile sınırlı yönetim ilişkisi içindedir. Buna
karşılık, belediye karar ve yürütme organlarına seçme ve seçilme ile yerel hizmetlere
ilişkin politikaların belirlenmesine yönelik, kısaca “siyasi” hakkı bulunmamaktadır.
Ancak yerel mevzuatta, yerel yönetim hizmetlerinin yürütülmesinde gönüllü katılıma35
ve belediye idaresinin yardımlarından yararlanmalarına ilişkin bir kısıtlama
bulunmamaktadır. Aşağıda yabancılara verilen organizasyon desteği ve hukuki yapı
bu bağlamda yorumlanmıştır.
35
2005 tarihli İl Özel İdaresi ve Belediye Hizmetlerine Gönüllü Katılım Yönetmeliği, md.7/e.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
121
Yabancı Emekli Yerleşiklerin Yerelde Kamusal Hayata Katılım İstekliliği ve
Yerel Halkla İlişkileri (Antalya İçin Bir Yaklaşım)
Tablo 11 Sorunlarının Çözümünde Yardım Aldığı Organizasyonlar
Karşılaştığınız sorunların çözümü için
yardım alınan organizasyon?
Frekans
Yüzde%
Arkadaşlarınız
422
84.4
Konsolosluk
274
54.8
Yerel İdare /Belediye
64
12.8
Yerli sivil toplum kuruluşları
50
10.0
Yabancı sivil toplum kuruluşları
48
9.6
Kilise
41
8.2
Yardım almıyorum
14
2.8
Diğer
8
1.6
Cevap Yok
28
5.6
Toplam
949
189.8
Baz
500
100.0
(*Baz %100, 1 Kişi birden fazla cevap vermiştir.)
Katılım ilişkileri açısından doğrudan önemli bir husus da örgütlenme ve
örgütlerle ilişki kurabilmedir. Yabancıların yerel ve merkezi düzeyde karşılaştıkları
sorunların çözümü için yardım alınan organizasyonlar incelendiğinde(Tablo 11),
bireysel ilişkilerin %84,4 ile organizasyonların önüne geçtiği görülmektedir.
Konsolosluk desteği %54,8 oranıyla küçümsenmeyecek bir kolaylaştırıcılık
sağlamaktadır. Yerel yönetimler ise, %12,8 ile düşük oranlarda temsil edilmektedir.
Yerel sivil organizasyonlar %10, yabancı sivil organizasyonlar %9,6 oranlarındadır.
Kiliselerin sadece dini değil, sohbet amacıyla da fonksiyon yürüten buluşma
mekanları olarak ayrıca %8,2 ile etkili olduğu görülmektedir.
Yeri gelmişken toplumsal iletişim alanları olarak gördüğümüz kiliselerin
Antalya’daki yeri ve önemi üzerinde durmak gerekir.
Sosyo-Kültürel İletişim Alanları- Kiliseler
Yabancıların Antalya ilindeki sayılarının giderek artması ibadet yeri temini
konusunda tartışmalara neden olmuştur. Bir yandan dini inançların toplu halde
rituellere konu olan alışılmış birlikteliğini sürdürme ihtiyacı, buluşma mekanlarına
yeni fonksiyonlar kazandırdığı gibi, diğer taraftan yabancılar ibadet yeri talep eder
duruma gelmiştir. Alanya’da mevcut eski eser niteliğindeki yapıları tamir ederek,
geçmişinde olduğu gibi dini fonksiyon kazandırmak veya dini amaçlı kullanımlar için
merkezi yönetimin önüne getirilen yer tahsisi talepleri giderek artmaktadır. Bu
değişim, yabancıların bulundukları alanda konut ve konuta bağlı yerel hizmetler
dışında kalan dini hizmetler yönüyle attıkları ilk adımlardır. Toplu gösterilere konu
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
122
Zerrin TOPRAK
olan “kilisemi isterim” odaklı eylemler, basının da ilgisini çekmiş gazetelerde de
yayınlanmıştır. Alanya’daki yabancı yerleşikler ibadet kullanımı için kaymakamlığa
başvurarak mevcut kilisenin tamirini talep etmişlerdir. Bu talepler Die Brücke
Derneği başkanı Ute Brix tarafından kamuoyuna duyurulmuştur. Dayanak olarak da
Avrupa Birliğine uyum çalışmalarında “ibadet kolaylığı” sağlanması gerekliliği
gösterilmiştir36.
Mevzuatımıza göre, kent planlanırken, belediyenin görevleri içinde olmadığı
için cami gibi ibadet yerleri yapmak bağlantılı olarak dini amaçlarla kamulaştırmaya
gitmek, imar değişiklikleri yapmak ilke olarak uygun görülmemiştir37. Ancak görülen
o ki, zaman zaman belediyelerin görevleriyle hiç ilgisi olmamasına rağmen dini
amaçlı yapılar için, kamusal hizmet değerlendirmesi içinde, idarenin imkanları
doğrudan kullanılabilmektedir. Hatta konunun en abartılı bir yönü de, Toplu Konut
İdaresinin kaynaklarının kullanım yerleri belirtilirken, ibadethanelerin de
sayılmasıdır(2985 sayılı kanun). Böylelikle “ibadethane” yapılmasının teşviki kamu
yatırımları içinde yer almıştır. Aslında dini amaçlı arazi bağışı veya yer satın alma
doğrudan hemşerilere ait bir sorumluluktur. Yerel yönetimler imar kurallarına uygun
ise onaylayarak plana işlemekle yükümlüdür.
Ayrıca belediyeler, kültür ve tabiat varlıkları ile tarihî dokunun ve kent tarihi
bakımından önem taşıyan mekânların ve işlevlerinin korunmasını sağlayabilir; bu
amaçla bakım ve onarımını yapabilir, korunması mümkün olmayanları aslına uygun
olarak yeniden inşa edebilir (5393, md. 14/b). Belediyelerin bu düzenlemeler
desteğinde eski eser niteliği taşıyan kiliselerin restorasyonunu da yaptığı(İzmir
Büyükşehir Belediyesi) bilinmektedir.
Eski eser niteliği taşımayan dini yapıların tamiri ve bakımının belediyeler
tarafından üstlenilmesinin, yerel ve müşterek bir hizmet özelliği taşımadığı için
yerinde olmadığını kuvvetle düşünmek mümkündür. Öte yandan, 5393 sayılı Belediye
Kanununda “hemşehri” tanısındaki “herkes” ifadesi ve diğer hükümler bir bütün
olarak değerlendirildiğinde
“ibadethane”
sözcüğünü tüm dini inanışlarla
ilişkilendirmenin mümkün olduğu da düşünülebilir.
36
37
http://www.turkmedya.com/V1/Pg/NewsCityDetail/NewID/10117/CatID/13/CityCode/7/CityName/Antal
ya/CountryID//alanya_da_kilise_tartismasi_.html: erişim 31.03.2008.
Vakıflar Genel Müdürlüğünün görevleri içinde yer almaması nedeniyle camii yapımı amacıyla
kamulaştırma yapma yetkisi bulunmadığı hakkında bkz: Yargıtay 6.Dairesi, K: 1986/376, E: 1986/160
(15.04.1986) ile cami alanının genişletilmesi görevinin belediyeye ait olmadığı görüşüyle İdare
Mahkemesine encümen kararının iptali istemiyle açılan davanın söz konusu alanın camiye ait bir alan
olmadığı gerekçesiyle iptalinde isabet görülmediği kararı bkz: Yargıtay 6. Dairesi, K: 1990/ 2922, E:
1989/ 3368 (25/12/1990) gibi yargı kararlarının oluşturulmasına esas teşkil eden hükümlerden de
görüleceği gibi dini nedenlerle imar değişikliği sürekli sorgulanan konulardandır.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
Yabancı Emekli Yerleşiklerin Yerelde Kamusal Hayata Katılım İstekliliği ve
Yerel Halkla İlişkileri (Antalya İçin Bir Yaklaşım)
123
Bu nedenle mevzuatımız, bu makalenin konusu olan farklı din gruplarına
mensup göçle gelenlerin dini mekan ve bina taleplerinden doğabilecek suistimallere,
açıktır38. Nitekim Alanya’da yabancılar için eski bir kilisenin restore edilmesi
planlanmıştır. Bu restorasyon fikri, mali yönden yük getireceğinden
gerçekleştirilememiştir39. Öte yandan yerleşik yabancıların yerel yönetimlerden,
ibadet yeri desteği istediklerine ilişkin haberleri40 de basından takip etmek
mümkündür.
