Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Louis Althusser'in ideolojiyle ilgili düşünceleri, tanımlamaları "Devletin İdeolojik Aygıtları" kitabında yer alır. Bu okuduğunuz metinde ise Althusser'in ideolojiyle ilgili fikirleri temel üç tez altında bir araya toplanmaya çalışılmıştır.
This paper examines the influences of Aristotle upon Marx. I consider that the influences of Aristotelian thoughts on Marx’s theory is so important. I looks the similarities between Aristotle’s household economy and Marx’s communist views and Aristotle’s ethical theories Marx’s labor theory. --------- Bu çalışma Aristoteles’in Marx üzerindeki etkilerini incelemektedir. Aristoteles’in görüşlerinin Marks’ın teorisi üzerindeki etkilerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Aristoteles’in ev ekonomisi ile Marks’ın komünist görüşleri ve Aristoteles’in etik anlayışı ile Marks’ın emek teorisi arasındaki benzerlikleri göstermeye çalışıyorum.
Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Bahar 2011 Sayı 26
ÖZET Metafizikle materyalizm arasındaki farklılık, çatışma ve karşıtlık Batı felsefe ve bilim tartışmalarının vazgeçilmezlerinden kabul edilmektedir. Bu belirlenim birçok sorunu ele almada, sistematikler meydana getirmede ve en önemlisi metodoloji belirleniminde temel sayıltı olarak kabul edilmektedir. Bu manada da kimi büyük filozoflar ya da bilim adamları metafizik kökenli olarak kabul edilmiş, kimisi de materyalist kökenli olarak tanımlanmıştır. Bu belirlenimler oldukça kesin çizgilerle farklılaştırılarak ele alınsa da gerçekte Batı tarihinde ortaya konduğu kadar rafine değildir. Belki de düşünüldüğünün aksine beslendiği kanallar ve doğurduğu sonuçları itibarı ile birbirlerini beslemiş ve birbirlerinin kaynaklarından değer bulmuşlardır. Bunun en önemli göstergelerinden birisi de bizatihi materyalizmin en büyük savunucusu olarak kabul edilen Marx'ın kendisi ve neden olduğu çizgidir. Bu araştırmayla gerçekte Batı'da geliştirilmiş ve uğruna büyük mücadeleler verilmiş karşıt savların aslında sembolik olarak ayrışmalarına karşılık birbirlerini nasıl besledikleri ve en önemlisiyse nasıl bir metodolojik karmaşaya sebep oldukları Marx örneği üzerinden analiz edilmek istenmiştir. Böylece bu ayrımlar esas alınarak yapılan kimi anlama, yorumlama ve çözüm geliştirmelerin ne büyük enerji kayıplarına yol açtığı dolaylı da olsa izaha kavuşmuş olacaktır. A Critical Approach to Mark's Reductionist Metaphysics ABSTRACT Conflict, difference and contrast between metaphysics and materialism are adopted as an indispensable element of western philosophy and science. This determination is accepted as the basic postulate in handling many problems, building systems and foremost in determining methodology. Within this framework, some important scientists and philosophers have been regarded as coming from metaphysics origin while some others have materialist origin. Even though these determinations are handled with clear cut differentiation, they are not as refinery as accepted in Western history. Maybe, on the contrary of the accepted thought, they have been fed and got value from the sources and results of each other. One of the preliminary indicators of this is Marx himself and the line to which Marx has caused. The aim of this study is to analyze how opposite claims which were actually developed in West and led to great struggles feed each other in spite of their symbolical differentiations and foremost how they lead to methodological confusion through the example of Marx. Thanks to this study, it will be clarified even indirectly Yrd. Doç. Dr., Bartın Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü.
