Nothing Special   »   [go: up one dir, main page]

Academia.eduAcademia.edu

Okumak ve Anımsamak: Yeni Ahit'te ve Kur'ân'da Dâvûd Peygamber'e Yaklaşımlar

Kral-peygamber Dâvûd hem Hıristiyan hem de Müslüman dini perspektifinde çok önemli bir figürdür. Yine de bu geleneklerde kaydedilen hikâyeler oldukça farklıdır. Bu farklılık, Yeni Ahit ve Kur’ân’ın daha önce vahyedilmiş olan Kutsal Yazılar'a farklı yaklaşımlarına ışık tutmaktadır. Bu çalışmada kullanılan mukayeseli ilahiyat yaklaşımı için anlatılar veya kıssaların metinlerdeki yeri önemlidir. Anlatıların hem dünya görüşlerini şekillendirmede hem de göstermedeki kilit rolünü tanıttıktan sonra İbranice Kutsal Kitap (Tanah), Yeni Ahit ve Kur’ân'daki Dâvûd materyali detaylı olarak inceliyoruz. Bu inceleme hem Samuel, Krallar ve Tarihler kitaplarında Dâvûd’un hayatını kaydeden Tanah bölümleri hem Kur’ân’da Dâvûd’la ilgili kıssaları içermektedir. Bunun yanında Dâvûd'un Mezmurları ya da Zebur'un her bir kitaptaki yeri inceleniyor. Daha sonra, kısmen örtüşen bu Dâvûd anlatılarını yan yana koyarak, her birinin Kitab-ı Mukaddes ve Kur’ân’ın iki farklı dünya görüşüne nasıl uyduğunu görüyoruz. Karşılaştırmanın büyük bir kısmı, bir tarafta anlatılan hikâyelerde vurgulanan bazı Dâvûdî temaların diğer tarafta anlatılan hikâyelerde bulunmamasından kaynaklanan argümanları içermektedir. Özellikle Kur’ân'ın Mezmurlar'da ve Sonraki (yazan) Peygamberlerde bulunan Davut materyalinin Mesihî içeriğini kullanmadığı açıktır. Aynı zamanda bu karşılaştırma Kur’ân’da önemsenmeyen ama Yeni Ahit’te merkezi yere alan Dâvûd oğlu “Mesih” kavramı ve Dâvûd’un Mesih’i önceden bildiren peygamberlik sözlerine ağırlık verdiğini göstermektedir. Ayrıca Yeni Ahit'in birçok Dâvûd pasajını (ve Mezmurlar'ı) Mesih’le ilgili olarak doğrudan alıntılaması ile Kur’ân’ın kendi farklı gündemini desteklemek için Dâvûd'u “hatırlatması” arasındaki farkı da görürüz. Yeni Ahit okuyucularının Dâvûd'un kitabını da okuduğu yerde Kur’ân okuyucuları Dâvûd'u anımsar. Müslümanlar ve Hıristiyanlar aynı Dâvûd'u ne ölçüde "anımsıyorlar"? Kur’ân’da atıfta bulunulan diğer birçok karakter gibi, Dâvûd'un da Kitab-ı Mukaddes'teki muadiliyle çok sınırlı bir benzerliğe sahip olduğu ortaya çıkmaktadır.

Okumak ve Anımsamak: Yeni Ahit’te ve Kur’ân’da Dâvûd Peygamber’e Yaklaşımlar George Bristow “Dâvûd’un kendisi Mezmurlar Kitabı'nda şöyle diyor: ‘Rab Rabbim'e dedi ki: Ben, düşmanlarını ayaklarının altına serinceye dek sağımda otur.’ Dâvûd O'ndan ‘Rab’ diye söz ettiğine göre O, nasıl Dâvûd’un oğlu olur?”1 “Yaydığım Müjde'de açıklandığı gibi, Dâvûd’un soyundan olup ölümden dirilmiş olan İsa Mesih'i anımsa.” 2 “Dâvûd’u ve Süleyman’ı da an… Her birine de hükmetme yeteneği ve ilim verdik. Kuşları ve tesbih eden dağları da Dâvûd’un buyruğu altına soktuk. Bunları yapan bizdik.”3 Giriş Hem Yeni Ahit (YA) hem de Kur’ân-ı Kerîm (Kur’ân), okuyucularını, Dâvûd’u “anımsamaya” çağırır. 4 Yine de bu iki metin, bu anımsamanın neyi içerdiği konusunda kayda değer bir şekilde farklılık göstermektedir. Yahudilerin “Tanah” ve Hristiyanların “Eski Ahit” diye adlandırdığı İbranice Kutsal Yazılar’da Dâvûd’un önemi büyüktür. Dâvûd’un hayatı Tanah’taki “Önceki Peygambelerin” Samuel ve Krallar kitaplarında kaydedilir, Dâvûd’un ilahileri Mezmurlar kitabında derlenir, ve Dâvûd’a vaat edilen eskatolojik krallğı hakkındaki önbildiriler “Sonraki Peygamberlerin” yazılarında yer alır. Yeni Ahit de Dâvûd’la ilgili olanları kendi amaçları için kullanırken hepsinden alıntı yapar. Kur’an da Dâvûd’a ve kendisine verilen Zebur kitabına yaptıkları atıflarda Tanah’tan doğrudan alıntı yapmaz, ama Tanah’takilerle kısmen örtüşen kendi kıssalarında Dâvûd’u hatırlatır. Dolayısıyla bunların değerlendirilmesi, Hıristiyanlar ve Müslümanların, Dâvûd’la ilgili olanların ilk olarak kaydedildiği İbrani Kutsal Yazılarına (Tanah) bakış açılarıyla ilgili karşılaştırmalı ilahiyat açısından bir değerlendirme fırsatı sunmaktadır. Hristiyan ilahiyat çalışmalarında Yeni Ahit’in Eski Ahit’i kullanımı “metinlerarasılık” (intertextuality) alanında yer alır ve sorduğu temel soru şudur: “Yeni Ahit yazarı Eski Ahit’ten yaptığı alıntıyı ya da imayı hangi teolojik amaçla kullanmaktadır?” 5 Müslüman tefsir Luk.20:42-44. Bu yazıda kullanılan tüm Kitab-ı Mukaddes ayetleri, aksi belirtilmedikçe, şu kaynaktandır: Kutsal Kitap: Tevrat, Zebur İncil, (İstanbul: Kitabı Mukaddes Şirketi – Yeni Yaşam Yayınları, 2009). Not: Buradaki “ayet” kelimesi, ibadetlerinde Kitab-ı Mukaddes’i okuyan Türkiye’deki Hıristiyanların sürekli kullandığı bir terimdir. Aynı zamanda İngilizce “verse” kelimesinin karşılığıdır. 2 2Ti.2:8. 3 el-Enbiyâ 21/78-79. Aksi belirtilmedikçe Kur’ân’dan yapılan bütün alıntıların Türkçesi, şu kaynaktandır: Kur’ân Yolu (Erişim 20 Mart 2023). 4 Bu mukayeseli çalışmada Yeni Ahit’i şüpheci araştırmacıların paradigmalarına göre değil Hristiyanların kabul edip okudukları gibi uyumlu bir bütün olarak değerlendiriyorum. Benzer şekilde Kur’an’ı ele alırken onunla ilgili Türkiye’de “Oryantalizm” diye eliştirilen paradigmalarla değil Müslümanların geleneksel bakış açısıyla değerlendirmeye çalışıyorum. “Batı Kur'an araştırmalarında 'değişimin' kabulü, pozitivizm, materyalizm ve revizyonizmin de etkin birer paradigma olduğu görülür.” Necmettin Gökkır, "Batıda Kur'an Tarihi Araştırmaları: Tematik Alanlar, Paradigmalar ve Yöntemler", Kur'an Araştırmaları ve Oryantalizm, ed. Necmettin Gökkır vd. (İstanbul: M.Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı, 2021), 23. 5 Gregory K. Beale - D. A. Carson (ed.), Commentary on the New Testament Use of the Old Testament; Yeni Ahit'in Eski Ahit'i Kullanımı üzerine Tefsir (Grand Rapids: Baker Academic, 2007), xxv. 1 çalışmalarında Kur’an’ın Tanah’taki bilgileri kullanımı (Kitabı Mukaddes nakilleri) çoğunlukla “İsrâiliyat” alanında ele alınır ve bunların kullanılması uygun mudur sorusuna odaklanılır. 6 Bu makaledeki temel iddiamıza göre, YA yazarları, okuyucularının özgün Tanah’a erişimlerinin olmasını ve onu okumalarını (veya toplulukta dinlemelerini) beklerken; Kur’ân ise dinleyicilerinden ve okuyucularından, kıssaları özetlediği biçimde anımsayabilmelerini beklemektedir. YA, Eski Ahit (EA) anlatılarını “Mesihî” olarak görüp, öyle kullanırken; Kur’ân da aşina olunan kıssaların bazı kısımlarını, kendi “Nebevî” gündemini desteklemek amacıyla anımsatır. Hıristiyanlar için Dâvûd, iyi bilinen bir figür, savaşçı bir çoban, meshedilmiş kral-peygamber 7, sevilen mezmur yazarı ve Mesih İsa’nın atasıdır. Hıristiyanlar, gündelik olarak ve kilise ibadetlerinde Dâvûd’un Mezmurlar’ını okur, ezberleyip tekrarlar ve onları dualarında düzenli olarak kullanırlar.8 Kitab-ı Mukaddes boyunca, elliden fazlası YA’da olmak üzere, Dâvûd’a binin üzerinde atıf bulunmaktadır. Mezmurlar’ın çoğu, Dâvûd’a atfedilmektedir ve YA metinlerinde, sıklıkla ya bunlardan alıntı yapılmakta ya da bunlarla ilgili imalarda bulunulmaktadır. Dâvûd’un soyu, YA’ten anlaşılan İsa’nın Mesih olarak kimliğinin ve duyurduğu krallık müjdesinin merkezinde yer alır. Dolayısıyla YA’nın, İsa’nın EA’daki Mesih vaatlerini tamamladığı yönündeki iddiası, Dâvûd anlatılarının belirli bir şekilde okunmasıyla ayrılmaz bir biçimde bağlantılıdır. Müslümanlar içinse Dâvûd, saygın bir peygamber ve kendisine kitap gönderilen ‒Dâvûd’un durumunda Zebur‒ Tanrı’nın elçilerinden biridir. Bu bakımdan Dâvûd bir peygamber olarak Kur’ân’da, Musa’nın ve İsa’nın (ve Muhammed’in) yanı sıra yer alır. Dâvûd, Tanrı için mücadele eden bir savaşçı, oğlu Süleyman ile birlikte hüküm veren bir peygamber ve yaratılışın Tanrı’ya övgüsünün bir öncüsü olarak saygıdeğer biridir. Bununla birlikte, YA ile göze çarpan bir karşıtlık içerisinde olan Kur’ân’daki Dâvûd kıssaları, Tanah’taki Dâvûd anlatılarına doğrudan başvurmaz ve Kur’ân’ın Dâvûd’a yaptığı kısa atıfların arka planında ne ölçüde bu anlatının olduğu, bir tartışma konusudur.9 Yine de Kur’ân’ın dinleyici/okuyucu kitlesinin Dâvûd’a aşina oldukları açıktır. Aksi takdirde, “Dâvûd’u anımsaya” çağırmanın hiçbir hükmü olmayacaktır. Bu makalede Yeni Ahit ve Kur’an’daki farklı yaklaşımları 1. Kitab-ı Mukaddes ve Kur’ân Anlatılarına Dayalı Dünya Görüşleri Daha önceki çalışmalarımda, birçok Hıristiyanın ve Müslümanın dünya görüşlerinin, kendi kutsal kitapları olan Kitab-ı Mukaddes ve Kur’ân’ın anlatıları tarafından şekillendirildiğini ve öyle ortaya bk. Mesut Kaya, Çağdaş Tefsirlerde İsrâiliyata Yaklaşım ve Kitab-ı Mukaddes Bilgilerinin Kullanımı, (Konya: Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2013), 109. 7 Dâvûd’un Hıristiyanlar için peygamber olması hususu, aşağıda ele alınacaktır. 8 İstanbul’daki Hıristiyan mabetlerinde Zebur’un nasıl okunduğuna dair detaylı müzikal analiz için bkz. Muhammed Recai Çiftçi, İstanbul’daki Hıristiyan ve Müslüman Mabedlerinde Okunan Tevrat, Zebur, İncil ve Kuran-ı Kerim Ayetlerinin Karşılaştırmalı Müzikal Analizi, İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2019). 9 Dâvûd'un Sâd 38/24-25 ayetlerindeki tevbesinin arkasında, Tanah’taki Dâvûd ve Bat-Şeva hikâyesinin yatıp yatmadığı konusundaki anlaşmazlık buna bir örnektir. nk. Mustafa Yıldız, Tâhir b. Âşûr’un et-Tahrîr ve’t-Tenvîr İsimli Tefsirinde İsrâiliyata Yaklaşımlar ve Kitab-ı Mukaddes Nakilleri, Konya: Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2021), 357. 6 2 konduğunu ileri sürmüştüm. 10 Bu kapsayıcı hikâyeler, İbrahim, Musa, Dâvûd ve başkalarının kıssalarını da içeren birçok alt anlatıdan oluşmaktadır. Bu alt anlatılar görünürde aynı karakterler hakkında olduklarından, doğal olarak okurları mukayese yapmaya sevk eder ve bu tür bir mukayese, Tanrı ve etik öğretileri gibi sistematik temaların kıyaslanmasının getirdiği farklılıklardan daha değişik bir kavrayış sağlar.11 Bu alanda yapılan akademik çalışmalar da, sıklıkla Kitab-ı Mukaddes’teki önemli kişilerden (Nuh, İbrahim, Musa, Dâvûd, İsa vd.) farklı şekilde aktarılan Kur’ân’daki bu peygamber kıssalarına odaklanırlar. 