Nothing Special   »   [go: up one dir, main page]

Mevlana Takvimi awam
[search 0]
lebih
Download the App!
show episodes
 
Loading …
show series
 
Güzel ahlâk ve üstün terbiyeyi dinimiz övmüş ve sahibine ebedi saadeti va’d etmiştir. Hatta bu güzel ahlâkın peygamberliği tamamlayan vasıflardan bir tanesi olduğunu da beyan etmiştir. Hüsn-ü hulk, kişinin yeteneklerinde ve teçhiz edildiği vasıflarda mutedil davranması, daima orta yolu seçmesi, ifrata ve tefrite kaçmamasıdır. Âlimlerden muhakkikler…
  continue reading
 
Tâbiînden Taylese bin Meyyâs (r.a.) şöyle dedi: “Ben, bir zamanlar Hâricî Necedât fırkasına katılmış, büyük günâhlardan olduğunu sandığım bazı günâhlar işlemiştim. Bu durumu Ashâb-ı kiram (r.a.e.)’den Abdullah ibni Ömer (r.a.)’e anlattım. O da bana: “O günâhlar neydi?” diye sordu. Ben de onları: “Şunu yaptım, bunu yaptım…” diye sayıp döktüm. İbni Ö…
  continue reading
 
Bil ki, yalan söylemek, günâhların en çirkini, ayıpların en iğrenci ve bütün mâsiyetlerin başıdır. Yalan söylemek kalbe üzüntü verir. Yalan söylemek ahlâkların en buğzedilenidir. Yalan söylemek, imânla çelişir. Yani imân bir tarafta, yalan bir taraftadır. İmân ile yalan birbirlerine karşı karşıyadır. Bu ikisinin, imân ile yalanın arasındaki tam uza…
  continue reading
 
Hiç şüphesiz kişinin kaza namazlarıyla meşgul olması, nafile namazlarla meşgul olmasından evladır. Ancak farz namazların evvelinde ve sonunda kılınan sünnetler velev ki sünnet-i gayr-i müekked olsun bundan istisna edilmiştir. Yani kişinin bu sünnetleri terk edip yerine kaza namazı kılması evla değildir. Hatta kuşluk ve tesbîh namazları gibi hakkınd…
  continue reading
 
Yemen hükümdarı Ebrehe, Yemen’in baş şehri olan San’a’da büyük bir kilise yaptı. Maksadı Arapları Kâbe ziyaretinden vazgeçirmek ve yüzlerini San’a’ya çevirmek idi. Araplar ise San’a’da yapılan bu kiliseyi kâbul etmediler. Ebrehe ise bu duruma çok öfkelendi ve Kâbe’yi yıkmak üzere büyük bir ordu ile Mekke’ye doğru hareket etti. Tâif’e gelince daima …
  continue reading
 
Bayram günlerinde erken kalkmak, yıkanmak, misvâklan-mak, gül yağı gibi temiz, güzel kokulu şeyler sürünmek, giyinmesi mubah elbiselerin, herkes hâlince en güzelini giyinmek, Hakk ta’âlânın ni’metlerine şükür için ferah ve sürür göstermek, rast gelecek dîn kardeşlerine karşı, güler yüzlü bulunmak, mümkün mertebe fazla sadaka vermek, bayram geceleri…
  continue reading
 
Arefe Gecesi Kurbân Bayrâmı’nın birinci günü ile Arefe Günü arasındaki gecedir. Zilhicce Ayı’nın dokuzuncu gününü onuncu gününe bağlayan gecedir. Hz. İbrâhîm (a.s.) bir gece rüyâ gördü. Bu rüyânın evhâm mı yoksa ilhâm mı olduğunda şübhede kaldı. Zihni hep bu rüyânın tesirinde olarak gününü geçirdi. Nihâyet ikinci gece de tekrâr aynı rüyâyı görünce …
  continue reading
 
