Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Yıl: 2021/1, Sayı: 39, s. 100-129
Journal of Süleyman Demirel University Institute of Social Sciences Year: 2021/1, Number: 39, p. 100-129
Alınış/Recieved: 09.12.2020 Kabul/Accepted: 24.04.2020 Online Yayın/ Online Published: 30.04.2021
DĠNĠ DANIġMANLIĞA KONU OLAN AĠLEVĠ BĠR
SORUN OLARAK PSĠKOLOJĠK PROBLEMLER
Suzan YILDIRIM1
Hüseyin CERTEL2
ÖZET
Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı Aile ve Dini Rehberlik Büroları
(ADRB) ve fetva hattına farklı konularda, sorulan çoğu soru, kayıt altına
alınmaktadır. Bu çalışmada, kayıtlı bu soruların içinden, önemli bir ailevî sorun
türü olarak aile içindeki uyum ve iletişimi olumsuz yönde etkileyen, evlilik
birlikteliğini tehdit eden psikolojik sorunların çeşitliliği ortaya konulmaya
çalışılmıştır.
Nitel bir araştırma olan bu çalışmada dokümantasyon tarama yöntemi
uygulanmıştır. Bursa ve İzmir illeri örneklem olarak seçilmiştir. 1788 aile konulu
sorudan 200 tanesi psikolojik kökenli sorular olarak, konularına göre
sınıflandırılmıştır. Bulgular; öfke kontrol bozukluğu, depresyon, OKB, şizofreni,
anksiyete, panik-atak, perseküsyon hezeyanları, kleptomani, sanrısal bozukluk,
TSSB, kişilik bozukluğu, bipolar bozukluk, dürtü kontrol bozukluğu,
dispozofobi şeklinde oluşmuştur. Erkeklerde öfke kontrol bozukluğu, kadınlarda
depresyon en çok sorulan sorular olarak tespit edilmiştir. Bu çerçevede,
ADRB’nin kişilere verdiği rehberlik hizmetinin amacına ulaşabilmesi için, dini
danışma ve rehberlik yanında psikolojik yardım hizmeti sunan diğer mesleklerle
birlikte multidisipliner bir yaklaşımla çalışmaları gereğine dikkat çekilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Aile, Psikolojik Yardım, Dini Danışmanlık, Aile
Danışmanlığı, Psikolojik Sorunlar,
1
2
Bu makale “Yaşanmış Olaylar Bağlamında Dini Danışmanlığa Konu Olan Aile İçi
Sorunlar: Bursa ve İzmir Örneği” isimli doktora tezinden yararlanılarak üretilmiştir.
Suzan Yıldırım, Dr. Öğr. Üyesi, Ahi Evran Üniversitesi, İslami İlimler Fakültesi,
Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü, Din Bilimleri Anabilim Dalı,
suzan.yildirim@ahievran.edu.tr, ORCID ID: 0000-0003-4703-8965, (Sorumlu Yazar).
Hüseyin Certel, Prof. Dr., Süleyman Demirel Üniversitesi, Felsefe ve Din Bilimleri
Bölümü, Din Psikolojisi Anabilim Dalı, hüseyincertel@sdu.edu.tr, ORCID ID, 00000002-5120-7904.
[100]
Suzan YILDIRIM – Hüseyin CERTEL
PSYCHOLOGICAL PROBLEMS as A FAMILY
PROBLEM SUBJECTED to The RELIGIOUS
CONSULTANCY
ABSTRACT
Most questions asked on different subjects to the Family and Religious
Guidance Offices (ADRB) and fatwa line affiliated to the Directorate of
Religious Affairs are recorded. In this study, among these recorded questions, it
is tried to reveal the variety of psychological problems that negatively affect the
harmony and communication within the family and threaten marital togetherness
as an important type of familial problem.
Documentation scanning method was used in this study. Bursa and
İzmir provinces were chosen as samples. 200 of the 1788 family questions were
classified according to their subjects as psychological questions. Findings
consisted of anger control disorder, depression, OCD, schizophrenia, anxiety,
panic–attack, persecution delusions, kleptomania, delusional disorder, PTSD,
personality disorder, bipolar disorder, impulse control disorder, dysposophobia.
Anger control disorder in men and depression in women were identified as the
most frequently asked questions. In this framework, attention was drawn to the
need to work in a multidisciplinary approach with other professions that provide
psychological assistance in addition to religious counseling and guidance in
order to achieve the purpose of the guidance service provided by ADRB to
individuals.
Keywords: Family, Psychological Help, Pastoral Counseling, Family
Counseling, Psychological Disorders
1. GĠRĠġ
Dünya, son iki yüzyıl içinde siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik ve
teknolojik alanlarda hızlı bir değişim yaşamıştır. Bu değişim özellikle
Avrupa’da başlamış ve sonrasında tüm toplumları etkisi altına almış olan
modernleşme (Gümüş, 1993: 87), sanayi devrimi (Sayın, 1987: 82) gibi
gelişmeler neredeyse bütün insanlığı etkisi altına almıştır. Aydınlanma ile
başlayan değişim ve dönüşüm süreci, modernleşmenin getirdiği bireycilik
ve narsisizm epidemisi (Fromm, 2008: 55-85; Twenge ve Campell, 2010:
22-32; Gürsu ve Apaydın, 2016: 553), sınır tanımaz özgürlük ailenin
yapısını ve işlevini değiştirmiştir. Bu değişim sadece aileyi değil,
insanların birbirlerine olan bağlılık ve güven duygularını yok ederken,
dinin ve ahlaki değerlerin de zayıflamasına yol açmıştır (Gürsu, 2015:
101).
Toplumsal yapının merkezi unsuru olan aile, değişimlere bağlı
olarak özellikle bu yüzyıl içinde artan boşanmalar, tek ebeveynli aileler,
[101]
Dinî Danışmanlığa Konu Olan Ailevî Bir Sorun Olarak Psikolojik Problemler
nikâhsız birliktelikler, aldatmanın değişik sebeplerle meşrulaştırılması,
evlilik dışı doğan çocuk sayısının artması, evlilik ve çocuk sahibi
olmanın geciktirilmesi gibi nedenlerle korkunç bir risk altındadır
(Şentürk, 2008: 8). Son elli yıl içinde ise eşcinsel evlilikler (Ulusoy,
2017; Baloğlu, 2019: 57), cinsiyetsizlik (Çayıroğlu, 2016: 35; Paksoy,
2019) ve üçüncü cinsiyet (Kamiloğlu, 2018) denilen olgular ile aile
kurumu ciddi bir tehlike ile karşı karşıyadır.
Aile, çoğu toplum, kültür ve dinlerde kutsal kabul edilen (Tevrat:
Tekvin 2/7, 21-23; İncil: Yaratılış 2/18-25; Kur’ân: Araf 7/189, Rum
30/21) bir kurumdur. Hayatı birlikte yaşama ve paylaşma amacı ile bir
araya gelen, kadın ve erkeğin evlenmesi ile oluşan bireylerin her türlü
biyolojik, psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve kültürel ihtiyaçlarının
karşılandığı en önemli kurumdur (Durgun, 2016: 84). Aile, çocuğun
doğduğu andan itibaren şefkat ve sevgiyle ilk öğrenme ortamı, ilk güvenli
korunağı ve barınağıdır. Kimliğin, kişiliğin oluştuğu, geliştiği, değerlerin
ve sosyalleşmenin öğrenildiği yerdir (Yeşildağ, 2010: 83; Çağan, 2016:
85). Ne var ki, 21. yüzyılda bilimsel ve teknolojik gelişmeler, hızlı
kentleşme, iç ve dış göçler ve yukarıda zikrettiğimiz risk ve tehlikelerin
tüm dünyaya yayılması, aile yapısının rol ve işlevlerini olumsuz
etkilemeye başlamıştır.
İslam dininin koruyucu ilkeleri ve onun köklü gelenek ve
kültürüne rağmen ülkemizde aile kurumu, dünyadaki dönüşümden
etkilenerek ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Dini, manevi ve ahlaki
hassasiyetlerin zayıflaması ile aile içi iletişimsizlik, aile içi şiddet (Okan,
2012: 206), aldatma, ebeveyn-genç arasındaki problemler, töre ve kadın
cinayetleri (Şen, 2016: 82), artan boşanmalar (Battal, 2008: 29-43;
Yurtkuran, 2009: 8-13) gibi sebeplerle oluşan huzursuzluk ve bunlarla
beraber çoğalan psikolojik sıkıntılar ve sorunlar çığ gibi büyümektedir.
Ülkemizde başta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı
olmak üzere üniversiteler ve bütün kurum/kuruluşlar ailenin önemi,
ailenin korunması, çocukların aile ortamında yetişmesi, aile
problemlerinin çözülmesi gibi topyekûn bütün bir aile konusunda çalışma
başlatmış, her birim kendi çalışma perspektifinden aileyi korumaya ve
konuyla ilgili mevcut problemlere çözümler üretmeye çalışmaktadır.
Temel görevi toplumu dini konularda aydınlatma, onlara doğru
ve sağlam bilgiyi verme olan, Diyanet İşleri Başkanlığı ise; din hizmetleri
bağlamında dini danışmanlık ve rehberlik kapsamında, 15 Nisan 2002
tarihinden itibaren il müftülükleri bünyesinde “Aile İrşat ve Rehberlik
Bürosu” adıyla bir birim oluşturmuştur. Amaç, toplumda yaşanan aile
problemlerine dini/manevi ve psikolojik çözümler üretmeye çalışmaktır.
[102]
Suzan YILDIRIM – Hüseyin CERTEL
26 Haziran 2014 tarihinde “Aile İrşat ve Rehberlik Bürosu”, “Aile ve
Dini Rehberlik Bürosu (ADRB)” Şeklinde adı değiştirilerek hizmete
devam etmektedir. Büroların Çalışma Yönergesinin 8. Madde, 2. ve 3.
Fıkralarının yürütmesinin ilgili idare mahkemesince durdurulması
kamuoyunda birtakım tartışmalara yol açmıştır. Oysa dindar insanların,
hayatın çeşitli alanlarına ilişkin problemlerini çözme konusunda müracaat
ettikleri kaynaklardan birisi, belki de en önemlisi, inandıkları din
olgusudur. İçerisinde inanç, ibadet ve ahlak kurallarının yer aldığı ilahi
kaynaklı bir sistem olan din, psişik hayatın sağlıklı bir şekilde
sürdürülmesinde önemli bir faktördür. Bu sistem, onu kabul eden birey ve
toplumları derinden etkileyerek onların hayatına yön verip, davranış ve
ilişkilerinde belirleyici olmaktadır (Gürsu, 2017: 504).
2. PSĠKOLOJĠK PROBLEMLER
Psikolojik problemlerin tanımlanmasında, bireyin davranış,
düşünce ve duygusal durumunun “normal” ve “anormal” kavramları
temelinde, açıklanması belirleyici olmaktadır. Kavramsal olarak
anormallik ile akıl hastalığı birbirinden farklıdır. Kişide önemli ölçüde
rahatsızlık yaratan kendine ya da diğerlerine zarar vermesine neden olan
günlük yaşamını devam ettirebilme yeteneğine sıkıntı oluşturan davranış
ya da psikolojik fonksiyonellik örüntüsü, psikolojik problem olarak
tanımlanmaktadır (Ciccarelli ve White, 2019, 452). Psikolojik
problemlerin bazıları tedavi edilir, bazıları fiziksel problemler gibi
iyileştirilebilir, bazıları ise ömür boyu dikkat etmeyi gerektirmektedir
(Ciccarelli ve White, 2019, 450).
Vatandaşın müftülüğe gelerek veya telefon ile sorduğu, görevli
tarafından, ADRB kartekslerine ya da fetva defterlerine kaydedilmiş tüm
soruların makalede kullanılması şu şekilde oluşturulmuştur.
2.1. Yöntem
ADRB karteksleri ve fetva defterleri üzerinde yapılan bu çalışma,
anlatı tekniği (Creswell, 2017: 13; Sart, 2017: 135-144; Creswell, 2018:
69-76) ile kaydedilmiş bulunan dokümanlarda (Ulutaş, 2017: 283;
Yıldırım ve Şimşek, 2018: 190) yer alan psikolojik sorunları ele alan nitel
bir araştırmadır. Toplam 1788 aile konulu sorudan yaklaşık 200 tanesi
psikolojik problemleri yansıtmaktadır.
