MILLÎ MÜCADELE’NIN BAŞLANGICININ
100. YILDÖNÜMÜNDE
1919
Editörler
Doç. Dr. İbrahim Bozkurt
Doç. Dr. Umut Karabulut
MILLÎ MÜCADELE’NIN BAŞLANGICININ 100. YILDÖNÜMÜNDE 1919
Editörler: Doç. Dr. İbrahim Bozkurt, Doç. Dr. Umut Karabulut
Yayın No.
Beşeri Bilimler No.
ISBN
Basım Sayısı
: 2456
: 157
: 978-605-033-067-0
: 1. Basım, Ekim 2019
© Copyright 2019, NOBEL AKADEMİK YAYINCILIK EĞİTİM DANIŞMANLIK TİC. LTD. ŞTİ. SERTİFİKA NO.: 40340
Bu baskının bütün hakları Nobel Akademik Yayıncılık Eğitim Danışmanlık Tic. Ltd. Şti.ne aittir. Yayınevinin yazılı izni olmaksızın, kitabın
tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve dağıtımı yapılamaz.
Genel Yayın Yönetmeni : Nevzat Argun -nargun@nobelyayin.comYayın Koordinatörü : Gülfem Dursun -gulfem@nobelyayin.comRedaksiyon: Samet Tekin -samet@nobelyayin.comSayfa Tasarım: Leyla Kurt -leyla@nobelyayin.comKapak Tasarım: Mehtap Yürümez -mehtap@nobelyayin.comBaskı ve Cilt: Atalay Matbaacılık / Sertifika No.: 15689- Büyük Sanayi 1 Cad. Elif Sok. No.:7/236-237 İskitler / ANKARA
Kütüphane Bilgi Kartı
Bozkurt, Ibrahim., Karabulut, Umut.
Millî Mücadele’nin Başlangıcının 100. Yıldönümünde 1919 / İbrahim Bozkurt, Umut Karabulut
1. Basım. XVI + 368 s. 16x23,5 cm. Kaynakça var, dizin yok.
ISBN: 978-605-033-067-0
1. Millî Mücadele
2. Türk Kurtuluş Savaşı
3. Mustafa Kemal Paşa
Genel Dağıtım
ATLAS AKADEMIK BASIM YAYIN DAĞITIM TIC. LTD. ŞTI.
Adres: Bahçekapı mh. 2465 sk. Oto Sanayi Sitesi No:7 Bodrum Kat Şaşmaz-ANKARA - siparis@nobelyayin.comTelefon: +90 312 278 50 77 - Faks: 0 312 278 21 65
E-Satış: www.nobelkitap.com - www.atlaskitap.com - Bilgi: esatis@nobelkitap.com - info@atlaskitap.com
Dağıtım ve Satış Noktaları: Alfa Basım Dağıtım, Ana Basım Dağıtım, Arasta, Arkadaş Kitabevi, Başarı Dağıtım, D&R mağazaları, Dost
Dağıtım, Güneş Dağıtım, Kitapsan, Nezih Kitabevleri, Prefix, Remzi Kitabevleri, TveK Mağazaları
BÖLÜM YAZARLARI
BÖLÜM 1.
Meşrutiyet’ten Millî Mücadele’ye Siyasi Protesto Kültürü ve
1919 Yılındaki İşlevi
Doç. Dr. Umut Karabulut
Pamukkale Üniversitesi, Tarih Bölümü/Editör
BÖLÜM 2.
1919 ve Yeniden Şekillenen Dünya Siyaseti
Doç. Dr. Birten Çelik
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Tarih Bölümü
BÖLÜM 3.
İşgal Öncesi İzmir’de Rumların Psikolojik Mücadelesi:
Nümayişler ve Propaganda (30 Ekim 1918-15 Mayıs 1919)
Dr. Öğr. Üyesi Sezen Karabulut
Pamukkale Üniversitesi, Tarih Bölümü
BÖLÜM 4.
Batı Anadolu’da İngiltere’nin 1919 Yılı Siyasi ve Askerî
Faaliyetlerine Bir Bakış
Prof. Dr. Ercan Haytoğlu
Pamukkale Üniversitesi, Tarih Bölümü
BÖLÜM 5.
19 Mayıs Gerçeği ve Mustafa Kemal Paşa
(Abartılı Savlar ve Doğrular)
Prof. Dr. Kemal Arı
Dokuz Eylül Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü
BÖLÜM 6.
19 Mayıs 1919 Projeksiyonlarına Bir Katkı Girişimi
Prof. Dr. Fevzi Demir
Mersin Üniversitesi, Tarih Bölümü, Emekli Öğretim Üyesi
III
IV Bölüm Yazarları
BÖLÜM 7.
Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya Geçmesi ve Paris Barış
Konferansı
Prof. Dr. Temuçin Faik Ertan
Ankara Üniversitesi, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü
BÖLÜM 8.
Türk Basınında Damat Ferit Paşa’nın Başkanlığındaki Murahhas
Heyeti’nin Paris Seyahati ve Barış Konferansı’na Katılımı
Üzerine Gözlemler (6 Haziran-15 Temmuz 1919)
Doç. Dr. İbrahim Bozkurt
Mersin Üniversitesi, Tarih Bölümü/Editör
BÖLÜM 9.
Devrin Tanıklarının Kaleminden Millî Mücadele’nin İlk Halk
Toplantıları ve Kongre Çalışmaları
Doç. Dr. Olcay Özkaya Dumanlı
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Tarih Bölümü
BÖLÜM 10.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Kuruluşu ve
Tarihsel İşlevi
Dr. Öğr. Üyesi Birgül Bozkurt
Mersin Üniversitesi, Tarih Bölümü
BÖLÜM 11.
Mehmet Asım Us ve Vakit: Bir Gazetecinin Gözünden Millî
Mücadele Yıllarına Dair Bir Kesit (1919)
Doç. Dr. Volkan Payaslı
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Tarih Bölümü
BÖLÜM 12.
Bir Romancı Bakış Açısıyla 19 Mayıs 1919 Süreci
Doç. Dr. Hasan Yürek
Mersin Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
BÖLÜM 13.
Söyleşi; Prof.Dr. Ergün Aybars ile Türk Kurtuluş Savaşı’nın
Tarihsel Önemi
Dokuz Eylül Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü,
Emekli Öğretim Üyesi
İÇİNDEKİLER
Sunuş .........................................................................................................................V
MEŞRUTİYET’TEN MİLLÎ MÜCADELE’YE SİYASİ
PROTESTO KÜLTÜRÜ VE 1919 YILINDAKİ İŞLEVİ
Giriş ............................................................................................................................1
Tarihsel Arka Plan: Siyasal Katılım Aracı Olarak Protestolar .............................................3
1919 Yılı Bölgesel Kitle Hareketleri..............................................................................10
Mustafa Kemal Paşa Öncülüğünde Kitle Hareketleri ....................................................19
Sonuç .......................................................................................................................26
Kaynakça ..................................................................................................................28
1919 VE YENİDEN ŞEKİLLENEN DÜNYA SİYASETİ
Giriş ..........................................................................................................................33
Birinci Dünya Savaşı Hakkında Genel Bir Değerlendirme .............................................35
Paris Barış Konferansı (1919-1920) ............................................................................45
Sonuç Yerine: Paris Barış Konferansı’nın Ardından Şekillenen Dünya Siyaseti.................53
Kaynakça ..................................................................................................................56
İŞGAL ÖNCESİ İZMİR’DE RUMLARIN PSİKOLOJİK MÜCADELESİ:
NÜMAYİŞLER VE PROPAGANDA
(30 Ekim 1918-15 Mayıs 1919)
Giriş ..........................................................................................................................59
Paylaşılamayan Kent: İzmir .........................................................................................63
Mütareke Dönemi’nde İzmir ve Rum Nümayişleri .........................................................67
Sonuç .......................................................................................................................77
Kaynakça ..................................................................................................................78
XIII
XIV İçindekiler
BATI ANADOLU’DA İNGİLTERE’NİN 1919 YILI SİYASİ VE ASKERÎ
FAALİYETLERİNE BİR BAKIŞ
Giriş ..........................................................................................................................81
İngiltere’nin Batı Anadolu’yu Yunan İşgaline Hazırlama Çalışmaları ................................86
Yunan İşgalinin Batı Anadolu’da Genişlemesi Karşısında İngilizlerin Tutumu .................106
Yunan Zulümleri ve İngiltere .....................................................................................113
Milne Hattı’nın Oluşumu ve İngiltere ..........................................................................118
Sonuç .....................................................................................................................137
Kaynakça ................................................................................................................138
19 MAYIS GERÇEĞİ VE MUSTAFA KEMAL PAŞA
(Abartılı Savlar ve Doğrular)
Giriş ........................................................................................................................143
Savlar......................................................................................................................145
19 Mayıs’a Giden Yol ...............................................................................................151
Sonuç .....................................................................................................................159
Kaynakça ...............................................................................................................160
19 MAYIS 1919 PROJEKSİYONLARINA BİR KATKI GİRİŞİMİ
Giriş ........................................................................................................................161
Kondratieff Dalgaları.................................................................................................163
Modelski ve Uzun Döngüler Teorisi ............................................................................167
Miroslav Hroch: Milletleşmenin Tarih ve Coğrafyası ....................................................173
Kaynakça ................................................................................................................178
MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN ANADOLU'YA GEÇMESİ VE
PARİS BARIŞ KONFERANSI
Giriş ........................................................................................................................181
Paris Barış Konferansı ve Mustafa Kemal Paşa’nın 9. Ordu Müfettişliğine Atanması .....182
Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’dan Ayrılması ve Samsun’a Ulaşması .......................194
Sonuç .....................................................................................................................198
Kaynakça ................................................................................................................200
İçindekiler
XV
TÜRK BASININDA DAMAT FERİT PAŞA’NIN BAŞKANLIĞINDAKİ MURAHHAS
HEYETİ’NİN PARİS SEYAHATİ VE BARIŞ KONFERANSI’NA KATILIMI ÜZERİNE
GÖZLEMLER
(6 HAZİRAN-15 TEMMUZ 1919)
Giriş ........................................................................................................................203
Paris Barış Konferansı’na Davet ................................................................................207
Heyetin Paris’teki Savunması Üzerine Öneriler/Tartışmalar ..........................................212
“Heyet-i Murahhasa” Üyelerinin Belirlenmesi .............................................................213
İstanbul’dan Toulon’a Gemi Yolculuğu........................................................................217
Toulun’dan Marsilya’ya Tren Yolculuğu.......................................................................218
İlk Muhtıra Öncesi Heyetin Vaucresson’daki Günleri ...................................................219
17 Haziran 1919 Tarihli Birinci Muhtıra Hakkında Yorumlar, Değerlendirmeler ..............227
