Türk kültüründe de tarihi süreçte bazı hayvanlar etrafında inanışlar ve uygulamalar ortaya çıkmış... more Türk kültüründe de tarihi süreçte bazı hayvanlar etrafında inanışlar ve uygulamalar ortaya çıkmış, Türklerin mit, efsane, masal gibi edebiyat ürünlerinde hayvanlarla ilgili anlatımlara rastlanmıştır. Bu bağlamda pek çok hayvan yanında at, geyik, kartal, ayı gibi hayvanlar Türk kültüründe edebi literatürde kendisinden sıkça söz edilen hayvanlar arasında yer almıştır. Şaman hikayelerinde şamanların yardımcı ruhları arasında ya da kendisine dönüşebildikleri hayvanlar vardır. Hayvan ata inanışı ya da ata kültü çoğu zaman Türk kültüründe kendisine yer bulmuştur. Türkler çok eski zamanlardan itibaren takvimlerinde yılları belirlemede de hayvan adlarından yararlanmıştır. Türk kültüründe etrafında inanışların ve uygulamaların ortaya çıktığı hayvanlardan biri de kurttur. Kurt, Türk mitlerinde, efsanelerinde, masallarında, halk inanışlarında sık sık karşılaşılan ve kendisine kutsallık atfedilen önemli bir hayvandır. Kurdun bu özelliğinden dolayı hemen hemen bütün Türk topluluklarında kurt ile ilgili inanışlar ve uygulamalar büyük benzerliklere ve ortaklıklara sahiptir. Kurda saygı ve tazim yanında onun zararlarından korunmaya yönelik bazı inanış ve uygulamalar bu benzerlik ve ortaklıklardan biridir. Aynı zamanda kurt adının doğrudan söylenmemesi, çocuklara kurtla ilgili adların verilmesi, kurda ait bir parçanın koruyucu özelliği olduğuna inanılması ve halk hekimliği uygulamalarında bunlardan yararlanılması diğer benzer ve ortak unsurlar arasında yer alır. Bu makalede bir kültür kodu olarak, özellikle Anadolu ve Çuvaş Türkleri arasında kurt ile ilgili tespit edilen bazı inanış ve uygulamalar incelenmektedir.
In Turkic culture, beliefs and practices have emerged around some animals in the historical process, and expressions about animals have been encountered in Turkic literature products such as mythology, legend, and tales. In this context, besides many animals, animals such as horse, deer, eagle and bear have been among the animals that are frequently mentioned in the literature in Turkic culture. In the shaman narratives, there were also animals among the shamans’ helping sprits. The belief in animal ancestor had also found a place in Turkic culture. In addition to these, Turkic people had used animal names to determine the years in their calendars since ancient times. One of the animals around which beliefs and practices were emerged in Turkic culture is the wolf. The wolf is an important animal which is frequently encountered in Turkic folk narratives and holiness was attributed to. The beliefs and practices related to the wolf in almost all Turkic communities have great similarities and commonalities. Along with the respect and reverence for the wolf, some beliefs and practices aimed for protection against its harms were one of those similarities and commonalities. Also, not saying the name of the wolf directly, giving children names related to the wolf, believing that a part of the wolf has a protective feature and using them in folk medicine practices are among other similar and common elements. In this article, as a cultural code, some beliefs and practices related to the wolf, especially identified among the Anatolian and Chuvash Turks, will be examined.
Milliyetlerin Kesişme Noktası: İdil-Ural Çalıştayı 12-13 Nisan 2014, 2014
Özet
Kimliği belirleyen pek çok unsur bulunmaktadır. Bu unsurlardan biri de dindir. Çarlık Rusya... more Özet
Kimliği belirleyen pek çok unsur bulunmaktadır. Bu unsurlardan biri de dindir. Çarlık Rusyası İdil-Ural bölgesinde yaşayan Türk topluluklarını egemenliği altına aldıktan sonra onlara karşı çeşitli eritme politikaları uygulamıştır. Ekonomi ve eğitimle ilgili bu uygulamalar arasında dini yaptırımlar da yer almıştır. Bu bağlamda bölgedeki Tatar ve Çuvaş gibi toplulukların eritilmesinde Hıristiyanlaştırma faaliyetlerine başvurulmuştur. Hıristiyanlık, Ruslaştırmanın bir aracı olarak kullanılmıştır. Makalede, İdil-Ural bölgesinde Çuvaşlar ve Tatarlar örneğinde, din-kimlik ilişkisi ele alınmıştır.
Abstract
One's identity is shaped by many factors including religion. After governing over the Turkic communities in the Volga-Ural region, The Tsardom of Russia has carried out variety of policies to assimilate them. These policies were not only implemented in economic and educational area but also in religious constraints. In this context, in order to assimilate them, Volga-Ural Tatar and Chuvash communities were subjected to Christianization. Christianity hes been used as a means of Russification. This article deals with the relationship between religion and identity with special reference to Volga-Ural Tatar and Chuvash communities.
ÇUVAŞ DİLİ, EDEBİYATI VE HALKBİLİMİ ÇALIŞMALARI - İVAN YA. YAKOVLEV’IN 170. DOĞUM YILDÖNÜMÜ ANISINA -, 2019
Tarihte Türkler; Gök Tanrı Dini, Budizm, Maniheizm, Musevilik/Yahudilik,
Hıristiyanlık ve İslâm g... more Tarihte Türkler; Gök Tanrı Dini, Budizm, Maniheizm, Musevilik/Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâm gibi dinlerle karşılaşmışlar ve bu dinlerden etkilenmişlerdir. Geçmişte Türk topluluklarında görülen bu inanç çeşitliliği günümüzde de kısmen devam etmektedir. Günümüzde Türk topluluklarının büyük bir kesiminin İslâm dinine mensup olduğu bilinmektedir. Sayıları az da olsa Karaylar ve Kırımçaklar Musevilik/Yahudilik ile, Tuvalar ve Sarı Uygurlar Budizm ile, Çuvaşlar, Gagauzlar, Kreşin Tatarları, Urumlar, Sahalar, Hakaslar, Gorno Altay, Dolganlar ve Tofalar Hıristiyanlıkla birlikte anılmaktadır. Hıristiyanlık, Türklerin tarihte temasa geçtikleri evrensel dinlerden biridir. Kaynakların verdiği bilgilere göre Hıristiyanlığın Orta Asya’daki varlığı ile ilgili bilgiler 4. yüzyıldan gerilere gitmemektedir. Türklerin Hıristiyanlıkla temasları daha çok doğu kiliseleri ile olmuştur.
Evrendeki pek çok şey kutsalla ilişkilendirilmiştir. Bunlardan biri de göktür.
Yeryüzünü örten, g... more Evrendeki pek çok şey kutsalla ilişkilendirilmiştir. Bunlardan biri de göktür. Yeryüzünü örten, güneş, ay ve yıldızları içine alan, yağmuru yağdırıp verimliliği artıran gök, kutsal bir doğa unsuru olarak görülmüştür. Gök, özellikle dinî inançlarda tanrı ya da tanrısal varlıklarla ilişkilendirilmiş ve onunla ilgili çeşitli inançlar gelişmiştir. Bir Afrika kabilesinin “Nerede gök var ise, Tanrı da vardır.” sözü aslında genel olarak dinler tarihinde gök ve tanrı arasındaki ilişkiyi özetler niteliktedir. Göğün tanrı şeklinde şahıslaştırılması ya da gökte yaşayan bir tanrı düşüncesi karşılaştırmalı dinler tarihinde bir “Yüce Tanrı” şeklinde bilinegelmiştir. Bu tür tanrılara çok eski zamanlardan beri kozmik nizamın yaratıcıları, koruyucuları, kaderin son söz sahipleri, yağmurun göndericileri ve bereketin vericileri olarak ibadet edilmiştir. Yazıda, çeşitli din ve kültürlerde gök ve tanrı arasındaki ilişki ile birlikte geçmişten günümüze Türklerde bu ilişkinin yansımaları incelenmektedir...
Karaylar (Karaîler), etnik kimliğini inançları ile özdeşleştirerek bu adı alan Musevî Türk grubud... more Karaylar (Karaîler), etnik kimliğini inançları ile özdeşleştirerek bu adı alan Musevî Türk grubudur. Günümüzde daha çok eski Sovyet toprakları, Kırım, Litvanya, Polonya ve İsrail’de varlık göstermektedirler.
Dini Araştırmalar / The Journal of Religious Studies, 2010
Every language contains expressions that would be improper, tactless, rude, or even disgraceful t... more Every language contains expressions that would be improper, tactless, rude, or even disgraceful to use in certain situations, and every culture similarly censures certain forms of behavior. When one wants to express something so censured in language, one uses a form of dissimulation known as a euphemism. When one wants to act in a way not permitted by one’s society one uses a different form of dissimulation, affecting the semblance of propriety while doing something inappropriate. Both verbal and behavioral dissimulation are used positively in certain cultures to ward off or fool evil spirits. In this article, verbal and behavioral dissimulative practices are examined and analyzed in different Turkish communities. The scope of this study is limited to such practices as they pertain to birth and death Every language contains expressions that would be improper, tactless, rude, or even disgraceful to use in certain situations, and every culture similarly censures certain forms of behav...
