Nothing Special   »   [go: up one dir, main page]

Academia.eduAcademia.edu
KEMAL REİS Dz.Alb.Erdoğan ŞİMŞEK Özet II. Bayezid döneminde denizlerde mücadele iki önemli alanda başlatıldı. Bunlardan biri Akdeniz’in batı ucunda yer alan İspanya’da, katliama maruz kalan Endülüs Müslümanlarının feryatlarına cevap vermek üzere İspanya’dan; diğeri ise Hint denizlerine ulaşan Portekizlilerin tehdit ettiği Kızıldeniz sahillerindeki Müslüman beldelerin, özellikle Mekke ve Medine gibi kutsal toprakların korunması için yardım talebinde bulunan Mısır’daki Memlük Devletinin isteklerini yerine getirmek amacıyla Portekizlilere karşı idi. Böylece Osmanlılar Akdeniz ve Kızıldeniz gibi iki önemli denizde, iki büyük deniz İmparatorluğuna karşı hakimiyet mücadelesini başlatmış oldular.(Bostan, 2007:11) Bu mücadelede; II. Bayezid’ın devlet hizmetine aldığı Kemal Reis, Göke ve Kalyon sınıfı gemileri Osmanlı Bahriyesine dahil ettikten sonradır ki; osmanlı Donanmasına katılan bu gemilerde kullanılan uzun mesafeli toplar sayesinde Osmanlı Donanmasının savaş gücü artmıştır Anahtar Kelimeler: Osmanlı Donanması, Kemal Reis, Venedik, Göke. Abstract Year 1543 has not only been the milestone of the Otoman Empire in terms of conquset of İstanbul but also change of the mindset and emergence of a new era which pays necessary attention to Navy as a tool for power politics or for some gunboat diplomacy. Right after the conquest of İstanbul, Fatih the Conqueror ordered to build the shipyard in Haliç (İstanbul). Then Ottoman Fleet, built by using newly designed and developed ships, has gained the sea control of Aegean and Mediterranean gradually. No need to mention that Kemal Reis was one of the most notable Fleet Commanders of that era. Kemal Reis, born in 1441 in Gallipoli, is the uncle of another famous Fleet Commander Piri Reis. Amongst many victories and mastermind actions leading to control the Agean and Med against Venetians, he used the artillery on board as primary weapon and keep away from headclash – board to board (hangi ifade uygun emin değilim) battle at sea. He used the islands in Aegean, Mediterranean and North Africa coastal area as forward base. During this period he defeated mostly Venetian Fleet, disrupt the Spanish sea lines of communication to free muslim and jewıish society after their territory has been occupied by Spaniards. During the struggle, technical superiority of the Turkish warships had been decisive factor. In the year 1495, Kemal Reis has been summoned by the Sultan to İstanbul to serve within the Ottoman Fleet officially. As part of the Ottoman Fleet, he supported mostly the raids by his fleet, won the Navarin Sea Battle in 1500, captured many islands, defated Rodos Knihgts leading the Venetia agreed to pay tax to Ottoman. He also led the raid against Spanish, help many Arabs to relive from Spanish torture and carry them to North Africa Coast for a safe life during 1510. He had his last tour in 1511 and found the eternal peace in cool waters of Aegean as the others. Today his name lives on one of the most modern frigates of Turkish Navy. Key Words: Otoman Navy, Kemal Reis, Venetian, Goke. Giriş İstanbul’un fethinden sonra Kasımpaşa’da büyük bir tersane kurmaya başlayan Osmanlılar, deniz gücünün zemini Sultan II. Bayezid döneminde oluşturmuşlardır. Antalya’dan