Tanzimat
Tanzimât, Osmanlı İmparatorluğu'nda 1839 yılında Tanzimât Fermânı olarak bilinen Gülhane Hatt-ı Şerifi'nin okunmasıyla başlayan modernleşme ve yenileşme döneminin adıdır. Sözcük anlamı "düzenlemeler, reformlar" demektir. Batı dillerinde genellikle Osmanlı Reformu (İng: the Ottoman Reform) deyimi kullanılmaktadır.
Tanzimât Dönemi 1876'da II. Abdülhamit'in tahta çıkması ve Meşrutiyet'in ilânıyla sona ermiş kabul edilir. Ancak genel anlamda Osmanlı Reformunun 1922'de Osmanlı Devleti'nin sona ermesine dek sürdüğü de söylenebilir.
Tanzimât çağının önde gelen siyasi liderleri 1839-1855 döneminde Mustafa Reşit Paşa, 1850'lerin başından 1871'e kadar da Mehmed Emin Âli Paşa ve Keçecizade Fuat Paşa'dır. Fuat Paşa'nın 1868'de, Âli Paşa'nın 1871'de ölümünden sonra reform süreci krize girmiş ve uzun süren bir siyasi düzensizlik dönemi yaşanmıştır.
Kökenleri
değiştirTanzimât'ın başlangıcı III. Selim (1789-1807) veya II. Mahmut (1808-1839) dönemine indirilebilir. Birçok tarihçiye göre Yeniçeri Ocağı'nın 1826'da lağvı (Vaka-i Hayriye) reform atılımının gerçek başlangıç noktasıdır.[1]
Reformun ana gerekçesi, Avrupa'nın askeri, teknik ve ekonomik alanlardaki gelişimi karşısında çaresiz kalan Osmanlı Devleti'ni yeni düzenlemelerle ayağa kaldırmaktır. Napolyon'un Mısır'ı işgalinden (1798-1799) sonra bu ülkede Mehmet Ali Paşa tarafından başlatılan reform atılımı, Osmanlı yönetimine örnek olmuştur.
Bunun yanı sıra gayrimüslim uyruğun Balkanlar'da Sırp ve Yunan ayaklanmalarına yol açan hoşnutsuzluğuna karşı, Osmanlı toplum dokusunun yeni bir adalet ve eşitlik anlayışıyla onarılması, "Osmanlı vatandaşlığı"nın ön plana çıkarılması amaçlanmıştır. Osmanlıcılık düşüncesini bu bakımdan Tanzimât'ın yönlendirici düşüncesi olarak kabul edilebilir.[1]
Tanzimât Fermânı
değiştirII. Mahmut'un saltanatının ikinci döneminde yoğunlaşan reformlara resmi bir bildiriyle hukuki biçim verme istemi sık sık dile getirildi. Ancak iç siyasi dengeler nedeniyle bu işlem uzun süre ertelendi.
1 Temmuz 1839'da II. Mahmut'un ölümü ve Abdülmecid'in tahta çıkmasından hemen sonra sadrazamlığa reform taraftarı Mehmet Hüsrev Paşa getirildi. Ağustos ayında yurda dönen Londra Büyükelçisi ve Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa, 17 yaşındaki padişahı ikna ederek Tanzimât deklarasyonunun kabulünü sağladı. 3 Kasım 1839 günü Saray eklentileri içerisinde yer alan Gülhane bahçesinde okunan bir Hatt-ı Şerif (Padişah Yazısı) ile Tanzimat-ı Hayriye (Hayırlı Düzenlemeler) ilân edildi. Osmanlı tarihinin en önemli belgelerinden biri olan bu metin, okunduğu yerden ötürü Gülhane Fermânı ve içeriğinden ötürü Tanzimat Fermânı adıyla da anılır.
Yaklaşık üç sayfalık bir metin olan fermânda, devletin bir gerileme döneminde olduğu vurgulanmış, ama yapılacak yeniliklerle ve çıkarılacak yeni yasalarla (kavanin-i cedide) bu durumdan kurtulunacağı muştulanmıştır. Daha sonra din ve mezhep ayrımı gözetmeksizin tüm Osmanlı toplumunun can ve mal ve "ırz ü namus" güvenliğinin güvence altına alınması gereği, Kur'an ve şeriata dayanarak[kaynak belirtilmeli] ilan edilmiştir. Haksız ve dengesiz vergilerin zararından söz edilerek herkesten "emlak ve kudretine göre" vergi alınacağı, asker almanın nüfusla orantılı ve azami dört veyahut beş sene süreyle sınırlı olacağı, kimsenin yargısız idam edilmeyeceği ve malının zorla alınmayacağını, özel mülkiyete sınır getirilmeyeceği, Meclis-i Ahkâm-ı Adliye'nin güçlendirileceği, vükelanın serbestçe söz söylemesine sınır getirilmeyeceği, yeni Ceza kanunnamesi düzenleneceği, memurin maaşlarının adalete uygun olarak düzenleneceği, rüşvetin güçlü yasalarla önleneceği bildirilmiştir.
