Papers by Ömer Faruk Araz
Mekteb-i Üsküdar, 2024
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Siyer Dergisi (Yahudilik Özel Sayısı), 2024
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Kocaeli İlahiyat Dergisi, 2022
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi - Cumhuriyet Theology Journal, 2021
Abstract: The Qurʾān states that it is the last link in the chain of divine books, such as the To... more Abstract: The Qurʾān states that it is the last link in the chain of divine books, such as the Torah, Psalms, and the Gospel, and that it is also the approval and regulator of these books. As a result, there are some mutual narratives with other holy books, as well as some issues that differ from them and bring different explanations from them. These issues have been the subject of polemics, especially with Judaism and Christianity throughout the history. The cru- cifixion of Jesus Christ formed the foundation of Christianity theology. However, the subject of ‘the cross’ has also been one of the most important issues by which Christian communities have made different explanations and interpretations since the 1st century, and have di- verged accordingly. Although the docetists, who are our subject, are divided into many groups with different views, they generally accept that Jesus Christ was of a different nature from other people, had a divine nature, and therefore, it was not possible for him to be crucified. In the only verse in the Qurʾān that deals with the cross of Jesus Christ, it is mentioned that Jesus was not crucified. For this reason, a significant part of the interpretations in the commentaries have some similarities with the views of the docetics at first glance. It is possible to see more of the similarities mentioned in the commentaries, especially in the so-called “substitutionary interpretation”, in which it is stated that someone else was crucified instead of Jesus. In the Christian world, it is often claimed that Islam emerged in the Arabian Peninsula, where Chris- tian heretics are abundant, and that it was influenced by the views of some heretic Christians. In this context, starting with John of Damascus in the 8th century, based on the above-men- tioned similarities, many Christian researchers throughout the history claimed that the Qurʾān took this view from docetics. In this study, there has been an attempt to examine all of these claims. In this context, first, the docetics were researched, and as a result, it was revea- led that Christians named groups with very different views from the early times as “docetic”, and that there was no standart use of the concept of “docetic” in the Christian World for cen- turies. It appears that it was determined that the concept would be used as a kind of umbrella concept for groups considered heretical. Then in the article, the different translations and in- terpretations of the verse in the Qurʾān and certain sources from the classical and modern Islamic literature were selected and identified. This led to the examination of how the said verse was understood in the Islamic world throughout the history. In this context, all types of substitutionary interpretations in the commentaries were made into a list by mentioning the sources of these interpretations, and then, these interpretations and the views of the docetics were compared. After revealing the similarities and differences in the explanations and inter- pretations in the commentaries and the views of the docetics, a new perspective on the sub- ject was attempted by trying to explain the verse outside of its traditional interpretation throughout the history, considering the context of this verse and the Jewish literature. Con- sidering that various Jewish claims about Jesus and Mary were responded to at the beginning of Qurʾānic the verse and just before the verse that mentions the cross, information in the Jewish religious literature was consulted about the allegations that Jews killed Jesus as men- tioned in this verse. In this context, Jewish claims about the end of the life of Jesus in the Tal- mud, that they first killed him and then crucified him, were adressed and researched. Fur- thermore, an attempt is made to explain that the use of wa-mā qatalūhu wa-mā ṣalabūhu in the verse may be an answer to the claims of the Jews that they first killed Jesus and then cru- cified him. These claims of the Jews in the Talmud are further explored, and considering the context of the Jews of that time, it is explicated that these actions would not have been possi- ble due to the political conditions in that period. Taken together, this study has attempted to address that the view claiming that docetics have an impact on the Quran via the related verse is not validand that the actual recipient of the verse is the Jews.
Öz: Kur'an-ı Kerim kendisinin Tevrat, Zebur ve İncil gibi ilahi kitap zincirinin son halkası ol- duğunu, aynı zamanda bu kitapların doğrulayıcısı ve tashih edicisi olduğunu ifade eder. Bu- nun sonucu olarak diğer kutsal kitaplarla bazı ortak anlatılara sahip olduğu gibi onlarla ayrış- tığı, onlardan farklı açıklamalar getirdiği hususlar da bulunmaktadır. Bu hususlar da tarih bo- yunca özellikle Yahudilik ve Hıristiyanlıkla polemik konusu olmuştur. Hıristiyanlığın teoloji- sinin temelini İsa Mesih’in çarmıha gerilmesi oluşturmuştur. Ancak çarmıh konusu aynı za- manda Hıristiyan toplulukların ilk yüzyıldan itibaren farklı açıklama ve yorumlar yaptıkları, buna bağlı olarak ayrıştıkları hususların en önemlilerinden birisi olmuştur. Konumuz olan doketikler, farklı görüşlere sahip pek çok gruba ayrılsalar da genel olarak İsa Mesih’in diğer insanlardan farklı yapıda olduğunu, ilahi bir tabiata sahip olduğunu, bu sebeple çarmıha ge- rilmesinin mümkün olmadığını kabul ederler. Kur'an-ı Kerim’de Hz. İsa’nın çarmıhı konusu- nun işlendiği tek âyette Hz. İsa’dan çarmıha gerilmediği şeklinde bahsedilmektedir. Bu ne- denle tefsirlerdeki yorumların önemli bir kısmının doketiklerin