Doğu Roma İmparatoru I.Manuel Komnenos tahta çıktığında ülkesinin doğusunda ve batısında bir çok ... more Doğu Roma İmparatoru I.Manuel Komnenos tahta çıktığında ülkesinin doğusunda ve batısında bir çok düşmana sahip olmasına rağmen o öncelikle batı ağırlıklı bir dış politika izlemeyi tercih etmiştir. Bunun nedeni ise Doğu Roma İmparatorluğu’nu batıda dünyevi lider haline getirerek cihanşümul bir imparatorluk tesis etme fikridir. Bu nedenle batıda Normanlara karşı Almanlarla ve Papalık ile yakın ilişkiler kurmaya çalışmıştır. Ancak II. Haçlı Seferi’nin başlaması ve Almanların bu seferde ön saflarda yer alması, Papa’nın bu Haçlı seferini desteklemesi bu ittifak çabalarını boşa çıkarmıştır. Bu durumu fırsat bilen Norman Kralı II.Roger’in saldırıları karşısında yeni politikalar üreten İmparator I.Manuel Komnennos hem Alman Kralı III.Kondrad ile yeniden ittifak kurmayı başarırken hem de Venediklilere verdiği ticari imtiyazlar sayesinde onların donanma desteğini sağlamıştır. Ancak Alman Kralı Kondrad’ın ölümü ve Doğu Roma’nın İtalya ve Adriyatik kıyılarındaki varlığı Venediklilerin çıkarları...
Hz.Muhammed(S.AV)’e İslam dini tebliğ edildiğinde ona verilen emirlerden biri de İslamiyeti olabi... more Hz.Muhammed(S.AV)’e İslam dini tebliğ edildiğinde ona verilen emirlerden biri de İslamiyeti olabildiğince çok insana ve geniş topraklara yaymasıydı. Bu doğrultuda Hz. Muhammed(S.A.V) döneminden başlamak üzere Dört Halife Dönemi, Emeviler, Abbasiler ve daha sonra İslamiyeti kabul eden Türk Devletleri İslamiyetin Cihad fikrini benimseyerek İslamiyeti korumayı ve çok sayıda insana ulaştırmayı hedeflerine koyarak politikalar üretmişlerdir. İslam fütühatının başlamasıyla birlikte kısa zamanda İslamiyet geniş topraklara yayılmaya başlamıştır. Bu fetihlerin en önemlilerinden biri de Afrika’da yapılan fetihlerdir. Emeviler döneminde Afrika’nın Mağrip denilen Fas, Cezayir, Tunus gibi önemli bölgelerine hakim olan Müslümanlar Vizigotların hüküm sürdüğü İspanya’ya geçerek orada güçlü bir siyasi varlık kurmaya muvaffak olmuşlardır. Müslümanlar siyasi varlıklarının yanı sıra İspanya’ya başta adalet, eşitlik, özgürlük gibi kavramları yerleştirirken bölgede yaşayan farklı etnik köken ve farklı dinden olan insanların beğenisini ve yakınlığını kazanmışlardır. Diğer taraftan Endülüs’lü hükümdarlar bilimi ve bilim adamlarını destekleyerek büyük bir medeniyetin oluşumuna katkıda bulunmuşlardır. Bu hükümdarlardan en önemlileri III. Abdurrahman ve oğlu Mustansır’dır. Onların döneminde Endülüs âdeta bir ilim yuvası haline gelmiştir.
