Okumak ve Anımsamak:
Yeni Ahit’te ve Kur’ân’da Dâvûd Peygamber’e Yaklaşımlar
George Bristow
“Dâvûd’un kendisi Mezmurlar Kitabı'nda şöyle diyor: ‘Rab Rabbim'e dedi ki: Ben, düşmanlarını
ayaklarının altına serinceye dek sağımda otur.’ Dâvûd O'ndan ‘Rab’ diye söz ettiğine göre O, nasıl
Dâvûd’un oğlu olur?”1
“Yaydığım Müjde'de açıklandığı gibi, Dâvûd’un soyundan olup ölümden dirilmiş olan İsa Mesih'i
anımsa.” 2
“Dâvûd’u ve Süleyman’ı da an… Her birine de hükmetme yeteneği ve ilim verdik. Kuşları ve tesbih
eden dağları da Dâvûd’un buyruğu altına soktuk. Bunları yapan bizdik.”3
Giriş
Hem Yeni Ahit (YA) hem de Kur’ân-ı Kerîm (Kur’ân), okuyucularını, Dâvûd’u “anımsamaya” çağırır. 4
Yine de bu iki metin, bu anımsamanın neyi içerdiği konusunda kayda değer bir şekilde farklılık
göstermektedir. Yahudilerin “Tanah” ve Hristiyanların “Eski Ahit” diye adlandırdığı İbranice Kutsal
Yazılar’da Dâvûd’un önemi büyüktür. Dâvûd’un hayatı Tanah’taki “Önceki Peygambelerin” Samuel ve
Krallar kitaplarında kaydedilir, Dâvûd’un ilahileri Mezmurlar kitabında derlenir, ve Dâvûd’a vaat edilen
eskatolojik krallğı hakkındaki önbildiriler “Sonraki Peygamberlerin” yazılarında yer alır. Yeni Ahit de
Dâvûd’la ilgili olanları kendi amaçları için kullanırken hepsinden alıntı yapar. Kur’an da Dâvûd’a ve
kendisine verilen Zebur kitabına yaptıkları atıflarda Tanah’tan doğrudan alıntı yapmaz, ama
Tanah’takilerle kısmen örtüşen kendi kıssalarında Dâvûd’u hatırlatır. Dolayısıyla bunların
değerlendirilmesi, Hıristiyanlar ve Müslümanların, Dâvûd’la ilgili olanların ilk olarak kaydedildiği
İbrani Kutsal Yazılarına (Tanah) bakış açılarıyla ilgili karşılaştırmalı ilahiyat açısından bir
değerlendirme fırsatı sunmaktadır. Hristiyan ilahiyat çalışmalarında Yeni Ahit’in Eski Ahit’i kullanımı
“metinlerarasılık” (intertextuality) alanında yer alır ve sorduğu temel soru şudur: “Yeni Ahit yazarı Eski
Ahit’ten yaptığı alıntıyı ya da imayı hangi teolojik amaçla kullanmaktadır?” 5 Müslüman tefsir
Luk.20:42-44. Bu yazıda kullanılan tüm Kitab-ı Mukaddes ayetleri, aksi belirtilmedikçe, şu kaynaktandır: Kutsal Kitap: Tevrat,
Zebur İncil, (İstanbul: Kitabı Mukaddes Şirketi – Yeni Yaşam Yayınları, 2009). Not: Buradaki “ayet” kelimesi, ibadetlerinde
Kitab-ı Mukaddes’i okuyan Türkiye’deki Hıristiyanların sürekli kullandığı bir terimdir. Aynı zamanda İngilizce “verse”
kelimesinin karşılığıdır.
2
2Ti.2:8.
3
el-Enbiyâ 21/78-79. Aksi belirtilmedikçe Kur’ân’dan yapılan bütün alıntıların Türkçesi, şu kaynaktandır: Kur’ân Yolu (Erişim 20
Mart 2023).
4
Bu mukayeseli çalışmada Yeni Ahit’i şüpheci araştırmacıların paradigmalarına göre değil Hristiyanların kabul edip okudukları
gibi uyumlu bir bütün olarak değerlendiriyorum. Benzer şekilde Kur’an’ı ele alırken onunla ilgili Türkiye’de “Oryantalizm”
diye eliştirilen paradigmalarla değil Müslümanların geleneksel bakış açısıyla değerlendirmeye çalışıyorum. “Batı Kur'an
araştırmalarında 'değişimin' kabulü, pozitivizm, materyalizm ve revizyonizmin de etkin birer paradigma olduğu görülür.”
Necmettin Gökkır, "Batıda Kur'an Tarihi Araştırmaları: Tematik Alanlar, Paradigmalar ve Yöntemler", Kur'an Araştırmaları ve
Oryantalizm, ed. Necmettin Gökkır vd. (İstanbul: M.Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı, 2021), 23.
5
Gregory K. Beale - D. A. Carson (ed.), Commentary on the New Testament Use of the Old Testament; Yeni Ahit'in Eski Ahit'i Kullanımı
üzerine Tefsir (Grand Rapids: Baker Academic, 2007), xxv.
1
çalışmalarında Kur’an’ın Tanah’taki bilgileri kullanımı (Kitabı Mukaddes nakilleri) çoğunlukla
“İsrâiliyat” alanında ele alınır ve bunların kullanılması uygun mudur sorusuna odaklanılır.
6
Bu
makaledeki temel iddiamıza göre, YA yazarları, okuyucularının özgün Tanah’a erişimlerinin olmasını
ve onu okumalarını (veya toplulukta dinlemelerini) beklerken; Kur’ân ise dinleyicilerinden ve
okuyucularından, kıssaları özetlediği biçimde anımsayabilmelerini beklemektedir. YA, Eski Ahit (EA)
anlatılarını “Mesihî” olarak görüp, öyle kullanırken; Kur’ân da aşina olunan kıssaların bazı kısımlarını,
kendi “Nebevî” gündemini desteklemek amacıyla anımsatır.
Hıristiyanlar için Dâvûd, iyi bilinen bir figür, savaşçı bir çoban, meshedilmiş kral-peygamber 7,
sevilen mezmur yazarı ve Mesih İsa’nın atasıdır. Hıristiyanlar, gündelik olarak ve kilise ibadetlerinde
Dâvûd’un Mezmurlar’ını okur, ezberleyip tekrarlar ve onları dualarında düzenli olarak kullanırlar.8
Kitab-ı Mukaddes boyunca, elliden fazlası YA’da olmak üzere, Dâvûd’a binin üzerinde atıf
bulunmaktadır. Mezmurlar’ın çoğu, Dâvûd’a atfedilmektedir ve YA metinlerinde, sıklıkla ya bunlardan
alıntı yapılmakta ya da bunlarla ilgili imalarda bulunulmaktadır. Dâvûd’un soyu, YA’ten anlaşılan
İsa’nın Mesih olarak kimliğinin ve duyurduğu krallık müjdesinin merkezinde yer alır. Dolayısıyla
YA’nın, İsa’nın EA’daki Mesih vaatlerini tamamladığı yönündeki iddiası, Dâvûd anlatılarının belirli bir
şekilde okunmasıyla ayrılmaz bir biçimde bağlantılıdır.
Müslümanlar içinse Dâvûd, saygın bir peygamber ve kendisine kitap gönderilen ‒Dâvûd’un
durumunda Zebur‒ Tanrı’nın elçilerinden biridir. Bu bakımdan Dâvûd bir peygamber olarak Kur’ân’da,
Musa’nın ve İsa’nın (ve Muhammed’in) yanı sıra yer alır. Dâvûd, Tanrı için mücadele eden bir savaşçı,
oğlu Süleyman ile birlikte hüküm veren bir peygamber ve yaratılışın Tanrı’ya övgüsünün bir öncüsü
olarak saygıdeğer biridir. Bununla birlikte, YA ile göze çarpan bir karşıtlık içerisinde olan Kur’ân’daki
Dâvûd kıssaları, Tanah’taki Dâvûd anlatılarına doğrudan başvurmaz ve Kur’ân’ın Dâvûd’a yaptığı kısa
atıfların arka planında ne ölçüde bu anlatının olduğu, bir tartışma konusudur.9 Yine de Kur’ân’ın
dinleyici/okuyucu kitlesinin Dâvûd’a aşina oldukları açıktır. Aksi takdirde, “Dâvûd’u anımsaya”
çağırmanın hiçbir hükmü olmayacaktır. Bu makalede Yeni Ahit ve Kur’an’daki farklı yaklaşımları
1. Kitab-ı Mukaddes ve Kur’ân Anlatılarına Dayalı Dünya Görüşleri
Daha önceki çalışmalarımda, birçok Hıristiyanın ve Müslümanın dünya görüşlerinin, kendi kutsal
kitapları olan Kitab-ı Mukaddes ve Kur’ân’ın anlatıları tarafından şekillendirildiğini ve öyle ortaya
bk. Mesut Kaya, Çağdaş Tefsirlerde İsrâiliyata Yaklaşım ve Kitab-ı Mukaddes Bilgilerinin Kullanımı, (Konya: Necmettin Erbakan
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2013), 109.
7
Dâvûd’un Hıristiyanlar için peygamber olması hususu, aşağıda ele alınacaktır.
8
İstanbul’daki Hıristiyan mabetlerinde Zebur’un nasıl okunduğuna dair detaylı müzikal analiz için bkz. Muhammed Recai Çiftçi,
İstanbul’daki Hıristiyan ve Müslüman Mabedlerinde Okunan Tevrat, Zebur, İncil ve Kuran-ı Kerim Ayetlerinin Karşılaştırmalı Müzikal
Analizi, İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2019).
9
Dâvûd'un Sâd 38/24-25 ayetlerindeki tevbesinin arkasında, Tanah’taki Dâvûd ve Bat-Şeva hikâyesinin yatıp yatmadığı
konusundaki anlaşmazlık buna bir örnektir. nk. Mustafa Yıldız, Tâhir b. Âşûr’un et-Tahrîr ve’t-Tenvîr İsimli Tefsirinde İsrâiliyata
Yaklaşımlar ve Kitab-ı Mukaddes Nakilleri, Konya: Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2021),
357.
6
2
konduğunu ileri sürmüştüm. 10 Bu kapsayıcı hikâyeler, İbrahim, Musa, Dâvûd ve başkalarının kıssalarını
da içeren birçok alt anlatıdan oluşmaktadır. Bu alt anlatılar görünürde aynı karakterler hakkında
olduklarından, doğal olarak okurları mukayese yapmaya sevk eder ve bu tür bir mukayese, Tanrı ve etik
öğretileri gibi sistematik temaların kıyaslanmasının getirdiği farklılıklardan daha değişik bir kavrayış
sağlar.11 Bu alanda yapılan akademik çalışmalar da, sıklıkla Kitab-ı Mukaddes’teki önemli kişilerden
(Nuh, İbrahim, Musa, Dâvûd, İsa vd.) farklı şekilde aktarılan Kur’ân’daki bu peygamber kıssalarına
odaklanırlar. 12 YA ve Kur’ân’ın kendilerinden daha evvelki bu hikâyeleri nasıl kullandıklarının
karşılaştırılması, Hıristiyanların ve Müslümanların Tanah’a nasıl yaklaştıklarını açıklamaya ve
aydınlatmaya hizmet eder. Sinanoğlu da nübüvvetle ilgili mukayeseli çalışmasında “bu tür mukayeseli
çalışmaların çok yönlü faydalarına” dikkat çekmektedir. 13
YA, sık sık İsa’nın, Mesih olarak Tanah’ta önceden bildirilen ve öngörülen ilahî kutsama tasarısını
“tamamladığı” veya tamamlamaya başladığı yönündeki temel iddiasını desteklemek için, okuyuculara
birbiriyle kıyaslanabilecek bu peygamber anlatılarını hatırlatır. Örneğin, Pavlus Timoteos’a yazdığı
ikinci mektubunda, “Dâvûd’un soyundan olup ölümden dirilmiş olan İsa Mesih’i anımsamaya”
çağırmaktadır (2Ti.2:8). YA’te İsa, Mesih olarak yetkisini göstermek üzere EA anlatılarını kullanır:
“Dâvûd’un ne yaptığını okumadınız mı?” 14 YA, hikâyeler olarak Dâvûd’a ve okunması gereken metinler
olarak da Mezmurlar’a, işaret eder.
Kur’ân’da, dinleyicileri tarafından iyi bilindiği anlaşılan bu kıssalar, Kur’ân’ın birincil peygamberlik
mesajı olan tevhidin ve Tanrı’nın hükümranlığına boyun eğmenin örneklenmesine ve pekiştirilmesine
hizmet etmektedir. Kur’ân, Dâvûd’un durumunda olduğu gibi, peygamber kıssalarını, hatırlama veya
anımsama çağrısıyla birlikte belirtir: 15
“Dâvûd’u ve Süleyman’ı da an. Bir zamanlar, (zarar görmüş) bir ekin konusunda hüküm
veriyorlardı.”16
George Bristow, Sharing Abraham?: Narrative Worldview, Biblical and Qur'anic Interpretation and Comparative Theology in Turkey
(Cambridge, Mass: Doorlight Academic, 2017), 31-36. Bu çalışmanın biraz kısaltılmış bir versiyonu, Türkçe olarak
yayımlanmıştır: George Bristow, Hani İbrahim: Kitab-ı Mukaddes ve Kur’ân'daki İbrahim Öykülerine Karşılaştırmalı İlahiyat Yaklaşımı
(Ankara: Eskiyeni Yayınları, 2021). Bu makalede kullanılan dünya görüşü yaklaşımının sınırlılıkları ve çeşitli tanımları için
bkz. Bristow, Hani İbrahim, 17-24.
