GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN
KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
Rumeysa Şenoğlu
ANALİZ RAPORLARI - 05
ANALİZ RAPORU 05 / ŞUBAT 2020
İLKE YAYIN NO: 25
ISBN: 978-605-06975-8-2
E-ISBN: 978-605-06975-9-9
Geçici Koruma Statüsündeki Suriyelilerin
Kamu Hizmetlerinden Yararlandırılması:
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
Ö Z E T
Türkiye’de geçici koruma statüsü altında bulunan Suriyeli sığınmacıların, kamu hizmetlerinden yararlanması meselesi, hukuk temelli çeşitli tartışmalara yol açmıştır. Türkiye, 2011 yılından beri açık kapı politikasıyla topraklarına kabul
ettiği Suriyeli sığınmacılara barınma, yiyecek gibi temel ihtiyaçlarının yanı sıra eğitim ve sağlık gibi temel hizmetler
sunmaktadır. Türkiye, Anayasal bir yükümlülük olarak vatandaşlarına sunduğu bazı kamu hizmetlerinin karşılığında
bedel talep etmekte iken bu hizmetler, Suriyeli sığınmacılara bedelsiz olarak sunulmaktadır. Geçici Koruma Yönetmeliği’nde 25 Aralık 2019 tarihinde yapılan değişiklikle, hizmetlerin karşılığı olarak bedel talep edilebileceği düzenlenmiş olsa da bedelin niteliği hususunda muhtevası gereği hâlâ belirsizlik mevcuttur. Bu raporda devletin sağladığı eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerin niteliği, kapsamı ile uygulamada karşılaşılan sorunlar; kamu hizmetlerinin
tanımı, kapsamı, karşılığında talep edilen bedel ile hukuki niteliği ve bu alandaki politika önerileri açıklanmıştır.
Atıf: Şenoğlu. R. (2020). Geçici Koruma Statüsündeki Suriyelilerin Kamu Hizmetlerinden Yararlandırılması: Eğitim
ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri (Analiz Raporu: 2020/05). İstanbul: İLKE İlim Kültür
Eğitim Vakfı.
Y A Z A R
H A K K I N D A
Rumeysa Şenoğlu, İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden tam burslu olarak 2019 yılında mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde
yüksek lisans öğrenimine devam etmektedir. Uluslararası hukuk, Mülteci Hukuku ve
Uluslararası Deniz Hukuku alanlarında çalışmalar yapmaktadır.
İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı 2010 yılında kurulmuş bir kuruluştur. İLKE, ilk günden itibaren yaptığı nitelikli çalışmalarla toplumu her açıdan geliştirmeyi kendisine şiar edinmiştir. Bu çalışmalarına Türkiye’nin geleceğinin oluşumuna katkı yapmak
hedefiyle “Geleceğin Türkiyesi” Projesini eklemiştir. Bu kapsamda sekiz ana başlıkta ilgili alanlarda yetkin uzmanlara araştırma
raporları hazırlatmaktadır. Geleceğin Türkiyesi Projesi Doç. Dr. Lütfi Sunar koordinatörlüğünde H. Merve Bircan, Muhammed
Hüseyin Ergören ve Resul Çiftçi tarafından yürütülmektedir. Özel alanlara yoğunlaşmak ve derinlikli olarak inceleyebilmek
adına bu raporların devamı niteliğinde Analiz Raporları hazırlanmaktadır. Elinizde bulunan rapor, Geleceğin Türkiyesi Projesi
kapsamında hazırlanan Analiz Raporlarının beşincisidir.
Adres: Aziz Mahmut Hüdayi Mah. Türbe Kapısı Sk. No: 13 Üsküdar/ İstanbul Telefon: +90 216 532 63 70 E-posta: getu@ilke.org.tr Web: ilke.org.tr
© Tüm hakları saklıdır. İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı’nın yazılı izni olmadan bu eserin hiçbir kısmı elektronik ya da mekanik yollarla çoğaltılamaz.
Yazıda belirtilen görüşler yazara aittir ve İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı’nı bağlamaz.
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
ANALİZ RAPORU
Giriş
ler, mevzuattaki düzenlemeler çerçevesinde
tek tek ele alınarak uygulamada yaşanan sorunlar ortaya konulacaktır. Son olarak geçici
koruma statüsündeki yabancılara sunulan
hizmetlerin, eşitlik ilkesi çerçevesinde incelemesi yapılacaktır.
Türkiye’nin en uzun sınıra sahip komşusu
olan Suriye, 2011’de başlayan iç karışıkların etkisiyle dünyanın en büyük insani ve
güvenlik krizlerinden bir tanesiyle yüzleşmek zorunda kalmıştır. Birleşmiş Milletler
Mülteci Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK)
30.01.2020 tarihli güncel verilerine göre toplamda 5.556.417 milyon Suriyeli vatandaşın,
3.576.344 milyonu Türkiye’de bulunmaktadır. Türkiye’deki Suriyeli yabancılara hayatlarını sürdürebilmeleri için eğitim, sağlık gibi
bazı temel hizmetler sağlanmaktadır. Suriyeli yabancılara tanınan geçici koruma statüsü,
bu hizmetlerin sağlanmasını yasal olarak güvence altına almaktadır. Geçici Koruma Yönetmeliği’nde yapılan son değişikliğe kadar
bu hizmetlerin herhangi bir bedel talep edilmeksizin sağlanması hususu ise tartışmalıdır. Türkiye’de vatandaşlara sağlanan temel
hizmetler karşılığında alınan bedelin hukuki
niteliği yargı kararlarında net bir şekilde tanımlanmamış olsa da bu çalışmada öğretideki görüşler göz önünde bulundurularak
bedelin hukuki niteliği ve Suriyelilerden talep edilip edilmediği hususu açıklanacaktır.
Geçici Koruma Statüsü
Uluslararası koruma statülerinden bir tanesi
olan geçici koruma statüsü ilk kez 2014’te
yürürlüğe giren Yabancılar ve Uluslararası
Koruma Kanunu (YUKK) ile Türk hukukunda düzenlenmiştir. YUKK’un 91. Maddesine
göre kitlesel olarak Türkiye sınırına gelen ya
da sınırdan geçen ve acil ve geçici koruma
talep eden yabancıların, ülkesinden ayrılmaya zorlanmış ve ülkesine geri dönemeyen
kimseler olması gerekmektedir. Suriye’deki iç
savaş sebebiyle Türkiye’ye gelen yabancılar
için düzenlenen bu geçici koruma statüsünü daha detaylı düzenleyen Geçici Koruma
Yönetmeliği (GKY) de 22.10.2014 tarihinde
yürürlüğe girmiştir. 2016 yılında Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine
Dair ayrıca bir yönetmelik ve Suriyeli çocukların eğitim alabilmeleri için de Milli Eğitim
Bakanlığı (MEB) tarafından 2013 yılında bir
genelge çıkarılmıştır. İlgili yönetmelikler ve
genelge, geçici koruma statüsünden faydalanan yabancıların haklarının temelini oluşturma hususunda ana mevzuat olarak kabul
edilmektedir (Erdem, 2017, s. 338). Türkiye,
Suriye’den gelen yabancıları, açık sınır kapısı
politikasıyla ülke topraklarına koşulsuzca kabul etmekte, YUKK 91. Maddesi uyarınca geçici koruma statüsü sağlamakta ve bu kanun
kapsamında geri gönderme yasağına uyarak
bu statüden yararlanan kimselerin temel
ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Kanunun 104.
Maddesine göre “geçici korumaya ilişkin iş-
Öncelikle geçici koruma statüsünün tanımı
yapılarak statünün kimlere sağlandığı belirtilecektir. Ardından söz konusu statüden yararlanan yabancılara sağlanan hizmetler ve
bu hizmetlerin içerik itibarıyla kamu hizmeti
olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği,
kamu hizmeti tanımı yapılarak tartışılacaktır.
Bu kapsamda kamu hizmetlerinin kimlere
sağlanabileceği, devletin vatandaşlarının
yanı sıra topraklarında bulunan yabancılara
da kamu hizmetlerini sağlama yükümlülüğü
olup olmadığı hususu belirtilecektir. Statü altında korunan yabancılara sağlanan hizmet-
1
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
ANALİZ RAPORU
bul etmesi (DW, 2019), AB ülkelerinin sığınmacı kabulü hususunda kendi menfaatlerine yönelik politikalar benimsediği iddialarını
güçlendirmektedir. Söz konusu sayıya bakıldığında AB’nin, Suriyeli sığınmacı kabulünde
kendi menfaatini gözeterek insani ve vicdani
görev üstlenme hususunda sınıfta kaldığı
söylenebilir.
GİGM’in 30.01.2020 tarihli güncel
verilerine göre geçici koruma statüsünden yararlanan 3.576.344
milyon Suriyeli sığınmacı bulunmaktadır.
leri yürütmek”, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün (GİGM) yetkisi olarak belirtilmiştir.
Geçici Koruma Statüsü
Kapsamında Suriyelilere
Sağlanan Hizmetler
Türkiye, sınırlarına gelen Suriyelileri şart sunmadan topraklarına kabul ederken Avrupa,
Yunanistan’a gelen çok sayıda Suriyelinin ardından Türkiye ile müzakere sürecine girmiştir. İmzalanan Geri Kabul Anlaşması sonucunda, Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye’ye 3+3
milyar avro destek sağlamasına ve AB sınırına dayanmış ya da kaçak yollardan topraklara girmiş olan Suriyelilerin de Türkiye’ye geri
iade edilmesine ve bunun karşılığında Türkiye’den AB’ye yasal yolla Suriyeli kabulüne
karar verilmiştir. AB, Türkiye’ye kıyasla savaştan kaçan Suriyeliler konusunda duyarsız bir
tavır sergilemiş ve hatta AB üyesi olan bazı
ülkeler, kabul konusunda birtakım kıstaslar
öne sürmüşlerdir. Bu çerçevede Türkiye’den en çok Suriyeli kabul eden AB ülkesi Almanya olmuştur. 2019 yılında 6 bin
kişiyi kabul edeceğini açıklamış ve kabul
edeceği kişilerin “mümkün olduğu ölçüde Almanya’ya uyum sağlayabilecek kişiler
olmalarını” dikkate alacağını belirtmiştir.
