Nothing Special   »   [go: up one dir, main page]

Academia.eduAcademia.edu
Türkbilig, 2024/Sayı: 47 Sayfa:1-9 KARAİM TÜRKÇESİNDE ARAPÇA-FARSÇA ALINTILAR Mustafa ÖNER* Öz: Tarihî süreçleri içinde Museviliği kabul etmiş olan Karaim (veya Karay) Türkleri, günümüzdeki Türk toplulukları arasında dil ve kültür bakımından son derecede ilgi çekici özelliklere sahiptir. Eski yurtları olan Kırım’dan tarihî göçlerle Polonya’ya ve Litvanya’ya göç eden Karay grupları, iç içe yaşadıkları komşu toplulukların dillerinden yaptıkları alıntılarla da kendisine has bir Türk lehçesi geliştirmiştir. Karay dininin kutsal dili olan İbranice din terimlerinin yanı sıra, Kırım tarihinin başlıca yerleşik Türk grubunu meydana getiren Tatar Türkleri vasıtasıyla geçen Arap-Fars alıntıları ve nihayet Rus egemenliğinin güçlü bir şekilde hissedilmeye başladığı XIX. yüzyılda görülen Rusça alıntılar söz konusudur. Bunlara Karay gruplarının halen yaşadıkları Ukrayna, Rusya, Polonya ve Litvanya’daki yerel alıntıları da katınca Karay Türkçesi söz varlığının renkli yapısı ortaya çıkmış olur. Karay Türkçesinin eldeki en geniş sözlüğünden (Karaimsko-russko-pol’skiy slovar’) ve matbu edebî kaynaklardan yararlanarak tespit edilen söz varlığındaki Arap-Fars alıntılarının leksikolojik özellikleri makalenin esas konusudur. Böylece aslında İslam dairesindeki Türk topluluklarının dillerinde ve yazılı abidelerinde görüle gelen bu Arap-Fars alıntılarının Musevi inancına bağlı Karaimlerin söz varlığında hangi anlam tabakalarını meydana getirdiği tahlil edilmektedir. Ayrıca bu alıntıların var olan Türkçe varyantları da karşılaştırılmaktadır. Anahtar Sözcükler: Karaim, Kırım, Kıpçak, Arap-Fars alıntıları, Musevilik. Arabic-Persian Borrowings in Karaite Turkic Karaites (or Karay), who accepted Judaism throughout historical processes, have highly interesting linguistic and cultural features among today’s Turkic communities. The Karaites, who migrated from their ancient homeland of Crimea to Poland and Lithuania through historical migrations, have developed a unique Turkic dialect with borrowings from the languages of the neighboring communities they lived with. In addition to the Hebrew religious terminology, which is the sacred language of Karaite religion, Arabic-Persian borrowings passed through the Tatar Turks, who constituted the main settled Turkic group in Crimea’s history, and finally, * Prof. Dr., Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. E-posta: mustafa.oner@ege.edu.tr, ORCID: 0000-0002-2875-8409 Makalenin Geliş Tarihi: 24.10.2023 - Makalenin Kabul Tarihi: 15.01.2024 KARAİM TÜRKÇESİNDE ARAPÇA-FARSÇA ALINTILAR Russian borrowings that began to be strongly felt under Russian sovereignty in the 19th century. When the local borrowings of the Karaites living in Ukraine, Russia, Poland, and Lithuania are added to these borrowings, the colorful structure of Karaite Turkic vocabulary emerges. The lexicologic properties of the Arabic-Persian borrowings in the vocabulary identified by utilizing the largest existing dictionary of Karaite Turkic (Karaimsko-russko-pol’skiy slovar’, pod. Red. N. A. Baskakov, A. Zayonçkovski, S. M. Şapşal. Moskva, 1974) and printed literary sources are the main subject of this article. Thus, it is analyzed what layers of meaning these Arabic-Persian borrowings, which are actually seen in the languages and written monuments of the Turkish