12 YA ve Kur’ân’ın kendilerinden daha evvelki bu hikâyeleri nasıl kullandıklarının karşılaştırılması, Hıristiyanların ve Müslümanların Tanah’a nasıl yaklaştıklarını açıklamaya ve aydınlatmaya hizmet eder. Sinanoğlu da nübüvvetle ilgili mukayeseli çalışmasında “bu tür mukayeseli çalışmaların çok yönlü faydalarına” dikkat çekmektedir. 13 YA, sık sık İsa’nın, Mesih olarak Tanah’ta önceden bildirilen ve öngörülen ilahî kutsama tasarısını “tamamladığı” veya tamamlamaya başladığı yönündeki temel iddiasını desteklemek için, okuyuculara birbiriyle kıyaslanabilecek bu peygamber anlatılarını hatırlatır. Örneğin, Pavlus Timoteos’a yazdığı ikinci mektubunda, “Dâvûd’un soyundan olup ölümden dirilmiş olan İsa Mesih’i anımsamaya” çağırmaktadır (2Ti.2:8). YA’te İsa, Mesih olarak yetkisini göstermek üzere EA anlatılarını kullanır: “Dâvûd’un ne yaptığını okumadınız mı?” 14 YA, hikâyeler olarak Dâvûd’a ve okunması gereken metinler olarak da Mezmurlar’a, işaret eder. Kur’ân’da, dinleyicileri tarafından iyi bilindiği anlaşılan bu kıssalar, Kur’ân’ın birincil peygamberlik mesajı olan tevhidin ve Tanrı’nın hükümranlığına boyun eğmenin örneklenmesine ve pekiştirilmesine hizmet etmektedir. Kur’ân, Dâvûd’un durumunda olduğu gibi, peygamber kıssalarını, hatırlama veya anımsama çağrısıyla birlikte belirtir: 15 “Dâvûd’u ve Süleyman’ı da an. Bir zamanlar, (zarar görmüş) bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı.”16 George Bristow, Sharing Abraham?: Narrative Worldview, Biblical and Qur'anic Interpretation and Comparative Theology in Turkey (Cambridge, Mass: Doorlight Academic, 2017), 31-36. Bu çalışmanın biraz kısaltılmış bir versiyonu, Türkçe olarak yayımlanmıştır: George Bristow, Hani İbrahim: Kitab-ı Mukaddes ve Kur’ân'daki İbrahim Öykülerine Karşılaştırmalı İlahiyat Yaklaşımı (Ankara: Eskiyeni Yayınları, 2021). Bu makalede kullanılan dünya görüşü yaklaşımının sınırlılıkları ve çeşitli tanımları için bkz. Bristow, Hani İbrahim, 17-24. 11 Yasa ve ahlak konulu karşılaştırmalı araştırma örnekleri için bk. Zeynep Nermin Aksakal, Kitab-ı Mukaddes Yasası: Tarihsel Açıdan ve Kur’ân-ı Kerim ile Mukayeseli Olarak, Konya: Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2017) ve Celil Kiraz, Kur'ân'da Ahlâk İlkeleri: Tevrat, Zebur ve İncil'le Mukâyeseli bir Çalışma, Bursa: Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2005). 12 Bu “metinler arasılık” yaklaşımını örneklendirmek için Kur’ân'daki Tâlût (Saul) kıssasını kullanan örnek için bk. Nevin Reda, "The Qur’anic Talut (Saul) and the Rise of the Ancient Israelite Monarchy", The American Journal of Islamic Social Sciences 25/3 (2008). 13 Mustafa Sinanoğlu, Kitab-ı Mukaddes ve Kur’ân-ı Kerim'de Nübüvvet, İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 1995), 417. 14 Mat.12:3; krş. 12:5; 19:4; 22:31. 15 “Anımsama talebinde bulunanın, bizzat Tanrı’nın kendisi; muhatabın ise Muhammed olduğuna” dikkat ediniz. Roberto Tottoli, Biblical Prophets in the Qur'an and Muslim Literature, (Oxon: Routledge, 2002), 4. 16 el-Enbiyâ 21/78. 10 3 “Sen, onların söylediklerine sabret; güçlü kulumuz Dâvûd’u hatırla! Yönü hep Allah’a dönüktü.”17 “Davalaşanlara dair bilgi sana ulaştı mı?” 18 Kur’ân’ın peygamber kıssalarını bu şekilde kullanması, önceki Kutsal Yazıları “tasdik” ettiğini desteklemektedir. Yine de Kur’ân, “musaddik” olarak önceki vahiyleri doğrulamakla birlikte ayrıca “müheymin” (gözetici) olarak hikâyeyi “düzeltir” ve kendi edebî ve ilahiyat çerçevesine yerleştirir. 19 Kitab-ı Mukaddes’teki hikâyelere aşina olan Hıristiyanlar, bu nedenle aynı karakterlerin Kur’ân’daki aktarımlarında kayda değer farklılıklar bulurlar. Walid Saleh, Saul (Tâlût) ve Dâvûd’un Kur’ân’daki hikâyelerine dair çalışmasında, bu farklılıkların maksatlı olduğunu ileri sürer. Kur’ân, Yahudilerin ve Hıristiyanların dinî tarihine ilişkin kendi sunumu ile Yahudilerin ve Hıristiyanların sundukları arasındaki uyuşmazlığın farkındaydı... Kur’ân, daha evvelki toplulukların kutsal yazılarıyla zıt düştüğünde tipolojik bir hermenötik değil, ama bir nesih, reddetme ve yeniden aktarma hermenötiği sunmuştur. 20 Saleh’in “tipolojik hermenötiğe” referansı, YA’nın EA’yı kullanma yollarından birine işaret eder. YA, “yazılmış olduğu gibi” benzeri ifadelerle yüzlerce kez EA metinlerini doğrudan alıntılar. 21 Ayrıca YA, bundan çok daha fazla EA pasajlarına imalarda bulunur.22 YA’nın daha evvelki anlatıları kullanmasının bir yolu, Tanrı’nın tarihteki geçmiş eylemlerinin, sonraki daha büyük eylemlerinin habercisi olduğunu iddia etmektir. Bazı akademisyenler bunu, “anlatı tipolojisi” olarak betimlerler.23 YA elçileri, kendilerini EA’da başlayan ve süregelen hikâyenin tamamlanmasının parçası olarak anlarlar. Buna karşılık Kur’ân, daha önceki Kutsal Yazıları birebir iktibas etmez. 24 Her ne kadar Kur’ân, EA’daki peygamber kıssalarına bir örüntü olarak başvursa da ‒nitekim bu tipolojinin bir hâli olarak görülebilir‒ karakterleri yeniden tasvir eder. Ama Saleh, Kur’ân’ın, bir “nesih, reddetme ve yeniden aktarma hermenötiği” sunduğu iddiasında haklı mıdır? Evvela Kur’ân’dan başlayarak Dâvûd’un hikâyelerinin incelenmesinin, Saleh’in iddiası için destek sağladığı kanısındayım. Sâd 38/17. Sâd 38/21. 19 Bu iki terim Mâide 5/48’de geçer. “Kur’an’ın müheymin sıfatı Tevrat ve Zebur’un yanısıra İnciller’deki tevhid inancını bozmaya yönelik müdahelelerden koruyacak olan Kur’an’ın musaddik sıfatının tamamlayıcısı mahiyetindedir.” Hasan Hüseyin İslam, Kanonik Dört İncil’in Kur’an’a Arzı, Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2020), 257. 20 Walid A. Saleh, "'What if you refuse, when ordered to fight?': King Saul (Tâlût) in the Qurʼan and post-Quranic literature", in Saul in story and tradition, ed. Carl S. Ehrlich vd. (Tübingen: Mohr Siebeck, 2006), 264. Vurgular yazara aittir. 21 Benzer olarak Eski Ahit’in sonraki bölümleri “Musa’nın Yasası’nda yazıldığı gibi” ifadesiyle Tevrat’a gönderme yapmaktadır (örneğin bk. Yşu 8:31; 1Kr.2:3; Dan.9:13). 22 Alıntılar, imalar ve sözlü paralellikler, Kurt Aland vd., The Greek New Testament, Fourth Revised ed. (Stuttgart: Deutsche Bibelgesellschaft; United Bible Societies, 1998), 887-901’den temin edilmiştir. 23 Mesihî Yahudi yazarlar, anlatı tipolojisinde "bir metnin, kasıtlı olarak başka bir metnin benzetmesi ya da habercisi olarak yazıldığını" savunurlar. Seth Postell vd., Reading Moses, Seeing Jesus: How the Torah fulfills its goal in Yeshua, 2nd ed. (Bellingham: Lexham Press, 2019), 20. 24 Olası bir istisna, Enbiyâ 21/105’te alıntılanan, Mezmur 37:29’dur. 17 18 4 2. Kur’ân’da Dâvûd’u Anımsamak Kur’ân’da tek bir Dâvûd anlatısı bulunmamakla birlikte, Dâvûd’dan bahsedilen dokuz sureden yola çıkılarak, Kur’ân’daki Dâvûd’a dair kapsayıcı bir portrenin unsurları oluşturulabilir. Ancak bu ufak parçaları sıralı bir anlatı hâline getirmek, Dâvûd’un Kitab-ı Mukaddes’te anlatılan hayatına başvurmadan zordur. Ama Müslüman müfessirlerin bize hatırlattığı üzere bu, Kur’ân’ın niyeti değildir. Dolayısıyla öncelikle Kitab-ı Mukaddes metninden bağımsız olarak Kur’ân’a dayalı bir Dâvûd portresi oluşturmaya çalışacağız. Kur’ân'da Dâvûd’a yapılan atıflar, genel hatlarıyla dört bölümde gruplandırılabilir. Bunları sırasıyla inceleyeceğiz. 2.1. Tâlût’un Tanrı Yolunda Savaşı, Ahit Sandığı, Dâvûd’un Askerî Zaferi Bu ilk anlatıda Dâvûd, Câlût’u (Golyat) yener 25 ve kendisine bir hükümranlık veya krallık verilir. 26 Bakara suresinde Dâvûd, Saul (Tâlût) ve Samuel ile ilişkilendirilir: “Peygamberleri (Samuel) onlara ‘Allah size Tâlût’u [Saul’u] hükümdar olarak gönderdi… Allah, mülkünü dilediğine verir. Dâvûd da Câlût’u öldürdü ve Allah ona hükümranlık verdi.’ dedi.” 27 Saul ve Dâvûd, benzer bir şekilde Kitab-ı Mukaddes’teki Golyat’ın yenilgisi anlatısında da ilişkilendirilir. 28 Walid Saleh, Bakara Sûresi’nde, sürekli “Tanrı yolunda savaşmak” şeklinde bir argümanın var olduğunu öne sürer. Bu vurgu, 154. ayet (“Allah yolunda öldürülenler”) ile başlamakta ve birçok kez bu noktaya dönülmektedir. Dolayısıyla Saul’un hikâyesi, “Tanrı yolunda savaşmak” adına bir teşviktir. Kitab-ı Mukaddes hikâyesiyle paralellik gösteren bir başka unsur ise Ahit Sandığı’dır: “O’nun hükümdarlığının alameti, içinde Rabbinizden bir sekinet [armağanı], Musa ve Harun ailelerinin bıraktıklarından bir bakiye bulunan ve meleklerin taşıdığı sandığın [Ahit Sandığının] size gelmesidir.” dedi. Gerçekten inanıyorsanız bilin ki bunda sizin için büyük bir işaret vardır.” 29 Kitab-ı Mukaddes’teki Dâvûd anlatısı, “Keruvlar arasında taht kurmuş, Her Şeye Egemen RAB’bin Antlaşma [Ahit] Sandığı”nın (1Sa.4:4; krş. 2Sa.6:2; 2Kr.19:15) yolculuklarını aktarır. 30 Halkı arasında ikamet etmekte olan Tanrı’nın sembolik tahtı olan sandık, Filistililer tarafından ele geçirilir fakat Tanrı’nın üzerlerine getirdiği yargıdan dolayı geri gönderilir. Kitab-ı Mukaddes’te bu, Saul ile ilişkilendirilmese de sandığın bu mucizevi dönüş hikâyesi, Kur’ân’da bahsedilen “alamet (işaret)” el-Bakara 2/249-251). el-Bakara 2/252; Sâd 38/17-20. 27 el-Bakara 2/246-251. 28 1Sa.16. 29 el-Bakara 2/248. 30 İbranice Tanrı’nın adlarından biri olup “Orduların RABBİ” anlamına gelen “Yahve Sebaot “ ifadesi çağdaş Türkçe Kutsal Kitap’ta “Her Şeye Egemen RAB” diye çevrilmiştir. 25 26 5 olabilir. Süleyman Ateş, bunu 1. Samuel’deki anlatıyı kullanarak açıklar ve “Sekine”yi, emanetleriyle birlikte geri dönüşü İsraillilere esenlik sağlayan sandık olarak tanımlar.31 Kur’ân, Golyat (Câlût) ve savaşçılarını yenen Saul (Tâlût), onun savaşçıları ve Dâvûd’dan söz ederken; Kitab-ı Mukaddes ise Golyat’ın korkusundan başarısız olan Saul’dan söz etmektedir. 