Bilgiye Erişim
Kamusal hayata katılımın önemli bir yönü de bilgiye erişimdir. Bu olgu
yaşam sürecinde kişinin kamu yönetimiyle olan ilişkileri kadar toplumla
bağlantılarının kurulması açısından da önem taşımaktadır. 2003 tarihli ve 4982 sayılı
Bilgi Edinme Hakkı Kanunu(4982, md.4/1) ve ilgili yönetmelikte
(Yönetmelik,md.5/1) kamu yönetimiyle olan ilişkiler “herkes bilgi edenme hakkına
sahiptir” hükmü ile ortaya koymuştur. Türkiye'de ikamet eden yabancılar ile
Türkiye'de faaliyette bulunan yabancı tüzel kişilerin, isteyecekleri bilgi kendileriyle
veya faaliyet alanlarıyla ilgili olmak kaydıyla ve karşılıklılık ilkesi çerçevesinde, bu
kanun hükümlerinden yararlanacakları belirtilmiştir(4982, md.4/2). Ayrıca,
Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerden doğan hak ve yükümlülükleri
saklıdır.
Bu anlamda bilgiye erişme hakkı olarak bir “hak” kavramı gerek Türk
Vatandaşı gerekse yabancı açısından doğmuş ise de, yabancılar açısından,
38
1892 Anayasası hükümlerine göre; ibadet, dinî ayin ve törenler, devletin sürdürülebilirliğine sağlamaya
ilişkin(md.14) hükümlerine aykırı olmamak şartıyla serbesttir(1982, md24). Ancak bu konu dini yapılara
yer temini ve masrafların kamu yönetimleri tarafından üstlenilmemesi ilkesi içinde yürütülmektedir.
Buna karşılık yabancı yerleşikler adına bir grubun, kilise teminine ilişkin istekleri için, mevzuatımızın
yürürlükteki hükümlerine aykırı olarak, uluslar arası Türkiye aleyhine kamuoyu yarattığı düşünülebilir.
Ayrıca yabancı yerleşiklerin gündemlerinde, dini hizmetlere yönelik kullanılacak mekânlar için kendileri
tarafından oluşturulabilecek bir finansman modeline şimdilik itibar edilmediği mülakatlardan
anlaşılmaktadır. Kilise talepleri yanında, uygulamada dışarıdan bakıldığında ev veya kafe görüntüsü
taşıyan mekanlara da dini amaçla toplantı işlevi yüklenmiştir. Bazılarının X’s House (X’in Evi) veya
Saint John Cultural Center (Saint John Kültür Merkezi) gibi yabancı isimli tabelaları bulunmaktadır.
Alandaki çalışmalarda(2007 Mayıs) Alanya ve Antalya’da bu tip alanlarda, yerel halktan da kişilerin
bulunduğu, bazen 150 kişiye kadar çıkan Pazar ayininin yapıldığı bilgisi edinilmiştir. Ayine, yabancı
çiftlerin veya yabancı ile evlenmiş ve yurda dönmüş vatandaşların katıldığı görülmüştür. Dini söylevin
yanı sıra iklim değişikliği gibi günün önemsenen konuşmalarının da öne çıktığı ayinde, kapalı bir kese
gezdirilerek isteyenlerin parasal katkısı kolaylaştırılmıştır. Ayin sonrasında katılımcıların hazırladığı
rutin olarak kahve ve kek ikramının planlandığı sohbet sürecine geçilmiştir. Bu şekilde Pazar ayinleri
vesilesi ile kişilerin birbirleriyle buluştuğu ve haberleştiği ortamlar doğmaktadır. Ayrıca raflarda, bolca
dini broşürün varlığı da dikkati çekmektedir. Ayine katılan Türk vatandaşlarının birçoğu “Müslüman
olduklarını” ancak bu ortamı sevdikleri, merak ettikleri için geldiklerini belirtmişlerdir. Özellikle
Antalya’da kent ile buluşma ve hizmetlerin biçimlenmesine katılım ve sorgulama fonksiyonuna sahip
kent konseyi mekanizmalarına hiç katılmayıp, dini fonksiyona sahip mekanlarda arkadaş edinme fikri,
okuyucuya ilginç gelebilir. Yerleşik yabancıların yoğun yaşadıkları illerde kaç kişinin ve hangi faktörler
etkisiyle Müslümanlığı ve diğer dinleri bıraktığı veya başka bir dini kabul ettiğinin, iki yanlı, ayrı bir
araştırma konusu olabileceğine dikkat çekmek yerinde olacaktır.
39
Türk Medya Antalya, ttp://medyatext.com/V1/Pg/NewsCityDetail/NewID/10117/CatID//CityCode/7/
CityName/Antalya/CountryID//alanya_da_kilise_tartismasi_.html, 23.12.2007.
40
http://www.haberler.com/alanya-belediye-baskani-kiliseye-engel-cikarmayiz-haberi/ : erişim, 23.12.2007.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
124
Zerrin TOPRAK
“kendileriyle veya faaliyet alanlarıyla ilgili olmak ve karşılıklılık ilkesi”
sınırlandırmaları bulunmaktadır.
Bilgilenme ve iletişim kurma kuşkusuz Türkçe konuşabilme becerisi ile
yakından ilişkilidir. Türkçe konuşma zorluklarından dolayı, İdareyle olan ilişkilerinde
yabancı yerleşiklerin %84.4’ünün arkadaşlarından yardım almaları doğal
görülmektedir. Kilisenin, %3.2 puan geriden “Belediyeyi” takip etmesi, belediyelerin
genel olarak yabancı yerleşiklere yönelik hizmet yaratımında doğrudan etkili
olamadıklarını göstermektedir.
Esasen yüzyüze görüşmelerde, belediyede yabancı dil bilen bir personel
yerine, yabancı dil bilen gönüllü yardımcıların, yerleşik yabancılara yönelik idarenin
çalışmalarında kolaylaştırıcılık yaptığı belirlenmiştir. Ayrıca, Alanya ilçesinde, yasal
bir dayanağı bulunmadığı için, resmi sayılamayacak bir “yabancılar meclisi”
kurulmuştur.
Yabancılar Meclisi, gerek yabancıların birbirleriyle görüşme fırsatının
yaratıldığı “buluşma mekanları” olarak gerekse Alanya Belediyesi ile yerleşik
yabancılar arasında irtibatı sağlayan belediyenin bünyesinde geliştirilmiş bir
demokratik mekanizma değeri taşımaktadır. Ancak “Alanya Yabancılar Resmi
Olmayan Meclisinin” işlevselliği yabancı yerleşikleri daha çok belediyeye(yerel
hizmetler) yönelik sorumluluklarla ilgili bilgilendirme faaliyetleriyle sınırlıdır.
YEREL SİYASETİN BİÇİMLENMESİNDE YEREL HALK,
TÜRKİYE’DEKİ AVRUPA’LI YERLEŞİK YABANCILARA NE
KADAR TAHAMMÜLKÂR?
Yabancı yerleşiklerin, yerel halkla sosyo-kültürel ilişkileri, politik katılımın
sağlıklı olması açısından önemle değerlendirilen unsurlardandır. Bu çalışma
örneğinde, Antalya’da yerel halk ile ilişkiler ağında yabancı yerleşikler komşuluk
ilişkileri açısından yerel halka daha yakın dururken, ayni yakınlığı yerel halk
yabancılar için göstermemektedir. Aşağıda bu konu incelenmektedir.
