Nothing Special   »   [go: up one dir, main page]

Academia.eduAcademia.edu

MÜLTECİ KRİZİ VE AFET YÖNETİMİ

2017

Son zamanlarda artan mülteci sayısı, mülteci konusunu ve afet yönetimini güncel bir konu haline getirmiştir. Afet denilince ilk akla gelen deprem, sel, heyelan gibi doğal olaylardır. Buna rağmen, insan kaynaklı afet çeşitlerinden olan iç çatışmalar sonucu; insanların yaşadıkları toprakları terk edip, başka ülkelere gitmelerine mecbur kılan durumlar, afet yönetimi uygulamaları açısından da önemli problemlere yol açabilmektedir. Dolayısıyla mültecilere yönelik yapılan yardım faaliyetleri, temel olarak afet yönetiminin uygulama alanına girmektedir. Çalışmada, mültecilerin yaşam koşullarının zorluklarından oluşan; sağlık problemleri, psikolojik travmalar ve afet yönetiminin gerekliliğinin boyutlarına yer verilmektedir. Türkiye coğrafi konumu gereği Avrupa, Asya ve Afrika arasında gerçekleşen mülteci hareketlerinin en önemli durak noktalarından biri haline gelmiştir ve bu döngünün devam edeceği ön görülmektedir. Anahtar Kelimeler: Mülteci krizi, Göç, Afet Yönetimi

DİSİPLİNLERARASI AFET YÖNETİMİ SEMPOZYUMU Mülteci Krizi ve Afet Yönetimi Pelşin Taşan** Said Ali Nur* ÖZET Son zamanlarda artan mülteci sayısı, mülteci konusunu ve afet yönetimini güncel bir konu haline getirmiştir. Afet denilince ilk akla gelen deprem, sel, heyelan gibi doğal olaylardır. Buna rağmen, insan kaynaklı afet çeşitlerinden olan iç çatışmalar sonucu; insanların yaşadıkları toprakları terk edip, başka ülkelere gitmelerine mecbur kılan durumlar, afet yönetimi uygulamaları açısından da önemli problemlere yol açabilmektedir. Dolayısıyla mültecilere yönelik yapılan yardım faaliyetleri, temel olarak afet yönetiminin uygulama alanına girmektedir. Çalışmada, mültecilerin yaşam koşullarının zorluklarından oluşan; sağlık problemleri, psikolojik travmalar ve afet yönetiminin gerekliliğinin boyutlarına yer verilmektedir. Türkiye coğrafi konumu gereği Avrupa, Asya ve Afrika arasında gerçekleşen mülteci hareketlerinin en önemli durak noktalarından biri haline gelmiştir ve bu döngünün devam edeceği ön görülmektedir. Anahtar Kelimeler: Mülteci krizi, Göç, Afet Yönetimi ---------------------------------------------------------------------------------------- Refugee Crisis and Disaster Management Pelşin Taşan** Said Ali Nur* ABSTRACT Recently, the increasing number of refugees has made the issue of refugees and disaster management a current topic. When you are talking about disasters the first ones that come to mind are natural disasters such as earthquakes, floods, landslides. Nevertheless, man made disasters like civil war which makes people leave by force their homeland seeking refuge in secured places, can lead to serious problems in terms of disaster management practices. Therefore, aid activities for refugees are mainly involved in disaster management The study includes the health problems faced refugees as the result of poor living conditions, the psychological trauma they experience, and the extent of the need for disaster management. Turkey's geographical position has become one of the most important stopping points for refugee movements between Europe and Asia, and this cycle will continue. Key Words: Refugee Crisis, Migration, Disaster Management 1 * Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü **Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü *saidalinur14@gmail.com ** pelsintasan@hotmail.com DİSİPLİNLERARASI AFET YÖNETİMİ SEMPOZYUMU GİRİŞ Afetler toplum yaşamını ve toplumun kurumsal yapısını derinden etkileyen olaylardır. Söz konusu afetler gerek doğal kaynaklı olsun, gerek insan kaynaklı olsun insanlara, kurumlara, doğayla birlikte birçok maddi ve manevi yıkımlara yol açmaktadır. Afetin bir yönü sürekli tekrarlanan doğal bir olayken, diğer bir yönüyle de insan faaliyetlerinden ve davranışlarından kaynaklanan bir felakettir. Son zamanlarda doğal ve insan kaynaklı afetlerde artış meydana gelmiştir. Teknolojik ve endüstriyel gelişmeler, nüfus yoğunluğu, kentleşmelerdeki artış da bir arada düşünüldüğünde afet riski her an olan bir olgu olarak kabul edilmektedir. Bu olgu toplumları afetlere karşı daha duyarlı olmaya mecbur kılmaktadır. İnanç farklılıkları, silahlı çatışmalar, doğal afetler, siyasal ve ekonomik sebepler nedeniyle kişilerin doğup büyüdüğü toprakları terk etmek zorunda kalması insanlık tarihi kadar eski bir olaydır. Geçtiğimiz son yüzyılda dünya genelinde artan