NWSA-Humanities
Status : Original Study
ISSN: 1306-3111/1308-7320
Received: January 2015
NWSA ID: 2015.10.2.4C0194
Accepted: April 2015
E-Journal of New World Sciences Academy
Fatma Gürses
Kastamonu University, fgurses@kastamonu.edu.tr, Kastamonu-Turkey
http://dx.doi.org/10.12739/NWSA.2015.10.2.4C0194
AMERİKA’DA DEMOKRASİNİN GELİŞİMİ VE MAGAZİN GAZETECİLİĞİ: YEREL BASINDAN
BİR ÖRNEK “THE DENVER POST”
ÖZET
Amerika
Birleşik
Devletleri
kuruluşundan
itibaren,
yarattığı
gazetecilik pratikleri ile literatürde ve demokrasi mücadelesinde önemli
kazanımlar sağlamıştır. Bu kazanımlardan biri olarak düşünülebilecek
yellow
journalism/sarı
gazetecilik/magazin
gazeteciliği
pratikleri,
Amerika’da basının ortaya çıkışıyla birlikte uygulanmaya başlanmıştır. Bu
tür
gazetecilik
anlayışı,
özellikle
yerel
basının,
demokrasinin
yerleşmesinde kullandığı araçlardan biri olmuştur. Bu çalışma, Colorado
eyaletinde etkili olmuş bir gazete olan The Denver Post örnekleminde
“yellow journalism” uygulamalarını analiz etmektedir. Çalışma, yellow
journalism çerçevesinde demokrasinin gelişiminde önemli rol oynayan
gazetecilik pratiklerinin demokrasi, yerel basın arasındaki ilişkinin
Amerikan yerel basını ölçeğinde nasıl sergilendiğini incelemeyi hedefledi.
Bu amaçla çalışma iki bölümden oluştu. İlk bölümde, yellow journalism
kavramı ve gazetecilik pratiklerinin neler olduğu ve bu gazetecilik
anlayışının tarihsel gelişimi incelendi. İkinci bölümde, Amerikan yerel
basınından örnek olarak seçilen The Denver Post ve bulunduğu eyalet olan
Colorado
eyaletindeki
etkisi,
Amerikan
demokrasisine
katkısı
değerlendirildi.
Çalışmanın
demokrasi,
yerel
basın
ve
gazetecilik
çerçevesinde
yapılacak
diğer
araştırmalara
kaynaklık
edeceği
düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Yerel Basın, Magazin Gazeteciliği/Sarı
Gazetecilik, Demokrasi, Amerika Birleşik
Devletleri, The Denver Post.
THE DEVELOPMENT OF DEMOCRACY IN AMERICA AND YELLOW JOURNALISM: A SAMPLE
FROM LOCAL PRESS “THE DENVER POST”
ABSTRACT
Since its establishment, United States of America has contributed a
lot to the literature and democracy struggle with its journalism
practices. The yellow journalism practices can be considered as one of
these acquisitions; and it began to be implemented since the appearance of
press in America. This type of journalism has been a tool used by the
local press to accommodate democracy. This study analyzes the “yellow
journalism” implementations in the sample of The Denver Post, which had
been effective in the Colorado state. This study has aimed to examine the
journalism practices that play an important role in the development of
democracy; with a focus of the concept “yellow journalism” in the
democracy, local press and especially the American local press. For this
reason, the study consisted of two chapters. The first chapter examines
the concept of yellow journalism, and the characteristics of journalism
practices along with the historical development of this concept. Second
chapter evaluated The Denver Post, chosen as a sample from the American
local press, and its effect in Colorado State, along with its contribution
to American democracy. It is thought that the study will be a source for
further studies on democracy, local press and journalism.
Keywords: Local Press, Yellow Journalism, Democracy,
United States of America, The Denver Post
Gürses, F.
NWSA-Humanities, 4C0194, 10, (2), 69-87.
1. GİRİŞ (INTRODUCTION)
Demokrasi için düşünce ve basın özgürlüğü, hukuk devleti olmainsan hakları ve bağımsız yargı-siyasal katılım ve serbest seçimler
vazgeçilmez unsurlardır (Sim, 1969:50). Düşünce ve basın özgürlüğü,
gazeteler
ve
gazeteciliğin
nasıl
yürütüldüğünü
düşünmeyi
gerektirmektedir.1 Bu nedenle gazetecilik fonksiyonlarının teorik
olarak inşa edilmesi, gazete çalışanları ile gazete kurumu arasındaki
işbirliğinin sağlanmasıyla mümkün görünmektedir (Anderson, 2013:166).
Amerika Birleşik Devletleri’nde demokrasi, ekonomik bir sistem içinde
oluşmamıştır. 18.yüzyılda Amerika’da özgürlük ve düzen sistemi olarak
başlayan demokrasi, 19.yüzyıldan beri alternatif bir sistem olarak
benimsenmiştir (Stanton, 2007:45-46). ABD’de demokrasinin düşünce ve
basın özgürlüğü temelinde gelişmesi, eyaletlerin kuruluş aşamasında
Avrupa ülkelerinden farklı bir örgütlenme biçimiyle ortaya çıkan
gazetelerle birlikte gerçekleşmiştir.
Eyalet yönetimleri, basında ‘yerel vatanseverliği’ teşvik etmiş
ve yerel farkı ortaya koymaya çalışmıştır. Böylelikle, farklı
düşüncelerin ifadesi için vazgeçilmez bir unsur olarak yerellik önemli
bir işlev görmüştür (Franklin ve Murphy, 1991:21). Dolayısıyla yerel
gazetelerin
işleyiş
biçimleri,
ulusal
gazetelerden
farklılık
göstermiştir. Yerel gazeteler, ulusal gazetelere göre haber kaynakları
(polis, mahkeme, acil servis, yerel otoriteler vb.) ile ilişkilerini
daha yakın bir şekilde sürdürmüştür (Aldridge, 2007:59). ABD’de, yerel
gazetelerin önemli sorunlarından biri, hukuk kurallarının eyaletten
eyalete değişiklik göstermesidir. Bir eyaletin hukuk kuralında
yurttaşın “özel alanı”na giren bir durum, diğer bir eyalette kabul
edilmemektedir.
Örneğin
yalancı,
kumarbaz
ve
diğer
başka
yakıştırmalardan dolayı eyaletler arasında aynı dava için farklı
kararlar verilebilmektedir. Bu durumda, üst mahkemenin kararına
başvurulur. Özel hayatın ihlal edildiğine ilişkin bir davada, kişinin
“halk figürü” veya “resmi figür” olması nedeniyle, gazetelerin özel
hayatı ihlal edip etmediği eyaletler arasında farklı sonuçlar ortaya
çıkarabilmektedir. “Kim halk figürüdür? Kim resmi figürdür? Özel
yaşamdan bunlar ayrılabilir mi?” (Berry, 1976:21) sorularına verilen
yanıtlar, eyaletler arasındaki farklı mahkeme kararlarını ortaya
çıkarmaktadır.
ABD’nin 18. yüzyılda yeni kurulmakta olan bir ülke olması,
gazetecilik pratiklerinin demokratik bağlamda, Avrupa’dan farklı
biçimde gelişmesine neden olmuştur. Bu bağlamda yerel basının sıklıkla
başvurduğu gazetecilik pratikleri terminolojide “yellow journalism”,
“sarı gazetecilik/sarı basın”, “magazin gazeteciliği”, “bulvar”,
“tabloid”, “renkli basın” ve “boyalı basın” vb. isimlerle yer alan
gazetecilik anlayışıdır. Bu çalışmada aynı kavramı ifade etmek
amacıyla kullanılan bu adlandırmalardan, terimin aslı olan “yellow
journalism” (sarı gazetecilik/sarı basın),
kavramı kullanılacaktır.
Bu tür gazetecilik pratikleri, yeni kurulmakta olan bir ülkede
tirajları
arttırma
ve
gazeteciliğin
bulunan
yerel
bölgelerde,
eyaletlerde, yönetimi eleştirebilmesini dolayısıyla ifade özgürlüğünü
sağlamıştır. “Yellow journalism”, sansasyonalizm ile eş anlamlı
değildir fakat sansasyonalizmin bakış açısına yakındır. Bu tarz
habercilikte suç, skandal ve dedikodu, boşanmalar ve seks, felaketler,
spor gibi konuları içeren haberler yapılır. “Yellow journalism” için
bazı karakteristik özelliklerden bahsedilebilir:
1Anderson’ın
tezine göre (1991), gazeteciliğin basılı hale gelmesiyle “basılı
kapitalizm” altındaki pazar, kitleye yönelik standartlaşmış bir dil yarattı (Aktaran:
Aldridge, 2007:6).
70
Gürses, F.
NWSA-Humanities, 4C0194, 10, (2), 69-87.
Pazar eklerinde renkli komik ve etkili anlatılar;
Ürkütücü başlıklar, geniş tip baskılı siyah veya kırmızı,
heyecan uyandıran sıklıkla önemsiz olaylarla ilgili haberler;
Fotoğraflar ve resimlerin bolca kullanılması, “uydurma” veya
“çalıntı” resimlerin sıklıkla haberlerde yer alması;
Sahtekârlık ve düzenbazlık içeren çeşitli “uydurma” görüşmeler,
hikâyeler, göz boyayıcı başlıklar, yanlış bilgiler içeren
haberler;
Çok veya az gösterişli biçimde ezilenin kâr amaçlı haber konusu
yapılarak kamuoyu yaratılması (Mott, 1950:539).
“Yellow journalism”, toplumdaki en düşük kültür seviyesindeki
okurun anlayabileceği şekilde yazılan, büyük ve çarpıcı fotoğraflarla
sunulan haberleri içermekte, çoğu zaman sadece fotoğrafına, manşetine
ve fotoğraf alt yazısına bakılarak tüketilmektedir. Haber konuları,
siyaset haberlerinden spor haberlerine; savaş haberlerinden ekonomi
haberlerine kadar her alanı kapsar. Haber içeriği abartılarak verilir,
heyecan
yaratma,
aşırılık,
bu
habercilik
türünün
en
önemli
özelliğidir.
Okurun
ilgisinin
habere
çekilmesi
hedeflendiğinden
asparagas (yalan, kurmaca haber) habere çekinmeden yer verilebilir.
Temel
amaç,
tirajları
yüksek
tutmaktır.