communities in the Islamic circle, form in the vocabulary of the Karaims of the Jewish faith. In addition, the existing Turkic variants of these borrowings are also compared. Keywords: Karaim, Crimea, Kipchak, Arabic-Persian borrowings, Judaism. Giriş ‘Karay Türkçesinde Eski Unsurlar’ başlığıyla yıllar önce sunduğumuz bildiride; komşu Türk yazı dillerinde bulunmayan ve Karaim söz varlığını özgün kılan; yer-suv ‘vatan, anayurt’; boy ‘yalnız, tek, müstakil’; tiril- ‘yaşamak’; kol- ‘istemek’; tabu ‘teşekkür, minnet’ vb. arkaik sözleri incelemiştik (Öner, 2000). Burada ise artık ölü dil hâlindeki Karaim Türkçesinde (veya Karaycada) tanıklanan Arap-Fars kökenli alıntı sözlerle ilgilenmek istiyoruz. Söz konusu edeceğimiz; Türk Dünyasının dil coğrafyası bakımından kuzey batı sahasına giren, kavmî dil özellikleri bakımından Kıpçak Türkçesinin çağdaş konuşma biçimlerinden biri olan ve 19. yüzyıldan beri yazılı yadigârlara sahip Karaimcedir. Karaimler bugün ana vatanları olan Kırım’da ve 14. yüzyıl sonunda göçlerle taşındıkları Polonya ve Litvanya’da Musevi inancına sahip azınlık toplulukları olarak belirgindir. Tarihçiler Litvanya’nın başkenti Vilnus’taki Karay yerleşim merkezi olan Trokai’in (Karaimce Troḫ) kuruluşu için 1397 yılını kabul etmektedir (Aqtay, 2021, s. 13). Karayca dil durumu üzerine kapsamlı bir inceleme yapan Henryk Jankowski, Karaimlerin ayırt edici özelliklerini şöyle belirtmektedir: Tüm Karaimler en az iki yüzyıldır iki dillidir, Batı Karaimleri için bu tarih daha eskidir. Hiçbir zaman kendi devletleri olmamıştır; dağınık topluluklar hâlinde yaşarlar. Karaimler yüzyıllardır iç evlilikli bir toplum olmuştur; diğer grupların üyeleriyle yapılan evliliklere ancak son zamanlarda hoşgörü gösterilmektedir, karma çiftlerin çocukları ise hâlâ birçok kişi tarafından Karaim olarak kabul edilmemekte ve bu nedenle Karayca konuşanların sayısı sürekli azalmaktadır (2003, s. 135-136). Bugün itibarıyla da Karaycanın ‘ölü dil’ olduğunu söylemeliyiz: Avrupa Birliği Parlamenterler Asamblesi Kültür, Bilim ve Eğitim Komitesinin 21 Ekim 2010 tarihindeki ‘yüksek derecede tehlikedeki dillerin korunması ve güçlendirilmesi ile ilgili ölçütler’ başlıklı raporuna göre yüksek derecede tehlikede bulunan 17 dil arasında Karaim Türkçesi de yer almaktadır (Eker & Şavk, 2016, s. 19). Karaim dil bilgisi literatüründe öncü çalışma Polonyalı Türkolog Tadeusz Kowalski (1889-1948) tarafından yayımlanmıştır: Karaimische Texte im Dialekt von Troki (1929). XX. yüzyılın ünlü şarkiyatçısı Karay asıllı Ananjasz Zajączkowski (1903-1970) Karaycadaki isim ve fiil eklerinin kapsamlı bir tasvirini doktora tezi olarak işledi: Sufiksy imienne i czasownikowe w języku zachodniokaraimskim (1932). Omeljan Pritsak, 2 MUSTAFA ÖNER Karaimcenin ana özelliklerinin bir dökümünü verdi: “Das Karaimische” (1959). KazakSovyet Türkologu Kenesbay Musaev Karaycanın ilkin fonetik ve morfolojisini (1964) ve ardından da sentaksını (2004) hazırlamıştır. Karaim asıllı Polonyalı bilgin Aleksander Dubiński (1924-2002) ve çağımızın meşhur Karay din adamı Mykolas Firkovičius’un (1924-2000) monografileri alanımızı genişletmiştir (bk. Dubiński, 1994; Firkovičius, 1996). Karaimcenin en kapsamlı sözlüğü üç dilli biçimde Sovyet Bilimler Akademisi Dil Bilimi Enstitüsü yayını olarak Baskakov N.A., Zajączkowski A. ve Şapşal S. M. tarafından hazırlanmıştır: Karaimsko-russko-pol’skij slovar’ [KRPS] (1974). Biz