Nothing Special   »   [go: up one dir, main page]

Academia.eduAcademia.edu
T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ KLASİK ARKEOLOJİ ANA BİLİM DALI KOMMAGENE KRALLIĞI’NDA DENİZ KONULU MOZAİK DÖŞEMELER 07130001241 Gizem DAMDERE LİSANS TEZİ Danışman Prof. Dr. Gonca C.-ŞENOL İZMİR-2019 İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER…....………………………………………………….……………………....ii KISALTMALAR……………………………………………………………..........……......iV RESİM LİSTESİ…………….……………………………………………………………...V HARİTA LİSTESİ………………………………………………………………………..Viii ÖNSÖZ...................................................................................................................................iX BİRINCİ BÖLÜM GİRİŞ…………………………………………………………………………..……………..1 1. ANTİK DÖNEM DÖŞEMELERİ....................................................................................... 3 1.1 Opus Sectile ..................................................................................................................3 1.2. Opus Signinum.............................................................................................................4 1.3. Opus Lithostroton…………………………………………………………………….…4 1.4. Çakıltaşı Döşeme .........................................................................................................4 1.5. Tesserai Döşeme ..........................................................................................................5 2. YER DÖŞEMELERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ .............................................................. 6 2.1. İlk Yer Döşeme Örnekleri ............................................................................................6 2.2. Çakıltaşı Döşemeden Tesserai Kullanımına Geçiş .......................................................8 3. MOZAİK YAPIMI VE TEKNİKLERİ ..............................................................................9 3.1. Yapım Teknikleri .......................................................................................................11 3.2. Opus Tessellatum ....................................................................................................11 3.3. Opus Vermiculatum ................................................................................................. 11 İKİNCİ BÖLÜM 4.KOMMAGENE KRALLIĞI ............................................................................................ 12 ii 4.1. Kommagene Krallığı’nın Tarihçesi............................................................................. 12 4.2. Kommagene Krallığı’nın Kentleri .............................................................................. 18 4.2.1. Samosata ............................................................................................................. 18 4.2.2. Arsemeia Ad Nymphaios ..................................................................................... 21 4.2.3. Perre .................................................................................................................... 22 4.2.4 Zeugma................................................................................................................. 24 4.2.5. Germenicia……………………………………………………………………….26 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 5. KOMMAGENE KRALLIĞI MOZAİKLERİ................................................................... 28 6. DENİZ KONULU MOZAİK DÖŞEMELER ....................................................................30 6.1. Helenistik Dönem .................................................................................................................. 30 6.1.1. Balıklı Oda Mozaiği ........................................................................................ 31 6.1.2. Tören Salonu Mozaikleri ................................................................................. 33 6.2. Roma Dönemi......................................................................................................... 34 6.2.1. Poseidon Mozaiği ............................................................................................ 34 6.2.2. Aphrodite’nin Doğuşu Mozaiği........................................................................ 35 6.2.3. Okeanos ve Thetys Mozaiği ............................................................................. 37 6.2.4. Yunuslu Mozaik ............................................................................................... 38 6.2.5. Kethos Mozaiği …………………………………………………………………38 7.SONUÇ……………………………………………………………………………………..39 KAYNAKÇA………………………………………………………………………………...42 RESİMLER………………………………………………………………………………….45 HARİTALAR………………………………………………………………………………..80 iii KISALTMALAR AJA : American Journal Archaeology JMR : Journal of Mosaic Research Çev. : Çeviren Ed. : Editör bkz. : Bakınız s. : Sayfa Res. : Resim Har. : Harita Vol. : Volüm mm : Milimetre cm : Santimetre m : Metre M.Ö. : Milattan Önce M.S. : Milattan Sonra iv RESİM LİSTESİ Resim 1.Opus Sect ile döşeme, M.S.150, Diana Evi, Ost ia. Resim 2. Opus Signinum döşeme, Sarriá De Ter, İspanya. Resim 3. Terrazo döşeme. Resim 4. Opus Lithostroton, M.Ö.1.yy, Mysterler Villası, Pompeii. Resim 5. Bellarophon mozaiği, M.Ö. 450-348, Olynthos. Resim 6. Ur Standardı, M.Ö.2500 ler, Kraliyet mezarlığı, Güney Irak. Resim 7. Konik mozaiklerle süslenmiş sütunlar, M.Ö.4.bin başları, Uruk. Resim 8. Çivi şeklinde ki konik mozaik parçası, detay. Resim 9. Geometrik motifli zemin mozaiği, M.Ö.8.yy sonu, Megaron 2 yapısı, Gordion. Resim 10. Gordion mozaiği, detay. Resim 11. Büyük İskender ve Pers Kralı Darius, Issos Savaşı, , Faun Evi, Pompeii. Resim 12. Mozaik yapım aşamaları Resim 13. Mozaik katmanları. Resim 14. Opus Tessellatum tekniği ile yapılmış mozaik bordürü. Resim 15. Opus vermiculatum tekniği ile içi doldurulmuş çiçek motifli mozaik parça. Resim 16.Zeugma’dan ele geçen Antiokhos ve Herakles’in yer aldığı kabartma. Resim 17.Yazıtın üst kısmında ki Deksiosis sahneli stel. Resim 18. Stelin yakından görünümü. Resim 19. Kaya odasının dış cephe rekonstrüksiyonu Resim 20.Kaya odasının içeriden ve dışarıdan görünümü. Resim 21. Septimus Severus ve ailesi onuruna yapılan Cendere Köprüsü. Resim 22.Sütun üzerinde yer alan kitabe. Resim 23. Arkosoliumlu mezarlar, Perre Nekropolü. v Resim 24. Mithridates Sarayı plan çizimi, Samosata. Resim 25. Damalı Koridor Mozaiği. Resim 26. Balıklı Oda Mozaiği, merkezi emblema. Resim 27. Kısa kenarda ki antitetik balık figürleri. Resim 28. Kısa kenarlardan birinde yer alan küçük balık figürü. Resim 29. Depoda yer alan bordür parçalarından biri. Resim 30. Samosata Saray Mozaiği Resim 31. Vahşi görünümlü yunus tasviri, emblema detayı. Resim 32. Vahşi yunus figürü, Dolphinler Evi, Delos. Resim 33. Tören Salonu I Mozaiği rekonstrüksiyonu. Resim 34. Tören Salonu II Mozaiği rekonstrüksiyonu. Resim 35. Tören Salonu Mozaiği II in-situ kenar bordürleri. Resim 36. Zeugma’da kazısı yapılan Roma villaları. Resim 37. Poseidon impluviumu ve çeşmenin görünümü, Poseidon Evi. Resim 38. Poseidon Mozaiği. Resim 39. Poseidon Mozağinin ele geçtiği impluvium, plan çizimi. Resim 40. Sütun üzerinde ki kertenkele kabartması Resim 41. Nehir tanrıçası Tethys, detay. Resim 42. Balık tasvirleri, detay. Resim 44. Merkezi pano, emblema Resim 45. Eroslar’ın av sahnesi, bordür detayı. Resim 46. Aphoridte mozaiği bordür detayları Resim 47. Bordür detayları vi Resim 48.Okeanos ve Tethys Mozaiği’nin ele geçtiği alan, plan çizimi Resim 49. Bordür kompozisyonu Resim 50 Okeanos ve Tethys Mozaiği genel görünüm. Resim 51. Yunus üzerinde Eros tasviri, detay. Resim 52. Pan olduğu düşünülen figür, detay. Resim 53. Okeanos ve Tethys tasvirleri, detay. Resim 54. Yunuslu mozaik, genel görünüm. Resim 55. Yunuslu Mozaik, baş detayı. Resim 56. Yunuslu Mozaik, kuyruk detayı. Resim 57. Kethos Mozaiği, genel görünüm. Resim 58. Kethos mozaiği, detay. Resim 59. Mevsim Mozaiği Poseidon tasviri, İtalya Palermo. Resim 60. M.S. 3. yüzyıl, Meander Evi, Antiochia. Resim 61. Okeanos ve Tethys Mozaiği, M.S. 2 . yüzyılın ilk yarısı, Takvim Evi, Antiochia. Resim 62. Venüs ve Kentauros Mozaiği, Av Evi, Bulla Regia, Jendouba, Tunus. Resim 63. Venüs ve Kentauros Mozaiği, detay. Resim 64. Dophinler Evi Mozaiği, M.Ö. 2.-1. Yüzyıl, Delos. Resim 65. Menandros Evi, Caldarium zemin mozaiği, M.S.1. yüzyıl üçüncü çeyreği, Pompeii. Resim 66. Krali saray zemin mozaiği, M.Ö. 2. Yüzyılın ilk yarısı, Pergamon. vii HARİTA LİSTESİ Harita 1. Kommagene Krallığı Harita 2. Kral I.Antikhos döneminde krallığın en geniş sınırları Harita 3. Samosata ve Çevresi Harita 4. Arsemia Ad Nymphaos yapılarının planı. Harita 5. Arsemeia ve yakın çevresinde ki ören yerleriyle ilişkis Harita 6. Seleukia ve Apamea kentlerinin konumu Harita 7. Germenicia Antik Kenti yerleşim alanı. viii ÖNSÖZ Sanat, insanın hayatın içerisinde kendini ifade etme yollarından biridir. Sanat kavramının sürekliliği, insan varlığı ile paraleldir. İnsan var oldukça sanat da var olmaya devam edecektir. Ufak taşların bir araya gelerek adeta dile geldiği, yapan sanatçının ustalığını, kullanan kişinin kendisini yansıtan bir sanat dalı olan mozaik sanatı, ilk tanıştığım andan itibaren ilgimi çekmiş ve tez konum olarak seçmemde etkili olmuştur. Tezimin başından sonuna kadar her aşamasında değerli fikir ve görüşleri ile katkıda bulunan, yardımlarını esirgemeyen çok değerli tez danışmanım Prof. Dr. Gonca CANKARDEŞ ŞENOL'a, kaynaklara ulaşmam konusunda bana her daim güleryüz ve içtelikle kütüphanesini açan, yapıcı görüşleri ile katkıda bulunan, çok değerli Doç. Dr. Emine TOK’a teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum. Lisans eğitimim boyunca derslerimize giren, katkıda bulunan tüm hocalarıma, manevi desteğini eksik etmeyen tüm yakınlarıma ve arkadaşlarıma, hayatım boyunca bana emek veren, hiçbir zaman desteklerini esirgemeyen, daima arkamda olan çok kıymetli aileme teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum. ix GİRİŞ Mozaik, çeşitli renklerde taş, cam, seramik vb. malzemelerin ufak parçalarıyla çeşitli şekil ve motifler oluşturarak bir harç içerisine gömme suretiyle yapılan duvar, tonoz, kubbe ve zeminleri süsleme, bezeme sanatıdır. Mozaik taşları, tessera olarak isimlendirilmektedir. Mozaik döşemeler ise Latince ‘‘Musivum Opus’’ şeklinde isimlendirilmiştir. Mozaik işleyen sanatçıya, tessellarius, tesseraius, denilmektedir. Mozaik döşemeler dışında opus sectile, opus signinum, terrazo gibi kişinin ekonomik durumu ve zevkine göre çok farklı tekniklerde döşemeler de uygulanmaktadır. Mozaik döşemelerde, teknik yönünden gelişim olması, resimsel özelliklerinin artması, bu sanattaki başarıyı ve talebi artmıştır. Mozaiklerin evlerde tercih edilme sıklığı, bağlı bulundukları kentin veya otoritenin zenginleşmesiyle eş zamanlıdır. İlk ortaya çıktıkları dönemden bu yana mozaik döşemeler sevilerek kullanılmışlardır. Çok güzel eserler olmalarından dolayı, antik dönem insanları tarafından bu güzellikteki bir eseri ancak esin perileri Mousalar’ın yapabileceği düşünülmüştür. Tarihteki en eski mozaik tarzında yapılan örnekler Sümer ve Mısır’da M.Ö. 4. bine kadar eskiye tarihlenmektedir. Daha sonra M.Ö. 10.-8. yüzyıllar arasında Girit, Phryg, Urartu’da görülmektedir. Yunan Klasik Çağı’ndan itibaren Yunanistan, M.Ö. 2. yüzyıl başlarından itibaren ise Roma’da doğu ve batı eyaletlerinin hepsinde yayılım göstermiştir. Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra ise gelişimini Bizans ve İran topraklarında sürdürmüştür. Mozaik yapımına ilk olarak, basit ve ilkel teknikle, doğal malzeme olan çakıltaşı kullanılarak başlanmıştır. M.Ö. 4. yüzyılda zirve yapan bu malzeme, M.Ö. 3. yüzyıla gelindiğinde renk geçişlerini vermekte yetersiz kalmış ve farklı bir teknik arayışına gidilmiştir. Taşların düzgün bir biçimde küp şeklinde kesilmesiyle oluşturulan tesseralar ortaya çıkmış ve sevilerek çeşitli tekniklerle kullanılmıştır. Tekstil motiflerinden, duvar resimlerinden etkilenerek yapılmış bu mozaikler meraklıları tarafından uzun bir süre boyunca tercih edilmiştir. 1 Kommagene Krallığı’nın kurulduğu verimli topraklar, çağlar boyunca güçlü uygarlıkların ilgisi çekmiş ve istilalara sahne olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, jeolojik yapısının kaynak sağladığı maden yatakları, sedir ağaçlarının kapladığı gür orman örtüsü gibi zenginlikleri hem krallığın ekonomisine katkı sağlamış hem de diğer krallık ve uygarlıklarla ticaret ilişkilerinin geliştirilmesine neden olmuştur. Kralların atalarının ana yurtları olan Doğu ve Batı ile iyi ilişkiler içerisinde olma politikası, belli bir ölçüde başarılı olmuş, krallığın devamını sağlamıştır. Roma’nın Kommagene’nin önemini fark edip burayı kendi eyaleti haline getirmesi ile iyice zenginleşen bölge, bir ticaret merkezi haline gelmiş, bu zenginliğin getirisiyle de çok zengin mozaikler yapılmaya başlanmıştır. Kommagene Krallığı, en parlak dönemini M.Ö. 6934 yılları arasında hüküm sürmüş olan Kral I. Antiokhos zamanında yaşamıştır. Krallıkta ele geçen mozaikler Hellenistik, Roma ve Geç Roma dönemlerine tarihli marin (deniz konulu), floral, natüralist konulu ve figürlü sahnelerden oluşmaktadır. Samosata, Arsemeia ad Nypmhaos, Perre, Zeugma ve Germenicia kentlerinden ele geçmiştir. Hellenistik dönemle birlikte kraliyet sarayları gibi yönetimle ilişkili sınıfın yaşadığı mekanlarda bulunan mozaikler, Roma Dönemine gelindiğinde yalnızca saraylarda değil, Zeugma kentinde olduğu gibi, zengin Romalı ailelerin peristylli evlerinde kullanılmaya başlanmıştır. Tezimin ana konusunu oluşturan Kommagene Krallığı’nın deniz konulu mozaikleri, Samosata, Arsemeia ve Zeugma’dan ele geçmiştir. Samosata ve Arsemeia’da krali yapı ve sarayların zeminlerinden ele geçen 4 adet mozaik Hellenistik Dönem’e tarihlenirken, Zeugma’da zengin ailelerin villalarında bulunan 5 adet mozaik Roma Dönemi’ne tarihlenmektedir. Çalışmamın amacı krallık kentlerindeki deniz konulu mozaik döşemeleri incelemek, haklarında bilgiler vermek ve diğer merkezlerdeki örneklerle teknik yönden karşılaştırmaktır. 