11
Yasa ve ahlak konulu karşılaştırmalı araştırma örnekleri için bk. Zeynep Nermin Aksakal, Kitab-ı Mukaddes Yasası: Tarihsel
Açıdan ve Kur’ân-ı Kerim ile Mukayeseli Olarak, Konya: Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi,
2017) ve Celil Kiraz, Kur'ân'da Ahlâk İlkeleri: Tevrat, Zebur ve İncil'le Mukâyeseli bir Çalışma, Bursa: Uludağ Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2005).
12
Bu “metinler arasılık” yaklaşımını örneklendirmek için Kur’ân'daki Tâlût (Saul) kıssasını kullanan örnek için bk. Nevin Reda,
"The Qur’anic Talut (Saul) and the Rise of the Ancient Israelite Monarchy", The American Journal of Islamic Social Sciences 25/3
(2008).
13
Mustafa Sinanoğlu, Kitab-ı Mukaddes ve Kur’ân-ı Kerim'de Nübüvvet, İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Doktora Tezi, 1995), 417.
14
Mat.12:3; krş. 12:5; 19:4; 22:31.
15
“Anımsama talebinde bulunanın, bizzat Tanrı’nın kendisi; muhatabın ise Muhammed olduğuna” dikkat ediniz. Roberto
Tottoli, Biblical Prophets in the Qur'an and Muslim Literature, (Oxon: Routledge, 2002), 4.
16
el-Enbiyâ 21/78.
10
3
“Sen, onların söylediklerine sabret; güçlü kulumuz Dâvûd’u hatırla! Yönü hep Allah’a dönüktü.”17
“Davalaşanlara dair bilgi sana ulaştı mı?” 18
Kur’ân’ın peygamber kıssalarını bu şekilde kullanması, önceki Kutsal Yazıları “tasdik” ettiğini
desteklemektedir. Yine de Kur’ân, “musaddik” olarak önceki vahiyleri doğrulamakla birlikte ayrıca
“müheymin” (gözetici) olarak hikâyeyi “düzeltir” ve kendi edebî ve ilahiyat çerçevesine yerleştirir. 19
Kitab-ı Mukaddes’teki hikâyelere aşina olan Hıristiyanlar, bu nedenle aynı karakterlerin Kur’ân’daki
aktarımlarında kayda değer farklılıklar bulurlar. Walid Saleh, Saul (Tâlût) ve Dâvûd’un Kur’ân’daki
hikâyelerine dair çalışmasında, bu farklılıkların maksatlı olduğunu ileri sürer.
Kur’ân, Yahudilerin ve Hıristiyanların dinî tarihine ilişkin kendi sunumu ile Yahudilerin ve Hıristiyanların
sundukları arasındaki uyuşmazlığın farkındaydı... Kur’ân, daha evvelki toplulukların kutsal yazılarıyla zıt
düştüğünde tipolojik bir hermenötik değil, ama bir nesih, reddetme ve yeniden aktarma hermenötiği
sunmuştur. 20
Saleh’in “tipolojik hermenötiğe” referansı, YA’nın EA’yı kullanma yollarından birine işaret eder. YA,
“yazılmış olduğu gibi” benzeri ifadelerle yüzlerce kez EA metinlerini doğrudan alıntılar. 21 Ayrıca YA,
bundan çok daha fazla EA pasajlarına imalarda bulunur.22 YA’nın daha evvelki anlatıları kullanmasının
bir yolu, Tanrı’nın tarihteki geçmiş eylemlerinin, sonraki daha büyük eylemlerinin habercisi olduğunu
iddia etmektir. Bazı akademisyenler bunu, “anlatı tipolojisi” olarak betimlerler.23 YA elçileri, kendilerini
EA’da başlayan ve süregelen hikâyenin tamamlanmasının parçası olarak anlarlar.
Buna karşılık Kur’ân, daha önceki Kutsal Yazıları birebir iktibas etmez. 24 Her ne kadar Kur’ân,
EA’daki peygamber kıssalarına bir örüntü olarak başvursa da ‒nitekim bu tipolojinin bir hâli olarak
görülebilir‒ karakterleri yeniden tasvir eder. Ama Saleh, Kur’ân’ın, bir “nesih, reddetme ve yeniden
aktarma hermenötiği” sunduğu iddiasında haklı mıdır? Evvela Kur’ân’dan başlayarak Dâvûd’un
hikâyelerinin incelenmesinin, Saleh’in iddiası için destek sağladığı kanısındayım.
Sâd 38/17.
Sâd 38/21.
19
Bu iki terim Mâide 5/48’de geçer. “Kur’an’ın müheymin sıfatı Tevrat ve Zebur’un yanısıra İnciller’deki tevhid inancını
bozmaya yönelik müdahelelerden koruyacak olan Kur’an’ın musaddik sıfatının tamamlayıcısı mahiyetindedir.” Hasan
Hüseyin İslam, Kanonik Dört İncil’in Kur’an’a Arzı, Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi,
2020), 257.
20
Walid A. Saleh, "'What if you refuse, when ordered to fight?': King Saul (Tâlût) in the Qurʼan and post-Quranic literature", in
Saul in story and tradition, ed. Carl S. Ehrlich vd. (Tübingen: Mohr Siebeck, 2006), 264. Vurgular yazara aittir.
21
Benzer olarak Eski Ahit’in sonraki bölümleri “Musa’nın Yasası’nda yazıldığı gibi” ifadesiyle Tevrat’a gönderme yapmaktadır
(örneğin bk. Yşu 8:31; 1Kr.2:3; Dan.9:13).
22
Alıntılar, imalar ve sözlü paralellikler, Kurt Aland vd., The Greek New Testament, Fourth Revised ed. (Stuttgart: Deutsche
Bibelgesellschaft; United Bible Societies, 1998), 887-901’den temin edilmiştir.
23
Mesihî Yahudi yazarlar, anlatı tipolojisinde "bir metnin, kasıtlı olarak başka bir metnin benzetmesi ya da habercisi olarak
yazıldığını" savunurlar. Seth Postell vd., Reading Moses, Seeing Jesus: How the Torah fulfills its goal in Yeshua, 2nd ed. (Bellingham:
Lexham Press, 2019), 20.
24
Olası bir istisna, Enbiyâ 21/105’te alıntılanan, Mezmur 37:29’dur.
17
18
4
2. Kur’ân’da Dâvûd’u Anımsamak
Kur’ân’da tek bir Dâvûd anlatısı bulunmamakla birlikte, Dâvûd’dan bahsedilen dokuz sureden yola
çıkılarak, Kur’ân’daki Dâvûd’a dair kapsayıcı bir portrenin unsurları oluşturulabilir. Ancak bu ufak
parçaları sıralı bir anlatı hâline getirmek, Dâvûd’un Kitab-ı Mukaddes’te anlatılan hayatına
başvurmadan zordur. Ama Müslüman müfessirlerin bize hatırlattığı üzere bu, Kur’ân’ın niyeti değildir.
Dolayısıyla öncelikle Kitab-ı Mukaddes metninden bağımsız olarak Kur’ân’a dayalı bir Dâvûd portresi
oluşturmaya çalışacağız.
Kur’ân'da Dâvûd’a yapılan atıflar, genel hatlarıyla dört bölümde gruplandırılabilir. Bunları sırasıyla
inceleyeceğiz.
2.1. Tâlût’un Tanrı Yolunda Savaşı, Ahit Sandığı, Dâvûd’un Askerî Zaferi
Bu ilk anlatıda Dâvûd, Câlût’u (Golyat) yener 25 ve kendisine bir hükümranlık veya krallık verilir. 26
Bakara suresinde Dâvûd, Saul (Tâlût) ve Samuel ile ilişkilendirilir: “Peygamberleri (Samuel) onlara ‘Allah
size Tâlût’u [Saul’u] hükümdar olarak gönderdi… Allah, mülkünü dilediğine verir. Dâvûd da Câlût’u öldürdü ve
Allah ona hükümranlık verdi.’ dedi.” 27 Saul ve Dâvûd, benzer bir şekilde Kitab-ı Mukaddes’teki Golyat’ın
yenilgisi anlatısında da ilişkilendirilir. 28
Walid Saleh, Bakara Sûresi’nde, sürekli “Tanrı yolunda savaşmak” şeklinde bir argümanın var
olduğunu öne sürer. Bu vurgu, 154. ayet (“Allah yolunda öldürülenler”) ile başlamakta ve birçok kez bu
noktaya dönülmektedir. Dolayısıyla Saul’un hikâyesi, “Tanrı yolunda savaşmak” adına bir teşviktir.
Kitab-ı Mukaddes hikâyesiyle paralellik gösteren bir başka unsur ise Ahit Sandığı’dır:
“O’nun hükümdarlığının alameti, içinde Rabbinizden bir sekinet [armağanı], Musa ve Harun
ailelerinin bıraktıklarından bir bakiye bulunan ve meleklerin taşıdığı sandığın [Ahit Sandığının]
size gelmesidir.” dedi. Gerçekten inanıyorsanız bilin ki bunda sizin için büyük bir işaret
vardır.” 29
Kitab-ı Mukaddes’teki Dâvûd anlatısı, “Keruvlar arasında taht kurmuş, Her Şeye Egemen RAB’bin
Antlaşma [Ahit] Sandığı”nın (1Sa.4:4; krş. 2Sa.6:2; 2Kr.19:15) yolculuklarını aktarır. 30 Halkı arasında
ikamet etmekte olan Tanrı’nın sembolik tahtı olan sandık, Filistililer tarafından ele geçirilir fakat
Tanrı’nın üzerlerine getirdiği yargıdan dolayı geri gönderilir. Kitab-ı Mukaddes’te bu, Saul ile
ilişkilendirilmese de sandığın bu mucizevi dönüş hikâyesi, Kur’ân’da bahsedilen “alamet (işaret)”
el-Bakara 2/249-251).
el-Bakara 2/252; Sâd 38/17-20.
27
el-Bakara 2/246-251.
28
1Sa.16.
29
el-Bakara 2/248.
30
İbranice Tanrı’nın adlarından biri olup “Orduların RABBİ” anlamına gelen “Yahve Sebaot “ ifadesi çağdaş Türkçe Kutsal
Kitap’ta “Her Şeye Egemen RAB” diye çevrilmiştir.
25
26
5
olabilir. Süleyman Ateş, bunu 1. Samuel’deki anlatıyı kullanarak açıklar ve “Sekine”yi, emanetleriyle
birlikte geri dönüşü İsraillilere esenlik sağlayan sandık olarak tanımlar.31
Kur’ân, Golyat (Câlût) ve savaşçılarını yenen Saul (Tâlût), onun savaşçıları ve Dâvûd’dan söz ederken;
Kitab-ı Mukaddes ise Golyat’ın korkusundan başarısız olan Saul’dan söz etmektedir. 32 Reda, Tâlût’a,
“Muhammed’e dair peygamberlikle alakalı ve askerî rolleri bir araya getiren tipolojik bir ön figür”
olarak işaret eder. 33 Kur’ân, Dâvûd’un Golyat karşısındaki zaferini, Tanrı’nın ona bir hükümranlık
vermesiyle ilişkilendirir. Dâvûd (Kitab-ı Mukaddes’te olduğu gibi), Tanrı’nın hizmetkârı ve “yönü hep
Allah’a dönük güçlü kul” olarak betimlenir. 34
2.2. İki Davacı, Dâvûd’un Tevbesi
Sâd suresinde anlatılan zorlu hadisede Dâvûd, tevbe eder ve Tanrı tarafından bağışlanır.35 Peki,
hangi günah için? Bu pasaj, Hz. Muhammed'e yönelik bir teşvik sözünün ardından gelir: “Sen, onların
söylediklerine sabret; güçlü kulumuz Dâvûd’u hatırla! Onun yönü hep Allah’a dönüktü… Hükümdarlığını
güçlendirmiş, kendisine hikmet (peygamberlik) ve anlaşmazlıkları halletme yeteneği vermiştik.” 36 Takip eden
kıssada, iki “davacı”, Dâvûd’un özel odasına girip Dâvûd’dan aralarında adil hüküm vermesini talep
eder. Biri, “Şu adam benim kardeşim. Onun doksan dokuz koyunu, benim ise bir tek koyunum var. Buna rağmen
‘Onu da bana ver!’ dedi ve bu tartışmada bana baskın çıktı.” der. 37 Dâvûd, hükmünü verir ve devamında
“sınandığını” idrak eder: “Bunun üzerine rabbinden kendisini bağışlamasını dileyerek secdeye kapandı ve
bütünüyle O’na yöneldi. Biz de onu [onun kabahatlerini] bağışladık.” 38 Sâd suresindeki bu hadise, “tevbe
eden” veya “dönen” ya da “geri dönen” (Dâvûd, Süleyman, Eyüp, İbrahim, İshak, Yakup, İsmail, Elyesa
ve Zülküfl) “Allah’ın kulu” hikâyelerinin ilkidir. 39
İki adam ve koyunlarının hikâyesi, peygamber Natan’ın, iki katmanlı günahından yani başka bir
adamın karısını almak (zina) ve kocasını savaş cephesinde öldürtmekten (cinayet) dolayı Dâvûd’a karşı
çıktığı 2.Samuel 11-12’yi çağrıştırır. Natan, Dâvûd’a, tek koyunu birçok koyun sahibi olan zengin biri
tarafından alınan fakir bir adamın hikâyesini anlatır. Amacı, güçlü kral Dâvûd’un, şiddet kullanarak
başka bir adamın karısını (Bat-Şeva) kendisi için aldığı günahlı eylemini açığa çıkarmaktı. Dâvûd, hemen
hüküm verir: “Bunu yapan ölümü hak etmiştir!” Ama Natan, kızgın krala “O adam sensin!” der ve Dâvûd,
“Sekîne… İnsanı sükûna ulaştıran şey demektir. İçindeki mukaddes eşya ile Tabut, İsrailoğullarına huzur ve sükûn veren bir
şeydi.” Süleyman Ateş, Yüce Kur’ân'ın Çağdaş Tefsiri, 12 cilt (İstanbul: Yeni Ufuklar Neşriyat, 1988), 1/438. “Sekîne” kelimesi,
Tanah’ta geçmez ama Tanrı’nın görkeminin görülebilir görünümüne dair sonraki Yahudi yazılarında sıklıkla kullanılır.