de çalışmalarımızda hep bu sözlüğü esas aldık. Nihayet Karay söz varlığı için en yeni katkı Gulayhan Aqtay ve Henryk Jankowski tarafından 2015’te İngilizce olarak hazırlandı ve Tülay Çulha’nın çevirisi ile ülkemizde de yayımlandı: Kırım Karaycası - Türkçe Sözlük (2020). Karayların Musevi inançları dolayısıyla dinî karakteri öne çıkan yazılı metinlerinde tabii olarak epeyce İbranice söz vardır: Adonay ‘Tanrı’; avan ‘günah, kabahat’; avoda ‘iş, hizmet’ > avodası teñrinin ‘Tanrı’nın işi’; baruḫ ‘mübarek, hayırlı’; doḫan ‘kutsal kitap okumak için masa’; debeḫa ‘kurban; hayır’; goral ‘alınyazısı, kader’; kadım ‘doğu’; midraş ‘dinî okul’ vb. gibi (Karaycanın genel söz varlığı için daima bk. KRPS; Aqtay & Jankowski, 2020). Diğer yandan da Karaim Türkçesinde Orta Çağ’da bir edebî dil olarak gelişen Kıpçakçaya özgü küsenç ‘arzu, istek’; yada- ‘bitap düşmek’; yarıt- ‘ışıtmak’; yalçı ‘gündelikçi’ gibi arkaik söz varlığı da tespit edilmektedir (krş. Kowalski, 1929). Kıpçakçanın 14. yüzyıl başlarında yazılan anonim yadigârı Codex Cumanicus’ta da bulunan bu yerli sözler, 19. yüzyılda gelişen Karaim edebiyatına tarihî bir dil derinliği verir (krş. Grønbech, 1942). Yani Karadeniz’in kuzeyinde en köklü edebiyat geleneğine sahip olan Kazan Tatarcasında bile kalmayan bu arkaik sözlerin Karayca konuşurlarında sonradan öğrenilmiş olması ihtimal dışıdır, bunlar özgün bir tabaka oluşturur (krş. Jankowski, 2003, s. 136-137). 1. Dinî Söz Varlığı Karay Türklerinin andığımız Musevi kimliklerini dikkate alınca İslami kültürle gelen Arap-Fars alıntıları ilkin çelişki gibidir. Ancak Karayların ana yurtları Kırım’da oluşan edebî dilin buradaki baskın kültür olan Müslümanlığın ve Kırım Türkçesinin kanalıyla bu alıntıları edindiği açıktır. Burada anlam ve kullanım alanlarına göre tasnif ederek örnekleyeceğimiz Arap-Fars alıntılarının Kırım Tatarcası veya Kırım Osmanlıcasında da yaygın bir söz varlığı tabakasına ait olduğunu görüyoruz. Ananiasz Zajączkowski din ‘inanç’, ümmat ‘ümmet’; kurban ‘kurban’, kenesa ‘Karaim mabedi’; berekat ‘bereket’, kafur ‘kafir’; şarayat ‘şeriat, kanun’, zerat ‘mezar’; ferişte ‘melek’; peygamber ‘peygamber’ sadaka ‘sadaka’ vb. Arap-Fars kökenli Müslümanlık terimlerine vaktiyle dikkat çekmiştir (1961, s. 304). A. Zajączkowski, Karaycadaki Müslüman dinî terminolojisini inceleyip orada birçok Müslüman teriminin 18. yüzyıldan itibaren İbraniceleri ile değiştirildiğini iddia etmiş ve her şeyden önce İslami Kelam diyalektiğinden ve Mutezile itikadından ödünç alınmış ritüelden, dini yasalardan ve organizasyondan ve eskatolojiden türediğini göstermiştir (Pritsak, 1959, s. 319). Karay söz varlığının en temel eseri olan KRPS’den taradığımız dinî terimleri şöyle örneklemek mümkündür: Allah [Allah akılın algançaz canın alsın! ‘Allah aklını alacağına canını alsın!’] Bunun yanında Eski Türkçeden kalan arkaik Teñri [Teñri koruġey ‘Tanrı korusun’] ve İbranice Adonay da vardır: Kry. Adonay teñri koruġey ‘Tanrı korusun’ [Şıra oqudı 3 KARAİM TÜRKÇESİNDE ARAPÇA-FARSÇA ALINTILAR Yisrael ve Moşe Adonayġa ‘İsrail ve Musaoğulları Tanrı’ya ilahi okudu’] (Aqtay; Jankowski, 2020, s. 33). Karayca navi ‘peygamber’ sözü ise İbranice kökenlidir: > navilik ‘peygamberlik, kâhinlik’; navilik et- ‘kehanette bulunmak’. Karayların komşusu olan Tatarlarda kullanılan Far. paygam-ber veya Ar. rasûl biçimlerine Karaimcede rastlanmaması çok ilginçtir. cami ~ cemi ‘cami’; ayrıca