KÜLTÜREL ÇALIŞMALAR YAKLAŞIMININ ORTAYA ÇIKMASINDA GRAMSCİ VE ALTHUSSER'İN DÜŞÜNCELERİNİN ETKİLERİ , 2020
Toplumsal (ve bireysel) sorunların çözümünü, öncelikle toplumsal aktörlerin kendi gerçek durumlarını kavrayabilecekleri bir bilgiye sahip olmasında gören eleştirel toplumsal kuramlar, kaçınılmaz olarak kültür ve ideoloji sorunlarını odağa almaktadır. Kültüre ve ideolojiye yönelik inceleme ve soruşturmalar da, toplumsal düzenin korunması ve toplumsal bütünün sürdürülmesinde iletişim, medya ve iktidar/güç arasındaki ilişkilere ağırlık vermektedir. İletişim, çeşitli toplumsal kesimler arasında süren mücadeleleri hem temsil eder hem de yeniden üretir. Bu noktada da ideolojinin işleyişi devreye girer. Bu nedenle toplumsal güç ve iktidar ilişkilerinin yönünün (sınıflar, cinsiyetler ve ırklar arasında vb.) ve mekanizmalarının saptanması, kültür ve ideoloji incelemeleri için son derece önemlidir. Gerçekçi ve anlamlı bir kültürel sorgulama, toplumsal iletişimin mekanizmalarını ve araçlarını incelerken, gücün kaynağı, yönü, niteliği ve işleyişine dair sorular sorabildiği ölçüde eleştireldir. İşte bunu yapabilmek amacıyla ortaya çıkan kültürel çalışmalar alanını, güçlü bir tarihsel-kuramsal mirası olan, düşünürlerinin medya ve popüler kültür formları üzerinden somut analitik girişimlerde bulunduğu bir alandır. Kültürel çalışmalar, insanların yaşamlarını, kültürel ve toplumsal bir bağlamda biçimlendirme ve deneyimleme biçimlerini incelemektedir. Ancak burada yaşamları biçimlendirilen kişiler, aynı zamanda biçimlendiren kişilerdir. Bu yaklaşıma göre insanlar, sadece kendilerine sunulan içerik ve ürünlerin edilgen bir tüketicisi değil, aynı zamanda yeni değerlerin, tarzların, dillerin ve kültürel biçimlerin üreticileri olarak değerlendirilir. (Teker, 2018, s.40) 1950'lerin sonunda bütün dünyada kapitalist endüstriyel üretimin canlandığı, refah devleti sosyal politikalarının güçlendirildiği, sermaye ile işçi sınıfı arasında yeni bir tür uzlaşının geliştiği uzun genişleme dönemi başlamıştır. Bu dönem sınıfın ortadan kaybolduğunun öne sürüldüğü, savaş öncesi durum ile belirli bir kopuş yaşanan, popüler kültürün iyice Amerikanlaştığı bir dönemdir. Kaçınılmaz olarak bu yoğun değişimlerin ve kültürel, ekonomik, politik sonuçlarının anlaşılması gerekiyordu. İşte kültürel çalışmalar, bu bağlamda doğmuştur. Savaş sonrasında sosyal bilimler alanında sosyolojiden psikolojiye, antropolojiden edebiyata birçok disiplinde, yavaş yavaş "burjuvalaştığı" öne sürülen işçi sınıfı kültürüne yönelik ilgiler artmaktaydı. Geçmişte gündelik hayatta gözlenebilen sınıflar arasındaki katı ayrım, kentli işçi sınıfının ve orta sınıfın genişlemesiyle bulanıklaşmıştı. Ciddiye alınmaya değmeyen ve estetik değerden yoksun kabul edilen dönemin popüler kültürünün, 20. yüzyılda İngilizliliği tehdit ettiği öne sürülmekteydi. 1960'lara kadar az çok meşru görülen bu seçkinci tavır, savaş sonrası eğitim fırsatlarının İngiltere'de alt sınıftan olanlara doğru genişlemesinden dolayı, yeni kuşaklarda geçmişteki kadar kabul görmemeye başlamıştır. Dönemin ekonomik gelişmelerinin sınıf ilişkileri, sınıf formasyonları ve sınıf kültürleri bakımından anlamını kavramaya, yeni kültürel güçlere ve eğilimlere dair sorular sorulmaktaydı. Kültür, dünyaya dair basitçe birikmiş bir bilgi ve onun ürünleri olarak değil, anlamların ve tanımların toplumsal olarak inşa edildiği ve tarihsel olarak dönüştürüldüğü bir süreç olarak görüldü. XX. yüzyıl kültür tartışmaları II. Dünya Savaşı sonrası yaşanan önemli gelişmeler, toplumbilimlerinin temel parametrelerinde görülen farklılıklar ile birlikte başlamıştır. Bu tartışmanın en görünür yüzü Frankfurt Okulu olmuştur. İlgi çekici olan 1960 sonrası Frankfurt Okulu etkisini yitirirken veya Avrupa solu dönüşüme uğrarken bu tarihten itibaren kültürel çalışmalar alanında kurumsal düzeyde sözcülük İngiltere’ye geçmiştir. Bu dönemde kültür tartışmaları öncülüğü Kıta Avrupa’sından uzaklaşmış ve Anglosakson bir yapı kazanmıştır. Kültürel Çalışmalar’ın ortaya çıkışındaki süreç ile bu alan, Louis Althusser ile Antonio Gramsci’nin ortaya koydukları kavramlar ve düşüncelerinin etkileri bakımından ele alınarak çalışma tamamlanacaktır.