görüşleriyle ilk bakışta bazı benzerlikleri söz konusu olup, tefsirlerdeki özellikle “ikameci yorum” denilen, Hz. İsa’nın ye- rine başka birisinin çarmıha gerildiği belirtilen yorumlarda sözü edilen benzerlikleri daha fazla görmek mümkündür. Zaten Hıristiyan dünyada İslam’ın Hıristiyan heretiklerin çokça bulunduğu Arabistan yarımadasında ortaya çıktığı ve bazı heretik hıristiyanların görüşlerin- den etkilendiği iddiası sıklıkla dile getirilmektedir. Bu bağlamda yukarıda bahsedilen benzer- liklerden hareketle ilk olarak 8.yy.’da Yuhanna ed-Dımeşkî ile başlayarak tarih boyunca pek çok Hıristiyan araştırmacı Kur'an-ı Kerim’in bu görüşünü doketiklerden aldığını iddia etmiş- tir. Bu çalışmada söz konusu iddialar incelenmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda öncelikle doke- tiklerin kimler olduğu araştırılmış ve sonuç olarak Hıristiyanların erken dönemlerden itiba- ren birbirinden çok farklı görüşlere sahip grupları “doketik” olarak isimlendirdikleri ve Hıris- tiyan dünyada yüzyıllar boyunca doketik kavramının standart bir kullanımının olmadığı or- taya konularak bu ismin heretik kabul edilen gruplar için bir tür şemsiye kavram olarak kul- lanıldığı tespit edilmiştir. Daha sonra Kur'an-ı Kerim’deki âyetin farklı mealleri ve tefsirleri için, klasik ve modern dönem İslami literatürden belli başlı kaynaklar seçilerek tarih boyunca âyetin İslam dünyasında nasıl anlaşıldığı incelenmiştir. Bu bağlamda tefsirlerde yer alan bü- tün ikameci yorum çeşitleri, bu yorumların yer aldığı kaynaklar zikredilerek bir liste haline getirilmiş, sonrasında bu yorumlar ile doketiklerin görüşleri karşılaştırılmıştır. Tefsirlerde yer alan açıklama ve yorumlarla doketiklerin görüşlerindeki benzerlik ve farklılıklar ortaya konduktan sonra bu âyetin bağlamı, siyak-sibakı ve Yahudi literatürü dikkate alınarak âyet, tarih boyunca yapılan geleneksel yorumunun dışında izaha çalışılarak konuya yeni bir bakış açısı kazandırılmak istenmiştir. Çarmıhtan bahseden ayetin başında ve hemen öncesindeki ayetlerde Hz. İsa ve Hz. Meryem ile ilgili çeşitli Yahudi iddialarına cevap verildiğini dikkate alarak bu ayette bahsedilen Hz. İsa’yı Yahudilerin öldürdüğü iddiaları hakkında Yahudi dini literatüründe yer alan bilgilere müracaat edilmiştir. Bu bağlamda Talmud’da Hz. İsa’nın akıbeti ile ilgili, onu önce öldürdükleri sonra da çarmıha gererek sergiledikleri şeklindeki Yahudi iddiaları zikredilmiş, âyette bulunan vemâ katelûhu vemâ salebûhu şeklindeki kullanımın, Yahudilerin Hz. İsa’yı önce öldürdükleri sonra da çarmıha gererek sergiledikleri şeklindeki iddiala- rına bir cevap olabileceği izah edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca Yahudilerin Talmud’da yer alan söz konusu iddialarının o devrin siyasi şartları gereği mümkün olmadığı da açıklanmıştır. Bütün bu incelemelerle söz konusu ayette doketiklerin görüşlerinin Kur'an-ı Kerim’e etki ettiği iddialarının geçerli olmadığı ve ayetin muhatabının aslında Yahudiler olduğu ortaya konmaya çalışılmıştır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
İhya Uluslararası İslam Araştırmaları Dergisi- İhya International of Islamic Studies, 2021
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Dergiabant, 2021
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
İhya Uluslararası İslam Araştırmaları Dergisi / İhya International Journal of Islamic Studies, 2020
Midda kelimesinin çoğulu middot olup, Yahudilikte kutsal metinlerin yorumlanması, bu metinlerden ... more Midda kelimesinin çoğulu middot olup, Yahudilikte kutsal metinlerin yorumlanması, bu metinlerden hukuki çıkarımlarda bulunulması için oluşturulmuş yorum kurallarına verilen isimdir. Bu kurallar bir liste halinde ilk olarak Rabbi Hillel’e izafe edilen 7 yorum kuralı olarak karşımıza çıkar. Daha sonra miladi 1-2. Asırlarda yaşamış olan Rabbi Yişmael’e izafe edilen 13 yorum kuralı Hillel’in kurallarının genişletilmiş ve geliştirilmiş biçimidir. Çalışmamızın konusu olan Rabbi Eliezer b. Yose ha-Galili’nin 32 yorum kuralı ise bu sürecin üçüncü adımını oluşturmaktadır. Ayrıca Hillel ve Yişmael’in yorum kurallarından farklı olarak Yose ha-Galili’nin 32 yorum kuralı dini metinlerden hüküm çıkarma gayesi dışında rivayet özellikli metinlerin yorumu için de kullanılmıştır.
The plural form of the word Midda is middot and is the name given to the rules of interpretation created for the interpretation of sacred texts in Judaism and for legal inferences from these texts. These rules appear as a list of 7 rules of interpretation that were first attributed to Rabbi Hillel. Then, the 13 interpretation rules attributed to Rabbi Yishmael, who lived in the 1-2. centuries AD are the extended and improved form of Hillel's rules. The subject of our study is Rabbi Eliezer b. Yose ha-Galili's 32 interpretation rules constitute the third step of this process. In addition to the interpretation rules of Hillel and Yishmael, 32 interpretation rules of Yose ha- Galili were also used for the interpretation of narrative texts except for the purpose of making judgments from religious texts.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
RABBANİ YAHUDİLİĞİN TEŞEKKÜLÜ: RABBİ YİŞMAEL VE RABBİ AKİVA EKOLLERİ, 2019
Miladi ilk yüzyıl Yahudilik için son derece önemli siyasi ve sosyal hadiselerin yaşandığı bir
dön... more Miladi ilk yüzyıl Yahudilik için son derece önemli siyasi ve sosyal hadiselerin yaşandığı bir
dönemdir. Bu süreçte bünyesinden Hıristiyanlık başta olmak üzere çeşitli dini grupların
çıktığını, dini hayatın merkezinde yer alan 2. Mabedin yıkıldığını ve özellikle Kudüs başta
olmak üzere zamanla tüm Filistin coğrafyasında (Kutsal Topraklarda) Yahudi varlığının
ortadan kalkmaya yüz tuttuğunu görmekteyiz. Tüm bu yaşananlar Yahudiliğin hem
teşkilat yapısını hem de tatbikini etkilemiş, değiştirmiştir. Bu dönemde yaşamış olan
Rabbi Yişmael ve Rabbi Akiva önemli iki dini şahsiyet olarak hem yaşadıkları döneme
hem de daha sonraki devirlere damgalarını vurmuş ve Rabbani Yahudiliğin teşekkülüne
önemli ölçüde katkı sağlamışlardır.
