Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 22, Sayı 2, 2013, Sayfa 315- 332
YEREL YÖNETĠM GELĠR VE GĠDERLERĠ BAĞLAMINDA TÜRKĠYE’DE ĠDARĠ
REFORMLAR
ADMINISTRATIVE REFORMS IN TURKEY REGARD TO REVENUES AND
EXPENDITURES OF LOCAL GOVERNMENTS
Ġrfan TÜRKOĞLU*1
Yılmaz DEMĠRHAN**
Giriş
Yerel yönetimler, kanunların vermiĢ olduğu yetkileri ve kendilerine sağlanmıĢ olan
mali kaynakları kullanarak, yerel sınırlar içinde yaĢayan halkın ortak ve güncel ihtiyaçlarını
karĢılamakla görevlidirler. Ġdari alanda reformlar yapılırken yerel yönetimlerin görev ve
yetkilerinin yanı sıra yerel yönetim gelirleri de yeniden düzenlenmektedir. Reformlarla yerel
yönetimlerin görev ve yetkileri arttırılırken, yerel yönetimlerin etkin hizmet verebilmeleri
için gelir kaynakları arttırılmaya, halkın yönetime katılımı ve denetim yolları açık tutulmaya
çalıĢılmaktadır. Bunun için idari reformu sadece bir yerel yönetim reformu olarak değil,
aynı zamanda bir siyasi ve mali yapılanma reformu olarak da algılamak gerekmektedir.
Türkiye’de gerek merkezi yönetimin gerekse yerel yönetimlerin idari yapılarını ve
iĢleyiĢlerini düzenleyen birçok idari reform projesi hazırlanmıĢ, bunların birçoğu
uygulanamamıĢ olmakla birlikte, özellikle yerel yönetimlerin kaynak sorunlarını
çözümleyecek, mali yapılarını düzenleyecek kapsamlı çalıĢmalar yapılmamıĢtır. 1962-2004
yılları arasında idari reform alanında 8 temel araĢtırma yapılmıĢ olup, Merkezi Hükümet
TeĢkilatı AraĢtırma Projesi (MEHTAP), Kamu Yönetimi AraĢtırma Raporu (KAYA) ve
Ġdarenin Yeniden Düzenlenmesi Raporu olmak üzere sadece üçünde bile 1700 dolayında
öneri yer almıĢ ve bunlardan birçoğu uygulanamamıĢtır. Merkezi ve yerel yönetimlerin idari
yapılarıyla ilgili birçok konu araĢtırılarak, ilgili raporlarda ve akademik çalıĢmalarda
belirtilmiĢtir. Ancak bu reform çalıĢmalarında, yerel yönetimlerin mali yapılarının
düzenlenmesi ve yeni gelir kaynakların ortaya konulması gibi mali konulara daha az yer
verildiği görülmüĢtür.
Yerel yönetimlerin idari ve mali yapılarıyla ilgili reform çalıĢmaları, devlet kurumlarının
iĢleyiĢinin ve kamusal hizmetlerin yeniden düzenlenmesi anlamına geldiği için geniĢ kapsamlı
değiĢiklikler gerektirmektedir. Bu düzenlemelerin uygulana bilmesi için ya uzun bir zamana ihtiyaç
duyulmakta ya da görev ve yetki paylaĢımını özümsemiĢ parlamento ve hükümetlere ihtiyaç
duyulmaktadır. Böylece yerel yönetimlerle ilgili yapılmıĢ olan çalıĢmalarda alınan karar ve
*Yrd.Doç.Dr., Dicle Üniversitesi, Mali Hukuk ABD, irfantrkoglu@yahoo.com
** Yrd.Doç.Dr., Dicle Üniversitesi, İİBF Kamu Yönetimi ABD, yilmaz.demirhan@hotmail.com
315
Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 22, Sayı 2, 2013, Sayfa 315- 332
öneriler idari, mali ve siyasi kararlılık gösterilerek uygulanabilecektir.
Türkiye’deki yerel yönetim reform tartıĢmaları da genellikle üniter devlet yapısının
korunması gereği vurgulanarak baĢlatılmıĢ ve yerel yönetimlerin yapıları ve fonksiyonlarıyla ilgili
etkili sonuçlar elde edilemeden bitirilmiĢtir. Türkiye’deki yerel yönetim reformu çalıĢmalarında
BirleĢmiĢ Milletler ve Dünya Bankası yerelleĢme (desantralizasyon) ilkesiyle, Avrupa Birliği ise
yerellik (subsidiarite) ilkesiyle, daha fazla demokrasi adına, doğrudan yönlendirici ve etkili
olmuĢlardır. Bunun için de yerel yönetimlere idari ve mali anlamda daha fazla yerel özerklik
verilmesi, vesayet iliĢkilerinin daraltılması, yerel yönetimlere vergi koyma ve vergi oranlarını
belirleme yetkisi verilmesi, personel istihdamında tam serbestlik, toplumun din, kültür ve eğitim
iĢlerinde daha fazla serbest irade kullanmaları gibi önerilerde bulunulmaktadır (Güler,2005,s.29).
Bir ülkede iyi bir yerel yönetim reformu gerçekleĢtirebilmek için mevcut yerel yapının iyi
bilinmesi, mevcut uygulama sorunlarının iyi tahlil edilmesi, dünya genelindeki diğer yerel yönetim
uygulamaları hakkında geniĢ bir bilgiye sahip olunması ve bu konuların iyi bir Ģekilde
tanımlanması gerekmektedir. Her Ģeyden önce yerel yönetimlere idari ve mali konularda yetkilerin
ve kolaylıkların sağlanabilmesi için ekonomik, hukuki ve siyasi alt yapının hazır olması gereklidir.
1. Ġdari Reform Kavramı
Osmanlı Devletinde gerçek anlamda idari reformların on sekizinci yüzyılda ortaya
çıkmaya baĢladığı (Karpat,1996,s.31) göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’de idari
reform kavramının yaklaĢık üç yüz yıllık bir geçmiĢe sahip olduğu anlaĢılmaktadır. Bu
tarihsel süreç içerisinde idari reform kavramı yerine, Osmanlı döneminde “idari ıslahat”;
Cumhuriyet döneminde ise, 1930’lu yıllarda “devrim ve inkılap”, 1940’lı yıllarda “reform
ve idari rasyonalizasyon”, 1950’li yıllarda “idari reform”, 1961 yılında hazırlanan, Ġdari
Reform Komisyonu Raporunda “idari reform ve reorganizasyon”, Merkezi Hükümet TeĢkilatı
AraĢtırma Projesi (MEHTAP) Raporunda “idari reform ve idareyi geliĢtirme”, 1970 yıllarda
hazırlanan Ġdari Reform DanıĢma Kurulu Raporunda “idarenin yeniden düzenlenmesi”,
1990’lı yıllarda hazırlanan Kamu Yönetimi AraĢtırma (KAYA) Raporunda “yönetimin
yeniden düzenlenmesi”, Kalkınma planlarında “yönetimin iyileĢtirilmesi ve yeniden
düzenleme”, 2004 yılında hazırlanan çalıĢmada “kamu yönetimi reformu” kavramı
kullanılmıĢtır (Yayman,2005,s.45).
Buradan da anlaĢıldığı üzere idareyle ilgili olarak yapılan düzenlemeler farklı
kelime ve kavramlarla ifade edilmiĢtir. Ancak bunların çoğu anlam olarak birbirine yakın
veya benzer içeriğe sahip bulunmaktadır. Bu çalıĢmada ise, idari reform kavramının
kullanılması tercih edilmiĢtir. Ġdari reform kavramı ise, Ġdari Reform DanıĢma Kurulu
Raporunda en geniĢ anlamda “Kamu kuruluĢlarının amaçlarında, görevlerinde, görevlerin
bölünüĢünde, örgüt yapısında, personel sisteminde, kaynaklarında ve bunların kullanılıĢ
biçiminde, metotlarında, mevzuatında, haberleĢme ve halkla iliĢkiler sisteminde mevcut
aksaklıkları, bozuklukları ve eksiklikleri düzeltmek amacını güden, kısa ve vadeli, geçici ve
sürekli nitelikteki düzenlemelerin tümü” olarak tanımlanmıĢtır (DanıĢma Kurulu
Raporu,1972,s.7).
316
Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 22, Sayı 2, 2013, Sayfa 315- 332
2. Ġdari Reform Çalışmaları
Reform bir ülkenin merkezi yönetiminde veya yerel yönetimlerinde görülen aksaklıkların
giderilmesi amacıyla yönetimlerin idari, mali ve hukuki yapılarında meydana getirilen değiĢiklikler
ve düzenlemelerdir. Bu nedenle idari reform yönetimin yeniden yapılandırılması ile aynı anlama
gelmektedir. Reformlar genelde ya ülkenin sosyo-ekonomik yapısındaki değiĢmelerden ya da dıĢ
dünya ile kurulan etkileĢimlerden kaynaklanır. BaĢka ülkelerin yerel yönetim tecrübelerinden
yararlanarak yerel yönetimlerin etkin bir Ģekilde hizmet sunmasını sağlamak çağın bir gereğidir.
Ancak her ülkenin, her toplumun, her yörenin kendine özgü farklı bir kültürü, tarihi ve coğrafyası
olduğu için bunların yaĢam biçimleri ve hizmet beklentileri de farklıdır. Bu nedenle yeni bir model
üzerinde çalıĢırken ya da yerel yönetimlerle ilgili reform niteliğinde yenilikler yapılmak istenirken
toplumun sosyo-ekonomik yapısı ve istekleri göz önünde bulundurulmalıdır. Aksi takdirde
çalıĢmalar topluma yabancı kalır, beklentilere cevap veremeyerek zaman ve kaynak israfına sebep
olabilir.
