Zihinden Topluma: Sosyal Ontoloji ve John Searle, 2020
Sosyal ontoloji, kökenleri eskiye dayanmamakla birlikte son dönemlerde
felsefenin bir kavramı ola... more Sosyal ontoloji, kökenleri eskiye dayanmamakla birlikte son dönemlerde felsefenin bir kavramı olarak oldukça ilgi görmeye başlamıştır. Sosyal ontolojiye ilişkin görüşleriyle ön plana çıkan filozoflardan biri de John R. Searle’dür. Sosyal ontolojisi dikkate alındığında açıkça görülüyor ki Searle, sadece toplumla ilgilenmemekte toplumu oluşturan insan ve insanın bir parçası olduğu doğayı temele almaktadır. İnsanın doğa ile olan ilişkisini açıklığa kavuşturduktan sonra Searle, insanın toplumu nasıl oluşturduğunu açıklar. Searle’ün toplum tasavvuru doğa– insan–toplum üçgeninde ele alındığında açıkça görülmektedir ki Searle, insan zihninin bu oluşumdaki önemini vurgulamaktadır. Bu bağlamda zihinden topluma bir toplum şeması çizer. Çizilen bu şemanın basamakları kabaca yönelimsellik ve kurumsallaşma şeklinde özetlenebilir. Öte yandan, felsefenin kadim problemleri olarak görülebilecek diğer iki husus özgür irade ile özgür konuşma şeklinde sıralanabilir. Bütün bunlar dikkate alındığında Searle’ün oluşturduğu sosyal ontolojisinin bir bütünlük içerip içermediği önem kazanmaktadır. Bu anlamda yönelimsellik, kurumsallaşma, özgür konuşma ve özgür iradenin bir uyumluluk göstermesi beklenmektedir. Searle, sosyal ontolojisini kurarken basamaklar halinde ilerler. Bu basamaklardan biri yönelimsellik iken diğeri ise kurumsallaşma olmaktadır. Bu iki basamak arasındaki geçişin tutarlılığı ile bu iki kavramın özgür konuşma ve özgür irade ile olan bağlantısı incelendiğinde bir problemin olup olmadığı noktası önem kazanmaktadır. Bu çalışmanın da amacı sosyal ontolojinin tanımını verdikten sonra söz konusu bu dört kavram arasındaki geçişte bir tutarlılığın olup olmadığını sorgulamaktır.
How Do Grice And Strawson End Up in a Rabbit Hole?, 2024
Since Kant’s usage of analytic and synthetic to divide propositions into two categories, there ha... more Since Kant’s usage of analytic and synthetic to divide propositions into two categories, there have been many different philosophers who have used the same distinction over time. However, this does not necessarily mean that every philosopher who uses this distinction for their philosophical purposes actually favors it. The most important of all is unquestionably Willard Van Orman Quine. He defines the existence of the distinction as an unempirical dogma of empiricists or a metaphysical article of faith. To him such a distinction does not exist. He believes he offers enough proofs for this claim in his Two Dogmas of Empiricism. Alternatively, Grice and Strawson strongly believe in the distinction. Therefore, they write an article, namely In Defense of a Dogma, to refute Quine’s claims. The main objective in this study is to demonstrate that the response by Grice and Strawson does not work at all.
Zihinden Topluma: Sosyal Ontoloji ve John Searle, 2020
Sosyal ontoloji, kökenleri eskiye dayanmamakla birlikte son dönemlerde
felsefenin bir kavramı ola... more Sosyal ontoloji, kökenleri eskiye dayanmamakla birlikte son dönemlerde felsefenin bir kavramı olarak oldukça ilgi görmeye başlamıştır. Sosyal ontolojiye ilişkin görüşleriyle ön plana çıkan filozoflardan biri de John R. Searle’dür. Sosyal ontolojisi dikkate alındığında açıkça görülüyor ki Searle, sadece toplumla ilgilenmemekte toplumu oluşturan insan ve insanın bir parçası olduğu doğayı temele almaktadır. İnsanın doğa ile olan ilişkisini açıklığa kavuşturduktan sonra Searle, insanın toplumu nasıl oluşturduğunu açıklar. Searle’ün toplum tasavvuru doğa– insan–toplum üçgeninde ele alındığında açıkça görülmektedir ki Searle, insan zihninin bu oluşumdaki önemini vurgulamaktadır. Bu bağlamda zihinden topluma bir toplum şeması çizer. Çizilen bu şemanın basamakları kabaca yönelimsellik ve kurumsallaşma şeklinde özetlenebilir. Öte yandan, felsefenin kadim problemleri olarak görülebilecek diğer iki husus özgür irade ile özgür konuşma şeklinde sıralanabilir. Bütün bunlar dikkate alındığında Searle’ün oluşturduğu sosyal ontolojisinin bir bütünlük içerip içermediği önem kazanmaktadır. Bu anlamda yönelimsellik, kurumsallaşma, özgür konuşma ve özgür iradenin bir uyumluluk göstermesi beklenmektedir. Searle, sosyal ontolojisini kurarken basamaklar halinde ilerler. Bu basamaklardan biri yönelimsellik iken diğeri ise kurumsallaşma olmaktadır. Bu iki basamak arasındaki geçişin tutarlılığı ile bu iki kavramın özgür konuşma ve özgür irade ile olan bağlantısı incelendiğinde bir problemin olup olmadığı noktası önem kazanmaktadır. Bu çalışmanın da amacı sosyal ontolojinin tanımını verdikten sonra söz konusu bu dört kavram arasındaki geçişte bir tutarlılığın olup olmadığını sorgulamaktır.
