Nothing Special   »   [go: up one dir, main page]

İçeriğe atla

Kur'an

Vikisöz, özgür söz dizini
Kur'an
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi
Kur'an

Alıntılar

[değiştir]
Not: Parantez içerisindeki yazılar orijinal Kur'an metninde yoktur.

2. Bakara Sûresi

[değiştir]
  • 2:65 İçinizden cumartesi günü azgınlık edenleri elbette biliyorsunuz. Onlara "Aşağılık birer maymun olunuz" dedik; bunu, çağdaşlarına ve sonradan geleceklere bir ceza örneği ve Allah'a karşı gelmekten sakınanlara öğüt olsun diye yaptık. (DİB Meali)
  • 2:142 İnsanların beyinsizleri, "Yöneldikleri kıbleden onları çeviren nedir?" diyecekler; de ki: "Doğu ve batı Allah'ındır. O, dilediğini doğru yola eriştirir". (DİB Meali)
  • 2:171 İnkar edenlerin durumu, çağırma ve bağırmadan başkasını duymayarak haykıran gibidir. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, bu yüzden akledemezler. (DİB Meali)
  • 2:223 Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin. İstikbal için hazırlıklı olun, Allah'tan sakının. O'na, hiç şüphesiz kavuşacağınızı bilin, bunu inananlara müjdele. (DİB Meali)

4. Nisâ Sûresi

[değiştir]
  • 4:23-24 Size şunlarla evlenmek haram kılındı: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren sütanneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle zifafa girdiğiniz karılarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız, -eğer anneleri ile zifafa girmemişseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur- öz oğullarınızın karıları, iki kız kardeşi (nikâh altında) bir araya getirmeniz. Ancak geçenler (önceden yapılan bu tür evlilikler) başka. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (Savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı. (Bunlar) üzerinize Allah’ın emri olarak yazılmıştır. Bunların dışında kalanlar ise, iffetli yaşamak ve zina etmemek şartıyla mallarınızla (mehirlerini verip) istemeniz size helâl kılındı. Onlardan (nikâhlanıp) faydalanmanıza karşılık sabit bir hak olarak kendilerine mehirlerini verin. Mehir belirlendikten sonra, onunla ilgili olarak uzlaştığınız şeyler konusunda size günah yoktur. Şüphesiz ki Allah (her şeyi) hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (DİB Meali)
  • 4:34 Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok büyüktür. (DİB Meali)
    • Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür. (Diyanet Vakfı Meali)
    • Er olanlar kadınlar üzerinde hâkim dururlar, çünkü bir kerre Allah birini diğerinden üstün yaratmış bir de erler mallarından infak etmektedirler, onun için iyi kadınlar itaatkârdırlar, Allah kenidlerini sakladığı cihetle kendileri de gaybı muhafaza ederler, serkeşliklerinden endişe ettiğiniz kadınlara gelince: evvelâ kendilerine nasıhat edin, sonra yattıkları yerde mehcur bırakın, yine dinlemezlerse döğün, dinledikleri halde incitmeye behane aramayın, çünkü Allah çok yüksek, çok büyük bulunuyor (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)
    • Bir kısmınızın, bir kısmınızdan yaratılışı itibariyle farklı özelliklere sahip kılınması ve kendi mallarından harcadıkları için erkekler, kadınların işlerini görürler. İyi ahlaklı kadınlar: bağlılık gösteren ve Allah'ın korumasını istediğini, kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Nuşuzundan endişe ettiğiniz kadınlara önce öğüt verin, sonra yalnız bırakın ve daha sonra bir süreliğine ayrılın. Eğer size uyarlarsa onların aleyhine bir yol aramayın. Kuşkusuz Allah, Çok Yüce'dir ve Çok Büyük'tür. (Erhan Aktaş)
  • 4:160Yahudi olanların zulümleri ve birçok kişiyi Allah’ın yolundan alıkoymaları sebebiyle, helal kılınmış temiz yiyecekleri onlara haram kıldık.

5. Mâide Sûresi

[değiştir]
  • 5:33 Allah’a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır. (DİB Meali)
    • Allah ve Resûlüne karşı savaşanların ve yeryüzünde (hak) düzeni bozmaya çalışanların cezası ancak ya (acımadan) öldürülmeleri, ya asılmaları, yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Onlar için ahirette de büyük azap vardır. (Diyanet Vakfı Meali)
    • Fakat Allaha ve Resulüne harbetmeğe kalkışan ve Yer yüzünde fesada çalışanların cezası, taktil olunmalarından veya asılmalarından veya ellerinin ayaklarının çapraz kesilmesinden veya bulundukları yerden nefyedilmelerinden başka bir şey olmaz. Bu onlara Dünyada çekecekleri bir zillettir, Âhırette ise kendilerine azîm bir azâb vardır. (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)
    • Allah ve Rasul'üyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası öldürülmeleri veya asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çapraz kesilmesi veya yerlerinden sürgün edilmeleridir. İşte, bu durum, onlar için dünyada bir rezilliktir. Ahirette ise onlar için büyük bir azap vardır. (Erhan Aktaş)
  • 5:60 "Allah katında bundan daha kötü bir karşılığın bulunduğunu size haber vereyim mi?" de, Allah kime lanet ve gazab ederse, kimlerden maymunlar, domuzlar ve şeytana kullar kılarsa, işte onlar yeri en kötü ve doğru yoldan en çok sapmış olanlardır. (DİB Meali)

7. A’râf Sûresi

[değiştir]
  • 7:166 Yasaklandıkları şeylerden vazgeçmeye yanaşmayınca da onlara “aşağılık maymunlar olun” dedik. (DİB Meali)
  • 7:176 Dileseydik, onu ayetlerimizle üstün kılardık; fakat o, dünyaya meyletti ve hevesine uydu. Durumu, üstüne varsan da, kendi haline bıraksan da, dilini sarkıtıp soluyan köpeğin durumu gibidir. İşte ayetlerimizi yalan sayan kimselerin hali böyledir. Sen onlara bu kıssayı anlat, belki üzerinde düşünürler. (DİB Meali)
  • 7:178 Allah kime hidayet ederse, o hidayete erer, kimi de dalalette bırakırsa, işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileri olurlar. (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)
  • 7:179 Andolsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır, fakat onunla gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları vardır, fakat onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidirler. Hatta daha da aşağıdırlar. Bunlar da gafillerin ta kendileridir. (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)

9. Tevbe Sûresi

[değiştir]
  • 9:28 Ey iman edenler! Allah'a ortak koşanlar ancak bir pislikten ibarettir. Artık bu yıllarından sonra, Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, Allah dilerse lütfuyla sizi zengin kılar. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (DİB Meali)
  • 9:29 Kitap verilenlerden, Allah'a, ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Peygamberinin haram kıldığını haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarını büküp kendi elleriyle cizye verene kadar savaşın. (DİB Meali)
  • 9:81 Allah’ın Resûlüne karşı gelerek (sefere çıkmayıp) geri bırakılanlar, oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihad etmek hoşlarına gitmedi ve “Bu sıcakta sefere çıkmayın” dediler. De ki: “Cehennemin ateşi daha sıcaktır.” Keşke anlasalardı. (DİB Meali)
  • 9:111 Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah, bunu Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da kesin olarak va’detmiştir. Kimdir sözünü Allah’tan daha iyi yerine getiren? O hâlde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır. (DİB Meali)
  • 9:125 Kalblerinde hastalık olanların ise pisliklerine pislik katmıştır; onlar kafir olarak ölmüşlerdir. (DİB Meali)

13. Ra’d Sûresi

[değiştir]
  • 13:28 Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur. (DİB Meali)

20. Tâhâ Suresi

[değiştir]
  • 20:12 Ben, Benim senin Rabbin.