İzmir’e kadar uzayan sahillerde yaşayan birçok kişi “Akıncı Levent” olmak için Reis’lerin filolarına katılmış ve Akdeniz’de boy göstermişlerdir. Akıncı Leventleri devlet hizmetine alan Osmanlılar karadaki şöhretine yakın bir şöhret kazanmaya başlamışlardı. Bu Akıncı Leventler, 2’inci Bayezid tarafından birçok harekâtta görevlendirildi. II. Bayezid’in devlet hizmetine aldığı ünlü Akıncı Leventlerden ismi ön plana çıkanlar; Kemâl Reis başta olmak üzere Burak Reis, Kara Hasan Reis, Arapoğlu Ali Reis, Müslihiddin Reis, Herek Reis ve Piri Reis’tir. II. Bayezid bu Akıncı Leventleri devlet hizmetinde kullanarak sayıca Akdeniz’in en kuvvetli donanmasına sahip olan Venedik donanmasını yakalamayı başarmıştır. Bu dönemde Osmanlı donanması, özellikle Venedik ve müttefikleriyle yapılan ve uzun süren deniz savaşlarından sonra gemi inşa teknolojisinde değişiklikler yaptı. “Çektiri”, “Kalyon” ve “Göke” (Bostan, 2007:115) tipinde gemiler inşa ettiler. Gökeler dönemin en güçlü gemileri olup bunlar hem kürek hem de yelkenle hareket ediyor ve bordalarında çeşitli çapta toplar taşıyorlardı.( Bostan ve Sancar, 2009:117) Osmanlı donanması topa büyük önem vererek deniz savaşında topu birinci derecede silah olarak kullandı. Zira Kemâl Reis, denizlerde rampa savaşı yerine, uzak mesafeden top ateşiyle zafer kazanabileceğine inanan ve bu fikrini uygulayan ilk denizcidir.( Güngen, 1997: 18-25) Kemal Reis Akıncı leventlere ilham kaynağı, II.Beyazıt’a deniz stratejisi konusunda danışman, deniz topçuluğunun fikir babası, Osmanlı Donanmasının ilk tahliye harekatını gerçekleştiren ilk amiralimiz olan Ahmed Kemâleddîn, yani nam-ı diğer “Kemal Reis” 1441 yılında Gelibolu’da doğdu. Babası Karaman’lı Ali’dir. Kemal Reis, meşhur Piri Reis’in amcasıdır. Gençliğinde akıncı leventlerle birlikte denizlerde boy gösteren Ahmed Kemalettin, Gelibolu’da Osmanlı donanmasına azap askeri olarak katıldı ve kısa süre içerinde azaplar reisliğine yükseldi. Kemal Reis’in yaşadığı zaman periyodu; Osmanlılarla Venediklilerin denizlerde birbirlerine üstünlük sağlamak için yoğun faaliyetlerin olduğu dönemdir. Venedikliler, Adalar Denizi’ndeki ( Ege) Osmanlılara ait bazı adalar ile Foça’ya saldırmaları üzerine, Venedik’in Adalar Denizi’ndeki en büyük adası durumunda olan Eğriboz’un fethine karar verildi. Fatih Sultan Mehmed; Mahmud Paşa’yı Derya Kaptanlığı’na tayin ederek 300 parça gemi ile denizden Eğriboz’a gönderdi. Takvim yaprakları 1470’i gösterdiğinde; Eğriboz önlerindeki Osmanlı Donanması’nın bir filosuna da azaplar reisi olan “Kemal Reis” kumanda etmektedir. Eğriboz’u Donanma denizden kuşatırken Fatih Sultan Mehmed de 70.000 kişilik bir ordu ile karadan harekete geçti. Evripos kanalının en dar yeri olan Kulkis’ten gemilerden bir köprü yaptırarak ordusunu bu yolla adaya çıkardı ve ada fethedildi. (Işın, 2004:13) Kemal Reis, adanın fethinden sonra (1471) oraya yerleşti. Adalardaki korsanların reisliğini üzerine alarak Venediklilerle mücadeleye devam etti. Böylece Kemâl Reis ismi bütün Avrupa’da duyulmaya başlamış olan muzaffer bir kumandandır. Kemal Paşazade’nin dediği gibi Kemal Reis’in denizlerde ayak basmadığı yer kalmayacaktır. Üç yıl sonra (1473) kendi malı olan gemisi ile (kalyete) denizlere açılıp Adalar Denizi ve Orta Akdeniz yörelerinde dolaşıp, deneyimini arttırdı. Daha sonra Batı Akdeniz’de boy