---------------------------
The 1st century AD is a period of political and social events have been experienced that
are extremely important for Judaism. In this process, various religious groups, especially
Christianity, emerged from Judaism and we see that the 2nd Temple, which was at the
center of Jewish religious life, was destroyed and that the Jewish presence in the Palestinian
territories (Holy Land) started to disappear. All these events have affected and changed
both the organizational structure and the practice of Judaism. Rabbi Yishmael and Rabbi
Akiva, who lived in this period, have left their mark on both the period they lived and
later periods as two important religious figures and have made a significant contribution
to the formation of rabbinic Judaism.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Öz Mabet yüzyıllar boyunca Yahudiliğin en temel unsuru olagelmiştir. Ancak M.S. 70 yılında II. Ma... more Öz Mabet yüzyıllar boyunca Yahudiliğin en temel unsuru olagelmiştir. Ancak M.S. 70 yılında II. Mabet' in Titus tarafından yıkılması sonrasında, Mabet eksenli dini yaklaşım ve uygulamalar ortadan kalkmış ve Yahudi Kutsal Kitabı ile yorumları Yahudiliğin merkezine oturmuştur. Rabbâni Yahudilik olarak ifade edilen bu dini anlayışın temelini Tanah ve yorumu oluşturmaktadır. Hillel ve Şammay bu geçiş döneminde yaşamışlardır. Her ikisi de hayatları ve sonrasında kurucusu oldukları ekolleri vasıtasıyla Rabbâni Yahudiliğin ortaya çıkışı ve gelişimine etki etmişlerdir. Kurucularının karakterlerinden izler taşıyan bu ekoller sosyolojik zeminleri, eğitim anlayışları, dini uygulamalar konusundaki tutumları başta olmak üzere pek çok açıdan birbirinden farklılık göstermektedir. Bu makalede Hillel ve Şammay'ın hayatları, ekollerinin temel özellikleri ve görüşlerini açıklayarak Rabbâni Yahudiliğin ortaya çıktığı dönemin dini yapılarının daha iyi anlaşılması amaçlanmaktadır. Abstract The Temple has been the most basic element of Judaism for centuries. But after the destruction of the Second Temple at A.D. 70 by Titus, Temple-oriented religious approaches and practices have ceased to exist, and Tanah and its interpretations are at the center of Judaism. Tanah and its interpretation constitute the basis of this religious understanding expressed as the Rabbinic Judaism. Hillel and Shammai lived in this transition period. Both have had a significant impact on the emergence and development of Rabbinic Judaism through their lives and the schools which Hillel and Shammai were founders of these schools. These schools, which bear traces of the characters of their founders, differ from each other in many respects, especially their sociological grounds, educational approaches, attitudes towards religious practices. In this article, intended to better understanding of the religious structures of the time when Rabbinic Judaism emerged, by explaining the lifes of Hillel and Shammai and the basic features and opinions their schools.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Öz: Rabbâni Yahudilik, M.S. 70 yılında Yahudi Mabedinin ikinci kez yıkımı sonra-sında, Mabet'e ba... more Öz: Rabbâni Yahudilik, M.S. 70 yılında Yahudi Mabedinin ikinci kez yıkımı sonra-sında, Mabet'e bağlı dinî yaklaşım ve uygulamaların ortadan kalkması ve bunun ye-rini Yahudi Kutsal Kitabı ile onun yorumlarının aldığı dönemin adıdır. Bu sebeple Rabbâni Yahudiliğin te melini TaNaH ve yorumu oluşturmaktadır. Rabbâni Yahudiliğe göre Tanrı Sina'da Hz. Musa'ya Tora ile birlikte onun yorum kuralları ve bunlara uygun yapılan yorumlarını da vermiştir. Bu sebeple rabbiler tarafından yapılan bu yorumlar ilahi vahyin bir parçasıdır. Rabbâni Yahudilikte Hillel'e izafe edilen yedi yorum kuralı (middot), alanında ilk basamaktır ve kendisinden sonra geliştirilen diğer yorum ku-rallarının temeli ve öncüsüdür. Rabbi Yişmael on üç yorum kuralını R. Hillel'in yedi yorum kuralını geliştirerek elde etmiştir. Hatta onun bazı kuralları Hillel'in kuralla-rıyla birebir aynıdır. R. Yişmael'e izafe edilen on üç yorum kuralı Rabbâni Yahudilik için çok daha merkezî bir role sahip,tir. Ancak yorum kurallarının kökeni, kullanılma-sı ve liste haline getirilmesiyle ilgili çeşitli tartışmalar da bulunmaktadır. Anahtar Kelimler: Yişmael, Middot, Rabbâni, Çift Tora, Yahudilikte Yorum Kuralları In Rabbinic Tradition, The Thirteen Interpretation Rules Compiled by Rabbi Yişmael for the Exegesis of Torah Abstract: Rabbinic Judaism is name of the understanding that after the destruction of the Second Temple at A.D. 70, the disappearance of religious approaches and practices related to the Temple, and to replace them the TaNaH and its interpretation. Therefore, the TaNaH and its interpretation constitutes the basis of Rabbinic Judaism. According to Rabbinic Judaism, on Mount Sinai God has revealed Torah and its interpretation and the rules which rabbis interprets Torah depending on those rules. Therefore, interpretations made by the rabbis are a part of divine revelation. In rabbinic Judaism, seven hermeneutic rules (middot) which attributed to Hillel are the first step in its field, and the basis and pioneer the other rules which developed after them. R. Yişmael has been achieved his thirteen hermeneutic rules by developing on the seven hermeneutic rules of Hillel. In fact, some rules of R. Yişmael are exactly the same as the rules of R. Hillel. Thirteen hermeneutic rules which attributed to Yişmael has a much more central role in Rabbinic Judaism. However, there are also several discussions regarding the origin of hermeneutic rules, their using and creating them into the list.