32
el-Bakara 2/250-251 ve 1Sa.17:11.
33
Reda, "The Qur’anic Talut (Saul)", 42.
34
Sâd 38/17-20.
35
Sâd 38/21-26.
36
Sâd 38/17-20.
37
Sâd 38/21-23. el-Enbiyâ 21/78-79 ayetleri de ayrıca Dâvûd ve Süleyman’ın koyunlar hakkında hüküm vermesi, bu davaya atıfta
bulunuyor olabilir.
38
Sâd 38/24-25.
39
Carol Walker, "David and the Single Ewe Lamb: Tracking Conversation between two Texts (2 Samuel 12:3 and Q38:23) when
they are read in their Canonical Contexts", Biblical Interpretation in Islamic Context: Qur'anic Conversations, ed. Danny Crowther
vd. (New York: Routledge, 2017), 80-81.
31
6
“RAB’be karşı günah işledim.” diyerek tevbe eder. 40 Dâvûd’un merhamet bulmak amacıyla kederli
yakarışı, “Dâvûd, Bat-Şeva’yla yattıktan sonra peygamber Natan kendisine geldiği zaman” başlıklı
Mezmur 51’de dile getirilir.
Ancak 2.Samuel 11-12’nin Kur’ân’ı yorumlamak için uygun olup olmadığı, Müslüman müfessirler
tarafından peygamberlerin masumiyetine dair geleneksel öğreti (İsmetü’l-enbiyâ) ışığında tartışılır. 41
“Hata ve günahtan korunmuşluk anlamına gelen bir ilahiyat terimi olan ‘İsmet, Sünniler tarafından,
peygamberlere; Şiiler tarafından ise hem peygamberlere hem de imamlara atfedilmektedir.”42 Metnin
bağlamını anlamak için Kitab-ı Mukaddes anlatısına başvurulduğunda, Dâvûd’un [metinde] belirtildiği
üzere zina ve adam öldürme suçlarından dolayı bağışlanma istediği yorumu çıkar. Bu nedenle Ateş,
“Sözü edilen hadisenin… Torah’da bahsedilen hadise olduğu açıktır.” 43 sonucuna varır. Ancak Dâvûd’un
hatasının bu şekilde anlaşılması, Kur’ân’da böylesine övülen bir peygamberin Tanah’ta anlatılan günahı
işlediği nasıl düşünülebilir sorusuyla on ikinci yüzyıl İslâm âlimi Fahreddin er-Râzî tarafından şiddetle
reddedilmiştir: “[Yanılmazlık konusundaki] herkesçe kabul edilen ortodoks görüşü özetleyen Râzî,
peygamberlerin, kasıtlı olarak büyük ve küçük günah işlemekten muaf oldukları, ancak hata
yapabilecekleri veya istemeden günah işleyebilecekleri sonucuna varır.”44 Kaya Tanah’taki anlatıyı
kullanmayı reddetmenin başka bir örneği olarak İbn Atıyye'nin, Hz. Ali’den gelen, “Kim Dâvûd olayını,
kıssacıların anlattığı gibi anlatırsa, ona peygamberlere iftira etmek suçundan yüz altmış sopa vururum"
rivayetini zikrettiğini kaydeder. 45 Dolayısıyla Türk müfessir Çelik, Dâvûd’un buradaki hatasının, her iki
tarafı da dinlemeden aceleyle hüküm vermek olduğunu düşünmektedir. 46 Vishanoff'un, Müslümanların
Mezmurlar’ı yeniden yazmaları üzerine yaptığı çalışmada belirttiği gibi, “Dâvûd’un günahını ele almak
için kullanılan bir başka yaygın yöntem de Tanrı'nın bunu, daha yüksek bir amaç için takdir ettiğini
açıklamaktı.”47
Tanrı, tevbesinden sonra Dâvûd’a kendisinin dünyada bir halife (halef ya da vekîl) olduğunu ve
dolayısıyla halkına doğrulukla hükmetmesi gerektiğini hatırlatarak hitap eder.48 Droge, bu kelime,
2Sa.12:5-14.
Mohammed'in çalışması, “Müslüman tefsirinin, hatanın doğasını gerçekten vahim olarak tanımlamaktan, küçük bir kaymaya
ve nihayetinde her türlü yanlıştan mutlak olarak muaf tutulmaya kadar olan evriminin” izini sürmektedir. Khaleel
Mohammed, David in the Muslim Tradition: the Bathsheba affair (Lanham, Maryland: Lexington Books, 2015), 4. Kitab-ı
Mukaddes’teki Dâvûd ve Bat-Şeva hikayesi, Müslüman müfessirler tarafından genellikle güvenilmez “İsrâ’iliyyât” olarak
reddedilmiştir.
42
Brill Academic Publishers, The Encyclopaedia of Islam. 4 Cilt (Leiden: Brill, 1999), 182, 84.
43
“Ana çizgileriyle anlatılan olayın, Tevrat'ta anlatılan olay olduğu bellidir.” Ateş, Yüce Kur’ân'ın Çağdaş Tefsiri, Sâd Suresi, 464.
44
Ahmad Hasan, "The Concept of Infallibility in Islam", Islamic Studies 11/1 (1972): 5.
45
Kaya, Çağdaş Tefsirlerde İsrâiliyata Yaklaşım, 152.
46
Ömer Çelik, Hakk’ın Daveti Kur’ân-ı Kerim Meali ve Tefsiri, 5 cilt (İstanbul: Erkam Yayınları, 2013), 4/281. Benzer şekilde Sinanoğlu
şöyle açıklar: “İlgili rivayetlerden anlaşıldığına gore Dâvûd'un affedilmesi ve Allah'a yonelmesi, hükümdeki zellesi
sebebiyledir.” Sinanoğlu, Nübüvvet, 328.
47
David R. Vishanoff, "Images of David in Several Muslim Rewritings of the Psalms", in The Character of David in Judaism,
Christianity and Islam: Warrior, Poet, Prophet and King, ed. Marzena Zawanowska and Mateusz Wilk (Leiden: Brill, 2021), 293.
48
Sâd 38/26. Kiraz bu âyeti şöyle değerlendirir: “İçinde bulunduğu toplumda devlet adamı ve yönetici konumunda olan Hz.
Dâvûd’a, yönetimde adaleti esas almasını emreden bir âyettir (Kiraz, Kur'ân'da Ahlâk İlkeleri, 254).
40
41
7
“bireysel olarak yalnızca Âdem ve Dâvûd için kullanılır.” diye not düşer.49 Bu, özellikle Dâvûd soyuna
verilen krallık kavramına işaret ediyor olabilir.
2.3. Dâvûd’a Kitap Gönderilir ve Doğanın Tanrı’ya Övgüsüne Öncülük Eder
Bu üçüncü anlatıda Dâvûd, (kendisine vahiy gönderilen) peygamberler arasında listelenir. Ona
Zebur gönderilmiştir 50, kendisi doğayı Tanrı’yı övmeye yöneltir 51 ve İsa gibi, İsrailoğullarından inkâr
edenleri lanetler. 52 Nisâ suresinde, “İbrahim soyuna da kitabı ve hikmeti verdik ve onlara büyük bir
hükümranlık bahşettik.” denilir. 53 Surenin devamında, “Dâvûd’a da Zebur’u verdik.” diye okuruz. 54 Dâvûd,
Allah'ın kendilerine "kitap, hikmet ve peygamberlik" verdiği ilahî “hidayete ermiş” elçiler arasında
sayılır. 55 Allah'ın Dâvûd'a özel olarak lütfettiği söylenir: “Doğrusu biz, peygamberlerin kimini kiminden
üstün kıldık; Dâvûd’a da Zebur’u verdik.”56
“Zebur”, Müslümanlar açısından Hıristiyanlar ve Yahudiler ile ortak bir zemin oluşturur. “Zikirden
sonra Zebur’da da ‘Yeryüzü, iyi kullarıma kalacaktır.’ diye yazmıştık.”57 ayeti ile karşılaştırıldığında bu, hem
Mezmurlar kitabına58 hem de Kitab-ı Mukaddes’teki “Doğrular, ülkeyi miras alacak, orada sonsuza dek
yaşayacak.” 59 ifadesine bir gönderme gibi görünmektedir. Saleh, “Mezmur 37:29, Kur’ân’da Kitab-ı
Mukaddes’ten kelimesi kelimesine yapılan belirgin alıntıların tek örneğidir.” diye belirtmekte 60 ve yanı
sıra şunları ifade etmektedir:
Bu Mezmur ayetinin alıntılanması, Kur’ân’a yönelik teolojik perspektiften bakıldığında son
derece önemlidir… Hem sonsuz kurtuluş hem de dünyevi zaferi kapsayan bu üç terimin [miras,
halef-halife, zafer] ustaca kullanılması, bu terimleri, Kur’ân’daki kurtuluş tasavvurunu anlamak
için temel kılar. Bununla birlikte, söz konusu terimler askerî başarının bazı yönleriyle kurtuluşu
irtibatlandıran bir kavramlar ağı ve böylece inananlara Tanrı’nın hâkimiyetinin verildiği
kurtuluşu bağlayan oluştururlar. 61
Arthur J. Droge, The Qurʼan: A New Annotated Translation (Bristol, CT: Equinox, 2013), 301. YA, İsa’yı, hem Dâvûd’un vârisi hem
de tüm yaratılış üzerinde yetkili kılınan “son Âdem” olarak tanımlar (1Ko.15:22-26, 45). Kur’ân da ayrıca İsa’yı, Âdem ile
karşılaştırır: “Allah nezdinde İsa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir. Onu topraktan var etti; sonra ona ‘ol’ dedi ve oluverdi.” (Âl-i
İmrân 3/59). Ama bu, YA’daki Âdem-Mesih tipolojisi gibi değil, İsa’nın doğumuyla ilişkilidir.
50
en-Nisâ 4/163-164; el-En’âm 6/84-85; el-İsrâ 17/55-56.
51
Sebe’ 34/10; Sâd 38/18-19.
52
el-Mâide 5/78-79.
53
en-Nisâ 4:54.
54
en-Nisâ 4/163.
55
el-En'âm 6:84-89.
56
el-İsrâ 17/55.
57
el-Enbiyâ 21/105.
58
Burada “Zebur” [İng: Psalms/Mezmurlar] olarak tercüme edilen Arapça kelime, tekil hali zabūr’dur. Çoğul kelime, Âl-i İmrân
3/184; en-Nahl 16/44; el-Mü'minûn 23/53; eş-Şuarâ 26/196 ve Fâtır 35/25 ayetlerindeki gibi, al-zubur’dur. bk. J. Horovitz - R.
Firestone, "Zabur", Encyclopaedia of Islam, Second Edition, ed. Th. Bianquis P. Bearman vd. (Leiden, Netherlands: Brill, 2012).
59
Mez.37:29.
60
el-Enbiyâ 21/105.
61
Walid A. Saleh, "Psalms in the Qur'an and in the Islamic Religious Imagination", The Oxford Handbook of the Psalms, ed. William
P. Brown (New York: Oxford University Press, 2014), 282. İsa, Mesih olarak kendi kimliğini savunmak üzere askerî güç
kullanımını reddeder (Yu.18:38; krş. 6:15).
49
8
Bu aşikâr alıntıya karşın Kur’ân, Zebur’a yalnızca üç kere atıfta bulunur. 62 Bu da Zebur’un içeriğine
dair çok az şey ortaya koyar. 63 Müslümanların, Kitab-ı Mukaddes’teki Mezmurlar ile ilişkilerinin uzun
ve çelişik, karmaşık hisler taşıyan bir tarihi vardır. Vishanoff’a göre,
Ekseriyetle,
Kitab-ı
Mukaddes’teki
Mezmurlar’ın
edebi
türlerini
göz
önünde
bulundurduklarında Müslümanlar… bunları ilahî sesleniş olan kutsal yazı tanımlarıyla uyumsuz
bulurlar ve bu da Hıristiyan kanonunun eleştirildiği uzun bir tarihe neden olmuştur. 64
Kur’ân, Dâvûd’tan, İsa’yla birlikte söz eder: “İsrailoğullarından kâfir olanlar, Dâvûd ve Meryem oğlu İsa
diliyle lanetlenmişlerdir.” 65 Bağlam, Müslümanların “Ehl-i Kitap” ile ilişkileridir.66 Kur’ân’ın kaydında,
İbrahim, Dâvûd ve İsa gibi figürlerin hepsi tektanrıcı peygamberlerin örnekleridirler.