Arefe Günü Namazı: Ebû Hureyre (r.a.)’dan Resûlullâh (s.a.v.): “Bir kimse Arefe günü öğle ile ikindi arasında dört rekât namaz kılsa, her rekâtinde bir kere Fâtihâ ve elli kere İhlâs sûrelerini okusa, Allâhü Teâlâ ona bin kere bin sevâb yazar. Kur’ân-ı Kerîm’den okuduğu her harf için cennette ona bir yüksek derece verilir. Her derece arası beş yüz …
  continue reading
 
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’den şöyle bildirirler: Gözlerinin ışığı, hanımların efendisi, kerîmesi Fâtıma (r.anhâ)’ya: “Ey Fâtıma! Kalk! Kurbanının yanına git! Ve kurban kesilirken şu duâyı oku: “Şübhesiz benim namazım, ibâdetlerim, hayâtım ve ölümüm, âlemlerin Rabbi olan Allâh (c.c.) içindir. Onun ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben Müsl…
  continue reading
 
Öyle şeyler vardır ki, onlarla övünmek veya böbürlenmek durumlara göre değişik manzara arz eder. Bunlardan birisi de mal çokluğudur. Çok malı (parası) olan kişi umumiyetle halk nazarında itibarlı sayılır. Çünkü o, para sayesinde bütün ihtiyaçlarını rahatlıkla giderebilir. İsteklerine kolayca kavuşabilir. Bu itibarla paranın, mal ve mülkün değeri va…
  continue reading
 
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Âdemoğlu, nahir (kurban bayramının ilk) gününde, Allâh Azze ve Celle’ye kan dökmekten daha sevgili gelen hiçbir amel işlememiştir. Muhakkak kesilmiş olan o hayvanlar kıyamet gününde, boynuzlarıyla, tırnaklarıyla ve kıllarıyla gelirler. Şüphesiz kesilen hayvanın kanı, yere düşmeden evvel, Allâh Azze ve Celle katın…
  continue reading
 
Kafile, hacca gideceği zaman veya hac ayları girmiş olup gitme imkânı bulan ve haccın vacip olmasının ve edasının şartlarını bulunduran kişiye hacca gitmesi vacip olur. Kendisi bizzat gitme imkânı bulan kişinin, kendi adına başkasını hacca göndermesi caiz değildir. Bu yüzden derhal hazırlanıp kafile ile birlikte hacca gitmeye çalışmalıdır. Hacca gi…
  continue reading
 
Bugünlerde gazete sütunlarına ve TV ekranlarına yansıyan, “kadınlarla tokalaşma” konusunda Kur’an-ı Kerim’deki “Zinaya yaklaşmayınız” (Isra s. 32) emri gayet açıktır. Bu emirle zinaya giden bütün yollar yasaklanmaktadır. İki cins arasındaki, dokunmak/tutmak gibi fiiller, zinadan önceki hareketler olduğu içindir ki, İslâm dini meşru olmayan bu fiill…
  continue reading
 
29 Mayıs Salı sabah namazından sonra, Türk ordusunun Orta Çağı kapatan, büyük târihî hareketi başladı. Ordu-yu hümâyûn, kara ve denizde, bütün cebhelerde birden, umûmî harekâta girişti. Toplar, hep birden şehir üzerine çevrilerek ateşlendi; etrafı kesîf bir duman ve barut kokusu kapladı. Tekbîr, tehlîl ve tüfenk sadâlarıyla genel bir hücum yapıldı.…
  continue reading
 
Hz. Âişe-i Sıddîka (r.anhâ) vâlidemiz, rivâyet ettikleri hadîste, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in şöyle müjde verdiklerini haber veriyorlar: “Zilhicce’nin ilk on gününün gecelerinden birini ihyâ etmesi, o kimsenin bir seneyi hacc ve umre ibâdetiyle ihyâ etmesi gibidir. Bu (dokuz) günlerden bir gün oruç tutması, senenin öbür vakitlerinde ibâdetle me…
  continue reading
 
Allâh (c.c.) katında günlerin en faziletlisi, Zilhicce ayının ilk on günüdür. Sâlih amellerin, hiçbir vakitte, bu günler kadar makbul olmaz. Bu on günün büyüklüğündendir ki, Allâhü Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîmi’nde: “Velfecri ve leyâlinaşrin…” diye yeminle buyuruyor. Enes bin Mâlik’in (r.a.) bildirdiği hadîs-i şerîfte: “Bu günlerin her biri, fazilette bin…
  continue reading
 
