Nothing Special   »   [go: up one dir, main page]

İçeriğe atla

ekmek

Vikisözlük sitesinden

Türkçe

[değiştir]

Söyleniş

[değiştir]

Köken

[değiştir]
Osmanlı Türkçesi اكمك‎, o da Eski Türkçe epmek(epmek), ötmek(ötmek) kelimelerinden gelmektedir.

ekmek (belirtme hâli ekmeği, çoğulu ekmekler)

Vikipedi
Vikipedi
ekmek hakkında Türkçe Vikipedi'de ansiklopedik bilgi bulabilirsiniz.
  1. (hamur işleri, yiyecekler) tahıl unundan yapılmış hamurun fırında, saçda veya tandırda pişirilmesiyle yapılan yiyecek
    Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş. — Y. Z. Ortaç
  2. (mecaz) (yalnızca tekil) insanın geçimini temin eden
    Biz iyi kötü tiyatroya bağlamışız ekmeğimizi. — N. Cumalı
  3. (halk ağzı, yiyecekler) (yalnızca tekil) , yemek
    Ekmeği bizde yiyelim mi? Allah ne verdiyse. — T. Buğra

Çekimleme

[değiştir]

Eş anlamlılar

[değiştir]

Üst kavramlar

[değiştir]

Yan kavramlar

[değiştir]

Deyimler

[değiştir]

akşam ekmeği, arpa ekmeği, beyaz ekmek, buğday ekmeği, çarşı ekmeği, çavdar ekmeği, dürüm ekmeği, ekmeğinden etmek, ekmeğinden olmak, ekmeğine göz koymak, ekmeğini çıkarmak, ekmeğini kazanmak, ekmeğini taştan çıkarmak, ekmeğini yemek, ekmeğiyle oynamak, ekmeğini kana doğramak, ekmeğinden etmek, ekmeğinden olmak, ekmeğine yağ sürmek, ekmeğini çıkarmak, ekmeğini kazanmak, ekmeğini taştan çıkarmak, ekmeğini yemek, ekmeğiyle oynamak, ekmek ağacı, ekmek aslanın ağzında, ekmek ayvası, ekmek çarpsın, ekmek dilimi, ekmek dolması, ekmek düşmanı, ekmek elden su gölden, ekmek kadayıfı, ekmek kapısı, ekmek kavgası, ekmek kırıntısı, ekmek kaygısı, ekmek küfü, ekmek mayası, ekmek tahtası, ekmek tatlısı, ekmek ufağı ekmek parası, ekmek öpmek, ekmek parçası, ekmek peşinde koşmak, ekmek peynir, ekmek teknesi, ekmek yemek, eli ekmek tutmak, er ekmeği, etli ekmek, ev ekmeği, gevrek ekmek, glüten ekmeği, halk ekmeği, hamurlu ekmek, köy ekmeği, kuru ekmek, lokma ekmek, mısır ekmeği, odun ekmeği, öğlen ekmeği, sabah ekmeği, saç ekmeği, tahinli ekmek, tam ekmek, tandır ekmeği, taş ekmek, tava ekmeği, tost ekmeği, tuz ekmek düşmanı, tuz ekmek hakkı üzerine tuz biber ekmek vişneli ekmek, yufka ekmeği, yulaf ekmeği


ekmekçe, ekmekçi, ekmekçik, ekmekken, ekmekle, ekmekli, ekmekse, ekmeksi, ekmeksiz, ekmeküstü, kuşekmeği


Çeviriler

[değiştir]

Eylem

[değiştir]

ekmek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi eker)

  1. -a/-e serpmek
    Yemeğe biber ekmek.
  2. /-i toprağı ekip biçmek için kullanmak
    Ancak senede otuz dönüm ekebiliyor. — M. Ş. Esendal
  3. bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek
  4. (argo) birini uydurma bir sebeple bırakıp gitmek, savuşmak
    Lâle ile Günnur, kendilerini ektiğim için müthiş içerlemişler. — H. Taner
  5. (argo) parayı boşuna harcamak
  6. (argo) yarışta geçmek
  7. (mecaz) bir şeyin başlamasına yol açacak sebepleri hazırlamak
    Fesat tohumları ekenler kötü insanlardır.

Eş anlamlılar

[değiştir]

Zıt anlamlılar

[değiştir]

Atasözleri

[değiştir]

Deyimler

[değiştir]

Çeviriler

[değiştir]

Çeviriler

[değiştir]

Kaynakça

[değiştir]

Atasözleri

[değiştir]

Gagavuzca

[değiştir]

Köken

[değiştir]
Eski Türkçe ötmäk(ötmäk)

Söyleniş

[değiştir]
  • Heceleme: ek‧mek

ekmek

  1. (hamur işiler, yiyecekler) ekmek

Kaynakça

[değiştir]
  • Etymological Dictionaries - Andras Rajki

Türkmence

[değiştir]

Söyleniş

[değiştir]
  • Heceleme: ek‧mek

Eylem

[değiştir]

ekmek

  1. dağıtmak, işe yaramaz hâle getirmek, kırmak
  2. dikmek, ekmek

Kaynakça

[değiştir]
  • Atacanov, Ata (1922). Türkmendolu Yir Sözlüğü.