ISSN: 1304-4796
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
Manisa Celal Bayar University Journal of Social Sciences
2022; 20 (3); 61-93
I.Mahmud’un Tahta Cülusunda III. Ahmed’in Kızı Saliha Sultan’ın Gönderdiği
Bir “Tebrik-Nâme” Hakkında
“Afaka müjdeler kim ba-mahz-ı avn-i ma’bud;Geçti serîr-i adle Şevket-lü Hân Mahmud”
İshak Efendi
Rümeysa KARSa
Özet
Osmanlı Devleti, Türk-islâm devlet geleneklerine dayalı bir teşkilat ve teşrifat
yapılanmasına sahiptir. Padişahların tahta çıkmaları esnasında bu protokol
kaideleri ekseninde ‘Cülûs merasimi’ adı verilen bir merasim düzenlenir ve yeni
padişaha biat edilmesi öngörülürdü. Cülûs merasimine ilişkin tebrik-nâme
gönderilmesi de önemli bir gelenekti. Tebrik-nâmeler, özel veya resmi kişiler
arasındaki yazışmalar içerisinde kutlama amacına yönelik bir türdür.
Genellikle bir ihsana mazhar olma gayesine hizmet eden bu gelenek saray
ricali, harem halkı ve pek çok edebî zümre açısından da değerli görülmüştür.
Çalışma kapsamına giren konu Sultan III. Ahmed’in kızı Saliha Sultan’ın;
Sultan I. Mahmud’un cülûsu dolayısıyla gönderdiği tebrik-nâme olup;
padişahın kendisine ve annesine hediye ettiği birer cariyeye dair mektubu ile
harpte sultanın muzaffer olması temennisini içermektedir. Dolayısıyla bu
çalışmada bahsi geçen tebrik-nâmenin yazılış maksadı üzerinde durulacaktır.
Bu bağlamda Devlet Arşivleri Başkanlığı Topkapı Sarayı Müzesi Arşiv
katoloğundan temin edilen ilgili tebrik-namenin yedi varak olarak düzenlenen
vesikaları transkripsiyon ve değerlendirmeye tabi tutularak analizi yapılmaya
çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler
Teşkilat
Teşrifat
Cülus
Tebrikname
Makale Hakkında
Geliş Tarihi: 06.02.2022
Kabul Tarihi: 21.09.2022
Doi: 10.18026/cbayarsos.1068723
About a “Letter of Greeting” that Ahmed III's Daughter Saliha Sultan Sent
During the Throne of Mahmud I
Abstract
The Ottoman Empire has an organization and ceremonial structure based on
Turkish-Islamic state traditions. During the sultan's accession to the throne, a
ceremony called 'Cülûs ceremony' was held in line with the rules of this
protocol and it was foreseen to pay allegiance to the new sultan. It was also an
important tradition to send a congratulatory name for the Culûs ceremony.
Congratulation-names are a type for celebration purposes in correspondence
between private or official persons. This tradition, which generally serves the
purpose of being the recipient of benevolence, was also seen as valuable in
terms of palace dignitaries, harem people and many literary groups. The
subject within the scope of the study is III. Ahmed's daughter Saliha Sultan; It
is a congratulation-name sent by Mahmud I on his death; It contains a letter
about a concubine that the sultan gave to himself and his mother, and the wish
of the sultan to be victorious in the war. Therefore, in this study, the purpose of
writing the aforementioned congratulation-name will be emphasized. In this
context, the seven-leaf documents of the relevant greeting-name will be
transcribed and analyzed.
aDr.
Keywords
Organısatıon
Arrıval
Cülus
Letter of Greeting
About Article
Received: 06.02.2022
Accepted: 21.09.2022
Doi: 10.18026/cbayarsos.1068723
Öğrt.Üyesi ,Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi,Fen-Edebiyat Fakültesi,Tarih Bölümü, e-posta: rumeysakars@nevsehir.edu.tr
I.Mahmud’un Tahta Cülusunda III. Ahmed’in Kızı Saliha Sultan’ın Gönderdiği
“Tebrik-Nâme” Hakkında
Bir
Giriş
Teşrifat, Osmanlı Devleti’nde resmî işlere dair protokol ile saray halkının özel hayatlarına
dair merasimleri ifade eden bir kavramdır. Bu merasimler içerisinde önem arz eden ve
Arapça bir kelime olan ve sözlükte “oturmak” anlamına gelen cülûs tabirinin tahta geçme,
oturma, çıkma, saltanata geçme anlamına karşılık geldiği de bilinmektedir. (Develioğlu,
2009:s.235)
Osmanlılar’da cülûs sözü daha çok şehzadelerin tahta geçişi münasebetiyle kullanılmıştır.
Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde yerleşmiş bir tahta geçiş sistemi bulunmamaktaydı.
Bu durum hânedan mensupları ve özellikle şehzadeler arasında kanlı mücadelelere
sebebiyet vermiştir. Kuruluş devrinde tahta cülûs kaidesi, daha önceki Türk-İslâm
devletlerinde olduğu gibi genellikle devlet ileri gelenlerinin bir şehzade üzerinde ittifakıyla
gerçekleşmiştir.
Bu
şehzadenin
bazen
vasiyet
yoluyla
belirlendiği
de
olmuştur.(Özcan,1993:s.108) Nitekim veraset usulünde yapılan değişiklikle ülke idaresi
hanedanın hakkı olmaktan ziyade süreç içerisinde hükümdar oğullarınındır şeklinde değişim
göstermiş; zaman içerisinde birtakım taht mücadelelerinin yaşanması tahta geçiş kaidesinde
kardeş katlini yasalaştırma yoluna evrilmiş ve ekber-erşed sistemi ile de en tecrübeli ve yaşça
en olgun kişinin hükümdar seçilmesi şeklinde farklı bir boyut kazanmıştır. I.Ahmet, kardeş
katli yasasında değişikliğe giderek bunun yerine ekberiyet ve erşediyet esasları uyarınca
tahta geçilmesi kaidesini ve kafes sistemini getirmiştir. Bu sayede sırasıyla kardeşi Mustafa,
oğulları Osman, Murad ve İbrahim tahta geçebilmiştir. Bu şekilde merkezi otoriteyi etkin
kılma noktasında seçici kurumsal değişikliğe riayet eden devlet otoritesi, sancağa çıkma
usulünün terkedilmesi ve göz hapsinde tutulma maksadıyla kafes usulünü etkin hale
getirmiş, can güvenliğine karşı özgürlükleri ellerinden alınan şehzadeler birer daireye
kapatılmış bu şekilde tecrübeden yoksun ve psikolojileri sıkıntılı şehzadelerin yetişmesi bazı
problemleri de beraberinde getirmiştir. Yönetim tecrübesinden yoksun küçük yaştaki
padişahlar adına yönetim erki valide sultanlar ve devlet ileri gelenleri şeklinde varlık
göstermiştir. (Kırpık, 2016:s.359)Bu şekilde kadınların devlet yönetimi üzerinde etkilerinden
bahsedilmeye başlanmıştır. Nitekim 1603-1648 arasındaki süreçte Osmanlı tahtına küçük
yaşta, yönetim tecrübesinden yoksun, ruhi bunalımları yoğun şehzadeler geçmiştir. 1.
Ahmed(13), 2. Osman(11), 1. Mustafa(9) ve İbrahim(psikolojik buhran sebebiyle) 4.
Murad(11) yaşlarında tahta geçmişler ve bunlar içerisinde Osman(11), İbrahim’e(psikolojik
buhran sebebiyle) 4. Murad(11) yaşlarında valideleri Kösem Sultan naiblik yapmış, torunu 4.
Mehmed’e ise annesi Turhan Sultan naiblik yapmıştır. (Uzunçarşılı, 1984:s.113;
Tezcan,2006:s.105)Konumuz kapsamına giren dönemde I. Mahmud’dan sonraki dönemlerde
de çıkarılan fermanlarda cülûsta bir şehzadede ittifakın devamı usulünün esas alındığı
“ekberiyet” esasına uyularakhânedanın en yaşlı üyesi tahta geçmiş, öteki şehzadelere
dokunulmamıştır.
Bu veraset sürecindeki değişiklik içerisinde tahta geçiş belirli bir merâsimle tatbik
olunmaktaydı. Padişahların ölümü ya da hal’i gibi sebeplerle boşalan tahtın en kısa sürede
doldurulması için cülûs töreninin oldukça kısa bir sürede yapılması gerekirdi. Çünkü bir
kaos ortamı olmadan yeni padişaha devlet adamlarının biat etmesi ve merkezi otoritenin
muhafazası için bu hususa ivedilikle riayet edilmesi gerekmekteydi.
2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı | Sayfa 62
Kars
Devlet erkânı,askeri zümre ve ilmiye mensuplarının katılımıyla cülûs merasimi yapılırdı. En
gösterişli tarzdamerasim, II. Murad döneminde gerçekleştirilmiştir. (Ortaylı,2011:s.45;
Özbilgen, 2003:s.13)
Fatih dönemi itibariyle her tahta çıkış merâsiminde padişahlar tertiplenen büyük alaylar ile
saraya getirilir; önce saray halkı ve yeni hükümdarın bendeleri tarafından yer öpülerek
bağlılık gösterisi yapılırdı. Ardından divân kurulur. Hükümdar teşrifat sırasına göre
gelenleri kabul ederdi. (Ali Seydi Bey, 1921:s.145)
Cülûs merasiminde davet edilenler teşrifattaki sıralarına göre yerleşirlerdi. Törende
Sadrazam, Vezirler, Şeyhülislam, Beylerbeyleri, Kazaskerler, Defterdarlar, Nişancı, Yeniçeri
Ağası gibi üst düzey devlet erkanı ile ilim adamları, medrese hocaları ve yeniçeri
bölüklerinin önde gelen yetkilileri bulunurlardı. (Kurtaran, 2014:s.759) Sadrazam ve
Şeyhülislam hırka-i şerif odasında ilk biat vazifelerini yaptıktan sonra kürklerini giyerek
Divan-ı hümayuna giderlerdi.(Uzunçarşılı, 1945:s.187)
Yeni hükümdarın tahta geçiş süreci şu şekilde cereyan etmekteydi:
Osmanlılar’da hükümdar ölünce Dârüssaâde ağası durumdan hemen sadrazamı haberdar ederdi.
Sadrazam da vezirleri, kaptanpaşayı, şeyhülislâmı ve kazaskerleri, defterdarı, nişancıyı, nakîbüleşrafı,
İstanbul kadısını, yeniçeri ağasını, sekbanbaşıyı ve kul kethüdâsını çağırarak hep birlikte saraya
giderler, Kubbealtı’nda veya Sünnet Odası’nda toplu halde yeni padişahın çıkmasını beklerlerdi.
XVII. yüzyıl başlarından itibaren, tahta geçecek şehzade,
Kızlar ağası ve Silâhdar ağa
tarafından Şimşirlik’ten alınır, padişahın vefat ettiği ve saltanat nöbetinin kendisine geldiği söylenip
tebrik edilirdi. Bu arada Selçuklular’da olduğu gibi Osmanlılar’da da bazan tahta yeni geçen
hükümdara ölen padişahın naaşı gösterilirdi. Padişah, bir kolunda Dârüssaâde ağası, diğer kolunda
Silâhdar Ağa olduğu halde önce Hırka-i Şerif Dairesi’ne götürülürdü. Burada sadrazam ve
şeyhülislâmın biatından sonra başında saltanat alâmeti olarak yûsufî destar ve sırtında samur erkân
kürkü ile eski bir Türk töresine göre müneccimbaşı tarafından belirlenen eşref-i sâatte Bâbüssaâde
önünde kurulan tahta oturtulur ve hemen öteki devlet ricâli de kendisine biat ederdi. (Ahmed Cevdet
Paşa,1309:s.236-237)
Bir yandan yeni padişah için cülûs töreni yapılırken öte yandan ölen padişah için de cenaze
merasiminin hazırlıklarına başlanırdı. Sadrazam ve şeyhülislâm yeni padişaha Hırka-i
Saâdet Dairesi’nde biat ettiklerinden genellikle tören yerinde hükümdara önce nakîbüleşraf
biat ve dua ederdi. Ardından bayram tebriklerinde olduğu gibi Kırım hanzâdesi, Rikâb-ı
hümâyun ağaları ve Kapıcıbaşı ağalar biat ederlerdi. Kubbealtı’nda bekleyen şeyhülislâmın
gelip dua etmesinden sonra sadrazam ve öteki vezirler, kazaskerler, diğer devlet ileri
gelenleri, ocak ağaları biat ederek tebriklerini sunarlardı. Nihayet Teşrifatçı Efendi’nin etek
öpmesiyle merasim son bulurdu. (Ali Seydi Bey, 1921:s.146;Uzunçarşılı,s.188; Kurtaran,s.
762).
Yeni hükümdar tahtından kalkıp hazır bulunanları selâmladıktan sonra selefi olan
hükümdarın cenaze namazını kılar ve Enderun’a dönerdi. Padişahın tahta oturuşunda ve
kalkışında vezîriâzamın, şeyhülislâmın, öteki vezirlerin ve kazaskerlerin tebrikleri sırasında Dîvân-ı
Hümâyun çavuşları tarafından alkış tutulması tören gereğiydi. Yeni padişahın cülûstan sonra
sakal bırakması âdet olup buna “tesrîh-i lihye” denirdi (Kılıç, 2002:s.880.)
Sayfa 63 | 2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı
I.Mahmud’un Tahta Cülusunda III. Ahmed’in Kızı Saliha Sultan’ın Gönderdiği
“Tebrik-Nâme” Hakkında
Bir
Padişah birkaç gün içinde paşa kapısına yeni kazdırdığı mühürle birlikte bir hatt-ı hümâyun
göndererek sadrazama makamında kaldığını bildirir ve bazı öğütlerde bulunurdu. Bu hatt-ı
hümâyun reîsülküttâb tarafından devlet erkânının huzurunda merasimle okunurdu.
Sadrazam da cevap olarak bir teşekkür mektubu yazar ve saray görevlisiyle Hünkâra iletirdi.
Bu arada görevliye kürk, maiyetine de hil‘atler giydirilip hediyeler verilirdi.Buna “umum
hil‘ati” denirdi. Birkaç gün sonra sadrazam ve şeyhülislâmın teşekkür için saraya gitmeleri,
huzura çıkmaları teşrifat kuralı gereğiydi. (Ali Seydi Bey, s.147) Ardından yeni padişahın
Eyüp Sultan’a götürülerek orada kılıç kuşanma merasiminin yapılması da devletin yıkılışına
kadar devam etmiş törenlerdendir.
Saray gelenekleri içerisinde Osmanlı hükümdarlarının saltanat makamına oturmaları
nedeniyle düzenlenen kılıç kuşanma merasimleri resmi belgelerde “taklid-i seyf, takallüdi şemşîr” olarak geçmektedir.(Kurtaran ve Karaca 2021:s.85)
Kılıç Kuşanma merasimi iki aşamadan oluşurdu. Bunlardan birincisi törenin
yapıldığı alana kadar gidişi ihtiva eden kılıç alayı, diğeri de kutsal kabul edilen
kılıçlardan en az birinin kuşanmasından oluşan kılıç kuşanma yani tören aşamasıdır.