Turklerin cesitli sebeplerden dolayi anayurtlarindan ayrilmalari ile baslayan kavimler gocu netic... more Turklerin cesitli sebeplerden dolayi anayurtlarindan ayrilmalari ile baslayan kavimler gocu neticesinde Bati Roma Imparatorlugu’nun sonunu hazirlayan birtakim olaylar cereyan etmistir. Turklerin onlerinde bulunan Germen kavimlerini batiya dogru itmeleri, bu kavimlerin Roma Imparatorlugu’nun sinirlarini tehdit etmesine neden olmustur. Imparator I. Theodosius (379-395) doneminde bir yandan iceride ekonomik, dini, toplumsal karisikliklar yasanirken diger yandan devletin sinirlari barbar akinlari ile buyuk bir tehdit altina girmistir. Boyle bir ortamda I. Theodosius 395 yilinda imparatorlugu iki oglu Arkadius ve Honorius arasinda taksim etmistir. Bu taksimat dogu ile bati arasinda kesin bir ayriligi hedeflemezken esasen de bir ayriligin baslangici olmustur. Zaman icerisinde imparatorlugun dogu yakasi stratejik, askeri, siyasi, ekonomik vs. nedenlerden dolayi gittikce guclenirken, bati yakasi Germen kavimlerin saldiri ve tazyikiyle zayiflamaya baslamistir. Bu durum Bati Roma Imparatorlug...
Dogu Roma Imparatoru I. Aleksios Komnenos Turkleri Anadolu’dan atmak amaciyla buyuk bir ordu kurm... more Dogu Roma Imparatoru I. Aleksios Komnenos Turkleri Anadolu’dan atmak amaciyla buyuk bir ordu kurmak icin batidan ucretli askerler talep etmistir. Bu talebi buyuk bir firsata cevirmek ve Hristiyan dunyasinin tek lideri olmak isteyen Papa II. Urbanus ise Kudus’teki Hiristiyanlarin Muslumanlar tarafindan zulme ugratildigi gerekcesiyle Hacli Seferleri cagrisi yapmistir. Bu cagri uzerine yapilan I. Hacli Seferi sonunda Urfa, Antakya, Kudus gibi onemli stratejik bolgelerde hacli kontluklari kurulmustur. Ancak Sultan Selâhaddin Eyyubi Hittin Savasi sonrasinda 2 Ekim 1187 tarihinde Kudus’e girmeyi basarmis ve 88 yil suren hacli hakimiyetine son vermistir. Bu durum batida oldukca buyuk bir sok ve korkuya neden olmustur. Bunun uzerine Kudus’un ele gecirilmesi icin Papa VIII. Gregorius tarafindan yeni bir hacli seferi cagrisi yapilmistir. Bu cagriya Almanya, Fransa ve Ingiltere krallari olumlu cevap vererek yola cikmistir. Ancak Alman Krali Friedrich Barbarossa yolda hayatini kaybetmis ve ordu...
Hz.Muhammed(S.AV)’e İslam dini tebliğ edildiğinde ona verilen emirlerden biri de İslamiyeti olabi... more Hz.Muhammed(S.AV)’e İslam dini tebliğ edildiğinde ona verilen emirlerden biri de İslamiyeti olabildiğince çok insana ve geniş topraklara yaymasıydı. Bu doğrultuda Hz. Muhammed(S.A.V) döneminden başlamak üzere Dört Halife Dönemi, Emeviler, Abbasiler ve daha sonra İslamiyeti kabul eden Türk Devletleri İslamiyetin Cihad fikrini benimseyerek İslamiyeti korumayı ve çok sayıda insana ulaştırmayı hedeflerine koyarak politikalar üretmişlerdir. İslam fütühatının başlamasıyla birlikte kısa zamanda İslamiyet geniş topraklara yayılmaya başlamıştır. Bu fetihlerin en önemlilerinden biri de Afrika’da yapılan fetihlerdir. Emeviler döneminde Afrika’nın Mağrip denilen Fas, Cezayir, Tunus gibi önemli bölgelerine hakim olan Müslümanlar Vizigotların hüküm sürdüğü İspanya’ya geçerek orada güçlü bir siyasi varlık kurmaya muvaffak olmuşlardır. Müslümanlar siyasi varlıklarının yanı sıra İspanya’ya başta adalet, eşitlik, özgürlük gibi kavramları yerleştirirken bölgede yaşayan farklı etnik köken ve farklı dinden olan insanların beğenisini ve yakınlığını kazanmışlardır. Diğer taraftan Endülüs’lü hükümdarlar bilimi ve bilim adamlarını destekleyerek büyük bir medeniyetin oluşumuna katkıda bulunmuşlardır. Bu hükümdarlardan en önemlileri III. Abdurrahman ve oğlu Mustansır’dır. Onların döneminde Endülüs âdeta bir ilim yuvası haline gelmiştir.
