Eskiyeni 53 (Haziran 2024), 533-556
Araştırma Makalesi
https://doi.org/10.37697/eskiyeni.1413223
Eyyûbîler Dönemi Siyasi ve Dinî Dinamikler Bağlamında Şeyh Şihâbeddin Sühreverdî’nin İdamı
Mahmut Recep Keleş
0000-0002-5955-226X
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalı, Tekirdağ, Türkiye
ror.org/01a0mk874
mrkeles@nku.edu.tr
Öz
Selâhaddîn Eyyûbî’nin kurduğu Eyyûbî Devleti, siyasi ve dinî açıdan zengin ve karmaşık bir
tarihî dönemi temsil eder. Bu dönemin en önemli olaylarından biri, İşrâkī felsefe akımını
kuran filozof Şeyh Şihâbüddîn Sühreverdî’nin idamı ve bu dramatik olayın ardından
meydana gelen geniş çaplı siyasi ve dinî etkilerdir. Selâhaddin, genel olarak alimlere vermiş
olduğu desteklerle yardımsever bir hükümdar olarak tanınmasına karşın, felsefi çalışmalara
ve bu konudaki eğilimlere karşı sert bir tutum sergilemiştir. Bu durum, Eyyûbîlerin
yönetimi altındaki şehirlerde, felsefi ilimlerin aksine İslami ilimlerin öğretilmesine
odaklanan medreselerin sayısının artmasına ve bu alanların ilim merkezleri haline
gelmesine yol açmıştır. Sühreverdî’nin idamı, Selâhaddin’in alimlerle ilişkilerinin
karmaşıklığını ve dönemin siyasi hassasiyetlerini belirgin bir şekilde gözler önüne
sermektedir. Sühreverdî’nin yenilikçi felsefi fikirleri ve siyasi ilişkileri, özellikle Halep’te
güçlü olan Şâfiî-Eş’arî ulemasını endişelendirmiş, onun dinî ve siyasi yapılarca tehdit olarak
algılanması, idam sürecinin başlamasına neden olmuştur. Bu durum, Selâhaddin’in
yönetimi sırasındaki iç siyasi dengeleri ve dönemin dinî dinamiklerini aydınlatmaktadır.
Selâhaddin’in hükümdarlık dönemi, Haçlı Seferleri ve İslam dünyasındaki mezhepsel
çatışmalarla yoğun bir şekilde iç içe geçmiştir. Selâhaddin, Haçlılarla mücadele ederken ve
İslam dünyasında birlik sağlama gayreti içindeyken, yaygın İslam mezhepleri olan Şâfiî,
Hanefî ve Mâlikî’yi desteklemiş, ancak Eyyûbî dönemi alimlerinin etkisiyle İsmâîlî ve
Hanbelî mezheplerine ve alimlerine karşı daha katı bir tutum takınmıştır. Bu politika,
Selâhaddin’in İslam devletleriyle olan ilişkilerini belirgin bir şekilde etkilemiştir.
Sühreverdî’nin idamı, Selâhaddin’in alimlerle olan ilişkilerindeki çelişkileri ve dönemin
siyasi duyarlılıklarını vurgulayan tarihi bir öneme sahip bir olay olarak karşımıza çıkmıştır.
Bu durum, Sühreverdî ile Selâhaddin Eyyûbî’nin oğlu ve Halep hâkimi el-Melikü’z-Zâhir
arasındaki ilişkinin karmaşıklığını ve dönemin siyasi duyarlılığını ortaya koymuştur. ElMelikü’z-Zâhir, hocası Sühreverdî’ye olan sadakatini, onun ölüm emrini vermeye teşvik
edenleri cezalandırarak göstermiş ve böylece Selâhaddin’in alimlerle olan çelişkili doğasını
ve dönemin siyasi hassasiyetlerini açığa çıkarmıştır. Bu durum, Eyyûbî Devleti’nin siyasi ve
dinî yapısının karmaşıklığını ve dönemin zorlu dengelerini temsil eden bir örnektir.
Anahtar Kelimeler
İslam Tarihi; Eyyûbîler; Selâhaddin Eyyûbî; el-Melikü’z-Zâhir; Sühreverdî
Eskiyeni eISSN: 2636-8536
534 • The Execution of Sheikh Shihāb al-Dīn al-Suhrawardī in the Context of Political and Religious …
Öne Çıkanlar
• Selâhaddin Eyyûbî döneminde Şeyh Şihâbüddin Sühreverdî’nin idamının siyasi ve dinî
dinamikler bağlamında incelendiği kapsamlı bir araştırmayı içermektedir.
• Sühreverdî’nin orijinal fikirleri, Eyyûbî ve Artuklu saraylarındaki etkisi ve Selâhaddin
Eyyûbî’nin Sühreverdî’ye bakışı gibi konuları detaylandırmaktadır.
• Sühreverdî’nin felsefi ve dinî düşüncelerinin, dönemin alimlerince nasıl algılandığı ve
bu algının Sühreverdî’nin idamına nasıl yol açtığı araştırılmaktadır.
• Sühreverdî’nin idamının sadece bireysel bir olay olmaktan ziyade, dönemin karmaşık
politik ve dinî yapısının bir yansıması olduğunu ortaya koymaktadır.
Atıf Bilgisi
Keleş, Mahmut Recep. “Eyyûbîler Dönemi Siyasi ve Dinî Dinamikler Bağlamında Şeyh
Şihâbeddin Sühreverdî’nin İdamı”. Eskiyeni 53 (Haziran 2024), 533-556.
Makale Bilgileri
Geliş Tarihi
Kabul Tarihi
Yayım Tarihi
Hakem Sayısı
Değerlendirme
Etik Beyan
Benzerlik Taraması
Etik Bildirim
Çıkar Çatışması
Finansman
S. Kalkınma Amaçları
Lisans
01 Ocak 2024
16 Haziran 2024
30 Haziran 2024
İki İç Hakem - İki Dış Hakem
Çift Taraflı Kör Hakemlik
Bu çalışmanın hazırlanma sürecinde etik ilkelere uyulmuştur.
Yapıldı – Turnitin - intihal.net
eskiyenidergi@gmail.com
Çıkar çatışması beyan edilmemiştir.
Herhangi bir fon, hibe veya başka bir destek alınmamıştır.
CC BY-NC 4.0
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Eskiyeni 53 (June 2024), 533-556
Research Article
https://doi.org/10.37697/eskiyeni.1413223
The Execution of Sheikh Shihāb al-Dīn al-Suhrawardī in the Context of Political and
Religious Dynamics of the Ayyūbids Period
Mahmut Recep Keleş
0000-0002-5955-226X
Tekirdag Namik Kemal University, Faculty of Arts and Sciences, Department of History, Tekirdag, Türkiye
ror.org/01a0mk874
mrkeles@nku.edu.tr
Abstract
The rule of Saladin in the Ayyūbids State represents a rich and complex historical period in
terms of political and religious aspects. One of the most significant events of this period is
the execution of the Muslim philosopher Sheikh Shihāb al-Dīn al-Suhrawardī and the
extensive political and religious implications that followed this dramatic event. Despite
being known as a benevolent ruler who generally supported scholars, Saladin displayed a
harsh attitude towards philosophical studies and education. This led to an increase in the
number of madrasas focusing on Islamic sciences, as opposed to philosophical sciences, in
the cities under Ayyūbid rule and turning these areas into centers of knowledge. The
execution of al-Suhrawardī vividly illustrates the complexity of Saladin’s relations with
scholars and the political sensitivities of the time. Al-Suhrawardī’s innovative philosophical
ideas and political relationships particularly concerned the influential Shāfiʿī-Ashʿarī
scholars in Aleppo, leading to his perception as a threat by religious and political structures
and initiating the process of his execution. This situation sheds light on the internal political
dynamics during Saladin’s rule and the religious dynamics of the time. Saladin’s reign was
heavily intertwined with the Crusades and sectarian conflicts in the Islamic world. While
contending with the Crusaders and striving for unity in the Islamic world, Saladin
supported the widespread Islamic schools of thought such as Shāfiʿī, Ḥanafī, and Mālikī, but
adopted a stricter stance against the Ismāʿīlī and Ḥanbalī sects and scholars due to the
influence of Ayyūbids-era scholars. This policy significantly impacted Saladin’s relations
with Islamic states. The execution of al-Suhrawardī holds historical significance as it
highlights the contradictions in Saladin’s relations with scholars and the political
sensitivities of the time. This event reveals the complexity of the relationship between AlSuhrawardī, the son of Saladin and the ruler of Aleppo, al-Malik al-Ẓāhir, and the political
sensitivity of the period. Al-Malik al-Ẓāhir demonstrated his loyalty to his mentor alSuhrawardī by punishing those who encouraged him to issue the order for his death, thus
exposing Saladin’s conflicting nature with the scholars and the political sensitivities of the
time. This situation is an example representing the complexity of the political and religious
structure of the Ayyūbids State and the challenging balances of the period.
Keywords
Islamic History; Ayyūbids; Saladin; al-Malik al-Ẓāhir; Suhrawardī
Eskiyeni eISSN: 2636-8536
536 • The Execution of Sheikh Shihāb al-Dīn al-Suhrawardī in the Context of Political and Religious …
Highlights
• This study encompasses a comprehensive examination of the execution of Sheikh
Shihāb al-Dīn Suhrawardī during the period of Saladin’s rule, within the context of
political and religious dynamics.
• It delves into topics such as Suhrawardī’s original ideas, his influence in the Ayyūbids
and Artuqid courts, and Saladin’s perception of Suhrawardī.
• Furthermore, it explores how Suhrawardī’s philosophical and religious thoughts were
perceived by the scholars of the time and how this perception led to his execution.
• It reveals that Suhrawardī’s execution is not merely an individual event but rather a
reflection of the complex political and religious structure of the era.
Citation
Keleş, Mahmut Recep. “The Execution of Sheikh Shihāb al-Dīn al-Suhrawardī in the Context
of Political and Religious Dynamics of the Ayyūbids Period”. Eskiyeni 53 (June 2024), 533-556.
Article Information
Date of submission
Date of acceptance
Date of publication
Reviewers
Review
Plagiarism checks
Conflicts of Interest
Grant Support
Complaints
S. Development Goals
License
01 January 2024
16 June 2024
30 June 2024
Two Internal & Two External
Double-blind
Yes - Turnitin - intihal.net
The Author(s) declare(s) that there is no conflict of interest
No funds, grants, or other support was received.
eskiyenidergi@gmail.com
CC BY-NC 4.0
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Eyyûbîler Dönemi Siyasi ve Dinî Dinamikler Bağlamında Şeyh Şihâbeddin Sühreverdî’nin İdamı • 537
Giriş
Eyyûbîler devletinin kurucusu ve Kudüs fatihi Selâhaddin Eyyûbî’nin (1171-1193)
emriyle Sühreverdî’nin idam edilmesi, çevresindeki alimlerin ona haset duymalarının yanı
sıra, Sühreverdî’nin orijinal fikir ve düşüncelerinin diğer filozof ve ilim adamlarından farklı
olması ve bu düşünce akımlarının bir medrese veya hankah gibi ilmî tartışmaların yapıldığı
merkezler yerine, el-Cezîre’deki Eyyûbî ve Artuklu meliklerinin saraylarında yapılıyor
olması, onun politik anlamda bir güç arayışında olduğu izleniminden dolayı
gerçekleşmiştir. 1 Sühreverdî’nin saraylardaki yaşamı, onun matematik, astronomi, felsefe
ve simya gibi ilimlere ilgi duyan dönemin hükümdarları tarafından takdir edilen bir ilim
adamı portresiyle ilişkilidir. Sühreverdî’nin işraki felsefeyle süslenmiş siyaset ve ahlâk
düşüncesi ve devlet adamlarına yaptığı nasihatler bu çerçevede değerlendirilmelidir.
Sühreverdî gibi pek çok filozof, saraylarda yer almış ve dönemin hükümdarlarından himaye
ve destek görmüştür. 2 Sühreverdî bu konuda yalnızca bir örnek olup alimler ile
hükümdarlar ve filozoflar ile hükümdarlar arasındaki ilişkiler oldukça yaygındı.
Hükümdarlar, sadece Müslüman alimleri değil, aynı zamanda gayrimüslim ilim adamlarını
da himaye ederek tanınırlık kazanmışlardı. 3 Sühreverdî’nin diğer alimlerden ayrılan
özelliği, değişen İslam dünyasında hâlâ eski şartların geçerli olduğu yanılgısıyla, düşünce
kısıtlamaları olmaksızın ilmi faaliyetlere katılmasıydı. 4
Selâhaddin’in Halep’i güçlükle ele geçirmesinin yanı sıra, bu şehirde hâlâ Zengîlere karşı
bir minnettarlık duygusunun olması, Zengîlerin ulema ile yakın ilişkileri ve onlara
verdikleri destekler, Halep’te oluşabilecek bir kriz sırasında alimler arasındaki dinî, siyasi ve
fikri çatışmaların büyük bir fitneye yol açma tehdidi nedeniyle hassas bir yaklaşım
sergilenmesi gerekiyordu. 5 Selâhaddin, Artukluların Harput kolunun hükümdarı
İmâdeddin’in (1185-1204), Zengîler gibi alimleri himaye etmesi ve bu alimleri siyasi amaçları
doğrultusunda kullanması konusunu dikkate almıştır. Bu bağlamda, İmâdeddin’e hizmet
eden alimlerin siyasi manevralar yapması, Selâhaddin’in bu alimlere ve onlarla ilişkili
olanlara şüpheyle bakmasına yol açmış ve gerektiğinde onları sert bir şekilde cezalandırma
politikasını tercih etmesine sebep olmuştur. 6 Eyyûbîlerin siyasi olarak güç kazandığı
dönemde Zengî -Eyyûbî rekabeti yaşanırken, Artuklular da bu denklemin içinde yer
almışlardır. Artuklular, Doğu Anadolu’ya göç eden Türkmenlerin temsilcisi olarak ön plana
çıkmışlardır. Diğer yandan, Zengîler, daha düzenli bir devlet sistemiyle Selçukluların
mirasını sürdürerek Selçuklu benzeri bir yapı sergilemişlerdir 7 Zengî-Eyyûbî çekişmesinde
Bâtınîler de yer almakta, ancak genellikle Zengîlerin yanında konumlanmaktadırlar. 8
1
2
3
4
5
6
7
8
Şemseddin Şehrezûrî, Târihü’l-Hükemâ : “Nüzhetü’l-Ervâh ve Ravzatü’l-Efrâh” (Trablus : Cem’iyyetü’l-Da’veti’lİslamiyye el-Alemiyye [The World Islamic Call Society], 1988), 17.