Yabancılarda Siyasi Hayata Katılım İsteği
Katılımın bilinen doğrudan kullanım alanı oy kullanmadır. Oy kullanmaya
yönelik olarak yabancıların tercihleri incelendiğinde ancak %26 oranında olumlu
bakan bir grubun varlığı görülmektedir.
Tablo 12 Türkiye’deki Yerel Seçimlerde Oy Kullanma İsteği-Yabancılar Yönüyle
Türkiye’de yerel seçimlerde oy kullanmak ister miydiniz?
Frekans
Yüzde %
Evet
130
26,0
Hayır
334
66,8
Cevap Yok
36
7,2
Toplam
500
100,0
Yerel seçimlerde oy kullanmaya yönelik tercih incelendiğinde, oy kullanmak
istemeyenler %66,8 oranında iken, olumlu değerlendirenler %26 oranındadır.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
Yabancı Emekli Yerleşiklerin Yerelde Kamusal Hayata Katılım İstekliliği ve
Yerel Halkla İlişkileri (Antalya İçin Bir Yaklaşım)
125
Cevapsızlar ise %7,2 değerindedir. Genel seçimlerde oy kullanma istekliliği %19,8’ e
gerilemektedir (Tablo 13).
Bu konunun psikolojik analizleri de yapılabilir. Yeni bir ülkeye gelen emekli
kişilerin, seçimlerde doğabilecek gerilim ortamlarının tarafı olmak istemedikleri,
neticede yürürlükteki engelleyici mevzuat koşullarında, bir misafir konumu içinde
hareket ettikleri düşünülebilir.
Buna karşılık, yasal olarak “vatandaş” gibi davranmalarına ilişkin yasal
düzenlemeler yürürlüğe girdiğindeki tavırları yine bu şekilde gelişebilecek midir?Bu
olasılığı gelecek senaryosu içinde sorgulamak gerekmektedir.
Tablo 13 Genel Seçimlerde Oy Kullanma-Yabancılar Yönüyle
Türkiye’de Genel Seçimlere
Yabancıların Katılmasını Nasıl
Karşılarsınız?
Frekans
Yüzde %
Olumlu
99
19,8
Emin değilim
150
30,0
Olumsuz
209
41,8
Cevapsız
42
8,4
Toplam
500
100
Tablo 12 ve Tablo 13 birlikte değerlendirildiğinde, yabancı yerleşiklerin
doğrudan ve büyük oranlarda yerel siyasetin biçimlenmesinde aktif rol almaktan
kaçındığını söyleyebiliriz. Yukarıda kısaca incelenen Akdeniz kıyısına yerleşmiş
Avrupa orijinli emekli göçlere yönelik araştırmalardan da edinilen izlenime göre,
yabancıların bu tutumlarını geldikleri ülkede henüz “misafir” olmalarına ve belki
yerel halkın kendilerine karşı rekabet duygusu hissetmemeleri için geliştirdikleri
özene bağlamak ? mümkündür.
Yerel halkın yabancıların seçimlere katılmasına ilişkin görüşleri anket
sonuçlarına göre %19,8 çok sakıncalı, %41,8 olumsuz ve %30.9 olumlu olarak
dağılmıştır. Olumsuz değerlendirme toplam olarak %61,6 değerindedir.
Yabancı yerleşiklerin, gelecek senaryosundaki örgütlenme ve katılım
boyutlarına yönelik sorgulama bu çalışma için henüz erkendir. Ancak ipuçları
itibariyle kamusal hayata katılım süreci sağlıklı işlemektedir. Öncelikle sivil toplum
örgütlerinde farkına varmak ve kendi farkındalıklarının sağlanması girişimleri
gerçekleşmektedir. Gelecek senaryosunda seçme ve seçme hakkı doğduğunda , bu
hakkın kullanımına yönelik bir hazırlık kuşkusuz yaratacaktır. Esasen şu anda siyasete
katılımda isteklilik yüksek olmamakla birlikte yerelde komşuyla olan ilişkilerinde
“olası gerginliği” zamanda yakınlaştırmak henüz erkendir. Bu ifadelerde mutlak bir
gerginlik beklentisi de aramamak gerekir.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
126
Zerrin TOPRAK
Gelecekteki farklı kültürel grupların yereldeki ilişkilerini daha rasyonel
değerlendirmek için, şu soruların cevabını da aramak gereklidir. Yabancı yerleşikler;
ortak çıkarlara sahip, kendi içlerinde tutarlı ve homojen gruplar mıdır?. Bu gruplar
içinde sıklıkla çıkar çatışmaları yaşanmakta mıdır?. Bu kişiler ve gruplar elde ettikleri
deneyimlerden yararlanarak başka örgütlenmelerde sorumluluk alabilecekler midir?.
Katılıma ve örgütlenmeye yönelik açılımları kolaylaştırmak topluluk içinde
vatandaşlık tatmini sağlayabilecek midir?. Katılımlar ne ölçüde uzmanlığa
dönüşebilecektir. Gerekli bilgi birikimini elde etmek katılımı artıracak ve süreklilik
sağlanabilecek midir? Bilindiği gibi bu konular, siyaset literatüründe öteden beri örgüt
analizlerinde sorgulanan klasikleşmiş önemli kilit sorulardır.
Kamu Yönetiminde Yapılanma Çalışmalarında Katılım ve Kurumsal
Katılım Mekanizmalarında Yabancıların Yeri ve Rolü
Sürdürülebilir kentler, toplumsal tabanlı kalkınma anlayışına dayanmaktadır.
1996 İstanbul/Habitat Zirvesinden sonra Türkiye’de demokratik katılımı kamu, özel
ve sivil ortaklıklarda geliştiren Yerel Gündem 21 çalışmaları, ulusal ve yerel düzeyde,
gözardı edilemeyecek kazanımlar getirmiştir. Başta Belediye Kanunu olmak üzere,
Kalkınma Ajansları da dahil olmak üzere kamu, özel sivil ortaklı katılımlarla
oluşturulan programlar geliştirilmiştir.
Demokrasinin getirdiği dayanışma güçlü bir duygudur. Kentlerin
gelişiminde, hemşehrilerin rol almasının dayanışmayla gelen birlikteliğin
sağlanmasında önemi bulunmaktadır. Katılıma yönelik cesaretlendirici idari
yapılanmaların geliştirilmesi, toplumdaki psikolojik gerilim ve stresleri yatıştırarak
olumlu bir etki yaratacak, demokratikleşme göstergeleridir. Ancak “müzakereci
sistemler”, ulusaldaki vatandaşlık bağı ile bağlı olan yapı içinde sorgulanmaktadır.
Ayni yorumlamayı bu gruba katılması beklenen “yabancılar” için de rahatlıkla
yapabilir miyiz?
Yabancı Yerleşikler Dışa Kapalı Homojen Gruplar Mıdır?
Kamusal hayata katılım göstergelerine ilişkin aşağıda yer alan tabloları
değerlendirmede şu soruları sorabilir miyiz? Yabancı Yerleşikler homojen gruplar
mıdır? Kamusal yaşantının dinamiklerini oluşturan sosyo-kültürel faaliyetler yönüyle
sivil toplum örgütlerine katılma gibi modern hayatın gereklerine uyma yanında, konut
ve barınma koşullarının mekanda biçimlenmesi ve bilgiye erişim önemli temel
göstergelerdir.
Yabancı Yerleşikler bulundukları yerleşimlerde başlangıçta müstakil konut
satın almış ve kent içinde dağınık bir yerleşim tipi oluşturmuştur. Ancak, son
zamanlarda konut şirketlerinin yol göstericiliğinde gerçekleşen güvenlikli iddiası ile
kapalı siteler (gated communities) oluşturulmaktadır. Hatta ayni ülke orijinli kişiler
kapalı siteler benzeri bir oturma modeline yönlendirilmektedir. Bu durum bir bakıma
lüks konut talebi bulunan yabancıların hareketlendirdiği ve kendileri için geliştirilen
konut arzının mekandaki biçimlenmesiyle de yakından ilişkili görülmektedir.