33. Ahzâb Sûresi

[değiştir]
  • 33:50 Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, Peygamber’in de kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir mü’min kadını da (sana helâl kıldık.) Mü’minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (DİB Meali)
  • 33:53 Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber’in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır. (DİB Meali)

54. Kamer Sûresi

[değiştir]
  • 54:22 Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? (DİB Meali)

66. Tahrîm Sûresi

[değiştir]
  • 66:1-5 Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Allah (gerektiğinde) yeminlerinizi bozmayı (ve kefaret ödemeyi) size meşru kılmıştır. Allah, sizin yardımcınızdır. O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Hani peygamber eşlerinden birine, gizli bir söz söylemişti. Fakat eşi o sözü (başkasına) haber verip Allah da bunu peygambere bildirince, peygamber bunun bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber, bunu ona (sırrı açıklayan eşine) haber verince o, “Bunu sana kim bildirdi?” dedi. Peygamber, “Bunu bana, hakkıyla bilen ve hakkıyla haberdar olan Allah haber verdi” dedi. (Ey peygamber’in eşleri!) Eğer siz ikiniz Allah’a tövbe ederseniz, ne iyi. Çünkü kalpleriniz kaydı. Eğer Peygamber’e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki Allah onun yardımcısıdır, Cebrail de, salih mü’minler de. Bunlardan sonra melekler de ona arka çıkarlar. Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona, sizden daha hayırlı, müslüman, inanan, sebatla itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir. (DİB Meali)

74. Müddessir Sûresi

[değiştir]
  • 74:11-20 Tek olarak yaratıp, kendisine geniş servet ve gözü önünde duran oğullar verdiğim, kendisi için (nimetleri önüne) serdikçe serdiğim o kimseyi bana bırak! Üstelik o (nimetlerimi) daha da arttırmamı umuyor. Asla (ummasın)! Çünkü o, bizim âyetlerimize karşı alabildiğine inatçıdır. Ben onu sarp bir yokuşa sardıracağım! Zira o, düşündü taşındı, ölçtü biçti. Canı çıkasıca, ne biçim ölçtü biçti! Sonra, canı çıkasıca tekrar (ölçtü biçti); nasıl ölçtü biçtiyse! (Diyanet Vakfı Meali)
  • 74:48-51 Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez. Böyle iken onlara ne oluyor ki, âdeta arslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi (hâla) öğütten yüz çeviriyorlar? (Diyanet Vakfı Meali)

78. Nebe’ Sûresi

[değiştir]
  • 78:31-34 Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır. (DİB Meali)

93. Duhâ Sûresi

[değiştir]
  • 93:3 Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı. (DİB Meali)

100. Âdiyât Sûresi

[değiştir]
  • 100:1-6 Soluk soluğa süratle koşan, (koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran, sabah erkenden baskın yapan, orada tozu dumana katan ve düşman topluluğunun ortasına dalan atlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür. (DİB Meali)

