SURİYE İÇ SAVAŞININ TÜRKİYE’YE YAYILMASINA
ETKİ EDEN “İSTEMSİZ
FAKTÖRLER” ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME: IŞİD
ÖRNEĞİ
Doç. Dr. Emel Parlar Dal
Ali Murat Kurşun1
Giriş
Bölgesel krizlerin günümüz örnekleri de dikkate alındığında artan
bir şekilde silahlı çatışmalara evrilerek bölgeler arası ve uluslararası
krizlere dönüştüğü özellikle Arap Baharı olgusu ile daha da açık bir
şekilde gözler önüne serilmiştir. Silaha erişimin kolay hale gelmesi,
küresel destekten tam anlamıyla yoksun hükümetlerin sahadaki tam
kontrollerini kaybetmeleri ve ideolojik ve stratejik çeşitlenmeler ile
birlikte sahada birden fazla grubun ortaya kolayca çıkabilmesi
günümüz bölgesel krizlerinin ve çatışmalarının en temel
gerçeklikleri arasındadır. Bu noktada karşımıza çıkan ve iç
çatışmaların/savaşların önce daha geniş bölgesel krizlere ve daha
sonra da uluslararası sorunlara dönüşmesine sebebiyet veren bir
diğer gerçeklik ise bu tarz iç çatışmaların ve iç savaşların “istemli”
ve “istemsiz” olarak ikiye ayrılabilecek faktörler neticesinde kolayca
komşu ülkelere yayılabildiğidir.
İç savaşların yayılmasıyla ilgili olarak akademik anlamda en az
çalışılmış en güncel ve uygun örnek olarak karşımıza Suriye iç
savaşı çıkmaktadır. Gerçekten de birçok silahlı devlet dışı aktörlerin
ve isyancı grupların sahada savaştığı bu ortamda yukarda bahsi
geçen faktörlerin de etkisi ile Suriye iç savaşı bölge ülkelerine kısa
sürede yayılmış ve bu yayılma bu ülkelerin hem iç politika hem de
dış politika anlamında bir takım mecburi ya da tedbiri değişimlere
gitmelerine yol açmıştır. Bu bağlamda bu çalışma Suriye iç savaşının
literatürde “istemsiz” faktörler olarak ele alınan yayılma araçları
vasıtasıyla Türkiye’ye nasıl sıçradığını ve nasıl etkiler yarattığı
sorunsalını ele almaktadır. Bunu ele alırken bu çalışma, çatışmanın
1
Mar ara Ü iversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölü ü
114
yayılmasına neden olan, Buhaug ve Gleditsch’in geliştirdiği kötü
çevre(ler), etkileşim fırsatları ve bağları ve çatışmanın niteliği
düzlemlerinden oluşan istemsiz faktörler üçlü analitik düzlemini
kullanacak ve bu faktörlerin Türkiye bağlamında nasıl işler hale
geldiğini IŞİD örneği üzerinden açıklamaya çalışacaktır. Bu örnekler
incelenirken ise şu temel araştırma sorularına yanıtlar bulunmaya
çalışılacaktır: Çatışmanın yayılmasına sebep olan istemsiz faktörler
Suriye iç savaşı bağlamında Türkiye’ye nasıl etki etmiştir ve bu
istemsiz faktörlerin Türkiye özelinde operasyonel hale gelmesinde
bir silahlı devlet dışı terör örgütü olarak IŞİD’in rolü ne olmuştur?
Bu sorulara cevap ararken bu çalışma ilk olarak literatürde
istemsiz yayılma faktörleri şeklinde verilen ve bu çalışmanın
kullandığı analitik düzlemi oluşturan kötü çevre(ler), etkileşim
fırsatları ve bağları ve çatışmanın niteliği etkenlerini kısaca
inceleyecektir. İkinci olarak bu çalışma bahsi geçen bu faktörleri
Suriye iç savaşı ve Türkiye ilişkisi bağlamında IŞİD örneği üzerinde
uygulayarak test edecektir.