2 1.ANTİK DÖNEM DÖŞEMELERİ Geçmişten bugüne insanlığın gelişimi, her alanı olduğu gibi mimariyi de etkilemiştir. Bu gelişim insanların ideoloji, beğeni ve kişisel özelliklerinin, başta yaşam alanları olmak üzere, bir çok yapıyı etkilemesine neden olmuştur. Günümüzde evler, nasıl ki içinde yaşayanları bütünüyle yansıtıyorsa, geçmişte ki yapılar için de durum pek farklı değildir. Yaşam alanlarını oluşturan yapıların duvarlarında ve zemininde bu izleri bulmak mümkündür. Antik dönemde insanlar yeri daha temiz, rutubet almayan hale getirmek için çeşitli yöntemler geliştirmiştir. Taş, cam, seramik gibi malzemeleri farklı formlarda bir araya getirilerek yapılan yer döşemeleri buna örnektir. Bu döşemelere bakıldığında ev halkına ait bilgileri, sosyal konumlarını, felsefi, siyasi ve dini görüşlerini ya da ev ahalisinin kimlerden oluştuğu görülebilmektedir. Pek çok taban döşeme tarzı vardır. Kullanılan malzeme, teknik, işçilik ve maliyet hepsinde farklılık gösterir. Antik dönemde başlıca döşeme biçimleri aşağıda yer almaktadır: 1.1 Opus Sectile Baklava, kare, üçgen, çokgen formlar ve eğrilerden meydana gelen şekillerle, büyük taş, seramik veya cam kullanılarak yapılan yama işi süsleme çeşididir. (Res.1.) Opus Sectile’nin motifleri mermer ustasına ve elindeki malzemeye göre farklılık gösterir. Geometrik desenli olanlar M.Ö. 1.yüzyıldan itibaren M.Ö. 2.yüzyıla kadar, İtalya’da kullanılmıştır. Julius Ceasar seferlerinde rastladığı şehirlere ait pavimenta sectilaları İtalya’ya getirmiştir. 1 Bu döşeme tipinde harç görünmez, yalnızca malzeme görünür, bu yüzden maliyeti yüksek ve işçiliği fazladır. Augustus döneminden itibaren geometrik motifler yerini floral motiflere bırakır. 2 1 2 Üstüner 2002, s. 67. A.g.e.. 3 1.2. Opus Signinum Harç, çimento içerisine yerleştirilen kırık taşlar veya tesseralardan oluşturulan döşeme tipidir.(Res.2.) Geometrik desenler ve basit bitkisel motiflerden oluşmaktadır. “Signinum” terimi İtalya’da ki Segnae şehrinin isminden gelmektedir. Bu şehrin antik dünyadaki önemi, en iyi kiremit endüstrisine sahip olmasıdır. 3 Harcın içerisine kimi zaman beyaz tesseralarla desenler de yapılmaktadır. Bu tür döşeme, M.Ö. 3.-2. yüzyıldan M.S. 2. yüzyıla kadar İtalya’da sıklıkla görülmektedir. Opus signinum, zemini toz ve rutubetten koruyan, tabanın yalıtımını sağlayan bir döşeme türüdür. A. Ersoy’un aktardığına göre Latin mimar Vitruvius bu harcı, bir çeşit su geçirmez plaster olarak tanımlamaktadır.4 Opus signium, su geçirmez özelliğinden dolayı genellikle hamamlarda ve su kemerlerinde kullanılırdı. Su geçirmezliği yanında bu harç ayrıca kolayca temizlenebilme özelliğine sahiptir Ancak bu teknik diğer tekniklere göre daha az dayanıklıdır. Dayanıklılığını artırmak ve donuk yüzeylerin daha canlı görünmesini sağlamak için bazen bu harcın içine dere kenarlarından toplanan parlak renkli küçük çakıl taşları konulmaktadır.5 İşçiliği kolay ve maliyeti düşük olduğu için bu döşeme türü sıklıkla tercih edilmiştir. 1.3. Opus Lithostroton Düz çimento ya da tessalatum içine düzenli veya düzensiz yerleştirilen büyük mermer, taş parçaları ve tessaraların oluşturduğu döşeme tipidir. (Res.4.) Yunanca,’’yayılmış taş’’ anlamına gelmektedir. Lithostrota, Plinius’a göre Sulla zamanında başlamıştır. Kendisinin bildiği en erken örnek, Praeneste’de Fortuna Tapınağı’ndadır. 6 M.Ö. 1.yüzyılın ortasında daha çok görülmektedir. 1.4. Çakıltaşı Döşeme Doğadan toplanan taşlarla oluşturulan bir döşeme türüdür. Malzemeye ulaşım kolay, maliyet ise çok düşüktür fakat kullanılan renkler çok sınırlıdır. Başlangıçta çoğunlukla siyah ve beyaz taşlar kullanılmıştır. Renkli taşlar nadirdir. Geometrik desenler kullanılmıştır. Bu Üstüner 2002, s. 66. Ersoy 2014, s. 39. 5 A.g.e.. 6 Üstüner 2002, s. 65. 3 4 4 türün en erken örneğine M.Ö. 8. yüzyılda Gordion’da bir megaronun zemininde rastlanmaktadır. Phryg buluşu olarak bilinmektedir. Yunanistan’da ilk kez M.Ö. 5. yüzyılda ortaya çıkmıştır fakat Gordion’dan 400 yıl sonra nasıl ortaya çıktığı bilinmemektedir. En güzel örnekleri ise Olynthos’da görülmektedir. Buradaki döşemelerde birbiriyle mücadele eden hayvan figürleri yer almaktadır. Bu hayvan figürleri için seçilen çakıltaşları birbiriyle kontrast renklerde ve ışığın geçişini başarılı biçimde ortaya koyacak niteliktedir. 7 (Res.5.) 1.5. Tesserai Döşeme Çakıltaşlarındaki kısıtlı renk skalası, sanatçının hayalindeki eserleri ortaya koyması için yeterli gelmemiş ve yeni teknikler geliştirilmesine neden olmuştur. Doğada bulunmayan renkler için cam kullanılmaya başlanmıştır. 8 Böylece sanatçılar sınırsız renk seçeneklerine sahip, parlak ve dayanıklı bir malzemeye kavuşmuştur. Çakıltaşları zamanla yerini taş, cam veya seramik gibi malzemelerin özenle, birbiriyle eşit boyda kesilmesiyle yapılan tesseralara bırakmıştır. Bu geçiş Blake’e göre M.Ö. 3.yüzyıl başlarında Akdeniz’de görülmektedir. Doro Levi ise bu geçişin Syrakusailı Hieron II döneminde Syrakusai’de doğduğunu söylemektedir. Küp biçimindeki tesseraların bir araya gelerek, belirli desenleri oluşturmak üzere harç içerisine yerleştirilmesiyle oluşan döşeme mozaik olarak isimlendirilmektedir.9 Kesme taş tekniği olarak da bilinen tessera kullanımı, Hellenistik dünyada çabuk ve kolay yayılmıştır. Genellikle nehirler gibi su kaynaklarından toplanan taşlar, dikkatlice eşit büyüklüklerde kesilir ve daha sonra bezeme şemasına göre bir harcın içerisine yerleştirilmektedir. Önceleri 5 mm. boyutta olan tesseralar Hellenistik Dönem sonuna doğru 7 mm.’ye yaklaşmaktadır. Roma Dönemi’nde 10 mm.’yi bulan gittikçe irileşen taşlar, bir tarihlendirme özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır.10 Mozaik, çeşitli renklerde doğal ya da işlenmiş küçük boyutlu, taş cam ve keramik parçalarının yan yana getirilmesi ile duvar, tonoz, kubbe ve zeminleri resim ya da dekoratif Özügül 1996, s. 13 ; Aktaran Ersoy 2014, s. 42. Akkaya 2016, s. 11. 9 Üstüner 2002, s. 22. 10 A.g.e., s. 61 7 8 5 öğeler ile bezeme sanatıdır.11 Mozaik kelimesinin kökeni netlik kazanmamıştır. Gerçi, çoğu zaman ileri sürüldüğü gibi İbrani dilindeki Maskith kelimesinden gelmeyip, Yunan dilindeki Mousa kelimesi ile dar anlamda yakınlığı bulunmaktadır. 12 Ortaya çıkan eserlerin çok güzel ve şaşalı oluşu bu güzellikte ki bir sanat eserini ancak Yunan mitolojisinde ki esin perileri olan Mousalar’ın yapabileceği inancını doğurmuştur.13 Mozaik yapımında kullanılan taş, cam veya seramik gibi çeşitli malzemelerden kesilmiş küçüp küpler, tessera veya tessella olarak adlandırılır. Tesseralardan yapılan döşemeler mozaik döşeme olarak isimlendirilmektedir. Mozaik sanatının gelişmesiyle eserlerin resime yaklaşması, mozaiklerin “taştan resimler” olarak adlandırılmasına neden olmuştur14. Latince “opus musivum” olarak isimlendirilen mozaik eserler, Ortaçağ’a kadar çeşitli deyimlerde yazılıyordu. Bu kelimeye ilk olarak, Diocletianus zamanında ki Latince bir eserde rastlanmaktadır. Musivum, “sırlı, prizmatik biçimli mozaik taşçıklarından duvar resmi” anlamına gelmektedir. Bu usul doğuda, zamanla da batıdan daha çok sevilerek ve özellikle Constantinus (M.S. 4.yüzyıl) devrinden itibaren de üstün değere sahip olup, çok yaygın bir hale gelmiştir. Ayrıca bu kelime mozaiğin genel anlamda tarifi şeklindedir. 15 Sırlı küpleri duvarlara ve tonozlara bezeyen kişiye, musivarius, museiarius, musearius denilmektedir. Belki de musivarius’un menşei musivum “sanatkâr” olabilir. Taban mozaiği döşeyen kişi ise tessellarius, tesseraius ya da sadece pavimentarius olarak, döşemeyi mermer tanelerle işleyen kimsedir.16 Antik dönemde özellikle Roma devrinde mozaik işleme sanatı oldukça yaygındır. Bir çok yapının taban ve duvarlarını mozaikler süslemektedir. 2. YER DÖŞEMELERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ 2.1. İlk Yer Döşeme Örnekleri Bilinen en eski, mozaik mantığıyla yapılan örnekler, M.Ö. 4. bine kadar giden Sümer ve Mısır sanatında görülmektedir. (Res.6) Daha sonra Girit, Phryg, Urartu, Yunan Klasik Ödekan 1998, s. 1300; Aktaran Ersoy 2014, s. 36. Üstüner 2002, s. 7. 13 Ersoy 2014, s. 36. 14 Ling 1998, s. 6. 15 Üstüner 2002, s. 7. 16 Dunbabin 1999, s. 236, Ling 1998, s. 7; Üstüner 2002, s. 7-8. 11 12 6 Çağ’ından itibaren Yunanistan’da, M.Ö. 2. yüzyıl başlarından itibaren ise Roma’da görülen döşemeler İmparatorluğun doğu ve batı eyaletlerinin hepsine yayılmıştır. Roma İmparatorluğunun yıkılmasından sonra ise gelişimini Bizans ve İran topraklarında sürdürmüştür. Mozaik kavramının ilk ortaya çıktığı yer Mezopotamya’dır. M.Ö. 3. binin başlarında Uruk (Warka) Sümer kültürünün yükselişe geçtiği devirde, el sanatları arasında bir etkileşim söz konusudur. Bu etkileşim kendisini resim sanatında açıkça göstermektedir. Duvar resimleri, seramik sanatı ve diğer resim teknikleri arasında tekstil sanatıyla benzer etkiler görülmektedir. Mozaik döşemelerdeki sıvanın içerisine taş parçalarının gömülmesiyle oluşturulan süsleme mantığı ile Uruk kentinde, M.Ö. 4. binin başlarında bazı yapıların duvarları ve anıtsal sütunları, çivi seklindeki konik terrakottalarla bezenmiştir. 17 (Res.7 Res.8.) Basit örnekler, Neolitik Döneme kadar erken bir tarihte Girit'te bulunur ve hem Minos hem de Myken uygarlığı tarafından kullanılmıştır. Tunç Çağı'ndan sonra, bilgimizde bir boşluk vardır ve M.Ö. 7.-6. yüzyılların tapınakları ve kutsal alanlarında sıradan olmayan çakıl taşları görülmektedir. Ancak, Yunan dünyasının çevresinde, Yunanlıların temas ettiği insanlar arasında daha önce desenli çakıl taşları kullanılmıştır. Bu döşemeler Küçük Asya’daki Gordion’da , M.Ö. 8. yüzyılın sonlarına tarihlenen Phyrg döneminin üç evinde bulunmuştur. En iyi korunmuş olan Batı Phyrg evinde, koyu mavi, koyu kırmızı ve beyaz çakıllar, herhangi bir genel tasarıma sahip olmayan çeşitli geometrik motifler oluşturmak için bir kil yatağına yerleştirilmiştir. Bunlar arasında, birkaç dama karesi deseni ve daha sonra mozaik sanatçısının repertuarının standart bir parçasını oluşturan birçok motif, basit meander, baklava dilimi, rozet, gamalı haç bulunmaktadır.18 (Res.9 – Res.10.) Yunanistan’da M.Ö. 5. yüzyıl da ortaya çıkmaya başlayan ilk mozaikler, kişisel konutlardaki andron veya yemek odalarının zeminlerinde prestij göstergesi olarak yer almaktadır. Çakıltaşı mozaiklerin düzgün kesilmiş taşlardan yapılmış ilk örneklerine Morgantina’da, 19 düzenli figürlerden oluşan örneklerine ise ilk olarak Olynthos’da rastlanmıştır. Burası aynı zamanda tarihleme konusunda en çok bilgi veren merkezdir. Çünkü 17 Dunbabin 1999, s. 5. A.g.e.. 19 Üstüner 2002, s. 23. 18 7 M.Ö. 348’de Makedonya’lı Philippos’un buraya tahrip ettiği bilinmektedir. 20 Bu dönem mozaikleri etkileyen unsur vazo resimleridir. Siyah zemin üzerine beyaz figürler yapılması, vazo resim sanatında ki kırmızı figür tekniğini çağrıştırır. 21 2.2. Çakıltaşı Döşemeden Tesserai Kullanımına Geçiş Çakıltaşı mozaiklerin en önemli gelişimi Hellenistik Dönem’de olmuştur. M.Ö. 4. yüzyılın son çeyreğinden itibaren mozaik sanatçıları resme daha çok yaklaşmıştır. Çakıltaşı mozaiğin en üst noktasıdır fakat, çakıltaşlarının kısıtlı renginden kaynaklanan perspektif, figürlerin proporsiyonu gibi konularda yeteri kadar başarı henüz sağlanamamıştır. 22 Mozaik, taleple birlikte bir endüstri haline gelmiş, atölyeler, okullar ve sanatçılar ortaya çıkarmıştır. İlk defa, bu dönemde eser vermiş bir sanatçı mozaik üzerindeki imzasından bilinmektedir. Pella’dan ele geçen Geyik Avı isimli mozaiğin üzerinde ‘‘ΓΝΩΣΙΣ ΕΠΟΗΣΕΝ’’ yani Gnosis Epoesen (Gnosis bunu yaptı) yazmaktadır.23 M.Ö. 3. yüzyıla gelindiğinde ise çakıltaşları, mozaik ustalarının renk geçişlerini vermelerinde yetersiz kalmış, küp şeklinde kesilerek biçimlendirilmiş taşlar (tesserai) mozaiklerde kullanılmaya başlanmıştır. Bu tarzda yapılmış mozaiklerin tarihi konusunda kesin bir bilgi yoktur. Çakıltaşı ve tesserai kullanılarak yapılmış mozaiklere en güzel örnekler, Olympia Zeus Tapınağı’nın pronaosunda bulunan bir mozaik ile Girit Lebena’da yer alan Asklepion’da bulunan mozaiktir.24 M.Ö. 3.yüzyılın ikinci yarısından itibaren çakıltaşı mozaiklerinin yerini cam, taş ve terrakottalardan yapılmış tesseralar almıştır. Bu dönem Büyük İskender’in Doğu seferi sayesinde Makedonya İmparatorluğu’nun büyüyerek zenginleşmesi ile ekonomik ve sanatsal alanda ilerleme gerçekleşmiştir ve sınırları içinde kalan tüm merkezleri etkilemiştir. Özellikle Ptolemaios Krallığı’nın başkenti olan Mısır’daki Alexandria ile Anadolu’da yer alan Pergamon’da tesserai mozaiklerin en iyi örnekleri bulunmaktadır 25. Olası merkezlerden biri de Sicilya’dır. Üstüner 2002, s. 15. Akkaya 2016, s. 11, Dunbabin 1999, s. 18. 22 Akkaya 2016, s. 11. 23 Dunbabin 1999, s. 14. 24 A.g.e., s. 18. 25 Ling 1998, s. 24. 20 21 8 Tesserai mozaiklerde opus vermiculatum26 tekniğinin kullanılması, mozaiklerde tüm resimsel özellikleri başarıyla uygulamayı sağlamıştır. Bu teknikle birlikte esasında mozaiğin merkezindeki figürlü alanda kullanılan küçük tesseralarla yaratılan gerçekçi sahneler, merkezi panoyu (emblema) oluşturmaktaydı. 27 Mozaiklerde döşeme ve dokumada kullanılan motiflerden esinlenme söz konusudur. Hellenistik Dönem’e ait diğer güzel örnekler Pompeii ve Delos’da yer almaktadır. Özellikle 2 mm boyunda 1 milyon 500 tesserai kullanılarak yapılan Pompeii’den ele geçen İskender Mozaiği çok başarılı bir örnektir. (Res.11) Delos örnekleri M.Ö. 2. yüzyıl, Pompeii örnekleri ise M.Ö. geç 2. ve 1.yüzyıla tarihlendirilmektedir. Bu dönemde Hellenistik dünya artık yavaş yavaş Roma hakimiyetine girmektedir. Yunan mozaik ekolü ile yetişmiş mozaik sanatçıları, kendi şehirlerinin Romalıların eline geçmesi ve yüksek ücretleri nedeniyle, Roma’nın yönetici ve zenginlerinin evlerini süslemişlerdir. 28 Hellenistik Dönem sonrası, Roma İmparatorluk döneminde, Roma mozaikleri Yunan benzerleriyle karıştırılarak işlenmektedir. Roma mozaik ekolü, M.Ö. 1. yüzyıl başlarında, Sulla döneminde gelişmiştir. İskenderiye’den ve Yunan adalarından mozaik sanatçıları Roma şehrine gelerek burada yerleşmişlerdir. Yaptıkları eserler, üst sınıftan insanların beğenisini toplamıştır. Ünlerinin İmparatorluğun diğer kentlerine yayılmasıyla, istenen siparişleri yapmak için gezici mozaik sanatçılığına başlamışlardır. M.S. 1. ve 2. yüzyılda mozaik denemelerinin artması, en basit yapıların bile mozaik ile döşenmesi, değerini düşürmüştür. 