Haberin
doğruluğu
ve
önemliliği değil; ilgi çekmesi ve heyecan uyandırması istenir
(Soyguder, 2013:198). 19.yüzyılda, ABD yerel alanında, Boston Post ve
araştırmamızın konusunu oluşuran The Denver Post2 “sarı basın” olarak
etkili oldular. Her iki gazete de düzenli olarak ve diğer gazetelerden
farklı biçimde, bu içerikte yayın yaparak sansasyonel haberlerin
ticaretini yaptılar. Sarı basının araştırmacı öyküleri ve kaynakları
açığa çıkarması, tamamıyle gazetecilikte yeniydi ve skandal haber
kavramının gelişmesine neden oldu (Stoler, 1986:34).
ABD’nin Colorado eyaletinde gazetecilik pratikleri açısından
etkili bir yerel gazete için örnek oluşturan The Denver Post’un, yerel
basın örneği olarak yarattığı gazetecilik pratikleri, yüzölçümü
oldukça büyük olan bir ülkenin ulusal basınının şekillenmesinde de
önemli rol oynadı. Bu çalışma, günümüz gazetecilik pratiklerinin
anlaşılması ve açıklanması, demokrasi ve yerel basın arasındaki
ilişkinin ABD yerel basını ölçeğinde incelenmesini hedefledi. Bu
amaçla çalışma, iki bölümden oluştu. İlk bölümde, çalışmanın temel
kuramsal çerçevesini oluşturan “yellow journalism”, demokrasi ve yerel
basın
ilişkisi
ve
kavramın
ortaya
çıkışı/özellikleri
tarihsel
perspektif içeren bir gelişim çizgisinde açıklandı. İkinci bölümde
ise, The Denver Post’un tarihsel olarak ulusal basına nasıl etkide
bulunduğunu görebilmek için, Colorado eyaletinin Amerika tarihindeki
önemi, gelişimi, tarihsel ve sosyolojik öğeleri incelendi. Bu eyaletin
başkenti olan Denver’da yayınlanan ve tüm eyalete seslenen The Denver
Post’un
tarihsel
olarak
ABD
demokrasisine
olan
katkısı
değerlendirilerek “yellow journalism” pratikleri açıklandı. Elde
edilen
bulgular
demokrasi,
yerel
basın
ve
ABD
çerçevesinde
değerlendirildi.
Çalışma; demokrasi, yerel basın ve gazetecilik
pratikleri bağlamında diğer çalışmalara kaynaklık etmeyi hedefledi.
2. ÇALIŞMANIN ÖNEMİ (RESEARCH SIGNIFICANCE)
Bu çalışma, “yellow journalism”in (sarı gazetecilik) Amerika
Birleşik Devletleri orta bölgesinde bulunan Colorado eyaletindeki
yerel gazete The Denver Post’un, tarihsel olarak kuruluş aşamalarını
ve basın tarihindeki yerini araştırmayı hedeflemektedir. Basın, ulus2Bu
çalışma boyunca The Denver Post adını, Denver Post ve Post şeklinde kısaltmalarıyla
kullanacağız.
71
Gürses, F.
NWSA-Humanities, 4C0194, 10, (2), 69-87.
devletlerin kuruluşunda sosyal, kültürel, ekonomik, eğitim gibi çok
çeşitli alanlarda önemli rol oynamıştır. Amerikan basını, yerel
düzeyde bu argümandan hareketle, Amerika’nın kendi öznel koşulları
içinde önemli bir yere sahip olmuştur. Bu nedenle, çalışmamız, Türkiye
için örnek oluşturabilecek Amerika’nın Colorado eyaletindeki bu yerel
gazetenin tarihsel perspektifte Amerikan basın tarihine ve gazetecilik
literatürüne katkılarını analiz etmektedir.
3. GAZETECİLİK PRATİĞİ OLARAK SARI GAZETECİLİK
(JOURNALISTIC PRACTICE AS YELLOW JOURNALISM)
Amerika’da
1870
sonu
boyunca
iki
faktör
Amerikan
haber
yayıncılığını değiştirmiştir. İlki, 1860’lardan 1900’lere kadar kağıt
fiyatlarının 12 sentten 2 sente düşmesi; ikincisi, reklamcılık
gelirlerinin 1879’da %44 iken 1899 %54.5 ve 1919’da %65.5’a çıkarak
büyük oranda artmasıdır. Bu değişim Amerikan basınında, tiraj
savaşının
ortaya
çıkmasına
neden
olmuş;
gazetelerin
tirajını
arttırmayı hedefleyen sansasyonel habercilik ve popülizm ile kent,
işçi sınıfı ve göçmen okuyucuların ilgisini çekmek için kullanan bir
gazetecilik anlayışı olan “yellow journalism”(sarı gazetecilik) terimi
ilk kez Amerika Birleşik devletlerinde, 1890’ların sonlarında New York
City okuyucuları için William Randolph Hearst ve Joseph Pulitzer 3
tarafından haber üretim süreci olarak ortaya çıkmıştır (Kaplan: 53695371).
7 Kasım 1895 yılında William Hearst, New York Morning Journal
gazetesini satın alır ve gazetenin adını New York Journal olarak
değiştirir. Joseph Pulitzer ise, 1883 yılında New York’a taşınmış ve
yılda 40.000 dolar zarar eden, batmakta olan The New York World’ü 15
bin tirajla satın almıştır. Tirajları arttırmak için hızlı bir şekilde
yeni tekniklerle okuyucuyu cezbetmeye çalışmış, başlıkları bir
sütundan tam sayfa şeritler olarak genişletmiş, gazeteye çizim,
fotoğraf, karikatür sütunları ile kadın, spor ve diğer başka yeni
sayfalar eklemiştir. Böylelikle Pulitzer’in liderliğinde, rakibi New
York Journal
ile büyük bir mücadeleye giren, skandallara ve
sansasyonlara önem veren bir politika izleyen World4 tirajını 600 bine
çıkarmayı başararak ülkenin en büyük gazetesi olmuştur (Delevi ve
Almaleh, 2013).
Pulitzer, 25 Ekim 1896 yılında gazetesine, Richard Felton
Outcault isimli karikatüristin çizdiği Sarı Çocuk (Yellow Kid)
tiplemesini alır (Campbell, ?). Rakip gazetenin satışlarının önüne
Macaristan kökenli Amerikalı gazeteci Joseph Pulitzer 10 Nisan 1847’de Budapeşte’nin
200 km güneyindeki Mako şehrinde doğdu. Babası şehrin saygın tüccarları arasındaydı.
1853’de Budapeşte’ye yerleşen Pulitzer, özel dersler aldı. Fakat babasının 1858’de
ölümüyle parasızlıktan dolayı ABD’ye göç etti. Önce New York’a, daha sonra St. Louis’e
yerleşti. Bu dönemde balina avcılığından midye toplayıcılığına, garsonluktan avukatlığa
kadar türlü işlerde çalıştı. Almanca, Macarca ve Fransızca bilen Pulitzer, boş
vakitlerinin çoğunu İngilizce’sini geliştirmeye harcadı. 1867’de Amerikan vatandaşlığına
geçen Pulitzer, St. Louis’deki Westliche Post gazetesinde çalışmaya başladı. 1869 yılı
sonunda Cumhuriyetçi Parti’ye üye oldu ve eyalet meclisine seçilerek meclis üyesi oldu.
1872 yılında partideki yozlaşmayı neden gösteren Pulitzer, Demokrat Parti’ye geçti. Aynı
yıl Westliche Post’ta da editörlüğe yükseldi. 1879 yılında St. Louis Dispatch ve St.
Louis Post gazetelerini satın alarak birleştiren Pulitzer ilk gazete patronluğu
deneyimini yaşadı. Gazetecilikte popülist bir söylemi benimsedi. 1883 yılında New York’a
taşındı ve yılda 40.000 dolar zarar eden New York World gazetesini satın aldı. Bugün St.
Louis Daily ismini alan gazete 1995’te Joseph Pulitzer IV yönetimden istifa edene kadar
Pulitzer ailesinin kontrolünde kaldı. Pulitzer, 29 Ekim 1911’de vefat etti(Delevi ve
Almaleh, 2013).
4Wernick’e göre New York World, özellikle kadın okurları gazeteye çekmek için “kadın
sayfası” çıkaran ilk gazetedir. Magazin basınının başlatmış olduğu bu olgu, yalnızca
tirajı yükseltmeyi hedefleyen bir sansasyon haberciliği değil, bunun yanında toplu
kültürel üretimin ticarileştirilmesidir. Çünkü bu sayfalara alınan kadınlara yönelik
reklâmlar gazetenin en önemli gelir kaynağı olmuştur (aktaran Soyguder, 2013:199).
3
72
Gürses, F.
NWSA-Humanities, 4C0194, 10, (2), 69-87.
geçmek için çok çabalamış ve sonunda hiçbir gazetenin basamadığı
renkte bir gazete basmaya karar vermiş, gazetesinde sarı rengini
kullanmak istemiştir. 1895 yılının Ekim ayında Richard Felton
Outcault'in New York World gazetesinde bulduğu köşe için çizdiği
karikatür, önce Hogan’s Halley ismiyle yayınlansa da çizgi karakterin
entarisinin renginden dolayı “Yellow Kid” (Sarı Çocuk) adını almıştır.
Bu çizgi karakter, kel, tek dişli, gettolarda yaşayan ve yarım konuşan
bir çocuğu tasvir etmektedir. Gazetede kendine ait özel başlığı ve
köşesinde maceralar yaşayan Amerikan modern çizgi romanın ilk
karakteridir ve konuşma balonu yerine, üstündeki elbisenin üzerine
yazılan sözcüklerle, yazı ve resmin bütünleşmesinde büyük bir rol
oynamıştır. Kötü gecekondu yaşamına ayna tutan “Yellow Kid”, zenginle
fakir arasındaki farklılıkları cesurca ortaya sermiştir. Fakir ve
ezilen halkın lehine argo ve saldırgan kelimelerle süslenen, çocuk
olmanın getirisiyle yarım yamalak konuşma biçimindeki konuşması ilgiyi
yakalamış, gazetenin satışlarını arttırmayı başarmıştır. Hearst,
Outcault'a Sarı Çocuğu kendi gazetesi olan New York Journal'e
taşıyınca Pulitzer, “Yellow Kid”in telif hakkı için mahkemeye
başvurur. Mahkeme, her iki gazetenin de bu karakteri kullanabileceği
kararını verir. Pulitzer başka bir karikatürist olan George B. Luks
ile çalışmaya başlar ve bu karakter, iki gazetede de yer alır.
Böylece, “sarı çocuk gazeteciliği” terimi ve sonrasında “yellow
journalism”(sarı gazetecilik) kavramı gazetecilik terminolojisinde
giren bir kavram olur (Soyguder, 2013:199-200).