2.2. Evren ve Örneklem
Araştırmanın evrenini ülkemizdeki müftülüklere bağlı ADRB
merkezleri, örneklemini ise Bursa ve İzmir illerinde yer alan ADRB
merkezleri oluşturmaktadır.
[103]
Dinî Danışmanlığa Konu Olan Ailevî Bir Sorun Olarak Psikolojik Problemler
2.3. Veri Toplama Araçları
2007 ve 2010 yılları arası Bursa ve İzmir illerindeki ADRB
bürolarına sorulan ve bu soruların işlendiği karteks ve fetva
defterlerindeki toplam 5137 sorudan, 1788 soru aile konulu olarak
seçilmiştir. Aile konulu 1788 sorunun içinden psikolojik problemlerle
ilgili olanlar ayrılmış ve değerlendirmeye tabi tutulmuştur.
2.4. Verilerin Analizi
Psikolojik problem kökenli soruların tanısal değerlendirilmesi ve
kategorize edilmesi işlemi sürecinde alanın uzmanlarından Doç. Dr.
Orhan Gürsu ve uzman psikolog Sema Demir’in görüşlerine
başvurulmuştur. Uzman görüşleri doğrultusunda dini danışmaya konu
olmuş psikolojik içerikli sorunlar, DSM-5 (Amerikan Psikiyatri Birliği
(APA), 2014: 1-396) baz alınarak sınıflandırılmaya çalışılmıştır.
Her sorunun sonunda parantez içinde verilen kısaltma işaretleri
ile sorulara kimlik kazandırılmıştır. Sorunun kimliği şu şekilde
oluşturulmuştur; sorulduğu yıl ve şehir, sorunun kaydedildiği defter,
soruyu soranın cinsiyeti, danışanın iletişim biçimi, soruda öncelik ve
medeni durum, kısaltmalar şeklinde bütün soruların sonunda parantez
içinde yazılmıştır. Örneğin, (2007-İ.-F.D.) şeklindeki bir yazımın açılımı:
bu soru 2007 yılında sorulmuş, İzmir fetva defterinden alınmıştır. Aynı
şekilde (2009-B.-F.D.) 2009 yılı kayıtlı Bursa fetva defterinden
alınmıştır, anlamındadır. (2009-İ.-Ka.-Ev.-Ken.-T.-Kart) 2009 yılı, İzmir,
kadın, evli, kendisi, telefon ve kartekste kayıtlı sorudur. (2009-İ.-Ka.İ.N.-Ken.-Y.-Kart) 2009 yılı, İzmir, kadın, imam nikâhlı, kendisi
öncelikli, yüz yüze sorulmuş, karteks kayıtlı soru, demektir.
2.5. Bulgular
Dini rehberlik hizmeti kapsamında ailelere de rehberlik yapmakta
olan Diyanet görevlilerine, danışılan sorunların hiç de azımsanmayacak
bir kısmını (yaklaşık %11,2’si) psikolojik sorunlar oluşturmaktadır ve
bunlar, konuyla ilgili eğitim almadan ya da konunun uzmanlarından
destek almadan çözülemeyecek niteliktedir.
Görevlilerin ne çeşit psikolojik problemler ve kişiler ile muhatap
olduklarını göstermek için, soruların çoğunluğu makale içerisinde
kullanılmıştır. Bu örnekler, kartekslere ve fetva defterlerine işlendiği
şekliyle olduğu gibi verilmiş yazım, imla hataları, cümle düşüklüklerine
dokunulmadan aktarılmıştır.
Kartekslerin ve fetva defterlerinin incelenmesi sonrasında, fetva
defterlerindeki sorularda dâhil olmak üzere ADRB’de kayıtlı olan ve soru
[104]
Suzan YILDIRIM – Hüseyin CERTEL
yoğunluğu açısından en fazla soru sorulan 14 psikolojik
rahatsızlık/problem tespit edilmiştir. Bu rahatsızlıklar; en fazla soru
sorulan konudan en az soru sorulan konuya göre sıralandığında, sıralama
şu şekilde oluşmuştur.
2.5.1. Öfke Kontrol Bozukluğu
Öfke, insanın mutluluk, üzüntü, korku ve nefret gibi temel
duygularından biridir. Doğal, evrensel ve sağlıklı olarak ifade edildiğinde
yapıcı ve kişiler arası iletişimi düzeltici olabilen bir duygudur. Ancak
öfke, kontrol edilemeyen ve yıkıcı bir biçimde davranışlara yansıyarak
saldırgan ve son derece tahrip edici tepkilere dönüşme potansiyeline de
sahiptir. Kontrolsüz öfkenin birey, aile ve toplum üzerinde olumsuz bir
etkisi vardır ve genellikle suça, şiddete yönelik davranışlarla ilgili olarak
kendini göstermektedir (Bilge ve Ünal, 2005: 189). Öfke, küçücük bir
olaya beklenmedik büyük bir tepki gösterilmesidir. Öfkeli kimse, kolayca
kızan bir duygu halini yansıtır. Ayrıca öfke tartışmacı/karşı gelen
davranış ya da kin besleme şeklinde birbirini takip eden duygu durumları
olarak ortaya çıkar. Örneğin, kişi sık sık kontrolden çıkar, elini masaya,
duvara vurur, eşyaları kırar, alınganlık ve saldırganlık gösterir veya
kırgın, içerlemiş ve gücenik davranışlar sergiler. Kısaca, öfke patlaması
denilen duygu durumunu yaşar (Amerikan Psikiyatri Birliği (APA),
2014: 223).
Danışmaya konu olan örnek vakalar:
“Çok sinirli bir insanım hemen öfkeleniyorum. Küçük çocuklarım
var onları öldüresiye dövüyorum, ne yapmalıyım?” (2009-İ.-Ka.-Ev.Yak.-Y.-Kart.).
“Çok sinirliyim 12 yaşındaki kızımı çok dövüyorum. Ne
yapmalıyım?” (2009-İ.-Ka.-Ev.-Ken.-Y.-Kart.).
Psikolojik sorunlardan dolayı çocuğunu eve bağlayıp döven ve
devamlı gezmeye giden annenin durumu nedir? (2009-İ.-Ka.-Ev.-Yak.-Y.Kart.).
“Kocam mühendis yani eğitimli, dindar bir insan, bir buçuk yıllık
evliyiz ama eşim çok sinirli ve her şeye çabuk sinirleniyor, hep küfürlü
konuşuyor. Mesela kocam bir şeyi unutsa ve ben hatırlatsam bana, „sen
Allah mısın, kendini ne zannediyorsun?‟ diyerek bağırıp çağırıyor bizim
dini nikâhımıza bir şey olur mu?” (2007-B.-Ka.-Ev.-Ken.-T.-Kart).
“Eşimle 14 yıllık evliyiz. 2 çocuğumuz var. Evlendiğimiz günden
beri devamlı kavga yapıyoruz. En ufak bir tartışmada eşim hem bana hem
aileme küfreder, hakaret eder. Son zamanlarda Allah‟a ve dine de
[105]
Dinî Danışmanlığa Konu Olan Ailevî Bir Sorun Olarak Psikolojik Problemler
küfretmeye başladı çok sinirli bir insan, bizim dini nikâhımız duruyor
mu?” (2007-B.-Ka.-Ev.-Ken.-T.-Kart.).
“24 yıllık evli, 3 çocuğu var, 20 yıldır Bursa‟da yaşıyorlar.
Kocasının ailesi dindar, kocası da Cuma namazını kılar, orucunu tutar
fakat sinirlendiği zaman kadere, Allah‟a, dine küfreder „senin dinini,
kitabını bilmem ne yapayım‟ vs. der. Bizim dini nikâhımız duruyor mu?”
(2007-B.-Ka.-Ev.-Ken.-Y.-Kart.).
“5 yıllık evliyim ve iki çocuğumuz var. Kocam evlendiğimizden
bu yana çok sinirlidir ve hep küfreder her zamanda dine, imana, Allah‟a
küfrediyor bizim dini nikâhımız bozuldu mu?” (2007-B.-Ka.-Ev.-Ken.-T.Kart).
21 yıllık evli 4 çocuk sahibi. Eşi çok sinirli, sinirlendiği zaman
evde eşyaları kırar. Bir kavga esnasında “3‟den 9‟a boş ol” der. Dinen
nikâhının düşüp düşmediğini danışmaya gelmiş (2008-B.-Ka.-Ev.-Ken.Y.-Kart.).
“Eşimle severek ve anlaşarak evlendik. Evlendiğimiz zamanlarda
herhangi bir problemimiz yoktu zaten birbirimizi deli gibi seviyorduk.
Fakat zamanla ve eşimin işinin stresi ile eşim çok agresif oldu hem bana
hem çocuklara evde huzur vermiyor. Aslında eşim kültürlü, olgun ve
anlayışlı bir kişiliğe sahip ancak sinirlenince son zamanlarda bana da
kızıp „boş ol, boşayacağım vs.‟ ifadeler kullanıyor. Bütün bu
tartışmalardan sonra da eşim bana sarılıp hem pişman olduğunu
sözleriyle açıklıyor hem de ağlıyor. Bu sözlerde beni rahatsız ediyor. Bu
durumda ne yapabilirim? Siz ne önerirsiniz?” (2008-B.-Ka.-Ev.-Ken.-T.Kart.).
“Aşırı sinirli biriyim, sinirlenince ne yaptığımı bilemiyorum
eşime kavga halinde sinirle „babanın evine git‟ dedim, nikâhımız düştü
mü?” (2010-İ.-Er.-Ev.-Ken.-T.-Kart.).
“Otuz yaşında evli oğlum var sürekli eşini dövüyor, çok
üzülüyorum, oğlumla çok konuşuyorum, „yapma oğlum‟ diyorum yine
yapıyor, uykularım kaçıyor, oysa kaçarak evlendiler, oğlumun dövmemesi
için ne yapayım?” (2010-İ.-Ka.-Dul-Yak.-Y.-Kart.).
Burada çoğuna yer veremediğimiz danışmaya konu olmuş çok
sayıdaki olayda, karı koca kavgasında çoğunlukla erkek, bazen de kadın
öfke kontrolünü başaramamaktadır. Eşlerin öfke kontrolünü
sağlayamadığı bu gibi durumlarda ya erkek karısını (dini nikâhı
kastederek talak kelimesini kullanmak) boşamakta ya da kadın kocasını
boşamaya zorlamaktadır. Ancak danışanların soruları, öfke kontrolü
[106]
Suzan YILDIRIM – Hüseyin CERTEL
konusundan ziyade dinen nikâhlarının düşüp düşmediğiyle ilgilidir. Bu
nedenle psikolog yerine dini danışmanlara müracaat etmektedirler. Bazı
vakalarda ise kontrol edilemeyen öfke, şiddet olarak eşe veya çocuklara
yöneltilmekte yahut eşlerden biri evi terk etmektedir.
2.5.2. Depresyon
Depresyon (çökkünlük), doğası gereği çok farklı belirtileri
gözlenebilen heterojen bir hastalık olup; hastalığın ortaya çıkışında pek
çok nörobiyolojik, genetik ve psikososyal nedenler etkilidir (Altınbaş,
2019: 34a). Depresyon türlerini 6 alt grupta toplamak mümkündür.
1) Somatik belirtili/melankolik özellikli: İlgide, zevk almada
azalma, çevresel koşullar değişmesine rağmen belirtilerin düzelmemesi,
sabah erken uyanma, kendini kötü hissetme, psikomotor davranışlarda
yavaşlama, iştah kaybı, kilo yitimi, aşırı suçluluk vs. somatik belirtilerdir.
2) Atipik özellikli depresyon: İştah ve kilo artışı, fazla uyuma,
ağır halsizlik ve insan ilişkilerinde aşırı duyarlılıkta bulunma
belirtileridir.
3) Psikotik özellikli depresyon: Bu tip depresyonda değersizlik,
suçluluk duyguları, psikomotor ajitasyon ve özkıyım düşünceleri görülür.
4) Mevsimsel özellikli depresyon: Bu depresyon bazı hastalarda
her sonbahar ve kış aylarında yineler, bu depresyon gündüzlerin kısa
olduğu kuzey ülkelerinde daha sık görülür.