(Tanrıbuyurdu,2012:141; Kılıç, 2004: 52; Özcan, 2002: 408- 409.),Kılıç kuşanma
merasimini padişah türbelerinin ziyareti takip ederdi. Önceleri bütün padişah türbelerini
kapsayan bu ziyaret daha sonra sadece Fâtih Sultan Mehmed’in türbesiniz ziyaretiyle sınırlı
tutulmuştur. Cülûsun on beşinci günü yeni padişahın Mukaddes Emanetler Dairesi’ne
gitmesi ve kayıt defterlerini gözden geçirmesi de âdetti (Özcan, s.112;Kılıç, 2004: 54).
Evliya Çelebi’nin naklettiği vech ile:XVII ve XVIII. yüzyıllarda cülûs törenleri sırasında bazı
padişahların başlarına yûsufî denilen bir sarık sardıkları veya bu adla anılan bir serpuş
giydikleri blinmektedir.Ayrıca Hz. Yûsuf’a ait olan bu sarığı Yavuz Sultan Selim’in
Mısır’dan getirdiğinin rivayet edildiği de bu suretle öğrenilmektedir. (Evliya Çelebi,1096:
s.227)
Yeni padişahın cülûsu, İstanbul’da dellâllar ve top atışlarıyla ilân edilir, ayrıca devletin her
tarafına gönderilen fermanlarla bütün ülkeye duyurulurdu. Böylece şenlikler yapılır,
hutbenin yeni hükümdar adına okunması, sikkenin de onun adına kestirilmesi emredilirdi.
Cülûsun elçiler vasıtasıyla dost ve komşu devlet hükümdarlarına bildirilmesi de âdetti; buna
“cülûs tebliği” denirdi. Bu arada yabancı devletlerden cülûs tebriği için elçiler gelir, bunlar
için de kabul törenleri düzenlenirdi. (Kurtaran,2014:s.765) Son derece ihtişamlı olarak
düzenlenen elçi kabulleri devletin görkemini sunma vesilesi olarak düşünülmekteydi.
Yeni padişahın cülûsu münasebetiyle devlet ve saray erkânına, ulemâya ve Kapıkulu
ocakları mensuplarına bahşiş verilirdi. Bu gelenek, Osmanlılar’dan önceki İslâm
devletlerinde de görülmektedir. Başlangıçta padişahların bir ihsanı olan cülûs bahşişi
sonraları zorla alınan bir ücrete dönüşmüş ve bu yolda istenmeyen hadiseler meydana
gelmiştir. Sık sık dağıtılan cülûs bahşişleri münasebetiyle devlet hazinesi büyük sıkıntılara
sokulmuştur. Yine konumuz kapsamındaki sultanların cülus merasiminde dağıtılan cülus
bahşişine ilişkin şu ifadelere yer verilebilir: “…III. Ahmed’in cülûsunda hazine boş olduğundan
devrin defterdarı Sarı Mehmed Paşa çok zor durumda kalmış, sonunda onun şahsî gayretleri ve
maktul şeyhülislâm Seyyid Feyzullah Efendi’nin metrûkâtıyla gerekli meblağ sağlanabilmiştir. I.
Mahmud’un cülûs bahşişi ise maktul sadrazam Nevşehirli İbrâhim Paşa ve akrabalarından müsadere
edilen paralardan karşılanmıştır …”(Şem‘dânîzâde, 1978:s.13)
2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı | Sayfa 64
Kars
Yöntem
Çalışma kapsamına giren konu Sultan III. Ahmed’in kızı Saliha Sultan’ın; Sultan I.
Mahmud’un cülûsu dolayısıyla gönderdiği tebrik-nâme olup; padişahın kendisine ve
annesine hediye ettiği birer cariyeye dair mektubu ile harpte sultanın muzaffer olması
temennisini içermektedir. Dolayısıyla bu çalışmada bahsi geçen tebrik-nâmenin yazılış
maksadı üzerinde durulacaktır. Bu bağlamda Devlet Arşivleri Başkanlığı Topkapı Sarayı
Müzesi Arşiv kataloğundan temin edilen ilgili tebrik-namenin yedi varak olarak düzenlenen
vesikaları transkripsiyon ve değerlendirmeye tabi tutularak analizi yapılmaya çalışılacaktır.
Tebrikname türünde yazılan eserlerin genel olarak bakıldığında törenler ve çeşitli olaylara
ilişkin kutlama metinleri olduğu bilinmektedir. Kaside formunda ele alınan bu metinlerde
tebrik,methiye, fahriye ve dua kısımları mevcuttur. Ele alınan tebrik-nameyi benzerlerinden
farklı kılan sunulduğu dönem ve sunan kişinin cinsiyeti ve sunulan kişiyle akrabalık
örüntüsüne ilişkindir.
Bu bağlamda konunun netlik kazanması sebebiyle öncelikle protokol kaidesi ekseninde
cülus merasimine ilişkin bilgi sunulması yoluna gidilerek I. Mahmud’un tahta cülusuna
ilişkin dönem kaynakları evveliyatı da göz önünde bulundurularak ele alınmaya
çalışılacaktır. Yeni sultanın Lale devrini bitiren bazı vakalar neticesinde tahta geçmesinin
avantaj ve dezavantajları üzerinden I. Mahmud’un yönetim anlayışı ve iç-dış politikadaki
girişimleri ve neticeleri üzerinde durulacaktır.
Devrik hünkar III. Ahmed’in kızı olan Saliha Sultan’ın bu dönemdeki vaziyeti ve yeni
sultana sunduğu tebrik-namenin gerekçesi üzerinde durularak bu dönemde saray
kadınlarının konumları ve siyaset üzerindeki etkileri değerlendirilmeye çalışılacaktır. 2
2Konuyla
ilgili Cülus kaidesinin tatbikiyle ilgili teşkilat ve teşrifat konulu kaynaklar arasında; Dündar Alikılıç, Osmanlı’da
Devlet Protokolü ve Törenler İmparatorluk Seremonisi; Ali Seydi Bey(1921), Teşrifât ve Teşkilâtımız: (Teşrifât ve Teşkilât-ı
Kadimemiz), Neşr: Niyazi Ahmet Banoğlu, (Kervan Kitabevi: İstanbul); Uzunçarşılı,İ.H.(1945), Osmanlı Devleti’nin Saray Teşkilâtı,
(TTK Yay.:Ankara adlı eserlerden tahta geçişte izlenen yöntemler hakkında bilgi edinilebilmektedir.Dönemin kronikleri de
ayrıca istifadeye açık birinci elden veri içeren eserlerdir. I. Mahmud dönemine ilişkin (Şemdâni-zâde, Mür‟i‟t- Tevârih,
Vak’anüvis Subhî Mehmed Efendi, Subhî Tarihi, Ahmed Cevdet Paşa,(1309), Târih-i Cevdet, IV, adlı eserlerde I. Mahmud’un
tahta çıktığı dönemdeki genel vaziyet, sultanın kişiliği,karakteri, yönetim anlayışına dair bilgi edinilebilir. Ayrıca bu döneme ait
ruznameler, olayların günü gününe kaydedildiği eserler olması hasebiyle önem arz eder. Padişahın her hareketinin belirli bir
protokol kaidesiyle gerçekleştiği tarihiyle gözler önüne serilir. Efkan Uzun, I. Mahmud dönemine ilişkin Ruzname eserinde
konuya aydınlık getirmektedir. Ayrıca I.Mahmud’un tahta cülusu ve dönemi hakkında Uğur Kurtaran önemli çalışmalar
kaleme almıştır. Uğur Kurtaran, U.(2014), Osmanlı Devleti’nde Şehzadelik Kurumuna Yeni Bir Bakış: Şehzadelerin Doğumu,
Yetiştirilmesi ve Tahta Çıkış Süreçleri Hakkında Bir Değerlendirme, Turkısh Studıes, 9/4:759-778 ; Uğur Kurtaran, Sultan Birinci
Mahmud; Ayrıca Daniş, İ.(2021), Gölgelenen Sultan, Unutulan Yıllar, I. Mahmud ve Dönemi(1730-1754),Türkiyat
Mecmuası,(İstanbul Üniversitesi Yayını,İstanbul):31/1:481-486., Özcan, A.(2003),Mahmud I, Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisi, 27,
(Türkiye Diyanet Vakfı Yay.: İstanbul): 348-352. Sakaoğlu, N.(1999), Mahmud I, Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar
Ansiklopedisi, istanbul , 53-57. Özcan,A.(1993). Cülûs, Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisi, 8, (Türkiye Diyanet Vakfı Yay.:
İstanbul): 108-114. 1. Mahmud dönemiyle ilgili bilgi edinilebilecek kaynaklar arasında belirtilebilir.Saliha Sultan hakkında ilgili
arşiv kaynaklarından istifade edilmiştir. Bunun yanında kadınların siyasi pozisyonuyla ilgili bir değerlendirme yapabilmek
adına kadınların yönetim erki üzerindeki etkisi hakkında ; Acar,F.(2015), Osmanlı’da Padişah Oğulları ve Kızlarının Eşitlendiği
Alan: Teşrifat, Hitit Üniv. İlahiyat Fak. Dergisi, 14/27:183-202;Sakaoğlu,N.(2008), Bu Mülün Kadın Sultanları: Valide Sultanlar,
Hasekîler, Kadın efendiler,Sultan Efendiler, Oğlak Yay.;Hülya Tezcan, Osmanlı Sarayının Çocukları, Şehzadeler ve Hanım
Sultanların Yaşamları, Giysileri, Uluçay, M.Ç.(2011), Padişahların Kadınları ve Kızları, Ötüken Yay, Ankara;
Tuğlacı,P.(1985), Osmanlı Saray Kadınları, İstanbul) adlı eserler aydınlatıcı içeriğe sahiptir.Tebrikname sunma geleneğine ilişkin
kaleme alınan Yıldız,E.(2020), Rufaî ‘nin Hüsrev Paşa’ya Sunduğu Manzum Tebrikname, Mecmua, 5/9:95-110), kavram ve şekil
olarak tebrikname metninin içeriği hakkında bilgi sunan bir eserdir. Şekil itibariyle ele alınan konuya kaynaklık eden önemli bir
çalışmadır. Genellikle bir menfaat sağlama gayesiyle edebî zümrelerce kaleme alınan bu eserlerin Halil inalcık’ın Şair ve patron
adlı eserinde işlendiği vech ile bir çıkarilişkisini temele aldığı vurgulanmıştır. Bir teşrifat kaidesi name-i hümayunlarda önem
arz ederdi. eAyrıca Tuğluk,H.İ.(2010), Divan Şiiri’nde Manzum Tebriknameler, Ankara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsü Dergisi, 42: 41-68.adlı makale çalışmasında tebriknamelere ilişkin malumat bulunmaktadır.
Sayfa 65 | 2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı
I.Mahmud’un Tahta Cülusunda III. Ahmed’in Kızı Saliha Sultan’ın Gönderdiği
“Tebrik-Nâme” Hakkında
Bir
Hanedan üyesi olan saray kadınlarının hükümdar ile münasebeti konuya ilişkin başka bir
husustur. Kadınlar saltanatı olarak naiblikle gelen bir sorumluluk göz önünde
bulundurulduğunda tebrikname metinlerinin örnekleri çoğaltılabilir. Mesela Saliha Sultan
örneğinin yanı sıra Pertevniyal Vâlide Sultan’ında tebrikname bahsinde adından söz edilir.
Oğlu tahta geçer geçmez devlet işlerine müdahale etmeye başladığı, karışıklık ortamında
işlerin saray ve özellikle Vâlide Sultan aracılığıyla görülmeye başlandığı, devlet adamlarının
iltimas ve rüşvetle makam sahibi olma gibi yollara sapması sonucunu doğuran bir sürecin
yaşandığını Cevdet Paşa’nın on sekiz gün süren Maraş valiliğinden sonra İstanbul’a dönmesi
vesilesiyle Vâlide Sultan’a bir teşekkür mektubu göndermesi, ardından padişahın doğum
gününü kutlamak için yine ona hitaben bir tebriknâme yazması ve hediyeleşmesi bu
bağlamda anlamlıdır(Akyıldız, 2007:s.240)
Bu çalışmada 1.Mahmud’un tahta geçiş serüveninin idareciliğinin, karakterinin yönetimine
yansımalarına değinmenin yanısıra hanedan mensuplarıyla ilişkileri örnekleminde Saliha
Sultan’ın tebrik-namesi üzerinden bir değerlendirme yapılmaya çalışılacaktır. Konuya dair
çalışmaların yetersiz oluşu ve olayların perde arkasının göz önünde bulundurularak
değerlendirilmeye çalışılması tarih yazımına farklı bir boyut kazandıracağı kanaatini
taşımaktayım.
1.I. Mahmud’un Tahta Cülusu
Sultan 1. Mahmud; 3 Muharrem 1108’de (2 Ağustos 1696) Edirne’de dünyaya gelmiş olup;
II. Mustafa’nın büyük oğludur ve annesi Sâliha Sebkâtî Sultan’dır. Çocukluk yılları
Edirne’de geçmiştir. İlk eğitimini de burada almaya başlamıştır. Edirne Vak‘ası’nın ardından
kardeşleriyle birlikte İstanbul’a getirilmiştir.H.1117 /M.1705 yılında kardeşleriyle beraber
sünnet edilmiştir. (Özcan,2003:s.348;Kurtaran,2014:s.10)
Osmanlı padişahlarının çoğu kudretli, dirayetli, adâletli şahsiyetlerdir. Ayrıca
hepsinin iyi birer siyasetçi olduğu ve içlerinde iyi şair ve edebiyatçıların var
olduğu da bilinmektedir.Ayrıca belli başlı el sanatlarında uzmanlaşmış padişahlar da
bulunmaktadır. Benzer şekilde I. Mahmud’unda genellikle kuyumculuğa merakının
bulunmakta olduğunu ve yirmi yedi yıl süren kafes hayatının ardından Patrona Halil İsyanı
neticesinde III. Ahmed’in tahttan feragati üzerine 19 Rebîülevvel 1143’te (2 Ekim 1730)
padişah olduğu bilinmektedir.(Sakaoğlu,1994:s.330;Kurtaran:s.85)
I.Mahmud’un saltanat süreci Lale devrinin bitişiyle başlamıştır. Malum olduğu üzere
1718-1730 yıllarını kapsayan dönem Lale Devri olarak bilinmektedir. Bu dönem,
ihtişamın zirveye çıktığı ve siyasette sivil bir reform ve yenileşme sürecinin
zuhurunu ifade ederken sanatta, mimaride, edebiyatta ve sosyal yaşamda zevk ve
eğlenceyi temsil etmektedir. Ancak bu şa’şalı yılların sonu bir o kadar hazin
sonuçlanmış; yeniçeri kökenli Patrona Halil’in başını çektiği isyan neticesinde Sultan
III. Ahmed, sadrazamı ve damadı Nevşehirli İbrahim Paşa’yı sarayda öldürüp
cesedini asilere vermek zorunda kalmıştır.