1. Çatışmaların Yayılmasında İstemsiz Faktörlerin Rolü: Üç
Düzlemli Analitik Çerçeve
Çatışma ve silahlı çatışma literatürü yayılmanın etkileri
bağlamında genel olarak değerlendirildiğinde bu çalışmaların
yayılma süreçlerinin çatışmaya taraf olan aktörlerin siyasi,
ekonomik ve sosyal çıkarlar doğrultusunda attıkları adımlar ile
bilinçli bir şekilde gerçekleştiği ön kabulü karşımıza çıkmaktadır.
Çeşitli vakaları bu ön kabul çerçevesinde inceleyen birçok
araştırmacı, çatışmaların aktörlerinin çatışmaları komşu
coğrafyalara istemli bir şekilde yayarak etkileri kendi coğrafyaları
dışına çıkardıklarını ve bu komşu coğrafyalarda siyasal, ekonomik
etki yaratabilmek için alt yapı hazırladıklarını ifade etmektedirler.
Bu tek taraflı ve sadece aktörlerin inisiyatiflerini temel alan
açıklamaları bir adım daha ileri götüren istemsiz faktörler yaklaşımı
ise çatışmaların yayılmasını açıklamada sosyo-politik ve doğal
etkenleri göz önünde bulundurmakta ve bu anlayış ile ortaya
koyduğu faktörler üzerinden çatışmaların yayılmasını anlamaya
çalışmaktadır. Bu yaklaşımı sayesinde istemsiz faktörleri kullanan
açıklamalar, çatışmaların yayılmasını sadece siyasi çekişmelerin
115
uzantıları olarak gören anlayışı ileriye götürmekte ve çatışmanın
yaşandığı coğrafyanın barındırdığı sosyo-politik ve coğrafi şartların
da yayılma sürecinde ne derece etkili olduğunu gözler önüne
sermektedir. Örneğin bizim çalışmamızın da konusunu oluşturan
Suriye iç savaşı bağlamında bu yaklaşım kabul edilerek hazırlanan
bir rapor (Young v.d. 2014) Suriye iç savaşının bölge ülkelere
yayılmasını harici destek, mülteciler, komşu ülkelerin kırılganlığı,
etnik bağlar, medyaya erişim gibi bir takım faktörler üzerinden daha
çok sosyo-politik etkenlerin oynadığı rolü inceleyerek
açıklamaktadır ancak bu mevcut rapor bu tür yayılmaları genel
manada incelemek için bütüncül bir analitik çerçeve sunmaktan
uzaktır..
Çatışmaların yayılmalarını bu sosyo-politik ve doğal etkenleri
kullanarak istemsiz faktörler üzerinden açıklamada genel bir analitik
çerçeve sunması açısından Halvard Buhaug ve Kristian Skrede
Gleditsch’in çalışması önem arz etmektedir (Buhaug ve Gledistch
2008). Buhaug ve Gleditsch ortaya koydukları ve ampirik olarak test
ettikleri model ile iç çatışmaların çevre ülkelere yayılmalarını
açıklarken üç düzlemli analitik bir modeli test etmektedirler: kötü
çevre(ler), etkileşim fırsatları ve bağları ve çatışmanın niteliği.
Kötü Çevre(ler)
İstemsiz yayılma faktörlerinin birinci analitik düzlemini
oluşturan kötü çevre(ler) faktörü yoğun çatışmaların hali hazırda
tarihsel olarak da süre geldiği coğrafyaları çatışmanın yayılmasına
müsait bir zemin oluşturan bölgeler olarak değerlendirmekte ve bu
bölgelerdeki çatışmaların çevre ülkelere daha kolay yayılabileceğini
ifade etmektedirler. Bu çerçevede ortaya konulan açıklamalardan bir
tanesi çatışmaların hali hazırda yaşandığı coğrafyalardaki mevcut
silahlı grupların birbirlerinin taktiklerini ve yöntemlerini benzer
şekilde kullanmaya başlayarak çatışmaları istemsiz de olsa kendi
aralarında yayabildikleri argümanıdır. Literatürün vurguladığı ve
ampirik olarak test ettiği önemli noktalardan bir tanesi de kendi iç
yapısı açısından güçlü bir ekonomik ve kurumsal temellere sahip
olan ülkelerin bile kendilerini çevreleyen bölgelerdeki tarihsel
olarak devam eden yoğun çatışma şartlarının etkisi neticesinde bu
istemsiz yayılmanın etkisi altında kalabildiği gerçeğidir (Sambanis
116
2002; Gleditsch
yıllardır yoğun
çatışmalar bu
sıçrayabilmekte
seyretmektedir.