Kur'an hakkında söylenenler

[değiştir]
  • Beşerin derdine derman olur ancak Kur’an, Onsuz artık canavardan da beterdir insan. — A. Ulvi Kurucu
  • Cemâlin safhasın açma rakîbe, Önünde kâfirin Kur’an yakışmaz. — Ahmed Paşa
  • Cihan, sessiz bir Kur'an, Kur'an da sessiz bir Cihândır. — A. Şeref Güzelyazıcı
  • Eğer Müslümanca yaşamak istersen Kur’ân’a sarıl; çünkü, onsuz İslami hayat mümkün değildir. — Mevlâna Celâleddin-i Rûmî
  • Hattatlar yazdılar Kur’an, hayran olur her okuyan, Kıyamete kadar duran, Kitabımdır benim Kur’an. — Demir Hafız Mehmet
  • Herkes okumalı Kur'an'ı. Özellikle de 'İslâm'ı akıl, mantık dini' sayanlar. Kur'an iyi okunduğu zaman, Atatürk'ün İslâm Şeriâtı'nı niçin kaldırdığı daha iyi anlaşılır. Kur'an 'okunmalı', ama başka kitaplar da okunmalı. 'Tevrat' da, 'İncil' de... Bunlar okunduğu zaman hem bunlardaki birer 'efsane ürünü inançlar', hem de Kur'an'ın içeriğinin çok büyük bir kesiminin kaynağı belli olur. — Turan Dursun[1]
  • İnsan için Kur'an'dan daha ulvî bir mîzan yoktur. — A. Şeref Güzelyazıcı
  • Kalbin şifası Kur’an okumaktır. — Ali bin Ebu Talib
  • Tefekkürsüz Kur’an okumada hayır yoktur. — Ali bin Ebu Talib
  • Kur'an "âlemlerin sahibi olan Tanrı'ya hamd ederim" diye başlamaktadır. Belli ki bu söz de Muhammed'indir. Çünkü Tanrı, kendi kendisine hamd etmez. Müfessirler her ne kadar Tanrı "böyle diyin" demek istemiştir yolunda tevillere geçmişlerse de Kur'anın sonundaki küçük sûrelerde olduğu gibi, sûrenin başına bir "söyle, de ki" hitabını eklemeyi Tanrı düşünmez miydi? — Nihal Atsız[2]
  • "İslam'da kölelik, cariyelik yok!" diyen ne olur? Stalin gibi kâfir olur! Çünkü Kur'an'da, ellerinin sahip olduğu köle ve cariyeler hakkında dolu ayet var. Bu kadar ayeti nasıl sen inkar edersin ya?![3]Ahmet Mahmut Ünlü
  • ...Kur'an Allah sözüyse Kur'an'daki kölelik niye? Niye insanların bir kesimine 'sen kölesin', 'tamam olur, kölelik de olur' denmiş? Madem Allah'tır köleliği kaldırmalıydı, kimine köle kimine özgür dememeliydi... — Turan Dursun[4]
  • Kur’an insan nevine son bir haberdir. — Muhammed İkbal
  • Kur’an sıhhatli kalpler için gıdâ; hasta kalpler şifâ dolu bir hakikât ve hayat eczânesidir. — A. Şeref Güzelyazıcı
  • Kur’ân-ı Kerîm, ışıkları her köşeye saçılıp yayılan bir güneştir. — Gazali
  • Kur'an-ı Kerim Güneş gibidir, hadisler Ay'a benzer. Hikmetli sözler yıldızları andırır. Ay da, yıldızlar da ışığını Güneş'ten alırlar. — Muzaffer Coşkun
  • Kuran teslimiyete bağlı bir îmânı vurguluyor. Açıktır ki sevgi yerine korkutma ve dehşete düşürme yolunu yeğliyor. — Antony Flew[5]
  • Orion takımyıldızına bak! Andromeda'ya bak! Samanyolu'na bak! National Geographic'te git okyanusun diplerine bak! Kutuplara bak! Çiçeğe bak! Boğaz'da erguvana bak! Bir de Kur'an'da 23 sene Velid bin Muğire aşağı, As bin Vail yukarı diyip bütün kadrajını Hicaz, Taif, Medine'ye sıkıştırmış ve insanlığa son söyleyeceği sözün çapı oradaki 3-5 tane lavuk müşrik! Ve o müşriğe Kur'an'da öyle küfürler var ki! Bir tanesini okuyayım mı size? Kalem Suresi: "Ve lâ tutı’ kulle hallâfin mehîn. Hemmâzin meşşâin bi nemîm. Mennâın