Önceki dönemlerdeki konut sahipliği, özellikle eski evlerin restorasyonu ve
mekanların harap görüntüsünün ortadan kaldırılmasıyla kentsel estetiğe yapılan bir
katkı özelliği taşımaktadır. Buna karşılık son yıllarda yeni konut talebi, büyük kapalı
sitelere yönlendirilmiştir. Bu tür alanlar, sosyo-kültürel yakınlaşmayı engellediği
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
Yabancı Emekli Yerleşiklerin Yerelde Kamusal Hayata Katılım İstekliliği ve
Yerel Halkla İlişkileri (Antalya İçin Bir Yaklaşım)
127
için, tercih edilmemekte ve toplumsal sosyo-kültürel bütünleşmeye tehdit olarak
görülmektedir. Yabancı yerleşiklerin, yerel halkın yaşadıkları mahallerde oturmama
eğilimi, bu grupların kendi halinde kapalı bir toplum yapısı içinde değerlendirilmesini
kolaylaştırmaktadır. Yabancıların toplumun uzağında kalmaması kamusal hayatın
içinde tüm unsurlarıyla yer alması, sürdürülebilir kentler ve demokratik
toplum(devlet) kurgusu açısından önemlidir.
Kamu yönetimi sağlıklı kent oluşturma hedefine ve eylem planlarını
gerçekleştirmenin yasal dayanaklarını sağlamaya ne kadar hazırdır. Bu soruya verilen
cevapları dernek vb aktivitelerin önünü açan mevzuat düzenlemeleriyle birlikte
değerlendirmek gerekmektedir.
Yabancıların dernek kurma özgürlüğüyle ilgili olarak, 2004 tarihinde
yürürlüğe giren 5253 sayılı Dernekler Kanunu hükümlerini incelemek gerekmektedir.
Dernekler Kanununun, devletin derneklerin faaliyetlerine müdahale ihtimalini
azaltması açısından önem taşıdığı gibi, derneklere birçok bakımdan yararlı olacağı ve
ülkemizde sivil toplumun daha da gelişmesini kolaylaştıracağı düşünülmektedir.
Esasen derneğin amacı ve gerçekleştirdiği faaliyetlerin üyelerinin dışında yerel veya
ulusal düzeyde toplumun ihtiyaç ve sorunlarına yönelik çözümler üretecek ve
toplumsal gelişmeye katkı sağlayacak nitelikte olma(Dernek Yönetmelik, md.49/c)
aranan şartlardandır. Yine kamu kurum ve kuruluşları ile ortak proje yürütülmesine
ilişkin düzenlemeler(Dernek Yönetmelik, md.91) için hazırlanacak protokoller
detaylandırılmıştır.
Dernekler Kanunu hükümlerine dayandırılarak yürürlüğe giren 2005 tarihli
Dernekler Yönetmeliği hükümlerine göre; Yabancı ülkelerde kurulmuş dernekler
(Dernek Yönetmelik, md.26) ve Yabancı Vakıflar( Dernek Yönetmelik , md.22);
Dışişleri Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle, Bakanlığın izniyle Türkiye’de
doğrudan faaliyette ve işbirliğinde bulunabilir, temsilcilik veya şube açabilir,
dernek/vakıf veya üst kuruluş kurabilir veya kurulmuş dernek/vakıf veya üst
kuruluşlara katılabilir. Uluslar arası alanda beraberlik ve işbirliği yapılmasında fayda
görülen hallere yönelik mevzuat düzenlemeleri yapılmıştır(1987 tarihli ve 3335 sayılı
Kanun)41.
Belirtilen sivil hayatı demokratikleşmeye yönelten düzenlemelerin
uygulamadaki etkisini belirlemek amacıyla, derneklere üyelik ve üyelerin profiline
ilişkin sorulan soruya %50 üye olmadığı şeklinde cevap vermiştir. Bununla birlikte
%50 ile üyeliğin olması dikkat çekicidir. Cevap verenler içinde kültür ve sanat
dernekleri(25,6) ve spor(%23) oranlarındadır.
Dini derneklere üyelik kültür/sanat ve spor derneklerinin hemen arkasından
%18,4 ile gelmektedir. Çevre, mesleki ve eğitim ile konularda da düşük oranlarda
%3-%5 civarında üyelik bulunmaktadır. Derneklerdeki ülkelere göre katılım profili
incelendiğinde ülkesinden insanların olduğu derneklerde bulunanlar(%15,2), farklı
ülkelerden insanların bulunduğu derneklerde olma(%52,2) ve Türk vatandaşı ve
yabancıların karışık üyeliklerinin olduğu derneklerde bulunma(32,6)
değişik
oranlarda dikkati çekmektedir.
41
1987 tarihli ve 3335 sayılı Uluslararası Nitelikteki Teşekküllerin Kurulması Hakkında Kanun.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
128
Zerrin TOPRAK
Genel olarak değerlendirildiğinde yabancıların kültürel etkileşime açık
olduğu ve toplumsallaşma faaliyetlerinin içinde yer aldığı görülmektedir. Ancak bu
husus örneklem ölçeğindeki yerel halkı rahatsız etmiş görünmektedir.
Tablo 14 Yabancıların Dernekleşme Faaliyetlerine Yerel Halkın Bakışı
Yabancıların Kamusal hayata aktif rol
almalarına
yönelik
dernekleşme
faaliyetlerini
nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Frekans
Yüzde %
Yararlı bulmuyorum
217
43,0
Yararlı buluyorum
130
25,7
Çok sakıncalı buluyorum
123
24,4
Cevap Yok
35
6,9
Toplam
505
100,0
Antalya’da yaşayan halkın yabancıların kamusal hayatın içinde aktif rol
almalarının önemli bir göstergesi olarak dernek kurma girişimlerini, araştırmaya
katılanların %43’ü yararlı bulmadığını ve %24,4’ü çok sakıncalı bulduğunu
belirtmiştir. Olumsuz değerlendirenler toplam %67,4 oranıyla dikkati çekmektedir.
Dernekleşme çalışmalarını yararlı bulduklarını belirtenler %25,7 olup, cevapsızlar
%6,9 oranındadır(Tablo14). Bu husus yerleşim isteği ile gelişen kent içinde ayrı veya
yayılmış planlanan konut tasarımlarından buluşma mekanları ve işbirliği ile ilgili
olgunun gözden geçirilmesini gerekli kılmaktadır.
Kültürleşme Tutumları ve Komşuluk
İnsanların kültürel kimlikleri altında yatan iki bağımsız boyut olduğu iddia
edilmektedir. İnsanlar hangi derecede kalıtsal kültür ve kimliğini sürdürmek
istemektedir ve hangi derecede toplumla ilişkisini aramaktadır. Bağlantılı olarak şu
sorular sorulmaktadır:
ulusal(milli) ve etnik gruplarla işbirliğini gerektiren toplumsal
aktivitelerin her ikisini de tercih etme(bütünleşme)
sadece ulusal grubu gerektiren toplumsal aktiviteleri tercih
etme(asimilasyon)
sadece kendi etnik grubun ve üyelerinin toplumsal aktivitilerini tercih
etme(ayrılma)
herhangi
bir
ulusal
ve
etnik
aktiviteye
katılmak
istememek(marjinalizasyon)
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
129
Yabancı Emekli Yerleşiklerin Yerelde Kamusal Hayata Katılım İstekliliği ve
Yerel Halkla İlişkileri (Antalya İçin Bir Yaklaşım)
Bu öğeler yaşamın beş ilgi alanını ilgilendirmektedir. Evlilik, gelenek, dil,
toplumsal aktiviteler ve arkadaşlar42. Aşağıda bu konunun çeşitli yönleri kısaca ele
alınmıştır.