5) Bunaltılı depresyon: Depresyona sıklıkla kaygı/anksiyete
belirtileri eşlik eder. Anksiyete bozuklukları bazen depresyonu izler
bazen de öncülük eder.
6) Karma özellikli depresyon: Depresyon belirtilerine mani
belirtilerinden en az üçü eşlik eder. İki uçluluk da gösterir (Öztürk ve
Uluşahin, 2016: 269-270).
Hastalığın nedeni nörobiyolojik, genetik, psikososyal ve çevresel
etkenlerdir (Altınbaş, 2019: 34-38a; Bakırcıoğlu, 1976: 222).
Yaşanmış depresyon vaka örnekleri:
“4 yıllık evliyim tedaviyle hamile kaldım, dört aylık bebeğim
karnımda öldü, depresyona girdim eşimden uzaklaştım. Bu rahatsızlık
döneminde evliliğim devam ederken eşimin de tanıdığı biriyle yasak ilişki
denilebilecek durumlar yaşadım. O anları hatırlamak bile istemiyorum
Üç ay süren bu ilişkiyi bitirdim. Eşime her şeyi anlattım, intiharı bile
düşündüm, eşim evliliğin devam edebileceğini söyledi ama eskisi gibi
[107]
Dinî Danışmanlığa Konu Olan Ailevî Bir Sorun Olarak Psikolojik Problemler
değil bana karşı, ne yapacağım bu lekeyi nasıl temizleyeceğim?” (2007İ.-F.D.).
“Depresyon tedavisi görüyorum 10 yıldır aldığım ilaçların etkisi
ile konuşmakta bile zorluk çekiyorum bir faydasını da görmüyorum.
Geçen gün alkol aldım beni rahatlattı, mutlu etti, alkol kullanabilir
miyim? Sıkıntımın sebebi eşim ve kızım, doktorum onları terk etmemi
söylüyor ama yapamıyorum, çıldırmak üzereyim ne tavsiye edersiniz?”
(2009-İ.-Ka.-Ev.-Ken.-T.-Kart.).
“Çok sıkıntıdayım, içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor, odama
kapanıp müzik dinliyorum, ailem her istediğimi yapıyor, ama ben yine
mutlu değilim, onlara hep bağırıp çağırıyorum. 24 Yaşında bir kişiyi
seviyorum, onun beni sevip sevmediğini bilmiyorum, ama bana hep
bakıyor, zayıflamak istiyorum, zayıf kişileri görünce onları boğasım
geliyor, çok üzülüyorum, aileme haksızlık ettiğimin farkındayım, ne
yapacağımı bilemiyorum.” (2008-İ.-Ka.-Bek.-Ken.-Y.-Kart.).
“55 yaşındayım, hiç evlenmedim. Yalnızım, eczacıyım. Yaşlı 88
yaşında kalça kırığı bir annem var. Lüks bir semtte oturuyorum. İntihar
etmek istiyorum artık hayatta yaşamak için hiçbir gayem yok, intihar
edersem cehennemlik olur muyum? -Hiç kardeşiniz var mı? -Erkek
kardeşim var. Aramız iyi değil. -Hiç dua biliyor musunuz? -Fatiha‟yı
biliyorum. Psikiyatri tedavisi gördünüz mü? -Evet, ama şimdi
gitmiyorum.” (2008-İ.-Ka.-Bek.-Ken.-T.-Kart.).
“Kızım hamile, fakat hamilelik dönemi başladığından itibaren
gözünün önünde değişik varlıkların belirdiğini söylüyor. Özellikle
çocuklarına yaklaşırken daha çok rahatsız ediyorlarmış. Ondan dolayı
evlatlarına yaklaşamıyor. Kızım bu halden nasıl kurtulur?” (PostnatalPostpartum Depresyonu) (2008-İ.-Ka.-Ev.-Yak.-T.-Kart.).
“22 yıllık evliyim, 3 çocuğum var, kocam çalışıyor, durumumuz
iyi sayılır, ancak evliliğim boyunca sürekli olarak kocamın beni
küçümsemesi, başkaları yanında küçük düşürmesi, alay etmesi, yüksek
sesle bağırması ile karşı karşıyayım. Tüm çevrem ve akrabalarım da
nasıl bir insan olduğunu biliyorlar. Çok sinirli ufak şeyleri çabuk sorun
edebiliyor ve sürekli tartışma halindeyiz. Bir süre psikolojik yardım
aldım, 3 yıl kadar depresyon ilaçları kullandım ama bu ilaçlar beni
tepkisizleştirmekten başka bir işe yaramadı. Bu yıl Kur‟an Kursuna
başladım ve Kur‟an okumayı öğrendim, şimdi biraz tahammül gücü
kazandım ama gerçekten sorun hiç bitmiyor, ne yapacağımı
bilemiyorum?” (2009-İ.-Ka.-Ev.-Ken.-T.-Kart.).
[108]
Suzan YILDIRIM – Hüseyin CERTEL
“Kız kardeşim evlendikten sonra İngiltere‟ye dil eğitimine gitti.
Orada birkaç erkekle beraber olmuş. Döndükten sonra zina yaptığını
bana anlattı. Şimdi çok pişman, bir de çocuğu var. Tövbe etti. Namaza
başladı. Fakat affedilmeyeceğinden korkuyor. Psikolojisi bozuldu.
Kendini eve kapattı. Bu konuda kardeşime yardımcı olabilir misiniz?”
(2009-İ.-Ka.-Ev.-Yak.-T.-Kart.).
“Eşimin psikolojik sorunları var, doktoru „ağır depresyon‟ dedi.
Evle ve çocuklar ile hiç ilgisi yok, ilişkimiz gittikçe kopuyor, ne
yapacağımı bilemiyorum.” (2009-İ.-Er.-Ev.-Yak.-T.-Kart.).
“Hamile olduğumu öğrenince, eşim zorla çocuğumu aldırmamı
istedi. Ağlaya ağlaya beni doktora götürdü, çocuğu aldırdım. Aradan bir
buçuk ay geçti ağrılarım geçmiyordu. Tekrar doktora gittim, meğer
ikizmiş, ikinciyi de aldılar. Şimdi bunların cezasını çekmek istiyorum.”
(2009-İ.-Ka.-Ev.-Ken.-T.-Kart.).
“Kocam 20 yıl önce felç oldu ve o zamandan beri yatalak. Aynı
zamanda konuşamıyor. Kocam çok kilolu olduğu için onu yatırıp
kaldırmak, banyo yaptırmak çok zor. Ona benden başka da bakan yok.
Çocuklarım da bana yardımcı olmuyor. Kocama yıllardan beri baktığım
için yanından ayrılamıyorum ve sosyal hayatım da bitti. Psikolojim
bozuldu. Kocam altını ıslattığı zaman sinirleniyorum ve onu bazen
tokatlıyorum. Sonra pişman olup ağlıyorum. Hocam size göre ben
günaha giriyor muyum?” (2009-İ.-Ka.-Ev.-Ken.-Y.-Kart.).
“30 yıllık evliyim eşim ilahiyat mezunu, öğretmenlik yapıyordu,
ailesi ile ilgili problemler yaşadı. Duygusal bir insan babası vefat edince
yaşadığı (ölüm, defin, teçhiz vs.) şeylerle psikolojisi bozuldu. Bir süre
Ankara‟da psikiyatride yattı, iyileşti. 3,5 yıl sonra aynı durumdan
Yeşilyurt hastanesinde yatıyor kendi istedi ama ortam çok kötü, daha
kötüleşiyor, evliliğimizde tehlikeye girdi, ne yapayım?” (2010-İ.-Ka.-Ev.Yak.-Y.-Kart.).
“Evliyim ve 3 çocuğum var, eşim benimle ilgilenmiyor, çocuklar
çok yaramaz, intihar etmeyi düşünüyorum, ne yapacağım bilemiyorum?”
(2010-İ.-Ka.-Ev.-Ken.-T.-Kart.).
“Umreden geldikten sonra örtünmeye karar verdim. Eşim
Müslüman olduğu halde örtünmemi istemiyor. Yalnız dışarıya çıkınca
örtünüyorum. Huzursuzluk çıkardığı için eşimle dışarıya çıkarsam,
örtünmüyorum. Bundan dolayı depresyon tedavisi görüyorum. Bana ne
tavsiye edersiniz?” (Bu soru beş ay sonra tekrar sorulmuş) (2010-İ.-Ka.Ev.-Ken.-Y.-Kart.).
[109]
Dinî Danışmanlığa Konu Olan Ailevî Bir Sorun Olarak Psikolojik Problemler
“Eşim 2 ay önce vefat etti. Kolum kanadım kırıldı, kendime
gelemiyorum. Şimdi de oğlumla gelinim tartışıyor. Ne bir araya geliyor,
ne boşanıyorlar. Psikolojim iyice bozuldu. Ne yapabilirim?” (2010-İ.Ka.-Dul-Ken.-Y.-Kart.).
“Oğlum askerde iken psikolojisi bozuldu. Döndükten sonra eve
kapandı. Hiç dışarı çıkmıyor. Kimseyle görüşmüyor. Allah‟ı inkâr ediyor.
Ne yapmalıyım? Ne okumalıyım?” (2010-İ.-Ka.-Ev.-Yak.-Y.-Kart.).
Müftülüğe kızının din dersi ödevini yaptırmak için gelen, bu
arada kendi problemini başkasının üzerinden aktaran bir bayanın
anlattıkları: 12 yıllık evli ve bir çocukları vardır. Önceleri yurt dışında
yaşamışlar, kocası da orada çalışmıştır. İşleri bozulunca Türkiye‟ye
gelmişler, kocası kadından bütün akrabaları ile ilişkisini, irtibatını
kesmesini istemiştir. Kadını hiçbir akrabasına hatta annesine bile
göndermez ve onların da gelmesini istemez. Bir akrabası misafirlik için
gelse kocası surat asar, yanlarında oturmaz, adam bu davranışları
kadının annesine karşı da yapar. Dahası adam kendi akrabalarına karşı
da aynen bu şekilde davranır. Türkiye‟ye dönmelerine rağmen kadın
bütün akrabalarına hasret kalır, kimse ile görüşemez çünkü kocası izin
vermez. Kadın bunalıma girmiştir. Kadın “iyi bir psikolog var mı? Diye
sorarak güvenilir bulduğu diyanet görevlisine, yetkin ve güvenilir bir
psikoloğa yönlendirilmek üzere danışmaktadır. (2008-B.-Ka.-Ev.-Ken.Y.-Kart.).
12 yıllık evli, 2 çocuklu bayanın anlattığına göre, kocası çok kötü
bir çocukluk geçirmiş; daha annesinin karnında iken, babası annesinin
karnını tekmelemiş ve doğduktan sonra da 10 yaşına kadar babasından
devamlı dayak yemiştir. Kocası ile severek evlenmişler ancak
evliliklerinde bazı işler yolunda gitmeyince kocası „her şey bana ters ben
her ne işe el atsam işlerim ters gidiyor, bütün aksilikler beni buluyor vs.‟
diyerek her şeyi saplantı haline getirmiştir. Ev almak için kredi çekmişler
ve maddi sıkıntı ile beraber kocasının hastalığı da artmıştır. Koca evde
çocukları dövmeye başlamış ve bir defa intihara teşebbüs etmiş, fakat
kurtarmıştır. Kadın “Kocamın aklı gelip gidiyor, aklı gidince Allah‟ı da
inkâr etti. Bana nasıl yardım edersiniz?” diye sormaktadır. 2009-B.-Ka.Ev.-Yak.-Y.-Kart.).
Psikolojik problem kökenli sorulardan depresyon, en fazla
sorulan sorulardan ikinci sırada yer almaktadır. Depresyona maruz kalmış
kişilerin bir bölümünün, depresyon tedavisi almasına rağmen,
kendilerinde iyileşme emaresi göremeyip “bana ne tavsiye edersiniz?
Bana nasıl yardım edersiniz?” gibi sorularla, ADRB’ye müracaat
etmişlerdir.