mecit ‘mescit’ sözü de vardır, ancak Arapça kökenli kenesa ‘Karay ibadethanesi, tapınak’ ~ kensa bu toplum için esastır. Dinî toplululuk anlamıyla Ar. cama’at kökenli Kry. cımaġat ‘cemaat; toplum; familya, aile’ ~ cımat ~ cama’at. aziz ~ azız ‘kutsal, mukaddes’ > aziz elçi ‘melek’; aziz et– ‘kutsallaştırmak; aydınlatmak, ışık vermek’. Codex Cumancus’ta bu kavram için kullanılan ET arug > CC. arı ‘aziz’ (Biz oqurbiz arï Stefandan, kim köp tözdi Teŋri üčün daγï köp taŋlar etti Teŋriniŋ bolušmaχï bile. ‘Biz Tanrı için çok zulüm gören ve Tanrı’nın yardımıyla çok mucizeler gösteren aziz Stefan’dan okuruz.’ Karaycada fiziksel anlamıyla kalmıştır aruv ‘temiz’ > yayqanıp aruv olsın ‘yıkanıp temizlensin’ (krş. Garkavets, 2019, s. 88; AqtayJankowski, 2020, s. 52). kıtab ~ kitab ‘kitap’ [ Yazdı alarnı bir kitabġa ‘Onları bir kitaba yazdı’] Arapça alıntısına rağmen ET bitig ‘kitap’ arkaik biçiminin Codex Cumanicus’ta olduğu gibi Karaycada da bulunması çok şaşırtıcıdır: bitik ‘1. mektup, yazı; 2. metin, el yazması; tomar; 3. kitap’; bitik asıra ‘mektupla, mektup vasıtasıyla’; bitik kebeti ‘kitap dükkanı’; tirlik bitigi ‘yaşam kitabı’; saġınmaklık bitigi ‘ajanda’; bitiklik ‘1. kitap dolabı; 2. kütüphane’; Karay bitikligi ‘Karayların kütüphanesi’ Ar. ‘afv kökenli Kry. af > af olun- ‘bağışlanmış olmak’; af etivci ‘bağışlayan’; af etsin ‘bağışlasın’; Af etsin af etivci ‘Bağışlayan bağışlasın’. ~ Türkçe kökenli aşır- ~ asır- 1. götürmek, bir şeyi nakletmek; 2. geçirmek; 3. affetmek, bağışlamak’ sözü de kullanılır: Da ne itsin bosatmaysın yazıġımnı da asırmaysın gineḫimni? ‘Ve günahımı neden bağışlamıyorsun ve suçumu affetmiyorsun’. Bu kavram alanından aman ‘1. aman, merhamet; 2. heyhat!, aman!’ > Aman yerebbim! ‘Aman Allah’ım’. Ar. cahannam > Kry. geginnom ~ ceginnem ~ cehinnem ~ ceginem ‘cehennem’. Bu kavramın yanı sıra Lehçe karañya ‘1. ceza; 2. dert, bela; 3. cehennem’ da vardır. Oysa Karaimcede ‘cennet’ kavramı İbranice kökenlidir: gan-eden ~ gan eden ~ ganedeñ ‘cennet’. Öteki dünya inancının esas olduğu Karaylarda Ar. aḫrat ‘ahiret hayatı’ aḫratlik ‘ahiret hayatı’ türevleri vardır. Ar. abdal ‘ahmak, akılsız, alık’ Osm. abdal ‘ahmak’ < Ar. abdal ‘derviş’ sözünün anlam kötüleşmesine uğradığı bilinir (Tietze, 2016, s. 206); bu Kry. abdal sözünde Arapçadaki ‘derviş’ anlamının değil ikincil ‘ahmak’ anlamının görülmesi bu biçimin yeni anlamıyla birlikte Osmanlıcadan alıntılandığını ispat eder. acayıp ‘acayip; mucize’ [Ol kıladı acayıplar sansız. ‘Sayısız mucizeler yaratıyor.’] > acayıp et- ‘olağanüstü yapmak’ [Ne acayıptır iş ‘Ne hayret verici iş’] Oysa bu kavram için ET tañsuk ‘şaşılacak şey, acayip, nefis’ > Kry. tansıḫ ‘mucize’ sözü de vardır. cember ‘baş örtüsü; çember’ < Far. çanbar (Tietze, 2016, s. 185) Ar. tövbe ~ töbe ‘tövbe’ > tövbe et- ‘tövbe etmek’; Farsça kökenli yunaḫ ‘günah’~ gineḫ, gunaḫ, güneḫ, gunaḫ. Bu ‘günah’ kavramı için ayrıca Codex Cumanicus’ta da bulunan Eski Türkçeden kalma arkaik yazık ‘günah’ > yazıkka kir- ‘günaha girmek, günah işlemek’. 