çatışma ortamı, etnik ve inanç temelli şiddet olayları, insan hakları ihlalleri ve ekonomik krizler göç eden ve sığınma arayan insan sayısının artmasına sebep olmuştur. Göçler arasında en trajik olanı şüphesiz mülteci göçleri olmuştur. Savaş iç çatışma gibi insan kaynaklı ortaya çıkan bu durumlar korkuya dayalı bir kaçış şeklinde gerçekleştiği için, sosyal ve psikolojik olumsuzluklar, sağlık problemleri ve afet yönetimi açısından da önemli problemleri beraberinde getirmektedir. Mülteci hareketlerinin güvenlik, siyasal, toplumsal ve ekonomik birçok farklı boyutta etkileri vardır. Ancak çalışmanın kapsamını mültecilere afet yönetimi uygulamalarına yol gösteren yasal ve etik temelleri oluşturmaktadır. (http://ec.europa.eu/echo/files/aid/countries/factsheets/turkey_syrian_crisis_tr.pdf). AMAÇ Günümüzde ve gelecekte insan kaynaklı afetler karsısında yapılabilecek en etkili ve tek hareket, bu afetlerin etkilerinden kurtulmak veya bunların toplum üzerindeki etkilerini en aza indirmek için araştırmalar yapmak, çeşitli planlar geliştirmek ve bunları uygulamaya koymaktır. Yaşanan gelişmeler ve geleceğe dönük tahminler karşısında, insan kaynaklı afetler sonucu göç alan ülkelerde olası etkilerinin tespiti ve zararlarının hafifletilmesi, yönetimlerin, toplumların ve afet yönetiminin en önemli konularından birisi olmuş durumdadır. Bu çalışmada mültecilerin ülkelerinden kaçmalarına neden olan sorunların belirlenmesi, gittikleri ülkelerde karşılaştıkları problemlerin incelenmesi ve aynı zamanda da ortaya çıkan sosyal ve psikolojik olumsuzlukların, sağlık problemlerinin afet yönetimi açısından değerlendirilmesi çalışmanın amacını oluşturmaktadır. 2 * Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü **Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü *saidalinur14@gmail.com ** pelsintasan@hotmail.com DİSİPLİNLERARASI AFET YÖNETİMİ SEMPOZYUMU GÖÇ, GÖÇMEN, MÜLTECİ VE SIĞINMACI KAVRAMLARININ TANIMLARI Göç, insanlık tarihi kadar eski bir olgudur.“Bireysel ya da kitlesel yer değiştirme eylemi” (Şahin, 2001:59) olarak tanımlandığı gibi ayrıca; bir idari sınırı geçerek oturma yerini devamlı ya da uzun süreli olarak değiştirme eylemi olarak da tanımlanabilmektedir (Tümertekin ve Özgüç, 1998). Daha kapsamlı anlamda ise klasik bir yer değiştirme hareketinin yanı sıra insanların belirli bir zamanı veya tüm hayatlarını devam ettirmek için farklı bir bölgede yerleşmeleri konularını da kapsayan göç kavramı, toplumsal düzeni ve ülkelerin politikalarını etkileyen sosyal bir olgu olarak kabul edilmektedir. İnsanların farklı coğrafyalar arasındaki bu hareketi bireysel ya da küçük topluluklar halinde olabildiği gibi, özellikle savaş durumlarında kitlesel düzeyde de olabilmektedir (Aksoy, 2012:293). Toplumlar var olduğundan beri, tarih boyunca çeşitli nedenlerle yaşadıkları toprakları bırakarak başka topraklara göç etmek zorunda kalmışlardır. Bunun birinci nedeni kuraklık, deprem, sel, yangınlar vb. gibi insanları bir bölgeden başka bir bölgeye göç etmeye zorlayan doğal olaylardır. İkinci nedeni, insanların birbirleriyle olan mücadeleleri, insan hakkı ihlalleri, din ve mezhep çatışmaları ile çeşitli siyasi sebeplerle çıkan savaşlar, vb. olaylardır. Üçüncü nedeni ise insanların kendisi ve aileleri için daha iyi yaşam koşullarına kavuşma arzusudur (Deniz, 2009:187). Göç kavramı, toplumsal düzeni ve ülkelerin politikalarını etkileyen sosyal bir olgu olarak kabul görmektedir. Toplumların farklı coğrafyalar arasındaki bu hareketi bireysel ya da küçük topluluklar halinde olabilmektedir özellikle de savaş ve iç çatışma durumlarında kitlesel boyutta olabilmektedir. Dünyada çatışma ve şiddet olaylarının artmasına bağlı olarak göç eden ve sığınma arayan insan sayısında artış görülmektedir (Aksoy, 2012: 294). Göçmen kavramı; Ekonomik sebeplerden ötürü daha iyi yaşam koşulları elde edebilmek için ülkesini kendi isteğiyle terk eden kişiye denilmektedir. Göçmenler kendi ülkelerinin korumasından yararlanabilmektedirler. Göçmenlerin ülkelerini terk etme sebepleri arasında siyasal dinsel ya da çatışma veya savaşta kaçmaktan kaynaklanmamaktadır. Daha iyi şartlarda bir hayat kurabilmeyi arzusuyla göç etmektedirler. Aynı kategoride yer alan sığınmacı ve mülteci kavramları zaman zaman karıştırılmaktadır (Deniz, 2009:187). Sığınmacı kavramı genellikle mülteci olarak uluslararası koruma arayan ancak statüsü resmiyette tanınmayan kişilere verilen addır. Bu terim genellikle, mülteci statüsü almaya yönelik başvurularının hükümet ya da Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) tarafından karara bağlanmasını bekleyen kişiler için kullanılan bir kavramdır. Statüleri resmi olarak tanınmamış da olsa, sığınmacılar ülkelerine zorla geri gönderilemezler ve haklarının korunması gerekmektedir (Vardar, 2017). Mülteci kavramı; siyaset adamları, kamuoyu ve medya tarafından yanlış bir olgu olarak yaşadıkları yerleri terk eden insanlar olarak tanımlanmaktadır. Aslında bu olgu ülkelerini terk etmek zorunda kalan insanlarla, yaşadıkları ülkede göçe zorunlu insanlar olarak üzerinde durulması gereken bir kavramdır ve bu kavram ayrımı üzerinde durulmamaktadır (Bitkal, 2014). 