Kamusal hayata katılımda kuşkusuz bulunduğu ülkenin dilini akıcı
kullanabilme çok önemlidir. Bu çalışmada yabancıların Türkçeyi kullanım güçlüğü
çektiği açıkça görülmektedir. Türkçe konuşabilme yeterliliği incelendiğinde, Alışveriş
(%33,2), Türk komşularla iletişim(%18,2) ve resmi formları doldurma(%7,8) oldukça
iyi konumda şeklinde ifade edilmiştir. Sınırlı konuşulduğuna ilişkin oranlar hemen her
seçenekte yüksektir. Buna göre; Alışveriş %32,4, Türk komşularla iletişim %45,8 ve
resmi formları doldurma %22,6 oranlarındadır. Çok zayıf değerlendirme
seçeneklerinde; Alışveriş %16 ve Türk komşularla iletişim %16,2 oranlarında iken
resmi formları doldurma %51’dir. Bununla birlikte Türkçe konuşamayanlar en fazla
%8,8 oranında kalmıştır. Genel olarak değerlendirildiğinde Türk komşularla
iletişimde Türkçe konuşamamak %6.6 oranındadır. Oldukça iyi %18.2 ile çok düşük
oranlardadır.
Ancak basından gerek yetişkinlerin gerekse çocuklarının Türkçe okumayazma kurslarına yazıldığı görülmektedir. Yabancıların Türkçe dilini öğrenme ve
konuşmaya ilgi göstermediği iddia edilebilir mi? Ayrıca bu konu yerel toplumla
iletişim kurma istememe ile ilişkilendirilebilir mi? Giderek daha fazla Türkçe
öğrenme gayretleri de dikkate alındığında bu konuyu yetişkinlerin dil öğrenme
güçlüğünün yanı sıra, kendi dilini kullanabilen kişiler bulabilme kolaylığı ile birlikte
incelemek gerekir. Bağlantılı olarak yabancıların Türkçeyi öğrenmeye karşı bir direnç
gösterdiğinden bahsedilemeyeceğini söyleyebiliriz.
Yabancı yerleşiklere, Türkçeyi konuşmayla bağlantılı olarak komşusunun
kim olmasını tercih eder sorusu yöneltildiğinde, önemli değil oranı %69,6 ile öne
çıkmaktadır. Aşağıdaki tabloda gelişimi göstermektedir.
Tablo 15 Komşunuzun Kim Olmasını Tercih Edersiniz
Komşularınızın kim olmasını tercih edersiniz?
42
Frekans
Yüzde%
Ülkemden gelen insanlar
19
3,8
Avrupa ülkelerinden gelen insanlar
46
9,2
Burada yaşayan insanlar
68
13,6
Önemli değil
348
69,6
Cevap yok
19
3,8
Toplam
500
100,0
John W.Berry, Jean S. Phinney, David L.Sam, Paul Vedder, a.g.e, s.303
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
130
Zerrin TOPRAK
Komşuluk tercihini etkileyen faktörlerin oranları incelendiğinde özellikle
yerel halk(%13,6) ve kendi ülkesinden gelen(%3) ile Avrupalı(%9,2) olmanın çok
önemli olmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim önemli değil faktörü %69,6 ile ilk
sıradadır(Tablo 15). Ayrıca araştırmada 54–40 yaş arasının bölgede yaşayan
insanlarla komşuluk yapmak istediği ortaya çıkmaktadır. Çalışmada, yerleşik amaçlı
gelen ve uzun süreli kalmayı hedefleyen turistlerin eğitimli yerleşik yabancı olduğu
görülmüştür. Ancak yine de yabancılar kendi kültürlerinden olan kişilerle olmayı öne
çıkardığı anlaşılmaktadır. Nihai tahlilde, yabancılar yönüyle yerel halk ile aralarında
kültürel ilişki süreci başlamış görülmektedir.
Buna karşılık Antalya’da araştırmaya katılan yerel halkın % 62’si yabancı
yoğunluklu mahallelerde oturmayı tercih etmemektedir. Araştırma örneklemine göre
% 20 oranında bir grup için mahallesinde yabancı olup olmadığı önemli değildir.
Ancak % 17 gibi küçük bir grup, net bir şekilde yabancı mahallelerde oturmayı tercih
edebileceğini belirtmiştir. Bu durumun değerlendirmesi uzak durma tercihi ile
açıklanabilir.
Tablo 16 Yabancı Yoğunluklu Mahallelerde Oturma Tercihi
Yabancı yoğunluklu mahallelerde oturma tercihi
Frekans
Yüzde %
Tercih ederim
85
16,8
Fark etmez
103
20,4
Tercih etmem
311
61,6
Cevapsız
6
1,2
Toplam
505
100,0
Yabancılardan uzak durma eğiliminin kök nedenleri araştırıldığında akla
gelebilecek ilk soru geçmişte yaşayabileceği olumsuz bir tecrübenin varlığıdır. Oysa
araştırmaya katılanların %57’sinin hiç yabancı komşusu olmadığı anlaşılmıştır. Ancak
%43’ü yabancı komşu tecrübesi yaşamıştır. Aşağıda Tablo 17’de bu husus
görülmektedir. Yabancılar ile komşuluk ilişkilerinde hiç yabancıların bulunmadığı
Korkutelinde, yabancılara yönelik çeşitli konulardaki( birlikte oturma, gündemine
alma, iş hayatı, konut edinimi) olumsuz değerlendirmeler daha yüksek çıkmakla
birlikte, her iki tablonun genel değerlendirmesinden de görüleceği üzere, yabancılarla
komşuluk ilişkileri kurma ile yabancı yoğunluklu mahallelerde oturma tercihi
arasında güçlü bir doğru orantı ilişkisi bulunmamaktadır. Nitekim, geliştirilen çapraz
tablolardan, yabancı yoğunluklu mahallelerde oturmayı tercih etmeyen kesimin
ilçelere göre oransal dağılımında en yüksek değer Korkuteli(79.6) ve takiben
Kalkan(74,2) ilçesinde görülmektedir. Ancak Antalya merkez %54,4 ve Alanya
%54,1 ile yine de “yabancılarla oturmayı istememe” yönünde yüksek sayılabilecek
oranlara sahiptir. Yine de komşuluk ilişkilerinin başlamasının karşılıklı güveni
yüksettiğini düşünmek mümkündür.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
131
Yabancı Emekli Yerleşiklerin Yerelde Kamusal Hayata Katılım İstekliliği ve
Yerel Halkla İlişkileri (Antalya İçin Bir Yaklaşım)
Tablo 17 Yabancı ile Komşuluk
Yabancı komşunuz hiç oldu mu?
Frekans
Yüzde %
Evet
216
42.8
Hayır
287
56,8
Cevapsız
2
0,4
Toplam
505
100,0
Yukarıdaki sorularla bağlantılı olarak araştırmaya katılanlara yabancıların
belirleyici özellikleri sorulmuştur. Buna göre “Nazik-kibar’’(%38),“İçkici’’(%33),
“Dürüst-güvenilir’’(%31) ve eğlenceli(%27) olarak değerlendirmiştir. Ancak
çalışkanlık faktörünün % 21 ile önemsenmiştir. Tablo 18’de daha ayrıntılı bilgilere
yer verilmiştir.
Tablo 18 Yabancıların Belirgin Kişisel Özellikleri
Yabancının Belirgin Kişisel Özelliği
Frekans
Nazik- kibar
194
İçkici
168
Dürüst ve güvenilir
158
Eğlenceli
135
Çalışkan
105
Temiz ve titiz
89
Uyumlu
88
Yardımsever
81
Güvenilmez
75
Çapkın, hovarda
51
Kumarbaz
42
Tok gözlü ve paylaşımcı
30
Disiplinsiz
30
Madde bağımlısı
23
Kaba, küfürbaz
18
Kolay para kazanma isteği olan
18
Diğer
14
Dedikoducu
12
CY
25
Toplam
1356
Baz
504
(*Baz %100, 1 Kişi birden fazla cevap vermiştir.)