ELEŞTİRİ KÜLTÜRÜ ve “ŞİRAZE”DEN ÇIKMAK ÜZERİNE Mevlüt Uyanık – Aygün Akyol Giriş: Çorum İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Tarihi Anabilim Dalı bünyesinde kronolojik okumalarımız yanı sıra “Felsefeyi Anadolu’da Yeniden Yurtlandırmak” projesi bağlamında sistematik okumalar da yapıyoruz. Türkistan - Türkiye irtibatının kültürel sürekliliği bağlamında Farabi’yi İslam Felsefesinin Kurucu filozofu olarak görüyoruz. Farabi ve İbn Sina’nın Doğu’da, İbn Rüşd, İbn Bacce ve İbn Tufeyl’in Batı’da (Endülüs) İslam felsefesini cihanşümul bir felsefe haline getirdiğini belirtiyor ve eserlerini özgün metinlerini tercümesiyle karşılıklı vererek tercüme ediyoruz. “Her tercüme temelde bir yorumdur”dan hareketle tahkir ve tezyif içermeyen eleştirileri de önemsiyoruz. Bu çerçevede Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde yenice İslam Felsefesi profesörü olmuş “profesyonel felsefeci!” M. F. Birgül’ün (Tercümelerden Çektiğimiz Izdırap: Tedbîru’l-Mütevahhid Örneği, Şiraze: sayı 1, 2020:44-47) yazısı gibi aklınca Molla Kasım pozlarına girip, tahkir ve tezyif edici bir şekilde ele alınan metinler var. 2021 Ocak ayının ilk günlerinde Facebook hesaplarımızdan birinde bir gönderinin altına yorum olarak ilk sayfası eklenince haberimiz oldu, dergiyi edindik bir de baktık ki, aynı derginin 2. Sayısında “örnek çeviri” diyerek mütercimi övmekten yorgun düştüğü yazının başlangıcında bizim uzun bir sessizliğe büründüğümüzü söylemiş. Her iki yazıda ele alınan çevirilerinin başkaları tarafından yapılan tercümelerden ya hiç haberi yok, ya da…. https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=5048452108562124&id=259280630812653
ANASAY Dergisi, 2018
İdeoloji ile ilgili yapılan akademik çalışmalarda Althusser önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü Althusser’in sistematiği ideolojiyi, hem oluşumu hem sonuçları hem de etkileri bakımından diğerlerinden farklı bir yere oturtmaktadır. Althusser ideolojisini Marx’ın ideolojisi ile karıştıran ve daha da ileri giderek onu altyapıya indirgeyen yanlış görüşlere karşı çıkmaktadır. Althusser’e göre ideoloji tüm varoluşunu yaşam pratiğinden almaktadır ve ideoloji yaşananın bir aynasıdır. Dolayısıyla, ideoloji her yerdedir. Bu çerçevede makalede Louis Althusser’in düşüncesi temelinde ideoloji kavramına bakış açısı, özne ve bilinç ilişkisi, doğumunun tasarlanmasından itibaren ideolojiye maruz kalan öznenin bilincini geliştirmesinin olanaklı olup olmadığı tartışılmaktadır. Althusser’in bakış açısını anlaşılır biçimde açıklamaya çalışan bu makalede, düşünürün konuyla ilgili eserleri ve makalelerine başvurulmuştur.