İlk Muhtıra Sonrası Köşke Dönüş ..............................................................................231
23 Haziran 1919 Tarihli İkinci Muhtıra .......................................................................232
23 Haziran 1919 Tarihli Muhtıraya İlişkin Yorumlar, Değerlendirmeler ..........................233
Murahhas Heyeti’nin Muhtıralarına Verilen Yanıtlar .....................................................236
İstanbul’a Dönüş Hazırlıkları ve Son Bir Görev ............................................................240
İstanbul’a Dönüş ve Sonrası ....................................................................................243
Sonuç .....................................................................................................................246
Kaynakça ................................................................................................................248
DEVRİN TANIKLARININ KALEMİNDEN MİLLÎ MÜCADELE’NİN
İLK HALK TOPLANTILARI VE KONGRE ÇALIŞMALARI
Giriş ........................................................................................................................251
19 Mayıs 1919, Anadolu’ya Geçiş ve İlk İzlenimler .....................................................252
İlk Halk Toplantıları ve Kongre Çalışmaları ..................................................................257
Sivas’ta Kongre Hazırlıkları ve İlk Uygulamalar ...........................................................261
Sonuç ....................................................................................................................265
Kaynakça ................................................................................................................266
ANADOLU VE RUMELİ MÜDAFAA-İ HUKUK CEMİYETİ’NİN KURULUŞU
VE TARİHSEL İŞLEVİ
Giriş ........................................................................................................................269
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Kuruluşu ve Yapısı ........................271
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Ülke Genelinde Örgütlenmesi .........275
Şarkî Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyetiyle Birleşme ................................................281
XVI İçindekiler
Batı Anadolu A-RMHC Birleşmesi ..............................................................................284
Trakya’da Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Örgütlenmesi..................287
İstanbul Hükûmetleriyle İlişkiler .................................................................................289
Damat Ferit Paşa Hükûmeti’nin Düşürülmesi ............................................................290
Amasya Görüşmeleri ................................................................................................293
Mebusan Meclisi’nden TBMM’ye .............................................................................297
Sonuç .....................................................................................................................301
Kaynakça ................................................................................................................303
MEHMET ASIM US VE VAKİT: BİR GAZETECİNİN GÖZÜNDEN
MİLLÎ MÜCADELE YILLARINA DAİR BİR KESİT (1919)
Mehmet Asım Us’u ve Vakit Gazetesini Hatırlarken .....................................................307
19 Mayıs 1919 Tarihini Yüzyıl Öncesinden Ele Alırken ................................................310
Anadolu’da Örgütlenme ve Bir Güneşin Doğuşu Yakındır ............................................323
Sonuç .....................................................................................................................331
Ekler .......................................................................................................................333
Kaynakça ................................................................................................................336
BİR ROMANCI BAKIŞ AÇISIYLA
19 MAYIS 1919 SÜRECİ
Giriş ........................................................................................................................341
Anadolu’ya Geçişi, 19 Mayıs 1919’u Hazırlayan Sebepler...........................................342
Mustafa Kemal’i Samsun’a Çıkarmaya Yönlendiren Özellikleri .....................................345
Samsun’a Gidiş İçin Yürütülen Çalışmalar ..................................................................347
Samsun’a Yolculuk Serüveni ve Samsun’a Varış.........................................................350
19 Mayıs 1919 İtibarıyla Samsun .............................................................................353
Samsun’daki Faaliyetler ve Sonrası ..........................................................................354
Tarih Kitabı ile Roman Arasında Kutsal İsyan ..............................................................355
Sonuç .....................................................................................................................358
Kaynakça ................................................................................................................359
Söyleşi; Prof. Dr. Ergün Aybars ile Türk Kurtuluş Savaşı’nın Tarihsel
Önemi ....................................................................................................................361
234 Millî Mücadele’nin Başlangıcının 100. Yıldönümünde 1919
savaşta değil, düşünsel alanda da ileri olduklarını, böyle büyük bir imparatorluğu örgütleyebilmek için belirli bir siyasal anlayışa sahip olduklarını
gösterdiklerini belirtiyordu. Avrupa uygarlığının üstünlüğü anlaşıldığında,
Osmanlılar, çağdaş uygarlığı o denli başarıyla benimsediler ki çeyrek yüzyıl
geçmeden Avrupa birliğine kabul edildiler. Sınırlara gelince, Trakya için
1914 sınırlarının ötesinde, 1878’de İngiltere ve Rusya delegelerinin kabul
ettiği, “Zoitun Burnu- Demir Halny- Mustafa Paşa- Kara Balkan- KeuchevaKarasu” sınırı etnik, iktisadi, stratejik nedenlerle öneriliyordu. Anadolu’da
Rus ve İran sınırlarının savaştan önceki gibi olması gerekirdi. Güneyde Musul
ve Diyarbakır vilayetlerinin ve Halep vilayetinin bir bölümünün Türk toprağı
olduğu, Ege kıyılarına yakın adaların tarihsel, iktisadi nedenlerle ve güvenlik açısından Osmanlı olması gerektiği belirtiliyordu. Ermenistan konusunda
İtilaf devletleri, Erivan Cumhuriyetini tanıyacak olurlarsa, Osmanlı Heyeti,
hükûmetçe onanması şartıyla, bu devletle olan sınırı görüşmeye hazırdı. Bu
ülkeye yerleşmek isteyen Ermenilere, Osmanlı Hükûmeti her türlü yardımı
yapmayı taahhüt ediyordu. Kalmak isteyenler, başka azınlıklar gibi serbest
kültürel, manevi ve iktisadi gelişmelerden yararlanabilirlerdi. Savaş öncesi Osmanlı Arap bölgelerine gelince, bunlar Padişahın egemenliği altında
geniş ölçüde yönetim özgürlüğünden yararlanacaklar, her özerk vilayetin
(emaretin) valisi padişahça atanacak, buralarda Osmanlı bayrağı asılacak ve
parada Osmanlı tuğrası olacak, adalet Padişah adına yürütülecek, vakıflar
eskisi gibi idare edilecekti. Valisi Padişahça atanmayacak olan Hicaz için en
ilgili devletle anlaşılarak, özel bir örgütlenme kararlaştırılabilecek, Mekke,
Medine ve Kudüs’te Padişahın bir temsilcisi ve belirli sayıda bir şeref kıtası bulunacaktı. Mısır ve Kıbrıs konusunda Osmanlı Hükûmeti, uygun bir
zamanda İngiltere ve buraların siyasal durumunu daha açık olarak tanımlamak üzere görüşmelere girişmeye hazırdı. Toprak sorununu çözmeye
çalışan Devletin bu “yeni örgütlenme” tasarısı dışında, Babıâli, mali, iktisadi
ve hukuki sorunlardaki görüşünü daha sonra Konferansa sunma hakkını
saklı tutuyordu. Muhtıra, bu yeni örgütlenme kesinleşir kesinleşmez, müttefik işgal kuvvetlerinin Osmanlı ülkesinden çekileceklerini ancak şu şartla
kabul ediyordu; Gerektiği takdirde, Arabistan’ın “bazı yerlerinde” bunlar
“geçici olarak” kalabileceklerdi. Son olarak Devletin parçalanmasına ya da
değişik mandalara bölünmesine yeniden karşı çıkılıyor ve halkın, taşrada ve
İstanbul’da her yoldan dile getirdiği, Barış Konferansının adalet duygularına
güvenildiği belirtiliyordu.149
Paris’teki heyetin danışmanları arasında yer alan Ahmet Reşit Rey’in
hatıratına baktığımızda Balkan Harbi’yle kaybettiğimiz Ege Denizi adalarının
bize iadesi talebini ve gerekçesini eleştirdiğini görmekteyiz; “Önce denizdeki
mağlubiyetimizle elimizden çıkan adaları daha büyük bir mağlubiyet
149
Akşin, a.g.e., C.I, s.399-401.
Türk Basınında Damat Ferit Paşa’nın Başkanlığındaki Murahhas Heyeti’nin Paris Seyahati...
235
vesilesiyle geri almak emeli garip bir iddiadır. Ancak sebeplerini daha tuhaf
buldum. Diyorlardı ki: “Adalarda yaşayan halk çoğunlukla Rum’dur. İzmir vilayeti
sahillerinde de Rumlar çoğunluktadır. Bu nedenle adalar, Yunanistan’da oldukça
eşya ve silah kaçakçılığının önünü almak mümkün olamaz ve dolayısıyla Türk ve
Yunan hükûmetleri arasında dostça ilişkiler kurulamaz. Bu sakıncayı gidermek için
adaları Türkiye’ye iade etmek lazım gelir”.150 Rey’e göre daha önce elden çıkmış
olan adaların kime ait olacağı konusunda söz konusu bölgenin çoğunluğuna
göre karar vermek Wilson Prensibi’nin gereklerindendi. O hâlde Adalardaki
halkın çoğunluğu Rum’dur, İzmir vilayeti sahillerinde de Rumlar çoğunluktadır sözünden, “İzmir vilayeti sahillerinin de Yunanistan’a terki sonucuna
ulaşmak daha tabii ve daha kolay” görülecekti.151
25 Haziran’da Türk Heyeti henüz Paris’teyken Dörtler Meclisi’nde
Osmanlı Devleti (daha geniş çerçevede Doğu Meselesi) sorunu152 ele alınmış; Lloyd George, Almanlarla barışın imzalanmasından hemen sonra ABD
Başkanı Wilson’un ülkesine dönüşünden önce Osmanlı’nın yeni sınırlarının saptanması gerektiğini belirtmiştir.153 Osmanlı’nın yeni sınırları çizilecekti ancak bunun önünde iki engel vardı; birincisi Ermenistan meselesi.
Burası Müttefik işgali altında olmadığı için bölgenin Osmanlı Devleti ile
bağlantısı kesilip Türk Ordusu çekildiğinde, eğer burada müttefik garnizonları kurulmazsa, Ermeniler Kürtlerin insafına kalacaklardı.154 İkincisi,
İstanbul ve Boğazlardı. Bunların da kime emanet edileceği sorunu vardı.
Wilson, Türklerin buradan çıkarılmaları düşüncesindeydi. Türk topraklarında manda olmamalı ancak bir devletin sıkı kontrolü altında olmalıydı.
L. George’un eğilimi ise İstanbul ve Boğazlarla; Ermenistan mandasının
ABD’ye verilmesi yönündeydi çünkü o zaman Avrupalı galip büyük devletler arasındaki denge sorunu kolayca aşılmış olacaktı. Ancak tüm bu konularda sözü edilen devletler, kendi aralarında bir uzlaşamaya varamadıkları için
150
Rey, a.g.e., s.335.
