Ankara Okulu Yayınları: 435
© Ankara Okulu Basım Yay. San. Tic. Ltd. Şti.
Dizgi, kapak: Ankara Dizgi Evi
Baskı, cilt, kapak baskısı: Repro Bir
Sertifika No: 47381
Birinci baskı: Eylül 2023
ISBN: 978-625-7387-92-7
Ankara Okulu Yayınları
Şehit Mehmet Baydar Sokak 2/A Maltepe/Ankara
Tel: (0312) 341 06 90 GSM: 0542 382 74 12
web: www.ankaraokulu.com.tr
e-mail: ankaraokulu@ankaraokulu.com.tr
ankaraokuluyayinlari@gmail.com
İslam Tarih Usulü
ve Kaynakları
-1-
Editör
Mehmet Mahfuz Söylemez
Ankara Okulu Yayınları
Ankara 2023
İslam Tarihi Kaynakları ve İslam Tarihi Usulü derslerini aldığım
kıymetli hocalarım Prof. Dr. Sabri Hizmetli, Prof. Dr. İrfan Aycan
ve merhum Prof. Dr. İbrahim Sarıçam’a…
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ .......................................................................................................... 7
İSLAM TARİH USULÜ
Mehmet Mahfuz SÖYLEMEZ ........................................................................ 11
KUR’AN-TARİH İLİŞKİSİ ÜZERİNE
Mehmet Mahfuz SÖYLEMEZ ...................................................................... 139
HADİS EDEBİYATININ OLUŞUMU VE TEMEL KAYNAKLAR
Musa BAĞCI ................................................................................................169
SİYER KAYNAKLARI
Şaban ÖZ ....................................................................................................221
ŞEMAİL KAYNAKLARI
Rıza SAVAŞ .................................................................................................263
TABAKÂT, TERÂCİM VE VEFEYÂT KİTAPLARI
Mehmet Mahfuz SÖYLEMEZ-Hatice Nur ERTÜRK ........................................269
İSLAM TARİHİ KAYNAKLARINDAN FÜTÛHÂT KİTAPLARI
Âdem APAK .................................................................................................337
HARAC VE EMVÂL KİTAPLARI
Mustafa ÖZKAN ...........................................................................................349
İSLAM TARİHİ’NİN TEMEL KAYNAKLARI: GENEL TARİH KİTAPLARI
Mehmet Mahfuz SÖYLEMEZ-Yakup AKYÜREK ............................................359
İSLAM COĞRAFYACILIĞI VE COĞRAFYAYA DAİR ESERLER
M. Hanefi PALABIYIK ...................................................................................391
İSLAM TARİHİNİN KAYNAĞI OLARAK SEYAHATNÂMELER
M. Hanefi PALABIYIK ...................................................................................441
ENSÂB İLMİ VE ENSÂB’A DAİR ESERLER
Ünal KILIÇ ...................................................................................................461
6
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
ŞEHİR VE BÖLGE TARİHLERİ
Mehmet Mahfuz SÖYLEMEZ-Furkan ÇELEBİ ..............................................507
İSLAM TARİHİNİN KAYNAĞI OLARAK EDEBİYAT KİTAPLARI
Hakan TEMİR .............................................................................................553
KABÂİL (KABİLE) KİTAPLARI
Korkut DİNDİ ..............................................................................................589
TABAKÂT, TERÂCİM VE VEFEYÂT KİTAPLARI
Mehmet Mahfuz SÖYLEMEZ*
Hatice Nur ERTÜRK**
İslam tarihinin en kapsamlı kaynak grubunu teşkil eden tabakat kitaplarını ortaya çıkaran sürecin Hz. Ömer dönemine kadar
uzanan bir geçmişi bulunmaktadır. Hz. Peygamber’den aktarılan
rivayetlerin çoğalmaya başlaması üzerine Hz. Ömer, hilafeti döneminde bu haberlerin kökenini sorguladığı bilinmektedir. Bu süreç
ileriki yıllarda “sened”i doğurmuş ve hangi bilginin kimden duyulduğu, kime aktarıldığı, ondan kimin aldığı araştırılır olmuştur. Tam
bu süreçte senetlerde adı geçen şahısların kimliğine dair de bilgilerin sorgulandığı, bir başka ifadeyle senetlerde adı geçen şahısların
kim oldukları, nerede yaşadıkları, kimlerden eğitim aldıkları, hangi
mezhebe, meşrebe mensup oldukları, ilmî yeterliliklerinin ne olduğu, bilgi aldıklarını iddia ettikleri şahıslarla aynı dönemde yaşayıp
yaşamadıkları, rivayetleri aktarmada yetkinliklerinin olup olmadığı yani hasta, hafıza kaybı, yalancılıkla malul olup olmadıklarının
araştırlması bir ilmî etik gereği olarak görülmüştür. Bu da beraberinde binlerce sayfayı bulan devasa kaynakların ortaya çıkmasını
sağlamıştır. Bilimsel bilgiyi aktaran şahısların kimliklerini araştıran bu eserlerin gün yüzüne çıktığı dönemde aynı meslek grubuna
mensup şahısların yani şair, edip, öğretmen, şarkıcı, nahiv uleması,
fakih, mutasavvıf, tefsirci, muhaddis gibi zevâtın toplandığı eserlerin yanı sıra aynı mezhebe mensup yani Mu‘tezilî, Hanefî, Hanbelî,
Şâfiîleri toplayan ya da sahâbe, tâbiîn, etbeu’t-tâbiîn ve sonrasında aynı dönemde yaşayan şahısların bir araya getirildiği çalışmalar
da ortaya çıkmaya başlamıştır. İşte biz bu çalışmamızda hem aynı
meslek grubuna mensup hem de aynı mezhep veya meşrebe bağlı
ya da aynı dönemde yaşayan şahısları toplayan kitapların en meşhurlarını kronolojiyi dikkate alarak tanıtmak istiyoruz.
*
**
Prof. Dr. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi.
Dr. Diyanet İşleri Başkanlığı, Fatih Müftülüğü, Kur’an Kursu Öğretmeni.
270
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
1. İbn Sa‘d, Ebû Abdullah Muhammed b. Sa‘d b. Menî‘ ezZührî (ö. 230/845) et-Tabakâtü’l-Kübrâ, I-VIII (thk. İhsan
Abbas), Dâru’s-Sâdır, Beyrut 1968
Tabakat yazıcılığını yönlendiren müelliflerin başında gelen İbn
Sa‘d, Vâkıdî’nin kâtibi olup 160/777 senesinde Basra’da doğmuştur. Babası veya dedesi Abbâsîlerin mevâlîlerinden olduğu için Mevla Beni Haşim diye anılmıştır. Zaman zaman da Kureyşî nisbesiyle
tanınan İbn Sa‘d, Bağdat’ta vefat etmiştir.1 İbn Sa‘d’ın et-Tabakâtü’lKübrâ adlı nadide eseri bu sahanın en önemli kitabıdır. Bu kitap iki
bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde diğer peygamberin hayatlarına dair kısa bir girişten sonra Hz. Muhammed’in soyu, ailesi, risâlet
öncesi ve sonrası hayatı işlenmekte olup Kitâbü’l-ahbâri’n-Nebi adını taşımaktadır. İkinci cildin ikinci kısmında ise Hz. Peygamberin
son yılları, hastalığı, vefatı, defnedilişi ve mirasını ayrıntılı olarak
ele almakta ve onun için söylenen mersiyeleri konu edinmektedir.2
Kısacası eserin ilk kısmı aslında bir siyer kitabıdır. Bu bölümden
dolayı İbn Sa‘d’ın bu nadide eserini siyer kitapları arasında değerlendirenler de bulunmaktadır.
Kitabın ikinci kısmı ise tam bir tabakat eseridir. İbn Sa‘d, Hz.
Ömer’in fey gelirlerini dağıtmak için oluşturduğu divan defterine
benzer bir yöntemle ashâbı beş tabaka hâlinde tasnif ederek bu kısma dâhil etmiştir. Bunlar; Bedir Gazvesi’ne katılan Muhacir ve Ensar; Bedir’de bulunmamış Habeşistan muhacirleri gibi bazı ilk iman
edenlerle birlikte Uhud Gazvesi’ne katılanlar, Hendek Gazvesi ve
sonrasında yapılan savaşlara iştirak edenler; Mekke’nin fethi öncesinde iman edenler, Mekke’nin fethi ve sonrasında iman edenlerdir.
Son olarak beşinci tabakada Hz. Peygamber’i çocuk yaşta görenleri
ele almaktadır. İbn Sa‘d, eserinin tabakat kısmında ashâbı öncelikle Medine olmak üzere Tâif, Yemen, Yemâme ve Bahreyn, Kûfe,
Basra, Medâin, Horasan, Şam, el-Cezîre ve Mısır gibi yaşadıkları
bölgeye göre tasnif etmiştir. Kitabın son cildi ise sahâbî ve tâbiînden
bazı hanımlara ayrılmıştır.3 İbn Sa‘d’ın et-Tabakât’ını diğerlerinden
ayıran en önemli özelliği Hz. Peygamber’e geniş bir yer ayırmasıdır.
Nitekim o Peygamber efendimizin Tevrat ve İncil’de yer alan sıfatla1
2
3
Şemsüddin Muhammed b. Ahmed b. Osman ez-Zehebî (ö. 748/1348), Siyeru
a‘lâm en-Nübelâ, I-XVIII, Müessesetü’r-Risâle, [y.y.] 1985, X/664-666; Mustafa
Fayda, “İbn Sa‘d” DİA, İstanbul 1999, XX/294-297; Şaban Öz, İlk Siyer Kaynakları ve Müellifleri, İsar, İstanbul 2008, 369-370.
Fayda, “İbn Sa‘d”, DİA, XX/294-297.
Ebû Abdullah Muhammed b. Sa‘d b. Menî‘ ez-Zührî (ö. 230/845) et-Tabakâtü’lkübrâ, I-VIII (thk. İhsan Abbas), Dâru’s-Sâdır, Beyrut 1968; Fayda, “İbn Sa‘d”,
DİA, XX/295-296.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
271
rıyla eserine başlamakta, akabinde ahlâkî ve şahsî özellikleri yani
konuşması, yürümesi, giyinmesi, yemesi, içmesi gibi daha sonraki
dönemlerde delâil ve şemâil eserlerinde ele alınan konulara da yer
vermiş olmasıdır.4
Tabakat geleneğine çok ciddi bir katkı sağlayan, hatta sahayı
yönlendirdiği de kabul edilen bu çalaışmanın müellifi eserini genelde derleme rivayetlerle bir araya getirmiştir. Âdeta eserin içerisinde
kendisi yok gibidir. Bu da bazı tenkitlere muhatap olmasına neden
olmuştur.5
2. el-Cumahî, Ebû Abdullah Muhammed İbn Sellâm
(ö. 231/846), Tabakâtü fuhûli’ş-şu‘uarâ (nşr. Mahmud
Muhammed Şakir), Dârü’l-Medeni, Cidde, [t.y.]
Ebû Abdullah Muhammed b. Sellâm b. Ubeydullah b. Sâlim
el-Cumahî el-Basrî 139/756 veya 140/757 yılında Basra’da doğmuştur. Büyük dedesi Kureyş kabilesinin Benî Cumah kolundan
Kudâme b. Maz’ûn’un azatlı kölesi olduğu için Cumahî nisbesiyle
anılmaktadır. Hayatının çoğunu zamanın önemli ilim merkezlerinden biri olan Bağdat’ta geçirmiş ve Eban b. Osman el-Becelî gibi
dönemin söz sahibi âlimlerinden ders almıştır. Arap tarihi ve edebiyatında da kendini yetiştirerek bu alanlarda önemli yenilikler gerçekleştirmiştir. Cahiliye dönemi ve İslamî devre dair Arap şiiri hakkında, kendi yaşadığı döneme kadar gelen birikimi incelemiş, yeni
usul ve görüşlerle katkıda bulunarak eserlerini oluşturmuştur.6
Kaynaklarda ismi geçen, İbn Sellâm el-Cumahî’nin günümüze kadar ulaşabilmiş tek eseri Tabakâtü Fuhûli’ş’ş-şuarâ’sıdır. Bu
eser, Tabakâtü’ş-şuarâi’l-Câhiliyyîn ve Tabakâtü’ş-şuarâi’l-İslamiyyîn gibi farklı isimlerle de anılmaktadır. Cumahî eserinde Cahiliye devrinden Emevîler’in sonuna kadar yaşayan şairleri tabakalar
hâlinde ele almaktadır. Kitap boyunca biyografileri sunulan şairler, özü itibariyle Cahiliye dönemi şairleri ve İslamî dönem şairleri
olmak üzere iki tabaka hâlinde incelenmiş ve bu iki tabaka daha
sonra kendi içerisinde bölümlere ayrılmıştır. Müellif eserinde 114
şairin biyografisine yer vermektedir.7 Bu şairlere dair kısa neseb
bilgisinin yanı sıra onlara ait bazı şiir örnekleri de sunmaktadır.8
4
5
6
7
8
Fayda, “İbn Sa‘d”, DİA, XX/295.
İsmail Lütfi Çakan, Hadis Edebiyatı, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Vakfı (İFAV), İstanbul 2003,271.
Zehebî, Siyer, IX/52; Zilfikar Tüccar, “İbn Sellâm el-Cumahî”, DİA, XX/312-313.
Tüccar, “İbn Sellâm el-Cumahî”, DİA, XX/312-313.
Ebû Abdullah Muhammed İbn Sellâm el-Cumahî (ö. 231/846), Tabakâtü fuhûli’ş-şu‘arâ, nşr. Mahmud Muhammed Şakir, Dârü’l-Medeni, Cidde [t.y.], X/651-652.
272
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
Onun bu tarzı eserleri günümüze gelmeyen birçok şaiirin şiirlerinin
kendisi aracılığıyla günümüze ulaşmasını sağlamıştır. Bu da eseri
sahasında oldukça dikkat çekici kılmıştır.
3. es-Sülemî, Ebû Mervân Abdulmelik b. Süleymân İbn
Habîb (ö. 238/853), Tabakâtü’l-fukahâ min ledüni’s-sahâbe
ve men ba’dehum mine’l-ulemâ (thk. Rıdvan Salih el-Husrî),
Rabıtatü’l-Muhammediyye li’l-Ulema Merkezu İbni’l-Kattan,
[y.y] 2012
Endülüs’ün Kurtuba şehrine yakın bir bölgede dünyaya gelen
Ebû Mervân Abdulmelik b. Süleymân İbn Habîb es-Sülemî, sahâbeden Abbâs b. Mirdâs es-Sülemî’nin ya soyundan gelmektedir ya da
mevâlîlerinden biridir. Kurtuba’da başladığı tahsil hayatına, devrin seçkin âlimlerinden hadis okuyarak devam etmiştir. İlim tahsili
için yaklaşık dört yıla yakın Medine ve Mısır gibi değişik şehir veya
bölgedeki âlimin peşinden koşmuştur. Henüz ilmî geleneğin oluşmadığı memleketi Endülüs’e ciddi bir birikimle dönmüş ve burada
bir geleneğin oluşmasına ciddi anlamda katkı sağlamıştır. Endülüs’ün resmî mezhebine dönüşecek olan Mâlikî mezhebinin onun
çabalarıyla bu topraklara girdiği rivayet edilmektedir. İslam’ın yeni
yerleşmeye başladığı topraklarda halka dini, ahlâkı tanıtıp sevdirmek amacıyla kitaplarını yazdığı sanılan Ebû Mervân’ın9 bu eseri
bir fukaha tabakatıdır. Eser fakih sahâbelerden başlayarak İslam
âleminde söz sahibi olmuş fakihleri tanıtmakta olup günümüze ulaşan ilk fukaha tabakatlarından biri olarak bilinmektedir.
4. Halîfe b. Hayyât, Ebû Amr Halîfe b. Hayyât b. Halîfe
eş-Şeybânî el-Basrî (ö. 240/854-55), Tabakâtü’r-ruvât ve ettârîh (thk. Ekrem Ziyau’l-Umerî), Dârü’l-Kalem, Müessetü’rRisâle, Dımaşk, Beyrut 1397
Doğum tarih kesin olarak bilinmemekle beraber, 170/786 yılı civarında Basra’da doğduğu tahmin edilmekte olan Halîfe b. Hayyât,
Basra âlimlerinden başta kıraat olmak üzere hadis ve ensâb ilimlerini öğrenmiştir. Bu alanların her ikisinde de şöhret kazanmıştır. Hadis rivayetinde de bulunmuş ve sika râviler arasında gösterilmiştir.10
Halîfe b. Hayyât, Kitâbu’t-târih, Kitâbu’t-tabakât, Tabakâtü’l-kurrâ, Târîhu’z-zamânî ve müsned isimlerinde eserler kaleme almıştır.
Bunlardan Kitâbu’t-târih ile Kitâbu’t-tabakât adlı eserleri günümüze
9
10
Tahsin Görgün, “İbn Habîb es-Sülemî”, DİA, XIX/510-513.
Zehebî, Siyer, XI/473-474; Mustafa Fayda, “Halîfe b. Hayyât”, DİA, İstanbul
1997, XV/301-303.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
273
kadar ulaşmıştır. Türkçeye de tercüme edilmiş olan Kitâbü’t-tarih
adlı çalışması genel tarih türüne girmekte olup oldukça değerlidir.
Kitâbu’t-tabakât’ına gelince bir ciltlik bir çalışma olup sahâbe, tâbiîn
ve etbeu’t-tâbiînden 3358 râvinin hâl tercümesini içermektedir. Eserini neseb, tabaka ve şehir esasına göre tertip eden Halîfe b. Hayyât,
teberrüken Medine’den başlayarak sırasıyla Kûfe, Basra, akabinde yeniden Medine’ye dönmekte ve Mekke, Taif, Yemen, Yemâme,
Mısır, Endülüs, Suriye, Avâsım, el-Cezîre, Musul, Horasan, Rey,
Medâin, Vâsıt ve Bağdat şehirlerinde yaşamakta olan râvileri tanıtmaktadır. Kitabının sonunda hadis ezberleyen kadın sahâbîlere yer
veren Halîfe b. Hayyât, bu sıralamayı yaparken sahâbeleri tabaka
tabaka ayırmamaktadır. Eserinde Hz. Ömer’in divan kayıtlarını tutarken uyguladığı yöntemin bir benzerini kullanmaktadır. Tanıttığı
râvileri eserine nesebleri veya bağlı bulundukları kabileler esas alarak sıralamaktadır.11 Hz. Ömer’in uyguladığı sistemin kendisinden
iki asır sonra hâlâ hafızlarda olması ve kullanılması, siyer veya tarih malzemesinin hafızlarda ne denli etkili bir yer işgal ettiğini göstermesi açısından ayrıca önemlidir.
5. el-Buhârî, Ebû Abdullah Muhammed b. İsmâil b. İbrahim
el-Cu‘fî (ö. 256/870), et-Târîhu’l-Kebîr, I-X, Beyrut, [t.y.]
Ebû Abdullah Muhammed b. İsmail b. İbrahim el-Cu’fî el-Buhârî,
194/810’da Buhara’da doğmuştur. Küçük yaşlarda Buharalı muhaddislerden hadis öğrenmeye başlamıştır. Mekke, Basra, Belh,
Şam gibi zamanın önemli ilim merkezlerine giderek burada bulunan
muhaddislerden hadis tahsil etmiştir. Kendi ifadesine göre, hadis
aldığı hocalarının sayısı 1.000’den fazladır. Bunlardan büyük miktarda hadis almıştır. Kendi verdiği bilgilere göre uzun seyahatleri
sonunda 200.000’den fazla hadis kaydetmiştir.12 Ünlü eseri Sahih
için malzeme topladığı dönemlerde ister istemez bu hadislerde adı
geçen şahıslarla da ilgilenmek durumunda kalmıştır. Bunun neticesinde adı tarih olan üç eser telif etmiştir. İkisi özet mahiyetinde olan
bu eserlerin en kapsamlısı Târîhu’l-Kebîr adındaki nadide eseridir.
Buhârî tarafından alfabetik olarak telif edilen çalışma sahasında ilk
çalışma olarak kabul edilmektedir. Hz. Peygamber’in hayatını kısaca ele aldıktan sonra siyer ve hadis sahasında adı geçen veya senetlerde yer alan râvilerin isimlerini kendi aralarında gruplandırmakta
ve sahâbe neslinden başlayarak kendi hocalarına gelinceye kadar
11
12
Fayda, “Halîfe b. Hayyât”, DİA, XV/301-303; Ramazan Şeşen, Müslümanlarda
Tarih Coğrafya Yazıcılığı, İsar, 1998, 44.
Zehebî, Siyer, XII/392; Muhammed Mustafa el-A’zamî, “Buhârî, Muhammed b.
İsmâil”, DİA, V/368-372.
274
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
tarih sahnesinde yer alan râvilerin biyografilerini vermekte ve referans alınabilip alınamayacaklarını (sika, kezzâb vs) belirtmektedir.
Eser bu yönüyle sahaya yeni açılım sağlamış ve kendinden sonraki çalışmaları yönlendirmiştir.13 Buhârî’nin bu kitabında, 40.000’e
yakın râviyi alfabetik olarak sıraladığı ifade edilse de bu rakamın
içerisinde tekrarlar da yer almaktadır. Eserde toplam 10522 kişi
ile ilgili bilgiler yer almaktadır. Bunların sadece özet biyografileri
ve referans alınıp alınamayacakları değil aynı zamanda rivayetlerinden de bazı örnekler vermektedir. Bu örnekler mevzu dahi olsa
hangi haberin hangi coğrafyada dolaştığını görmemize katkı sağlamaktadır. Kuşkusuz eser bir biyografi kitabından öte yani bir tabakat kitabından ziyade hadisle uğraşan şahıslara hazır bir bilgi
aktarmayı düşündüğü için aktardığı biyografiler muhteva açısından
yetersizdir. Hatta bazı râvilerin vefat tarihleri bile verilmemiştir. Ancak bunların güvenilir olup olmadıkları ya da ilmî yetkinliklerinin
ne olduğu, bunlardan bilgi almanın ahlâkî bir problemi var mı yani
bir başka ifade ile bu râviler sika mı yoksa değil mi gibi hususlara yoğunlaşmıştır.14 Bu durum da eseri sair tabakat kitapları ile
birlikte kullanılması koşuluyla büyük bir boşluğu dolduran hazine
konumuna yükseltmektedir.
6. Müslim, Ebü’l-Hüseyin el-Kuşeyrî en-Nisâbûrî b. elHaccâc (ö. 261/875), et-Tabakât (tlk. Ebû Ubeyde Meşhur b.
Hasan b. Mahmûd b. Selman), Dârü’l-Hicre, [y.y.], 1991
Doğduğu şehre nispetle Nîsâbûri olarak anılan Müslim b. el-Haccâc, Benî Kuşeyr adlı Arap kabilesine mensuptur. Çocukluk yaşlarından itibaren eğitimci olan babası ve birçok âlimin öğrencisi olmuştur. Hadis tahsili için Basra, Kûfe, Rey, Mısır gibi dönemin ilim
merkezlerine seyahat etmiştir.15 Eğitim faaliyetleri yanında kumaş
ticaretiyle de meşgul olup16 kendi emeğiyle bol imkânlar elde ederek rahat bir hayat sürdürmüştür. Bilindiği üzere müellifin Sahîh-i
Müslim olarak bilinen el-Câmi‘u’s-sahîh adlı eseri en güvenilir rivayetlerin bir araya geldiği iki kaynaktan biri olarak kabul edilmektedir. Müslim’in bu kitabı Buhârî’nin Sahîh’i ile birlikte Sahîhayn
olarak anılmaktadır.17
13
14
15
16
17
Cemal Ağırman, “et-Târîhu’l-Kebîr”, DİA, XL/89-90.
Çakan, Hadis Edebiyatı, 274.
Ebü’l-Hüseyin el-Kuşeyrî en-Nisâbûrî Müslim b. El-Haccâc (ö. 261/875), et-Tabakât (talk: Ebû Ubeyde Meşhur b. Hasan b. Mahmûd b. Selman), Dârü’l-Hicre,
y.y 1991, 95-100; Çakan, Hadis Edebiyatı, 86-87.
Kumaş tüccarı anlamında” bezzâz” ismiyle anılmıştır.
M. Yaşar Kandemir, “Müslim b. Haccâc”, DİA, İstanbul, 2006, XXXII/93-94.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
275
et-Tabakât adlı eserine gelince Müslim’in bu nadide eseri Hz.
Peygamber’le aynı devirde yaşayan sahâbe ile kendilerinden sonraki nesil olan tâbiîne mensup râvileri ele almaktadır.18 Sahâbe tanımıyla başlayan eserde ilk olarak Hz. Ebû Bekir zikredilmiştir.19
Ashâbı tek tabaka hâlinde ele alan Müslim, tâbiîni ise iki/üç tabaka hâlinde bulundukları şehirlere göre kaydetmiştir.20 Müslim,
kendisiyle çağdaş olan tabakat müelliflerinden İbn Sa‘d ile İbn Hibbân’dan tamamen farklı bir yöntem benimsemiştir. Bu iki müellif
râvilerin nesebini esas alırken kendisi ise Medine’de 191, Mekke’de
30, Taif’de 18, Kûfe’de 89, Basra’da 61, Şam’da 57, Mısır’da 30, Yemen’de 5, Rakka’da 1 ve Yemâme’de 2 kişi olarak erkek sahâbîleri
yaşadıkları şehirlere göre tasnif etmiştir. Ardından aynı yöntemle
Medine’de 71, Mekke’de 8, Kûfe’de 11, Basra’da 4, Şam’da 3 hanım
sahâbîye de kitabında yer vermiştir.21 Ayrıca eser, isimlerin zikredildiği uzun listelerle dikkat çekse de hadis ricâlinin adlarının doğru
tespiti, bazı sahâbîlerin tam isimleri ile künyeleri, kimi sahâbîlerin
Hz. Peygamber dönemi ve sonrasında aldığı görevlere dair son derece önemli bilgiler içermektedir. Bu da eseri benzerlerinden daha
değerli kılmaktadır. Müslim bu eserinde zaman zaman ele aldığı
râvilerin fizikî ve ahlâkî özellikleri hakkında da bilgi vermektedir.
Tabakat türünün öncü şalışmalarından biri olan bu eser, kendisinden sonra birçok çalışmaya da kaynaklık etmiştir.
7. İbn Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim b.
Kuteybe ed-Dîneverî (ö. 276/889), Tabakâtu’ş-şuarâ:
Menâkibü’ş-şuarâ, [y.y.], [t.y.]
Eğitimli bir aileye mensup olduğu ifade edilen Ebû Muhammed
Abdullah b. Müslim b. Kuteybe ed-Dîneverî, 213/828 yılında Kûfe’de doğmuştur. Dedesinin ismi olması dolayısıyla Kutebî, babasının Mervli olması nedeniyle de Mervezî nisbeleriyle anılmaktadır.
Doğma büyüme Kûfeli olmasına rağmen Dînever’de uzun yıllar kadılık yaptığı için bu şehirle anılmış ve buraya nisbetle ed-Dîneverî
olarak şöhret kazanmıştır.22
İbn Kuteybe, dönemin meşhur âlimlerinden olan İshâk b. Râheveyh, Ebû İshak İbrahim b. Süfyan, Ebû Hâtim es-Sicistânî gibi
18
19
20
21
22
Fuat Sezgin, Târîhu’t-Turâsi’l-Arabî, GAS, I-XX (Arapçaya çev. Arafe Mustafa, Said
Abdurrahman), Câmiatü’l-İmâmu’l-Muhammed b. Suûd, Riyad 1991/1411, I/77.
Müslim, et-Tabakât, I/142.
Müslim, et-Tabakât, I/141.
Mustafa Taş, İmâm Müslim’in İlmî Kişiliği ve Yayınlanan Üç Eseri Çerçevesinde
Ricâl İlmindeki Yeri”, Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 9/2 (Ağustos2018), 353-369, 359.
en-Nedîm, el-Fihrist (thk. İbrahim Ramazan), Dârü’l-Marife, Beyrut, 1997, 105.
276
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
isimlerden dersler almış, Arap dilinde, özellikle de nahiv ve lügat
ilimlerinde otorite hâline gelmiştir. Bunun yanı sıra hadis, tefsir,
kelam ve Kur’an ilimlerinde de adını duyurmuştur. Kadılık yapmak
üzere atandığı Dîneverde 20 yıl bu görevi sürdürmüştür. Ancak bu
bürokratik görev onu ilimden koparamamıştır. Bununla birlikte telif etmeyi düşündüğü eserlerine yeterli zaman ayıramadığını düşünerek kadılık görevinden ayrılmıştır. Kendini tamamen ilme vermiş
ve tefsir, hadis, edebiyat, tarih alanlarında kırk yedi civarında eser
yazmıştır. Bu eserlerin yirmi kadarı günümüze ulaşmıştır.23 Bunlardan biri şairleri içeren bir tabakat kitabı olup eş-Şi’r ve’ş-şuarâ
adını taşımaktadır.24 İki bölümden oluşan bu eser, her ne kadar
bazı araştırmacılar tarafından müellifin Tabakâtu’ş-şuarâ’ sından
ayrı bir çalışma olarak kabul edilse de onun aynısı olduğu sanılmaktadır.
İbn Kuteybe bu önemli eserine şiir türleri hakkında genel bilgiler vermekle başlamaktadır. Eserin ikinci bölümünde ise III./IX.
yüzyıla kadar gelmiş olan şairlerin ayrıntılı hâl tercümelerini vermektedir. Eserin bu bölümüne ünlü muhadram şair İmruülkays b.
Âbis el-Kindî (ö. 25/645)’in biyografisi ile başlamaktadır.25 İbn Kuteybe’nin bu eseri de aynen Cumahî’nin kitabına benzer bir şekilde
biyografileri verilen şairlerin şiirlerinden örnekler de içermektedir.
Tanıtılan şairlerin bazısının kimi beyitleri sadece bu çalışmada yer
almaktadır. Bu eseri benzerleri arasında ayrıcalıklı bir yere yerleştirmektedir.26
8. İbnü’l-Mu’tez, Ebü’l-Abbas Abdullah b. Muhammed b.
Ca‘fer (ö. 296/908), Tabakâtü’ş-şuara (thk. Abdüssettar
Ahmed Ferrâc), Dârü’l-Maârif, Kahire 1981
Şairlerin tanıtıldığı tabakat kitaplarından bir başkası ise Abbâsî
şehzadesi İbnü’l-Mu’tez’e aittir. Abbâsîlerin yönetim merkezi olan
Sâmerrâ’da doğan İbn Mu‘tez, babası tarafından kendisine tutulan
özel hocalar tarafından yetiştirilmiştir.27 Babasının tahtan indirilmesi ve hapsedilmesi üzerine babaannesiyle birlikte sürgün edildikleri Mekke’de bir müddet kalmıştır. Burada da dil ve edebiyat
23
24
25
26
27
Zehebî, Siyer, XII/296-299; Şeşen, s. 47; Hüseyin Yazıcı, “İbn Kuteybe”, DİA,
İstanbu 1999, XX/145-149.
Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim b. Kuteybe ed-Dîneverî (ö. 276/889), eş-Şi’r
ve’ş-şuarâ, I-II, Dârü’l-Hadis, Kahire 1423, I/5.
İbn Kuteybe, eş-Şi’r ve’ş-şuarâ, I/107.
Yazıcı, “İbn Kuteybe”, DİA, XX/146.