[110]
Suzan YILDIRIM – Hüseyin CERTEL
2.5.3. Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB)
Hastalığın önemli iki unsuru tekrarlayıcı obsesyonlar (saplantılı
düşünce) ve kompulsiyonlar (zorlantı) olup, genellikle kronik, kimi
zaman epizodik (nöbet şeklinde) gidiş gösteren bir hastalıktır (Güler,
2019: 93a). Obsesyon adı verilen takıntılı düşünce, kişinin zihnine
girmesine engel olamadığı, zihninden uzaklaştıramadığı sabit bir
düşünce, fikir, arzu ve dürtülerdir. Kişinin isteği dışında gelirler, devamlı
olarak kafayı işgal eder, kişi tarafından mantıkdışı olarak
değerlendirilirler ve yoğun sıkıntı ve huzursuzluğa hatta anksiyeteye
sebep olurlar (Öztürk, 1969: 89). Kompulsiyon ise, obsesyonların neden
olduğu yoğun sıkıntı ve huzursuzluğu azaltmak ya da ortadan kaldırmak
üzere yapılan yineleyici davranış ve zihinsel eylemlerdir. Normal bir
zihinsel durumda, belirsizliğin, şüphenin ve kaygının yanında, düzensiz
paroksistik (ani ve geçici kriz) belirmeleri biçiminde çeşitli takıntılı
dürtülerin ortaya çıkmasıdır (Foucault, 2015: 12). Bazı hastalarda sadece
obsesyonlar veya sadece komplikasyonlar olurken, bazılarında ise hem
obsesyon hem de kompulsiyon mevcuttur (Güler, 2019: 93a).
Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), erken erişkinlikte başlayan
ve değişik bağlamlarda ortaya çıkan, esnekliği azaltan, verimliliği
düşüren düzenlilik, eksiksizlik, düşüncelerini ve kişiler arası ilişkilerini
denetim altında tutma uğraşlarıyla giden bir örüntüdür (APA, 2014: 336).
Obsesif kompulsif belirti, bireyin yaşamında kuşku, bulaşma, kontrol
etme, sayma, simetri, cinsellik ve benzeri şekillerde ortaya çıkabildiği
gibi, dini obsesyon ve takıntılı dini davranışlarla da görülebilmektedir
(Bayraktar, 2017: 155).
Dini danışmaya konu olmuş vaka örnekleri:
“Psikolojik tedavi görüyorum, günde 5 ilaç kullanıyorum. Bu
arada 2 aylık hamile olduğumu öğrendim, doktor ilaç kullandığımdan
dolayı çocuğun sakat olabileceğini veya olmayacağını söylüyor. İlaçları
kestiğimde sağlık durumum daha kötü olur mu? Doktora daha sormadım.
Bende obsesyon hastalığı var, çocuğu aldırmak istemiyorum ama
rahatsızlığım beni zor duruma düşürüyor” (2007-İ.-F.D.).
“Gusül abdesti kaç dakikada alınır. Saatlerce banyodan
çıkamıyorum. Her gün abdest alıyorum. Hatta regl dönemlerimde bile.
Kendimi bir türlü temizlenmiş hissetmiyorum. Banyoda çok durmaktan
hasta oldum. Bu durum eşimle olan ilişkimi de etkiliyor. Eşimle ciddi
sorunlar yaşıyorum. Ona pisleneceğim diye yaklaşamıyorum. Neden
böyle bir çıkmaza girdiğimi bir türlü anlamıyorum. Üniversite mezunu,
[111]
Dinî Danışmanlığa Konu Olan Ailevî Bir Sorun Olarak Psikolojik Problemler
akıllı bir kadınım. Bana yardım eder misiniz? Banyodan daha erken nasıl
çıkabilirim?” (2007-İ.-Ka.-Ev.-Ken.-T.-Kart.).
“Evliyim ve bir oğlum var. Dinimi yeni yeni öğreniyorum,
namazımı yeni kılmaya başladım ama içimden bir ses devamlı bana
„Allah‟ı inkâr et‟ diye vesvese veriyor, bana yardım edin.” (2007-B.-Ka.Ev.-Ken.-Y.-Kart.).
“Namaz kılarken sürekli aklıma küfretmek geliyor, elimde
olmadan bunu yapıyorum ve bu durum beni çok üzüyor, ne yapmalıyım?”
(2010-İ.-Ka.-Ev.-Ken.-Y.-Kart.).
“Eşimle ayrıldık, zina yaptım ve o kişiyle hala telefonla
görüşüyorum, çok pişmanlık duyuyorum. İbadete başladım ve namaz
kılarken, içimden Allah‟a küfrediyorum, bu durumu nasıl
engelleyebilirim?” (2010-İ.-Ka.-Boş.-Ken.-T.-Kart.).
“Evliyim, eşimle birlikte olurken altımıza çarşaf sermek
durumunda mıyız? Elim değdi, vücudum değdi diye evham yapıyorum.
Eşim bu konuda rahatsız, psikiyatriye gittim. Düşündüm bu benim için
dini bir rahatsızlık, çarşaf olmasa günah olur mu?” (2008-İ.-Ka.-Ev.Ken.-T.-Kart.).
“37 yaşında menopoza girdim hiç evlenmedim, şu an kırk sekiz
yaşındayım, devamlı gusül abdesti ve abdest alırken içimden bu da
olmadı diyerek defalarca yıkıyorum, bir erkek görsem gusül alıyorum bu
durum beni çok üzüyor ne yapayım?” (2008-İ.-Ka.-Bek.-Ken.-T.-Kart.).
“Ben abdest alırken sanki bazı yerleri yıkamayı unutuyorum,
namazda kaçıncı rekâtta kaldığımı hatırlayamıyorum, bunun için doktora
gittim, ilaç tedavisi gerekiyormuş, ilaçlara başladım ancak uyku
veriyorlar. Eşim bu halimden çok rahatsız oldu, ilaçları bırakmamı,
yaşadıklarımı abarttığımı söylüyor, tedavimi bırakmalıyım mı?” (2009-İ.Ka.-Ev.-Ken.-Y.-Kart.).
“Kocamla ilişkiye girdikten sonra bir türlü temizlenemediğim
hissine kapılıyorum. Banyodan bir türlü çıkamıyorum Kocamda bu
durumu bildiği için benden uzak duruyor. Nasıl atlatabilirim?” (2010-İ.Ka.-Ev.-Ken.-Y.-Kart.).
“Büyüklerimizden kadın ve erkeğin kullandığı havluların ayrı
ayrı olması gerektiğini öğrendik, ben eşim havluma dokunduğu zaman
guslüm bozuldu diye tekrar alıyorum.” (2010-İ.-Ka.-Ev.-Ken.-Y.-Kart.).
1,5 yıllık evli 3 aylık çocuğu olan bir hanım: “Kocam temizlik
hastası, 6 aydır benden ayrı yatıyor. Benden tiksindiğini söylüyor. Eşim
dindar ilahiyatçı. Evde kimsenin oturmasına izin vermediği özel koltuğu
[112]
Suzan YILDIRIM – Hüseyin CERTEL
var. Titizlik hastası. Kendisine hasta olduğunu söylediğim halde asla
kabul etmiyor. Biz uzun süredir cinsel ilişki bile kurmuyoruz. Eşim elime
dokunmaya bile tiksiniyor. Bu adamdan boşansam dinen vebal altında
kalır mıyım?” (Aynı soru, biri yüz yüze biri telefonla iki kere sorulmuş.)
(2008/2009-B.-Ka.-Ev.-Ken.-T./Y.-Kart.).
Örnek sorulardan da görüldüğü gibi, çoğunluğunu kadınların
oluşturduğu obsesif kompulsif rahatsızlığın, az bir kısmını erkekler teşkil
etmektedir. Erkekler adına yardım talebiyle dini danışmaya müracaat
edenler yine kadınlardır. Hastaların yaşadıkları problemin bir şekilde din
ile ilintisi olmasından dolayı, sıkıntılarını çözebilmek ve sorunu
halledebilmek için, dini bir kurumdan yardım talebinde bulunmuşlardır.
2.5.4. ġizofreni
Kişinin insan ilişkilerinden ve gerçeklerden uzaklaşarak, kendine
özgü bir içe kapanım dünyasında yaşadığı; düşünüş, duyuş ve
davranışlarında önemli bozuklukların görüldüğü ağır bir durumdur
(Öztürk ve Uluşahin, 2016: 189). Oldukça yaygın bir hastalık çeşididir.
Şizofreninin genellikle katatonik şizofreni, paranoid şizofreni, basit
şizofreni ve hebefrenik şizofreni olmak üzere çeşitleri vardır (Öztürk,
1969: 99). Şizofreni belirtileri pozitif, negatif ve bilişsel belirtiler
şeklinde sınıflandırılabilir. Hastalığın tipik bir başlangıç şekli yoktur.
Akut bir başlangıç olabileceği gibi zaman içinde artan belirtiler de
olabilir. Genellikle negatif belirtilerle başlar; asosyallik belirtileri
gösterme, sosyal ilişkileri kesme, ilgi azlığı, dikkat dağınıklığı, az
konuşma, iletişim kurmakta zorluk, duygusal hayattan kendini çekme,
fantezi dünyasına çekilme, durgunluk, kendi bedeni ve düşünceleri ile
aşırı uğraşma, kişisel bakıma önem vermemek, günlük yapılan işlerden
zevk almama, jest ve mimik kullanmamak, yüz ifadesinde donukluk,
şeklindedir (Aydın, 2019: 22-23). Şizofreni hastalarında en fazla görülen
halüsinasyonlar işitsel olanlardır. Bireyin hayali sesler duyması, onunla
konuştuğunu ve o seslerin bireyin davranışlarını yönlendirdiğini
düşünmesi de şizofreni belirtilerdendir (APA, 2014: 330). Son
zamanlarda yapılan çalışmalar şizofreninin erkeklerde daha sık
görüldüğünü ortaya koymaktadır (Öztürk ve Uluşahin, 2016: 190).
Danışma konusu olmuş şizofreni örnekleri:
“Ben 37 yaşında bir bayanım. 10 ve 17 yaşında iki kızım var. Ben
küçükken geceleri hep korkutulurdum, garip şeyler görürdüm. Bu bende
zaman zaman devam ediyor. Aynı problem küçük kızımda da var. Bazen
sabahlara kadar uyumuyor ve duvarda garip şekiller gördüğünü
söylüyor. Gitmediğim hoca kalmadı. Ben abdestli namazlı biri değilim.
[113]
Dinî Danışmanlığa Konu Olan Ailevî Bir Sorun Olarak Psikolojik Problemler
Ama bu esnada elimden Kur‟an düşmüyor, Tarık ve Cin surelerini
okuyorum. Ne yapmalıyım?” (2008-İ.-F.D.).
“18 yıllık evliler, 2 çocukları var, 2 yıldır hanımı rahatsız. Kadın
cinleri gördüğünü onlarla konuştuğunu söylüyor. Bu duruma 2 yıl önce
Kur‟an kursuna gittikten sonra yakalandığını, kocasına karşı hanımlık
görevini yapamadığını söyledi. „Kocamla 2 yıldır cinsel ilişki
kuramıyorum çünkü onunla değil, onun kılığına girmiş cinle, cinsel ilişki
kurmak istemediğim için kocamdan uzak duruyorum‟ dedi. Bu arada pek
çok hocaya gitmişler ve psikolojik tedavi de görüyor. Ne yapmalı?”
(2007-B.-Beraber-Ev.-Ken.-Y.-Kart.).
“10 yıldır ruhani varlıklar benim yakamı bırakmıyor, beni
rahatsız ediyorlar, bana büyü yapıyorlar, ben bunlardan kurtulmak için
hocalara gidiyorum „bendeki büyüyü bozun‟ diyorum. Hatta bugün
içimde bir sıkıntı var bu yüzden yağmur bile yağmıyor, inşallah üç
harfliler helak olacak dünya kurtulacak, ben bunu sana söylemek
istedim.” (2009-İ.-Ka.-Ev.-Ken.-Y.-Kart.).
“Oğluma birileri „yarım kalan işini tamamla‟ diye devamlı
telkinde bulunuyormuş, oğlumda bu telkine uyarak devamlı intihar etme
eğiliminde. Onu hastaneye götürüp tedavi ettirdim ama bir sonuç elde
edemedim zaman zaman bu depresyon halleri ortaya çıkıyor ben ne
yapabilirim?” (2010-İ.-Ka.-Ev.-Yak.-Y.-Kart.).