Hearst’ün New York Journal
gazetesi ile Pulitzer’in New York
World gazetesi arasındaki tiraj savaşı “yellow journalism”in başka bir
habercilik
anlayışı
olan
sansasyonel
haberciliği
yaratmıştır.
Verilebilecek en sansasyonel haber de uluslararası boyutta bir kriz
yaratmaktır.
Bu
bağlamda
gazeteler,
Küba’nın
İspanya’ya
karşı
bağımsızlık savaşı başlatmasını içeren Küba krizini kullanmışlardır.
Bu amaçla Hearst, Küba’ya bir muhabir/çizer gönderir.5 15 Şubat 1898’de
Havana limanında bir Amerikan savaş gemisi havaya uçurulur. Gazete,
gemiyi İspanyolların bombaladığını, Amerika’nın savaşmaktan başka
alternatifinin kalmadığını yineleyen haberlerle dolar ve Amerikaİspanya Savaşı, 20 Nisan 1898’de başlamış olur (İrvan, 1999). Savaşın
devam ettiği günlerde New York World ve New York Journal arasındaki
tiraj savaşı, sayfalarında aşırı bir sansasyonalizm ve vatanseverlik
fırtınası
estirmelerine
neden
olur
(Tunçdemir,
2014).
Böylece
sansasyonel tarzda habercilik anlayışı magazin gazeteciliğinin temel
özellikleri arasında yerini alır.
Basın özgürlüğü, Amerikan gazeteciliğinin “yellow journalism”
(sarı
gazetecilik)
çağında
bile
vazgeçilmezliğini
kaybetmedi.
Pulitzer'in yaşamı aslında medya-toplum ve medya-iktidar ilişki ve
çatışmasının bir yansımasıdır. 1885-1886 yıllarında milletvekilliği de
yapan, 1907 yılında sağlık sebeplerinden dolayı işlerini editörü Frank
Cobb’a ve oğluna bırakan Pulitzer mirasından, uzun zamandır hayalini
kurduğu gazetecilik okulunun kurulması için Columbia Üniversitesi’ne 2
milyon dolar bıraktı. 1917 yılında ise, Columbia Üniversitesi ilk kez
‘Pulitzer Gazetecilik Ödülleri’ni dağıttı (Delevi ve Almaleh, 2013).
Bu ödül, Joseph Pulitzer'in koyduğu kriterlere göre verilmektedir.
Doğru habere olduğu kadar ilginç habere de önem verilmesi gerektiğine
inanan bu gazetecilik anlayışı, özellikle kadın ve genç okurlara
5Muhabir,
Küba’da birkaç gün kaldıktan sonra ortalıkta savaşa benzer bir gelişmenin
olmamasından sıkılarak patronuna “Burada sessizlik hâkim. Bir sorun yok. Savaş yok. Geri
dönmek istiyorum. Remington.” İçeren bir telgraf gönderir. Patron, “Orada kal. Sen
resimleri çiz, ben savaşı çıkartırım. W.R. Hearst.” olarak cevap verir (Tunçdemir,
2014).
73
Gürses, F.
NWSA-Humanities, 4C0194, 10, (2), 69-87.
yönelik olarak, tirajı artırmak amacıyla tamamen magazin, popüler dizi
ve başka girişimlerde de bulunmuş, bu alandaki girişimlerini yayınla
sınırlı tutmayıp, kampanyalar düzenleyerek, sosyal ya da magazin gibi
konularda, gazetesini okur tarafından sevilen, sayılan kalıcı bir
kurum haline getirmeye çalışmıştır. Siyasetle de ilgilenen Pulitzer,
Temsilciler Meclisi üyeleri, senatörler, ABD Başkanları hakkında
kaleme aldığı yazılar, yaptığı ya da yaptırdığı haberlerle siyaseti
etkilemeye çalışmıştır. Gazetelerin, bugün hâlâ gerçekleştirmeye
çalıştığı sosyal sorumluluk projelerinde öncü isim olmuş, gazeteler
arası muhabir ya da yazar transferini gerçekleştirmiş,
sürmanşet,
birinci sayfadan dev başlıklar, kocaman fotoğrafların basında yer
almasına
öncülük
etmiştir.
Popüler
gazetecilik
yaparken
bile,
bağımsızlığını titizlikle korumak için siyasi iktidarla her zaman
mesafeli bir ilişki kurmuştur (Duran, 2006). Bu durum, günümüzde
olumsuz
anlamlar
yüklenen
magazin
gazeteciliğinin,
demokrasinin
gelişmesinde ne denli önemli katkılarda bulunduğunu göstermektedir.
Pulitzer,
19.yüzyılın
son
çeyreği
ile
20.yüzyılın
ilk
çeyreğinde, gazetenin kitleselleşmesinde etkili olmuştur. World’ün
birinci sayfası sansasyonel başlıklarla
doluyken bile Pulitzer
başyazılarında, Amerikalılara ve yeni göçmenlere ‘vatandaşlık hak ve
sorumlulukları’nı öğretmiştir. Seçimlere ilgiyi, oy verme bilincini
aşılamıştır.
Gazeteciliğin
temel
değerlerinden
olan
“hükümet
politikaları ve icraatlarını denetleme, sorgulama, örtülü olanları
araştırma” çabasının en önemli mimarlarından biri olmuştur. Henüz
"ciddi/popüler-magazin
gazeteciliği
ayrımının
tam
olarak
ortaya
çıkmadığı dönemde Pulitzer, gazetecinin sadece yerel yöneticiler veya
Kongre üyelerine değil; gerekirse ABD Başkanına karşı bile gerçeğin
yanında cesurca durması gerektiğini savunmuştur. Pulitzer ile dönemin
ABD başkanı Theodore Roosevelt arasında medya tarihine geçen ünlü
‘yolsuzluk,
hakaret
ve
basın
özgürlüğü
savaşı’da
bu
temelde
yaşanmıştır. 1908 yılında, Pulitzer’in New York World gazetesi, ABD
yönetiminin Panama Kanalı inşa edilmesi için Fransa merkezli Panama
Kanalı
Şirketi’ne
40
milyon
dolar
ödenmesine
ilişkin
resmi
açıklamalardan farklı bir tablo ile karşılaşmıştır (Tunçdemir, 2014).
Bu konunun üstüne giderek hükümetle basın özgürlüğü çerçevesinde bir
mücadeleye girmiş ve Amerikan basın tarihinde, basın özgürlüğü
konusunda önemli adımlar atılmasını sağlamıştır.
Pulitzer’in gazetecilik alanındaki yarattığı bu gazetecilik
pratikleriyle “yellow journalism” kırmızı başlık, renkli öyküler,
editöryal savaşlar, promosyonlar gibi uygulamalarla basın tarihinde
yerini almıştır (Vaughn, 2008:135). “Yellow papers” pazar eklerinde,
fotoğrafların
kullanımında,
başlıkların
puntolarında
değişiklik
yaratarak Amerikan basınında 10 yıl gibi kısa bir sürede gelişim
sağlamıştır. Ülke düzeyinde metropollerde, yaklaşık 21 gazete bu akımı
temsil etmiştir. Cincinati, St. Louis ve San Fransisco’da bu hareketin
kayda değer merkezi olmuştur. Bu çalışmanın konusunu oluşturan “The
Denver Post” bunların aşırı boyanmış halidir ve Colorado eyaletinde
lider
haline
gelmiştir6(Mott,
1950:539).
“yellow
journalism”de
Uyguladığı gazetecilik pratikleri demokrasi ve basın özgürlüğünün
ABD'de yerleşmesini sağlayan etkenlerden biri olmuştur. Çalışmamızın
bu bölümünde, araştırmamızın konusunu oluşturan The Denver Post’un
6Bu
tür gazetecilik anlayışı Amerika’da yaygın bir biçimde kullanılsa da bu tarz
gazeteciliği uygulamayan gazeteler de bulunmaktadır. Örneğin, Philadelphia Inquirer
büyük başlıklar kullanmış fakat aynı tarz gazetecilik anlayışını benimsememiştir. Kansas
City Star bu tür gazetecilik yapmayanlar arasında yer almıştır. New York Evening Post,
Tribune, ve Sun bu harekette çok az yer almıştır. Baltimore, Washington ve güney bölgede
yellow journalism çok az görülmüştür (Mott, 1950:539-540).
74
Gürses, F.
NWSA-Humanities, 4C0194, 10, (2), 69-87.
Amerikan basın tarihindeki yerini anlamak amacıyla bulunduğu yerel
bölge Colorado eyaletinin coğrafi, sosyolojik ve tarihsel arka planı
kısaca açıklanacaktır.
4. COLORADO’NUN ÖNCÜ GAZETESİ “THE DENVER POST” VE SARI
GAZETECİLİK (FRONTİER NEWSPAPER IN COLORADO “THE DENVER POST”
AND YELLOW JOURNALISM)
4.1. Yüzyıllık Eyalet Colorado (The Centennial State Colorado)
Colorado, Amerika Birleşik Devletlerinin orta batı bölgesinde,
50 eyalet içinde en yüksek noktada bulunan bir eyalettir. Başkenti
Denver, en yüksek noktası Elbert Dağı’dır. Oldukça soğuk bir iklime
sahip olan Colorado, adını İspanyolca kökenli ve kırmızı anlamına
gelen Colorado nehrinden almıştır. Yüzyıllık eyalet (centennial state)
olarak da anılmaktadır. Colorado’ya ilk yerleşimler, 13 bin yıl önceye
dayanır. Kızılderililerin geniş bir alanda yaşadığı Colorado, çeşitli
kültürlerin bir araya geldiği bir eyalet olmuştur. İlk yerleşimcileri,
eyaletin güney batısında Apaçi (Apache), kuzeyde Wyoming’ten gelen
Komançi (Comanche), dilleri birbirine benzeyen ve Minnesota’dan gelen
Araphoe ve Cheyenne, Utah’tan gelen batıda yaşayan Uteler’den oluşan
Kızılderili kabileleridir (Noel, 2011:14, 21-41). Oldukça farklı
kültürlerin
gelip
yerleştiği
Colorado’da
İspanyollar
ve
Meksikalılardan
oluşan
Hispanikler,
Avrupa-Amerikan
olarak
adlandırılacak
olan
İtalyan
ve
Fransızlardan
bahsedilebilir.
İspanyollar, İngilizce konuşanlardan önce New Mexico, Rio Grande’den
gelerek Güney Colorado’ya, özellikle Santa Fe yakınlarında San Luis
Valley bölgesine yerleşmişlerdir (Bkz. Şekil 1). Bu bölge, soğuk ve
yüksek olması nedeniyle, yaşaması oldukça güç bir bölgedir. Bir süre
sonra Anglosaksonlar da orta ve kuzey bölgeye yerleşmişlerdir.