Rey, a.g.e., s.334-335. Ahmet Reşit Rey, metnin heyet üyeleri arasında daha ilk kez okunduğunda bu maddeyi eleştirdiğini ve bu nedenle Damat Ferit Paşa’nın özel bir görüşme yaparak
kendisine Paris’te kalmasının çok gerekli olmadığı ancak İstanbul’a dönmesinin de uygun olmadığı 1500 Frank maaşla Cenevre’ye dönmesini teklif ettiğini anlatmaktadır. Ahmet Reşit,
teklifi kabul etmediğini ancak bir hafta kadar sonra Fransa Hariciye Nezareti’ne çağrıldığını
burada kendisine büyük devletlerden bazılarının isteğine göre, ya heyetle birlikte aynı köşkte
kalması ya da Paris’te kalacaksa heyetle görüşmemesi şeklinde bir tercihte bulunması istenmiştir. Müşavir olarak gelmiş bulunan Ahmet Reşit, Damat Ferit Paşa ile diyaloglarından olsa
gerek İstanbul’a dönmek üzere önce Cenevre’ye geçme kararı almış ve ayrılmıştır. Bu muamelenin nedeni olarak Lloyd George’un Hint Müslüman temsilcileriyle görüşmelerinin engellenmesi olduğunu ima etmiştir. Bk. Rey, a.g.e., s.339-341.
151
İtalyan gazetesinden alıntı yapan Tasvir-i Efkâr, Paris’te Türk meselesinin net olarak
hâlledilemediğini okuyucularına duyurmaktadır. Bk. Tasvir-i Efkâr, 6 Temmuz 1919.
152
153
İsmail Köse, “Paris Barış Konferansı Tutanakları ve Başkan Woodrow Wilson’un Türk Algısı”, History Studies, Cilt.6, Sayı:3 (Nisan 2014), s.234; Akşin, a.g.e., C.I, 406-407.
154
Notes of a Meeting Held at President Wilson’s House, 25 June 1919’dan aktaran Köse, a.g.m., s.234.
DEVRİN TANIKLARININ KALEMİNDEN MİLLÎ
MÜCADELE’NİN İLK HALK TOPLANTILARI
VE KONGRE ÇALIŞMALARI
Olcay Özkaya Duman
Giriş
20. yüzyılın büyük sömürge savaşlarının başında gelen I. Dünya Savaşı,
Anadolu’da derin etkiler yaratacak uzun süreli bir işgali beraberinde getirmiştir. Dünya’nın statükocu güçleri ile revizyonist eğilimli yeni sömürge
gücü olmaya aday ülkeleri arasında belirginleşen hâkimiyet mücadelesi kısa
sürede dünyanın neredeyse genelinde hissedilecek olan bir büyük türbülans
yaratmıştır. Ya savaşın içinde olunabileceği ya da savaşın dışında kalsa da
tüm etkilerini savaşan bir ülke kadar hissedeceğiniz bir gerçeklik ile karşı
karşıya kalınacak bir dönemden bahsedilmektedir. Anadolu topraklarının
büyük bir kısmını itilaf devletlerinin işgaline açık hâle getiren ve Osmanlı
Devleti ile imzalanmış Mondros Ateşkes Antlaşması, 30 Ekim 1918’sonrası
ulus topraklarını tehdit etmiştir. Millî Mücadelenin dayanağı ve esasında
hareket noktası olarak da değerlendirilebilecek olan Mondros belgesi, ağır
ve kabul edilemez şartları ile bu şiddette oluşacak bir bağımsızlık mücadelesini besleyecektir. Mondros’un geçersizliği, Sevr belgesinin lağvı, işgallerin
ise haksızlığını dünyanın gözü önünde ortaya koyacak olan istiklal mücadelesi uzun yıllar dünyanın unutamayacağı bir dünya lideri tarafından sevk
ve idare edilecektir. Bu tarihî koşullar, bir taraftan Mustafa Kemal gibi bir
liderin, komutan ve devlet adamının ortaya çıkmasına diğer taraftan da
Anadolu’da halkın her türden yoksulluk ve yoksunluğa karşın güçlü bir
bağımsızlık isteği ve çabası ile varlık göstermesine olanak tanımıştır.
Mustafa Kemal, en başından itibaren başarının kaynağının Anadolu’da
halk ile birlikte olarak sağlanabileceğine inanmış ve bu yönde ilk kararla251
252 Millî Mücadele’nin Başlangıcının 100. Yıldönümünde 1919
rın alınmasını sağlamıştır. İstiklal-i tam bir yaklaşımla sine-i millet tercihi
olmuş, tüm çalışma ve kararların halkın içinde halk ile birlikte alınmasını
sağlamıştır. Bu amaçla başlayan ilk halk toplantıları ki söz konusu çalışmanın da ana hareket noktasıdır, Erzurum ve Sivas Kongreleridir. Bundan önce
Anadolu’da düzenlenen Havza ve Amasya Genelgeleri kongre niteliğinde
olmayan ancak vatanın kurtuluşu yönünde geliştirilen düşüncelerin halk ile
ilk defa görüşüldüğü toplantılardır. Bu yönüyle her ikisi de Kongre çalışmalarının ön hazırlıkları olmaları bakımından son derece önemli ilk adımlardır.
19 Mayıs 1919, Anadolu’ya Geçiş ve İlk İzlenimler
Mustafa Kemal, Samsun’a çıktığında daha önceden İzmir’in işgali münasebetiyle istifa etmiş olan hükûmet, yeniden Damat Ferit Paşa
tarafından kurulmuş ve bu yeni gelişmeler bütün mülki ve askerî idarecilere duyurulmuştu. Bu dönemde Samsun’da bulunmak orada faaliyetler
gerçekleştirmek Mustafa Kemal için oldukça önemliydi. Öyle ki ordu,
millet kaynaşması için gerekli zamanı bu şekilde kazanmış oluyordu.
Aksi hâlde doğrudan Erzurum’a gitmesi bu düşüncelerini geciktirebilirdi. Kaybedecek zamanının olmadığını bilen Mustafa Kemal, yöre halkına
gerçekleri anlatarak, işgallere karşı bir cephenin oluşturulması gerçeğini
anlatmak ile işe başlamıştır. Mustafa Kemal, Samsun ve civarından gelen
köy, nahiye ve kasaba heyetleriyle görüşmüş ve onlara teşkilatlanmaları
konusunda telkinlerde bulunmuştur.1
Genel olarak bakıldığında söz konusu sürece dair önemli bilgilerin yer
aldığı anı ya da hatıra türünden belgelerin, Mustafa Kemal’in Anadolu’ya
gelişi ve bu sayede halk ile buluşarak mevcut durumdan halkı haberdar
etmesi ile başlatacağı millî mücadelenin başarısını bu karara bağladıkları
anlaşılmaktadır. Sine-i millet ya da istiklal-i tam yaklaşımını esas hareket
noktası olarak benimsemiş olan Mustafa Kemal, her anlamda güçsüz ve
imkânsızlıklar içerisinde umudun halka dayanmak ve gücünü halktan
almakta olduğuna inanmıştır. Bunun en önemli göstergesi Anadolu’ya gelmesi ve burada yapılacak genelge ve kongre çalışmalarıdır.2
Erdal Aydoğan, Samsun’dan Erzurum’a Mustafa Kemal, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara, 2000, s.35. Mustafa Kemal’in 9. Ordu müfettişliği görevi ile görevlendirilmesi
sürecinde 14 Mayıs 1919 günü Sadrazam Damat Ferit Paşa’nin Nişantaşı’ndaki ikametgâhına
bir akşam yemeği için davet edilmesi ve söz konusu görev hakkında yapılan görüşme ile ilgili
ayrıntılı bilgi için bk.: Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Baskıya Hazırlayan:
Arı İnan, İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2018, 51-52.
1
Bu konuda ayrıntılı bilgi için bk.: Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2014, s.100; Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler,s.60; İsmet İnönü,
Hatıralar, Yayına Hazırlayan: Sabahattin Selek, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2014, s.172.
2
Devrin Tanıklarının Kaleminden Millî Mücadele’nin İlk Halk Toplantıları ve Kongre Çalışmaları
253
Fahrettin Altay, hatıralarında Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkar çıkmaz İzmir’in etrafında Millî Mukavemet hareketlerinin başladığı haberini
aldığı ve bunları teşvik için umumi bir telgraf çektiğini aktarmıştır. Altay,
daha sonra Erzurum Kongresi’ni yaptığı ve oradan da Sivas’a geçtiğini
bu şekilde Millî Mücadeleyi başlattığını belirtmiştir. Altay, her tarafta
Müdafaayı Hukuk Cemiyetlerinin teşkilatlandırılması yoluna gidilirken,
Anadolu’nun artık İstanbul’daki Damat Ferit Hükûmeti’ne itimat etmediğine dikkat çekmiştir.3
Dagobert, bir devletin doğuşu başlığını verdiği eserinde Mustafa
Kemal’in Samsun’daki faaliyetleri ve burada gerçekleştirmek istedikleri hakkında dikkat çekici bazı önemli bilgiler vermektedir. Buna göre; Samsun’da
karaya çıkışın üzerinden bir ay geçiyordu. İlk ve en önemli adım başarı sağlanmış, ordu ele geçirilmişti. Etkili olabilecek önderler, çoğu daha genç generaller Mustafa Kemal’e bağlanmış ve izinden gideceklerini bildirmişlerdi.
Resmen görevlendirilmiş olmanın sağladığı destekten artık vazgeçilebilirdi.
Her çeşit resmî bağ şimdi yalnızca köstekti. Bundan sonra atılacak çok daha
önemli adımlar için tam bir hareket serbestliğine gerek vardı. Fakat atılacak
bu adım bir askerî darbeyi amaçlamayacaktı, bu konuda kesin kararlıydı.
Daha önce Jön Türklerin yaptığı gibi, sürgünlerin yardımıyla iktidara ulaşmak istemiyordu, şimdi burada bir bağımsızlık savaşı söz konusuydu. Aynı
zamanda da güçlü galiplerin isteğine aykırı olarak ve var olan bütün güçlere
karşı çıkarak yeni bir devletin yaratılması söz konusuydu.4
Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ün Anadolu’ya geçiş süreci ve nedenleri
ile ilgili İstanbul’daki açık ve cesur faaliyetlerinden o zamanki hükûmet
adamlarının ürkmeye başladıklarını, bir nedenle O’nu İstanbul’dan uzaklaştırmaya karar verdiklerine dikkat çekmiştir. Bu durum üzerine Atatürk’ün
gelişmeleri lehine çevirerek kendisini Doğu’daki 9. Ordu Müfettişliğine
tayin ettirme de başarılı olduğu ve bu sıfatla kısa sürede Anadolu’ya geçebildiğini belirtmiştir. Atatürk’ün Samsun’a ulaşır ulaşmaz hiç vakit kaybetmeden planını tatbik etmeye ve amacına ulaşmaya koyulduğu, sırası gelince
bu uğurda Ordu Müfettişliğinden ve hatta canı kadar sevdiği askerlikten
çekilerek halk ile beraber rütbesiz, nişansız bir fert bir er gibi çalışmayı sürdürdüğünü vurgulamıştır.5
İsmet İnönü ise Mustafa Kemal’in Samsun’a gidişini ani bir gelişme olarak
aktarmıştır. Anadolu’ya geçiş düşüncesinin öncesine dayanan planlı bir çalışma olduğunu belirten İnönü gidişin beklenmedik bir biçimde aniden olduğu
3
Fahrettin Altay, 10 Yıl Savaş ve Sonrası 1912-1922, Eylem Yayınları, Ankara, 2008, s.179.