29 M.S. 4.-6. yüzyıllar da Geç Antik Dönemde mozaik sanatında bir takım değişikler olmuştur. Cepheden betimlenen oval yüz, iri gözler, isimlerin yazılması, çarpıcı renkler, başarılı renk geçişleri ve vücutların kontur hatla belirtilmesi söz konusudur. 30 3. MOZAİK YAPIMI VE TEKNİKLERİ Mozaik, mimari bir süsleme sanatı olarak, çeşitli renklerde taş veya cam parçalarının bir harç içerisine yan yana dizilerek yapılmaktadır.31 Mozaik yapımında bir çok farklı teknik Opus vermiculatum tekniği için bkz. Dunbabin 1999, s. 23-24; Üstüner 2002, s. 70-71. Ling 1998, s. 27. 28 Üstüner 2002, s. 62. 29 A.g.e.. 30 Dunbabin 1999, s.199. 31 Üstüner 2002, s.7. 26 27 9 kullanılmıştır. Bu tekniklerin çoğu ilk defa Doğu’daki sanatçılar tarafından kullanılmıştır. Bu sanatçıların seyahatleri ile Batı dünyasına yayılmıştır.32 Antik kaynaklar arasında mozaik yapım tekniklerine ait ilk bilgileri, Vitruvius vermektedir. Roma Cumhuriyet Dönemi sonlarında yaşamış olan Vitruvius, M.Ö. 25 yılında yazdığı ‘’De Architectura’’ adlı eserinde evlerdeki zemin döşemelerinden sectile ve tesseraie olarak bahsetmektedir. Romalı mimar Vitruvius, mozaik hazırlık tabakasının üç aşamada yapıldığından bahsetmektedir. Öncelikle, döşemenin zeminle aynı düzlemde olabilmesi için toprağın her yerde sağlam olup olmadığı kontrol edilir, daha sonra avuç büyüklüğünden ufak olmayan taşlar zemine yerleştirilir. Bu tabakaya statumen adı verilir. Döşemeden sızan suların akabilmesini sağlamak için bu tabakadaki taşlar zemine dik olarak yerleştirilmektedir. Daha sonra üzeri 15 cm kalınlığındaki ¾’ü kırma taş ve ¼’ü kireç ve kalker gibi kimyasal maddelerden oluşan rudus adındaki harç döşenmektedir. Sert bir zemin haline gelinceye kadar iyice sıkıştırıldıktan sonra üzerine döşenen son kat ¾’ü kiremit, ¼’ü kireç karışımından oluşan nucleus tabakasıdır. Üzerine ince bir sıva yayılıp tesseraların yerleştirilmesiyle mozaik döşeme oluşturulmaktadır.33 (Res.12- Res.13) Tesseraları yerleştirme işi uzun süren bir iş olduğu için her iş günü yeni bir sıva hazırlanmaktadır. Döşeme işi bittikten sonra tesseralar bastırılarak sıkıştırılmaktadır. Tesserailer ise kaba malzemenin küçük parçalar halinde kesilmesi, keski ve çekiçle düzeltilip boyutunun ayarlanması şeklinde yapılmaktadır. Mozaik ustalarının/sanatçılarının depolarında malzeme stoklanmaktadır. Bir mozaik işinde çok sayıda işçi çalışmaktadır. Mozaik yapımı işinin günümüzde ki şeklinin, antik dönem mozaik işçiliğinden çok bir farkı yoktur. Mozaik sanatçıları, çağının önemli tablolarını kopyalayarak, geometrik bezemeli kumaşlardan yada diğer sanat dallarına ait eserlerden, ki başlıcaları oymacılıkta görülen motiflerdir, etkilenerek eserlerini ortaya çıkarmaktadır. Bu sanatçıların kendi toplumları içerisinde özel bir yeri bulunmaktadır. Bu konuda özellikle mezar kitabelerinden bilgi edinilmektedir. Bu kitabelerden birinden sanatçının azat edilmiş bir köleyken, mozaik yaparak zenginleştiğine, başka birinde ise mozaik sanatçısının siyasete atıldığını ve senatoda görev aldığına dair bilgiler edinmekteyiz. 34 32 Ovadiah, 1980, s. 74 ; Aktaran Ersoy 2014, s.36. Vitruvius VII, s. 151-152. 34 Üstüner 2002, ,s. 62.-63. 33 10 3.1. Yapım Teknikleri Mozaik yapımında opus tessellatum ve opus vermiculatum olmak üzere iki tip teknik kullanılmıştır. 3.1.1. Opus Tessellatum Opus tessellatum, mozaik yapımında birbiriyle eşit boyutta ve aynı formdaki tesseraların sıralı olarak yerleştirilmesi yöntemidir. (Res.14) Erken dönemlerinde sadece geometrik motiflerin işlenmesinde kullanılmıştır.35 M.Ö. 1. yüzyıldan itibaren mozaik panellerin arka plan ve fonu için bu teknik kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca figürlü panellerin bordürü içinde kullanılmıştır. Bu teknik su geçirmezlik özelliği ile Roma hamamlarında kullanılmıştır. Kompozisyonlarda en çok kullanılan imgeler balık, deniz canavarları ve Nereidlerdir. 36 3.1.2. Opus Vermiculatum Çok küçük ve farklı formdaki tesseraların döşemesi yapılacak olan motif yada figürün şeklini takip edecek şekilde yerleştirildiği ya da mozaik uygulanacak olan yüzeyin ana konturları ve yüzeylerinin belirlenip içlerinin doldurulması tekniğidir. 37 (Res.15) Bu şekilde çok daha gerçekçi görüntüler ortaya çıkmaktadır. Bu teknik ilk başlarda yalnızca emblema adı verilen mozaiğin orta panelinin döşenmesinde kullanılırken, M.S. 2. yüzyıldan itibaren döşemenin tamamında kullanılmaya başlanmıştır. Opus vermiculatum tekniği çok ince çalışma ve ustalık gerektiren bir teknik olduğu için sanatçılar tarafından boş vakitlerinde atölyelerde hazırlanırdı. Atölyede tamamlanan panel getirilip mozaik yapılacak tabana yerleştirilir, geri kalan kısmı yerinde döşenmektedir. Opus vermiculatum sanatçısının eserlerindeki detaylar, çok renklilik ve canlılık mermer dışında lapis lazuli, malahit, jaspe, kornalin, bazalt, granit ve porfir gibi taşlar kullanılmaktadır. Su ile ilgili şekillerde suyun şeffaflığı, su yüzeyindeki cisimlerin yüzmesi, Üstüner 2002, s. 70. Genç 1994, s. 88 ; Aktaran Ersoy 2014, s. 38. 37 Fischer, 1969, s. 46, ;Aktaran Ersoy 2014, s. 38. 35 36 11 balıkların pulları gibi detaylar için su mermeri, damarlı akik taşları kullanılmaktadır. Taşların veremediği bir takım renkler ise smalto (cam hamuru) ya da yarı şeffaf camlar kullanılarak oluşturulmaktadır. 38 Mozaiğin renklerinin belirmesi için, özellikle implivium gibi evlerin en aydınlık yerleri döşenmektedir. Ayrıca burası dışında davetlilerin gözüne hoş gelmesi için exedra, triclinium gibi odalar da bulunmaktadır. Antik dönemde döşemelerin opus vermiculatum emblemalarının üzerinde yürünmemesine dikkat edilmektedir. Bunun yerine etrafını opus sectile yada opus tessellatum tekniği ile çeviren döşeme bandının üzerinde yürünmekteydi. 39 4.KOMMAGENE KRALLIĞI 4.1. Kommagene Krallığı’nın Tarihçesi Kommagene Krallığı (M.Ö.162-M.S.72), günümüzde Adıyaman, Kahramanmaraş ve Gaziantep illerinin yer aldığı topraklar üzerinde kurulmuştur. Bölge Paleolitik Dönem’den itibaren yerleşim görmüş, Hitit ve Asur egemenliklerini yaşamıştır. Bu çağların arkeolojik ve filolojik belgeleri Yesemek, Sakçagözü, Zincirli, Kargamış gibi taş atölyelerinde ve yerleşim yerlerinde yapılan araştırma ve kazılarla ortaya çıkarılmıştır. 40 Yunancada “Genler Topluluğu” anlamına gelen Kommagene Krallığı Dönemi’nde Adıyaman’ın, Anadolu’yu doğuda Pers Krallığı’na, güneyde ise Mezopotamya ve Fenike Krallığı’na bağlayan çok stratejik bir geçiş noktası; ticaret, kültür ve sanat merkezi olarak önemli bir yer işgal ettiği görülmektedir. Kommagene Krallığı Dönemi’nde Adıyaman coğrafyasındaki topluluklar hem Persler hem de Romalılarla ticari ilişkiler yürütmüşlerdir. Böylece Adıyaman yüzyıllar boyunca doğu ve batı medeniyetleri arasındaki ticaretin yürütüldüğü önemli bir yer olmuştur.41 M.Ö. 1200’de Hitit Devleti’nin yıkılmasıyla Adıyaman ve çevresindeki bölgede, Geç Hitit şehir devleti olan Kummuh Devleti hüküm sürmektedir. Kummuh, M.Ö. 1000-708 yılları arasında hüküm süren Asur ve Urartu krallıklarından kaynaklanan birçok zorluğa katlanmak zorunda kalmıştır. Zaman zaman Asur ve Urartu krallarına değerli mineraller, şaraplar, hayvanlar ve sedirler ile haraç ödemek zorunda kaldıkları yazıtlardan Üstüner 2002, s. 71. A.g.e. 40 Şahin 1998, s. 38. 41 Dalyan 2007, s. 17-25. 38 39 12 öğrenilmektedir. Kummuh halkının bereketli olduğunu ve bakır madenlerini sömürüldüğünü ortaya koymaktadır. 42 “Kummuh” tanımının geç devirlerdeki şekli olan Kommagene ülkesinin bir diğer zenginliği de demir idi ve antik kaynaklarda “ubi ferrum nascitur” (demirin doğduğu yani çıkartıldığı yer) ifadesinde tanımını buluyordu. Nitekim bu durum halkın dinsel inancına da yansımış ve ‘Jupiter Dolichenus’ (boğa üzerinde elinde yıldırım ve hançer tutan Zeus) kültü Roma Çağı’nda, Avrupa içlerine kadar yayılmıştır. Gaziantep yakınındaki Dülük Baba Ziyareti bu eski halk dininin günümüzdeki uzantısıdır.43 M.Ö. 900-700’lere gelindiğinde Asurlular bölgeyi etkilemiş fakat ele geçirememişlerdir. M.Ö. 6. yüzyılın başında Persler bölgeyi hakimiyetleri altına almış ve satraplarla yönetimi sağlamışlardır. M.Ö. 334 yılında Makedonya kralı Büyük İskender’in Anadolu’ya gelip burayı da hakimiyeti altına almasıyla, Perslerin dönemi son bulmuş ve M.Ö. 1. yüzyıla kadar Makedonyalı Seleukoslar Sülalesi hüküm sürmüştür. Kommagene Krallığı, doğu ve batıdaki kültürler arasındaki sentezin ürünü olarak tamamen yeni bir kültür olarak ortaya çıkmış bir krallıktır.44 Kommagene’de Roma hakimiyeti öncesine ışık tutan yazılı kaynaklar yok denecek kadar azdır. Eldeki mevcut bilgilere göre Seleukos Krallığı’nın egemenliği altında olan bu topraklarda, Seleukoslar’ın zayıfladığı bir dönemde, yörenin Makedon kökenli idarecisi Ptolemaios, Seleukos Krallığı’na karşı ayaklanarak bağımsızlığını ilan etmiş ve M.Ö. 162’de Hellenistik Kommagene Krallığı’nı kurmuştur.45 Tarihi coğrafyaya göre, Kommagene, Samosata, Perre, Doliche ve Germenikeia Kaisareia kentleri dahil olmak üzere Kilikia ve Kappadokia bölgelerinin sınırladığı bir bölgede yer almaktadır. Adıyaman'ın tamamı ve illeri, Gaziantep ve kısmen Kahramanmaraş illerini içine alan bu bölge Hellenistik Dönemde kurulan krallık o zaman Kommagene Krallığı olarak anılmaktadır.46 (Har.1) 42 Tulay 2000, s. 6. Şahin 1998, s. 38. 44 Tulay 2000, s .5. 45 Tekin 2008, s. 173. 46 Tulay 2000, s. 5. 43 13 Roma Dönemi öncesine ait Seleukoslar döneminde tayin edilmiş yöneticiler Yunan ve Makedon kökenlidir. Kommagene’nin yerli halkı, etnik ve kültürel bakımdan homojen değildi. Nüfus çoğunluğunu oluşturanlar Sami kökenliydiler.47 Seleukoslar yönetiminin halk üzerinde nasıl bir etkisi olduğu bilinmemektedir. Kommagene kralı I.Antiochos’un Nemrut Dağı zirvesindeki bir yazıtında adının geçmesi, kurucu kral Ptolemaios’un M.Ö. 1. yüzyılın ikinci yarısında bile Kommagene kraliyet ailesinden itibar görmeye devam ettiğini göstermektedir. Kommagene’nin bilinmemektedir. Ptolemaioslar’ın Başkentin ismi, yönetimde önceden Kummuh olduğu olarak dönemdeki bilinen, daha sınırları sonra Ptolemaioslar’ın halefi olan Kral Samos tarafından değiştirilen, Samosata’dır. Kommagene Krallığı’nın sınırları, Samosata’nın başkent olduğu dönemde, Suriye’nin kuzeyi ile Toros Dağları’na kadar olan bölgeyi içerisine almaktadır. 48 Ptolemaioslar’dan sonra tahta halefi Samos çıkmıştır. Tahta çıkış yılı belli değildir fakat M.Ö. 140-130 yılları arasında yöneticilik yaptığı adına basılmış olan bronz sikkelerden bilinmektedir. Ptolemaioslar’ın başta olduğu dönemde Seleukoslar Hanedanlığı tarafından tanınmayan Kommagene Krallığı itibarına ancak Samos’un başta olduğu son yıllarda kavuşmuştur. İlişkilerini evlilik ve akrabalık bağı ile iyileştirmiş ve ittifaklarını güçlendirmişlerdir. Samos, oğlu I.Mithridates’i VIII.Antiockhos’un kızı Syria’lı Laodike Thea Philadelphos ile evlendirmiştir. 49 Annesi Kleopatra Tryhaena tarafından Mısır’daki Ptolemaioslar sülalesine de akraba olan Laodike’nin, Kommagene Krallığı’na Mithridates’in eşi olarak gelmesi krallığa onur ve saygınlık kazandırmış ve diğer krallıklar arasında itibarını arttırmıştır. Bu durum Syrialı prenses Laodike’nin adının I. Mithridates ile birlikte çok sayıda yazıt üzerinde anılmasından ve I. Mithridates’in kayınpederine ait olan ‘‘Kallinikos’’ (muzaffer) epithetini kendi adına eklemiş olmasından anlaşılmaktadır. 50 Mithridates ile Laodike çiftinin evliliklerinden üç kızı oldu, dördüncü çocukları da kız olunca çift bir oğul sahibi olamama kaygısına kapıldılar. Krallığın kalıcılığı için oğul sahibi olmak önemliydi. Daha sonra Antiokhos dünyaya geldi. Kommagene Krallığı, başta Seleukoslar, doğuda Parthlar gibi kendi gücünü bin kat aşan güçlerin tehdidi altındaydı. Özcan 2015, s .98. A.g.e., , s. 101. 49 A.g.e.. 50 A.g.e.. 47 48 14 Bunun üzerine Mithridates tanrılarla bir antlaşma yaptı. Bu tanrıların gerçek mi hayal mi olduğu bilinmiyor fakat krallığın bağımsızlığını koruduğuna bakılırsa işe yaradığı söylenebilir. Diğer taraftan bu sözlerin halklar arasındaki uyumsuzluğu yumuşattığı da söylenebilir. 51 Kommagene Krallığı’nı oluşturan başka köklerden gelen insanların kendilerini birbirleriyle bağlantılı hissetmeleri güçtü. Ancak tanrılarla yapılan sözleşmeden etkilendiler ve kendilerini tanrıların korumayı kabul ettiği seçilmiş insanlar olarak gördüler. Böylelikle Mithridates, krallığını meydana getiren halklar arasında bir bağ oluşturabildi. Kral bu sözleşmenin onuruna ülkenin her yerinde, temenos denilen küçük tapınaklar inşa ettirdi. Bu noktalardan tapınakların en önemlisi Nemrut Dağı’nın tepesindeki tapınağı görmek mümkündü. Bu tapınakların hepsinde tanrılardan biriyle el sıkışan Kral Mithridates’in tasvir edildiği beş tablet bulunurdu.52 I. Mithridates, Kallinikos’un tahta çıktığı zamanlarda bölgede, Parth ve Seleukia Krallıkları arasında mücadele söz konusudur. Mithridates’in, Parthlar’ın Zeugma üzerinden Syria’ya ilerleyişlerine sessiz kalması, bir süre sonra krallığın M.Ö. 93’de Parthlara bağımlı hale gelmesine yol açmıştır. Kommagene Krallığı, M.Ö. 92 yılında kendisine komşu olmayan Roma Cumhuriyetinin temsilcisi senatör Cornelius Sulla’nın Doğu’nun sorunlarına çözüm bulmak amacıyla gelişine şahit olmuştur. 53 Sulla, Roma senatosu tarafından, Kappadokia kralı Ariobarzanes’i tekrar tahtına oturtmakla görevlendirilmişti. Bu görevi başarıyla yerine getiren Sulla, Mytilene yakınlarında Parth kralı ile görüşmeler gerçekleştirdi ve bunun sonucunda Euphrates, Roma Cumhuriyeti ile Parth Krallığı arasında sınır kabul edildi. Böylece bu ırmağın batısında kalan Kommagene, fiilen Roma nüfuz bölgesi içerisinde kalmıştı, fakat hala Parth Krallığı’na bağlıydı. 54 Daha sonra Armenia Krallığı ile anlaşan ve M.Ö. 83-69 yılları arasında Armenia’ya bağlı kalan krallığın Roma ile asıl tanışması, I. Antiokhos döneminde gerçekleşmiştir. Babası Mithridates’in ölümünden sonra tahta geçen I. Antiokhos M.Ö. 38 yılındaki ölümüne değin kendi adına ‘‘basileus’’ unvanlı sikkeler bastırmıştır. Kendisine tanrı anlamına gelen Theos, annesi Laodike’ye de tanrıça anlamına gelen Thea unvanını vermiştir. Nemrut Dağı’ndaki tapınaksal anıt mezarından, yazıtlardan ve devasa heykellerden anlaşılacağı üzere, 51 Dalyan 2007, s. 19. A.g.e.. 53 Özcan 2015, s. 102. 