Dini Araştırmalar / The Journal of Religious Studies, 2005
Kırgız aksakalı, ünlü Kırgız edebiyatçısı, eleştirmen, şair, Kırgız-Türk Manas Üniversitesi öğret... more Kırgız aksakalı, ünlü Kırgız edebiyatçısı, eleştirmen, şair, Kırgız-Türk Manas Üniversitesi öğretim üyesi, yeri doldurulamayacak samimi bir Türk Dünyası aşığı olan Prof. Dr. Salican CİGİTOV'un (17.03.1936-11.02.2006) Kırgızistan ve Türk Dünyası üzerine çeşitli düşüncelerini ve tespitlerini içeren 16.06.2004 tarihinde gerçekleştirilen söyleşi okuyucularla paylaşılmaktadır. Prof. Cigitov 1943-50 yılları arasında
“Kızıl Oktyabr” adındaki yedi yıllık ilköğretim okulunda, 1951-54 yılları arasında ise Bişkekte 5 No'lu ilköğretim okulunda okudu. 1954-59 yılları arasında Kırgız Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesinde eğitim aldı. 1962-65 yılları arasında Sovyet Sosyalist Kırgızistan Cumhuriyeti İlimler Akademisinde Dil ve Edebiyat Enstitüsünde doktora yaptı. 1959 yılında köy öğretmeni olarak çalışma hayatına başladı... Cigitov, Nazım Hikmet'in ve M.Karim'in şiir kitaplarını Kırgız Türkçesine çevirmiştir... 1992-95 yılları arasında Kırgızistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı danışmanlığı ve Kırgızistan'ın Özbekistan Büyükelçiliği görevlerinde bulundu. 1995-1996 yılları arasında Kırgız Devlet Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim görevlisi, 1996-2000 yılları arasında ise Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi rektör yardımcılığı görevinde bulundu. 2000-2005 yılları arasında Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü görevini yürüttü. Vefatından önce üstlendiği son görev Fen Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü başkanlığı idi. Prof. Dr. Salican Cigitov Sovyetler Birliği dönemi ve sonrası gelişen ilişkilere dair özgün değerlendirmelerde bulunmaktadır...
Chuvashes are the descendants of Idil-Bulgarians who had accepted Islam firstly as a state religi... more Chuvashes are the descendants of Idil-Bulgarians who had accepted Islam firstly as a state religion in Turkish history. Some of them have kept the traditional Turkish believes alive up to the present day. Today they have been regarded as a Christian Turkish community. Therefore Chuvashes have an exceptional place from the point of view of the history of religions and the history of Turkish culture in Turkish world. From the time Chuvashes began to accept Islam to the present, generally those who had been living in the rural area accepted Islam superficially. Thus Islam was not effective in their moral life. But afterwards among Chuvashes who accepted Islam were imams, muazzins, teachers in a madrasa and the other religious affairs. However many of them who accepted Islam, had been Tatarized through fusion with Tatars who were strong representatives of Islam in the Volga-Ural region. This caused Chuvashes to define themselves as Tatars. In the same time the Muslim Chuvashes have been...
Dini Araştırmalar / The Journal of Religious Studies, 2003
By the fall of the Soviet Union, the Kyrgyz Republic became an independent state in 1991, and its... more By the fall of the Soviet Union, the Kyrgyz Republic became an independent state in 1991, and its Constitution defines form of the government as a democratic republic with substantial civil rights for its citizens. The Constitution upholds it as a secular state and the government does not support just one religion instead of others. The Constitution and the law provide freedom of religion and the right of all citizens to choose and practice their own religions. Inpractice, the government generally respects this right. Islam is the single most widely practiced faith in Kyrgyzstan, meanwhile there are other religious groups and activities as Russian Orthodox churches, different Christian denominations, Jews and Buddhists. Also there are examples of syncretistic religious practices and a number of missionary groups, including groups from the United States, different European countries, and Korea operating freely in the country. In March 1996, the government founded a State Commission o...
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2008
Tsarist Russia, from the middle of the 16th to the early in 20 th century, applied policies of Ru... more Tsarist Russia, from the middle of the 16th to the early in 20 th century, applied policies of Russification and Christianization to the non-Russian nations living in the area of Volga-Ural region. Due to this policies, beside Finno-Ugrians (Mari, Mordvins, and Udmurts), some groups of Chuvashes and Tatars converted to Christianity and Russified. To the present day, the evaluations about the Kryashens showed that they converted to Christianity by the result of this policies. Therefore, they have been considered “Christianized Tatars”. The present paper aims to deal with the relations of Kryashens with Tatars, and their situations among Tatars according to researchs and observations made by the author in July and August of 2008 in Tatarstan. Furthermore, this paper gives place to the evaluations of some Kryashens’ intellectuals about themself from ethnic and cultural point of view.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2006
... Ancak Sovyetler Birliği'nden önceki dönemde olduğu gibi Birliğin dağılmasından sonra da Rus O... more ... Ancak Sovyetler Birliği'nden önceki dönemde olduğu gibi Birliğin dağılmasından sonra da Rus Ortodoks Kilisesi Kreşinlerle yoğun bir yakınlaşma çabası içine girmiştir. Makalede Kreşinlerin dini inanışları çeşitli yönleriyle incelenmektedir...
Religious Beliefs of Kryashen (Baptized-Christian) Tatars as a Different Dimension
of Turkish Culture. Turkish Community has chosen Islam as a religion in general and Turkish culture has been formed with Islam mostly. However, Christianity has found an opportunity to spread among Turkish groups due to various reasons throughout the history as well. Within this respect, Christian Turks (Gagauses, Chuvashes, Kryashens –Baptized-Christian Tatars) have made up a different dimension of Turkish culture. Kryashen Tatars who live in the Autonomy Republic of Tatarstan of Russian Federation today is of a great significance in terms of being one of the Turkish communities converted into Christianity from Islam and of Turkish religion history. Although Christians, they have some common traditional beliefs and applications at the territory of Islam and all Turkish communities in their faith. Having a unity of origin, language and history with Muslim Tatars, Kryashen Tatars are being considered and presented as a separate ethnic group by Russian researchers in particular at the historical process which starts with baptism and carry on up to now. Taking all these mentioned above into consideration, the place, religion, history and beliefs of Kryashen Tatars in Turkish religion history will be studied in the paper.
Key Words: Kryashens - Baptized Tatars, Christian Turkish Community, Russia, Christianity, Islam, Conversion
One of the oldest religious and ethnic groups in Central Asia is the Bukharian Jews. The Bukharia... more One of the oldest religious and ethnic groups in Central Asia is the Bukharian Jews. The Bukharian Jews, especially settled in Uzbekistan, Tajikistan and some other Central Asian republics, are known as a different Jewish group in history because of their unique culture...
Key Words: Bukharian Jews, Central Asia, Uzbekistan, Chala, Judaism, Israel, USA
Ankara'nın ilçelerinden Kazan'da Dördüncüsü düzenlenen uluslararası Halk Kültürü Sempozyum bildir... more Ankara'nın ilçelerinden Kazan'da Dördüncüsü düzenlenen uluslararası Halk Kültürü Sempozyum bildirileri kitabı.
Uluslararası Türk Dünyasının İslamiyete Katkıları Sempozyumu, 2007
Geniş bir coğrafyada yaşayan Türklerin çoğunluğu din olarak İslam'ı kabul etmiştir. Ancak İslam d... more Geniş bir coğrafyada yaşayan Türklerin çoğunluğu din olarak İslam'ı kabul etmiştir. Ancak İslam dışında Türkler arasında başka bazı dinler de yayılma imkanı bulmuştur. Genel olarak Türklerin din tarihi incelendiğinde; Gagauzlar'ın, Çuvaşlar'ın, Kreşin Tatarlar'ın, Hakaslar'ın, Gorno-Altaylar'ın, Sahalar'ın (Yakutlar), Dolganlar'ın, Tofalar'ın ve Urumlar'ın Hıristiyanlık'la; Karaylar'ın ve Kırımçaklar'ın Musevilikle/Yahudilikle; Tuvalar'ın ve Sarı Uygurlar'ın ise Budizm'le birlikte anıldıkları görülür. Gorno-Altay Cumhuriyeti'nde yaşayan Altay kavimlerinin arasında ise Budizmo-Şamanizm olarak da adlandırılan Burkanizm (Ak-Yang) yaygınlık kazanmıştır. Burada belirtilen Türk topluluklarının dini inanışlarının belirlenmesinde doğal olarak tarihi, sosyal, kültürel ve jeopolitik açıdan içinde bulundukları şartlar etkili olmuştur. Söz konusu Türk toplulukları, Müslüman olan ana kitleye nispetle sayısal olarak az olmakla birlikte, etnik açıdan onlarla aramızda soy birliği bulunmaktadır. Bunun yanında uzak geçmişte yaşanan tarihi tecrübeler aramızda birçok kültürel ortaklığın oluşmasını da sağlamıştır.