Dâvûd’a, doğayı Tanrı’yı övmeye yönlendirme konusunda özel kabiliyet bahşedilmiştir. 67 Bu
armağanla ilgili olarak Wheeler, İbn Abbâs ve Mücâhid’den gelen peygamber kıssalarını aktarır: “O,
kitabını okuduğunda kuşlar havada durur ve onun ezgisiyle yankılanır, onun övgüleriyle övgüler
sunarlardı. Aynı şekilde dağlar da ona karşılık verir, her sabah ve akşam onunla birlikte hamd
ederlerdi.”68
2.4. Dâvûd Süleyman’la Birlikte Güçle Kutsanır
Bu kıssalar grubunda Dâvûd, Süleyman’la birlikte güçle kutsanır, zincir zırhlar yapar 69 ve
Süleyman’ın kıssalarında pay sahibi olur. 70 Dâvûd, rüzgâra hükmetme 71, karınca ve kuş gibi hayvanlarla
ve kendisine çeşitli şekillerde hizmet eden cinlerle iletişim kurma72 gibi mucizevi yeteneklere sahip
olan oğlu Süleyman'la yakından ilişkilendirilir. 73 Tanah’ta, bu tür güçler Süleyman’a atfedilmemiştir.
Bunlar, Süleyman’ın, Tanah dışı Yahudi kaynaklarındaki tasviriyle uyumludur.74 Dâvûd ve Süleyman,
birlikte zorlu davalarda hüküm verme yeteneğine sahip olurlar.
en-Nisâ 4/163; el-İsrâ 17/55; el-Enbiyâ 21/105. Altı kere (Al-i İmrân 3/184; el-Nahl 16/44; aş-Şuarâ 26/196; Fâtır 35/25; elKamer 54/43, 52) çoğul hâlde bulunan kelime, genellikle “kitap(lar)” veya “kutsal metinler” olarak çevrilir.
63
Saleh’e göre, “Kitab-ı Mukaddes, İslâm âleminde, esas içeriği nihayetinde Müslümanlar için kalıcı bir ilgi oldağı olmayan daha
çok hayalî bir metindi.” Saleh, "Psalms in the Qur'an", 292.
64
David R. Vishanoff, "Why do the Nations Rage?: Boundaries of Canon and Community in a Muslim's rewriting of Psalm 2",
Comparative Islamic Studies 6/1-2 (2010): 176. Ayrıca bk. David Irving, "Psalms, Islam, and Music: Dialogues and Divergence
about David in Christian-Muslim Encounters of the Seventeenth Century", Yale Journal of Music & Religion 2/1 (2016).
65
el-Mâide 5/78-79.
66
el-Mâide 5/5, 59, 65, 66, 68, 77.
67
Sebe’ 34/10; Sâd 38/18-19. Bu, Dâvûd'un, yaratılmış dünyayı Tanrı'yı övmeye çağıran Mezmurları ile örtüşmektedir (ör.
Mez.69:34).
68
Brannon M. Wheeler, Prophets in the Quran: an Introduction to the Quran and Muslim Exegesis (London: Continuum, 2002),
261.
69
el-Enbiyâ 21/78-82; el-Neml 27/15; Sebe' 34/10-11.
70
el-Neml 27/16-22; Sebe' 34/12-13; Sâd 38/30-40.
71
el-Enbiyâ 21/81.
72
el-Enbiyâ 21/82; el-Neml 27/15-19.
73
el-Neml 27/15-22; Sebe’ 34/10-13; Sâd 38/30-40.
74
Rothkoff, Aggadah'ta Süleyman'la ilgili olarak şöyle der: "O, hayvanların ve kuşların dilini anlardı ve onlar da onun hükmüne
boyun eğerlerdi. (Song R.1:1/9; Tanh, B., Introd., 157)". Aaron Rothkoff, "Solomon", Encyclopaedia Judaica, 2nd Edition, ed. Fred
Skolnik (Farmington Hills: Macmillan, 2007), 759.
62
9
Özetle Kur’ân, Dâvûd’u, yeryüzünde ilahî olarak atanmış ve kendisine krallık verilmiş bir halife;
kendisine kitap (Zebur) verilen az sayıdaki peygamberlerden biri; Tanrı’nın her zaman ona yönelen
sadık kulu ve yaratılanları yaratan Tanrı’yı övmeye yöneltmek üzere özel olarak yetkilendirilmiş biri
olarak onurlandırır. Sadece iki davacının anlatımında ciddi tefsir soruları ortaya çıkar.
3. Tanah’ta Dâvûd
Dâvûd’un Kitab-ı Mukaddes’teki ehemmiyeti, ilk olarak ona yapılan çok sayıda atıfla gösterilir. 28
kitap 968 ayette ondan söz edilir. Dâvûd’un yaşamına dair ana EA kaynakları, 1.Samuel 16 – 1.Krallar 2
ve 1.Tarihler 11-29’dur. Bu başlıca anlatıları takiben Dâvûd hanedanlığı (Dâvûd evi, İbranice dā‧wîḏ bēṯ),
Krallar ve 2.Tarihler olarak bilinen kitaplarda açıklanır. Mezmurlar’ın neredeyse yarısının başlığında
Dâvûd’un ismi geçerken, peygamberlerde tekrar tekrar ve düzenli olarak Dâvûd, gelecek krallık
vaadiyle ilişkilendirilir ve YA’nın da en başından itibaren Mesih İsa’nın kraliyet atası olarak anılır.
Kitab-ı Mukaddes’in Dâvûd’un yaşamına dair her iki kaydın 75 her biri, kendilerine özgü bir bakış açısı
getirir ama bununla birlikte bu kayıtlar, tutarlı bir portreye ulaşmayı mümkün kılacak kadar yeterli
miktarda da birbirleriyle örtüşürler. Her iki kayıttan da yararlanarak Dâvûd’un hikâyesinin genel
içeriğini şöyle çapraz bir halka şeklinde dizebiliriz:
A. Soy kaydı, hazırlık olayları.
B. Kurban, meshedilmiş kral Golyat’ı yener.
C. Saul’un kıskançlığından Dâvûd’un çektiği sıkıntılar.
D. Hükümranlık başlar.
E. Sandık, sonsuz hanedanlık, “Dâvûdî Ahit”.
D'. Hükümranlık kurulur.
C'. Kendi yanlışlarından Dâvûd’un çektiği sıkıntılar.
B'. Golyat savaşı, son ezgiler, Moriya’da kurban.'
A'. Süleyman için Tapınak ve ibadet hazırlığı.
Bu karşılaştırmalı çalışmanın amaçları için önce merkezden başlayarak bu hikâyenin dört unsurunu
göz önünde bulunduracak; akabinde de YA’nın Dâvûd’u ele alışının iki yönüne bakmadan önce
Mezmurlar ve peygamberlerin bazı Mesihî yönlerini özetleyeceğim.
3.1. Dâvûd’un Meshedilmesi
Bu kiastik 76 yapının merkezinde, Tanrı’nın Dâvûd’a ve Tanrı’nın “oğlu” olacak olan varîse ebedî bir
krallık vaadi bulunmaktadır. 77 Anlatının başında yer alan Hanna’nın ezgisi, bu kraliyet beklentisini
göstermektedir: “RAB, …kralını güçle donatacak, meshettiği kralın gücünü yükseltecek.”78 Saul’un
yanlış bir başlangıç yapmasının ardından, yerine Dâvûd kral olarak meshedilir. 79 Bu simgesel eylemde,
1.Samuel 16 – 1.Krallar 2 ve 1.Tarihler 11-29.
Bir dizi bölümün sunulduğu ve sonrasında bu bölümlerin tersine sırayla dizildiği simetrik bir edebî yaklaşımdır.
77
2Sa.7:12-14.
78
1Sa.2:10 (İbranice: mâshîyach).
79
1Sa.16:12-14 (İbranice: mâshach)
75
76
10
peygamber Samuel, Dâvûd’un başına mesh yağını döker. Daha sonra Mezmurlar ve peygamberlerde yer
alan Tanrı’nın “meshedilen” kralı veya “Mesih” kavramı, bilhassa bu “meshetme”den gelmektedir. 80
Kral Saul’la bağlantılı olarak Dâvûd’un Saul’u öldürmesi hadisesi, Kur’ân’daki anlatıyla ortak bir
unsurdur. 81 Saul’un Kur’ân’daki ismi olan Tâlût, “uzun boylu” manasına gelmektedir 82 ve Kitab-ı
Mukaddes’teki anlatıda, “uzun boylu” kişiler alçaltılır. 83 Saul ve Dâvûd’un en büyük ağabeyi uzun boylu;
Golyat ise hepsinden uzun boyludur. Ancak gerçek mesele, Dâvûd’un, tek gerçek ve yaşayan olarak
beyan ettiği orduların RAB’bi (YHWH) ile Golyat’ın, Dâvûd’u lanetlediği ve “yaşayan Tanrı’nın ordusuna
meydan okuduğu” sahte “tanrıları” arasındaki “krallıkların çatışması”dır. 84 Dâvûd’un gayesi, “bütün
dünya[nın] İsrail’de Tanrı’nın var olduğunu anlayacak” olmasıdır. 85
Dâvûd’un yaşadığı sıkıntılar, Saul’un kıskançlığıyla başlar 86 ve ölümüne dek Saul, genç rakibini
öldürmeye çalışmaktan vazgeçmez. İyi anlarında (Dâvûd canını bağışladıktan sonra) Saul, Dâvûd’un kral
olacağını kabul eder.87
3.2. Kral Olarak Dâvûd
Dâvûd’un Ahit Sandığı ile ilişkisi, Tanrı’nın hükümranlığı ile ilişkisini anlamak için önemlidir.
“Dâvûd, sandığın üzerindeki Keruvlar arasında taht kuran Her Şeye Egemen RAB’bin adıyla anılan
Tanrı’nın Sandığı’nı getirmek için gitti.”88 Yukarıda belirtildiği gibi bu sandık, “çadır kuran Tanrı”nın
tahtının görünür simgesidir. Dâvûd, “Rab’bin önünde” hem dans eder hem de oturur. 89 Dâvûd
anlatısının ayrılmaz bir parçası olan Tanrı’nın bu somut varlığı, Kitab-ı Mukaddes’in ana temalarından
biridir 90 ama Kur’ân’ın tevhidi vurgulayan anlatılarına ters düşmektedir. “Kitab-ı Mukaddes’teki Allah
tasavvuru Kur’ân’daki Allah tasavvurundan oldukça uzaktır. Kitab-ı Mukaddes’te cennette gezinen,
insan suretinde yeryüzüne inerek insanlara gözüken, yiyen-içen… bir Allah tasavvuruyla
karşılaşılmaktadır.” 91 Yıldız’a göre Kitab-ı Mukaddes’teki anlatımlar kabul edilemez.
Kral, Tanrı’nın sandığı için bir ev inşa etmek ister, ama Tanrı, Dâvûd’un kendisi için fiziksel bir ev
inşa etmesi yerine, Tanrı’nın Dâvûd’a bir hanedan evi inşa edeceğini belirtir: “RAB senin için bir soy
(İbr. bayit) yetiştireceğini belirtiyor… onun krallığının tahtını sonsuza dek sürdüreceğim.” 92 Bu vaat,
Örneğin Mez.2:2, 6; Dan.9:26.
1Sa.17.
82
Ali Osman Kurt, "Tâlût", Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, (İstanbul: TDV Yayınları, 2010), 39/552.
83
Walker’ın Samuel Kitabı üzerine analizi, Tanrı’nın güçlüleri alçaltıp, alçakgönüllüleri yükseltmesini vurgular. Walker, “David
and the Single Ewe Lamb”, 78.
84
1Sa17:26, 43.
85
1Sa17:46.
86
1Sa.18:7-9.
87
1Sa.24:20; 26:25.
88
2Sa.6:2.
89
2Sa.6:14-16; 7:19.
90
“Tanrı, yarattığı dünyanın belirli yerlerine, somut ve gözle görülebilir şekilde 'gelir' ancak bu şekilde gelişi, her yerde hazır
ve nazır olan veya içkin varlığından ayrı bir durumdur… Tanrı’nın yeryüzünde belirli insanlarla antlaşma ilişkisi kurmak
suretiyle gösterdiği lütuf ve tenezzülünün devam etmekte olan öyküsünün önemli bir parçasıdır.” Bristow, Hani İbrahim, 104.
91
Yıldız, İsrâiliyata Yaklaşımlar ve Kitab-ı Mukaddes Nakilleri, 352.
92
2Sa.7:11-14.
