Nothing Special   »   [go: up one dir, main page]

Academia.eduAcademia.edu

SOSYAL ENTROPI YASASI VE KANUNI SULTAN SULEYMAN DEVRININ

PROF. DR. RECEP YILDIRIM’A ARMAĞAN PROF. DR. RECEP YILDIRIM’A ARMAĞAN Yayına Hazırlayanlar Pınar PINARCIK Bilcan GÖKCE Mehmet Salih ERKEK Sena COŞĞUN KANDAL PROF. DR. RECEP YILDIRIM’A ARMAĞAN Yayına Hazırlayanlar Pınar PINARCIK Bilcan GÖKCE Mehmet Salih ERKEK Sena COŞĞUN KANDAL Yayınlayan Şükrü Devrez Kapak ve Kitap Tasarımı Mustafa Can Tasarım Uygulama Engin Devrez Kapak Çizimi “Hans Jörg Kellner, Gürtelbleche Aus Urartu, 1991, Tafel 2/10” “Buca Eğitim Fakültesi Dekanlık Binası (Rees Köşkü)” Bilgin Kültür Sanat Şti. Ltd. Selanik 2 Cad. 68/4 Kızılay-Ankara Tel: 0312 419 85 67 / Sertiika No: 20193 www.bilginkultursanat.com.tr / bilginkultursanat@gmail.com ISBN: 978-605-9636-21-6 ©2017 Bilgün Kültür Sanat Yayınları Yazarların ve yayınevinin yazılı izni olmadan hiçbir şekilde kopyalanamaz, çoğaltılamaz. Makalelerin sorumluluğu yazarlardadır. Baskı: Ankara Ofset Büyük Sanayi 1. Cadde Necatibey İş Hanı Alt Kat No: 93/43-44 İskitler - Ankara Sertiika No: 101793 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ...........................................................................................................................IX ÖZGEÇMİŞ .................................................................................................................XIII Adnan İNCE LÜGAT-İ Nİ’METU’LLÂH’IN SÖZ VARLIĞI ÜZERİNE ............................................1 Ahmet ÜNAL ARİNNANDA-MYKALE DAĞI VE PURANDA-PRİENE EŞİTLEMESİ ÜZERİNE .......................................................................................................................19 Alpaslan CEYLAN DİAUEHİ’DE BİR URARTU KALESİ: UZUNAHMET ..............................................37 İbrahim ATALAY ANADOLU’DA İLK YERLEŞMELERİN KURULMASINDA PALEOCOĞRAFYA KOŞULLARININ ÖNEMİ .........................................................63 İlhan GENÇ MEHMET AKİF’İN KUR’AN TERCÜMESİNE DAİR: “CEZALET” MESELESİ Mİ?.........................................................................................79 Mehmet IŞIKLI DOĞU ANADOLU YAYLASINDAKİ KÜLTÜREL VE POLİTİK DÖNÜŞÜMLER (Kura-Aras Kültürel Sürecinden Urartu Dönemine Değin) ...........................................93 M. Murat ÖNTUĞ SINDIRGI KAZÂSI AVÂRIZ-HÂNE DEFTERİ ........................................................109 Mustafa ŞAHİN - Semiha ŞAHİN - Merve ÇİLEK TARİH DERS KİTAPLARINDA BİLİMİN YERİ ......................................................125 Orhan KILIÇ OSMANLI DÖNEMİNDE MACARİSTAN’IN İDARİ TAKSİMATI .......................139 Raziye ÇAKICIOĞLU OBAN UNUTTUĞUMUZ BİR MİRAS: TÜTÜN İŞLEME SÜRECİ ...................................149 Süleyman ÇİĞDEM - Osman EMİR - Hüseyin İLHAN YÜZEY ARAŞTIRMALARI IŞIĞINDA TARİH ÖNCESİ DÖNEMLERDE BAYBURT VE ÇEVRESİ .............................................................................................161 Süleyman ÖZKAN TÜRKİYE MÜZELERİNDE KORUNAN ÇİVİ YAZILI TABLETLER .....................173 Filiz ÇOLAK ATATÜRK DÖNEMİ MÜLKİ İDARECİLERİNDEN FAZLI GÜLEÇ VE İZMİR VALİLİĞİNDEKİ ÇALIŞMALARI (1935-1939)........................................................193 Ahmet BİLİR ROMA İMPARATORLUK DÖNEMİ VE GEÇ ANTİK ÇAĞ’DA KİLİKYA BÖLGESİ’NDE AMPHORA ÜRETİMİ .....................................................................219 Cenk BERKANT İTALYAN KÖKENLİ İSVİÇRELİ MİMAR ANTONIO CROCI’NİN (1823-1884) İZMİR’DEKİ FAALİYETLERİ HAKKINDA DÜŞÜNCELER ..................................257 Esra KAÇMAZ LEVENT ESKİÇAĞ DÜNYASI ORDULARINDA TIBBİ TEDAVİ .........................................273 İlyas YAZAR İSLÂM KÜLTÜR DAİRESİNDE BÂTINÎ HEZEYANLAR .......................................287 Mustafa KARAGEÇİ YÜZEY ARAŞTIRMALARI IŞIĞINDA KARS BÖLGESİ TUNÇ ÇAĞI KALELERİ....................................................................................................................299 Mehmet Salih ERKEK II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİNDE UŞAK’IN EĞİTİMDEKİ MODERN YÜZÜ: GÜLŞEN-İ İRFÂN MEKTEBİ (1901-1922) ...............................................................329 Okay PEKŞEN ASUR DEVLET EMPERYALİZMİNİN MEŞRULAŞTIRILMASI AÇISINDAN TANRI AŠŠUR’A İSYAN OLGUSU...............................................................................................355 Özden ÜRKMEZ ESKİ İZMİR/SMYRNA’NIN ARKAİK SİMGESİ: AİOL BAŞLIĞI...........................371 Pınar PINARCIK - Bilcan GÖKCE - Suat AYAKAN GEÇ HİTİT DÖNEMİ TASVİR SANATINDA BETİMLENMİŞ AV SAHNELERİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME .............................................389 Selcen ÖZYURT ULUTAŞ SOSYAL ENTROPİ YASASI VE KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN DEVRİ’NİN TAHLİLİ .......................................................................................................................413 Sena COŞĞUN KANDAL MUSTAFA SÂTI BEY’İN MA‘LÛMÂT-I MEDENİYYE DERSİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELERİ ...........................................................................................................421 Sena COŞĞUN KANDAL STREET DOGS OF ISTANBUL IN THE EYES OF AMERICAN TRAVELERS .....435 İlknur GÜRGEN APHRODİTE’İN KÖKENLERİ ..................................................................................447 Onur Sadık KARAKUŞ DİON KHRYSOSTOMOS’UN HAYATI VE PRUSA AD OLMYPUM KENTİ .......459 Sibel KÜÇÜKKÜLAHLI VI. TBMM HÜKÜMETİ DÖNEMİNDE (1939-1943) SOSYAL VE KÜLTÜREL ALANDAKİ GELİŞMELER ........................................................................................469 Beste TOMAY ARKAİK DÖNEM ÇEŞME YAPILARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME.....................................................................................................481 Evrensel Barış BERKANT DENİSOVA MAĞARASI: ALTAY DAĞLARINDA 3 FARKLI İNSAN TÜRÜNÜN BULUŞMA NOKTASI ............................................................................499 Ezgigül DOĞAN UR’DAN HARRAN’A TANRI SİN KÜLTÜ’NÜN GELİŞİMİ ...................................527 Hatice DEĞİRMENCİOĞLU PERSLER’DE AT VE ATIN KULLANIM ALANLARI..............................................545 Nurgül DEMİRTAŞ ARES’İN DİKE TARAFINDAN YARGILANMASI: Syedra Sikkeleri Üzerinde Mitolojik Bir Sahne .........................................................567 İbrahim ATALAY SEVGİLİ CAN ŞENLİĞİM, DOSTUM VE KARDEŞİM RECEP YILDIRIM ..........577 Abdullah MARTAL İÇİMİZDEN BİRİ: RECEP YILDIRIM ......................................................................579 İlhan GENÇ BUCA’DA BİR DOSTLUK ABİDESİ: “ÜSTAT” RECEP YILDIRIM .......................583 SOSYAL ENTROPİ YASASI VE KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN DEVRİ’NİN TAHLİLİ Selcen ÖZYURT ULUTAŞ* [ANALYSIS OF KANUNI SULTAN SULEYMAN ERA ACCORDING TO SOCIAL ENTROPY LAW] ABSTRACT History is a science that is rewritten by each document and information found and hereby is always alive and dynamic. To change the past is of course impossible. However, to be able to look at the past from diferent windows enriches the history. To