Eyüp Bekiryazıcı, “Anadolu’dan Halep’e ya da Ölüme Seyahat: Sühreverdî el-Maktûl”, ed. Mustafa Demirci, Ali
Temizel, M. Ali Hacıgökmen, Sefer Solmaz, II. Uluslararası Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Sempozyumu Selçuklularda
Bilim ve Düşünce (19-21 Ekim 2011 Konya) (Konya: TTK, 2013), 171-184.
Joan E. Gilbert - Harun Yılmaz, “Ortaçağ’da Şam’da İslâmî İlimlerin Kurumsallaşması ve İlmin Meslek Haline
Gelişi”, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 37 (Şubat 2009), 171-193.
D. Marcotte Roxanne, “Suhrawardi al-Maqtul, The Martyr of Aleppo”, al-Qantara 22/2 (2001), 375-393.
Ramazan Şeşen, Selahaddin Eyyubi ve Dönemi (İstanbul: Bilge Kültür Sanat, 2018), 15.
Ayşe Dudu Kuşçu, Eyyubi Devleti Teşkilatı (Ankara : Türk Tarih Kurumu, 2013), 58-59.
Ali Sev�̇m, “Artukoğlu Sökmen’in Siyasi Faaliyetleri”, Belleten 26/103 (20 Temmuz 1962), 501-502.
Şeşen, Selahaddin, 94-96.
Eskiyeni eISSN: 2636-8536
538 • The Execution of Sheikh Shihāb al-Dīn al-Suhrawardī in the Context of Political and Religious …
Özellikle Bâtınîlerin Halep’te etkin bir rol oynamaları göz önünde bulundurulduğunda,
Sühreverdî’nin siyasi bağlantıları nedeniyle bir Bâtınî olarak algılanma endişesi, ona karşı
şüpheci bir tutum benimsenmesine yol açmıştır. 9 Sühreverdî’nin, Eyyûbî ve Artuklu
saraylarında politik bir etki arayışı içerisinde olduğu düşünülmesi, özellikle dönemin
yöneticileri tarafından korunması ve siyasi ilişkileri nedeniyle Bâtınî olarak nitelendirilme
endişesi, diğer alimlerden farklı olan düşünceleri ve ilmî çalışmalarıyla dikkat çekmesinden
kaynaklanmıştır. Bu durum, saray çevrelerindeki entelektüel tartışmalara belirgin bir
şekilde yansımıştır.
1. Selâhaddin Eyyûbî’nin İsyanlara Karşı Yaklaşımı
Selâhaddin Eyyûbî Suriye’deki var olabilmek için Nûreddin Zengî’nin (1146-1174)
ölümünden sonra onun mirasını devralmak için halefleriyle uzun soluklu bir mücadeleye
girişmişti. 10 Selâhaddin, 1171’de Fâtımî Devleti’ne (909-1171) son vermiş olmasına rağmen,
eski düzeni özleyen bazı gruplar Fâtımî hilafetini yeniden canlandırmak amacıyla isyan
etmişlerdir. Bu isyancılardan en önemlisi sayılan Kadîd el-Kaffâs adlı bir dâî, Mısır’da etkin
faaliyetlerde bulunarak serbestçe hareket etmekteydi. Oluşturduğu düzen Mısır ve
Suriye’de yayılıyor ve halkın büyük bir kısmını etkileyecek boyuta ulaşıyordu. Kadîd elKaffâs yakalanıp malzemeleri ve kitapları incelendiğinde İslâm’a aykırı yayınlar ele
geçirilmiş ve bu durum onun sonunu hazırlamıştır. Kadîd el-Kaffâs’ın hareketi, gizli bir
isyan olarak içten içe büyüyor ve pek çok kişiyi peşinden sürüklüyordu. Ancak Selâhaddin’in
sağlam organizasyon yapısı sayesinde bu isyanlarla başa çıkılmış ve Mısır’daki Eyyûbî
hakimiyeti pekiştirilmiştir. Buna rağmen, Fâtımîlerin etkisinin tamamen ortadan
kalkmadığı da bilinmektedir. 11 Ehl-i Beyt’e ait kabir ve türbelere Mısırlıların gösterdiği özel
ilgi ve saygı, Fâtımîlerin etkisinin devam ettiğinin bir göstergesidir. 12
Halep’te hem Zengîler hem de Eyyûbîler döneminde, İmâmiyye Şiası bulunuyordu.
Mısır’daki İsmâilîler, Halep’tekilere kıyasla hem siyaseten hem de mezhebî açıdan daha
güçlü bir konumda idiler. Halep’teki Nizârî-İsmâilîler ise daha çok yerel güçlerden destek
aldıkları için siyasi güçleri sınırlı kalmış ve etkileri büyük ölçüde ilmi alanda yoğunlaşmıştı.
Nûreddin Zengî ve Selâhaddin Eyyûbî, bu kesimlerle özellikle ilmi ve siyasi mücadelelerde
karşı karşıya gelmişlerdir. 13 Bunun için Selçuklular döneminde özellikle Nizâmülmülk’ün
çabalarıyla Nizâmiye Medreseleri kurulmuştu. Bunu takip eden süreçte her iki devlet
Selçuklular da olduğu gibi benzer kurumlar inşa etmişlerdir. Zengîler döneminde Halep’te
tesis edilen Nuriyye Medresesi ile Eyyûbîler döneminde Dımaşk’ta inşa edilen Salahiye
Medresesi buna örnek olarak gösterilebilir. 14
9
10
11
12
13
14
Bekiryazıcı, “Anadolu’dan Halep’e ya da Ölüme Seyahat: Sühreverdî el-Maktûl ”, 174; Nadir Karakuş, Haçlı
Seferlerinde Haşhaşiler (İstanbul: Mana Yayınları, 2018), 30-38.
Şeşen, Selahaddin, 93.
Serkan Özer, “Selâhaddîn Eyyûbî’nin Fâtımîlerle İmtihanı: Komplolar ve İsyanlar”, Mavi Atlas 8/2 (2020), 460.
Ramazan Şeşen, Salahaddin Eyyubi ve Devlet (İstanbul : Çağ Yayınları, 1987), 354; İbn Hallikân, Vefeyâtü’l-A’yân
(Beyrut : Dâru Sadır, 1978), 7/374-75; İbn Vâsıl, Müferricü’l-Kürûb fî Ahbâri Benî Eyyûb, 1/250; Makrîzî, Kitâbü’sSülûk li-Ma’rifeti Düveli’l-Mülûk (Kahire : Lecnetü’t-Te’lif ve’t-Terceme ve’n-Neşr, 1957), 1/163; Kadid el-Kaffas ile
Sühreverdi’nin durumu birbirine bazı noktalarda benzeştiğinden Selahaddin oğlunu bu noktada uyarmış
olmalıdır; bk. Mahmut Recep Keleş, Eyyubiler : Kuruluş Dönemi-1193’e Kadar (İstanbul : Rağbet Yayınları, 2021), 73.
Bedrettin Basuğuy, Selahaddin-i Eyyubi Devrinde İlmi Faaliyetler (İstanbul: Hivda, 2009), 21-24; Karakuş, Haşhaşiler,
85-95.
Ahmet Ocak, Nizamiye Medreseleri : Selçuklu Devri Üniversiteleri (İstanbul : Nizamiye Akademi, 2017), 71-75.
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Eyyûbîler Dönemi Siyasi ve Dinî Dinamikler Bağlamında Şeyh Şihâbeddin Sühreverdî’nin İdamı • 539
Hamdânîler (905-1004), 10. yüzyılda Halep, Musul ve Cezire bölgelerinde hüküm
sürdüler. Siyasi ve dinî yaşamda etkili roller oynadılar ve devletlerini kurup güçlendirdikten
sonra İmâmiyye Şiasını güçlendirmek için çaba gösterdiler. Hamdânîler, genel olarak
mutaassıb Şiî olarak kabul edilmezlerdi. Başkentleri Halep’te, İmami Şiîlerin yanı sıra Nizârî
İsmâilîler de bulunmaktaydı. Bu dönemdeki sosyal ve dinî çeşitlilik, Hamdânilerin
yönetimindeki toplumsal yapının bir yansımasıydı. 15 Hasan Sabbâh’ın (öl. 1124) öncülük
ettiği Batınîlik hareketi Suriye’ye, Selçuklular döneminde Şam topraklarına uzandı. 16
Halep’teki ilk Sünnî medrese, Artukluların bir dönem buraya hâkim oldukları Süleyman b.
İlgazi (öl. 1124) döneminde inşa edilebildi. 17 Halep’in yoğun Şiî nüfuzu buna izin vermedi,
ancak ehlibeyte mensup Sünni bir alim tarafından inşa edilmesine Şiîler itiraz etmedi.
Nûreddin Zengî (1146-1174) Şiîlerin toplu hareket etmelerini önlemek için bazı önlemler
aldı. Şiî dinî önderlerini sürgün ederek Şiîlerin münferit kalmalarını sağladı. Nûreddin buna
mukabil önemli Eşarî kelamcıları Halep’e davet etti ve onların kurduğu medreselerde görev
vererek Şiîliğin yayılmasını önlemeyi amaçladı. 18
Halep’in büyük çoğunluğu inanç esaslarını, felsefi yorumlarla destekleyen İmamî ve
İsmailî Şiîlerden oluşmaktaydı. Sadece fıkıh ve muamelata mahsus konularda mücadele
etmek yeterli değildi. Felsefi derinliğe ve kelam ilmine sahip ulemaya ihtiyaç hasıl
olduğundan Nizâmiye medreselerinden yetişen alimler Nûreddin Zengî tarafından makbul
bulunuyordu. Dımaşk’taki medreseler ve buraya tayin edilen müderrislerde bu felsefi
vukûfiyete pek bakılmıyordu. 19 Halep’te durum farklıydı. Burada Şiîler güçlü olduğundan
Nûreddin müderris tayin ederken sıradan birisini tayin etmemiş, kelam ve cedel ilimlerine
vukufiyetleri bulunan alimleri Halep başta olmak üzere Menbic, Hama ve Ba’lebek gibi
şehirlerde istihdam etmiştir. 20
Selâhaddin Eyyûbî siyasi saiklerle Mısır’ı sünnîleştirmeye yönelik adımlar atmıştır. Mısır
Şiîliğini zayıflatsa da burada bir devletin kurulamayacağını düşünen Selâhaddin, İsmailîliği
yaymak için dâî yetiştiren kurum olan el-Ezher ve diğer dâîler ile ilgili kurumları
kapatmıştır. 21 Bu amaçla, medreseler kurarak iki asırdan daha fazla bir süre boyunca
bölgede var olan Fâtımîliğin etkilerini ortadan kaldırmayı hedeflemiştir. 22 Fâtımî hilafeti
boyunca felsefi tartışmaların yaşanmış olduğu Mısır’da bu tarz faaliyetleri yasaklayarak bu
ilimlerle meşgul olanlara karşı durmuştur. Selâhaddin Eyyûbî, Meşhedü’l-Hüseyin ve diğer
15
16
17
18
19
20
21
22
Edip Akyol, “Hamdanîler’de (905-1004) Dini ve Entelektüel Hayat”, İslam Araştırmaları Dergisi 2/1 (2017), 36-38.
Bernard Lewis, Haşişiler : Ortaçağ İslam Dünyasında Terörizm ve Siyaset (İstanbul : Sebil Yayınevi, 1995), 86.
Ejder Okumuş, “Artuklularda Din-Toplum İlişkileri” (I. Uluslararası Artuklu Sempozyumu Bildirileri, Mardin:
Dicle Üniversitesi, 2007), 337.
İbnü’l-Adîm, Zübdetü’l-Haleb min Târîhi Haleb (Dımaşk (Damas) : Institut Français de Damas, 1954), 311;
Abdulkadir Turan, “Nûreddin Mahmud Zengî Devri’nde (541-569/1146-1174) İlmiye Sınıfı”, Journal of Islamic
jerusalem Studies 18/3 (31 Aralık 2018), 35; Nadir Karakuş, Nureddin Zengî (İstanbul: Ensar Yayınları, 2022), 113125.
Gilbert - Yılmaz, “Ortaçağ’da Şam’da İslâmî İlimlerin Kurumsallaşması ve İlmin Meslek Haline Gelişi”, 181.
Mesela Sincar’da bulunan önemli alimlerden İbn Ebi Asrun’u davet etmiş ve ona Halep’te görev vermiştir. Ayrıca
Halep civarında bulunan ve Şii nüfusun fazla olduğu Münbic, Hama, Balebek gibi şehirlere de İbn Asrun’un görev
verdiği alimleri müderris olarak görevlendireceğini beyan etmiştir. İlhan Baran, Büyük Selçuklu ve Eyyubiler’de
Siyaset Eksenli Sünni Faaliyetler (Diyarbakır: Dicle Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2017), 166
Ramazan Şeşen, Selahaddin Eyyubi ve Devri (İstanbul : İslam Tarih, Sanat ve Kültürünü Araştırma Vakfı [İSAR],
2000), 49.
Basuğuy, Selahaddin-i Eyyubi Devrinde İlmi Faaliyetler, 32.
Eskiyeni eISSN: 2636-8536
540 • The Execution of Sheikh Shihāb al-Dīn al-Suhrawardī in the Context of Political and Religious …
ehlibeyt kabirlerini kapatmamış ve yıktırmamıştır. Aksine buralara sahip çıkarak tüm
Müslümanların ortak değeri olarak görmüştür. 23 Selâhaddin, Seyyide Nefîse Türbesinin yanı
başında bulunan İmâm-ı Şâfiî Türbesinin yanına Nâsırıye Medresesini inşa etmiştir.