DOĞU ROMA İMPARATORLUĞU(BİZANS) DÖNEMİNDE MARAŞ VE ÇEVRESİNİN STRATEJİK ÖNEMİ, 2016
Roma İmparatorluğu’nun sınırlarının genişlemesiyle merkezi otoritenin güç kaybetmesi İmparatorluğ... more Roma İmparatorluğu’nun sınırlarının genişlemesiyle merkezi otoritenin güç kaybetmesi İmparatorluğun doğusuyla batısında birbirine bağlı olan ayrı yönetimler oluşturulmasına neden olmuştur. Bu noktada önemli stratejik bir mevkie sahip olan Maraş 395 yılına kadar Roma İmparatorluğu hâkimiyetinde kalırken bu tarihten itibaren Doğu Roma İmparatorluğu sınırlarına dâhil olmuştur. Maraş bulunduğu konum itibariyle çevresinde birçok medeniyete komşu olması dolayısıyla önemli ticaret yollarının geçiş noktası, verimli topraklara sahip olması gibi özelliklerinden dolayı Bizans İmparatorları için büyük önem arz eden stratejik bir bölge olmuştur. Ayrıca İmparatorluğun güney sınırlarında düşmanlarına karşı korunması ve elde tutulması gereken önemli müstahkem mevkilerden biridir. Çünkü bu sınırların güvenliği aynı zamanda başkent İstanbul’un güvenliği hatta İmparatorluğun varlığı açısından büyük bir öneme sahipti. Bu nedenle tarih boyunca Bizans, bölge için mücadele etmek zorunda kalmıştır. Öncelikle Sasanilerle yapılan savaşlarda önemli bir stratejik konuma sahip olan Maraş, 7. yüzyıl başlarından itibaren Bizans-Arap mücadelesinin önemli bir sahası haline gelmiştir. Türklerin Anadolu’ya girmesiyle birlikte kendilerine yeni yurtlar bulmak isteyen Türk topluluklarının da verimli toprakları ve ovalarıyla ilgisini çekmiştir. 11. yüzyılın sonlarında Maraş Türkler tarafından fethedilmiştir. Böylelikle Bizans güney sınırlarında bir güvenlik kalkanı konumundaki Maraş’ı kaybetmiştir ki bu tarihlerden sonra Haçlıların da devreye girmesiyle önemli bir mücadele sahası haline gelmiştir. Anahtar Kelimeler: Doğu Roma İmparatorluğu(Bizans), Maraş, Sasaniler, Türkler, Araplar.