4 MUSTAFA ÖNER 2. Sivil Kültür Eski Türkçe ugur ‘imkân, fırsat’ çağımıza kadar gelmiş ve birçok Türk yazı dilinde yaygın bir biçimdir: Kry. oġır ‘mutluluk, talih, baht, devlet, uğur’ > oġır ayaklı ‘mutluluk, talih’. Ancak Far. baḫt ‘saadet, mutluluk; talih, şans’ ve Ar. devlet ‘baht, şans’ üst anlamından gelişen Kry. devlat ‘güç, kuvvet’ de vardır: Kry. kötürme sıyın da devlatin ulusumuznun ‘halkın onurunu ve gücünü yükseltmek’. Far. ajdarhâ > Kry. acıdaḫır ~ azdaga ~ açdarġa ~ açdaga ‘ejderha’. Bunun yanı sıra çok ilginç Kry. küvdürgüç ilan [harfî tercüme: ‘yakıcı yılan’] ‘ejderha’ (KRPS, s. 395) ve otlı yılan [harfî tercüme: ‘ateşli yılan’] ‘ejderha’ (KRPS, s. 264) tamlamaları da dikkat çekiyor. Far. âsâyiş ‘rahat, huzur; güvenlik’ kökenli alıntıda önemli bir anlam değişmesi görülmektedir: Kry. asayıs ‘çok güzel, olağan üstü’ [asayıs ulan kibik ‘çok güzel çocuk gibi’; asayıs katınġa usattım ‘onu çok güzel kadına benzettim’] > asayıslı ‘çok güzel, olağan üstü’ [asayıslı ormanlık ‘çok güzel orman’] // > asayıslan- ‘bir şeyin tadını çıkarmak’ // asayıslat- ‘fırsat vermek, tadını çıkarmak için gereken şartları sağlamak’ // asayıslatuvçu ‘eğlendiren, zevk veren’. Far. azbar ‘1. sığır ahırı, ahır; 2. avlu; çiftlik; 3. evin dışındaki yer’ > azbarda ‘evin dışında, açık havada’ > körgülü azbar, çeber azbar ‘güzel hava’ Ar. akıbat 1. ümit; 2. son. [Tas boldu akıbatım ‘umutlarım yıkıldı’] Bu kavramda Slav kökenli konets ‘son, nihayet’ de vardır: > pod konets ‘son olarak’. Ar. akıl > akıldaş // akıl fikir [Akılda degen yaşta tügül başta! ‘Akıl dediğin yaşta değil baştadır!’]: > akıl yetkiz- ~ akıllan- [Sen yaş oglan akıllangın!. ‘Sen delikanlı, akıllı ol!’] ~ akıllat- [Akıllatkın ospunar oşol ol körünmü ‘Bu görüşü ona açıkla’] ~ akınlat- ~ aḫınlat- // akıllı [Akıllı esan bilirsin!] ~ akınlı ~ aḫınlı // akılsız. Bu Arapça alıntının yanı sıra Eski Türkçe us ‘akıl’ da korunmuştur: Ya anlatkay edi sana yaşırın işlerin usnun! ‘Akıl işlerinin sırrını sana anlatsaydı!’ Ar. akren 1. aynı (boyca ve yaşça), benzer, bu gibi, uygun, gereken; 2. akran, yoldaş. > akrenlik 1. özdeşlik, eşitlik; 2. birlik. alem ‘dünya, evren’ [Cümle alem aşar ‘Cümle alem yemek yer’ (Aqtay & Jankowski, 2020, s. 39)] Bu kavram için yaygın olan Ar. dunyâ kökenli Kry. dunya ~ duñya ~ dune ~ düne ‘1. dünya, alem; 2. insanlar’ akındı suvġa benzar bu dunya ‘bu dünya akar suya benzer’; dunya asavtsu ‘yamyam’ eşol dunya ‘o dünya, ahret’ dunyaġa deyin ‘dünyanın sonuna kadar’; bardın bu dunyadan ‘bu dünyadan gittin’ > dunyalık ‘insanlık, beşeriyet’. Far. cihân kökenli > Kry. caḫan ‘dünya’. Ar. ‘ar ‘utanma; namus’ > arsız ‘arsız, utanmaz, namussuz’. Kry. ar biçiminin yanı sıra Eski Türkçeden beri kullanılan uya- ‘utandırılmak’ biçimine dayanan uyat ‘utanç, rezalet’ da vardır. Bu arkaik kökten gelen Kry. uyal- ‘utanmak’ fiili de görülür: Uyaldık asrı ol köp günehlerimizden ‘Günahlarımızdan çok utandık’. Ar. araba ‘kağnı, araba’ > araba yolı ‘araba yolu’; araba kapu ‘büyük kapı’; araba tayaġı ‘araba oku’. Yine Ar. markab ~ markav ~ markap ‘araba’ da vardır; bu kavram için Türkçe aylan- ‘dolanmak’ fiiline dayanan ikincil bir şekil Kry. aylanġıç ‘araba’ (<) sözü çok ilgi çekicidir. Ar. bâtıl kökenli Kry. batıl ‘1. sahte; 2. yasak edilmiş’ > batıl et– ‘engel olmak, mani olmak’; batıl bol– ‘yasaklanmak’; [Bar yaman közler batil bolurlar andan ‘bütün kötü bakışlar ondan yüz çevirdi’] > batıl et– ‘yasaklamak’. 