Habûşanî gibi önemli ve tavizsiz bir fakihi, bu medreseye müderris olarak tayin ederek
özellikle İsmâilîlere yönelik sert tedbirlerin alınmasında kendisine büyük görevler düşmüş
ve o da Selâhaddin’den almış olduğu siyasi destekle İsmâilîlere karşı tavizsiz tavrını devam
ettirmiştir. 24
Fâtımî devleti sona erdikten sonra eski düzen taraftarları, Eyyûbîleri alt etmek ve onları
tekrar işbaşına getirmek için çeşitli isyanlar tertip etseler de başarılı olamamışlardır. Buna
karşın Haçlılar ile irtibata geçerek Mısır’a saldırmalarını ve Selâhaddin’i mağlup etmelerini
ve tekrardan İsmâilîlerin iktidara gelmesini temine çalışmışlardır. 25 Eski iktidarı isteyenler
Bâtınîlerin imamı Râşidüddin Sinan’a başvurarak Selâhaddin’e suikast düzenlenmesini
istemişlerdir. 26 Selâhaddin, Mısır’daki isyan hareketlerini bastırdıktan ve İsmâilîlerin
yetiştiği yerleri kapattıktan sonra Mısır’da devletini ve gücünü iyice sağlamlaştırmıştır.
Buna mukabil Mısır’dan Halep ve el-Cezire bölgelerine göç eden İsmâilîler önceden beri var
olanlar ile birlikte Suriye’de çoğunluk haline gelmeyi başarmışlardır. Bunların başında olan
Râşidüddin Sinan, Nûreddin Zengî’den sonra oğlu el-Melikü’s-Sâlih’in atabegi
Gümüştegin’in desteğini almıştı. Selâhaddin’in Halep’i ele geçirmesini istemeyen Zengîler,
Râşidüddin ile anlaşarak Selâhaddin’e iki kez suikast düzenlemişlerdir. 27 Bilâd-ı Şam’da
bulunan Bâtınîler Mısır’daki İsmâilîlerden sonra Selâhaddin’in kendilerini tasfiye
etmesinden korkarak böyle bir yola girmişlerdir. 28 Selâhaddin ise Mısır ile Suriye’yi ve
sonrasında el-Cezire’yi de birbiriyle birleştirmek suretiyle Haçlıları İslâm dünyasından
kovmanın peşindeydi. Bu yüzden Dımaşk ve Halep gibi şehirlere hâkim olmak istemiş ve
bunu başarmıştır. Selâhaddin’e düzenlenmiş oldukları suikastla onu yaralamışlardı.
Selâhaddin önlemlerini artırarak kaleleri olan Hama civarında bulunan Masyaf’ı
kuşatmıştır. Haşhaşi ana karargahı ile komşu olan Selâhaddin’in dayısı Şihâbeddin Tekiş elHarimî araya girerek her iki tarafın antlaşmaya varmasını sağlamıştır. Daha sonraki süreçte
Bâtınîler ile Eyyûbîler arasında bir çatışma meydana gelmemiştir. 29 Buna karşın Bâtınîler
Mısır’da eski güçlerini kaybetseler de Suriye’de özellikle Halep ve havalisinde güçlendikleri
göz ardı edilmemelidir. 30
Halep’te el-Melikü’z-Zâhir ile (1186-1216) birlikte imar faaliyetlerinde bir artma
görülmüştür. Özellikle İbn Şeddâd’ın çabasıyla medreseler ve darülhadisler inşa edilmiş ve
Sünni alimlerin Halep’e yönelmesine ve buranın bir ilim ortamına dönüşmesine ve ayrıca
23
24
25
26
27
28
29
30
Makrîzî, el-Mevâiz ve’l-İ'tibâr bi-Zikri’l-Hıtat ve’l-Âsâr (Beyrut : Dâru Sadır), 2/233.
Suyûtî, Hüsnü’l-Muhâdara fî Târihi Mısr ve’l-Kâhire (Kahire : Dâru İhyai’l-Kütübi’l-Arabiyye, 1967), 2/257.
Özer, “Fatimilerle İmtihan”, 468.
Makdîsî, Kitâbü’r-Ravzateyn fî Ahbâri’d-Devleteyn (Beyrut : Müessesetü’r-Risâle, 1997), 189; İbn Vâsıl, Müferricü’lKürûb fî Ahbâri Benî Eyyûb, 249.
Karakuş, Haşhaşiler, 88-94
Şeşen, Selahaddin, 97.
İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-târih (Beyrut : Dâru Beyrut, 1992), 12/436-437; el-Makdîsî, Kitâbü’r-Ravzateyn fî Ahbâri’dDevleteyn, 1/261; Makrîzî, Kitâbü’s-Sülûk li-Ma’rifeti Düveli’l-Mülûk, 1/62.
Baran, Büyük Selçuklu ve Eyyubiler’de Siyaset Eksenli Sünni Faaliyetler, 194; Mısır’daki Müsta’lîler ile Suriye’deki
Nizâri İsmaililer farklıdır. Bu iki mezhep birbirinden farklı hususiyetlere sahiptir. Bk. Mustafa Öz, “Müsta‘liyye”,
32 ( TDV İslâm Araştırmaları Merkezi 2006), 116-118.
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Eyyûbîler Dönemi Siyasi ve Dinî Dinamikler Bağlamında Şeyh Şihâbeddin Sühreverdî’nin İdamı • 541
bu husus Halep’in nüfusunun artmasına sebebiyet vermiştir. 31 Selâhaddin, Kuran, hadis,
fıkıh ve kelama dair kayda değer bir birikime sahip olup dinî-mezhebî konularda alınacak
kararlarda diğer yöneticilerin aksine karar alırken sadece siyaseti esas almamış, kendi
birikimini de göz önünde bulundurarak kararlar vermiştir. Bu durum alimlere de cesaret
vermiş ve özellikle gulat mezheplere karşı akaid risalesini yazmışlardır. Selâhaddin,
Kutbüddin en-Nişabûrî’nin akaid risalesini tüm hanedan üyelerine ve çocuklarına okutup
ezberletmiştir. Selâhaddin Şâfiî-Eş’arî itikadına sahip olsa da daha önceki dönemlerde
olduğu gibi alimleri inanç ve mezheplerinden dolayı sorgulamamış ve belli bir mezhebin
itikadını benimsemeye zorlamamıştır. 32
Tüm bunlara karşın, Eyyûbîlerin siyasetinde Hanbelî karşıtlığı bulunmasa da görev verdiği
bazı alimlerin taassup derecesine ulaştığı görülmüştür. Özellikle el-Habûşanî gibi sert mizaçlı
alimler, Şâfiî-Eş’arî mezhebini taassup derecesinde savunmuş ve aldıkları siyasi destekle
özellikle Hanbelî ulemaya karşı baskı uygulamışlardır.33 Eyyûbîlerde Eş’arî mezhebine bağlılık,
Hanbelî karşıtlığını da beraberinde getirmiştir. Selâhaddin sonrası Eyyûbî hükümdarları,
mezhep ihtilaflarına müdahil olmuş ve zaman zaman Hanbelî ulemaya tazir cezaları vermiştir.
Eyyûbîler döneminde Şâfiî-Eş’arî-Hanbelî mücadelesi, Hanbelî ulemaya yönelik mihne
seviyesine ulaşmıştır. Bu nedenle Hâfız Abdülgâni el-Makdîsî gibi alimler, Eyyûbî
hükümdarları tarafından göz hapsine tabi tutulmuş ve hadis çalışmaları dışındaki
çalışmalarına müdahale edilmiştir. Makdisi, Eyyûbîlerin darülhadis yaptırmaları ve hadis
taraftarı olması dolayısıyla hadis ilmiyle uğraşarak ilmi çalışmalarını sürdürebilmiştir. Yine
Kadı İzzeddin Abdüsselâm da Eyyûbîler dönemi Şâfiî-Eş’arî ulemasının önde gelenlerinden
olup Hanbelîlere yönelik baskı yapanların başında gelmekteydi.34
El-Melikü’l-Kâmil (1218-1238), el-Melikü’l-Adil’in (1200-1218) oğlu ve Eyyûbîler
döneminin önemli bir hükümdarıydı. Hanbelîleri, Ehl-i Sünnet’in dışında bir bid’at fırkası,
hatta bazen İslâm dışı bir oluşum olarak gördüğü bilinmektedir. Bu görüşü, o dönemde
Hanbelîlere yönelik baskıların bir göstergesi olabilir. El-Melikü’l-Kâmil’in Eş’arî alimlere
desteği, Hanbelîler ve diğer fırkalara karşı bir politika olarak değerlendirilmiştir. Eyyûbîler,
Hanefî, Şâfiîi ve Mâlikî mezheplerini siyasi olarak desteklemiş, özellikle Şâfiîi ve Mâlikî
mezheplerini itikadi olarak Eş’arî görüşüyle bağdaştırmışlardır. Bu durum, Hanbelîlerin ve
onların destekçilerinin büyük baskı altında kalmasına yol açmıştır. Hanbelî mezhebi, bu
dönemde Ehl-i Sünnet’ten ayrı ve zaman zaman dindışı olarak algılanmıştır. 35
2. Selâhaddin Eyyûbî’nin Filozoflara Bakışı
Selâhaddin Eyyûbî, felsefe ve mantık alanlarıyla uğraşanlara karşı genellikle olumsuz bir
tutum sergilemiştir. Eyyûbîler döneminde, felsefi çalışmalar ve eğitim genellikle
31
32
33
34
35
İbn Şeddâd, en-Nevâdirü’s-sultâniyye ve’l-mehâsinü’l-Yusûfiyye (Kahire : Mektebetü’l-Hanci, 1994),122; İbn Şahne,
ed-Dürrü’l-Müntehab fî Târîhi Memleketi Haleb, thk. Abdullah Muhammed ed-Derviş (Dımaşk: Daru’l-Kitabi’l-ArabîÂlemü’t-Türas, 1984), 111-112.
Baran, Büyük Selçuklu ve Eyyubiler’de siyaset eksenli sünni faaliyetler, 237; İbn Şeddâd, en-Nevâdirü’s-Sultâniyye ve’lMehâsinü’l-Yûsufiyye, 33.
İbn Hallikân, Vefeyâtü’l-a’yân, 3/111.
Baran, Büyük Selçuklu ve Eyyubiler’de Siyaset Eksenli Sünni Faaliyetler, 227; Hamevî, Hadâiku’l-Fusûl ve Cevâhiru’l-Usûl
(Mısır: Mektebetü’l-Hancî, 1327), 10-11; Bu uygulamaların Selahaddin ile Muvahhidlerle arasını bozmuş ve 1091
yılında Haçlılara karşı deniz desteği almasını engellemiştir. Bk. R. Şeşen, Eyyubiler, 45.
Makrîzî, el-Makrîzî ve Kitâbihî “Dürerü’l-Ukûdi’l-Ferîde fî Terâcimi’l-A’yâni’l-Müfîde” (Beyrut : Âlemü’l-Kütüb, 1992),
373.
Eskiyeni eISSN: 2636-8536
542 • The Execution of Sheikh Shihāb al-Dīn al-Suhrawardī in the Context of Political and Religious …
desteklenmemiş ve hatta karşı çıkılmıştır. Bu durum, o dönemde felsefi ilimlerin gelişimini
kısıtlamıştır. Eyyûbîler, felsefe ile olan mücadelelerini, Haçlılar ile sürdürdükleri mücadele
kadar önemli görüyorlardı. Bu, Seyfeddin el-Âmidî’nin (ö. 1231) Aziziye Medresesi’nden
azledilmesi ve bu olayın, Haçlıların elindeki Akka şehrinin alınmasıyla eşdeğer bir başarı
olarak görülmesiyle örneklendirilebilir. Bu durum, Eyyûbîlerin felsefe ve filozoflara karşı
tutumunun ne kadar ciddi olduğunu gösterir.36 Yine felsefe ile uğraşanları mücessime,
mutezile, Mecusi, putperest, cüzzamlı ve tiksinti veren hastalığa muzdarip olmuşlarla bir
tutacak kadar aşırıya gidilmiştir. İbnü’s-Salâh’a (öl. 1245) göre dinî ilimlerde sarsılmayacak
düzeye gelenlerin ancak ve ancak felsefi ilimlerle meşgul olmaları ve onların dışındakilerin
felsefe ile iştigal etmeleri haram olarak görülmüştür. Seyfeddin el-Âmidî, Mısır’da Selâhaddin
sonrası dönemde pek çok talebe yetiştirmişti. Fakat bu faaliyetlerinden rahatsız olanlar onun
ulûmu’l-evâil ile iştiğal ettiğinden bahisle katli için fetva yazılınca zorunlu bir göçe tabi olarak
Mısır’dan Suriye’ye gelmiştir.37 el-Melikü’l-Eşref, el-Âmidî’yi azletmiş ve aynı zamanda Eyyûbî
devletinde fıkıh ve hadis dışında diğer ilimlerle iştiğal edenleri de azlederek ülkede bu ilimler
ile uğraşmayı yasaklamıştır. Eyyûbî sultanları hasbelkader himaye ettikleri alimlerin ulûmu’levâil ile iştiğal etmeleri ortaya çıkarsa onlara yönelik toplumsal baskı ile azledilmelerine
götüren yolu açmışlardır. 38 Bunun yanında Selahaddin’in Yahudi filozof ve ilahiyatçı Musa b.
Meymun’a verdiği değer de istisna bir örnek olmuştur.
3. Şeyh Sühreverdî’nin Suçlandığı Hususlar
Sühreverdî’nin (öl. 1191) bazı eserlerinde bulunan ve mistisizmi içeren ve İslâm öncesi
İran dinî geleneklerin öğretilerine atıfta bulunan inanç ve düşüncelerine yer verilmektedir.