“Oğlumda cin varmış, oğlumun arkadaşı oğlumu hocaya
götürmüş, o hocada şu kâğıtları vermiş bunları tütsü yaparak cin
çıkacakmış bunlara siz ne diyorsunuz?” (2010-İ.-Ka.-Ev.-Yak.-Y.-Kart.).
“Beni çok küçük yaşta evlendirdiler, ben evlenmek istemedim,
eşim beni çok dövdü, benden yapamayacağım şeyler istedi. Onu bir türlü
sevemedim, soğudum, Birkaç kez babamın evine geri döndüm ama gelip
beni geri götürdü. Çocuklarımız oldu ve ben istemesem de bu duruma
alıştım, Allah onun canını alsın diye dua ediyorum. Bana başka erkekler
sevimli gözüküyor ama o şeytan gibi gözüküyor. Sıkıyorlar beni üç
harfliler, şeytan, cin bana hep kötü şeyler yaptırıyor, ben bir tarikata
bağlandım, kurtuluşu orada aradım, eşimi de zorladım o da bağlandı
ama yine de onu sevmiyorum, huzurum yok ne yapmalıyım?” (2009-İ.Ka.-Ev.-Ken.-Y.-Kart.).
“Eşim şizofreni hastası. İlaçlarını kullanmadığı için son
zamanlarda hastalığı iyice ilerledi. Sürekli beni öldüreceğini ifade ediyor
ve buna defalarca teşebbüs etti. Ailem bana yardımcı olmuyor.
Çocuğumuzda olmadı. Bu durumda ben eşimden boşansam dinen
sakıncası olur mu?” (2010-İ.-Ka.-Ev.-Ken.-Y.-Kart.).
[114]
Suzan YILDIRIM – Hüseyin CERTEL
“12 yaşından beri şizofreni hastasıyım. Namaza başlamak
istiyorum fakat içimde bana ait olmayan bir ses sürekli Allah‟a hakaret
ediyor. Bu durumda olmak istemiyorum. Kendimi Allah‟a karşı suçlu
hissediyorum. Ne yapabilirim? (2010-İ.-Ka.-Bek.-Ken.-Y.-Kart.).
“Annem yaşlı 74 yaşında maddi durumu iyi, cincilere gide gide
kafayı yedi, „beni evlendirin‟ diyor. Bu yaştan sonra onunla kim
evlenirse, bende „olur anne seni evlendirelim‟ deyince bana „o…
kocandan boşan ben onunla evleneceğim‟ dedi. Beni görmek istemiyor ve
bana devamlı beddua ediyor „inşallah ölürsün bende kocanla evlenirim‟
diyor. Şimdi okullar tatil, benim çocuklarım yazlıkta annemin yanında,
çocuklarımı annemin yanından almaya gideyim mi? Gidersem bana gene
beddua edecek gitmesem çocuklarımı merak ediyorum?” (2009-B.-Ka.Ev.-Yak.-T.-Kart.).
Son zamanlarda yapılan çalışmalarda şizofreninin erkeklerde
daha sık görüldüğü ortaya çıkmış olsa da ADRB bürolarına ağırlıklı soru
soranlar ya şizofreni belirtisi gösteren kadınlar ya şizofreni tedavisi alan
kadınlar ya da şizofreni yakını için şifa umuduyla soru soran kadınlardır.
Yine sorulardan anlaşıldığı kadarıyla bazılarında ileri seviyede şizofreni
belirtileri görülmektedir. Bu kişiler çaresizlik içinde şifa bulmak amaçlı
halk arasında “hoca” denilen, ilmi ve yetkisi bilinmeyen bireylere
başvurduklarını “gitmediğim hoca kalmadı” sözü ile çare bulamadıklarını
ifade etmektedirler. Yine aynı kişiler, meşru bir otorite olarak kabul
ettikleri müftülüklere sorunlarının çözümü için başvurmuşlardır.
2.5.5. Anksiyete
Anksiyete (kaygı-bunaltı) korkuya benzeyen, oldukça yaygın, hoş
olmayan, belirsiz endişe hissi ile karakterize edilen bir duygudur. Her an
bir felaket olacakmış gibi bir sıkıntı ve endişe halidir. Belirtileri kişiden
kişiye değişebilir. Kaygı en basit düzeyde heyecan duyma, tedirginlik,
gerginlik hissinden panik boyutunda yoğunluğa kadar ulaşabilir (Güler,
2019: 71c). Ağır derecelerinde kişinin benliği bu ruhsal acı altında ezilir;
kimi kez dağılır ve en güçlü fiziksel ağrıların bile bu denli rahatsız edici
olmadığı söylenebilir (Öztürk ve Uluşahin, 2016: 57). Anksiyeteye çok
çeşitli sebepler neden olabilir. Örneğin, kişinin bağlandığı insanlardan
ayrılmasıyla ilgili olabileceği gibi, gelişimsel olarak uygun olmayan aşırı
düzeyde bir kaygı ve korku da neden olabilir (APA, 2014: 113).
Anksiyete durumunda kan basıncının yükselmesi, yürek atımının
hızlanması, kaslarda gerginlik, kılların dikleşmesi, göz bebeklerinde
genişleme, ağız kuruması, yüzde solukluk, el ayalarında terleme, sık sık
işeme, kusma, bulantı, öğürme gibi fizyolojik belirtiler görülebilir
(Öztürk ve Uluşahin, 2016: 58).
[115]
Dinî Danışmanlığa Konu Olan Ailevî Bir Sorun Olarak Psikolojik Problemler
Danışmaya konu olan anksiyete örnekleri:
“İnançlı bir akrabam namaz kılar, Kur‟an okur ve çok zikir çeker
fakat bir problem var ki, her an bir şey olacakmış hissi ile evde duramaz,
doktora gidiyor doktor sende bir şey yok diyor. Fakat kadın yalnız evde
duramıyor saat kaç olursa olsun içine daralma gelince evi terk ediyor
buna ne yapılmalı? (2009-İ.-Ka.-Ev.-Yak.-Y.-Kart.).
“Annem-babam Avusturalya‟da 5. ve istenmeyen çocuk olarak
doğmuşum. 5 Yaşında İzmir‟de bıraktılar. Yatılı bir kolejde kaldım. Sonra
çocuğu olmayan teyzeme evlatlık verdiler. Annem abimle izine gelmişti,
12 yaşında idim, 13 yaşındaki abim bana cinsel tacizde bulundu. Beni
tehdit ettiği için kimseye bir şey söyleyemedim. Sonra yatılı Kur‟an
Kursuna verdiler, hafızlığımı bitirdim. Bu arada annemler beni hiç
arayıp sormadılar. Kurtuluş olarak 16 yaşında benden 10 yaş büyük ilk
talibim mühendis ile evlendim. İki çocuğum oldu, eşimle de mutlu
olamadım. Bana „seni annen ve baban bile istememiş‟ deyip kendi içimde
yalnız bıraktı. Tartışmalar sürerken kuzenimin eşiyle eşimi telefonla
aldattım. Sonra bunu eşim duydu „buna seni ben ittim‟ dedi. Önemli bir
ameliyat geçirdim. Eşim benimle ilgilenmediği gibi hiç ziyaretime bile
gelmedi. Bardağı taşıran son damla idi, hata üstüne hata yapıyordum.
Sonra 24 yaşında fakir bir delikanlı ile tanıştım. Beni çok seviyor, bana
çiçek, hediye alıyor vs. ailesi ile beni tanıştırdı. „Ben seni okuturum sana
sahip çıkarım‟ diyor. Eşimi bu kişiyle aldattım. Ama eşimin bundan
haberi yok. Eşime kızdıkça kredi kartından çılgın gibi alışveriş yaptım.
Eşim, „artık avukata gidip ayrılacağım‟ dedi. Çok korkuyorum, ben ne
yapacağım? Hiçbir gelirim yok.” (2009-İ.-Ka.-Ev.-Ken.-Y.-Kart.).
“5 yaşında bir kız çocuğum var. Yaklaşık iki aydır geceleri
ağlayarak uyanıyor ve korktuğunu söylüyor. Doktora götürdüm bir şeyi
yok dedi. Acaba kızıma bir şeyler mi musallat oldu? Muska yaptırmayı
bile düşünüyorum. Dinen ne yapmam lazım? Çok tedirgin olmaya
başladım.” (2009-İ.-Ka.-Ev.-Yak.-T.-Kart.).
“Eşimi sevmeme rağmen ayrıldık, çok etkilendim tedavi görürken
doktor hayata tutunmam gerektiğini söyledi. Arkadaşım İslami bir siteye
başvurdu beni birisiyle tanıştırdı her şey güzel gidiyordu. Birdenbire
aramaz oldu başına bir şey gelmiş olabileceğinden korkuyorum ya da
aldatılmış olmaktan.” (2010-İ.-Ka.-Boş.-Yak.-Y.-Kart.).
“Geleceğimi çok düşünüyorum, kaygılarım var, beni huzursuz
ediyor bu düşünceler, kimse beni anlamıyor.” (2010-İ.-Ka-Bek.-Ken.-Y.Kart.).
[116]
Suzan YILDIRIM – Hüseyin CERTEL
Danışanların, içinde bulundukları huzursuzluk ve sıkıntıdan
kurtulmak için, belki çözüm bulunur düşüncesiyle ya kendileri ya da
yakın bir akrabaları tarafından ADRB’ye müracaat ettikleri
görülmektedir.
2.5.6. Panik-Atak
Panik atakları, ruhsal bir bozukluk değildir. Kaygı bozuklukları
bağlamında ortaya çıkabildiği gibi diğer ruhsal bozukluklarda (örneğin,
depresyon, travma, madde kullanım bozukluğu) ve birtakım sağlık
sorunlarıyla (kalp, solunum, mide rahatsızlıkları gibi) da ortaya çıkabilir.
Panik, beklenmedik bir anda ortaya çıkan yineleyici ataklar ile
karakterize edilir. Kişide önemli işlev kaybı ve yaşam kalitesi
düşüklüğüne yol açar (Güler, 2019: 72c). Çarpıntı, kalbin küt küt atması,
terleme, titreme, sarsılma, soluğun daraldığını hissetme, göğüs ağrısı ve
göğüste sıkışma, bulantı, karın ağrısı, titreme, üşüme, ayakta duramama,
ateş basması, uyuşmalar, kendine yabancılaşma vb. gibi durumlar,
belirtileridir (APA, 2014: 117-119; Öztürk ve Uluşahin, 2016: 344).
Örnek vakalar:
“Panik-atak hastası olduğum için, psikolojik tedavi görüyorum.
Eşim yatağa benim yanıma gelmiyor, bana günah olur mu?” (2007-İ.F.D.).
“Bir senelik evliyim, geçen aylarda bir yakınım yanımda vefat
etti. Çok üzüldüm ve etkilendim. O günden sonra bende ani bayılmalar
başladı, artık her şeyden korkuyorum, ne yapmalıyım?” (2010-İ.-Ka.-Ev.Ken.-Y.-Kart.).
“Kocam panik atak hastası, kayınvalidemle eşimin problemleri
var, bana tahammül edemiyor, sesimi bile duymak istemiyor, eşime karşı
nasıl davranmam gerekiyor? (2009-İ.-Ka.-Ev.-Yak.-T.-Kart.).
“2 yıldır hacca başvurdum çıkmadı arkadaşlarım umreye gidelim
diyorlar ama benim eşim panik-atak hastası izin vermiyor, arkadaşlar
onu dinleme diyorlar, ne yapayım?” (2010-İ.-Ka.-Ev.-Ken.-T.-Kart.).
Bir önceki problemde olduğu gibi, kişilerin yaşadıkları kafa
karışıklığı ya da hastalığın verdiği sıkıntıya çözüm bulabilmek için
ADRB bürosunun arandığı görülmektedir. Sorularda ifade edildiği gibi,
hastalar ya da soruyu soran kişilerin büyük bir kısmı hastalığının ne
olduğunu biliyor belki de psikolog, psikiyatrdan tedavi bile alıyorlar.
Ancak görünen o ki alternatif bir çare arayışı içindedirler.