5 KARAİM TÜRKÇESİNDE ARAPÇA-FARSÇA ALINTILAR Ar. ‘ayb kökenli Kry. ayıp ‘ayıp’ sözü [~ ayip ~ ayıb // ayıplı // > ayıpla-] ayıp uyat ‘utanç, rezalet’ ikilimesinde de geçer; ayıp sez ‘uygunsuz söz’; 2. dürüst olmama, namussuzluk; 3. sakatlık, fiziksel yetersizlik; Far. bâğ sözü genel Türk dünyasında olduğu gibi Karayca baġ ‘1. bahçe; aşayış baġ ‘cennet’; 2. bağ’ da vardır; > baġ buzumı ‘bağ bozumu’ ~ kiminin bardır baġı... ‘kiminin bağı vardır’. Ar. cereme > Kry. cereme ‘1. ceza; 2. zarar, ziyan’ cereme ber- ‘ceza ödemek’; cereme çek- ‘zarara uğramak, ziyan etmek’. Yine Ar. curûm kökeninden curum ‘1. çatışma; 2. ceza’ [Curumuy boşatılır ‘Cezan kaldırılır’] sözü fiil biçimiyle de kullanılır: Kry. curumla- ‘birini cezalandırmak; ceza kesmek’ ~ curumle-; curumlan- < curumla[ki artıḫ curumlanmaġaymın ‘daha fazla çarpmayayım diye’]. Ar. ġâ’ib kökenli Kry. ġaib ‘kayıp’ > ġaib et– ‘kaybetmek’; ~ ġayıp 1. kaybolmuş olan, yok olmuş olan; 2. kayıp; yitik; ġayıp et– ‘kaybetmek’; ġayıp bol– ‘yok olmak’. Bununla eş anlamlı olarak ET yod- ‘silmek, bozmak’ biçiminden kalan arkaik Kry. coy‘kaybetmek’ fiili de diğer Kıpçak yazı dillerinde olduğu gibi kullanılır; krş. Krm. Tat. coy-; Kzn. Tat. cuy- ‘kaybetmek’ vb. Ar. hazîna > Kry. ḫezana ‘hazine, kasa’ ~ ḫazna > ḫezanamdan evin toldırsın ‘hazinemden evini doldursun’. Ar. vaḳt kökeninden Kry. vaḫıt ~ vaḫt > bir vaḫtlay ‘aynı zamanda’ // kelesi vaḫt ‘gelecek’ [Kaytırmen saya bu vaḫtley ‘Sana bu zamanda geri dönerim’]. vaḫıtsız ‘zamansız, vaktinden evvel, çok erken’. 3. Maddi Kültür Far. âyina > Kry. ayna ~ ayne ~ eyne; fakat Eski Türkçe közñü > közgü arkaik biçimi de korunmuştur: kizgi ~ küzgi, küzgü ‘ayna’. Bu Farsça biçime dayanan ayneci ‘1. ayna satıcısı; 2. ayna tutan hizmetkar; 3. berber; 4. hokkabaz; yakancı, hilekar’ sözündeki çok anlamlılık dikkat çekicidir. Nitekim ayneci ‘hilekâr’ biçimi Kırım Tatarcasında da görülür. Ar. ‘alam > Kry. alam ‘bayrak, sancak’ [Tüzlük rastlık da kertilik bizge alamba bolgeyler. ‘Adalet, doğruluk ve gerçeklik bize bayrakla olur.’] Ar. keten > Kry. keten ~ ketañ ~ keten ‘keten’ > ketenli ‘keten’; ketentsik ‘basma’ Ar. bazz (bk. Tietze, 2016, s. 381) kökenli Kry. bez ‘bez, dokuma’ de bu kavrama dâhildir: Iştansıznın akılından künde altı arşın bez keçer ‘Pantolonsuzun aklından günde alt arşın bez geçer’; kiytirtti anı bez upraḫlar ‘ona dokuma elbise giydirtti’. Ar. bunyân > Kry. binyan ‘yapı, bina’ ile Far. bunyâd > Kry. binyat ‘temel, esas’ aynı kavram için yan yana tespit edilmiştir: Kry. binyat et– ‘oluşturmak, temel atmak’ ~ bunyat ~ buñyat ~ bunyat: > bunyat etil– ‘kurulmak, temeli atılmak’. Karaycada ‘bina’ kavramı için kon-dar- fiilinin -mAk ekli biçimi de çok ilgi çekicidir: kondarmak ~ kondarmaḫ ‘bina, yapı’ kondarmak biliv ‘mimarlık, mimarî’ [kondarmaḫ bolur anar ‘bina onun için olur’]. Ar. coḫar ‘cevher, mücevher’ ~ cuvger ~ cuvher ~ cevaher ~ cüher ~ cevger > cevaher taş ‘mücevher taşı’ Far. divar > Kry. duvar ‘duvar; kule’ ~ düver; düverde raf ‘duvarda raf’; düverniñ kölegesinde ‘duvarın gölgesinde’; Bu kavram için yine Ar. kal’a kökeninden kala ‘kale, istihkam, kilit; duvar (tuğla)’ [Şaḫar uşpu turġuzulsa da kalaları anıñ tuzulsalar... ‘Bu şehir kurulsa ve kaleleri inşa edilse...’; [İraxtan korunat kalası kermanniñ ‘sarayın duvarları uzaktan görülür?’] 6 MUSTAFA ÖNER Ar. kalam > Kry. kalem > kaz kalemi ‘kaz tüyünden kalem’; devet kalem ‘divit kalem, yazı takımı’/ algemli kalemibe ‘ilhamlı kalemiyle’ Ayrıca alıntı olmayan Kry. yon- > yonguç ‘oyma kalemi’ de kullanılır. Far. kâğiz > Kry. kaġıt ‘kağıt’ > kaġıtlı ‘kağıttan yapılmış olan’ > kaġıtçeḫ ‘not defteri’ ~ Kry. kaḫad ‘kağıt’ > kaḫad-aḫça ‘kağıt para, banknot’ > kaḫad oyunı ‘kağıt oyunu’. Fakat Türkçe yay- kökenli yayım ‘kağıt yaprak’ da vardır. Ar. nâl > Kry. nal ‘nal’ > nalçe ~ nelçe ‘ayakkabı nalçesi’ > Ar.