Ebü’l-Abbas Abdullah b. Muhammed b. Ca‘fer İbnü’l-Mutez (ö. 296/908), Tabakâtü’ş-şuara (thk. Abdüssettar Ahmed Ferrac), Dârü’l-Maârif, Kahire 1981,
9-10.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
277
alanında kendini yetiştirmeye devam etmiştir. Mekke’deki iskanı
sona erince doğduğu kent olan Sâmerrâ’ya geri dönmüş bir taraftan
edebiyat ve şiirle ilgilenmiş diğer taraftan eğlence ve işret meclislerinin müdavimi olmuş ve hayatının geri kalanını bu şekilde geçirmiştir. Bu meclisler ona çok sayıda hamriyyât28 şiiri inşad etmesine
neden olmuştur. Kaleme aldığı şiirlerde yaptığı teşbihler Arap edebiyatında darbımesel hâline gelmiştir. Abbasoğulları ile Alioğulları
arasındaki mücadeleden rahatsız olan İbn Mu‘tez, iki ailenin kardeş
olduğu fikrini savunmuş taraflar arası barışın tesis edilmesi dileğini
şiirlerine de yansıtmıştır.29
İbnü’l-Mutez, Tabakâtü’ş-şuara adlı eseri diğerlerinden ciddi anlamda farklılık arz etmektedir. Nitekim bu eserinde bütün şairleri
ele alan bir çalışma yapmamış, sadece kendi ailesi yani Abbâsî halifeleri, vezir, emîr ve kumandanlarını metheden şiirler inşad etmiş
olan şairleri konu edinmiştir. Çalışmasına Abbâsîlerin kuruluşundan kendi yaşadığı döneme kadar geçen bir buçuk asırlık zaman
diliminde yaşayan şairleri almıştır. Beşşâr b. Bürd ile başlayıp kadın şair Fazl ile sona eren eserinde 121 erkek ve altı kadın şair yer
almaktadır. İbn Mu’tez bütün bu şairlerin kısa biyografilerine yer
vermenin yanı sıra medhiye türündeki şiirlerinden de örnekler sunmaktadır. Hâşiyesinde yer alan beş şairle birlikte (İbn Herme, Hâlid
el-Kannâs, İnân, Seken ve Âişe el-Osmâniyye) kitapta toplam 132
şairin biyografisi yer almaktadır.30
9. İshâk b. Huneyn, Ebû Ya‘kûb b. Huneyn b. İshâk (ö.
298/910), Tabakâtü’l-Etibba ve’l-Felasife (İbn Cülcül’ün
tabakatı ile bir arada) (thk. Fuad Seyyid), Beyrut 1985
215/830 yılında doğan İshâk b. Huneyn b. İshâk aslen Hîreli
olup Nestûrî (Süryânî) kökenlidir. Eğitimini büyük ölçüde ünlü bir
hekim ve aynı zamanda filozof ve mütercim olan babası Huneyn
b. İshâk’tan almıştır. Tercüme faaliyetlerinin yoğun olduğu bir dönemde Bağdat’ta yetişmiş, Yunanca, Süryânîce ve Farsça öğrenmiş,
Arap diline de ileri seviyede vukûfiyet sahibi olmuştur. Yunanca ve
Süryânîceden Arapçaya tercümelerde bulunan babasına tıp sahasındaki tercümelerinde yardımcı olabilecek seviyeye ulaşmış, babası tarafından kurulan tercüme ekibinin bir parçası hâline gelmiştir.
Daha sonra kendisi de Beytü’l-Hikme’de yürütülen tercüme faaliyetlerinde görev almış ve burada yaptığı çevirilerle de tanınmıştır.
28
29
30
Şarabı konu alan şiirler.
İsmail Durmuş, “İbnü’l-Mu‘tez”, DİA, İstanbul, 2000, XXI/143-147.
Musa Yıldız, “Tabakâtü’ş-Şuarâ”, DİA, İstanbul, 2010, XXIX/306.
278
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
Tıp, felsefe, matematik ve astronomi alanında birçok eseri Yunancadan Süryânîceye ve Arapçaya tercüme ettiği bilinmektedir.31
İshâk b. Huneyn, kuşkusuz sadece tercümelerle de yetinmemiş, telifatta da bulunmuştur. Tıp sahasında yazdığı Târîhu’l-etıbba
ve’l-felâsife adlı eseri tıp tarihine dair Arapça yazılan en eski kitap
olarak kabul edilmektedir. Yunan hekimlerin biyografilerine yer veren bu çalışma kendisinden sonra yazılan birçok esere de kaynaklık
etmiştir. İbn Cülcül (ö. 384/994)’ün Tabakâtü’l-Etıbba ve’l-Hukema
adlı eseri bunlardan biridir. Sadece bir biyografi kitabı olmayan İshâk b. Huneyn’in bu eser, tıp ilminin, teoloji ve felsefe ile ilişkisini
de ele alması açısından dikkat çekicidir. Eser, Franz Rosenthal tarafından 1954 yılında İngilizce olarak yayınlanmıştır. Kitabın diğer
bir neşri ise 1985 yılında Fuad Seyyid tarafından İbn Cülcül’ün Tabakâtü’l-etıbba ve’l-hukema adlı eseri ile birlikte gerçekleşmiştir.32
10. Berdîcî, Ebû Bekr Ahmed b. Harûn b. Ravh (ö. 301/914),
et-Tabakâtü’l-esmâi’l-müfrede mine’s-sahâbe ve’t-tâbiîn ve
ashâb, Darü’t-Talas, Dımaşk 1987
Azerbaycan’ın küçük bir yerleşim merkezi olan Berdic’de dünyaya geldiği için buraya nisbetle Berdîcî veya Berdicî33 ya da Berzeî
veya Berdaî şeklinde anılmaktadır. Eğitim hayatına memleketinde
başlamış, ancak tamamlamak için dönemin en önemli kültür merkezi olan Bağdat’ta göç etmiştir. Burada birçok hocadan farklı dersler almış, cerh ve ta’dîl konusundaki bilgisiyle tebarüz etmiştir. Hadis âlimleri tarafından güvenilir (sîka) olarak kabul edilen Berdîcî,
aynı zamanda hadis hâfızı olarak da bilinmektedir.34
Bedrîcî’nin Tabakâtül-esmâi’l-müfrede mine’sahâbe ve’t-tâbiîn
ve ashâb adlı tabakat kitabı benzerlerinden ayrılmaktadır. Ayrıldığı
nokta ise eserde sadece müfret isimler yani diğerlerine benzemeyen
isim taşıyan şahsiyetlerin haberlerini toplamış olmasıdır. Bu açıdan da sahasında bir ilk olarak kabul edilmiştir. Berdîcî kitabında
kronolojiyi esas alarak telif etmiştir. Kitapta biyografilerine yer verilenler beş tabakaya ayrılarak incelenmişlerdir. Sahâbe ve tâbiînden
başlayarak eserini oluşturan Bedrîcî, zaman zaman künyeleri de
dikkate almıştır.35 Eserin asıl yoğunlaştığı nokta “benzeri bulunma31
32
33
34
35
Hasan Katipoğlu, Mustafa Çağırıcı, “İshâk b. Huneyn”, DİA, İstanbul, 2000,
XXII/534.
Katipoğlu, Çağırıcı, “İshâk b. Huneyn”, DİA, XXII/534.
ez-Zehebî, Siyer, II/78.
Ebû Bekr Ahmed b. Harûn b. Ravh Bedrîcî (ö. 301/914), Tabakâtül-esmâi’l-müfrede mine’sahâbe ve’t-tâbiîn ve ashâb, Darü’t-Talas, Dımaşk 1987, 9.
Bedrîcî, Tabakâtül-esma’ 16-18.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
279
yan isimler” olduğu için zaman zaman tarihsel bilgilere yeterince
yoğunlaşamaması bir eleştiri olarak zikredilebilir.
11. el-Begavî, Ebü’l-Kâsım Abdullah b. Muhammed b.
Abdulaziz (ö. 317/929), el-Muhtasar min kitabi’l-Mu‘cemi’lkebir=Ma’rifetü’s-sahâbe, I-IV (thk. Muhammed Avd elMenkûş İbrâhîm İsmâîl el-Kâdî), Müberretü’l-Âl ve’l-Ashâb,
Kuveyt 2015
Abdullah b. Muhammed b. Abdulaziz el-Begavî, Bağdat doğumlu
olmasına rağmen, ailesi aslen Horasan’ın Bağşûr bölgesinden olduğundan dolayı oraya nispetle kendisine “el-Begavî” denilmiş ve nisbesi ile meşhur olmuştur. Küçük yaşlardan itibaren hadisle uğraşmış, dönemin ünlü muhaddislerinden dersler almıştır. Daha sonra
kendisi bir ders halkası küşat etmiş ve bu halkada birçok ilim adamı faydalanmıştır. Bunların içerisinde Dârekutnî (ö. 385/995), İbn
Hibbân (ö. 354/965) ve Taberânî (ö. 360/971) gibi çağının önemli
isimleri de yer almaktadır. Sîka bir muhaddis olan Begavî, güzel
yazısıyla da tanınmaktadır. Hanbelî mezhebine mensup olan bu değerli ilim adamı telif ettiği eserlerle de sahaya önemli katkı sağlamıştır.36
Abdulaziz el-Begavî, el-Muhtasar min kitabi’l-Mu‘cemi’l-kebir=Ma’rifetü’s-sahâbe, adlı eseri bir sahâbe tabakatıdır. Dört ciltlik bu
çalışma Hz. Peygamber’den rivayette bulunan sahâbenin hayatlarını ele almaktadır. Alfabedik olarak telif edilen eserde râvilerin
aktardıkları rivayetlere yer verildiği gibi hangi sahâbeden kimlerin
rivayette bulunduğuna dair bilgiler de yer almaktadır. Bu da esere
bir orijinallik katmaktadır. Eserde ele alınan şahısların kabileleri de
verilmiştir.37
12. İbn Kâni‘, Ebü’l-Hüseyn Abdülbâkî b. Kâni‘ b. Merzûk
el-Ümevî el-Bağdâdî (ö. 351/962), Mu‘cemü’s-Sahâbe, I-III
(thk. Salah b. Salim el-Musarratî), Mektebetü’l-Gurabâi’lEseriyye, Medine 1418
265/879 yılında Bağdat’ta doğan hadis âlimi İbn Kâni‘nin asıl
adı Ebü’l-Hüseyin Abdulbaki b. Kânî b. Merzûk el-Ümevî el-Bağdâdî’dir. Ümeyyeoğulları’na mensup bir kadı ailesinin azatlısı olması
nedeniyle Ümevî lakabıyla da anılmaktadır. Küçük yaşlardan itibaren hadis öğrenmek için Kûfe, Basra, Vâsıt gibi şehirlere seyahatler
36
37
Ebü’l-Kâsım Abdullah b. Muhammed b. Abdulaziz Begavî (ö. 317/929), el-Muhtasar min kitabi’l-Mu‘cemi’l-kebir=Ma’rifetü’s-sahâbe, I-IV (thk. Muhammed Avd
el-Menkûş İbrâhîm İsmâîl el-Kâdî), yy, 2015, I/22-30.
Begavî, Ma’rifetü’s-sahâbe, I/102-103.
280
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
yapan İbn Kâni‘, Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, İbn Cerîr et-Taberî, Ebü’l-Kâsım el-Begavî gibi meşhur âlimlerden hadis dersleri
almıştır. Aldığı bu hadis eğitimi sayesinde başta Hatîb el-Bağdâdî,
olmak üzere, İbnü’l-Cevzî, Zehebî, İbn Kesîr, İbn Hacer el-Askalânî
gibi hadis otoriteleri tarafından övülür olmuştur. Hanefî mezhebine
mensup olan İbn Kâni‘ bir süre kadılık görevinde bulunmuş ve hadis sahasında dersler vermiştir. Yetiştirdiği öğrenciler arasında Ebû
Bekir el-Cessâs, Dârekutnî, Hâkim en-Nisabûrî, İbn Şâzân el-Bağdâdî gibi isimler de bulunmaktadır.38
İbn Kâni‘nin en önemli eseri, sahâbe olan veya sahâbe olduğu
şüpheli görülen 1185 şahsın biyografisini alfabetik olarak sıraladığı
Mu‘cemü’s-sahâbe’sidir. Müellif bu eserine söz konusu râvilerce aktarılan 2233 hadise kitabında yer vermiştir. Ancak bu rivayetlerin
yarısına yakını Kütüb-i Sitte’de bulunmayan zayıf hadisler olarak
kabul edilmiştir. İbn Fethûn el-Endelûsî (ö. 519/1125) eser üzerine
el-İ’lâm ve’t-ta’rîf bimâ li İbn Kâni‘ fî mu‘cemihî mine’l-evhâm ve’t-tashîf adlı bir çalışma yapmıştır. Mu‘cemü’s-Sahâbe 1418/1997 yılında Medine’de Ebû Abdurrahman Salâh b. Sâlim el-Musarrâtî tarafından neşredilmiştir.39
13. İbn Hibbân, Ebû Hâtim Muhammed b. Hibbân b. Ahmed
el-Büstî (ö. 354/965), Târîhu’s-Sahâbe, Beyrut 1988.
Tam adı Ebû Hâtim Muhammed b. Hibbân b. Ahmed el-Büstî
olan İbn Hibbân, 890 yılında Afganistan’ın Büst şehrinde dünyaya
gelmiştir. Arap kabilelerinden Temîm’e mensuptur. Gençlik yıllarında ilim tahsili için Taşkent, Horasan, Mâverâünnehir, Irak, Hicaz,
Suriye ve Mısır’a seyahatlerde bulunmuştur. Başta hadis olmak
üzere fıkıh, Arap dili, kelâm, felsefe, tıp sahalarında, bu coğrafyadaki hocalardan dersler almış, çeşitli âlimlerden hadis rivayet etmiştir. 354/965 yılında doğum yeri olan Büst’te vefat etmiştir.40
Târîhu’s-Sahâbe İbn Hibbân’ın hadis râvilerini alfabetik sırayla tanıttığı Kitâbü’s-sikât adlı eserinin sahâbe bölümünü teşkil etmektedir. İbn Hibbân’ın Kitâbü’s-sikât adlı bu kıymetli eseri Hz.
Peygamber’in hayatı ile başlamakta ve hicri takvim esas alınarak
yıl yıl aktarılmaktadır. Bu bilgilerin havliyat türünü andırır şekilde
verilmesi dikkat çekicidir. Bilindiği gibi siyer kitapları genelde düz
38
39
40
Halil İbrahim Kutlay, “İbn Kâni‘”, DİA, İstanbul, 1999, XX/104-105.
Ebü’l-Hüseyn Abdülbâkî b. Kâni‘ b. Merzûk el-Ümevî el-Bağdâdî (ö. 351/962),
Mu‘cemü’s-Sahâbe, I-III (thk. Salah b. Salim el-Musarratî), Mektebetü’l-Gurabâi’l-Eseriyye, Medine 1418; Kutlay, “İbn Kâni‘”, DİA, XX/105.
Mehmet Ali Sönmez, “İbn Hibbân”, DİA, İstanbul 2019, XX/63.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
281
anlatı şeklinde olup yıllara göre tasnif edilmemişlerdir. İbn Hibban
bu tarzını Hulefâ-yi Râşidîn dönemi hadiselerini aktarırken de sürdürmektedir. Ancak Muâviye’den itibaren konu başlığı artık hükümdarların isimleri olmuş, onlarla ilgili özet bilgiler serdedilmiştir.
Kitabın Târîhu’s-Sahâbe kısmı ise adından da anlaşıldığı gibi
sahâbeye yoğunlaşmaktadır. Alfabetik olarak telif edilen eserin bu
bölümünde 1608 sahâbenin biyografisi yer almaktadır.41 Sonun da
ise adı bilinmeyip sadece künyesi bilinen veya künyeleri ile anılan
sahâbîler yine alfabetik olarak sunulmuşlardır. Eserin gerek ilk kısımları gerekse bu bölüm siyere dair ciddi bilgiler içermektedir.
14. İbn Hibbân, Meşahiru ulemâi’l-emsâr ve a’lâmü
ulemâi’l-aktâr (thk. Merzuk Ali İbrahim), Dârü’l-Vefâ, [yy]
1991
İbn Hibbân’ın diğer bir eseri ise Meşâhiru ulemâi’l-emsâr ve a’lâmü ulemâi’l-aktâr adlı kitabıdır. Küçük hacmine rağmen önemli bir
çalışma olan bu kitap, “emsar” denilen İslam alminin önemli kentlerinde öne çıkan ulemayı tanıtmaktadır. Yani İbn Hibbân, bu eserinde ele aldığı 1602 şahsı sahâbe, tâbiîn ve etbeu’t-tâbiîn olmaları
yönüyle değil, fıkıh, tefsir, hadis ve kıraat ilimlerinde meşhur olmaları cihetiyle ele almıştır. Konu başlıklarını şehirler yani mekânlar
oluşturmaktadır. Bu da oldukça dikkat çekicidir.42 Eserin aynı dönemde hangi şehirde hangi ilim adamının hayatta olduğunu görmemiz veya hangi düşüncenin başat olduğunu anlamamız açısından
alana ciddi bir katkı koyduğunu söylememiz gerekir.
15. es-Sîrâfî, Ebû Saîd Hasan b. Abdullah el-Merzubânî (ö.
368/979), Ahbârü’n-nahviyyini’l-Basriyyîn ve merâtibihim
(thk. Muhammed İbrahim Benna), Dârü’l-İ’tisâm, Kahire
1985
Basra körfezinin bir liman şehri olan Sîraf’ta doğan müellif, yirmili yaşlarda Umman’a giderek Hanefî fıkhı üzerine eğitim almış,
sonra Bağdat’a yerleşmiştir. Ancak sadece fıkıhla yetinmemiş, başta
Arap dili ve edebiyatı olmak üzere kıraat, kelam, mantık ve geometri
gibi çeşitli alanlarda dersler verecek ölçüde uzmanlaşmıştır. Bağdat
kadılığının yanı sıra Rusâfe camisinde elli yıl boyunca Hanefî fıkhına göre fetva verdiği bilinen Sayrafî’nin aldığı görevler için devletten
ücret almadığı, yaşamını mesleği olan müstensihlikten elde ettiği
41
42
İbn Hibbân Ebû Hâtim Muhammed b. Hibbân b. Ahmed el-Büstî (ö. 354/965),
Târîhi’s-sikât (thk. Muhammed Abdulmuid Han), Haydarabad 1973, I/11-13.
Sönmez, “İbn Hibbân”, DİA, XX/63.
282
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
gelirlerle sürdürdüğü ifade edilmektedir. Amelde her ne kadar Hanefî mezhebine mensup olsa da itikadi olarak Mu‘tezile mezhebine
bağlı olan Sayrafî’nin fanatik bir Mu‘tezilî olmadığı, görüşlerini çalışmalarına yansıtmadığı ifade edilmektedir.43
Sîrâfî’nin konumuz itibariyle önemli olan eseri ise Ahbârü’n-nahviyyini’l-Basriyyîn ve merâtibihim adlı çalışmasıdır. Müellif bu kitabında Basra dil okuluna mensup nâhiv âlimlerini ele almaktadır.
Bu âlimlerinin biyografik bilgilerinin yanı sıra, dil ve edebiyata ilişkin tartışmalarına ve dikkat çekici bazı yönlerine de çalışmada değinmektedir.44 Mu‘tezilî Sayrafî’nin böyle bir konu için sadece Basrayı seçmesi, buranın Mu‘tezile mezhebinin doğup büyüdüğü kent
olmasından kaynaklandığını düşündürmektedir.
16. Ebû Muhammed Abdullah b. Muhammed b. Ca‘fer
b. Hayyan Ensârî İsfahânî Ebu’ş-Şeyh (ö. 369/979), I-IV
Tabakâtü’l-muhaddisin bi-İsbahan ve’l-varidine aleyha =
Târîhu İsbahan (thk. Abdülgaffar Abdulhak Hüseyin Belûşî
Müessetü Risale Beyrut, 1992
İlim geleneğine sahip tanınmış ailelerden birine mensup olarak
İsfahan’da dünyaya gelen Ebu’ş-Şeyh, daha çok lakabıyla bilinmektedir. Küçük yaşlardan itibaren başta babası olmak üzere tanınmış
hadis âlimlerinden eğitim almış, hadisin yanı sıra başta kıraat olmak üzere İslamî ilimlerin değişik sahalarıyla da meşgul olmuştur.
Güçlü hafızasıyla tanınan Ebû Şeyh, sâlih bir insan olarak bilinmekte olup muhaddis, fakih, müfessir ve tarihçi olarak şöhret kazanmıştır. Çok yönlü bir âlim olarak dikkat çeken bu değerli ilim
adamı birçok da talebe yetiştirmiştir. Yetiştirdiği talebeleri arasında
İbn Mende (ö. 395/1005), Ebû Nuaym el-İsfahânî (ö. 430/1038),
İbn Merdûye (ö. 410/1020) gibi meşhur şahsiyetler de vardır.45
Ebu’ş-Şeyh İsbehânî tam adı Tabakâtü’l-muhaddisin bi-İsbahan
ve’l-varidine aleyha = Târîhu İsbahân olan eseri adından da anlaşılacağı gibi muhaddisleri ele alan bir tabakat kitabıdır. Toplam dört
cilt hâlinde basılan eserin ilk kısmı şehir tarihi formatında olup İsbehân’la ilgili haberleri içermektedir. Sonraki kısımlar ise benzerle43
44
45
Zehebî, Siyer, XVI/247-248; Ömer b. Rıza b. Muhammed Kehhâle, Mu‘cemü’l-müellifin, Dârü’l-ihyâ ve’t-turâs, Beyrut [t.y.], III/242; Zülfikar Tüccar, “Sîrâfî, Ebû
Saîd”, DİA, İstanbul 2009, XXXVII/264-265.
Ebû Saîd Hasan b. Abdullah el-Merzubânî Sirâfî (ö. 368/979), Ahbârü’n-nahviyyini’l-Basriyyîn ve merâtibihim (thk. Muhammed İbrahim Benna), Dârü’l-İ’tisâm,
Kahire 1985, I/149; Hacı Halife Mustafa b. Abdullah, Kâtib Çelebi (ö. 1067/1657)
Keşfü’z-zunûn, I-VI, Mektebetu’l-müsennâ, Bağdat 1943. II/1107.
Zehebî, Siyer, XII/305.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
283
rinde olduğu gibi bir tabakat kitabı formatındadır. Müellif bu çalışmasına İsbehân’a gelen sahâbeleri Hasan b. Ebî Tâlib’den başlamak
üzere tanıtmaktadır. Akabinde de İsfahan’a gelen veya bu şehrin
yetiştirdiği muhaddislere geçmektedir. Ele aldığı kişilerin kısa biyografilerine ek olarak ilmî yetkinlikleri, faziletleri ve onlara dair
bazı haberlere de yer vermektedir. Toplam dokuz tabaka hâlinde
işlediği bu bilgiler,46 İsfahan’ın hadis sahasına ciddi anlamda ilgi
gösterdiğini gözler önüne sermesi açısından son derece önemlidir.
17. Ebû Bekr Muhammed b. Hasan b. Ubeydullah Zübeydî
(ö. 379/989), Tabakâtü’n-nahviyyin ve’l-luğaviyyîn (thk.
Muhammed Ebû’l Fazl İbrahim- Muhammed Emin el-Hancî),
Kahire, 1954
Yemen’in büyük kabilelerinden Zübeyd’e mensup olduğu için
Zübeydî nisbesi alan ve bu nisbeyle de meşhur olan Ebû Bekr Muhammed’in dedeleri önce Süriye’nin Humus kentine, sonra da Endülüs Emevî devletinin önemli şehirlerinden İşbiliye (Sevilla)’ye göçmüştür. Zübeydî burada dünyaya gelmiştir. Arap dili ve edebiyatı
sahalarında oldukça iyi bir konuma gelen müellif, Emevî Halifesi II.
Hakem’in davetiyle Kurtuba’ya (Cordoba) giderek onun oğluna hocalık yaparken kendini daha da geliştirme imkânı bulmuş ve buraya yerleşmiştir. Kurtuba’da kadılık yapmış, sonra emniyet teşkilatının başına getirilmiştir. Dönemindeki ilmî meseleler için kendisine
başvurulan kişilerden biri olan Zübeydî, özellikle IV. (X.) yüzyılın en
büyük dil âlimleri arasında kabul edilmektedir.47
Arap dili ve edebiyatı sahasında değişik eserler kaleme alan Zübeydî’nin konumuz açısından önemli olan çalışması Tabakâtü’n-nahviyyin ve’l-luğaviyyîn adlı kitabıdır. Müellif bu kitabına Ebü’l-Esved ed-Düelî (ö. 69/688) ile başlayıp,48 kendi hocası Muhammed b.
Yahyâ er-Rebâhî’ye kadar nahiv, lügat ve edebiyat alanında şöhret
kazanan 296 kişinin hayatını ve eserlerini ele almaktadır.49 Önce
Basralı nahivcileri on tabaka şeklinde tanıtmakta sonra Kûfeli nahivcilere geçmekte, bunları altı tabaka şeklinde ele almaktadır. Arkasından da önce Basra sonra da Kûfeli dilcileri (luğaviyyun) ta46
47
48
49
Ebû Muhammed Abdullah b. Muhammed b. Ca‘fer b. Hayyan Ensârî İsfahânî
Ebu’ş-Şeyh (ö. 369/979), Tabakâtü’l-muhaddisin bi-İsbahan ve’l-varidine aleyh,
I-II (thk. Abdülgaffar Abdulhak Hüseyin Belûşî), Müessetü Risale, Beyrut 1992.
I/24-26.
Ebû Bekr Muhammed b. Hasan b. Ubeydullah Zübeydî (ö. 379/989), Tabakâtü’n-nahviyyin v’l-luğaviyyîn (thk. Muhammed Ebû’l Fazl İbrahim), Muhammed Emin el-Hancî, Kahire 1954, 3-4.
Zübeydî, Tabakâtü’n-nahviyyin, 14.
Zehebî, Siyer, XII/393.
284
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
nıtmaktadır. Dönemin en meşhur iki dil ekolüne sahip olan Basra
ve Kûfe bittikten sonra ise önce Mısır’a geçmekte, akabinde de o
dönemde Arap dili açısından büyük şöhrete sahip Kayravan’ın dilci
ve nahivcilerini tanıtmaktadır. Eser son olarak Endülüslü nahivci
ve dilcilerle bitmektedir.
18. İbn Cülcül: Ebû Dâvûd Süleymân b. Hassân b. Cülcül
el-Endelüsî (ö. 384/994[?]),50 Tabakâtü’l-etibbâ ve’l-hukemâ
(thk. Fuad Seyyid), Beyrut 1985.
Ebû Dâvûd Süleymân b. Hassân b. Cülcül el-Endelüsî, Kurtuba’da dünyaya gelmiştir. Kurtuba ve Zehrâ camilerinde fıkıh ve hadis dersleriyle başlayan eğitim hayatı, on dört yaşından itibaren tıp
alanına evrilerek devam etmiştir. Öyle ki, kendisi henüz yirmi dört
yaşında iken hasta tedavi edecek ölçüde uzmanlaşmıştır. Endülüs
Halifesi II. Hişâm’ın özel doktorluğunu yapan İbn Cülcül, bu süreçte birçok eser de telif etmiştir. Telif ettiği çalışmalarında batılı kaynaklardan da yararlanmıştır. Bu da onun batı dillerini iyi bildiğini
göstermesi açısından dikkat çekicidir.51
İbn Cülcül’ün Tabakâtü’l-etibbâ ve’l-hukemâ adlı eseri, farklı
milletlere mensup meşhur tabib ve filozofları ele almaktadır. Bu
kişileri dokuz tabakaya ayıran İbn Cülcül, toplamda elli yedi filozof ve hekimi tanıtmaktadır. Eserine ilk olarak Grek dünyasının
kadim felsefecileri ile başlanmaktadır. İkinci tabakada Hipokrat,
Aristo, Eflâtun gibi eski Yunan filozoflarını ele almaktadır. Eserin
altıncı tabakasında Hz. Peygamber döneminde hekimlik yapan Hâris b. Kelede, İbn Ebû Rimse ve İbn Ebhur ile Arap olmayan Mâserceveyh’e yer vermektedir. Cündişapur, Merv, Nusaybin, Ruha,
İskenderiye ve Bağdat bimaristanlarında görev yapan hekimlere de
eserinde yer veren İbn Cülcül, son tabaka olar Endülüslü tabib ve
felsefecileri ele almaktadır. Burada ele aldığı yirmi iki Endülüslü
tabib hakkında oldukça orijinal bilgiler vermektedir.52 İslam tıp
ve farmakoloji tarihi hakkında önemli kaynaklardan biri olarak
kabul edilen bu eser birkaç kez yayınlanmış ve çok değişik dillere
de tercüme edilmiştir.
50
Kâtib Çelebi vefat tarihini 372 senesinden sonra şeklinde aktarmaktadır. Bkz.
II/1096.
51 Ebû Dâvûd Süleymân b. Hassân b. Cülcül el-Endelüsî (ö. 384/994 [?]), Tabakâtü’l-etibbâ ve’l-hukemâ (thk. Fuad Seyyid), Beyrut 1985, يي ييNeşredenin
girişinden); Kâtib Çelebi, II/1096; Kehhâle, Mu‘cemü’l-müellifin, IV/258.
H. Bekir Karlığa, “İbn Cülcül”, DİA, İstanbul, 1999, XIX/403, 404.
52 İbn Cülcül, Tabakâtü’l-Etibbâ, ( كبNeşredenin girişinden); Karlığa, İbn Cülcül,
DİA, XIX/403, 404.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
285
19. İbn Mende, Ebû Abdillâh Muhammed b. İshâk b.
Muhammed el-İsfahânî (ö. 395/1005), Ma’rifetü’s-sahâbe
(thk. Amir Hasan Sabri, el-Ayn), Camiatü’l-İmarati’lArrabiyyeti’l-Müttehide, el-Ayn 2005/1426.
İsfahan’da doğan müellif dedesine nispetle İbn Mende olarak
anılmaktadır. Babası ve babasının amcası gibi değerli âlimlerin rahle-i tedrisinden geçen İbn Mende, küçük yaşlarda eğitime başlamıştır. Daha sonra yaklaşık kırk yıl süren ilim yolculukları bağlamında
farklı şehirlerde eğitimini sürdürmüştür. Nişâbur, Buhara, Mekke,
Kudüs, Gazze, Merv, Bağdat, Mısır, Serahs gibi birçok bölge ve şehirlerde bulunmuş, buraların değerli âlimlerden dersler almıştır.
Doğusuyla batısıyla İslam dünyasını bir baştan bir başa dolaştığını
ifade eden İbn Mende, güçlü hafızasıyla çok sayıda hadisi ezberlemiştir. Mütevazı kişiliği, sünnete bağlılığı ile tanınan İbn Mende,
özellikle bid’atçilikle mücadele ile bilinmektedir.53
İbn Mende’nin konumuz ile ilgili eseri Ma’rifetü’s-sahâbe adında
olup iki cilt şeklinde basılmıştır. Adından da anlaşıldığı gibi sahâbe
tabakatı olan bu kıymetli eser, müellifi tarafından alfabetik tasnif edilmiştir. Bu nedenle esere ilk olarak Ahnef b. Kays ile başlanmıştır. Ahnef’in Hz. Peygamber’in zamanına yetiştiğini, ancak onu görmediğini
kısaca ifade ettikten sonra, Hz. Peygamber’in Ahnef hakkındaki duasını aktarmıştır.54 Ahnef’in Hz. Peygamber’i görmediği hâlde kitabına
alması onun “Müslüman olarak peygamberi gören şahıslara sahâbe
denilir” şeklindeki tanıma katılmadığını, peygamber döneminde Müslüman olan şahısları da sahâbe olarak gördüğünü göstermektedir.
İbn Mende, bu nadide eserinde 621 sahâbe hakkında bilgi vermektedir. Bu rakamın 21’i hanım sahâbîlerdir. Bunların içerisinde Hz. Peygamber’in kızları, halaları, sütannesi ve hanımları da bulunmaktadır.
Eser en son Hz. Ebû Bekir’in kızı Esmâ ile bitmektedir.55
20. Ebû Abdurrahman Muhammed b. Hüseyin es-Sülemî
(ö. 412/1021), Tabakâtü’s-sûfiyye (thk. Mustafa Abdulkadir
Ata), Dârü’l-kütübü’l-ilmiyye, Beyrut 1998
Nişâbur doğumlu olan es-Sülemî, baba tarafından Ezd kabilesine mensup olmakla birlikte annesinin kabilesi Süleym’e nispet edil53
54
55
Zehebî, Siyer, XVIII/393; M. Yaşar Kandemir, “İbn Mende, Êbû Abdullah”, DİA,
İstanbul 1999, XX/177-179.
İbn Mende, Ebû Abdillâh Muhammed b. İshâk b. Muhammed el-İsfahânî (ö.
395/1005), Ma’rifetü’s-sahâbe, I-II (tek ciltte) (thk. Amir Hasan Sabri, el-Ayn),
Camiatü’l-İmarati’l-Arrabiyyeti’l-Müttehide, 2005/1426, I/174.
İbn Mende, Ma’rifetü’s-sahâbe, 983; Kâtib Çelebi, II/1103; Kandemir, “İbn Mende, Êbû Abdullah”, DİA, XX/177-179.