Dagobert Von Mikusch, Avrupa ile Asya Arasındaki Adam, Örgün Yayınları, İstanbul, 2009,
s.251.
4
5
Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2014, s.99-100.
254 Millî Mücadele’nin Başlangıcının 100. Yıldönümünde 1919
üzerinde durmuştur. İnönü söz konusu gelişmeleri şu şekilde aktarmıştır;
“Atatürk bir gün ansızın bizim eve geldi. Hareketinden bir gün evvel idi. Bu hesaba
göre, bize gelişi, İzmir’in işgal edildiği güne rastlıyor. Oturduk, konuştuk. Fakat
henüz İzmir’in işgal edildiğini ne o biliyor, ne ben biliyorum. Atatürk bana veda için
uğramış. Ben yarın gidiyorum. Zamanı gelince sana haber vereceğim, seni çağıracağım, sen de gelirsin” dedi… Atatürk ile İstanbul’da son görüşmemiz böyle oldu ve o
ertesi gün geniş bir karargâhla ve büyük yetkilerle Samsun’a hareket etti…”6
Aydemir, döneme dair kaleme aldığı hatıralarında 9.Ordu Müfettişi
görevi ile Samsun’a görevlendirilen Mustafa Kemal’in deniz yolculuğuna
geniş yer vermiştir. Bu bölümde özellikle Samsun şehrini incelikle betimleyerek okuyucuyu âdeta tarihte bir yolculuğa çıkarmaktadır. Söz konusu
deniz yolculuğu hakkında şu bilgiler dikkat çekmektedir; “Mustafa Kemal’in
en tedirgin geçen günleri, İstanbul’dan Samsun’a kadar süren deniz yolculuğudur.
Onu İstanbul’dan Sinop’a tehlikeler içinde ulaştıran Bandırma Vapuruna, Sinop’tan
tekrar ama istemeyerek binmiştir. Çünkü karadan Sinop’tan Samsun’a gidebilmek
için ne yol ne de vasıta vardı. Vapur, Samsun’a varabildiği zaman, hem tehlikeler
arkada kalmış hem fırtınalı deniz yatışmıştı… Samsun’a 19 Mayıs 1919 sabahı saat
7’de puslu bir havada ayakbastı. O sırada Mustafa Kemal 38 yaşındaydı…”7
Mustafa Kemal’in Bandırma vapuru yolculuğu hakkında Atatürk’ün
yaveri ve Samsun yolculuğunun bizzat yolcularından Cevat Abbas Gürer
ise şu bilgileri vermektedir; “… Aziz kumandanım çok sevdiği deniz havasını
almak için kıç güvertede oturmuştu. Kolordu Kumandanı Refet (Bele) ve
karargâhımız erkânı, kumandanımı çevrelemişlerdi. Ben de bir kenarda
oturuyordum. Karanlıklar artık hiçbir yeri bize göstermiyordu. Korkunç
dalgalar bazen hepimizi susturuyordu… Kumandanımla kalmıştık. Bana
kaptanı çağırttı. Yaşı kadar tecrübesi alnında toplanan ihtiyar fakat dinç kapan,
kumandanımın yanına geldi. “Düşman devletlerinin her hangi bir vasıtasının gadrine
uğramamak için sahile yakın bir rota tutunuz! Şayet mutlak tehlike görürseniz gemiyi
karaya, en yakın sahile oturtunuz.!” Emrini verdikten sonra istirahate çekilmişti…”8
Cevat Abbas Gürer, yukarıda kısaca değinilen zorlu vapur yolculuğuyla başlayan ve nihayetinde 19 Mayıs’ta Samsun varışla başlayan, 19 Mayıs 1919’u
ulusal Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı olarak değerlendirmektedir. Gürer,
diğer hatıratlardan farklı olarak Mustafa Kemal’in millî mücadeleyi başlatmak
üzere Anadolu’ya geçişi sağlayacak alternatif bir başka planından söz etmektedir. Bunu “Kocaeli üzerinden gizli geçiş planı” olarak aktaran Gürer’e göre
6
İsmet İnönü, Hatıralar, Yayına Hazırlayan: Sabahattin Selek, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2014, s.170;
Bk.: Fahrettin Altay, 10 Yıl Savaş ve Sonrası 1912-1922, Eylem Yayınları, İstanbul, 2008, s.187.
Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam Mustafa Kemal 1919-1922, Cilt II, Remzi Kitapevi, İstanbul, 1999, s.24.
7
Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas Gürer, Cepheden Meclise Büyük Önder İle 24 Yıl, Derleyen: Turgut Gürer, İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2018, s.103.
8
Devrin Tanıklarının Kaleminden Millî Mücadele’nin İlk Halk Toplantıları ve Kongre Çalışmaları
255
Mustafa Kemal’in bu planı Anadolu’ya geçiş için bir yedek plandır. Mustafa
Kemal, Samsun’a çıkmadan aylar önce Anadolu’ya gizlice geçebilmek için
planlar yapmıştır. Kocaeli üzerinden Anadolu’ya emniyetle geçebilme olanaklarını araştırmıştır. Cevat Abbas Bey’e Kocaeli bölgesinde silahlı müfrezeler
oluşturulmasını emretmiştir. Bu talimat üzerine harekete geçen Cevat Abbas
Bey, bölgede görevlendirilmek üzere bir Kuvay-i Milliye teşkilatı kurmuştur.
Kocaeli bölgesinde kurulan ve Yahya Kaptan’ın lideri olduğu bu silahlı milis
kuvvetler kısa zamanda faaliyetlerine başlamıştır. Yahya Kaptan ve arkadaşlarının görevi Kocaeli yarımadasında asayişi temin etmekti.9 Samsun’a
çıkmadan aylar önce hazırlanan bu plan Cevat Abbas Gürer’in akrabası olan
Harbiye Nazırı Mareşal Şakir Paşa kullanılarak, Padişah Vahdettin’in onayı
alınmış ve Mustafa Kemal Paşa’ya “üçüncü Ordu Müfettişliği”10 görevi verilmiştir. Bu görev Samsun yoluyla Anadolu’ya çıkabilme olanağı sağlayacağı
için diğer plana gerek kalmamıştır.11
Yukarıda detayları satır arası okumalardan aktarılan Samsun yolculuğuna dair önemli ayrıntılar, Nuri Ulusu’nun anılarında da benzeşen şekliyle
örtüşmektedir. Ulusu, Bandırma Vapuru’nun İstanbul’dan hareketinden
kısa bir süre sonra İngiliz işgal kuvvetleri tarafından bir destroyer gönderilerek, vapuru geri çevirme ya da batırmakla görevlendirildiğine dikkat
çekmiştir. Ancak Bandırma Vapuru’nun İngiliz işgal kuvvetlerinin planladığı rotayı takip etmediği için yakalanmadığını da eklemiştir. Ulusu, Gemide
Atatürk ve kurmay 22, er ve erbaşlar 25, müşavir ve kâtipler 8, gemi personeli 21 olmak üzere toplam 76 kişinin bulunduğunu da belirtmiştir. Ulusu,
Samsun’a kadar Bandırma Vapuru’nun kaptanı İsmail Hakkı’nın kaptan
köşkünde babası Hacı Tevfik’e “aman Hacı gözünü Paşa’nın üzerinden ayırma,
bu halkın tek umudu o! Paşa sana emanet” dediğini de eklemektedir.12 Samsun’a
çıkan Bandırma Vapuru, yolcuları hakkında Fethi Tevetoğlu ise değişik
rütbe ve sınıftan 18 subay olduğunu belirtmiştir. Tevetoğlu, 17’si hakkında
bilgi sahibi olunduğu ancak yalnız iaşe subayı Üsteğmen Abdullah hakkında hiçbir bilgiye ulaşılamadığına dikkat çekmiştir. Tevetoğlu, Atatürk’ün
Samsun’a çıkarken beraberinde bulunan arkadaşlarının büyük bir kısmının
daha sonraki yıllarda vekil, milletvekili, büyükelçi, genel vali gibi önemli
vazifelere geldiklerini vurgulamıştır.13
9
Yahya Kaptan ve müfrezesinin faaliyetleri hakkında bk.:Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, s.222.
9.Ordu Müfettişliği sonradan 3.Ordu Müfettişliğine çevrilmiştir. Bk.: Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam Mustafa Kemal 1919-1922, Cilt II, s.94.
10
11
Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas Gürer, Cepheden Meclise Büyük Önder ile 24 Yıl, s.119-120-125.
Mustafa Kemal Ulusu, Atatürk’ün Yanı Başında, Çankaya Köşkü Kütüphanecisi Nuri
Ulusu’nun Hatıraları, İstek Yayınları, İstanbul, 2017, s.30-33.
12
13
Fethi Tevetoğlu, Atatürk’le Samsun’a Çıkanlar, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1987, s.12.
