Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Bu çalışmanın amacı, Türkiye'de işletme eğitiminin temel odaklarından biri olan İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Yönetimi ve Organizasyon Anabilim Dalı adresli akademik yayınların, 2005-2014 yılları arası 147 eseri dikkate alarak, yıllara göre dağılımı, türü, ortak yazarlıklar ve yazarların kurumları, yayın dili ve yeri, çalışma türü, araştırma konusu, yöntem, çıkarım ve öneriler ile kaynakçalar açısından bibliyometrik özelliklerini incelemektir. Çalışmanın, bir anabilim dalının akademik çıktıları kapsamında, kurumsal tarihinden bir kesit tanımlaması bakımından ilgi çekmesi beklenmektedir. Aynı zamanda yönetim ve organizasyon yazınına katkı sağlaması beklenen incelemenin, akademik bir kurumu örnek şeklinde ele alması dolayısıyla özgün değer taşıdığı da düşünülmektedir.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası, 2017
Erzurum Teknik Üniversitesi Yayınevi, 2021
ETÜ Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesinde 13-14 Mart 2021 tarihlerinde gerçekleştirilen I. Ulusal Kadın Temalı Öğrenci Kongresi'nin tam metin bildiri kitabı.
KADIN ÇALIŞMALARINDA GÜNCEL KONULAR, 2018
Türkiye’de son yıllarda sayıca artan devlet ve vakıf üniversiteleri ile birlikte bu üniversitelerde görev yapan akademisyen sayıları da artmaktadır. Ancak bu artışa rağmen üniversitelerde görev yapan akademisyen ve yönetici sayılarının cinsiyete göre farklılaştığı görülmektedir. Yükseköğretim Kurulu’nun 2018 yılı ilk çeyreğindeki verilere göre devlet, vakıf üniversite ve meslek yüksekokullarındaki akademisyenlerin yüzde 44,39’u ve ayrıca çalışma kapsamındaki üniversite yöneticilerin yüzde 16,15’i kadın akademisyenlerden oluşması bu görüşü doğrulamaktadır. Kadın ve erkek akademisyenler arasındaki sayısal farklılıklar maalesef öğretim elemanları ile öğretim üyesi sayıları arasında daha da artmakta ve bununla birlikte yönetim kademelerinde yukarıya çıkıldıkça kadın yöneticilere daha az rastlanılmaktadır. Çalışma bu noktadan hareketle, devlet üniversitelerinde yönetim kademelerindeki cinsiyet farklılığını sayısal olarak ortaya koymayı amaçlamaktadır. Kesitsel tarama yöntemi ile YÖK internet sitesinde belirtilen devlet üniversitelerine ait resmi internet sayfaları ziyaret edilmiş ve rektör, rektör yardımcısı, rektör danışmanı, senato ve yönetim kurulu üyeleri, genel sekreter, genel sekreter yardımcısı, dekan, enstitü, meslek yüksekokulu ve yüksekokulu müdürlerinin cinsiyetlerine göre sayıları belirlenerek veriler elde edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre devlet üniversitelerinin üst yönetimlerinde belirtilen çalışmanın yapıldığı tarih aralığındaki yöneticilerin sadece yüzde 16,15’inin kadınlardan oluştuğu görülmüştür. Dolayısıyla Türk devlet üniversitelerinde yönetim kademelerinde kadın akademisyenlere erkeklere oranla daha az görev verildiğini söylemek mümkündür.
ÖZ Akademik ortamda cinsiyet çalışmalarının kadınlara odaklanıyor olması kadınların erkek meslektaşlarına göre daha dezavantajlı olmalarından kaynaklanmaktadır. Kadın akademisyenler araştırmacıdır, öğreticidir, sayıları az olsa da yöneticidir, annedir, eştir ve liste uzatılabilir. Buna karşın akademisyen kadınların yaşadıkları dezavantajlar erkekler için bir avantaj olabilmektedir. Bu nedenle erkek akademisyenlerin avantajlı halleri için bir teori oluşturulması daha bütüncül bir yaklaşım olabilir. Bu çalışmada Türkiye'de kadın akademisyen olmanın zorluklarının ulusal ve uluslararası literatür ışığında resmedilmesi amaçlanmıştır ve resim Türkiye'de özellikle gelişmiş Batı ülkelerinden nispeten farklı bir kadın akademisyen profilini ortaya koymaktadır. Buna göre Türkiye'de kadın akademisyen olmak toplumsal cinsiyet rollerinin getirdiği çoklu sorumluluklar, yönetimde temsil edilememe, fen bilimleri gibi daha yüksek getirisi olan alanlarda azınlıkta olma temel sorunları ile yüzleşmeyi gerektirmektedir. Ancak kadın akademisyenlerin özellikle yönetim süreçlerinde ve fen bilimleri alanlarında düşük temsiliyetini yalnızca toplumsal cinsiyet algısına yüklemek doğru olmayacaktır. Bu durum doğal cinsiyet yapısından ve kadın akademisyenlerin kendi tercihlerinden kaynaklanıyor da olabilir. Alanla ilgili yapılacak derinlemesine çalışmalar durumu netleştirilecektir. Tüm olumsuz durumlara rağmen Türkiye'de kadın akademisyenler mutludur, işlerinden doyum elde etmektedir ve akademisyen olmayı sevmektedir. ABSTRACT The fact that gender studies at the academy focuses on women is due to the fact that women are more disadvantaged than their male colleagues. Women academicians are researchers, teachers, even if