54 A.g.e.. 52 15 krallığa en parlak devrini yaşatmıştır. Bu anıt mezarla kendisini, hem Büyük İskender’in varisi hem de I. Darius’un geleneğinden gelme olarak göstermiştir. Çünkü tapınağın bir tarafı batıya, yani Yunan-Makedon dünyasına ve Roma’ya, bir tarafı doğuya, yani eski Pers topraklarına bakmaktadır, bu onun hem Batılı hem de Doğulu olmaktan vazgeçemediğine işaret etmektedir. 55 Kommagene Kralı Büyük Antiokhos’un kendi ülkesindeki kültür reformu girişimi, Büyük İskender’le başlayan ve özünde Doğu-Batı uzlaşmasını arayan bu idealin bir parçası sayılmalıdır.56 Nitekim kendisinin, atalarının ve Yunan ya da Pers/Parth kökenli tanrıların (Zeus, Oromasdes, Apollon, Mithra, Helios, Hermes, Artagna, Herakles, Ares) heykellerinde de bu özellik kendisini gösterir, yazıtlarında yansır. Dili eski Yunanca olan bu yazıtlardan anlaşılacağı üzere, Kommagene Krallığı’nın kurulmuş olduğu tarihten itibaren kraliyet hanedanının dili olan Yunanca yazı ve konuşma dili olarak muhafaza edilmişti. 57 Romalılar, Kommagene Devleti ile sınırdaş olduklarında, kendileri ile Parthlar arasında tampon devletçik olması için Parthlar’a karşı korumuştur. Roma M.Ö. 70 yılında en büyük düşmanları olan Pontus Krallığı’nı devirdiler. Hemen arkasından Pontus’un güçlü müttefiki Armenia Krallığı’nı yıktılar ve yönlerini Kommagene’ye döndürdüler. Dışarıdan bakıldığında ele geçirmesi çok kolay görünen başkent Samsat kuşatıldı. Fakat düşündükleri gibi olmadı ve Roma savaş makineleri durdu, daha önce karşılaşmadıkları bir maddeyle bombalanıyorlardı. 58 G.Dalyan’ın aktardığına göre, Plinius, şehir ahalisinin maltha adını verdikleri yanan bir çamur parçası ile kendilerini müdafaa ettiklerini, Lucullus ve askerlerinin çok güçlük çektiğini bildirmektedir. Samsat düşmedi, Kral Antiokhos ile Lucullus özel bir görüşmeyle bir araya geldiler ve bu toplantının sonunda Roma geri çekildi. Bahsi geçen yanıcı çamur, Bizanslılar’ın da kullandığı grejuvar ateşi ile benzerlik göstermektedir. Kommagene Devletinin kurulduğu topraklar petrol yatakları açısından çok zengin olduğundan bu ateşin petrol karşımından meydana geldiği bilinmektedir. Yani, grejuvar ateşini Bizanslılar’dan önce Kommagene’nin Samosata kuşatması müdafaasında kullandıkları görülmektedir. 59 Özcan 2015, s. 106. Şahin 1998, s. 36. 57 Özcan 2015, s. 106. 58 Dalyan 2007, s. 21. 59 A.g.e., , s. 22. 55 56 16 Antiokhos’un Roma’yla ilişkilerinde, Syria’ya yönelik olarak Parth saldırılarının başlamış olduğu zamana kadar bir sorun yaşanmadı. I. Antiokhos, M.Ö. 59 yılında, Caesar’ın da büyük gayretiyle, Roma senatosu tarafından hem maddi hem de onursal olan cömert bağışlarla ödüllendirildi. Maddi olan bağışlardan birisi, toprak bağışlarıydı. Pompeius tarafından krala bağışlanan bu topraklar, Kommagene Krallığı’nın sınırlarını genişletti. (Har.2) Zeugma’nın kontrolünün I. Antiokhos’un eline geçmesi de, söz konusu toprak bağışları çerçevesinde, G. Dalyan’ın aktardığına göre, M.Ö. 65-64, K. Özcan’ın aktardığına göre, M.Ö. 54 yılında olmuştur.60 I. Antiokhos bu şehre, Herakles ile tokalaşmalarını gösteren bir kabartmalı taş diktirerek, Herakles ile aynı güç ve mevkide bulunduğunun propagandasını yapmıştır.61 (Res.16) I. Antiokhos’a verilen diğer bir onursal armağan ise, Roma vatandaşlarına özgü bir resmi kıyafet olan “toga praetexta” idi. 62 Kommagene’nin stratejik konumunun ne kadar önemli olduğunu anlayan Julius Caesar, bölgeye giderek Parthlar’ın daha fazla ilerlemesini engelledi. M.Ö. 47 yılında bölgedeki krallardan söz alarak Roma’nın Seleukia Eyaletini korumalarını istedi. Böylece Antiokhos, Roma’nın sadık dostlarından biri, Kommagene ise Roma’nın güvenliğini sağlayan, dışarıdan gelecek saldırılara karşı bir tampon bölge oldu. Aynı zamanda çekişmenin odak noktasıydı ve Roma’nın doğuya doğru genişlemesinde hayati önem taşımaktaydı. 63 Kral I. Antiokhos, Parthlar’la yakınlaşması, ilişkilerini güçlendirmesi gerektiğinin farkındaydı ve evlilik bağı ile bunu gerçekleştirdi. Kızı Laodike’yi, Parth kralına eş olarak verdi. 64 I. Antiokhos’un Parthia Krallığı ile evlilik temelinde bir bağ kurmuş olması, Roma’da bir tepkiye yol açmadı. Bu durum I. Antiokhos’un Roma’dan uzaklaşma sürecini başlattı ve sonraki Roma-Parth savaşında Marcus Antonius’a emrindeki orduya karşı savaşmak zorunda kaldı. 65 Roma ile yapılan savaştan sonra, Parth kralı tahtına Phraates oturmuştur. Bu acımasız ve dengesiz kral, tahta çıkar çıkmaz diğer kraliyet üyelerini öldürmeye başladı. Bu durumdan I.Antiokhos’ta nasibini aldı ve M.Ö. 38 yılında Parth kralı tarafından öldürüldü. Boşalan Dalyan 2007, s. 22; Özcan 2015, s. 109. Dalyan 2005, s. 22. 62 Özcan 2015, s. 109. 63 Kopar 2015, s. 19. 64 KraI.Antiokhos’u Parthlar’la yakınlaşmaya iten nedenlerle ilgili detaylı bilgi için bkz. Dalyan 2005, s. 23, Özcan 2015, s. 111-112. 65 Anadolu’nun Roma Triumviri Marcus Antonius ile I. Antiokhos arasında ki çekişme hakkında detaylı bilgi için bkz. Dalyan 2005, s. 23-24, Özcan 2015, s. 112-113. 60 61 17 Kommagene tahtına kralın oğlu II. Mithridates, Roma triumviri Marcus Antonius tarafından kral olarak atandı. 66 Antonius’a sadakat gösterdi ve Actium deniz savaşında gönderdiği yardımcı birlikler Antonius’un yanında savaştılar. Savaşın kazananı Casear Octavianus oldu ve Antonius’dan taraf olmuş olmasına rağmen II. Mithridates’i tahtından indirmedi. II. Mithridates, ölmüş olduğu M.S. 29 yılına kadar Kommagene tahtında kalmayı sürdürdü. I. Antiokhos’dan sonra yaklaşık yüz yıl boyunca Kommagene krallarının birbirleri ile olan ilişkileri tam olarak aydınlatılamamıştır. M.S. 38 yılında İmparator Caligula, IV. Antiokhos’u Kommagene tahtına oturtmuştur. Cladius da, M.S. 41 yılında vassal krallıklarda değişiklik yaparken Kommagene tahtını yine IV. Antiokhos Epiphanes’e bırakmıştır. M.S. 63 yılında Kommagene ve Armenia hariç bütün Anadolu toprakları Roma İmparatorluğu egemenliği altına girmiştir. IV. Antiokhos döneminde krallığın toprakları batıya doğru genişlemiş ve zaman zaman Kilikya bölgesinin büyük bir kısmını da içine almıştır. 67 IV. Antiokhos, krallığın son imparatorudur çünkü Roma İmparatoru Vespasianus, doğu sınırını koruma yolunun, birbirlerine komşu iki krallık olan Armenia ve Kommagene’nin, Roma’ya ilhak edilmesi suretiyle sağlanacağını düşünmüştür. Kral IV. Antiokhos bu saldırıya hiç karşı koymamış ve Kommagene’nin toprakları Suriye eyaletine bağlanmıştır. IV. Antiokhos, krallığından kopartılarak yardımcıları ile birlikte Romalılar tarafından affedilmiş ve Roma’ya getirilerek kendisine bir rütbe verilmesi sağlanmıştır. Roma’da kendisine, ‘‘konsül’’ unvanı verilerek adı, Antiokhos Philapappos (dede seven) olarak bilindi. M.S. 114-116 yıllarında kendisi için yaptırdığı Atina’daki Akropolis’e gömüldü.68 Kommagene Krallığı’nı sona götüren süreç bu şekilde gerçekleşmiştir. 4.2. Kommagene Krallığı’nın Kentleri 4.2.1. Samosata Kommagene Krallığı’nın başkenti olan Samosata’nın tarihi çok eskilere dayanır. Samosata (Samsat) tarihini ve arkeolojik değerlerini açığa çıkarmak üzere yapılan kazılar, bu höyüğü içine alan Atatürk Barajı’nın yapımı söz konusu olduğunda, 1978 yılında başkanlığını Prof. Dr. Nimet Özgüç’ün yaptığı çalışmalarla başlamıştır. 1987 yılına kadar hızlı bir şekilde devam eden bu kazılar sayesinde Samosata’nın tarihi ve arkeolojik değerlerinin bir kısmı Özcan 2015, s. 113. Dalyan 2005, s. 25. 68 A.g.e., s. 24-26. 66 67 18 ortaya çıkarılmıştır. 69 İlk çalışmalar 1883 yılında K. Humann, O. Puchstein, O. Hamdi Bey ve Osgan Efendi tarafından yapılmıştır. Yapılan çalışma stratigrafi üzerine olmuştur ve prehistorik çağlara kadar inen bir yapılaşmanın olacağı tahmin edilmiştir. Bundan sonra uzun bir süre Samosata’da hiçbir çalışma yapılmamıştır. 70 N. Özgüç’ün başkanlığında yapılan kurtarma kazılarında, akropolisde, İlk Bronz Çağından Orta Çağa kadar, toplam on beş yapı katı tespit edilmiştir. Bunun dışında kazılar devam ederken Samosata’ya su getiren hattın çalışması ile prehistorik araştırmalar yapılmıştır. Şehrin sur duvarları tespit edilmiş ve bununla ilgili çalışmalar ve tespitler yapılmıştır. Tüm bu çalışmalar Samosata’nın buluntu ve kalıntılarını ortaya çıkarmak için çok kısa bir zamanda yapılmak zorunda kalmıştır. Höyük şu anda Atatürk Barajı’nın suları altındadır. 71 Samosata, Euphrates Nehrinin batı sahilinde, Nymphaios (Kahta) ve Singa (Göksu) çaylarının arasında kurulmuştur. (Har.3) İklim olarak ılımandır. Toroslar karla kaplı olduğunda bile hava oldukça elverişli olduğundan yerleşim için çok müsaitti. Yüzeyde ele geçen seramikler Samosata’nın geçmişini M.Ö. 5000–3000 yıllarına kadar geriye götürmektedir. 72 Samosata’nın erken dönemlerden itibaren yerleşim görmesinin sebeplerinden biri de, Euphrates’in burada kolay geçit vermesi ve önemli askeri ve ticari kavşak üzerinde bulunmasıdır.73 Hitit İmparatorluk Çağında burası, Aravana ülkesinde idi. I. Tukulti Ninurta (M.Ö. 1242–1206) zamanına verilen bir yazıta göre Samosata bu dönemde, Kummuh adını taşımaktaydı. Geç Hitit İmparatorluğu zamanında Kummuh ülkesi şehirlerindendi ve onunla aynı adı taşıyan başkenti idi. 74 M.Ö. 8. yüzyılda şehir bir Asur eyaleti durumundadır. Asur hâkimiyetinin yaklaşık bir asır sürdüğü şehir, önce Med sonra Pers hâkimiyeti altına girer. Perslerin idaresini sona erdiren Büyük İskender’in başlattığı Hellenistik Dönemde, onun ölümünden sonra Kommagene ve çevresini idare altına alan Seleukos Krallığı, M.Ö. 1. 69 Samsat kazı araştırmaları hakkında detaylı bilgi için bkz. N. Özgüç, “Sümeysat Definesi”, Belleten, Sayı: 195, 1985 ; N. Özgüç,“1985 yılında Yapılmış Olan Samsat Kazılarının Sonuçları”, Kazı Sonuçları Toplantısı VIII, Cilt: 1,1986. 70 İlk araştırmalar hakkında detaylı bilgi için bkz. K. F. Dörner, Nemrud Dağı’nın Zirvesinde Tanrıların Tahtları, çev. Vural Ülkü, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara. 71 Salman 2007, s. 144. 72 Salman 2007, s. 143-144. 73 Özgüç 1985, s. 441. 74 A.g.e., s. 442. 19 yüzyıla kadar yönetimi elinde tutar. Seleukoslardan sonra, Samosata adıyla, Kummuh’un Hellenleşmiş şekli olan Kommagene Krallığının başkenti olur.75 Kummuh’un başkent olması tesadüf eseri değil bölgenin yerleşmeye elverişli koşullarından dolayıdır. Kommagene Krallığının ilk hükümdarı olan I. Antiokhos (M.Ö. 69–36) zamanında Samosata en büyük gelişimini göstermiştir. Şehre bu dönemde güçlü surları inşa edilmiştir. Artık güvenli bir iç kalesi ile beraber ismini iyice duyulur hale getirmiştir. I. Antiokhos’dan sonra yaklaşık bir asırlık sürede Kommagene Krallarının birbirleri ile olan ilişkileri açıklığa kavuşmamıştır. Ancak Romalıların Partlara karşı Kommagene Krallığını korudukları düşünülmektedir. Samosata M.S. 17–38 yılları arasında bir Roma eyaleti olur. İmparator Caligula, IV. Antiokhos’u krallığa atar. Bu kral aynı zamanda hanedanlığın son kralıdır. Çünkü Partlara karşı Romalıların verdiği bölgedeki mücadelelerde, IV. Antiokhos Partlara müttefiklik yapar ve bu da krallığın sonu olur.76 M.S. 72 yılında Roma İmparatoru Vespasianus zamanında IV. Antiokhos tahtan indirilir ve krallık resmi olarak sona ermiş olur. Yine Vespasianus zamanında 16. lejyon buraya getirilir ve böylece zaten askeri yönden uygun olan Samosata artık çok önemli bir garnizon haline gelir. Bugünkü Cendere Köprüsü, Kahta (Nymphaios) Çayı üzerine bu lejyonun askerleri tarafından yapılmıştır. M.S. 114 yılında İmparator Traianus zamanında yapılan Part savaşlarının bu bölümünde İmparator bu lejyonun yardımlarını görür. 77 16. lejyon M.S. 3. yüzyıla kadar Samosata’da yer alır. Ancak bundan sonra İmparator Diocletianus zamanında bu lejyon Samosata’dan çekilir. Böylece Samosata askeri önemini yitirir. Askeri önemini yitiren şehir bir süre silik bir görüntü içine girer. Samosata için oluşan bu olumsuz durum Bizans Döneminde tekrar ortadan kalkar ve Samosata eski değerine ulaşmaya başlar. Çünkü özellikle İmparator Justinianus zamanında Samosata yeni imar faaliyetleri ile yenilenerek canlanır. 78 75 Salman 2007, s. 145. A.g.e. 77 Salman 2007, s. 146. 78 A.g.e. 76 20 4.2.2. Arsemeia Ad Nymphaios Arsemia (Eski Kâhta), krallığın başkenti Samosata’nın kuzeyinde, Kâhta Çayının (Nymphaios) üzerinde yer alan bir kenttir. (Har.4) F.K. Dörner tarafında keşfedildikten sonra sistemli kazılarla ortaya çıkarılmıştır. 79 Kâhta ismi ‘’dağın eteği’’ anlamına gelir. Olasılıkla eski ilçe merkezi olarak Nemrut Dağı’nın eteklerinde yer almasından dolayı bu isim verilmiştir. Arsemia Ören Yeri, Nemrut Dağı Milli Parkı içinde hem yakın çevresindeki Yeni Kale – Kocahisar Köyü ile hem de uzak çevresinde bulunan Cendere Köprüsü, Karakuş Tümülüsü ve Nemrut Dağı Tümülüsü ile sosyal, kültürel, mekansal ve anlamsal ilişkiler kuran değerli bir konumda bulunmaktadır.80 (Har.5) İlk yerleşim izleri Paleolitik Döneme tarihlenmektedir. Krallık zamanında burası yazlık başkent olarak kullanılmıştır. Fakat aslında burası Kommagene Krallarına ait bir “Hierothesion” bölgesidir. Salman’a göre, Hierothesion terimi sadece kraliyet ailesine ait kutsal bir mezarlık bölgesidir ve yalnızca Kommagene bölgesinde kullanılan Yunanca bir türetmedir. 81 Dörner tarafından kalenin güneyinde kayaya oyulmuş çok büyük bir yazıt bulunmuştur.82 Bu yazıta göre kent, I. Antiokhos’un atası olan Arsemes tarafından kurulmuştur. “Tükenmez kaynaklardan beslenen çift memesinin ortasında Nymph Nehri’ni barındıran bu Arsemeia’yı benim atam Arsemes kurdu….”, “Yörenin tabiat şartlarına uygun olarak iki yakalı bir şehir oluşturdu ve lütfedip oraya Arsemeia adını verdi…”83 Kral I. Antiokhos’un babası Mithradates Kallinikos (M.Ö. 100-70) burada bir hierothesion oluşturmuştur. “Babam Kral Mithradates Kallinikos, Arsemeia’nın kenar semtlerinden birinde, yörenin en güzel yerini ayırarak bu hierotheison’u kendi öz bedeni için adadı ve ataların onuruna düzenlenen yarışlarda herkes tarafından ‘Güzel yenen’ diye övülen harikulade vücudunu bu dünyaya vakfetti, ruhun ölümsüz özünü tanrıların ebedi evine yükseltti.”84 Bu yazıt Çorbacı’ya göre, Anadolu’nun bilinen en büyük Grekçe yazıtıdır. 