Bu nedenle herhangi bir reforma giriĢirken reform ihtiyacının sosyal gerçekler tarafından
tanınmasıyla kazanılmıĢ bir meĢruiyet alanının olması gerekir. Merkezi idare ve yerel idare
birimlerini birlikte ele alarak görev, yetki ve sorumluluklarıyla kaynak paylaĢımlarını rasyonel
Ģekilde düzenleyerek; bunları hizmet üreten, etkin ve verimli kuruluĢlar haline getirmelidir. Bunun
için reform çalıĢmaları kapsamında yerel yöneticilerin seçilmelerine olanak sağlayan siyasal
düzenlemeler; sağlık, eğitim, kültür, ulaĢtırma ve alt yapı baĢta olmak üzere yerel yönetimlerin
görev alanlarının belirlenmesine yönelik fonksiyonel düzenlemeler; merkezi yönetim bütçesinden
yerel yönetimlerin görevlerine uygun kaynak aktarılması, yerel yönetimlere vergi oranlarını
belirleme veya vergi koyma yetkisi verilmesini sağlayacak mali düzenlemelerin yapılması
gerekmektedir (Güler,2005,s.244).
2.1. Avrupa’da Yerel Yönetim Reformu
Avrupa Birliği ülkelerinde, yerel yönetimlerin mali bakımdan kendine yeterliliğini
sağlamak, kamu yönetimini yerelleĢtirmek, yerel yönetim hizmetlerini ve halkın yönetime
katılımını artırmak amacıyla yeniden yapılanma yoluna gidilmiĢtir. Yerel yönetimlerin sunmuĢ
oldukları hizmetlerde etkinliğin sağlanması amacıyla öncelikli olarak hizmet alanında ve nüfus
büyüklüğünde optimum büyüklüğün belirlenmesi için bir çok AB ülkesinde yerel yönetimlerde
reforma gidilerek yerel yönetimlerin sayısı büyük ölçüde azaltılmıĢtır (Akdede ve
Acartürk,2005,s.7). Yerel yönetimlerin sayısal çoğunluğu ve dağınıklık yerine, giderek yerel
idarelerin birleĢtirilmesi, sayılarının azaltılması yoluna gidilmiĢtir. Danimarka’da gerçekleĢtirilen
reform çalıĢmaları sonucunda 1.388 küçük yerel yönetim birimi birleĢtirilerek 270 birime, 24
bölgesel yönetim birimi de 13’e indirilmiĢtir. Ġsveç ve Hollanda’da ise, yönetimler arasında bazı
görev ve sorumlulukların yeniden dağılımını gerçekleĢtirmek üzere yerinden yönetim komisyonları
kurulmuĢtur. Reformlar sonucu yerel yönetimlerin ve merkezi yönetimin iĢlevleri yeniden
Ģekillendirilerek merkezi yönetimce yürütülen bazı görevler, yerel yönetim birimlerine
devredilmiĢtir (Ünlü,1993,s.92-93; DEXIA,2006,s.6). Kuzey Avrupa ülkelerinde 1970’lerde
317
Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 22, Sayı 2, 2013, Sayfa 315- 332
tamamlanan yerel yönetim reformlarıyla, yerel yönetimlerin sayıları azaltılırken mali kaynakları
arttırılmıĢtır (Yeter,1995,s.348). Norveç’te 1950 yılında 20 il ve 744 belediye bulunurken, Norveç
hükümetlerinin yerel idarelerin sayısını sürekli azaltmasından dolayı, günümüzde 19 il ve 429
belediye bulunmaktadır (Çiçek ve Çiçek,2012,s.205). Ġsveç 1951-1952 yıllarında yerel yönetim
sayısını 2500’den 1037’ye, 1969 -1974 yıllarında yapılan ikinci bir reform ile bu sayıyı 284’e
indirmiĢtir. Almanya’da 1965 ve 1978 yıllarında yapılan reformlarla 24.438 olan yerel idare sayısı
birleĢtirilmeler yoluyla 8506’ya indirilmiĢtir. Belçika’da 1971 yılında yapılan reformlarla 2539 olan
sayı 589’a indirilmiĢtir (Tortop,1995,s.303; DEXIA,2006,s.6). Özellikle 1982 yılında Fransa’da
baĢlatılan geniĢ çaplı yönetsel değiĢiklikler yerelleĢme anlamında önemli tecrübeler kazandırmıĢtır.
Merkezi üniter devletin klasik örneğini oluĢturan Fransa’da kapsamlı yerinden yönetim reformları
gerçekleĢtirilmiĢtir. Üniter devlet yapısına sahip olan Fransa’da yapılan düzenlemelerde, yerinden
yönetim (desantralizasyon) anlayıĢı etkili olmuĢtur. 2003 yılında Anayasa’nın 1. Maddesi’nde
üniter devlet yapısına eklenen desantralizasyon tanımı ile bu sürecin yasal dayanağı da
tamamlanmıĢtır. Valilerin yerel yönetimler üzerindeki vesayetinin kaldırılması ise, en önemli
geliĢmelerden olmuĢtur. Böylece 1982 ve 2003 yılları arasında yapılan yerel yönetim reformları
Fransa’daki güçlü merkezi yönetime dayalı üniter devlet yapısını yerinden yönetim anlayıĢı
çerçevesinde dönüĢtürmüĢtür (Toksöz vd, 2009,s.58-59). BaĢlangıçta bu giriĢimlerin yerel
demokrasiyi geliĢtirmek, karar mekanizmalarını halka yaklaĢtırmak yönünde olacağı, siyasi ve idari
reformlar içereceği kanısı yaygındı. Ancak reformun sonuçları beklentileri karĢılamadığı gibi
istenmeyen sonuçlar da ortaya çıkarmıĢtır. Fransa’daki yerinden yönetim reformları, yerel
demokrasinin değil yerel iktidarın güçlenmesini sağlamıĢtır (GüneĢ,2000,s.279).
2.2. Türkiye’de Yerel Yönetim Reformu
Batı ve Orta Avrupa’da feodalizmin yıkılıp, kapitalizmin geliĢmesi ve milli burjuva
devletlerinin ortaya çıkmasıyla birlikte, feodal yapıya sahip Osmanlı devlet düzeni zayıflamaya
baĢlamıĢtır. Özellikle 18. Yüzyıldan itibaren Osmanlı Ġmparatorluğu’nun yönetici kadroları
gerilemeyi durdurmak için çeĢitli çabalar içine girmiĢlerdir. Bu çabaların baĢında devlet
yönetiminin yeniden düzenlenmesi amacını taĢıya ıslahat hareketleri gelmektedir. III. Selim
tarafından 1792 ve 1793 yılları arasında Nizam-i Cedit denilen ve idareyi yeniden düzenleme adına
bir dizi reform hareketine giriĢilmiĢtir. Bu yenilikler genel olarak taĢra idaresinde yeniden
örgütlenme, yeni bir vergi sisteminin kuruluĢu, mali idarede yeni bazı tedbirlerin alınması ve en
önemlisi yeni bir kara ordusunun kurulmasını kapsıyordu (ġaylan,2003,s.414-415).
III. Selim’den sonra idarede reform anlamında en köklü yenilikler II. Mahmut döneminde
(1808-1839) gerçekleĢtirilmiĢtir. Bunlar arasında merkezi otoritenin gücünü vilayetlerde tahkim
etmek, yeniçeri ocağını kaldırmak, kara ve deniz mühendislik okulları ile askeri tıp okulları açmak,
harp okulu, RüĢdiye gibi okullarla eğitim hayatını güçlendirmek, Batılı anlamda bakanlık teĢkilatı
kurmak, nüfus sayımı ve haritacılık gibi yeniliklere baĢvurmak, vakıf idaresini yeniden düzenlemek
gibi yenilikler yer almaktadır. Fakat bu dönemdeki ıslahatları kısmi düzenlemeler olarak görmek
mümkündür. Çünkü eski yapıların bazıları kısmen tasfiye edilmiĢtir. Osmanlının son dönemindeki
yenilik hareketleri II. Mahmut’un ölümünden sonra da devam etmiĢtir. Sultan Abdülmecit
318
Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 22, Sayı 2, 2013, Sayfa 315- 332
döneminde ReĢit PaĢa eliyle pek çok yenilik yapılmıĢ, yeni kurumlar ihdas edilmiĢtir. Bu kapsamda
Batılı tarzda yargı kurumları oluĢturmuĢtur. Onu takip eden Ali Fuat PaĢa ve Mithat PaĢa
dönemlerinde de idari ve yargı alanlarında bazı reform çabaları olmuĢ, yeni kurumlar inĢa edilmiĢtir
(Savcı, 1965,s.108-109).
Osmanlı Devleti’nde yerel yönetimlere, 1839’da Tanzimat Fermanı’nın ilan edilmesini
izleyen batılılaĢma hareketleri içerisinde, özellikle 1854 Kırım SavaĢı sonrasında göçlerle birlikte
yaĢanan kargaĢa ortamında, yerel hizmetlerdeki aksaklıkların ortaya çıkmasıyla ihtiyaç duyulmaya
baĢlanmıĢtır. Ġl özel idareleri Fransa’nın departmanlarından esinlenerek kurulurken, belediyeler ve
köyler de yine, Fransa’nın komünlerinden esinlenerek kurulmuĢtur (Türkoğlu,2009,s.72). Ġstanbul
ġehremaneti çeĢitli sebeplerden dolayı baĢarılı olamamıĢtır. Bunun üzerine bu alanda mevcut
durumu tespit etmek, yeni önerilerde bulunmak ihtiyacı duyan Bab-ı Ali 9 Mayıs 1855 tarihli Ġradei Seniye (PadiĢahın yazılı izni) ile bir Ġntizam-ı ġehir Komisyonu kurulmasını sağlamıĢtır
(Es,2008,s.33). Komisyon çalıĢmalarını 1857’de tamamlamıĢtır. Tamamlanan çalıĢmada komisyon
bir yandan belediye hizmetleri ile ilgili çeĢitli önerilerde bulunurken diğer yandan belediyenin
yetersiz mali yapısını gündeme getirmiĢtir (ġengül,2011,s.32).