Ayrıca sığınmacıların eğitim durumu, yaşı,
dinî kimliği, dili ve iş tecrübesi gibi kıstasların
da göz önünde bulundurulacağı, ağır hastaların ise kabul kotasında %3’ü aşmayacağı
bildirilmiştir. AB’nin son üç yılda toplamda
18 bin Suriyeli sığınmacıyı topraklarına ka-
GİGM’in 30.01.2020 tarihli güncel verilerine göre geçici koruma statüsünden
yararlanan
3.576.344
milyon Suriyeli sığınmacı bulunmaktadır.
GKY’nin 26. Maddesine dayalı olarak yönetmelik kapsamındaki yabancılara eğitim, sağlık, iş piyasasına erişim, sosyal
yardım gibi hizmetler sağlanmaktadır.
Maddede yer alan “sağlanabilir” kelimesi,
devletin takdir hakkının bulunduğuna işaret etmektedir. Ayrıca “hak” yerine “hizmet”
kelimesi kullanılmıştır. AB Geçici Koruma Yönergesi’nde “hak” yerine “imkân” kelimesinin
kullanılması, geçici koruma statüsü altında
bulunan kişiler tarafından talep edilebilir subjektif hak olmadığı ve devletlerin minimum
standartları sağlamakla yükümlü olduğu
şeklinde ifade edilmiştir (Yılmaz-Eren, 2016,
s. 115). Türkiye’de düzenlenen Geçici Koruma
Yönetmeliği’nin bu anlamda AB Yönetmeliği
ile benzer olduğu söylenebilir. Bu çerçevede
öncelikle Geçici Koruma Yönetmeliği’nde belirtilen eğitim ve sağlık hizmetlerinin, kamu
hizmeti kapsamında olup olmadığı hususu,
kamu hizmetinin tanımı, ilkeleri ve muhatapları ele alınarak açığa kavuşturulacaktır.
2
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
ANALİZ RAPORU
*30.01.2020 itibarıyla
Şekil 1: Yıllara Göre Geçici Koruma Kapsamındaki Suriyeliler
Kaynak: GİGM, 2020
Kamu Hizmeti
söylenebilir. Bu hizmetlere hâkim olan ilkeler
ise eşitlik, tarafsızlık, süreklilik, değişkenlik ve
uyum olarak belirtilmiştir (Gözübüyük, 2003,
s. 32). Kamu hizmetlerinin karşılığının olup
olmadığı hususu tartışmalı olsa da bedelsizlik (meccanilik) ilkesi de genel ilkelerin içinde
kabul edilmektedir (Özay, 1994, s. 355).
Anayasa Mahkemesi (AYM), 2007 tarihli bir
kararında, kamu hizmetini, kamu yararına
yönelik olarak topluma sunulan sürekli ve
düzenli etkinlikler olarak tanımlamıştır1 zira
kamu hizmetleri, toplumun ortak ihtiyaçlarını gidermeye yöneliktir. AYM aynı kararda bu
durumdan yola çıkarak düzenlilik ve süreklilik arz eden, toplumsal hayatın bir gerekliliği
olan ve devlet ya da diğer kamu tüzel kişiler
tarafından sağlanan tüm hizmetleri, kamu
hizmeti olarak nitelendirmiştir. Yani hizmetin
amacı; toplumun genel ve kolektif ihtiyacını
gidermek ise o hizmet, kamu hizmeti olarak
nitelendirilmektedir. Bu çerçevede eğitim ve
sağlık hizmetlerinin kamu hizmeti olduğu
1
Danıştay 13. Dairesi’nin 2005 yılında verdiği
bir karara göre kanun ile idareye yüklenmiş
olan zorunlu kamu hizmetlerinin ifası sebebiyle aksi yasayla belirlenmiş olmadıkça
herhangi bir bedel istenemez (Danıştay 13.
Dairesi, 2005). Danıştay’ın benzer kararlarında, belediyelerin çöp toplama faaliyetleri zorunlu kamu hizmeti olduğundan bu hizmet
karşılığında belediyelerin herhangi bir bedel
E. 2004/114, K. 2007/85 22 Kasım 2007 tarihli kararın detaylı gerekçesi için bkz. http://kararlaryeni.anayasa.gov.
tr/Karar/Content/b1371fe8-fbe7-44c8-a1a8-f6efad68efc7?higllightText=s%C3%BCrekli%20ve%20d%C3%BCzenli%20etkinlik&excludeGerekce=False&wordsOnly=False
3
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
ANALİZ RAPORU
konusu ise devletlerin, toplumun sürekli ve
düzenli olan ortak menfaatlerini, vatandaşlık
hukuku çerçevesinde toplumu meydana getiren vatandaşlara mı yoksa insan olmaktan
kaynaklanan bir hak ediş şeklinde yorumlanıp toplumu oluşturan Türk vatandaşlarına
ve yabancılar dâhil tüm insanlara mı sağlanması gerektiği hususunda tartışmalara yol
açtığından bu noktada öncelikle kamu hizmetlerinin muhatapları incelenmelidir.
Devletin sağlamakla yükümlü olduğu kamu hizmetleri hem ulusal
mevzuatta hem de uluslararası
sözleşmelerde güvence altına
alınmıştır.
talep edemeyecekleri belirtilmiştir (Gözübüyük ve Tan, 2010, s. 698). Bu kapsamda
eğitim ve sağlık hizmetleri de zorunlu kamu
hizmeti kategorisine dâhil olacaklarından
bu hizmetlerin sağlanması karşılığında bedel istenmesi mümkün olamayacaktır ancak
kamu hizmetlerinden yararlananlardan uygun bir bedel alınabileceğini belirten yargı
kararlarını, 2002 Tarihli ve 4736 Sayılı Kamu
Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve
Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un yürürlüğe
girmesi takip etmiştir. Bu kanun kapsamında
genel ve katma bütçeli idareler ve bu idarelere bağlı döner sermayeli kuruluşların, il
özel idarelerin, belediyeler ve kurmuş oldukları müessese ve işletmelerin özel hukuk hükümlerine tabi olan ve kamunun çoğunluk
hissesine sahip olduğu kuruluşların ürettikleri mal veya sağladıkları hizmetten, herhangi bir kişi ya da kurumlar ücretsiz ya da indirimli tarife üzerinden faydalanamayacaktır.
İşletmecilik gereği uygulanması gereken
ticari indirimler, kanun kapsamında değildir.
Böylece kamu hizmetlerinin bedelinin olup
olmadığı tartışmaları yerini kamu hizmetleri
karşılığında talep edilen bedelin hukuki niteliği konusunda çeşitli ihtilaflara bırakmıştır.
Bu husus, tartışmalı noktalarıyla birlikte yazının son kısmında açıkça ele alınacaktır. Bedel
Kamu Hizmetlerinin
Muhatabı
Devletin görevi, kendi kaynaklarını belirli
bazı amaçlar doğrultusunda kullanmaktır
ki kamu hizmetlerinin sağlanması, devletin
hem en önemli amaçlarından hem de kendisiyle hukuki bağı olan vatandaşlarına karşı
yükümlülüklerinden bir tanesidir. Devletin
sağlamakla yükümlü olduğu kamu hizmetleri hem ulusal mevzuatta hem de uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınmıştır.
1948 yılında BM Genel Kurulu tarafından ilan
edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi bu
duruma örnek gösterilebilir. Bildirge, insanların insan olmaktan kaynaklanan yaşam,
din ve vicdan özgürlüğü, mülkiyet, eğitim
ve sağlık gibi temel haklarını ve ortak menfaatlerini güvence altına almıştır. Eğitim ve
sağlık hizmetleri de evrensel bir temel insan
hakkı olarak nitelendirildiğinde devletin bu
hizmetleri, toplumu oluşturan insanlar arasında ayrım yapılmaksızın herkese sunması
gerekir.
Eğitim, 1982 Anayasası’nın 42. Maddesi’nde
devletin gözetim ve denetimi altında sağlanan ve kimsenin yoksun bırakılamayacağı bir
hak olarak düzenlenmiştir. 56. Madde’de düzenlenen sağlık hizmetleri ise devletin sağ-
4
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
ANALİZ RAPORU
lık kuruluşlarının hizmet vermesini sağlama
ödevi şeklinde düzenlenmiştir. Bu hizmetlerden yararlanmak herkesin hakkıdır. Sağlıklı
bir yaşama sahip olmak ve eğitim-öğretim
faaliyetlerinden faydalanabilmek, vatandaşlık bağıyla ilgili değildir. Devlet hem kendi
vatandaşlarının hem de topraklarında bulunan yabancıların bu haklarını korumakla
yükümlüdür (Yavuz, 2015, s. 280). Bu çerçevede ulusal ve uluslararası mevzuat, destekleyici olmaktadır. BM Ekonomik, Sosyal ve
Kültür Haklar Sözleşmesi kapsamında (12. ve
13. Maddeler) taraf devletlerin, herkese eğitim hizmeti sunmayı ve hastalık durumunda
tıbbi bakım sağlamayı taahhüt etmesi, bazı
hakların sağlanması konusunda vatandaş
ayrımı yapılamayacağının göstergesi olmuştur. Zira bu haklar, insan haklarının tamamlanması için gerekli olan sosyal haklardır ve
temel insan haklarından ayrı tutulamazlar.
Türkiye, BM üyesi olarak 1951 Tarihli Mülteci Sözleşmesi’ne taraftır ve bu kapsamda da Suriye’den
gelen tüm çocuklara, devlet
okullarında ücretsiz olarak eğitim
hakkı sunmaktadır.