Yüzde%
38,50
33,30
31,30
26,80
20,80
17,70
17,50
16,10
14,90
10,10
8,30
6,00
6,00
4,60
3,60
3,60
2,80
2,40
5,00
269,3
100,00
Belirtilen uzak durma bakış açısına bağlı ve paralelinde, yabancıların
Antalya için ne değer ifade ettiğine yönelik görüşler neredeyse yarıya yakın oranla
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
132
Zerrin TOPRAK
“ahlaki değerlerin’’(%47) ve “kültürel kimliğin” (%46) bozulması seçeneklerinde
toplanmıştır. Ayrıca, ekonomik refahın arttığını(%29), kültürel çeşitlilik ve
hoşgörünün olduğunu(%20), demokratik çevrenin sağlandığını(%10), güvenli kent
olmaya katkı verildiğini(%8), bürokratik kolaylık(%4) getirdiklerini belirtmiştir.
Kayıt dışı çalışmanın arttığını söyleyen %12 oranında bir grup da bulunmaktadır.
Görüldüğü gibi yerleşikler yönüyle yabancıların “komşu” olarak kabulünde ciddi
zorluklar yaşanmaktadır. Genel olarak araştırmalarda yasal kurumsal zorluklar açık
network olarak analitik olarak değerlendirilebilir. Ancak sosyolojik temelli
yaklaşımlar genelde kapalılık özelliği taşımaktadır ve algılanması ile anlaşılabilirliği
zor konulardır. Bu konuların daha kapsamlı incelenmesi toplumsal bütünleşiklik ve
huzurlu ortamlar için önem taşımaktadır.
Antalya’da yabancıların kamusal hayatın çeşitli yönlerinde karşılaştıları
çeşitli sorunlar, katılımlarını zorlaştırmaktadır. Bu konular, genel idari konular ile
yerel hizmetler olarak öne çıkmaktadır. Antalya’da karşılaşılan sorunlar
incelendiğinde, özellikle idari, sağlık ve oturma izni ve lisan ile ilgili sorunların
duruma göre %20’lerde öne çıktığı görülmektedir. En az sorun olarak ortaya konulan
konu din ve ibadet ile ilgili konulardır. Yapılan Araştırmada Kalkan ve Kaş idari
sorunlarda öne çıkmıştır. Bu konuları il merkezinden uzaklık ve beldenin kapasitesi
ile ilişkilendirmek mümkündür. Yine Antalya merkez, Manavgat ve Kalkan’da sağlık
hizmetlerinin sorun olarak öne alındığı anlaşılmaktadır.
Oturma izni ve vizeyle ilgili sorunlar yaşlı kişilerin ulaşımda kaybettiği
zaman ve uzun yolculuğa tahammülü ile ilgilidir. Bu konu kamu yönetimi tarafından
da fark edildiği için, ikametgah konuları Antalya merkezinde çözümlenmeye
çalışılmaktadır. Kuşkusuz mevzuat düzenlemeleri açısından da kolaylaştırıcılık
üzerinde durulması gereken bir konudur.
Yabancı yerleşiklerin siyasi hayata katılımında Türkçe diline hakim
olmamalarından dolayı dil faktörünün de güçlü bir engelleyici olmasından dolayı,
sıralanan sorulara şimdilik net bir cevap vermek mümkün değildir. Ancak izlemeye
ve incelemeye değerdir. Türkiye bütününde yerleşik yabancı dernek ve üst
kuruluşların sayılarının artması ile bağlantılı olarak önümüzdeki ortalama 10 yıllık bir
sürecin iyi kullanılması durumunda kamusal hayata katılımın artacağını, siyasi katılım
beklentilerin artmasına da bağlı olarak toplumsal kabul ve redlerin kendiliğinden
devreye gireceğini düşünmek kehanet sayılmaz.
Bir bütün olarak değerlendirildiğinde, yaşam kalitesi göstergeleri açısından
sağlıklı kent olma iddiasını Antalya’nın güçlendirmesi gerekmektedir. Türkiye’nin
emekli göçlerinin yönlendiği bir kent olarak özellikle profili itibariyle bütünleşik
sağlık hizmetlerinin Antalya’da bir istihdam ve gelir artışına yol açacak şekilde
projelendirilmesi ve stratejisinin ortaya konulması önem taşımaktadır. Avrupa
Konseyi açısından da farklı kültür ve etnik grupların bir mekanda huzurlu yaşamaları
ve kamusal hayata katılımları çok önemsenmektedir. Yerelde bütünleşme(local
integration); “nitelikli eğitim, toplumsal alanda örgütlenme ve kuruluşların karşılıklı
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
Yabancı Emekli Yerleşiklerin Yerelde Kamusal Hayata Katılım İstekliliği ve
Yerel Halkla İlişkileri (Antalya İçin Bir Yaklaşım)
133
kültürel açılımları” temelinde ve karşılıklı etkileşim ağında “katılım” bağlantılarını
kuran bir dizi siyasa ile birlikte değerlendirilmektedir43.
Bu çalışmanın odağındaki Yabancı Yerleşikler kentsel alanlarda
yaşamaktadır ve sosyolojik çalışmalara temel teşkil eden “göçmen” senaryosu içinde
değerlendirilebilir.
Yabancılar öteden beri diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de devlet
güvenliği ilkesi gibi temel bir nedene dayanarak, hukuki kısıtlamalarla karşı karşıya
kalmıştır. Mamafih dernek kurma vb düzenlemelerin varlığı koşullarında yabancıların
durumları gözden geçirildiğinde, yabancı yerleşikler tamamen dezavantajlı gruplar
içinde değerlendirilemez. Ancak Avrupa Konseyinin hukuki olarak yabancılara,
vatandaşlarla ayni kurumsal fırsat eşitliği sağlamaya yönelik çizdiği genel çerçevenin
de günün getirdiği koşullarda incelenmesi gerekmektedir.
Aslında yabancılardan sosyo-ekonomik katkı beklentisi, gerek yabancılar
gerekse yerel halk açısından, başlamış görülmektedir. İki yanlı kuşku ve tereddütler
toplumsal katkıları geriletmekte ise de, güven eşiğinin doğru algılamayı sağlayacak
ortak çalışmalarla yükseltilmesi önem taşımaktadır. Toplumda oluşan derin ekonomik
uçurumlar ve sosyo-kültürel farklılıklar ve yarattığı toplumsal negatif etkiler, her
ülkede hemen hemen benzer gelişmektedir.
Toplumsal açıdan bütünleşme gündemi, sadece yoksul toplumlardaki yaşam
kalitesindeki koşullar, psikolojik ihtiyaçlar ve kişiler arası ilişkilerle değil, farklı
kültür, sosyo ekonomik yapı ve etnik değerlerle de ilgilenmektedir. Karar verme
sürecine daha fazla katılımın, grup içinde ve gruplar arasında güven ve işbirliği
yaratılması, alanda özsaygı ve övünç duygularının oluşturulması, kişilerin farklılık
korkularıyla yüzleşmelerinde, toplumda etnik, kültürel çeşitliliğin değerini anlamada
yardımcı olmayı teşvik ettiği44 düşünülmektedir. Bu nedenle farklı kültürlerin birbirini
anlamada çalışmalarına yardımcı olabilecek ortak projelerde buluşmalarını sağlamak45
iyi bir başlangıç sayılabilir.
Büyük ölçekli alanlarda herkesin anonim bir yığın içinde kaybolması yerine
farklı kültürleri teşvik etme eğiliminin nedenine ilişkin yorumlarda46 kentlerde benzer
sosyo-kültürel temele veya ilgilere sahip olanların bağlantılar kurmak ve/veya
güçlendirmek için işbirliği yapabileceğine işaret edilmektedir. Kutuplaşmanın zararlı
etkileri bilinirken, “çeşitliliğin sadece bir slogan olmayıp ahlaki bir değer taşıdığı”47
fikri kabul görmektedir. Çeşitlilik olgunlaşmış bir düşünce olarak “etik düzeye”
43
Council of Europe Publishing, Foreigners’ Integration and Participation in European Cities, 15-16
September 2003, Studies and texts no: 90, Strasbourg, 2004, s. 26.