1870’lerde tren yolu ile vadideki yaşam değişmiş, yeni bir kasaba olan
Alamosa
kurulmuştur.
Colorado,
değerli
madenlerin
bulunmasıyla
nüfusunu arttırmış, İngilizce konuşan halk daha sonra gelmiş olmasına
rağmen, kazandıkları siyasal güç dolayısıyla Meksikalı Amerikalıların
eyalet tarihindeki etki ve katkılarını küçük görmüşlerdir. Oysaki
eyalete adını veren Meksikalı Amerikalıların katkıları yadsınamayacak
kadar çoktur. Fakat günümüzde, birçok Meksikalı kasaba yok olmuştur.
Bu
kasabaların
İspanyolca
olan
adları
İngilizce
olarak
değiştirilmiştir. 1850’de Avrupa Amerikalı yerleşimciler gelinceye
kadar, yerliler ve New Mexico’dan gelen İspanyollar arasında iç savaş
230 yıl kadar devam etmiştir (Noel, 2011:67-77). Colorado, 1876’da
resmi olarak eyalet statüsüne kavuşmuştur (Runnels, 1976:6).
Şekil 1. Luis Valley (Noel, 2011:67)
(Figure 1. Luis Valley)
Tarım,
madencilik,
büyük/küçükbaş
hayvancılık
sayesinde
ekonomisinin gelişmesiyle 1957’de 1.670.000 nüfusa ulaşan Colorado,
doğal güzellikleri, dağlık alan ve gölleriyle binlerce turisti
cezbetmiştir. Altın ve gümüş, ana mineralleri olmakla birlikte, kurşun
75
Gürses, F.
NWSA-Humanities, 4C0194, 10, (2), 69-87.
ve çinko diğer önemli madenleridir. Kömür deposu olan eyalet,
molibdenin üretildiği en önemli bölgedir. Ayrıca uranyum ve geniş
petrol yatakları bulunmaktadır. Göreceli olarak küçük bir eyalet
olmasına karşın, altı devlet üniversitesi ve kolejine ev sahipliği
yapmaktadır. Ayrıca eyalette, Amerika Birleşik Devletleri Hava Gücü
Akademisi
(United
State
Air
Force
Akademy)
gibi
daha
başka
yükseköğrenim kurumları da bulunmaktadır (Kobre, 1959:248).
II. Dünya Savaşı’ndan sonra televizyon, diğer eyaletlerle bağını
sağlayan geniş yollar, su projeleri, gelişen ekonomi ve hava ulaşımı
ile Colorado’da yaşam değişmiştir. Denver “ikinci ulusal başkent”
takma adıyla federal ajansların Denver Federal Merkez’de yer aldığı
bir alana dönüşmüştür (Ubbelohde, Benson ve Smith, 2006:333-334).
Colorado’nun başkenti Denver, 1880’de 35 bin nüfusa sahipken yüzyılın
başında bu oran 133 bine ve daha sonra 415 bine ulaşmıştır. 1958’de
metropolitan bir şehir olarak nüfusunu neredeyse ikiye katlamış ve 700
bine ulaşmıştır. Denver, Rocky Dağı (Rocky Mountain) bölgesinin iş ve
finansal merkezidir. Kültürel bir merkez olmasının yanı sıra eğitimde
de önemli bir kenttir ve Colorado Boulder Üniversitesi (University of
Colorado Boulder) hemen yanı başında yer almaktadır. Dünyada ve
Amerika’da önemli havayolları, demiryolları ve karayollarına sahiptir
(Kobre, 1959:249). Boulder-Denver arasında Boulder-Denver Turnpikeparalı yol 1952 de açılmıştır. Bu yoldan 1966’a kadar 13774 kişi günde
25 cent ödeyerek geçmiştir. Ulusal Standartlar Bürosu (şimdiki adı
Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü) ve Ulusal Hava Araştırma
Merkezine sahiptir. “Coloradolu işçiler, ‘mutlu kampçılardır’” sözüyle
bu bölge insanının iş bulma ve ekonomik bakımdan rahat olduğu yaygın
biçimde kabul görmektedir. Fakat son raporlara göre (2003), %17 Denver
işçisi “işinden memnun değil”dir ki bu Amerika Birleşik Devletleri
genelinde %22’dir. İşçiler, oldukça az ücret almak, daha iyi ve arzu
ettikleri alanda çalışmak gibi sebeplerden mutsuzluklarını dile
getirmişlerdir (Ubbelohde, Benson ve Smith, 2006:333-348, 400-401).
Amerika’nın orta bölgesinde doğal güzellikleriyle zenginliğini koruyan
bir eyalet olarak yer alan Colorado, tarihte yaşanan gazetecilik
pratiklerine tanıklık etmiştir. Eyaletin önemli gazeteleri arasında
yer
alan
The
Denver
Post,
yellow
journalism/sarı
gazetecilik
pratikleriyle Amerikan basın tarihinde yerini almıştır.
4.2. The Denver Post ve Sarı Gazetecilik
(The Denver Post and Yellow Journalism)
4.2.1. Bir Gazetenin Doğuşu: İlk Yıllar (1890-1900)
(Birth Of A Newspaper: The Early Years (1890-1900))
Harry H. Tammen7 1880’de Denver’a gelerek işletmeci olarak
çalışmaya başladı. Korsikalı bir aileden gelen Fred G. Bonfils8
ile
7Tammen,
Baltimore çocuğuydu ve Bonfill’den 4 yaş büyüktü. Hollanda’ya konsolostukta
ateşe olarak çalışan ve daha sonra Amerika’ya gelen Alman bir eczacının oğluydu. Sekiz
yaşındayken babasını kaybetti ve Tammen, eğitimine Knapp’s Academy’de devam etti.
Bowling sahasında pinboy olarak çalıştı. Tammen, tombul, babacan ve karşısındakine güven
veren bir görünüme sahipti (Tebbel,1969:159).
8
Frederick Bonfils bir girişimciydi. 1860’da Missouri Troy yakınlarında dünyaya geldi.
Babası hakim olan Bonfills, yedi çocuklu bir ailede büyüdü. Annesi Virginia, büyükbabası
modern dil profesörü, büyükannesi ise Boston’luydu, Troy’da okula gitti. Çok hareketli
bir çocuk olan Bonfills, orduya katılma kararı aldı ve eğitim almayı reddetti. Colorado
Vanon City’de bir askeri okulda eğitim subayı ve Matematik Öğretmeni olarak çalışmaya
başladı. Daha sonra Troy’a geri dönerek babasının sigorta ofisinde ve Missouri yasama
meclisinde memur olarak çalıştı. Sigorta satıcılığı, Bonfils’e promosyon ve satıcılık
yeteneklerini kullanmasına olanak tanımıştı. Kansas Missouri ve Teksas göçmenlerine
emlakçılıktan çok satış yaptı ve iyi bir gelir elde etti. 1889’da Oklahoma bölgesinde
yasal olmayan yollarla kazanç elde etti. Bonfils, asık suratlı, siyah bıyıklı ve Clark
Gable’a benzeyen yakışıklı yüzüyle Missisipi’nin kumarbazıydı. Kansan City’de reformcu
va basarılı bir editor olan William Rochill Nelson ile arasında Louisioan Lotaryalarını
76
Gürses, F.
NWSA-Humanities, 4C0194, 10, (2), 69-87.
Tammen burada tanıştı ve iki girişimci 1895’de ortaklık kurdular. Önce
bir antika dükkânı işlettiler. Daha sonra Bonfills’in 12500 dolar
vererek aldığı akşam gazetesi The Evening Post’un9 adını 28 Ekim
1895’de değiştirerek Post olarak çıkarmaya başladılar. Tammen şişman
ama
becerikli,
hayalperest
bir
organizatördür.
Bonfills
uzun,
yakışıklı ve keskin siyah bıyıkları olan asık suratlı, cimri bir
kumarbazdır (Bkz.Şekil 2)(Mott, 1950:567; Vaughn, 2008:135).
Şekil 2. The Denver Post’un kurucuları, Harry Tammen ve F.G. Bonfills
(http://blogs.denverpost.com/library/2012/08/08/120th-anniversarydenver-post/2930/, Erişim Tarihi: 14.07.2014).
(Figure 2. Founders of The Denver Post, Harry Tammen and F.G. Bonfills)
Gazetecilik hakkında bir şey bilmeyen ortakların en önemli
avantajı, gazetelerinin seslendiği kitleyi,
Denver halkını
iyi
tanımalarıdır. Gazetelerini, “sizin büyük kardeşiniz” (your big
brother),
“kalbin ve ruhun gazetesi” (the paper with a heart and
soul), “halk bilebilir” (so people may know) gibi sloganlarla
yayınladılar (Tebbel, 1969:159). Tammen editörüne, gazetesinin bir
vodvil gösterisindeki gibi ağlama, gülme, merak, heyecan, melodram,
trajedi, aşk ve nefret duygularını okuyucuya vereceklerini söyledi
(http://blogs.denverpost.com/library/2012/08/08/120th-anniversarydenver-post/2930/,
Erişim
Tarihi:14.07.2014).
Buradan
da
anlaşılabileceği gibi Denver Post, başlangıcından itibaren magazin
formatında kendini programladı. Böylelikle Tammen ve Bonfils, Denver
gazeteciliğine “yellow journalism”i (sarı gazetecilik), getirdiler.
Rakibi Rocky Mountain News’in10 deyimiyle “Bonfils etik gazeteciliği
aforoz etti” ve The Post “rezilce ama okunan” bir gazete olarak
Amerikan basın tarihinde yer aldı.
Post; Rocky Mountain News, Denver Times, Express ve Republican
Colorado gibi diğer 4 rakip günlük gazetelere karşı tiraj savaşı
vererek başarılı oldu. Pazar dışında 8 sayfa olarak 6000 baskıyla
düzenli ve günlük olarak yayınlanmaya başladı (Vaughn, 2008:135;
Emery, Emery ve Roberts, 1996:289-290). 29 mayıs 1898’de ise, ilk kez
Pazar
eki
ile
16
sayfa
ve
50
cents
üyelikle
dağıtıldı
(http://mbasic.facebook.com/denverpost?v=timeline&timecutoff=139333601
4§ionLoadingID=m_timeline_loading_div_1420099199_1388563200_8_&tim
eend=1420099199×tart=1388563200&tm=AQCrDFoDTG7h1Spb&refid=17,
Erişim Tarihi:14.07.2014). Post, Amerikan basın tarihine geçecek olan
“red ink” (kırmızı mürekkep) hareketinin öncüsü oldu. Ortaklar,
gazetenin adını kırmızı mürekkeple çıkartarak basında ilk kez, farklı
yönetirken anlaşmazlık çıktı (Tebbel,1969:157-158). Bu anlaşmazlık daha sonra Denver
Post’taki gazetecilik yaklaşımının belirlenmesinde rol oynamıştır.