Bundan dolayı eskilerin felsefi geleneklerinden esinlenen eserlerinden dolayı zındıklıkla
itham edilmiştir. 39 Gazzâlî’nin et-Tehâfütü’l-Felâsife isimli eserinde İbn Sînâ ve Fârâbî’ye karşı
saldırmasından dolayı felsefe kelamcılar tarafından son derece şüpheyle bakılan bir disiplin
haline dönüşmüştür. Bu nedenle, Sühreverdî’nin eserleri, Gazzâlî’nin İbn Sînâ ve Fârâbî’yi
eleştirdiği eserlere atıfta bulunması sebebiyle aynı eleştirilere maruz kalmıştır. 40
İmâdeddin Kâtip el-İsfahânî, Büstânü’l-Câmî’ isimli eserinde Sühreverdî’nin kendisine
ilahi nitelikte bir ilham atfetmekte ve ruhun meleküt dünyasından esinlenmiş olarak
adlandırarak bir tür peygamberliğe mahsus vahiy iddia etmektedir. 41 Fakat Şehrezûrî söz
konusu eserine yapılan eleştirileri kabul etmeyerek böyle bir iddiasının olmadığını açık bir
sözle reddetmektedir. 42 Buna istinaden fakihlerle girmiş olduğu bir münazarada başka bir
peygamberin mümkünlüğü hususunda olumlu yanıt vermiştir. Burada fakihler, Hz.
Muhammed’in (sav)peygamberlik vahyinin mutlak karakterinin reddedilmesiyle karşı
36
37
38
39
40
41
42
İbn Teymiyye, Nakdu’l-Mantık, thk. Abdurrahman b. Hasan Faid (Mekke: Daru Alemi’l-Fevâid, ts.), 266-267.
İnsanlık tarihi boyunca yapılan ilk keşifleri ve temel ilkelere dayanarak, bilimin öncesi bilgilere ve ilkelere
odaklanan bir ilim dalıdır. Bk. Alparslan Açıkgenç, “Evâil” Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 11 (İstanbul
1995), 758-759.
İbn Hallikân, Vefeyâtü’l-A’yân ve Enbâu Ebnâi’z-Zamân, 3/293-294.
Bekiryazıcı, “Sühreverdî el-Maktûl”, 173.
Gazzali, Filozofların Tutarsızlığı (İstanbul : Klasik, 2005), 131.
İsfahânî, el-Bustânü’l-Câmi’ li-Cemi’i Tevârihi Ehli’z-Zamân (Beyrut : el-Mektebetü’l-Asriyye, 2002), 397. Her ne
kadar eser İsfahanî’ye nisbet edilse de Halep’te yaşamış bir tarihçi tarafından telif edildiğine dair kayıtlar da
bulunmaktadır. Bk. Ramazan Şeşen, “İmadüddin el-İsfahânî, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 22 (İstanbul
2001), 174-176.
Şehrezûrî, Târihü’l-Hükemâ, 97-98.
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Eyyûbîler Dönemi Siyasi ve Dinî Dinamikler Bağlamında Şeyh Şihâbeddin Sühreverdî’nin İdamı • 543
karşıya kalmışlardı. Halep’teki fıkıh alimleri Sühreverdî’nin vermiş olduğu cevaptan onun
inancını gizleyen İsmâîlî olduğunu belirtmişlerdir. 43 Sühreverdî, Hikmetü’l-işrâk isimli
eserinde müminlere rehberlik edecek bir sultanın, bir koruyucu ve bir aydınlatıcı gelmesi
için davet etmektedir. Onun bu görüşleri Halep ve çevresindeki siyasi ortamda kolayca
İsmâîlîlikle ilişkilendirilmiş veya benzerlikleri dolayısıyla iki görüş karıştırılmıştı. Onun bu
düşüncelerinden dolayı başka bir peygamberin gelişi anlamı da çıkartılmaktaydı. 44 Her ne
kadar Hikmetü’l-işrâk onun suçlandığı eserlerden birisi olmasa da orada değinmiş olduğu bazı
hususlar onun Şiîlerin beklemiş olduğu gizlenmiş imamın gelişine bir ima olarak
değerlendirilmiştir. 45
Sühreverdî’nin, Halep’teki Şâfiî-Eş’arî fukahaya karşı tehdit oluşturan fikirlere sahip
olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bu yüzden halk ta fakihlerden etkileniyor ve bu tarz
filozofların kendi memleketlerinde bulunmasını kabul etmiyorlardı. Sühreverdî’nin Halep
fukahası nezdinde şikâyet edilmesi ve ölüm fetvaları verilmesi onun cezasının sürgün veya
başka hafif bir ceza olmasının karşısına geçmişti. Bu yüzden zındık-mülhid birisinin yeni
iktidarı elde etmiş Eyyûbîler tarafından ödüllendirilmesi, Eyyûbîlerin oldukça aleyhine bir
durum teşkil etmekteydi. Bu yüzden Sühreverdî’ye verilen ölüm cezası Halep fukahasını
yatıştırmış ve Eyyûbî iktidarını sağlamlaştırmıştır. 46
Sühreverdî’nin Eyyûbîlerin sarayına girebilmesi onun ulema ile yapmış olduğu
münazaralarda diğerlerine galebe çalması ve ona cevap verebilen bir fakihin
çıkmamasından kaynaklanmıştı. Bu münazaralar aynı zamanda şehre yeni gelen Sühreverdî
gibi bir gezgin filozofun ümera nezdinde itibar kazanmasını sağlayan önemli bir etkendi. 47
Eyyûbî Devleti’nin yeni kurulmuş olması ve henüz tam olarak oluşmamış doktrinleri ve
kurumsal yapısı göz önüne alındığında, seçkinler arasında şiddetli tartışmaların yaşanması
olağan olarak değerlendirilebilir. Bu dönemde, devletin kurumsal ve ideolojik temellerinin
henüz sağlamlaşmamış olması, farklı görüş ve yaklaşımlar arasında çatışmalara yol açmış
olabilir. Bu tür tartışmalar, devletin ve toplumun yapısının şekillenme sürecinde önemli bir
rol oynamıştır. Askeri güçlerin kılıç yoluyla zafer kazanması ve ulemanın fikri ve ilmi
münazaralar yoluyla kültürel yapıyı şekillendirmesi, bu dönemin önemli dinamiklerinden
biriydi. Özellikle Halep’te, fikri mücadelelerde mağlup olan ulemanın, fikri mücadelede
üstün olan Sühreverdî’ye karşı şiddet kullanarak ve iftiralar atarak galip gelmeye
çalışmaları dikkate değer bir durumdur. Bu durum, yöneticilere baskı yaparak ve şantaj
yoluyla bir tür ‘galibiyet’ elde etme çabası olarak görülebilir. 48
Sühreverdî’nin katledilmesi, el-Melikü’z-Zâhir ile arasında kurulan hoca-öğrenci ve
mürid-şeyh ilişkisine rağmen, iktidara yeni gelen Eyyûbîlerin Halep’te uzun süredir var olan
43
44
45
46
47
48
Roxanne, “The Martyr of Aleppo”, 405.
İbn Hallikân, Vefeyâtü’l-A’yân, 5/267.
Sühreverdî, Hikmetü’l-işrâk : İşrak felsefesi (çeviri-tıpkıbasım), Eyüp Bekiryazıcı (İstanbul : Türkiye Yazma Eserler
Kurumu Başkanlığı, 2015).
Hossein Ziai, “Source and Nature of Authority: A study of Suhrawardî’s Illuminationist Political Doctrine”, The
Political Aspects of Islamic Philosophy: Essays in Honor of Muhsin S. Mahdi, ed. Charles Butterworth (Cambridge:
Harvard University, 1992), 304-344; Michael Chamberlain, Ortaçağ’da Bilgi ve Sosyal Pratik: Şam : 1190-1350
(İstanbul : Klasik Yayınları, 2014), 193.
Safedî, el-Vâfi bi’l-Vefeyât (Beyrut : Franz Steiner Verlag, 1993), 2/318-321; İbn Hallikân, Vefeyâtü’l-A’yân, 6/267274.
Michael Chamberlain, Knowledge and Social Practice in Medieval Damascus, 1190–1350 (Cambridge: Cambridge
University Press, 1995), 173.
Eskiyeni eISSN: 2636-8536
544 • The Execution of Sheikh Shihāb al-Dīn al-Suhrawardī in the Context of Political and Religious …
ulema sınıfının onlara karşı bakış açısını yansıtan bir durum olarak görülmektedir. 49 Her ne
kadar Eyyûbîler iktidarı elde etmiş olsalar da Halep fukahası nezdinde yeterli bir nüfuza
sahip değildiler. Bu yüzden Halep fukahası ile Eyyûbî ayanı arasındaki güç dengesi
Eyyûbîlerin aleyhine olmuştur. 50 Bu durum Eyyûbîlerin gelecekte siyasi veya ekonomik bir
zayıflık anında ulemanın ve Eyyûbî ayanının tepkisinin iktidarı olumsuz manada
etkileyeceği ortadadır. Başlangıçta kurulan Sühreverdî-el-Melikü’z-Zâhir münasebeti
Sühreverdî’nin özelikle İran coğrafyasında ve Anadolu’da kurmuş olduğu dostluklara
benzemekteydi. Fakat Anadolu ve İran’daki ilmi ortam, Halep’e benzememekteydi. Halep’te
Nizâmiye medresesi ekolünden yetişen Şâfiî-Eş’arî fukahanın yoğun olduğu bir ilmi muhit
bulunmaktaydı. Özellikle Nûreddin Zengî’nin kurmuş olduğu iktidara yanaşık bir Sünni
ulema kitlesi, özellikle Fâtımî-Bâtini-Râfizi Şiîlere karşı bütüncül bir şekilde hareket eden
alimler öncü olduğundan bu gruplar oldukça güçlü konumdaydı. 51 Sühreverdî Halep’teki
mevcut durumun farkına varamadığından gerçekleştirmiş olduğu münazaralarda
fukahanın tepkisini çekerek büyük bir düşman kitlesi ortaya çıkarmıştı.
Bu nedenle, Sühreverdî’nin sonunu getiren adımlar, Halep’teki ulemanın ölüm fetvaları
vermesine karşı sığınabileceği ve şefaat edebileceği bir devlet adamının olamayacağı
gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Eyyûbîlerin Halep’te var olmalarının en önemli nedeni
Zengîlerde olduğu gibi ulema desteği ile olmuştur. Bu bakımdan Sühreverdî hiç istemediği
bir durumla karşı karşıya kalmış olup tüm bunlar Anadolu ve İran’daki kültürel ortamın
hatalı bir şekilde karşılaştırılmasından meydana gelmiştir. 52
Sühreverdî’nin sonunun siyasi çevrelere dahil olmasıyla gelmesi bir ihtimal olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda Sühreverdî’nin İran, Anadolu ve Suriye’de ümeraya
işrak felsefesini öğretmesi ve bu felsefenin bölgede yayılması hususunda çaba göstererek
hükümdarlara baskı uygulaması söz konusudur. 53 Buna karşılık hükümdarı hami olarak
görüp ona ithafen eser yazmak masumane bir eylem olup bunu alimlerin geneli
yapmaktadır. Tarihçi ve Filozof Ziyâî’nin Sühreverdî’nin tamamen masum olmadığı
yönündeki görüşü, hükümdarlar için yazılan eserlerin ve felsefi çalışmaların doğası
hakkında önemli bir açıklama getirir. Ayrıca bir hükümdar adına eser yazmak, yazarın kendi
felsefesini ve görüşlerini yaymak amacıyla siyasi bir programa katılımı anlamına gelebilir.
Bu bakış açısı, hükümdarlar adına yazılan eserlerin yalnızca yazarın kişisel fikirlerini ve
felsefesini yansıtmaktan öte, politik amaçlar için de kullanılabileceğine işaret eder. Bu
çerçevede, Sühreverdî’nin İşrâkîlik felsefesinin Anadolu ve İran’da yaygınlaşması, Ziyaî’nin
tezini destekler niteliktedir. Sühreverdî’nin eserlerinin bu bölgelerde popüler olması, onun
felsefesinin yalnızca entelektüel bir çerçevede değil, aynı zamanda siyasi ve kültürel bir etki
yaratma kapasitesine de sahip olduğunu gösterir. 54
49
50
51
52
53
54
İbn Şeddâd, en-Nevâdirü’s-Sultâniyye ve’l-Mehâsinü’l-Yusûfiyye, 184-186; Sıbt İbnü’l-Cevzî, Mir’âtü’z-Zamân fî
Târihi’l-A’yân (Haydarabad : Dâiretü’l-Maârifi’l-Osmaniyye, 1952), 8/2.
Roxanne, “the Martyr of Aleppo”, 415.
Bahattin Kök, Nureddin Mahmud bin Zengi ve İslam Kurumları Tarihindeki Yeri (İstanbul : İşaret Yayınları, 1992), 168.
Roxanne, “the Martyr of Aleppo”, 415-417.
Hüseyin Ziyai, “Sühreverdi: Aydınlanmacı Felsefe Doktrini”, Çev, Selahattin Ayaz, İslam Felsefesinde Siyasi
Düşüncenin Gelişimi (İstanbul: Pınar Yayınları, 1999), 290.
Ziai, “Source and Nature of Authority: A study of Suhrawardî’s Illuminationist Political Doctrine”, 304. Ziai’nin
bu tezine karşılık Marcotte Ziai’nin Meşhur mutasavvıf Şihabeddin es-Sühreverdî ile karıştırdığını iddia eder.
Mamafih mezkûr mutasavvıf sühreverdiye tarikatını kurarak pek çok hükümdar ve emiri bu tarikatin müridi
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Eyyûbîler Dönemi Siyasi ve Dinî Dinamikler Bağlamında Şeyh Şihâbeddin Sühreverdî’nin İdamı • 545
Sühreverdî’nin el-Melikü’z-Zâhir’den önce hükümdarlarla iyi ilişkiler kurduğu
bilinmektedir. Buna göre Artuklu Diyarbekir emiri Karaaslan b. Davud b. Artuk (1168-1184)
için el-Elvâhü’l-İmâdiyye adlı eserini telif etmiştir. 55 II. Kılıcarslan’ın (1155-1192) oğullarından
Niksar ve Koyulhisar meliki Nasirüddin Berkyaruk Şah Niksar emiri iken Sühreverdî’nin
öğrencisi olmuş ve Pertevname isimli eseri kendisine ithaf edilmiştir. 56 Her iki eser de
Sühreverdî’nin metafizik düşüncelerini özetleyen kısa risaleler olarak eserleri arasında yer
almaktadır. Sühreverdî Anadolu’da telif etmiş olduğu bu eserlerle birlikte onun Meşşâîikten
İşrâkî düşünceye geçiş yapması yine Anadolu’daki faaliyetleri dolayısıyla gerçekleşmiştir.