Özet İnanışların ve inanışlara bağlı uygulamaların, örf ve adetlerin genellikle " tarih aşan " bi... more Özet İnanışların ve inanışlara bağlı uygulamaların, örf ve adetlerin genellikle " tarih aşan " bir yönü vardır. Türk topluluklarının çoğu İslam'ı benimsemekle birlikte İslam öncesi ina-nış, örf ve adetlerini tamamen terk etmemiş, bu inanış, örf ve adetlerini İslam'la kaynaş-tırarak günümüze kadar yaşatmışlardır. Hatta İslam dışında başka bir dini benimsemiş olan Türk topluluklarında da rastlanabilecek ortak inanış ve uygulamalar bulunmaktadır. Genel olarak Türk halk inanışları incelendiğinde; doğumdan ölüme kadar hayatın çeşitli alanlarıyla ilgili birçok ortak motife rastlanmaktadır. Bildiride Çubuk ve çevresinde geçiş dönemleri olarak nitelendirilen doğum, evlilik ve ölüm etrafında yaşatılan halk inanışları ile birlikte yaygın başka inanışlar da incelenecektir. Abstract Beliefs and the practices linked to beliefs, customs and traditions generally have an trans-historical side. By adopting Islam, most of the Turkish communities did not completely leave their pre-Islamic customs and traditions but they maintained them combining these beliefs, customs and traditions with Islam up to nowadays. Moreover there are common beliefs and practices which can be found among Turkish communities who adopted another religion except for Islam. In general when Turkish folk beliefs analyzed; so many common things can be found related to various fields of life from birth to death. In the notification, together with the folk beliefs relate to birth, marriage and death which are called as rites of transition, some other common beliefs are going to be analyzed in Çubuk and around.
Türkiyedeki Karay cemaatinin geçmişten bugüne tarihi serüveni incelenmekte, günümüzdeki durumu t... more Türkiyedeki Karay cemaatinin geçmişten bugüne tarihi serüveni incelenmekte, günümüzdeki durumu tespit edilmektedir.
Crimean Karaites have been partly seen assuccessors of Khazar culture and Khazars, and morover; t... more Crimean Karaites have been partly seen assuccessors of Khazar culture and Khazars, and morover; the traces of Turkish culture have been maintained in their lives. A research on religious beliefs and ethnical characters of Crimean Karaites is attributed crucial importance in point of Turkish religious and cultural history. İn this article, in addition to Karaism, the ethnical characters, beliefs, ceremonies, traditions and characteristics which they inherited from Turkish culture, of Crimean Karaites will be discussed. Key Words: Turks, Judaism, Jews, Khazars, Karaism, Karaites, Crimea
Türk kültüründe de tarihi süreçte bazı hayvanlar etrafında inanışlar ve uygulamalar ortaya çıkmış... more Türk kültüründe de tarihi süreçte bazı hayvanlar etrafında inanışlar ve uygulamalar ortaya çıkmış, Türklerin mit, efsane, masal gibi edebiyat ürünlerinde hayvanlarla ilgili anlatımlara rastlanmıştır. Bu bağlamda pek çok hayvan yanında at, geyik, kartal, ayı gibi hayvanlar Türk kültüründe edebi literatürde kendisinden sıkça söz edilen hayvanlar arasında yer almıştır. Şaman hikayelerinde şamanların yardımcı ruhları arasında ya da kendisine dönüşebildikleri hayvanlar vardır. Hayvan ata inanışı ya da ata kültü çoğu zaman Türk kültüründe kendisine yer bulmuştur. Türkler çok eski zamanlardan itibaren takvimlerinde yılları belirlemede de hayvan adlarından yararlanmıştır. Türk kültüründe etrafında inanışların ve uygulamaların ortaya çıktığı hayvanlardan biri de kurttur. Kurt, Türk mitlerinde, efsanelerinde, masallarında, halk inanışlarında sık sık karşılaşılan ve kendisine kutsallık atfedilen önemli bir hayvandır. Kurdun bu özelliğinden dolayı hemen hemen bütün Türk topluluklarında kurt ile ilgili inanışlar ve uygulamalar büyük benzerliklere ve ortaklıklara sahiptir. Kurda saygı ve tazim yanında onun zararlarından korunmaya yönelik bazı inanış ve uygulamalar bu benzerlik ve ortaklıklardan biridir. Aynı zamanda kurt adının doğrudan söylenmemesi, çocuklara kurtla ilgili adların verilmesi, kurda ait bir parçanın koruyucu özelliği olduğuna inanılması ve halk hekimliği uygulamalarında bunlardan yararlanılması diğer benzer ve ortak unsurlar arasında yer alır. Bu makalede bir kültür kodu olarak, özellikle Anadolu ve Çuvaş Türkleri arasında kurt ile ilgili tespit edilen bazı inanış ve uygulamalar incelenmektedir.
In Turkic culture, beliefs and practices have emerged around some animals in the historical process, and expressions about animals have been encountered in Turkic literature products such as mythology, legend, and tales. In this context, besides many animals, animals such as horse, deer, eagle and bear have been among the animals that are frequently mentioned in the literature in Turkic culture. In the shaman narratives, there were also animals among the shamans’ helping sprits. The belief in animal ancestor had also found a place in Turkic culture. In addition to these, Turkic people had used animal names to determine the years in their calendars since ancient times. One of the animals around which beliefs and practices were emerged in Turkic culture is the wolf. The wolf is an important animal which is frequently encountered in Turkic folk narratives and holiness was attributed to. The beliefs and practices related to the wolf in almost all Turkic communities have great similarities and commonalities. Along with the respect and reverence for the wolf, some beliefs and practices aimed for protection against its harms were one of those similarities and commonalities. Also, not saying the name of the wolf directly, giving children names related to the wolf, believing that a part of the wolf has a protective feature and using them in folk medicine practices are among other similar and common elements. In this article, as a cultural code, some beliefs and practices related to the wolf, especially identified among the Anatolian and Chuvash Turks, will be examined.
Milliyetlerin Kesişme Noktası: İdil-Ural Çalıştayı 12-13 Nisan 2014, 2014
Özet
Kimliği belirleyen pek çok unsur bulunmaktadır. Bu unsurlardan biri de dindir. Çarlık Rusya... more Özet
Kimliği belirleyen pek çok unsur bulunmaktadır. Bu unsurlardan biri de dindir. Çarlık Rusyası İdil-Ural bölgesinde yaşayan Türk topluluklarını egemenliği altına aldıktan sonra onlara karşı çeşitli eritme politikaları uygulamıştır. Ekonomi ve eğitimle ilgili bu uygulamalar arasında dini yaptırımlar da yer almıştır. Bu bağlamda bölgedeki Tatar ve Çuvaş gibi toplulukların eritilmesinde Hıristiyanlaştırma faaliyetlerine başvurulmuştur. Hıristiyanlık, Ruslaştırmanın bir aracı olarak kullanılmıştır. Makalede, İdil-Ural bölgesinde Çuvaşlar ve Tatarlar örneğinde, din-kimlik ilişkisi ele alınmıştır.
Abstract
One's identity is shaped by many factors including religion. After governing over the Turkic communities in the Volga-Ural region, The Tsardom of Russia has carried out variety of policies to assimilate them. These policies were not only implemented in economic and educational area but also in religious constraints. In this context, in order to assimilate them, Volga-Ural Tatar and Chuvash communities were subjected to Christianization. Christianity hes been used as a means of Russification. This article deals with the relationship between religion and identity with special reference to Volga-Ural Tatar and Chuvash communities.
ÇUVAŞ DİLİ, EDEBİYATI VE HALKBİLİMİ ÇALIŞMALARI - İVAN YA. YAKOVLEV’IN 170. DOĞUM YILDÖNÜMÜ ANISINA -, 2019
Tarihte Türkler; Gök Tanrı Dini, Budizm, Maniheizm, Musevilik/Yahudilik,
Hıristiyanlık ve İslâm g... more Tarihte Türkler; Gök Tanrı Dini, Budizm, Maniheizm, Musevilik/Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâm gibi dinlerle karşılaşmışlar ve bu dinlerden etkilenmişlerdir. Geçmişte Türk topluluklarında görülen bu inanç çeşitliliği günümüzde de kısmen devam etmektedir. Günümüzde Türk topluluklarının büyük bir kesiminin İslâm dinine mensup olduğu bilinmektedir. Sayıları az da olsa Karaylar ve Kırımçaklar Musevilik/Yahudilik ile, Tuvalar ve Sarı Uygurlar Budizm ile, Çuvaşlar, Gagauzlar, Kreşin Tatarları, Urumlar, Sahalar, Hakaslar, Gorno Altay, Dolganlar ve Tofalar Hıristiyanlıkla birlikte anılmaktadır. Hıristiyanlık, Türklerin tarihte temasa geçtikleri evrensel dinlerden biridir. Kaynakların verdiği bilgilere göre Hıristiyanlığın Orta Asya’daki varlığı ile ilgili bilgiler 4. yüzyıldan gerilere gitmemektedir. Türklerin Hıristiyanlıkla temasları daha çok doğu kiliseleri ile olmuştur.
Evrendeki pek çok şey kutsalla ilişkilendirilmiştir. Bunlardan biri de göktür.
Yeryüzünü örten, g... more Evrendeki pek çok şey kutsalla ilişkilendirilmiştir. Bunlardan biri de göktür. Yeryüzünü örten, güneş, ay ve yıldızları içine alan, yağmuru yağdırıp verimliliği artıran gök, kutsal bir doğa unsuru olarak görülmüştür. Gök, özellikle dinî inançlarda tanrı ya da tanrısal varlıklarla ilişkilendirilmiş ve onunla ilgili çeşitli inançlar gelişmiştir. Bir Afrika kabilesinin “Nerede gök var ise, Tanrı da vardır.” sözü aslında genel olarak dinler tarihinde gök ve tanrı arasındaki ilişkiyi özetler niteliktedir. Göğün tanrı şeklinde şahıslaştırılması ya da gökte yaşayan bir tanrı düşüncesi karşılaştırmalı dinler tarihinde bir “Yüce Tanrı” şeklinde bilinegelmiştir. Bu tür tanrılara çok eski zamanlardan beri kozmik nizamın yaratıcıları, koruyucuları, kaderin son söz sahipleri, yağmurun göndericileri ve bereketin vericileri olarak ibadet edilmiştir. Yazıda, çeşitli din ve kültürlerde gök ve tanrı arasındaki ilişki ile birlikte geçmişten günümüze Türklerde bu ilişkinin yansımaları incelenmektedir...