32 Reda, Tâlût’a, “Muhammed’e dair peygamberlikle alakalı ve askerî rolleri bir araya getiren tipolojik bir ön figür” olarak işaret eder. 33 Kur’ân, Dâvûd’un Golyat karşısındaki zaferini, Tanrı’nın ona bir hükümranlık vermesiyle ilişkilendirir. Dâvûd (Kitab-ı Mukaddes’te olduğu gibi), Tanrı’nın hizmetkârı ve “yönü hep Allah’a dönük güçlü kul” olarak betimlenir. 34 2.2. İki Davacı, Dâvûd’un Tevbesi Sâd suresinde anlatılan zorlu hadisede Dâvûd, tevbe eder ve Tanrı tarafından bağışlanır.35 Peki, hangi günah için? Bu pasaj, Hz. Muhammed'e yönelik bir teşvik sözünün ardından gelir: “Sen, onların söylediklerine sabret; güçlü kulumuz Dâvûd’u hatırla! Onun yönü hep Allah’a dönüktü… Hükümdarlığını güçlendirmiş, kendisine hikmet (peygamberlik) ve anlaşmazlıkları halletme yeteneği vermiştik.” 36 Takip eden kıssada, iki “davacı”, Dâvûd’un özel odasına girip Dâvûd’dan aralarında adil hüküm vermesini talep eder. Biri, “Şu adam benim kardeşim. Onun doksan dokuz koyunu, benim ise bir tek koyunum var. Buna rağmen ‘Onu da bana ver!’ dedi ve bu tartışmada bana baskın çıktı.” der. 37 Dâvûd, hükmünü verir ve devamında “sınandığını” idrak eder: “Bunun üzerine rabbinden kendisini bağışlamasını dileyerek secdeye kapandı ve bütünüyle O’na yöneldi. Biz de onu [onun kabahatlerini] bağışladık.” 38 Sâd suresindeki bu hadise, “tevbe eden” veya “dönen” ya da “geri dönen” (Dâvûd, Süleyman, Eyüp, İbrahim, İshak, Yakup, İsmail, Elyesa ve Zülküfl) “Allah’ın kulu” hikâyelerinin ilkidir. 39 İki adam ve koyunlarının hikâyesi, peygamber Natan’ın, iki katmanlı günahından yani başka bir adamın karısını almak (zina) ve kocasını savaş cephesinde öldürtmekten (cinayet) dolayı Dâvûd’a karşı çıktığı 2.Samuel 11-12’yi çağrıştırır. Natan, Dâvûd’a, tek koyunu birçok koyun sahibi olan zengin biri tarafından alınan fakir bir adamın hikâyesini anlatır. Amacı, güçlü kral Dâvûd’un, şiddet kullanarak başka bir adamın karısını (Bat-Şeva) kendisi için aldığı günahlı eylemini açığa çıkarmaktı. Dâvûd, hemen hüküm verir: “Bunu yapan ölümü hak etmiştir!” Ama Natan, kızgın krala “O adam sensin!” der ve Dâvûd, “Sekîne… İnsanı sükûna ulaştıran şey demektir. İçindeki mukaddes eşya ile Tabut, İsrailoğullarına huzur ve sükûn veren bir şeydi.” Süleyman Ateş, Yüce Kur’ân'ın Çağdaş Tefsiri, 12 cilt (İstanbul: Yeni Ufuklar Neşriyat, 1988), 1/438. “Sekîne” kelimesi, Tanah’ta geçmez ama Tanrı’nın görkeminin görülebilir görünümüne dair sonraki Yahudi yazılarında sıklıkla kullanılır. 32 el-Bakara 2/250-251 ve 1Sa.17:11. 33 Reda, "The Qur’anic Talut (Saul)", 42. 34 Sâd 38/17-20. 35 Sâd 38/21-26. 36 Sâd 38/17-20. 37 Sâd 38/21-23. el-Enbiyâ 21/78-79 ayetleri de ayrıca Dâvûd ve Süleyman’ın koyunlar hakkında hüküm vermesi, bu davaya atıfta bulunuyor olabilir. 38 Sâd 38/24-25. 39 Carol Walker, "David and the Single Ewe Lamb: Tracking Conversation between two Texts (2 Samuel 12:3 and Q38:23) when they are read in their Canonical Contexts", Biblical Interpretation in Islamic Context: Qur'anic Conversations, ed. Danny Crowther vd. (New York: Routledge, 2017), 80-81. 31 6 “RAB’be karşı günah işledim.” diyerek tevbe eder. 40 Dâvûd’un merhamet bulmak amacıyla kederli yakarışı, “Dâvûd, Bat-Şeva’yla yattıktan sonra peygamber Natan kendisine geldiği zaman” başlıklı Mezmur 51’de dile getirilir. Ancak 2.Samuel 11-12’nin Kur’ân’ı yorumlamak için uygun olup olmadığı, Müslüman müfessirler tarafından peygamberlerin masumiyetine dair geleneksel öğreti (İsmetü’l-enbiyâ) ışığında tartışılır. 41 “Hata ve günahtan korunmuşluk anlamına gelen bir ilahiyat terimi olan ‘İsmet, Sünniler tarafından, peygamberlere; Şiiler tarafından ise hem peygamberlere hem de imamlara atfedilmektedir.”42 Metnin bağlamını anlamak için Kitab-ı Mukaddes anlatısına başvurulduğunda, Dâvûd’un [metinde] belirtildiği üzere zina ve adam öldürme suçlarından dolayı bağışlanma istediği yorumu çıkar. Bu nedenle Ateş, “Sözü edilen hadisenin… Torah’da bahsedilen hadise olduğu açıktır.” 43 sonucuna varır. Ancak Dâvûd’un hatasının bu şekilde anlaşılması, Kur’ân’da böylesine övülen bir peygamberin Tanah’ta anlatılan günahı işlediği nasıl düşünülebilir sorusuyla on ikinci yüzyıl İslâm âlimi Fahreddin er-Râzî tarafından şiddetle reddedilmiştir: “[Yanılmazlık konusundaki] herkesçe kabul edilen ortodoks görüşü özetleyen Râzî, peygamberlerin, kasıtlı olarak büyük ve küçük günah işlemekten muaf oldukları, ancak hata yapabilecekleri veya istemeden günah işleyebilecekleri sonucuna varır.”44 Kaya Tanah’taki anlatıyı kullanmayı reddetmenin başka bir örneği olarak İbn Atıyye'nin, Hz. Ali’den gelen, “Kim Dâvûd olayını, kıssacıların anlattığı gibi anlatırsa, ona peygamberlere iftira etmek suçundan yüz altmış sopa vururum" rivayetini zikrettiğini kaydeder. 45 Dolayısıyla Türk müfessir Çelik, Dâvûd’un buradaki hatasının, her iki tarafı da dinlemeden aceleyle hüküm vermek olduğunu düşünmektedir. 46 Vishanoff'un, Müslümanların Mezmurlar’ı yeniden yazmaları üzerine yaptığı çalışmada belirttiği gibi, “Dâvûd’un günahını ele almak için kullanılan bir başka yaygın yöntem de Tanrı'nın bunu, daha yüksek bir amaç için takdir ettiğini açıklamaktı.”47 Tanrı, tevbesinden sonra Dâvûd’a kendisinin dünyada bir halife (halef ya da vekîl) olduğunu ve dolayısıyla halkına doğrulukla hükmetmesi gerektiğini hatırlatarak hitap eder.48 Droge, bu kelime, 2Sa.12:5-14. Mohammed'in çalışması, “Müslüman tefsirinin, hatanın doğasını gerçekten vahim olarak tanımlamaktan, küçük bir kaymaya ve nihayetinde her türlü yanlıştan mutlak olarak muaf tutulmaya kadar olan evriminin” izini sürmektedir. Khaleel Mohammed, David in the Muslim Tradition: the Bathsheba affair (Lanham, Maryland: Lexington Books, 2015), 4. Kitab-ı Mukaddes’teki Dâvûd ve Bat-Şeva hikayesi, Müslüman müfessirler tarafından genellikle güvenilmez “İsrâ’iliyyât” olarak reddedilmiştir. 42 Brill Academic Publishers, The Encyclopaedia of Islam. 4 Cilt (Leiden: Brill, 1999), 182, 84. 43 “Ana çizgileriyle anlatılan olayın, Tevrat'ta anlatılan olay olduğu bellidir.” Ateş, Yüce Kur’ân'ın Çağdaş Tefsiri, Sâd Suresi, 464. 44 Ahmad Hasan, "The Concept of Infallibility in Islam", Islamic Studies 11/1 (1972): 5. 45 Kaya, Çağdaş Tefsirlerde İsrâiliyata Yaklaşım, 152. 46 Ömer Çelik, Hakk’ın Daveti Kur’ân-ı Kerim Meali ve Tefsiri, 5 cilt (İstanbul: Erkam Yayınları, 2013), 4/281. Benzer şekilde Sinanoğlu şöyle açıklar: “İlgili rivayetlerden anlaşıldığına gore Dâvûd'un affedilmesi ve Allah'a yonelmesi, hükümdeki zellesi sebebiyledir.” Sinanoğlu, Nübüvvet, 328. 47 David R. Vishanoff, "Images of David in Several Muslim Rewritings of the Psalms", in The Character of David in Judaism, Christianity and Islam: Warrior, Poet, Prophet and King, ed. Marzena Zawanowska and Mateusz Wilk (Leiden: Brill, 2021), 293. 48 Sâd 38/26. Kiraz bu âyeti şöyle değerlendirir: “İçinde bulunduğu toplumda devlet adamı ve yönetici konumunda olan Hz. Dâvûd’a, yönetimde adaleti esas almasını emreden bir âyettir (Kiraz, Kur'ân'da Ahlâk İlkeleri, 254). 40 41 7 “bireysel olarak yalnızca Âdem ve Dâvûd için kullanılır.” diye not düşer.49 Bu, özellikle Dâvûd soyuna verilen krallık kavramına işaret ediyor olabilir. 2.3. Dâvûd’a Kitap Gönderilir ve Doğanın Tanrı’ya Övgüsüne Öncülük Eder Bu üçüncü anlatıda Dâvûd, (kendisine vahiy gönderilen) peygamberler arasında listelenir. Ona Zebur gönderilmiştir 50, kendisi doğayı Tanrı’yı övmeye yöneltir 51 ve İsa gibi, İsrailoğullarından inkâr edenleri lanetler. 52 Nisâ suresinde, “İbrahim soyuna da kitabı ve hikmeti verdik ve onlara büyük bir hükümranlık bahşettik.” denilir. 53 Surenin devamında, “Dâvûd’a da Zebur’u verdik.” diye okuruz. 54 Dâvûd, Allah'ın kendilerine "kitap, hikmet ve peygamberlik" verdiği ilahî “hidayete ermiş” elçiler arasında sayılır. 55 Allah'ın Dâvûd'a özel olarak lütfettiği söylenir: “Doğrusu biz, peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık; Dâvûd’a da Zebur’u verdik.”56 “Zebur”, Müslümanlar açısından Hıristiyanlar ve Yahudiler ile ortak bir zemin oluşturur. “Zikirden sonra Zebur’da da ‘Yeryüzü, iyi kullarıma kalacaktır.’ diye yazmıştık.”57 ayeti ile karşılaştırıldığında bu, hem Mezmurlar kitabına58 hem de Kitab-ı Mukaddes’teki “Doğrular, ülkeyi miras alacak, orada sonsuza dek yaşayacak.” 59 ifadesine bir gönderme gibi görünmektedir. Saleh, “Mezmur 37:29, Kur’ân’da Kitab-ı Mukaddes’ten kelimesi kelimesine yapılan belirgin alıntıların tek örneğidir.” diye belirtmekte 60 ve yanı sıra şunları ifade etmektedir: Bu Mezmur ayetinin alıntılanması, Kur’ân’a yönelik teolojik perspektiften bakıldığında son derece önemlidir… Hem sonsuz kurtuluş hem de dünyevi zaferi kapsayan bu üç terimin [miras, halef-halife, zafer] ustaca kullanılması, bu terimleri, Kur’ân’daki kurtuluş tasavvurunu anlamak için temel kılar. Bununla birlikte, söz konusu terimler askerî başarının bazı yönleriyle kurtuluşu irtibatlandıran bir kavramlar ağı ve böylece inananlara Tanrı’nın hâkimiyetinin verildiği kurtuluşu bağlayan oluştururlar. 61 Arthur J. Droge, The Qurʼan: A New Annotated Translation (Bristol, CT: Equinox, 2013), 301. YA, İsa’yı, hem Dâvûd’un vârisi hem de tüm yaratılış üzerinde yetkili kılınan “son Âdem” olarak tanımlar (1Ko.15:22-26, 45). Kur’ân da ayrıca İsa’yı, Âdem ile karşılaştırır: “Allah nezdinde İsa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir. Onu topraktan var etti; sonra ona ‘ol’ dedi ve oluverdi.” (Âl-i İmrân 3/59). Ama bu, YA’daki Âdem-Mesih tipolojisi gibi değil, İsa’nın doğumuyla ilişkilidir. 50 en-Nisâ 4/163-164; el-En’âm 6/84-85; el-İsrâ 17/55-56. 51 Sebe’ 34/10; Sâd 38/18-19. 52 el-Mâide 5/78-79. 53 en-Nisâ 4:54. 54 en-Nisâ 4/163. 