gösterip başta Venedik gemileri ve toprakları olmak üzere Kuzey Akdeniz ülkelerine, Akdeniz’deki adalara akınlar düzenledi. Kemal Reis, 1481 yılında yeğeni Piri Reis’i yanına alıp, yeni seferlere başlamak üzere denizlere açıldığında, artık adı Akdeniz’in en tanınmış Reisleri arasındaydı. Kemal Reis yıllar geçtikçe kahramanlıkları, cesareti ve denizcilik bilgisiyle daha büyük başarılara erişecek ve Barbaros Hayrettin Paşa’dan önceki denizcilerin piri olacaktır. Piri Reis Kitab-ı Bahriye’sinde amcasından söz ederken “Ey vefalı kişiler! Sizlerden dileğim her duanızda bizi anmanızdır. Öncümüz (pirimiz) Kemal’i de anımsayıp anasınız ve böylece onun ruhunu da şad edesiniz. O deniz bilimi ile uğraşan ve denizlerde yetkin olan bir kişi idi. Denizler konusunda sınırsız bir bilgisi olduğu için, onun yoluna kimse engel olamamıştı” diyerek Kemal Reis’in başka bir yönünden yani deniz bilimi ile uğraşmış olması ile deniz ve denizcilik konularındaki bilgi birikiminden söz etmiştir. Bu husus sadece Piri Reis tarafından değil birçok tarih yazarınca da dile getirilmiştir.(Katip Çelebi, 2002:20) 1031 yılında İspanya’da Endülüs Emevi Devleti’nin çöküşünden sonra ortaya çıkan küçük Müslüman Devletlerinin birbirlerine düşmeleri, Hıristiyanların yavaş yavaş genişlemelerini sağlamış ve başkenti Gırnata olan son Müslüman Devleti ‘Ben-i Ahmer’ Devleti; katolik Ferdinand ile eşi Kraliçe İzabella’nın baskılarının (Lea, 2006:38) dayanılmaz duruma geldiği 1486 yılında, bir elçi yollayarak Osmanlı’dan yardım istedi. Elçi, mektubunda 700 yıldır bu kıtada hüküm süren Müslümanların buradan çıkarılacağını anlatmaktaydı. Beyazid, bu isteğe, 1487’ de İspanya sahillerini tahrip etmek üzere Kemâl Reis komutasındaki donanmayı göndererek cevap verdi. İspanya’ya bir ordu çıkartmayı düşünmeyen Kemâl Reis, sırayla Cerbe, Malta, Sicilya, Sardunya ve Korsika Adaları’nı vurdu. Bu adalar İspanya idaresinde veya nüfusunda bulunan adalardı. Güney İtalya kıyılarını da topa tuttuktan sonra Balear Adaları’na geldi. Sonra Aragon sahillerini vurdu. Hemen hemen bütün İspanyol limanlarını bombardıman etti. Sonra güneye indi. Bir kaç ay önce İspanyolların Araplardan aldığı Malaga Limanı’nı fiilen zapt ettikten sonra çekildi. Cebelitarık Boğazı’ndan geri döndü. İspanya sahilleri çok zarar görmüştü. Fakat bu, katolik hükümdarların azmini kıramadı. Binlerce kilometre uzaklıktaki Osmanlı Devleti’nin İspanya’ya müdahale gücünün kısıtlı olduğu bilen İspanyollar, saldırılarına devam ederek Endülüs’ün Gırnata şehrinin büyük meydanında 500.000 küsur yazma kitap yaktılar. Bütün Avrupa kütüphanelerindeki kitapların toplamından daha fazla olan bu kitapları Müslümanlar, sekiz asırdan beri dünyanın her tarafından toplamışlardı. Gırnata düşer düşmez 300.000 Arap, soluğu Fas ve Cezayir sahillerinde aldı. Türk donanması, bu göçü, kudretli topları ile korumuştur. Bu Arap göçü, İspanya, özellikle Endülüs, yani güney İspanya için ekonomik bir yıkım olmuştur. O parlak ipek, bakır, porselen, çini, kadife, mücevher sanayi ve sanatları, İspanya’dan ebediyen göçmüştür. Arapların gitmesinden sonra, Endülüs’ün bakır ve kurşun madenlerini İspanyollar işletememişlerdir.