2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı | Sayfa 66
Kars
Sarayı, İstanbul’u ve sakinlerini derinden sarsan Patrona Halil İsyanı sonrası yeniden
nizamın ve sükunetin tesisinin sağlayıcısı olarak yeni sultan I. Mahmud, övgünün ve
bunun ifade edildiği cülûs tebriklerine muhatap olmuştur. Tarihsel olarak 1402 Ankara
Savaşı’nın bıraktığı olumsuz izlerin bir benzeri belki de bu dönem içinde geçerlidir,
denilebilir. 1. Mahmud tıpkı Çelebi Mehmed gibi imparatorluğu bir buhranın eşiğinden
çıkaran bir kurtarıcı olarak dönemin şiirlerine de konu olmuştur.(Daniş, 2021:s.483-84;
Aynur ve Şen,2009:s.39-73) Anlaşıldığına göre, I. Mahmud’un tahta geçmesinden
önceki dönemde asıl ciddi problemlerin zuhurunun ve sistemin çıkmaza
sürüklenmesinin altında ne Damat İbrahim Paşa dönemi olarak nitelenen “Lale
Devri”, ne de bu dönemde alışılmışın dışında bir yeni sosyal hayatın oluşması ve
“israf düzeni” yatıyordu. Bu konuda Karahasanoğlu, “Lale devrini bitiren isyanlardan
biri de Patrona Halil isyanıdır. Aslında bu isyan geleneksel değerlerine saldırılan halkın
İbrahim paşaya yönelik isyanıdır. 1730 patrona isyanını da lale devrini bitiren isyan olarak
değil patronanın üstüne yıkılmış, bireyselleştirilmiş bir hadise olarak değil çatışanlar ile
uzlaşanların hesaplaşması olarak yorumlamak gerekmektedir.”(Karahasanoğlu, 2008, s.13637) şeklinde tarih yazımı açısından farklı bir bakış açısıyla genel vaziyeti
değerlendirmiştir. Nitekim III. Ahmed’in uygulamaya soktuğu çeşitli faaliyetlere
Patrona isyanı son vermeyecekti.Buradan hareketle denilebilir ki, 18. yüzyıldaki asıl
derin sarsılma Patrona isyanı ile değil, 1768’de başlayan aralıklarla 1792’ye kadar
süren, etkileri sonraki devirlere de yansıyan felaket senelerinde yaşanacaktı. Bu son
yıllarda Osmanlı devlet adamları ciddî anlamda askerî yetersizliklerin farkına
vararak yeni bir çaba içine gireceklerdi, ancak hazırlıksız yakalanılan yeni devre
ayak uydurmak o kadar kolay olmayacaktı.(Emecen,2018:s.86)
“Patrona İsyanı ile birlikte gece saatlerinde Sultan III. Ahmed şehzade Mahmud’u Mabeyn
kapısı yanında, kendisinin oturduğu yere getirerek alnından öperken, şehzade Mahmud da
amcasının elinden öptü. Ardından Sultan Ahmed’in emri üzerine şehzadeler, yeni hükümdar
Sultan I. Mahmud’a biat ettiler”(Şemdâni-zâde,1338:s. 11)III. Ahmed, Patrona İsyanı
sırasında tahttan indirileceğini anlayınca kendisinden sonra hânedanın en yaşlı üyesi olan
kardeşinin oğlu Mahmud’u çağırarak ona önce kendisi biat etmiştir. Nitekim isyancılarca
tahttan indirildikten sonra yerine kendi oğulları Adbülhamid ve Mustafa olduğu halde abisi
II. Mustafa’nın oğlu I. Mahmud ekberiyet esası gereği tahta getirilmiştir.
III. Ahmed, yeni sultana ilk biat eden kişi olması sonrasında 6 yıl Topkapı Sarayı’nda
padişahlara mahsus dairesinde yaşamını sürdürmüştür. 1736 yılında 63 yaşında vefat etmiş
olup 27 yıllık saltanat süreci bu şekilde son bulmuştur. (Aktepe, 1989:s.34-38;
Kantemir,1979:s.45) Ayrıca Sultan Ahmed, saltanatı, yeğeni Mahmud’a teslim ederken:
“Vezirine teslim olma, daima ahvalini tecessüs eyle ve beş on sene birini vezarette müstakil
istihdam eyleme ve kalem-i düruğlarına asla itimad etme, merhamet sahibi ol ve sahaveti
elden koma; gayet tasarruf üzre ol; halen hazinelerde olan malı zayi etme, işi kendin gör, ele
itimad eyleme işte benim ahvalim sana nasihat, için kâfidir; Oğlum; devlet işlerini baban
Feyzullah Efendi’ye ve ben vezir-i azama bıraktığımızdan bu haller başımıza geldi; sen bizzat
idareyi ele al” diye nasihatta bulunmuştur. (Subhî, 1143: s. 33; Özkan,2005: s. 24;
Özcan, s. 341; Jorga, 2017: s. 339)
Sayfa 67 | 2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı
I.Mahmud’un Tahta Cülusunda III. Ahmed’in Kızı Saliha Sultan’ın Gönderdiği
“Tebrik-Nâme” Hakkında
Bir
Tahta çıktıktan sonra, padişahların cülûsunda âdet olduğu üzere, 23 Ekim 1730 günü
(cülûsun yirmi birinci günü) Eyüp El-Ensarî türbesi ziyaret eden padişah I. Mahmud,
kılıç kuşanma merasimi gerçekleştirmiştir. Merasim için tüm İstanbul halkı Eyüp’te
toplanmış; Sultan I. Mahmud, Eyüb’e giderek, Hz. Muhammed’in kılıcını
kuşanmıştır. Bu arada, tahta geçişle birlikte tüm askerî erkâna Cülûs-ı Hümâyûn
bahşişi dağıtılmıştır. Kılıç kuşanmak için büyük bir alay ile Edirne- kapısı yoluyla
Eyüp Sultan Türbesi’ne giden padişah dönüşünde yine Edirne-kapısı yolundan
İstanbul’a girerek, Fatih Camiî’nde cuma namazını kıldıktan sonra saraya teşrif
buyurmuştur.(Tezcan,2006:s.119; Şemdâni-zâde, s.12; Sakaoğlu, 2006: s. 54; Kurtaran,
2014: s.3 6)
Dönemin kroniklerinden Mür’i’t-Tevârih adlı eserde Şemdani-zade, I. Mahmud’un
kılıç kuşanma merasimini şu şekilde açıklanmıştır: “Cülusun beşinci Cuma günü
Pâdişah kılıç kuşanmak için azim alay ile Edirne-kapısı yolu ile Türbe-i hazret-i Hâlid
radiyallahuanh’a varup şemş-i Fahr-i âlem sallalahu te‘âlâ aleyhi ve sellem’i meyânına bend
idüp avdetle yine Edirne-kapısı yolundan İstanbul’a dahil olup Ebü’l-feth rahmetullahualeyh
câmi’inde cum’ayı edâ edüp Saray’a teşrif buyurdu”.(Şemdâni-zâde, s.18)
I. Mahmud, kılıç kuşanma merasimi için kullanılan yollarda geleneğin dışına çıkarak
merasim için kara yolu ile gitmiş ve yine kara yolu ile dönmüştür.Ayrıca geleneğe
uygun bir şekilde kılıç kuşanma merasimi gerçekleştirenI. Mahmud’a Hz.
Muhammed’in kılıcının kuşandırılmasını Hülya Tezcan, padişahın tahta çıkışı
sırasında ön sıralarda duran ve uygunsuz kıyafetleri ve davranışlarıyla devlet
erkânını rahatsız eden Patrona Halil ve yandaşlarını doğru yola sevk etmek için
yapılan bir uyarı olarak değerlendirilmiştir.(Tezcan,2006:s.119)
XVII. ve XVIII. yüzyıllarda Osmanlı padişahlarının görev, yetki ve
sorumluluklarında bir değişiklik olmazken, siyasî ve askeri şartlar gereğince
padişahların otoritesi yeniçeri, ümerâ ve ulemânın nüfuzu ile sınırlandı. Yeniçerilerin
ve ulemânın desteğini almayan hükümdarlar girişimlerinde başarılı olamadılar.
(Kurtaran,2018: s.76) Bu çerçevede 18. yüzyılın önemli hükümdarlarından Sultan I.
Mahmud, 1730 tarihinde Osmanlı tarihinde görülen önemli bir isyan hadisesinin
ardından tahta geçmiş ve ülkeyi içinde bulunduğu güç durumdan güçlü iradesi ve
ileri görüşlülüğü ve devlet adamlığındaki dirayet sayesinde kısa sürede çıkarmıştır.
I.Mahmud, isyan ve anarşinin etkileri eşliğinde Padişah olduğu ilk günlerde
isyancıların taleplerini yerine getirmeye dikkat etmiştir. Hatta o devrin simgesi
haline gelen Kâğıthane ve Sadabad’da bulunan köşkler asilerin arzusu üzerine
Padişahın emriyle yıktırılmıştır. Bu sebeple öncelikli olarak asilerin ortadan
kaldırılması işini ele almış, ileri gelen askerleri yanına çekmeyi başarmış, Patrona’nın
nüfuzunu kırmış ve tertip edilen bir toplantı esnasında asi elebaşını ortadan
kaldırarak duruma hâkim olmuştur.
2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı | Sayfa 68
Kars
Devlet idaresine tam anlamıyla hâkim olmaya başladıktan sonra, asayişe dair
tedbirler almış, İstanbul’da sıkı bir disiplin uygulanmasını istemiş, esnafın
denetlenmesi, narh uygulamaları, kadınların kıyafetleri ve ahlaki meselelerle
yakından ilgilenmiştir.(Uzun,2013:s.5;Ortaylı,2011:s.56;Özbilgen, 2003:s.45) Bu
gerekçeyle Âsi gruplarını ortadan kaldırıp devlet idaresine tam anlamıyla hâkim olan I.
Mahmud dış meselelerle ilgilenmeye başlamıştır. Bu dönemde siyasi anlamda İran ile
ilişkiler bazında Kirmanşah, Tebriz gibi yerler ele geçirilerek Safevilerle barış sağlanmıştır.
1736-39 Osmanlı-Rus-Avusturya Savaşı ve Belgrad Antlaşmaları gerçekleşmiştir. Bu
antlaşma Osmanlının kazançlı çıktığı son antlaşmadır. Pasarofça ile kaybedilen toprakların
bir kısmı geri alınmış ve Karadeniz’de Türk hâkimiyeti kabul edilmiştir. Fransa’ya verilen
kapitülasyonlar sürekli hale gelmiştir. (Hammer,1991:s.172; Şahin,1993:48) 1.Mahmud
saltanatı döneminde iç ve dış meselelerde denge politikası izlemiş, dâhildeki
huzursuzlukları sık sadrazam değiştirmekle önlemeye çalışırken dış politikada başarılı
anlaşmalara imza atmıştır. Onun hükümdarlık döneminde (1730- 1754) Osmanlı
Devleti,görüldüğü üzere önemli bir toparlanma süreci yaşamış ve gerek iç
politikada, gerekse dış politikada önemli başarılar elde edilmiştir. Kendisinden
önceki hükümdarların başına gelen katl ve hal hadiselerini ve sebeplerini iyice tetkik
ve tahlil etmiş ve bunlardan ders almıştır. (Kurtaran,2014,s.89)
Padişahlık dönemi oldukça uzun süren, pek çok karışık iç ve dış hadiselerle uğraşan
Sultan I. Mahmud, ülke içindeki anarşiyi az çok düzeltmiş, hudutları muhafaza
edebilmiş, hatta eskiden kaybedilmiş olan bir iki yeri de geri almıştır. Zamanında
imparatorluk kendinden önceye göre daha düzgün bir şekilde işlemiş ve
padişahlığının sonlarına doğru iyi sayılacak bir refah ve istikrara kavuşulmuştur. 18.
yüzyılın hükümdarlarına mahsus özelliklere sahip olan ve 27 yıllık bir kafes
hayatından sonra tahta geçenSultan I. Mahmud döneminde üç cephede birden (İranAvusturya-Rusya) savaşlar yapılmıştır. Ancak dönemindeki savaşlara gitmeyen
Sultan I. Mahmud, önemli bir hamle ve kahramanlık göstermemekle birlikte, devlet
işlerinde göreve getirdiği değerli şahsiyetler sayesinde devleti idare
edebilmiştir.(Bingöl,2005:s. 18; Özcan, s. 348;Uzunçarşılı, s. 326.)
I.Mahmud, “Ne babam gibi şeyhülislâma ne de amcam gibi sadrazama teslim oluyorum.
işleri hep kendim izliyorum. Bir sadrazamı görevden alacağım zaman onun askeri kışkırtma
olasılığını göz önünde bulunduruyorum. Bu nedenle yeni sadrazam olacak kişiyi önce gizlice
İstanbul’a
çağırdıktan
sonra,
eski
sadrazamı
görevden
alıyorum.
(Kurtaran,2014:90:Yamanlar,2003: s. 182) diyerek devlet yönetiminde ilke edindiği
politikasını dile getirmiş ve geçmiş padişahların hatalarından ders almanın gereğini
güzel bir şekilde vurgulamıştır.
Sultan I. Mahmud tahta çıktığında 35 yaşında olup, gerek yaşının verdiği olgunluk
gerekse gençlik yıllarında aldığı eğitim sayesinde devlet işlerinde bir hayli tecrübe
sahibi olmuştu. Patrona Halil isyanı ile tahtı devraldığı amcası III. Ahmed’in
tavsiyelerini aklından çıkarmayan Sultan I. Mahmud, olayları ihmalsiz bir şekilde
takip etmiş ve devlet işlerinde istişareyi elden bırakmamıştır. (Bingöl,s. 18)
Sayfa 69 | 2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı
I.Mahmud’un Tahta Cülusunda III. Ahmed’in Kızı Saliha Sultan’ın Gönderdiği
“Tebrik-Nâme” Hakkında
Bir
Danışma meclislerini huzurunda toplayan ve kendisi de bizzat müzakerelere ve
divan toplantılarına katılan Sultan I. Mahmud’un saltanatında süregelen savaşlarda
başarı sağlandığı ve dolayısıyla da malî açıdan da ülkede önemli gelişmeler
yaşandığı aşikardır.