Selâhaddin, el-Melikü’s-Sâlih İsmail b. Nûreddin Zengî’nin vefatından sonra el-Cezire’deki
hakimiyetini pekiştirme mücadelesi sırasında kendisine tabiiyet arz eden Hasankeyf ve
Diyarbekir Artuklu hükümdarına, Amid’i kendisine tabi olması kaydıyla bırakmıştı. 57
Eyyûbîler, bünyesinde yaklaşık 1 milyon kitap barındıran bir kütüphaneyi ele geçirmekle
yetinmişlerdir. Bu kütüphanenin Eyyûbîlere geçişi ve Kadı el-Fâzıl tarafından Kahire’ye
taşınması, birçok ulemanın dikkatini Eyyûbî devletine çekmiştir. Sühreverdî’nin ilgisini
Eyyûbî ülkesine yönlendirmesinin, bu önemli gelişmeye bağlı olduğu düşünülmektedir. 58
Sühreverdî Anadolu Selçuklu sultanı II. Kılıçarslan ve Selçuklu bürokrasisi tarafından
Konya’da bir müddet misafir edilmiştir. Bu bağlamda Selçuklu emiri Kemaleddin Kamyar da
Sühreverdî’den ders almış ve Sühreverdî bir gezgin filozof olarak Anadolu’daki ilim
merkezlerini gezdikten sonra Eyyûbî ülkesine yol almıştır. Eyyûbîlerin Zengîler’den
devralmış oldukları şehir olan Halep, önemli bir ilim merkezi olarak ortaya çıkmıştır.
Selâhaddin Eyyûbî bu şehir için oğullarından el-Melikü’z-Zâhir’i yönetici olarak buraya
tayin etmişti. Sühreverdî buraya geldiğinde Halvetiye Medresesi Müderrislerinden
İftihârüddin’in ders halkasına katılarak ashabı (en yakın öğrencisi) olmuştur. Buradaki
münazara ve ilmi faaliyetleriyle de Eyyûbî sarayının dikkatini çekmiş ve el-Melikü’zZâhir’in sarayına müşavir olarak girmiş ve aralarında muhabbet ortamı oluşmuştur. 59
Sühreverdî’nin idamına giden süreçte, talebesi olan el-Melikü’z-Zâhir’in ölüm cezası
kararında herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. El-Melikü’z-Zâhir, Sühreverdî’nin
fikirlerine büyük önem vermiş, ondan dersler almış ve bir şeyh-mürit ilişkisi içinde
olmuştur. Sühreverdî’nin bilgi düzeyine ulaşan başka bir alimin olmaması, onun bu özel
konumunu belirlemiştir. Birçok ilim dalında uzman olan Sühreverdî’nin, el-Melikü’z-Zâhir
üzerinde önemli bir etkisi olduğu kesindir. Ancak, Nizâmiye medresesinden gelen ŞâfiîEş’arî mezhebine bağlı alimlerin Halep kamuoyunda etkili olmaları, Sühreverdî’nin elMelikü’z-Zâhir ile olan iyi ilişkisinin, onu korumaya yeterli olmadığı anlamına gelmiştir. 60
55
56
57
58
59
60
yapmıştır. Bk. Marcotte, Roxanne D., “Suhrawardi al-Maqtil, The Martyr of Aleppo” (al-Qantara, Madrid 2001),
22/ 378.
Sühreverdî, el-Elvâhu’l-İmâdiyye’yede felsefi konuları öz ve anlaşılır bir şekilde, farklı yöntemler kullanarak
kaleme almıştır. Bk. Şihâbüddin es-Sühreverdî, el-Elvâhu’l-İmâdiyye (İstanbul : Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı, 2017); Şehâbeddin Yahyâ Sühreverdî, Mecmûa-i musannefât-ı Şeyh-i İşrâk : 1. el- (Tahran : Pejûheşgâhı Ulûm-i İnsânî ve Mütâlaât-i Ferhengî, 2001); Ebü’l-Fütûh Şehâbeddin Yahyâ b Habeş b. Emircek Sühreverdî, Se
Risâle eş-Şeyh-i İşrâk : el-Elvâhü’l-İâdiyye-Kelimâtü’t-Tasavvuf-Lemehat. (Tahran : Encümen-i Şahin Şahi, 1397).
Sohravardi, The book of Radiance (Costa Mesa : Mazda Publishers, 1998), 1-2.
Şeşen, Selahaddin Eyyubi ve Devri, 116.
Şeşen, Selahaddin, 392.
Bekiryazıcı, “Sühreverdî el-Maktûl”, 175.
Ziai, “Source and Nature of Authority: A study of Suhrawardî’s Illuminationist Political Doctrine”, 338.
Eskiyeni eISSN: 2636-8536
546 • The Execution of Sheikh Shihāb al-Dīn al-Suhrawardī in the Context of Political and Religious …
İbn Hallikân’da geçen bir kayıt Sühreverdî’nin Halep’teki durumunu anlatan önemli bir
olay olarak karşımıza çıkmaktadır: "Sühreverdî’nin ilim çevresinden arkadaşı filozof
Seyfeddin el-Âmidî, Sühreverdî’nin mülk edinmek istediğini öğrenince nedenini sordu.
Sühreverdî ise bir rüya gördüğünü, denizden su içtiğini ve bu durumun zengin olmaya işaret
ettiğini ifade etti. El-Âmidî, bunun doğru olmadığını, rüyasının kendisiyle mütenasip olarak
ilimde şöhret bulmaya işaret ettiğini söylediğinde, Sühreverdî kendi görüşünün daha doğru
olduğunu düşünerek vazgeçmedi." Sühreverdî ile ilgili bu tarz anılarda Sührevedî’nin
ilminin çok, aklının az olduğu kaynaklarda dile getirilmiştir. 61
İbn Hallikan, Halep’te eğitim aldığı dönemde Sühreverdî hakkında Halep halkı arasında
farklı görüşlerin olduğunu gözlemlemiştir. Bazı Halepliler, Sühreverdî’nin heva ve
arzularına göre konuştuğunu iddia ederken, bir grup onu zındık ve mülhid olarak
gördüğünü belirtmiştir. Öte yandan, bir kısım Halepliler Sühreverdî’yi salih ve keramet ehli
olarak ifade etmişlerdir. Sühreverdî’nin ehl-i salah olduğunu düşünenler, onun idam
edildikten sonra kerametler gösterdiğini belirtmişlerdir. İbn Hallikân, Halep halkının tüm
bu görüşlerini dinledikten sonra, genel kanının Sühreverdî’nin mülhid olduğu, hiçbir şeye
inanmayan ve gayri mümin biri olarak görüldüğü yönünde olduğu sonucuna varmıştır. 62
Sühreverdî, ilmi meclislerdeki etkinliğiyle kısa sürede takipçiler kazanmış ve İşrâkîlik
geleneğini benimseyen bir azınlık grubu oluşturmuştur. Onun müritleri ve el-Melikü’zZâhir ile olan ilişkileri hakkında belirli kayıtlar bulunmasa da İbn Hallikân’ın sosyolojik
gözlemlerine göre, Sühreverdî’yi seven, görüşlerini benimseyen ve hatta onu keramet ehli
bir veli olarak gören bir grup insan bulunmaktaydı. Bu durum, Sühreverdî’nin
düşüncelerinin ve kişiliğinin, bazı kesimler tarafından yüksek derecede saygı ve takdirle
karşılandığını göstermektedir. 63 Mamafih bu husus, Halep’teki Şâfiî-Eşârî ulema tarafından
tehdit olarak görülmekteydi. İbn Hallikân’a göre, Sühreverdî’nin Şâfiî mezhebine mensup
olması, onun bu mezhep içinde bulunmasından kaynaklı olarak Şâfiî mezhebini bozma
ihtimali nedeniyle endişe uyandırmıştı. Sbath’a göre ise Sühreverdî’nin eserleri 13. yüzyılın
sonlarına doğru Halep’te okunmaktaydı. 64
4. Sühreverdî’nin İdam Kararı ve Ardından Gelişen Olaylar
Babasından gelen kati emir dolayısıyla el-Melikü’z-Zâhir’in hocasını kurtaracak hiçbir
hamle yapmadığı veya yapamadığı ortadadır. Sühreverdî, talebesi el-Melikü’z-Zâhir’den
riyazet yaparak sarayda göz hapsinde aç bırakılmak suretiyle ölmesini talep etmiş ve bu bir
rivayete göre el-Melikü’z-Zâhir’den tarafından kabul edilmiştir. Uzun bir riyazette
kaldıktan sonra açlık dolayısıyla vefat eden Sühreverdî 17 Ocak 1192 tarihinde cesedi
zindandan dışarı çıkarılmış ve haber yayılınca da ona bağlı olanlar Halep’i terk etmişlerdir. 65
Başka bir rivayette ise Sühreverdî’nin hanedan üyelerine uygulanan boğulmak suretiyle
öldürülmesidir. Bu durum el-Melikü’z-Zâhir’in Sühreverdî’ye verdiği değeri
göstermektedir. Başka bir rivayette ise Sühreverdî’nin idam fetvası gelmesiyle birlikte
61
62
63
64
65
İbn Hallikân, Vefeyatü’l-A’yân, 6/ 272; Buna benzer bir olay da Fahreddin Mardini ile yaşanmıştır. Bk. Nadir
Karakuş, “Sühreverdî el-Maktûl”, Müslümanların Engizisyonu 1 (İstanbul: Mana Yayınları, 2019), 174-179.
İbn Hallikân, Vefeyatü’l-A’yân, 6/ 273.
Roxanne, “the Martyr of Aleppo”, 417; İbn Hallikan, Vefeyatü’l-A’yân, 6/ 267-274.
Paul Sbath, Choix de Livres Qui se Trouvaient Dans les Bibliothèques d’Alep (au XIIIe siècle), 1946, 9-11/1-123.
Roxanne, “the Martyr of Aleppo”, 417; İbn Hallikân, Vefeyâtü’l-A’yân, 6/274; Bekiryazıcı, “Sühreverdî el-Maktûl”,
183.
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Eyyûbîler Dönemi Siyasi ve Dinî Dinamikler Bağlamında Şeyh Şihâbeddin Sühreverdî’nin İdamı • 547
çarmıhta asılı kaldığını ve öldürüldüğü ifade edilmiştir. Sühreverdî’nin ölümüyle ilgili
kaynaklarda çelişkili bilgiler bulunmaktadır. Buna göre kılıçla öldürülmüş veya Halep
kalesinin surlarından atılıp ateşle yakılmıştır. 66
Sühreverdî’nin öldürülmesi sonrasında talebesi olan el-Melikü’z-Zâhir, Sühreverdî’nin
ölüm emrini verdiği için pişman olmuştur. Bu emrin verilmesinde etkili olanları yakalayıp
zindana atmış ve bazılarının mallarını müsadere etmiştir. El-Melikü’z-Zâhir zaman
içerisinde Sühreverdî’ye yönelik bu ithamları ortaya koyanların gerçek nedenlerini anlamış
ve siyasi saiklerle gerçekleşen bu idamın arkasında olanları cezalandırmıştır. Onun bu
idamın gerçekleştiği dönemde genç ve tecrübesiz olması, elinden bir şey gelmemesine
sebebiyet vermiştir. El-Melikü’z-Zâhir 1201 yılında rahatsızlanmış ve öleceği zannıyla
ulemayı kaleye davet ederek onların hayır dualarını almıştır. 67 Buna rağmen Sühreverdî’nin
öldürülmesindeki müdahalesinden dolayı çok pişmanlık duymuş ve vefat edene kadarki
dönemde herhangi bir alimin öldürülmesi için emir vermemiştir. 68
Kaynaklarda Sühreverdî’nin katledilmesine yönelik pek çok gerekçeler dile getirilmiştir.
Mülhid ve zındıklık ithamı en yaygın iddialar arasında yer almaktadır. Selâhaddin’in
çocuklarının mülhid ve zındık bir alimden ders alması Selâhaddin tarafından kabullenemez
bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer bir iddia ise onun dile getirdiği fikirler
dolayısıyla kafir olduğu ve böyle birisinin Eyyûbî sarayını işgal etmemesi ve muhakkak
cezalandırılması gerektiği üzerinedir. Sühreverdî ile ilgili yaygın kanaatlerden biri de onun
Batınî fikirler taşıması ile ilgilidir. Sühreverdî ile ilgili onun ölümüne sebep olacak iddia hiç
şüphesiz Batınî nübüvvet iddiasıdır. Bâtınîlerin faal olduğu bir dönemde yaşayan
Sühreverdî ortaya koymuş olduğu fikirlerdeki yer yer benzerlikleri, onun Bâtınî olma
endişesini beraberinde getirmiştir. Sühreverdî’nin pek çok eseri bulunmakta olup tek bir
eser üzerinden veya eserlerinin muhtevaları tam anlaşılamadığından fikirlerinin o dönemin
Batınılik fikirleriyle karıştırılmış olması çok muhtemel gözükmektedir. Ortadan kaldırılan
Fâtımî devletinin bir dâîsi olduğu iddiası ortaya konulduğunda Sühreverdî, şüpheli bir
konuma gelmiş ve alimlerin onun aleyhine fetva yazmalarına sebebiyet vermiştir.
Sühreverdî ile ilgili İslâm dışı Zerdüştîlik ve Mecûsîlik fikirlerinin yayıcısı ve eski İran inanç
ve geleneklerini diriltmeye çalışan propagandacı bir gezgin olduğu ortaya konulmuştur.
