Nothing Special   »   [go: up one dir, main page]

Academia.eduAcademia.edu

Bulgaristan'daki Türkler 1

Balkanlar'da Türk Kültürü, 46 (2003): 7

Balkanlar’da Türk Kültürü, 46 (2003): 7 Bulgaristan’daki Türkler Dr. Ali Eminov GEÇEN SAYIDAN DEVAM 1984 yılının başında, Türk kültürüne yapılan geniş baskılar, türkler arasında gizli direnme hareketlerinin oluşumuna neden olmuştur. Bu hareket uzun sürmüş ve 1989 yılının bahar aylarında Türklerin haklarının ve Türk isimlerinin geri alınması için yapılan birçok hükümet karşıtı gösterilerin organizasyonunu sağlamıştır. Jivkov rejiminin bu gösterilere karşı verdiği cevaplardan biri, kendilerini Türk hissedenlerin Türkiye’ye sınır dışı edilmesi olmuştur. Bunun sonucund, 1989 yılının haziran ve ağıstos ayları arasında 350,00 Türk Türkiye’ye göç etmiştir. Bu olaylar, Ekim 1989’da Jivkov iktidarının çökmesine neden olmuştur. Jivkov iktidarından sonra oluşan reformcu komunit hükümeti, 29 Aralık 1989 tarihinde izlenen bu politikaların politik hatalar olduğunu ve kendisini insan hakları savuncusu olarak ilan ederek, zoraki asimilasyon politikalarına hızlı bir şekilde son vermeye başlamıştır. Asimilasyon çalışmalarının resmen sona ermesiyle birlikte reddedilen Türk ve Muslümanların haklarıni geri alma imkânı doğmuştur. Türk liderler, öncelikli iş olarak Türklerinyaşadıgı bölgelerde Türkçe dil derslerinin açılmsını kararlaştırmışlardır. Temmuz 1991 yılında yeni oluşturulan Bulgar anayasında, Türk veya herhangi başka millete ait azınlıkların varlıklarıni belirtmese de, bu anayasa Bulgar kökenli olmayan bireylerin varlığını kabul etmiş ve bunlara bazı haklar tanımıştır. Böyle bir hak, madde 36 (2)’de şöyle ifade olunmaktadır: “Ana dili Bulgarca olmayan vatandaşlar, zorunlu olan Bulgarca’nın yanında kendi ana dillerinde eğitim alabilir ve ana dillerini kullanabilirler.” Türklerin ve Müslümanların haklarını savunmak için oluşturulan Hak ve Özgürlükler hareketi, anayasanın bu maddesini okullarda uygulatabilmek için bu görevi üstlemiştir. Bulgar sosyalist partisinin belli bir direşininden sonar sınırlı Türkçe dersleri 1991‐1992 eğitim‐öğretim yılının ikinci yarısında yerel okullarda okutulmaya başlamıştır. Fakat 1992 yılında hazırlanan program beklentilerin hayli ötesinde olmuştur. Türkçe seçmeli bir ders olarak kalmış ve normal okul müfredatında yer almamıştır. Ne velilere ne de öğrencilere yarayacak şekilde normal okul saatlerinde değil, normal derslerden sonraki bir saate alınmıştır. Veliler, okul yönetimine çocuklarınınTürkçe ders almak için dilekçe yazmak zorunda kalıyorlar ve ayrıca Türk sınıfın açılabilmesi için de belli bir sayıya ulaşılması gerekiyordu. 1991‐1997 yılları arasında kurulan sosyalist tabanlı hükümetler, bu anayasal hakkı engellemek için bir çok bahane bulmuşlardır. 1997 yılında yapılan seçimler sonucunda sosyalistlerin ağır darbe alması Bulgaristan’daki Türklerin eğitim durumlarını geliştirmek için olumlu bir atmosfer yaratmıştır. Hedef 1999‐2000 eğitim‐öğretim yılında Türkçe’yi tüm Türk çocukları için zorunlu ders yapmaktı. 1 Başlangıçtan beri Komünist Partisi’nin savuncuları, dini komünizme karşı savaşan bir ideoloji olarak görmekteydiler ve dini sosyalist ideoloji ile değiştirmeye çaba gösterdiler. Birçok nedenden dolayı, İslam bir hedefti. İslam, Osmanlılar tarafından Bulgaristan’a getirilen yabancı bir din idi ve Bulgar Ortodoks halkına kabul ettirilmişti. İslam, Türklerin ve diğer Müslümanların Bulgar toplumuna entegrasyonu için büyük bir engel idi. Türklerin ve Müslümanların İslam’a olan bağımlılıkları ve onu sürdürme çabaları Bulgar toplumu için bir tehlike idi. Bunun sonucunda Bulgar yetkililer, Türk ve Müslüman toplumların dini açıdan birleşmelerini engellemek ve dine bağlı olan gelenek ve kültürlerini günlük hayattan çıkarmak için çok büyük çabalar sarfettiler. Bu çabaların arasında Bulgaristan’daki Müslüman toplumların maddi ve manevi varlıklarıni baltalamak da vardı. Maddi kısmını Müslümanlara ait olan vakıflara el koyarak halletmişlerdir. Manevi açidan çökertme ise, Bulgar Komünist Partisi’nin Merkez Komitesi tarafından Nisan 1956 tarihinde alınan kararlar ile yapılmıştır. Bu kararlardan biri, Türk ve Pomakların yaşadığı bölgelerdeki hocaların sayılarının azaltılması için partinin yerel yönetimlerine verilen emirleridir. İstatistikler, bu çabanın başarılı sonuçlarını göstermektedir. 1944 yılından önce Bulgaristan’da 150,000 hoca (din görevlisi) vardı. 1950 yılının ortalarında bu sayı 2,700’e düşürüldü. Bu hocaların daha çoğu sadece cuma namazına camilere gelenlere hitap edeceklerdi. Şiddetli din karşıtı propagandalar, 1952 yılında Kur’an öğreniminin yasaklanması ile başlamıştır. Daha sonar, özellikle de 1970 ve 1980’li yıllarda bu yasaklar, Türklerin ve Muslümanların günlük hayatlarındaki aktivitilere kadar indi. Kurban Bayramı’nda kurban kesimleri yasaklandı. İslam’da var olan ölü yıkama gibi dini geleneklere bağlı gömme merasimlerinin tümü yasaklandı. Müslümanlar cenazelerini Bulgar mezarlıklarına ve yeni sosyalist cenaze törenlerine göre gömmek zorundaydılar. Müslüman mezarlıklarındaki Türkçe ve Arapça yazılı mezar taşlarının tamamı yok edildi. Mevlit okumak yasaklandı. Çocuklarını sünnet ettiren ve adetlerini yerine getiren veliler, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılıyorlardı. Genç Türk ve diğer Müslüman çocuklar, periyodik olarak sünnet kontrolüne götürülüyorlardı. Yeni doğum yapmış veliler, henüz daha doğumevinde iken çocuklarını sünnet ettirmeyeceklerine dair belgeler imzalamak zorundaydılar. Geleneksel evlenme merasimleri yasaklanmıştı. Düğüne katılanların Türkçe şarkı söylemesi ve Türk danslarını oynamaları yasaktı. 1984 yılından sonra katılımcıların Türkçe konuşmaları bile yasaklandı. Müslüman kadınların geneleksel kıyafetlerini giymek yasaklanmıştı. DEVAM EDECEK 2