85 I. Süreçle ilgili daha fazla bilgi için bkz. F.K. Dörner, Nemrud Dağı’nın Zirvesinde Tanrıların Tahtları, (Çev. Vural Ülkü), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1990. 80 Rıfaioğlu 2017, s. 80. 81 Salman 2007, s. 13. 82 Akurgal 1995, s. 481. 83 Dörner 1990, s. 156. 84 Dörner 1990, s. 156. 85 Çorbacı 2015, s. 24. 79 21 Antiokhos, yeni bir tahkimat duvarı, su şebekesi ve başka yapılar ekleyerek önemli mimari faaliyetler gerçekleştirmiştir.86 Yazıtın üst kısmındaki kayalık alanda I. Antiokhos ile Herakles’in el sıkışma (deksiosis) sahnesinin yer aldığı bir kabartma stel ele geçmiştir.(Res.17) Bütünüyle Hellen etkili olsa da Antiokhos’un kıyafetlerinden dolayı, Pers etkileri de göze çarpmaktadır. (Res.18) Kalenin güneyindeki tören yolunun üst kısmında soğuk hava deposu olarak kullanıldığı bilinen bir dehliz bulunmaktadır. (Res.19- Res.20) Dehliz 10 m uzunlukta merdivenle inilen, duvarı 6 m derinliğe dik olarak inen bir oda ile sonlanmaktadır. Burasının bir kült yeri olabileceği de düşünülmektedir. 87 Günümüzde Yeni Kale olarak bilinen eski Eski Kâhta Kalesi, kendi döneminde Kommagene krallarının yönetim merkezi olarak kullanılmıştır. Kalenin tören yolundaki duvar yazıtında I. Antiokhos, atası Arsames’in bu tepe üzerinde kimsenin alamadığı bir kale yaptırıp ek bina ve onarımlar yaptırdığını belirtmektedir. 88 Burası daha sonra da Roma ve Memlük valilerinin yönetim merkezi olarak kullanılmaya devam edilmiştir. 89 Arsemeia’nın güneybatısında Nymphaios Çayı’nın bir kolu olan Cendere Çayı’nın üzerinde kemerli bir köprü yer almaktadır. (Res.21) Köprünün yapımı hakkında bilgi içeren kitabelerden, köprünün Roma İmparatoru Septimus Severus, eşi Julia Domna ve çocukları adına yapıldığı bilinmektedir. (Res.22) Samosata’da karargah kuran XVI. Roma Lejyonu tarafından M.S. 2. yüzyılda inşa edilmiştir. Giriş ve çıkışlarında sütunlar yer almaktadır. Köprü günümüzde hala kullanılmaktadır. 90 4.2.3. Perre Perre (Pirun) antik kenti, Adıyaman il merkezine 5 km uzaklıkta, günümüzde Örenli Mahallesinin bulunduğu alanda yer almaktadır. Antik kaynaklarda ‘Me’arat gazze Pörön’ , Mezopotamya’da ‘Pirin, Perun’ olarak bilinmektedir.91 Kommagene Krallığının beş önemli 86 A.g.e. Dörner 1990, s. 192. 88 A.g.e., s. 177. 89 Çorbacı 2015, s. 26. 90 A.g.e., s. 36. 91 Erarslan 2009, s. 91. 87 22 kentinden biridir. Burada yer alan tatlı su kaynağından halen köye temiz su sağlayan antik su tesisatı, Toroslar’dan gelen ve doğu yönünde Fırat kenarında bulunan Samosata’ya giden yolcular için bir kervan istasyonu görevi üstlenmiştir. Erarslan’a göre M.Ö. 1. yüzyılda başkent Samosata ile Melitene arasındaki antik yol üzerinde yer alan Perre’den geçenler mutlaka burada konaklayıp bu harika sudan içmişlerdir. 92 Doğu’ya açılan önemli bir ticaret yolu olması, Hellenistik ve Roma Dönemi boyunca kentin önemini korumasını sağlamıştır. Bizans Döneminde Nikaeia’da (İznik) M.S. 325 yılında toplanan konsül toplantısına temsilci göndermiş ve dinsel önemini de ortaya koymuştur. Kent, Bizans Dönemi ile önemini kaybetmeye başlamış ve üzerine bugünkü Örenli (Pirin) mahallesi kurulmuştur. Kentten günümüze ulaşabilen en etkileyici alanı nekropolisidir. Mezarlar kayaya oyulmuş odalar şeklindedir. (Res.23) Mezar odalarının yapımı sırasında oyularak çıkartılan malzemeler atılmayıp yapı malzemesi olarak kullanılmıştır.93 Perre’de diğer Kommagene kentlerine kıyasla çok fazla sayıda farklı mezar formları görülmektedir. En sık görülen arkosolium mezarlardır. Mezar çeşitlerinin, tiplerinin ve sayısının fazla olması nekropolisin önemini göstermektedir.94 Mezarların görüntüsü ölen kişinin ekonomik gücünü yansıtmaktadır. Bazı mezarlar bezemesizken bazıları kabartmalar, mimari süslemeler ile kendisini göstermektedir. Perre’nin bugüne kadar bilinen en uzun epigrafik belgesi bir lahit mezardadır. Üzerindeki yazıttan mezarın lakabı Geryllos (domuz) olan Seleukos isimli bir çocuğa ait olduğu, mezarının ise onu yetiştiren kişi tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır.95 Nekropolisden ele geçen en önemli buluntu, Jupiter Dolichenus’a adanmış Yunanca yazıtlı bir rölyeftir. Kıyafetlerinden dolayı Kommageneli Jupiter Dolichenus olarak betimlenmiştir. Alt kısmındaki yazıtta ise Gaius Iulius Paulus adındaki bir komutanın kazandığı zafer anısına bu kabartmayı Dolichenus’un tanrısına yaptırdığı yazılıdır. Mezar buluntularına göre nekropolisin Geç Hellenistik Dönemden başlayarak Erken Bizans Dönemine kadar kullanıldığı anlaşılmaktadır. 2006-2007 yılı müze kurtarma kazılarında antik 92 Erarslan 2005, s. 16-18. Çorbacı 2015, s. 37. 94 A.g.e.. 95 Erarslan- Winter 2008, s. 184 ; Aktaran Çorbacı 2015, s. 38. 93 23 kentin batısında mozaikli Roma villası açığa çıkarılmıştır. Villada iki oda, salon, mutfak ve kiler bölümlerinin zemininde mozaikler ve çeşitli buluntular ele geçmiştir .96 4.2.4 Zeugma Zeugma, bugünkü Gaziantep ili, Nizip ilçesi Belkıs köyü içerisinde yer almaktadır. Tarih öncesi çağlardan bu yana kesintisiz yerleşim gören bu yerin önemi, Samsat gibi Fırat nehrinin en kolay geçit veren iki noktasından biri olmasıdır. Büyük İskender’in generallerinden I. Seleukos Nikator tarafından M.Ö. 300’de kurulmuştur.97 Zeugma, birbirine köprü ile bağlanan ve Fırat nehrinin iki yakasında karşılıklı duran ikiz kentlerden oluşmaktadır. (Har.6) Nehrin batı kıyısındaki kent komutanın adı olan Seleukia, diğer kıyısındaki kent ise komutanın Persli eşinden dolayı Apemea adını almaktadır.98 Geç Hellenistik ve Roma Dönemlerinde antik Yunanca’da “geçit, köprü” anlamına gelen Zeugma adıyla bilinmektedir. Doğu-batı ticaret yollarının kesişiminde yer alan stratejik konumu büyük bir kenttir. M.Ö. 300’de Seleukia adıyla kurulduğu bilinse de, yapılan yeni araştırmalar sonucunda, Belkıs Tepe’de Demir Çağı’na tarihlenen, üzerinde Aramice 5 adet harf yer alan bazalt bir parça bulunmuştur. Bu buluntu Zeugma’nın iskanının M.Ö. 9.-8. yüzyıllara kadar geri gidebileceğini ortaya koymaktadır.99 Mezopotamya ve Anadolu arasında gerçekleşen ticaret ağı sayesinde Fırat nehri üzerinde yer alan Samsat ve Zeugma’nın, ticari güzergah üzerinde yer alan geçit noktaları olarak önemi artmıştır. Bunun nedeni, o dönem de Anadolu’ya gelen Asurlu tüccarların geçiş yolu üzerinde olması ve Anadolu’dan Pers ülkesine Zeugma’dan geçilerek ulaşılabilmesidir. Ayrıca bu geçit yollarının tüccarlar ve askerler tarafından Büyük İskender’in Asya seferi öncesinde, hatta M.Ö. 2. binlerde de kullanıldığı bilinmektedir. Ancak Samsat ve Zeugma üzerinde yer alan yollar, kolay geçit noktaları olmalarına rağmen, düzenli ticarî seferlerde kullanılmamıştır. Ergeç’e göre, Zeugma isminin keşfettikleri yerleşimleri kayıt altına alan Erarslan- Winter 2008, s. 184 ; Aktaran Çorbacı 2015, s. 38. Çorbacı 2015, s. 133. 98 Görkay 2000, s. 144. 99 Görkay 2012, s. 3 ; Aktaran Yılmaz 2015, s.5. 96 97 24 ordu görevlileri ve bilim adamlarınca verildiği kesindir. Zeugma adından önce geçit noktası, yerel dillerde aynı anlama gelen farklı kelimelerle isimlendirilmiş olabilir. 100 M.Ö. 162’de başkentini Samosata’da kuran ve Seleukos Krallığı’nı ortadan kaldıran Hellenistik Kommagene Krallığı ortaya çıkmaktadır. Zeugma, Seleukos-Pers kültürürün kesişim noktasında yer alır. Kentte ele geçen kent ve kült merkezlerinin çoğu Antiokhos zamanına tarihlenir. Kentin kült merkezlerinden elde edilen arkeolojik buluntuların ortaya çıkardığı verilere göre kent, Krallığın Fırat’taki bu iki dünyası arasındaki önemli pozisyonuna göre, Antiokhos gücünün Grek ve Pers kültürel alanlarının birleştirilmesinde kilit rol oynamış olmalıdır. 101 M.Ö. 89-83 yıllarında kent, Ermenistan kralı I. Tigranes tarafından ele geçirilmiştir. M.Ö. 63’de ise Zeugma, Gnaeus Pompeius Magnus tarafından, Roma Cumhuriyeti boyunduruğu altındaki Kommagene Krallığı topraklarına katılmıştır. 102 Antiokhos’un Parthlara karşı Romalılarla müttefik olması, bu konuda etkili olmuştur. Hellenistik Dönemde kentin ticari ve ekonomik başarısı nedeniyle ve kentin daha çok tüccarın uğrak yeri olabilmesi için akropolise Tykhe Tapınağı yaptırılmıştır. Etkisinin, Roma sikkelerinde tasvir edilmesiyle, geç dönemlere kadar devam ettiği görülmektedir. 103 Zeugma, Kommagene Krallığı’nın dört önemli kentinden biri olmuş ve konumunun getirdiği avantaj sayesinde hızla gelişmiştir. M.Ö. 31 yılında kent İmparator Augustus tarafından, Suriye Eyaleti’nin bir parçası olarak, doğrudan Roma Cumhuriyeti’ne katılmıştır. Bu gelişmeyle birlikte Zeugma Romalılaşmaya başlamıştır. İlerleyen yıllarda kente legionların yerleştirilmesiyle de askeri bir garnizon olarak önemi artmıştır. Bu dönem Kommagene Krallığı’nın geleceği açısından sallantılı bir dönemdir. M.S. 17 yılında krallığa Roma tarafından son verilmiş olmasına rağmen M.S. 38’de tekrardan kurulmuştur. Bu durum çok uzun sürmemiş, Vespasianus tarafından krallık ortadan kaldırılmıştır. 104 Zeugma, uzun bir süre Roma İmparatorluğu ile Parth Krallığı mücadelelerinde kilit olmuştur. Ortak İmparatorlar Marcus Aurelius ile Lucius Verus’un doğu seferi sırasında Ergeç 2011, s. 25. Görkay 2000, s. 144. 102 A.g.e., Yılmaz 2015, s. 5. 103 Başgelen 2005, s. 113. 104 A.g.e., s. 112, Tekin 2008, s.112. 100 101 25 Zeugma askeri üs göreviyle önemli bir noktaya gelmiştir. Septimus Severus dönemine gelindiğinde ise Fırat Nehri’nin Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırı olma özelliğini Dicle Nehri’ne bırakması, Zeugma’nın bir sınır karakolu olma özelliğini kaybetmesine neden olmuştur.105 4.2.5. Germenicia Germenicia antik kenti, günümüzde Kahramanmaraş’da halkın Karamaraş adını verdiği, il merkezinin doğusunda kalan Dulkadiroğlu, Şeyh Adil, Bağlarbaşı, ve Namık Kemal mahallelerini içine alan 146 dönümlük bir alanı kapsamaktadır. (Har.7) Kent, modern yerleşmenin altında kaldığı için 19 değişik alanda evlerin altında tespit edilen mozaikler ve kalıntılar dışında, ayakta herhangi bir kalıntı bulunmamaktadır.106 Germenicia kentinin bu bölgede kurulmuş olmasının sebebi, bölgenin topografik açıdan ovaya hakim bir yamaç olması, kentin savunması ve kontrolü açısından buraya açılan yolların kent yerleşim sahasından izlenebilir mevkide olmasıdır. Kentin yakınından geçen Aksu Çayı ve Hasancıklı köyü yakınlarından geçen Ceyhan Nehri’nin yakınlığı, Aksu Çayı’nın kollarını oluşturan Kanlıdere, Şeker Dere ve Uzunoluk derelerinin villalarda kullanılan mozaik taşları için önemli bir kaynak oluşturması, diğer sebepler arasındadır. Burada ele geçen mozaiklerin sağlam olarak bulunmuş olması, kentin Ahır Dağı yamaçlarından akan sele maruz kalmış olması ve kentin yamaçlarının zamanla bu selden kalan alüvyon toprakla örtülmüş olmasıdır. 107 Mozaikler ve kalıntıların olduğu 146 hektarlık bölge, Kahramanmaraş Müze Müdürlüğü’nün yaptığı çalışma ve öneri ile Adana Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 26.01.2010 tarih ve 5729 sayılı Kararı ile 2863 sayılı Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında I ve III. Derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilerek koruma altına alınmıştır.108 Yılmaz 2015, s. 10. Ersoy 2014, s. 19. 107 A.g.e., s. 20. 108 A.g.e., s. 21. 105 106 26 M.Ö. 8. yüzyılın ikinci yarısında Makedon Krallığı hızlıca yükselerek çevresindeki krallıkları egemenliği altına almıştır. Perslere bağlı Kapadokya Satraplığı’na bağlı olan Maraş ve çevresi de Makedon Krallığı’na bağlanmıştır. Bu sayede, Hellen dili ve kültürü tüm Yakındoğu’da egemen olduğu gibi, Maraş ve çevresinde de etkili olmaya başlamıştır. Maraş, Büyük İskender’in ölümünden sonra Seleukos Krallığı’nın hakimiyetinde kalmıştır. Magnesia Savaşı ile Seleukos Krallığı zayıflama sürecinde iken IV. Antiokhos’un ölümünü fırsat bilen bölge Satrabı Ptolemaios tarafından M.Ö. 162’de Kahramanmaraş ile birlikte Gaziantep ve Adıyaman’ı da hakimiyet alanı içerisine alan Kommagene Krallığı kurulmuştur. 109 Roma İmparatoru Pompeius, Kommagene Krallığı’nı Suriye Eyaleti’nin bir parçası olarak imparatorluğa katmıştır. Tiberius’un M.S. 17 yılında Kommagene Krallığı’nı ele geçirdikten sonra ölmesi üzerine tahta Caligula geçmiştir. O dönemde Roma’da sürgünde olan IV. Antiokhos ile Caligula yakın dostluk kurmuştur. Kommagene tahtını tekrar IV. Antiokhos’a vermiştir. Bunun üzerine Antiokhos Caligula’ya jest olarak Maraş’a Caligula’nın gerçek adı olan Gaius Caesar Augustus Germanicus adından dolayı, Germanicia adını koymuştur. Bu konuda tarihçiler arasında farklı görüşler söz konusudur. Kimi tarihçilere göre IV. Antiokhos’un dedesi I. Antiokhos kente kendi adını vermiş ve Anadolu’da bulunan diğer Antiochia kentlerinden ayırmak için Antiochia Tauros (Toroslardaki Antakya) ismini kullanmıştır. 110 Antik kentte basılan sikkelerden yola çıkılarak kentin Caesarae Germanicia ve Germanicia şeklinde iki ismi olduğu anlaşılmıştır. “Caesarae”, kentin Roma kökenini işaret etmektedir.111 Bunun yanı sıra kentte kaçak kazı, ihbar ve kurtarma kazılarıyla toplam 14 alanda mozaik bulunmuştur. Mezar kalıntısı, dağınık halde ele geçen mimari yapı elemanları, su kuyusu ve sarnıç ele geçen diğer buluntular arasındadır. 112 2001 yılında Kahramanmaraş Müze Müdürlüğü tarafından başlatılan sistemli kazı çalışmaları ile kayıt ve koruma altına alınmıştır. Samosata, Arsemeia ad Nymphaos, Perre ve Zeugma krallığın dört büyük kentini oluşturmaktadır. Bu kentler dışında tespit edilmiş fakat diğerlerine oranla çok daha az kalıntısı 109 Ersoy 2014, s. 27. A.g.e., s. 27-28. 111 A.g.e., s. 29. 112 A.g.e., s. 67-69. 110 27 olan ve üzerinde modern yerleşmelerin yer aldığı kentlerde mevcuttur. Doliche (Dülük), Eski Arsemia (Gerger) ve Arabissos (Afşin) krallığın diğer kentleridir. 