[117]
Dinî Danışmanlığa Konu Olan Ailevî Bir Sorun Olarak Psikolojik Problemler
2.5.7. Perseküsyon Hezeyanları
Perseküsyon (kötülük görme), takip edilme kuruntusudur. Bu
kişiler daima takip edildiklerini, gözetlendiklerini ve kendi aleyhlerine
entrikalar çevrildiğine inanırlar (Öztürk, 1969: 97). Bu rahatsızlığa duçar
olan kişiler kendilerine karşı birtakım tasarılar yapıldığı, aldatıldığı,
izlendiği, zehirlendiği, kendisine ilaç verildiği gibi durumlar yaşarlar
(Aydın, 2019: 29).
Dinî danışmaya konu olmuş perseküsyon vaka önekleri:
“Yakında düğünüm olacak, yakın akrabalarım büyü ile uğraşıyor
bende korkuyorum bana da büyü yaparlar mı diye?” (2008-İ.-Ka.-Bek.Ken.-T.-Kart.)
“Eşimin ailesi ile birlikte oturuyoruz, ayrılmamız için bana büyü
yaptırdılar ve bunu da kabul etmiyorlar. Bu büyünün üzerimde etkileri
var ve ruhsal sorunlar yaşıyorum ne yapmalıyım?” (2009-İ.-Ka.-Ev.Ken.-Y.-Kart.).
“19 yıllık evliyim ve iki oğlum var. Kayınvalidemle aynı binada
altlı-üstlü oturuyoruz. Uzun zamandır küstük. Eşim yeniden barıştı, yine
huzurumuz bozuldu. Eşim, evin tek erkek çocuğu ve evde kalmış iki
görümcem var. Bizim huzurumuzu bozuyorlar, beni istemiyorlar ve bana
büyü yapıyorlar. Eşim babasının yanında maaşlı çalışıyor, fazla para
vermediği için ayrı eve de çıkamıyoruz. Bizi parayla bağımlı kılıyorlar.
Psikolojim bozuldu. Eşimle tartıştık ve bana vurdu. Ne yapacağımı
bilemiyorum.” (2009-İ.-Ka.-Ev.-Ken.-T.-Kart.).
Bir buçuk yıl önce nişanlanmışlardır, aradan 6-7 ay geçtikten
sonra nişanlısı hocalara gitmeye başlar ve ona “sana büyü yapılmış”
denir. Bunun üzerine ayrılmışlar. Ancak dini nikâh yapmışlar ve cinsel
ilişkide bulunmuşlardır. Nişandan ayrıldıktan sonra kapalı olan kız
açılmıştır, erkek de kız başını açtığı için yolda karşılaştıklarında kıza,
niçin açıldığını? Sormuş, tartışmışlar ve erkek kıza bir tokat atmıştır. Bu
olay üzerine kız “asla seninle bir araya gelemeyiz” der. Erkek pişman
olmuştur, ayrıca cinsel ilişki yaşadıkları için kızı zor durumda
bırakmamak için tekrar barışmak istemektedir. Erkek, bu durumun
içinden nasıl çıkabileceğini danışmaktadır. (Bir hafta sonra bu soru
tekrar sorulmuş) (2007-B.-Er.-Bek.-Yak.-Y.-Kart.).
Erkeğin ilk karısından iki çocuğu vardır. 2. karısından çocuğu
olmamış ve anlaşamayıp boşanmıştır. Kadın erkeğin III. eşi olarak 36
yaşında ilk evliliğini yapar. 7,5 yıl evli kalırlar bu süre içinde bir kızı
dünyaya gelir. Kayınvalidesi ve erkeğin ilk evliliğinden olan kızının
[118]
Suzan YILDIRIM – Hüseyin CERTEL
etkisiyle boşanmak zorunda kalırlar. Boşanalı 20 yıl olmuş, bu arada
kocası 4. evliliğini yapmış, fakat kocasının ilk karısından olan kızı yani
üvey kızı hala kendileri ile uğraşır. Muska vs. yaptırır. Kadın danışan,
onların kötülüğünden nasıl korunacağı konusunu danışmaktadır. (2008B.-Ka.-Boş.-Ken.-Y.-Kart.).
Sorununu, “Genç kız iken bir erkekle evlenmek üzere konuştum
anlaşamadık ve bende erkeğin evlenme teklifini kabul etmedim. Bunun
üzerine onunla evlenmedim diye o kişi bana büyü vs. yaptırdı. Ben uzun
bir süre tedavi gördüm, anti-deprasan ilaçları aldım ve devamlı
psikiyatriye gittim. 13 yıl önce şimdiki eşimle evlendim ve bu arada bir
yemek şirketinde çalışmaya başladım. Biz ev aldık. Şirkette birlikte
çalıştığımız arkadaşlar evime „hayırlı olsun‟ demeye geldiler. Ben
eşimden ve kayınpederimden izin alarak misafirleri evime kabul ettim.
Misafirlerimi eşim, kayınvalidem ve kayınpederin hep birlikte karşıladık,
misafirler gittikten sonra kayınvalidem ve kayınpederim burnumdan
getirdiler. Ne zaman benimle karşılaşsalar bana „o… olmadığına dair
annen ve babanın ölüsü üzerine yemin et‟ derler” şeklinde dile getiren
bayan, “ben masumum annemin ve babamın ölüsü üzerine yemin ettim,
bu yeminden dolayı onlara bir şey olur mu?” diye sormuştur. (2009-B.Ka.-Ev.-Ken.-Y.-Kart.).
Danışanlar, kendi yakınlarının birtakım davranışlarını yanlış
algılayıp “büyü” kavramı ile yorumlayıp, yine kendilerine kötülük
yapıldığına inanmaktadırlar. Bu inancı teyit etmek için de ADRB’yi
aradıkları görülmektedir. Sorulan sorularda dikkat çeken bir nokta ise,
yaşanılan problemi çözme konusunda yetersizlik yaşayan, sorunu
çözemeyen kişilerin içinde bulundukları durumu halledebilmek için ya da
yaşadıkları sorunun altından kalkabilmek için ADRB’ye müracaat
ettikleri görülmektedir.
2.5.8. Kleptomani
Kişisel kullanım için ya da parasal değeri açısından ihtiyaç
duyulmayan nesneleri çalma dürtülerine karşı, tekrarlar biçimde karşı
koyamamadır (APA, 2014: 229). Kleptomani her yaşta görülebilir.
Kadınlarda erkeklere göre daha fazla rastlanmaktadır (Kandemir vd.
2014: 22).
Kleptomani vaka örnekleri:
“12 yıllık evli ve bir kızım var. Ben ve eşim çalışıyoruz. Maddi
ihtiyacımız yok. Fakat eşim misafir olarak evimize gelen aile fertlerimizin
paralarını çalıyor. Dışarıda bunu yapmıyor. Dini değerleri olan
birisiyim. Hırsız biriyle birlikte olmak beni rencide ediyor. Boşanmayı
[119]
Dinî Danışmanlığa Konu Olan Ailevî Bir Sorun Olarak Psikolojik Problemler
düşünüyorum. Eşimin annesi balkondan atlayarak intihar etti. Eşim
benim onu terk edeceğimden korkuyor, sıkıştı mı balkona koşup „intihar
edeceğim‟ diyor.” (Bu soru 3 defa sorulmuş) (2010-İ.-Ka.-Ev.-Yak.-T.Kart.).
“14 yaşında bir oğlum var, evde hırsızlık yapıyor. Onu bu
huyundan nasıl vazgeçirebiliriz?” (2010-İ.-Ka.-Ev.-Yak.-T.-Kart.).
“Halamın kızı gittiği her yerden bir şeyler çalıyor. Ne yaptıysak
vazgeçiremedik. Ne yapmalıyız? (2010-İ.-Ka.-Ev.-Yak.-Y.-Kart.).
Hırsızlık, toplumda ahlaken kötü ve suç içerikli bir davranış
olarak bilindiğinden, danışanlar yakınlarının bu durumunu, olumsuz
büyük bir olaya dönüşmeden, çözmek amaçlı ADRB’yi arayıp, yardım
talebinde bulundukları görülmektedir. Kleptomani konulu tüm sorular
yakınları tarafından sorulmuştur.
2.5.9. Sanrısal Bozukluk
Gerçekte var olmayan bir şeyi görmek, var olmayan bir sesi
duymak ve kendine etki edildiğini hissetme halidir (Öztürk, 1969: 97
Aydın, 2019: 29).
Vaka örnekleri:
“Eşim ile cinsel ilişki kuramıyorum cinsel ilişki anında sanki
Allah‟a karşı geliyormuşum gibi bir hisse kapılıyorum veya cinsel ilişki
halinde kocamla değil de sanki rabbimle ilişki kuruyormuşum gibi bir
hisse kapıldığım için kocamdan uzaklaştım ve evliliğim kötüye gidiyor.
Ben ne yapayım?” (2007-B.-Ka.-Ev.-Ken.-Y.-Kart.).
13 yıllık evli ve 3 çocuğu olan bayan, sorununu şöyle dile
getiriyor: “Eşimle cinsel ilişki kuramıyorum, eşimle cinsel ilişki
kuracağım zaman sanki eşim değil de başka erkeklerle yatıyormuşum gibi
oluyorum, bu yüzden de eşimle ilişkiye giremiyorum ayrıca tesbih falan
çakerken içimden Allah‟ı inkâr gibi düşünceler geçiyor, ben dinden
çıktım mı?” (2008-B.-Ka.-Ev.-Ken.-T.-Kart.).
“Oğlum görmediği halde bazı şeyler duyduğunu söylüyor, cin mi
musallat olmuştur ne yapmalıyım?” (2009-İ.-F.-D.).
“Çoğu geceler rüyamda ihtilam oluyorum, dualar okuyorum bir
türlü kurtulamıyorum, bazen eşim, çocuğum suretinde geliyor ne
yapayım?” (2010-İ.-Ka.-Ev.-Ken.-T.-Kart.).
Danışanlar veya yakınları, cin adı verilen metafizik bir varlık
tarafından hasta edildiklerine inandıklarından dolayı ADRB’yi aradıkları
[120]
Suzan YILDIRIM – Hüseyin CERTEL
anlaşılmaktadır. Bazılarının yaşadığını zannettiği durumların, bir şekilde
din ile ilişkisi olduğunu düşündüklerinden belki dini hassasiyetten belki
de din vasıtası ile kurtuluşu aradıklarından olacaktır ki müftülükler bu tip
kişiler tarafından sık sık aranmaktadır. Ancak bir rahatsızlık olduğunun
kabul edilip çare arayışı içinde olunması, danışanlar adına iyi bir
gelişmedir. Fakat tedavi için doğru adres ADRB değil, psikiyatrdır.
2.5.10. Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)
Travma (örselenme) kavramı, meydana gelmesi ile bireyin ruhsal
ve bedensel sağlığını etkileyen, günlük yaşamında olumsuz sonuçlar
doğuran her türlü olay için kullanılır (Güler, 2019: 107b). Örneğin, göz
korkutucu bir biçimde ölümle, ağır yaralanmayla karşılaşma veya cinsel
saldırıya uğrama, deprem, sel gibi doğal afetler yaşama (APA, 2014:
146), terörist elinde rehin tutulma, uçak kazası geçirme, ağır dayağa,
işkenceye, bombardımana maruz kalma, savaş gibi ağır örselenme ve
zorlanma etkisine bağlı olarak gelişen bozukluktur (Öztürk ve Uluşahin,
2016: 380).
Vaka örnekleri:
“Kardeşimi trafik kazasında kaybettim, kardeşim hayatının
baharında 27 yaşında öldü, yaşamın amacı ne? Niçin ibadet etmeliyiz?
Ağır şartlarda çalışıyorum 5 vakit namaz çok değil mi? Sorularıma cevap
arıyorum?” (Bu soru iki defa sorulmuştur) (2009-İ.-Er.-Ev.-Ken.-T.Kart.).
“3.5 ay önce eşimi kaybettim, rüyamda göremiyorum, sürekli
ağlıyorum, Allah‟a bir an önce canımı alması için dua ediyorum.” (2010İ.-Ka.-Dul-Ken.-T.-Kart.).
Sevdiklerinin kaybı ile yaşadıkları büyük acıya teselli olması ve
kafalarının içindeki sorulara ya da anlam arayışına cevap bulabilmek için
ADRB, aranmıştır.