44
Ivan Turok, “Kentsel Dönüşümde Yeni Eğilimler ve Yönetişim”, (edit), A. Dilek Özdemir, P.Pınar
Özden, Sırma R. Turgut, Uluslararası Kentsel Dönüşüm Uygulamaları Sempozyumu-2004, 2005,
İstanbul, s.26.
45
Tüm insanların yenilikçi ve yaratıcı olduğu, sosyal sınıf farklılığı, ırk, etnik orijin ve cinsiyet ayrımı gibi
dış görünüşlere itibar edilmemesine ilişkin görüş için bkz: Richard Florida, The Flight of the Creative
Class, New York, 2004, s. 34-35.
46
Bkz. Anthony Giddens, Sosyoloji, Yayına Hazırlayanlar: Hüseyin Özel-Cemal Güzel, Ankara, 2000, s.
508.
47
Richard Florida, a.g.e, s.216.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
134
Zerrin TOPRAK
çekilmekte ve tartışmaya gerek bırakmayacak şekilde, insanlığın gelişimine bağlı
olarak yeniden tanımlanmaktadır.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Bu makalenin temasını, uygun iklim ve ekonomik koşullarının cazibesiyle
ülkemize artarak gelen yabancıların, “kamusal hayata katılımı ve yerel halkla
komşuluk” ilişkileri, yerele pozitif bir katkı sağlamakta mıdır? yönündeki sorgulama
oluşturmaktadır. Ayrıca kamusal hayata katılımla bağlantılı olarak yabancı bir
ülkedeki “misafir”e rahat yaşam koşullarının ne kadar sağlanabildiğine ilişkin
merakın tatmini de kuşkusuz öne çıkmıştır. Ancak araştırma sürecinde göçle
gelenlerin yerleşik hayata geçmesine rağmen, sadece yerel halkın değil yerel
yönetimlerin de yeni yerleşiklere “gelip geçici turist” gibi davrandığı hızla fark
edilmiştir. Anket örnekleminin dönemi itibariyle ortaya koyduğu çıktıların ileride
yönetsel sorun yaratabilecek sonuçları yazara göre aşağıda yer alan görüşler etrafında
toplanmaktadır. Değerlendirmeler de önlenebilirliğin sağlanmasına yöneliktir.
Türkiye’de halkın ülkemizdeki yerleşik yabancılara yönelik güven eşiğinin
düşük olması ve “komşu” desteği vermemesi çözülmesi gereken acil bir sorundur. Bu
sorunun giderilmesinde toplumsal diyalogları geliştirici katılımcı programlar kadar,
idarenin karar alımında sosyo-kültürel buluşmaları sıklaştıracak tercihleri de önemli
role sahiptir. Destekleyici olarak, gerek demokratik katılım gerekse kentsel
hizmetlerin verimliliğinin artırılmasında hemşehriye/ilgi gruplarına/sektörlere düşen
rollerin ve sorumluluklarının “tanısı” yapılmalı ve yerel halk değişen ve giderek
kendisinden farklılaşan insan çevresiyle tanıştırılmalı ve buluşturulmalıdır.
Yerel halkın yönetim ve siyasi mekanizmalara aktif katılımı konusuna ilişkin
sorunlar giderilememiş iken, yabancıların da yönetime ve siyasi mekanizmalara
katılması yeni yeni eylemsel yönü sorgulanan olgulardır. Öte yandan göçle gelen
Avrupa kökenli yabancıların satın alma gücü yerel halk ile mukayese edildiğinde,
göreli olarak yüksektir. İdareye bakımını sağlama anlamında ek bir ekonomik yük
getirmemektedir.
Modern dünyanın geldiği aşamada yerleşik yabancılara vatandaş gibi
davranılması fikri desteklenirken, ayni zamanda kendilerinden tıpkı “hemşehri gibi”
sorumluluk taşıması beklentisi de gündeme alınmıştır. Bu nedenle yasal gelişmeler
içinde yerel halkın sahip olduğu kent yönetimindeki ortaklık sürecine göçle gelen yeni
yerleşiklerin katılımlarını gelecek senaryosunda değerlendirmek, sürdürülebilir yerel
yönetimler ve sürdürülebilir devlet yönetimi için önemli hale gelmektedir. Hatta bir
süre sonra Antalya gibi kıyı yerleşimlerine gelerek yerleşmiş olanların çocukları ve
torunları, Türkiye doğumlu yerleşik yabancılar konusunu, sadece yerel değil ayni
zamanda ulusal yönetsel ve politik gündeme ayrı bir madde olarak taşıyabilecektir.
Yazara göre, yerleşik yabancılar gerek süre, gerekse idari- stratejik
sorumluluklar yönüyle “hemşehri değerlendirmesine” alınamaz gibi bir iddiadan
daha önemlisi, vatandaş /yerel halkın sosyo-psikolojik nedenlerle bu yeni grupları
kabule hazırlık olmadığı tesbitinin yapılmasıdır. Bağlantılı olarak, yabancıların
yönetimle ilişkileri şimdilik yerel hizmet sunumu açısından karşılıklı etkileşim
yaratabilir bir özellik taşımaktadır. Ancak siyasi haklar yönüyle(seçme ve seçilme
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
Yabancı Emekli Yerleşiklerin Yerelde Kamusal Hayata Katılım İstekliliği ve
Yerel Halkla İlişkileri (Antalya İçin Bir Yaklaşım)
135
hakkı) kendilerine “vatandaş” gibi bir sorumluluk yüklenmemelidir. Nedeni ise,
“yerel siyasetin ve dolayısıyla ülke siyasetinin” biçimlendirilmesi gibi stratejik
konularda, demokratikleşme göstergelerinin yeterince vatandaşlar için geliştirilmediği
bir ortamda politik arenaya “yabancıların” dahil edilmesinin, idari hazırlıksızlıktan
kaynaklanan yeni sorunlara açılım sağlayabilecek bir özellik taşımasıdır. Ayrıca
kamuoyu tepkilerinin de kapsamlı araştırmalarla da hangi koşullarda ve/veya görevin
önemine göre analiz edilmesi ve bu deneyimleri yaşayan ülkelerdeki tecrübelerin de
incelenmesi gereklidir.
Türkiye’de kamu yönetiminin bilinen tepkisi, sorunlarına tanı koyamaması
bu nedenle de tartışamaması ve çözüm üretememesidir. Bu nedenle yabancı
yerleşikler konusu da idarenin “gündeminde” değildir. Oysa yazara göre yerleşik
yabancılara emeklilerle başlayan bir tanı koyma sürecini başlatması gecikmiş bir
karardır. Belirtilen gecikmeyi telafi için hızla yabancı yerleşiklere yönelik araştırma
birimleri kurulmalı, bütünleşik programlara açık ve uygulayabilir yapısal özelliğe
sahip toplumsal içerikli yerel ve merkezi kurumlar oluşturulmalıdır. Ayrıca mevcut
yapılanmaların belirtilen amaca uyabilecek şekilde gözden geçirilmesi, toplumsal
sistemin sağlıklı işleyişi açısından da önemli bir eylemdir.
Toplumun yabancılara bakışı kadar, yabancıların da yaşadıkları topluluk ve
devlet(toplum) için varsa hatalı veya eksik değerlendirmelerinin, uzlaşmacı ve
işbirliği pratiklerinin işlerliği için, yenilenmesi gerekir. Bu amaca ulaşmak için, kamu,
özel ve sivil katılımlı ortak projeler geliştirme yöntemlerini ve katılımcı pratikleri
işletmek gerekmektedir. Aklın gereği, sağlıklı toplumsal gelişimi sağlama adına
yaşamı sorgulama fırsatlarını, kentlerin ve nihai tahlilde devletin sürdürülebilirliği
için öncelikle değerlendirilmesi önem taşımaktadır.