256 Millî Mücadele’nin Başlangıcının 100. Yıldönümünde 1919
Samsun yolculuğu hakkında Selek de Mustafa Kemal’in millî mücadeleyi başlatmak için Anadolu’ya geçişi hakkında önemli bilgiler paylaşmaktadır. Buna göre, “Mustafa Kemal Anadolu’ya büyük ümitlerle olduğu kadar önemli
endişelerle de yüklü gelmiştir. Samsun’da edindiği ilk bilgiler ise pek de hoş şeyler
değildi. Samsun’da iki gün önce (17 Mayıs) yüz kadar İngiliz askeri daha ihraç edilmiş, bu askerlerle beraber gelen iki İngiliz yüzbaşısının Sivas’a kontrol subayı olarak
gideceklerini öğrenmişti. Halkı, Pontuscu çetelerden tedirgin ve yılgın bulmuştu…
Birçok yerde askerî işgalin genişleyeceğini ve Samsun ve Trabzon’a Yunan veya
diğer işgal kuvvetlerinin çıkmasını mümkün görüyordu. Doğu bölgesi için ayrıca
endişeleri vardı ve bu konuda bazı haberler almıştı…”.14
Mustafa Kemal’in ilk Anadolu izlenimlerine Kazım Özalp’ın Millî
Mücadele yılları hatıralarından da ulaşılabilmektedir. Burada, söz konusu
ilk izlenimlerden çok Anadolu’ya geçişine dair bilgiler yer almaktadır.15
Özalp, memleketin maruz kaldığı felaket karşısında vatan görevini yerine
getirmek için kumandanı olduğu fırkasını bırakarak halkın arasına karışmayı tercih ettiğini belirtmektedir. Bu arada Cevat Paşa’nın Mustafa Kemal’in
İstanbul’dan Samsun’a gittiğini, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığını müjdelediğini aktarmıştır.16
Aydemir hatıralarında Mustafa Kemal’in Samsun’daki ilk izlenimlerine
dair bilgilere yer vermiştir. Buna göre; “Mustafa Kemal’in Samsun’a varmasıyla
burada özel bir karşılama olmamıştır. O dönem bir sancak merkezi olan Samsun’da
sancağın idare amiri olması lazım gelen bir mutasarrıf yoktu. Yetkili bir askerî
kumandan da mevcut değildi. İngilizlerin şehirde 200 kişilik işgal kuvvetleri vardı.
Pontusçular sokak aralarında kol geziyorlardı. 15-25 Mayıs Samsun’da geçen günler
rahat, emniyetli günler değildi… Samsun ne içinden, ne çevresinden ne de denizden
güvende değildi. Şehirdeki ilk temasları da ümit verici olmamıştı… Mustafa Kemal,
durumu bölgeye gelir gelmez en güvendiği arkadaşlarına Samsun’dan duyurmuştur. Erzurum’da XV. Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir’e, Ankara’da XX.
Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşa’ya yazdığı şifreler, onun bu topraklara yalnız
kendine verilen dar görev için gelmediğini, kafasındaki niyetleri, üstü kapalı da olsa
yansıtır…”17 Bu yönde söz konusu bilgileri destekleyici ayrıntılar Falih Rıfkı
Atay’ın Çankaya adlı eserinde de yer almaktadır. Mustafa Kemal’in esas
önem verdiği şeyin Samsun’dan başlayarak bütün Doğu vilayetlerinde bulunan kuvvetleri komutası ve bu kuvvetlerin bulunduğu vilayetlerdeki valileri
14
Sabahattin Selek, Anadolu İhtilali, Kastaş Yayınları, İstanbul, 2000, s.244.
Mili Mücadelenin ilk yılları ve Mustafa Kemal’in Anadolu izlenimleri hakkında detaylı bilgi
için bk.:Devrin Yazarlarının Kalemiyle Milli Mücadele ve Gazi Mustafa Kemal, Hazırlayanlar: Mehmet Kaplan, İnci Erginün ve diğerleri, Cilt I-II, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara,
1992, 21.
15
16
Kazım Özalp, Milli Mücadele 1919-1922, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1988, s.17.
17
Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam Mustafa Kemal 1919-1922, s.25-26.
Devrin Tanıklarının Kaleminden Millî Mücadele’nin İlk Halk Toplantıları ve Kongre Çalışmaları
257
emri altına alabilmeli, bundan başka bölge ile herhangi bir ilgisi bulunan
askerlik ve idare makamlarınca sözü geçmeliydi.18
Mustafa Kemal, 19 Mayıs’ı takip eden günlerde Samsun’da faaliyetlerde
bulunmuştur. Belediyede bazı zevat ile görüşmüş ve karargâhını o zaman
Mıntıka Palas oteli olarak bilinen yerde kurmuştur. Ancak İngilizlerin çeşitli
girişimlerinden haberdar olur olmaz daha güvenli bir bölge olan Havza’ya
gitmeyi uygun bulmuştur. Faaliyetlerine oradan devam etmiştir. 23 Mayıs’ta
Havza Kaymakamı Fahri Bey, kasabanın eşraf ve aydınlarını toplayarak iki
gün sonra Mustafa Kemal Paşa’nın gelerek kaplıcalarda 25-30 gün istirahat edeceğini söylemiştir. 25 Mayıs’ta tezahürat arasında Havza’ya gelen
Atatürk, 12 Haziran’a kadar burada, daha sonra da millî mücadele tarihinin
ilk büyük hareketini hazırladığı ve memleketi ayağa kaldırdığı Amasya’da
çalışmıştır.19
İlk Halk Toplantıları ve Kongre Çalışmaları
Erzurum’da Kongre Hazırlıkları ve İlk Kararlar
Erzurum Kongresi’nin açılışının yapılacağı ve ilk kararlarını alınacağı
mekân ile ilgili detaylı bilgilere Hüsrev Gerede’nin anılarından ulaşılabilmektedir. Buna göre daha öncesinde bir Ermeni Okulu olarak faaliyet
gösteren ancak döneminde bir Osmanlı Sultanisi olan okulda kongre ilk
açılışı yapılmıştır. Gerede konu ile ilgili ayrıntıları şu şekilde vermektedir;
“Meşrutiyet’in ilan edildiği gün dolayısıyla ulusal bayram. Büyük coşku var.
Erzurum kongresi bugün açılıyor. Mustafa Kemal Paşa, birinci başkan olarak kongreyi açacak. Öğleden önce saat 11.30 da eski Ermeni Sansaryan, yeni Türk Sultani
Mektebi’ne gittik. Askerî bando, okullar ve halk toplanmışlardı. Bu Sandaryan mektebi çocukluk dönemimde Erzurum’da geçirdiğim altı yıllık (1894-1900) anılarımı
yeniden canlandırdı. Ermeni okulunu Sansaryan adında zengin bir Ermeni’nin
kurduğunu, öğretmenlerini Almanya’da yetiştirdiğini o yıllarda duymuştum. Bizim
zamanımızda babamın dostlarından Doktor Moryan adında iyi eğitim görmüş, tam
anlamıyla uygar, zeki bir müdürü vardı. Doktor Moryan daha sonra Osmanlı parlamentosunda milletvekilliği de yapmıştır. Bu okulda biyoloji, jeoloji ve müzik gibi o
dönemde bizim okullarda okutulmayan dersler de okutuluyordu. Söz konusu kültür
derslerini çok değerli öğretmenler veriyorlardı. Erzurumluların “satır buzu” adını
koydukları patinaj, eğri dayak kızağı dedikleri kayak ve o güne dek Türkiye’de görülmemiş daha birçok spor branşı bu okulda öğretiliyordu. Hatta ben de kışları patinaj
yapmaya buraya gitmiştim… Erzurum kongresi bugün bu okulda açılacaktı.”20
18
Falih Rıfkı Atay, Çankaya, Sena Matbaası, İstanbul, 1980, s.169.
M.Tayyib Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken, Mondros Mütarekesinden Sivas Kongresine, Cilt I, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1959, s.85.
19
20
Hüsrev Gerede’nin Anıları, Kurtuluş Savaşı, Atatürk ve Devrimler, Hazırlayan: Sami Önal,
258 Millî Mücadele’nin Başlangıcının 100. Yıldönümünde 1919
Erzurum Kongresi 23 Temmuz 1919’da açılmış ve 7 Ağustos’a kadar
devam etmiştir. Kılıç Ali anılarına Kongre ile ilgili şu notları düşmüştür;
“Erzurum Kongresi 23 Temmuz 1919 günü bir lise binasının mütevazı salonunda
toplandı. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları üç araba hâlinde kongreye geldiler. Saat
10.30’a doğru kongrenin yapılacağı okul binasının bahçe kapısına varan arabalardan
öndekinde Mustafa Kemal Paşa, Kazım Karabekir ve yaveri, diğer iki arabada da
Rauf Bey, Mazhar Müfid (Kansu) Bey, İbrahim Süreyya Bey, bazı maiyet memurları
ve subayları bulunuyorlardı….Büyük gösterilerle karşılanan Mustafa Kemal Paşa
ve arkadaşları okulun bahçesinde bir süre oturarak sohbet ettiler. Salona gidileceği
sırada Kazım Karabekir veda ederek ayrıldı ve makamına gitti. Kongre başkanlığına
Mustafa Kemal seçildi. On dört gün süren kongrede ülkenin hayrına olacak çok esaslı
ve kapsamlı bazı kararlar alındı. Bunlar arasında en önemlileri şunlardır; Millî sınırlar dâhilinde vatan bir bütündür, yekdiğerinden ayrılık kabul edilemez. Her türlü
yabancı işgal ve müdahalesine karşı, Osmanlı hükûmetinin dağılması hâlinde millet
bir bütün hâlinde kendini savunacak ve direnecektir. Kuvay-i Milliyeyi etkin ve millî
iradeyi hâkim kılmak esastır. Manda ve Himaye kabul edilemez. Millî meclisin derhâl
toplanması ve hükûmetin icraatının meclisin denetimine verilmesinin sağlanması çalışılacaktır. Hıristiyan unsurlara siyasi üstünlüğü ve sosyal eşitliği bozacak ayrıcalıklar
tanınamaz… Kongrenin kararları vali ve askerî komutanlar vasıtasıyla bütün ülkeye
yayıldı ve bildirildi. Yabancı devletlere de bazı vasıtalarla tebliğ edildi”.21
Erzurum Kongresi’nin ilk toplantısının dualarla açıldığı notunu düşen
Gerede, Şiran Müftüsü Mehmet Fahri Efendi adında bir hocanın Arapça
fakat yer ve zamana uygun güzel bir dua okuduğunu belirtmiştir. Mustafa
Kemal Paşa’nın başkan seçildiği kongrede Rauf Bey’in Erzurum delegesi
olduğu, öğleden sonra saat 3.00’ten sonra köşkte Erzurum Belediyesi tarafından düzenlenen eğlencelere katıldıklarını, büyük bir coşku yaşandığını
vurgulamıştır.22
Mustafa Kemal’in kongre çalışmaları sürecinde görevinden istifası
meselesi dönem hatıratlarında geniş yer almıştır. Bu konuda Falih Rıfkı
Atay, Mustafa Kemal’e göre “Herhâlde memleket evlatlarından birinin ortaya
atılması zaruri olmuştur. Benden başka bir arkadaş da düşünmek mümkündür”
şeklindeki önerisine karşın arkadaşları, bu işi O’na bıraktıklarını kendisini
sonuna kadar destekleyeceklerini bildirdiklerini aktarmıştır. Bunun üzerine
Mustafa Kemal, Padişah’a ve Harbiye Nezareti’ne telgraflar çekerek görevinden istifa ettiğini bildirmiştir. Valiliklere de bir bildiri gönderip sine-i
millette bir ferd-i mücahid olarak çalışacağını açıklamıştır.Atay, bu toplantıda
yer alanlardan biri Kazım Karabekir Paşa olduğunu belirterek, Paşa’nın
Literatür Yayınları, İstanbul, 2002, s.59.