Günlük hayatları incelendiğinde Osmanlı padişahlarının genellikle sıkı protokol
kuralları çerçevesinde bir hayat yaşadıkları görülmektedir. Harem dairesinden çıkış
saati, gün içerisinde nerelerde oturacağı, kimlerle görüşme yapacağı, hangi vakitte
yemek yiyeceği, yemeklerin nereden ve nasıl getirileceği vb birçok mesele bu günlük
programlarda belirlenmiştir. Ruznâmeye genel bir bakış yapıldığında; Sultan I. Mahmud,
çok hassas bir dönemde tahta oturmuştur. Bu sebeple icraatları arasında bu devre ait hususi
durumları da görmek mümkündür. Özellikle teftiş işine önem verdiği, Divan toplantılarında
halkın meseleleriyle bizzat ilgilendiği dikkati çekmektedir. Kendinden önce İstanbul’da
başlatılan imar faaliyetlerine çok kıymet verdiği ve bu hususta yeni kamu inşaatları
vasıtasıyla çok gayret gösterdiği de izlenebilmektedir. Ayrıca Sultan I. Mahmud’un ailesinin
tüm fertleriyle, hanımlarıyla ama bilhassa diğer birçok padişah gibi validesi ile hususi bir
münasebeti olduğu görülmektedir. Birçok ziyaretinde Valide Saliha Sultan’ın da bulunması,
hatta bazı oyunları onun da izlemesi Padişahın annesine verdiği kıymeti göstermesi açısından
önemlidir. Anlaşılan o ki, Padişah hanedanın diğer üyelerine ve şehzadelere de vakit
ayırabilmektedir. Bir defasında Şehzade Osman da padişahın bulunduğu Beylerbeyine
getirilmişti. Bir başka zaman büyük kız kardeşi Emine Sultan’ın rahatsızlığı sebebiyle Eyüp
Sultan’da bulunan yalısına bizzat giderek ona geçmiş olsun ziyaretinde bulunmuş, bir gün de
diğer kız kardeşi Safiye Sultan’ın yalısına giderek akşam namazına değin onunla vakit
geçirmiştir. Padişah bir gün yemek yediği esnada kız kardeşinin kızı küçük Habibe ile
karşılaşmış, onun eteğini öpmesinden memnun olmuş ve ona bin akçe ihsanda bulunmaktan
başka, başına Maşaallah yazılı bir altın diktirmiştir (Uzun, s.696) Aynı şekilde amcası
III.Ahmed’in kızı Saliha Sultan’ın tebrik-name metni göndermesinin yanı sıra
padişahın huzuruna çıkmasından dolayı duyduğu mutluktan bahsetmesi de bunun
bariz göstergeleri arasındadır. İlgili kısım tebriknamenin 3. varağında şu şekilde
geçer: “…Mübarek huzurunuza çıkarak sizinle görüştüğümden dolayı nemli gözüm pür nur
olmuştur…“‘ (BOA, TS.MA-e No: 422/1-6, (29 Zilhicce 1142/ 15 Temmuz 1730), (H. 1142/M.
1730), v.3b)
Bütün bu veriler ışığında, I. Mahmud, gayet dindar, aile efradına karşı merhametli,
sevecen, belki kendi çocuğu olmadığı için diğer hanedan üyelerinin çocukları ve
şehzadeler ile çok ilgili, gayet cömert ve hoşgörülü bir padişah olarak karşımıza
çıkmaktadır. Hatta sadece hanedan üyeleri ve ailesi ile değil yakınında bulunan tüm
insanlara karşı son derece merhametli ve onların dertleriyle de samimi olarak
ilgilenen bir padişahtır. (Uzun,s.699; Kurtaran,2014:s.89-95)
2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı | Sayfa 70
Kars
Onun ülke meseleleriyle yakından ilgilendiği, Dîvân-ı Hümâyun toplantılarına katılarak
halkın dertlerini dinlediği, cirit, at yarışı, yüzme sporlarından ve özellikle mehtap seyrinden
hoşlandığı belirtilir. Kaynaklarda dindar, zeki, bilgili, yumuşak huylu, hamiyetli, barış sever,
âdil ve vakur bir padişah olarak vasıflandırılan I. Mahmud, “Sebkatî” mahlasıyla şiirler
yazmış, mûsikiyle uğraşmış ve bir kısmı günümüze ulaşan besteler yapmış muhtemelen
tanburî bir sazendedir.( Uzunçarşılı, 1995;s.890; Sakaoğlu, 1999:s.55)
Ölüm tarihi hakkında döneme dair kaleme kaynaklarda 1.Mahmud’un 27 Safer 1168’de (13
Aralık 1754) cuma namazından dönerken Topkapı Sarayı’nın Demirkapı girişinde at
üzerinde vefat ettiği belirtilmektedir. Nuruosmaniye Camii’nin yanında bizzat kendisinin
hazırlattığı türbesine defnedilmeyip; halefi III. Osman’ın iradesiyle Yenicami yanındaki
Vâlide Turhan Sultan Türbesi’nde babası II. Mustafa’nın yanına gömüldüğüne dair bilgi de
yine bu suretle öğrenilebilmektedir. (Özcan:s.486; Kurtaran,2014,s.119; Sakaoğlu,1999,s.58)
Ayrıca başta lâle olmak üzere çiçekleri çok sevdiği ve satranç meraklısı olduğu
belirtilmektedir. (Uzun,s.90; Kurtaran,s.76;Özcan,s.486) Yürüttüğü siyaset sayesindeOsmanlı
Devleti’ne son parlak dönemini yaşatan ve haleflerine uzun bir barış devri bırakmaya kanî
olmuştur.
2.Saliha Sultan Nezdinde Saray Merasimleri’nde Harem Halkının Konumu
Harem-i Hümayun, padişahın kendisi, ailesi ve onlar için çalışan hizmet sınıfı hükmündeki
cariyelerin yaşadıkları bölümü ifade eder. Osmanlı padişahlarının özel mekânı ve gizli
kalması gereken aile hayatlarının asırlar boyu gizemini koruyan harem, içinde yaşayanlar
açısından bilinmesi istenmeyen, dışında yaşayanlar açısından da merakı celbeden bir kurum
olarak varlığını muhafaza etmiştir. Ancak kadınların, ikballerin, cariyelerin ve sultanların
hayatlarını, vazifelerini ve haremdeki konumlarını aydınlatacak bilgiler bu merakla ters
orantılı olarak gizemini korumuştur.(Uluçay,1985:116; Akgündüz, 1995:103;Acar, 2015:s. 189200).Mevcut bilgilerin pek çoğu varsayımlara dayalı olup arşiv kaynaklı yapılan
çalışmalardan ilgili konuda bilgi edinebilmek mümkün olabilmektedir.
Saray kadınları, harem dairesinde Türk kültür ve medeniyetine ilişkin belirli bir eğitimden
geçerlerdi. Hünkarın ailesi, hizmet sınıfında yer alan hatunlar bu kapsamda
değerlendirilebilir. Osmanlı Padişahlarının kızlarına, ilk zamanlarda Selçuklu geleneğine
uyularak “Hatun” denilmekteydi. Fatih’ten itibaren padişah kızlarına “Sultan”, ismi
bilinmeyenlere ise, Devlet Hatun ve Sultan Hatun gibi tabirler kullanılmaktaydı. Sultanların
ise, kız çocuklarına Hanım Sultan ve oğullarına ise Beyzade adı verilmekteydi. Şehzadelerin
kızlarına da Hanım Sultan denilmekteydi Osmanlı Devleti’nde XVI. yüzyıldan itibaren özel
ismin sonuna eklenmek suretiyle “Hanım Sultan” veya “Vâlide Sultan” şeklinde
padişahların anneleri, kızları veya hanımları ile bazen şehzadeler için “Sultan” unvanı
kullanılmıştır. (Özgüdenli, 2009:s.496; Akgündüz, 2006:s. 322) “Sultan” sıfatı; padişahların
erkek çocuklarında Sultan Mahmud gibi ismin evveline kız çocuklarına ise Saliha Sultan gibi
ismin sonuna getirilmesi adet olan bir sıfattır.
Sayfa 71 | 2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı
I.Mahmud’un Tahta Cülusunda III. Ahmed’in Kızı Saliha Sultan’ın Gönderdiği
“Tebrik-Nâme” Hakkında
Bir
Padişahların kızı olarak bahsi geçen Sultanlar, ilk dönemlerde padişahın uygun gördüğü
diğer Anadolu Beyliklerinin hükümdarları ile evlendirilmişlerdir ( Uzunçarşılı,1988: s.159).
Ancak daha sonraları saray okulundan yetişen, devşirme devlet adamları ile evlendirildikleri
görülmektedir. Bu evliliklerin çoğunun siyasi olduğu bilinmekteydi.Çalışma konumuzun
baş aktörlerinden olan Saliha Sultan da bir padişah kızı olma vasfını haizdi. III. Ahmed ile
Hace Hanım Kadının kızıdır. 15 rebi’ül-evvel 1127 (21 Mart 1715) Perşembe günü Edirne
Sarayı’nda dünyaya geldi. Babasının 20.çocuğuydu.(Raşid, 1282:v.42; Mehmed
Süreyya,1890: s.76;Sakaoğlu, 2015,s.435)
Evlilik çağına geldiğinde yapmış olduğu evliliklerin siyasi gayelerle gerçekleştiğini
söylememizde bir beis yoktur. İlk olarak Deli Hüseyin Paşa’nın oğlu Sarı Mustafa Paşa ile
1140/1728’de düğünü yapılmıştır. Üç buçuk yıl sonra Mustafa Paşa’nın ölümüyle dul kaldı.
Bu evlilikten Hatice adında bir kızı Ahmed adında bir oğlu olmuştur.(Şahin,s.49) Daha sonra
Sultan 1. Mahmud tarafından ikinci defa 1740/41’de Abdi Paşazâde Ali Paşa ile evlendirildi.
Sarhoş ve güleç lakaplı Ali Paşa 1744’te İran seraskeri iken vefat etmiş Saliha sultan yeniden dul
kalmıştır. Saliha Sultan üçüncü evliliğini Koca Ragıp Paşa ile yapmıştır. Sadrazam Ragıp Paşa
altı sene üç ay kadar sadarette bulunduktan sonra 1763’te vefat etti. Saliha Sultan üçüncü kez
dul kalır. 1 sene sonra Sultan III. Mustafa’nın arzusu üzerine eski yeniçeri ağalarından ve
kaptan-ı deryalarından Vezir Mehmed Paşa ile evlendirildi. Bu evliliği altı sene sürdü. 1771’de
Tuna boyunda Yergöğünde Mehmed Paşa yeniçeriler tarafından parçalanarak öldürüldü.
Saliha Sultan tekrar dul kalmışsa da bir daha evlenmedi. (Sakaoğlu, 2008:s. 98; Tezcan,
2008:s. 87) Bir rivayete göre Hatipzade Yahya Paşa da evlilik yaptığı başka bir şahıstır. Koca
Ragıp Paşa’dan önceki evliliğini Yahya Paşa ile gerçekleştirdiği bilinmektedir. (Davis,
1986:75) Son evliliğini gerçekleştirdiği Mehmet Paşa’nın vefatından altı yedi yıl sonra Saliha
Sultan’ın kendisi de rahatsızlanınca Eyüp Sultan’daki sahil sarayına naklini talep etmiş ve bu
esnada 19 Ramazan 1192/11 Ekim 1778) Pazar günü 63 yaşında vefat etmiştir. Kabri Eyüp
Sultan Cami şadırvan avlusunda Döreke kahramanı Ethem Paşa’nın kabrinin sağındadır.
Fatma, Ayşe ve Emine hanım Sultan isimli kızları da genç yaşlarında vefat etmişlerdir.
(Uluçay, 2011:s.86;Sakaoğlu, s.102)
Padişah öldüğünde şehzadelerinin dışındaki harem halkı, annesi, kadınları, kızları ve
câriyeleri Eski Saray’a gönderilir, şehzadeler Topkapı Sarayı’nda alıkonulup Şimşirlik
Dairesi’nde Sancağa çıkma sisteminin kaldırılmasından sonra şehzadelerin ve hal'edilmiş
padişahların Topkapı Sarayı'nda kapatıldığı, kafes de denilen yer, sarayın harem bölümünde
bulunuyordu. Hanedan hapishanesi olarak da bilinir. Tahtan indirilen ya da denetim
altından tutulmak istenen şehzadelerin ecelleri ile ölene kadar içinde yaşadığı mekandır.
Osmanlı'da şehzadelerin sancağa çıkma usulü kaldırılınca şehzadeler burada yaşamaya
başlamıştır. Diğer adı da kafestir. Topkapı sarayında harem-i hümayun bitişiğinde şimşir
ağaçlarıyla çevrili olduğu için şimşirlik denilen mahalde bulunmaktaydı. Bu mahalde
toplamda 12 daire olup her dairede çok sayıda oda vardı. Etrafı yüksek duvarlarla çevrili
küçük bir bahçesi bulunurdu. Valide taşlığı denilen iç avluya bakan valide sultan dairesiyle
darüssaade ağalığı dairesi arasında yer almaktadır. (Ortaylı,s.98)
Harem halkının padişahın vefatıyla Eski Saray’a gönderilmesi ile kadınların sıkı gözetim
altında yaşadıkları aşikardır. Padişah kızları bu vesileyle Eski Saray’dan ancak evlilik
yoluyla ayrılabilir, kadınlarıyla ikballeri geri kalan ömürlerini burada sürdürürdü. Yeni
padişahın saltanatı bu sebepten ötürü harem halkınca kutlanır. (Uluçay,1985:s.75)
2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı | Sayfa 72
Kars
Görkemli yaşantının bu biat dolayısıyla idame edeceğine yönelik bir fikir harem halkı
nezdinde önem kazanırdı. Nitekim Saliha Sultan da Lale devrinin görkemli çağı neticesinde
hazin bir sonla tahttan indirilen babasından sonra yeni hükümdar 1. Mahmud’a bağlılığını
bildirmekte gecikmemiş ve cülusuna ilişkin tebrik-name yollamaktan geri durmamıştır.
Harem halkı arasında önemli bir yekûnu kapsayan cariyeler de özel bir eğitimden
geçirilmişlerdir. Devlet adamlarının ya da padişahın kız kardeşlerinin yetiştirdikleri
cariyeleri farklı gerekçelerle saraya armağan etmeleri de önemli bir gelenek ola gelmiştir.
(Uluçay, 2001: s.12).Nitekim yine Saliha Sultan örneğinde görüldüğü üzere tebrik-nameden
edinilen bilgiye göre hem padişaha hem validesine Saliha Sultan birer cariye hediye ederek
bu geleneği sürdürmüştür.
Cülus merasimi sarayın birun kısmında cereyan ettikten sonra Padişah oradan hareme geçer
ve harem kadınlarının tebriklerini kabul ederdi. Bu sürecin nasıl gerçekleştiğine dair net bir
malumat bulunmamakla birlikte Saliha sultan örneği bizzat sultanın huzuruna çıkan bir
kadının tebriklerini bu şekilde sunmasına olanak sağladığını gözler önüne sermektedir. Aynı
zamanda tebriknamesi yazılı olarak da sunulmuştur.
3-Kavram Olarak “Tebrik-nâme”ve Nitelikleri
Tebrik-nâme, törenler ve çeşitli olaylar üzerine yapılan kutlama metinleri tebrik mektubu,
kutlama yazısı demektir. (Develioğlu,1223)Terim olarak tebrik-nâme, sosyal ve dinî törenler,
memduh için önemli olaylar vesilesiyle kaleme alınan akraba, dost, devlet büyükleri, dinî şahsiyetler ve
saygın kişilere doğum, sünnet, evlilik, terfi, dini törenler (bayram, hacdan dönüş), cülus, sıhhat
bulma, zafer, yapı inşa ve onarım tebriği, kudum(uzak bir yerden teşrif vb vesilelerle sunulan;
kutlama ve uğur dileme amacıyla yazılan manzum ve mensur eserlerdir. (Yıldız, 2020:s.95-110;
Tuğluk,2010:s.42)
Tebriknameler, bahsi geçen törenler vesilesiyle yazılır. Çünkü törenlerin önemli
aşamalarında biri de tebrik merasimidir. Her görevli teşrifat kurallarına göre tebrik
vazifesini yerine getirirdi. (Tuğluk, s.43)Resmi davetli olan devlet görevlilerinin yanı sıra
bazı törenlere halk da iştirak ederdi. Tebrik-nameler asıl olarak methiye(övgü) metinleridir.