Osmanlı’nın son dönemlerinde Prens Sabahattin “Türkiye Nasıl Kurtulur” isimli
risalesinde bu sorunları açık bir biçimde ortaya koyarak, yönetimde adem-i merkeziyete
geçilmesi gibi önerilerde bulunmuĢtur. Bu gibi yönetime yönelik yenilik arayıĢları Osmanlı
zamanında “ıslahat” olarak ele alınırken, Cumhuriyet döneminde “yenileĢme”, “inkılap”, “değiĢim”
olarak ele alınmıĢ ve siyasi bir içeriğe de kavuĢturulmuĢtur (Yılmaz,1995,s.211).
1923-1930 dönemi Cumhuriyetin kanunlar yolu ile kurulma ve kurumsallaĢma
yılları olmuĢ, yerel yönetimlerle ilgili çalıĢmalar artarak devam etmiĢtir. Bu dönemde birçok
kamu örgütü kurulurken; Köy, Belediye ve Ġl Özel Ġdareleri Kanunları kabul edilerek, yerel
yönetimlerle ilgili düzenlemeler yapılmıĢtır. Özellikle 2. Dünya SavaĢından sonra yabancı
uzmanlardan da yararlanılmaya baĢlamasıyla konuyla ilgili çalıĢmalar hız kazanmıĢ, kamu veya
sivil toplum kuruluĢları, hükümet ve siyasi partiler ile akademisyen ve bürokratlar tarafından çok
sayıda kurumsal ve bireysel çalıĢmalar yapılmıĢtır. Merkezi Hükümet TeĢkilatı AraĢtırma Projesi
(MEHTAP), Türkiye Ortadoğu Amme Ġdaresi Enstitüsü’nün (TODAĠE) Kamu Yönetimi
AraĢtırma Projesi (KAYA) çerçevesinde yürüttüğü çalıĢmanın ürünü olarak yayınlanan Yerel
Yönetimler AraĢtırma Grubu Raporu (1992), TÜSĠAD Yerel Yönetimler Raporu (1992), Devlet
Planlama TeĢkilatı’nın (DPT) kalkınma planları, Türkiye Sosyal, Ekonomik, Siyasal AraĢtırmalar
Vakfı’nın (TÜSES) Yerel Yönetimde Yeniden Yapılanma Raporu (1989), Türkiye Belediyeler ve
Genel Hizmetler ĠĢçileri Sendikası’nın (Belediye-ĠĢ) Demokratik ve Etkin Yerel YönetimTürkiye’de Yerel Yönetimlerin Yeniden Yapılanmasında Model Önerisi Raporu (1994) bunlardan
bazılarını oluĢturmaktadır. Bu çalıĢmalarda, yerel yönetim reformları ile yerel yönetimlerin hukuki,
idari ve mali sorunlarına çözümler getirilmesi için birçok öneri ve model ileri sürülmüĢ; genel
olarak yerel yönetimlerin hukuki ve mali özerkliklerinin sağlanmasıyla bütün bu sorunların
çözüleceği veya çözümünün kolaylaĢacağı ifade edilmiĢtir.
319
Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 22, Sayı 2, 2013, Sayfa 315- 332
2.2.1. Yabancı Uzmanların Reform Çalışmaları
Türkiye’de Cumhuriyetin ilanından sonra da idare de reform çalıĢmaları devam
etmiĢtir. Bir yandan yeni kurumlar ihdas edilirken diğer taraftan eski ve yeni kurumların
yeterince etkin ve verimli çalıĢmamasının nedenleri araĢtırılmıĢ, bu alanda çeĢitli çalıĢmalar
yaptırılmıĢtır. Bunların içinde yabancı uzmanlarca hazırlanmıĢ raporlar önemli bir yer
tutmaktadır. Bu raporlar kimi zaman ABD’li uzmanlar, kimi zaman da BirleĢmiĢ Milletler
Kalkınma Örgütü, Dünya Bankası veya Uluslararası Para Fonu öncülüğünde farklı
ülkelerden gelen uzmanlar tarafından yapılmıĢtır. Bu çalıĢmalar çoğunlukla birbirinin tekrarı
olmakla birlikte, bu çalıĢmalarda ileri sürülen önerilerden ancak bir kısmı uygulamaya
konulabilmiĢtir. Bu çalıĢmalar arasında: Dorr Raporu (1933), Hilts Raporu (1948),
Thornburg Raporu (1949), Neumark Raporu (1949), Barker Raporu (1951), Roy Blough
Raporu (1951), Martin- Cush Raporu (1951), Leimgruber Raporu (1952), Hanson Raporu
(1954), Baade Raporu (1959), Chailloux-Dantel Raporu (1959), Mook Raporu (1962),
Fischer Raporu (1962), Podol Raporudur (1963) ve 1930-1940 yılları arasında çeĢitli
konularda raporlar hazırlayan Max Porten’in çalıĢmaları yer almaktadır. 1930-1963
döneminde yabancı uzmanlar tarafından hazırlanan raporlarda özetle Ģu tespit ve önerilerde
bulunulmuĢtur: “AĢırı kırtasiyeciliğe karĢı idari iĢlem ve usullerin basitleĢtirilmesi için
kanunlar yeniden düzenlenmeli; bazı bakanlıklar ve genel müdürlükler birleĢtirilmeli; Türk
kamu yönetiminde yetki devri gerçekleĢtirilerek yetki ve sorumlulukların yeniden dağılımı
sağlanmalı; yerel yönetimlere daha fazla yetki ve sorumluluk verilmelidir
(Yayman,2005,s.10-13).
2.2.2. Kamu Kurumlarının Reform Çalışmaları
1960 sonrasında baĢlayan planlı kalkınma dönemde Türk uzmanlar tarafından
yürütülen Ġdari Reform ve Reorganizasyon Hakkında Ön Rapor (1961), Merkezi Hükümet
TeĢkilatı AraĢtırması Raporu (MEHTAP, 1963), Ġdarenin Yeniden Düzenlenmesi Ġlkeler ve
Öneriler Raporu (ĠYD, 1972), Kamu Yönetimi AraĢtırma Projesi (KAYA, 1991) ve son
olarak 2004 yılında hazırlanan “Kamu Yönetiminin Yeniden Yapılandırılması” raporları
merkezi ve yerel yönetimlerin idari ve mali açıdan yeniden yapılandırılmasına yönelik
yapılmıĢ olan önemli ve kapsamlı reform çalıĢmalarıdır. MEHTAP, ĠYD ve KAYA
Projeleri farklı zamanlarda ve farklı toplumsal koĢullarda yapılmasına rağmen birbirinin
tekrarı olan ve birbirini tamamlayan Türk uzmanları tarafından hazırlanmıĢ kapsamlı ve
önemli çalıĢmalar olmuĢtur (Yayman,2005,s.276).
2.2.2.1. Ġdari Reform ve Reorganizasyon Hakkında Ön Rapor
DPT’nin isteği doğrultusunda 1961 yılında TODAĠE tarafından hazırlanan “Ġdari
Reform ve Reorganizasyon Hakkında Ön Rapor” adlı çalıĢma Planlı dönemin ilk reform
giriĢimi olmuĢtur. Yönetimle ilgili temel sorunları yabancı ülkelerin tecrübelerini ve Türk
320
Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 22, Sayı 2, 2013, Sayfa 315- 332
yönetim tarihinin özelliklerini göz önünde bulundurarak inceleyen ve ilgililere bu konuda
Öngörü sağlayan bir ön rapor niteliğindedir (TODAĠE, 1965,s. 5). Rapor,
genellikle teĢkilat ve çalıĢma metotları ile personel meseleleri olmak üzere iki temel sorun
üzerinde yoğunlaĢmıĢtır (TODAĠE, 1965,s. 11-13).
2.2.2.2. Merkezi Hükümet Teşkilatı Araştırma Projesi (MEHTAP)
Planlı dönemde yerel yönetimlerin yeniden düzenlenmesini öngören en önemli giriĢim 13
ġubat 1962 gün ve 6/209 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla baĢlatılan Merkezi Hükümet TeĢkilatı
AraĢtırma Projesi olmuĢtur. Bu projenin amacı, plânlı dönemde, yönetim yapısında, hızlı ekonomik
geliĢmeyi gerçekleĢtirmeye elveriĢli bir değiĢiklik yapmaktı. 1963 yılında tamamlanan bu araĢtırma
sonucunda Ģu önerilerde bulunulmuĢtur: “Merkezi kuruluĢlar ile merkezi hükümet teĢkilatının taĢra
birimleri ve yerel yönetimler arasında görev dağıtımı, yerel yönetimlerin yetkileri, kaynakları,
teĢkilâtlanması konuları çok önemli bir inceleme alanı teĢkil etmektedir. Bu konular ayrı ayrı ele
alınıp incelenmelidir.” Öneriler arasında, “Yerel yönetimler ve yerel yönetimlerin merkezle
iliĢkilerinin incelenmesi” de yer almıĢtır (MEHTAP, 1966; 147-148; Öztürk,1997,s.26). Merkezi
hükümet görevlerinin dağılıĢ tarzını belirlemek ve bu dağılıĢın kamu hizmetlerinin en uygun
biçimde yerine getirilmesine imkan verip vermediğini incelemek amacıyla DPT tarafından
yaptırılan bu araĢtırma yerel yönetimlere iliĢkin bir reformdan çok, merkezi hükümetin ya da
idarenin yeniden yapılandırılmasını öngörmekteydi.