80
81
11
Yaratılış 12:1-3’te (ayrıca Yar.18:18 ve 22:15-18) İbrahim’e verilen vaatle doğrudan bir devamlılık
içindedir. Peygamberlerde, Mezmurlarda ve YA’da tekrar tekrar alıntılanır ve ima edilir.
Aksakal, Tanrı’nın sonsuz krallık hakkında Dâvûd’la yaptığı bu ahdi “Tanrı’nın vaatte bulunarak
yükümlülük altına girdiği antlaşma, taahhüt içeren tür” diye nitelenmiştir.93 Dâvûd’a (ve İbrahim’e)
verilen bu vaat sözlerine uygun olarak Tanrı, Sina’da Musa aracılığıyla yapılan “yükümlülük içeren tür”
ahde bağlı kalmayan İsrail halkıyla “yeni bir ahit” yapacağını vaat eder. 94 Yeni Ahit yazılarına göre bu
yeni ahit Mesih aracılığıyla gerçekleşmiştir. 95
3.3. Dâvûd’un Günahları
Dâvûd’un zina ve cinayet günahları, 2.Samuel 11’de detaylıca anlatılır. Bu, Kitab-ı Mukaddes’teki
diğer önemli karakterler tarafından işlenen günahlarla örtüşmektedir. Ancak samimi itiraf, Tanrı’nın
bağışlamasının yolunu açar ve Dâvûd’un tevbesi, Mezmurlar 51 ve 32’de belirtilir. Mezmur 32’yi
nakleden bir YA pasajında, Tanrı’nın bağışlamasının temeli, İsa’nın kurban olarak ölümü aracılığıyla
sağlanan “kurtuluş” ışığında açıklanır: “Nitekim iyi işlerine bakmaksızın Tanrı’nın aklanmış saydığı
kişinin mutluluğunu Dâvûd da şöyle anlatır: ‘Ne mutlu suçları bağışlanmış, günahları örtülmüş
olanlara.’”96 Kitab-ı Mukaddes, peygamberlerin masumiyetine dair herhangi bir öğretide bulunmaz ve
günahlarını saklamaz ancak Tanrı’nın, günahları için sağladığı kurtuluşu yüceltir.
3.4. Moriya’daki Sunu
2.Samuel Kitabı’ndaki son eyleminde Dâvûd, halkın yerine kendisini sunar. Bir kez daha günahını
itiraf eder: “Günah işleyen benim, ben suç işledim… Ne olur beni… cezalandır.”97 Tanrı’nın İbrahim’i,
oğlu İshak’ı sunmak üzere götürdüğü sıradağ olan Moriya’da bir kurban sunar. 98 Bu yer, ileride İsrail’in
kâhinlerinin Musa’nın yasasına göre günaha karşılık sunular sunacakları Süleyman’ın tapınağının
sunakla birlikte bulunduğu yer olarak daha da öte bir önem kazanır. 99 Dâvûd’un sonraki yılları, oğlu
Süleyman’ın hükümdarlığında gerçekleşecek olan bu tapınağın inşası için hazırlık yapmaya
adanmıştır. 100 Kur’ân’da bu olay nakledilmez.
3.5. Mezmurlar ve Dâvûdi “Mesih” Peygamberlikleri
Dâvûd’un Mezmurları, EA’nın geri kalanıyla birlikte, Hıristiyanların vahiy olarak kabul ettiği Kutsal
Yazılar’ın önemli bir parçasıdır (bk. Luka 24:44-45). Dâvûd’un 2.Samuel 23:1-5’te kayda geçirilen “son
sözleri”, kendisi “aracılığıyla konuşan” Kutsal Ruh tarafından muktedir kılındığının farkındalığını
gösterir. Aşağıda işaret edeceğimiz üzere Dâvûd, bir “peygamber”dir ama [bu peygamberlik]
Kur’ân’daki peygamberlikle aynı türden değildir. Mezmurları çok farklı türlerden oluşmaktadır: Ağıt,
Aksakal, Kitab-ı Mukaddes Yasası, 17
Yer.31:31-34.
95
Luk.22:20; İbr.8:6-13.
96
Rom.4:6-7; Mez.32:1-2.
97
2Sa.24:17.
98
Yar.22; 2Sa.24.
99
2Sa.24:24-25; 2Ta.3:1; ayrıca bkz. Lev.1-7.
100
1Ta.22-29; 2Ta.3-7.
93
94
12
övgü, şükran, eğitici, hayranlık vb. Hıristiyanlar, düzenli olarak Mezmurları okur, Dâvûd’un Tanrı’yla
canlı deneyimini kendileri dua eder gibi benimser ve sözlerini kendi sözleri gibi ezgi olarak söylerler.
Ayrıca Mezmurlar, sayısız litürjide (ayinde) toplulukça tapınmalarının temelini oluşturur. Fakat
temelde Mezmurlar kitabı eskatolojik bir gündeme sahiptir. “Dâvûd’un krallığının kurulmasından,
Maşiah’ın ölümü ve yeniden dirilişine ve nihai zaferine kadar uzanan bir dizi ayrıntı, gelecekteki
olayların tüm bir programı ya da zaman çizelgesini içerir.” 101
Yeni Ahit, Tanah’ı kullanırken “peygamberler” ifadesi ile çoğunlukla Yeşaya ile Malaki arasındaki
peygamberlik kitaplarını kastetmektedir. 102 Bu peygamberler, “Dâvûd’un tahtı ve ülkesi üzerinde
egemenlik sürecek, egemenliğini adaletle, doğrulukla kuracak ve sonsuza dek sürdürecek.” 103 olan
gelecek Mesih’e dair Tanrı’nın ahdine bağlılığını ilan ederler. Tanrı, Dâvûd’un hanedanlığının çürüyen
ağacını kesecek ama Dâvûd’un sadakatinden dolayı geriye kalan kökten bir filiz çıkaracaktır. Kutsal
Ruh’un meshettiği “Dâvûd’un filizi/dalı” ortaya çıkacak ve uluslar ona dönecektir: “İşay'ın kütüğünden
yeni bir filiz çıkacak, kökünden bir fidan meyve verecek. RAB’bin Ruhu… Onun üzerinde olacak… O gün
İşay'ın kökü ortaya çıkacak, halklara sancak olacak, uluslar ona yönelecek.” 104
Yeni Ahit’te göreceğimiz gibi İsa'nın beklenen Mesih olduğuna dair duyuru, Dâvûd’a verilen
vaatlerin tekrarlanıp geliştirildiği Mezmurları ve Peygamberlerin yazılarına dayandırılır. Örneğin
Pavlus’un bir vaazında Tanah’tan nakledilen iki Dâvûdi ayeti İsa ile ilgili olarak okuduğu görülür:
“Tanrı İsa'yı diriltmekle, atalarımıza verdiği sözü, onların çocukları olan bizler için yerine
getirmiştir. [Dâvûd’a verilen] İkinci Mezmur'da da yazıldığı gibi: ‘Sen benim Oğlum'sun, Bugün ben sana
Baba oldum.’ Tanrı, onu asla çürümemek üzere ölümden dirilttiğini şu sözlerle belirtmiştir: ‘Size,
Davut'a söz verdiğim Kutsal ve güvenilir nimetleri vereceğim.’” 105
Bu örnekte olduğu gibi Yeni Ahit’in genelinde görülen Tanah’ı tefsir ve şerh etme yaklaşımında
Dâvûd’un önemli bir yeri vardı.
4. Yeni Ahit’te Dâvûd’u Okumak
4.1. Dâvûd Oğlu Mesih İsa
Yeni Ahit Tanah’ı kullanırken birkaç farklı yaklaşımla birlikte Mesihî bir temel üzerinde yaklaşır. 106
Dört Müjde’nin her biri, EA anlatısını kendisine has bir şekilde ele alır. Matta ve Luka, İsa’nın
doğumunun muazzam önemini, İbrahim ve Dâvûd’a verilen vaatlere atıflarla vurgular. Soy kaydına
göre İsa “Dâvûd oğlu” Mesih’tir. 107 Zekeriya doğumunu şöyle müjdeler: “Eski çağlardan beri kutsal
David C. Mitchell, The Songs of Ascents: Psalms 120 to 134 in the Worship of Jerusalem’s Temples (UK: Campbell Publication, 2015),
213.
102
Örneğin İsa’nın “Musa’nın Yasası’nda, peygamberlerin yazılarında [özgün metinde: peygemberlerde] ve Mezmurlar’da benimle
ilgili yazılmış olanların tümünün gerçekleşmesi gerektir” (Luk.24:44).
103
Yşa.9:6-7.
104
Yşa.11:1-12; Yer.23:5.
105
Elç.13:32-34’de Mez.2:7 ve Yşa.55:1-3 nakledilir.
106
YA’nın EA’yı kullanımı hakkında bu terimin üzerine bk. Michael Rydelnik, The Messianic Hope: Is the Hebrew Bible Really
Messianic? (Nashville: B&H Academic, 2010).
107
Mat.1:1-17.
101
13
peygamberlerinin ağzından bildirdiği gibi, Kulu Davut'un soyundan bizim için güçlü bir kurtarıcı
çıkardı”. 108 İsa’nın bakireden doğumu, “Dâvûd’un torunlarına” vaat edilmiş peygamberlik işaretidir. 109
Melek, Meryem’e, oğlunun Mesihî vaatleri miras alacağını vaat eder: “Rab Tanrı O’na, atası Dâvûd’un
tahtını verecek. O da sonsuza dek Yakup’un soyu üzerinde egemenlik sürecek, egemenliğinin sonu
gelmeyecektir.”110 İsa’nın beklenen Mesih olduğunu düşünen insanlar ona “ey Dâvûd Oğlu” diye
seslenirdi. 111 Mesih olup olmadığı ile ilgili tartışmalarda bu önemli bir kanıt olarak gösterilir: "Kutsal
Yazı'da, 'Mesih, Davut'un soyundan, Davut'un yaşadığı Beytlehem Kenti'nden gelecek' denmemiş
midir?" (Yu.7:42).
Bird’ün öne sürdüğü gibi, “İsa’nın ‘Mesih’ olduğu iddiası, daha ilk günlerinden itibaren [bu] yeni
hareketin merkezi ve tanımlayıcı özelliklerinden biri hâline gelmiştir.” 112 Pavlus, İsa’yı Mesih olarak
ilan ederken Dâvûd’a verilen soy vaadini vurgular: “Beden açısından Dâvûd’un soyundan olan.” 113 Bu
Pavlus’un yazılarına has değil, tersine çarmıhta ölen ve üçüncü gün ölümden dirilen İsa’nın Tanah’ta
önbildirilen Mesih olduğu beyanı bütün Yeni Ahit’te görülür. 114 İsa öncesi Yahudilerin genel Mesih
algısıyla İsa sonrası O’na inanıp Yeni Ahit yazılarını kaleme alan Yahudilerin Mesih algısı araşındaki
temel fark bu İsa’nın ölümden diriliş meselesine odaklanır.
İsa kendini Mezmurlar’daki sözlerle tanıtırdı. Örneğin Mezmur 110’u kullanarak, İsrail’in
önderlerine meydan okur:
“Mesih’le ilgili olarak ne düşünüyorsunuz? O, kimin oğludur?” Onlar da “Dâvûd’un oğlu” dediler. İsa
şöyle dedi: “O hâlde nasıl oluyor da Dâvûd, Ruh’tan esinlenerek ondan ‘Rab’ diye söz ediyor? Şöyle
diyor Dâvûd: Rab Rabbim’e dedi ki ‘Ben, düşmanlarını ayaklarının altına serinceye dek sağımda
otur.’ Dâvûd ondan Rab diye söz ettiğine göre, O nasıl Dâvûd’un oğlu olur?” 115
Doğrusu Yeni Ahit’in bu bölümüne göre İsa bu Mezmur’u böyle okuyarak hem Dâvûd’un oğlu hem
de Dâvûd’un Rabbi olduğunu iddia etmektedir. 116 Çarmıhta İsa, iki Mezmur’dan Dâvûd’un sözlerini
ağzına alır: “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?”117 ve “Ruhumu ellerine bırakıyorum ey RAB!” 118
Buna benzer birçok durumda İsa, Musa’nın ve Dâvûd’un, kitaplarında kendisinden söz ettiğini iddia
Luk.1:67-69.
Mat.1:21-22; Yşa.7:13-14.
110
Luk.1:30-33.
111
Mat.9:27; 15:22; 20:30-31; Mar.10:47-48; 11:10.
112
Michael F. Bird, Jesus is the Christ: the Messianic testimony of the Gospels (Downers Grove: InterVarsity Press, 2012), 21-22.
113
Rom.1:1-3; krş. 2Ti.2:8.
114
Günümüz Türkiye’de yaygın olup İslâm’ın eski dönemlerinden beri Pavlus’u suçlayan Müslüman yazarların tezleriyle ilgili
bir çalışma için bk. Michael F. Kuhn, “Early Islamic Perspectives of the Apostle Paul as a Narrative Framework for Taḥrīf”,
Arab Christians and the Qurʼan from the Origins of Islam to the Medieval Period, ed. Ivor Mark Beaumont (Leiden: Brill, 2018).
115
Mat.22:42-45; Mez.110:1.
116
Sinanoğlu bunu eleştirir: “Îsâ, [YA’da] nübüvvet müessesesine damgasını vurmaktadır ancak bir peygamber olarak degil
Rab (Lord) olarak… Bu bağlamda Yeni Ahid’deki ilâhî misyonu tamamen Îsâ’ya hasredilmiş bir faaliyet olarak gormek yanlış
olmaz.” (Sinanoğlu, Nübüvvet, 415-416).