2007; Buhaug ve Gleditsch 2008). Kısacası uzun
çatışmalara sahne olan coğrafyalardaki yeni
eski çatışma kanalları ile komşu ülkelere
ve bu doğal bir süreç olarak istemsiz şekilde
Etkileşim Fırsatları ve Bağları
Buhaug ve Gleditsch’in önerdiği ikinci analitik düzlemi
oluşturan etkileşim fırsatları ve bağları ise genel manada çatışmanın
yaşandığı komşu ülke ile olan etkileşime sebebiyet veren ve bu
etkileşim sürecini kolaylaştıran kanallar ve ağlar üzerinde
yoğunlaşmakta ve bu kanal ve ağların istemsiz yayılma sürecine
nasıl etki ettiğini ortaya koymaktadır. Yedi farklı alt faktörden
oluşan etkileşim fırsatları ve bağları düzlemi daha çok iki ülke
arasındaki etnik ve nüfus kaynaklı bağlantıların rolünü incelemekte
ve bu etkenler üzerinden oluşabilecek istemsiz yayılma etkisine
vurgu yapmaktadır. Bu bağlamda etkileşim fırsatları ve bağları
düzlemini oluşturan alt faktörler olarak karşımıza şu maddeler
çıkmaktadır: en yakın çatışma bölgesine olan uzaklık, çatışmanın
yaşandığı komşu ülke ile olan sınırın uzunluğu, çatışmanın yaşandığı
komşu ülkedeki nüfus ile olan etnik bağlar, çatışmanın yaşandığı
ülkeden gelen göçmen nüfusu, komşu ülkedeki çatışmanın şiddeti,
komşu ülkedeki çatışmanın doğası ve çatışmayı yaşayan ülkenin
büyüklüğü (Buhaug and Gleditsch 2008, 216).
Çatışmanın niteliği
Bir diğer istemsiz yayılma düzlemi olan çatışmanın niteliği
düzlemi çatışmaların muhtevalarının ve karakterlerinin yayılma
süreçlerindeki etkisini anlamak üzere kullanılmaktadır. Buhaug ve
Gledistch bu noktada farklı çatışma türlerinin yayılma etkileri
bağlamında farklı sonuçlar verdiklerini belirtmektedir. Bu açıdan
çatışma niteliklerini anlamada grupların nihai hedeflerini göz
önünde bulundurmaya çalışan bu düzlem çatışmaların niteliğini
ayrıştırabilmek için çatışmaları toprak kontrolü ve hükümet kontrolü
hedefleyen çatışmalar olarak ikiye ayırmaktadır. Bu ayrım üzerinden
hareket eden bu düzlem özellikle ayrılıkçı niteliğe sahip olan
117
çatışmaların diğer bölgelere yayılma ihtimallerinin daha fazla
olduğuna vurgu yapmaktadır.