2.2.2.3. Ġdarenin Yeniden Düzenlenmesi Ġlkeler ve Öneriler Raporu
Bakanlar Kurulu’nun 29.05.1971 gün ve 7/2527 sayılı kararıyla oluĢturulan Ġdari Reform
DanıĢma Kurulu tarafından “Ġdarenin Yeniden Düzenlenmesi Ġlkeler ve Öneriler” adıyla bir rapor
hazırlanmıĢtır. 1972 yılında tamamlanan raporda, bu çalıĢmaya kadar yapılmıĢ olan yönetimin
yeniden düzenlenmesine yönelik çalıĢmalar yeniden değerlendirilmiĢ, merkezi idare, merkezi
idarenin taĢra teĢkilatı, mahalli idareler, personel yönetimi, mali yönetim ve kamu iktisadi
teĢebbüsleri konuları ile idarenin yeniden düzenlenmesinde uyulması zorunlu olan genel ilkeleri,
uygulamada takip edilecek ilkeler ve kamu iktisadi teĢebbüsleriyle uyum konuları ele alınmıĢtır.
Kurul, raporun hazırlanması aĢamasında oluĢturduğu çalıĢma gruplarıyla yeni bir araĢtırma yapma
yoluna gitmemiĢ, o güne kadar yapılan çalıĢmaların genel bir değerlendirmesini yaparak idarenin
yeniden düzenlenmesinin genel yönünü ve stratejisini belirleyecek genel ilkeler ile yeniden
düzenlemede izlenecek yol ve örgütlenme hususlarında görüĢ belirtmiĢtir (TODAĠE, 1972,s. 2-3)
2.2.2.4. Kamu Yönetimi Araştırma Raporu (KAYA)
Kamu Yönetimi AraĢtırma Projesi, Türkiye ve Orta Doğu Amme Ġdaresi Enstitüsü
tarafından gerçekleĢtirilen ve Türkiye’de yönetim sistemini geliĢtirmek üzere yapılmıĢ olan
çalıĢmaları, bunların uygulanma durumları, kamu yönetiminin varolan sorunlarının saptanmasını ve
yönetimde gerekli düzenlemeleri ortaya koymayı amaçlayan bir projedir. Bu proje Devlet Planlama
321
Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 22, Sayı 2, 2013, Sayfa 315- 332
TeĢkilatı’nın isteği üzerine, kamu yönetimini geliĢtirmek ve yeniden düzenlemek üzere daha önce
yapılmıĢ olan çalıĢmaların uygulamaya ne ölçüde yansıdığını görmek; eksik yönleri, sorunları
araĢtırmak ve alınması gereken önlemleri açıklığa kavuĢturmak, Avrupa Topluluğu’na (AT) bu
yönde uyum sağlamaya yarayacak hazırlıkları yapmak üzere 1989’da baĢlatılmıĢtır. Genel Raporun
hazırlanmasında Merkezi Yönetim, Mali ve Ekonomik KuruluĢlar, Yerel Yönetimler, Avrupa
Topluluklarına Yönetsel Uyum, TaĢra ve YurtdıĢı KuruluĢları, Personel Rejimi, Bürokratik
ĠĢlemlerin BasitleĢtirilmesi olmak üzere 7 alt araĢtırma grubundan yararlanılmıĢ ve 1991 yılında
rapor tamamlanmıĢtır (KAYA,1992a,s.V).
Rapor hazırlanırken, yerel yönetimlerin topluma nitelikli, ekonomik, etkin ve verimli
hizmet üretme gereği göz önünde tutulmuĢtur. Bu çerçevede, yerel demokrasiyi güçlendirmek için
yerel katılımı etkili hale getirmek, nitelikli yerel hizmet verebilmek için yeterli mali kaynak
sağlamak, yerindelik denetimi yerine sadece hukuki denetime tabi tutarak yerel yönetimlerin idari
etkinliğini sağlamak amaçlanmıĢtır. Kamu Yönetimi AraĢtırma Raporu, yerel yönetimlere iliĢkin
önemli ölçüde değiĢimleri içeren geniĢ bir proje olmuĢtur. Bu kapsamda merkezi yönetimin taĢra
kuruluĢları tarafından yürütülen hizmetlerin büyük bir kısmının il, ilçe ve belediye meclislerine
aktarılması, yerel yönetimlere öz kaynaklarını artırma olanağı vermesi, özellikle yasaların
gösterdiği sınırlar içinde vergi toplama yetkisinin verilmesi önerilmiştir (DDK,1996,s.61).
Raporda, yerel yönetimlerin içinde bulunduğu sorunlar sıralanmıĢ ve yapılması gerekli görülen
değiĢikliklerle ilgili önerilere yer verilmiĢtir. Türkiye’nin AT’na tam üyelik baĢvurusunda
bulunmasının hemen arkasından böyle bir projenin gerekli görülmesinde Türkiye ile Avrupa’nın bir
anlamda uyumlu bir yerel yönetim modeline kavuĢturulmak istenmesi etkili olmuĢtur (ODTÜ
SBE,1997,s. 82). Bu rapor kamu yönetimi alanında hazırlanmıĢ en kapsamlı çalıĢmalardan biri
olmuĢ ve raporda yerel yönetimlerin sorunları, yeniden yapılandırılması, yerel yönetimlerin
kuruluĢu, örgüt ve personel yapıları, görevleri ve finansman durumları ele alınmıĢtır
(KAYA,1992,s.44-45). Yerel yönetimlerin yeniden yapılandırılmasıyla ilgili olarak, Ġl özel
idareleri ve köylerin mali yönden desteklenmesi, merkezi yönetimin denetimi, merkez-yerel
yönetim iliĢkileri ve yerel özerklik konularında önemli iyileĢtirmelere gidilerek mevcut yapının ve
yerel yönetim türlerinin korunmasından yana tavsiyelerde bulunulmuĢtur (Bilgiç,1998,s.516)..
2.2.2.5. Devlet Denetleme Kurulu Raporu
1996 yılında Devlet Denetleme Kurulu (DDK) tarafından “Yerel Yönetimler, Sorunları
ve Çözüm Önerileri” adı altında yerel yönetimlerle ilgili olarak bir inceleme ve araĢtırma
yapılmıĢtır. Bu araĢtırmanın raporları kapsamında yerel yönetim kavramı ve ülkemizdeki yerel
yönetim kuruluĢları, genel olarak anlatılmıĢ, halkın yönetime katılımı, yerel yönetimlerin mali
yapısı, iller bankası ile yerel yönetimlerin iliĢkileri, yerel yönetimlerin giriĢim ve istihdam
durumları, Batılı ülkelerde yerel yönetimlerin mali yapıları hakkında bilgiler elde edilerek bir
durum değerlendirmesi yapılmıĢtır. Yerel yönetimlerin idari ve mali teşkilatı, hukuki yapıları, gelir
kaynakları, harcamaları ve borçlanmaları değerlendirilerek, yerel yönetimlerin idari, mali ve
ekonomik sorunları üzerinde durulmuş, bu sorunların çözümüne yönelik öneriler getirilmiştir.
322
Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 22, Sayı 2, 2013, Sayfa 315- 332
2.2.2.6. Ġçişleri Bakanlığı Tarafından Hazırlanan Kanun Tasarısı
1996 yılında ĠçiĢleri Bakanlığı Mahalli Ġdareler Genel Müdürlüğü tarafından Türk
Belediyecilik Derneği-Konrad Adenauer Vakfı’nın katkılarıyla “Mahalli Ġdarelerin Yeniden
Yapılandırılmasına ve bu Ġdarelerle ilgili ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı” hazırlanmıĢtır. Tasarının hazırlanmasında birçok bürokrat ve akademisyen katkıda
bulunmuĢlardır.
Tasarıda, özellikle aĢırı merkezileĢmiĢ bir sistem içinde yerel nitelikteki birçok hizmetin
merkezi yönetim tarafından yerine getirildiği ve bunun da merkezi yönetimin gereğinden fazla
büyümesine ve hantallaĢmasına neden olduğu; yerel yönetimlerin ise, gereken etkinlikten uzak ve
merkezi yönetime aĢırı bağımlı kuruluĢlar haline geldiği belirtilmiĢtir. Tasarı bir yasa tasarısından
daha geniĢ bir çerçeveye sahiptir. Tasarıda önerilen değiĢikliklerle ilgili olarak 38 ayrı kanuna
gönderme yapılarak, birçok maddenin değiĢmesi gerektiği belirtilmiĢ, yerel yönetimlerle ilgili bir
reformun çok kapsamlı bir çalıĢmayı gerektirdiği üzerinde durulmuĢtur. Bu yönüyle hazırlanan
çalıĢma, yerel yönetimlerin yeniden yapılandırılmasının yanı sıra, tüm yönleri ile yönetimin
yeniden yapılandırılmasına da iĢaret etmektedir (ODTÜ SBE,1997,s. 85-86).