İslam Dünyası’nda Bimaristanlar ve Gelişme Süreçleri Bimaristan in the Islamic World and Development Processes, 2019
İslam dünyasında sağlık alanında ilk çalışmalar Hz. Muhammmed(S.A.V) döneminde başlamış olup, Dör... more İslam dünyasında sağlık alanında ilk çalışmalar Hz. Muhammmed(S.A.V) döneminde başlamış olup, Dört Halife Dönemi, Emevîler, Abbasî dönemlerinde en zirveye çıkmıştır. Halifeler bu konuda önemli hassasiyet göstererek bimaristanların inşa edilmesi için çevresindeki devlet adamları ve zengin kişileri de teşvik etmişlerdir. Bu bimaristanlarda hastalara bedava hizmet verilmesinin yanı sıra yatak, yemek, elbise, nekehat döneminde maddi destek gibi bir takım ek destek sağlanmıştır. Daha sonra bimaristanlar sabit olan, gezici, cüzzam bimaristanları, yabancı bimaristanları gibi bölümlere ayrılarak inşa edilmesinin yanı sıra kadın ve erkeklere ayrı hizmet veren kısımlar da ayrı olarak yapılmıştır. Bimaristanlar hastalara hizmet veren yerler olarak kullanılmasının yanı sıra Tıp eğitimi veren ve öğrenci yetiştiren bir kurum olmuştur. Bunun yanında içinde çok sayıda kitap bulunduran kütüphaneler de kurulup hizmet vermiştir. Bimarhanelerde doktorların iyi bir tıp eğitimi alarak mesleklerinde yeterli olmaları için her türlü imkân sağlanmıştır. Diğer taraftan bimarhanelerde çalışacak doktorlar sıradan doktor olmayıp eğitimlerinin yanında zorlu bir sınava tabi tutuluyordu. Nitekim Ayrıca doktorların maddi olarak belli bir yaşam standardına sahip olabilmeleri için de özel bütçeler ayrılmıştır. İslam dünyasında tıp alanında yapılan bu çalışmalar bugünkü tıp ilmine önemli katkılar sağlamış olup, özellikle Haçlı Seferleri sırasında Avrupa’lılar bu medeniyete tanıklık ederek faydalanma imkânı da bulmuşlardır. Bimaristanlar Ortaçağ İslam dünyasında belirli bölgelerde sınırlı kalmayıp, Bağdat’tan başlayarak, Şam, Kahire, gibi büyük şehirlere yayılmış, Endülüs Emevî Devleti ile de İspanya’da açılmıştır.
Doğu Roma İmparatoru I.Manuel Komnenos tahta çıktığında ülkesinin doğusunda ve batısında bir çok ... more Doğu Roma İmparatoru I.Manuel Komnenos tahta çıktığında ülkesinin doğusunda ve batısında bir çok düşmana sahip olmasına rağmen o öncelikle batı ağırlıklı bir dış politika izlemeyi tercih etmiştir. Bunun nedeni ise Doğu Roma İmparatorluğu’nu batıda dünyevi lider haline getirerek cihanşümul bir imparatorluk tesis etme fikridir. Bu nedenle batıda Normanlara karşı Almanlarla ve Papalık ile yakın ilişkiler kurmaya çalışmıştır. Ancak II. Haçlı Seferi’nin başlaması ve Almanların bu seferde ön saflarda yer alması, Papa’nın bu Haçlı seferini desteklemesi bu ittifak çabalarını boşa çıkarmıştır. Bu durumu fırsat bilen Norman Kralı II.Roger’in saldırıları karşısında yeni politikalar üreten İmparator I.Manuel Komnennos hem Alman Kralı III.Kondrad ile yeniden ittifak kurmayı başarırken hem de Venediklilere verdiği ticari imtiyazlar sayesinde onların donanma desteğini sağlamıştır. Ancak Alman Kralı Kondrad’ın ölümü ve Doğu Roma’nın İtalya ve Adriyatik kıyılarındaki varlığı Venediklilerin çıkarları...