AB, Türkiye’nin eğitim ve sağlık gibi temel
hizmetleri Suriyelilere sunabilmesi için 2016
yılında “Türkiye’deki Mülteciler İçin Yardım
Programı” başlığı altında bir program başlatmış ve Suriyeli sığınmacıların ihtiyaçlarının
karşılanması için finansman olmuştur. Oluşturulan Mali Yardım Programı (FRIT), toplamda
6 milyar avro tutarında bütçeye sahiptir. Söz
konusu bütçe, proje bazlı kullanılabildiği için
bu program çerçevesinde çeşitli projeler uygulanmıştır. Son yıllarda Suriyeli sığınmacılar
için yapılan harcamaların kamu bütçesinden
karşılandığı hususu sıkça tartışılmaktadır. Bu
ihtilaflara, devletin eğitim ve sağlık hizmetlerini Suriyelilere bedelsiz olarak sunmasıyla ilgili
tartışmalar da eklenmektedir. Konuya açıklık
getirmek adına sunulan hizmetler hukuki gerekçeleriyle temellendirilerek açıklanacaktır.
1982 Anayasası’nın “Cumhuriyet’in Nitelikleri” başlıklı 2. Maddesi’nde “insan haklarına
saygılı” ifadesi yer almıştır. Eğitim ve sağlık
gibi sosyal hakların tanımlandığı maddelerde ise “herkes” ifadesinin bulunması da bu
hakların sağlanmasında vatandaş ve yabancı
ayrımı yapılmadığını ve herkese sağlandığını
göstermektedir (Yılmaz-Eren, 2016, s. 123).
Türkiye, bu kapsamda ulusal mevzuatıyla
güvence altına aldığı eğitim ve sağlık hizmetlerini, topraklarında ağırladığı yabancılara sunmaktadır. Geçici koruma statüsüne
sahip olan Suriyelilere sağlanan hizmetler,
bu çerçevede bir örnek olacaktır. Devletin
sağladığı bu hizmetlerin kapsam ve gerekçelerinin daha iyi anlaşılması için tek tek ele
alınmaları gerekmektedir. Zira devlet, yabancılara sağladığı bu hizmetleri hem ulusal
mevzuat hem de uluslararası projelerle aldığı mali destek yardımıyla sunmaktadır.
Geçici Koruma
Statüsü’ndeki Suriyelilere
Sağlanan Hizmetlere İlişkin
Mevzuattaki Düzenlemeler
Eğitim Hakkı
Türkiye, BM üyesi olarak 1951 Tarihli Mülteci Sözleşmesi’ne taraftır ve bu kapsamda da
Suriye’den gelen tüm çocuklara, devlet okul-
5
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
ANALİZ RAPORU
AB fonu kapsamında da eğitim alanında çeşitli projeler yapılmıştır: “Güvenli Gelecek: AB
Suriye Fonu” başlıklı UNICEF projesi2, MEB
uygulayıcı ortaklığıyla “Suriyeli Çocukların
Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonunun
Desteklenmesi”3, “Türkiye’de Geçici Koruma
Altındaki Suriyeliler ve Dezavantajlı Ev Sahibi Topluluklar için Yüksek Öğrenim”4 ve “Lübnan, Ürdün ve Türkiye’deki Ev Sahibi Topluluklarda Yaşayan veya Suriyeli Korunmasız
Çocuklar İçin Eğitim ve Koruma Programı.”5
Geçici koruma statüsü altında bulunan kimseler, kamuya ait olan
tum sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak faydalanabilmektedirler.
larında ücretsiz olarak eğitim hakkı sunmaktadır. Nitekim Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi”ni
düzenlediği 42. Maddesi, kimsenin eğitim ve
öğrenim hakkından yoksun bırakılamayacağını güvence altına almış ve ilköğretimin
devlet okullarında parasız olduğunu belirtmiştir. 2014 yılında MEB, zorunlu eğitim-öğretim çağında olan çocuklara öncelik vererek
düzenlediği bir genelgeyi (2014/21) yayınlamış ve böylece yabancılara yönelik eğitim ve
öğretim hizmetlerinin sağlanması amacıyla
geçici eğitim merkezleri kurulmuştur (MEB,
2014). Ayrıca yabancı öğrencilerin Türkçe
bilmemeleri sebebiyle yaşadıkları uyum sorununun çözülmesi için MEB, 2019/15 Sayılı
Genelge ile uyum sınıfları kurulması yönünde çalışmalar yapmıştır.
Sağlık Hakkı
Geçici Koruma Yönetmeliği’nin “Sağlık Hizmetleri” başlıklı 27. Maddesi’ne göre temel
ve acil sağlık hizmetleri, ikinci ve üçüncü basamakta bulunan sağlık hizmetleri, bulaşıcı
hastalık riskine karşı alınacak başta aşı olmak
üzere her türlü önlemler, madde bağımlılığına karşı uygulanacak tedavi yöntemleri ve
koruyucu sağlık hizmetleri, Sağlık Bakanlığı’nın kontrolü ve gözetimi altında yaptırılır
yahut yapılır.
Geçici koruma statüsü altında bulunan kimseler, kamuya ait olan tüm sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak faydalanabilmektedirler.
2
2015 yılında proje kapsamında Türkiye’ye 36.950.286 avro tahsis edilmiştir (bkz. https://www.avrupa.info.tr/tr/
proje/guvenli-gelecek-ab-suriye-guven-fonu-7499)
3
2016 yılında başlatılan proje, Türkiye’ye 300.000.000 avro tutarında katkı sağlamıştır. Bu projenin hedefi, İstanbul başta olmak üzere Hatay, Kayseri, Osmaniye, Kilis, Şanlıurfa, Ankara, Batman, Konya, Kocaeli, Mersin, Mardin,
Malatya, Bursa, İzmir, Antalya, Siirt, Diyarbakır, Gaziantep, Adana, Kahramanmaraş, Adıyaman, Sakarya’dır. Proje kapsamında söz konusu illerde okula devam eden ya da etmeyen Suriyeli çocuklara eğitim materyallerinin
temini, Arapça ve Türkçe eğitimi verilmesi, okula ulaşım hizmetleri, çocukların eğitim aldığı okullara temizlik
ve güvenlik hizmetleri sağlanmaktadır (bkz. https://www.avrupa.info.tr/tr/proje/suriyeli-cocuklarin-turk-egitim-sistemine-entegrasyonunun-desteklenmesi-7010).
4
Proje, Türkiye’ye 5.000.000 avro destek sağlamış ve dezavantajlı gruptaki gençlerin yükseköğretim programlarına olan katılımlarını arttırmayı hedefleyerek 2017 yılında uygulanmaya başlanmıştır (bkz. https://www.avrupa.
info.tr/tr/proje/turkiyede-gecici-koruma-altindaki-suriyeliler-ve-dezavantajli-ev-sahibi-topluluklar-icin-0).
5
Türkiye’ye 31.382.891 avro bütçe ayrılmıştır (bkz. https://www.avrupa.info.tr/tr/proje/lubnan-urdun-ve-turkiyedeki-ev-sahibi-topluluklarda-yasayan-veya-suriyeli-korunmasiz-cocuklar).
6
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
ANALİZ RAPORU
Şekil 2: 2018 ve 2019 Yılı Götürü Bedel Protokolü
Kaynak: Sağlık Bakanlığı’ndan (dosyamerkez.saglik.gov.tr) erişilen veriler ile düzenlenmiştir.
Geçici koruma kaydını henüz yaptırmamış
olan bireyler ise kimlik beyanında bulunma
şartıyla yalnızca acil sağlık hizmetleri ve bulaşıcı ya da salgın durumlarında birinci basamak sağlık kuruluşlarından ücretsiz olarak
yararlanabilirler. Ancak özel sağlık kuruluşlarından yararlanmaları için acil hâller ve zorunluluk hâlinde direkt olarak yararlanmaları
hariç sevk prosedürlerine uymakla yükümlüdürler. Ayrıca 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 60. Maddesi’ne göre uluslararası koruma başvurusu
bulunan ya da koruma statülerinden birisine haiz kişilerin Genel Sağlık Sigortası (GSS)
kapsamında bulundukları belirtilmiştir.
Ayrıca 2019 yılına kadar Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) da üçüncü
taraf olarak yer aldığı “Götürü Bedel Sağlık
Hizmeti Alım Protokolü”, Sağlık Bakanlığı
Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü ile İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü
arasında her yıl imzalanmaktadır. Götürü bedel, yıllık olarak hizmetin sunumu için harcama sınırını ifade eder. Bu protokollerin amacı, Geçici Koruma Yönetmeliği kapsamında
koruma altında bulunan yabancılara sağlanacak olan sağlık hizmetlerinin götürü bedel üzerinden teminini düzenlemek ve buna
ilişkin usul ve esasları belirlemektir. 2018 yılı
protokolüne göre Sağlık Bakanlığı’na ödenen yıllık götürü bedel tutarı 800.000.000 TL
iken 2019 yılında ödenen tutar 900.000.000
TL olmuştur.
Sağlık hizmetlerine destek sağlayan AB tarafından fonlanan “Geçici Koruma Altındaki Suriyelilerin Sağlık Statüsünün ve Türkiye Cumhuriyeti Tarafından Sunulan İlgili Hizmetlerin
Geliştirilmesi Projesi (SIHHAT)” başlığı altında
Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen proje ise 2016 yılının Aralık ayında başlamış ve
300.000.000 avro değerinde mali bütçe ile 36
ay devam etmesi hedeflenmiştir.
Çalışma Hakkı
“Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelik”, 2016 yılı
Ocak ayında kabul edilmiş ve geçici koruma statüsündeki Suriyelilere çalışma iznine
7
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
ANALİZ RAPORU
lık personeli, göçmen sağlığı birimlerinde
ve geçici barınma merkezlerinde istihdam
edilmiştir (Kamu Denetçiliği Kurumu, 2018,
s. 155).
22.10.2014 tarihinde yürürlüğe
giren Geçici Koruma Yönetmeliği
53. Maddesi uyarınca, yönetmelik kapsamındaki tum yabancılar,
ücretlerini kendileri karşılamaları
kaydıyla ve 1136 Sayılı Avukatlık
Kanunu’nun adli yardıma yönelik
hükümlerine tabi olmak şartıyla
avukat ile temsil hakları bulunmaktadır.