286
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
miştir. Tasavvufî geleneğe bağlı bir aileden gelen Sülemî’nin kendisi
de aynı eğilimle yetişmiştir. Küçük yaşta babasını kaybetmiş ancak
ondan önemli bir servet kaldığı için maddi hiçbir sıkıntı çekmemiştir. Nitekim bu imkânlarla emsali az bulunan zengin bir kütüphane
oluşturmuştur. Irak, Rey, Hemedan, Merv ve Hicaz’a yaptığı yolculuklarla ilmî müktesebatını genişleten Sülemî, tasavvufi yönüyle
daha çok şöhret kazanmıştır. Oluşturduğu sohbet halkasına birçok şahsın katıldığı, bunların arasında Abdulkerim el-Kuşeyrî (ö.
465/1072), Ebû Nuaym el-İsfahânî (ö. 430/1038), Ebû Abdurrahman el-Cüveynî gibi meşhur âlim ve mutasavvıfların da bulunduğu,
hatta bunların kendisinden hırka talep ettikleri kaydedilmektedir.
Kaynaklarda kendisine nispet edilen 100’ü aşkın eser olsa da bunlardan küçük bir kısmı günümüze ulaşmıştır.56
Ebû Abdurrahman Muhammed b. Hüseyin es-Sülemî’nin Tabakâtü’s-sûfiyye adlı eseri bir sûfî tabakatıdır. Müellif mutasavvıfları beş tabaka ayırarak eserine almıştır. İlk tabakada ünlü mutasavvıflardan yirmi kişiyi tanıtmıştır.57 Bunların başında da ilk mutasavvıflardan biri olarak kabul edilen Fuadyl b. İyâd gelmektedir.
Eserinde ayrı bir bölümünde ise 84 hanım sûfîyi tanıtmaktadır.
Sülemî’nin bu eseri günümüze ulaşan sûfî tabakatlarının en eskisi
olarak kabul edilmektedir.58 Tasavvufa ilgi duyanlar tarafından erken dönemden itibaren ilgi duyulan bu eser Hace Abdullah el-Herevî (ö. 481/1089) tarafından oldukça erken dönemde Farsçaya
tercüme edilmiştir. Bu tercümenin Nakşibendi şeyhi Abdurrahman
Câmî (ö. 898/1492) tarafından yazılan Nefahâtü’l-üns adlı eserin
ana kaynağını oluşturduğu kaydedilmektedir. Ebû Nuaym da bu
eserden çokça faydalanmıştır.59
21. Ebû Nuaym Ahmed b. Abdillâh b. İshâk el-İsfahânî (ö.
430/1038), Hilyetü’l-evliyâ ve Tabakâtü’l-asfiya, Matbaatü’sSaade, Kahire 1974
Ebû Nuaym el-İsfahânî Fars asıllı bir aileye mensup olup, İsfehân’da doğmuştur. Ailesi tasavvufi geleneğe mensuptur. Dönemin
hadis, fıkıh, kelam ve kıraat âlimlerinden dersler almıştır. Tek râvisi
olduğu çok sayıda âlimden nakillerde bulunması hadis öğrencileri56
57
58
59
Zehebî, Siyer, XVII/459; Kâtib Çelebi, II/1422; Süleyman Uludağ, “Sülemî, Muhammed b. Hüseyin”, DİA, İstanbul 2010, XXXVIII/53-55.
Kâtib Çelebi, II/1104.
Ebû Abdurrahman Muhammed b. Hüseyin Sülemî (ö. 412/1021), Tabakâtü’s-sûfiyye (thk. Mustafa Abdulkadir Ata), Dârü’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut 1998/1419,
22; Ramazan Şeşen, Müslümanlarda Tarih Coğrafya Yazıcılığı, İsar, 1998, 86.
Ayrıntılı bilgi için bkz. Süleyman Uludağ, “Sülemî, Muhammed b. Hüseyin”, DİA,
İstanbul 2010, XXXVIII/53-55.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
287
nin ona teveccühünü arttırmıştı. Şâfiî mezhebine mensup olan Ebû
Nuaym, fıkıh ve tasavvufu meczeden bir yöntem benimsemiştir. Hıfz
ve zabtının, rivayet ve dirayettenin güçlü olduğu kabul edilen müellifimiz, kelâm sahası da dâhil olmak üzere değişik alanlarda eser
vermiştir, ancak maalesef eserlerinin pek çoğu günümüze ulaşmamıştır.60
Ebû Nuaym tarafından kaleme alınan Hilyetü’l-evliyâ ve Tabakâtü’l-asfiya bir tasavvuf tabakatı olup genel itibariyle kronolojik bir sıra takip etmekle beraber bazen daha faziletli olduğuna
inandığı kişilerin de öncelendiği olmuştur. Eserin başında velîler
ve tasavvufa dair bilgi verilmiştir. Bu bilgiler tasavvuftan ne anladığını görmemiz açısından önemlidir. Ardından Hulefâ-yi Râşidîn
başta olmak üzere aşere-i mübeşşere ve zahid veya âbid olmakla
tanınan sahâbelerin biyografilerine geçmiştir. Bunlara açılan bahiste 46 sahâbî ile Suffe ehli ele alınmış ve 86 erkek sahâbî ile 28
hanım sahâbî hakkında bilgi verilmiştir. Eserde yaklaşık 800 kadar
zâhid, âbid ve mutasavvıf yer almaktadır.61 Bunları anlatmakla tasavvufun temellerinin asr-ı saâdet ve Peygambere dayandığı mesajı
vermek istemiştir. Sahâbeden sonra tâbiîn dönemine geçen eser bu
dönemde şöhret kazanan mutasavvıfları şöhretlerine, zaman zaman
da yaşadıkları bölgelere göre sınıflanmıştır. İlk olarak Hz. Ebû Bekir
ve Ömer ile başlayan eser, Mâlik b. Dinâr’la son bulmuş olup toplamda 200 kişinin biyografisi incelenmiştir.62
22. Ebû Nuaym Ahmed b. Abdullah b. İshâk İsfahânî Ebû
Nuaym İsfahânî (ö. 430/1038), Ma’rifetü’s-sahâbe, I-VII
(thk. Adil b. Yusuf el-Azzâzî), Mektebetü’d-Dâr, Riyad, 1998.
Ebû Nuaym’ın Ma’rifetü’s-sahâbe’si bir sahâbe tabakatı olup beş
bölümden oluşmaktadır. Eserin ilk kısmı olan mukaddimesinde
Muhacirler, Muhacirlerin faziletleri, Bedir savaşına katılanlar ve bu
savaşta şehit olanlar şeklindeki başlıklar altında on sekiz kısımda
sahâbe ele alınmıştır. İkinci bölümde ise Hz. Ebû Bekir ve aşere-i
mübeşşere gibi sahâbenin önde gelenleri, faziletleri ile birlikte, işlenmişlerdir.63 Bu bölümün son kısmında ise sahâbe alfabetik olarak tasnif edilmiştir. Üçüncü bölümde künyeleri ile anılan ashâb
60
61
62
63
Sülemî, Tabakâtü’s-sûfiyye, 21.
Çakan, Hadis Edebiyatı, 273.
Ebû Nuaym Ahmed b. Abdillâh b. İshâk el-İsfahânî (ö. 430/1038), Hilyetü’l-evliyâ
ve Tabakâtü’l-asfiya, I-XII (ikisi aynı ciltte), Matbaatü’s-saade, Kahire 1974, I/20.
Ebû Nuaym Ahmed b. Abdullah b. İshâk İsfahânî Ebû Nuaym İsfahânî (ö.
430/1038), Ma’rifetü’s-sahâbe, I-VII (thk. Adil b. Yusuf el-Azzâzî), Mektebetü’d-Dâr, Riyad 1998, I/20.
288
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
sıralanmıştır. Bir sonraki bölümde ise isimleri zikredilmeden bababalarına nisbetle tanınan şahsiyetler alınmıştır. Son bölümde ise
Hz. Peygamber’in kızları, hanımları, halaları ve sair sahâbe hanımları alfabetik bir şekilde incelenmişlerdir.64
23. Ebû Asım Muhammed b. Ahmed b. Muhammed elHerevî el-Abbâdî (ö. 458/1066), Kitâbu Tabakâti’l-fukahai’şŞâfiîyye, E.J. Brill Leiden 1964
375/985 yılında Herat’ta doğan Abbâdî, büyük dedesi Abbâd’a
izâfetle tanınmaktadır. Herat Kadısı Ebû Mansûr el-Ezdî’nin yanında
başladığı fıkıh tahsilini Nîşâbur Kadısı Ebû Ömer el-Bistâmî, Ebû
Tâhir ez-Ziyâdî ve Ebû İshak el-İsferâyînî gibi âlimlerin derslerine devam ederek ikmâl etmiştir. Dönemin birçok ilim merkezine seyahat
etmiş, ilim adamlarıyla tanışmıştır. Herat’a döndükten sonra buranın kadılığına getirilmiştir. Kadılığının yanı sıra birçok eser kaleme
alan Abbâdî, aynı zamanda müderrisliğe de devam etmiş biçok talebe
yetiştirmiştir. Şâfiî fıkhının tedvininde önemli katkıları olduğu kaydedilen Abbâdî, Şevval 458’de (Eylül 1606) Herat’ta vefat etmiştir.65
Abbâdî Kitâbu tabakâti’l-fukahai’ş-Şâfiîyye adlı eseri bir Şâfiî
tabakatıdır. Müellif bu eserinde Şâfiî mensebine mensup olan fukahayı altı tabaka hâlinde ele almaktadır. Eserine aldığı ulemanın
büyük bir kısmına dair biyografik bilgiler dışında telif ettiği kitaplar,
faziletleri ve bazı görüşlerine de yer vermektedir. Zaman zaman bu
âlimlerin fetvalarından da örnekler sunan müellif, eserine aldığı şahısların bazısının ise sadece ismini zikretmekte, onlara dair başka
hiçbir bilgi aktarmamaktadır.66 Bu durum söz konusu âlimlere dair
bilgi toplamaya devam edeceği, tamamlanınca eserine kaydedeceği
düşüncesini akla getirmektedir.
24. Ebü’l-Kâsım Said b. Ahmed b. Abdurrahman Said
el-Endelüsî (ö. 462/1070), Tabakâtü’l-ümem (nşr.
Ali Muhammed b. Ebû Tâlib), Matbaatu Muhammed
Muhammed Matar el-Varak, [t.y.]
Endülüs’ün Meriye (Almeria) şehrinde doğan müellif, ilk eğitimini doğduğu kentte aldıktan sonra Kurtuba’ya gidip dönemin seçkin âlimlerinden akli ve naklî ilimler sahasında dersler almıştır.
64
65
66
el-İsfahânî, Ma’rifetü’s-sahâbe, VI/3466.
Zehebî, Siyer, XVIII/180; Kehhâle, IX/10; Ali Bardakoğlu, “Abbâdî, Ebû Âsım”,
DİA, İstanbul 1988, I/13-14.
Ebû Asım Muhammed b. Ahmed b. Muhammed Herevî Abbâdî (ö. 458/1066),
Kitâbu tabakâti’l-fukahai’ş-Şâfiîyye, E.J. Brill, Leiden 1964 (Mukaddimeden);
Kâtib Çelebi, II/1099.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
289
İbn Hazm ile görüştükten sonra kendisiyle irtibatını koparmayarak
düzenli bir şekilde mektuplaştığı kaydedilmektedir. İbnü’l-Vakşî
olarak tanınan Ebü’l-Velîd Hişâm b. Ahmed el-Kinânî’den istifade
etmek için Tuleytula’ya gitmiş, hocası vefat edinceye kadar onun
yanında kalmıştır. Endülüs’ün birçok bölgesine yolculuklar yapmış
ilim adamlarıyla görüşmüş, kendilerinden faydalanmıştır. Ömrünün sonlarına doğru Tuleytula kadılığı yapan müellif, bu sebeple
kaynaklarda “Kâdî Saîd” ismiyle anılmaktadır.67
Asıl adı Kitâbü’t-Ta‘rîf bi-ṭabakâti’l-ümem olan eser Tabakâtü’l-ümem olarak da bilinmektedir. Dört bölüm ve on fasıl olarak kaleme alınan eser, bir tabakat kitabı olmaktan öte aslında bir bilim
ve uygarlık tarihidir. Bu eseri bilim ve kültür tarihi açısından büyük öneme sahip kılmaktadır. Müellif eserinin birinci bölümünde
ilk çağlarda yaşayan milletler, ikinci bölümde meşgalelerine göre
milletler, üçüncü bölümde ilimle uğraşan uluslar hakkında genel
değerlendirmeler diyebileceğimiz bilgiler aktardıktan sonra eserin
en önemli kısmı olan dördüncü bölüme ulaşmaktadır. Bu bölümde
Hintliler, Farslar, Yunanlılar, Mısırlılar, Romalılar, Araplar, Müslümanlar, Endülüs ve İsrailoğullarında ilim başlıkları koymakta
ve bunlara dair son derece kıymetli bilgiler aktarmaktadır. İnsan
topluluklarının millet hâline gelebilmesi için en önemli faktörün dil
olduğuna inandığını söyleyen müellif, eserini bu düşüncesi üzerine kurmuştur. Eser Endülüs bilim hayatını ve bu coğrafyada yetişen bilgin ve filozoflarına dair verdiği değerli bilgilerle, Endülüs
çalışacaklar açısından son derece önemli bir kaynaktır. Zira küçük
hacmine nazaran oldukça değerli bilgilere haizdir.68 Eser yakın zamanda Ramazan Şeşen çevirisiyle Kültür Bakanlığı Yazma Eserler
Başkanlığı tarafında neşredilmiştir. Bu neşirde Tabakâtü’l-Ümem
başlığının yanında içeriği dikkate alınarak alt başlık olarak “Milletlerin Bilim Tarihi” ifadesi konmuştur.
25. Ebü’l-Kâsım Ali b. Hasan b. Ali b. Ebî’t-Tayyib Bâharzî
(ö. 467/1075), Dümyetü’l-kasr ve usratü ehli’l-asr fî
tabakati’ş-şuara, Dârü’l-Cîl, Beyrut, 1414
Bâharzî, Fars kökenli edip, şair ve Şâfiî fakihidir. Ailesinin yanında iyi bir eğitim aldıktan sonra Nîşâbur, Herat, Merv, Belh, Rey,
67
68
Kehhâle, IV/317; Mahmut Kaya, “Sâid el-Endelüsî”, DİA, İstanbul, 2008,
XXXV/556-557.
Ebü’l-Kâsım Said b. Ahmed b. Abdurrahman Said el-Endelüsî (ö. 462/1070),
Tabakâtü’l-ümem (nşr. Ali Muhammed b. Ebû Tâlib), Matbaatu Muhammed Muhammed Matar el-Varak, [t.y.], 3-4; Kaya, “Sâid el-Endelüsî”, DİA, XXXV/556557; Kâtib Çelebi, I/420, 610.
290
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
İsfahan, Hemedân, Bağdat, Basra ve Vâsıt gibi birçok ilim merkezine gidip buraların âlimlerinden dersler almıştır.69 Birçok alanda
kendisini yetiştirdikten sonra asıl ilgi duyduğu edebiyat sahasına
yönelmiştir. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in vezirliğini yapan Muhammed b. Mansûr el-Kündürî ile tanışıp Dîvân-ı Resâil’in başına
getirilmiştir. Ancak bu idari görevi onu ilimden uzaklaştırmamış,
birçok telifte de bulunmuştur. Uzun süre uzak kaldığı memleketine
dönen Bâharzî, burada katıldığı bir toplantı esnada öldürülmüştür.70
Dümyetü’l-kasr ve usratü ehli’l-asr adlı eser, Seâlibî’nin Yetîmetü’d-dehr adlı antolojisinin zeyli olup Bâharzî’nin en önemli eseri
olarak kabul edilmektedir. Râgıb et-Tabbâh tarafından tahkik edilen eserin ancak bir kısmı 1930’da Halep’te yayımlanmıştır.71 Bâharzî bu eserinde 529 şairi ele almaktadır. Her bir şairin üslubunu değerlendirmekte, aldığı görevlere değinmekte ve kendilerine ait
beyitlerinden sıklıkla örnekler vermektedir.72 Sayıları 600’ü bulan
şair ve onlara ait 8000 beyiti içeren bu nadide eser, mekân merkezli
dizayn edilmiştir. İslam coğrafyacılarının kahir ekserisinin benimsediği “ekalimu seb’a” yani yedi bölge nazariyesini benimsemiş ve
ele aldığı şairleri mensup oldukları bölgelere dağıtarak incelemiştir.
Bununla da yetinmeyerek her bölgeye dâhil olan edip ve şairleri
“eski”ve “orta dönemde yaşayanlar” şeklinde yeni bir tasnife tabi
tutulmuştur. Yedi bölge ve şairlerin sayılarına gelince: Bedevî ve
Hicaz şairleri (yirmi dokuz) Şam, Diyarbekir, Azerbaycan, Cezîre ve
Mağrib şairleri (altmış dokuz); Irak şairleri (altmış beş); Rey, Cibâl,
İsfahan, Fars, Kirman şairleri (yetmiş beş); Cürcân, Esterâbâd, Kûmis, Dihistan, Hârizm, Mâverâünnehir şairleri (elli beş); Horasan,
Kuhistan, Büst, Sicistan, Gazne ve civarı şairleri (217, bu kısım
Belh, Nîşâbur, Beyhak, İsferâyin ve Zevzen şehirlerini de kapsamaktadır) ve son olarak hayatları ve şiirlerine dair her yerde bilgi
bulunmayan az ürün veren şairler (yirmi) olmak üzere toplam 519
civarında şahıs ele alınmaktadır. Eser aslında bir tabakat türünden
ziyade bir şiir antolojisini andırmaktadır. Zira biyografik bilgilerden
ziyade kitapta daha çok şiirler yer almaktadır.73
69
70
71
72
73
Zehebî, Siyer, XVIII/364.
Mehmet Talu, “Bâharzî, Ali b. Hasan”, DİA, İstanbul 1991, IV/474.
Talu, “Bâharzî, Ali b. Hasan”, IV/474.
Ebü’l-Kâsım Ali b. Hasan b. Ali b. Ebî’t-Tayyib Bâharzî (ö. 467/1075), Dümyetü’l-kasr ve usratü ehli’l-asr fî tabakati’ş-şuara, Dârü’l-Cîl, Beyrut, 1414, I/1-47.
(Giriş bölümünden).
Talu, “Bâharzî, Ali b. Hasan”, DİA, IV/474.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
291
26. el-Beyhakî, Zahiruddin (ö. 565/1169), Târîhu hukemai’lİslam (thk. Muhammed Kurd Ali), Dımaşk, 1946
493/1100 yılında Beyhak’ın Sebzâver kasabasında doğan Beyhakî’nin tam adı Ebü’l-Hasen Zahîrüddin Ali b. Zeyd b. Muhammed
el-Beyhakî’dir. Fundukîler diye bilinen eski bir kadı ailesinden geldiği için İbn Funduk namıyla da bilinmektedir. Kaleme aldığı Târih-i
Beyhak’ında kendisi ve ailesi hakkında çokça bilgi bulunmaktadır.
İyi bir eğitimin ardından kadılık gibi önemli görevlerde bulunmuştur. Fıkıh, kelam, felsefe, matematik, tarih, astronomi, tıp, biyografi, edebiyat alanlarında çeşitli kitaplar yazmıştır.74
Beyhakî Târîhu hukemai’l-İslam adlı eserini ise miladi X. yüzyılda yaşayan Ebû Süleyman Muhammed b. Tâhir es-Sicistânî’nin
ağırlıklı olarak Yunan filozoflarının hâl tercümelerini ele alan Sıvânü’l-hikme adlı kitabına zeyl olarak kaleme almıştır. Huneyn b. İshâk’la başlayan ve Beyhâkî’nin kendi yaşadığı döneme kadar felsefe, matematik, fizik, astronomi gibi alanlarda öne çıkan 111 isim
kronolojik bir şekilde bu eserde işlenmiştir. Doğum ve ölüm tarihleri gibi bilgilerden ziyade bu kişilerin kendi alanlarındaki etkinliklerine ve bazı hikmetli sözlerine yer verilmiş olması eseri farklı kılmıştır.75 Kitap felsefe tarihi açısından önemli başvuru kaynaklarından
biridir.
27. et-Tûsî, Ebû Ca‘fer Muhammed b. el-Hasan (ö.
460/1067), Ricâlu’t-Tûsî (thk. Cevâd el-Kayyûmî elİsfahânî), Daru’z-Zehâir, Kum 1961
Horasan’ın Tûs şehrinde doğdan müellifin çocukluk çağı ve eğitimine dair fazla bilgi bulunmamaktadır. Bilindiği kadariyle ilk eğitimini Tûs’ta İmâmiyye’ye mensup hocalardan almış, ardından Sünnîliğin bu coğrafyaya hâkim olması dolayısıyla bazı Sünnî hocaların
derslerine devam etmiştir. Meşhed’de bir müddet kaldıktan sonra,
Horasan’dan ayrılarak hayatının geri kalan kısmını geçireceği Şiî
Büveyhîler’in hüküm sürdüğü Bağdat’a yerleşmiştir. Orada İmâmiyye fıkhının yanı sıra Şâfiî fıkhını da öğrenip, özellikle Mu‘tezilî
düşünceye yakın Şerîf el-Murtazâ’nın derslerine katılarak zamanla
Şerîf el-Murtazâ’nın düşünce ve metodunu mezcedip bir anlamda
onun halefi seviyesine gelmiştir. Yirmi üç yıl boyunca çalışmalarını
74
75
Zehebî, Siyer, XX/585-587; Abdulkerim Özaydın, “Beyhakî, Ali b. Zeyd”, DİA,
İstanbul 1992, VI/62, 63.
Ebü’l-Hasen Zahîrüddîn Alî b. Zeyd b. Muhammed el-Beyhakî (ö. 565/1169),
Târîhu hukemai’l-İslam (thk. Muhammed Kurd Ali), Dımaşk 1946, 3-9. (eserin
mukaddimesinden).
292
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
beraber sürdürdüğü hocası henüz hayatta iken önemli eserlerini
yazmaya ve çeşitli beldelerden gelen mektupları cevaplandıracak
konuma ulaşmıştır. Bağdat’ta öğrencilik ve hocalık devresinde Şiî
Büveyhîler’in güvenini kazanmış, hatta Abbâsî Halifesi Kâim-Biemrillâh kendisini takdir ederek ona kelâm ve irşad dersleri vermesi
için bir kürsü hediye etmiştir. Öğrencilerinin sayısı 300’e ulaşmıştır. Bu yoğun faaliyetleri ile birlikte birçok eser de telif etmiştir. Tûsî
kırk kaldığı Bağdat’ın Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey’in gelişi ve
Büveyhîler’in tarih sahnesinden çekilişi ile ayrılmak zorunda kalmıştır. Bu hadiseler esnasında evi, kütüphanesi ve halifenin verdiği
ders kürsüsü yağmalanmış kendisi de Necef’e sığınmak zorunda
kalmıştı. Ondan ilim öğrenmek isteyen pek çok kişinin kendisini
takip etmesi üzerine Necef önemli bir ilim merkezi hâline gelmiştir.
Hayatının sonuna kadar yaşadığı Necef’te vefat etmiş ve orada defnedilmiştir. Tûsî’nin elliye yakın eser telif ettiği aktarılmaktadır.76
el-Fihrist (Fihristü’t-Tûsî) adlı eser Tûsî’nin Şîa ricâl ve ulemâsını alfabetik sırayla incelendiği bir kitaptır.77 Tûsî eserine başlarken
Hz. Peygamber’den rivayette bulunan ashâb arasından ilk olarak
Üsâme b. Zeyd’i zikretmektedir.78 Bazı şahısların künyesi ve önemli
gördüğü bazı hususlarla ilgili özet bazı bilgiler de vermiştir. İmâmiyyenin imamlarından rivayette bulunan râvileri de onlara yakınlıklarını da ifade ederek yine alfabetik sırayla vermiştir. Eserde hanımlara da yer verilmesi dikkat çekicidir.79 Bu eser Şîanın en önemli rical
kitaplarından biri olarak kabul edilmektedir.
28. İbn Abdilber, Ebû Ömer Cemaleddin Yusuf b. Abdullah
b. Muhammed Kurtubî İbn Abdilber Nemerî (ö. 463/1071),
el-İstiâb fî ma’rifeti’l-ashâb (thk. Alî Muhammed el-Becâvî),
Beyrut 1413/1992
Endülüs’ün Kurtuba şehrinde dünyaya gelen İbn Abdilber, dedelerinden Nemir b. Kâsıt’a nispetle en-Nemerî olarak anılmaktadır.
Tefsir, hadis, fıkıh, cedel, sîret sahalarında 100’ü aşkın önde gelen Endülüslü hocadan ilim tahsil eden İbn Abdilber, dönemin ileri
gelen ailelerinden birine mensuptur. Telif ettiği kıymetli eserlerle
Endülüs’te şöhret bulmuş, dönemin idarecileri tarafından hüsnü
kabul görmüştür.80
76
77
78
79
80
Mustafa Öz, “Tûsî, Ebû Ca‘fer”, DİA, İstanbul 2012, XL/435-437.
Zehebî, Siyer, XIIX/334; Öz, “Tûsî, Ebû Ca‘fer”, DİA, XL/435-437.
et-Tûsî Ebû Ca‘fer Muhammed b. el-Hasan (ö. 460/1067), Ricâlu’t-Tûsî (thk. Seyyid Muhammed Al-i Bahrü’l-Ulûm), Dârü’z-Zehair, Kum 1961, 3.
Zehebî, Siyer, XIIX/334; Kehhâle, I/218.
Zehebî, Siyer, XIIX/153-157; Kâtib Çelebi, I/81.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
293
el-İstiâb fî ma’rifeti’l-ashâb İbn Abdilber’in kendisinden önce
sahâbîlerle ilgili yazılmış teliflerde yer alan bilgilerin hemen hepsini
kapsayan, ashâb hakkında kaleme alınan önemli bir sahâbe tabakatıdır. Müellif “Muhammed Rasulüllah” şeklinde Hz. Peygamber’le
başladığı eserine sahâbîleri Mağrib alfabesine uygun bir sınıflamayla kaleme almıştır. İlk olarak Hz Peygamber’den sonra oğlu İbrahim
akabinde dört bölüm hâlinde sahâbîlerle ilgili hâl tercümelerine bu
eserinde yer vermiştir. Eserin birinci bölümünde nesep, ikinci bölümde künye, üçüncü bölümde sadece nisbeleriyle tanınan erkek
sahâbîler ve dördüncü bölüm olan son bölümde ise künyesiyle meşhur hanım sahâbîler tanıtılmaktadır.81 Değeri tartışılmaz olmakla
beraber çok sayıda sahâbenin eserde yer almadığı da ifade edilmektedir. Müellif biyografilerini ele aldığı kişileri isim ve künyeleriyle
tanıtıp, daha sonra kadınlar bölümü için de aynı usulü takip etmiştir.82 Bu eser sahâbe tabakatları içerisinde en çok itibaren gören
çalışmalardan biridir.
29. eş-Şîrâzî, Ebû İshak Cemaleddîn İbrahim b. Ali b. Yusuf
(ö. 476/1054), Tabâkâtu’l-fukahâ (thk. İhsan Abbâs),
Dârü’r-Raidi’l-Arabî, Beyrut 1981
İran’ın Şîraz şehrinin güneyindeki Fîrûzâbâd beldesinde doğan
müellif, ilk eğitimini Ebû Hâmid el-İsferâyînî’nin talebelerinden Ebû
Abdullah Muhammed b. Ömer eş-Şîrâzî’den almıştır. Sonra tahsil
için gittiği Şîraz’da fıkıh eğitimine devam etmiştir. Amelde Zâhirî
olup Şîraz’da Mu‘tezile mezhebinin bölgedeki temsilcilerinden Kadı
Ebü’l-Ferec el-Fâmî eş-Şîrâzî ile tartışmalar yapmıştır. Basra’ya gidip Ebû Ahmed Abdülvehhâb b. Muhammed el-Bağdâdî gibi bazı
âlimlerden dersler almış ve ardından Bağdat’a gitmiş ve vefat edincete kadar orada kalmıştır. İlmî kişiliğinin oluşmasında kendisini
en çok etkileyen Ebû’t-Tayyib et-Taberî’ye on yılı aşkın bir süre öğrencilik yaptıktan sonra hocasının isteğiyle fıkıh dersleri vermeye
başlamıştır. Ebû’t-Tayyib, Bâbüttâk ve Kerh kadılıklarına getirilmesinin ardından müderris olarak da şöhreti artmış; çeşitli vesilelerle katıldığı münazaralardaki başarısıyla ününü pekiştirmiştir.
Şîrâzî, döneminin en yetkin münazara ustası diye nitelenmiş, fürû
hükümlerini delillerle irtibatlandırmada İbn Süreyc’in yöntemini
benimsemiş, birçok öğrenci de yetiştirmiştir. Mâverdî bir vesileyle kendisiyle görüşmüş onun gibisine rastlamadığını söylemiş ve
hatta “Şâfiî onu görseydi kendisiyle mutlaka iftihar ederdi” diyerek
onu takdir etmiştir. Şîrâzî’nin yaşadığı son dönemde siyasetin baş
81
82
Kâtib Çelebi, I/81; Ali Yardım, “el-İstîâb”, DİA, İstanbul 2001, XXIII/314.
Çakan, Hadis Edebiyatı, 278.
294
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
aktörü olan Nizâmülmülk, Abbâsî hilâfetiyle uyumlu bir siyasetin
Selçuklu Devleti yararına olacağı düşüncesini taşıdığından Şâfiî
mezhebine önemli bir misyon yüklemişti. Bu sebeple ilmini takdir
ettiği Şîrâzî’yi, müderris tayin etme düşüncesiyle Nizâmiye Medresesi binasını inşa ettirmiştir. Ancak bu binanın kendisi için inşa
edilmesine rağmen Şîrâzî, medrese arsasının istimlâkinde hak ihlâli olduğu şüphesiyle açılış dersi vermekten kaçınmıştır. Ancak bir
müddet sonra baskılara dayanamayarak göreve başlamak zorunda
kalmış ve buradaki müderrisliğini hayatının sonuna kadar aralıksız
sürdürmüştür. Devlet nezdindeki âli konumuna rağmen mütevâzi
hayatına devam eden Şîrâzî geliri elvermediğinden hacca gidememiştir. Birçok talebesi arasında el-Bâcî, Muhammed b. Ahmed eşŞâşî, Hasan b. İbrâhim el-Fârikî, Ahmed b. Muhammed el-Cürcânî
ve Hüseyin b. Ali et-Taberî de zikredilmektedir.83
Müellifimizin konumuz itibariyle üzerinde duracağımız eseri Tabakâtü’l-fukahâ’ adını taşımaktadır. Eser, adından da anlaşılacağı
üzere bir fukaha tabakatıdır. Müellif bu nadide eserine sahâbe neslinden başlayarak V. (XI.) yüzyılın ortalarına kadar yaşayan, değişik
mezheplere mensup, meşhur fakihlerin kısa biyografilerini işlemiştir. Bu çalışma fakihlerin biyografilerinin yanı sıra aynı zamanda
fıkhın müellif zamanına kadarki gelişim seyrini genel olarak yansıtması açısından önemli bir çalışma olarak kabul edilmiştir. Fıkıh,
hilâf ve icmâ yönünden görüşleri dikkate değer olan ve temsil ettikleri ekolün varlığını sürdürmesinde önemli rol üstlenen fakihleri nesiller hâlinde (tabaka, tabaka) sunan eser, kendinden sonra yazılan
tabakat literatürünün temel kaynakları arasında olmuştur.84 Kitabına sahâbenin çoğunun fakih konumunda olduğunu hatırlatarak
başlayan müellif onların faziletlerine de değinmeden geçmemiştir.
Hz. Ebû Bekir’le başladığı ilk bölümü Hz. Fâtımâ ile bitiren Şîrâzî,
eserinin ikinci bölümde tâbiîn nesline mensup fakihleri incelemiştir. Bu bölümü emsar denilen önemli ilim merkezleri yani Medine, Mekke, Yemen, Suriye, el-Cezire, Mısır, Kûfe, Basra, Bağdat,
Horsan bölgelerine göre tasnif ederek anlatmıştır. Son bölümde ise
mensubu olduğu Şâfiî mezhebinin fakihlerini başa almak suretiyle,
sırasıyla Hanefî, Mâlikî, Hanbelî ve Zâhirî fakihleri tanıtmıştır ki,
neredeyse bu bölüm kitabın yarı hacmini kapsamaktadır.85
83
84
85
Ebû İshak Cemaleddîn İbrahim b. Ali b. Yusuf Şîrâzî (ö. 476/1054), Tabâkâtu’l-fukahâ (thk. İhsan Abbâs), Dârü’r-Raidi’l-Arabî, Beyrut 1981, 1-19; Kâtib Çelebi,
II/1105; Kehhâle, II/14; Bilal Aybakan, “Şîrâzî, Ebû İshak”, DİA, İstanbul, 2010,
XXXIX/184-185.