Hz.Muhammed(S.AV)’e İslam dini tebliğ edildiğinde ona verilen emirlerden biri de İslamiyeti olabi... more Hz.Muhammed(S.AV)’e İslam dini tebliğ edildiğinde ona verilen emirlerden biri de İslamiyeti olabildiğince çok insana ve geniş topraklara yaymasıydı. Bu doğrultuda Hz. Muhammed(S.A.V) döneminden başlamak üzere Dört Halife Dönemi, Emeviler, Abbasiler ve daha sonra İslamiyeti kabul eden Türk Devletleri İslamiyetin Cihad fikrini benimseyerek İslamiyeti korumayı ve çok sayıda insana ulaştırmayı hedeflerine koyarak politikalar üretmişlerdir. İslam fütühatının başlamasıyla birlikte kısa zamanda İslamiyet geniş topraklara yayılmaya başlamıştır. Bu fetihlerin en önemlilerinden biri de Afrika’da yapılan fetihlerdir. Emeviler döneminde Afrika’nın Mağrip denilen Fas, Cezayir, Tunus gibi önemli bölgelerine hakim olan Müslümanlar Vizigotların hüküm sürdüğü İspanya’ya geçerek orada güçlü bir siyasi varlık kurmaya muvaffak olmuşlardır. Müslümanlar siyasi varlıklarının yanı sıra İspanya’ya başta adalet, eşitlik, özgürlük gibi kavramları yerleştirirken bölgede yaşayan farklı etnik köken ve farklı dinden olan insanların beğenisini ve yakınlığını kazanmışlardır. Diğer taraftan Endülüs’lü hükümdarlar bilimi ve bilim adamlarını destekleyerek büyük bir medeniyetin oluşumuna katkıda bulunmuşlardır. Bu hükümdarlardan en önemlileri III. Abdurrahman ve oğlu Mustansır’dır. Onların döneminde Endülüs âdeta bir ilim yuvası haline gelmiştir.
Turklerin cesitli sebeplerden dolayi anayurtlarindan ayrilmalari ile baslayan kavimler gocu netic... more Turklerin cesitli sebeplerden dolayi anayurtlarindan ayrilmalari ile baslayan kavimler gocu neticesinde Bati Roma Imparatorlugu’nun sonunu hazirlayan birtakim olaylar cereyan etmistir. Turklerin onlerinde bulunan Germen kavimlerini batiya dogru itmeleri, bu kavimlerin Roma Imparatorlugu’nun sinirlarini tehdit etmesine neden olmustur. Imparator I. Theodosius (379-395) doneminde bir yandan iceride ekonomik, dini, toplumsal karisikliklar yasanirken diger yandan devletin sinirlari barbar akinlari ile buyuk bir tehdit altina girmistir. Boyle bir ortamda I. Theodosius 395 yilinda imparatorlugu iki oglu Arkadius ve Honorius arasinda taksim etmistir. Bu taksimat dogu ile bati arasinda kesin bir ayriligi hedeflemezken esasen de bir ayriligin baslangici olmustur. Zaman icerisinde imparatorlugun dogu yakasi stratejik, askeri, siyasi, ekonomik vs. nedenlerden dolayi gittikce guclenirken, bati yakasi Germen kavimlerin saldiri ve tazyikiyle zayiflamaya baslamistir. Bu durum Bati Roma Imparatorlug...
Dogu Roma Imparatoru I. Aleksios Komnenos Turkleri Anadolu’dan atmak amaciyla buyuk bir ordu kurm... more Dogu Roma Imparatoru I. Aleksios Komnenos Turkleri Anadolu’dan atmak amaciyla buyuk bir ordu kurmak icin batidan ucretli askerler talep etmistir. Bu talebi buyuk bir firsata cevirmek ve Hristiyan dunyasinin tek lideri olmak isteyen Papa II. Urbanus ise Kudus’teki Hiristiyanlarin Muslumanlar tarafindan zulme ugratildigi gerekcesiyle Hacli Seferleri cagrisi yapmistir. Bu cagri uzerine yapilan I. Hacli Seferi sonunda Urfa, Antakya, Kudus gibi onemli stratejik bolgelerde hacli kontluklari kurulmustur. Ancak Sultan Selâhaddin Eyyubi Hittin Savasi sonrasinda 2 Ekim 1187 tarihinde Kudus’e girmeyi basarmis ve 88 yil suren hacli hakimiyetine son vermistir. Bu durum batida oldukca buyuk bir sok ve korkuya neden olmustur. Bunun uzerine Kudus’un ele gecirilmesi icin Papa VIII. Gregorius tarafindan yeni bir hacli seferi cagrisi yapilmistir. Bu cagriya Almanya, Fransa ve Ingiltere krallari olumlu cevap vererek yola cikmistir. Ancak Alman Krali Friedrich Barbarossa yolda hayatini kaybetmis ve ordu...