3 * Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü **Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü *saidalinur14@gmail.com ** pelsintasan@hotmail.com DİSİPLİNLERARASI AFET YÖNETİMİ SEMPOZYUMU Mülteci ülkesini zorunlu sebeplerden ötürü güvenli bir yer bulmak maksadıyla terk etmekte ve ülkesinin korumasından faydalanamamaktadır. Göçmen ise daha iyi bir gelecek kurabilmek için ülkesinden kendi isteği ile ayrılmaktadır (Başak, 2011,21). İnsanlar genellikle zulümden, siyasal baskıdan, toplumsal çatışmalardan veya doğal afetler ve yoksulluk sebebiyle kaçan insanların mülteci statüsüne girildiği varsayılmaktadır. Uluslararası hukukta mülteci kavramı çok özel bir anlam taşımaktadır. 1951 tarihli Birleşmiş Milletler sözleşmesinde mültecilerin statüsü;’ ırkı, dini, milleti veya belirli bir toplumsal gruba mensubiyeti ya da siyasal görüşü sebebiyle zulme uğrayacağı yolunda haklı bir korku taşıyan ve vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve o ülkenin korunmasından yararlanamayan ya da aynı korku yüzünden yararlanmak istemeyen kişi’ olarak belirlenmiştir (Bitkal, 2014). Başka bir ifade ile mülteci, yaşamına ve özgürlüklerine yönelik ciddi tehditlerden dolayı ülkelisinden ayrılmak ya da ülkesi dışında kalmak zorunda olan kişi olarak tanımlanabilmektedir (Peker ve Sancar, 1986:8). Zorunlu göç eden ve mülteci olarak tanımlanan bu kişilerin uluslararası koruma kapsamına alınabilmesinin temel şartı kendi ülkelerini terk ederek başka ülkelere göç etmeleridir. Ayrıca kişinin yaşama hakkı ve özgürlüğü tehlike altında olması gerekir. Şiddet ve baskıya temel teşkil eden nedenler ırki, milli, dini ve siyasi düşüncelerdir. Kendi ülke sınırları içerisinde yer değişimi yapan kişiler mültecilerle aynı sebeplerle göç etseler bile kendi ülkelerinin iç hukukuna tabidirler, mülteci olarak sayılmazlar.1951 Cenevre Sözleşmesi ve 1967 Protokolü kapsamında değildirler (Ergül, 2012:21). Mülteci hareketlerinin öne çıkan en önemli nedenleri olarak iç çatışma ve baskıcı rejimleri sebep olarak göstermek aslında hiç de yanlış olmaz. Bu rejimler özellikle 2. Dünya Savaşı öncesi ve 1970 yılları arasında çok etkili olmuştur. Mülteciler kendilerine göç ettikleri hedef ülke olarak coğrafi açıdan en yakın ülkeyi seçerler (BMYK,1987a;1988b). DÜNYADA VE TÜRKİYE' DE MÜLTECİ KRİZİ Dünyanın karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardan biri kuşkusuz mülteci krizi olmuş durumdadır. Suriye, Afganistan, Libya, Güney Sudan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Yemen, Somali gibi ülkelerdeki anlaşmazlıklar, iç çatışmalar insanları göç etmeye mecbur kılmıştır. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) 5 yılı verilerine göre dünyada çeşitli nedenlerle yerlerinden edilen insanların sayısı 65.3 milyona ulaşmıştır. Bu insanların 40.8 milyonu kendi ülkeleri içinde göçmen konumundayken, 21.3 milyon kişi kendi ülkelerini terk ederek başka ülkeler de bulunmaktadırlar.3.2 milyon kişi ise diğer ülkelerden sığınma talep etmektedirler. UNHCR, 2016 yılının Ocak ayından bu yana 3 bin 210 sığınmacının ölü ya da kayıp olarak kayıtlara geçtiğini açıklamıştır. Mülteci krizinin yükü eşit olarak dağıtıl a aktadır. UNHCR’ın sorumlu olduğu mültecilerin yüzde 86’sı fakir veya orta gelirli ülkelerde kalmaktadır. Mültecilere ev 4 * Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü **Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü *saidalinur14@gmail.com ** pelsintasan@hotmail.com DİSİPLİNLERARASI AFET YÖNETİMİ SEMPOZYUMU sahipliği yapan ülkeler çatışma bölgelerine yakın ülkelerdir. Pakistan ve İran’da çok sayıda Afganistanlı göçmen bulunmaktadır. Somali’den kaçanların yarısı Kenya’da bulunmaktadır. Suriye’nin komşusu Türkiye, Ürdün, Lübnan Suriyeli mültecilerin çoğunluğuna ev sahipliği yapmaktadır. Türkiye coğrafi