İslam dini, akrâbalar arasındaki ilişkilerin sağlam, sıcak ve devamlı olmasını, akrâbaların birbirine hem maddi hem manevi her konuda destek olmayı ve birbirlerinin haklarını gözetmeyi emreder. Kim ki yakınları ile ilgisini keser, kendilerine üstünlük taslar, iyilik ve zengin olduğu halde yardım etmez ise, Cennete girmekten mahrum kalır. Resûlullâh…
  continue reading
 
Rivayetlere göre Peygamberimiz (s.a.v.)’in rengi nûrânî beyazdı. Bazı rivayetlerde “yüzünün, kireç rengi gibi duru beyaz olmadığı” belirtilmiştir. Gözleri iri ve siyah olup gözlerinin akı kırmızıya çalardı. Kirpikleri sık ve uzundu. Kaşları ince, uzun ve kavisliydi. Diğer bir ifâdeyle “Keman kaşlıydı.” Burnunun üst tarafı biraz yüksekçeydi. Mübarek…
  continue reading
 
Abdullah bin Mürre’den, Ebû’d-Derdâ (r.a.)’in şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Allâh (c.c.)’a sanki onu görüyormuşsunuz gibi ibadet edin. Kendinizi de ölü telâkki edin. Bilin ki, size yeten az bir şey, sizi azdıran çoktan daha hayırlıdır ve yine bilin ki, iyilik asla yok olmaz, günâh ise asla unutulmaz.” Cübeyr bin Nüfeyr, Ebû’d-Derdâ (r.a.)’in “A…
  continue reading
 
XII. yüzyılda astronomi alanında öne çıkan Bitrûcî, Kurtuba’nın kuzeyinde bulunan Bîtrûc (Pedroche) şehrinde doğmuştur. Avrupa edebiyatında ise “Alpetragius” adıyla tanınmaktadır. Bitrûcî’nin doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte 13. yüzyılın hemen başlarında vefât ettiği görüşü ağır basmaktadır. Bitrûcî, Klasik Dönem’den başlayarak XIII.…
  continue reading
 
Şer-i Şerifin veya insanlığın gereği olarak harcanması gereken bir şeyi harcamamak cimriliktir. Böyle bir cimrilikten hiç kimseye fayda gelmediği için din bunu yasaklamıştır. Aslında mal sevgisinin bir diğer ismi cimriliktir. Mal sevgisi kalbe yerleştiğinde bu “dünya sevgisi” olur. Çünkü bunlar olduğunda Allâh ile kul arasındaki bağ zayıflar. Ancak…
  continue reading
 
Mü’minlere merhameti elden bırakma. Nerede olursan ol hakkı söyle. Doğru söylüyor da olsan çok yemin etme. Beliğ konuşan birisi de olsan, sözü genişletmemeye/lâfı uzatmamaya dikkat et. Alim de olsan, dinde külfetli/zahmetli iş görmekten (tekellüften) sakın. İlmi her sözün önüne geçir. İçtihâdından sonra endîşeyi tedirginliği elden bırakma. Dînin se…
  continue reading
 
Enes’den şöyle rivayet olunmuştur: “Resûl-i Ekrem (s.a.v.) bize bir hutbe irad etti. Hutbesinde faizi anlattı, ehemmiyetinden bahsetti ve şöyle buyurdu: “Adama faizden isabet eden bir dirhem, Islâm nazarında otuz altı zinadan daha çirkindir.” Bir hadîs-i şerifte: “Faiz yetmiş türlü büyük fenalığa denktir. Bunların en hafifi kişinin anası ile zina e…
  continue reading
 
Allâhü Teâlâ şöyle buyurmaktadır:“Emir budur, Allâh’ın yasaklarına kimsaygı gösterirse, bu, kendisi için Râbbinin katında şüphesiz hayırdır. Size bildirilegelenden başka bütün hayvanlarhelal kılınmıştır. O halde o pis putlardankaçının ve yalan sözden sakının.” (Hac s.30)“Beşinci defa da eğer yalan söyleyenlerden ise, Allâh’ın lanetinin kendiüzerine…
  continue reading
 