be able to study interdisciplinary is the most important factor that enriches historiography. In this study, it will be tried to look at the most important section of Ottoman history from a very diferent aspect. he period of Suleyman the Magnificent is doubtlessly the most important period of Ottoman State. Besides being unique in terms of time, activities of the sultan, social upheaval, military and political developments have eformed the destiny of the state. Here, activities of Sultan Suleyman and results will be discussed within the frame of social entropy and tried to be written a new history by looking at the past from a diferent window. Key words: Social Entropy, Ottoman, Sultan Suleyman, Sheikh Kalender Rebellion. Tarih veya geçmiş denildiğinde yaşanılan andan evvelki zamanlara atıf yapıldığı açıktır. Basit manada her iki kelime zamanı nitelemek için kullanılır. Ancak ilmî nazardan bakıldığında ise çok farklı iki durum vardır. Geçmiş zaman bakımından geri kalmışı ve maziyi tanımlamak için kullanılmaktadır1. Geçmiş, yaşanan ve biten bir andır ve en önemlisi tektir. Oysa geçmişin incelemesi olan tarih tam tersine çoktur. Tarih farklı bilgilerle, belgelerle yazarlar tarafından tekrar tekrar yazılabilir. Bu bakımdan tarih bir anlamda geçmişin yazar tarafından yeniden inşasıdır. Bu sebeple maziye bakanlar birbirinden çok farklı tarihler yazabilir2. Farklı disiplinlerden faydalanarak geçmişin yorumlanması ise hiç şüphe yok ki tarihin zenginleşmesine ve yaşanılanların daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacaktır. Bu minval üzere, geçmişe fen bilimleri * 1 2 Yrd. Doç. Dr., Uşak Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Uşak, Türkiye, selcen.ozyurt@usak.edu.tr http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK. GTS.59c78cf4e4eac4.13534730, 24.09.2017. Dellaoğlu 2012, 91-93. 413 penceresinden bakılması ise dikkat çekici yorumların yapılmasına vesile olmaktadır. Özellikle fizik yasalarından biri olan entropinin, sosyal bilimlere tatbiki neticesinde doğan sosyal entropi kuramı, geçmişteki olayların değişik açılardan değerlendirilmesine imkan sağlamaktadır. En basit tanımıyla entropi fizikte bir sistemin mekanik işe çevrilemeyecek termal enerjisini temsil eden termodinamik terimidir. Çoğunlukla bir sistemdeki rastgelelik ve düzensizlik olarak tanımlanır ve istatistikten teolojiye birçok alanda yararlanılır3. Daha yalın bir tanımla doğada mevcut her şey sadece ve sadece kullanılabilirden kullanılamayana dönüşür. Hayat ölüme doğrudur. Düzen düzensizliğe doğrudur. Yeni çözümler yeni sorunlar üretir, böylece sorunlar birikimli olarak artar4. Her yeni kanun, düzenleme, yasa mutlaka yeni bir soruna, düzensizliğe neden olmaktadır. Bu kuramdan hareketle geçmişe bakıldığında ise yeni tarihler ortaya çıkmaktadır. Çalışmamız çerçevesinde Kanuni Sultan Süleyman devri sosyal entropi yasası bağlamında ele alındığında çok çarpıcı bir süreç ortaya çıkmaktadır. Muhtemelen konu ile alakadar herkesin ittifak edeceği üzere Sultan Süleyman devri Osmanlı devletinin zirvesidir. “Muhteşem” sıfatı başka hiçbir Osmanlı sultan için kullanılmamıştır. En geniş topraklara, en zengin hazineye onun zamanında ulaşılmıştır. Ancak öte yandan aynı dönem devletin sonuna neden olacak sorunların da başladığı görülmektedir. Devletin sonuna neden olan sıkıntılar iç nedenler ve değişen dünyanın getirdiği değişimi yakalayamama olmak üzere tasnif edilebilir. Devletin bu dönemde karşılaştığı ilk sorun nüfus meselesidir. XVI. yüzyılda kentlerde ve kırsal alanda yoğun bir nüfus artışı başlamıştır. Ortaçağ şartlarında böylesi bir nüfus artışı bizâtihi krizin kendisidir. Artışın getirdiği sorunlar ikinci bir krize yol açmış ve sistemin bu yoğunluğu hazmedememesi, değişen dünya şartları karşısında gerekli refleksin gösterilememesi, toplumsal kargaşayı daha da artırmıştır5. Ayrıca artan nüfus ile ekonomik gelirler arasında denge tesis edilememiştir. Devleti yönetenler zenginliği, yeni teknolojiler sayesinde tarımın, çeşitli sanayi ve ticaret gelirlerinin artmasında değil fetihler sonucu kazanılan yerlerden gelecek vergilerden bekliyordu6. Ancak fetihler için beslenen ordu aynı zamanda devletin en büyük gider kapısı haline gelmeye başlıyordu. 1528’de orduya ayrılan tahsisat tam 265 milyon akçe yani 537 3 4 5 6 Entropy, Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003. Rikin ve Howard 2010, 82-83; Gündüz 2006, 345-355. Koç 1999, 540-541. İnalcık 2000, 66, 89. 414 milyonluk tüm devlet gelirinin yarısını tutuyordu ve kalan yarısıyla da devletin diğer tüm işleri görülmeye çalışılıyordu7. İdarecilerin arzu ettiği üzere fetihler peş peşe yapılıyor devletin sınırları büyüyor ve alınan vergiler artıyordu. Fakat yukarıda da ifade edildiği üzere bu fetihler için beslenen ordunun masrafı elde edilen gelirlerin yarısına mâl oluyordu. Kalan yarısıyla da artan nüfusu ve büyüyen devleti idare etmek gittikçe zorlaşıyordu. Öte yandan “Kanuni” Sultan Süleyman’ın en önemli özelliklerinden biri de bilindiği üzere kendisinden sonra uzun süre devletin idaresini şekillendirecek olan kanunları düzenlemesidir. Vergi ve toprak reformları da dahil olmak üzere tanzim edilen kanunlar devletin daha iyi idare edilebilmesi namına yapılmıştı. Ancak yine sosyal entropi kuramı çerçevesinde kanunlara ve etkilerine bakılacak olunursa farklı bir süreçle karşı karşıya kalınmaktadır. Bu yasaların özünde toplumun daha iyi üretebilmesi ve böylece devletin daha sağlıklı vergi toplayabilmesi yatmaktaydı. Ancak teorik olarak tamamıyla doğru olan bu tavır sosyal olarak kaos nedeni haline gelmiştir. Düzeni tesis edebilme adına yürürlüğe konulan kanunlar insanların nerede yaşayacağına, hangi üründen ne kadar yetiştireceğine, evlenirken ne kadar vergi vereceğine kadar hayatın hemen her noktasını şekillendiriyordu. Devlet üretimi ve vergi kalemlerini kayıt altına alarak memleketin vaziyetini tespit etmek isterken kurulan bu sistem beri tarata halkın ciddi tepki göstermesine neden olmuştur. Yeni toprak rejimi ve vergilendirmeler peş peşe isyanların patlak vermesine neden olmuştur. Askeri başarılar ile gelirler artarken, yapılan kanunlarla da sistemin düzenli işlemesinin önü açılıyordu. Teorik olarak devlet işleyişinin sorunsuz olması gerekirken tam aksine Sultan Süleyman devri Osmanlı tarihinin en etkili, farklı fikir hareketlerine ve en şiddetli isyanlarına sahne olmuştu. Yapılan her yeni düzenleme yeni bir düzensizliğe sebep oldu. Sosyal entropiye göre insanlar bir yandan düzene ihtiyaç duyarken diğer yandan sürekli olarak düzensizliğe meyletmektedir8. Elbette hiçbir insan topluluğu düzensiz, sistemsiz yaşayamaz ancak tesis edilen her sistem de beraberinde kendi sorununu ve sonunu doğurmaktadır ki bu devirde Osmanlı Devletinde yaşanan durum tam olarak bu idi. Bu bağlamda 1520 yılından itibaren Anadolu’daki vaziyete bakıldığında irili ufaklı peş peşe isyanların başladığı görülmektedir. XVI. 7 8 İnalcık 2000, 131-132. Hocaoğlu 2005, 32. 