Tasarıda merkezi yönetimin görevleri sayılarak sınırlandırılmıĢ ve bunların dıĢında kalan
temel görevler yerel yönetimler arasında dağıtılmıĢtır. Merkezi yönetimin yerine getireceği
hizmetler adalet, savunma, güvenlik ve dıĢ politika olarak sayıldıktan sonra yerel nitelikte de olsa
yerel yönetimlerin gücünü aĢan ya da merkezi yönetim tarafından yürütülmesinde hizmet
bütünlüğü açısından etkinlik ve verimlilik sağlanan hizmetlerin merkezi yönetim tarafından;
merkezi yönetimin sunmadığı, yerel nitelikteki tüm hizmetlerin ise, yerel yönetimler tarafından
yerine getirilmesi hususu üzerinde durulmuĢtur. Hazırlanan kanun tasarısında:
•Yerel Sayıştay’ların kurulması,
•Hazine arazilerinin yerel yönetimlere devredilmesi,
•Merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında koordinasyonu sağlayıcı bir kurulun
oluĢturulması,
•Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün kaldırılarak, yetkilerinin il özel idarelerine
devredilmesi, gibi mevcut yapıda değiĢiklik getiren bazı öneriler sunulmuĢtur (ODTÜ SBE,1997,s.
88-89).
Ayrıca tasarıda, belediyelere turistik bölgelerde konaklama vergisi getirme, imar
rantlarını vergilendirme; il özel idarelerine mücavir alan sınırları dışında vergi toplama yetkisi de
tanınmaktadır. Genel olarak, taslağın genel gerekçesi çok net olmamakla birlikte güçlü bir yerel
yönetim ve kamu yönetimini yakalamayı amaçladığı, ancak genel gerekçenin bu yaklaĢımının
maddelere yansımadığı ve bir model oluĢturamadığı görülmektedir. Köy, belediye, büyükĢehir
belediyesi ve il özel idaresinden oluĢan ve birbiriyle bağlantısız çalıĢan yerel yönetim yapısı
korunmaktadır. Tasarının görev ve yetki paylaĢımıyla ilgili bölümü çok zayıf kalmıĢ, hizmetlerin
sunumunda hangi görev ve yetkilerin yerel yönetimler, hangilerinin merkezi yönetimce
kullanılacağı belirsiz kalmıĢtır. BaĢarılı bir yerel yönetim reformu için sadece yerel yönetim
kanunlarını değiĢtirmek yeterli değildir, ayrıca 100’den fazla kanunda da değiĢiklik yapılması
gerekmektedir. (ODTÜ SBE,1997,s. 91-92).
323
Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 22, Sayı 2, 2013, Sayfa 315- 332
2.2.3. Sivil Toplum Kuruluşlarının Reform Çalışmaları
Sermayenin yoğunlaĢtığı yerlerde üretim araçları, yönetsel birimler ve nüfus da toplanmıĢ,
böylece kentleĢme ve sanayileĢme olgusu ortaya çıkmıĢtır. Sermaye birikiminin sosyal ve
ekonomik olarak ĢehirleĢmeyi etkilemesi, iĢçilerin önemli bir oy potansiyeline sahip olması,
sermayeye sahip sivil toplum kuruluĢlarının yerel yönetimlere iliĢkin çeĢitli öneriler sunmalarında
etkili olmuĢtur. TOBB, TÜSĠAD ve TÜGĠAD gibi büyük sermaye kuruluĢları iktisadi gücü elinde
bulundurdukları için siyasi gücü de etkileyebilmektedirler. Bu nedenle iktisadi anlamda güçlü olan
sivil toplum kuruluĢları, hükümetleri ve yerel yönetimleri yönlendirmekte, yerel yönetimler
konusunda reform önerileri getirmekte, bu konularda çeĢitli araĢtırmalara destek vererek veya
akademik yayınlar yaparak bilgilendirme faaliyetlerinde bulunmaktadırlar.
2.2.3.1. TOBB Raporu
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından 1995’de yerel yönetimlerin
yeniden düzenlenmesiyle ilgili olarak Özel Ġhtisas Komisyonu’na Mahalli Ġdarelerin Yeniden
Yapılandırılması Raporu hazırlatılmıĢtır. Bu araĢtırmanın temel çıkıĢ noktasını mali kaynakların
merkezi yönetim ve yerel yönetimler arasında bölüşümü oluştururken; tartıĢmalar daha sonra mali
yönünün yanı sıra, politik bir nitelik de kazanarak görev ve yetkilerin paylaĢımına kaymıĢtır
(TOBB,1996,s.1). AraĢtırma sonucunda hazırlanan raporda mahalli idarelere iliĢkin kavramlar
açıklanmıĢ, uluslar arası alandaki geliĢmeler ve yeni yaklaĢımlar ele alınmıĢ; kentleĢme ve çevre
sorunlarına değinilmiĢtir. Ayrıca Türkiye’deki yerel yönetimlerin idari, mali ve hukuki yapıları
hakkında bilgiler verilerek mevcut sorunları ve bunların çözüm önerileri ortaya konulmuştur.
Gerek idari gerekse mali anlamda bir çok konuda yeni yapılanma önerileri sunulmuş olmakla
birlikte belediyelerin mali anlamda yeniden düzenlemesine ilişkin olarak yap işlet devret modeli,
para cezalarının etkinliğinin sağlanması, şerefiye yükümlülüğünün gerçekleştirilmesi, tapu harcı
oranlarının düşürülmesi, BİT’lerin yeniden değerlendirilmesi ve yerel mali denetimi yapacak
Sayıştayların kurulması gibi konular üzerinde durulmuştur (TOBB,1996,s.3).
2.2.3.2. TÜSĠAD Raporu
Türk Sanayicileri ve ĠĢ Adamları Derneği (TÜSĠAD) tarafından 1992 yılında yayımlanan
“Yerel Yönetimler: Sorunlar-Çözümler” adlı raporda Türkiye’deki yerel yönetimlerin karĢı karĢıya
bulunduğu sorunlar incelenerek, yerel yönetimlerin daha etkin ve verimli bir biçimde yerel
toplulukların ihtiyaçlarına cevap verebilmeleri için yeniden yapılandırılmalarına yönelik önerilerde
bulunulmuĢtur. Raporda temel sorun olarak yerel yönetimlerin istenen düzeyde kaliteli, hızlı ve
etkin hizmet üretememesi; buna sebep olarak da yerel yönetimlerin özerk, güçlü ve demokratik bir
kurum niteliğine sahip olamamaları gösterilmiĢtir (TÜSĠAD,1995,s.31). Yerel yönetimlerin görev,
yetki ve kaynak paylaĢımı, idari yapılanma, personel, denetim, halk katılımı ve hemĢehricilik
bilinci gibi konulardan kaynaklanan diğer sorunları üzerinde de durularak, bunlarla ilgili çözüm
önerileri sunulmuĢtur.
324
Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 22, Sayı 2, 2013, Sayfa 315- 332
Önerilen modele göre, yerel kamu hizmetinin yürütülmesinde birden fazla sorumlu
yönetim birimi olmamalı, bir kamu hizmeti, o hizmeti en etkili ve verimli biçimde yerine getirecek
yönetim birimlerine bırakılmalıdır. Bu nedenle yerel yönetimler kendi sınırları içindeki yerel kamu
hizmetlerinin yetkili ve sorumlu birimi olmalıdır (TÜSĠAD,1995,s.57).
Ülke düzeyinde tek elden yürütülmesi zorunlu olan adalet, genel güvenlik, ulusal
savunma, dıĢ politika hizmetleri ile ulusal ölçekli, geliĢmiĢlik düzeylerini dengeleyici, ulusal geliri
artırıcı nitelikteki hizmetler ve ülke boyutunda ulusal hedeflerin, ilkelerin, standartların kamu
yönetiminin tüm kesimlerinde gerçekleĢtirilmesini sağlayıcı gözetim ve denetim hizmetleri merkezi
yönetiminin yetki ve sorumluluğunda olmalı; bu hizmetler dıĢındaki yerel toplulukların ortak
gereksinimleriyle ilgili tüm hizmetlerin yürütülme yetki ve sorumluluğu ise, yerel yönetim
birimlerine ait olmalıdır (TÜSĠAD,1995,s.56).
TÜSĠAD’ın yerel yönetimler için önerdiği modelin temel hedefleri arasında, toplumun
istek ve beklentilerini karĢılayamayan, aĢırı bürokratik ve merkeziyetçi niteliğe sahip yerel
yönetimlerin, etkili, verimli ve kamu yararı doğrultusunda hizmet üreten güçlü ve demokratik
kurum niteliğine kavuĢturulması ve yerel toplulukların yerel yönetimlerden özgürce yerel
hizmetleri talep etme yetkisine kavuĢturulmasıdır (TÜSĠAD,1995,s.55).
2.2.3.3. TÜGĠAD Reform Önerileri
Türkiye Genç ĠĢadamları Derneği (TÜGĠAD) tarafından, yerel yönetimleri “çağın
gerektirdiği üretkenliğe kavuĢturabilmek” amacıyla yerel yönetimlerin hukuki, idari ve mali
yapılarını yeniden düzenleyen reform tasarısı hazırlanmıĢtır. Bu reform tasarısında yerel
yönetimlerle ilgili olarak Ģu önerilerde bulunulmuĢtur:
Yerel yönetimlerin hareket yeteneğini kısıtlayan 1982 Anayasası’nın 123. ve 127.
maddelerinin değiĢtirilmesi,
Yerel yönetimler ayrı bir personel statüsüne kavuĢturulmalı,
Yerel yönetimler için her yerel yönetim bünyesinde bağımsız iç denetim mekanizması
kurulmalı,
BüyükĢehir belediyelerinde, büyükĢehir ile ilçe belediyeleri arasındaki vesayet iliĢkisi yeniden
düzenlenmeli,
Merkezi yönetimde, tüm yerel yönetimlerin bağlı olacağı bir “Yerel Yönetim Bakanlığı”
kurulmalıdır.