2. Suriye İç Savaşı’nın IŞİD Örneğinde Türkiye’ye Yayılmasında
İstemsiz Faktörler
Genel çerçevesi kısaca özetlenen ve çatışmaların istemsiz bir
şekilde yayılmasını sosyo-politik ve coğrafi nedenler üzerinden
inceleyen bu üçlü analitik düzlemi Türkiye bağlamında ele
aldığımızda karşımıza en canlı ve güncel örnek olarak Suriye iç
savaşı çıkmaktadır. Gerçekten de Suriye iç savaşının çeşitli
aktörlerinin faaliyetleri ya da bu aktörlerin faaliyetleri sonucunda
ortaya çıkan yeni konjonktür Türkiye sınırları içerisinde bir takım
yayılma etkileri yaratmış ve böylece çatışmaların yayılmasında bu
düzlemlerin nasıl operasyonel hale geldiklerini ampirik olarak
kanıtlamıştır. Türkiye’nin Suriyeli muhalifleri açıkça desteklemesi
ve uzun bir süre açık sınır politikası izlemesi gibi temel siyasi
aktörlerin kasıtlı tercihlerinin bir sonucu olan yayılma etkilerinin
yanında yukarıda özetlenen analitik çerçeve Suriye iç savaşı ve
Türkiye bağlamında özellikle PYD/YPG ve IŞİD bağlamında işler
hale gelmiştir (Parlar Dal 2016). Burada bu analitik çerçeve özel
olarak IŞİD örneğine uygulanacak ve IŞİD üzerinden Suriye iç
savaşının yayılma etkilerinin Türkiye’de hissedilmesinde bu üçlü
analitik düzlemin nasıl kolaylaştırıcı bir etki yarattığı incelenecektir.
Kötü Çevre(ler)
Yukarıda da değinildiği gibi coğrafi çevrenin siyasi şartlarının
yeterli istikrar seviyesine ulaşmamış olması ve aynı komşu
coğrafyalarda tarihsel olarak süregelen çatışma ve istikrarsızlık
kültürünün var olması çatışmanın yayılmasına neden olabilecek
etkenler arasında gösterilmektedir. Yine farklı çalışmalarda coğrafi
çevredeki istikrarsız durumun ve çatışma kültürünün varlığının
göçmen akışları, sınır ötesi askeri operasyonlar, ideolojik yayılma
gibi bir çok vasıta ile yayılmaya müsait bir çevre yarattığı ortaya
konulmuştur (Aydinli 2008; Gleditsch 2007; Daves ve Moore 1997;
Harbom ve Wallensteen 2005). Bu çalışmanın konusu olan geniş
Arap coğrafyası genel olarak değerlendirildiğinde bu çevre ülke
118
etkisi açık bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Tunus’tan başlayıp
Mısır, Yemen, Libya ve nihayet en şiddetli şekilde yaşandığı
Suriye’ye sıçrayan çatışmalar bu yayılma etkisinde çevre faktörünün
rolünü ortaya koymaktadır.
Türkiye özelinde bu çevre etkisi değerlendirildiğinde Arap
Baharı olgusunun ilk iki yılında genel manada Türkiye üzerinde her
ne kadar ekonomik ve diplomatik anlamda etkiler yaratsa da
güvenlik anlamında çok büyük bir yayılma etkisi yaratmadığı
görülmektedir. Suriye özelinde ise bu etken Türkiye açısından
varlığını büyük ölçüde hissettirmiştir. 2014 yılında yükselmeye
başlayan IŞİD tehdidi kötü çevre faktörü ile birleşince Türkiye
açısından krizin yönetimi çok daha zor bir hal almıştır. İlk örneği
Niğde’deki saldırı ile ortaya çıkan IŞİD üzerinden çatışmanın
yayılması, kötü çevre faktörünün etkisi ile çok daha hissedilir hale
gelmiş, öyle ki Türkiye içerisindeki çeşitli radikal örgütler de
yukarıda bahsedilen ideolojik yayılma etkisi ile bu örgüt ile ideolojik
yakınlaşmaya kadar varmışlardır. Bu çerçevede özellikle Türkiye
içerisinde IŞİD için eleman toplayan yapılar ortaya çıkmış ve bunlar
kendi aralarında ağlar oluşturmuşlardır ki bu Türkiye iç güvenliği
açısından büyük bir tehdit algısı ortaya çıkartmıştır. Burada
vurgulanması gereken nokta ise yapılan çalışmalar ile bu ağlara üye
olanların ve bu ağlar üzerinden eylem yapan kişilerin hemen hemen
hepsinin coğrafyadaki çeşitli yabancı unsurlar ile ilişki içerisinde
olduğudur (Stein, 2016). Dolayısıyla coğrafyadaki kötü çevre
olgusu, farklı ülkelerdeki ağların birbirine ideolojik olarak
yakınlaşabilmesine olanak vermiştir. Bu durum IŞİD üzerinden
Suriye savaşının Türkiye’ye kötü çevre düzlemi üzerinden nasıl etki
ettiğini de açıkça ortaya koymaktadır. Kaldı ki bu kötü çevre olgusu
Türkiye ve Suriye sınırları dışarısında bile Türkiye’ye etki etmiş ve
bunun en önemli örneği Türkiye’nin Musul başkonsolosluğunun
saldırıya uğraması ile gözler önüne serilmiştir (Ülgen 2014).