+Far. nalbant ‘demirci; nalbant’ ve Kry. nalçı ‘demirci, nalbant’ Far. pâbûç > Kry. pabuç ‘ayakkabı’ > pabuççoḫ ‘terlik’; fakat Türkçe bog- kökenli > Kry. boguv ‘ayakkabı’ da özgün bir türev olarak kullanılmıştır. Far. şahar > Kry. şahar ~ şagar ~ saġar > biy şaġar ‘baş şehir’; berdim seni, bigin beklik saġarġa ‘Seni bugün şehir kalesine hapsettim’. 4. İdari Söz Varlığı Eski Türk toplumundan kalan beglik sözünün daima korunduğu dikkat çekiyor: biylik ‘1. çarlık, devlet; 2. çarlıkla, devletle ilişkisi olan; 3. idare, yönetim’ > biylik et‘hükmekmek’ [biylik etivçi taḫtı istine anın ‘onun tahtı üstünde iktidarda bulunan’; ol biylik etivçi atası ornuna ‘o babasının yerine iktidarda bulunan’] Türk kökenli bu arkaik sözün yanı sıra Ar. davlat kökenli Kry. devlet ~ devlat ‘devlet’ de vardır: Kötürme sıyın da devlatin ulusumuznun ‘halkın onurunu ve gücünü yükseltmek’. Ayrıca Ar. idâra da bu kavram dâhilindedir: Kry. idar ‘yönetim, idare’ [Kry. Keraklamagi biylik idarnın ‘devlet yönetiminin ihtiyacı’] Ar. ‘asker kökenli > Kry.asker ‘asker’ [Devşirma cıyınların askerlerin ‘Askerî birlikleri devşirmek’]. Buna yakın anlamlı alıntı olmayan Kry. andıvçı ‘1. asker, pusuda yatan; 2. bekçi, muhafız, nöbetçi; 3. kötü niyetli’ sözü ilgi çekici bir veridir. Ayrıca eski Türk toplumundan her Türk yazı diline miras kalan Kry. baġatır ~ batır ‘1. kahraman, yiğit, asker; 2. cesaretli, mert; 3. kuvvetli, güçlü’ biçimi de vardır: Bay bilen baġatır avzına kelgenin aytır ‘Zengin ve yiğit ağzına geleni söyler’. Bir de Slav kökenli koral ‘silah’ sözüne dayandığı anlaşılan bir sıfat da bu kavramda isim olarak kullanılır: Kry. koranlı ‘1. silahlı, donatılmış, techiz edilmiş; 2. asker, savaşçı’. Karaycada ‘asker’ kavramı için yerleşen şu sıfatlar da bu kavram alanını donatmıştır: yavçı ‘er, asker’ biçimi bütün Kıpçak diyalektlerinde görülen Eski Türkçe yagı ‘düşman’ kökenli yav ‘1.düşman; 2. akın, sefer’ > yavçı ‘akıncı savaşçı’ sözüyle birleşir. yayan ~ cayav ~ yayav ~ yayuv ‘1. yaya; 2. er, asker’ biçimi de Eski Türkçe yadagın ‘yayan’ kökenli (Osm. piyade) asker türü için yerleşmiş bir anlamdır. yasan- ‘silahlanmak’ > yasanġan ‘silahlı, asker, savaşçı’. Oysa Orta Çağ’da Kıpçakçadan beri görülen Moğolca kökenli bu yasan- ‘donanmak, bezenmek’ fiili bugün Kazan Tatarcasında yasan- ‘süslenmek, makyaj yapmak’ anlamıyla tamamen sivil bir semantikasyonda yaşamaktadır. Ar. da’vi > Kry. dava > davaga dur- ‘mahkeme huzuruna çıkmak’// davu > davucu ‘davacı, suçlayıcı’ [Eki davacı bir yerge kelmeyip dava kesilmez! ‘İki davacı bir araya gelmeden dava bitmez!’] Codex Cumanicus’ta bulunan yargu ‘yargı, mahkeme’ sözü aynen vardır: Kry. yarġu ‘karar, mahkeme hükmü’ > yarġu yar- ‘karar (hüküm) vermek’ > yarġu yaruvçu ‘hâkim, karar veren’; yarġu kün ‘acılı gün, mutsuz gün’. 7 KARAİM TÜRKÇESİNDE ARAPÇA-FARSÇA ALINTILAR Sonuç KRPS’de bir araya getirilen Karayca söz varlığından taramalarla fonetik varyantlarıyla birlikte 1328 Arapça ve 491 Farsça alıntı tespit ettik. Burada örneklendirdiğimiz incelemede ise dinî terminoloji için doğal olarak Arapça öne çıkmaktadır. Ancak sivil ve maddi kültür diye ayırdığımız gündelik hayata dair söz varlığında Farsça alıntılar da gözleniyor. Bu alıntı kadrosu ile Karaycanın Eski Türkçeden Orta Çağ’daki ata dili olan Kıpçakça vasıtasıyla miras edindiği tabakaya ilaveten bir söz varlığı