Ayrıca TÜGİAD tarafından ileri sürülen reform önerilerine göre, yerel yönetimler mali
açıdan merkezi yönetime bağımlı durumdadırlar. Bu nedenle yerel yönetimleri merkezi yönetimden
veya merkezi yönetimin tasarruflarından gelecek finansmanla görev yapabilir durumdan kurtarıp,
kendi üretecekleri kaynaklarla hizmet yapabilir duruma kavuşturmak gerekmektedir (ODTÜ
SBE,1997,s.122-124).
325
Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 22, Sayı 2, 2013, Sayfa 315- 332
2.2.3.4. Ġşçi Sendikaları Reform Çalışmaları
Yerel yönetimlerin yeniden yapılandırılmasına yönelik olarak bazı iĢçi sendikaları da
çeĢitli çalıĢmalar yapmıĢlardır. 1994’te Belediye-ĠĢ Sendikası’nın hazırladığı “Demokratik ve Etkin
Yerel Yönetim” baĢlıklı model önerisi ve Genel-ĠĢ Sendikası’nın 1994’te düzenlediği Yerel
Yönetimler Sempozyumu bunlardan bazılarıdır. Bu çalıĢmalara göre, Cumhuriyetin ilk
dönemlerindeki geliĢmeler ve ulus-devlet projesinin baskınlığı nedeniyle yerel yönetimler güçsüz
hale gelmiĢtir. Merkezin ve merkezi düzeyde politika yapanların yerel yönetimler üzerindeki
ağırlıkları gittikçe artmıĢtır. Yerel yönetimlerin kaynakları, yerel halkın yönetime katılımı ve
denetimi yetersiz kalmıĢtır. Bu nedenle yerel hizmetler pahalı, kalitesiz, etkinlikten ve verimlilikten
uzak sunulmuĢtur (ODTÜ SBE,1997,s. 93).
2.2.3.5. Diğer Sivil Toplum Kuruluşlarının Çalışmaları
Türkiye Sosyal, Ekonomik ve Siyasal AraĢtırma Vakfı (TÜSES), 1989 yılında yaptığı
çalıĢmaların sonucunda yerel yönetimlerin yeniden yapılandırılması çerçevesinde bir model
önerisinde bulunmuĢtur. Önerilen modele göre, yerel yönetim birimleri muhtarlık, belde, il ve bölge
olarak sınıflandırılmıĢtır (Öztürk,1997,s.28). Ayrıca bu konularla ilgili olarak Türkiye Belediyeler
Birliği ve Konrad Adeneauer Vakfı baĢta olmak üzere Mahalli Ġdareler Derneği, Yerel Yönetimler
Derneği, Türkiye Muhtarlar Derneği, ĠçiĢleri Bakanlığı Mahalli Ġdareler Kontrolörleri Derneği gibi
birçok sivil toplum kuruluĢu da yerel yönetimlerin geliĢmesi, güçlenmesi ve etkinliğinin arttırılması
yönünde çalıĢmalar yürütmektedir.
2.2.4. Hükümet ve Siyasi Partilerin Reform Çalışmaları
Hükümet ve siyasi partiler, seçim mitinglerinde, parti programlarında, parti
bildirgelerinde ve kalkınma planlarında yerel yönetimlerin sorunlarına ve bunlar için
düĢündükleri çözüm önerilerine yer vermektedirler. Siyasi partiler seçim öncesinde yerel
yönetimlerin özellikle de belediyelerin idari ve mali anlamda yeniden yapılandırılacağına
dair vaatlerde bulunmaktadırlar. Ancak iktidara geldiklerinde kendi partilerine ait belediye
yönetimlerine idari ve mali anlamda geniĢ imkanlar sağlarken, diğer partili belediye yönetimlerine
aynı imkanları sağlamadığı gibi idari vesayet denetimini de siyasi amaçlı olarak
kullanabilmektedirler (Eryılmaz,1995,s.343). Bu nedenle hükümetlerin demokrasiyle bağdaĢmayan
bu tür politikaları nedeniyle yerel yönetimler, hizmet yerine politika üretilen ve demokrasi adına
fonksiyonlarını yerine getiremeyen, etkinlikten uzak kurumlar haline getirilmektedir. Bununla
birlikte, son 50 yıldır iktidara gelmiĢ olan hükümetlerin hükümet programlarına bakıldığında
hemen hepsinin yerel yönetimlerle ilgili olarak Ģu temel amaç ve ilkelere değindiği görülecektir:
Yerel yönetimlerin görev, yetki ve sorumlulukları ile gelirleri arttırılarak, yerel özerklik
sağlanacaktır.
Merkezi ve yerel yönetimler arasında etkin bir görev, yetki ve kaynak paylaĢımı yapılacaktır.
Yerel yönetimlerin teĢkilat yapılarında köklü değiĢikliklere gidilecektir.
326
Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 22, Sayı 2, 2013, Sayfa 315- 332
Hizmetlerin görülmesi hususunda “hizmette yerellik” ilkesi uygulanacaktır.
Yerel yönetimlerin demokratik bağımsızlıkları ve halkın yerel yönetimlere katılımı
arttırılacaktır (Çoker,1991,s.6-7; KAYA,1992,s.44-45).
1960’larda baĢlayan planlı kalkınma dönemiyle birlikte, Türkiye’de yerel
yönetimlerin idari ve mali yönden yetersizliği konusu, kalkınma plan ve programlarında ele
alınarak çeĢitli çözüm önerileri sunulan, önemli konulardan biri olmuĢtur. 1963 yılından bu
yana ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasını kalkınma planları çerçevesinde sürdürmekte
olan Türkiye’de, Birinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planı’ndan baĢlayarak tüm kalkınma
planlarında yerel yönetimlere yer verilmiĢtir. Ancak, planlı kalkınma dönemine bakıldığında
yerel yönetimler açısından genellikle plan hedeflerinden uzak kalındığı, hemen her planın
bazı ayrıntılar dıĢında neredeyse bir tekrardan öteye geçmeyerek temel ilke ve hedeflerin
aynen yinelendiği görülmektedir.
Anayasalarda toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasını sağlamak ve bunun
için planlar ve programlar yapmak, gerekli idari organları ve alt yapıyı oluĢturmak devletin temel
görevleri arasında sayılmıĢtır. 1982 Anayasası’nın 166. Maddesinde de “Ekonomik, sosyal ve
kültürel kalkınmayı, özellikle sanayiin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla
gelişmesini, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde
kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak Devletin görevidir.” denilerek
toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasını planlamanın devletin bir görevi olduğu kabul
edilmiĢtir.
Türkiye için 24 Ocak 1980 tarihi ekonomik açıdan olduğu gibi idari reform
çalıĢmaları açısından da önemli bir dönüm noktası olmuĢtur. 24 Ocak kararlarıyla dıĢa açık
liberal ekonomik modele geçilmiĢ, bu kararlar doğrultusunda ekonominin liberalizasyonunu
sağlamak amacıyla bir kısım yasal düzenlemelere gidilmiĢtir (Yayman,2005,s.353). Ġdari
reform anlayıĢı ve uygulamaları da bu değiĢimden etkilenerek, yürütme gücünün yanı sıra
devletin tamamında yeniden bir düzenleme yapılması gerektiği yönünde yeniden
ĢekillenmiĢtir.
Kamuoyunda Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı olarak kabul görmüĢ olan “Merkezi
Ġdare ile Mahalli Ġdareler Arasında Görev BölüĢümü ve Hizmet ĠliĢkilerinin Esaslarının
Düzenlenmesi ve ÇeĢitli Yasalarda Mahalli Ġdareler ile Ġlgili DeğiĢiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı”, 24.3.1998 tarihinde Meclise gönderilmiĢti. Tasarı daha etkin
iĢleyen, daha verimli kaynak kullanan, daha kolay ulaĢılabilen, hizmet üreten bir idare ve
Ģeffaf, katılımcı, demokratik bir yerel yönetim oluĢturmak; merkezi yönetim ile yerel
yönetimler arasında gerçekçi bir görev bölüĢümü yapmak, yerel yönetimlerin kaynak
kullanımındaki ve hizmet üretimindeki payını artırmak; yerel yönetimlere görev ve
sorumlulukları ile orantılı mali olanak ve yapı sağlamak; il genelinde yürütülen hizmetleri il
özel idarelerinin bünyesinde toplayarak il özel idarelerinin konumunu güçlendirmek; yerel
yönetimlerin kendi aralarında ve merkezi idarelerle iĢbirliği ve yardımlaĢma imkanlarını
artırmak gibi amaçlar taĢımaktaydı (MemiĢoğlu,2006,s.79).
327
Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 22, Sayı 2, 2013, Sayfa 315- 332
Tasarıya göre merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında görev bölüĢümü
öngörülmüĢ, adalet, savunma, güvenlik, sivil savunma, dıĢ politika, dıĢ ticaret, nüfus
hizmetleri, tapu ve kadastro ile ulusal ve bölgesel nitelikli diğer hizmetler merkezi yönetim
tarafından yürütülecek; yasalar tarafından uygun görülen ve belli bir idareye verilmemiĢ her
türlü hizmet de yerel yönetimler tarafından yerine getirilecektir. Buna bağlı olarak
belediyelerin görev ve yetki alanları geniĢletilirken gelirleri de arttırılacaktır. Gelirdeki bu
artıĢ, belediyelerin öz gelirlerini yeterli oranda artırmak suretiyle değil, bütçeden aldıkları
payı artırmak suretiyle gerçekleĢtirilecektir. Bu durum ise, belediyelerin yerelleĢmesinden
çok merkezileĢmesine, merkezi idareye bağımlı hale gelmesine neden olabilecek
niteliktedir. Ġdareyi bir bütün olarak ele alan ve önemli reform önerileri ve yeniliklerle
hazırlanan tasarı, uzun bir süre Mecliste kalmıĢ ancak yasalaĢamamıĢtır
(MemiĢoğlu,2006,s.80).