Sühreverdî ile ilgili en enteresan iddialardan birisi onun büyücülük yaptığına yönelik iddia
olmuş olsa da bu çok fazla önem görmemiştir. 69
5. Sühreverdî’nin İdamına Yol Açan Olaylar
Sühreverdî her ne kadar Hz. Muhammed’i (sav)son elçi olarak kabul etse de konuya
Allah’ın (cc) kudreti açısından baktığından onun tekrar peygamber gönderebileceğini ifade
ederek kudretinin sınırlanamayacağını, aksi halde ilahi vasıflarının tartışmaya açılacağını
ileri sürmüştür. Sühreverdî’ye münazaralar esnasında sıkça sorulan sorulardan birisi “Allah
66
67
68
69
İbn Şeddâd, en-Nevâdirü’s-Sultâniyye, 215.
Melik Zâhir 1201 yılında rahatsızlansa da 1216 yılında vefat etmiştir. Bk. İbn Şeddâd, en-Nevâdirü’s-Sultâniyye,
353-353; İbn Hallikân, Vefeyâtü’l-A’yân, 4/10.
Morray, “An Ayyubid Notable and His World: Ibn al-‘Adīm and Aleppo as Portrayed in His Biographical
Dictionary of People Associated with the City”, An Ayyubid Notable and His World (Brill, 2021), 142.
Mehmet Bayrakdar, İslam Felsefesine Giriş (Ankara : Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, 1988), 96; Ziyai,
“Aydınlanmacı Felsefe”, 88; Hilmi Ziya Ülken, Eski Yunan’dan Çağdaş Düşünceye Doğru İslam Felsefesi Kaynakları ve
Etkileri (İstanbul : Cem Yayınevi, 1993), 172.
Eskiyeni eISSN: 2636-8536
548 • The Execution of Sheikh Shihāb al-Dīn al-Suhrawardī in the Context of Political and Religious …
şu anda bir peygamber göndermeye muktedir midir?’ olup onun cevabı ise (elbette hiç
şüphesiz gönderebilir)’di. Aslında bu cevap Sühreverdî gibi bir filozof açısından bakıldığında
Allah’ın kudreti ve bu imkânın varlığını ifade etmek için teorik bağlamda verilmiş bir
cevaptı. Sühreverdî’nin eserlerinde “peygamberlik sona ermemiş ve başka bir peygamber
gelecektir” ifadesi bulunmamaktaydı. Ayrıca Sühreverdî eserlerinde Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) son peygamber olduğunu vurgulamış ve ona ihtiram eden ifadeler kullanmıştır.
Vermiş olduğu cevaplar, Sühreverdî algısını olumsuz etkilemiş ve kendi yaşadığı çağda
olsun ve kendisinden sonraki dönemlerde olsun seveni olduğu kadar sevmeyeni de bolca
olan bir karakter olarak ortaya çıkmıştır. 70 Sühreverdî’nin Hikmetü’l-işrâk ve elvâh-ı İmâdiyye
isimli eserlerinde değinmiş olduğu kendisine bilginin ihmal ve keşif yoluyla gelmesi ve Allah
tarafından ilmi insanlara aktarmak için görevlendirildiği gibi işrâkî felsefenin tezahürü olan
ifadelerinin onun Batınî nübüvvet ile ilişkilendirilmesine sebebiyet vermiştir. 71 Şunu da
ifade etmek gerekir ki Sühreverdî’nin ifade etmiş olduğu nübüvvet ile ilgili meseleler daha
sonraki dönemlerde de pek çok filozof ve düşünür tarafından muteber görüş olarak kabul
görmüştür. Sühreverdî’nin talihsizliği zamanının siyasal ve kültürel koşullarının
tahammülsüzlüğünden kaynaklanmaktadır. 72
Tüm bu gelişmeler Sühreverdî aleyhine bir tutum oluşmasını sağlamış ve onun
Halep’teki konumu ortadan kaldırmaya yönelik çabaların ve baskıların artmasına sebebiyet
vermiştir. Yapılan ilmi münazaralar, Sühreverdî’ye yönelik toplumsal baskının artmasına
sebebiyet vermiştir. İlim adamlarının münazaralarda yenemediği Sühreverdî’yi gözden
düşürmek maksadıyla önce Halep hükümdarı El-Melikü’z-Zâhir’e şikâyet etseler de bir
sonuç elde edememişlerdi. Bunun üzerine son çare olarak Selâhaddin Eyyûbî’ye başvuran
pek çok alim, onun aleyhine mektuplar göndermiştir. Selâhaddin Eyyûbî’nin ulema ile arası
müspet olduğundan ilk başlarda bu mektuplar ile ilgili bir işlem yapmamıştır. Fakat
mektuplar ve şikayetler arttıkça bu meseleyle ilgilenme gereğini duymuş ve kendisine
yönelebilecek bir isyanı durdurmak maksadıyla önlem almak istemiştir. Bu sırada kendisi
de Akka önlerinde Haçlılar ile amansız bir mücadele içindedir. Bu şikâyetlerin ordunun
moralini bozması da söz konusudur. Sühreverdî ile ilgili şikâyet mektuplarında ulemanın
onun Eyyûbî devletinde herhangi bir yere sürgün cezası verilmemesi gerektiğine yönelik
ifadeler bulunmaktadır. Sühreverdî’nin nereye giderse zararlı felsefi bilgiler yayarak orayı
etkileyeceğini ve bozacağını belirtmişlerdir. Halep ulemasından Zeyneddin ibn Cehbâl ile
Mecdeddin İbn Cehbâl isimli alimler fetva vererek katlinin vacip olduğunu
belgelemişlerdir. 73 Bu fetva Selâhaddin’e ulaştırılmıştı. Selâhaddin tüm bu şikayetler ile katil
fetvasını inceleyerek oğlu el-Melikü’z-Zâhir’e Kâtibi ve veziri Kadı Fazıl aracılığıyla mektup
göndererek Sühreverdî’nin vakit kaybedilmeksizin derhal idam edilmesi emrini vermiştir.
Selâhaddin, oğluna hocası Sühreverdî’yi bağışlamamasını, serbest bırakmamasını, sürgüne
70
71
72
73
Landelt Hermann, “Suhrawardi’s Tales of Initiatien”, Journal of The American Oriental Society 107/31 (1987), 475;
Ziai, “Source and Nature of Authority: A study of Suhrawardî’s Illuminationist Political Doctrine”, 338; Ziyai,
“Aydınlanmacı Felsefe”, 290; Mahmut Kaya, İslam Filozoflarından Felsefe Metinleri (İstanbul : Klasik Yayınları,
2003), 503.
Sühreverdî, Hikmetü’l-işrâk; es-Sühreverdî, el-Elvâhu’l-İmâdiyye, 304.
Ülken, Eski Yunan’dan Çağdaş Düşünceye Doğru İslam Felsefesi Kaynakları ve Etkileri, 173.
Şeşen, Salahaddin Eyyubi ve devlet; 412. İbn Ebû Usaybia, Uyunü’l-Enbâ’ Fî Tabakâti’l-Etıbbâ (Beyrut : Daru
Mektebeti’l-Hayat, ts), 642; Safedî, el-Vâfî bi’l-Vefeyât, 2/220; Zehebî, Siyerü A’lâmi’n-Nübelâ, thk. Hasan İbrahim
Merve-Mahmud el-Arnâût (Beyrut: Dâru Sâdır, 1999), 21/ 212.
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Eyyûbîler Dönemi Siyasi ve Dinî Dinamikler Bağlamında Şeyh Şihâbeddin Sühreverdî’nin İdamı • 549
gönderilmemesini ve katiyen idam emrinin yerine getirilmesini emretmiştir. Selâhaddin
fetva ve mektuplardan o kadar etkilenmiş ki şayet oğlu el-Melikü’z-Zâhir onun bu kati
emrini uygulamazsa Halep’e sefer düzenleyeceğini ve bizzat kendisinin bu emrini yerine
getireceğini ve oğlunu azledip cezalandıracağını söyleyerek tehdit etmiştir. Selâhaddin’in
bu kati emri ve tehditlerine karşılık oğlu el-Melikü’z-Zâhir’in hocasını kurtarmak için
yapacağı hiçbir şey kalmamıştır. 74 El-Melikü’z-Zâhir içi kan ağlayarak durumu hocası ve
yakın dostu Sühreverdî’ye bu durumu ilettiğinde Sühreverdî durumu kabullenerek
kendisinin riyazet yoluyla yani hapsedilerek aç bırakılarak ölüme terkedilmesi önerisinde
bulunarak bu idamın gerçekleşmesini sağlamıştır. Her ne kadar bu rivayet en yaygın ve
kabul edilen rivayet olsa da farklı şekilde idamının gerçekleştiğine dair bilgiler de
bulunmaktadır. Fakat el-Melikü’z-Zâhir’in Sühreverdî’ye yönelik sevgi ve saygısını
bildiğimizden ve sonraki süreçte el-Melikü’z-Zâhir’in bu fetva ve mektupları yazanları
cezalandırıldığını bildiğimizden ötürü bu ölüm şeklinin daha doğru olduğu kabul
edilmektedir. 75
6. Selâhaddin Eyyûbî’nin Alimlerle İlişkisi
Selâhaddin Eyyûbî’nin yönetimine bakıldığında, bilginlerin hamisi olarak bilinen bir
hükümdarın neden sert cezalara başvurduğu sorusu akıllara gelmektedir. Yüzeysel bir
değerlendirmeyle, Selâhaddin Eyyûbî alimlere zulmeden ve onlara baskı uygulayan zalim
bir figür olarak görünebilir. Ancak, dönemin siyasi ve sosyal koşullarını tam anlamıyla
değerlendirmek, bu görüşü netleştirmek ve olayları daha iyi anlamamızı sağlayan en önemli
adımdır. Selâhaddin Eyyûbî, Mısır’da var olabilmek maksadıyla İsmâîlîye mezhebine bağlı
kurumları ilga ederek onların yerine medreseler inşa etmiş ve başta tefsir, hadis, fıkıh ve
fen gibi ilimler buralarda öğretilmiştir. Kuran ilimlerinin öğretilmesi için darülkuran, hadis
ilimlerinin öğretilmesi maksadıyla darülhadisler, fen bilimlerine ait derslerin öğretilmesi
için darülhendeseler inşa edilmiş olup bunların yanında tıp ilmi için bimaristanlarda
tabipler seferber olmuşlardır. Selâhaddin Mısır’ı ele geçirdikten sonra buradaki eğitim
kurumlarını dönüştürmüş ve özellikle Selçuklular döneminde ortaya çıkan ve Selçuklu
ülkesinin pek çok yerinde bulunan Nizâmiye Medreselerinden yetişen nitelikli ulemayı
ülkesinde istihdam ederek Fâtımî kalıntılarına karşı bu birikimden istifade etmiştir.
Selâhaddin Eyyûbî ile birlikte Mısır’daki Sünni medrese sayısı artmış ve ilimle uğraşanların
sayısı da artarak bölge ilim ve irfan yurdu olmuştur. Eyyûbîler zamanında sadece Dımaşk’ta
yüze yakın medresenin varlığı Eyyûbîlerin ilim ve kültürel inkişafa ne kadar önem
verdiğinin bir göstergesi olmuştur. 76 Kendisi de es-Silefi adlı hadis aliminden bizzat dersler
almıştır.
Selâhaddin Eyyûbî ve Eyyûbîler özellikle Haçlılar ile mücadele edebilmek maksadıyla
siyasi birliği kurmak ve geniş grupların yardımını almak maksadıyla İslâm dünyasında en
etkin ve en yaygın mezhep olan Şâfiî-Eş’arî başta olmak üzere Hanefî ve Mâlikî mezheplerini
74
75
76
Ebû Reyyân, Usûlu’l-Felsefetu’l-İşrâkiyye inde Şihâbuddin es-Sühreverdî (İskenderiye, Dârü'l-Ma'rifeti'l-Câmiiyye ts.),
642; İbrahim Agah Çubukçu, “Suhreverdi ve İşrakiye Felsefesi”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 16/14 (Temmuz 1968), 177.
Roxanne, “the martyr of Aleppo”, 417-419.
Basuğuy, Selahaddin-i Eyyubi devrinde ilmi faaliyetler, 29-32; Mahmut Recep Keleş, “Eyyubi Devleti’nin Kuruluş ve
Büyümesinde Nizamiye Medreselerinin Etkin Rolü”, Kültür ve Sanat Tarihi, editör, Sibel Kılıç (İstanbul: Artikel
Akademi, 2021), 182; bk. Nuaymî, ed-Dâris fî Târihi’l-Medâris (Dımaşk : Matbuatü’l-Mecmai’l-İlmiyyi’l-Arabi, 1948).
Eskiyeni eISSN: 2636-8536
550 • The Execution of Sheikh Shihāb al-Dīn al-Suhrawardī in the Context of Political and Religious …
destekleyici adımlar atmışlardır. İsmâilîler ve Hanbelîlere karşı ise onları sindirici ve
baskılayıcı bir siyaset uyguladıkları görülmüştür. İsmâîlîlere karşı siyasi saiklerle,
Hanbelîlere karşı ise özellikle Şâfiî-Eş’arî ulemanın da etkisiyle baskı yapmışlardır. 77
Selâhaddin Eyyûbî döneminde İmam-ı Şâfiî Türbesinin civarında kurulan Salâhiye
Medresesi, Dımaşk’ta Emeviye Caminin civarında bulunan Asrûniye Medresesi, yine
Dımaşkta Takâviye Medresesi, İkbâliye Medresesi, Berrâniye, Şâmiyye, Ekîziyye, Azîziye,
Âdiliyye, Sârimiye, Felekiyye, Devleiyye, Revâhiyye, Mesrûriye, Hâtuniyye, Mukaddemiyye,
Ferruhşâhiye, Kaymaziyye, Azrâviyye, Demmağiyye, Salâhiyye gibi pek çok medreseler inşa
edilmiş ve buralardan yüzlerce ilim adamı mezun olarak Eyyûbî ve Memlük Devletinde
önemli devlet kademelerinde vazifeler deruhte etmişlerdir. 78 Selâhaddin Eyyûbî ve onun
varisleri ilim adamlarına ehemmiyet göstermiştir. Selâhaddin’in Kuran-ı ve Ebu
Temmâm’ın el-Hamâse’sini ezberlediğini Ebu İshak eş-Şirâzî’nin Şâfiî fıkhı şaheseri et-Tenbîh
fi’l-fıkh’ı bildiği rivayet edilmektedir. 79 Yine katip ve müşaviri İbn Şeddâd Selâhaddin
hakkında genel kültüre, şiire ve Arap edebiyatına hakim olduğunu vurgulamakta ve başka
şair ve edebiyatçılardan duymadığımız güzel sözleri ondan duyardık diyerek onun ne kadar
ilgili ve bilgili olduğunu ortaya koymaktadır. 80 Selâhaddin Eyyûbî’nin ilim ve kültüre bu
kadar önem vermesi özellikle Kuzey Afrika ve Endülüs’ten pek çok ilim adamının başta Mısır
olmak üzere Suriye ve oradan da Anadolu’ya gelmelerinin önünü açmıştır. Bazı kaynaklarda
Selâhaddin Eyyûbî zamanında himaye edilen alim sayısının 600 civarında olduğu bilgisi
vardır. 81
7. Selâhaddin Eyyûbî’nin Devlet Yönetiminde Karşılaştığı Zorluklar ve Uyguladığı
Çözüm Yolları
Selâhaddin’in Sühreverdî meselesinde neden bu kadar hassas ve aceleci davrandığı
sorusunun cevabını siyasi gelişmelerde aramak gerekmektedir. Nûreddin Zengî, 6 Mayıs
1174 tarihinde vefat ettiğinde, veliahdı el-Melikü’s-Sâlih on bir yaşında henüz çocuk
denecek yaştaydı. Babasının emirleri onu her ne kadar sultan olarak tahta çıkarsalar da
Nûreddin’in Dımaşk ve Halep’teki kumandanları arasında iktidar mücadeleleri başladı.