Etkileşim Fırsatları ve Bağları
Bu düzlemi oluşturan yedi faktörün (en yakın çatışma
bölgesine olan uzaklık, çatışmanın yaşandığı komşu ülke ile olan
sınırın uzunluğu, çatışmanın yaşandığı komşu ülkedeki nüfus ile
olan etnik bağlar, çatışmanın yaşandığı ülkeden gelen göçmen
119
nüfusu, komşu ülkedeki çatışmanın şiddeti, komşu ülkedeki
çatışmanın doğası ve çatışmayı yaşayan ülkenin büyüklüğü) hemen
hepsinin farklı derecelerde de olsa Suriye iç savaşının IŞİD
üzerinden Türkiye’ye yayılma etkileri oluşturmasına katkı sağladığı
söylenebilir.
Birinci alt faktör olan ortak bir sınırın var olması ve bu sınırın
uzunluğu faktörünün bu anlamda ciddi bir rol oynadığı ortadadır.
Zira Türkiye en uzun kara sınırını Suriye ile paylaşmakta (937 km)
ve dolayısıyla böylesine uzun bir ortak sınırın tam anlamıyla kontrol
edilememesi sebebiyle yayılmanın ciddi etkisi altında kalmaktadır.
Bu noktada Türkiye’nin uzun süre devam ettirdiği açık sınır
politikasına da değinmek gerekmektedir zira bu politika her ne kadar
insani anlamda göçmenlerin geçişine yardımcı olmuş olsa da aynı
zamanda çatışma yayılması açısından da bir takım sonuçlar
doğurmuştur. Başta insani sebepler ile açık tutulan ancak sonrasında
kontrolü çok güç hale gelen bu sınır faktörü IŞİD bağlamında
“yabancı savaşçı” faktörünün de oluşmasına katkı vermiş (Kardaş ve
Özdemir 2104) ve Türk sınırları bu anlamda bir geçiş noktası olarak
belirmeye başlamıştır.
Etnik bağlar alt faktörü ele alındığında bu faktörün de genel manada
Suriye iç savaşının Türkiye’ye yayılmasında daha çok PYD/YPG ve
PKK üzerinden etkili olduğu gözlemlenmektedir. Timur Kuran’ın da
belirttiği gibi çatışan ülke ve komşu ülke arasında etnik bir ortaklığın
bulunması komşu ülkedeki benzer etnik grupların bir “etnik
uyanış”ına neden olabilmekte ve bu da çatışmanın yayılmasına
kolaylaştırıcı bir etki yapmaktadır (Kuran 1998). IŞİD örneğinde bu
durumun Türkiye’ye çatışmanın yayılması açısından diğer faktörler
kadar etkili olmadığı savunulabilir zira IŞİD etnik temelli bir örgüt
olmaktan ziyade etnik anlayışı reddeden ümmet ideolojisi çatısında
eylemlerini yapmaktadır (Yeşiltaş ve Kardaş 2015, 77). Dolayısıyla
bu alt faktörün Türkiye özelinde ve IŞİD örneğinde çok büyük bir
yayılma etkisi yarattığı gözlemlenmemektedir.