Karaylar (Karaîler), etnik kimliğini inançları ile özdeşleştirerek bu adı alan Musevî Türk grubud... more Karaylar (Karaîler), etnik kimliğini inançları ile özdeşleştirerek bu adı alan Musevî Türk grubudur. Günümüzde daha çok eski Sovyet toprakları, Kırım, Litvanya, Polonya ve İsrail’de varlık göstermektedirler.
Dini Araştırmalar / The Journal of Religious Studies, 2010
Every language contains expressions that would be improper, tactless, rude, or even disgraceful t... more Every language contains expressions that would be improper, tactless, rude, or even disgraceful to use in certain situations, and every culture similarly censures certain forms of behavior. When one wants to express something so censured in language, one uses a form of dissimulation known as a euphemism. When one wants to act in a way not permitted by one’s society one uses a different form of dissimulation, affecting the semblance of propriety while doing something inappropriate. Both verbal and behavioral dissimulation are used positively in certain cultures to ward off or fool evil spirits. In this article, verbal and behavioral dissimulative practices are examined and analyzed in different Turkish communities. The scope of this study is limited to such practices as they pertain to birth and death Every language contains expressions that would be improper, tactless, rude, or even disgraceful to use in certain situations, and every culture similarly censures certain forms of behav...
Dini Araştırmalar / The Journal of Religious Studies, 2005
Kırgız aksakalı, ünlü Kırgız edebiyatçısı, eleştirmen, şair, Kırgız-Türk Manas Üniversitesi öğret... more Kırgız aksakalı, ünlü Kırgız edebiyatçısı, eleştirmen, şair, Kırgız-Türk Manas Üniversitesi öğretim üyesi, yeri doldurulamayacak samimi bir Türk Dünyası aşığı olan Prof. Dr. Salican CİGİTOV'un (17.03.1936-11.02.2006) Kırgızistan ve Türk Dünyası üzerine çeşitli düşüncelerini ve tespitlerini içeren 16.06.2004 tarihinde gerçekleştirilen söyleşi okuyucularla paylaşılmaktadır. Prof. Cigitov 1943-50 yılları arasında
“Kızıl Oktyabr” adındaki yedi yıllık ilköğretim okulunda, 1951-54 yılları arasında ise Bişkekte 5 No'lu ilköğretim okulunda okudu. 1954-59 yılları arasında Kırgız Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesinde eğitim aldı. 1962-65 yılları arasında Sovyet Sosyalist Kırgızistan Cumhuriyeti İlimler Akademisinde Dil ve Edebiyat Enstitüsünde doktora yaptı. 1959 yılında köy öğretmeni olarak çalışma hayatına başladı... Cigitov, Nazım Hikmet'in ve M.Karim'in şiir kitaplarını Kırgız Türkçesine çevirmiştir... 1992-95 yılları arasında Kırgızistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı danışmanlığı ve Kırgızistan'ın Özbekistan Büyükelçiliği görevlerinde bulundu. 1995-1996 yılları arasında Kırgız Devlet Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim görevlisi, 1996-2000 yılları arasında ise Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi rektör yardımcılığı görevinde bulundu. 2000-2005 yılları arasında Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü görevini yürüttü. Vefatından önce üstlendiği son görev Fen Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü başkanlığı idi. Prof. Dr. Salican Cigitov Sovyetler Birliği dönemi ve sonrası gelişen ilişkilere dair özgün değerlendirmelerde bulunmaktadır...
Chuvashes are the descendants of Idil-Bulgarians who had accepted Islam firstly as a state religi... more Chuvashes are the descendants of Idil-Bulgarians who had accepted Islam firstly as a state religion in Turkish history. Some of them have kept the traditional Turkish believes alive up to the present day. Today they have been regarded as a Christian Turkish community. Therefore Chuvashes have an exceptional place from the point of view of the history of religions and the history of Turkish culture in Turkish world. From the time Chuvashes began to accept Islam to the present, generally those who had been living in the rural area accepted Islam superficially. Thus Islam was not effective in their moral life. But afterwards among Chuvashes who accepted Islam were imams, muazzins, teachers in a madrasa and the other religious affairs. However many of them who accepted Islam, had been Tatarized through fusion with Tatars who were strong representatives of Islam in the Volga-Ural region. This caused Chuvashes to define themselves as Tatars. In the same time the Muslim Chuvashes have been...
Dini Araştırmalar / The Journal of Religious Studies, 2003
By the fall of the Soviet Union, the Kyrgyz Republic became an independent state in 1991, and its... more By the fall of the Soviet Union, the Kyrgyz Republic became an independent state in 1991, and its Constitution defines form of the government as a democratic republic with substantial civil rights for its citizens. The Constitution upholds it as a secular state and the government does not support just one religion instead of others. The Constitution and the law provide freedom of religion and the right of all citizens to choose and practice their own religions. Inpractice, the government generally respects this right. Islam is the single most widely practiced faith in Kyrgyzstan, meanwhile there are other religious groups and activities as Russian Orthodox churches, different Christian denominations, Jews and Buddhists. Also there are examples of syncretistic religious practices and a number of missionary groups, including groups from the United States, different European countries, and Korea operating freely in the country. In March 1996, the government founded a State Commission o...
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2008
Tsarist Russia, from the middle of the 16th to the early in 20 th century, applied policies of Ru... more Tsarist Russia, from the middle of the 16th to the early in 20 th century, applied policies of Russification and Christianization to the non-Russian nations living in the area of Volga-Ural region. Due to this policies, beside Finno-Ugrians (Mari, Mordvins, and Udmurts), some groups of Chuvashes and Tatars converted to Christianity and Russified. To the present day, the evaluations about the Kryashens showed that they converted to Christianity by the result of this policies. Therefore, they have been considered “Christianized Tatars”. The present paper aims to deal with the relations of Kryashens with Tatars, and their situations among Tatars according to researchs and observations made by the author in July and August of 2008 in Tatarstan. Furthermore, this paper gives place to the evaluations of some Kryashens’ intellectuals about themself from ethnic and cultural point of view.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2006
... Ancak Sovyetler Birliği'nden önceki dönemde olduğu gibi Birliğin dağılmasından sonra da Rus O... more ... Ancak Sovyetler Birliği'nden önceki dönemde olduğu gibi Birliğin dağılmasından sonra da Rus Ortodoks Kilisesi Kreşinlerle yoğun bir yakınlaşma çabası içine girmiştir. Makalede Kreşinlerin dini inanışları çeşitli yönleriyle incelenmektedir...
Religious Beliefs of Kryashen (Baptized-Christian) Tatars as a Different Dimension
of Turkish Culture. Turkish Community has chosen Islam as a religion in general and Turkish culture has been formed with Islam mostly. However, Christianity has found an opportunity to spread among Turkish groups due to various reasons throughout the history as well. Within this respect, Christian Turks (Gagauses, Chuvashes, Kryashens –Baptized-Christian Tatars) have made up a different dimension of Turkish culture. Kryashen Tatars who live in the Autonomy Republic of Tatarstan of Russian Federation today is of a great significance in terms of being one of the Turkish communities converted into Christianity from Islam and of Turkish religion history. Although Christians, they have some common traditional beliefs and applications at the territory of Islam and all Turkish communities in their faith. Having a unity of origin, language and history with Muslim Tatars, Kryashen Tatars are being considered and presented as a separate ethnic group by Russian researchers in particular at the historical process which starts with baptism and carry on up to now. Taking all these mentioned above into consideration, the place, religion, history and beliefs of Kryashen Tatars in Turkish religion history will be studied in the paper.
Key Words: Kryashens - Baptized Tatars, Christian Turkish Community, Russia, Christianity, Islam, Conversion
One of the oldest religious and ethnic groups in Central Asia is the Bukharian Jews. The Bukharia... more One of the oldest religious and ethnic groups in Central Asia is the Bukharian Jews. The Bukharian Jews, especially settled in Uzbekistan, Tajikistan and some other Central Asian republics, are known as a different Jewish group in history because of their unique culture...
Key Words: Bukharian Jews, Central Asia, Uzbekistan, Chala, Judaism, Israel, USA
Ankara'nın ilçelerinden Kazan'da Dördüncüsü düzenlenen uluslararası Halk Kültürü Sempozyum bildir... more Ankara'nın ilçelerinden Kazan'da Dördüncüsü düzenlenen uluslararası Halk Kültürü Sempozyum bildirileri kitabı.