Ankara savaşında Osmanlı kuvvetleri Timurlular tarafından mağlup olmuş, çoğu Anadolu’da olmak üzere savaştan sonra Osmanlı Devleti epey toprak kaybına uğramış ve Osmanlı şehzadeleri arasında saltanat mücadelesi başlamıştı. Uzun fetret döneminden sonraki bu mücadelelerden sonra Çelebi Mehmed devletin başına geçmişti. Osmanlı padişahlarının büyükleri…
  continue reading
 
Hadîs ricâlini tenkîd noktasında büyük bir otorite olan (ehlü’l-istikrâ) Zehebî’nin söylemiş olduğu en doğru sözlerden birisi, Siyer-u A’lamî’n-nübelâ isimli eserinde Irak’ın fakihi Allâme İmâm Hammad b. Ebû Süleyman (r.âleyh)’in hayat hikâyesini aktarırken kullanmış olduğu şu ifâdelerdir: “Kûfelilerin en fakihi Hz. Alî (r.a.) ve İbn Mes’ûd (r.a.)’…
  continue reading
 
Bir âyet-i kerimede, mealen şöyle buyrulmuştur: “De ki: Ey nefislerinde israfa giren, haddi aşarak günâh işlemekle nefislerine zulmeden kullarım. Allâh’ın rahmetinden ümit kesmeyiniz. Muhakkak ki, Allâh bütün günâhları bağışlar. O Gafur ve Rahîm’dir.” (Zümer s. 53) Âyette geçen “nefis” kelimesi, “zât” mânâsına gelir ve insana emanet olarak verilen …
  continue reading
 
Hz. Ebubekir es-Sıddik (r.a.), “Benim için yeryüzünde Hz. Ömer (r.a.)’den daha çok muhabbet duyduğum bir adam yoktur” demiştir. Hz. Ebubekir (r.a.) hasta olduğu vakit, “Ömer’i halife tayin ettiğinize göre Allâh (c.c.)’a ne diyeceksiniz?” diye soruldu. Hz. Ebubekir (r.a.) de, “Onlara içlerinden en hayırlı olanını tayin ettim diyeceğim” cevabını verm…
  continue reading
 
Kur’ân’da mücmel olarak zikredilen hükümlerin beyânı sadedinde gelen hadisler bulunmaktadır. Bu beyân, ya âmelin nasıl yapılacağının belirlenmesi ya da sebeplerinin veya şartlarının veya mânilerinin veyahut da sonuçlarının açıklanması şeklinde olur. Meselâ Kur’ân’da nassla belirtilmemiş bulunan namazların vakitlerinin, rükû ve secdelerinin, diğer h…
  continue reading
 
Hacamatın mühim olan şartlarından bir tanesi, hacamat olacak kişinin istirahatli, yani vücudunun dinlenmiş olması gerekir. Hacamatın aç karnına olması gerekir, yahut yemekle hacamat arası en az 2-3 saat olması lazımdır. Hacamattan bir gün evvel ve bir gün sonra cinsel ilişkide tavsiye olunmaz. Hacamat olduktan sonra, bir yemek kaşığı doğal üzüm sir…
  continue reading
 
Namaz kılacak kimsenin, namaza başlamadan evvel bilmesi icap eden bir takım şartlar (farzlar) vardır ve bunlardan birini kasten veya unutarak yerine getirmemesi hâlinde namaz sahih olmaz. Altısı içinden altısı da dışından olmak üzere bu farzlar şunlardır: Namazın dışındaki farzları: 1. Hadesten taharet: Küçük ve büyük hadesten (cünüb ise gusül, değ…
  continue reading
 
Katâde şöyle demiştir: “Nuh (a.s.) bir adadan gönderilmiş ve onlara gitmiştir. O, çoğunluğun görüşüne göre azim sahibi (ulül-azm) peygamberlerin birincisidir. Şirke karşı ilk korkutucu da odur. Kavmi ise putlara tapardı. O, Şeyhu’l-Murselîn’dir. Kırk yaşında iken peygamber olarak gönderilmiş, halkı arasında 950 sene kalmıştır. Tufandan sonra da dok…
  continue reading
 