Adli Yardım
22.10.2014 tarihinde yürürlüğe giren Geçici
Koruma Yönetmeliği 53. Maddesi uyarınca,
yönetmelik kapsamındaki tüm yabancılar,
ücretlerini kendileri karşılamaları kaydıyla ve 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun adli
yardıma yönelik hükümlerine tabi olmak
şartıyla avukat ile temsil hakları bulunmaktadır. Adalet Bakanlığı ile Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) uyum içerisinde çalıştıkları SILA
Projesi, Suriyelilere sağlanacak olan hukuki
yardımın kalitesini arttırmayı ve bu alanda
çalışan avukatları mesleki açıdan geliştirmeyi hedeflemiştir. Şanlıurfa Barosu’ndan bu
çerçevede alınan bilgiye göre Suriyeliler hukuki destek almaya başlamıştır. Ayrıca Baro,
avukatların Suriyelilerden ücret almadan
davayı takip ettiklerini ancak Suriyeli sayısının fazlalığı sebebiyle adli yardım bütçesinin
arttırılması gerektiği belirtilmiştir (Kamu Denetçiliği Kurumu, 2018, s. 122).
başvurma hakkı tanınmıştır. Geçici koruma
statüsündeki Suriyeliler, ilgili kanun uyarınca
ikamet izni verilen illerde çalışma izinlerini
kullanabileceklerdir. Yönetmeliğin 8. Maddesi, istihdam kotası da getirmiş ve çalışma
iznine başvurulan iş yerinde çalışmakta olan
Türk vatandaşlarının sayısının maksimum
%10’u kadar geçici koruma altındaki yabancı
çalıştırılabileceğini düzenlemiştir. Ayrıca söz
konusu statü altında bulunan yabancılar, en
az altı aylık geçici koruma süresini doldurmalarının ardından Türkiye İş Kurumu’nun
Sosyal Yardım
(İŞKUR) düzenlemiş olduğu mesleki eğitim
Geçici Koruma Yönetmeliği’nin 30. Maddesi’nin referans gösterdiği Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu kapsamında Suriyeliler için Türk vatandaşlarında
olduğu gibi Bütünleşik Sosyal Yardım Bilgi
Sistemi’nde hane açılmış, böylece geçici
barınma merkezlerinin dışında kalan geçici
koruma statüsündeki Suriyelilerin düzenli
ve merkezi yardımlardan faydalanabilmeleri mümkün olmuştur. Şehir merkezlerinde
yaşayanların geçici barınma merkezlerinde
kurslarından ücretsiz olarak faydalanabilmektedirler (Korkmaz, 2018, s. 61).
Çalışma izinlerini düzenleyen yönetmelik;
geçici koruma altında bulunmaları, Türkiye’de 6 ay ikamet etmiş olmaları ve mesleki
yeterliliklerini ispat niteliği taşıyan diplomaya sahip olmaları şartıyla Suriyeli sağlıkçıların sağlık meslek gruplarında istihdam edilebilmelerinin önünü açmıştır. Bu kapsamda
2017 yılı itibarıyla toplamda 439 Suriyeli sağ-
8
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
ANALİZ RAPORU
Şekil 3: Sosyal Yardımdan Yararlanıcı Sayısı
Kaynak: Kamu Denetçiliği Kurumu Türkiye’deki Suriyeliler Özel Raporu, 2018
ikamet edenlere kıyasla ekonomik açıdan
daha zor durumda olduğu gözlendiği için
belediyeler de nakdî ve sosyal yardım yapmaktadır (Kamu Denetçiliği Kurumu, 2018,
s. 167).
Kamu Denetçiliği Kurumu’nun yayınladığı
Kamu Denetçiliği Kurumu’nun 2018 yılı Özel
Raporu’na göre geçici barınma merkezlerinde ikamet eden ailelere, AFAD’ın finansman
olduğu AFAD Kart aracılığıyla aylık kişi başı
100 TL olacak şekilde ayni ve nakdî yardım
sunulmaktadır (s. 168).
yen ve fiyat hususlarında denetlemektedir.
aynı rapora göre Kızılaykart’ın kullanılabileceği marketler, Kızılay’ın ve BM Dünya Gıda
Programı ekiplerinin ortak kararları neticesinde belirlenmekte ve Kızılay, marketleri hijGaziantep, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Hatay
ve Kilis’te geçici barınma merkezleri dışında
yaşayan Suriyelilere yönelik olarak uygulanan “Kamp Dışı Kızılaykart Projesi” 30.04.2017
tarihinde sona ermiştir ve toplamda 159.960
kişinin kartına 147.624.903,00 TL nakdî yük-
2012-2017 yılları arasında Türk Kızılayı’nın
BM Dünya Gıda Programı (WFP) ve Halk
Bankası ile iş birliği içinde uyguladığı “Kızılaykart Gıda Desteği Programı” kapsamında
ise kamp içinde olan Suriyelilerin kartlarına
ATM’lerden nakit olarak temin edilebilecekleri 50 TL, kampların dışında ikamet edenlerin kartına ise aylık kişi başı 100 TL nakdî
yardım yüklenmektedir. Kamp dışında olan
ve kart verilecek aileler, Kızılay ile WFP’nin
belirlediği kriterlere göre seçilmiştir (Kamu
Denetçiliği Kurumu, 2018, s. 169).
leme yapılmıştır. Kızılaykart Kamp İçi Programı kapsamında ise toplamda 132.763 kişiye
462.812.015 TL yardım yapılmıştır (Kamu Denetçiliği Kurumu, 2018, s. 168).
Buna ek olarak AB’nin finansman olduğu
“Sosyal Uyum Yardımı (SUY)” programı yürütülmeye başlanmıştır. Bu programdan GBM
dışında ikamet eden ve muhtaçlık/ailede
sosyal güvencenin bulunmaması kriterlerine
sahip olan geçici koruma kimliği olan Suriyeliler ve diğer yabancılar faydalanmaktadır.
9
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
ANALİZ RAPORU
Şekil 4: AFAD’ın Yıllara Göre Doğrudan Yaptığı Acil Yardım Tutarları
Kaynak: AFAD, 2013
Hak sahibi olanlara, Kızılaykart üzerinden
kişi başı aylık 120 TL tutarında nakdî bir ödeme yapılmaktadır. Ağustos 2017 itibarıyla
ödeme yapılan kişi sayısı 942 bine ulaşmıştır.
Uluslararası Göç Örgütü tarafından düzenlenen Kışlık Yardım Projesi, UNICEF’in sağladığı
Nakit Yardım Projesi, WHH Gıda Desteği Projesi gibi bazı uluslararası örgütler de Suriyelilere yönelik sosyal yardımda bulunmuştur
(Kamu Denetçiliği Kurumu, 2018, s. 169).
ve onlara barınma, sağlık, eğitim gibi temel
ihtiyaçları konusunda destek sağlamıştır.
AFAD’ın yayınladığı 2013 tarihli, “Suriyelilerin Konakladığı Geçici Barınma Merkezlerindeki Harcama ve Maliyet Analizi” başlıklı
rapor, kişi başı maliyetleri, merkezlerin kurulum maaliyetlerini ve eğitim, sağlık gibi
alanlardaki harcamaları belgelemiştir. Zira
AFAD, geçici barınma merkezlerindeki çadır/
konteynırların altyapılarının oluşturulması,
sosyal hizmet ve ortak alanların kurulumu,
iç malzemelerin sağlanması gibi konularda
harcamalar yapmıştır.
Devletin Genel Bütçesinden
Para Harcandı mı?
AFAD; geçici barınma merkezlerindeki Suriyelilere sağladığı eğitim, sağlık başta olmak
üzere gıda, ibadet, haberleşme, bankacılık
gibi çeşitli sosyal faaliyetleri; MEB, Dışişleri,
İçişleri, Sağlık Bakanlığı ve Kızılay ile kurduğu koordinasyon sonucu gerçekleştirmiştir. Bu hizmetlerin finansmanı başta AFAD
olmak üzere AB Katılım Öncesi Mali Yardım
Suriye iç savaşı, 2011 yılında başlamış ve
savaştan kaçan Suriyeliler, Türkiye’ye bu tarihten itibaren geçmeye başlamışlardır. AB
Komisyonu tarafından destek verilmeden
önce yani 2011-2016 yılları arasında Türkiye, çok sayıda Suriyeliye ev sahipliği yapmış
10
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
ANALİZ RAPORU
Şekil 5: 2019 Yılı GİGM Bütçesi Cari Transferler Dağılımı
Kaynak: GİGM’den erişilen veriler ile düzenlenmiştir.
Aracı (IPA) çerçevesinde Dünya Sağlık Örgütü, BM Mülteci Yüksek Komiserliği gibi ulusal
ve uluslararası kuruluşlardır. Eğitim, sağlık,
barınma, hukuk gibi alanlarda sağlanan hizmetler, Türk Kızılayı’nın saha çalışmaları ve
2015 yılında başlatılan 27.000.000 TL bütçeye sahip “Toplum Merkezi Projesi” altında da
devam etmiştir.
sağlanan sağlık hizmetlerinin tüm masraflarını AFAD karşılamıştır.