Dımaşk ve Halep ümerası çekişmesinde Halep ümerası baskın çıkmış ve Zengi atabeyini
Halep’e götürmüşlerdir. 82 Dımaşk ümerasının daveti üzerine Dımaşk’a gelerek duruma
hâkim olmuş ve Dımaşk ümerası kendisine tabi olmuşlardır. Selâhaddin Haçlılara karşı birlik
sağlamak ve Suriye’deki belirsiz siyasi durumu ortadan kaldırmak maksadıyla Dımaşk’tan
sonra Humus’a hareket ederek burasının da kendisine tabi olmasını sağlamıştı. 83 Melik
Salih’in bulunduğu Halep şehrini kuşatsa da Haçlıların Humus’a saldırı düzenlediğini
duyunca Halep kuşatmasını terk etmek zorunda kalmıştır. Zengîler Selâhaddin’in Mısır
dışındaki bölgelere hâkim olmasını istemediklerinden ötürü Musul ve Halep Zengîleri
77
78
79
80
81
82
83
Baran, Büyük Selçuklu ve Eyyubiler’de Siyaset Eksenli Sünni Faaliyetler, 217; İbnü’l-Adîm, Zübdetü’l-Haleb min Târîhi
Haleb, 339.
Basuğuy, Selahaddin-i Eyyubi Devrinde İlmi Faaliyetler, 33-47;
Hüseyin Elmalı, “Ebû Temmâm”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 1994, 10/241; İbn Hallikân, Vefeyâtü’lA’yân; 2/11-26.
İbn Şeddâd, en-Nevâdirü’s-Sultâniyye, 111-112.
Lev Yaacov, Charity, Endowments, and Charitable Institutions in Medieval Islam (Gainesville, University Press
of Florida:2005), 7.
Şeşen, Selahaddin, 87-89.
Bündârî, Senâ’l-Berki’ş-Şâmî (Kahire : Mektebetü’l-Hanci, 1979), 5/3-39; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 11/ 484.
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Eyyûbîler Dönemi Siyasi ve Dinî Dinamikler Bağlamında Şeyh Şihâbeddin Sühreverdî’nin İdamı • 551
birleşerek Selâhaddin’e karşı birlik oluşturmuşlardı. 84 Zengîler Selâhaddin’e karşı çıkmış
oldukları seferleri kaybetmişler ve hatta onu mağlup edebilmek maksadıyla Haşhâşilerle iş
birliği içerisine girerek suikastlar tertip etmişlerdir. Haşhâşilerin suikast tertip etmeleri
üzerine Selâhaddin Masyaf seferine çıkarak onların gücünü kırmıştır. 85 Bu dönemde
Selâhaddin Haçlılar ile büyük bir mücadele içerisine girmiş ve topraklarını tek tek ele
geçirmeye başlamıştır. Selâhaddin’in Haçlılara karşı tam manasıyla zafer elde edebilmesi
için el-Cezire ve Suriye’ye mutlak hâkim olması gerektiğinden Haçlılar ile mücadelesinde
bir ara vermiş ve Güney Doğu Anadolu ve Halep’i ele geçirerek kendisine tabi kılmayı
başarmıştır. Halep’in Selâhaddin tarafından 1183 Haziran ayında fethedilmesinden en fazla
Haçlılar zarar görmüş ve Zengi devletinin mirasına sahip olan Selâhaddin’in hakimiyeti
daha da sağlamlaşmıştır. 86
Halep uleması Zengîlere destek verdiği için Selâhaddin Eyyûbî’nin yükselişine sıcak
bakmamıştır. Ancak zamanla, Selâhaddin’in Halep ulemasına gösterdiği hassasiyet ve
himaye nedeniyle, ulema onu övgü dolu sözlerle takdir etmeye başlamıştır. Selâhaddin,
cömertliğiyle tanınmış, askerlerinin yanı sıra muhtaçlar ve ilim adamlarına özel
hazinesinden cömertçe harcamalar yaparak itibarını artırmıştır. Bu davranışlarıyla,
Selâhaddin hem askeri hem de entelektüel çevrelerde saygı ve destek kazanmıştır. 87
Selâhaddin Eyyûbî’nin Haçlılara karşı cihadı, 25 Ekim 1169’da Dimyat kuşatmasıyla başlamış
ve 4 Temmuz 1187’de muzaffer olup Frankları topluca imha ettiği Hıttın Savaşı’nda zirveye
ulaşmıştır. Bu savaşta birçok Haçlı kral ve kontunu esir alarak, Haçlı güçlerini Sur, Trablus
ve Antakya’ya çekilmeye zorlamış ve Kudüs ile çevresini kurtarmıştır. Selâhaddin Eyyûbî,
1169’dan 1192’nin sonlarına kadar Haçlılar ile sürekli bir mücadele içinde olmuş ve bu
dönem, 3. Haçlı Seferi’yle doruk noktasına ulaşmıştır. Selâhaddin’in bu dönemdeki askeri
başarıları, Haçlılar ile olan uzun süreli çatışmasında belirleyici bir rol oynamıştır. 88
Eyyûbîlerin hakimiyeti altındaki Müslüman coğrafyada, emirlerin ardından en etkin
grup olarak alimler öne çıkmıştır. Selâhaddin Eyyûbî’nin bakış açısına göre, özellikle
Zengîler döneminde Eyyûbî hakimiyetini desteklemeyen ulemanın Eyyûbîler safına
çekilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu durum, Selâhaddin’in yönetime geldiği hassas
dönemde, İslâm dünyasında etkili olan Şâfiliği ve Eş’arîliği destekleyici politikalar
benimsemesine yol açmıştır. Nizamülmülk’ün kurduğu medreseler sistemi, Eyyûbîler
tarafından yeniden tesis edilerek, bu kurumların mezunlarının gözetiminde işletilmiştir. Bu
adımlar, Eyyûbî ülkesinde ilmi ve fikri birliği sağlamak ve özellikle İsmâîlî ve İmami Şiîlere
karşı önlemler almak amacıyla atılmıştır. Selâhaddin’in Sühreverdî gibi, hakkında yanlış
bilgilerin yaygın olduğu bir alimle ilgili karar alması, bu çerçevede değerlendirilmelidir.
84
85
86
87
88
Makdîsî, Kitâbü’r-Ravzateyn fî Ahbâri’d-Devleteyn, 2/55-56; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-târih, 11/ 506-507; İbn Vâsıl,
Müferricü’l-Kürûb fî Ahbâri Benî Eyyûb, 2/ 157-158.
Bündârî, Senâ’l-Berki’ş-şâmi, 129; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 11/436; Makdîsî, Kitâbü’r-Ravzateyn fî Ahbâri’dDevleteyn, 261; Lewis, Haşişiler, 86.
Şeşen, Selahaddin, 118; İsfahânî, el-Barkü’ş-Şâmî (İstanbul : İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 1979), 5/128;
İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 11/499; İbnü’l-Adîm, Zübdetü’l-Haleb min Târîhi Haleb, 3/ 67-70; İbn Şahinşah,
Mizmârü’l-Hakâik ve sırrü’l-Halâik (Kahire : el-Hey’etü’l-Mısriyyetü’l-Âmme li’l-Kitâb, 2005), 142-145; Makdîsî,
Kitâbü’r-Ravzateyn fî Ahbâri’d-Devleteyn, 2/ 42-49; Steven Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi : Kudüs Krallığı ve Frank
Doğu 1100-1187 (Ankara : Türk Tarih Kurumu, 1987), 363-364.
İbn Şeddâd, en-Nevâdirü’s-Sultâniyye, 33; Basuğuy, Selahaddin-i Eyyubi Devrinde İlmi Faaliyetler, 33.
Şeşen, Selahaddin, 141; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 11/ 537; Ayrıca bk. Nadir Karakuş, “Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin
Mühendisi: Bahâeddin Karakuş” , Rize İlahiyat Dergisi 24 (2023), 55–66.
Eskiyeni eISSN: 2636-8536
552 • The Execution of Sheikh Shihāb al-Dīn al-Suhrawardī in the Context of Political and Religious …
Selâhaddin, Haçlılar ve İsmâilîlerle olan fikri ve siyasi mücadelede olası bir yara almak
istememiş ve bu yüzden Sühreverdî meselesine bizzat müdahale etme gerekliliği
hissetmiştir. Bu durum, Selâhaddin’in sadece askeri ve siyasi bir lider olarak değil, aynı
zamanda dönemin entelektüel ve dinî meselelerine de derinlemesine hâkim bir figür olarak
ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu bağlamda, Selâhaddin’in alimlerle ve fikri akımlarla olan
ilişkisi, onun yönetim stratejisinde önemli bir yer tutmuştur. 89
Sonuç
Eyyûbî Devleti’nin kurucusu Selâhaddin Eyyûbî’nin dönemi, siyasi ve dinî açıdan
oldukça çalkantılı bir süreci içerir. Bu dönemde yaşanan en önemli olaylardan biri, Şeyh
Şihâbeddin Sühreverdî’nin idamıdır. Sühreverdî’nin idamı, Selâhaddin Eyyûbî’nin yönetimi
altında gerçekleşen dinî ve siyasi çatışmaların bir yansıması olarak görülebilir. Sühreverdî,
döneminin önde gelen İslâm alimlerinden olup özellikle İşrâkîlik felsefesiyle tanınıyordu.
Felsefi düşünceleri ve siyasi ilişkileri, özellikle Halep’teki Şâfiî-Eş’arî uleması tarafından
tehdit olarak algılanmış ve bu algı, onun idam sürecinin başlamasına yol açmıştır.
Sühreverdî’nin öğrencisi ve Halep’in hükümdarı el-Melikü’z-Zâhir, hocasının ölüm emrini
verenleri cezalandırmıştır. Bu durum, Selâhaddin’in alimlerle ilişkilerindeki dönemin siyasi
hassasiyetlerini açığa çıkaran bir örnek olarak tarihte yerini almıştır. Selâhaddin’in
hükümdarlığı sırasında, Haçlı Seferleri ve İslâm dünyasındaki mezhepsel çatışmalar, onun
siyasi manevralarını şekillendirmiştir. Haçlılarla mücadele etmek ve İslâm dünyasında
birlik sağlamak için çeşitli stratejiler uygulayan Selâhaddin, özellikle Şâfiî, Hanefî ve Mâlikî
mezheplerini desteklemiş, ancak İsmâîlî ve Hanbelî mezheplerine karşı daha baskıcı bir
politika izlemiştir. Eyyûbî Devleti’nin siyasi ve dinî yapısı, Selâhaddin’in döneminde önemli
değişikliklere uğramış, bu durum onun politikalarını ve yönetim tarzını etkilemiştir.
Selâhaddin, İslâm dünyasında yaygın olan mezheplere destek verirken, diğer mezheplere
karşı sınırlayıcı politikalar benimsemiştir. Bu politikalar, onun Haçlılarla ve diğer İslâm
devletleriyle olan ilişkilerini de etkilemiştir. Sühreverdî’nin idamı, Selâhaddin Eyyûbî’nin
yönetimindeki Eyyûbî Devleti’nin siyasi ve dinî yapısını ve dönemin hassas dengelerini
yansıtan önemli bir olaydır. Özellikle Sühreverdî ve el-Melikü’z-Zâhir arasındaki ilişki, bu
dönemin karmaşıklığını ve dönemin siyasi hassasiyetini göstermektedir. Sonuç olarak,
Sühreverdî’nin idamı, Eyyûbî Devleti’nin siyasi ve dinî dinamikleri bağlamında
incelendiğinde, Selâhaddin Eyyûbî’nin yönetimindeki dönemin doğasını gözler önüne
sermektedir. Bu olay, Selâhaddin’in alimlerle ilişkilerindeki karmaşıklığı, dönemin siyasi
hassasiyetlerini ve Eyyûbî Devleti’nin siyasi ve dinî yapısındaki değişimleri anlamamıza
yardımcı olur. Selâhaddin Eyyûbî’nin dönemi, İslâm dünyasında önemli bir dönüm noktası
olarak kabul edilmekte ve bu dönemin olayları, İslâm tarihindeki siyasi ve dinî gelişmeleri
anlamak için kritik bir öneme sahiptir. Sühreverdî’nin idamı, bu dönemin siyasi ve dinî
dinamiklerini yansıtan ve Selâhaddin’in alimlerle ilişkisindeki çelişkili doğayı ortaya koyan
önemli bir olay olarak tarihe geçmiştir.