415 yüzyılın başlarında başlayıp neredeyse bütün Anadolu’yu saran Celali İsyanları sisteme, ekonomik bozukluğa ve toprak rejimine karşı yapılan en şiddetli isyandır. Anadolu’da özellikle toprak rejimi ve vergilendirme usulüne karşı çıkan diğer ciddi ayaklanmalar şunlardır; Süğlün Koca ve Baba Zünnun isyanları (1526), Domuzoğlan ve Beyce isyanları (1526), Seydi Bey ve İncir Yemez isyanları (1529). Bu dönemin en büyük isyanı ise Şeyh Kalender Çelebi isyanıdır. Dönemin hemen hemen bütün kaynaklarında yer alan ve binlerce insanın katıldığı bu isyan o denli büyümüştür ki bastırmaya Vezir-i Azam İbrahim Paşa gitmek zorunda kalmıştır. Bu isyanların askerî, ekonomik ve siyasi boyutları kadar fikrî boyutu da önemlidir. Çünkü toplumsal bunalımlar yeni yeni toplumsal düşüncelerin doğup gelişmesine ve yayılmasına yol açar9. Devletin askerî anlamda ciddi boyutta müdahalesini gerektiren bu isyanların aynı zamanda fikrî ve dinî boyutları vardır. Celali İsyanı ve Şeyh Kalender Çelebi isyanları ifade edildiği üzere en geniş kapsamlı hareketlerdir. Çünkü her iki ayaklanmada kurtarıcı “Mehdi/Mesih” Anadolu’da devletin kurduğu düzenden mustarip kitleleri kurtarmaya gelmiştir. Yani mevcut düzen büyük bir düzensizliğe neden olmuş ve bu düzensizlikten mağdur olanlar yeni bir düzen için harekete geçmiştir. Yine bu dönemde devletin tesis etmeye çalıştığı düzene karşı fiili isyanlar olduğu gibi devletin kuruluş ideolojisine, temsilcisi olduğu inanca karşı da fikri bir muhalefetin olduğu görülmektedir. Bilindiği üzere Osmanlı Devleti sistemini Sünni İslam inancı çevresinde şekillendirmiştir. Askerî, hukuki, ekonomik kural ve teamülleri bu inanç referans alınarak konulmuş ve uygulamıştır. Ancak Sultan Süleyman devrinde İstanbul’da Sünni İslam öğretisine karşı çıkan din adamlarının söylemleri dikkat çekmektedir. Bunlardan ilki Molla Kâbız’dır. İran’dan gelen ve Hubmesih (mesih sever) olarak bilinen bir inancın savunucusu olan Molla Kâbız, İsa peygamberin Hz. Muhammed’den üstün olduğunu iddia ettiği için yargılanmış ve zındık olduğuna hükmedilerek idam edilmiştir10. Yine bu dönemde ciddi bir dinleyici ve taratar kazanmış olan kişi Oğlan Şeyh namıyla bilinen İsmail-i Maşûkî’dir11. Fikirleri ve vaaz ettiği inancın devletin temsilcisi olduğu Sünni İslam’a uymadığı iddiasıyla idama mahkûm edilmiştir. 1550 yılında idama mahkum edilen bir başka din 9 Gündüz 2006, 346. 10 Baykal 1999, 124. 11 Ocak 2011a, 61. 416 adamı ise Şeyh Muhyiddin Karamâni’dir. Sultan Süleyman’ın Şeyhülislamı Ebussuud Efendinin tertip ettiği bir ulema heyeti tarafından sorgulanan ve zındık olduğuna hükmedilen Muhyiddin Karamâni de idam edilmiştir12. Kaynaklara göre üç farklı din adamı açık açık Sünni İslam öğretilerine karşı çıktıları için idam edilmiştir. Ebussuud Efendinin Şeyhülislam olduğu bir dönemde, büyük medreselerde onlarca yüzlerce din adamı yetişmesine rağmen bu kişilerin farklı ve hayli iddialı fikirleri ciddi taratar kazanmıştır. Devlet de bu kişilerin dini ve toplumu tahrif ettiğini görerek cezalandırmıştır. Ancak asıl soru şudur; İstanbul merkezde devletin başkentinde bu kişiler neden ve nasıl bu denli güçlenebilmiştir. Devleti tedirgin edecek kadar, ahali neden bu kimselere tevessül etmiştir. Bir tarata Anadolu’nun farklı sahalarında başlayan ve binlerce insanın katılımıyla ortalığı kasıp kavuran isyanlar, çatışmalar sürerken İstanbul merkezde de devletin temeli olan Sünni İslam inancına muhalif dinî söylemlerin ve taratarlarının artması Sultan Süleyman devrinin en dikkat çekici özelliğidir. Söz konusu durum aslında tam anlamıyla entropi yasasının gereğidir. Düzen şiddetle düzensizliğe doğru evrilmiştir. Bir kültürün veya uygarlığın gelişmesinde belirli sahada bir evrenselleşme sürecinin yaşandığı görülür. Başka