117
Mez.22:1.
118
Mez.31:5.
108
109
14
etmiştir: “Daha sizlerle birlikteyken, ‘Musa'nın Yasası'nda, peygamberlerin yazılarında ve
Mezmurlar'da benimle ilgili yazılmış olanların tümünün gerçekleşmesi gerektir' demiştim.”119
4.2. Mesih’in bir Peygamberi olarak Dâvûd
YA’da en çok üzerinde durulan Mezmurlar, Mesihî krallıkla ilişkili olanlardır, özellikle de Dâvûd’un
peygamberlik olarak daha öncesinde Mesih’in sözlerini dile getirdikleridir.120 İsa’nın öğrettiği gibi,
elçiler, açıkça “Dâvûd, bir peygamberdi” ve Mesih’in “dirilişini” ve bunu takip eden yüceltilişini
“önceden görerek onun hakkında konuştu” diye söylediler. 121 İsa’nın Sanhedrin önündeki duruşması ve
Romalılar tarafından çarmıha gerilmiş olması, onlar için dualarında alıntıladıkları Dâvûd peygambere
vahyedilen 2. Mezmur’un yerine gelmesinden başka bir şey değildir:
“Ey Efendimiz! Kutsal Ruh aracılığıyla kulun atamız Dâvûd’un ağzından şöyle dedin: ‘Dünyanın
kralları saf bağladı, hükümdarlar birleşti Rab'be ve Mesihi'ne karşı.' Gerçekten de Hirodes ile Pontius
Pilatus, bu kentte İsrail halkı ve öteki uluslarla birlikte senin meshettiğin kutsal kulun İsa'ya karşı
bir araya geldiler. Senin kendi gücün ve isteğinle önceden kararlaştırdığın her şeyi
gerçekleştirdiler.” 122
Dâvûd, İsrail’in Mesih’ini reddedeceğini ve böylece ulusun çoğunun yüreklerinin “nasırlaşacağını”
önceden bildirir. 123 Mesih’in havarisi tarafından ihanet edileceği önceden Dâvûd’a açıklanmıştı
(Elç.1:16). İbraniler’in yazarı, İsa Mesih'in sarsılmaz krallığını açıklamak için Tanrı'nın Dâvûd’a ve
Dâvûd aracılığıyla söylediği sözleri kullanır.124 Vahiy kitabı, çarmıha gerilmiş ve dirilmiş olan İsa’yı,
“Yahuda oymağından gelen aslan, Dâvûd’un kökü” olarak tanıtır. 125 Kitabın sonunda ise İsa kendisini,
“Dâvûd’un kökü ve soyu…, parlak sabah yıldızı” olarak tanımlar.126
Özetle, İsa'nın Mesih kimliği, Tanrı'nın kral-peygamber Dâvûd’a verdiği Mesihî krallık vaatlerinden
ayrılamaz. Dâvûd hem Mesih İsa'nın kraliyet atası hem de onun acı çekeceği, öleceği ve ardından
yüceltileceğini önceden bildiren peygamberdir. Dâvûd anlatısı, bu nedenle İbrani Kutsal Yazılarının
geri kalanıyla ve İsa Mesih'in Yeni Ahit'iyle bütünsel olarak ilişkilidir. Yeni Ahit Dâvûd’la ilgili Tanah
metinlerini İsa’nın vaat edilen Mesih olduğu anlayışı ışığında okuyor.
5. Tanah’taki ve Kur’ân'daki Dâvûd'un Karşılaştırılması
Tanah (Eski Ahit) ve Kur’ân’daki Dâvûd anlatılarını yan yana koyduğumuzda, bazı örtüşen kişi ve
olayların olduğunu görürüz. Lakin EA’teki anlatının ana kısımları, diyagramda çizgili karelerde
gösterildiği üzere, Kur’ân’daki resimde de yer almamaktadır.
Şekil 1: Tanah’taki ve Kur’ân’daki Dâvûd’un karşılaştırılması.
Luk.24:44; ayrıca bk Yu.5:46.
Mez.2, 8, 16, 22, 40, 110.
121
Mez.16 ve 110’da; Elç.2:29-32.
122
Elç.4:29-32; Mez.2:1-2.
123
Rom.11:9-10; Mez.69:22-23’ten alıntı.
124
İbr.1:5, 8, 13; 10:5-7; Mezmur 2, 40, 45 ve 110’dan nakleder.
125
Va.5:5-6.
126
Va.22:16.
119
120
15
Diyagram, Tanah ve Kur’ân anlatılarının hayli geniş bir ortak zemin paylaştıklarını gösterir. Her iki
anlatı kümesinde de Dâvûd, Golyat’ı öldürür. Her ikisinde de Dâvûd, kral olur ve Tanrı’dan bir
hükümranlık alır. Her ikisinde de Dâvûd’a ilahî vahiy (Mezmurlar ya da Zebur) bahşedilir. Her ikisinde
de Dâvûd’un hikâyesi, Süleyman’ınkiyle iç içe girer. Ancak ortak zemin, Dâvûd’un yaşamındaki bazı özel
olaylarla sınırlıdır ve bu örtüşen alanlarda bile, ait oldukları genel Kitab-ı Mukaddes veya Kur’ân
perspektiflerine ilişkin ayrıntılarda büyük farklılıklar vardır. Bu farklılıklardan daha çarpıcı olanı ise
yer almayan unsurlardır. Bilhassa iki birbirine bağlantılı ve merkezî kavram, Mesih ve Tanrı’nın
Krallığı, Kur’ân’daki Dâvûd portresinde hiç yer almamaktadır.
5.1. Mesih kavramı
Tanah’taki Dâvûd hikâyesi, soyağacıyla Yahuda üzerinden İbrahim’e bağlanan uzun bir tarihsel
anlatılar zincirinin anahtar bir halkasıdır. Kur’an’da geçmeyen bu vurgu, tekrar tekrar YA’da özetlenir.
Dâvûd’un bir kral olarak “meshedilmesi”, peygamberler tarafından önceden bildirilen Kutsal Ruh
tarafından meshedilmiş Mesihî Kral ve Kul’a götüren doğrudan bir yol açmıştır. 127 Yeni Ahit’e göre İsa,
gelmesi beklenen meshedilmiş olan Mesih’tir. Kur’ân’da ise “Mesih” unvanı on bir kez İsa’ya atfedilir
ama açıklanmaz, 128 önemi vurgulanmaz ve Kitab-ı Mukaddes’teki meshedilen kral kavramı ile bağlantı
kurulmaz. Bunun yerine, İsa’nın tanrılığına dair Hıristiyan iddiasının reddedildiği pasajlarda
kullanıldığı görülmektedir. “Kavram Kur’ân-ı Kerîm’de Hıristiyanlık’taki anlamıyla yer almamakta,
Îsâ’nın kendisinden önce gelenler gibi bir peygamber olduğu vurgulanmaktadır.” 129 YA’ten farklı olarak
Kur’ân’da Mesih kavramı, Dâvûd ile ilişkilendirilmez.
Örneğin Yşa.11:1-2; 42:1-6; 61:1-3.
Âl-i İmrân 3/45; en-Nisâ 4/157, 171, 172; el-Mâide 5/17, 72, 75; et-Tevbe 9/30.
129
Jacques Waardenburg, “Mesîh”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, (Ankara: TDV Yayınları, 2005), 29/309.
127
128
16
5.2. Tanrı’nın Krallığı
Bunun yanı sıra Tanah’taki Dâvûd anlatılarının Kur’ân’da yer almayan kısımlarından daha mühim
olan ise Mezmurlar’da ve peygamberlerin sözlerindeki Dâvûd’a vaat edilen ebedi krallık beklentisinin
kademeli gelişmesidir. YA’e göre İsa, halka yönelik hizmetine, bu krallığın yaklaştığına dair bildiriyle
başlamaktadır. Kitab-ı Mukaddes’te Dâvûd, bu dünyanın hükümranlığının yerini alan Tanrı’nın
krallığının hikâyesinin merkezinde yer alır. Bu kapsamlı hikâye, Kur’ân’da yer almamaktadır. Kur’ân
Tanah’taki Dâvûd’u kısmi olarak anımsatırken diğer peygamberler kıssalarını da kullandığı gibi önceki
Dâvûd anlatılarından birkaç noktayı seçici bir şekilde kendine has bir yaklaşımda kullanır. İlk bakışta,
Kur’ân’daki ve Tanah’taki Dâvûd anlatıları örtüşüyor gözüküyorlarsa da aslında bunlar, oldukça farklı
hikâyelerin parçalarıdırlar.
6. Yeni Ahit ve Kur’ân’ın İbrani Kutsal Yazılarına Yaklaşımı
YA ve Kur’ân’ın, Musa’nın ve Dâvûd’un yazılarıyla ilişkilerinde çok farklı yaklaşımlara sahip
oldukları açıktır. Bir taraftan YA, bu peygamberleri ve hikâyelerini, Mesih çağında doruğa ulaşan büyük
bir anlatının parçası ve onların kutsal yazılarını Mesih’e işaret eden yazılar olarak görür. Diğer taraftan,
Tanah’ı tümüyle Tanrı’nın yazılı ve değişmemiş sözü olarak kabul ederek bütün Tanah’ın Mesihî
yorumuyla ilgilenir. Çok sayıda Mezmur, Tanrı’nın Dâvûd aracılığıyla konuştuğu belirtilerek alıntılanır.
Bunu yaparken YA’nın, kanonik Kutsal Yazıları, geleneksel “Yahudi mitlerinden” ya da İslâmi kıssalarla
sıklıkla örtüşen sözde “tefsirî anlatılardan” belirgin bir şekilde ayırdığına dikkat edilmelidir.130
Öte taraftan Kur’ân, Kitab-ı Mukaddes anlatısını kısmi olarak yeniden kullanır veya yürürlükten
kaldırır ve bu kişilerin hikâyelerinin kısımlarını, Muhammed Peygamber’in kalıbında tekrardan anlatır.
Kur’ân, günümüze kadar gelen, atıfta bulunduğu Tora veya İncil ile ilgilenmez ama bunun yerine
peygamberlik mesajı olan ahlaki tevhide odaklanır. Peygamber hikâyeleri, son Peygamber’e kulak
verme çağrısını destekleyen ve onu reddetme tehlikesine karşın uyaran vaaz örnekleri olarak işlev
görür. Burada, iki sorunlu alan göze çarpmaktadır.
6.1. Peygamberlerin Masumiyeti (İsmetü’l-Enbiyâ)
Tanah (ve Yeni Ahit), bütün insanları, zayıf ve günahkâr olarak resmeder. Atalar (İbrahim, İshak ve
Yakup) ve peygamberler bile, günah işleyebilen ve Tanrı’nın buyrukları uyarınca yaşamakta bazen
başarısız olan karakterler olarak gösterilirler. 131 Dâvûd, Tanrı’nın tam istediği gibi biri olmakla birlikte,
zina ve adam öldürtme günahları işlemiş olan bir tövbekâr olduğu da açık bir şekilde kaydedilmiştir.
Müslümanlar bu kayıtları, Tanrı'nın peygamberlerine atılan kara lekeler/iftiralar olarak görürler, zira
bu kişileri erdem ve itaat örneği olarak kabul eden İslâmi anlayışla uyuşmazlar. 132 Kur’ân’da geçmese
Bristow, Hani İbrahim, 151-57. Yıldız bazı çağdaş tefsirlerde de “İsrâilî rivayetlerle Kitab-ı Mukaddes nakillerinin
birbirinden farklı kategoriler” olarak değerlendirildiğini gösterir (Yıldız, İsrâiliyata Yaklaşımlar ve Kitab-ı Mukaddes Nakilleri, 121).
131
Yalnızca İsa’nın açıkça günahsız olduğu söylenir. bk. Yuh.8:46; İbr.4:15, 7:26; 1Pe.2:22; 1Yu.3:5.
132
İbn Hazm, bu Eski Antlaşma anlatılarını, “kutsal adamlara karşı doğru olması mümkün olmayan küfür dolu suçlamalar”
olarak öfkeyle reddetmiştir. Walid A. Saleh, "The Hebrew Bible in Islam", The Cambridge companion to the Hebrew Bible/Old
Testament, ed. Stephen B. Chapman vd. (New York: Cambridge University Press, 2016), 418.
130
17
de bu peygamberlerin masumiyeti anlayışı yaygın olarak kabul görmektedir. Bulut'un dediği gibi, “Ehl-
i sünnet kelâmcıları, nübüvetten önce ve sonra peygamberlerin kasten veya sehven yüz kızartıcı
günahlardan korunmuş oldukları hususunda görüş birliği içindedir.”133
Bu peygamber tasvirinde Kur’ân, Kitab-ı Mukaddes karakterlerinin Torah’a itaatin kahramanca
modelleri olarak sunulduğu “yeniden yazılmış Kutsal Kitap” olarak bilinen Tanah sonrası Yahudi
yazılarını andırır.134 Bu kişilerin örnek karakterleri, Tanrı’nın planındaki yerleri için temel oluşturur -
onlar bunu hak ederler.