KAYNAKÇA
Adrian Favell; “European Citizenship in Three Eurocities”, Paper for presentation at
European Union Studies Association Confeerence, March 30th- April 2nd
2005, Austin, IX; s.7,13.
Allan M. Williams, Russel King, Anthony Warnes ve Guy Patterson: “Tourism and
International Retirement Migration: New Forms of an Old Relationship in
Southern Europe”, Tourism Geographies, Vol.2, No.1, 2000, s.29,33-34.
Allan M.Williams, Guy Patterson: “An Empire Lost but Province Gained:A short
Analysis of British International Retirement in the Algarve” International
Journal of Population Geography , 4,1998, s.150, 135-155.
Allan M. Williams, Russel Kıng, Anthony Warnes ve Guy Patterson (2000); s. 28-49.
Antalya Büyükşehir Stratejik Planı, İzmir Büyükşehir Belediye Stratejik Planı.
Antalya Emniyet Müdürlüğü, 23.03.2009 tarihinde bilgi edinme kapsamı içinde
internet ortamında gelen veriler.
Anthony Giddens, Sosyoloji, Yayına Hazırlayanlar: Hüseyin Özel-Cemal Güzel,
Ankara, 2000, s. 508.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
136
Zerrin TOPRAK
Anthony Warnes ve Guy Patterson: “British Retirees in Malta:Components of the
Cross-National Relationship”, International Journal of Population
Geography 4,1998, s.115, 113-133.
Anthony Warnes ve Guy Patterson, “British Retirees in Malta: Components of the
Cross-National Relationship”, International Journal of Population,
Geography, 1998, Vol.4, s.115.
A. Selami Sargut, “Sosyal Sermaye: Yapının Sunduğu bir Olanak mı, Yoksa bireyin
Amaçlı Bir Eylemi mi?” , Akdeniz İİBF Dergisi, (12), 2006, s.1–13.
Council of Europe Publishing, Foreigners’ Integration and Participation in European
Cities, 15-16 September 2003, Studies and texts no: 90, Strasbourg, 2004,
s.26.
Francis Fukuyama, Güven Sosyal Erdemler ve Refahın Yaratılması. A. Buğdaycı
(Translator), 3.Baskı İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2005,
s.26.
Ivan Turok, “Kentsel Dönüşümde Yeni Eğilimler ve Yönetişim”, (edit), A. Dilek
Özdemir, P.Pınar Özden, Sırma R. Turgut, Uluslararası Kentsel Dönüşüm
Uygulamaları Sempozyumu-2004, 2005, İstanbul, s.26.
İbrahim Güray Yontar, “Yabancıların Yerel Düzeyde Kamusal Yaşama Katılımına
Dair Sözleşme”,(çev)Türkiye Doğumlu Olmayan Yerleşik Yabancılar, İzmir
Yerel Gündem 21 Yayını, İzmir, 2007, s.98-106.
John W.Berry, Jean S. Phinney, David L.Sam, Paul Vedder, “Immigrant Youth:
Acculturation, Identity,and Adaptation”, Applied Psychology: In
International Review; 55(3), 2006, s.303.
Pierre Bourdieu, “ The Forms of Capital”, In J. Richardson (Ed), Handbook of Theory
and Research for The Sociology of Education , New York: Greenwood Press,
1985, s. 241-258.
Richard Florida, The Flight of the Creative Class, New York, 2004, s. 34-35.
Robert Putnam, “Bowling Alone”, Journal of Democracy, Vol.6, No.1, 1995, s.67
Russel King ve Guy Patterson: “Diverse Paths: The Elderly British in Tuscany”,
International Journal of Population Geograhpy 4, 1998, s.164, 157-182,
172-173.
The Quality of Life Model; http://www.utoronto.ca/qol/concepts.htm , s.2-3.
Türk Medya Antalya, http://medyatext.com/V1/Pg/NewsCityDetail/NewID/10117/
CatID//CityCode/7/CityName/Antalya/CountryID//alanya_da_kilise_tartismasi_.html,
23.12.2007
USAK , Yerleşik Yabancıların Türk Toplumuna Entegrasyonu, Ankara, 2008, s.33-34.
Vicente Rodriguez: “Tourism as Recruiting Post for Retirement Migration”, Tourism
Geographies, , Vol.3, No.1, 2001, s.59, 52-63.
Zerrin Toprak ve Ahu Karakurt, “Türkiye’de Yabancı Mezarlıkları ve Stratejik
Yaklaşımlar”, Dergiden, Y.2, S.19, Ocak- Şubat 2008, s.39–40.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences
Yabancı Emekli Yerleşiklerin Yerelde Kamusal Hayata Katılım İstekliliği ve
Yerel Halkla İlişkileri (Antalya İçin Bir Yaklaşım)
137
Zerrin Toprak Karaman ve Asuman Altay, “Global Governance Caused By New
World Order”, Marmara Journal of European Studies, M.Ü. Avrupa
Topluluğu Enstitüsü, Cilt:5, S:1-2, 1997, s. 78-87
Zerrin Toprak Karaman ve Asuman Altay, “Yeni Dünya Düzeninde Global
Yönetim”, Yeni Türkiye, Siyaset Özel Sayısı, 1996, s.323-361.
Zerrin Toprak, “Belediyelerarası Yurtiçi ve Sınırötesi İşbirliği”, Türk İdare Dergisi,
S.441, Aralık-2003, s.167-189;
Zerrin Toprak, “Türkiye’de Belediyelerde Sınırötesi İşbirliği ve Kardeş Kentler”;
İsveç ve Türkiye’de Yerel Yönetimler ve Avrupa Birliği, Türkiye
Belediyeler Birliği Yayını, Ankara, 2004, s.172-180.
Zerrin Toprak, "Mevsimlik Nüfus Hareketleri Nedeniyle Kıyı Belediyelerinin
Karşılaştıkları Sorunlar, Çeşme Belediyesi Örneği", DEÜ İİBF Dergisi,
Cilt.2, S.1, 1987, s.333-353
Zerrin Toprak, "Mevsimlik Nüfus Hareketleri Nedeniyle Kıyı Belediyelerinin
Karşılaştıkları Sorunlar", Türk İdare Dergisi, Yıl.59, Sayı.377, 1987,s. 63-73.
Zerrin Toprak, Yerel Yönetimler, Birleşik Matbaacılık, İzmir, 2008, s.29,32,42.
Zerrin Toprak; Kent Yönetimi ve Politikası, Birleşik Matbaacılık, İzmir, 2008, s.99,
103 ve 116.
Zerrin Toprak, “Yerelde Yönetişim Olgusunda Demokratik Kazanımları Teorik Ve
Pratik Temelli Yaklaşımlar. Türkiye Ve İzmir”, 2.Bölgesel Kalkınma Ve
Yönetişim Sempozyumu Bildiri Kitabı, Matsa, Ankara, Ekim 2008, s. 329.
5747 Sayılı Büyükşehir Belediye Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı
Kanunlarda
Değişiklik
Yapılması
Hakkındaki
Kanun,
http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5747.html (erişim: 20/03/2008).
http://conventions.coe.int/Treaty/Commun/ (erişim: 28/12/2008);
http://international.com/internal components/further resources-puality of life (erişim:
21/11/2007).
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=44098&Categoryid=4&wid=5;
erişim 16.03.2009.
http://www.tumgazeteler.com/?a=2926286: erişim 07.12.2008.
http://www.turkmedya.com/V1/Pg/NewsCityDetail/NewID/10117/CatID/13/CityCod
e/7/CityName/Antalya/CountryID//alanya_da_kilise_tartismasi_.html: erişim
31.03.2008.
http://www.haberler.com/alanya-belediye-baskani-kiliseye-engel-cikarmayiz-haberi/ :
erişim, 23.12.2007.
Yönetim Bilimleri Dergisi (7: 2) 2009 Journal of Administrative Sciences