9 “Evening Post” adıyla 8 Ağustos 1892 tarihinde 50 bin dolarla Curtis Street 1744
numaralı ofiste yayın hayatına başlamıştır. 26 Ağustos 1893 ve 22 Haziran 1894 arasında
yaklaşık bir yıl yayına ara vermiştir (120th Anniversary The Denver Post).
10
Rocky Mountain News’in kurucusu Colorado’nun en eski gazetesidir. Byers, Mart 1859’da
Nebraska’dan ayrılarak Colorado’ya gelmiştir(Ubbelohde, Benson ve Smith, 2006:83).
77
Gürses, F.
NWSA-Humanities, 4C0194, 10, (2), 69-87.
bir uygulama yarattılar. Amerikan gazeteciliğinin “yellow journalism”
tanımlamasında yerini bulan bir harekete imza atan Bonfills ve Tammen,
ofislerini de kırmızıya boyayarak “Kırmızı oda” olarak adlandırdılar.
Fakat bu oda, Amerikan basın tarihinde yaptıkları gazetecilik anlayışı
nedeniyle Denverlılar tarafından “kan kovası” (the bucket of blood)
adıyla anılacaktır. Gazetenin ortaklarından Bonfills, Kansas City’de
editör Nelson’ın gazetecilik pratiklerine tanık olmuştur. Bu nedenle
gazetecilik konusunda diğer ortağından daha yetkin olan Bonfills, Post
için “Denver’da bir köpeğin kavgası Avrupa’daki bir savaştan daha
önemlidir” sloganıyla hareket etti. Post’un tirajları, 4000’den 8300’e
fırlayarak üç Denver gazetesinden daha yüksek tiraja sahip hale geldi.
Post
tirajlarını
arttırdıktan
ve
ekonomik
olarak
yerini
sağlamlaştırdıktan sonra Bonfills, girişimcilik içeren işlere başladı
(Tebbel, 1969:160; Mott, 1950:567-568). Denver Post, Colorado’da tiraj
savaşlarını kendisinden daha önce kurulan Rocky Mountain News ile
yaşadı. Colorado’da güneyin en iyi ve en büyük ilk yerel gazetesi ve
Post’un rakibi olan News, 26 Mart 1879’da yayın hayatına başlamıştır
(Noel, 2011:67-71). Sahibi Thomas P. Paterson’dır. News, Denver Post
yayın hayatına girinceye kadar Colorado eyaletinin en iyi günlük
gazetesi olarak kalmıştır (Ubbelohde, Benson ve Smith, 2006:237).
Denver’ın iki büyük gazetesi olarak News ve Post başlangıçtan bu yana
birbiriyle yarışan iki gazete olmuştur. 140 yıllık bu mücadeleden
News, çoğu zaman başarılı çıkmış olmasına karşın Denver Post,
mücadelesini halen sürdürmektedir. Son 10 yılda ise, bu mücadele
sonlanmış gibi görünmektedir. Bu iki gazete arasında yaşanan tiraj
savaşları,
yeni
gazetecilik
pratiklerinin
Colorado
eyaletinde
uygulanmasına neden olmuştur.
4.2.2. Sayfa Düzeni, Başlıklar, Gazetenin Örgütlenmesi(1900-1920)
(Page Layout, Titles, Organization of Newspaper (1900-1920)
1880 ve 1890’lar ABD’de haftada birkaç kez çıkan günlük
gazetelerin başladığı yıllardır. Chicago Tribune, Philadelphia Record
ve Boston Globe dünyada en tanınmış gazetelerdir ve üst düzey suç
öykülerini
yayınlayarak
yellow
journalism’in
örneklerini
oluşturmuşlardır. İşte Denver Post da böylesi bir öyküyü anlatan bir
başlıkla çıkmıştır (http://www.newsu.org/angel/content/nwsu_crime Beat
05/popUps/history.html,Erişim Tarihi: 08.08.2014). Tammen ve Gazetenin
sahibi Bonfills, karikatürleri şeritler halinde vermiş ve rakiplerini
safdışı etmeyi hedefleyen en iyi fotoğrafları kullanan materyallerle
gazetesini satışa sunmuştur (Tebbel,1969:160-161). Böylelikle Colorado
eyaletinde The Denver Post, “yellow journalism”in öncüsü olmuştur
(Mott, 1950:567).
Şekil 3. Floto Sirki’nin tanıtım afişi(Sunday Paper Debuts)
(Figure 3. The promotional poster of Floto Circus)
78
Gürses, F.
NWSA-Humanities, 4C0194, 10, (2), 69-87.
Başlangıçta,
Hearst
ve
Pulitzer’in
“yellow
journalism”
kavramından farklı olarak 1920’lerin Jazz Gazeteciliği anlayışında
haberlerini yapmıştır. Eski ile yeni haber yapma biçiminin karışımı,
eski ile yeni gazetecilik pratikleri arasında bir köprü olan Jazz
gazeteciliği ile Denver’da olup bitenleri heyecan verici üslupla
anlatan bir gazetecilik anlayışı sergilemiştir (Tebbel, 1969:157).
The
Denver
Post,
Nisan
1901’de ilk
kez
24213’e
ulaşan
okuyucusuyla en çok okunan gazeteler arasında yer aldı. 1 Ocak 1901’de
adı The Denver Post oldu. 1903’te The Post “Sells Brothers Circus”u
satın
aldı
(Bkz.Şekil
3,)(https://mbasic.facebook.com/denverpost?
v=timeline&timecutoff=1393336014§ionLoadingID=m_timeline_loading_d
iv_1420099199_1388563200_8_&timeend=1420099199×tart=1388563200&tm
=AQCrDFoDTG7h1Spb&refid=17, Erişim Tarihi:14.07.2014). Bonfills safari
için arkadaşı Teddy Roosvelt’le birlikte Afrika’ya gittiğinde Tammen,
bu sirkte çalışan Otto Floto’u Post’un spor editörü yaptı. Tammen,
Post’un tirajını arttırmak amacıyla “Cheyenne Öncü Günleri” (Cheyenne
Frontier Days)11 için yarışlar, Eden’deki Estes Garden Park’ta ilkel
Havva heykelleri, piknikler, binicilik, Post binasından çocuklara
pennyler atma gibi çok çeşitli promosyonları gerçekleştirdi (Mott,
1950:569; Tebbel,1969:162). Ayrıca araba ve otomobil yarışlarını da
destekledi. 1907’de ofis, yaklaşık 43 yıl kalacağı Champa Caddesi
1544’e taşındı (Bkz. Şekil 4).
(http://blogs.denverpost.com/library/2012/08/08/120-thanniversary
denver-post/2930/, Erişim Tarihi: 14.07.2014).
Şekil 4. Post’un (Champa) 16. caddedeki binası, (E.T. 14.07.2014,
2012)
(http://blogs.denverpost.com/library/2012/08/08/120th-anniversarydenver-post/2930/,).
(Figure 5. Post’s building in (Champa) 16th Street)
Denver Post’un ortakları diğer gazetelerle yarışmak amacıyla en
iyi makale yazarlarını ve karikatüristleri-çizerleri işe aldılar.
Gazete, eyalette tekelleşme konusunda etkili gazetelerden biri oldu.
Post, sansasyonel haberciliği nedeniyle reklamcı ve diğer elit sınıfın
saldırılarına maruz kaldı. Tüm bunlara rağmen tirajlarını oldukça
arttırdı. 1908’de her bir ortak gazeteden haftada 100 dolar kazanmaya
başladı.
Kendilerini
“Rocky’lerin
yaramaz
çocukları”
olarak
adlandırdılar (Kobre, 1959:249-251). Post’un sansasyonel haberciliği,
ulusal basında yer alan olaylara da adının karışmasına neden olmuştur.
11Amerika
Birleşik Devletleri Wyoming eyaleti, Cheyyen’de 1897’den beri kutllanan her yıl
yaklaşık 200 bin insanın katılımıyla dünyanın en geniş kapsamlı açık hava rodeo ve
Western festivalidir. Colorado, Nebraska ve Wyoming’te turizm sezonunda yapılan
kutlamalar 10 gün sürmektedir (http://www.cheyenne.org/cheyennefrontierdays/, Erişim
Tarihi: 25.12.2014).
79
Gürses, F.
NWSA-Humanities, 4C0194, 10, (2), 69-87.
Bunlardan en önemlisi Teapot Dome Skandalı’dır. Ulusal düzlemde de
önemli olan bu skandal’ı incelemek Denver Post’un gazetecilik
pratiklerini ve eyaletteki konumunu anlamak bakımından çalışmamız
açısından gereklidir.
4.2.3. Sansasyonel Habercilik ve Teapot Dome Skandalı(1920-1930)
(Sensational Journalism and Teapot Dome Scandal(1920-1930))
Kırmızı başlıkla çıkan Post, sansasyonel habercilik anlayışını
benimsemiştir. Bonfills ve Tammen’in yellow journalism taktikleri,
Post’un Denver’daki tiraj savaşlarında başarı kazanmasını sağlamış,
1920’de, yılda 1 milyon dolar gelir getiren gazeteye dönüşmüştür.
Fakat
bu
başarılarına
rağmen
Post’un
sansasyonel
haberciliği,
mağdurlar yaratmış ve bu mağdurlar, Tammen ve Bonfills’e karşı hakaret
davası açmıştır (Emery, Emery ve Roberts, 1996:289-290). Post’un
sansasyonel haberciliğine örnekleri, ulusal ve yerel düzeyde yaptığı
haberlerde görmek mümkün. Çalışmamızda Amerikan basın tarihine geçen
örnekleri kısaca açıklayacağız.
Bu haberlerden ilki bir suçlu hakkında yapıldı. Post’ta Polly
Pry takma adıyla yazan Leonel Campbell, duygu yüklü yazılar yazarak
sansasyonel habercilik anlayışını temsil eden gazetecilerdendir. Altın
avcılığı yaparken ortağını öldürüp yemekle suçlanan bir suçlu hakkında
yaptığı haber, Bonfills ve Tammen’in saldırıya uğramasına sebep oldu.
Habere konu olan suçlu, serbest kaldığında gazeteye gelerek, gazetenin
kırmızı ofisini silahla taradı ve Post’un ortakları küçük bir
yaralanmayla
ancak
kurtulabildi
(Tebbel,1969:160-161).