Uluslararası Türk Dünyasının İslamiyete Katkıları Sempozyumu, 2007
Geniş bir coğrafyada yaşayan Türklerin çoğunluğu din olarak İslam'ı kabul etmiştir. Ancak İslam d... more Geniş bir coğrafyada yaşayan Türklerin çoğunluğu din olarak İslam'ı kabul etmiştir. Ancak İslam dışında Türkler arasında başka bazı dinler de yayılma imkanı bulmuştur. Genel olarak Türklerin din tarihi incelendiğinde; Gagauzlar'ın, Çuvaşlar'ın, Kreşin Tatarlar'ın, Hakaslar'ın, Gorno-Altaylar'ın, Sahalar'ın (Yakutlar), Dolganlar'ın, Tofalar'ın ve Urumlar'ın Hıristiyanlık'la; Karaylar'ın ve Kırımçaklar'ın Musevilikle/Yahudilikle; Tuvalar'ın ve Sarı Uygurlar'ın ise Budizm'le birlikte anıldıkları görülür. Gorno-Altay Cumhuriyeti'nde yaşayan Altay kavimlerinin arasında ise Budizmo-Şamanizm olarak da adlandırılan Burkanizm (Ak-Yang) yaygınlık kazanmıştır. Burada belirtilen Türk topluluklarının dini inanışlarının belirlenmesinde doğal olarak tarihi, sosyal, kültürel ve jeopolitik açıdan içinde bulundukları şartlar etkili olmuştur. Söz konusu Türk toplulukları, Müslüman olan ana kitleye nispetle sayısal olarak az olmakla birlikte, etnik açıdan onlarla aramızda soy birliği bulunmaktadır. Bunun yanında uzak geçmişte yaşanan tarihi tecrübeler aramızda birçok kültürel ortaklığın oluşmasını da sağlamıştır.
Özet İnanışların ve inanışlara bağlı uygulamaların, örf ve adetlerin genellikle " tarih aşan " bi... more Özet İnanışların ve inanışlara bağlı uygulamaların, örf ve adetlerin genellikle " tarih aşan " bir yönü vardır. Türk topluluklarının çoğu İslam'ı benimsemekle birlikte İslam öncesi ina-nış, örf ve adetlerini tamamen terk etmemiş, bu inanış, örf ve adetlerini İslam'la kaynaş-tırarak günümüze kadar yaşatmışlardır. Hatta İslam dışında başka bir dini benimsemiş olan Türk topluluklarında da rastlanabilecek ortak inanış ve uygulamalar bulunmaktadır. Genel olarak Türk halk inanışları incelendiğinde; doğumdan ölüme kadar hayatın çeşitli alanlarıyla ilgili birçok ortak motife rastlanmaktadır. Bildiride Çubuk ve çevresinde geçiş dönemleri olarak nitelendirilen doğum, evlilik ve ölüm etrafında yaşatılan halk inanışları ile birlikte yaygın başka inanışlar da incelenecektir. Abstract Beliefs and the practices linked to beliefs, customs and traditions generally have an trans-historical side. By adopting Islam, most of the Turkish communities did not completely leave their pre-Islamic customs and traditions but they maintained them combining these beliefs, customs and traditions with Islam up to nowadays. Moreover there are common beliefs and practices which can be found among Turkish communities who adopted another religion except for Islam. In general when Turkish folk beliefs analyzed; so many common things can be found related to various fields of life from birth to death. In the notification, together with the folk beliefs relate to birth, marriage and death which are called as rites of transition, some other common beliefs are going to be analyzed in Çubuk and around.
Türkiyedeki Karay cemaatinin geçmişten bugüne tarihi serüveni incelenmekte, günümüzdeki durumu t... more Türkiyedeki Karay cemaatinin geçmişten bugüne tarihi serüveni incelenmekte, günümüzdeki durumu tespit edilmektedir.
Crimean Karaites have been partly seen assuccessors of Khazar culture and Khazars, and morover; t... more Crimean Karaites have been partly seen assuccessors of Khazar culture and Khazars, and morover; the traces of Turkish culture have been maintained in their lives. A research on religious beliefs and ethnical characters of Crimean Karaites is attributed crucial importance in point of Turkish religious and cultural history. İn this article, in addition to Karaism, the ethnical characters, beliefs, ceremonies, traditions and characteristics which they inherited from Turkish culture, of Crimean Karaites will be discussed. Key Words: Turks, Judaism, Jews, Khazars, Karaism, Karaites, Crimea
ORTA ASYA TÜRK KÜLTÜRÜNÜN ANADOLU KÜLTÜRÜNE ETKİLERİ ULUSLARARASI SEMPOZYUMU, 2019
Türkler, tarihin en eski topluluklarından biridir. Tarih boyunca Türkler Orta
Asya’dan Anadolu’ya... more Türkler, tarihin en eski topluluklarından biridir. Tarih boyunca Türkler Orta Asya’dan Anadolu’ya, Çin’den Hindistan’a, İran’dan Balkanlara ve Avrupa içlerine kadar geniş bir coğrafyada, farklı dini, etnik ve kültürel kimliklerle karşılaşmışlar, zengin bir kültür ve medeniyet ortaya koymuşlardır. Türklerin insanlık medeniyetine sağladığı en önemli katkılardan biri müsamaha ve diğer din ve kültürlere saygı olmuştur. Türk gelenekleri ve karakteri ile din anlayış ve yorumları bu müsamahanın temelleri arasında yer almıştır. Bu iki temel husus, güçlü aile yapısına ve insan sevgisine sahip Türk milletine özgü evrensel müsamahayı beslemiştir. Şüphesiz Türklerin gerek İslam öncesi dönemde gerekse İslam’ı kabul etmelerinden sonra farklı din mensupları ile karşılaşması ve onlarla bir arada yaşama tecrübesi bu müsamaha anlayışının gelişmesine katkı sağlamıştır. Orta Asya Türk toplulukları arasında İslam, müsamahaya dayalı İslami yorum ve anlayışın temsilcileri aracılığıyla geniş bir yaygınlık kazanmıştır. Bu süreçte hem tasavvufi hem de İslam’ın Hanefi-Maturidi yorumunun etkisi büyük olmuştur. İslam’ın kabulüyle bu dinin değerleri, Türklerin kendilerine özgü yorum ve anlayışla birleşmiş, müsamaha ve birlikte yaşamın temelleri pekiştirilmiştir. Bu bağlamda tarihi süreçte Türkler ne bir soykırım yapmışlar ne de haksız yere insanlara zarar vermişlerdir. Her zaman zayıfın, çaresizin, zulme uğrayanın yanında olmuşlar, insana insan olduğu için değer vermişlerdir. Büyük Türk mütefekkiri Mevlana “İncinsen de incitme” diyerek veciz bir şekilde müsamahalı tutumun ne olduğunu belirtmiştir. Türkler hem kendi dinlerine hem de başka dinlere ve din mensuplarına saygı göstermiştir. İslam’ın kabulünden sonra da büyük devletler kuran Türkler, tarihin her döneminde müsamahayı, hoşgörüyü, adaleti ve insan haklarına saygıyı yönetimin esası olarak benimsemiştir. İslam’ın temel felsefesi ve kaynakları onlara bu konuda bir hedef göstermiş, korkutma ve zorlama yerine sevdirmeyi, gönüllere girmeyi esas alarak birlikte yaşamın temellerine bağlı kalmaya gayret etmişlerdir. Yönetimi altında farklı din mensupları bulunan Türk devletlerindeki bu unsurlar uyum ve ahenk içinde yaşamıştır. Bu uyum ve ahenk Türklerin, insanların temel hak ve hukukuna saygılı olmalarıyla ve onların müsamahalı tutumlarıyla açıklanmıştır.
Abstract Turks are one of the oldest communities in history. Throughout history, Turks have come across different religious, ethnic and cultural identities from a wide variety of countries, from Central Asia to Anatolia, from China to India, from Iran to the Balkans and to european interior, put forth a rich culture and civilization. One of the most important contributions of Turks to human civilization has been tolerance and respect for other religions and cultures.Turkish tradition and character with their religious understanding and comments have taken place among the foundations of this tolerance. These two basic points have fed the universal tolerance which is special to the Turkish nation which has a strong family structure and human love. Undoubtedly, both in the preIslamic period and after they accepted Islam, Turks’ encountering with different religious groups and the experience of living with them have contributed to this understanding of tolerance. Among Middle-Asian Turk communities Islam gained a wide prevalence via representatives of Islamic interpretation and understanding based on indulgence. In this process, the influence of both Sufism and the interpretation of Islam by Hanafi-Maturidi was great. With the acceptance of Islam, the values of this religion are combined with the specific interpretation and understanding of the Turks and the foundations of tolerance and coexistence have been reinforced. In this context, in the historical process, the Turks did not make a genocide, nor did they harm people unjustly. They were always with weak, helpless and the oppressed ones, and gave value to people because they were human. Mevlana, the great Turkish thinker, pointed out what tolerance was by saying “dont hurt even you get hurt”. The Turks respected both their religion and other religions and members of them. The Turks who founded great states after accepting Islam too, adopted and performed tolerance, indulgence, justice and respect to human rights as the principle of the ruling in evert period of history. The fundamental sources and philosophy of Islam have shown a target to them, they tried to adhere the principles of the coexistence by grounding on ingratiating and capturing the hearts, instead of forcing and frightening. These elements in Turkish states which have different religious communities under their rule lived in harmony and compatibility. This harmony and compatibility is explained by the Turkish people’s respect for the basic rights and law of the people and their tolerant attitudes.
Kafkasya Üniversiteler Birliği Uluslararası Ağrı Sosyal Bilimler Kongresi 25-27 Eylül 2013-AĞRI, 2014
Türk kültüründe "ad koyma", etrafında birçok gelenek ve inanışların oluştuğu bir kültür unsurudur... more Türk kültüründe "ad koyma", etrafında birçok gelenek ve inanışların oluştuğu bir kültür unsurudur. Bu bağlamda adın majik etkisine inanılarak çocuğu yaşatacak adlar seçildiği görülür. Çocukların yaşamasını ve uzun ömürlü olmasını sağlamak için uzun ömür çağrıştıran adlar verilir. Aynı amaçla çocuğa dolaylı yoldan sahip olma, çocuğu satma, satın alma, şeklindeki uygulamalara rastlanır. Üst üste kız ya da erkek çocuk olması durumunda çocuklara Döndü, Döne, Yeter, Tamam gibi adlar seçilir. Kem gözleri ya da zararlı güçleri kandırmaya yönelik olarak çocuklara kötü adlar seçilir. Bildiride Türk kültüründe adlar ve adların inanışlarla ilgisi tespit ve analiz edilmektedir.