konumundan ötürü Avrupa, Asya ve Afrika arasında gerçekleşen mülteci hareketlerinin en önemli durak noktalarından biri haline gelmiştir. Göçün yoğun olarak yaşandığı Türkiye’de mülteci üreten ülkelere coğrafi konumundan dolayı yakınlığı ve Avrupa’ya geçmek isteyenler için bir geçiş ülkesi halinde olması nedenleriyle göç hareketlerinin merkezi olmuştur. Ayrıca üç tarafı denizlerle kaplı olmasına karşın birçok ülke ile karada da sınır komşu durumundadır. Ülkenin kuzey kısmında neredeyse tamamı Karadeniz’le çevrili olduğundan kuzeyde sınır komşusu bulunmamaktadır. Doğuda; Gürcistan, Ermenistan, Nahcivan, Iran, Batıda; Bulgaristan, Yunanistan ve Güney kısmında ise; Suriye, Irak sınır komşuları bulunmaktadır (Arı, 1960). Türkiye tarihi boyunca mülteci göçü konusunda zengin tecrübelere sahiptir. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde de çeşitli sebeplerle mülteci ve sığınmacı akımına uğramıştır. İlk olarak 1492’de İspanya’dan kaçan yaklaşık 300 bin Yahudi’nin gerçekleştirdiği mülteci göçü ile başlayan ve 18. Yüzyıl itibariyle Osmanlı’nın büyük toprak kaybına uğramasının ardından hız kazanan bu süreç, belli aralıklarla günümüze kadar devam etmiştir. Osmanlı döneminde en büyük sığınma hareketlerinden biri 1788–1792 yılları arasında çıkan Osmanlı-Rus savaşı sırasında olmuştur. Kırım, Kazan, Kafkasya ve Özbekistan bölgelerinden kitleler halinde göçler başlamış ve bu dönemde Türkiye’ye göç edenlerin sayısı 400 bine ulaşmıştır (Doğanay, 1996). 1854 – 1856 yıları arasındaki Kırım Savaşı zamanlarında yaklaşık 600 bin göçmenin daha Anadolu’ya geldiği bilinen bir gerçektir. Türkiye tarihi süreci boyunca bu ve benzeri göçlere şahit olmuştur (Özmekçi, 2017). Günümüzde göç hareketlerini takiben Türkiye’ye gelen sığınmacıların kaynak ülkeleri arasında Tablo-1'de görüldüğü gibi Irak uzun yıllardır ilk sırada yer almaktadır. İkinci sırada İran gelmekte ve daha sonra Afganistan, Pakistan, Somali gibi insan hakları problemlerinin yoğun olduğu Ortadoğu ve Afrika ülkelerinden Türkiye’ye göç edilmektedir. Son zamanlarda gündemde olan Suriye mülteci krizi 29 Nisan 2011 tarihinde Hatay şehrinde bulunan Cilvegözü Sınır Kapısının önünde hareketliliğin başlaması üzerine, Suriye’de yaşanan iç çatışmaların artması ile artık bir insani krize dönmüş ve Suriyeliler güvenlik endişesiyle ülkeyi terk etmeye başlamıştır (Kızılok, 2017). 5 * Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü **Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü *saidalinur14@gmail.com ** pelsintasan@hotmail.com DİSİPLİNLERARASI AFET YÖNETİMİ SEMPOZYUMU BMMYK Türkiye Temsilciliği MÜLTECİ KRİZİNDE AFET YÖNETİMİ Afet en genel tanımla insanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal yaşamı ve insan faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye uğratarak toplulukları etkileyen ve etkilenen topluluğun kendi imkân ve kaynaklarını kullanarak baş edemeyeceği, doğal, teknolojik veya insan kökenli olaylara denilmektedir. Başka bir deyişle; "Afet" doğaya zarar veren, insana acı veren, maddi manevi kayıplara neden olan, toplumsal düzeni etkileyen her anormal ve ani olay afet olarak tanımlanmaktadır. Doğal kaynaklı afetlerden ve insan kaynaklı afetlerden kaçınmanın mümkün olmaması; toplumların afetler ile iç-içe yaşamak zorunda kalması, afetin yönetilmesi gerektiği anlayışını ortaya çıkarmaktadır (Özmen ve diğ., 2005). Afet Yönetimi; afetlerin önlenmesi ve zararların azaltılması amacıyla bir afet olayının aşamalarında yapılması gereken çalışmaların yönlendirilmesi, koordine edilmesi ve uygulanabilmesi için toplumun tüm kurum ve kuruluşları ile kaynaklarının bu amaç doğrultusunda yönetilmesidir (Şahin ve Şipahioğlu, 2002: 15). Modern afet yönetiminde ise bu kavram, kayıp ve zararların azaltılması, hazırlık, erken uyarı, afetleri anlamak gibi afet meydana gelmeden önce korumaya yönelik çalımsalar “Risk Yönetimi”; etki analizi, müdahale, iyileştirme, yeniden yapılanma gibi afet sonrası çalışmalar ise “Kriz Yönetimi” olarak kabul edilmektedir(Kadıoğlu, 2008). Buna bağlı olarak etkin bir afet yönetimi çalışması, afet öncesi, afet sırası ve afet sonrası ihtiyaç duyulan tüm çalışmaları kapsamaktadır (Demirci ve Karakuyu, 2004).Yapılan tüm çalışmalar, her şeyden önce insan hayatını kurtarmak içindir. Bu amaçla afet yönetimine dair yapılan çalışmaların bu üç aşamayı içine alan bütüncül bir yaklaşım içinde düşünülmesi ve ona göre önlemlerin alınması gerekmektedir. Kaynakları ve oluşum hızları ne olursa olsun, bütün afet olaylarıyla ilgili faaliyetler, 5 ana safhaya ayrılabilir. Bunlar zarar azaltma, önceden hazırlık, kurtarma ve ilk yardım, iyileştirme ve yeniden inşa safhalarıdır. 