Post,
sansayonel habercilik anlayışını, ezilenin yanında olduğu gerekçesiyle
meşrulaştırmış; bu amaçla vali, kamu hizmetlerinde çalışanları, devlet
memurlarını, vaizleri, liderleri haber konusu yapmıştır
(Mott,
1950:568). Bu nedenle Bonfills ve Tammen, sıklıkla reklamcı ve elit
kesime karşı şantaj yapmakla suçlanmışlardır.
1920-1923’de basın tarihinde Teapot Dome Skandalı12 olarak yer
alan olay, Post’un sansasyona dayalı habercilik anlayışının bir başka
örneğini oluşturur. Bu olaydan Bonfills oldukça büyük kazanç sağladı.
ABD senatosu Başkan W.G.Harding ve İçişleri Bakanı A.Ball, bu
skandalın araştırılması için bir komite kurdular. Senato komitesi,
Post’un Sinclair Petrol Şirketi’ne saldırılarını durduktan hemen sonra
750 milyon dolarlık bir anlaşma yaptığını ve 250 milyon dolarlık bir
ödemenin de gerçekleştiğini rapor etti.
Petrol ile ilgili haberleri
bir süreliğine yapmayan Post, aniden haberleri yayınlamaya başladı. Bu
durum Bonfills’in 1 milyon dolar rüşvet aldığı iddiasını gündeme
getirdi ve Amerikan Gazeteci Editörler Topluluğu Etik Komitesi
(American Society of Newspaper) Post’un kovulması kararını aldı. Fakat
iddialar kanıtlanamadı. Bonfills, üç yıl sonra komiteden istifa etti
Teapot Dome Skandal’ı 1920-1923 yılları arasında Amerika Brileşik Devletlerinde ortaya
çıkan rüşvet skandalıdır. Wall Street Journal, İçişleri Bakanı Albert B. Fall’ın usulsüz
biçimde özel bir petrol şirketine Wyoming’te bulunan Teapot Dome Petrol sahasının
kontrolünü donanmadan alarak devrettiğini açıklamıştır. Bunun üzerine başlatılan
soruşturmada Montana Demokrat Parti Senatörü Thomas Walsh “İçişleri Bakanının bu kadar
kısa sürede nasıl zengin olduğu” sorusu ile soruşturmayı yürütmüştür. Devam eden davalar
sonucunda Yüksek Mahkeme (Yargıtay) 1927’de Bakanı suçlu bulmuştur. Bu skandal Amerikan
siyasi
tarihinde,
en
sansasyonel
skandal
olarak
yer
almıştır
(http://www.senate.gov/artandhistory/history/minute/Senate_Investigates_the_Teapot_Dome_
Scandal.htm, Erişim Tarihi: 10.12.2014).
12
80
Gürses, F.
NWSA-Humanities, 4C0194, 10, (2), 69-87.
(Tebbel,1969:160-163; Mott, 1950:569, Emery, Emery ve Roberts,
1996:290). Teopot Dome Skandalı, halen araştırılmaktadır. Konuyla
ilgili olarak Bakanlar Kurulu’nda yer alan Harding ceza almış, Denver
Post, skandala karıştığı gerekçesiyle Etik Komite’den atılmıştır.
Diğer Denver gazeteleri ve rakip gazete Rocky Mountain News, 5
Kasım’dan itibaren Denver Post’un Harry F. Sinclair’e saldırılarının
aniden
övgüye
dönüşmesini
eleştiren
yayınlar
yapmıştır
(Mott,
1950:570). The Denver Post, Amerikan siyasi tarihinde ulusal düzeyde
etkili olan bu skandalda yerel bir gazete olarak yer almıştır.
Böylelikle, gazetecilikte “etik” tartışmaların yapılmasının yolunu
açan bu skandal haber, basın tarihinde demokratik düzlemde gazetecilik
pratiklerinin gelişimini sağlayan bir olay olarak tarihe geçmiştir.
Post, genel olarak işçilerin lehine ve işverenleri eleştiren
yazılar yazmakla birlikte “etik” tatışmaların öznesi konumunda yer
alan habercilik anlayışını uygulamaya devam etmiştir. Bunlardan bir
başkası ise, Teapot Dome Skandal’ında gösterdiği habercilik anlayışına
benzer
bir
yaklaşımla
tramvay
şirketleri
ve
işçiler
arasında
gerçekleşen bir olayda sergilemiştir. İşçilerin lehinde yazılar
yazarken bir anda tutumunu değiştirmiş; işçilerin aleyhinde, işverenin
lehinde yazılar yazmaya başlamıştır. Bu yayıncılık anlayışı o kadar
etkili olmuştur ki grevcilerden bir grup Post’un binasına gelerek
“adalet” içerikli slogan atmıştır. Daha sonra bu konuyla ilgili
Eyaletler Arası Ticaret Komisyonu (Interstate Commerce Commission) bir
araştırma yapmış ve Post’un bu şirketten 60 bin dolar rüşvet aldığı
ortaya çıkmıştır (Tebbel, 1969:161-162).
Tüm bunlara rağmen Post diğer gazetelerle açık biçimde mücadele
ederken bile Amerikan basın tarihinde yer alan sosyal sorumluluk
kapsamında girişimlerde de bulunmuştur. Bunlardan biri, yerel kömür
fiyatları ile ilgili yaptığı girişimlerdi. Kömür fiyatları o kadar
yükseldi
ki
Bonfills,
fiyatların
indirilmesi
konusunda
kömür
şirketleriyle görüştü. Fakat bu konuda başarısız oldu ve kendisi ucuza
kömür satışı yaptı (Mott, 1950:568-569; Kobre, 1959:250). 19 Temmuz
1924’de Tammen, Children Hospital yararına bir buçuk milyon dolar
yardım bırakarak kanserden hayatını kaybetti. 1926’da Rocky Mountain
News dışında bütün rakiplerini geride bırakan Post, “Rocky Dağı
imparatorluğunun sesi” sloganıyla birinciliğini ilan etti (Vaughn,
2008:135). 1926’da Denver Post’un geliri yılda 1 milyon dolar, tirajı
ise 150 bin civarındaydı. Howard (News) ve Bonfills (Post) arasındaki
rekabete bağlı tiraj ve promosyon savaşları devam etmekteydi. 1927
Şubat’ında Denver’da gazeteler, “benzin savaşı”na dönüşen tiraj
savaşına
başladılar.
Pazar
ekleri
için
bedava
benzin
satışı
promosyonu, basın tarihinde önemli olaylardan biri olarak yer aldı.
News, Pazar ekini “2 galon benzin bedava” sloganıyla çıkarırken The
Post “4 galon benzin bedava” promosyonuyla karşılık verdi. Bir süre
sonra, gazete satıcıları kahve ve çörek servis etmeye başladı. Fakat
bu promosyon, o kadar pahalıya mal oldu ki her iki gazete için Pazar
ekleri 100 sayfayı aşınca baskıya veremez hale geldiler. Zarar etmeye
başlayınca anlaşma yaptılar. Bu anlaşmaya göre Post sabah, News ise
öğleden sonraki baskıları aldı. Pahalı promosyon yarışı bitse de
editoryal yarış devam etti (Stoler, 1986:318-319; Mott, 1950:570;
Tebbel,1969:163-164).
1932’de Demokratlar13 Denver’da konuşma yaptı ve Bonfills’i hedef
alan bu konuşmalarda “çıngıraklı yılan gibi zulmeden adamlara bir
çıngıraklı yılan gibi davranılmalıdır. Bonfills bir halk düşmanıdır ve
30 yıldır Colorado’da ikiyüzlü bir yılan olarak iz bırakmıştır” dedi.
Başlangıçta Colorado eyaletinde Demokratlar azınlıktaydı (Abbott, Leonard ve McComb,
1994:76).
13
81
Gürses, F.
NWSA-Humanities, 4C0194, 10, (2), 69-87.
News’in yayınladığı bu konuşma üzerine Bonfills, 200 bin dolarlık
hakaret davası açtı. 72 yaşında olması, sağlık sorunları nedeniyle
mahkemeye devam edemedi ve 1933 yılında hayatını kaybetti (Mott,
1950:457-458; Tebbel,1969:163-164).
17 Aralık 1927’de Bonfills, “insanlığın gelişmesi” adına,
özellikle tüberküloz ve kanser araştırmalarına kaynaklık etmesi için
kendi adına kurulmuş vakfa 20 milyon dolar miras bırakmıştı. 1933’de
ölümünden sonra ise, 10 milyon dolarlık varlığı bu vakfa ayrılmış;
gazeteden kaynaklanan davalar için geri kalan miras kullanılmak
zorunda kalınmıştır (Lee, 1937:457-458). 2 Şubat 1933’de, Bonfils’in
kızları Helen ve May, “Frederick Gilmer Bonfils Vakfı”nı aktif hale
getirdiler. 19.yüzyıl gazeteciliğinin iyi bir örneği olan Denver Post,
1940’larda “Ruhun ve kalbin gazetesi” olarak sosyal sorumluluk içinde
hareket eden bir gazete olmayı tekrar başardı (Kobre, 1959:248).
1946’a kadar editör Willma C. Shepherd Post’u yönetti. II.Dünya
Savaşı’nın sonuna kadar Bonfill’sin kızı Helen ve yönetim kurulu üyesi
Ray Chambel gazetenin revizyon geçirmesi gerektiğine karar verdi. Bu
amaçla 20 Şubat 1946’da the Portland Oregon’un yayıncısı ve editörü
Palmer Hoyt’u gazeteye aldı. Gazetenin iyileştirilmesi konusunda
oldukça çok para harcanarak “business” bölümü eklendi ve Pazar eki
çıkarıldı.
19
Mayıs’ta
editöryal
bir
sayfa
oluşturuldu(http://mbasic.facebook.com/denverpost?v=timeline&timecutof
f=1393336014§ionLoadingID=m_timeline_loading_div_1420099199_138856
3200_8_&timeend=1420099199×tart=1388563200&tm=AQCrDFoDTG7h1Spb&re
fid=17, Erişim Tarihi: 14.07.2014). Palmer Hoyt, gazetecilik alanında
çalışmalarına Denver’da başladı. Post’u editöryal olarak tekrar
düzenledi, sayfa yapısı ve içerikte değişiklikler yaptı (Emery, Emery
ve Roberts, 1996:569).
Palmer
Hoyt,
1897’de
Roseville
İllionis’de
doğmuş,
New
England’da
çocukluğunu
geçirmiş,
ailesiyle
Montana’ya
dönmüştü.