oluşturduğu görülmektedir. Özellikle 19. yüzyılda Kırım’da kendisine has kültür etkileri altında meydana gelen bu Türk yazı dilinde, komşusu olan Kırım Tatarcası ve bölgenin o çağa kadar başlıca edebî dili olan Kırım Osmanlıcası dolayısıyla edindiği Arap-Fars kökenli alıntılar tabakası ise incelenen Musevi Türk toplumunun iç içe yaşadığı Müslüman komşularıyla bağlantılarının söz varlığındaki yansımalarıdır. Bugün maalesef bir ölü dil olan Karaim Türkçesi hem gramer yapısı hem de burada bir örneğini vermeye çalıştığımız söz varlığı yapısı bakımından incelenmeye değer bir zenginliğe sahiptir. Kısaltmalar Ar. Arapça ET Eski Türkçe Far. Farsça Kry. Karayca; Karaim Türkçesi Osm. Osmanlıca. Kaynakça Aqtay, G. (2021). Eliyahu Ben Yosef Kılcı’nın mecuması (Kırım Karay ve Türk edebiyatı mecmuası) - (inceleme-metin-dizin-tıpkıbaskı). Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. Aqtay G., & Jankowski H. (2020). Kırım Karaycası - Türkçe sözlük (T. Çulha, Çev.). Elazığ: Asos Yayınları. Baskakov N.A., Zayonçkovski A. & Şapşal S. M. (1974). Karaimsko-russko-pol’skiy slovar’. Moskva: ‘Izadatel’stvo Russkiy Yazık’. Csató, É. Á. (2012). Lithuanian Karaim. Litvanya Karaycası. Tehlikedeki Diller Dergisi Journal of Endangered Languages, 1(1), 33-46. Dubinski A. (1994). Caraimica: Prace Karaimoznawcze (Redaktor: Tadeusz Majda). Warszawa: Wydawnictwo Akademickie Dialog. Eker, S., & Çelik Şavk Ü. (2016). Tehlikedeki Türk dilleri I: Kuramsal ve genel yaklaşımlar Cilt 1 Endangered Turkic languages I: Theoretical and general approaches Volume 1. Ahmet Yesevi Üniversitesi Yayınları. Firkovičius, M. (1989). Karaj jyrlary. Vilnius. Firkovičius, M. (1993). Karaj koltchalary. Vilnius. Firkovičius, M. (1994). David’ bijniń machtav čozmaxlary. Vilnius. Firkovičius, M. (1996). Mień karajče ürianiam. Vilnius. Firkovičius, M. (1998-1999). Karaj dińliliarniń jalbarmach jergialliari 1-2. Vilnius: Karaim Religious Community in Lithuania. Firkovičius, M. (2000). Šelomonun mašallary. Ankara: Türk Dil Kurumu. Garkavets, A. (2019). Codex cumanicus, Almatı: Bolaşak. Grønbech, K. (1942). Komanisches wörterbuch. Türkischer wortindex zu Codex Cumanicus. Kopenhagen: Einar Munksgaard. Jankowski, H. (2003). Position of Karaim among the Turkic languages. Studia Orientalia, 95, 131-153. 8 MUSTAFA ÖNER Kowalski, T. (1929). Karaimische texte im dialekt von Troki (Teksty karaimskie w narzeczu trockim). Cracow: Nakładem Polskiej Akademji Umıejętności. KRPS : bk. Baskakov N.A., Zayonçkovski A. & Şapşal S. M. (1974). Musaev K. (1964). Grammatika karaimskogo yazyka: Fonetika i morfologiia. Moskova: Nauka. Musaev K. (2004). Sintaksis karaimskogo yazıka. Moskova: Rossiyskaia Akademiya Nauk: Institut Yazıkoznaniya. Öner, M. (2000). Karay Türkçesinde eski unsurlar. IV. Uluslararası Türk Dili Kurultayı Bildirileri içinde (s. 1291-1296). Ankara: Türk Dil Kurumu. Pritsak, O. (1959). Das Karaimische. (J. Deny, Yay. Haz.) Philologiae turcicae fundamenta Vol. 1. içinde (s. 318-340.) Wiesbaden: Frans Steiner Verlag. Tietze, A. (2016). Tarihî ve etimolojik Türkiye Türkçesi lugati A-B Birinci Cilt. Ankara: Türkiye Bilimler Akademisi. Zajączkowski A. (1961) Khazarian culture and its inheritors. Acta Orientalia Academiae Scientiarum Hungaricae, 12(1/3), 299-307. Zajączkowski, A. (1932). Les suffixes nominaux et verbaux dans la langue des karaïms occidentaux. Krakow: Polska Akademija Umiejetności. 9