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Öz Rabbâni Yahudilik, M.S. 70 yılında II. Mabed'in yıkımı sonrasında, Mabed'e bağlı dini yaklaşım... more Öz Rabbâni Yahudilik, M.S. 70 yılında II. Mabed'in yıkımı sonrasında, Mabed'e bağlı dini yaklaşım ve uygulamaların ortadan kalkması ve bunun yerini Yahudi Kutsal Kitabı ile onun yorumlarının almasını ifade etmektedir. Bu sebeple Rabbâni Yahudiliğin temelini Tanah ve yorumu oluşturmaktadır. Rabbâni Yahudiliğe göre Tanrı Sina'da Hz. Musa'ya Tora ile birlikte onun yorum kuralları ve bunlara uygun yapılan yorumlarını da vermiştir. Bu sebeple rabbiler tarafından yapılan bu yorumlar ilahi vahyin bir parçasıdır. Ancak bu yorumlar belli kurallara göre yapılmaktadır. Bu kurallarının uygulama örnekleri Tanah içerisinde bulunmaktadır. Rabbâni Yahudilikte Hillel'e izafe edilen yedi yorum kuralı (middot), alanında ilk basamaktır ve kendisinden sonra geliştirilen diğer yorum kurallarının temeli ve öncüsüdür. Abstract Rabbinic Judaism represents the understanding that after the destruction of the Second Temple at A.D. 70, the disappearance of religious approaches and practices related to the Temple, and to replace them the Tanah and its interpretation. Therefore, the Tanah and its interpretation constitutes the basis of Rabbinic Judaism. According to Rabbinic Judaism, on Mount Sinai God has revealed Torah and its interpretation and the rules which rabbis interprets Torah depending on those rules. Therefore, interpretations made by the rabbis are a part of divine revelation. However, these interpretations were made according to certain rules. Some application examples of these rules are situated in Tanah. In Rabbinic Judaism, seven interpretation rules (Middot) which attributed to Hillel are the first step in its field, and the basis and pioneer the other rules which developed after them.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Conference Presentations by Ömer Faruk Araz
HZ. PEYGAMBER’İN MUASIRLARIYLA MÜNASEBETLERİ-III: YAHUDİLERLE MÜNASEBETLER, 2024
Bookmarks Related papers MentionsView impact
ASBÜ 2. Dinler Tarihi Lisansüstü Sempozyumu, 2024
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi 2. Dinler Tarihi Lisansüstü Sempozyumu Kapanış Oturumu
Ankara... more Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi 2. Dinler Tarihi Lisansüstü Sempozyumu Kapanış Oturumu
Ankara Social Sciences University, Closing Session of the 2nd History of Religions Postgraduate Symposium
https://www.youtube.com/watch?v=9275pKXVdPM
37.00 - 54.00 dakikalar arası.
Between sec. 37:00-54:00
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Yahudilere Göre Kudüs, 2023
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
DÖRDÜNCÜ ULUSLARARASI İSRAİL VE YAHUDİLİK ÇALIŞMALARI KONFERANSI 2020 BİLDİRİ VE ÖZ KİTABI PROCEEDING AND ABSTRACT BOOK OF THE FOURTH INTERNATIONAL CONFERENCE ON ISRAEL AND JUDAISM STUDIES 2020
Osmanlı Devleti Filistin coğrafyasında 1517-1917 yılları arasında hüküm sürmüştür. Bu süre içeris... more Osmanlı Devleti Filistin coğrafyasında 1517-1917 yılları arasında hüküm sürmüştür. Bu süre içerisinde başta Kudüs, Yafa, el-Halil gibi şehirler olmak üzere bölgede pek çok eserin yapılmasını sağlamış, yüzyıllar boyu bu coğrafyada sükûnet hâkim olmuştur. Ancak özellikle 19. yy’ın sonlarına doğru Filistin bölgesine yönelik sürekli artan Yahudi ilgisi, Birinci Dünya Savaşı ve devamında Osmanlı Devleti’nin yıkılışına giden süreçte daha da anlamlı hale gelmiş ve bu süreçte bölgenin kontrolünün İngiltere’ye geçmesi ile yüzlerce yıllık süregelen düzen derinden sarsılmıştır. 1917 tarihli Balfour Deklarasyonu ile yeni bir döneme girilmiş ve Filistin’e özellikle Rusya ve Avrupa’dan olmak üzere dünyanın her yerinden Yahudi göçü hızlanan bir ivme ile devam etmiş ve bu süreç İsrail Devletinin kuruluşuna giden yolu hazırlamıştır.
Osmanlı Devleti’nin yıkılması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu süreci Anadolu’da önemli bir mücadele sonunda gerçekleşmiş ve yeni bir devletin oluşma ve teşkilatlanma döneminde Filistin meselesi ile gerektiği şekilde ilgilenmek söz konusu olamamıştır. Biz bu çalışmamızda 1935 yılından itibaren 1940 yılına kadar Türkiye’de çıkan gazeteleri tarayarak Türk basınında Filistin ve Yahudiler ile ilgili çıkan haberleri bir araya getirmek ve bu haberlerin türü, muhtevası ve haber sayıları gibi unsurları incelemeyi, daha özelde bir Dinler Tarihi perspektifi ile Dinler ve Kültürler Arası İlişkiler bağlamında Filistin coğrafyasındaki Müslüman- Yahudi ilişkileri ve çatışması ile ilgili basına yansıyan hususları ortaya çıkarmayı ve o dönemde Türkiye’de Filistin meselesi ile ilgili yaklaşımları yazılı medya üzerinden tespit edebilmeyi amaçlıyoruz. Ayrıca İsrail devletinin kuruluşuna giden süreçte Osmanlı Devleti’nin bölgeyi terk edişinin sıcaklığını koruduğu bir ortamda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ve seküler bir devlet yapısı oluşturulması ile ortaya çıkan değişiminin Müslüman- Yahudi ilişkilerine bakışta herhangi bir farklılığa neden olup olmadığını tespit edebilmeye, ortaya koyabilmeye çalışacağız.
The Ottoman State ruled in the Palestine between 1517-1917. During this period, it ensured the production of many works in the region, especially in cities such as Jerusalem, Jaffa and el-Halil, and peace has prevailed in this geography for centuries. However, especially towards the end of the 19th century, the ever-increasing Jewish interest in the Palestinian region became more meaningful in the period leading to the collapse of the Ottoman Empire during the First World War and afterwards, and the order that has been going on for hundreds of years was deeply shaken with the control of the region in Britain. With the Balfour Declaration of 1917, a new era was entered and Jewish immigration to Palestine from all over the world, especially from Russia and Europe, continued with an accelerating momentum and this process prepared the way to the establishment of the State of Israel.