Kitab-ı Mukaddes’te görülen vurgu ise Dâvûd'un işlediği günahın kendisine Tanrı tarafından
gönderilen başka bir peygamberin (Natan) açıkladığı sözle gösterildiği zaman Dâvûd'un tevbe
etmesidir. Kitab-ı Mukaddes'teki "peygamberlerin" en önemli görevlerinden biri de İsrail halkının
günahlarını ifşa etmekti. Yeni Ahit'in "peygamberler" dediği yazılar (Yeşaya ile Malaki arasındaki EA
kitapları) buna çok kapsamlı örnekler oluşturmaktadır.
Müslüman düşünür İsmail R. al-Faruqi, İbrani Kutsal Yazıları ve onların Hıristiyan yorumlarının her
ikisini de tümüyle kabul edilemez olarak keskin bir şekilde reddetmiştir. İslâm’ın, ilahî-insan ilişkisinin
gerçek özünü onardığını ve neye dayanarak daha önceki kutsal yazıların hangi kısımlarını doğru kabul
edip seçtiğini netliğe kavuşturduğunu öne sürmüştür:
İslâm'ın, eski İbrani ırkçılığı ve yeni 'Hıristiyanlık' tarafından bulanıklaştırılan, her insanın... tam
olarak hak ettiğini aldığı, yalnızca işlerinin ve eylemlerinin mutlak bir ahlaki adalet ölçeğinde ona
kazandırdığı bir evrenin ahlaki düzenine ilişkin saf Sami vizyonunu yeniden yakaladığı
söylenebilir... Müslüman, İbrani Kutsal Yazılarındaki ahlaki açıdan geçerli olanla sapkın olanı
ayırmak zorundadır, çünkü yalnızca ilkine Tanrı Sözü diyebilir.135
“Saf Sami vizyonu”, el-Faruki’nin hayalinin bir ürünüdür. Çünkü İbrani Kutsal Yazıları, başlangıçtan
itibaren Tanrı’nın, günahkâr, hak etmeyen insanlığa karşı olan lütfunun izini sürmektedir. 136 YA’da İsa
Mesih, bu “müjde” mesajının tümüyle yeni olmadığını ama ana unsurlarının Musa’nın Yasasında,
Peygamberlerde ve Mezmurlarda yazıldığını bildirir (Luk.24:44-47). Pavlus, Dâvûdi Mesih İsa tarafından
tamamlanan kurtuluşla ilgili “Tanrı’nın Müjdesi”nin, “peygamberleri aracılığıyla Kutsal Yazılar’da
önceden vadedildiğini” öne sürer. 137 İsa’nın Yahudi elçileri, mesajlarının, “[İbrani] Kutsal Yazılar
uyarınca” olduğunu iddia ettiler. 138
Mehmet Bulut, "İsmet", Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, (İstanbul: TDV Yayınları, 2001), 23/136. Bulut devamında
şunu ekler: “Çoğunluğa göre peygamberler yüz kızartıcı olmayan günhları unutarak veya yanılarak işleyebilirler. Ancak onlar
bu günahlarda ısrar etmez, Allah tarafından uyarılarak bunlardan vazgeçerler.”
134
“Rewritten Bible” denilen bu Yahudi tefsir anlatıları ve bunların Kur’ân'daki tasvirlerle benzerliği hakkında bk. Bristow,
Hani İbrahim, 141-58.
135
Ismail Raji al-Faruqi, "Comparison of the Islamic and Christian approaches to Hebrew Scripture", Journal of Bible and Religion
31/4 (1963): 288, 92.
136
Örnek için bk. Robert R. Gonzales Jr., Where Sin Abounds: The Spread of Sin and the Curse in Genesis with Special Focus on the
Patriarchal Narratives (Eugene: Wipf & Stock, 2009). Evrensel olarak insanın günahlılığı üzerine bk. Yar.8:21; 1Kr.8:46; Eyü.25:4;
Mar.7:21
137
Rom.1:1-3.
138
1Ko.15:3-4; krş. 1Pe.1:10-12.
133
18
6.2 Bozulma (Tahrîf) ve İptal (Nesh)
Yahudiler ve Hıristiyanlar, Kur’ân'ın kendi kutsal yazılarına yaptığı atıflar konusunda
Müslümanlara sık sık meydan okuyarak, Kur’ân'ın hiçbir yerde bunları geçersiz ilan etmediğini, aksine
onları kendilerine emanet edilen Kutsal Yazılar ile hüküm vermeye çağırdığını belirtmişlerdir.139
Kur’ân'ın, peygamber kıssalarını oldukça farklı bir şekilde anlatmasını nasıl anlamalıyız? Daha önceki
kutsal yazıları doğruladığını iddia edip sonra onların temel anlatılarını yeniden yazdığında, bu, aslında
iptal, inkâr ve yeniden anlatma mıdır?
Müslümanların bu meydan okumaya verdiği yanıt, sıklıkla, tahrîf olarak bilinen bir suçlamayla,
orijinal kitapların bozulduğu ve artık yürürlükte olmadığını savunmaktadır. 140
Hıristiyanlar için bu, Tanah söz konusu olduğunda savunulamaz görünmektedir çünkü YA’ya göre
Mesih İsa, o günlerde mevcut İbrani Kutsal Yazılarının güvenilirliğini onaylamıştır ve bugün elimizde
bulunan kitaplar ile İsa’dan önce tarihlendirilen bilinen en eski nüshalar arasında anlamlı bir süreklilik
(uyum) bulunmaktadır. Bu, Kur’ân’ın kendinden evvelki kutsal yazıları doğrulama iddiasıyla bu
yazıların bilinen içeriği ve mesajıyla apaçık tutarsızlığı arasındaki çelişkiden kaynaklanan bir yanıttır.
Bu konuda Kur’ân’ın “müsaddik/tasdik” niteliğinin yanı sıra “müheyim” sıfatına dikkat çekilmiştir:
Kur’ân’ın kendinden önceki kitapların aslında var olanları ortaya çıkararak koruyup gözettiği, o
kitaplardaki ayetlerden tahrife uğramayanların ancak Kur’ân’ın ışığında değerlendirilerek
anlaşılabileceği, Kur’ân’a uymayanların ise tahrife uğradığını ortaya koymada bir mihenk görevi
gördüğü anlaşılmaktadır. 141
Asıl problem metinlerin yanlış aktarılması veya değiştirilmesinden ziyade önceki kitapların
Kur’ân’la uyum içinde olmamasından kaynaklanır. Bununla ilgili İbn Teymiyye'nin tahrif iddialarını
inceleyen Okumuş şunu söyler: “Bu bağlamda nesh… daha ziyade tebdil ya da tahrife konu olmuş hüküm
ya da metinlerin ilahî vahiyle düzeltilmesi demektir. Nesh olgusu da bu inşa ve ıslah süreciyle paralel
yürür.” 142
Dâvûd anlatılarında görüldüğü üzere, Müjdeler, daha evvelki Dâvûdî kutsal yazılarını İsa Mesih’te
gerçekleşmiş olarak görürken, Kur’ân, bunlara yalnızca kısaca atıfta bulunur. Kitab-ı Mukaddes’in
Dâvûd materyalinin çok küçük bir kısmı, Kur’ân’ın mesajını destekler ve dolayısıyla alakalı olarak
değerlendirilmezler.
İslâmî “iptal” (nesih) kavramının kendisi, geleneksel olarak namazın yönü gibi, görece dinî
uygulamanın ikincil konularıyla sınırlandırılmıştır. Okumuş, İbn Teymiyye'yi alıntılar: “‘Allah, ilk
el-Mâide 5/43.
Genel bir bakış için bk. Gabriel Said Reynolds, "On the Qurʾānic Accusation of Scriptural Falsification (taḥrīf) and Christian
anti-Jewish Polemic", Journal of the American Oriental Society 130 (2010). Ayrıca tahrif üzerine önemli bir bölüm olarak bk. Martin
Accad, Sacred Misinterpretation: Reaching Across the Christian-Muslim Divide (Grand Rapids: Eerdmans, 2019), 217-62.
141
Hasan Hüseyin İslam, Kanonik Dört İncil’in Kur’ân’a Arzı, Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora
Tezi, 2020), 12. İslam “Tevrat ve Zebur’un yanısıra İnciller’deki tevhid inancını bozmaya yönelik müdahelelerden” söz
etmektedir. İslam, Kanonik Dört İncil, 257.
142
Bünyamin Okumuş, "Garanik Hadisesi Bağlamında İbn Teymiyye’ye Göre İsmet Kavramı: Nebevi Metinlerin Neshi ve Tebdili
Meselesi (2)", Kelam Araştırmaları Dergisi [Kader] 8/2 (2010), 155.
139
140
19
kitapla teşri kıldığı hükümlerin hepsini ikinci kitapla nesheder.’ demek caiz değildir. Üzerinde
kitapların ve şeriatların ittifak ettiği hususlara nispetle neshedilenler oldukça azdır.” 143 Benzer şekilde
Saleh, “Musa’nın kitabının iptali söz konusu değildir, yalnızca etkililiğinin Yahudiler ile
sınırlandırılması mevzu bahistir.” der. 144
Buna karşın Kitab-ı Mukaddes anlatısının ana yönlerini bir kenara bırakarak ve başka bir gayeyle
yeniden tasarlayıp aktararak Kur’ân, önceki anlatıları bazen tasdiklemekle birlikte onları sıklıkla iptal
(nesh) eder. 145 Kur’ân'ın Dâvûd portresi Kitab-ı Mukaddes’teki hikâyeyi tashih veya yeniden yazma
şeklindeki yaklaşımının bir parçası olarak ortaya çıkar.
6.3. Mezmurlar / Zebur
Dâvûd’a bahşedilmiş yazılı vahye YA ve Kur’ân tarafından verilen göreceli önem, İbrani Kutsal
Yazılar üzerindeki iki bakış açısını netleştirmekte yardımcı olur. Kur’ân, Zebur’a sadece anlatımların
akışı sırasında atıfta bulunurken; YA ise sık sık Dâvûd’un Mezmurlarına atıfta bulunur ve bunlardan
uzunca alıntılar yapar. 146 Tüm Mezmurlar koleksiyonu veya Kitabı, kutsal yazı, Dâvûd’un ağzından
konuşulan Tanrı sözü olarak kabul edilir. 150 Mezmur, Hıristiyan Kitab-ı Mukaddes’inde en uzun kitabı
oluşturur. YA, inanlıları, birbirlerine Mezmurlar okumaya teşvik eder ama bunların her birinin ötesinde
Mezmurlarda, Mesih’in, İsa’nın, ön görünümünü ve ön bildirimini görür.
Mezmurlara başvurulması ya da başvurulmaması, iki yaklaşımı da göstermektedir. Yeni Antlaşma,
temel mesajını veya “müjde”sini, “Kutsal Yazılar'a göre” olduğu ön kabulü üzerine temellendirir ve
bunu, bu Kutsal Yazılar'ı kapsamlı bir şekilde kullanarak gösterir. Aslında Hıristiyanlar, Dâvûd’un
Mezmurları da dâhil olmak üzere bu yazıları, kendi Kitab-ı Mukaddeslerinin ilk kısmı olarak okurlar.
Sinagog Mezmurlara gelecek Mesih'in önbildirisi olarak değer verir, Kilise ise çoktan gelmiş olan
Mesih'in tanıklığı olarak değer verir ve peygamberlik sözleri olarak bu eski ilahiler koleksiyonu
yirmi yüzyıl sonra hala korunuyor. 147
Öte yandan, tekrarlanan doğrulama iddiasına karşın Kur’ân, mesajını desteklemek için önceki Kutsal
Yazıları YA’te anlaşıldığı şekilde kullanmaz ve Zebur'a sadece kısaca atıfta bulunur. Bunun yerine, daha
önceki peygamberlerin kitaplarının, şimdi Kur’ân'da nihai ve evrensel biçimiyle açıklanmış olan
bildiriyle esasen aynı beyanı içermekle onları bazen tasdik eder bazen de nesh eder. 148
Örnek olarak, Zebur'dan alıntı yapan bir ayet, mesajı, daha önce verilen ve Kur’ân'da verilenle aynı
olarak özetlemeye devam eder: “Zikirden sonra Zebur’da da ‘Yeryüzü, iyi kullarıma kalacaktır.’ diye
Okumuş, "Nebevi Metinler (2)", 157-58.
Saleh, "The Hebrew Bible in Islam", 412. bk John Burton, The sources of Islamic law : Islamic theories of abrogation (Edinburgh:
Edinburgh University Press, 1990).
145
Durie, şu sonuca varır: "Kutsal Kitap'ta ahit teolojisiyle ilişkili bir işlevi olan anlatı materyalleri... Kur’ân'ın kendine özgü
teolojisine hizmet etmek üzere yeniden tasarlanmıştır.” (Mark Durie, The Qur'an and its Biblical Reflexes: Investigations into the
Genesis of a Religion (Lanham: Lexington Books, 2018), 212).
146
Çok sayıdaki ima bir kenara bırakılırsa, YA, 40 farklı Mezmurdan doğrudan alıntı yapar. En çok alıntı yapılanlar, Mesihî
bağlantıda kullanılan Mezmurlar 2, 8, 16, 22, 69, 95, 110 ve 18’dir.
147
Mitchell, The Songs of Ascents, 212.