(Tarakçı, 2009:17) Ben-i Ahmer Devleti, İspanyollara teslim olduğunda, Ocak 1492’de yapılan sözleşme ve teslim olma koşulları gereğince, Müslümanların topluluk hakları tanınmış, onlara kötü davranışlarda bulunulmayacağı yolunda güvence verilmişti. Ancak İspanyollar bu koşullara üç hafta uymuşlar, ondan sonra Müslümanlara yapılmakta olan eziyet, işkence ve zulüm yeniden başlamıştı: Müslümanlar bir yandan İspanya’yı terk etmeye, bir yandan da bilim, teknik ve sanat sahibi olanlarla, tarımla uğraşanların İspanya’dan ayrılmaları engellenerek, din değiştirmeye zorlanıyordu. 1492 yılında bunların bir kısmı Kemal Reis, bir kısmı da Kuzey Afrika emirliklerince kurtarıldılar. Ancak kalanların sorunu hiç bitmedi. Dolayısıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun bunlara yardımı yıllarca sürdü. İspanya’dan kurtarılan Müslümanların bir kısmı Kuzey Afrika’ya götürülmüş, bir kısmı da Anadolu’ya getirilerek Kars, Tarsus, Kozan yörelerine yerleştirilmiştir. İspanya’da yaşayan Musevilerin durumları da aynı biçimde kötüydü. Çünkü onlar da yedi yüz yıldır yaşadıkları topraklarından varı-yoğu ellerinden alınıp kovuluyor, İspanya’dan gidemeyen veya İspanya’da yaşamak isteyenler, inançlarını bırakarak Hıristiyanlığı kabul etmeye zorlanıyorlardı. Kral Aragonlu Ferdinand ile Kraliçe Kastilyalı İzabel’in aşağıya alınan ve Musevileri 3 aylık bir süre içinde İspanya’yı bırakıp gitmeye veya Hıristiyanlığı kabul etmeye zorlayan 31 Mart 1492 tarihli sürgün emri, tarihin ders alınması gereken en ağır engizisyon uygulamalarından birisidir. Tarihin sayfaları 2 Ağustos 1492 gece yarısını gösterdiğinde Kadiz Limanı’ ndan kadın, erkek, genç ihtiyar bir insan topluluğu sessizce rıhtıma yanaşmış gemilere biniyordu. Rıhtımdaki gemiler Osmanlı kadırgalarıydı, kadırgalara kumanda eden Kemal Reis idi. Uzun ve yorucu bu seyirden sonra Osmanlı Gemileriyle İstanbul’a getirilen ve İspanyol zulmünden kurtarılan Museviler İstanbul’da Sultan II. Bayezıt Tarafından karşılandı. Kemâl Reis’in en önemli hizmetlerinden birisi; hiç kuşkusuz ki gemileri uzun menzilli toplarla donatması ve silah diplomasisi10 ile Osmanlı Devleti’nin deniz politikalarının oluşturulmasındaki etkisidir. Cerbe adasında ve Cezayir'in Becaye (Bogue) limanında Osmanlı donanması için üsler kurdu. Bu üsleri kullanarak İtalya, Fransa, orta ve batı Akdeniz adalarına akınlar yaptı. Malta adasına yaptığı baskında ada hâkiminin oğlunu esir aldı. Başarıları Kaptan-ı Derya Sinan Paşa tarafından padişah 2. Beyazıt’a bildirildi ve padişah tarafından mükâfatlandırıldı. Kuzey Afrika kıyılarında mahalli Müslüman emirler ile Osmanlı Devleti arasında diplomatik faaliyetler yürüttü, mahalli emirlerin kendi aralarındaki meselelere de müdahale ederek otoritesini güçlendirdi. 1495 yılında padişah tarafından İstanbul’a çağrıldı. Osmanlı donanmasının hizmetine girdi. Bir yıl sonra Çukurova’nın Haremeyn evkafı (Mekke ve Medine’ye tahsis edilen vakıflar) gelirlerini deniz yoluyla İskenderiye’ye götürdü. Yukarıda arz edildiği gibi Osmanlı-Venedik mücadelesi aralarda yapılan barışlara rağmen hız kesmeden devam ediyordu. Eğriboz’un fethinden 17 yıl sonra Osmanlı ve Venedik donanmaları bu kez Ağustos sıcağında Mora yarımadasının güneybatısı açıklarında bulunan Sapienza adası açıklarında karşılaştı. Osmanlı donanmasına Kaptan-ı Derya Küçük Davut Paşa, Venedik donanmasına ise Antonio Grimani kumanda etmektedir. Osmanlı donanması 67’si kadırga -ki bunların çoğu hem yelkenli hem de kürekli göke tipte idi- ve 20 adet Haliçte