Habertürk Gazetesi’nin 15 Kasım 2018 tarihli haberine göre, geçici barınma merkezlerinin kontrolünün AFAD’dan GİGM’ye geçmesiyle AFAD’ın bütçesinde düşme olurken
GİGM bütçesinde artış meydana gelmiştir.6
GİGM’ye 2019 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile tahsis edilen 2.307.541.000 TL ödeneğin 1.578.755.000 TL’si cari transferler için
ayrılmıştır.7
AFAD’ın 2016 yılı Kurumsal Mali Durum ve
Beklentiler Raporu’na göre kurumun bütçesindeki cari transferlerde %344,22 oranında
yapılan harcamanın sebebi, geçici barınma merkezlerinin inşası, Suriyelilerin sağlık,
barınma gibi temel ve acil ihtiyaçların karşılanması için Ocak-Temmuz 2016 aralığında kullanılmak üzere valiliklere gönderilen
836.922.363 TL tutarındaki acil yardım ödeneğidir (s. 4). 2016 yılında yalnızca sağlık
hizmetlerinin yürütülmesi için AFAD bütçesinden Sağlık Bakanlığı’na aktarılan global
bütçe tutarı 650.000.000 TL olmuştur (Kamu
Denetçiliği Kurumu, 2018, s. 154). İlaç ve tıbbi malzemeler dâhil olmak üzere ayaktan
Acil yardımlar, uluslararası acil yardımlar,
kamu harcamaları, ilaç ve sağlık teçhizatlarının sağlanması gibi maliyet gerektiren faaliyetler, cari transfer başlığı altında yurtdışına
ve hane halkına yapılan transferler olarak yer
almaktadır (AFAD, 2016, Bölüm 1).8
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun Mülteci Hakları Alt Komisyonu tarafından 2018 yılı Mart ayında yayınlanan Göç
ve Uyum Raporu’na göre geçici koruma statüsünden yararlanan yaklaşık 3.4 milyon Su-
6
Bkz. https://www.haberturk.com/ankara-haberleri/16910616-2019-yili-butcesi-plan-ve-butce-komisyonunda
7
GİGM bütçe detayları için bkz. https://www.goc.gov.tr/butce-bilgileri
8
Bütçe uygulama sonuçları tablosu için bkz. https://www.goc.gov.tr/kurumlar/goc.gov.tr/Mali-Tablolar/2019-Yili/Eylul/11--BoT%C3%84E--UYGULAMA-SONU%C3%84LARI-TABLOSU.pdf
11
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
ANALİZ RAPORU
milyar sterlin harcandığı belirtilmiştir. Zira
bir sığınmacının, Almanya’daki ve İngiltere’deki yıllık maliyeti sırasıyla 15.000 avro ve
8 bin sterlindir (TBMM, 2018, s. 271).
AB, taahhüt ettiği yardımın tamamını henüz ödemediği için devletin, eğitim ve sağlık hizmetleri
karşılığında bedel alması gerektiği
konusu gündeme gelmektedir.
GİGM’nin “Suriye Krizinin Etkilerinin Azaltılması için Ulusal Kurumların Desteklenmesi”
adlı devam eden AB projesi sonucu Türkiye’deki eğitim, sağlık, geçinme ve güvenlik
hususlarında hizmet veren kamu kurumların kapasitelerinin arttırılması için 40 milyon avro değerinde bütçe tahsis edilmiştir.9
Türkiye, AFAD ve GİGM bütçesini kullanarak
çeşitli harcamalar yapmış olsa da yürürlüğe
girmiş/giren uluslararası projelerle çeşitli kuruluşlardan mali destek aldığı aşikârdır.
riyeli için toplamda 30 milyar dolar harcama
yapılmıştır. Devletin yapmış olduğu bu harcamalar ikiye ayrılmaktadır: Özel sektörden
temin edilen alt yapı malzemeleri gibi faturalandırılabilen doğrudan harcamalar ile sağlık/eğitim personeli ya da kamuya ait araç ya
da devlet memuru olan şoförlerin hizmetleri
gibi bu alanda hizmet veren kaynakların fırsat
maliyetidir. Sunulan bu hizmetlerin maliyetlerinin hesaplanabilir ancak faturalanabilir
nitelikte olmadığı açıklanmıştır. Söz konusu
iki tür harcamanın toplamda 30 milyar doları
geçtiği ifade edilmiştir (TBMM, 2018, s. 270).
Bu tutar, eğitim ve sağlık hizmetlerinin toplamda 19.2 milyar doları aşan harcamasına
ek olarak bakanlıkların, AFAD ve GİGM gibi
kamu kuruluşlarının, STK’ların, Türk Kızılay’ının yapmış olduğu yardımlar dikkate alınarak hesaplanmıştır (TBMM, 2018, s. 270). Bu
durum Avrupa ülkelerinin sığınmacılar için
yapmış olduğu harcama endeksleriyle kıyaslandığında, Türkiye tarafından 3.4 milyon
Suriyeli sığınmacının ortalama 4 yıllık sığınma süresinde Alman endekslerine göre 200
milyar avro; İngiliz endekslerine göre ise 110
9
Suriyeli sığınmacılara çeşitli hizmetlerin sağlanması için BM’nin Türkiye’ye yaptığı yardım
600 milyon doları geçmemiştir. AB ise sığınmacılara destek olmak için Türkiye’ye vermeyi taahhüt ettiği 6 milyar avro değerindeki
yardımın yalnızca 850 milyon avrosunu aktarmıştır (TBMM, 2018, s. 272).
Türkiye, yardımların gönderilip gönderilmediğini dikkate almadan sığınmacıların ihtiyaçlarını herhangi bir bedel talep etmeden
karşılamaya devam etmektedir. AB’nin özellikle eğitim ve sağlık hizmetlerinin sunulması konusundaki mali desteği, bu hizmetlerin
bedelsiz olarak sunulması hususundaki tartışmaları açıklığa kavuşturacak niteliktedir.
Zira Türkiye bu hizmetleri, mali destekler
aracılığıyla Suriyelilere sağlamakta dolayısıyla da hizmetlerin karşılığı olarak bedel
talebinde bulunmamaktadır. Ancak Türkiye,
Suriyeli sığınmacılara kapılarını 2011 yılında
Devam eden proje detayları için bkz. https://www.goc.gov.tr/kurumlar/goc.gov.tr/evraklar/Goc-Projeleri/GOC-PROJELERI2/GIGM-Devam-Eden-Projeler.pdf
12
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
ANALİZ RAPORU
açmışken AB, yardım programını 2016 yılında başlatmıştır. Buna ek olarak da AB, taahhüt ettiği yardımın tamamını henüz ödemediği için devletin, eğitim ve sağlık hizmetleri
karşılığında bedel alması gerektiği konusu
gündeme gelmektedir. Geçici Koruma Yönetmeliği hakkında 25 Aralık 2019 tarihinde
yürürlüğe giren düzenlemeyle bu hususta
önemli bir adım atılmıştır.10
yıtlı oldukları şehirlerde kamu hizmetlerine
sürekli bir şekilde erişim sağlayabilmekteler
ancak kayıtlı olmadıkları illerdeki özellikle
sağlık hizmetlerinde ciddi sorun yaşadıkları
tespit edilmiştir (Harunoğulları, 2016, s. 51).
Kayıtlı oldukları ili değiştirme hakları saklı olmasına rağmen eğitim ya da sağlık gibi bir
gerekçe sunup bunu kanıtlamak zorundalardır. Aileleriyle bir araya gelmek istediği için
ya da ekonomik sebeplerle kayıtlı olduğı ilden farklı ile taşınanlar bu yüzden sağlık hizmetinden yararlanmakta sıkıntı çekmektedirler (Cloeters ve Osseiran, 2019, s. 14).
Mevzuattaki
Düzenlemelere İlişkin
Uygulamadaki Sorunlar
Dil gittikçe önem arz eden bir sorun hâline
gelmiştir. Zira Suriyeliler, dil sorunu sebebiyle en başta topluma adaptasyon sağlama
konusunda sınra da sağlık hizmetlerinden
yararlanma hususunda iletişim kuraraken
zorlanmaktadırlar. Türkiye’de geçici koruma
statüsü altında bulunan Suriyelilerin mesleki
bilgileriyle ilgili veriler net ve yeterli olmadığı
için farklı uzmanlıkları olan Suriyeliler genel-
Geçici koruma kaydı başvurusu yapan Suriyeliler, geçici koruma kimlik belgelerini temin edene kadar geçen sürede sağlık gibi
temel hizmetlere ulaşma konusunda sıkıntı
çekmektedirler. Bekleme süresindeki belirsizlik, henüz kimlikleri olmadığı için randevu alamamalarına neden olmaktadır. Geçici
koruma statüsü altındaki Suriyeliler ise ka-
10 Bkz. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/12/20191225-38.pdf
13
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
ANALİZ RAPORU
taşıyan bireylere aynı hak, sorumluluk ve
olanakların sağlanması şeklinde ifade edilebilir (Özay, 1986, s. 49). Ancak 65. Maddesi’ne göre de sosyal devlet olarak görevlerini, mali kaynakları ölçüsünde yerine
getirmekle mükelleftir. İdare, yürüttüğü
temel kamu hizmetlerinden bedelsizlik ilkesi gereğince bir bedel almamaktadır. Zira
amaç, kamu yararıdır. Devlet okullarında
sunulan eğitim hizmetleri, karayollarından
yararlanmak gibi bazı kamu hizmetleri bedelsiz olarak sağlanmaktadır. Ancak hem
kamu hizmetlerinden yararlananların sayısının artması hem de hizmetten yararlananların ödeme gücü göz önünde bulundurulması sonucunda bazı hizmetlerden “katılım
payı” ismi altında bir bedel alınmaktadır.
Özellikle sağlık hizmetlerinin sunulması
konusunda sosyal devlet olarak bedelsizlik
ilkesinin uygulanması son yıllarda terk edilmeye başlanmıştır. Eğitim hizmetlerinde
ise AYM kararında yer alan ifadeyle, çağdaş
uygarlık seviyesine ulaşılması için gerekli
olan tedbirlere ve Anayasal amaca aykırılık
teşkil edeceğinden eğitim ve öğretimin bedel karşılığı sağlanması hususu söz konusu
olmamıştır.11 Zira Anayasa’nın 42. Maddesi,
devlet okullarında eğitimin ücretsiz olduğu
ilkesini benimsemiştir ve AYM’nin aynı esas
numaralı kararına göre bu maddenin amacı, nitelikli eğitim sağlayarak çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmaktır.
Kamu hizmetleri, kamu yararına
uygun biçimde eşitlik ilkesi gözetilerek sosyal devlet ilkesinin
bir gereği olarak toplumdaki her
kesime sunulmaktadır.
likle geçici eğitim merkezlerinde istihdam
edilmektedirler ve kendi eğitimlerine uygun
olmayan işte çalışan Suriyeliler ise mesleki
yetkinliklerini kaybetme durumuyla karşı
karşıya kalmaktadırlar (Tanrıkulu, 2017, s.