Hz.Muhammed(S.AV)’e İslam dini tebliğ edildiğinde ona verilen emirlerden biri de İslamiyeti olabi... more Hz.Muhammed(S.AV)’e İslam dini tebliğ edildiğinde ona verilen emirlerden biri de İslamiyeti olabildiğince çok insana ve geniş topraklara yaymasıydı. Bu doğrultuda Hz. Muhammed(S.A.V) döneminden başlamak üzere Dört Halife Dönemi, Emeviler, Abbasiler ve daha sonra İslamiyeti kabul eden Türk Devletleri İslamiyetin Cihad fikrini benimseyerek İslamiyeti korumayı ve çok sayıda insana ulaştırmayı hedeflerine koyarak politikalar üretmişlerdir. İslam fütühatının başlamasıyla birlikte kısa zamanda İslamiyet geniş topraklara yayılmaya başlamıştır. Bu fetihlerin en önemlilerinden biri de Afrika’da yapılan fetihlerdir. Emeviler döneminde Afrika’nın Mağrip denilen Fas, Cezayir, Tunus gibi önemli bölgelerine hakim olan Müslümanlar Vizigotların hüküm sürdüğü İspanya’ya geçerek orada güçlü bir siyasi varlık kurmaya muvaffak olmuşlardır. Müslümanlar siyasi varlıklarının yanı sıra İspanya’ya başta adalet, eşitlik, özgürlük gibi kavramları yerleştirirken bölgede yaşayan farklı etnik köken ve farklı dinden olan insanların beğenisini ve yakınlığını kazanmışlardır. Diğer taraftan Endülüs’lü hükümdarlar bilimi ve bilim adamlarını destekleyerek büyük bir medeniyetin oluşumuna katkıda bulunmuşlardır. Bu hükümdarlardan en önemlileri III. Abdurrahman ve oğlu Mustansır’dır. Onların döneminde Endülüs âdeta bir ilim yuvası haline gelmiştir.
DOĞU ROMA İMPARATORLUĞU(BİZANS) DÖNEMİNDE MARAŞ VE ÇEVRESİNİN STRATEJİK ÖNEMİ, 2016
Roma İmparatorluğu’nun sınırlarının genişlemesiyle merkezi otoritenin güç kaybetmesi İmparatorluğ... more Roma İmparatorluğu’nun sınırlarının genişlemesiyle merkezi otoritenin güç kaybetmesi İmparatorluğun doğusuyla batısında birbirine bağlı olan ayrı yönetimler oluşturulmasına neden olmuştur. Bu noktada önemli stratejik bir mevkie sahip olan Maraş 395 yılına kadar Roma İmparatorluğu hâkimiyetinde kalırken bu tarihten itibaren Doğu Roma İmparatorluğu sınırlarına dâhil olmuştur. Maraş bulunduğu konum itibariyle çevresinde birçok medeniyete komşu olması dolayısıyla önemli ticaret yollarının geçiş noktası, verimli topraklara sahip olması gibi özelliklerinden dolayı Bizans İmparatorları için büyük önem arz eden stratejik bir bölge olmuştur. Ayrıca İmparatorluğun güney sınırlarında düşmanlarına karşı korunması ve elde tutulması gereken önemli müstahkem mevkilerden biridir. Çünkü bu sınırların güvenliği aynı zamanda başkent İstanbul’un güvenliği hatta İmparatorluğun varlığı açısından büyük bir öneme sahipti. Bu nedenle tarih boyunca Bizans, bölge için mücadele etmek zorunda kalmıştır. Öncelikle Sasanilerle yapılan savaşlarda önemli bir stratejik konuma sahip olan Maraş, 7. yüzyıl başlarından itibaren Bizans-Arap mücadelesinin önemli bir sahası haline gelmiştir. Türklerin Anadolu’ya girmesiyle birlikte kendilerine yeni yurtlar bulmak isteyen Türk topluluklarının da verimli toprakları ve ovalarıyla ilgisini çekmiştir. 11. yüzyılın sonlarında Maraş Türkler tarafından fethedilmiştir. Böylelikle Bizans güney sınırlarında bir güvenlik kalkanı konumundaki Maraş’ı kaybetmiştir ki bu tarihlerden sonra Haçlıların da devreye girmesiyle önemli bir mücadele sahası haline gelmiştir. Anahtar Kelimeler: Doğu Roma İmparatorluğu(Bizans), Maraş, Sasaniler, Türkler, Araplar.