Şîrâzî, Tabâkâtu’l-fukahâ, 19-20; Aybakan, “Şîrâzî, Ebû İshak”, DİA, XXXIX/86.
Şîrâzî, Tabâkâtu’l-Fukahâ, 36.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
295
30. Ebü’l-Hüseyin İbnü’l-Ferra Muhammed b. Muhammed b.
Hüseyin el-Bağdâdî el-Hanbelî İbn Ebû Ya’la (ö. 526/1131),
Tabakâtü’l-Hanabile (thk. Muhammed Hamid el-Fıki),
Dâru’l-Marife, Kahire 1952.
Hanbelî fakihi ve biyografi yazarı Ebü’l-Hüseyin Muhammed
b. Muhammed b. el-Hüseyin el-Bağdâdî, Hanbelî fıkhında içtihad
mertebesine ulaşmış olan Kadı Ebü’l-Ya’lâ el-Ferrâ’nın oğludur. Bu
nedenle İbn Ebî Ya’lâ lakabı ile de anılmaktadır. İbn Ebî Ya’lâ, ilk
eğitimini babasından almış ancak erken yaşlarında babasını kaybedince değişik hocalardan ciddi bir fıkıh ve hadis eğitimi almış,
alanının yetkim âlimleri arasına girmeyi başarmıştır.86
İbn Ebî Ya’la’nın en meşhur eseri Tabakâtu’l-Hanâbile’dir. Adından da anlaşıldığı gibi eser Hanbelî fukahasını tanıtan bir tabakat
kitabıdır. Müellif kitabında Ahmed b. Hanbel’den kendi zamanına
kadar yaşamış olan 706 Hanbelî fakihini altı tabaka hâlinde ele almaktadır. İlk iki tabaka alfabetik; geri kalan kısım ise kronolojik
olarak tasnif edilmiştir. Alanında yazılan en eski eser kabul edilen
Tabakâtu’l-Hanâbile’ye İbn Receb Abdurrahman b. Ahmed el-Hanbelî bir zeyl yazmıştır.87
31. Ebû Nasr b. Hakan Feth b. Muhammed b. Ubeydullah
Feth b. Hâkân Kaysî, 529/1135), Kalaidü’l-ikyan ve (fi)
mehasini’l-a’yân, I-IX (thk. Hüseyin Yûsuf Haryûş),
Mektebetü’l-Menar, Zerka 1989/1409
Feth b. Hâkân el-Kaysî Gırnata’nın (Granada) Sahratülveled kasabasında doğmuş ancak ömrünün büyük bir kısmını İşbîliye’de
(Sevilla) geçirdiği için İşbîlî nisbesiyle tanınmıştır. Şöhretine rağmen hayatı hakkında fazla bilgi olmaması onun alkol bağımlılığı ve
kendini beğenmişlik gibi bazı sevilmeyen özellikleriyle alakalı görülmüştür. Feth b. Hâkân, Arapların Kays kabilesine mensup olup
mütevazı bir aileden gelmiştir. Nitekim ailesinde kendisinden başka
ne siyasi-idarî ne de kültürel alanda isim yapmış birine rastlanmaktadır. Muhtemelen babası o daha çocukken ölmüş; sorumluluğunu üstlenen annesinden meşakkatler karşısında sabırlı, iffetli
ve dindar bir kadın şeklinde bahsedilmektedir. Feth’in tahsil yılları,
Endülüs’te ilmî ve kültürel faaliyetlerin bir hayli yoğun olduğu dönemlere denk gelmişti. Seçkin birçok âlimden hadis, sarf, nahiv,
86
87
Zehebî, Siyer, XIIX/89-91.
İbnü’l-Ferra, Muhammed b. Muhammed b. Hüseyin Bağdâdî Hanbelî İbn Ebû
Ya’la (ö. 526/1131), Tabakâtü’l-Hanabile (thk. Muhammed Hamid el-Fıki), Dâru’l-Marife, Beyrut, [t.y.]; Şükrü Özen,” İbn Ebû Ya’la”, DİA, XIX/447-448.
296
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
tarih ve özellikle edebiyat dersleri almış, sohbet halkalarına katılma imkânı bulmuştur. Bu imkânlar kendisine kuvvetli bir ilmî alt
yapı kazandırmıştı. Feth b. Hâkân, Endülüs’ün hemen her şehrine
gitmiş, hatta Endülüs’ün dışına da çıkmış, Murâbıtlar’ın idaresinde olan Merakeş’e gitmiş ve orada da öldürülmüştür. Öldürülme
sebebi ve tarihi hakkında farklı görüşler ileri sürülse de Yûsuf b.
Tâşfîn’in, başka bir rivayete göre ise dinî yasakları hiçe sayan bazı
davranışlarından dolayı dindar sultan Ali b. Tâşfîn’in emriyle öldürülmüştür. Yaşadığı dönemdeki ilim dallarının birçoğundan haberdar olması derin bir genel kültüre sahip bulunduğunu ortaya
koymaktadır. Eyyâmü’l-Arab, klasik Arap şiiri ve şairleri, meşhur
hatipler, gazvelerin yanı sıra coğrafyaya da ilgi duymuştur. Ancak
asıl alanı edebiyat olup kendisine göre ilim dallarının en çekici ve
en güzelidir.88
Müellifin Kalâ’îdü’l-‘ikyân fî (ve) mehâsini’l-a‘yân. Veya tam
adıyla Kalâ’idü’l-‘ikyân fî mehâsini’r-rü’esâ ve’l-kudât ve’l-küttâb
ve’l-a‘yân adlı eserini telif etmeye sevk eden asıl sebep, kendi ifadesine göre Endülüs’ün XI ve XII. yüzyıllarda yetiştirdiği edip ve
şairlerin isim ve eserlerinin unutulmamasıdır. Ancak her ne kadar
edebiyatçılar demiş olmasına rağmen onlarla yetinmemiş, edebiyatla ilgilenen emîr, vali, kumandan, kadı, vezir ve fakihlerin de biyografilerine eserinde yer vermiştir. Ancak bunu yaparken objektif
davranmadığı kaydedilmektedir.89 Bu kıymetli eser yazarının yaşadığı dönemde Endülüs’te var olan edebî atmosferi sonraki nesillere
aktarmanın yanı sıra, müellifinin de edebî dehasını ve kudretini
yansıtması açısından önemlidir. Kitabı Murâbıt idarecilerinden
Ebû İshak İbrâhim b. Yûsûf b. Tâşfîn’e sunan müellif, çalışmasını
bir mukaddime ve dört ana bölümden oluşturmaktadır. Eserin birinci bölümü edebiyata ilgi gösteren emîr, vali, kumandan ve bunların çocuklarına; ikinci bölümü vezirlere, üçüncü bölümü kadı ve
âlimlere; dördüncü bölümü ise edip ve şairlere ayrılmıştır. Eserde
XI ve XII. yüzyıllarda yaşamış toplam altmış dört meşhur şahsın
biyografisine yer verilmiştir. Kişilerin tanıtımı dışında hem edebî
hem tarihî bilgiler de aktarmaktadır. Eserde başka hiçbir kaynakta rastlanmayan bilgilerin bulunması onu değerli kılmaktadır. Bu
eserin çeşitli kütüphanelerde yirmi civarında yazma nüshası günümüze ulaşmıştır.90
88
89
90
Mehmet Özdemir, “Feth b. Hâkân El-Kaysî”, DİA, İstanbul, 1995, XII/453-455.
Özdemir, “Feth b. Hâkân El-Kaysî”, DİA, XII/453-455.
Özdemir, “Feth b. Hâkân El-Kaysî”, XII/453-455.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
297
32. Ebü’l-Berekât Kemâleddîn Abdurrahman b. Muhammed
el-Enbârî (ö. 577/1181), Nüzhetü’l-elibbâ fi tabakâti’l-üdebâ
(thk. Muhammed Ebü’l-Fazl İbrahim), Dâru Nehdati Mısr,
Kahire 1967
Doğduğu Enbâr şehrine nispet edilen Kemâleddîn Abdurrahman b. Muhammed el-Enbârî, ilk eğitimini babası ve dayısından
aldıktan sonra ailesiyle birlikte göç ettikleri Bağdat’ta meşhur
Nizâmiye Medresesi’ne girerek ilim yolculuğuna devam etmiştir.
Orada Şâfiî fıkhı, lügat, nahiv, edebiyat ve Kur’an ilimleri gibi birçok alanda eğitim almıştır. Ayrıca dönemin seçkin âlimlerinden
fıkıh ve hadis dersleri de alan Enbârî, daha sonra öğrenci olarak
girdiği Nizâmiye Medresesi’ne müderris olmuştur. İbnü’d-Dehhân,
Abdüllatîf el-Bağdâdî ve İbnü’d-Dübeysî gibi birçok âlimin yetişmesinde etkili olmuştur. Ömrünün sonlarına doğru evine çekilip
ibadet ve telifle meşgul olan Enbârî, halife dâhil kimsenin desteğini kabul etmeyip kendi imkânlarıyla geçimini sürdürmüştür.
Zühd ve takvâsı, güçlü karakteri ile tanınan müellif, Arap dili ve
edebiyatının yanı sıra kelâm, fıkıh, hadis, tarih, dinler tarihi ve
mezhepler tarihi gibi birçok alanda uzmanlaşmıştır. Enbârî’nin
yaklaşık doksanı bulan eserlerinin büyük bir kısmı dil ve edebiyat
sahasında olup yaklaşık yirmi kadarı günümüze ulaşmıştır. Nüzhetü’l-elibbâ fi tabakâti’l-üdebâ adlı eseri bunlardan biridir. Müellif bu eserine Arapça dil bilgisini ortaya koyduğunu söylediği Hz.
Ali’yi zikrettikten sonra, ondan bu ilmi alarak geliştirdiğini söylediği Ebü’l-Esved ed-Düelî ile başlamaktadır.91 Daha sonra yaşadığı
döneme kadar 180 dil ve edebiyat âliminin biyografisini sunmaktadır. Eserde kendine yakın gördüğü Basra dil ekolü âlimlerine
daha geniş yer vermesi dikkat çekicidir.92 Bazı âlimleri ayrıntılı,
bazısını ise yüzeysel olarak ele alan bu eser, ilk olarak taş baskı
hâlinde Kahire 1294/1876’da yayınlanmıştır. Daha sonra eserin
çeşitli baskıları yapılmıştır, ancak bu baskılardan en Muhammed
Ebü’l-Fazl İbrâhim tarafından 1967 yılında Kahire’de gerçekleştirileni tutulmuştur.
91
92
Ebü’l-Berekât Kemâleddîn Abdurrahman b. Muhammed Enbârî (ö. 577/1181),
Nüzhetü’l-elibbâ fi tabakâti’l-üdebâ (thk. Muhammed Ebü’l-Fazl İbrahim), Dâru
Nehdati, Mısr 1967, 3.
Kâtib Çelebi, II/1095; Hulusi Kılıç, “Enbâri, Kemalettin”, DİA, İstanbul, 1995,
XXI/172-173.
298
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
33. Ebü’l-Hattab Ömer b. Ali İbn Semure el-Ca‘dî (ö.
586/1190), Tabâkâtu’l-fukahâi’l-Yemen (thk. Fuad Seyyid),
Dâru’l-Kalem, Beyrut, [t.y.]
Yemen’in İb nahiyesine bağlı Unâmir köyünde doğan müellifin,
el-Ca‘dî nisbesi, atalarından soyu Meâd b. Adnân’a ulaşan Ca‘de b.
Kâ‘b b. Rebîa’ya dayandığını göstermektedir. Çok yönlü olarak yetişen el-Ca‘di çoğunluğu kabilesinden olmak üzere birçok âlimden
değişik sahalarda dersler almıştır. Nitekim fakih Mes‘ûd b. Hassân
b. Harb el-Ca‘dî ve Asvâb b. Tihâmî ile Saîd b. Amr b. Mûsâ el-Cerâdî’den Kur’an; Ali b. Ahmed el-Behâkarî ile Zeyd b. Abdullah el-Hemedânî ve Sâlim b. Mehdî el-Ahferî’den fıkıh; Ahmed b. Muhammed
b. Zeyd b. Hassân’dan da fıkıh ve Arap edebiyatı, dersleri almıştır.
Kadı Esîrüddin’den Aden’de hadis dinlemiştir. Yemen’in bazı şehirlerinde kadılık ve müftülük yapmış, tayin edildiği Ebyen’de kadılık
görevindeyken 580 (1184) dolaylarında vefat etmiştir.
el-Ca‘dî’nin günümüze ulaşan tek eseri Tabakâtü fukahâ’i’l-Yemen (ve uyûn min ahbâri sâdâti rü’esâ’i’z-zemen, Tabakâtü’l-Yemâniyyîn) olup, Hz. Peygamber döneminden başlayarak yazarının
yaşadığı döneme kadar Yemen’de yetişen veya Yemen’e uğrayan
fakihlerin hayat hikâyelerini ihtiva etmektedir. Yemen ulemâsıyla
ilgili en eski tabakat kitaplarından biri olarak kabul edilen bu eser,
el-Ca‘dî’nin kendi hayatına dair bazı bilgiler içerdiği gibi mensubu
olduğu Şâfiî mezhebinin Yemen’de yayılışı hakkında da bilgiler sunmaktadır. Eserden faydalananların başında Muhammed b. Yûsuf
el-Cenedî, Abdürrahîm el-İsnevî, Tâceddin es-Sübkî ve Takıyyüddin İbn Kâdî Şühbe gelmektedir. İbn Kadı Şühbe’nin bu esere dair
olarak “Üstadımın bu kitabı olmasaydı es-Sülûk’ü meydana getiremezdim” dediği aktarılmaktadır.93 Eserine “Yemen’den Hz. Peygamber’in yanına hicret edenler” başlığı ile başlamakta ve bu başlık
altında ilk Ebû Musa el-Eş‘arî hakkında bilgi vermektedir. Daha
sonra da Yemen asıllı sahâbeleri tanıtmaktadır.94 Ardından Hz. Peygamber’in Yemen’e yolladığı ashâbı ele almaktadır. Sonrasında ise
Peygamber’in vefatından sonra yerine geçen Hulefâ-yi Râşidîn ve
Emevî dönemi fakihleri ile devam etmektedir. Eser Ebû Hanîfe’nin
arkadaşlarından meşhur fakih kadı Muhammed b. Ebî Avf hakkında verilen bilgilerle son bulmaktadır.95
93
94
95
Kâtib Çelebi, II/1105; Cevat İzgi, “İbn Semüre El-Ca‘dî”, DİA, İstanbul, 1999,
XX/314-315.
Ebü’l-Hattab Ömer b. Ali İbn Semure el-Ca‘dî (ö. 586/1190), Tabâkâtu’l-fukahâ’l-Yemen (thk. Fuad Seyyid), Dâru’l-Kalem, Beyrut [t.y.], 9; Kehhâle, Mu‘cemü’l-müellifin, II/567.
el-Ca‘dî, Tabâkâtu’l-fukahâ’l-Yemen, 248.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
299
34. İbnü’l-Mufaddal, Ebü’l-Hasan Şerefeddin Ali b. Mufaddal
(ö. 611/1214), Kitâbü’l-erbain el-mürettebe ala Tabakâti’lerbain (thk. Muhammed Salim b. Muhammed b. Cem’an
el-Abbadi), Mektebetu Edvai’s-Selef, Riyad [t.y.]
Aslen Kudüslü olup İbnü’l-Enceb künyesiyle tanınan İbnü’l-Mufaddal, otuz yaşına kadar İskenderiye bölgesinde hadis ve Mâlikî
fıkhını tahsil etmiştir. İbn Dirbâs gibi âlimlerin yanında hadis öğrenimine devam etmiş, ilim ve hac niyetiyle Mekke’ye gitmiştir. Hocası
Silefî’den çok istifade etmiştir. Mağribli hadis âlimi Ebü’l-Hasan Ali
b. Ahmed b. Huneyn’den icâzet alan İbnü’l-Mufaddal, Haremeyn’de
bulunduğu süre içinde dersler de vermiştir. İskenderiye’ye döndükten sonra bir müddet kadılık ve İskenderiye Medresesi’nde müderrislik yapmıştır. Akabinde Kahire’ye geçmiş ve bu kentin meşhur
medreselerinden el-Medresetü’s-Sâhibiyye’de vefatına kadar ders
vermeye devam etmiştir. Hadis ilimlerinde yetkin bir âlim, güçlü ve
güvenilir bir hadis hâfızı, fıkıh ilminde ve özellikle Mâlikî fıkhında
otorite olarak kabul edilmektedir.96
İbnü’l-Mufaddal, tam adı Kitâbü’l-erbain el-mürettebe ala Tabakâti’l-erbain olan eserine İbn Şihâb ez-Zührî’den başlayarak ilk
tabaka olarak nitelendirdiği tabakadan 40 hadis âlimini tanıtmakta
ve onları nesepleri, kendilerinden hadis rivayet edenleri zikretmektedir. Bu eserine aynı zamanda bu zevat tarafından aktarılan hadislere de zaman zaman yer vermektedir.97
35. İbnü’l-Esîr, Ebü’l-Hasen İzzeddin Ali b. Muhammed b.
Muhammed eş-Şeybânî el-Cezerî (630/1232), Üsdü’l-Gâbe
fî Ma’rifeti’s-Sahâbe, I-VII (thk. Ali Muhammed Muavvid),
Darü’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut, 1994 (Sahâbe Tabakatı)
Döneminin ünlü tarihçilerinden olan Ebü’l-Hasen İzzeddin Ali b.
Muhammed b. Muhammed eş-Şeybânî el-Cezerî, 555/1160 yılında
Cizre’de dünyaya gelmiş, Musul’da yetişmiştir. Babasının Esîrüddîn
lakabını taşıması nedeniyle İbnü’l-Esîr künyesi ile meşhur olmuştur. Musul ve Bağdat’ta bulunan âlimlerden hadis, edebiyat ve tarih
alanlarında ders almıştır. Kudüs’ün Selahaddin Eyyûbî tarafından
fethedilmesinden sonra Antakya seferine Musul askerlerinin yanında tarihçi olarak katılmıştır. Güçlü hafızasıyla tanınan İbnü’l-Esîr,
96
97
Salih Karacabey, “İbnü’l-Mufaddal”, DİA, İstanbul 2000, XXI/129.
Ebü’l-Hasan Şerefeddin Ali b. Mufaddal İbnü’l-Mufaddal (ö. 611/1214),
Kitâbü’l-erbain el-mürettebe ala Tabakâti’l-erbain (thk. Muhammed Salim b. Muhammed b. Cem’an el-Abbadi), Mektebetu Edvai’s-Selef [Edvaü’s-Selef], Riyad
[t.y.], 114.
300
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
hadiste hafızlık derecesine ulaşmıştır. 630/1233 yılında Musul’da
vefat etmiştir.
İbn Esîr’in Üsdü’l-ğâbe fî ma’rifeti’s-Sahâbe adlı kitabı, sahâbe
hayatına dair bir tabakat kitabı olup bu sahada yazılan eserler arasında seçkin bir yere sahiptir. Sahâbî tanımı ile başlayan eserde Hz.
Peygamber’in şemâili, ahlâkı, mucizeleri, elbiseleri, silahları yakınları, akrabaları ve hayatı anlatılmaktadır. Daha sonra da sahâbîlere
geçilmektedir. Müellif, 7400 civarında sahâbenin biyografisini bu
eserinde okuyucuya takdim etmektedir.98 Alfabetik olarak telif edilen bu nadide eserin birçok baskısı yapılmıştır.
36. el-Kıftî, Cemaluddin Ebü’l-Hasan Ali b. el-Kadı Yusuf (ö.
646/1248), İnbahu’r-ruvât alâ enbâhi’n-nühât, Kahire 1950
Cemaluddin Ebü’l-Hasan Ali el-Kıftî Mısır’da doğmuştur. Küçük
yaşlarda Kahire’de ilim tahsiline başlayarak seçkin dil âlimlerinden
dersler almıştır. Babasının görevi sebebiyle bulunduğu Kudüs’te
ilim ve sanat meclislerinde yer almış ve ilgi görmüştür. Hiç evlenmemiş, kendini tamamen ilime vermiş olup Halep’te vefat etmiştir.99
İyi bir kültür tarihçisi ve devlet adamı olarak bilinen Ebü’l-Hasan Cemaleddin el-Kıftî’nin kaleme aldığı İnbahu’r-ruvât alâ enbâhi’n-nühât adlı eser, Arap dili ve edebiyatı sahasında çalışmış gramercilerin hayat hikâyelerini konu almaktadır. Dört ciltlik biyografi eseri olan bu kitapta müellif, nahiv ilminin kurucusu sayılan
Ebü’l-Esved ed-Düelî’den başlayarak, XIII. yüzyıl ortalarına kadar
yaşayan Arap dilbilimciler ile edebiyat sahasında şöhret kazanan
müellifleri tanıtmaktadır. Alfabetik olarak telif edilen eser, sahanın
önemli çalışmalarından biri olarak kabul edilmektedir. Kitabın ilk
neşri M. Ebü’l-Fazl İbrahim tarafından 1950 yılında Kahire’de yapılmış daha sonra değişik yerlerde de basılmıştır.100
37. Ebû Amr Takıyyüddîn Osmân b. Salâhiddîn
Abdirrahmân b. Mûsâ İbnü’s-Salâh Şehrezûrî (ö. 643/1245),
Tabakâtü’l-fukahâi’ş-Şâfiîyye (thk. Muhyiddin Ali Necib),
Dârü’l-Beşairi’l-İslamiyye, Beyrut 1992.
Kuzey Irak’taki Erbil’e bağlı Şehrezûr’un Şerehân köyünde doğan müellif, bölgenin tanınmış âlimlerinden birinin oğludur. Babası
Halep’teki Esediyye Medresesi’nde hocalık yapmaktaydı. Babası98
99
Kâtib Çelebi, I/81; Bünyamin Erul, “Üsdü’l-Gâbe”, DİA, İstanbul 2012, XLII/363.
Zehebî, Siyer, XXIII/227; Mahmut Kaya, “İbnü’l-Kıftî”, DİA, İstanbul, 2000,
XXI/112-114.
100 Mehmet Türkmen, “İnbâhü’r-Ruvât”, DİA, İstanbul, XXII/268-269.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
301
nın lakabından dolayı kendisine İbnü’s-Salâh denilmiştir. Kur’an-ı
Kerim’i ezberledikten sonra erken yaşlarda Musul’a giderek burada hadis ve kıraat okuduğu kaydedilmektedir. İlim basamaklarını
hızla geçmiş ve Nizâmiye Medresesi müderrislerinden İmâdüddin
Ebû Hâmid Muhammed b. Yûnus’un yardımcılığına ulaşmıştır.
Bağdat, Hemedan, Nîşâbur, Horasan, Merv, Kazvin, Halep, Dımaşk
ve Harran’a gitmiş buradaki âlimlerden faydalanmıştır.101 Bunun
neticesinde tefsir, hadis, fıkıh ve Arap dili seçkin bir konuma ulaşmıştır. Daha sonra Kudüs ve Dımaşk’ta müderrislik yapmış, Ebû
Şâme el-Makdisî, Muhammed b. Hüseyin b. Rezîn el-Hamevî ve İbn
Hallikân gibi birçok tanınmış âlimin yetişmesine katkı sağlamıştır.
Dımaşk’ta vefat etmiş ve buraya defnedilmiştir. Selefî görüşleriyle
tanınan İbn Salâh, felsefe ve mantık karşıtı idi.102 Sıfatullah konusunda Kur’an ve hadislerde geçen, teşbihe kaçabilecek ifadeleri, yorumlamayı doğru bulmadığı ve tartışmalı konulara girmediği ifade
edilmektedir.103
Tabakâtuü’l-fukahi’ş-Şâfi‘iyye” İbn Salâh’ın önemli çalışmalarından biridir. Adından da anlaşıldığı gibi Şâfiî mezhebine mensup
fukahanın tanıtıldığı bir tabakat kitabıdır. Müellifi tarafından müsveddesi yazılmış ancak temize çekilemeden müellif vefat etmiştir.
Müsvedeler Şâfiî mezhebinin önemli isimlerinden bir başkası olan
Nevevî ulaşınca Neveî tarafından okunmuş, çok beğenilince de eksik olan bazı biyografiler de eklenerek yeni bir düzenleme yapılarak
tamamlanmıştır. Şehrezûrî bu eserine Hz. Peygamber’e hürmeten
onun isimini taşıyanlardan yani Muhammed isimli fakihlerden başlayarak fakihleri anlatmaya başlamıştır. Muhammedler bittikten
sonra da eser alfabetik olarak devam etmektedir. Kitapta toplam
277 fakih’in biyografisi yer almaktadır. Arka tarafında da Nevevî
tarafından yazılan zeyl bulunmaktadır.104
38. Ebû Ömer Minhacüddin Osman b. Muhammed b. Osman
Cûzcânî (ö. 660/1262), Tabakat-ı Nâsırî, I-II (Farsçadan çev.
ve tlk, Ali Turkî), Merkezü’l-Kavmî li’t-Terceme, Kahire 2012
Minhâc-ı Sirac adıyla bilinen Ebû Ömer Minhacüddin Osman
b. Muhammed b. Osman Cûzcânî, Hindistan’ın Fîrûzkûh bölgesin101
102
103
104
M. Yaşar Kandemir, “İbnü’s-Salâh eş-Şehrezûrî”, DİA, İstanbul 2000, XXI/198.
Zehebî, Siyer, XXIII/140; Kehhâle, VI/257.
Zehebî, Siyer, XXIII/141; Kandemir, “İbnü’s-Salâh”, DİA, İstanbul 2000, XXI/200.
Ebû Amr Takıyyüddîn Osmân b. Salâhiddîn Abdirrahmân b. Mûsâ İbnü’s-Salâh
Şehrezûrî (ö. 643/1245), Tabakâtü’l-fukahâi’ş-Şâfiîyye (thk. Muhyiddin Ali Necib), Dârü’l-Beşairi’l-İslamiyye, Beyrut 1992, I/78,79; Kandemir, “İbnü’s-Salâh
eş-Şehrezûrî”, XXI/198.
302
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
de doğmuştur. Babası Sirâceddin önde gelen âlimlerden biri olup
dönemin bürokratlarında idi. Bu nedenle Cûzcânî çocuk yaştan
itibaren iyi bir eğitim almıştır. Daha sonra Delhî’nin en iyi eğitim
kurumlarında müderrislik, kadılık ve kâdılkudâtlık görevlerinde
bulunmuştur. Sarayda yaşanan bazı entrikalardan dolayı bir müddet görevden uzaklaştırılmışsa da sonra aynı göreve yeniden getirilmiştir. Kadîu’l-kudâtlık yaparken vefat eden Cûzcânî’nin Delhi’ye
defnedildiği sanılmaktadır.105
Tabakâtı Nâsır, Cûzcânî’nin en önemli eseridir. Günümüze ulaşmayan birçok kaynaktan faydalanarak yazılan bu eser, adını Delhî
Memlük Sultanı Nâsırüddîn’den almaktadır. Müellifi tarafından adı
geçen hükümdara takdim edilmiştir. Aslında Farsça olarak yazılan
eser, daha sonra Arapçaya tercüme edilmiştir. Adı her ne kadar tabakat olsa da genel tarih tarzına da dahil edilebilecek olan Tabakâtı
Nâsır’ın içeriğine gelince, ilk bölümü Hz. Âdem’le başlamakta olan
bir peygamberler tarihidir. Arkasından Raşid Halifeler, Emevîler,
Abbâsiler, İran’a hâkim olan hânedanlar, Tübba‘ ve diğer Yemen
kralları, Tâhirîler, Saffârîler, Sâmânîler, Deylemîler (Büveyhîler),
Gazneliler, Selçıklular, İldenizler, Fars Atabegleri, ve Sencer’in ardından Nîşabur’da hüküm süren Gurlular, Delhi Sultanlığı (Muizziler), Delhi Sultanlığı (Şemsîler), Delhi Sultanlığı bağlı melikler
Karahıtay ve Moğol istilası gibi konuları işlemektedir. Bu hususları
23 tabaka şeklinde düzenen müellif Hindistan tarihi açısından çok
kıymetli bilgiler ihtiva etmektedir. Hele hele Hindistan ve Afganistan
bölgesinde cereyan eden Cûzcânî’nin bizzat kendisinin de bir şekilde ya müttali olduğu veya tanığı olduğu hadiseleri aktarması eseri
eşsiz bir kaynağa dönüştürmektedir.106
39. İbn Ebî Useybia Ahmed b. Kasım b. Halife b. Yunus elHazrecî (ö. 668/1268), Uyûnu’l-Enba fi Tabakâti’l-Etibba
(thk. Nizar Rıda), Dârü’l-Meketebetü’l-Hayat, Beyrut, [t.y.]
Eyyûbîler döneminin tanınan bir hekim ailesinin çocuğu olarak Şam’da doğan Ebü’l-Abbas Muvaffakuddin Ahmed b. el-Kasım
b. Halife b. Yunus es-Sadi el-Hazrecî’nin doğum tarihi hakkında
net bir bilgi olmamakla birlikte, 600/1204 dolaylarında doğduğu
tahmin edilmektedir. Hayatı hakkındaki bilgileri Uyûnu’l-enba fi tabakâti’l-etibba adlı, kendine ait, eserden öğrenmekteyiz. Tefsir, ha105 Kâtib Çelebi, II/1107; Şeşen, s. 163; A. S Bazmee Ansari, “Cûzcânî, Minhâc-ı
Sirâc”, DİA, İstanbul, 1993, VIII/98.
106 Ebû Ömer Minhacüddin Osman b. Muhammed b. Osman Cüzcânî (ö. 660/1262),
Tabakat-ı Nâsırî, I-II (Farsçadan çev. ve tlk, Ali Turkî), Merkezü’l-Kavmî li’t-Terceme, Kahire 2012, VIII/99.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
303
dis, fıkıh, kelam, felsefenin yanı sıra dil ve edebiyatla da ilgilenmiş
olan İbn Ebî Useybia, ünlü bir göz doktoru olan babasının yanında
tıp eğitimine başlamıştır. Bu eğitimi esnasında Hippokrat’tan Ebû
Bekir Râzi’ye kadar tıbba dair temel metinleri okumuştur. Tıbba
dair öğrendiği pratik bilgiler ve edindiği teorik tecrübelerle hekimlik
yapmaya başlamıştır. Bu alandaki tecrübelerini Tecârib ve’l-fevâid
adıyla kaleme almış bir esere dönüştürerek kendisinden sonraki
hekimlere kıymetli bilgiler bırakmıştır.107
İbn Ebî Useybia’nın, dönemin veziri Emînüddevle Ebü’l-Hasan b.
Gazâl’e takdim ettiği, tıp tarihinde önemli kaynaklar arasında sayılan ve günümüze ulaşan yegane eseri Uyûnu’l-enba fi tabakâti’l-etibba adlı çalışmasıdır. Onbeş babdan oluşan eser, Grek, Roma,
Hint, Süryânî ve Müslüman hekimlerin biyografilerini, felsefe ve o
gün felsefenin bir parçası olan tıpa dair eserlerini tanıtmaktadır.
Elli kadar kaynaktan istifade edilerek telif edilen bu eserin özellikle
Müslümanlara dair olan bölümü, İslam tıp tarihi kadar İslam toplumunun ilmî, siyasi ve sosyal tarihine de ciddi anlamda ışık tutmaktadır.108 Bu da eseri sahasında vazgeçilmez kılmaktadır.
40. Ebü’l-Abbâs Ahmed b. Said ed-Dercinî (ö. 670), Kitâbu
tabakâti’l-meşayih bi’l-Mağrib (thk. İbrahim Tallay), Dârü’lFikri’l-Arabî, [t.y.].