I.Dünya Savaşı’ndan sonra University of Oregon’a kaydoldu. Portland
Oregon’da düzeltmen olarak işe başladı. Eyaletin en eski gazetesinde
çalışan Hoyt, çeşitli departmanlarda görev aldı. Hoyt, Denver Post’a
geldikten hemen sonra profesyonel gazetecilik kapsamında haberlerin
yayınlanması ve oluşumunu sağladı. Post’un tantanalı, gösterişli
habercilik tipografisini değiştirdi. Eyalet yasaları, vergi sistemi,
ceza sistemi, vatandaşlara yönelik hizmetler gibi konularda haber
yapan Post, ulusal düzeyde de sağlık sistemi, çiftçilerin sesi ve
sivil özgürlükler gibi konularda yayınlar yaptı. Yeni sloganları
“böylece insanlar bilebilir”, “memnun olan bir insan için umut yoktur”
idi. İlk ve son sayfalarda “Rocky Mountain imparatorluğunun sesi”
sloganı gazete adının hemen yanında yer aldı. Post için basın
özgürlüğü, okuyucunun bilme hakkının engellenmemesiydi. Hoyt 1947’de
gazetenin punto, harf stilleri gibi biçimsel öğelerinde radikal
değişiklik yaptı. Sadece kırmızı üst çizgi ve başlık ilk sayfada
kullanıldı. Pazar eki ayrı bir bölüm olarak kuruldu. Denver Post’un
sayfa sayısı, 56’dan 123’e çıktı. Tüm bu yenilikler için 6 milyon
dolar harcandı (Kobre, 1959:251-253).
Bundan sonra Post, sivil haklar için yayınlar yaptı. Örneğin
Kasım 1950’de “eğer sürekli kanatırsak yaralı bölge asla iyileşmez”
yorumunu Colorado’nun yoksul Meksika-Amerikalıları için yapmıştır.
Hoyt, yerel veya bölgesel düzeydeki konuları içeren, tiyatro, müzik,
sinema, okul vb. kapsamlı ve resimli yazılar-yazı dizileri yayınlattı.
Colorado’da yerel bir şubenin yanında Washington’da da bir büro açtı.
“Colorado: kimin nehri?”, “Verginiz baş ağrısı” gibi başlıklarda da
görüldüğü gibi yerel
düzlemde vatandaşlık bilinci geliştirmeyi
hedefleyen habercilik anlayışını benimsedi. Hoyt, yayın politikasını
82
Gürses, F.
NWSA-Humanities, 4C0194, 10, (2), 69-87.
“nesnellik” üzerine kurduğunu, farklı görüşleri içeren köşe yazıları
kullanarak
demokrasinin
işlerliğinin
kazanmasını
sağlamayı
hedeflediğini, “köşe yazarlarının görüşleri kendi görüşleridir. Hiçbir
editöryal baskı yoktur. Yazarlar okuyucuları yönlendirmek için
yazmamaktadır” sözleriyle de açıkladı (Kobre, Sidney, 1959:252). Ekim
1950’de The Post fotogravür baskı-tifdruk baskı ilk kez kullandı.
Mayıs 1950’de ofis 15. Cadde ve California caddesinin birleştiği
köşeye şimdiki Convention Center Hotel’in bulunduğu alana taşındı
(http://mbasic.facebook.com/denverpost?v=timeline&timecutoff=
1393336014§ionLoadingID=m_timeline_loading_div_1420099199_13885632
00_8_&timeend=1420099199×tart=1388563200&tm=AQCrDFoDTG7h1Spb&refi
d=17,
Erişim
Tarihi:14.07.2014).
Görüldüğü
gibi
Denver
Post,
19.yüzyılda
yellow
journalism
pratikleriyle
girdiği
arenada,
20.yüzyıla gelindiğinde sosyal sorumluluk içeren yayınları ve ciddi
habercilik anlayışı ile prestij kazanmaya çalışmıştır. Denver Post’un
1946-1950 arasındaki tirajında %20 bir artış, aboneleri 231888 ve
Pazar eki tirajında %15 artış ve aboneleri ise 363784 ve reklamlarda
%90 bir artış sağladı. Post, heyecan verici liderlik gücünü bütün
seviyelerdeki demokrasi problemlerini tartışmada kullanarak halkı
yönetime katılmaya çağırdı ve cesaretlendirdi. Bunun temel nedeni,
yayın politikasının belirlenmesinde etkin olan yayın yönetmenindeydi.
1958’e gelindiğinde Post’un tirajı 254519, Pazar baskısı ise 336330’e
ulaştı (Kobre, 1959:253).
Gazete uluslararası ve sivil haklar yanlısı olma konusunda
çalışmalarını
yürütmeye
devam
etti.
Post,
politik
alanda
tarafsızlığını göstermek için seçimlerde senato için Cumhuriyetçi bir
aday, yerel seçimlerde ise Demokrat bir adayı destekledi. ABD’nin
35.Başkanı John F. Kennedy, sevilen tv imajiyla seçimleri kazanmiştı.
Oysa ki Richard Nixon, 694 gazeteninin desteğini alırken, Kennedy
sadece 194 gazetenin desteğini alabilmişti (Stoler, 1986:374). Post bu
seçimlerde (1960), Nixon’a karşı Kenedy yanlısı tutum sergiledi. Hoyt,
emekli olduktan sonra Post, muhafazakâr bir tutum sergilemiştir.
Gazete, halen okul olanakları, hapishaneler ve sağlık reformları gibi
konularda yayınına devam ederek yerel politikaları ve eyaleti
etkilemektedir (Wallechinsky ve Wallace, tarih yok). William Dean
Dingleto’un (Media News Group), 1987’de gazeteyi 95 milyon dolara
satın almasına kadar Post’un, tirajı arttı (Vaughn, 2008:135-136).
Rakip gazete Rocky Mountain News ve Post, tiraj icin korkunc bir
yarıs içinde olmaya devam etmekteydi. Birçok reklam, haber akışı,
karikatür ve haber sayfaları ile tiraj savaşını devam ettirdiler. Her
iki gazete de günlük abonelik ücretlerini okuyucuları cezbetmek için
düşürdü ve her ikisi de ülkede en geniş tiraja sahip gazete
olduklarını iddia etti. Mayıs 2000’de E.W. Scripps Company ve Rocky
Mountain News ile anlaşma yaptı. Sonraki on yıl içinde News 123 milyon
dolar kayba uğrarken Post 192 milyon dolar kazandı Denver Post ve
Rocky Mountain News, 2001’de uzlaşmayı içeren bir anlaşma (Joint
Operating Agreement) yaptı ve Denver Gazete Ajansı’nı (Denver
Newspaper Agency) kurdular. Bu anlaşmayla, her iki gazete bağımsız
olmakla beraber baskı konusunda anlaştılar. Post ve News arasındaki
yaklaşık 1 pennye kadar gazete fiyatlarını düşüren tiraj yarışı
böylelikle sona ermişti (Vaughn, 2008:401). İki gazete arasındaki
ortaklık
anlaşması,
adalet
bölümünün
(justice
department)
oluşturulmasına
neden
olmuştur
(Ubbelohde,
Benson
ve
Smith,
2006:386). Şubat 2001’den itibaren bileşmelerinden sonra tirajları her
iki gazetenin de düşmüştür. Post, 420033 günlük ve 586.485 Pazar
baskısı; News ise, günlük 246465, Pazar baskısının 529681 tiraja
ulaştığını iddia etti. Aralarındaki anlaşma tiraj ve reklamcılık
83
Gürses, F.
NWSA-Humanities, 4C0194, 10, (2), 69-87.
alanlarında yeni işlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Denver News
Ajansı, USA Attorney General Janet Reno’nun (Şubat 2001) kaydında yer
aldı. Her iki şirket yarı yarıya kâr elde etti. Fakat E. W. Scripps
Şirketi ve News, Media News ve Post’a 60 milyon dolar ödemek zorunda
kaldı. Gazetelerin editoryal bölümleri bağımsız bırakıldı. Fakat
baskılarda ortaklık kurdular ve hafta içi sabah ve hafta sonu
Cumartesi baskısını Post, akşam ve Pazar baskısını News yaptı. 2001’de
her iki gazete Pulitzer ödülüne layık görüldü (Kodrich, 2011).
Colorado eyaleti, bu iki gazetenin tiraj yarışında ilginç haberlere
tanıklık etmiştir.
Tiraj kavgası 2000’lerde her iki gazetenin uzlaşmasını içeren
bir anlaşmayla durdurulmuş gibi görünse de her iki gazete de Denver’ın
birinci gazetesi olduğu iddiasını sürdürmüştür.
Denver Post’un
editörü, 2002’de Post’un African American günlük gazete olarak
tirajının en yüksek olduğunu iddia etti. Oysaki MediaNews Group’un
Başkanı yayıncı William Dean Singleton, ekonomik olarak gazetelerin
zor durumda olduğunu belirtmekteydi. Post’un günlük tiraji, hafta içi
268000 iken
yaptıkları ortaklık anlaşmasından (Joint Operating
Agreement) sonraki 5 yıl icinde yaklaşık 150000 düşmüştür. Pazar
tirajı ise 736000’dır.
Denver Post yaklaşık yüz yıllık bir süre
geçmesine,
baskı
ve
yayın
tekniklerinin
değişmesine,
online
gazeteciliğe rağmen halen yayın hayatını sürdürmektedir (Vaughn,
2008:135-136). Denver Post ve Rocky Mountain News arasındaki tiraj
mücadelesi yüz yıldan fazla sürmüş ve bu mücadele Amerikan basın
tarihinde promosyon savaşlarıyla yer almıştır.
5. SONUÇ (CONCLUSION)
Günümüzde gazetecilik endüstrisi ve profesyonellik çerçevesinde,
“ne çeşit bir gazetecilik oluşturulmalıdır” sorusu sıkça sorulmakta
(Anderson, 2013:166), küresel ticaretin geliştiği ve haberlerin bu
platformda kullanıldığı görülmektedir. Artık “yereldeki aktörler,
küreseldeki aktörler” ayrımının anlamı kalmamıştır. Aslında küresel
alanda, ulusal veya global düzeydeki haberler yerelleştirilmekte,
zaten yerel düzeyde var olan haberler, ‘Batı’ medyası tarafından
Batı’daki yurttaşları ve paydaşlarına küresel ekonomik politika içinde
enformasyon olarak verilmektedir. Batı haber medyası global bir
imagination-kurgulama14 içinde, haber olarak düşünülen yerel kurguları
sabitlemektedir. Yüzyılın ortalarında Sovyetler Birliği’nin çöküşü,
Batı’yı özgürlük ve bağımsızlık terimlerini ‘demokrasi’ konusuyla
birleştirmeye
yöneltmiştir.