the numbers are few, they are the administrators, the parents, and the wife and the list can be extended. However, the disadvantages women experience in academia can be an advantage for men. For this reason, it may be a more holistic approach to create a theory for male academics to take advantage of. In this study, it was aimed to portray the difficulties of being a female academician in Turkey in the light of national and international literature. In addition, the picture reveals a relatively different female academics profile in Turkey, especially in the developed western countries. According to this, being a female academician in Turkey requires confronting the main responsibilities of gender roles such as multiple responsibilities, non-representation in management, and minority in areas of higher interest such as science. However, it will not be right to put the low representation of female academics, particularly in the administrative processes and in the fields of science into gender-only perceptions. This may be due to natural gender and female scholars' own preferences. The in-depth study of the field will be clarified. Despite all the negative situations, female academics are happy in Turkey, satisfied with their work and love to be academics. çalışanlar bulundukları örgütte ayrımcılığa maruz kalmaların-dan yükselmelerindeki engellere kadar yaşadıkları sorunlar ile resmedilmiştir. Bu çalışmaların ortak dili kadınların çalışma hayatında olumsuz durumlarla karşılaştıklarını ve bu olumsuz-lukların devam ettiğini söylemektedir. Diğer bir ifade ile büyük GİRİŞ Kadınların çalışma hayatındaki yeri uzun yıllardan beri sosyo-lojiden psikolojiye, işletmeden yükseköğretime pek çok alana konu olagelmiştir. Farklı disiplinler tarafından ele alınan kadın
Uluslararsı Medeniyet Çalışmaları Dergidi/ The Journal of International Civilization Studies, 2020
The phenomenon of femininity and masculinity is a product of social relations rather than our biological existence. These social relations are related to how much space we gained in the playground of dominant thought within the production process. Limiting women to the private sphere and positioning them mostly with home-family affairs, within patriarchal social norms and production relationships, causes women to face certain difficulties in business life. In this context, gender-based relationships are also reproduced in universities, as they are in all the other areas of social life, and women are experienced through their biological-social value. The aim of the study is to show that universities have a gendered institutional habitus as a result of their positions in social life and that this habitus has diverse manifestations in terms of gender relations. As seen within the framework of academic literature and statistics, female academics can not act separately from their gender roles within the institutional habitus and thus fall behind men in the hierarchy of academic progress, due to their multifaceted roles in social life. Kadınlık ve erkeklik olgusu biyolojik varlıklarımızdan ziyade toplumsal ilişkilerin bir ürünüdür. Bu toplumsal ilişkiler, üretim sürecinde egemen düşüncenin oyun alanında ne kadar yer edindiğimizle alakalıdır. Ataerkil toplumsal norm ve üretim ilişkileri içerisinde kadınların özel alanla sınırlandırılması ve daha çok ev-aile işleriyle konumlandırılması kadının iş hayatında bazı zorluluklarla karşılaşmasına neden olur. Bu bağlamda, toplumsal hayatın her alanında olduğu gibi üniversitelerde de toplumsal cinsiyete dayalı ilişki biçimleri yeniden üretilmekte ve kadınlar biyolojik-toplumsal değeri üzerinden deneyimlenmektedir. Çalışmanın amacı, toplumsal hayattaki konumları sonucunda üniversitelerin cinsiyetlendirilmiş bir kurumsal habitusu olduğunu ve bu habitusun toplumsal cinsiyet ilişkileri bakımından farklı görünümlere sahip olduğunu sergilemektir. Akademik yazın ve istatistikler çerçevesinde görüldüğü üzere, kadın akademisyenler kurumsal habitus içerisinde toplumsal cinsiyet rollerinden ayrı hareket edememekte ve böylece, toplumsal hayattaki çok yönlü rollerinden ötürü, akademik ilerleme hiyerarşisinde erkeklerden geri kalmaktadırlar.
ESTABILIDADE E EFICÁCIA PROBATÓRIA NA PRODUÇÃO ANTECIPADA DA PROVA, 2023
Uluslararası Siyaset Dergisi / US Journal, 2023
Imagination and Potentiality: The Quest for the Real, 2020
Potato Research, 2021
Journal of Neuroimaging, 2014
PHARMACY: Jurnal Farmasi Indonesia (Pharmaceutical Journal of Indonesia)
Fetal and pediatric pathology, 2016
Food Control, 1995
Temas laborales: Revista andaluza de trabajo y bienestar social, 2017