148
bk. Bakara 2/285; eş-Şûrâ 42/13.
143
144
20
yazmıştık… De ki: ‘Bana, ilahınız bir tek ilahtır diye vahyediliyor; siz hâlâ teslim olmayacak mısınız?’” 149 Ancak
“Kutsal Yazılar'a göre” şartını ileri sürmemektedir.
SONUÇ
Müslümanlar ve Hıristiyanlar, Dâvûd’u (ve diğer peygamberleri) nasıl “anımsarlar”? Hıristiyanlar,
Dâvûd’un öyküsünün ve esinlenmiş sözlerinin kaydedildiği İbrani Kutsal Yazılarını okuyarak
anımsarlar. Onları, Yeni Ahit’in, Dâvûd’un yaşamını ve Mezmurları İsa Mesih’le ilgili olarak kapsamlı
bir şekilde kullanışını yansıtan Hristolojik bir hermenötik ile okurlar. Ona “peygamber” derken Dâvûd’u
kendisine vahiy olarak verilen kitap aracılığıyla Mesih’i önceden müjdeleyen bir peygamber olarak
görürler. Öte yandan Müslümanlar ise Dâvûd’u, birincil olarak Kur’ân’da ve peygamberlerin geleneksel
yaşamlarında yer alan Dâvûd hikâyelerinin ufak parçalarıyla hatırlarlar. Bu kıssalar, Kur’ân’ın Dâvûd
ve diğer peygamberlerin hikâyelerini, Muhammed’in özü ve mührü olduğu peygamberlik örüntüsünü
açıklamak üzere kullanımı yansıtır. Müslümanlar, Dâvûd’un gayretli dindarlığına hürmet ederler ama
Zebur’unun içeriğiyle ilgilenmezler.
Birçok diğer karakter gibi, Kur’ân’daki Dâvûd da Kitab-ı Mukaddes’teki muadiliyle sınırlı benzerlik
bulundurur. Başta sorduğum, Kur’ân Tanah’taki Dâvûd metinlerine yaklaşımda “nesih, reddetme ve
yeniden aktarma hermenötiği” görülüyor mu? sorusuna gelince, oradaki örtüşen kısımları ait oldukları
ana anlatıdan çıkarıp kendi tevhit, nübüvvet, ahiret perspektifine ait kıssaları olarak yeniden aktararak
orijinal manayı değiştirir veya geçersiz kılar. Daha önce bu konudaki literatürde de ifade edildiği gibi,
bu bilgiler Kur’ân’da kullanılırken büyük oranda ehlileştirilmiş ve süzgeçten geçirilmiştir. Yeni Ahit’te
görülen bakış açısına göre Tanah’taki Dâvûd soyundan gelecek vârisi Mesih’e, Tanrı’nın sonsuz bir
krallık vaat ettiği, meshedilmiş kraldır. Kur’ân’da Dâvûd, diğer bütün peygamberler gibi öykünmesi
gereken bir örnek peygamberdir. Kur’ân’da ise Dâvûd, İsa ve Muhammed gibi bir peygamberdir ve
Zebur kitabı, Kur’ân gibi bir kitap olarak anlaşılır. Yeni Ahit’in yaklaşımına göre Dâvûd, “Rabbim” olarak
seslendiği ve ölümü ve dirilişiyle kendisinin nihai olarak kurtulduğu Mesih’in bir peygamberidir.
Mezmurları da Kur’ân gibi bir kitap değildir, ancak bundan ziyade Mesih’in kendi sözlerini ifade eder
ve gelecek hükümranlığını kutlar. Bütün veriler ışığında, bir Hıristiyan için Dâvûd’u ve hikâyesini,
İsa’dan ve Yeni Ahit’ten ayırmak, bir Müslüman için Dâvûd’u, Muhammed’den ve Kur’ân’dan ayırmak
kadar zordur, diyebiliriz.
149
el-Enbiyâ 21/105-108.
21
Kaynakça
Accad, Martin. Sacred Misinterpretation: Reaching across the Christian-Muslim Divide. Grand Rapids:
Eerdmans, 2019.
Aksakal, Zeynep Nermin. Kitab-ı Mukaddes Yasası: Tarihsel Açıdan ve Kur’ân-ı Kerim ile Mukayeseli Olarak.
Konya: Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2017.
al-Faruqi, Isma'il Raji. "Comparison of the Islamic and Christian Approaches to Hebrew Scripture".
Journal of Bible and Religion 31/4 (1963), 283-93.
Aland, Kurt, vd. The Greek New Testament. Fourth Revised ed. Stuttgart: Deutsche Bibelgesellschaft; United
Bible Societies, 1998.
Ateş, Süleyman. Yüce Kur’ân'ın Çağdaş Tefsiri. 12 cilt. İstanbul: Yeni Ufuklar Neşriyat 1988.
Aydın, Abdurrahman. et-Tefsîru’l-Kebîr ve Hak Dini Kur’ân Dili’nde Allah, Nübüvvet ve Ahiret Konularının
Mukayesesi. Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2015.
Beale, Gregory K., (ed.). Commentary on the New Testament Use of the Old Testament. Grand Rapids: Baker
Academic, 2007.
Bearman, P., Bianquis, Th., Bosworth, C. E., van Donzel, E. ve Heinrichs, W. P. (Eds.). The Encyclopaedia of
Islam. 4 Cilt, Leiden: Brill Academic Publishers, 1999.
Bird, Michael F. Jesus is the Christ: The Messianic Testimony of the Gospels. Downers Grove: InterVarsity
Press, 2012.
Bristow, George. Hani İbrahim… Kitab-ı Mukaddes ve Kur’ân'daki İbrahim Öykülerine Karşılaştırmalı İlahiyat
Yaklaşımı. Ankara: eskiyeni Yayınları, 2021.
Bristow, George. Sharing Abraham?: Narrative Worldview, Biblical and Qur'anic Interpretation and Comparative
Theology in Turkey. Cambridge, Mass: Doorlight Academic, 2017.
Bulut, Mehmet. "İsmet". Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 23/134-136. İstanbul: TDV Yayınları,
2001.
Burton, John. The Sources of Islamic Law : Islamic Theories of Abrogation. Edinburgh: Edinburgh University
Press, 1990.
Çelik, Ömer. Hakk’ın Daveti Kur’ân-ı Kerim Meali ve Tefsiri. 5 cilt. İstanbul: Erkam Yayınları, 2013.
Çiftçi, Muhammed Recai. İstanbul’daki Hristiyan ve Müslüman Mabedlerinde Okunan Tevrat, Zebur, İncil Ve
Kuran-ı Kerim Ayetlerinin Karşılaştırmalı Müzikal Analizi. İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2019.
Droge, Arthur J. The Qurʼan: A New Annotated Translation. Bristol, CT: Equinox, 2013.
Durie, Mark. The Qur'an and Its Biblical Reflexes: Investigations into the Genesis of a Religion. Lanham:
Lexington Books, 2018.
Gonzales Jr., Robert R. Where Sin Abounds: The Spread of Sin and the Curse in Genesis with Special Focus on the
Patriarchal Narratives. Eugene: Wipf & Stock, 2009.
Gökkır, Necmettin. "Batıda Kur'an Tarihi Araştırmaları: Tematik Alanlar, Paradigmalar ve Yöntemler".
Kur'an Araştırmaları ve Oryantalizm. ed. Necmettin Gökkır vd. 12-29. İstanbul: M.Ü. İlahiyat Fakültesi
Vakfı, 2021.
Hasan, Ahmad. "The Concept of Infallibility in Islam". Islamic Studies 11/1 (1972): 1-11.
İslâm, Hasan Hüseyin. Kanonik Dört İncil’in Kur’ân’a Arzı. Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2020.
Horovitz, J. – Firestone, R. "Zabur". Encyclopaedia of Islam, Second Edition, ed. Th. Bianquis P. Bearman vd.
Leiden, Netherlands: Brill, 2012.
Irving, David. "Psalms, Islam, and Music: Dialogues and Divergence About David in Christian-Muslim
Encounters of the Seventeenth Century". Yale Journal of Music & Religion 2/1 (2016): 53-77.
22
Kaya, Mesut. Çağdaş Tefsirlerde İsrâiliyata Yaklaşım ve Kitab-ı Mukaddes Bilgilerinin Kullanımı. Konya:
Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2013.
Kiraz, Celil Kur'ân'da Ahlâk İlkeleri: Tevrat, Zebur ve İncil'le Mukâyeseli bir Çalışma. Bursa: Uludağ
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2005.
Kuhn, Michael F. "Early Islamic Perspectives of the Apostle Paul as a Narrative Framework for
Taḥrīf". Arab Christians and the Qurʼan from the Origins of Islam to the Medieval Period. ed. Ivor Mark
Beaumont. 150–173. Leiden: Brill, 2018.
Karaman, Hayrettin ve diğl. Kur’ân Yolu. Erişim 20 Mart 2023. https://kuran.diyanet.gov.tr.
Kurt, Ali Osman. "Tâlût". Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 39/552-553. İstanbul: TDV Yanınları,
2010.
Kutsal Kitap: Tevrat, Zebur İncil. İstanbul: Kitabı Mukaddes Şirketi – Yeni Yaşam Yayınları, 2009.
Mitchell, David C. The Songs of Ascents: Psalms 120 to 134 in the Worship of Jerusalem's Temples. UK: Campbell
Publication, 2015.
Mohammed, Khaleel. David in the Muslim Tradition: The Bathsheba Affair. Lanham, Maryland: Lexington
Books, 2015.
Okumuş, Bünyamin. "Garanik Hadisesi Bağlamında İbn Teymiyye’ye Göre İsmet Kavramı: Nebevi
Metinlerin Neshi ve Tebdili Meselesi (2)". Kelam Araştırmaları Dergisi [Kader] 8/2 (2010): 147-68.
Postell, Seth vd. Reading Moses, Seeing Jesus: How the Torah Fulfills Its Goal in Yeshua. 2nd ed. Bellingham:
Lexham Press, 2019.
Reda, Nevin. "The Qur’anic Talut (Saul) and the Rise of the Ancient Israelite Monarchy". The American
Journal of Islamic Social Sciences 25/3 (2008): 31-51.
Reynolds, Gabriel Said. "On the Qurʾānic Accusation of Scriptural Falsification (Taḥrīf) and Christian
Anti-Jewish Polemic". Journal of the American Oriental Society 130 (2010): 1-14.
Rothkoff, Aaron. "Solomon". Encyclopaedia Judaica, 2nd Edition. ed. Fred Skolnik. 755-63, Farmington
Hills: Macmillan, 2007.
Rydelnik, Michael. The Messianic Hope: Is the Hebrew Bible Really Messianic?. Nashville: B&H Academic, 2010.
Saleh, Walid A. "The Hebrew Bible in Islam". The Cambridge Companion to the Hebrew Bible/Old Testament.
ed. Stephen B. Chapman vd. 407-25. New York: Cambridge University Press, 2016.
Saleh, Walid A. "Psalms in the Qur'an and in the Islamic Religious Imagination". The Oxford Handbook of
the Psalms, ed. William P. Brown, 281-96. New York: Oxford University Press, 2014.
Saleh, Walid A. "'What If You Refuse, When Ordered to Fight?': King Saul (Talut) in the Qurʼan and PostQuranic Literature". Saul in Story and Tradition. ed. Carl S. Ehrlich vd. 261-83. Tübingen: Mohr
Siebeck, 2006.
Samir, Khalil Samir. "The Theological Christian Influence on the Qur'an: A Reflection". The Qur'an in Its
Historical Context. ed. Gabriel Said Reynolds, 141-62. New York: Routledge, 2007.
Sinanoğlu, Mustafa. Kitab-ı Mukaddes ve Kur’ân-ı Kerim'de Nübüvvet. İstanbul: Marmara Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 1995.
Tottoli, Roberto. Biblical Prophets in the Qur'an and Muslim Literature. Routledge Studies in the Qur'an. Ed.
A Rippin. Oxon: Routledge, 2002.
Vishanoff, David R. "Images of David in Several Muslim Rewritings of the Psalms". The Character of David
in Judaism, Christianity and Islam : Warrior, Poet, Prophet and King. ed. Marzena Zawanowska vd, 27398. Leiden: Brill, 2021.
Vishanoff, David R. "Why Do the Nations Rage?: Boundaries of Canon and Community in a Muslim's
Rewriting of Psalm 2". Comparative Islamic Studies 6/1-2 (2010), 151-79.
23
Waardenburg, Jacques. "Mesîh". Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 29/306-309. Ankara: TDV
Yayınları, 2005.
Walker, Carol. "David and the Single Ewe Lamb: Tracking Conversation between Two Texts (2 Samuel
12:3 and Q38:23) When They Are Read in Their Canonical Contexts". Biblical Interpretation in Islamic
Context: Qur'anic Conversations, ed. Danny Crowther vd. 77-87. New York: Routledge, 2017.
Wheeler, Brannon M. Prophets in the Quran: An Introduction to the Quran and Muslim Exegesis. London:
Continuum, 2002.
Yıldız, Mustafa. Tâhir b. Âşûr’un et-Tahrîr ve’t-Tenvîr İsimli Tefsirinde İsrâiliyata Yaklaşımlar ve Kitab-ı
Mukaddes Nakilleri. Konya: Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi,
2021.
24