Düşünce ve yapı bakımından ferman, Fransız Devrimi'nin İnsan ve Vatandaş Hakları bildirgesinden esinlenmiştir. Osmanlı hukuku tarihinde ilk kez vatandaşlık kavramı ve vatandaşlıktan doğan haklar tanımlanmış, bu hakların korunması için yapılması gereken bazı işler sayılmıştır. Buna karşılık fermân, getirdiği yenilikleri Kur'an'a, şer-i şerife ve Osmanlı Devleti'nin eski töre ve yasalarına dayandırmaya özen göstermiştir.
Uygulamalar ve gelişmeler
değiştirFermân ilan edildikten sonra ayrıntılı bir şekilde devletin resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayi'de yer almış, daha sonra her şehrin meydanında okunması, sancak ve kazalarda halka anlatılması emredilmiştir. Bâb-ı Âli, yeni bir sürecin başladığını göstermek için her yerde donanma alayları dizmiş, sürecin bir şölen havasında başlamasını istemiştir. Yeni yasa ve düzenlemelerin eskileriyle çatışmamasına özellikle önem verilmiştir, yeni kurumlar açılırken eski kurumlar kapatılmamış, kurumlar bir süre birlikte işletilmiştir. Yeni yasalar önce merkezi otoritenin güçlü olduğu Bursa, Edirne gibi bölgelerde denenmiştir. Tanzimat fermanını izleyen ilk yirmi yılda devlet bir dizi önemli yeniliğe kapılarını açmıştır:
Hukuk alanındaki yenilikler
değiştir- Tüm vatandaşlar "Osmanlı vatandaşı" sayılarak din farklılıklarına bağlı ayrıcalıklar kısmen kaldırıldı.
- 1840'ta bazı maddeleri Fransız Ceza Yasasından alınan yeni Ceza Kanunnamesi hazırlandı. 1858'de tümüyle Batı kaynaklarından esinlenen ikinci Ceza Kanunnamesi kabul edildi.
- 1850'de Fransız Ticaret Kanunu esas alınarak hazırlanan Ticaret Kanunnamesi yürürlüğe girdi. Bu kanunla faiz, anonim şirket ve kambiyo senedi kavramları ilk kez Osmanlı hukukunda yer aldı.
- 1840'tan itibaren ceza ve ticaret davalarına bakmak üzere, laik ilkelere göre işleyen nizamiye mahkemeleri kuruldu; bu mahkemelere Müslümanların yanı sıra gayrimüslim yargıçlar atandı. 1853'te cinayet davalarında gayrimüslimlerin de tanıklık yapabileceği kabul edildi. 1851'de ticaret mahkemeleri kuruldu.
- 1858'de homoseksüellik, Osmanlı İmparatorluğu'nda bir suç olmaktan çıkarıldı.[2][3]
- 1867'de devlet görevlilerine karşı açılan davaları görmek için Şura-yı Devlet (Danıştay) kuruldu.
Mali alandaki gelişmeler
değiştir- 1841-1842 yılında ilk bütçe hazırlandı, 1846-1847 yılında ise ilk modern bütçeye geçildi.
- Vergilerin, mükellefler arasında düzgün ve gelirlere göre dağıtılması amaçlandı.
- Devlet görevlilerinin halktan resmi vergiler dışında aldıkları vergiler yasaklandı.
- 1840'ta Kaime-i Nakdiye ismiyle ilk kâğıt para dolaşıma sokuldu.
- 1854'te Kırım Savaşı'nın maddi yükünü karşılamak için tarihte ilk kez dışarıdan borç alındı. Borç Birleşik Krallık'tan alınmıştır.
Askeri yenilikler
değiştir- Askerlik hizmetinin yurtsal bir görev olduğu ilan edilerek zorunlu askerlik başlatıldı. 1843'te ilan edilen bir yasayla askerlik yaşı 20, zorunlu askerlik süresi 4 yıl olarak kabul edildi.
- 1847'de gayrimüslimlerin de orduya girip albay rütbesine kadar yükselmesi kararlaştırıldı.
- Avrupa gezisinde Avrupa ülkelerin donanmalarına hayran kalan Sultan Abdülaziz yeni bir donanma kurulması için emir verdi, çok güçlü bir donanma kuruldu.