The foundation of the process of the collapse of the Ottoman Empire and the Republic of Turkey took place at the end of a major struggle in Anatolia. During the period of formation and organization of a new state, it was not possible to deal with the Palestinian issue properly. In our study, by studying the newspapers in Turkey from 1935 to 1940, we aim to bring together the news about Palestine and the Jews in the Turkish press and examine the types, features, content and number of these news. More spesifically, with the History of Religions perspective, we aim to reveal the issues reflected in the press on the Muslim-Jewish relations and conflict in the Palestinian geography in the context of relations between religions and cultures. We also aim to be able to identify the approaches related to The Palestine issue at that time in Turkey through written media. In addition, in an environment that maintains the impact of the leaving of the Ottoman Empire from Palestine in the process leading to the establishment of the Israeli State we will try to determine whether the changes that emerged with the establishment of the Republic of Turkey and secular state structure caused any difference in view of Muslim-Jewish relations.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Uploads
Papers by Ömer Faruk Araz
Öz: Kur'an-ı Kerim kendisinin Tevrat, Zebur ve İncil gibi ilahi kitap zincirinin son halkası ol- duğunu, aynı zamanda bu kitapların doğrulayıcısı ve tashih edicisi olduğunu ifade eder. Bu- nun sonucu olarak diğer kutsal kitaplarla bazı ortak anlatılara sahip olduğu gibi onlarla ayrış- tığı, onlardan farklı açıklamalar getirdiği hususlar da bulunmaktadır. Bu hususlar da tarih bo- yunca özellikle Yahudilik ve Hıristiyanlıkla polemik konusu olmuştur. Hıristiyanlığın teoloji- sinin temelini İsa Mesih’in çarmıha gerilmesi oluşturmuştur. Ancak çarmıh konusu aynı za- manda Hıristiyan toplulukların ilk yüzyıldan itibaren farklı açıklama ve yorumlar yaptıkları, buna bağlı olarak ayrıştıkları hususların en önemlilerinden birisi olmuştur. Konumuz olan doketikler, farklı görüşlere sahip pek çok gruba ayrılsalar da genel olarak İsa Mesih’in diğer insanlardan farklı yapıda olduğunu, ilahi bir tabiata sahip olduğunu, bu sebeple çarmıha ge- rilmesinin mümkün olmadığını kabul ederler. Kur'an-ı Kerim’de Hz. İsa’nın çarmıhı konusu- nun işlendiği tek âyette Hz. İsa’dan çarmıha gerilmediği şeklinde bahsedilmektedir. Bu ne- denle tefsirlerdeki yorumların önemli bir kısmının doketiklerin görüşleriyle ilk bakışta bazı benzerlikleri söz konusu olup, tefsirlerdeki özellikle “ikameci yorum” denilen, Hz. İsa’nın ye- rine başka birisinin çarmıha gerildiği belirtilen yorumlarda sözü edilen benzerlikleri daha fazla görmek mümkündür. Zaten Hıristiyan dünyada İslam’ın Hıristiyan heretiklerin çokça bulunduğu Arabistan yarımadasında ortaya çıktığı ve bazı heretik hıristiyanların görüşlerin- den etkilendiği iddiası sıklıkla dile getirilmektedir. Bu bağlamda yukarıda bahsedilen benzer- liklerden hareketle ilk olarak 8.yy.’da Yuhanna ed-Dımeşkî ile başlayarak tarih boyunca pek çok Hıristiyan araştırmacı Kur'an-ı Kerim’in bu görüşünü doketiklerden aldığını iddia etmiş- tir. Bu çalışmada söz konusu iddialar incelenmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda öncelikle doke- tiklerin kimler olduğu araştırılmış ve sonuç olarak Hıristiyanların erken dönemlerden itiba- ren birbirinden çok farklı görüşlere sahip grupları “doketik” olarak isimlendirdikleri ve Hıris- tiyan dünyada yüzyıllar boyunca doketik kavramının standart bir kullanımının olmadığı or- taya konularak bu ismin heretik kabul edilen gruplar için bir tür şemsiye kavram olarak kul- lanıldığı tespit edilmiştir. Daha sonra Kur'an-ı Kerim’deki âyetin farklı mealleri ve tefsirleri için, klasik ve modern dönem İslami literatürden belli başlı kaynaklar seçilerek tarih boyunca âyetin İslam dünyasında nasıl anlaşıldığı incelenmiştir. Bu bağlamda tefsirlerde yer alan bü- tün ikameci yorum çeşitleri, bu yorumların yer aldığı kaynaklar zikredilerek bir liste haline getirilmiş, sonrasında bu yorumlar ile doketiklerin görüşleri karşılaştırılmıştır. Tefsirlerde yer alan açıklama ve yorumlarla doketiklerin görüşlerindeki benzerlik ve farklılıklar ortaya konduktan sonra bu âyetin bağlamı, siyak-sibakı ve Yahudi literatürü dikkate alınarak âyet, tarih boyunca yapılan geleneksel yorumunun dışında izaha çalışılarak konuya yeni bir bakış açısı kazandırılmak istenmiştir. Çarmıhtan bahseden ayetin başında ve hemen öncesindeki ayetlerde Hz. İsa ve Hz. Meryem ile ilgili çeşitli Yahudi iddialarına cevap verildiğini dikkate alarak bu ayette bahsedilen Hz. İsa’yı Yahudilerin öldürdüğü iddiaları hakkında Yahudi dini literatüründe yer alan bilgilere müracaat edilmiştir. Bu bağlamda Talmud’da Hz. İsa’nın akıbeti ile ilgili, onu önce öldürdükleri sonra da çarmıha gererek sergiledikleri şeklindeki Yahudi iddiaları zikredilmiş, âyette bulunan vemâ katelûhu vemâ salebûhu şeklindeki kullanımın, Yahudilerin Hz. İsa’yı önce öldürdükleri sonra da çarmıha gererek sergiledikleri şeklindeki iddiala- rına bir cevap olabileceği izah edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca Yahudilerin Talmud’da yer alan söz konusu iddialarının o devrin siyasi şartları gereği mümkün olmadığı da açıklanmıştır. Bütün bu incelemelerle söz konusu ayette doketiklerin görüşlerinin Kur'an-ı Kerim’e etki ettiği iddialarının geçerli olmadığı ve ayetin muhatabının aslında Yahudiler olduğu ortaya konmaya çalışılmıştır.