Dinler Tarihi Araştırmaları-II (Sempozyum: 20-21 Kasım 1998, Konya), 2000
Kendileri hakkında ülkemizde çalışılmamış ve geniş malzeme bulunmayan,
tarihleri kadar dini inanı... more Kendileri hakkında ülkemizde çalışılmamış ve geniş malzeme bulunmayan, tarihleri kadar dini inanışları da iyi bilinmeyen Türk topluluklarından biri Çuvaşlardır. Çuvaşların geleneksel inanışlarına Mecusilik, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam'ın etkide bulunduğu çeşitli araştırmacılar tarafından ileri sürülmüştür. Ancak her araştırmacı kendi görüşlerini destekleyen unsurları öne çıkarmış, çoğu zaman sağlıklı değerlendirmeler yapılamamıştır.
ULUSLARARASI İPEK YOLU'NUN YÜKSELİŞİ VE TÜRK DÜNYASI BİLGİ ŞÖLENİ YÜKSELEN İPEK YOLU III. CİLT, 2016
Somut Olmayan Kültürel Miras, toplulukların, grupların, kimi durumlarda bireylerin, önceki kuşakl... more Somut Olmayan Kültürel Miras, toplulukların, grupların, kimi durumlarda bireylerin, önceki kuşakların deneyimler bütünü olarak devraldıkları uygulamalardır. Somut Olmayan Kültürel Miras dendiğinde; sözlü gelenek ve anlatımlar, dil, gösteri sanatları, toplumsal uygulamalar, ritüeller, şölenler, festivaller, doğa ve evrenle ilgili bilgi ve uygulamalar, el sanatları akla gelir. Dil, müzik, şarkılar, danslar, gösteriler, tekerlemeler, öyküler, masallar, şiirler, gelenekler, inanışlar, ritüeller, temsiller, anlatılar, bilgi ve beceriler, bunlara ilişkin her türlü araç, gereç ve kültürel mekanlar somut olmayan kültürel mirasın içinde yer alır. UNESCO Genel Kurulunda Soyut Olmayan Kültürel Mirasın korunması ve yaşatılması sözleşmeye bağlanmıştır. İpek Yolu'nda somut olmayan kültürel mirasın ortak, benzer ve kısmen zaman içinde değişerek ve gelişerek yaşatıldığını gösteren sayısız örnek vardır. Bu mirasın korunması ve gelecek kuşaklara aktarılmasına katkı sağlayacak yol, yöntem ve imkanların öne çıkarılması hemen her kültürün yaşatılması açısından oldukça önemlidir. Binlerce yılda üretilen ve kuşaktan kuşağa aktarılan Türk Kültürü'nün yaşatılması açısından da oldukça önemlidir. Çünkü bir toplum için somut kültürel mirası korumak ne kadar önemliyse somut olmayan kültürel mirası korumak da o kadar önemlidir. Bildiride, İpek Yolu'nda somut olmayan kültürel mirasın önemi vurgulanmakla birlikte bu mirasın örnekleri üzerinde durulmaktadır.
The Intangible Cultural Heritage are the practices and acquired experiences that communities, groups and in some cases individuals inhereted from previous generations. When called Intangible Cultural Heritage; oral tradition and expressiona, language, performance arts, social practices, rituals, festivals, the knowledge and practices about nature and universe, hanicrafts comes to mind. Language, music, songs, dances, performances, rhymes, narratives, tales, poetry, traditions, beliefs, rituals, representations, stories, knowledge, and skills and all of the equipment and culturel spaces which are related to these take part within the intangible cultural heritage. The protection and perpetuating of the intangible cultural heritage bounded by contract in UNESCO general assembly in 2003. There are countless examples which show that the intangible cultural heritage's common, similar and partially by changing and improving in time on the Silkroad. Putting forward the way, method and opportunities which contribute to protecting and passing this heritage down to next generations is quite important in terms of maintainig almost every culture. This is also quite important for perpetuating Turkish culture which produced during thousands of years and passed down generations. Because how protecting tangible cultural heritage is very important, protcting intangible cultural heritage is also very important for a community. İn the decleration, together with emphasizing the importance of intangible cultural heritage on Silkroad, the examples of this heritage are going to be discoursed. .
GÖNÜL SULTANLARI ŞAHSİYETLERİ VE DEĞERLERİ İLE ANKARA, 2018
Kültür, çok geniş kapsamlı bir kavramdır. Kültürün farklı açılardan pek çok tanımı yapılmıştır. S... more Kültür, çok geniş kapsamlı bir kavramdır. Kültürün farklı açılardan pek çok tanımı yapılmıştır. Sosyal miras ve gelenekler birliği olarak kültür; varlığımızın yapısını belirleyen, sosyal bir süreçle öğrendiğimiz uygulama ve inançların, maddi ve manevi öğelerin birliğidir. Yaşam biçimi olarak kültür; bir toplumun tüm hayat biçimidir veya bir gurubun yaşama biçimidir. Değerler, idealler ve davranışlar olarak kültür; sosyal-kültürel çevredeki eylemlerin ve araçların ortaya koyduğu ve nesnelleştirdiği anlamlar, değerler ve kurallar, bunların etkileşim ve ilişkilerinin oluşturduğu guruplardır. Ancak kültür için kapsayıcı bir tanım belki de "insanoğlunun ürettiği her şeydir" şeklindeki tanımdır. Genel olarak bir toplumun ya da bir milletin ürettiği maddi ve manevi değerlerin bütünü olarak tanımlanan "kültür" terimi, somut ve somut olmayan kültür olarak ayrılır. Somut ve somut olmayan kültürel varlıkların birbirleriyle etkileşim içinde oldukları ve aynı derecede önem taşıdıkları burada vurgulanmalıdır. Kültür bir toplumun ortak değerleridir. Kültür saklanan, öğrenilen ve öğretilen; eğitimle yeni kuşaklara aktarılan, aşılanan bir içeriğe sahiptir. Bu bağlamda kazandığı alışkanlıkları, sahip olduğu yeni bilgi ve değerleri yavrusuna öğretebilen tek varlığın insan olduğuna vurgu yapmak yerinde olacaktır. Bu da kültürün ve kültürel değerlerin eğitim yoluyla yeni kuşaklara aktarılması ile mümkün olmaktadır. Kültürün bütünleştirici bir yönü de vardır. Geçmişi olmayanın geleceği de olmaz. Her toplumun bir dünü, önceki günü, kısacası bir tarihi vardır. Bir topluma ait kültür bu tarihi süreçte var olagelmiştir. Çoğu zaman yazılı bir tarihi olmamakla birlikte, kültürel kaynaklarımızın, gelenek ve göreneklerimizin de bir tarihi vardır.
Uploads
Papers by Durmuş Arık
In Turkic culture, beliefs and practices have emerged around some animals in the historical process, and expressions about animals have been encountered in Turkic literature products such as mythology, legend, and tales. In this context, besides many animals, animals such as horse, deer, eagle and bear have been among the animals that are frequently mentioned in the literature in Turkic culture. In the shaman narratives, there were also animals among the shamans’ helping sprits. The belief in animal ancestor had also found a place in Turkic culture. In addition to these, Turkic people had used animal names to determine the years in their calendars since ancient times. One of the animals around which beliefs and practices were emerged in Turkic culture is the wolf. The wolf is an important animal which is frequently encountered in Turkic folk narratives and holiness was attributed to. The beliefs and practices related to the wolf in almost all Turkic communities have great similarities and commonalities. Along with the respect and reverence for the wolf, some beliefs and practices aimed for protection against its harms were one of those similarities and commonalities. Also, not saying the name of the wolf directly, giving children names related to the wolf, believing that a part of the wolf has a protective feature and using them in folk medicine practices are among other similar and common elements. In this article, as a cultural code, some beliefs and practices related to the wolf, especially identified among the Anatolian and Chuvash Turks, will be examined.
Kimliği belirleyen pek çok unsur bulunmaktadır. Bu unsurlardan biri de dindir. Çarlık Rusyası İdil-Ural bölgesinde yaşayan Türk topluluklarını egemenliği altına aldıktan sonra onlara karşı çeşitli eritme politikaları uygulamıştır. Ekonomi ve eğitimle ilgili bu uygulamalar arasında dini yaptırımlar da yer almıştır. Bu bağlamda bölgedeki Tatar ve Çuvaş gibi toplulukların eritilmesinde Hıristiyanlaştırma faaliyetlerine başvurulmuştur. Hıristiyanlık, Ruslaştırmanın bir aracı olarak kullanılmıştır. Makalede, İdil-Ural bölgesinde Çuvaşlar ve Tatarlar örneğinde, din-kimlik ilişkisi ele alınmıştır.
Abstract
One's identity is shaped by many factors including religion. After governing over the Turkic communities in the Volga-Ural region, The Tsardom of Russia has carried out variety of policies to assimilate them. These policies were not only implemented in economic and educational area but also in religious constraints. In this context, in order to assimilate them, Volga-Ural Tatar and Chuvash communities were subjected to Christianization. Christianity hes been used as a means of Russification. This article deals with the relationship between religion and identity with special reference to Volga-Ural Tatar and Chuvash communities.