Yazılış amacı memduhu tebrik etmek ve ondan ihsan, himmet ve caize ummaktır.
(Aydemir, 2004:s.410)
Muhatabın özellikleri bu metinlerde abartılı bir şekilde dile getirilir. Bu özellikler
vurgulanırken karşılaştırma, benzetme, üstün görme münasebetiyle birtakım sıfatlara yer
verilir. Tebrik metinlerinde hamd-şükür ibareleri ile tebrik ifadeleri vurgulanır; methiye(
övgülere) yer verilir. Üstünlük atfetme (fahriye) ve dua kısmıyla muhteva bazında kaside
türüne yakındır.(Yıldız, 2020,s.111)
3.1. Saliha Sultan’ın I. Mahmud’a Gönderdiği Tebrik-nâmenin İçeriği ve
Değerlendirilmesi
Sultan III.Ahmed’in kızı Saliha Sultan’ın; Sultan I. Mahmud’un cülûsu dolayısıyla
gönderdiği tebrik-nâme ve padişahın kendisine ve annesine hediye ettiği bir cariyeye dair
mektubu ile harpte muzaffer olması temennisine ilişkin vesika Devlet Arşivleri Başkanlığı
Topkapı Sarayı Müzesi Arşiv Müzesi’nde TS.MA-E.0201katalog adı ve 422/1-6 numaralı
koduyla bulunmaktadır. Tebrik-name 7 varaktan oluşmaktadır. Her birinin sonunda Saliha
Sultan’ın adı bulunmaktadır.
Sayfa 73 | 2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı
I.Mahmud’un Tahta Cülusunda III. Ahmed’in Kızı Saliha Sultan’ın Gönderdiği
“Tebrik-Nâme” Hakkında
Bir
Bu tebrik-namenin künye bilgisi şöyledir:
(TSMA No: 422/1-6)
Yer Bilgisi: 201-31
Dosya ek: H-29-12-1142
Kurum: TS.MA-E.0201
Dili.:
Görüntü Sayısı:7
Tebrikname, tebrik, metdiye(övgü), fahriye(üstünlük atfetme) ve dua bölümleriyle kaside
türüne benzer bir muhtevada olsa da bu kısımlar ayrı düzende değil iç içe geçmiş bir
vaziyette mektupların her birinde kaleme alınmıştır. Her varak yaklaşık 12 satırdan
oluşmaktadır.
3.1.1. Saliha Sultan’ın I. Mahmud’a Gönderdiği Tebrik-nâmenin Muhteva
Özellikleri
Saliha Sultan’ın Tebrik-namesi’nden I.Mahmud’a sunduğu tebrikler yanında valide sultana
da tebrikler ve ayrıca her ikisine birer cariye sunduğu öğrenilmektedir. Bir şehzade
padişahlık mertebesine eriştiğinde Validesi de bir alay tertibiyle saraya teşrif eder ve
haremin idaresinden yükümlü tutulduğu gibi oğluna da dua ve tavsiyelerde bulunurdu.
Dolayısıyla padişaha tekrar çocuk veren kadınlar XVIII. yüzyılın başlarına kadar ‘hatun,
haseki, nâdiren sultan ve hanım’, III. Ahmed döneminden itibaren kadın veya kadınefendi
unvanıyla anılırdı Şehzadenin annesi oğluyla birlikte sancağa çıkar, ona nezaret edip
tehlikelerden korur ve tecrübe kazanmasına yardımcı olurdu. Haremde padişahtan sonra en
görkemli daire Vâlide sultana aitti.Sadece oğlu tahta geçen kadınefendi, cülûstan birkaç gün
sonra vâlide alayı denilen büyük ve gösterişli bir törenle Topkapı Sarayı’na dönerdi.
(Uluçay,s.57; Tuğlacı, 1985:s.291)
I.Mahmud hakkında kaynakların hemfikir olduğu üzere annesi Saliha Sebkatî Sultan’dır. II.
Mustafa ile evlendirilmiş ve 1696 tarihinde Sultan I. Mahmud'u dünyaya getirdiği rivayet
olunmaktadır. Oğlunun 1730 yılında tahta çıkmasıyla Valide Sultanlık payesine erişmiş ve
oğlunun 24 yıllık saltanatının ilk 9 yılı boyunca Valide Sultan olarak sarayda etkin bir
konumda bulunmuştur. Aynı şekilde vefatına ilişkin kayıtlarda Sâliha Sebkâtî Sultan’ın
Tırnakçı Yalısı’nda bulunduğu esnada vefat etmiş olduğu ve Yalı kasrı önünde kılınan
cenaze namazına padişah I.Mahmud’un da katıldığı belirtilmektedir. (Kurtaran,2014,s.102;
Akyıldız, 2012:s.495)
Osmanlı hareminin en yüksek makamı olan padişahların annelerine mehd-i ulya
veya valide sultan denilirdi. Birinci tabir daha eski olup, diğer doğu devletlerinde de
kullanılmıştır. Valide Sultan ise, rivayete göre ilk kez on ikinci Osmanlı padişahı III.
Murad tarafından validesi Nurbanu Valide Sultan’a verilmiş ve sonra yaygınlaşarak
kullanılmıştır.
Valide Sultan, Haremdeki işleri düzenleyen, nakl-i hümâyûnları idare eden,
padişahın kadın ve ikballeriyle münasebetlerini sağlayan haremdeki en nüfuzlu
2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı | Sayfa 74
Kars
kadındır. Otuz altı Osmanlı padişahından sadece yirmi üçünün annesi Valide Sultan
ünvanını almış, diğerlerinin anneleri oğulları tahta geçmeden önce vefat etmiştir.(
Uluçay,1985: s. 62; Uzunçarşılı,2014: s. 154-156; Deny, 1989: s. 178-187. Sakaoğlu,
2007: s. 164.)“Mehdi-i Ulyâ-i Saltanat/ Devletlü Valide Sultan ismet penah”ünvanını
taşıyan Saliha Sebkatî Sultan, Nurubânu Sultan’dan başlayarak saray protokolünde resmiyet
kazanan padişah annelerinin sekizincisidir.”(Sakaoğlu,s.163)Saliha Sultan’ın amcası oğlu
yeni padişah I. Mahmud’a ve Validesine tebriklerini ve iki cariyesini sunması bir biat olarak
görülse de esasen bir lütfa mazhar olma gayesine hizmet ediyor olmalıydı.
Çalışma konumuz olan Tebrik-nâmenin içeriğine bakıldığında yedi varaktan oluştuğunu
belirttiğimiz tebrik mektuplarından ilkinde padişahın ululuğu, üstünlüğüne yönelik Padşah-ı ru-yi zemin(dünyanın padişahı); şevketlü, mehabetlü, kudretlü, azimetlü efendim,cah ü celal
(ulu,yüce,güçlü ) övgü ifadeleri ve dualarla cülûs merasiminin herkes nezdinde uğurlu
sayıldığını (gıpta edilen hünkar anlamındaki (reşkin-saz,gıpta-ferma-yı) ifadelerine yer
verilmiştir. ve hayırlara vesile olması talebi; bu durumdan Saliha sultan’ın da ne kadar
memnun kaldığını gösterir ibarelere yer verilmiştir. Ayrıca Allah mülkünüzü kıyamete kadar
daim kılsın duasına da yer verilmiştir. Allahın yardımıyla Adil ve merhametli yönetiminizde
fakirler ihsanlarınızla rahata ersin duasına da ayrıca yer verilmiştir. Ta-ha ve Ya-sin sureleri
hürmetine edilen dualar müfessirlerce Ta-ha ve Yasin isimleri, peygamberimizin sıfatı olarak
bildirilir. Fahriye ifadeleri üstün özelliklerin abartı biçimde bahsinin geçmesidir ki çare
saz(dünyanın çare bulduğu makam), nizam-bahşa(düzenleyen), yekta Güher(eşsiz cevher), bi-hemta(
benzersiz) idaresinin olduğunu ve bağlılığını ve hayır dualarını hiç eksik etmediğini Allah
devletinizi ve saltanatınızı bütün tehlikelerden korusun duasıyla belirtmiştir. Saliha Sultan
ilk tebrik-mektubunda 1. Mahmud’a cariye hediye ettiğini ve bu acizane hediyesinin sultan
nezdinde kabul edilmesi talebini dile getirir.Tebrikname, “bende-i Saliha sultan” mahlası ile
son bulur. (BOA, TS.MA-e No: 422/1-6, (29 Zilhicce 1142/ 15 Temmuz 1730),(H. 1142/M.
1730), v.1)
Tebriknamenin İkinci varağında “ Valide-i pad-şah-ı ru-yi zemin(dünya padişahının validesine)
şeklindeki bir hitapla Valide Sultan’a da 1. Mahmud’un cülusü dolayısıyla Saliha Sultan,
tebriklerini sunmuştur.
Valide Sultana da methiyelerde bulunarak devletlü, inayetlü, re’fetlü,saadetlü sultanım
denilerek(merhametli, iyilik sahibi)devletinizin ömrü uzun ve daim olsun duasıyla tebrik-name
idame etmiştir.. Dua ve hamd kısmında ‘…Bu günleri yüce Allah sizlere ve bizlere gösterdi. Bu
hususta memnuniyetimin tabiri mümkün değildir. Padişahımızın cülusları hayırlı ve mübarek
saltanatları kıyamete kadar sürsün. Ömrü uzun olsun.hayır dualarımız sizlerle;
devletimizin,padişahımızın ve sizin varlığınız daim olsun Allah her türlü tehlikeden korusun’
denilmiştir. Valide sultana da tebrik maksadıyla hizmetine sunulma gayesiyle bir cariye
hediye etmek istemiş ve kabul ederlerse çok mutlu olacağını Saliha Sultan bu mektubunda
belirtmiştir. Tebrikname “el- muhlisel kadime Saliha sultan “ yani sizlere hep sadık olan
Saliha Sultan ibaresi ile son bulmuştur. (BOA, TS.MA-e No: 422/1-6, (29 Zilhicce 1142/ 15
Temmuz 1730),(H. 1142/M. 1730), v.2).
Buradan hareketle cariye tabiri üzerinde durmakta fayda vardır. Şöyle ki; “ Cariye kelimesi
haremdeki hizmetli kadınların genel unvanı idi. Dolayısıyla Valide Sultan ve
Kadınefendilerin de cariyeleri vardı. Ancak zamanla “sadece padişahların cariyesi” olur gibi
Sayfa 75 | 2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı
I.Mahmud’un Tahta Cülusunda III. Ahmed’in Kızı Saliha Sultan’ın Gönderdiği
“Tebrik-Nâme” Hakkında
Bir
hatalı bir algı oluşmuştur. Esasında sözlükte Cariye ya da halayık, savaşta esir edilmiş veya
başka bir şekilde köle konumuna düşmüş, her konuda efendisinin isteklerine bağlı bulunan
kadınları ifade eder. (Develioğlu, s.4567)
Büyük bir teşkilatlanma olan haremin, cariye ihtiyacı çeşitli yöntemlerle sağlanmıştır.
Osmanlı’nın yükselme ve genişleme döneminde cariyeler saraya, kazanılan savaşlar sonucu
savaş esiri olarak devşirme yöntemi ile alınmıştı. Gümrük Emininin satın alıp saraya cariye
sunması da saraya cariye sağlamak için başka bir kaynak olmuştur. Devlet adamlarının ya
da padişahın kız kardeşlerinin yetiştirdikleri cariyeleri saraya armağan etmeleri de önemli
bir kaynak ola gelmişti. XIX. yüzyılda esir alım-satımının Osmanlılarda yasaklanmasına
rağmen Kafkasyalılar kızlarını saraya yollamışlar, bu durum da son dönem için cariye elde
ediminde önemli bir kaynak olmuştu (Uluçay, 2001: s.12). Dolayısıyla Saliha Sultan da
saraya cariye sunma geleneğini bu gerekçeyle ifa etmiş olmalıydı.
Tebrik-namenin 3. varağı iki kısımdan oluşmaktadır. İlkinde padişaha övgü ve dua ifadeleri;
maiyetine de dua ve talihler temennisinde bulunulmuştur. Saliha sultan aciz, hakir ve
kusurlu yüz ve gözünü sultanın huzuruna çıkarak yere sürdüğünü ve bundan duyduğu
kıvancı belirtir. Dünyanın aşağılıklarından, her türlü hata ve tehlikeye düşmekten Allah
sizleri korusun duasında bulunur. ‘Uğurlu idarenizde cömertlik, zevk, safa ve ferahlıkla
şereflenesiniz. Merhametinizi aciz hayır duacınızdan esirgemeyin. Devletiniz var oldukça hakir
bendeniz Saliha cariyeniz ‘ifadesiyle metin son bulur. (BOA, TS.MA-e No: 422/1-6, (29 Zilhicce
1142/ 15 Temmuz 1730), (H. 1142/M. 1730), v.3a)3. varağın ikinci kısmında; ‘…herkesin
sığınma mercii olan makamınızı Allah daha da yüceltsin bu sayede tüm teb’anız dünyevi-uhrevi
maksadına erişsin. Mübarek huzurunuza çıkarak sizinle görüştüğümden dolayı nemli gözüm pür nur
olmuştur. ‘ifadelerine yer verilmiştir. (BOA, TS.MA-e No: 422/1-6, (29 Zilhicce 1142/ 15
Temmuz 1730), (H. 1142/M. 1730), v.3b)
Tebrik-nâmenin 4. varağı da yine iki kısımdan oluşur. İlk kısım; cihanın sığındığı padişah
anlamındaki pad-şah-ı cihan-penah ifadesiyle başlar. Huzurunuza dualarla yüzüm sürdüm.
‘Bendenizim; kulunuz kölenizim. Allah vücud-ı hümayun-ı saadetinizi hata ve tehlikelerden korusun.
Devletinizin ömrü çok; rızk ve nasibiniz sonsuz olsun. Zevk ve safanız daim olsun. Veliyynimetim
efendim(yardım-iyilik sever efendim) bu sene olacak gaza-i ekreminizi rabbimiz hayırlı ve mübarek
eylesin. Din uğruna çekilen zahmetinize Cenab-ı Hak, rahmet kılsın.Denizdeki askerinize zafer nasip
olsun.Allah din düşmanlarını kahretsin. Ya mucibe’s-ssailin yani ihtiyaca karşılık veren Rabbimiz
padişahımızın devletinin ömrünü sonsuz eylesin.’ ibarelerine yer verilmiştir. Bu tebrik mektubu
Hakir kulunuz Saliha cariyeniz ifadesiyle son bulmuştur. ((BOA, TS.MA-e No: 422/1-6, (29
Zilhicce 1142/ 15 Temmuz 1730),(H. 1142/M. 1730), v.4a)4. varağın İkinci kısımda ‘iyilik ve
yücelik sahibi sultanım yüce merhametize bu hakir 5 vakit gece, gündüz duacınızdır. Merhametinizi
bu kulunuz üzerinden esirgemeyiniz. duaları mevcuttur. (BOA, TS.MA-e No: 422/1-6, (29
Zilhicce 1142/ 15 Temmuz 1730),(H. 1142/M. 1730), v.4b).