The plural form of the word Midda is middot and is the name given to the rules of interpretation created for the interpretation of sacred texts in Judaism and for legal inferences from these texts. These rules appear as a list of 7 rules of interpretation that were first attributed to Rabbi Hillel. Then, the 13 interpretation rules attributed to Rabbi Yishmael, who lived in the 1-2. centuries AD are the extended and improved form of Hillel's rules. The subject of our study is Rabbi Eliezer b. Yose ha-Galili's 32 interpretation rules constitute the third step of this process. In addition to the interpretation rules of Hillel and Yishmael, 32 interpretation rules of Yose ha- Galili were also used for the interpretation of narrative texts except for the purpose of making judgments from religious texts.
dönemdir. Bu süreçte bünyesinden Hıristiyanlık başta olmak üzere çeşitli dini grupların
çıktığını, dini hayatın merkezinde yer alan 2. Mabedin yıkıldığını ve özellikle Kudüs başta
olmak üzere zamanla tüm Filistin coğrafyasında (Kutsal Topraklarda) Yahudi varlığının
ortadan kalkmaya yüz tuttuğunu görmekteyiz. Tüm bu yaşananlar Yahudiliğin hem
teşkilat yapısını hem de tatbikini etkilemiş, değiştirmiştir. Bu dönemde yaşamış olan
Rabbi Yişmael ve Rabbi Akiva önemli iki dini şahsiyet olarak hem yaşadıkları döneme
hem de daha sonraki devirlere damgalarını vurmuş ve Rabbani Yahudiliğin teşekkülüne
önemli ölçüde katkı sağlamışlardır.
---------------------------
The 1st century AD is a period of political and social events have been experienced that
are extremely important for Judaism. In this process, various religious groups, especially
Christianity, emerged from Judaism and we see that the 2nd Temple, which was at the
center of Jewish religious life, was destroyed and that the Jewish presence in the Palestinian
territories (Holy Land) started to disappear. All these events have affected and changed
both the organizational structure and the practice of Judaism. Rabbi Yishmael and Rabbi
Akiva, who lived in this period, have left their mark on both the period they lived and
later periods as two important religious figures and have made a significant contribution
to the formation of rabbinic Judaism.
Conference Presentations by Ömer Faruk Araz
Ankara Social Sciences University, Closing Session of the 2nd History of Religions Postgraduate Symposium
https://www.youtube.com/watch?v=9275pKXVdPM
37.00 - 54.00 dakikalar arası.
Between sec. 37:00-54:00
Osmanlı Devleti’nin yıkılması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu süreci Anadolu’da önemli bir mücadele sonunda gerçekleşmiş ve yeni bir devletin oluşma ve teşkilatlanma döneminde Filistin meselesi ile gerektiği şekilde ilgilenmek söz konusu olamamıştır. Biz bu çalışmamızda 1935 yılından itibaren 1940 yılına kadar Türkiye’de çıkan gazeteleri tarayarak Türk basınında Filistin ve Yahudiler ile ilgili çıkan haberleri bir araya getirmek ve bu haberlerin türü, muhtevası ve haber sayıları gibi unsurları incelemeyi, daha özelde bir Dinler Tarihi perspektifi ile Dinler ve Kültürler Arası İlişkiler bağlamında Filistin coğrafyasındaki Müslüman- Yahudi ilişkileri ve çatışması ile ilgili basına yansıyan hususları ortaya çıkarmayı ve o dönemde Türkiye’de Filistin meselesi ile ilgili yaklaşımları yazılı medya üzerinden tespit edebilmeyi amaçlıyoruz. Ayrıca İsrail devletinin kuruluşuna giden süreçte Osmanlı Devleti’nin bölgeyi terk edişinin sıcaklığını koruduğu bir ortamda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ve seküler bir devlet yapısı oluşturulması ile ortaya çıkan değişiminin Müslüman- Yahudi ilişkilerine bakışta herhangi bir farklılığa neden olup olmadığını tespit edebilmeye, ortaya koyabilmeye çalışacağız.
The Ottoman State ruled in the Palestine between 1517-1917. During this period, it ensured the production of many works in the region, especially in cities such as Jerusalem, Jaffa and el-Halil, and peace has prevailed in this geography for centuries. However, especially towards the end of the 19th century, the ever-increasing Jewish interest in the Palestinian region became more meaningful in the period leading to the collapse of the Ottoman Empire during the First World War and afterwards, and the order that has been going on for hundreds of years was deeply shaken with the control of the region in Britain. With the Balfour Declaration of 1917, a new era was entered and Jewish immigration to Palestine from all over the world, especially from Russia and Europe, continued with an accelerating momentum and this process prepared the way to the establishment of the State of Israel.
The foundation of the process of the collapse of the Ottoman Empire and the Republic of Turkey took place at the end of a major struggle in Anatolia. During the period of formation and organization of a new state, it was not possible to deal with the Palestinian issue properly. In our study, by studying the newspapers in Turkey from 1935 to 1940, we aim to bring together the news about Palestine and the Jews in the Turkish press and examine the types, features, content and number of these news. More spesifically, with the History of Religions perspective, we aim to reveal the issues reflected in the press on the Muslim-Jewish relations and conflict in the Palestinian geography in the context of relations between religions and cultures. We also aim to be able to identify the approaches related to The Palestine issue at that time in Turkey through written media. In addition, in an environment that maintains the impact of the leaving of the Ottoman Empire from Palestine in the process leading to the establishment of the Israeli State we will try to determine whether the changes that emerged with the establishment of the Republic of Turkey and secular state structure caused any difference in view of Muslim-Jewish relations.