89
Roxanne, “the Martyr of Aleppo”,418; Ebu Reyyân, Usûlu’l-Felsefe, 120; Bekiryazıcı, “Sühreverdî el-Maktûl”, 180;
Ziyai, “Aydınlanmacı Felsefe”, 287; Ülken, Eski Yunan’dan Çağdaş Düşünceye Doğru İslam Felsefesi Kaynakları ve
Etkileri, 173; Henri Corbin, “Şihabeddin Sühreverdi”, İslam’da Bilgi ve Felsefe, çev. Mustafa Armağan (İstanbul: İz
Yayıncılık, 1997), 123.
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Eyyûbîler Dönemi Siyasi ve Dinî Dinamikler Bağlamında Şeyh Şihâbeddin Sühreverdî’nin İdamı • 553
Kaynakça | References
Akyol, Edip. “Hamdanîler’de (905-1004) Dini ve Entelektüel Hayat”. İslam Araştırmaları Dergisi
2/1 (2017), 34-52.
Baran, İlhan. Büyük Selçuklu ve Eyyûbîler’de Siyaset Eksenli Sünni Faaliyetler. Diyarbakır: Dicle
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2017.
Basuğuy, Bedrettin. Selâhaddin-i Eyyûbî Devrinde İlmi Faaliyetler. İstanbul: Hivda, 2009.
Bayrakdar, Mehmet. İslam Felsefesine Giriş. Ankara : Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi,
1988.
Bekiryazıcı, Eyüp. “Anadolu’dan Halep’e ya da Ölüme Seyahat: Sühreverdî el-Maktûl”. ed.
Editör, Mustafa Demirci, Ali Temizel, M. Ali Hacıgökmen, Sefer Solmaz. 2/171-184.
Konya: TTK, 2013.
Chamberlain, Michael. Knowledge and Social Practice in Medieval Damascus, 1190–1350.
Cambridge: Cambridge University Press, 1995.
Chamberlain, Michael. Ortaçağ’da bilgi ve sosyal pratik: Şam : 1190-1350. İstanbul: Klasik
Yayınları, 2014.
Corbin, Henri. “Şehâbeddin Sühreverdî”. İslam’da Bilgi ve Felsefe. çev, Mustafa Armağan. 123.
İstanbul: İz Yayıncılık, 1997.
Çubukçu, İbrahim Agah. “Suhreverdi ve İşrakiye Felsefesi”. Ankara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi 16/1-4 (Temmuz 1968), 177-200.
Ebû Reyyân, Muhammed Ali. Usûlu’l-Felsefetu’l-İşrâkiyye inde Şihâbuddin es-Sühreverdî.
İskenderiye, ts.
el-Gazzali. Filozofların Tutarsızlığı = Tehafütü’l-Felasife. çev. Mahmut Kaya, Hüseyin Sarıoğlu,
İstanbul : Klasik, 2005.
Eyyûbî, Muhammed b. Takıyyüddin Ömer İbn Şahinşah. Mizmârü’l-Hakâik ve Sırrü’l-Halâik.
Kahire : el-Hey’etü’l-Mısriyyetü’l-Âmme li’l-Kitâb, 2005.
Gilbert, Joan E. - Yılmaz, Harun. “Ortaçağ’da Şam’da İslâmî İlimlerin Kurumsallaşması ve
İlmin Meslek Haline Gelişi”. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 37 (Şubat
2009), 171-193.
İbn Hallikân. Vefeyatü’l-A’yân Ve Enbâu Ebnâi’z-Zamân Mimmâ Sebete bi’n-Nakl evi’s-Semâ Ev
Esbetehü’l-Ayân. Beyrut: Dâru Sadır, 1978.
Hamevî, Tâcuddîn. Hadâiku’l-Fusûl ve Cevâhiru’l-Usûl. Mısır: Mektebetü’l-Hancî, 1327.
Hermann, Landelt. “Suhrawardi’s Tales of Initiatien”. Joumal of The American Oriental Society
107/31 (1987), 475.
Hüseyin, Muhammed. Teşeyyu’ fi’şi’ri’l-Mısrî fi’l-Asri’l-Eyyûbîyyin ve’l-Memâlik. Kahire
Müessesetü Hindavi, 1953.
İbn Şahne, Kadi’l-Kudât. ed-Dürrü’l-Müntehab fî Târîhi Memleketi Haleb. thk. Abdullah
Muhammed ed-Derviş. Dımaşk: Daru’l-Kitabi’l-Arabî-Âlemü’t-Türas. 1984.
Eskiyeni eISSN: 2636-8536
554 • The Execution of Sheikh Shihāb al-Dīn al-Suhrawardī in the Context of Political and Religious …
İbn Teymiyye, Takiyyüddin. Nakdu’l-Mantık. thk. Abdurrahman b. Hasan Faid. Mekke: Daru
Alemi’l-Fevâid, ts.
İbn Vâsıl, Cemâleddin. Müferricü’l-Kürûb fî Ahbâri Benî Eyyûb. thk. Cemâleddin eş-Şeyyâl.
Kahire, 1953.
İbnü’l-Adîm, Ebü’l-Kâsım. Zübdetü’l-Haleb min Târîhi Haleb. Dımaşk (Damas) : Institut Français
de Damas, 1954.
İbnü’l-Cevzî, Sıbt. Mir’atü’z-Zamân fî Târîhi’l-A’yân. Haydarabad : Dâiretü’l-Maârifi’lOsmaniyye, 1952.
İbnü’l-Esîr, İzzeddin. el-Kâmil fi’t-Târih. Beyrut : Dâru Beyrut, 1992.
İsfahânî, İmâdüddin. el-Berkü’ş-Şâmî. İstanbul : İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi,
1979.
İsfahânî, İmâdüddîn. el-Bustânü’l-Câmi’ li-Cemi’i Tevârîhi Ehli’z-Zamân. Sayda Beyrut : elMektebetü’l-Asriyye, 2002.
Karakuş, Nadir. Haçlı Seferlerinde Haşhaşiler. İstanbul: Mana Yayınları. 2018.
Karakuş, Nadir. Nureddin Zengî. İstanbul: Ensar Yayınları. 2022.
Karakuş, Nadir. “Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin Mühendisi: Bahâeddin Karakuş”. Rize İlahiyat
Dergisi 24 (2023), 55–66. https://doi.org/10.32950/rid.1298605
Kaya, Mahmut. İslam Filozoflarından Felsefe Metinleri. İstanbul : Klasik Yayınları, 2003.
Keleş, Mahmut Recep, “Eyyûbî Devleti’nin Kuruluş ve Büyümesinde Nizâmiye
Medreselerinin Etkin Rolü”. kültür ve Sanat Tarihi. 169-185. İstanbul: Artikel Akademi,
2021.
Keleş, Mahmut Recep. Eyyûbîler : Kuruluş Dönemi-1193’e Kadar. İstanbul : Rağbet Yayınları,
2021.
Kök, Bahattin. Nûreddin Mahmud bin Zengi ve İslam Kurumları Tarihindeki Yeri. İstanbul : İşaret
Yayınları, 1992.
Kuşçu, Ayşe Dudu. Eyyûbî Devleti Teşkilatı. Ankara : Türk Tarih Kurumu, 2013.
Lewis, Bernard. Haşişiler : Ortaçağ İslam Dünyasında Terörizm ve Siyaset. İstanbul : Sebil
Yayınevi, 1995.
Makdîsî, Ebû Şâme. Kitâbü’r-Ravzateyn fî Ahbâri’d-Devleteyn. Beyrut : Müessesetü’r-Risâle,
1997.
Makrîzî, Takıyyüddin. el-Makrîzî ve Kitâbihî “Dürerü’l-Ukûdi’l-Ferîde fî Terâcimi’l-A’yâni’lMüfîde”. Beyrut : Âlemü’l-Kütüb, 1992.
Makrîzî, Takıyyüddin. Kitâbü’s-Sülûk li-Ma’rifeti Düveli’l-Mülûk. Kahire : Lecnetü’t-Te’lif ve’tTerceme ve’n-Neşr, 1957.
Makrîzî, Takıyyüddin. el-Mevâiz ve’l-İ’tibâr bi-Zikri’l-Hıtat ve’l-Âsâr. Beyrut : Dâru Sadır.
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni
Eyyûbîler Dönemi Siyasi ve Dinî Dinamikler Bağlamında Şeyh Şihâbeddin Sühreverdî’nin İdamı • 555
Morray. “An Ayyubid Notable and His World: Ibn al-’Adīm and Aleppo as Portrayed in His
Biographical Dictionary of People Associated With the City”. An Ayyubid Notable and
His World. 137-144. Brill, 2021.
Muhammed, Bündâri. Senâ’l-Berki’ş-Şâmi. Kahire : Mektebetü’l-Hanci, 1979.
Nuaymî, Muhyiddin. ed-Dâris fî Târihi’l-Medâris. Dımaşk : Matbuatü’l-Mecmai’l-İlmiyyi’lArabi, 1948.
Ocak, Ahmet. Nizâmiye Medreseleri : Selçuklu Devri Üniversiteleri. İstanbul : Nizâmiye Akademi,
2017.
Okumuş, Ejder. “Artuklularda Din-Toplum İlişkileri”, I. Uluslararası Artuklu Sempozyumu
Bildirileri: Artuklular, 25-26-27 Ekim 2007 Mardin , 1/327-341. Mardin: Dicle Üniversitesi,
2007.
Özer, Serkan. “Selâhaddîn Eyyûbî’nin Fâtımîlerle İmtihanı: Komplolar ve İsyanlar”. Mavi
Atlas 8/2 (2020), 456-472.
Roxanne, D. Marcotte. “Suhrawardi al-Maqtul, The Martyr of Aleppo” 22/2 (2001), 375-393.
Safedî, Halil. el-Vâfî bi’l-Vefeyât. Beyrut : Franz Steiner Verlag, 1993.
Sbath, Paul. MIE 49 Sbath, Paul - Choix deLivres qui se Trouvaient Dans les Bibliothèques d’Alep (au
XIIIe siècle) (1946), 1946.
Sev�̇m, Ali. “Artukoğlu Sökmen’in Siyasi Faaliyetleri”. Belleten 26/103, 501-520.
Sohravardi. The book of radiance = Pertevname. Costa Mesa : Mazda Publishers, 1998.
Steven Runciman. Haçlı seferleri tarihi : Kudüs Krallığı ve Frank Doğu 1100-1187. Ankara : Türk
Tarih Kurumu, 1987.
Suyûtî, Ebü’l-Fazl. Hüsnü’l-Muhâdara fî Târîhi Mısr ve’l-Kâhire. Kahire : Dâru İhyai’l-Kütübi’lArabiyye, 1967.
Sühreverdî, Şehâbeddin. Se Risâle eş-Şeyh-i İşrâk : el-Elvâhü’l-imâdiyye-Kelimâtü’t-tasavvufLemehât. Tahran : Encümen-i Şahin Şahi, 1397.
Sühreverdî, Şehâbeddin. Mecmûa-i Musannefât-ı Şeyh-i İşrâk : 1. el-Elvâhü’l-İmâdiyye. Tahran :
Pejûheşgâh-ı Ulûm-i İnsânî ve Mütâlaât-i Ferhengî, 2001.
Sühreverdî, Şihâbüddin es-. el-Elvâhu’l-İmâdiyye. İstanbul : Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı, 2017.
Sühreverdî, Şihâbüddin. Hikmetü’l-işrâk : İşrak Felsefesi. çev. Eyüp Bekiryazıcı. İstanbul :
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, 2015.
İbn
Şeddâd, Bahâeddin. en-Nevâdirü’s-Sultâniyye
Mektebetü’l-Hanci, 1994.
ve’l-Mehâsinü’l-Yûsûfiyye.
Kahire :
Şehrezûrî, Şemseddin. Nüzhetü’l-Ervâh ve Ravzatü’l-Efrâh. Trablus : Cem’iyyetü’l-Da’veti’lİslâmiyye el-Âlemiyye [The World Islamic Call Society], 1988.
Şeşen, Ramazan. Salahaddin Eyyûbî ve Devlet. İstanbul : Çağ Yayınları, 1987.
Eskiyeni eISSN: 2636-8536
556 • The Execution of Sheikh Shihāb al-Dīn al-Suhrawardī in the Context of Political and Religious …
Şeşen, Ramazan. Selâhaddin Eyyûbî ve Devri. İstanbul : İslam Tarih, Sanat ve Kültürünü
Araştırma Vakfı [İSAR], 2000.
Şeşen, Ramazan. Selâhaddin Eyyûbî ve Dönemi. İstanbul: Bilge Kültür Sanat, 2018.
Turan, Abdulkadir. “Nûreddin Mahmud Zengî Devri’nde (541-569/1146-1174) İlmiye Sınıfı”.
Journal of Islamicjerusalem Studies 18/3 (31 Aralık 2018), 35-50.
Usaybia, Muvaffakuddîn. Uyunü’l-Enbâ’ fî Tabakâti’l-Etıbbâ. Beyrut : Daru Mektebeti’l-Hayat.
Ülken, Hilmi Ziya. Eski Yunan’dan Çağdaş Düşünceye Doğru İslam Felsefesi Kaynakları ve Etkileri.
İstanbul : Cem Yayınevi, 1993.
Zehebî, Şemsüddin. Siyerü A’lâmi’n-Nübelâ. thk. Hasan İbrahim Merve-Mahmud el-Arnâût.
Beyrut: Dâru Sâdır, 1999.
Ziai, Hossein. “Source and Nature of Authority: A study of Suhrawardî’s Illuminationist
Political Doctrine”. The Political Aspects of Islamic Philosophy: Essays in Honor of Muhsin S.
Mahdi. ed. Charles Butterworth. 304-344. Harvard University, 1992.
Ziyai, Hüseyin. “Sühreverdî: Aydınlanmacı Felsefe Doktrini”. çev. Selahattin Ayaz. İslam
Felsefesinde Siyasi Düşüncenin Gelişimi. 290. İstanbul: Pınar Yayınları, 1999.
Elmalı, Hüseyin. “Ebû Temmâm”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 10/241. İstanbul:
Türkiye Diyanet Vakfı, 1994.
www.dergipark.org.tr/tr/pub/eskiyeni