Atatürk’ün Sırdaşı Kılıç Ali’nin Anıları, Derleyen: Hulusi Turgut, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2018, s.49-50; Falih Rıfkı Atay, Çankaya,s.187.
21
22
Hüsrev Gerede’nin Anıları, Kurtuluş Savaşı, Atatürk ve Devrimler, s.60.
Devrin Tanıklarının Kaleminden Millî Mücadele’nin İlk Halk Toplantıları ve Kongre Çalışmaları
259
Mustafa Kemal’in istifa edeceğini anlayınca mevki ve sıfatı ne olursa olsun
şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da emrinde bir ast gibi çalışacağını
bildirdiğine işaret etmiştir.23
Mustafa Kemal’in askerlik mesleğinden istifa kararına yönelik önemli bilgiler yaveri Salih Bozok’un hatıralarında da detaylandırılmıştır.
Konu Bozok’un hatıralarında satır arası okumalarda yer almaktadır.
Salih Bozok, Atatürk’ün konu ile ilgili düşüncelerini Ağustos 1919 tarihli
annesine gönderdiği bir mektubu üzerinden şu şekilde aktarmaktadır;
“Muhterem Valideciğim… Samsun’a basar basmaz İngilizler benden şüphelendiler. Hükûmete benim sebebi izamımı sordular. Nihayet İstanbul’a celbimi talep
ve bunda ısrar ettiler. Hükûmet beni iğfal ederek İstanbul’a celp ve İngilizlere
teslim etmek istedi. Bunun derhâl farkına vardım. Ve bittabi kendi ayağımla
gidip esir olmak doğru değildi. Padişahımıza hakikat hâli yazdım. Ve gelemeyeceğimi arz ettim. Zat-ı Şahane de evvela buna muvafakat etti. Fakat daha sonra
İngilizlerin tazyiki ziyadeleşti. Nihayet o da İstanbul’a avdetimi irade etti. Bu
suretle artık resmî makamımda kalmaya imkân göremediğim gibi askerliğimi
muhafaza ettikçe İngilizlerin ve hükûmetin hakkımdaki ısrarına mukabele
edilemeyecekti. Bir tarafında bütün Anadolu halkı tekmil millet hakkımda büyük
bir muhabbet ve itimat gösterdi. “seni bırakmayız” dediler. Vatan ve milletimizi kurtarmak için yegâne çare askerliği bırakıp serbest olarak milletin başına
geçmek ve milleti yekvücut bir hâle getirmekle hâsıl olacak kudret ve hareket-i
milliye-yihüsn-i istimal eylemekten başka çare yoktu. Ben de böyle yaptım….
muvaffak da oluyorum…Birkaç güne kadar bir kongre için Sivas’a gideceğim.
Tekrar Erzurum’a döneceğim….Pekala bilirsiniz ki ben yaptığımı bilirim. Netice
görmeseydim başlamazdım…”24
Kazım Dirik, Mustafa Kemal’in 9 Temmuz 1919’da millî mücadele
için çalışmalarına engel olduğu gerekçesiyle sine-i millete dönmek üzere
Osmanlı ordusundaki görevinden ayrıldığını aktarmaktadır. Dirik, bu
durumda Erzurum kongresine açıktan açığa katılmasında hiçbir engel
kalmamışken, mücadele arkadaşlarından İbrahim Süreyya (Yiğit) ve
Mazhar Müfit (Kansu), Erzurum Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile temasa geçerek Mustafa Kemal’in kongreye girmesi ve başkanlığa seçilmesi
konusunda nabız yoklamalarına rağmen, Mustafa Kemal’in Erzurum
delegesi olarak kongre üyesi olduğunu belirtmiştir. Mazhar Müfit Kansu
hatıralarında kongrenin askerlerin tertip ve baskısı altında yapılmayıp
millî iradenin mahsulü olduğu kanaatini pekiştirmek için asker kökenlilerin kongreye katılmamaları gerektiğini öne sürenler bulunduğunu
23
Atatürk’ün Sırdaşı Kılıç Ali’nin Anıları, s.45; Falih Rıfkı Atay, Çankaya, s.183; Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam Mustafa Kemal 1919-1922, Cilt II, s.105.
24
Salih Bozok, Yaveri Atatürk’ü Anlatıyor, Yayına Hazırlayan: Can Dündar, Doğan Kitapçılık,
İstanbul, 2001, s.74.
260 Millî Mücadele’nin Başlangıcının 100. Yıldönümünde 1919
ifade etmektedir. Bu bahaneyle Mustafa Kemal’in kongreye girmesinin
önlenmeye çalışıldığını, ziyaretlerinin de bu yoldaki çabaları ortadan
kaldırmaya yönelik olduğunu da eklemektedir.25
Erzurum Kongresi’nin son günlerinde Mustafa Kemal’in Heyet-i
Temsiliye’ye girip girmemesi de bir başka tartışma konusu olur. Bu konudaki
gelişmeleri Mazhar Müfit Kansu’nun hatıralarından değerlendirilebilir. Buna
göre; Mustafa Kemal’in Heyet-i Temsiliye’ye girmesini istemeyenlerin görüşü, millî ihtilal ve faaliyetlerin tamamen milletin bağrından doğmuş ve millî
kaynaklara dayanan bir hareket olduğunun herkese anlatılması gerektiği,
Mustafa Kemal ve diğer tanınmış kişilerin Heyet-i Temsiliye’ye girmelerinin,
zihinlerde, özel amaçlar takip edildiği yolunda soru işaretleri yaratabileceği
için sakıncalı olacağı yönündeydi. Bunlar aynı zamanda dış dış güçlerinde
bu durumu istirmar konusu yapabileceklerini ileri sürmekteydiler. Lehte
düşünenler ise, gerek Erzurum’da çalışacak Heyet-i Temsiliye’de, gerekse
Sivas Kongresi’nde kesin başarı sağlanabilmesi için Mustafa Kemal’in mutlaka Heyet-i Temsiliye’de bulunmasının gerektiği görüşündeydiler. Her iki
kesim de kongrenin kararına başvurmadan önce Mustafa Kemal’in yakın
çevresinde konuşularak karara bağlanmasının şart olduğunu düşünüyorlardı.
Komite 5 Ağustos’ta toplanmış ve uzun süren tartışmalardan sonra Paşa, hazır
bulunanlara birer kâğıt dağıtarak “bu bahis üzerinde gizli görüşünüze müracaat
ediyorum. Rey ve fikirlerinizi yazınız ve bana veriniz.”diyerek görüşleri yazılı
talep etmiştir. Paşa, bütün cevapları okuduktan sonra “Arkadaşların fikirlerini
açıklamayacağım. Bu cevapları bir hatıra olarak dosyamda saklayacağım” demiştir…
Mazhar Müfit ve Cevat Dursunoğlu, anılarında bazıları olumlu, bazıları olumsuz olan bu görüşleri açıklamaktadır.26
Kılıç Ali, anılarında Erzurum Kongresi sürecinin önemli bir diğer
konusunun kongreyi bizzat kendisi hazırladığı hâlde Mustafa Kemal’in bu
kongreye katılıp katılamayacağının söz konusu ediliyor olduğuna dikkat
çekmiştir. Ona göre, Kongre sürecinde Kazım Karabekir ve Mustafa Kemal
arasında bir çekişme yaratma teşebbüsleri vardı. Karabekir Paşa kendisinin
kongre başkanlığı konusundaki ısrarlara karşı, “Bir reis lazımsa ben değil, bu
ancak Mustafa Kemal olabilir” şeklinde cevabıyla bu yöndeki tartışmaların
önünü kesmiştir.27Bu bilginin aksine Mustafa Kemal’in kongre başkanlığı
tartışmalarında Falih Rıfkı Atay ise Kazım Karabekir’in Mustafa Kemal’in
Kazım Doğan Dirik, Atatürk’ün İzinde, Vali Paşa Kazım Dirik Bandırma Vapuru’ndan
Halkın Kalbine, Gürer Yayınları, İstanbul, 2016, s.80.
25
Kazım Doğan Dirik, Atatürk’ün İzinde, Vali Paşa Kazım Dirik Bandırma Vapuru’ndan
Halkın Kalbine, s.81-82.
26
Salih Bozok,a.g.e., s.47. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bk.: Falih Rıfkı Atay, Mustafa Kemal’in
Mütareke Defteri ve 19 Mayıs, Yeni Gün Yayıncılık, İstanbul, 1999, s.152; Lord Kınross, Atatürk, Bir Milletin Yeniden Doğuşu, Çeviren: Necdet Sander, Altın Kitaplar Yayınları, İstanbul,
2018, s.216.
27
Devrin Tanıklarının Kaleminden Millî Mücadele’nin İlk Halk Toplantıları ve Kongre Çalışmaları
261
kongre başkanlığını desteklemediğini belirtir. Atay, kongrede ittihatçı ve
itilafçı tartışmalarının hüküm sürdüğünün anlaşılmakta olduğu dolayısıyla
farklı isimlerin başkanlık yapması yönünde delegelerden önerilerin geldiğini belirtilmiştir.28 Dönem hatıralarında bu yönde iki görüşe dayalı bilgilere
ulaşılabilmektedir.
Erzurum Kongresi sürecinde Mustafa Kemal’in ve Rauf Bey’in kongreye katılımını sağlamak için emekli Binbaşı Kazım Bey ile Dursun Bey zade
Cevat Bey delegelikten istifa etmişlerdi. Mustafa Kemal, kongre başkanlığına
seçildikten sonra genel durum hakkında bilgiler vererek kendi düşüncelerini
açıklamıştır. Bu konuşmasında mütareke kararlarına aykırı olarak yapılan
işgallerden bahsederek, tarihin bir milletin varlığını ve hakkını hiçbir zaman
inkâr edemeyeceğini, vatan ve milletin aleyhinde verilen hükümlerin muhakkak iflas edeceğini belirtmiştir. Ağustos ayını Erzurum’da geçiren Mustafa
Kemal, teşkilat konusuyla meşgul oluyor yoğun bir biçimde çalışıyordu.29
Dönemin önemli tanıklarından Celal Bayar, Anadolu’da başlayan ilk
kongre çalışmaları ile ilgili önemli bazı bilgiler vermektedir. Buna göre;
“Atatürk malum olduğu üzere, Anadolu’ya çıkınca bütün kolordu kumandanları,
vilayet valileri ile muhabereye girişerek vatanın tahlisi için hepsini mücadeleye davet
etmişti. Bu mücadelenin esaslarını kurmayı temin maksadı ile Sivas’ta bir “Millî”
kongre kurulmasını kararlaştırmış, kendisi de Erzurum kongresine hareket etmişti.