yeni geliştirilen üç direkli yelkenli kalyon olmak üzere irili ufaklı 260 parça gemiden oluşmuştu. Kemal Reis ve Burak Reis kendi gökeleri ile bu donanmaya katılmışlardı. Venedik donanması ise 170 parça gemiden oluşuyordu. Venedik donanmasının taktik ve stratejik amacı; Mora açıklarında, karadan gelen Osmanlı kuvvetlerine yardım sağlamak isteyen ve bu nedenle rotası İnebahti’ya yönelik olan Osmanlı donanmasının yolunu kesmek ve Sultan II. Bayezid zamanında geliştirilmiş olan Osmanlı donamasının gemilerinin tümünü veya büyük bir kısmını tahrip ederek Ege Denizi ve doğu Akdeniz’de Osmanlıların egemenlik sağlamasını önlemekti. Sapienza Deniz Savaşı 4 ayrı günde (12, 20, 22 ve 25 Ağustos’ta) iki donanma gemilerinin karşılıklı yakın savaşa girmeleri şeklinde gelişti. Bu savaşta; Osmanlı donanmasının teknik üstünlüğü, Göke tipli kadırgalar ve Haliç tersanelerinde geliştirilen üç direkli yelkenli olan yeni kalyon tipteki gemiler damgasını vurdu. Venediklilerin çok sayıda gemileri batırılmış veya Osmanlı güçlerinin eline geçmişti. Venedik donanmasının Osmanlı donanması karşısında uğradığı bu büyük yenilginin yankıları dalga dalga yayılırken Venedik Senatosu hemen Zenta adasına sığınmış olan donanma komutanını görevinden azledip Venedik’e geri çağırdı. Bu deniz savaşında büyük gayret gösteren Kemal Reis, Osmanlı Sultanı II Bayezid tarafından savaş sonucunda esir alınan 10 Venedik kadırgasının kendisine verilmesi suretiyle ödüllendirilmiştir. Osmanlı birlikleri karadan kuzey İtalya’da Friuli yörelerini bastılar. Kuzey İtalya halkı, özellikle doğu Lombardiya, Osmanlı akınlarından korkmaya başladı. Savaş galibi Osmanlı donanması ise önce Kefalonya açıklarına çekildi. Sonradan karadan ulaşan Osmanlı kara güçleri ile birlikte İnebahtı kalesi denizden ve karadan kuşatıldı ve İnebahtı kalesi Osmanlı kuvvetlerinin eline geçti. Bu nedenle bazı tarihçiler bu deniz savaşına Birinci İnebahtı Deniz Savaşı adını vermektedirler. Aralık 1499’da Venedikliler Sapienza Deniz Savaşı sonucunda kaybettikleri arazileri tekrar geri almak için İnebahtı kalesine hücum etmişler ve bu kaleyi tekrar ele geçirmişlerdi. Kefalonya adasında filosu ile bulunan Kemal Reis hemen gemileriyle harekete geçti. Karadan ulaşan Osmanlı kara güçleri ile birlikte İnebahtı kalesi denizden ve karadan kuşatıldı ve kale Osmanlı kuvvetleri tarafından Venediklilerden tekrar geri alındı. Kemal Reis kış aylarını ta Nisan-Mayıs 1500’e kadar İnebahtı kalesinde geçirdi. Burada Osmanlı ülkelerinden getirilen 15,000 kadar gemi yapım vasıflı ustaları ve işçileri, Kemal Reis’in idaresine verilen Osmanlı donama gemilerini tamir edip yenilediler. Nisan-Mayis aylarında Kemal Reis filosu ile İnebahtı’dan ayrılıp yeni bir deniz seferine çıktı. Önce Korfu adasına yönelip bu adada bulunan Venedik idaresi altındaki limanlara hücum edip bunları topa tuttu. Ağustos 1500’de üzerine sevkedilen bir Venedik filosu ile yakın savaşa tutuşup Venedik gemilerini kaçırttı. Sonra, denizden Modon kalesini bombardıman edip asker çıkartıp kaleyi ele geçirdi. Oradan Koron kıyılarına açıldı ve bu kıyılar açıklarında yeni bir Venedik filosu ile savaşa tutuştu. Bu önemli bir sonuç sağlamamakla beraber Kemal Reis ve karadan gelen Osmanlı birlikleri, Venedik deniz yardımından yoksun kalan, Koron kalesi’ni ellerine geçirdiler.