lil hayri mu’tedin esîm. Utullin (hem kel hem fodul) ba’de zâlike zenîm (piç)." Piç dedim şimdi ben. Onu tabii meale öyle yazamazsınız. "Soysuz" diye çevrilir. Aç, adres veriyorum, aç: Ferra'nın Meani'l-Kur'an'ını aç, İbn-i Kuteybe'yi aç, nereyi açarsan aç! Nesebi bilinmeyen, onun bunun çocuğuna "zenim" denir Arapçada. Bu Allah dili olabilir mi?! İnsani dil olamaz mı? Olabilir. Olabilir, niye? Yanmış canı ya! Feverandır, olabilir. Olabilir üstadım, olabilir. Cahiz'in Müfâḫaretü'l-cevârî ve'l-ġılmân diye bir risalesi var. Konusunu anlatmayacağım. Konusu kötü. Fakat bu biraz seksist bir metin yani içinde böyle cinsellik temaları çok. Onun için Cahiz'in risalesini basmadı bizimkiler. Fakat bir İspanyol oryantalist bunu müstakil olarak yayınladı. Onun girişinde "Ya Cahiz, böyle şeyleri nasıl yazıyorsun, ayıp bunlar, biiiplik metinler." Orada sahabeden, sahabenin de böyle argo ifadelerinden 5-6 sayfa almış. Neler var abi ya, neler var! Ebu Bekir de var, Hazreti Ömer de var. Bunları nereden almış? Taberi'nin Tarih'inden almış, İbnül Esir'in Tarih el-Kâmil'inden almış, oradan almış buradan almış, Cahiz'den almış. Her yerden almış. Var. Bu insani bir şey hocam. Biz de şimdi çok canımız yandı mı "Katranı kaynatsan olur mu şeker?!" diye başlarız yani. Bu insani bir şey. Ama Tanrı bu tür psikolojik hiddet süreçlerine girmez. Üstadım, şu anda diyorum ki ben dünyanın en ücra yerinde uçuşan bir kuşun kursağından geçecek rızkı bile düşünen, bilen bir Allah'tan bahsediyoruz; bir de o Allah'ın insanlığa armağan olarak son gönderdiği mesajın içindeki çaptan bahsediyoruz. Bir Andromeda'ya bak, bir de kitabın içindeki muhtevaya bak! Daha da bir şey konuşmayacağım! — Mustafa Öztürk[6]
  • ...Razi, Farabi, İbn Sina, İbn Rüşt, İbn Haldun, al Kindi vd... gibi nice örneklerin Batı dünyasını et­kiledikleri doğru olmakla beraber, bu simalardan hiçbirisi Kur’an’ı kay­nak edinip ilim yapmış değildir; çünkü, Kur’an ile gerçek anlamda ilim yapılamayacağını en iyi onlar bilmişlerdir. Bundan dolayıdır ki, Kur’an’a bağlıymış gibi görünmekle beraber (çünkü, aksi takdirde din­sizlikle suçlanıp yok edilebilinirlerdi), gerçekte Kur’an’dan yararlanarak değil, Eski Yunan kaynaklarından feyz alarak ilim yapabilmişlerdir. Ya­parken de çoğu kez, belli etmeden, Kur’an’a aykırı ve Kur’an verilerine ters düşer şekilde iş görmüşlerdir. Diğer yayımlarımızda (özellikle Aydın ve “Aydın” adlı kitabımızda) değindiğimiz gibi, eğer Kur’an’ı dışlamamış ve sadece Kur’an’a dayalı olarak ilim yapmaya kalkmış ol­salardı, o ünlü yapıtlarından hiçbirini sergileyemezler, “müneccim başlılıktan” öteye geçemezlerdi. Nitekim, Farabi ve İbn Sina gibi nice ün­lüler, Eski Yunan’ın fikir zirvelerini, örneğin, Aristo’yu yüzlerce kez oku­duklarını söylemekle övünmüşlerdir. “Faylasuf al Arab” diye ün salan al-Kindi (ö. İS 819), Aristo’yu, başına taç yapmıştır. Arap dilinde yazılmış en büyük tıp ansiklopedisi olarak kabul edilen Havi adlı yapıtın yazarı Razi (İS 865-932), “Kutsal sayılan kitaplar (ilim açısından) değersiz kitaplardır. Eflatun, Aristo, Öklit, Hipokrat gibi eski (bilginlerin) yazıları insanlığa çok daha yararlı olmuştur” di­yebilmiştir. İbn Sina (İS 980-1037), tıp alanında şöhret yapan al-Şifa adlı kitabının hemen her satırını, Eski Yunan’ın tıp bilginlerinin (örneğin, Galen’in, Hipokrat’ın) görüşlerine atıflarla pekiştirmiştir. al-Cahiz (İS 776-869), Kitabü’l-Hayavan adlı ünlü yapıtında, İslam uygarlığının Eski Yunan’ın bilim kaynaklarına dayalı olarak ortaya çıktığını anlatmak üzere vaktiyle şöyle konuşmuştur:
“Eğer ebedi hikmetlerle dolu Eski Yunan kaynaklarına sahip olmasaydık, eğer bu yapıtlarla korunan ve bize aktarılan, geçmişi önümüze koyan ve başkaca hiçbir şekilde- bilmemize imkan bulunmayan bilim dünyasından habersiz kalsaydık, şimdi eriştiğimiz her bilgiden yoksun olurduk. Eğer Eski Yunan bilimleriyle zenginleşmemiş ve bu kaynakları temel edinmemiş olsaydık, bilgi hamulemiz son derece zavallı kertede kalır ve sınırsız güçlüklere uğrardık. Ve eğer sadece kendi kaynaklarımızın ve kendi çabalarımızın sonuçlarıyla yetinme zorunluluğunda kalsaydık, bilgi dağarcığımız gerçekten kısır kalır ve bu yüzden bilimsel uygarlık girişimini yitirmiş olurduk….”
Bu gerçeği yansıtan sadece al-Cahiz değildir; onun gibi daha niceleri aynı görüşte olmuşlardır. Kapalı bir dille anlatmak istedikleri şudur ki, şeriat verileriyle, daha doğrusu Kur’an’ı kaynak yapmak şeklinde bilim uygarlığı yaratmak mümkün değildir. Bu vesileyle şunu da eklemek gerekir ki, Emevi hükümdarları, (özellikle Muaviya) yönetim işlerinde bile Hıristiyanların tecrübelerinden yararlanmışlardır. Söylendiğine göre “..Aramı Bizans tipinde Hıristiyan kültürünün Müslüman muhitine nüfuzu bu devirde başlar ki, bu tesir karakteristik İslam medeniyetinin teşekkülünde etken olmuştur”. — İlhan Arsel[7]
  • Tanrı insan idraki dışındadır. Kur'an, Muhammed'in talimatıdır. Bunun birçok delilleri vardır. Bir tanesi birçok yerinde aya, güneşe, fecre, atların köpüren ağızlarına yemin ve and verilmesidir. Yemini kim eder? İnsan eder ve kendisinden daha üstün bir varlığın adına eder, Tanrı yemin eder mi? Tanrı'dan daha üstün bir varlık olmadığına göre kendi yarattığı aya, güneşe neden yemin etsin? Görülüyor ki bu yeminler Muhammed'in gönlünden ve beyninden doğmadır ve hatta Araplar arasında İslamiyetten önceki zamanların usul ve adabınca edilmektedir. — Nihal Atsız[2]
  • Yüce Allah, Kur’ân’a uyan milletleri yükseltir. Uymayanları alçaltır. — Ömer bin Hattab

Kaynakça

[değiştir]
  1. Tabu Can Çekişiyor Din Bu 1, Kaynak Yayınları, 13. Basım Mart 1994, s. 151.
  2. 2,0 2,1 Yobazlık Bir Fikir Müstehasesidir - Ötüken, 1970, Sayı: 11
  3. Islamda cariyelik yok diyenler STALIN GIBI KAFIR OLUR
  4. "Turan Dursun Hayatını Anlatıyor", Kaynak Yayınları, 7. Basım Eylül 1999, s. 34 vd. Görüşmeyi yapan: Şule Perinçek.
  5. http://www.libertarian.co.uk/lapubs/athen/athen006.pdf
  6. Mustafa Öztürk'ün Gerçekleri konuştuğu videosu.
  7. İlhan Arsel, Kur'an'ın Eleştirisi 1, Kaynak Yayınları

Konuyla ilgili diğer Wikimedia sayfaları:

Vikikaynak'ta Kur'an ile ilgili belge kayıtları bulunmaktadır.

Vikipedi'de Kur'an ile ilgili ansiklopedik bilgi bulunmaktadır.