Tebrik-nâmenin 5.varağında da benzer övgü ifadeleriyle padişahın ömr-i devlet ve saltanatı
hiç kesintiye uğramasın duasında bulunulur. ‘Cihana hükmeden saltanatınız zail olmasın.
Sıhhat,merhametiniz abad olsun. Allahu Teala kalbinizi yücelterek ariflerin kandiliyle ışıtsın. Nice
yıllar ve devirler mülkünüzde afiyetle ve sevdiklerinizle devamlı eylesin. Defaatle ömr-i devletiniz
uzun olsun denilmiş; merhametinizi bu kulunuzdan esirgemeyin’ şeklinde övgü ve dualarda
bulunulduğu görülmektedir. Tebrik-name Bende-i Saliha(kulunuz Saliha) ifadesiyle son
2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı | Sayfa 76
Kars
bulmuştur. (BOA, TS.MA-e No: 422/1-6, (29 Zilhicce 1142/ 15 Temmuz 1730),(H. 1142/M.
1730), v.5)
Tebrik-nâmenin 6.varağı
verilmemiştir.
karalama sayfası gibi kullanılmıştır. Herhangi bir ifadeye yer
Tebrik-nâmenin 7. varağında da yine övgü ve dualara yer verilmiştir.’ Dünya eviniz olan
saltanatınız ve tahtınız mübarek olsun. Merhametinizi bu cariyeniz ve size biat edenlerden
esirgemeyin. Zamanınızda tüm fakirlere alimlerin Rabbi, peygamber efendimiz hürmetine rahatlıklar
versin. Tahta teşrifinizle Allahı’n yardımı sizinle olsun. Devletiniz Taha ve Yasin hürmetine uzun
ömürlü olsun’. Dualarıyla neticelenmiştir. Bu mektubun son kısmında Sultan Ahmed kızı
kulunuz Saliha sultan ibaresi bulunmaktadır. (BOA, TS.MA-e No: 422/1-6, (29 Zilhicce
1142/ 15 Temmuz 1730),(H. 1142/M. 1730), v.6
Tartışma, Sonuç ve Öneriler
Osmanlı Devleti’nde konukların ağırlanması; bayram, düğün, tahta çıkma
merasimi(Cülûs) gibi önemli günlerde yapılan törenler, belirli usul ve kaidelere göre
düzenlenirdi. Bu protokol yani teşrifat, hem devletin gücünün ispatı hem de Osmanlı
toplumu ile yönetici kesim arasındaki irtibatın sağlanmasında en önemli faktörlerden
biriydi. Sarayın birun ve harem kısımlarında ayrı ayrı tertip edilen bu merasimlerden siyasi
nitelikli olanlar birun kısmında cereyan ederken, dini günler ve bayramlar genelde valide
sultanlar nezdinde haremde tertip edilirdi. Belirli kaidelerle ve belirli ekonomik kaynakla
desteklenerek düzenlenen bu törenlerde diplomasi saray teşkilatlanması bazında
yürütülürdü. Bu bağlamda Cülus törenleri, Osmanlı padişahlarının tahta çıkışlarında
teşrifat kurallarına uygun olarak gerçekleştirdikleri törenler olup; Osmanlı devlet ve teşkilât
hayatında oldukça önemli bir yere sahiptir. Cülus merasimiyle tahta geçen sultana ilk olarak
biat kabulleri gerçekleştirilir. Belirli bir protokol düzeninde gerçekleşen bu tören iç ve dış
mektuplaşmalarla tebrik şeklinde devam ederdi. Tebrikname gönderimiyle genellikle
devletler bazında dostane ilişkilerin idamesi amaçlanırken iç siyasette ve ilişkilerde
genellikle sultandan bir ihsan temennisi söz konusu olmaktaydı.
Bu çalışmada 1.Mahmud’un tahta geçiş serüveninin idareciliğinin, karakterinin
yönetimine yansımalarına değinmenin yanısıra hanedan mensuplarıyla ilişkileri
örnekleminde Saliha Sultan’ın tebrik-namesi üzerinden bir değerlendirme yapılmaya
çalışılmıştır. Bu çalışmada 1.Mahmud’un tahta geçiş serüveninin idareciliğinin, karakterinin
yönetimine yansımalarına değinmenin yanısıra hanedan mensuplarıyla ilişkileri
örnekleminde Saliha Sultan’ın tebrik-namesi üzerinden bir değerlendirme yapılmaya
çalışılacaktır. Ele alınan çalışmada ele alınan tebrikname metni ve ilgili bir dönem
ruznamesinden hareketlehünkarın idareyi devralmasıyla birlikte önceki hünkarın maiyetiyle
olan irtibatının şekli hakkında bilgiye erişilebilmektedir. Yeni hünkarın övgü dolu sözlerle
taltif edildiği ve döneminin uğurlu addedilerek uzun ömürlü olması temennisi ve giriştiği
savaşlarda zafere erişmesi, halkın refah düzeyini yükseltme temennisinde olunduğu ve
hediye olarak cariye sunulma talebi Saliha Sultan’ın sunduğu tebriknamenin her varağında
benzer şekliyle belirtilmiştir.
Edirne vak’ası ve Patrona isyanı gibi hadiselerle son bulan önceki padişahlar
dönemine tanıklık eden ve 27 yıllık kafes yaşantısının ardından tahta geçen I. Mahmud’a ilk
biat eden amcası, bir önceki sultan III. Ahmed olmuştur. Kendi pişmanlıklarını dile getirerek
Sayfa 77 | 2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı
I.Mahmud’un Tahta Cülusunda III. Ahmed’in Kızı Saliha Sultan’ın Gönderdiği
“Tebrik-Nâme” Hakkında
Bir
yeğeninin yönetimde kimseye güvenmemesini telkin etmiştir. Nitekim I. Mahmud’un bu
tavsiyelere kulak verip gerekli önlemleri alıp devlet yönetimini bizzat elinde bulundurması
da onun başarılı olmasının etkenleri arasında sayılabilir. Daha sonra sarayda istirahate
çekilen III.Ahmed’in kızının 1. Mahmud’un tahta cülusunu kutlama gayesiyle tebrik-name
yollaması dikkate değerdir. Devrik bir padişahın kızı olan Bir sultan neden yeni padişahın
saltanatını kutlasın? Burada farklı gayeler söz konusu olmalıdır. Babasını örnek alarak ve I.
Mahmud’a bağlılıklarını sunarak saraydaki varlıklarını sürdürme gayesi; erişmek istediği bir
mertebe ya da bir talebe haiz olma gayesine hizmet ettiği düşünülebilir. Padişah kızlarının
siyasi gayelerle evlilik gerçekleştirdikleri malumdur. Bu hususa ilişkin I. Mahmud’un tahta
cülusunda Saliha Sultan’ın nikahlı olduğu eşinin devlet kademesinde etkin rol alma talebini
Saliha Sultan aracılığıyla hünkara sunma maksadına haiz olduğu düşünülebilir.
Ayrıca I. Mahmud’un önerisiyle Saliha Sultan’ın daha sonraki süreçte bir paşayla
evlilik yaptığı bilinmektedir. Belki de Saliha Sultan,babası ile birlikte eski saray yaşantısında
özgürlüğünün kısıtlanmasının önüne geçme gayesiyle padişahın öngördüğü bir paşayla
evlenerek refah ve huzurlu bir yaşantının kapısını bu suretle aramaya çalışmıştır.
Hem sultana hem de validesine Saliha Sultan tarafından cariye hediye edildiğini
görmekteyiz. Bu husus,protokol kaideleri gereği değerlendirilebileceği gibi valide sultanın 1.
Mahmud nazarındaki değerinden faydalanabilme amacı taşıyor olabilir. Bağlılık sembolü
olarak lanse edilse de cariyelerle casusluk anlayışı da gözetilmiş olabilir. Nitekim bazı Valide
Sultanların bu gayelerle cariyelerine özgürlük bahşettikleri malumdur. Bu kapsamda Saliha
Sultan tarafından Padişaha ve validesine ayrı ayrı tebrikler sunulduğu da görülmektedir.
Devrik bir padişahın kızı sıfatıyla yeni hünkara bu denli bağlılık bildirisi ve aşırı
memnuniyet duygusu şaşkınlık uyandırmaktadır. Seferlerinde zafere erişmesi ömrü ve
saltanatının uzun olması,halkının müreffeh seviyeye erişmesi talebi de yine tebrikname
metninde söz konusu olmuştur. Tebrik-name ifadesinden anlaşılacağı üzere sultanın
huzuruna erişme lütfuna Saliha sultan, mazhar olmuş ve bu durumdaki memnuniyetini de
dile getirmiştir. Tam anlamıyla ne maksatla bu görüşmenin yapıldığı açıklanmamış
merhametinizi bu kulunuzdan esirgemeyin denilerek bir talepte bulunulduğu fikri akıllara
gelmektedir. Abartı dolu övgü ifadeleri, dua ve niyazlar sıklıkla dile getirilmiştir.
Lale devri yaşamış bir sultanın sonrasındaki devri bu denli övmesi kendisinin de
birtakım rahatsızlıklar duyduğu ve dönemin bu şekilde sonlanmasından memnuniyet
duyduğu çıkarımını yapmamıza olanak sağlamaktadır. Kadınların siyasette aktif rol
aldıkları bir sürece isabet eden böylesi bir dönemde Saliha Sultan’ın hünkara bu denli yakın
bir temasda bulunma çabası birtakım beklentilerinin olduğu fikrini aklımıza getirmektedir. I.
Mahmud’un önerisiyle ilerleyen dönemde yaptığı bir evlilik bu ilişkinin dostane bir biçimde
devam ettiğini de göstermektedir. Cariyeler , amaçlanan gayenin bir aracı olarak da
hünkarın ve valide sultanın yanına verilmek istenmiş olabilir. III. Ahmed’in tahttan inmesi
ve henüz hayatta olması ve yine benzer şekilde yerine oğullarından biri değilde yaşça
büyük olan yeğeni I.Mahmud’un geçmesi Saliha Sultan’ın tutumunda bazı beklentiler
içerisinde olduğunu da gösterebilir. Saliha Sultan’ın bağlılık bildirisi hükmündeki tebrik
mektubuna I. Mahmud’un karşılık olarak bir mektupla cevap verip vermediğini
öğrenemiyoruz. Ancak huzurunda kabulü daha erken bir süreçte gerçekleşmiş olmalıdır ki
mektuplarında bu görüşme dolayısıyla ne denli mesrur olduğuna Saliha Sultan yine defaatle
2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı | Sayfa 78
Kars
değinmiştir. Biat tebliği sonrası sultanın taltiflerde bulunması bir adet hükmündeydi. Bu
gaye ile tahta çıkış merasimine yönelik olarak tebrik konulu şiirler de sunulur ve bazı
makam ve ihsanlar sultandan talep edilirdi. Şahısların gayesi böylesi bir amaca erişmek iken
yeni sultan bu sayede konumunu kuvvetlendiriyor ve etrafına taraftar toplayarak saltanatını
garanti altına alıyordu. Kullanılan övgü dolu sözler ve dualar onun makamını daha da
yüceltiyor ve teşvik edilen bu eser yazma çabası ilgili dönemde ülkenin sanat ve edebiyat
açısından gelişme kaydetmesine de katkı sağlıyordu.
Tebrik-name konulu çalışmalar edebî değere haiz olup içerik yönünden tarihe ışık tutar
bir mahiyettedir. Disiplinerarası bir yaklaşım benimsendiği takdirde konu alanı noktasında
önemli bilgi edinilebilecek ve çıkarımlar ve varsayımlar doğrultusunda çalışmalar kaleme
alınabilecektir. Konu hakkında bir çalışma yapılmamış olup bu makale, ilgili konuda çalışma
yapmak isteyen sosyal,beşeri bilimcilere yol gösterecek mahiyettedir.
KAYNAKÇA
(BOA), TSMA-e No: 422/1-6, (29 Zilhicce 1142/ 15 Temmuz 1730)
Acar,F.(2015), Osmanlı’da Padişah Oğulları ve Kızlarının Eşitlendiği Alan: Teşrifat,
Hitit Üniv. İlahiyat Fak. Dergisi, 14/27:183-202.
Ahmed Cevdet Paşa,(2018).Tarih-i Cevdet, I, (haz. Nezihi Aykut), (TTK Yayınları,
Ankara)
Akgündüz,A.(2006), İslam Hukuku’nda Kölelik – Cariyelik Müessesi ve Osmanlı’da
Harem,(Osmanlı Araştırmaları Vakfı Yayınları. İstanbul )
Aktepe, M.M.(1989), Ahmed III, Türkiye Diyanet Vakfı Dergisi, II,(Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları , İstanbul):34-38.
Akyıldız, A.(2012),Vâlîde Sultan, Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet
Vakfı Yay. İstanbul:42/494-95
Ali Seydi Bey(1921), Teşrifât ve Teşkilâtımız: (Teşrifât ve Teşkilât-ı Kadimemiz), Neşr:
Niyazi Ahmet Banoğlu, (Kervan Kitabevi: İstanbul)
Aydemir,Y.(2004), Medhiye, Türkiye Diyanet Vakfı Dergisi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yay.Ankara:29/ 410-11
Aynur H.-F.M. Şen( 2019),I. Mahmud İçin Yazılan Şiir Mecmuâsı, Akademik Dil ve
Edebiyat Dergisi, 3/4, Aralık:39-73.
Bingöl,İ.(2005). Osmanlı Padişahları,Ankara.
Danışman,Z.(1966) Osmanlı Padişahları,Zuhuri Danışman Yayınevi,İstanbul.
Daniş, İ.(2021), Gölgelenen Sultan, Unutulan Yıllar, I. Mahmud ve Dönemi(17301754),Türkiyat Mecmuası,(İstanbul Üniversitesi Yayını,İstanbul):31/1:481-486.,
Davis F.(1986), The Ottoman Lady: A Social History From 1718 to 1918 , Greenwood
Yayınları
Deny,J.(1989). “Valide Sultan”,D İA, XIII, İstanbul, s. 178-187.
Sayfa 79 | 2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı
I.Mahmud’un Tahta Cülusunda III. Ahmed’in Kızı Saliha Sultan’ın Gönderdiği
“Tebrik-Nâme” Hakkında
Bir
Develioğlu,F.(2009),Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat ,(Aydın Kitabevi:Ankara)
Emecen, F.(2018). Matruşka’nın Küçük Parçası : NevşehirliDamat İbrahim Paşa
Dönemi ve “ Lale Devri” Meselesi
Araştırmaları,Eylül,C.52,s.52,ss.52-79.
Üzerine
Bir
Değerlendirme,
Osmanlı
Güler, M. & Özdamar, R. (2021). III. Ahmed’in Kızı Saliha Sultan ve Vakıfları (11271192/1715-1778) . Tarih Dergisi , (75) , 117-158 .
Hammer, (1991),Büyük Osmanlı Tarihi (trc. Vecdi Bürün), İstanbul, VII, 378 vd.; VIII, 7172.