- 1867'de Serasker Hüseyin Avni Paşa'nın öncülüğünde Bahriye Nezareti kuruldu, askeri yapı yenilendi, terfi sistemi düzenlendi.
Eğitim alanındaki gelişmeler
değiştir- 1846'da Mekatib-i Umumiye Nezareti kuruldu. 1848'de Darülmuallim (öğretmen okulu) açıldı. Harbiye, Bahriye ve Tıbbiye dışındaki okulların kontrolü bu bakanlığa verildi.
- Rüştiyelerin açılmasına hız verildi.
- 1859'da çağa uygun sivil bürokrat yetiştirmek amacıyla Mekteb-i Mülkiye-i Şahane, İçişleri Bakanlığına bağlı olarak kuruldu.[4]
- 1868'de Fransızca eğitim ve batılı anlamda ilk eğitim verecek olan lise ile üniversite arasında bir kurum olan Galatasaray Sultanisi açıldı.
- 1869'da Fransız eğitim sistemini örnek alan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi yayınlandı.
- 1870'te Dârülmuallimât adında kız öğretmen okulu açıldı.
- Devlet memuru yetiştirmek amacıyla, Mekteb-i Maarif-i Adliye kuruldu (II. Mahmut).
Sanayileşme Hamlesi
değiştir- Devlet eliyle atölye ve tesis kurulmasını amaçlayan sanayileşme başladı. Önce Yedikule-Küçükçekmece arasında 130 metre uzunluğunda bir tür sanayi parkı kuruldu.
- Zeytinburnu'nda demir işleme ve makine imalathanesi, kumaş ve pamuklu çorap üretim tesisi, buradaki fabrikalar için teknik eleman yetiştirecek bir okul açıldı.
- Bakırköy'de baruthanenin yanına bir iplik bükme, dokuma ve pamuklu basma fabrikası, Hereke'de bir pamuklu dokuma fabrikası kuruldu.
- Yol yapımına önem verilmiştir.
- Devlet memurlarının yerli kumaş kullanması zorunluluğu getirildi.
- Ancak Birleşik Krallık ile yapılan 1838 Balta Limanı Ticaret Anlaşması, bu dönemde Osmanlı'nın zararına gelişmiş, dışa bağımlılığı artırmıştır.
Bu gelişmelere rağmen sanayi makinelerinin Avrupa'dan ithal ediliyor olması ve nitelikli eleman eksikliği yüzünden yeterli bir sanayi pazarı oluşturulamadı.[1]
Tepkiler
değiştirTanzimat bazı Müslüman gruplar tarafından olumsuz tepki gördü; frenkleşme ve gâvurlaşma olarak nitelendirildi, Tanzimatçıların amaçladığı merkeziyetçi yapı ise başıbozuk bölgelerin valilerini tedirgin etti. Halep, Bosna, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kimi aileler çocuklarının zorunlu askerlik uygulamasıyla askere alınmasına karşı çıktı.[1]
Tanzimat'ın Müslüman-gayrimüslim eşitliği ile birlikte Hristiyan mezhepler arasında da eşitlik getirmesi, diğer mezheplere göre daha güçlü ve ayrıcalıklı olan Ortodoks uyruğu tedirgin etti.[1]
Dış dünyada ise Birleşik Krallık ve Fransa Tanzimat'ı olumlu karşılarken, Rusya bunun Osmanlı üzerindeki Batılı etkiyi arttıracağını düşünüp fermanı olumsuz karşıladı. Avusturya'da iktidardaki saltçılık(mutlakiyet) yanlısı Prens Metternich fermanı olumsuz karşılarken, Kavalalı Mehmet Ali Paşa fermânın amacını sezdi ve bunu kendisine karşı yapılan bir "şah hamlesi" olarak nitelendirdi.[1]
Abdülaziz döneminde güçlenen Yeni Osmanlılar ise Tanzimat'ın bazı uygulamalarına karşı çıktılar ve birçoğu sürgüne gönderildi veya yurt dışına kaçtı.
Notlar
değiştir- ^ a b c d e f Afyoncu, Erhan (2007). "On Soruda: Tanzimat Düşüncesinin Gelişimi". Popüler Tarih, Dünya Yayınları.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 8 Ekim 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2012.
- ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 22 Kasım 2010 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Mart 2012.
- ^ Özgül, Can Giray. "Neden Mülkiye". Siyasal Bilgiler Fakültesi. 5 Ekim 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2021.
Ayrıca bakınız
değiştirKaynakça
değiştir- Popüler Tarih
- Osmanlı Tarihi, Boyut Yayınları.