113 5. KOMMAGENE KRALLIĞI MOZAİKLERİ Krallıklar veya kentlerin ekonomik yönden refah seviyesinin artması, diğer alanları olduğu gibi, mimarisini de etkilemektedir. Zenginleştikçe yönetici hatta halk tabakasının bile oturduğu yapılar çeşitli şekillerde süslenebilmektedir. Bir merkezde ele geçen mozaiklerin sayısı ve şekli bize o merkezin ekonomisi hakkında bilgiler vermektedir. Kommagene Krallığı kentlerinden ele geçen mozaiklerin, krallığın en yüksek refah seviyesine sahip olduğu zamanlarda, soylu yönetici sınıfın oturduğu yapılardan ele geçmesi bunu desteklemektedir. Samosata, Arsemia gibi krallığın önemli merkezlerinin yanı sıra Zeugma, Perre ve Germenicia kentlerinden de çeşitli mozaikler ele geçmiştir. Samosata’da, 1938 yılında Friedrich Karl Dörner ve Rudolf Naumann tarafından ilk ayrıntılı araştırmalar gerçekleştirildikten sonra ilk kazı çalışması, 1964’de Theresa Goell tarafından yapılmıştır. Nimet Özgüç tarafından 1978 yılında başlatılan sistemli kazılar 1987 yılına kadar sürmüştür. Samosata bu tarihten itibaren sular altında kalmıştır. Günümüzde Atatürk Barajı’nın altında yer almaktadır. Buradaki saray yapısından Hellenistik Döneme tarihli bir mozaik ele geçmiştir. 114 Arsemeia, Friedrich Karl Dörner tarafından keşfedilmiş ve sistemli kazılarla ortaya çıkarılmış bir hierothesion bölgesidir. Burada platonun batı tarafındaki Hellenistik Döneme tarihlenen iki tören odasından mozaikler ele geçmiştir. Mozaiklerin hiçi biri tam değildir. Bir numaralı oda zeminindeki mozaiğin bir kısmı, iki numaralı oda zeminindeki mozaiğin ise yalnızca kenar bordürleri ele geçmiştir. Olasılıkla emblema kısmını yine yunus figürlü bir sahnenin oluşturduğu düşünülmektedir. Dörner ve ekibi bu yapıların hemen yan tarafında iki mozikli alan daha tespit etmişlerdir. 115 H. Çorbacı, ‘‘Adıyaman’ın Arkeolojik Değerleri’’, Fırat’tan Volga’ya Medeniyetler Köprüsü, Yayın no 13, Adıyaman, 2015, s. 29-46. 114 Salman 2012, s. 188. 115 Salman 2007, s. 13. 113 28 Samosata ve Arsemia mozaikleri, Kommagene Krallığı’nın Hellenistik Dönem örnekleridir. Stil olarak da aynı olmaları, ikisini de aynı mozaik ustasının yapmış olabileceği ya da aynı anlayışla yapılmış olabileceklerini düşündürtmektedir. Samosata kazılarının baraj suları tehdidi nedeniyle bitirilmesi, Roma Dönemi malzemelerine ulaşmayı olanaksız kılmıştır. Fakat Zeugma’da Roma Dönemine tarihlenen iki adet mozaik üzerinde Samosata’lı Zosimos isimli sanatçı imzası olması, Samosata’da Roma döneminde de mozaik endüstrisi veya okulu olabileceğini düşündürtmektedir. 116 Perre’de, 2001 yılından itibaren Adıyaman Müze Müdürü Fehmi Erarslan başkanlığında sürdürülen araştırma ve kazılar, kentin nekropolis alanı ve muhtelif yerlerinde yapılmıştır. 2006-2007 yılı müze kurtarma kazılarında Perre antik kentinin batısında ortaya çıkarılan Roma villasının iki oda, salon, mutfak ve kiler bölümlerinin zemininden mozaikler ele geçmiştir.117 Pirun mozaikleri M.S. 3. yüzyıldan 6. yüzyıla kadar örnekler sunmaktadır. Müzede, kentin eski dönem kazılarında ortaya çıkmış envanter kaydı olmayan mozaikler mevcuttur. Bu sonuca müze müdürü ve yöre halkından alınan bilgilere göre ulaşılmıştır. Burada yer alan mozaik döşemelerin sürekliliğinin Bizans Dönemine kadar devam ettiği düşünülmektedir. 118 Zeugma antik kentinde ilk kazı çalışmaları, Gaziantep ve Malatya Müze Müdürlükleri tarafından 1987 yılında gerçekleştirilmiştir. Baraj suları altında kalacak olması nedeniyle 1992 yılında uluslararası çağrıda bulunulmuştur. 2000 yılına kadar yapılan aralıksız kazı çalışmaları sayesinde çok sayıda mimarisiyle birlikte ortaya çıkan mozaik döşemeler ele geçmiştir. Bu mozaikler Roma Dönemine tarihlenen villa, hamam ve gymnasion gibi yapılarda bulunmuştur. 119 Kommagene Krallığı’nın Roma Dönemi kentlerinden Germenicia’da ilk çalışmalar 2001 yılında Kahramanmaraş Müze Müdürlüğü’nce başlatılmıştır. Modern yerleşim yerlerinin ahır, bodrum olarak kullanılan bölümlerinde Roma Dönemi mozaik stilini yansıtan çok sayıda mozaik ele geçmiştir.120 Tescillenerek koruma altına alınmıştır. Antik kentin üzerinde modern 116 Salman 2012, s. 189. Eraslan-Karaca 2008, s. 185-194 ; Aktaran Çorbacı 2015, s. 38. 118 Erarslan 2004, s. 17-18 ; Aktaran Salman 2007, s. 16. 119 https://zeugma.ergec.com/2008/06/03/zeugma-arastirmalari-1994-1999/ 120 Ersoy 2014, s. 61-67. 117 29 yerleşmenin olması ve çok sayıda insanın yaşaması mozaiklerle ilgili çalışmalar yapılmasını her açıdan hayli zorlaştırmaktadır. 6. DENİZ KONULU MOZAİK DÖŞEMELER Tezin konusu da olan Hellenistik ve Roma Dönemlerinde deniz yaşamının tasvir edildiği, deniz ve nehir ile ilişkili mitolojik figürlerin yer aldığı çeşitli kompozisyonlarda mozaikler sevilerek kullanılmıştır. Kommagene Krallığı kentlerinden Hellenistik ve Roma Dönemlerine tarihlenen mozaik döşemeler, saray yapısı ve zengin ailelerin villalarından ele geçmiştir. Bunlarla ilgili detaylı bilgilere aşağıdaki başlıklar altında değinilecektir. 6.1. Hellenistik Dönem Bu döneme ait mozaikler Samosata ve Arsemeia’dan ele geçmiştir. Samosata Sarayı, kentin akropolisinde yapılan kazıların en önemli ve görkemli kalıntısını oluşturmaktadır. Platonun güneydoğusunda ele geçen 1700 m²’lik alanı kaplayan yapının, planı ve odalarından ele geçen fresk ve mozaiklerden yola çıkılarak, buranın, zengin bir soyluya ait olduğu anlaşılmaktadır.121 Sarayın avlu bordüründen ele geçen Mithridates sikkesinden dolayı buranın Mithridates döneminde yapıldığı düşünülmektedir. 122 Samosata kentinde, I. Antiokhos’un babası Mithridates Kallinikos’un ( M.Ö. 100-70) yaptırdığı tahmin edilen saray yapısı, 1978 yılında başlayan kazıların 1982 sezonunda bulunmuş ve kazıların bitimine kadar çalışmalar devam etmiştir.123 Yapının plansal özellikleri Hellenistik Dönem peristylli evlerini anımsatsa da içerisinde sütun dizilerine rastlanmamıştır. Ortada bir avlu yada sarayın en büyük odası yer almaktadır. Avlunun güneyinde, batısında ve kuzeyinde odalar yer almaktadır. Avlunun güneyindeki odanın zemini mozaiklidir ancak buradan çıkan mozaiklerin nerede olduğu bilinmemektedir. Büyük Salon adı verilen odanın zemininden ele geçen mozaik döşemenin yalnızca bordürleri bulunmuştur. (Res.24) Bunlar Adıyaman Müzesi deposunda yer almaktadırlar. Avlunun batısında Oda 1 dikdörtgen planlıdır. Zemininde Samosata’nın en iyi mozaiği yer almaktadır. Aynı zamanda duvarları da fresklerde kaplıdır. Bu mozaik dışında 121 Salman 2007, s. 147. Özgüç 1984, s. 225. 123 Özgüç 1985, s. 301. Kazı çalışmaları ile ilgli detaylı bilgi için bkz. Özgüç 1984, s. 221, Özgüç 1985, s. 297 . 122 30 odanın güneybatı köşesinden kapı ile geçilerek ulaşılan bir avluda, siyah ve beyaz renklerden oluşan dama desenli mozaik döşeme yer almaktadır.124 (Res.25) 6.1.1. Balıklı Oda Mozaiği Adıyaman Müzesi’nde yer alan mozaikler, Mithridates Sarayı’nın iki oda ve bir koridorun zemininde yer alan mozaiklerdir. Sarayın kazılardan sonraki en son halini gösteren planlarda iki odadan daha mozaik ele geçtiği anlaşılsa da bu mozaiklerin müze içerisinde kayıtları yoktur.125 .Bu durum kentin mozaiklerinin detaylı ele alınmasını zorlaştırmaktadır. Oda 1 ya da Balıklı Oda olarak isimlendirilen bölümün zemininden ele geçen mozaik, Adıyaman Müzesi envanter kayıtlarına göre 460x365 cm ölçülerindedir. Merkezinde 122x40 cm ölçülerinde bir emblema yer almaktadır. Mozaiğin sergilenen kısmı 137x220 cm ölçülerindeki emblemayı da içeren bir kısımdır. Döşemenin bordür detaylarını içeren 8 parça mozaik panel müzenin deposunda yer almaktadır.126 Balıklı oda mozaiğinin emblema kısmı siyah bir fon üzerinde yer alan antitetik duruşlu, hareketli yunus balıkları ve ortalarında yer alan sivri dipli bir ticari amphoradan oluşmaktadır. Sarı ve kahverengi tesseralar kullanılarak oluşturulan yunus balıklarının yüzgeçleri kırmızı renktedir.127 Emblemanın sınırlarını kırmızı renkli monokrom bir bant belirlemektedir. Detayların daha iyi verilmesi için boyutu 2 mm’ye kadar düşen tesseralar kullanılmıştır. Buradan sonra başlayan bordür alanları tesseralar gözle görülür bir şekilde büyümektedir. Yani döşemenin tesserai boyutları merkezden kenarlara doğru büyüyen bir form izlemektedir. (Res.26) Teknik olarak opus tesellatum kullanılmıştır. Emblemadan sonra yaklaşık 20 cm’lik bir genişliğe sahip alanda uzun ve kısa kenarlarda yine antitetik balık motifleri yer almaktadır. Kenar kompozisyonlarında farklı olarak antitetik balıklar arasında yer alan palmet motifine yer verilmiştir. (Res.27) Kısa kenarlardan birinde de antitetik balıklar dışında bir adet de küçük bir balık bulunur. (Res.28) Uzun kenarlardan biri tahrip olmuştur fakat burada da yine 124 Salman 2007, s. 147-148. A.g.e., s. 149. 126 Salman 2012, s. 188. 127 Bingöl 1997, s. 110. 125 31 antitetik balık motifi olduğu düşünülmektedir. Tesseraların küçük olduğu merkezdeki alanlarda düzensiz bir yerleştirme yapıldığı görülmektedir. Figürlerde de benzer bir dizilim uygulanarak bütünlük sağlanmıştır. 128 Emblemadan sonra en dışa kadar bordür sıraları karşımıza çıkmaktadır. Bu bordürlerde testere dişi, spiral dalga motifi ve birbirine bağlı olmayan çoklu dönüşlü meander motifleri yer almaktadır. 129 (Res.29) Samosata mozaikleri, deniz içi manzarasının işlenmesi, emblemanın küçük boyutlu tesseralarla oluşuturulması, merkezden kenarlara doğru büyüyen tesserai dizilimleri ve geniş bordür alanlarının kullanımı gibi detaylarla Hellenistik Dönem özelliği göstermektedir. (Res.30) Deniz içi manzarası Hellenistik Dönemin genel karakteri olan bir konudur. Batı Anadolu’da Pergamon, Erythrai, Yunanistan’da Delos ve Suriye Bölgesine yakın Masada gibi merkezlerde de bu karakteri yansıtan mozaikler görülmektedir. 130 Seramik eserler üzerinde de beyaz zemin üzerine yunus balığı ve amphora motifleri sevilerek kullanılmıştır. Batı Anadolu’da Menderes Bölgesi, Delos, İskenderiye, Kryenaika, Kırım, Kıbrıs, Samos, Tarsus ve Antiokheia gibi farklı coğrafyalardan bu tip beyaz zeminli seramikler ele geçmiştir. Bu sayede Hellenistik Dönem sanatında belirgin bir standart oluşturulmuştur. 131 Bu seramiklerin ticaret ağları sayesinde farklı coğrafyaları dolaşması sanatçıları da etkilemiş ve benzer motiflerin, konuların farklı sanat dallarına yansımasına neden olmuştur. Yunus balıkları, genel olarak fizyonomisiyle uyumlu bir şekilde sanat eserlerinde gülümseme jesti içerisinde tasvir edilmektedir. Fakat Mithridates Sarayı’nın Balıklı Oda mozaiğinde yer alan yunus balıkları vahşi bir görünüme sahiptir. Siyah renkle göz konturlarının verilmesi, gözbebeğinin yuvarlak bir siyah tessera ile yapılması ve ağzı açık tasvir edilmesi, vahşi görünümün etkisini arttırmaktadır. Hellenistik Dönem içerisinde bu tip vahşi görünümlü yunus balıkları Delos’daki Yunuslar Evi mozaiğinde de görülmektedir. (Res.31 – Res.32) 132 Samosata antik kenti, Atatürk Barajı suları altında kaldığından kentte yeterince kazı ve araştırma yapılamamış, kentin Roma Dönemine ait hiçbir verisine ulaşılamamaktadır. Zeugma’da ele geçen iki adet mozaikte yer alan Samosatalı Zosimos imzası sayesinde kentin 128 Salman 2007, s. 150-151. A.g.e., s. 156-157. 130 A.g.e., s. 157-158. 131 A.g.e., s. 151. 132 A.g.e., s. 152. 129 32 Roma Döneminde de mozaik konusunda faal olduğunu bilmekteyiz. Bu mozaikler Kahvaltı Yapan Kadınlar ve Aphrodite’nin Doğuşu mozaiğidir. Kommagene’nin Roma Dönemi mozaikleri başlığı altında bu mozaiklere ayrıntılı olarak değinilecektir. 6.1.2. Tören Salonu Mozaikleri Kommagene’nin Hellenistik Dönemine ait bir diğer mozaik ise Arsemia’daki Tören Salonu 1 olarak adlandırılan yapının zemininden ele geçmiştir. Samosata mozaiklerinin genel Hellenistik karakteri buradaki mozaiklerde de görülmektedir. Emblemasında ortada bir Rhodos amphorası ve her iki yanında antitetik yunuslar yer almaktadır. Emblemanın kenarlarındaki altı yapraklı iki rozet Hellenistik Dönem sanat anlayışını yansıtmaktadır 133.(Res. 33) Arsemeia, kral ve eşrafına ait bir kutsal mezarlık bölgesidir. Burası da Samosata’daki saray yapısı gibi I. Antiokhos’un babası Mithridates Kallinikos döneminde oluşturulmuştur. Mozaikler platonun batı tarafında yer alan tören mekanlarından ele geçmiştir. İki tören odası da mozaiklerle kaplıdır. Buradaki kazılar F.K. Dörner ve ekibi tarafından gerçekleştirilmiştir. Ele geçen mozaikler tam değildir. I nolu tören alanından ele geçen, rekonstrüksiyonu yapılan mozaik döşeme, 10.87 x 9.22 m ölçülerindedir.134 Diğer tören alanındaki Tören Salonu II olarak isimlendirilen mozaik döşeme, 13.85 x 14.62’lik bir alanı kaplamaktadır. (Res.34) Sadece kenar bordürlerine ait parçalar ele geçmiştir. (Res.35) Emblema kısmının yunus balıklı bir sahne olabileceği düşünülmektedir. 135 Bordür kompozisyonları Samosata’dakilerle aynı özellikleri göstermektedir. Samosata’dan farklı olarak, buradaki mozaikte yatay ve dikey iğ motifi ve kule dizisi görülmektedir. Bordür kompozisyonu içten dışa doğru kule dizisi, sola yatık spiral dalga motifi, testere dişi dizisi, sağa yatık spiral dalga motifi şeklindedir. Emblemanın çevresinde ise birbirine bağlı olmayan meander dizisi çevreler, iç kısmında boncuk dizisi yer almaktadır. 133 Salman 2007, s. 152. Dörner 1990, s. 188. 135 Bingöl 1997, s. 106-107. 134 33 6.2. Roma Dönemi Kommagene’nin Roma Dönemi deniz konulu mozaikleri Zeugma’da zengin tüccar, hekim veya komutanların peristylli evlerinden ele geçmektedir. 1992-2004 yılları arasında yapılan kurtarma kazı çalışmalarından elde edilen arkeolojik veriler, Zeugma evlerinin mimarisi hakkında ayrıntılı bilgilere ulaşılmasını sağlamıştır. Bu kazılarda Zeugma’da 13 adet mozaikli eve ulaşılmıştır. A bölgesinde Okeanos, Çingene Kızı, Metiokhos, Parthenope, Poseidon, Euphrates evleri, B bölgesinde Nereidler, Panter, Satyros, Zosimos, Kointos, Giyoş evleri, C bölgesinde ise Dionysos ve Danae evleri gün ışığına çıkarılmıştır. (Res.36) Zeugma peristylli evlerin odaları, sığ havuzları ve çeşme teknelerinin tabanı mozaiklerde döşelidir. Ev sahiplerinin zenginliğini ve ince sanat zevklerini klasik tarzda ki bir etkiyle yansıtırlar.136 Zeugma evlerinin mekanları Roma evlerine benzemektedir. 6.2.1. Poseidon Mozaiği Poseidon Evinin peristyl sütunlu Avlu- A6 bölümünde yer alan impluvium zemininde bulunduğu villaya adını veren, M.S. 2-3. yüzyıla tarihlenen Poseidon Mozaiği ele geçmiştir. (Res.37 –Res.38) Mozaiğin resimli panosu, 5.35 x 2.80 m. boyutlarındadır. Havuz tabanının iki dar tarafındaki ince uzun birer mozaik pano, çapraz paralel çizgilerin oluşturduğu eşkenar dörtgenlerle doldurulmuştur.137 Sığ havuzun üç yanı sütunlarla çevrilidir. Poseidon evinin B bölümüne bitişik olması nedeniyle batısında sütun bulunmamaktadır. (Res.39) Havuz dikdörtgen planlı, 0.10- 0.20 m derinliğindedir. Güneyinde tekneli bir çeşme yer almaktadır. Sütunların sert kalker malzemesi, olasılıkla Zeugma’nın 15 km kuzeyindeki Eneş taş ocağından temin edilmiş olmalıdır. Havuzun kesme blok taştan yapılmış olan stylobatında toruslu sütun kaidesi yer almaktadır. Başlıkların bazısında torus bulunurken bazısında yoktur. Sütun başlığının birinde kertenkele kabartması yer almaktadır.