How Do Grice And Strawson End Up in a Rabbit Hole?, 2024
Since Kant’s usage of analytic and synthetic to divide propositions into two categories, there ha... more Since Kant’s usage of analytic and synthetic to divide propositions into two categories, there have been many different philosophers who have used the same distinction over time. However, this does not necessarily mean that every philosopher who uses this distinction for their philosophical purposes actually favors it. The most important of all is unquestionably Willard Van Orman Quine. He defines the existence of the distinction as an unempirical dogma of empiricists or a metaphysical article of faith. To him such a distinction does not exist. He believes he offers enough proofs for this claim in his Two Dogmas of Empiricism. Alternatively, Grice and Strawson strongly believe in the distinction. Therefore, they write an article, namely In Defense of a Dogma, to refute Quine’s claims. The main objective in this study is to demonstrate that the response by Grice and Strawson does not work at all.
Uploads
Papers by Yunus Aydemir
felsefenin bir kavramı olarak oldukça ilgi görmeye başlamıştır. Sosyal ontolojiye
ilişkin görüşleriyle ön plana çıkan filozoflardan biri de John R. Searle’dür. Sosyal
ontolojisi dikkate alındığında açıkça görülüyor ki Searle, sadece toplumla
ilgilenmemekte toplumu oluşturan insan ve insanın bir parçası olduğu doğayı temele
almaktadır. İnsanın doğa ile olan ilişkisini açıklığa kavuşturduktan sonra Searle,
insanın toplumu nasıl oluşturduğunu açıklar. Searle’ün toplum tasavvuru doğa–
insan–toplum üçgeninde ele alındığında açıkça görülmektedir ki Searle, insan
zihninin bu oluşumdaki önemini vurgulamaktadır. Bu bağlamda zihinden topluma bir
toplum şeması çizer. Çizilen bu şemanın basamakları kabaca yönelimsellik ve
kurumsallaşma şeklinde özetlenebilir.
Öte yandan, felsefenin kadim problemleri olarak görülebilecek diğer iki husus
özgür irade ile özgür konuşma şeklinde sıralanabilir. Bütün bunlar dikkate
alındığında Searle’ün oluşturduğu sosyal ontolojisinin bir bütünlük içerip içermediği
önem kazanmaktadır. Bu anlamda yönelimsellik, kurumsallaşma, özgür konuşma ve
özgür iradenin bir uyumluluk göstermesi beklenmektedir. Searle, sosyal ontolojisini
kurarken basamaklar halinde ilerler. Bu basamaklardan biri yönelimsellik iken diğeri
ise kurumsallaşma olmaktadır. Bu iki basamak arasındaki geçişin tutarlılığı ile bu iki
kavramın özgür konuşma ve özgür irade ile olan bağlantısı incelendiğinde bir
problemin olup olmadığı noktası önem kazanmaktadır. Bu çalışmanın da amacı
sosyal ontolojinin tanımını verdikten sonra söz konusu bu dört kavram arasındaki
geçişte bir tutarlılığın olup olmadığını sorgulamaktır.
felsefenin bir kavramı olarak oldukça ilgi görmeye başlamıştır. Sosyal ontolojiye
ilişkin görüşleriyle ön plana çıkan filozoflardan biri de John R. Searle’dür. Sosyal
ontolojisi dikkate alındığında açıkça görülüyor ki Searle, sadece toplumla
ilgilenmemekte toplumu oluşturan insan ve insanın bir parçası olduğu doğayı temele
almaktadır. İnsanın doğa ile olan ilişkisini açıklığa kavuşturduktan sonra Searle,
insanın toplumu nasıl oluşturduğunu açıklar. Searle’ün toplum tasavvuru doğa–
insan–toplum üçgeninde ele alındığında açıkça görülmektedir ki Searle, insan
zihninin bu oluşumdaki önemini vurgulamaktadır. Bu bağlamda zihinden topluma bir
toplum şeması çizer. Çizilen bu şemanın basamakları kabaca yönelimsellik ve
kurumsallaşma şeklinde özetlenebilir.
Öte yandan, felsefenin kadim problemleri olarak görülebilecek diğer iki husus
özgür irade ile özgür konuşma şeklinde sıralanabilir. Bütün bunlar dikkate
alındığında Searle’ün oluşturduğu sosyal ontolojisinin bir bütünlük içerip içermediği
önem kazanmaktadır. Bu anlamda yönelimsellik, kurumsallaşma, özgür konuşma ve
özgür iradenin bir uyumluluk göstermesi beklenmektedir. Searle, sosyal ontolojisini
kurarken basamaklar halinde ilerler. Bu basamaklardan biri yönelimsellik iken diğeri
ise kurumsallaşma olmaktadır. Bu iki basamak arasındaki geçişin tutarlılığı ile bu iki
kavramın özgür konuşma ve özgür irade ile olan bağlantısı incelendiğinde bir
problemin olup olmadığı noktası önem kazanmaktadır. Bu çalışmanın da amacı
sosyal ontolojinin tanımını verdikten sonra söz konusu bu dört kavram arasındaki
geçişte bir tutarlılığın olup olmadığını sorgulamaktır.