55 el-En'âm 6:84-89. 56 el-İsrâ 17/55. 57 el-Enbiyâ 21/105. 58 Burada “Zebur” [İng: Psalms/Mezmurlar] olarak tercüme edilen Arapça kelime, tekil hali zabūr’dur. Çoğul kelime, Âl-i İmrân 3/184; en-Nahl 16/44; el-Mü'minûn 23/53; eş-Şuarâ 26/196 ve Fâtır 35/25 ayetlerindeki gibi, al-zubur’dur. bk. J. Horovitz - R. Firestone, "Zabur", Encyclopaedia of Islam, Second Edition, ed. Th. Bianquis P. Bearman vd. (Leiden, Netherlands: Brill, 2012). 59 Mez.37:29. 60 el-Enbiyâ 21/105. 61 Walid A. Saleh, "Psalms in the Qur'an and in the Islamic Religious Imagination", The Oxford Handbook of the Psalms, ed. William P. Brown (New York: Oxford University Press, 2014), 282. İsa, Mesih olarak kendi kimliğini savunmak üzere askerî güç kullanımını reddeder (Yu.18:38; krş. 6:15). 49 8 Bu aşikâr alıntıya karşın Kur’ân, Zebur’a yalnızca üç kere atıfta bulunur. 62 Bu da Zebur’un içeriğine dair çok az şey ortaya koyar. 63 Müslümanların, Kitab-ı Mukaddes’teki Mezmurlar ile ilişkilerinin uzun ve çelişik, karmaşık hisler taşıyan bir tarihi vardır. Vishanoff’a göre, Ekseriyetle, Kitab-ı Mukaddes’teki Mezmurlar’ın edebi türlerini göz önünde bulundurduklarında Müslümanlar… bunları ilahî sesleniş olan kutsal yazı tanımlarıyla uyumsuz bulurlar ve bu da Hıristiyan kanonunun eleştirildiği uzun bir tarihe neden olmuştur. 64 Kur’ân, Dâvûd’tan, İsa’yla birlikte söz eder: “İsrailoğullarından kâfir olanlar, Dâvûd ve Meryem oğlu İsa diliyle lanetlenmişlerdir.” 65 Bağlam, Müslümanların “Ehl-i Kitap” ile ilişkileridir.66 Kur’ân’ın kaydında, İbrahim, Dâvûd ve İsa gibi figürlerin hepsi tektanrıcı peygamberlerin örnekleridirler. Dâvûd’a, doğayı Tanrı’yı övmeye yönlendirme konusunda özel kabiliyet bahşedilmiştir. 67 Bu armağanla ilgili olarak Wheeler, İbn Abbâs ve Mücâhid’den gelen peygamber kıssalarını aktarır: “O, kitabını okuduğunda kuşlar havada durur ve onun ezgisiyle yankılanır, onun övgüleriyle övgüler sunarlardı. Aynı şekilde dağlar da ona karşılık verir, her sabah ve akşam onunla birlikte hamd ederlerdi.”68 2.4. Dâvûd Süleyman’la Birlikte Güçle Kutsanır Bu kıssalar grubunda Dâvûd, Süleyman’la birlikte güçle kutsanır, zincir zırhlar yapar 69 ve Süleyman’ın kıssalarında pay sahibi olur. 70 Dâvûd, rüzgâra hükmetme 71, karınca ve kuş gibi hayvanlarla ve kendisine çeşitli şekillerde hizmet eden cinlerle iletişim kurma72 gibi mucizevi yeteneklere sahip olan oğlu Süleyman'la yakından ilişkilendirilir. 73 Tanah’ta, bu tür güçler Süleyman’a atfedilmemiştir. Bunlar, Süleyman’ın, Tanah dışı Yahudi kaynaklarındaki tasviriyle uyumludur.74 Dâvûd ve Süleyman, birlikte zorlu davalarda hüküm verme yeteneğine sahip olurlar. en-Nisâ 4/163; el-İsrâ 17/55; el-Enbiyâ 21/105. Altı kere (Al-i İmrân 3/184; el-Nahl 16/44; aş-Şuarâ 26/196; Fâtır 35/25; elKamer 54/43, 52) çoğul hâlde bulunan kelime, genellikle “kitap(lar)” veya “kutsal metinler” olarak çevrilir. 63 Saleh’e göre, “Kitab-ı Mukaddes, İslâm âleminde, esas içeriği nihayetinde Müslümanlar için kalıcı bir ilgi oldağı olmayan daha çok hayalî bir metindi.” Saleh, "Psalms in the Qur'an", 292. 64 David R. Vishanoff, "Why do the Nations Rage?: Boundaries of Canon and Community in a Muslim's rewriting of Psalm 2", Comparative Islamic Studies 6/1-2 (2010): 176. Ayrıca bk. David Irving, "Psalms, Islam, and Music: Dialogues and Divergence about David in Christian-Muslim Encounters of the Seventeenth Century", Yale Journal of Music & Religion 2/1 (2016). 65 el-Mâide 5/78-79. 66 el-Mâide 5/5, 59, 65, 66, 68, 77. 67 Sebe’ 34/10; Sâd 38/18-19. Bu, Dâvûd'un, yaratılmış dünyayı Tanrı'yı övmeye çağıran Mezmurları ile örtüşmektedir (ör. Mez.69:34). 68 Brannon M. Wheeler, Prophets in the Quran: an Introduction to the Quran and Muslim Exegesis (London: Continuum, 2002), 261. 69 el-Enbiyâ 21/78-82; el-Neml 27/15; Sebe' 34/10-11. 70 el-Neml 27/16-22; Sebe' 34/12-13; Sâd 38/30-40. 71 el-Enbiyâ 21/81. 72 el-Enbiyâ 21/82; el-Neml 27/15-19. 73 el-Neml 27/15-22; Sebe’ 34/10-13; Sâd 38/30-40. 74 Rothkoff, Aggadah'ta Süleyman'la ilgili olarak şöyle der: "O, hayvanların ve kuşların dilini anlardı ve onlar da onun hükmüne boyun eğerlerdi. (Song R.1:1/9; Tanh, B., Introd., 157)". Aaron Rothkoff, "Solomon", Encyclopaedia Judaica, 2nd Edition, ed. Fred Skolnik (Farmington Hills: Macmillan, 2007), 759. 62 9 Özetle Kur’ân, Dâvûd’u, yeryüzünde ilahî olarak atanmış ve kendisine krallık verilmiş bir halife; kendisine kitap (Zebur) verilen az sayıdaki peygamberlerden biri; Tanrı’nın her zaman ona yönelen sadık kulu ve yaratılanları yaratan Tanrı’yı övmeye yöneltmek üzere özel olarak yetkilendirilmiş biri olarak onurlandırır. Sadece iki davacının anlatımında ciddi tefsir soruları ortaya çıkar. 3. Tanah’ta Dâvûd Dâvûd’un Kitab-ı Mukaddes’teki ehemmiyeti, ilk olarak ona yapılan çok sayıda atıfla gösterilir. 28 kitap 968 ayette ondan söz edilir. Dâvûd’un yaşamına dair ana EA kaynakları, 1.Samuel 16 – 1.Krallar 2 ve 1.Tarihler 11-29’dur. Bu başlıca anlatıları takiben Dâvûd hanedanlığı (Dâvûd evi, İbranice dā‧wîḏ bēṯ), Krallar ve 2.Tarihler olarak bilinen kitaplarda açıklanır. Mezmurlar’ın neredeyse yarısının başlığında Dâvûd’un ismi geçerken, peygamberlerde tekrar tekrar ve düzenli olarak Dâvûd, gelecek krallık vaadiyle ilişkilendirilir ve YA’nın da en başından itibaren Mesih İsa’nın kraliyet atası olarak anılır. Kitab-ı Mukaddes’in Dâvûd’un yaşamına dair her iki kaydın 75 her biri, kendilerine özgü bir bakış açısı getirir ama bununla birlikte bu kayıtlar, tutarlı bir portreye ulaşmayı mümkün kılacak kadar yeterli miktarda da birbirleriyle örtüşürler. Her iki kayıttan da yararlanarak Dâvûd’un hikâyesinin genel içeriğini şöyle çapraz bir halka şeklinde dizebiliriz: A. Soy kaydı, hazırlık olayları. B. Kurban, meshedilmiş kral Golyat’ı yener. C. Saul’un kıskançlığından Dâvûd’un çektiği sıkıntılar. D. Hükümranlık başlar. E. Sandık, sonsuz hanedanlık, “Dâvûdî Ahit”. D'. Hükümranlık kurulur. C'. Kendi yanlışlarından Dâvûd’un çektiği sıkıntılar. B'. Golyat savaşı, son ezgiler, Moriya’da kurban.' A'. Süleyman için Tapınak ve ibadet hazırlığı. Bu karşılaştırmalı çalışmanın amaçları için önce merkezden başlayarak bu hikâyenin dört unsurunu göz önünde bulunduracak; akabinde de YA’nın Dâvûd’u ele alışının iki yönüne bakmadan önce Mezmurlar ve peygamberlerin bazı Mesihî yönlerini özetleyeceğim. 3.1. Dâvûd’un Meshedilmesi Bu kiastik 76 yapının merkezinde, Tanrı’nın Dâvûd’a ve Tanrı’nın “oğlu” olacak olan varîse ebedî bir krallık vaadi bulunmaktadır. 77 Anlatının başında yer alan Hanna’nın ezgisi, bu kraliyet beklentisini göstermektedir: “RAB, …kralını güçle donatacak, meshettiği kralın gücünü yükseltecek.”78 Saul’un yanlış bir başlangıç yapmasının ardından, yerine Dâvûd kral olarak meshedilir. 79 Bu simgesel eylemde, 1.Samuel 16 – 1.Krallar 2 ve 1.Tarihler 11-29. Bir dizi bölümün sunulduğu ve sonrasında bu bölümlerin tersine sırayla dizildiği simetrik bir edebî yaklaşımdır. 77 2Sa.7:12-14. 78 1Sa.2:10 (İbranice: mâshîyach). 79 1Sa.16:12-14 (İbranice: mâshach) 75 76 10 peygamber Samuel, Dâvûd’un başına mesh yağını döker. Daha sonra Mezmurlar ve peygamberlerde yer alan Tanrı’nın “meshedilen” kralı veya “Mesih” kavramı, bilhassa bu “meshetme”den gelmektedir. 80 Kral Saul’la bağlantılı olarak Dâvûd’un Saul’u öldürmesi hadisesi, Kur’ân’daki anlatıyla ortak bir unsurdur. 81 Saul’un Kur’ân’daki ismi olan Tâlût, “uzun boylu” manasına gelmektedir 82 ve Kitab-ı Mukaddes’teki anlatıda, “uzun boylu” kişiler alçaltılır. 83 Saul ve Dâvûd’un en büyük ağabeyi uzun boylu; Golyat ise hepsinden uzun boyludur. Ancak gerçek mesele, Dâvûd’un, tek gerçek ve yaşayan olarak beyan ettiği orduların RAB’bi (YHWH) ile Golyat’ın, Dâvûd’u lanetlediği ve “yaşayan Tanrı’nın ordusuna meydan okuduğu” sahte “tanrıları” arasındaki “krallıkların çatışması”dır. 84 Dâvûd’un gayesi, “bütün dünya[nın] İsrail’de Tanrı’nın var olduğunu anlayacak” olmasıdır. 85 Dâvûd’un yaşadığı sıkıntılar, Saul’un kıskançlığıyla başlar 86 ve ölümüne dek Saul, genç rakibini öldürmeye çalışmaktan vazgeçmez. İyi anlarında (Dâvûd canını bağışladıktan sonra) Saul, Dâvûd’un kral olacağını kabul eder.87 3.2. Kral Olarak Dâvûd Dâvûd’un Ahit Sandığı ile ilişkisi, Tanrı’nın hükümranlığı ile ilişkisini anlamak için önemlidir. “Dâvûd, sandığın üzerindeki Keruvlar arasında taht kuran Her Şeye Egemen RAB’bin adıyla anılan Tanrı’nın Sandığı’nı getirmek için gitti.”88 Yukarıda belirtildiği gibi bu sandık, “çadır kuran Tanrı”nın tahtının görünür simgesidir. Dâvûd, “Rab’bin önünde” hem dans eder hem de oturur. 89 Dâvûd anlatısının ayrılmaz bir parçası olan Tanrı’nın bu somut varlığı, Kitab-ı Mukaddes’in ana temalarından biridir 90 ama Kur’ân’ın tevhidi vurgulayan anlatılarına ters düşmektedir. “Kitab-ı Mukaddes’teki Allah tasavvuru Kur’ân’daki Allah tasavvurundan oldukça uzaktır. Kitab-ı Mukaddes’te cennette gezinen, insan suretinde yeryüzüne inerek insanlara gözüken, yiyen-içen… bir Allah tasavvuruyla karşılaşılmaktadır.” 91 Yıldız’a göre Kitab-ı Mukaddes’teki anlatımlar kabul edilemez. Kral, Tanrı’nın sandığı için bir ev inşa etmek ister, ama Tanrı, Dâvûd’un kendisi için fiziksel bir ev inşa etmesi yerine, Tanrı’nın Dâvûd’a bir hanedan evi inşa edeceğini belirtir: “RAB senin için bir soy (İbr. bayit) yetiştireceğini belirtiyor… onun krallığının tahtını sonsuza dek sürdüreceğim.” 92 Bu vaat, Örneğin Mez.2:2, 6; Dan.9:26. 1Sa.17. 82 Ali Osman Kurt, "Tâlût", Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, (İstanbul: TDV Yayınları, 2010), 39/552. 83 Walker’ın Samuel Kitabı üzerine analizi, Tanrı’nın güçlüleri alçaltıp, alçakgönüllüleri yükseltmesini vurgular. Walker, “David and the Single Ewe Lamb”, 78. 84 1Sa17:26, 43. 85 1Sa17:46. 86 1Sa.18:7-9. 87 1Sa.24:20; 26:25. 88 2Sa.6:2. 89 2Sa.6:14-16; 7:19. 90 “Tanrı, yarattığı dünyanın belirli yerlerine, somut ve gözle görülebilir şekilde 'gelir' ancak bu şekilde gelişi, her yerde hazır ve nazır olan veya içkin varlığından ayrı bir durumdur… Tanrı’nın yeryüzünde belirli insanlarla antlaşma ilişkisi kurmak suretiyle gösterdiği lütuf ve tenezzülünün devam etmekte olan öyküsünün önemli bir parçasıdır.” Bristow, Hani İbrahim, 104. 91 Yıldız, İsrâiliyata Yaklaşımlar ve Kitab-ı Mukaddes Nakilleri, 352. 92 2Sa.7:11-14. 80 81 11 Yaratılış 12:1-3’te (ayrıca Yar.18:18 ve 22:15-18) İbrahim’e verilen vaatle doğrudan bir devamlılık içindedir. Peygamberlerde, Mezmurlarda ve YA’da tekrar tekrar alıntılanır ve ima edilir. Aksakal, Tanrı’nın sonsuz krallık hakkında Dâvûd’la yaptığı bu ahdi “Tanrı’nın vaatte bulunarak yükümlülük altına girdiği antlaşma, taahhüt içeren tür” diye nitelenmiştir.93 Dâvûd’a (ve İbrahim’e) verilen bu vaat sözlerine uygun olarak Tanrı, Sina’da Musa aracılığıyla yapılan “yükümlülük içeren tür” ahde bağlı kalmayan İsrail halkıyla “yeni bir ahit” yapacağını vaat eder. 94 Yeni Ahit yazılarına göre bu yeni ahit Mesih aracılığıyla gerçekleşmiştir. 95 3.3. Dâvûd’un Günahları Dâvûd’un zina ve cinayet günahları, 2.Samuel 11’de detaylıca anlatılır. Bu, Kitab-ı Mukaddes’teki diğer önemli karakterler tarafından işlenen günahlarla örtüşmektedir. Ancak samimi itiraf, Tanrı’nın bağışlamasının yolunu açar ve Dâvûd’un tevbesi, Mezmurlar 51 ve 32’de belirtilir. Mezmur 32’yi nakleden bir YA pasajında, Tanrı’nın bağışlamasının temeli, İsa’nın kurban olarak ölümü aracılığıyla sağlanan “kurtuluş” ışığında açıklanır: “Nitekim iyi işlerine bakmaksızın Tanrı’nın aklanmış saydığı kişinin mutluluğunu Dâvûd da şöyle anlatır: ‘Ne mutlu suçları bağışlanmış, günahları örtülmüş olanlara.’”96 Kitab-ı Mukaddes, peygamberlerin masumiyetine dair herhangi bir öğretide bulunmaz ve günahlarını saklamaz ancak Tanrı’nın, günahları için sağladığı kurtuluşu yüceltir. 3.4. Moriya’daki Sunu 2.Samuel Kitabı’ndaki son eyleminde Dâvûd, halkın yerine kendisini sunar. Bir kez daha günahını itiraf eder: “Günah işleyen benim, ben suç işledim… Ne olur beni… cezalandır.”97 Tanrı’nın İbrahim’i, oğlu İshak’ı sunmak üzere götürdüğü sıradağ olan Moriya’da bir kurban sunar. 98 Bu yer, ileride İsrail’in kâhinlerinin Musa’nın yasasına göre günaha karşılık sunular sunacakları Süleyman’ın tapınağının sunakla birlikte bulunduğu yer olarak daha da öte bir önem kazanır. 99 Dâvûd’un sonraki yılları, oğlu Süleyman’ın hükümdarlığında gerçekleşecek olan bu tapınağın inşası için hazırlık yapmaya adanmıştır. 100 Kur’ân’da bu olay nakledilmez. 3.5. Mezmurlar ve Dâvûdi “Mesih” Peygamberlikleri Dâvûd’un Mezmurları, EA’nın geri kalanıyla birlikte, Hıristiyanların vahiy olarak kabul ettiği Kutsal Yazılar’ın önemli bir parçasıdır (bk. Luka 24:44-45). Dâvûd’un 2.Samuel 23:1-5’te kayda geçirilen “son sözleri”, kendisi “aracılığıyla konuşan” Kutsal Ruh tarafından muktedir kılındığının farkındalığını gösterir. Aşağıda işaret edeceğimiz üzere Dâvûd, bir “peygamber”dir ama [bu peygamberlik] Kur’ân’daki peygamberlikle aynı türden değildir. Mezmurları çok farklı türlerden oluşmaktadır: Ağıt, Aksakal, Kitab-ı Mukaddes Yasası, 17 Yer.31:31-34. 95 Luk.22:20; İbr.8:6-13. 96 Rom.4:6-7; Mez.32:1-2. 97 2Sa.24:17. 98 Yar.22; 2Sa.24. 99 2Sa.24:24-25; 2Ta.3:1; ayrıca bkz. Lev.1-7. 100 1Ta.22-29; 2Ta.3-7. 93 94 12 övgü, şükran, eğitici, hayranlık vb. Hıristiyanlar, düzenli olarak Mezmurları okur, Dâvûd’un Tanrı’yla canlı deneyimini kendileri dua eder gibi benimser ve sözlerini kendi sözleri gibi ezgi olarak söylerler. Ayrıca Mezmurlar, sayısız litürjide (ayinde) toplulukça tapınmalarının temelini oluşturur. Fakat temelde Mezmurlar kitabı eskatolojik bir gündeme sahiptir. “Dâvûd’un krallığının kurulmasından, Maşiah’ın ölümü ve yeniden dirilişine ve nihai zaferine kadar uzanan bir dizi ayrıntı, gelecekteki olayların tüm bir programı ya da zaman çizelgesini içerir.” 101 Yeni Ahit, Tanah’ı kullanırken “peygamberler” ifadesi ile çoğunlukla Yeşaya ile Malaki arasındaki peygamberlik kitaplarını kastetmektedir. 102 Bu peygamberler, “Dâvûd’un tahtı ve ülkesi üzerinde egemenlik sürecek, egemenliğini adaletle, doğrulukla kuracak ve sonsuza dek sürdürecek.” 103 olan gelecek Mesih’e dair Tanrı’nın ahdine bağlılığını ilan ederler. Tanrı, Dâvûd’un hanedanlığının çürüyen ağacını kesecek ama Dâvûd’un sadakatinden dolayı geriye kalan kökten bir filiz çıkaracaktır. Kutsal Ruh’un meshettiği “Dâvûd’un filizi/dalı” ortaya çıkacak ve uluslar ona dönecektir: “İşay'ın kütüğünden yeni bir filiz çıkacak, kökünden bir fidan meyve verecek. RAB’bin Ruhu… Onun üzerinde olacak… O gün İşay'ın kökü ortaya çıkacak, halklara sancak olacak, uluslar ona yönelecek.” 104 Yeni Ahit’te göreceğimiz gibi İsa'nın beklenen Mesih olduğuna dair duyuru, Dâvûd’a verilen vaatlerin tekrarlanıp geliştirildiği Mezmurları ve Peygamberlerin yazılarına dayandırılır. Örneğin Pavlus’un bir vaazında Tanah’tan nakledilen iki Dâvûdi ayeti İsa ile ilgili olarak okuduğu görülür: “Tanrı İsa'yı diriltmekle, atalarımıza verdiği sözü, onların çocukları olan bizler için yerine getirmiştir. [Dâvûd’a verilen] İkinci Mezmur'da da yazıldığı gibi: ‘Sen benim Oğlum'sun, Bugün ben sana Baba oldum.’ Tanrı, onu asla çürümemek üzere ölümden dirilttiğini şu sözlerle belirtmiştir: ‘Size, Davut'a söz verdiğim Kutsal ve güvenilir nimetleri vereceğim.’” 105 Bu örnekte olduğu gibi Yeni Ahit’in genelinde görülen Tanah’ı tefsir ve şerh etme yaklaşımında Dâvûd’un önemli bir yeri vardı. 4. Yeni Ahit’te Dâvûd’u Okumak 4.1. Dâvûd Oğlu Mesih İsa Yeni Ahit Tanah’ı kullanırken birkaç farklı yaklaşımla birlikte Mesihî bir temel üzerinde yaklaşır. 106 Dört Müjde’nin her biri, EA anlatısını kendisine has bir şekilde ele alır. Matta ve Luka, İsa’nın doğumunun muazzam önemini, İbrahim ve Dâvûd’a verilen vaatlere atıflarla vurgular. Soy kaydına göre İsa “Dâvûd oğlu” Mesih’tir. 107 Zekeriya doğumunu şöyle müjdeler: “Eski çağlardan beri kutsal David C. Mitchell, The Songs of Ascents: Psalms 120 to 134 in the Worship of Jerusalem’s Temples (UK: Campbell Publication, 2015), 213. 102 Örneğin İsa’nın “Musa’nın Yasası’nda, peygamberlerin yazılarında [özgün metinde: peygemberlerde] ve Mezmurlar’da benimle ilgili yazılmış olanların tümünün gerçekleşmesi gerektir” (Luk.24:44). 103 Yşa.9:6-7. 104 Yşa.11:1-12; Yer.23:5. 105 Elç.13:32-34’de Mez.2:7 ve Yşa.55:1-3 nakledilir. 106 YA’nın EA’yı kullanımı hakkında bu terimin üzerine bk. Michael Rydelnik, The Messianic Hope: Is the Hebrew Bible Really Messianic? (Nashville: B&H Academic, 2010). 107 Mat.1:1-17. 101 13 peygamberlerinin ağzından bildirdiği gibi, Kulu Davut'un soyundan bizim için güçlü bir kurtarıcı çıkardı”. 108 İsa’nın bakireden doğumu, “Dâvûd’un torunlarına” vaat edilmiş peygamberlik işaretidir. 109 Melek, Meryem’e, oğlunun Mesihî vaatleri miras alacağını vaat eder: “Rab Tanrı O’na, atası Dâvûd’un tahtını verecek. O da sonsuza dek Yakup’un soyu üzerinde egemenlik sürecek, egemenliğinin sonu gelmeyecektir.”110 İsa’nın beklenen Mesih olduğunu düşünen insanlar ona “ey Dâvûd Oğlu” diye seslenirdi. 111 Mesih olup olmadığı ile ilgili tartışmalarda bu önemli bir kanıt olarak gösterilir: "Kutsal Yazı'da, 'Mesih, Davut'un soyundan, Davut'un yaşadığı Beytlehem Kenti'nden gelecek' denmemiş midir?" (Yu.7:42). Bird’ün öne sürdüğü gibi, “İsa’nın ‘Mesih’ olduğu iddiası, daha ilk günlerinden itibaren [bu] yeni hareketin merkezi ve tanımlayıcı özelliklerinden biri hâline gelmiştir.” 112 Pavlus, İsa’yı Mesih olarak ilan ederken Dâvûd’a verilen soy vaadini vurgular: “Beden açısından Dâvûd’un soyundan olan.” 113 Bu Pavlus’un yazılarına has değil, tersine çarmıhta ölen ve üçüncü gün ölümden dirilen İsa’nın Tanah’ta önbildirilen Mesih olduğu beyanı bütün Yeni Ahit’te görülür. 114 İsa öncesi Yahudilerin genel Mesih algısıyla İsa sonrası O’na inanıp Yeni Ahit yazılarını kaleme alan Yahudilerin Mesih algısı araşındaki temel fark bu İsa’nın ölümden diriliş meselesine odaklanır. İsa kendini Mezmurlar’daki sözlerle tanıtırdı. Örneğin Mezmur 110’u kullanarak, İsrail’in önderlerine meydan okur: “Mesih’le ilgili olarak ne düşünüyorsunuz? O, kimin oğludur?” Onlar da “Dâvûd’un oğlu” dediler. İsa şöyle dedi: “O hâlde nasıl oluyor da Dâvûd, Ruh’tan esinlenerek ondan ‘Rab’ diye söz ediyor? Şöyle diyor Dâvûd: Rab Rabbim’e dedi ki ‘Ben, düşmanlarını ayaklarının altına serinceye dek sağımda otur.’ Dâvûd ondan Rab diye söz ettiğine göre, O nasıl Dâvûd’un oğlu olur?” 115 Doğrusu Yeni Ahit’in bu bölümüne göre İsa bu Mezmur’u böyle okuyarak hem Dâvûd’un oğlu hem de Dâvûd’un Rabbi olduğunu iddia etmektedir. 116 Çarmıhta İsa, iki Mezmur’dan Dâvûd’un sözlerini ağzına alır: “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?”117 ve “Ruhumu ellerine bırakıyorum ey RAB!” 118 Buna benzer birçok durumda İsa, Musa’nın ve Dâvûd’un, kitaplarında kendisinden söz ettiğini iddia Luk.1:67-69. Mat.1:21-22; Yşa.7:13-14. 110 Luk.1:30-33. 111 Mat.9:27; 15:22; 20:30-31; Mar.10:47-48; 11:10. 112 Michael F. Bird, Jesus is the Christ: the Messianic testimony of the Gospels (Downers Grove: InterVarsity Press, 2012), 21-22. 113 Rom.1:1-3; krş. 2Ti.2:8. 114 Günümüz Türkiye’de yaygın olup İslâm’ın eski dönemlerinden beri Pavlus’u suçlayan Müslüman yazarların tezleriyle ilgili bir çalışma için bk. Michael F. Kuhn, “Early Islamic Perspectives of the Apostle Paul as a Narrative Framework for Taḥrīf”, Arab Christians and the Qurʼan from the Origins of Islam to the Medieval Period, ed. Ivor Mark Beaumont (Leiden: Brill, 2018). 115 Mat.22:42-45; Mez.110:1. 116 Sinanoğlu bunu eleştirir: “Îsâ, [YA’da] nübüvvet müessesesine damgasını vurmaktadır ancak bir peygamber olarak degil Rab (Lord) olarak… Bu bağlamda Yeni Ahid’deki ilâhî misyonu tamamen Îsâ’ya hasredilmiş bir faaliyet olarak gormek yanlış olmaz.” (Sinanoğlu, Nübüvvet, 415-416). 