1980’lerde baĢlayan bu geliĢmelerin bir devamı ve idari reform çalıĢmalarının sonuncusu
ise, 2004 yılındaki “Kamu Yönetiminin Temel Ġlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında
Kanun Tasarısı” olmuĢtur. Bu kanun tasarısı, kamu yönetimi sisteminde kapsamlı bir değiĢiklik
gerçekleĢtirme ve yeniden yapılanma amacıyla hazırlanmıĢtır. Hükümetin acil eylem planıyla
yapmak istediği idare reformunda, 24 Ocak kararları ile gerçekleĢen ekonomik
liberalleĢmenin yönetim ayağı tamamlanmak istenmiĢ, özellikle merkezi yönetim düzeyinde
toplanmıĢ bulunan yetkilerin yerel yönetimlere devri yönünde düzenlemelere yer verilmiĢtir.
Merkezi yönetimin sahip olduğu görev, yetki ve sorumlulukların birçoğu yerel yönetimlere
devredilerek, yerelleĢme ilkesinin hayata geçirilme süreci baĢlatılmıĢtır. Merkezi yönetimin
görev ve yetkileri sınırlanarak merkezi yönetim küçültülürken; yerel yönetimlerin görev ve yetkileri
artırılarak yerel yönetimler güçlendirilmiĢtir. Tasarıda merkezi yönetimin görevleri tek tek sayılarak
belirlenmiĢ, bunların dıĢında kalan mahalli nitelikteki görevler ise yerel yönetimlere bırakılmıĢtır.
Ancak genel çerçeveyi çizen, ilke ve esasları belirleyen bu tasarının yasalaĢamamasına karĢılık,
yerel yönetimler alanında reform niteliğinde hukuki düzenlemelere gidilmiĢ, tasarı paralelinde
hazırlanmıĢ olan 5216 sayılı “BüyükĢehir Belediyesi Kanunu” 5302 sayılı “Ġl Özel Ġdaresi Kanunu”
ile 5393 sayılı “Belediye Kanunu” kabul edilmiĢtir. Bu kanunlarla yerel yönetimlerin yetki, görev
ve mali kaynakları yeniden gözden geçirilerek günümüz ihtiyaçlarına ve Avrupa Yerel Yönetimler
Özerklik ġartı hükümlerine uyumlu hale getirilmeye çalıĢılmıĢtır (Sobacı,2005,s.49). Türk idare
sisteminde önemli değiĢiklikler öngören bu kanuni düzenlemelerle merkez ve yerel yönetimler
arasındaki iliĢkinin yeniden belirlenmesi yoluyla devletin görev ve yetkilerinin daraltılması, böylece
devletin küçültülerek görev ve yetkilerin yerelleĢmesinin sağlanması amaçlanmıĢtır.
Sonuç ve Öneriler
Yerel yönetimlerin güçlenmesi, demokratik değerlerin geliĢmesine, sosyoekonomik kalkınmaya bağlıdır. Ekonomik açıdan geliĢmiĢ ülkelerde, yerel yönetimlere
daha fazla yetki, sorumluluk, görev ve mali kaynak verilmekte, kamu harcamaları içinde
yerel yönetimlerin payı her geçen gün artmaktadır. Ancak teorik çalıĢmaların temel amacı
yerel yönetimleri kendi sorumluluk alanlarında, verimli, fonksiyonel ve özerk kuruluĢlar
328
Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 22, Sayı 2, 2013, Sayfa 315- 332
haline getirmek olmasına karĢın, uygulamada bu ideal modele henüz ulaĢılamamıĢtır.
Bunda siyasi tercihlerin merkezi yönetimin lehinde olması en büyük etken olmuĢtur.
Genellikle az geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerde merkezi idare, yerel yönetimler
üzerinde hukuki, idari, mali ve özellikle baskı yoluyla siyasi yönden etkili olmanın yollarını
aramaktadır.
Türkiye’deki reform denemelerinde ise, genellikle iç talep ve baskılardan ziyade dıĢ
dünyanın etkisi ve yönlendirmeleri oldukça etkili olmuĢtur. Özellikle Osmanlı döneminde geri
kalmıĢlıktan kurtulmak, savaĢlardaki yenilgilere bir son vererek ülkeyi eski siyasi gücüne
kavuĢturmak ve yönetimin otoritesini sağlamak amacıyla teknoloji baĢta olmak üzere idari, mali ve
hukuki alanlarda yenilik arayıĢlarına giriĢilmiĢ ve bu konularda Batılı ülkelerden oldukça
faydalanılmıĢtır. Böylece yönetimin geliĢtirilmesi ve eski etkin gücüne kavuĢturulması için birçok
yenilikler ve düzenlemeler yapılmıĢtır.
Türkiye’de planlı dönemden beri birçok idari reform projesi uygulanmıĢ ancak
bunlardan çok az bir kısmı baĢarılı olabilmiĢtir. 1962-1994 yılları arasında 7 temel
araĢtırma yapılmıĢ olup bunlardan MEHTAP, KAYA ve ĠYD Raporu olmak üzere sadece
üçünde bile 1700 dolayında öneri yer almıĢ ve bunların pek azı önemsenmiĢ ve
uygulanmıĢtır. Hazırlanan Yerel Yönetim Yasa Tasarıları ile Dünya Bankası, BirleĢmiĢ
Milletler ve Avrupa Birliği tarafından gündeme getirilen öneri ve politikaların Türkiye’de
uygulamaya konulması hedeflenmiĢ ancak bunda baĢarılı olunamamıĢtır.
Türkiye’deki temel sorun kamu hizmetinin sunumunun iyileĢtirilmesi, hizmet
kalitesinin arttırılması ve kaynak sorununun çözülmesidir. Türkiye’de yerel yönetimlere, il
özel idaresi, belediye ve köy kanunlarıyla görev itibariyle, geniĢ bir sorumluluk sahası
verilmektedir. Ancak yeterli mali kaynak olmadan geniĢ sorumluluk sahası vermek bir
anlam ifade etmeyeceği gibi kaynakların etkin ve verimli kullanılmasında, yeni kaynakların
ortaya çıkarılmasında ve nitelikli hizmet sunulmasında yerel yöneticilerin Ģahsi becerileri
de oldukça etkili olmaktadır.
Türkiye’de yerel yönetim gelirleri daha çok merkezi kaynaklardan sağlanan
gelirlerden oluĢtuğu için yerel yönetim gelirlerinin merkeze bağımlı bir yapısı
bulunmaktadır. Belediyeler yerel yönetimler içerisinde halka en yakın, en etkili hizmetler
veren ve en ayrıcalıklı yerel yönetim birimleri olmalarına rağmen, kaynak yönünden
merkezi yönetime bağımlı olmaları, mali özerkliklerinin yeterince sağlanamamıĢ olması ve
kuruluĢlarında ekonomik etkinlikten çok siyasi beklentilerin ön plana çıkmıĢ olması daha
etkin hizmet vermelerine engel olmaktadır. Bu nedenle idari reformlar yapılırken bu
konuların özellikle düzenlenmesi gerekir.
Türkiye’de, yerel nitelikteki çoğu hizmetler merkezi yönetim tarafından yerine
getirilmekte ve yerel yönetimlere bırakılmıĢ birçok görevin yerine getirilmesi sürecinde ise,
merkezi yönetimin idari vesayet yetkisi bulunmaktadır. Ayrıca Türkiye’de gelir kaynaklarının
büyük bir kısmı merkezi yönetimin tasarrufunda bulunmakta ve yerel yönetimlerin gerek merkezi
yönetimden alacakları gelirin miktarı ve gerekse kendi öz gelirleriyle ilgili ilkeler genellikle
merkezi yönetimce belirlenmektedir. Dolayısıyla, Türkiye’de yönetimler arası rasyonel, adil ve
düzenli bir kaynak bölüĢümü de yapılmamıĢtır. Merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında
329
Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 22, Sayı 2, 2013, Sayfa 315- 332
görev ve gelir bölüĢümü konusunda yetki ve sorumluluklar kesin ilkelere bağlanmadığından, gerek
kaynakların toplanmasında, gerek hizmetlerin yerine getirilmesinde boĢluklar doğmaktadır. Bu
nedenle Türkiye’de, kamu hizmetlerinin yürütülmesinde ekonomik etkinliğin sağlanmıĢ olduğunu
rahatlıkla söyleyemeyiz.
Merkezden yerel yönetime kaynak aktarılması mevcut yapıda kaçınılmaz olduğuna göre,
merkezi yönetim ile yerel yönetim arasında gerçekleĢtirilecek kaynak bölüĢümünün, görev
bölüĢümüne paralel olarak, adil bir biçimde yapılması gerekmektedir. Bu nedenle Türkiye’de yerel
hizmetlerin yerel yönetim tarafından görülmesi anlayıĢıyla yaĢanacak desantralizasyon sürecinde,
merkezi yönetimin yetki alanı içine giren belirli görevlerin yerel yönetimin yetki alanına aktarılması
zorunludur. Mevcut görevler ve bu yeni görevlerin yerel yönetimlerce etkili bir biçimde yerine
getirilebilmesi için, görevlerle orantılı gelir kaynakları yerel yönetimlere sağlanmalıdır.