Bir diğer alt faktör olan göçmen nüfusu ve göçmen akışı
faktörü ise etkileşim fırsatları ve bağları yaratması açısından
önemlidir. Bilindiği gibi Türkiye, Suriye’den gelen yaklaşık 3
milyon göçmeni kendi imkanları ile kendi sınırları içerisinde
ağırlamaktadır. Bu kadar yüksek sayıdaki insan hareketliliğinin
kontrolü tam anlamıyla mümkün olamamakta ve bu durum çatışmayı
120
yayan aktörlerin yayılma bölgelerindeki hareket alanı açısından
kolaylaştırıcı bir etken yaratmaktadır. Çeşitli çalışmalarda
vurgulanan önemli noktalardan bir tanesi göçmen ağırlayan
ülkelerde ortaya çıkabilecek ekonomik sıkıntılar (Murdoch ve
Sandler 2002, 91-110) ve etnik dengede yaşanabilecek dönüşümler
sonrası oluşabilecek çatışma yayılmaları etkileridir. Türkiye
örneğinde her ne kadar böyle bir nedenden dolayı oluşmuş çatışma
yayılması etkisinden söz edemesek de yine yukarıda bahsedilen
özellikle yabancı savaşçı olgusuna bu göçmen nüfusu ve göçmen
akışı faktörünün kolaylaştırıcı bir zemin hazırladığını söylemek
mümkündür.
Çatışmanın şiddeti, komşu ülkedeki çatışmanın doğası ve
çatışmayı yaşayan ülkenin büyüklüğü gibi diğer alt faktörlerin de bu
süreçte operasyonel hale geldiği gözlemlenmektedir. Özellikle
çatışmanın şiddetinin 2013 Ghouta saldırısı ile farklı bir boyut
kazanmış olması, çatışmanın doğasının sahadaki aktörlerin bir
bütünlükten uzaklaşması ile farklı çatılar altında artış göstermesi ve
Rusya ve İran gibi dış aktörlerin de bu resme eklemlenmesi IŞİD’in
bir aktör olarak Suriye’ye yönelmesine de olanak sağlamış ve
bölgesel anlamda çatışmanın yayılmasına zemin hazırlamıştır.
Bunun ötesinde çatışma literatüründeki hem çatışma yaşayan
ülkenin büyüklüğü ve hem de çatışan grupların büyüklüğünün
yayılma riskini arttırdığı argümanı değerlendirildiğinde, nispeten
büyük bir coğrafyaya sahip olan Suriye’de yine nispeten diğer
örgütlere göre daha büyük bir çatıya sahip olan IŞİD’in faaliyet
göstermesi kontrol imkanını oldukça zayıflatmış ve çatışmanın
komşu ülkelere ve özellikle Türkiye’ye sıçramasına olanak
sağlamıştır.
Dolayısıyla etkileşim fırsatları ve bağları düzleminin Suriye
iç savaşının yan etkilerinin Türkiye’de hissedilmesine olanak veren
önemli bir alt yapı sağladığını söylemek mümkündür. Çeşitli
aktörler vasıtasıyla bu etkinin hissedilmesine sebep olan bu düzlem
IŞİD örneğinde de çatışmanın yayılması anlamında bir zemin
hazırlamış ve özellikle oluşturduğu sınır ve göçmen alt faktörleri ile
oluşturduğu coğrafi bağlar ve ideolojik yakınlaşma ile çatışmanın
etkilerinin Türkiye’ye yayılmasına olanak vermiştir.
Çatışmanın Niteliği
121
Çatışmanın niteliği düzlemi çatışmaları ikiye ayırmakta ve
sadece toprak kontrolü amaçlayan aktörler ile hükümet kontrolü
talep eden aktörler arasında bir ayrıma gitmektedir. Buna göre hem
toprak kontrolü sağlamaya çalışan ve hem de aynı zamanda
buralarda kendi “bağımsız” idarelerini kurmaya çalışan örgütlerin
faaliyetlerinin çatışmaların yayılmasına olanak sağladığı ifade
edilmektedir. Suriye savaşı özelinde incelendiğinde bu düzlemin de
genel manada Türkiye açısından yayılma etkilerini hissettirdiği
gözlemlenmektedir. Bu bağlamda özellikle IŞİD’in mevcut sınırları
tanımama stratejisi öne çıkmaktadır (Caris ve Reynolds 2014, 9).
Mevcut sınırları yok sayan ve halifelik hedefi çerçevesinde çevre
bölgelere yayılma stratejisi taşıyan IŞİD yayılma yönteminin
doğrudan çatışmanın niteliği düzlemi ile alakalı olduğu açık bir
gerçektir ve bunun çatışmanın yayılmasında büyük bir rol oynadığı
göz ardı edilmemelidir.