Hıristiyanlık ve İslâm gibi dinlerle karşılaşmışlar ve bu dinlerden etkilenmişlerdir. Geçmişte Türk topluluklarında görülen bu inanç çeşitliliği günümüzde de kısmen devam etmektedir. Günümüzde Türk topluluklarının büyük bir kesiminin İslâm dinine mensup olduğu bilinmektedir. Sayıları az da olsa Karaylar ve Kırımçaklar Musevilik/Yahudilik ile, Tuvalar ve Sarı Uygurlar Budizm ile, Çuvaşlar, Gagauzlar, Kreşin Tatarları, Urumlar, Sahalar, Hakaslar, Gorno Altay, Dolganlar ve Tofalar Hıristiyanlıkla birlikte anılmaktadır. Hıristiyanlık, Türklerin tarihte temasa geçtikleri evrensel dinlerden biridir. Kaynakların verdiği bilgilere göre Hıristiyanlığın Orta Asya’daki varlığı ile ilgili bilgiler 4. yüzyıldan gerilere gitmemektedir. Türklerin Hıristiyanlıkla temasları daha çok doğu kiliseleri ile olmuştur.
Yeryüzünü örten, güneş, ay ve yıldızları içine alan, yağmuru yağdırıp verimliliği artıran gök, kutsal bir doğa unsuru olarak görülmüştür. Gök, özellikle dinî inançlarda tanrı ya da tanrısal varlıklarla ilişkilendirilmiş ve onunla ilgili çeşitli inançlar gelişmiştir. Bir Afrika kabilesinin “Nerede gök var ise, Tanrı da vardır.” sözü aslında genel olarak dinler tarihinde gök ve tanrı arasındaki ilişkiyi özetler niteliktedir. Göğün tanrı şeklinde şahıslaştırılması ya da gökte yaşayan bir tanrı düşüncesi karşılaştırmalı dinler tarihinde bir “Yüce Tanrı” şeklinde bilinegelmiştir. Bu tür tanrılara çok eski zamanlardan beri kozmik nizamın yaratıcıları, koruyucuları, kaderin son söz sahipleri, yağmurun göndericileri ve bereketin vericileri olarak ibadet edilmiştir. Yazıda, çeşitli din ve kültürlerde gök ve tanrı arasındaki ilişki ile birlikte geçmişten günümüze Türklerde bu ilişkinin yansımaları incelenmektedir...
“Kızıl Oktyabr” adındaki yedi yıllık ilköğretim okulunda, 1951-54 yılları arasında ise Bişkekte 5 No'lu ilköğretim okulunda okudu. 1954-59 yılları arasında Kırgız Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesinde eğitim aldı. 1962-65 yılları arasında Sovyet Sosyalist Kırgızistan Cumhuriyeti İlimler Akademisinde Dil ve Edebiyat Enstitüsünde doktora yaptı. 1959 yılında köy öğretmeni olarak çalışma hayatına başladı... Cigitov, Nazım Hikmet'in ve M.Karim'in şiir kitaplarını Kırgız Türkçesine çevirmiştir... 1992-95 yılları arasında Kırgızistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı danışmanlığı ve Kırgızistan'ın Özbekistan Büyükelçiliği görevlerinde bulundu. 1995-1996 yılları arasında Kırgız Devlet Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim görevlisi, 1996-2000 yılları arasında ise Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi rektör yardımcılığı görevinde bulundu. 2000-2005 yılları arasında Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü görevini yürüttü. Vefatından önce üstlendiği son görev Fen Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü başkanlığı idi. Prof. Dr. Salican Cigitov Sovyetler Birliği dönemi ve sonrası gelişen ilişkilere dair özgün değerlendirmelerde bulunmaktadır...
Religious Beliefs of Kryashen (Baptized-Christian) Tatars as a Different Dimension
of Turkish Culture. Turkish Community has chosen Islam as a religion in general and Turkish culture has been formed with Islam mostly. However, Christianity has found an opportunity to spread among Turkish groups due to various reasons throughout the history as well. Within this respect, Christian Turks (Gagauses, Chuvashes, Kryashens –Baptized-Christian Tatars) have made up a different dimension of Turkish culture. Kryashen Tatars who live in the Autonomy Republic of Tatarstan of Russian Federation today is of a great significance in terms of being one of the Turkish communities converted into Christianity from Islam and of Turkish religion history. Although Christians, they have some common traditional beliefs and applications at the territory of Islam and all Turkish communities in their faith. Having a unity of origin, language and history with Muslim Tatars, Kryashen Tatars are being considered and presented as a separate ethnic group by Russian researchers in particular at the historical process which starts with baptism and carry on up to now. Taking all these mentioned above into consideration, the place, religion, history and beliefs of Kryashen Tatars in Turkish religion history will be studied in the paper.
Key Words: Kryashens - Baptized Tatars, Christian Turkish Community, Russia, Christianity, Islam, Conversion
Key Words: Bukharian Jews, Central Asia, Uzbekistan, Chala, Judaism, Israel, USA
Key Words: Turks, Judaism, Jews, Khazars, Karaism, Karaites, Crimea
In Turkic culture, beliefs and practices have emerged around some animals in the historical process, and expressions about animals have been encountered in Turkic literature products such as mythology, legend, and tales. In this context, besides many animals, animals such as horse, deer, eagle and bear have been among the animals that are frequently mentioned in the literature in Turkic culture. In the shaman narratives, there were also animals among the shamans’ helping sprits. The belief in animal ancestor had also found a place in Turkic culture. In addition to these, Turkic people had used animal names to determine the years in their calendars since ancient times. One of the animals around which beliefs and practices were emerged in Turkic culture is the wolf. The wolf is an important animal which is frequently encountered in Turkic folk narratives and holiness was attributed to. The beliefs and practices related to the wolf in almost all Turkic communities have great similarities and commonalities. Along with the respect and reverence for the wolf, some beliefs and practices aimed for protection against its harms were one of those similarities and commonalities. Also, not saying the name of the wolf directly, giving children names related to the wolf, believing that a part of the wolf has a protective feature and using them in folk medicine practices are among other similar and common elements. In this article, as a cultural code, some beliefs and practices related to the wolf, especially identified among the Anatolian and Chuvash Turks, will be examined.
Kimliği belirleyen pek çok unsur bulunmaktadır. Bu unsurlardan biri de dindir. Çarlık Rusyası İdil-Ural bölgesinde yaşayan Türk topluluklarını egemenliği altına aldıktan sonra onlara karşı çeşitli eritme politikaları uygulamıştır. Ekonomi ve eğitimle ilgili bu uygulamalar arasında dini yaptırımlar da yer almıştır. Bu bağlamda bölgedeki Tatar ve Çuvaş gibi toplulukların eritilmesinde Hıristiyanlaştırma faaliyetlerine başvurulmuştur. Hıristiyanlık, Ruslaştırmanın bir aracı olarak kullanılmıştır. Makalede, İdil-Ural bölgesinde Çuvaşlar ve Tatarlar örneğinde, din-kimlik ilişkisi ele alınmıştır.
Abstract
One's identity is shaped by many factors including religion. After governing over the Turkic communities in the Volga-Ural region, The Tsardom of Russia has carried out variety of policies to assimilate them. These policies were not only implemented in economic and educational area but also in religious constraints. In this context, in order to assimilate them, Volga-Ural Tatar and Chuvash communities were subjected to Christianization. Christianity hes been used as a means of Russification. This article deals with the relationship between religion and identity with special reference to Volga-Ural Tatar and Chuvash communities.
Hıristiyanlık ve İslâm gibi dinlerle karşılaşmışlar ve bu dinlerden etkilenmişlerdir. Geçmişte Türk topluluklarında görülen bu inanç çeşitliliği günümüzde de kısmen devam etmektedir. Günümüzde Türk topluluklarının büyük bir kesiminin İslâm dinine mensup olduğu bilinmektedir. Sayıları az da olsa Karaylar ve Kırımçaklar Musevilik/Yahudilik ile, Tuvalar ve Sarı Uygurlar Budizm ile, Çuvaşlar, Gagauzlar, Kreşin Tatarları, Urumlar, Sahalar, Hakaslar, Gorno Altay, Dolganlar ve Tofalar Hıristiyanlıkla birlikte anılmaktadır. Hıristiyanlık, Türklerin tarihte temasa geçtikleri evrensel dinlerden biridir. Kaynakların verdiği bilgilere göre Hıristiyanlığın Orta Asya’daki varlığı ile ilgili bilgiler 4. yüzyıldan gerilere gitmemektedir. Türklerin Hıristiyanlıkla temasları daha çok doğu kiliseleri ile olmuştur.
Yeryüzünü örten, güneş, ay ve yıldızları içine alan, yağmuru yağdırıp verimliliği artıran gök, kutsal bir doğa unsuru olarak görülmüştür. Gök, özellikle dinî inançlarda tanrı ya da tanrısal varlıklarla ilişkilendirilmiş ve onunla ilgili çeşitli inançlar gelişmiştir. Bir Afrika kabilesinin “Nerede gök var ise, Tanrı da vardır.” sözü aslında genel olarak dinler tarihinde gök ve tanrı arasındaki ilişkiyi özetler niteliktedir. Göğün tanrı şeklinde şahıslaştırılması ya da gökte yaşayan bir tanrı düşüncesi karşılaştırmalı dinler tarihinde bir “Yüce Tanrı” şeklinde bilinegelmiştir. Bu tür tanrılara çok eski zamanlardan beri kozmik nizamın yaratıcıları, koruyucuları, kaderin son söz sahipleri, yağmurun göndericileri ve bereketin vericileri olarak ibadet edilmiştir. Yazıda, çeşitli din ve kültürlerde gök ve tanrı arasındaki ilişki ile birlikte geçmişten günümüze Türklerde bu ilişkinin yansımaları incelenmektedir...
