Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Hınç, Adalet ve Hınç Adaleti: Eleştirel Bir Değerlendirme, 2023
Rabia Sağlam’ın Hınç Adaleti ve Affetme başlıklı kitabında geliştirdiği hınç adaleti kuramı, hukuk düzeninin yozlaştığı ve adaleti gerçekleştirme işlevini kaybettiği bir toplumda, hınçlı mağdurların faillerden haklarını kendi elleriyle alabileceklerini öngörmektedir. Yazara göre hınç öznesinin intikamının meşruiyeti, mağdurun sosyoekonomik eşitsizliğin dezavantajlı tarafında bulunmasına ve adaletin güçlü failler tarafından yolundan saptırılması şartına bağlıdır. Sosyoekonomik açıdan avantajlı faillerin işlediği suçlar veya verdiği zararlar, şayet hukuk failleri koruyor ya da bu failler güçleri sayesinde hukukun yargısından kaçabiliyorsa, hınç adaletinin konusunu oluşturur. Sağlam’a göre, bu koşullar gerçekleştiğinde, hakkı verilmeyen hınçlı mağdurların haklarını kendilerinin alması hem ahlâken hem hukuken meşru kabul edilmelidir. Bu çalışmada kurama yönelik iki eleştiri sunuluyor. İlk eleştiride, hınç adaletinin hınç psikolojisinden bir adalet düşüncesine ulaşırken ortaya çıkabilecek felsefi zorlukları yeterince irdelemediği iddia ediliyor. Bu çerçevede hınçla dolu mağdurun her türlü intikam ediminin meşru olup olmadığı, hınç adaletinin şiddetinin bir sınırının bulunup bulunmadığı gibi sorular gündeme getiriliyor. İkinci eleştiride ise, sosyoekonomik eşitsizlik ve hukuki yozlaşma koşullarının hukuk dışı tekil bir şiddet ediminin ahlâki ve hukuki meşruiyeti için yeterli veya uygun olmadığı; gölgede kalan bazı hususlarının aydınlatılması ve tartışmanın bu doğrultuda genişletilmesi gerektiği öne sürülüyor.
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi dergisi, 2021
Özet Anlamın enginliği karşısında onu tamamen zihinsel ürün olmaktan çıkarıp normatif temeller üzerine inşa etme gayreti, usul-i fıkhın delâlet bahisleri ve özellikle delâlet yollarıyla gerçekleşmektedir. Lafzın manaya nispetinin tespitinde, fıkıh usulüne yöneltilen ağır eleştirilerden biri olan, fıkhın lafzî/literal anlam üzerine bina edildiğinin aksine, geliştirdikleri delâlet kavramı ve teorileriyle usulcüler, mantık, lügat, retorik, mekasıdü’ş-şeria gibi unsurlardan istifade etmek suretiyle delâleti, tüm anlambilim metotlarının üzerine taşımışlardır. Bu çalışmada, Fıkıh usulünde anlambilimsel yöntemlerden biri olan iktizanın delaleti ve Serahsî’nin bu delalet türünün gerçekleşebilmesi için öngördüğü, şer‘î iltizami mukaddem şart/şer‘î zorunlu öncül şart incelenmektedir. Anahtar Kelimeler: Fıkıh usulü, iktizanın delaleti, şer‘î öncül. DALALAT OF CONNOTED MEANING IN HANAFI USUL-I FIQH AS A METHOD OF SEMANTICS Abstract Against the vast expanse of the semantic the effort to build it on the normative basics by removing it from being completely an intellectual product, is realized by the mentions of dalalat in Usul-i Fiqh and especially the ways of dalalat. In the determination of the relation between the wording and its meaning, contrary to the accusation that the Fiqh was built on comments based on literal meanings of the words, scholars of Usul-i Fiqh have carried dalalat above all of the semantic methods with their concept of dalalat and theories, by utilizing elements such as logic, dictionary, rhetoric, aims of the islamic laws. In this study, we examined the connoted meaning as a semantic method in fiqh methodology and the shar’i mandatory prerequisite condition that Sarakhsi foresees for this type of meaning/dalalat to be possible. Keywords: fiqh methodology, connoted meaning, delalah al-Iktida, jurisprudence premise
Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 2022
betonart 50, 2016
Yapılı çevrenin ya da mimari tasarımın manipüle edilmeden temsil edilme hakkı/koşulu tariflenebilir mi? Yapının belleği ne zaman oluşmaya başlar ve yok olur? Mimari görselleştirme onu doğası gereği başka bir imgeye dönüştürürken, süreçle, içerikle ve hakikatle barışık olmasını sağlayacak başka bir temsiliyet aracı mümkün müdür?
JUDICIAL AND CRIMINAL RESPONSIBILITY OF JUDGES ÖZ Topluluklar halinde yaşayan insanoğlu, toplumda huzuru ve refahı sağlayacak yönetici sınıftan sonra belki de en önemli ihtiyaç olarak aralarında ortaya çıkan uyuşmazlıkları çözecek olan kişilere gereksinim duymuştur. Hâkim de insandır ve isteyerek veya istemeyerek haksız hüküm verebilir. Hâkimi kasten haksız hüküm vermeye iten sebep para veya menfaat gibi hususlar yani rüşvet olabilir. Bunun dışında eğer hâkim olabilecek niteliklere sahip olmayan bir kişi hâkimlik mesleğine atanmış ise bu kişi hâkime yakışmayacak şekilde bir fahiş hata yaparsa adalet yerine getirilmemiş olur ve bu sebeple vatandaşlar mağdur olur. Toplum içinde bu derece önemli bir görevi yerine getiren hâkimlerin sorumluluğu veya sorumsuzluğu konusunda İslam hukukundaki durum ile pozitif hukuktaki durumu karşılaştırmalı bir şekilde ele almaya çalışacağız.