138). Eğitim konusunda ise Suriyeli öğrencilerin eğitim gördüğü resmî okullarda çoğunluğu Türk öğrencilerin oluşturması sebebiyle
kültürel adaptasyon sorunu olmuştur. Irkçı
söylemlerin, dışlanma gibi durumların meydana gelmesi, Suriyeli öğrencilerin eğitime
devam etmelerini zorlaştırmaktadır.
Kamu Hizmeti
Sağlanmasında Karşılık
Sorununun Eşitlik Kavramı
Kapsamında Ele Alınması
İdare, ortak ve genel ihtiyaç duyan herkese, hizmetleri eşit bir biçimde sunmak ve
bunların bu hizmetlerden eşit bir biçimde
yararlanmalarını temin etmek zorundadır.
Anayasa’nın “Kanun Önünde Eşitlik” başlıklı
10. Maddesi uyarınca da kamu hizmetlerinin hem sunulması hem de yararlandırılması hususunda eşitlik kavramı, aynı şartları
Kamu hizmetlerinin karşılığı sorunu, AYM
kararlarında da sıkça yer almıştır. Bu hususta AYM, klasik idare hukuku ilkelerinden
birisi olan “meccanilik/bedelsizlik” ilkesi-
11 Bkz. Anayasa Mahkemesi, 16.9.1998 Tarih E. 1997/62 - K. 1998/52 Sayılı Karar. RG yayın tarih ve sayısı: 20.10.200024206 (bkz. http://www.kararlaryeni.anayasa.gov.tr/Karar/Content/7f4da3ba-ac36-461f-a109-d289847e444e?excludeGerekce=True&wordsOnly=False).
14
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
ANALİZ RAPORU
nin, kamu hizmetinden yararlananlardan
kullanım oranlarına göre ödeme güçleri
çerçevesinde belirlenecek “makul” bir ücret
alınması yönünde değiştiğini vurgulamıştır
(Sızlı-Erol, 1999, s. 26). Böylece hizmetten
yararlananlar ile yararlanmayanlar arasında
mevcut olabilecek “eşitsizliğin” giderilmesi
amaçlanmıştır.
Eğitim ve sağlık hizmetleri karşılığı alınan katılım payı, idarece genel bütçeye dahil edilmemekteve söz konusu kamu hizmetinin
sağlanabilmesi için yapılan harcamalar için kullanılmaktadır.
1. “Bedel”in Hukuki Niteliği
Kamu hizmetlerinden alınan bedelin niteliği
ile alakalı çeşitli tartışmalar bulunmaktadır.
Bedel, AYM kararlarında kimi zaman ücret12
olarak yer alsa da öğretide bu husus tartışma konusu olmaktadır. Ücret, AYM’nin bir
kararında özel hukuk kurallarına tabi olarak
tarafların özgür iradeleriyle kurulan bir hizmetin karşılığı olarak ödenen para şeklinde
tanımlanmıştır.13 Bu tanım, arz-talep esasına dayalı olarak sunulan ve kâr payı içeren
bir ticari faaliyete işaret etmektedir. Ancak
kamu hizmetinin sağlanması, iktisadi bir işletmenin satışında olduğu gibi hizmet satışı
olarak düşünülemez. Zira kamu hizmetlerinden alınan bedelin amacı, kazanç sağlayan
iktisadi verimlilik elde etmek değil toplumsal fayda ve kamu yararıdır (Yayla, 1990, s.
65). Hizmetlerin sağlanması için harcanan
giderleri asgari düzeyde karşılama amacıyla kamu kurumları tarafından alınan bedel,
kamu kurumları için gelir kaynağı değildir.
Kamu kurumları, salt ticari işletme niteliğini
taşımadıkları için kâr amacı gütmemektediler. Bu sebeple söz konusu bedel, ücret olarak adlandırılamaz.
Kamu hizmetleri, kamu yararına uygun biçimde eşitlik ilkesi gözetilerek sosyal devlet
ilkesinin bir gereği olarak toplumdaki her
kesime sunulmaktadır. Bu hizmetlerden alınan bedelin hukuki niteliğinin vergi, resim,
harç ya da benzeri mali yükümlülük kategorisi altında yer alıp almadığı da tartışmalı bir
husustur. Türk Anayasası’nın 73/3. Maddesi
göre “vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir ve
kaldırılır”. Bu maddede, verginin yasallığı ele
alınmıştır. Bu kavramların tanımları tek tek
yapılacak ve bedelin niteliği belirlenmeye
çalışılacaktır.
AYM’nin çeşitli kararlarında verginin tanımı,
muayyen bir kamu hizmetinin değil “kamu
hizmetlerinin tamamının giderlerini karşılamak amacıyla gerçek ya da tüzel kişilerden
alınan ortak katılma payı” şeklinde yapılmıştır (Yılmaz ve Biyan, 2016, s. 337). İdare,
vergi vasıtasıyla doğrudan ekonomik menfaat elde etmez. Taşınmaza sahip olanların
ödediği “emlak vergisi”, gerçek kişilerin yıllık
kazanç ve iratları üzerinden verdikleri “yıllık
12 Bkz. Anayasa Mahkemesi, 19.4.1988 Tarih ve E. 1987/16 - K. 1988/8 Sayılı Karar. RG yayın tarih ve sayısı: 23.8.198819908.
13 E. 2011/16 Karar. 2012/129, 27.9.2012 tarihli karar için bkz. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/11/20131122-8.htm
15
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
ANALİZ RAPORU
lülük” olarak kullanılmaktadır. Benzeri mali
yükümlülük, genel bütçeye dâhil olmama
açısından diğer kavramlardan ayrılmaktadır.
Bu kapsamdaki gelirler, kamu hizmeti gören
özel kuruluşların ihtiyaçlarını gidermek için
“genel bütçe dışındaki kaynaklar”dan elde
edilmektedir.15 Karşılığında doğrudan fayda
sağlanmakta ve elde edilen bedel, kamunun
bütçesine dâhil olmayıp muayyen kamu hizmetlerinin finansmanı için kullanılmaktadır
(Artantaş, 2016, s. 41).
Geçici koruma statüsünde bulunan Suriyeliler de 5510 Sayılı
Kanun çerçevesinde Genel Sağlık
Sigortası kapsamında bulunmaktadırlar. Ancak söz konusu kanunun 67. Maddesi’ne göre GSS kapsamında sağlık hizmetlerinden
yararlanmak icin prim ödemek
esastır.
Kamu hizmetlerinden alınan bedelin, niteliği gereği benzeri mali yükümlülük olduğu
iddiaları bulunsa da AYM kararlarına baktığımızda AYM’nin benzeri mali yükümlülük
kategorisinde değerlendirdiği bazı kamu
gelirleri şu şekildedir: “8 yıllık eğitim masrafları ve yükseköğrenim harçları, jeotermalden sağlanan suyun kullanıldığı tesislerden
temin edilen idare payı, yol-su- kanalizasyon
hizmeti yararlanacılarının ödediği harcamaya katılma bedeli, baro giriş ve yıllık kesintileri. Köprü geçiş ücretlerini, adli sicil kaydı
karşılığında temin edilen paraları, Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu çerçevesinde alınan
sağlık primlerini ve sağlık hizmetlerine katılma payları”nı ise benzeri mali yükümlülük
olarak nitelendirmemiştir (Yılmaz ve Biyan,
2016, s. 339).
gelir vergisi” gibi örnekler verilebilir. Resim,
idarenin, muayyen bir hizmetin görülmesi
için verdiği iznin karşılığında o hizmet görülürken yapacağı harcamaların karşılanması
için alınan para olarak tanımlanmaktadır
(Yılmaz, 2018, s. 381). AYM’nin kararına göre14
ise yetkili makamların verdiği izin karşılığında ödenen bir bedel söz konusudur. Harç ise
verginin özel menfaat karşılığında düzenlenmiş hâli olarak ifade edilebilir.
Yukarıdaki tanımlar göz önünde bulundurulduğunda, kamu hizmetlerinden alınan
bedelin vergi, resim ya da harç olmadığı hiç
şüphesiz ortadadır. Anayasa’nın ilgili maddesinde yer alan “benzeri mali yükümlülük”
kavramının kapsamı, vergi gibi olan ve kanunla kurulabilen kamu geliri olarak nitelendirilirken (Artantaş, 2016, s. 36) kavram,
“vergi, resim ya da harç benzeri mali yüküm-
Kamu hizmetleri karşılığında idarenin elde
ettiği bedel; katılma payı, katkı payı, katılma
bedeli gibi isimlerle karşımıza çıkmaktadır.
Eğitim ve sağlık hizmetleri karşılığı alınan
katılım payı düşünüldüğünde elde edilen
14 E. 2011/16 Karar. 2012/129, 27.9.2012 tarihli karar için bkz. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/11/20131122-8.htm
15 E. 2011/16 Karar. 2012/129, 27.9.2012 tarihli karar için bkz. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/11/20131122-8.htm
16
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
ANALİZ RAPORU
bedel idarece genel bütçeye dâhil edilmemekte ve söz konusu kamu hizmetinin sağlanabilmesi için yapılan harcamalar için kullanılmaktadır. Doğrudan bir fayda sağlayan
bedel, genel bütçe dışında bir kaynak olan
kamudan tahsis edilmektedir. Her ne kadar
AYM, eğitim masrafları ve yükseköğretim
harçlarını benzeri mali yükümlülük olarak
nitelendirip sağlık hizmetine katılım payını
bu vasıflandırmaya dâhil etmemiş olsa da
kavramların tanımlarından yola çıkıldığında
sosyal hakların temelini oluşturan eğitim ve
sağlık gibi kamu hizmetleri karşılığı alınan
bedelin hukuki niteliği, “vergi, resim, harç
ve benzeri mali yükümlülük”tür. Kamu hizmetlerinden yararlananlardan hizmetlerin
sağlanması karşılığında alınan bedel genel
bütçeye dâhil olmadığından vergi, resim ya
da harç ve benzeri şeklinde sınıflandırmak,
öğretideki görüşlerin değerlendirilmesiyle (bkz. Özay, 2004 s. 239; Gözler, 2009, 2, s.