Öz: Kur'an-ı Kerim kendisinin Tevrat, Zebur ve İncil gibi ilahi kitap zincirinin son halkası ol- duğunu, aynı zamanda bu kitapların doğrulayıcısı ve tashih edicisi olduğunu ifade eder. Bu- nun sonucu olarak diğer kutsal kitaplarla bazı ortak anlatılara sahip olduğu gibi onlarla ayrış- tığı, onlardan farklı açıklamalar getirdiği hususlar da bulunmaktadır. Bu hususlar da tarih bo- yunca özellikle Yahudilik ve Hıristiyanlıkla polemik konusu olmuştur. Hıristiyanlığın teoloji- sinin temelini İsa Mesih’in çarmıha gerilmesi oluşturmuştur. Ancak çarmıh konusu aynı za- manda Hıristiyan toplulukların ilk yüzyıldan itibaren farklı açıklama ve yorumlar yaptıkları, buna bağlı olarak ayrıştıkları hususların en önemlilerinden birisi olmuştur. Konumuz olan doketikler, farklı görüşlere sahip pek çok gruba ayrılsalar da genel olarak İsa Mesih’in diğer insanlardan farklı yapıda olduğunu, ilahi bir tabiata sahip olduğunu, bu sebeple çarmıha ge- rilmesinin mümkün olmadığını kabul ederler. Kur'an-ı Kerim’de Hz. İsa’nın çarmıhı konusu- nun işlendiği tek âyette Hz. İsa’dan çarmıha gerilmediği şeklinde bahsedilmektedir. Bu ne- denle tefsirlerdeki yorumların önemli bir kısmının doketiklerin görüşleriyle ilk bakışta bazı benzerlikleri söz konusu olup, tefsirlerdeki özellikle “ikameci yorum” denilen, Hz. İsa’nın ye- rine başka birisinin çarmıha gerildiği belirtilen yorumlarda sözü edilen benzerlikleri daha fazla görmek mümkündür. Zaten Hıristiyan dünyada İslam’ın Hıristiyan heretiklerin çokça bulunduğu Arabistan yarımadasında ortaya çıktığı ve bazı heretik hıristiyanların görüşlerin- den etkilendiği iddiası sıklıkla dile getirilmektedir. Bu bağlamda yukarıda bahsedilen benzer- liklerden hareketle ilk olarak 8.yy.’da Yuhanna ed-Dımeşkî ile başlayarak tarih boyunca pek çok Hıristiyan araştırmacı Kur'an-ı Kerim’in bu görüşünü doketiklerden aldığını iddia etmiş- tir. Bu çalışmada söz konusu iddialar incelenmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda öncelikle doke- tiklerin kimler olduğu araştırılmış ve sonuç olarak Hıristiyanların erken dönemlerden itiba- ren birbirinden çok farklı görüşlere sahip grupları “doketik” olarak isimlendirdikleri ve Hıris- tiyan dünyada yüzyıllar boyunca doketik kavramının standart bir kullanımının olmadığı or- taya konularak bu ismin heretik kabul edilen gruplar için bir tür şemsiye kavram olarak kul- lanıldığı tespit edilmiştir. Daha sonra Kur'an-ı Kerim’deki âyetin farklı mealleri ve tefsirleri için, klasik ve modern dönem İslami literatürden belli başlı kaynaklar seçilerek tarih boyunca âyetin İslam dünyasında nasıl anlaşıldığı incelenmiştir. Bu bağlamda tefsirlerde yer alan bü- tün ikameci yorum çeşitleri, bu yorumların yer aldığı kaynaklar zikredilerek bir liste haline getirilmiş, sonrasında bu yorumlar ile doketiklerin görüşleri karşılaştırılmıştır. Tefsirlerde yer alan açıklama ve yorumlarla doketiklerin görüşlerindeki benzerlik ve farklılıklar ortaya konduktan sonra bu âyetin bağlamı, siyak-sibakı ve Yahudi literatürü dikkate alınarak âyet, tarih boyunca yapılan geleneksel yorumunun dışında izaha çalışılarak konuya yeni bir bakış açısı kazandırılmak istenmiştir. Çarmıhtan bahseden ayetin başında ve hemen öncesindeki ayetlerde Hz. İsa ve Hz. Meryem ile ilgili çeşitli Yahudi iddialarına cevap verildiğini dikkate alarak bu ayette bahsedilen Hz. İsa’yı Yahudilerin öldürdüğü iddiaları hakkında Yahudi dini literatüründe yer alan bilgilere müracaat edilmiştir. Bu bağlamda Talmud’da Hz. İsa’nın akıbeti ile ilgili, onu önce öldürdükleri sonra da çarmıha gererek sergiledikleri şeklindeki Yahudi iddiaları zikredilmiş, âyette bulunan vemâ katelûhu vemâ salebûhu şeklindeki kullanımın, Yahudilerin Hz. İsa’yı önce öldürdükleri sonra da çarmıha gererek sergiledikleri şeklindeki iddiala- rına bir cevap olabileceği izah edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca Yahudilerin Talmud’da yer alan söz konusu iddialarının o devrin siyasi şartları gereği mümkün olmadığı da açıklanmıştır. Bütün bu incelemelerle söz konusu ayette doketiklerin görüşlerinin Kur'an-ı Kerim’e etki ettiği iddialarının geçerli olmadığı ve ayetin muhatabının aslında Yahudiler olduğu ortaya konmaya çalışılmıştır.
The plural form of the word Midda is middot and is the name given to the rules of interpretation created for the interpretation of sacred texts in Judaism and for legal inferences from these texts. These rules appear as a list of 7 rules of interpretation that were first attributed to Rabbi Hillel. Then, the 13 interpretation rules attributed to Rabbi Yishmael, who lived in the 1-2. centuries AD are the extended and improved form of Hillel's rules. The subject of our study is Rabbi Eliezer b. Yose ha-Galili's 32 interpretation rules constitute the third step of this process. In addition to the interpretation rules of Hillel and Yishmael, 32 interpretation rules of Yose ha- Galili were also used for the interpretation of narrative texts except for the purpose of making judgments from religious texts.
dönemdir. Bu süreçte bünyesinden Hıristiyanlık başta olmak üzere çeşitli dini grupların
çıktığını, dini hayatın merkezinde yer alan 2. Mabedin yıkıldığını ve özellikle Kudüs başta
olmak üzere zamanla tüm Filistin coğrafyasında (Kutsal Topraklarda) Yahudi varlığının
ortadan kalkmaya yüz tuttuğunu görmekteyiz. Tüm bu yaşananlar Yahudiliğin hem
teşkilat yapısını hem de tatbikini etkilemiş, değiştirmiştir. Bu dönemde yaşamış olan
Rabbi Yişmael ve Rabbi Akiva önemli iki dini şahsiyet olarak hem yaşadıkları döneme
hem de daha sonraki devirlere damgalarını vurmuş ve Rabbani Yahudiliğin teşekkülüne
önemli ölçüde katkı sağlamışlardır.