Sonuç Yerine
Bölgesel anlamda devletler arası ilişkiler ve küresel anlamda
çatışmaların doğası hakkında geçtiğimiz beş sene içerisinde çok
çeşitli sonuçlar ortaya çıkmasına sebep olan Suriye iç savaşı farklı
boyutları ile akademik olarak çalışılmış ancak bu çalışmalar daha
çok bu çatışmanın ortaya çıkışının sosyo-politik arka yapısına
odaklanmıştır. Çatışma literatüründe hali hazırda var olan ve çeşitli
örneklerde ampirik olarak cevaplanmaya çalışılan çatışmanın
yayılması sorusu ise Suriye iç savaşı bağlamında çok az ilgi gören
bir akademik alan olmuştur. Türkiye özelinde ise bu yayılmanın
nedenlerini ve sonuçlarını analitik bir çerçeve sunarak açıklayan
çalışma sayısı ise oldukça yetersizdir. Bu boşluktan yola çıkarak bu
çalışma Suriye iç savaşının çatışma etkilerinin Türkiye’ye
yayılmasını silahlı çatışma literatüründen ödünç aldığı üçlü bir
analitik düzlem kullanarak açıklamaya çalışmış ve bunu yaparken de
IŞİD örneğini kullanmıştır.
Yukarıda da genel hatlarıyla değinildiği gibi istemli yayılma
etkilerinin ötesinde istemsiz yayılmaların da bu süreçte oldukça
etkili olduğu gözlemlenmektedir. Zira bu istemsiz yayılmanın alt
yapısını hazırlayan faktörlerin Türkiye-Suriye bağlamında
122
operasyonel hale gelmeye oldukça hazır olduğu ortadadır. Zira IŞİD
üzerinden çatışmanın yayılması da kısmen bu hazır zemin harekete
geçirilerek gerçekleşmiş ve bu da IŞİD’in zaten ideolojik olarak
savunduğu sınır ötesi yayılma iddiasının kısmen pratiğe
dökülmesine olanak vermiştir. Öyle ki bu süreçte çatışmaların
yayılmasını sağlayan bu üç istemsiz faktörün hemen hemen her
birinin farklı derecelerde olsa da bu sürece katkı sağladığı
savunulabilir.
Bu çerçevede varılabilecek en genel sonuçlardan bir tanesi
IŞİD bağlamında istemsiz yayılma faktörlerinden daha çok fiziki ve
zihni “hareketlilik” odaklı olan kıstasların bu süreçte aktif rol
oynadığıdır. Yani insan ve ideoloji hareketliliğinin ve etkileşiminin
hızlanmasını ve kolaylaşmasını sağlayan istemsiz faktörler IŞİD
üzerinden çatışmanın yayılmasını kolaylaştırmıştır. Yukarıda da
değinildiği gibi buradaki en önemli örneklerden bir tanesi açık ve
kontrol edilemeyen sınırlar vasıtasıyla oluşan transit geçiş yolu ve
bunun üzerinden ortaya çıkan yabancı savaşçılar olgusudur. Bir
diğer önemli nokta ise farklı küçük ideolojik kamplaşmaların
nispeten daha basit bir ideolojik üst yapı sunan IŞİD örneğinde
yakınlaşması ve bunun üzerinden oluşan ulus aşırı ağlardır. Bu
noktada da istemsiz faktörlerden çatışmanın niteliği faktörünün
önemli bir rol oynadığı ortaya çıkmaktadır.