347; Çal, 2012, s. 585 akt. Artantaş, 2016, s.
39) mümkün olmadığından “benzeri mali
yükümlülük” olarak nitelendirmek doğru
olacaktır.
Aynı durumda bulunan insanlara, aynı kuralların uygulanması gerektiğini ifade eden ve
aslında hakkaniyetle ölçülü bir
şekilde yorumlanan eşitlik kavramı, eşitler arası eşitlik olarak
yorumlanmalıdır.
itibarıyla İçişleri Bakanlığı bütçesine dâhil
edilmiştir. 08.01.2018 tarihli Bakanlar Kurulu
ek yönetmeliği uyarınca yapılan değişiklik ile
“AFAD” ifadesi, “Genel Müdürlükçe” şeklinde
değiştirilmiştir. Yani bu tarihten itibaren harcamalar, GİGM bütçesinden sağlanmaktadır.
Geçici koruma statüsünde bulunan Suriyeliler de 5510 Sayılı Kanun çerçevesinde GSS
kapsamında bulunmaktadırlar. Ancak söz konusu kanunun 67. Maddesi’ne göre GSS kapsamında sağlık hizmetlerinden yararlanmak
için prim ödemek esastır. Devlet tarafından
karşılanmayan bazı tedavi hizmetlerinden
yararlanmak için de 68. madde çerçevesinde
belirlenen “katılım payı”nın ödenmesi zorunludur. Katılım payı ödemesinden muaf olan
kişiler, söz konusu kanunun 69. Maddesi’nde sınırlı sayı prensibiyle belirtilmiştir. İlgili
maddede, uluslararası koruma statüsünden
yararlanan yabancılar bulunmamaktadır. Fakat 6458 sayılı YUKK 89. maddesi kapsamında uluslararası koruma statüsü sahibi kişilerden ödeme gücü yahut herhangi bir sağlık
güvencesi bulunmayan kimselerin GSS’den
yararlanabilmeleri için prim ödemelerini
sağlama amacıyla Genel Müdürlük (GİGM)
bütçesine ödenek konulması düzenlenmiştir. Ancak Genel Müdürlük, kişilerin ödeme
2. Suriyelilere Sağlanan Sağlık
Hizmetinde Katılım Payı Tartışması
G.Y.K 27/b uyarınca söz konusu statüden yararlanan yabancılara sağlanan acil sağlık hizmetleri kapsamında olan temel hizmetlerin
ve bu çerçevedeki tedavi ve ilaçların karşılığı olarak katılım payı alınmaz. G.K.Y’nin 27.
Maddesi c ve ç fıkralarına göre ise sunulan
diğer tüm sağlık hizmet bedelleri, SGK tarafından genel sağlık sigortası tebliğinin kapsamını geçmeyecek oranda AFAD tarafından
ödenmektedir. AFAD, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle birlikte İçişleri Bakanlığı’na
bağlanmış bir kurumdur ve bütçesi, 2019 yılı
17
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
ANALİZ RAPORU
durumu söz konusu olmuştur.16 25 Aralık
2019 tarihinde yayınlanan 30989 Sayılı Resmi Gazete ile Geçici Koruma Yönetmeliğinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelikle Geçici Koruma Yönetmeliği’nin 27/b maddesi “Temel
ve acil sağlık hizmetleri ile bu kapsamdaki
tedavi ve ilaçlardan Bakanlıkça belirlenen
tutar veya oran üzerinden katılım payı alınabilir” şeklinde değiştirilmiştir. Ancak katılım
payının nasıl belirleneceği, vatandaşlardan
alınan oranla aynı olup olmayacağı, herhangi bir işte çalışmıyor olan Suriyelilerden katılım payının nasıl tahsis edileceği gibi hususlar açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu durum,
yabancılara yönelik pozitif ayrımcılık yapıldığına dair algıların oluşmasına neden olabilir.
Halk nezdinde çeşitli tartışmalara da sebep
olan bu durumun, anayasal bir ilke olan “eşitlik ilkesi”ne aykırılık teşkil edip etmediği tartışılmalıdır. AYM’nin 2017 tarihli bir kararına
göre eşitlik, hukuki durumu aynı olanların
aynı kurallara tabi tutulacağı, hukuksal eşitlik durumunu öngörmüştür.17 Gören, bu durumu “eşitlerin eşitliği” olarak ifade etmiştir
(2016, s. 3281).
Yeni düzenlemede yer alan “geçici
koruma statüsündeki yabancılara
sağlanan sağlık hizmetlerinden
katılım payı alınabileceği” ifadesi
ise muhtevası gereğince açık olmadığı için toplumu tatmin edecek ve tartışmaları sonlandıracak
nitelikte değildir.
güçlerine göre söz konusu prim ödemelerinin tamamını ya da bir kısmını geri almaktadır. Maaşı bulunmayan, düzenli gelir getiren
bir işte çalışmayan Suriyelilerden prim ödemelerini beklemek mümkün olamayacaktır.
AFAD Genelgesi’ne göre çalışma izni alıp da
sosyal güvenlik kapsamına alınanlar hariç
olmak üzere geçici koruma statüsündeki Suriyelilerden sağlık hizmetlerinde katkı payı
alınmamaktadır (AFAD, 2014, s. 4). Sunulan
sağlık hizmetlerinin faturaları; 2014 yılında
kayıtlı oldukları valilik tarafından, 2015 yılı
itibarıyla Sağlık Bakanlığı ile yapılan protokol
sebebiyle 2018 yılına kadar AFAD bütçesinden ödenmiş ve 2019 yılında ise GİGM bütçesinden ödenmektedir.
Yani farklı durumda olanlara farklı kuralların uygulanması, eşitsizliğin eşitliği anlamına geleceğinden bu ilkeye aykırı olduğunu
söylemek doğru olmayacaktır. Türkiye, bir
sosyal hukuk devleti olduğu için hizmetlerin sağlanması konusunda vatandaşların da
mali gücüne göre katılma payı ödemesi beklenecektir. Zira malullük, sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış sigortalılar ya da yoksul
Yeni Şafak Gazetesi’nin 29 Temmuz 2019
tarihli haberine göre Suriyelilere sağlanan
sağlık hizmetleri karşılığında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla katkı payı alınması
16 Bkz. https://www.yenisafak.com/gundem/teskilata-suriyeli-talimati-3500111
17 Bkz. Anayasa Mahkemesi, 15.11.2017 tarih E. 2016/162 - K. 2017/156 sayılı karar. RG yayın tarih ve sayısı:
8.12.2017–30264.http://kararlaryeni.anayasa.gov.tr/Karar/Content/a8ab35e9-5116-48ec-b76c2aa8d4d9345c?excludeGerekce=False&wordsOnly=False
18
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
ANALİZ RAPORU
vatandaşlardan katılım payı alınmamaktadır.
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu’nun 39. maddesi’nde katılım payı alınmayan kişiler, sınırlı sayı ilkesince belirtilmiştir. Eşitlerin eşitliği göz önüne
alındığında, yeni düzenlemenin düzenli geliri olan ya da sigorta kaydı bulunan Suriyeli
sığınmacılar için uygulanabileceği, herhangi
bir işte çalışmayan ve sosyal yardımlar ile hayatını sürdüren sığınmacılardan ise katılma
payının alınmayacağı düşünülecektir.
kapısını ardına kadar açan ülke Türkiye olmuştur. Hem devlet bütçesini hem de ulusal ve uluslararası yardım kuruluşlarından
aktarılan bütçeyi kullanarak Suriyelilerin
yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli olan ihtiyaçları ve hizmetleri sağlamıştır.
Vatandaş ve yabancı ayrımına gidilmeksizin
eğitim ve sağlık gibi kamu hizmetlerinden
yararlanmalarına olanak sağlamıştır. 2018
yılı itibarıyla Türkiye, Suriyeli sığınmacılara
eğitim ve sağlık hizmetleri için bakanlıkların,
AFAD’ın, Türk Kızılayı’nın verdiği destek dâhil
olmak üzere 30 milyar dolardan fazla para
harcadığını açıklamıştır. Vatandaşların, kamu
hizmetlerinden faydalanmaları karşılığında
ödedikleri mali yükümlülük niteliğindeki
“katılım payı” bedelinin 25 Aralık 2019’da yürürlüğe giren son düzenleme öncesinde Suriyeliler tarafından ödenmemesinin eşitsizlik
olarak nitelenip nitelendirilemeyeceği tartışma konusu olmuştur. Aynı durumda bulunan insanlara, aynı kuralların uygulanması
gerektiğini ifade eden ve aslında hakkaniyetle ölçülü bir şekilde yorumlanan eşitlik
kavramı, eşitler arası eşitlik olarak yorumlanmalıdır. Yeni düzenlemede yer alan “geçici
koruma statüsündeki yabancılara sağlanan
sağlık hizmetlerinden katılım payı alınabileceği” ifadesi ise muhtevası gereğince açık
olmadığı için toplumu tatmin edecek ve
tartışmaları sonlandıracak nitelikte değildir.
Türkiye ise hâlihazırda geliri olan ve olmayan
Suriyelilere kamu hizmetlerini, taraf olduğu
uluslararası anlaşmalara bağlı bir sosyal devlet olarak sunmaya devam etmektedir.
1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi başta olmak
üzere uluslararası sözleşmelerle ve ulusal
mevzuatlarla güvence altına alınan sığınma
hakkı, bugün milyonlarca insanın hayatını
idame ettirebilmesi için önem arz eden insani bir haktır. Sosyal hizmetler ve yardımlar,
sığınma hakkı kapsamında ihtiyaçların giderilmesi için tamamlayıcı olarak sağlanmaktadır. Uluslararası ve ulusal kurum ve kuruluşların iş birliğini gerektiren sığınmacı konusu,
Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısını ilgilendiren insani müdahalesi şeklinde tezahür etmiş ve bugün, Türkiye’yi gerek
kendi devlet bütçesi gerekse çeşitli yardımlarla dünyada en büyük sayıda sığınmacıya
ev sahibi olan ülke konumuna ulaştırmıştır.