İslam Dünyası’nda Bimaristanlar ve Gelişme Süreçleri Bimaristan in the Islamic World and Development Processes, 2019
İslam dünyasında sağlık alanında ilk çalışmalar Hz. Muhammmed(S.A.V) döneminde başlamış olup, Dör... more İslam dünyasında sağlık alanında ilk çalışmalar Hz. Muhammmed(S.A.V) döneminde başlamış olup, Dört Halife Dönemi, Emevîler, Abbasî dönemlerinde en zirveye çıkmıştır. Halifeler bu konuda önemli hassasiyet göstererek bimaristanların inşa edilmesi için çevresindeki devlet adamları ve zengin kişileri de teşvik etmişlerdir. Bu bimaristanlarda hastalara bedava hizmet verilmesinin yanı sıra yatak, yemek, elbise, nekehat döneminde maddi destek gibi bir takım ek destek sağlanmıştır. Daha sonra bimaristanlar sabit olan, gezici, cüzzam bimaristanları, yabancı bimaristanları gibi bölümlere ayrılarak inşa edilmesinin yanı sıra kadın ve erkeklere ayrı hizmet veren kısımlar da ayrı olarak yapılmıştır. Bimaristanlar hastalara hizmet veren yerler olarak kullanılmasının yanı sıra Tıp eğitimi veren ve öğrenci yetiştiren bir kurum olmuştur. Bunun yanında içinde çok sayıda kitap bulunduran kütüphaneler de kurulup hizmet vermiştir. Bimarhanelerde doktorların iyi bir tıp eğitimi alarak mesleklerinde yeterli olmaları için her türlü imkân sağlanmıştır. Diğer taraftan bimarhanelerde çalışacak doktorlar sıradan doktor olmayıp eğitimlerinin yanında zorlu bir sınava tabi tutuluyordu. Nitekim Ayrıca doktorların maddi olarak belli bir yaşam standardına sahip olabilmeleri için de özel bütçeler ayrılmıştır. İslam dünyasında tıp alanında yapılan bu çalışmalar bugünkü tıp ilmine önemli katkılar sağlamış olup, özellikle Haçlı Seferleri sırasında Avrupa’lılar bu medeniyete tanıklık ederek faydalanma imkânı da bulmuşlardır. Bimaristanlar Ortaçağ İslam dünyasında belirli bölgelerde sınırlı kalmayıp, Bağdat’tan başlayarak, Şam, Kahire, gibi büyük şehirlere yayılmış, Endülüs Emevî Devleti ile de İspanya’da açılmıştır.
Uploads
Papers by Fatma ÇAPAN
Anahtar Kelimeler: Doğu Roma İmparatorluğu(Bizans), Maraş, Sasaniler, Türkler, Araplar.