Allah (c.c.), şeytânın, Âdem (a.s.)’a, onun neslinden kadın ve erkek herkese apaçık düşman olduğunu Kur’an-ı Kerim’in pek çok âyetlerinde bildirmiştir. Özellikle Adem (a.s.) ve Havva validemize şeytânın yaptıklarını Araf Sûresi’nin onuncu âyetinden başlayarak bizlere ibret verecek bir öğüt olmak üzere hikâye buyuruyor. Şeytânın kimlere (kâfirlere) …
  continue reading
 
1917’de bir İngiliz raporunda, “Türk kadınının oy kullanma hakkını müdafaa eden bir Yahudi” diye tarif edilen Halide Edip, Yeni Türkiye’nin en meşhur feministiydi. Kadınların cemiyetteki rolünü değiştirmek için romanlar yazıyor, konuşmalar yapıyordu. Cihan Harbi esnasında erkekler cephede olduğu için, kadınlar iş hayatına atılmak mecburiyetinde kal…
  continue reading
 
Kur’ân nazmının ve üslûbunun mevcut Arap edebiyatındaki şiir ve nesir metodlarının fevkinde oluşu; kelime, cümle ve ayetlerin düzeni, vakıf ve maktaları, durak yerleri ve bölümleri itibariyle eşsiz ve benzersiz bulunuşu, Kur’an’ın bir mucize olduğunu göstermektedir. Kur’ân; gerek fesâhat ve belâgatı, sözünün üstün, güzel ve son derece tesirli oluşu…
  continue reading
 
Beyaz elbise giymek müstehabtır. Siyah giymek de müstehabtır. Çünkü siyah giymek Abbasoğullarının alâmetidir. Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz’in, siyah bir sarığı vardı. Bayramlarda onu giyer ucunu da iki omuzu arasından arkaya sarkıtır (taylasan yapar)dı. Mekke’nin fethinde başında o sarık olduğu halde Mekke’ye girmişti. Erkekler için giyimde uyg…
  continue reading
 
Kâmil şeyhlerin sohbeti kötü ahlâktan sakınmak ve güzel ahlakı kazânmak için bir yoldur. Çünkü insan tabiatı gördüğü şeyi taklit etmeye meyillidir. Kötü ahlâkı görse onu kanıksar ve giderek benimser, güzel ahlâkı görse onu sever ve sahip olmaya çalışır. Şeyhin teşviki ve uyarısı da kişide onun kendi iradesinin oluşturamadığı etkiyi hâsıl eder. Ve k…
  continue reading
 
Îmânın korunması ve devam ettirilmesi, kazanılmasından ve elde edilmesinden daha zor bir iştir. Dinî zaruretlerden sayılan bir şeyde şüphe edip de âlimlere müracaat ederek bu şüpheyi gidermek için çalışmamak, kişinin din ve imân inancını yok edeceği gibi, küfrü gerektirecek bir fiili ileride işlemeye veya öyle bir sözü söylemeye niyet eden kimse de…
  continue reading
 
“Allâh’ın mescidlerini, ancak Allâh’a ve ahiret gününe iman eden, namazı gereği gibi kılan, zekâtı veren ve Allâh’tan başkasından korkmayanlar imar ederler. Işte onların, doğru yola ulaşmış olmaları umulur.” (Tevbe s. 8) Buradaki “mescidler” ifadesi, hem Mescid-i Haram’ı, hem de diğer mescidleri kapsar. Bir tek olan Allâh (c.c.)’a imanın içerisinde…
  continue reading
 
İnsânlarla güzel geçinmek istersen, ister dostun ister düşmânın olsun, hepsini güler yüzle karşıla. Herkese karşı zillete düşmeyen bir tevâzû ve kibre varmayan vekâr içinde bulun. Her şeyde ifrât mesmûm olduğu için dâima orta yolu tercih et. Omuz başlarına bakma, sağa sola iltifât etme, halk arasında bulun fakat onlan tarassut etme, meclisde tevâzû…
  continue reading
 
Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. Hatice (r.anhâ) ile birlikte Hira’da bir ay itikâfta bulunmaya karar vermişti. Bu Ramazan ayına rastladı. Bir gece dışarı çıktığında, “Ey Allâh’ın elçisi, selâm sana!” diye bir ses duydu. O (s.a.v.), bu hususta buyurdu ki: “Ben bu sesi duyduğum zaman korktum, hattâ bunu ansızın karşılaştığım bir cin zannettim. Acele gelip…
  continue reading
 
Kadını erkek ile aynı seviyeye getirme propagandası yapanların İslâm toplumunu bozmaya çalışmaktan başka gayeleri yok. Onlara göre kadın evde hiçbir iş yapmayacak, süslenip püslenip sokağa çıkarak kendini sokakta takdim edecek. Halbuki Allâh (c.c.) tam tersine kadının ziynetlerini gizlemesini emretmektedir. Kadının en büyük ziyneti kendi güzelliğid…
  continue reading
 
İstibrâ, erkeklik organında idrar eserinin kalmamasını temin etmek demektir. Kişinin istibrâda idrar damlasının kesilip artık gelmeyeceğine kalbi kanaat getirmelidir. Bu da her insanın kendi âdetine göre olur. Erkeklerin istibrâ yapmaları lâzımdır. (Bir şey hakkında lâzımdır demek, yapılması vâcipten daha mühim demektir.) İdrarın hepsi bir anda boş…
  continue reading
 
İslâm toplumlarında bilim ve teknolojiye çok önem verilmiştir. Müslümanlar, bilime farklı alanlarda önemli hizmetler yapmışlardır. Bu bağlamda denilebilir ki müslüman düşünür ve alimler, insanlığa, insanlığın bilim ve düşünce dünyasına metodolojiden bilim kurmaya kadar çeşitli düzeylerde unutulamaz katkılarda bulunmuşlardır. Bu katkılara tarih, çok…
  continue reading
 
Yüce Allâh, kendisine ait isimlerden otuz kadarını Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’e isim olarak vermiş ve bu suretle O (s.a.v.)’e bir hususiyet bahsetmiştir. İşte o isimler sırasıyla şunlardır: “El-Ekrem, El-Emîn, El-Evvel, El-Âhir, El-Beşîr, El-Cebbâr, El-Hâkk, El-Habîr, Zü’1 Kuvve, El-Raûf, El-Rahîm, El-Şehîd, El-Şekûr, El-Sâdık. El-Azîm, El-Afüvv,…
  continue reading
 
Su çarkı teknolojisinin kullanımını müslüman mühendisler oldukça fazla benimsemiş, geliştirmiş ve her yere uygulamışlardır. Su çarkı teknolojisinde yenilenebilir enerjiye model olacak şekilde türbin yapısının dairesel hareketi ile doğrusal ve dikey eksende suyun iletilmesi sağlanmıştır. İslâm dünyasındaki su değirmenlerinin endüstriyel kullanımı 7.…
  continue reading
 
Bir kimsenin ölmek üzere olduğu bir takım alâmetlerle anlaşılır. Bunlar; ayaklarının gevşeyip sarkması, burnunun yumulması ve yanaklarının solması gibi şeylerdir. Bu alametler zahir olduğunda yanında bulunanlar, yüzü kıbleye gelecek şekilde onu sağ yanı üzerine yatırırlar. Bu sünnettir. Hastaya eziyet verecekse vazgeçilir. Âlimler; bu durumda olan …
  continue reading
 
Sözlükte “kötüyü arzu etmek” anlamına gelen haset, terim olarak “Başkalarının iyi hallerini istemeyip, o halin yok olmasını arzulamak” şeklinde tanımlanır. Hasedin dinî ve dünyevî pek çok zararı bulunmaktadır. Kişinin işlediği iyi amellerin yok olup gitmesi dinî zararlarındandır. İyi amellerini kaybeden biri Allâh (c.c.)’un gazabına uğramaktadır. Ç…
  continue reading
 

Panduan Rujukan Pantas

Podcast Teratas
Dengar rancangan ini semasa anda meneroka
Main