117 Mez.22:1. 118 Mez.31:5. 108 109 14 etmiştir: “Daha sizlerle birlikteyken, ‘Musa'nın Yasası'nda, peygamberlerin yazılarında ve Mezmurlar'da benimle ilgili yazılmış olanların tümünün gerçekleşmesi gerektir' demiştim.”119 4.2. Mesih’in bir Peygamberi olarak Dâvûd YA’da en çok üzerinde durulan Mezmurlar, Mesihî krallıkla ilişkili olanlardır, özellikle de Dâvûd’un peygamberlik olarak daha öncesinde Mesih’in sözlerini dile getirdikleridir.120 İsa’nın öğrettiği gibi, elçiler, açıkça “Dâvûd, bir peygamberdi” ve Mesih’in “dirilişini” ve bunu takip eden yüceltilişini “önceden görerek onun hakkında konuştu” diye söylediler. 121 İsa’nın Sanhedrin önündeki duruşması ve Romalılar tarafından çarmıha gerilmiş olması, onlar için dualarında alıntıladıkları Dâvûd peygambere vahyedilen 2. Mezmur’un yerine gelmesinden başka bir şey değildir: “Ey Efendimiz! Kutsal Ruh aracılığıyla kulun atamız Dâvûd’un ağzından şöyle dedin: ‘Dünyanın kralları saf bağladı, hükümdarlar birleşti Rab'be ve Mesihi'ne karşı.' Gerçekten de Hirodes ile Pontius Pilatus, bu kentte İsrail halkı ve öteki uluslarla birlikte senin meshettiğin kutsal kulun İsa'ya karşı bir araya geldiler. Senin kendi gücün ve isteğinle önceden kararlaştırdığın her şeyi gerçekleştirdiler.” 122 Dâvûd, İsrail’in Mesih’ini reddedeceğini ve böylece ulusun çoğunun yüreklerinin “nasırlaşacağını” önceden bildirir. 123 Mesih’in havarisi tarafından ihanet edileceği önceden Dâvûd’a açıklanmıştı (Elç.1:16). İbraniler’in yazarı, İsa Mesih'in sarsılmaz krallığını açıklamak için Tanrı'nın Dâvûd’a ve Dâvûd aracılığıyla söylediği sözleri kullanır.124 Vahiy kitabı, çarmıha gerilmiş ve dirilmiş olan İsa’yı, “Yahuda oymağından gelen aslan, Dâvûd’un kökü” olarak tanıtır. 125 Kitabın sonunda ise İsa kendisini, “Dâvûd’un kökü ve soyu…, parlak sabah yıldızı” olarak tanımlar.126 Özetle, İsa'nın Mesih kimliği, Tanrı'nın kral-peygamber Dâvûd’a verdiği Mesihî krallık vaatlerinden ayrılamaz. Dâvûd hem Mesih İsa'nın kraliyet atası hem de onun acı çekeceği, öleceği ve ardından yüceltileceğini önceden bildiren peygamberdir. Dâvûd anlatısı, bu nedenle İbrani Kutsal Yazılarının geri kalanıyla ve İsa Mesih'in Yeni Ahit'iyle bütünsel olarak ilişkilidir. Yeni Ahit Dâvûd’la ilgili Tanah metinlerini İsa’nın vaat edilen Mesih olduğu anlayışı ışığında okuyor. 5. Tanah’taki ve Kur’ân'daki Dâvûd'un Karşılaştırılması Tanah (Eski Ahit) ve Kur’ân’daki Dâvûd anlatılarını yan yana koyduğumuzda, bazı örtüşen kişi ve olayların olduğunu görürüz. Lakin EA’teki anlatının ana kısımları, diyagramda çizgili karelerde gösterildiği üzere, Kur’ân’daki resimde de yer almamaktadır. Şekil 1: Tanah’taki ve Kur’ân’daki Dâvûd’un karşılaştırılması. Luk.24:44; ayrıca bk Yu.5:46. Mez.2, 8, 16, 22, 40, 110. 121 Mez.16 ve 110’da; Elç.2:29-32. 122 Elç.4:29-32; Mez.2:1-2. 123 Rom.11:9-10; Mez.69:22-23’ten alıntı. 124 İbr.1:5, 8, 13; 10:5-7; Mezmur 2, 40, 45 ve 110’dan nakleder. 125 Va.5:5-6. 126 Va.22:16. 119 120 15 Diyagram, Tanah ve Kur’ân anlatılarının hayli geniş bir ortak zemin paylaştıklarını gösterir. Her iki anlatı kümesinde de Dâvûd, Golyat’ı öldürür. Her ikisinde de Dâvûd, kral olur ve Tanrı’dan bir hükümranlık alır. Her ikisinde de Dâvûd’a ilahî vahiy (Mezmurlar ya da Zebur) bahşedilir. Her ikisinde de Dâvûd’un hikâyesi, Süleyman’ınkiyle iç içe girer. Ancak ortak zemin, Dâvûd’un yaşamındaki bazı özel olaylarla sınırlıdır ve bu örtüşen alanlarda bile, ait oldukları genel Kitab-ı Mukaddes veya Kur’ân perspektiflerine ilişkin ayrıntılarda büyük farklılıklar vardır. Bu farklılıklardan daha çarpıcı olanı ise yer almayan unsurlardır. Bilhassa iki birbirine bağlantılı ve merkezî kavram, Mesih ve Tanrı’nın Krallığı, Kur’ân’daki Dâvûd portresinde hiç yer almamaktadır. 5.1. Mesih kavramı Tanah’taki Dâvûd hikâyesi, soyağacıyla Yahuda üzerinden İbrahim’e bağlanan uzun bir tarihsel anlatılar zincirinin anahtar bir halkasıdır. Kur’an’da geçmeyen bu vurgu, tekrar tekrar YA’da özetlenir. Dâvûd’un bir kral olarak “meshedilmesi”, peygamberler tarafından önceden bildirilen Kutsal Ruh tarafından meshedilmiş Mesihî Kral ve Kul’a götüren doğrudan bir yol açmıştır. 127 Yeni Ahit’e göre İsa, gelmesi beklenen meshedilmiş olan Mesih’tir. Kur’ân’da ise “Mesih” unvanı on bir kez İsa’ya atfedilir ama açıklanmaz, 128 önemi vurgulanmaz ve Kitab-ı Mukaddes’teki meshedilen kral kavramı ile bağlantı kurulmaz. Bunun yerine, İsa’nın tanrılığına dair Hıristiyan iddiasının reddedildiği pasajlarda kullanıldığı görülmektedir. “Kavram Kur’ân-ı Kerîm’de Hıristiyanlık’taki anlamıyla yer almamakta, Îsâ’nın kendisinden önce gelenler gibi bir peygamber olduğu vurgulanmaktadır.” 129 YA’ten farklı olarak Kur’ân’da Mesih kavramı, Dâvûd ile ilişkilendirilmez. Örneğin Yşa.11:1-2; 42:1-6; 61:1-3. Âl-i İmrân 3/45; en-Nisâ 4/157, 171, 172; el-Mâide 5/17, 72, 75; et-Tevbe 9/30. 129 Jacques Waardenburg, “Mesîh”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, (Ankara: TDV Yayınları, 2005), 29/309. 127 128 16 5.2. Tanrı’nın Krallığı Bunun yanı sıra Tanah’taki Dâvûd anlatılarının Kur’ân’da yer almayan kısımlarından daha mühim olan ise Mezmurlar’da ve peygamberlerin sözlerindeki Dâvûd’a vaat edilen ebedi krallık beklentisinin kademeli gelişmesidir. YA’e göre İsa, halka yönelik hizmetine, bu krallığın yaklaştığına dair bildiriyle başlamaktadır. Kitab-ı Mukaddes’te Dâvûd, bu dünyanın hükümranlığının yerini alan Tanrı’nın krallığının hikâyesinin merkezinde yer alır. Bu kapsamlı hikâye, Kur’ân’da yer almamaktadır. Kur’ân Tanah’taki Dâvûd’u kısmi olarak anımsatırken diğer peygamberler kıssalarını da kullandığı gibi önceki Dâvûd anlatılarından birkaç noktayı seçici bir şekilde kendine has bir yaklaşımda kullanır. İlk bakışta, Kur’ân’daki ve Tanah’taki Dâvûd anlatıları örtüşüyor gözüküyorlarsa da aslında bunlar, oldukça farklı hikâyelerin parçalarıdırlar. 6. Yeni Ahit ve Kur’ân’ın İbrani Kutsal Yazılarına Yaklaşımı YA ve Kur’ân’ın, Musa’nın ve Dâvûd’un yazılarıyla ilişkilerinde çok farklı yaklaşımlara sahip oldukları açıktır. Bir taraftan YA, bu peygamberleri ve hikâyelerini, Mesih çağında doruğa ulaşan büyük bir anlatının parçası ve onların kutsal yazılarını Mesih’e işaret eden yazılar olarak görür. Diğer taraftan, Tanah’ı tümüyle Tanrı’nın yazılı ve değişmemiş sözü olarak kabul ederek bütün Tanah’ın Mesihî yorumuyla ilgilenir. Çok sayıda Mezmur, Tanrı’nın Dâvûd aracılığıyla konuştuğu belirtilerek alıntılanır. Bunu yaparken YA’nın, kanonik Kutsal Yazıları, geleneksel “Yahudi mitlerinden” ya da İslâmi kıssalarla sıklıkla örtüşen sözde “tefsirî anlatılardan” belirgin bir şekilde ayırdığına dikkat edilmelidir.130 Öte taraftan Kur’ân, Kitab-ı Mukaddes anlatısını kısmi olarak yeniden kullanır veya yürürlükten kaldırır ve bu kişilerin hikâyelerinin kısımlarını, Muhammed Peygamber’in kalıbında tekrardan anlatır. Kur’ân, günümüze kadar gelen, atıfta bulunduğu Tora veya İncil ile ilgilenmez ama bunun yerine peygamberlik mesajı olan ahlaki tevhide odaklanır. Peygamber hikâyeleri, son Peygamber’e kulak verme çağrısını destekleyen ve onu reddetme tehlikesine karşın uyaran vaaz örnekleri olarak işlev görür. Burada, iki sorunlu alan göze çarpmaktadır. 6.1. Peygamberlerin Masumiyeti (İsmetü’l-Enbiyâ) Tanah (ve Yeni Ahit), bütün insanları, zayıf ve günahkâr olarak resmeder. Atalar (İbrahim, İshak ve Yakup) ve peygamberler bile, günah işleyebilen ve Tanrı’nın buyrukları uyarınca yaşamakta bazen başarısız olan karakterler olarak gösterilirler. 131 Dâvûd, Tanrı’nın tam istediği gibi biri olmakla birlikte, zina ve adam öldürtme günahları işlemiş olan bir tövbekâr olduğu da açık bir şekilde kaydedilmiştir. Müslümanlar bu kayıtları, Tanrı'nın peygamberlerine atılan kara lekeler/iftiralar olarak görürler, zira bu kişileri erdem ve itaat örneği olarak kabul eden İslâmi anlayışla uyuşmazlar. 132 Kur’ân’da geçmese Bristow, Hani İbrahim, 151-57. Yıldız bazı çağdaş tefsirlerde de “İsrâilî rivayetlerle Kitab-ı Mukaddes nakillerinin birbirinden farklı kategoriler” olarak değerlendirildiğini gösterir (Yıldız, İsrâiliyata Yaklaşımlar ve Kitab-ı Mukaddes Nakilleri, 121). 131 Yalnızca İsa’nın açıkça günahsız olduğu söylenir. bk. Yuh.8:46; İbr.4:15, 7:26; 1Pe.2:22; 1Yu.3:5. 132 İbn Hazm, bu Eski Antlaşma anlatılarını, “kutsal adamlara karşı doğru olması mümkün olmayan küfür dolu suçlamalar” olarak öfkeyle reddetmiştir. Walid A. Saleh, "The Hebrew Bible in Islam", The Cambridge companion to the Hebrew Bible/Old Testament, ed. Stephen B. Chapman vd. (New York: Cambridge University Press, 2016), 418. 130 17 de bu peygamberlerin masumiyeti anlayışı yaygın olarak kabul görmektedir. Bulut'un dediği gibi, “Ehl- i sünnet kelâmcıları, nübüvetten önce ve sonra peygamberlerin kasten veya sehven yüz kızartıcı günahlardan korunmuş oldukları hususunda görüş birliği içindedir.”133 Bu peygamber tasvirinde Kur’ân, Kitab-ı Mukaddes karakterlerinin Torah’a itaatin kahramanca modelleri olarak sunulduğu “yeniden yazılmış Kutsal Kitap” olarak bilinen Tanah sonrası Yahudi yazılarını andırır.134 Bu kişilerin örnek karakterleri, Tanrı’nın planındaki yerleri için temel oluşturur - onlar bunu hak ederler. Kitab-ı Mukaddes’te görülen vurgu ise Dâvûd'un işlediği günahın kendisine Tanrı tarafından gönderilen başka bir peygamberin (Natan) açıkladığı sözle gösterildiği zaman Dâvûd'un tevbe etmesidir. Kitab-ı Mukaddes'teki "peygamberlerin" en önemli görevlerinden biri de İsrail halkının günahlarını ifşa etmekti. Yeni Ahit'in "peygamberler" dediği yazılar (Yeşaya ile Malaki arasındaki EA kitapları) buna çok kapsamlı örnekler oluşturmaktadır. Müslüman düşünür İsmail R. al-Faruqi, İbrani Kutsal Yazıları ve onların Hıristiyan yorumlarının her ikisini de tümüyle kabul edilemez olarak keskin bir şekilde reddetmiştir. İslâm’ın, ilahî-insan ilişkisinin gerçek özünü onardığını ve neye dayanarak daha önceki kutsal yazıların hangi kısımlarını doğru kabul edip seçtiğini netliğe kavuşturduğunu öne sürmüştür: İslâm'ın, eski İbrani ırkçılığı ve yeni 'Hıristiyanlık' tarafından bulanıklaştırılan, her insanın... tam olarak hak ettiğini aldığı, yalnızca işlerinin ve eylemlerinin mutlak bir ahlaki adalet ölçeğinde ona kazandırdığı bir evrenin ahlaki düzenine ilişkin saf Sami vizyonunu yeniden yakaladığı söylenebilir... Müslüman, İbrani Kutsal Yazılarındaki ahlaki açıdan geçerli olanla sapkın olanı ayırmak zorundadır, çünkü yalnızca ilkine Tanrı Sözü diyebilir.135 “Saf Sami vizyonu”, el-Faruki’nin hayalinin bir ürünüdür. Çünkü İbrani Kutsal Yazıları, başlangıçtan itibaren Tanrı’nın, günahkâr, hak etmeyen insanlığa karşı olan lütfunun izini sürmektedir. 