Ebü’l-Abbas Ahmed b. Saîd b. Süleyman et-Temicârî ed-Dercinî’nin 600/1204 yılında Nefta yakınlarındaki Dercin’de doğduğu
tahmin edilmektedir. İlk eğitimini babasının yanında alan Dercinî,
616/1220 yılında Cezayir’in güneyinde bulunan Vercelân’a gitmiştir. Buranın meşhur hocalarından dersler aldıktan sonra, Tunus’un
güneyinde yer alan Tevzer’de ilmî çalışmalarına devam eden Dercinî, İbâdî mezhebine mensuptur. Tarih, dil, edebiyat, siyer ve fıkıh
alanlarında kendini yetiştirerek Kitâbu tabakâti’l-meşâyih bi’l-Mağrib adlı eserini yazmıştır. 670/1272 yılında vefat etmiştir.109
Dercinî’nin Kitâbu tabakâti’l-meşâyih bi’l-Mağrib adlı eserini dönemin azzâbe teşkilatının isteği üzerine yazdığı sanılmaktadır. Eser
aslında bir İbâdî âlimler tabakatı olup zaten bu mezhebe mensup
olan zevatın kendisinden ilk İbâdî âlimlerinin biyografilerini ve atalarının faziletlerini ihtiva eden bir eser telif etmesini talep etmeleri
üzerine yazılmıştır. Dönemin azzâbe teşkilatının Ebû Zekeriya Yahya b. Ebû Bekir el-Vercelânî tarafından telif edilen Kitâbu’s-Sîre ve
107 Mahmut Kaya, “İbn Ebû Usaybia”, DİA, İstanbul 1999, XIX/445.
108 Kaya, “İbn Ebû Usaybia”, XIX/445.
109 Mustafa Öz, “Dercînî”, DİA, İstanbul 1994, IX/166
304
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
Ahbâru’l-Eimme adlı eseri yetersiz bulduğu, bunun için Dercinî’yi
görevlendirdiği kaydedilmektedir. Böyle bir istek sonucu ortaya çıkan eser, iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, İbâdîlerin
Kuzey Afrika’ya yerleşmeleri anlatılmakta ve Rüstemî devletini yöneten hükümdarlarla Kuzey Afrika kökenli İbâdî âlimlerinin biyografileri yer almaktadır. İkinci bölüm ise her biri elli yılı içeren on
iki devreye taksim edilerek aktarılan biyografilerden oluşmaktadır.
Dercinî’nin bu eseri Kuzey Afrika’da kurulan tek İbâdî devlet olan
Rüstemîler ile özellikle o coğrafyadaki İbâdî tarihi hakkında geniş
bilgiler içermektedir. Bu da kitabı bu sahanın önemli kaynaklarından biri hâline getirmektedir.110
41. Ebû Abdullah Bahaeddin Muhammed b. Yusuf b. Yakub
el-Cenedî (ö. 732/1332), es-Süluk fi tabakâti’l-ulema
ve’l-müluk=Tarihü’l-Cenedî= Tabakâtü’l-Cenedî (thk.
Muhammed b. Ali b. Hüseyin el-Ekva el-Hivali), Mektebetü’lİrşad, San‘a 1995
Yemenli tarihçi Bahaeddin Muhammed b. Yusuf b. Yakub el-Cenedî, Muaz b. Cebel’in Hz. Peygamber tarafından kadı olarak gönderildiği Cened şehrine nisbesiyle anılmıştır. Ancak hayatının büyük
bir bölümünü burada değil de Zebid şehrinde geçirmiştir.111 İlimle
içiçe olan bir ortamda dünyaya gelen Cenedî’nin bilinen tek eseri
es-Süluk fi tabakâti’l-ulema ve’l-müluk adlı bu eseridir. Yemen tarihine dair ciddi bilgiler içeren bu çalışma, İslam dönemi Yemen
tarihi açısından önemli bir kaynak olarak kabul edilmiştir. Müellif,
âdeta teberrüken Hz. Peygamber’in hayatına dair küçük bir girişle
başladığı eserine Hz. Ebû Bekir, Hz. Ali ve Muaz b. Cebel’le devam
ederek, Yemen’e gelen sahâbe ve tâbiîn ile sonraki dönemlerde Yemen’e uğrayan veya burada görev yapan şahıslarla devam etmektedir.112 Eserinde Yemenli âlim, şair, edip, mutasavvıflara da yer
veren Cenedî, bu kişilerin nesepleri, eğitimleri, öğrencilerine dair
bilgiler de aktarmaktadır.113 Eserde bazı şairlere ait aktarılan beyitler ise kitaba bir renk katmaktadır. Yukarıda da ifade ettiğimiz
gibi bu eser Müslüman Yemen’in önemli kaynaklarından biri olarak
karşımıza çıkmaktadır.
110 Öz, “Dercînî”, DİA, IX/167.
111 Kehhâle, III/780.
112 Ebû Abdullah Bahaeddin Muhammed b. Yusuf b. Yakub Cenedi (ö. 732/1332),
es-Süluk fî tabakâti’l-ulema ve’l-müluk (thk. Muhammed b. Ali b. el-Hüseyin
el-Ekva el-Hivali), Mektebetü’l-İrşad, San‘a 1995/1416, III/70-80.
113 Abdulkerim Özaydın, “Cenedî”, Muhammed b. Yusuf”, DİA, İstanbul 1993,
VII/363, 367.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
305
42. Ebû Abdillâh Şemsüddîn Muhammed b. Ahmed b.
Abdilhâdî ed-Dımaşkî (ö. 744/1343), Tabakâtü ulemai’lhadis (thk. Ekrem el-Buşî, İbrahim Zeybek), Beyrut 1989
İslamî ilimlerin birçok alanında tanınmış ilim insanı yetiştirmesiyle bilinen İbn Kudâme ailesine mensup olan İbn Abdühâdî, Dımaşk’ta dünyaya gelmiştir. Küçük yaşlarda başlayan ilim yolculuğunda kıraat, gramer, fikıh, hadis ve rivayet ilimlerinde döneminin
meşhur âlimlerinden aldığı köklü eğitimlerle devam etmiştir. Hadis
ricâli, ilel, cerh ve ta’dîl konularında temayüz ed-Dımaşkî, Zehebî,
İbn Kesîr ve Süyûtî gibi âlimler tarafından hadis hâfızları arasında
sayılacak kadar bu alanda derinleşmiştir. Dinî ilimlerle birlikte ahlâkî meziyetleri de aktarılan İbn Abdühâdî, kırk yıllık kısa ömründe
yetmişi aşkın eser telif ederek, özellikle Hanbelî mezhebinin sayılı âlimleri arasına girmiştir. Hadis hâfızlarına dair en kapsamlı114
eserler arasında kabul edilen Tabakâtü ulemai’l-hadis adlı eserinde
350 hadis hâfızının hayatı ele alınmaktadır.115 Eser, Ekrem el-Buşi
ve İbrahim Zeybek tarafından tahkik edilerek 1996’da Beyrut’ta 4
cilt hâlinde basılmıştır.116
43. Ebû Abdullah Şemseddin Muhammed b. Ahmed b.
Osman ez-Zehebî (ö. 748/1348), Siyeru a’lâmi’n-nubelâ,
I-XXV, Müessesetü risale, Beyrut 1985-1988.
Aslen Silvânlı Türkmen bir aileye mensup olan ez-Zehebî, Dımaşk’ta doğmuştur. İlim ehli olan ailesi eğitimine çok önem vermiş, küçük yaşlardan itibaren birçok değerli âlimin ders halkasında
bulunması sağlanmıştır. Ancak bunlardan Yûsuf b. Abdurrahman
el-Mizzî, Takıyyüddin İbn Teymiyye ve Alemüddin el-Birzâlî onun
yaşamı boyunca arkadaş/hoca olarak yakın ilişki sürdürdüğü âlimler arasında zikredilmektedir. Kıraat, hadis, şiire de ilgi duyan Zehebî, amelde Şâfiî, itikadda ise Eş‘arî mezhebine mensuptu. Zekâsı,
zühd ve takvası, vakarıyla tanınan Zehebî, Medine, Hama, Humus,
Trablus, Remle, Bilbîs, Kerek ve Kudüs gibi birçok şehre ilmî seyahatler yapmıştır. Yaşının ilerlemesiyle görme duyusunu zayıflayan
ve giderek kaybolan Zehebî, Dımaşk’ta vefat etmiştir. Velûd bir müellif olan Zehebî’nin telif, ihtisar ve tahric türlerinde sayıları 300’e
varan eser ya yazdığı veya katkı sağladığı ifade edilmektedir. Bu
114 Mehmet Eren, “Hadis İlminde Ricâl Bilgisi ve İlk Kaynaklar II”, Dinî Araştırmalar,
Mayıs-Ağustos, 2000, 3, say, 7.
115 Ferhat Koca, “İbn Abdülhâdî, Şemseddin”, DİA, İstanbul, 1999, XIX/273-274.
116 Ebû Abdullah Muhammed b. Abdülhadi Dımaşkî, Tabakâtü ulemai’l-hadis, I-IV
(thk. Ekrem el-Buşî), İbrahim Zeybek, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut 1989, I/2227, 57-60.
306
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
eserlerin akaid, fıkıh, hadis, tarih, terâcim gibi birçok alanda olması
onun çok yönlü ilmî müktesebatını gözler önüne sermesi açısından
önemlidir.117
Zehebî, şaheser konumunda olan Siyeru a’lâmi’n-nubelâ adlı
kıymetli eserinin ilk maddesinde Hz. Peygamber’in hayatını ele
almaktadır. Akabinde Hulefâ-yi Râşidîn hakkında bilgiler vererek devam etmektedir. Kırk tabaka hâlinde yaklaşık 7000 biyografiyi içeren eser, âdeta başta muhaddisler olmak üzere meşhur
kişilerin tamamını tanıtmayı hedeflemektedir.118 Zehebî’nin yedi
yüz yıla yakın bir zaman dilimini kapsayan bu eseri, Endülüs’ten
Horasan’a kadar uzanan geniş İslam coğrafyasında yaşamış mesleklerinde pek meşhur olmuş sayıları binleri bulan halife, melik,
sultan, vezir, nakîb, kâdı, kâri’, muhaddis, fakih, edîb, lügatçı,
nahivci, şair, mütekellim, ve felsefecinin tanıtım ve tenkitini ihtiva
etmektedir. Lakin tanıtılan bu kişilerin neredeyse yüzde sekseninin hadisçilerden oluşması dikkat çekicidir.119 Eser ricâl hakkında
bilgi edinmek için ilk akla gelen kaynaklar arasında yer almaktadır. Her ne kadar birden fazla baskısı varsa da Şuayb Arnavut
tarafından yapılan tahkikli neşre ilim camiası tarafından daha çok
kabul görmüştür.
44. Ebû Abdullah Şemseddin Muhammed b. Ahmed b.
Osman ez-Zehebî (ö. 748/1348), Mizânu’l-i’tidâl (thk. Ali
Muhammed Becâvî), Dârü’l-Marife, Beyrut 1963.
Zehebî’nin birkaç ciltten oluşan bu eseri, hadis uyduran, hadis
uydurmakla itham edilen, çok hata etmelerinden dolayı güvenilmeyen, tanınmayan, güvenilir olmakla birlikte bidatçi olarak şöhret
kazanan, cerh ve ta’dîl yönlerinden zayıf olan râvileri ele almaktadır. Alfabetik bir düzenle tasnif edilen eserde 11.000’i aşkın biyografi ele almaktadır içermektedir. Biyografileri sunulan şahıslardan
önce adları ile anılan veya bilinenler, akabinde künyeleri ile tanınan
erkek ve kadın râviler zikredilmiştir. Kitapta ele alınıp da Kütüb-i
Sitte’de isimleri geçenler ise rumuzlarla belirtilmişlerdir.120
117 ez-Zehebî, Siyer, I/12-60 (eserin mukaddimesinden); Kâtib Çelebi, II/1015.
118 Mehmet Efendioğlu, “Siyeru a‘lâmi’n-nübelâ”, DİA, İstanbul 2009, XXXVII/326-327.
119 Çakan, Hadis Edebiyatı, 274.
120 Ebû Abdullah Şemseddin Muhammed b. Ahmed b. Osman Zehebî (ö. 748/1348),
Mizânu’l-i’tidâl fî nakdi’r-ricâl (thk. Ali Muhammed Becâvî), Dârü’l-Marife, Beyrut,
1963. M. Yaşar Kandemir, “Mîzânü’l-i’tidâl”, DİA, Ankara, 2020, XXX/218-219.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
307
45. Ebû Abdullah Şemseddin Muhammed b. Ahmed b.
Osman Zehebî (ö. 748/1348), Tezkiretu’l-huffâz, Dârü’lKütübü’l-İlmiyye, Beyrut 1998
Hadis hâfızlarından 1176 kişinin biyografilerinin ele alındığı
Zehebî’nin bu eserinin Endülüslü İbnü’d-Debbâğ, Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî ve özellikle Ali b. Mufaddal’ın bu alana dair yazdıklarının incelenmesinden sonra hazırlandığı ifade edilmektedir. Zehebî,
bu eserinde sahâbeden yimi üç, tâbiînin ileri yaşta olanlarından
kırk, orta yaşlılarından yirmi dokuz, en son dördüncü tabakada
yine tâbiînden elli kişiye yer vermektedir. Bu tabakalarda hadis hâfızlarının hepsini değil, ön plana çıkan yüz kişiyi ele almıştır. Eserde
biyografileri sunulan kişilerin cerh ve ta’dîl açısından konumları, telif
ettikleri kitaplar, rivayette bulundukları şahıslar, siyasal eğilimleri,
sosyal statüleri ve etnik kökenlerine dair de bilgiler sunulmaktadır.121
46. Ebû Abdullah Şemseddin Muhammed b. Ahmed b.
Osman ez--Zehebî (ö. 748/1348), Ma’rifetu’l-kurrâ[i’l-kibar
ale’t-tabakat ve’l-asar], [y.y.], [t.y.]. Aynı eserin diğer bir
basımı Tayyar Altıkulaç tarafından yapılmıştır. Dârü’lÂlemi’l-Kütüb, Beyrut 2003
Ma’rifetu’l-Kurrâ[i’l-kibar ale’t-tabakat ve’l-asar adlı eserde Zehebî, sahâbe neslinden başlayarak kurrâ olan ilim ehlini ele almaktadır. Mukaddimeden sonra on sekiz tabaka hâlinde sınıflama yapmıştır. İlk tabakada Hz. Osman’la başlayıp Ebü’d-Derdâ ile birlikte
yedi sahâbe hakkında bilgi vermektedir. İkinci tabaka Ebû Hüreyre
ile başlayıp ilk tabakadaki kişilerden kıraat alan 12 sahâbe ve tâbiîn
ele alınmaktadır. Üçüncü tabakada ise tâbiîn neslinden kurrâ tanıtılmaktadır. Toplamda 658 kurrânın hayatı, eserleri, kıraatı kimden
tedris ettiklerine dâir bazı bilgiler de eserde aktarılmaktadır.122
47. Ebû Abdullah Şemseddin Muhammed b. Ahmed b.
Osman ez-Zehebî (ö. 748/1348), el-Muin fi tabakâti’lmuhaddisin (thk. Hemmâm Abdürrahim Saîd), Dârü’lFurkan, Amman, 1984
Zehebî, el-Muin fi tabakâti’l-muhaddisin adlı eserinin mukaddimesinde bu çalışmayı hadis ilmine yeni başlayanlar mübtediler için
hazırladığını, belirtmektedir. Yirmi sekiz tabaka şeklinde tasnif edi121 Ebû Abdullah Şemseddin Muhammed b. Ahmed b. Osman Zehebî (ö. 748/1348),
Tezkiretü’l-Huffâz, Dârü’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut 1998, 13; Mehmet Emin
Özafşar, “Tezkiretü’l-Huffâz”, DİA, İstanbul, 2012, XLI/76.
122 Ebû Abdullah Şemseddin Muhammed b. Ahmed b. Osman Zehebî (ö. 748/1348),
Ma’rifetu’l-kurrâi’l-kibar ale’t-tabakat ve’l-asar, [y.y.] [t.y.], 9, 317.
308
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
len eserde 153 erkek, 27 hanım toplamda 178 sahâbe ve tâbiînden
erkek ve hanımın isimleri yer almaktadır. Kitabının ilk kısımına Hz.
Ebû Bekir’le başlayan müellif, cennetle müjdelenen on sahâbeyi
verdikten sonra diğer sahâbeleri ile tabakaları alfabetik sıralamayla
aktarmaktadır. Yine ilk on sahâbenin büyüklerinden bazıları için
kısa bilgiler verilirken, diğerlerinin sadece isimleri zikredilmiş, toplamda isim eser de yer almıştır.123
48. Ebû Abdullah Şemseddin Muhammed b. Ahmed b.
Osman ez-Zehebî (ö. 748/1348), Tarihü’l-İslam ve Tabakâtü
meşahir ve’l-a’lâm, I-XV (thk. Beşşâr Avvâd) Ma’rûf, Daru’lgarbi’l-İslamî, 2003
Zehebî’nin Tarihü’l-İslam ve Tabakâtü meşahir ve’l-a’lâm adlı ansiklopedik eseri yaklaşık 40.000 biyografi içermekte olup en kapsamlı çalışmasıdır. Daha sonra yazılan birçok esere kaynaklık ettiği
gibi onun Siyeru a‘lâmi’n-nübelâ’adlı eserinin de ana kaynağı konumundadır. Hicretin birinci senesiyle başlayan eser yıl yıl başlıklandırılarak, belli başlı önemli hadiseleri de içermektedir. Toplamda
yetmiş tabaka, her tabaka onar yıl olacak şeklinde tarihî bilgiler
de kronolojiye dikkat edilerek aktarılmıştır. Eserde 700/1301 yılına
kadar hadiseler bu şekilde anlatılmıştır.
49. Safedî, Ebû’s-Safâ (Ebû Saîd) Salâhuddîn Halîl b.
İzziddîn Aybeg b. Abdillâh es-Safedî (ö. 764/1363) Nektu’lhimyân fi nuketi’l-umyân (thk. Mustafa Abdulkadir Ata),
Dârü’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut 2007
Halil b. Aybek es-Safedî 696/1297 yılında Safed şehrinde doğmuştur. Doğduğu şehirde birçok âlimden ilim tahsil eden Safedî,
gençlik yıllarında Şam’a giderek orada İbn Seyyidi’n-Nâs, Zehebî,
Taceddin Sübkî gibi hadisçi ve tarihçilerden dersler almıştır. Safed,
Şam, Kahire, Halep gibi şehirlerde kâtiplik ve ardından Şam Emeviyye Camii ve Halep’te müderrislik yapmıştır. Eserlerini de müderrislik yaptığı dönemlerde yazdığı kaydedilen Safedî, hat ve inşâ
sanatları, Arap dili ve edebiyatı ile tarih alanlarında ün yapmıştır.
764/1363 yılında Şam’da vefat etmiştir.124
Safedî’nin Nektu’l-himyân fi nuketi’l-umyân adlı eserinde meşhur
âmâ âlimlerin biyografilerini ele almaktadır. Müellif eserin başında on kısım hâlinde görme engeliyle ilgi bir mukaddime kaleme al123 Ebû Abdullah Şemseddin Muhammed b. Ahmed b. Osman Zehebî (ö. 748/1348),
el-Muin fi tabakâti’l-muhaddisin (thk. Hemmâm Abdürrahim Saîd), Dârü’l-Furkan, Amman 1984.
124 İsmail Durmuş, “Safedî”, DİA, İstanbul 2008, XXXV/447-450.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
309
mıştır. Ardından alfabetik bir tasnifle âmâ olan ilim ehlini meşgul
oldukları ilim dalı, bulundukları yerler, aldıkları görevler ve vefat
tarihleri kaydetmenin yanı sıra kimilerine ait şiirlere de yer vermiştir.125
50. Ebû Nasr Taceddîn İbnü’s-Sübkî (ö. 771/1370),
Tabakâtü’ş-Şâfiîyyeti’l-kübrâ, [y.y.], 1324
Şâfiî fakihi, Eş‘ari kelamcısı ve iyi bir tarihçi olan Taceddin Abdulvahhab b. Ali el-Sübkî 727/1327 yılında Kahire’de doğmuştur.
12 yaşlarında babasıyla birlikte Şam’a gelen Sübkî burada Mizzî,
Zehebî gibi devrin ünlü âlimlerinden ilim tahsil etmiştir. On sekiz
yaşında fetva verme icazeti alan Sübkî, önce Şam’da kadılık, arkasından da Şam ve Kahire’de Kâdılkudâtlık (baş kadılık) görevlerinde bulunmuştur. Yine Şam ve Kahire’de çeşitli medreselerde müderris olarak da görev yapmıştır. Büyük bir Şâfiî âlimi olan Sübkî,
771/1370 yılında Şam’da vefat etmiştir.126
Sübkî’nin en önemli eseri, Şâfiî fakihlerinin biyografilerinden bahseden Tabakâtu’ş-Şâfiiyyetü’l-kübrâ’dır. Müellif bu nadide eserinde
tarihle ilgili görüşlerine de yer vermiştir. Yedi tabaka hâlinde 1417
Şâfiî âliminin incelendiği eser alfabetik olarak tasnif edilmiştir. Biyografisi verilen fakihlerin isim, künye, doğum ve ölüm tarihleri, ilim aldığı hocalar ve üstlendiği görevler gibi bilgilere yer verilmiştir.127 Birkaç
kez neşredilen eser, ilk kez 1324/1003 yılında Mısır’da basılmıştır.
51. Ebû Muhammed Cemaleddin Abdürrahim b. el-Hasan Alî
el-İsnevî (ö. 772/1370), Tabakâtü’ş-Şâfiîyye (thk. Abdullah
Muhammed el-Cüburi), Dârü’l-Ulum, Riyad 1981
Abdurrahman b. Hasan b. Ali b. Ömer b. Ali b. İbrahim el-Emevî
el-Kureşî el-İsnevî; ilim ile iştigal eden bir hanedandan gelmektedir.
Hicri 704 tarihinde Mısır’da İsna bölgesinde doğmuş, 721 tarihinde
Kahire’ye yerleşmiştir. Başta Akbeğâviyye, el-Fâdiliyye, el-Fârisiyye,
en-Nâsıriyye ve el-Mansuriyye olmak üzere birçok medresede fıkıh
ve hadis dersleri almıştır. Hayatını çok sevdiği bu şehirde geçirmiş ve
772 tahinde burada vefat etmiştir. el-İsnevî’nin Tabakâtü’ş-Şafîiyye’si kendi zamanına kadar gelen 1289 Şâfiî âliminin biyografisini
125 Ebû’s-Safâ (Ebû Saîd) Salâhuddîn Halîl b. İzziddîn Aybeg b. Abdillâh es-Safedî
(ö. 764/1363) Nektu’l-himyân fi nuketi’l-umyân (thk. Mustafa Abdulkadir Ata),
Dârü’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut 2007 (Mukaddimeden).
126 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zunûn, II/1099; Bilal Aybakan,”Sübkî, Tâceddîn”, DİA, İstanbul 2010, XXXVIII/11-13.
127 Taceddîn İbnü’s-Sübkî (ö. 771/1370), Tabakâtü’ş-Şâfiîyyeti’l-kübrâ, I-X, Mahmud Muhammmed Tanci, [y.y.] 1413,395; Aybakan,”Sübkî, Tâceddîn”, DİA,
XXXVIII/11-13.
310
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
ihtiva etmektedir. Müellif eserine aldığı şahısları meşhur isim, künye ve lakaplarına göre alfabetik olarak sıralamıştır. İsnevî bu sıralamayı yaparken Ebü’l-Kasım er-Rafiî’nin Şerhu’l-kebîr alâ şerhi’l-vecîz’i ile Nevevî’nin Ravzatü’t-tâlibîn’den faydalanmıştır. Burada yer
almayan şahısları ise kendisi ilave etmiştir.128
52. Ebü’l-Fidâ İmadüddin İsmail b. Ömer İbn Kesîr (ö.
774/1373), Tabakâtü’ş-Şâfiîyyin (thk. Ahmed Ömer Haşim,
Muhammed Zeynühüm Muhammed Azeb), Mektebetü’sSekâfeti’d-Diniyye, Kahire 1993
Busrâ’nın bir köyünde dünyaya gelen Ebü’l-Fidâ, üç yaşlarındayken fakih, hatip, edip ve şair olan babasını kaybetmiştir. Bunun üzerine ailece Dımaşk’a göçmüşler ve yaşamlarına burada
devam etmişlerdir. İlk olarak ağabeysinin yanında Kur’an-ı Kerîm’i
ezberlemiş ve fıkıh eğitimi almıştır. Belli bir yaşa geldikten sonra
dönemin meşhur âlimlerinden Şerefeddîn el-Makdisî, İbn Asâkir,
Şemseddîn eş-Şîrâzî, Muhammed b. Zerrâd, Abdullah b. el-Makdisî,
Yûsuf el-Mizzî ve Zehebî dersler aldı. Ancak onu en fazla etkileyen
hocaları arasında aynı zamanda kayınpederi olan Yûsuf el-Mizzî ile
Burhâneddîn el-Fezârî ve kelâm ve fıkıh dersleri aldığı Takıyüddîn
İbn Teymiyye isimleri zikredilmektedir. İbn Kesîr, hatip, müderris,
kıraat âlimi, müftü ve mahkeme heyetinde üyelik gibi birçok görevlerde bulunmuştur. Vefatına yakın dönemlerde gözlerini kaybeden
Ebü’l-Fidâ, Dımaşk’ta medfundur. Hadis hafızları arasında zikredilen müellifin yetiştirdiği çok sayıda talebe bulunmaktadır. Bunların en meşhurları Sa‘deddîn en-Nevevî, İbnü’l-Cezerî, Bedreddîn
ez-Zerkeşî’dir. Şâfiî mezhebine mensup olmakla birlikte, hocası İbn
Teymiyye’nin etkisiyle Hanbelî kelâmını da benimsemiştir. Tefsir,
hadis, tarih, alanlarında birçok eseri bulunmaktadır.129
İbn Kesîr’in Tabakâtü fukahâ’iş-Şâfiiyye (Tabakâtü’ş-Şâfiîyyin)
adlı eseri Şâfiî fakihlerini tanıtan bir kitaptır. Müellif kitabının mukaddimesinde İmâm Şâfiî’nin hayatına yer vermektedir. Bu meyanda zikredilen kişilerin faziletleri, özellikleri, hocaları, ilim yolculukları gibi hususlara da değinmektedir.130 Bu bölümün sonunda
Şâfiî’nin diğer mezheb imamlarından ayrı kaldığı bazı meseleler ile
onun fıkhî konulardaki belli başlı görüşlerini zikretmektedir. Daha
128 Saffet Köse, “İsnevî”, DİA, İstanbul, 2001, XXIII/160-161.
129 Abdulkerim Özaydın, “İbn Kesîr, Ebü’l-Fidâ”, DİA, İstanbul 1999, XX/132-134.
130 Ebü’l-Fidâ, İmadüddin İsmail b. Ömer İbn Kesîr (ö. 774/1373), Tabakâtü’ş-Şâfiîyyin (thk. Ahmed Ömer Haşim, Muhammed Zeynühüm Muhammed Azeb),
Mektebetü’s-Sekâfeti’d-Diniyye, Kahire 1993, 12.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
311
sonra da Şâfiî fakihleri vefat tarihlerine göre on tabaka hâlinde incelemektedir. Son olarak onuncu tabakada vefatları 651’den-660
yılına kadar olan fukahâ ele alınmıştır.131
53. Ebû Asım Muhammed b. Ahmed b. Muhammed elHerevi el-Abbâdî (ö. 774/1373), Zeylu Tabakâtü’l-fukahai’şŞâfiîyyin (thk. Ahmed Ömer Haşim, Muhammed Zeynühüm
Muhammed), Mektebetü’s-Sekâfeti’d-Diniyye, Kahire 1993.
Eser; İbn Kesîr’in Tabakâtü’l-fukahai’ş-Şâfiîyye’sinin zeylidir.
54. Ebû Muhammed Muhyiddin Abdülkadir b. Muhammed
el-Kureşî (ö. 775/1373), el-Cevâhirü’l-mudıyye fî tabakâti’lHanefiyye (thk. Abdülfettah Muhammed el-Hulv, İsa el-Babi
el-Halebî), Kahire 1978
Ebû Muhammed Muhyiddin Abdülkadir b. Muhammed el-Kureşî, büyük dedelerinden Ebü’l-Vefâ’ya nisbetle İbn Ebü’l-Vefâ olarak da bilinmektedir. Hadis ve fıkıh alanlarında temeyyüz etmiş bir
âlimdir. Müellif bu alanlarda birçok talebe de yetiştirmiştir. Müstensihlik yapan müellif, güzel yazısı ile tanınmıştır. Hadis ve fıkıh
sahasında biyografik telifleri bulunmaktadır.132
Cevâhirü’l-mudıyye fî tabakâti’l-Hanefiyye adlı eser Hanefî âlimlerinin hayatını ele alan çok kapsamlı bir kitaptır. Adı geçen kitap,
sahasının en eski çalışmalarından biri olarak kabul edilmektedir.
Müellif eserine fasıllar hâlinde Esmâü’l-Hüsnâ hakkında bilgiler içeren bir girişle başladıktan sonra Hz. Peygamber’in isimleri,
künyesi, çocukları, gazveleri, eşleri, amca ve halaları, azadlıları,
müezzinlerine dair kısa kısa bilgiler aktarmaktadır. Ayrı bir fasılda
İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe’nin hayatı ve faziletlerine değinmektedir.
Ardından Hz. Peygamber’e hürmeten Ahmed isminden başlayarak
alfabetik sıralamayla Hanefî fakihleri hakkında kısa bilgiler vermekte, kimilerine ait şiirler de aktarmaktadır. Bir sonraki bölümde ise fakihleri mensup oldukları şehre göre tasnifi yapılmaktdır.
Eserin 2000’i aşkın Hanefî fakihinin biyografisini içermesi onu
Hanefî mezhebini çalışanlar için bir hazine konumuna yüksetltmektedir.133
131 Ebü’l-Fidâ, Tabakâtü’ş-Şâfiîyyin, 97.
132 Ebû Muhammed Muhyiddin Abdülkadir b. Muhammed Kureşî (ö. 775/1373),
el-Cevâhirü’l-mudıyye fî tabakâti’l-Hanefiyye (thk. Abdülfettah Muhammed elHulv, İsa el-Babi el-Halebî), Kahire 1978, I/12 (mukaddimeden); Ahmet Özel,
“Kureşî”, DİA, Ankara, 2002, XXVI/441-442.
133 Kâtib Çelebi, I/616, 1098; Kehhâle, V/302; Özel, “Kureşî”, DİA, XXVI/441-442.
312
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
55. Eminuddin Abdulvehhab b. Yusuf b. İbrahim İbn Sellâr
Şafî (ö. 782/1380), Tabakâtü’l-kurrai’s-seb’a (thk. Ahmed
Muhammed Azzûz), Mektebetü’l-asriyye, Beyrut 2003
Eminuddin Abdulvehhab b. Yusuf b. İbrahim İbn Sellar eş-Şafî,
Dımaşk’te doğmuştur. Orada şeyh Vahîduddîn Ebî Hâmid gibi bazı
önemli hocalardan dersler almıştır. Daha sonra Mısır’a gidip kıraat-ı seb’a tahsil etmiş ve Dımaşk’a geri dönmüştür. Geri döndükten
sonra içlerinde Nasruddîn el-Cevhî, Muhammed b. Müslim el-Harrât, Ahmed b. El-Banyâsî, Şa’bân el-Hanefî, Şemsüddîn el-Cezerî
gibi şahsiyetlerin de olduğu kıraat alanında birçok âlim yetiştirmiştir. Fıkıh, tefsir, lügat gibi ilimlerde söz sahibi olmakla birlikte kıraat ilminde daha çok ön plana çıkmıştır. Dımaşk Meşîhat idaresinde
de görev yapan İbn Sellâr, sîka bir ravî olup şiirle de ilgilenmiş,
birçok eser telif etmiştir. Dımaşk’ta vefat etmiş ve İbn Teymiyye’nin
yanına defnedilmiştir.134
Eminuddin Abdulvehhab b. Yusuf b. İbrahim İbn Sellâr eş-Şafi’nin Tabakâtü’l-kurrai’s-seb’a, adlı eseri kıraat alanında öne çıkan
âlimleri tanıtmaktadır. Eserin mukaddimesinde Hz. Peygamber’den
Kur’an-ı Kerim’in faziletleri, okuma usulleri ve Kur’an ehli kârilerin
faziletine dâir varid olan haberlere yer verilmiştir. Müellif daha sonra kıraat âlimlerinin isnâdları ve yedi kıraat imamına dair bilgiler,
râvileri ve tariklerini de belirtilmektedir.. Ele alınan kurrânın yer
yer nisbesi, künyesi ve faziletleri de okuyucuya aktarılmaktadır.135
56. Ebü’l-Ferec Zeynüddin Abdurrahman b. Ahmed İbn
Receb (ö. 795/1393), ez-Zeyl ala Tabakâti’l-Hanabile, I-V
(thk ve tlk. Abdurrahman b. Süleyman b. Muhammed elUseymin), Mektebetü’l-Ubeykan, Riyad 2005.