Kısacası Suriye iç savaşı istemli ve istemsiz bir takım
faktörler ile çevre ülkelere yayılmış ve Türkiye de bu noktada bu
yayılma etkilerinden önemli ölçüde etkilenmiştir. Bu çalışma bu
yayılmanın istemsiz boyutlarını IŞİD örneği üzerinden ele alarak
analitik bir açıklama ortaya koymaya çalışmıştır. Bu çalışmanın
vardığı en önemli sonuçlardan bir tanesi bu yayılma faktörlerinin
tüm alt düzlemlerinin detaylı bir şekilde ve farklı örgütler üzerinde
çalışılmasının gerekliliğidir. Zira böyle çalışmalar ile ortaya
konulacak ampirik veriler üzerinden ileriye dönük öngörüler ortaya
konulabilecek ve farklı yayılmaların ortaya çıkması ve
hızlanmasının önlenmesi için gerekli bilimsel alt yapı hazırlanmış
olacaktır. Bu çalışmanın ortaya çıkardığı bir diğer gereksinim de
sadece yayılmaya neden olan faktörlerin değil aynı zamanda yayılma
sonrası ortaya çıkan etkilerin de yine kategorik ve analitik bir şekilde
değerlendirilmesi gerekliliğidir. Ancak bu iki çerçeve bir arada
123
sunulabildiğinde çatışmalar ve onların yayılma öncesi ve sonrası
süreçleri kapsamlı bir şekilde anlamlandırılabilecektir.
Kaynakça
Aydinli, Ersel (2008) “Before Jihadists There Were
Anarchists: A Failed Case of Transnatioal Violence”, Studies in
Conflict & Terrorism, 31:10, 903-923
Buhaug Halvard, Kristian Skrede Gleditsch, (2008)
“Contagion or Confusion? Why Conflicts Cluster in Space?”,
International Studies Quarterly, 52, 215-233
Caris, Charles C. ve Samuel Reynolds (2014) “ISIS
Governance in Syria”, Institute for the Study of War,
http://www.understandingwar.org/sites/default/files/ISIS_Governan
ce.pdf
Daves, David R. ve Will H. Moore (1997) “Ethnicity Matters:
Transnational Ethnic Alliances and Foreign Policy Behavior”,
International Studies Quarterly, 41, 171-184
Gleditsch, Kristian Skrede (2007) “Transnational Dimensions of
Civil War”, Journal of Peace Research, 44:3, 293-309
Harbom, Lotta ve Peter Wallensteen (2005) “Armed Conflict
and Its International Dimensions”, Journal of Peace Research, 42:5,
623-635
Kardaş, Tuncay ve Ömer Behram Özdemir (2014) “The
Making of European Foreign Fighters: Identity, Social Media and
Virtual
Radicalization”,
SETA
Analysis,
http://file.setav.org/Files/Pdf/20141008132806_the-making-ofeuropean-foreign-fighters-pdf.pdf
Kuran, Timur. (1998) ‘Ethnic Dissimilation an Its
International Diffusion.’ in David A. Lake, and Donald Rothchild
(eds) International Spread of Ethnic Conflict (Princeton, NJ:
Princeton University Press)
Murdoch, James C. ve Todd Sandler (2002) “Economic
Growth, Civil Wars, and Spatial Spillovers”, Journal of Conflict
Resolution, 46, 91-110
Parlar Dal, Emel (2016) “The Impact of the
Transnationalization of the Syrian civil war on Turkey: conflict
124
spillover cases of ISIS and PYD-YPG/PKK”, Cambridge Review of
International Affairs, (forthcoming)
Sambanis, Nicholas (2002) ‘A review of recent advances and
future directions in the quantitative literature on civil war’, Defence
and Peace Economics, 13:3, 215-243
Stein, Aaron (2016) “Islamic State in Turkey: A Deep Dive
into
A
Dark”,
War
on
the
Rocks,
http://warontherocks.com/2016/04/the-islamic-state-in-turkey-adeep-dive-into-a-dark-place/
Ülgen, Sinan (2014) ‘The Impact of ISIS on Turkey and
Beyond’ (2014), 23 June, Carnegie Europe
Yeşiltaş, Murat ve Tuncay Kardaş (2015) “The New Middle
East, ISIL and the 6th Revolt Against the West”, Insight Turkey,
17:3, 65-83
Young William, David Stebbins, Bryan A. Frederick, Omar
Al-Shahery (2014) “Spillover from the Conflict in Syria: An
Assessment of the Factors that Aid and Impede the Spread of
Violence”, RAND Corporation: Santa Monica, CA, 7-14
125