6 * Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü **Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü *saidalinur14@gmail.com ** pelsintasan@hotmail.com DİSİPLİNLERARASI AFET YÖNETİMİ SEMPOZYUMU Şekil 1. Afet Yönetimi Aşamaları (Özmen ve diğ., 2005). Geçtiğimiz son yüzyılda dünya genelinde artan çatışma ortamı, etnik ve inanç temelli şiddet olayları, insan hakları ihlalleri ve ekonomik krizler göç eden ve iltica arayan insan sayısının artmasına sebep olmuştur. Ulaşım imkânlarında yaşanan kolaylıklar, iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler ve beraberinde yaşanan küreselleşme göç hareketin çok kısa zamanda kitlesel insan hareketi olarak gerçekleşmesine ve uluslararası bir boyut kazanmasına imkân vermektedir. İnsan kaynaklı afetler olarak sınıflandırdığımız savaş ve iç çatışma gibi nedenlerle insanlar yaşadıkları yeri bırakıp başka yerlere göç etmek zorunda kalmaktadır. Yeni geldikleri topraklarda çeşitli problemler yaşamakta ve yaşatmaktadırlar. İnsan kaynaklı zarar verici olayların etkisinin çokluğu afetin niteliğini iyice karmaşıklaştırmaktadır. Ülkelerin karşılaştığı bu uluslararası göç akımlarından ve bu akımların sonuçlarından yerel yönetimlerin daha çok etkilendiği açıktır. Barınma en temel insani ihtiyaçlardan birisidir. Göçmen akımıyla birebir beklenmedik şekilde karşılaşmak, kamuda merkezi ve yerel idarede hazırlıksız karşılaşmak anlamındadır. Barınacak güvenli ve temiz bir yere sahip olamamak, hayata ve şehre tutunamamakla eşdeğerdir. Bu nedenle uyum politikaları için öncelikle göçmene ucuz ve asgari konforda barınma olanakları için mekanizmaları devreye sokmak gerekmektedir (Çakırer-Özservet, 2015:106). Son zamanlarda gündem konusu olan Suriye mülteci krizi, Türkiye, Lübnan, Ürdün, Irak ve Mısır, olmak üzere Suriyelilerin girişlerine dair ciddi kısıtlamaları hayata geçirmişlerdir. Bu kısıtlamalar, genellikle söz konusu ülkelere giriş yapan mülteci sayısındaki artış ile yerel nüfusun yaşadığı zorluklara bir yanıt olarak uygulanıyor. Uluslararası toplumun Birleşmiş Milletler (BM) Şartı ve BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen ilgili kararlar uyarınca, acil durumlarda insani yardım sağlama ve işbirliğinde bulunma yükümlülüğü bulunmaktadır. Mültecilere yardım sağlanması da bu yükümlülükler arasında yer almaktadır. Uluslararası mülteci koruma rejiminin, kitlesel mülteci göçü yaşayan ülkelerde, bu göçün yaratacağı etkilerin azaltılması için uluslararası yük ve sorumluluk paylaşımına özel bir vurgu yapması bu bağlamda özellikle önemli ve yeniden yerleştirme, bu türden büyük 7 * Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü **Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü *saidalinur14@gmail.com ** pelsintasan@hotmail.com DİSİPLİNLERARASI AFET YÖNETİMİ SEMPOZYUMU ölçekli mülteci göçüyle ilgili uluslararası işbirliğinin temel unsurlarından biri haline gelmiştir. Ülkelerin bu problemleri en aza düşürmesi güçlü alt yapılı afet yönetimine bağlıdır. Türkiye Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) başkanı Sayın Dr. Fuat Oktay’ın da dediği gibi Başarılı bir afet yönetimi; iyi bir koordinasyon ile hızlı ve etkin bir yönetimi gerektiren çok bileşenli bir organizasyona ihtiyaç duymaktadır.’’ Afetlerin en iyi şekilde yönetilmesi için risk azaltmadan iyileştirmeye, afet yönetiminin tüm safhalarında iyi etüt edilmiş, dikkatle hazırlanmış plan ve projelerin uygulanması önem taşımaktadır. Afet yönetimindeki başarısızlıklar; ülkelerin kısa ve uzun vadeli ekonomik büyümesini etkilemekte ve özellikle çevreye olan etkileri nedeni ile sürdürülebilir kalkınmayı da engellemektedir (AFAD, 2013). Mültecilerin Karşılaştıkları Problemler Sağlık Problemleri Afetler, iç çatışma ve savaş sebebiyle ülkelerinden kaçan mültecilerin göç ettikleri ülkelerde çadır, konteynır gibi küçük ev tipi yerlerde yaşamaları, su ve alt yapı kaynaklarının yetersiz olması sebebiyle ayrıca toplu yaşamın da neden olduğu çeşitli hijyen kurallarının göz ardı edilmesine sebep olmaktadır. Hijyen kurallarına uyulmaması akabinde çeşitli sağlık problemlerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır (Balcılar vd., 2016). Afetler ve silahlı çatışmalar çok sayıda hayat kaybına neden olmakla birlikte insan sağlığı üzerinde de büyük etkilere neden olmaktadır. Acil