Bağdat’ta doğan İbn Receb, ilk eğitimlerini muhaddis olan babası ve dedesinden almıştır. Dımaşk’a giderek hadis ilimleri tahsil etmiştir. Memleketine dönüp hocası İbn Kayyim el-Cevziyye’nin
vefatına kadar onun yanında kalıp kendisinden istifade etmiştir.
Farklı medreselerde dersler vermiş ve vaizlik yapmıştır. Döneminde
hadis otoritesi olarak kabul edilmekte olan İbn Receb çok yönlü bir
âlim olup, fıkıh, usul, tefsir, kelam, ahlâk, tarih alanlarında da telifleri bulunmaktadır. İtikadî olarak Selefi çizgide olan müellif fıkıhta
Hanbelî mezhebine mensuptur. Zühd ve takvâsıyla öne çıkan İbn
134 Eminuddin Abdulvehhab b. Yusuf b. İbrahim İbn Sellar Şâfiî (ö. 782/1380), Tabakâtü’l-kurrai’s-seb’a (thk. Ahmed Muhammed Azzûz, Mektebetü’l-asriyye, Beyrut 2003, 11,12 (eserin girişinden).
135 İbn Sellar, Tabakâtü’l-kurrai’s-seb’a, 17.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
313
Receb, vefatına kadar eğitim ve telif faaliyetlerini sürdürmüş, vefat
ettiğinde Dımaşk’ta Bâbüssagîr mezarlığına defnedilmiştir.136
İbn Ebî Ya‘lâ’nın eserinin zeyli olan ez-Zeyl ala Tabakâti’l-Hanabile adlı çalışmada 750/1349 senesine kadar yaşayan Hanbelî
fakihlerin biyografileri ele alınmaktadır. Beş ciltden oluşan eser,
fakihlerin vefat tarihlerine göre tasnif edilmiştir. Eserde ele alınan
fakihlerin şöhreti veya kendileri hakkında ulaşılan bilgiler bağlamında, hayatlarına dair kimi zaman uzun kimi zaman kısa bilgiler
aktarılmaktadır. Zaman zaman ele aldığı fukahanın bazı meselelere
dair görüşlerini ve telif ettikleri eserleri de vermesi kitaba bir zenginlik katmıştır.137
57- İsmail b. el-Abbas el-Gassânî Melikü’l-Eşref (ö.
803/1400) el-Ascedü’l-mesbuk ve’l-cevherü’l-mahkuk fî
tabakâti’l-hulefa (thk. Şakir Mahmûd Abdülmün’im), Dârü’tTürâsi’l-İslamî, Beyrut, 1975
İsmail b. el-Abbas el-Gassani Melikü’l-Eşref, Yemen Gassanî meliklerinin soyundan bir başka ifadeyle Kahtânî soydan gelmektedir.
Doğum yeri ile ilgili net bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak Taiz’de
doğmuş olması muhtemeldir. Gençliğinden beri ilme, âlimlere, kitaba düşkün olduğu bilinmektedir. Çok zeki, güzel özelliklerle mücehhez, yumuşak huylu, cömert bir insan olarak anınmıştır. Kaynaklar
İsmail b. el-Abbas’ın dil, edebiyat, fıkıh, tarih, neseb, matematik
gibi birçok alanla ilgilendiğini ancak bunlardan tarihe daha yakın
olduğunu ifade etmektedir.138
İsmail b. el-Abbas el-Ascedü’l-mesbuk ve’l-cevherü’l-mahkuk fî
tabakâti’l-hulefa adlı eserini iki bölüme, her bir bölümü 5 baba, her
bir babı da çeşitli fasıllar ayırarak tasnif etmiştir. Kitabın mukaddimesinde Hz. Peygamber’in hayatını, doğumundan vefatına kadar,
ele almıştır. Daha sonra halifeler ve sultanları ele almaktadır, bu
bölümde hadisler yıllara göre aktarılmaktadırlar. Eser bu yönüyle bir genel tarih kitabını andırmaktadır. Ancak sonraki kısımları
şahısları anlattığı için tabakat kitapları arasında kabul edilmektedir.139
136 Ebü’l-Ferec Zeynüddin Abdurrahman b. Ahmed İbn Receb (ö. 795/1393), ez-Zeyl
ala Tabakâti’l-Hanabile, I-V (thk. ve tlk. Abdurrahman b. Süleyman b. Muhammed el-Useymin), Mektebetü’l-Ubeykan, Riyad 2005/1425, I/1-2; Cengiz Kallek,
“İbn Receb”, DİA, İstanbul, 1999, XX/243-247.
137 Kallek, “İbn Receb”, DİA, XX/243-247.
138 İsmail b. el-Abbas el-Gassânî Melikü’l-Eşref, el-Ascedü’l-mesbuk ve’l-cevherü’l-mahkuk fî tabakâti’l-hulefa (thk. Şakir Mahmûd Abdülmün’im), Dârü’t-Türâsi’l-İslamî, Beyrut 1975, 55-65.
139 İsmail el-Gassânî, el-Ascedü’l-mesbuk, 95-100.
314
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
58. Ebû Hafs Siraceddin Ömer b. Ali b. Ahmed İbnü’lMülakkîn (ö. 804/1401), el-İkdü’l-müzheb fî tabakati
hamaleti’l-mezheb, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1997
İbnü’l-Mülakkîn, fethinden sonra Endülüs’e yerleşen Ensar kökenli bir aileye mensuptur. Babası Endülüs’te Müslümanlara yönelik oluşan ağır şartlar neticesinde önce batı Afrika’ya sonraya Mısır’a yerleşmiş, İbnü’l-Mülakkîn Kahire’de dünyaya gelmiştir. Doğumundan kısa bir müddet sonra babası vefat etmişti. Babasının
arkadaşı ve üvey babasında hıfzını tamamlayıp farklı hocalardan
kıraat, Arapça, fıkıh dersleri almıştır. İbn Seyyidünnâs, Muğultay
b. Kılıç, Takiyüddîn es-Subkî, el-Mizzî ve Zehebî gibi dönemin meşhur hocalarına talebelik yapmıştır. Üvey babasından hatırı sayılır
bir servet devralan İbnü’l-Mülakkîn, maişet kaygısı olmadan ilimle meşgul olmuştur. Yetiştirdiği birçok talebe arasında İbn Hacer
el-Askalânî, Takiyuddîn el-Fâsî, Takiyuddîn el-Makrîzî gibi seçkin
âlimler sayılmaktadır. Kahire’de vefat eden müellif, arkasında farklı
alanlarda telif ettiği 300’e yakın eser bırakmıştır.140
İbnü’l-Mülakkîn’in konumuzun kapsamına giren el-İkdü’l-müzheb fî tabakati hamaleti’l-mezheb adlı eseri, müellifin kendi zamanına kadar yaşayan 1200 Şâfiî âlimini ele almaktadır. Eser üç tabaka şeklinde tasnif edilmiştir. Bu tabakalarda birçok bölüm kendi
içerisinde alfabetik bir düzenle oluşturulmuştur. Birinci tabaka
ashâbu’l-vucûh 34 kısım, ikinci tabaka 36 kısım, üçüncü tabaka
80 kısımdır. Müellif eserinde tanıttığı âlimlerin telif ettiği kitapları
hakkında da bilgi vermekte, görüşleri, bazı özlü sözleri ve şiirlerine
de yer vermektedir.141
59. Ebû’t-Tahir Mecdüddin Muhammed b. Yakub b.
Muhammed Firûzâbâdî (ö. 817/1415), el-Mirkatü’lvefiyye fî tabakâti’l-Hanefiyye, Yazma 102 vr. Süleymaniye
Kütüphanesi Reisülküttab 671’de kayıtlıdır.
Ebû’t-Tahir Mecdüddin Muhammed b. Yakub b. Muhammed
el-Firûzâbâdî, Şiraz’ın Kâzerûn mevkisinde doğmuştur. İlk olarak
kendi bölgesinde eğitim almış, daha sonra Bağdat’tan Kahire’ye,
Kudüs’ten Hicaz’a Hindistan Yemen’e kadar çok geniş bir coğrafyaya ilim tahsili amacıyla seyahat etmiştir. Seyahatlerinde ilim
adamlarıyla görüşmekle kalmayıp devlet ricaliyle de bir araya ge140 Ebû Hafs Siraceddin Ömer b. Ali b. Ahmed İbnü’l-Mülakkîn, el-Akdü’l-müzheb
fî tabakati hamaleti’l-mezheb, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1997/1417, 9-14;
Ahmet Özel, “İbnü’l-Mülakkîn”, DİA, İstanbul, 2000, XXI/150-152.
141 Özel, İbnü’l-Mülakkîn”, DİA, XXI/150-152 Kâtib Çelebi, II/1099, 1152.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
315
lip itibar görmüştür. Kuvvetli bir hafızası olan Firûzâbâdî, geniş bir
kültür müktesebata sahipti. Telif konusunda oldukça üretken olan
Firûzâbâdî yetmişten fazla eser yazmıştır. Bu çalışmaların dil, tefsir, hadis, biyografi, coğrafya, tarih ve fıkıh gibi farklı alanlarda olması onun çok yönlü bir âlim olduğunu ortaya koymaktadır. Vefat
ettiği Zebîd’de defnedilmiştir.142
Firûzâbâdî, el-Mirkatü’l-vefiyye fî tabakâti’l-Hanefiyye, adlı eseri
bir Hanefî tabakatıdır. Müellif bu eserinde Hanefî fakihlerini tanıtmaktadır. Esere Ebû Hanîfe’nin nesebi, zühd hayatı, hakkında söylenenler gibi kısa bir girişle başlamakta, sonra alfabetik bir düzenle
Hanefî âlimlerinin biyografilerini vermektedir. Genelde zikredilen
kişilerin vefat tarihi, yazdığı eserler gibi kısa bilgilerin yanı sıra az
da olsa şiirlerine de yer vermektedir. Eserlerinin bir kısmı neşredilmiş olan Firûzâbâdî’nin bu nadide eseri mahtuta hâlinde olup
Süleymani’ye kütüphanesinde yer almaktadır.
60. İbnü’l-Cezerî, Ebü’l-Hayr Şemsüddin Muhammed b.
Muhammed b. Muhammed b. Alî b. Yûsuf (ö. 833/1429),
Gayetü’n-nihâye fî tabakâti’l-kurra = Gayetü’n-Nihaye fi
esmai ricali’l-kıraat, I-II (nşr. Gotthelf Bergstraesser),
Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1982.
Dımaşk’ta dünyaya gelen İbnü’l-Cezerî, küçük yaşlarda Kur’an-ı
hıfzedip hadis ve kıraat ilimleriyle ilgilenmeye başlamıştır. Mısır ve
Hicaz bölgesine ilim tahsili için yolculuklar yap, kırâat-ı seb‘ayı bu
bölgelerde çeşitli hocalardan okumuştur. Osmanlı padişahı Yıldırım
Beyazıt’ın yanında Bursa’da ikamet etmiş, onunla birlikte savaşlara
katılmıştır. Yıldırım Beyazıt’ın çocuklarına aşere eğitimi vermiştir.
Ankara savaşında Timur’a esir düşse de ilmine hürmeten kendisinden iyi muamele ve ikram görmüştür. Hatta Timur onu memleketine götürüp inşa ettirdiği medresenin başına getirmiştir. Timur’un
ölümü üzerine Semerkant’tan ayrılıp Mısır’a gitmiştir. Daha sonra
hac için Hicaz bölgesine geçmiş, ardından gittiği Şiraz’da vefat etmiş
buraya defnedilmiştir.143
İbnü’l-Cezerî bu eseri daha önce yazdığı Nihayetü’d-dirayat fi esmai ricali’l-kıraat adlı çalışmasının telhisidir. Yaklaşık 4000 kıraat
142 Ebû’t-Tahir Mecdüddin Muhammed b. Yakub b. Muhammed Firûzâbâdî (ö.
817/1415), el-Mirkatü’l-vefiyye fî tabakâti’l-Hanefiyye, [y.y.] [t.y.]. Yazma102 vr.
Süleymaniye Kütüphanesi Reisülküttab 671’de kayıtlı; Hulusi Kılıç, “Fîrûzâbâdî”, DİA, İstanbul, 1996, XIII/142-145.
143 Ebü’l-Hayr Şemsüddin Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Alî b. Yûsuf
İbnü’l-Cezerî (ö. 833/1429), Gayetü’n-nihaye fî tabakâti’l-kurra, Beyrut, 1982, 3
(Mukaddimeden); Kehhâle, XI/292; Tayyar Altıkulaç,” İbnü’l-Cezerî”, DİA, İstanbul 1999, XX/551-557.
316
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
âlimini ele alan bu eser, alfabetik olarak tasnif edilmiş olup toplam
iki cilt hâlindedir. Eserde tanıtılan ricâlin nesep ve künyelerinin
yanı sıra hocaları, öğrencileri ve vefat tarihleri gibi bilgilere de verilmiştir.144 Çalışma kıraat tarihi, İslam eğitim tarihi, Kur’an eğitimi
gibi hususları çalışanlar için çok önemli bir kaynaktır.
61. İbnü’l-Murtazâ, Mehdî-Lidînillâh Ahmed b. Yahyâ
b. Murtazâ (ö. 840/1437), Tabakâtü’l-Mu‘tezile=Die
klassen der Mu‘teziliten (thk. Susanna Diward-Wilzer,
Wiesbaden, Franz Steiner Verlag), el-Matbabtu’l-Katolikiyye
(Imprimeriye Catholique)16, 189, Beyrut 1961
İbnü’l-Murtazâ, Yemen’de San‘a‘nın güneyinde bulunan
Zemâr’da dünyaya gelmiştir. Nesebi baba tarafından Zeydîliği tesis
eden Hâdî-İlelhak Yahyâ b. Hüseyin’e dayanmaktadır. Küçük yaşta
anne ve babasını kaybeden İbnü’l-Murtazâ ablası tarafından büyütülmüştür. Aldığı eğitim gelişen İbnü’l-Murtazâ, Zeydiyye mezhebinin sayılı âlimleri arasına girmeyi başarmıştır. Hayatı sadece ilim ve
irfanla değil aynı zamanda siyasi çekişmelerle de geçmiştir. Kendisini kelâm ve fıkıh sahasında zamanının “en büyük imamı” olarak
kabul ettirmiştir. Genel fikirleri itibariyle Mu‘tezile’nin görüşlerini
benimseyen İbnü’l-Murtazâ, hilâfet meselesinde ise onlardan farklı
görüşlere sahiptir.145
İbnü’l-Murtazâ, Tabakâtü’l-Mu‘tezile’sinde Mu‘tezile âlimlerini
12 tabaka şeklinde tasnif etmektedir.146 Eserin ilk girişinde Mu‘tezile kavramının anlam örgüsü üzerinde durmaktadır. Daha sonra
Mu‘tezilenin ilk tabakasına geçmekte ve ilk dört halifenin en başında Hz. Ali’yi zikredilmektedir. Bilindiği gibi bu Zeydiyye’nin “efdal” teorisiyle ilgilidir. Bu mezhebe göre sahâbenin en faziletlisi Hz.
Ali’dir. Onun için de eserde ilk kendisiyle başlanmaktadır. İkinci
tabakaya Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’le başlamaktadır. Kitabın sonuna eklediği kısımda ise Mu‘tezilenin adl ve tevhid görüşünü benimseyenler İmâmiyye âlimleri ile Abbâsî halifeleri; keza bu düşünceyi
benimseyen fakih, şair, dilci ve muhaddisleri de tanıtmaktadır. Müellif eserini biyografilerini sunduğu şahısların yaşadıkları şehirlere
göre tasnif yapılmıştır.147
144 Kehhâle, XI/291.
145 Mustafa Öz,” İbnü’l-Murtazâ”, DİA, İstanbul 2000, XXI/141-143.
146 Mehdî-Lidînillâh Ahmed b. Yahyâ b. Murtazâ İbnü’l-Murtazâ, Tabakâtü’l-Mu‘tezile=Die klassen der Mu‘teziliten (thk. Susanna Diward-Wilzer, Wiesbaden, Franz
Steiner Verlag), El-Matbabtu’l-Katolikiyye (Imprimeriye Catholique), Beyrut
1961, 16, 189.
147 Öz,” İbnü’l-Murtazâ”, DİA, XXI/141-143.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
317
62. İbn Kâdî Şühbe, Ebû’s-Sıdk Takıyyüddin Ebû Bekr b.
Ahmed (ö. 851/1447), Tabakâtü’ş-Şâfiîyye, I-IV (thk. Hâfız
Abdulalim Hân), Âlemu’l-ilm, Beyrut 1407
Büyük dedesi Necmeddîn Ömer, Havran’a bağlı Şühbe’de kırk yıl
kadılık yapınca burayla anılmış ve âdeta adı unutularak Kadı Şühbe olarak bilinmiştir. Takiyuddin Ebû Bekr, dedesinin bu unvanından dolayı “İbn Kâdî Şühbe” lakabıyla tanınır olmuştur. Bu değerli
ilim adamı Dımaşk doğumludur. Başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere fıkıh, nahiv, usûlü fıkha dâir bazı temel metinleri ezberleyerek
eğitimine başlamıştır. Hadis, tefsir, fıkıh, tarih alanlarında aldığı
eğitimlerle Dımaşk’ın Emeviyye Camii ve birçok medresesinde ders
verecek konuma gelmiştir. Müderrisliğinin yanında, müftülük, kadılık, hatiplik, nâzırlık gibi birçok görevi de üstlenmiş, birçok talebe
yetiştirmiştir. Ailesiyle birlikte bir müddet Kudüs’te ikâmet ettikten
sonra, Dımaşk’a geri dönmüş bir müddet sonra da burada vefat
ederek Bâbüssagîr kabristanına defnedilmiştir.148
İbn Kâdî Şühbe’nin Tabakâtü’ş-Şâfiîyye adlı eseri bir Şâfiî fukâhası tabakatıdır. Bu değerli eser, 28 tabaka olarak tasnif edilmiş
olup dört cilt hâlinde basılmıştır.149 Eserin ilk cildinde 302 fakih, 15
tabaka hâlinde incelenirken; ikinci cildinde ise 273 fakih, 9 tabakada işlenmiştir. Üçüncü ciltte ise 136 fakih, 3 tabaka hâlinde ele
alınmışken; dördüncü ve son cildinde ise 72 fakih iki tabaka hâlinde
incelenmiştir. Üçüncü tabakadan sonra her bir tabaka yirmi yıllık
bir süreyi kapsamaktadır. İlk tabakada Şâfiî’den fıkıh eğitimi alan
kişilerin isimleri alfabetik bir düzenle sıralanmış ve her tabakada
bu yöntem takip edilmiştir.150 Eser, künye, lakap, doğum tarihi ve
doğum yeri ve telif ettikleri eserlerinin yanı sıra yer yer ele alınan
şahıslar hakkında menâkib kabilinden bilgilere de yer verilmiştir.151
63. İbn Kâdî Şühbe, Ebû’s-Sıdk Takıyyüddin Ebû Bekr b.
Ahmed (ö. 851/1448), Kitâbu Menâkıbi’l-İmam eş-Şâfiî ve
tabakati ashâbihi min Tarihi’l-İslam li’l-Hafız Ebî Abdullah
ez-Zehebî = Menâkıbü’ş-Şâfiî ve tabakâtü ashâbihi (thk.
Abdülazîz Feyyaz Harfuş), Dârü’l-Beşair, Dımaşk 2003
Tam adı Kitâbu Menâkıbü’l-İmam eş-Şâfiî ve tabakati ashâbihi min
“Tarihi’l-İslam li’l-Hafız Ebî Abdullah ez-Zehebî”=Menâkıbü’ş-Şâfiî ve
148 Kâtib Çelebi, I/81; Kehhâle, III/58,59; Şeşen, 212; Cengiz Kallek, “İbn Kâdî Şübhe, Takiyuddîn”, DİA, İstanbul 1999, XX/102-103.
149 Ebû’s-Sıdk Takıyyüddin Ebû Bekr b. Ahmed İbn Kâdî Şühbe, Tabakâtü’ş-Şâfiîyye,
I-IV (thk. Hâfız Abdulalim Hân), Âlemu’l-ilm, Beyrut 1407, 11 (Mukaddimeden).
150 İbn Kâdî Şühbe, Tabakâtü’ş-Şâfiîyye, I/55.
151 İbn Kâdî Şühbe, Tabakâtü’ş-Şâfiîyye, I/55.
318
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
tabakâtü ashâbihi olan eser, isminden de anlaşılacağı gibi Zehebî’nin
adı geçen kitabında yer alan şahısları içermektedir. Eserde Hicri
211’den hicri 530’lü yıllara kadar yaşayan Şâfiî fukahasından 528
kişi kitaba alınmıştır. İmâm Şâfiî’nin nesebi, eğitimi, meskûn olduğu
yerler, hocaları, eserleri, fazileti ve hakkında söylenen ifadeleri içeren
bir girişle esere başlanmıştır.152 İbn Kâdî Şühbe, kitabını aynen Zehebî’nin eserinde olduğu gibi yıllara göre tasnif etmiştir. Her iki eserin
de ele aldıkları fukahanın biyografik bilgilerinin yanında kendilerine
ait bazı şiirlerine de yer vermiş olması dikkat çekicidir.
64. İbn Hacer el-Askalânî, Ebü’l-Fazl Şihabüddin Ahmed (ö.
852/1449), Tehzibu’t-tehzib, I-XII, Matbaatü Dairetü’l-meârif
nizamiyye, Hindistan 1326.
Ünlü hadis âlimi ve hafızı Ebü’l-Fazl Şihâbüddîn Ahmed b. Ali b.
Muhammed el-Askalânî 773/1372 yılında Mısır’ın Kahire kentinde
doğmuştur. Dedesine nispetle İbn Hacer lakabıyla meşhur olmuştur. Küçük yaşta babasını ve annesini kaybeden İbn Hacer, babasının bir arkadaşı tarafından büyütülmüştür. Mısır ve Mekke’de,
aralarında Zeynuddin el-Irâkî, Firûzâbâdî, Sirâcüddin el-Bülkinî
gibi isimlerin de bulunduğu zamanın meşhur hocalarından dersler almıştır. Hicaz’a ve ardından Yemen’e de giderek ilim tahsiline
devam etmiş, fıkıh ve fıkıh usulü, tefsir, hadis, dil, edebiyat ve tarih alanlarında aldığı eğitimini tamamlayarak özellikle hadis ve hadis ricâli sahasında geniş bilgi sahibi olmuş ve hafızlık derecesine
yükselmiştir. Eğitiminin ardından tekrar Kahire’ye dönerek burada
hadis, fıkıh, tefsir, Arapça, biyografi sahalarındaki büyük âlimlerin
arasına katılmıştır. Kahire’de çeşitli medreselerde tefsir, hadis ve
fıkıh dersleri vermiştir. Dârüladl’de müftülük ve 21 yıl kadar da kadılık yapan İbn Hacer, 852/1449 yılında Kahire’de vefat etmiştir.153
İbn Hacer başta hadis olmak üzere fıkıh, akaid, tarih, edebiyat
gibi çeşitli konularda 270 kadar eser yazmıştır. Hadis ricâlinin biyografilerinden oluşan Tehzibu’t-tehzib adlı eser bu çalışmalarından
biridir. Alanında yazılan eserlerin en önemlileri arasında sayılan bu
çalışmasını alfabetik olarak tasnif eden İbn Hacer, kitabını büyük
ölçüde el-Mizzî’nin Tehzibu’l-kemâl adlı eserinden faydalanarak telif etmiştir. Hadis tarihi ve muhaddislerin hayatlarına dair yazılan
152 Ebû’s-Sıdk Takıyyüddin Ebû Bekr b. Ahmed İbn Kadi Şühbe (ö. 851/1448),
Kitâbu Menâkıbü’l-İmam eş-Şâfiî ve tabakati ashâbih min Tarihi’l-İslam li’l-Hafız
Ebî Abdullah ez-Zehebî = Menâkıbü’ş-Şâfiî ve tabakâtü ashâbih: vefeyyat 211 h.530 h (thk. Abdülazîz Feyyaz Harfuş), Dârü’l-Beşair, Dımaşk 2003/1424, 19-90.
153 Kâtib Çelebi, II/510; M. Yaşar Kandemir, “İbn Hacer el-Askalânî”, DİA, İstanbul,
1999, XIX/514-515.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
319
kaynak bir eser olan Tehzîb 807/1404 yılında tamamlanmıştır.
Kitap ilk olarak 1891 yılında Yeni Delhi’de neşredilmiştir. Eserin
ayrıca Takrîbu’t-tehzîb adı ile İbn Hacer tarafından muhtasar hâle
getirilmiş nüshası da bulunmaktadır. Bu muhtasar nüsha da yine
1891 yılında Yeni Delhi’de yayınlanmıştır.154
65. İbn Hacer el-Askalânî, Ebü’l-Fazl Şihabuddin Ahmed (ö.
852/1449), Tabakâtü’l-müdellisîn (thk. Asım b. Abdullah
Karyuti), Mektebetü’l-Menar, Ürdün 1983
İbn Hacer’in tam adı Ta’rifu ehli’t-takdis bi-meratibi’l-mevsufin
bi’t-tedlis, olan bu eseri Tabakâtü’l-Müdellisîn olarak da bilinmektedir. Eserde haberleri rivayet ederken tedlîs155 yapan kişileri anlatmaktadır. Müellif eserinde tedlis yapanları (müdellis) beş mertebede
incelemektedir. Birinci mertebe, tedlis yapmamakla bilinen ya da
nadir olarak tedlis yapan râviler olup bu grupta 33 kişi zikredilmiştir. İkinci mertebe az tedlîs yapanlar ele alınmıştır. Bu mertebede
de bir öncekinde olduğu gibi 33 kişi ele alınmıştır. Üçüncü mertebe
ise “tedlisi fazla olan râviler” yer almaktadır ki, bu bölümde 50 kişi
zikredilmiştir. Dördüncü meretebe ise zayıf ve meçhul râvilere ayrılmış olup burada 12 kişi anlatılmıştır. Son olarak beşinci mertebede
ele alınan 24 kişi ise tedlis haricinde başka bir sebepten dolayı cerh
edilerek zayıf olarak nitelendirilen râvilerdir. Toplamda 152 kişinin
ele alındığı ve bu eserde İbn Hacer, yer yer tedlise dair bazı bilgiler
de vermektedir. Eserin sonunda Zehebî’ye ait müdellislerin isimlerinin geçtiği bir şiiri de yer almaktadır.156 İbn Hacer’in bu eseri
özellikle tarih rivayetlerini aktaran kimi kaynaklara yönelik iç tenkit
uygulamış ve onları tanımamızı sağlamış olmasından dolayı son derece önemli olduğunu belirtmek gerekir.
66. İbn Kutluboğa, Ebü’l-Adl Zeynüddin Kasım b. Kutluboğa
b. Abdullah (ö. 879/1474), Tacü’t-teracim fi tabakâti’lHanefiyye, Mektebetü’-Müsennâ, Bağdad 1962
Kahire’de dünyaya gelen İbn Kutluboğa, küçük yaşta Kur’an-ı
Kerim’i ve bazı temel eserleri ezberlemiştir. Tefsir, hadis, fıkıh,
154 Ebü’l-Fazl Şihabuddin Ahmed İbn Hacer el-Askalânî (ö. 852/1449), Tehzibu’t-Tehzib, I-XII, Matbaatü Dairetü’l-meârif nizamiyye, Hind 1326 (Mukaddimeden).
155 Bilindiği üzere tedlis kelime olarak “bir şeyin kusurunu saklamak, gizlemek” anlamında olup terim olarak “râvinin, görüşmediği ya da görüştüğü hâlde kendisinden hadis işitmediği hocadan işittiği zannını uyandıracakbir şekilde rivayette
bulunması anlamına gelmektedir. Bkz. Bünyamin Erul, “Tedlîs”, DİA, İstanbul
2011, XL/262-264.
156 Ebü’l-Fazl Şehabeddin Ahmed İbn Hacer el-Askalânî (ö. 852/1449), Tabakâtü’l-Müdellisîn (thk. Asım b. Abdullah Karyutî), Mektebetü’l-Menar, 1983,
8-9; Kâtib Çelebi, I/420.
320
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
kelâm, mantık, tarih, matematik, Arapça gibi ilimlere dair ciddi bir
eğitim görmüş olmakla birlikte, asıl fıkıh ve hadis ilimlerine yoğunlaşmıştır. Güçlü hitabeti, zühd ve takvasıyla da tanınmış olan İbn
Kutluboğa, Hanefî-Mâtürîdî müntesibi olmakla birlikte mutasavvıf
yönüyle de bilinmektedir. Oldukça velûd olan müellifin 100’ü aşkın
eserinden birçoğu günümüze ulaşmıştır.157
İbn Kutluboğa’nın Tacü’t-teracim fi tabakâti’l-Hanefiyye adlı eseri, hocalarından Makrîzî’nin et-Tezkire adındaki eserinin tashîh edilerek zenginleştirilmiş hâlini ifade etmektedir. Yaklaşık 354 Hanefî
âliminin adlarına göre alfabetik bir sıralamayla yer aldığı bu eserde
anlatılan kişilerin doğum ve ölüm tarihleri, eğitimleri, eğilimleri, öne
çıkan özellikleri, yazdıkları eserler gibi bilgilere de kısa bir şekilde
yer almaktadır. Kitabın son bölümde künyeleriyle meşhur olanlar
zikredilmektedir.158
67. ez-Zebidî, Ebü’l-Abbas Şihabuddin Ahmed b. Ahmed b.
Abdullatif (ö. 893/1488), Tabakâtü’l-havas ehlü’s-sıdk ve’lihlas, ed-Dârü’l-Yemeniyye, Beyrut 1986
Yemen’in Zebîd şehrinde doğan Ebü’l-Abbas Şehabeddin Ahmed
b. Ahmed b. Abdullatif ez-Zebidî, doğduğu şehre nisbet edilmiştir.
Henüz annesi ona hamileyken babası vefat edince, babasının adı
kendisine verilmiştir. İlimle uğraşan bir alilenin çocuğudur, dedesi
ve babası hadis ve nahiv alanlarında zamanın önde gelen âlimlerinden kabul edilmişlerdir. ez-Zebidî küçük yaşlardan itibaren, farklı
âlimlerden fıkıh ve hadis dersleri alarak eğitimini sürdürmüştür.
Bu iki alanın yanı sıra edebiyat, şiir ve tarih sahasına da ilgi duymuştur. Hadis hususunda önemli bir seviyeye ulaşmış ve “Yemen’in
muhaddisi” olarak tanınmıştır. Taiz ve Zebîd medreselerinde dersler
vererek birçok talebe yetiştirmiştir. Çoğunluğu hadis alanında olmak üzere, tarih, edebiyat, tıp gibi çeşitli sahalarda birçok eser telif
etmiştir. Memleketi olan Zebîd’de vefat etmiştir.159
Zebidî’nin Tabakâtü’l-havas ehlü’s-sıdk ve’l-ihlas adlı eseri bir
Yemen mutasavvıfları tabakatıdır. Nitekim ez-Zebidî, eserinin mukaddimesinde başta Sühreverdî ve Kuşeyrî olmak üzere tasavvuf
ehlinin hayatını anlatan birçok eseri incelediğini, ancak bunların
157 Ebü’l-Adl Zeynüddin Kasım b. Kutluboğa b. Abdullah b. Kutluboğa (ö. 879/1474),
Tacü’t-teracim fi tabakâti’l-Hanefiyye, Mektebetü’-Müsennâ, Bağdat 1962, 85
(Mukaddimeden); Kâtib Çelebi, I/269; Talat Sakallı, “İbn Kutluboğa”, DİA, İstanbul,1999, XX/152-154.
158 İbn Kutluboğa, Tacü’t-teracim, 327.