Batı’nın,
kendisine
yönelik
olarak
yürüttüğü saldırı kampanyalarından en çok bilineni El Kaide’nin 11
Eylül 2001 tarihindeki saldırıları olmuştur. Bundan sonra ABD başkanı
Bush “Bizden değilseniz karşısınız” söylemini kullanmış, iyi-kötü
kelimeleri ve bununla ilgili imgeler medyada sıklıkla kullanılmaya
başlanmıştır. 11 Eylül saldırılarından sonra “Batı” haber medyası,
güven krizi nedeniyle üç yüzyıllık eski habercilik anlayışını
değiştirerek dönüştürmüştür. Böylece küreselleşmeyi tasarlayan anlayış
değişiklik geçirmiştir (Stanton, 2007:1-10, 51). Dolayısıyla basında
“Biz ve Onlar” ayrımının yaratıldığı görülmektedir.
Günümüzde gazetecilik pratiklerinin bu tartışmalar çerçevesinde
gerçekleştiği
düşünüldüğünde,
merkezde
Amerika
Birleşik
14İmagination,
image
ve
imaginery
kelimeleri,
kendi
kimliğimizi
koruyarak,
biçimlendirdiğimiz izlenimler, biçimler ve içerikleri içeren bir süreç ve hareketi
tanımlar (Stanton, 2007: 15). Yaşam biçimi, medya kurumları tarafından tasarlanmaktadır.
Gazete toplumu İngiltere’deki yerel ve bölgesel gazetler için lobi grupları ve ticaret
merkezleri oluşturmakta ve reklamlarla ayakta kalmaya çalışmaktadır (Aldridge, 2007:7).
84
Gürses, F.
NWSA-Humanities, 4C0194, 10, (2), 69-87.
Devletler’indeki dinamiklerin etkin rol oynadığı ortadır. Bu bağlamda,
teknolojik gelişmelerin merkezi durumunda olan Amerika’nın tarihsel
arka planında yer alan gazetecilik pratiklerinin önemi bu çalışmada
gösterilmeye çalışılmıştır. Büyük bir ülkenin yerel düzlemde, Colorado
eyaletinde, The Denver Post örneklemindeki demokrasi mücadelesi,
demokratik değerlerin gelişmesini sağlamıştır. Yellow journalism/sarı
gazetecilik/magazin
gazeteciliği
kavramları
günümüzde
olumsuz
ifadelerle
anılmasına
rağmen,
bu
çalışmada
ortaya
konulmaya
çalışıldığı gibi demokratik değerlerin gelişiminde, ifade ve basın
özgürlüğünün yaratılmasında olumlu katkılar sağlayan gazetecilik türü
olarak gelişmiştir. Post’un tirajını arttırmak amacıyla yarattığı
gazetecilik pratikleri, promosyonlar, sosyal sorumluluk kapsamında
halkın yanında yer alma, yerel düzlemde de olsa iktidarı eleştiren
yayınları, düşünce ve basın özgürlüğü temelinde demokratik kültürün
gazetecilik alanında yerleşmesini sağlamıştır.
Bu çalışma, Amerikan basın tarihinde yer alan yerel bir
gazetenin, iktidarı eleştirme, mevcut hegemonik söyleme karşı durma ve
kitlelere ulaşabildiğini göstermeye çalıştı. Kitlelere ulaşmanın yolu
olabilecek Yellow journalism pratikleri, iktidarı eleştiren ve halka
ulaşan yanıyla demokrasi mücadelesinde önemli aşamalar kaydedilmesini
sağlamıştır ve sağlamaktadır. Günümüz yayıncılık alanında görselin ve
digitalin egemenliği ile yarışmakta güçlük çeken yazılı basın, Yellow
journalism
gazetecilik
pratikleri
ile
bunu
aşmaya
çalışmakta;
habercilik
her
geçen
gün
magazin
gazeteciliğine
daha
fazla
kaymaktadır. Dolayısıyla Yellow journalism/sarı gazetecilik/magazin
gazeteciliği, demokrasinin gelişimini sağlayacak etkili araçlardan
biri olabilir. Bu bağlamda çalışmamız, Türkiye’nin demokrasi ve basın
özgürlüğü mücadelesi için örnek oluşturabilecek Amerika’nın yerel ve
ulusal
gazetecilik
pratikleri
çerçevesinde
daha
geniş
başka
çalışmalara kaynaklık etmeyi umut etmektedir.
TEŞEKKÜR (THANKS)
Bu çalışmanın gerçekleşmesi sırasında ve ABD’de bulunduğum süre
boyunca yardımlarıyla çalışmama sağladığı önemli katkılarından dolayı
Prof. Michael McDevitt’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
KAYNAKLAR (REFERENCES)
Berry, T.E., (1976). Journalism in America: An Introduction to
the News Media . New York: Hastings House.
Abbott, C., Leonard, S.J., and McComb, D., (1994). Colorado, A
History of The Centennial State, Colorado: Niwot Press .
Aldridge , M., (2007). Life is Global: Living is Local
Understanding The Local Media. Maidenhead: Open University
Press.
Anderson, C.W., (2013). Rebuliding the News: Metroplolitan
Journalism in the Digital Age. Philadelphia: Temple University
Press.
Campbell, W., (t.y.). Yellow Journalism Puncturing the Myths,
Defining the Legacies.
http://academic2.american.edu/~wjc/yellowjo/timeline.html#96,
Erişim Tarihi:26.12.2014.
Delevi, M. and Almaleh, S., (10 Nisan 2013). Yahudi Asıllı
Gazeteci Joseph Pulitzer Doğdu:10 Nisan 1847.
http://www.salom.com.tr/newsdetails.asp?id=86610, Erişim Tarihi:
23.12.2014.
85
Gürses, F.
NWSA-Humanities, 4C0194, 10, (2), 69-87.
Duran, R., (08.07.2006). Amerikan Pop Gazeteciliği Eskiden...
http://eski.bianet.org/2006/07/07/81782.htm, Erişim Tarihi:
15.01.2015.
Emery, M., Emery, E., and Roberts, N.L., (1996). The Press and
America’ an interpretive history of the mass media. USA:
Allyb&Bacon A Simon&Schuster Company.
Franklin, B. and Murphy, D., (1991). What news? : the market,
politics, and the local press. London, New York: Routledge.
İrvan, S., (Ocak 1999). Medya Etiki ve Meşruluk Sınırları.
Birikim Sayı 117, http:/www.birikimdergisi.com/sayi/117/medyaetiki-meşruluk-sinirlari, Erişim Tarihi: 23.01.2015.
Kaplan, R., (?). Yellow Journalism. W. Donsbach (Dü.) içinde,
The International Encylopedia of Communication (Cilt XI, s.
5369-5371). Unıversity of California.
Kobre, S., (1959). Modern American journalism. Florida:
Tallahassee Institute of Media Research Florida State
University, Phd Thesis, http://hdl.handle.net/2027/uc1.b3555096,
Erişim Tarihi: 11.12.2014.
Kodrich, K., (2011). Denver Post. (D.J. Wishart, Dü.)
Encyclopedia Of The Great Plains,
http://plainshumanities.unl.edu/encyclopedia/doc/egp.med.015
Erişim Tarihi: 25.08.2014.
Lee, A.M., (1937). The Daily Newspaper in America: The Evolution
Of A Social Instrument. New York: The Macmillan Company.
Mott, F.L., (1950). American journalism : a history of
newspapers in the United States through 260 years: 1690 to 1950.
New York: Macmillan.
Noel, T.J., (2011). Colorado: The Highest State. Coulder ,
University Press of Colorado. Colorado, USA.
Runnels, D.D., (1976). Boulder, A Sight to Beyond: Guidebook:
Self-Guided Tours of The Historic City, Geology and Scenerey,
Universite of Colorado, plus Short Side Trips to Nearby Areas.
Boulder: Estey Printing Co.
Sim, J.C., (1969). The Grass Roots Press: Amerika’s Community
Newspapers Ames. Iowa State University Press.
Soygüder, Ş., (2013). Bir Dil Olarak "Sarı" Rengin Anlamı ve
“Sarı Basın" Neden "Sarı"? E-Journal od New World Sciences
Academy (NWSA) Humanities, 8(2), 184-206.
http://www.newwsa.com/download/gecici_makale_dosyalari/NWSA2809-3061-8.pdf, Erişim Tarihi: 27.01.2015.
Stanton, R.C., (2007). All News is Local: The Gailure of the
Media to Reflect World Events in a Globalized Age. Jefferson, N.
C.: McFarland & Co.
Stoler, P., (1986). The War Against The Press: Politics,
Pressure, and Intimifation in the 80's. New York: Dodd, Mead.
Tebbel, J., (1969). The Compact History of the American
Newspaper. New York: Hawthorn Books.
Tunçdemir, C., (2014). Pultizer’in ABD Başkanına Karşı ‘Basın
Özgürlüğü’ Savaşı. Amerika Bülteni:
http://amerikabulteni.com/2014/11/05/pulitzerin-abd-baskaninakarsi-basin-ozgurlugu-savasi/, Erişim Tarihi: 22.01.2015.
Ubbelohde, C., Benson, M. and Smith, D.A., (2006). A Colorado
History. Boulder , Colorado: Pruett Pub. Co.
86
Gürses, F.
NWSA-Humanities, 4C0194, 10, (2), 69-87.
Vaughn, S., (2008). Encyclopedia of American journalism. New
York: Routledge, ss. 135-136; 452.
Wallechinsky, D. and Wallace, I., (tarih yok). History of
Newspapers: The Denver Post. http://www.trivialibrary.com/a/history-of-newspapers-the-denver-post.htm Erişim
Tarihi: 24.07.2014.
http://blogs.denverpost.com/library/2012/08/08/120thanniversary-denver-post/2930/, Erişim Tarihi: 14.07.2014.
http://www.senate.gov/artandhistory/history/minute/Senate_Invest
igates_the_Teapot_Dome_Scandal.htm, Erişim Tarihi: 10.12.2014.
http://mbasic.facebook.com/denverpost?v=timeline&timecutoff=1393
336014§ionLoadingID=m_timeline_loading_div_1420099199_138856
3200_8_&timeend=1420099199×tart=1388563200&tm=AQCrDFoDTG7h1
Spb&refid=17, Erişim Tarihi: 14.07.2014.
http://www.cheyenne.org/cheyennefrontierdays/, Erişim Tarihi:
25.12.2014.
http://www.newsu.org/angel/content/nwsu_crimeBeat05/popUps/histo
ry.html, Erişim Tarihi: 08.08.2014.
87