durumla bağlantılı yaralanmalar veya travmalar, zorunlu göç, yaşam koşullarının kötüleşmesi ve genellikle sağlık tesislerinin tahrip edilmesiyle ortaya çıkan düzenli tedavilerde yaşanan aksamalar bulaşıcı olmayan hastalıkları olan bireylerin sağlığını etkilemektedir. Mültecilerin karşılaştıkları bu risk faktörleri, mültecileri aşırı baskılarla dolu hayat şartlarında kolaylıkla tetiklenmektedir. Felaketler ve silahlı çatışmalar birçok can kaybının yanında çoğu zaman insan sağlığı üzerinde önemli etkiler de yapmaktadır. Acil durum yaralanma ve travmalar, zorunlu göçe maruz kalmalar, yaşam koşullarının bozulmasının yanı sıra normal sağlık tesislerinin yıkılması gibi nedenlerle tıbbi tedavinin kesilmesi gibi faktörler kişilerin sağlık durumunu tetiklemektedir(Karadağ ve Altıntaş, 2010). Kötü yaşam koşulları sonucu çeşitli hastalık etkeniyle yaşamak zorunda kalan mültecilerin karşılaştıkları başlıca sağlık problemleri şunlardır. ✓ ✓ ✓ ✓ ✓ ✓ Beslenme bozuklukları, Çocuklarda büyüme ve gelişme gerilikleri, Anemi, İshal, kızamık, sıtma, solunum yolu enfeksiyonları gibi bulaşıcı hastalıklar, Fiziksel şiddet ve buna bağlı yaralanmalar, Cinsel istismar, 8 * Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü **Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü *saidalinur14@gmail.com ** pelsintasan@hotmail.com DİSİPLİNLERARASI AFET YÖNETİMİ SEMPOZYUMU ✓ Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, ✓ İstenmeyen gebelikler, riskli gebelikler, ✓ Düşükler, doğum komplikasyonları ✓ Kronik hastalıklar, ✓ Depresyon, kaygı bozuklukları, uyku bozuklukları ve post-travmatik stres ✓ Bozukluğu başta olmak üzere ruhsal sorunlar, ✓ Diş sağlığı sorunları (Çalışkan ve Özcebe, 2013:583). Tüm bu sayılan hususlar dışında kötü yaşam koşullarının sonucu olarak acil durumlar kapsamında; dengesiz beslenme, fiziksel aktivite yetersizliği ve strese bağlı olarak, diyabet vakalarında artış görülmesi, kalp hastalıklarının oluşumu ve solunum sistemi hastalıkları görülmektedir. En önemli sebep hastaların takibinin yapılmaması ve gereken ilaçları alamamaları sonucu olarak meydana gelmektedir. Mültecilere sağlık hizmeti sunulması noktasında yaşanan en temel sorunlar; mültecilerin yasal ve fiziki engeller nedeniyle sağlık hizmetine ulaşmada güçlük çekmesidir. Ayrıca sağlık personelinin yetersiz olması, dil ve kültür farklılıkları, sağlık sistemine uyum sağlayamamak, sağlık hizmetlerinin ücretli olması gibi sorunlar da mültecilerin sağlık hizmetinden yararlanmasını zorlaştırmaktadır (Karadağ ve Altıntaş, 2010). Mülteciler, çoğunlukla yeterli beslenme ve barınma imkanlarına ulaşamamaktadır. Bunları takiben mültecilerin karşılaştığı temel sağlık problemi, hastalık, yoksulluk ve açlık ile bunların sonucu olan kötü yaşam koşullarıdır. Mülteciler, sağlıksız yaşam koşullarının sonuçları olarak salgın hastalıklar ve önemli sağlık problemleri ile karşı karşıya kalmaktadır. Örneğin son zamanlarda Türkiye’de artan mülteci sayısının sonucu olarak, 2012 yılında Türkiye’de 349 kızamık vakası görülürken, mülteci akımı sonrası bu rakam yaklaşık 20 kat artmıştır. Barınma kamplarında yaşayan mültecilerde kızamık hastalığının dışında tüberküloz ve deri hastalıklarına da rastlanmaktadır (Korkmaz, 2014:40). Psikolojik Problemler: Başta beslenme ve barınma gibi temel ihtiyaçların ihtiyaçların yanında pek çok psikolojik sorunla karşılaşan mülteciler, göçten derin bir şekilde etkilenmektedirler. Mültecilerin acil durum olarak karşılaştıkları ruhsal problemlerin başında psikolojik travmalar yer almaktadır. Psikolojik travmalar göç öncesi (kayıp yaşanması, fiziksel yaralanma gibi), göç sırası (travmatik yaşantılar, fiziksel/psikolojik şiddet/taciz gibi) ve göç sonrası (geldikleri ülkelerde karşılaştıkları zorluklar, adaptasyon problemleri, sağlık problemleri gibi) olarak meydana gelmektedir. Afetzedelerin (mülteci-saığınmacı); En fazla karşılaştıkları psikolojik travmalar ise travma sonrası stres bozukluğu olduğu bilinmektedir((Demirbaş ve Bekaroğlu, 2017). Ayrıca acil durum sonucu olarak aşırı stres kadınlarda erken doğum oranında artış göstermiştir (Karadağ ve Altıntaş, 2010). Eğitim Problemleri: Mültecilerin eğitimde karşılaştıkları başlıca en büyük engel dil farklılığı teşkil etmiş durumdadır. Bu durumu takip eden başka nedenleri sıralayacak olursak; 9 * Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü **Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü *saidalinur14@gmail.com ** pelsintasan@hotmail.com