159 Hüseyin Hansu, “Zebîdî, Ahmed b. Ahmed”, DİA, İstanbul 2013, XLIV/167-168.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
321
Yemenli sûfîlere yer verilmediğini gördüğünü,160 bu durumun da
onu Yemenli sûfîlerin hayatlarını, faziletlerini, eserlerini anlatan
böyle bir kitabı yazmaya yönlendirdiğini söylemektedir. Bu kıymetli eser Yemen’de yetişen sûfîlere dâir bilgiler içermesi açısından
önemli bir çalışmadır. Zira burada ele alınan şahsiyetlerin büyük
bir kısmı hiçbir eserde anlatılmamaktadır. Zebidî eserinin başında
Yemen ehlinin faziletlerine dair bazı hadisler ile ehl-i sünnete göre
kerâmetin yerinin ne olduğu mevzusu üzerinde durmaktadır.161
Daha sonra yaklaşık 270 sûfînin biyografik bilgileri, alfabetik olarak anlatılmaktadır. Ele alınan şahsiyetlerin sadece biyografilerine
değil, aynı zamanda faziletleri, kerâmetleri gibi menkıbevi yönlerine
de değinilmektedir. Hatta bunların varsa inşat ettikleri şiirlerinden
örnekler de sunulmakta, bilgi kaynağı olmasalar bile, müellif için
önemli olduğu anlaşılan rüyalarına da örnekler vermektedir.
68. es-Süyûtî, Ebü’l-Fazl Celaleddin Abdurrahman b. Ebî
Bekr (ö. 911/1505), Buğyetü’l-vuat fî tabakâti’l-lugaviyyin
ve’n-nühat (I-II (thk. Muhammed Ebü’l-Fazl), Mektebetü’lAsriyye, Beyrut [t.y.]
Tefsir, hadis, fıkıh, edebiyat ve dil alanlarının tamamında seçkin
bir yeri olan Süyûtî Kahire’de dünyaya gelmiştir. İlmî geleneğe sahip
bir aileye mensuptur. Babası imamlık, kadılık, vaizlik gibi görevler
de bulunmuş küçük yaşlardan itibaren oğlunu ilim meclislerine
sokmuştur. Beş yaşında babasını kaybetmiş ancak kendisine hâmilik yapan baba dostlarının yol göstermesiyle tahsil hayatını devam
ettirmiştir. Arap dili ve edebiyatıyla yakından ilgilenen Süyûtî, daha
sonra tefsir, hadis usulü, fıkıh usulü alanlarında da icâzet alacak
ölçüde kendisini geliştirmiştir. Kendi döneminde fıkıh, hadis ve dil
ilimlerinde ciddi bir yetkinliğe olan Süyûtî, yaptığı münazaralarla
da meşhurdur. Şâfiî mezhebine mensup olmakla birlikte mukallid
değil ancak yöntem olarak bu mezhebin görüşlerini benimsediğini
ifade etmiştir. Çok üretken olan Süyûtî’nin eserleri, kendisi henüz
genç iken İslam coğrafyasının birçok yerine ulaşmıştır. Hac görevin
ifa etmek amacıyla gitti Mekke hariç, Mısır dışına hiç çıkmayan Süyûtî, hayatının son beş yılını münzevi bir şekilde geçirdiği Nil nehri
üstünde bulunan Ravzâ adasında vefat etmiştir.162
Süyûtî, Buğyetü’l-vuat fî tabakâti’l-lugaviyyin ve’n-nühat adlı eserinde yaklaşık 2200 dil âlimini tanıtmaktadır. İlk olarak Muhammed
160 Ebü’l-Abbas Şehabeddin Ahmed b. Ahmed b. Abdullatif Zebidî (ö. 893/1488), Tabakâtü’l-havas ehlü’s-sıdk ve’l-ihlas, ed-Dârü’l-Yemeniyye, Beyrut 1986, VII, 35.
161 ez-Zebidî, Tabakâtü’l-havas, 35-40.
162 Kâtib Çelebi, I/152; Halit Özkan, “Süyûtî”, DİA, İstanbul 2010, XXXVIII/188-198.
322
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
ismine hürmeten bu adı taşıyan âlimlerle başladığı eserine aynı hassasiyetle Ahmed isimli olanlarla devam etmektedir. Ardından hakkında bilgi aktardığı bilim insanları alfabetik alfabetik sırayla eserine
almıştır. Biyografileri ele alınan kişilerin hocaları, eserleri, önde gelen
özellikleri ve vefat tarihlerine de özellikle yer verilmeye çalışılmıştır.163
69. es-Süyûtî, Ebü’l-Fazl Celaleddin Abdurrahman b. Ebî
Bekr (ö. 911/1505), Tabakâtü’l-huffaz, Dârû’l-Buhûsi’lİlmiyye, Beyrut 1983
Süyûtî’nin bu eseri aslında ez-Zehebî’nin Tezkiretü’l-huffâz adlı
kitabının telhisidir. Müellif, Zehebî’nin kitabını özetledikten sonra
47 hadis hâfızını daha ekleyerek bu eseri oluşturmuş ve adını Tabakâtü’l-huffâz olarak koymuştur. Hatta bu sebeple eser aynı zamanda Zeylü Tabâkati’l-huffâz olarak da bilinmektedir.164 Eser, 20
tabaka hâlinde tasnif edilmiş, sahâbe ile başlayarak büyük, orta,
küçük tâbiîn ve daha sonra gelen hâfızlarla devam etmiştir. 1190
hâfız’ın yer aldığı bu eserde birinci tabakada Hz. Ebû Bekir’le başlamış, 23 sahâbenin sadece adı zikredilmiştir.165 Son yirminci tabaka
ise İbn Hacer el-Askalânî ile sona ermiştir.166
70. es-Süyûtî, Ebü’l-Fazl Celaleddin Abdurrahman b. Ebî
Bekr (ö. 911/1505, Tabakâtü’l-müfessirîne’l-ışrîn (thk. Ali
Muhammed Ömer), Mektebetü Vehbe, Kahire1396
Süyûtî, Tabakâtü’l-müfessirîne’l-ışrîn adlı eseri bir tefsirci tabakatıdır. Eser alfabetik olarak telif edilmiştir. Süyûtî kitabın girişinde
saha ile ilgili bilgi verirken tefsircilerin özü itibariyle dört gruba ayrıldıklarını söylemektedir. Daha sonra da bu dört grubu, “sahâbe,
tâbiîn ve etbâu’tâbiîne mensup olanlar; muhaddis müfessirler; Ehl-i
sünnetin diğer müfessirleri, ve son olarak da Mu‘tezile ve Şîaya
mensub bidat ehli müfessirler”şeklinde izah etmektedir. Sonra bu
kitleden seçtiği seçkin müfessirleri anlatmaktadır. Süyûtî’nin dördüncü kısımdaki müfessirlerden olduğunu söylediği Zemahşerî’ye
eserinde yer vermesi ise dikkat çekicidir.167
163 Ebü’l-Fazl Celaleddin Abdurrahman b. Ebî Bekr Süyûtî, Buğyetü’l-vuat fî tabakâti’l-lugaviyyin ve’n-nühat I-II (thk. Muhammed Ebü’l-Fazl), Mektebetü’l-Asriyye, Beyrut [t.y.], 5, 6.
164 Ebü’l-Fazl Celaleddin Abdurrahman b. Ebî Bekr Süyûtî, Tabakâtü’l-huffaz,
Dârû’l-Buhûsi’l-İlmiyye, Beyrut 1983/1403, 7-9. Özkan, “Süyûtî”, DİA, XXXVIII/188-198.
165 Süyûtî, Tabakâtü’l-huffaz, I/13-27.
166 Süyûtî, Tabakâtü’l-huffaz, I/552.
167 Ebü’l-Fazl Celaleddin Abdurrahman b. Ebî Bekr Süyûtî, Tabakâtü’l-müfessirîne’l-ışrîn (thk. Ali Muhammed Ömer), Mektebetü Vehbe, Kahire 1396, 21; Kehhâle, X/304.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
323
71. el-Hazrecî, Safiyyüddin Ahmed b. Abdullah (ö.
923/1517), Hulâsatu tezhibi tehzibi’l-kemal fi esmai’r-rical
(thk. Abdulfettah Ebû Gudde), Mektebetu’l-Matbuati’lİslamiyye, Beyrut 1416
Hayatı hakkında fazla bilgi bulunmayan el-Hazrecî’nin Hulâsatu
tezhibi tehzibi’l-kemal fi esmai’r-rical adlı eserini 23 yaşında yazdığı
kaydedilmektedir. Hazrecî’nin bu eseri rical ilmi konusunda sahanın en iyi kitaplarından biri olan Zehebî’nin Tezhîbu’l-Kemâl adlı
eserin telhisinin telhisidir. Zehebî’nin eserini daha önce özetlenmişti. Ancak Hazrecî bu geniş özeti de kısaltma gereği hissetmiş,
kullanılmasının kolaylaşması açısından tek ciltlik kısa eser oluşturmuştur. Râviler hakkında yapılan açıklamanın oldukça kısa tutulması eseri biyografi olmaktan ziyade râviler fihristi veya listesi ya
da sözlüğü şeklinde tanımlanmasına neden olmuştur.168 el-Hazrecî,
bu eserini erkek ve hanım râviler olmak üzere iki ana başlık hâlinde
tasnif etmiştir. Hem erkek râviler hem de hanım râviler ikişer bölüm ve hatime şeklinde işlenmişlerdir. Her iki grup (erkek/kadın)
kendi içinde isimlerine ve künyelerine göre sıralanmış, hatime bölümlerinde ise iki kategoriden birine girmeyen râviler, bilinen diğer
özelliklerine göre 8 grup hâlinde esere konulmuşlardır. Alfabetik bir
sıralamayı esas alan müellif, Hz. Peygamber’e hürmeten “Ahmed” ve
“Muhammed” isimli râvilerle başlamıştır. Eserde kimi râviler hakkında cerh/ta’dîl bilgileri aktarılırken, kimisi hakkında aktarılmamıştır. Öte taraftan aynı şey vefat tarihleri için de geçerlidir.169
72. ed-Dâvûdî, Şemsuddin Muhammed b. Ali b. Ahmed (ö.
946/1540?), Tabakâtü’l-müfessirin, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye,
Beyrut, [t.y.]
Hayatına dair fazla bilgi bulunmayan Şemsuddin Muhammed b.
Ali b. Ahmed ed-Dâvûdî’nin Kahire’de yetiştiği, Süyûtî’nin talebesi
olduğu ifade edilmektedir. Yaşadığı dönemin ileri gelen muhaddislerinden sayılan Dâvûdî’nin Şâfiî mezhebine mensup olduğu ifade
edilse de Mâliki mezhebine mensup olduğuna dâir haberler de bulunmaktadır.
Tabakâtü’l-müfessirin, müellifin en önemli eseri olarak bilinmektedir. Dâvûdî’nin, hocası Süyûtî’nin 136 müfessirin hayatını
anlatan eserini olduğu gibi almış ve buna ilavelerde bulunmuştur.
168 Süyûtî, Tabakâtü’l-müfessirîne’l-ışrîn, 24.
169 Safiyyüddin Ahmed b. Abdullah el-Hazrecî, Hulâsatu Tezhibi Tehzibi’l-kemal fi
esmai’r-rical (thk. Abdulfettah Ebû Gudde), Mektebetu’l-Matbuati’l-İslamiyye,
Beyrut 1416; Kehhâle, I/288.
324
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
Yaptığı ilavelerle eser, 704 müfessirin anlattığı kapsamlı bir kitaba
dönüşmüştür. Tabakâtü’l-müfessirin adını verdiği bu yeni eserinde
Dâvûdî, faydalandığı kaynakları da zikretmektedir. Alfabetik olarak
telif edilen eserde müfessirlerin ilmî yeterliliklerine ağırlık verilerek,
biyografilerine çok özen gösterilmemiştir.170
73. Abdulvahhab eş-Şa‘rânî (ö. 973/1565), Levâkiu’l-envâr
fi tabakâti’l-ahyâr, I-II (thk. Abdurrahman Hasan Mahmûd),
Mektebetu’l-Âdâb, Kahire 1993.
Abdulvahhâb b. Ahmed, meşhur bir sûfî olup hicri 897’de doğmuştur. Gençliğinin ilk yıllarından itibaren Kahire’de yaşamış ve
hicri 973’de burada vefat etmiştir. Hayatını dokumacılıkla kazanan
Şa‘rânî, aynı zamanda bir tarikat şeyhi idi. Kendi adını taşıyan bir
tarikatı bulunmaktaydı. Ömrünü eğitim, irşad faaliyetleri, tasavvuf,
fıkıh ve hadise dair eser telifleriyle geçirmiştir. Müellifin kendi ifadesine göre 300 civarında eseri bulunmaktaydı. Ancak bu eserlerden
günümüze ancak üçte biri ulaşmıştır.171
Şa‘rânî’nin Levâkiu’l-envâr fi tabakâti’l-ahyâr adlı eseri Tabakâti’l-kübra olarak da bilinmektedir. Müellif eserine Hz. Ebû Bekir ile başlamaktadır. Bunun nedeni ise birçok tarikatın tasavvufi
silsilelerini aktarırken kendilerini Hz. Ebû Bekir’e dayandırmalarıolduğunu tahmin etmekteyiz. Şa’rani Hz. Ebû Bekir’den sonra
kendi zamanına kadar sayısı 420’i aşan âlim ve mutasavvıfın hayatını ele almaktadır. Eserde, neseb, vefat tarihleri ve biyografik bilgilerin yanı sıra bu kişilere ait özlü sözlere de yer verilmiştir.172
74. İbnü’l-Hinnaî (Kınalızâde), Alauddin Ali Çelebi
b. Emrullah b. Abdülkadir el-Hamidi (ö. 979/1572),
Tabakâtü’l-Hanefiyye (thk. Muhyi Hilal Serhan), Merkezü’lBuhus ve’d-Dirasati’l-İslamiyye, Bağdad 2005
Asıl adı Ali Çelebi olan müellif kına kullandığından Kınalızâde
(Hınâvîzâde) lakabıyla meşhur olmuştur. Eski adıyla Hamîd olarak
bilinen bölgenin merkezi Isparta’da dünyaya gelmiştir. İlk eğitimlerini memleketinde aldıktan sonra İstanbul’a gelmiş seçkin âlimlerin
170 Şemseddin Muhammed b. Ali b. Ahmed ed-Dâvûdî (ö. 946/1540?), Tabakâtü’l-müfessirin, I-II, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut [t.y.], 4, 5 (Mukaddimeden); Kehhâle, IV/235; Ali Rıza Temel, “Dâvûdî, Muhammed b. Ali”, DİA, İstanbul 1994,
IX/51-52.
171 Kâtib Çelebi, I/227; Hayri Kaplan,” Şa‘rânî”, DİA, İstanbul, 2010, XXXVIII/347-350.
172 Ebü’l-Mevâhib (Ebû Abdirrahmân) Abdülvehhâb b. Ahmed b. Alî eş-Şa‘rânî (ö.
973/1565), Levâkiu’l-Envâr fi Tabakâti’l-Ahyâr, I-II, Mektebe Muhammed el-Melicî, Mısır,14; Kaplan,” Şa‘rânî”, DİA, XXXVIII, 347-350.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
325
rahle-i tedrîsinden geçmiştir. Eğitimini tamamladıktan sonra Edirne, Kütahya, Bursa, Haseki’de müderrislik yapmıştır. Daha sonra
Süleymaniye Medresesi’ne müderris olmuştur. Anadolu kazaskerliği görevindeyken rahatsızlanmış ve Edirne’de tedavi görürken vefat
etmiştir. Her konuda derin ilim ve kültüre sahip olan müellif güzel
ahlâklı, belâgat ve şiir tutkusuyla tanınmaktadır.173
İbnü’l-Hinnaî (Kınalızâde), Tabakâtü’l-Hanefiyye adlı eserinde
Hanefî âlimlerini ele almıştır. Eserde 270 âlimi dinde, mezhepte
ve meselede olmak üzere üç bölümde inceleyip 22 tabakada tasnif
edilmiştir. Müellif âlimlerin biyografilerini alfabetik olarak sıralamıştır. İbnü’l-Hinnaî’nin bu eseri, Ebû Hanîfe’den başlayarak 1402
da vefat eden İbn Kemâl Paşa’ya kadar uzun bir zaman dilimini
kapsadığı ve benzerlerinde bulunmayan yeni bilgileri içerdiği için
değerli bulunmuştur.174 Eser aynı zamanda bir Osmanlı âliminin
geniş bilgi dağarcığını yansıtması açısından da önemlidir.
75. et-Temîmî, Takıyyüddin b. Abdülkadir et-Temîmî el-Gazzî
(ö. 1010/1601); Tabakâtü’s-seniyye fî teracimi’l-Hanefiyye
(thk. Abdülfettah Muhammed el-Hulv, Dârü’r-Rifai, Riyad,
1983.
Gazze’de doğan müellif, ashâbdan Temîm ed-Dârî’nin soyundan
gelmektedir. Önce Şâfiî mezhebine mensupken sonra Hanefî mezhebini benimsemiş, sultan III. Murad’ın padişahlığı döneminde İstanbul’a giderek sultanın hocası Sâadeddîn ve birçok âlim ve devlet
adamıyla görüşme imkânı bulmuştur. Kendisine tevdi edilen kadılık
görevini Mısır’da Cîza bölgesinde yapan et-Temîmî,175 bazı âlimlere
dil uzattığı gerekçesiyle Nûbe bölgesine sürülmüştür. Akabinde görev iade edilmiş, hatta bir müddet Konya’da kadılık da yapmıştır.176
et-Temîmî, Tabakâtü’s-seniyye fî teracimi’l-Hanefiyye177 adlı eserinin girişine Sultan III. Murad’a övgü dolu sözlerle başlamakta, ardından ilk fasılda tarihin öneminden bahsetmekte ve eserinde izleyeceği
metodolojiye dair bilgiler aktarmaktadır. Daha sonra Hz. Peygamber’in sîretiyle geçiş yapmaktadır.178 Hz. Peygamber’in sıfatları, isim173 Alauddin Ali Çelebi b. Emrullah b. Abdülkadir Hamidi İbnü’l-Hinnaî (ö.
979/1572), Tabakâtü’l-Hanefiyye (thk. Muhyi Hilal Serhan), Merkezü’l-Buhus
ve’d-Dirasati’l-İslamiyye, Bağdat 2005, I/20-108.
174 İbnü’l-Hinnaî, Tabakâtü’l-Hanefiyye, I/107; II/1038.
175 Kehhâle, Mu‘cem, III/91.
176 Kehhâle, Mu‘cem, III/91.
177 Kâtib Çelebi, I/394.
178 Takıyyüddin b. Abdülkadir et-Temîmî el-Gazzi et-Temîmî (ö. 1010/1601); Tabakâtü’s-seniyye fî teracimi’l-hanefiyye, I-IV (thk. Abdülfettah Muhammed elHulv), Dârü’r-Rifai, Riyad 1983, I/41.
326
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
leri, ahlâkî faziletleri, günlük uygulamaları, duaları, mucizeleri bu
bölümde ele alınmıştır.179 Akabinde İmâm Ebû Hanîfe’nin hayatı, ahlâkı, faziletleri, diğer âlimlerin onun hakkındaki övgüleri, kendisine
sunulan meselelere ve bazı menkıbelerine ayrıntılı bir şekilde değinmektedir. Alfabetik bir sıralamayla tasnif edilen eser, Hanefî âlimleri
hakkında bilgiler vermekte, zaman zaman onların edebî yönlerine,
hatta şiirlerine de yer verilmektedir. Eserin son bölümüne sayıları
1388’i bulan bu kişilerin lakapları ve nisbeleri eklenmiştir.180
76. İbrâhim b. Kâsım b. İmam Müeyybillâh (ö. 1152/1739),
Tabakâtü’z-Zeydiyyeti’l-kübra (thk. Abdüsselam b. Abbas elVecih), Müessesetü’l-İmam Zeyd b. Ali es-Sekafiyye, Amman
2001.
İbrâhim b. Kâsım b. İmam Müeyybillâh, Yemen’de Şehâra kentinde dünyaya gelmiştir. İlim ve siyasetle iç içe yaşayan bir aileye
mensuptur. İlk eğitimlerini doğduğu şehirde aldıktan sonra farklı
yerlere seyahatlerde bulunmuş, birçok hocadan dersler almıştır.
San‘a’da vefat etmiş ve buraya defnedilmiştir.
Müellif Tabakâtü’z-Zeydiyyeti’l-kübra adlı eserinde Zeydiyye
âlimlerini ele almıştır. Toplamda 904 âlimin yer aldığı eser, alfabetiktir. Ele alınan kişilerin doğum ve ölüm tarihleri, hocaları, öğrencileri, yaptıkları yolculuklar, ihtisas alanları, faziletleri, özellikleri
de zikredilmiştir.181 Eserin sonuna “babasının ismiyle bilinenler”
adıyla bir fasıl da eklenmiştir.182
77. Makkarî, Ebü’l-Abbas Şihabuddîn Ahmed b. Muhammed
b. Ahmed (ö. 1041/1631, Nefhü’t-tib (Nefhü’t-tib min
ğusni’l-Endelüsi’r-ratib ve zikru veziriha Lisani’d-din İbni’lHatîb) Urfü’t-tib fi’t-ta’rif bi’l-vezir İbni’l-Hatîb, I-VIII (thk.
İhsan Abbas), Daru Sadır, Beyrut, 1968/1388
Orta Mağrib’deki Tilimsân’da doğan Ebü’l-Abbas Şihâbüddin
Ahmed b. Muhammed b. Ahmed el-Kureşî el-Makkârî et-Tilimsânî
el-Fâsî’nin doğum tarihi hakkında kesin bir bilgi bulunmamakla
birlikte 990/1582 yılı civarında doğmuş olabileceği tatmin edilmektedir. Tilimsan’ın Makkare köyünde doğduğu için Makkârî nispesiyle ve sülalesi Kureyş kabilesine dayandığı için Kureyşî lakabıyla
179 et-Temîmî, I/50-72.
180 et-Temîmî, IV/433, Kâtib Çelebi, II/1099.
181 İbrâhim b. Kâsım b. İmam Müeyybillâh (ö. 1152/1739), Tabakâtü’z-Zeydiyyeti’l-kübra (thk. Abdüsselam b. Abbas el-Vecih), Müessesetü’l-İmam Zeyd b. Ali
es-Sekafiyye, Amman 2001, 3, 4.
182 İmam Müeyybillâh, Tabakâtü’z-Zeydiyyeti’l-kübra, 1729.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
327
anılmıştır. Makkâri gençlik yıllarında Fas’a giderek burada birçok
âlimden dersler almıştır. Hadis alanında kendini yetiştiren Makkârî
imam-hatiplik ve müftülük görevlerinde de bulunmuştur. Kuvvetli
bir hafızaya sahip olan Makkârî, edebiyat, tarih ve dinî ilimler sahasındaki geniş bilgi birikimi ile tanınmaktadır.183
Endülüs tarihi ile ilgili en önemli tabakat kitaplarından biri olan
Makkarî’nin bu eserinin İhsan Abbas baskısı dışında Dozy (1855)
baskısı da bulunmaktadır. Batı’da oldukça erken tanınan bu kitap
H.1229 tarihinde Bulak baskısıyla yayımlanmıştır. Bu baskı aynı
zamanda Dozy baskısına da temel teşkil etmiştir.184 Son cildi fihrist olan eser toplam sekiz cilt olarak yayınlanmıştır. Eser geniş bir
mukaddimeden sonra iki ana kısım olarak tasnif edilmiştir. İlk kısım dokuz, ikinci kısım ise sekiz babdan oluşmaktadır. Günümüze
ulaşmayan birçok eseri içermesi bakımından oldukça değerlidir.185
IV. Vefeyât Yazıcılığı
Vefat kitapları müellifleri ölüm tarihlerine göre tasnif eden eserlerdir. Müelliflerin ölüm tarihlerine dair kayıtlar oldukça erken dönemden itibaren kaynaklarımızda yerini almıştır. Özellikle genel
tarih türü eserlerimizin neredeyse tamamında başlık olarak seçilen
yılın hadiseleri anlatıldıktan sonra o sene vefat eden âlim veya devlet ricali de verilmekte idi. Bu durum ileriki asırlarsa kişileri ölüm
tarihlerine göre tasnif eden eserlerin oluşmasında yönlendirici olduğu sanılmaktadır. Hicri altıncı asırdan itibaren karşılaştığımız bu
kabil eserler sayılı sayıda kalmıştır. Biz burada bu eser çeşidinden
bir kaçını tanıtmak isteriz.
1. İbn Hallikân, Ebü’l-Abbâs Şemsüddîn Ahmed b.
Muhammed b. İbrâhîm b. Ebî Bekr b. Hallikân el-Bermekî
el-İrbilî (ö. 681/1282), Vefeyâtü’l-âyân ve enbâ’ü ebnâ’i’zzamân mimmâ sebete bi’n-nakl evi’s-semâ‘ ev esbetehü’layân’ (thk. İhsan Abbas, Dârü’s-Sadr, 1994
İbn Hallikân, Erbil’de dünyaya gelmiştir. Kendisi Abbâsîler’in
ünlü vezir ailesi Bermekîler’in soyundan geldiğini ifade etmektedir. Şiir ve edebiyat meclisleri, ilm-i hilâf dersleri ve birçok seçkin
183 Ebü’l-Abbas Şihabeddîn Ahmed b. Muhammed b. Ahmed Makkarî (ö. 1041/1631,
Nefhü’t-tib (Nefhü’t-tib min gusni’l-Endelüsi’r-ratib ve zikru veziriha Lisani’d-din
İbni’l-Hatîb) Urfü’t-tib fi’t-ta’rif bi’l-vezir İbni’l-Hatîb, I-VIII (thk. İhsan Abbas), Darü’s-Sadır, Beyrut 1968/1388, 5; Şeşen, 347, 348; Mehmet Özdemir, “Makkârî,
Ahmed b. Muhammed”, DİA, İstanbul, 2003, XXVII/445-446.
184 Şeşen, 348.
185 Makkarî, Nefhü’t-tib, 14-24; (Mukaddimeden); Özdemir, “Makkârî”, DİA, XXVII/445-446.
328
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
âlimin derslerine katılmıştır. Musul, Halep, Dımaşk, Mısır, gibi
önemli merkezlere giderek tefsir, hadis, fıkıh alanlarında dersler
almıştır. Mısır’da ve Suriye’de müderrislik, kadılu’l-kudât naibliği
ve kadıu’l-kudâtlık yapmıştır. Sultan Kalavun’un emriyle Dımaşk
kadıu’l-kudâtlık görevinden azledildiği günlerde vefat etmiştir. Mütevazi, yumuşak huylu, birçok alanda geniş kültürlü, cömert, adil
ve nezîh bir şahsiyet olarak tanınan İbn Hallikân, zengin bir kütüphaneye de sahip idi.186
İbn Hallikân’ın Vefeyâtü’l-ayân ve enbâ’ü ebnâ’i’z-zamân mimmâ sebete bi’n-nakl evi’s-semâ ev esbetehü’l-ayân’ adlı eseri sultan,
vezir, âlim, müctehid, zâhid, hekim, filozof, tarihçi, edip, şair, mühendis, astrolog, astronom, müfessir, muhaddis gibi alanında şöhret sahibi birçok insanı ele almıştır. Bu eser İslam tarihi alanında
kendi kulvarında ilklerden sayılmaktadır. Zirâ, İbn Hallikân’ın bu
kitabından önce yapılan teliflerde sahâbe, tâbiîn, müfessirler, nahivciler, Şâfiîler, Hanefîler veya belli bölgeye mensup olan kişiler
tabakalar hâlinde sınıflandırılarak tanıtılmakta idiler. İbn Hallikân
ise biyografilerini sunduğu kişilerin doğum ve ölüm tarihleri, yaşadıkları bölgeler, uyguladıkları kimi âdet gelenek ve görenekler, hatta
sosyal hayatlarından bile bahsetmektedir. Eser sosyoloji, tarih, dil
ve edebiyat araştırmacıları için önemli bir kaynak hüviyetine sahiptir.187 Alfabetik olarak tasnif edilen eser, ilk olarak tâbiînden İbrahin
en-Nehâî ile başlamakta,188 son olarak mutasavvıf Yûnus el-Muhârikî’nin biyografisi ile son bulmaktadır.189
2. Birzalî, Alemüddîn Ebû Muhammed el-Kâsım b.
Muhammed b. Yûsuf el-İşbîlî ed-Dımaşkî (ö. 739/1339),
Kitâbü’l-Vefeyât,
Birzalî, Alemüddin el-Kasım b. Muhammed Yusuf, Endelüs’ten
Dımaşk’a göç eden bir aileye mensuptur. 665/1267 de burada yani
Dımaşk’ta doğmuştur. Babası gibi ilmi tercih etmiştir. Dımaşk’ta
çeşitli hocalardan dersler almıştır. Suriye, Irak, Mısır ve Hicaz şehirlerini dolaşmış buralardaki üç bin civarındaki hadisçi ile tanışıp onlardan istifade etmiştir. Beşinci kez gittiği hacta 739/1338’de
Mekke’de vefat etmiştir.190
186 Ebü’l-Abbâs Şemsüddîn Ahmed b. Muhammed b. İbrâhîm b. Ebî Bekr b. Hallikân el-Bermekî el-İrbilî (ö. 681/1282), Vefeyâtu’l-a’yân, I-VII (thk. İhsan Abbas,
Dârü’s-Sadr, 1994,2, 9 (mukaddimeden); Kâtib Çelebi, II/2018; Kehhâle, II/59;
Abdulkerim Özaydın, “İbn Hallikân”, DİA, İstanbul 1999, XX/17-19.
187 İbn Hallikân; Özaydın, “İbn Hallikân”, DİA, XX/17-19.
188 İbn Hallikân, I/25.
189 İbn Hallikân, VII/256.
190 Şeşen, 183.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
329
Birzalî, hadis ve tarih alanlarındaki birikimiyle tanınmaktadır.
Dımaşk’ta Darülhadis el-Eşrefiye, Darülhadis en-Nuriye, ez-Zahiriye, Meşhed Seyyide en-Nefise gibi önemli medreselerde müderrislik
yapmıştır. En meşhur eseri el-Muktefa fit-Tarih’tir. Bu eser, Ebû Şame’nin er-Ravzateyn’ine yapılan zeylin zeylidir. 665-738/1267-1337
yıllarındaki Memlük tarihinden ve bu yıllarda vefat eden âlimlerden
bahsetmektedir. Kitap vefat seneleri ve aylarına göre hazırlanmıştır. Daha sonra içinde ed-Devedarî, İbn Ebil-Fezail ve Ebü’l-Fidâ
ve Şemseddin Muhammed b. İbrahim el-Cezerî gibi tarihçilerin de
bulunduğu birçok şahıs tarafından kaynak olarak kullanılmıştır.191
3-İbn Şakir el-Kütübi, Muhammed b. Şakir b. Ahmed b.
Abdirrahman b. Şakir b. Harun Salahaddîn (ö. 764/1363),
Fevâtu’l-Vefeyât I-IV (thk. İhsan Abbas, Dârü’s-Sâdır, Beyrut,
1974
Dımaşk’ta bir rivayete göre 686/1287 senesinde doğmuş ve hayatının tamamını bu şehirde geçirmiştir. Aralarında İbn eş-Şihne,
Mizzî ve Zehebî’nin de bulunduğu Dımaşklı büyük hadis âlimlerinin
yanında okumuştur. Verrâk olarak bilinen bu değerli ilim adamı
adını da mesleğinden almaktadır. Bu mesleğinden büyük paralar
kazandığı ve ciddi bir kütüphane kurduğu rivayet edilmektedir.
764/1363 yılında Dımaşk’ta vefat etmiştir.192
İbn Şakir’in günümüze iki önemli tarih ulaşmıştır. Bunlar,
ilki umumi İslam tarihine dair olan Uyun et-tevarih’tir. Bu eser,
760/1359 yılına kadarki olayların yer aldığı büyük bir İslam tarihi
kitabıdır. Uyun et-Tevarih, 760/1359 yılına kadarki olayların yer aldığı büyük bir İslam tarihidir. Eserde önce olaylar (havadis), sonra
da biyografik bilgiler (vefeyât) yer almaktadır. Başka kaynaklarda
bulunmayan bilgiler içereren bu değerli eser maalesef hâlâ yayınlanamamıştır.
Kütübî’nin konumuz açısından önemli olan diğer eseri ise Fevât
el-vefeyât’tır. Bu eser İbn Hallikân’ın Vefeyâtu’l-Âyân adlı kitabının zeyli mahiyetindedir. Kitapta, İbn Hallikân’dan sonra yaşayan
önemli şahsiyetler anlatılmaktadır. Yazım usulü Vefeyâtul-âyân ile
aynı olup alfabetik olarak tasnif edilmiştir.193
191 Kâtib Çelebi, I/287.
192 el-Kütübî, Muhammed b. Şakir b. Ahmed b. Abdirrahman b. Şakir b. Harun
Salahaddîn (ö. 764/1363), Fevâtu’l-Vefeyât I-IV (thk. İhsan Abbas), Dârü’s-Sâdır,
Beyrut 1974, 2 (mukaddimesinden); Şeşen, 194.