Sonuç ve Politika Önerileri
Dünyanın karşı karşıya kaldığı en büyük insani krizlerden bir tanesi olan Suriyeli sığınmacılar meselesi, Türkiye başta olmak üzere
çeşitli coğrafyaları etkilemiştir. Kitlesel hareketlerle kendilerine sığınacak bir yer arayan
Suriyelilere, “geçici koruma statüsü” vererek
19
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANDIRILMASI
Eğitim ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
ANALİZ RAPORU
Kaynakça
Artantaş, O. Ç. (2016). Kamu hizmeti ve bedel. Yüksek lisans tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.
Cloeters, G. ve Osseiran, S. (2019). İstanbul’da Suriyeli mültecilerin sağlık hizmetlerine erişimi: Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bakış açısı (Çalıştay raporu). https://ipc.sabanciuniv.edu/wp-content/uploads/2019/04/
SouadOsseiranGabrieleCloetersTR.pdf adresinden 18 Kasım 2019 tarihinde erişilmiştir.
Çal, S. (2012). İdari etkinliklerine paha biçmek ya da Anayasa Mahkemesi’nin iki kararının çağrıştırdıkları.
Anayasa Mahkemesi’nin 50. Yılına Armağan içinde (ss. 555-598). Ankara: Anayasa Mahkemesi Yayını.
Erdem, B. (2017). Geçici koruma statüsündeki Suriyelilerin sosyal, siyasi ve vatandaşlık hukuku bakımından Türkiye’deki durumları. Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni, 37(2), 332-351.
Danıştay 13. Dairesi. (2005). E.2005/5263-K.2005/5709 sayılı karar. Danıştay Dergisi, 112, 438-444.
Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelik. (15 Ocak 2016). Resmi Gazete
(Sayı: 29594). https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/3.5.20168375.pdf adresinden 15 Kasım 2019
tarihinde edinilmiştir.
Geçici Koruma Yönetmeliği. (22 Ekim 2014). Resmi Gazete (Sayı: 29153). https://www.mevzuat.gov.tr/
MevzuatMetin/3.5.20146883.pdf adresinden 16 Kasım 2019 tarihinde edinilmiştir.
Gören, Z. (2016). Genel eşitlik ilkesi. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 22
(3), 3279-3301. https://dergipark.org.tr/tr/pub/maruhad/issue/36500/359881 adresinden 3 Ocak 2020
tarihinde erişilmiştir.
Gözler, K. (2009). İdare hukuku II. Bursa: Ekin Yayınevi
Gözübüyük, Ş. (2003). Yönetim hukuku. Ankara: Turhan Kitabevi.
Gözübüyük, Ş. ve Tan, T. (2010). İdare hukuku genel esaslar Cilt I. Ankara: Turhan Kitabevi
Habertürk Gazetesi. (15 Kasım 2018). 2019 yılı bütçesi plan ve bütçe komisyonunda. https://www.haberturk.com/ankara-haberleri/16910616-2019-yili-butcesi-plan-ve-butce-komisyonunda adresinden erişilmiştir.
Harunoğulları, M. (2016). Suriyeli sığınmacı çocuk işçiler ve sorunları: Kilis Örneği. Göç Dergisi, 3(1), 29-63.
Korkmaz, M. (2018). GEÇİCİ KORUMA KAPSAMINDAKİ SURİYELİLERİN TÜRKİYE İŞGÜCÜ PİYASASINA ETKİLERİ VE DEĞERLENDİRMELER. Sosyal Güvence , 0 (13), 57-83. doi: 10.21441/sguz.2018.64
Milli Eğitim Bakanlığı. (2014). Yabancılara yönelik eğitim-öğretim hizmetleri (2014/21). http://mevzuat.
meb.gov.tr/dosyalar/1715.pdf adresinden 4 Ocak 2020 tarihinde erişilmiştir.
Özay, İ. (1986). Devlet idari rejim ve yargısal korunma. İstanbul: Filiz Kitabevi.
Özay, İ. (1994). “Başlar mısın başlayalım mı?” Televizyonda devlet tekelinden özelleşmeye: İtalya ve Türkiye. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 49(3), 351-356.
Özay, İ. (2004). Günışığında yönetim. İstanbul: Filiz Kitabevi.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu. (11 Haziran 2006). Resmi Gazete (Sayı: 26200). https://
www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2006/06/20060616-1.htm adresinden 30 Aralık 2019 tarihinde edinilmiştir.
20
Sızlı-Erol, G. (1999). Kamu hizmetlerinin görülmesinde imtiyaz yöntemi ve Türkiye uygulaması. İktisadi Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü Hukuki Tedbirler ve Kurumsal Düzenlemeler Dairesi Uzmanlık
Tezi. http://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2018/11/GulhanimErol.pdf adresinden 30 Aralık 2019
tarihinde erişilmiştir.
Tanrıkulu, F. (2017). Türkiye’de yaşayan Suriyeli çocukların eğitim sorunu ve çözüm önerileri. Liberal Düşünce Dergisi, 22 (86), 127-144.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Mülteci Hakları Alt Komisyonu. (2018).
Göç ve uyum raporu. https://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/docs/2018/goc_ve_uyum_raporu.pdf adresinden 20 Kasım 2019 tarihinde erişilmiştir.
T.C Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı Arasında Götürü Bedel Üzerinden Sağlık Hizmeti Alım Protokolü (2018). https://dosyamerkez.saglik.gov.tr/
Eklenti/19264,afet-ve-acil-durum-yonetimi-baskanligi-goc-idaresi-genel-mudurlugu-ve-saglik-bakanligi-arasinda-goturu-bedel-uzerinden-saglik-hizmeti-alim-protokolu-03072018pdf.pdf?0 adresinden 17
Kasım 2019 tarihinde edinilmiştir.
T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı. Suriyelilerin konakladığı geçici barınma merkezlerindeki harcama ve maliyet analizi. (2013). https://www.afad.gov.tr/kurumlar/afad.gov.tr/24372/xfiles/2-Suriyelilerin_Konakladigi_Gecici_Barinma_Merkezlerindeki_Harcama_ve_Maliyet_Analizi_2013_
Turkce_.pdf adresinden 29 Aralık 2019 tarihinde erişilmiştir.
T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı. Kurumsal mali durum ve beklentiler raporu.
(2016). https://www.afad.gov.tr/kurumlar/afad.gov.tr/4352/xfiles/2016_KURUMSAL_MALI_BEKLENTILER_DURUM_RAPORU_TOPLU_SON_31_07_2016.pdf adresinden 2 Ocak 2020 tarihinde erişilmiştir.
T.C. Kamu Denetçiliği Kurumu. (2018). Türkiye’deki Suriyeliler özel rapor. https://ombudsman.gov.tr/suriye_rapor/#p=1 adresinden 20 Kasım 2019 tarihinde erişilmiştir.
T.C İç İşleri Bakanlığı (Göç İdaresi Genel Müdürlüğü) ve Sağlık Bakanlığı Arasında Götürü Bedel Üzerinden Sağlık Hizmeti Alım Protokolü (2019). https://dosyamerkez.saglik.gov.tr/Eklenti/31817,2019-yili-saglik-bakanligi-ve-ic-isleri-bakanligi-goc-idaresi-genel-mudurlugu-arasinda-goturu-bedel-uzerinden-saglik-hizmeti-alim-protokolupdf.pdf?0 adresinden 17 Kasım 2019 tarihinde edinilmiştir.
Yavuz, Ö. (2015). Türkiye’deki Suriyeli mültecilere yapılan sağlık yardımların yasal ve etik temelleri/the legal and ethical foundations of health assistances to Syrian refugees in Turkey. Mustafa Kemal Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 12 (30), 265-280.
Yayla, Y. (1990). İdare hukuku I. İstanbul: Filiz Kitabevi.
Yeni Şafak Gazetesi. (29 Temmuz 2019). Teşkilata Suriyeli talimatı. https://www.yenisafak.com/gundem/
teskilata-suriyeli-talimati-3500111 adresinden erişilmiştir.
Yılmaz-Eren, E. (2016). Geçici koruma statüsü ve Türkiye’deki Suriyeliler sağlanan hizmetlere ilişkin bir
değerlendirme, Middle East Journal of Refugee Studies, 1(2), 110-139.
Yılmaz, G. (2018). “Vergi, resim, harç” kavramlarının tarihsel devinimi: Kavram kargaşası bağlamında “resmin” günümüzdeki varlık sorunu. Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 40(2), 370-393.
Yılmaz, G ve Biyan, Ö . (2016). Vergi hukukunda bir belirsizlik: “Benzeri mali yükümlülük” kavramı ve bu
kavram açısından bakanlar kuruluna verilen yetkilerin değerlendirilmesi. Marmara Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Dergisi, 38(2), 335-360.
Kamu hizmetlerinin etkin ve eşit olarak sunulmaya devam etmesi için
Türkiye;
■ Kamu hizmetlerinin sağlanmasını geciktiren ya da zorlaştıran bürokratik engelleri ortadan kaldırmayı amaçlayan çalışmalar yapmalı,
■ Kamu hizmetleri karşılığında talep edilen bedelin hukuki niteliği konusunda ilgili mevzuatlarda açıkça düzenleme yapmalı,
■ Suriyeli sığınmacılardan eğitim ve sağlık hizmetleri karşılığında alınacak olan bedelin miktarı ve statü kapsamında korunan tüm sığınmacılardan talep edilip edilmeyeceği gibi hususların açıklığa kavuşturulması için Geçici Koruma Yönetmeliği’nin ilgili maddelerini yeniden
ele almalı,
■ Kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının ortak çalışmasıyla kamu hizmetlerinden alınan bedel konusunda kamuoyunu
bilgilendirmeli,
■ Suriyeli sığınmacılar için yapılan harcamaları mümkün olduğunca
belgelendirerek kamuoyuna sunmalıdır.
Adres: Aziz Mahmut Hüdayi Mah. Türbe Kapısı Sk. No: 13 Üsküdar/ İstanbul Telefon: +90 216 532 63 70 E-posta: getu@ilke.org.tr Web: ilke.org.tr