ULUSLARARASI ÇATIŞMA ÇÖZÜMÜ VE BARIŞIN TESİSİ, 2023
Bu kitap, birey-birey, grup-grup, şirket-şirket vb. uyuşmazlık ve çatışma çözümlerinden ziyade uluslararası çatışma çözümleri ve barışın tesisi konularına yoğunlaşmıştır. Özellikle, üniversitelerin uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, kamu yönetimi, tarih, psikoloji, sosyal çalışma ve sosyoloji bölümleri başta olmak üzere, ilgili alan yazının diğer alanlarına da önemli bilgiler sunma amacındadır. Bu temel amaçtan hareketle kitap, 16 ana bölümden oluşturulmuştur.
FLSF Sosyal Bilimler Dergisi, 2020
ÖZ Bu çalışma, Louis Althusser'in toplumsal bütünlüğü altyapı ve üstyapı şeklinde ayırarak tartışmalarda odak noktası olarak altyapıyı, yani ekonomik tabanı alan Marksizm'in genel eğilimi hakkındaki eleştirilerinden yola çıkar. Eserlerinde üstyapıyı ayrıntılı bir şekilde ele alan Althusser'in düşüncesinde devlet ve devlet aygıtlarından oluşan üstyapının kapsamını ortaya koymayı amaçlar. Althusser'e göre, devlet, toplumsal bütünlük içinde ve diğer yapısal unsurlar karşısında etkin bir pozisyondadır. Althusser'in düşüncesinde devletin altyapı karşısındaki etkin konumuna odaklanan bu çalışma, söz konusu etkin konumlanışı açıklamak üzere öncelikle Althusser'in toplumsal bütünlük kavrayışına değinir. Ardından devlet mekanizmasını ortaya çıkarmak için makine ve aygıt ayrımına odaklanır. Toplumsal bütünlükte etkin konumdaki makine olarak devletin yeniden üretici rolüne değinir. Kapitalist toplumun varlığı açısından yeniden üretim ile devlet arasında doğrudan bir bağlantı vardır. Bu bağlantı çerçevesinde bu çalışma devlet aygıtlarını ele alır. Devletin baskı aygıtı ve devletin ideolojik aygıtları biçiminde ikiye ayrılan aygıtların makine olarak devlet açısından işlevini belirler. Sonuçta devletin işlevselliğinin onun araçsallığına ve sınıfsal niteliğine etkisini ortaya koyarak sınıf mücadelesi açısından devletin ve aygıtların önemine dikkat çeker. ABSTRACT This study sets out from Louis Althusser's criticism of general tendency of Marxism which takes the infrastructure, namely economic base, as the focal point in the discussions by separating the social totality into infrastructure and superstructure. It aims to reveal the scope of superstructure in the context of reproduction. According to Althusser, the state located in the superstructure has an active position in social totality and across other structural elements. This study, which focuses on the active position of the state across the infrastructure in Althusser's thought, firstly touches upon Althusser's understanding of social totality in order to explain the active position of the state. It then focuses on the separation between machine and apparatus so as to reveal the state mechanism. It refers to the reproductive role of the state as an effective machine in social totality. There is a direct relation between reproduction and the state in terms of the existence of capitalist society. This study deals with the state apparatuses under this relation. It determines the function of the apparatuses which are divided into two as the repressive state apparatus and ideological state apparatuses across the state as machine. As a result, it highlights the importance of the state and the apparatuses in terms of class struggle by revealing the effect of the functionality of the state on its instrumentation and class quality.
Data in Brief, 2024
Mediterranean Journal of Basic and Applied Sciences (MJBAS) , 2024
Archaeopress, 2023
Journal of Business Economics, 2019
Aplicabilidades das teorias de Bourdieu, Certeau, Chartier e Foucault em nosso cotidiano : costumes e sujeitos., 2022
Arak Medical University Journal, 2016
Lecture Notes in Computer Science, 2004
Annals of Clinical Psychiatry, 2004
Psychiatry Research: Neuroimaging, 2020
Curriculum Perspectives
Applied sciences, 2023