(Bostan, 2008:69) Oradan Sapienza adası açıklarına yönelen Kemal Reis ve donanma bu mevkide Lezza adında bir Venedik kadırgasını batırdı. 1500 yılında Kefalonya’ nın fethinden sonra 1501’de 22 parçalık donanmasıyla Venedikliler’le yapılan Navarin Deniz Savaşı’nı kazandı. 1502 yılında Santa Maria Adaları’nı aldı. 14 Aralık 1502 de Osmanlı-Venedik Savaşına son veren ateşkes anlaşması imzalanmıştır. Mayıs 1503’te tasdik edilen anlaşma ile Venedik eskisi gibi Osmanlı hükümetine yılda 10000 düka vergi ödeyen bir devlet sıfatına tekrar bürünmüştür. 1503’de Rodos yakınlarında Saint Jean Şövalyelerini yenerek Rodos amiralini esir aldı. 1504’de Rodos Adası’na asker çıkararak kasaba ve köyleri yağmaladı. Aynı yıl padişahın emriyle Mısır’a giderek Memluk Sultanı Kansu Gavri ile görüştü. 1510’da İspanya’ya ikinci bir sefer yaptı ve İspanya kıyılarını yaktı. İspanyol egemenliği altında yaşayan bir kısım Endülüs Araplarını İspanyollar’ın zulmünden kurtarıp gemileriyle kuzey Afrika’ya taşıdı. Bu seferde yanında 35 yaşlarında bulunan yeğeni Piri Reis de vardı. Ömrünü denizlere vakfetmiş, Turgud Reis, Barbaros Hayrettin Paşa gibi tarihe ismini altın harflerle yazdırmış nice denizcilerimizin piri olan Kemal Reis 1511 yılında yeni bir sefer için Adalar Denizi’ne yelken açtığında, talihine her zaman yön veren rüzgar bu kez azgın dalgalarla birlikte Kemal Reis’ in gemisini yakaladı. Gelibolu’ dan doğan güneş Adalar Denizi’nde batmak üzereydi. Kendisinden öncekilerin de içtiği şerbeti tatma anı gelmişti. Tarihin şeref salonuna katılan kahramanlar ölümsüzlük şerbetiyle kutsanmıştı. Kader herkese aynı gömleği giydirmezdi. Kaderin hamiyetli yiğitlere giydirdiği gömlek ihtişam ve asalet ipliğinden dokunmuştu. Bu ipek gömleğin sarmaladığı Kemal Reis’ in bedeni tutkunu olduğu mavi sularla buluştu. Reisülmücahidin adı verilen Kemâl Reis vefat ederken peşinde bıraktığı akıncı levendler onun vazifesine kaldığı yerden devam ediyordu ve devam edecekti. Sonuç: Bugünün Barbarosları ise onun adını modern Türk Donanmasındaki gemilere vererek gönüllerde yaşatmaktadır (Cumhuriyet Donanması, 2005:232,.233) KAYNAKLAR Prof. İdris BOSTAN. Osmanlılar ve Deniz, Küre Yayınları, 2007 Prof. İdris BOSTAN Beylikten İmparatorluğa Osmanlı Denizciliği, Kitap Yayınevi, 2. basım, 2007 Prof. İdris BOSTAN, ( e) Kora.Lütfü Sancar. Türk Denizcilik Tarihi, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kültür Yayınları 2009. Coşkun GÜNGEN, XVI Yüzyıldaki Gelişmeler Işığında Osmanlı Denizciliği, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kültür Yayınları 1997. Bülent IŞIN, Osmanlı Bahriyesi Kronolojisi, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kültür Yayınları 1994. Türk Deniz Harp Tarihinde İz Bırakan Gemiler, Olaylar ve Şahıslar Büyük Türk Denizcisi Kemal Reis - Piri Reis Araştırma Merkezi Yayını, 2007 Nejat TARAKÇI, - Deniz Gücünün Osmanlı Tarihi Üzerindeki Etkileri, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kültür Yayınları 2009 Piri Reis, Kitab-ı Bahriye, Denizcilik Müsteşarlığı, Nurol Matbaası, 2002. İdris Bostan, Katip Çelebi, The Gift The Great Ones On Naval Campaigns, Denizcilik Müsteşarlığı, 2008 Henry Charles LEA, İspanya Müslümanları, Hristiyanlaştırılmaları ve sürülmeleri, Inkılab yayınları, 2006. Cumhuriyet Donanması 1923-2005, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kültür Yayınları,