136 YA’da İsa Mesih, bu “müjde” mesajının tümüyle yeni olmadığını ama ana unsurlarının Musa’nın Yasasında, Peygamberlerde ve Mezmurlarda yazıldığını bildirir (Luk.24:44-47). Pavlus, Dâvûdi Mesih İsa tarafından tamamlanan kurtuluşla ilgili “Tanrı’nın Müjdesi”nin, “peygamberleri aracılığıyla Kutsal Yazılar’da önceden vadedildiğini” öne sürer. 137 İsa’nın Yahudi elçileri, mesajlarının, “[İbrani] Kutsal Yazılar uyarınca” olduğunu iddia ettiler. 138 Mehmet Bulut, "İsmet", Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, (İstanbul: TDV Yayınları, 2001), 23/136. Bulut devamında şunu ekler: “Çoğunluğa göre peygamberler yüz kızartıcı olmayan günhları unutarak veya yanılarak işleyebilirler. Ancak onlar bu günahlarda ısrar etmez, Allah tarafından uyarılarak bunlardan vazgeçerler.” 134 “Rewritten Bible” denilen bu Yahudi tefsir anlatıları ve bunların Kur’ân'daki tasvirlerle benzerliği hakkında bk. Bristow, Hani İbrahim, 141-58. 135 Ismail Raji al-Faruqi, "Comparison of the Islamic and Christian approaches to Hebrew Scripture", Journal of Bible and Religion 31/4 (1963): 288, 92. 136 Örnek için bk. Robert R. Gonzales Jr., Where Sin Abounds: The Spread of Sin and the Curse in Genesis with Special Focus on the Patriarchal Narratives (Eugene: Wipf & Stock, 2009). Evrensel olarak insanın günahlılığı üzerine bk. Yar.8:21; 1Kr.8:46; Eyü.25:4; Mar.7:21 137 Rom.1:1-3. 138 1Ko.15:3-4; krş. 1Pe.1:10-12. 133 18 6.2 Bozulma (Tahrîf) ve İptal (Nesh) Yahudiler ve Hıristiyanlar, Kur’ân'ın kendi kutsal yazılarına yaptığı atıflar konusunda Müslümanlara sık sık meydan okuyarak, Kur’ân'ın hiçbir yerde bunları geçersiz ilan etmediğini, aksine onları kendilerine emanet edilen Kutsal Yazılar ile hüküm vermeye çağırdığını belirtmişlerdir.139 Kur’ân'ın, peygamber kıssalarını oldukça farklı bir şekilde anlatmasını nasıl anlamalıyız? Daha önceki kutsal yazıları doğruladığını iddia edip sonra onların temel anlatılarını yeniden yazdığında, bu, aslında iptal, inkâr ve yeniden anlatma mıdır? Müslümanların bu meydan okumaya verdiği yanıt, sıklıkla, tahrîf olarak bilinen bir suçlamayla, orijinal kitapların bozulduğu ve artık yürürlükte olmadığını savunmaktadır. 140 Hıristiyanlar için bu, Tanah söz konusu olduğunda savunulamaz görünmektedir çünkü YA’ya göre Mesih İsa, o günlerde mevcut İbrani Kutsal Yazılarının güvenilirliğini onaylamıştır ve bugün elimizde bulunan kitaplar ile İsa’dan önce tarihlendirilen bilinen en eski nüshalar arasında anlamlı bir süreklilik (uyum) bulunmaktadır. Bu, Kur’ân’ın kendinden evvelki kutsal yazıları doğrulama iddiasıyla bu yazıların bilinen içeriği ve mesajıyla apaçık tutarsızlığı arasındaki çelişkiden kaynaklanan bir yanıttır. Bu konuda Kur’ân’ın “müsaddik/tasdik” niteliğinin yanı sıra “müheyim” sıfatına dikkat çekilmiştir: Kur’ân’ın kendinden önceki kitapların aslında var olanları ortaya çıkararak koruyup gözettiği, o kitaplardaki ayetlerden tahrife uğramayanların ancak Kur’ân’ın ışığında değerlendirilerek anlaşılabileceği, Kur’ân’a uymayanların ise tahrife uğradığını ortaya koymada bir mihenk görevi gördüğü anlaşılmaktadır. 141 Asıl problem metinlerin yanlış aktarılması veya değiştirilmesinden ziyade önceki kitapların Kur’ân’la uyum içinde olmamasından kaynaklanır. Bununla ilgili İbn Teymiyye'nin tahrif iddialarını inceleyen Okumuş şunu söyler: “Bu bağlamda nesh… daha ziyade tebdil ya da tahrife konu olmuş hüküm ya da metinlerin ilahî vahiyle düzeltilmesi demektir. Nesh olgusu da bu inşa ve ıslah süreciyle paralel yürür.” 142 Dâvûd anlatılarında görüldüğü üzere, Müjdeler, daha evvelki Dâvûdî kutsal yazılarını İsa Mesih’te gerçekleşmiş olarak görürken, Kur’ân, bunlara yalnızca kısaca atıfta bulunur. Kitab-ı Mukaddes’in Dâvûd materyalinin çok küçük bir kısmı, Kur’ân’ın mesajını destekler ve dolayısıyla alakalı olarak değerlendirilmezler. İslâmî “iptal” (nesih) kavramının kendisi, geleneksel olarak namazın yönü gibi, görece dinî uygulamanın ikincil konularıyla sınırlandırılmıştır. Okumuş, İbn Teymiyye'yi alıntılar: “‘Allah, ilk el-Mâide 5/43. Genel bir bakış için bk. Gabriel Said Reynolds, "On the Qurʾānic Accusation of Scriptural Falsification (taḥrīf) and Christian anti-Jewish Polemic", Journal of the American Oriental Society 130 (2010). Ayrıca tahrif üzerine önemli bir bölüm olarak bk. Martin Accad, Sacred Misinterpretation: Reaching Across the Christian-Muslim Divide (Grand Rapids: Eerdmans, 2019), 217-62. 141 Hasan Hüseyin İslam, Kanonik Dört İncil’in Kur’ân’a Arzı, Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2020), 12. İslam “Tevrat ve Zebur’un yanısıra İnciller’deki tevhid inancını bozmaya yönelik müdahelelerden” söz etmektedir. İslam, Kanonik Dört İncil, 257. 142 Bünyamin Okumuş, "Garanik Hadisesi Bağlamında İbn Teymiyye’ye Göre İsmet Kavramı: Nebevi Metinlerin Neshi ve Tebdili Meselesi (2)", Kelam Araştırmaları Dergisi [Kader] 8/2 (2010), 155. 139 140 19 kitapla teşri kıldığı hükümlerin hepsini ikinci kitapla nesheder.’ demek caiz değildir. Üzerinde kitapların ve şeriatların ittifak ettiği hususlara nispetle neshedilenler oldukça azdır.” 143 Benzer şekilde Saleh, “Musa’nın kitabının iptali söz konusu değildir, yalnızca etkililiğinin Yahudiler ile sınırlandırılması mevzu bahistir.” der. 144 Buna karşın Kitab-ı Mukaddes anlatısının ana yönlerini bir kenara bırakarak ve başka bir gayeyle yeniden tasarlayıp aktararak Kur’ân, önceki anlatıları bazen tasdiklemekle birlikte onları sıklıkla iptal (nesh) eder. 145 Kur’ân'ın Dâvûd portresi Kitab-ı Mukaddes’teki hikâyeyi tashih veya yeniden yazma şeklindeki yaklaşımının bir parçası olarak ortaya çıkar. 6.3. Mezmurlar / Zebur Dâvûd’a bahşedilmiş yazılı vahye YA ve Kur’ân tarafından verilen göreceli önem, İbrani Kutsal Yazılar üzerindeki iki bakış açısını netleştirmekte yardımcı olur. Kur’ân, Zebur’a sadece anlatımların akışı sırasında atıfta bulunurken; YA ise sık sık Dâvûd’un Mezmurlarına atıfta bulunur ve bunlardan uzunca alıntılar yapar. 146 Tüm Mezmurlar koleksiyonu veya Kitabı, kutsal yazı, Dâvûd’un ağzından konuşulan Tanrı sözü olarak kabul edilir. 150 Mezmur, Hıristiyan Kitab-ı Mukaddes’inde en uzun kitabı oluşturur. YA, inanlıları, birbirlerine Mezmurlar okumaya teşvik eder ama bunların her birinin ötesinde Mezmurlarda, Mesih’in, İsa’nın, ön görünümünü ve ön bildirimini görür. Mezmurlara başvurulması ya da başvurulmaması, iki yaklaşımı da göstermektedir. Yeni Antlaşma, temel mesajını veya “müjde”sini, “Kutsal Yazılar'a göre” olduğu ön kabulü üzerine temellendirir ve bunu, bu Kutsal Yazılar'ı kapsamlı bir şekilde kullanarak gösterir. Aslında Hıristiyanlar, Dâvûd’un Mezmurları da dâhil olmak üzere bu yazıları, kendi Kitab-ı Mukaddeslerinin ilk kısmı olarak okurlar. Sinagog Mezmurlara gelecek Mesih'in önbildirisi olarak değer verir, Kilise ise çoktan gelmiş olan Mesih'in tanıklığı olarak değer verir ve peygamberlik sözleri olarak bu eski ilahiler koleksiyonu yirmi yüzyıl sonra hala korunuyor. 147 Öte yandan, tekrarlanan doğrulama iddiasına karşın Kur’ân, mesajını desteklemek için önceki Kutsal Yazıları YA’te anlaşıldığı şekilde kullanmaz ve Zebur'a sadece kısaca atıfta bulunur. Bunun yerine, daha önceki peygamberlerin kitaplarının, şimdi Kur’ân'da nihai ve evrensel biçimiyle açıklanmış olan bildiriyle esasen aynı beyanı içermekle onları bazen tasdik eder bazen de nesh eder. 148 Örnek olarak, Zebur'dan alıntı yapan bir ayet, mesajı, daha önce verilen ve Kur’ân'da verilenle aynı olarak özetlemeye devam eder: “Zikirden sonra Zebur’da da ‘Yeryüzü, iyi kullarıma kalacaktır.’ diye Okumuş, "Nebevi Metinler (2)", 157-58. Saleh, "The Hebrew Bible in Islam", 412. bk John Burton, The sources of Islamic law : Islamic theories of abrogation (Edinburgh: Edinburgh University Press, 1990). 145 Durie, şu sonuca varır: "Kutsal Kitap'ta ahit teolojisiyle ilişkili bir işlevi olan anlatı materyalleri... Kur’ân'ın kendine özgü teolojisine hizmet etmek üzere yeniden tasarlanmıştır.” (Mark Durie, The Qur'an and its Biblical Reflexes: Investigations into the Genesis of a Religion (Lanham: Lexington Books, 2018), 212). 146 Çok sayıdaki ima bir kenara bırakılırsa, YA, 40 farklı Mezmurdan doğrudan alıntı yapar. En çok alıntı yapılanlar, Mesihî bağlantıda kullanılan Mezmurlar 2, 8, 16, 22, 69, 95, 110 ve 18’dir. 147 Mitchell, The Songs of Ascents, 212. 148 bk. Bakara 2/285; eş-Şûrâ 42/13. 143 144 20 yazmıştık… De ki: ‘Bana, ilahınız bir tek ilahtır diye vahyediliyor; siz hâlâ teslim olmayacak mısınız?’” 