Teklifî hüküm çeşitlerinden olan farz ve vâcip terimlerinin eş anlamlı olup olmadığı meselesi hem Hanefî mezhebi hem de diğer mezheplerin fıkıh usulü kitaplarında çokça tartışılan konulardan biridir. Hanefîler iki terimin eş anlamlı olmadığını, ayrı manalara delâlet ettiğini ve farklı neticeler doğurduğunu ifade ederken cumhur, farz ve vâcibin birbirinin yerine kullanılan eş anlamlı iki terim olduğunu savunmuştur. Neticede bu görüş farklılığı fıkhî ihtilaflara ve tartışmalara yol açmış ve neredeyse tüm usul ve fürû kitaplarında bu meseleye mutlaka temas edilmiştir. Hanefîler’in farz ve vâcip terimlerini farklı değerlendirmeleri meseleye yüzeysel olarak bakıldığında basit bir görünüm arz etse de konu bütüncül olarak ele alındığında girift ve karmaşık bir hal almaktadır. Bu nedenle ortaya konulan ayırım birçok mezhep müntesibi tarafından tam olarak anlaşılamamış ve farklı iddialar öne sürülmüştür. Kimi zaman da Hanefîler’in kavramları kullanırken kendi içlerinde tutarlı olmadıklarına ve birbirleriyle çeliştiklerine dair eleştiriler yöneltilmiştir. Çalışmamızda Hanefîler merkeze alınmakla birlikte karşı görüş sahiplerinin de meseleyi nasıl ele aldıkları ve Hanefîler’e ne tür eleştiriler yönelttikleri incelenmiştir. Özellikle Hanefîler’in tutarsızlığına yönelik eleştirilere ve problematik görünüm arz eden meselelere cevap aranmış ve Hanefî fıkıh kitapları bu doğrultuda tetkik edilmiştir. Önemine binaen tartışmanın lafzî veya mânevî olduğuna yönelik iddialar da ele alınmış ve bu iddialar detaylı olarak izah edilmeye çalışılmıştır
Fitne' (çoğulu 'fiten'), Arapça 'f-t-n' fiil kökünden türetilmiş bir mas-tar olup sözlüklerde ifade edilen ilk anlamı "imtihan etmek"dir. 1 An-cak kelime, asıl olarak altın ve gümüşü cürufundan ayrıştırmak için ateşe atma fiilini tasvir etmektedir. 2 Daha sonra kelime altın/gümüş-ateş ile fiilin muhatabı arasındaki ilişkinin farklı boyutlarını ifade etmek üzere, cezb etmek/olmak, denenmek/denemek, musibete düşmek/düşürülmek, işken-ceye uğramak, ateşe atılmak, kargaşa ve savaş anlamlarını kazanmıştır. 3 Bu anlam genişlemesinin kelimenin semantik gelişimine paralel olarak yük-lendiği mecazi anlamlar sayesinde mümkün olduğu söylenebilir. Ateşe atıl-mak olgusu, kişinin iddia ve inançları karşısındaki tutumu bakımından 'deneme/denenme/imtihan", verdiği acı ve ızdırap bakımından "musibet", Journal of Islamic Research 2011;22(1) 55 Hanefî Fıkhında Fitne Gerekçesine Dayalı Hükümler ve İstihsân Delili ile İlişkisi Ö ÖZ ZE ET T Çalışmamızda fitne kavramının Hanefî fıkhındaki kullanımı ve hükümlerin kaynaklarıyla (deliller) ilişkisi tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla kavramın etimolojik değerlendirmesinin yanı sıra Hanefî fıkhındaki kullanımı gözden geçirilmiştir. İbadet, muamelat ve kadınlara özgü düzenlemelerde fitne kavramına dayanan hükümler incelenmiştir. Kavramın, Hanefî fıkhında genel ahlak ve sosyal/siyasal düzenin korunması amacını temsil ettiği görülmüştür. Bu haliyle kavramın irtibatlı olduğu düşünülen istihsân delili incelenmiş ve fitne gerekçesine dayalı hükümlerin istihsân ile verilen hükümler cinsinden olduğu değerlendirilmiştir. A An na ah h t ta ar r K Ke e l li i m me e l le er r: : Fıkıh; istihsân; fitne; kıyas A AB BS S T TR RA AC CT T The subject matter of the present study, to explore the use of concept of fitnah in the Hanafi fiqh and to determinate its relations with sources of provisions. For this purpose, in addition to etymological assessments of the concept of Fıtnah, its applications in Hanafi doctrine were also examined. The adjudications based on the concept of fitnah such as; worship, rules of law and the unique legal arrangements related to women were synchronized in this study too. It was explored that in Hanafi fiqh, the concept of Fıtnah stands for, to protect the public morality and the so-cial/political order. İn this context, the proof of istihsān were also investigated, since it is related to the Fıtnah. Furthermore it was found out that the provisions based on avoidance of fitnah are one of the ways of adjudication with istihsān.
Feminists rethink the self, 1997
Frontiers in Molecular Neuroscience, 2016
სოხუმის სახელმწიფო უნივერსიტეტის შრომები XVI. proceedings of Sokhumi state university XVI, 2018
Geografický časopis - Geographical Journal, 2021
churchsociety.org
Educación Física y Deporte
Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), 2022