( Res.40) 138 Havuzun tabanında döşeli olan Poseidon Mozaiği’nin etrafı içe ve dışa dönük çift kırmızı dalga dizili çok renkli dörtlü örgü kuşağı deseniyle çevrelenmektedir. Merkezde Önal 2013, s. 7. Ergeç 2011, s. 110. 138 Önal 2013, s. 16-17. 136 137 34 gövdesinin üstü at arkası balık olan 2 hippokamposun çektiği altın renkli arabada, Poseidon yer almaktadır. Sağ elinde atribütü olan üç dişli bir zıpkın (trident) tutmaktadır. Gövdesi sağa, başı sola dönüktür. Belden yukarısı çıplaktır, sırtından dolanan himationu sol omzunu örtmektedir. Hippokamposların hemen altında yer alan siyah, beyaz ve gri tesseralardan bir sıra oluşturularak deniz yüzeyi verilmek istenmiştir. Poseidon arabasıyla denizden çıkıyor görüntüsü verilmeye çalışılmıştır. Arabanın hemen altında, aynı hizada ırmakların baş tanrısı Okeanos ve eşi Tethys’in büstleri yer almaktadır. Yüzleri birbirilerine zıt yönlere bakmaktadır. Omuzlarına yılan görünümlü ırmak yaratıkları olan Kethoslar dolanmıştır. Tethys’in başında 2 adet minik kanat, Okeanos’da ise ıstakoz kıskaçları bulunmaktadır. (Res.41) Yüz ve vücut detayları çok başarılıdır. Tanrı ve tanrıça tasvirlerinin çevresinde çeşitli deniz canlıları tasvir edilmiştir. Karides, ıstakoz, ahtapot, deniz minaresi, deniz yılanları, çeşitli balıklar ve panonun köşelerine yönelen dört yunus balığından oluşan 29 adet deniz canlısı tasviri vardır. (Res.42) Deniz faunası ve mitolojik figürler bir arada kullanılmıştır.139 Mozaik döşemenin tekneli çeşme tarafında yer alan kenarında, çevresi siyah tesserailerle sınırlandırılmış içinde dama motifli bir kilim deseni yer almaktadır. Normalde Poseidon’un etki alanı nehir ve ırmakların, deniz ve göllere döküldüğü yerlerde sona ermektedir. Bu mozaikte Poseidon’un Okeanos ve Tethys tasvirleriyle birlikte betimlenmesi, nehirleri de etki alanına dahil etmiştir.140 6.2.2. Aphrodite’nin Doğuşu Mozaiği Poseidon Evi’nin dinlenme odasının zemininde M.S. 1.-2. yüzyıla tarihlenen “Aphrodite’nin doğuşu veya taçlandırılması” mozaiği yer almaktadır. (Res.43) Çift sıra tesseralı düz siyah çizgiyle çerçevelenen ana sahnenin yer aldığı merkez pano, 1.75 x 1.30 m ebadındadır. Ortada Aphrodite, çıplak bir şekilde istiridye üzerinde oturmaktadır. Başı yangında tahrip olduğu için korunamamıştır. Pazı, el ve ayak bileklerinde takılar vardır. İstiridye, gövdesinin üstü insan, alt tarafı at ve balık biçimli deniz Kentaurosları tarafından taşınmaktadır. Üstte, sırt üstü uçan iki Eros çelenkle Aphrodite’yi taçlandırma jesti içerisindelerdir. Bu doğumu kutlamaktadırlar. Çelenk kısmı tahrip olmuştur. (Res.44) Bu konunun 139 140 antik dönemde mozaiklerde sıklıkla işlenmesinden dolayı bu şekilde Önal 2013, s. 19. Ergeç 2011, s. 110. 35 tanımlanabilmiştir. Panonun altı kısmında sağa bakan bir yunus balığı, yer almaktadır. Kuyruk, yüzgeç ve karın detayları kırmızı tesseralarla verilmiştir. Panonun üst kısmında Yunanca harflerle mozaiği yapan sanatçı tarafından CAMOCATEYC TW AΦPOC BYθOC TPEINWN EΠOIEI” “ONOMATA ZWCIMOC (Samosata’lı Zosimos bu mozaiği denizin derinliklerinden gelen Ak Köpük (Aphrodite) için yaptı) yazısı yazılmıştır.141 Merkezi panonun arka planı aralıklı koyu ve açık renk tesseralarla döşenerek deniz yüzeyi izlenimi verilmek istenmiştir. Merkezde yer alan figürlü sahneden dışa doğru düz ve ters bitiştirilmiş çanlarla dalgalı bir hat oluşturan çok renkli kuşak deseni ve bordür yer almaktadır. Bordürde mitolojik ve floral figürlerin bir arada kullanıldığı Eros’un av sahnesi tasvir edilmiştir. Eroslar, bitkiler arasında geyik, panter, ayı, aslan, kaplan ve leopar avlarken betimlenmiştir. Av silahı olarak ok, kalkan, mızrak ve kargı kullanılmaktadır. (Res.45) Bordürün güneyinde, Eros kendine doğru sıçrayan leopara karşı mızrağını hazır tutarak savunma pozisyonunda durmaktadır. Aralarında, zeminde, kalkan figürü yer almaktadır. Sol taraflarında bir köpek, kaçan dağ keçisini kovalamaktadır. Batısında sağ tarafta Eros kendisine doğru sıçrayan aslana mızrağını saplamak üzere, solda ise kendisine saldırmak üzere olan ayıya elindeki mızrağı atmak üzereyken tasvir edilmiştir. Kuzeyinde, sağda kaçan iki keçiye ok atan Eros, solda iki bitki arasında koşan domuz tasviri yer almaktadır. Doğusunda, kendisine doğru sıçrayan aslana karşı savunma halinde olan bir Eros ve sağ tarafında pantere karşı hamle yapan Eros tasviri yer almaktadır. Zeminde aralarında duran bir kalkan tasviri vardır. (Res.46) Av sahnesinin yer aldığı bordürün dış kısmını çift sıra sarmal örgü kuşağı çevrelemektedir. Bir üst bordürde testere dişli çift siyah üçgen dizisi arasında, beyaz zemin üzerinde küçük çarpı ve dairevi desen sırası yer almaktadır. En dış kısmı siyah bir bant motifi çevrelemektedir. Bandın dışında odanın kuzey kısmındaki eşikte, beyaz zemin üzerinde küçük eşkenar dörtgen desenleri bulunmaktadır. (Res.47)142 141 142 A.g.e., s. 114; Önal 2013, s. 41-42. Önal 2013, s. 43. 36 6.2.3. Okeanos ve Thetys Mozaiği Bu mozaik, Okeanos Villası’nın peristyl bölümünde bulunan sığ havuzun taban mozaiği olarak ele geçmiştir. (Res.48) Figürlü bölümü 1.50x3.30 m boyutlarındadır. Villanın görselliğini arttıran bir unsur olarak bu mozaik, M.S. 2.yüzyıl sonu- 3.yüzyıl başına tarihlenmektedir. Mozaik panoyu tepe tepeye yerleştirilmiş basamaklı üçgen dizileri, üçlü saç örgüsü motifi ve tek sıra basamaklı üçgenlerden oluşan kalın bir çerçeve sınırlamaktadır. (Res.49) Dikdörtgen şeklindeki mozaiğin üç köşesinde, koşumlu yunuslara binen Eroslar bulunmaktadır. (Res.50) Sol elleri ile yuları tutan Eroslar’ın sağ ellerinde kırbaç yer almaktadır. Yunuslar vahşi görünümlü bir yüz, ördek gibi bir burun ve yelpaze şeklinde kuyruğa sahiptir. (Res.51) Sol üst köşede bir kayanın üzerine oturmuş balık avlayan ve çobanların koruyucu tanrısı Pan olduğu düşünülen erkek figürü yer almaktadır. Tek omuzlu, kısa bir tunik giymekte, sivri uçlu bir başlık takmaktadır. Yakaladığı balıkları koymak için sağ omzundan sol kolunun altına astığı bir çanta yer almaktadır.(Res.52) Kenar figürleri olan Eros ve Pan(?)’ın dışa dönük bir şekilde yerleştirilmelerinden yola çıkılarak, ana figürlerden dolayı belli bir cephesinin olmasına rağmen havuzun çevresinde dolaşılacak şekilde yapıldığı düşünülmektedir. Mozaiğin merkezindeki sahnede hayatın kaynağı olan Irmak Tanrısı Okeanos ile eşi Tethys’in büstleri yer almaktadır. Okeanos, sakallı, uzun ve kalın bıyıklı, omuzlarına dökülen gür saçlarıyla sağa bakar pozisyonda tasvir edilmiştir. Başının üzerinde iki adet kıskaç bulunmaktadır. Sağ omzuna gemi dümenini yaslamıştır. Sağ tarafta yer alan Tethys uzun ve düz saçlı olarak tasvir edilmiştir. Başının üzerinde iki adet minik kanat yer almaktadır. Aralarında her zaman birlikte tasvir edildikleri köpek başlı, yılan gövdeli, balık kuyruklu karışık bir mitolojik deniz canavarı olan Kethos bulunmaktadır. Çevrelerinde ise denizin verimliliğine işaret eden çeşitli balık türleri vardır. Okeanos’un en sık tasvir edilen atribütleri Kethos ve balıklardır. Okeanos ile Tethys’in alt tarafında açık ve koyu gri tesseralar kullanılarak su yüzeyi görüntüsü verilmek istenmiştir. (Res.53) Nehir Tanrısı Okeanos ile denizin verimliliğini simgeleyen eşi Tanrıça Tethys’in çok sayıda çocuklarından biri, Euphrates (Fırat Nehri)’dir. Fırat Nehri’nin kıyısında yer alan bir 37 villada yer almasından yola çıkılarak, bu mozaik panonun Euphrates’e adanmış olabileceği düşünülmektedir. 143 6.2.4. Yunuslu Mozaik Bu mozaik, parça olarak, yeri ve işlevi belirlenemeyen bir yapıdan ele geçmiştir. M.S. 2. yüzyıl sonu- 3. yüzyıl başına tarihlenmektedir. Beyaz renkli zemin üzerinde, kuş gagası biçiminde ağzı olan, yelpaze kuyruklu, ağzının alt kısmı sorguçlu ve başının üst kısmında uzun sivri bir çıkıntıya sahip olan yunus balığı tasvir edilmiştir. (Res.54) Farklı boyutlarda tesseralar kullanılarak detayların iyi verilmesi ile daha gerçekçi bir görüntü elde edilmiştir. (Resim 55-56) Başının üst kısmında başka bir balığa ait kuyruk detayı yer almaktadır. Bu mozaik parça olasılıkla su ile ilişkili, deniz konulu bir mozaik panoya aittir. 144 Çünkü denizle ilgili tüm mozaiklerde bu tip yunus tasvirleri karşımıza çıkmaktadır. 6.2.5. Kethos Mozaiği Mainad Villası’nın peristylinde ele geçen bir mozaik parçasıdır. M.S. 2. yüzyıl sonu 3. yüzyıl başına tarihlenmektedir. Panonun sol tarafı ve orta kısmındaki bir bölüm tahrip olduğu için geri kalanı eksiktir. Beyaz zemin üzerinde köpek başlı, keçi ayaklı, balık ya da yılanvari kuyruklu karışık bir deniz yaratığı olan Kethos sola dönük şekilde tasvir edilmiştir. Etrafında farklı balık figürleri yer almaktadır. (Res.57) Çeşitli renklerde çok küçük tesseralar kullanılarak gerçekçilik sağlanmıştır. (Res.58) Antik dönemde bu ve benzeri yaratıkların denizlerde yaşadığına inanıldığı için, deniz ile ilişkili sahnelerin olduğu mozaik panolarda karşımıza çıkmaktadır.145 Ergeç 2011, s. 110. Ergeç 2011, s. 220. 145 A.g.e., s. 72. 143 144 38 7.SONUÇ Tez kapsamında incelediğim Kommagene Krallığı’nın deniz konulu mozaiklerinin buluntu merkezleri olan Samosata, Arsemeia ve Zeugma, bölgede Hellenistik Dönem’den Geç Roma Dönemi’ne kadar mozaik endüstrisinin popülerliğini ortaya koymaktadır. İncelenen mozaiklerde yerel bir stil unsuru yoktur. Stil olarak aynı özelliklere sahip olan Samosata ve Arsemeia’nın Hellenistik Dönem mozaikleri, başta Delos ve Pompeii olmak üzere batıdaki çağdaşı mozaiklerle benzerlik göstermektedir. Anadolu’da benzer örneklerine ise Pergamon’da rastlanmaktadır. Mozaiklerdeki en belirgin benzerlikler, genel düzen, teknik ve bordür kompozisyonları konusundadır. (Res. 63- Res. 64- Res. 65) Emblemada çok küçük boyutlu tesseralar ile opus vermiculatum tekniği, bordür bölümünde ise tessera boyutu büyüyerek opus tessellatum tekniği uygulanması teknik açıdan benzerliği ortaya koymaktadır. Samosata ve Arsemeia mozaiklerinde yer alan yunus tasvirleri ile Delos’daki yunusların ağızlarının açık olması, vahşi bir görünüm sergilemeleri ve üzerlerinde Eroslarla betimlenmeleri dışında benzerlikleri yoktur. Samosata ve Arsemeia mozaiklerinde, ortada emblema sahnesinde yer alan sivri dipli ticari amphora ve yunus balıklarının yer aldığı deniz içi manzarası, Hellenistik Dönem sanatının en sık kullanılan sahnelerindendir. Hellenistik Dönemin genel sanat anlayışı, doğuda ve batıda benzer bir yayılım göstermiştir. Bu durum mozaik atölyeleri, dolaşımda olan desen kitapları ve gezici mozaik sanatçıları ile açıklanabilir. Olasılıkla, saray yapılarından ele geçen bu mozaikler, Yunanlı bir mozaik sanatçısına yaptırılmış ya da sipariş edilmiş olabilir. Zeugma’dan ele geçen mozaikler, Roma Dönemi’ne tarihlenmektedir. Yakınında bulunan Antiochia’daki mozaiklerle, konu ve emblemanın büyüyerek, merkezi panonun tamamına yayılması bakımından benzerlik göstermektedir. Yakın olmaları dolayısıyla sanatçılar Antiochia’daki mozaikleri görüp etkilenmiş olabilirler. Ya da Euphrates Nehri’nin kıyısında bir kent olmaları bu konuda sanatçıları deniz konulu mozaikler yapmaya yöneltmiş olabilir. Poseidon Mozaiği’ndeki , Poseidon’un yanık tenli, ak sakallı, geniş omuzlu oluşu, saç stilizasyonu, dalgın şekildeki bakışları ve başını sola çevirmesi gibi stil özellikleri İtalya’nın Palermo Bölgesel Arkeoloji Müzesi’nde bulunan Mevsimler Mozaiğindeki Poseidon figürü 39 ile benzer özellikler göstermektedir. 146. (Res. 59) Stil yönünden benzerlikler göstermeleri aynı atölye tarafından yapıldıklarını gösterebilir. Okeanos ve Tethys figürlerinin büst şeklindeki duruş pozisyonları, Kethos ile birlikte tasvir edilmeleri, iki Okeanos figürünün de yanık tenli, saçlarının dalgalı ve dağınık oluşu, başında yer alan ıstakoz kıskaçları, Tethys figürlerinin saç stilizasyonunun düz, siyah ve uzun şekilde her iki omzundan aşağıya dökülmesi, beyaz tenli olmaları başındaki minik kanatları, yüz ifadelerinin aynı oluşu bakımından, Zeugma’da Okeanos Evi’nden ele geçen Okeanos ve Tethys Mozaiğindeki figürlerle stil benzerliği göstermektedir. Bu durum mozaiği yapan sanatçıların, aynı desenden yararlandıklarını ya da aynı atölyede çalıştıklarını düşündürebilir. Okeanos ve Tethys Mozaiği ile kompozisyon bakımından aynı olan mozaik örneği Antiochia’da Meander Evi’nden ele geçen M.S. 3. yüzyıla tarihli Okeanos ve Tethys Mozaiğidir. (Res. 60) Her iki mozaikte Okeanos ve Tethys’in denizin içinden çıkar şekilde tasvir edilmeleri, farklı yönlere bakmaları, çevrelerinde çeşitli deniz canlıları ve koşumlu yunusların üzerinde Erosların olması gibi benzerlikler yer almaktadır. Figürlerin stilizasyonu ise birbirinden farklıdır. Antiochia’daki mozaik daha büyük boyutlu tesseralar kullanılarak yapılmıştır. Dolayısıyla buradan yola çıkılarak konunun aynı olmasına rağmen sanatçılarının farklı olduğu yorumu yapılabilir. Sanatçılar desen kitabından, ya da başka bir sanat eseri üzerinden gördükleri bu konuyu kendi yorumlarını katarak yapmış olabilirler. Antiochia’da Takvim Evi’nden ele geçen Okeanos ve Tethys mozaiği ile aralarındaki konu benzer olsa da stil olarak birbirlerinden çok farklıdırlar. (Res. 61) Figürlerin üzerine yerleştirildiği arka plan beyaz değil mavi renktir. Okeanos ve Tethys tüm vücut olarak betimlenmiştir. Daha çok renk kullanılarak daha detaylı ve gerçekçi figürler yapılmıştır. Aphrodite’nin Doğuşu Mozaiği kompozisyon bakımından, Tunus Jendouba’daki Roma kentinde Av Evi’nde ele geçen Venüs ve Kentauros Mozaiği ile benzerlik göstermektedir. (Res.62) Bu mozaik, Aphrodite’nin başının hareli yapılmasından da anlaşılacağı üzere, Geç Hristiyanlık Dönemi’ne tarihlendirilmektedir. Geç dönemde dahi aynı kompozisyonun sevilerek kullanılması, atölyelerin sürekliliğini ya da sanatçıların aynı konuyu farklı zamanlarda dönemin modasına uygun olarak döşemeye yansıttıklarını göstermektedir. Erosların Aphrodite’yi taçlandırma jesti içinde olmaları, Aphrodite’nin biri genç biri yaşlı iki 146 Akkaya 2016, s. 59. 