---------------------------
The 1st century AD is a period of political and social events have been experienced that
are extremely important for Judaism. In this process, various religious groups, especially
Christianity, emerged from Judaism and we see that the 2nd Temple, which was at the
center of Jewish religious life, was destroyed and that the Jewish presence in the Palestinian
territories (Holy Land) started to disappear. All these events have affected and changed
both the organizational structure and the practice of Judaism. Rabbi Yishmael and Rabbi
Akiva, who lived in this period, have left their mark on both the period they lived and
later periods as two important religious figures and have made a significant contribution
to the formation of rabbinic Judaism.
Ankara Social Sciences University, Closing Session of the 2nd History of Religions Postgraduate Symposium
https://www.youtube.com/watch?v=9275pKXVdPM
37.00 - 54.00 dakikalar arası.
Between sec. 37:00-54:00
Osmanlı Devleti’nin yıkılması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu süreci Anadolu’da önemli bir mücadele sonunda gerçekleşmiş ve yeni bir devletin oluşma ve teşkilatlanma döneminde Filistin meselesi ile gerektiği şekilde ilgilenmek söz konusu olamamıştır. Biz bu çalışmamızda 1935 yılından itibaren 1940 yılına kadar Türkiye’de çıkan gazeteleri tarayarak Türk basınında Filistin ve Yahudiler ile ilgili çıkan haberleri bir araya getirmek ve bu haberlerin türü, muhtevası ve haber sayıları gibi unsurları incelemeyi, daha özelde bir Dinler Tarihi perspektifi ile Dinler ve Kültürler Arası İlişkiler bağlamında Filistin coğrafyasındaki Müslüman- Yahudi ilişkileri ve çatışması ile ilgili basına yansıyan hususları ortaya çıkarmayı ve o dönemde Türkiye’de Filistin meselesi ile ilgili yaklaşımları yazılı medya üzerinden tespit edebilmeyi amaçlıyoruz. Ayrıca İsrail devletinin kuruluşuna giden süreçte Osmanlı Devleti’nin bölgeyi terk edişinin sıcaklığını koruduğu bir ortamda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ve seküler bir devlet yapısı oluşturulması ile ortaya çıkan değişiminin Müslüman- Yahudi ilişkilerine bakışta herhangi bir farklılığa neden olup olmadığını tespit edebilmeye, ortaya koyabilmeye çalışacağız.
The Ottoman State ruled in the Palestine between 1517-1917. During this period, it ensured the production of many works in the region, especially in cities such as Jerusalem, Jaffa and el-Halil, and peace has prevailed in this geography for centuries. However, especially towards the end of the 19th century, the ever-increasing Jewish interest in the Palestinian region became more meaningful in the period leading to the collapse of the Ottoman Empire during the First World War and afterwards, and the order that has been going on for hundreds of years was deeply shaken with the control of the region in Britain. With the Balfour Declaration of 1917, a new era was entered and Jewish immigration to Palestine from all over the world, especially from Russia and Europe, continued with an accelerating momentum and this process prepared the way to the establishment of the State of Israel.
The foundation of the process of the collapse of the Ottoman Empire and the Republic of Turkey took place at the end of a major struggle in Anatolia. During the period of formation and organization of a new state, it was not possible to deal with the Palestinian issue properly. In our study, by studying the newspapers in Turkey from 1935 to 1940, we aim to bring together the news about Palestine and the Jews in the Turkish press and examine the types, features, content and number of these news. More spesifically, with the History of Religions perspective, we aim to reveal the issues reflected in the press on the Muslim-Jewish relations and conflict in the Palestinian geography in the context of relations between religions and cultures. We also aim to be able to identify the approaches related to The Palestine issue at that time in Turkey through written media. In addition, in an environment that maintains the impact of the leaving of the Ottoman Empire from Palestine in the process leading to the establishment of the Israeli State we will try to determine whether the changes that emerged with the establishment of the Republic of Turkey and secular state structure caused any difference in view of Muslim-Jewish relations.
Bu çalışmamızda esas olarak kıssanın iki dinde yer alan anlatımları, yorumlanmaları ve kıssanın ana teması ile ilgili Yahudilik ve İslam dini literatürlerinde bulunan bilgiler özetlenerek mukayeseye tabi tutulacak; kıssa ile ilgili bu literatürlerdeki benzerlik ve farklılıklara işaret edilerek kıssanın her iki din tarafından algılanış biçimi ile ilgili yeni bazı önerilerde bulunmak suretiyle konunun farklı bir bakış açısıyla daha iyi anlaşılmasına çalışılacaktır. Ayrıca Hıristiyan kutsal kitabında kıssaya yönelik atıf ve/veya ifadelere de değinilecektir.
Anahtar Kelimeler: Korah, Karun, Karun Kıssası, Yorum, Tefsir
COMPARISON OF THE CONSIDERATION OF KORAH / KARUN
PARABLE IN JEWISH AND ISLAMIC EXEGESIS
Abstract: The person referred to Korah in Jewish Tanakh is called Karun in the Holy Quran. The events that Korah/Karun lived with Moses and Aaron are included in both scriptures. This story has some similar points in both religious traditions: Such as the similarity of the outlines of this story in the sacred texts, and some basic concepts and features are similar in the literature that contains explanations about the story. However, there are important differences between the two religious traditions about this story: Especially the size of the incident and the context in which the parable is used in the religious field and such as differences in some details in the literature where religions explain sacred texts.
In this study, pieces of information such as the narratives of the story in two
Third International Conference on Israel and Judaism Studies 2019 109
religions, their interpretation and the main theme of the narrative will be summarized and compared in Judaism and Islamic religious literature; by pointing out the similarities and differences in these literature related to the story, we will give some new suggestions about the perception of the story by both religions will be tried to better understand the issue from a different point of view. In the Christian holy book, references and/or expressions to the story will also be addressed.s.
Keywords: Korah, Karun, The Story of Karun, Commentary, Tafsir
----------------
The Historical Development of Midrashic Literature in Judaism