Jorga,N.(2005) Osmanlı İmparataorluğu Tarihi, IV, (Yeditepe Yayınevi, İstanbul)
Kantemir,D.(1979), Osmanlı İmparatorluğunun Yükseliş ve Çöküş Tarihi-I , trc. Özdemir
Çobanoğlu, (Ankara)
Karahasanoğlu, S.(2014). İstanbul’un Lale Devri mi? Tarih ve Tarih Yazımı.,Masaldan
Gerçeğe Lâle Devri, haz. Mustafa Armağan, İstanbul: Timaş Yayınları,
Kılıç,D.A.(2002), Osmanlı Saray Teşrîfatı ve Törenleri, Türkler, IX,(Ed. Güler
Eren),(Ankara): 857- 886.
Kırpık, C.(2016). Osmanlı’da Şehzade Eğitimi, Ötüken Neşriyat,İstanbul.
Kurtaran U., Karaca Z.(2021), Osmanlı Devleti’nde Siyasal Bir Ritüel: Kılıç Kuşanma
Merasimi(XVIII. Yüzyıl), OSMED,S.13 ss.83-114.
Kurtaran, U.(2014), Osmanlı Devleti’nde Şehzadelik Kurumuna Yeni Bir Bakış:
Şehzadelerin Doğumu,Yetiştirilmesi ve Tahta Çıkış Süreçleri Hakkında Bir Değerlendirme,
Turkısh Studıes, 9/4:759-778)
Kurtaran,U.(2018) .Sultan Birinci Mahmud (1730-1754), (Ankara: Altınordu Yayınları)
Mehmed Hâkim Efendi, Hâkim Efendi Tarihi, haz. Tahir Güngör, I, Türkiye Yazma
Eserler Kurumu, İstanbul 2019.
Mehmed Râşid,(1282).Tarih-i Râşid, IV, İstanbul.
Mehmed Süreyya, (1890).Sicill-i Osmânî /Tezkire-i Meşahir-i Osmaniyye, I, haz. Ali Aktan
vd., Sebil Yayınları, İstanbul 1995.
Öksüz,M.(2009).Şemdanizade Fındıklılı Süleyman Efendi’nin Mür’i’t-Tevârîh Adlı Eserinin
(180b-345a) Tahlil ve Tenkidi Metni [16. yüzyıldan 1730’a kadar gelen kısım] (yüksek lisans tezi),
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi.
Özcan, A.(2003),Mahmud I, Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisi, 27, (Türkiye Diyanet
Vakfı Yay.: İstanbul): 348-352.
Özcan,A.(1993). Cülûs, Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisi, 8, (Türkiye Diyanet Vakfı
Yay.: İstanbul): 108-114.
Özcan,A.(2002).Kılıç Alayı,Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisi, 8, (Türkiye Diyanet Vakfı
Yay.: İstanbul):s.408- 409.
2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı | Sayfa 80
Kars
Özgüdenli, O.G.(2009);Sultân, Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yay. İstanbul:37/496-97.
Sağır, Y.(2013).Gâzî Hüseyin Paşa’nın Girit’teki Vakıf Eserleri, Turkish Studies,
VIII/2 (Kış 2013), s. 298.
Sakaoğlu, N.(1999), Mahmud I, Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi,
İstanbul.
Sakaoğlu,N.(2004),Sultan I. Mahmud, Bu Mülkün Sultanları, İstanbul: 328-347.
Sakaoğlu,N.(2007). Osmanoğullarının Ünlü Kadın Sultanları, Creatıve-Avea Yayınevi.
Sakaoğlu,N.(2008), Bu Mülkün Kadın Sultanları: Valide Sultanlar, Hasekîler, Kadın
efendiler,Sultan Efendiler, Oğlak Yay.
Şahin, B.(1993), I. Mahmud, Osmanlı Ansiklopedisi, V, İstanbul :46-76.
Şem’dâni-zâde Fındıklılı Süleyman Efendi. Mür’i’t-Tevârih, I-II, haz. M. Münir Aktepe,
(İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1976-1978)
Tanrıbuyurdu,G.(2012)Klasik Türk Şiirinde “Kılıç Duası, Divan Edebiyatı Araştırmaları
Dergisi,141-156.
Tezcan,H.(2006). Osmanlı Sarayının Çocukları, Şehzadeler ve Hanım Sultanların Yaşamları,
Giysileri, (İstanbul: Aygaz Yayınları).
Tuğlacı,P.(1985), Osmanlı Saray Kadınları, İstanbul.
Tuğluk,H.İ.(2010), Divan Şiiri’nde Manzum Tebriknameler, Ankara Üniversitesi
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 42: 41-68.
Uluçay, M.Ç.(2011), Padişahların Kadınları ve Kızları, Ötüken Yay, Ankara
Uluçay,M.Ç.(1958).İstanbul’da
XVIII.
ve
XIX.
Asırlarda
Sultanların
DoğumlarındaYapılan Törenler ve Şenliklere Dair, İstanbul Enstitüsü Mecmuası, S. 4, İstanbul
1958, s. 199-213
Uzun E.(2013). Sultan I.Mahmud’a Ait Bir RuznâmeTurkısh Studıes, V.8/7
Summer,ss687-703.
Uzunçarşılı, (1988).Osmanlı Tarihi, V, TTK, Ankara.
Uzunçarşılı, İ.H. (1995). Osmanlı Tarihi. c. 4/2. Ankara: TTK
Uzunçarşılı,İ.H.(1984), Osmanlı Devleti’nin Saray Teşkilâtı, (TTK Yay.:Ankara)
Vak’anüvis Subhî Mehmed Efendi, Subhî Tarihi, haz. Mesut Aydıner, (İstanbul:
Kitabevi Yayınları, 2007), 37-38;
Yamanlar, E.A.(2003). Padişahların Dilinden Osmanlı Tarihi,Ankara
Yıldız,E.(2020), Rufaî ‘nin Hüsrev Paşa’ya Sunduğu Manzum Tebrikname, Mecmua,
5/9:95-110.
Zillioğlu M (1969) Evliya Çelebi Seyehatnamesi-I(1096), çev.Z. Danışman, (Zuhuri
Danışman Yayınevi, İstanbul)
Sayfa 81 | 2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı
I.Mahmud’un Tahta Cülusunda III. Ahmed’in Kızı Saliha Sultan’ın Gönderdiği
“Tebrik-Nâme” Hakkında
Bir
Ekler
1. Saliha Sultan’ın 1. Mahmud’a Tahta Cülusu Dolayısıyla Sunduğu Tebrik-name ‘nin
Transkripsiyonu
Varak 1
1-Şevket-lü3 mehabet-lü4 kudretlü5 azîmetlü6 pad-şâh-ı rû-yi zemîn7 halledâllahü mülkehû ilâ
yevmi’d-dîn8 ve nâzım9-ı ahvâl-i kâffe-i ibâdü’l-müslimîn efendimiz hazretlerinin reşkîn-sâz10
perniyân11-ı gerdûn12
2-Ve gıbtâ-fermâ-yı13 sipihr-i atlas14 gûn olan mesned15-i sefâh16 câh ü celâllerine 17takdîm-i
merâsim-i gurre18 ve ifham-ı tesmim 19levâzım-ı tebcîl 20ü a’zâm eyleye cenâb-ı çâre-sâz21
3- kâr-gâh22-ı imkân ü nizâm-bahşa23 merâtib-i gûn mekân-ı celle şânuhu24 hazretleri şevket-lü
mehabet-lü kudret-lü azîmet-lü pad-şâhım efendim Sultan hazretlerinin
4- yektâ gûher25 zât-ı bî-hemtâların26 hem-vâre27zîb- efzâ-yı28 zîver29- ârâyiş30 mesned-i
hilâfet31-i hazret-i Resûl Rabbi’l-âlemin eyleyüb serir-i saltanat-ı kübrâna cülûs-ı hümâyûnların
5- müttemin32 ve mübârek
ve müstes’id33 eyleyüb sâye-i merhâmetlerin hâssaten34 bu
câriyeleri üzre âmmeten35 kâffe-i ibâdullâh üzre hamd ü müebbed ve her umûr36ların hüsn-i takdîrine
Şevket-lü: heybetli
Mehabetlü: ulu
5
Kudretlü:ulu
6
Azimetlü: büyük,ulu
7
Rû-yi zemîn: dünya
8
halledallahü mülkehu ilâ yevmi’d-dîn: Allah mülkünü kıyamete kadar daim kılsın
9
Nazım:düzenleyen
10
Reşkin-saz: gıpta edilen
11
Perniyan: güzel huylu
12
Gerdün:felek,dünya
13
Gıbta ferma-yı: gıpta veren
14
Sipihr-i atlas: felekler göğü
15
Mesned: dayanak
16
Sefah:zevk
17
Cah ü celal:büyük rütbe ve mevki
18
Gurre:gün
19
İfham-ı tesmim: ayırt etme,anlatma
20
Tebcil: ağırlama
21
Çare-saz: çare bulan
22
Kar-gah:bu dünya
23
Nizam-bahşa: bahşeden
24
Celle şanuhu: şanı yüce olan
25
Guher:gevher
26
Bi-hemta: benzersiz
27
Hem-vare: daima
28
Zib-efza: güzelleştiren
29
Ziver: süs
30
Arayiş:süslenme,ziynet
31
Mesned-i hilafet: mertebe,rütbe
3
4
2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı | Sayfa 82
Kars
6- mutâbık ve zaman-ı devletlerinde cem’îan37 fukaraya rahatlar ihsân eyleye amin. Bi
hürmeti seyyîdi’l-mürselîn elhamdülillâhi Teâla fe hamden sümme hamden sümme hamde’l-umurî
merhûnete bi-evkatuha
7- mazmununca38 el-mukaddîr kâin39 mantukunca şevket-lü azîmet-lü kudret-lü mehabet-lü
pad-şâhımın serîr-i saltanat-ı kübrâya teşrîf-i hümâyûnları bu daî40-i kadîme câriyyelerinin
mesmû’am’41
8- oldukda alimallahû teâla ve kafî baş-ı şehid-eser mübahatim42 üç semaya resîde43 olmuş
gibi memnûn ve mesrûr olduğum vakf-ı esrâr-ı zahîr-i âlem olan hüdâ-yı müte’âl
9- hazretlerine iâne44-i hazret vahibü’l-amâl45 vücûd-i pür cûd46-i adâlet âlûdelerin47 cem’î
hata ve hatarlardan48 masûn ve mahfûz49 idüb sıhhat ve afîyet eyleye serîr-i saltanatında ömr-i
tabiiyye
10- isâl eyleye amin. Ve hüsn-i nazar-ı mülükânelerin50 bu câriyyeleri üzerinde daim ve sabit
eyleye bi hürmeti Tâha ve Yâsîn taraf-ı daî’i kadîmelerinden ale’t-tarikü’l hediyyetü’l-câriyye
11- şevket-lü mehabet-lü kudret-lü azîmet-lü pad-şâhımın benim girişme51-i gûşe-i çeşm52-i
iltifâtları buyrulmağa sezâ53 değil belki gıbta-i alîleri takbîline54 dahi layık değil iken
12- mücerred nazar-ı hulûs-i kadîmemize ve duâ-yı hayr-ı acîzânemize olmağla karîn-i hüsn-i
kabûl buyrulmak temennâsıyla firistâde55-i savb56-ı hüsrevâneleri57 kılındığı malûm –i mülükâneleri
Müttemin: tamamlayıcı
Müstes’id: uğurlu sayan
34
Hassaten: hususi,özellikle
35
Ammeten.:genel olarak
36
Umur:iş
37
Cemî’an: hep,bütün
38
Mazmununca:anlamı gereği
39
Kain: bulunan
40
Dai:dua eden
41
Mesmu’: işidilen
42
Mübahat: övünme
43
Reside:erişmiş
44
İane:yardım
45
Vahibü’l-amal: istekleri gerçekleştiren
46
Cud:cömertlik,fazla
47
Alude:gark olmuş,bulaşmış
48
Hatar:tehlike
49
Masun ve mahfuz: korunmuş ve saklanmış
50
MülükâNE: PADİŞAH
51
Girişme: gözle işaret,cilve
52
Guşe-i çeşm:gözucuyla bakma
53
Seza: uygun
54
Takbil:öpmek
55
Firistade:elçi
56
Savb:cihet,yön
57
Hüsrevane: hükümdara yakışan
32
33
Sayfa 83 | 2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı
I.Mahmud’un Tahta Cülusunda III. Ahmed’in Kızı Saliha Sultan’ın Gönderdiği
“Tebrik-Nâme” Hakkında
Bir
13- buyruldukda zümre-i keniz-gân58larına ilhâk buyurmaları bâbında emr ü fermân şevket-lü
mehâbet-lü kudret-lü azîmetl-ü pad-şâhım hazretlerinindir.
Bende-i Saliha Sultan
Varak 2
1-Vâlide-i pad-şâh-ı rû-yi zemîn
2- Devlet-lü inâyet-lü59 re’fet-lü60 sa‘adet-lü efendim Sultanım hazretlerinin mübârek vakt-i
şerîfleri hayr ü saîd ve ömr-i devletleri
3- daîm ve medîd61 olmak deavât62 tekrarı ile inhâ63’yı muhlîsâneleri budur ki benim devlet-lü
inayet-lü re’fet-lü saadet-lü efendim sultanım hazretleri ale’l umûr-i merhûnete64 bi-evkatuha
4- mazmununca elhamdülillâhi Teala Hûda-yı müteâl hazretleri bu günleri sizlere ve bizlere
gösterdi elhamdülillâhi sümme hamdülillâh Allahû zülcelâl şevket-lü mehabet-lü kudret-lü azîmet-lü
pad-şâhımıza
5- serîr-i saltanat-ı kübrâya cülûs-i hümâyûnların müttemîn ve mübârek eyleyüb ilâ yevmü’lkıyâm serîr-i saltanatlarında daîm eyleyüb sizlere dahi müddet-i medîde65 ömr-i tavîl
6- ihsân eyleyüb sair-i pad-şâhîde amme-i ibâdullâhdan dûa-i hayra mazhar olasız amin.
Benim devlet-lü inâyet-lü re’fet-lü saadet-lü efendim sultanım hazretleri
7- şevket-lü mehabet-lü kudret-lü azîmet-lü pad-şâhım hazretlerinin serîr-i saltanat-ı kübrâya
teşrîf-i hümâyûnları bu muhlîse gerek mesmû’am66 oldukda alimallâhû Teâla ve kâfî baş-ı şüheda
8-ber rütbe memnûn ve mesrûr olmuşumdur ki tâbiri mümkün değildir ancak hâl-i müteâl
hazretlerine ayândır hazret-i vahîbü’l-amal şevket-lü azîmet-lü mehabet-lü kudret-lü pad-şâhımın
9- vücûd-i pür cûd-i adalet-i alûdelerin cem’î hatalardan masûn ve mahfûz idüb hüsn-i nazar-ı
mülükânelerin bu daî’leri üzerinde daîm ve sabit eyleye amin.