DİSİPLİNLERARASI AFET YÖNETİMİ SEMPOZYUMU ➢ Okullardaki sosyal dışlama ve ayrımcılık çocuklarda okula gitme isteğini azalmıştır. ➢ Devlet okullarının ücretsiz olmasına rağmen diğer masraflar, ailelere ciddi bir ekonomik yük oluşturmaktadır. Maddi imkânsızlıklar nedeniyle eğitim öncelik olarak algılanmamaktadır. ➢ Okullardaki eğitimcilerin, afet travması yaşayan çocuklarla çalışma konusundaki deneyim eksikliği, bazı çocuklara ulaşmada sorun teşkil etmektedir. ➢ Yetişkinler için mesleki eğitim imkânları yetersiz kalmaktadır. ➢ Özel eğitim ihtiyacına sahip çocuklar bu hizmete erişimdeki engellerden dolayı eğitim sisteminin dışında kalmaktadır (http://megep.meb.gov.tr). SONUÇ VE ÖNERİLER Geçtiğimiz son yüzyılda dünya çapında artan çatışma ortamı, etnik ve inanç temelli şiddet olayları, insan hakları ihlalleri ve ekonomik krizler göç eden ve iltica arayan insan sayısının artmasına sebep olmuştur. Günümüzde ulaşım imkânlarında yaşanan kolaylıklar, iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler ve beraberinde yaşanan küreselleşme göç hareketinin çok kısa zamanda kitlesel insan hareketi olarak gerçekleşmesine ve uluslararası bir boyut kazanmasına imkân vermektedir. Dünya acısından güncel bir konu olan mülteci krizi beraberinde çeşitli sorunları da getirmiştir. Göç alan ülkelerde mültecilerin genel olarak meydana getirdikleri etkiler; ✓ Genel ekonomik durgunluk meydana getirmektedirler. ✓ Acil servislerin ve ameliyathanelerin iş yükünü arttırmakta, malzeme stoklarını hızla tüketmektedir ✓ Erken göç döneminde en çok bildirilen hastalıklar enfeksiyon hastalıklarıdır, kalabalık yaşam ortamı yetersiz barınaklar bu hastalıklarla ilgili olumsuz sonuçları da artırmaktadır ✓ Sosyal hizmetlerde çökme meydana getirmektedirler. Bu ve bunlara benzer pek çok sorun göç alan ülkelerde meydana gelmektedirler. Mülteciler gittikleri yerlerde sağlıktan, eğitime ve barınmaya kadar pek çok sorunla karşılaşmaktadırlar. Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür: ✓ Karmaşık sevk mekanizmaları ve sağlık çalışanlarının bilgi eksikliği. ✓ Hastanelerdeki tercüme hizmetlerinin yetersizliği. ✓ Kornea, böbrek, kemik iliği gibi organ nakillerinde pratikte karşılaşılan zorluklar. ✓ Yüksek maliyetli tedaviler ve yurtdışından ithal edilen ilaçlara erişimdeki zorluklar. ✓ Psikolojik ve ruh sağlığı hizmetlerine erişimdeki zorluklar. ✓ Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) kapsamı dışında kalan tedavi ilaç ve medikal malzemelerin temininde yaşanan zorluklar. 10 * Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü **Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü *saidalinur14@gmail.com ** pelsintasan@hotmail.com DİSİPLİNLERARASI AFET YÖNETİMİ SEMPOZYUMU Mültecilerin gittikleri ülkelerde yaşadıkları ve yaşattıkları problemleri en aza indirmek için bazı yeni düzen ve yaklaşımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bunları kısaca şu şekilde özetleyebiliriz: ✓ Mültecilere yönelik temel ihtiyaçlar belirlenmeli, bu ihtiyaçlara yönelik kaynaklar arttırılmalı ve sürekli kılınmalıdır. ✓ Ülkeler afet yönetimine gereken önem verilmelidir ✓ Adaptasyon süreçlerinin daha sancısız geçmesine odaklanılmalıdır. ✓ Konut ve yerleşim olanakları, dil öğretimi, meslek eğitimi, sosyal izolasyon duygusunu azaltmak için olanaklar sağlanmalıdır. ✓ Sağlık hizmetleri, gelir getirici olanaklar ve aile bütünlüğünün sağlanması politikası vb. nitelikte bir hizmet ağı yapılandırılmalıdır. ✓ Bu alanda çalışan nitelikli personelin yetiştirilmesi ve istihdamı önemli bir konu olmakla birlikte, sığınma sistemini güçlendirilmelidir. ✓ Psikolojik eğitim verilmelidir. ✓ Sığınma talepleri kabul edilmelidir ve en önemlisi güven sağlanmalıdır. Savaş ve iç çatışma sonucu yerlerinden edilen, insan kaynaklı afetlere maruz kalan bu kişilerin gittikleri yerlerde sosyal ve ekonomik yaşamını derinden etkilediği bir gerçektir. Bu gerçek teknolojik gelişme ile birlikte gelecekte daha fazla etkileyecektir. Günümüzde ve gelecekte insan kaynaklı afetler karsısında yapılabilecek en etkili ve tek hareket, bu afetlerin etkilerinden kurtulmak veya bunların toplum üzerindeki etkilerini en aza indirmek için araştırmalar yapmak, çeşitli planlar geliştirmek ve bunları uygulamaya koymaktır. Yaşanan gelişmeler ve geleceğe dönük tahminler karşısında, insan kaynaklı afetler sonucu göç alan ülkelerde olası etkilerinin tespiti ve zararlarının hafifletilmesi, yönetimlerin, toplumların ve afet yönetiminin en önemli konularından birisi olmuş durumdadır. Göç alan ülkelerin insan kaynaklı afet algılamaları ve afet yönetimleri her geçen gün iyileşmesi ön görülmektedir. Kaynakça Şahin, C. (2001). Yurt Dışı Göçün Bireyin Psikolojik Sağlığı Üzerindeki Etkisine İlişkin Kuramsal Bir İnceleme. Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 21(2), Ankara. Tümertekin, E. ve Özgüç, N.(1998). Beşeri coğrafya (İnsan, kültür, mekân). Çantay Kitabevi, İstanbul. Deniz O. (2009) Mülteci Hareketleri Acısından Van Kentinin Durumu ve Kentteki Mültecilerin Demoğrafik Profili, Doğu Coğrafya Dergisi, 22, 187,189 Vardar N., Mülteci, Göçmen, Sığınmacı Arasındaki Farklar?, http://bianet.org/bianet/bianet/167434multeci-gocmen-siginmaci-arasindaki-farklar adresinden alınmıştır. (Erişim tarihi18.03.2017), Bitkal S. (2014), Ulus Ötesi Göçler ve Mülteci Sorunu: Suriye örneği akademikperspektif.com 11 * Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü **Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü *saidalinur14@gmail.com ** pelsintasan@hotmail.com DİSİPLİNLERARASI AFET YÖNETİMİ SEMPOZYUMU BMMYK, Dünya Mültecilerinin Durumu,(1997-98),say 51 Kadıoglu, M., 2008, Küresel iklim degisikligine uyum stratejileri. Kar Hidrolojisi Sempozyumu Bildiri Kitabı 27-28 Mart 2008 Erzurum, DS_ 8. Bölge Müd. Yay., 69-94. Arı, O. 1960, Bulgaristanlı Göçmenlerin İntibakı, 1950-51’de Bursa ve _İstanbul’da iskân Edilenlerin intibakı ile ilgili Sosyolojik Araştırma, Rekor Matbaası, Ankara. Doğanay, F. 1996, “Türkiye’ye Göçmen Olarak Gelenlerin Yerlesimi”,2 htftp://ekutup.dpt.gov.tr/ kutup/yerlesim/doganayf/gocmen.html/ adresinden alınmıştır (Erişim tarihi 19.03.2017) Özekmekçi M.İ , M. Volkan Görendağ ile Türkiye’de Mültecilerin Durumu Üzerine Söyleşi https://www.amnesty.org.tr/uploads/Docs/1537-hayat_saglik_soylesi.pdf adresi de alı ıştır (Erişim tarihi 18.03.2017), Kızılok F. Hürriyet gazetesi, Hangi Ülkede Kaç Mülteci Var, http://www.haber3.com/hangi-ulkedekac-multeci-var-3643929h.htm adresinden alınmıştır. (Erişim tarihi 18.03.2017) İnsani Yardım ve Sivil Koruma, ECHO Tanıtım Belgesi, Türkiye Ocak 2017 Mülteci Krizi http://ec.europa.eu/echo/files/aid/countries/factsheets/turkey_syrian_crisis_tr.pdf Balcılar M. Ve Arkadaşları (2016)Türkiye'deki Suriyeli Mültecilerin Sağlık Durumu Araştırması Türkiye'de Yaşayan Suriyeli Mültecilerde Bulaşıcı Olmayan Hastalık Risk Faktörleri Sıklığı, Sağlık Bakanlığı Raporu Çalışkan C. & Özcebe H. (2013). Afetlerde Enfeksiyon Hastalıkları ve Salgınları Kontrol Önlemleri. TAF Preventive Medicine Bulletine, 12(5), s. 583-588. Demirbaş ve Bekaroğlu E., Evden Uzakta Olmak: Sığınmacılar/Mültecilerin Psikolojik Sorunları ve Alınacak Önlemler, Kriz Dergisi 21 (1-2-3): 11-24, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/21/2081/21561.pdf adresi de alı ıştır ( Erişim tarihi 20.03.2017), Karadağ, Ö. & Altıntaş, K. H. (2010). Mülteciler ve Sağlık. TAF Preventive Medicine Bulletine, 9(1), 55-62. Kadıoğlu M. ve arkadaşları (2009)Sağlık Kuruluşları İçin Afet Acil Yardım Planlama Rehberi, 3 Şahin, C. ve Şipahioğlu, S., 2002, Dogal Afetler ve Türkiye. Gündüz Eg. ve Yay. Ankara, 478s. T.C Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, İdare Faaliyet Raporu (2013) İstanbul https://www.afad.gov.tr/upload/Node/3928/xfiles/afadfaaliyetraporu2013.pdf adresinden alınmıştır ( Erişim tarihi 01.04.2017) Aksoy, Z. (2012). Uluslararası Göç ve Kültürlerarası İletişim. The Journal of International Social Research, 5(20). ERGÜL, E. (2012). Sınır Dışı Etme, Geri Gönderme ve Geri Verme,Yargı Yayınevi, Ankara. PEKER, B. ve SANCAR, M. (1986). Mülteciler ve İltica Hakkı. İnsanHakları Derneği Yayınları 12 * Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü **Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü *saidalinur14@gmail.com ** pelsintasan@hotmail.com DİSİPLİNLERARASI AFET YÖNETİMİ SEMPOZYUMU BAŞAK, C. (2011). Mülteciler, Sığınmacılar ve Yasa Dışı Göçmenler, İç İşleri Bakanlığı Genel Yayın No:686, Ankara. Korkmaz, A. Ç. (2014). Sığınmacıların Sağlık ve Hemşirelik Hizmetlerine Yarattığı Sorunlar, Sağlık ve Hemşirelik Yönetimi Dergisi, 1, 37-42. Özmen, B., Nurlu, M. Kuterdem, K. ve Temiz, A., 2005, Afet Yönetimi ve Afet İşleri Genel Müdürlüğü. Deprem Sempozyumu 2005, 23-25 Mart 2005, Grand Yükseliş Hotel İzmit 13 * Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü **Ça akkale O sekiz Mart Ü iversitesi, Acil Yardı ve Afet Yö eti i Bölü ü *saidalinur14@gmail.com ** pelsintasan@hotmail.com