40 deniz kentaurosunun ortasında oturur pozisyondaki duruşu, kentaurosların yanık tenli, adaleli bir şekilde idealize edilmeleri benzer stil özellikleridir. Bunların dışında farklı detaylara sahiptirler. Zeugma’da yer alan mozaikte figürler siyah tessera şeritler ile çevrelenmektedir. Aphrodite çıplak tasvir edilmiştir. Ve Eroslar baş aşağı durmaktadır. Sanatçı kendi üslubuna göre bir döşeme yapmıştır. Zeugma ve Antiochia’da fazla sayıda benzer mozaik olması, Antiochia’da yer alan mozaik okulu ile alakalı olmalıdır. Aynı zamanda önemli limanlara sahip bu kent ticari yönden gelişmiştir. Deniz konulu mozaiklerin çeşitli ve fazla sayıda olması, bölgede bulunan mozaik okulu ve denizle ilişkili mesleklere sahip insanların talepleri nedeni ile olabilir. Bu durum Zeugma’da yaşayan zengin kişi ve ailelerin, Antiochia’lı mozaik sanatçılarına sipariş vermiş olabileceğini düşündürtmektedir. Evlerinin döşemelerini Antiochia’lı bir sanatçıya yada oradaki mozaik okulunda eğitim görmüş Zeugma’lı bir mozaik sanatçısına yaptırmış olma ihtimalleri de olasıdır. 41 KAYNAKÇA Akkaya 2016 Akkaya, Z., Doğu Akdeniz Mozaiklerinde Deniz Ve Nehir Tanrıları/Tanrıçaları İle Mitolojik Figürler, Gaziantep Üniversitesi, Danışman Rıfat Ergeç, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Gaziantep, 2016. Aygüneş 2006 Aygüneş, F., Roma Dönemi Anadolu ve Doğu Akdeniz Mozaik Sanatında Dionysos Betimlemeleri, Dokuz Eylül Üniversitesi, Danışman Remzi Yağcı, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İzmir, 2006. Başgelen 2005 Başgelen, N., ‘’Birecik Barajı Tufanından Yeni Gaziantep Müzesine Belkıs-Zeugma’’, Seramik Türkiye Dergisi, 12, 2005, s. 112. Başgelen, Ergeç 2000 Başgelen, N., Ergeç, R., A last look at Hıstory: Belkıs/Zeugma – Halfeti – Rumkale, İstanbul, 2000. Bingöl 1997 Bingöl, O., Malerei und Mosaik der Antike in der Türkei, Philipp von Zabern, Mainz am Rhein, 1997. Cimok 1999 Cimok, F., Antioch Mosaics, A Turizm Yayınları, İstanbul, 1999. Çorbacı 2015 Çorbacı, H., ‘’Adıyaman’ın Arkeolojik Değerleri’’, Fırat’tan Volga’ya Medeniyetler Köprüsü, Yayın no 13, 2015, s. 126-136. Dalyan 2007 Dalyan, G., Başlangıcından 1570 Yılına Kadar Adıyaman Tarihi, Ankara, 2007. Dörner 1990 Dörner, K.F., Nemrut Dağı’nda Tanrıların Tahtları (Çev. Vural Ülkü), Ankara, 1990. Dunbabin 1999 Dunbabin, K., Mosaic of the Greek and Roman World, Cambridge Unıversıty Press, 1999. Erarslan 2004 Erarslan, Fehmi, “Samosata’dan (Samsat) - Zeugma’ya (Belkıs) Mozaiklerde Sanatçı Zosimos İmzası”, Ayıntap Dergisi, Sayı: 4, 2004, s. 17–18.(non vidi) 42 Erarslan 2005 Erarslan, F., “Perre Antik Kenti Kaya Mezarları Kazısı”, Ayıntap Dergisi, Sayı: 3, 2005, s. 16–18. Eraslan–Karaca 2008 Erarslan - Karaca, “Perre Antik Kenti Mozaikli Villa 2007 Yılı Kurtarma Kazısı’’, 17. Müze Çalışmaları ve Kurtarma Kazıları Sempozyumu, Antalya, 2008, s. 171-184. (non vidi) Eraslan- Winter 2008 Eraslan, F.- Engelbert, W, “ Perrhe (Pirun), Geographische Lage, Topographie und (Forschungs-) Geschichte’’, Asia Minor Studien Band 60, Dr. Rudolf Habelt GMBH, Bonn, 2008, s. 179- 192. (non vidi) Ergeç 2006 (Ed.) Ergeç, R., Belkıs-Zeugma ve Mozaikleri, SANKO, İstanbul, 2011. Ersoy 2014 Ersoy, A., Germanicia Antik Kenti ve Mozaikleri, Çukurova Üniversitesi, Danışman Rukiye Aydoğan ve Rıfat Ergeç, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Adana, 2014. Fischer 1969 Fischer, P, Das Mosaik, entwicklung, technik, eigenart, Verlag Anton Schrol, Co Wien, München, 1969. (non vidi) Genç 1994 Genç, A, Bizans ve Roma’da mozaik sanatı, Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi, VIII-IX, 1994, s. 87-93. (non vidi) Görkay 2000 Görkay, K., ‘‘Fırat’ın Köprüsü Zeugma’’, Aktüel Arkeoloji, 2000 s. 144-150. Görkay 2012 Kutalmış, G., “Yeni Araştırmalar Işığında Zeugma”, Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Haberler, 34, 2012, s. 1-5.(non vidi) İzgi 2015 İzgi, İ., Zeugma Mozaik ve Duvar Resimlerinde Giysi ve Aksesuar, Gaziantep Üniversitesi, Danışman Rıfat Ergeç, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Gaziantep, 2015. Kopar 2015, Kopar, M., “Tarihi ve Kültürel Değerleri ile Adıyaman”, Fırat’tan Volga’ya Medeniyetler Köprüsü, Yayın no 13, 2015, s. 13-22. Lıng 1998 Lıng, R., Ancient Mosaics, Princeton University Press, 1998. Ovadiah 1980, Ovadiah, A, Geometric And Floral Pattterns İn Ancient Mosaics, Roma, 1980. (non vidi) Önal 2013 Önal, M., Poseidon- Euphrates Evleri Belkıs-Zeugma, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2013. Özcan 2015 Özcan, K., ‘’Hellenistik Dönemin Küçük Bir Krallığı: Kommagene’’, Tarih Okulu Dergisi, Yıl 8, Sayı 23, 2015, s. 97-118. Özgüç 1985 Özgüç, N., ‘’Sümeysat Definesi’’, Belleten, Sayı 195, 1985, s. 441-450. 43 Özgüç 1986 Özgüç, N., ‘’1985 Yılında Yapılmış Olan Samsat Kazılarının Sonuçları’’, Kazı Sonuçları Toplantısı VIII Cilt I, Ankara, 1986, s. 297305. Özügül 1996 Özügül, A., Antik Döşeme Mozaiklerinde Bordür Motifleri, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,) İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul, 1996. (non vidi) Rıfaioğlu 2017 Rıfaioğlu, N.M., ‘’Kommagene Krallığı’nın Kutsal Alanlarından Biri Arsemia- Eski Kale’’, Kommagene Nemrut Yönetim Planı, Ankara, 2017, s. 80-104. Salman 2007 Salman, B., Orta Euphrates Mozaikleri Işığında Edessa ve Samosata Mozaikleri, Dokuz Eylül Üniversitesi, Danışman Binnur Güler, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), İzmir, 2007. Salman 2012 Salman, B., ‘’Kommegene ve Suriye Bölgesi Mozaiklerinde Yerel Özellikler ve Yabancı Etkiler: Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme’’ , JMR 5, 2012, s. 187-200. Şahin, S., ‘’Kommagene Ülkesi ve Tanrılar Tahtı Nemrut Dağ’’, Tanrılar Dağı Nemrut, İstanbul, 1998, s. 36-49. Şahin 1998 Tekin 2008 Tekin, O., Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, İletişim Yayınları, İstanbul, 2008. Tulay 2000 Tulay, S.A., Commagene : Nemrut, Türkiye Turing Ve Otomobil Kurumu Yayınları, İstanbul, 2000. Üstüner 2002 Üstüner, C.A., Mozaik Sanatı, Engin Yayıncılık, İstanbul, 2002. Vıtruvıus 1993 Vıtruvıus, Mimarlık Üzerine On Kitap, Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı Yayınları, İstanbul, 1993. Yılmaz 2015 Yılmaz, D.M., Zeugma: Roma Lejyonları ve Askeri Teçhizatları, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Danışman Vedat Keleş, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Samsun, 2015. 44 RESİMLER Resim 1. Opus Sectile döşeme, M.S. 150, Diana Evi, Ostia. ( http://www.ostia-antica.org/regio1/3/3-3p2.htm ) Resim 2. Opus Signinum döşeme, Sarriá De Ter, İspanya. ( http://www.signinum.com/es/historia.html#panel-8 ) 45 Resim 3. Terrazo döşeme. (https://www.homeanddecor.com.sg/sites/default/files/imagecache/hnd_revamp_1x1_large/bl og/gallery_article/gallery_images/62129-terrazo1.jpg ) Resim 4. Opus Lithostroton, M.Ö. 1. yy, Mysterler Villası, Pompeii. ( https://www.flickr.com/photos/70125105@N06/14620873410 ) 46 Resim 5. Bellarophon mozaiği, M.Ö. 450-348, Olynthos. ( https://www.livius.org/pictures/greece/olynthus/olynthus-bellerophon-mosaic/ ) Resim 6. Ur Standardı, M.Ö. 2500 ler, Kraliyet mezarlığı, Güney Irak. (https://www.britishmuseum.org/research/collection_online/collection_object_details.aspx?ob jectId=368264&partId=1 ) 47 Resim 7. Konik mozaiklerle süslenmiş sütunlar, M.Ö. 4. binin başları, Uruk. ( http://cargocollective.com/klink/filter/uruk/History-Cone-Mosaic-Mesopotamia ) Resim 8. Çivi şeklinde ki konik mozaik parçası, detay. ( https://www.ancient.eu/image/2825/mosaic-fragment-from-uruk/ ) 48 Resim 9. Geometrik motifli zemin mozaiği, M.Ö. 8. yy sonu, Megaron 2 yapısı, Gordion. ( https://www.penn.museum/sites/expedition/early-mosaics-at-gordion/ ) Resim 10. Gordion mozaiği, detay. ( https://www.flickr.com/photos/carolemage/26257861042 ) 49 Resim 11. Büyük İskender ve Pers Kralı Darius’un Issos Savaşı karşılaşmaları, Faun Evi, Pompeii. ( https://fineartamerica.com/featured/alexander-mosaic-battle-of-issus-mosaic-unknown.html) Resim 12. Mozaik yapım aşamaları. ( Dervişoğlu, Karabulut, Önal 2011, s. 108. ) 50 Resim 13. Mozaik katmanları. ( Dunbabin 1999, s. 282. ) Resim 14. Opus Tessellatum tekniği ile yapılmış mozaik bordürü. ( Foto: G. Damdere, Zeugma Mozaik Müzesi, Gaziantep. ) 51 Resim 15. Opus vermiculatum tekniği ile içi doldurulmuş çiçek motifli mozaik parça. ( Foto: G. Damdere, Zeugma Mozaik Müzesi, Gaziantep. ) Resim 16. Zeugma’dan ele geçen I. Antiokhos ve Herakles’in yer aldığı kabartma. ( Foto: G. Damdere, Zeugma Mozaik Müzesi, Gaziantep ). 52 Resim 17. Yazıtın üst kısmındaki Deksiosis sahneli stel. ( Tulay 2000, s. 50. ) Resim 18. Stelin yakından görünümü. ( Tulay 2000, s. 51. ) 53 Resim 19. Kaya odasının dış cephe rekonstrüksiyonu ( Dörner 1990, s. 191. ) Resim 20. Kaya odasının içeriden ve dışarıdan görünümü. ( Rıfaioğlu 2017, s. 91, Tulay 2000, s. 55. ) 54 Resim 21. Septimus Severus ve ailesi onuruna yapılan Cendere Köprüsü. ( https://www.resimler.tv/data/media/173/adiyaman-cendere-koprusu-2.jpg ) Resim 22. Sütun üzerinde yer alan kitabe. ( Tulay 2000, s. 61. ) 55 Resim 23. Arkosoliumlu mezarlar, Perre Nekropolü. ( https://i.ytimg.com/vi/1yAesvYuA4A/maxresdefault.jpg ) Resim 24. Mithridates Sarayı plan çizimi, Samosata. ( Salman 2007, Şekil 68 ) 56 Resim 25. Damalı Koridor Mozaiği. ( Salman 2007, Şekil 168 ) Resim 26. Balıklı Oda Mozaiği, merkezi emblema. ( Foto: G. Damdere, Adıyaman Arkeoloji Müzesi ) 57 Resim 27. Kısa kenardaki antitetik balık figürleri. ( Foto: G. Damdere, Adıyaman Arkeoloji Müzesi ) Resim 28. Kısa kenarlardan birinde yer alan küçük balık figürü. ( Foto: G. Damdere, Adıyaman Arkeoloji Müzesi ) 58 Resim 29. Depoda yer alan bordür parçalarından biri. ( Salman 2007, Şekil 156 ) Resim 30. Samosata Saray Mozaiği ( Bingöl 1997, s. 109. ) 59 Resim 31. Vahşi görünümlü yunus tasviri, emblema detayı. ( Foto: G. Damdere, Adıyaman Arkeoloji Müzesi ) Resim 32. Vahşi yunus figürü, Dolphinler Evi, Delos. ( https://i.pinimg.com/originals/c6/c8/4d/c6c84d3cd29f3e3dd869cb01e57e4799.jpg ) 60 Resim 33. Tören Salonu I Mozaiği rekonstrüksiyonu. ( Bingöl 1997, s. 106 ) Resim 34. Tören Salonu II Mozaiği rekonstrüksiyonu. ( Bingöl 1997, s. 105 ) 61 Resim 35. Tören Salonu Mozaiği II in-situ kenar bordürleri. ( Bingöl 1997, s. 108) Resim 36. Zeugma’da kazısı yapılan Roma villaları. ( Önal 2013, s. 6 ) 62 Resim 37. Poseidon impluviumu ve çeşmenin görünümü, Poseidon Evi. ( Önal 2013, s. 18 ) 63 Resim 38. Poseidon Mozaiği, M.S. 2.– 3. yüzyıl ( Foto: G. Damdere, Zeugma Mozaik Müzesi, Gaziantep ) 64 Resim 39. Poseidon Mozağinin ele geçtiği impluvium, plan çizimi. ( Önal 2013, s. 16 ) Resim 40. Sütun üzerinde ki kertenkele kabartması ( Önal 2013, s. 18 ) 65 Resim 41. Nehir tanrıçası Tethys, detay. ( Ergeç 2011, s. 113 ) Resim 42. Balık tasvirleri, detay. ( Ergeç 2011, s. 113 ) 66 Resim 43. Mozaiğin ele geçtiği dinlenme odası, plan çizimi ve in-situ mozaik. ( Önal 2013, s.41 ) 67 Resim 44. Aphrodite’nin Doğuşu, M.S. 2.-3. yüzyıl, Merkezi pano. ( Önal 2013, s. 42 ) Resim 45. Eroslar’ın av sahnesi, bordür detayı. ( Ergeç 2011, s. 114 ) 68 Resim 46. Aphrodite mozaiği bordür detayları ( Ergeç 2011, s. 116-117 ) 69 Resim 47. Bordür detayları ( Foto: G. Damdere, Zeugma Mozaik Müzesi, Gaziantep ) Resim 48. Okeanos ve Tethys Mozaiği’nin ele geçtiği alan, plan çizimi ( Ergeç 2011, s. 80 ) 70 Resim 49. Bordür kompozisyonu ( Foto: G. Damdere, Zeugma Mozaik Müzesi, Gaziantep ) Resim 50. Okeanos ve Tethys Mozaiği, M.S. 2.-3. yüzyıl, genel görünüm. ( Foto: G. Damdere, Zeugma Mozaik Müzesi, Gaziantep ) 71 Resim 51. Yunus üzerinde Eros tasviri, detay. ( Foto: G. Damdere, Zeugma Mozaik Müzesi, Gaziantep ) Resim 52. Pan olduğu düşünülen figür, detay. ( Foto: G. Damdere, Zeugma Mozaik Müzesi, Gaziantep ) 72 Resim 53. Okeanos ve Tethys tasvirleri, detay. ( Foto: G. Damdere, Zeugma Mozaik Müzesi, Gaziantep ) Resim 54. Yunuslu mozaik, M.S. 2.-3. yüzyıl, genel görünüm. ( Ergeç 2011, s. 220 ) 73 Resim 55. Yunuslu Mozaik, baş detayı. ( Ergeç 2011, s.220 ) Resim 56. Yunuslu Mozaik, kuyruk detayı. ( Ergeç 2011, s. 220 ) 74 Resim 57. Kethos Mozaiği, M.S. 2.-3. yüzyıl, genel görünüm. ( Foto: G. Damdere, Zeugma Mozaik Müzesi, Gaziantep ) Resim 58. Kethos mozaiği, detay. ( Ergeç 2011, s. 73 ) 75 Resim 59. Mevsim Mozaiği Poseidon tasviri, İtalya Palermo. ( Akkaya 2016, Resim 61, Levha LXVII ) Resim 60. M.S. 3. yüzyıl, Meander Evi, Antiochia. ( Cimok 1999, s. 50 ) 76 Resim 61. Okeanos ve Tethys Mozaiği, M.S. 2 yüzyılın ilk yarısı, Takvim Evi, Antiochia. (http://www.aktuelarkeoloji.com.tr/thumb.php?p=CF/CP/13418ef029445c333bb09edd926341 8eb7b21398332915.jpg&w=500 ) Resim 62. Venüs ve Kentauros Mozaiği, Av Evi, Bulla Regia, Jendouba, Tunus. ( https://media.sciencephoto.com/image/c0376408/800wm ) 77 Resim 63. Venüs ve Kentauros Mozaiği, detay. ( https://c8.alamy.com/comp/CY2DR7/tile-mosaics-at-the-house-of-amphitrite-romanruins-of-bulla-regia-CY2DR7.jpg ) Resim 64. Dophinler Evi Mozaiği, M.Ö. 2.-1. Yüzyıl, Delos. (https://media.gettyimages.com/photos/mosaic-in-the-house-of-the-dolphins-delosdelos-island-greece-greek-picture-id587758893) 78 Resim 65. Menandros Evi, Caldarium zemin mozaiği, M.S.1. yüzyıl üçüncü çeyreği, Pompeii. ( https://pbs.twimg.com/media/DQ8ThwTXcAAV9oW.jpg ) Resim 66. Krali saray zemin mozaiği, M.Ö. 2. Yüzyılın ilk yarısı, Pergamon. ( http://www.my-favourite-planet.de/images/middle-east/turkey/pergamon/berlin-pergamonmuseum_dj-25092012-0562b_palace-v-mosaic.jpg ) 79 HARİTALAR Harita 1. Kommagene Krallığı ( http://www.vizin.org/projects/nemruddagi/images/Turkey_map.jpg ) Harita 2. Kral I.Antikhos döneminde krallığın en geniş sınırları( http://www.yesilafsin.com/kommagene-kralligi-doneminde-arabissos-efsus-afsinmakale,473.html ) 80 Harita 3. Samosata ve Çevresi ( http://numismatics.org/ocre/id/ric.9.anch.40D ) Harita 4. Arsemia Ad Nymphaos yapılarının planı. ( Dörner 1990, s. 187. ) 81 Harita 5. Arsemeia ve yakın çevresinde ki ören yerleriyle ilişkis ( Rıfaioğlu 2017, s. 80. ) Harita 6. Seleukia ve Apamea kentlerinin konumu ( Başgelen, Ergeç 2000, s. 13 ) 82 Harita 7. Germenicia Antik Kenti yerleşim alanı. ( Ersoy 2014, s. 191. ) 83