Nothing Special   »   [go: up one dir, main page]

İçeriğe atla

do

Vikisözlük sitesinden

Türkçe

[değiştir]

Köken

[değiştir]
İtalyanca do (it)

do (belirtme hâli doyu, çoğulu dolar)

  1. (müzik) müzikte kullanılan birinci nota

Arnavutça

[değiştir]

Eylem

[değiştir]

do

  1. sevmek

Frizce

[değiştir]

do

  1. güvercin

İngilizce

[değiştir]

Eylem

[değiştir]

do

do

  1. yapmak, etmek
  2. (BK ağzı)(teklifsiz konuşma) temizlik yapmak.
  3. bulundurmak, sağlamak.
  4. bir işi meslek olarak yapmak.
[5] öğrenmek, ders çalışmak, ders olarak almak.
[6] icra etmek, sahnelemek.
[7] (teklifsiz konuşma) (birinin) taklidini yapmak.
[8] (teklifsiz konuşma) uyuşturucu kullanmak.
[9] (kaba konuşma) seks yapmak.
[10] (teklifsiz konuşma) küçük veya büyük tuvaletini yapmak.
[11] (belirli bir süre) hapis yatmak.
[12] (teklifsiz konuşma) dayak atmak veya öldürmek.
[13] işini bitirmek, mahvetmek.
[14] bir yeri soymak.
[15] (BK ağzı)(teklifsiz konuşma) birini dolandırmak.
[16] (BK ağzı)(teklifsiz konuşma) suçlamak, itham etmek veya suçlu bulmak.

Örnekler

[değiştir]
  1. She knew what she was doing.
  2. Florrie usually did for the Shermans in the mornings.
  3. Many hotels don't do single rooms at all.
  4. What does she do?
[5] I'm doing English, German and History.
[11] He did five years for manslaughter.
[12] One day I will do him.
[13] Once you falter, you are done.
[14] Jacqui had been done.

Yardımcı eylem

[değiştir]

do do

  1. Olumsuz cümle veya soru cümlesi oluşturmak için kullanılır.
  2. cümle sonlarında "değil mi", "di mi" anlamında kullanılır. (tag questions)
  3. olumsuz emir vermek için kullanılır.
  4. bahsi geçen bir fiili tekrarlamamak için onun yerine kullanılır.
[5] bir fiilin anlamını vurgulamak için kullanılır.
[6] olumlu emir cümlelerinde nazikçe teşvik etmek için kullanılır.
[7] vurgu vermek için özneden önce kullanılır.

Örnekler

[değiştir]
  1. ''Does he smoke?
  2. He didn't kill her.
  3. You write poetry, don't you?
  4. Don't make me angry.
  5. He looks better than he did before.
[5] I do want to act on this.
[6] do sit down
[7] Not only did the play close, the theatre closed.

do (çoğulu dos veya do's) do

  1. (BK ağzı)(teklifsiz konuşma) parti, eğlence veya başka herhangi bir sosyal faaliyet.
  2. hile, üçkağıt.
  3. sol-fa sistemine göre 1. ve 8. nota, do, C. (veya doh)

Örnekler

[değiştir]
  1. the soccer club Christmas do.

Kısaltma

[değiştir]

do

  1. (ticaret) Ditto (Aynı, aynen)
  2. (teklifsiz konuşma) hairdo (saç modeli)

Kürtçe

[değiştir]

do

  1. (zaman) dün

Belirteç

[değiştir]

do

  1. dün

Venedikçe

[değiştir]

Sayı adı

[değiştir]

do

  1. iki

Zazaca

[değiştir]

do

  1. ayran

Yardımcı eylem

[değiştir]

do

  1. gelecek zaman belirtme formudo

Lazca

[değiştir]

do

  1. ve
  2. ile
    Arte do Tanura. (Arte ve Tanura.)
    Leyla do Mecnuni. (Leyla ile Mecnun.)
    si do ma (senle ben)