2.5.11. KiĢilik Bozukluğu
Kişilik kavramı, bireyin kendine özgü olan ve başkalarından ayırt
ettiren uyum özelliklerini içerir (Öztürk ve Uluşahin, 2016: 421). Kişilik
özelliklerinin; bireyin toplumsal uyumunda, ikili ilişkilerinde,
işlevselliğinde bozulmaya neden olduğu patolojik boyutlarda olması,
kişilik bozukluğu olarak tanımlanmıştır (Altınbaş, 2019: 198c). Kişinin
içinde yaşadığı kültürün beklentilerinden belirgin olarak sapan, süre
giden bir içsel yaşantı ve davranış örüntüsüdür. Kendini, diğer insanları
ve olayları algılama ve yorumlama yolları ayrıca duygusal tepkilerin
aralığı, yoğunluğu, değişkenliği ve dürtü denetimi ile dikkat çeken
[121]
Dinî Danışmanlığa Konu Olan Ailevî Bir Sorun Olarak Psikolojik Problemler
durumların yansıtılmasıdır (APA, 2014: 327). Örneğin, yapılan
yanlışların yinelenmesi, ders alınmaması, topluma aykırı davranışlar
gösterilmesi, kendisini değil çevreyi kendine uydurmaya çalışması gibi
özellikler göstermesidir (Öztürk ve Uluşahin, 2016: 424).
Vaka örnekleri:
Kadının ilk evliliğinden 5 çocuğu olur ve eşi ölür. 7 yıl dul yaşar
ve bir akrabası ile ikinci evliliğini yapar bundan da 4 çocuğu olur. İkinci
eşi ile anlaşamazlar sık sık kavga yaparlar kocası dinen boşar ama erkek
ayrı kalamaz ve tekrar bir araya gelirler. Kadın kocasının baskı ve
zulmüne dayanamaz 4 yıl önce mahkemeye müracaat ederek resmen
boşanır. Adamdan kurtulmak için evi taşır, 3 defa evi farklı farklı
mahallelere taşır boşandığı kocasının kendilerini bulmaması ve rahatsız
etmemesi için fakat kocası peşlerini bırakmaz. Tekrar dini nikâh yaparak
bir araya gelirler ancak hiç geçinemezler bir kavga esnasında adam
dinen tekrar boşar ve “bir daha sizi rahatsız etmeyeceğim” der. Aradan
çok az bir zaman geçince adam tekrar gelir ve “ne boşaması, sen benim
karımsın seni benden beni senden ancak ölüm ayırır” der. Kadın eve
almayınca adam evin önünde yatar ve hiçbir yere gitmez. Kadın dikiş
dikerek geçimini sağlarken evin önünden ayrılmadığı için kadının
müşterilerini kovar vs. sonunda kadın eve alır ve birlikte yaşamaya
başlarlar. Erkek işsiz, evden dışarı çıkmaz. Resmi nikâh ve dini nikâhları
olmadığı halde birlikte yaşamaya başlarlar, kadın erkeğe nikâhları
olmadığını, birlikte olmalarının günah olduğunu söylediği zaman, erkek
“ben seni boşamadım ne boşaması, boşamamı olurmuş, karı kocanın
arasında” diyerek birlikte yaşarlar ama bu arada kadına ve çocuklara
baskı ve zulüm yapar. Kadının durumu iyi olmadığı için mahalleli bazı
yardım kuruluşlarından, kadının geçimini sağlaması için yardım alırlar.
Adam yardım için gelenleri de evden kovar. Bu arada bir iş için dışarı
çıksa eve gelince “eve kimi aldınız? Kim geldi?” diyerek evin odalarında
insan arar. Adam kendi çocuklarına işkence derecesinde çok düşkündür.
Kadının önceki kocasından olan çocukları ile görüşmesini yasaklar,
kadın onlarla telefonla bile görüşse onlarla görüştüğü için dövmektedir.
Kadın mahkemeye başvurur, adamı evden uzaklaştırmak için henüz
sonuçlanmamıştır. Kadın şöyle devam eder: “Ben bu adamı terk etmek
istiyorum daha artık bu şekilde bu adamla yaşayamam bize yaptığı zulüm
canıma tak etti ve çocuklarımı alıp başka bir şehre gideceğim, izimi
kaybettireceğim. Ben gidince, bu adam deli belki intihar edebilir, adam
intihar ederse sorumlusu ben olur muyum?” (2007-B.-Ka.-Boş.-Yak.-Y.Kart.).
[122]
Suzan YILDIRIM – Hüseyin CERTEL
“7 yıllık evli ve üç çocuk babasıyım. Eşim aşırı kıskanç, eve
gelince eşyalarımı kokluyor. Her gün ilişki istiyor, affedersiniz, bana
adetli iken „temizim‟ diye ilişki yaptırmış, sonra fark ettim. Artık
tahammülüm yok, ayrılmak istiyorum. Çoraplarımı yıkadığında bile
koklayıp ağlıyor?” (2010-İ.-Er.-Ev.-Yak.-T.-Kart.).
Danışanlar, birlikte yaşadıkları ağır rahatsızlığı olan eşleri ile
ilgili alacakları karar konusunda hem kendilerini psikolojik olarak
rahatlatmak hem de dini/manevi vebal altında kalmamak ve vicdanen
huzurlu olmak düşüncesi ile ADRB’yi aradıkları anlaşılmaktadır.
2.5.12. Bipolar Bozukluğu
İki uçlu duygu durum bozukluğu, bir düzen içinde olmaksızın
tekrarlayan, depresif ya da manik dönemlerde zaman zaman kişide eşik
altı hastalık belirtilerinin görülebildiği bazen de sağlıklı dönemlerinin
olduğu kronik seyirli bir duygu durum bozukluğudur. Uyku
gereksiniminde azalma, her zamankinden çok konuşma veya konuşmaya
tutulma, fikir uçuşmaları, dikkat dağınıklığı, kötü sonuçlar doğuracak
etkinliklere aşırı katılma gibi belirtilerle ortaya çıkan bir bozukluktur
(Altınbaş, 2019: 61-62b). Kimi hastalarda duygu durumda mani
(coşkunluk) ve çökkünlük karışımı belirtileri birlikte görülebilir (Öztürk
ve Uluşahin, 2016: 298).
Örnek olay:
“Eşimle anlaşarak evlendik 3 yıl oldu ve 3 yaşında bir çocuğum
var. Ben eşimi sevmiyorum ve çocuğumu suçu olmadığı halde dövüyorum
Bazen kendime eziyet olsun yapmayayım diye beş defa vücudumda
sigaramı söndürmeye niyetlendim. Allah‟tan korktuğum için yapamadım
Eşimle beraber olmak istemiyorum. Evlenmeden önce zina ettik. İnşaatta
çalıştığı için gelince yorgun oluyor konuşamıyoruz. (Konuşurken kâh
kahkaha atıyor kâh ağlıyordu.)” (2007-İ.-Ka.-Ev.-Ken.-T.-Kart.).
2.5.13. Dürtü Kontrol Bozukluğu
Dürtüsellik, ortama uygun olmayan veya aşırı riskli, yeterince
planlanmamış ve genelde istenmeyen sonuçlara yol açan çeşitli
davranışları kapsar. Kişinin kendisine ya da başkasına zararlı olabilecek
dürtülerine engel olamaması ve eylemi gerçekleştirdiği sırada da haz
duygusu hissetmesi ile karakterize hastalıklardır. Dürtüsellik,
dikkatsizlik, sabırsızlık, yenilik arama, risk alma, heyecan ve zevk arama,
zarar görme ihtimalini düşük hesaplama ve dışa dönüklük gibi
özellikler ile kendini gösterir (Güzel, 2012: 294). Dürtü kontrol
bozukluğu olan kişilerde topluma yaralı duyguların sınırlı olması,
[123]
Dinî Danışmanlığa Konu Olan Ailevî Bir Sorun Olarak Psikolojik Problemler
pişmanlık ya da suçluluk duymama, duygusuzluk, eş duyum yoksunluğu,
yapabilirlik kaygısını taşımama, sığ ya da yeteriz duygulanım, belirtileri
görülür (APA, 2014: 227).
Vaka örneği:
“Görümcem evli iki çocuğu var, kendini ziyarete gittim. Bir beyle
konuşuyor, 21 yaşında biriyle görüşüyor, kendisi 27 yaşında, görümcem
de eşi de dindar insanlar. Görümcem, „ben eşime karşı elektrik almıyor,
onu sevmiyorum, sevgiyi dışarıda arıyorum, erkekler bana ilgi duyuyor‟
diyor. Kendisine doğru yapmadığını günah olduğunu söyledim. Bir iki
defa evini terk edip annesinin evine gitti annesi geri getirdi. Eşi onu çok
seviyor, görümcem psikiyatrik tedavi gördü, üzülüyorum ne yapayım?”
(2008-İ.-Ka.-Ev.-Yak.-T.-Kart.).
2.5.14. Dispozofobi
Biriktiricilik bozukluğu da denilen, kompulsif istifçilik; maddi
değeri olmayan ya da çok az olan eşyaları, gelecekte bir gün işe
yarayabileceği düşüncesiyle kişinin atamaması, onlarla ilişkisini
kesememesi ile karakterizedir (Güler, 2019: 104a). Sahip olduklarını
elden çıkarma güçlüğünden dolayı, eşyalar genellikle dağınık olup, belli
bir düzen içinde değildir. Kullanım amaçlarından uzaklaşılmakta ve
eşyaların zaman içinde birikmesi ile yaşam alanlarında daralma ve aşırı
dağınıklık olmaktadır (APA, 2014: 132; Öztürk ve Uluşahin, 2016: 378).
Örnek vaka:
“Komşum yıllardır fakir diye kendisine verilen eşyaları, giysileri
bir odaya depolamış, evin içi çok kötü kokuyor. Her taraf rutubet olmuş,
eşyalar çürümüş durumda, fakat komşum evinin temizlenmesine izin
vermiyor, evlatları çok rahatsız oluyorlar, bu anne çocuklarının hakkına
giriyor mu?” (2010-İ.-Ka.-Ev.-Yak.-T.-Kart.).
Bipolar bozukluk, dürtü kontrol bozukluğu ve disposofobi
başlıkları altındaki örnek sorularda, danışanların “fetva hattı var”
düşüncesi ile çevrelerinde gördükleri kendilerince anormal kabul ettikleri
veya akıllarına gelen soruyu sordukları anlaşılmaktadır.
3. SONUÇ
Aile ve Dini Rehberlik Bürosu ve fetva defterlerinde kayıtlı, dini
danışmaya konu olmuş, aile problemleri içinde yer alan psikolojik
sorunlar, oldukça çeşitlilik arz etmektedir. Bunlardan bazılarının ağır
psikolojik vakalar olduğu görülmektedir. Aldıkları ilahiyat eğitim
programı dikkate alındığında, ADRB görevlilerinin, danışanların çeşitli
[124]
Suzan YILDIRIM – Hüseyin CERTEL
ve karmaşık psikolojik sorunlarının çözümü konusunda, danışmanlık
yeterliliklerine yeterince sahip oldukları söylenemez. Nitekim
kayıtlardan, onların dini rehberliğe konu olan bu tür sorunların
çözümünde danışanlara rehberliklerinin, uzmanlara (Psikolog, psikiyatr)
yönlendirmekten öte geçemediği anlaşılmaktadır.
Bu tür sorunlara sahip olanlardan bazılarının, görevlilerin ilgili
kurumlara gitme konusundaki yönlendirmesini önemsemediği, tedavi
olmayı kabul etmeyerek sık sık ADRB hattını arayıp aynı problemi
defalarca anlattığı durumlar yaşanmaktadır. Danışanların psikiyatra ya da
psikoloğa gitmeleri gerekirken ADRB görevlilerine veya müftülüklere
müracaat etmelerinde, kendilerinin dindar oluşları ve çözümü dinde
aramalarının yanında, bu hizmetin kolay alınması, bedava olması ve
görevlilerin danışanlara yönelik insanî muamele ve ilgilerinin etkili
olduğu söylenebilir. Daha da önemlisi, özellikle ileri düzeyde ruhsal
sorunları olup psikiyatra gitmesi gerekenlerin, kendilerini tedaviye
muhtaç bir hasta olarak kabul edememeleri de bunda etkili
olabilmektedir.