Erzurum kongresinin en önemli kararlarına katılmış ve burada ilk defa “Millî İrade”
ve “Millî Meclis” konuları ortaya atılmıştı. Kongre 6 Ağustos 1919’da bir temsil heyeti seçerek dağıtılmıştı. Sivas’a bütün memlekete şamil büyük kongreyi toplamak üzere
gelen Atatürk, bunu da 4 Eylül 1919’da açmakta başarılı olmuştur. Sivas kongresinin
başkanı olarak Mustafa Kemal seçilmiş, memleketin her tarafından gelen murahhasların katılımı ile kongrenin en önemli müzakere konusu, Erzurum kongresinin
kararlarını bütün memlekete şamil etmek olmuştur…Nihayet Sivas’ta millî iradenin
hâkimiyeti ve millî bir meclisin toplanması bütün memleket tarafından kabul edilmiş,
mücadelenin bütün memlekete ait olması karar altına alınmıştır…Sivas kongresi Türk
demokrasisinin bir dönüm noktasını oluşturur. Zira bu kongre “Millî İrade” ve “Millî
Meclis” fikrini bütün memlekete şamil bir hâle getirmiştir…”30
Sivas’ta Kongre Hazırlıkları ve İlk Uygulamalar
Aydemir, Sivas kongresi günlerine dair önemli bilgiler vermektedir.
Buna göre; 29 Ağustos’ta Erzurum’dan Sivas’a hareket edildiği, İstanbul’da
Dâhiliye Nezaretinin daha 29 Temmuz’da Sivas Valisi’ne “Mustafa Kemal ve
28
Falih Rıfkı Atay, Çankaya, s.187.
29
M.Tayyib Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken, s.169.
30
Celal Bayar, Atatürk’ten Hatıralar, Sel Yayınları, İstanbul, 1955, s.38.
262 Millî Mücadele’nin Başlangıcının 100. Yıldönümünde 1919
Rauf Beylerin yakalanmaları ve tutuklanmaları, İstanbul’a gönderilmeleri” için
emirler verdiğini belirtmiştir. Ek olarak Harbiye Nezareti’nin bu yolla Kolordu
Kumandanlıklarına tebligat yaptığı da bildirilmiştir. Bu emirleri yazanlar da
alanlar da bu emrin yerine getirilmeyeceğini bildikleri… Ancak Çardaklı boğazında eşkıya tarafından yolların tutulduğu… MustafaKemal’in ancak 2 Eylül’de
Sivas’a vardığı notu düşülmüştür… Aydemir, Sivas Valisi’nin Mustafa Kemal’in
Sivas’a dönmesini istemediği,ancak Mustafa Kemal’in Sivas’ta kalabalık gösteriler içinde karşılandığına dikkat çekmiştir. Yanı sıra Sivas Kongresi’nin 4 Eylül
1919’da Sivas Lisesi salonunda açıldığı, bu kongreye 21/22 Haziran’da Amasya
Genelgesi’nde karar verildiği,kongrenin toplanması için her ilden delegelerin
gelmesinin sağlanmasının istendiği,ancak 31 delegenin toplanabildiği bu durumun da kongrenin o süreçte toplanmasını ertelediği belirtilmiştir. Örneğin Doğu
Karadeniz ve Güney vilayetlerinden hiç kimsenin delege olarak katılamadığına
dikkat çekilmiştir…”.31
Fahri Belen, Mustafa Kemal’in tutuklanması yönünde 30 Temmuz
1919 günü 15’inci Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa’ya Harbiye
Nazırı Nazım imzasıyla gelen şifre ve gelişmelerle ilgili şunları aktarmaktadır; “Mustafa Kemal Paşa’nın yakalanarak İstanbul’a gönderilmesi hakkında
idari amirlere emir verildiği, Kolorduca da yardımda bulunulması bildirilmiştir.
Kazım Paşa’nın 1 Ağustos 1919’da verdiği cevabın özeti şöyledir; “Mustafa Kemal
Paşa’nın tutuklanması vatan ve milletin yararına ve yürürlükteki kanunlara aykırıdır. Uygunsuz sayılacak bir hâli ve davranışı görülmeyen, vatansever bir memleket evladıdır” Kazım Paşa cevabında memleketin içinde bulunduğu tehlikeye de
hükûmetin dikkatini çekmiştir.”32 Bu karar ve tutumun millî mücadelenin bu
önemli evresinde Mustafa Kemal ve millî mücadele için büyük bir motivasyon ve güç kaynağı oluşturduğu anlaşılmaktadır.
Fahri Belen’in aktardıklarına göre; Mustafa Kemal, 29 Ağustos’ta
Erzurum’dan Sivas’a hareket etti. Delegeler de Sivas’a doğru gelmekte
idiler. İstanbul Hükûmeti tutuklama emri vermiş, Sivas Valisi Reşit Paşa
da bu emri almıştı. Reşit Paşa, Mustafa Kemal’e Sivas’ta kongre kurulursa
bölgeye gelen jandarma müfettişinin burayı işgale kara verdiklerini, ayrıca İçişleri Bakanlığından kongreye mani olmak hususunda emir aldığını
bildirir. Mustafa Kemal, bunun bir blöf olduğunu belirterek eğer Fransız
devlet adamları millî davamızı iyi karşılar ve uygulanmasını kabullenirlerse
kongrenin erteleneceğini bildirir. Mustafa Kemal, 2 Eylül Perşembe günü
gösterilerle karşılanmıştı. Kongre 4 Eylül 1919 günü öğleden sonra lise
binasında açılacaktı. Başkanın kim olacağı düşünülüyordu. Mustafa Kemal,
öğleden önce koridorda Rauf Bey’e kimi başkan seçelim diye sorar. O da
Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam Mustafa Kemal 1919-1922, Cilt II, s.119-120; Falih Rıfkı
Atay, a.g.e., s.190.
31
32
Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1983, s.101.
Devrin Tanıklarının Kaleminden Millî Mücadele’nin İlk Halk Toplantıları ve Kongre Çalışmaları
263
sen başkan olmamalısın diye cevap vermiştir. Mustafa Kemal, davet sahibi
olarak kongreyi açmıştır. Geçici başkan durumundadır ve başkanlığın sıra
ile yapılmasını teklif etmiştir. Başkan seçimi gizli oya tabi tutulmuş ve üç oy
eksik bir biçimde Mustafa Kemal başkanlığa seçilmiştir. Başkanlığın sıra ile
yapılmasının İsmail Fazıl Paşa tarafından teklif edildiğini ve bunun kabul
edilmediğini yazanlar da bulunmaktadır.33 Başkanlık konusunu Şevket
Süreyya Aydemir şöyle açıklar; Tokat’tan kongreye gelen Bekir Sami Bey’in
kaldığı evde, Rauf, Kara Vasıf, İsmail Hami Beyler ve daha başkaları toplanmış Mustafa Kemal’in kongrede başkan olmaması için kararlar almışlardı.
Kongrenin açılışından an önce Rauf Bey, bu kararı kendi düşüncesiymiş gibi
Paşa’ya açıklar. Ama Paşa, bu toplantıdan da karardan da haberlidir ve Rauf
Bey’e karşılığı biraz sert olur.34
Erzurum’dan Sivas’a geçişin son derece zorlu şartlar altında geliştiği
anıların tamamında yer alan önemli bir bilgidir. Bu seyahat için yeterli
paranın olmadığı, emekli bir binbaşının bütün parasını bu geçiş için ödünç
verdiğini aktaran Atay, ödünç verilen 900 lira ile aralarında topladıkları 100
lira ile yola çıktıklarını, Erzurum’dan ayrıldıklarında Heyet-i Temsiliye’den
yalnız beş kişinin olduğunu, dördünün bu nedenle gelemediğini aktarmıştır.35 Fahri Belen’e göre kongrenin masrafları konusunda ciddi sıkıntılar
çekilmiştir. Kongre masrafının Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin topladığı
1500 lira ile sağlanmıştır. 100 lira da artmıştır. Bu yüz lira ile emekli Binbaşı
Süleyman Bey’in verdiği 900 lira da temsil heyetine verilmiştir.36
Anlaşıldığı üzere her iki kongre çalışmasında da kongre başkanlığı
konusu öncelikli tartışılan konu olarak gündemde olmuştur. Bu konuda
özellikle Mustafa Kemal’in kongre başkanlığını isteyenler gibi buna muhalif olanların da bulunduğu delegeler arasında yapılan her iki süreçteki başkanlık seçimlerinde Mustafa Kemal’in başkanlığı genel çoğunluğun kabulü
ile onaylanmıştır. Konu döneme tanıklık etmiş neredeyse tüm hatıratlarda
yer almıştır.
Kongrenin öncelikli gündemi arasında ilk sırayı tutan ve yoğun tartışılan
bir diğer konu manda meselesi olmuştur. Mustafa Kemal, manda meselesini ulusal tam bağımsızlığa taban tabana ters düştüğü için kesinlikle kabul
etmemiş bu yöndeki tartışmaları reddetmiştir. Bu yöndeki ilk tartışmalar
Erzurum kongresinde gündeme gelmiş Sivas kongresinde ise kesinlikle ortadan kaldırılmıştır. Bu konuda Aydemir şu önemli bilgileri aktarmıştır; “pek
az delege dışında hemen herkes yabancı sermaye peşindedir…Millî istiklal değil,
33
Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, s.108; Şevket Süreyya Aydemir, a.g.e., s.121.
34
Şevket Süreyya Aydemir, a.g.e, s.121.
35
Falih Rıfkı Atay, a.g.e., s.190.
36
Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, s.100.