10- benim inâyet-lü saadet-lü re’fet-lü efendim sultanım hazretleri taraf-ı daî’nizden ale’ttarikü’l hediyyeten câriyye hâk-pâ(yi)67 devletinize irsâl olundu. Hizmet-i saadetinizde
Keniz-gan: cariyeler arasına
İnayetlü: iyilik sahibi
60
Re’fet-lü: merhametli
61
Medid: uzun
62
Deavat:dua
63
İnha: ulaştırma
64
Umur-ı merhunet: zamanı beklenen işler
65
Medide: uzun
66
Mesmuam: işitilen
67
Hak-payi: yüz sürerek,ayağına gelmek
58
59
2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı | Sayfa 84
Kars
11- olmağla lâyık değil lakin nazar-ı hulûs-i kadîmemize ve dûa-yı hayrımıza olmağla karîn-i
hüsn-i kabûl buyurmağla ricâsıyla firistade-i savb-ı saadetleri kılındığı ma’lûm –ı
12- şerîfleri buyruldukda kabûl buyurub bu daî’lerin mesrûr buyurmaları niyâz olunur mâ fi
himmete rû-yi sa’adet daîma
El-muhlîse’l-kadîme Saliha Sultan
Varak 3a
1-şevket-lü ve kerâmet-lü ve mehabet-lü ve azîmet-lü efendim pad-şâh-ı rû-yi zemîn
halledallâhû halegate ilâ
2- yevmi’d-dîn hazretlerinin mübârek rikâb-ı hümâyûn hâk-pâyi
merâm
kâm-yâb68-
eserlerine sedd-i hezâran69
3- acz ü kusûr niyâz-ı ber70 ile yüzüm îsâr71 ve gözüm hâk-sâr72 kılındıktan sonra ma’rûz-i
ahkârları73
4- budur ki hakk-ı sübhânehû ve teâla hazretleri şevket-lü mehabet-lü efendimin mübârek
vücûd-i hümâyûn-i
5- sa’adetlerin bi’l-cümle dehr-i dûn74 ve hata-i hatarlardan masûn ve mahfûz idüb ömr-i
devletlerin
6- ziyâde ve mübârek hatır-ı hurşîd-i mezâhirlerin75 hemîşe76 güşâde77 kılub farig78-i
ferhunde79 ve asiyâb80
7- mürüvvetlerin
81
ala hayre’l-murâd amâde ve zevk ü safâda ber-karar82 idüb devlet ü ikbâl
ve sa’adet-i saltanat-ı iclâliniz 83 ile daîm ve kaîm 84 eyleye amin. Bi hürmeti seyydi’l-mürselîn
68
Kam-yab: talihli
Hezaran: binler,pek çok
70
Ber:üzere
71
İsar: saçma,feda
72
Hak-sar: düşkün
73
Maruz-i ahkar: hakir olduğunu arz eden
74
Dehr-i dun:aşağılık dünya
75
Mezahir: şereflenme
76
Hemişe: daima
77
Güşade: ferah,cömert
78
Farig:vazgeçme
79
Ferhunde: mübarek,uğurlu
80
Asiyab: değişen
81
Mürüvvet:cömertlik
82
Ber-karar:kararlı,devamlı
83
İclal:ulu
84
Kaim:var olan
69
Sayfa 85 | 2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı
I.Mahmud’un Tahta Cülusunda III. Ahmed’in Kızı Saliha Sultan’ın Gönderdiği
“Tebrik-Nâme” Hakkında
Bir
9- benim şevket-lü keramet-lü merhamet-lü pad-şâhım hazretleri efendimin merâhîm85-i
âliyyelerin tazarru’ ve niyaz 86
10- eylemeği bu ahkâr dûacınız üzerinden merhâmet-eserlerin dirig87 buyurmayub hakdan
ref’
11- idüb kadîmden pîşe88ve hemîşe89 efendimin şeref-sohbetleri rikâb-ı saadetleri turâbına
yüzüm
12- sürmeğe hülâsa-i endîşemiz olduğu ecilden ve bâ-husûs cenâb-ı sa’adet bende-i himmete
ömr-i devlet-bâd90 el-hakîr Saliha câriyyeleri
Varak 3b
1-meablarının91 bekâ-yı iclâl ve irtifâ’ı92 kadr-i iclâlleri
2-esniyesine93 hulûs-i niyet-birle muvazebet94 oluna mer’yye95tü
3-cem’î tevabîimiz ile husûl-i makâsıd-ı dünyevî, uhrevî
4-adiyyelerine96 müdavemet olunub mübârek dîdâr97
5-ferhunde-fezâları98 müşâhedesinde iştiyak üzre
6-olub mübârek rikâb- hümâyûn-i sa’adetlerinin
7-mülâkatıyla 99 nemli dîdemiz pür nur olmak içün niyâz olunur.
Varak 4a
1-pad-şâh-ı âlem-penâh 100
2- hakk-ı sübhânehû ve teâla şevket-lü ve keramet-lü ve adalet-lü veliyy-i ni’metim efendim
hazretlerinin mübârek
85
Merahim:merhametlerin
Tazarru ve niyaz: dua ve yalvarma
87
Dirig:esirgeme
88
Pişe:alışılmış
89
Hemişe:daima
90
Bad:olsun
91
Meab: sığınılacak yer,padişah
92
İrtifa’: yükselme
93
Esniye: övgü
94
Muvazebet: bir işle devamlı uğraşma
95
Mer’iyye: saygı
96
Adiyye:alışılmış
97
Didar:yüz
98
Ferhunde-feza: sonsuz uğurlu
99
Mülakat:görüşme
100
Pad-şah-ı cihan-penah: cihanın sığındığı padişah
86
2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı | Sayfa 86
Kars
3- rikâb-ı hümâyûn101 hâk-pâyi merâm-ı kâm-yâb-eserlerine hezar tazarru’ ve niyaz ile yüzüm
îsâr ve gözüm hâk-sar kılındıktan sonra ma’rûz-i ahkârları bende-i budur ki hakk-ı sübhanehû ve
Teâla hazretleri şevket-lü mehabet-lü
4- efendimin mübârek vücûd-i hümâyûn-i sa’adetlerin hata ve hatarlardan ve afât-ı dehr-i
dûndan masûn ve mahfûz
5- ömr-i devletlerin ziyâde ve mübârek hatır-ı hurşîd-i mezâhîrlerin hemîşe-i gûşade kılub
farig-i ferhunde
6- ve asîyab-ı mürüvvet sa’adetlerin alîyyü hayre’l-murâd amâde ve zevk ü safâlarda berkarar idüb devlet
7-ü ikbâl ve sa’adet-i saltanat-ı iclâl ile niçe niçe ferâh-bahş102 eyyamlarda vasıl olmak rûzî ve
nasib103
8-eyleye amin. Bi hürmeti seyyîdi’l-mürselîn benim şevket-lü mehabet-lü inâyet-lü veliyy-i
ni’metim pad-şâhım hazretleri
9-bu hakîr kulunuzu
hakdan
ref’104 idüb hülâsa-i endîşemiz olduğu rikâb-ı sa’adetleri
turâbına
10- yüz sürmek bâbında mahzâ105-i şerîf sohbetleri sermâye-i serverim106 mübârek mâ-lâ107
münevver cemâl-i sa’adetlerin
11- mülâkatları müyessîr108 olundukda nemli çeşmimiz pür-nur olmuşdur hak-teâla
hazretlerinden niyâz eyledim ki bu sene-i
12- mübârekede olan gazâ-i ekremini Rabb’il-âlemin meymûn109 ve mübârek ve dîn-i mübîn
uğrunda çekilen zahmetinizi
13- hazret-i Hak ve feyyâz-ı mutlak110 lütf ü keremiyle rahmetine mübeddel111 eyleyüb bir de
bahrda olan asakîrinizi
14- zafer-encâmı112 dahi mansûr113 ve muzaffer ve a’da-yı dîn olanları daima hor u makhûr114
ve münhezim115-i hâk-sâr
Rikab-ı humayun:padişah huzuru
Ferah-bahş:ferahlık veren
103
Ruzi ve nasib: gündüz,rızık ve nasip
104
Ref’:yüceltme
105
Mahza:hikmet
106
Server:baş
107
Ma-la: sız,siz
108
Müyessir: kolaylıkla yapan
109
Meymun: bereketli
110
Feyyaz-ı mutlak: Allah/çok cömert
111
Mübeddel: değişme,bedel,karşılık
112
Zafer-encam:son,nihayet galibiyet
101
102
Sayfa 87 | 2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı
I.Mahmud’un Tahta Cülusunda III. Ahmed’in Kızı Saliha Sultan’ın Gönderdiği
“Tebrik-Nâme” Hakkında
Bir
15- eyleye amin. Ya mucîbe’s-saîlin116 benim şevket-lü merhamet-lü inâyet-lü pad-şâhım
hazretleri
16- bakî-i ömr-i devletde bâd
Bende-i el-hakîr Saliha cariyyelerim
Varak 4b
1-inâyet-lü salabet-lü117 efendimin merâhim-i alîyyelerine de
2- tazarru’ ve niyaz olunur ki bu ahkâr-ı evkât-ı hamse118
3- rûz-i leyâl119 duâcı bendeniz üzerine de merhâmet-eserlerin
4- ve hüsn-i nazarların bu kulları üzerinden zaîl etmek120
5- bâbında emr ü fermân şevket-lü mehabet-lü pad-şâhım hazretlerinindir
Varak 5
1-salabet-lü şevket-lü mehabet-lü keramet-lü alem-penâh
2- be hîn121-i gûher122-gân imkân-ı pad-şâh-ı zemin-i zaman ibadullâha ömr-i devlete ve
saltanata ila infisam123 silsiletü’z-zaman
3- ve infitah124 hayailü’d-deverân hazretlerinin mübârek turâb-ı tütiyâ125-asa ve hâk-pâyi
fersâlarına126
4- yüzüm ve gözüm sürdüğümden sonra hakk-ı sübhânehu ve teâla hazretleri mübârek ve cûd-i
hümâyûnların
5- ikrâr-ı kevniyyeden 127 ve hata-yı hatarlardan masûn ve mahfûz ve ömr-i devletlerin efzûn128
eyleyüb
6- zıll-i zalil129-i inâyet ve himâyetlerin serîr-i saltanat-ı alîyye cihan-dârında 130 daîm eyleyüb
Mansur: üstün gelme
Makhur:kahrolmuş
115
Münhezim: yenilmiş
116
Ya mucibessailin: ihtiyaca karşılık veren
117
Salabet-lü: dayanıklı
118
Evkat-ı hamse: 5 vakit
119
Leyal:gece
120
Zail etmek: devam etme,gölge
121
Hin: an,zaman
122
Guher: mücevher
123
İnfisam: kırılma
124
İnfitah: açılma
125
Tütiya: sürme,papağan
126
Fersa: yoran,aşındıran
127
Kevniyye: kainatla alakalı
128
Efzun:fazla,uzun
113
114
2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı | Sayfa 88
Kars
7-zilal131-i atûfete132 sıhhatlerin amme-i abad ve bu hakîr bendeleri üzerlerinden devr-i zaîl
eylemeye
8-amin.Benim şevket-lü mehabet-lü pad-şâhım ma’rûz-ı bendeleri budur ki lillâhi’l hamdü ve’l
min eşhâr
9-Mübârek hülûl ve eyyâm-ı sa’adet-encâm dühûl etmeğiyle hakk-ı sübhânehu ve Teâla
mübârek ve müttemîn
10- ve kanadîl-i ârif133 ref’iyyetle134 kalb-i rûşenlerin135 müzeyyen eyleyüb nice ve nice sal-i
şühûr
11- ve eyyam-ı dühûr136 sahn-ı sıhhatde vekâşane137-i afîyetde hem-nişin138ber-karar berdevam eyleye amin
12- benim şevket-lü merhamet-lü inâyet-lü efendim hazretleri merâhim-i alîyyelerinden
tazarru’ ve niyâz olunur ki
13- bu bendeleri üzerinden merhâmet-i nazar-eserlerin dirig buyurmayub bu mahzûn kullarını
mesrûr buyuralar bakî-i ömr-i devlet mesned-bâd
Bende-i Saliham
Varak 6
1-şevket-lü mehabet-lü kudret-lü azîmet-lü pad-şâh-ı rû-yi zemîn halledallâhû mülkehû ilâ
yevmi’d-dîn ve bais ü nizâm-ı ahval kâffe-i ibâdü’l müslimîn efendimiz hazretlerinin cenâb-ı namazsâz kâr-gâh-ı imkân
2- ve rengi velâ kaşane-i ekvan139celle şânuhû hazretleri şevket-lü mehabet-lü kudret-lü
azîmet-lü pad-şâhım efendim sultanım hazretlerinin yekta gûher zât-ı bî-hemtâların hem-vâre zib-efzayı ziver- ârâyiş
3-mesned-i hilâfet hazret-i resul-i Rabbi’l-âlemin eyleyüb serîr-i saltanatların zât-ı alîlerine
müttehim ve mübarek eyleyüb sâye-i merhâmetlerin hassâten bu câriyyeleri üzre ammeten
4-kâffe-i ibadullah üzre memdûd ve müebbed ve her umurların ahsen-i takdîrine mutâbık ve
zaman-ı devletlerinde cemî’an fukaraya rahatlar ihsan eyleye amin. Bi hürmeti seyyide’l mürselîn
Koyu gölgeli
Cihan-dar:cihana hükmeden
131
Zilal: zelil olanlar
132
Atufet: şefkat,merhamet
133
Arif:bilen
134
Refiyyet:yüceltme
135
Ruşen:aydın,pak
136
Dühur:devirler
137
kâşane: ev,malikane
138
Hem-nişin:beraber oturup kalkan
139
Ekvan:dünyalar,
129
130
Sayfa 89 | 2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı
I.Mahmud’un Tahta Cülusunda III. Ahmed’in Kızı Saliha Sultan’ın Gönderdiği
“Tebrik-Nâme” Hakkında
Bir
5-elhamdülillâhi Teâla fe hamden sümme hamden sümme hamde’l-umûr merhûne-i bievkatuha mazmununca el-mukaddir kaîn mantukunca seîir-i saltanat-ı kübrâya teşrîf-i hümâyûnları
6- bu daî-i kadîme-i câriyyelerinin mesmu’am oldukda alimallâhû Teâla ve kâfî billâhi şehîdeser mübahatim ser-adikat 140semâya reside141 olmuş gibi memnûn
7-ve mesrûr olduğum vakf-ı esrâr zahîr-i âlem olan hûdâ-yı müteâl hazretlerine iâne-i hazret-i
vahîbü’l-amal vücûd-i pür cûd-i adalet-alûdların
8-cem’î hata ve hatarlardan masûn ve mahfûz idüb sıhhat ve afiyet eyleye serîr-i
saltanatlarında ömr-i tabiiyyeye isâl eyleyüb hüsn-i nazar-ı
9-mülükânelerin bu câriyyeleri üzerinde daîm ve sabit eyleye amin bi hürmeti Taha ve Yasin
mâ fî himmete der mesned-i serîr-i saltanat-ı daîm- bâd
Bende-i Saliha binti Sultan Ahmed Hân
140
141
Ser-adikat:padişaha ait perdeler
Reside:erişmiş
2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı | Sayfa 90
Kars
2. Tıpkıbasım
Sayfa 91 | 2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı
I.Mahmud’un Tahta Cülusunda III. Ahmed’in Kızı Saliha Sultan’ın Gönderdiği
“Tebrik-Nâme” Hakkında
Bir
2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı | Sayfa 92
Kars
Sayfa 93 | 2022; 20 (3); Beşerî Bilimler Sayısı