149 Ancak “Kutsal Yazılar'a göre” şartını ileri sürmemektedir. SONUÇ Müslümanlar ve Hıristiyanlar, Dâvûd’u (ve diğer peygamberleri) nasıl “anımsarlar”? Hıristiyanlar, Dâvûd’un öyküsünün ve esinlenmiş sözlerinin kaydedildiği İbrani Kutsal Yazılarını okuyarak anımsarlar. Onları, Yeni Ahit’in, Dâvûd’un yaşamını ve Mezmurları İsa Mesih’le ilgili olarak kapsamlı bir şekilde kullanışını yansıtan Hristolojik bir hermenötik ile okurlar. Ona “peygamber” derken Dâvûd’u kendisine vahiy olarak verilen kitap aracılığıyla Mesih’i önceden müjdeleyen bir peygamber olarak görürler. Öte yandan Müslümanlar ise Dâvûd’u, birincil olarak Kur’ân’da ve peygamberlerin geleneksel yaşamlarında yer alan Dâvûd hikâyelerinin ufak parçalarıyla hatırlarlar. Bu kıssalar, Kur’ân’ın Dâvûd ve diğer peygamberlerin hikâyelerini, Muhammed’in özü ve mührü olduğu peygamberlik örüntüsünü açıklamak üzere kullanımı yansıtır. Müslümanlar, Dâvûd’un gayretli dindarlığına hürmet ederler ama Zebur’unun içeriğiyle ilgilenmezler. Birçok diğer karakter gibi, Kur’ân’daki Dâvûd da Kitab-ı Mukaddes’teki muadiliyle sınırlı benzerlik bulundurur. Başta sorduğum, Kur’ân Tanah’taki Dâvûd metinlerine yaklaşımda “nesih, reddetme ve yeniden aktarma hermenötiği” görülüyor mu? sorusuna gelince, oradaki örtüşen kısımları ait oldukları ana anlatıdan çıkarıp kendi tevhit, nübüvvet, ahiret perspektifine ait kıssaları olarak yeniden aktararak orijinal manayı değiştirir veya geçersiz kılar. Daha önce bu konudaki literatürde de ifade edildiği gibi, bu bilgiler Kur’ân’da kullanılırken büyük oranda ehlileştirilmiş ve süzgeçten geçirilmiştir. Yeni Ahit’te görülen bakış açısına göre Tanah’taki Dâvûd soyundan gelecek vârisi Mesih’e, Tanrı’nın sonsuz bir krallık vaat ettiği, meshedilmiş kraldır. Kur’ân’da Dâvûd, diğer bütün peygamberler gibi öykünmesi gereken bir örnek peygamberdir. Kur’ân’da ise Dâvûd, İsa ve Muhammed gibi bir peygamberdir ve Zebur kitabı, Kur’ân gibi bir kitap olarak anlaşılır. Yeni Ahit’in yaklaşımına göre Dâvûd, “Rabbim” olarak seslendiği ve ölümü ve dirilişiyle kendisinin nihai olarak kurtulduğu Mesih’in bir peygamberidir. Mezmurları da Kur’ân gibi bir kitap değildir, ancak bundan ziyade Mesih’in kendi sözlerini ifade eder ve gelecek hükümranlığını kutlar. Bütün veriler ışığında, bir Hıristiyan için Dâvûd’u ve hikâyesini, İsa’dan ve Yeni Ahit’ten ayırmak, bir Müslüman için Dâvûd’u, Muhammed’den ve Kur’ân’dan ayırmak kadar zordur, diyebiliriz. 149 el-Enbiyâ 21/105-108. 21 Kaynakça Accad, Martin. Sacred Misinterpretation: Reaching across the Christian-Muslim Divide. Grand Rapids: Eerdmans, 2019. Aksakal, Zeynep Nermin. Kitab-ı Mukaddes Yasası: Tarihsel Açıdan ve Kur’ân-ı Kerim ile Mukayeseli Olarak. Konya: Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2017. al-Faruqi, Isma'il Raji. "Comparison of the Islamic and Christian Approaches to Hebrew Scripture". Journal of Bible and Religion 31/4 (1963), 283-93. Aland, Kurt, vd. The Greek New Testament. Fourth Revised ed. Stuttgart: Deutsche Bibelgesellschaft; United Bible Societies, 1998. Ateş, Süleyman. Yüce Kur’ân'ın Çağdaş Tefsiri. 12 cilt. İstanbul: Yeni Ufuklar Neşriyat 1988. Aydın, Abdurrahman. et-Tefsîru’l-Kebîr ve Hak Dini Kur’ân Dili’nde Allah, Nübüvvet ve Ahiret Konularının Mukayesesi. Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2015. Beale, Gregory K., (ed.). Commentary on the New Testament Use of the Old Testament. Grand Rapids: Baker Academic, 2007. Bearman, P., Bianquis, Th., Bosworth, C. E., van Donzel, E. ve Heinrichs, W. P. (Eds.). The Encyclopaedia of Islam. 4 Cilt, Leiden: Brill Academic Publishers, 1999. Bird, Michael F. Jesus is the Christ: The Messianic Testimony of the Gospels. Downers Grove: InterVarsity Press, 2012. Bristow, George. Hani İbrahim… Kitab-ı Mukaddes ve Kur’ân'daki İbrahim Öykülerine Karşılaştırmalı İlahiyat Yaklaşımı. Ankara: eskiyeni Yayınları, 2021. Bristow, George. Sharing Abraham?: Narrative Worldview, Biblical and Qur'anic Interpretation and Comparative Theology in Turkey. Cambridge, Mass: Doorlight Academic, 2017. Bulut, Mehmet. "İsmet". Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 23/134-136. İstanbul: TDV Yayınları, 2001. Burton, John. The Sources of Islamic Law : Islamic Theories of Abrogation. Edinburgh: Edinburgh University Press, 1990. Çelik, Ömer. Hakk’ın Daveti Kur’ân-ı Kerim Meali ve Tefsiri. 5 cilt. İstanbul: Erkam Yayınları, 2013. Çiftçi, Muhammed Recai. İstanbul’daki Hristiyan ve Müslüman Mabedlerinde Okunan Tevrat, Zebur, İncil Ve Kuran-ı Kerim Ayetlerinin Karşılaştırmalı Müzikal Analizi. İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2019. Droge, Arthur J. The Qurʼan: A New Annotated Translation. Bristol, CT: Equinox, 2013. Durie, Mark. The Qur'an and Its Biblical Reflexes: Investigations into the Genesis of a Religion. Lanham: Lexington Books, 2018. Gonzales Jr., Robert R. Where Sin Abounds: The Spread of Sin and the Curse in Genesis with Special Focus on the Patriarchal Narratives. Eugene: Wipf & Stock, 2009. Gökkır, Necmettin. "Batıda Kur'an Tarihi Araştırmaları: Tematik Alanlar, Paradigmalar ve Yöntemler". Kur'an Araştırmaları ve Oryantalizm. ed. Necmettin Gökkır vd. 12-29. İstanbul: M.Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı, 2021. Hasan, Ahmad. "The Concept of Infallibility in Islam". Islamic Studies 11/1 (1972): 1-11. İslâm, Hasan Hüseyin. Kanonik Dört İncil’in Kur’ân’a Arzı. Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2020. Horovitz, J. – Firestone, R. "Zabur". Encyclopaedia of Islam, Second Edition, ed. Th. Bianquis P. Bearman vd. Leiden, Netherlands: Brill, 2012. Irving, David. "Psalms, Islam, and Music: Dialogues and Divergence About David in Christian-Muslim Encounters of the Seventeenth Century". Yale Journal of Music & Religion 2/1 (2016): 53-77. 22 Kaya, Mesut. Çağdaş Tefsirlerde İsrâiliyata Yaklaşım ve Kitab-ı Mukaddes Bilgilerinin Kullanımı. Konya: Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2013. Kiraz, Celil Kur'ân'da Ahlâk İlkeleri: Tevrat, Zebur ve İncil'le Mukâyeseli bir Çalışma. Bursa: Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2005. Kuhn, Michael F. "Early Islamic Perspectives of the Apostle Paul as a Narrative Framework for Taḥrīf". Arab Christians and the Qurʼan from the Origins of Islam to the Medieval Period. ed. Ivor Mark Beaumont. 150–173. Leiden: Brill, 2018. Karaman, Hayrettin ve diğl. Kur’ân Yolu. Erişim 20 Mart 2023. https://kuran.diyanet.gov.tr. Kurt, Ali Osman. "Tâlût". Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 39/552-553. İstanbul: TDV Yanınları, 2010. Kutsal Kitap: Tevrat, Zebur İncil. İstanbul: Kitabı Mukaddes Şirketi – Yeni Yaşam Yayınları, 2009. Mitchell, David C. The Songs of Ascents: Psalms 120 to 134 in the Worship of Jerusalem's Temples. UK: Campbell Publication, 2015. Mohammed, Khaleel. David in the Muslim Tradition: The Bathsheba Affair. Lanham, Maryland: Lexington Books, 2015. Okumuş, Bünyamin. "Garanik Hadisesi Bağlamında İbn Teymiyye’ye Göre İsmet Kavramı: Nebevi Metinlerin Neshi ve Tebdili Meselesi (2)". Kelam Araştırmaları Dergisi [Kader] 8/2 (2010): 147-68. Postell, Seth vd. Reading Moses, Seeing Jesus: How the Torah Fulfills Its Goal in Yeshua. 2nd ed. Bellingham: Lexham Press, 2019. Reda, Nevin. "The Qur’anic Talut (Saul) and the Rise of the Ancient Israelite Monarchy". The American Journal of Islamic Social Sciences 25/3 (2008): 31-51. Reynolds, Gabriel Said. "On the Qurʾānic Accusation of Scriptural Falsification (Taḥrīf) and Christian Anti-Jewish Polemic". Journal of the American Oriental Society 130 (2010): 1-14. Rothkoff, Aaron. "Solomon". Encyclopaedia Judaica, 2nd Edition. ed. Fred Skolnik. 755-63, Farmington Hills: Macmillan, 2007. Rydelnik, Michael. The Messianic Hope: Is the Hebrew Bible Really Messianic?. Nashville: B&H Academic, 2010. Saleh, Walid A. "The Hebrew Bible in Islam". The Cambridge Companion to the Hebrew Bible/Old Testament. ed. Stephen B. Chapman vd. 407-25. New York: Cambridge University Press, 2016. Saleh, Walid A. "Psalms in the Qur'an and in the Islamic Religious Imagination". The Oxford Handbook of the Psalms, ed. William P. Brown, 281-96. New York: Oxford University Press, 2014. Saleh, Walid A. "'What If You Refuse, When Ordered to Fight?': King Saul (Talut) in the Qurʼan and PostQuranic Literature". Saul in Story and Tradition. ed. Carl S. Ehrlich vd. 261-83. Tübingen: Mohr Siebeck, 2006. Samir, Khalil Samir. "The Theological Christian Influence on the Qur'an: A Reflection". The Qur'an in Its Historical Context. ed. Gabriel Said Reynolds, 141-62. New York: Routledge, 2007. Sinanoğlu, Mustafa. Kitab-ı Mukaddes ve Kur’ân-ı Kerim'de Nübüvvet. İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 1995. Tottoli, Roberto. Biblical Prophets in the Qur'an and Muslim Literature. Routledge Studies in the Qur'an. Ed. A Rippin. Oxon: Routledge, 2002. Vishanoff, David R. "Images of David in Several Muslim Rewritings of the Psalms". The Character of David in Judaism, Christianity and Islam : Warrior, Poet, Prophet and King. ed. Marzena Zawanowska vd, 27398. Leiden: Brill, 2021. Vishanoff, David R. "Why Do the Nations Rage?: Boundaries of Canon and Community in a Muslim's Rewriting of Psalm 2". Comparative Islamic Studies 6/1-2 (2010), 151-79. 23 Waardenburg, Jacques. "Mesîh". Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 29/306-309. Ankara: TDV Yayınları, 2005. Walker, Carol. "David and the Single Ewe Lamb: Tracking Conversation between Two Texts (2 Samuel 12:3 and Q38:23) When They Are Read in Their Canonical Contexts". Biblical Interpretation in Islamic Context: Qur'anic Conversations, ed. Danny Crowther vd. 77-87. New York: Routledge, 2017. Wheeler, Brannon M. Prophets in the Quran: An Introduction to the Quran and Muslim Exegesis. London: Continuum, 2002. Yıldız, Mustafa. Tâhir b. Âşûr’un et-Tahrîr ve’t-Tenvîr İsimli Tefsirinde İsrâiliyata Yaklaşımlar ve Kitab-ı Mukaddes Nakilleri. Konya: Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2021. 24