Dönemi, Emevîler, Abbasî dönemlerinde en zirveye çıkmıştır. Halifeler bu konuda önemli hassasiyet göstererek
bimaristanların inşa edilmesi için çevresindeki devlet adamları ve zengin kişileri de teşvik etmişlerdir. Bu
bimaristanlarda hastalara bedava hizmet verilmesinin yanı sıra yatak, yemek, elbise, nekehat döneminde maddi
destek gibi bir takım ek destek sağlanmıştır. Daha sonra bimaristanlar sabit olan, gezici, cüzzam bimaristanları,
yabancı bimaristanları gibi bölümlere ayrılarak inşa edilmesinin yanı sıra kadın ve erkeklere ayrı hizmet veren
kısımlar da ayrı olarak yapılmıştır. Bimaristanlar hastalara hizmet veren yerler olarak kullanılmasının yanı sıra Tıp
eğitimi veren ve öğrenci yetiştiren bir kurum olmuştur. Bunun yanında içinde çok sayıda kitap bulunduran
kütüphaneler de kurulup hizmet vermiştir. Bimarhanelerde doktorların iyi bir tıp eğitimi alarak mesleklerinde
yeterli olmaları için her türlü imkân sağlanmıştır. Diğer taraftan bimarhanelerde çalışacak doktorlar sıradan doktor
olmayıp eğitimlerinin yanında zorlu bir sınava tabi tutuluyordu. Nitekim Ayrıca doktorların maddi olarak belli bir
yaşam standardına sahip olabilmeleri için de özel bütçeler ayrılmıştır. İslam dünyasında tıp alanında yapılan bu
çalışmalar bugünkü tıp ilmine önemli katkılar sağlamış olup, özellikle Haçlı Seferleri sırasında Avrupa’lılar bu
medeniyete tanıklık ederek faydalanma imkânı da bulmuşlardır. Bimaristanlar Ortaçağ İslam dünyasında belirli
bölgelerde sınırlı kalmayıp, Bağdat’tan başlayarak, Şam, Kahire, gibi büyük şehirlere yayılmış, Endülüs Emevî
Devleti ile de İspanya’da açılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Doğu Roma İmparatorluğu(Bizans), Maraş, Sasaniler, Türkler, Araplar.
Dönemi, Emevîler, Abbasî dönemlerinde en zirveye çıkmıştır. Halifeler bu konuda önemli hassasiyet göstererek
bimaristanların inşa edilmesi için çevresindeki devlet adamları ve zengin kişileri de teşvik etmişlerdir. Bu
bimaristanlarda hastalara bedava hizmet verilmesinin yanı sıra yatak, yemek, elbise, nekehat döneminde maddi
destek gibi bir takım ek destek sağlanmıştır. Daha sonra bimaristanlar sabit olan, gezici, cüzzam bimaristanları,
yabancı bimaristanları gibi bölümlere ayrılarak inşa edilmesinin yanı sıra kadın ve erkeklere ayrı hizmet veren
kısımlar da ayrı olarak yapılmıştır. Bimaristanlar hastalara hizmet veren yerler olarak kullanılmasının yanı sıra Tıp
eğitimi veren ve öğrenci yetiştiren bir kurum olmuştur. Bunun yanında içinde çok sayıda kitap bulunduran
kütüphaneler de kurulup hizmet vermiştir. Bimarhanelerde doktorların iyi bir tıp eğitimi alarak mesleklerinde
yeterli olmaları için her türlü imkân sağlanmıştır. Diğer taraftan bimarhanelerde çalışacak doktorlar sıradan doktor
olmayıp eğitimlerinin yanında zorlu bir sınava tabi tutuluyordu. Nitekim Ayrıca doktorların maddi olarak belli bir
yaşam standardına sahip olabilmeleri için de özel bütçeler ayrılmıştır. İslam dünyasında tıp alanında yapılan bu
çalışmalar bugünkü tıp ilmine önemli katkılar sağlamış olup, özellikle Haçlı Seferleri sırasında Avrupa’lılar bu
medeniyete tanıklık ederek faydalanma imkânı da bulmuşlardır. Bimaristanlar Ortaçağ İslam dünyasında belirli
bölgelerde sınırlı kalmayıp, Bağdat’tan başlayarak, Şam, Kahire, gibi büyük şehirlere yayılmış, Endülüs Emevî
Devleti ile de İspanya’da açılmıştır.