Bazı danışanların ise ruhsal sorunlarının çözümü için daha önce
psikolog ve psikiyatrlara gidip, derdine çare bulamadığı için ya da tedavi
süreci devam etmekteyken destekleyici ilave bir çözüm olarak, müftülük
ya da ADRB’ye müracaat ettikleri görülmüştür. Psikolojik ya da
fizyolojik türlü hastalıklara duçar olanların tedavi için farklı yönelimler
göstermeleri normal ve yaygın olarak görülen bir olgudur.
Aile içi iletişim ve ilişkileri bozan psikolojik sorunlarına
müftülük veya ADRB’lerde çözüm arayan danışanların çok büyük bir
çoğunluğunu kadınlar teşkil etmektedir. Danışmaya konu olan sorunların
başında öfke kontrolü bozukluğu (73 vaka), ikinci sırada depresyon
gelmekte (32 vaka), bunu obsesif kompulsif bozukluklar (23 vaka) takip
etmektedir.
Danışmaya konu olan kadınlara ait psikolojik sorunların başında
depresyon gelmekte olup, ikinci sırada obsesif kompulsif davranış
bozuklukları gelirken, erkeklerde ise en sık görülen psikolojik sorun, öfke
kontrolü bozukluğudur. Ancak erkeklere ait bir psikolojik sorun olarak
öfke kontrolü konusunda, onlar adına yardım talebiyle dini danışmada
bulunanların çoğu da yine kadınlardır. Zira kontrol edilemeyen öfke, aile
içinde çocuk veya kadına yönelmektedir.
ADRB görevlilerinin muhatap oldukları psikolojik sorunlar
oldukça çeşitlidir. Bunların bir kısmı, sorunun çözümü için bir uzmanın
tavsiyelerinden daha fazlasına ihtiyaç olmayan, danışmayla çözülebilecek
[125]
Dinî Danışmanlığa Konu Olan Ailevî Bir Sorun Olarak Psikolojik Problemler
nispeten hafif duygusal ve kişisel sorunlar iken, içlerinde yoğun tedavi
görmeyi gerektiren ve sahibine hasta denen sorunlar da bulunmaktadır.
Bu durum, din görevlilerinin dini danışmanlık hizmeti vermeleri
konusundaki önemli sorunlardan biridir. Zira bu noktada danışma, dini
olmaktan çıkmakta ve danışmanlık yapanların sahip oldukları donanım ve
yeterlilikleri bu sorunları çözmeye yetmemektedir. Bu itibarla bu tür
görevleri yürütecek diyanet görevlilerinin hiç değilse, danışma yoluyla
sorunlarını çözebilecek düzeyde yardıma ihtiyaç duyanlarla, aldığı eğitim
ve sahip olduğu yeterlikler bakımından kendilerini aşan, psikolojik
danışman, klinik psikolog ya da psikiyatra yönlendirmeleri gerekenleri
ayırt edecek düzeyde bilgi ve beceriye sahip olmalarının sağlanması
gerekir.
Ayrıca ADRB bürolarının her ne kadar temel işlevi dini rehberlik
ise de buralarda görev yapanlar, makalede bahsi geçen psikolojik
problemlerde olduğu gibi, dini alan dışında yeterli donanıma sahip
olmadıkları sosyal, ekonomik, tıbbî, hukukî vb. çok çeşitli sorunları olan
dindarlara rehberlik etme durumunda kalabilmektedirler. Danışanların
çeşitli sorunlarını dinleyerek, problemlere muhatap olan görevlilerin,
zamanla bizzat kendileri rehberlik hizmetine muhtaç hale gelebilir.
Psikolojik danışmanların, kendilerinden daha üst düzeyde olan bir kişi
(süpervizör) tarafından desteklendiği gibi, personelin belli periyotlarla
destek
(süpervizyon)
almaları,
mesleki
tükenmişlik
sendromunu önleyecektir.
KAYNAKÇA
Altınbaş, K. (2019a). Depresif Bozukluklar. (Ö. Güler vd., Eds.). Ruh
Sağlığı ve Hastalıkları. (ss. 31-50). Ankara Nobel Tıp Kitabevi.
Altınbaş, K. (2019b). Bipolar (İki Uçlu) ve İlişkili Bozukluklar. (Ö. Güler
vd., Eds.). Ruh Sağlığı ve Hastalıkları. (ss. 52-70). Ankara Nobel
Tıp Kitabevi.
Altınbaş, K. (2019c). Mizaç, Karakter ve Kişilik. (Ö. Güler, vd., Eds.).
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları. (ss. 195-202). Ankara Nobel Tıp
Kitabevi.
Amerikan Psikiyatri Birliği (APA). (2014). DSM-5 Tanı Ölçütleri. (E.
Köroğlu, Çev.). Hekimler Yayın Birliği.
Aydın, M. (2019). Şizofreni ve Diğer Psikotik Bozukluklar, (Ö. Güler,
vd., Eds.). Ruh Sağlığı ve Hastalıkları. (ss. 19-30). Ankara Nobel
Tıp Kitabevi.
Bakırcıoğlu, R. (1976). Ruh Sağlığı ve Rehberlik. Çark Matbaası.
[126]
Suzan YILDIRIM – Hüseyin CERTEL
Baloğlu, B. (2019). Yapay Zekâ Pazarı, Diyanet Aylık Dergi. S. 344. 5457.
Battal, A., vd. (2008). Boşanma Sebepleri. ASAGEM Yayınları.
Bayraktar, M. M. (2017). Gençlik Döneminde Görülen Obsesif
Kompulsif Belirtilerin İnanç, İbadet ve Dini Bilgi Düzeyi Gibi
Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi, Marife, 17(1), 152-175.
https://www.marife.org.
Bilge, A. ve Ünal, G. (2005). Öfke, Öfke Kontrolü ve Hemşirelik
Yaklaşımı, Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi.
21(1), 189-196.
Çağan, K. (2016). Ailenin İşlevleri. (K. Canatan, ve E. Yıldırım, Eds.).
Aile Sosyolojisi. (6. Baskı). Açılım Kitap.
Çayıroğlu, Y. (2016). Modern Zamanlarda Ailevi Çözülmenin PsikoSosyal Dinamikleri, Mehir Dergisi, (1). 11-40.
Ciccarelli, S. K ve White, J. N. (2019). Psikoloji Bir Keşif Gezintisi. (D.
N. Şahin, Çev. Eds.). Psikolojik Bozukluklar, (Z. Çakir, Çev.) (ss.
448-488). 3. Baskı). Nobel Yayınları.
Creswell, J. W. (2017). Araştırma Deseni. (S. B. Demir, Çev. Eds.). (3.
Baskı). Eğiten Kitap.
Creswell, J. W. (2018). Nitel Araştırma Yöntemleri. (M. Aydın, Çev.).
(M. Bütün ve S. B. Demir, Eds.). (4. Baskı). Siyasal Kitabevi.
Durgun, A. (2016). Aile İçi Problemler ve Çözüm Önerileri, Mehir
Dergisi. sy., (1), 83-95.
Foucault, M. (2015). Akıl Sağlığı ve Psikoloji. (E. Bayoğlu, Çev.). (3.
Baskı). Ayrıntı Yay.
Fromm, E. (2008). Sevginin ve Şiddetin Kaynağı. (Y. Salman ve N. İçten,
Çev.). (7. Baskı). Payel Yay.
Güler, Ö. (2019a). Obsesif Kompulsif Bozukluk (Takıntı-Zorlantı
Bozukluğu) ve İlişkili Bozukluklar. (Ö. Güler vd., Eds.). Ruh
Sağlığı ve Hastalıkları. (ss. 93-105). Ankara Nobel Tıp
Kitapevleri.
Güler, Ö. (2019b). Travma ve İlişkili Bozukluklar, (Ö. Güler vd., Eds.).
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları. (ss. 107-116). Ankara Nobel Tıp
Kitapevleri.
[127]
Dinî Danışmanlığa Konu Olan Ailevî Bir Sorun Olarak Psikolojik Problemler
Güler, Ö. (2019c). Anksiyete Bozukluklar, (Ö. Güler vd., Eds.). Ruh
Sağlığı ve Hastalıkları. (ss. 71-92). Ankara Nobel Tıp
Kitapevleri.
Gümüş, M. (1993). Türk Ailesi ve Modernleşme, Sosyoloji Konferansları
Dergisi, S (24), 85-90. http://jecs.istanbul.edu.tr.
Gürsu, O. (2015). Değişen Dünyada Aile ve Psikolojik Problemler, Dicle
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 17 (1), 99-130.
Gürsu, O. (2017). Nöropsikoloji, Din ve Psikolojik İyi Oluş, Journal of
International
Social
Research,
10(53).
502-512.
http://dx.doi.org/10.17719/jisr.20175334138.
Gürsu, O., ve Apaydın, Ç. (2016). Narsizm ile Özgüven Arasındaki
İlişkide İslami Eğilimin Aracılık Rolü. Ekev Akademi Dergisi,
20(66), 551-562. www.ekevakademi.org.
Kamiloğlu, C. (2018, Aralık, 30). New York‟da Üçüncü Cinsiyet Dönemi
2019‟da
Başlıyor,
https://www.amerikaninsesi.com/a/newyorkta-ucuncu-cins-donemi-basliyor/4721721.html, (17.04.2019).
Kandemir, F., vd. (2014). Kleptomani (Çalma Deliliği)’ye Yol Açan
Faktörler ve Ceza Sorumluluğu’nun Değerlendirilmesi, Düzce
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 4(2), 21-24.
http://dergipark.gov.tr/duzcesbed.
Okan, İ. A. (2012). Aile İçi Şiddet, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar,
4(2), 204-222. www.psikguncel.org.
Özdemir, G. P. vd. (2012). Dürtüsellik ve Tedavisi, Psikiyatride Güncel
Yaklaşımlar, 4(3), 293-314. www.psikguncel.org.
Öztürk, H. (1969). Ruh Sağlığı. Sağduyu Yayınları.
Öztürk, M. O. ve Uluşahin, A. N. (2016). Ruh Sağlığı ve Bozuklukları.
(14. Baskı). Bayt Yayınları.
Paksoy, M. (2019, Şubat, 25). K-Pop‟ta Mesele Sadece Müzik Değil,
https://www.aa.com.tr/tr/yasam/k-popta-mesele-sadece-muzikdegil/1402068, (17.04.2019).
Sart, G. (2017). Anlatı. (F. N. Seggie ve Y. Bayyurt, Eds.).
Araştırma. (2. Basım). Anı Yayınları.
Nitel
Sayın, Ö. (1987). Aile İçi İlişkilerin Toplum ve Birey Boyutunda
Çözümlenmesi, Sosyoloji Dergisi, S (1), 77-97.
[128]
Suzan YILDIRIM – Hüseyin CERTEL
Şen, B. R. (2016). Türkiye’de Töre Cinayetleri ve İntiharlar, İntihar ve
Töre Cinayetleri Bağlamında Sosyal Sorunlar ve İslam. (ss. 8192). DİB.
Şentürk, Ü. (2008). Aile Kurumuna Yönelik Güncel Riskler, Aile ve
Toplum Dergisi, Yıl 10, C (4), S (14), 7-31.
Twenge, J. M. ve Campbell, W. K. (2010). Asrın Vebası Narsisizm İlleti,
(Ö. Korkmaz, Çev.). Kaknüs Yayınları.
Ulubaş, B., (2017). Doküman Analizi. (F. N. Seggie ve Y. Bayyurt, Eds.).
Nitel Araştırma. (2. basım). Anı Yayınları.
Ulusoy, M. (2017, Mayıs, 17). Batının Çöküş Alameti Olarak Eşcinsellik
ve Foucault, https://www.aydinlik.com.tr/kose-yazilari/mehmetulusoy/2017-mayis/bati-nin-cokus-alameti-olarak-escinsellik-vefoucault-2, (17.04.2019).
Yeşildağ, E. (2010). Ailede Annelik ve Babalık Rollerinin Çocuğun
Kişilik Gelişimine Etkisi”, Bir Değer Olarak Aile. (Uluslararası
Konferans Tebliğleri), Kadın Platformu.
Yıldırım, A., ve Şimşek, H. (2018). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma
Yöntemleri. (11. Baskı). Seçkin Yayınları.
Yurtkuran, D. S., vd. (2009). Boşanma Nedenleri Araştırması, ASAGEM
Yayınları.
[129]