193 Kâtib Çelebi, II/1292; Şeşen, 195.
330
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
4. İbnü’l-İmâd, Ebü’l-Felâh Abdülhay b. Ahmed b.
Muhammed es-Sâlihî el-Hanbelî (ö. 1089/1679), Şezeratu’zzeheb, Kahire 1350
Ebü’l-Fellah Abdülhay b. Ahmed b. Muhammed es-Sâlihî el-Hanbelî 1032/1623 yılında Şam’ın Sâlihiye semtinde doğmuştur. Eyyûb b. Ahmed el-Halvetî, Muhammed b. Bedreddin el-Balânî gibi
dönemin meşhur âlimlerinden dinî ilimler tahsil etmiştir. Şam’da
başladığı eğitimine bir süre Kahire’de sürdürmüştür. Eğitim sonrası Şam’a döndüğünde müderris olarak göreve başlamıştır. Tarih,
edebiyat, fıkıh ve nahiv alanlarında derinleşen, ayrıca hattat ve şair
yönü de bulunan İbnü’l-İmâd 1089/1679 yılında Mekke’de vefat etmiş ve Cennetü’l-Muallâ’ya defnedilmiştir.194
İbnü’l-İmâd’ın ünlü Şezerâtü’z-zeheb fî ahbâri men zeheb adlı
eseri, hicretin birinci senesinden (M.622) H.1000/M.1592 yılları
arasında yaşayan ulemâ ve devlet adamlarının biyografilerinin anlatıldığı bir vefeyât kitabıdır. İlk olarak Hz. Peygamber’in Medine’ye
hicreti sonrasında vefat eden Esad b. Zürâre ve Berâ b. Ma‘rûr’un
vefatları zikredilir.195 Kitapta her bahsi geçen yılın olaylarının anlatımından hemen sonra o yıl vefat eden âlimler ile devlet ricalinin hayat hikâyelerinden bahsedilmiştir. Eser bu yönüyle Memlükler döneminde yaygınlık kazanan “el-havâdis ve’l-vefeyât” türü eserlerin
özelliklerini yansıtmaktadır. Eserde 10.000 civarında şahsın biyografisi yer almaktadır. İbnü’l-İmâd, Abbâsî Halifesi Müstazhir-Billah
ve Selçuklu veziri Nizâmülmülk gibi devlet adamlarının şiirlerine de
eserinde yer vermiş eserine bir zenginlik kattığı gibi ilmî yönünün
yanı sıra edebî yönünden de bahsedilir olmasını sağlamıştır.196
194 Cengiz Tomar, “İbnü’lmâd”, DİA, İstanbul, 2000, XXI/95-96.
195 İbnü’l-İmâd, Ebü’l-Felâh Abdülhay b. Ahmed b. Muhammed es-Sâlihî el-Hanbelî
(ö. 1089/1679), Şezeratu’z-zeheb, Kahire 1350, 113.
196 Tomar, “İbnü’lmâd”, DİA, XXI/95-96.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
331
Kaynakça
ABBÂDÎ, Ebû Asım Muhammed b. Ahmed b. Muhammed Herevî (ö. 458/1066),
Kitâbu tabakâti’l-fukahai’ş-Şâfiîyye, E.J. Brill, Leiden [t.y.].
AĞIRMAN Cemal, “et-Târîhu’l-kebîr”, DİA, İstanbul 2011, XL/89-90.
ALTIKULAÇ, Tayyar, “İbnü’l-Cezerî”, DİA, İstanbul 1999, XX/551-557.
ANSARİ, A. S Bazmee, “Cûzcânî, Minhâc-ı Sirâc”, DİA, 1993, VIII/98.
ARSLAN, Ahmet Turan, “Askerî, Hasan b. Abdullah”, DİA, İstanbul 1991,
III/490-491.
el-ASKERÎ, Ebû Ahmed Hasan b. Abdullah b. Saîd (ö. 382/992), Kitâbu ahbârü’l-musahhifin (thk. İbrahim Salih), Dârü’l-Beşair, Dımaşk 1995/1416,
7-18.
el-ASKALÂNÎ, Ebü’l-Fazl Şihabuddin Ahmed İbn Hacer (ö. 852/1449), Tabakâtü’l-müdellisîn (thk. Asım b. Abdullah Karyutî, Mektebetü’l-Menar,
1983.
AYBAKAN, Bilal,”Sübkî, Tâceddîn”, DİA, İstanbul 2010, XXXVIII/11-13.
“Şîrâzî, Ebû İshak”, DİA, İstanbul 2010, XXXIX/184-185.
el-BAĞDÂDÎ, Ebü’l-Hüseyn Abdülbâkî b. Kâni‘ b. Merzûk el-Ümevî (ö. 351/962),
Mu‘cemü’s-Sahâbe, I-III (thk. Salah b. Salim el-Musarratî), Mektebetü’l-Gurabâi’l-Eseriyye, Medine 1418.
BÂHARZÎ, Ebü’l-Kâsım Ali b. Hasan b. Ali b. Ebî’t-Tayyib Bâharzî (ö. 467/1075),
Dümyetü’l-kasr ve usratü ehli’l-asr fî tabakati’ş-şuara (thk. Sami Mekki
Anî), Dârü’l-Urube, Kuveyt 1985.
BARDAKOĞLU, Ali, “Abbâdî, Ebû Âsım”, DİA, İstanbul 1988, I/13-14.
BEDRÎCÎ, Ebû Bekr Ahmed b. Harûn b. Ravh Bedrîcî (ö. 301/914), Tabakâtül-esmâi’l-müfrede mine’sahâbe ve’t-tâbiîn ve ashâb, Darü’t-Talas, Dımaşk
1987.
Begavî, Ebü’l-Kâsım Abdullah b. Muhammed b. Abdulaziz (ö. 317/929), el-Muhtasar min kitabi’l-Mu‘cemi’l-kebir=Ma’rifetü’s-sahâbe, I-IV (thk. Muhammed Avd el-Menkûş İbrâhîm İsmâîl el-Kâdî), Silsiletu türâsü’l-âl ve’l-ashâb fi’l-mahtûti’l-Arabî, Müberretü’l-Âl ve’l-Ashâb 2015.
BEYHÂKÎ, Ebü’l-Hasen Zahîrüddîn Alî b. Zeyd b. Muhammed (ö. 565/1169),
Târîhu hukemai’l-İslam (thk. Muhammed Kurd Ali), Dımaşk 1946.
el-CA’DÎ, Ebü’l-Hattab Ömer b. Ali İbn Semure (ö. 586/1190), Tabâkâtu’l-fukahâ’l-Yemen (thk. Fuad Seyyid), Dâru’l-Kalem, Beyrut [t.y.].
el-CUMAHÎ, Ebû Abdullah Muhammed İbn Sellâm (ö. 231/846), Tabakâtü fuhûli’ş-şu‘uarâ (nşr. Mahmud Muhammed Şakir), Dârü’l-Medeni, Cidde [t.y.].
CENEDÎ, Ebû Abdullah Bahaeddin Muhammed b. Yusuf b. Yakub (ö. 732/1332),
es-Süluk fî tabakâti’l-ulema ve’l-müluk = Tarihü’l-Cenedî = Tabakâtü’l-Cenedi (thk. Muhammed b. Ali b. el-Hüseyin el-Ekva el-Hivali), Mektebetü’l-İrşad, San‘a 1995/1416.
CÜZCÂNÎ, Ebû Ömer Minhacüddin Osman b. Muhammed b. Osman (ö.
660/1262), Tabakat-ı Nâsırî, C. I-II (Farsçadan çev. ve tlk, Ali Turkî), Merkezü’l-Kavmî li’t-Terceme, Kahire 2012.
ÇAKAN, İsmail Lütfi, Hadis Edebiyatı, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Vakfı (İFAV), İstanbul 2003.
el-Dâvûdî, Şemseddin Muhammed b. Ali b. Ahmed (ö. 946/1540?), Tabakâtü’l-müfessirin, I-II, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut [t.y.].
DIMAŞKÎ, Ebû Abdullah Muhammed b. Abdülhadî, Tabakâtü ulemai’l-hadis, I-IV
(thk. Ekrem el-Buşi, İbrahim Zeybek, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut 1989.
DURMUŞ, İsmail, “İbnü’l-Mu ‘tez”, DİA, İstanbul 2000, XXI/143-147.
“Safedî”, DİA, İstanbul 2008, XXXV/447-450.
EFENDİOĞLU, Mehmet, “Siyeru a‘lâmi’n-nübelâ”, DİA, İstanbul 2009, XXXVII/326-327.
332
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
ENBÂRÎ, Ebü’l-Berekat Kemâleddîn Abdurrahman b. Muhammed (ö. 577/1181),
Nüzhetü’l-elibbâ fi tabakâti’l-üdebâ (thk. Muhammed Ebü’l-Fazl İbrahim),
Dâru Nehdati Mısır 1967.
el-ENDELÜSÎ, Ebü’l-Kâsım Said b. Ahmed b. Abdurrahman Said (ö. 462/1070),
Tabakâtü’l-ümem, 8nşr. Ali Muhammed b. Ebû Tâlib), Matbaatu Muhammed Muhammed Matar el-Varak, [y.y.] [t.y.].
EREN, Mehmet, “Hadis İlminde Ricâl Bilgisi ve İlk Kaynaklar II”, Dinî Araştırmalar, Mayıs-Ağustos, 2000, Cilt 3, 7.
ERUL, Bünyamin, “Üsdü’l-Gâbe”, DİA, İstanbul 2012, XLII/363.
ERUL, Bünyamin, “Tedlîs”, DİA, İstanbul 2011, XL/262-264.
FAYDA, Mustafa, “Halîfe b. Hayyât” DİA, İstanbul 1997, XV/301-303.
“İbn Sa‘d” DİA, İstanbul 1999, XX/294-297.
FİRÛZÂBÂDÎ, Ebû’t-Tahir Mecdüddin Muhammed b. Yakub b. Muhammed
Firûzâbâdî (ö. 817/1415), el-Mirkatü’l-vefiyye fî tabakâti’l-Hanefiyye, [y.y.]
[t.y.]. Yazma102 vr. Süleymaniye Kütüphanesi Reisülküttab numara: 671.
el-GASSÂNÎ, İsmail b. el-Abbas Melikü’l-Eşref, el-Ascedü’l-mesbuk ve’l-cevherü’l-mahkuk fî tabakâti’l-hulefa (thk. Şakir Mahmûd Abdülmün’im), Dârü’t-Türâsi’l-İslamî, Beyrut 1975.
GÖRGÜN, Tahsin, “İbn Habîb es-Sülemî”, DİA, İstanbul 1999, XIX/510-513.
HANSU, Hüseyin, “Zebîdî, Ahmed b. Ahmed”, DİA, XLIV/167-168.
el-HAZRECÎ, Safiyyüddin Ahmed b. Abdullah (ö. 923/1517), Hulâsatu tezhibi
tehzibi’l-kemal fi esmai’r-rical (thk. Abdulfettah Ebû Gudde), Mektebetu’l-Matbuati’l-İslamiyye, Beyrut 1416.
İBN CÜLCÜL, Ebû Dâvûd Süleymân b. Hassân b. Cülcül el-Endelüsî (ö. 384/994
[?]), Tabakâtü’l-etibbâ ve’l-hukemâ (thk. Fuad Seyyid), Beyrut 1985.
İBN HACER, Ebü’l-Fazl Şihabuddin Ahmed İbn Hacer el-Askalânî (ö. 852/1449),
Tehzibu’t-tehzib, I-XII, Matbaatü Dairetü’l-meârif nizamiyye, Hind 1326.
İBN HALLİKÂN Ebü’l-Abbâs Şemsüddîn Ahmed b. Muhammed b. İbrâhîm b.
Ebî Bekr b. el-Bermekî el-İrbilî (ö. 681/1282), Vefeyâtu’l-a’yân, I-VII (thk.
İhsan Abbas), Dârü’s-Sadr, 1994.
İBN KÂDÎ ŞÜHBE, Ebû’s-Sıdk Takıyyüddin Ebû Bekr b. Ahmed İbn Kadi Şühbe
(ö. 851/1448), Kitâbu Menâkıbü’l-İmam eş-Şâfiî ve tabakati ashâbih min
Tarihi’l-İslam li’l-Hafız Ebî Abdullah ez-Zehebî = Menâkıbü’ş-Şâfiî ve tabakâtü ashâbih: vefeyyat 211 H.-530 H.. (thk. Abdülazîz Feyyaz Harfuş),
Dârü’l-Beşair, Dımaşk 2003.
Tabakâtü’ş-Şâfiîyye, I-IV (thk. Hâfız Abdulalim Hân), Âlemu’l-ilm, Beyrut
1407.
İBN KESÎR, Ebü’l-Fidâ, İmadüddin İsmail b. Ömer İbn Kesîr (ö. 774/1373), Tabakâtü’ş-Şâfiîyyin (thk. Ahmed Ömer Haşim, Muhammed Zeynühüm
Muhammed Azeb), Mektebetü’s-Sekâfeti’d-Diniyye, Kahire 1993.
İBN KUTEYBE, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim b. Kuteybe ed-Dîneverî (ö.
276/889), eş-Şi’r ve’ş-şuarâ I-II, Dârü’l-Hadis, Kahire 1423.
İBN MENDE, Ebû Abdillâh Muhammed b. İshâk b. Muhammed el-İsfahânî (ö.
395/1005), Ma’rifetü’s-sahâbe, I-II (tek ciltte) (thk. Amir Hasan Sabri, elAyn), Camiatü’l-İmarati’l-Arrabiyyeti’l-Müttehide, 2005, I/174.
en-NEDÎM, el-Fihrist (thk. İbrahim Ramazan), Dârü’l-Marife, Beyrut, 1997.
İBN RECEB, Ebü’l-Ferec Zeynüddin Abdurrahman b. Ahmed İbn Receb (ö.
795/1393), ez-Zeyl ala Tabakâti’l-Hanabile, I-V (tahk ve tlk: Abdurrahman b. Süleyman b. Muhammed el-Useymin), Mektebetü’l-Ubeykan, Riyad 2005.
İBN SELLÂR, Eminuddin Abdulvehhab b. Yusuf b. İbrahim İbn Sellâr Şafi (ö.
782/1380), Tabakâtü’l-kurrai’s-seb’a (thk. Ahmed Muhammed Azzûz,
Mektebetü’l-asriyye, Beyrut 2003.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
333
İBNÜ’L-CEZERÎ, Ebü’l-Hayr Şemsüddin Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Alî b. Yûsuf (ö. 833/1429), Gâyetü’n-nihâye fî tabakâti’l-kurra =
Gâyetü’n-nihaye fi esmai ricali’l-kıraat uli’r-rivaye ve’d-diraye, I-II, nşr.
Gotthelf Bergstraesser; feharisu Otto Pretzl, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1982.
İBNÜ’L-FERRA, Muhammed b. Muhammed b. Hüseyin el-Bağdâdî el-Hanbelî
(ö. 526/1131), Tabakâtü’l-Hanabile (thk. Muhammed Hamid el-Fıki), Dâru’l-Marife, Beyrut, [t.y.].
İBNÜ’L-HİNNAÎ, Alauddin Ali Çelebi b. Emrullah b. Abdülkadir el-Hamidî (ö.
979/1572), Tabakâtü’l-Hanefiyye (thk. Muhyi Hilal Serhan), Merkezü’l-Buhus ve’d-Dirasati’l-İslamiyye, Bağdat 2005.
İBNÜ’L-MUFADDAL, Ebü’l-Hasan Şerefuddin Ali b. Mufaddal (ö. 611/1214),
Kitâbü’l-erbain el-mürettebe ala Tabakâti’l-erbain (thk. Muhammed Salim b. Muhammed b. Cem’an el-Abbadî), Mektebetu Edvai’s-Selef [Edvaü’s-Selef], Riyad [t.y.].
İBNÜ’L-MÜLAKKIN, Ebû Hafs Siraceddin Ömer b. Ali b. Ahmed İbnü’l-Mülakkîn (ö. 804/1401), el-Akdü’l-müzheb fî tabakâti hamaleti’l-mezheb, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1997.
İBNÜ’L-MURTAZÂ, Mehdî-Lidînillâh Ahmed b. Yahyâ b. Murtazâ (ö. 840/1437),
Tabakâtü’l-Mu‘tezile=Die klassen der Mu‘teziliten (thk. Susanna
Diward-Wilzer), Wiesbaden, Franz Steiner Verlag, El-Matbabtu’l-Katolikiyye (Imprimeriye Catholique) 16, 189, Beyrut 1961.
İBNÜ’L-MUTEZ, Ebü’l-Abbas Abdullah b. Muhammed b. Ca‘fer (ö. 296/908),
Tabakâtü’ş-şuara (thk. Abdüssettar Ahmed Ferrac, Dârü’l-Maârif, Kahire
1981.
İSFEHÂNÎ, Ebû Muhammed Abdullah b. Muhammed b. Ca‘fer b. Hayyan elEnsârî Ebu’ş-Şeyh (ö. 369/979), I-II, Tabakâtü’l-muhaddisin bi-İsbahan
ve’l-varidine aleyha = Târîhu İsbahan (thk. Abdülgaffar Süleyman Bündari, Ebû Abdullah Seyyid b. Kesrevi b. Hasan), Dârû’l-Kütübü’l-İlmiyye,
Beyrut 1989/1409.
İBNÜ’L-MÜLAKKIN, Ebû Hafs Siraceddin Ömer b. Ali b. Ahmed İbnü’l-Mülakkîn (ö. 804/1401), el-Akdü’l-müzheb fî tabakati hamaleti’l-mezheb, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1997.
İMÂM MÜEYYBİLLÂH, İbrâhim b. Kâsım b. İmam Müeyybillâh (ö. 1152/1739),
Tabakâtü’z-Zeydiyyeti’l-kübra (thk. Abdüsselam b. Abbas el-Vecih), Müessesetü’l-İmam Zeyd b. Ali es-Sekafiyye, Amman 2001/1421.
el-İSFAHÂNÎ, Ebû Nuaym Ahmed b. Abdillâh b. İshâk (ö. 430/1038), XX cilt.
(ikisi Aynı ciltte) Hilyetü’l-evliyâ ve Tabakâtü’l-asfiya, Matbaatü’s-saade,
Kahire 1974.
Ma’rifetü’s-sahâbe, I-VII (thk. Adil b. Yusuf el-Azzâzî), Mektebetü’d-Dâr,
Riyad 1998.
İBN HALLİKÂN, Ebü’l-Abbâs Şemsüddîn Ahmed b. Muhammed b. İbrâhîm b. Ebî
Bekr b. Hallikân el-Bermekî el-İrbilî (ö. 681/1282), Vefeyâtu’l-A’yân, I-VII
(thk. İhsan Abbas), Dârü’s-Sadr, 1994.
İZGİ, Cevat, “İbn Semüre El-Ca‘dî”, DİA, İstanbul 1999, XX/314-315.
KALLEK, Cengiz, “İbn Kâdî Şübhe, Takiyuddîn”, DİA, İstanbul 1999, XX/102103.
“İbn Receb”, DİA, İstanbul 1999, XX/243-247.
KANDEMİR, M. Yaşar, “İbn Hacer el-Askalânî”, DİA, İstanbul 1999, XIX/514515.
“İbn Mende, Êbû Abdullah”, DİA, İstanbul 1999, XX/177-179.
“İbnü’s-Salâh eş-Şehrezûrî”, DİA, İstanbul 2000, XXI/198.
“Müslim b. Haccâc, DİA, 2006, XXXII/93-94.
334
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
KAPLAN, Hayri, ” Şa‘rânî”, DİA, İstanbul 2010, XXXVIII/347-350.
KARACABEY, Salih, “İbnü’l-Mufaddal”, DİA, İstanbul 2000, XXI/129.
KARLIĞA H. Bekir, “İbn Cülcül”, DİA, İstanbul1999, XIX/403-404.
KAYA, Mahmut, “İbn Ebû Usaybia”, DİA, İstanbul 1999, XIX/445.
KAYA, Mahmut, “İbnü’l-Kıftî”, DİA, İstanbul 2000, XXI/112-114.
KAYA, Mahmut, “Sâid el-Endelüsî”, DİA, İstanbul 2008, XXXV/556-557.
KÂTİB ÇELEBİ, Hacı Halife Mustafa b. Abdullah (ö. 1067/1657) Keşfü’z-zunûn,
I-VI, Mektebetu’l-müsennâ, Bağdat 1941.
KATİPOĞLU, Hasan, ÇAIRICI, Mustafa, “İshâk b. Huneyn”, DİA, İstanbul 2000,
XXII/534.
KEHHÂLE, Ömer b. Rıza b. Muhammed (ö. 1905-1987), Mu‘cemü’l-müellifin,
I-XIII, Dârü’l-ihyâ ve’t-turâs, Beyrut [t.y.].
KILIÇ, Hulusi Kılıç, “Enbâri, Kemalettin”, DİA, İstanbul 1995, XXI/172,173.
“Fîrûzâbâdî”, DİA, İstanbul 1996, XIII/142-145.
el-KIFTÎ, Cemaluddin Ebü’l-Hasan Ali b. el-Kadı Yusuf (ö. 646/1248), I-IV, Mektebetu’l-Unsuriyye, Beyrut 1424.
KOCA, Ferhat, “İbn Abdülhâdî, Şemseddin”, DİA, İstanbul 1999, XIX/273-274.
KUREŞÎ, Ebû Muhammed Muhyiddin Abdülkadir b. Muhammed (ö. 775/1373),
el-Cevâhirü’l-mudıyye fî tabakâti’l-Hanefiyye (thk. Abdülfettah Muhammed el-Hulv), İsa el-Babi el-Halebî, Kahire 1978.
KUTLAY, Halil İbrahim, “İbn Kâni‘”, DİA, İstanbul 1999, XX/104-105.
KUTLUBOĞA, Ebü’l-Adl Zeynüddin Kasım b. Kutluboğa b. Abdullah b. Kutluboğa (ö. 879/1474), Tacü’t-teracim fi tabakâti’l-Hanefiyye, Mektebetü’-Müsennâ, Bağdat, 1962.
el-KÜTÜBİ, Muhammed b. Şakir b. Ahmed b. Abdirrahman b. Şakir b. Harun
Salahaddîn (ö. 764/1363), Fevâtu’l-Vefeyât, I-IV (thk. İhsan Abbas), Dârü’s-Sâdır, Beyrut 1974.
el-MAKKARÎ, Ebü’l-Abbas Şihabeddîn Ahmed b. Muhammed b. Ahmed (ö.
1041/1631, Nefhü’t-tib (Nefhü’t-tib min gusni’l-Endelüsi’r-ratib ve zikru
veziriha Lisani’d-din İbni’l-Hatîb) Urfü’t-tib fi’t-ta’rif bi’l-vezir İbni’l-Hatîb,
I-VIII (thk. İhsan Abbas), Darü’s-Sadır, Beyrut 1968.
MELİKÜ’L-EŞREF, İsmail b. el-Abbas el-Gassani Melikü’l-Eşref, el-Ascedü’l-mesbuk ve’l-cevherü’l-mahkuk fî tabakâti’l-hulefa (thk. Şakir Mahmûd Abdülmün’im), Dârü’t-Türâsi’l-İslamî, Beyrut 1975.
MÜSLİM, Ebü’l-Hüseyin el-Kuşeyrî en-Nisâbûrî Müslim b. el-Haccâc (ö.
261/875), et-Tabakât (tlk. Ebû Ubeyde Meşhur b. Hasan b. Mahmûd b.
Selman), Dârü’l-Hicre, yy. 1991.
ÖZ, Mustafa, “Dercînî”, DİA, İstanbul 1994, IX/167.
ÖZ, Mustafa, “Tûsî, Ebû Ca‘fer”, DİA, İstanbul 2012, XL/435-437.
“İbnü’l-Murtazâ”, DİA, İstanbul 2000, XXI/141-143.
ÖZ, Şaban, İlk Siyer Kaynakları ve Müellifleri, İsar, İstanbul 2008, 369-370.
ÖZAFŞAR, Mehmet Emin Özafşar, “Tezkiretü’l-Huffâz”, DİA, İstanbul 2012,
XLI/76.
ÖZAYDIN, Abdulkerim, “Beyhakî, Ali b. Zeyd”, DİA, İstanbul 1992, VI/62, 63.
ÖZAYDIN, Abdulkerim, “Cenedî”, Muhammed b. Yusuf”, DİA, İstanbul 1993,
VII/363, 367.
“İbn Hallikân”, DİA, İstanbul 1999, XX/17-19.
“İbn Kesîr, Ebü’l-Fidâ”, DİA, İstanbul 1999, XX/132-134.
ÖZDEMİR, Mehmet, “Feth b. Hâkân El-Kaysî”, DİA, 1995, XII/453-455.
“Makkârî, Ahmed b. Muhammed”, 2003, DİA, XXVII/445-446.
ÖZKAN, Halit, “Süyûtî”, DİA, İstanbul, 2010, XXXVIII/188-198.
ÖZEL, Ahmet, “Kureşî”, DİA, İstanbul, XXVI/441-442.
ÖZEL, Ahmet, “İbnü’l-Mülakkîn”, DİA, XXI/150-152.
Tabakât, Terâcim ve Vefeyât Kitapları
335
ÖZEN, Şükrü,” İbn Ebû Ya’la”, DİA, XIX/447-448.
ÖZDEMİR, Mehmet, “Feth b. Hâkân El-Kaysî”, DİA, İstanbul 1995, XII/453-455.
SAFEDÎ, Ebû’s-Safâ (Ebû Saîd) Salâhuddîn Halîl b. İzziddîn Aybeg b. Abdillâh
(ö. 764/1363) Nektu’l-himyân fi nuketi’l-umyân (thk. Mustafa Abdulkadir
Ata), Dârü’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut 2007.
SAKALLI Talat, ” İbn Kutluboğa”, DİA, İstanbul, XX/152-154.
SEZGİN, Fuat, Târîhu’t-Turâsi’l-Arabî, GAS, I-XX (Arapçaya çev. Arafe Mustafa, Said Abdurrahman), Câmiatü’l-İmâmu’l-Muhammed b. Suûd, Riyad
1991.
SİRÂFÎ, Ebû Saîd Hasan b. Abdullah el-Merzubânî (ö. 368/979), Ahbârü’n-nahviyyini’l-Basriyyîn ve merâtibihim (thk. Muhammed İbrahim Benna), Dârü’l-İ’tisâm, Kahire 1985.
SÖNMEZ, Mehmet Ali,”İbn Hibbân”, DİA, XX/63.
Süyûtî, Ebü’l-Fazl Celaleddin Abdurrahman b. Ebî Bekr (ö. 911/1505), Buğyetü’l-vuat fî tabakâti’l-lugaviyyin ve’n-nühat I-II (thk. Muhammed Ebü’lFazl), Mektebetü’l-Asriyye, Beyrut [t.y.].
Tabakâtü’l-huffaz, Dârû’l-Buhûsi’l-İlmiyye, Beyrut 1983/1403.
Ebü’l-Fazl Celaleddin Abdurrahman b. Ebî Bekr Süyûtî (ö. 911/1505),
Tabakâtü’l-müfessirîne’l-ışrîn (thk. Ali Muhammed Ömer), Mektebetü
Vehbe, Kahire 1396.
el-SÜLEMÎ, Ebû Abdurrahman Muhammed b.Hüseyin (ö. 412/1021), Tabakâtü’s-sûfiyye (thk. Mustafa Abdulkadir Ata), Dârü’l-Kütübü’l-İlmiyye,
Beyrut 1998.
EŞ-ŞA’RÂNÎ, Ebü’l-Mevâhib (Ebû Abdirrahmân) Abdülvehhâb b. Ahmed b. Alî,
Levâkiu’l-envâr fi tabakâti’l-ahyâr, I-II, Mektebe Muhammed el-Melicî,
Mısır 1315.
ŞEHREZÛRÎ, Ebû Amr Takıyyüddîn Osmân b. Salâhiddîn Abdirrahmân b. Mûsâ
İbnü’s-Salâh (ö. 643/1245), Tabakâtü’l-fukahâi’ş-Şâfiîyye (thk. Muhyiddin Ali Necib), Dârü’l-Beşairi’l-İslamiyye, Beyrut 1992.
ŞEŞEN, Ramazan, Müslümanlarda Tarih Coğrafya Yazıcılığı, İsar, 1998.
Şîrâzî, Ebû İshak Cemaleddîn İbrahim b. Ali b. Yusuf (ö. 476/1054), Tabâkâtu’l-fukahâ (thk. İhsan Abbâs), Dârü’r-Raidi’l-Arabî, Beyrut 1981.
TALU, Mehmet, “Bâharzî, Ali b. Hasan”, DİA, İstanbul 1991, IV/474.
el-TEMÎMÎ, Takıyyüddin b. Abdülkadir et-Temîmî el-Gazzi (ö. 1010/1601), Tabakâtü’s-seniyye fî teracimi’l-hanefiyye, I-IV (thk. Abdülfettah Muhammed el-Hulv), Dârü’r-Rifai, Riyad 1983.
el-TÛSÎ, Ebû Ca‘fer Muhammed b. el-Hasan (ö. 460/1067), Ricâlu’t-Tûsî (thk.
Seyyid Muhammed Al-i Bahrü’l-Ulum), Dârü’z-Zehair, Kum 1961.
TAŞ, Mustafa, “İmâm Müslim’in İlmî Kişiliği ve Yayınlanan Üç Eseri Çerçevesinde Ricâl İlmindeki Yeri”, Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 9/2
(Ağustos 2018), 359, 353-369.
TEMEL, Ali Rıza, “Dâvûdî”, Muhammed b. Ali, DİA, İstanbul 1994, IX/51-52.
TOMAR, Cengiz, “İbnü’lmâd”, DİA, İstanbul, 2000, XXI/95-96.
TÜCCAR, Zilfikar, “İbn Sellâm el-Cumahî”, DİA, İstanbul 1999, XX/312-313.
”Sîrâfî, Ebû Saîd”, İstanbul, 2009, DİA, XXXVII/264-265.
TÜRKMEN, Mehmet Türkmen, “İnbâhü’r-Ruvât”, DİA, XXII/268-269.
ULUDAĞ, Süleyman, “Sülemî, Muhammed b. Hüseyin”, DİA, İstanbul 2010,
XXXVIII 53-55.
YARDIM, Ali, “el-İstîâb”, DİA, İstanbul 2001, XXIII/314.
YAZICI, Hüseyin, “İbn Kuteybe”, DİA, İstanbul 1999, XX/145-149.
YILDIZ, Musa, “Tabakâtü’ş-Şuara”, DİA, İstanbul 2010, XXIX/306.
ZEHEBÎ, Şemsüddin Muhammed b. Ahmed b. Osman (ö. 748/1348), Ma’rifetu’l-Kurrâ[i’l-kibar ale’t-tabakat ve’l-asar], [y.y.] [t.y.].
336
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları
Mizânu’l-i’tidâl fî nakdi’r-ricâl (thk. Ali Muhammed Becâvî), Dârü’l-Marife,
Beyrut 1963.
el-Muin fi tabakâti’l-muhaddisin (thk. Hemmâm Abdürrahim Saîd), Dârü’l-Furkan, Amman 1984.
Siyeru A‘lâm en-nübelâ, I-XVIII, Dârü’l-Hadis, Kahire 2006.
Tezkiretü’l-huffâz, Dârü’l-Kütübü’l-İlmiyye, Beyrut 1998.
ZEBİDÎ, Ebü’l-Abbas Şehabeddin Ahmed b. Ahmed b. Abdullatif Zebidî (ö.
893/1488), Tabakâtü’l-havas ehlü’s-sıdk ve’l-ihlas, ed-Dârü’l-Yemeniyye,
Beyrut 1986.
ZÜBEYDÎ, Ebû Bekr Muhammed b. Hasan b. Ubeydullah Zübeydî (ö.
379/989), Tabakâtü’n-nahviyyin v’l-luğaviyyîn (thk. Muhammed
Ebû’l Fazl İbrahim), Muhammed Emin el-Hancî, Kahire 1954.
http://www.literatur.gen.tr/hadis/hulasa_tehzib.htm. Erişim tarihi 5.09.
2021