bir ifadeyle çeşitli ekonomik ve politik etkinlikleri daha merkezî bir yapı altında birleştirmek için ahenk arayışına girilir. Zamanla artık daha fazla birleşmenin ve büyümenin imkânsızlaştığı anda ise mevcut sistemde çökme eğilimi başlar. Fakat bu noktaya varmadan önce yaşanan her buhrandan sonra kontrolün merkezileşmesinde bir artış yaşanır. Her yeni toplumsal ve ekonomik sorun kaçınılmaz biçimde yeni kontrol ve yasaların oluşmasına yol açtığı gibi otorite de gittikçe daha az sayıda insan eline teslim edilir13. Sosyal entropinin söz konusu aşamalarına bakıldığında ise hepsini Kanuni döneminde görebilmek mümkündür. Yukarıda da ifade edilmeye çalışıldığı üzere, büyüyen devleti düzenleme ve idare edebilme adına atılan her adım çevresinde düzensizliğe neden olmuştur. Ekonomik tedbirler isyanlara, resmi dini öğreti ise farklı inanç yorumlarının doğmasına ve bunların geniş kitlelerce kabulüne neden olmuştur. Devlet siyasi, ekonomik, fikrî bir merkezîleşme ve düzen tesis etmeye çalışırken çevrede hepsine karşı farklı farklı tepkiler doğmuştur. Malum olduğu üzere geçmişten bugüne düzensiz bir toplum topluluk olmamıştır, olamaz da. Hatta düzen fikrinin toplumsal varlık alanındaki en somut en mütekamil şekli olarak tanımlanabilen devlet, düzeni 12 Ocak 2011b, 55-56 (51-61). 13 Rikin ve Howard 2010, 62. 417 sıkılaştırdıkça ilk etapta toplumsal entropiyi azaltır. Ancak entropinin azalması ise bir başka yerde daha yüksek miktarda ve mikyasta entropinin artmasıyla sonuçlanır14. Sonuç olarak, düzen koyucu ve koruyucu olan devlet her ne kadar düzeni tesis etmiş olursa olsun bunun aksi hareketler mutlaka ama mutlaka olacaktır. Osmanlı Devleti açısından bakıldığında ise devletin zirvesi olarak kabul edilen Kanuni Sultan Süleyman’ın devri aslında entropinin de yükseldiği bir dönem olmuştur. Devlet düzeni ne kadar artmış olursa olsun çevresindeki kargaşa ona paralel yükselmiştir. Bu olumsuz bir durum mudur? Aslında kaçınılmaz bir sonuçtur. Fizik yasaları üzerine kurulu bir evrende bu yasalardan kaçabilmek de imkânsızdır ve bir fizik yasası olan entropiden de kaçmak mümkün değildir. 14 Hocaoğlu 2005, 32. 418 KAYNAKÇA Baykal 1999 Bekir S. Baykal, Peçevî İbrahim Efendi, Peçevî Tarihi, C.I-II, (yay.haz. Bekir Sıtkı Baykal), Ankara. Dellaoğlu 2012 Besim F. Dellaoğlu, Benjaminia: Dil, Tarih ve Coğrafya, İstanbul. Gündüz 2006 Mustafa Gündüz, “Sosyal Yaşam ve Entropi Yasası: Dünyanın Sonuna mı Yaklaştık?”, İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, C. 20, S. 1, ss. 345-355. Hocaoğlu 2005 Durumuş Hocaoğlu, “Kaos, Entropi, Hürriyetlerin Korunumu, Devlet ve Sivil Toplum”, Sivil Toplum, Yıl 3, S.10, ss. 31-37. İnalcık 2000 Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, C., (çev. Ayşe Berktay-Serdar Alper), İstanbul. Koç 1999 Yunus Koç, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Nüfus Yapısı (1300-1900)”, Osmanlı, C. 4, ss. 535-550. Ocak 2011a Ahmet Y. Ocak, “Kanuni Sultan Süleyman Devrinde Osmanlı Resmî Düşüncesine Karşı bir Tepki Hareketi: Oğlan Şeyh İsmail-i Mâşûkî”, Osmanlı Sufiliğine Bakışlar, İstanbul, ss. 59-68. Ocak 2011b Ahmet Yaşar Ocak, “ Kanuni Sultan Süleyman Devrinde Bir Osmanlı “HERETİĞİ”: Şeyh Muhyiddin-i Karamanî”, Yeniçağlar Anadolu’sunda İslam’ın Ayak İzleri, Osmanlı Dönemi, İstanbul, ss. 51-61. Rikin ve Howard 2010 Jeremy Rikin ve Ted Howard, Entropi Dünyaya Yeni Bir Bakış, İstanbul. Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003. İnternet Web Sitesi http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK. GTS.59c78cf4e4eac4.13534730, 24.09.2017. 419