Yerel demokrasiyi geliĢtirecek hareketlere karĢı olmak söz konusu değildir. Ancak
yerel yönetim reformlarının sonuçları her ülkede aynı Ģekilde görülür gibi bir genellemeye
gitmek de doğru değildir. Fransa’daki yerel yönetim reformu bu konuda en önemli deneyim
olmuĢtur. Yerel yönetim reformları yapılırken önceki tecrübelerden yararlanarak ortaya
çıkabilecek olası sorunlar tahmin edilerek önceden tedbirler alınmalıdır.
Bu reformlar yapılırken yerinden yönetim ve yetki geniĢliği ilkeleri geliĢtirilmeli, yerel
özerklik güçlendirilmeli, halkın yönetime katılımı sağlanmalı, hizmetler optimal alan büyüklükleri
çerçevesinde yeniden düzenlenmeli, kentsel planlama eksiklikleri giderilmeli, yerel hizmetlerin
karĢılanabilmesi için yeterli kaynak imkanları sağlanmalı, kaynaklar etkili biçimde, öncelikli
amaçlar doğrultusunda kullanılmak suretiyle, yerel hizmetler kaliteli, hızlı, verimli ve etkili
bir biçimde sunulmalı, idari ve mali merkeziyetçilik, aĢırı büyümeye, kırtasiyeciliğin
artmasına, zaman ve kaynak israfına neden olmamalıdır.
Merkezi yönetim ve yerel yönetimlerle ilgili olarak yapılan reform çalıĢmalarının büyük
bir bölümü yerel yönetimlerin gelir ve giderleri ile ilgili önemli bir düzenleme öngörmemiĢ ve
önemli bir öneride bulunamamıĢtır. Reform çalıĢmalarında idari yapının güçlendirilmesi, yetki ve
görev dağılımın yeniden düzenlenmesi genellikle çalıĢmaların odağını oluĢturmuĢtur. Birçok konu
yeterince araĢtırılarak ilgili raporlarda ve akademik çalıĢmalarda belirtilmiĢtir. Bundan sonra
yapılacak olan bu reform çalıĢmaları ıĢığında alınan karar ve önerilerin idari ve siyasi
kararlılık gösterilerek uygulamaya konulması olmalıdır. Bu nedenle yerel yönetim
reformları model eksikliği, reform stratejisinden yoksunluk, siyasi istek eksikliği, uygulama
ve izleme eksikliği gibi iktisadi, sosyolojik ve psikolojik bir çok nedenden dolayı kolay
gerçekleĢecek bir olgu olmadığı için bir çok sıkıntının da göze alınması gerekmektedir.
Ancak bu Ģekilde reform çalıĢmaları baĢarıyla uygulanabilecek ve yapılan çalıĢmalar zaman
ve kaynak israfı olmaktan çıkmıĢ olacaktır.
Kaynakça
AKDEDE, S. H. ve ACARTÜRK, E, 2005, “Türkiye’de Ġlçe ve Belediyelerin
Optimizasyonu”, ÇYY Cilt:14, Sayı: 3.
BĠLGĠÇ, V, 1998, Yerel yönetimler, 21.Yy Yayınları, Ankara
330
Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 22, Sayı 2, 2013, Sayfa 315- 332
ÇĠÇEK, H. G. ve ÇĠÇEK, S, 2012, “Norveç Yerel Vergi Sistemi”, Uluslararası Yönetim
Ġktisat ve ĠĢletme Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 16, sf: 201-221.
ÇOKER, Z, 1991, “Bugünkü Uygulama Ġçinde Merkezden Yönetim-Yerinden Yönetim”
TĠD, Sayı: 393.
DDK, 1996, Yerel Yönetimler Sorunları–Çözüm Önerileri, CDDKB Yayımları-1, Ankara
DEXIA, 2006, Sub-national Public Finans in the EU, November.
ERYILMAZ, B, 1995, “Yerel Yönetim Sendromu”, Yeni Türkiye (Yönetimde Yeniden
Yapılanma Özel Sayısı), Yıl:1, Sayı: 4, Mayıs-Haziran 1995, sf: 340-346,
Ankara
ES, M. 2008, “Osmanlı’da Mahalli Ġdareler”, Yerel Siyaset Dergisi, Sayı 27, sf: 29-38
GÜLER, B. A, 2005, Devlette Reform Yazıları, Paragraf Yayınevi, Ankara
GÜNEġ, Ġ, 2000, “Yerel Yönetimler ve Yerel Yönetimlerin Varlık Nedeni”, Prof Dr.Adnan
TEZEL’e Armağan, Marmara Üniversitesi Yayın No:600, Ġstanbul
KAYA, 1992, Yerel Yönetimler AraĢtırma Grubu Raporu, TODAĠE Yayın No:247, Ankara.
KAYA, 1992a, Mali ve Ekonomik KuruluĢlar AraĢtırma Grubu Raporu, TODAĠE Yayın
No:248, Ankara
KARPAT, K. H, 1996, Türk Demokrasi Tarihi, Afa Yayınları, Ġstanbul
MEHTAP, 1966, Merkezi Hükümet TeĢkilatı AraĢtırma Projesi Raporu, TODAĠE Yayını,
Ankara
MEMĠġOĞLU, D, 2006, “Yeni Kamu Yönetimi ve Yerel Yönetimler Reformu”
YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, SDÜ SBE Kamu Yönetimi ABD, Isparta.
ODTÜ SBE, 1997, Yerel Yönetimlerin Yeniden Yapılandırılması, Cilt:2, Ankara
ÖZTÜRK, A, 1997, 21. Yüzyıl Türkiye’si Ġçin Yerel Yönetim Modeli, Ümraniye Belediyesi
Kültür Yayınları, Ġstanbul
SAVCI, B, 1965, “Türkiye’de Reform Hareketlerinin Bir Analizi”, AÜSBF Dergisi, Cilt 20,
Sayı 4, sf: 105-123
SOBACI, M. Z, 2005, “Yeniden Yapılanma Sürecinde Ġl Özel Ġdarelerinin Dünü, Bugünü
ve Geleceği Üzerine Değerlendirmeler” ÇYY Cilt: 14, Sayı: 4, sf:31-50.
ġAYLAN, G, 2003, “Bir Yapısal DeğiĢim Sorunu Olarak Yönetim Reformu”, Türkiye’de Kamu
Yönetimi, (Ed. Burhan AYKAÇ vd.), sf: 413-429, Yargı Yayınevi, Ankara
ġENGÜL, R, 2011, Yerel Yönetimler, Umuttepe Yayınları, Kocaeli
TOBB, 1996, Mahalli Ġdarelerin Yeniden Yapılandırılması, Özel Ġhtisas Komisyonu
Raporu, TOBB Genel Yayın No:303, Ankara
TODAĠE, 1972, Ġdarenin Yeniden Düzenlenmesi Ġlkeler ve Öneriler-Ġdari Reform DanıĢma
Kurulu Raporu, Sevinç Matbaası, Ankara
TODAĠE, 1965, Ġdari Reform ve Reorganizasyon Hakkında Ön Rapor, KardeĢ Matbaası,
Ankara
TOKSÖZ, F. vd., 2009, Yerel Yönetim Sistemleri, TESEV Yayınları, Ġstanbul
TORTOP, N, 1995, “Yerel Yönetim AnlayıĢında GeliĢmeler ve Yerel Yönetimlerin Önemi”
Yeni Türkiye (Yönetimde Yeniden Yapılanma Özel Sayısı), Yıl:1, Sayı: 4,
331
Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 22, Sayı 2, 2013, Sayfa 315- 332
Mayıs-Haziran 1995, sf: 299-304, Ankara
TUTUM, C, 1995, “Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma” Yeni Türkiye (Yönetimde
Yeniden Yapılanma Özel Sayısı), Yıl:1, Sayı: 4, Mayıs-Haziran 1995, sf: 133145. Ankara
TÜRKOĞLU, Ġ, 2009, Yerel Yönetimlerde Mali Reform ArayıĢları: Türkiye’de
Belediyelerde Mali Özerklik ve Belediye BaĢkanlarının Mali Özerklik
Algılaması, Maliye Bakanlığı, Strateji GeliĢtirme BaĢkanlığı Yayınları, Ankara
TÜSĠAD, 1995, Yerel Yönetimler Sorunlar, Çözümler TÜSĠAD Yayın No: TÜSĠAD-T/959/184, Ankara
ÜNLÜ, H, 1993, Yönetimler Arası ĠliĢkiler, BaĢbakanlık TOKĠ, IULA EMME, Ġstanbul
YETER, E, 1995, “Mahalli Ġdare Reformu Üzerine DüĢünce”, Yeni Türkiye (Yönetimde
Yeniden Yapılanma Özel Sayısı), Yıl:1, Sayı: 4, Mayıs-Haziran 1995, sf: 347351. Ankara
YAYMAN, H, 2005, Türkiye’nin Ġdari Reform Politiği, AÜ SBE Kamu Yönetimi ve
Siyaset Bilimi ABD, YayınlanmamıĢ Doktora Tezi, Ankara
YILMAZ, A, 1995, “Yönetimi GeliĢtirme ve Reform, Yapılabilirlik Sorunlar ve Sınırlar”,
Yeni Türkiye (Yönetimde Yeniden Yapılanma Özel Sayısı), Yıl:1, Sayı: 4,
Mayıs-Haziran 1995, sf: 208-211, Ankara
332