264 Millî Mücadele’nin Başlangıcının 100. Yıldönümünde 1919
bir yabancı devletin himayesi davasını gütmüşlerdir. Daha kongre başlamadan bu
konuda özel toplantılar düzenlemişlerdir”. 37
Fahri Belen de Sivas kongresinde yıkıcı bir propaganda ortamı yaratan
manda meselesinin yoğun bir gündem oluşturduğuna dikkat çekmektedir:
“30 Temmuz’dan itibaren Mustafa Kemal, birçok kişiden Amerikan mandasına
girilmesi konusunda yazılar almıştı. Oysaki Erzurum kongresi, ‘manda himaye
kabul edilemez’ kararını vermişti. İstanbul’dan gelen delegeler, oradaki tehlikelerin
etkisi altındaydılar. İstanbul’dan gelirken Braun adında bir Amerikan gazetecisini
de beraberlerinde getirmişlerdi. 50.000 kişilik bir işçi ordusunu getireceğini söylemiş…Amerikan mandasını isteyen 25 imzalı muhtıra, İsmail Fazıl Paşa, İsmail
Hami, Bekir Sami Beylerin imzalarını da taşıyan bir önerge ile başkanlığa verilmişti…Mustafa Kemal, İngiliz subayı Nowill ile Elazığ valisinin kongreyi basmak
üzere, hazırladıkları hareketi inceliyordu… Manda konusunda Kara Vasıf Bey de
lehte konuşmalar yaptı… Bu konuşmalar üzerine Hoca Raif Efendi, manda aleyhine
sert bir konuşma yaptı… Tartışmalar üzerine Mustafa Kemal, önergeyi iade ederek
oturuma ara vermiştir.”38
11 Eylül 1919’da kongrede temsil heyetinin kurulması tartışmaları
yoğunlaşmıştır. Doğu Anadolu Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’nin 9 temsilci
üyesiyle Mustafa Kemal’in 6 kişilik listesi kabul edilmiştir. Mustafa Kemal
Paşa da temsil heyeti başkanı seçilmiştir.39Söz konusu gelişme hatıratlarda
benzer biçimde aktarılmıştır. Genel olarak bakıldığında hatıralar kronolojik
bir tarihsel yazım metodu ile gelişmeleri kaleme almış, kimi yönüyle farklılaşan detayları kendi gözlemleri çerçevesinde yorumlamışlardır. Bu noktada
farklılaşan hatıratlar tarihsel konunun farklı bakış açılarıyla değerlendirilmesine olanak sağlamaktadır.
Şükrü Kaya’nın bir yazısından aktaran Cevat Abbas Gürer, Mustafa
Kemal’in Samsun’dan Havza’ya gidişlerinde kendisinin hatırlatmasıyla
“dağ başını duman almış” marşını söylediklerini, Paşa’nın bu marşın millî
topluluk ve hareketlerin hep bir ağızdan söylenen sesi ve sözü olduğunu belirttiğini aktarmıştır. Gürer, bu spor türküsünü Mustafa Paşa’nın
eski bir ford otomobiliyle sabaha karşı Samsun’dan Havza’ya giderken
Cevat Abbas, bu spor türküsünü hatırlamış ve söylemiş olduğu notunu
düşmüştür.40
37
Şevket Süreyya Aydemir, a.g.e, s.122.
38
Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, s.113-114.
Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, s.115. Bk.:M.Tayyib Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken, Sivas Kongresinden, Büyük Millet Meclisinin Açılmasına (4 Eylül 1919-23 Nisan
1920),Cilt II, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1959.
39
40
Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas Gürer, Cepheden Meclise Büyük Önder ile 24 Yıl, s.144.
Devrin Tanıklarının Kaleminden Millî Mücadele’nin İlk Halk Toplantıları ve Kongre Çalışmaları
265
Sonuç
Hatıratlara genel olarak bakıldığında tarihsel olayların dönemin tanıkları gözünden aktarılmış değerlendirmeleri oluşturmaktadır. Dönemin tanıkları kendi kalemleriyle aktardıkları hatıralarında kendi bakış açıları ve kimi
zaman da hassasiyetlerine de yer vermişlerdir. Hatıratlar bir yönüyle tarihsel olayın geliştiği süreçte çevrelerinde bulunan kadro, içlerinde bulundukları siyasal, sosyal ve kültürel teşekküller ile ilişkilendirdikleri gelişmelerde
farklı bakış açıları sergilemişlerdir. Bu durum tarihin çalışmalarının önemli
referansları olarak değerlendirdiğimiz hatıratların bir arada ve karşılaştırmalı bir biçimde irdelenmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu şekilde
yapılacak bir çalışmada aynı konuya farklı hatıratların yaklaşımını açığa
çıkarmak ve anlamlı bir bütünsellik içerisinde değerlendirmek, araştırılan
konuya önemli bir bilgi ve yaklaşım kazandıracaktır. Tekst kontekst içerisinde değerlendirilirken tek bir hatırat tüm hatıratların ortaya koyduğu veriler
içerisinde tam olarak karşılığını bulacaktır.
Mustafa Kemal’in en başından itibaren millî mücadelenin başarısının
kaynağını Anadolu’da halk ile birlikte olmakta bulduğu anlaşılmaktadır.
Bu yöndeki inancı ve bu bağlamda geliştirdiği kararlarını ilk defa hayata
koyacağı genelge ve kongre çalışmaları önemlidir. Bu gelişme Anadolu’da
halk ile ilk buluşma ve ilk karşılaşma çalışması olarak da düşünüldüğünde
bu toplantılardan alınacak sonuçların tarihsel sürecin gidişatında son derece hayati bir değere sahip olduğu görülmektedir. Çalışmanın dayandığı
konu bu olmakla birlikte çıktıları da bu ilk halk toplantıları olarak da
değerlendirilebilecek çalışmaların özellikle hangi konulara nasıl yaklaştıkları
ve süreci nasıl etkiledikleri konusu olmuştur.
Bu açıdan bakıldığında hatıratlarda ilk kongre çalışmalarında liderlik
meselesi, bağımsızlık ancak daha çok tam bağımsızlık konusu, Sine-i Millet
kararı, Heyet-i Temsiliye ve meclis fikri çalışmaları gibi konular tartışmaya
açılmıştır. Hatıratlarda özellikle manda tartışmaları ve kongre çalışmalarında Mustafa Kemal’in başkanlığı konusu dönemin siyasal ortamını ve çekişmelerini genel hatlarıyla ortaya koymuş olması bakımından oldukça dikkat
çekici olmuştur. Bu tartışmalar çerçevesinde gelişen siyasal çekişmelere karşın halkın Anadolu’nun genelinde beliren tutumu, Mustafa Kemal’in sadece
liderliği konusunda değil, tam bağımsızlık yönündeki birlik ve beraberlik
çerçevesindeki kararlılığı yönündeki desteklerini açıklıkla ortaya çıkarmış
ve bu kazanım Millî Mücadele’nin ve Mustafa Kemal’in başarısı olmuştur.
İstiklal-i Tam konusundaki ısrarlı ve alternatif tanımaz yaklaşımıyla
Mustafa Kemal’in hatıratların büyük bir kısmında kongre çalışmalarında
karşılaşılan ana tartışma olan bağımsızlık ya da tam bağımsızlık meselesine
266 Millî Mücadele’nin Başlangıcının 100. Yıldönümünde 1919
dikkat çekmektedir. Bu noktada hatıratlara genel olarak bakıldığında,
koşulsuz tam bağımsızlık noktasından taviz vermeyen Mustafa Kemal’in
manda ve himaye konusundaki derin tartışmalara karşı aldığı karar ve
takındığı tutumda fikir birliği içerisinde yaklaştıkları anlaşılmaktadır.
Mustafa Kemal’in Sine-i Millet tercihi olmuş, tüm çalışma ve kararların halkın içinde halk ile birlikte alınmasına önem verdiği görülmüştür. Bu
konu da hatıratlarda kongre çalışmaları meselesi açısından derinleştirmeye
çalıştığımız bir diğer husus olmuştur. Bu amaçla başlayan ilk halk toplantıları ki söz konusu çalışmanın da ana hareket noktasıdır, Erzurum ve Sivas
Kongreleriyle kendini ortaya koymuştur. Bu yönüyle her ikisi de kongre
çalışmalarının önemli hazırlıkları olmaları bakımından son derece önemli
ilk adımlardır.
Kaynakça
Altay, Fahrettin, 10 Yıl Savaş ve Sonrası 1912-1922, Eylem Yayınları, İstanbul, 2008.
Atatürk’ün Sırdaşı Kılıç Ali’nin Anıları, Derleyen: Hulusi Turgut, Türkiye İş
Bankası Yayınları, İstanbul, 2018.
Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas Gürer, Cepheden Meclise Büyük Önder ile 24 Yıl,
Derleyen: Turgut Gürer, İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2018.
Atay, Falih Rıfkı, Çankaya, Sena Matbaası, İstanbul, 1980.
Atay, Falih Rıfkı, Mustafa Kemal’in Mütareke Defteri ve 19 Mayıs, Yeni Gün
Yayıncılık, İstanbul, 1999.
Aydemir, Şevket Süreyya, Tek Adam Mustafa Kemal 1919-1922, Cilt II, Remzi
Kitapevi, İstanbul, 1999.
Aydoğan, Erdal, Samsun’dan Erzurum’a Mustafa Kemal, Atatürk Araştırma
Merkezi Yayınları, Ankara, 2000.
Bayar, Celal, Atatürk’ten Hatıralar, Sel Yayınları, İstanbul, 1955.
Belen, Fahri, Türk Kurtuluş Savaşı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara,
1983.
Devrin Yazarlarının Kalemiyle Milli Mücadele ve Gazi Mustafa Kemal,Hazırlayanlar:
Mehmet Kaplan, İnci Erginün ve diğerleri, Cilt I-II, Kültür Bakanlığı Yayınları,
Ankara, 1992.
Dirik, Kazım Doğan, Atatürk’ün İzinde, Vali Paşa Kazım Dirik Bandırma
Vapuru’ndan Halkın Kalbine, Gürer Yayınları, İstanbul, 2016.
Gökbilgin, M.Tayyib, Milli Mücadele Başlarken, Mondros Mütarekesinden Sivas
Kongresine, Cilt I, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1959.
Hüsrev Gerede’nin Anıları, Kurtuluş Savaşı, Atatürk ve Devrimler, Hazırlayan:
Sami Önal, Literatür Yayınları, İstanbul, 2002.
İnan, Afet, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Baskıya Hazırlayan: Arı İnan,
İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2018.
Devrin Tanıklarının Kaleminden Millî Mücadele’nin İlk Halk Toplantıları ve Kongre Çalışmaları
267
İnönü, İsmet, Hatıralar, Yayına Hazırlayan: Sabahattin Selek, Bilgi Yayınevi, Ankara,
2014.
Kınross, Lord, Atatürk, Bir Milletin Yeniden Doğuşu, Çeviren: Necdet Sander,
Altın Kitaplar Yayınları, İstanbul, 2018.
Dagobert Von Mikusch, Avrupa İle Asya Arasındaki Adam, Örgün Yayınları,
İstanbul, 2009.
Özalp, Kazım, Milli Mücadele 1919-1922, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara,
1988.
Salih Bozok, Yaveri Atatürk’ü Anlatıyor, Yayına Hazırlayan: Can Dündar, Doğan
Kitapçılık, İstanbul, 2001.
Selek, Sabahattin, Anadolu İhtilali, Kastaş Yayınları, İstanbul, 2000.
Soyak, Hasan Rıza, Atatürk’ten Hatıralar, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2014.
Tevetoğlu, Fethi, Atatürk’le Samsun’a Çıkanlar, Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yayınları, Ankara, 1987.
Ulusu, Mustafa Kemal, Atatürk’ün Yanı Başında, Çankaya Köşkü Kütüphanecisi
Nuri Ulusu’nun Hatıraları, İstek Yayınları, İstanbul, 2017.