“Kızıl Oktyabr” adındaki yedi yıllık ilköğretim okulunda, 1951-54 yılları arasında ise Bişkekte 5 No'lu ilköğretim okulunda okudu. 1954-59 yılları arasında Kırgız Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesinde eğitim aldı. 1962-65 yılları arasında Sovyet Sosyalist Kırgızistan Cumhuriyeti İlimler Akademisinde Dil ve Edebiyat Enstitüsünde doktora yaptı. 1959 yılında köy öğretmeni olarak çalışma hayatına başladı... Cigitov, Nazım Hikmet'in ve M.Karim'in şiir kitaplarını Kırgız Türkçesine çevirmiştir... 1992-95 yılları arasında Kırgızistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı danışmanlığı ve Kırgızistan'ın Özbekistan Büyükelçiliği görevlerinde bulundu. 1995-1996 yılları arasında Kırgız Devlet Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim görevlisi, 1996-2000 yılları arasında ise Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi rektör yardımcılığı görevinde bulundu. 2000-2005 yılları arasında Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü görevini yürüttü. Vefatından önce üstlendiği son görev Fen Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü başkanlığı idi. Prof. Dr. Salican Cigitov Sovyetler Birliği dönemi ve sonrası gelişen ilişkilere dair özgün değerlendirmelerde bulunmaktadır...
Religious Beliefs of Kryashen (Baptized-Christian) Tatars as a Different Dimension
of Turkish Culture. Turkish Community has chosen Islam as a religion in general and Turkish culture has been formed with Islam mostly. However, Christianity has found an opportunity to spread among Turkish groups due to various reasons throughout the history as well. Within this respect, Christian Turks (Gagauses, Chuvashes, Kryashens –Baptized-Christian Tatars) have made up a different dimension of Turkish culture. Kryashen Tatars who live in the Autonomy Republic of Tatarstan of Russian Federation today is of a great significance in terms of being one of the Turkish communities converted into Christianity from Islam and of Turkish religion history. Although Christians, they have some common traditional beliefs and applications at the territory of Islam and all Turkish communities in their faith. Having a unity of origin, language and history with Muslim Tatars, Kryashen Tatars are being considered and presented as a separate ethnic group by Russian researchers in particular at the historical process which starts with baptism and carry on up to now. Taking all these mentioned above into consideration, the place, religion, history and beliefs of Kryashen Tatars in Turkish religion history will be studied in the paper.
Key Words: Kryashens - Baptized Tatars, Christian Turkish Community, Russia, Christianity, Islam, Conversion
Key Words: Bukharian Jews, Central Asia, Uzbekistan, Chala, Judaism, Israel, USA
Key Words: Turks, Judaism, Jews, Khazars, Karaism, Karaites, Crimea
Asya’dan Anadolu’ya, Çin’den Hindistan’a, İran’dan Balkanlara ve Avrupa içlerine kadar geniş bir coğrafyada, farklı dini, etnik ve kültürel kimliklerle karşılaşmışlar, zengin bir kültür ve medeniyet ortaya koymuşlardır. Türklerin insanlık medeniyetine sağladığı en önemli katkılardan biri müsamaha ve diğer din ve kültürlere saygı olmuştur. Türk gelenekleri ve karakteri ile din anlayış ve yorumları bu müsamahanın temelleri arasında
yer almıştır. Bu iki temel husus, güçlü aile yapısına ve insan sevgisine sahip Türk milletine özgü evrensel müsamahayı beslemiştir. Şüphesiz Türklerin gerek İslam öncesi dönemde gerekse İslam’ı kabul etmelerinden sonra farklı din mensupları ile karşılaşması ve onlarla bir arada yaşama tecrübesi bu müsamaha anlayışının gelişmesine katkı sağlamıştır. Orta
Asya Türk toplulukları arasında İslam, müsamahaya dayalı İslami yorum ve anlayışın temsilcileri aracılığıyla geniş bir yaygınlık kazanmıştır. Bu süreçte hem tasavvufi hem de İslam’ın Hanefi-Maturidi yorumunun etkisi büyük olmuştur. İslam’ın kabulüyle bu dinin değerleri, Türklerin kendilerine özgü yorum ve anlayışla birleşmiş, müsamaha ve birlikte yaşamın temelleri pekiştirilmiştir. Bu bağlamda tarihi süreçte Türkler ne bir soykırım yapmışlar ne de haksız yere insanlara zarar vermişlerdir. Her zaman zayıfın, çaresizin, zulme uğrayanın yanında olmuşlar, insana insan olduğu için değer vermişlerdir. Büyük Türk mütefekkiri Mevlana “İncinsen de incitme” diyerek veciz bir şekilde müsamahalı tutumun ne olduğunu belirtmiştir. Türkler hem kendi dinlerine hem de başka dinlere ve din mensuplarına saygı göstermiştir. İslam’ın kabulünden sonra da büyük devletler kuran Türkler, tarihin her döneminde müsamahayı, hoşgörüyü, adaleti ve insan haklarına saygıyı yönetimin esası olarak benimsemiştir. İslam’ın temel felsefesi ve kaynakları onlara bu konuda bir hedef göstermiş, korkutma ve zorlama yerine sevdirmeyi, gönüllere girmeyi esas alarak birlikte yaşamın temellerine bağlı kalmaya gayret etmişlerdir. Yönetimi altında farklı din mensupları bulunan Türk devletlerindeki bu unsurlar uyum ve ahenk içinde yaşamıştır. Bu uyum ve ahenk Türklerin, insanların temel hak ve hukukuna saygılı olmalarıyla ve onların müsamahalı tutumlarıyla açıklanmıştır.
Abstract
Turks are one of the oldest communities in history. Throughout history, Turks have come across different religious, ethnic and cultural identities from a wide variety of countries, from Central Asia to Anatolia, from China to India, from Iran to the Balkans and to european interior, put forth a rich culture and civilization. One of the most important contributions of Turks to human civilization has been tolerance and respect for other religions and cultures.Turkish tradition and character with their religious understanding and comments have taken place among the foundations of this tolerance. These two basic points have fed the universal tolerance which is special to the Turkish nation which has a strong family structure and human love. Undoubtedly, both in the preIslamic period and after they accepted Islam, Turks’ encountering with different religious groups and the experience of living with them have contributed to this understanding of tolerance. Among Middle-Asian Turk communities Islam gained a wide prevalence via representatives of Islamic interpretation and understanding based on indulgence. In this process, the influence of both Sufism and the interpretation of Islam by Hanafi-Maturidi was great. With the acceptance of Islam, the values of this religion are combined with the specific interpretation and understanding of the Turks and the foundations of tolerance and coexistence have been reinforced. In this context, in the historical process, the Turks did not make a genocide, nor did they harm people unjustly. They were always with weak, helpless and the oppressed ones, and gave value to people because they were human. Mevlana, the great Turkish thinker, pointed out what tolerance was by saying “dont hurt even you get hurt”. The Turks respected both their religion and other religions and members of them. The Turks who founded great states after accepting Islam too, adopted and performed tolerance, indulgence, justice and respect to human rights as the principle of the ruling in evert period of history. The fundamental sources and philosophy of Islam have shown a target to them, they tried to adhere the principles of the coexistence by grounding on ingratiating and capturing the hearts, instead of forcing and frightening. These elements in Turkish states which have different religious communities under their rule lived in harmony and compatibility. This harmony and compatibility is explained by the Turkish people’s respect for the basic rights and law of the people and their tolerant attitudes.
tarihleri kadar dini inanışları da iyi bilinmeyen Türk topluluklarından biri
Çuvaşlardır. Çuvaşların geleneksel inanışlarına Mecusilik, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam'ın etkide bulunduğu çeşitli araştırmacılar tarafından ileri sürülmüştür. Ancak her araştırmacı kendi görüşlerini destekleyen unsurları öne çıkarmış, çoğu zaman sağlıklı değerlendirmeler yapılamamıştır.
The Intangible Cultural Heritage are the practices and acquired experiences that communities, groups and in some cases individuals inhereted from previous generations. When called Intangible Cultural Heritage; oral tradition and expressiona, language, performance arts, social practices, rituals, festivals, the knowledge and practices about nature and universe, hanicrafts comes to mind. Language, music, songs, dances, performances, rhymes, narratives, tales, poetry, traditions, beliefs, rituals, representations, stories, knowledge, and skills and all of the equipment and culturel spaces which are related to these take part within the intangible cultural heritage. The protection and perpetuating of the intangible cultural heritage bounded by contract in UNESCO general assembly in 2003. There are countless examples which show that the intangible cultural heritage's common, similar and partially by changing and improving in time on the Silkroad. Putting forward the way, method and opportunities which contribute to protecting and passing this heritage down to next generations is quite important in terms of maintainig almost every culture. This is also quite important for perpetuating Turkish culture which produced during thousands of years and passed down generations. Because how protecting tangible cultural heritage is very important, protcting intangible cultural heritage is also very important for a community. İn the decleration, together with emphasizing the importance of intangible cultural heritage on Silkroad, the examples of this heritage are going to be discoursed. .